T.C. ADALET BAKANLIĞI EĞİTİM DAİRESİ BAŞKANLIĞI YARGI MEVZUATI BÜLTENİ Bültenin Kapsadığı Tarihler 16 Eylül – 14 Ekim 2011 Yayımlandığı Tarih 15 Ekim 2011 Sayı 496 İÇİNDEKİLER - - - Gümrük ve Ticaret Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair KHK/657 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname (R.G. 11 Ekim 2011 – 28081-Mükerrer) Ekonomi Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname (R.G. 17 Eylül 2011 – 28057) Sözleşmeli Personel Çalıştırılmasına İlişkin Esaslarda Değişiklik Yapılmasına Dair Esaslar Yürürlüğe Konulmasına Dair 2011/2249 Sayılı Bakanlar Kurulu Kararı (R.G. 05 Ekim 2011 – 28075) Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı Tarafından, 4734 Sayılı Kamu İhale Kanununun 3 Üncü Maddesinin (B) Bendi Kapsamında Yapılacak İhalelere İlişkin Esaslar (R.G. 04 Ekim 2011 – 28074) Kaynak Kullanımını Destekleme Fonu kesintileri ve bazı mallarda uygulanan Özel Tüketim Vergisine Dair 2011/2304 Sayılı Bakanlar Kurulu Kararı (R.G. 13 Ekim 2011 – 28083) Kalkınma Bakanlığınca hazırlanan ekli “Orta Vadeli Program (2012-2014)”ın kabul edilmesine Dair 2011/2302 Sayılı Bakanlar Kurulu Kararı (R.G. 13 Ekim 2011 – 28083 Mükerrer) Adli Tıp Kurumu Döner Sermaye İşletmesine Tahsis Edilen Sermayenin 40.000.000 Kırkmilyon) TL’ye Çıkarılmasına Dair 2011/2230 Bakanlar Kurulu Kararı (R.G. 05 Ekim 2011 – 28075) Ekli Listede İmza Yeri ve Tarihleri ile Adları Yazılı Anlaşmaların Yürürlüğe Girdiği Tarihlerin Aynı Listede Belirtildiği Şekilde Tespit Edilmesine Dair 2011/2301 Sayılı Bakanlar Kurulu Kararı (R.G. 14 Ekim 2011 – 28084) Cumhurbaşkanlığından Danıştay Üyeliğine Seçme Kararı (R.G. 07 Ekim 2011 – 28077) Ceza İnfaz Kurumları Personeli Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik (R.G. 17 Eylül 2011 – 28057) 2011/2164 Kamu Konutları Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik (R.G. 20 Eylül 2011 – 28060) Ceza Muhakemesinde Ses ve Görüntü Bilişim Sisteminin Kullanılması Hakkında Yönetmelik (R.G. 20 Eylül 2011 – 28060) 1 - Adalet Bakanlığı Ceza İnfaz Kurumları İle Tutukevleri Kontrolörleri Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik (R.G. 24 Eylül 2011 – 28064) - 5737 Sayılı Vakıflar Kanununun Geçici 11 İnci Maddesinin Uygulanmasına İlişkin Yönetmelik (R.G. 01 Ekim 2011 – 28071) - Mirasçılık Belgesi Verilmesi ve Terk Eden Eşin Ortak Konuta Davet Edilmesi İşlemlerinin Noterler Tarafından Yapılmasına İlişkin Usul Ve Esaslar Hakkında Yönetmelik (R.G. 04 Ekim 2011 – 28074) - Mahalli İdareler Harcama Belgeleri Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik (R.G. 07 Ekim 2011 – 28077) - İskân Kanunu Uygulama Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik (R.G. 13 Ekim 2011 – 28083) - Maliye Bakanlığından Özel Tüketim Vergisi Genel Tebliği (Seri No:21) (R.G. 21 Eylül 2011 – 28061) - Sağlık Bakanlığından Özel Hastaneler Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik (R.G. 28 Eylül 2011 – 28068) - Sağlık Bakanlığından Ayakta Teşhis ve Tedavi Yapılan Özel Sağlık Kuruluşları Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik (R.G. 28 Eylül 2011 – 28068) - Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu Başkanlığından Sigortaya Tabi Mevduat ve Katılım Fonları İle Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunca Tahsil Olunacak Primlere Dair Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına İlişkin Yönetmelik (R.G. 29 Eylül 2011 – 28069) - Organik Tarımın Esasları ve Uygulanmasına İlişkin Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik (R.G. 06 Ekim 2011 – 28076) - Ev ve Süs Hayvanlarının Üretim, Satış, Barınma ve Eğitim Yerleri Hakkında Yönetmelik (R.G. 08 Ekim 2011 – 28078) - Organize Sanayi Bölgeleri Uygulama Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik (R.G. 08 Ekim 2011 – 28078) - Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkilerin Satışına ve Sunumuna İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik (R.G. 09 Ekim 2011 – 28079) - Dışişleri Bakanlığı Yurtiçi İrtibat Büroları Yönetmeliği (R.G. 13 Ekim 2011 – 28083) - Yargıtay 13. Hukuk Dairesinden 2 Adet Karar (R.G. 05 Ekim 2011 – 28075) - Yargıtay 13. Hukuk Dairesinden 1 Adet Karar (R.G. 11 Ekim 2011 – 28081) - Yargıtay 17. Hukuk Dairesinden 1 Adet Karar (R.G. 11 Ekim 2011 – 28081) - Danıştay Onbirinci Daire Başkanlığından 1 Adet Karar (R.G. 01 Ekim 2011 – 28071) - Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Kararı (İbrahim Öztürk/Türkiye) - Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Kararı (Karatepe ve Diğerleri/Türkiye Davası - Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Kararı (Osmanağaoğlu/ Türkiye Davası) - Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Kararı ( Coşkun/Türkiye Davası) - Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumundan Puro ve Sigarillo Teknik Düzenleme Tebliği (Tütün Mamulleri Seri No: 1) 2 - (R.G. 21 Eylül 2011 – 28061) Adalet Bakanlığından Hukuk Muhakemeleri Kanunu Hakem Ücret Tarifesi (R.G. 30 Eylül 2011 – 28070) Adalet Bakanlığından Hukuk Muhakemeleri Kanunu Tanık Ücret Tarifesi (R.G. 30 Eylül 2011 – 28070) Adalet Bakanlığından Hukuk Muhakemeleri Kanunu Bilirkişi Ücret Tarifesi (R.G. 30 Eylül 2011 – 28070) Adalet Bakanlığından Hukuk Muhakemeleri Kanunu Gider Avansı Tarifesi (R.G. 30 Eylül 2011 – 28070) Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasından Zorunlu Karşılıklar Hakkında Tebliğde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ (Sayı :2011/11) (R.G. 06 Ekim 2011 – 28076) Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasından Zorunlu Karşılıklar Hakkında Tebliğ’de Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ (Sayı : 2011/12) (R.G. 07 Ekim 2011 – 28077) Adalet Bakanlığından Münhal Noterlik İlanları (R.G. 22 Eylül 2011 – 28061) Türkiye Barolar Birliği Başkanlığından Duyuru (R.G. 25 Eylül 2011 – 28065) Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğünden Noterlik Ücret Tarifesinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tarife (R.G. 25 Eylül 2011 – 28065) Adalet Bakanlığından Münhal Noterlik İlanları (R.G. 03 Ekim 2011 – 28073) Adalet Bakanlığından Münhal Noterlik İlanları (R.G. 03 Ekim 2011 – 28073) Adalet Bakanlığından Münhal Noterlik İlanları (R.G. 03 Ekim 2011 – 28073) Adalet Bakanlığından 2 Adet İlân (R.G. 13 Ekim 2011 – 28083) Adalet Bakanlığından 1 Adet İlan (R.G. 05 Ekim 2011 – 28075) Adalet Bakanlığından 1 Adet İlân (R.G. 12 Ekim 2011 – 28082) Diyanet İşleri Başkanlığından 2011 Yılı Kurban Hizmetlerinin Uygulanmasına Dair Tebliğ (R.G. 25 Eylül 2011 – 28065) Sermaye Piyasası Kurulundan Kurumsal Yönetim İlkelerinin Belirlenmesine ve Uygulanmasına İlişkin Tebliğ Seri: Iv No: 54 (R.G. 11 Ekim 2011 – 28081-2 Mükerrer) Kalkınma Bakanlığınca “2012-2014 Dönemi Yatırım Programı Hazırlıkları” Konulu 2011/2 Sayılı Genelge (R.G. 13 Ekim 2011 – 28083- Mükerrer) Maliye Bakanlığından 2012-2014 Dönemi Bütçe Çağrısı (R.G. 13 Ekim 2011 – 28083- Mükerrer) Yüksek Planlama Kurulundan Orta Vadeli Mali Plan (2012-2014) (R.G. 13 Ekim 2011 – 28083- Mükerrer) Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından 151 Adet Uyuşmazlık Mahkemesi Kararı (R.G. 13 Ekim 2011 – 28083- Mükerrer) 2011 Eylül Ayında İstifa Eden, İsteği Üzerine ve Yaş Haddinden Emekliye Ayrılan Hâkim ve Savcıları Belirtir Liste 3 Kanun Hükmünde Kararname GÜMRÜK VE TİCARET BAKANLIĞININ TEŞKİLAT VE GÖREVLERİ HAKKINDA KANUN HÜKMÜNDE KARARNAME İLE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN HÜKMÜNDE KARARNAME Karar Sayısı: KHK/654 Gümrük ve Ticaret Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile bazı kanunlarda değişiklik yapılması; 6/4/2011 tarihli ve 6223 sayılı Kanunun verdiği yetkiye dayanılarak, Bakanlar Kurulu’nca 26/9/2011 tarihinde kararlaştırılmıştır. MADDE 1 – 29/6/1956 tarihli ve 6762 sayılı Türk Ticaret Kanununun 401 inci maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan “altı ay” ibaresi “bir yıl” şeklinde değiştirilmiş ve 3/6/2011 tarihli ve 640 sayılı Gümrük ve Ticaret Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnameye aşağıdaki geçici madde eklenmiştir. “Süre uzatımı yetkisi GEÇİCİ MADDE 6- (1) 29/6/1956 tarihli ve 6762 sayılı Türk Ticaret Kanununun 401 inci maddesinin üçüncü fıkrasında belirtilen süreyi üç aya kadar uzatmaya Gümrük ve Ticaret Bakanı yetkilidir.” MADDE 2 – 28/7/1981 tarihli ve 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanununun 22 nci maddesinin birinci fıkrasına aşağıdaki bent eklenmiştir. “z) Sermaye piyasasında kurumsal yönetim ilkelerini tespit ve ilan etmek, yatırım ortamının iyileştirilmesine katkıda bulunmak üzere, borsada işlem gören halka açık anonim ortaklıklardan halka açıklık oranları, yatırımcı sayısı ve niteliği, dâhil oldukları endeks ve belirli bir zaman dilimindeki işlem yoğunluğunu dikkate alarak belirlemiş olduğu gruplarda yer alanların kurumsal yönetim ilkelerine kısmen veya tamamen uymalarını zorunlu tutmak, buna ilişkin usul ve esasları belirlemek, getirilen uyum zorunluluğuna aykırı işlemlerin hukuka aykırılığının tespiti veya iptali için her türlü teminattan muaf olarak ihtiyati tedbir istemek, dava açmak, açılan davada uyum zorunluluğunun yerine getirilmesi sonucunu doğuracak şekilde karar alınmasını istemek.” MADDE 3 – Bu Kanun Hükmünde Kararname yayımı tarihinde yürürlüğe girer. MADDE 4 – Bu Kanun Hükmünde Kararname hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür. Abdullah GÜL CUMHURBAŞKANI Recep Tayyip ERDOĞAN Başbakan B. ARINÇ M. M. EKER B. ATALAY B. BOZDAĞ Başbakan Yardımcısı Başbakan Yardımcısı V.Başbakan YardımcısıBaşbakan Yardımcısı S. ERGİN F. ŞAHİN E. BAĞIŞ N. ERGÜN Adalet Bakanı Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Avrupa Birliği BakanıBilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı E. GÜNAY E. BAYRAKTAR H. YAZICI 4 M. Z. ÇAĞLAYAN Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı V. Ekonomi Bakanı Çevre ve Şehircilik BakanıDışişleri Bakanı V. T. YILDIZ S. KILIÇ M. M. EKER H. YAZICI Enerji ve Tabii Kaynaklar BakanıGençlik ve Spor Bakanı Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Gümrük ve Ticaret Bakanı İ. N. ŞAHİN İçişleri Bakanı R. AKDAĞ E. GÜNAY M. ŞİMŞEK Kalkınma Bakanı V.Kültür ve Turizm BakanıMaliye Bakanı Ö. DİNÇER İ. YILMAZ V. EROĞLU Milli Eğitim Bakanı Milli Savunma BakanıOrman ve Su İşleri Bakanı R. AKDAĞ Sağlık Bakanı B. YILDIRIM Ulaştırma Bakanı [R.G. 11 Ekim 2011 – 28081] —— • —— EKONOMİ BAKANLIĞININ TEŞKİLAT VE GÖREVLERİ HAKKINDA KANUN HÜKMÜNDE KARARNAME İLE BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN HÜKMÜNDE KARARNAME Karar Sayısı: KHK/653 Ekonomi Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılması; 6/4/2011 tarihli ve 6223 sayılı Kanunun verdiği yetkiye dayanılarak, Bakanlar Kurulu’nca 23/8/2011 tarihinde kararlaştırılmıştır. MADDE 1 – 3/6/2011 tarihli ve 637 sayılı Ekonomi Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 6 ncı maddesinin birinci fıkrasının (ğ) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. “ğ) Denetim Hizmetleri Başkanlığı.” MADDE 2 – 637 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 15 inci maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. “Denetim Hizmetleri Başkanlığı MADDE 15 – (1) Denetim Hizmetleri Başkanlığı, bir Başkan ile Başkanlığa tahsisli kadrolarda görev yapan yeterli sayıda Dış Ticaret Uzmanı ve Dış Ticaret Uzman Yardımcısından oluşur. (2) Denetim Hizmetleri Başkanlığının görevleri şunlardır: a) Bakanlık teşkilatının her türlü faaliyet ve işlemleriyle ilgili olarak inceleme, denetim ve soruşturma yapmak. b) Bakanlık teşkilatının denetimi altındaki her türlü kuruluşun faaliyet ve işlemleri ile ilgili olarak Bakanlığın görev ve yetkileri çerçevesinde inceleme, denetim ve soruşturma yapmak. c) Özel anlaşmalara dayalı olarak Bakanlığa verilmiş görevlere ilişkin konularda ilgili merciler, gerçek ve tüzel kişiler nezdinde inceleme, denetim ve soruşturma yapmak. 5 ç) Bakanlığın amaçlarını daha iyi gerçekleştirmek, mevzuata, plan ve programa uygun faaliyet göstermesini sağlamak üzere çalışma yapmak ve gerekli teklifleri hazırlamak. d) Mevzuatın Bakanlığa tanıdığı inceleme, denetim ve soruşturma yetkilerini kullanmak. e) Bakan tarafından verilen benzeri görevleri yapmak. (3) Denetime tabi gerçek ve tüzel kişiler, gizli dahi olsa bütün belge, defter ve bilgileri ibraz etmek, para ve para hükmündeki evrakı ve ayniyatı ilk talep halinde Başkanlıkta görevli Dış Ticaret Uzmanlarına göstermek ve bu Dış Ticaret Uzmanlarının saymasına ve incelemesine yardımcı olmak zorundadır. Başkanlıkta görevli Dış Ticaret Uzmanları, görevleri sırasında tüm resmi daire, kurum, kuruluş ve kamuya yararlı derneklerle, gerçek ve tüzel kişilerden gerekli yardım, bilgi, evrak kayıt ve belgeleri istemeye yetkilidir. Kanuni bir engel olmadıkça bu isteğin yerine getirilmesi zorunludur. (4) Denetim Hizmetleri Başkanı müşterek kararla atanır. (5) Denetim Hizmetleri Başkanlığına tahsisli kadrolara atanma, Başkanlığa tahsisli kadrolarda görev yapan Dış Ticaret Uzmanlarının görev, yetki ve sorumlulukları ile Başkanlığın çalışma usul ve esasları yönetmelikle belirlenir.” MADDE 3 – 637 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 35 inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan “Dış Ticaret Kontrolörleri Kurulu Başkanı” ibaresi “Denetim Hizmetleri Başkanı” şeklinde değiştirilmiştir. MADDE 4 – 637 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin geçici 3 üncü maddesine aşağıdaki fıkralar eklenmiştir. “(16) Bu fıkranın yürürlüğe girdiği tarihte, Bakanlıkta Dış Ticaret Başkontrolörü ve Dış Ticaret Kontrolörü kadrolarında bulunanlar Dış Ticaret Uzmanı kadrolarına, Stajyer Dış Ticaret Kontrolörü kadrolarında bulunanlar Dış Ticaret Uzman Yardımcısı kadrolarına, bulundukları kadro dereceleriyle başkaca bir işleme gerek kalmaksızın atanmış sayılır. Bu fıkranın yürürlüğe girdiği tarihten önce Dış Ticaret Kontrolörü unvanını ihraz etmiş olanlardan, İç Denetçi ve Bakanlık Müşaviri kadroları ile Daire Başkanı ve üstü kadrolarda görev yapanlar ve yurtdışı teşkilatı kadrolarına sürekli görevle atananlar, bu fıkranın yürürlüğe girdiği tarihte Dış Ticaret Uzmanı unvanını ihraz etmiş sayılır. Bunların Stajyer Dış Ticaret Kontrolörlüğünde geçirdikleri süreler Dış Ticaret Uzman Yardımcısı, Dış Ticaret Başkontrolörlüğü ve Dış Ticaret Kontrolörlüğünde geçirdikleri süreler Dış Ticaret Uzmanı kadrosunda geçmiş sayılır. (17) Bu Kanun Hükmünde Kararnameyle Denetim Hizmetleri Başkanlığı ile Başkanlığa tahsisli kadrolarda görev yapan Dış Ticaret Uzmanlarına verilen görev ve yetkiler kapsamında olmak kaydıyla mevzuatta Dış Ticaret Kontrolörlerine yapılan atıflar Başkanlığa tahsisli kadrolarda görev yapan Dış Ticaret Uzmanlarına yapılmış sayılır. (18) Dış Ticaret Kontrolörleri Kurulu Başkanının görevi, bu fıkranın yürürlüğe girdiği tarihte sona erer ve bu personel ekli (1) sayılı liste ile ihdas edilen Bakanlık Müşaviri kadrosuna halen bulunduğu kadro derecesiyle atanmış sayılır. Bakanlık Müşaviri kadrosunun herhangi bir sebeple boşalması halinde bu kadro, hiçbir işleme gerek kalmaksızın iptal edilmiş sayılır. Bu fıkra ile onaltıncı fıkra uyarınca atanan veya atanmış sayılan personele ilişkin olarak bu maddenin onbirinci fıkrası hükümleri uygulanır.” MADDE 5 – 637 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin eki (I) sayılı cetvelin “Hizmet Birimleri” bölümünde yer alan “9) Dış Ticaret Kontrolörleri Kurulu Başkanlığı” ibaresi “9) Denetim Hizmetleri Başkanlığı” şeklinde ve (II) sayılı cetvelin “Kadro Unvanı” bölümünde yer alan “Dış Ticaret Kontrolörleri Kurulu Başkanı” ibaresi “Denetim Hizmetleri Başkanı” şeklinde değiştirilmiştir. MADDE 6 – 29/6/2011 tarihli ve 644 sayılı Çevre ve Şehircilik Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 2 nci maddesinin birinci fıkrasının (h) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. “h) Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan veya mülkiyeti Hazineye, kamu kurum veya kuruluşlarına veya gerçek kişilere veyahut özel hukuk tüzel kişilerine ait olan 6 taşınmazlar üzerinde kamu veya özel sektör tarafından gerçekleştirilecek olan yatırımlara ilişkin olarak ilgililerince hazırlandığı veya hazırlatıldığı halde yetkili idarece üç ay içerisinde onaylanmayan etüt, harita, her tür ve ölçekteki çevre düzeni, nazım ve uygulama imar planlarını, parselasyon planlarını ve değişikliklerini ilgililerinin valilikten talep etmesi ve valiliğin Bakanlığa teklifte bulunması üzerine bedeli mukabilinde yapmak, yaptırmak ve onaylamak, başvuru tarihinden itibaren iki ay içinde yetkili idarece verilmemesi halinde bedeli mukabilinde resen yapı ruhsatı ve yapı kullanma izni ile işyeri açma ve çalışma ruhsatını vermek.” MADDE 7 – 644 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 7 nci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde yer alan “(h) bendinde” ibaresi “(ı) bendinde” şeklinde değiştirilmiş ve 32 nci maddesinin ikinci fıkrası yürürlükten kaldırılmıştır. MADDE 8 – 22/6/1965 tarihli ve 633 sayılı Diyanet İşleri Başkanlığı Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunun 7 nci maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinin (3) numaralı alt bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve aynı bende aşağıdaki alt bentler ile aynı maddenin ikinci fıkrasının sonuna aşağıdaki cümle eklenmiştir. “3) Yurt içinde ve yurt dışında ilgili kurum ve kuruluşlarla işbirliği yaparak yurt dışı hizmetlerinde görev alacak personelin yetiştirilmesi, uzmanlaşması ve dinî yüksek öğrenim görmüş personelin yabancı dil yeterliğinin geliştirilmesi ve bilgi ve görgülerinin artırılması amacıyla yurt dışına gönderilmesi konularında çalışmalar yapmak, bu alanlarda Başkanlıkça hizmet satın alma suretiyle yapılacak işleri koordine etmek ve yürütmek.” “7) Uluslararası düzeyde yapılacak şûra toplantılarını organize etmek. 8) Hizmet verimliliğini arttırmak için yurt dışı din hizmetleri bölgelerini grup ve sınıf esasına göre düzenlemek ve bu bölgelerde görevlendirileceklerin niteliklerini belirlemeye yönelik çalışmalar yapmak. 9) Yurt dışı din hizmetlerinin etkin ve verimli bir şekilde yürütülmesine katkı sağlayacak altyapıya ve dinî tesislere ilişkin iş ve işlemleri yürütmek.” “Ayrıca, yurt içinde ve yurt dışında inceleme ve araştırmalar yapmak ve Başkan tarafından verilen diğer görevleri yürütmek üzere, kırk Başkanlık müftüsü atanabilir.” MADDE 9 – 633 sayılı Kanunun 10 uncu maddesinin birinci fıkrasına “daire başkanı,” ibaresinden sonra gelmek üzere “Başkanlık müftüsü,” ibaresi eklenmiş ve dördüncü fıkrasının birinci cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. “Başkanlık vaizi kadrosuna atananlar, din hizmetlerinde etkinliği sağlamak amacıyla Başkanlık tarafından belirlenen yerlerde görevlendirilebilir.” MADDE 10 – 633 sayılı Kanunun 12 nci maddesinin başlığına “eğitim görevlileri” ibaresinden sonra gelmek üzere “ve murakıplar” ibaresi, aynı maddeye beşinci fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra, mevcut altıncı fıkrasına “Kur’an kursu başöğreticisi” ibaresinden sonra gelmek üzere “ile murakıp” ibaresi ve aynı maddeye aşağıdaki fıkra eklenmiştir. “Murakıp, il ve ilçe müftülüklerine bağlı olarak taşra teşkilatında Başkanlıkça yürütülen hizmetlerin denetimiyle görevli olup en az dört yıllık lisans düzeyinde dinî yüksek öğrenim mezunları arasından atanır.” “Vaiz, Kur’an kursu öğreticisi, imam-hatip ve müezzin-kayyım kadrolarından boş olanlara 657 sayılı Kanunun 86 ncı maddesi uyarınca yapılacak açıktan vekil atamalarında uygulanacak sınavla ilgili usul ve esaslar yönetmelikle düzenlenir.” MADDE 11 – 633 sayılı Kanunun 18/A maddesinin birinci fıkrasında yer alan “müşavirlik ve ataşeliklerden” ibaresi “müşavirlik, ataşelik ve koordinatörlüklerden” şeklinde değiştirilmiş, ikinci fıkrasının son cümlesi ile altıncı fıkrasının birinci cümlesinde yer alan “İlk ve orta öğrenimlerini ilgili ülkede tamamlayıp” ibaresi yürürlükten kaldırılmış ve aynı maddeye aşağıdaki fıkra eklenmiştir. “Yurt dışı din hizmetlerinin müşavirlik ve ataşeliklerle karşılanamadığı yerlerde din hizmetleri koordinatörlükleri kurulabilir ve buralara din hizmetleri koordinatörü atanabilir. Din hizmetleri koordinatörlüklerinin kurulacağı yerler, bu kadroya atanacaklarda aranacak 7 nitelikler, bunların seçimi, görev süreleri, bunlara yapılacak ödemeler ve bu fıkranın uygulanmasına ilişkin diğer usul ve esaslar ilgili Bakanın teklifi ve Maliye Bakanlığının görüşü üzerine Bakanlar Kurulu tarafından tespit edilir. Yurt dışı aylığı herhangi bir vergiye tabi tutulmaz.” MADDE 12 – 633 sayılı Kanunun ek 1 inci maddesinin birinci fıkrasına “şube müdürü,” ibaresinden sonra gelmek üzere “Başkanlık müftüsü, Başkanlık vaizi,” ibaresi eklenmiştir. MADDE 13 – 633 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici maddeler eklenmiştir. “GEÇİCİ MADDE 16 – Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde 657 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin (B) fıkrasına göre imam-hatip ve Kur’an kursu öğreticisi unvanlı 1000 adete kadar vizeli sözleşmeli personel pozisyonlarında istihdam edilecekler, sadece mesleki uygulamalı sınavla belirlenir. Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Başkanlıkça düzenlenir. GEÇİCİ MADDE 17 – Başkanlığa bağlı Kur’an kurslarında valilik veya kaymakamlık onayı ile eğitim öğretim dönemi içinde fahri olarak veya ek ders ücreti karşılığında görev yapan ve bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren üç ay içinde müracaat edenlerden; a) Başkanlıkça verilmiş yeterlik belgesine sahip olmak şartıyla, toplam beş yıl ve daha fazla hizmeti bulunanlar ile 1/1/2005 tarihinden itibaren toplam bir yıl ve daha fazla hizmeti bulunanlar doğrudan, b) 1/1/2005 tarihinden itibaren toplam bir yıl ve daha fazla hizmeti bulunduğu halde yeterlik belgesi olmayanlar ise Başkanlıkça açılacak mesleki yeterlik sınavına katılarak başarılı olmaları halinde, Kur’an kursu öğreticisi kadrolarına atanabilirler. Bunlar, Başkanlıkça ilan edilen yerlere yerleştirilir. Hizmet sürelerinin hesabında müracaat süresinin son günü esas alınır. Bu madde kapsamında atama yapılacak kadrolar, başka bir işleme gerek kalmaksızın atama işleminin yapıldığı tarih itibarıyla ihdas edilerek 190 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye ekli (I) sayılı cetvelin Başkanlığa ait bölümüne eklenmiş sayılır. İhdas edilen kadrolar; unvanı, sınıfı, adedi ve derecesi belirtilmek suretiyle atamanın yapıldığı tarihten itibaren bir ay içinde Maliye Bakanlığı ve Devlet Personel Başkanlığına bildirilir. Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Başkanlıkça düzenlenir.” MADDE 14 – 633 sayılı Kanunun eki (II) sayılı cetvelin sekizinci sırasından sonra gelmek üzere aşağıdaki sıralar eklenmiştir. “ Başkanlık Vaizi 1.550 2.000 Başkanlık Müftüsü 1.500 1.725 ” MADDE 15 – 633 sayılı Kanunun ek 3 üncü maddesi ile geçici 13 üncü maddesinin altıncı fıkrasının son cümlesi yürürlükten kaldırılmıştır. MADDE 16 – 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 86 ncı maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan “köy ve kasaba imamlığına” ibaresi “vaizlik, Kur’an kursu öğreticiliği, imam-hatiplik ve müezzin-kayyımlığa” şeklinde değiştirilmiştir. MADDE 17 – 657 sayılı Kanunun eki (I) sayılı ek gösterge cetvelinin “I – Genel İdare Hizmetleri Sınıfı” bölümünün (d) bendinde yer alan “Dış Ticaret Kontrolörleri Kurulu Başkanı,” ibaresi ile (g) bendinde yer alan “ve Dış Ticaret Kontrolörleri” ibaresi yürürlükten kaldırılmıştır. MADDE 18 – 21/7/1983 tarihli ve 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununun ek 4 üncü maddesine dördüncü fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra eklenmiştir. “Tabiat Varlıklarını Koruma Merkez Komisyonu ile Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Komisyonlarında görev alanlara 55 inci maddede belirtilen esaslar çerçevesinde huzur hakkı ödenir.” 8 MADDE 19 – 14/10/1999 tarihli ve 4456 sayılı Türkiye Kalkınma Bankası Anonim Şirketinin Kuruluşu Hakkında Kanunun 12 nci maddesinin ikinci fıkrasının (h) bendinde yer alan “altı aylık süreyi geçmemek üzere,” ibaresi yürürlükten kaldırılmıştır. MADDE 20 – 190 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin eki (I) sayılı cetvelin Ekonomi Bakanlığına ait bölümünde yer alan boş ve dolu Dış Ticaret Kontrolörleri Kurulu Başkanı, Dış Ticaret Başkontrolörü, Dış Ticaret Kontrolörü ve Stajyer Dış Ticaret Kontrolörü kadroları iptal edilmiş ve ekli (2) sayılı listede yer alan kadrolar ihdas edilerek 190 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin eki (I) sayılı cetvelin Ekonomi Bakanlığı ve Diyanet İşleri Başkanlığına ait bölümlerine eklenmiştir. MADDE 21 – Bu Kanun Hükmünde Kararname yayımı tarihinde yürürlüğe girer. MADDE 22 – Bu Kanun Hükmünde Kararname hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür. Abdullah GÜL CUMHURBAŞKANI Recep Tayyip ERDOĞAN Başbakan B. ARINÇ A. BABACAN B. ATALAY B. BOZDAĞ Başbakan YardımcısıBaşbakan Yardımcısı Başbakan Yardımcısı Başbakan Yardımcısı S. ERGİN F. ŞAHİN E. BAĞIŞ N. ERGÜN Adalet BakanıAile ve Sosyal Politikalar Bakanı Avrupa Birliği BakanıBilim, Sanayi Teknoloji Bakanı ve F. ÇELİK E. BAYRAKTAR A. DAVUTOĞLU M. Z. ÇAĞLAYAN Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Çevre ve Şehircilik Bakanı Dışişleri Bakanı Ekonomi Bakanı T. YILDIZ S. KILIÇ M. M. EKER Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Gençlik ve Spor Bakanı Hayvancılık BakanıGümrük ve Ticaret Bakanı İ. N. ŞAHİN İçişleri Bakanı C. YILMAZ Kalkınma Bakanı E. GÜNAY Kültür ve Turizm Bakanı H. YAZICI Gıda, Tarım M. ŞİMŞEK Maliye Bakanı Ö. DİNÇER İ. YILMAZ V. EROĞLU Milli Eğitim Bakanı Milli Savunma BakanıOrman ve Su İşleri Bakanı R. AKDAĞ Sağlık Bakanı B. YILDIRIM Ulaştırma Bakanı (1) SAYILI LİSTE KURUMU : EKONOMİ BAKANLIĞI TEŞKİLATI : MERKEZ İHDAS EDİLEN KADROLARIN Sınıfı Unvanı Derecesi 9 Serbest Kadro Adedi Toplam ve GİH Bakanlık Müşaviri 1 TOPLAM 1 1 1 1 (2) SAYILI LİSTE KURUMU : EKONOMİ BAKANLIĞI TEŞKİLATI : MERKEZ İHDAS EDİLEN KADROLARIN Sınıfı Unvanı Derecesi GİH GİH GİH GİH GİH GİH GİH GİH Denetim Hizmetleri Başkanı Dış Ticaret Uzmanı Dış Ticaret Uzmanı Dış Ticaret Uzmanı Dış Ticaret Uzmanı Dış Ticaret Uzmanı Dış Ticaret Uzmanı Dış Ticaret Uzman Yardımcısı 1 1 2 3 4 5 6 8 TOPLAM Serbest Kadro Adedi 1 30 7 4 10 8 32 35 127 Toplam 1 30 7 4 10 8 32 35 127 KURUMU : DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI TEŞKİLATI : MERKEZ İHDAS EDİLEN KADROLARIN SERBEST KADRO DERECESİ ADEDİ SINIFI UNVANI 10 TOPLAM KADRO ADEDİ GİH GİH GİH GİH GİH GİH GİH TH DH Başkanlık Müftüsü Prodüktör Uzman Film Yapımcısı Spiker Ses Kayıtçısı Kameraman Teknisyen Başkanlık Vaizi TOPLAM 1 7 7 7 7 7 7 7 1 40 5 5 5 5 3 7 13 40 123 40 5 5 5 5 3 7 13 40 123 KURUMU : DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI TEŞKİLATI : YURTDIŞI İHDAS EDİLEN KADROLARIN SINIFI GİH GİH GİH UNVANI Din Hizmetleri Müşaviri Din Hizmetleri Ataşesi Din Hizmetleri Koordinatörü TOPLAM DERECESİ 1 2 2 11 SERBEST KADRO ADEDİ 40 15 20 75 TOPLAM KADRO ADEDİ 40 15 20 75 KURUMU : DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI TEŞKİLATI : TAŞRA İHDAS EDİLEN KADROLARIN SINIFI GİH GİH GİH GİH EÖH DH DH DH DH DH DH DH DH DH DH DH DH DH DH DH DH DH UNVANI Dini Yüksek İhtisas Merkezi Müdürü İl Müftü Yardımcısı Şube Müdürü Şef Öğretmen Murakıp Murakıp Murakıp Murakıp Murakıp Eğitim Görevlisi Eğitim Görevlisi Eğitim Görevlisi Başvaiz Uzman Vaiz Vaiz Cezaevi Vaizi Cezaevi Vaizi Cezaevi Vaizi Cami Rehberi Cami Rehberi Cami Rehberi TOPLAM DERECESİ 1 4 4 4 7 1 3 4 5 7 1 3 5 1 1 7 3 4 5 3 5 7 SERBEST KADRO ADEDİ 3 100 60 15 50 150 100 34 16 100 25 25 25 700 500 500 100 200 200 50 50 150 3.153 TOPLAM KADRO ADEDİ 3 100 60 15 50 150 100 34 16 100 25 25 25 700 500 500 100 200 200 50 50 150 3.153 [R.G.17 Eylül 2011 – 28058] —— • —— BAKANLAR KURULU KARARLARI Karar Sayısı : 2011/2249 6/6/1978 tarihli ve 7/15754 sayılı Kararnameye ektir. Ekli “Sözleşmeli Personel Çalıştırılmasına İlişkin Esaslarda Değişiklik Yapılmasına Dair Esaslarˮın yürürlüğe konulması; Maliye Bakanlığının 12/8/2011 tarihli ve 10524 sayılı yazısı üzerine, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 4 üncü maddesinin (B) fıkrasına göre, Bakanlar Kurulu’nca 12/9/2011 tarihinde kararlaştırılmıştır. Abdullah GÜL CUMHURBAŞKANI 12 Recep Tayyip ERDOĞAN Başbakan B. ARINÇ A. BABACAN B. ATALAY B. BOZDAĞ Başbakan Yardımcısı Başbakan YardımcısıBaşbakan YardımcısıBaşbakan Yardımcısı S. ERGİN F. ŞAHİN E. BAĞIŞ N. ERGÜN Adalet BakanıAile ve Sosyal Politikalar Bakanı Avrupa Birliği BakanıBilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı F. ÇELİK E. BAYRAKTAR A. DAVUTOĞLU M. Z. ÇAĞLAYAN Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Çevre ve Şehircilik Bakanı Dışişleri Bakanı Ekonomi Bakanı T. YILDIZ S. KILIÇ M. M. EKER H. YAZICI Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Gençlik ve Spor BakanıGıda, Tarım ve Hayvancılık BakanıGümrük ve Ticaret Bakanı İ. N. ŞAHİN C. YILMAZ E. GÜNAY M. ŞİMŞEK İçişleri Bakanı Kalkınma BakanıKültür ve Turizm Bakanı Maliye Bakanı Ö. DİNÇER İ. YILMAZ V. EROĞLU Milli Eğitim Bakanı Milli Savunma BakanıOrman ve Su İşleri Bakanı R. AKDAĞ B. YILDIRIM Sağlık Bakanı Ulaştırma Bakanı SÖZLEŞMELİ PERSONEL ÇALIŞTIRILMASINA İLİŞKİN ESASLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR ESASLAR MADDE 1 ‒ 6/6/1978 tarihli ve 7/15754 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan Sözleşmeli Personel Çalıştırılmasına İlişkin Esasların ek 2 nci maddesinin 8 inci fıkrasında yer alan "maddesindeki" ibaresi "maddesindeki, Danıştay Başkanlığında çalıştırılmak üzere alınacak sözleşmeli personel ise 6/1/1982 tarihli ve 2575 sayılı Danıştay Kanununun 12 nci maddesindeki" şeklinde değiştirilmiştir. MADDE 2 ‒ Aynı Esaslara ekli (4) sayılı Cetvelin, "A-SÖZLEŞMELİ PERSONEL POZİSYON UNVANLARI İLE ASGARİ NİTELİKLERİ GÖSTERİR CETVEL"ine, “ AVUKAT Avukatlık ruhsatına sahip olmak. ” satırından sonra gelmek üzere aşağıdaki satır eklenmiştir: “ Tanıtma, basın, enformasyon, kamu diplomasisi ve tercüme alanlarında çalıştırılmak üzere en az lisans BASINeğitimi almış olmak; en az (B) düzeyinde KPDS veya ENFORMASYON dengi yabancı dil bilgisine sahip olmak; KPDS denkliği PERSONELİ bulunmayan ya da KPDS'de yer almayan diller için Basın-Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğünce yapılacak yabancı dil sınavında başarılı olmak. ” MADDE 3 ‒ Aynı Esasların ek 2 nci maddesinin sonuna aşağıdaki fıkra eklenmiştir. "Basın-Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğünde İngilizce, Fransızca ve Almanca dilleri dışındaki dillerde Mütercim-Tercüman ve sayısı 30'u geçmemek üzere BasınEnformasyon Personeli yukarıdaki hükümlere bağlı olmaksızın Genel Müdürlükçe yapılacak yazılı ve sözlü sınav sonucuna göre çalıştırılabilir." MADDE 4 ‒ Aynı Esasların geçici 10 uncu maddesinde yer alan "toplam sayısı 20'yi" ibaresi "toplam sayısı 60'ı" şeklinde değiştirilmiştir. Yürürlük 13 MADDE 5 ‒ Bu Esaslar yayımı tarihinde yürürlüğe girer. Yürütme MADDE 6 ‒ Bu Esasları Bakanlar Kurulu yürütür. [R.G.05 Ekim 2011 – 28075] —— • —— Karar Sayısı : 2011/2169 Ekli “Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı Tarafından, 4734 Sayılı Kamu İhale Kanununun 3 üncü Maddesinin (b) Bendi Kapsamında Yapılacak İhalelere İlişkin Esaslar”ın yürürlüğe konulması; Başbakan Yardımcılığının 19/7/2011 tarihli ve 5063 sayılı yazısı üzerine, mezkur Kanunun geçici 4 üncü maddesine göre, Bakanlar Kurulu’nca 8/8/2011 tarihinde kararlaştırılmıştır. Abdullah GÜL CUMHURBAŞKANI Recep Tayyip ERDOĞAN Başbakan B. ARINÇ A. BABACAN B. ATALAY B. BOZDAĞ Başbakan Yardımcısı Başbakan YardımcısıBaşbakan YardımcısıBaşbakan Yardımcısı S. ERGİN F. ŞAHİN E. BAĞIŞ N. ERGÜN Adalet BakanıAile ve Sosyal Politikalar Bakanı Avrupa Birliği BakanıBilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı F. ÇELİK E. BAYRAKTAR A. DAVUTOĞLU M. Z. ÇAĞLAYAN Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Çevre ve Şehircilik Bakanı Dışişleri Bakanı Ekonomi Bakanı T. YILDIZ S. KILIÇ M. M. EKER H. YAZICI Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Gençlik ve Spor BakanıGıda, Tarım ve Hayvancılık BakanıGümrük ve Ticaret Bakanı İ. N. ŞAHİN C. YILMAZ E. GÜNAY M. ŞİMŞEK İçişleri Bakanı Kalkınma BakanıKültür ve Turizm Bakanı Maliye Bakanı Ö. DİNÇER İ. YILMAZ V. EROĞLU Milli Eğitim Bakanı Milli Savunma BakanıOrman ve Su İşleri Bakanı R. AKDAĞ B. YILDIRIM Sağlık Bakanı Ulaştırma Bakanı AFET VE ACİL DURUM YÖNETİMİ BAŞKANLIĞI TARAFINDAN, 4734 SAYILI KAMU İHALE KANUNUNUN 3 ÜNCÜ MADDESİNİN (b) BENDİ KAPSAMINDA YAPILACAK İHALELERE İLİŞKİN ESASLAR BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam ve Tanımlar Amaç MADDE 1 ‒ (1) Bu Esasların amacı; Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı tarafından, 4/1/2002 tarihli ve 4734 sayılı Kamu İhale Kanununun 3 üncü maddesinin (b) bendi kapsamında yurt içinden ve yurt dışından yapılacak mal ve hizmet alımları ile yapım işlerinde uygulanacak usul ve esasları belirlemektir. Kapsam 14 MADDE 2 ‒ (1) Bu Esaslar; Başkanlık ile Başkanlıkça harcama yetkisi verilen birimlerin, savunma veya güvenlik alanları ile ilişkili olduğuna veya gizlilik içerisinde yürütülmesi gerektiğine Başbakanlık veya ilgili bakanlık tarafından karar verilen veya mevzuatı uyarınca sözleşmenin yürütülmesi sırasında özel güvenlik tedbirleri alınması gereken veya devlet güvenliğine ilişkin temel menfaatlerin korunmasını gerektiren hallerle ilgili olan ve 1/3/2001 tarihli ve 2001/2157 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile özel güvenlik bölgesi olarak belirlenen bölgede gerçekleştirilecek mal ve hizmet alımları ile yapım işlerini kapsar. Hukuki dayanak MADDE 3 ‒ (1) Bu Esaslar, 4734 sayılı Kanunun 3 üncü maddesinin (b) bendi ile geçici 4 üncü maddesine dayanılarak hazırlanmıştır. Tanımlar MADDE 4 ‒ (1) Bu Esasların uygulanmasında; a) Başkan: Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanını, b) Başkanlık: Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığını, c) Donanım: Bilgisayar izlenceleri, yordamlar, kurallar ve bunlara ilişkin belgelemeye karşıt anlamda bilgi işlemde kullanılan fiziksel öğeler ya da fiziksel öğeler bütününü, ç) Gizlilik içinde yürütülmesi gereken mal ve hizmet alımları ile yapım işleri: Kanuni veya idari düzenlemeler uyarınca, hakkında gizlilik kararı verilen veya yürütülmesi özel güvenlik önlemlerini gerektiren veya devlet güvenliğine ilişkin temel menfaatlerin korunmasına ilişkin olan ve bu Esasların 2 nci maddesinde belirtilen mal ve hizmet alımları ile yapım işlerini, d) İhale yetkilisi: Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanını, e) İlgili birim: Başkanlığa bağlı Daire Başkanlıklarını, f) İlgili idare: Başkanlık adına yapım işi ile yapım işine konu hizmet alımı yaptırılacak idareleri, g) Modernizasyon: Başkanlık envanterinde mevcut mal veya yazılımların teknolojik gelişmelere ve ihtiyaçlara bağlı olarak araştırma ve geliştirme yoluyla ve ilave yazılım ya da donanım kullanılarak kullanım ömrünün ve performansının artırılmasını, ğ) Sözleşme: Mal ve hizmet alımları ile yapım işlerinde Başkanlık ile yüklenici arasında yapılan yazılı anlaşmayı, h) Standardizasyon: İşletme-idame maliyetlerinin asgari düzeye indirilmesi ve/veya mevcut sistemlerle uyumun sağlanması amacıyla kalite, marka, model veya üretici firma birliğinin sağlanması işlemini, ı) Yaklaşık maliyet: İhale veya alım öncesi Başkanlıkça her türlü fiyat araştırması yapılarak katma değer vergisi hariç olmak üzere belirlenen ve dayanaklarıyla birlikte bir hesap cetvelinde gösterilen değeri, i) Yapım işine konu hizmet: Etüt, proje, danışmanlık, mimarlık, mühendislik ve benzeri hizmetleri, j) Yazılım: Bir bilgisayar sisteminde mikro işlemci ihtiva eden sistem, malzeme veya teçhizatta, belirli bir işlevi meydana getirmek için yazılmış komutlar bütününü, ifade eder. Temel ilkeler MADDE 5 ‒ (1) Başkanlık, bu Esaslara göre yapılacak ihalelerde veya alımlarda; saydamlığı, rekabeti, eşit muameleyi, güvenirliği, gizliliği, ihtiyaçların uygun şartlarla ve zamanında karşılanmasını ve kaynakların verimli kullanılmasını sağlamaktan sorumludur. Ancak, bu Esaslar kapsamındaki mal ve hizmet alımları ile yapım işlerinde, 4734 sayılı Kanunun 5 inci maddesinde belirtilen temel ilkelerin yanı sıra ulusal menfaat, güvenlik ve gizliliğin gerektirdiği hususlar, standardizasyonun korunması ve acil ihtiyaç durumu da dikkate alınır. (2) Aralarında kabul edilebilir doğal bir bağlantı olmadığı sürece mal ve hizmet alımları ile yapım işleri bir arada ihale edilemez. 15 İKİNCİ BÖLÜM Mal ve Hizmet Alımlarına İlişkin Genel Esaslar Mal ve hizmet alımlarında uygulanacak ihale usulü MADDE 6 ‒ (1) Bu Esaslara göre yapılacak mal ve hizmet alımlarında belli istekliler arasında ihale usulü uygulanır. Belli istekliler arasında ihale usulü MADDE 7 ‒ (1) Belli istekliler arasında ihale usulü, ilansız yapılacak ön yeterlik değerlendirmesi sonucunda davet edilen isteklilerin teklif verebildiği usuldür. (2) Yeterlik kriterlerini belirlemede Başkanlık yetkilidir. (3) İhtiyaç duyulan mal veya hizmetin uzmanlık veya ileri teknoloji gerektirmesi, işin veya ihtiyaç duyulan mal, hizmet veya sistem ile ulusal menfaat ve güvenirliğin gerektirdiği durumlarda ve/veya standardizasyonun sağlanmasında bu usul uygulanır. (4) Tekliflerin alınması ve değerlendirilmesini müteakip, ihale, fiyat üzerinden görüşme yapılarak sonuçlandırılır. Doğrudan temin MADDE 8 ‒ (1) Aşağıda belirtilen hallerde, Başkanlık, ihtiyaçlarını ilan yapmaksızın, davet edilen isteklilerle idari ve teknik şartlar ile fiyat üzerinde görüşme yaparak doğrudan temin edebilir: a) İhtiyacın sadece gerçek veya tüzel tek kişi tarafından karşılanabileceğinin tespit edildiği alımlar. b) Sadece gerçek veya tüzel tek kişinin ihtiyaç ile ilgili özel bir hakka sahip olduğu alımlar. c) Mevcut mal, ekipman, teknoloji veya hizmetlerle uyumun ve standardizasyonun sağlanması için zorunlu olan ve asıl sözleşmeye dayalı olarak düzenlenecek ve süresi üç yılı geçmeyen sözleşmeyle ilk alım yapılan gerçek veya tüzel kişiden yapılacak mal ve hizmet alımları. ç) 4734 sayılı Kanunun 22 nci maddesinin (d) bendinde belirtilen ve her yıl Kamu İhale Kurumunca güncelleştirilen limit dâhilindeki mal ve hizmet alımları. d) Başkanlığın ihtiyacına uygun taşınmaz mal alımı veya kiralanması. e) Gizlilik, standardizasyonun korunması ve acil müdahale ihtiyaçlarını temin etmek maksadıyla, ihtiyaç ünitelerince teklif edilip ihale yetkilisince uygun görülen ve onaylanan tek kaynak alımları. f) Tabii afet, acil durum, kaza ve benzeri olağanüstü haller sebebiyle ihtiyaç duyulacak mal ve hizmet alımları ile yapım işleri. g) Önceden düşünülmesi mümkün olmayan ani ve beklenmeyen olayların ortaya çıkması üzerine ivedi olarak yapılması gerekip, açık veya belli istekliler arasında ihale usulünün uygulanmasına yeterli süre bulunmayan acil ihtiyaçlara yönelik mal ve hizmet alımları ile yapım işleri. (2) Bu maddenin birinci fıkrasının uygulanmasında; komisyon kurma ve bu Esaslarda belirtilen yeterlik kurallarını arama, teminat alma ve sözleşme yapma zorunluluğu bulunmaksızın ihale yetkilisi veya harcama yetkilisince görevlendirilecek kişi veya kişiler tarafından, fiyat üzerinden görüşmeler yapılarak ihtiyaçlar temin edilebilir. Alım isteği MADDE 9 ‒ (1) Bu Esaslar kapsamındaki her türlü mal ve hizmet alımları, ihtiyaç ünitesince Başkandan alınacak onay ile yapılır. İhaleye katılabilme şartları MADDE 10 ‒ (1) İhaleye katılmak için, ekonomik ve mali yeterlik ile mesleki ve teknik yeterliklerin belirlenmesine ilişkin olarak, 4734 sayılı Kanunun 10 uncu maddesinde belirtilen hükümler uygulanır. Başkanlık, bu yeterliklerin istenip istenmemesi konusunda takdir hakkına sahiptir. İhaleye katılamayacak olanlar 16 MADDE 11 ‒ (1) Aşağıda sayılanlar doğrudan veya dolaylı veya alt yüklenici olarak, kendileri veya başkaları adına hiçbir şekilde ihalelere katılamazlar: a) Bu Esaslar ve kanunlardaki hükümler gereğince geçici veya sürekli olarak kamu ihalelerine katılmaktan yasaklanmış olanlar ile 12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçlardan veya örgütlü suçlardan veyahut kendi ülkesinde ya da yabancı bir ülkede kamu görevlilerine rüşvet verme suçundan dolayı hükümlü bulunanlar. b) İlgili mercilerce hileli iflas ettiğine karar verilenler. c) Başkanlığın ihale yetkilisi kişileri ile bu yetkiye sahip kurullarda görevli kişiler. ç) Başkanlığın ihale konusu işle ilgili her türlü ihale işlemlerini hazırlamak, yürütmek, sonuçlandırmak ve onaylamakla görevli olanlar. d) (c) ve (ç) bentlerinde belirtilen şahısların eşleri ve üçüncü dereceye kadar kan ve ikinci dereceye kadar kayın hısımları ile evlatlıkları ve evlat edinenleri. e) (c), (ç) ve (d) bentlerinde belirtilenlerin ortakları ile şirketleri (bu kişilerin yönetim kurullarında görevli bulunmadıkları veya sermayesinin % 10’undan fazlasına sahip olmadıkları anonim şirketler hariç). (2) İhale konusu işin danışmanlık hizmetlerini yapan yükleniciler bu işin ihalesine katılamazlar. Aynı şekilde, ihale konusu işin yüklenicileri de o işin danışmanlık hizmeti ihalelerine katılamazlar. Bu yasaklar, bunların ortaklık ve yönetim ilişkisi olan şirketleri ile bu şirketlerin sermayesinin yarısından fazlasına sahip oldukları şirketler için de geçerlidir. (3) Bu yasaklara rağmen ihaleye katılan istekliler ihale dışı bırakılarak geçici teminatları gelir kaydedilir. Ayrıca, bu durumun tekliflerin değerlendirilmesi aşamasında tespit edilememesi nedeniyle bunlardan biri üzerine ihale yapılmışsa, teminatı gelir kaydedilerek ihale iptal edilir. İhale dokümanı MADDE 12 ‒ (1) Başkanlık satın alma birimi tarafından hazırlanan ihale konusu mal veya hizmete ait alımla ilgili talimatları içeren idari şartnameler ile varsa teknik şartnameler, sözleşme taslakları ve gerekli diğer belge ve bilgiler, Başkanlıkça davet edilen isteklilere, önceden belirlenmek kaydıyla bedelli veya bedelsiz olarak verilebilir. İhalenin sözleşmeye bağlanması MADDE 13 ‒ (1) Mal ve hizmet alımlarında, isteklilerin sözleşmeye davet edilmesi, sözleşme yapılıp yapılmaması ve sözleşme yapılacak ise sözleşmenin türü ve sözleşmede yer alması zorunlu hususların neler olacağı Başkanlıkça belirlenir ve ihale dokümanında bu hususa yer verilir. (2) Başkanlık ihtiyaçlarının karşılanması ile ilgili sözleşmeler noter tasdikine tabi değildir. Yurt içi alımlarında geçici ve kesin teminat işlemleri MADDE 14 ‒ (1) İhalelerde teklif edilen bedelin % 3’ünden az olmamak üzere, isteklilerce belirlenecek oranda geçici teminat alınır. Kesin teminat ise ihale bedelinin % 6’sından az olamaz. Ancak özellikli durumlarda ve gerekçe belirtmek suretiyle, ihale dokümanında belirtilmesi şartıyla, Başkan onayı ile geçici veya kesin teminat alınmamasına karar verilebilir. Başkanlığa verilecek olan geçici ve kesin teminatlar banka teminat mektubu veya nakit olabilir. (2) Onay belgesi ve idari şartnamede belirtilmesi şartıyla yabancı para birimiyle yapılan ihalelerde ve alımlarda teminatlar teklif edilen para birimi üzerinden alınır. Yurt içi alımlarında teminat mektupları MADDE 15 ‒ (1) Bu Esaslar kapsamında yurt içinden yapılacak mal ve hizmet alımlarında bankalarca verilecek teminat mektuplarının kapsam ve şeklinde, 4734 sayılı Kanunun 35 inci maddesine göre Kamu İhale Kurumunun tespit ettiği hususlar geçerlidir. (2) Kesin teminat mektubunun alınması durumunda süresi, ihale konusu işin bitiş tarihi dikkate alınmak suretiyle Başkanlık tarafından belirlenir. 17 (3) Başkanlığa verilecek teminat mektuplarının, ilgili mevzuat uyarınca Türkiye’de bankacılık faaliyetinde bulunmalarına izin verilen yerli ve yabancı bankalarca düzenlenmesi şarttır. (4) Ayrıca, Türkiye dışında faaliyette bulunan yabancı bankaların kontrgarantisi üzerine Türkiye’de faaliyette bulunan bankaların düzenleyecekleri teminat mektupları da teminat olarak kabul edilir. (5) Yabancı bankaların kontrgarantilerine dayanılarak verilecek banka teminat mektuplarında, kontrgarantiyi veren yabancı banka ismi ve teminatın kontrgarantili olduğunun belirtilmesi esastır. (6) Başkanlıkça, kesin teminat mektuplarının geçerlilik süresi ile ilgili hususlarda kesin kabulün yapılacağı tarihe kadar gerektiğinde garanti süresini de kapsayacak şekilde düzenlemeler yapılabilir. (7) İlgili mevzuatına aykırı olarak düzenlenmiş teminat mektupları kabul edilmez. (8) Kesin teminat mektubu, yüklenicinin taahhüdünü şartname ve sözleşme hükümleri uyarınca eksiksiz ve sorunsuz yerine getirmesi ve kesin kabulünün yapılmasını müteakip iade edilir. Yurt içi alımlarında teminat olarak kabul edilecek değerler MADDE 16 ‒ (1) Başkanlıkça yurt içi mal ve hizmet alımlarında; a) Tedavüldeki Türk parası, b) Bankalar tarafından verilen teminat mektupları, c) Hazine Müsteşarlığınca ihraç edilen devlet iç borçlanma senetleri ve bu senetler yerine düzenlenen belgeler, teminat olarak kabul edilir. Yurt dışı alımlarda ödeme şekilleri MADDE 17 ‒ (1) Yurt dışından alınacak her türlü mal ve hizmet alımları; a) Akreditif açılmak suretiyle ödeme, b) Mal mukabili ödeme, c) Teminat karşılığında peşin ödeme, suretiyle yapılabilir. Yurt dışı alımlarda yıllara sâri ödemeler MADDE 18 ‒ (1) Bütçe yılı içerisinde sözleşmesi yapılıp akreditifi açılmış ancak çeşitli nedenlerden dolayı mahsubu yapılamayan mal ve hizmet alımına ilişkin akreditif ve peşin ödemeler sonraki yıllara devredebilir. Bütçe yılı içerisinde sözleşmesi imzalanıp, sonraki yıllara devreden mal mukabili alımların bedeli ise devredildiği yılın bütçesinden ödenir. Yurt dışı alımlarında geçici teminat işlemleri MADDE 19 ‒ (1) Yurt dışından yapılacak mal ve hizmet alımlarında tedarikçilerden geçici teminat mektubu alınması hususu Başkanlığın takdirindedir. (2) Geçici teminat mektubunun alınması durumunda, teklif edilen bedelin % 3’ünden az olmamak üzere istekli tarafından belirlenecek tutarda geçici teminat alınır. İhale dokümanında belirtilmesi şartıyla, danışmanlık hizmeti ihalelerinde geçici teminat alınması zorunlu değildir. (3) Geçici teminat mektubunun geçerlilik süresinin, tekliflerin geçerlilik süresinden en az otuz gün fazla süreli olması şarttır. (4) Tekliflerin geçerlilik süresinin uzatılması durumunda geçici teminat mektuplarının süresinin de aynı süre ile uzatılması esastır. İlgili mevzuatına aykırı olarak düzenlenmiş teminat mektupları kabul edilmez. Yurt dışı alımlarında kesin teminat işlemleri MADDE 20 ‒ (1) Akreditif açılmak suretiyle yapılan geçici ve kesin kabullü mal ve hizmet alımlarında, akreditif açılmadan önce sözleşme bedelinin % 10’undan az olmamak kaydıyla kesin teminat mektubu alınabilir. 18 (2) Peşin ödeme suretiyle yapılan mal ve hizmet alımlarında yükleniciden ödeme yapılmadan önce sözleşme bedelinin % 100’ü oranında kesin teminat mektubu alınır. (3) Mal mukabili ödemesi yapılan mal ve hizmet alımlarında kesin teminat mektubu alınması zorunlu değildir. (4) Kesin teminat mektubunun alınması durumunda süresi, ihale konusu işin bitiş tarihi dikkate alınmak suretiyle Başkanlık tarafından belirlenir. (5) İlgili mevzuatına aykırı olarak düzenlenmiş kesin teminat mektubu kabul edilmez. (6) Kesin teminat mektubu, yüklenicinin taahhüdünü şartname ve sözleşme hükümleri uyarınca eksiksiz ve sorunsuz yerine getirmesi veya kesin kabulünün yapılmasını müteakip iade edilir. (7) Başkanlığa verilecek teminat mektuplarının, ilgili mevzuat uyarınca Türkiye’de bankacılık faaliyetinde bulunmasına izin verilen bankalarca düzenlenmesi şarttır. (8) Ayrıca, Türkiye dışında faaliyette bulunan yabancı bankaların kontrgarantisi üzerine, Türkiye’de faaliyette bulunan bankaların düzenleyecekleri teminat mektupları da teminat olarak kabul edilir. (9) Yabancı bankaların kontrgarantilerine dayanılarak verilecek teminat mektuplarında, kontrgarantiyi veren yabancı banka ismi ve teminatın kontrgarantili olduğunun belirtilmesi esastır. (10) Başkanlıkça, teminat mektuplarının geçerlilik süresi ile ilgili hususlarda kesin kabulün yapılacağı tarihe kadar gerektiğinde garanti süresini de kapsayacak şekilde düzenlemeler yapılabilir. (11) Bu Esaslar kapsamında yurt dışından yapılacak mal ve hizmet alımlarında bankalarca verilecek teminat mektuplarının kapsam ve şekli Başkanlık tarafından belirlenir. Yurt içi ve yurt dışı alımlarında avans işlemleri MADDE 21 ‒ (1) Bu Esaslar kapsamında yurt dışından yapılacak mal ve hizmet alımlarında, ihale veya onay belgesi ile sözleşmede belirtilmesi kaydıyla, 10/12/2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu hükümleri çerçevesinde teminat mektubu karşılığı avans verilebilir. (2) Avans verilmesi durumunda, alınacak avans teminat mektuplarının süresi, mahsup süresi gözönünde bulundurularak Başkanlık tarafından belirlenir. ÜÇÜNCÜ BÖLÜM Yapım İşlerine İlişkin Genel Esaslar Yapım işlerinde uygulanacak ihale usulü MADDE 22 ‒ (1) Bu Esaslara göre yapılacak yapım işlerinde belli istekliler arasında ihale usulü uygulanır. Belli istekliler arasında ihale usulü MADDE 23 ‒ (1) Belli istekliler arasında ihale usulü, ilansız yapılacak ön yeterlik değerlendirmesi sonucunda davet edilen isteklilerin teklif verebildiği usuldür. (2) Yeterlik kriterlerini belirlemede Başkanlık yetkilidir. (3) Yapım işinin uzmanlık ve/veya yüksek teknoloji gerektirmesi ve/veya standardizasyonun sağlanmasında bu usul uygulanır. (4) Tekliflerin alınması ve değerlendirilmesini müteakip ihale sonuçlandırılır. Yapım ihalelerinde uyulması gereken hususlar MADDE 24 ‒ (1) İlgili idareler aracılığıyla gerçekleştirilecek olan her yapım ihalesinde: a) Başkan tarafından, ihale konusu işin bu Esaslar kapsamında gerçekleştirilmesine ilişkin onayın verilmesini müteakip gerekli resmi işlemlere başlanır. b) İlgili birim, gerekli prosedürün tamamlanmasını ve işin idari ve teknik şartnamesinin hazırlanmasını müteakip, yapım ihalelerine davet edilecek isteklileri belirleyerek, Başkanlığa bildirir. 19 c) Başkanlıkça yapılacak değerlendirme sonucunda, ilgili birimce bildirilen firmalar arasından belirlenenler ve Başkanlık tarafından tespit edilerek davet edilmesi uygun bulunan firmalar ilgili birime bildirilir. ç) İhale onay belgesinin hazırlanması, onaylanması ve bu Esasların 26 ncı maddesine göre oluşturulacak olan ihale komisyonunun teşkili ilgili birimin harcama veya ihale yetkilisince gerçekleştirilir. d) Başkanlık tarafından bildirilen firmalar davet edilerek, bu Esasların 22 nci maddesinde belirtilen usul çerçevesinde ihale gerçekleştirilir. İhale komisyonunun alacağı karar ihaleyi yapan ilgili birimin harcama veya ihale yetkilisince onaylanarak ihale ivedilikle sonuçlandırılır. e) Başkanlığın yapım işlerinde, ilgili mevzuat hükümleri saklı kalmak kaydıyla, 4734 sayılı Kanunun 62 nci maddesinin (c) bendi uygulanmaksızın ihaleye çıkılabilir. f) Yapım işine konu geçici ve kesin kabullerde, Başkanlık personeli de müşahit üye olarak görev alır. g) Protokol ve teknik şartnamelerde, varsa ulusal ve/veya uluslararası teknik standartlara uygunluğu sağlamaya yönelik düzenlemeler yapılır. Bu şartnamelerde teknik özelliklere ve tanımlamalara yer verilir. ğ) 4734 sayılı Kamu İhale Kanununun 11 inci maddesi ile bu Esasların 11 inci maddesinde belirtilenler ihalelere katılamazlar. (2) Başkanlık birimlerince gerçekleştirilecek olan her yapım ihalesinde, Başkanlıkça belirlenen yapım işi ihtiyacının karşılanmasında, yaptırılacak yapım işi ve yapım işine konu hizmet alımları ile ilgili ihale dokümanının hazırlanması, ihalenin sonuçlandırılması, teminat ve sözleşmenin yürütülmesine ilişkin her türlü işlemler, bu Esaslar çerçevesinde Başkanlık birimlerince hazırlanan ve Başkanlıkça uygun görülen doküman kapsamında yürütülür. Yapım işine konu hizmet alımı MADDE 25 ‒ (1) Başkanlıkça belirlenen yapım işine konu hizmet alımlarından, ilgili idarelere yaptırılacak işlerde, bu Esasların 24 üncü maddesindeki hükümler ile 22 nci maddesindeki ihale usulü uygulanır. DÖRDÜNCÜ BÖLÜM Ortak Hükümler İhale komisyonu MADDE 26 ‒ (1) İhale komisyonu; bir komisyon başkanı, bir idari komisyon üyesi, iki uzman üye ve Başkanlığın mali işlerinden sorumlu bir personelin katılımı ile beş kişiden az olmamak koşuluyla tek sayıda üyeden oluşur. (2) Başkanlığın mal ve hizmet alımları ile yapım işlerinde, ihale komisyonunda görevlendirilecek asıl ve yedek üyeler, Başkan tarafından belirlenir. (3) Başkanlığın ilgili idarelerce gerçekleştirilecek yapım işleri ihalelerinde, ihale komisyonunda görevlendirilecek asıl ve yedek üyeler, ilgili idarenin ihale yetkilisi tarafından belirlenir. (4) Komisyon üyelerinin en az ikisinin ihaleye konu işin uzmanı olması şarttır. (5) İhale komisyonu tam ve eksiksiz toplanır ve kararlar çoğunlukla alınır. Komisyon üyeleri kararlarda çekimser kalamaz. Komisyon başkanı ve üyeleri oy ve kararlarından sorumlu olup, karşı oy kullanan komisyon üyeleri, gerekçelerini ihale komisyon kararına yazmak ve imzalamak zorundadır. (6) Gerekli incelemeyi yapmalarını sağlamak amacıyla ihale işlem dosyasının birer örneği, ilân veya daveti izleyen beş gün içinde ihale komisyonu üyelerine verilir. İhale sonucunun Kamu İhale Kurumuna bildirilmesi MADDE 27 ‒ (1) Başkanlık ihtiyaçları için gerçekleştirilecek mal ve hizmet alımları ile yapım işlerine konu ihale sonuçları, sözleşmenin taraflarca imzalanmasını müteakip, 4734 sayılı Kanunda belirtilen süre içerisinde Kamu İhale Kurumuna bildirilir. Bu Esaslar kapsamında gerçekleştirilen ihalelere ilişkin sonuç bildirimleri, Kamu İhale Bülteninde yayımlanmaz. 20 Sözleşmede değişiklik yapılması MADDE 28 ‒ (1) Sözleşme imzalandıktan sonra sözleşme bedeli ile mal ve hizmet alımı ve yapım işleri ihalesinde teklif edilen ve Başkanlıkça uygun görülen malın, hizmetin veya yapım işinin niteliğini değiştirecek yeni bir sözleşme yapılamaz. (2) Sözleşme imzalandıktan sonra, sözleşme bedelinin aşılmaması ve Başkanlık ile yüklenicinin karşılıklı olarak anlaşması kaydıyla, aşağıda belirtilen hususlarda sözleşme hükümlerinde değişiklik yapılabilir: a) İşin yapılma veya teslim yeri. b) İşin süresinden önce yapılması veya teslim edilmesi kaydıyla işin süresi ve bu süreye uygun olarak ödeme şartları. (3) Yurt dışından gerçekleştirilecek olan mal mukabili alımlarda sözleşme düzenlenmesi zorunlu değildir. (4) Başkanlıkça diğer idarelere yaptırılacak yapım işi ve yapım işine konu hizmet alımına ait sözleşmelerde yapılacak değişikliklerde Başkanlıktan uygun görüş alınır. İş miktarında artma ve eksilme olması MADDE 29 ‒ (1) Mal ve hizmet alımlarıyla yapım işi sözleşmelerinde, öngörülemeyen durumlar nedeniyle bir iş artışının zorunlu olması halinde, artışa konu olan iş; a) Sözleşmeye esas proje içinde kalması, b) İdareyi külfete sokmaksızın asıl işten ayrılmasının teknik veya ekonomik olarak mümkün olmaması, şartlarıyla, anahtar teslimi götürü bedel ihale edilen yapım işleri ile birim fiyat teklif almak suretiyle ihale edilen mal ve hizmet alımları ve yapım işlerinde sözleşme bedelinin % 20’sine kadar bir oran dahilinde, süre hariç sözleşme ve ihale dokümanındaki hükümler çerçevesinde aynı yükleniciye yaptırılabilir. (2) İşin bu şartlar dâhilinde tamamlanamayacağının anlaşılması durumunda ise artış yapılmaksızın hesabı genel hükümlere göre tasfiye edilir. Ancak bu durumda, işin tamamının ihale dokümanı ve sözleşme hükümlerine uygun olarak yerine getirilmesi zorunludur. (3) Sözleşme bedelinin % 80’inden daha düşük bedelle tamamlanacağı anlaşılan işlerde, yüklenici işi bitirmek zorundadır. Bu durumda yükleniciye, yapmış olduğu gerçek giderleri ve yüklenici kârına karşılık olarak, sözleşme bedelinin % 80’i ile sözleşme fiyatlarıyla yaptığı işin tutarı arasındaki bedel farkının % 5’i geçici kabul tarihindeki fiyatlar üzerinden ödenir. Tekliflerin hazırlanması ve sunulması MADDE 30 ‒ (1) Teklif mektubu ve geçici teminat da dâhil olmak üzere, ihaleye katılabilme şartı olarak istenilen bütün belgeler bir zarfa konulur. Zarfın üzerine isteklinin adı, soyadı veya ticaret unvanı, tebligata esas açık adresi, teklifin hangi işe ait olduğu ve Başkanlığın açık adresi yazılır. Zarfın yapıştırılan yeri istekli tarafından imzalanır ve kaşelenerek veya mühürlenerek kapatılır. (2) Teklif mektupları yazılı ve imzalı olarak sunulur. Teklif mektubunda ihale dokümanının tamamen okunup kabul edildiğinin belirtilmesi, teklif edilen bedelin rakam ve yazı ile birbirine uygun olarak açıkça yazılması, üzerinde kazıntı, silinti, düzeltme bulunmaması ve teklif mektubunun ad, soyad veya ticaret unvanı yazılmak suretiyle yetkili kişilerce imzalanmış olması zorunludur. Mal alımı ihalelerinde, ihale dokümanında alternatif teklif verilebileceğine dair hüküm bulunması halinde, alternatif teklifler de aynı şekilde hazırlanarak sunulur. (3) Teklifler, ihale dokümanında belirtilen ihale saatine kadar sıra numaralı alındılar karşılığında Başkanlığa verilir. Bu saatten sonra verilen teklifler kabul edilmez ve açılmaksızın iade edilir. Teklifler, iadeli taahhütlü olarak da gönderilebilir. Posta ile gönderilecek tekliflerin ihale dokümanında belirtilen ihale saatine kadar Başkanlığa ulaşması şarttır. Postadaki gecikme nedeniyle işleme konulmayacak olan tekliflerin alınış zamanı bir tutanakla tespit edilir. (4) Verilen teklifler, 4734 sayılı Kanunun 29 uncu ve 55 inci maddelerinde tanımlanan zeyilname düzenlenmesi hali hariç, herhangi bir sebeple geri alınamaz ve değiştirilemez. 21 Tekliflerin geçerlilik süresi MADDE 31 ‒ (1) Tekliflerin geçerlilik süresi ihale dokümanında belirtilir. Başkanlıkça ihtiyaç duyulması halinde bu süre, teklif ve sözleşme şartları değiştirilmemek ve isteklinin kabulü kaydıyla, en fazla ihale dokümanında belirtilen teklif geçerlilik süresi kadar uzatılabilir. Tekliflerin alınması ve açılması MADDE 32 ‒ (1) Teklifler, ihale dokümanında belirtilen ihale saatine kadar Başkanlığa verilir. İhale komisyonunca ihale dokümanında belirtilen saatte kaç teklif verilmiş olduğu bir tutanakla tespit edilerek, hazır bulunanlara duyurulur ve hemen ihaleye başlanır. İhale komisyonu teklif zarflarını alınış sırasına göre inceler. 30 uncu maddenin birinci fıkrasına uygun olmayan zarflar bir tutanak ile belirlenerek değerlendirmeye alınmaz. Zarflar isteklilerle birlikte hazır bulunanlar önünde alınış sırasına göre açılır. (2) İsteklilerin belgelerinin eksik olup olmadığı ve teklif mektubu ile geçici teminatlarının usulüne uygun olup olmadığı kontrol edilir. Belgeleri eksik veya teklif mektubu ile geçici teminatı usulüne uygun olmayan istekliler tutanakla tespit edilir. İstekliler ile teklif fiyatları ve yaklaşık maliyet tutarı açıklanır. Bu işlemlere ilişkin hazırlanan tutanak ihale komisyonunca imzalanır. Bu aşamada hiçbir teklifin reddine veya kabulüne karar verilmez, teklifi oluşturan belgeler düzeltilemez ve tamamlanamaz. Teklifler ihale komisyonunca hemen değerlendirilmek üzere oturum kapatılır. Tekliflerin değerlendirilmesi MADDE 33 ‒ (1) İhale komisyonunun talebi üzerine, Başkanlık, tekliflerin incelenmesi, karşılaştırılması ve değerlendirilmesinde yararlanmak üzere net olmayan hususlarla ilgili isteklilerden yazılı olarak tekliflerini açıklamalarını isteyebilir. Ancak, bu açıklama, hiçbir şekilde teklif fiyatında değişiklik yapılması veya ihale dokümanında yer alan şartlara uygun olmayan tekliflerin uygun hale getirilmesi amacıyla istenilmez ve yapılmaz. (2) Tekliflerin değerlendirilmesinde, öncelikle belgeleri eksik olduğu veya teklif mektubu ile geçici teminatı usulüne uygun olmadığı ilk oturumda tespit edilen isteklilerin tekliflerinin değerlendirme dışı bırakılmasına karar verilir. Ancak, teklifin esasını değiştirecek nitelikte olmaması kaydıyla, belgelerde bilgi eksikliği bulunması halinde Başkanlıkça belirlenen sürede isteklilerden bu eksik bilgilerin tamamlanması yazılı olarak istenir. Belirlenen sürede bilgileri tamamlamayan istekliler değerlendirme dışı bırakılır ve geçici teminatları gelir kaydedilir. Bu ilk değerlendirme ve işlemler sonucunda belgeleri eksiksiz ve teklif mektubu ile geçici teminatı usulüne uygun olan isteklilerin tekliflerinin ayrıntılı değerlendirilmesine geçilir. Bu aşamada, isteklilerin ihale konusu işi yapabilme kapasitelerini belirleyen yeterlik kriterlerine ve tekliflerin ihale dokümanında belirtilen şartlara uygun olup olmadığı ile birim fiyat teklif cetvellerinde aritmetik hata bulunup bulunmadığı incelenir. Uygun olmadığı belirlenen isteklilerin teklifleri ile birim fiyat teklif cetvellerinde aritmetik hata bulunan teklifler değerlendirme dışı bırakılır. Aşırı düşük teklifler MADDE 34 ‒ (1) İhale komisyonu, verilen teklifleri 33 üncü maddeye göre değerlendirdikten sonra, diğer tekliflere veya Başkanlığın tespit ettiği yaklaşık maliyete göre teklif fiyatı aşırı düşük olanları tespit eder. Bu teklifleri reddetmeden önce, belirlediği süre içinde teklif sahiplerinden teklifte önemli olduğunu tespit ettiği bileşenler ile ilgili ayrıntıları yazılı olarak ister. (2) İhale komisyonu; a) İmalat sürecinin, verilen hizmetin ve yapım yönteminin ekonomik olması, b) Seçilen teknik çözümler ve teklif sahibinin mal ve hizmetlerin temini veya yapım işinin yerine getirilmesinde kullanacağı avantajlı koşullar, c) Teklif edilen mal, hizmet veya yapım işinin özgünlüğü, hususlarında belgelendirilmek suretiyle yapılan yazılı açıklamaları dikkate alarak aşırı düşük teklifleri değerlendirir. Bu değerlendirme sonucunda açıklamaları yeterli görülmeyen veya yazılı açıklamada bulunmayan isteklilerin teklifleri reddedilir. 22 (3) İhale komisyonu, aşırı düşük tekliflerin tespiti ve değerlendirilmesinde Kamu İhale Kurumu tarafından belirlenen kriterleri esas alır. Bütün tekliflerin reddedilmesi ve ihalenin iptali MADDE 35 ‒ (1) İhale komisyonu kararı üzerine Başkanlık, verilmiş olan bütün teklifleri reddederek ihaleyi iptal etmekte serbesttir. İhalenin iptal edilmesi halinde bu durum bütün isteklilere derhal bildirilir. Başkanlık bütün tekliflerin reddedilmesi nedeniyle herhangi bir yükümlülük altına girmez. Ancak, Başkanlık, isteklilerin talepte bulunması halinde, ihalenin iptal edilme gerekçelerini talep eden isteklilere bildirir. Sözleşmenin devri MADDE 36 ‒ (1) Sözleşme, zorunlu hallerde mal ve hizmet alımları için ihale yetkilisi veya harcama yetkilisinin, yapım işleri için Başkanın yazılı izni ile başkasına devredilebilir. Ancak, devir alacaklarda ilk ihaledeki şartların aranması zorunludur. Ayrıca isim ve statü değişikliği gereği yapılan devirler hariç olmak üzere, bir sözleşmenin devredildiği tarihi takip eden üç yıl içinde aynı yüklenici tarafından sözleşme devredilemez veya devir alınamaz. Bu hususlara uymaksızın devredilen veya devir alınan sözleşmeler feshedilerek hesabı genel hükümlere göre tasfiye edilir, varsa kesin teminat ve ek kesin teminatlar irat kaydedilir. Ayrıca, sözleşmenin feshi nedeniyle Başkanlığın uğradığı zarar ve ziyan yükleniciden tazmin ettirilir. Sözleşmenin feshi MADDE 37 ‒ (1) Yüklenicinin, taahhüdünü ihale dokümanı ve sözleşme hükümlerine veya teklif mektubunda taahhüt ettiği şartlara uygun olarak yerine getirmemesi nedeniyle, ihale dokümanında belirtilen oranlarda gecikme cezası uygulanmak şartıyla, Başkanlığın belirlediği süre içerisinde nedenleri açıkça belirtilen ihtarına rağmen aynı durumunu devam ettirmesi veya bu Esaslarda belirtilen yasak fiil veya davranışlarda bulunduğunun tespit edilmesi hallerinde, ayrıca protesto çekmeye gerek kalmaksızın, kesin teminat ve varsa ek kesin teminatlar gelir kaydedilir ve sözleşme feshedilerek hesabı genel hükümlere göre tasfiye edilir. (2) Bu Esaslar kapsamındaki mal ve hizmet alımları ile yapım işlerinde, yüklenicinin, ölümü, iflası, ağır hastalığı, tutukluluğu veya özgürlüğü kısıtlayıcı bir cezaya mahkûmiyeti hallerinde sözleşme feshedilerek hesabı genel hükümlere göre tasfiye edilir. (3) Sözleşmeden önceki yasak fiil veya davranışlar nedeniyle fesih hallerinde, 5/1/2002 tarihli ve 4735 sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanununun 21 inci maddesi uygulanır. (4) Bu maddede yer alan hususlar idari şartnamede belirtilir. Yasak fiil veya davranışlar MADDE 38 ‒ (1)İhalelerde, aşağıda belirtilen fiil veya davranışlarda bulunmak yasaktır: a) Hile, vaat, tehdit, nüfuz kullanma, çıkar sağlama, anlaşma, irtikâp, rüşvet suretiyle veya başka yollarla ihaleye ilişkin işlemlere fesat karıştırmak veya buna teşebbüs etmek. b) İsteklileri tereddüde düşürmek, katılımı engellemek, isteklilere anlaşma teklifinde bulunmak veya teşvik etmek, rekabeti veya ihale kararını etkileyecek davranışlarda bulunmak. c) Sahte belge veya sahte teminat düzenlemek, kullanmak veya bunlara teşebbüs etmek. ç) Alternatif teklif verebilme halleri dışında, ihalelerde bir istekli tarafından kendisi veya başkaları adına doğrudan veya dolaylı olarak, asaleten ya da vekâleten birden fazla teklif vermek. d) 11 inci maddeye göre ihaleye katılamayacağı belirtildiği halde ihaleye katılmak. Mücbir sebepler MADDE 39 ‒ (1) Mücbir sebep olarak kabul edilecek haller aşağıda belirtilmiştir: a) Doğal afetler. b) Kanuni grev. c) Genel salgın hastalık. ç) Kısmi veya genel seferberlik ilanı. 23 d) Tedarike ve yapım işine konu işin özelliği nedeni ile idari şartnamede belirtilmek kaydıyla Başkanlık tarafından ilave edilecek diğer haller. (2) Süre uzatımı verilmesi, sözleşmenin feshi gibi durumlar da dâhil olmak üzere, Başkanlık tarafından yukarıda belirtilen hallerin mücbir sebep olarak kabul edilebilmesi için; yükleniciden kaynaklanan bir kusurdan ileri gelmemiş olması, taahhüdün yerine getirilmesine engel nitelikte olması, yüklenicinin bu engeli ortadan kaldırmaya gücünün yetmemiş bulunması, mücbir sebebin meydana geldiği tarihi izleyen yirmi gün içinde yüklenicinin Başkanlığa yazılı olarak bildirimde bulunması ve yetkili merciler tarafından belgelendirilmesi zorunludur. Ancak mal, hizmet ve yapım işinin özelliğine göre ihale dokümanında belirtilmesi kaydıyla bu bildirim ve/veya belgelendirme süresi için farklı düzenleme yapılabilir. Mücbir sebeplerden dolayı sözleşmenin feshi veya cezasız süre uzatımı gibi hususlar idari şartnamede belirtilmek kaydıyla Başkanlıkça düzenlenir. Fiyat farkı MADDE 40 ‒ (1) İhalelerde ve alımlarda esas alınacak para birimi yabancı ülke para birimi olduğunda fiyat farkı verilmez. İhale veya onay belgesi ile idari şartnamede belirtilmek kaydıyla Türk parası esas alınarak yapılacak ihale ve alımlarda, 4735 sayılı Kanunun 8 inci maddesi uyarınca yürürlüğe konulan esaslara göre fiyat farkı verilebilir. İş ve işyerinin sigortalanması MADDE 41 ‒ (1) Bu Esaslar çerçevesinde gerçekleştirilecek yapım işlerinde, iş ve iş yerinin sigortalanması hususunda, 4735 sayılı Kanunun 9 uncu maddesi uygulanır. Yerli istekliler ile ilgili düzenleme MADDE 42 ‒ (1) Kamu İhale Kurumu tarafından belirlenen esaslar çerçevesinde yerli malı teklif eden yerli istekliler ile hizmet ve yapım işlerinde bütün yerli istekliler lehine % 15 oranına kadar fiyat avantajı sağlanması hususlarında ihale dokümanına hükümler konulabilir. Ancak, yabancı istekli ile ortak girişim yapmak suretiyle ihalelere katılan yerli istekliler bu hükümden yararlanamaz. Yasak ve sorumluluklar MADDE 43 ‒ (1) Bu Esasların 11 inci ve 38 inci maddelerinde belirtilen davranışlarda bulunulması halinde, 4734 sayılı Kanunun ceza ve ihalelere katılmaktan yasaklamaya ilişkin hükümleri uygulanır. BEŞİNCİ BÖLÜM Çeşitli ve Son Hükümler Diğer hususlar MADDE 44 ‒ (1) Bu Esaslar kapsamındaki mal ve hizmet alımları ile Başkanlıkça gerçekleştirilecek yapım işlerine ilişkin ihale ve alımlarda sözleşme yapılmasında; isteklinin ve Başkanlığın görev ve sorumluluğu, ihalenin veya alımın sözleşmeye bağlanması ve sözleşmede bulunacak hususlar, şikâyetlerin incelenmesi, sözleşme değişikliği, sözleşmenin feshi, ek sözleşme düzenlenmesi, denetim, muayene ve kabul işlemleriyle ilgili esaslar Başkanlıkça belirlenir. (2) 4734 sayılı Kanunun 53 üncü maddesinin (j) bendinin (1) numaralı alt bendi uyarınca Kamu İhale Kurumu hesabına yatırılması gereken, sözleşme bedelinin onbinde beşi miktarındaki tutar, bu Esaslara göre yapılan ihalelerde alınmaz. (3) Bu Esaslar dâhilinde yapılacak alımlarda, 4734 sayılı Kanunun 10 uncu maddesinde sayılan yeterlik kuralları aranmayabilir. Başlamış olan ihaleler GEÇİCİ MADDE 1 ‒ (1) Bu Esasların yürürlüğe girdiği tarihten önce ihale edileceği veya alım yapılacağı yazılı olarak duyurulmuş veya ilanı yapılmış bulunan işler, tabi olduğu mevzuat hükümlerine göre sonuçlandırılır. Yürürlük MADDE 45 ‒ (1) Bu Esaslar yayımı tarihinde yürürlüğe girer. Yürütme MADDE 46 ‒ (1) Bu Esasları Bakanlar Kurulu yürütür. 24 [R.G.04 Ekim 2011 – 28074] —— • —— Karar Sayısı : 2011/2304 Kaynak Kullanımını Destekleme Fonu kesintileri ve bazı mallarda uygulanan Özel Tüketim Vergisi ile ilgili ekli Kararın yürürlüğe konulması; Maliye Bakanlığının 12/10/2011 tarihli ve 96175 sayılı yazısı üzerine, 20/6/2001 tarihli ve 4684 sayılı Kanunun geçici 3 üncü maddesi ile 4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanununun 12 nci ve geçici 6 ncı maddelerine göre, Bakanlar Kurulu’nca 12/10/2011 tarihinde kararlaştırılmıştır. Abdullah GÜL CUMHURBAŞKANI Recep Tayyip ERDOĞAN Başbakan B. ARINÇ A. BABACAN B. ATALAY B. BOZDAĞ Başbakan Yardımcısı Başbakan Yardımcısı Başbakan Yardımcısı Başbakan Yardımcısı S. ERGİN F. ŞAHİN E. BAĞIŞ N. ERGÜN Adalet BakanıAile ve Sosyal Politikalar Bakanı Avrupa Birliği BakanıBilim, Sanayi Teknoloji Bakanı F. ÇELİK E. BAYRAKTAR A. DAVUTOĞLU F. ŞAHİN Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Çevre ve Şehircilik Bakanı Dışişleri Ekonomi Bakanı V. T. YILDIZ S. KILIÇ M. M. EKER Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Gençlik ve Spor Bakanı Hayvancılık BakanıGümrük ve Ticaret Bakanı İ. N. ŞAHİN İçişleri Bakanı H. YAZICI Gıda, Tarım ve Bakanı ve C. YILMAZ F. ÇELİK M. ŞİMŞEK Kalkınma BakanıKültür ve Turizm Bakanı V. Maliye Bakanı Ö. DİNÇER İ. N. ŞAHİN V. EROĞLU Milli Eğitim BakanıMilli Savunma Bakanı V.Orman ve Su İşleri Bakanı R. AKDAĞ Sağlık Bakanı B. YILDIRIM Ulaştırma Bakanı 12/10/2011 TARİHLİ VE 2011/2304SAYILI KARARNAMENİN EKİ KARAR MADDE 1- 6/6/2002 tarihli ve 4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanununa ekli (II) sayılı listede yer alan bazı malların vergi oranları aşağıdaki şekilde tespit edilmiştir. 25 (II) SAYILI LİSTE G.T.İ.P. NO 87.03 Mal İsmi Vergi Oranı (%) Binek otomobilleri ve esas itibariyle insan taşımak üzere imal edilmiş diğer motorlu taşıtlar (87.02 pozisyonuna girenler hariç) (steyşın vagonlar ve yarış arabaları dahil) [Yalnız binek otomobilleri, steyşın vagonlar, yarış arabaları, arazi taşıtları vb., (Para arabaları dahil), motorlu karavanlar, elektrik, gaz, güneş enerjili vb. motorlu taşıtlar.] [Ambulanslar, mahkum taşımaya mahsus arabalar, cenaze arabaları, itfaiye öncü arabaları gibi özel amaçla yapılmış motorlu taşıtlar, özellikle kar üzerinde hareket etmek için dizayn edilmiş sıkıştırma ateşlemeli içten yanmalı pistonlu motorlu olanlar (dizel veya yarı dizel) veya kıvılcım ateşlemeli içten yanmalı pistonlu motorlu taşıtlar, diğerleri (Golf arabaları vb. taşıtlar) hariç] -Yük taşımasında kullanılıp azami ağırlığı 3,5 tonu aşmayan ve yolcu taşıma kapasitesi (Yolcu taşıma kapasitesi sürücü dâhil toplam yolcu sayısının 70 kilogramla çarpılması suretiyle hesaplanır. Bu hesaplamada koltuk olmasa dahi, koltuk montajı için bulunan sabit tertibatlar da koltuk olarak dikkate alınır) istiap haddinin (bir aracın güvenle taşıyabileceği sürücü ve yolcu dâhil toplam yük ağırlığı) % 50'sinin altında olan motorlu araçlardan (bütün tekerlekleri motordan güç alan veya alabilenler, binek otomobilleri, steyşın vagonlar, yarış arabaları, arazi taşıtları hariç) İstiap haddi 850 kilogramı geçmeyip motor silindir hacmi 2000 cm³’ün altında olanlar İstiap haddi 850 kilogramı geçip motor silindir hacmi 2800 cm³’ün altında olanlar Sadece elektrik motorlu olanlar - Sürücü dahil 9 kişilik oturma yeri olanlardan Motor silindir hacmi 3200 cm³'ü geçmeyenler Sadece elektrik motorlu olanlar -Diğerleri Motor silindir hacmi 1600 cm3'ü geçmeyenler Motor silindir hacmi 1600 cm3'ü geçen fakat 2000 cm3'ü geçmeyenler Motor silindir hacmi 2000 cm3'ü geçenler Sadece elektrik motorlu olanlar Motor gücü 85 kW 'ı geçmeyenler Motor gücü 85 kW’ı geçen fakat 120 kW’ı geçmeyenler Motor gücü 120 kW’ı geçenler 15 15 10 15 10 37 80 130 3 7 15 MADDE 2- 4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanununa ekli (III) sayılı listede yer alan malların vergi oranları ve asgari maktu vergi tutarları aşağıdaki şekilde tespit edilmiştir. (III) SAYILI LİSTE (A) CETVELİ 26 G.T.İ.P. NO Mal İsmi Asgari Maktu Vergi Vergi Tutarı Oranı (%) (TL/Lt) 2202.10.00.00.13 Kolalı Gazozlar 25 - 2203.00 Malttan üretilen biralar 63 0,53 22.04 Taze üzüm şarabı (kuvvetlendirilmiş şaraplar dahil); üzüm şırası (20.09 pozisyonunda yer alanlar hariç) (2204.10 köpüklü şaraplar ve 2204.30 diğer üzüm şıraları hariç) 0 2,94 2204.10 Köpüklü şaraplar 0 19,82 22.05 Vermut ve diğer taze üzüm şarapları (bitkiler veya kokulu maddelerle aromalandırılmış) (2205.10.10.00.00, 2205.10.90.00.12 hariç) 0 27,18 0 21,58 0 2,94 0 105,8 0 105,8 0 105,8 2205.10.10.00.00 2206.00 2205.10.90.00.12 2207.20 22.08 Alkol derecesi hacim itibariyle % 18 veya daha az olanlar Fermente edilmiş diğer içecekler (elma şarabı, armut şarabı, bal şarabı gibi), tarifenin başka yerinde belirtilmeyen veya yer almayan fermente edilmiş içeceklerin karışımları ve fermente edilmiş içeceklerle alkolsüz içeceklerin karışımları Alkol derecesi hacim itibariyle % 22'den fazla olanlar Alkol derecesi ne olursa olsun tağyir (denatüre) edilmiş etil alkol ve damıtım yoluyla elde edilen diğer alkollü içkiler (Alkol derecesi ne olursa olsun tağyir (denatüre) edilmiş etil alkol hariç) Alkol derecesi hacim itibariyle % 80'den az olan tağyir (denatüre) edilmemiş etil alkol; damıtım yoluyla elde edilen alkollü içkiler, likörler ve diğer alkollü içecekler [(2208.90.91; 2208.90.99) Alkol derecesi hacim itibariyle % 80'den az olan tağyir (denatüre) edilmemiş etil alkol hariç, (2208.20; 2208.50; 2208.60; 2208.70 ve 2208.90 hariç)] 27 2208.20 Üzüm şarabı veya üzüm cibresinin damıtılması yolu ile elde edilen alkollü içkiler 0 2208.50 Cin ve Geneva 0 70,35 2208.60 Votka (2208.60.91.00.00, 2208.60.99.00.00 hariç) 0 70,35 0 105,8 2208.60.91.00.00 Muhtevası 2 litreyi geçmeyen kaplarda olanlar (Alkol derecesi hacim itibariyle % 45.4'den fazla olanlar) 87,95 2208.60.99.00.00 Muhtevası 2 litreyi geçen kaplarda olanlar (Alkol derecesi hacim itibariyle % 45.4'den fazla olanlar) 0 105,8 2208.70 Likörler 0 96,74 2208.90 Diğerleri (2208.90.48.00.11, 2208.90.71.00.11 hariç) 0 105,8 2208.90.48.00.11 Rakı (Muhtevası 2 litreyi geçmeyen kaplarda olanlar) 0 63,48 2208.90.71.00.11 Rakı (Muhtevası 2 litreyi geçen kaplarda olanlar) 0 63,48 Vergi Oranı (%) Asgari Maktu Vergi Tutarı (TL) (B) CETVELİ G.T.İ.P. NO Mal İsmi 2402.10.00.00.11 Tütün içeren purolar 69 0,1450 2402.10.00.00.12 Uçları açık purolar 69 0,1450 2402.10.00.00.19 Sigarillolar 69 0,1450 2402.20 Tütün içeren sigaralar 69 0,1450 2402.90.00.00.00 Diğerleri (Tütün yerine geçen maddelerden yapılmış purolar, uçları açık purolar, sigarillolar ve sigaralar) 69 0,1450 -Tütün yerine geçen maddelerden yapılmış purolar, uçları açık purolar ve sigarillolar 28 2403.10 -Tütün yerine geçen maddelerden yapılmış sigaralar 69 0,1450 İçilen tütün (Herhangi bir oranda tütün yerine geçen maddeleri içersin içermesin) (2403.10.10.00.19 ve 2403.10.90.00.19 hariç) 69 0,1450 2403.10.10.00.19 Diğerleri (Net muhtevası 500 gramı geçmeyen ambalajlarda olanlar) 69 0,0375 2403.10.90.00.19 Diğerleri (Net muhtevası 500 gramı geçen ambalajlarda olanlar) 69 0,0375 2403.99.10.00.00 Enfiye ve çiğnemeye mahsus tütün 69 0,1450 MADDE 3- 4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanununa ekli (IV) sayılı listede yer alan 8517.12.00.00.11 G.T.İ.P. numaralı malların vergi oranı % 25, aynı Kanunun geçici 6 ncı maddesinde 40 Türk Lirası olarak belirlenen tutarlar 100 Türk Lirası olarak tespit edilmiştir. MADDE 4- Kabul kredili, vadeli akreditif ve mal mukabili ödeme şekillerine göre yapılan ithalatta Kaynak Kullanımını Destekleme Fonu kesintisi oranı % 6 olarak tespit edilmiştir. MADDE 5- Bu Karar yayımı tarihinde yürürlüğe girer. MADDE 6- Bu Karar hükümlerini Maliye Bakanı yürütür. [R.G. 13 Ekim 2011 – 28083] —— • —— Karar Sayısı : 2011/2302 Kalkınma Bakanlığınca hazırlanan ekli “Orta Vadeli Program (2012-2014)”ın kabul edilmesi; adı geçen Bakanlığın 7/10/2011 tarihli ve 3662 sayılı yazısı üzerine, 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanununun 16 ncı maddesine göre, Bakanlar Kurulu’nca 7/10/2011 tarihinde kararlaştırılmıştır. Abdullah GÜL CUMHURBAŞKANI Recep Tayyip ERDOĞAN Başbakan B. ARINÇ A. BABACAN B. ATALAY B. BOZDAĞ Başbakan Yardımcısı Başbakan Yardımcısı Başbakan Yardımcısı Başbakan Yardımcısı S. ERGİN F. ŞAHİN E. BAĞIŞ N. ERGÜN Adalet BakanıAile ve Sosyal Politikalar Bakanı Avrupa Birliği BakanıBilim, Sanayi Teknoloji Bakanı 29 ve F. ÇELİK E. BAYRAKTAR A. DAVUTOĞLU M. Z. ÇAĞLAYAN Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Çevre ve Şehircilik Bakanı Dışişleri Bakanı Ekonomi Bakanı T. YILDIZ S. KILIÇ M. M. EKER Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Gençlik ve Spor Bakanı Hayvancılık BakanıGümrük ve Ticaret Bakanı İ. N. ŞAHİN İçişleri Bakanı C. YILMAZ E. GÜNAY Kalkınma Bakanı Kültür ve Turizm Bakanı H. YAZICI Gıda, Tarım ve M. ŞİMŞEK Maliye Bakanı Ö. DİNÇER İ. YILMAZ V. EROĞLU Milli Eğitim BakanıMilli Savunma BakanıOrman ve Su İşleri Bakanı R. AKDAĞ Sağlık Bakanı B. YILDIRIM Ulaştırma Bakanı ORTA VADELİ PROGRAM (2012-2014) GİRİŞ Son bir yıllık dönemde dünya ekonomisinde gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler arasındaki ayrışmanın belirginleştiği, uluslararası ekonomik ve finansal politikalarda tam bir koordinasyonun sağlanamadığı, özellikle bazı gelişmiş ülkelerde hükümetlerin gerekli kararları zamanında alamadığı, küresel ölçekte makroekonomik ve finansal istikrarın sağlanamadığı ve belirsizliklerin artarak sürdüğü bir süreç yaşanmıştır. Dünya ekonomisinde artan belirsizlik ve olumsuzluklar neticesinde küresel büyüme beklentileri aşağı yönlü revize edilmiştir. Söz konusu gelişmede özellikle bazı Avrupa Birliği ülkelerinin borçlarının sürdürülebilirliğine ve bunun finans sektörüne olası etkilerine dair artan kaygıların yanı sıra ABD’nin ekonomik performansının beklenenin altında kalması etkili olmuştur. Mevcut sorunların kısa vadede aşılabilmesine ve küresel büyümenin yeniden ivme kazanmasına ilişkin belirsizlikler devam etmektedir. Küresel ekonomi ile ilgili son ekonomik gelişmeleri de dikkate alan Orta Vadeli Programın temel amacı, ülkemizde büyümeyi sürdürmek, cari işlemler açığını azaltmak ve böylece makroekonomik ve finansal istikrarı korumaktır. Önümüzdeki dönemde, ticaret ortağı olduğumuz ülkeler başta olmak üzere, dünya ekonomisindeki gelişmeler yakından izlenerek Orta Vadeli Programın temel çerçevesi korunmak şartıyla gerekli olabilecek politika uyarlamaları hızlı ve kararlı bir şekilde gerçekleştirilecektir. 30 I. DÜNYA VE TÜRKİYE EKONOMİSİNDE GELİŞMELER A. DÜNYA EKONOMİSİ 2009 yılında krizin olumsuz etkilerini azaltmaya ve piyasalarda tekrar güveni tesis etmeye yönelik olarak hükümetlerin uygulamaya koyduğu mali teşvik programları, para politikası önlemleri ve finans sektöründeki tıkanıklığı gidermeye yönelik alınan tedbirlerin etkisiyle, 2010 yılında küresel düzeyde belirgin bir toparlanma yaşanmıştır. 2009 yılında yüzde 0,7 oranında daralan dünya ekonomisi 2010 yılında yüzde 5,1 oranında büyümüştür. Bu süreçte, gelişmekte olan ülkeler gelişmiş ülkelere kıyasla daha hızlı bir toparlanma kaydetmiştir. 2010 yılında gelişmiş ülkeler yüzde 3,1 oranında büyürken, Çin ve Hindistan’ın etkisiyle, yükselen ve gelişmekte olan ülkeler yüzde 7,3 gibi yüksek oranlı büyüme performansı sergilemiştir. Dünya ticaret hacminde 2009 yılında yaşanan yüzde 10,7 oranındaki daralmanın ardından, 2010 yılında ekonomik aktivitedeki büyümeye paralel olarak yüzde 12,8 oranında artış kaydedilmiştir. 2010 yılında dünya mal ve hizmet ticareti fiyatları yüzde 5,2 oranında yükselmiştir. Bu dönemde, gelişmekte olan ülkelerde belirgin fiyat artışları yaşanmış ve tüketici enflasyonu yüzde 6,1 oranında gerçekleşmiştir. Bu oran gelişmiş ülkelerde yüzde 1,6 olmuştur. Krizden sonra, gelişmekte olan ülkelerde çıktı açığının kapanması ve kriz öncesi üretim seviyesinin üzerine çıkılmasıyla oluşan talep baskısı bu gelişmede etkili olmuştur. 2010 yılında küresel düzeyde sağlanan ekonomik toparlanmaya rağmen, işsizlik oranlarında iyileşme sağlanamamış, birçok ülkede işsizlik oranları artmıştır. İspanya, İrlanda, Portekiz ve Yunanistan gibi bazı AB ülkelerinde işsizlik oranlarında ciddi artışlar yaşanmıştır. İşsizlik oranı Avro Bölgesinde yüzde 10,1’e, ABD’de yüzde 9,6’ya ve OECD genelinde ise yüzde 8,6’ya yükselmiştir. Krize kamu dengelerinde sorunla yakalanan ülkelerde uygulamaya konulan genişleyici maliye politikaları ve bankacılık sektöründen gelen yükler, söz konusu ülkelerin bütçe dengelerinde daha fazla bozulmaya yol açmıştır. Güçlü Avro ve düşük faiz oranlarının yarattığı borçlanma kolaylıklarından yararlanan bu ülkelerde kamu borç stoku önemli ölçüde artmıştır. 2009 yılı sonunda Avro Bölgesi genelinde yüzde 79,7 olan genel devlet brüt borç stokunun GSYH’ya oranı, 2010 yılı sonunda yüzde 85,8’e yükselmiştir. ABD’de ise bu oran yüzde 85,2’den yüzde 94,4’e çıkmıştır. 2011 yılının ilk yarısında ABD ekonomisinde beklenenden düşük gerçekleşen büyüme, istihdamda yeterli iyileşme sağlanamaması, borçlanma limitine ulaşılması, yüksek kamu borçları ve bütçe açıkları, karar alma süreçlerinde yaşanan gecikmeler, bankacılık kesiminde yaşanan problemlerin devam etmesi, ABD’nin tarihinde ilk kez kredi notunun düşürülmesi ve güçlü bir orta vadeli mali konsolidasyon programını ortaya koyamaması gibi etkenler piyasalarda güven ortamını zedelemiş ve önümüzdeki döneme ilişkin büyüme beklentilerinin düşmesine neden olmuştur. 2011 yılı Haziran ayında yüzde 2,5 olan 2011 yılı ABD ekonomisi büyüme tahmini, Eylül ayında yüzde 1,5’e, 2012 yılı büyüme tahmini de yüzde 2,7’den yüzde 1,8’e indirilmiştir. 31 Avrupa’da finans sektörü ile ilgili endişelerin giderilememesi ve kamu borçlarının sürdürülebilirliği ile ilgili risklerin çevre ülkelerden merkez ülkelere yayılma eğilimi nedeniyle, Avro Bölgesi büyüme tahmini 2011 yılı için yüzde 2’den yüzde 1,6’ya, 2012 yılı için ise yüzde 1,7’den yüzde 1,1’e revize edilmiştir. Gelişmiş ülkelere ilişkin büyüme görünümünün zayıflamasının ticaret ve finansman kanalıyla yükselen ve gelişmekte olan ülkelere de yansıyacağı tahmin edilmektedir. Ayrıca, emtia fiyatlarındaki artış ve dalgalı seyir ile birlikte, artan enflasyon baskısını azaltmaya yönelik uygulanan para ve maliye politikaları gelişmekte olan ülkelerde ekonomik büyümeyi 2010 yılına kıyasla yavaşlatacaktır. Bu çerçevede, yükselen ve gelişmekte olan ekonomilerin 2011 yılında yüzde 6,4 ve 2012 yılında yüzde 6,1 oranında büyüyeceği tahmin edilmektedir. 2011 ve 2012 yılları için sırasıyla Çin’in yüzde 9,5 ve yüzde 9, Hindistan’ın ise yüzde 7,8 ve yüzde 7,5 oranında büyümesi beklenmektedir. Bu gelişmeler sonucunda Haziran ayında yapılan tahminlerle karşılaştırıldığında, Eylül ayında dünya ekonomisinin büyüme tahmini 2011 yılı için yüzde 4,3’ten yüzde 4’e, 2012 yılı için ise yüzde 4,5’ten yüzde 4’e inmiştir. 2010 yılında yüzde 12,8 büyüyen dünya ticaret hacminin, ekonomik aktivitede beklenen yavaşlamaya paralel olarak, 2011 yılında yüzde 7,5, 2012 yılında ise yüzde 5,8 oranında artacağı tahmin edilmektedir. Enerji ve gıda fiyatlarında yılın ilk aylarında yaşanan yüksek oranlı artışların ve dalgalanmanın gecikmeli etkileri nedeniyle gelişmiş ülkelerde tüketici enflasyonunun 2011 yılında yüzde 2,6 olması beklenmektedir. Gelişmekte olan ülkelerde ise artan talep baskısının etkisiyle tüketici enflasyonunun 2011 yılında yüzde 7,5’e yükseleceği tahmin edilmektedir. Tüketici enflasyonunun 2012 yılında enerji ve gıda fiyatlarının istikrara kavuşması varsayımıyla gelişmiş ülkelerde yüzde 1,4’e, gelişmekte olan ülkelerde ise yüzde 5,9’a düşmesi öngörülmektedir. 2011 yılına ilişkin düşük büyüme beklentisi ve yeterince istihdam yaratılamaması nedeniyle işsizlik oranlarında belirgin bir iyileşme beklenmemektedir. 2011 yılı işsizlik oranları ABD ve Avro Bölgesi için sırasıyla yüzde 9,1 ve yüzde 9,9 olarak tahmin edilmektedir. 2012 yılında ABD’de ve Avro Bölgesinde işsizlik oranının aynı seviyelerde kalacağı beklenmektedir. ABD’de, para politikalarında uygulanan miktarsal genişlemenin istenen sonucu vermemesi, maliye politikalarında ise genişlemeci tutumun hala devam etmesi nedeniyle kısa vadede bütçe dengesinde önemli bir iyileşme beklenmemektedir. ABD’de 2010 yılında yüzde 10,3 olarak gerçekleşen genel devlet bütçe açığının GSYH’ya oranının 2016 yılında bile ancak yüzde 6’ya gerileyeceği tahmin edilmektedir. Genel devlet brüt borç stokunun GSYH’ya oranının ise artmaya devam ederek 2016 yılında yüzde 115,4’e ulaşacağı tahmin edilmektedir. Başta Yunanistan, İrlanda ve İtalya olmak üzere AB çevre ülkelerinde yaşanan yüksek oranlı borçlar ve bozulan mali yapı nedeniyle Avro bölgesinde 2010 yılında yüzde 6’ya ulaşan genel devlet bütçe açığının GSYH’ya oranının, alınan önlemlerin etkisiyle 2011 yılında yüzde 4,1’e, 2012 yılında yüzde 3,1’e ve 2016 yılında yüzde 1,3’e gerileyeceği tahmin edilmektedir. AB ülkeleri arasında önemli farklılıklar olmakla birlikte, Avro Bölgesi genelinde 2011 yılında genel devlet brüt borç stokunun GSYH’ya oranının yüzde 88,6, 2012 yılında yüzde 90 ve 2016 yılında ise yüzde 86,6 olarak gerçekleşmesi öngörülmektedir. 32 Krizden sonraki süreçte gelişmiş ülkelerde yurtiçi talebin kamu sektöründen özel sektöre, gelişmekte olan ülkelerde ise dış talebin yurtiçi talebe yönelmesi ile sağlanması öngörülen büyüme dinamiği ve “küresel yeniden dengelenme süreci” beklenildiği ölçüde gerçekleşmemiştir. Öte yandan, 2008 yılında krizin başlıca nedeni yüksek oranlı hanehalkı ve özel sektör borçları ile finansal sistemin kırılgan yapısı iken, 2011 yılında hükümet borçlarının artmış olması ve finans sektöründe kırılganlıkların halen devam ediyor olması, 2008 yılına kıyasla kamunun mali manevra ve müdahale alanını oldukça sınırlandırmaktadır. Buna ek olarak, gelişmiş ülkelerde siyasi karar alma süreçlerinde yaşanan zorluklar krizden çıkış sürecini olumsuz etkilemektedir. Önümüzdeki dönemde küresel büyüme ve istikrar ortamının yeniden tesis edilmesi için, ABD, Japonya ve Avro Bölgesindeki mali sorunların ve yüksek borçların açıklanacak mali plan çerçevesinde düşürülmesi, ihtiyaç durumunda gevşek para politikasına devam edilmesi, bankaların mali yapısının güçlendirilmesi, mal ve işgücü piyasaları ile finans sektöründe yapısal reformlara devam edilmesi öncelikli politika alanlarıdır. Avro bölgesinde şimdiye kadar alınan kısa ve orta vadeli tedbirlerin yetersiz kalması, finansal piyasalar açısından önemli risk oluşturmaktadır. Bunun yanında, gelişmiş ülkelerde reel sektörde yaşanan rekabet kayıpları, finans ve işgücü piyasalarındaki yapısal sorunlar orta ve uzun dönemde büyümenin önünde aşılması gereken temel zorluklardır. Gelişmiş ülkelerde kriz sonrası yükselen işsizliğin kalıcı hale gelme olasılığı ve krizde yaşanan ücret ve gelir kayıplarının telafi edilememesi, önümüzdeki dönemde karar alıcılar için önemli bir sosyal risk unsurudur. Öte yandan, gelişmekte olan ülkelerde iç talep baskısı ile artan enflasyon ve sermaye akımlarına karşı oluşan kırılganlık bir diğer risk unsurudur. Son dönemde yaşanan dalgalanmalar, arz/talep dengesizliği ve düşük büyüme beklentisi nedeniyle petrol, emtia ve gıda fiyatlarının gelecekteki seyri belirsizdir. Bu durum, Türkiye’nin de dahil olduğu enerji bağımlılığı yüksek ülkeler açısından önemli bir belirsizlik alanı oluşturmaktadır. Küresel düzeyde artan risklere rağmen, başta ABD ve AB ülkeleri olmak üzere, gelişmiş ülkelerde bozulan güven ortamını yeniden sağlayacak yönde hızla tedbir alınması durumunda 2011 yılında küresel düzeyde yüzde 4 büyüme mümkün olabilecektir. Ancak; AB ülkelerindeki borç krizinin kontrol edilememesi, finansal piyasalarda dalgalanmanın artması ve krizin Asya ülkelerinde varlık piyasalarına sıçraması durumunda dünya büyümesinin daha düşük oranda gerçekleşmesi ve gelişmiş ülkelerde durgunluk yaşanması ihtimali bulunmaktadır. B. TÜRKİYE EKONOMİSİ Küresel kriz döneminde ülkemizde tüm politika araçları orta vadeli bir perspektifle zamanında ve kararlı bir biçimde kullanılmıştır. Maliye ve para politikalarının, finans sektörüyle ilgili kararların ve yapısal reformların temel amacı güven ve istikrarı güçlendirmek olmuştur. Sağlam makroekonomik temeller ve güçlü bir orta vadeli programla belirsizliklerin azaltılması, sermaye girişinin devam etmesi, faiz oranlarının düşük seviyelerde kalması ve kredi genişlemesi sonucunda Türkiye ekonomisi 2010 ve 2011 yıllarında yüksek bir büyüme performansı yakalamıştır. GSYH büyümesi 2010 yılında yüzde 9, 2011 yılının ilk yarısında yüzde 10,2 oranında gerçekleşmiş ve Türkiye, dünyada büyüme hızı en yüksek ülkeler arasında 33 yer almıştır. Küresel ölçekte giderek artan belirsizlikler nedeniyle 2011 yılının ikinci yarısından itibaren büyüme hızının nispi olarak yavaşlaması öngörülmektedir. Bu yavaşlamaya rağmen 2011 yılının tamamında Türkiye ekonomisinin yüzde 7,5 oranında büyümesi beklenmektedir. 2010 ve 2011 yıllarında büyüme esas olarak özel tüketim ve sabit sermaye yatırımları kaynaklı olmuştur. Yurtiçi talepteki canlanma özellikle imalat sanayii, inşaat, ticaret ve ulaştırma sektörlerinde yüksek katma değer artışlarını beraberinde getirmiştir. Yüksek büyüme hızı ve işsizliğin azaltılmasına yönelik tedbirler istihdamı önemli oranda artırmıştır. Nisan 2009 döneminde mevsimsel düzeltilmiş verilere göre yüzde 14,9’a kadar yükselen işsizlik oranı 2011 yılı Haziran ayı itibarıyla yüzde 10,3’e kadar gerilemiştir. İşsizlik oranındaki bu düşüş işgücüne katılım oranının yükseldiği bir ortamda sağlanmıştır. Ayrıca, krizle birlikte yüzde 40’a kadar düşen istihdam oranı, 2011 yılı Haziran ayı itibarıyla yüzde 45’e kadar yükselmiştir. Toplam istihdam, mevsimsel düzeltilmiş verilere göre, 2009 yılı Nisan döneminde 20,7 milyon kişi iken, 2011 yılı Haziran dönemi itibarıyla 24,1 milyon kişiye yükselmiştir. Net olarak 3,4 milyon vatandaşımıza ilave istihdam sağlanmıştır. Uygulanan istihdam teşvik düzenlemelerinin de katkısıyla, 2009 yılı Nisan ve 2011 yılı Haziran dönemleri arasında mutlak verilere göre, tarım dışı istihdam 2,6 milyon kişi, kadın istihdamı 1,7 milyon kişi, genç nüfus istihdamı ise 794 bin kişi artmıştır. İstihdamdaki bu artış, aynı dönemler itibarıyla, tarım dışı işsizlik oranında 6,3 puan azalmayla yüzde 11,9’a, kadın işsizlik oranında 3,4 puan azalmayla yüzde 11,2’ye, genç nüfusun işsizlik oranında ise 8,5 puan azalmayla yüzde 18’e karşılık gelmektedir. Bu gelişmeler altında, küresel krizden çıkış sürecinde Türkiye hızlı büyüme ve zamanında aldığı tedbirler sayesinde işsizlikle mücadelede OECD ülkeleri arasında en hızlı mesafe alan ülkelerden birisi olmuştur. OECD ortalaması olarak mevsimsel düzeltilmiş işsizlik oranı, 2011 yılı Haziran ayında 2009 yılı Nisan ayına göre 0,1 puan artarak yüzde 8,3’e yükselirken, Türkiye’de ise 4 puan azalarak yüzde 9,2’ye gerilemiştir. 2010 yılında TÜFE yıllık artış hızı yüzde 6,4 olarak gerçekleşmiş ve hedefin 0,1 puan altında kalmıştır. Mal ve hizmet grubu fiyatları önceki yıllar ortalamalarının altında kalmış, çekirdek enflasyon orta vadeli hedeflerle uyumlu hareket etmiştir. Gıda fiyatları yıl boyunca dalgalı bir seyir izlemiş ve enerji fiyatları yılın son çeyreğinde kayda değer artış göstermiştir. Yurtiçi talepteki güçlü artışa rağmen yurtiçi talep, çıktı açığının azalarak da olsa devam etmesi nedeniyle, enflasyon üzerinde yukarı yönlü baskı oluşturmamıştır. 2011 yılının Ocak-Eylül döneminde ise ithalat fiyatlarının birikimli yansımaları, gıda fiyatlarındaki artışlar, nominal döviz kurundaki yükselme ve baz etkisiyle TÜFE yıllık artış hızı yüzde 6,15 olarak gerçekleşmiştir. Mevcut dinamiklerin TÜFE yıllık artış hızını 2011 yılı sonunda yüzde 7,8 civarına yükselteceği beklenmektedir. 2010 yılında ekonomide yaşanan güçlü toparlanma kamu kesimi gelirlerini ve kamu kesimi borçlanma gereğini olumlu yönde etkilemiştir. 2009 yılında, GSYH’ya oran olarak yüzde 5,1 düzeyinde gerçekleşen kamu kesimi borçlanma gereği, 2010 yılında tahmin edilenden 1,1 puan olumlu performans göstererek yüzde 2,3 düzeyine gerilemiştir. OVP’de yer alan tedbirlerin kararlılıkla uygulanmasının, bazı kamu alacaklarının yeniden yapılandırılmasının ve ekonominin öngörülenden daha güçlü bir biçimde toparlanmasının ve ithalat üzerinden alınan vergilerdeki önemli artışın 34 kamu gelirlerine olumlu yansıması beklenmektedir. Bu beklentiler altında, kamu kesimi borçlanma gereğinin GSYH’ya oran olarak 2011 yılında yüzde 1’e gerileyeceği tahmin edilmektedir. Benzer şekilde, özellikle vergi gelirleri performansındaki artış ve faiz giderlerindeki düşüş sonucunda, 2010 yılında GSYH’ya oran olarak yüzde 3 düzeyine gerileyen genel devlet açığının, 2011 yılında, yüzde 1’e düşmesi beklenmektedir. 2010 yılında yüzde 1,9 olarak gerçekleşen faiz giderleri ve özelleştirme gelirleri hariç kamu kesimi dengesinin GSYH’ya oranla 2011 yılında yüzde 2,2 düzeyine yükselmesi beklenmektedir. Kamu açığındaki bu iyileşmeler sonucunda, 2010 yılında yüzde 42,2’ye düşen AB tanımlı genel devlet borç stokunun GSYH’ya oranının düşmeye devam ederek 2011 yılında yüzde 39,8 civarında gerçekleşmesi beklenmektedir. Başta Euro Bölgesi ülkeleri olmak üzere, pek çok ülkede kamu borçlarının sürdürülebilirliğinin gündemde olduğu bir dönemde, kamu maliyesi alanında elde edilen başarılı sonuçlar, Türkiye’nin diğer ülkelerden farklı bir konumda değerlendirilmesine imkan tanımaktadır. Makroekonomik göstergelerdeki iyileşmenin yanı sıra Türkiye’nin krize karşı geliştirdiği politikalar ve gösterdiği dayanıklılığın bir neticesi olarak, Türkiye’nin TL cinsinden kredi notu “yatırım yapılabilir” seviyeye (BB+’dan BBB-‘ye) yükseltilmiş ve görünümü pozitif olarak tanımlanmıştır. Bununla birlikte, ülkemizin finansman ihtiyacının sağlıklı kaynaklardan karşılanması ve mevcut güven ortamının pekiştirilmesi amacıyla yapısal tedbirlerin alınması ihtiyacı devam etmektedir. Son yıllarda uygulanan sıkı maliye politikası sonucu kamu tasarruflarındaki iyileşmeye rağmen özel kesimin tasarruflarının azalması sonucunda toplam tasarruflar düşme eğilimine girmiştir. Yurtiçi tasarruflardaki azalma dış kaynak ihtiyacını, dolayısıyla cari açığı artırmıştır. Ekonomideki toparlanmayla birlikte yatırımlar artma eğilimine girmiş ancak yurtiçi tasarrufların artmaması nedeniyle 2010 ve 2011 yıllarında giderek artan oranda bir tasarruf yatırım açığı, diğer bir ifadeyle, cari açıkla karşılaşılmıştır. Yurtiçi tüketim ve yatırım talebinin güçlü seyri ile üretimin aramalı ithalatına yüksek bağımlılığı nedeniyle ithalatın hızlı artması, ihracat artışının ise geleneksel ihracat pazarlarımızdaki iç talebin zayıf seyretmesi sonucunda, 2010 yılında dış ticaret açığındaki hızlı artış ve net turizm gelirlerindeki düşme, cari açığın GSYH’ya oranının yüzde 6,5 seviyesinde gerçekleşmesine neden olmuştur. 2011 yılının ilk yarısında hızlı büyüme ile birlikte dış ticaret açığındaki yükselme sonucunda cari açık artış eğilimini sürdürmüştür. Yılın ikinci yarısında, dış talepteki daralmanın ihracatı olumsuz yönde etkilemesi, yurtiçi ekonomik aktivitede öngörülen yavaşlamanın ve döviz kurundaki artışın ithalat talebini sınırlandırması beklenmektedir. Buna rağmen, yılsonu itibarıyla cari açığın GSYH’ya oranının yüzde 9,4’e ulaşması öngörülmektedir. Cari işlemler açığındaki artışın konjonktürel ve yapısal nedenleri bulunmaktadır. Cari açığın konjonktürel kaynaklarını dengelemek amacıyla 2010 yılı son çeyreğinden itibaren para politikaları ve makro ihtiyati düzenlemeler alanında bir dizi adım atılmıştır. 35 Gelişmiş ülkelerin uyguladıkları genişletici para politikalarının ortaya çıkardığı finansal riskler, 2010 yılının son çeyreğinde Merkez Bankasının para politikası stratejisinde önemli değişiklikler yapmasını gerektirmiştir. Bu doğrultuda oluşturulan yeni politika bileşimi kredi artış hızını yavaşlatmayı hedeflemiştir. Ancak 2011 yılının ikinci çeyreğinden itibaren küresel büyümeye ilişkin artan endişeler paralelinde küresel risk iştahı azalmış, gelişmekte olan ülkelere sermaye akımları olumsuz yönde etkilenmiştir. Söz konusu gelişmenin Türk Lirasında yarattığı değer kaybı, enflasyon üzerinde yukarı yönlü baskıları beraberinde getirmiştir. Merkez Bankası, dövize olan talebi dengelemek ve enflasyon riskini sınırlamak amacıyla politika duruşunda değişikliğe gitmiştir. Bu doğrultuda Banka, döviz alım ihalelerine ara vererek döviz satım ihalelerine başlamış, faiz koridorunu daraltmış ve yabancı para zorunlu karşılık oranlarında düşüşe gitmiştir. Ayrıca küresel ekonomideki olumsuzlukların, iktisadi faaliyetin hızında yaratacağı yavaşlamayı sınırlandırmak için politika faizi oranı düşürülmüştür. II. TEMEL AMAÇ 2012-2014 dönemini kapsayan Orta Vadeli Programın temel amacı, ülkemizin refah seviyesinin artırılması nihai hedefi doğrultusunda istikrarlı bir büyüme sürecinde istihdamı artırmak, mali disiplini sürdürmek, yurt içi tasarrufları artırmak, cari açığı azaltmak ve böylece makroekonomik istikrarı güçlendirmektir. Program döneminde maliye ve para politikaları ile makro ihtiyati düzenlemeler, güven, istikrar ve öngörülebilirliği güçlendirecek ve ekonominin dış şoklara karşı dayanıklılığını artıracak bir çerçevede uygulanacaktır. Orta vadeli program kapsamında cari işlemler açığına kalıcı olarak çözüm getirecek yapısal düzenlemelerin de hızlı bir şekilde uygulamaya konulmasına öncelik verilecektir. Bu çerçevede, yatırım ortamının iyileştirilmesi ile ilgili eylem planı uygulamalarına devam edilecek, kayıt dışılıkla kararlılıkla mücadele edilecek, İhracata Dönük Üretim, Girdi Tedarik ve İhracat Pazarlarının Çeşitlendirilmesi Stratejilerine ilişkin çalışmalar tamamlanacak, İstanbul’un Uluslararası Finans Merkezi olması çalışmalarına hız verilecek, enerjide dışa bağımlılığı azaltacak adımlara devam edilecek ve AR-GE ve yenilikçiliğin geliştirilmesine yönelik programlar etkin bir biçimde uygulanacaktır. İstihdamı artırmak için istikrarlı büyüme ortamını sağlayacak politikaların yanı sıra işgücünün niteliğini, işgücü piyasasının esnekliğini ve işgücüne katılımı artıracak politikalara ağırlık verilecektir. Ekonominin rekabet gücü, kamu harcamalarında etkinlik, iyi yönetişim, devlet yardımları, eğitim sistemi, yargı sistemi, vergi sistemi, kayıt dışılık, yerel yönetimler ve bölgesel gelişme alanlarındaki yapısal dönüşümün devam ettirilmesi programın temel öncelikleri arasında yer almaktadır. III. MAKROEKONOMİK HEDEFLER VE POLİTİKALAR A. PROGRAM DÖNEMİ HEDEF VE GÖSTERGELERİ Programın makroekonomik çerçevesi oluşturulurken; dönem içerisinde, küresel büyümenin tedrici olarak artacağı, ticaret ortaklarımızın ise daha ılımlı büyüyeceği, yükselen piyasa ekonomilerine sermaye girişinin devam edeceği, uluslararası mal ve ham petrol fiyatlarının yatay bir seyir izleyeceği varsayılmıştır. 1. Büyüme ve İstihdam 36 • Küresel büyümeye ve bazı Avrupa ülkelerindeki kamu borçlarının sürdürülebilirliğine ilişkin endişelerin giderek derinleşmesi 2012 yılında küresel ekonomide yeni bir yavaşlama riskini artırmıştır. Bu çerçevede ülkemizde GSYH büyümesinin 2012 yılında yüzde 4 seviyesinde gerçekleşmesi beklenmektedir. 2013 ve 2014 yıllarında ise büyümenin potansiyel seviyesine yaklaşarak yüzde 5 düzeyine ulaşması hedeflenmektedir. Büyümenin özel tüketim ve özel yatırım kaynaklı olması öngörülmektedir. • Program döneminde, reel olarak yıllık ortalamada, özel tüketim harcamalarının yüzde 3,3, özel sabit sermaye yatırımlarının yüzde 8,7, kamu tüketim harcamalarının yüzde 2,9, kamu sabit sermaye yatırımlarının ise yüzde 3,6 artması öngörülmektedir. • Kriz döneminde Program dönemi boyunca kamu ve özel kesimin tasarruflarında artış, kamu ve özel kesim tasarruf yatırım açığında ise azalma hedeflenmektedir. • Ekonomik büyümenin yanı sıra, işgücü piyasasını daha esnek hale getirecek politikaların da uygulanmasıyla Program döneminde, tarım dışında 1,5 milyon kişi ilave istihdam yaratılması beklenmektedir. Bu dönemde tarım istihdamında beklenen sınırlı gerilemenin etkisiyle toplam istihdam artışının 1,3 milyon kişi olacağı tahmin edilmektedir. • Dönem sonunda istihdam oranının yüzde 44,8, işsizlik oranının ise yüzde 9,9 olması beklenmektedir. 2. Kamu Maliyesi • Kamu kesimi açığının GSYH’ya oranının, 2011 yılı için tahmin edilen yüzde 1’lik seviyesinden Program dönemi sonunda yüzde 0,4’e gerileyeceği öngörülmektedir. • Genel devlet açığının GSYH’ya oranının da 2011 yılı için tahmin edilen yüzde 1’lik seviyesinden Program dönemi sonunda yüzde 0,4’e gerileyeceği öngörülmektedir. • 2011 yılında GSYH’ya oran olarak yüzde 2,2 düzeyinde olan faiz giderleri ve özelleştirme gelirleri hariç kamu kesimi fazlasının Program dönemi sonunda aynı seviyede gerçekleşmesi öngörülmektedir. • 2011 yılında yüzde 37,4 olarak gerçekleşeceği tahmin edilen genel devlet harcamalarının GSYH’ya oranının, 2014 yılında yüzde 36,5’e düşmesi beklenmektedir. • 2011 yılında yüzde 33,9 olacağı tahmin edilen genel devlet faiz dışı harcamalarının GSYH’ya oranının, Program dönemi sonunda yüzde 33,2’ye gerilemesi beklenmektedir. 37 • 2011 yılında yüzde 36,1 olacağı tahmin edilen özelleştirme gelirleri hariç genel devlet gelirlerinin GSYH’ya oranının, 2014 yılında yüzde 35,4 olması beklenmektedir. • 2011 yılında yüzde 27,3 olarak gerçekleşeceği tahmin edilen sosyal güvenlik primleri dahil vergi yükünün (vergi red ve iadeleri hariç) GSYH’ya oranının, 2012 ve 2013 yıllarında yüzde 27,1 olarak gerçekleşeceği ve Program dönemi sonunda yüzde 26,9 seviyesine gerileyeceği öngörülmektedir. • GSYH’ya oran olarak, 2010 yılında yüzde 42,2 düzeyinde gerçekleşen AB tanımlı genel yönetim nominal borç stokunun 2011 yılında yüzde 39,8 düzeyine gerilemesi beklenmektedir. Söz konusu oranın düzenli bir azalma eğilimi göstererek, Program dönemi sonunda yüzde 32 düzeyinde gerçekleşmesi öngörülmektedir. • Program döneminde özelleştirmeler sonrasında küçülen KİT sisteminin, 2011 yılında yüzde 0,2 olması tahmin edilen faiz dışı açığının GSYH’ya oranının Program dönemi sonunda kapanması beklenmektedir. 3. Ödemeler Dengesi • Ticaret ortaklarımızın büyümesinin 2010 ve 2011 yıllarına göre nispeten daha yüksek olacağı ve ihracatı artırmaya dönük politikaların etkisini göstererek, ihracatın cari fiyatlarla yıllık ortalama olarak yüzde 11,2 oranında artacağı ve 2014 yılında 185,1 milyar dolara ulaşması beklenmektedir. • Büyüme dönemlerinde ithalatta gerçekleşen yüksek artış oranlarının, program döneminde alınacak politika tedbirleriyle yerini daha ılımlı artışlara bırakacağı ve ithalatın yıllık ortalama yüzde 7,7 artışla 2014 yılında 295,9 milyar dolara ulaşacağı tahmin edilmektedir. • 2011 yılı sonunda 49,6 milyar dolar olacağı tahmin edilen yakıt ithalatının (27. Fasıl) dönem sonunda 56,8 milyar dolara ulaşması beklenmektedir. • Turizm gelirlerinin GSYH içindeki payının Program dönemi boyunca ortalama yüzde 3,3 seviyesinde olacağı tahmin edilmektedir. • Program döneminde yurtiçi tasarrufları artırmaya ve ekonominin üretim yapısının ithalata olan yüksek bağımlılığını azaltmaya yönelik politikaların da katkısıyla, 2011 yılı sonunda yüzde 9,4 olarak gerçekleşmesi beklenen cari işlemler açığının GSYH’ya oranının dönem sonunda yüzde 7’ye inmesi hedeflenmektedir. 4. Enflasyon 38 • Toplam talep koşullarının enflasyona düşüş yönünde yaptığı katkının Program döneminde devam edeceği ve emtia fiyatlarının büyük ölçüde yatay seyredeceği öngörülmektedir. Politika faizlerinin dönem boyunca tek haneli düzeylerde kalması, gıda enflasyonunun yüzde 7 seviyesinde dalgalanması ve petrol fiyatlarının 100 dolar civarında seyretmesi beklenmektedir. Bu çerçevede, TÜFE yıllık artış hızının, 2012-2014 yıllarında orta vadeli hedef olan yüzde 5’e yakın gerçekleşeceği tahmin edilmektedir. B. MAKROEKONOMİK POLİTİKALAR 1. Büyüme ve İstihdam • Büyümenin; istikrarlı bir biçimde devam etmesi, istihdamı desteklemesi ve potansiyel hızını yakalaması amacıyla para, maliye ve gelirler politikaları koordinasyon içerisinde yürütülecektir. • Gerek ekonominin genelinde ve hanehalkı düzeyinde gelirin artırılması, gerekse tüketimin dengeli bir şekilde gelişmesi yoluyla tasarrufların artırılması amaçlanmaktadır. • Dönem içerisinde kamunun tasarruflarının artırılması, bu amacın gerçekleştirilmesine katkı sağlayacaktır. Ancak asıl katkı, özel tasarruflardaki artıştan gelecektir. • Gerek kamuda gerekse özel kesimde israfı azaltmaya yönelik politikalar uygulanacaktır. • Tasarruf bilincinin yürütülecektir. • İstihdamın artırılması ve kayıt dışılığın azaltılması gelir artışı yoluyla tasarrufların artırılması amacına katkı sağlayacaktır. • Sosyal yardım sisteminden işgücü piyasasına geçişleri kolaylaştıracak ve özendirecek çalışmalara hız verilecektir. • İstikrarlı büyüme için özel kesim yatırımlarını, uluslararası doğrudan yatırımları ve ihracatı artırmaya yönelik politikalara devam edilecektir. • Temel altyapı ve insan kaynaklarını geliştirme yoluyla ekonomik büyümeyi destekleyici nitelikteki kamu yatırımları sürdürülecektir. • İşgücü piyasasının esnekliğini ve işgücünün niteliğini yükseltecek düzenlemeler hayata geçirilecek, aktif işgücü politikalarıyla ekonominin istihdam yaratma kapasitesi artırılacaktır. • Rekabet gücünü ve istihdamı artırma hedefi doğrultusunda KOBİ’lerin desteklenmesine devam edilecektir. artırılmasına 39 yönelik çalışmalar düzenli biçimde • Bölgelerdeki potansiyelin ve dinamiklerin ulusal büyümeye ve kalkınmaya sağladıkları katkı artırılacaktır. • Kırsal kesimde, verimliliği görece yüksek ekonomik faaliyet alanlarını geliştirmek suretiyle, istihdam ve katma değer artırılacaktır. 2. Kamu Maliye Politikası Maliye politikası, Programda öngörülen gelir, harcama ve borç stoku büyüklükleri gözetilerek; makroekonomik istikrarın sürdürülmesine, özel sektör öncülüğünde bir büyüme sürecinin desteklenmesine ve cari açıkla mücadele edilmesine yardımcı olacak bir yaklaşımla yürütülecektir. Maliye politikasının uygulanmasında mali disiplinden taviz verilmeyecektir. Bu kapsamda, mali sonuç doğuracak düzenlemelerin yapılmasında kısa, orta ve uzun dönem etkilerin dikkate alınması esas olacaktır. Politika oluşturma ve analiz sürecinde büyük önem taşıyan kamu mali istatistikleri uluslararası standartlarla uyumlu olarak yayımlanacaktır. a. Kamu Harcama Politikası Kamu idarelerinin, kendilerine tahsis edilen ödenekleri, belirlenen politika ve öncelikler doğrultusunda, etkili ve verimli bir şekilde kullanmaları esastır. Bu çerçevede; • Harcama programları verimlilik artışı sağlamak amacıyla geçirilecektir. Bu amaçla idari bir mekanizma oluşturulacaktır. • Sağlık hizmetleri ve harcamalarında etkinliğin sağlanması amacıyla; sağlık hizmetlerinin kalitesinden ödün verilmeksizin, gereksiz ilaç ve hizmet kullanımını önlemek üzere ilaç ve tedavi harcamaları daha akılcı hale getirilecektir. • Sağlık harcamalarına ilişkin denetimlerin daha etkin bir şekilde yapılabilmesi amacıyla, sağlık hizmet sunucularının geçmiş davranışlarını dikkate alan denetim modelleri geliştirilecek, risk analizi ve veri madenciliği alanlarında yazılım, donanım ve eğitim altyapısı güçlendirilecektir. • Sağlıkta global bütçe uygulaması geliştirilerek sürdürülecektir. • Sosyal yardımların etkinliğinin artırılması amacıyla, sosyal yardımlarla istihdam arasındaki bağlantı güçlendirilecektir. Sosyal yardım sistemi bir bütün olarak ele alınacak ve yardımlardan mükerrer yararlanma önlenecektir. • Emekliler için adil bir intibak sistemi kademeli bir şekilde hayata geçirilecektir. • İstihdama ilişkin kavuşturulacaktır. • Mahalli idarelerin genel bütçe vergi paylarından kamuya olan borçlarına mahsuben yapılacak kesinti, yeni borç doğmasını engelleyecek ve borç teşvik düzenlemeleri 40 sade ve etkin bir gözden yapıya stokunun azalmasına yardımcı olacak bir oranla düzenli olarak uygulanmaya devam edilecektir. • Özellik gösteren altyapı harcamalarının merkezi idare tarafından desteklenmesi ve personel harcamalarının rasyonalize edilmesi kanalıyla mahalli idarelerin mali yapısında iyileşme sağlanacaktır. • Kamu ihale sisteminin etkinliğinin artırılması yönünde düzenlemeler hayata geçirilecektir. b. Kamu Yatırım Politikası Kamu yatırım politikasının temel amacı, öncelikli sosyal ihtiyaçları gidermek, üretken faaliyetleri destekleyecek nitelikteki altyapıyı geliştirmektir. Bu çerçevede; • Kamu yatırımlarının etkili, verimli ve zamanında gerçekleştirilmesi, mevcut sermaye stokunun daha etkin kullanılması hedeflenecektir. • Eğitim, sağlık, teknolojik araştırma, ulaştırma, içme suyu ile bilgi ve iletişim teknolojilerinin geliştirilmesine yönelik altyapı yatırımlarına öncelik verilecektir. • Kamu yatırımları, başta Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP), Doğu Anadolu Projesi (DAP), Konya Ovası Projesi (KOP), Doğu Karadeniz Projesi (DOKAP) kapsamındaki yatırımlar olmak üzere bölgeler arası gelişmişlik farklarını azaltmayı ve bölgesel gelişme potansiyelini değerlendirmeyi hedefleyen ekonomik ve sosyal altyapı projelerine yoğunlaştırılacaktır. • Kamu altyapı yatırımlarının gerçekleştirilmesinde özel sektör katılımını artırıcı modellerin kullanımı yaygınlaştırılacaktır. • Kamu yatırım teklif ve kararları, sorun, ihtiyaç ve çözüm analizlerini içeren sektörel ve bölgesel ana plan ve stratejileri ile nitelikli yapılabilirlik etütlerine dayandırılacaktır. c. Kamu Gelir Politikası Âdil ve etkin bir vergi sistemi oluşturma hedefi doğrultusunda, kamu gelir politikası; istihdamı ve yatırımları teşvik edecek, yurtiçi tasarrufları artıracak, bölgesel gelişmişlik farklarını azaltacak, ekonomiye rekabet gücü kazandıracak ve kayıt dışılıkla mücadele edecek şekilde yürütülecektir. Bu kapsamda; • Vergi politikalarının uygulanmasında istikrar; vergilendirmede öngörülebilirlik esas olacaktır. • Ekonominin rekabet gücünü artırıcı üretim yapısının oluşturulmasına, doğrudan yabancı yatırımların ülkeye girişinin hızlandırılmasına ve Ar-Ge faaliyetlerinin desteklenmesine yönelik vergi politikaları uygulanacaktır. • Vergi mevzuatının sadeleştirilmesi ve günümüzün ihtiyaçlarına göre yeniden yazılmasına yönelik çalışmalara devam edilecektir. Bu kapsamda Gelir Vergisi Kanunu ve Vergi Usul Kanunu başta olmak üzere temel vergi kanunlarının gözden geçirilmesi çalışmaları tamamlanacaktır. 41 • Başta yurtiçi tasarruf yetersizliği ve cari açık olmak üzere, büyüme ortamının sürdürülebilirliğini tehdit eden unsurlarla mücadelede vergi politikası gerektiğinde etkin bir şekilde kullanılacaktır. • Gelir politikalarının sosyal ve ekonomik etkilerinin daha sağlıklı bir şekilde analiz edilebilmesi amacıyla istisna, muafiyet ve indirimler nedeniyle oluşan vergi harcamaları düzenli olarak raporlanacaktır. • Vergiye uyumun artırılması ve vergi tabanının genişletilmesine yönelik çalışmalara devam edilecektir. • Maktu vergi ve harçlar genel ekonomik koşullar göz önünde bulundurularak güncellenecektir. • Mahalli idarelerin öz gelirlerinin artırılmasına yönelik düzenlemeler hayata geçirilecektir. Mahalli idarelerin öz gelirlerinin artırılmasında, imar ve altyapı hizmetleri sonrasında varlıkların değerinde ortaya çıkan artışlardan daha fazla yararlanılacaktır. • Kamu taşınmazlarının etkili, ekonomik ve verimli bir şekilde kullanılması ve ekonomiye kazandırılması için gerekli tedbirler alınacaktır. • Bireysel ve kurumsal özendirilecektir. • Vergi politikalarının belirlenmesinde ve uygulanmasında, iklim değişikliğiyle mücadele edilmesine ve enerji tüketiminde tasarruf sağlanmasına yönelik öncelikler dikkate alınacaktır. tasarruflar teşvik edilecek, sermaye birikimi d. Kamu Borçlanma Politikası Kamu borç yönetiminin temel hedefi, iç ve dış piyasa koşulları ile maliyet unsurları dikkate alınarak belirlenen risk düzeyi çerçevesinde, finansman ihtiyacının orta ve uzun vadede mümkün olan en uygun maliyetle karşılanmasıdır. Bu hedef çerçevesinde, • Finansman programları, iç borçlanma stratejileri, ihale duyuruları gibi borçlanmaya ilişkin bilgilerin düzenli olarak açıklanmasına devam edilecektir. • Devlet iç borçlanma senetlerinin yatırımcı tabanının genişletilmesi amacına yönelik olarak yeni araçların ve satış yöntemlerinin geliştirilmesine ilişkin çalışmalara devam edilecektir. • Nakit ve borç yönetiminde oluşabilecek likidite riskinin azaltılması amacıyla yeterli düzeyde rezerv tutulması politikasına devam edilecek, nakit rezervlerinin daha etkin bir şekilde yönetilmesi amacıyla başlatılan çalışmalar sürdürülecektir. • Piyasa yapıcılığı sistemi uygulaması sürdürülecektir. 42 • İkincil piyasalarda sağlıklı bir verim eğrisinin oluşturulması ve DİBS alımsatım işlemlerinde likiditenin sağlanmasına yönelik politikalara devam edilecektir. • Borçlanma, piyasa koşulları elverdiği ölçüde, ağırlıklı olarak TL cinsinden ve sabit faizli enstrümanlarla yapılacaktır. e. Kamu Mali Yönetimi ve Denetim Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu başta olmak üzere, Sayıştay Kanunu ve diğer hukuki düzenlemelerle oluşturulan yeni mali yönetim ve denetim anlayışının, tüm unsurlarıyla hayata geçirilmesi büyük önem arz etmektedir. Bu kapsamda, • Kamu idarelerinde stratejik amaç ve hedeflerin hayata geçirilmesine yönelik olarak, iç ve dış denetimin etkin ve koordineli bir şekilde çalışması ve iç kontrol sisteminin sağlıklı bir şekilde işletilmesi sağlanacaktır. • Kamuda etkin bir dış denetimin sağlanması için Sayıştay’ın uygulama altyapısı güçlendirilerek denetim faaliyetleri yaygınlaştırılacaktır. • Kamu idarelerinde yönetim sorumluluğunun güçlendirilmesi için; iç kontrol ve iç denetim faaliyetleri daha etkin bir şekilde yürütülecek, kamu mali yönetiminin insan kaynakları altyapısı nitelik ve nicelik olarak güçlendirilecektir. • Kamu idarelerinin faaliyetlerinin kamu iç kontrol ve denetim standartlarına uyum düzeyinin artırılması sağlanacaktır. • Kamu idarelerine kaynak tahsis sürecinde stratejik planlar ve performans programları esas alınacaktır. f. Kamu İktisadi Teşebbüsleri ve Özelleştirme KİT’lerin kârlılık ve verimlilik ilkelerine uygun olarak işletilmesi esastır. KİT’lerin belirli bir takvim ve strateji çerçevesinde özelleştirilme çalışmaları kararlılıkla sürdürülecektir. • KİT’lerde; yetkilendirmeyi, hesap verebilirliği, şeffaflığı, karar alma süreçlerinde etkinliği ve performansa dayalı yönetimi esas alan stratejik yönetim anlayışı yaygınlaştırılacaktır. • KİT’ler tarafından hazırlanan yıllık izlenecek ve değerlendirilecektir. • KİT’lerde, iç kontrol eylem planı esas alınarak, iç kontrol sistemi kurulup geliştirilecektir. • KİT’lerin tüm işletmecilik politikaları; stratejik planlar ile genel yatırım ve finansman kararnamelerinde öngörülen hedeflere ulaşacak şekilde belirlenecek ve etkin bir şekilde uygulanacaktır. • KİT’lerin gayrimenkullerinin değerlendirilmesinde rayiç bedel esas alınacaktır. KİT’lerin atıl olmayan gayrimenkullerinin devri, işletmenin verimliliği, 43 performans programları yakından bütünlüğü ve çevre sağlığı gibi hususları olumsuz etkilemeyecek şekilde mümkün olabilecektir. • KİT’lerin sürekli zarar eden ve alınacak tedbirlerle kâra geçirilmesi mümkün görülmeyen işletme birimleri tasfiye edilecektir. • KİT’lerde nitelikli personel ihtiyacının karşılanması için gerekli tedbirler alınacaktır. • Kamunun elektrik dağıtımı ve şeker üretimi alanlarından tamamen çekilmesi; elektrik üretimi, şehir içi doğalgaz dağıtımı, telekomünikasyon, liman, otoyol ve köprü işletmeciliğindeki payının ise azaltılması hedeflenmektedir. 3. Ödemeler Dengesi İstikrarlı büyümeyi sağlamak amacıyla cari açığın sürdürülebilir bir seviyeye indirilmesi ve uzun vadeli finansman kaynaklarıyla karşılanması esastır. Yatırım ortamının iyileştirilmesiyle ilgili eylem planı uygulamalarına devam edilmesi, işgücü piyasasının esneklik ve etkinliğinin artırılması, kayıt dışılıkla etkin mücadele edilmesi, İstanbul’un Uluslararası Finans Merkezi olması çalışmaları, enerjide dışa bağımlılığı azaltacak politikalar cari açıkla mücadelede önemli katkı sağlayacaktır. Ayrıca; • İhracatta firmaların küresel rekabet gücünü artırmak amacıyla yenilikçiliğe ve Ar-Ge’ye dayalı, katma değeri yüksek, markalı ürün ve hizmetlerin üretim ve pazarlama süreçlerinin desteklenmesine devam edilecektir. • Üretim ve ihracatın ithalata olan yüksek oranlı bağımlılığını azaltmak amacıyla özellikle ara malı ve yatırım malında yurtiçi üretim kapasitesini artırıcı politikalara ve desteklere devam edilecektir. • Sektörel bazda oluşturulacak Türkiye Girdi Tedarik Stratejisi (GİTES) çerçevesinde girdi tedarikinde, ülke ve bölge bazlı bağımlılığın azaltılması, belirsizliklerin ve dalgalanmaların oluşturacağı risklerin giderilmesi ve gelecekte önem kazanacak girdilere yönelik ihtiyacın karşılanması sağlanacaktır. • Yurtiçinde üretim yapan uluslararası firmaların tedarik zincirlerinde yurtiçi üretimin payının artırılmasına yönelik olarak gerekli tedbirler alınacaktır. • İhracatta pazar çeşitliliğinin artırılması amacıyla Afrika ülkeleri, Asya-Pasifik ve Latin Amerika ülke gruplarıyla ticaretin geliştirilmesi sağlanacaktır. • İhracatçıların karşılaştıkları pazara giriş engelleri tespit edilecek ve bu engellerin ortadan kaldırılmasına yönelik politika ve tedbirler geliştirilerek daha etkin biçimde uygulanacaktır. • İhracata yönelik kredi ve garanti destek imkânlarını iyileştirmek amacıyla Eximbank kaynaklarının artırılmasına devam edilecektir. Ayrıca, ihracatçılara yönelik finansman programlarının bilinilirliği artırılacak ve yeni finansman araçları oluşturulmasına yönelik çalışmalar yapılacaktır. • İthalatta piyasa gözetimi ve denetimi sisteminin etkinliği artırılacaktır. 44 • Dahilde İşleme Rejimi, yurtiçi üretim, ihracat ve dış ticaret dengesine etkisi açısından bütüncül bir şekilde değerlendirilerek gerekli düzenlemeler yapılacaktır. • Yurtiçi katma değer oranı yüksek ve kaliteli malları kullanma bilincinin geliştirilmesine yönelik olarak etiketleme başta olmak üzere özendirici tedbirler alınacaktır. • Kamu alımlarında yerli ürünlerin tercih edilmesi sağlanacaktır. • Ülkemizin, ikili ve çok taraflı işbirliği kapsamında, ihracatının artırılması amacıyla küresel ölçekte ve bölgesinde etkinliği güçlendirilecek ve yakın coğrafyasında iktisadi refah havzaları oluşturma girişimleri artırılacaktır. • Komşu ülkelerle geliştirilecek ikili ve çok taraflı işbirliği programlarının yanı sıra, bölgesel ve çok taraflı kuruluşlar bünyesinde başlatılacak ortak program ve projeler kapsamında üçüncü ülkelere teknik destek sağlanacaktır. 4. Para Politikası Para politikasının, temel amacı fiyat istikrarını sağlamak ve sürdürmektir. Destekleyici bir amaç olarak finansal istikrar da gözetilmeye devam edilecektir. Bu çerçevede; • Para politikası, enflasyon hedeflemesi çerçevesinde yürütülecektir. • Temel para politikası aracı olarak kısa vadeli faiz oranları kullanılmasının yanı sıra, zorunlu karşılık oranları ve faiz koridoru gibi birbirini tamamlayıcı nitelikteki araçlar ile Türk Lirası ve döviz cinsi likidite uygulamaları bir arada kullanılmaya devam edilecektir. • Enflasyon hedefleri, Hükümet ve Merkez Bankası tarafından üç yıllık vadede belirlenecektir. • Para politikasının hesap verebilirliğini ve şeffaflığını temin etmek amacıyla, enflasyonun yılsonu hedefinden belirgin olarak sapması ya da sapma olasılığının ortaya çıkması halinde, Merkez Bankası hedeften sapmanın nedenlerini ve enflasyonun tekrar hedefe yakınsaması için alınması gereken önlemleri Hükümete yazılı olarak bildirecek ve kamuoyuna duyuracaktır. • Esnek ve etkin likidite yönetimine imkân veren para politikasının operasyonel çerçevesi önümüzdeki dönemde de sürdürülecektir. • Dalgalı döviz kuru rejimi uygulamasına bu dönemde de devam edilecektir. • Piyasa derinliğinin kaybolmasına bağlı olarak kurlarda sağlıksız fiyat oluşumlarının gözlenmesi veya aşırı oynaklık durumunda döviz satım ihaleleri yapılabileceği gibi spekülatif davranışlar gözlenmesi durumunda piyasaya doğrudan müdahale edilebilecektir. • Piyasa koşullarının elverdiği dönemlerde, rezerv biriktirme amaçlı döviz alım ihaleleri önceden ilan edilen program dâhilinde yapılmaya devam edilecektir. IV. PROGRAM DÖNEMİ GELİŞME EKSENLERİ 45 A. REKABET GÜCÜNÜN ARTIRILMASI 1. İş Ortamının İyileştirilmesi İş ortamının rekabetçi bir yapıya kavuşturularak iyileştirilmesi temel amaçtır. Bu çerçevede; • Bürokrasinin azaltılması, işlemlerin hızlandırılması ve işlem maliyetlerinin düşürülmesi konusundaki çalışmalar sürdürülecektir. • Yatırımların ve ihracatın artırılmasına, KOBİ’lerin, yeni girişimcilerin, esnaf ve sanatkârların rekabet güçlerinin geliştirilmesine yönelik destek mekanizmaları çeşitlendirilecek ve mevcut desteklerin etkinliği artırılacaktır. • Yenilik kapasitesini, verimliliği, ihracatı artıran ve girişimciliği geliştiren rekabet gücü yüksek kümelenme oluşumları desteklenecektir. • KOBİ’lerin finansmana erişimlerinin artırılması amacıyla; sağlanan destekler etkinleştirilecek, finansal araçlar çeşitlendirilecek ve KOBİ’lerin muhasebe ve finansal raporlama standartlarına uyum sağlamaları temin edilecektir. • Yargı reformu stratejisiyle bağlantılı bir şekilde yatırımlar için belirsizliği azaltıcı bir anlayışla adalet sisteminin etkinliği artırılacaktır. Türk Ticaret Kanunu, Borçlar Kanunu gibi temel kanunlarda getirilen yeniliklerin etkin bir şekilde hayata geçirilmesi sağlanacaktır. • Devlet desteklerine ilişkin izleme ve değerlendirme sistemleri oluşturulacak ve kurumlar arası işbirliği ve koordinasyon artırılacaktır. • Gümrük altyapısının geliştirilmesi ve işlemlerin kolaylaştırılması çalışmalarına devam edilecektir. • Fikri mülkiyet sisteminin etkinliğini sağlamak üzere; kısa, orta ve uzun vadeli stratejiler belirlenecek, kurumsal kapasite, hukuki altyapı ve kurumlar arası işbirliği güçlendirilecek, toplum düzeyinde yaygın ve yerleşik fikri haklar kültürü oluşturulacaktır. • İşletmelere yönelik veri altyapıları ve bilgi sistemleri geliştirilecektir. 2. Ekonomide Kayıt Dışılığın Azaltılması Ekonomide rekabet gücünün artırılması, haksız rekabetin önlenmesi ve kamu finansmanına katkıda bulunulması hedefleri doğrultusunda, ekonomide kayıt dışılığın azaltılması temel amaçtır. Bu çerçevede; • Kayıt Dışı Ekonomiyle Mücadele Stratejisi Eylem Planı güncellenecektir. • Kayıt dışılığa karşı mükelleflerin gönüllü uyumunu destekleyen, yaptırımların caydırıcılığını artıran, kayıt dışılık konusunda toplumsal farkındalığı artırmak üzere sivil toplum kuruluşlarıyla işbirliğini öngören eylemlere ağırlık verilecektir. • Başta vergi denetimi olmak üzere, denetimlerde etkinliğin kurumlar arası çapraz kontrolü de içerecek şekilde sağlanması amacıyla kamu idarelerinin 46 denetim ve uygulama kapasitesinin geliştirilmesine yönelik çalışmalara ağırlık verilerek, idarelerin beşeri ve teknolojik altyapısı iyileştirilecektir. • e-Ticaret başta olmak üzere elektronik ortamda yapılan işlemlerden vergi kaybı doğması önlenecektir. 3. Finansal Sistemin Geliştirilmesi Finans sektöründe hukuksal altyapı geliştirilecek, piyasalarda güven ve istikrar ortamı güçlendirilecek ve sektörün uluslararası alanda rekabet gücü arttırılacaktır. Bu çerçevede; • Bankaların ve özel sektörün güçlü bir sermaye yapısıyla çalışmasını sağlayacak araçlar güçlendirilecektir. • Özel sektörün ve hanehalkının borçluluk oranlarını makul düzeylerde tutmaları, daha uzun vadeyi ve para birimi olarak Türk Lirası’nı tercih etmeleri teşvik edilecektir. • Finansal piyasaların daha etkin izlenmesi, sistemik risk yönetiminin etkinliğinin artırılması ve yurt dışı ilgili mercilerle işbirliğinin artırılması sağlanacaktır. • Finans sektöründeki tüketici ve yatırımcı haklarını gözeten şeffaf, adil ve teşvik edici uygulamalar güçlendirilecektir. • Finans sektörünün düzenleme ve denetimi, uluslararası standartlara, AB müktesebatına ve G-20 platformu öncülüğünde yürütülen yeni çalışmalara uyum gözetilerek geliştirilecektir. • İstanbul Uluslararası Finans Merkezi Stratejisi ve Eylem Planı kapsamında yapılacak çalışmalara hız kazandırılacaktır. • Finansal sistemin kapasitesinin ve rekabet gücünün artırılmasına yönelik politikalar geliştirilecek, sektördeki işlem ve aracılık maliyetlerinde etkinlik düzenli olarak değerlendirilecektir. • Özel sektör tasarruflarının arttırılması ve yatırıma yönlendirilmesi amacıyla bireysel emeklilik sistemi geliştirilecek ve özel sektör borçlanma araçları çeşitlendirilecektir. • Yurtiçi tasarrufların artırılmasında finansal piyasa ve araçlar etkin olarak kullanılacaktır. • Finansal piyasaların sağlıklı bir şekilde işlemesine, finansal ve ekonomik istikrara ve dolayısıyla toplumun refahına katkısı nedeniyle finansal farkındalık ve eğitime öncelik verilecektir. 4. Enerji ve Ulaştırma Altyapısının Geliştirilmesi a. Enerji Enerji politikasının temel amacı; artan nüfusun ve büyüyen ekonominin ihtiyaç duyacağı enerjinin, rekabetçi bir serbest piyasa ortamında, sürekli, kaliteli ve güvenli bir şekilde asgari maliyetle karşılanmasıdır. Bu çerçevede; 47 • Elektrik enerjisi arz güvenliğinin sağlanması ve elektrik üretim, iletim ve dağıtım yatırımlarının arz-talep projeksiyonları çerçevesinde gerçekleştirilmesi için gerekli tedbirler alınacaktır. • Elektrik dağıtım ve üretim özelleştirmeleri, gelir elde etmenin yanı sıra piyasada oluşacak fiyat yapısı ve diğer sektörel öncelikler göz önünde bulundurularak gerçekleştirilecektir. • Elektrik arzında sağlıklı bir kaynak çeşitliliği yaratmak ve arz güvenliğini artırmak amacıyla nükleer güç santrallerinin kurulması yönünde çalışmalar hızlandırılacaktır. • Elektrik enerjisi üretiminde yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarının payının artırılması için gerekli tedbirler alınacak ve elektrik üretiminde doğal gazın ve ithal kömürün payı azaltılacaktır. • Yenilenebilir enerji ekipmanlarının yerli üretiminin desteklenmesine devam edilecektir. • Doğal gazın elektrik üretimi haricinde kullanımı, rekabete dayalı olarak tüm illere yaygınlaştırılacak ve mevsimsel talep değişimleri de dikkate alınarak ulusal düzeyde doğal gaz arz güvenliği sağlanacaktır. • Elektrik üretimi, iletimi ve dağıtımında kayıp/kaçakların asgari seviyeye indirilmesi; binalar, ulaştırma ve sanayide enerji verimliliğinin yükseltilmesi ve finansman imkânlarının geliştirilmesi sağlanacaktır. • Bölgemizde bulunan enerji (petrol, doğal gaz ve elektrik) kaynaklarının uluslararası pazarlara ulaştırılmasında Türkiye’nin transit güzergâhı ve terminal ülke olması için gerekli çalışmalar sürdürülecektir. b. Ulaştırma Ulaştırma sektöründe temel amaç; taşıma türleri arasında dengenin ve birbirini tamamlayıcılığın sağlandığı, kombine taşımacılığın yaygınlaştığı, çağdaş teknoloji ve uluslararası kurallarla uyumlu, çevreye duyarlı, ekonomik, güvenli ve hızlı taşımacılığın yapıldığı bir ulaştırma altyapısının oluşturulmasıdır. Bu çerçevede; • Ulaştırmanın tüm türlerinde trafik güvenliği artırılacaktır. • AB kaynaklarından azami ölçüde yararlanılarak, ulusal ulaşım ağlarımızın Trans-Avrupa ulaştırma ağlarıyla bütünleşmesi, Türk limanlarının AB deniz otoyollarında ana akslar üzerinde yer alması ve Avrupa Tek Hava Sahasına entegrasyonun sağlanması yönündeki çalışmalara devam edilecektir. • Bölünmüş yol yapımı çalışmalarına devam edilecek, bitümlü sıcak karışım kaplama yapım çalışmalarıyla karayolu standartları iyileştirilecek, karayolları ağı ile kentiçi ulaşımda akıllı ulaşım sistemlerinin kullanımı yaygınlaştırılacaktır. • TCDD’nin hizmet kalitesi artırılacak, hızlı tren ile yolcu taşımacılığı yaygınlaştırılacaktır. Demiryolu taşımacılığının sektör içindeki payını artırmak ve TCDD’nin kamu üzerindeki mali yükünü azaltmak amacıyla, demiryolu sektörü ve TCDD yeniden yapılandırılacaktır. 48 • Yük taşımacılığında demiryolu ve denizyoluna ağırlık verilecek; iç bölge bağlantıları geliştirilerek limanlar kombine taşımacılık yapılabilen lojistik merkezler haline getirilecektir. Uygun liman sahaları tespit edilecek, ana limanlar oluşturulacak ve limanların etkin yönetimi sağlanacaktır. • Havaalanlarında orta ve uzun vadeli kapasite ihtiyaçlarının belirlenmesine yönelik çalışmalar yapılacak, bölgesel hava taşımacılığının geliştirilmesine yönelik tedbirler alınacaktır. • Lojistik sektöründe güvenli, ucuz ve hızlı hizmet sağlayan bir yapılanma geliştirilecek, önemli üretim ve tüketim bölgelerinde bölgesel ve küresel ihtiyaçlara cevap verebilecek lojistik merkezler oluşturulacaktır. • Kent içi ulaşım altyapı projelerinin planlanması, projelendirilmesi, yapımı ve işletilmesi aşamalarında etkinlik ve verimlilik artırılacaktır. 5. Çevrenin Korunması ve Kentsel Altyapının Geliştirilmesi Kentlerin yaşam standartlarının yükseltilmesi, sürdürülebilir kentsel gelişmenin sağlanması, yaşanabilir mekânların oluşturulması ve çevrenin korunması temel amaçtır. Bu çerçevede; • Çevre mevzuatının uygulanmasında etkinliği sağlamak üzere ilgili tüm kurumların kapasiteleri geliştirilecektir. • İklim değişikliğiyle mücadele kapsamındaki faaliyetler Ulusal İklim Değişikliği Stratejisi çerçevesinde yürütülecektir. • Başta biyolojik çeşitlilik olmak üzere doğal kaynakların korunması, geliştirilmesi ve ekonomik anlamda değer kazanmasına yönelik çalışmalar yapılarak sürdürülebilir kullanımı sağlanacaktır. • Su kaynaklarının etkin bir şekilde yönetimi amacıyla idari, yasal ve finansal düzenlemeler gerçekleştirilecektir. • Kentlerin yeterli sağlıklı ve temiz içme suyuna kavuşturulması, atık suların arıtılması ve yağmur sularının toplanmasına yönelik çalışmalar hızlandırılacaktır. • Katı atık yönetiminde kaynakta ayrıştırma, toplama, taşıma, geri kazanım ve bertaraf safhaları teknik ve mali yönden bir bütün olarak değerlendirilecektir. • Çevre korumaya yönelik kentsel altyapı hizmetlerinin planlanması, projelendirilmesi, gerçekleştirilmesi ve işletilmesinde belediyelerin kapasiteleri geliştirilecektir. • Alt ve orta gelir gruplarının konut ihtiyacının karşılanmasına öncelik verilecek, sağlıklı ve sürdürülebilir yaşam alanlarının oluşturulmasına devam edilecektir. • Kalkınma ve mekânsal gelişme politikaları arasında uyum artırılarak fiziki planlama, uygulama ve yapılaşma konularında temel ilke ve stratejiler ile standartlar geliştirilecektir. 49 • Çevre ve şehircilik alanındaki yeni yapılanmayla birlikte, bu alanda uygulama birliği sağlanması amacıyla imar ve şehircilik mevzuatı, yerindenlik ilkesi esas alınarak, etkili izleme ve denetleme mekanizmalarını da içerecek şekilde gözden geçirilecektir. • Ulusal Kıyı Stratejisi ve Bütünleşik Kıyı Alanı Planlama çalışmaları ile kıyıların korunması ve dengeli kullanılmasına yönelik çalışmalara devam edilecektir. • Afet risklerinin azaltılması, kentsel yaşam kalitesinin artırılması ve özgün mimariye dayalı kentsel estetiğin sağlanması amacıyla kentsel dönüşüm alanında kapsamlı bir çerçeve mevzuat oluşturulacaktır. 6. Ar-Ge ve Yeniliğin Geliştirilmesi Ar-Ge çalışmalarının ürüne dönüşmesi ve rekabet gücüne katkısının artırılması sürecinde önemli rol üstlenen özel sektörün, yenilik yeteneğini artırmak, bilim ve teknolojide yetkinleşmek ve bu yetkinliği ekonomik ve sosyal faydaya dönüştürmek bilim ve teknoloji politikasının temel amacıdır. Ar-Ge ve yenilik kapasitesinin güçlü olduğu alanlarda hedef odaklı, ivme kazanılması gereken alanlarda ihtiyaç odaklı ve diğer alanlarda yaratıcılığın destekleneceği tabandan yukarı yaklaşımlar hayata geçirilerek dışa bağımlılığın azaltılmasına, yerli teknolojik yeteneklerin geliştirilmesine ve bu yeteneklerin ürüne dönüştürülmesine katkı verilecektir. Bu çerçevede; • Ulusal yenilik sistemindeki aktörler arasında işbirliği geliştirilecek, özel kesimin sistem içerisindeki etkinliği artırılacak ve bu alanda uluslararası işbirliği geliştirilecektir. • Başta KOBİ’ler olmak üzere, özel kesimin Ar-Ge kapasitesi ve Ar-Ge’ye olan talebinin artırılması sağlanacak, yenilik tabanlı girişimcilik desteklenecektir. • Özel sektör ile üniversiteler ve araştırma kurumları arasındaki işbirliğini geliştirmeye yönelik programlar ve rekabet öncesi Ar-Ge işbirlikleri ile yenilik tabanlı rekabetçi kümelenme çalışmaları desteklenecektir. • Araştırmacı insan gücü, özel sektörün ihtiyaçları da dikkate alınarak nitelik ve nicelik yönünden geliştirilecektir. • Araştırma alt yapılarının etkin kullanımı sağlanacaktır. 7. Bilgi ve İletişim Teknolojilerinin Yaygınlaştırılması Bilgi ve iletişim teknolojilerinin yaygın ve etkin kullanımıyla bilgi toplumuna dönüşüm sürecinin hızlandırılması temel amaçtır. Bu çerçevede; • Bilgi toplumu politika ve stratejileri yenilenecek, bunların etkin bir şekilde koordinasyonu, uygulanması ve sonuçlarının izlenmesi sağlanacaktır. • Bilgi ve iletişim teknolojileri altyapısının geliştirilmesi amacıyla elektronik haberleşme sektöründe alternatif altyapı ve hizmetlerin sunumuna önem verilerek sektörde rekabet ortamı geliştirilecektir. • Elektronik haberleşme sektörüne ilişkin düzenlemeler değişen teknoloji ve pazar yapısının ortaya çıkardığı ihtiyaçlar doğrultusunda güncellenecek, düzenlemelerin zamanında ve etkin şekilde uygulanması sağlanacaktır. 50 • Fiber optik şebeke altyapısının geliştirilmesi amacıyla yerel yönetimler ile şebeke altyapısı kuran ve işleten kuruluşların desteklenmesi yönünde çalışmalar yürütülecektir. • Bilgi ve iletişim teknolojileri altyapısındaki bölgesel farklılıklar azaltılarak, toplumun tüm kesimlerinin geniş bant teknolojileri başta olmak üzere bilgi ve iletişim teknolojilerine uygun maliyetlerle erişimi artırılacaktır. • Bireylerin bilgi ve iletişim teknolojilerini etkin kullanımını sağlamak ve sayısal uçurumu azaltmak amacıyla yürütülen projelerin koordineli bir biçimde ulusal bir program çerçevesinde uygulanması sağlanacaktır. • Uydu teknolojileri alanında ulusal yetkinliğin güçlendirilmesi ve milli uydu imal edilmesine yönelik çalışmalar yoğunlaştırılacaktır. • Bilgi ve iletişim teknolojileri sektöründe kamu alımları, sektörün gelişimini destekleyecek ve yerli katma değeri artıracak bir politika aracı olarak kullanılacaktır. • Bilgi teknolojileri sektörünün ihtiyaç duyduğu uzmanlık alanlarında nitelikli insan kaynağı geliştirilecektir. • Bilgi ve iletişim teknolojileri sektöründe Ar-Ge faaliyetlerini ve sektörün yurtdışına açılımını desteklemek üzere çalışmalar yürütülecektir. • Posta sektörü kalite, güvenilirlik ve erişilebilirlik esasları çerçevesinde ve rekabetçi bir anlayışla yeniden yapılandırılacak ve sektörde etkin düzenleme ve denetim sağlanacaktır. • Uluslararası yükümlülükler dikkate alınarak yayıncılık sektörü geliştirilecektir. 8.Tarımsal Yapının Etkinleştirilmesi Tarım sektöründe, gıda güvenliği ve güvenilirliğinin sağlanması ile doğal kaynakların sürdürülebilir kullanımı gözetilerek, örgütlü ve rekabet gücü yüksek bir yapının oluşturulması temel amaçtır. Bu çerçevede; • Tarımsal destekler, alan ve ürün temelinde farklılaştırılarak üretimde etkinlik, verimlilik ve kaliteyi artırmaya yönelik olarak düzenlenecektir. • Ürün fiyatları ile üretici gelirlerinde istikrar sağlanmasına yönelik piyasa mekanizmaları geliştirilecek ve üretici örgütleri etkinleştirilecektir. • Arz açığı olan ürünlerde piyasalar izlenecek ve üretimi artırmaya yönelik destekler sürdürülecektir. • Bilgi altyapıları başta olmak üzere tarım sektöründeki kurumsal ve idari yapılardaki dönüşüme öncelik verilecek, tarımsal istatistikler nitelik ve nicelik olarak iyileştirilecektir. • Kamunun bitki ve hayvan sağlığı ile gıda güvenilirliği hizmetlerine ilişkin kapasitesi geliştirilecek, tarım ile gıda işletmelerinin modernizasyon faaliyetleri desteklenecektir. 51 • Tarım ürünleri ihracat desteklerinde katma değeri yüksek, markalı ve nihai tüketiciye yönelik ürünlere ağırlık verilecektir. • Bitkisel üretimde verimliliği artırma amaçlı uygulamalar yaygınlaştırılacak, bitki sağlığı uygulamaları geliştirilecektir. • Hayvancılıkta; et ve süt piyasalarında istikrarın sağlanması ve besi hayvancılığının geliştirilmesi yönünde yapısal dönüşümü sağlayacak şekilde destekler düzenlenecek, ıslah çalışmalarıyla hastalık ve zararlılarla mücadeleye ve kaliteli yem bitkileri üretiminin artırılmasına öncelik verilecektir. • Üreticilerin eğitimi ve sektördeki yayım iyileştirilecektir. hizmetlerine ilişkin faaliyetler • Toprak ve su kaynaklarının etkin kullanılması ve korunmasına yönelik yöntem ve araçlara öncelik verilecek, arazi toplulaştırma ve gerekli yasal düzenleme yoluyla işletme ölçekleri büyütülecek, sulama yatırımları yaygınlaştırılacak, sulama sistemleri modernize edilecektir. • Su ürünleri sektöründe kaynak yönetim sistemine yönelik kurumsal kapasite geliştirilecek ve yetiştiriciliğin çevresel sürdürülebilirlik ilkeleri çerçevesinde gerçekleştirilmesi sağlanacaktır. • Ormanlar; toplum sağlığı ve ihtiyaçları dikkate alınarak sürdürülebilir yönetim anlayışı dâhilinde korunarak değerlendirilecek, ağaçlandırma, iyileştirme ve kent ormancılığı çalışmaları geliştirilecek, çölleşme ve erozyonla mücadele faaliyetleri hızlandırılacaktır. 9. Sanayi ve Hizmetlerde Yüksek Katma Değerli Üretim Yapısına Geçiş Sağlanması a. Sanayi İmalat sanayiinde rekabet gücünü artırmak ve dünya ihracatından daha fazla pay almak üzere yüksek katma değerli mal üretimini artırarak, yapısal dönüşümün hızlandırılması temel amaçtır. Bu çerçevede; • Türkiye’nin orta ve yüksek teknolojili ürünlerde üretim merkezi olmasına yönelik yapısal dönüşüme katkı sağlayacak Sanayi Stratejisi ve sektörel stratejilerin uygulanmasına devam edilecektir. • Girdi tedarikinde, ülke ve bölge tabanlı bağımlılığın azaltılması, kaynaklardaki belirsizliklerin ve dalgalanmaların oluşturacağı risklerin giderilmesi, ihracatın korunması ve gelecekte önem kazanacak ürünlerin üretilmesi için Girdi Tedarik Stratejisi ve Eylem Planı hazırlanarak uygulamaya konulacaktır. • Dışa bağımlılığı yüksek olan sektörlerde geri dönüşüm yatırımlarına özel önem verilecek, Ulusal Geri Dönüşüm Stratejisi oluşturulacaktır. • Yüksek katma değerli mal üretimi için ürün kalitesini geliştirmek ve piyasada güvenli ürünlerin yer almasını sağlamak amacıyla mevzuat hazırlıkları tamamlanacak, laboratuvarların kurulması desteklenecek, uygunluk değerlendirme ve piyasa gözetim sistemleri etkinleştirilecektir. 52 • Yenilikçi fikirlere ve Ar-Ge’ye dayalı katma değeri yüksek ürün ve hizmetlerin ticarileştirilmesi ve pazarlanma süreçleri desteklenecektir. • Tekstil, hazır giyim, deri, seramik, cam, mobilya, kuyumculuk gibi geleneksel sektörler başta olmak üzere özgün tasarım faaliyetleri özendirilecek, ulusal ve uluslararası marka oluşturulması desteklenecektir. • KOBİ’lerin büyüme ve birleşmeleri özendirilecek, verimliliklerini artırmaya, iş kurma ve geliştirmeye yönelik faaliyetleri ile bilgi ve iletişim teknolojileri altyapıları desteklenecektir. • Savunma sanayiinde, yurtiçi teknoloji ve kabiliyet edinimi artırılacaktır. • Madencilik sektöründe; maden ve jeotermal kaynak arama faaliyetleri ile yurtiçinde ve yurtdışında petrol ve doğal gaz arama ve üretim çalışmaları hızlandırılacak, madenlerin katma değeri yüksek ürünlere dönüştürülmesine önem verilecektir. b. Hizmetler Ekonomideki ağırlığı giderek artan hizmetler alanında ülkemizin rekabet gücünün geliştirilmesi, katma değeri yüksek alanların payının ve bu alandaki istihdam seviyesinin yükseltilmesi, hizmet ihracatının artırılması ve çeşitlendirilmesi temel amaçtır. Turizm Turizm sektöründe, turist başına gelirin ve turist sayısının artırılması amacıyla hizmet kalitesini artıran, pazarlama kanallarını çeşitlendirerek üst gelir gruplarını hedef alan, doğal sermayeyi koruyan ve sürdürülebilir kılan, karşılaştırmalı rekabet üstünlüğüne uygun turizm çeşitlerini öne çıkaran bir yapının oluşturulması temel amaçtır. Bu çerçevede; • Turizm yatırımları, gelişmiş ve yoğun kullanıma konu olan yörelerden diğer alanlara kaydırılarak çeşitlendirilecek ve turizm faaliyetlerinin tüm yıla yayılması sağlanacaktır. • Turizm yatırımları yeşil büyüme yaklaşımı çerçevesinde doğal, tarihi, sosyal ve kültürel çevreyi koruyucu ve geliştirici bir anlayışla ele alınacaktır. • Uluslararası turizm pazarından alınan payın artırılabilmesi için seçilmiş pazarlar başta olmak üzere tanıtıma ve uluslararası örgütler nezdinde turizm alanında işbirliğine ağırlık verilecektir. • İstanbul başta olmak üzere gelişme potansiyeli yüksek turizm bölgelerinin kültürel, sosyal ve doğal zenginlikleri sürdürülebilir turizm yaklaşımıyla değerlendirilecek, ulaşım ve teknik altyapı eksiklikleri hızla giderilecektir. İnşaat, Mühendislik-Mimarlık, Teknik Müşavirlik ve Müteahhitlik Hizmetleri Kaliteye dayalı rekabet ve talep üzerine kurulu, beşeri ve fiziki sermayesi gelişmiş, ileri teknoloji kullanan, çevreye duyarlı ve yüksek hizmet kalitesiyle uluslararası piyasalarda markalaşmış bir sektör yapısı oluşturmak temel amaçtır. Bu çerçevede; 53 • Uluslararası standartlarda, fen, sanat ve sağlık kurallarına uygun imalat yapılmasını teminen denetim etkinleştirilecek, Yapı Denetimi Hakkında Kanun’un yurt genelinde etkin bir şekilde uygulanması sağlanacaktır. • Ara işgücü ve yapı müteahhitliğinde belgelendirme sistemi kurularak sektör istihdamının kalitesi yükseltilecektir. • Yurtdışı müteahhitlik hizmetlerinin akredite olmuş firmalar tarafından verilmesi sağlanacak, finansmana erişim ve politik risk sigortası destekleriyle rekabet gücü artırılacaktır. • Teknik müşavirlik hizmetlerine olan talebin niteliği yükseltilerek bu hizmetlerin etkin bir şekilde kullanılması sağlanacak, sektörün tasarım kabiliyetleri geliştirilerek uluslararası rekabet gücü artırılacaktır. • Yapı malzemesi üretiminde kalite artırılacak, yurtdışı müteahhitlik hizmetlerinin yapı malzemesi ihraç potansiyeli yükseltilecektir. Ticaret Hizmetleri Ticaret faaliyetlerinde yüksek katma değerli hizmet üretiminin ve verimlilik artışının sağlanması, iş hacminin artırılması, teknoloji kullanımı ve yeniliğin özendirilmesi temel amaçtır. Bu çerçevede; • Toptan ve perakende ticaret hizmetleri sektöründe; rekabeti ve tüketiciyi koruyan, kayıt dışılığı önleyen, verimlilik ve kaliteyi artıran, hijyen kurallarına uyumu gözeten ve sektör içi kesimler arasında dengeli gelişmeyi sağlayan bir ortam tesis edilecektir. • Ticaret hizmetlerini destekleyen fuar alanları, kongre merkezleri, kültür, turizm ve konaklama gibi tesisler geliştirilecektir. • Elektronik ticaretin güvenli bir biçimde yapılmasına ve yaygınlaştırılmasına yönelik hukuki düzenlemeler yapılacaktır. B. İSTİHDAMIN ARTIRILMASI 1. İşgücü Piyasasının Geliştirilmesi İstihdam odaklı sürdürülebilir büyüme çerçevesinde rekabetçi bir ekonomik yapıda ve bilgi toplumuna dönüşüm doğrultusunda istihdam imkânlarının geliştirilmesi, işsizliğin azaltılması ve işgücü piyasasının etkinleştirilmesi temel amaçtır. Bu çerçevede; • Kayıt dışı istihdamı önlemeye ve ilave istihdamı teşvik etmeye yönelik tedbirler alınacaktır. • Kıdem tazminatı sorunu sosyal taraflarla istişare içinde kazanılmış hakları koruyan ve bütün işçilerin kıdem tazminatlarını garanti altına alan bir fon teşkil etmek suretiyle çözülecektir. • 5982 sayılı Kanun’la Anayasa hükümlerinde gerçekleştirilen değişikliklerle AB ve ILO norm ve standartlarına uyum çerçevesinde sosyal diyalog, sendikal haklar ve iş sağlığı ve güvenliği alanlarında gerekli düzenlemeler yapılacaktır. 54 • Gençler, kadınlar ve özürlüler başta olmak üzere işgücü piyasasında dezavantajlı kesimlere yönelik destekleyici politikalar ilave tedbirler alınarak sürdürülecektir. 2. Eğitimin İşgücü Talebine Duyarlılığının Artırılması Eğitimin işgücü talebine duyarlılığının artırılması ve işgücü piyasasında talep edilen nitelik ve nicelikte insan gücünün yetiştirilmesi temel amaçtır. Bu çerçevede; • İş dünyasının talep ettiği nitelikteki işgücünün yetiştirilmesi amacıyla eğitim sistemi ile işgücü piyasası arasındaki uyum, hayat boyu öğrenme perspektifinde girişimcilik kültürünün benimsenmesi ve temel beceri ve yetkinliklerin kazandırılması yoluyla güçlendirilecektir. • Mesleki eğitimin payı ve kalitesi artırılacak, özel sektör ve meslek örgütlerinin mesleki eğitim sürecine idari ve mali yönden aktif katılımının sağlanması için düzenlemeler yapılacaktır. • Ulusal Yeterlilik Çerçevesi oluşturularak eğitim ve öğretim programları ulusal meslek standartlarına göre güncellenecek ve uyumlaştırılacaktır. 3. Aktif İşgücü Politikalarının Geliştirilmesi Bireylerin niteliklerine uygun iş edinmelerini kolaylaştırmak amacıyla beceri ve nitelik düzeylerini artıracak işgücü eğitimlerini, başta iş ve meslek danışmanlığı olmak üzere kamu istihdam hizmetlerini ve iş yaratmayı içeren aktif işgücü programlarının yaygınlaştırılması ve etkinleştirilmesi kapsamında sunulan hizmetlerin kalitesinin yükseltilmesi temel amaçtır. Bu çerçevede; • Aktif işgücü programları, işgücü piyasası üzerindeki etkileri değerlendirilerek, ulusal, bölgesel ve sektörel düzeyde işgücü piyasası ihtiyaç analizleri doğrultusunda yaygınlaştırılacaktır. • Aktif işgücü programlarının etkin uygulanması amacıyla, İŞKUR’un kurumsal kapasitesi geliştirilecek, özel sektör ve ilgili meslek kuruluşlarıyla işbirliği artırılacaktır. C. BEŞERİ GELİŞME VE SOSYAL DAYANIŞMANIN GÜÇLENDİRİLMESİ 1. Eğitim Sisteminin Geliştirilmesi Düşünme, algılama ve problem çözme yeteneği gelişmiş, yeni fikirlere açık, özgüven ve sorumluluk duygusuna sahip, demokratik değerleri ve milli kültürü özümsemiş, farklı kültürleri yorumlayabilen, paylaşıma ve iletişime açık, sanat ve estetik duyguları güçlü, bilgi toplumu gereklerini haiz bireyi yetiştirmek eğitim politikasının temel amacıdır. Eğitim sisteminde kaliteyi yükselten bir dönüşüm programı kapsamında; • Okul türlerinin azaltıldığı, programlar arası esnek geçişlerin olduğu ve öğrencilerin ruhsal ve fiziksel gelişimleri ile becerilerini artırmaya yönelik sportif, sanatsal ve kültürel aktiviteleri daha fazla içeren ve sınav odaklı olmayan bir müfredat dönüşüm programı uygulanacaktır. • Öğretmen yetiştirme ve geliştirme sistemi, öğretmen ve öğrenci yeterliliklerini esas alan bir performans sistemini de içerecek şekilde yeniden yapılandırılacaktır. 55 • Eğitimde kalite, rekabet, verimlilik ve fırsat eşitliğini artırmaya yönelik olarak okulları merkeze alan bir örgütlenme ve bütçe sistemi çerçevesinde eğitim yönetimi yeniden yapılandırılacaktır. • Eğitimin tüm kademelerinde okullaşma oranları artırılacak, donanım ve fiziki altyapı geliştirilecek, bilgi ve iletişim teknolojileri etkin bir şekilde kullanılacak, eğitime erişimde bölgeler ve cinsiyet itibarıyla dengesizlikler azaltılacaktır. • Eğitimin her kademesinde alternatif finansman modelleri geliştirilecek, özel sektörün eğitim yatırımları kalite odaklı bir anlayışla teşvik edilecektir. • Orta ve yükseköğretimde öğrenci ve öğretim elemanı değişimi ve hareketliliğini artırmaya yönelik uluslararası programlar artırılarak sürdürülecek ve katılım yaygınlaştırılacaktır. • YÖK, üniversiteler arasında koordinasyon sağlayan ve kalite standartları belirleyerek denetleyen bir kurum haline dönüştürülecek, üniversitelerin idari ve mali özerklikleri artırılmak suretiyle yükseköğretim sisteminin rekabetçi bir yapıya kavuşması sağlanacaktır. • Artan üniversite ve öğrenci sayısına bağlı olarak ortaya çıkan öğretim üyesi gereksinimi karşılanacaktır. 2. Sağlık Sisteminin Geliştirilmesi Sağlık politikasının temel amacı; vatandaşların yaşam kalitesini ve süresini artırarak ekonomik ve sosyal hayata katılımlarının güçlendirilmesidir. Bu çerçevede; • Sağlık hizmetlerinin erişilebilirliği, kalitesi ve etkinliği artırılmaya devam edilecektir. • Koruyucu sağlık hizmetleri güçlendirilerek yaygınlaştırılacaktır. • İlaçların etkin ve bilinçli kullanımını sağlamak amacıyla sağlık hizmet sunucularına ve vatandaşlara yönelik bilgilendirme faaliyetleri ve gerekli denetimler artırılacaktır. • Sağlık Bakanlığı’nın düzenleme, planlama ve denetlemeye ilişkin rolleri güçlendirilecektir. • Üniversite hastanelerinin yapısal sorunları sistematik ve bütüncül bir anlayışla çözüme kavuşturulacaktır. 3. Gelir Dağılımının İyileştirilmesi, Sosyal İçerme ve Yoksullukla Mücadele Gelir dağılımının iyileştirilmesi ile yoksulluk ve sosyal dışlanma riski altında bulunan birey ve grupların; ekonomik ve sosyal hayata katılımlarının artırılması, yaşam kalitelerinin yükseltilmesi ve toplumla bütünleşmelerinin sağlanması temel amaçlardır. Bu çerçevede; • Gelir dağılımı, iyileştirilecektir. sektörel politikalar 56 ve sosyal transferler aracılığıyla • Dezavantajlı gruplar için eğitim, sağlık, istihdam ve sosyal güvenlik gibi temel hizmetlere erişilebilirlik artırılacak ve özürlülerin ekonomik ve sosyal hayata katılımlarının artırılması için sosyal ve fiziki çevre şartları iyileştirilmeye devam edilecektir. • Çalışabilecek durumda olan yoksullara yönelik sosyal yardımlar yoksulluk kültürünün oluşmasını önleyici ve yoksul kesimin üretken duruma geçmesini sağlayıcı nitelikte olacak, çalışamayacak durumda olan yoksullar ise düzenli sosyal yardımlarla desteklenecektir. • Aile eğitim programları ve destek hizmetleri yaygınlaştırılacak, kadınlara ve çocuklara yönelik şiddete karşı daha yoğun mücadele edilecek, dezavantajlı çocuklara yönelik önleyici, koruyucu ve rehabilite edici hizmetlerin kalitesi artırılacaktır. • Sosyal yardım ve hizmet alanında ailenin ihtiyaçlarına bütüncül olarak yaklaşan ve istihdam bağlantılı bir sistem kurulacaktır. • Sosyal hizmet sunumunda etkinliğin sağlanması amacıyla nitelikli personel ve ara eleman ihtiyacı giderilecek ve vatandaşların gönüllü katılımının artırılmasına yönelik mekanizmalar oluşturulacaktır. • Yaşlılara yönelik sosyal hizmetler çeşitlendirilecek ve geliştirilecektir. 4. Sosyal Güvenlik Sisteminin Etkinliğinin Artırılması Sosyal güvenlik sisteminin nüfusun tümünü kapsayan, toplumun değişen ihtiyaçlarını karşılayabilen, mali sürdürülebilirliğe ve etkin denetim mekanizmasına sahip, kaliteli hizmet sunan bir yapıya kavuşturulması temel amaçtır. Bu çerçevede; • Sosyal sigorta sisteminde bilgi altyapısı güçlendirilecek, sistem etkili, erişilebilir ve sürdürülebilir hizmet sunan bir yapıya kavuşturulacaktır. • Sosyal yardım ve istihdam bağlantısı geliştirilerek sosyal güvenlik sisteminin finansal sürdürülebilirliği iyileştirilecektir. • Tamamlayıcı emeklilik ve sağlık sigortası modelleri geliştirilecektir. 5. Kültürün Korunması, Geliştirilmesi ve Toplumsal Diyalogun Güçlendirilmesi Toplumsal değişim sürecinde kültürel zenginlik ve çeşitliliğimizin korunması ve gelecek kuşaklara aktarılması temel amaçtır. Bu doğrultuda, kültürel birikimimizin günümüz değerleriyle sentezlenmesi ve farklılıklarımızı zenginliğimiz kabul eden bir anlayışla, ortak kültürel değerlerimiz etrafında tüm bireylerin hoşgörü ve dayanışma içerisinde yaşaması hedeflenmektedir. Bu çerçevede; • Toplumda dayanışma, uzlaşı ve hoşgörü kültürünü besleyen toplumsal kurum ve kaynakların tespiti ile bu kültürü zayıflatan etkenlerin ortaya çıkarılmasına yönelik sosyal araştırmalara öncelik verilecektir. 57 • Yazılı ve görsel basında ailenin bütünlüğünü ve önemini vurgulayan, tarihimizin önemli şahsiyet, mekan ve olaylarını tanıtan dizi, belgesel, çizgi film gibi yayınlar yaygınlaştırılacaktır. • Yurtiçi ve yurtdışı kültür mirasımızın envanterinin çıkarılarak dijital ortama aktarılması sağlanacak ve bu mirasın korunmasına yönelik çalışmalar yapılacaktır. • Kültür turizminin geliştirilmesi ve sinema, belgesel film gibi kültür ürünleri üretiminin teşvik edilmesi suretiyle kültür sektörünün ekonomik boyutu güçlendirilecektir. • Türkçenin dil birikimini ortaya çıkaracak, Türk kültür, sanat ve edebiyatının bütün dünyada tanınmasını ve yaygınlaşmasını sağlayacak çalışmalar desteklenecektir. • Gençliğe yönelik hizmetlerin kapsamı genişletilerek niteliği artırılacaktır. D. BÖLGESEL AZALTILMASI GELİŞME VE BÖLGESEL GELİŞMİŞLİK FARKLARININ Bölgesel gelişme politikalarında bölgeler arası gelişmişlik farklarını azaltmak, kırsal alanda asgari yaşam standartlarını geliştirmek ve rekabet edebilirliklerini artırmak suretiyle bölgelerin ulusal kalkınmaya, rekabet gücüne ve istihdama katkılarını en üst seviyeye çıkarmak temel amaçtır. 1. Bölgesel Gelişme Politikasının Merkezi Düzeyde Etkinleştirilmesi • Bölgesel gelişme ve bölgesel rekabet edebilirlik koordinasyonu sağlamak, mekânsal gelişme ve politikaları arasında uyumu güçlendirmek ve alt genel çerçeve oluşturmak üzere Bölgesel Gelişme tamamlanacaktır. açısından ulusal düzeyde sosyo-ekonomik kalkınma ölçekli plan ve stratejilere Ulusal Stratejisi çalışmaları • Merkezi politikalar ile bölgesel gelişme politikaları arasında planlama, uygulama ve izleme bakımından uyum ve koordinasyonu sağlayarak yönetişimi geliştirmek amacıyla kurulan Bölgesel Gelişme Yüksek Kurulu ve Bölgesel Gelişme Komitesi faaliyete geçirilecektir. • Onuncu Kalkınma Planı dönemiyle uyumlu olacak şekilde Düzey 2 bölgelerinde hazırlanacak bölge planları için gereken araştırma, analiz ve strateji çalışmaları kalkınma ajansları koordinasyonunda yürütülecektir. • Kalkınma Ajansları Yönetim Sisteminin geliştirilmesi çalışmalarına devam edilecektir. • Cazibe merkezlerini destekleme programının uygulanması güçlendirilerek sürdürülecektir. • Müzakere sürecinin ilerlemesine bağlı olarak, AB bölgesel gelişme politikalarına uyum ve yapısal fonların kullanımına hazırlık için stratejik bir çerçeve oluşturulacaktır. 58 • Kalkınma ajansları ile diğer kuruluşların verdiği teknik ve mali destekler arasında tamamlayıcılık ve koordinasyon gözetilecektir. • AB’den ekonomik ve sosyal uyum alanında sağlanacak fonlar, oluşturulan izleme ve koordinasyon mekanizmasıyla etkili bir şekilde yönetilecektir. 2. Yerel Dinamiklere ve İçsel Potansiyele Dayalı Gelişmenin Sağlanması • Başta bölgesel ve sektörel teşvik politikaları olmak üzere, bölgesel rekabet gücünün geliştirilmesine yönelik politikaların analizi, tasarlanması ve etkili bir şekilde uygulanması sağlanacak, bu amaçla ulusal ve bölgesel düzeydeki kurumların kapasiteleri güçlendirilecektir. • Bölgesel düzeyde rekabet gücü taşıyan sektörlere odaklı ve yerel girişimleri öne çıkaran kümelenme politikaları geliştirilecek, bu kapsamda bir yönetişim ve destekleme mekanizması kurulacaktır. • Yerel uzmanlaşmaya dayalı ve üniversite-iş dünyası işbirliğini merkeze alan model nitelikte bölgesel yenilik altyapısı hazırlanacaktır. • Bölgesel potansiyeli ve yerel işgücü piyasası özelliklerini dikkate alan ve yerel düzeyde ekonomik dönüşümü destekleyen girişimcilik, finansman, işletme ve organizasyon modelleri oluşturulacak, bu bağlamda, kalkınma ajanslarının yerel düzeyde ihtiyaç duyulan koordinasyon ilişkilerini kurması ve uzmanlık kuruluşlarıyla işbirliği mekanizmalarını oluşturması sağlanacaktır. • Sanayinin yapısal dönüşümüne katkı sağlayacak Sanayi Stratejisi başta olmak üzere, mevcut sektörel stratejilerin hedeflerine ulaşması için bölge düzeyinde sektörel üretim faktörleri altyapısı ve potansiyeli belirlenecektir. • Kalkınma ajansları bünyesinde kurulan Yatırım Destek Ofislerinin “tek durak ofis” işlevlerini güçlendirecek düzenlemeler yapılacaktır. 3. Yerel Düzeyde Kurumsal Kapasitenin Artırılması • DAP, DOKAP, KOP Bölge Kalkınma İdarelerinin kurumsallaşması gerçekleştirilecektir. Bu bölgelerde eylem planları hazırlanarak uygulamaya konulacak, uygulamanın izlenmesi ve değerlendirilmesi sağlanacaktır. • Kalkınma ajanslarının kurumsallaşma çalışmaları tamamlanacak ve tam olarak faaliyete geçmeleri sağlanacaktır. • Merkezi ve yerel düzeyde kurum ve kuruluşlar arası koordinasyon ve karar alma süreçleri desteklenecek ve merkez-yerel arasında bilgi akışını güçlendirmek üzere oluşturulan İl Koordinasyon ve İzleme Sistemi (İKİS) yaygınlaştırılacaktır. • Kalkınma çalışmaları ve program/proje uygulamalarında mahalli idare ve birliklerin teknik, mali ve kurumsal kapasiteleri güçlendirilecektir. • Kalkınma ajanslarının, AB ile mali işbirliği kapsamında sağlanacak fonların kullanımındaki etkinliği artırılacak, bu doğrultuda, ajansların kurumsal kapasiteleri geliştirilecek ve bölgelerinde AB fonlarının kullanımında aracı kurum rolü üstlenmelerine yönelik hazırlık çalışmaları yürütülecektir. 59 4. Kırsal Kesimde Kalkınmanın Sağlanması • Kırsal Kalkınma Planının izlenmesi ve değerlendirilmesine ilişkin mekanizmalar, Planda belirtilen esas ve usuller çerçevesinde oluşturulacaktır. Bu doğrultuda, kırsal kalkınmaya yönelik faaliyetlerin Kırsal Kalkınma Planına uyumu gözetilecektir. • Kırsal Kalkınma Planında belirlenen önceliklerle uyumlu şekilde tasarlanacak istihdam odaklı kırsal kalkınma projeleri, bölgesel gelişme politikaları çerçevesinde daha etkili şekilde uygulanacaktır. • Farklı kurumlar tarafından uygulanan tarım ve kırsal kalkınma mali destek programları arasında uyum ve tamamlayıcılık ilkeleri gözetilerek kamu kaynaklarının etkinliği artırılacaktır. • Kırsal alan ve kent tanımları, kırsal alanda gelişmeyi izlemeye olanak tanıyacak şekilde yeniden düzenlenerek mekânsal gelişme ve bölgesel/yerel kalkınma politikalarında kır-kent bütünleşmesi desteklenecektir. • Köy Kanunu yenilenecek ve kırsal alanda yerleşme ve yapılaşmaya ilişkin diğer mevzuat çalışmaları da tamamlanarak uygulama projeleri hayata geçirilecektir. • Zorunlu nedenlerle yaşadıkları yerlerden ayrılan vatandaşlara, kendi istekleri doğrultusunda, eski veya yeni yerleşim yerlerinde yaşamlarını sürdürebilecekleri koşullar oluşturulmaya devam edilecektir. • Kırsal alanda dezavantajlı grupların güçlendirilmesi için önlemler alınacaktır. • durumunun iyileştirilmesi ve Kırsal kesimde internet erişimi güçlendirilecek ve bu kesime yönelik hizmetlerin geliştirilmesi ve yararlanıcılara ulaştırılmasında bilgi ve iletişim teknolojileri etkili bir şekilde kullanılacaktır. E. KAMU HİZMETLERİNDE KALİTE VE ETKİNLİĞİN ARTIRILMASI 1. Politika Oluşturma ve Uygulama Kapasitesinin Artırılması Kamu yönetimi reform süreci ile kamu idarelerinde stratejik yönetimin gerektirdiği dönüşümün sürdürülmesi, yönetsel kararların stratejik planlara dayanan, orta ve uzun vadeli bakış açısıyla şekillendirilmesi, uygulanacak politikaların maliyeti, etkilediği kesimler ve fırsat maliyeti de göz önüne alınarak, bütçenin, kamu idarelerinin performansını gösterecek bir yapıya kavuşturulması temel amaçtır. Bu çerçevede; • Kamu idarelerinde daha verimli, etkili ve uygulanabilir stratejik planların hazırlanmasına yönelik çalışmalar yapılacak, katılımcılık mekanizmaları güçlendirilecektir. • Kamu yönetiminde stratejik planlar ve performans programları çerçevesinde ölçme, izleme, değerlendirme süreçleri geliştirilecektir. • Kamu idarelerinde mevcut idari ve beşeri kapasite, nitelik ve nicelik olarak stratejik yönetim anlayışı doğrultusunda geliştirilecek, yönetim kültürünün yeni yapıya uyarlanmasına dönük programlar düzenlenecektir. 60 2. Kamu Kesiminde İnsan Kaynaklarının Geliştirilmesi Kamu kurum ve kuruluşlarında etkili bir insan kaynağı planlamasının yapılması, hizmet gereklerine uygun sayı ve nitelikte personel istihdamının sağlanması temel amaçtır. Bu çerçevede; • Kamu personeli hızlandırılacaktır. bilgi sisteminin oluşturulmasına yönelik çalışmalar • Kamu personel sisteminin iyileştirilmesi amacıyla hukuki ve kurumsal düzenlemeler yapılacaktır. 3. e-Devlet Uygulamalarının Yaygınlaştırılması Vatandaş ve iş dünyasının gereksinimleri doğrultusunda çeşitli kanallardan bütünleşik hizmet sunumunun sağlanacağı bir e-devlet yapısının oluşturulması temel amaçtır. Bu çerçevede; • e-Devlet proje ve uygulamaları bütüncül ve bilgi paylaşımını esas alan bir anlayışla koordine edilecektir. • e-Devlet uygulamalarının hayata geçirilmesi için gerekli temel bilgi sistemleri ile ortak altyapı ve hizmetler geliştirilecektir. • Kamu hizmetlerinin elektronik ortama taşınmasında iş süreçleri; idari ve mali yüklerin azaltılması, mükerrerliklerin giderilmesi ve birlikte çalışabilirliğin sağlanması yönünde iyileştirilecektir. • e-Devlet uygulamalarında kullanıcı odaklılık, kullanıcı memnuniyeti, kişisel bilgi mahremiyeti, bilgi güvenliği, katılımcılık ve şeffaflık gözetilecektir. 4. Adalet Sisteminin İyileştirilmesi Hukukun üstünlüğü ve hukuk devleti ilkeleri çerçevesinde adalet hizmetlerinin daha adil, hızlı, güvenli ve isabetli şekilde sunulması; yargılamanın işleyişinde ve temel unsurlarında hizmet kalitesini artırıcı çabaların sürdürülmesi; ekonomik ve sosyal düzenin korunması, iyileştirilmesi ve geliştirilmesinde hukuk kurallarının araç olarak kullanılması temel amaçtır. Bu çerçevede; • Adalet hizmetlerinde, AB uygulamaları da dikkate alınarak, hukuki ve kurumsal düzenlemeler yapılacak, beşeri ve fiziki altyapı geliştirilecektir. • Yargı Reformu Stratejisi ve Eylem Planı güncellenecek, bu çerçevede gerekli yasal ve kurumsal düzenlemeler hayata geçirilecektir. 5. Güvenlik Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Bireyin, kurumların ve mülkiyet haklarının gözetildiği, özgürlük için güvenlik yaklaşımıyla toplum destekli bir asayiş hizmetinin sunumu temel amaçtır. Bu çerçevede; • Suçun oluşmadan önlenebilmesi amacıyla önleyici kolluk ve istihbarat hizmetlerine önem verilmesi, delilden sanığa ulaşılması yaklaşımı kapsamında kriminal altyapının modernleştirilmesi ve Acil Çağrı Sisteminin (112) ülke geneline yaygınlaştırılması çalışmalarına devam edilecektir. 61 • Başta terör ve terörizmin finansmanı olmak üzere organize suçlar ile mali ve bilişim suçlarıyla mücadele kapsamında ihtiyaç duyulan hukuki, kurumsal ve teknolojik altyapının tesisi çalışmaları sürdürülecektir. • Yasa dışı göç ve iltica hareketleri, insan ticareti ve kaçakçılığı, uyuşturucu madde ticareti ve kullanımıyla etkili bir şekilde mücadele için gerekli olan hukuki, kurumsal ve teknolojik altyapının güçlendirilmesi çalışmaları sürdürülecek, sınır güvenliğinin yeniden yapılandırılması çalışmalarına devam edilecektir. 6. Doğal Afetler Afet yönetiminin merkezi ve yerel düzeyde, yeterli, etkin ve bütüncül bir kapsamda yürütülmesi temel amaçtır. Bu çerçevede; • Ulusal Afet Yönetimi Stratejisi ve Eylem Planı hazırlanacaktır. • Ülke genelinde doğal afet riski taşıyan yerleşim yerleri afet risk düzeyine göre önceliklendirilecek, riskin planlı bir şekilde azaltılmasına yönelik teknik ve mali çalışmalar sonuçlandırılacak, halkın bilinçlendirilmesine yönelik faaliyetler yürütülecektir. • Afet sigorta sistemi, tüm afet türleri ve ülkenin tamamını kapsayacak şekilde yaygınlaştırılacak, gerekli yasal düzenlemeler tamamlanacaktır. • Güçlendirme ve dönüşüm ihtiyacı olan yerleşim yerleri ve kamu binaları için programlar geliştirilecektir. Ek Tablo 1: Temel Ekonomik Büyüklükler 2011 2012 2013 2014 1.281 1.426 1.572 1.733 GSYH (Milyar Dolar, Cari Fiyatlarla) 766 822 888 952 Kişi Başına Milli Gelir (GSYH, Dolar) 10.363 10.973 11.716 12.412 7,5 4,0 5,0 5,0 6,2 3,0 3,5 3,4 6,5 3,1 3,4 2,2 6,1 3,0 3,5 3,5 19,3 6,2 8,8 8,5 7,7 -0,6 7,7 3,8 BÜYÜME VE İSTİHDAM GSYH (Milyar TL, Cari Fiyatlarla) GSYH Büyümesi Toplam Tüketim (1) (1) Kamu Özel Toplam Sabit Sermaye Yatırımı (1) Kamu 62 Özel 22,3 7,7 9,0 9,4 Toplam Nihai Yurtiçi Talep (1) 9,3 3,9 4,9 4,8 Toplam Yurtiçi Talep (1) 9,4 3,9 4,8 4,7 73.950 74.885 75.811 76.707 49,9 49,7 49,7 49,7 23.925 24.257 24.752 25.264 İstihdam Oranı (%) 44,7 44,5 44,6 44,8 İşsizlik Oranı (%) 10,5 10,4 10,2 9,9 İhracat (FOB) (Milyar Dolar) 134,8 148,5 165,7 185,1 İthalat (CIF) (Milyar Dolar) 236,9 248,7 272,5 295,9 -102,1 -100,2 -106,8 -110,8 İhracat / İthalat (%) 56,9 59,7 60,8 62,6 Dış Ticaret Hacmi / GSYH (%) 48,5 48,3 49,3 50,5 Turizm Gelirleri (Milyar Dolar) 24,0 26,0 29,0 31,0 -71,7 -65,4 -67,0 -67,1 -9,4 -8,0 -7,5 -7,0 104,7 97,0 101,5 102,2 49,6 49,5 53,6 56,8 8,0 7,0 5,0 5,0 7,8 5,2 5,0 5,0 Nüfus (Yıl Ortası, Bin Kişi) İşgücüne Katılma Oranı (%) İstihdam Düzeyi (Bin Kişi) DIŞ TİCARET Dış Ticaret Dengesi (Milyar Dolar) Cari İşlemler Dengesi (Milyar Dolar) Cari İşlemler Dengesi / GSYH (%) Ham Petrol Fiyatı (Dolar/w) (2) Enerji İthalatı (27. Fasıl, Milyar Dolar) ENFLASYON GSYH Deflatörü TÜFE Yıl Sonu % Değişme (Tahmin) (3) (1) Sabit fiyatlarla yüzde değişimi göstermektedir. (2) İthal edilen ham petrolün ortalama maliyetini yansıtmakta olup Kalkınma Bakanlığı tarafından tahmin edilmiştir. (3) 2012 ve 2013 yılı rakamları TCMB Enflasyon Raporu 2011-III’te yer alan tahminlerdir. Ek Tablo 2: Kamu Finansmanına İlişkin Temel Büyüklükler (Milyar TL) 2011 2012 2013 2014 Merkezi Yönetim Bütçe Dengesi -22,2 -21,1 -21,7 -18,1 Merkezi Yönetim Bütçe Gelirleri 290,9 329,8 359,4 390,5 Merkezi Yönetim Bütçe Harcamaları 313,2 350,9 381,1 408,6 15,3 15,8 19,8 26,4 11,8 14,8 18,2 24,2 Merkezi Yönetim Bütçesi Gelirleri (Program Tanımlı) 282,4 315,4 346,3 377,8 Merkezi Yönetim Bütçesi Faiz Dışı Harcamaları (Program Tanımlı) 270,6 300,6 328,1 353,6 Toplam Kamu Faiz Dışı Fazlası (Program Tanımlı) Merkezi Yönetim Bütçesi Faiz Dışı Fazlası (Program Tanımlı) 63 Diğer Kamu Faiz Dışı Fazlası (Program Tanımlı) Toplam Kamu Özelleştirme Gelirleri 3,5 1,0 1,6 2,2 4,3 12,5 12,6 12,8 (GSYH'ya Oran, %) 2011 2012 2013 2014 Merkezi Yönetim Bütçe Dengesi -1,7 -1,5 -1,4 -1,0 Merkezi Yönetim Bütçe Gelirleri 22,7 23,1 22,9 22,5 Merkezi Yönetim Bütçe Harcamaları 24,4 24,6 24,2 23,6 1,2 1,1 1,3 1,5 0,9 1,0 1,2 1,4 Merkezi Yönetim Bütçesi Gelirleri (Program Tanımlı) 22,0 22,1 22,0 21,8 Merkezi Yönetim Bütçesi Faiz Dışı Harcamaları (Program Tanımlı) 21,1 21,1 20,9 20,4 0,3 0,1 0,1 0,1 0,3 0,9 0,8 0,7 Sosyal Güvenlik Primleri Hariç Vergi Yükü (Red ve İadeler Hariç) 20,0 20,0 20,0 19,8 Sosyal Güvenlik Primleri Dahil Vergi Yükü (Red ve İadeler Hariç) 27,3 27,1 27,1 26,9 AB Tanımlı Genel Yönetim Nominal Borç Stoku 39,8 37,0 35,0 32,0 Toplam Kamu Faiz Dışı Fazlası (Program Tanımlı) Merkezi Yönetim Bütçesi Faiz Dışı Fazlası (Program Tanımlı) Diğer Kamu Faiz Dışı Fazlası (Program Tanımlı) Toplam Kamu Özelleştirme Gelirleri Not: Negatif işaret açığı göstermektedir. 64 Ek Tablo 3: Kamu Kesimi Borçlanma Gereği (1) (GSYH'ya Oran, %) 2011 2012 2013 2014 -1,0 -1,1 -0,8 -0,4 -1,0 -0,8 -0,8 -0,4 -1,7 -1,5 -1,4 -1,0 Mahalli İdareler 0,0 0,0 -0,1 -0,1 Bütçe Dışı Fonlar 0,0 0,0 0,0 0,0 İşsizlik Sigortası Fonu 0,6 0,6 0,7 0,7 Sosyal Güvenlik Kuruluşları 0,0 0,0 0,0 -0,1 Genel Sağlık Sigortası 0,0 0,0 0,0 0,1 Döner Sermayeli Kuruluşlar 0,1 0,1 0,1 0,1 0,0 -0,3 -0,1 -0,1 2,2 1,7 1,9 2,2 2,2 1,9 1,9 2,2 Merkezi Yönetim Bütçesi 1,6 2,0 2,0 2,1 Mahalli İdareler 0,1 0,0 -0,2 -0,1 -0,2 -0,7 -0,6 -0,6 İşsizlik Sigortası Fonu 0,6 0,6 0,7 0,7 Sosyal Güvenlik Kuruluşları 0,0 0,0 0,0 -0,1 Genel Sağlık Sigortası 0,0 0,0 0,0 0,1 Döner Sermayeli Kuruluşlar 0,1 0,1 0,1 0,1 0,0 -0,2 0,0 0,0 KAMU KESİMİ GENEL DENGESİ (KKGD) (2) Genel Devlet Merkezi Yönetim Bütçesi KİT (Özelleştirme kapsamındaki kuruluşlar dahil) FAİZ GİDERLERİ VE ÖZELLEŞTİRME GELİRLERİ HARİÇ KKGD Genel Devlet Bütçe Dışı Fonlar KİT (Özelleştirme kapsamındaki kuruluşlar dahil) (1) Kalkınma Bakanlığının klasik kamu kesimi genel dengesi formatı esas alınmıştır. (2) Gelir - gider farkını göstermektedir. Not: Negatif işaret açığı göstermektedir. 65 Ek Tablo 4: Genel Devlet Borçlanma Gereği (1) (GSYH'ya Oran, %) 2011 2012 2013 2014 -1,0 -0,8 -0,8 -0,4 Merkezi Yönetim Bütçesi -0,5 -0,3 0,0 0,1 Mahalli İdareler -0,2 -0,2 -0,3 -0,1 Bütçe Dışı Fonlar 0,2 0,7 0,6 0,5 İşsizlik Sigortası Fonu 0,7 0,7 0,7 0,7 Sosyal Güvenlik Kuruluşları -1,1 -1,8 -1,8 -1,8 Genel Sağlık Sigortası -0,1 0,0 0,0 0,1 0,2 0,1 0,2 0,1 2,2 1,9 1,9 2,2 2,8 3,2 3,3 3,3 Mahalli İdareler -0,1 -0,2 -0,3 -0,2 Bütçe Dışı Fonlar -0,1 -0,1 -0,1 -0,1 0,7 0,7 0,7 0,7 Sosyal Güvenlik Kuruluşları -1,1 -1,8 -1,8 -1,8 Genel Sağlık Sigortası -0,1 0,0 0,0 0,1 0,2 0,1 0,2 0,1 36,4 36,8 36,5 36,1 36,1 35,9 35,7 35,4 37,4 37,6 37,3 36,5 33,9 34,0 33,8 33,2 GENEL DEVLET DENGESİ (GDD) (2) Döner Sermayeli Kuruluşlar FAİZ GİDERLERİ VE ÖZELLEŞTİRME GELİRLERİ HARİÇ GDD Merkezi Yönetim Bütçesi İşsizlik Sigortası Fonu Döner Sermayeli Kuruluşlar Genel Devlet Gelirleri Özelleştirme Hariç Genel Devlet Gelirleri Genel Devlet Harcamaları Faiz Giderleri Hariç Genel Devlet Harcamaları (1) Kalkınma Bakanlığı tarafından Avrupa Birliğine sunulan Katılım Öncesi Ekonomik Program formatı esas alınmıştır. Bu çerçevede, kamu kaynağının, ilk elde eden kuruluş bütçesinde gelir; nihai olarak harcayan kuruluş bütçesinde gider olarak yazılması durumunda oluşan ve KİT'ler kapsamayan Genel Devlet Dengesinde, toplam denge rakamı klasik tanıma göre değişmemekte, ancak bütçe türleri itibarıyla açık (veya fazla değişmektedir. (2) Gelir - gider farkını göstermektedir. Not: Negatif işaret açığı göstermektedir. [R.G.13 Ekiml 2011 – 28083 Mükerrer] —— • —— Karar Sayısı : 2011/2230 Adli Tıp Kurumu Döner Sermaye İşletmesine tahsis edilen sermayenin 40.000.000 (kırkmilyon) TL’ye çıkarılması; Adalet Bakanlığının 15/7/2011 tarihli ve 35761 sayılı yazısı üzerine, 2659 sayılı Adli Tıp Kurumu Kanununun 29 uncu maddesine göre, Bakanlar Kurulu’nca 25/8/2011 tarihinde kararlaştırılmıştır. 66 Abdullah GÜL CUMHURBAŞKANI Recep Tayyip ERDOĞAN Başbakan B. ARINÇ A. BABACAN B. ATALAY B. BOZDAĞ Başbakan Yardımcısı Başbakan YardımcısıBaşbakan YardımcısıBaşbakan Yardımcısı S. ERGİN F. ŞAHİN E. BAĞIŞ N. ERGÜN Adalet BakanıAile ve Sosyal Politikalar Bakanı Avrupa Birliği BakanıBilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı F. ÇELİK E. BAYRAKTAR A. DAVUTOĞLU M. Z. ÇAĞLAYAN Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Çevre ve Şehircilik Bakanı Dışişleri Bakanı Ekonomi Bakanı T. YILDIZ S. KILIÇ M. M. EKER H. YAZICI Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Gençlik ve Spor BakanıGıda, Tarım ve Hayvancılık BakanıGümrük ve Ticaret Bakanı İ. N. ŞAHİN C. YILMAZ E. GÜNAY M. ŞİMŞEK İçişleri Bakanı Kalkınma BakanıKültür ve Turizm Bakanı Maliye Bakanı Ö. DİNÇER İ. YILMAZ V. EROĞLU Milli Eğitim Bakanı Milli Savunma BakanıOrman ve Su İşleri Bakanı R. AKDAĞ B. YILDIRIM Sağlık Bakanı Ulaştırma Bakanı [R.G.05 Ekim 2011 – 28075] —— • —— Karar Sayısı : 2011/2301 Ekli listede imza yeri ve tarihleri ile adları yazılı anlaşmaların yürürlüğe girdiği tarihlerin aynı listede belirtildiği şekilde tespit edilmesi; Dışişleri Bakanlığının anılan listede tarih ve sayıları belirtilen yazıları üzerine, 31/5/1963 tarihli ve 244 sayılı Kanunun 3 üncü maddesine göre, Bakanlar Kurulu’nca 10/10/2011 tarihinde kararlaştırılmıştır. Abdullah GÜL CUMHURBAŞKANI Recep Tayyip ERDOĞAN Başbakan B. ARINÇ A. BABACAN B. ATALAY B. BOZDAĞ Başbakan Yardımcısı Başbakan Yardımcısı Başbakan Yardımcısı Başbakan Yardımcısı S. ERGİN F. ŞAHİN E. BAĞIŞ N. ERGÜN Adalet BakanıAile ve Sosyal Politikalar Bakanı Avrupa Birliği BakanıBilim, Sanayi Teknoloji Bakanı ve F. ÇELİK E. BAYRAKTAR A. DAVUTOĞLU M. Z. ÇAĞLAYAN Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Çevre ve Şehircilik Bakanı Dışişleri Bakanı Ekonomi Bakanı T. YILDIZ S. KILIÇ M. M. EKER 67 H. YAZICI Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Gençlik ve Spor Bakanı Hayvancılık BakanıGümrük ve Ticaret Bakanı İ. N. ŞAHİN İçişleri Bakanı C. YILMAZ E. GÜNAY Kalkınma Bakanı Kültür ve Turizm Bakanı Gıda, Tarım M. ŞİMŞEK Maliye Bakanı Ö. DİNÇER İ. YILMAZ V. EROĞLU Milli Eğitim BakanıMilli Savunma BakanıOrman ve Su İşleri Bakanı R. AKDAĞ Sağlık Bakanı B. YILDIRIM Ulaştırma Bakanı 68 ve 69 70 [R.G.14 Ekim 2011 – 28084] —— • —— DANIŞTAY ÜYELİĞİNE SEÇME KARARI Cumhurbaşkanlığından: Karar Sayısı : 2011/51 Danıştay Üyeliğine, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 155 inci ve 2575 sayılı Danıştay Kanununun 8 ve 9 uncu maddeleri gereğince, Maliye Bakanlığı Personel Genel Müdürü Hamit Ümit AKSOY seçilmiştir. 6/10/2011 Abdullah GÜL CUMHURBAŞKANI [R.G.07 Ekim 2011 – 28077] —— • —— Adalet Bakanlığından: CEZA İNFAZ KURUMLARI PERSONELİ GÖREVDE YÜKSELME VE UNVAN DEĞİŞİKLİĞİ YÖNETMELİĞİNDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR YÖNETMELİK MADDE 1 – 28/10/2005 tarihli ve 25980 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Ceza İnfaz Kurumları Personeli Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği Yönetmeliği’nin başlığında yer alan “Ceza İnfaz Kurumları” ibaresi “Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü” olarak değiştirilmiştir. MADDE 2 – Aynı Yönetmeliğin 5 inci maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendinin (1) ve (2) numaralı alt bentleri aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. “1) Ceza infaz kurumu müdürü, denetimli serbestlik şube müdürü, 2) İdare memuru, denetimli serbestlik büro şefi,” MADDE 3 – Aynı Yönetmeliğin 6 ncı maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. “MADDE 6 – Bu Yönetmelikte belirtilen kadrolara görevde yükselme suretiyle atanabilmek için; a) Kurumda en az iki yıl çalışmış olmak, b) 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 125 inci maddesinin (C) ve (D) bentlerine göre bir kez, (B) bendine göre iki kez disiplin cezası almamış olmak, c) Görevde yükselme sınavında başarılı olmak, d) Taksirli suçlar ile kısa süreli hapis cezasına seçenek yaptırımlara çevrilmiş hükümler dışında, ayrıca, her ne surette olursa olsun, hükümlü veya tutuklunun kaçmasına imkân sağlama veya ceza infaz kurumuna yasak eşya sokma suçlarından mahkûmiyeti bulunmamak, gerekir.” MADDE 4 – Aynı Yönetmeliğin 7 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. 71 “MADDE 7 – Bu Yönetmeliğe tabi kadrolara görevde yükselme suretiyle yapılacak atamalarda aranacak özel şartlar aşağıda belirtilmiştir: a) Ceza infaz kurumu müdürü kadrosuna atanabilmek için; 1) En az dört yıllık yüksek öğrenim mezunu olmak, 2) Ceza infaz kurumunda, idare memurluğu öğrenciliğinde geçen süre dahil, idare memuru olarak en az üç yıl görev yapmış olmak, 3) Tam teşekküllü Devlet hastanelerinden alınacak sağlık kurulu raporu ile ceza infaz kurumu müdürlüğü görevini yapabilecek beden ve ruh sağlığına sahip olduğunu belgelemek, 4) Düzenlenmişse, son beş yıla ait müfettiş ve kontrolör hâl kâğıtlarının en az yarısından iyi not almak, b) Denetimli serbestlik şube müdürü kadrosuna atanabilmek için; 1) En az dört yıllık yüksek öğrenim mezunu olmak, 2) Denetimli serbestlik büro şefi olarak en az üç yıl, kurumda sosyolog, psikolog, sosyal çalışmacı veya öğretmen olarak en az beş yıl görev yapmış olmak, 3) Tam teşekküllü Devlet hastanelerinden alınacak sağlık kurulu raporu ile denetimli serbestlik şube müdürlüğü görevini yapabilecek beden ve ruh sağlığına sahip olduğunu belgelemek, 4) Düzenlenmişse, son beş yıla ait müfettiş ve kontrolör hâl kâğıtlarının en az yarısından iyi not almak, c) İdare memurluğu kadrosuna atanabilmek için; 1) En az dört yıllık yüksek öğrenim mezunu olmak, 2) İnfaz koruma memurluğunda geçen süre dahil infaz koruma başmemuru, cezaevi katibi veya infaz ve koruma memuru olarak en az beş yıl görev yapmış olmak, d) Denetimli serbestlik büro şefi kadrosuna atanabilmek için; 1) En az dört yıllık yüksek öğrenim mezunu olmak, 2) Sosyolog, psikolog, sosyal çalışmacı, öğretmen veya infaz ve koruma başmemuru olarak en az üç yıl, infaz ve koruma memuru, veri hazırlama kontrol işletmeni veya cezaevi kâtibi olarak en az beş yıl görev yapmış olmak, 3) Tam teşekküllü Devlet hastanelerinden alınacak sağlık kurulu raporu ile denetimli serbestlik büro şefliği görevini yapabilecek beden ve ruh sağlığına sahip olduğunu belgelemek, 4) Düzenlenmişse, son beş yıla ait müfettiş ve kontrolör hâl kâğıtlarının en az yarısından iyi not almak, e) Eğitim uzmanı ve eğitim rehberi kadrolarına atanabilmek için; 1) Öğretmen olarak en az üç yıl hizmeti bulunmak, f) Sayman kadrosuna atanabilmek için; 1) En az dört yıllık yüksek öğrenim mezunu olmak, 2) Cezaevi kâtibi, infaz ve koruma memuru, infaz ve koruma başmemuru, ambar memuru, satın alma memuru, veznedar veya tahsildar olarak en az üç yıl çalışmış olmak, 3) Düzenlenmişse, son beş yıla ait müfettiş ve kontrolör hâl kâğıtlarının en az yarısından iyi not almak, g) İnfaz ve koruma başmemuru kadrosuna atanabilmek için; 1) En az iki yıllık yüksek öğrenim mezunu olmak, 2) En az üç yıl infaz ve koruma memuru olarak çalışıyor olmak, 3) Düzenlenmişse, son beş yıla ait müfettiş ve kontrolör hâl kâğıtlarının en az yarısından iyi not almak, 4) Tam teşekküllü Devlet hastanelerinden alınacak sağlık kurulu raporu ile infaz ve koruma başmemurluğunu yapabilecek beden ve ruh sağlığına sahip olduğunu belgelemek, h) Ambar memuru, memur, cezaevi katibi, veznedar, tahsildar, şoför, santral memuru, satın alma memuru, veri hazırlama kontrol işletmeni kadrolarına atanabilmek için; 1) En az ortaöğrenim mezunu olmak, gerekir.” 72 MADDE 5 – Aynı Yönetmeliğin 8 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. “MADDE 8 – Unvan değişikliğine tabi kadrolara atanabilmek için; a) Unvan değişikliği sınavında başarılı olmak, b) 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 125 inci maddesinin (C) ve (D) bentlerine göre bir kez, (B) bendine göre iki kez disiplin cezası almamış olmak, c) Taksirli suçlar ile kısa süreli hapis cezasına seçenek yaptırımlara çevrilmiş hükümler dışında, ayrıca, her ne surette olursa olsun, hükümlü veya tutuklunun kaçmasına imkân sağlama veya ceza infaz kurumuna yasak eşya sokma suçlarından mahkûmiyeti bulunmamak, gerekir.” MADDE 6 – Aynı Yönetmeliğin 9 uncu maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. “MADDE 9 – Unvan değişikliği sınavı sonucu yapılacak atamalarda aranacak şartlar unvanlar itibarıyla aşağıda belirtilmiştir. a) Öğretmen, kütüphaneci, mühendis, mimar, sosyal çalışmacı, psikolog, pedagog, sosyolog, veteriner, eczacı, diyetisyen kadrolarına atanabilmek için; 1) Öğrenim durumu itibarıyla atanacağı unvanı ihraz etmiş olmak, 2) Genel Müdürlüğün ihtiyaç duyduğu bölümlerden mezun olmak, b) Programcı kadrosuna atanabilmek için; 1) En az iki yıllık yüksekokulların bilgisayar programcılığı bölümünden mezun olmak veya dört yıl süreli yükseköğretim mezunu olup, Milli Eğitim Bakanlığından onaylı programcı sertifikasına sahip olmak, 2) İki programlama dilini bilmek, c) Tekniker kadrosuna atanabilmek için; 1) En az iki yıl süreli mesleki veya teknik yüksek öğretim mezunu olmak, d) Teknisyen kadrosuna atanabilmek için; 1) En az mesleki veya teknik eğitim veren ortaöğretim kurumlarının ihtiyaç duyulan ilgili bölümlerinden mezun olmak, e) Sağlık memuru ve hayvan sağlık memuru kadrolarına atanabilmek için; 1) Sağlık memuru ve hayvan sağlık memuru unvanlarını veren fakülte, yüksek okul veya ortaöğretim kurumlarının ihtiyaç duyulan ilgili bölümlerinden mezun olmak, f) Gemi adamı kadrosuna atanabilmek için; 1) En az ortaöğretim mezunu olmak, 2) Kaptanlık unvanı veren bir yüksek okul mezunu olmak ya da kaptan veya gemi adamı yeterlilik belgesine sahip olmak, gerekir.” MADDE 7 – Aynı Yönetmeliğin 10 uncu maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. “MADDE 10 – Bu Yönetmelik kapsamında bulunan personelin; görevde yükselme mahiyetindeki atamaların yapılabilmesi amacıyla, 13 üncü maddenin (a), (b), (c), (d), (e), (f) ve (g) bentlerindeki ders konularından en az 30 ve (h) bendinde yer alan ders konularından en az 45 saat olmak üzere toplam en az 75 saat olarak düzenlenecek görevde yükselme eğitim programına katılmaları gerekir. Ancak zorunlu hallerde en fazla on saate kadar mazeret izni verilebilir. Kanunen verilmesi gerekli olan izinlerde bu süre şartı aranmaz. Aylıksız izinde bulunanlar, eğitim programı ile öngörülen toplam sürenin en az yarısı kadar eğitime katılmaları kaydıyla, bu eğitim sonunda düzenlenecek görevde yükselme sınavına girebilirler.” MADDE 8 – Aynı Yönetmeliğin 11 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. “MADDE 11 – Görevde yükselme suretiyle atama yapılacak kadroların sınıf, unvan derecesi ve adedi sınav tarihinden en az kırk beş gün önce personele duyurulur. Başvuru süresi en az beş iş günü olarak belirlenir. İlan edilen kadro veya pozisyonlar için belirlenen başvuru tarihinin son günü itibarıyla aranan nitelikleri taşıyan personel, duyuruda belirtilen şekilde kurumuna başvuruda bulunabilir. Aylıksız izinde bulunanlar da dâhil olmak üzere, ilgili mevzuatı uyarınca verilmesi zorunlu olan izinleri kullanmakta olan kurum personelinin, görevde yükselme eğitimi ve sınavına katılmaları mümkündür. 73 Görevde yükselme eğitiminin yeri, tarihi ve diğer hususlar ise eğitime katılacaklara en az 15 gün önce Genel Müdürlükçe duyurulur.” MADDE 9 – Aynı Yönetmeliğin 12 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. “MADDE 12 – Başvuruda bulunanların gerekli şartları taşıyıp taşımadıkları sınav kurulları tarafından incelenir. Görevde yükselme eğitimine katılacakların sayısı atama yapılacak boş kadro sayısının üç katını geçemez. Üç katından az istekli bulunması halinde ise durumu uygun olan bütün personelin eğitime alınması sağlanır. Duyurulan kadro sayısının üç katından fazla personelin başvurması halinde, Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği Esaslarına Dair Genel Yönetmelik ekinde yer alan Ek-1 Değerlendirme Formunda belirtildiği şekilde puanlama yapılmak suretiyle, toplam puanı en fazla olandan başlamak üzere kadro sayısının üç katı kadar personel belirlenerek eğitime alınır. Puanların eşitliği halinde ise sırasına göre; a) Hizmet süresi fazla olanlara, b) Daha üst öğrenimi bitirmiş olanlara, c) Üst öğrenim mezuniyet notu yüksek olanlara, öncelik verilir. Görevde yükselme eğitim programlarını Genel Müdürlük hazırlar ve buna göre eğitimlerini yaptırır. Genel Müdürlükçe, eğitime alınacakların sayısı, atama yapılacak görevler ve hazırlanması düşünülen eğitim programı, bir ay önceden Devlet Personel Başkanlığına bildirilir. Uygun görüş alınması hâlinde, anılan Başkanlık yahut uygun bulunacak bir kamu kurum veya kuruluşu ile müştereken görevde yükselme eğitim programları düzenlenebilir. Görevde yükselme eğitimine, ataması adli yargı ilk derece mahkemesi adalet komisyonlarınca yapılan personel için, öncelikle adlî yargı ilk derece mahkemesi adalet komisyonlarının merkez ve mülhakatından yapılan başvurular arasından seçim yapılır. Adlî yargı ilk derece mahkemesi adalet komisyonlarının merkez ve mülhakatından yapılan başvurulardan, aranan şartları taşıyan münhal kadronun üç katı kadar aday bulunamadığı takdirde eksiklik diğer komisyonlardan başvuran ve şartları taşıyan adaylar arasından tamamlanır. Ancak ataması Bakanlıkça yapılan personel için bu hüküm uygulanmaz. Daha önce görevde yükselme eğitimine katılmış ancak görevde yükselme sınavında başarısız olan personel ile bu sınava katılmayan veya başarılı olup da müteakip sınava kadar atanmamış olan personel, aynı veya benzer görev unvanları için düzenlenecek müteakip görevde yükselme sınavına katılabilmeleri için, bu unvanlarla ilgili düzenlenecek görevde yükselme eğitimine alınmaya ilişkin bütün usul ve esaslara tabidir.” MADDE 10 – Aynı Yönetmeliğin 13 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. “MADDE 13 – Görevde yükselme eğitimi aşağıdaki konuları kapsar. a) T.C. Anayasası; 1) Genel esaslar, 2) Temel hak ve ödevler, 3) Devletin temel organları, b) Atatürk ilkeleri ve inkılap tarihi, ulusal güvenlik, c) Devlet teşkilatı ile ilgili mevzuatı, d) 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu ve ilgili mevzuat, e) Türkçe dilbilgisi ve yazışmayla ilgili kurallar, f) Halkla ilişkiler, g) Etik davranış ilkeleri, h) Atanılacak görev alanı ve niteliği ile ilgili konular ile mesleki etik ilkelerine ilişkin konular. Düzenlenecek eğitim programında, (h) bendinde belirtilen konulara ilişkin eğitimin ağırlığı yüzde altmışın altında olamaz. 74 Görevde yükselme eğitiminin ortak konularına ilişkin sınav sorularının hazırlanmasında, Devlet Personel Başkanlığınca bu konularla ilgili belirlenen ders notları esas alınır. Görevde yükselmeye ilişkin sekretarya hizmetleri personel eğitiminden sorumlu Daire Başkanlığınca yürütülür.” MADDE 11 – Aynı Yönetmeliğin 14 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. “MADDE 14 – Görevde yükselme sınavı yazılı olarak yapılır. Sınav Genel Müdürlük tarafından Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi Başkanlığına, Milli Eğitim Bakanlığına, Türkiye ve Ortadoğu Amme İdaresi Enstitüsü Genel Müdürlüğüne veya yüksek öğretim kurumlarından birine yaptırılır. Görevde yükselme eğitim programının tamamlanmasından itibaren, bir ay içinde sınavın yapılması için Genel Müdürlük tarafından Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi Başkanlığına, Milli Eğitim Bakanlığına, Türkiye ve Ortadoğu Amme İdaresi Enstitüsü Genel Müdürlüğüne veya yüksek öğretim kurumlarından birisine başvurulur. Bu sınavda 100 üzerinden en az 70 puan alanlar başarılı sayılırlar. Sınavlarda kopya çekenlerin, kopya verenlerin veya bunlara teşebbüs edenlerin, sınav kağıtlarına belirtici işaret koyanların, başvuru belgesinde gerçeğe aykırı bildirimde bulunduğu anlaşılanların veya gerekli şartları taşımadığı daha sonra saptananların sınavları geçersiz sayılarak, atamaları yapılmaz ve atamaları yapılmış olanların onayları iptal edilir. Ayrıca adli ve idari işlem yapılır. Sınava girecek aday yerine başka bir kişinin sınava girdiğinin anlaşılması halinde ilgililerin sınavı bir tutanakla saptanarak, geçersiz sayılır. Her iki kişi hakkında da yasal işlem yapılır.” MADDE 12 – Aynı Yönetmeliğin 18 inci maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. “Sınav kurulları, kendisine intikal ettiği tarihten itibaren beş iş günü içerisinde sınav sonuçlarını ilan eder ve ilgililere yazılı olarak bildirir.” MADDE 13 – Aynı Yönetmeliğin 19 uncu maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. “MADDE 19 – Görevde yükselme ve unvan değişikliği sınavlarına katılanlar, sınav sonuçlarına, sonucun kendilerine tebliğinden itibaren beş iş günü içinde, yazılı olarak sınav kuruluna itiraz edebilir. Sınav kurulu bu itirazı, sınavı yaptırdığı kuruma iletir. Sınavı yapan kurum on gün içinde incelemesini yaparak sonucu sınav kuruluna bildirir. Sınav kurulu itiraz üzerine verilen kararı ilgiliye tebliğ eder. İtiraz üzerine verilen kararlar kesindir. Yapılan sınavlarda hatalı sorulara tekabül eden puanlar eşit şekilde diğer sorulara dağıtılır. Ancak soruların yüzde beşinden fazlasının hatalı olduğunun birinci fıkrada belirtilen süre içinde yapılan itirazlar üzerine veya herhangi bir şekilde tespit edilmesi halinde, sınav iptal edilir ve en kısa sürede yeni sınav yapılır.” MADDE 14 – Aynı Yönetmeliğin 20 nci maddesinin birinci fıkrasında yer alan “ve sicil” ibaresi yürürlükten kaldırılmıştır. MADDE 15 – Aynı Yönetmeliğin 21 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. “MADDE 21 – Yapılan sınav sonucunda başarılı olanlar arasından sınavda başarı sıralamasına göre, üç ay içinde boş kadro sayısı kadar atama yapılır. Başarı notunun eşit olması halinde ataması yapılacak personel, Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği Esaslarına Dair Genel Yönetmelik ekinde yer alan Ek-1 Değerlendirme Formundaki puanlama esas alınarak tespit edilir. Ancak, yapılan puanlama sonunda eşitlik olması hâlinde, sırasıyla; a) 13 üncü maddenin (h) bendine ilişkin puanı yüksek olanlara, b) Hizmet süresi fazla olanlara, c) Daha üst öğrenimi bitirmiş olanlara, d) Üst öğrenim mezuniyet notu yüksek olanlara, öncelik verilir. 75 Başarı sıralamasında ilk üçe girenlerin görev yeri tercihleri öncelikli olarak dikkate alınır. Duyurulan kadro veya pozisyonlardan; a) Atanma şartlarını taşımadıkları için sınavların geçersiz sayılması veya bu sebeple atamaların iptal edilmesi, atanılan göreve geçerli bir mazeret olmaksızın süresi içinde başlanılmaması ya da atanma hakkından vazgeçilmesi, b) Emeklilik, ölüm, memurluktan çekilme veya çıkarılma, başka unvanlı kadro veya pozisyonlara ya da başka bir kuruma naklen atanma, sebepleriyle boş kalan veya boşalanlara, görevde yükselme veya unvan değişikliği sınavı tarihinden itibaren iki yıllık süreyi aşmamak üzere aynı unvanlı kadro veya pozisyonlar için yapılacak müteakip sınava kadar, sınavı kazandıkları hâlde kadro yetersizliği nedeniyle ataması yapılamayan personelin başarı sırasına göre atamaları yapılabilir.” MADDE 16 – Aynı Yönetmeliğin 23 üncü maddesinin birinci fıkrasına aşağıdaki (d) ve (e) bentleri eklenmiştir. “d) Bu Yönetmelik kapsamındaki personelden doktora öğrenimini bitirmiş olanlar, unvan değişikliği sınavına katılmaksızın öğrenimle ihraz edilen görevlere atanabilirler. e) Bu Yönetmelik kapsamında bulunan ve doktora öğrenimini bitiren personelin, atanılacak görev için aranan hizmet süresine sahip olmaları ve mevzuatla aranan öğrenim şartını taşımaları kaydıyla uzman veya aynı düzeydeki görevler ile daha alt görevlere atanmalarında bu Yönetmelik hükümleri uygulanmaz.” MADDE 17 – Aynı Yönetmeliğin ekinde yer alan Ek-1 Değerlendirme Formu yürürlükten kaldırılmıştır. MADDE 18 – Bu Yönetmelik yayımı tarihinde yürürlüğe girer. MADDE 19 – Bu Yönetmelik hükümlerini Adalet Bakanı yürütür. [R.G.17 Eylül 2011 – 28057] —— • —— Karar Sayısı :2011/2164 Ekli “Kamu Konutları Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik”in yürürlüğe konulması; Maliye Bakanlığının 22/8/2011 tarihli ve 25129 sayılı yazısı üzerine, 2946 sayılı Kamu Konutları Kanununun 11 inci maddesine göre, Bakanlar Kurulu’nca 22/8/2011 tarihinde kararlaştırılmıştır. Abdullah GÜL CUMHURBAŞKANI Recep Tayyip ERDOĞAN Başbakan B. ARINÇ A. BABACAN B. ATALAY B. BOZDAĞ Başbakan Yardımcısı Başbakan Yardımcısı Başbakan Yardımcısı Başbakan Yardımcısı S. ERGİN F. ŞAHİN E. BAĞIŞ N. ERGÜN Adalet BakanıAile ve Sosyal Politikalar Bakanı Avrupa Birliği BakanıBilim, Sanayi Teknoloji Bakanı ve F. ÇELİK E. BAYRAKTAR T. YILDIZ M. Z. ÇAĞLAYAN Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Çevre ve Şehircilik BakanıDışişleri Bakanı Ekonomi Bakanı V. 76 T. YILDIZ S. KILIÇ M. M. EKER Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Gençlik ve Spor Bakanı Hayvancılık BakanıGümrük ve Ticaret Bakanı İ. N. ŞAHİN İçişleri Bakanı C. YILMAZ E. GÜNAY Kalkınma Bakanı Kültür ve Turizm Bakanı H. YAZICI Gıda, Tarım ve M. ŞİMŞEK Maliye Bakanı Ö. DİNÇER İ. YILMAZ V. EROĞLU Milli Eğitim Bakanı Milli Savunma BakanıOrman ve Su İşleri Bakanı R. AKDAĞ Sağlık Bakanı B. YILDIRIM Ulaştırma Bakanı KAMU KONUTLARI YÖNETMELİĞİNDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR YÖNETMELİK MADDE 1 – 16/7/1984 tarihli ve 84/8345 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla yürürlüğe konulan Kamu Konutları Yönetmeliğinin 3 üncü maddesinin birinci fıkrasına aşağıdaki bent eklenmiştir. “e) İdare; Devlete ait kamu konutları açısından Maliye Bakanlığı Milli Emlak Genel Müdürlüğünü veya bu konutlardan tahsisli olanlardan adına kamu konutu tahsis edilen kamu kurum veya kuruluşlarını, Ankara Namık Kemal Mahallesinde bulunan ve çeşitli Bakanlıklara tahsis edilen kamu konutları açısından Maliye Bakanlığı Milli Emlak Genel Müdürlüğünü, diğer kamu kurum ve kuruluşlarına ait olan kamu konutları açısından ise maliki idareyi,” MADDE 2 – Aynı Yönetmeliğin 34 üncü maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve maddeye aşağıdaki fıkra eklenmiştir. “Konutun tahsisine yetkili makam tarafından kendilerine tahsis yapılmadan konutları işgal edenler veya tahsis yapıldıktan sonra gerçeğe aykırı beyanda bulunduğu anlaşılanlar, konut blok veya gruplarındaki diğer konut sakinlerinin huzur ve sükûnunu bozucu, genel ahlak değerlerini zedeleyici tutum ve davranışlarda bulunanlar ile yönetici veya idare tarafından alınan kararlara uymayanlar ve kendisine yapılan yazılı uyarılara rağmen bu davranışlarında ısrar ettiği tespit edilenler hakkında da yukarıdaki fıkra hükmü uygulanır. 33 üncü madde gereğince konutta oturma süresini doldurduğu halde konutu tahliye etmeyenlerden, tahliye tarihine kadar geçecek süreler için tebligata gerek olmaksızın konutun tahliye edilmesi gereken tarihten itibaren kamu kurum ve kuruluşları tarafından işgaliye bedeli tahsil edilir. Bu bedel; konutun tahliye edilmesi gereken tarihten sonraki üç ay için, ödenmesi gereken kira bedelinin iki katı, daha sonraki aylar için ise dört katı olarak uygulanır. Ancak, bu şekilde oturulan süreler 33 üncü madde ile belirlenmiş olan sürelerin uzatılması sonucunu doğurmaz ve oturanlar yönünden bir hak teşkil etmez.” MADDE 3 – Aynı Yönetmeliğin 35 inci maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. “Devlete ait kamu konutları, 178 sayılı Maliye Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 13 üncü maddesinin (e) bendi uyarınca Maliye Bakanlığı Milli Emlak Genel Müdürlüğünce yönetilir. Üzerinde kamu konutu bulunan Hazineye ait taşınmazlardan Maliye Bakanlığınca Hazineye ait taşınmazların idaresine ilişkin yöntemlerle değerlendirilmek suretiyle ekonomiye kazandırılmalarının daha uygun olacağına karar verilenlerin tahsisleri, adına tahsis yapılan idarelerin görüşleri de alınmak suretiyle kaldırılır. Fiilen kamu konutu olarak kullanılan ve tahsisleri kaldırılanların yerine Maliye Bakanlığı tarafından başka kamu konutları tahsis edilir. Tahsisleri kaldırılan kamu konutlarında oturanlara, kurumları tarafından Maliye Bakanlığınca yeni tahsis edilen kamu konutlarından tahsis yapılır. Adına yeni kamu konutu tahsis edilenlerce kurumlarınca yapılacak yazılı tebligat tarihinden itibaren en geç otuz gün içinde oturulan kamu konutunun 77 boşaltılması zorunludur. Bu süre içerisinde kamu konutunu boşaltmayanlar hakkında 34 üncü maddeye göre işlem yapılır. Adına yeni kamu konutu tahsis edilenlerin zorunlu nitelikteki taşınma masrafları Maliye Bakanlığınca belirlenecek usul ve esaslar çerçevesinde bu Bakanlık tarafından ilgililerine ödenir. Bu amaçla gerektiğinde Maliye Bakanlığınca hizmet satın alınabilir.” MADDE 4 – Sayıştayın görüşü alınan bu Yönetmelik yayımı tarihinde yürürlüğe girer. MADDE 5 – Bu Yönetmelik hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür. Yönetmeliğin Yayımlandığı Resmî Gazete'nin Tarihi Sayısı 23/9/1984 18524 Yönetmelikte Değişiklik Yapan Yönetmeliklerin Yayımlandığı Resmî Gazete'nin Tarihi Sayısı 114/10/1986 19251 224/10/1987 19614 313/12/1988 20018 416/2/1991 20788 525/7/1992 21295 628/10/1992 21389 716/5/1996 22638 83/5/1998 23331 921/5/1998 23348 103/7/1998 23391 1118/5/2000 24053 1211/6/2002 24782 138/12/2002 24957 142/7/2004 25510 [R.G.20 Eylül 2011 – 28060] —— • —— Adalet Bakanlığından: CEZA MUHAKEMESİNDE SES VE GÖRÜNTÜ BİLİŞİM SİSTEMİNİN KULLANILMASI HAKKINDA YÖNETMELİK BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar Amaç ve kapsam MADDE 1 – (1) Bu Yönetmeliğin amacı, soruşturma ve kovuşturma aşamasında Cumhuriyet savcısı, hâkim veya mahkemece dinlenilmesine gerek görülen kişilerin Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi kullanılarak dinlenilmesi, kayda alınması, saklanması ile bunun için gerekli teknik altyapının kurulmasına ilişkin esas ve usulleri düzenlemektir. Dayanak MADDE 2 – (1) Bu Yönetmelik, 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu, 3/7/2005 tarihli ve 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu ve 27/12/2007 tarihli ve 5726 sayılı Tanık Koruma Kanununa dayanılarak hazırlanmıştır. Tanımlar ve kısaltmalar 78 MADDE 3 – (1) Bu Yönetmelikte geçen; a) Bakanlık: Adalet Bakanlığını, b) Bilişim sistemi: Bilgisayar, çevre birimleri, iletişim altyapısı ve programlardan oluşan veri işleme, saklama ve iletmeye yönelik sistemi, c) SEGBİS: UYAP Bilişim Sisteminde ses ve görüntünün aynı anda elektronik ortamda iletildiği, kaydedildiği ve saklandığı Ses ve Görüntü Bilişim Sistemini, ç) SEGBİS yazılımı: UYAP Bilişim Sisteminde SEGBİS’in gerçekleştirilmesi için geliştirilen yazılımı, ç) Talep eden makam: SEGBİS ile dinlemeyi talep eden Cumhuriyet savcılığı, hâkim ve mahkemeyi, d) Talep edilen makam: SEGBİS ile dinleme talep edilen Cumhuriyet savcılığı, hâkim ve mahkemeyi, e) UYAP Bilişim Sistemi: Adalet hizmetlerinin elektronik ortamda yürütülmesi amacıyla oluşturulan bilişim sistemini, ifade eder. İKİNCİ BÖLÜM Teknik Esaslar Sistem için gerekli standartlar MADDE 4 – (1) Görüntü ile sesin aynı anda güvenli bir şekilde iletilebilmesi ve kaydedilebilmesi gerekir. (2) Görüntü, ilgilinin yüz ifadelerini, vücut hareketlerini, tavır ve davranışlarını gözlemlemeye; ses, ilgilinin duygularını anlamaya ve söylediklerini anlaşılır şekilde dinlemeye imkân verecek nitelikte olur. (3) Bilgi, belge ve delillerin elektronik ortamda anında iletilebilmesi gerekir. Sistemin kurulması MADDE 5 – (1) Bakanlık, UYAP Bilişim Sistemi kapsamında SEGBİS’i kurar, işletir, geliştirir, bakım ve idamesini sağlar. Kayıtların saklanması MADDE 6 – (1) SEGBİS ile elde edilen kayıtlar, nitelikli elektronik imza ile imzalanarak güvenli bir şekilde talep eden makam tarafından saklanır. Yazılı tutanağa dönüştürme MADDE 7 – (1) SEGBİS ile elde edilen kayıtlar, ilgili mevzuatta öngörülen usule göre UYAP Bilişim Sisteminde yazılı tutanağa dönüştürülüp, elektronik imza ile imzalanır. Yazılı tutanağa dönüştürme işlemleri için yazılım veya donanım araçları kullanılabilir. (2) Bu kayıtların tutanağa dönüştürülmesi işlemi; soruşturma aşamasında soruşturmayı yürüten Cumhuriyet başsavcılığı veya hâkim tarafından, kovuşturma aşamasında ise esas mahkemesince yapılır. Kayıtların taraflara verilmesi ve izlenmesi MADDE 8 – (1) Ses ve görüntü kayıtları taraflara verilmez ancak yazılı tutanağa dönüştürülen kayıtlar kanunlarda öngörülen şartlara uygun olarak verilebilir. (2) Talep veya itiraz halinde ses ve görüntü kayıtları, kanunlarda öngörülen şartlara uygun olarak soruşturma ve kovuşturma makamı gözetiminde ilgilisine izletilebilir. ÜÇÜNCÜ BÖLÜM Ses ve Görüntü Bilişim Sisteminin Kullanılacağı Durumlar Soruşturma veya kovuşturma işlemlerinin kayda alınması MADDE 9 – (1) Görüntülü ve sesli iletişim tekniğinin kullanılması olanağının varlığı hâlinde, kanunlardaki usul ve esaslar dairesinde, soruşturma veya kovuşturma aşamasında yapılan her türlü işlem SEGBİS ile kayda alınır. (2) Ancak; a) Mağdur çocukların, b) Duruşmaya getirilmesi mümkün olmayan ve tanıklığı maddi gerçeğin ortaya çıkarılması açısından zorunlu olan kişilerin, 79 tanıklığında bu kayıt zorunludur. Kimliği saklı tutulan tanıkların dinlenilmesi MADDE 10 – (1) Bu Yönetmelik hükümleri, Tanık Koruma Kanunu ile 11/11/2008 tarihli ve 27051 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Cumhuriyet Başsavcılıkları ve Mahkemelerce Alınacak Tanık Koruma Tedbirlerine İlişkin Esas ve Usuller Hakkında Yönetmelik hükümlerine aykırı olmamak şartıyla kimliği saklı tutulan tanıkların dinlenilmesinde de uygulanır. (2) Kimliği saklı tutulan tanıklar SEGBİS ile uzaktan dinlenebilir. Bu dinleme sırasında kimliği saklı tutulan tanığın bulunduğu yer yetkili Cumhuriyet savcısı veya hâkimi hazır bulunur. Uluslararası karşılıklı adli yardımlaşma işlemlerinde kullanılması MADDE 11 – (1) Uluslararası karşılıklı adli yardımlaşma çerçevesinde SEGBİS kullanılabilir. (2) Dinlemenin ne şekilde tertip edileceği ve ücret konusu taraflar arasındaki mutabakatla sağlanır. (3) SEGBİS ile adli yardımlaşma talepleri sesli ve görüntülü iletişim tekniğinin uygulanması talebi örneği doldurularak Bakanlık aracılığıyla gerçekleştirilir. DÖRDÜNCÜ BÖLÜM Usul Hükümleri Huzurda bulunanlar MADDE 12 – (1) Huzurda bulunanların dinlenmesinde 9 uncu madde hükümleri uygulanır. Huzurda bulunamayanlar MADDE 13 – (1) Soruşturma ve kovuşturma aşamasında talep eden makam tarafından kabul edilen mazeretleri nedeniyle hazır bulunamayan kişi SEGBİS ile dinlenebileceği gibi SEGBİS üzerinden duruşmalara da katılabilir. (2) Talep eden makam, dinleme yapacağı kişinin kimlik bilgilerini, dinleme zamanını ve dinleme için yapılması gereken hazırlıkları ilgili kolluk birimine bildirir. İlgili kolluk birimi, yeterli sayıda kolluk görevlisinin dinleme işlemi sırasında hazır bulunmasını sağlar. (3) İlgili kolluk görevlisi, ikinci fıkrada belirtilen talimatlar doğrultusunda, dinlenecek kişiyi, dinlemenin yapılacağı yerde hazır eder. (4) Talep eden makam ayrıca belirtmediği sürece, dinlenecek kişinin dinleme talebinde belirtilen kişi olduğuna dair bir tutanak, kolluk görevlisince düzenlenir ve imzalanır. Ceza infaz kurumunda bulunanlar MADDE 14 – (1) Teknik altyapının hazır olması durumunda ceza infaz kurumunda bulunan kişi SEGBİS ile dinlenebileceği gibi, SEGBİS üzerinden duruşmalara da katılabilir. (2) Talep eden makam, dinleme yapacağı kişinin kimlik bilgilerini, dinleme zamanını ve dinleme için yapılması gereken hazırlıkları ilgili ceza infaz kurumu yönetimine bildirir. (3) İlgili ceza infaz kurumu görevlisi, ikinci fıkrada belirtilen talimatlar doğrultusunda, dinlenecek kişiyi, dinleme odasında hazır eder. (4) Talep eden makam ayrıca belirtmediği sürece, dinlenecek kişinin dinleme talebinde belirtilen kişi olduğuna dair bir tutanak, ceza infaz kurumu görevlisince düzenlenir ve imzalanır. Tedavi kurumlarında bulunanlar MADDE 15 – (1) Soruşturma ve kovuşturma aşamasında tedavi kurumlarında bulunan kişi SEGBİS ile dinlenebileceği gibi SEGBİS üzerinden duruşmalara da katılabilir. (2) Talep eden makam, dinleme yapacağı kişinin kimlik bilgilerini, dinleme zamanını ve dinleme için yapılması gereken hazırlıkları ilgili tedavi kurumu yönetimine ve kolluk birimine bildirir. İlgili kolluk birimi, yeterli sayıda kolluk görevlisinin dinleme işlemi sırasında hazır bulunmasını sağlar. (3) İlgili kolluk görevlisi, ikinci fıkrada belirtilen talimatlar doğrultusunda, dinlenecek kişiyi, dinleme odasında hazır eder. 80 (4) Talep eden makam ayrıca belirtmediği sürece, dinlenecek kişinin dinleme talebinde belirtilen kişi olduğuna dair bir tutanak, kolluk görevlisince düzenlenir ve imzalanır. Yargı çevresi dışında bulunanlar MADDE 16 – (1) Talep eden makam, SEGBİS kullanmak suretiyle dinleyeceği kişileri, bu kişilere ait adres ve kimlik bilgileri ile varsa isnat olunan suçu ya da olayı, dinleme için yapılması gereken hazırlıkları talep edilen makama bildirir. (2) Talep edilen makam talep doğrultusunda, dinlenecek kişinin dinleme odasında hazır edilmesini, bu kişinin dinleme talebinde belirtilen kişi olduğuna dair bir tutanak düzenlenmesini sağlar. (3) Talep eden makam ayrıca belirtmediği sürece, dinlemeden önce dinlenecek kişinin kimliği, adliyelerde yazı işleri müdürü veya hâkim tarafından görevlendirilecek personel marifetiyle tespit edilir. Yakalama halinde dinleme MADDE 17 – (1) Hâkim veya mahkeme tarafından verilen yakalama emri üzerine soruşturma veya kovuşturma evresinde yakalanan kişi, derhal yetkili hâkim veya mahkeme önüne çıkarılır. Şayet çıkarılamıyorsa; a) Yakalamanın yapıldığı yer Cumhuriyet başsavcılığı, işin niteliğine göre yakalamayı talep eden ya da yakalama kararını veren makam ile irtibata geçer. b) İrtibata geçilen makamın uygun görmesi halinde yakalanan şahıs, SEGBİS ile dinlenilmesi için hazır edilir. Yakalamanın yapıldığı yerde SEGBİS yoksa bu sistemin bulunduğu ve kullanıma hazır olduğu en yakın yer Cumhuriyet başsavcılığı veya mahkemesine götürülür. c) En geç yirmi dört saat içinde bu işlemler yapılamıyorsa, aynı süre içinde en yakın sulh ceza hâkimi önüne çıkarılır; serbest bırakılmadığı takdirde, yetkili hâkim veya mahkemeye en kısa zamanda gönderilmek üzere tutuklanır. (2) Birinci fıkraya göre tutuklanan kişi, işin niteliğine göre yetkili Cumhuriyet savcısı, hâkim veya mahkemece uygun görülmesi halinde SEGBİS’in kullanılması suretiyle de dinlenebilir. Dinleme sırasında hazır bulunacaklar MADDE 18 – (1) Dinleme sırasında dinlenecek kişinin bulunduğu yerde Cumhuriyet savcısı veya hâkimin hazır bulunması, talep eden makamın isteğine bağlıdır. Dinlenecek kişiye bilgi verme MADDE 19 – (1) İlgililere görüntü ve ses kaydının yapılacağı konusunda bilgi verilir. Diğer usuli işlemler MADDE 20 – (1) Kimlik tespitine ilişkin tutanak zorunluluk nedeniyle haricen tutulmuş ise taranıp, aslı ile aynı olduğuna dair ibare eklenerek, yine elektronik imza ile imzalanmak suretiyle dinleme talep eden makama, UYAP Bilişim Sistemi üzerinden gönderilir. (2) Belge asılları mahallinde saklanır. BEŞİNCİ BÖLÜM Çeşitli ve Son Hükümler SEGBİS’in kullanılabileceği diğer alanlar MADDE 21 – (1) SEGBİS, Yargıtay, Bölge Adliye Mahkemeleri dâhil kanun yolu makamlarınca ve Ceza Muhakemesi Kanununun uygulandığı durumlarda da kullanılabilir. Kayıtların kanun yolu makamlarına gönderilmesi MADDE 22 – (1) Kanun yollarına müracaat halinde ses ve görüntü kayıtları itiraz, istinaf veya temyiz merciine gönderilir. Teknik personel MADDE 23 – (1) SEGBİS’in çalışmasını temin için yeteri kadar teknik personel görevlendirilir. Yürürlük MADDE 24 – (1) Bu Yönetmelik yayımı tarihinde yürürlüğe girer. 81 Yürütme MADDE 25 – (1) Bu Yönetmelik hükümlerini Adalet Bakanı yürütür. [R.G.20 Eylül 2011 – 28060] —— • —— ADALET BAKANLIĞI CEZA İNFAZ KURUMLARI İLE TUTUKEVLERİ KONTROLÖRLERİ YÖNETMELİĞİNDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR YÖNETMELİK MADDE 1 – 1/11/1997 tarihli ve 23157 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Adalet Bakanlığı Ceza İnfaz Kurumları ile Tutukevleri Kontrolörleri Yönetmeliğinin 3 üncü maddesinin birinci fıkrasında yer alan “Yönetmelik” tanımı yürürlükten kaldırılmıştır. MADDE 2 – Aynı Yönetmeliğin 10 uncu maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. “b) Ceza infaz kurumları ve tutukevlerinin; hükümlü ve tutukluların emanete alınan kişisel paralarına ait hesap, döviz hesabı, kıymetli evrak ve eşya hesabı, genel bütçe avans hesabı, hurda ve her türlü atık satış bedelleri hesabı, elektrik parası hesabı, genel bütçe ambar hesabı ile genel bütçe maddi duran varlıklar hesabını, işyurtlarının ise kasa, banka, ambar, atölye, kantin, çay ocağı, tabldot, satış mağazaları gibi faaliyet konusu işkolları ile maddi duran varlıkların mevcudunu saymak, işlemlerini incelemek, gerektiğinde incelemesini yapabilmek için mühür altına almak,” MADDE 3 – Aynı Yönetmeliğin 15 inci maddesinin başlığı “Yazılı ve Sözlü Sınavı” olarak değiştirilmiş ve aynı maddeye aşağıdaki fıkra eklenmiştir. “Yazılı sınavlar, 18/3/2002 tarihli ve 2002/3975 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan Kamu Görevlerine İlk Defa Atanacaklar İçin Yapılacak Sınavlar Hakkında Genel Yönetmelik hükümleri uyarınca yapılan Kamu Personeli Seçme Sınavına göre gerçekleştirilir ve bu sınavda, Bakanlıkça öngörülen puan türleri esas alınır. Bakanlığın gerekli görmesi halinde bu sınavı kazanan adaylar arasında ikinci bir yazılı sınav daha yapılabilir.” MADDE 4 – Aynı Yönetmeliğin 16 ncı maddesinin başlığı “Genel Şartlar” olarak ve aynı maddenin birinci fıkrasının (b) ve (d) bentleri ile ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. “b) Sınavın yapıldığı tarihte 35 yaşını doldurmamış olmak,” “d) Kamu Personeli Seçme Sınavında başarılı olmak,” “Sınava katılabilmek için, müracaat formu ve mezun olunan okul diploması aslı veya kurumca onaylı örneği ya da geçici mezuniyet belgesiyle Personel Genel Müdürlüğüne başvurulur.” MADDE 5 – Aynı Yönetmeliğin 20 nci maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. “Sınavların yapılacağı yer, gün ve saat sınav kurulunca tespit edilerek sınav gününden en az 1 ay önce boş kadroların sayısı ve derecesi de belirtilmek suretiyle Resmi Gazete’de ve Türkiye genelinde yayınlanan tirajı en yüksek ilk beş gazetenin en az birisi ile Bakanlığın internet sitesinde ilan edilir.” MADDE 6 – Aynı Yönetmeliğin 24 üncü maddesinin yedinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve altıncı fıkrası yürürlükten kaldırılmıştır. “Sınav sonuçları, yazılı ve sözlü notları toplamının ortalamasını gösterir şekilde sınav kurulu tarafından Bakanlık internet sitesinde ilan edilir.” MADDE 7 – Aynı Yönetmeliğin 26 ncı maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. 82 “Bu atama sırasında adaylardan 16 ncı maddede yazılı belgelere ek olarak sabıka kaydına dair yazılı beyanı, askerlikle ilişiği olmadığına dair yazılı beyanı, 4 adet vesikalık fotoğraf ve mal beyannamesi alınır.” MADDE 8 – Aynı Yönetmeliğin 36 ncı maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. “a) Adalet müfettişlerince müstakilen denetlenen birimlerde, bu denetimin başladığı tarih, kontrolörlerce yapılan denetimlerde ise önceki denetimin başladığı tarihten yeni denetimin başladığı tarihe kadar,” MADDE 9 – Aynı Yönetmeliğin 46 ncı maddesinin onbeşinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiş, ondördüncü fıkrasının birinci paragrafı ile onaltıncı fıkrasının onaltıncı paragrafı yürürlükten kaldırılmıştır. “Ceza infaz kurumları ile tutukevlerinin denetiminde; hükümlü ve tutukluların emanete alınan kişisel paralarına ait hesap, döviz hesabı, kıymetli evrak ve eşya hesabı, genel bütçe avans hesabı, hurda ve her türlü atık satış bedelleri hesabı, elektrik parası hesabı, genel bütçe ambar hesabı, genel bütçe maddi duran varlıklar hesabının tespit ve sayım işlemleri yapılır.” MADDE 10 – Aynı Yönetmeliğin 49 uncu maddesinin dördüncü fıkrası ve beşinci fıkrasının (f) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. “Denetim raporlarına; ceza infaz kurumu ve genel idareyle ilgili olarak, yönetim servisi, psiko sosyal servis, eğitim servisi ve sağlık servisinin çalışmalarını gösterir raporlar ile denetime başlanıldığı tarih itibariyle işyurdunca düzenlenecek detaylı mizan eklenir.” “f) Ceza infaz kurumları ile işyurtlarında görev yapan personelin mesleki durumları, başarı dereceleri, sosyal yaşayışları, varsa kişisel sorunları, gerçek ve tüzel kişiler ile kamu kurum ve kuruluşlarıyla olan ilişkileri,” MADDE 11 – Bu Yönetmelik yayımı tarihinde yürürlüğe girer. MADDE 12 – Bu Yönetmelik hükümlerini Adalet Bakanı yürütür. [R.G.24 Eylül 2011 – 28064] —— • —— Vakıflar Genel Müdürlüğünden: 5737 SAYILI VAKIFLAR KANUNUNUN GEÇİCİ 11 İNCİ MADDESİNİN UYGULANMASINA İLİŞKİN YÖNETMELİK BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Başvuru Süresi Amaç MADDE 1 ‒ (1) Bu Yönetmeliğin amacı, 20/2/2008 tarihli ve 5737 sayılı Vakıflar Kanununun, cemaat vakıflarıyla ilgili geçici 11 inci maddesinde yer alan hükümlerin uygulama usul ve esaslarını belirlemektir. Kapsam MADDE 2 ‒ (1) Bu Yönetmelik; cemaat vakıflarının 1936 Beyannamesinde kayıtlı olup; malik hanesi açık olan, kamulaştırma, satış ve trampa dışındaki nedenlerle Hazine, Vakıflar Genel Müdürlüğü, belediye ve il özel idaresi adına kayıtlı olan taşınmazları ile kamu kurumları adına tescilli olan mezarlıkları ve çeşmelerinin tapu kayıtlarındaki hak ve mükellefiyetleri ile birlikte vakıfları adına tescili ile cemaat vakıfları tarafından satın alınmış veya cemaat vakıflarına vasiyet edildiği veya bağışlandığı halde, mal edinememe gerekçesiyle Hazine veya Genel Müdürlük adına tapuda kayıt edilen taşınmazlardan üçüncü şahıslar adına kayıtlı olanların Maliye Bakanlığınca tespit edilen rayiç değerinin Hazine veya Genel Müdürlük tarafından ödenmesine ilişkin usul ve esasları kapsar. Dayanak 83 MADDE 3 – (1) Bu Yönetmelik, Vakıflar Kanununun geçici 11 inci maddesine dayanılarak hazırlanmıştır. Başvurunun süresi MADDE 4 ‒ (1) Vakıflar Kanununun geçici 11 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca yapılacak başvuruların süresi 27/8/2011 tarihinden itibaren on iki ay olup, ikinci fıkrası uyarınca yapılacak başvurular ise süreye tabi değildir. İKİNCİ BÖLÜM Tescil Edilecek Taşınmazlar Tescil edilecek taşınmazlar MADDE 5 – (1) Cemaat vakıflarının 1936 Beyannamesinde kayıtlı olmak şartıyla; tapuda malik hanesi açık olan taşınmazlar, kamulaştırma satış ve trampa dışındaki nedenlerle Hazine, Vakıflar Genel Müdürlüğü, belediye ve il özel idaresi adına tapuda kayıtlı taşınmazlar ile kamu kurumları adına tescilli olup halen bu vasıflarını koruyan mezarlıklar ve çeşmelerdir. Başvurunun şekli ve istenilen belgeler MADDE 6 – (1) Cemaat vakıfları, 5 inci maddede belirtilen taşınmazların adlarına tescili için ek-1’deki formu doldurarak aşağıdaki belgelerle birlikte vakfın bağlı olduğu vakıflar bölge müdürlüğüne başvururlar. a) Gerekçeli vakıf yönetim kurulu kararı, b) Taşınmazın işaretlendiği 1936 Beyannamesi, c) Taşınmaza ait tapulama tutanağı veya kadastro beyannamesi dahil tüm tapu tedavül kayıtları. Değerlendirme MADDE 7 ‒ (1) Başvurular, vakıflar bölge müdürlüğünce incelenerek Vakıflar Genel Müdürlüğüne gönderilir. Vakıflar Meclisi tarafından yapılacak inceleme sonucunda verilecek karar vakıflar bölge müdürlüğünce cemaat vakfına tebliğ edilir. Vakfı adına tescil MADDE 8 ‒ (1) Vakıflar bölge müdürlüğünce, başvuruda bulunan cemaat vakfına, tescilin uygun bulunduğuna dair Vakıflar Meclisi kararı ile vakıf yetkilisi adına düzenlenen yetki belgesi verilir. (2) Cemaat vakıflarının tescile ilişkin talepleri tapu sicil müdürlüğünce altmış gün içerisinde sonuçlandırılır. ÜÇÜNCÜ BÖLÜM Bedeli Ödenecek Taşınmazlar Bedeli ödenecek taşınmazlar MADDE 9 – (1) Cemaat vakıfları tarafından satın alınmış veya cemaat vakıflarına vasiyet edildiği veya bağışlandığı halde, mal edinememe gerekçesiyle Hazine veya Vakıflar Genel Müdürlüğü adına tapuda kaydedilen taşınmazlardan üçüncü şahıslar adına kayıtlı olanlardır. Başvurunun şekli ve istenilen belgeler MADDE 10 – (1) Cemaat vakıfları 9 uncu maddede belirtilen taşınmazların rayiç değerinin ödenmesi için ek-1’deki formu doldurarak aşağıdaki belgelerle birlikte vakfın bağlı olduğu vakıflar bölge müdürlüğüne başvururlar. a) Gerekçeli vakıf yönetim kurulu kararı, b) Taşınmaz satın alma yoluyla edinilmişse satın almaya ilişkin belgeler, vasiyet yoluyla edinilmişse vasiyetname, varsa tenfiz kararı, bağış yoluyla edinilmişse bağışı tevsik edici belgeler veya mahkeme kararı, c) Taşınmaza ait tapulama tutanağı veya kadastro beyannamesi dahil tüm tapu tedavül kayıtları. Değerlendirme MADDE 11 ‒ (1) Başvurular, vakıflar bölge müdürlüğünce incelenerek Vakıflar Genel Müdürlüğüne gönderilir. Vakıflar Meclisi tarafından yapılacak inceleme sonucunda verilecek karar vakıflar bölge müdürlüğünce cemaat vakfına tebliğ edilir. 84 Bedele ilişkin başvuru MADDE 12 – (1) Vakıflar Meclisince taşınmazın 9 uncu madde kapsamında olduğu ve bedelinin ödenmesi gerektiği yönünde tespit kararı verilmesi halinde, vakıflar bölge müdürlüğünce bu karar ile birlikte taşınmazın ödemeye esas kıymet takdirinin yapılması taşınmazın bulunduğu illerde defterdarlıklardan, ilçelerde malmüdürlüklerinden istenir. Komisyon ve kıymet takdiri MADDE 13 ‒ (1) Taşınmazların rayiç değerinin tespiti vakıflar bölge müdürlüğünün talebi üzerine; illerde defterdarlıklar, ilçelerde malmüdürlükleri bünyesinde 19/6/2007 tarihli ve 26557 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Hazine Taşınmazlarının İdaresi Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre oluşturulan bedel tespit komisyonlarınca yapılır. Rayiç değer tespit işlemleri otuz gün içinde sonuçlandırılarak vakıflar bölge müdürlüğüne bildirilir. (2) Tespit edilen bedel, vakıflar bölge müdürlüğü tarafından en geç on beş gün içinde cemaat vakfına tebliğ edilir. (3) Tespit edilen bedele, tebliğ tarihinden itibaren on beş gün içinde gerekçeleri ile birlikte vakıflar bölge müdürlüğüne itiraz edilebilir. Vakıflar bölge müdürlüğünce itirazlar merkezi denetim elemanlarına incelettirilmek üzere en geç on beş gün içinde defterdarlığa bildirilir. Yapılan itirazlar, en geç kırkbeş gün içinde rapora bağlanarak, sonucu cemaat vakfına tebliğ edilmek üzere vakıflar bölge müdürlüğüne gönderilir. Bedelin ödenmesi MADDE 14 ‒ (1) Tebliğ edilen bedel üzerinde uzlaşma sağlanması halinde veya ihtirazî kayıtla kabul halinde tespit edilen bedel, taşınmaz Hazine tarafından satılmış ise ilgili defterdarlık, Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından satılmış ise ilgili vakıflar bölge müdürlüğü tarafından başvuru tarihinden itibaren en geç altmış gün içinde cemaat vakfına ödenir. DÖRDÜNCÜ BÖLÜM Çeşitli ve Son Hükümler Tapu sicil müdürlüklerince tapu kayıt örneklerinin ve diğer belgelerin verilmesi MADDE 15 – (1) Tapu sicil müdürlüklerince; bu Yönetmelik kapsamında kalan taşınmazla ilgili tapu kayıt örnekleri veya diğer belgeler, talep eden cemaat vakfı yetkilisine veya vakıflar bölge müdürlüğü görevlisine verilir. Yürürlük MADDE 16 ‒ (1) Bu Yönetmelik yayımı tarihinde yürürlüğe girer. Yürütme MADDE 17 ‒ (1) Bu Yönetmelik hükümlerini Vakıflar Genel Müdürlüğünün bağlı olduğu Başbakan Yardımcısı yürütür. Ek-1 5737 SAYILI VAKIFLAR KANUNUNUN GEÇİCİ 11 İNCİ MADDESİ UYARINCA YAPILACAK MÜRACAAT FORMU MÜRACAATI YAPAN CEMAAT VAKFI: TAPU VE TAŞINMAZ BİLGİLERİ İLİ İLÇESİ MAHALLESİ CADDESİ SOKAĞI 85 KAPI NO PAFTA ADA PARSEL CİNSİ YÜZÖLÇÜMÜ HİSSE MİKTARI MALİKİ KAYITLARDA ŞERH OLUP OLMADIĞI FİZİKİ DURUMU VE HALİ HAZIR KULLANIM ŞEKLİ a)1936 Beyannamesi TALEP b) Satın alma GEREKÇESİ c) Vasiyet d) Bağış KİMİN TASARRUFUNDA OLDUĞU DAVA KONUSU OLUP OLMADIĞI VARSA DAVA BİLGİLERİ 5737 SAYILI KANUNUN GEÇİCİ 7. MADDESİ KAPSAMINDA MÜRACAAT EDİLİP EDİLMEDİĞİ VAKIF YETKİLİSİNİN ADI SOYADI VE İMZASI [R.G.01 Ekim 2011 – 28071] —— • —— Adalet Bakanlığından: MİRASÇILIK BELGESİ VERİLMESİ VE TERK EDEN EŞİN ORTAK KONUTA DAVET EDİLMESİ İŞLEMLERİNİN NOTERLER TARAFINDAN YAPILMASINA İLİŞKİN USUL VE ESASLAR HAKKINDA YÖNETMELİK BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam ve Dayanak Amaç 86 MADDE 1 – (1) Bu Yönetmeliğin amacı, mirasçılık belgesi verilmesi ve terk eden eşin ortak konuta davet edilmesi işlemlerinin noterler tarafından yapılmasına ilişkin usul ve esasları düzenlemektir. Kapsam MADDE 2 – (1) Bu Yönetmelik; nüfus kayıtlarının yeterli olduğu, yargılamanın gerekmediği veya talep edenin yabancı olmadığı hallerde mirasçılık belgesi verilmesi ve terk eden eşin ortak konuta davet edilmesi işlemlerinin mahkemeler yanında noterliklerce yapılabilmesine ilişkin usul ve esasları kapsar. Dayanak MADDE 3 – (1) Bu Yönetmelik, 18/1/1972 tarihli ve 1512 sayılı Noterlik Kanununun 71/A, 71/B ve 71/C maddelerine dayanılarak hazırlanmıştır. İKİNCİ BÖLÜM Mirasçılık Belgesi Verilmesi Belge verilmesi MADDE 4 – (1) Noter, başvuru üzerine nüfus kayıtlarını inceleyerek öncelikle ilgilinin yasal mirasçı olup olmadığını tespit eder. (2) Mirasçılığın tespitinde ilgili tarafından sunulacak güncel nüfus kayıt örnekleri veya noter tarafından elektronik ortamda temin edilecek kayıtlar esas alınır. Nüfus kayıt örneğinin elektronik ortamda temin edilememesi halinde, bu kayıtlar noterce nüfus müdürlüğünden yazıyla da istenebilir. (3) İlgilinin nüfus kayıtlarına göre yasal mirasçı olduğunun tespit edilmesi halinde özel kanunlardaki usuller de dikkate alınarak ilgiliye, miras paylarını gösterir mirasçılık belgesi ve suretleri verilir. Belge verilemeyecek haller MADDE 5 – (1) Nüfus kayıtlarının mirasçılık belgesi verilmesi konusunda yeterli olmaması, yabancılar tarafından talep edilmesi veya mirasçılık belgesi verilmesinin bilirkişi incelemesi yapılmasını, tanık dinlenmesini gerektirmesi ya da talebin yabancılık unsuru taşıması gibi yargılamayı gerektiren durumlarda, noterlerce mirasçılık belgesi verilemez. İtiraz MADDE 6 – (1) Noterlikçe verilen mirasçılık belgesi hakkında, başvuruyu yapan ya da bu belge sebebiyle menfaatinin ihlâl edildiğini iddia edenler tarafından, 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununa göre yetkili sulh hukuk mahkemesine itirazda bulunulabilir. İtiraz üzerine verilen kararın bir örneği mirasçılık belgesini veren noterliğe ve Türkiye Noterler Birliğine bildirilir. ÜÇÜNCÜ BÖLÜM Terk Eden Eşin Ortak Konuta Daveti Ortak konuta davet MADDE 7 – (1) Noter, 22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medenî Kanununun 164 üncü maddesinde düzenlenen terk nedenine dayalı boşanma davasının ön koşulu olan terk ihtarının yapılmasını talep eden eşin istemi üzerine ihtarname düzenler. İhtar, dava şartları incelenmeksizin yapılır. İhtarın şekli MADDE 8 – (1) Terk eden eşe gönderilen ihtar; a) İhtar gönderen eşin ad, soyad ve adresini, b) İhtar gönderilen eşin ad, soyad ve adresini, c) Davet edilen ortak konutun adresini, ç) Davet edilen eş ve yanında çocukları varsa bunların ortak konuta dönmesi için gereken giderler ile konuta kabul edilmemesi halinde dönüş için yol ve konaklama giderlerini karşılayacak yeterli paranın konutta teslim şeklinde gönderilmesi durumunda buna ilişkin açıklamayı, d) Davet edilen konuta ait anahtarın bulunduğu yeri, 87 e) İki ay içinde dönmesi gerektiğini, dönmemesi halinde hakkında Türk Medenî Kanununun 164 üncü maddesine göre boşanma davasının açılabileceğini, kapsar. (2) Ortak konutu terk etmeye zorlayan veya haklı bir sebep olmaksızın ortak konuta dönmeyi engelleyen eşe de ihtar gönderilir. Terk ihtarının tebliği MADDE 9 – (1) Terk eden eşe ihtar 11/2/1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre yapılır. DÖRDÜNCÜ BÖLÜM Ortak Hükümler Başvuru tutanağının düzenlenmesi MADDE 10 – (1) Mirasçılık belgesi verilmesi veya terk eden eşin ortak konuta davet edilmesi talepleri sözlü veya yazılı olarak yapılabilir. Başvuru üzerine talep tutanağa geçirilir. Tutanağın düzenlenmesinde Türkiye Noterler Birliğinin bu Yönetmelik hükümleri gereğince hazırlayacağı formlar kullanılır. İşlem yapmaya yetkili kişiler MADDE 11 – (1) Bu Yönetmelik uyarınca yapılacak işlemler, bizzat noter veya noterlik dairesinde kendisine imza yetkisi verilmiş olan hukuk fakültesi mezunu görevli ya da noter stajyeri tarafından yerine getirilir. Belgelerin saklanması ve mahkemeye gönderilmesi MADDE 12 – (1) Noterlik Kanununun 71/A maddesi uyarınca düzenlenen evrak, genel usullere göre saklanır. Bu evrakın imzalı örneği 13/7/1976 tarihli ve 15645 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Noterlik Kanunu Yönetmeliğinin 56 ncı maddesinde belirtilen dosya ve kartonların dışında ayrıca özel bir dosyada tutulur. Bu dosyanın oluşturulmasına ilişkin usul Türkiye Noterler Birliği tarafından belirlenir. (2) Mirasçılık belgesine itiraz edilmesi halinde mirasçılık belgesi veya terke dayalı boşanma davası açılması durumunda ihtarname, ilgili mahkemenin talebi halinde özel dosyasından çıkartılıp mahkemeye doğrudan gönderilir. Bilgi ve belgelerin elektronik ortamda paylaşımı ve kaydı MADDE 13 – (1) Bu Yönetmelik kapsamında yapılacak işlemler ve bu işlemlere ilişkin bilgi ve belge alışverişi, gerektiğinde güvenli elektronik imza kullanılmak suretiyle, elektronik ortamda da gerçekleştirilebilir. Bu şekilde yapılan işlemler elektronik ortamda merkezî olarak kaydedilir. Nüfus kaydı sorgulaması MADDE 14 – (1) Kimlik Paylaşımı Sisteminden ve Adres Paylaşımı Sisteminden yapılan sorgulama giderleri ilgiliden makbuz karşılığında tahsil edilir. Noterlik Kanunu Yönetmeliğinin uygulanacağı haller MADDE 15 – (1) Bu Yönetmelikte hüküm bulunmayan hallerde Noterlik Kanunu Yönetmeliği hükümleri uygulanır. Yürürlük MADDE 16 – (1) Bu Yönetmelik yayımı tarihinde yürürlüğe girer. Yürütme MADDE 17 – (1) Bu Yönetmelik hükümlerini Adalet Bakanı yürütür. [R.G.04 Ekim 2011 – 28074] —— • —— İçişleri Bakanlığından: MAHALLİ İDARELER HARCAMA BELGELERİ YÖNETMELİĞİNDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR YÖNETMELİK 88 MADDE 1 – 15/8/2007 tarihli ve 26614 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Mahalli İdareler Harcama Belgeleri Yönetmeliğinin 7 nci maddesinin ikinci fıkrasının (b) bendinde yer alan “nüfus cüzdanlarının onaylı suretleri” ibaresi “T.C. kimlik numaraları” olarak değiştirilmiştir. MADDE 2 – Aynı Yönetmeliğin 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde yer alan “Aile cüzdanının dairesince onaylı örneği veya nüfus kayıt örneği” ibaresi “Aile Yardım Bildirimi” olarak değiştirilmiştir. MADDE 3 – Bu Yönetmelik yayımı tarihinde yürürlüğe girer. MADDE 4 – Bu Yönetmelik hükümlerini İçişleri Bakanı yürütür. Yönetmeliğin Yayımlandığı Resmî Gazete'nin Tarihi Sayısı 15/8/2007 26614 [R.G.07 Ekim 2011 – 28077] —— • —— Çevre ve Şehircilik Bakanlığından: İSKÂN KANUNU UYGULAMA YÖNETMELİĞİNDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR YÖNETMELİK MADDE 1 – 2/12/2007 tarihli ve 26718 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan İskân Kanunu Uygulama Yönetmeliğinin 13 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (c) bendi ile üçüncü fıkrasında yer alan “yüzde dörttür” ibaresi “yüzde ikidir”; 14 üncü maddesinin dokuzuncu fıkrasında yer alan “yüzyirmi metrekareyi” ibaresi “yüzelli metrekareyi” ve aynı fıkranın (e) bendinde yer alan “yüzde beş faizli” ibaresi “yüzde iki faizli” şeklinde değiştirilmiştir. MADDE 2 – Aynı Yönetmeliğin 22 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. “MADDE 22 – (1) Bu Yönetmelik hükümlerini Çevre ve Şehircilik Bakanı yürütür.” MADDE 3 – Aynı Yönetmeliğe aşağıdaki geçici madde eklenmiştir. “Tadil edilmiş faiz oranlarına ilişkin geçiş hükümleri GEÇİCİ MADDE 2 – (1) Tadil edilmiş olan faiz oranları, 13 üncü ve 14 üncü madde kapsamında kullandırılmış olup da henüz geri ödenmemiş veya geri ödenmekte olan kredilere de uygulanır.” MADDE 4 – Bu Yönetmeliğin 2 nci maddesi yayımı tarihinde; diğer maddeleri 3/1/2011 tarihinden geçerli olmak üzere yayımı tarihinde yürürlüğe girer. MADDE 5 – Bu Yönetmelik hükümlerini Çevre ve Şehircilik Bakanı yürütür. Yönetmeliğin Yayımlandığı Resmî Gazete'nin Tarihi Sayısı 2/12/2007 26718 Yönetmelikte Değişiklik Yapan Yönetmeliklerin Yayımlandığı Resmî Gazete'nin Tarihi Sayısı 131/7/2009 27305 28/5/2010 27575 [R.G. 13 Ekim 2011 – 28083] —— • —— 89 Maliye Bakanlığından: ÖZEL TÜKETİM VERGİSİ GENEL TEBLİĞİ (SERİ NO:21) 4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanununa1 ekli (I) sayılı listedeki mallarda ÖTV uygulamalarına ilişkin ÖTV Genel Tebliğlerinde aşağıdaki düzenlemelerin yapılması uygun görülmüştür. 1. ÖTV KANUNUNUN 8/1 İNCİ MADDESİ KAPSAMINDAKİ TECİL-TERKİN UYGULAMASINA İLİŞKİN DEĞİŞİKLİKLER Bu Tebliğin yayımı tarihinden itibaren uygulanmak üzere, 1 Seri No.lu ÖTV Genel Tebliğinin2 (9.1.) bölümünde aşağıdaki değişiklikler yapılmıştır. 1.1. Tebliğin (9.1./d) no.lu bölümünün ikinci cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. “Bu kullanımın, üretimin gerçekleştiği takvim yılını takip eden yılın Mart ayı sonuna kadar YMM tarafından düzenlenen üretim raporu ile tevsik edilmesi gerekmektedir. Bu raporun gerek imalatta kullanılan gerekse imal edilen mala ilişkin G.T.İ.P. numarası bilgileri, bu malların stok bilgileri ve imal edilen malın teslim bilgilerini (alıcının vergi kimlik numarası, adı, soyadı veya unvanı, teslim edilen malların G.T.İ.P. numarası itibarıyla miktarı, tutarı ve Gelir İdaresi Başkanlığınca istenecek bilgileri) kapsaması zorunludur. YMM’ler; yaptıkları tasdikin doğru olmaması nedeniyle, tasdik raporunda yer alan mevzuata aykırı hususların tespit edilmesi halinde; alınması gereken vergilerden, kesilecek cezalar, hesaplanacak gecikme faizi ve zamlarından mükellefler ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulurlar. Usulüne uygun düzenlenen raporun ibrazı ve uygulama kapsamında hesaplanan vergiden tecil edilen kısım düşüldükten sonra kalan tutarın ödenmiş olması halinde, tecil edilen vergi terkin edilecek ve teminat çözülecektir.” 1.2. Tebliğin (9.1./e) no.lu bölümünün altıncı cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. “Tecil işleminin yapıldığı takvim yılını takip eden yılın Mart ayı sonuna kadar uygulama kapsamındaki kullanımın YMM tarafından düzenlenen üretim raporu ile tevsik edilmesi gerekmektedir. Bu raporun gerek imalatta kullanılan gerekse imal edilen mala ilişkin G.T.İ.P. numarası bilgileri, bu malların stok bilgileri ve imal edilen malın teslim bilgilerini (alıcının vergi kimlik numarası, adı, soyadı veya unvanı, teslim edilen malların G.T.İ.P. numarası itibarıyla miktarı, tutarı ve Gelir İdaresi Başkanlığınca istenecek bilgileri) kapsaması zorunludur. YMM’ler; yaptıkları tasdikin doğru olmaması nedeniyle, tasdik raporunda yer alan mevzuata aykırı hususların tespit edilmesi halinde; alınması gereken vergilerden, kesilecek cezalar, hesaplanacak gecikme faizi ve zamlarından mükellefler ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulurlar. Usulüne uygun düzenlenen raporun ibrazı ve uygulama kapsamında hesaplanan vergiden tecil edilen kısım düşüldükten sonra kalan tutarın ödenmiş olması halinde terkin işlemi yapılacaktır.” 2. 2002/4930 SAYILI BAKANLAR KURULU KARARININ 4 ÜNCÜ MADDESİNİN UYGULAMASINA İLİŞKİN DEĞİŞİKLİKLER Bu Tebliğin yayımı tarihinden itibaren 2002/4930 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının3 4 üncü maddesi kapsamında teslim veya ithal edilecek mallar için uygulanmak üzere, 1 Seri No.lu ÖTV Genel Tebliğinin (11.) bölümünde aşağıdaki değişiklikler yapılmıştır. 2.1. Tebliğin (11./b) no.lu bölümüne aşağıdaki paragraflar eklenmiştir. Diğer taraftan 4760 sayılı ÖTV Kanununun 12 nci maddesinin 4 numaralı fıkrası uyarınca, bu Kararname kapsamında teslim edilecek mallar için ödenen ÖTV tutarı ile söz konusu malların normal teslimlerinde uygulanan ÖTV tutarı arasındaki fark ve bu farkın 12 aylık gecikme faizinin tutarı toplamı kadar teminat alınması uygun görülmüştür. Buna göre söz konusu Kararname kapsamında teslimin yapıldığı döneme ait beyanname ile birlikte satıcının bağlı olduğu vergi dairesine teminat verilecektir. Genel ve özel bütçeli idareler ile il 90 özel idareleri ve sermayesinin %51’i veya daha fazlası bunlara ait olan kuruluşlar ile özelleştirme kapsam ve programına alınmış olup hisselerinin yarısından fazlası kamuya ait olan kuruluşların bu kapsamda yaptıkları mal teslimlerinde veya mal alışlarında teminat aranmayacaktır. Öte yandan, son iki takvim yılında düzenlenen vergi inceleme veya yeminli mali müşavir üretim raporlarında söz konusu uygulama kapsamında bu Tebliğde belirtilen usul ve esaslara uygun olarak kullanıldığı belirtilen mal miktarları esas alınmak suretiyle tespit edilecek azami miktar ile sınırlı olmak üzere, yukarıda belirlendiği şekilde hesaplanan teminat tutarının “% 5” i kadar teminat verilmek suretiyle bu uygulama uyarınca mal teslimi yapılabilecektir. İndirimli teminattan yararlananlara bu kapsamda mal teslim eden mükelleflerin teslim ettikleri mal miktarı için % 5 oranında teminat verilmek suretiyle Kararname uygulamasından yararlanılabilecektir. (I) sayılı listenin (B) cetvelindeki malları, aynı cetvelde yer alan malların üretiminde kullandığını tevsik edemeyen imalatçıların Kararname uygulaması kapsamında yapılan mal teslimlerinde % 5 oranında indirimli teminat uygulamasından yararlanması mümkün bulunmamaktadır. İmalatçılar, indirimli teminattan yararlanabilmek amacıyla bir dilekçe ekine ekleyecekleri söz konusu raporların birer örnekleri ile bağlı bulundukları vergi dairelerine başvuracaklardır. Bu başvuru üzerine, vergi dairesi ÖTV mükellefi satıcıların vergi dairelerinden söz konusu raporlar uyarınca Kararname uygulaması kapsamında gerçekleşen kullanım miktarlarına dair teyit alarak, imalatçıların indirimli teminattan yararlanabilecekleri azami miktarı hesaplayacak ve bu Tebliğ ekinde (EK:23) olarak yer alan “2002/4930 Sayılı Bakanlar Kurulu Kararının 4 üncü Maddesi Kapsamında % 5 Oranındaki İndirimli Teminattan Yararlananlara İlişkin Bilgi Formu”nu düzenleyerek imalatçılara verecektir. İmalatçılar, ÖTV mükelleflerine bu formu ibraz ederek işlem yaptırmak suretiyle indirimli teminattan yararlanabileceklerdir. Söz konusu formun ilgili bölümleri mal teslimi sırasında teslim yapılan miktarla sınırlı olmak üzere, ÖTV mükelleflerince doldurulup kaşe tatbik edilerek imzalanacaktır. Bu şekilde kayıt düşülen belgenin imalatçı tarafından kaşe ve imza ile onaylanmış bir nüshası ÖTV mükellefine verilecektir. Diğer yandan, indirimli teminattan yararlanabilecek olan imalatçıların, Kararname kapsamında kullanacakları malları doğrudan ithal etmeleri halinde, vergi dairesinden alınan formu gümrük idaresine ibraz etmek suretiyle ithal ettikleri mal miktarı için % 5 oranında teminat vererek ithalat işlemini gerçekleştirmeleri mümkündür. Söz konusu formun ilgili bölümleri ithalat sırasında ithal edilen miktarla sınırlı olmak üzere, gümrük idaresince doldurulup mühür tatbik edilerek onaylanacaktır. Bu şekilde kayıt düşülen belgenin imalatçı tarafından kaşe ve imza ile onaylanmış bir nüshası gümrük idaresine verilecektir. (EK:23) bilgi formundaki indirimli teminattan yararlanılabilecek azami miktarın aşılması halinde, aşılan kısım için indirimli teminattan yararlanılamayacağı tabiidir. Örnek 1: Sanayi sicil belgesi sahibi imalatçı (A) Kararname uygulaması kapsamında (I) sayılı listenin (B) cetvelinde 3814.00.90 G.T.İ.P. numarasında yer alan ve ticari ismi tiner olan malın imalinde kullanmak üzere aynı cetvelin 2710.11.21.00.00 G.T.İ.P. numarasında yer alan white spirit isimli maldan 2008 yılı Aralık ayında 800 kg., 2009 yılı Ocak ayında 700 kg., Haziran ayında 600 kg. satın almış, 2009 yılının Ekim ayında ise 500 kg. ithal etmiştir. 2008 yılı Aralık ayında satın alınan mal ve 2009 yılının Ocak ayında satın alınan malın tamamı ile 2009 yılı Haziran ayında satın alınan malın 500 kg.’ı süresinde tiner imalinde kullanılmıştır. 2008 yılı ve 2009 yılında satın alınan 2710.11.21.00.00 G.T.İ.P. numarasında yer alan white spirit isimli malın Kararname uygulaması kapsamında kullanıldığına dair YMM üretim raporları, 2009 ve 2010 yıllarında imalatçı (A)’nın mal satın aldığı ÖTV mükellefinin vergi dairesine süresinde ibraz edilmiştir. İmalatçı (A) indirimli teminattan yararlanabilmek amacıyla söz konusu raporların birer örneğini eklediği bir dilekçe ile bağlı bulunduğu vergi dairesine 2011 yılı Ocak ayında başvuruda bulunmuştur. Buna göre, imalatçı (A)’nın 2011 yılında % 5 oranında indirimli teminattan yararlanabileceği azami miktar; 2009 takvim yılı raporlarında Kararname kapsamında 91 kullanıldığı tespit edilen 800 kg. ve 2010 takvim yılı raporlarında Kararname kapsamında kullanıldığı tespit edilen 1.200 kg. olmak üzere, toplam 2.000 kg. olacaktır. Diğer taraftan, son iki takvim yılındaki vergi inceleme veya yeminli mali müşavir üretim raporlarını ibraz ederek (EK:23) bilgi formunu alan imalatçılar takip eden takvim yılı veya yıllarında verecekleri söz konusu raporlara istinaden % 5 oranındaki indirimli teminattan yararlanmaya devam edeceklerdir. Bu uygulamadan takip eden yıllarda da yararlanmak isteyen imalatçılar, (EK:23) bilgi formuna esas teşkil eden son iki takvim yılını takip eden takvim yılına ilişkin vergi inceleme veya yeminli mali müşavir üretim raporları ile birlikte kendilerinde mevcut bulunan (EK:23) bilgi formunu vergi dairelerine ibraz edeceklerdir. Vergi dairelerince, kendilerine ibraz edilen (EK:23) bilgi formunda varsa azami miktardan kullanılmayan miktarlar ile yeni ibraz edilen raporlarda yukarıda belirlendiği şekilde Kararname uygulaması kapsamında kullanıldığı tespit edilen mal miktarları esas alınmak suretiyle imalatçılara % 5 oranında indirimli teminattan yararlanabilecekleri yeni bilgi formu düzenlenebilecektir. Vergi daireleri imalatçılardan aldıkları bilgi formlarını ise muhafaza edeceklerdir. Örnek 2: Sanayi sicil belgesi sahibi imalatçı (A) için ilgili vergi dairesi, 2009 ve 2010 takvim yılı raporlarında Kararname kapsamında kullanıldığı tespit edilen toplam 2.000 kg. için indirimli teminat kapsamında alınabilecek azami miktar tespiti yapmış ve imalatçı (A)’nın başvurusu üzerine (EK:23) bilgi formu düzenleyerek 2011 yılı Ocak ayında kendisine vermiştir. İmalatçı (A) 2009 yılı Haziran ayında satın aldığı 2710.11.21.00.00 G.T.İ.P. numarasında yer alan white spirit isimli maldan stokta kalan 100 kg. ve 2009 yılı Ekim ayında ithal edilen aynı maldan 500 kg.’ı Kararname uygulaması kapsamında süresinde tiner imalinde kullanmıştır. 2710.11.21.00.00 G.T.İ.P. numarasında yer alan white spirit isimli malın Kararname uygulaması kapsamında üretimde kullanıldığına dair YMM üretim raporu imalatçı (A)’nın mal satın aldığı ÖTV mükellefinin bağlı olduğu vergi dairesine, ithal edilen söz konusu malın kullanımına ilişkin üretim raporu ise kendisinin bağlı olduğu vergi dairesine 2011 yılı Mart ayında ibraz edilmiştir. İmalatçı (A), 2011 yılı Mart ayında ibraz edilen YMM üretim raporları ve kullandığı (EK:23) bilgi formu ile bağlı bulunduğu vergi dairesine başvurarak, (EK:23) bilgi formunun yenilenmesini talep etmiştir. Başvuru tarihi itibarı ile imalatçı (A)’nın (EK:23) bilgi formunda yer alan indirimli teminat kapsamında kalan miktar 500 kg.’dır. Buna göre, imalatçı (A)’nın başvuru tarihinden itibaren geçerli olmak üzere % 5 oranında indirimli teminattan yararlanabileceği azami miktar; 2009 ve 2010 takvim yılı raporlarına istinaden verilmiş olan (EK:23) bilgi formunda yer alan indirimli teminat kapsamında azami miktardan kalan kısım olan 500 kg. ile 2011 yılı Mart YMM üretim raporlarına istinaden Kararname kapsamında kullanıldığı tespit edilen 600 kg. olmak üzere toplam 1.100 kg. olacaktır. İlgili vergi dairesince eski bilgi formunda yer alan indirimli teminat için kullanılmayan miktarların aktarılması suretiyle yeni (EK:23) bilgi formu düzenlenerek imalatçı (A)’ya verilecek ve imalatçı (A)’dan alınan eski bilgi formu ise muhafaza edilecektir. İndirimli teminat kapsamında alınabilecek azami miktarın tespiti amacıyla kullanılan geçmiş yıl raporları sonraki yıl azami miktarın tespitinde esas alınmayacaktır. Ayrıca, normal teminat veya indirimli teminat verilerek Kararname kapsamında satın alınan veya ithal edilen mallara ilişkin teminatların, söz konusu raporlara istinaden kısmen çözülmesi mümkün bulunmaktadır. 2.2. Tebliğin (11./d) no.lu bölümüne ikinci cümlesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki cümleler eklenmiştir. “Bu raporun gerek imalatta kullanılan gerekse imal edilen mala ilişkin G.T.İ.P. numarası bilgileri, bu malların stok bilgileri ve imal edilen malın teslim bilgilerini (alıcının vergi kimlik numarası, adı, soyadı veya unvanı, teslim edilen malların G.T.İ.P. numarası itibarıyla miktarı, tutarı ve Gelir İdaresi Başkanlığınca istenecek bilgileri) kapsaması 92 zorunludur. YMM’ler; yaptıkları tasdikin doğru olmaması nedeniyle, tasdik raporunda yer alan mevzuata aykırı hususların tespit edilmesi halinde; alınması gereken vergilerden, kesilecek cezalar, hesaplanacak gecikme faizi ve zamlarından mükellefler ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulurlar. Usulüne uygun düzenlenen raporun ibrazı, üretimde kullanılan ve üretilen malın tesliminde ödenmesi gereken vergi varsa bu verginin ödenmesi üzerine Kararname kapsamında alınan teminat çözülecektir.” 3. (I) SAYILI LİSTEDEKİ MALLAR İÇİN GÜMRÜKTE ALINACAK TEMİNATLARA İLİŞKİN DEĞİŞİKLİKLER Bu Tebliğin yayımı tarihinden itibaren uygulanmak üzere, 1 Seri No.lu ÖTV Genel Tebliğinin “(I) Sayılı Listedeki Mallar İçin Gümrükte Alınacak Teminat” başlıklı 16.3. bölümü aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve 19 Seri No.lu ÖTV Genel Tebliğinin 4 “(I) Sayılı Listedeki Malların İthalinde Alınan Teminat” başlıklı (5.) bölümü yürürlükten kaldırılmıştır. “16.3. (I) Sayılı Listedeki Mallar İçin Gümrükte Alınacak Teminat ÖTV Kanununun 16 ncı maddesinin 4 numaralı fıkrasının Maliye Bakanlığına verdiği yetki uyarınca, Kanuna ekli (I) sayılı listedeki malların ithalinde, bu mallar için yürürlükte olan ÖTV tutarı kadar banka teminat mektubunun veya Türk Lirası olarak nakit teminatın gümrük idaresine verilmesi, bu şekilde teminat verilmediği sürece gümrükleme işlemi yapılmaması uygun görülmüştür. Öte yandan, genel ve özel bütçeli idareler, il özel idareleri ve sermayelerinin % 51’i veya daha fazlası bunlara ait olan kuruluşlar ile özelleştirme kapsam ve programına alınmış olup hisselerinin yarısından fazlası kamuya ait olan kuruluşlardan teminat aranmayacaktır. İthalatçılar, (I) sayılı listenin (B) cetvelindeki malların tecil-terkin uygulaması kapsamında kullanılmak üzere ithalinde bu Tebliğin (9.1./b) bölümünde yer alan açıklamalar çerçevesinde (EK:22) “Bilgi Formu”nda; 2002/4930 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının 4 üncü maddesi kapsamında kullanmak üzere ithalinde ise bu Tebliğin (11./b) bölümünde yer alan açıklamalar çerçevesinde (EK:23) “Bilgi Formu”nda belirtilen indirimli teminattan yararlanılabilecek azami miktarla sınırlı olmak kaydıyla, % 5 oranında teminat vererek ithalat işlemini gerçekleştirebileceklerdir. (I) sayılı listenin (B) cetvelindeki malların Kanunun 8/1 inci maddesi uyarınca tecilterkin uygulaması ile 2002/4930 sayılı Kararnamenin 4 üncü maddesi uygulaması kapsamında imalatta kullanılmak üzere doğrudan ithali veya bu uygulamalar kapsamında kullanacak imalatçılara teslim edilmek şartıyla ithalinde düzenlenen (Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunca söz konusu mallar için izin belgesi verilmesi halinde imalatçılar tarafından bu belgede yazılı miktarlar dikkate alınacaktır) Tebliğ ekindeki (EK:14) “Talep ve Taahhütname” de gümrük idaresine verilecektir. Gümrük vergileri için götürü teminat alınmasına ilişkin uygulama, (I) sayılı listenin (A) cetvelindeki malların ithalinde vergi borcu olmayan mükellefler için de geçerlidir. Bu mallara ilişkin olarak gümrükçe onaylanmış kişi unvanı verilenler ile kapsam dışına çıkarılanlar, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı tarafından takip eden ayın 10 uncu gününe kadar Gelir İdaresi Başkanlığına bildirilecektir. İthalatçılar, her bir parti ithalatları için münferit banka teminat mektubu verebilecekleri gibi, ileride yapacakları ithalatlarını da kapsayacak şekilde global bir banka teminat mektubu verebileceklerdir. Ayrıca gümrük idarelerine verilen teminat mektuplarının ÖTV için düzenlendiğinin belirtilmiş olması gerekmektedir. İthalat işlemi tamamlandıktan sonra gümrük idaresi, Tebliğ ekinde (EK:11) olarak yer alan “İthal Edilen Petrol Ürünleri ile Teminata Ait Bilgi Formu”nu düzenleyerek bu formla birlikte, indirimli teminattan yararlanılan dönemler için ithalatçı imalatçılardan alınan “Tecil-Terkin Kapsamında % 5 oranındaki İndirimli Teminattan Yararlananlara İlişkin Bilgi Formu” ve “2002/4930 Sayılı Bakanlar Kurulu Kararının 4 üncü Maddesi Kapsamında % 5 Oranındaki İndirimli Teminattan Yararlananlara İlişkin Bilgi Formu”nun bir örneğini on gün içinde ithalatçının bağlı olduğu vergi dairesine gönderecektir.” 4. EK:11 VE EK:12 BİLGİ FORMLARINA İLİŞKİN DEĞİŞİKLİKLER 93 Bu Tebliğin yayımı tarihinden itibaren uygulanmak üzere, 1 Seri No.lu ÖTV Genel Tebliğinin ekinde yer alan “İthal Edilen Petrol Ürünleri ile Teminata Ait Bilgi Formu (EK:11)” ile “İthal Edilen Petrol Ürünlerinin Tesliminde Beyan Edilen ÖTV’ye Ait Bilgi Formu (EK:12)” bu Tebliğ ekinde yer aldığı şekilde değiştirilmiştir. 5. 2003/6467 SAYILI BAKANLAR KURULU KARARININ 1 İNCİ MADDESİNİN UYGULAMASINA İLİŞKİN DEĞİŞİKLİKLER Bu Tebliğin yayımı tarihinden itibaren 2003/6467 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının5 1 inci maddesi kapsamında teslim edilecek mallar için uygulanmak üzere, 5 Seri No.lu ÖTV Genel Tebliğinde6 aşağıdaki değişiklikler yapılmıştır. 5.1. Tebliğin A/2 bölümünün dördüncü, A/3 ve A/4 bölümünün ise üçüncü paragrafları aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. “Diğer taraftan 4760 sayılı ÖTV Kanununun 12 nci maddesinin 4 numaralı fıkrası uyarınca, Kararname kapsamında satın alınan baz yağa ödenen ÖTV tutarı ile söz konusu malın normal teslimlerinde uygulanan ÖTV tutarı arasındaki fark ve bu farkın 3 aylık gecikme faizi tutarı toplamı kadar teminat alınması uygun görülmüştür. Buna göre Kararname kapsamında teslimin yapıldığı döneme ait beyanname ile birlikte baz yağ satıcısının bağlı olduğu vergi dairesine teminat verilecektir. Teminatın çözümü ise bu Tebliğde belirtilen usulüne uygun düzenlenen yeminli mali müşavir raporunun ibrazı ve imalatta kullanılan baz yağlar için ödenmesi gereken verginin ödenmiş olması üzerine gerçekleştirilecektir.” 5.2. Tebliğin A/2 bölümünün beşinci, A/3 ve A/4 bölümünün ise dördüncü paragraflarının sonuna aşağıdaki cümleler eklenmiştir. “Söz konusu raporun gerek imalatta kullanılan gerekse imal edilen mala ilişkin G.T.İ.P. numarası bilgileri, bu malların stok bilgileri ve imal edilen malın teslim bilgilerini (alıcının vergi kimlik numarası, adı, soyadı veya unvanı, teslim edilen malların G.T.İ.P. numarası itibarıyla miktarı, tutarı ve Gelir İdaresi Başkanlığınca istenecek bilgileri) kapsaması zorunludur. YMM’ler; yaptıkları tasdikin doğru olmaması nedeniyle, tasdik raporunda yer alan mevzuata aykırı hususların tespit edilmesi halinde; alınması gereken vergilerden, kesilecek cezalar, hesaplanacak gecikme faizi ve zamlarından mükellefler ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulurlar.” Tebliğ olunur. --------------------------------------------------------------------------1 12.06.2002 tarihli ve 24783 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır. 2 30.07.2002 tarihli ve 24831 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır. 3 22.12.2002 tarihli ve 24971 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır. 4 09.07.2010 tarihli ve 27636 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır. 5 12.12.2003 tarihli ve 25314 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır. 6 22.12.2003 tarihli ve 25324 (Mükerrer) sayılı Resmî Gazete’de yayımlanmıştır. EK : 11 İTHAL EDİLEN PETROL ÜRÜNLERİ İLE TEMİNATA AİT BİLGİ İTHALATÇININ ADI-SOYADI / UNVANI BAĞLI OLDUĞU VERGİ DAİRESİ VERGİ KİMLİK NUMARASI İTHAL EDİLEN PETROL ÜRÜNLERİNİN 94 G.T.İ.P. NO MAL İSMİ MİKTARI (TL/TON, TL/M3, TL/KG, TL/LİTR E) FİİLİ İTHAL TARİHİ FİİLİ İLGİLİ İTHAL GÜMR GÜMRÜK TARİHİNDE TOPLA ÜK BEYANNA Kİ MAKTU M ÖTV İDARE MESİ ÖTV TUTARI Sİ TARİH/NO. TAR (Satır sayısı artırılabilir) NOT: Bu form ithalatın yapıldığı gümrük idaresince düzenlenerek mükellefin vergi dairesine gönderil EK : 12 İTHAL EDİLEN PETROL ÜRÜNLERİNİN TESLİMİNDE BEYAN EDİLEN ÖTV’YE İTHALATÇININ ADI-SOYADI / UNVANI BAĞLI OLDUĞU VERGİ DAİRESİ VERGİ KİMLİK NUMARASI İTHAL EDİLEN PETROL ÜRÜNLERİNİN G.T.İ. P. NO MAL İSMİ MİKTA RI (TL/TO N, TL/M3, TL/KG, TL/LİT RE) FİİLİ FİİLİ İTHAL İLGİLİ İTHA TARİHİND GÜMRÜ GÜMRÜK L EKİ TOPLA K BEYANNAM TARİ MAKTU M ÖTV İDARES ESİ Hİ ÖTV TUTARI İ TARİH/NO. 95 MENKUL KIYMET ALINDISININ BANKA ŞUBESİ SIRA SERİ TARİ ÖZEL TUTA Hİ NO. RI (Satır sayısı artırılabilir) NOT: (1) Bu form vergi dairesi tarafından düzenlenerek ithalatın yapıldığı gümrük idaresine gönderilecektir. (2) “Tecil Edilen/Ödenen ÖTV Tutarı” sıfır ÖTV’li teslimlerde ve istisna kapsamındaki teslimlerde sı nedeni ÖTV mevzuatının hangi uygulamasından kaynaklanıyorsa “Vergi Dairesi Alındısı Tarih No.” sü gösterilecektir. YILI BAKANLAR KURULU KARARININ 4 ÜNCÜ MADDESİ KAPSAMINDA % 5 ORANINDAKİ İNDİRİMLİ T YARARLANANLARA İLİŞKİN BİLGİ FORMU airesi: e No: Kapsamında Alım Yapılabilecek Azami Miktar: n Yararlanma Hakkı Bulunan İmalatçının: Düzenleyen Vergi Dairesi Mühür- İmza LIMLARA İLİŞKİN BİLGİLER İTHALATA İLİŞKİN BİLGİLER TV Mükellefinin İthalatın Yapıldığı Gümrük İdaresi i si Vergi Kimlik No Kaşeİmza Satış Faturası Tarih/No Adı ÖTV Mükellefinden Alınan İndirimli ya da İthal Edilen Mal Teminat Bilgileri Kapsamınd Gümrük Giriş a Alım Beyannamesi Yapılabilec Tarih veya ek Azami G.T.İ.P. Miktarı Tescil No Miktar No (Kg. veya Lt.) Mühürİmza 96 en mal alımında “Yurt İçi Alımlara İlişkin Bilgiler” bölümü, ithalat durumunda ise “İthalata İlişkin Bilgiler” bölümü dolduru fin talebi göz önünde bulundurularak vergi dairesi tarafından tespit edilecektir. Sayfa sayısının artırılması durumunda vergi l sıra numarası verilecek ve her sayfa mühürlenecektir. ütununa yurt içinden alınan veya ithal edilen mal miktarları, kalan miktar sütununa ise indirimli teminat kapsamında satı ullanılan miktar düşüldükten sonra kalan miktar yazılacaktır. İmalatçılar bir sonraki alışlarında azami miktar olarak bir ön ate alacaklar ve bir sonraki satıra yazacaklardır. [R.G.21 Eylül 2011 – 28061] —— • —— Sağlık Bakanlığından: ÖZEL HASTANELER YÖNETMELİĞİNDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR YÖNETMELİK MADDE 1 – 27/3/2002 tarihli ve 24708 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Özel Hastaneler Yönetmeliğinin 19 uncu maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. “MADDE 19 – Tabip ve tabip dışı personel özel hastane kadrosunda sözleşmeyle ve Ek-12'deki Personel Çalışma Belgesi düzenlenerek çalışır. Çalışanların işten ayrılışları, en geç beş iş günü içinde müdürlüğe bildirilir ve çalışma belgesi iptal edilir. Ayrılanın yerine aynı uzmanlık dalında hekim başlatılabilir ve bu personel için mesul müdür tarafından personel çalışma belgesi düzenlenerek müdürlüğe en geç beş iş günü içinde onaylatılır. Ayrılanın yerine başlayış dışındaki her türlü personel başlayışlarında ise, öncelikle mesul müdür tarafından başlayacak personele çalışma belgesi düzenlenerek müdürlüğe onaylatılır ve çalışma belgesi onaylandığı tarihten itibaren personel hastanede çalışabilir. Personel çalışma belgesinin aslı, personelin dosyasında saklanır. Tabibin/uzmanın diploması ve uzmanlık belgesi ile çalışma belgesinin noter ya da Müdürlük onaylı örneğinin, poliklinik odasında hastaların rahatlıkla görebileceği bir yere asılması gerekir. Sağlık Kuruluşları Yönetim Sistemine uygun olan işlemler, bu sistem üzerinden yürütülebilir.” MADDE 2 – Aynı Yönetmeliğin 64 üncü maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. “Kamu görevi olan ve/veya kanunen mesleğini serbest icra etme hakkı bulunmayan tabip ve tabip dışı personelin özel hastanede çalıştırılması durumunda Müdürlükçe, denetim formunda öngörülen sürelerde özel hastanenin faaliyeti geçici olarak durdurulur ve Bakanlığa bildirilir.” MADDE 3 – Aynı Yönetmeliğin Ek 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (j) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. “j) Kamu görevinden istifa ederek boş bulunan özel hastane kadrosunda çalışacak tabip ve tabip dışı sağlık personeli ile özel hastaneden ayrılarak kamu hastanelerinde çalışacak tabip, diş tabibi ve tıpta uzmanlık mevzuatına göre uzman olanlar, ayrılacağı ve başlayacağı kurum/kuruluşta planlama yapılabilmesi için, otuz gün önceden ayrılacakları kurumun/kuruluşun bulunduğu ildeki müdürlüğe bildirimde bulunur. Bildirimde bulunmayanların hastane kadrolarına başlayışı yapılmaz. İldeki planlamanın daha kısa sürede yapılması halinde müdürlüğün muvafakatı alınarak otuz günden önce de tabip/uzman başlayışına izin verilebilir.” 97 MADDE 4 – Aynı Yönetmeliğin ekinde yer alan, “ÖZEL HASTANELER DENETİM FORMU” başlıklı Ek 2’sinin “FAALİYETE ESAS BİLGİLER” başlıklı birinci bölümünün 15 inci ve 23 üncü maddeleri aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. “ 15- a) Ayrılanın yerine başlayış dışındaki her türlü personel başlayışları 19 uncu maddede belirtilen esaslara uygun mu? a) Süre verilmez. a) Aynı uygunsuzluğun Poliklinik faaliyetitekrarı halinde özel 10 gün durdurulur. hastanenin tamamında bir ay geçici olarak faaliyet durdurulur. b) 5 iş günü b) Aynı uzmanlık dalında ayrılanın yerine hekim başlayışları 19 uncu maddede belirtilen esaslara uygun mu? c) 5 iş günü b) Verilen süre sonunda ilgili dalda poliklinik faaliyeti 1 gün durdurulur. c) Verilen süre sonunda ilgili dalda poliklinik faaliyeti 5 gün durdurulur. c) Hastanede çalışan uzman tabiplerin çalışma belgeleri, çalıştıkları poliklinik odasında asılı mı? ” “ 23- Kamu görevi olan ve/veya kanunen mesleğini serbest icra etme hakkı bulunmayan tabip ve tabip dışı personel çalıştırılıyor mu? Süre verilmez. Bir yıl içerisinde aynı Poliklinik faaliyetifiilin tekrarı halinde sağlık 10 gün durdurulur. kuruluşunun tamamında, bir ay süreyle faaliyet durdurulur. Üçüncü kez tekrarında ise özel hastanenin ruhsatnamesi ve faaliyet izin belgesi iptal edilir. ” MADDE 5 – Bu Yönetmelik yayımı tarihinde yürürlüğe girer. MADDE 6 – Bu Yönetmelik hükümlerini Sağlık Bakanı yürütür. [R.G.28 Eylül 2011 – 28068] —— • —— Sağlık Bakanlığından: AYAKTA TEŞHİS VE TEDAVİ YAPILAN ÖZEL SAĞLIK KURULUŞLARI HAKKINDA YÖNETMELİKTE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR YÖNETMELİK 98 MADDE 1 – 15/2/2008 tarihli ve 26788 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Ayakta Teşhis ve Tedavi Yapılan Özel Sağlık Kuruluşları Hakkında Yönetmeliğin 19 uncu maddesinin üçüncü fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. “(3) Birinci fıkra kapsamında ayrılanın yerine aynı uzmanlık dalında tabip başlatılabilir ve bu personel için mesul müdür tarafından personel çalışma belgesi düzenlenerek müdürlüğe en geç beş iş günü içinde onaylatılır. Bunun dışında kuruluşa yeni başlayacak tabip ve diğer sağlık personeli için, öncelikle mesul müdür tarafından çalışma belgesi düzenlenerek müdürlüğe onaylatılır ve çalışma belgesi onaylandığı tarihten itibaren personel sağlık kuruluşunda çalışabilir.” MADDE 2 – Aynı Yönetmeliğin 33 üncü maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir. “(3) Kamu görevi olan ve/veya kanunen mesleğini serbest icra etme hakkı bulunmayan tabip ve tabip dışı personelin sağlık kuruluşunda çalıştırılması durumunda Müdürlükçe, denetim formunda öngörülen sürelerde sağlık kuruluşunun faaliyeti geçici olarak durdurulur ve Bakanlığa bildirilir.” MADDE 3 – Aynı Yönetmeliğin ek 1 inci maddesinin onuncu fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. “(10) Kamu görevinden istifa ederek boş bulunan sağlık kuruluşu kadrosunda çalışacak tabip ve tabip dışı sağlık personeli ile özel sağlık kuruluşundan ayrılarak kamu hastanelerinde çalışacak tabip, diş tabibi ve tıpta uzmanlık mevzuatına göre uzman olanlar, ayrılacağı ve başlayacağı kurum/kuruluşta planlama yapılabilmesi için, otuz gün önceden ayrılacakları kurumun/kuruluşun bulunduğu ildeki müdürlüğe bildirimde bulunur. Bildirimde bulunmayanların sağlık kuruluşu kadrolarına başlayışı yapılmaz. İldeki planlamanın daha kısa sürede yapılması halinde müdürlüğün muvafakatı alınarak otuz günden önce de tabip/uzman başlayışına izin verilebilir.” MADDE 4 – Aynı Yönetmeliğin ekinde yer alan EK- 6 Özel Sağlık Kuruluşları Denetim Formu’nun birinci bölümünün 15 inci ve 16 ncı satırları aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. " 15- Kamu görevi olan Süre verilmez Bir yıl içerisinde aynı ve/veya kanunen mesleğini Sağlık kuruluşunun fiilin tekrarı halinde serbest icra etme hakkı Poliklinik faaliyeti 10 sağlık kuruluşunun bulunmayan tabip ve tabip gün durdurulur. tamamında, dışı personel çalıştırılıyor bir ay süreyle mu? İntern, stajer öğrenci faaliyet durdurulur. gibi serbest çalışma yetkisi Üçüncü kez tekrarında olmayan kişilerce hastaya ise sağlık kuruluşunun müdahale ediliyor mu? ruhsatnamesi/uygunluk belgesi iptal edilir. 16- a) Sağlık kuruluşundaki a) Süre verilmez. sağlık çalışanlarıyla ilgili Sağlık kuruluşunun kayıtların düzenli ve doğru poliklinik faaliyetleri şekilde mevzuatta belirtilen 1 gün durdurulur süre içinde Müdürlüğe bildirimi yapılmış mı? b)Aynı uygunsuzluğun b) Ayrılanın yerine başlayış b) Süre verilmez. tekrarı halinde sağlık dışındaki her türlü personel Poliklinik faaliyeti 10 kuruluşunun başlayışları 19 uncu gün durdurulur. tamamında bir ay maddede belirtilen esaslara geçici olarak faaliyet uygun mu? durdurulur. c) 5 iş günü. c) Aynı uzmanlık dalında c) Verilen süre 99 ayrılanın yerine hekim başlayışları 19 uncu maddede belirtilen esaslara uygun mu? sonunda ilgili dalda poliklinik faaliyeti 1 gün durdurulur. ç) 5 iş günü. ç)Sağlık kuruluşunda çalışan uzman tabiplerin çalışma belgeleri, çalıştıkları poliklinik odasında asılı mı? ç) Verilen süre sonunda ilgili dalda poliklinik faaliyeti 1 gün durdurulur. " MADDE 5 – Bu Yönetmelik yayımı tarihinde yürürlüğe girer. MADDE 6 – Bu Yönetmelik hükümlerini Sağlık Bakanı yürütür. Yönetmeliğin Yayımlandığı Resmî Gazete'nin Tarihi Sayısı 15/2/2008 26788 Yönetmelikte Değişiklik Yapan Yönetmeliklerin Yayımlandığı Resmî Gazete'nin Tarihi Sayısı 1 23/7/2008 26945 2 11/3/2009 27166 3 31/12/2009 27449 5. Mükerrer 4 10/3/2010 27517 5 3/8/2010 27661 6 25/9/2010 27710 7 6/1/2011 27807 8 7/4/2011 27898 9 3/8/2011 28014 [R.G.28 Eylül 2011 – 28068] —— • —— Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu Başkanlığından: SİGORTAYA TABİ MEVDUAT VE KATILIM FONLARI İLE TASARRUF MEVDUATI SİGORTA FONUNCA TAHSİL OLUNACAK PRİMLERE DAİR YÖNETMELİKTE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA İLİŞKİN YÖNETMELİK MADDE 1 – 7/11/2006 tarihli ve 26339 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Sigortaya Tabi Mevduat ve Katılım Fonları ile Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunca Tahsil Olunacak Primlere Dair Yönetmelikte yer alan “Yeni Türk Lirası” ibareleri “Türk Lirası” olarak değiştirilmiştir. MADDE 2 – Aynı Yönetmeliğin 6 ncı maddesinin birinci fıkrasında yer alan “altın cinsinden hesapların” ibaresi “kıymetli maden cinsinden hesapların”, 8 inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “altın ve döviz cinsinden hesaplarla” ibaresi “kıymetli maden ve döviz cinsinden hesaplarla” ve 9 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan “altın ve diğer döviz cinslerinden hesaplarla” ibaresi “kıymetli maden ve diğer döviz cinslerinden hesaplarla” olarak değiştirilmiştir. MADDE 3 – Aynı Yönetmeliğin ekinde yer alan Ek-1, Ek-1’deki şekilde değiştirilmiştir. 100 MADDE 4 – Aynı Yönetmeliğin ekinde yer alan Ek-2, Ek-2’deki şekilde değiştirilmiştir. MADDE 5 – Aynı Yönetmeliğin ekinde yer alan Ek-3’ün “Kârlılık başlıklı” 3 üncü bölümünün “Kârlılık Oranı” başlıklı 3.1. maddesinde yer alan tablo aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. “Kârlılık Oranı Puan Tablosu Kârlılık Oranı Puan Kârlılık Oranı ≥ %4 5 Kârlılık Oranı ≥ %2 3 Kârlılık Oranı < %2 0 ” MADDE 6 – Aynı Yönetmeliğin ekinde yer alan Ek-3’ün “Likidite” başlıklı 4 üncü bölümünün “Serbest Sermaye Oranı” başlıklı 4.1. maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. “4.1. Mevduatın-Katılım Fonunun Ortalama Vadesi (Gün) Mevduatın-katılım fonunun ortalama vadesi; Kanunun 37 ve 93 üncü maddeleri ile 1/11/2006 tarihli ve 26333 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Bankaların Muhasebe Uygulamalarına ve Belgelerin Saklanmasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğe dayanılarak yapılan düzenlemelerde yer alan vadelerden; 1) Vadesiz mevduatlar, özel cari hesaplar ve 7 gün ihbarlı mevduatlar için “0” (sıfır), 2) 1 aya kadar vadeli (1 ay dahil) mevduat ve katılma hesapları için “15” (onbeş), 3) 3 aya kadar vadeli (3 ay dahil) mevduat ve katılma hesapları için “60” (altmış), 4) 6 aya kadar vadeli (6 ay dahil) mevduat ve katılma hesapları için “135” (yüzotuzbeş), 5) 1 yıla kadar vadeli, 1 yıl vadeli ve 1 yıldan uzun vadeli mevduat ve katılma hesapları için “360” (üçyüzaltmış), 6) Birikimli mevduat ve katılma hesapları ile özel fon havuzları için “360” (üçyüzaltmış) gün sayıları dikkate alınmak suretiyle hesaplanacak ağırlıklı ortalama vadeyi ifade etmektedir. Mevduatın-Katılım Fonunun Ortalama Vadesi (Gün) Puan Tablosu Mevduatın-Katılım Fonunun Ortalama Vadesi (Gün) Mevduatın-Katılım Fonunun Ortalama Vadesi (Gün) ≥ 70 Puan Mevduatın-Katılım Fonunun Ortalama Vadesi (Gün) ≥ 50 3 Mevduatın-Katılım Fonunun Ortalama Vadesi (Gün) < 50 0 5 ” MADDE 7 – Aynı Yönetmeliğin ekinde yer alan Ek-3’ün “Likidite” başlıklı 4 üncü bölümünün “Sigortalı Mevduat-Katılım Fonu Oranı” başlıklı 4.2. maddesinde yer alan tablo aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. “Sigortalı Mevduat-Katılım Fonu Oranı Puan Tablosu Sigortalı Mevduat-Katılım Fonu Oranı Puan Sigortalı Mevduat-Katılım Fonu Oranı ≥ %27 101 5 Sigortalı Mevduat-Katılım Fonu Oranı ≥ %17 3 Sigortalı Mevduat-Katılım Fonu Oranı < %17 0 ” MADDE 8 – Aynı Yönetmeliğin ekinde yer alan Ek-3’ün Diğer Risk Faktörleri başlıklı 5 inci bölümünün Halka Açıklık Oranı başlıklı 5.2. maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. “5.2. Diğer Bilgiler Diğer bilgiler; Fon Kurulu tarafından belirlenip kredi kuruluşlarına bildirilecek risk faktörlerini ifade etmektedir. Belirlenen risk faktörlerine göre kredi kuruluşlarına 5 (beş), 3 (üç) ve 0 (sıfır) puanlarından biri verilir.” MADDE 9 – Bu Yönetmelik yayımı tarihinde yürürlüğe girer. MADDE 10 – Bu Yönetmelik hükümlerini Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu Kurulu Başkanı yürütür. Ek-1 RİSK FAKTÖRLERİ VE PUANLARA İLİŞKİN AÇIKLAMALAR Kredi kuruluşları, aşağıdaki Risk Faktörleri ve Puanları Özet Tablosu’nda isimleri ve ağırlıklı puanları verilen risk faktörleri ile söz konusu risk faktörlerine ve eşik değerlerine ilişkin ek– 3’te yer alan açıklamalar dikkate alınmak suretiyle yapılacak olan hesaplamaya göre en düşük “0” (sıfır) ve en yüksek “100” (yüz) değer aralığında bir toplam puan alırlar. Risk Faktörleri ve Puanları Özet Tablosu Maksimum Puan Risk Faktörleri 1. Sermaye Yeterliliği 1.1. Sermaye Yeterliliği Oranları 1.1.1.Sermaye Yeterliliği Standart Oranı (SYR Solo) 1.1.2.Konsolide Sermaye Yeterliliği Standart Oranı (SYR Konsolide) 1.1.3.Ana Sermaye Yeterlilik Oranı (Ana SYR Solo) 25 20 1.2. Varlık Sermaye Çarpanı 5 2. 2.1. Aktif Kalitesi Grup Kredileri Oranı 20 5 2.2. Nakdi Kredi Yoğunlaşma Oranı 5 2.3. Takipteki Krediler Oranı 5 2.4. 3. 3.1. Ortalama Büyüme Oranı Kârlılık Kârlılık Oranı 5 10 5 3.2. 4. 4.1. Etkinlik Oranı Likidite Mevduatın-Katılım Fonunun Ortalama Vadesi (Gün) 5 10 5 4.2. Sigortalı Mevduat-Katılım Fonu Oranı 5 102 5. 5.1. Diğer Risk Faktörleri Bankacılık Düzenleme Derecelendirme Notu ve Denetleme Kurumu’nun 5.2. 35 30 5 Diğer Bilgiler Toplam Puan 100 Ek-2 PRİM KATEGORİLERİ VE PRİM ORANLARINA İLİŞKİN AÇIKLAMALAR İlgili prim dönemi için ek–1’deki Risk Faktörleri ve Puanları Özet Tablosu ve ek–3’teki açıklamalar dikkate alınarak yapılacak hesaplamalar sonucunda kredi kuruluşları, alacakları toplam puanlarına göre aşağıdaki Prim Kategorileri ve Prim Oranları Tablosu’nda belirtilen dört adet prim kategorisinden birine dahil olurlar. Prim Kategorileri ve Prim Oranları Tablosu Toplam Puan Prim Kategorisi Prim Oranı (Onbinde) Toplam Puan ≥ 80 A 11 Toplam Puan ≥ 65 B 13 Toplam Puan ≥ 50 C 15 Toplam Puan < 50 D 19 Hesaplanacak toplam puanlarına göre, yukarıdaki Prim Kategorileri ve Prim Oranları Tablosu’nda yer alan prim kategorilerinden; 1. A prim kategorisine dahil olacak kredi kuruluşları için onbinde 11 (onbir), 2. B prim kategorisine dahil olacak kredi kuruluşları için onbinde 13 (onüç), 3. C prim kategorisine dahil olacak kredi kuruluşları için onbinde 15 (onbeş), 4. D prim kategorisine dahil olacak kredi kuruluşları için onbinde 19 (ondokuz) prim oranı esas alınır. Bu orana, büyüklük faktörü 120 miyar TL ve üzeri olan kredi kuruluşları için onbinde 2 (iki), büyüklük faktörü 50 milyar TL (dahil) ile 120 milyar TL arası olan kredi kuruluşları için onbinde 1 (bir) prim oranı ilave edilerek sigorta prim oranı belirlenir. Büyüklük fakörü; kredi kuruluşunun bilançosundaki aktif, gayrinakdi kredi ve yükümlülükler ile taahhütler (cayılabilir taahhütler hariç) toplamından oluşur. Söz konusu tutarlar, her yıl Türkiye İstatistik Kurumu tarafından yıl sonu itibariyle hesaplanan üretici fiyatları genel endeksinde meydana gelen ortalama fiyat artışı oranında artırılır. [R.G.29Eylül 2011 – 28069] —— • —— Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığından: ORGANİK TARIMIN ESASLARI VE UYGULANMASINA İLİŞKİN YÖNETMELİKTE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR YÖNETMELİK MADDE 1 – 18/8/2010 tarihli ve 27676 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Organik Tarımın Esasları ve Uygulanmasına İlişkin Yönetmeliğin 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. 103 “b) Bakanlık: Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığını,” MADDE 2 – Aynı Yönetmeliğin 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendinde yer alan “6968 sayılı Zirai Mücadele ve Zirai Karantina Kanunu” ibaresi “11/6/2010 tarihli ve 5996 sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu” şeklinde değiştirilmiştir. MADDE 3 – Aynı Yönetmeliğin 17 nci maddesinin birinci fıkrasının (ö) bendinde yer alan “29/5/1973 tarihli ve 1734 sayılı Yem Kanunu” ibaresi “5996 sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu” şeklinde değiştirilmiştir. MADDE 4 – Aynı Yönetmeliğin 18 inci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendinde yer alan “8/5/1986 tarihli ve 3285 sayılı Hayvan Sağlığı ve Zabıtası Kanunu” ibaresi “5996 sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu” şeklinde değiştirilmiştir. MADDE 5 – Aynı Yönetmeliğin 26 ncı maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde yer alan “3285 sayılı Hayvan Sağlığı ve Zabıtası Kanununa” ibaresi “5996 sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanununa” şeklinde değiştirilmiştir. MADDE 6 – Aynı Yönetmeliğin 28 inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan “27/5/2004 tarihli ve 5179 sayılı Gıdaların Üretimi, Tüketimi ve Denetlenmesine Dair Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanun” ibaresi “5996 sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu” şeklinde değiştirilmiştir. MADDE 7 – Aynı Yönetmeliğin 32 nci maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. “c) İşlenmiş ürünlerde ürün sertifikası düzenlenir. Ürün el değiştirdiğinde yeni bir işleme tabi tutulmuyorsa tekrar sertifika düzenlenmez. Bu ürünlerde etiket ve organik ürün logosu bulunur. Depolama, toptan pazarlama ve dağıtım yapan müteşebbislerin toptancıya satışlarında ürün sertifikası düzenlenir. Perakendeciye satışlarda yeniden ürün sertifikası düzenlenmez. Ancak ürüne, mevcut ürün sertifikasının müteşebbis tarafından onaylı fotokopisi ile birlikte fatura ve sevk irsaliyesi eşlik eder. Ürün sertifikasının onaylı fotokopisi üzerine müteşebbis tarafından yapılan satış belgelerinin numarası yazılır ve onaylanır. Bu satış miktarı 7 gün içinde yetkilendirilmiş kuruluşa bildirilir. Yetkilendirilmiş kuruluş tarafından stok takibi yapılır.” MADDE 8 – Aynı Yönetmeliğin 39 uncu maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. “a) Yetkilendirilmiş kuruluşlar teknik ve idari bakımdan görevini yerine getirebilecek imkânlara sahip olmalıdır. Yetkilendirilmiş kuruluşun yetki kapsamı sertifikasyon ise en az bir sertifiker, kontrol ise en az bir kontrolör, kontrol ve sertifikasyon ise en az bir kontrolör ve sertifiker istihdam edilir. Kontrolör ve sertifiker sayısı; kontrol edilecek müteşebbis sayısı ve üretim alanları için yeterli olmalıdır. Bir takvim yılı içerisinde kontrolör için maksimum çalışma süresi 100 kontrol iş günüdür. Bir kontrolör üretici grubu içerisindeki müteşebbisler de dahil yıllık maksimum 800 müteşebbisin faaliyetini kontrol eder.” MADDE 9 – Aynı Yönetmeliğin 44 üncü maddesinin birinci fıkrasında yer alan “Teftiş Kurulu Başkanlığına” ibaresi “Rehberlik ve Teftiş Başkanlığına” şeklinde değiştirilmiştir. MADDE 10 – Aynı Yönetmeliğin 45 inci maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendinin (2) numaralı alt bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. “2) Aşağıdaki deneyim belgelerinden birine sahip olmak. aa) Organik tarım konusunda bir yıllık bilgi ve deneyim sahibi olduğunu gösterir resmi belgenin aslı veya Bakanlıkça onaylı fotokopisi, bb) Konu ile ilgili yurtiçi veya yurtdışı üniversite veya enstitüden alınan yüksek lisans diplomasının aslı veya Bakanlıkça onaylı fotokopisi, cc) Bakanlıkça açılacak veya açtırılacak kurslardan kontrolörlük eğitimi aldığına dair resmi bir belgenin aslı veya Bakanlıkça onaylı fotokopisi.” MADDE 11 – Aynı Yönetmeliğin 48 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi ile (c) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. “a) Organik Tarım Komitesinin kuruluş esasları aşağıda belirtilmiştir. 104 1) Organik Tarım Komitesi; Bitkisel Üretim Genel Müdürlüğünden Genel Müdür Yardımcısı, ilgili Daire Başkanı ve bir üye, Hayvancılık Genel Müdürlüğünden bir üye, Balıkçılık ve Su Ürünleri Genel Müdürlüğünden bir üye, Gıda ve Kontrol Genel Müdürlüğünden bir üye, Hukuk Müşavirliğinden bir üye, Rehberlik ve Teftiş Başkanlığından bir üye olmak üzere toplam sekiz üyeden oluşur. 2) Komite Bakan onayı ile oluşturulur. Komiteye Bitkisel Üretim Genel Müdürlüğünden Genel Müdür Yardımcısı veya görevlendireceği ilgili Daire Başkanı başkanlık eder. 3) İhtiyaç duyulması halinde diğer kamu ve kamu dışı kuruluşlardan komiteye temsilci davet edilebilir. Ancak toplantılara katılan bu temsilcilerin oy hakkı bulunmaz.” “c) Organik Tarım Komitesinin çalışma usul ve esasları aşağıda belirtilmiştir. 1) Komite Raportörlüğü ve sekretarya Bitkisel Üretim Genel Müdürlüğü İyi Tarım Uygulamaları ve Organik Tarım Daire Başkanlığı tarafından yürütülür. 2) Komite, yılda en az iki kez toplanır. 3) Komite, üye tam sayısının en az yarıdan bir fazlası ile toplanır ve kararlar toplantıya katılanların oy çokluğu ile alınır. Oyların eşitliği halinde Başkanın kullandığı oy yönünde çoğunluk sağlanmış sayılır. 4) Kararlar, toplantı tarihinden itibaren 30 gün içinde toplantıya katılan üyeler tarafından imzalanarak Müsteşarlığın onayına sunulur ve onay tarihinden itibaren yürürlüğe girer.” MADDE 12 – Aynı Yönetmeliğin 49 uncu maddesinin birinci fıkrasının (a) ve (e) bentleri aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. “a) Organik Tarım Ulusal Yönlendirme Komitesi; Bitkisel Üretim Genel Müdürünün başkanlığında Bitkisel Üretim Genel Müdürlüğü, Hayvancılık Genel Müdürlüğü Balıkçılık ve Su Ürünleri Genel Müdürlüğü temsilcileri, Kalkınma Bakanlığı, Ekonomi Bakanlığı, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Orman ve Su İşleri Bakanlığı, Tarımsal Araştırmalar ve Politikalar Genel Müdürlüğü, Gıda ve Kontrol Genel Müdürlüğü, Avrupa Birliği Bakanlığı temsilcileri, Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu, meslek kuruluşları, sivil toplum örgütleri, yetkilendirilmiş kuruluşların temsilcisi, üniversiteler ve özel sektör temsilcileri ile Komitenin toplantı gündemiyle ilgili görüşlerinin alınmasında yarar gördüğü kurum ve kuruluşların temsilcilerinden olmak üzere en az on kişiden oluşur.” “e) Raportörlük ve sekretarya Bitkisel Üretim Genel Müdürlüğü İyi Tarım Uygulamaları ve Organik Tarım Daire Başkanlığı tarafından yürütülür.” MADDE 13 – Aynı Yönetmeliğin 51 inci maddesinde yer alan “Tarım ve Köyişleri Bakanlığı ile Dış Ticaret Müsteşarlığı” ibaresi “Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ile Ekonomi Bakanlığı” şeklinde değiştirilmiştir. MADDE 14 – Aynı Yönetmeliğin 52 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. “MADDE 52 – (1) Organik tarım faaliyetlerinde bu Yönetmelikte hüküm bulunmayan hallerde; 9/8/1983 tarihli ve 2872 sayılı Çevre Kanunu, 25/2/1998 tarihli ve 4342 sayılı Mera Kanunu, 29/6/2001 tarihli ve 4703 sayılı Ürünlere İlişkin Teknik Mevzuatın Hazırlanması ve Uygulanmasına Dair Kanun, 11/6/2010 tarihli ve 5996 sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu, 3/7/2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu, 18/4/2006 tarihli ve 5488 sayılı Tarım Kanunu, 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu, 31/10/2006 tarihli ve 5553 sayılı Tohumculuk Kanunu ve bu Kanunlara dayalı olarak çıkartılan ilgili mevzuat hükümleri ile 25/4/2002 tarihli ve 24736 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Kimyevi Gübre Denetim Yönetmeliği, 18/3/2004 tarihli ve 25406 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Tarımda Kullanılan Kimyevi Gübrelere Dair Yönetmelik ve 4/6/2010 tarihli ve 27601 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Tarımda Kullanılan Organik, Organomineral Gübreler ve Toprak Düzenleyiciler ile Mikrobiyal, Enzim İçerikli ve Diğer Ürünlerin Üretimi, İthalatı ve Piyasaya Arzına Dair Yönetmelik hükümleri uygulanır.” 105 MADDE 15 – Aynı Yönetmeliğin geçici 1 inci maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir. “(2) 10/6/2005 tarihli ve 25841 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Organik Tarımın Esasları ve Uygulanmasına İlişkin Yönetmeliğin 24 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinin (2) numaralı alt bendine göre etiketlenen ambalajlama materyalleri, ambalajlanan ürünün bu Yönetmelik hükümlerini karşılaması şartı ile 31/12/2012 tarihine kadar kullanılabilir.” MADDE 16 – Aynı Yönetmeliğin ekinde yer alan Ek-8 İşlenmiş Organik Gıdaların, Mayaların ve Maya Ürünlerinin Üretilmesinde Kullanılacak Maddeler ve Ürünler tablosunun “1–Taşıyıcılar Dahil Gıda Katkıları” bölümünde bulunan “E 341 (i)” satırından sonra gelmek üzere aşağıdaki satır eklenmiştir. “ Sadece organik üretim yöntemi ile Biberiye üretilmesi ve ekstraksiyon için E 392* X X ekstraktı sadece etanol kullanılması durumunda ” MADDE 17 – Aynı Yönetmeliğin ekinde yer alan Ek-11 Sertifika Örnekleri tablosunun “1-Organik Tarım Müteşebbis Sertifikası” bölümünde yer alan “Su kültürü hayvanları ve su kültürü hayvan ürünleri” ibaresi ile “Su kültürü hayvan ürünleri” ibaresi “Su ürünleri” şeklinde değiştirilmiştir. MADDE 18 – Aynı Yönetmeliğin ekinde yer alan Ek-14 Bakanlık, Tarafından Yetkilendirilmiş Kuruluştan Alınacak Yürürlükteki Mevzuata Uygun Faaliyette Bulunacaklarına Dair Noter Onaylı Taahhütname Örneği’nde yer alan “Tarım ve Köyişleri Bakanlığı” ibaresi “Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı” şeklinde değiştirilmiştir. MADDE 19 – Bu Yönetmelik yayımı tarihinde yürürlüğe girer. MADDE 20 – Bu Yönetmelik hükümlerini Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı yürütür. Yönetmeliğin Yayımlandığı Resmî Gazete'nin Tarihi Sayısı 18/8/2010 27676 [R.G.06 Ekim 2011 – 28076] —— • —— Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığından: EV VE SÜS HAYVANLARININ ÜRETİM, SATIŞ, BARINMA VE EĞİTİM YERLERİ HAKKINDA YÖNETMELİK BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar Amaç MADDE 1 – (1) Bu Yönetmeliğin amacı; ev ve süs hayvanlarının üretildikleri, alınıp satıldıkları, barındırıldıkları ve eğitim gördükleri yerlerin gerekli teknik ve sağlık şartları ile açılma, çalışma ve denetlenmelerine ilişkin usul ve esasları düzenlemektir. Kapsam MADDE 2 – (1) Bu Yönetmelik, gerçek ve tüzel kişiler tarafından ev ve süs hayvanları için açılacak olan üretim, satış ve eğitim yerleri ile belli süreler barındırılacağı yerleri kapsar. (2) Sahipsiz ve güçten düşmüş hayvanlar için yerel yönetimler tarafından açılan bakımevleri ile hiçbir kazanç ve menfaat sağlamamak kaydıyla sadece insanî ve vicdanî amaçlarla sahipsiz ve güçten düşmüş hayvanlara bakan veya bakmak isteyen ve 24/6/2004 106 tarihli ve 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanununda öngörülen şartları taşıyan gerçek ve tüzel kişilerin açacağı bakımevlerini kapsamaz. Dayanak MADDE 3 – (1) Bu Yönetmelik, 9/3/1954 tarihli ve 6343 sayılı Veteriner Hekimliği Mesleğinin İcrasına, Türk Veteriner Hekimleri Birliği ile Odalarının Teşekkül Tarzına ve Göreceği İşlere Dair Kanun ile 11/6/2010 tarihli ve 5996 sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanununa dayanılarak hazırlanmıştır. Tanımlar MADDE 4 – (1) Bu Yönetmelikte geçen, a) Amfibik hayvan: Karada ve suda hareket ve yaşam yeteneğine sahip hayvanı, b) Bakanlık: Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığını, c) Barınma yeri: Ev ve süs hayvanlarının, geçici süreler için barındırıldıkları konukevi, pansiyon ve otel gibi yerleri, ç) Çalışma izin belgesi: İl müdürlüğü tarafından kuruluş izni verilmiş üretim, satış, barınma ve eğitim yerlerinin faaliyete geçmesi için verilen belgeyi, d) Denetim elemanı: Bu Yönetmelikte belirtilen denetimleri yapmaya ve kabahat teşkil eden fiilleri işleyenler hakkında işlem yapmaya, Bakanlık merkez ve taşra teşkilatı ve/veya mahallin en büyük mülki idare amirince görevlendirilen veteriner hekim personeli, e) Dezenfeksiyon: Hastalık yapıcı mikroorganizmaların fiziki, kimyevi yöntemler ve ultraviyole ışınları ile yok edilmesi işlemini, f) Eğitim sertifikası: 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanununa göre, ev ve süs hayvanı satış yeri sahibi veya sorumlu yöneticilerinin, yerel yönetimler tarafından düzenlenen eğitim programına katılarak, almakla yükümlü oldukları belgeyi, g) Eğitim yeri: Hayvan sahibinin isteği veya ilgili makamların gerekli görmesi durumunda, hayvanların itaat, tuvalet terbiyesi, hırçın hayvanların sakinleştirilmesi, koruma, bekçilik, sportif ve avcılık gibi özelliklerin kazandırılması amacıyla, veteriner hekim denetiminde faaliyet gösteren yerleri, ğ) Ev ve süs hayvanı: Sahiplerinin ya da sahipleri adına sorumluluğunu almış kişilerin yanında bulunan, üçüncü bir şahsa satışı ya da devredilmesi amaçlanmayan arılar, kabuklu hayvanlar, suda yaşayan hayvanlar ve kümes hayvanları hariç olmak üzere, omurgasızlar, amfibik hayvanlar, köpek, kedi, gelincik, süs balıkları, sürüngen, kemirgen, evcil tavşan ve tüm kuşları, h) Genel Müdürlük: Gıda ve Kontrol Genel Müdürlüğünü, ı) Hizmet içi eğitim belgesi: Ev ve süs hayvanları üretim, satış, barınma ve eğitim yerlerinde görev alacak olan veteriner hekimlerin, bölge veteriner hekimler odaları tarafından yapılan bilgilendirme eğitimine katılması suretiyle aldıkları belgeyi, i) İl müdürlüğü: İl gıda, tarım ve hayvancılık müdürlüklerini, j) İş yeri: Ev ve süs hayvanlarının üretildikleri, alınıp satıldıkları, geçici süreler barındıkları ve eğitildikleri il müdürlüğünce çalışma izni verilen yerleri, k) İş yeri veteriner hekimi: Ev ve süs hayvanları üretim, satış, barınma ve eğitim yerleri ile buralardaki hayvanların her türlü hijyenik ve sağlık sorunları ile koruyucu önlem ve aşılamalardan sorumlu veteriner hekimi, l) Kimlik belgesi: Hayvan için düzenlenmiş içerisinde hayvana ve sahibine ait bilgileri içeren Bakanlıkça belirlenen belgeyi, m) Kuruluş izni: Kurulacak yer ve projelerinin uygun görülmesi durumunda işyeri kurulması için il müdürlüğü tarafından verilen izni, n) Satış yeri: Ev ve süs hayvanlarının satıldığı yerleri, o) Üretim belgesi: İl müdürlüğü tarafından çalışma izni almış üretim yerlerinde üretilen hayvanlar için düzenlenen belgeyi, ö) Üretim yeri: Ev ve süs hayvanlarının türlerine uygun ihtiyaçları sağlanarak, hayvan sağlığı ve hayvan refahı başta olmak üzere ilgili mevzuat çerçevesinde üretildikleri yerleri, 107 p) Veteriner sağlık ürünleri: Veteriner tıbbî ürünleri ile tıbbî olmayan veteriner ürünlerini, r) Yer seçim komisyonu: İş yeri kurulacak yerlere uygunluk onayı veren Bakanlık hayvan sağlığı, yetiştiriciliği ve su ürünleri şube müdürü, Orman ve Su İşleri Bakanlığı il müdürlüğü ve ilgili belediye başkanlığından konuyla ilgili bir temsilciden oluşacak üç kişilik bir komisyonu, ifade eder. İKİNCİ BÖLÜM Müracaat ve İzin İşlemleri Kuruluş izni almak için gerekli belgeler MADDE 5 – (1) İş yeri açmak isteyen gerçek ve tüzel kişiler bir dilekçe ile aşağıdaki bilgi ve belgeleri eksiksiz tamamlayarak il müdürlüğüne müracaat etmeleri gerekir. a) Bu Yönetmeliğin ekinde yer alan EK-1 Başvuru Dilekçesine uygun olarak işyeri sahibi tarafından doldurulmuş başvuru dilekçesi, b) İş yerinin, yerleşim yeri ve çevresine ait bilgileri gösteren teknik resim kurallarına göre hazırlanmış vaziyet ya da hâlihazır planı, c) İş yerinin tüm bölümleri ve ne amaçla kullanıldığını gösterir, teknik resim kurallarına göre hazırlanmış bir adet plan örneği ve adresi, ç) Bağlı bulunduğu belediyeden su kullanma belgesi; şehir şebeke suyu bulunmayan yerlerde içme ve kullanma suyu temin projesi ile resmi kurumlarca usulüne uygun olarak alınmış su numunelerinin bakteriyolojik ve kimyasal analiz sonuçlarını gösterir rapor; derin kuyulardan suyun temin edilmesi halinde ise, Devlet Su İşlerinden alınacak kuyu suyu kullanma belgesi ve analiz raporu, d) Tüzel kişiler için ticaret sicil gazetesi, imza sirküleri ve yönetim kurulu kararı. (2) Birinci fıkrada belirtilen bilgi ve belgeler, il müdürlüğü hayvan sağlığı, yetiştiriciliği ve su ürünleri şubesince incelenir. Belgelerin uygun bulunması halinde; yer seçim komisyonu tarafından yerinde inceleme yapılır. Yer seçim raporuna ait esaslar Bakanlıkça belirlenir. (3) Yer seçim raporuna göre uygun bulunan yerlere, bu Yönetmeliğin ekinde yer alan Ek-2 Kuruluş İzin Belgesi’ne uygun olarak Kuruluş izni verilir. Kuruluş izni üç ay için geçerlidir. Bu süre içinde iş yerlerini hazır hale getiremeyenlere, Bakanlıkça uygun görüldüğü takdirde, üç ay daha ek süre verilebilir. Ancak, ilave süre uzatımı yapılamaz. Çalışma izni almak için gerekli belgeler MADDE 6 – (1) İş yeri açacak gerçek ve tüzel kişiler, çalışma izni alabilmek için ekinde aşağıdaki belgelerin yer aldığı bir dilekçe ile il müdürlüğüne müracaat ederler. a) Muayenehane, poliklinik veya hayvan hastanelerinde çalışan ve hizmet içi eğitim belgesi olan veteriner hekimle yapılmış en az bir yıllık bölge veteriner hekimler odası onaylı noter tasdikli veteriner hekim sözleşmesi, b) Eğitim yerlerinde görev yapacak uzman eğitimcinin çalışma izni verecek kurumca onaylı uzmanlık belgesinin aslı veya il müdürlüğünce onaylı fotokopisi, c) Satış yerleri için 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanununa göre yerel yönetimler tarafından düzenlenen eğitim sertifikasının aslı veya il müdürlüğünce onaylı fotokopisi, ç) Belediyeden alınmış işyeri ruhsatı. (2) Başvuru, il müdürlüğü hayvan sağlığı, yetiştiriciliği ve su ürünleri şubesi müdürlüğünce incelenir. Belgelerin uygun bulunması halinde; mahallinde yapılan inceleme sonunda bu Yönetmeliğin ekinde yer alan EK-3 İş Yeri Açma Raporu düzenlenir. İş yeri açma raporuna istinaden mevzuata uygun bulunan yerlere, mülki idare amirinin onayı alındıktan sonra il müdürlüğünce çalışma izni verilir. Gerçek ve tüzel kişiler adına, bu Yönetmeliğin ekinde yer alan EK-4 İş Yeri Çalışma İzin Belgesi düzenlenir. Çalışma izni verilmiş iş yerlerine ait bilgiler bölge veteriner hekimler odasına bir yazı ile bildirilir. Çalışma iznine ilişkin genel şartlar MADDE 7 – (1) Çalışma izni verilmesi için iş yerlerinde aşağıdaki asgari teknik ve sağlık şartlarının bulunması zorunludur. 108 a) İş yerleri, insan gıdası imal edilen iş yerlerini olumsuz etkileyecek mesafelere kurulamaz. b) İş yeri zemini ve duvarları kolay yıkanabilen ve dezenfekte edilebilen su geçirmez açık renkli fayans, mermer veya benzeri bir malzeme ile kaplanır. c) İş yeri zemini eğimli olur ve zeminde kanalizasyon veya fosseptiğe bağlı ızgaralı veya sifonlu yer süzgeci bulundurulur. ç) İş yerlerinde, şehir şebekesine bağlı su tesisatı veya bu amaca yönelik yeterli kapasitede su deposu bulundurulur. d) Zeminin ve duvarların temizlik ve dezenfeksiyonu için basınçlı su, musluk ve hortum düzeneği bulundurulur. e) Hayvanları rahatsız edecek kadar güçlü veya yetersiz aydınlatma ile hayvanları doğrudan etkileyecek ışıklandırma yapılamaz. f) İş yerlerinin dışarıya açılan pencere kanatları her türlü haşerenin girmesini engelleyecek tarzda kapatılır. g) İş yerinin havasını, iklim, hayvan sayısı ve hayvan türü gibi koşullara bağlı olarak temizleyebilen havalandırma tesisatı bulundurulur. ğ) Kafes ve ekipmanlar ile malzemeler, dezenfektanlara dayanıklı, paslanmaz ve kolay temizlenebilir malzemeden yapılır. h) İş yeri, hastalık yapan mikroorganizmalara ve parazitlere karşı haftada bir olmak üzere, hastalık şüphesi durumu ile gerekli görülen zamanlarda da dezenfekte edilir. ı) Her kafeste barındırılan hayvan türüne uygun yemlik, suluk ve altlık bulundurulur. Kafes, suluk ve yemlik gibi malzemeler her gün ve her hayvan değişiminden önce temizlenip dezenfekte edilir. Altlıklar her gün, gerekli durumlarda daha sık ve hayvan değişimlerinde mutlaka değiştirilir ve her değiştirilmede kafes dezenfekte edilir. i) Hayvanların yaşam alanları ve standartlarının minimum ölçüleri, Bakanlıkça belirlenir. j) Hayvanların türüne özgü şartlarda bakılması, beslenmesi ve barındırılması sağlanır. k) İş yerlerinde bulunan hayvanlar ayrı ayrı kafes veya bölümlerde bulundurulur. Aynı türden dahi olsa, birbirine zarar verebilecek hayvanlar bir arada tutulamaz. l) İş yerlerinde bulunan hayvanların, türü, ırkı, yaşı ve diğer bilgilerini içeren etiketler, hayvanın tutulduğu ünite ya da kafes üzerine asılır. m) İş yerlerinde çevreye rahatsızlık verecek hayvan seslerinin veya kötü kokunun yayılmaması için gerekli önlemler alınır. n) Temizlik artıkları, kullanılmış altlıklar ve dışkılar, dayanıklı, ağzı bağlanabilen naylon torbalar içinde muhafaza edilir ve işyeri dışına bırakılamaz. o) İş yerinde ölen hayvanlar, işyeri veteriner hekimine bildirilir. Ölen hayvanlar tıbbi atık torbalarına konularak, uygun şartlarda muhafaza edilip, usulüne uygun şekilde bertaraf edilir. ö) Bu Yönetmeliğe tabi iş yerlerinde, 5996 sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanununa tabi ihbarı mecburi bir hastalık çıktığında, veteriner hekim durumu en ivedi şekilde resmi makamlara haber vermek ve yetkililerce alınacak yasal tedbirleri uygulamakla yükümlüdür. p) Bu Yönetmeliğe tabi iş yerlerinde bulunan hayvanlar, salgın hayvan hastalığı şüphesi durumunda il veya ilçe müdürlükleri tarafından sahiplerinin sorumluluğunda karantinaya aldırılır. Karantina süresince yapılan her türlü masraflar işyeri sahibine aittir. r) İş yerlerinde ürün satışı yapılacak ise, ürünler zeminden en az 10 cm yükseklikte, hayvanların temas edemeyeceği, kolay temizlenebilir raflarda satışa sunulur. s) İş yerlerinde hasta, yaralı veya sakat hayvanlar ayrı bir bölümde barındırılır. ş) Altlık malzemesi, kuru, emici özellikte ve tozsuz olur. t) İş yerinde, Bakanlıkça satışına izin verilen veteriner sağlık ürünleri bulundurulabilir. İş yerleri, bu ürünlerin bulunması ile ilgili usul ve esaslara uymak zorundadır. u) İş yeri sahibi, iş yerine bu Yönetmelikte belirtilen şartları sağlamaktan sorumludur. 109 ÜÇÜNCÜ BÖLÜM Üretim ve Satış Yerleri Kedi ve köpek üretim yerleri MADDE 8 – (1) Kedi ve köpek üretim yerlerinin, aşağıdaki özelliklere sahip olması zorunludur. a) Üretim yerlerinde; idari büro, veteriner hekim odası, duş, depo, tuvalet ve hayvan karantina ünitesi, hayvanların yiyeceklerinin hazırlandığı bölüm, temizlik ünitesi, kapalı ve açık gezdirme alanı bulunur. b) Tüm açık bölümler rüzgar yönüne dönük olmayacak şekilde yapılır. c) Kapalı bölümlerde, hayvanlara güneş ışığı gelebilecek büyüklükte, dışarıdan kemirgen, sinek ve benzeri haşerenin girmesine engel olacak tel ile kapatılmış pencereler bulunur. ç) Toprak zeminli gezdirme alanları bulunur. d) Hayvanların barındığı açık ve kapalı bölümlerin zemini ve duvarları, yıkanabilir ve dezenfekte edilebilir malzeme ile kaplanır. e) Hayvanların yatabileceği ırklarına ve boyutlarına uygun, yerden en az 10 cm yükseklikte platformlar bulunur. f) Üretim yerlerinde, diğer ünitelerden bağımsız, kapalı bir bölümde hayvanın ırkına uygun boyutta doğum ünitesi ve karantina ünitesi bulunur. g) Üretim ünitelerinin kapalı bölümlerinin çatısı izolasyonlu uygun bir çatı malzemesi, açık alandaki kafesli bölümün yarısı yağmur ve güneşi engelleyen bir çatı malzemesi ile kapatılır. ğ) Tüm kafeslerde, dezenfekte edilebilir su ve mama kapları bulundurulur. h) Üretim yerlerinde hayvanlar ayrı ayrı bölümlerde bulundurulur. ı) Üretim yerine koyulan hayvanların türü, ırkı, yaşı ve diğer bilgileri, ıslanmaz pvc gibi bir muhafaza ile her bir ünite üzerinde görünen bir yere asılır. i) Kedi üretim yerinin içine, kedilerin yatabilmesi için yatak, yüksekliklere tırmanabilmesi ve oyun oynayabilmesi için oyun ve tırmanma platformları ve benzeri malzemeler konulur. j) Üretim yerlerinde kimliklendirilmiş kedi ve köpek yavrularına, Bakanlık tarafından belirlenen zamanlarda aşı ve iç-dış parazit ilaçlaması yapılır. En son yapılan aşılama tarihi üzerinden on beş gün geçmiş yavrular satış yerine gönderilir. Kemirgen ve evcil tavşan üretim yerleri MADDE 9 – (1) Kemirgen üretim yerlerinin, aşağıdaki özelliklere sahip olması zorunludur. a) Üretim yerlerinde; veteriner hekim odası, duş, depo, tuvalet, hayvan karantina ünitesi, üretim üniteleri, hayvanların yiyeceklerinin hazırlandığı bölüm ve temizlik ünitesi bulunur. b) Üretim için kafesler zeminden ve tavandan 30 cm uzaklıkta ve kafes düzenekleri arasında koridor şeklinde en az 100 cm mesafe bulundurulur. c) Yeterli havalandırma sağlanır. Bölüm ısı, ses ve ışık yalıtımına uygun şekilde düzenlenir. Ayrıca insekt ve rodentlerin içeri girmesini engelleyecek önlemler alınır. ç) Üretim yerindeki hayvan odaları türün ihtiyaçlarına uygun olarak yapılır. d) Giriş bölümlerinde dezenfektan ya da antibakteriyel paspaslar kullanılır. e) Hayvanlar türlerine uygun odalarda ve kafeslerde barındırılır. f) Odaların zemin ve duvarları darbelere dayanıklı, su geçirmez, dezenfektan ve yüzey temizleyicilerine dayanıklı materyalden yapılır. g) Kapılarda gözlem pencereleri bulundurulabilir ve bu pencereler ışık geçirmeyecek şekilde kapatılır. ğ) Hayvanlara ait yiyecek, içecek, ilaç ve diğer malzemeler hayvanların bulunduğu odalarda depolanmaz. h) Hayvanlara kafes içerisinde güvenli bir ortam sağlanır. 110 ı) Hayvanların yem ve suya sürekli ulaşabilmesi sağlanır. i) Kafeslerin kenar, köşe ve birleşim yerleri yuvarlatılmış ve aşınmaya dayanıklı malzemeden yapılır. j) Farelerin barındırıldıkları kafes kapaklarının tel aralığı 6 mm, ratların 12 mm’den daha geniş olamaz. Kuş üretim yerleri MADDE 10 – (1) Kuş üretim yerlerinin, aşağıdaki özelliklere sahip olması zorunludur. a) Üretim yerlerinde; veteriner hekim odası, duş, depo, tuvalet, hayvan karantina ünitesi, üretim üniteleri, hayvanların yiyeceklerinin hazırlandığı bölüm ve temizlik ünitesi bulunur. b) Üretim için kafesler zeminden ve tavandan 30 cm uzaklıkta ve kafes düzenekleri arasında koridor şeklinde en az 100 cm mesafe bulunur. Süs balıkları, sürüngen ve diğer hayvanların üretim yerleri MADDE 11 – (1) Süs balıkları, sürüngen ve diğer hayvanların üretim yerlerinde, 7 nci maddede belirtilen şartlara uyulması zorunludur. Ev ve süs hayvanı satışı MADDE 12 – (1) Ev ve süs hayvanlarının satışında, aşağıdaki hususlara uyulması esastır. a) Ev ve süs hayvanı satışları, sahipsiz hayvanların bulundukları barınaklarda, üretim yerlerinde ve yer seçim komisyonu tarafından uygun görülen yerlerde yapılır. b) Kimliklendirilmiş kedi ve köpek yavrularına Bakanlık tarafından talimatla belirtilen zamanlarda aşı ve iç-dış parazit ilaçlaması yapılır. En son yapılan aşılama tarihi üzerinden on beş gün geçmiş yavruların satışı yapılabilir. c) İthali yasak hayvanların satışı yasaktır. ç) Onaltı yaşından küçük kişilere ev ve süs hayvanı satılamaz. d) Müşterilerin kafeste bulunan hayvanlara direk teması ve ulaşmasını önleyecek gerekli tedbirler alınır. e) Satış yerinde gebe veya yeni doğum yapmış hayvanlar ile tüylenmemiş kanatlı yavruları ve iki aylıktan küçük kedi ve köpek yavrusu bulundurulamaz. f) Satış yerindeki tüm hayvanlara periyodik aşılar, iç ve dış parazit ilaçlar işyeri veteriner hekimi tarafından bir program dahilinde gününde yapılarak kayıt defterine işlenir. g) Hayvan satış yerlerindeki hayvanların türü, ırkı, yaşı ve diğer bilgilerini içeren etiketler hayvanın bulunduğu ünite ya da kafes üzerine asılır. ğ) Çevreden ve doğadan alınan veya izinli kuruluştan alınmayan hayvanların satışı yapılamaz. h) Yuvadan erken alınmış veya tüylenmesini tamamlamamış yavru kuşlar satışa sunulmaz. DÖRDÜNCÜ BÖLÜM Barınma ve Eğitim Yerleri Kedi ve köpek barınma ve eğitim yeri MADDE 13 – (1) Hayvanların barınma ve eğitim yerlerinde aşağıdaki şartlara uyulması zorunludur. a) Aynı arazi içinde idari büro, veteriner hekim odası, personel odası, duş, depo, tuvalet, hayvan karantina ünitesi, hayvanların yiyeceklerinin hazırlandığı mutfak ünitesi, temizlik ünitesi, kapalı ve açık gezdirme alanı ile bunlara ek olarak kapalı ve açık eğitim yeri bulundurulur. b) Barınma ve eğitim yerlerinin kurulacağı alan, hayvan sayısına ve hayvan türleri için verilecek minimum ölçülere göre belirlenir. Hayvan türleri için verilecek minimum ölçüler, Bakanlıkça belirlenir. c) Hayvanların gezdirileceği gezdirme alanlarının zemini toprak olur. ç) Hayvanların barındığı yerlerin zemini, duvarları ve diğer kullanılabilen malzemelerin yıkanabilir ve dezenfekte edilebilir nitelikte olması şarttır. Barınma yerlerine bitişik egzersiz 111 alanlarının kenarları en az 150 cm yüksekliğinde duvarla, ön ve üst kısımları ise paslanmaz kafes telle kapatılır. d) Hayvanların yatacağı yerlerde hayvanın türüne uygun altlıklar kullanılır. e) Kapalı bölümlerin çatısı izolasyonlu uygun bir çatı malzemesi ile kaplanır. f) Kolay temizlenebilir su ve mama kapları bulundurulur. g) Barınma ve eğitim yerlerine bırakılan hayvanların yiyecek ihtiyaçları hayvan sahibi tarafından veya iş yerince temin edilir. Yiyeceğin kimin tarafından karşılanacağı ve özellikleri hayvan teslim tutanağında belirlenir. ğ) Barınma ve eğitim yerlerine iki aylıktan küçük ve aşısı tamamlanmamış yavru köpekler kabul edilemez. h) Barınma ve eğitim yerlerine kabul edilecek hayvanların aşı ve parazit ilaçlamalarının yapılmış olması şarttır. ı) Eğitim yerlerinde, hayvanlara hangi eğitimin verileceği bir tutanağa yazılır. Bu tutanak eğitim yeri sorumlusu ve/veya sahibi ile hayvan sahibi tarafından imzalanır. i) Barınma ve eğitim yerlerine bırakılan hayvanların hastalanması durumunda, hayvan sahibine bilgi verilerek tedavisi yapılır. Hayvan sahibine ulaşılamıyorsa işyeri veteriner hekiminin kararı uygulanır. Masraflar hasta hayvan sahibi tarafından karşılanır. j) Barınma ve eğitim yerlerine bırakılan hayvanın ölmesi durumunda hayvan sahibine bilgi verilir ve talep etmesi halinde masraflar kendisine ait olmak üzere resmi kurumlarda otopsi ve laboratuvar analizleri yaptırılabilir. k) Hayvan eğitim yerlerinde yeterli sayıda eğitim uzmanı ve bakıcı istihdam edilir. l) Yabancı uyruklu eğitim uzmanlarına ait eğitimci belgelerinin resmi makamlara onaylatılması şarttır. BEŞİNCİ BÖLÜM Kayıt, Kapatma ve Denetime İlişkin Hükümler Hayvanların kimliklendirilmesi ve kayıt altına alınması MADDE 14 – (1) İş yerlerinde bulundurulan hayvanların kimliklendirilmesi ve kayıt altına alınması zorunludur. Hayvanlara ait kimliklendirme işlemlerine dair esaslar Bakanlıkça belirlenir. (2) İş yerlerinde bulunan ve iki aylık olan kedi ve köpek yavruları, veteriner hekim denetiminde kimliklendirilir. (3) Kedi ve köpek üretim ve satış yerlerinde bulunan her bir hayvan için ayrı ayrı kimlik belgesi tanzim edilir. Kimlik belgesine ait vasıf ve şartlar Bakanlıkça belirlenir. İş yerinde tutulacak kayıtlar MADDE 15 – (1) İş yerlerinde, ithal edilmiş hayvanlar için ithal edildiklerini gösteren gümrük belgelerinin, sağlık ve orijin sertifikalarının birer suretinin bulundurulması zorunludur. (2) Üretim ve satış yerleri ile barınma ve eğitim yerlerinde bulunan hayvanlar, kayıt defterine işlenerek kayıt altına alınır. (3) Satılan her hayvan için hayvan satış belgesi doldurulur. Hayvan satış belgesi iki nüsha halinde düzenlenerek bir nüshası hayvan sahibine verilir. (4) Barınma ve eğitim yerlerinde bulunan hayvanlar için, hayvan teslim tutanağının bulunması şarttır. Teslim tutanaklarında hayvana, hayvanı teslim edene ve teslim alana ait bilgiler bulunur. (5) İş yerlerinde denetim tutanağına göre denetim yapılır. Yapılan denetim sonucu tespit edilen konular denetim defterine kaydedilir. (6) İş yerlerinde yapılan dezenfeksiyon işlemleri dezenfeksiyon defterine işlenir. (7) Üretim yerlerinde üretilen hayvanlar için üretim belgesi düzenlenir. (8) Barınma ve eğitim yerlerine getirilen hayvanlar için, taraflarca taahhütname düzenlenebilir. 112 (9) Bu Yönetmelik hükümlerine göre iş yerlerinde bulundurulması gereken defterlerin her bir sayfasının, il müdürlüğü hayvan sağlık şube müdürlüğüne numaralandırılarak, mühürletilmesi ve onaylatılması şarttır. (10) İş yeri sahibi ya da sorumluları, çalışmaları ile ilgili faaliyet raporlarını altı ayda bir il/ilçe müdürlüğüne bildirir. Denetim MADDE 16 – (1) İş yerlerinin denetimleri, 5996 sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu ile bu Kanuna dayanılarak çıkarılan alt düzenleyici işlemlere uyulup uyulmadığı yönüyle ve yılda en az bir kez olmak üzere iki denetim elemanı tarafından yapılır. Denetim elemanları, denetim sonunda tespit edilen hususları denetim defterine kaydedip, denetim tutanağını iki nüsha halinde hazırlar. Tutanağın bir nüshasını iş yeri sahibine ya da iş yeri veteriner hekimine verir. (2) İş yeri veteriner hekimi, meslek icrası yönünden kayıtlı oldukları bölge veteriner hekimleri odası tarafından, 13/9/2006 tarihli ve 26288 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Türk Veteriner Hekimleri Birliği Hizmetlerinin Yürütülmesine İlişkin Uygulama Yönetmeliği kapsamında denetime tabi tutulur. Veteriner hekim istihdamı MADDE 17 – (1) Bu Yönetmelik kapsamında kurulan, iş yerlerinde veteriner hekim istihdamı zorunludur. (2) Veteriner hekimlik hizmetleri kamuda çalışanlar hariç, muayenehane, poliklinik veya hayvan hastanesinde görevli veteriner hekimler tarafından verilir. (3) İş yeri veteriner hekiminin çalışma gün ve saatleri ile alacağı ücret bölge veteriner hekimler odası tarafından belirlenir. Belirlenen şartların, veteriner hekim ve iş yeri sahibi arasında yapılacak sözleşmede bulunması zorunludur. (4) İş yeri sahibi, iş yeri veteriner hekiminin görevlerini yerine getirmesinde kullanacağı araç, gereç ve personel dahil her türlü imkanı sağlamak zorundadır. (5) İş yeri veteriner hekimi işten ayrılmak istediği takdirde; bu isteğini bir ay önceden işyeri sahibine, Bakanlık il veya ilçe müdürlüğüne ve bağlı bulunduğu veteriner hekimler odasına bir dilekçe ile bildirmek zorundadır. (6) İşveren, iş yeri veteriner hekiminin işine son vermek istemesi halinde, bir ay önceden veteriner hekime, veteriner hekimin bağlı bulunduğu veteriner hekimler odasına ve Bakanlık il veya ilçe müdürlüğüne bildirmek ve yeni bir işyeri veteriner hekimi istihdam edilene kadar bir önceki veteriner hekimle çalışmak zorundadır. (7) İş yeri veteriner hekiminin bu Yönetmelik hükümlerine aykırı hareket etmesi halinde, ilgili husus bölge veteriner hekimler odasına bir yazı ile bildirilir. İş yeri veteriner hekiminin görev ve sorumlulukları MADDE 18 – (1) İş yeri veteriner hekiminin görev ve sorumlulukları aşağıda belirtilmiştir. a) İş yeri veteriner hekimi, bu Yönetmelikte belirlenen tüm görev ve sorumluluklarında, mesleki hizmete yönelik mevzuata, bağlı bulunduğu veteriner hekimler odasının almış olduğu kararlara ve tüm mesleki etik kurallara uymak zorundadır. b) İş yeri veteriner hekimi, işyerlerinin sağlık ve teknik yönünden mevzuata uygun bir şekilde faaliyet göstermesinden; iş yerine sağlıklı hayvanların kabul edilip uygun şartlarda alınıp satılmasından; iş yerlerindeki hayvanların tür ve cinslerine göre aşılama ve ilaçlamalarının yapılmasından ve buradaki alet ve malzemelerin temizlik ve dezenfeksiyonlarının yaptırılmasından; atık ve artıklarının çevre ve toplum sağlığına zarar vermesini önleyecek tedbirlerin alınmasından işveren ile birlikte sorumludur. c) İş yeri veteriner hekimi, iş yerine gelen ve satılan hayvanların miktarları, geliş ve çıkış tarihleri, tür ve cinslerine göre aşılama, ilaçlama tarihleri gibi kayıtları tutar. Kendilerine bildirilen zaman ve şekilde il veya ilçe müdürlüklerine gerekli bilgileri verir. ç) İş yeri veteriner hekimi, iş yerlerini amacı dışında muayene, tedavi, ilaç ve aşı uygulaması gibi amaçlarla kullanamaz. 113 d) İş yerlerinde, 5996 sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanununa göre ihbarı mecburi bir hastalık çıktığında, işyeri veteriner hekimi durumu en ivedi vasıta ile resmi makamlara haber vermek ve ilgililerce alınacak yasal tedbirleri uygulamakla yükümlüdür. e) İş yerinde ölen hayvanların ölüm nedeni, iş yeri veteriner hekimi tarafından kayıt defterine işlenir. Varsa yapılan tahlil, uygulanan tedavi ve laboratuvar teşhisleri rapor halinde deftere işlenip iş yerinde muhafaza edilir. Kapatma, değişiklik ve ilaveler MADDE 19 – (1) Çalışma izni almış hayvan üretim, satış, barınma ve eğitim yerlerinde, Bakanlığın müsaadesi olmadan herhangi bir değişiklik veya ilave yapılamaz. Verilen çalışma izni, gerçek veya tüzel kişiler için olup, üzerinde yazılı olan adres için geçerlidir. Bunlardan herhangi birinin değişmesi halinde çalışma izni geçerliliğini kaybeder. Çalışma izninde belirtilen sahip veya unvanın değişmesi hallerinde, durum en az bir ay önceden bir dilekçe ile il müdürlüğüne bildirilir. Dilekçeye, değişikliklerle ilgili bilgi ve belgeler ile çalışma izninin aslı eklenir. Bakanlık il müdürlüğü çalışma izni üzerinde gerekli düzeltmeyi yapar veya yeniden çalışma izin belgesi düzenler. (2) Çalışma izin belgesinin kaybolması veya okunamayacak şekilde tahrip olması halinde, gazete ilanı veya tahrip olmuş çalışma izin belgesinin aslı, bir dilekçeye eklenerek il müdürlüğüne müracaat edilir. Bakanlık il müdürlüğünün uygun görmesi halinde yeniden eski tarih ve sayı ile gerekli açıklama yapılarak çalışma izin belgesi düzenlenir. (3) Bu Yönetmeliğe tabi iş yeri faaliyetinin sahibi tarafından durdurulması veya kapatılması hallerinde, bu durum bir ay öncesinden bir yazı ile il müdürlüğüne bildirilir. ALTINCI BÖLÜM Çeşitli ve Son Hükümler İdari yaptırımlar MADDE 20 – (1) Bu Yönetmelikte belirtilen hükümlere aykırılık halinde 5996 sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu, 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu ve ilgili diğer mevzuat hükümlerine göre işlem yapılır. Geçiş hükümleri GEÇİCİ MADDE 1 – (1) Bu Yönetmeliğin yürürlüğe girdiği tarihten önce, ruhsatlı veya ruhsatsız olarak faaliyet gösteren iş yeri sahipleri, 31/12/2012 tarihine kadar bu Yönetmeliğe uygun olarak çalışma izni almak zorundadır. Yürürlük MADDE 21 – (1) Bu Yönetmelik yayımı tarihinde yürürlüğe girer. Yürütme MADDE 22 – (1) Bu Yönetmelik hükümlerini Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı yürütür. EK-1 BAŞVURU DİLEKÇESİ 1) Kurulacak işyerinin a) Sahibinin adı ve soyadı b) Ticari adı c) Adresi ç) Telefon numarası d) Faks numarası : : : : : 2) İşyerinin faaliyet alanı Ev ve süs hayvanları üretim yeri Ev ve süs hayvanları satış yeri : : : 114 Ev ve süs hayvanları barınağı Ev ve süs hayvanları eğitim yeri : : 3) İşyerinde çalışacak personel sayısı ve görevleri : : 4) İşyerinin faaliyete başlama tarihi İşyeri Sahibinin Adı Soyadı- İmza Tarih 115 EK-2 KURULUŞ İZİN BELGESİ 1) İşyerinin a) Sahibinin adı ve soyadı b) Ticari adı c) Faaliyet alanı ç) Adresi d) Telefon numarası e) Faks numarası f) Ada pafta ve parsel numarası : : : : : : Bu belge ile yukarıda adı ve adresi yazılı ............................................................................................... kuruluş izni verilmiştir. İl Müdürü Tarih-İmza 116 EK-3 İŞ YERİ AÇMA RAPORU 1) İşyerinin a) Sahibinin adı ve soyadı b) Ticari adı c) Faaliyet alanı ç) Adresi d) Telefon numarası e) Faks numarası f) Ada pafta ve parsel numarası : : : : : : 2) İşyerinin bu Yönetmelikte belirtilen şartlara uygun olup olmadığı: a) Uygun b) Uygun değil 3) Mahallinde yapılan inceleme sonucundaki tespit ve gözlemler: Veteriner Hekim Veteriner Hekim Şube Müdürü Tarih İl Müdürü 117 EK-4 İŞ YERİ ÇALIŞMA İZİN BELGESİ İşyeri sahibinin adı ve soyadı İşyerinin ticari adı Adresi Faaliyet alanı İzin tarihi İzin numarası : : : : : : Yukarıda adı ve adresi belirtilen işyerine, Ev ve Süs Hayvanlarının Üretim, Satış, Barınma ve Eğitim Yerleri Hakkında Yönetmelik hükümlerinde belirtilen şartların taşınması nedeniyle bu izin belgesi verilmiştir. ..../..../..... İl Müdürü [R.G.08 Ekim 2011 – 28078] —— • —— Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığından: ORGANİZE SANAYİ BÖLGELERİ UYGULAMA YÖNETMELİĞİNDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR YÖNETMELİK MADDE 1 – 22/8/2009 tarihli ve 27327 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Organize Sanayi Bölgeleri Uygulama Yönetmeliğinin 5 inci maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiş, aynı maddeye aşağıdaki üçüncü fıkra eklenmiş, diğer fıkra buna göre teselsül ettirilmiştir. “(2) Yeni bir OSB yer seçimi talebinin değerlendirmeye alınabilmesi için, il genelindeki ihtisas OSB’ler hariç, diğer OSB’lerde bulunan toplam sanayi parsellerinin en az % 75’inde üretim veya inşaata başlanmış olması gerekmektedir. Ayrıca aynı sektör grubunu içeren ihtisas OSB’lerde de yukarıdaki oran aranır. Ancak, Özel OSB’ler ile Türkiye Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansının yatırımcı temin ettiği projelerde bu oran aranmaz.” “(3) İlave alan yer seçimi talebinin değerlendirmeye alınabilmesi için, ilave alan talebinde bulunan OSB’de toplam sanayi parsellerinin en az % 90’ında üretim veya inşaata başlanmış olması gerekmektedir.” MADDE 2 – Aynı Yönetmeliğin 35 inci maddesinin üçüncü fıkrasının (ğ) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. “ğ) OSB’nin, Teknoloji Geliştirme Bölgesi yönetici şirketlerine, Ar-Ge ve inovasyon merkez veya enstitüsü olarak faaliyette bulunmak amacıyla kurulan şirketlere, lojistik ve benzeri ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla, hizmetlerinden yararlanabileceği diğer şirketlere iştirak etmesine karar vermek ve bu konuda prensipleri belirlemek,” MADDE 3 – Aynı Yönetmeliğin 101 inci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi ve ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. “b) Karma OSB’lerde; 1) Parlayıcı/patlayıcı/yakıcı maddelerin üretildiği ve dolumunun yapıldığı tesisler, 2) Petrokimya kompleksleri, 118 3) Üretiminde kapalı proses, gaz veya sıvı yakıt ve toz kaynaklarında filtre sistemlerini kullanan tesisler hariç; tuğla ve kiremit fabrikaları, kömür yıkama kireç, alçı ve zımpara tesisleri, 4) Klor-alkali tesisleri, sülfürik asit, fosforik asit, hidroklorik asit, klor ve benzeri kimyasal maddeler üreten yerler, azot sanayi ve bu sanayi ile entegre gübre fabrikaları, 5) Zirai mücadele ilaçları için hammadde üretimi yapan tesisler, 6) Asbest, asbest içeren ürünlerin işlenmesi veya dönüştürülmesi yapılan tesisler, 7) OSB’nin kanal deşarj standardına uygun atıksu arıtma tesisi kuran tesisler hariç olmak üzere; kağıt hamurundan her çeşit kağıt üretimi yapan tesisler, selüloz ve selüloit üretim yapan tesisler ile entegre şeker fabrikaları, 8) Ham deri işleme, padok ve hayvan kesimi yapılan tesisler, 9) Maya ve tuz üretim tesisleri, 10) Talk, barit, kalsit, antimuan ve benzeri kırma ve öğütme tesisleri.” “(2) OSB, yukarıda sayılan tesislerin dışında, OSB’nin kuruluş protokolü çerçevesinde kurulması planlanan sektörlerini veya mevcut sektör yapısını, tesisin faaliyetinden kaynaklanan çevresel etkilerini, altyapı ve atıksu arıtma tesislerine etkilerini, herhangi bir olumsuzluk anında tetikleyici etkisini, insanların çalışma ve yaşam koşullarına etkisini dikkate alarak kurulmasında sakınca gördüğü tesislerin kurulmasına ilişkin olarak, üniversite ve konu ile ilgili kurumlardan alınacak raporlar çerçevesinde karar verir.” MADDE 4 – Bu Yönetmelik yayımı tarihinde yürürlüğe girer. MADDE 5 – Bu Yönetmelik hükümlerini Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı yürütür. Yönetmeliğin Yayımlandığı Resmî Gazete'nin Tarihi Sayısı 22/8/2009 27327 Yönetmelikte Değişiklik Yapan Yönetmeliklerin Yayımlandığı Resmî Gazete'nin Tarihi Sayısı 1 12/8/2010 27670 2 9/2/2011 27841 3 4/8/2011 28015 [R.G. 08 Ekim 2011 – 28078] —— • —— Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumundan: TÜTÜN MAMULLERİ VE ALKOLLÜ İÇKİLERİN SATIŞINA VE SUNUMUNA İLİŞKİN USUL VE ESASLAR HAKKINDA YÖNETMELİKTE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR YÖNETMELİK MADDE 1 – 7/1/2011 tarihli ve 27808 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkilerin Satışına ve Sunumuna İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 12 nci maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendinin (3) numaralı alt bendi ile (b) bendinin (3) numaralı alt bendi “3) Kayıtlı olduğu vergi dairesi adı ve vergi kimlik numarasının yazılı beyanı.” olarak, üçüncü fıkrasının (c) bendinde yer alan “noter onaylı örneği” ibaresi “yetkilendirilmiş merci tarafından onaylı örneği” olarak, üçüncü fıkrasının (ç) bendi “ç) Kayıtlı olduğu vergi dairesi adı ve vergi kimlik numarasının yazılı beyanı.” olarak değiştirilmiştir. MADDE 2 – Bu Yönetmelik yayımı tarihinde yürürlüğe girer. 119 MADDE 3 – Bu Yönetmelik hükümlerini Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu Başkanı yürütür. [R.G. 09 Ekim 2011 – 28079] —— • —— Dışişleri Bakanlığından: DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI YURTİÇİ İRTİBAT BÜROLARI YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar Amaç ve kapsam MADDE 1 – (1) Bu Yönetmeliğin amacı, Dışişleri Bakanlığınca yurtiçinde açılan irtibat bürolarının görev ve yetkileri, çalışma esas ve usulleri, idari konum ve yapısı ve teşkilatlanması gibi hususları belirlemektir. (2) Bu Yönetmelik, Dışişleri Bakanlığınca yurtiçinde açılan irtibat bürolarını ve bu merkezlerde görevlendirilen personeli kapsar. Dayanak MADDE 2 – (1) Bu Yönetmelik, 7/7/2010 tarihli ve 6004 sayılı Dışişleri Bakanlığının Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunun 8 inci maddesinin altıncı fıkrasına dayanılarak hazırlanmıştır. Tanımlar MADDE 3 – (1) Bu Yönetmelikte geçen, a) Bakan: Dışişleri Bakanını, b) Bakanlık: Dışişleri Bakanlığını, c) Bakanlık temsilcisi: Bakanlık tarafından görevlendirilen irtibat bürolarının en üst amirini ve harcama yetkilisini, ç) Diplomatik işlemler: Yabancı ülke ve uluslararası kuruluşların Türkiye’deki temsilcilikleri ile ilgili misyon personel işlemleri, muafiyet işlemleri, kimlik kartı işlemleri, taşınmaz işlemleri, araç/trafik/trafik cezası işlemleri, silah işlemleri, havaalanı giriş kartı işlemleri, tebligat işlemleri, misyon personeli aile üyelerinin çalışma izni işlemleri, diplomatik kargo/kurye işlemleri ve benzeri diplomatik işlemler ile söz konusu yabancı misyonların talep ve sorunlarına ilişkin işlemleri, d) Görev bölgesi: Görevleri itibarıyla irtibat bürolarının sorumlu olduğu illeri, e) İrtibat bürosu: Yurtiçinde, dış ilişkilerin yürütülmesi açısından önem ve gereklilik taşıyan yerlerde Bakanlıkça açılan irtibat bürolarını, ifade eder. İKİNCİ BÖLÜM Teşkilatlanma, Görev ve Yetkiler İrtibat bürolarının açılması ve kapatılması MADDE 4 – (1) İrtibat bürolarının açılması, kapatılması, görev bölgelerinin belirlenmesi ve değiştirilmesi Bakanın teklifi ve Başbakanın onayı ile gerçekleştirilir. İrtibat bürolarının yurt genelindeki toplam sayısı beşi geçemez. İrtibat bürolarının görevleri MADDE 5 – (1) İrtibat bürolarının görevleri şunlardır: a) Kurumsal işbirliği ile ilgili görevler: 1) Yerel makamların, mahalli idarelerin ve meslek kuruluşlarının dış ilişkilerinin yürütülmesinde bu makam ve kuruluşlara danışmanlık desteği sağlamak. 2) Türkiye’nin dış ilişkilerini ve dış siyasetini ilgilendiren konu, sorun ve gelişmeler hakkında yerel makamlar, mahalli idareler ve meslek kuruluşları arasında koordinasyon 120 sağlanması amacıyla il valiliklerince düzenlenen eşgüdüm toplantılarına katılmak veya gerekli görülen hallerde bu toplantıları ilgili il valilikleri ile birlikte tertip etmek. 3) Görev bölgelerindeki illerin yurtdışı tanıtımına, dış ticaretine ve mücavir ülkelerle ilişkilerine katkı sağlanmasına yönelik öneri ve projelerin hazırlanması, olabilecek yardımların koordinasyonu ile yabancı resmi fonların tahsisine yönelik çalışmalarda bulunmak veya bu fonların kullanımında yerel makamlara, mahalli idarelere ve meslek kuruluşlarına destek sağlamak. b) Yabancı temsilcilik ve yabancı heyetlerle ilgili görevler: 1) Görev bölgelerinde faaliyet gösteren yabancı ülke ve uluslararası kuruluş temsilcilikleri ile ilgili diplomatik işlemleri yürütmek üzere Bakanlığın ilgili birimleri ile koordinasyonu sağlamak ve ilgili makamlarla gerekli yazışmaları yapmak. 2) Görev bölgelerinde faaliyet gösteren yabancı ülke ve uluslararası kuruluş temsilciliklerinin yerel makamlar ile irtibat ve işbirliğine yardımcı olmak. 3) Yabancı temsilcilikler tarafından talep edilen veya görev bölgelerini ziyaret eden yabancı heyetler için gerekli olan güvenlik önlemleri hakkında ilgili Valiliği bilgilendirmek. 4) Görev bölgelerine yapılan yabancı heyet ziyaretlerini Bakanlığın ilgili birimleriyle koordine etmek. c) Kamu diplomasi, eğitim ve diğer konular ile ilgili görevler: 1) Dış politika gündemindeki konular ve öncelikler hakkında yerel halkın, yerel makamların, üniversitelerin, meslek ve sivil toplum kuruluşlarının bilgilendirilmesini sağlamak başta olmak üzere, her türlü kamu diplomasisi faaliyetini planlamak ve yürütmek. 2) Görev bölgelerinde yer alan il valilikleri ve ilçe kaymakamlıklarında, Bakanlıkta görevli meslek memurları ile konsolosluk ve ihtisas memurlarınca yapılabilecek stajlara ilişkin programları koordine etmek; diğer kurum ve kuruluşlara mensup personel ile üniversite öğrencileri için irtibat bürosunda staj programları sağlamak. 3) Varsa mücavir ülkelerin Türkiye ile olan ekonomik, ticari, kültürel ve sosyal ilişkilerinin görev bölgelerindeki sosyal, ekonomik ve kültürel yaşama etkileri hakkında Bakanlığa rapor ve öneriler sunmak. İrtibat bürolarının idarî yapısı ve işleyişi MADDE 6 – (1) İrtibat büroları, Bakanlık temsilcisi tarafından yönetilir. Bakanlık temsilcileri, Bakanlıkta görevli meslek memurları ile konsolosluk ve ihtisas memurları arasından görevlendirilir. Bakanlık temsilcisine yardımcı olmak amacıyla, Bakanlık tarafından uygun görülecek unvanlarda, Bakanlıkta görevli meslek memurları ile konsolosluk ve ihtisas memurları görevlendirilebilir. (2) İrtibat büroları, Bakanlığın yurtdışı teşkilatı ile de doğrudan haberleşme yapabilir. Bakanlık temsilcisinin görev, yetki ve sorumlulukları MADDE 7 – (1) Bakanlık temsilcisinin görevleri şunlardır: a) Görev bölgelerinde Bakanlığı temsil etmek. b) İrtibat bürosunun görevlerinin ifası çerçevesinde, Bakanlıkla, il valilikleriyle, ilgili diğer kurum ve kuruluşlarla veya bunların taşra teşkilatı ile gerekli koordinasyonu sağlamak ve yazışmaları yapmak. c) İrtibat bürosunun yıllık faaliyet programını hazırlatmak ve bu faaliyetlerin gerçekleşme durumu hakkında Bakanlığa rapor sunmak. ç) İrtibat bürosunda görevli personelin, etkin ve verimli şekilde çalışmalarını sağlayacak şekilde gerekli planlama ve iş bölümünü yapmak, personelin çalışmalarını takip etmek, denetlemek, disiplin kurallarına riayetlerini sağlamak ve işlerin düzenli olarak yürütülmesini temin etmek. d) İrtibat bürosunun idari ve mali işlemlerinin ilgili mevzuat hükümlerine göre yürütülmesini sağlamak. (2) Bakanlık temsilcileri, müsteşar tarafından belirlenen bir müsteşar yardımcısına bağlı olarak görev yaparlar. 121 (3) Bakanlık temsilcileri, görev alanlarına giren konular hakkında Bakanlığın ilgili birimlerinden talimat alabilir veya isteyebilirler. (4) Bakanlık temsilcileri, diplomatik işlemlerle bağlantılı imza yetkilerini, sınırlarını açıkça belirtmek koşuluyla, irtibat bürosunda görevli bir alt kademedeki memurlara yazılı olarak devredebilir. Yetki devri yapılabilecek memurun unvanı şube müdüründen daha düşük olamaz. Harcama yetkisinin devri ise genel hükümlere göre yapılabilir. ÜÇÜNCÜ BÖLÜM Çeşitli ve Son Hükümler İrtibat büroları için yapılacak görevlendirmeler MADDE 8 – (1) İrtibat bürolarında görevlendirilecek personel için Bakanlık merkez teşkilatındaki kadro ve unvanlar kullanılır. (2) İrtibat bürolarında görevlendirilen personelin görev süreleri için üst sınır belirlemeye Bakan yetkilidir. (3) Bakanlık temsilcilerine ilişkin görevlendirmeler Bakan onayıyla; diğer personele ilişkin görevlendirilmeler müsteşarın veya yetkili kıldığı takdirde, idari ve mali işlerden sorumlu müsteşar yardımcısının onayıyla yapılır. İrtibat bürolarının yönetim giderleri GEÇİCİ MADDE 1 – (1) İrtibat bürolarının yönetim giderleri, İrtibat büroları için bütçeden ödenek tahsis edilinceye kadar, Bakanlık İdari ve Mali İşler Dairesi Başkanlığına tahsis edilen ödeneklerden karşılanır. Yürürlük MADDE 9 – (1) Bu Yönetmelik yayımı tarihinde yürürlüğe girer. Yürütme MADDE10 – (1) Bu Yönetmelik hükümlerini Dışişleri Bakanı yürütür. [R.G. 13 Ekim 2011 – 28083] —— • —— Yargıtay 13. Hukuk Dairesinden: Esas No : 2011/10954 Karar No : 2011/11235 YARGITAY İLAMI Mahkemesi : İzmir 2. Tüketici Mahkemesi Tarihi : 4/11/2010 Numarası : 2010/391-2010/987 Davacı : Akbank TAŞ vekili avukat Özlem Vural Davalı : İshak Kutluay vekili avukat Acemil Akar Taraflar arasındaki hakem kurulu kararına itiraz davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca kanun yararına bozulması istenilmekle dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü. KARAR Davacı vekili, Tüketici Sorunları Hakem Heyetine başvurduğunu, talebinin reddedildiğini ileri sürerek Hakem Heyeti kararının kaldırılmasını talep etmiştir. Davalı, açılan davanın haksız olduğunu savunarak davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, davacı vekilinin itirazının reddine kesin olarak karar verilmiş; ancak mahkemece kendisini vekil ile temsil eden davalı yararına vekalet ücreti verilmediği iddiası ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nca kanun yararına bozulması istenilmiştir. Mahkemece karar tarihi itibariyle kendisini vekil ile temsil ettiren davalı lehine yürürlükteki AAÜT gereğince 500 TL vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken vekalet 122 ücretine hükmedilmemiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir. O nedenle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün HUMK. 427. maddesi hükmünce sonuca etkili olmamak koşulu ile kanun yararına bozulması gerekir. SONUÇ: Açıklanan nedenlerle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının HUMK. 427/6 maddesine dayalı kanun yararına bozma isteğinin kabulü ile mahkeme kararının sonuca etkili olmamak koşulu ile kanun yararına BOZULMASINA, 7/7/2011 gününde oybirliğiyle karar verildi. —— • —— Yargıtay 13. Hukuk Dairesinden: Esas No : 2010/18868 Karar No : 2011/7869 YARGITAY İLAMI Mahkemesi : Elazığ 3. Asliye Hukuk Mahkemesi (Tüketici Mahkemesi Sıfatıyla) Tarihi : 12/11/2009 Numarası : 2009/222-2009/358 Davacı : Mustafa Ay Davalı : Migros A.Ş. Taraflar arasındaki tüketicinin hakem kurulu kararına itiraz davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından kanun yararına temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü. KARAR Davacı, davalıdan 15/2/2007 tarihinde satın aldığı cep telefonunun garanti süresi içinde arızalanması nedeniyle tamiri için 2/2/2009 tarihinde teslim ettiğini ancak 30 iş günü içinde tamir edilmediğini, bunun üzerine malın bedelinin iadesi için Elazığ Tüketici Sorunları İl Hakem Heyetine başvurduğunu, ancak cihazın tamir edilerek tüketiciye teslimine karar verildiğini, verilen kararın yasaya aykırı olduğunu belirterek Elazığ Tüketici Sorunları İl Hakem Heyeti kararının iptali ile fatura bedelinin faizi ile istirdadına karar verilmesini istemiştir. Davalı, yargılamaya katılmamıştır. Mahkemece, Tüketici Sorunları Hakem Heyetince verilen karardan sonra üründeki arızanın giderildiği ancak davacı tarafça telefonun teslim alınmadığı bu durumda davacı talebinin yerinde olmadığı gerekçesiyle talebin reddine ilişkin kesin olarak verilen karar yürürlükteki mevzuata aykırı olduğu gerekçesiyle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca kanun yararına temyiz edilmiştir. 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun 13/2 maddesi uyarınca; satıcı, garanti belgesi kapsamındaki malların, garanti süresi içerisinde gerek malzeme ve işçilik, gerekse montaj hatalarından dolayı arızalanması halinde malı, işçilik masrafı, değiştirilen parça bedeli ya da başka herhangi bir ad altında hiçbir ücret talep etmeksizin tamir ile yükümlüdür. Aynı Kanunun 13/3. madde ve fıkrası gereğince; garanti süresi içersinde sık sık arızalanması sonucu maldan yararlanamamanın süreklilik arzetmesi veya tamiri için gereken azami sürenin aşılması hallerinde, tüketici aynı Yasanın 4. maddesindeki diğer seçimlik haklarını kullanabilir. Garanti Belgesi Uygulama Esaslarına Dair Yönetmeliğin 6. maddesinin 4. fıkrasına göre, sanayi malının tamir süresi en fazla 30 iş günüdür. Bu süre malın servis istasyonuna servis istasyonunun olmaması durumunda, malın satıcısı, bayii, acentesi, temsilciliği, ithalatçısı veya imalatçısından birine bildirim tarihinden itibaren başlar. Yönetmeliğin 4. maddesi uyarınca; sanayi malının, tüketiciye teslim edildiği tarihten itibaren, belirlenen garanti süresi içinde kalmak kaydı ile, bir yıl içersinde; aynı arızayı ikiden fazla tekrarlaması veya farklı arızaların dörtten fazla ortaya çıkması sonucu, maldan yararlanamamanın süreklilik kazanması veya tamiri için gereken sürenin aşılması ya da arızanın tamirinin mümkün bulunmadığının raporla belirlenmesi durumlarında, tüketici malın 123 ücretsiz olarak değiştirilmesini bedel iadesi veya ayıp oranında bedel indirimi talep edebilir. Satıcı bu talebi reddedemez. Dava konusu üründe kullanıcı hatası olduğuna dair servis raporunun bulunmayışı yasada ön görülen tamir süresinin aşılmış olduğu halen ürünün davacıya teslim edilmemiş olması nedeniyle davacının davasının kabulüne karar verilmesi gerekirken davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, kanun yararına bozma isteminin bu nedenle kabulü gerekmiştir. SONUÇ: Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının HUMK. 427/6 maddesine dayalı kanun yararına bozma isteğinin kabulü ile mahkeme kararının sonuca etkili olmamak üzere kanun yararına BOZULMASINA, 13/5/2011 gününde oybirliğiyle karar verildi. [R.G.05 Ekim 2011 – 28075] —— • —— Yargıtay 13. Hukuk Dairesinden: Esas No : 2011/10951 Karar No : 2011/11236 YARGITAY İLAMI Mahkemesi : İstanbul 2. Tüketici Mahkemesi Tarihi : 17/6/2010 Numarası : 2009/530-2010/422 Davacı : Vodafone Telekomünikasyon A.Ş. vekili avukat Muktedir İlhan Davalı : Ferhat Erol vekili avukat Ertuğrul Burultay Taraflar arasındaki itiraz davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca kanun yararına bozulması istenilmekle dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü. KARAR Davacı vekili, Tüketici Sorunları Hakem Heyetine başvurduğunu, talebinin kabul edilmediğini ileri sürerek Hakem Heyeti kararının kaldırılmasını talep etmiştir. Davalı, açılan davanın haksız olduğunu savunarak davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, davacı vekilinin itirazının kabulüne kesin olarak karar verilmiş; ancak mahkemece kendisini vekil ile temsil eden davacı yararına vekalet ücreti verilmediği iddiası ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nca kanun yararına bozulması istenilmiştir. Mahkemece kendisini vekil ile temsil ettiren davacı lehine Karar tarihi itibariyle yürürlükteki AAUT. gereğince 500 TL vekalet ücretine karar verilmemesi nedeniyle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün HUMK. 427. maddesi hükmünce sonuca etkili olmamak koşulu ile kanun yararına bozulması gerekir. SONUÇ: Açıklanan nedenlerle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının HUMK. 427/6 maddesine dayalı kanun yararına bozma isteğinin kabulü ile mahkeme kararının sonuca etkili olmamak koşulu ile kanun yararına BOZULMASINA, peşin alınan 17.15 TL. temyiz harcının istek halinde iadesine, 7.7.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi. [R.G.11 Ekim 2011 – 28081] —— • —— Yargıtay 17. Hukuk Dairesinden: Esas No : 2011/4292 124 Karar No : 2011/7072 YARGITAY İLAMI Mahkemesi : Ankara 9. Sulh Hukuk Mahkemesi Tarihi : 7.12.2009 Numarası : 2008/1867 2009/2482 Davacı : Başak Groupama Sigorta A.Ş. Davalı : Hüseyin Sakallı Taraflar arasındaki rücuen tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü: KARAR Davacı vekili, davalının işleteni olduğu aracın müvekkili şirkete kasko sigortalı araca çarparak hasar verdiğini, araçta meydana gelen hasar bedelinin sigortalıya ödendiğini, 1.171,85 TL tazminatın tahsili için yapılan icra takibine davalının itiraz ettiğini belirterek itirazın iptaline, takibin devamına, %40 icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili davanın reddini savunmuştur. Mahkemece toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, itirazın kısmen iptali ile takibin 1.150 TL asıl alacak ve 34.55 TL faiz üzerinden devamına asıl alacağa takip tarihinden faiz uygulanmasına alacak likit olmadığından icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiş hüküm Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından kanun yararına bozulması istenmiştir. Dava TTK. 1301. maddesinden kaynaklanan rücuen tazminat istemine ilişkindir. Yargılama sonucu davanın kısmen kabul, kısmen de reddine karar verilmiştir. HMUK. 417 maddesinin 1. fıkrasının 2. cümlesi "davada iki taraftan her biri kısmen haklı çıkarsa mahkeme her birini masrafla ilzam veya bu masrafı aralarında takdir ettiği surette taksim eder" hükmünü öngörür. Buna göre mahkeme masraflarının davanın kabul ve red edilen miktarına, yani tarafların haklı çıktıkları miktarlara göre paylaştırılması, red edilen kısım üzerinden de kendisini yargılamada vekil aracılığı ile temsil ettiren davalı lehine de HMUK. 423. maddesinin 1. fıkrasının 6. bendine göre mahkeme masraflarından sayılan vekalet ücretine hükmedilmesi gerekir. Mahkemece davanın bir kısmının reddedildiği göz önünde bulundurularak, kendisini avukat aracılığı ile temsil ettiren davalı yararına avukatlık asgari ücret tarifesi uyarınca vekalet ücretine hükmedilmemesi usul ve yasaya aykırı olduğundan hükmün HUMK.nun 427/6 maddesi uyarınca kanun yararına bozulması gerekir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle kararın HUMK.nun 427/6. maddesi uyarınca sonuca etkili olmamak kaydıyla KANUN YARARINA BOZULMASINA, gereği yapılmak üzere kararın bir örneği ile dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine 5.7.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi. [R.G.11 Ekim 2011 – 28081] —— • —— DANIŞTAY KARARI Danıştay Onbirinci Daire Başkanlığından: Esas No : 2011/2069 Karar No : 2011/3884 Kanun Yararına Temyiz İsteminde Bulunan : Danıştay Başsavcılığı - ANKARA Davacı : Fatma Bal 125 Vekili : Av. İbrahim Atila 518. Sok. No:13, D:1 - Şirinyer/İZMİR Davalı : Sağlık Bakanlığı - ANKARA İstemin Özeti : İzmir Bölge İdare Mahkemesinin 29.11.2007 günlü, E:2007/3194, K:2007/3657 sayılı kararının, Danıştay Başsavcılığı tarafından 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 51. maddesi uyarınca kanun yararına bozulması istenilmektedir. Danıştay Tetkik Hakimi : Emir Dalkıran Düşüncesi : Davacı tarafından yapılan başvuru, Sosyal Sigortalar Kurumu Ek Ödeme Yönergesinin ilgili ibarelerinin Danıştay Onbirinci Dairesince iptal edilmesi üzerine doğan "yeni hukuki durum"dan yararlanmak için yapılmış olup, 2577 sayılı Kanunun 10. maddesi kapsamında değerlendirilmesi ve başvuruya cevap verilmemesi üzerine süresi içinde açılan davanın, esastan incelenmesi gerekirken, süre aşımı nedeniyle reddedilmesi yolunda verilen Bölge İdare Mahkemesi kararında hukuka uyarlık görülmemiştir. Açıklanan nedenle, Danıştay Başsavcılığının kanun yararına temyiz isteminin kabulü ile İzmir Bölge İdare Mahkemesince verilen kararın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 51. maddesi uyarınca hükmün sonuçlarına etkili olmamak üzere kanun yararına bozulması gerektiği düşünülmektedir. Danıştay Başsavcısı : Turgut Candan Düşüncesi : 4958 sayılı Kanunun 17'nci maddesi hükmü uyarınca düzenlenen ve S.S.K. Yönetim Kurulunun 25.9.2003 tarih ve 2043 sayılı kararı ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının 9.10.2003 gün ve 277 sayılı onayı ile yürürlüğe giren S.S.K Ek Ödeme Yönergesinin 5'inci maddesinin 11'inci bendinde geçen "aylık 80 saatin üzerinde" ile "80 saate kadar tutulan nöbetler için ek ödeme yapılmaz" ibarelerinin Danıştay Onbirinci Dairesinin 11.4.2005 gün ve E:2003/4345, K:2005/1819 sayılı kararı ile iptali üzerine 15.9.2003-19.2.2005 döneminde eksik yapılan ek ödemelerin hesaplanarak tazminat olarak ödenmesi istemiyle açılan davada, dava konusu işlemin iptaline, tazminat isteminin ise, kısmen kabulüne, kısmen de reddine dair İzmir 3'üncü İdare Mahkemesi Hakimliğinin 5.4.2007 gün ve E:2005/1717, K:2007/491 sayılı kararına yönelik, davacının itiraz başvurusunu kabul edilerek anılan kararın süre aşımı nedeniyle bozulması yolundaki İzmir Bölge İdare Mahkemesinin 29.11.2007 gün ve E:2007/3194, K:2007/3657 sayılı kararının hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek kanun yararına bozulması konusunda Danıştay Başsavcılığını bilgilendiren dilekçe üzerine konu incelendi. İdari Yargılama Hukuku ilkelerine göre, idari işlemin idari yargı yerince iptali, iptal edilen idari işlemin tesisinden önceki hukuksal durumun kendiliğinden geri gelmesini sağlar. Yine; aynı ilkelere göre, genel, kişilik dışı ve kural koyucu nitelikteki düzenleyici idari işlemin iptali, aynı hukuki durumda bulunan tüm idare edilenler için aynı hukuksal sonucu yaratır. Başka anlatımla; iptal kararı sonuçlarından aynı statüdeki idare edilenlerin tümünün yararlanabileceği hukuksal durumun doğmasını sağlar. Nitekim; Danıştay Onbirinci Dairesi ile İdari Dava Daireleri Kurulunun yerleşik içtihadı da, bu yoldadır. Dolayısıyla; SSK Ek Ödeme Yönergesinin 5'inci maddesinin 11'inci bendinde geçen ve yukarıda sözü edilen ibarenin, Danıştay Onbirinci Dairesince iptal edilmesi sonucu doğan hukuki durumdan anılan yönergenin düzenleme alanı içinde olan, davacının da yararlanması ve iptal edilen düzenleyici işlemin uygulanması sonucu mahrum kalmış olduğu parasal haklarının tazmini istemiyle davalı idareye başvuruda bulunması ve bu başvurunun reddi üzerine de idari dava yoluna gitmesi olanaklıdır. Açıklanan nedenle, İzmir Bölge İdare Mahkemesinin aksi yolda verilen ve yürürlükteki hukuka aykırı sonuç ifade eden 29.11.2007 gün ve E:2007/3194, K:2007/3657 sayılı kararının, 2577 İdari Yargılama Usulü Kanununun 51'inci maddesi uyarınca, kanun yararına bozulmasının uygun olacağı düşünülmektedir. TÜRK MİLLETİ ADINA 126 Hüküm veren Danıştay Onbirinci Dairesi'nce İzmir Bölge İdare Mahkemesinin 29.11.2007 günlü, E:2007/3194, K:2007/3657 sayılı kararının Danıştay Başsavcılığı tarafından kanun yararına temyiz edilerek bozulmasının istenilmesi üzerine işin gereği görüşüldü: Dosyanın incelenmesinden, 5283 sayılı Kanunla Sağlık Bakanlığına devredilmeden önce Sosyal Sigortalar Kurumuna bağlı hastanede görev yapan davacı tarafından, S.S.K. Yönetim Kurulunun 25.9.2003 tarih ve 2043 sayılı kararı ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının 9.10.2003 gün ve 277 sayılı onayı ile yürürlüğe giren Sosyal Sigortalar Kurumu Ek Ödeme Yönergesinin 5. maddesinin 11. bendinde yer alan "aylık 80 saatin üzerinde" ile "80 saate kadar tutulan nöbetler için ek ödeme yapılmaz." ibarelerinin Danıştay Onbirinci Dairesinin 11.4.2005 gün ve E:2003/4345, K:2005/1819 sayılı kararı ile iptali üzerine, anılan yönergenin yürürlüğe girdiği 15.9.2003 ila Sosyal Sigortalar Kurumuna bağlı hastanelerin Sağlık Bakanlığına devredildiği 19.2.2005 tarihleri arasındaki dönemde, iptal edilen ibareler nedeniyle ödenmeyen ek ödeme tutarının ödenmesi istemiyle yapılan başvurunun zımnen reddine ilişkin işlemin iptali ile aylık 80 saate kadar tutulan nöbetler nedeni ile ilave ek ödeme tutarlarının yasal faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açıldığı, İzmir 3. İdare Mahkemesinin tek hakim tarafından verilen 5.4.2007 günlü ve E:2005/1717, K:2007/491 sayılı kararıyla, yasa düzeyinde üst hukuk düzenlemelerine ve genel hukuk ilkelerine aykırılığı nedeniyle yargı yerince iptal edilmiş olan ve davacının ek ödemesinin eksik ödenmesine neden olan düzenleyici işlemin öngördüğü kuralların iptal edilmiş olması nedeniyle tüm sonuçları ile birlikte ortadan kalkmış bulunduğu, bunun bir sonucu olarak davacının, iptal edilen Yönerge hükümleri nedeniyle yoksun bırakıldığı ek ödeme tutarlarının başvurusu üzerine idarece hesaplanarak ödenmesi gerekirken, isteminin zımnen reddine ilişkin işlemde hukuka uygunluk bulunmadığı gerekçesiyle, dava konusu işlemin iptaline, tazminat isteminin kısmen kabulü ile 15.9.2003-19.2.2005 döneminde eksik ödenen ek ödemelerinin net tutarı olan 1.589,39 TL'nin başvuru tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine, fazlaya ilişkin tazmin isteminin ise reddine karar verildiği, bu karara davalı idare tarafından itiraz edilmesi üzerine, İzmir Bölge İdare Mahkemesinin 29.11.2007 günlü ve E:2007/3194, K:2007/3657 sayılı kararıyla, aylık 80 saate kadar tuttuğu nöbetler için kendisine ek ödeme yapılmadığından, nöbet ek ödemelerinin yapıldığı her ay itibarıyla haberdar olan davacının, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 7, 11 ve 12. maddelerinde yazılı süreler içinde dava açması gerekirken, belirtilen süreler sona erdikten sonra Sosyal Sigortalar Kurumu Ek Ödeme Yönergesinin 5. maddesinin 11. bendinde yer alan "aylık 80 saatin üzerinde" ile "80 saate kadar tutulan nöbetler için ek ödeme yapılmaz." ibarelerinin Danıştay Onbirinci Dairesinin 11.4.2005 gün ve E:2003/4345, K:2005/1819 sayılı kararı ile iptal edildiğinden bahisle, belirtilen dönemde eksik ödenen ek ödemelerinin iadesi istemiyle 8.8.2005 tarihinde yaptığı başvurunun zımnen reddi üzerine 1.11.2005 gününde açılan davanın süre aşımı nedeniyle esasını inceleme olanağı bulunmadığı gerekçesiyle, itirazın kabulü ile itiraz konusu kararın kaldırılmasına ve davanın 2577 sayılı Kanunun 15/1-b maddesi uyarınca süreaşımı sebebiyle reddine karar verildiği, davacı tarafın karar düzeltme istemi de reddedilerek kararın kesinleştiği anlaşılmaktadır. Danıştay Başsavcılığı, İzmir Bölge İdare Mahkemesi'nin söz konusu kararının; kişilik dışı ve kural koyucu nitelikteki düzenleyici idari işlemin iptalinin, aynı hukuki durumda bulunan tüm idare edilenler için aynı hukuksal sonucu yaratacağı, başka anlatımla; iptal kararı sonuçlarından aynı statüdeki idare edilenlerin tümünün yararlanabileceği hukuksal durumun doğmasını sağlayacağı, dolayısıyla; Sosyal Sigortalar Kurumu Ek Ödeme Yönergesinin 5'inci maddesinin 11'inci bendinde geçen ve yukarıda sözü edilen ibarelerin, Danıştay Onbirinci Dairesince iptal edilmesi sonucu doğan hukuki durumdan anılan yönergenin düzenleme alanı içinde olan davacının da yararlanması ve iptal edilen düzenleyici işlemin uygulanması sonucu mahrum kalmış olduğu parasal haklarının tazmini istemiyle davalı idareye başvuruda bulunması ve bu başvurunun reddi üzerine de idari dava yoluna gitmesi olanaklı olduğu ileri 127 sürülerek, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 51. maddesi uyarınca kanun yararına bozulmasını istemektedir. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 10. maddesinde, "İlgililer, haklarında idari davaya konu olabilecek bir işlem veya eylemin yapılması için idari makamlara başvurabilirler. Altmış gün içinde bir cevap verilmezse istek reddedilmiş sayılır. İlgililer altmış günün bittiği tarihten itibaren dava açma süresi içinde, konusuna göre Danıştay, idare ve vergi mahkemelerine dava açabilirler. Altmış günlük süre içinde idarece verilen cevap kesin değilse ilgili bu cevabı istemin reddi sayarak dava açabileceği gibi, kesin cevabı da bekleyebilir. Bu takdirde dava açma süresi işlemez. Ancak, bekleme süresi başvuru tarihinden itibaren altı ayı geçemez. Dava açılmaması veya davanın süreden reddi hallerinde, altmış günlük sürenin bitmesinden sonra yetkili idari makamlarca cevap verilirse cevabın tebliğinden itibaren altmış gün içinde dava açabilirler." hükmü yer almaktadır. İdare Hukuku ilkelerine göre, iptal kararları, iptali istenilen işlemi tesis edildiği tarih itibariyle ortadan kaldırarak, o işlemin tesisinden önceki hukuki durumu ortaya koyar. Bir genel düzenleyici işlemin iptal edilmesi durumunda, verilen yargı kararının, sadece o davayı açanı değil, bu genel düzenleyici işlem ile ilgili diğer kişileri de etkileyeceği kuşkusuzdur. İptal kararı ile bu düzenleyici işleme dayanılarak yapılan işlemlerin doğurduğu etki ve sonuçlar ortadan kalkar. Bu nedenle iptal edilen bir düzenleyici işlemden dolayı, menfaati ihlal edilen veya kişisel hakkı etkilenen kişinin, verilen iptal kararının doğurduğu sonuçlardan yararlanmak amacıyla idareye başvurabileceği tabiidir. Davacı tarafından 8.8.2005 tarihinde yapılan başvuru, 80 saate kadar tutulan nöbetler için ek ödeme yapılmamasına ilişkin işlemlerin dayanağı olan Ek Ödeme Yönergesinin 5. maddesinin 11. bendinde yer alan "aylık 80 saatin üzerinde" ile "80 saate kadar tutulan nöbetler için ek ödeme yapılmaz." ibarelerinin iptali istemiyle Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikasının açtığı dava sonucunda, Danıştay Onbirinci Dairesince verilen iptal kararının kendi hukuki durumunu da etkilemesi nedeniyle yapılmış bir başvuru olup, davacının, söz konusu iptal kararına da değinerek yaptığı bu başvurunun, genel ve düzenleyici nitelikteki bir idari işlemin iptali yolundaki kararın, o düzenleme ile ilgili herkes için hüküm ifade edeceği gerçeğinden hareketle ve o düzenleyici işlem nedeniyle daha önce menfaati ihlal edilmiş bir kişi olarak, iptal kararının doğurduğu hukuki sonuçlardan yararlandırılması istemiyle yapıldığının ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 10. maddesi kapsamında yapılan bir başvuru niteliğinde olduğunun kabulü gerekmektedir. Bu durumda, davacı tarafından yapılan başvurunun, 2577 sayılı Kanunun 10. maddesi kapsamında değerlendirilmesi ve başvuruya cevap verilmemesi üzerine süresi içinde açılan davanın, esastan incelenmesi gerekirken, süre aşımı nedeniyle reddedilmesi yolunda verilen Bölge İdare Mahkemesi kararında hukuka uyarlık görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, Danıştay Başsavcılığının kanun yararına temyiz isteminin kabulü ile İzmir Bölge İdare Mahkemesince verilen 29.11.2007 günlü, E:2007/3194, K:2007/3657 sayılı kararın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 51. maddesi uyarınca hükmün sonuçlarına etkili olmamak üzere kanun yararına bozulmasına, bu kararın bir suretinin Sağlık Bakanlığı ile Danıştay Başsavcılığına gönderilmesine ve kararın Resmî Gazete'de yayımlanmasına, 10.6.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. [R.G.01 Ekim 2011 – 28071] —— • —— Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Kararı İBRAHİM ÖZTÜRK/Türkiye* 128 Başvuru No : 16500/04 Strazburg 17 Şubat 2009 İKİNCİ DAİRE USUL Türkiye Cumhuriyeti Devleti aleyhine açılan (16500/04) no’lu davanın nedeni (T.C. vatandaşı) İbrahim Aksoy’un (başvuran) Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne 14 Nisan 2004 tarihinde İnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerin Korunmasına ilişkin Sözleşme’nin (Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi - AİHS) 34. maddesi uyarınca yapmış oldukları başvurudur. Başvuran, İstanbul Barosu avukatlarından M.A. Kırdök ve M. Kırdök tarafından temsil edilmektedir. OLAYLAR I. DAVANIN KOŞULLARI Başvuran 1977 doğumludur ve Kocaelinde ikamet etmektedir. 29 Nisan 1996 tarihinde polis, bombalı saldırı girişiminde bulunan iki kişiyi yakalamıştır. Bu olay sonrası yapılan polis operasyonlarında TKEP-L üyesi olduğu sanılan birçok kişi daha gözaltına alınmıştır. Zanlılardan birçoğu gözaltı sırasında suçlarını itiraf etmiş ve yasadışı örgüt bünyesindeki faaliyetleriyle birlikte gerçekleştirdikleri silahlı eylemleri detaylı bir şekilde anlatmışlardır. Bu dönemde yapılan baskınlarda polis birçok maddi kanıt ele geçirmiştir. Polis ayrıca, görgü tanıkları yardımıyla ve fotoğrafla kimlik tespiti seansları gerçekleştirmiş ve olay yeri incelemeleri yapmıştır. Polis, gözaltında bulunan kişilerin verdiği bilgilere dayanarak 6 Haziran 1996 tarihinde başvuranı tutuklamıştır. Başvuran, polise verdiği ifadede suçunu itiraf etmiş ve örgüt bünyesindeki faaliyetleriyle birlikte gerçekleştirdiği silahlı eylemleri anlatmıştır. Başvuran, gözaltı sırasında fotoğrafla kimlik tespiti seanslarına katılmış ve olay yerini tarif etmiştir. Bu konuyla ilgili tutanaklarda, başvuranın gözaltı sırasında kendisine isnad edilen suçu kabul ettiği belirtilmiştir. Tutanaklarda ayrıca, başvuranın arkadaşlarıyla birlikte yürüttüğü faaliyetler hakkında yaptığı açıklamalar bulunmaktadır. Başvuran, gözaltı süresinde bir avukat desteği almamıştır. * Dışişleri Bakanlığı Çok Taraflı Siyasî İşler Genel Müdürlüğü tarafından Türkçe’ye çevrilmiş olup, gayrıresmî tercümedir. 129 13 Haziran 1996 tarihinde gerçekleştirilen doktor muayenesinde başvuranın vücudunda hiçbir yara ve darp izi bulunmadığı tespit edilmiştir. 13 Haziran 1996 tarihinde Devlet Güvenlik Mahkemesi Cumhuriyet Savcısı (« Cumhuriyet Savcısı ») tarafından dinlenen başvuran, kendisine isnad edilen suçlara karşı savunmasını yapmıştır. Savunmasında, işkence altında alındığını ileri sürerek polise verdiği ifadeye, olay yeri tarifiyle ilgili tutanaklara ve fotoğrafla kimlik tespitine itiraz etmiştir. Aynı gün DGM nöbetçi hakimi (« nöbetçi hakim») önüne çıkarılan başvuran, tutuklanarak cezaevine konulmuştur. Başvuran, hakim önünde de Cumhuriyet Savcısına verdiği ifadeyi tekrarlamıştır. 12 Ağustos 1996 tarihinde Cumhuriyet Savcısı, başvuranın da içinde bulunduğu on dört kişiyi, silahlı eylem yaparak anayasal rejimi yıkmaya çalışmak, yasadışı silahlı örgüte üye olmak, yardım ve yataklık etmek, patlayıcı madde üretmek ve kullanmakla suçlamıştır. Sanıkların otuz yedi olaya karıştıkları iddia edilmektedir. 17 Ekim ile 22 Kasım 1996 tarihlerinde görülen ilk iki duruşmada Devlet Güvenlik Mahkemesi, içlerinde başvuranın da bulunduğu on üç sanığı dinlemiştir. Başvuran, mahkeme önünde, polise verdiği ifadeyi yalanlamış ve işkence altında alındığını ileri sürerek gözaltı sırasında yapılan bütün soruşturmalara itiraz etmiştir. Devlet Güvenlik Mahkemesi 22 Kasım 1996 tarihinde yapılan duruşmada beş tanığın ve gözaltı sırasında tutulan polis tutanaklarını imzalayan polis memurlarının mahkemeye çağırılmasına karar vermiştir. DGM diğer taraftan dava dosyasını tamamlamak üzere usuli işlemlerin yapılmasını ve A.A. isimli şahıs aleyhine açılan ceza davasının bakmakta olduğu davayla birleştirilmesini istemiş ve üç sanığın tahliye edilmesine hükmetmiştir. DGM, 4 Şubat 1997 ile 8 Temmuz 1997 tarihleri arasında dört duruşma gerçekleştirmiş ve bu duruşmalarda üç tanıkla birlikte gözaltı sırasında tutulan polis tutanaklarını imzalayan polis memurlarını dinlemiştir. Bu duruşmalar sırasında Devlet Güvenlik Mahkemesi, dava dosyasını tamamlamak üzere bazı yargı işlemleri gerçekleştirmiş, bir kaçak sanık hakkında yürütülen davanın bu davadan ayrılmasına ve üç suçortağının tahliyesine hükmetmiştir. 4 Şubat 1997 tarihli duruşmada mahkeme, başvuranın tahliyesine karar vermiştir. 8 Temmuz 1997 tarihli duruşmada Cumhuriyet Savcısı, davanın esasına ilişkin taleplerini sunmuştur. 11 Eylül 1997 tarihinde Devlet Güvenlik Mahkemesi, savunma avukatlarının 23 Ekim 1997 tarihli duruşmada iki tanığın dinlenmesi yönündeki taleplerini kabul etmiştir. 9 Aralık 1997 tarihli duruşmada mahkeme, savunmanın bazı belgelerin düzenlenmesi için ek süre talebini haklı bulmuş ve verilen süreyi uzatmıştır. DGM, 12 Şubat 1998 tarihinde polisin grafolojik ve fotoğrafik bilirkişi raporunu ve diğer soruşturma belgelerini teslim almış ve bir sanığın savunmasını dinlemiştir. Bu duruşmalardan sonra mahkeme, sanıklar ile avukatlarına savunmalarını hazırlamaları için ek süre vermiştir. Devlet Güvenlik Mahkemesi 28 Nisan 1998 tarihli duruşmada altı sanık ve avukatlarının savunmalarını dinlemiştir. Bu duruşma sonrasında mahkeme sekiz davacıyı dinleme kararı alarak, iddianamede yeralan ve sanıklara isnad edilen suçlarla ilgili diğer belgelerin temin edilmesini istemiştir. 30 Haziran 1998 ile 28 Ocak 1999 tarihleri arasında görülen dört duruşmada mahkeme, davacıları dinlemiş, istediği belgeleri teslim aldığını kaydetmiş, başka belgelerin teminini istemiş ve polis memurları hakkında yürütülen yargılamanın gidişatı üzerine bilgi almıştır. 28 Ocak 1999 tarihli duruşmada mahkeme, bir davacıyı dinlemiştir. Cumhuriyet Savcısı 8 Nisan 1999 tarihli duruşmada davayla ilgili taleplerini sunmuştur. 10 Haziran 1999 ile 12 Kasım 1999 tarihleri arasında görülen beş duruşmada sanıklar savunmalarını sunmuşlardır. 12 Kasım 1999 tarihinde DGM, eski ceza kanununun 168. maddesinin 2. fıkrası uyarınca başvuranı yasadışı örgüte üye olmak suçundan on iki yıl altı ay hapis cezasına mahkûm etmiştir. Mahkeme, özellikle sanıkların polise verdikleri ifadelerde suçlarını itiraf etmelerini ve birbirlerinin aleyhine ifade vermelerini bu kararın gerekçeleri arasında göstermiştir. Mahkeme, zorla alındığı iddia edilen ifadelerin diğer maddi kanıtları desteklediğini, sorgulamaya katılan polis memurlarının mahkeme önünde ifade verdiğini ve kötü muamele iddialarını reddettiklerini kaydetmiştir. Bütün bunlara ilaveten mağdurlar da sanıkların aleyhine tanıklık etmişlerdir. 130 Yargıtay, 26 Mart 2001 tarihinde pişmanlık yasasının bir suçortağı için uygulanıp uygulanamayacağı konusunun incelenmediğini ve gerekçenin yetersiz olduğunu açıklayarak Devlet Güvenlik Mahkemesinin kararını bozmuştur. Davaya yeniden bakması istenen Devlet Güvenlik Mahkemesi, ilk duruşmasını 24 Temmuz 2001 tarihinde gerçekleştirmiştir. Mahkeme, 13 Eylül 2001 tarihinde görülen ikinci duruşmada başvuranın da aralarında bulunduğu sekiz sanığın savunmalarını dinlemeye devam etmiştir. 20 Kasım 2001 tarihli duruşmada mahkeme, iki suçortağının Yargıtay kararıyla bağlantılı ifadelerinin hâlâ alınamadığını kaydederek, onlarla ilgili davanın dosyadan çıkarılmasına karar vermiştir. Bu duruşma sonrasında mahkeme, ayrıca pişmanlık yasasının bir suçortağına uygulanıp uygulanamayacağı konusunu Emniyet Genel Müdürlüğü’ne danışma kararı almıştır. 19 Şubat 2002 tarihinde Devlet Güvenlik Mahkemesi, başvuranların gözaltına alınmasından sorumlu polislere karşı yürütülen ceza yargılamasının sonucu hakkında bilgi edinme kararı almıştır. Mahkeme, suçlarla ilgili belgelerin temin edilmesini isteyerek, savunma avukatının iki davanın görülmekte olan davayla birleştirilme talebini reddetmiş ve iki suçortağının tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmalarına karar vermiştir. 7 Mayıs 2002 tarihli duruşmada mahkeme, ağır ceza mahkemesinde görülen ceza davasının halen devam ettiğini kaydetmiştir. Savunma avukatlarından birinin görülmekte olan davanın diğer iki davayla birleştirilme talebi üzerine mahkeme, bu davalarla ilgili dosyaların temin edilmesini istemiştir. Mahkeme, bir kez daha suçlarla ilgili belgelerin sunulmasını istemiştir. Son olarak mahkeme, iki suç ortağının Yargıtay kararıyla ilgili ifadelerinin Ceza Muhakemesi Kanunu hükümleriyle çelişkili olarak tek hakim tarafından alındığını kaydetmiş ve Trabzon Ağır Ceza Mahkemesinin bu iki suçortağını dinlemesini talep etmiştir. 16 Temmuz 2002 tarihinde mahkeme, iki dava dosyasını teslim aldığını bildirmiştir. Mahkeme dosyaları inceledikten sonra, gerekli belgelerin kopyalarını dosyaya ekleyerek, bu davaların görülmekte olan davayla birleştirilmesine gerek olmadığına hükmetmiştir. 26 Eylül 2002 tarihinde mahkeme, ilgili suçortakları bulunamadığı için istinabe yoluyla ifadelerinin alınamadığını kaydetmiştir. Emniyet Genel Müdürlüğü’nün suçortağının pişmanlık yasasından yararlanamayacağını açıklayan cevabını kaydeden mahkeme ayrıca, polis memurları hakkında ağır ceza mahkemesinde görülen ceza davasının zamanaşımı dolayısıyla düştüğünü not etmiştir. 17 Aralık 2002 tarihinde mahkeme, istenilen belgelerin teslim alındığını kaydetmiştir. Bu duruşmada Cumhuriyet Savcısı mütalaasını sunmuştur. Bir savunma avukatı, 4 ve 5 Nolu Devlet Güvenlik Mahkemelerinde görülen iki davanın bu dosyayla birleştirilme talebini tekrarlamıştır. Bu iki davayla mevcut dava arasında bir bağlantı olup olmadığını inceleyen Devlet Güvenlik Mahkemesi birleştirilmelerine gerek olmadığına hükmetmiştir. Bu konuyla ilgili olarak mahkeme, AİHM’nin içtihadına atıfta bulunarak, davanın makul bir süre içinde görülme hakkını gerekçe göstermiştir. 13 Mart 2003 tarihli duruşmada mahkeme, sanıklar ile avukatlarının savunmalarını dinlemiştir. Devlet Güvenlik Mahkemesi, 6 Mayıs 2003 tarihli duruşmada bulunamayan iki suçortağı ile ilgili davayı diğerlerinden ayırmıştır. Bu duruşma sonrasında mahkeme, başvuranı, hakkında verilen ilk cezaya mahkûm etmiştir. Sanıkların duruşmalarda yaptıkları savunmaları inceleyen DGM başvuranın da aralarında bulunduğu bazı sanıkların Emniyet Müdürlüğünde yapılan sorgulamada kendilerine isnad edilen suçları itiraf ettikleri halde, Cumhuriyet Savcısı ve Nöbetçi Hakim önünde bunları reddettiklerini kaydetmiştir. Mahkeme, daha sonra yasadışı örgüte ait belgeleri, silahları ve sanıkların evinde veya tarif ettikleri yerlerde ele geçirilen diğer eşyaları, bilirkişi raporlarını ve diğer davalarda yargılanan kişilerin ifadelerini dosyada bulunan kanıtlar arasında sıralamıştır. Mahkeme ayrıca, gözaltı sırasında yapılan soruşturmaları ve bu soruşturmalarla ilgili tutanakları da kanıt olarak açıklamıştır. Sanıkların gözaltı sırasında verdikleri ifadeler bu kanıt belgeleri arasında yer almamıştır. 131 Mahkeme, dosyada bulunan unsurlar ışığında başvuranın yasadışı örgüte üye olduğu sonucuna ulaşmıştır. 1 Aralık 2003 tarihinde Yargıtay, bu ikinci kararı onamıştır. Başvuran hakkında yürütülen ceza davasına paralel olarak, bir ceza davası da başvuran haricinde bazı suçortaklarının gözaltına alınmasından sorumlu polis memurları hakkında yürürtülmüştür. 9 Temmuz 2002 tarihinde Ağır Ceza Mahkemesi, zamanaşımına uğraması dolayısıyla ceza davasının düşürülmesine karar vermiştir. 21 Ekim 2004 tarihinde Yargıtay, ilk derece mahkemesinin kararını onamıştır. HUKUK I. AİHS’NİN 6. MADDESİNİN 1, 2 VE 3c) PARAGRAFLARININ İHLÂL EDİLDİĞİ İDDİASI HAKKINDA Başvuran, gözaltı sırasında ifadesinin işkence altında alındığını, kendisine avukat tahsis edilmediğini ve dolayısıyla savunmasının adil bir şekilde dinlenmediğini iddia etmektedir. Ayrıca başvuran, diğer suçortaklarının ifadelerinin de aynı zorlayıcı yöntemler uygulanarak alındığını ve kendisinin bu ifadelere bakılarak mahkûm edildiğini ileri sürmektedir. Başvuran, yasal olmayan yollardan elde edilen kanıtlar kullanılmak suretiyle masumiyet karinesinin çiğnendiğini ileri sürmektedir. Son olarak başvuran, savunması için makul bir süre tanınmadığından şikâyetçi olmakta ve AİHS’nin 6. maddesinin 1, 2 ve 3c paragraflarına atıfta bulunmaktadır. AİHS’nin 6. maddesinin 2. ve 3. paragrafları, 1. paragraf ile güvence altına alınan adil yargılanma hakkının özel yönleri ile ilgili olduğu için AİHM, mevcut davada ortaya çıkan sorunları 1 ve 3 c) paragraflarındaki hükümleri birlikte değerlendirerek inceleyecektir (bakınız, diğerleri arasından, Hollanda aleyhine Van Mechelen ve diğerleri davası, 23 Nisan 1997, prg. 49, Karar ve hükümlerin derlemesi 1997-III). A. Kabuledilebilirliğe ilişkin 1. Yargılama süresi Hükümet, önce davanın karmakşıklığına ve sanıklara isnad edilen suçların ağırlığına dikkat çekmektedir. Hükümetin kanaatine göre, iç hukukta hiçbir aksama olmadığı halde ilgili şahısların birçok duruşmaya gelmemesi yargılamanın uzamasına neden olmuştur. Ayrıca hükümet, davanın iki defa DGM ve iki defa da Yargıtay olmak üzere dört kez görüldüğünü kaydetmektedir. Hükümete göre, dava koşulları göz önüne alındığında, yargılama süresinin AİHS ile AİHM’nin içtihadı açısından makul olmadığı söylenemez. Başvuran, Hükümetin bu iddiasına itiraz etmektedir. 132 AİHM, mevcut davada önce değerlendirilmesi gerken sürenin 6 Haziran 1996 tarihinde başvuranın tutuklanmasıyla başladığını ve 1 Aralık 2003 tarihinde Yargıtay’ın verdiği kararla sona erdiğini tespit etmektedir. Dolayısıyla söz konusu süre, dört mahkemede görülen iki derece yargılama sonunda yaklaşık yedi yıl altı ayda tamamlanmıştır. Ayrıca AİHM, bir yargılama süresinin makul olarak nitelenmesinin kendi içtihadındaki kıstaslara, özellikle davanın karmaşıklığına ve başvuran ile yetkili mercilerin tutumuna bağlı olduğunu kaydetmektedir (bakınız, diğerleri arasından, Fransa aleyhine Pélissier ve Sassi davası [GC], no 25444/94, prg. 67, CEDH 1999-II). Bununla birlikte AİHM, ancak yargılamasının uzamasından devletin sorumlu olduğu durumlarda « makul süre »nin aşılıp aşılmadığının tespit edileceğini hatırlatır (Yunanistan aleyhine Papachelas davası, [GC], no 31423/96, prg. 40, CEDH 1999-II). AİHM, mevcut davada ihtilaflı yargılamanın büyük bir karmaşıklık içerdiğini kaydetmekte ve mahkemelerin başvuranın da aralarında bulunduğu ve birçok suçtan yargılanan on dört sanıklı bir davaya baktıklarını hatırlatmaktadır. Sanıklar otuzdan fazla eyleme karışmakla suçlanmışlardır. Bu karmaşık durum ve suçların türü nedeniyle herbir sanığa isnad edilen suç için olayların açığa çıkarılması, delillerin toplanması ve belirlenmesi uzun zaman gerektirmiştir. AİHM, adli makamların önemli bir gecikmeye neden olmadıkları kanaatindedir. AİHM’ne göre, mahkemeler tüm yargılama süresince gerekli özeni göstermişler ve ‘iyi bir adli yönetim’ ilkesine uygun davranmışlardır. AİHM, başvuranın 12 Ağustos 1996 tarihinde, yani tutuklanmasından iki ay sonra suçlandığını, davaya ilk önce Devlet Güvenlik Mahkemesinin baktığını, iddianamenin sunulmasından üç yıl üç ay sonra hüküm verdiğini, düzenli aralıklarla duruşmalar gerçekleştirdiğini, sanıkları, mağdurları, şahitleri dinlediğini ve birçok usuli işlem gerkçekleştirdiğini ve Devlet Güvenlik Mahkemesinin davaya ikinci kez baktığında yaklaşık iki yıl bir ayda karar verdiğini, mahkemenin bu yargılama sırasında bazıları istinabe yoluyla olmak üzere sanıkların ifadelerine başvurduğunu ve savunmanın tekrarladığı davaları birleştirme talebi hakkında hüküm verdiğini, sanıkların makul sürede yargılanma haklarını gözönünde bulundurarak birleştirme talebini reddettiğini ve iki suçortağının bulunamaması dolayısıyla onlarla ilgili davaları görülmekte olan davadan ayırma kararı aldığını gözlemlemektedir. Yargıtay, ilk temyiz başvurusu ile ilgili kararını bir yıl, dört ay ve on üç günde ve ikinci temyiz başvurusu ile ilgili kararını ise altı ay yirmi dokuz günde vermiştir. Buraya kadar elde edilen bilgiler ışığında AİHM, mevcut dava koşullarında yargılama süresinin, AİHS’nin 6. maddesinin 1. paragrafında öngörülen « makul süre » ilkesine uygun olduğu kanaatine varmaktadır. Dolayısıyla, bu şikâyet açıkça dayanaktan yoksun olduğundan, AİHS’nin 35. maddesinin 3. ve 4. paragrafları uyarınca reddedilmelidir. 2. Adil yargılama AİHM, yargılamanın adil olmasıyla ilgili şikâyetin AİHS’nin 35. maddesinin 3. paragrafı anlamında açıkça dayanaktan yoksun olmadığını tespit etmektedir. AİHM, diğer taraftan şikâyetin başka bir kabuledilemezlik gerekçesi bulunmadığını kaydetmektedir. Dolayısıyla şikayetin kabuledilebilir ilan edilmesi uygun olacaktır. B. Esasa ilişkin Başvuran, olayın meydana geldiği dönemde Devlet Güvenlik Mahkemelerinin bu tür suçlara karşı aldığı özel önlemler çerçevesinde günlerce kimseyle görüştürülmeden polis karakollarında kapalı tutulduğunu ve bir avukat desteğinden yararlanamadığını iddia etmektedir. Başvuran, Devlet Güvenlik Mahkemesi tarafından dikkate alınan sorgulamaların gözaltı sırasında yapıldığını ve bu sorgulamalara Cumhuriyet Savcısı, Nöbetçi Hakim ve Devlet Güvenlik Mahkemesi önünde itiraz ettiklerini hatırlatmaktadır. 133 Başvuran ayrıca, Devlet Güvenlik Mahkemesi son kararını verirken, kendisinin polis önünde suçunu itiraf ettiği ifadeler ile sanıkların birbirlerini suçladığı ifadeleri dikkate aldığını ileri sürmektedir. Başvurana göre, gözaltı sırasında verilen ifadelerin karar metninde yer almıyor olması bu gerçeği değiştirmemektedir. Hükümet, bu iddiayı reddetmektedir. Hükümet önce, gözaltı sonrasında alınan doktor raporunu gerekçe göstererek, başvuranın ifadesini baskı altında verdiği yönündeki iddiasının doğru olmadığını savunmaktadır. Hükümet ayrıca, ulusal mahkemelerin başvuranı sadece gözaltı sırasında verdiği ifadelere göre değil, aynı zamanda dosyada bulunan ve bu ifadeleri destekleyen diğer kanıt unsurlarını da dikkate alarak mahkûm ettiklerini ileri sürmektedir. Hükümet, başvuranın ulusal mahkemeler önünde gerçekleştirilen tüm yargılama boyunca bir avukat tarafından temsil edildiğini ve bu süreçte hakkında yapılan suçlamalara cevap verme fırsatı bulduğunu bildirmektedir. Hükümet, dava dosyasında başvuranın gözaltı sırasında bir avukat yardımı istediğini kanıtlayan hiçbir unsur bulunmadığını kaydetmektedir. AİHM, bu anlatılanlara dayanarak, adil yargılanma hakkının yeterince “uygulanabilir ve etkili” olabilmesi için, 6. maddenin 1. paragrafı uyarınca, kural olarak, her davanın kendine has koşulları ışığında bu hakkın kısıtlanması için zorunlu sebepler olmadıkça, şüpheliye, polis tarafından ilk kez sorgulanmasından itibaren avukata erişim hakkı sağlanmasının gerekli olduğu görüşündedir. Avukat erişiminin sağlanmamasına istisnai olarak zorunlu sebeplerin gerekçe gösterilmesi durumunda bile, böylesi bir kısıtlama, gerekçesi ne olursa olsun, sanığın 6. madde tarafından teminat altına alınan haklarına zarar vermemelidir (bakınız, mutatis mutandis, Birleşik Krallık aleyhine Magee davası, no 28135/95, prg. 44, CEDH 2000-VI). Avukat erişimi sağlanmayan sanığın polis sorgulaması sırasında verdiği kendini suçlayıcı ifadelerin mahkumiyeti için kullanılması durumunda, genel olarak, sanığın haklarına telafi edilemeyecek şekilde zarar gelir (Salduz ilgili bölüm, prg.55). AİHM, mevcut davada başvuranın yedi gün süren gözaltı sırasında sorgulandığını gözlemlemektedir. Bu süre içerisinde avukat yardımı almaksızın soruşturmaya ait birçok işleme katılan ilgili şahıs kendisini suçlayan ifadeler vermiştir. Devlet Güvenlik Mahkemesi başvuranın gözaltı sırasında verdiği ifadeleri dava dosyasından kesin olarak çıkardığı anlaşılmamakla birlikte, başvuranın suçluluğu tespit edilirken gözaltı sırasında verilen ifadelerin dikkate alınıp alınmadığı hakkında bir belirsizlik oluşmaktadır. Bununla birlikte AİHM, bu soru üzerinde daha fazla durmayacaktır. AİHM, başvuranın gözaltı sırasında gerçekleştirilen soruşturma işlemlerinin Devlet Güvenlik Mahkemesi tarafından dava dosyasındaki unsurların tamamına bakılarak verilen kararın gerekçesinde kanıt belgesi olarak geçtiğini gözlemlemektedir. Oysa, söz konusu tutanaklarda başvuranın gözaltı sırasında suçunu itiraf ettiği belirtilmekte ve başvuranın faaliyetleri hakkında yaptığı açıklamalar bulunmaktadır. AİHM, sözkonusu davada, 3842 sayılı Kanun’un 31. maddesi uyarınca, başvuran Devlet Güvenlik Mahkemelerinin yetki alanına giren suçlardan birini işlemekle itham edildiği için gözaltı sırasında avukata erişim hakkının kısıtlandığını tespit etmektedir. Bunun sonucunda, başvuran, polis ve diğer yetkililerin sorgulamasında ifade verirken avukata erişim hakkından yararlanamamıştır. Dolayısıyla, başvurana, avukata erişim hakkının sağlanmamasına gerekçe olarak, yalnızca bu durumun ilgili yasal hükümlerce sistematik olarak öngörüldüğü belirtilmiştir. Sadece bu haliyle uygulama, AİHM’nin 6. maddede öngörülen şartların yerine getirilmediği sonucuna varması için yeterlidir (Salduz, ilgili bölüm, prg. 56 in fine). AİHM diğer taraftan, başvuranın Devlet Güvenlik Mahkemesinde yargılanırken avukat desteğinden yararlandığını gözlemlemektedir. Avukatın savcının iddialarına itiraz etmek, başvuranın polise verdiği ifadenin ve soruşturma işlemlerinin içeriğini yalanlamak imkanı bulunmaktaydı. Bununla birlikte, başvuranın sorgu hakimi huzuruna çıkmasından önce soruşturmanın büyük ölçüde tamamlandığı dava dosyasından anlaşılmaktadır. Ayrıca, Devlet Güvenlik Mahkemesi, davanın esasını incelemeden önce, başvuranın gözaltındayken vermiş olduğu ifadelerin kabuledilebilirliği konusunu değerlendirmemiş, aksine, başvuranın doğruluğunu inkar etmesine rağmen polise verilen bu ifadeleri mahkumiyeti için esas kanıt olarak kullanmıştır. 134 Dolayısıyla, sözkonusu davada, başvuranın polise verdiği ifadenin mahkumiyetine kullanılması nedeniyle, başvuranın avukata erişim hakkına getirilen kısıtlamalardan bizzat etkilendiği şüphe götürmez bir gerçektir. Ne sonradan sağlanan avukat yardımı ne daha sonraki yargılamanın çekişmeli niteliği gözaltı sırasında avukatın yokluğunu telafi edebilir. Ancak, başvuranın gözaltında tutulduğu sırada avukata erişme imkanı olsaydı, bunun davanın sonucu üzerinde nasıl bir etkisi olabileceği hususunda fikir üretmek AİHM’nin görevi değildir. Sonuç olarak, başvuran yargılama sürecinde aleyhinde kullanılan delillere itiraz etme fırsatı bulmuş olsa da, polis tarafından gözaltında tutulduğu sırada avukat desteği alamaması, savunma haklarını telafi edilemeyecek şekilde olumsuz etkilemiştir. Yukarıda kaydedilenleri göz önüne alan AİHM, mevcut davada AİHS’nin 6. maddesinin 3c) paragrafının 1. paragrafı ile bağlantılı olarak ihlâl edildiği sonucuna varmaktadır. II. AİHS’NİN 41. MADDESİNİN UYGULANMASI HAKKINDA A. Tazminat Başvuran, 10.000 Euro manevi tazminat talep etmektedir. Hükümet, sözkonusu miktara karşı çıkmaktadır. AİHM, mevcut dava koşullarında AİHS’nin 6. maddesinin ihlal edildiği tespitinin yeterli adil tatmin oluşturduğu kanaatindedir. Bununla birlikte, AİHM, mevcut davadakine benzer koşullarda, tespit edilen ihlalin telafi edilmesi için prensip olarak en uygun yolun, ilgilinin isteği üzerine, davanın yenilenmesi ya da dosyanın yeniden açılması olacağı kanaatindedir (Öcalan-Türkiye, başvuru no : 46221/99 ; Gençel-Türkiye, başvuru no : 53431/99, 23 Ekim 2003, sözü edilen Salduz). B. Yargılama masraf ve giderleri Başvuran, ulusal mahkemeler ve AİHM önünde yapmış olduğu yargılama masraf ve giderleri için 17.280 YTL talep etmektedirler. Sözkonusu talebin hesap dökümü şu şekildedir : avukatlık ücreti için 17.000 YTL, çeviri masrafları için 150 YTL, kırtasiye ve fotokopi masrafları için 50 YTL ve posta marafları için 80 YTL. Başvuran, avukatlık ücreti makbuzunu ve masrafların makbuzunu belge olarak sunmaktadır. Hükümet, sözkonusu miktarlara karşı çıkmaktadır. AİHM içtihadına göre bir başvuran yargılama masraf ve giderlerinin geri ödemesini ancak gerçekliği, gerekliği ve oranlarının makul miktarda olduğu ortaya konduğu sürece elde edebilir. Sahip olduğu belgeleri ve yukarıda sözü edilen kriterleri göz önüne alarak AİHM, tüm yargılama masraf ve giderleri için başvurana 1.000 Euro ödenmesinin uygun olacağı kanaatindedir. C. Gecikme faizi Gecikme faizi Avrupa Merkez Bankası’nın marjinal kredi kolaylıklarına uyguladığı orana üç puanlık bir artış eklenerek belirlenecektir. 135 BU GEREKÇELERE DAYALI OLARAK, AİHM, OYBİRLİĞİYLE, 1. Başvurunun, yargılamanın hakkaniyetten yoksun olduğu kapsamındaki şikayete ilişkin kısmının kabuledilebilir geri kalan kısmının kabuledilemez olduğuna ; 2. Gözaltı sırasında başvuranın yanında avukat bulunmaması nedeniyle AİHS’nin 6/1 maddesi ile birlikte AİHS’nin 6/3 c) maddesinin ihlal edildiğine ; 3. a) AİHS’nin 44/2 maddesi gereğince kararın kesinleştiği tarihten itibaren üç ay içinde, ödeme tarihindeki döviz kuru üzerinden TL’ye çevrilmek üzere, her türlü vergiden muaf tutularak Savunmacı Devlet tarafından başvurana yargılama masraf ve giderler için 1.000 Euro (bin Euro) ödenmesine ; b) sözkonusu sürenin bittiği tarihten itibaren ödemenin yapılmasına kadar Hükümet tarafından, Avrupa Merkez Bankası’nın o dönem için geçerli olan faiz oranının üç puan fazlasına eşit oranda basit faiz uygulanmasına ; 4. Adil tatmine ilişkin diğer tüm taleplerin reddine ; KARAR VERMİŞTİR. İşbu karar Fransızca olarak hazırlanmış ve AİHM’nin iç tüzüğünün 77. maddesinin 2. ve 3. paragraflarına uygun olarak 17 Şubat 2009 tarihinde yazılı olarak bildirilmiştir. KARATEPE VE DİĞERLERİ/Türkiye Davası Başvuru No:33112/04, 36110/04, 40190/04, 41469/04 ve 41471/04 Strazburg 7 Nisan 2009 İKİNCİ DAİRE USUL Adları ve ikamet bilgileri ekte yer alan on yedi T.C. vatandaşı (başvuranlar) tarafından Türkiye Cumhuriyeti aleyhine, 21 ve 22 Temmuz 2004 tarihlerinde İnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerin Korunmasına ilişkin Sözleşme’nin (Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi - AİHS) 34. maddesi uyarınca yapılan 33112/04, 36110/04, 40190/04, 41469/04 ve 41471/04 numaralı beş başvuru sonucu bu dava görülmektedir 136 Başvuranlar Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) önünde İstanbul Barosu avukatlarından O. Ersoy ve A. T. Ocak tarafından temsil edilmektedir. OLAYLAR I. DAVANIN KOŞULLARI Polis tarafından yapılan bir video kasetin çözümüne göre, aralarında başvuranların da bulunduğu 40 kadar kişi 12 Ağustos 2003’Te saat 13.03’te Taksim Meydanı’nda Halkevleri ve Türkiye Üniversite Öğrencileri Koordinasyonu tarafından Irak’a asker gönderilmesini protesto etmek amacıyla düzenlenen gösteriye katılmışlardır. Polisler göstericileri yasadışı toplanmaları nedeniyle uyararak dağılmalarını istemiştir. Polis zor kullanarak ve biber gazıyla göstericileri yakalamıştır. Başvuranlar güvenlik güçlerinin kontrolünde İstanbul Emniyet Müdürlüğüne götürülmeden önce saat 13.08’de polis aracında gözaltına alınmışlardır. Başvuranların söylediklerine göre polisler araç içinde de kendilerine vurmayı, hakaret etmeyi ve saçlarından tutup çekiştirmeye devam etmişlerdir. Kadın başvuranlar cinsel tacize uğradıklarını ileri sürmüşlerdir. 12 Ağustos 2003 tarihli sağlık raporlarında başvuranlar Haşim Özgür Ersoy, Nuri Günay, Hansel Özgümüş, İnci Açık Şenel, Umar Karatepe, Rüya Kurtuluş, Funda Demir, Özge Ozan ve Korkmaz Aslan’ın vücudunun çeşitli yerlerinde ekimoz ve darp izlerine rastlanılmıştır. Sevinç Hocaoğulları, Serpil Ocak, Metin Saygın, İrfan Karcıağa, Gizem Aytaş, Ali Ergin Demirhan, Fatma Demirbaş ve Derya Gazioğlu ile ilgili hazırlanan raporlarda herhangi bir darp ya da şiddet izi görülmediği belirtilmiştir. Tüm başvuranlar 13 Ağustos 2003 tarihinde savcılık kararı ile serbest bırakılmıştır. * Dışişleri Bakanlığı Çok Taraflı Siyasî İşler Genel Müdürlüğü tarafından Türkçe’ye çevrilmiş olup, gayrıresmî tercümedir. A. Kötü muamelede bulunan polisler hakkında başvuranların şikayeti Başvuranlar 8 Ekim 2003 tarihinde Beyoğlu Cumhuriyet Savcılığına giderek kötü muamele bulunan polisler hakkında şikayetçi olmuşlardır. Savcılığın talebi üzerine Adli Tıp Kurumu Başkanlığı’nca hazırlanan raporda başvuranların olay günü sağlık kontrolünden geçirildikleri devlet hastanelerinde hazırlanan sağlık raporlarının sonuçları teyid edilmiştir. 5 Aralık 2003 tarihli bu yazıda başvuranlar Haşim Özgür Ersoy, Nuri Günay, Hansel Özgümüş, İnci Açık Şenel, Umar Karatepe, Rüya Kurtuluş, Funda Demir, Özge Ozan ve Korkmaz Aslan’ın vücutlarının çeşitli yerlerinde tespit edilen darp izi ve yaralanmaların bir ila iki gün arasında değişen iş göremezlik raporu gerektiren hayati bir tehlikeye yol açacak türde olmadığı vurgulanmıştır. Diğer başvuranların vücutlarında kötü muamele izine rastlanılmadığı da bu belgeyle doğrulanmıştır. Savcılık 8 Ocak 2004 tarihinde takipsizlik kararı vermiş, kararında başvuranların İstiklal caddesinde izinsiz bir gösteri düzenlediklerini ifade etmiştir. Savcılığa göre yapılan tüm ihtarlara uymayan başvuranları polis 2911 sayılı toplantı ve yürüyüş gösterileri hakkındaki Kanun’un 24. maddesi gereğince zor kullanarak dağıtmak ve gösteriyi sona erdirmek durumunda kalmıştır. Savcılık sonuç itibarıyla polisin kullanmış olduğu gücün yasa ile verilen yetkiye dayandığına ve suç unsurunu oluşturmadığına kanaat getirmiştir. İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi 13 Nisan 2004 tarihli bir karar ile takipsizlik kararını onamıştır. Bu karar başvuranlara 24 Mayıs 2004’te tebliğ edilmiştir. B. Başvuranlar hakkında açılan kamu davası 137 Savcılık 26 Eylül 2003 tarihinde aralarında başvuranların da yer aldığı otuz beş gösterici hakkında 2911 sayılı toplantı ve yürüyüş gösterileri kanununa muhalefet etmek suçundan Beyoğlu Asliye Ceza Mahkemesi önünde ceza davası açmıştır. Görgü tanıklarının adlarının ve olay yeri görüntülerinin yer aldığı video kaset adli soruşturma dosyasına eklenmiştir. 18 Şubat 2004 tarihinde Beyoğlu Asliye Ceza Mahkemesi cezai müeyyide gerektirecek unsurların yokluğunda ve yasal değişiklikleri dikkate alarak başvuranların beraatine karar vermiştir. HUKUK I. DAVALARIN BİRLEŞTİRİLMESİ AİHM, mevcut başvuruların konuları itibarıyla benzer olması dolayısıyla İçtüzüğünün 42/1 maddesi gereğince birleştirilmesine karar vermiştir. II. AİHS’NİN 3. MADDESİNİN İHLAL EDİLDİĞİ İDDİASI HAKKINDA Başvuranlar halka açık bir alanda zor kullanılarak yakalanmaları dolayısıyla kötü muameleye maruz kaldıklarını iddia etmekte ve AİHS’nin 3. maddesine atıfta bulunmaktadır. Hükümet başvuranların hukuk mahkemeleri ve idari mahkemeler nezdinde maddi ve manevi tazminat talebiyle dava açmamaları dolayısıyla iç hukuk yollarının tüketilmediği itirazında bulunmaktadır. A. Kabuledilebilirlik hakkında 1. Başvuranlar Sevinç Hocaoğulları, Serpil Ocak, Metin Saygın, İrfan Karcıağa, Gizem Aytaş, Ali Ergin Demirhan, Fatma Demirbaş ve Derya Gazioğlu hakkında AİHM başvuranlar Sevinç Hocaoğulları, Serpil Ocak, Metin Saygın, İrfan Karcıağa, Gizem Aytaş, Ali Ergin Demirhan, Fatma Demirbaş ve Derya Gazioğlu’nun emniyetin ilgili birimlerinde gözaltına alınmalarından önce adli tıp doktoru tarafından muayene edildiklerini ve doktorun başvuranların vücudunda herhangi bir darp ya da şiddet izine rastlamadığını not etmektedir. Adli tıp 5 Aralık 2003 tarihli raporunda ilk raporun sonuçlarını doğrulamıştır. AİHM, 3. maddenin alanına girmesi için kötü muamelelerin asgari bir ciddiyet seviyesine ulaşması gerektiğini, özü itibariyle bu asgari ciddiyet seviyesinin göreceli olduğunu hatırlatmaktadır. AİHM öncelikle biber gazı kullanılmasının birtakım sıkıntılara yol açtığını not etmekte; bununla birlikte başvuranların biber gazı kullanılmasından olumsuz etkilendiklerini gösterir herhangi bir hususi sağlık raporunun AİHM’ye ulaşmadığını ifade etmektedir (Bkz. Oya Ataman-Türkiye kararı, no: 74552/01). Başvuranlar yakalanmaları sırasında gördükleri muameleden şikayetçi olmalarına karşın, öne sürdükleri bu iddialarının sonuçları itibariyle 3. madde bakımından belirli bir ciddiyet seviyesine ulaştığını destekler herhangi bir delil sunmamışlardır. Gözaltına alınmalarının ertesinde serbest bırakılan başvuranlar başka bir doktora muayene olmayı istememişlerdir (Bkz. sözü edilen Oya Ataman ve Saya vd.-Türkiye kararı, no: 4327/02, 7 Ekim 2008). 138 Sevinç Hocaoğulları, Serpil Ocak, Metin Saygın, İrfan Karcıağa, Gizem Aytaş, Ali Ergin Demirhan, Fatma Demirbaş ve Derya Gazioğlu hakkındaki bu şikayet dayanaktan yoksun bulunmaktadır ve AİHS’nin 35. maddesinin 3. ve 4. paragraflarına uygun olarak reddedilmelidir. 2. Haşim Özgür Ersoy, Nuri Günay, Hansel Özgümüş, İnci Açık Şenel, Umar Karatepe, Rüya Kurtuluş, Funda Demir, Özge Ozan ve Korkmaz Aslan hakkında Başvuranlar AİHS’nin 35. maddesinin 1. paragrafında yer alan gereklilikleri karşıladıklarını ileri sürmektedir. AİHM geçmişte bu hususu müteaddit defa dile getirdiğini belirterek yapılan itirazı reddetmektedir (Bkz. diğerleri arasında Karayiğit-Türkiye kararı, no: 63181/00, 5 Ekim 2004). AİHM bu başvuruda daha önce almış olduğu sonuçların dışına çıkılmasını gerektirecek hiçbir özel koşulun bulunmadığını hatırlatır. AİHM, Haşim Özgür Ersoy, Nuri Günay, Hansel Özgümüş, İnci Açık Şenel, Umar Karatepe, Rüya Kurtuluş, Funda Demir, Özge Ozan ve Korkmaz Aslan ile ilgili AİHS’nin 3. maddesi hakkındaki şikayetin AİHS’nin 35. maddesinin 3. paragrafı uyarınca dayanaktan yoksun olmadığı saptamasını yapmaktadır. AİHM, ayrıca başka açılardan bakıldığında da kabuledilemezlik unsuru bulunmadığını tespit eder. Bu nedenle başvuru kabuledilebilir niteliktedir. B. Esasa dair Başvuranlar iddialarını yinelemektedir. Hükümet başvuranların bu iddialarına karşı çıkmaktadır. AİHM, bir kimsenin tamamıyla polis memurlarının denetimi altında gözaltında tutulduğu sırada meydana gelen her türlü yaralanmanın ciddi kuşkulara yol açtığını hatırlatır (Salman – Türkiye, no: 21986/93, Bakbak-Türkiye no: 39812/98, 1 Temmuz 2004). Dolayısıyla bu yaraların nedeni hakkında makul bir izahatta bulunarak başvuranın iddialarına, hele ki bu iddialar tıbbi belgelerle desteklenmiş ise, şüphe düşüren delilleri sunma görevi Hükümete ait olmaktadır (Bkz., diğerleri arasında, Selmouni-Fransa, no: 25803/94, Berktay-Türkiye no: 22493/93, 1 Mart 2001 ve Ayşe Tepe – Türkiye, no: 29422/95, 22 Temmuz 2003). AİHM mevcut başvuruda öncelikle Hükümetin gösteri yapan grubun manu militari gözaltına alındığını yadsımadığını anımsatır. Bu bağlamda, Hükümete başvurulan gücün kaçınılmaz ve aşırı olmadığını ispat etme yükümlülüğü düşmektedir (Bkz. Balçık vd.-Türkiye kararı no: 25/02, 29 Kasım 2007). AİHM sağlık raporlarına konu olan yaralanmaların nedeni konusunda bir ihtilaf bulunmadığını tespit eder. Ayrıca adli tıp doktoru tarafından düzenlenen raporda başvuranların bir ila iki gün işten uzak kalmalarının uygun olacağı belirtilmiştir. Bütün bu sözü edilenler ışığında, AİHM yerleşik içtihadı uyarınca başvuranların asgari ciddiyet seviyesine ulaşacak kadar kötü muameleye maruz kaldıklarını kabul etmektedir (Bkz. Nurgül DoğanTürkiye kararı, no: 72194/01, 8 Temmuz 2008). AİHM Hükümetin başvuranların tam olarak nasıl yakalandıklarını ve kullanılan gücün orantılılığını ortaya koyamadığını ifade eder. Bu bağlamda iş göremez raporu dikkate alındığında güvenlik güçlerinin uyguladığı güç orantısız addedilmektedir. Üstelik başvuranların şiddeti tetiklediği ve kaba güce başvurulmasını gerektirici bir müdahalenin sözkonusu olduğu dile getirilmemektedir. 139 AİHM savcılık tarafından yürütülen kovuşturma ile ilgili olarak, savcılığın göstericilere karşı yöneltilen gücün orantılı olup olmadığını incelemeksizin polisin göstericilere karşı müdahalesini öngören 2911 sayılı Kanun’un 24. maddesine atıfta bulunmakla yetindiğini dile getirmektedir. AİHM bu nedenle başvuranlar Haşim Özgür Ersoy, Nuri Günay, Hansel Özgümüş, İnci Açık Şenel, Umar Karatepe, Rüya Kurtuluş, Funda Demir, Özge Ozan ve Korkmaz Aslan bakımından AİHS’nin 3. maddesinin ihlal edildiği sonucuna varmaktadır. III. AİHS’NİN 5/3 MADDESİNİN İHLAL EDİLDİĞİ İDDİASI HAKKINDA AİHS’nin 5/3 maddesine atıfta bulunan başvuranlar gözaltı süresinin uzunluğundan şikayetçi olmaktadır. AİHM başvuranların gözaltı sürelerinin 13 Ağustos 2003’te sona erdiğini, ancak başvuruların 21 ve 22 Temmuz 2004 tarihinde yapıldığını gözlemektedir. Bu davanın incelenmesinde altı ay kuralının uygulanmamasını veya askıya alınmasını gerektirecek herhangi bir özel koşulun bulunmadığına, başvurunun bu bölümünün gecikmeli olarak yapıldığına ve AİHS’nin 35. maddesinin 1. ve 4. paragraflarının uygulanmasına istinaden reddedilmesi gerektiğine kanaat getirir. IV. AİHS’NİN 11. MADDESİNİN İHLAL EDİLDİĞİ İDDİASI HAKKINDA Başvuranlar gösterinin polis tarafından engellenmesi ve bu gösteriye katılmalarından dolayı cezai soruşturmaya tabi tutulmaları dolayısıyla ifade özgürlüğü ve dernek kurma haklarının ihlal edildiğinden yakınmaktadır. Başvuranlar AİHS’nin 10. ve 11. maddesine atıfta bulunmaktadır. AİHM bu şikayetlerin yalnızca 11. madde başlığı altında inceleneceğine karar vermiştir. AİHS’nin 35. maddesinin 3. paragrafı çerçevesinde başvurunun dayanaktan yoksun olmadığını ve esastan incelenmesi gerektiğini kaydeden AİHM, ayrıca başka açılardan bakıldığında da kabuledilemezlik unsuru bulunmadığını tespit eder. Bu nedenle başvuru kabuledilebilir niteliktedir. Hükümet yetkili mercilere önceden haber verilmeden gerçekleştirilen sözkonusu gösterinin yasadışı olduğunu savunmaktadır. Hükümet AİHS’nin 11. maddesinin ikinci paragrafının kamu düzeninin korunması adına barışçı yöntemlerle yapılan toplanma hakkına sınırlamalar getirdiğini hatırlatır. AİHM başvuranların toplanma hakkına yönelik bir müdahale yapıldığının ihtilaf konusu edilmediğini belirtmektedir. Bu müdahalenin yasal bir dayanağı bulunmaktaydı (2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu) ve AİHS’nin 11. maddesinin 2. paragrafı anlamında «yasa ile öngörülmüştü». Bundan başka AİHM başvuranların bu eylemleri nedeniyle haklarında dava açıldığını not etmektedir. AİHM yapılan müdahalenin meşru bir amacı içerip içermediğini ve demokratik bir toplum için gereklilik arz edip etmediğini irdeleyecektir. 1. Meşru amaç Hükümet müdahalenin kamu düzeninin sağlanması ve başkalarının haklarının korunması gibi meşru amaçları içerdiğini savunmaktadır. AİHM sözkonusu müdahalenin 11. maddenin 2. paragrafında yer alan ve kamu düzeninin sağlanması ve başkalarının haklarının korunması (bu davada rahatça bir yerden başka yere gitme anlamında) olmak üzere en az iki meşru amacı olduğunu kabul etmektedir. 2. Demokratik bir toplum için gereklilik 140 Hükümete göre başvuranlar mevzuata aykırı olarak, yetkili makamlara gerekli bildirimde bulunmadan kamuya açık bir alanda düzenlenen gösteriye katılmışlardır. Başvuranlar ayrıca gösterinin dağıtılması amacıyla yapılan ihtarlara uymamışlardır. Bu şartlarda ve Devletlere bu konuda tanınan takdir hakkı ışığında Hükümet, halkın meydanda yoğun olarak bulunduğu bir saatte herhangi bir karmaşaya yol açma riskinin ve göstericilerin direnişinin sözkonusu gösterinin dağıtılmasını haklı çıkardığını dile getirmektedir. Hükümete göre polislerin müdahalesi AİHS’nin 11. maddesinin ikinci paragrafına uygun bir tedbir mahiyetindedir. Başvuranlar kamu düzenine halel geldiği mazeretinin, bildirinin okunmasından önce yapılan müdahaleyi mazur göstermek için sonradan uydurulmuş bir mazeret olduğunu ileri sürmektedirler. AİHM öncelikle 11. maddeye ilişkin yerleşik içtihadından ileri gelen temel ilkelere atıfta bulunmaktadır (Bkz. Djavit An-Türkiye no: 20652/92i Piermont-Fransa, 27 Nisan 1995 ve Platform «Arzte für das Leben»-Avusturya kararı, no: 21 Haziran 1988). Bu içtihada göre yetkililer yasal yollardan gerçekleştirilen her türlü gösterinin iyi işleyişini ve bütün vatandaşların güvenliğini sağlamakla yükümlüdür. AİHM, Devletlerin yalnızca barışçı yöntemlerle toplanma özgürlüğünü güvence altına almakla yükümlü olmadığını, aynı zamanda bu hakka dolaylı yoldan getirilecek aşırı kısıtlamalardan da kaçınmaları gerektiğini hatırlatır (sözü edilen Djavit An prg. 57). Ayrıca 11. madde esasen kamu erkinin, bireyin güvence altına alınan haklarına keyfi müdahalesine karşı korumayı amaçlamakla birlikte, fazladan bu hakların etkili bir şekilde kullanılması için pozitif yükümlülük de getirebilir. AİHM bu ilkelerin kamuya açık yerlerde yapılan gösteri ve yürüyüşlere de uygulanabileceğini hatırlatır (sözü edilen Djavit An prg. 56). AİHM, öte yandan, kamu düzeninin korunması ve ulusal güvenliğin sağlanması gerekçeleriyle Yüksek Sözleşmeci Devletlerin derneklerin faaliyetlerini düzenleyici tedbirler almalarının ve bu tür toplantıların izne bağlı olmasının 11. maddenin ruhuna aykırı olmadığını belirler (sözü edilen Djavit An prg. 66-67). Halka açık bir alanda gerçekleştirilen her türlü gösteri günlük yaşamın akışını belirli bir ölçüde bozacak bir karışıklığa ve hasmane tepkilere yol açabilir. Ancak, AİHM, durumun kurallara aykırı olmasının, tek başına, toplanma özgürlüğüne müdahaleyi haklı çıkarmayacağına itibar etmektedir. Dosyanın ve delil unsurlarının derinlemesine incelenmesinden AİHM, gösterici grubun, muhtemel trafik sıkıntıları dışında kamu düzenini tehlikeye atacak bir tehdit oluşturmadıklarını saptamaktadır. Burada sözkonusu olan kırk kişilik bir grubun güncel bir konuya kamuoyunun dikkatini çekmesidir. AİHM ayrıca gösterinin saat on üç civarında başlayıp takip eden dakikalarda göstericilerin yakalanması ile sona erdiğini gözlemlemektedir. AİHM bilhassa yetkililerin bu gösteriyi sona erdirme konusundaki aceleciliklerine şaşırmaktadır (Bkz. sözü edilen Oya Ataman ve a contario, Eva Molnar-Macaristan kararı no: 10346/05, 7 Ekim 2008). AİHM nezdinde göstericilerin şiddete başvurmadıkları durumlarda, AİHS’nin 11. maddesi ile garanti altına alınan toplantı özgürlüğü kavramının içeriğinin boşaltılmaması bakımından kamu erkinin barışçı gösterilere belli ölçüde hoşgörü göstermesi önem arz etmektedir. Sonuç olarak AİHM bu başvuruda polisin kaba kuvvet uygulayarak müdahale etmesini ve başvuranların cezai yargılama konusu edilmesini orantısız olarak kabul etmektedir. Bu tedbirler AİHS’nin 11. maddesinin ikinci paragrafı uyarınca kamu düzeninin korunması bakımından gereklilik arz etmemektedir. Bu nedenle bu madde ihlal edilmiştir. V. AİHS’NİN 41. MADDESİNİN UYGULANMASI HAKKINDA A. Maddi ve manevi tazminat 141 Başvuranlar uğradıkları zararın giderilmesini talep etmektedir. Başvuranlar herhangi bir rakam telaffuz etmemekte, bu konuyu AİHM’nin takdirine bırakmaktadır. Hükümet başvuranlara hiçbir ödeme yapılmaması gerektiği görüşündedir. AİHM başvuranların AİHS’nin 11. maddesinin ihlal edildiği tespiti ile adil bir tatmini elde ettikleri kanısındadır (sözü edilen Oya Ataman prg.48). Bununla birlikte AİHS’nin 3. maddesi başvuranlar Haşim Özgür Ersoy, Nuri Günay, Hansel Özgümüş, İnci Açık Şenel, Umar Karatepe, Rüya Kurtuluş, Funda Demir, Özge Ozan ve Korkmaz Aslan bakımından ihlal edilmiştir. AİHM hakkaniyete uygun olarak manevi tazminat başlığı altında başvuranların her birine 2.000 Euro ödenmesini uygun görmektedir. B. Yargılama masraf ve giderleri Başvuranlar kanıtlayıcı bir belge sunmaksızın yargılama masraf ve giderleri için 12.500 Euro talep etmektedir. Hükümet bu meblağlara karşı çıkmaktadır. AİHM’nin yerleşik içtihadına göre bir başvuran gerçekliğini, gerekliğini kanıtladığı makul miktarlardaki yargı giderlerini elde edebilir (Bkz. örneğin Bottazzi-İtalya no: 34884/97 ve Sawicka-Polonya no: 37645/97, 1 Ekim 2002). AİHM bu başvuruda kanıtlayıcı belgelerin yokluğu nedeniyle, yargılama masraf ve giderlerine ilişkin bu talebi reddetmektedir. C. Gecikme faizi Gecikme faizi Avrupa Merkez Bankası’nın marjinal kredi kolaylıklarına uyguladığı orana üç puanlık bir artış eklenerek belirlenecektir. BU GEREKÇELERE DAYALI OLARAK, AİHM, OYBİRLİĞİYLE, 1. Başvuruların birleştirilmesine; 2. Başvuranlar Haşim Özgür Ersoy, Nuri Günay, Hansel Özgümüş, İnci Açık Şenel, Umar Karatepe, Rüya Kurtuluş, Funda Demir, Özge Ozan ve Korkmaz Aslan’ın AİHS’nin 3. maddesi hakkındaki şikayetlerinin ve bütün başvuranların AİHS’nin 11. maddesi hakkındaki şikayetlerinin kabuledilebilir olduğuna; 3. Bunun dışında kalan başvuruların kabuledilemez olduğuna; 4. Başvuranlar Haşim Özgür Ersoy, Nuri Günay, Hansel Özgümüş, İnci Açık Şenel, Umar Karatepe, Rüya Kurtuluş, Funda Demir, Özge Ozan ve Korkmaz Aslan açısından AİHS’nin 3. maddesinin ihlal edildiğine; 5. AİHS’nin 11. maddesinin ihlal edildiğine; 142 6 a) AİHS’nin 44/2 maddesi gereğince kararın kesinleştiği tarihten itibaren üç ay içinde, her türlü vergiden muaf tutularak Savunmacı Devlet tarafından başvuranlar Haşim Özgür Ersoy, Nuri Günay, Hansel Özgümüş, İnci Açık Şenel, Umar Karatepe, Rüya Kurtuluş, Funda Demir, Özge Ozan ve Korkmaz Aslan’ın her birine manevi tazminat olarak 2.000 Euro (iki bin Euro) ödenmesine; b) sözkonusu sürenin bittiği tarihten itibaren ödemenin yapılmasına kadar Hükümet tarafından, Avrupa Merkez Bankası’nın o dönem için geçerli olan faiz oranının üç puan fazlasına eşit oranda basit faiz uygulanmasına; 7. AİHS’nin 11. maddesinin ihlal edildiği tespitinin başvuranların uğradıkları manevi zararı gidermesi bakımından adil bir tatmini oluşturduğuna; KARAR VERMİŞTİR. İşbu karar Fransızca olarak hazırlanmış ve AİHM’nin iç tüzüğünün 77. maddesinin 2. ve 3. paragraflarına uygun olarak 7 Nisan 2009 tarihinde yazılı olarak bildirilmiştir. EK Başvuru no: 33112/04 Umar Karatepe 1975 doğumlu, İstanbul’da ikamet etmektedir. Başvuru no: 36110/04 Korkmaz Aslan Gizem Aytaş Funda Demir Ali Ergin Demirhan Fatma Demirbaş Derya Gazioğlu Nuri Günay İrfan Karcıağa Rüya Kurtuluş Saygın Metin Serpil Ocak 1979 doğumlu, İstanbul’da ikamet etmektedir. 1980 doğumlu, İstanbul’da ikamet etmektedir. 1983 doğumlu, Balıkesir’de ikamet etmektedir. 1982 doğumlu, İstanbul’da ikamet etmektedir. 1981 doğumlu, İstanbul’da ikamet etmektedir. 1984 doğumlu, İstanbul’da ikamet etmektedir. 1983 doğumlu, Bursa’da ikamet etmektedir. 1979 doğumlu, İstanbul’da ikamet etmektedir. 1980 doğumlu, İstanbul’da ikamet etmektedir. 1981 doğumlu, İstanbul’da ikamet etmektedir. 1981 doğumlu, İstanbul’da ikamet etmektedir. 143 Özge Ozan Hansel Özgümüş 1980 doğumlu, İstanbul’da ikamet etmektedir. 1978 doğumlu, İstanbul’da ikamet etmektedir. Başvuru no: 40190/04 Sevinç Hocaoğulları 1976 doğumlu, İstanbul’da ikamet etmektedir. Başvuru no: 41469/04 İnci Açık Şenel 1980 doğumlu, İstanbul’da ikamet etmektedir. Başvuru no: 41471/04 Haşim Özgür Ersoy 1978 doğumlu, İstanbul’da ikamet etmektedir. OSMANAĞAOĞLU/Türkiye Davası* Başvuru No:12769/02 Strazburg 21 Temmuz 2009 ÜÇÜNCÜ DAİRE USUL Türkiye Cumhuriyeti Devleti aleyhine açılan (12769/02) no’lu davanın nedeni (T.C. vatandaşı) Ünal Osmanağaoğlu’nun (başvuran) Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne 14 Aralık 2001 tarihinde İnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerin Korunmasına ilişkin Sözleşme’nin (Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi - AİHS) 34. maddesi uyarınca yapmış olduğu başvurudur. Başvuran, İstanbul Barosu avukatlarından M.A. Erol, Ankara Barosu avukatlarından, M. Aksoy ve İstanbul ve Paris Barosu avukatlarından Ö. Aşık tarafından temsil edilmektedir. OLAYLAR I. DAVANIN KOŞULLARI 1956 doğumlu olan başvuran, halihazırda, Metris (Ankara) Cezaevinde hükümlü bulunmaktadır. 144 A. Davanın oluşumu 3 Ekim 1978 tarihinde, Türkiye çeşitli terörist grupların silahlı eylemleriyle mücadele ederken, bir sağ partinin ilçe başkanı ile oğlu İstanbul’da öldürülmüştür. Cinayetleri aşırı sol militanların işlediğinden şüphelenilmiştir. Yasadışı milliyetçi bir grubun ölenlerin intikamını almaya karar verdiği söylentileri ortalıkta dolaşmaya başlamıştır. 9 Ekim 1978 günü saat 1 : 30 sıralarında, Bahçelievler (Ankara) 15. sokakta bulunan 56/2 nolu apartmanda silah sesleri duyulmuştur. « Bahçelievler katliamı » diye bilinen bu olayda yedi genç solcu hayatını kaybetmiştir. Ölenlerden beşi vurularak biri boğularak öldürülmüştür. Ağır yaralanan yedinci mağdur S.A., hastaneye kaldırılmadan önce polis tarafından sorgulanmış, ertesi gün ve ondan sonraki gün ise Ankara Olağanüstü Hal Komutanlığı’nın askeri savcısı (« askeri savcılık ») tarafından hastanede dinlenmiştir. S.A. ifadelerinde, apartmana giren saldırganların dört kişi olduklarını tekrarlamıştır. S.A., birkaç gün sonra aldığı yaralara yenik düşerek hayatını kaybetmiştir. * Dışişleri Bakanlığı Çok Taraflı Siyasî İşler Genel Müdürlüğü tarafından Türkçe’ye çevrilmiş olup, gayrıresmî tercümedir. Askeri savcılık, soruşturma çerçevesinde katliama karıştığından şüphelenilen ve içlerinde başvuranın da bulunduğu on dört kişinin kimliklerini tespit etmiştir. Olaya karışanlar üç ceza yargılamasına konu olmuşlardır. B. Mevcut davada başlatılan cezai kovuşturmalar 1. Dava no 1980/1205 İlk yakalananlar İ.Ç., A.E.G., D.D., Ö.Y.H., A.Ş., Me.Ku., K.T. ve Ö.Ö. olmuştur. 30 Temmuz 1979 tarihinde sanıklar, yargılanmak üzere yukarıda belirtilen komutanlığa bağlı askeri mahkeme (« askeri mahkeme ») önüne getirilmişlerdir. Askeri savcılık, isyan ve katliamı körükleyen eylemlere karşı ölüm cezası verilmesini öngören eski Türk Ceza Kanunu’nun 149/2 maddesinin uygulanmasını istemiştir. Daha sonra, dokuzuncu şüpheli H.K., İstanbulda tutuklanmış ve 20 Şubat 1981 tarihinde aynı suçtan adliyeye sevkedilmiştir; ilgili şahsın dosyası askeri mahkemede daha önce açılan 1980/1205 sayılı dosyaya eklenmiştir. O dönemde, diğer şüpheliler, yani operasyonun elebaşı olduğu sanılan A.Ç. ile Ma.Ko., B.A., K.K.P. ve başvuran firardaydı. 1980/1205 sayılı dava 18 ile 24 Aralık 1978 tarihleri arasında gözaltında tutulan sanık D.D. ile tanık M.Y.’nin ifadeleri doğrultusunda 17 Mayıs 1983 tarihinde alınan kararla son bulmuştur ki, aynı ifadeler daha sonra başvuranın davasında da karar aşamasında önemli rol oynamıştır. D.D., polise 19 ve 22 Aralık 1978 tarihlerinde olmak üzere iki defa ifade vermiştir. D.D., gözaltı süresinin sona ermesinden sonra 24 Aralık günü savcı tarafından ve ertesi gün de sorgu hakimi tarafından dinlenmiştir. D.D.’nin 19 Aralık 1978 tarihinde verdiği ifadeden çıkan olgusal unsurlar aşağıdaki gibi sıralanmaktadır: – olay tarihinde, A.E.G., Bahçelievler bölgesindeki milliyetçilerin lideriydi; 145 – olaydan iki gün önce A.E.G., Ö.Ö. ve D.D.’den solcu militanların oturduğu 15. sokaktaki apartmanın yerini bulmalarını istedi ; – Ö.Ö. ve D.D. söz konusu yeri inceleyerek, ilgilendikleri apartmanın 56/2 Nolu daire olduğunu A.E.G.’ye bildirdiler; bunun üzerine A.E.G. onlara Dadaş Kafe’de randevu verdi; – A.E.G., Ö.Ö. ve D.D. saat 21 sıralarında Dadaş Kafe’ye geldiler; Ma.Ko., bir saat kadar sonra onlara katıldı ve A.E.G.’yi zamanın geldiğine dair uyardı ; – A.E.G., Ma.Ko.’ya refakat etmeden önce, Ö.Ö. ve D.D.’den apartmanın bulunduğu adrese gitmelerini istedi ; – A.E.G. ve Ma.Ko. [metalik mavi] renkli Nova’ya benzeyen bir arabayla kafeyi terkettiler ve diğer ikisi yaya olarak gittiler ; – A.E.G., Ö.Ö. ve D.D.’yi apartmanın önünü gözetlemekle görevlendirdi ; – iki gözcü, ileride içerisinde bir kişinin bulunduğu Nova marka bir araba gördüler ; – saat 01:30 sıralarında, A.E.G., B.A., Ma.Ko. ve H.K. apartmanı terkettiler ; – A.E.G., D.D.’ye yerinde beklemesini söyleyerek, olaya karışan diğer üç kişiyle birlikte apartmana geri girdi ; – Nova marka araç bina girişinin önüne park etti; – D.D. ; A.E.G., B.A., Ma.Ko. ve H.K.’nın zoruyla mağdurlardan ikisinin apartmandan çıktığını gördü; onları Nova’ya bindirdiler ve araç Eskişehir yoluna doğru ilerledi ; – bir buçuk saat sonra, A.E.G., B.A., Ma.Ko. ve H.K. Nova’nın içerisinde geri geldiler. D.D.’nin 22 Aralık 1978 tarihinde verdiği ifade aşağıdaki unsurları içermektedir: – olaydan on beş gün önce, A.E.G. ve Ma.Ko., D.D. ve Ö.Ö.’den H.K.’nın da bulunduğu Dadaş Kafe’ye gelerek kendilerine katılmalarını istedi ; – Ma.Ko., Ö.Ö. ve D.D.’ye kendilerine bir misyon vermek istediklerini açıkladı ; – birkaç gün sonra, Ö.Ö. solcuların yaşadığı apartmanın yerini buldu ; – D.D. ve Ö.Ö. Dadaş Kafede A.E.G. ve H.K. ile buluştu; A.E.G., Ö.Ö.’den adresi iyice kontrol etmesini istedi ; – olaydan iki gün önce, Ö.Ö. söz konusu apartmanın gerçekten 56/2 nolu daire olduğunu A.E.G.’ye bildirdi ; – ertesi gün, A.E.G., Ö.Ö. ve D.D. saat 19.00 sıralarında yeniden Dadaş Kafede biraraya geldiler, ve orada saat 21.00’e kadar kaldılar ; Ma.Ko. daha sonra onlara katıldı ; – A.E.G. zamanın geldiğini söyledi ve Ö.Ö. ve D.D.’den gözetlemek üzere söz konusu adrese gitmelerini istedi ; – A.E.G. ve Ma.Ko. [metalik mavi] renkli bir araca binerek kafeyi terkettiler ; – A.E.G. apartmanın önünde Ö.Ö. ve D.D.’ye gözcülük yapacakları yerleri gösterdi; [metalik mavi] renkli büyük araba 16. sokak tarafında bulunuyordu ; – daha sonra, 16. sokak tarafına Renault marka bir araç daha geldi ; araçtan aralarında Ünal Osmanağaoğlu’nun da bulunduğu üç kişi indi ; saat 23.00’te, A.E.G. bu üç kişiyle birlikte apartmana geri girdi ; – gece yarısına doğru, tanımadıkları iki kişi gelerek apartmana girdi ; A.E.G , gelenler hakkında kendilerini uyarmadığı için D.D.’ye kızdı ; – saat 01.00’de, Ma.Ko. ve A.E.G. [metalik mavi] arabaya bindirdikleri bir kişiyle beraber apartmanı terkettiler ; – A.E.G. apartmana geri döndüğünde, H.K. ve Ma.Ko. « ikinci bir kişi » eşliğinde oradan çıktılar ; – A.E.G. gelerek, Ö.Ö. ve D.D.’ye evlerine geri dönebileceklerini söyledi ; – Ö.Ö. ve D.D., Ünal Osmanağaoğlu ve iki arkadaşının apartmandan çıktığını görmediler ; – Ö.Ö. ve D.D. yolda giderken iki el silah sesi duydular ve oradan kaçtılar. D.D., 24 ve 25 Aralık 1978 tarihlerinde verdiği ifadelerde, daha önce söylediklerini tekrarlamış, Renault marka aracın içerisinde başvuranın yanında oturan kişilerden birinin büyük ihtimalle İ.Ç. oduğunu eklemiştir. 146 20 Haziran 1979 tarihinde D.D., askeri savcılık önünde verdiği ifadede, işkence altında sorgulandığını ve tamamı polis tarafından kaleme alınan tutanağı zorla imzaladığını iddia etmiştir. Avukatı, penis civarında kaynağı açıklanamayan bir lezyon teşhisinin konduğu Adli Tıp raporuna dayanarak suç duyurusunda bulunmuştur. Bu suç duyurusu sonuç getirmemiştir. Askeri mahkeme 17 Mayıs 1983 tarihli kararında, D.D.’nin 22, 24 ve 25 Aralık 1978 tarihlerinde sırasıyla polise, savcıya ve hakime verdiği ifadelerinin bütün olarak uyumlu olduğunu, ancak bazı tutarsızlıklar bulunduğunu tespit etmiştir. H.K.’nın 17 Kasım 1980 tarihinde ve H.K.’nın konuştuğunu söylediği M.Y.’nin 13 Şubat 1981 tarihli ifadelerini de göz önüne alan mahkeme DD’nin olgularla teyid edilen tek ifadesinin 19 Aralık 1978 tarihinde olayların hemen ertesinde verdiği ifadesi olduğuna kanaat getirmiştir. Gerçekten de, 20, 25 ve 26 Aralık 1978 tarihlerinde, hem polise ve hem de savcılığa verdiği ifadelerde İ.Ç., katliam olayına katıldığını kabul ederek suçunu itiraf etmiş, ancak başvuranın adını hiçbir zaman zikretmemiştir. İ.Ç. daha sonra ifadesini işkence altında verdiğini iddia etmiştir. Adli Tıp raporu ile Gülhane Askeri Tıp Akademisi’nde düzenlenen bir rapor bu iddiaları doğrulamıştır. Bununla birlikte, İ.Ç.’nin ifadelerinin gerçek olaylarla ters düştüğünü ve kendisinin yargıyı yanıltmak için suçu üzerine aldığını düşünen esas hakimleri bu nokta üzerinde fazla durmamışlardır. Askeri mahkeme HK ve AEG’nin suçu işlediklerini, DD ÖÖ’nün de suç ortağı oldukları sonucuna varmıştır. Askeri mahkeme, İ.Ç., Ö.Y.H., A.Ş., Me.Ku. ve K.T.’nin beraatına karar vermiş, D.D. ve Ö.Ö.’yi on beş yıl ağır hapis cezasına, A.E.G. ve H.K.’yı ise ölüm cezasına mahkûm etmiştir. Askeri Yargıtay tarafından usul gerekçesiyle bozulan bu karar, 19 Aralık 1985 tarihinde düzeltilmiştir. Bununla birlikte, 23 Aralık 1986 tarihinde, bu karar dört mahkûmla ilgili olarak yeniden temyiz edilmiştir. Bunun sonucunda verilen yeni karar, 8 Aralık 1987 tarihinde alınan bir kararla bir kez daha usul gerekçesiyle bozulmuştur. Askeri mahkeme bu karara uymuş ve 14 Haziran 1988 tarihinde Askeri Yargıtay nihai olarak D.D., Ö.Ö., A.E.G. ve H.K.’nın mahkûmiyetlerini onamıştır. Askeri mahkemeler 1993 yılı Aralık ayında kaldırılmıştır. 2. Dava no 1990/115-130 ve 1990/44 26 Haziran 1986 tarihinde, Ankara cumhuriyet savcısı (« savcı ») Ankara Ağır Ceza Mahkemesi Üçüncü Dairesinde (« ağır ceza mahkemesi ») firarda olan A.Ç., Ma.Ko., B.A., K.K.P. ve başvuranı suçlayarak hakklarında kovuşturma açılmasını istemiştir. O dönemde, başvuranın ayrıca bir sendika başkanının 1980 yılında öldürülme olayına karıştığından şüphelenilmekte ve Hükümete göre yurtdışında uyuşturucu kaçakçılığından mahkûm edildiği bilinmekteydi. Bu zaman zarfında tutuklanan Ma.Ko., 1990/115-130 sayılı dosya kapasmında yargılanmış ve Yargıtay genel kurulunun 21 Şubat 1994 tarihli kararıyla onandıktan sonra mahkûm edilmiştir : 147 Bu kararda, başvuranın olaya karıştığından söz edilmemektedir. 3. Başvuran ve B.A.’nın davaları : birleştirilmiş dava no 2000/272 B.A., 30 Temmuz 1995 tarihinde yakalanmıştır. Önce 1990/44 sayılı dosya kapsamında yargılanmış, 26 Aralık 1995 tarihinde beraat ettikten sonra serbest bırakılmıştır. Bununla birlikte, 5 Şubat 1998 tarihinde Yargıtay, bu kararı bozmuş ve dava yeniden açılmıştır. B.A., 14 Ocak 1999 tarihinde yeniden tutuklanarak cezaevine gönderilmiştir. 11 Nisan 1999 tarihinde, on dokuz yıldır firarda olan başvuran Türkiye’nin güneyinde yakalanarak tutuklanmıştır. 14 Nisan 1999 tarihinde cezaevine konulan başvuran, daha sonra 26 Haziran 1986 tarihli iddianame gereğince ağır ceza mahkemesi önüne çıkarılmıştır. Ağır ceza mahkemesi, B.A. ile başvuranın dosyalarını 2000/272 sayılı dosya altında birleştirme kararı vermiştir. O dönemde, A.Ç., K.K.P. ve (mahkûmiyetinden sonra firar eden) Ma.Ko. hâlâ yakalanmamışlardır. A.Ç., 3 Kasım 1996 tarihinde meydana gelen bir trafik kazası sonucu hayatını kaybetmiştir. Başvuranın avukatları, esas hakimleri önünde yaptıkları savunmada, askeri mahkemenin D.D.’nin işkence altında verdiği ifadelere itibar ettiğini ve M.Y.’nin önce başvuranın adını olaya karıştırdığı halde daha sonra ifadesini geri çektiğini ve bunu yapmaya zorlandığını iddia ettiğini kaydetmiştir. Ayrıca avukatlara göre, müvekilleri aleyhine hiçbir delil bulunmamaktadır. İddia makamının başvuranın aleyhine olarak sunduğu deliller arasında, askeri mahkemenin incelediği dosyadan alınan D.D.’nin ifadeleri ve M.Y.’nin tanıklığı yeralmaktadır. Diğer suçlayıcı unsurlarda başvuranın adı geçmemektedir, savunmanın mahkemeye çağırdığı tanıkların yani Z.U., H.Y. ve Ö.N.T.’nin ifadeleri soruşturma kapsamındaki olayın meydana geliş şekline dair bir açıklık getirmemiştir. Kararın gerekçelerinden çıkan sonuca göre, askeri yargıçların aksine ağır ceza mahkemesi daha ziyade D.D.’nin 22 ve 24 Aralık 1978 tarihlerinde verdiği ifadeleri dikkate almıştır ; M.Y.’nin tanıklığı ise bu karardaki ifadesiyle aynı olmakla beraber fazladan bir tek « kendisi» kelimesini içermektedir. Resmi belgelere göre, M.Y ’nin asıl tanıklığına uyan da bu versiyondur. Bir gerçek daha var ki, 1980/1205 sayılı dava sırasında M.Y., bu tanıklığı, askeri mahkeme önünde görülen 1981/176 sayılı davanın sanığı olarak Mamak askeri cezaevinde tutukluyken işkence altında söylediğini ileri sürerek inkâr etmiştir. Bu dava kapsamında, M.Y. gerçekten suçortakları gibi mezkur cezaevinin C5 servisinde uygulanan kötü muameleden şikâyetçi olmuş ve vücudunda birçok yara izi bulunduğunu bir Adli Tıp raporuyla kanıtlamıştır. Oysa, ağır ceza mahkemesi, özellikle D.D. ve M.Y.’nin yukarıda belirtilen ifadelerinden yola çıkarak, başvuranın suçortaklarıyla birlikte Renault marka araç içerisinde bulunduğu ve katliama baş aktör sıfatıyla katıldığı sonucuna varmıştır. Başvuran, 1 Kasım 1999 tarihinde –B.A. gibi – herbir cinayet için bir kez olmak üzere toplam yedi kez ölüm cezasına mahkûm edilmiştir. 148 29 Haziran 2000 tarihli kararda Yargıtay, iki sanığın baş aktör sıfatı taşımadığı gerekçesiyle bu kararı bozmuştur. Dosyayı tekrar incelemesi istenen ağır ceza mahkemesi, masum olduğunu yineleyen başvuranı bir kez daha dinlemiştir. Başvuran, yasadışı yollarla elde edilen ifadeleri esas alınarak mahkûm edildiğini ve dosyadan çıkarılması gerektiğini tekrarlamıştır. Başvuranın avukatı, bu ifadelerden başka bir unsurun bulunmamasının müvekkili lehine bir şüphe yarattığını savunmuştur. Avukata göre, başvuranın tehlikeli siyasi kargaşa ve o dönemde süregelen güvensizlik yüzünden Türkiye’den kaçmak zorunda kalmış olması, suçluluğunun bir kanıtı olamaz. Ağır ceza mahkemesi, 15 Şubat 2001 tarihinde daha önceki kararında direnmiştir. Başvuranla ilgili olarak ise esas hakimleri, bir kez daha M.Y. ile D.D.’nin ihtilaflı ifadelerini benimsemişlerdir. Bunun sonucunda, dosya Yargıtay genel kuruluna gönderilmiştir. Yargıtay’ın 19 Haziran 2001 tarihli kararında başvuranın mahkûmiyetini onamasıyla kesinleşmiştir. karar 9 Ağustos 2002 tarihli resmi gazetede yayımlanan 4771 sayılı yasa uyarınca Türkiye’de barış zamanı, yani savaş ilanı veya kaçınılmaz bir savaş tehditi durumları hariç, idam cezası kaldırılmıştır. Bundan dolayı, başvuran hakkında verilen ölüm cezaları en az yirmi beş yıl cezaevinde kalması şartıyla ömür boyu hapis cezasına çevrilmiştir. 10 Ekim 2007 tarihinde, ceza, aynı şartlar altında çekilmek üzere kırk yıl hapis olarak değiştirilmiştir. HUKUK I. AİHS’NİN 6/1 VE 3 d) MADDELERİNİN İHLÂL EDİLDİĞİ İDDİASI HAKKINDA Başvuran, işkence altında elde edilen delillerin keyfi olarak yorumlanması sonucu mahkûm olduğunu ve buna hiçbir zaman itiraz edemediğini ileri sürmektedir. Bu bağlamda AİHS’nin 6. maddesinin 1. paragrafıyla bağlantılı olarak 3 d) paragrafına atıfta bulunmaktadır (bakınız, özellikle, Fransa aleyhine Foucher davası, 18 Mart 1997, prg. 30, Karar ve hükümlerin derlemesi 1997-II). Hükümet bu sava karşı çıkmaktadır. A. Tarafların argümanları 1. Hükümet İlk olarak Hükümet, ön soruşturma da dahil mevcut davayı oluşturan olayların 1978 yılına uzandığını hatırlatmaktadır. Ayrıca, Hükümet özellikle Hırvatistan aleyhine Blečić ([GC], no 59532/00, prg. 77-79, CEDH 2006-III) kararındaki bulgulara atıfta bulunmaktadır. Hükümet, Türkiye’nin bireysel itiraz hakkını yalnızca 28 Ocak 1987 tarihinden sonra “meydana gelen olaylar ve bu olaylara dayalı kararları kapsayan olgular” için tanıdığını ve bu itibarla AİHM’nin ratione temporis yetkisiz olduğunu öne sürmektedir. 149 Esasla ilgili olarak Hükümet, başvuranın yalnızca D.D. ve/veya M.Y.’nin ifadelerine bakılarak değil, kesinlikle dava dosyasındaki tüm unsurlar göz önüne alınarak mahkûm edildiğini savunmaktadır. Bu bakımdan, askeri mahkemenin verdiği karara atıfta bulunan Hükümet, D.D.’nin kötü muameleye maruz kaldığı iddialarının tıbbi delillerle ve polis memurlarının ifadeleriyle çürütüldüğünü ve bunun sadece savunmanın bir manevrası olduğunu ileri sürmektedir. Hükümet, M.Y. ile ilgili olarak da aynı kanaatte olduğunu ve ihbar ettiği kişilerin intikam almasından korktuğu için ifadesini geri çektiğini kaydetmektedir. D.D.’nin ifadelerindeki çelişkiler için Hükümet, her ne kadar askeri mahkeme daha ağırlıklı olarak 19 Aralık 1978 tarihli ifadeyi dikkate almışsa da, ağır ceza mahkemesinin bu seçime bağlı kalmadığını, dava dosyasının bütününü değerlendirmek suretiyle karar verdiğini ancak tabii olarak ilk davada başvuranın aleyhine olarak ortaya çıkan unsurları da göz önüne aldığını savunmaktadır. Son olarak Hükümet, başvuranın tanıkları sorgulayamamasının yegâne nedenini, mevcut davanın soruşturma safhası boyunca ve suç ortaklarının askeri mahkeme önünde yargılanmaları süresince kendisinin firarda olmasına bağlamaktadır. Hükümet ayrıca, ilgili şahsın avukatı eşliğinde en azından bu delillere hem esas hakimleri önünde ve hem de Yargıtay nezdinde itiraz edebileceğini eklemektedir. 2. Başvuran Başvuran, Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (CMUK) 247. maddesinin suçortağı D.D. ile tanık M.Y.’nin ifadelerinin kendi aleyhine kullanılmasını yasakladığını çünkü bu ifadelerin kendisinin bilgisi dışında alındıklarını, ayrıca ifade sahiplerinin daha sonra hakim önünde ifadelerini inkâr ettiklerini kaydetmektedir. Başvuran ayrıca, askeri mahkemenin de aynı şekilde D.D.’nin 22 ve 24 Aralık 1978 tarihlerinde verdiği ifadeleri reddettiğini hatırlatmaktadır. B. AİHM’nin takdiri 1. Kabuledilebilirliğe ilişkin Hükümet gibi AİHM de, Blečić (ilgili bölüm, prg. 77) davasında aldığı karara atıfta bulunmaktadır. AİHM buna karşın, zaman bakımından yetkisinin iddia edilen ihlâli oluşturan olaylara göre belirleneceğini ve mevcut davada bunun 14 Nisan 1999 tarihi itibariyle ağır ceza mahkemesinin karar aşamasına denk geldiğini hatırlatmaktadır. Bu itibarla AİHM, Hükümetin yetkisizlik iddiasını reddetmekte ve AİHS’nin 35. maddesi anlamında başka bir kabuledilemezlik gerekçesi bulunmadığı için başvurunun bu bölümünü kabuledilebilir ilan etmektedir. 2. Esasa ilişkin AİHM, idari makam sorunu ve ceza hukukunda delillerin kabuledilebilirliği konusundaki içtihadından çıkan genel ilkelere atıfta bulunmaktadır (bakınız, diğerleri arasından, İsviçre aleyhine Schenk davası, prg. 46 ve sonrakiler, 12 Temmuz 1988, seri A no 140 ; Türkiye aleyhine Kolu davası, no 35811/97, prg. 59, 2 Ağustos 2005 ; Hollanda aleyhine Kok davası (karar), no 43149/98, Karar ve hükümlerin derlemesi 2000-VI ; İtalya aleyhine A.M. davası, no 37019/97, prg. 55-56, CEDH 1999-IX ; Avusturya aleyhine Unterpertinger davası, prg. 31-33, 24 Kasım1986, seri A no 110 ; Fransa aleyhine Saïdi davası, prg. 43-44, 20 Eylül 1993, seri A no 261-C ; Hollanda aleyhine Van Mechelen ve diğerleri davası , prg. 50, 23 Nisan 1997, Derleme 1997-III ; Türkiye aleyhine Menteş davası, no 36487/02, prg. 29-30, 6 Şubat 2007 ; Türkiye aleyhine Söylemez davası, no 46661/99, prg. 121, 21 Eylül 2006). 150 Dava boyunca başvuranın kendisine isnat edilen suçlamaları reddetmiş olması ve Hükümetin ulusal mahkemenin kararını dayandırdığı başka unsurlar sunamaması muvacehesinde, AİHM ağır ceza mahkemesinin başvuranın suçluluğuna karar verirken önemli ölçüde hatta sadece (Saïdi, ilgili bölüm, ibidem) D.D. ve M.Y.’nin ifadelerine dayandığını ki Yargıtay Genel Kurulu da bu yaklaşımı onaylamıştır, tespit etmektedir. İlke olarak AİHM, başvuranın suçluluğu ve bu konuda verilen ihtilaflı ifadelerin kanıt değerleri hakkında karar verme durumunda olmadığını kaydetmektedir. AİHM için bu ifadelerin ön soruşturma aşamasında ve başvuranın yokluğunda alındığını gözlemlemek yeterli olmaktadır. Başvuran ve avukatının, bütün yargılama süresince kendisini itham eden sanıkların ifade tutanaklarına erişme imkanı bulunduğu, nitekim hakimler nezdinde bu delillerin meşruiyetine ve kullanılmasına itiraz ettikleri görülmektedir. Ancak AİHM, başvurana bu ifadelere itiraz etme imkanı tanınmasının, D.D. ve M.Y.’nin, başvurana sorgulama veya sorgulatma imkânı tanıyacak şekilde bir duruşmaya katılmalarının yerine geçemeyeceğini daha önce açıklamıştır (Menteş, ilgili bölüm, prg. 32 ; Türkiye aleyhine Hulki Güneş davası, no 28490/95, prg. 95, CEDH 2003-VII ; bakınız ayrıca, Türkiye aleyhine Sadak ve diğerleri davası, no 29900/96, 29901/96, 29902/96 ve 29903/96, prg. 63-68, CEDH 2001-VIII). Böyle bir imkân, sadece başvurana verilen cezanın aşırı derecede ağır olması bakımından değil, aynı zamanda söz konusu ifadelerin konuyla irtibatı konusunda ciddi tereddütlerin olması çerçevesinde de büyük önem arzetmektedir. Nitekim, özellikle olayların meydana gelişi ve saldırganların sayısı (yukarıdaki ilgili paragraf in fine ve sonraki – diğer suçortaklarının ifadeleriyle karşılaştırınız) gibi bazı açıklamaların kesin olmayışı, D.D.’nin değişik ifadeleri ve mahkemelerin yorumları arasında görülen farklılıklar bir kenara bırakılsa da AİHM, D.D.’nin altı günlük gözaltı süresince sorgulandığını ve M.Y.’nin askeri mahkeme tarafından yargılanmayı beklerken Mamak askeri cezaevinde tutuklu bulunduğu bir dönemde ifadesinin alındığını da gözlemlemektedir. AİHM ayrıca, başvuranı olaya bulaştırdıktan sonra suçortaklarının ileriki tarihlerde işkence altında sorgulandıklarını ve tıbbi raporlar desteğinde suç duyurusunda bulunduklarını ileri sürerek açık bir şekilde ifadelerini değiştirdiklerini not etmektedir. Adaletten 19 yıl kaçmış olan başvuranın davasında olası zorluklara rağmen ağır ceza mahkemesi, Türk yasalarının yargıç önünde itiraz edilen bu tür delilleri nasıl değerlendirdiğini çok iyi bildiği için, söz konusu ifadelerin verildiği koşulları davanın hakkaniyete uygun olması açısından yine de incelemeliydi (bakınız, mutatis mutandis, Kolu, ilgili bölüm, prg. 44, ve Menteş, ilgili bölüm, prg. 33). Oysa, esas hakimleri bu tür ifadelerin kabul edilmesinin başvuranın adil yargılanma hakkı üzerinde yaratacağı etkileri incelemekten kaçınmışlardır (Birleşik Krallık aleyhine Khan davası, no 35394/97, prg. 38-39, CEDH 2000-V ile karşılaştırınız) ; bu itibarla AİHM için, esas hakimlerinin D.D. ve M.Y.’yi yeniden dinlemediklerini ve böylece verdikleri ifadelerin güvenilirlikleri hakkında sağlam bir fikir oluşturma fırsatını ortadan kaldırdıklarını (Kolu, ilgili bölüm, prg. 61) ve ayrıca savunmanın mahkeme önünde yüz yüze yapılan bir yargılamada olayı kendi versiyonuyla açıklamasını engellediklerini gözlemlemek yeterli olacaktır. AİHM, savunma makamının haklarının adil yargılanma hakkını ihlal edecek ölçüde kısıtlandığına ve bu nedenle AİHS’nin 6. maddesinin 1. ve 3d) fıkralarının ihlal edildiğini hükmetmektedir. 151 II. DİĞER İHLÂL İDDİALARI HAKKINDA Başvuran ayrıca, tutukluluk halinin ancak adil bir mahkûmiyetle sonuçlandığı takdirde mümkün olabileceğini savunarak, AİHS’nin 5/1 maddesinin 6/1 maddesiyle bağlantılı olarak ihlâl edildiğini ileri sürmektedir. 19 Şubat 2003 tarihli mektubunda başvuran, aynı zamanda AİHS’nin 3. maddesine atıfta bulunmakta ve davanın sonucunu etkileyen ifadeleri veren D.D. ve İ.Ç.’ye uygulanan kötü muameleden şikâyetçi olmaktadır. Hükümet bu savlara karşı çıkmaktadır. AİHM, AİHS’nin 3. maddesine ilişkin şikayetlerin gereğinin, başvuranın dolaylı olarak etkilendiği varsayılsa bile, 6. maddesinin ihlâlinin tespiti ile yerine getirildiği kanaatindedir. 5. maddeyle ilgili şikâyet konusunda AİHM, AİHS’nin 5/1 a) maddesinin, başvuranın 15 Şubat 2001 tarihli karardan itibaren özgürlüğünden yoksun bırakılması durumuna « bir kimsenin yetkili bir mahkeme tarafından mahkûm edildikten sonra hapsedilmesi » bağlamında onay verdiğini kaydetmektedir. Bunun sonucu olarak AİHM, başvurunun bu bölümünü AİHS’nin 34. maddesinin 3. ve 4. fıkraları anlamında açıkça dayanaktan yoksun olduğu gerekçesiyle kabuledilemez ilan etmektedir. III. AİHS’NİN 41. MADDESİNİN UYGULANMASI HAKKINDA 26 Mart 2007 tarihinde başvurana gönderilen hatırlatma mektubuna rağmen, başvuran hiçbir adil tatmin talebinde bulunmamıştır; dolayısıyla AİHM, adil tatmin olarak herhangi bir meblağ ödenmesine gerek olmadığı kanaatindedir. Buna karşın başvuran, görüşlerinde, AİHM’den hakkaniyete uygun olarak yeniden yargılanmasının sağlanması talep etmiştir. Bu bağlamda AİHM, ilke olarak, bir kişi, mevcut davada olduğu gibi, AİHS’nin 6. maddesinde öngörülen gerekliliklere uymayan bir yargılamanın sonunda mahkum edildiğinde, ilgilinin talebi üzerine davanın yenilenmesinin ya da dosyanın yeniden açılmasının tespit edilen ihlali gidermek bakımından en uygun yolu teşkil edeceğini yinelemektedir (bkz, sözü edilen, Menteş). BU GEREKÇELERE DAYALI OLARAK, AİHM, OYBİRLİĞİYLE, 1. Başvurunun, başvuran hakkında yürütülen yargılamanın hakkaniyetten yoksun olması kapsamında yapılan şikayete ilişkin kısmının kabuledilebilir geri kalan kısmının kabuledilemez olduğuna; 2. AİHS’nin 6. maddesinin 1. paragrafının ve 3. paragrafının d) bendinin ihlal edildiğine KARAR VERMİŞTİR. 152 İşbu karar Fransızca olarak hazırlanmış ve AİHM’nin iç tüzüğünün 77. maddesinin 2. ve 3. paragraflarına uygun olarak 21 Temmuz 2009 tarihinde yazılı olarak bildirilmiştir. COŞKUN/Türkiye Davası* Başvuru No: 620/03 Strazburg 21 Nisan 2009 İKİNCİ DAİRE USUL Türkiye Cumhuriyeti Devleti aleyhine açılan (620/03) no’lu davanın nedeni 1952 doğumlu olan ve Ankara’da ikamet eden (T.C. vatandaşı) Hasan Coşkun’un (başvuran) Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne 4 Aralık 2002 tarihinde İnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerin Korunmasına ilişkin Sözleşme’nin (Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi - AİHS) 34. maddesi uyarınca yapmış oldukları başvurudur. Başvuran, Ankara Barosu avukatlarından S. Bozkurt ve Ö. Bozkurt tarafından temsil edilmektedir. OLAYLAR I. DAVANIN KOŞULLARI 1996 yılında, başvuran, doçentlik sınavına başvuruda bulunmuştur. 9 Temmuz 1996 tarihinde, akademik çalışmalarının büyük bir kısmı Almanca olduğu gerekçesi ile jürinin Almancaya vakıf üyelerden oluşması yönünde başvuranın yapmış olduğu talep Üniversitelerarası Kurul tarafından reddedilmiştir. 6 Eylül 1996 tarihinde, başvuran, Üniversitelerarası Kurul kararının iptali davası açmış ancak sözkonusu dava, Danıştay 8. Dairesi’nin 4 Mayıs 1998 tarihli kararı ile reddedilmiştir. Jüride Almancaya vakıf üyelerin bulunmamasının başvuranın çalışmalarına uygun inceleme yapılmasını etkilediğini belirterek 15 Ocak 1999 tarihinde Danıştay Genel Kurulu sözkonusu kararı bozmuştur. 153 17 Haziran 1999 tarihinde, bozma kararını yerine getirerek Danıştay 8. Dairesi dava konusu işlemi iptal etmiştir. * Dışişleri Bakanlığı Çok Taraflı Siyasî İşler Genel Müdürlüğü tarafından Türkçe’ye çevrilmiş olup, gayrıresmî tercümedir. Bu süre zarfında, 2 Haziran 1999 tarihinde, bu alanda Almanca bilen profesörün bulunmadığı göz önüne alınarak, bir Alman ve yabancı dili İngilizce olan iki Türk profesör Üniversitelerarası Kurul tarafından jüri üyesi olarak atanmıştır. 6 Temmuz 1999 tarihinde, jüri başvuranın doçentliğinin reddine karar vermiştir. Sadece Alman jüri üyesi başvuran lehine görüş bildirmiştir. Başvuran, 2 Haziran ve 6 Haziran 1999 tarihli işlemler hakkında iptal davası açmıştır. Sözkonusu iptal davası, 10 Ekim 2000 tarihinde, Danıştay 8. Dairesi tarafından reddedilmiştir. 18 Mayıs 2001 tarihinde, Danıştay Genel Kurulu, önceki kararında belirtilen aynı gerekçelerle sözkonusu kararı bozmuştur. 21 Nisan 2003 tarihinde, Danıştay 8. Dairesi dava konusu işlemleri iptal etmiştir. 17 Kasım 2003 tarihinde jüri başvurana doçentlik unvanı vermiştir. HUKUK AİHS’nin 3. maddesine atıfta bulunarak, başvuran, hak ettiği akademik unvanın verilmesindeki gecikmenin aşağılayıcı bir muamele teşkil ettiği kanaatindedir. AİHS’nin 14. maddesine atıfta bulunarak da başvuran, meslektaşları ile kıyaslandığında ayrımcılığa uğradığı kanısındadır. Sahip olduğu unsurların tamamını göz önüne alan ve ileri sürülen iddiaları değerlendirmeye yetkili olan AİHM, şikayetin bu bölümüne ilişkin olarak AİHS ve Protokolleri tarafından güvence altına alınan hak ve özgürlüklere ilişkin hiçbir ihlal bulunmadığını belirtmektedir. AİHS’nin 35. maddesinin 3. ve 4. paragrafları uyarınca başvurunun bu kısmının kabuledilemez ilan edilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmaktadır. AİHS’nin 6/1 maddesine atıfta bulunan, başvuran, yargılama süresinin “makul süre” ilkesine aykırı olduğu kanaatindedir. Başvuran, lehinde verilen ilk hukuki kararın uygulanmadığını ve bunun uzun bir yargılamaya yol açtığını ileri sürmektedir. Başvuranın nihai olarak 21 Nisan 2003 tarihinde sona eren yargılamanın sonunu beklemeden başvurusunu AİHM’ye sunduğuna kanaat getiren Hükümet, altı ay kuralına riayet edilmediğinden AİHM’ye sözkonusu başvuruyu reddetmesi çağrısında bulunmaktadır. AİHM, bir başvuranın, prensip olarak, başvuruda bulunmadan önce çeşitli iç hukuk yollarına başvurma zorunluluğu olduğunu, sözkonusu başvuru yollarının son aşamasının, AİHM’nin kabuledilebilirliğe ilişkin kararını vermeden önce tamamlanması kaydıyla başvurunun yapılmasından sonra sona ermesine müsamaha ettiğini geçmişte ifade etmiştir (bkz, mutatis, mutandis, E.K.-Türkiye, başvuru no: 28496/95, 25 Kasım 2000). Sonuç olarak, Hükümet’in bu konudaki itirazının reddedilmesi gerekmektedir. Ayrıca AİHM, bu şikayete ilişkin hiçbir kabuledilemezlik gerekçesi tespit edememektedir. Sözkonusu başvuru kabuledilebilir niteliktedir. 154 Esasa ilişkin olarak ise AİHM, Danıştay’da yürütülen iki yargılamanın bir bütün olarak düşünülmesi gerektiği kanaatindedir. İptalleri talep edilen idari işlemler teknik olarak ayrı olsa bile başvurular esas bakımından benzerdir. Dolayısıyla dikkate alınacak dönem 6 Eylül 1996 tarihinde başlamış ve 21 Nisan 2003 tarihinde sona ermiştir. Böylece sözkonusu yargılama iki dereceli yargıda yaklaşık altı yıl yedi ay sürmüştür. AİHM mevcut davada ortaya konan sorunlara benzer sorunları incelemiş ve konuya ilişkin yerleşik içtihadından çıkan kriterleri göz önüne alarak “makul süre” gerekliliğine riayet edilmediğini tespit etmiştir (Frydlender-Fransa, başvuru no: 30979/96). İşbu davada farklı bir sonuca ulaşmak için hiçbir gerekçe göremeyen AİHM, AİHS’nin 6/1 maddesinin ihlal edildiği tespitinde bulunmak gerektiği kanaatindedir. AİHS’nin 41. maddesinin uygulanmasına ilişkin olarak ise başvuran, 27.550 Euro maddi, 20.000 Euro manevi tazminat ve yargılama masraf ve giderleri için 5.320 Euro talep etmektedir. Başvuran, bazı faturaları ve avukatlık sözleşmesini belge olarak sunmaktadır. Hükümet, aşırı bulduğu miktarlara itiraz etmektedir. AİHM, tespit edilen ihlalle iddia edilen maddi tazminat arasında bir illiyet bağı görememekte ve sözkonusu talebi reddetmektedir. Buna karşın AİHM, hakkaniyete uygun olarak başvurana 3.500 Euro manevi tazminat ödenmesi gerektiği kanaatindedir. Başvuran tarafından sunulan belgeler ışığında AİHM, yargılama masraf ve giderleri için 1.000 Euro ödenmesine hükmetmektedir. Sözkonusu miktarlara Avrupa Merkez Bankası’nın marjinal kredi faizlerine uyguladığı üç puanlık gecikme faizi uygulanacaktır. BU GEREKÇELERE DAYALI OLARAK, AİHM, OYBİRLİĞİYLE, 1. Başvurunun yargılama süresinin uzunluğuna ilişkin kısmının kabuledilebilir geri kalan kısmının kabuledilemez olduğuna; 2. AİHS’nin 6/1 maddesinin ihlal edildiğine; 3. a) AİHS’nin 44/2 maddesi gereğince kararın kesinleştiği tarihten itibaren üç ay içinde, ödeme tarihindeki döviz kuru üzerinden Türk Lirası’na çevrilmek üzere Savunmacı Devlet tarafından başvurana aşağıdaki miktarların ödenmesine: (i) her türlü vergiden muaf tutularak 3.500 Euro (üç bin beş yüz Euro) manevi tazminat; (ii) her türlü vergiden muaf tutularak yargılama masraf ve giderleri için 1.000 Euro (bin Euro); b) sözkonusu sürenin bittiği tarihten itibaren ödemenin yapılmasına kadar Hükümet tarafından, Avrupa Merkez Bankası’nın o dönem için geçerli olan faiz oranının üç puan fazlasına eşit oranda basit faiz uygulanmasına; 4. Adil tatmine ilişkin diğer tüm taleplerin reddine; KARAR VERMİŞTİR. İşbu karar Fransızca olarak hazırlanmış ve AİHM’nin iç tüzüğünün 77. maddesinin 2. ve 3. paragraflarına uygun olarak 21 Nisan 2009 tarihinde yazılı olarak bildirilmiştir. 155 Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumundan: PURO VE SİGARİLLO TEKNİK DÜZENLEME TEBLİĞİ (TÜTÜN MAMULLERİ SERİ NO: 1) MADDE 1 – (1) Bu Tebliğde geçen; a) Puro: Dolguluk tütün üzerine önce iç sargılık sonra da dış sargılık tütünün sarılması sonrasında elde edilen, varsa ağızlık dâhil olmak üzere kütlesi en az 3 g en çok 25 g olan tütün mamulünü, b) Sigarillo: Dolguluk tütün üzerine önce iç sargılık sonra da dış sargılık tütünün sarılması sonrasında elde edilen, varsa ağızlık dâhil olmak üzere kütlesi 3 g'dan az olan tütün mamulünü, ifade eder. MADDE 2 – (1) Piyasaya arz edilen puro ve sigarilloların Türk Standardları Enstitüsü tarafından hazırlanan TS 13444 Puro ve Sigarillo Standardının yürürlükteki haline uygun olması zorunludur. GEÇİCİ MADDE 1 – (1) Puro ve sigarillo üretici ve ithalatçıları; bu Tebliğin yürürlük tarihinden önce aldıkları ''Piyasaya Arz Uygunluk Belgeleri" veya "İthalat İzinleri" kapsamında ürettikleri ya da ithal ettikleri mamulat çeşitlerini Tebliğin yürürlük tarihinden itibaren 1 yıl süreyle piyasaya arz edebilirler. MADDE 3 – (1) Bu Tebliğ yayımı tarihinden 90 (doksan) gün sonra yürürlüğe girer. MADDE 4 – (1) Bu Tebliğ hükümlerini Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu Başkanı yürütür. [R.G.21 Eylül 2011 – 28061] —— • —— Adalet Bakanlığından: HUKUK MUHAKEMELERİ KANUNU HAKEM ÜCRET TARİFESİ Amaç ve kapsam MADDE 1 – (1) Bu Tarifenin amacı, Hukuk Muhakemeleri Kanununa göre tahkim yoluyla görülen dava ve işlerde, taraflarla hakem veya hakem kurulları arasında ücretin belirlenmesi konusunda anlaşmaya varılamaması veya tahkim anlaşmasında bir hüküm bulunmaması ya da taraflarca bu konuda yerleşmiş kurallara veya kurumsal tahkim kurallarına yollama yapılmaması hallerinde hakem veya hakem kuruluna ödenecek ücretin miktarı ile ödenmesine ilişkin usul ve esasları belirlemektir. Dayanak MADDE 2 – (1) Bu Tarife, Hukuk Muhakemeleri Kanununun 440 ıncı maddesinin üçüncü fıkrasına dayanılarak hazırlanmıştır. Hakem ücretinin kapsadığı işler MADDE 3 – (1) Tarifede yazılı hakem ücreti, tahkim davasının açıldığı tarihten itibaren nihaî hakem kararı verilinceye kadar yapılan dava ile ilgili iş ve işlemlerin karşılığıdır. (2) Hakem kararının düzeltilmesi, yorumlanması veya tamamlanması halleri ek ücreti gerektirmez. Başkanın ücreti MADDE 4 – (1) Başkanın ücreti, hakemlerden her birine ödenecek hakem ücretinin yüzde on fazlası olarak hesaplanır. Ücretin kısmen hak edilmesi ve ücret ödenmeyecek haller 156 MADDE 5 – (1) Hakemlerden birinin veya hakem kurulunun görevinin Hukuk Muhakemeleri Kanununun 435 inci maddesinin birinci fıkrasının (b), (c), (ç), (d) ve (e) bentlerinde yazılı sebeplerden biriyle sona ermesi halinde, ücret tablosunda yazılı ücretin yarısına hükmedilir. Davanın geri alınması, konusuz kalması, feragat, kabul veya sulh halinde ücret MADDE 6 – (1) Anlaşmazlığın, davanın geri alınması, konusuz kalması, feragat, kabul veya sulh nedeniyle, hakem veya hakem kurulunca taraflara delillerin sunulması hususunda süre verilmesinden önce sona ermesi halinde ücret tablosunda belirlenen ücretin yarısına, süre verilmesinden sonra sona ermesi halinde ise tabloda belirlenen ücretin tamamına hükmolunur. Kısmî kararda ücret MADDE 7 – (1) Hakem veya hakem kurulunca kısmî karar verilmesi halinde ücret, kısmî karar konusu uyuşmazlığın değerine göre belirlenir. (2) Kısmî kararın, nihaî karar olarak verilmesi halinde ücret tablosunda yazılı ücretin tamamına hükmedilir. İptal davası sonucunda hakemin davaya yeniden bakması MADDE 8 – (1) Hukuk Muhakemeleri Kanununun 439 uncu maddesinin yedinci fıkrası uyarınca tarafların eski hakemlerden birini yeniden tayin etmeleri durumunda ücret tablosunda yazılı ücretin yarısına hükmedilir. Ücretin hak edilme zamanı MADDE 9 – (1) Hakem ücreti, tahkim yargılamasının sona ermesi ile hak edilir. Ücretin paylaşımı MADDE 10 – (1) Ücret tablosuna göre belirlenecek ücret, Tarifenin 24 üncü maddesi hükmü de gözetilmek suretiyle hakemler arasında paylaştırılır. Uygulanacak tarife MADDE 11 – (1) Hakem ücretinin tayininde hüküm verildiği tarihte yürürlükte bulunan tarife esas alınır. Ücret tablosu MADDE 12 – (1) Bu Tarifeye göre verilecek ücretler aşağıdaki ücret tablosuna göre hesaplanır. TEK HAKEM ANLAŞMAZLIK KONUSU DEĞER İlk gelen 500.000,00 TL için Sonra gelen 500.000,00 TL için Sonra gelen 1.000.000,00 TL için Sonra gelen 3.000.000,00 TL için Sonra gelen 5.000.000,00 TL için 10.000.000,00 TL’den yukarısı için % 5 %4 %3 %2 %1 % 0,1 Yürürlük MADDE 13 – (1) Bu Tarife 1 Ekim 2011 tarihinde yürürlüğe girer. [R.G.30 Eylül 2011 – 28070] —— • —— Adalet Bakanlığından: 157 ÜCRET 3 VEYA DAHA FAZLA SAYIDA HAKEM % 8 %7 %6 %4 %2 % 0,2 HUKUK MUHAKEMELERİ KANUNU TANIK ÜCRET TARİFESİ Amaç ve kapsam MADDE 1 – (1) Bu Tarifenin amacı, Hukuk Muhakemeleri Kanunu gereğince tanığa ödenecek ücret ve giderlerin miktarı ile bunların ödenmesine ilişkin usul ve esasları belirlemektir. Dayanak MADDE 2 – (1) Bu Tarife, Hukuk Muhakemeleri Kanununun 265 inci maddesinin birinci fıkrasına dayanılarak hazırlanmıştır. Ücret MADDE 3 – (1) Tanığa, tanıklık nedeniyle kaybettiği zamanla orantılı olarak 15,00 ilâ 30,00 TL arasında ücret ödenir. Giderler MADDE 4 – (1) Tanık, hazır olabilmek için seyahat etmek zorunda kalmışsa yol giderleriyle tanıklığa çağrıldığı yerdeki konaklama ve beslenme giderleri de karşılanır. Muafiyet MADDE 5 – (1) Tanığa bu Tarifeye göre ödenmesi gereken ücret ve giderler hiçbir vergi, resim ve harca tabi değildir. Yürürlük MADDE 6 – (1) Bu Tarife 1 Ekim 2011 tarihinde yürürlüğe girer. [R.G.30 Eylül 2011 – 28070] —— • —— Adalet Bakanlığından: HUKUK MUHAKEMELERİ KANUNU BİLİRKİŞİ ÜCRET TARİFESİ Amaç ve kapsam MADDE 1 – (1) Bu Tarifenin amacı, Hukuk Muhakemeleri Kanunu gereğince bilirkişiye ödenecek ücret ve giderlerin miktarı ile bunların ödenmesine ilişkin usul ve esasları belirlemektir. Dayanak MADDE 2 – (1) Bu Tarife, Hukuk Muhakemeleri Kanununun 283 üncü maddesine dayanılarak hazırlanmıştır. Bilirkişi ücreti MADDE 3– (1) Bilirkişi ücreti, bilirkişiye sarf etmiş olduğu emek ve mesaisi karşılığı ödenen ücrettir. Giderler MADDE 4 – (1) Bilirkişiye inceleme, ulaşım, konaklama ve diğer giderleri de ödenir. Bilirkişi ücretleri MADDE 5 – (1) Bu Tarifeye göre verilecek bilirkişi ücretleri aşağıda gösterilmiştir. a) Sulh hukuk mahkemelerinde görülen dava ve işler için b) İcra hukuk mahkemelerinde görülen dava ve işler için c) Asliye hukuk mahkemelerinde görülen dava ve işler için ç) Aile mahkemelerinde görülen dava ve işler için 158 150,00 TL. 150,00 TL 250,00 TL 200,00 TL d) İş mahkemelerinde görülen dava ve işler için e) Kadastro mahkemelerinde görülen dava ve işler için f) Tüketici mahkemelerinde görülen dava ve işler için g) Fikri ve sınai haklar hukuk mahkemelerinde görülen dava ve işler için h) Asliye ticaret ve denizcilik ihtisas mahkemelerinde görülen dava ve işler için 200,00 TL 200,00 TL 150,00 TL 300,00 TL 300,00 TL. (2) Dava, mahkemece hangi sıfatla görülüyorsa bilirkişi ücreti de buna göre belirlenir. Bölge adliye mahkemeleri hukuk dairelerinde ücret MADDE 6 – (1) Bölge adliye mahkemeleri hukuk dairelerinde, görülmekte olan davanın türüne göre ait olduğu mahkemeye ait bilirkişi ücreti ödenir. Tarifede belirtilen ücretlerin azaltılması ve artırılması MADDE 7 – (1) Hâkim, işin mahiyetine göre bu Tarifede yazılı bilirkişi ücretlerini artırabilir ve indirebilir. Seri dosyalarda bilirkişi ücreti MADDE 8 – (1) Ayrı bir inceleme ve araştırmayı gerektirmeyen seri dosyalarda bu Tarifede yazılı bilirkişi ücretlerinde indirim yapılır. Ücretin ödenmesi MADDE 9 – (1) Yazı işleri müdürü veya görevli personel tarafından bilirkişi ücretinden gerekli vergiler kesildikten sonra kalanı bilirkişiye ödenir. Uygulanacak tarife MADDE 10 – (1) Bilirkişi ücretinin tayininde mahkemece görevlendirmenin yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan tarife esas alınır. Yürürlük MADDE 11 – (1) Bu Tarife 1 Ekim 2011 tarihinde yürürlüğe girer. [R.G.30 Eylül 2011 – 28070] —— • —— Adalet Bakanlığından: HUKUK MUHAKEMELERİ KANUNU GİDER AVANSI TARİFESİ Amaç ve kapsam MADDE 1 – (1) Bu Tarifenin amacı, 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu gereğince dava açılırken mahkeme veznesine yatırılacak olan gider avansının miktarı ile avansın ödenmesine ilişkin usul ve esasları belirlemektir. Dayanak MADDE 2 – (1) Bu Tarife, Hukuk Muhakemeleri Kanununun 120 nci maddesinin birinci fıkrasına dayanılarak hazırlanmıştır. Gider avansı MADDE 3 – (1) Davacı, bu Tarifede gösterilen gider avansını dava açarken mahkeme veznesine yatırmak zorundadır. Gider avansı her türlü tebligat ve posta ücretleri, keşif giderleri, bilirkişi ve tanık ücretleri gibi giderleri kapsar. Gider avansı miktarı MADDE 4 – (1) Davacı, a) Taraf sayısının beş katı tutarında tebligat gideri, 159 b) Dava dilekçesinde tanık deliline dayanılmış ve tanık sayısı belirlenmiş ise tanık sayısınca tanık asgari ücreti ve tebligat gideri; tanık sayısı belirtilmemiş ise en az üç tanık asgari ücreti ve tebligat gideri, c) Dava dilekçesinde keşif deliline dayanılmış ise keşif harcı avansı ile birlikte 75 TL. ulaşım gideri, ç) Dava dilekçesinde bilirkişi deliline dayanılmış ise Bilirkişi Ücret Tarifesinde davanın açıldığı mahkeme için öngörülen bilirkişi ücreti, d) Diğer iş ve işlemler için 50 TL, toplamını avans olarak öder. Gider avansının iadesi MADDE 5 – (1) Gider avansının kullanılmayan kısmı hükmün kesinleşmesinden sonra davacıya iade edilir. Davacı tarafından hesap numarası bildirilmiş ise iade elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle yapılır. Hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı avanstan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak gönderilir. (2) Geçici hukuki koruma talebi için alınan gider avansının kullanılmayan kısmı verilen karardan sonra talep üzerine iade edilir. Zaman bakımından uygulama MADDE 6 – (1) Bu Tarifenin yürürlüğe girmesinden önce açılmış olan davalarda, tamamlanmış işlemleri etkilememek kaydıyla, Hukuk Muhakemeleri Kanununun 120 nci maddesinin ikinci fıkrasına göre gider avansı ikmal ettirilir. Yürürlük MADDE 7 – (1) Bu Tarife 1 Ekim 2011 tarihinde yürürlüğe girer. [R.G.30 Eylül 2011 – 28070] —— • —— Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasından: ZORUNLU KARŞILIKLAR HAKKINDA TEBLİĞDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR TEBLİĞ (SAYI: 2011/11) MADDE 1 – 16/11/2005 tarihli ve 25995 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 2005/1 sayılı Zorunlu Karşılıklar Hakkında Tebliğin 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1), (2), (4), (5) ve (6) numaralı alt bentleri aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. “1) Vadesiz ve ihbarlı döviz tevdiat, yabancı para özel cari hesapları ile 1 aya kadar, 3 aya kadar, 6 aya kadar ve 1 yıla kadar vadeli döviz tevdiat, yabancı para katılma hesaplarında yüzde 11, 2) 1 yıl ve 1 yıldan uzun vadeli döviz tevdiat, yabancı para katılma hesapları ve birikimli döviz tevdiat ile yabancı para katılma hesaplarında yüzde 9, 4) 1 yıla kadar (1 yıl dâhil) vadeli yabancı para diğer yükümlülüklerde yüzde 11, 5) 3 yıla kadar (3 yıl dâhil) vadeli yabancı para diğer yükümlülüklerde yüzde 9, 6) 3 yıldan uzun vadeli yabancı para diğer yükümlülüklerde yüzde 6,” MADDE 2 – Aynı Tebliğin 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (l) ve (2) numaralı alt bentleri aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. “1) Vadesiz ve ihbarlı döviz tevdiat, yabancı para özel cari ve vadesiz kıymetli maden depo hesapları ile 1 aya kadar, 3 aya kadar, 6 aya kadar ve 1 yıla kadar vadeli döviz tevdiat, yabancı para katılma ve kıymetli maden depo hesaplarında yüzde 11, 2) 1 yıl ve 1 yıldan uzun vadeli döviz tevdiat, yabancı para katılma ve kıymetli maden depo hesapları ve birikimli döviz tevdiat ile yabancı para katılma hesaplarında yüzde 9,” MADDE 3 – Aynı Tebliğin 6 ncı maddesinin 4 üncü fıkrasının (a) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. 160 “a) Türk lirası yükümlülükler için tutulması gereken zorunlu karşılıkların en fazla yüzde 20'si ABD doları ve/veya euro döviz cinslerinden,” MADDE 4 – Bu Tebliğin 1 inci ve 3 üncü maddeleri 30/9/2011 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere yayımı tarihinde, 2 nci maddesi 14/10/2011 tarihinde yürürlüğe girer. MADDE 5 – Bu Tebliğ hükümlerini Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Başkanı yürütür. [R.G.06 Ekim 2011 – 28076] —— • —— Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasından: ZORUNLU KARŞILIKLAR HAKKINDA TEBLİĞ’DE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR TEBLİĞ (SAYI: 2011/12) MADDE 1 – 16/11/2005 tarihli ve 25995 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 2005/1 sayılı Zorunlu Karşılıklar Hakkında Tebliğ’in 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinin (3) ve (7) numaralı alt bentleri aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve 7 nci alt bentten sonra gelmek üzere (8) ile (9) numaralı alt bentler eklenmiş olup, mevcut 8 inci alt bent 10 uncu alt bent olarak teselsül ettirilmiştir. “3) 3 aya kadar vadeli mevduatlar/katılma hesaplarında (3 ay dâhil) yüzde 12,5, 7) 1 yıla kadar (1 yıl dâhil) vadeli Türk lirası diğer yükümlülüklerde yüzde 11, 8) 3 yıla kadar (3 yıl dâhil) vadeli Türk lirası diğer yükümlülüklerde yüzde 8, 9) 3 yıldan uzun vadeli Türk lirası diğer yükümlülüklerde yüzde 5,” MADDE 2 – Bu Tebliğ 30/9/2011 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere yayımı tarihinde yürürlüğe girer. MADDE 3 – Bu Tebliğ hükümlerini Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Başkanı yürütür. [R.G.07 Ekim 2011 – 28077] —— • —— Adalet Bakanlığından MÜNHAL NOTERLİKLER 2009 yılı tahmini gayrisafi gelirleri 500.000.-TL. olan, aşağıda isimleri yazılı bulunan muhdes BİRİNCİ SINIF noterlikler münhaldir. 1512 sayılı Noterlik Kanununun 22 ve müteakip maddeleri gereğince BİRİNCİ SINIF noterlerden bu noterliklere atanmaya istekli olanların ilan tarihinden itibaren bir ay içinde Bakanlığımıza veya bulundukları yer Cumhuriyet Başsavcılıklarına başvurmaları gerekmektedir. Posta ile doğrudan doğruya Bakanlığa gönderilmiş olan dilekçeler başvuru süresi içinde Bakanlığa gelmediği takdirde atama işleminde nazara alınmaz. İlan olunur. 1 - Beşiktaş Yirmidokuzuncu Noterliğinin; Çilekli Caddesi ile Ebulula Mardin Caddesinin Çilekli Caddesi ile kesiştiği yerden başlayarak, Ülgen Sokak ile kesiştiği yere kadar olan bölümünün Beşiktaş Onaltıncı Noterliğinin ihdas bölgesinden çıkartılarak, Levent Semtinde, Çilekli Caddesi ile Ebulula Mardin Caddesinin 161 Çilekli Caddesi ile kesiştiği yerden başlayarak, Ülgen Sokak ile kesiştiği yere kadar olan bölümü üzerinde ve Çilekli Caddesine açılan Cadde ve Sokakların 100 metre derinliklerinde, diğer noterliklerle rekabet ortamı yaratmayacak uygun bir yerde, 2 - Beyoğlu Ellidördüncü Noterliğinin; Okçu Musa Caddesinin Yolcuzade İskender Caddesi ile kesiştiği yerden başlayarak, Tenha Sokak ile kesiştiği yere kadar olan bölümü ile Yenikapı Sokağın Tenha Sokak ile kesiştiği yere kadar olan bölümünün Beyoğlu Yirmiyedinci Noterliğinin ihdas bölgesinden çıkartılarak, Okçu Musa Caddesinin Yolcuzade İskender Caddesi ile kesiştiği yerden başlayarak, Tenha Sokak ile kesiştiği yere kadar olan bölümü üzerinde ve Yanık Kapı Sokağın Yolcu Hamam Sokak ile kesiştiği yerden başlayarak, Tenha Sokak ile kesiştiği yere kadar olan bölümü üzerinde ve Tenha Sokak dahil Okçu Musa Caddesi ile Yanık Kapı Sokak arasında kalan bölgedeki sokaklarda, diğer noterliklerle rekabet ortamı yaratmayacak uygun bir yerde, 3 - Beyoğlu Ellialtıncı Noterliğinin; Dereboyu Caddesi, Köprülü Sokak, Şafak Sokak, Bahar Sokak, Kardeşler Sokak, Dedekorkut Sokak, Atom Sokak, G-44 Sokak ile Büyükdere Caddesinin Kanyon İş Merkezi ile Metrocity İş Merkezi arasında kalan (Caddenin batı yakası) bölümünün Beyoğlu Kırksekizinci Noterliğinin ihdas bölgesinden çıkartılarak, Levent Semtinde, Dereboyu Caddesi, Köprülü Sokak, Şafak Sokak, Bahar Sokak, Kardeşler Sokak, Dedekorkut Sokak, Atom Sokak, G44 Sokak ile Büyükdere Caddesi üzerinde bulunan Kanyon İş Merkezinden Metrocity İş Merkezine kadar (caddenin batı yakası) olan bölümü üzerinde, diğer noterliklerle rekabet ortamı yaratmayacak uygun bir yerde, 7407/1-1 ————— MÜNHAL NOTERLİKLER 2009 yılı tahmini gayrisafi gelirleri 250.000.-TL. olan, aşağıda isimleri yazılı bulunan muhdes İKİNCİ SINIF noterlikler münhaldir. 1512 sayılı Noterlik Kanununun 22 ve müteakip maddeleri gereğince BİRİNCİ SINIF VE İKİNCİ SINIF noterlerden bu noterliklere atanmaya istekli olanların ilan tarihinden itibaren bir ay içinde Bakanlığımıza veya bulundukları yer Cumhuriyet Başsavcılıklarına başvurmaları gerekmektedir. Posta ile doğrudan doğruya Bakanlığa gönderilmiş olan dilekçeler başvuru süresi içinde Bakanlığa gelmediği takdirde atama işleminde nazara alınmaz. İlan olunur. 1 - Amasya Üçüncü Noterliğinin; Milli Egemenlik Caddesi, bu caddeden itibaren Mustafa Kemal Paşa Caddesi, devamında Yavuz Acar Caddesi, bu caddeden itibaren Hoca Ahmet Yesevi Caddesi ve İstasyon Caddesinin çevrelediği alan içerisinde kalan cadde ve sokaklar ile sınırları oluşturan caddelerin bu alana bakan taraflarında, diğer noterliklerle rekabet ortamı yaratmayacak uygun bir yerde, 2 - Biga İkinci Noterliğinin; Kıbrıs Şehitleri Caddesinin Bandırma Caddesi ile kesiştiği yerden Kevser Ozangil Caddesi ile kesiştiği yere kadar olan kısmının güney tarafında ve bu güney tarafa açılan cadde ve sokakların 100 metre derinliklerinde, diğer noterlikle rekabet ortamı yaratmayacak uygun bir yerde, 3 - Çerkezköy Beşinci Noterliğinin; Fevzipaşa Caddesi üzerinde ve bu caddeye açılan cadde ve sokakların 50 metre derinliklerinde, diğer noterliklerle rekabet ortamı yaratmayacak uygun bir yerde, 4 - Ereğli (Zonguldak) Beşinci Noterliğinin; Suphi Konak Caddesinin Şehit Rıdvan Caddesi ile kesiştiği yerden başlayarak, devamında 1.Abalı Sokak, 2.Abalı Sokak ve 2.Abalı Sokağın Abalı Cami ile kesiştiği köprünün bulunduğu yere kadar olan kısımda ve Suphi Konak Caddesi ve 2.Abalı Sokağına açılan cadde ve sokakların 50 metre derinliklerinde, diğer noterliklerle rekabet ortamı yaratmayacak uygun bir yerde, 5 - Ereğli (Konya) Üçüncü Noterliğinin; Yunus Emre Meydanına açılan Dr. Rauf Denktaş Caddesi, İnönü Caddesi, Uğur Mumcu Caddesi ve meydana açılan diğer cadde ve sokakların 100 metre derinliklerinde, diğer noterliklerle rekabet ortamı yaratmayacak uygun bir yerde, 6 - Fethiye Yedinci Noterliğinin; Mustafa Kemal Bulvarı, Barış Manço Bulvarı, Adnan Menderes Bulvarı ve Muammer Aksoy Bulvarının birleşimiyle oluşan alanda, diğer noterliklerle rekabet ortamı yaratmayacak uygun bir yerde, 7 - Isparta Yedinci Noterliğinin; İsmet Paşa Caddesinin 130.Cadde ile kesiştiği yerden Hilmi Çakmakçı Caddesi ile kesiştiği yere kadar olan kısmında, Hilmi Çakmakçı Caddesinin bu noktadan devamla Hilmi Dilmen Caddesi ile kesiştiği yere kadar olan kısmında ve Şehit Üsteğmen Kemal Karabaş Caddesinde ve bu caddelere açılan cadde ve sokakların 50 metre derinliklerinde, diğer noterliklerle rekabet ortamı yaratmayacak uygun bir yerde, 8 - Karaman Dördüncü Noterliğinin; İsmet Paşa Caddesinin Molla Fenari Caddesi, Molla Fenari Caddesinin Kemal Kaynaş Caddesi, Kemal Kaynaş Caddesinin 1.İstasyon Caddesi ve 1.İstasyon Caddesinin İsmet Paşa Caddesi ile kesiştiği alanın içerisindeki tüm cadde, bulvar ve sokaklar ile sınırları oluşturan caddelerin bu alana bakan taraflarında, diğer noterliklerle rekabet ortamı yaratmayacak uygun bir yerde, 162 9 - Manavgat Yedinci Noterliğinin; Mudul Kavşağından başlanarak Remzi Güven Caddesi ve devamla Piyade Er Fikret Karaosmanoğlu Caddesini takiben Alanya Manavgat Çevre Yolu ve Zübeyde Hanım Caddesi ile çevrili bölgenin içinde kalan kısımda ve sınırları oluşturan caddelerde, diğer noterliklerle rekabet ortamı yaratmayacak uygun bir yerde, 10 - Ordu Altıncı Noterliğinin; Turgut Özal Bulvarı ve devamında Erol Ataşan Bulvarı ile bu bulvarların doğusunda kalan cadde ve sokaklarda, diğer noterliklerle rekabet ortamı yaratmayacak uygun bir yerde, 11 - Ödemiş Üçüncü Noterliğinin; İstasyon Caddesinin Karşıyaka Caddesi ile kesiştiği yerden başlamak kaydıyla Cumhuriyet Caddesi, Saraçoğlu Caddesinin tamamı ve Saraçoğlu Caddesine açılan sokak ve caddelerin 50 metre derinliklerinde Kiraz-Alaşehir, Birgi-Salihli çıkışına kadar olan cadde ve sokaklarda, diğer noterliklerle rekabet ortamı yaratmayacak uygun bir yerde, 12 - Salihli Dördüncü Noterliğinin; Belediye Caddesinin 18.Sokak ile kesiştiği yerden 2.Sokak ile kesiştiği yere kadar olan kısmının Salihli İkinci Noterliğinin ihdas bölgesindençıkartılarak, Belediye Caddesinin 18.Sokak ile kesiştiği yerden 2.Sokak ile kesiştiği yere kadar olan kısmı ile 2.Sokaktan yukarıya doğru Abay Bulvarına kadar olan kısımda, Abay Bulvarında ve Site Caddesinde, diğer noterliklerle rekabet ortamı yaratmayacak uygun bir yerde, 13 - Silivri Beşinci Noterliğinin; Ali Çetinkaya Caddesinin Yusuf Çuğal Sokak ve Akgül Sokak ile kesiştiği yerdeki ışıklı kavşaktan başlayarak, Şerafettin Arda Caddesi ile kesiştiği yere kadar olan bölümü üzerinde ve caddenin bu bölümüne açılan cadde ve sokakların 50 metre derinliklerinde, diğer noterliklerle rekabet ortamı yaratmayacak uygun bir yerde, 14 - Soma İkinci Noterliğinin; Atatürk Caddesinin Gazi Osman Paşa Caddesi ile kesiştiği yerden Balıkesir Caddesi ile kesiştiği yere kadar olan kısmında ve caddenin bu kısmına açılan cadde ve sokakların 50 metre derinliklerinde, diğer noterlikle rekabet ortamı yaratmayacak uygun bir yerde, 15 - Van Sekizinci Noterliğinin; Hacıbekir Caddesinin Şabaniye ve Doğu Caddesiyle kesiştiği yerden Esen ve Meteoroloji Sokak ile kesiştiği yere kadar olan kısmında ve caddenin bu kısmına açılan cadde ve sokakların 50 metre derinliklerinde, diğer noterliklerle rekabet ortamı yaratmayacak uygun bir yerde. 7408/1-1 [R.G.22 Eylül 2011 – 28062] —— • —— Türkiye Barolar Birliği Başkanlığından: DUYURULAR Aydın Barosu Başkanlığı'ndan alınan 22.07.2011 gün ve 2011/2448 sayılı yazıda; Abdülkadir ve Şükran Oğlu, 1965 doğumlu, Aydın İli, Nazilli İlçesi; Karaçay Köyü; Cilt No:6, Aile Kütük No:925; Sıra No: 1’de kayıtlı Fadim YILDIRIM’ın, Baro Yönetim Kurulu'nun 22.07.2011 gün ve 2011/121 sayılı kararıyla; Avukatlık Yasası'nın 74.maddesi gereğince, adının bir daha yazılmamak üzere Baro Levhasından silinerek RUHSATNAMESİNİN İPTALİNE karar verildiği ve bu kararın kesinleştiği bildirilmiştir. Adı geçenin avukatlık yapma hakkının söz konusu kararla kaldırıldığı ve bundan sonra avukatlara ait hak ve yetkileri kullanamayacağı hususu, Avukatlık Kanunu Yönetmeliği'nin 27.maddesinin son fıkrası uyarınca duyurulur.7473/1-1 —— • —— [R.G.25 Eylül 2011 – 28065] —— • —— Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğünden: 163 NOTERLİK ÜCRET TARİFESİNDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR TARİFE MADDE 1- 26/2/2011 tarihli ve 27858 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Noterlik Ücret Tarifesinin 12 nci maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki 12/A maddesi eklenmiştir. Terk eden eşin ortak konuta davet edilmesi ve mirasçılık belgesi verilmesi işlemlerinden alınacak ücret MADDE 12/A - (1) Terk eden eşin ortak konuta davet edilmesi ve mirasçılık belgesi verilmesi işlemlerinde, noter ücreti ile yazı ücreti 1 inci ve 3 üncü maddelerde yer alan hükümler doğrultusunda alınır." MADDE 2 - Bu Tarife 1/10/2011 tarihinde yürürlüğe girer. —— • —— [R.G.25 Eylül 2011 – 28065] —— • —— Adalet Bakanlığından: MÜNHAL NOTERLİKLER Aşağıda 2010 yılı gayrisafi gelirleri ve isimleri yazılı olan BİRİNCİ SINIF NOTERLİKLER münhaldir. 1512 sayılı Noterlik Kanununun 22 ve müteakip maddeleri gereğince BİRİNCİ SINIF NOTERLERDEN BU NOTERLİKLERE atanmaya istekli olanların ilan tarihinden itibaren bir ay içinde Bakanlığımıza veya bulundukları yer Cumhuriyet Başsavcılıklarına başvurmaları gerekmektedir. Posta ile doğrudan doğruya Bakanlığa gönderilmiş olan dilekçeler başvuru süresi içinde Bakanlığa gelmediği takdirde atama işleminde nazara alınmaz. İlan olunur. SIRA NO: NOTERLİĞİN ADI: 2010 YILI GAYRİSAFİ GELİRİ 1 - BEŞİKTAŞ YİRMİALTINCI NOTERLİĞİ605.164,39.-TL. 2 - BEYOĞLU KIRKDOKUZUNCU NOTERLİĞİ565.522,21.-TL. 3 - BEYOĞLU ELLİBİRİNCİ NOTERLİĞİ 826.468,66.-TL. 4 - BORNOVA BİRİNCİ NOTERLİĞİ 898.789,46.-TL. 5 - BORNOVA İKİNCİ NOTERLİĞİ 618.919,33.-TL. 6 - BURSA YEDİNCİ NOTERLİĞİ 506.671,01.-TL. 7 - BÜYÜKÇEKMECE BİRİNCİ NOTERLİĞİ1.394.581,11.-TL. 8 - EYÜP SEKİZİNCİ NOTERLİĞİ 653.876,76.-TL. 9 - KADIKÖY YİRMİDÖRDÜNCÜ NOTERLİĞİ1.419.017,05.-TL. 10 - ÜSKÜDAR SEKİZİNCİ NOTERLİĞİ 656.619,78.-TL. [R.G.03 Ekim 2011 – 28073] —— • —— MÜNHAL NOTERLİKLER 164 Aşağıda 2010 yılı gayrisafi gelirleri ve isimleri yazılı olan İKİNCİ SINIF noterlikler münhaldir. 1512 sayılı Noterlik Kanununun 22 ve müteakip maddeleri gereğince BİRİNCİ SINIF VE İKİNCİ SINIF noterlerden bu noterliklere atanmaya istekli olanların ilan tarihinden itibaren bir ay içinde Bakanlığımıza veya bulundukları yer Cumhuriyet Başsavcılıklarına başvurmaları gerekmektedir. Posta ile doğrudan doğruya Bakanlığa gönderilmiş olan dilekçeler başvuru süresi içinde Bakanlığa gelmediği takdirde atama işleminde nazara alınmaz. İlan olunur. SIRA NO: NOTERLİĞİN ADI: 2010 YILI GAYRİSAFİ GELİRİ 1 - ADIYAMAN İKİNCİ NOTERLİĞİ 410.030,02.-TL, 2 - BAFRA BİRİNCİ NOTERLİĞİ 305.981,51.-TL, 3 - BUCAK NOTERLİĞİ 550.886,61.-TL, 4 - HENDEK NOTERLİĞİ 321.989,36.-TL, 5 - İĞDIR İKİNCİ NOTERLİĞİ 399.661,70.-TL, 6 - KIRŞEHİR BİRİNCİ NOTERLİĞİ 331.738,92.-TL, 7 - REYHANLI NOTERLİĞİ 379.663,82.-TL, 8 - SİLİVRİ BİRİNCİ NOTERLİĞİ 395.021,93.-TL, 9 - SİVEREK NOTERLİĞİ 500.384,70.-TL, 10 - TOSYA NOTERLİĞİ 258.897,14.-TL, [R.G.03 Ekim 2011 – 28073] —— • —— Adalet Bakanlığından : MÜNHAL NOTERLİKLER Aşağıda 2010 yılı gayrisafi gelirleri ve isimleri yazılı olan ÜÇÜNCÜ SINIF noterlikler münhaldir. 1512 sayılı Noterlik Kanununun 22 ve müteakip maddeleri gereğince BİRİNCİ SINIF, İKİNCİ SINIF, ÜÇÜNCÜ SINIF NOTERLERDEN VE NOTERLİK BELGESİ SAHİPLERİNDEN bu noterliklere atanmaya istekli olanların ilan tarihinden itibaren bir ay içinde ve istekli oldukları her noterlik için ayrı dilekçe vermek suretiyle Bakanlığımıza veya bulundukları yer Cumhuriyet Başsavcılıklarına başvurmaları gerekmektedir. Başvuruda bulunan ve belge numarası 8000'in altında olan belge sahiplerinin başvuru dilekçelerine 1512 sayılı Noterlik Kanununun 23 üncü maddesi gereğince sabıka kaydı, sağlık raporu, mal bildirimi, kayıtlı olunan barodan hakkında soruşturma ya da disiplin cezası olup, olmadığına ilişkin belge, vukuatlı nüfus kayıt örneği ve Cumhuriyet Başsavcılıklarından temin edilebilecek beyannameyi eklemeleri gerekmektedir. Eksik belgelerini ilan tarihinden itibaren bir ay içinde tamamlamayan kişilerin istemi dikkate alınmaz. Posta ile doğrudan doğruya Bakanlığa gönderilmiş olan dilekçeler ve ekleri başvurma süresi içinde Bakanlığa gelmediği takdirde atama işleminde dikkate alınmaz. Aynı kanunun değişik 30 uncu maddesi uyarınca, atanma emrinin tebellüğünden sonra vazgeçme halinde noterlik belgesi sahipleri de noterler gibi istifa etmiş sayılacaktır. İlan olunur. 165 SIRA NO: NOTERLİĞİN ADI: İLİ: 2010 YILI GAYRİSAFİ GELİRİ 1 - ACIGÖL NOTERLİĞİ NEVŞEHİR 38.660,21.-TL. 2 - ARAPGİR NOTERLİĞİ MALATYA 31.694,50.-TL. 3 - BATTALGAZİ NOTERLİĞİ MALATYA 36.104,83.-TL. 4 - BOLVADİN BİRİNCİ NOTERLİĞİ AFYONKARAHİSAR 67.129,89.-TL. 5 - ERZİN NOTERLİĞİ HATAY 150.201,18.-TL. 6 - ESKİL NOTERLİĞİ AKSARAY 96.749,19.-TL. 7 - MADEN NOTERLİĞİ ELAZIĞ 16.423,23.-TL. 8 - PERVARİ NOTERLİĞİ SİİRT 34.365,90.-TL. 9 - SARIKAMIŞ NOTERLİĞİ KARS 94.555,41.-TL. 10 - TAŞKENT NOTERLİĞİ KONYA 10.020,13.-TL. 11 - TORTUM NOTERLİĞİ ERZURUM 33.992,96.-TL. 12 - ÜZÜMLÜ NOTERLİĞİ ERZİNCAN 33.623,68.-TL. [R.G.03 Ekim 2011 – 28073] —— • —— Adalet Bakanlığından : MUNHAL NOTERLİK 2010 yılı gayri safi geliri 2.361.105,57.-TL. olan birinci sınıf Beşiktaş Onbirinci Noterliği 29 Kasım 2011 tarihinde yaş tahdidi nedeniyle boşalacaktır. 1512 sayılı Noterlik Kanununun 22 ve müteakip maddeleri gereğince BİRİNCİ SINIF NOTERLERDEN bu noterliğe atanmaya istekli olanların ilan tarihinden itibaren bir ay içinde Bakanlığımıza veya bulundukları yer Cumhuriyet Başsavcılıklarına başvurmaları gerekmektedir. Posta ile doğrudan doğruya Bakanlığa gönderilmiş olan dilekçeler başvurma süresi içinde Bakanlığa gelmediği takdirde atama işleminde nazara alınmaz. Keyfiyet Noterlik Kanununun 22 nci maddesinin 2 nci fıkrası uyarınca ilan olunur. 8079/1-1 ————— MÜNHAL NOTERLİK 2010 yılı gayri safi geliri 392.460,17.-TL. olan ikinci sınıf Merzifon Noterliği 1 Aralık 2011 tarihinde yaş tahdidi nedeniyle boşalacaktır. 1512 sayılı Noterlik Kanununun 22 ve müteakip maddeleri gereğince BİRİNCİ SINIF VE İKİNCİ SINIF NOTERLERDEN bu noterliğe atanmaya istekli olanların ilan tarihinden itibaren bir ay içinde Bakanlığımıza veya bulundukları yer Cumhuriyet Başsavcılıklarına başvurmaları gerekmektedir. Posta ile doğrudan doğruya Bakanlığa gönderilmiş olan dilekçeler başvurma süresi içinde Bakanlığa gelmediği takdirde atama işleminde nazara alınmaz. Keyfiyet Noterlik Kanununun 22 nci maddesinin 2 nci fıkrası uyarınca ilan olunur. 166 [R.G.13 Ekim 2011 – 28083] —— • —— Adalet Bakanlığından : Ankara 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1992/865 Esas, 1992/805 Karar Sayılı dosyasının zayi olduğu anlaşıldığından, 4473 sayılı Yangın, Yersarsıntısı, Seylâp veya Heyelân Sebebiyle Mahkeme ve Adliye Dairelerinde Ziyaa Uğrayan Dosyalar Hakkında Yapılacak Muamelelere Dair Kanun hükümlerinin söz konusu dosya için uygulanmasına ve anılan Kanun Hükümleri gereğince işlem yapılmasına karar verildiği ilan olunur. [R.G.05 Ekim 2011 – 28075] —— • —— Adalet Bakanlığından : Malazgirt Asliye Hukuk Mahkemesinin 1988/22 Esas, 1991/98 Karar sayılı dosyasının zayi olduğu anlaşıldığından, 4473 sayılı Yangın, Yersarsıntısı, Seylâp veya Heyelân Sebebiyle Mahkeme ve Adliye Dairelerinde Ziyaa Uğrayan Dosyalar Hakkında Yapılacak Muamelelere Dair Kanun hükümlerinin söz konusu dosya için uygulanmasına ve anılan Kanun hükümleri gereğince işlem yapılmasına karar verildiği ilân olunur. [R.G.12 Ekim 2011 – 28082] —— • —— Diyanet İşleri Başkanlığından: 2011 YILI KURBAN HİZMETLERİNİN UYGULANMASINA DAİR TEBLİĞ BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Dayanak ve Tanımlar Amaç MADDE 1 – (1) Bu Tebliğin amacı, 2011 yılı Kurban Bayramı münasebetiyle dini amaçla ve ibadet maksadıyla kurban kesmek isteyen vatandaşların kurbanlarını dini hükümlere, sağlık şartlarına ve çevre temizliğine uygun olarak, hayvana en az acı verecek şekilde bizzat kesmelerine veya vekâlet yoluyla kestirmelerine yardımcı 167 olunması, kurban satılacak veya kesilecek yerlerin belirlenmesi, kesim yapacak kişilerin eğitilmesi ve bu konulara ilişkin diğer hususlarla ilgili tedbirlerin alınması ile ilgili ilkelerin düzenlenmesidir. Dayanak MADDE 2 – (1) Bu Tebliğ, 633 sayılı Diyanet İşleri Başkanlığı Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun, Bakanlar Kurulu’nun 24/10/2001 tarihli ve 2001/3214 sayılı Kararı eki Kurban Hizmetlerinin Diyanet İşleri Başkanlığınca Yürütülmesine Dair Karar ve 18/8/2002 tarihli ve 24850 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Kurban Hizmetlerinin Diyanet İşleri Başkanlığınca Yürütülmesine Dair Yönetmelik ile Bakanlıklararası Kurban Hizmetleri Kurulu’nun 17/3/2011 tarihli ve BKHKK-2011/1 sayılı kararına dayanılarak çıkarılmıştır. Tanımlar MADDE 3 – (1) Bu Tebliğde geçen, a) Başkanlık: Diyanet İşleri Başkanlığını, b) Eylem Planı: Kurban hizmetleri, kurban satışı, kesimi ve oluşacak atıklara ilişkin mevcut durumun yansıtıldığı, belirtilen dönem içinde hedeflerin ve stratejilerin ortaya konulduğu planı, c) Karar: 24/10/2001 tarihli ve 2001/3214 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı eki Kurban Hizmetlerinin Diyanet İşleri Başkanlığınca Yürütülmesine Dair Kararı, ç) Komisyon: İllerde Vali veya görevlendireceği bir Vali Yardımcısının, ilçelerde Kaymakamın başkanlığında, Müftülük, Sağlık Müdürlüğü veya Sağlık Grup Başkanlığı, Gıda, Tarım ve Hayvancılık İl/İlçe Müdürlüğü, Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü, Orman ve Su İşleri Bakanlığı Taşra Teşkilatı Temsilcisi, Belediye ve Türkiye Diyanet Vakfı temsilcilerinden oluşan il ve ilçelerde kurulu Kurban Hizmetleri Komisyonunu, d) Kurul: Diyanet İşleri Başkanlığı, İçişleri Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Orman ve Su İşleri Bakanlığı ve Türkiye Diyanet Vakfı temsilcilerinden oluşturulan Bakanlıklararası Kurban Hizmetleri Kurulunu, e) Yönetim Planı: Oluşacak kurban atığının miktarı, toplanması, taşınması, geri kazanılması ve bertaraf edilmesine ilişkin hususları içeren planı, f) Yönetmelik: 18/8/2002 tarihli ve 24850 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Kurban Hizmetlerinin Diyanet İşleri Başkanlığınca Yürütülmesine Dair Yönetmeliği, ifade eder. İKİNCİ BÖLÜM Kurban Hizmetleri Komisyonlarının Çalışmaları Komisyonların çalışmaları MADDE 4 – (1) Komisyonlar aşağıdaki çalışmaları yapacaktır: a) Karar, Yönetmelik ve bu Tebliğ hükümleri çerçevesinde 6 Kasım 2011 tarihinde idrak edilecek Kurban Bayramı münasebetiyle gerekli tedbirleri alacaklar, kurban hizmetleri ile ilgili olarak başta belediyeler olmak üzere diğer komisyon üyeleri yükümlülüklerini yerine getirme konusunda daha aktif olacaklardır. b) Kurban Bayramında ibadet maksadıyla kurban kesecek vatandaşlarımızın bu görevlerini ifa ederken kurbanlarını dini hükümlere, sağlık şartlarına ve çevre temizliğine uygun bir şekilde kesmelerine veya vekâlet yoluyla kestirmelerine yardımcı olmak amacıyla, hizmetlerde iyileştirme yapılacak, şehir dışında ihtiyacı karşılayacak sayıda kurban satılacak ve şehir içinde/dışında, satış yerlerinde satılan tahmini hayvan sayısına uygun yeterli miktarda kurban kesilecek yerleri tespit edeceklerdir. Vatandaşlarımızın kurbanlarını kesim yerlerinde kesim işlemini artıracak tedbir ve teşvikler alınacaktır. c) Büyükşehirlerde kurban hizmetlerinin daha kolaylaştırılabilmesi için kurbanlık hayvan satma ve kesme mekânları birbirine yakın yerlerde olacak şekilde planlanacak, çevresel riskleri en aza indirerek, varsa atık yönetimi planlanmış alanlar seçilecek, kesimlerde istenmeyen durumlar daha çok büyükbaş hayvanlardan kaynaklandığından özellikle büyük şehirlerde büyükbaş hayvan kesimi konusunda daha duyarlı olunacak, satış ve kesim yerlerine kolay ulaşımın sağlanması için yerel yönetimlerce tedbir alınacak, gerektiğinde pazar yerlerinin, maliyeti düşük basit düzeneklerle kesim yerine dönüştürülmesine yönelik hazırlıklar yapılması için yerel yönetimlerle sıkı işbirliğine girilerek seyyar kesimhaneler kurulmak suretiyle çevre kirliliğini önleyici tedbirlerin alınması sağlanacaktır. ç) Kurbanlık hayvan satış yerlerinin insan ve çevre sağlığı ve güvenliği ile hayvan refahı gözetilerek etrafı branda ile çevrili, üstü kapalı şekilde; yetiştirici, satıcı, alıcı ve diğer vatandaşların sosyal ihtiyaçlarını karşılayacak yerler (su, tuvalet, kapalı oturma yerleri vb.) de dikkate alınarak hazırlanmasını sağlayacaklardır. 168 d) Kurban kesim yerleri dezenfekte edilebilir, zemininde su biriktirmeyen, ışıklandırma ve havalandırması bulunan, sağlık ve temizlik şartlarına uygun mekanlardan seçilecek, ayrıca yetiştirici, satıcı, görevli personel, kasap, kasap yardımcısı ve vatandaşların sosyal ihtiyaçlarını karşılayacak yerler (su, tuvalet, kapalı oturma yerleri vb.) de dikkate alınarak düzenlenmesi sağlanacaktır. e) İl ve ilçelerde bu Tebliğin 15 inci maddesinde tadat edilen kurbanlık hayvan satış ve Toplu Kesim Yapılacak Yerlerde Uyulması Gereken Kurallar göz önünde bulundurularak hazırlanan kurbanlık hayvan satış ve kesim yerlerinin açık adreslerini Ek-1 Excel formatındaki çizelge doldurularak 14 Ekim 2011 Cuma günü mesai bitimine kadar [email protected] e-mail adresi ile Başkanlığa bildireceklerdir. f) Her il ve ilçenin kurban hizmetleri görev alanında bir önceki yıla ait kurbanlık hayvan satış ve kesimlerinde yaşanan sorunlar tespit edilerek 2011 yılına ait eylem planı hazırlanacak ve uygulamaya konulacaktır. Ayrıca 2011 yılı Kurban Bayramında yaşanan sorunlar ve çözüm önerileri de belirlenecek ve 2012 yılında değerlendirmeye alınmak üzere dosyalanacaktır. g) Kurban kesim işlemlerinin sağlıklı bir şekilde ve uygun bir ortamda yapılabilmesi için yerel yönetimlerle birlikte sivil toplum kuruluşlarının da devreye konulması teşvik edilecek, özellikle Trakya Bölgesi’nde şap hastalığından ârîlik sağlandığından İstanbul’un Avrupa kesiminde kalan bölümüne kurbanlık sevk işlemleri Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nca 2010/7 ve 2010/13 sayılı genelgelerle Trakya’ya Yapılacak Canlı Hayvan Sevkleri için belirlenen kriterler çerçevesinde yapılacak olup Avrupa yakasındaki vatandaşlarımızın kurbanlarını Anadolu yakasında kestirmek isteyecekleri öngörüsüyle Anadolu yakasında daha fazla kurban satış ve kesim yeri hazırlattırılacak, ulaşım, personel ve konu ile ilgili diğer hususlarda özendirici çalışmalar yapılacaktır. ğ) Kurban kesimi konusunda Halk Eğitim Merkezlerinde “Kesim Elemanı Yetiştirme ve Geliştirme Kursları” düzenlenmesine devam edilecek, kurban kesim elemanı olarak görev almak isteyenlerin bu kurslara katılarak gerekli eğitimi aldıktan sonra “Kurs Bitirme Belgesi” almaları sağlanacaktır. Ayrıca, kurbanını kendileri kesmek isteyenlerin de söz konusu kursa katılmaları teşvik edilecek, kursların ilgi görmesi için etkili çalışmalar yapılacaktır. h) Şehir merkezlerine yakın köy ve kasabalarda bulunan besi çiftliklerinin (su, tuvalet, kapalı oturma yerleri vb.) de dikkate alınarak kurban kesim yeri de tesis etmelerini teşvik edeceklerdir. ı) Kurban satış ve kesim yeri düzenleyerek vekalet yoluyla kurban kesim organizasyonu yapan özel sektör teşvik edilecektir. Vatandaşlarımızın kurban ibadetini yerine getirmeleri için kurban satış ve kesim yeri düzenleyerek hizmet sunan özel sektöre ait adresler Ek-1 Excel formatında çizelgeye yazılacak, bu tür kurban satış ve kesim yerlerinin duyurulması sağlanacaktır. i) Kurban kesim yerlerinde komisyon üyesi kurum ve kuruluşlardan yeterli sayıda personel görevlendirilecek, bu personele tanıtıcı “Görevli Kimlik Kartı” ve “Kesim Elemanı Kimlik Kartı” düzenlenecektir. j) Bayram günlerinde trafikte oluşan yoğunluk dikkate alınarak özellikle kurban satış ve kesim yerlerine giden güzergâhlar üzerinde ulaşımı kolaylaştıracak tedbirlerin alınması hususunda ilgili Emniyet, Jandarma ve Zabıta birimleri ile işbirliği yapılacaktır. k) Mezbaha ve kesim yerlerinde kesimlerin daha düzenli yapılması, zaman kaybının ve karmaşanın önlenmesi için randevu sistemi getirilecek ve hayvan kesimi, yüzme, et paylaşımı, temizlik vb. işlemler esnasında sıra bekleyenleri sıkıntıya düşürmeyecek şekilde gerekli tedbirler alınacaktır. l) “Vekâletle kurban kesimi” konusunda halkımız bilgilendirilecektir. m) Kurban kesim yerlerinde, kasaplık belgesi olanlar ile kesim elemanı yetiştirme/geliştirme kursuna katılıp “Kurs Bitirme Belgesi” alanlardan portör muayenesi bulunanlar görevlendirilecektir. n) Kurbanlık hayvan satış yerleri bayramdan 15 gün önce hazır hale getirilecek, bu tarihten önce Kurbanlık hayvan satış yerlerine hayvan hareketleri başlatılmayacaktır. o) Büyükbaş hayvanların satış yerlerinden kaçırılmaması, yularlarının, iplerinin uzun ve sağlam olması için üreticiler ve satıcılar, kesim esnasında kaçırılmamaları konusunda kasap ve kasap yardımcıları, kesim yerlerinde görüntü kirliliği oluşmaması için belediyeler tarafından gerekli tedbirlerin alınması temin edilecektir. ö) Kesim yerine götürülürken, araca bindirilirken/indirilirken ve kesilirken kurbanlık hayvanlara eziyet edilmeyecek, eziyet edenlere bu Tebliğin ilgili maddesinde belirtilen ceza verilecektir. p) Ülkemiz kurban potansiyelini belirlemek maksadıyla her il (ilçeler il müftülüklerine bilgi verecektir) müftülüğü tarafından büyükbaş ve küçükbaş hayvanlardan kesilen kurban sayısı, belediye yetkilileri, üreticiler, vekaletle kurban kesim organizasyonu yapanlar, din görevlileri gibi ilgililerden bilgi almak suretiyle Ek-4 Excel tabloya işlenecek ve [email protected] adresi ile 9 Aralık 2011 Cuma günü mesai bitimine kadar Diyanet İşleri Başkanlığı’na bildirilecektir. 169 r) Kurban kesim yerlerinde din görevlisi, resmi veya özel çalışan veteriner hekim, sağlık personeli, çevre teknisyeni, emniyet gücü vb. elemanlar görevlendirilecek ve bunlara Komisyonca belirlenecek ücretler Kurban Komisyonu Hesabı’ndan ödenebilecektir. s) Karar, Yönetmelik ve Tebliğ ile ön görülen hizmetler zamanında yerine getirilecek ve gerektiğinde ilgili kurum ve kuruluşlarla işbirliği yapılarak bu hizmet en iyi şekilde ifa edilecektir. Bu hususta hazırlanacak raporlar ile Ek-5 çizelge doldurularak 16 Aralık 2011 Cuma günü mesai bitimine kadar Diyanet İşleri Başkanlığı’na gönderilecektir. Bilgilendirme çalışmaları MADDE 5 – (1) Bilgilendirme konusunda yapılacak çalışmalar aşağıda belirtilmiştir: a) İl ve ilçelerde hazırlanan kurban satış ve kesim yerlerinin açık adreslerini ihtiva eden Ek-1 Excel formatında doldurulan çizelge 28 Ekim 2011 Cuma gününden itibaren Kurul ve Komisyon üyesi kurum ve kuruluşların (özellikle valilikler, kaymakamlıklar, müftülükler ve belediyeler) web sitelerinde yayınlanacaktır. b) Vatandaşlarımızın ve görevlilerin bilgilendirilmesini sağlamak amacıyla Başkanlık ve Kurul üyesi Kurum ve Kuruluşlarca hazırlanan ve e-mail ile müftülüklere gönderilen Kurban Rehberi, müftülüklerimizce sponsor bulunarak bastırılacak, görevlilere ve vatandaşlarımıza ücretsiz olarak dağıtılacak, ilgili kurum ve kuruluşlarla müftülüklerin web sitelerine yüklenecektir. c) Eğitim çalışmalarında dini referanslara da atıf yapılacak, konferans, vaaz ve hutbelerde konunun dini ve sosyal boyutu üzerinde durulacak, yazılı ve görsel medyadan da yararlanılarak kurban ibadeti ve kurban hizmetleri konusunda bilgilendirme ve eğitim çalışmalarına önem verilecek, kurban kesiminin bayramın ilk üç günü yapılabileceği hususunda halkımız bilgilendirilecektir. Bu bilgilendirme çalışmalarında müftülüklerimizin koordinasyonu ile din görevlilerinin tamamı aktif rol üstlenecektir. ç) Vekâletle kurban kesim organizasyonları yapan kuruluşlara kurban kesimi için vekâlet veren vatandaşın vekaletini dini hassasiyete uygun bir şekilde vermesinin temin edilmesini sağlayacak ve “kesimsiz kurban” diye bir ibadetin olmadığı konusunda bilgilendirme yapılmasına devam edilecektir. Kurban ibadetinin bir yardım toplama kampanyası olmadığı, kesimsiz kurbanın veya kurban yerine yardım yapmanın kişiyi kurban borcundan kurtarmayacağı, kurban ibadeti niyetiyle hayvanın etinin azami ölçüde ihtiyaç sahiplerine ulaştırılması, kurban kesiminde çevre ve sağlık şartlarına riayet etmenin gerekli olduğu da hatırlatılacaktır. d) Başta kist hidatik, şarbon, bruselloz, tuberkuloz, gibi hayvanlardan insanlara geçen (zoonoz) hastalıklar, sağlık, çevre sağlığı, temizlik, etin işlenmesi, pişirilmesi, tüketilmesi, sakatatların çöpe atılmaması, sokak hayvanlarına verilmemesi, toprak içine derince gömülerek imha edilmesi vb. konularda Kurban Rehberi’nden de yararlanarak vatandaşlarımızı aydınlatma faaliyetleri gerçekleştirilecektir. e) Kurban kesen, hayvanı yüzerek et taksimi yapan kasap ve kasap yardımcıları ile kurban sahiplerinin etle temas eden uzuvlarında yara-bere olmaması, bu durumda olanların kesim, yüzme ve et taksimi işini yapmaları zorunlu ise hijyenik eldiven kullanmaları, elinde yara olduğu halde eldiven kullanmadan kesim işlemi yapılmışsa bu etlerin çok iyi pişirildikten sonra tüketilmesi hususu müftülüklerimizin koordinasyonunda din görevlileri tarafından vaaz, hutbe, mahalli radyo ve televizyon programları, basın-yayın organları aracılığı ile vatandaşlarımıza etkili bir şekilde duyurulacaktır. f) Kurban olarak satın alınacak hayvanların sağlıklı, besili, Veteriner Sağlık Raporu/Menşe Şahadetnamesi/Pasaportu/Nakil Belgesi, şap aşı kayıtları bulunan ve hayvan kimlik sistemine kayıtlı olanlardan seçilmesi, gebe ve damızlık değeri yüksek dişi hayvanların kurbanlık olarak kesilmesinin önlenmesi, kurban edilmesi uygun olan hayvanlardan öncelikle erkek ve yaşını doldurmuş olanların tercih edilmesi hatırlatılacaktır. g) İki yaşını doldurmayan sığırların, gebe ve kurban olması dinen sakıncalı olan hayvanların üreticiler tarafından kurban satış yerlerine getirilmemesi gerektiği duyurulacaktır. Ayrıca, “Kurban kesmekle yükümlü olan kimsenin bu ibadeti geçerli olarak yerine getirmiş sayılması için kurbanlık hayvanda bazı niteliklerin bulunması şart koşulmuştur. Buna göre kurban; koyun, keçi, sığır, manda ve deveden olur. Bunların dışındaki hayvanlar kurban olarak kesilemezler. Kurban olabilmesi için, kurbanlık hayvanın süt dişlerini değiştirmiş olması gerekir. Bu da genel olarak, deve 5; sığır ve manda 2; koyun ve keçi 1 yaşını doldurunca gerçekleşir. Bunun yanında, 6 ayını tamamlayan koyun, bir yaşını doldurmuş gibi gösterişli olması halinde kurban edilebilir. Kurban edilecek hayvanın, sağlıklı, azaları tam ve besili olması, hem ibadet açısından, hem de sağlık bakımından önem arz eder. Bu nedenle, kötürüm derecesinde hasta, zayıf ve düşkün, bir veya iki gözü kör, boynuzları kırık, dili, kuyruğu, kulakları ve memesi kesik, dişlerinin tamamı veya çoğu dökük hayvanlardan kurban olmaz. Ancak, hayvanın burulmuş, doğuştan boynuzsuz olması, şaşı, topal, hafif hasta, bir kulağı delik veya yırtılmış olması, kurban edilmesine mani teşkil etmez.” hususlarının aranacağı konusunda vatandaşlarımız ve görevli personel aydınlatılacaktır. 170 ğ) Ticaret Borsalarında olduğu gibi canlı hayvan alım ve satımlarında tokluk firesi düşülmesi konusunda satıcılar ve vatandaşlarımız mutat usullerle bilgilendirilecektir. h) Anadolu’da hayvanlarda görülen ŞAP hastalığının, Trakya bölgesine geçişini önlemek üzere Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığınca alınan tedbirler uyarınca, Kurban Bayramı münasebetiyle İstanbul’un Avrupa yakası dahil olmak üzere Trakya bölgesine Kurbanlık Hayvan sevkinin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nca yayımlanan 2010/7 ve 2010/13 sayılı Trakya’ya Yapılacak Canlı Hayvan Sevkleri Genelgelerinde belirlenen kriterler çerçevesinde yapılacağı ve Avrupa yakası dahil İstanbul’a 21 Ekim 2011 tarihinden itibaren kurbanlık hayvan sevki yapılabileceği konusunda vatandaşlarımız aydınlatılacaktır. ı) Kurban kesilen sığır cinsi hayvanlara ait kulak küpesi ve pasaportları, koyun ve keçi türü hayvanlara ait kulak küpelerinin Komisyonlarca belirlenen kişiler, kesim yerlerindeki görevliler, muhtarlar, din görevlileri, belediye zabıta memurları ve diğer yetkililer aracılığı ile il ve ilçe Gıda, tarım ve hayvancılık müdürlüklerine 28 Kasım 2011 Pazartesi günü mesai bitimine kadar teslim edilmesi hususu ile kurban alırken dikkat edilmesi gereken konuları ihtiva eden Ek-2’de yer alan bilgiler din görevlilerince vaaz, hutbe, mahalli radyo ve televizyon programları, basın-yayın organları aracılığı ile vatandaşlarımıza duyurulacaktır. i) Ek-2 ve Ek-3’ün A4 çıktısı alınarak cami ilan panoları ile kurban satış ve kesim yerlerine asılmak/astırılmak suretiyle ilgililer bilgilendirilecektir. Söz konusu bilgilendirme vekâletle kurban kesim organizasyonu yapan kişi, dernek ve vakıflarla mülkünde kurban satış ve kesimi yapan üreticilere de yapılacaktır. ÜÇÜNCÜ BÖLÜM 2011 Yılı Kurban Hizmetleri Hayvan Hareketlerinde Uyulacak Esaslar Salgın hastalıklar açısından dikkat edilecek hususlar MADDE 6 – (1) Hayvanların pazarlarda ve özellikle satılamayanların geri dönüşlerinde herhangi bir risk taşımaması için, sevk öncesi Yurtiçi Veteriner Sağlık Raporlarının düzenlenmesinde Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının 2011/6 sayılı Hayvan Hastalıkları ile Mücadele ve Hayvan Hareketleri Kontrolü Genelgesi hükümlerine göre hareket edilecek olup, özellikle şap hastalığı yönünden aşı ve bağışıklık sürelerine dikkat edilecektir. Kurbanlık satış yerlerine girişlerde bu belgeler mutlaka kontrol edilecektir. (2) Kurbanlık hayvan yetiştiren işletmelerdeki büyükbaş ve küçükbaş hayvanların salgın hastalıklar yönünden kontrol edilmesi sağlanacaktır. Hayvan pazarı, borsa, geçici hayvan satış merkezi ve kesim yerlerinin resmi veteriner hekimlerce yapılan kontrol ve denetimleri sıklaştırılacak, halka aydınlatıcı bilgiler verilecektir. (3) Veteriner Sağlık Raporu düzenlenmeden önce resmi veteriner hekimlerce kurbanlık hayvanların sağlık kontrolü yapılarak, sadece sağlıklı hayvanların sevklerine müsaade edilecektir. Bulaşıcı hastalığa yakalanmış veya hastalıktan şüpheli hayvanlara 5996 sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu, Yönetmelikler ve Talimatların ilgili hükümlerine göre işlem yapılacaktır. (4) Hayvan pazarı, borsa ve geçici hayvan satış yerlerinde hastalık bulaştırma riskinin ortadan kaldırılması için, hayvanların ilk çıkış yerlerinde veteriner sağlık raporu düzenlenirken, uygulanan koruyucu aşılama ve bağışıklık süreleri dikkate alınacak ve satış yerlerine girişlerde de bu bilgiler kontrol edilecektir. (5) Kurbanlık olarak sevk edilecek sığır cinsi hayvanlar sevklerinden en fazla 6 ay önce şap hastalığına karşı aşılanmış olmalıdır. Şap aşısı olmayan hayvanlara aşı yapılarak, aşı tatbik tarihinden sonraki 15. günden itibaren sevklerine izin verilecektir. Yapılan son aşılama uygulamasının üzerinden 6 ay geçmiş veya 15 gün geçmemiş hayvanların nakillerine yeterli koruma oluşmaması nedeniyle izin verilmeyecektir. (6) Kurbanlık olarak sevk edilecek koyun ve keçi türü hayvanların ise en az 1 (bir) kez şap aşısı ile aşılanmaları ve son aşılamadan sonra 6 ay geçmemesi ya da en az 15 gün geçmesi ve hayatları boyunca en az bir kez PPR aşısı ile aşılanmış olmaları gerekmektedir. Şap ve PPR aşı uygulamaları üzerinden 15 gün geçmeyen küçükbaş hayvanların nakillerine yeterli koruma oluşmaması nedeniyle izin verilmeyecektir. (7) Büyükbaş ve küçükbaş hayvanların şap hastalığına karşı şap aşısı ile aşılanıp aşılanmadığı kayıtlar ve aşılama makbuzları ile kontrol edilecek, sevk raporlarının ilgili bölümüne şap aşısının yapıldığı tarih, aşının seri numarası, aşılama-serumlama makbuzunun tarihi ve seri numarası yazılacaktır. (8) Trakya bölgesindeki iller ile İstanbul İli Avrupa yakasına, 2010/7 ve 2010/13 sayılı Trakya’ya Yapılacak Canlı Hayvan Sevkleri Genelgeleri kapsamında uygun şartları taşıyan kurbanlık hayvanların sevklerine 21/10/2011 tarihinden itibaren başlanacak olup bu tarihten önce kesinlikle sevk işlemi yapılmayacaktır. (9) İstanbul İli Anadolu yakasına kurbanlık hayvan sevkleri de 21/10/2011 tarihinde başlayacak olup, bu tarihten önce sevk işlemleri yapılmayacaktır. (10) Trakya bölgesi illerinden İstanbul ilinin Anadolu yakasına getirilen büyükbaş ve küçükbaş hayvanlardan satılamayanların Trakya bölgesine geri dönüşleri engellenerek en yakın mezbahada kestirilmeleri sağlanacaktır. Bu durum veteriner sağlık raporu düzenlenirken hayvan sahibine özellikle bildirilecektir. 171 (11) Hayvan pazarı, borsa, geçici hayvan satış merkezi, kesim yerleri ile nakil araçlarının temizlik ve dezenfeksiyonu aksatılmayacak, görevlilerce dezenfeksiyon kayıtlarının tutulması ve kontrollerde gösterilmesi sağlanacaktır. (12) Hayvan nakil araçlarında kullanılmak üzere hayvan pazarı, borsa ve hayvan satış yerlerinde temiz altlık bulundurulması kontrol edilecektir. Nakil sonrasında araçlarda bulunan altlık ve gübreler şap hastalığını bulaştırma riskinin yok edilmesi açısından güvenli bir şekilde imha edilecektir. Bunların gübre olarak arazide kullanılmasına izin verilmeyecektir. Kurbanlık hayvan işletmeleri ve hayvan sevkleri ile ilgili alınacak önlemler MADDE 7 – (1) Kurbanlık hayvan kesimi yapılacak özel işletmeler belirlenecek ve denetlenecektir. (2) İl ve ilçeler arası kurbanlık olarak sevk edilecek hayvanlar için veteriner sağlık raporu düzenlenmeden önce menşe şahadetnameleri/pasaportları/nakil belgeleri dikkatlice kontrol edilecek; usulüne uygun olarak bastırılmayan okunaksız, silintili, mühürsüz veya mühürleri okunaksız olanlar işleme konulmayacaktır. (3) İl ve ilçeler arası sevki talep edilen fakat küpelenerek tanımlanmamış, veri tabanına kaydedilmemiş yanlarında pasaportları bulunmayan büyükbaş hayvanlar ile nakil belgesi bulunmayan koyun ve keçi türü hayvanların sevklerine izin verilmeyecektir. (4) Kurbanlık hayvanlar için sevk raporları düzenlenmeden önce kulak küpe numaraları TÜRKVET ve KKKS (Koyun Keçi Kayıt Sistemi) veritabanından mutlaka kontrol edilerek hayvanların veritabanındaki bilgileriyle uyum gösterip göstermediğine bakılacaktır. (5) Kulak küpesi ve pasaportu bulunan sığır cinsi hayvanların sevk raporlarının ilgili hanesine kulak küpe numaraları yazılacak, gerektiğinde kulak küpe numaraları mühürlü ve imzalı olarak ayrı bir kağıda listelenerek sevk raporuna iliştirilecek ve sevk raporunun üzerine “Kurbanlık” ibaresi yazılacaktır. (6) Koyun ve keçi türü hayvanların kulak küpelerinin yazılı olduğu nakil belgesi resmi veteriner hekim tarafından kaşelenip imzalanarak veteriner sağlık raporuna eklenecektir. Sevk raporu üzerine “Kurbanlık” ibaresi yazılacaktır. (7) Kurbanlık olarak sevk raporu verilen hayvanlar, veri tabanında da gideceği ilin kurbanlık depo işletmesine mutlaka nakil edilecektir. Veritabanında kurbanlık işletme numaraları her il için TR il kodu 9999999999 olarak belirlenmiş ve sistemde tüm iller için kurbanlık depo işletmeleri oluşturulmuştur. (Örn. Ankara ili için kurbanlık işletme numarası 069999999999 olarak yazılacaktır.) (8) Türkvet veritabanında nakli yapılan kurbanlık hayvanların veteriner sağlık raporuna “Türkvet’te nakilleri yapılmıştır” ibaresi mutlaka yazılacaktır. (9) Kurbanlık hayvanlar, yurtiçi veteriner sağlık raporu düzenlenmeden önce, son zamanlarda belirli bölgelerde insanlarda görülen Kırım Kongo Kanamalı Ateşi Hastalığı’nın taşıyıcısı olan keneler yönünden; özellikle hastalığın görüldüğü il/ilçelerde dikkatli bir şekilde muayene edildikten sonra sevk edilecektir. Kurbanlık hayvanların yüklenmesi, taşınması ve boşaltılması ile ilgili hususlar MADDE 8 – (1) Nakil araçları hayvanların güvenli bir biçimde nakledilmelerini sağlamak amacıyla, üzerleri hava şartlarına uygun ve hayvanlara yeterli hava sağlayacak şekilde kapatılacak, kapakların sağlam ve hayvanların atlama ve kaçmalarını engelleyecek şekilde olması sağlanacaktır. (2) Hayvan nakledecek araç ve konteynırlara dışarıdan görülecek şekilde, hayvan nakledildiğini belirten levhalar asılacaktır (3) Araçlarda hayvanların hacimlerine ve planlanan yolculuğa uygun yeterli alan ve yükseklik olması sağlanacaktır. Araçların yükleme yapılmadan önce temizlik ve dezenfeksiyonu yapılacak, aracın taban döşemeleri üzerine en az 2 cm kalınlığında yataklık, sap, saman veya talaş vs. maddeler serilmesi sağlanacaktır. (4) Nakil araçları canlı hayvanlar yüklenmeden önce etkili dezenfektanlarla mutlaka dezenfekte edilecektir. (5) Hayvanların nakil vasıtalarına aşırı yüklenmelerine, nakliye sırasında yaralanma veya gereksiz yere acı ve ıstırap çekmelerine neden olabilecek nakil vasıtaları ile sevklerine izin verilmeyecektir. (6) Hayvanların nakliyesinin uzun sürmesi durumunda (8 saatten fazla), uygun aralıklarla hayvanlara yem-su verilmesi ile dinlendirilmesi konularında nakliyeci ve hayvan sahibine bilgi verilecek, nakil araçlarının yem-su yönünden tedarikli olup olmadıkları ve yeteri miktarda urgan, yular vs. ile ilk yardım çantası bulundurup bulundurmadıkları kontrol edilecektir. Kurbanlık hayvanların sevkleri sırasında yapılacak kontroller MADDE 9 – (1) Kurban bayramı öncesinde kurbanlık hayvanların sevklerinin kontrol ve denetimi açısından Emniyet ve Jandarma Teşkilatları ile Belediye Zabıtası gibi tüm Mahalli Kolluk Kuvvetleri ile sıkı işbirliği ve koordinasyon sağlanarak, kaçak hayvan hareketlerine karşı düzenlenen yol kontrol ve denetimlerinin sayısı artırılacaktır. 172 (2) Özellikle İstanbul (Kavacık ve Çamlıca Hayvan Sevk Kontrol Noktaları, Çatalca ve Paşaköy yol kenarı denetim istasyonu), Çanakkale (Lapseki Merkez İskelesi), Bolu, Sivas (Merkez 1. Organize San.), Tokat (Niksar), Gaziantep (Nizip, Nurdağı Devlet Yolu Yeşilce Mevkii), Ankara (Gölbaşı, Ankara-Konya Karayolu, 29. km., Kazan,Ankara-İstanbul Karayolu 33. km., İmrendi Mah., Eskişehir Yolu, Ankara-Eskişehir Karayolu 32. km. Temelli Mevkii), Konya (Konya-Ankara Karayolu Kayacık Mevkii, Kulu Kavşağı), Adana (Pozantı, Tarsus-Pozantı Otoyolu, Çamalan Park Sahası, Pozantı ve Tarsus istikametleri), Malatya, Kayseri (Boğazköprü, Kayseri-Ankara Karayolu, Kocasinan ilçesi, Beydeğirmeni Köyü Mevkii, Pınarbaşı), Antalya (Antalya Burdur Karayolu, Kepez Ferrokrom Mevkii), Zonguldak (Karadeniz Ereğli- Alaplı Karayolu, Göktepe köyü, Alaplı, Zonguldak), Balıkesir (Balıkesir-Susurluk Karayolu, Bursa-Balıkesir İl Sınırı, Ayşebacı Köprülü Kavşağı Mevkii), Şanlıurfa (Merkez Koçören Köyü, Karayolları 91.Şube Şefliği Plent Sahası), Erzurum (Aşkale-Erzurum Karayolu, Çiğdemli Köyü), İzmir (İzmir-Turgutlu Devlet Yolu, 17. km., Ansızca Köyü, Söğütçük Mevkii), Manisa (Akhisar-Manisa Karayolu, 42. km Güzelköy), Samsun (Samsun- Ankara Karayolu 14. km, Yeşilkent Beldesi, Toybelen Mh. ve Samsun-Ordu Karayolu 19 km., Çınarlık Beldesi, Çarşamba), Artvin (Çamlıköy-Hopa), Bitlis (Tatvan), Kahramanmaraş (Pazarcık), Afyon, Eskişehir (Sivrihisar), Hatay (Dörtyol), merkezlerinde Emniyet ve Jandarma Teşkilatlarıyla gerekli koordinasyon sağlanarak daha etkin denetim ve kontrol yapılacaktır. (3) Yol kontrol ve denetimleri sırasında nakil vasıtalarında yaralanma veya gereksiz yere acı ve ıstırap çekmelerine neden olabilecek şekilde aşırı olarak yüklenmiş hayvanlar ile hasta hayvanların bulunduğu tespit edilirse bu tür hayvanları taşıyan araçlar sevkten alıkonulacak, hayvanların sağlık ve refahı yönünden gerekli tedbirler alınacaktır. Kurbanlık hayvan satış yerlerine yönelik alınacak önlemler MADDE 10 – (1) Hayvancılık işletmelerinden doğrudan yapılan satış hariç kurbanlık hayvanlar; hayvan park, pazar ve panayırları ile hayvan borsalarının yanı sıra Komisyonlarca alınan kararlar doğrultusunda belirlenen kurbanlık hayvan satış yerlerinde ve özel kurbanlık kesimi yapılacak işletmelerde alınıp satılacaktır. Bu tür önceden belirlenen yerlerin dışında kurbanlık hayvan alım ve satımlarına müsaade edilmeyecektir. Bu konuda yetiştiriciler ve satıcılara kurbanlık satış ve kesim yerleri ile ilgili komisyonlarca duyuruda bulunulacaktır. Kurbanlık hayvan alım satım yerlerinin sayısı mümkün olduğunca asgari düzeyde tutulacak, denetim ve kontrol hizmetleri aksatılmadan sürdürülecektir. (2) Kurbanlık hayvan satış yerlerine getirilen hayvanların; merkez ilçe veya ilçe içi hareketlerinde menşe şahadetnamesi, ilçeler veya iller arası hareketlerinde ise veteriner sağlık raporları, hayvanlara ait kulak küpeleri ile büyükbaş hayvanlar için pasaportlar ve küçükbaş hayvanlar için nakil belgeleri kontrol edilecek, sadece belgeleri tam olan hayvanların kurban satış yerlerine girişlerine müsaade edilecektir. (3) Kurbanlık hayvan satış yerleri; resmi ve belediye veteriner hekimleri ile belediye zabıta ekiplerince işbirliği ve koordinasyon sağlanarak etkin ve sürekli olarak denetlenecek ve kontrol edilecektir. (4) Belediyeler ve komisyon ile koordineli olarak kurbanlık hayvan satış yerlerine bu Tebliğin 5’inci maddesinin 1’inci fıkrasının (g) bendinde belirtilen hususlara uymayan, küpesiz ve belgesiz büyükbaş hayvan girişlerinin önlenmesi sağlanacaktır. (5) Kurbanlık hayvan satış yerleri belediyelerle müşterek olarak her gün sabah ve akşam olmak üzere iki kez usulüne uygun olarak temizlenecek, ayrıca etkin dezenfektan maddeler kullanılarak dezenfekte edilecektir. (6) Kurbanlık hayvan satış yerlerinde değişik bölgelerden hayvanlar bir araya geldiğinden satılamayan hayvanların geri dönüşlerinde hastalık bulaştırma riski bulunmaktadır. Bu sebeple satış yerlerine gelen hayvanlar giriş ve çıkışlarda mutlaka bulaşıcı hastalıklar yönünden kontrol edilecek ve hastalıklı hayvanların nakline izin verilmeyecektir. Kurbanlık hayvanların kesiminde ve kesim yerlerinde dikkat edilecek hususlar MADDE 11 – (1) Kurbanlık hayvanlar, şehir ve kasabalarda çalışma izni almış mezbaha ve kombinalar ile Komisyonların önceden belirlediği kesim yerlerinde; köylerde ve önceden belirlenmiş kesim yeri bulunmayan yerlerde, kendi bahçelerinde usulüne uygun olarak ve çevreye zarar vermeyecek şekilde kesilecektir. (2) Cadde, sokak ve park gibi kamu alanlarında kurbanlık hayvan kesimleri yapılmayacaktır. (3) Kurban kesim yerlerindeki atıkların, kan ve diğer organların herhangi bir çevre kirliliğine sebep olmalarının engellenmesi için gerekli önlemler alınacaktır. (4) Kesilen hayvanlara ait hastalıklı organlar kesim sırasında oluşan artıklar ile özellikle kist hidatik riskine karşı karaciğerler ve akciğerler kesinlikle kedi ve köpeklere verilmeyecek, uygun şekilde hazırlanmış, kedi ve köpekler tarafından çıkarılmayacak derinlikte çukurlara gömülerek imhası sağlanacaktır. (5) Kurbanlık hayvanlar, kasaplar ve eğitim görmüş ehil kişilerce hayvanların yaralanma ve gereksiz yere acı veya ıstırap çekmeyecekleri şekilde usulüne uygun olarak yatırılmalı ve kesilmelidir. Kurbanlık hayvan kesiminde kullanılacak bıçaklar yeterince keskin olmalıdır. 173 (6) Kurbanlık hayvanların derileri mutlaka usulüne uygun ve deriye zarar vermeyecek şekilde yüzülmelidir. Kurbanlık hayvan derileri ile bağırsakları temizlendikten sonra usulüne uygun tuzlanmalı, yetkili kurum ve kuruluşlara teslim edilmelidir. (7) Belediye ve köy muhtarlarınca çevre ve halk sağlığını dikkate alacak şekilde kesim yerlerinde çevre temizliğinin yaptırılması hususunda gerekli tedbirler alınacaktır. (8) Mevcut uygulamaların etkinliği artırılıp Polis, Jandarma, Belediye Zabıtası ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı görevlilerinden oluşan bir grupla belgesiz ve sağlık şartları uygun olmayan hayvan nakilleri engellenecek, belirlenen satış yeri ve kesim yerleri dışında oluşabilecek faaliyetlere izin verilmeyecektir. Sığır cinsi hayvanların kulak küpe ve pasaportlarının, koyun ve keçi türü hayvanların kulak küpelerinin toplanması ve bilgisayar destekli veri tabanından kayıtlarının silinmesinin sağlanmasına yönelik alınacak önlemler MADDE 12 – (1) Kurbanlık hayvan satış yerlerinde kurbanlık olarak sığır cinsi hayvan satan yetiştiriciler veya celepler; sattıkları hayvanlara ait pasaportun kendilerinde kalacak satıcı ile ilgili kısmına “Kurbanlık olarak satıldı” ibaresini yazarak pasaportun bu kısmını en yakın ya da ikamet ettikleri yerdeki İl/İlçe Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğüne teslim edeceklerdir. (2) Mezbaha ve kombinalarda kesilen kurbanlık sığır cinsi hayvanların kulak küpe ve pasaportları Sığır Cinsi Hayvanların Tanımlanması, Tescili ve İzlenmesi Yönetmeliği ve Uygulama Talimatının ilgili hükümleri çerçevesinde toplanacak, pasaportlar en yakın İl/İlçe Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğüne teslim edilecektir. (3) Mezbaha ve kombinalarda kesilen kurbanlık koyun ve keçi türü hayvanların kulak küpeleri Koyun ve Keçi Türü Hayvanların Tanımlanması, Tescili ve İzlenmesi Yönetmeliği ve Uygulama Talimatının ilgili hükümleri çerçevesinde toplanacak, en yakın İl/İlçe Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğüne teslim edilecektir. (4) Komisyonun belirlediği yerler dışında ve köylerde kesilecek kurbanlık sığır cinsi hayvanların kulak küpeleri ve pasaportlarının, koyun ve keçi türü hayvanların kulak küpelerinin toplanarak veri tabanından düşümlerinin sağlanabilmesi yönünden İl/İlçe Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürlükleri, kendi yetki ve sorumluluk sahalarındaki mahalle ve köy muhtarları ile bir bilgilendirme toplantısı düzenleyecek, bu konuda muhtarlara yazılı tebligat yapacaklardır. (5) İl/İlçe Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürlükleri kendilerine teslim edilen kulak küpeleri, pasaportları ve kulak küpe numaralarının listesine istinaden kurbanlık olarak kesilen hayvanların bilgisayar destekli veri tabanından kayıt düşümlerini mutlaka yapacaktır. Kesim yeri olarak değerlendirilebilecek alternatifler MADDE 13 – (1) Kesim yeri olarak değerlendirilebilecek alternatifler şunlardır: a) Üstü kapalı semt pazarları, b) Araç yıkama yerleri ve kapalı otoparklar, c) Kurbanlık satış yerleri yanına kurulacak kesim yerleri, ç) İmkânları ve yerleri müsait olan belediyelerce, şehirlerin belirli yerlerine yapılacak olan kurbanlık hayvan kesim yerleri. DÖRDÜNCÜ BÖLÜM 2011 Yılı Kurban Hizmetleri Kapsamında Alınacak Çevresel Önlemler Kurban hizmetleri kapsamında alınacak çevresel önlemler MADDE 14 – (1) Büyükşehir belediyelerinde büyükşehir belediyeleri, diğer yerlerde belediyeler tarafından Karar, Yönetmelik, Tebliğ, Kurul kararları ve 2872 sayılı Çevre Kanununun ilgili maddelerinin uygulanmasını sağlamak maksadıyla, bu Tebliğin 15 inci maddesinde belirtilen hükümler çerçevesinde kurban satış ve kesim yerlerinde çevre kirliliğini önleyici tedbirleri de içeren bir yönetim planı hazırlanacak ve uygulanacaktır. Kurban satış ve toplu kesim yapılacak yerlerde uyulması gereken kurallar MADDE 15 – (1) Su, elektrik, kanalizasyon veya foseptik çukuru vb. alt yapısı hazırlanmış yerler olacaktır. (2) Kesim yeri beton, beton asfalt vb. sızdırmaz malzemeden olacaktır. (3) Kesim yeri, kesim sonunda tazyikli suyla yıkama imkânına sahip olacak, zeminde gerekli ızgara sistemi bulunacak ve yıkama suları mutlaka kanalizasyona veya fosseptiğe verilecek, kesinlikle çevreye bırakılmayacaktır. (4) Hayvan dışkıları vb. atıklar sızdırmaz, dayanıklı, yüksek yoğunluklu polietilen siyah torbalara 2/3 oranında konacak, gerektiğinde ikinci torba kullanılacak, ağzı iyice kapatılıp bağlanacak ve sızdırmaz kapalı özel atık taşıma kamyonları ile belediye tarafından düzenli olarak bertaraf edilmek üzere alınacaktır. 174 (5) Kesim sonrası, kesim mahalli dezenfekte edilecek, kesim işleminin birkaç gün sürmesi durumunda dezenfeksiyon işlemi her günün sonunda yapılacaktır. (6) İlgili belediyeler bayram öncesi ve süresince satış yerlerinde, bayram süresince kesim yerlerinde temizlik ve denetim birimlerinden yeterli sayıda eleman bulunduracaklardır. (7) Satış noktalarında hayvan atıkları dışındaki atıklar da aynı şekilde biriktirilerek en kısa sürede belediyelerce düzenli olarak bertaraf edilmek üzere alınacaktır. (8) Kurbanlık hayvan satış ve kesim yerlerinde ilçe belediyeleri yeterli miktarda atık taşıma araçları ve konteynır bulunduracaktır. (9) Belediyeler, atık konteynırları dolmadan ve toplanan atıkları sıkıştırmadan bertaraf alanına ulaştıracaklardır. (10) İlgili belediyelerce, kurbanlık hayvan satış yerlerinde canlı kilo ile de satışlar yapıldığından vatandaşlarımızın canlı olarak kurbanlık hayvan alırken aldanmamalarını temin etmek üzere hayvanları tartmak için kantar bulundurulacaktır. (11) Kurbanlık hayvan satış yerlerinde Yönetmeliğin 23. maddesinde yer alan şu hususların yerine getirilmesine de dikkat edilecektir. “Kurbanlık hayvanların satışı Kurulca belirlenen özelliklere sahip kurban satış yerlerinde yapılır. Mevcut hayvan pazarları ve borsaların dışında Komisyonlarca şehrin nüfus yoğunluğu dikkate alınarak şehirlerin ana girişlerinde ve şehir içinde uygun diğer alanlarda kurban satış yerleri belirlenir. Hayvanların şehir merkezlerine girişlerine ve bu satış yerlerinin dışında diğer yerlerde satışına müsaade edilmez. Kurbanlık hayvan satış yerlerinde, su, tuvalet, kapalı oturma yeri ve benzeri sosyal ihtiyaçların karşılanacağı yerler ile hayvanların taşındıkları araçlara bindirilmesine uygun rampalar yapılır. Hayvanlar, zemini temiz ve kuru, etrafı ve üstü kapalı mahallerde (büyükbaş hayvanlar uzun ipli yular ile) muhafaza edilir ve nakilleri sırasında yeteri kadar tecrübeli eleman bulundurulur. Satış yerlerinin temizlenmesi ve oluşan atıkların alınması işleri, belediyeler tarafından her gün muntazam olarak yapılır.” (12) Kurban Kesim Yerlerinde Yönetmeliğin 24. maddesinde yer alan şu hususların yerine getirilmesine de dikkat edilecektir. “Kurbanlık hayvanların kesimi Kurulca belirlenen özelliklere sahip kurban kesim yerlerinde yapılır. Mevcut mezbaha ve kombinalar dışında komisyonlarca şehrin nüfus yoğunluğu dikkate alınarak kurban kesim yerleri ve bunların kapasiteleri belirlenir. Kurban kesim yerlerinde, su, tuvalet, kapalı oturma yeri ve benzeri sosyal ihtiyaçların karşılanacağı yerler ile hayvanların taşındıkları araçlardan indirilmesine uygun rampalar yapılır. Kesim yerlerinin zemini kolay yıkanabilir, dezenfekte edilebilir ve su birikmesine imkan vermeyecek bir yapıda inşa edilir. Yeterli miktarda aydınlatılma ve havalandırma sağlanır. Kullanılacak tüm makine ve ekipman ile çalışanların temizlik ve dezenfeksiyonu yaptırılır. Yeterli miktar ve basınçta ve içilebilir nitelikte kullanma suyu bulundurulur. Biriken gübre, çöp ve sakatat ile diğer atık ve artıklar, çevreye zarar vermeyecek şekilde üstü kapalı bir mahalde toplanır ve daha sonra hijyenik şartlara uygun olarak izale, bertaraf ve tahliyesi sağlanır. Kesim sonrası ortaya çıkan kan, tank veya benzeri sızdırmaz bir yerde toplanır ve uygun bir şekilde bertaraf edilir. Gübre birikimi için özel bir yer ayrılır. Hastalıklı organlar ile karkaslar en az iki metre derinliğinde çukurlara gömülüp üzeri kireçle kaplanır veya uygun bir yerde yakılarak imha edilir.” İmha işleminin, yakma suretiyle yapılması durumunda ilgili mevzuat hükümlerine uyulur. Etrafı kapatılmış özel mülk veya bahçesinde kurban keseceklerin uyması gereken kurallar MADDE 16 – (1) Kesim yeri beton, beton asfalt vb. sızdırmaz malzemeden olacak, çıkan kan toprağa dağılmasını önlemek üzere hemen toprakla kapatılacak, gerektiğinde kireçlenecektir. (2) Kurbandan çıkan kullanılmayacak olan işkembe ve diğer benzeri atıklar sızdırmaz, dayanıklı yüksek yoğunluklu polietilen siyah torbalara 2/3 oranında konacak, gerektiğinde ikinci torba kullanılacak, ağzı iyice kapatılıp bağlanacak ve bayram süresince düzenli olarak hizmet verecek olan belediye temizlik ekiplerine teslim edilecektir. (3) Kurban kesim esnasında çıkan diğer atık ve artıklar da mutlaka toplanıp, dayanıklı ve ağzı kapalı poşetler içinde belediye temizlik ekiplerine teslim edilecektir. (4) Kesim sonunda kesim mahalli kanlı ve kirlenmiş bir durumda bırakılmayacak, kan izi kalmayacak şekilde temizlenecek, gerektiğinde kireçlenecektir. (5) Kurban derilerinin taşınması esnasında kan sızmasına engel olunacak ve çevre kirliliğine neden olunmayacaktır. 175 (6) Yukarıda belirtilen hususları içeren Ek-6 duyuru metni A4 çıktısı alınarak camilerin ilan panoları, Kur’an kursları, müftülük hizmet binaları, kurban satış yerleri, belediye otobüsleri, metro-metro istasyonları, dükkanlar, kahveler vb. yerlere asılmak/astırılmak suretiyle ilgililer bilgilendirilecektir. Büyükşehir Belediyelerinin ve Belediyelerin yükümlülükleri MADDE 17 – (1) Bayram öncesi kurban satışı süresince ve bayram süresince belediyeler, kurban satış ve toplu kesim yapılacak yerlerde bu Tebliğin 15 inci maddesinde belirtilen çevre kirliliğine neden olunmaması için dikkat edilmesi gereken hususlar ve denetim esaslarına ilişkin hazırlanan bu Tebliğin 14 üncü maddesinde belirtilen yönetim planı çerçevesinde yeterli sayıda temizlik ekiplerini, araçlarıyla birlikte düzenli olarak çalışır halde tutacaklardır. Özellikle bayramın ilk iki günü temizlik elemanı ve atık toplama aracı sayısı arttırılacaktır. (2) Satış yerlerinden ya da kesim yerlerinden kaçan büyükbaş hayvanların yakalanması için başta uyuşturucu içeren tabanca olmak üzere yakalama gereçlerine sahip yakalama timleri oluşturulması sağlanacaktır. (3) Belediyeler, satış ve kesim yerlerinde kurban atıklarını düzenli bir şekilde günlük olarak ve sıhhi şekilde toplayacaklar ve çevre ve insan sağlığına uygun şekilde bertarafını sağlayacaklardır. (4) Büyükşehir Belediyelerince, varsa transfer istasyonları ve atık bertaraf tesislerinde bayram süresince hizmet verilecektir. Toplu kurban satış ve kesim yerlerinde temizlik amaçlı yeterli miktarda su sağlanacaktır. Denetim işlemleri MADDE 18 – (1) Kurban hizmetlerinin denetlenmesi İçişleri, Sağlık, Gıda, Tarım ve Hayvancılık, Çevre ve Şehircilik, Orman ve Su İşleri Bakanlıkları ile Diyanet İşleri Başkanlığı, müftülük, emniyet-jandarma birimleri, belediye ekiplerince yapılacaktır. (2) Bayram öncesi ve bayram süresince özellikle kurban kesimlerinin yoğun olduğu ilk iki gün il/ilçe belediyeleri ile büyükşehir belediyelerinin zabıta birimleri aralıksız denetim yapacaktır. (3) Kurbanlık hayvanların yüklenmesi ve sevkleri sırasında ve ayrıca hayvan kesimi/satışı yapılan yerlerde, İl/İlçe Gıda,Tarım ve Hayvancılık Müdürlükleri Ek7’deki kontrol listesi kapsamında denetimler gerçekleştirecek, yapılan denetimlere ait kontrol listeleri dosyasında muhafaza edilecektir. Cezai işlemler MADDE 19 – (1) Karar, Yönetmelik, Tebliğ, Kurul ve Komisyon Kararlarına aykırı hareket edenler hakkında aşağıdaki cezai işlemler uygulanır. a) Kurban satış ve kesim yerleri ile bu yerlerde Karar, Yönetmelik, Tebliğ, Kurul Kararları ve 2872 sayılı Kanunun hükümleri kapsamında çevre kirliliğinin önlenmesi için dikkat edilmesi gereken hususlar ve denetim esaslarına ilişkin hazırlanan yönetim planı çerçevesinde denetim yapılacaktır. 2872 sayılı Çevre Kanununun 8 inci maddesinde yer alan hususlara aykırı hareket edenlere, aynı Kanunun 20 nci maddesinin (j) fıkrası gereğince cezai işlem yine aynı Kanunun 24 üncü maddesi kapsamında uygulanacaktır. b) Valilikler, cadde, sokak ve parkları kurban kesim yeri olarak kullananlar ile kurban kesiminden sonra kan, atıklar ve iç organlarını sokak, cadde ve parklarda bırakanlara gerekli yasal yaptırımları uygulayacaktır. c) Hayvanların korunması, gözetilmesi, bakımı ve kötü muamelelerden uzak tutulması, rahat yaşamalarının sağlanması, insanlarla diğer hayvanların hijyen, sağlık ve güvenlikleri için gerekli önlemler alınacaktır. ç) Hayvanları taşıyan ve taşıtanlar onları türüne ve özelliğine uygun ortam ve şartlarda taşıyacak, taşıma sırasında besleme ve bakımını yapacaktır. Satılırken; hayvanların sağlıklarının iyi, barındırıldıkları yerin temiz ve sağlık şartlarına uygun olması zorunludur. d) 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’nun 10. maddesi 1. fıkrasına göre; satılırken, hayvanların sağlıklarının iyi, barındırıldıkları yerin temiz ve sağlık şartlarına uygun olması zorunludur. e) 5199 sayılı Kanun’un 12. maddesi 1. fıkrasına göre; hayvanların kesilmesi; dini kuralların gerektirdiği özel koşullar dikkate alınarak hayvanı korkutmadan, ürkütmeden, en az acı verecek şekilde, hijyenik kurallara uyularak ve usulüne uygun olarak bir anda yapılır. Hayvanların kesiminin ehliyetli kişilerce yapılması sağlanacaktır. Bu hükümlere aykırı hareket edenlere hayvan başına 738.-TL idari para cezası uygulanacaktır. f) 5199 sayılı Kanun’un 12. maddesinin 2. fıkrasına göre yürürlüğe konulan; Kurban Hizmetlerinin Diyanet İşleri Başkanlığınca Yürütülmesine Dair Yönetmelik hükümlerine aykırı hareket edenlere hayvan başına 1.848.-TL idari para cezası uygulanacaktır. 176 g) 5199 sayılı Kanun’un 14/a maddesine göre; hayvanlara kasıtlı olarak kötü davranmak, acımasız ve zalimce işlem yapmak, dövmek, aç ve susuz bırakmak, aşırı soğuğa ve sıcağa maruz bırakmak, bakımlarını ihmal etmek, fiziksel ve psikolojik acı çektirmek yasak olup, bu hükme aykırı davrananlara 369.-TL idari para cezası uygulanacaktır. ğ) 5199 sayılı Kanun’un 14/e maddesine göre; kesin olarak öldüğü anlaşılmadan hayvanların vücutlarına müdahalede bulunmak yasak olup, bu hükme aykırı davrananlara 369.-TL para cezası uygulanacaktır. (2) 1 inci fıkrada yer alan cezai işlemler İçişleri, Gıda, Tarım ve Hayvancılık, Orman ve Su İşleri, Çevre ve Şehircilik Bakanlıkları ile belediye ekiplerince uygulanacaktır. (3) Söz konusu para cezaları 2011 yılında uygulanan miktarlar olup, idari para cezaları her takvim yılı başından geçerli olmak üzere o yıl için 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 298 inci maddesi hükümleri uyarınca tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında artırılarak uygulanacaktır. BEŞİNCİ BÖLÜM Çeşitli Hükümler Koordinasyon sağlanacak kurum ve kuruluşlar MADDE 20 – (1) Koordinasyon sağlanacak kurum ve kuruluşlar aşağıda gösterilmiştir; a) Diyanet İşleri Başkanlığı, b) İçişleri Bakanlığı, c) Milli Eğitim Bakanlığı, ç) Sağlık Bakanlığı, d) Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, e) Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, f) Orman ve Su İşleri Bakanlığı, g) Belediyeler, ğ) TRT Genel Müdürlüğü, ı) Türkiye Diyanet Vakfı, i) Özel Radyo ve Televizyon Kuruluşları, j) Ticaret Borsaları, k) Türk Veteriner Hekimleri Birliği, l) Kasaplar Odası. Diğer Hususlar MADDE 21 – (1) Komisyonlar tarafından düzenlenecek eğitim kurslarına komisyon üyesi kurum ve kuruluşlar tarafından gerekli destek sağlanacaktır. (2) Komisyonlarca gerekli görülen il ve ilçelerde Kurban Bayramı öncesinde ve Kurban Bayramı süresince İl Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürlerinin sorumluluğunda ve Hayvan Sağlığı, Yetiştiriciliği ve Su Ürünleri Şube Müdürlerinin koordinasyonunda yeterli sayıda araç ile nöbetçi veteriner hekim görevlendirilecektir. (3) Bu Tebliğde Hayvan Hareketlerinde Uyulacak Esaslar bölümünde yer alan hususların yerine getirilmesi ve ilgili tüm kurum ve kuruluşlarla gerekli işbirliği ve koordinasyonun sağlanması yönünden il ve ilçelerde Hayvan Sağlık Zabıtası Komisyonları acilen toplanacak ve Tebliğ hükümlerinin işlerliğini artırmak yönünden gerekli karar ve önlemler alınacaktır. (4) Belediyeler, sağlık müdürlükleri ve sağlık grup başkanlıklarınca kurban kesim günlerinde kesim yerlerinde yeterli sayıda ambulans, tam donanımlı ambulans ve görevli sağlık personeli bulunduracaktır. (5) Başkanlıkça Türkiye Radyo-Televizyon Kurumu ve Özel Radyo ve Televizyon Kuruluşları ile işbirliği yapılarak, bu Tebliğin içeriği ile ilgili 14, 15 ve 16 Ekim 2011 tarihlerinde ana haber bültenlerinin sonunda kamuoyunun bilgilendirilmesi sağlanacaktır. Yürürlük 177 MADDE 22 – (1) Bu Tebliğ yayımı tarihinde yürürlüğe girer. Yürütme MADDE 23 – (1) Bu Tebliğ hükümlerini Diyanet İşleri Başkanlığının bağlı olduğu Bakan yürütür. EK-1 2011 YILI KURBAN BAYRAMI MÜNASEBETİYLE DÜZENLENEN KURBAN SATIŞ VE KESİM YERLERİ BİLGİ VE ADRESLERİ KURBAN SATIŞ YERİ İLİ İLÇE İSMİ KURBAN KESİM YERİ BİLGİ (Telefon, Faks) ADRESİ NOT : VERİLER TAMAMEN BÜYÜK HARFLERLE DOLDURULACAKTIR. İLÇE BİLGİLERİ İLLERDE TOPLANARAK İL MÜFTÜLÜĞÜNCE GÖNDERİLECEKTİR. BİLGİLERDEN İL MÜFTÜLÜĞÜ SORUMLUDUR. 178 İSMİ ADRESİ BİLGİ (Telefon, Faks) EK-2 DUYURU KURBANLIK HAYVAN ALIRKEN DİKKAT EDİLECEK HUSUSLAR HAYVANLARIN SAĞLIKLI, BESİLİ OLMASI, HAYVANLARIN MENŞE ŞEHADETNAMESİ/ VETERİNER SAĞLIK RAPORUNUN BULUNMASI, AŞI KAYDI OLMASI, HAYVANLARIN KULAKLARININ KÜPELİ OLMASI, BÜYÜKBAŞ HAYVANLARIN YANLARINDA PASAPORTLARININ BULUNMASI, KÜÇÜKBAŞ HAYVANLARIN YANINDA NAKİL BELGELERİNİN OLMASI, GEBE OLMAMASI, KURBANLIK HAYVANLARIN ERKEK OLANLARININ TERCİH EDİLMESİ, SIĞIRLARIN İKİ YAŞINI DOLDURMUŞ OLMASI, ANADOLUDAN TRAKYAYA SEVKLERİN SADECE GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANLIĞINCA BELİRLENEN ŞARTLARIN YERİNE GETİRİLMESİ HALİNDE YAPILABİLECEĞİ. BU ŞARTLAR HAKKINDA AYRINTILI BİLGİ İÇİN EN YAKIN İL/İLÇE GIDA,TARIM VE HAYVANCILIK MÜDÜRLÜĞÜNE BAŞVURULMASI, İSTANBUL’UN ANADOLU YAKASINA 21.10.2011 TARİHİNDEN İTİBAREN KURBANLIK HAYVANLAR SEVK EDİLECEK, BU TARİHTEN ÖNCE HAYVAN SEVK İŞLEMLERİ YAPILMAYACAKTIR. KURBAN KESİM YERLERİ VATANDAŞLARIMIZ KURBANLARINI ŞEHİR VE KASABALARDA MEZBAHA VE KOMBİNALAR İLE KURBAN KOMİSYONLARININ BELİRLEDİĞİ KURBAN KESİM YERLERİNDE, KÖYLER İLE ÖNCEDEN BELİRLENMİŞ KESİM YERİ BULUNMAYAN YERLERDE KENDİ BAHÇESİNDE USULÜNE UYGUN OLARAK KESECEK VE ÇEVREYE ZARAR VERİLMEYECEKTİR, CADDE, SOKAK VE KESİLMEYECEKTİR. PARK GİBİ KAMU ALANLARINDA KURBAN KURBAN KESİLDİKTEN SONRA HALK VE HAYVAN SAĞLIĞI AÇISINDAN KAN, ATIKLAR VE İÇ ORGANLAR SOKAK VE CADDELERE BIRAKILMAYACAK, KEDİ VE KÖPEKLERE VERİLMEYECEK VE BU HAYVANLARIN ÇIKARAMAYACAĞI ŞEKİLDE ÇUKURA GÖMÜLEREK İMHA EDİLECEKTİR. KURBAN HİZMETLERİ KOMİSYONU BAŞKANLIĞI 179 DUYURU KURBAN KESİLEN SIĞIR CİNSİ HAYVANLARIN KULAK KÜPE VE PASAPORTLARI ÜRETİCİLER SATICILAR KASAPLAR KASAP YARDIMCILARI VETERİNERLER MUHTARLAR BELEDİYE ZABITA GÖREVLİLERİ VEKALETLE YAPANLAR KURBAN KESİM ORGANİZASYONU DİN GÖREVLİLERİ DİĞER GÖREVLİLER VASITASIYLA İL VEYA İLÇE GIDA,TARIM VE HAYVANCILIK MÜDÜRLÜKLERİNE 25 KASIM 2011 CUMA GÜNÜ MESAİ BİTİMİNE KADAR TESLİM EDİLECEKTİR. AYRICA KURBAN KESİLEN BÜYÜKBAŞ VE KÜÇÜKBAŞ HAYVANLARIN SAYISI DA MÜFTÜLÜKLERE 25 KASIM 2011 CUMA GÜNÜ MESAİ BİTİMİNE KADAR BİLDİRİLECEKTİR. KURBAN HİZMETLERİ KOMİSYONU BAŞKANLIĞI EK-3 180 S.NO NOT: İLİ İLÇESİ BİLGİLERDEN İL MÜFTÜLÜĞÜ SORUMLUDUR. 181 1 2 3 4 5 6 7 8 10 9 11 12 13 14 15 16 1- İLLER VE İLÇELERİN İSİMLERİ BÜYÜK HARFLE YAZILACAKTIR. 2- İLÇE BİLGİLERİ İLLER TARAFINDAN BİRLEŞTİRİLEREK DOLDURULACAK BU FORM BAŞKANLIĞIMIZIN [email protected] E-MAİL ADRESİNE GÖNDERİLECEKTİR. VEKALETLE KESİLEN KÜÇÜKBAŞ HAYVAN SAYISI VEKALETLE KESİLEN BÜYÜKBAŞ HAYVAN SAYISI ÖZEL MÜLKLERDE KESİLEN KÜÇÜKBAŞ HAYVAN SAYISI ÖZEL MÜLKLERDE KESİLEN BÜYÜKBAŞ HAYVAN SAYISI BESİ ÇİFTLİKLERİNDE KESİLEN KÜÇÜKBAŞ HAYVAN SAYISI BESİ ÇİFTLİKLERİNDE KESİLEN BÜYÜKBAŞ HAYVAN SAYISI KURBAN KESİM YERİNDE KESİLEN KÜÇÜKBAŞ HAYVAN SAYISI KURBAN KESİM YERİNDE KESİLEN BÜYÜKBAŞ HAYVAN SAYISI KURBAN SATIŞ YERİNE GETİRİLEN KÜÇÜKBAŞ HAYVAN SAYISI KURBAN SATIŞ YERİNE GETİRİLEN BÜYÜKBAŞ HAYVAN SAYISI 2011 YILI İL VE İLÇELERDE KURBAN KESİLEN BÜYÜKBAŞ VE KÜÇÜKBAŞ HAYVAN SAYILARI BİLGİ FORMU EK-4 EK-5 .................................... İLİ VE İLÇELERİNDE 2011 YILI KURBAN HİZMETLERİ İLE İLGİLİ OLARAK ALINAN TEDBİRLER İL/İLÇE Nüfusu Düzenlenen Kurban Satış Yeri Sayısı Kalıcı Kurban Kesim Yeri Sayısı (Mezbaha) Düzenlenen Seyyar Kesim Yeri Sayısı Kesim İçin İzin Verilen Besi Çiftliği Sayısı Özel Sektöre Ait Mezbaha Sayısı İhtiyaç Duyulan Satış Yeri Sayısı İhtiyaç Duyulan Kesim Yeri Sayısı Vekaletle Kurban Kesen Özel Sektör Sayısı Kendi Mülkünde Kurban Kesmek İsteyenlere İzin Verme Sayısı Düzenlenen Kesim Elemanı Yetiştirme Ve Geliştirme Kurs Sayısı Verilen Kurs Bitirme Belgesi Sayısı Görevlendirilen Yönetici Sayısı Görevlendirilen Din Görevlisi Sayısı Görevlendirilen Veteriner Hekim Sayısı Görevlendirilen Kesim Elemanı Sayısı Görevlendirilen Yardımcı Personel Sayısı Görevlendirilen Şoför Sayısı Görevlendirilen Diğer Personel Sayısı Dağıtılan Kurban Hizmetleri Bilgilendirme Kılavuzu Sayısı Tesisten Yararlanma Ücretinin Miktarı Tesisten Yararlanma Ve Görevli Kesim Elemanı İçin Alınacak Ücretin Miktarı Kurbanlarını Tamamen Veya Kısmen Evlerine Veya Arzu Edilen Yere Götürüp Teslim Etme Hizmeti İçin Belirlenen Ücret Miktarı DÜŞÜNCELER 182 Ek-6 183 EK-7 DUYURU ETRAFI KAPATILMIŞ ÖZEL MÜLK VEYA BAHÇESİNDE KURBAN KESECEKLERİN UYMASI GEREKEN KURALLAR KESİM YERİ BETON, BETON ASFALT VB. SIZDIRMAZ MALZEMEDEN OLACAK, ÇIKAN KAN TOPRAĞA DAĞILMASINI ÖNLEMEK ÜZERE HEMEN TOPRAKLA KAPATILACAK, GEREKTİĞİNDE KİREÇLENECEKTİR. KURBANDAN ÇIKAN KULLANILMAYACAK OLAN İŞKEMBE VE DİĞER BENZERİ ATIKLAR SIZDIRMAZ, DAYANIKLI YÜKSEK YOĞUNLUKLU POLİETİLEN SİYAH TORBALARA 2/3 ORANINDA KONACAK, GEREKTİĞİNDE İKİNCİ TORBA KULLANILACAK, AĞZI İYİCE KAPATILIP, BAĞLANACAK VE BAYRAM SÜRESİNCE DÜZENLİ OLARAK HİZMET VERECEK OLAN BELEDİYE TEMİZLİK EKİPLERİNE TESLİM EDİLECEKTİR. KURBAN KESİM ESNASINDA ÇIKAN DİĞER ATIK VE ARTIKLAR DA MUTLAKA TOPLANIP, DAYANIKLI VE AĞZI KAPALI POŞETLER İÇİNDE BELEDİYE TEMİZLİK EKİPLERİNE TESLİM EDİLECEKTİR. KESİM SONUNDA KESİM MAHALLİ KANLI VE KİRLENMİŞ BİR DURUMDA BIRAKILMAYACAK, KAN İZİ KALMAYACAK ŞEKİLDE TEMİZLENECEK, GEREKTİĞİNDE KİREÇLENECEKTİR. KURBAN DERİLERİNİN TAŞINMASI ESNASINDA KAN SIZMASINA ENGEL OLUNACAK VE ÇEVRE KİRLİLİĞİNE NEDEN OLUNMAYACAKTIR. KURBAN HİZMETLERİ KOMİSYONU BAŞKANLIĞI 184 KONTROL LİSTESİ İlgili Tebliğin 8., 9., 10. ve 11. maddelerindeki hususların kontrol ve denetiminin yapılması amacıyla hazırlanmıştır. Madde 8. Kurbanlık Hayvanların Yüklenmesi, Taşınması ve Boşaltılması İle İlgili Hususlar 1. 2 3 4 UYGUN UYGUN DEĞİL Nakil araçları hayvanların güvenli bir biçimde nakledilmelerini sağlamak amacıyla üzerleri hava şartlarına uygun yeterli hava sağlayacak şekilde kapatılmalı, kapaklar sağlam ve hayvanların atlama ve kaçmalarını engelleyecek ş Araçlarda hayvanların hacimlerine ve planlanan yolculuğa uygun yeterli alan ve yükseklik olması sağlanmalı, ara yapılmadan önce temizlik ve dezenfeksiyonları yapılmalı, aracın taban döşemeleri üzerine en az 2 cm kalınlığında saman veya talaş vs. maddeler serilmesi sağlanmalı Yüklenmeden önce ve sonra nakil araçları etkili dezenfektanlarla mutlaka dezenfekte edilmeli Hayvanların nakil vasıtalarına aşırı yüklenmelerine, nakliye sırasında yaralanma veya gereksiz yere acı ve ıstırap çe 5 Hayvanların nakliyesinin uzun sürmesi durumunda (8 saatten fazla), uygun aralıklarla hayvanlara yem-su verilmes kontrol edilmeli Madde 9. Kurbanlık Hayvanların Sevkleri Sırasında Yapılacak Kontroller 1 2 Kaçak hayvan hareketlerine karşı düzenlenen yol kontrol ve denetimler yapılmalı Nakil vasıtaları hayvanların yaralanma veya gereksiz yere acı ve ıstırap çekmelerine neden olabilecek şekilde aşırı Madde 10. Kurbanlık Hayvan Satış Yerlerine Yönelik Alınacak Önlemler 1 2 3 4 5 6 7 Kurbanlık hayvanlar hayvan park, pazar ve panayırları ile hayvan borsalarının yanı sıra Komisyonlarca alınan kara Kurban satış yerlerine getirilen hayvanların; merkez ilçe veya ilçe içi hareketlerinde Menşe Şahadetnamesi, ilçeler edilmeli Kurbanlık hayvan alım ve satım yerleri; resmi ve belediye veteriner hekimleri ile belediye zabıta ekiplerince işbirli Belediyeler ve komisyon ile koordineli çalışılarak kurbanlık satış yerlerine küpesiz, iki yaşını doldurmamış ve gebe Kurbanlık hayvan satış yerleri belediyelerle müşterek olarak her gün sabah ve akşam olmak üzere iki kez usulüne u Satış yerlerine gelen hayvanlar giriş ve çıkışlarda mutlaka bulaşıcı hastalıklar yönünden kontrol edilmeli ve hastalı Kurbanlık hayvanların pazar yerleri dışında satışına izin verilmemeli, Hayvan Refahının sağlanması için gerekli ön Madde 11.Kurbanlık Hayvanların Kesiminde ve Kesim Yerlerinde Dikkat Edilecek Hususlar 1 2 Kurbanlık hayvanlar, şehir ve kasabalarda çalışma izni almış mezbaha ve kombinalar ile Komisyonların önceden b kurbanlık hayvan kesimleri yapılmamalı Kurban kesim yerlerindeki atıkların, kan ve diğer organların herhangi bir çevre kirliliğine sebep olmalarının engell 185 3 4 5 6 7 Kesilen hayvanlara ait hastalıklı organlar ve kesim sırasında oluşan artıkların kedi ve köpekler tarafından çıkarılm Kurbanlık hayvanlar, kasaplar ve eğitim görmüş ehil kişilerce hayvanların yaralanma ve gereksiz yere acı veya ıstı Kurbanlık hayvanların derileri mutlaka usulüne uygun ve deriye zarar vermeyecek şekilde yüzülmeli, kurbanlık ha Belediye ve köy muhtarlarınca çevre ve halk sağlığını dikkate alacak şekilde kesim yerlerinde çevre temizliğinin ya Kesim öncesi ve sonrası hayvanların kontrol edildiği ve sağlık güvencesi bulunduğuna dair damga ve belge düzenl [R.G.25 Eylül 2011 – 28065] —— • —— Sermaye Piyasası Kurulundan: KURUMSAL YÖNETİM İLKELERİNİN BELİRLENMESİNE VE UYGULANMASINA İLİŞKİN TEBLİĞ SERİ: IV NO: 54 BİRİNCİ BÖLÜM Amaç ve Kapsam, Dayanak ve Tanımlar Amaç ve kapsam MADDE 1 – (1) Bu Tebliğin amacı, halka açık anonim ortakların esas alacakları Kurumsal Yönetim İlkelerini düzenlemektir. Dayanak MADDE 2 – (1) Bu Tebliğ, 28/7/1981 tarihli ve 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nun 22 nci maddesinin birinci fıkrasının (z) bendine dayanılarak hazırlanmıştır. Tanımlar MADDE 3 – (1) Bu Tebliğ’de geçen; a) Banka: 2499 sayılı Kanunun 50 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde atıfta bulunulan ve 19/10/2005 tarihli ve 5411 sayılı Bankacılık Kanunu hükümleri doğrultusunda faaliyet gösteren bankaları, b) İMKB: İstanbul Menkul Kıymetler Borsası’nı, c) İMKB 30 Endeksi: İstanbul Menkul Kıymetler Borsası tarafından hesaplanarak açıklanan İMKB 30 endeksini, ç) Kurul: Sermaye Piyasası Kurulu’nu ifade eder. İKİNCİ BÖLÜM Kurumsal Yönetim İlkeleri Kurumsal Yönetim İlkeleri MADDE 4 – (1) Halka açık anonim ortaklıkların, kurumsal yönetime ilişkin yapı ve süreçlerini belirlerken esas alacakları Kurumsal Yönetim İlkeleri, bu Tebliğ ekinde yer almaktadır. Kurumsal Yönetim İlkelerinin Uygulanması MADDE 5 – (1) Payları İMKB’de işlem gören halka açık anonim ortaklıklardan İMKB 30 Endeksine dahil olan bankalar haricindeki halka açık anonim ortaklıklar, Ek’de yer alan Kurumsal Yönetim İlkelerinin 1 numaralı “Pay Sahipleri” bölümünde yer alan 3.2.1, 3.2.4, 186 3.4.3, 3.4.14, 3.6 ve 4.7 numaralı maddeleri ile 4 numaralı “Yönetim Kurulu” bölümünde yer alan 3.3.1, 3.3.4, 3.3.5 ve 3.3.6 numaralı maddelerini uygulamakla yükümlüdürler. (2) Payları İMKB’de işlem gören halka açık anonim ortaklıklardan birinci fıkra kapsamına girmeyenler, faaliyet büyüklükleri ile yapılanma türlerini dikkate alarak, kurumsal yönetime ilişkin yapı ve süreçlerini, bu Tebliğ ekinde yer alan Kurumsal Yönetim İlkelerini esas alarak belirleyebilirler. Kurumsal Yönetim İlkelerine Uyum Raporları MADDE 6 – (1) Payları İMKB’de işlem gören halka açık anonim ortaklıkların yıllık faaliyet raporlarında; bu Tebliğ ekinde yer alan Kurumsal Yönetim İlkelerinde yer alan prensiplerin uygulanıp uygulanmadığına; uygulanmıyor ise buna ilişkin gerekçeli açıklamaya, bu prensiplere tam olarak uymama dolayısıyla meydana gelen çıkar çatışmalarına ve gelecekte şirketin yönetim uygulamalarında İlkelerde yer alan prensipler çerçevesinde bir değişiklik yapma planının olup olmadığına ilişkin açıklamalara yer verilir. Faaliyet raporunda yapılacak açıklamanın şekli ve asgari unsurları Kurul tarafından belirlenir. ÜÇÜNCÜ BÖLÜM Yürürlük ve Yürütme Yürürlük MADDE 7 – (1) Bu Tebliğ, yayımı öncesinde başlayan ve yayım tarihi itibariyle devam eden faaliyetler ve süreçler için de geçerli olmak üzere, yayımı tarihinde yürürlüğe girer. Yürütme MADDE 8 – (1) Bu Tebliğ hükümlerini Sermaye Piyasası Kurulu yürütür. EK SERMAYE PİYASASI KURULU KURUMSAL YÖNETİM İLKELERİ GİRİŞ Önemli ve hızlı gelişmeler piyasaların en temel karakteristiğidir. Bu durum şirketlerin sahip oldukları rekabet gücünün uyum kabiliyetinin önemini daha fazla ön plana çıkarmıştır. Ülkeler küreselleşme ile birlikte artan bu rekabet koşullarında, büyümek ve büyümeyi sürdürülebilir kılmak için, uluslararası boyutta gerekli uyum çalışmalarını yapmak ve bunları bir dizi düzenleme şeklinde hayata geçirmek zorunda kalmaktadır. Böylesi bir ortamda, ülkemiz sermaye piyasalarının küresel likidite sisteminin bir parçası olarak yapılandırılması, uluslararası finansal piyasalardan fon sağlama olanaklarının arttırılması büyük önem taşımaktadır. Finansal krizlerin ve şirket skandallarının arkasında yatan önemli nedenlerden birinin kötü yönetim olduğu görüşü, iyi kurumsal yönetim kavramının önemini öne çıkarmıştır. Uluslararası alanda bu konuya büyük önem verilmeye başlanmış ve yatırım kararlarında, finansal performans kadar önemli bulunan kurumsal yönetimin kalitesi gözetilir hale gelmiştir. Bir ülkenin kurumsal yönetim ortamını, ülkenin içinde bulunduğu genel şartlar, sermaye piyasasının gelişmişlik düzeyi ve şirket uygulamaları belirlemektedir. Ülke ile ilgili faktörler genel olarak, ekonomik durum, finansal ortam, rekabetin yoğunluğu, bankacılık sistemi, mülkiyet haklarının gelişmişliği ve benzeri faktörlerden oluşmaktadır. Sermaye piyasası ile ilgili faktörleri ise; piyasaya ilişkin düzenlemeler ve piyasanın alt yapısı, piyasa likiditesi, gelişmiş bir yatırımcı topluluğunun varlığı ve başta muhasebe standartları olmak üzere, uluslararası standartların uygulanma düzeyi oluşturmaktadır. Şirket uygulamalarında öne çıkan konular ise; finansal ve finansal olmayan bilgilerin kamuya açıklanması, pay sahiplerinin eşitliği, yönetim kurullarının uygulamaları, yönetim kurullarının bağımsızlığı ve bunlara sağlanan maddi menfaatler, sermaye yapısı, halka açıklık oranları, hisse senetlerinin 187 likiditesi, menfaat sahiplerinin alınan kararlara katılım düzeyi, şirketin çevreye duyarlılığı ve sosyal sorumluluk düzeyidir. İyi kurumsal yönetim uygulamalarının şirketler ve ülke açısından önemli yararları bulunmaktadır. Konuya şirketler açısından bakıldığında, yüksek rekabet gücüne sahip olma, kurumsal yönetim kalitesinin yüksek olması; düşük sermaye maliyeti, finansman imkanlarının ve likiditenin artması, krizlerin daha kolay atlatılması ve iyi yönetilen şirketlerin sermaye piyasalarından dışlanmaması anlamına gelmektedir. Konuya ülke açısından baktığımızda ise iyi kurumsal yönetim, ülkenin imajının yükselmesi, sermayenin yurt dışına kaçmasının önlenmesi, dahası yabancı sermaye yatırımlarının artması, ekonominin ve sermaye piyasalarının rekabet gücünün artması, krizlerin daha az zararla atlatılması, kaynakların daha etkin bir şekilde dağılması, yüksek refahın sağlanması ve sürdürülmesi anlamına gelmektedir. Yüksek rekabet gücü her iki açıdan da ön planda gelmektedir. Ülkelere ve piyasaların niteliğine göre kurumsal yönetim ilkeleri farklılaşabilecekse de, iyi kurumsal yönetim uygulamalarının temel unsuları “eşitlik”, “şeffaflık”, “hesap verebilirlik” ve “sorumluluk”tur. Eşitlik; şirket yönetiminin tüm faaliyetlerinde, pay ve menfaat sahiplerine eşit davranmasını ve olası çıkar çatışmalarının önüne geçilmesini ifade eder. Şeffaflık; ticari sır niteliğindeki ve henüz kamuya açıklanmamış bilgiler hariç olmak üzere, şirket ile ilgili finansal ve finansal olmayan bilgilerin, zamanında, doğru, eksiksiz, anlaşılabilir, yorumlanabilir, düşük maliyetle kolay erişilebilir bir şekilde kamuya duyurulması yaklaşımıdır. Hesap verebilirlik; yönetim kurulu üyelerinin esas itibarıyla anonim şirket tüzel kişiliğine ve dolayısıyla pay sahiplerine karşı olan hesap verme zorunluluğunu, sorumluluk ise; şirket yönetiminin anonim şirket adına yaptığı tüm faaliyetlerinin mevzuata, esas sözleşmeye ve şirket içi düzenlemelere uygunluğunu ve bunun denetlenmesini ifade eder. İlkeler; pay sahipleri, kamuyu aydınlatma ve şeffaflık, menfaat sahipleri, yönetim kurulu olmak üzere dört ana bölümden oluşmaktadır. İlk bölümde, pay sahiplerinin hakları ve eşit işleme tabi olmaları konusundaki prensipler yer almaktadır. Bu bölümde, pay sahiplerinin bilgi alma ve inceleme hakkına, genel kurula katılım ve oy verme hakkına, kâr payı alma hakkına ve azınlık haklarına ayrıntılı olarak yer verilmekte; ayrıca pay sahipliğine ilişkin kayıtların sağlıklı olarak tutulması ve payların serbestçe devri ve satışı konuları ile pay sahiplerine eşit işlem ilkesi ele alınmaktadır. İkinci bölümde, kamunun aydınlatılması ve şeffaflık kavramları ile ilgili prensipler yer almaktadır. Bu çerçevede, şirketlerin pay sahiplerine yönelik olarak bilgilendirme politikası kuralları oluşturmaları ve bu kurallar bütününe sadık kalarak kamuyu aydınlatmalarına yönelik prensipler belirlenmiş, ayrıca, dünyadaki güncel gelişmeler ve ülkemiz koşulları göz önünde bulundurularak periyodik mali tablo ve raporlarda yer alacak bilgiler bir standarda bağlanmış ve işlevsellik ön planda tutularak ayrıntılandırılmıştır. Üçüncü bölüm, menfaat sahipleri ile ilgilidir. Menfaat sahibi, işletmenin hedeflerine ulaşmasında ve faaliyetlerinde herhangi bir ilgisi olan bir kimse, kurum veya çıkar grubu olarak tanımlanmaktadır. Şirketle ilgili menfaat sahipleri pay sahipleri ile birlikte çalışanları, alacaklıları, müşterileri, tedarikçileri, sendikaları, çeşitli sivil toplum kuruluşlarını, devleti ve hatta şirkete yatırım yapmayı düşünebilecek potansiyel tasarruf sahiplerini de içerir. Bu bölümde şirket ile menfaat sahipleri arasındaki ilişkilerin düzenlenmesine yönelik prensipler yer almaktadır. Dördüncü bölümde ise, yönetim kurulunun fonksiyonu, görev ve sorumlulukları, faaliyetleri, oluşumu ile yönetim kuruluna sağlanan mali haklar ve yönetim kurulunun faaliyetlerinde yardımcı olmak üzere kurulacak komitelere ve yöneticilere ilişkin prensipler yer almaktadır. Kurumsal Yönetim İlkeleri halka açık anonim ortaklıklar açısından ulusal ve uluslar arası platformda rekabet gücünü artırıcı bir etken olması nedeniyle tüm halka açık anonim ortaklıklar açısından uygulanması üzerinde hassasiyetle durmayı gerektirmektedir. BÖLÜM I - PAY SAHİPLERİ 188 Anonim şirketlerin yapısı içinde pay sahiplerinin özel bir yeri ve önemi bulunmaktadır. Zira pay sahibi sermayedar olarak ekonomik anlamda şirket malvarlığının mülkiyetine sahiptir. Bunun bir sonucu olarak malvarlıksal hakları olduğu kadar, malvarlıksal haklarının kullanımını sağlamak bakımından yönetimsel hakları da bulunmaktadır. Pay sahiplerinin şirket yapısı içindeki önemine karşın, kurumsal yönetime ilişkin çeşitli ülkelerin düzenlemeleri (kod, rehber, rapor vb.) incelendiğinde, pay sahiplerine ilişkin hakların daha ziyade, bilgi alma, genel kurula etkin bir şekilde katılım ve pay sahiplerinin eşit işleme tabi tutulması konu başlıkları altında ele alındığı, hatta bazı düzenlemelerde pay sahiplerine yer verilmediği, yalnızca yönetim kurulunun yapısı, hesap verebilirliği ve sorumluluğu konularına değinildiği görülmektedir. Ülkemiz açısından konuya bakıldığında, pay sahiplerinin haklarını kullanmakta etkin olamadıkları, şirket yönetimi ile yeterli düzeyde iletişim ve etkileşim içinde bulunamadıkları genel olarak kabul edilmekte, pay sahiplerinin hakları ile ilgili düzenlemelerde çeşitli eksiklikler olduğu hususunda da görüş birliği bulunmaktadır. Bu durum mevzuatımız ile OECD Kurumsal Yönetim İlkeleri arasında farklılıklar doğmasına yol açmaktadır. Bu nedenle İlkeler hazırlanırken, mevzuatımız ile OECD Kurumsal Yönetim İlkeleri arasındaki uyumu en üst düzeyde sağlayacak esaslar belirlenmeye çalışılmış; bu İlkeleri benimseyecek şirketlerin esas sözleşme ve iç düzenlemelerinde pay sahiplerinin haklarını geliştirecek ve koruma altına alacak hükümlere yer vermeleri önerilmiştir. Bazı ülkelerde pay sahiplerinin genel kurulda bulunmadan, teknolojik olanaklardan faydalanarak uzaktan erişim ile oy kullanmaları olanak dahilinde iken, ülkemizde bu yönde bir uygulama yapılabilmesi, ancak bu konuda mevzuatta yapılabilecek yeni düzenlemeler (Türk Ticaret Kanunu vb.) ile mümkün olabilecektir. İlkelerin bu bölümünde yer alan prensipler ile; - Pay sahiplerinin bilgi alma hakkının kapsamı genişletilmiş; bu hakkın daha etkin hale getirilebilmesi amacıyla esas sözleşmeye hüküm konulması tavsiye edilmiş; buna göre, bilgi alma talebinin ancak ticari sır ve şirket menfaati gerekçe gösterilerek yönetim kurulunca reddedilebilmesi, soru sorma hakkının açıkça tanınması, özel denetçi atanma talebinin bireysel hak haline getirilmesi, genel kurul toplantı gündeminin internet ortamında gösterilmesi, yönetim ile pay sahibinin sürekli iletişim halinde olması, oy kullanma prosedürüne ilişkin bilginin önceden ilan edilmesi ve benzeri konular ele alınmış, - Genel kurulun etkinliği artırılmış ve önemli kararların ancak genel kurulda alınması yönünde düzenleme yapılması tavsiye edilmiş, - Oy hakkının etkinliği artırılmış, oy imtiyazının sınırlandırılmasına yönelik prensiplere yer verilmiş, - Payın serbestçe dolaşımı önündeki engelleri giderici nitelikte prensipler belirlenmiş, ve son olarak, - Pay sahipliğine ilişkin kayıtların güvenli bir şekilde tutulması ve periyodik olarak güncellenmesinin sağlanması tavsiye edilmiştir. 1. Pay Sahipliği Haklarının Kullanımının Kolaylaştırılması 1.1. Pay sahipliği haklarının kullanılmasında mevzuata, esas sözleşmeye ve diğer şirket içi düzenlemelere uyulur ve bu hakların kullanılmasını sağlayacak önlemler alınır. 1.1.1. Bu amaca yönelik yeterli sayıda personelden oluşan pay sahipleri ile ilişkiler birimi oluşturulur ve bu birimin başına doğrudan doğruya kurumsal yönetim komitesi başkanına bağlı, yetkili bir kişi atanır. Söz konusu birim pay sahipliği haklarının kullanımı konusunda faaliyet gösterir; yönetim kuruluna raporlama yapar ve yönetim kurulu ile pay sahipleri arasındaki iletişimi sağlar. 1.1.2. Pay sahipleri ile ilişkiler birimin başlıca görevleri arasında şunlar yer alır; a- Pay sahiplerine ilişkin kayıtların sağlıklı, güvenli ve güncel olarak tutulmasını sağlamak, 189 b- Şirket ile ilgili kamuya açıklanmamış, gizli ve ticari sır niteliğindeki bilgiler hariç olmak üzere, pay sahiplerinin şirket ile ilgili yazılı bilgi taleplerini yanıtlamak, c- Genel kurul toplantısının yürürlükteki mevzuata, esas sözleşmeye ve diğer şirket içi düzenlemelere uygun olarak yapılmasını sağlamak, d- Genel kurul toplantısında, pay sahiplerinin yararlanabileceği dokümanları hazırlamak, e- Oylama sonuçlarının kaydının tutulmasını ve sonuçlarla ilgili raporların pay sahiplerine yollanmasını sağlamak, f- Mevzuat ve şirketin bilgilendirme politikası dahil, kamuyu aydınlatma ile ilgili her türlü hususu gözetmek ve izlemek. 2. Bilgi Alma ve İnceleme Hakkı 2.1. Bilgi alma ve inceleme hakkının kullanımında, pay sahipleri arasında ayrım yapılmaz. 2.1.1. Pay sahipliği haklarının sağlıklı olarak kullanılabilmesi için gerekli olan bütün bilgiler pay sahiplerinin kullanımına sunulur. Bilgi, tam ve gerçeği dürüst bir biçimde yansıtacak şekilde zamanında ve özenli bir şekilde verilir. 2.1.2. Kendisine bu nitelikte bilgi verilmeyen pay sahibi, aldığı bilgiler neticesinde genel kurulda olumlu oy kullanmış olsa bile, şirketin mali tablolarını onaylamış ve yönetim kurulunu ibra etmiş sayılmaz ve bu durum pay sahibinin iptal ya da sorumluluk davası açmasını engellemez. 2.1.3. Bilgi verme yükümlülüğünün kapsamına, şirketin sermaye, yönetim veya denetim bakımından doğrudan veya dolaylı olarak ilişkili olduğu gerçek ya da tüzel kişiler ile şirket arasındaki hukuki ve ticari ilişkiler de girer. 2.1.4. Pay sahibinin bilgi alma hakkı, aynı zamanda yönetim kurulu ve denetçilerin de bilgi verme yükümlülüğünü ifade eder. 2.1.5. Genel kurul veya yönetim kurulu ancak ticari sırların muhafazası veya korunmaya değer bir şirket menfaatinin bulunması gerekçesi ile inceleme ve bilgi talebini reddedebilir. 2.1.6. Özel denetçi tayinini istemek hakkı da bilgi alma hakkının bir parçasıdır. Bu çerçevede belirli bir maddi durumun özel olarak incelenmesi ve aydınlatılması için özel denetçi atanmasını her pay sahibinin bireysel olarak genel kuruldan talep edebileceği yönünde bir hüküm, esas sözleşmeye konulabilir.(T) - Özel denetçi talebinin genel kurul tarafından reddedilmesi halinde, azınlığı teşkil eden pay sahipleri/pay sahibi mahkemeden özel denetçi atanmasını talep eder ve bu husus da ayrıca esas sözleşmede yer alabilir. - Özel denetçi tayini şirket işlemlerindeki yolsuzluk iddialarının araştırılması için etkin bir yöntem olduğundan, şirket yönetimi özel denetçi atanması prosedürünü zorlaştırıcı düzenleme yapmaktan kaçınır. 2.2. Pay sahiplerinin bilgi alma haklarının genişletilmesi amacına yönelik olarak, hakların kullanımını etkileyebilecek her türlü bilgi güncel olarak elektronik ortamda pay sahiplerinin kullanımına sunulur. 3. Genel Kurula Katılım Hakkı 3.1. Gerçek pay sahiplerinin genel kurula katılımını teminen, genel kurul toplantısından makul bir süre öncesine kadar, pay sahiplerine ilişkin kayıtların tutulması ve saklanması konusunda faaliyet gösteren kuruluşların kayıtları da dikkate alınarak, nama yazılı hisse senedi sahibi pay sahipleri, pay defterine kaydedilir. 3.2. Genel kurul toplantısı için davet usulü, içeriği ve zamanlaması, pay sahiplerinin toplantı gündem maddeleri hakkında yeterince bilgilenmesini sağlar ve hazırlık yapma imkanı verir. Yönetim kurulu gündem maddeleri ile ilgili olarak bilgilendirme dokümanı hazırlatır ve bunu kamuya duyurur. 3.2.1. Genel kurul toplantı ilanı, mevzuat ile öngörülen usullerin yanı sıra, şirketin imkanları dahilinde mümkün olan en fazla sayıda pay sahibine ulaşmayı sağlayacak, 190 elektronik haberleşme de dahil olmak üzere, her türlü iletişim vasıtası ile genel kurul toplantı tarihinden asgari 3 hafta önceden yapılır. 3.2.2. Tüm bildirimlerde; toplantı günü ve saati, tereddüt yaratmayacak şekilde toplantı yeri, gündem, gündem maddelerine ilişkin bilgilendirme dokümanı, gündemde esas sözleşme değişikliği var ise değişen madde/maddelerin ilgili kurumlardan izin alınan eski ve yeni şekilleri, davetin hangi organ tarafından yapıldığı, ilk toplantının herhangi bir nedenle ertelenmesi üzerine genel kurul yeniden toplantıya davet ediliyor ise, ilk toplantının erteleme sebebi ile bu toplantıda yeterli olan toplantı nisabı, olağan toplantı ilanlarında faaliyet raporu ile mali tabloların, diğer genel kurul evrakının ve dokümanının hangi adreste incelenebileceği açıkça belirtilir. 3.2.3. Yıllık faaliyet raporu dahil, mali tablo ve raporlar, kâr dağıtım önerisi, genel kurul gündem maddeleri ile ilgili olarak hazırlanan bilgilendirme dokümanı ve gündem maddelerine dayanak teşkil eden diğer belgeler ile esas sözleşmenin son hali ve esas sözleşmede değişiklik yapılacak ise tadil metni ve gerekçesi; genel kurul toplantısına davet için yapılan ilan tarihinden itibaren, şirketin merkez ve şubeleri ile elektronik ortam dahil, pay sahiplerinin en rahat şekilde ulaşabileceği yerlerde incelemeye açık tutulur. 3.2.4. Şirketin internet sitesinde yer alması gereken genel kurul toplantı ilanında, Şirketin mevzuat gereği yapması gereken bildirim ve açıklamaların yanı sıra, aşağıdaki hususlar pay sahiplerine duyurulur. a- Açıklamanın yapılacağı tarih itibariyle Şirketin ortaklık yapısını yansıtan toplam pay sayısı ve oy hakkı, Şirket sermayesinde imtiyazlı pay bulunuyorsa her bir imtiyazlı pay grubunu temsil eden pay sayısı ve oy hakkı, b- Şirketin ve Şirketin önemli iştirak ve bağlı ortaklıklarının geçmiş hesap döneminde gerçekleşen veya gelecek dönemlerde planladığı yönetim ve faaliyet organizasyonundaki değişiklikler ve bu değişikliklerin gerekçeleri ile organizasyon yapısı değişikliğine taraf olan tüm kuruluşların son üç hesap dönemine ilişkin faaliyet raporları ve yıllık mali tabloları ile proforma mali tablolar, c- Genel kurul toplantı gündeminde yönetim kurulu üyelerinin azli, değiştirilmesi veya seçimi varsa, azil ve değiştirme gerekçeleri, yönetim kurulu üyeliğine aday gösterilecek kişilerin isimleri ve özgeçmişleri. (c) bendinin uygulanabilmesini teminen, yönetim kurulu üyeliklerine aday gösterilecek kişilerin isimleri ve özgeçmişleri; son 10 yıl içerisinde yürüttüğü görevler ve ayrılma nedenleri; şirket, şirket ile ilişkili taraflar ve şirketin iş yaptığı kurumlar ile ilişkisinin niteliği ve düzeyi; bağımsızlık niteliğine sahip olup olmadığı ve yönetim kurulu üyesi olması durumunda şirketin faaliyetlerini etkileyebilecek diğer benzeri hususlar hakkında bilgi üyeleri aday gösterecek ortaklar tarafından, genel kurul toplantı ilanının yapıldığı tarihten sonraki 1 hafta içerisinde, derhal kamuya açıklanmak üzere şirkete bildirilir. 3.2.5. Genel kurul toplantısından önce pay sahiplerine sunulan bilgi, gündem maddeleri ile ilişki kurulmasında kolaylık sağlayacak nitelikte olur. Genel kurul toplantısından önce verilecek bilgiler, ilgili oldukları gündem maddelerine atıf yapılarak verilir. 3.2.6. Genel kurul gündemi hazırlanırken, her teklifin ayrı bir başlık altında verilmiş olmasına dikkat edilir ve gündem başlıkları açık ve farklı yorumlara yol açmayacak şekilde ifade edilir. Gündemde “diğer”, “çeşitli” gibi ibarelerin yer almamasına özen gösterilir. 3.2.7. Toplantıdan önce kendisini vekil vasıtasıyla temsil ettirecekler için vekaletname örnekleri ilan edilir ve elektronik ortamda da pay sahiplerinin kullanımına sunulur. 3.2.8. Toplantıdan önce, toplantıda oy kullanma prosedürü ilan edilir ve elektronik ortamda pay sahiplerinin bilgisine sunulur. 3.2.9. Gündem hazırlanırken, pay sahiplerinin şirketin pay sahipleri ile ilişkiler birimine iletmiş olduğu ve gündemde yer almasını istedikleri konular, yönetim kurulu tarafından dikkate alınır. Azınlığın bu konudaki talep hakları saklıdır. 3.3. Genel kurulun toplanma usulü, pay sahiplerinin katılımını en üst seviyede sağlar. 191 3.3.1. Olağan genel kurul, her hesap dönemi sonundan itibaren üç ayı geçmemek üzere mümkün olan en kısa sürede toplanır. 3.3.2. Toplantı, pay sahipleri arasında eşitsizliğe yol açmayacak şekilde, pay sahipleri için mümkün olan en az maliyetle ve en az karmaşık usulde gerçekleştirilir. 3.3.3. Toplantının şirket merkezinin bulunduğu yerde yapılması esastır. Ancak, esas sözleşmede öngörülmek kaydıyla, toplantı pay sahiplerinin çoğunlukta bulunduğu yerde yapılır. 3.3.4. Genel kurul toplantısının yapılacağı mekan bütün pay sahiplerinin katılmasına imkan verecek özellikte olur. Özellikle küçük pay sahipliğinin yaygın olduğu şirketler önceden muhtemel katılımcı sayısını tespit etmeye çalışır. 3.4. Genel kurul toplantısında, gündemde yer alan konular tarafsız ve ayrıntılı bir şekilde, açık ve anlaşılabilir bir yöntemle aktarılır; pay sahiplerine eşit şartlar altında düşüncelerini açıklama ve soru sorma imkanı verilir ve sağlıklı bir tartışma ortamı yaratılır. 3.4.1. Genel kurulda kullanılabilecek toplam oy adedi ve sahip oldukları imtiyazlar, pay sahipleri bazında sınıflandırılarak yönetim kurulunca tespit ettirilir ve toplantı başlangıcında pay sahiplerinin bilgisine sunulur. 3.4.2. Genel kurul toplantısında yıllık faaliyet raporunun ve şirketin performans göstergelerinin tartışılması imkanı pay sahiplerine tanınır. 3.4.3. Genel kurul kararı ile yönetim kurulu üyelerinin şirket ile işlem yapabilmesi ve rekabet edebilmesi hususunda onay verilmiş ise, ilgili yönetim kurulu üyeleri şirket ile yaptıkları işlemler ve şirket ile rekabet edilen faaliyetler hakkında genel kurulu bilgilendirir. 3.4.4. Medyada çıkan şirket hakkındaki ihtilaflı konulara ilişkin haber ve analizler hakkında pay sahiplerine bilgi verilir. 3.4.5. Pay sahipleri tarafından yönetim kurulu veya denetçilere yöneltilen soruya, pay sahipliği haklarının kullanılması için gerekli olması ve ticari sır kapsamına girmemesi kaydıyla cevap verilir. 3.4.6. Toplantı başkanı, toplantıyı adil, etkin ve pay sahiplerinin haklarını kullanmalarını sağlayacak şekilde yönetir. 3.4.7. Toplantı başkanı genel kurul toplantısında pay sahiplerince sorulan her sorunun doğrudan genel kurul toplantısında cevaplandırılmış olmasını sağlar. Sorulan sorunun gündemle ilgili olmaması ve hemen cevap verilemeyecek kadar kapsamlı olması halinde ise, sorulan soru en geç bir hafta içerisinde yazılı olarak cevaplanır. 3.4.8. Yönetim kurulu üyeleri, mali tabloların hazırlanmasında sorumluluğu bulunan yetkililer ve denetçiler ile gündemde özellik arz eden konularda açıklamalarda bulunmak üzere konu ile ilgili kişiler toplantıda hazır bulunurlar. İlkelerde genel kurula katılması tavsiye edilenlerden toplantıda hazır bulunmayanların, toplantıya katılmama gerekçeleri toplantı başkanı tarafından genel kurulun bilgisine sunulur. 3.4.9. Toplantı başkanı, toplantıya katılan pay sahiplerinin çoğunluğunun iradesini yansıtacak oylama yöntemlerini uygulama konusunda gerekli tedbirleri alır. Toplantıda her gündem maddesi ayrı ayrı oylanır. Oylama sonuçlarına ilişkin herhangi bir şüphe oluşmaması için genel kurul toplantısı bitmeden oylar sayılır ve oylama sonuçları duyurulur. 3.4.10. Toplantı tutanaklarının yazılı veya elektronik ortamda her zaman erişilebilir olması sağlanır. 3.4.11. Genel kurul toplantılarının, söz hakkı olmaksızın menfaat sahipleri ve medya dahil kamuya açık olarak yapılabileceği hususunda esas sözleşmeye hüküm konulabilir. 3.4.12. Yönetim kurulu üyeliği seçimlerinde adaylar toplantıda hazır bulunur. Adaylar hakkında pay sahiplerine bilgi verilir. Pay sahiplerine adaylara soru sorma hakkı tanınır. - Genel kurul toplantılarında yönetim kurulu üyeliğine aday olan kişilerin, başka hangi şirketlerin yönetim kurullarında görev aldığı ve münhasıran bu konuda belirlenen şirket içi düzenlemelere uyulup uyulmadığı hakkında pay sahipleri bilgilendirilir. 192 - Adaylar hakkında hangi bilgilerin asgari olarak açıklanacağı hususu şirket esas sözleşmesinde yer alır. Adayların hangi bilgi veya bilgileri açıklamaktan kaçındıkları hususunda pay sahipleri bilgilendirilir. - Adaylar tarafından açıklanacak bilgiler şu şekilde özetlenebilir; adayın kimlik bilgileri, eğitim düzeyi, mevcut görevi ve son beş yılda aldığı görevler ve ayrılma nedeni, şirket ile ilişkisinin niteliği ve düzeyi, daha önce yönetim kurulu üyelik tecrübesi, aldığı resmi görevler, şirket ile ilgili kişiler ile ilişkisinin niteliği ve düzeyi, şirketin iş yaptığı başlıca kurumlar ile ilişkisinin niteliği ve düzeyi, finansal durumu ve/veya kamudaki mal bildirimi, bağımsızlık niteliğine sahip olup olmadığı, genel kurul toplantısı esnasında bağımsızlık niteliğine sahip olup olamayacağı ve yönetim kurulu üyesi olması durumunda şirketin faaliyetlerini etkileyebilecek diğer benzeri hususlar. 3.4.13. Şirketin kamu görevinden ayrılanları, şirketin yönetim, denetim, danışmanlık ve koordinatörlük görevlerine ataması halinde, söz konusu kişiyi görevlendirme gerekçesi pay sahiplerinin bilgisine sunulur. 3.4.14. Yönetim kurulu üyelerinin ve yöneticilerin ücretlendirme esasları yazılı hale getirilmeli ve pay sahiplerine bu konuda görüş bildirme imkânı tanınmalıdır. Bu amaçla hazırlanan “ücretlendirme politikası”, şirketin internet sitesinde yer almalı ve olağan genel kurul toplantısında ayrı bir madde olarak ortakların bilgisine sunulmalıdır. 3.5. Bağımsız denetim kuruluşu toplantıda; mali tabloların ve sermaye yeterlilik tablosu gibi ilgili diğer raporların mevcut ilke ve standartlara uygunluğu ile bilgilerin doğruluğu ve gerçeği dürüst bir biçimde yansıtıp yansıtmadığı; bağımsızlığı engelleyen herhangi bir husus olup olmadığı; kendisinin ve kendi iştiraklerinin, şirkete ve iştiraklerine/bağlı ortaklıklarına verdiği hizmetler, konularında pay sahiplerinin bilgisine sunulmak üzere yazılı bir açıklama yapar. (T) 3.6. Şirketin sermaye ve yönetim yapısı ile malvarlığında değişiklik meydana getiren bölünme ve hisse değişimi, önemli tutardaki maddi/maddi olmayan varlık alım/satımı, kiralanması veya kiraya verilmesi veya bağış ve yardımda bulunulması ile üçüncü kişiler lehine kefalet, ipotek gibi teminat verilmesine ilişkin kararların, genel kurulda işlemin tarafları ile bunlarla ilişkili kişilerin oy kullanamayacakları bir oylamada alınması yönünde esas sözleşmeye hüküm konularak pay sahiplerinin genel kurulda bu tür kararlara katılmaları sağlanır. Esas sözleşmeye bu yönde bir hüküm konulana kadar, söz konusu hususlara ilişkin yönetim kurulu kararları, genel kurul onayı olmaksızın uygulanmaz. 4. Oy Hakkı 4.1. Oy hakkı vazgeçilmez nitelikte bir hak olup, esas sözleşme ile kaldırılamaz ve oy hakkının özüne dokunulamaz. 4.2. Oy hakkının kullanılmasını zorlaştırıcı uygulamalardan kaçınılır. Sınır ötesi de dahil olmak üzere her pay sahibine oy hakkını en kolay ve uygun şekilde kullanma fırsatı sağlanır. 4.3. Pay sahibinin genel kurulda kullanabileceği oy sayısına üst sınır getirilemez. 4.4. Oy hakkı, payın iktisap edilmesi anında doğar, oy hakkının iktisap tarihinden itibaren belirli bir süre sonra kullanılmasını öngörecek şekilde bir düzenleme yapılamaz. 4.5. Oy hakkında imtiyaz tanınmasından kaçınılır. 4.5.1. İmtiyazlı pay sahiplerine, halka açık payların sahiplerinin yönetimde temsilini engelleyecek biçimde aday gösterme imtiyazı tanınmaz. 4.5.2. Oy hakkında imtiyaz yaratılacaksa, imtiyaz basit ve anlaşılabilir olur. Adi paylar ile imtiyazlı paylar arasında denge kurulmasını teminen, imtiyazlı grubun sermayedeki payının en fazla yüzde elli fazlası kadar oy imtiyazı olabileceği şeklinde bir hüküm esas sözleşmeye konabilir. (T) 4.6. Pay sahibi olmayan kişinin temsilci olarak vekaleten oy kullanmasını engelleyen hükümlere esas sözleşmede yer verilmez. 193 4.6.1. Oy hakkını haiz olan pay sahibi genel kurul toplantılarında bu hakkını bizzat kullanabileceği gibi, pay sahibi olan veya pay sahibi olmayan üçüncü bir şahıs vasıtasıyla da kullanabilir. 4.6.2. Her gerçek kişi pay sahibi genel kurulda ancak bir kişi tarafından temsil edilir. Tüzel kişi pay sahiplerinin birden fazla kişi ile temsil edilmesi durumunda bunlardan ancak birisi tarafından oy kullanılır. Oy kullanmaya kimin yetkili olduğu yetki belgesinde gösterilir. 4.6.3. Kanuni temsil hallerinde bu durumun belgelendirilmesi gerekir. 4.6.4. Şirket, genel kurul toplantısında oy hakkının kullanılması bakımından kurumsal temsile önem verir ve kurumsal temsilin işlerliğini sağlayacak önlemleri alır. (T) - Yönetim kurulu kurumsal temsilciler ile iletişim halinde olur ve kurumsal temsilci ile pay sahiplerinin diyalog içinde olması için azami çabayı sarf eder. - Kurumsal temsilci sıfatıyla oy kullanılması genel kurulda temsilci sıfatını açıklamalarına bağlıdır. Temsilci sıfatıyla oy kullanımında açık temsil ilkesi geçerli olur. 4.6.5. Şirket esas sözleşmesinde pay üzerinde intifa hakkı bulunması durumunda, oy hakkının payın malikine ait olacağı, pay sahibinin oy hakkını kullanırken intifa hakkı sahibinin de menfaatlerini gözeteceği hususlarında esas sözleşmeye hüküm konulabilir. (T) 4.7. Karşılıklı iştirak ilişkisi, beraberinde bir hakimiyet ilişkisini de getiriyorsa, karşılıklı iştirak içerisinde bulunan şirketler, nisap oluşturmak gibi, çok zaruri durumlar ortaya çıkmadıkça, karşılıklı iştirak ilişkisi içerisinde bulundukları şirketin genel kurullarında oy haklarını kullanmaktan kaçınırlar ve bu durumu kamuya açıklarlar. 4.8. Mevzuat ve esas sözleşmede yer alan özel hükümler saklı kalmak üzere genel kurul toplantısında oylama açık ve el kaldırmak suretiyle yapılır. Pay sahiplerinin talep etmesi halinde oylamanın şekli genel kurul tarafından belirlenir. 4.9. Oy kullanma prosedürü toplantıdan önce ve toplantı başlangıcında pay sahiplerine duyurulur. 5. Azınlık Hakları Azınlık haklarının kullandırılmasında azami özen gösterilir. - Azınlık pay sahiplerinin yönetim kuruluna temsilci göndermelerini teminen esas sözleşmede birikimli oy kullanma yöntemine yer verilir. - Azınlık hakları sermayenin yirmide birinden daha düşük bir miktara sahip olan veya olanlara esas sözleşme ile tanınır. Azınlık haklarının kapsamının esas sözleşmede düzenlenerek genişletilmesi sağlanır. (T) 6. Kar Payı Hakkı 6.1. Yönetim kurulu üyeleri ve yöneticiler, mevzuatta tanımlanan örtülü ve muvazaalı işlemler yapmak suretiyle karı azaltamaz. 6.2. Şirketin belirli ve tutarlı bir kar dağıtım politikası olur ve kamuya açıklanır. Bu politika genel kurul toplantısında pay sahiplerinin bilgisine sunulur ve faaliyet raporunda, izahname ve sirkülerlerde yer alır. 6.2.1. Kar dağıtım politikasında asgari aşağıdaki hususlara yer verilir; a- Dönem karı ve dağıtılabilir karın tutarı ile kaynağı, b- Yönetim kurulunun karın dağıtılmasına ilişkin teklifini hangi kriterleri gözeterek hazırladığı hususu, c- Grup ayrımları da belirtilmek suretiyle hisse başına ödenecek kar payı, d- Yönetim kurulu üyelerine, kurucu intifa senedi sahiplerine ve çalışanlarına dağıtılması düşünülen kar payları ve bunların hesaplama şekli, e- Kar paylarının ödeme yeri, zamanı ve şekli, f- Takip eden hesap döneminde kar payı (temettü) avansı dağıtılması düşünülüyorsa, buna ilişin esaslar ve öngörüler, g- Dolaylı iştirak ilişkileri de dikkate alınmak suretiyle, dağıtılabilir kardan önemli miktarda pay alan gerçek kişiler ve alacakları kar payı tutarları (küçük yatırımcılar toplulaştırılmış olarak verilebilir), 194 h- Şirketin yıl içinde yaptığı ve yıl sonunda yapmayı planladığı bağış ve yardımlar hakkında bilgi. 6.3. Yönetim kurulunun, genel kurula karın dağıtılmamasını teklif etmesi halinde, bunun nedenleri ile karın kullanım şekline ilişkin bilgi ayrıca pay sahiplerine sunulur ve faaliyet raporunda, izahname ve sirkülerlerde yer alır. 6.4. Kar dağıtımı mevzuatta öngörülen süreler içerisinde, genel kurul toplantısını takiben en kısa sürede yapılır. 6.5. Kar payı (temettü) avansı kararı alınmasında ve uygulamasında azami özen gösterilir. 6.6. Kar dağıtım politikasında pay sahiplerinin menfaatleri ile şirket menfaati arasında tutarlı bir politika izlenir. (T) 7. Payların Devri Pay sahiplerinin paylarını serbestçe devretmesini zorlaştırıcı uygulamalardan kaçınılır. Esas sözleşmede pay devrini zorlaştırıcı düzenlemelere yer verilmez. 8. Pay Sahiplerine Eşit İşlem İlkesi 8.1. Azınlık ve yabancı pay sahipleri dahil, tüm pay sahiplerine eşit muamele edilir. 8.2. Yönetim kurulu üyeleri ve yöneticiler ile yönetim kontrolünü elinde bulunduran pay sahipleri, ya da imtiyazlı bir şekilde çeşitli bilgilere ulaşma imkanı olan kimseler, kendileri adına şirketin faaliyet konusu kapsamında yaptıkları işlemleri kamuya açıklarlar. 8.3. Pay sahipleri, kendi haklı menfaatlerini koruma amacı olmaksızın, şirkete veya diğer pay sahiplerine zarar verme kastı ile hareket edemez. (T) BÖLÜM II - KAMUYU AYDINLATMA VE ŞEFFAFLIK Pay ve menfaat sahipleri şirketin yönetimi, finansal ve hukuki durumu ile ilgili olarak düzenli ve güvenilir bilgiye erişim ihtiyacı duyarlar. Kamuyu aydınlatma ve şeffaflık ilkesi, pay ve menfaat sahiplerine, şirketin hak ve yararlarını da gözetecek bir şekilde, zamanında, doğru, eksiksiz, anlaşılabilir, analiz edilebilir, düşük maliyetle kolay erişilebilir bilgilerin sunulmasını amaçlar. Şirket, kamuya açıklamada bulunurken, mümkün olan en basit kavram ve terimleri kullanır, ikilem yaratacak belirsiz ifadelerden kaçınır. Teknik terim kullanması gereken yerlerde, herkesin kolayca anlamasına imkan verecek şekilde açıklamalar da beraberinde verilir. Kamuya açıklanan bilgiler tarafsız olmalıdır. Şirketle ilgili tarafların bir veya birkaçının bilgi alma ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde yapılan bilgi açıklamaları kabul edilemez. Şirketler hiçbir şart altında kendi aleyhlerine sonuçlar doğurabilecek bile olsa açıklanması gereken bilgilerin açıklanmasında tereddüt etmemelidir. Ancak kamuya açıklanan şirket bilgilerinin de ticari sır kapsamında olmaması ve şirketin rekabet gücünü engelleyerek zararına neden olabilecek sonuçlar doğurmaması önem taşır. Bu İlkeler içerisinde yer alan periyodik mali tablo ve raporlar ifadesi ile, yıllık ve ara dönem mali tablolar ile yıllık ve ara dönemler itibarıyla hazırlanacak bağımsız denetim raporu, sermaye yeterliliği tabloları ve benzeri raporlar kastedilmektedir. Kamuya açıklanacak bilgiler, periyodik mali tablo ve raporların içinde yer alabileceği gibi, bunlardan bağımsız ayrı bir rapor olarak yönetim kurulunun yorum ve analizini de içeren bir değerlendirmeye yer verilerek de sunulabilir. 1. Kamuyu Aydınlatma Esasları ve Araçları 1.1. Kamuya açıklanacak bilgiler, açıklamadan yararlanacak kişi ve kuruluşların karar vermelerine yardımcı olacak şekilde, zamanında, doğru, eksiksiz, anlaşılabilir, yorumlanabilir, düşük maliyetle kolay erişilebilir ve eşit bir biçimde kamunun kullanımına sunulur.1 1.1.1. Kamunun aydınlatılmasında yapılacak bildirimlerden sorumlu ve imza yetkisine haiz iki yönetici bulunur. Bu yöneticiler denetimden sorumlu komite ve kurumsal yönetim komitesi ile yakın iş birliği içerisinde bu sorumluluklarını ifa ederler. 195 1.1.2. Pay sahipleri ile ilişkiler biriminde çalışan bir personel münhasıran kamuyu aydınlatma ile ilgili her türlü hususu gözetmek ve izlemek üzere görevlendirilir. Ayrıca yatırımcılar, finansal analistler, basın mensupları ve benzeri kesimler bu birime yönlendirilir. 1.1.3. Kamuya açıklanacak bilgiler, açıklama öncesinde belirli yatırımcılara veya ilgili taraflara duyurulmaz. Faaliyetleri nedeniyle şirket ile ilgili gizli bilgilere erişebilecek durumda olan bağımsız denetim kuruluşu, danışmanlık hizmeti veren kişi ve kuruluşlar, derecelendirme kuruluşları, sendikalar gibi kurumlar bu kuralın istisnasını oluşturur. Bu durumda, bilgiye ulaşanlar, söz konusu bilgiyi ticari sır prensibi ve etik kurallar çerçevesinde gizli tutarlar. 1.1.4. Şeffaflık ilkesine uygun olarak, uygulanan muhasebe politikaları ve faaliyet sonuçları gerçeğe uygun şekilde kamuya açıklanır. 1.2. Kamunun aydınlatılması ile ilgili olarak bir bilgilendirme politikası oluşturulur ve kamuya açıklanır. 1.2.1. Yönetim kurulu, bilgilendirme politikası olarak adlandırılabilecek ilkeler bütününü hazırlayarak, genel kurulda pay sahiplerinin bilgisine sunar ve kamuya açıklar. 1.2.2. Bilgilendirme politikası, mevzuat ile belirlenenler dışında kamuya hangi bilgilerin açıklanacağını, bu bilgilerin ne şekilde, hangi sıklıkla ve hangi yollardan kamuya duyurulacağını, yönetim kurulunun veya yöneticilerin basın ile hangi sıklıkla görüşeceğini, kamunun bilgilendirilmesi için hangi sıklıkla toplantılar düzenleneceğini, şirkete yöneltilen soruların yanıtlanmasında nasıl bir yöntem izleneceğini ve benzeri hususları içerir. 1.2.3. Mevzuat ile düzenlenenler haricinde, genel kurulda görüşülecek konularla ilgili bilgi ve belgelerin neler olduğu, bilgilendirme politikasında yer alır. 1.2.4. Bilgilendirme politikasında bir değişiklik olması halinde, değişiklik yapılan hususlar ve gerekçeleri yönetim kurulunun onayından geçtikten sonra, genel kurulun bilgisine sunulur ve kamuya açıklanır. 1.3. Şirketin sermaye piyasası araçlarının değerine etki etme ihtimali bulunan gelişmeler mevzuat ile belirlenen süre içerisinde zaman geçirmeksizin kamuya duyurulur. 1.4. Şirketin finansal durumunda ve/veya faaliyetlerinde önemli bir değişiklik olması halinde veya yakın bir gelecekte önemli bir değişikliğin ortaya çıkmasının beklendiği durumlarda, ilgili düzenlemelerde yer alan hükümler saklı kalmak kaydıyla, kamuoyu bilgilendirilir. 1.5. Şirketin kamuya yapmış olduğu açıklamalar ile ilgili olarak sonradan ortaya çıkan değişiklikler ve gelişmeler sürekli olarak güncellenerek kamuya duyurulur. 1.6. Yönetim kurulunun, bu İlkelerde yer alan prensiplerin uygulanıp uygulanmadığını, uygulanmıyor ise gerekçesini ve bu prensiplere tam olarak uymama dolayısıyla meydana gelen çıkar çatışmalarına ilişkin bilgileri içeren tek taraflı irade beyanına ve varsa buna ilişkin uyum raporuna, yıllık faaliyet raporunda yer verilir ve kamuya açıklanır. 1.7. Kar payı dağıtım politikası faaliyet raporunda yer alır ve bilgilendirme politikası çerçevesinde kamuya açıklanır. 1.8. Oluşturulan etik kuralları bilgilendirme politikası çerçevesinde kamuya açıklanır. 1.9. Sermaye piyasası araçları yabancı borsalarda kote olan şirket, yurt dışında açıklamakla zorunlu tutulduğu bilgileri yurt içinde bir zorunluluk bulunmayan hallerde dahi, bu bilgilerin anlaşılmasını kolaylaştırıcı bilgilendirme notu ile birlikte, yurt dışı borsalar ile eşzamanlı olarak yurt içinde de kamuya açıklar. 1.10. Proforma mali tablolar ve raporlar dahil, kamuya yapılacak açıklamalarda yer alan geleceğe yönelik bilgiler, tahminlerin dayandığı gerekçeler ve istatistiki veriler ile birlikte açıklanır. Bilgiler, dayanağı olmayan abartılı öngörüler içeremez, yanıltıcı olamaz ve şirketin finansal durumu ve faaliyet sonuçları ile ilişkilendirilir. 1.10.1. Kamuya açıklanan bilgilerde, periyodik mali tablo ve raporlarda yer alan tahminlerin ve dayanaklarının gerçekleşmemesi veya gerçekleşmeyeceğinin anlaşılması halinde, derhal gerekçeleri ile birlikte revize edilen bilgiler, tablo ve raporlar kamuya açıklanır. 196 1.10.2. Mevzuat ile öngörülen hükümler saklı kalmak kaydıyla, proforma mali tabloların hazırlanması veya revize edilmesi, bağımsız denetim kuruluşunca yapılacak uygunluk denetimi ve kamuya duyurulması ile geleceğe yönelik bilgilerin açıklanması uluslararası standartlar ile uyumlu olur. 1.10.3. Geleceğe yönelik bilgilerin kamuya açıklanmasına ilişkin esaslar, bilgilendirme politikasında yer alır. 1.11. Kamunun aydınlatılmasında, şirkete ait internet sitesi aktif olarak kullanılır. 1.11.1. İnternet adresi kolay bulunabilir ve ulaşılabilir olur. 1.11.2. İnternet sitesinde yer alan bilgiler, yabancı yatırımcıların da yararlanması açısından ayrıca İngilizce olarak hazırlanır. 1.11.3. Şirketin kendi internet sitesinde yer alan açıklamalar, mevzuat uyarınca yapılması gereken özel durum açıklamaları yerine geçmez. 1.11.4. Şirket tarafından kamuya açıklanmış olan bilgilere internet üzerinden erişim imkanı sağlanır, internet sitesi buna uygun olarak yapılandırılır ve bölümlendirilir. İnternet sitelerinde yayımlanan bilgilerin değiştirilmesini önleyecek güvenlik önlemleri alınır. 1.11.5. İnternet sitesinde, ticaret sicili bilgileri, son durum itibarıyla ortaklık ve yönetim yapısı, imtiyazlı paylar hakkında detaylı bilgi, değişikliklerin yayınlandığı ticaret sicili gazetelerinin tarih ve sayısı ile birlikte şirket esas sözleşmesinin son hali, özel durum açıklamaları, yıllık faaliyet raporları, periyodik mali tablo ve raporlar, izahnameler ve halka arz sirkülerleri, genel kurul toplantılarının gündemleri, katılanlar cetvelleri ve toplantı tutanakları, vekaleten oy kullanma formu, çağrı yoluyla hisse senedi veya vekalet toplanmasında hazırlanan zorunlu bilgi formları ve benzeri formlar, sermaye piyasası araçlarının değerine etki edebilecek önemli yönetim kurulu kararlarının toplantı tutanakları ve sıkça sorulan sorular başlığı altında şirkete ulaşan bilgi talepleri, soru ve ihbarlar ile bunlara verilen cevaplar, öncelikle yer alır. 1.11.6. Yapılacak genel kurul toplantılarına ilişkin ilana, gündem maddelerine, gündem maddelerine ilişkin bilgilendirme dokümanına, gündem maddeleri ile ilgili diğer bilgi, belge ve raporlara ve genel kurula katılım yöntemleri hakkındaki bilgilere, internet sitesinde dikkat çekecek bir şekilde yer verilir. 1.11.7. Şirketin antetli kağıdında İnternet sitesinin adresi yer alır. 1.11.8. İnternet sitesinin kullanımına ilişkin esaslar, bilgilendirme politikasında yer alır. 1.12. Şirket, mevzuat gereği yapması gereken açıklamalarla sınırlı kalmayarak, pay sahipleri ile diğer menfaat sahiplerinin kararlarını etkileyebilecek her türlü önemli bilgiyi kamuya açıklar. (T) 2. Şirket ile Pay Sahipleri, Yönetim Kurulu Üyeleri ve Yöneticiler Arasındaki İlişkilerin Kamuya Açıklanması 2.1. Mevzuat hükümleri saklı kalmak kaydıyla, bir kişi veya grubun şirket sermayesinde veya oy haklarındaki payının şirketin sermayesinin veya oy haklarının %5, %10, %25, %33, %50 ve %66,67’sine ulaşması, aşması veya bu oranların altına inmesi durumları şirket tarafından öğrenildiği anda zaman geçirmeksizin kamuya açıklanır. 2.2. Şirketin gerçek kişi nihai hakim pay sahibi/sahipleri dolaylı ve karşılıklı iştirak ilişkilerinden arındırılmak sureti ile kamuya açıklanır. Şirketin ortaklık yapısı, sadece gerçek kişi pay sahiplerinin isimlerinin, pay miktarı ve oranları ile hangi grup paya sahip olduklarına ilişkin bilgilerin yer aldığı bir tablo haline getirilir ve bu tabloya faaliyet raporunda ve mali tablo dipnotlarında yer verilir.2 2.3. Yönetim kurulu üyeleri, yöneticiler ve sermayenin doğrudan ya da dolaylı olarak %5’ine sahip olan pay sahipleri, şirketin sermaye piyasası araçları üzerinde yapmış oldukları işlemleri kamuya açıklarlar. 2.3.1. Yönetim kurulu üyelerinin, yöneticilerin ve şirket sermayesinin doğrudan ya da dolaylı olarak %5’ine sahip olan pay sahiplerinin, şirketin ihraç ettiği sermaye piyasası araçları üzerinde, alım satım işlemleri yapmaları halinde, konuya ilişkin mevzuat hükümleri 197 saklı kalmak kaydıyla, son bir yıl içerisinde yapılan alım satım işlemlerine ilişkin bilgiler şirketin İnternet sitesinde ayrıca yer alır. 2.3.2. Şirketin Yönetim Kurulu üyeleri, yöneticiler ve şirket sermayesinin doğrudan ya da dolaylı olarak en az %5’ine sahip olan pay sahipleri, şirketin hisse senetlerine dayalı türev ürünlerindeki net pozisyonlarının şirket sermayesindeki doğrudan veya dolaylı payı %1’i aştığı takdirde, bu durumu derhal kamuya açıklarlar. 2.4. Şirketin Yönetim Kurulu üyeleri, yöneticiler ve şirket sermayesinin doğrudan ya da dolaylı olarak en az %5’ine sahip olan pay sahipleri; pay sahibi olduğu grup şirketleri ile grup şirketi olmamakla beraber, şirketin önemli miktarda ticari ilişki içerisinde bulunduğu şirketlerin sermaye piyasası araçlarında gerçekleştirdikleri alım ve satım işlemlerini derhal kamuya açıklarlar. 2.5. Yönetim Kurulu üyelerinin, yöneticilerin ve şirket sermayesinin doğrudan ya da dolaylı olarak en az %5’ine sahip olan pay sahiplerinin, sermayesinin %5’inden fazlasına sahip olduğu veya bu orana bağlı kalmaksızın, yönetim kontrolünü elinde bulundurduğu veya yönetiminde etkisinin olduğu şirketlerle şirket arasındaki ticari ve ticari olmayan iş ve işlemler kamuya açıklanır. 2.6. Pay sahipleri, şirket yönetiminde etkinlik sağlamak için oy sözleşmeleri yapabilirler. Şirket bu amaçla imzalanmış oy sözleşmelerinin varlığının öğrenilmesi halinde konu hakkındaki bilgileri derhal kamuya açıklar. 3. Kamunun Aydınlatılmasında Periyodik Mali Tablo ve Raporlar 3.1. Periyodik mali tablo ve mali tablo dipnotları, şirketin gerçek finansal durumunu gösterecek şekilde hazırlanır ve kamuya açıklanır. 3.1.1. Periyodik mali tablolar ve dipnotları mevcut mevzuat ve uluslararası muhasebe standartları çerçevesinde hazırlanır ve uygulanan muhasebe politikaları mali tablo dipnotlarında yer alır. 3.1.2. Periyodik mali tablolar mevcut mevzuat ve uluslararası muhasebe standartları çerçevesinde, bağımsız denetim raporunda yer alan hususlar doğrultusunda düzeltilir. 3.1.3. Periyodik mali tablo dipnotları şirketin; şarta bağlı olanlar dahil, tüm önemli bilanço dışı işlemlerini, yükümlülükleri ile gelecekteki finansal durumunda etki yaratabilecek faaliyet sonuçlarını, likiditesini, yatırım harcamalarını, yatırım kaynaklarını ve gelir-gider kalemlerini etkileyebilecek konsolidasyon kapsamında olmayan diğer gerçek ve tüzel kişilerle olan ilişkilerini içerir. 3.1.4. Periyodik mali tablolar, şirket çalışanlarının, şirketin hisse senetlerinin edindirilmesi için geliştirilmiş hisse senedi bazlı ve/veya diğer sermaye piyasası araçları bazlı tüm teşvik sistemleri hakkında bilgi içerir. 3.1.5. Halka açık aracı kurumlar ve bankalar, bağımsız denetimden geçmiş periyodik mali tablolarının dipnotlarında, ilgili mevzuat uyarınca yapılması gereken standart açıklama ile birlikte, sermaye yeterliliği yükümlülüklerinin yorumuna ve özet bir bilgiye yer verir. Aracı kurumlar ve bankalar, ayrıca bağımsız denetimden geçmiş yıllık ve ara dönem sermaye yeterliliği tabloları ile söz konusu tablolara ilişkin bağımsız denetim kuruluşu görüşüne kendi internet sitesinde yer verir. 3.2. Faaliyet raporu, kamuoyunun şirketin faaliyetleri hakkında her türlü bilgiye ulaşmasını sağlayacak ayrıntıda hazırlanır. 3.2.1. Yıllık faaliyet raporu, şirketin yönetim kurulu üyeleri, icra başkanı/genel müdür ile periyodik mali tablo ve raporların hazırlanmasından sorumlu bölüm başkanı veya bu sorumluluğu üstlenmiş görevli ile yönetim kurulunca bir iş bölümü yapılmış ise periyodik mali tablo ve raporların hazırlanmasından sorumlu yönetim kurulu üyesi/üyeleri tarafından imzalanır ve periyodik mali tabloların şirketin finansal durumunu tam olarak yansıttığına ve şirketin mevzuata tam olarak uyduğuna dair beyanları faaliyet raporunda yer alır. Bu kişilerden herhangi birinin yıllık faaliyet raporunda yer alan bilgilerle ilgili farklı görüşte olması halinde, itiraz ettiği hususlar yazılı olarak faaliyet raporunda ayrıca yer alır. 198 3.2.2. Yıllık faaliyet raporu, mevzuat hükümleri saklı kalmak kaydıyla, asgari aşağıda yer alan konuları içerir; a- Faaliyet konusu, b- Sektör hakkında bilgi ve şirketin sektör içindeki yeri, c- Finansal duruma ve faaliyet sonuçlarına ilişkin yönetimin analiz ve değerlendirmesi; planlanan faaliyetlerin gerçekleşme derecesi; belirlenen stratejik hedefler karşısında şirketin durumu, d- İç kontrol sistemi ile bu sistemin sağlıklı olarak işleyip işlemediğine ilişkin yönetim kurulu beyanı, e- Bağımsız denetim kuruluşunun şirketin iç kontrol sistemi ile ilgili görüşü, f- Derecelendirme kuruluşunun değerlendirmesi, g- Faaliyetlerle ilgili öngörülebilir risklere ilişkin detaylı açıklama, h- Son bir yıl içinde grup içi şirketler ve diğer ilişkili kişi ve kurumlarla yapılan önemli tutardaki işlemlerin analizi, i- Yönetim Kurulu üyelerinin, yöneticilerin ve şirket sermayesinin doğrudan ya da dolaylı olarak en az %5’ine sahip olan pay sahiplerinin, sermayesinin %5’inden fazlasına sahip olduğu veya bu orana bağlı kalmaksızın, yönetim kontrolünü elinde bulundurduğu veya yönetiminde etkisinin olduğu şirketlerle, şirket arasındaki ticari ve ticari olmayan iş ve işlemler, j- Yönetim kurulu üyeleri ve yöneticilerin; özgeçmişleri, görev ve sorumlulukları, şirket dışında yürüttükleri görevler ve münhasıran bu konuda şirketçe belirlenen kurallara uyulup uyulmadığı, bağımsız yönetim kurulu üyelerinin bağımsızlık beyanı, ödenen bireysel ücret, ikramiye, diğer menfaatler3 ve bunların belirlenmesindeki kriterler ile kurumsal yönetim komitesi tarafından yapılan performans değerlendirmesi, şirket sermayesinde pay oran ve tutarları, söz konusu kişiler ve şirket arasında yapılan işlemler, ellerinde bulunan şirkete ait sermaye piyasası araçları, şirketin faaliyetleri ile ilgili olarak haklarında açılan davalar, k- Organizasyon, sermaye, ortaklık yapısı ve yönetim yapısı değişiklikleri, l- Şirketin gerçek kişi nihai hakim pay sahibi/sahipleri, dolaylı ve karşılıklı iştirak ilişkilerinden arındırılmak sureti ile gösteren ortaklık yapısı tablosu, m- Varsa mevzuat hükümlerine aykırı uygulamalar nedeni ile alınan cezalar ve gerekçesine ilişkin açıklama, n- Şirket faaliyetlerini önemli derecede etkileyebilecek mevzuat değişiklikleri, o- Şirket aleyhine açılan önemli davalar ve olası sonuçları; kamu otoriteleri tarafından yapılan uyarı, ihtar veya verilen idari para cezası ve benzeri bilgiler, p- Kar dağıtım politikası; kar dağıtımı yapılmayacaksa gerekçesi, r- Satışlar, verimlilik, piyasa payı, gelir yaratma kapasitesi, karlılık, borç/öz kaynak oranı ve benzeri konularda ileriye dönük beklentiler, s- Genel kurulların fonksiyonu, pay sahiplerinin sahip olduğu haklar ve bu hakların kullanılmasına ilişkin esasların açıklandığı metinlere ulaşım bilgileri, t- Şirketin yatırım danışmanlığı, yatırım analizi ve derecelendirme gibi konularda hizmet aldığı kurumlarla arasında çıkan çıkar çatışmaları ve çıkar çatışmasını önlemek için şirketçe alınan tedbirler. 3.2.3. Yıllık faaliyet raporunda istatistiki bilgilere ve grafiklere yer verilir. 3.2.4. Periyodik mali tablo ve raporlarda, yeri geldikçe daha açıklayıcı olmak amacıyla, mevzuatın talep ettiği bilgilere ek açıklamalar getirilir. 3.2.5. Yıllık faaliyet raporunda, çalışanların sosyal hakları, mesleki eğitim ve çevre korumasına ilişkin hususlara da yer verilebilir. (T) 4. Bağımsız Denetimin İşlevi 4.1. Bağımsız denetim kuruluşları ve bu kuruluşlarda istihdam edilen denetim elemanlarının bağımsızlığı esastır. Bağımsızlık ilkesi; bağımsız denetim faaliyetlerinin, bağımsız denetçinin mesleki takdir ve tarafsızlığını zedeleyebilecek nitelikteki herhangi bir ilişki, çıkar veya etkiden etkilenmeksizin yürütülmesini ifade eder. 199 4.2. Bağımsız denetim kuruluşları belirli aralıklarla rotasyona tabi tutulur. 4.2.1. Şirket yönetim kurulu tarafından bir bağımsız denetim kuruluşu; sürekli ve/veya özel denetimlerde en çok 5 hesap dönemi için seçilir. 4.2.2. Şirketin aynı bağımsız denetim kuruluşu ile yeniden sürekli ve/veya özel denetim sözleşmesi imzalayabilmesi için en az 2 hesap döneminin geçmesi zorunludur. 4.3. Bağımsız denetim faaliyeti ile danışmanlık faaliyetleri birbirinden ayrılır. 4.3.1. Bağımsız denetim kuruluşları ve bu kuruluşlarda istihdam edilen denetim elemanları ile diğer personel bağımsız denetim hizmeti verdikleri şirketlere, bağımsız denetim hizmeti verdikleri dönemde, bedelli veya bedelsiz olarak danışmanlık hizmetleri veremezler. 4.3.2. Bağımsız denetim kuruluşunun yönetim veya sermaye bakımından doğrudan ya da dolaylı olarak hakim bulunduğu bir danışmanlık şirketi ve çalışanları, bağımsız denetim kuruluşunun hizmet verdiği şirkete, aynı dönem için danışmanlık hizmeti veremez. Bu kapsama, bağımsız denetim kuruluşunun gerçek kişi ortakları ve yöneticileri tarafından verilen danışmanlık hizmetleri de dahildir. 5. Ticari Sır Kavramı ve İçerden Öğrenenlerin Ticareti 5.1. Ticari sır niteliğindeki bilgilerin belirlenmesinde, şirketin şeffaflığı ile çıkarlarının korunması arasındaki denge gözetilir. (T) 5.1.1. Ticari sır niteliğindeki bilgiler; mevcut durum itibarı ile veya potansiyel olarak ticari değeri olan, üçüncü şahıslar tarafından bilinmeyen, normal durumda erişilmesi mümkün olmayan, bilgi sahibinin gizliliğini korumayı hedeflediği bilgilerdir. 5.1.2. Şirketin ticari sırlarının güvenliği ve korunması esastır. Ancak menfaat sahiplerinin bilgi alma hakkının kullanılmasında, şirket doğruluk, dürüstlük ve iyi niyet kurallarına uymakla yükümlüdür. 5.2. İçerden öğrenilen bilgilerin kullanımının önlenmesi için gerekli her türlü tedbir alınır. Şirketin sermaye piyasası araçlarının değerini etkileyebilecek nitelikteki bilgiye ulaşabilecek konumdaki yöneticilerin ve hizmet aldığı diğer kişi/kurumların listesini hazırlar ve bilgilendirme politikalarında yer alan esaslar çerçevesinde kamuya duyurur. 6. Kamuya Açıklanması Gereken Önemli Olay Ve Gelişmeler Aşağıda yer alan önemli durumlar, şirketin finansal durumuna ve faaliyet sonuçlarına olan etkisi ile birlikte derhal kamuya açıklanır; a- Şirket aleyhine ve/veya şirket tarafından önemli tutarlarda bir davanın açılması veya açılmış olan bir davanın karara bağlanması, b- Şirket faaliyetlerinin bir bölümü veya tamamının dışarıdan kişi veya kuruluşlarca yerine getirilmesi (faaliyet aktarımı) hususunda bir anlaşma yapılması, c- Alacakların önemli bir bölümünün tahsilinin şüpheli hale gelmesi, d- Ana şirkette, iştirak/bağlı şirketlerde ve müşterek yönetime tabi şirketlerde yönetim ve sermaye ilişkisi bakımından önemli değişiklik olması, e- Sermaye piyasası araçlarının kayda alınmasından sonra halka arzından önce kamuya açıklanmış olan bilgilerde bir değişiklik olması veya yeni bir gelişmenin ortaya çıkması, f- Şirketin son 5 işgünü içinde hisse fiyatında %25’ten fazla azalış veya artış olması, g- Şirketin öncelikli faaliyet konularındaki değişiklikler, h- Bağımsız denetim şirketinin değişmesi veya görevden çekilmesi, bağımsız denetim sözleşmesinin feshi, i- Şirket özel durum açıklama formlarında veya diğer rapor ve belgelerde daha önce kamuya açıklanmamış esas sözleşme veya iç düzenleme değişiklikleri, j- Şirketin gelirlerinin oluşumunda önemli paya sahip bir müşteri ve/veya faaliyetlerinde önemli bir paya sahip olan tedarikçi ile olan iş ilişkisinin, bir önceki döneme göre önemli ölçüde azalması/artması veya sona ermesi, k- Bir yükümlülüğün ifa edilmemesi veya artmasına sebep olan ve şirket için önemlilik arz eden doğrudan veya şarta bağlı önemli yükümlülüklere neden olan olaylar, l- Önemli tutarda, olağanüstü bir zararın veya karın ortaya çıkması ya da şirketin karlılığını veya zararını önemli ölçüde etkileyebilecek her türlü bilgi, 200 m- Derecelendirme kuruluşunun şirket ve sermaye piyasası aracı ile ilgili olarak verdiği derecelendirme notu ile buna ilişkin değişiklikler, n- Şirketin ihraç ettiği menkul kıymetin işlem gördüğü borsanın kotasyon şartları karşısındaki durumunun değişmesi, kotasyon şartlarından birini yerine getirememesi veya borsa kotundan çıkarılması, o- Şirketin finansal yükümlülüklerini zamanında yerine getirememesi, aciz halinde bulunduğunu gösteren emarelerin ortaya çıkması, borçlarının ertelenmesi veya yeniden yapılandırılması talebinde bulunması, p- Şirketin konkordato talebinde bulunması, iflasının istenmesi veya mahkemenin şirketin iflasına karar vermesi, tasfiye sürecine girmesi, r- Şirketin çağrıda bulunarak hisse senedi veya vekalet toplamaya karar vermesi; çağrıda bulunarak hisse senedi toplanması yükümlülüğünün ortaya çıkması ve bu konuda yapılacak işlemler. BÖLÜM III - MENFAAT SAHİPLERİ Menfaat sahibi, işletmenin hedeflerine ulaşmasında ve faaliyetlerinde ilgisi olan herhangi bir kimse, kurum veya çıkar grubu olarak nitelendirilmektedir. Bu kişi veya grupların işletme ile sözleşmeye dayalı bir ilişkisi olabileceği gibi, ilişkinin sözleşmeye dayanmadığı durumlar da olabilir. Şirketle ilgili menfaat sahipleri pay sahipleri ile birlikte çalışanları, alacaklıları, müşterileri, tedarikçileri, sendikaları, çeşitli sivil toplum kuruluşlarını, devleti ve hatta şirkete yatırım yapmayı düşünebilecek potansiyel tasarruf sahiplerini de içerir. Ancak, pay sahipleri İlkeler içerisinde ayrı bir bölüm olarak ele alındığından, bu bölümde menfaat sahibi kavramı daraltılarak, esas itibarıyla şirket ile doğrudan ilişki içerisinde bulunan üçüncü kişileri ifade etmek üzere kullanılmıştır. Menfaat sahipleri şirketin iyi bir şekilde yönetilmesinden ve sermayenin korunmasından yarar sağlarlar. Şirket faaliyetlerinin, kamuyu aydınlatma ilkeleri çerçevesinde dürüst, güvenilir ve kamuya açık olması da, menfaat sahiplerinin şirketin durumu hakkında bilgilenmelerini temin eder. Bu anlamda kurumsal yönetim ilkelerinin uygulanması, menfaat sahipleri için önem arz etmektedir. Şirket, menfaat sahipleri ile işbirliği içerisinde olmanın uzun dönemde kendi menfaatine olacağını dikkate alarak, menfaat sahiplerinin mevzuat, karşılıklı anlaşma ve sözleşmelerle elde ettikleri haklarına saygı duymalı ve bu hakları korumalıdır. Bu hakların korunması esnasında, şirket ile menfaat sahipleri ve menfaat sahiplerinin kendi arasında oluşabilecek çıkar çatışmalarının en aza indirilebilmesini teminen, dengeli yaklaşımlar içerisinde olmalı ve bu haklar, birbirinden bağımsız olarak değerlendirilmelidir. Ülkemiz mevzuatında olduğu gibi, incelenen çeşitli ülke örneklerinde de menfaat sahiplerinin haklarının genellikle mevzuat (borçlar kanunu, icra-iflas kanunu, iş kanunu vb.) ile korunduğu tespit edilmiştir. Bu çerçevede, genel olarak, menfaat sahiplerine ilişkin konulara kurumsal yönetimle ilgili düzenlemelerde ayrı bir bölüm olarak yer verilmediği görülmekle birlikte, ayrı bir başlık halinde ele alındığı örnekler de mevcuttur. Örneğin, çalışanların şirket yönetimine katılımı ile ilgili olarak Avrupa Birliğinde çeşitli düzenlemeler yapılmakta olup, çalışanların şirket yönetimine katılımı hususu, kurumsal yönetim ilkelerinde de giderek daha fazla gündeme gelmektedir. Bu bölümde genel olarak menfaat sahiplerine yönelik temel şirket politikası üzerinde durulmuş, menfaat sahiplerinin şirket yönetimine katılımının desteklenmesi ve şirket sermayesinin korunmasına özen gösterilmesi vurgulanmış, menfaat sahiplerinin yeterli düzeyde bilgilendirilmeleri ve şirketin menfaat sahipleri ile ilişkileri konularında tavsiyelerde bulunulmuştur. 1. Menfaat Sahiplerine İlişkin Şirket Politikası 1.1. Şirketin kurumsal yönetim uygulamaları, menfaat sahiplerinin mevzuat ve karşılıklı sözleşmelerle düzenlenen haklarını garanti altına alır. 201 1.1.1. Menfaat sahiplerinin mevzuat ve sözleşmelerle korunan haklarının ihlali halinde etkili ve süratli bir tazmin imkanı sağlanır. Şirket, mevzuat ile menfaat sahiplerine sağlanmış olan tazminat gibi mekanizmaların kullanılabilmesi için gerekli kolaylığı gösterir. 1.1.2. Menfaat sahiplerinin haklarının mevzuat ile düzenlenmediği durumlarda, menfaat sahiplerinin çıkarları iyi niyet kuralları çerçevesinde ve şirket imkanları ölçüsünde, şirketin itibarı da gözetilerek korunur. 1.1.3. Menfaat sahipleri, haklarının korunması ile ilgili şirket politikaları ve prosedürleri hakkında yeterli bir şekilde bilgilendirilir. 1.1.4. Şirket ile menfaat sahipleri arasında yaşanabilecek anlaşmazlıkların giderilmesinde ve çözüme ulaştırılmasında şirket öncü rol oynar. 1.1.5. Şirketlerin kurumsal yönetim yapısı çalışanlar ve temsilcileri dahil tüm menfaat sahiplerinin yasal ve etik açıdan uygun olmayan işlemlere ilişkin kaygılarını yönetime iletilmesine imkan tanımalı ve bu hakkı korunmalıdır. 1.2. Menfaat sahipleri arasında çıkar çatışmaları ortaya çıktığında veya bir menfaat sahibinin birden fazla çıkar grubuna dahil olması durumunda, sahip olunan hakların korunması açısından mümkün olduğunca dengeli bir politika izlenir, her bir hakkın birbirinden bağımsız olarak korunması hedeflenir. (T) 2. Menfaat Sahiplerinin Şirket Yönetimine Katılımının Desteklenmesi Başta şirket çalışanları olmak üzere menfaat sahiplerinin şirket yönetimine katılımını destekleyici mekanizma ve modeller şirket faaliyetlerini aksatmayacak şekilde geliştirilir. (T) - Şirket tarafından benimsenen söz konusu mekanizma ve modeller mümkün olduğunca şirketin iç düzenlemelerinde veya esas sözleşmesinde yer alır. - Bu uygulamaların başında şirket çalışanlarının yönetim kurulunda temsiline imkan verilmesi ve şirketi ilgilendiren önemli kararlarda menfaat sahiplerinin görüşlerinin alınması gelir. - Belirlenen mekanizma ve modeller çerçevesinde, bir grup menfaat sahibine, şirketin yönetim ve faaliyetlerini izleme konusunda bir ayrıcalık tanınması halinde, bu ayrıcalık nedeniyle öğrenilen ticari sır niteliğindeki bilgiler, diğer menfaat grupları ile aralarında fırsat eşitliğini bozacak şekilde kullanılmaz ve kullandırılmaz. 3. Şirket Malvarlığının Korunması Yönetim kurulu üyeleri ve yöneticiler menfaat sahiplerini zarara uğratmak kastıyla malvarlığının azalmasına yol açacak tasarruflarda bulunamaz. 4. Şirketin İnsan Kaynakları Politikası 4.1. İşe alım politikaları oluşturulurken ve kariyer planlamaları yapılırken, eşit koşullardaki kişilere eşit fırsat sağlanması ilkesi benimsenir. 4.1.1. Personel alımına ilişkin kriterler yazılı olarak belirlenir ve uygulamada bu kriterlere uyulur. 4.1.2. Eğitim, terfi ettirme hususlarında çalışanlara eşit davranılır, çalışanların bilgi, beceri ve görgülerini arttırmalarına yönelik eğitim planları yapılır ve eğitim politikaları oluşturulur. 4.2. Katılımcı bir yönetim ortamının oluşturulmasını teminen, şirketin finansal imkanları, ücret, kariyer, eğitim, sağlık gibi konularda çalışanlara yönelik bilgilendirme toplantıları yapılarak görüş alışverişinde bulunulur. 4.3. Çalışanlar ile ilgili olarak alınan kararlar veya çalışanları ilgilendiren gelişmeler çalışanlara veya temsilcilerine bildirilir. 4.4. Şirket çalışanlarının görev tanımları ve dağılımı ile performans ve ödüllendirme kriterleri yöneticiler tarafından belirlenir ve çalışanlara duyurulur. Çalışanlara verilen ücret ve diğer menfaatlerin belirlenmesinde verimliliğe ve diğer önemli görülen faktörlere dikkat edilir. 4.5. Çalışanlar için güvenli çalışma ortam ve koşulları sağlanır ve bu ortam ve koşullar sürekli olarak iyileştirilir. 202 4.6. Çalışanların özlük hakları ile çalışma ortamı ve koşullarındaki değişikliklere ilişkin kararlarda ilgili sendikalardan görüş alınır. 4.7. Çalışanlar arasında ırk, din, dil ve cinsiyet ayrımı yapılmaması, insan haklarına saygı gösterilmesi ve çalışanların şirket içi fiziksel, ruhsal ve duygusal kötü muamelelere karşı korunması için önlemler alınır. 5. Müşteriler ve Tedarikçilerle İlişkiler 5.1. Şirket, mal ve hizmetlerinin pazarlamasında ve satışında müşteri memnuniyetini sağlayıcı her türlü tedbiri alır. 5.1.1. Müşterinin satın aldığı mal ve hizmete ilişkin talepleri süratle karşılanır ve gecikmeler hakkında süre bitimi beklenmeksizin müşteriler bilgilendirilir. 5.1.2. Mal ve hizmetlerde kalite standartlarına uyulur ve standardın korunmasına özen gösterilir. Bu amaçla kaliteye ilişkin belirli bir garanti sağlanır. Standardın altında kalan mal ve hizmetler telafi ve tazmin edilir. 5.2. Ticari sır kapsamında, müşteri ve tedarikçiler ile ilgili bilgilerin gizliliğine özen gösterilir. 5.3. Şirket ile müşteriler ve tedarikçiler arasında haksız menfaatten uzak iyi ilişkiler kurulması ve taraflar arasında yapılan anlaşma koşullarına uyum sağlanması için şirketçe gerekli önlemler alınır. (T) 6. Etik Kuralları Şirketin faaliyetleri, yönetim kurulu tarafından hazırlanan, genel kurulun bilgisine sunulan ve kamuya açıklanan etik kuralları çerçevesinde yürütülür. Oluşturulan etik kuralları ile ilgili uygulamalar kamuya açıklanır. 7. Sosyal Sorumluluk Şirket, sosyal sorumluluklarına karşı duyarlı olur; çevreye, tüketiciye, kamu sağlığına ilişkin düzenlemeler ile etik kurallara uyar ve bu konulardaki politikalarını kamuya açıklar. BÖLÜM IV - YÖNETİM KURULU Yönetim kurulu, genel kurulda pay sahiplerinin kendisine vermiş olduğu yetki doğrultusunda, mevzuat, esas sözleşme, şirket içi düzenlemeler ve politikalar çerçevesinde yetki ve sorumluluklarını kullanır ve şirketi temsil eder. Yönetim kurulu bir şirketin stratejik karar alma, temsil ve en üst seviyede yürütme (yönetim) organıdır. Yönetim kurulu kararlarını alırken ve bunları uygularken, şirketin piyasa değerinin mümkün olan en üst seviyeye çıkarılmasını hedefler. Yönetim kurulu bunun bilinci içerisinde şirket işlerini, pay sahiplerinin uzun vadeli ve istikrarlı bir kazanç sağlamasını temin edecek şekilde yürütür. Bunu yaparken, pay sahipleri ile şirketin büyüme gereği arasındaki hassas dengenin de bozulmamasına özen gösterir. Yönetim kurulu üyeleri görevlerini rasyonel şekilde ve iyi niyet kuralları çerçevesinde, şirketin çıkarları ile pay ve menfaat sahipleri arasındaki hassas dengeyi gözeterek yerine getirirler. Yönetim kurulu üyeleri, şirket hakkındaki gizli ve kamuya açık olmayan ve/veya ticari sır niteliğindeki bilgileri, ilgili mevzuatı da dikkate alarak, kendi, eşleri ve üçüncü kişilerin çıkarları için kullanmazlar. Yönetim kurulu, etkinliğinin en üst düzeyde olmasını ve her türlü çıkar çatışmasından ve etkiden uzak, karar alma, yürütme ve temsil görevlerini bağımsız bir şekilde yerine getirmesini sağlayacak şekilde oluşturulur. Yönetim kurulu üyelerinin yetenek, beceri ve deneyim düzeyleri ile bağımsızlık derecesi, yönetim kurulunun performans düzeyini ve başarısını belirlemekte ve şirketin hedefe ulaşmadaki başarısını doğrudan etkilemektedir. Yönetim kurulunda yer alan bağımsız üyelerin, şirketin, pay ve menfaat sahiplerinin çıkarlarını her şeyin üstünde tutabilme ve kararlarda tarafsız olabilme avantajına doğal olarak sahip oldukları kabul edilmektedir. Bu çerçevede bağımsız üyelerin yönetim kurulunda çoğunlukta bulunması, bir şirkette kurumsal yönetimin doğru ve tarafsız olarak uygulanmasının önemli unsurlarından bir tanesidir. Ancak ülke uygulamalarına bakıldığında, bu konunun her ülkenin özgün koşulları çerçevesinde farklı değerlendirildiği de bir gerçektir. Ülkemiz uygulamaları da dikkate alınarak, İlkelerde bağımsızlığa ilişkin kriterlere yer 203 verilmiş ve yönetim kurulunun sayısının ikiden az olmamak üzere, en az üçte birinin bu kriterleri sağlayan bağımsız üyelerden oluşması tavsiye edilmiştir. Hiç kuşkusuz ülkemize özgü koşullardaki değişiklikler ile birlikte bu sayının ve oranın arttırılması hedeflenmelidir. Diğer taraftan İlkelerde yönetim kurulu tarafından oluşturulacak komitelerin başkanlarının bağımsız üye olması önerildiğinden, ikiden fazla komite oluşturulması durumunda, yönetim kurulundaki bağımsız üye sayısı buna uygun olarak arttırılmalıdır. Yönetim kurulu ve yöneticiler, şirketin misyonu ve vizyonu çerçevesinde, bir şirketin belirlemiş olduğu hedeflere ulaşmasında esas sorumludur. Bu itibarla, yönetim kurulu ve yöneticiler şeffaf bir şekilde performans değerlendirmesine tabi tutulmalı ve ödüllendirme veya göreve son verme bu esaslar çerçevesinde gerçekleştirilmelidir. Görevlerini gerektiği gibi yerine getirmemeleri nedeni ile şirketi ve dolayısıyla pay sahiplerini zarara uğratan yönetim kurulu üyeleri ve yöneticiler, sebep oldukları zararı şirkete ve pay sahiplerine ödemelidirler. Bu yol ile hem şirketin kayıpları engellenebilir, hem de bu kişilerin kendilerinden beklendiği şekilde sorumlu hareket etmeleri sağlanabilir. Yönetim kurulu çalışmalarını daha sağlıklı yürütebilmek için komiteler oluşturabilir. Bu komitelerin oluşumu, yapısı ve çalışma ilkeleri, yönetim kurulunun profesyonel bir yaklaşımla ve sağlıklı bir şekilde çalışmasını ve böylelikle şirketin kurumsal yönetim ilkelerine göre işlemesinin temelini oluşturur. Komitelerin başkanları bağımsız yönetim kurulu üyelerinden seçilmelidir. Diğer taraftan, her bir komiteyi oluşturan üyelerin, çoğunluğunun, icrada görevli olmayan yönetim kurulu üyeleri arasından ve şeffaf bir şekilde seçilmesi kurumsal yönetimin işlemesi açısından önemlidir. Bir çok ülkede, denetimden sorumlu komite, kurumsal yönetim komitesi, stratejik planlama komitesi, insan kaynakları ve ödüllendirme komitesi, uzlaşma komitesi ve etik komitesi adları altında çeşitli komiteler kurulduğu gözlemlenmektedir. 1. Yönetim Kurulunun Temel Fonksiyonları 1.1. Yönetim kurulu bir şirketin en üst seviyede stratejik karar alma, yürütme (yönetim) ve temsil organıdır. Yönetim kurulu, şirketin misyonunu/vizyonunu belirler ve kamuya açıklar. 1.2. Yönetim kurulu yöneticiler tarafından oluşturulan stratejik hedefleri onaylar. 1.3. Yönetim kurulu, sürekli ve etkin bir şekilde, şirketin hedeflerine ulaşma derecesini, faaliyetlerini ve geçmiş performansını gözden geçirir. Bunu yaparken her konuda uluslararası standartlara uyum sağlamaya çalışır. Gerektiği durumda gecikmeden ve sorun ortaya çıkmadan önce önlem alır. 1.3.1. Etkin gözden geçirme; şirket faaliyetlerinin, onaylanan yıllık finansman ve iş planlarının gerçekleşme düzeyinin; finansal durum ve faaliyet sonuçlarının muhasebe kayıtlarına yansıtılmasında mevcut mevzuat ve uluslararası muhasebe standartlarına uyumunun ve şirket ile ilgili finansal bilginin doğruluk derecesinin ortaya çıkarılmasını ifade eder. 1.3.2. Yönetim kurulu, başta pay sahipleri olmak üzere şirketin menfaat sahiplerini etkileyebilecek olan şirketin karşı karşıya kalabileceği risklerin etkilerini en aza indirebilecek bir risk yönetim ve iç kontrol mekanizması oluşturur ve bunun sağlıklı olarak işlemesi için gerekli önlemleri alır. 1.3.3. Yönetim kurulu görev ve sorumluluklarını sağlıklı olarak yerine getirmek amacıyla komiteler oluşturur. 1.3.4. Yönetim kurulu, yöneticilerin pozisyonlarına uygun gerekli nitelikleri taşımasını gözetir. Yönetim kurulu nitelikli personelin uzun süre şirkete hizmet etmesini sağlamaya yönelik teşvik ve önlemleri alır. Yönetim kurulu gerekli gördüğü takdirde yöneticileri vakit geçirmeksizin görevden alır ve yerlerine bu görevlere uygun ve nitelikli yenilerini atar. 1.4. Yönetim kurulu, şirket faaliyetlerinin mevzuata, esas sözleşmeye, iç düzenlemelere ve oluşturulan politikalara uygunluğunu gözetir. 1.5. Yönetim kurulu şirket ile pay sahipleri arasında yaşanabilecek anlaşmazlıkların giderilmesinde ve çözüme ulaştırılmasında öncü rol oynar. 204 1.5.1. Yönetim kurulu pay sahiplerinin haklarının kullanılmasında mevzuata, esas sözleşme hükümlerine, şirket içi düzenlemelere ve oluşturulan politikalara tam olarak uyulmasını sağlar ve bu amaca yönelik olarak kurumsal yönetim komitesi ve bünyesinde oluşturulan pay sahipleri ile ilişkiler birimi ile yakın işbirliği içerisinde olur. 1.5.2. Yönetim kurulu, pay sahipleri ile şirket ve/veya şirket çalışanları arasında anlaşmazlık çıkmaması için gerekli tedbirleri alır, anlaşmazlık çıkması durumunda ise çözüm önerileri geliştirir. 2. Yönetim Kurulunun Faaliyet Esasları ile Görev ve Sorumlulukları 2.1. Yönetim kurulu faaliyetlerini eşitlikçi, şeffaf, hesap verebilir ve sorumlu bir şekilde yürütür. 2.2. Yönetim kurulunun yetki ve sorumlulukları; fonksiyonları ile tutarlı ve hiçbir şüpheye yer bırakmaksızın, her bir yönetim kurulu üyesi, yönetici ve genel kurula tanınan yetki ve sorumluluklardan açıkça ayrılabilir ve tanımlanabilir biçimde şirketin esas sözleşmesinde yer alır. Bu çerçevede yönetim kurulu üyeleri arasında görev dağılımı yapılır. Yönetim kurulu üyelerinin ve yöneticilerin yetki ve sorumlulukları açık ve anlaşılabilir olur; faaliyet raporunda yer alır ve kamuya açıklanır. 2.3. Yönetim kurulu üyesi görevini basiretli biçimde ve iyi niyet kuralları çerçevesinde yerine getirir. Görevin basiretli ve iyi niyet kuralları çerçevesinde ifa edilmesi, benzer durumlarda ve benzer koşullar altında, asgari olarak gösterilmesi gereken dikkat ve özenin gösterildiği anlamına gelir. 2.4. Yönetim kurulu üyelerinin, görevlerini tam olarak yerine getirebilmelerini teminen her türlü bilgiye zamanında ulaşmaları sağlanır. 2.4.1. Yönetim kurulu üyelerinin, şirketi önemli ölçüde etkileyen gelişmelerden zamanında ve doğru bir şekilde bilgilendirilmesini sağlayacak mekanizmalar oluşturulur. Yönetim kurulu görev ve sorumluluklarını yerine getirirken yöneticiler ile sürekli ve etkin işbirliği içerisinde olur. 2.4.2. Gerekli görülen durumlarda yöneticiler yönetim kurulu toplantılarına katılır. 2.4.3. Yönetim kuruluna bilgi akışının aksamasını engelleyici hareketlerde bulunan şirket çalışanlarına gerektiğinde uyarı ve iş akdinin sona erdirilmesine kadar giden yaptırımlar uygulanır. Buna ilişkin esaslar şirketin iç düzenlemelerinde ve/veya esas sözleşmesinde yer alır. 2.4.4. İcrada görevli olan üye dışındaki yönetim kurulu üyeleri de, görevlerinin ifası sırasında yeterli bilginin kendilerine sunulmadığını ileri sürerek sorumluluktan kurtulamazlar. Bu nedenle kendilerine sunulan bilgilerle sınırlı kalmadan, gerek gördükleri takdirde ilave bilgi talep ederler. 2.5. Yönetim kurulu üyeleri mevzuat, esas sözleşme ve genel kurulun kendilerine yüklediği görevleri kasten veya ihmalen yerine getirmemeleri halinde müteselsilen sorumlu olur. 2.6. Yönetim kurulu üyesi, pay sahipleri aleyhine sonuç doğurabilecek baskılara boyun eğmez ve maddi menfaat kabul etmez. Yönetim kurulu, bu hususlara oluşturulan etik kurallarında yer verir ve bu kuralların tüm şirket çalışanları tarafından da uygulanmasını sağlayıcı önlemleri alır. 2.7. Yönetim kurulu üyesinin şirket işleri için yeterli zaman ayırması esastır. Bu kapsamda, üyenin şirket dışında başka görev veya görevler alması belli kurallara bağlanır ve sınırlandırılır. 2.8. Yönetim kurulu üyesi prensip olarak şirket ile işlem yapamaz ve rekabet edemez. Böyle bir durum ortaya çıktığı veya öğrenildiği takdirde ilgili yönetim kurulu üyesi derhal yönetim kurulunu ve denetleme kurulunu yazılı olarak bilgilendirir. Yapılacak ilk genel kurul toplantısında bu konuda ayrıca pay sahiplerine bilgi verilir, kamuya açıklanır ve faaliyet raporunda yer verilir. Yönetim kurulu üyelerinin şirket ile işlem yapabilmesi ve rekabet edebilmesi ancak pay sahiplerinin ¾’ünün onayı ile mümkündür. Bu husus şirket esas sözleşmesinde düzenlenir. 205 2.9. Yönetim kurulu üyesi şirket ile ilgili gizli ve/veya ticari sır niteliğindeki bilgileri kamuya açıklayamaz. Bu husus şirketin etik kurallarında yer alır. Yönetim kurulu bu bilgilerin şirketin diğer çalışanları tarafından da şirket dışına çıkarılmasını önlemeye yönelik gerekli tedbirleri alır. 2.10. Yönetim kurulu üyesi, şirket hakkındaki gizli ve kamuya açık olmayan bilgiyi kendisi veya başkaları lehine kullanamaz, şirket hakkında yalan, yanlış, yanıltıcı, mesnetsiz bilgi veremez, haber yayamaz ve yorum yapamaz. 2.11. Yöneticiler şirketin iflası halinde; iflasın istenmesinden önceki son üç yıl içinde her ne ad altında olursa olsun hizmetlerine karşılık aldıkları ve emsallerine göre bariz derecede farklı olan maddi menfaatin fazla olan kısmını şirkete iade ederler. (T) 2.12. Yönetim kurulu üyeleri, şirkette göreve başlamadan önce, mevzuata, esas sözleşmeye, şirket içi düzenlemelere ve oluşturulan politikalara uyacaklarını ve uymadıkları takdirde şirketin, pay ve menfaat sahiplerinin bu nedenle uğrayacakları zararları müteselsilen karşılayacaklarını yazılı olarak beyan ederler. (T) 2.13. Yönetim kurulu; periyodik mali tabloların mevcut mevzuat ve uluslar arası muhasebe standartlarına uygun olarak hazırlanmasından, sunulmasından ve gerçeğe uygunluğu ile doğruluğundan sorumludur. Yönetim kurulu, periyodik mali tablolar ve yıllık faaliyet raporunun kabulüne dair ayrı bir karar alır. 2.13.1. Dipnotları ile birlikte periyodik mali tabloların ve yıllık faaliyet raporunun ilanı ve bildirimi sırasında bunların; icra başkanı/genel müdür tarafından, bunların hazırlanmasından sorumlu bölüm başkanı veya bu sorumluluğu üstlenmiş görevli ile yönetim kurulunca bir iş bölümü yapılmış ise bunların hazırlanmasından sorumlu yönetim kurulu üyesi tarafından aşağıdaki asgari açıklamaları içeren bir beyan hazırlanır ve imzalanır. Kamuya yapılacak açıklamalarda bu konuya yer verilir. Bu beyanda asgari olarak; a- Periyodik mali tablo ve dipnotlarının, yıllık faaliyet raporunun kendileri tarafından incelendiği, b- Şirketteki yetki ve sorumlulukları dahilinde ve sahip oldukları bilgiler çerçevesinde, periyodik mali tablo ve dipnotlarının, yıllık faaliyet raporunun önemli konularda gerçeğe aykırı bir açıklama, ya da açıklamanın yapıldığı tarih itibarıyla yanıltıcı olması sonucunu doğurabilecek herhangi bir eksiklik içermediği, c- Şirketteki yetki ve sorumluluk alanında sahip oldukları bilgiler çerçevesinde, periyodik mali tablo ve dipnotlarının, yıllık faaliyet raporunun, ilgili olduğu dönem itibarı ile, şirketin finansal durumu ve faaliyet sonuçları hakkında gerçeği doğru biçimde yansıttığı, hususları yer alır. 2.13.2.Yönetim kurulu; dipnotları ile birlikte periyodik mali tablo ve yıllık faaliyet raporlarını imzalamakla yükümlü olan sorumlu kişilerin 4, şirket ve konsolide mali tablolar kapsamına giren bağlı ortaklıklar, iştirakler ve müşterek yönetime tabi şirketler ile ilgili önemli bilgilere ulaşmasını sağlayacak tedbirleri alır. 2.13.3. İmza yükümlüsü kişiler, gerek şirketin iç kontrol sistemiyle, gerekse kendilerinin bilgiye ulaşma süreci ile ilgili eleştiri ve önerilerini şirket yönetim kuruluna, denetimden sorumlu komiteye, şirketin denetimini yapmakta olan bağımsız denetim kuruluşuna bildirir. 2.14. Yönetim kurulunun temel fonksiyonlarının haricinde, komitelerin görüş ve önerilerini de dikkate alarak, yerine getireceği başlıca görev ve üstleneceği sorumlulukları şunlardır; a- Şirketin yıllık bütçe ve iş planlarını onaylamak, b- Şirketin yıllık faaliyet raporlarını hazırlamak ve genel kurula sunmak üzere kesinleştirmek; c- Genel kurul toplantılarının mevzuata ve şirket esas sözleşmesine uygun olarak yapılmasını sağlamak; genel kurul kararlarını yerine getirmek, d- Şirketin son bilançosundaki aktif toplamının %10’unu aşan önemli miktarlardaki harcamaların kullanımlarını kontrol etmek, 206 e- Yöneticilerin kariyer planlarını ve ödüllendirilmelerini onaylamak, f- Şirketin pay sahipleri, menfaat sahipleri ve halkla ilişkilerine yönelik politikaları belirlemek, g- Şirketin bilgilendirme politikasını belirlemek, h- Şirket ve çalışanları için etik kuralları belirlemek, i- Komitelerin çalışma esaslarını belirlemek; etkin ve verimli çalışmalarını sağlamak; j- Şirket organizasyon yapısının günün koşullarına cevap vermesini teminen gerekli tedbirleri almak, k- Önceki yönetim kurullarının faaliyetlerini incelemek. 2.15. Yönetim kurulu başkanı, diğer yönetim kurulu üyeleri ve icra başkanı/genel müdür ile görüşerek yönetim kurulu toplantılarının gündemini belirler. 2.16. Yönetim kurulu toplantılarında gündemde yer alan konular açıkça ve her yönü ile tartışılır. Yönetim kurulu üyesi, toplantılarda muhalif kaldığı konulara ilişkin makul ve ayrıntılı karşı oy gerekçesini karar zaptına geçirtir ve yazılı olarak şirket denetçilerine iletir. 2.16.1. Yönetim kurulu üyesi, diğer üyeleri yanıltmak amacıyla, toplantılarda görüşülen konularla ilgili eksik ve taraflı bilgi veremez. 2.16.2. Toplantı esnasında yönetim kurulu üyesi tarafından yöneltilen her türlü soru, ilke olarak hemen cevaplanır ve karar zaptına geçirilir. Cevaplanamayan sorular ise bir sonraki toplantının gündemine alınır. 2.17. Yönetim kurulu toplantıları etkin ve verimli bir şekilde planlanır ve gerçekleştirilir. 2.17.1. Yönetim kurulunun ilk toplantısı seçimini izleyen bir ay içerisinde yapılır. İlk toplantıda, yönetim kurulu başkanı ve başkan vekilinin seçiminin yanı sıra, görev dağılımı ve komitelerin oluşturulmasına yönelik kararlar alınır. 2.17.2. Yönetim kurulu üyesi prensip olarak her toplantıya katılır. 2.17.3.Yönetim kurulu toplantısına uzaktan erişim sağlayan her türlü teknolojik yöntemle iştirak edilir. 2.17.4. Ancak şirketin faaliyetleri ile ilgili önemli konularda toplantıya bütün yönetim kurulu üyeleri fiilen katılır. Aşağıda yer alan gündem maddeleri, ancak yönetim kurulu toplantılarına fiilen katılan yönetim kurulu üyeleri tarafından onaylanabilir: a- Şirketin faaliyet göstereceği konuların belirlenmesi ile iş ve finansman planlarının onaylanması, b- Genel kurulun olağan/olağanüstü toplantıya çağırılması ve toplantının organizasyonu ile ilgili konular, c- Genel kurula sunulacak yıllık faaliyet raporunun kesinleştirilmesi, d- Yönetim kurulu başkanının, başkan vekilinin seçilmesi ve yeni üye atanması, e- İdari birimlerin oluşturulması veya faaliyetlerine son verilmesi, f- İcra başkanının/genel müdürün atanması veya azledilmesi, g- Komitelerin oluşturulması, h- Birleşme, bölünme, yeniden yapılanma; şirketin tamamının veya duran varlıklarının %10’unun satılması veya %10’unun üzerinde tutarlarda yatırım yapılması; aktif toplamının %10’un üzerinde tutarlarda gider yapılması, i- Şirketin temettü politikasının, dağıtılacak dönem karı miktarının tespit edilmesi, j- Sermaye artırımı veya azaltımı. 2.17.5. Yönetim kurulu düzenli olarak ve önceden planlandığı şekilde en az ayda bir defa; gerekli görülen hallerde bu süreye bağlı olmadan ve gecikmeksizin toplanır. 2.17.6.Yönetim kurulu üyelerinin toplantıya çağırılmasına ve toplantıya hazırlanılmasına ilişkin süreçler, tüm yönetim kurulu üyelerinin toplantıya tam olarak hazırlanmasına olanak sağlayacak şekilde düzenlenir. 2.17.7.Yönetim kurulu toplantısı gündeminde yer alan konular ile ilgili belge ve bilgiler, toplantıdan en az yedi gün önce yönetim kurulu üyelerinin incelemesine sunulur. Bu zamanlamaya uymanın mümkün olmadığı hallerde, yönetim kurulu üyelerine eşit bilgi 207 akışının sağlanmasına azami özen gösterilir. Yedi günlük süreye uyulamaması nedeniyle yönetim kurulu üyelerinden birinin toplantı tarihine itiraz etmesi halinde bu itiraz yönetim kurulu tarafından değerlendirilir. Yönetim kurulu toplantı dokümanının ne şekilde yönetim kurulu üyelerine ulaştırılacağı şirket içi düzenlemeler ile yazılı hale getirilir. 2.17.8.Yönetim kurulu üyesi toplantıdan önce, yönetim kurulu başkanına gündemde değişiklik önerisinde bulunabilir. Toplantıya katılamayan ancak görüşlerini yazılı olarak yönetim kuruluna bildiren üyenin görüşleri diğer üyelerin bilgisine sunulur. 2.17.9.Yönetim kurulunda her üyenin bir oy hakkı bulunur. Üyelere ağırlıklı oy hakkı veya olumlu/olumsuz veto hakkı tanınmaz. 2.17.10. Şirket esas sözleşmesinde, pay ve menfaat sahiplerinin yönetim kurulunu toplantıya davet edebilmesine olanak sağlayacak düzenlemelere yer verilir. Yönetim kurulu, kurumsal yatırımcı niteliğini haiz veya azınlık pay sahipleri ile esas sözleşmede tanımlanan menfaat sahiplerinin talebiyle toplanabilir. Davet talebi yönetim kurulu başkanına yapılır. Yönetim kurulu başkanı, derhal toplantı yapılmasının gerekmediği sonucuna varması halinde, konuyu ilk yönetim kurulu toplantısının gündemine alır. (T) 2.17.11. Yönetim kurulu toplantılarının ne şekilde yapılacağı şirket içi düzenlemeler ile yazılı hale getirilir. 2.18. Yönetim kurulu toplantı ve karar nisabına esas sözleşmede yer verilir. 2.19. Yönetim kurulu toplantıları ile ilgili dokümanın düzenli bir şekilde tutulması amacıyla tüm yönetim kurulu üyelerine hizmet vermek üzere yönetim kurulu başkanına bağlı bir sekreterya oluşturulur. 2.19.1. Sekreterya, temel olarak, yönetim kurulu üyeleri arasında iletişimi sağlar; yönetim kurulunun ve komitelerin toplantı hazırlıklarını yapar; toplantı tutanaklarını tutar; yönetim kurulu duyuruları dahil yapılan yazışmaların düzenli olarak kaydını tutar ve arşivler. 2.19.2. Sekreterya tarafından tutulan kayıtlar, yönetim kurulu üyelerinin incelemesine açık tutulur. 2.20. Yönetim kurulu üyesi, kendisinin, eş ve üçüncü dereceye kadar kan ve sıhri hısımlarının menfaatini ilgilendiren yönetim kurulu toplantılarına katılamaz. 2.21. Yönetim kurulu toplantılarında, bağımsız üyelerin muhalif kaldığı konulara ilişkin makul ve ayrıntılı karşı oy gerekçeleri kamuya açıklanır. 2.22. Yönetim kurulunun seyahat/toplantı giderlerini, görevi ile ilgili özel çalışma isteklerini ve benzer masraflarını karşılayacak bir bütçesi olur. 3. Yönetim Kurulunun Oluşumu ve Seçimi 3.1. Yönetim kurulu en üst düzeyde etki ve etkinlik sağlayacak şekilde yapılandırılır. 3.1.1. Yönetim kurulu üyeliğine prensip olarak, yüksek bilgi ve beceri düzeyine sahip, nitelikli, belli bir tecrübe ve geçmişe sahip olan kişiler aday gösterilir ve seçilir. Buna ilişkin genel esaslar şirket esas sözleşmesinde yer alır. 3.1.2. Sermaye piyasası mevzuatı, sigortacılık mevzuatı, bankacılık mevzuatı, kara paranın aklanmasının önlenmesine dair mevzuat ile ödünç para verme işleri hakkında mevzuata aykırılıktan ve/veya taksirli suçlar hariç olmak üzere affa uğramış olsalar dahi ağır hapis veya beş yıldan fazla hapis yahut zimmet, nitelikli zimmet, irtikap, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, inancı kötüye kullanma, dolanlı iflas gibi yüz kızartıcı suçlar ile istimal ve istihlak kaçakçılığı dışında kalan kaçakçılık suçları; resmi ihale ve alım satımlara fesat karıştırma veya devlet sırlarını açığa vurma, vergi kaçakçılığı veya vergi kaçakçılığına teşebbüs ya da iştirak suçlarından dolayı hüküm giymiş olanlar yönetim kurulu üyesi olamaz. 3.1.3. Yönetim kurulu üyesi, şirketin faaliyet alanı ve yönetimi konusunda bilgili, özel sektör veya kamuda çalışmak sureti ile deneyim kazanmış, tercihen yüksek öğrenim görmüş nitelikli kişiler arasından seçilir. (T) 3.1.4. Yönetim kurulu üye sayısı, yönetim kurulu üyelerinin verimli ve yapıcı çalışmalar yapmalarına, hızlı ve rasyonel kararlar almalarına ve komitelerin oluşumu ve çalışmalarını etkin bir şekilde organize etmelerine olanak sağlayacak şekilde belirlenir. 208 3.1.5. Yukarıda belirtilen genel çerçeve içerisinde; yönetim kurulu üyeliği adaylarında ayrıca aranacak asgari nitelikler aşağıda yer almaktadır; a- Mali tablo ve raporları okumak ve analiz edebilmek, b- Şirketin gerek günlük, gerek uzun vadeli işlemlerinde ve tasarruflarında tabi olduğu hukuki düzenlemeler hakkında temel bilgiye sahip olmak, c- Yönetim kurulunun, ilgili bütçe yılı için öngörülen toplantıların tamamına katılma olanağına ve kararlılığına sahip olmak. 3.1.6. Yukarıda sayılan özellikleri taşımayan kişilerden; diğer özellikleri nedeniyle yönetim kurulu üyeliğine seçilenlerin, en kısa sürede gerekli eğitimi almaları sağlanır. Yönetim kurulu üyeleri atandıktan sonra kurumsal yönetim komitesi ayrıntılı bir uyum programına başlar. Uyum programının hızlı ve verimli bir şekilde tamamlanmasına özen gösterilir. Bu programda en az aşağıdaki hususlara yer verilir; a- Yöneticiler ile tanışma ve şirketin üretim birimlerine ziyaretler, b- Yöneticilerin özgeçmişleri ve performans değerlendirmeleri, c- Şirketin stratejik hedefleri, güncel durum ve sorunları, d- Şirketin pazar payı ve finansal performans göstergeleri. 3.2. Yönetim kurulunda icrada görevli olan ve olmayan üyeler bulunur. 3.2.1. Yönetim kurulu başkanı ve icra başkanı/genel müdür aynı kişi olmaması ve yönetim kurulunun yarısından fazlasının icrada görev almaması sağlanır. 3.2.2. İcrada görevli olmayan yönetim kurulu üyeleri, düzenli olarak kendi aralarında toplantı yapar. 3.3. Yönetim kurulu üyeleri içerisinde, görevlerini hiç bir etki altında kalmaksızın icra etme niteliğine ve potansiyeline sahip bağımsız üyeler bulunur. 3.3.1. Yönetim kurulunun, sayısı ikiden az olmamak üzere en az üçte biri bağımsız üyelerden oluşur. Bağımsız üye sayısının hesaplanmasında küsuratlar izleyen tam sayı olarak dikkate alınır. 3.3.2. Bağımsız yönetim kurulu üyesine yönetim kurulunun önerisi ve genel kurulun onayı ile sağlanacak, ücret ve huzur hakkı gibi maddi imkanlar, bağımsızlığı koruyacak düzeyde olur. Bu amaca yönelik olarak sağlanan maddi imkanlar bağımsızlığı engellemez. 3.3.3. Düzenleyici otoritelerde ve öz düzenleyici kuruluşlarda çalışmış olan meslek personeli, diğer bağımsızlık şartlarını da taşıdıkları takdirde, bağımsız yönetim kurulu üyesi olarak seçilebilirler. (T) 3.3.4. Şirketin yönetim kurulunda son altı yıl içerisinde yönetim kurulu üyeliği yapan bir kişi, yönetim kuruluna bağımsız üye olarak atanamaz. 3.3.5. Aşağıdaki kriterlere uyan yönetim kurulu üyesi “bağımsız üye” olarak nitelendirilir. a- Şirket, şirketin ilişkili taraflarından biri veya şirket sermayesinde doğrudan veya dolaylı olarak %5 veya daha fazla paya sahip hissedarların yönetim veya sermaye bakımından ilişkili olduğu tüzel kişiler ile kendisi, eşi ve üçüncü dereceye kadar kan ve sıhri hısımları arasında son beş yıl içinde istihdam, sermaye veya ticaret anlamında doğrudan veya dolaylı bir menfaat ilişkisinin kurulmamış olması, b- Yönetim kuruluna bir pay grubunu temsilen seçilmemiş olması, c- Başta şirketin denetimini ve danışmanlığını yapan şirketler olmak üzere, yapılan anlaşmalar çerçevesinde şirketin faaliyet ve organizasyonunun tamamını veya belli bir bölümünü yürüten şirketlerde çalışmıyor olması ve son beş yıl içerisinde yönetici olarak görev almamış olması, d- Son beş yıl içerisinde, şirketin bağımsız denetimini yapan kuruluşlarda istihdam edilmemiş veya bağımsız denetim sürecinde yer almamış olması, e- Şirkete önemli ölçüde hizmet ve ürün sağlayan firmaların herhangi birisinde çalışmamış ve son beş yıl içerisinde yönetici olarak görev almamış olması, 209 f- Eşi veya üçüncü dereceye kadar olan kan ve sıhri hısımları arasında hiçbirisinin şirkette yönetici, toplam sermayenin %5’inden fazlasını elinde bulunduran veya her halükarda yönetim kontrolünü elinde bulunduran pay sahibi olmaması, g- Şirketten yönetim kurulu üyeliği ücreti ve huzur hakkı dışında başka herhangi bir gelir elde etmiyor olması; yönetim kurulu görevi dolayısıyla hissedar ise sermayede sahip olduğu payın oranının %1’den fazla olmaması ve bu payların imtiyazlı olmaması. Haklı gerekçelerin varlığı halinde, yatırımcı haklarını korumayı teminen, Kurul’un uygun görüşü ile, azami bir yıla kadar geçici bir süreyle sınırlı olmak üzere, yukarıda verilen bağımsızlık kriterlerinden bir veya birkaçını sağlamayanlar bağımsız yönetim kurulu üyesi olarak genel kurul tarafından seçilebilir. 3.3.6. Bağımsız yönetim kurulu üyesi, mevzuat, esas sözleşme ve yukarıda yer alan kriterler çerçevesinde bağımsız olduğuna ilişkin yazılı bir beyanını aday gösterildiği esnada yönetim kuruluna verir. Yönetim kurulu bağımsız üye adayının bağımsızlık ölçütlerini taşıyıp taşımadığını değerlendirir ve buna ilişkin değerlendirmesini bir rapora bağlar ve genel kurula sunar. Bağımsız yönetim kurulu üyesi atamasına ilişkin genel kurul kararı ve gerekçeleri, karşı oyları ve yönetim kurulu değerlendirme raporunu da içerecek şekilde Şirketin internet sitesinde açıklanır. Sermayenin yirmide birini temsil eden pay sahipleri tarafından hakkında olumsuz oy kullanılmış bağımsız yönetim kurulu üyesi adaylarının bağımsız üye olarak seçilmeleri durumunda, bunların bağımsızlık kriterlerini sağlayıp sağlamadığı Kurul tarafından değerlendirilir ve karara bağlanır. 3.3.7. Bağımsızlığı ortadan kaldıran bir durum ortaya çıktığı takdirde, değişiklik bağımsız üye tarafından kamuya duyurulmak üzere derhal yönetim kuruluna iletilir. Bu durumda asgari bağımsız yönetim kurulu üye sayısının yeniden sağlanmasını teminen, bağımsızlığını kaybeden yönetim kurulu üyesi ilke olarak istifa eder. Yönetim kurulu bu durumda ilk genel kurula kadar görev yapmak üzere boşalan üyeliklere bağımsız üye seçer. Ancak toplantı ve karar nisaplarının oluşmasında sorun yaşanması durumunda, bağımsızlığını kaybeden üye görevine devam eder. Bu kapsamda yapılan işlemler ayrıca yönetim kurulu tarafından kamuya en kısa sürede duyurulur. 3.4. Yönetim kurulu üyelerinin seçiminde, birikimli oy sisteminin uygulanmasına öncelik verilir. Birikimli oy sisteminin uygulama esasları mevzuat çerçevesinde şirketin esas sözleşmesinde düzenlenir. Yönetim kurulu üyeleri birikimli oy sistemi konusunda pay sahiplerini bilgilendirir. Birikimli oy sistemi amacı doğrultusunda kullanılır ve bu konuda yönetim kurulu üyeleri gerekli hassasiyeti gösterir. 4. Yönetim Kuruluna Sağlanan Mali Haklar 4.1. Yönetim kurulu üyesine, ücretinin belirli bir oranını aşmayacak şekilde huzur hakkı verilir. 4.2. Yönetim kurulu üyelerine verilecek ücret, ilke olarak üyenin zaman yatırımını ve üyelik gereklerinin yerine getirilmesini, asgari olarak karşılayacak şekilde genel kurul tarafından belirlenir. Üyelerin temel ücretleri, ilke olarak icra başkanı/genel müdüre verilen saat başına sabit ücrete yakın olur. Ücret, bir yönetim kurulu üyesinin toplantı, toplantı öncesi ve sonrası hazırlık ve özel projelerde o şirket için harcayacağı zaman olarak hesap edilir. 4.3. Ödüllendirme yönetim kurulu üyelerinin performansını yansıtacak ve şirketin performansı ile ilişkilendirilecek şekilde belirlenir. Bu konuda kurumsal yönetim komitesi gerekçe göstermek sureti ile önerilerde bulunur. Yönetim kurulu, şirketin belirlenen operasyonel ve finansal performans hedeflerine ulaşmasından sorumludur. Bunun sağlanamadığı durumlarda gerekçeleri faaliyet raporunda açıklanır. Bu şekilde yönetim kurulu hem kurul hem de üye bazında, bu konuyla görevlendirilen komitenin ortaya koyacağı esaslar doğrultusunda özeleştirisini ve performans değerlendirmesini yapar. Yönetim kurulu üyeleri bu esaslara göre ödüllendirilir veya azledilir. 210 4.4. Şirket, herhangi bir yönetim kurulu üyesine ve yöneticilerine borç veremez, kredi kullandıramaz, verilmiş olan borçların ve kredilerin süresini uzatamaz, şartlarını iyileştiremez, üçüncü bir kişi aracılığıyla şahsi kredi adı altında kredi kullandıramaz veya lehine kefalet gibi teminatlar veremez. Ancak bireysel kredi veren kuruluşlar herkes için uyguladığı şartlarda, söz konusu kişilere kredi verebilir; kredi kartı vermek suretiyle kredi kullandırabilir ve bu kişileri diğer hizmetlerinden yararlandırabilir. 5. Yönetim Kurulunda Oluşturulan Komitelerin Sayı, Yapı ve Bağımsızlığı 5.1. Şirketin içinde bulunduğu durum ve gereksinimlere uygun olarak, yönetim kurulunun görev ve sorumluluklarını sağlıklı bir biçimde yerine getirmesini teminen yeterli sayıda komite oluşturulur. 5.2. Komite başkanları bağımsız yönetim kurulu üyeleri arasından seçilir. 5.3. Komiteler, en az iki üyeden oluşur. Komitelerin iki üyeden oluşması halinde her ikisi, ikiden fazla üyesinin bulunması halinde üyelerin çoğunluğu, icrada görevli olmayan üyelerden oluşur. 5.4. İlke olarak bir yönetim kurulu üyesi birden fazla komitede görev alamaz. Gerek duyulduğunda yönetim kurulu üyesi olmayan, konusunda uzman kişilere de komitede görev verilir. 5.5. Komiteler kendi yetki ve sorumluluğu dahilinde hareket eder ve yönetim kuruluna tavsiyelerde bulunur, ancak nihai karar yönetim kurulu tarafından verilir. 5.5.1. Komiteler yaptıkları tüm çalışmaları yazılı hale getirir ve kaydını tutar. 5.5.2. Komitelerin çalışma süreleri yönetim kurulunun çalışma süresi ile paralel olur. Ancak kurumsal yönetim komitesi, yeni yönetim kurulunun önceden belirlenmiş olan uyum süreci tamamlandıktan sonra yeniden oluşturulur. 5.5.3. Komite toplantılarının zamanlaması mümkün olduğunca yönetim kurulu toplantılarının zamanlaması ile uyumlu olur. 5.5.4. Komite başkanı, yönetim kuruluna, komite toplantısı ertesinde komitenin faaliyetleri hakkında yazılı rapor verir ve komite toplantısının özetini yönetim kurulu üyelerine yazılı olarak bildirir veya bildirilmesini sağlar. 5.6. Finansal ve operasyonel faaliyetlerin sağlıklı bir şekilde gözetilmelerini teminen denetimden sorumlu komite kurulur. 5.6.1. Denetimden sorumlu komite görevini yerine getirirken gerekli her türlü kaynak ve destek yönetim kurulu tarafından sağlanır. Bu komite, gerekli gördüğü yöneticiyi, iç ve bağımsız denetçileri toplantılarına davet edebilir ve görüşlerini alabilir. İç denetçi, denetimden sorumlu komiteye rapor verir. 5.6.2. Denetimden sorumlu komite, kamuya açıklanacak periyodik mali tabloların ve dipnotlarının, mevcut mevzuat ve uluslararası muhasebe standartlarına uygunluğunu denetler ve bağımsız denetim kuruluşunun görüşünü de alarak yönetim kuruluna yazılı olarak bildirir. 5.6.3. Denetimden sorumlu komite, her türlü iç ve bağımsız denetimin, yeterli ve şeffaf bir şekilde yapılması için gerekli tedbirleri alır. 5.6.4. Denetimden sorumlu komite, şirketin muhasebe sisteminin, finansal bilgilerin kamuya açıklanmasının, bağımsız denetiminin ve şirketin iç kontrol sisteminin işleyişinin ve etkinliğinin gözetimini yapar. Bağımsız denetim kuruluşunun seçimi, denetim sözleşmelerinin hazırlanarak bağımsız denetim sürecinin başlatılması ve bağımsız denetim kuruluşunun her aşamadaki çalışmaları bu komitenin gözetiminde gerçekleştirilir. 5.6.5. Şirketin hizmet alacağı bağımsız denetim kuruluşunun seçimi ve bu kuruluştan alınacak hizmetler, denetimden sorumlu komitenin ön onayından geçtikten sonra şirket yönetim kuruluna sunulur. Bağımsız denetim kuruluşunun seçimi için teklif götürülmeden önce denetimden sorumlu komite, bağımsız denetim kuruluşunun bağımsızlığını zedeleyebilecek bir husus bulunup bulunmadığını belirten bir rapor hazırlar. 5.6.6. Bağımsız denetim kuruluşu, şirketin muhasebe politikası ve uygulamalarıyla ilgili önemli hususları, daha önce şirket yönetimine ilettiği uluslararası muhasebe standartları 211 çerçevesinde alternatif uygulama ve kamuya açıklama seçeneklerini, bunların muhtemel sonuçlarını ve uygulama önerisini, şirket yönetimiyle olan önemli yazışmaları, denetimden sorumlu komiteye bildirir. 5.6.7. Şirket muhasebesi, iç kontrol sistemi ve bağımsız denetimiyle ilgili olarak ortaklığa ulaşan şikayetlerin incelenmesi, sonuca bağlanması ile şirket çalışanlarının bu konulardaki bildirimlerinin gizlilik ilkesi çerçevesinde incelenmesi denetimden sorumlu komite tarafından yerine getirilir. 5.6.8. Denetimden sorumlu komite, faaliyetleriyle ilgili olarak ihtiyaç gördüğü konularda bağımsız uzman görüşlerinden yararlanır. Komitenin ihtiyaç duyduğu danışmanlık hizmetlerinin bedeli şirket tarafından karşılanır. 5.6.9. Denetimden sorumlu komite, en az üç ayda bir toplanır ve toplantı sonuçlarını yönetim kuruluna sunar. Bağımsız denetim kuruluşu, denetimden sorumlu komitenin yaptığı mali tablolara ilişkin değerlendirme toplantılarına iştirak eder ve çalışması hakkında bilgi verir. 5.6.10. Denetimden sorumlu komite, yönetim kurulu üyeleri, yöneticiler ve diğer çalışanlar arasında çıkabilecek çıkar çatışmalarını ve ticari sır niteliğindeki bilginin kötüye kullanılmasını önleyen şirket içi düzenlemelere ve politikalara uyumu gözetir. 5.7. Şirketin kurumsal yönetim ilkelerine uyumunu izlemek, bu konuda iyileştirme çalışmalarında bulunmak ve yönetim kuruluna öneriler sunmak üzere kurumsal yönetim komitesi kurulur. 5.7.1. Kurumsal yönetim komitesinin çoğunluğu bağımsız üyelerden oluşur. İcra başkanı/genel müdür bu komitede görev alamaz. 5.7.2. Kurumsal yönetim komitesi; a- Şirkette kurumsal yönetim ilkelerinin uygulanıp uygulanmadığını, uygulanmıyor ise gerekçesini ve bu prensiplere tam olarak uymama dolayısıyla meydana gelen çıkar çatışmalarını tespit eder ve yönetim kuruluna uygulamaları iyileştirici prensiplerde bulunur, b- Pay sahipleri ile ilişkiler biriminin çalışmalarını koordine eder, c- Yönetim kuruluna uygun adayların saptanması, değerlendirilmesi, eğitilmesi ve ödüllendirilmesi konularında şeffaf bir sistemin oluşturulması ve bu hususta politika ve stratejiler belirlenmesi konularında çalışmalar yapar, d- Yönetim kurulu üyelerinin ve yöneticilerin sayısı konusunda öneriler geliştirir, e- Yönetim kurulu üyelerinin ve yöneticilerin performans değerlendirmesi, kariyer planlaması ve ödüllendirmesi konusundaki yaklaşım, ilke ve uygulamaları belirler ve gözetimini yapar. 6. Yöneticiler 6.1. Yöneticiler görevlerini adil, şeffaf, hesap verebilir ve sorumlu bir şekilde yürütürler. 6.2. Yöneticiler şirket işlerinin; misyon, vizyon, hedefler, stratejiler ve politikalar çerçevesinde yürütülmesini sağlarlar. 6.3. Yöneticiler, yönetim kurulunun her yıl onayladığı finansal ve operasyonel planlara uygun olarak hareket ederler. 6.4. Yöneticilerin görevlerini ifa edebilmeleri için gerekli yetkiler kendilerine verilir. 6.5. Yöneticiler verilen görevleri ifa edebilmeleri için gerekli profesyonel nitelikleri haiz olmaları gerekir. 6.5.1. İcra başkanı/genel müdür görevine atanan kişinin, konusunda uzman ve yeterli yöneticilik tecrübesine sahip olması gerekir. 6.5.2. İcra başkanı/genel müdür şirket dışında başka herhangi bir görev üstlenmez. Ancak icra başkanı/genel müdür şirketin çıkarlarını koruyabilmek için şirketin yönetim ve sermaye bağı bulunan kuruluşlarında yönetim kurulu üyesi veya yönetici olarak görev alabilir. 6.6. Yöneticiler görevlerini yerine getirirken mevzuata, esas sözleşmeye, şirket içi düzenlemelere ve politikalara uyarlar; yapılan işlerin bunlara uygunluğu ile ilgili olarak her ay yönetim kuruluna rapor verirler. 212 6.7. Yöneticiler, şirket hakkındaki gizli ve kamuya açık olmayan bilgiyi kendileri veya başkaları lehine kullanamaz, şirket hakkında yalan, yanlış, yanıltıcı, mesnetsiz bilgi veremez, haber yayamaz ve yorum yapamazlar. 6.8. Yöneticiler, şirket işleri ile ilgili olarak doğrudan veya dolaylı hediye kabul etmezler, haksız menfaat sağlamazlar. 6.9. Yöneticiler görevlerini gereği gibi yerine getirmemeleri nedeniyle şirketin ve üçüncü kişilerin uğradıkları zararları tazmin ederler. (T) 6.10. Yöneticilere verilecek ücret, kişilerin nitelikleriyle ve şirketin başarısına yaptıkları katkıyla orantılı olur. Bu kişilere verilecek ücret, piyasa koşullarına göre belirlenir. 6.11. Sermaye piyasası mevzuatı, sigortacılık mevzuatı, bankacılık mevzuatı, kara paranın aklanmasının önlenmesine dair mevzuat ile ödünç para verme işleri hakkında mevzuata aykırılıktan ve/veya taksirli suçlar hariç olmak üzere affa uğramış olsalar dahi ağır hapis veya beş yıldan fazla hapis yahut zimmet, nitelikli zimmet, irtikap, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, inancı kötüye kullanma, dolanlı iflas gibi yüz kızartıcı suçlar ile istimal ve istihlak kaçakçılığı dışında kalan kaçakçılık suçları; resmi ihale ve alım satımlara fesat karıştırma veya devlet sırlarını açığa vurma, vergi kaçakçılığı veya vergi kaçakçılığına teşebbüs ya da iştirak suçlarından dolayı hüküm giymiş olanlar yönetici olamaz. 6.12. Şirketin menfaatlerini korumak için yöneticilerin görevden ayrılmaları durumunda şirketin rekabet ettiği başka bir şirkette belli bir süre çalışmayacağı ve bu hükme uyulmaması halinde uygulanacak yaptırımlar sözleşme maddelerinde belirtilir. (T) 6.13. Yöneticilerin kendi aralarında ve üçüncü kişilerle olan iletişim sisteminin oluşturulması icra başkanı/genel müdür tarafından sağlanır. (T) ———————————————————————— 1 Bu kapsamda şirket ile ilgili bilgilerin kamuya açıklanmasında, yasal düzenlemelerde öngörülenlere ek olarak, basın bültenleri, elektronik veri dağıtım kanalları, elektronik posta gönderileri, cep telefonu üzerinden iletişim (wap ve benzeri teknolojiler), pay sahipleri ve potansiyel yatırımcılarla yapılan toplantılar, medya kuruluşları veya broşürler aracılığıyla ya da Internet sitesi üzerinden yapılan duyurular gibi kamuyu aydınlatma araç ve yöntemleri de kullanılabilir. 2 Şirketin sermayesinde %5 ve üzerinde paya sahip olan gerçek kişiler. Esas sözleşme ile azınlık hakları sermayenin %5’inin altında bir oran olarak belirlenmişse, bu oran dikkate alınır. 3 Yapılan ödemeler maaş, ikramiye, diğer düzenli ve arızi ödemeler gibi nakdi, hisse senetleri, hisse senetlerine dayalı türev ürünler, çalışanları hisse senedi edindirme planları kapsamında verilen hisse alım opsiyonları, mülkiyeti verilen ve/veya kullanım için tahsis edilen ev, otomobil gibi. Gayri nakdi olarak yapılan ödemeler ve sağlanan tüm menfaatleri kapsar. Bu bilgiler yöneticinin ismi/unvan, görevi, kıdemi ve kendisine yapılan ödemenin toplam tutarını gösterir bir tablo halinde kamuya açıklanır. 4 İcra başkanı/genel müdür tarafından, periyodik mali tablo ve dipnotlarının, yıllık faaliyet raporunun hazırlanmasından sorumlu bölüm başkanı veya bu sorumluluğu üstlenmiş görevli ile yönetim kurulunca bir iş bölümü yapılmış ise, periyodik mali tablo ve dipnotlarının, yıllık faaliyet raporunun hazırlanmasından sorumlu yönetim kurulu üyesi. [R.G.11 Ekim 2011 – 28081-2 Mükerrer] —— • —— 213 Kalkınma Bakanlığından: Konu : 2012-2014 Dönemi Yatırım Programı Hazırlıkları GENELGE 2011/2 Ekonomi politikalarımızın temel hedefi vatandaşlarımızın refah ve mutluluğunu artırmaktır. Bu hedef doğrultusunda temel amaçlarımız; istikrarlı ve sürdürülebilir büyümeyi sağlamak, istihdamı artırmak, fiyat istikrarını korumak, mali dengeleri sağlamlaştırmak ve cari açığı bir risk unsuru olmaktan çıkarmaktır. Bu çerçevede toplumumuzun ekonomik ve sosyal ihtiyaçlarının zamanında karşılanması ve kamu hizmetlerinin hız ve kalitesinin yükseltilmesi politikasına hizmet edecek şekilde kamu yatırım ödeneklerinin öncelikli alanlarda etkin kullanımı öncelikli hedeflerimiz arasındadır. Kamu kaynaklarının kullanımında, özel sektör öncülüğünde gerçekleştirilmesi hedeflenen büyümeye ve istihdama azami oranda katkı sağlanması esas alınacaktır. En büyük 10 ekonomi arasına girme hedefini içeren 2023 stratejimizi gerçekleştirme yolunda, 2011-2015 döneminde özel sektörümüzü teşvik edecek ve müteşebbislerimizin önünü açacak politikaları uygulamaya devam edeceğiz. Bunun için; makroekonomik istikrarın sürdürülmesinin yanında; ekonominin dış etkenlere karşı dayanıklılığını artıracak, mal ve hizmet sektörlerinde rekabet ve verimlilik artışlarını sağlayacak, uygun finansman kaynaklarına ulaşımı kolaylaştıracak makro ve mikro politikalara öncelik verilecektir. Nihai hedefimiz, bilgi toplumuna dönüşmüş, her alanda AB standartlarını yakalamış ve küresel ölçekte rekabet gücü yüksek, güçlü bir Türkiye’dir. Bu çerçevede, kamu kaynaklarının kullanımında, belirlenen politika ve öncelikler doğrultusunda hareket edilmesi, yürütülen faaliyet ve projelerin etkinlik ve verimlilik açısından gözden geçirilerek kamu harcamalarının sağlıklı bir temele kavuşturulması esas olacaktır. Kamu harcamalarında kalkınma potansiyelini destekleyici mahiyette olan sosyal amaçlı alanlara ve altyapı yatırımlarına öncelik verilecektir. Kamu kesimi yatırımları bütüncül bir perspektif dâhilinde özel kesim yatırımlarını tamamlayacak şekilde ele alınacak, Kamu-Özel İşbirliği yöntemlerinin daha da yaygınlaştırılmasıyla kamu altyapı yatırımlarında özel sektörün katılımını sağlayan uygulamalara ağırlık verilmeye devam edilecektir. Kamu yatırımlarına ayrılan kaynaklar bir taraftan öncelikli sosyal ihtiyaçları giderecek ve üretken faaliyetleri destekleyecek nitelikteki öncelikli alt yapı alanlarına yönlendirilirken, diğer taraftan yatırımların maliyet etkin, verimli ve zamanında gerçekleştirilmesine, mevcut sermaye stokunun daha etkin kullanılmasına özen gösterilecektir. 2012-2014 dönemi yatırım programı hazırlıklarında Dokuzuncu Kalkınma Planında ortaya konulan temel politika ve öncelikler ile aynı dönemi kapsayan Orta Vadeli Program ve Mali Plan’da yer alan amaç, politika ve öncelikler ile ortaya konulan mali çerçeve ve bütçe tahminleri esas alınacaktır. Ayrıca, Orta Vadeli Program ve Mali Plan’la uyumlu olmak kaydıyla, kamu idarelerinin stratejik planları da program ve bütçe hazırlıklarında dikkate alınacaktır. 2012-2014 dönemi yatırım programı hazırlıklarında sektörel bazda eğitim, sağlık, teknolojik araştırma, ulaştırma, içme suyu ile bilgi ve iletişim teknolojileri yatırımlarına, bölgesel bazda ise Güneydoğu Anadolu Projesi, Doğu Anadolu Projesi, Konya Ovası Projesi ve Doğu Karadeniz Projesi başta olmak üzere ekonomik ve sosyal altyapı projelerine öncelik verilecektir. GAP Eylem Planı ve diğer bölgesel programlar kapsamında yer alan projelerin, sağlanan ilave kaynaklar da dikkate alınarak, hızla tamamlanmasına yönelik tedbirler zamanında alınacaktır. Proje bazında ödenek teklif ve tahsislerinde, devam eden projelerden en kısa sürede tamamlanabilecek projelere, yeni proje tekliflerinde ise azami oranda seçici olunarak, ekonomik katkısı yüksek ve acil hizmet ihtiyacının karşılanmasına yönelik yatırımlara öncelik 214 verilecektir. Mevcut kamu sabit sermaye stokundan azami kapasitede yararlanılmasını sağlayacak bakım ve onarımların zamanında gerçekleştirilebilmesi için gerekli tedbirler alınacaktır. Yeni yatırım teklifleri ayrıntılı sektör çalışmaları ile nitelikli yapılabilirlik etütlerine dayandırılacaktır. Bütün yatırımcı kamu kuruluşları, Kalkınma Bakanlığının 20 Temmuz 2011 tarihli ve 2821 tarihli yazısına istinaden yatırım programı çalışmalarında kullanılmak üzere 2012-2014 dönemi için proje bazındaki yatırım ödeneği ihtiyaçlarını belirleyerek sunmuşlardır. Bütün kuruluşların 2012 Yılı Yatırım Programı hazırlıkları ile ilgili bundan sonraki süreçte, yukarıda belirtilen hususlar ile Orta Vadeli Program, Orta Vadeli Mali Plan ve “2012-2014 Dönemi Yatırım Programı Hazırlama Rehberi”inde belirtilen öncelikleri, esasları ve yatırım tavanlarını dikkate almalarını, tavan içinde kalmak kaydıyla, 20 Temmuz 2011 tarihli ve 2821 sayılı yazıya istinaden gönderdikleri yatırım tekliflerinde varsa proje bazındaki değişiklik önerilerini “2012-2014 Dönemi Yatırım Programı Hazırlama Rehberi”nde yer alan esaslarla uyumlu olacak şekilde ivedilikle Bakanlığımıza göndermelerini önemle arz /rica ederim. Cevdet YILMAZ Bakan 2012-2014 DÖNEMİ YATIRIM PROGRAMI HAZIRLAMA REHBERİ I. AMAÇ ve KAPSAM Amaç 1. Bu rehberin amacı, 2012-2014 dönemi yatırım programı hazırlıklarına esas olmak üzere, kamu yatırım önceliklerini ve 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununun 16 ncı maddesine uygun şekilde; kamu idarelerince uyulması gereken genel ilkeleri, nesnel ve ölçülebilir standartları, hesaplama yöntemlerini, bunlara ilişkin olarak kullanılacak cetvel ve tablo örneklerini ve diğer bilgileri ortaya koymaktır. Kapsam 2. Yatırım Genelgesi ve Yatırım Programı Hazırlama Rehberi, 5018 sayılı Kanuna ekli I Sayılı Cetvelde belirtilen Genel Bütçe Kapsamındaki İdareleri, II Sayılı Cetvelde belirtilen Özel Bütçe Kapsamındaki İdareleri, III Sayılı Cetvelde belirtilen Düzenleyici ve Denetleyici Kurumları, IV Sayılı Cetvelde belirtilen Sosyal Güvenlik Kurumlarını, Kamu İktisadi Teşebbüslerini (KİT’ler) ve Özelleştirme Kapsamındaki Kuruluşları (kamu payı yüzde 50’den fazla olanlar), Döner Sermayeli Kuruluşları, İller Bankasını, Fon İdarelerini, dış finansman ile proje yürüten Mahalli İdareleri ve diğer kamu kuruluşlarını kapsamaktadır. 215 II. 2012-2014 DÖNEMİ YATIRIM POLİTİKASININ GENEL ÇERÇEVESİ Dokuzuncu Kalkınma Planı (2007-2013) 3. Dokuzuncu Kalkınma Planı, 2007-2013 döneminde Program, Bütçe ve Yatırım Programı hazırlık ve uygulama çalışmalarının temel politika çerçevesini oluşturacaktır. Orta Vadeli Program (2012-2014) ve Orta Vadeli Mali Plan (2012-2014) 4. Dokuzuncu Kalkınma Planında ortaya konulan temel politika ve öncelikler ile ülkemizde ve dünyada yaşanan son ekonomik gelişmeler dikkate alınarak hazırlanan ve makro politikaları, ilkeleri, hedef ve gösterge niteliğindeki temel ekonomik büyüklükleri kapsayacak şekilde yayımlanan Orta Vadeli Program (20122014) ve 2012-2014 dönemine ilişkin bütçe büyüklüklerini, genel bütçeli ve özel bütçeli kamu idarelerinin ödenek tavanlarını kapsayacak şekilde yayımlanan Orta Vadeli Mali Plan (2012-2014), kuruluşların üç yıllık perspektifle yapacakları program, bütçe ve yatırım programı hazırlıklarına esas teşkil edecektir. 5. Rehber ekinde yer alan yatırım teklif tavanları, cari fiyatlarla (yılı fiyatlarıyla) olmak üzere 2012-2014 dönemini kapsayan üç yıl için verilmektedir. Kuruluşlar yatırım proje stoklarının yürütülmesinde, ileriki yıllara ait gösterge niteliğindeki söz konusu teklif tavanlarını da dikkate alacaklardır. Bakanlıkların ve diğer kamu idarelerinin yatırım tekliflerinin, 06/4/2011 tarihli ve 6223 sayılı Kanunun verdiği yetkiye dayanılarak çıkarılan Kanun Hükmünde Kararnamelerle yeni kurulan, birleştirilen veya yapısı değiştirilen bakanlıklar ve diğer kamu idarelerinin, kapatılan ve birleştirilen birimlerinin yürüttüğü ve yürüteceği yatırım projelerinin dikkate alınarak yapılması gerekmektedir. Bölge Planları 6. 3194 sayılı Kanunun 9 uncu maddesi uyarınca kalkınma ajansları koordinasyonunda ve Düzey 2 bölgeler seviyesinde hazırlanan bölge planlarında belirtilen öncelikler dikkate alınacaktır. İdare Stratejik Planı ve Performans Programı 7. İdare stratejik planını hazırlamış olan kuruluşlar, 2012 yılı yatırım tekliflerini stratejik planlarında ve performans programlarındaki amaç, hedef ve performans 216 göstergelerine dayandıracaklar ve projelerini stratejik plan ve performans programı ile ilişkilendirerek teklif edeceklerdir. III. 2012-2014 DÖNEMİ KAMU YATIRIM POLİTİKASININ ÖNCELİKLERİ Genel Öncelikler 8. 2012-2014 döneminde, kamu kesimi yatırımları öncelikli sosyal ihtiyaçları giderecek ve üretken faaliyetleri destekleyecek nitelikteki alt yapıya yönlendirilecektir. 9. Yatırım tahsislerinde mevcut bölge planları ve programları kapsamındaki illerin ve özellikle şehir merkezlerinin gelişmesini hızlandırıcı ekonomik ve sosyal altyapı yatırımları ile insan kaynakları ve istihdam ağırlıklı projelere öncelik verilecektir. 10. Ülkemizin AB’ye üyeliği yönünde ortaya konulan plan ve programlarda yer alan politika ve önceliklerin hayata geçirilmesi için sürdürülen çalışmaların gerektirdiği yatırımlar hızlandırılacaktır. 11. Kamu kaynaklarının kısıtlı olduğu gerçeği de göz önünde bulundurularak, kamu altyapı yatırımlarının gerçekleştirilmesinde etkinliği ve verimliliği artıracak Kamu-Özel İşbirliği uygulamalarına ağırlık verilecektir. 12. Kamu yatırım teklif ve kararları, sağlıklı sorun, ihtiyaç ve çözüm analizlerini içeren sektörel ve bölgesel ana plan ve stratejileri ile nitelikli yapılabilirlik etütlerine dayandırılacaktır. Sektörel, Bölgesel ve Proje Bazında Öncelikler 13. Sektörel Öncelikler : 2012-2014 dönemi kamu yatırım tahsislerinde eğitim, sağlık, teknolojik araştırma, ulaştırma, sulama, içme suyu ile Bilgi Toplumu Stratejisi ile uyumlu e-devlet ve bilgi ve iletişim teknolojilerinin geliştirilmesine yönelik altyapı yatırımlarına öncelik verilecektir. 14. Bölgesel Öncelikler : Kamu yatırımları, Güneydoğu Anadolu Projesi başta olmak üzere, Doğu Anadolu Projesi, Konya Ovası Projesi, Doğu Karadeniz Projesi ve diğer tüm bölgelerdeki bölgesel ekonomik kalkınma ve sosyal gelişme alanları ile bölgelerarası gelişmişlik farklarının azaltılmasında etkili bir araç olarak kullanılacaktır. 217 İlgili olan bütün sektör ve alt sektörlerde, belirli nüfus büyüklüğüne ulaşmış, doğudan batıya göçü kendine yönlendirebilecek, çevre illerin sosyo-ekonomik gelişmesini hızlandırma potansiyeline sahip; Diyarbakır, Elazığ, Erzurum, Gaziantep, Kayseri, Konya, Malatya, Samsun, Sivas, Şanlıurfa, Trabzon, Van il merkezlerinin sosyal ve fiziki altyapı yatırımlarına öncelik verilecektir. Diyarbakır, Erzurum, Şanlıurfa ve Van illerinde başlatılmış Cazibe Merkezlerinin Desteklenmesi Programı (CMDP) kapsamında yürütülen projelerin merkezi ve yerel kurum ve kuruluşlar tarafından yürütülmekte olan diğer projelerle tamamlayıcı nitelikte olması gözetilecektir. Ödenek aktarılan kurumlar, Program kapsamındaki faaliyetlerin tamamlanmasına öncelik verecekler ve projelerin zamanında uygulanması için gerekli önlemleri alacaklardır. Güneydoğu Anadolu Projesi Ana Planı (GAP), Doğu Anadolu Projesi Ana Planı (DAP), Doğu Karadeniz Bölgesel Gelişme Planı (DOKAP), Zonguldak, Bartın, Karabük Bölgesel Gelişme Raporu (ZBK) ve Yeşilırmak Havza Gelişim Projesi (YHGP) kapsamında söz konusu planların amaç ve öncelikleri dahilindeki yatırımlar ile Konya Ovası Projesi (KOP) kapsamındaki yatırımlara öncelik verilecektir. Kuruluşlar, yatırım tekliflerinde, 18 Haziran 2008 tarih ve 26910 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Öncelikli Bölgesel Kalkınma ve Sosyal Gelişme Projeleri hakkındaki 2008/11 sayılı Başbakanlık Genelgesi ile eki Güneydoğu Anadolu Projesi Eylem Planı’nda (2008-2012) belirtilen hususları özellikle dikkate alacaklardır. Kırsal kesimde kalkınmanın hızlandırılması amacıyla, kamu yatırımları ve hizmetlerinin sunumunda, ilçe merkezleri ve belde belediyeleri ile diğer gelişme ve çevresine hizmet sunma kapasitesi bulunan merkezi yerleşim birimlerine öncelik verilmek suretiyle bu yerleşimlerin altyapıları iyileştirilecek ve kaynakların etkin kullanımı sağlanacaktır. 15. Proje Bazında Öncelikler : 2012-2014 dönemi yatırım tavanları çerçevesinde yapılacak proje bazındaki ödenek tekliflerinde sektörel ve bölgesel önceliklerin yanı sıra devam eden projelerden; - 2012 yılı içinde tamamlanarak ekonomiye kazandırılabilecek projelere, - Uygulamasında önemli fiziki gerçekleşme sağlanmış projelere, - Başlatılmış bulunan diğer projelerle bağlantılı veya eş zamanlı olarak yürütülmesi ve tamamlanması gereken projelere, - Mevcut sermaye stokunun daha etkin kullanılmasına ve korunmasına yönelik idame-yenileme, bakım-onarım, rehabilitasyon ve modernizasyon türü yatırım projelerine, - Afet risklerinin azaltılması ve afetlerin önlenmesi ile afet hasarlarının telafisine yönelik projelere, - e-Dönüşüm Türkiye Projesi ve Bilgi Toplumu Stratejisi ile uyumlu projelere ağırlık verilecektir. Alt Sektör Öncelikleri 16. Kuruluşlar, yatırım programı hazırlıklarında ve proje stokunun önceliklendirilmesinde, yukarıda verilen genel, sektörel, bölgesel ve proje bazında önceliklerin yanı sıra aşağıdaki alt sektör bazındaki kriter ve öncelikleri dikkate alacaklardır. 218 • Tarım / Sulama sektöründe; proje stokunun, 2011 Yılı Yatırım Programında 13 yıl olan ortalama tamamlanma süresi düşürülecektir • DSİ Genel Müdürlüğünün yatırım programında yer alan büyük su işi projelerinden; başta Bölgesel Kalkınma Projeleri kapsamında yürütülenler olmak üzere depolaması tamamlanmış veya depolamasız, su iletim tesisleri (tünel/ana kanal) inşaatı bitmiş veya devam eden cazibeyle sulama yapılacak projeler ile barajı 2012 yılında tamamlanacak projeler birinci öncelikli projeler olarak değerlendirilecek ve ödenek teklifleri bu husus göz önüne alınarak yapılacaktır. Yine yatırım programında yer alan taşkın ve rusubat kontrolü amaçlı projelere programlandıkları sürede tamamlanacak şekilde öncelik verilecektir. • DSİ Genel Müdürlüğünce; büyük su işi projelerine dair gerçekleştirilecek yıllık fiziki hedefler (sulama, taşkın koruma, bitirilecek baraj, vb.) proje bazında; küçük su işi projelerine dair yıllık fiziki hedefler ise (taşkın, taşkınrusubat, sulama, vb.) faaliyet bazında ve her iki fiziki hedef seti ödenek teklif tavanları doğrultusunda belirlenerek yatırım teklifleri ile birlikte gönderilecektir. • Tarım / Su Ürünleri sektöründe; balıkçı barınakları projelerine ödenek teklifi yapılırken, Balıkçılık Kıyı Yapıları Durum ve İhtiyaç Analizi çalışmasında ortaya konan ihtiyaç tespitleri ve takvimlendirme dikkate alınarak projeler önceliklendirilecek ve idame yatırımlarına öncelik verilecektir. • Madencilik sektöründe; enerji sektörü ve imalat sanayiine girdi temin eden üretime yönelik projelere; petrol, doğalgaz ve jeotermal kaynaklar ile rezervi tükenmekte olan ve arz güvenliğinin sağlanması açısından önem arz eden madenlerin aranmasına yönelik projelere; madenlerin işlenerek ürün haline getirilmesine yönelik projeler ile üretilen cevherlerin tüketici talepleri doğrultusunda kalitesinin iyileştirilmesine yönelik projelere önem ve öncelik verilecektir. • İmalat sektörlerinde; genel olarak üretimin idamesine yönelik projelere, AB’ye uyum ve uluslararası yükümlülüklerimiz açısından gerçekleştirilmesi gerekli olan projelere ve yurtiçi hammaddenin değerlendirilmesine yönelik ekonomik olan projelere birinci derecede öncelik verilecektir. Özelleştirme kapsam ve programındaki kuruluşların acil olmayan işleri ile 2011 Yılı Yatırım Programında yer alan, yapılabilirliği devam eden, ancak ihalesi yapılmamış ve özelleştirme öncesinde yapılması zorunlu olmayan yeni işler ise ikinci derecede öncelikli projeler olarak iz ödenekle yatırım programına teklif edilecektir. 219 • Enerji sektöründe; enerji arz-talep analizlerine dayanan, Türkiye’nin genel enerji ihtiyaç projeksiyonuna uygun olarak hazırlanmış ve 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanununun ortaya koyduğu esaslara uygun, güvenilir hammadde kaynaklarına ve erken geri dönüş oranına sahip projelerle, gerçekleştirilmesi diğer projelerin hayata geçirilmesinin ön şartı niteliğinde olan veya bunların kapasite/verimini artıracak olan projelere öncelik verilecektir. • Ulaştırma / Otoyol sektöründe; tamamlanma aşamasındaki otoyol ve bağlantı yolu projeleri ile, mevcut otoyol sisteminin korunmasını ve etkin kullanımını sağlayacak; üstyapı iyileştirme, trafik güvenliği, köprü ve viyadüklerin onarımına yönelik projelere önem ve öncelik verilecektir. • Ulaştırma / Karayolu sektöründe; karayollarında trafik güvenliği ile ilgili yatırımlara öncelik verilecektir. Devlet ve il yolları ile ilgili ödenek tekliflerinde, ana güzergahlarda yer alan bölünmüş yol ve bitümlü sıcak karışım kaplama (BSK) projelerine öncelik verilecektir. • Ulaştırma / Demiryolu sektöründe; Dokuzuncu Kalkınma Planında yer alan, Ankara merkez olmak üzere İstanbul-Ankara-Sivas, AnkaraAfyonkarahisar-İzmir koridorlarından oluşan çekirdek ağ üzerinde hızlı tren ile yolcu taşımacılığına başlanılması politikası çerçevesinde, ödenek tekliflerinde hızlı tren projelerine öncelik verilecektir. Ayrıca, demiryolu yenilemeleri için ray temini ve yol mekanizasyon yatırımlarına ve demiryolu işletmeciliğinde maliyet düşürücü etki yapabilecek tedbirlerin gerektirdiği yatırımlara öncelik verilecektir. • Ulaştırma / Denizyolu sektöründe; başta Ege ve Akdeniz Bölgeleri olmak üzere Kıyı Yapıları Master Planında belirlenen büyük kapasiteli ana limanların hayata geçirilmesi ile denizlerde emniyetli ve sürdürülebilir seyrin sağlanması için gereken yatırımlara ve çalışmalara öncelik verilecektir. • Ulaştırma / Havayolu sektöründe; tüm illerimizin havayolu ulaşımına erişmesini sağlamaya yönelik ve hava trafiği emniyetini artırıcı projelere öncelik verilecektir. • Ulaştırma / Boruhattı sektöründe; sanayi kullanım potansiyeli yüksek, çevre sorunları bulunan ve nüfus yoğunluğu fazla yörelere erişime öncelik verilecektir. Doğal gaz iletim ve bağlantı yatırımlarının şehir içi doğal gaz dağıtım ihaleleri ile eş zamanlı olarak yürütülmesine önem verilecektir. • Ulaştırma / Haberleşme sektöründe; posta hizmetlerinde etkinliği, sürati ve güveni artırıcı otomasyon, mekanizasyon ile bilgi ve iletişim teknolojisi ağırlıklı projelere öncelik verilecektir. TRT'nin teknolojik altyapısının yenilenmesine yönelik projelere öncelik verilecektir. • Turizm sektöründe; mevcut sistemin korunmasını ve etkin kullanımını sağlamak amacıyla atıksu arıtma tesisleri, derin deniz deşarjları, katı atıkların 220 imhası, temiz su ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik yatırımların sürdürülebilirlik ilkeleri çerçevesinde ivedilikle tamamlanmasına öncelik verilecektir. • Eğitim / İlk, Orta ve Mesleki Eğitim sektörlerinde; yeni teklif edilecek projelerde, okul türü itibarıyla ülke genelindeki derslik başına düşen öğrenci sayısı ile okulun yapılacağı bölgedeki (il-ilçe) derslik başına düşen öğrenci sayısı dikkate alınacaktır. Yatırım tekliflerinde fiziki gerçekleşmesi yüzde 75 ve daha üzerinde olan projeler ile 2012 yılında bitirilecek projelere ve deprem riski yüksek olan bölgelerden başlamak üzere okulların depreme karşı güçlendirilmesine yönelik projelere öncelik verilecektir. Daha önceki yıllarda sari ihale izni verilmiş projeler için öngörülen ödenekler yatırım tekliflerinde öncelikli olarak dikkate alınacaktır. En fazla göç alan ve deprem bölgesinde yer alan il ve ilçelerde fiziki gerçekleşmesi yüzde 50 ve daha üzerinde olan projelerin 2012 yılında bitirilmesine öncelik verilecektir. Bu kapsama girmeyen projelerde ödenek teklifi fiziki gerçekleşmesinin yüksekliği esas alınarak belirlenecektir. Tüm projelerin fiziki gerçekleşme seviyeleri yatırım teklifleri içinde yer alacaktır. Zorunlu haller dışında özel projelere ve özel imalata yer verilmeyecektir. Derslik ihtiyacının acilen karşılanması amacıyla yeni proje tekliflerinde zorunlu haller dışında öğretim binaları dışında ek tesis teklif edilmeyecek, yatırım programında devam eden projelerde ise öğretim binaları dışında kalan ve eğitim ve öğretim hizmetlerini aksatmayacak ünitelerin yapımına öğretim binaları hizmete alındıktan sonra başlanacaktır. Yatırım programında yer almakla birlikte yapımına ihtiyaç kalmamış veya gerçekleştirilmesinde önemli zorluklarla karşılaşılan projeler yatırım programından çıkarılmak üzere teklif edilecektir. Milli Eğitim Bakanlığınca yürütülen “e-Yatırım Projesi” ile tespit edilen yatırım ihtiyacına göre okul yapımında öncelikli il ve ilçeler sıralanacak ve yeni proje teklifleri seçimlerine esas oluşturan kriterleri de gösterecek şekilde hazırlanarak Kalkınma Bakanlığına gönderilecektir. Zorunlu haller dışında il merkezlerindeki lise ve dengi okullar için pansiyon talebinde bulunulmayacak, ilçe merkezleri için teklif edilen pansiyonlar, ilgili ilçedeki bütün lise ve dengi okullar öğrencilerine hizmet verecek şekilde ele alınacak, her okul türü için ayrı öğrenci pansiyonu teklifi yapılmayacaktır. • Eğitim / Yüksek Öğrenim sektöründe; devam eden projelerden 2012 yılında tamamlanarak hizmete alınabilecek projelere, fiziki gerçekleşmesi yüzde 75’in üzerinde olan projelere ve afet hasarlarının telafisine yönelik olarak başlatılmış projelere ödenek tekliflerinde birinci derecede öncelik verilecektir. Başta rektörlük binası olmak üzere idari binalarla ilgili projelerden 2012 yılında bitecek olanlar dışındaki projeler; eğitim ve öğretim faaliyetine açılmış ancak yeterli öğrenci ve öğretim elemanı bulunmayan eğitim birimlerine ait inşaat projeleri; kampus ve/veya meskun alan dışında inşaatına başlanan ancak altyapı (elektrik, su, telefon, kanalizasyon, ulaşım, çevre düzenlemesi vs.) 221 bulunmaması nedeniyle yatırım ve işletme maliyeti yüksek olacak projeler; enstitü, uygulama ve araştırma merkezleri ve birimleri (örneğin uygulama otelleri), kongre merkezleri, konferans salonlarına ait projelerden 2012 yılında tamamlanabilecek olanlar hariç diğer projeler; uzun vadeli ihtiyaçlara göre projelendirilmiş ancak kısmen tamamlanarak hizmete açılmış ya da tamamlanan kısmı (veya blokları) mevcut öğrenci ve öğretim elemanları için kısa vadede yeterli olan projeler; kamu kurum ve kuruluşlarına ait binalarda tahsis ya da kiralama suretiyle faaliyetlerine devam eden eğitim birimlerine ait projeler ikinci derecede öncelikli projeler olarak yatırım programına iz ödenekle teklif edilecektir. Modüler tarzda projelendirilmemiş olan projeler, modüler tarzda inşa edilebilir hale getirilecektir. 2008 yılında kurulan 9, 2010 yılında kurulan 8 ve 2011 yılında kurulan 1 yeni devlet üniversitesinin kampüs yeri seçimi tamamlanmadan ve söz konusu üniversitelerin kampus planları ve uzun vadeli üniversite gelişim planları hazırlanmadan, bu üniversiteler için 2012 yılında tahsis edilmesi öngörülen ödeneklerin inşaat işleri için kullanılmasına izin verilmeyecektir. • Eğitim / Kültür sektöründe; kültür varlıklarının korunması, restorasyonu ve bakım-onarımı ile ilgili projelere öncelik verilecektir. Kültür ve Turizm Bakanlığına bağlı müzelerin bakım-onarım, teşhir-tanzim ve güvenliğinin artırılmasına yönelik projeler desteklenecektir. Kültür ve Turizm Bakanlığı yatırım programında yer alan kültür merkezi projelerinden fiziki gerçekleşmesi yüzde 50’nin üzerinde olanlara; kent niteliğinde olma, üniversiteye ve fazla nüfusa sahip olma gibi kıstaslara göre ödenek tahsisinde öncelik verilecektir. Bu niteliklere sahip olmayan ve inşaatına başlanmamış projeler yatırım programında iz ödenekle yer alacaktır. Ancak fiziki gerçekleşmeleri % 50’nin altında olan projelere, yerel yönetimlere devredilmeleri durumunda, “Kamu Eliyle Yapılan Kültür Yatırımlarına Destek Projesi” kapsamında öncelikli olarak ödenek tahsis edilecektir. Zorunlu haller dışında, yeni kültür merkezi projesi tekliflerinin, Kamu Eliyle Yapılan Kültür Yatırımlarına Destek projesi kapsamında yapılması esastır. Yurt içinde ve yurt dışında bulunan kültür varlıklarımızın tespiti ve envanterinin çıkarılarak, bilgisayar ortamına aktarılmasına yönelik yatırımlara öncelik verilecektir. • Eğitim / Beden Eğitimi ve Spor sektöründe; 2012 yılında veya kısa sürede tamamlanabilecek spor altyapı tesisleri başta olmak üzere, fiziki gerçekleşmesi yüzde 75’in üzerinde olan, bölge, nüfus, sporcu sayısı, yaygın spor talebi, bölgedeki mevcut spor tesisleri, çok amaçlı spor tesisi olması vb. faktörleri dikkate alan projelere, öğrenci sayısı 800’ün üzerinde olan ve aynı eğitim bölgesinde kamu kurum ve kuruluşlarına ait spor salonu bulunmayan okulların spor salonlarına, Kalkınmada Öncelikli Yörelerde olup fiziki gerçekleşmesi yüzde 50’nin üzerinde olan ve kısa sürede tamamlanabilecek projelere ve ülkemizde düzenlenecek olan spor organizasyonlarında kullanılacak tesislerin onarım ve ikmalini gerektiren projelere birinci derecede öncelik verilecektir. 222 Muhtelif yıllarda yatırım programına alınmış, halen ihaleleri yapılamamış veya yeterli ödenek tahsis edilemediği için inşaatları sürdürülemeyen projeler iz ödenek ile yatırım programına teklif edilecektir. Yapılabilirliğini ve önceliğini kaybetmiş olan projeler ise teklif edilmeyecektir. • Sağlık sektöründe; fiziki gerçekleşmesi yüzde 75’in üzerinde olan projeler, fiziki gerçekleşmesi yüzde 75’in üzerinde olmamakla beraber koruyucu ve birinci basamak hizmetlerine yönelik projeler, inşaatı tamamlanan birimlerin donanım ihtiyaçları ile ilgili projeler, depreme karşı güçlendirme projeleri ve bölgesel farkları azaltıcı mahiyetteki projeler öncelikli projeler olarak dikkate alınacaktır. Çok düşük kapasiteyle kullanılan ve etkinliğini kaybetmiş hastanelerin bulunduğu illerdeki henüz inşaatı başlamamış hastane projeleri, çevresinde düşük kapasiteyle kullanılan sağlık birimlerinin mevcudiyetine rağmen aynı mahalde bulunan mükerrerliğe ve israfa yol açabilecek nitelikteki projeler teklif edilmeyecektir. İnşaat ve donanım ihtiyaçları karşılanarak faaliyete geçmiş hastanelerin ek bina, yenileme, yeni makine-teçhizat ve donanım alımına yönelik projelere kendi öz gelirlerinden kaynak ayrılması ve bu kurumların döner sermaye gelirleri ile karşılayabilecekleri maliyetteki projeler için genel bütçeden ödenek talebinde bulunmamaları esastır. Ancak, öğrenci kontenjanlarını artırma potansiyeli bulunan üniversitelerin hemşirelik fakülteleri, kontenjan artışı ile bağlantılı yatırımlarına ödenek talebinde bulunabileceklerdir. • Diğer Kamu Hizmetleri / Genel İdare sektöründe; idari hizmet binası projelerinde önemli oranda fiziki gerçekleşmeye sahip projelere öncelik verilecektir. Arsası temin edilememiş projeler teklif edilmeyecektir. Sektör kapsamında yürütülen bilgi ve iletişim teknolojileri projeleri birbirleriyle koordinasyon içerisinde yürütülecek; veri tabanı, bilgisayar altyapısı ve işlev bakımından benzerlik gösteren ve ortak yönleri bulunan projelerin birbirleriyle bütünlük içerisinde gerçekleştirilmesi için gerekli çalışmalar yapılacaktır • Diğer Kamu Hizmetleri / Güvenlik Hizmetleri sektöründe; vatandaş memnuniyetini esas alan, hizmet sunumunda sürati ve kaliteyi artıracak otomasyon projeleri ile delilden sanığa ulaşılmasını temin edecek kriminal alt yapı projelerine öncelik verilecektir. • Diğer Kamu Hizmetleri / İçmesuyu ve Kanalizasyon sektörlerinde; su kayıp ve kaçaklarının azaltılmasına yönelik projelere öncelik verilecektir. DSİ Genel Müdürlüğü tarafından yürütülen içmesuyu temini projelerinden nüfusu 50.000 ve üzeri olan belediyelere öncelik verilecektir. • Diğer Kamu Hizmetleri / Kırsal Alan Planlaması sektöründe; iskan projelerinde yatırım programında yer alan gecikmiş projelere ve özellikle yerleri kamulaştırılanların iskanına, kırsal kesime ilişkin çeşitli sektörel veri tabanlarının üretilmesine yönelik projelere öncelik verilecektir. 223 • Diğer Kamu Hizmetleri / Belediye Hizmetleri sektöründe; İller Bankası Genel Müdürlüğünce yürütülen katı atık ve jeotermal merkezi ısıtma tesisi projeleri ile bu Rehberin 14 üncü maddesinde belirtilen şehir merkezlerinin kentsel ve çevresel altyapı projelerine öncelik verilecektir. Belediye dış kredili yatırım projelerinde itfaiye ve acil müdahale aracı alımı ve doğal afetlerle mücadele projeleri gibi kent esenliği ve güvenliği projelerine öncelik tanınacaktır. • Diğer Kamu Hizmetleri / KOBİ ve Girişimcilik sektöründe; Yatırım Programına yeni OSB projesi alınmasında; il genelindeki mevcut OSB’lerde parsellerin en az yüzde 75’inde inşaata veya üretime başlanmış olunması şartı aranacaktır. Bu koşul, ihtisas OSB projelerinde kendi içinde geçerlidir. Ancak, mevcut OSB’lerin ilave alan taleplerinde, talepte bulunan OSB’de toplam sanayi parsellerinin en az yüzde 90’ında üretim veya inşaata başlanmış olunması yeterlidir. Söz konusu koşullar sağlandığında Yatırım Programına alınacak OSB projelerinin seçilmesinde, ulusal ve bölgesel stratejiler ve öncelikler göz önünde bulundurularak illerin sanayi potansiyeline göre değerlendirme yapılacaktır. Yatırım programına yeni KSS projesi alınmasında; nüfusu ve esnaf-sanatkar sayısı daha fazla olan yerleşim yerlerinde olanlara, çevresel ve planlı kentleşme açısından zorunluluk arz edenlere ve ihtisas küçük sanayi sitesi niteliğinde olanlara öncelik verilecektir. • Diğer Kamu Hizmetleri / Çevre sektöründe; 2012 yılında tamamlanacak projelere; doğal kaynakların etkin kullanımı ve çevrenin korunmasına yönelik projelere; Ulusal İklim Değişikliği Stratejisindeki amaçlara hizmet edecek çevre projelerine, uluslararası taahhütler (sözleşme ve protokoller) nedeniyle devam edilen projelere öncelik verilecektir. • Diğer Kamu Hizmetleri / Teknolojik Araştırma sektöründe; geleceğe yönelik olarak nanoteknoloji, biyoteknoloji, yeni nesil nükleer teknolojiler ile hidrojen ve yakıt pili teknolojileri, sanayi politikasının öncelik vereceği sektörlerdeki araştırmalar, yerli kaynakların katma değere dönüştürülmesini amaçlayan Ar-Ge faaliyetleri, aşı ve anti-serum başta olmak üzere yaşam kalitesinin yükseltilmesine yönelik sağlık araştırmaları, bilgi ve iletişim teknolojileri ile savunma ve uzay teknolojileri öncelikli alanlar olarak belirlenmiştir. • Diğer Kamu Hizmetleri / Sosyal İçerme Sektöründe; bölgesel ihtiyaçlar göz önünde bulundurularak, yeni projelerde; toplum merkezlerine ve suça itilmiş çocuklara yönelik koruma bakım ve rehabilitasyon merkezi projelerine öncelik verilecektir. IV. YATIRIM PROGRAMI HAZIRLAMA SÜRECİNDE UYULACAK ESASLAR 17. Kamu yatırımları 2012-2014 döneminde yeniden önceliklendirilerek etkinleştirilecektir. Bu kapsamda, kamu idareleri tarafından harcama programları 224 gözden geçirilecek; önceliğini ve yapılabilirliğini yitirmiş projeler tasfiye edilecektir. Kalkınma Bakanlığı gerekli gördüğü taktirde yatırım programında yer alan projelerin ortalama tamamlanma süresini azaltma yönünde ihtiyaç duyulabilecek ilave tedbirleri almaya yetkilidir. 18. Güncelliğini yitirmiş projeler kuruluşlar tarafından revize edilecektir. Proje maliyetinde sabit fiyatlarla yüzde 30’u aşan oranda artış olması halinde Kalkınma Bakanlığı tarafından güncel keşfe dayanan yeni yapılabilirlik etüdü istenecek ve proje hakkındaki nihai karar bu etüde dayandırılacaktır. 19. Kuruluşlar, geçmiş yıllarda rasyonelleştirme faaliyeti kapsamında yatırım programından çıkarılan projelerin yatırım programına alınmasına yönelik taleplerde bulunmayacaklardır. 20. Acil ve çok zorunlu haller dışında yatırım programına çok yıllı yeni proje alınmayacaktır. Getirilen bu sınırlamaya yatırım programı uygulama sürecinde de devam edilecektir. Yıllık proje tekliflerinin yatırım programına alınmasında ise azami ölçüde seçici olunacaktır. 21. 2012 yılında zorunlu haller dışında, kaynağı ne olursa olsun, ambulans, itfaiye aracı gibi sağlık, savunma ve güvenlik açısından özel nitelikli taşıtlar dışında taşıt alımı yapılmayacaktır. 22. 2012 yılında kamu hizmet binalarına yapılacak ödenek tahsislerinde, önemli oranda fiziki gerçekleşmesi bulunan projelere öncelik verilecektir. Çok zorunlu haller dışında idari nitelikli kamu hizmet binaları ile mevcut kamu hizmet binalarının büyük bakım ve onarımları için ödenek tahsis edilmeyecektir. 23. 2012 yılında, güvenlik nedeni ve işin yürütülmesi açısından mutlak zorunluluk bulunmasına bağlı olarak 2007/3 sayılı Başbakanlık Genelgesi kapsamında Başbakanlıktan izin alınmış olması hali dışında lojman, memur evi, kamp, kreş, misafirhane ve benzeri yeni sosyal tesis yatırımı başlatılmayacaktır. Çok zorunlu haller dışında mevcut tesislerin bakım ve onarımları için ödenek tahsis edilmeyecektir. 24. Yatırım programlarında ihaleli olarak devam eden dış kredili projeler arasından sektörel açıdan öncelikli, dış kredi kullanımları önemli bir seviyeye gelmiş, 225 önümüzdeki bir veya iki yıl içinde tamamlanabilecek nitelikte olan dış kredili projelere öncelik verilecek, bu projeler zamanında bitirilecek şekilde yeterli tahsis yapılacaktır. 25. Proje maliyeti 5 Milyon TL ve üzerinde olan yeni yatırım projesi tekliflerinde EK-1’de yer alan format çerçevesinde, projelerin teknik, finansal, ekonomik ve sosyal gerekçesinin, yapılabilirliğinin, önceliğinin ve çevreye etkilerinin fayda-maliyet veya maliyet etkinlik analizi ile ortaya konulduğu ayrıntılı Fizibilite Raporunun hazırlanması zorunludur. Kesin projeye dayandırılmak şartıyla hazırlanacak ayrıntılı Fizibilite Raporu ve ilgili mevzuatın gerektirmesi durumunda Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) Olumlu Belgesi bulunmayan yeni projeler yatırım programına teklif edilmeyecektir. 26. Ancak, proje maliyetine bakılmazsızın, toplu ve yatırım programında tadat edilmemiş toplulaştırılmış projeler; yükseköğretim sektörü, spor sektörü, kültür sektörü ve sağlık sektörü (100 ve üstü yataklı hastane projeleri hariç) kapsamındaki projeler ile adı ve/veya karakteristiği taşıt alımı, akaryakıt ve yağ alımı, restorasyon, lojman, eğitim tesisi, ikmal inşaatı, araştırma, arazi toplulaştırması, iskan, afet konutları, deprem güçlendirme, afet hasarlarının telafisi şeklinde olan her türlü yeni yatırım projesi teklifleri için Fizibilite Raporu yerine geçmek üzere EK-2’de yer alan Proje Teklif Formu’nu doldurulacaktır. Kuruluşlar, yeni hizmet binası projelerine ilişkin tekliflerini ise EK-3'te yer alan İdari Hizmet Binası Projeleri İçin Gerekçe Raporu Formatı’na göre hazırlayacaklardır. 27. Teknolojik araştırma sektörü için araştırma altyapı ve araştırmacı insan gücü yetiştirme proje teklifleri 30 Nisan 2011 tarihi itibarıyla alınmış olup yeni proje önerisinde bulunulmayacaktır. Yeni sunulacak araştırma destek programları için ise EK-4 “Araştırma Destek Programı Yapılabilirlik Raporu” hazırlanacaktır. 28. 2011 Yılı Yatırım Programında tadat edilmemiş toplulaştırılmış projelerden çok yıllık olanların 2012 yılı ödenek teklifleri; proje ile ilgili gerçekleşme durumu, tamamlanan alt proje sayısı, ulaşılan hedefler gibi toplulaştırılmış projenin genel performansını açıklayan bilgiler ile birlikte yapılacaktır. 29. Yeni yatırım projesi niteliğini haiz olmayan, geçmiş yıllarda tamamlanmış bazı projelerin kesin hesap farklarının ödenmesi veya özel gelirlerin yıl içinde diğer projelerle ilişkilendirilmesini sağlamak amacıyla teklif edilecek harcamalar (Kesin Hesap Karşılığı, Noksan Kalan İşler vb.) için Fizibilite Raporu veya Proje Teklif Formu hazırlanmasına gerek bulunmamaktadır. 30. Kalkınma Bakanlığı, projenin özelliğini dikkate alarak maliyeti ne olursa olsun gerektiğinde ayrıntılı Fizibilite Raporu istemeye yetkilidir. Proje maliyeti veya özelliği gereği ayrıntılı Fizibilite Raporu veya Proje Teklif Formu bulunmayan ve Kalkınma Bakanlığı tarafından incelenerek onaylanmamış projeler yatırım programına alınmayacaktır. 31. Fizibilite Raporlarının, değerlendirme sürecinin alacağı süre göz önünde bulundurularak, projenin başlatılmasının düşünüldüğü yatırım programı döneminden 226 en az 6 ay önce, 2 basılı nüsha halinde ve elektronik ortamda Kalkınma Bakanlığına ( [email protected] ) iletilmesi gerekmektedir. 32. Kuruluşlar, Orta Vadeli Program’daki hedefler, Orta Vadeli Mali Plan ve Yatırım Programı Hazırlama Rehberi’nde belirtilen yatırım teklif tavanları ve proje öncelikleri çerçevesinde 2012-2014 döneminde gerçekleştirebilecekleri fiziki hedeflerin boyutunu ve maliyetini belirleyecekler ve yatırım teklifleriyle birlikte Kalkınma Bakanlığına göndereceklerdir 33. Kuruluşlar, 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu kapsamında sari ihalesini yaptıkları projeleri ve bunlar için 2012-2014 döneminde her yıl için tahsis edilmesi gereken asgari ödenek miktarını belirtecekler, proje bazındaki ödenek tekliflerinde ve ihtiyaçlarının belirlenmesinde bu hususları dikkate alacaklardır. 34. Kuruluşlar; projelerinin yürütülmesi sırasında ortaya çıkan haberleşme, akaryakıt, malzeme alımları vb. harcamaların projeyi ilgilendiren kısmı için ödenek talebinde bulunacaklar; ancak diğer hizmetlerini ifa ederken ihtiyaç duyacakları bu tür cari nitelikteki harcamalar ile projelerin kredi anapara geri ödemeleri ve işletme dönemi faiz ödemeleri gibi yatırım tanımına uymayan harcamalara yatırım tekliflerinde yer vermeyeceklerdir. 35. Yatırımlarla bağlantılı kamulaştırma teklifleri toplam ödenek teklif tavanı içinde yer almakla birlikte yatırım ödenek tekliflerine dahil edilmeyecek, projelerle bağlantısı kurularak ayrıca verilecektir. 36. İlgili kuruluşlar, 4734 sayılı Kamu İhale Kanununun 62/c maddesini, yapılan değişiklikleri de dikkate alarak ödenek teklifinde bulunacaklardır. 37. Ulusal kaynaklarla gerçekleştirilebilecek kamu projeleri için dış finansman arayışına girilmeyecek, dış finansmana ihtiyaç duyulan zorunlu durumlarda ise nihai dış finansman kararı alternatif finansman kaynakları arasında yapılacak karşılaştırmalı değerlendirmeye dayandırılacaktır. Kamu yatırım programıyla ilişkilendirilmesi gereken bütün projelere (çeşitli yurtiçi veya yurtdışı hibe kaynakları dahil) dış finansman kaynaklarının kullandırılmasında “Yıllık Yatırım Programında Yer Alan Projelere Dış Finansman Sağlanmasına İlişkin Esas ve Usullere Dair Tebliğ”de yer alan hususlara uyulacaktır. Bulunacak kredinin finansman maliyeti dikkate alınarak proje öncelikleri açısından Kalkınma Bakanlığı görüşüne, dış finansman imkânının genel büyüklüğü konusunda ise Hazine Müsteşarlığının görüşüne başvurulacaktır. Kaynağı ne olursa olsun Kalkınma Bakanlığı tarafından olumlu görüş 227 verilmeyen ve yatırım programıyla ilişkisi kurulmayan hiçbir yatırım projesi için dış finansman arayışına başlanmayacak ve uluslararası taahhüde girilmeyecektir. 38. Özelleştirme kapsamındaki kuruluşlar; 2012-2014 dönemi yatırım tekliflerini, özellikle yeni başlayacak projeleri ve yeni yapılacak ihaleleri dikkate alarak özelleştirme programına uygun olarak yapacaklardır. Söz konusu teklifler, özelleştirme programına uygunluk açısından yapılacak değerlendirme ile beraber Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından Kalkınma Bakanlığına iletilecektir. 39. Yatırımları Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından yürütülmekte olan kuruluşlar yatırım tekliflerini adı geçen Bakanlık görüşünü alarak Kalkınma Bakanlığına ileteceklerdir. 40. 2012–2014 döneminde 5378 sayılı Özürlüler ve Bazı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun Geçici 2 nci ve 3 üncü maddeleri gereğince fiziksel çevre koşullarının özürlülere uygun hale getirilmesi kapsamında, yeni projelerin özürlülerin ulaşılabilirliğine uygun olması, mevcut projelerin de özürlülerin ulaşılabilirliğine uygun hale dönüştürülmesi hususu göz önünde bulundurulacak ve söz konusu projelerde bu konudaki standartlara uyulacaktır. 41. Valilikler, kamu kuruluşlarının yatırım projeleri ile ilgili tekliflerini, bunlar hakkında il koordinasyon kurullarında oluşan valilik görüşleri ile birlikte doğrudan ilgili yatırımcı kuruluşa ileteceklerdir. 42. 2012-2014 dönemi yatırım teklifleri 2012 yılı fiyatlarıyla ve Bin TL bazında hazırlanacaktır. 2012 yılı kur değeri, gösterge niteliğinde olmak üzere, yıllık ortalama 1 ABD Doları = 1,7354 TL olarak kullanılacaktır. 43. Bilgisayar alt yapısı imkan veren kuruluşlar yatırım tekliflerini elektronik ortamda da [cd ile veya e-posta ( [email protected] ) adresine] ulaştıracaklardır. 44. Yatırım teklifleri, "Yatırım Projeleri Listesi" (Tablo-2) ve "2011 Yılı Yatırım Programı" örnek alınarak düzenlenecektir. Proje listelerinde "Etüt-Proje İşleri", "Devam Eden Projeler" ve "Yeni Projeler" ayrımı yapılacak, ayrıca her bölüm "2012'de Bitenler" ve "2012’den Sonraya Kalanlar" olarak ayrılacaktır. 45. Tablo-1'e göre hazırlanacak "2012-2014 Dönemi Yatırım Teklifleri Özet Tablosu" tekliflerin başında yer alacaktır. 46. Proje listelerinde, 2012-2014 dönemi yatırım ödenek teklifinin fonlardan veya diğer ek kaynaklardan karşılanması öngörülen kısmı Tablo-2'de her proje için toplam ödeneğin altında parantez içinde belirtilecektir. Bu miktarlar 2012 yılı sonrası yatırım harcamalarının tespitinde göz önüne alınacaktır. 228 47. GAP Eylem Planı kapsamında projelere tahsis edilen ilave kaynakların proje bazındaki ayrıntısı Tablo-3’te verilecektir. 48. Tablo-4’te 2012 yılı yatırım projelerinin tümü idare stratejik planı ve performans programı ile ilişkilendirilecektir. 49. Proje tutarı 5 Milyon TL'nin üzerinde olan devam eden projelerin uygulama durumları ile ilgili ayrıntılı bilgiler Tablo-7'de verilecektir. 50. 2012-2014 dönemi yatırım tekliflerinin değerlendirilmesine yardımcı olmak üzere, 2010 yılı kesin ve 2011 yılı tahmini harcama bilgileri, 2011 Yılı Yatırım Programında yer alan tüm projeler için Tablo-5'te verilecektir. Ayrıca, proje bazında fiziki gerçekleşme durumları ve gerekli görülecek diğer açıklayıcı bilgiler harcama tahminleri ile birlikte Kalkınma Bakanlığına iletilecektir. 51. Yatırım programında alt projeleri veya alt harcama kalemleri itibarıyla tadat edilmiş projelerde; her alt kalem için yer, karakteristik, başlama-bitiş tarihi, proje tutarı, 2011 yılı sonuna kadar tahmini kümülatif harcama, 2012 yılı yatırımı teklifi gibi, bağımsız bir proje için verilen tüm özellikler belirtilmiş olacaktır. 52. Kuruluşlar; yatırım tekliflerini Kalkınma Bakanlığına proje dökümünü belirleyerek göndereceklerdir. Program Kararnameleri gereğince detay programları, yatırım programının yayımlanmasını müteakip ilgili Bakan onayıyla veya Kalkınma Bakanlığının görüşü üzerine daha sonra kesinlik kazanan projeler de dahil olmak üzere toplu projelerin ayrıntısındaki bütün projelerin dökümü yapılarak Kalkınma Bakanlığına gönderilecektir. 53. Kuruluşlar doğal afetlerle ilgili hazırlık, eğitim, yeniden yapım, plan hazırlığı gibi proje tekliflerini, proje adının sonuna Doğal Afet (DA) kodu yazarak, güçlendirme ile ilgili tekliflerini proje adının sonuna Doğal Afet-Güçlendirme (DA-G) kodu yazarak göndereceklerdir. 54. Kuruluşlar, Güneydoğu Anadolu Projesi Ana Planı / GAP Eylem Planı, Doğu Anadolu Projesi Ana Planı, Doğu Karadeniz Bölgesel Gelişme Planı, Zonguldak, Bartın, Karabük Bölgesel Gelişme Raporları, Yeşilırmak Havza Gelişim Projesi ve Konya Ovası Projesi kapsamındaki illerde yer alan projelerini proje adının sonuna sırasıyla (GAP), (DAP), (DOKAP), (ZBK), (YHGP) ve (KOP) kısaltmalarını ekleyerek belirteceklerdir. Yeni yatırımlar bu bölgeler için mümkün olduğu ölçüde ayrı projeler olarak teklif edilecektir (Bakınız EK-7 ve EK-8). 55. Bölge istatistiklerinin toplanması, geliştirilmesi, bölgelerin sosyoekonomik analizlerinin yapılması ve bölgesel politikaların çerçevesinin belirlenmesi ve AB Bölgesel İstatistik Sistemine uygun karşılaştırılabilir istatistiki veri tabanı oluşturulması amacıyla, 28.08.2002 tarih ve 2002/4720 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile İstatistiki Bölge Birimleri Sınıflandırması (İBBS) tanımlanmıştır (EK-9). Bu bağlamda, yatırım programında yeri birden fazla il veya “muhtelif” olarak yer alan kamu yatırımları da dahil olmak üzere, kamu yatırımlarının Düzey 2’ye (İBBS-2) göre dağılımının yapılması gerekmektedir. Kuruluşlar, yatırım teklifleri içinde yer alan, birden fazla ili ilgilendiren ve/veya muhtelif iller 229 kapsamında yer alan yatırım projelerinin il bazında dağılımını Tablo-2 formatında ek olarak vereceklerdir. 56. Kuruluşlar, yatırım programında yer alan veya yer almayan Kamu-Özel İşbirliği modelleri (Yap-İşlet-Devret, Yap-İşlet ve benzeri modellerle) ile yapılan ve yapılması düşünülen projeleri Tablo-14’ü doldurarak bildireceklerdir. Proje Numarası, Adı ve Karakteristiği 57. Devam eden projelerin proje numaraları Resmi Gazete’de yayımlanan 2011 Yılı Yatırım Programına ve sonradan bu programda yapılan düzeltmelere göre yazılacaktır. Yeni projelerin numaraları Kalkınma Bakanlığı tarafından verilecektir. 58. Yatırım listelerinde "Proje Adı" sütununa ana proje adı yazılacak; yeni proje adları belirlenirken kısa ifadeler kullanılacak, proje adlarının birbirinden ayırt edilebilir olmasına özen gösterilecektir. 59. Projenin üniteleri veya harcama kalemleri ayrıca belirtilecek, bunlara ait parasal değerler parantez içinde gösterilecek ve bu alt bölümler ana projeden ayrı bir proje numarası almayacaktır. 60. Yatırım listesinin "Karakteristik" sütununda üretim konusu olan mal ve hizmetin nitelik ve nicelik olarak tanımı mümkün olduğu ölçüde standart olarak yazılacaktır. Tevsi projeleri için ise mevcut kapasite ve eklenecek yeni kapasite veya proje ile sağlanacak ek hizmet belirtilecektir. Proje karakteristiğinde verilen bilgiler projenin son durumunu yansıtacaktır. Proje Tutarı, Kümülatif Harcama ve Yatırım Ödeneği Teklifi 61. Tablo-1 ve Tablo-2’de yer alan "2011 Sonuna Kadar Tahmini Kümülatif Harcama" ve "Proje Tutarı" 2012 yılı fiyatları ile verilecektir. Bunun için geçmiş yıllara ait harcamalar Tablo-13’te verilen deflatörlerle 2012 yılı fiyatlarına dönüştürülecektir. Diğer tablolarda yer alan 2012 yılı yatırım ödeneği teklifi ile 2012 yılından sonraki yıllara ait yatırım harcama tahminleri yine 2012 yılı fiyatları ile verilecektir. 2012 sonrası için belirlenecek yatırım harcama tahminlerinin, söz konusu yıllara ait kuruluş yatırım tavanları ile uyumlu olmasına özen gösterilecektir. 2012 sonrası yatırım teklif tavanları cari fiyatlarla olduğundan, Tablo-13’te yer alan deflatörlerle 2012 yılı fiyatlarına çevrilerek dikkate alınacaktır. Toplu ve Toplulaştırılmış Projeler 62. Toplu proje; proje ve karakteristiği; makine-teçhizat, bilgisayar yazılım ve donanımı, idame-yenileme, bakım-onarım, büyük onarım, tamamlama, taşıt alımı, etüt–proje ile yayın alım ve basımı olan veya bunların bileşiminden oluşması uygun 230 görülen projeyi ifade etmektedir. Bir kuruluşun, toplu proje tanımı kapsamındaki makine-teçhizat, bilgisayar yazılım ve donanımı, idame-yenileme, bakım-onarım, büyük onarım, tamamlama, taşıt alımı ile yayın alım ve basımı işlerinden yıllık olanları, her sektörde ayrı ayrı olmak üzere, “Muhtelif İşler” adı altında ve tek bir proje olarak teklif edilebilecektir. Diğer bir ifade ile, bir kuruluşun, aynı sektörde, makineteçhizat alımı, taşıt alımı, bakım-onarım vb. şeklinde her biri ayrı proje numarası olan yıllık projeler olmayacak, bu tür işlerin hepsi, “Muhtelif İşler” proje adı altında toplanacaktır. Etüt projeler kendi içinde toplu proje olabilecek, ancak yukarıdaki işlerin arasına dahil edilmeyecektir. “Muhtelif İşler” projesinin içeriği, karakteristik kısmında, örneğin; “bakım-onarım, makine teçhizat, taşıt” şeklinde belirtilecektir. Çok yıllık makine-teçhizat, bilgisayar yazılım ve donanımı, idame-yenileme, bakımonarım, büyük onarım, tamamlama, taşıt alımı, etüt–proje ile yayın alım ve basımı işleri yıllık toplu projeden ayrı bir proje olarak hazırlanacaktır. 63. Toplulaştırılmış proje; benzer nitelikteki alt projelerden oluşan ve amaç ve kapsamı itibarıyla toplu ödenek tahsis edilmesi uygun görülen projeyi ifade etmekte olup, uygulama 2011 yılında olduğu gibi sürdürülecektir. Toplu proje tanımına girmeyen işler müstakil proje veya toplulaştırılmış proje olarak teklif edilecektir. Dış Kredi ve Hibe ile Yürütülecek Yatırım Projeleri 64. Proje listelerinde dış para kısmı ikiye ayrılarak dış kredi ve özkaynak ile karşılanacak miktarlar ayrı ayrı belirtilecektir. Tabloların "kredi" kısmında, halen işlemekte olan dış kredilerin kullanım miktarları ve yeni proje tekliflerine ait dış kredilerin muhtemel kullanım miktarları yazılacaktır. Dış kredi kullanımları yatırım tutarlarına mutlaka dahil edilecektir. Teknik işbirliği kapsamındaki yardımlar da dahil olmak üzere hibe şeklinde (AB fonlarından temin edilecek fonlar dahil) temin edilen dış finansmanla yapılacak yatırım projeleri teklifte proje ayrıntılarıyla yer alacak, hibe miktarı ödenek toplamına dahil edilmeyecek, ancak iç para gereği (KDV, Gümrük Vergisi, harçlar gibi harcamalar için) olan ödenek, toplama dahil edilmiş olarak gösterilecektir. 65. Dış kredi kullanılan projelerin kredi uygulama durumu; dış kredi anlaşması yapılmış, kullanıma hazır duruma gelmiş, fakat henüz kullanımı başlamamış projeler de belirtilerek Tablo-8'de verilecektir. Bu tabloda, kredileri kullanılmış ve geri ödeme aşaması başlamış olan projeler için 2012 yılında ödenecek olan ana para ile faiz miktarları ilgili satırlarda ayrıca belirtilecektir. Dış kredi aranan projeler için ise Tablo-9 doldurulacaktır. 66. Dış kredilere ait geçmiş yıl kur farkları 2012-2014 dönemi ödenek talebi içinde yer almayacak, yatırımın tamamlanmasından sonra toplam proje tutarına eklenerek sabit kıymetlere dahil edilecektir. 67. Yatırım programında yer alarak dış krediyle finansmanı düşünülen projelerin maliyet revizyonları Kalkınma Bakanlığı tarafından yapılacaktır. Projelerin gerekli ödenek revizyonları ise dış kredi temin işlemlerinin tamamlanmasından sonra 231 gerçekleştirilecektir. Projelerin dış kredili olarak finansmanında 4749 sayılı Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanun ve ilgili yönetmeliklerinde yer alan esas ve usuller geçerli olacaktır. 68. Yatırım programında yer aldığı halde yatırım tavanına dahil edilmeyen projelerin teklif ve takibi bu Rehberdeki esaslar çerçevesinde yapılacaktır. GAP Eylem Planı ve Öncelikli Bölgesel Ekonomik Kalkınma ve Sosyal Gelişme Projeleri 69. 26 Mayıs 2008 tarihli ve 26887 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 5763 sayılı İş Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunda yapılan düzenlemelerle Güneydoğu Anadolu Projesi kapsamındaki yatırımlara öncelik vermek kaydıyla münhasıran bölgesel ekonomik kalkınma ve sosyal gelişmeye yönelik yatırımların finansmanı için öngörülen miktarlar kuruluşların yatırım teklif tavanlarına dahil edilmiştir. Orta Vadeli Mali Plan’da ve bu rehberin ekindeki tablolarda belirtilen 2012 yılı sermaye gideri ve sermaye transferi teklif tavanlarına dahil edilen tutarların GAP Eylem Planı için olan kısmı EK-11’de kuruluş bazında ayrıca belirtilmiştir. 70. Kuruluşlar, 2012-2014 dönemi için hazırlayacakları yatırım tekliflerine dahil edecekleri GAP Eylem Planı, DAP, KOP ve DOKAP kapsamındaki ödeneklerin proje bazındaki dağılımını Tablo-3’te belirteceklerdir. GAP Eylem Planının ve diğer bölgesel projelerin gerektirdiği 2012-2014 dönemi ödenek ihtiyaçlarının Cari Gider, Cari Transfer ve Borç Verme tertiplerindeki tutarlardan yatırım projeleri ile ilgili olan teklifler Kalkınma Bakanlığına, yatırım projeleri ile ilgili olmayan teklifler ise Maliye Bakanlığına iletilecektir. 71. Kuruluşlar, GAP Eylem Planı, DAP, KOP ve DOKAP projelerinin gerektirdiği ilave ödenek tutarlarının teklif tavanlarına dahil olduğu hususunu önemle göz önünde bulunduracaklardır. 72. Kuruluşlar, geçmiş yıllarda yatırım programlarında mutad olarak GAP, DAP, KOP ve DOKAP projeleri için tahsis ettikleri ödeneklerden azaltmaya gitmeksizin, GAP Eylem Planının ve diğer bölgesel projelerin gerektirdiği ödenek ihtiyaçlarını söz konusu projelerin mutad ödeneklerine ilave olarak dikkate alacaklardır. AB Fonları ile Finanse Edilecek Projeler 73. Katılım Öncesi Mali İşbirliği (IPA) programlaması kapsamında karara bağlanmış olan projeler, proje sahibi kuruluşlar tarafından yatırım programıyla ilişkilendirilmek üzere, eş finansman karşılığı ödenek talepleri ile birlikte Kalkınma Bakanlığına gönderilecektir. 232 74. Avrupa Birliği Rekabet Edebilirlik ve Yenilik Çerçeve Programı (CIP) Bilgi ve İletişim Teknolojileri Politika Destek Programı (ICTPSP) kapsamında Avrupa Birliği tarafından desteklenmesi öngörülen projeler öncelikli olarak değerlendirilecektir. Bu kapsamda, söz konusu projeler, proje sahibi kuruluşlar tarafından yatırım programıyla ilişkilendirilmek üzere, eş finansman karşılığı ödenek talepleri ile birlikte ve proje adına (ICTPSP) kısaltması eklenerek Kalkınma Bakanlığına gönderilecektir. Finansal Kiralama (*) 75. Finansal kiralama yöntemiyle yapılan yatırımlardan finans tipi kiralamalara yatırım programında yer verilecektir. Finans tipi (satış tipi) kiralamaya konu olan yatırım malının toplam değeri, kiralamanın başlayacağı ilk yılın yatırım programında yıl ödeneği olarak belirtilecektir. Ancak, söz konusu kiralamaya ilişkin olarak daha sonraki yıllarda herhangi bir ödenek gösterilmeyecektir. Finansal kiralamada kuruluşun yatırım bütçesinden kiralamanın başladığı yıl herhangi bir nakdi harcama yapılmamakla birlikte bu gösterimden amaç, o değerde bir yatırım malının kuruluşun sabit sermaye stokuna katılmış olduğunun görülebilmesidir. Faaliyet tipi finansal kiralama yatırımlarına yatırım programlarında yer verilmeyecektir. Kamulaştırma 76. 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 3 üncü maddesine 4650 sayılı Kanunla eklenen son fıkranın amir hükmü uyarınca, yeterli ödenek temin edilmeden kamulaştırma işlemine başlanamayacağından, kamulaştırma ödenek teklifleri projelerin gerçek kamulaştırma ihtiyacını yansıtacak şekilde proje bazında yapılacaktır (Tablo-12). Taşıtlar ve İş Makineleri 77. Kuruluşların taşıt alımı teklifleri “2012-2014 Dönemi Tahmini Taşıt Alım Bedelleri Listesi (Tablo-11)” esas alınarak yapılacaktır. Ayrıca, taşıt alımı talebinde bulunan her kuruluş Tablo-10'u dolduracak, sahip olduğu araçları tip ve sayı olarak gösterecek ve talep ettiği araçları ne amaçla istediğini belirtecektir. (*) Finans Tipi (Satış Tipi) Kiralama : İlgili tüm riskleri ve kazançları kiracıya devreden sözleşmelerdir. Finansal kiralama konusu malın mülkiyeti kiraya veren şirkete aittir. Ancak, taraflar sözleşmede, sözleşme süresi sonunda kiracının malın mülkiyetini satın alma hakkına sahip olacağını kararlaştırabilirler. Herhangi bir kiralamanın Finans tipi kiralama sayılabilmesi için aşağıdaki dört kriterden en az birini sağlaması gerekmektedir. 1) Kira anlaşması, varlık üzerindeki mülkiyet hakkının kira anlaşmasının sonunda kiracıya devrini öngörür. 2) Kira anlaşması, kiracıya kira süresinin sonunda varlığı o tarihte beklenen normal fiyatının oldukça altında bir fiyatla satın alma seçeneği verir. 3) Kira süresi, kiralanan varlığın tahmini ekonomik ömrünün yüzde 75'ini veya daha fazlasını kapsar. 4) Asgari kira ödemelerinin (bakım, sigorta ve emlak vergileri gibi dönem giderleri hariç) kira anlaşmasının başlangıcındaki bugünkü değeri varlığın normal piyasa değerinin yüzde 90'ına eşit veya büyüktür. Faaliyet Tipi Kiralama (İşletme Kiralaması): Finans tipi kiralama sınıfına girmeyen her tür kiralama faaliyet tipi kiralamadır. Faaliyet tipi kiralamada, varlığın mülkiyetine sahip olmaktan dolayı ortaya çıkan bütün riskler kiraya verene aittir. Anlaşmada belirlenmiş olan kira tutarı kiracı açısından bir faaliyet gideridir. 233 78. Teklif edilecek taşıt sayıları belirlenirken, tahmini taşıt alım bedellerinin her türlü vergi öncesi bedeller olduğu dikkate alınacaktır. 79. İş makineleri teklifinde, mevcut araçların adet ve modellerine ilave olarak imal tarihleri ile son iki yıldaki yıllık ortalama çalışma saatleri de talep ile birlikte verilecektir. İdame ve Yenileme Yatırımları 80. Herhangi bir bağımsız proje ile ilgilendirilmesine imkan olmayan idame ve yenileme yatırımları Tablo-6 formunda hazırlanacaktır. İdame ve yenileme yatırımı dönem içinde aşınan, eskiyen, yıpranan veya hasar gören tesislerin korunması için üretim ve hizmet kapasitesi veya özellikleri değiştirilmeden bir yıl içinde başlanıp bitirilen yatırım niteliğindedir. Bu itibarla kuruluşlar, idame ve yenileme yatırım tekliflerini hazırlarken yukarıda belirtilen hususlara uyacaklar, idame ve yenileme niteliği taşımayan harcama kalemlerini bu kapsama dahil etmeyeceklerdir. Bilgi ve İletişim Teknolojileri Yatırımları 81. Bilgi toplumuna geçiş sürecinin hızlandırılması, ekonomide etkinliğin ve verimliliğin artırılması ve rekabet gücü yüksek bir ekonomik yapının oluşturulmasını sağlamak üzere, bilgi ve iletişim teknolojileri yatırımlarına öncelik verilecektir. Kamunun e-devlet uygulamalarına geçişini hızlandırmak üzere hazırlayacağı bilgi ve iletişim teknolojileri projelerinde temel hedef, kamunun kendi içinde bilgi paylaşımının, birlikte çalışabilirliğin, etkinlik ve şeffaflığın sağlanması ile vatandaşlara ve iş dünyasına elektronik ortamda sunulacak entegre edilmiş hizmetlerin yaygınlaştırılmasıdır. Hazırlanacak projelerin e-Dönüşüm Türkiye Projesi ve buna bağlı Bilgi Toplumu Stratejisi’yle uyumlu olması, vatandaş odaklı yaklaşımla iş süreçlerinin ve bilgi gereksinimlerinin analiz edilerek uygun bir tasarım oluşturulması ve gerçekçi ekonomik ve sosyal analizlere dayandırılması esastır. 82. Bilgi ve iletişim teknolojileri projeleri, http://www.bilgitoplumu.gov.tr/yatirim.aspx internet adresinde yer alan “Kamu Bilgi ve İletişim Teknolojileri Projeleri Hazırlama Kılavuzu”nda belirtilen esaslara göre hazırlanarak teklif edilecektir. Kılavuzda yer alan esaslara uygun olarak teklif edilmeyen bilgi ve iletişim teknolojileri projeleri değerlendirmeye alınmayacaktır. 83. “Uygulama yazılımı geliştirme” bileşeni içeren ve toplam proje tutarı Kamu Bilgi ve İletişim Teknolojileri Projeleri Hazırlama Kılavuzu’nda ifade edilen tutarı geçen bilgi ve iletişim teknolojileri projelerinde Kılavuzda belirtilen kalite standardı seviyelerine uyum zorunluluğu bulunmaktadır. 234 84. Bilgi sistemlerinin bütünlüğünün, güvenliğinin ve sürekliliğinin sağlanması amacıyla münferit olarak “felaket kurtarma merkezi kurulması” benzeri bileşenleri içeren yatırım projeleri başlatılmayacaktır. Bu amaca yönelik çalışmalar, Bilgi Toplumu Stratejisi Eylem Planı 76 no.lu “Bilgi Sistemleri Olağanüstü Durum Yönetim Merkezi” eylemi sorumlu kuruluşu TÜRKSAT A.Ş. ile işbirliği içinde yürütülecektir.Bahsedilen eylem kapsamında yapılacak çalışmalar dikkate alınarak felaket merkezi kurulmasına yönelik yatırımlar kuruluşlar tarafından revize edilecektir. 85. Bilgi Toplumu Stratejisi Eylem Planı 72 no.lu “Ortak Çağrı Merkezi” eylemi kapsamında kamu kurumları tarafından ayrı ayrı kurulması planlanan elektronik hizmetlere ilişkin çağrı merkezlerinin bütünleşik bir yapı altında toplanması amaçlanmaktadır. Bu nedenle, kurumlar tarafından teklif edilecek “çağrı merkezi kurmaya” yönelik bileşenler içeren yatırım projeleri, TÜRKSAT A.Ş. tarafından kurulacak olan “Ortak Çağrı Merkezi” ile entegre olacak şekilde hazırlanacaktır. Üniversitelerin Eğitim, Sağlık ve Araştırma-Geliştirme Projeleri 86. Üniversitelere ait yatırım tekliflerinin Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı kanalıyla Kalkınma Bakanlığına ulaştırılması esastır. Yükseköğretim Kurulu Başkanlığınca üniversiteler için yapılacak olan değerlendirme sonuçlarının, bu Genelge ile istenen her türlü bilgi, belge ve formları kapsayacak şekilde Kalkınma Bakanlığına iletilmesi, özellikle "Yatırım Teklifleri Özet Tablosu"nun (Tablo-1) üniversiteler için Eğitim (yüksek öğretim, kültür, spor), Sağlık ve Teknolojik Araştırma projeleri olarak ayrı ayrı düzenlenip gönderilmesi gerekmektedir. 87. Kalkınma Bakanlığı tarafından bazı kamu kurum ve kuruluşları ile üniversitelere gönderilen proje çağrısı kapsamında yer alan araştırma altyapısı ve araştırmacı insan gücü yetiştirme proje önerileri 30 Nisan 2011 tarihi itibarıyla alınmış olup, Kalkınma Planı, Orta Vadeli Program ve Yıllık Program amaç, ilke ve politikaları ile sektörel öncelikler dikkate alınarak, projeler değerlendirilecek ve uygun görülenler desteklenecektir. 88. 10 Nisan 2002 tarih ve 24722 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Yükseköğretim Kurumları Bilimsel Araştırma Projeleri Hakkında Yönetmeliğin 12’nci maddesi uyarınca yüksek öğretim kurumları, özel ödenekle karşılanacak yatırım nitelikli bilimsel araştırma projeleriyle ilgili tekliflerini de Teknolojik Araştırma Sektörü teklifi içinde Kalkınma Bakanlığına sunacaklardır. 89. Kamu kuruluşları ve üniversiteler tarafından 2012 yılında devam edecek olan her proje için EK-5’ te yer alan “Devam Etmekte Olan Teknolojik Araştırma Projeleri Bilgi Formu”nun doldurulması gerekmektedir. EK-5 Formu gönderilmeyen veya yeterli bilgi içermeyen projeler için 2012 yılında kaynak ihtiyacı olmadığı kabul edilerek kaynak tahsisi yapılmayacaktır. “Yükseköğretim Kurumları Bütçelerinde Bilimsel Araştırma Projeleri İçin Tefrik Edilen Ödeneklerin Özel Hesaba Aktarılarak Kullanımı, Muhasebeleştirilmesi İle Özel Hesabın İşleyişine İlişkin Esas ve Usuller” 235 çerçevesinde araştırma projeleri ödenekleri özel hesaba aktarılarak bir sonraki yıl kullanılabilmektedir. EK-5’te yer alan form doldurulurken 2011 yılında kullanılamayacak ödeneklerin özel hesap aracılığıyla 2012 yılında kullanılabileceği göz önünde bulundurulmalıdır. 90. TÜBİTAK tarafından yürütülen TARAL Programı ile diğer kamu kurumları tarafından yürütülen ve program çerçevesinde diğer kamu kurum ve kuruluşları ile üniversitelerin projelerinin desteklendiği Araştırma Destek Programları için EK-6 “Araştırma Destek Programları İzleme Formu” hazırlanacaktır. Yeni sunulacak araştırma destek programları için ise EK-4 “Araştırma Destek Programı Yapılabilirlik Raporu” hazırlanacaktır. Organize Sanayi Bölgeleri ve Küçük Sanayi Siteleri 91. Organize Sanayi Bölgeleri ve Küçük Sanayi Siteleri ile ilgili yatırım teklifleri, projenin yer alacağı ilin sanayi potansiyelini ve sosyo-ekonomik durumunu, ildeki diğer OSB ve KSS projelerine ilişkin bilgileri ve projeye ilişkin analizleri içeren OSB ve KSS Bilgilendirme Raporları ile birlikte Kalkınma Bakanlığına iletilecektir. OSB ve KSS projelerinin ödenekleri bütçenin “Borç Verme” tertibinden karşılandığı için sermaye gideri ve sermaye transferi kapsamındaki ödenek teklif tavanlarına dahil edilmeyecektir. Döner Sermaye Gelirleri Olan Kuruluşlar ve Fonlar 92. Döner sermayeden yapılacak olan yatırımlar, döner sermaye mevzuatına aykırı düşmeyecek şekilde teklif edilecektir. Döner sermaye gelirleri olan kuruluşlar, yatırım teklifleri ile birlikte 2012-2014 dönemi döner sermaye gelir ve gider tahminlerini bildireceklerdir. Buna göre, döner sermaye geliri elde eden Sağlık Bakanlığına bağlı devlet hastaneleri ile üniversite hastaneleri de bir önceki yıl döner sermaye gelir ve gideri ile bir sonraki yıl döner sermaye gelir ve harcama tahminlerini ve bunun içinden yatırımlarda kullanmayı talep edecekleri miktarları teklif listelerinde belirteceklerdir. Çeşitli kuruluşların özkaynak gelirlerinin kullanımında da aynı esaslara uyulacaktır. 93. Tasfiye edilmiş fonlardan ödenek talebinde bulunulmayacaktır. Ancak, faaliyetleri süren fonlardan yararlanan kuruluşların projeleri bu Genelge’deki esaslar çerçevesinde Kalkınma Bakanlığına gönderilmeye devam edilecektir. Sosyal Güvenlik Kurumları 94. 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununa ekli IV Sayılı Cetvel kapsamında yer alan sosyal güvenlik kurumları, ödenek teklif tavanlarına uygun olarak yatırım tekliflerini Kalkınma Bakanlığına göndereceklerdir Düzenleyici ve Denetleyici Kurumlar 95. 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununun 25’inci maddesi gereğince, III Sayılı Cetvel kapsamındaki düzenleyici ve denetleyici kurumlar yatırım nitelikli projelerini bilgi için yatırım programı ile ilişkilendirilmek üzere Kalkınma Bakanlığına ileteceklerdir. Mahalli İdareler 236 96. Mahalli idarelerin (il özel idareleri ve belediyeler ile bunların kurdukları birlik ve idareler) dış kredili projelerinin belirlenmesinde, borç stoku limitleri içinde kalınması esastır. Mahalli idarelerin dış finansman (kredi ve/veya hibe) kullanımı söz konusu olan projeleri; makro politikalar, sektör programları, bölge planları ve yatırım öncelikleri ile stratejik plan ve performans programı dikkate alınarak bu Rehber’de yer alan usul ve esaslar çerçevesinde teklif edilecektir. Dış finansman kullanımı olan projelerden İller Bankası yatırım programında yer almak üzere teklif edilenlere öncelik verilecektir. Dış kredi kullanımından doğacak yükümlülükler ilgili mahalli idarelerce yerine getirilecektir. 97. AB hibeleriyle finanse edilmesi planlanan projeler de bu Rehber’deki esaslara göre yatırım programına alınır. Ayrıca ihale aşamasında ya da uygulama esnasında oluşabilecek proje değişiklikleri için de Kalkınma Bakanlığının uygun görüşü aranır. 98. Mahalli idareler, tekliflerinde kullandıkları veya kullanacakları dış kredi tutarlarını döviz olarak da ifade edecekler, Tablo-1, Tablo-2, Tablo-8 ve Tablo-9’u dolduracaklardır. 99. Köylerin Altyapısının Desteklenmesi (KÖYDES) projesi için öngörülen ödenek büyüklüğünün tespitinde ve iller bazında dağılımında, uygulanmakta olan projelerin harcama ve fiziki gerçekleşme bilgileri ile köy altyapı envanterleri dikkate alınacaktır. Buna göre, 2011 yılı KÖYDES Projesi gerçekleşmeleriyle ilgili olarak hazırlanan izleme raporları 2011/2 sayılı Yüksek Planlama Kurulu (YPK) kararında belirtildiği üzere il koordinasyon birimleri tarafından aylık olarak İçişleri Bakanlığı Mahalli İdareler Genel Müdürlüğüne (MİGM) gönderilecektir. MİGM tarafından yıllık fiziki gerçekleşmeler dikkate alınarak revize edilen köy altyapı envanter bilgileri ve değerlendirme sonuçları, rapor halinde en geç Aralık ayı sonuna kadar Maliye Bakanlığına ve Kalkınma Bakanlığına gönderilecektir. PROJE MALİYETİ 5 MİLYON TL VE ÜZERİNDEKİ KAMU YATIRIM PROJESİ TEKLİFLERİ İÇİN FİZİBİLİTE RAPORU FORMATI A. YÖNETİCİ ÖZETİ (Proje ile ilgili bilgilerin ve fizibilite etüdü bulgularının özeti) B. ANA RAPOR 1. İÇİNDEKİLER (içindekiler, tablo ve şekil listesi ile kısaltmalar) 2. GİRİŞ (raporun amacı, kapsamı ve organizasyonu, çalışma yöntemi, bulguların özeti, sonuçlar ve öneriler) 3. PROJENİN TANIMI VE KAPSAMI (projenin adı, amacı, türü, teknik içeriği, bileşenleri, büyüklüğü, uygulama süresi, uygulama yeri veya alanı, 237 proje çıktıları, ana girdileri, hedef aldığı kitle ve/veya bölge, proje sahibi kuruluş ve yasal statüsü, yürütücü kuruluş) 4. PROJENİN ARKA PLANI i. Sosyo-ekonomik Durum (genel, sektörel ve/veya bölgesel) ii. Sektörel ve/veya Bölgesel Politikalar ve Programlar iii. Kurumsal Yapılar ve Yasal Mevzuat (teşvik ve YİD mevzuatı gibi) iv. Proje Fikrinin Kaynağı ve Uygunluğu 1. Projenin Sektörel ve/veya Bölgesel Kalkınma Amaçlarına (politika, plan ve programlar) Uygunluğu 2. Projenin Geçmiş, Yürüyen ve Planlanan Diğer Projelerle İlişkisi 3. Projenin İdarenin Stratejik Planı ve Performans Programına Uygunluğu 4. Proje Fikrinin Ortaya Çıkışı 5. Projeyle İlgili Geçmişte Yapılmış Etüt, Araştırma ve Diğer Çalışmalar 5. PROJENİN GEREKÇESİ1 i. Ulusal ve Bölgesel Düzeyde Talep Analizi • Talebi belirleyen temel nedenler ve göstergeler • Talebin geçmişteki büyüme eğilimi • Mevcut talep düzeyi hakkında bilgiler • Mevcut kapasite ve geçmiş yıllar kapasite kullanım oranları ii. Ulusal ve Bölgesel Düzeyde Gelecekteki Talebin Tahmini • Bölgenin ekonomik büyüme senaryosu (hedef ve stratejiler) ve talep tahminleri ile ilişkisi • Talebin gelecekteki gelişim potansiyeli ve talebin tahmini. • Talep tahminlerine temel teşkil eden varsayımlar, çalışmalar ve kullanılan yöntemler (basit ekstrapolasyon, model vb.) 6. MAL VE/VEYA HİZMETLERİN SATIŞ-ÜRETİM PROGRAMI i. Satış Programı ii. Üretim Programı iii. Pazarlama Stratejisi (fiyatlandırma, tanıtım ve dağıtım) 7. PROJE YERİ/UYGULAMA ALANI i. Fiziksel ve coğrafi özellikler • Coğrafi yerleşim • İklim (yağış oranı, nem, sıcaklık, rüzgar vb.) • Toprak ve arazi yapısı ile ilgili bilgiler 1. Bitki örtüsü 2. Su kaynakları 3. Diğer doğal kaynaklar ii. Ekonomik ve Fiziksel Altyapı (hammadde kaynaklarına erişilebilirlik, ulaşım ve haberleşme sistemi, su-elektrik-doğal gaz şebekeleri, arazi kullanımı, yan sanayi, dağıtım ve pazarlama olanakları vb.) Proje niteliğine göre talep analizi yerine pazar araştırması ve analizi, ihtiyaç analizi, sorun analizi, trafik etüdü vb. teknikler kullanılabilir. 1 238 iii. Sosyal Altyapı (nüfus, istihdam, gelir dağılımı, sosyal hizmetler, kültürel yapı) iv. Kurumsal Yapılar v. Çevresel Etkilerin Ön-değerlendirmesi vi. Alternatifler, Yer Seçimi ve Arazi Maliyeti (kamulaştırma bedeli) 8. TEKNİK ANALİZ VE TASARIM i. Kapasite Analizi ve Seçimi ii. Alternatif Teknolojilerin Analizi ve Teknoloji Seçimi iii. Seçilen Teknolojinin Çevresel Etkileri, Koruma Önlemleri ve Maliyeti iv. Teknik Tasarım (süreç tasarımı, makine-donanım, inşaat işleri, arazi düzenleme, yerleşim düzeni, iller bazında dağılım vb.) v. Yatırım Maliyetleri (inşaat, makine-donanım, il bazında dağılımı vb.) 9. PROJE GİRDİLERİ i. Girdi İhtiyacı (ham ve yardımcı maddeler) ii. Girdi Fiyatları ve Harcama Tahmini 10. ORGANİZASYON YAPISI, YÖNETİM VE İNSAN KAYNAKLARI i. Kuruluşun Organizasyon Yapısı ve Yönetimi ii. Organizasyon ve Yönetim Giderleri (genel giderler vb.) iii. İnsangücü İhtiyacı ve Tahmini Giderler 11. PROJE YÖNETİMİ VE UYGULAMA PROGRAMI i. Proje Yürütücüsü Kuruluşlar ve Teknik Kapasiteleri ii. Proje Organizasyonu ve Yönetim (karar alma süreci, yapım yöntemi vb.) iii. Proje Uygulama Programı (Termin Planı) 12. İŞLETME DÖNEMİ GELİR VE GİDERLERİ i. Üretimin ve/veya Hizmetin Fiyatlandırılması ii. İşletme Gelir ve Giderlerinin Tahmin Edilmesi 13. TOPLAM YATIRIM TUTARI VE YILLARA DAĞILIMI i. Toplam Yatırım Tutarı (iç ve dış para olarak) 1. Arazi Bedeli (kamulaştırma giderleri) 2. Sabit Sermaye Yatırımı • Etüt-Proje, Mühendislik ve Kontrolluk Giderleri • Lisans, Patent, Know-How vb. Giderleri • Arazi Düzenleme ve Geliştirme Giderleri (peyzaj vb.) • Hazırlık Yapıları (şantiye vb.) • İnşaat Giderleri (toprak işleri, altyapı, üstyapı, sanat yapıları vb.) • Çevre Koruma Giderleri • Ulaştırma Tesislerine İlişkin Giderler • Makine-donanım giderleri 239 • Taşıma, Sigorta, İthalat Giderleri • Montaj Giderleri • Taşıt Araçları • Genel Giderler • İşletmeye Alma Giderleri • Beklenmeyen Giderler 3. Yatırım Dönemi Faizleri 4. İşletme Sermayesi ii. Yatırımın Yıllara Dağılımı ve Gümrükleme 14. PROJENİN FİNANSMANI i. Yürütücü ve İşletmeci Kuruluşların Mali Yapısı ii. Finansman Yöntemi (özkaynak, dış kredi, hibe, YİD vb.) iii. Finansman Kaynakları ve Koşulları iv. Finansman Maliyeti v. Finansman Planı 15. PROJE ANALİZİ i. FİNANSAL ANALİZ 1. Finansal Tablolar ve Likidite Analizi 2. İndirgenmiş Nakit Akım Tablosu 3. Finansal Fayda-Maliyet Analizi (NBD, İKO vb.) 4. Devlet Bütçesi Üzerindeki Etkisi ii. EKONOMİK ANALİZ 1. Ekonomik Maliyetler 2. Ekonomik Faydalar 3. Ekonomik Fayda-Maliyet Analizi (ENBD, EİKO vb.) 4. Maliyet Etkinlik Analizi (karşılaştırmalı birim üretim ve yatırım maliyeti) 5. Projenin Diğer Ekonomik Etkileri (katma değer etkisi vb.) iii. SOSYAL ANALİZ 1. Sosyal Fayda-Maliyet Analizi 2. Sosyo-kültürel Analiz (katılımcılık, cinsiyet etkisi vb.) 3. Projenin Diğer Sosyal Etkileri iv. BÖLGESEL ANALİZ - Projenin bölgesel düzeydeki doğrudan ve dolaylı etkileri v. DUYARLILIK ANALİZİ vi. RİSK ANALİZİ 16. EKLER i. Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) Raporu ii. Diğer Destek Etütler (rezerv etüdü, zemin etüdü vb) 240 EK-2 FİZİBİLİTE RAPORU HAZIRLANMASI GEREKMEYEN * KAMU YATIRIM PROJESİ TEKLİFLERİ İÇİN PROJE TEKLİF FORMU 1. PROJE TANIMLAMA BİLGİLERİ • Adı: • Yeri: • Sektörü: • Projenin Türü: • Projeyi Yürütecek Kurum/Kuruluş: • Projenin Geliştirilmesinden Sorumlu Kişi (adı, görevi, telefonu, e-posta adresi): • Proje Fikrini Öneren Kurum/Kuruluş (adı, adresi, telefonu ve faksı): 2. PROJENİN GEREKÇESİ, AMACI VE HEDEFLERİ • Projenin Gerekçesi (neden ihtiyaç duyulduğu): • Projenin Hedef Aldığı Kesim ve Etkileyeceği Diğer Taraflar: • Projenin Genel Amacı: • Projenin Hedefleri: 3. PROJE FİKRİNİN KAYNAĞI ve DAYANAKLARI • Projenin İlişkili Olduğu ve/veya Dayandığı Plan, Program, İdare Stratejik Planı, Performans Programı, Proje ve Etütler: • Proje Fikrinin Geliştirilmesinde Uygulanan Yöntem: (ihtiyaç analizi, sorun analizi, olanak etüdü-fırsat analizi, diğer) • Proje İle İlgili Valilik Görüşü 4. PROJE İLE İLGİLİ AYRINTILI BİLGİLER • Beklenen Sonuçları/Çıktıları: • Projenin Bileşenleri: 241 • Girdi İhtiyacı (insan gücü, organizasyon, teknik yardım vb.) • Proje Maliyeti (iç ve dış para olarak): • Yatırım Sonrası Gelir ve Giderler: • Öngörülen Finansman Kaynakları (AB hibesi, kurum bütçesi, genel bütçe vb.): • Projenin Uygulama Planı (başlama-bitiş tarihleri vb.): • Projenin Dayandığı Varsayımlar ve Karşılaşabileceği Riskler: • Projenin Yapılabilirliği ve Sürdürülebilirliği: EK : Keşif Özeti * Rehberin 26. maddesi kapsamındaki projeler için hazırlanacaktır. EK:3 İDARİ HİZMET BİNASI PROJELERİ İÇİN GEREKÇE RAPORU FORMATI KURULUŞUN ADI : PROJENİN ADI : 5. KURUMSAL BİLGİLER • Yeni Hizmet Binasını Kullanacak Birim / Birimlerin Organizasyon Yapısı : • Çalışan Personel Sayısı : • Hizmetten Yararlanan Ziyaretçi Sayısı (Günlük ortalama): • Personel ve Hizmetten Yararlanan Ziyaretçi Sayısında Beklenen Gelişmeler : 6. KULLANILAN MEVCUT HİZMET BİNASI İLE İLGİLİ BİLGİLER • Bulunduğu Arsanın Yüzölçümü (m2): • Bina Sahiplik Durumu : Tahsisli Kiralık Mülkiyet Diğer:……… • Kiralık İse Yıllık Kira Bedeli : 242 • Toplam Kapalı Alan • Binanın Yapım Yılı • Son 10 Yılda Yapılan Onarımların Yılları ve Maliyetleri : • Yıllık Ortalama İşletme Giderleri (Elektrik, Su, Isınma vb.) (m2) : : : • Tahliye Sonrası Arsa ve Binanın Değerlendirilme Şekli (Kiralık Değilse) : 7. YAPIMI PLANLANAN YENİ BİNA İLE İLGİLİ BİLGİLER A) ARSA • Arsanın Seçiminde Dikkate Alınan Hususlar : • Arsanın Yüzölçümü • Arsanın Yeri / Konumu (m2) : : (İl, İlçe, Mahalle, Şehir İçi, Şehir Dışı vs.) • Arsanın Temin Edilme Yolu : • Arsanın Kamulaştırma Maliyeti (Varsa): • Şehir İmar Planına Uygunluğu : • Ulaşım İmkanları : • Altyapı, Peyzaj ve Çevre Düzenleme İhtiyaçları ile Maliyeti : B) HİZMET BİNASI • Toplam Kapalı Alan (m2) • Toplam Ofis Alanı : (m2) : • Yapı Yaklaşık Maliyeti : C) PROJE İÇERİSİNDE YER ALACAK EK TESİSLER (Eğitim Tesisi, Sosyal Tesis vb.) • Ek Tesislerin Kullanım Amaçları : • Ek Tesislerin Kullanım Alanları ve Maliyeti : 243 8. PROJE YE YÖNELİK GENEL DEĞERLENDİRME (Mevcut Hizmet Binasının Yetersiz Kaldığı Hususlar, Kuruluşun Geleceğe Dönük İhtiyaçları, Önerilen Projenin Mevcut ve Gelecekteki İhtiyaçları Karşılama Durumu, vb. Değerlendirmeler) 9. PROJENİN UYGULANMASI İLE İLGİLİ BİLGİLER • Proje Toplam Maliyeti : (Arsanın kamulaştırılması, bina ve ek tesislerin yapımı, altyapı, peyzaj ve çevre düzenleme işleri) • Finansman Kaynakları : Kurum Bütçesi Genel Bütçe Diğer: ….………. • Projenin Uygulama Planı (Başlama-Bitiş Tarihleri): • Projenin Geliştirilmesinden Sorumlu Kişi/Kişiler (adı, soyadı, görevi, telefonu, e- posta adresi): • Projeyi Yürütecek Olan Kuruluş : EKLER : - İhtiyaç Programı - Keşif Özeti - Projeyi Yürütecek Olan Kuruluşun Proje İle İlgili Görüşü * * Çevre ve Şehircilik Bakanlığı veya TOKİ tarafından yürütülecek olan projeler için temin edilecektir. EK-4 244 ARAŞTIRMA DESTEK PROGRAMI YAPILABİLİRLİK RAPORU FORMATI 1. PROGRAMIN TANIMI VE KAPSAMI • • • • • Programın Adı Programın Türü Programın Bileşenleri Uygulama Süresi Program Paydaşları o Program sahibi kuruluş o Hedef kitle ve/veya bölge o Diğer paydaşlar o Paydaşların görev ve katkıları 2. PROGRAMIN ARKA PLANI Programın Dayandığı Politikalar ve Programlar (sektörel ve/veya bölgesel) Kurumsal Yapılar ve Yasal Mevzuat (teşvik, izleme vb.) • Programın Geçmiş, Yürüyen ve Planlanan Diğer Program ve Projelerle İlişkisi • Program Fikrinin Kaynağı • Programla İlgili Geçmişte Yapılmış Etüt, Araştırma ve Diğer Çalışmalar • Diğer Ülke Politika ve Programlarıyla Karşılaştırma 3. PROGRAMIN GEREKÇESİ, AMACI VE HEDEFLERİ • • • Programın Gerekçesi ( ihtiyaçlar, gelecek öngürüsü, sorunlar vb.) Programın Amacı Programın Hedefleri (somut ve ölçülebilir) 4. PROGRAMIN UYGULAMA STRATEJİSİ VE ÖNCELİKLERİ 5. PROGRAMIN ÇIKTILARI ve BEKLENEN ETKİLERİ • • Programın Kısa Vadeli Çıktıları Programın Etkileri (orta ve uzun vadedeki ekonomik, sosyal ve kültürel etkileri) 6. PROGRAM YÖNETİMİ VE UYGULAMA PROGRAMI • • • • Kuruluşun Organizasyon Yapısı ve Yönetimi Program Organizasyonu ve Yönetim (karar alma, analiz, önceliklendirme ve seçim süreçleri vb.) Uygulama Planı (Termin) İzleme ve Değerlendirme Sistemi 7. PROGRAMIN MALİYETİ VE FİNANSMANI • • • Öngörülen Toplam Harcama Öngörülen Harcama Planı Programın Finansmanı (Genel Bütçe, AB, vb.) 245 EK-5 DEVAM ETMEKTE OLAN ARAŞTIRMA - GELİŞTİRME PROJELERİ BİLGİ FORMU Kuruluşun Adı……………………: Projenin Adı……………………...: Başlama – Bitiş Tarihleri……….: Proje Yürütücüsü……………..…: Proje Kapsamında Bugüne Kadar Gerçekleştirilen Faaliyetler: Yapılan tüm faaliyetler, gerçekleştirme zamanı ve harcama miktarları ile birlikte ayrıntılı olarak ortaya konacaktır. Planlanandan farklı şekilde gerçekleşen her gelişme ve bununla ilgili tedbir ve öngörüler detaylı bir şekilde gerekçelendirilecektir. 2012 Yılı İhtiyacı ve Gerekçesi*..: 2013 Yılı İhtiyacı ve Gerekçesi*..: 2014 Yılı İhtiyacı ve Gerekçesi*..: * Gerekçelendirme kapsamında, projenin bir önceki yılın Yatırım Programında yer alan toplam bütçesi ve faaliyetlerin kapsamı esas alınarak, dolar kuru ve benzeri elde olmayan sebeplerle oluşan ilave ödenek artışı veya süre uzatımı ihtiyaçları ortaya konacaktır. Proje faaliyetlerinin kapsamına ekleme yapılmasına yönelik öneriler sadece son yılına ulaşmış projeler için, zorunlu olduğu durumlarda, makul ölçülerde ve ayrıntılı olarak gerekçelendirilerek yapılabilecektir. 246 EK-6 ARAŞTIRMA DESTEK PROGRAMLARI İZLEME FORMU 1. Programın Adı 2. Programın Genel Nitelikleri 2.1 Yürütücü kurum, hedef kitlesi, süresi ve bütçe bilgileri 2.2 Desteklenen proje sayısı (program başladığından beri, yıllar itibariyle) 2.3 Desteklenen projelerin nitelikleri (ortalama süre, bütçe, destekleme oranı, teknolojik alanlara göre dağılımı, özel sektör projeleri ise sanayi sektörlerine ve firma büyüklüğüne göre dağılımı) 2.4 Desteklenen projelerde teknolojik açıdan başarı oranı 2.5 Program için belirlenen spesifik hedefler ve bu hedeflere ulaşma yolunda sağlanan ilerleme 3. Programın bilimsel ve teknolojik yeteneklerin güçlendirilmesine etkileri nelerdir? 3.1 Makale sayısı, patent, ödül vb. istatistiklere katkısı 3.2 Atıf sayısı istatistiklerine katkısı 3.3 Program aracılığı ile üretilen bilimsel çıktılardan (makale, patent vs.) özel sektörün faydalanma düzeyi 4. İnsan gücünün geliştirilmesine etkileri 4.1 Program kapsamında desteklenen projeler sayesinde yetiştirilen araştırmacıların toplam sayısı, bu araştırmacıların alanlara göre dağılımı 4.2 Yurtdışında görev yapmakta iken kalıcı veya geçici süre faydalanılan yerli ve yabancı araştırmacı sayısı 4.3 Projelerde görev alanlar içinde kariyerine araştırmacı olarak devam edenlerin sayısı ve oranı nedir? Bu kişiler arasında ne kadarı akademisyen olarak görev almıştır? Özel sektöre araştırmacı olarak geçiş yapanların sayısı ve oranı nedir? Ne kadarı yurtdışında kariyerine devam etmiştir? 5. Yönlendirme ve koordinasyona etkileri 5.1 Desteklenen projelerin ne kadarı birden fazla sanayi ortağını, ne kadarı sanayiüniversite işbirliğini içermektedir? Yurtdışı ortaklıkların oranı nedir? 5.2 Akademik nitelikli araştırma projeleri sonucu elde edilen “sonuçlar” sayesinde özel sektörle ortaklık kurulmasını sağlayan proje sayısı ne düzeydedir? 6. Desteklenen firmalar üzerindeki etkileri 247 6.1 Projeler kapsamında firmalarda kaç Ar-Ge elemanının araştırma yeteneği artırılmıştır ve ne kadarı projeler nedeniyle ilk olarak istihdam edilmiştir? 6.2 Teknolojik açıdan başarılı olan projeler hangi oranda ticarileştirilebilmiştir? Toplam yeni ve iyileştirilmiş ürün sayısı kaçtır? Patent, faydalı model, vb. ne düzeydedir? EK: 7 KALKINMADA ÖNCELİKLİ YÖRELER LİSTESİ 1-ADIYAMAN 2- AĞRI 3- AKSARAY 4- AMASYA 5- ARDAHAN 6- ARTVİN 7- BARTIN 8- BATMAN 9- BAYBURT 10- BİNGÖL 11- BİTLİS 12- ÇANAKKALE (Bozcaada ve Gökçeada İlçeleri) 13- ÇANKIRI 14- ÇORUM 15- DİYARBAKIR 16- ELAZIĞ 17- ERZİNCAN 18- ERZURUM 19- GİRESUN 20- GÜMÜŞHANE 21- HAKKARİ 22-IĞDIR 23- KAHRAMANMARAŞ 26- KARS 27- KASTAMONU 28- KIRIKKALE 29- KIRŞEHİR 30- KİLİS 31- MALATYA 32- MARDİN 33- MUŞ 34- NEVŞEHİR 35- NİĞDE 36- ORDU 37- OSMANİYE 38- RİZE 39- SAMSUN 40- SİİRT 41- SİNOP 42- SİVAS 43- ŞANLIURFA 44- ŞIRNAK 45- TOKAT 46- TRABZON 47- TUNCELİ 48- VAN 49- YOZGAT 24- KARABÜK 50- ZONGULDAK 248 25- KARAMAN EK: 8 BÖLGESEL GELİŞME PLANLARI KAPSAMINDAKİ İLLER LİSTESİ GAP 1ADIYAMAN 2- BATMAN 3DİYARBAKIR 4GAZİANTEP 5- MARDİN 6- SİİRT 7- KİLİS 8ŞANLIURFA 9- ŞIRNAK DAP DOKAP 1- AĞRI 1- ARTVİN 2- BİNGÖL 3- BİTLİS 2- GİRESUN 3GÜMÜŞHANE 4- ORDU 4- ELAZIĞ 5ERZİNCAN 6ERZURUM 7- HAKKARİ 8- KARS ZBK YHGP KOP 1- ZONGULDAK1- AMASYA 1KARAMAN 2- BARTIN 2- ÇORUM 2-KONYA 3- KARABÜK 3- SAMSUN3AKSARAY 44-NİĞDE TOKAT 5- RİZE 6- TRABZON 7- SAMSUN 8- BAYBURT 9- MALATYA 10- MUŞ 11- TUNCELİ 12- VAN 13ARDAHAN 14- IĞDIR 249 EK:9 DÜZEY 2 (İBBS- 2) İSTATİSTİKİ BÖLGE BİRİMLERİ KAPSAMINDA YER ALAN İLLER DÜZEY 2 BÖLGE KODU TR10 BÖLGE KAPSAMINDAKİ İLLER İstanbul TR21 Tekirdağ, Edirne, Kırklareli TR22 Balıkesir, Çanakkale TR31 İzmir TR32 Aydın, Denizli, Muğla TR33 Manisa, Afyon, Kütahya, Uşak TR41 Bursa, Eskişehir, Bilecik TR42 Kocaeli, Sakarya, Düzce, Bolu, Yalova TR51 Ankara TR52 Konya, Karaman TR61 Antalya, Isparta, Burdur TR62 Adana, Mersin TR63 Hatay, Kahramanmaraş, Osmaniye TR71 Kırıkkale, Aksaray, Niğde, Nevşehir, Kırşehir TR72 Kayseri, Sivas, Yozgat TR81 Zonguldak, Karabük, Bartın TR82 Kastamonu, Çankırı, Sinop TR83 Samsun, Tokat, Çorum, Amasya TR90 Trabzon, Ordu, Giresun, Rize, Artvin, Gümüşhane TRA1 Erzurum, Erzincan, Bayburt TRA2 Ağrı, Kars, Iğdır, Ardahan TRB1 Malatya, Elazığ, Bingöl, Tunceli TRB2 Van, Muş, Bitlis, Hakkari TRC1 Gaziantep, Adıyaman, Kilis TRC2 Şanlıurfa, Diyarbakır TRC3 Mardin, Batman, Şırnak, Siirt 250 Tablo-1: 2012-2014 DÖNEMİ YATIRIM TEKLİFLERİ ÖZET TABLOSU KURULUŞ : SEKTÖRÜ/ ALT SEKTÖRÜ PROJE SAYISI PROJE TUTARI 2012 YILI YATIRIM TEKLİFİ 2011 SONUNA KADAR TAHMİNİ ETÜD-PROJE DEVAM EDEN YENİ KÜMÜLATİF İŞLERİ PROJELER PROJELER HARCAMA TOPLAM TOPLAM Tablo-2: YATIRIM PROJELERİ LİSTESİ SEKTÖR : KURULUŞ : 2011 SONUNA KADAR TAHMİNİ KÜMÜLATİF HARCAMA PROJE TUTARI PROJE NO PROJE ADI YER (İL VE İLÇE) KARAKTERİSTİK İŞİN BAŞLAMA / BİTİŞ TARİHİ DIŞ DIŞ TOPLAM KREDİ ÖZKAYNAK TOPLAM KREDİ ÖZKAYNAK (KURULUŞ) TOPLAMI ETÜD-PROJE İŞLERİ TOPLAMI a) 2012'de Bitenler b) 2012'den Sonraya Kalanlar DEVAM EDEN PROJELER TOPLAMI 251 a) 2012'de Bitenler b) 2012'den Sonraya Kalanlar YENİ PROJELER TOPLAMI a) 2012'de Bitenler b) 2012'den Sonraya Kalanlar NOT : - "Özkaynak" bölümüne yatırım için kuruluşun iç kaynaklardan (dış kredi olmayan) karşıladığı dış harcam - 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu kapsamınde sari ihalesi yapılan projeler ve 2012-2014 döneminde bu pr Tablo-3: GAP EYLEM PLANI, DAP, KOP ve DOKAP KAPSAMINDAKİ YATIRIM PROJELERİ LİS (*) SEKTÖR : KURULUŞ : 2012 YATIRIMI PROJE NO PROJE ADI YER (İL VE İLÇE) KARAKTERİSTİK İŞİN BAŞLAMA / BİTİŞ TARİHİ DIŞ KREDİ (KURULUŞ) TOPLAMI GAP Eylem Planıyla Tahsis Edilen Ek Ödenek (Kuruluş Toplamı) DAP Kapsamında Tahsis Edilen Ek Ödenek (Kuruluş Toplamı) KOP Kapsamında Tahsis Edilen Ek Ödenek (Kuruluş Toplamı) KOP Kapsamında Tahsis Edilen Ek Ödenek (Kuruluş Toplamı) GAP Eylem Planıyla Tahsis Edilen Ek Ödenek (1. Proje İçin) DAP Kapsamında Tahsis Edilen Ek Ödenek (1. Proje İçin) KOP Kapsamında Tahsis Edilen Ek Ödenek (1. Proje İçin) DOKAP Kapsamında Tahsis Edilen Ek Ödenek (1. Proje İçin) GAP Eylem Planıyla Tahsis Edilen Ek Ödenek (2. Proje İçin) DAP Kapsamında Tahsis Edilen Ek Ödenek (2. Proje İçin) KOP Kapsamında Tahsis Edilen Ek Ödenek (2. Proje İçin) DOKAP Kapsamında Tahsis Edilen Ek Ödenek (2. Proje İçin) 252 ÖZKAYNAK GAP Eylem Planıyla Tahsis Edilen Ek Ödenek (3. Proje İçin) DAP Kapsamında Tahsis Edilen Ek Ödenek (3. Proje İçin) KOP Kapsamında Tahsis Edilen Ek Ödenek (3. Proje İçin) DOKAP Kapsamında Tahsis Edilen Ek Ödenek (3. Proje İçin) GAP Eylem Planıyla Tahsis Edilen Ek Ödenek (… Proje İçin) GAP Eylem Planıyla Tahsis Edilen Ek Ödenek (… Proje İçin) (*) : - GAP Eylem Planı, DAP, KOP ve DOKAP kapsamındaki her bir proje için toplam ödenekler projenin ilk satı belirtilecektir. (Not) Sermaye Gideri, Sermaye Transferi ve Borç Verme tertiplerinden her birisi için bu tablo ayrıca doldurulacaktır. Tablo- 4: 2012 YILI YATIRIM PROJELERİNİN STRATEJİK PLAN VE PERFORMANS PROGRA SEKTÖR : KURULUŞ : PROJE NO PROJE ADI PROJENİN İDARE STRATEJİK PLANI VE PERFO OLDUĞU AMAÇ 1,2 HEDEF 1,2 253 (1) 2012 yılı yatırım projelerinin stratejik plan ve 2012 yılı performans programında yer alan ilgili amaç, hedef ve performans hedefi n (2) Bir yatırım projesi birden fazla stratejik amaç ve hedefle ilişkili olabilir. Bu durumda ilgili tüm amaç ve hedefler belirtilecektir. Tablo- 5: 2010 ve 2011 YILLARI YATIRIM ÖDENEK VE HARCAMALARI SEKTÖR : KURULUŞ : 2010 Yılı Fiyatlarıyla, Bin TL PROJE NO PROJE ADI 2010 YILI ÖDENEĞİ 2010 YILI REVİZE ÖDENEĞİ 2010YILI HARCAMA (KESİN) 201 PRO ÖDE Tablo-6 : İDAME VE YENİLEME YATIRIMLARI SEKTÖR : KURULUŞ : TUTARI İŞİN TÜRÜ AÇIKLAMALAR DIŞ TOPLAM 254 Tablo- 7: PROJE İZLEME FORMU SEKTÖR PROJE SAHİBİ KURULUŞ PROJENİN; ADI NUMARASI YERİ BAŞLAMA/BİTİŞ TARİHİ KARAKTERİSTİĞİ YATIRIMIN YILLAR İTİBARİYLE GELİŞİMİ YILLAR PROJE TUTARI DIŞ TOPLAM (Cari Fiyatlarla, Bin TL) PROGRAM ÖDENEĞİ DIŞ TOPLAM REVİZE ÖDENEK DIŞ TOPLAM HARCAMA DIŞ GERÇEKLEŞME YÜZDESİ (*) TOPLAM PROGRAMA GİRİŞ YILI 255 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 (*) GERÇEKLEŞME YÜZDESİ = (HARCAMA / PROGRAM ÖDENEĞİ)*100 olarak verilecektir. Tablo-8: HALEN İŞLEMDE OLAN DIŞ PROJE KREDİLERİ 2012 Yılı Fiyatlarıy P R O Sektörü : Kuruluş : Adı Numarası Yeri J E N İ N Tutarı Dış Toplam Başlama/Bitiş Tarihi Karakteristiği Bin $ Krediyi Veren Ülke veya Kuruluş: Başlama/Yürürlük Tarihi Türü K R Tutarı Vadesi/Ödemesiz 256 E Dönemi D İ N İ N Faiz Oranı Kredi Anlaşmasında Belirtilmiş İse İçpara/Kredi Oranı Kredi Anlaşmasında Belirtilen Kullanım Dilimleri 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2009 2010 2011 2012 2013 2014 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2008 Kullanılan kısmının Yıllara Göre Dağılımı 2009 2010 2011 Kullanılacak Kısmının 2012 2013 2014 Yıllara Göre Dağılımı 2012'de Ana Para Geri Ödeme Tutarı 2012'de Ödenecek Faiz Tutarı Projenin Son Durumu, Darboğazları ve Çözüm Önerileri Tablo-9: DIŞ KREDİ SAĞLANMASI İSTENEN PROJELER 2012 Yılı Fiyatlarıyla, Bin TL P J R E İ O N N Sektör : Kuruluş : Adı Numarası Yeri Tutarı Dış Toplam Yılı Ödeneği 201 2 201 3 2014 Dış Toplam 257 Başlama/Bitiş Tarihi Karakteristiği Son Durumu Bin $ Kredinin Kullanım Amacı Toplam Kredi İhtiyacı - Temin Edilen - Talep Edilen Uygun Dış Kredi Alternatifleri Düşünceler Tablo-10: TAŞIT LİSTESİ (*) SEKTÖR : KURULUŞ : SIRA NO MEVCUT TAŞITIN CİNSİ ADET TALEP EDİLEN MODELİ ADET TUTARI 258 (*) Taşıt sayısı belirlenirken, tahmini taşıt alım bedellerinin her türlü vergi öncesi azami satın alma bedelleri olduğu dikka Tablo-11: 2012-2014 DÖNEMİ TAHMİNİ TAŞIT ALIM BEDELLERİ LİSTESİ Sıra No Taşıtın Cinsi 1-a (*) 1-b (**) 234567891011-a 11-b 12131415161718192021-a 21-b 22- Binek otomobil Binek otomobil Binek otomobil Station-Wagon Arazi binek (En az 4, en fazla 8 kişilik) Minibüs (Sürücü dahil en fazla 15 kişilik) Kaptıkaçtı (Arazi hizmetleri için) Pick-up (Kamyonet, şoför dahil 3 veya 6 kişilik) Pick-up (Kamyonet, arazi hizmetleri için şoför dahil 3 veya 6 kişilik) Panel Midibüs (Sürücü dahil en fazla 26 kişilik) Otobüs (Sürücü dahil en az 27, en fazla 40 kişilik) Otobüs (Sürücü dahil en az 41 kişilik) Kamyon (Şasi-kabin tam yüklü ağırlığı en az 3.501 Kg) Kamyon (Şasi-kabin tam yüklü ağırlığı en az 12.000 Kg) Kamyon (Şasi-kabin tam yüklü ağırlığı en az 17.000 Kg) Ambulans (Tıbbi donanımlı) Ambulans (Arazi hizmetleri için) Pick-up (Kamyonet, cenaze arabası yapılmak üzere) Motorsiklet (En fazla 600 cc.lik) Motorsiklet (En az 601 cc.lik) Bisiklet Güvenlik önlemli binek otomobil (Cinsi ve fiyatı Maliye Bakanlığınca belirlenir.) Güvenlik önlemli servis taşıtı (Cinsi ve fiyatı Maliye Bakanlığınca belirlenir.) Diğer taşıtlar (Cinsi ve fiyatı Maliye Bakanlığınca belirlenir.) 259 (*) 237 sayılı Taşıt Kanununa ekli (1) sayılı cetvelde yer alan Makamlar ile Devlet Protokol Hizmetlerinde kullanılmak (**) 237 sayılı Taşıt Kanununa ekli (1) sayılı cetvelde yer alan ilk üç sıradaki Makamlar için. NOT: 1- Bu cetvelde gösterilen azami fiyatlarda değişiklik yapmaya, bu bedelleri belirli makam ve hizmetler için farklı 2- Bu cetvelde belirlenen azami satın alma bedelleri, her türlü vergi öncesi bedellerdir. 3- İdarelerin edinebilecekleri taşıtları gösterir cetvellerde yer alan taşıtların cinslerini Kalkınma Bakanlığının u 4- Cumhurbaşkanlığı tarafından edinilecek 21-a, 21-b ve 22 sıra nolu taşıtların cinsi ve fiyatı Cumhurbaşkanlığı Tablo-12: KAMULAŞTIRMA HARCAMALARININ PROJE BAZINDA DAĞILIMI SEKTÖR : KURULUŞ : PROJE NO YER (İL VE İLÇE) PROJE ADI KARAKTERİSTİK BAŞLAMA / BİTİŞ TARİHİ KAMULAŞTIRMA TOPLAMI 2011 SO TAHMİN KAMU HAR (KURULUŞ ) TOPLAMI DEVAM EDEN PROJELER YENİ PROJELER Tablo-13: KAMU SABİT SERMAYE YATIRIM VE DIŞ PARA DEFLATÖRLERİ (2012=1,0000000) YILLAR 1963 1964 1965 1966 TARIM 0,0000007 0,0000007 0,0000008 0,0000008 MADENCİLİK 0,0000006 0,0000006 0,0000007 0,0000007 İMALAT 0,0000006 0,0000006 0,0000007 0,0000007 ENERJİ 0,0000008 0,0000008 0,0000009 0,0000010 260 1967 1968 1969 1970 1971 1972 1973 1974 1975 1976 1977 1978 1979 1980 1981 1982 1983 1984 1985 1986 1987 1988 1989 1990 1991 1992 1993 1994 1995 1996 1997 1998 1999 2000 2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 0,0000009 0,0000010 0,0000010 0,0000011 0,0000013 0,0000014 0,0000016 0,0000020 0,0000024 0,0000028 0,0000038 0,0000055 0,0000090 0,0000189 0,0000272 0,0000344 0,0000444 0,0000666 0,0000941 0,0001314 0,0001896 0,0003743 0,0005413 0,0008190 0,0014508 0,0022932 0,0039956 0,0080752 0,0136354 0,0249392 0,0474236 0,0819654 0,1231945 0,1760361 0,2858795 0,3985269 0,4816544 0,5501605 0,5871614 0,6850286 0,7259766 0,8303384 0,7894497 0,8291909 0,9345794 1,0000000 0,0000008 0,0000008 0,0000008 0,0000009 0,0000011 0,0000012 0,0000014 0,0000017 0,0000020 0,0000024 0,0000030 0,0000044 0,0000073 0,0000151 0,0000214 0,0000276 0,0000385 0,0000606 0,0000905 0,0001374 0,0002136 0,0004018 0,0005809 0,0008608 0,0014742 0,0023732 0,0039444 0,0087457 0,0150807 0,0273984 0,0497044 0,0869093 0,1313126 0,1885019 0,3160065 0,4302072 0,5036466 0,5708581 0,5871273 0,6713724 0,6877103 0,7789051 0,7791068 0,7888641 0,9345794 1,0000000 0,0000008 0,0000008 0,0000008 0,0000009 0,0000011 0,0000013 0,0000014 0,0000018 0,0000019 0,0000023 0,0000029 0,0000043 0,0000071 0,0000152 0,0000223 0,0000289 0,0000415 0,0000648 0,0000993 0,0001556 0,0002460 0,0004461 0,0006476 0,0009537 0,0015798 0,0025650 0,0040654 0,0097046 0,0168523 0,0301592 0,0530315 0,0924615 0,1401195 0,2016722 0,3441273 0,4620698 0,5309467 0,5991372 0,6029439 0,6814680 0,6842508 0,7706283 0,7926267 0,7854249 0,9345794 1,0000000 0,0000011 0,0000011 0,0000012 0,0000012 0,0000014 0,0000018 0,0000019 0,0000020 0,0000022 0,0000025 0,0000032 0,0000048 0,0000080 0,0000173 0,0000256 0,0000319 0,0000449 0,0000695 0,0001063 0,0001658 0,0002461 0,0004469 0,0006459 0,0009426 0,0015747 0,0025679 0,0041208 0,0097143 0,0169992 0,0307357 0,0538391 0,0949138 0,1439431 0,2073111 0,3553020 0,4754171 0,5437109 0,6128587 0,6133595 0,6912080 0,6905310 0,7766016 0,8042625 0,7926100 0,9345794 1,0000000 261 2013 2014 1,0500000 1,1025000 1,0500000 1,1025000 1,0500000 1,1025000 1,0500000 1,1025000 Açıklama : 1. Proje hangi sektörde yer alıyorsa o sektöre ait yatırım deflatörü kullanılacak, cari yıl fiyatlarıyla ola 2. Kamu sabit sermaye yatırım deflatörleri sektördeki toplam(bina, makine-teçhizat) yatırım harcama 3. Cari fiyatlarla olan dış para harcamaları (TL cinsinden), ilgili yılın dış para deflatörüne bölünerek 2 dönüştürülecektir. 4. 2012 yılı kur değeri olarak 1 ABD Doları = 1,7354 TL, 2013 yılı için 1 ABD Doları = 1,7701 TL, Projenin Adı Yeri Karakteristiği Proje Tu 262 (*) 3096, 3359, 3459, 3996, 4046, 4283 veya 5335 sayılı Kanunlar çerçevesinde gerçekleştirilecek projeler belirtile GENEL BÜTÇE KAPSAMINDAKİ KAMU İDARELERİ (I SAYILI CETVEL) 20122012 KURUMLAR SERMAYE GİDERLERİ SERMAYE TRANSFERLERİ 52.360 0 132.451 0 5.300 0 4 YARGITAY 16.750 0 5 DANIŞTAY 3.500 0 6 SAYIŞTAY 9.055 0 7 BAŞBAKANLIK 151.190 0 8 MİLLİ İSTİHBARAT TEŞKİLATI MÜSTEŞARLIĞI 120.000 1 CUMHURBAŞKANLIĞI 2 TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ 3 ANAYASA MAHKEMESİ 470 0 2.000 0 11 HAZİNE MÜSTEŞARLIĞI 25.825 0 12 DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI 58.000 0 13 AFET VE ACİL DURUM YÖNETİMİ BAŞKANLIĞI 350.160 21.500 14 KAMU DÜZENİ VE GÜVENLİĞİ MÜSTEŞARLIĞI 2.500 9 MİLLİ GÜVENLİK KURULU GENEL SEKRETERLİĞİ 10 BASIN-YAYIN VE ENFORMASYON GENEL MÜDÜRLÜĞÜ 212.687 0 87.500 0 17 İÇİŞLERİ BAKANLIĞI 383.600 17.655 18 JANDARMA GENEL KOMUTANLIĞI 192.730 0 19 EMNİYET GENEL MÜDÜRLÜĞÜ 650.000 0 15 ADALET BAKANLIĞI 16 MİLLİ SAVUNMA BAKANLIĞI 263 51.500 0 21 DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI 231.000 0 22 MALİYE BAKANLIĞI 103.000 1.000 92.500 0 24 MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI 2.600.000 0 25 SAĞLIK BAKANLIĞI 1.156.100 1.850 26 ULAŞTIRMA BAKANLIĞI 3.442.620 5000 20 SAHİL GÜVENLİK KOMUTANLIĞI 23 GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI 27 DENİZCİLİK MÜSTEŞARLIĞI 50.000 28 ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANLIĞI 29.430 88.000 1.000 0 14.500 250 400 0 254.062 128.400 33 HAKİMLER VE SAVCILAR YÜKSEK KURULU 3.000 0 34 AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANLIĞI 190.000 5.823 4.000 4.000 33.880 120.275 37 ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI 176.362 40.861 38 TAPU VE KADASTRO GENEL MÜDÜRLÜĞÜ 162.000 0 39 EKONOMİ BAKANLIĞI 9.920 0 40 GENÇLİK VE SPOR BAKANLIĞI 9.000 2.471 578.604 176.474 42 GÜMRÜK VE TİCARET BAKANLIĞI 76.500 0 43 KALKINMA BAKANLIĞI 38.905 890.694 44 TÜRKİYE İSTATİSTİK KURUMU BAŞKANLIĞI 29.700 0 45 ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANLIĞI 71.250 3.235 46 DEVLET METEOROLOJİ İŞLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ 19.000 0 6.541.000 46.000 29 DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞI 30 ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANLIĞI 31 PETROL İŞLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ 32 KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI 35 AVRUPA BİRLİĞİ BAKANLIĞI 36 BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI 41 GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANLIĞI 47 DEVLET SU İŞLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ 264 GENEL BÜTÇE KAPSAMINDAKİ KAMU İDARELERİ TOPLAMI 18.425.311 1.553.488 ÖZEL BÜTÇE KAPSAMINDAKİ KAMU İDARELERİ (II SAYILI CE KURUMLAR 1 ÖLÇME SEÇME VE YERLEŞTİRME MERKEZİ BAŞKANLIĞI 2 ATATÜRK KÜLTÜR, DİL VE TARİH YÜKSEK KURUMU 3 TÜRK DİL KURUMU 4 TÜRK TARİH KURUMU 5 TÜRKİYE VE ORTA DOĞU AMME İDARESİ ENSTİTÜSÜ 6 TÜRKİYE BİLİMSEL VE TEKNOLOJİK ARAŞTIRMA KURUMU 7 TÜRKİYE BİLİMLER AKADEMİSİ BAŞKANLIĞI 8 TÜRKİYE ADALET AKADEMİSİ BAŞKANLIĞI 9 YÜKSEK ÖĞRENİM KREDİ VE YURTLAR KURUMU GENEL MÜDÜRLÜĞÜ 10 SPOR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ 11 DEVLET TİYATROLARI GENEL MÜDÜRLÜĞÜ 12 DEVLET OPERA VE BALESİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ 13 ORMAN GENEL MÜDÜRLÜĞÜ 14 VAKIFLAR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ 15 HUDUT VE SAHİLLER SAĞLIK GENEL MÜDÜRLÜĞÜ 16 TÜRK AKREDİTASYON KURUMU 17 TÜRK STANDARTLARI ENSTİTÜSÜ 18 TÜRK PATENT ENSTİTÜSÜ 19 ULUSAL BOR ARAŞTIRMA ENSTİTÜSÜ 20 TÜRKİYE ATOM ENERJİSİ KURUMU 21 SAVUNMA SANAYİ MÜSTEŞARLIĞI 265 22 KÜÇÜK VE ORTA ÖLÇEKLİ İŞLETMELERİ GELİŞTİRME VE DESTEKLEME İDARESİ BAŞKANLIĞI 23 TÜRK İŞBİRLİĞİ VE KALKINMA İDARESİ BAŞKANLIĞI 24 GAP BÖLGE KALKINMA İDARESİ BAŞKANLIĞI 25 ÖZELLEŞTİRME İDARESİ BAŞKANLIĞI 26 ELEKTRİK İŞLERİ ETÜT İDARESİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ 27 MADEN TETKİK VE ARAMA GENEL MÜDÜRLÜĞÜ 28 CEZA VE İNFAZ KURUMLARI İLE TUTUKEVLERİ İŞ YURTLARI KURUMU 29 SİVİL HAVACILIK GENEL MÜDÜRLÜĞÜ 30 MESLEKİ YETERLİLİK KURUMU BAŞKANLIĞI 31 YURTDIŞI TÜRKLER VE AKRABA TOPLULUKLAR BAŞKANLIĞI 32 KARAYOLLARI GENEL MÜDÜRLÜĞÜ 33 TÜRKİYE YAZMA ESERLER KURUMU BAŞKANLIĞI 34 YÜKSEKÖĞRETİM KURULU 35 ANKARA ÜNİVERSİTESİ 36 ORTA DOĞU TEKNİK ÜNİVERSİTESİ 37 HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ 38 GAZİ ÜNİVERSİTESİ 39 İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ 40 İSTANBUL TEKNİK ÜNİVERSİTESİ 41 BOĞAZİÇİ ÜNİVERSİTESİ 42 MARMARA ÜNİVERSİTESİ 43 YILDIZ TEKNİK ÜNİVERSİTESİ 44 MİMAR SİNAN GÜZEL SANATLAR ÜNİVERSİTESİ 45 EGE ÜNİVERSİTESİ 46 DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ 47 TRAKYA ÜNİVERSİTESİ 48 ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ 266 49 ANADOLU ÜNİVERSİTESİ 50 SELÇUK ÜNİVERSİTESİ 51 AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ 52 ERCİYES ÜNİVERSİTESİ 53 CUMHURİYET ÜNİVERSİTESİ 54 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ 55 ONDOKUZ MAYIS ÜNİVERSİTESİ 56 KARADENİZ TEKNİK ÜNİVERSİTESİ 57 ATATÜRK ÜNİVERSİTESİ 58 İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ 59 FIRAT ÜNİVERSİTESİ 60 DİCLE ÜNİVERSİTESİ 61 YÜZÜNCÜ YIL ÜNİVERSİTESİ 62 GAZİANTEP ÜNİVERSİTESİ 63 İZMİR YÜKSEK TEKNOLOJİ ENSTİTÜSÜ 64 GEBZE YÜKSEK TEKNOLOJİ ENSTİTÜSÜ 65 HARRAN ÜNİVERSİTESİ 66 SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ 67 ADNAN MENDERES ÜNİVERSİTESİ 68 ZONGULDAK KARAELMAS ÜNİVERSİTESİ 69 MERSİN ÜNİVERSİTESİ 70 PAMUKKALE ÜNİVERSİTESİ 71 BALIKESİR ÜNİVERSİTESİ 72 KOCAELİ ÜNİVERSİTESİ 73 SAKARYA ÜNİVERSİTESİ 74 CELAL BAYAR ÜNİVERSİTESİ 75 ABANT İZZET BAYSAL ÜNİVERSİTESİ 76 MUSTAFA KEMAL ÜNİVERSİTESİ 267 77 AFYON KOCATEPE ÜNİVERSİTESİ 78 KAFKAS ÜNİVERSİTESİ 79 ÇANAKKALE ONSEKİZ MART ÜNİVERSİTESİ 80 NİĞDE ÜNİVERSİTESİ 81 DUMLUPINAR ÜNİVERSİTESİ 82 GAZİOSMANPAŞA ÜNİVERSİTESİ 83 MUĞLA ÜNİVERSİTESİ 84 KAHRAMANMARAŞ SÜTÇÜ İMAM ÜNİVERSİTESİ 85 KIRIKKALE ÜNİVERSİTESİ 86 ESKİŞEHİR OSMANGAZİ ÜNİVERSİTESİ 87 GALATASARAY ÜNİVERSİTESİ 88 AHİ EVRAN ÜNİVERSİTESİ 89 KASTAMONU ÜNİVERSİTESİ 90 DÜZCE ÜNİVERSİTESİ 91 MEHMET AKİF ERSOY ÜNİVERSİTESİ 92 UŞAK ÜNİVERSİTESİ 93 RİZE ÜNİVERSİTESİ 94 NAMIK KEMAL ÜNİVERSİTESİ 95 ERZİNCAN ÜNİVERSİTESİ 96 AKSARAY ÜNİVERSİTESİ 97 GİRESUN ÜNİVERSİTESİ 98 HİTİT ÜNİVERSİTESİ 99 BOZOK ÜNİVERSİTESİ 100 ADIYAMAN ÜNİVERSİTESİ 101 ORDU ÜNİVERSİTESİ 102 AMASYA ÜNİVERSİTESİ 103 KARAMANOĞLU MEHMETBEY ÜNİVERSİTESİ 104 AĞRI İBRAHİM ÇEÇEN ÜNİVERSİTESİ 268 105 SİNOP ÜNİVERSİTESİ 106 SİİRT ÜNİVERSİTESİ 107 NEVŞEHİR ÜNİVERSİTESİ 108 KARABÜK ÜNİVERSİTESİ 109 KİLİS 7 ARALIK ÜNİVERSİTESİ 110 ÇANKIRI KARATEKİN ÜNİVERSİTESİ 111 ARTVİN ÇORUH ÜNİVERSİTESİ 112 BİLECİK ÜNİVERSİTESİ 113 BİTLİS EREN ÜNİVERSİTESİ 114 KIRKLARELİ ÜNİVERSİTESİ 115 OSMANİYE KORKUT ATA ÜNİVERSİTESİ 116 BİNGÖL ÜNİVERSİTESİ 117 MUŞ ALPARSLAN ÜNİVERSİTESİ 118 MARDİN ARTUKLU ÜNİVERSİTESİ 119 BATMAN ÜNİVERSİTESİ 120 ARDAHAN ÜNİVERSİTESİ 121 BARTIN ÜNİVERSİTESİ 122 BAYBURT ÜNİVERSİTESİ 123 GÜMÜŞHANE ÜNİVERSİTESİ 124 HAKKARİ ÜNİVERSİTESİ 125 IĞDIR ÜNİVERSİTESİ 126 ŞIRNAK ÜNİVERSİTESİ 127 TUNCELİ ÜNİVERSİTESİ 128 YALOVA ÜNİVERSİTESİ 129 TÜRK ALMAN ÜNİVERSİTESİ 130 YILDIRIM BEYAZIT ÜNİVERSİTESİ 131 BURSA TEKNİK ÜNİVERSİTESİ 132 İSTANBUL MEDENİYET ÜNİVERSİTESİ 269 133 İZMİR KATİP ÇELEBİ ÜNİVERSİTESİ 134 KONYA ÜNİVERSİTESİ 135 KAYSERİ ABDULLAH GÜL ÜNİVERSİTESİ 136 ERZURUM TEKNİK ÜNİVERSİTESİ ÖZEL BÜTÇELİ İDARELER TOPLAMI NOT: Yeni kurulan üniversitelerin sermaye gideri tahsisleri; kampüs yeri seçimi ilgili Komisyon tarafından, kampus planl kullandırılacaktır. 2012 YILI GAP EYLEM PLANI İLAVE ÖDENEK TEKLİF TAVAN 2012 KURUMLAR SERMAYE GİDERİ KALKINMA BAKANLIĞI AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANLIĞI MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI KARAYOLLARI GENEL MÜDÜRLÜĞÜ SAĞLIK BAKANLIĞI GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANLIĞI ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANLIĞI (İŞ-KUR) DEVLET SU İŞLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANLIĞI DİCLE ÜNİVERSİTESİ GAZİANTEP ÜNİVERSİTESİ HARRAN ÜNİVERSİTESİ ADIYAMAN ÜNİVERSİTESİ SİİRT ÜNİVERSİTESİ KİLİS YEDİ ARALIK ÜNİVERSİTESİ MARDİN ARTUKLU ÜNİVERSİTESİ BATMAN ÜNİVERSİTESİ ŞIRNAK ÜNİVERSİTESİ YURT-KUR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ SPOR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ KOSGEB BAŞKANLIĞI GAP BÖLGE KALKINMA İDARESİ BAŞKANLIĞI TOPLAM SERMAYE TRANSFERİ ( 0 14.230 350.331 42.022 92.965 188.429 0 2.747.131 61.772 11.990 11.641 1.058 16.932 20.530 4.656 4.656 4.656 4.656 5.223 28.296 18.006 0 17.621 245.150 0 0 0 0 101.288 37.843 0 22.637 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 245 14. 350 42. 92. 289 37. 2.7 84. 11. 11. 1.0 16. 20. 4.6 4.6 4.6 4.6 5.2 28. 18. 0 17. 3.646.800 406.918 4.0 270 (1) GAP Eylem Planı kapsamında 5763 sayılı Kanunla sağlanan ve bu tabloda belirtilen ilave ödene Vadeli Mali Plan (2012-2014)'da ve Yatırım Programı Hazırlama Rehberi (2012-2014)'nde yer alan k dahil edilmiştir. (2) 2012 yılında GAP Eylem Planı için öngörülen toplam 4.206.946 Bin TL'lik ilave ödenek teklif tava TL'lik Sermaye Gideri ve Sermaye Transferi toplamı dışında kalan 153.228 Bin TL'lik kısmı; - Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının 30.547 Bin TL Cari Gider ve 59.487 Bin TL Borç V - GAP Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığının 5.765 Bin TL Cari Gider, - Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının 57.429 Bin TL Borç Verme olmak üzere, Orta Vadeli Mali Planda kuruluş teklif tavanlarına dahil edilmiş tutardır. Yatırım projele ödenek tekliflerinin Maliye Bakanlığına yapılması gerekmektedir. DÖNER SERMAYELİ KURULUŞLARIN 2012-2014 DÖNEMİ ÖDENEK TEKLİF TAVANLARI Cari Fiyatlarla, Bin TL KURUMLAR 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 MİLLİ SAVUNMA BAKANLIĞI MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI SAĞLIK BAKANLIĞI ULAŞTIRMA BAKANLIĞI TAPU VE KADASTRO GN.MD. GIDA, TARIM ve HAYVANCILIK BAKANLIĞI GÜMRÜK ve TİCARET BAKANLIĞI ORMAN ve SU İŞLERİ BAKANLIĞI D.METEOROLOJİ İŞL.GN.MD. ANKARA ÜNİVERSİTESİ HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ GAZİ ÜNİVERSİTESİ İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ MARMARA ÜNİVERSİTESİ EGE ÜNİVERSİTESİ DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ TRAKYA ÜNİVERSİTESİ ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ ANADOLU ÜNİVERSİTESİ SELÇUK ÜNİVERSİTESİ AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ ERCİYES ÜNİVERSİTESİ CUMHURİYET ÜNİVERSİTESİ ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ ONDOKUZ MAYIS ÜNİVERSİTESİ YATIRIM ÖDENEK TEKLİF TAVANLARI 2012 2 000 30 000 400 500 36 112 4 000 12 826 12 500 9 920 11 000 6 000 11 000 5 000 5 000 3 096 5 000 5 000 2 000 3 000 13 767 4 000 5 065 3 249 1 000 3 500 2 000 2013 1 000 50 000 400 500 33 480 7 400 13 405 13 500 10 000 11 130 6 000 11 000 5 000 5 000 3 096 5 000 5 000 2 000 3 000 13 767 4 000 5 065 3 249 1 000 3 500 2 000 2014 1 050 75 000 400 500 12 508 8 900 13 922 14 000 10 100 11 642 6 000 11 000 5 000 5 000 3 096 5 000 5 000 2 000 3 000 13 767 4 000 5 065 3 249 1 000 3 500 2 000 271 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 KARADENİZ TEKNİK ÜNİV. ATATÜRK ÜNİVERSİTESİ İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ FIRAT ÜNİVERSİTESİ DİCLE ÜNİVERSİTESİ YÜZÜNCÜ YIL ÜNİVERSİTESİ GAZİANTEP ÜNİVERSİTESİ HARRAN ÜNİVERSİTESİ SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİV. ADNAN MENDERES ÜNİVERSİTESİ ZONGULDAK KARAELMAS ÜNİV. MERSİN ÜNİVERSİTESİ PAMUKKALE ÜNİVERSİTESİ KOCAELİ ÜNİVERSİTESİ CELAL BAYAR ÜNİVERSİTESİ ABANT İZZET BAYSAL ÜNİV. MUSTAFA KEMAL ÜNİVERSİTESİ AFYON KOCATEPE ÜNİVERSİTESİ DUMLUPINAR ÜNİVERSİTESİ GAZİOSMANPAŞA ÜNİVERSİTESİ K.MARAŞ SÜTÇÜ İMAM ÜNİ. KIRIKKALE ÜNİVERSİTESİ ESKİŞEHİR OSMANGAZİ ÜNİ. DÜZCE ÜNİVERSİTESİ ORMAN GN.MD. ATATÜRK ORMAN ÇİFTLİĞİ MD. MİLLİ PİYANGO İD.GN.MD. TRT GN.MD. TOPLAM 2 000 1 746 2 000 1 052 1 000 750 2 000 750 1 000 1 000 750 1 565 2 000 1 500 1 000 787 100 1 000 500 750 861 750 2 000 100 149 000 1 350 28 000 80 000 881 846 2 000 1 746 2 000 1 052 1 000 750 2 000 750 1 000 1 000 750 1 565 2 000 1 500 1 000 787 100 1 000 500 750 861 750 2 000 100 155 000 1 450 6 000 80 000 887 503 2 000 1 746 2 000 1 052 1 000 750 2 000 750 1 000 1 000 750 1 565 2 000 1 500 1 000 787 100 1 000 500 750 861 750 2 000 100 160 000 1 570 3 400 80 000 897 230 KİT'LERİN 2012-2014 DÖNEMİ ÖDENEK TEKLİF TAVANLARI (*) Cari Fiyatlarla, Bin TL KURUMLAR YATIRIM ÖDENEK TEKLİF TAVANLARI 2012 1 BOTAŞ GN.MD. 2 DEVLET MALZEME OFİSİ GN.MD. 3 DHMİ GN.MD. 4 ELEKTRİK ÜRETİM A.Ş. GN.MD. 5 ET VE BALIK KURUMU GN. MD. 6 ETİ MADEN İŞLETMELERİ GN.MD. 7 KIYI EMNİYETİ GN.MD. 8 MKEK GN.MD. 9 PTT GN.MD. 10 T. ELEKTRİK İLETİM A.Ş. GN.MD. 500 000 25 000 433 700 928 000 35 000 172 000 55 000 183 000 140 000 650 000 2013 340 000 15 118 449 911 990 000 20 000 295 000 62 000 281 860 130 000 700 000 2014 315 000 13 873 478 516 1180 000 15 000 295 000 64 500 130 769 130 000 800 000 272 11 T.ELEKT.TİC.VE TAAH.A.Ş.GN.MD. 12 T.TAŞKÖMÜRÜ KURUMU GN.MD. 13 TARIM İŞLETMELERİ GN.MD. 14 TCDD GN.MD. 15 TEMSAN GN.MD. 16 TKİ GN.MD. 17 TOPRAK MAHSULLERİ OFİSİ GN.MD. 18 TPAO GN.MD. 19 TÜDEMSAŞ GN.MD. 20 TÜLOMSAŞ GN.MD. 21 TÜVASAŞ GN.MD. 22 ÇAY İŞLETMELERİ GN.MD. TOP LAM (*) -Kamu payı yüzde 50'nin üzerinde olan kuruluşları kapsamaktadır. 2 575 58 000 220 000 4112 000 5 000 107 500 88 760 718 000 4 750 8 700 9 450 18 000 8 474 435 2 075 61 000 290 000 6360 000 1 450 130 075 76 294 1100 000 4 795 8 700 1 997 20 000 11 340 275 2 075 64 000 340 000 6405 063 1 450 98 237 52 133 3000 000 4 813 8 700 2 089 15 000 13 416 218 EK-15 ÖZELLEŞTİRME KAPSAMINDAKİ KURULUŞLARIN 2012-2014 DÖNEMİ ÖDENEK TEKLİF TAVANLARI (*) Cari Fiyatlarla, Bin TL KURUMLAR YATIRIM ÖDENEK TEKLİF TAVANLARI 2012 1 ADÜAŞ 2 BAŞKENT DOĞALGAZ DAĞITIM A.Ş. 3 SÜMERHOLDİNG A.Ş. GN.MD. 4 T.DENİZCİLİK İŞL.GN.MD. T.ŞEKER FABRİKALARI A.Ş.GN.MD. 5 TEDAŞ 6 TTA A.Ş. GN. MD. TOP LAM (*) Kamu payı yüzde 50'nin üzerinde olan kuruluşları kapsamaktadır. 40 56 252 200 2 000 40 000 500 000 4 000 602 492 2013 2014 40 24 316 200 2 000 31 000 40 22 691 200 2 000 26 000 57 556 50 931 EK-16 SOSYAL GÜVENLİK KURULUŞLARININ 2012-2014 DÖNEMİ ÖDENEK TEKLİF TAVANLARI Cari Fiyatlarla, Bin TL KURUMLAR YATIRIM ÖDENEK TEKLİF TAVANLARI 2012 1 SOSYAL GÜVENLİK KURUMU BAŞKANLIĞI 2 İŞ-KUR GN. MD. TOPLAM 295 700 19 243 314 943 2013 2014 216 750 20 000 236 750 97 100 22 000 119 100 EK-17 İLLER BANKASININ 2012-2014 DÖNEMİ ÖDENEK TEKLİF TAVANLARI Cari Fiyatlarla, Bin TL KURUMLAR YATIRIM ÖDENEK TEKLİF TAVANLARI 2012 1 İLLER BANKASI GENEL MÜDÜRLÜĞÜ 60 000 2013 2014 70 000 70 000 273 TOPLAM 60 000 70 000 70 000 [R.G.13 2011 – 28083- Mükerrer ] Maliye Bakanlığından: 2012-2014 DÖNEMİ BÜTÇE ÇAĞRISI Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı hazırlık çalışmalarını yönlendirmek üzere Orta Vadeli Program (2012-2014) Bakanlar Kurulu tarafından, Orta Vadeli Program esas alınarak hazırlanan Orta Vadeli Mali Plan (2012-2014) ise Yüksek Planlama Kurulu tarafından kabul edilmiştir. Merkezi yönetim kapsamındaki kamu idareleri, Bakanlığımız tarafından hazırlanan ve Bütçe Çağrısının ekinde yer alan Bütçe Hazırlama Rehberi ile Kalkınma Bakanlığınca hazırlanan Yatırım Genelgesi ve eki Yatırım Programı Hazırlama Rehberine uygun olarak 2012, 2013 ve 2014 yıllarına ilişkin bütçe tekliflerini hazırlayacaklardır. 2012-2014 döneminde istikrarlı bir büyüme sürecinde istihdamı artırmak, cari açığı alınacak yapısal tedbirlerle azaltarak sürdürülebilir seviyelere çekmek, yurt içi tasarruf seviyesini artırmak ve mali disiplini güçlendirerek sürdürmek maliye politikasının temel önceliklerini oluşturmaktadır. Kamu kaynaklarının kullanımında, Orta Vadeli Program ve Orta Vadeli Mali Planda belirlenen politika ve öncelikler doğrultusunda hareket edilecek, yürütülmekte olan faaliyet ve projeler gereklilik, etkinlik ve verimlilik açısından gözden geçirilerek kamu harcamalarının sağlıklı bir temele kavuşturulması sağlanacaktır. Mali yönetim ve iç kontrol ile iç denetim faaliyetlerinin genel yönetim kapsamındaki kamu idarelerinde etkin bir şekilde uygulanması için gerekli çalışmalar sürdürülecek, bu faaliyetlere yönelik teknik ve idari kapasite artırılacaktır. Mali saydamlık ve hesap verebilirliğin güçlendirilmesi amacıyla kamu idarelerinde stratejik planlama ve performans esaslı bütçeleme uygulamaları yaygınlaştırılacak ve diğer idari ve hukuki düzenlemelere devam edilecektir. Kamu idareleri, Orta Vadeli Program ve Orta Vadeli Mali Plan, Bütçe Çağrısı ve eki Bütçe Hazırlama Rehberi ile Yatırım Genelgesi ve eki Yatırım Programı Hazırlama Rehberinde yer alan makro politikalar, hedef ve gösterge niteliğindeki temel ekonomik büyüklükler, ödenek teklif tavanları, genel ilkeler ve standartlar ile çok yıllı bütçeleme anlayışını esas alarak gider ve gelir tekliflerini sunacaklardır. 2012-2014 yılları bütçe hazırlık çalışmalarına katılan kamu idareleri ile personeline, yoğun emek ve mesai isteyen bu süreçte üzerlerine düşen görevi en iyi şekilde yerine getirecekleri inancıyla başarılar diler, bilgi ve gereğini önemle arz ve rica ederim. Mehmet ŞİMŞEK Maliye Bakanı 2012 – 2014 DÖNEMİ BÜTÇE HAZIRLAMA REHBERİ 274 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu’na ekli (I), (II) ve (III) sayılı cetvellerde yer alan idareler ödenek tekliflerini; Orta Vadeli Program, Orta Vadeli Mali Plan, Bütçe Çağrısı ve eki Bütçe Hazırlama Rehberi ile Yatırım Genelgesi ve eki Yatırım Programı Hazırlama Rehberinde yer alan esaslara göre hazırlayacaklardır. A. GENEL İLKELER 1. Bütçe teklifleri; merkezi yönetim bütçesi ve çok yıllı bütçeleme anlayışı çerçevesinde 2012-2014 dönemini kapsayacak şekilde hazırlanacaktır. 2. İdareler bütçe tekliflerini, 5018 sayılı Kanunun öngördüğü ilke ve esasları dikkate alarak mali saydamlığa, hesap verilebilirliğe katkı sağlayacak ve somut hizmet öncelikleri ve hedeflerini ortaya koyacak şekilde hazırlayacaklardır. 3. 2012 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı, 2012-2014 yıllarını kapsayacağından hizmet planlamalarının, ödenek tekliflerinin ve gelir tahminlerinin hizmet öncelikleriyle kurum hedeflerine uygun olarak hazırlanması gerekmektedir. 4. Ödenek teklifleri ile gelir tahminlerine ilişkin bütçe fişleri, hizmet maliyeti ile gelir tahminlerinin hesaplanmasına ilişkin ayrıntılı ve somut verilere dayandırılacaktır. 5. Genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri ile özel bütçeli idareler, bütçelerini hizmet öncelikleri ve performans hedeflerini dikkate alarak Orta Vadeli Mali Plan ekinde yer alan ödenek teklif tavanları dahilinde hazırlayacaklardır. Tavana sığmayan ödenek teklifleri ise bu rehber ekinde yer alan ilgili formlarda gerekçeleri ile birlikte gösterilecektir. 6. 03.9 Tedavi ve Cenaze Giderleri için ödenek tavanı belirlenen kurumlar, tedavi ve cenaze giderlerine ilişkin ödenek tekliflerini bu tavanlar dahilinde yapacaklardır. 7. Bütçe teklifleri hazırlanırken, - Yılsonu tüketici fiyatları endeksindeki artış 2012 yılı için % 5,2 2013 yılı için % 5 ve 2014 yılı için % 5, - GSYH büyüme oranı 2012 yılı için % 4, 2013 yılı için % 5 ve 2014 yılı için % 5, olarak dikkate alınacaktır. 8. İdareler, bütçe tekliflerini Analitik Bütçe Sınıflandırmasına ilişkin izleyen bölümlerde yer verilen esas ve usullere uygun olarak hazırlayacaklardır. 9. Bütçe tekliflerinin hazırlanmasında her bir birimin yürütmekte olduğu hizmetler gözden geçirilerek ihtiyaç duyulmayan, öncelik taşımayan veya mükerrerlik arz eden hizmetler için ödenek teklif edilmeyecek, devamına ihtiyaç duyulan hizmetler için önceki yıl verileri de ortaya konularak bu rehberde belirtilen esaslar dahilinde ödenek teklif edilecektir. 10. Döner sermaye gelirleri ile bütçe kaynakları birlikte kullanılarak yürütülen hizmetlerde, döner sermayeler aracılığı ile karşılanabilecek ihtiyaçlar için bütçeden ödenek talebinde bulunulmayacaktır. 11. Yükseköğretim kurumları dışında kalan özel bütçeli idareler ile düzenleyici ve denetleyici kurumlar son üç yıla ait bilanço, gelir tablosu ve yılsonu kesin mizanı ile 2011 yılı altı aylık bilanço, gelir tablosu ve mizanını tekliflerine ekleyeceklerdir. 275 12. Genel bütçenin gelir (B) cetveli Maliye Bakanlığınca hazırlanacaktır. Özel bütçeli idareler ile düzenleyici ve denetleyici kurumların gelir (B) cetvelleri ise bu idarelerce hazırlanarak bütçe tekliflerine eklenecektir. İdareler, gelir tahminlerinde döner sermaye ve fon gelirleri dışında kalan tüm gelir kaynaklarını dikkate alacaklardır. 13. Mali hizmetler birimleri, bütçe tekliflerinin tavan dahilinde hazırlanmasını sağlamak üzere gerekli koordinasyonu yürüteceklerdir. Bütçe teklifleri e-bütçe sisteminde onaylanacaktır. 14. 14/9/1991 tarihli ve 91/2268 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan Memurlara Yapılacak Giyecek Yardımı Yönetmeliğinde 07/05/2010 tarihli ve 2010/508 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla yapılan değişiklikle bazı personele yapılacak giyecek yardımının nakdi olarak ödenmesi öngörüldüğünden, söz konusu personelin yer aldığı idareler, bu kapsamda nakdi olarak ödenecek giyecek yardımına ilişkin ödenek tekliflerini “03.2.5- Giyim ve Kuşam Alımları” ekonomik kodu yerine “01.1.4- Sosyal Haklar” ekonomik kodundan teklif edeceklerdir. 15. Rehber eklenmeyecektir. tabloları açıklamalarında belirtilen formlar bütçe tekliflerine 16. Merkezi yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin yatırım projelerinden, il özel idaresi, Toplu Konut İdaresi ve diğer kamu kurumları vasıtasıyla gerçekleştirilecek olanlara ilişkin ödenekler ’06.Sermaye Giderleri’ ekonomik kodundan teklif edilecektir. B. ANALİTİK BÜTÇE SINIFLANDIRMASI 1. GİRİŞ Bütçeler; ekonomide fiyat istikrarının sağlanması, gelir dağılımının düzeltilmesi, yatırımların teşvik edilmesi gibi hedeflerin gerçekleştirilmesinde kullanılan en önemli mali araçlardan biridir. Bütçe harcamalarının nitelikleri ve etkileri farklı olduğundan bütçenin etkin bir mali araç olarak kullanılabilmesi için harcamaların temel kriterlere göre sınıflandırılması gerekmektedir. 5018 sayılı Kanunda bütçelerin kurumsal, işlevsel ve ekonomik sonuçların görülmesini sağlayacak, gelir ve giderlerin ekonomik ve mali analizinin yapılmasına imkan verecek, hesap verilebilirliği ve saydamlığı sağlayacak şekilde Maliye Bakanlığınca uluslararası standartlara uyumlu olarak belirlenen sınıflandırma sistemine göre hazırlanacağı ve uygulanacağı hüküm altına alınmıştır. Bu çerçevede oluşturulan Analitik Bütçe Sınıflandırması; giderin (kurumsal, fonksiyonel, finansman tipi ve ekonomik sınıflandırma), gelirin ve finansmanın sınıflandırması olmak üzere üç bölümden oluşmaktadır. Bütçe Hazırlama Rehberi ekinde yer alan; Analitik Bütçe Sınıflandırmasına ilişkin sınıflandırma tabloları (EK:1), standartlar (EK:2), bütçe hazırlık çalışmalarında kullanılacak formlar (EK:3) ve bu formların doldurulmasına ilişkin bilgiler ile Analitik Bütçe 276 Sınıflandırmasına ilişkin Rehber Bütçe ve Mali Kontrol Genel Müdürlüğünün web adresinde (www.bumko.gov.tr) yer almaktadır. Bu bölümlerle ilgili olarak 2012-2014 dönemi bütçe teklifleri hazırlanırken dikkat edilecek hususlar izleyen kısımlarda yer almaktadır. 2. KURUMSAL SINIFLANDIRMA 2.1. Genel Esaslar Kurumsal sınıflandırmada, yönetim yetkisi temel kriter olarak kabul edilmiştir. Kurumsal sınıflandırmayla siyasi ve idari sorumluluğun bütçede gösterilmesi hedeflenmektedir. Öte yandan, 5018 sayılı Kanunun 31 inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan “Bütçeyle ödenek tahsis edilen her bir harcama biriminin en üst yöneticisi harcama yetkilisidir.” hükmü uyarınca kurumsal sınıflandırma yapısı, harcama yetkilisinin tespitinde belirleyici olmaktadır. Kurumsal sınıflandırma, dört düzeyli bir kod yapısından oluşmaktadır. Sınıflandırmanın I. düzeyi, bakanlıklar ve anayasal olarak eşdeğer idareler ile bütçe türleri esas alınarak oluşturulmuştur. II. düzeyde, I. düzeyde tanımlanan yöneticilere karşı doğrudan sorumlu birimler ile bütçe türlerine göre idareler; III. düzeyde, ana hizmet birimleri gibi II. düzeye bağlı olan ve kurumsal politikanın uygulanmasından sorumlu olan birimler; IV. düzeyde ise, destek ve lojistik birimler ile politikaları uygulayan ve hizmetten yararlananlarla doğrudan muhatap olan birimler yer almaktadır. Dolayısıyla III. ve IV. düzeyde kurumların teşkilatına ilişkin mevzuatına uygun olarak sınıflandırılan idari birimler yer alacak ve bu birimler harcama yetkilisinin belirlenmesinde esas alınacaktır. Yukarıda yer alan hususlar ve 5018 sayılı Kanuna ekli cetveller esas alınarak revize edilmiş olan Kurumsal Sınıflandırma Anahtarı EK: KS1, birinci düzeyde yer alacak olan idarelerin kodları EK: KS2, bağlı kuruluşların birinci ve ikinci düzey kurumsal kodları EK: KS3A, KS3B, KS3C’de yer almaktadır. Yeni kurulan veya yeniden teşkilatlandırılan idarelerin, bütçe tekliflerini hazırlamaya başlamadan önce kurumsal sınıflandırmanın III. ve IV. düzey (birim) detaylarını Maliye Bakanlığı (Bütçe ve Mali Kontrol Genel Müdürlüğü) ile görüşerek belirlemeleri gerekmektedir. Kurumsal sınıflandırmada teşkilat kanunları esas alınacaktır. Zorunlu haller dışında teşkilat kanunlarında bulunmayan birimlere kodlamada yer verilmeyecektir. “Özel Kalem”, üst yönetimi kapsayacak şekilde bütçelenecektir. 5018 sayılı Kanuna göre atanan ve doğrudan üst yöneticiye bağlı olarak denetim faaliyetlerinde bulunan iç denetçilerin her türlü giderlerinin karşılanmasına ilişkin ödenek tekliflerinin “Özel Kalem” altında ve ilgili fonksiyonundan yapılması gerekmektedir. Birim maliyetlerinin tespitinde, kadronun tahsis edildiği birim esas alınacaktır. Ancak kurumsal sınıflandırmada ayrı birim olarak gösterilemeyen müşavirler “Özel Kalem” altında izlenecektir. 277 İdarelerince yurt dışına eğitim-öğrenim amacıyla gönderilen personelin yurt içi maaşları ilgili biriminde; yurt dışı maaşları (01.5.1.05), yollukları (03.3) ve diğer giderleri ise (03.5.9.02) ekonomik kodlarında ve “Özel Kalem” altında izlenecektir. Memurların öğle yemeğine yardım ödenekleri İdari ve Mali İşler Dairesi Başkanlığı altında izlenecektir. Maliyetlerin birimler itibariyle ayrı ayrı tertiplerde izlenmesi ve teklif edilmesi esas olmakla birlikte, fiili, fiziki veya hukuki zorunluluklar gibi sebeplerle ayrılması mümkün olmayan veya ayrıldığı zaman anlamlı bir sonuca ulaşılamayan maliyetlerde, maliyetin tamamı tek bir birimde gösterilebilecektir. Örneğin, elektrik veya su saati ortak olan idarelerde tüm maliyet, İdari ve Mali İşler Dairesi Başkanlığı veya benzer görevleri yürüten bir birim altında gösterilebilecek veya maliyet, harcamayı ağırlıklı olarak yapan birim tertiplerinde yer alabilecektir. 2.2. Yükseköğretim Kurumları Yükseköğretim kurumlarının 2012-2014 yıllarını kapsayan bütçe teklifleri önceki yıllarda olduğu gibi tek bir kurumsal kod altında kurumsal sınıflandırmanın III ve IV üncü düzeyinde (00.01 Üst yönetim, akademik ve idari birimler) hazırlanarak e-bütçe sistemine girilecektir. Gider bütçe fişleri toplulaştırılmış tertip düzeyinde hazırlanacak ve bütçe fişlerinin gerekçelerinde genel ifadeler yerine hesaplamalara dayanan ayrıntılı bilgilere yer verilecektir. Bütçe tekliflerini birimler itibarıyla giriş yaparak oluşturan idarelerin, birimlere ilişkin gider bütçe fişlerinin açıklama kısımlarını doldurmaları zorunlu değildir. FONKSİYONEL SINIFLANDIRMA 3.1. Genel Esaslar Fonksiyonel sınıflandırma, devlet faaliyetlerinin türünü göstermektedir. Devlet faaliyetlerinin ve bu faaliyetlere yönelik harcamaların zaman serileri boyunca izlenmesi ve uluslararası karşılaştırma imkanı elde edilmesi, fonksiyonel sınıflandırma ile mümkün olabilmektedir. Ayrıca, bütçe politikalarının oluşturulmasında sektörel ayrımların yapılabilmesi de bu sınıflandırmanın hedefleri arasındadır. Fonksiyonel sınıflandırma, dört düzeyli bir kod grubundan oluşmaktadır. I. düzey, Devlet faaliyetlerini on ana fonksiyona ayırmaktadır. Ana fonksiyonlar, II. düzeyde alt fonksiyonlara bölünmektedir. III. düzey kodlar ise, nihai hizmetleri göstermektedir. Fonksiyonel sınıflandırmanın IV. düzeyi de, özel olarak izlemeyi gerektiren bazı kurumsal planlama ihtiyaçlarının karşılanması ve izlenmesi amacıyla yapıya dahil edilmiş olup, böyle bir ihtiyaç ortaya çıktığında IV. düzeye ilişkin kodlar ve bu kodların açıklamaları, Bakanlığımızla mutabakat sağlanarak belirlenecektir. Bütçe teklifleri hazırlanırken fonksiyonel sınıflandırma ile ilgili olarak takip edilmesi gereken yardımcı kılavuz EK: FS1, 2 ve 3’te gösterilmiştir. Birçok kurumda aynı veya benzer isimlerle teşkilatlandığı tespit edilen ve kurumsal kodlamada ortak kod ve isimle belirlenmiş olan yardımcı hizmet birimleri ile danışma ve denetim birimlerinin fonksiyonel kodlarını gösteren anahtar çizelge EK: FS4’de yer almaktadır. Ancak, bu birimlerin yürüttükleri 278 hizmetlerin, anahtar çizelgede gösterilen fonksiyonel kodlarla örtüşmemesi durumunda, birimin yürüttüğü ilgili hizmete göre fonksiyonel kod verilmesi gerekmektedir. İdarelerin merkez ve taşra birimlerince yürütülen hizmetlerin birden fazla fonksiyon içermesi halinde maliyetler itibarıyla ayrılabilen ve anlamlı veri üretilebilen her bir fonksiyon için ayrı kod açılacaktır. Bu durumda, yardımcı hizmet birimleri için kodlama anahtarında belirtilen fonksiyonun yanında, yürütülen hizmetler dikkate alınarak gerekli diğer fonksiyonlar da ayrıca gösterilecektir. Maliyetlerin birimler itibarıyla ayrı ayrı izlenmesi ve teklif edilmesi esas olmakla birlikte, fiili, fiziki veya hukuki zorunluluklar gibi sebeplerle ayrılması mümkün olmayan veya ayrıldığı zaman anlamlı bir sonuca ulaşılamayan maliyetlerin, ödeneğin konulduğu birimin fonksiyonunda değil kurumun ana fonksiyonunda gösterilmesi gerekmektedir. Kurumların güvenlik ve koruma hizmetlerinin ihale suretiyle temini durumunda, buna ilişkin ödenek teklifleri “03.1.4 Kurumsal Güvenlik Hizmetleri” fonksiyonel kodunda ve “03.5.1.09 Özel Güvenlik Hizmeti Alım Giderleri” ekonomik kodunda gösterilecektir. Kurumların yurtdışında görevli bulunan personelinin tedavi ve ilaç giderlerine ilişkin ödenek teklifleri “01.9.9.08 – Yurtdışı Tedavi Hizmetleri” fonksiyonel kodunda ve “03.9” ekonomik kodunda gösterilecektir. 3.2. Yükseköğretim Kurumları Yükseköğretim kurumları, yukarıda belirtilen genel esaslarla birlikte aşağıda belirtilen özel esaslara da uyacaklardır: - Yükseköğretim kurumlarında, rektörlüğe ait giderlere (09.9.9), genel sekreterliğe ait giderlere (01.3.9), Kütüphane ve Dokümantasyon Dairesi Başkanlığına ait giderlere (08.2.0), Sağlık, Kültür ve Spor Dairesi ile Öğrenci İşleri Daire Başkanlığına ait giderlere ise (09.6.0) fonksiyonları altında yer verilecektir. - 5018 sayılı Kanuna göre atanan ve doğrudan üst yöneticiye bağlı olarak görev yapan iç denetçilerin her türlü giderlerinin karşılanmasına ilişkin ödenekleri “09.9.9.03 İç Denetim Hizmetleri” fonksiyonu altında teklif edilecektir. Yükseköğretim kurumlarında ilgili mevzuatına göre belli amaçlarla kullanılması öngörülen öz gelirler ile bunlara ilişkin giderlerin bütçelenmesinde aşağıdaki esaslara uyulacaktır: - 2547 sayılı Kanunun ek 25 inci maddesine göre taşınmaz mallardan elde edilen kira, satış ve işletme gelirleri, IV. düzeyde ilgili gelir kodunda, buna ilişkin giderler ise (A) işaretli cetvelde “01.3.9.06 Taşınmaz Mal Gelirleri İle Yürütülecek Hizmetler” fonksiyonunda, - 3843 sayılı Kanunun 7 nci maddesi gereğince elde edilen ikinci öğretim gelirleri, (B) işaretli cetvelde “03.1.2.31 İkinci Öğretimden Elde Edilen Gelirler” gelir kodunda, buna ilişkin giderler ise (A) işaretli cetvelde “09.4.1.07 İkinci Öğretim Gelirleri İle Yürütülecek Hizmetler” fonksiyonunda, Yükseköğretim kurumlarında ikinci öğrenim gören öğrencilerden alınan öğrenim ücretlerinin, bu öğrencilerin beslenme, sağlık, spor, kültür ve diğer sosyal hizmetlerinde kullanılması için 2547 sayılı Kanunun 46 ncı maddesi gereği ayrılması gereken tutarlar da dahil olmak üzere, tamamı bu gelir kodunda takip edilecektir. Ancak, söz konusu tutarların ödenekleştirilmesinde sağlık, kültür ve spor faaliyetlerine ilişkin aşağıda yer alan fonksiyonlar kullanılacaktır. İkinci öğretim kapsamında öğretim elemanlarına ödenecek ek 279 ders ve sınav ücretleri ile personele ödenecek fazla çalışma ücretlerinin bütçeleştirilmesinde ve ödenmesinde, sözü edilen bu tutarlar düşüldükten sonra kalan miktarın yüzde 70’i geçilmeyecektir, - 2547 sayılı Kanunun ek 26 ncı maddesi gereğince elde edilen gelirler, (B) işaretli cetvelde “03.1.2.32 Yaz Okulu Gelirleri” gelir kodunda, buna ilişkin giderler ise (A) işaretli cetvelde “09.4.1.08 Yaz Okulu Gelirleri İle Yürütülecek Hizmetler” fonksiyonunda, - 2547 sayılı Kanunun ek 27 nci maddesi gereğince elde edilen gelirler (ikinci öğretim kapsamında yürütülecek tezsiz yüksek lisans programları dahil) (B) işaretli cetvelde “03.1.2.33 Tezsiz Yüksek Lisans Gelirleri” gelir kodunda, buna ilişkin giderler ise (A) işaretli cetvelde “09.4.1.09 Tezsiz Yüksek Lisans Gelirleri İle Yürütülecek Hizmetler” fonksiyonunda (Bu kapsamda elde edilecek gelirlerin yüzde 30’undan az olmamak üzere, bilimsel araştırma projelerinde kullanılacak tutarlar karşılığı ödeneklere “(09.8.8.01) Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Hizmetleri” fonksiyonunda yer verilecektir.), - 2547 sayılı Kanunun 58 inci maddesinin (b) bendine göre bilimsel araştırma projelerinin finansmanında kullanılmak üzere elde edilen gelirler (B) işaretli cetvelde “(05.2.6.16) Araştırma Projeleri Gelirler Payı” gelir kodunda, buna ilişkin giderler ise (A) işaretli cetvelde “(09.8.8.01) Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Hizmetleri” fonksiyonunda, - 2547 sayılı Kanunun 58 inci maddesinin (a) bendine göre devam etmekte olan projelerin tamamlanmasına yönelik inşaat işleri ile her türlü bakım ve onarım için aktarılan tutarlar, (B) işaretli cetvelde “03.5.1.01 Döner Sermayelerin Aylık Gayri Safi Hasılatından Aktarmalar” gelir kodunda, buna ilişkin giderler ise (A) işaretli cetvelde “09.4.1.10 Döner Sermaye Gelirlerinden Ayrılan Tutarlar ile Yürütülecek Hizmetler” fonksiyonunda, - Bağış ve yardımlarla ilgili işlemler; (B) işaretli cetvelde “04 Alınan Bağış ve Yardımlar ile Özel Gelirler” gelir kodu altında uygun detay kodunda, buna ilişkin giderler ise (A) işaretli cetvelde “09.4.1.11 Alınan Bağış ve Yardımlarla Yürütülecek Hizmetler” fonksiyonunda, - 2547 sayılı Kanunun 43 üncü maddesinin (d) bendi gereğince elde edilen yurtiçi öğrenim ücretlerine ilişkin gelirler, (B) işaretli cetvelde “03.1.2.41 Uluslararası Ortak Eğitim ve Öğretim Program Gelirleri” gelir kodunda, buna ilişkin giderler ise (A) işaretli cetvelde “09.4.1.13 Uluslararası Ortak Eğitim ve Öğretim Program Gelirleri İle Yürütülecek Hizmetler” fonksiyonunda, - 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun 44 üncü maddesinin (e) fıkrasının ikinci ve dördüncü bentleri gereğince uzaktan öğretim kapsamında öğrenim ücreti adı altında elde edilen gelirler, (B) işaretli cetvelde “03.1.2.45 Uzaktan Öğretimden Elde Edilen Gelirler” gelir kodunda, elektronik ortamda veya internet ortamında sunulan uzaktan öğretim materyali satışından elde edilen gelirler, (B) işaretli cetvelde “03.1.2.46 Uzaktan Öğretim Materyal Gelirleri” gelir kodunda, bu gelirlerden yapılacak giderler ise (A) işaretli cetvelde “09.4.1.14 Uzaktan Öğretim Gelirleri İle Yürütülecek Hizmetler” fonksiyonunda, Eğitime yardımcı hizmetlerin yürütülmesi bakımından; -Sağlık, Kültür ve Spor Dairesi Başkanlığının faaliyetlerinin yürütülmesi için zorunlu olan giderler (öğrencilere ilişkin yapılacak giderler hariç) (09.6.0.00) fonksiyonunda, -Öğrencilerin beslenmesine ilişkin giderler (09.6.0.03) fonksiyonunda, 280 -Öğrencilerin barınmasına ilişkin giderler (09.6.0.04) fonksiyonunda, -Öğrencilerin sağlık hizmetlerinin karşılanması amacıyla yapılan her türlü giderler (tedavi ve ilaç hariç) “09.6.0.05 Öğrencilerin Sağlığına İlişkin Giderler” fonksiyonunda (31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 60 ıncı maddesinin birinci fıkrasının (g) bendinde 13/02/2011 tarihli ve 6111 sayılı Kanunun 34 üncü maddesiyle yapılan değişiklik gereğince, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununa göre üniversitelerde yükseköğrenim gören yabancı uyruklu öğrencilerden kamu idareleri, kanunla kurulan kurum ve kuruluşlar, kamu yararına faaliyet gösteren dernekler ile vergi muafiyeti tanınan vakıflar tarafından tam burs sağlanan ve Yükseköğretim Kurulu tarafından ayrılan kontenjanlar dâhilinde yükseköğrenim gören yabancı uyruklu öğrenciler hariç, diğer yabancı uyruklu öğrenciler 5510 sayılı Kanuna göre belirlenen miktarlarda kendileri tarafından genel sağlık sigortası primi ödenmek suretiyle genel sağlık sigortalısı olabileceklerinden bu kişilerin sağlık giderleri üniversite bütçesinden karşılanmayacaktır.), -Öğrencilerin kültür ve spor faaliyetlerine ilişkin giderler (09.6.0.06) fonksiyonunda, -Sağlık, Kültür ve Spor Dairesi Başkanlığının gelirlerinden karşılanacak olan yükseköğretim kurumunun diğer birimlerinin giderleri; Diğer giderler (09.6.0.07) fonksiyonunda, ilgili ekonomik kodunda tertiplenecektir. Sosyal tesislerin tümü yukarıda belirtilen ilkeler çerçevesinde üniversite bütçesi altında tertiplenecektir. Ancak yükseköğretim kurumları bünyesinde faaliyet gösteren ve Kurumlar Vergisi ve/veya Katma Değer Vergisi mükellefi olan ya da bu vergilerden muaf tutulan iktisadi işletmeler, özel bütçe kapsamında yer almayacaktır. 4. FİNANSMAN TİPİ SINIFLANDIRMA Finansman tipi sınıflandırma, yapılan harcamaların hangi kaynaktan finanse edildiğini göstermektedir. Bu sınıflandırma tipinin belirlenmesinde ödemenin nereye yapıldığı hususu önem taşımamaktadır. Finansman tipi sınıflandırma aynı zamanda dış proje kredileri, özel ödenekler ile şartlı bağış ve yardımların da takibine imkan vermekte olup, özellikle mali mevzuatımız gereği ayrı tertiplerde izlenmesi gereken ödeneklerin takibine de olanak sağlamaktadır. Finansman tipi sınıflandırma ile ilgili kodlar, EK: FTS1’de yer almaktadır. 5. EKONOMİK SINIFLANDIRMA Ekonomik sınıflandırmayla, Devletin, görev ve fonksiyonlarını yerine getirirken yürüttüğü faaliyetlerin milli ekonomiye, piyasalara ve gelir dağılımına etkilerinin planlanması, izlenmesi ve değerlendirilmesi hedeflenmektedir. Ekonomik sınıflandırma; gelirlerin, harcama ve borç vermenin, finansmanın (gelir-gider farkı) sınıflandırması şeklinde üç bölümden oluşmaktadır. 281 Gelir ile harcama ve borç vermenin sınıflandırılmasında, karşılıklı veya karşılıksız, cari veya sermaye ayrımı öncelik taşımaktadır. Karşılıksız işlemler, kanunun emrettiği hususlarda bir mal veya hizmet karşılığı olmadan yapılan, burs ödemeleri veya vergi gelirleri gibi tahsilat ve ödemeleri kapsar. Sermaye ve cari harcama ayrımında ise, bütçe hazırlama rehberi ve merkezi yönetim bütçe kanununda belirlenen asgari değerler ile kullanım ömrü dikkate alınmaktadır. Finansman (gelir-gider farkının) sınıflandırması, bütçe gelirleri ile giderleri arasındaki açığın hangi kaynaklardan, hangi şartlarla finanse edildiğini gösterir. Aynı şekilde bütçe gelirleri ile giderleri arasında bir fazlalığın söz konusu olması halinde de bu fazlalığın nasıl değerlendirildiği hususu, finansman sınıflandırması kapsamına girer. Özel bütçeli idareler ile düzenleyici ve denetleyici kurumlar kendi bütçelerine ilişkin olarak finansman sınıflandırmasını esas alarak (F) işaretli cetveli hazırlayacaklardır (Form 16). 5.1. Harcama ve Borç Vermenin Sınıflandırması Harcamaların ekonomik sınıflandırmasında, harcamanın cari veya sermaye, karşılıklı veya karşılıksız, karşılıklı ise hangi mallar ve hizmetler karşılığında, karşılıksız ise yerleşiklerle veya yerleşik olmayanlarla bağlantısı, harcamaların Devlet içi veya Devlet dışı kesimlere, teşebbüslere veya bunun dışındaki sektörlere yapılması gibi özellikler dikkate alınır. Harcama, geri ödenmeyen, bir başka deyişle herhangi bir mali hak yaratmayan veya mevcut bir mali hakkı ortadan kaldırmayan devlet ödemeleri olarak tanımlanabilir. Harcama, cari ya da sermaye nitelikli olabilir; mal veya hizmet alımında olduğu gibi bir şey karşılığında yapılabileceği gibi karşılıksız olarak da yapılabilir. Devletin itfa ödemeleri (kamu borçlarının anapara geri ödemeleri), finansman kısmında; kamusal amaçlarla verilen borçlar ise, borç verme bölümünde sınıflandırılacaktır. Harcamalar ve borç verme, bu ilkeler ve kriterler çerçevesinde, üç ana başlık altında incelenebilir: 5.1.1. Cari Giderler Bu gider grubu, cari giderler ile cari transferlerden oluşmaktadır. Personel giderleri, sosyal güvenlik kurumlarına devlet primi giderleri, bütçe hazırlama rehberi ve merkezi yönetim bütçe kanunları ile belirlenen asgari değerleri aşmayan ve normal ömrü bir yıl ya da bir yıldan az olan mal ve hizmet alım giderleri ile faiz giderleri cari giderlerdir. Askeri lojman alımı, yapımı ve büyük onarımı için yapılan harcamalar hariç, savunmaya yönelik harcamalar cari nitelikli harcamalardır. Ekonomik sınıflandırmada, her bir alım için vergiler dahil olmak üzere; - Menkul mal alımlarında 18 bin Türk Lirasına kadar, - Gayrimaddi hak alımında 14 bin Türk Lirasına kadar, - Menkul malların bakım ve onarımlarında 18 bin Türk Lirasına kadar, - Gayrimenkullerin bakım ve onarımlarında 43 bin Türk Lirasına kadar, olan ödenek ihtiyaçları mal ve hizmet alımları altında teklif edilecektir. 282 İlgili idare bütçesinden, kişi veya kurumların cari nitelikli ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla, karşılıksız olarak yapılan kaynak aktarımları cari transferleri oluşturmaktadır. 5.1.2. Sermaye Giderleri Bu gider grubu, sermaye giderleri ve sermaye transferlerinden oluşmaktadır. Sermaye giderleri, normal ömrü bir yıldan fazla olan mal ve hizmet alımları ile sabit sermaye edinimleri ve gayri maddi aktiflerin edinimi için yapılan, bütçe hazırlama rehberi ve merkezi yönetim bütçe kanunları ile belirlenen asgari değerleri aşan ödemelerdir. İlgili idare bütçesinden, kişi veya kurumların sermaye nitelikli ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla, karşılıksız olarak yapılan kaynak aktarımları sermaye transferlerini oluşturmaktadır. Askeri amaçlar dışında üretim amacıyla kullanılacak olan dayanıklı malların piyasadan satın alınması ya da üretilmesi için yapılan ödemeler sermaye giderleri kapsamında yer alır. Bu bölüme dahil olan dayanıklı mal türleri, silahlı kuvvetler mensuplarına tahsis edilen lojmanları da içeren ikamete mahsus binalar, ikamete mahsus olmayan binalar ve diğer inşaat işlerini kapsayan gayrimenkul sabit sermaye malları ile ulaşım araçları, makineler ve diğer teçhizat gibi menkul sabit sermaye mallarıdır. Sermaye giderleri aynı zamanda, mevcut sabit sermaye mallarına dahil edilen mal ve hizmetler için bunları geliştirmek, ekonomik ömürlerini uzatmak, verimlerini artırmak, performanslarını geliştirmek veya bunları yeniden oluşturmak veya yapılandırmak amacıyla yapılan ödemeleri de kapsar. Mutad bakım-onarım ödemeleri ise, cari giderlere dahil edilecektir. Bu gruba aynı şekilde, gayrimenkule dahil olan mal ve hizmetler için yapılan harcamalar, araziler, binalar ve diğer sabit sermaye malları ile gayrimaddi aktifler üzerindeki mülkiyetin devredilmesi sırasında maruz kalınan masraflar ile iktisap edilmiş sabit sermaye aktiflerinin değeri içinde bulunan tüm hizmetler için yapılan harcamalar da dahildir. Öte yandan, amortismana tabi kıymetler arasında yer alsalar bile, küçük aletler, iş kıyafetleri, mutad bakımda kullanılan yedek parçalar, normal ömürleri bir yıldan fazla olsa dahi düşük değerli alet ve edevat ile benzeri kıymetler, sermaye giderleri arasında yer almayacaktır. Sabit sermaye varlıkları için yapılan harcamanın miktarı, bunların satın alınması durumunda devlet tarafından ödenen fiyattır. Devlet tarafından üretildiği takdirde harcama miktarı, emek de dahil olmak üzere üretim faktörleri ile malzemeler için yapılan ödemeler toplamıdır. Ancak, ülkemizdeki mevcut istihdam ve ücret rejimimizde çalışanlara yapılan ödemeler üretimle ve üretim dönemi ile doğrudan bağlı olmadığından, diğer bir ifadeyle üretim olmasa bile ücretler ödendiğinden ücretlerin tamamı cari harcamalar bölümüne dahil edilmiştir. Bu nedenle yatırım projeleri kapsamında personel giderlerine yer verilmeyecektir. 5.1.3. Borç Verme-Geri Ödeme Kamusal bir amaçla ve bir mali hakka ya da taahhüde dayalı olarak yapılan işlemlerdir. Bu bölüm, bir mali hakka veya Devletin teşebbüs mülkiyetinde hisse (sermaye) katılımına neden olan ödemeleri, nakit yönetimi ya da gelir elde etme amaçları dışında, kamu politikası amaçlarıyla elde tutulan hisseyi azaltan ya da sona erdiren gelirleri kapsar. Bu bölüme, Devlet tarafından verilen krediler (orman köylüsüne iş imkanı yaratmak için veya 283 vatandaşın konut sahibi olabilmesi için kredi verilmesi vb. krediler), alınan hisseler, verilen kredilerden Devlete yapılan geri ödemeler, satılan hisselerden elde edilen gelirler dahildir. Verilen borçlar, giderler bölümünde sınıflandırılırken, geri ödemeler de gelirler bölümüne dahil edilecektir. 5.1.4. Birinci Düzey Ekonomik Kodlar Önceki kısımlarda değinilen tanım ve açıklamalar çerçevesinde, giderlerin ekonomik sınıflandırması dört düzeyli bir kod grubundan oluşmakta olup, I. düzeyde yer alan gider gruplarının açıklamaları ve bunlara ilişkin bütçe hazırlama esasları aşağıda yer almaktadır: 01- Personel Giderleri Kamu personeli ile kamu personeli olmamakla birlikte mevzuatı gereğince ilgililere bordroya dayalı olarak yapılan ödemeleri (er-erbaş harçlıkları, öğrenci harçlıkları vb.) kapsamaktadır. Devletin işveren sıfatıyla ödediği sosyal güvenlik primleri “02- Sosyal Güvenlik Kurumlarına Devlet Primi Giderleri”ne dahil edilecektir. Ayni nitelikteki ödemeler ile işçilere ödenen seyyar görev tazminatı ise “03- Mal ve Hizmet Alımları”na dahil edilecektir. a) Kuruluşların personel giderleri ve sosyal güvenlik kurumlarına devlet primi giderlerine ilişkin ödenekleri e-bütçe sisteminde yer alan maaş ve yük hesabı modülündeki bilgi ve veriler esas alınmak suretiyle Genel Müdürlüğümüz tarafından hesaplanacağından, kuruluşlar ayrıca bütçe tekliflerinde “01- Personel Giderleri” ve “02- Sosyal Güvenlik Kurumlarına Devlet Primi Giderleri” tertipleri için bütçe fişi açıklamalarını doldurmayacak ve bu ekonomik kodlara ilişkin bütçe fişlerini Bakanlığımıza göndermeyeceklerdir. b) Mevcut personelin etkin ve verimli çalışmasını sağlamak üzere, yerleşim merkezleri ve birimler arasında personel dağılımındaki dengesizliği giderecek tedbirler alınacak ve açıktan atama talepleri asgari seviyede tutulacaktır. c) İdareler, 2012-2014 yılları için atama izni almayı planladıkları memur kadroları ve sözleşmeli personel pozisyonlarının tutar olarak ilave ödenek ihtiyacını her yıl için hesaplayacaklar ve ödenek teklifinde bulunacaklardır. Tavanı aşan ödenek teklifleri ise bu rehber ekinde yer alan ilgili formlarda gerekçeleriyle birlikte gösterilecektir. ç) Döner sermayelere ait vizeli kadro ve pozisyonlarda görev yapan personelin ücretleri bu kaynaklardan ödenmesi gerektiğinden, söz konusu personel için bütçeden ödenek talebinde bulunulmayacaktır. 02- Sosyal Güvenlik Kurumlarına Devlet Primi Giderleri Devletin işveren sıfatıyla Sosyal Güvenlik Kurumuna ödeyeceği sigorta primleri, bu bölümde izlenecektir. İşveren sıfatıyla ödenecek sigorta ve sağlık prim ödemeleri, I. düzeyde “02- Sosyal Güvenlik Kurumlarına Devlet Primi Giderleri” altında, II. düzeyde istihdam türüne göre detaylandırıldıktan sonra III. düzeyde “6-Sosyal Güvenlik Kurumuna” kodu ile IV. düzeyde ilgisine göre “01- Sosyal Güvenlik Primi Ödemeleri” ve “02- Sağlık Primi Ödemeleri” ekonomik kodundan teklif edilecektir. 03- Mal ve Hizmet Alım Giderleri 284 Bu kısımdaki giderler, mal ve hizmet karşılığında yapılan faturalı ödemeleri kapsamaktadır. Devletin, karşılığında herhangi bir mal veya hizmet almadığı karşılıksız ödemeler ile sermaye giderleri bu kapsam dışındadır. Öte yandan her türlü askeri amaçlı inşaat, tesis, mal ve malzemeler (askeri lojmanlar hariç) vb. alımlar mal ve hizmet alımları kapsamında değerlendirilecektir. Mal ve hizmet alımları ile ilgili ödenek tekliflerinde aşağıdaki esaslara uyulacaktır: a) Yurt içi ve özellikle yurt dışı görevlendirmelerde azami tasarruf anlayışı esas alınacak, görevlendirmeler titiz bir şekilde sorgulanmak suretiyle asgari süre ve sayıda tutulacak ve buna göre ödenek teklifinde bulunulacaktır. b) Eğitim, kurs, seminer, panel vb. faaliyetler personelin görev mahallinde düzenlenmek suretiyle yolluk ödeneği ihtiyacı asgari seviyeye indirilecektir. c) Kurum ve kuruluşlar, asli görevleri gereği memuriyet mahalli dışında ve belli bir görev bölgesi içinde fiilen gezici olarak görev yapan memur ve işçiler için seyyar görev tazminatı ödeneği talebinde bulunacaklardır. Seyyar görev tazminatından yararlanacak personel sayısı 10 No’lu formda (Yolluk karşılığı tazminat alan personel sayısı bölümünde) gösterilecektir. ç) Eğitim ve dinlenme tesisleri ile benzeri sosyal tesislerin işletme giderlerinin kendi gelirleriyle karşılanması zorunludur. Mevcut tesislerin bakım ve onarımları için hiçbir şekilde ödenek talebinde bulunulmayacaktır. d) Temizlik ve diğer hizmet alımı ihaleleri için bir önceki yıl ihale kapsamında çalıştırılan eleman sayısı aşılmayacaktır. e) Hizmet alımı suretiyle güvenlik hizmetlerini karşılayacak kurumlar, bu ihtiyaçlarını asgari düzeyde elemanla karşılayacak şekilde planlama yapacaklardır. 21 No’lu Özel Güvenlik Hizmetine İlişkin Bilgi Formuna Valilik yazısının bir örneği eklenecektir. Ancak söz konusu yazıda yer alan eleman sayısı gösterge niteliğinde olduğundan imkanlar çerçevesinde değerlendirme yapılabilecektir. f) Hizmetler, mevcut hizmet binalarında sürdürülecek ve kesinleşmiş mahkeme kararı veya tahliye kararı olan hizmet binaları dışında yeni kiralama, satın alma veya yeni inşaatlar için ödenek istenilmeyecektir. g) Telefon, mobil telefon, uydu bağlantılı mobil telefon, faks ve benzeri haberleşme imkanları için ödenek talep edilirken azami tasarruf anlayışıyla hareket edilecek, tasarruf genelgelerine uygun olarak mevcut cihazların ekonomik kullanımı sağlanacaktır. ğ) Personelin işe gidiş ve gelişine yardımcı olmak amacıyla ilave servis aracı kiralanmasına ilişkin ödenek teklif edilmeyecektir. h) Hizmet alımı suretiyle taşıt kullanılmasındaki amaç, kamudaki taşıt giderlerinin asgari seviyeye indirilmesi ve kaynakların savurganlığa yol açılmadan, bütçe olanaklarıyla uyumlu bir biçimde kullanımının sağlanmasıdır. Kurumların bu konudaki teklifleri 17/3/2006 tarihli ve 2006/10193 sayılı Bakanlar Kurulu Kararında yer alan esaslar çerçevesinde değerlendirileceğinden, tekliflerde ayrıntılı maliyet analizinin gösterilmesi, buna ilişkin bilgi ve dokümanların (tasfiye edilen/edilecek taşıtlar nedeniyle tasarruf edilen/edilecek işletme ve bakım onarıma ilişkin bilgiler gibi) eklenmesi ve 20 (1-2) nolu formların doldurulması 285 gerekmektedir. Hizmet alımı suretiyle kiralanan taşıt sayısı, bir önceki ihale kapsamında kiralanan taşıt sayısını geçmeyecektir. Hizmet alımı suretiyle taşıt kullanılmasına ilişkin ödenek tekliflerinde kurumun insan kaynakları da dikkate alınarak öncelikle şoförsüz taşıt kiralaması tercih edilecektir. ı) Temsil, ağırlama, tören, fuar, kongre ve benzeri faaliyet ve etkinlikler için katılım sayısı asgari seviyede tutulmak suretiyle ödenek talep edilecek ve mali yıl içinde bu alandaki uygulama tasarruf anlayışı içerisinde yürütülecektir. i) Sadece zorunlu hallerde döşeme ve demirbaş alımı için ödenek talep edilecek ve ihtiyacın zorunluluğu ayrıntılı bir şekilde gerekçelendirilecektir. Döşeme ve demirbaş alımı için ödenek talep edilirken demirbaş standardizasyonu ilkelerine uyulacak ve mevcut imkânlarla yetinme gayreti içinde olunacaktır. j) Bazı hizmet ve malzeme maliyetlerinin hesaplanmasında EK:Standart 1, 2, 3, 4 ve 5’te yer alan listelerde gösterilen tutarlar; büro makineleri ve demirbaş alımları ile ilgili ödenek tekliflerinde ise Devlet Malzeme Ofisi Genel Müdürlüğü’nün 30/6/2011 tarihi itibariyle geçerli olan satış fiyatları dikkate alınacaktır. k) Bilgisayar ve bilgi işlem sistemlerinin yenilenmesi ve genişletilmesine ilişkin olarak mevcut kapasitenin etkili, ekonomik ve verimli kullanımı esas alınacaktır. Bu amaçla teklif edilecek ödeneklerde mevcut kapasite ile hizmet hedefleri arasındaki ilişki göz önünde bulundurulacaktır. l) Yayın alımlarında azami tasarruf anlayışı içerisinde hareket edilecektir. 04- Faiz Giderleri Faiz, ödünç alınan paranın kullanımı karşılığında yapılan ödeme olarak tanımlanmaktadır. Bu itibarla, faiz ödemeleri borç alınan paranın anapara geri ödemesinden ve borçlanma için ödenen komisyon ve ihraç giderlerinden ayrılır. Sadece Devlet borçlarına ilişkin faiz ödemeleri bu bölümde yer alacaktır. Borçlanmaya ilişkin olarak ödenen komisyon ve ihraç giderleri ise mal ve hizmet alımları kapsamında ve genel bütçeli idareler için sadece Hazine Müsteşarlığı bütçesinde gösterilecektir. Bunun dışında, 4749 sayılı Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanun hükümleri çerçevesinde genel bütçeli idarelerin dışında kalan ve borç alma yetkisine sahip idarelerin borçlanmaları halinde bu borçlara ilişkin faizlerini kendi bütçelerinde göstereceklerdir. İskontolu işlemlerde faiz, ihraç fiyatı ile geri ödeme fiyatı arasındaki farktır. Bu bölüm, devletin garantör veya kefil olarak ödediği faiz giderlerini kapsamaz. Böyle bir ödeme, devletin borç verme işlemi olarak sınıflandırılır. 05- Cari Transferler Sermaye birikimi hedeflemeyen ve cari nitelikli mal ve hizmet alımını finanse etmek amacıyla yapılan karşılıksız ödemelerdir. Genel olarak ayni işlemler Analitik Bütçe Sınıflandırmasının kapsamı dışında olduğundan ayni transferler de bu kapsamda yer almayacaktır. Transferler nihai olarak kimin yararlandığına göre değil, kime ödendiğine göre sınıflandırılmalıdır. Bu çerçevede aşağıda belirtilen hususların dikkate alınması gerekmektedir; 286 a. Transfer ödemelerinin cari veya sermaye nitelikli olduğu hususunda bir ayrım yapılamıyorsa söz konusu gider, cari transferler arasında yer alacaktır. b. Her kuruluş, üyesi bulunduğu uluslararası kuruluşları yeniden gözden geçirecek ve gerekli olmayanlar için ödenek teklifinde bulunmayacaktır. c. Sosyal Güvenlik Kurumunun tahsilatını artıracak ve giderlerinde tasarruf ve etkinlik sağlayacak tedbirlere ağırlık verilecek ve bütçeden bu kuruluşa yapılacak transferler asgari düzeyde tutulacaktır. ç. Özel bütçeli idareler ile düzenleyici ve denetleyici kurumlar, Sosyal Güvenlik Kurumuna, mevcut sosyal güvenlik mevzuatı hükümlerine göre ek karşılıklar, emeklilik ikramiyeleri ve makam tazminatı gibi mali yükümlülüklerin ödenebilmesi için bütçelerinde gerekli ödenek tekliflerini (05.1.2.05) ekonomik kodunda yapacaklardır. d. Memurların öğle yemeğine yardım ödenekleri (05.3.1.05) kodunda teklif edilecektir. e. Türk Cumhuriyetleri ile Türk Akraba Topluluklarından ve diğer ülkelerden gelen orta ve yükseköğretim öğrencileri ile diğer personele yapılan hizmetlerle ilgili ödenekler, kuruluş bütçelerinin ekonomik sınıflandırma bölümünde (05.4) kodu altında amacına göre ilgili III. ve IV. düzey kodlarda gösterilecektir. 06- Sermaye Giderleri Sermaye giderleri, normal ömrü bir yıldan fazla olan mal ve hizmet alımları ile sabit sermaye edinimleri ve gayri maddi aktiflerin edinimi için yapılan, bütçe hazırlama rehberi ve bütçe kanunları ile belirlenmiş asgari değeri aşan ödemelerdir. İdareler, 5018 sayılı Kanunun 16 ncı maddesi gereğince, yatırımlarla ilgili hususlarda Orta Vadeli Program, Orta Vadeli Mali Plan ile Yatırım Genelgesi ve eki Yatırım Programı Hazırlama Rehberinde yer alan ilke, esas ve önceliklere uyacaklardır. 4749 sayılı Kanunda yer alan borçlanma limitleri de dikkate alınarak, halen yatırım programında devam eden dış kredili projelerin kredi kullanımlarında ve dolayısıyla uygulamada yaşanan sorunların azaltılması için projelerin ihtiyaç duyacağı yıllık ödenekler mevcut yatırım tavanları içinde kullanılacak şekilde yatırım programına konulacaktır. Yıl içi revizyonlar da söz konusu Kanunda belirtilen limitler ile sınırlandırılmış durumdadır. 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu uyarınca, yeterli ödenek temin edilmeden kamulaştırma işlemine başlanamayacağından, ödenek teklifleri projelerin gerçek kamulaştırma ihtiyacını yansıtacak şekilde yapılacaktır. Araştırma projelerine ilişkin yatırım tekliflerinde personel giderlerine yer verilmeyecektir. 07- Sermaye Transferleri Bütçe dışına sermaye birikimi amaçlayan ve sermaye nitelikli mal ve hizmetlerin finansmanı amacıyla yapılan karşılıksız ödemelerdir. Transferin cari nitelikli mi yoksa sermaye nitelikli mi olduğunu belirlemek için cari–sermaye ayrımında esas alınan kriterler kullanılmalıdır. 287 a. Sermaye transferi niteliğindeki tekliflerde, sermaye giderleri için geçerli olan hususlar dikkate alınacak ve sermaye giderleri teklifleriyle birlikte Kalkınma Bakanlığı’na iletilecektir. b. Kamu iktisadi teşebbüslerine bütçeden yapılacak transferler, bu kuruluşların verimlilik ve karlılıklarını artırmalarını teşvik etmek amacıyla ve özelleştirme uygulamaları da dikkate alınarak en az seviyede tespit edilecektir. 08- Borç Verme Bir mali hakka veya devletin mülkiyetinde hisse (sermaye) katılımına neden olan ödemeleri kapsar. Devlet tarafından verilen krediler ve alınan hisseler borç verme olarak sınıflandırılırken, KİT’lerin görev zararları cari transferler içerisinde yer alacaktır. 09- Yedek Ödenekler Bütçede başlangıçta öngörülemeyen hizmet karşılıkları olarak veya yapılan tahminlerin yıl içi gelişmeler neticesinde tutmaması ihtimaline karşılık hizmetlerin aksamaması için ihtiyat olarak ayrılan ödeneklerdir. Bu ödenekler, Maliye Bakanlığı bütçesinde yer almaktadır. Merkezi yönetim bütçesi kapsamında yer alan diğer kurumlar bütçe tekliflerinde yedek ödeneklere yer vermeyeceklerdir. 5.1.5. Diğer Hususlar Yukarıda 9 grupta gösterilen I. düzey ekonomik kodların II. III. ve IV. düzey detayları EK: ES 2,3 ve 4’te yer almaktadır. - Harcamaların ekonomik sınıflandırması yapılırken, fiziki ve fiili olarak ayrılabilen ve ayrı izlenmesi anlamlı olan bütün giderler ayrı tertiplerde bütçelenmelidir. - Geçen yıl borçları ve ilama bağlı borçlar ayrı tertiplerde izlenmeyecek ve borcun kaynağına göre cari yıl bütçesinin ilgili tertiplerinden ödenecektir. - Red ve iadeler bütçede gider olarak gösterilmeyecek, iadesi gereken tutarlar gelirlerden düşme şeklinde ve muhasebe sisteminde gösterilecektir. Giderin ve gelirin ekonomik kodları ve açıklamaları ile fonksiyonel kodlar ve açıklamaları Analitik Bütçe Sınıflandırmasına İlişkin Rehberde (www.bumko.gov.tr) yer almaktadır. Bütçe tekliflerinin hazırlanması ile gider ve gelir kayıtlarında bu Rehber esas alınacaktır. 5.2. Gelirlerin Ekonomik Sınıflandırması Gelirler, karşılıklı veya karşılıksız olarak herhangi bir mali hakka dayanmaksızın yapılan tahsilatlardır. Gelirlerin ekonomik sınıflandırması EK: ES5’de yer almakta olup, (B) işaretli cetvellerin hazırlanmasında bu sınıflandırma esas alınacaktır. 5.3. Finansmanın Ekonomik Sınıflandırması Devletin finansman açıklarını karşılamak amacıyla, kendi yükümlülükleri karşılığında yaptığı ödeme ve tahsilatlar olarak tanımlanan finansmanın ekonomik sınıflandırması EK: 288 ES6’da yer almakta olup, genel bütçe açısından Hazine Müsteşarlığınca hazırlanacaktır. Özel bütçeli idareler ile düzenleyici ve denetleyici kurumlar da bu sınıflandırmayı esas alarak hazırlayacakları (F) işaretli cetvellerini bütçe tekliflerine ekleyeceklerdir. C. DİĞER HUSUSLAR 1. Merkezi yönetim bütçe kanununa eklenecek belgelere esas olmak üzere idareler bünyelerinde bulunan döner sermaye ve fonlara ait bilgileri 23 ve 24 No’lu formları doldurmak suretiyle bildireceklerdir. 2. Giderin sınıflandırılmasında kurumsal, fonksiyonel, finansman tipi ve ekonomik kodların en detayını içerecek düzeyde hazırlanacak olan bütçeler, ekonomik sınıflandırmanın ilk iki düzeyini içerecek şekilde kanunlaşacak ve uygulanacaktır. 3. 2012-2014 dönemi bütçe tekliflerinde 1.000 TL ve katlarındaki tutarlara yer verilecektir. 4. Bütçe Hazırlama Rehberiyle tekliflere eklenmesi istenen formlardan sistem tarafından üretilen icmal formlar, idareler tarafından e-bütçe’den alınarak tekliflere eklenecektir. 5. Özel bütçeli idareler ile düzenleyici ve denetleyici kurumlar, 2012-2014 dönemine ilişkin gelir tahminlerini gelirin ekonomik sınıflandırmasının IV. düzeyinde hazırlayarak bütçe tekliflerine ekleyeceklerdir. Gelir tekliflerinin de e-bütçe’ye girişi yapılacaktır. 6. İdareler, sermaye nitelikli ödeneklerin bütçe tertiplerine dağılımını ekonomik sınıflandırmanın IV. düzeyini içerecek şekilde hazırlayarak, sınıflandırmaya uygunluğu açısından Maliye Bakanlığı (Bütçe ve Mali Kontrol Genel Müdürlüğü) ile mutabakat sağladıktan sonra vize için Kalkınma Bakanlığı’na başvuracaklardır. 7. İdareler, projelerinin gerçekleştirilmesi ile ilgili olarak alınmış ve alınacak dış proje kredilerinin 30 Haziran 2011 itibariyle uygulama durumlarını, yılsonu tahminlerini ve 2012 yılında kullanacakları dilimlerle ilgili bilgileri, bütçe teklifleri ile birlikte hem Maliye Bakanlığına hem de Kalkınma Bakanlığı’na teslim edeceklerdir. 8. Bütçe teklifleri hazırlanırken “Bütçe Hazırlama Rehberi” doğrultusunda tüm formlar eksiksiz ve doğru bir şekilde doldurularak belirtilen ilke ve standartlar ile kodlama sistemine uyulacaktır. Ekonomik sınıflandırmanın IV. düzeyinde hazırlanan bütçe fişlerinin gerekçelerinde genel ifadeler yerine hesaplamalara dayanan ayrıntılı bilgilere yer verilecektir. Bu zorunluluğa uymadığı tespit edilen bütçe teklifleri, noksanlıkları giderildikten sonra değerlendirmeye alınacaktır. 9. Merkezi yönetim kapsamındaki kamu idareleri, Bütçe Çağrısı ve eki Bütçe Hazırlama Rehberi ile Yatırım Genelgesi ve Eki Yatırım Programı Hazırlama Rehberindeki esas ve usuller çerçevesinde bütçe tekliflerini hazırlayacaklar ve 14 Ekim 2011 tarihine kadar kesinleşen bütçe tasarılarını (4) nüsha olarak Maliye Bakanlığına (Bütçe ve Mali Kontrol Genel Müdürlüğü) teslim edeceklerdir. Düzenleyici ve denetleyici kurumlar ise bütçe tekliflerini Türkiye Büyük Millet Meclisine ve bir örneğini de Maliye Bakanlığına (Bütçe ve Mali Kontrol Genel Müdürlüğü) göndereceklerdir. 289 10. Performans programı hazırlamakla yükümlü kamu idareleri 2012 yılına ilişkin performans programlarını Maliye Bakanlığı ve Kalkınma Bakanlığı’na göndereceklerdir. 11.Performans programlarını ilk defa hazırlayacak veya yenileyecek olan kamu idareleri, 28/07/2011 tarihli ve 28008 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Kamu İdarelerince Hazırlanacak Stratejik Planlara Dair Tebliğ ekinde yer alan sürelerde, performans programlarını hazırlayarak Maliye Bakanlığı ve Kalkınma Bakanlığı’na göndereceklerdir. 12. Sosyal Güvenlik Kurumları 2012-2014 dönemi bütçelerini bu Rehberde yer alan sınıflandırma kriterleri ve Rehber ekindeki sınıflandırma listelerini esas alarak hazırlayacaklar ve merkezi yönetim bütçe kanun tasarısına eklenerek Türkiye Büyük Millet Meclisine gönderilmek üzere Maliye Bakanlığına (Bütçe ve Mali Kontrol Genel Müdürlüğü) göndereceklerdir. 13. Rehberde değişiklik yapılması halinde bu değişiklikler bütün idarelere ayrıca duyurulacaktır. 290 EK-1 ANALİTİK BÜTÇE SINIFLANDIRMASI CETVELLERİ CETVEL NO KS-1 KS-2 KS-3A KS-3B KS-3C KS-3D FS-1 FS-2 FS-3 FS-4 FTS-1 ES-1 ES-2 ES-3 ES-4 ES-5A ES-5B ES-5C ES-5D ES-6 CETVEL ADI Kurumsal Sınıflandırma Anahtarı Kurumsal Sınıflandırma Birinci Düzey Kurumsal Sınıflandırma İkinci Düzey Genel Bütçeli İdareler Kurumsal Sınıflandırma İkinci Düzey Yükseköğretim Kurumları Kurumsal Sınıflandırma İkinci Düzey Özel Bütçeli Diğer İdareler Kurumsal Sınıflandırma İkinci Düzey Düzenleyici ve Denetleyici Kurumlar Ve Sosyal Güvenlik Kurumları Birinci Düzey Fonksiyonel Kodlar İkinci Düzey Fonksiyonel Kodlar Üçüncü Düzey Fonksiyonel Kodlar İdari Birimlerin Fonksiyonel Sınıflandırma Anahtarı Finansman Tipi Sınıflandırma Ekonomik Sınıflandırma Birinci Düzey Gider Kodları Ekonomik Sınıflandırma İkinci Düzey Gider Kodları Ekonomik Sınıflandırma Üçüncü Düzey Gider Kodları Ekonomik Sınıflandırma Dördüncü Düzey Gider Kodları Ekonomik Sınıflandırma Birinci Düzey Gelir Kodları Ekonomik Sınıflandırma İkinci Düzey Gelir Kodları Ekonomik Sınıflandırma Üçüncü Düzey Gelir Kodları Ekonomik Sınıflandırma Dördüncü Düzey Gelir Kodları Finansmanın Ekonomik Sınıflandırması EK-2 STANDARTLAR STANDART STANDART ADI NO 1 Giyecek Yardım Standardı 2 Parasız Yatılı Okul ve Yurt Öğrencisi Yiyecek ve Giyecek Bedeli 237 Sayılı Kanuna Tabi Taşıtların İşletme ve Bakım-Onarım Maliyetlerine İlişkin 3 Standartlar 4 Hasta Yatak Maliyetine Katkı 5 Memurların Öğle Yemeğine Yardım EK-3 BÜTÇE HAZIRLIK ÇALIŞMALARINDA KULLANILACAK FORMLAR 291 FORM NO 1 2 3 4 5(1-3) 6(1-3) 7(1-3) 8 9 10 11 12 13(1-2) 14 15 16 17 18 19 20(1-2) 21 22 23 24 25(1-2) 26 27 28 29 30(1-5) FORM ADI Hizmet Gerekçesi ve Hedefleri Fonksiyonel Sınıflandırmaya Göre Ödenek Teklifleri İcmali (Birinci Düzey) Ekonomik Sınıflandırmaya Göre Ödenek Teklifleri İcmali (Birinci Düzey) Ekonomik Sınıflandırmaya Göre Ödenek Teklifleri İcmali (İkinci Düzey) Fonksiyonel ve Ekonomik Sınıflandırma Düzeyinde Bütçe Teklif ve Tahminleri (2012-2013-2014) Ekonomik Sınıflandırma Düzeyinde İlk Defa Yapılması Planlanan Hizmetlerin Gerektirdiği Ödenek Teklif ve Tahminleri (2012-2013-2014) Ekonomik Sınıflandırma Düzeyinde Tamamlanması Planlanan Hizmetlere İlişkin Bilgi Formu (2011-2012-2013) Ödenek Cetveli (Ekonomik Dördüncü Düzey) Ödenek Cetveli (Ekonomik İkinci Düzey) Birimlerin Hizmet Maliyetinin Tespitine İlişkin Bilgi Formu Fiziksel Değerler Bilgi Formu Cari Giderler Özet Formu Gider ve Gelir Bütçe Fişleri Çok Yıllı Bütçe Gelir (B) Cetveli Finansman (F) Cetveli Uluslararası Kuruluşlara Üyelik Bilgi Formu 237 Sayılı Taşıt Kanununa Göre 2012 Yılında Edinilecek Taşıtlar Mevcut Taşıtlar ile Hizmet Alımı Suretiyle Kullanılan/Kullanılacak Taşıtlara İlişkin Bilgi Formu Hizmet Alımı Suretiyle Kullanılan Taşıtlara İlişkin Bilgi Formu Özel Güvenlik Hizmetine İlişkin Bilgi Formu Temizlik Hizmetine İlişkin Formu Döner Sermaye Gelir-Gider Cetveli Fon Gelir-Gider Cetveli Tavanı Aşan İlave Ödenek Teklifleri Formu Özel Bütçeli İdare Gelirlerinin Yasal Dayanaklarına İlişkin Form Öğrenci Sayıları Bilgi Formu Hizmet Alımı Suretiyle Çalıştırılan Görevli Sayısına İlişkin Bilgi Formu İdare Performans Hedefleri Maliyet Tablosu Tıp Fakülteleri ve Diş Hekimliği Fakülteleri Araştırma ve Uygulama Hastaneleri Döner Sermaye Birimleri Bilgi Formları [R.G. 13 Ekim 2011 – 28083-Mükerrer] —— • —— Yüksek Planlama Kurulundan: Tarih : 11/10/2011 Karar No : 2011/24 Konu : Orta Vadeli Mali Plan Yüksek Planlama Kurulunca; 292 Maliye Bakanlığının 10/10/2011 tarih ve 13085 sayılı yazısı dikkate alınarak; “Orta Vadeli Mali Plan (2012-2014)”ın kabulüne, 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununun 16 ncı maddesine göre karar verilmiştir. ORTA VADELİ MALİ PLAN (2012 - 2014) GİRİŞ 2012-2014 dönemi Orta Vadeli Mali Planı, Orta Vadeli Programla uyumlu olmak üzere gelecek üç yıla ilişkin merkezi yönetim bütçesi toplam gelir ve gider tahminleriyle birlikte hedef açık ve borçlanma durumu ile kamu idarelerinin ödenek teklif tavanlarını içerecek şekilde Maliye Bakanlığı tarafından hazırlanarak Yüksek Planlama Kurulu tarafından karara bağlanmıştır. 2012-2014 döneminde istikrarlı bir büyüme sürecinde istihdamı artırmak, cari açığı alınacak yapısal tedbirlerle azaltarak sürdürülebilir seviyelere çekmek, yurt içi tasarruf seviyesini artırmak ve mali disiplini güçlendirerek sürdürmek maliye politikasının temel öncelikleri olarak belirlenmiştir. Maliye politikası; para ve gelirler politikasıyla uyum içinde, bütçe açığı, faiz dışı denge, gelir ve giderlere ilişkin olarak belirlenen orta vadeli mali hedeflere ulaşılmasını sağlayacak bir yaklaşımla yürütülecektir. Orta Vadeli Mali Plana dayalı olarak hazırlanacak 2012-2014 yılları merkezi yönetim bütçesi, kaynakların belirlenmiş temel politika öncelikleri doğrultusunda tahsisini, kamu harcamalarının kalitesinin artırılmasını ve bu suretle halkımızın hayat standardının yükseltilmesini amaçlamaktadır. Etkin bir kamu mali yönetimi, giderlerin rasyonel bir şekilde önceliklendirilmesini ve kaynakların bu önceliklere göre tahsisini esas almalıdır. Bu çerçevede, Mali Plan döneminde kamu gider mevzuatının rasyonelleştirilmesine yönelik çalışmalar sürdürülecektir. 2012-2014 yıllarını kapsayan dönemde, çok yıllı bütçeleme anlayışının uygulanmasında elde edilen tecrübeler de göz önüne alınarak kaynak tahsisinde etkinliğin artırılması hususu temel önceliklerden birisi olmaya devam edecektir. Bu çerçevede, kamu idareleri ödenek tavanlarını dikkate alarak, belirlenen öncelikler çerçevesinde kendi kaynak tahsislerini gözden geçirecekler ve önceliğini yitirmiş faaliyetler ile projeleri tasfiye edeceklerdir. 2012-2014 dönemi merkezi yönetim bütçesinin hazırlığına esas teşkil edecek temel makroekonomik göstergeler, gelir ve gider tahminleri, hedef bütçe açığı ve açık finansmanı ile genel ve özel bütçeli idarelerin ödenek teklif tavanlarına Mali Planın izleyen bölümlerinde yer verilmiştir. Kamu idareleri Orta Vadeli Program ile Orta Vadeli Mali Planda yer alan politika önceliklerini, makroekonomik göstergeleri ve ödenek tavanlarını esas almak suretiyle, çok yıllı bütçeleme anlayışına uygun olarak kendi kurumsal önceliklerini belirleyecek ve 2012, 2013 ve 2014 yılları için bütçe tekliflerini sunacaklardır. I. MERKEZİ YÖNETİM BÜTÇESİNİN DAYANDIĞI MAKROEKONOMİK GÖSTERGELER VE POLİTİKALAR TEMEL A. Temel Makroekonomik Göstergeler 293 2012-2014 dönemi merkezi yönetim bütçesi gelir ve gider tahminlerinin belirlenmesinde, Orta Vadeli Programda öngörülen ve Tablo 1’de yer alan makroekonomik göstergeler esas alınmıştır. Kamu idareleri tarafından 2012, 2013 ve 2014 yıllarına ilişkin sunulacak bütçe tekliflerinde söz konusu göstergeler dikkate alınacaktır. Tablo 1- Temel Makroekonomik Göstergeler 2012 GSYH Büyümesi (%) GSYH (Milyar TL, Cari Fiyatlarla) GSYH (Milyar Dolar, Cari Fiyatlarla) TÜFE Yılsonu (%) 2013 4,0 1.426 822 5,2 2014 5,0 1.572 888 5,0 5,0 1.733 952 5,0 B. Bütçe Giderlerine İlişkin Temel Politikalar 2012-2014 döneminde izlenecek maliye politikası, istikrarlı bir büyüme sürecinde istihdamı artırmayı, yurt içi tasarruf seviyesini yükseltmeyi ve mali disiplini sürdürmeyi hedeflemektedir. Mali Plan döneminde, büyümeyi ve istihdamı destekleyen harcamalar ile bölgesel gelişmişlik farklarını azaltan harcamalara daha fazla önem verilecektir. Sağlık, eğitim ve sosyal nitelikli harcamalara öncelik verilmesi suretiyle toplumun yaşam kalitesinin yükseltilmesi ve beşeri sermayenin niteliğinin arttırılmasına yönelik politikalar uygulanmaya devam edilecektir. Orta ve uzun vadede ekonominin verimliliğini ve üretken yapısını destekleyen altyapı yatırımlarına ağırlık verilecektir. Eğitim, sağlık, teknolojik araştırma, ulaştırma, içme suyu ile bilgi ve iletişim teknolojilerinin geliştirilmesine yönelik altyapı yatırımlarına öncelik verilecektir. Kamu yatırımları; Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP), Doğu Anadolu Projesi, Konya Ovası Projesi ve Doğu Karadeniz Projesi başta olmak üzere ekonomik ve sosyal altyapı projelerine yoğunlaştırılacaktır. GAP ve diğer bölgesel programlar kapsamında yer alan projelerin, sağlanan ilave kaynaklar da dikkate alınarak, hızla tamamlanmasına yönelik tedbirler zamanında alınacaktır. Mali Plan döneminde, gıda güvenliği ve güvenilirliğinin sağlanması ile doğal kaynakların sürdürülebilir kullanımı gözetilerek, gelir ve fiyat istikrarı sağlanacak şekilde tarımsal destekler, alan ve ürün temelinde farklılaştırılarak üretimde etkinlik, verimlilik ve kaliteyi artırmaya yönelik olarak düzenlenecektir. Harcama programları verimlilik artışı sağlamak amacıyla gözden geçirilecektir. Bu amaçla idari bir mekanizma oluşturulacaktır. 2012-2014 döneminde 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu kapsamında kamu idarelerinin, mali yönetim ve kontrol ile iç denetim alanında görev ve sorumluluklarını etkili bir şekilde yerine getirebilmelerini sağlamak üzere idari kapasite geliştirilmesine yönelik faaliyetler yoğunlaştırılacaktır. Mali yönetim ve iç kontrol ile iç denetim faaliyetlerinin genel yönetim kapsamındaki kamu idarelerinde etkin bir şekilde uygulanması için gerekli çalışmalar sürdürülecektir. Kamu idarelerinin uluslararası standartlar çerçevesinde Kamu İç Kontrol Standartlarına ve Kamu İç Denetim Standartlarına uyum düzeyini artıracak çalışmalara devam edilecektir. Böylece, kamu idarelerinin faaliyetlerinde kamu iç kontrol ve kamu iç denetim standartlarının esas alınması sağlanacaktır. Ayrıca, kamu idarelerinin karar alma süreçlerini güçlendirmek, mali saydamlık ve hesap verilebilirliği artırmak amacıyla uygulamaya konulan stratejik planlama ve performans esaslı bütçeleme yaygınlaştırılacaktır. 294 Kamu idarelerine kaynak tahsis sürecinde stratejik planlar ve performans programları esas alınacaktır. C. Bütçe Gelirlerine İlişkin Temel Politikalar Mali Plan döneminde uygulanacak gelir politikalarının temel amacı; rekabetin geliştirilmesi, daha etkin bir vergi sisteminin oluşturulması, istihdamın ve yatırımların teşviki ile bölgesel gelişmişlik farklarının azaltılmasıdır. Bu amaç doğrultusunda vergi politikalarının uygulanmasında istikrar ve vergilendirmede öngörülebilirlik esas olacaktır. Vergi sistemi etkinlik, basitlik ve vergilendirmede adalet ilkeleri doğrultusunda gözden geçirilecektir. Vergi kanunlarında yer alan istisna, muafiyet ve vergi indirimi hükümleri, ekonomik ve sosyal politikalar çerçevesinde yeniden değerlendirilerek vergi mevzuatı sadeleştirilecektir. Bu çerçevede Gelir Vergisi Kanunu ve Vergi Usul Kanunu başta olmak üzere temel vergi kanunlarının gözden geçirilmesi çalışmaları tamamlanacaktır. İstisna, muafiyet ve indirimler nedeniyle oluşan vergi harcamalarının mali boyutunun tespitine ve kamuoyu ile paylaşılmasına yönelik çalışmalara devam edilecektir. Ayrıca, Avrupa Birliği müktesebatı ile uyum çalışmaları sürdürülecektir. Kayıtdışı Ekonomiyle Mücadele Stratejisi çerçevesinde kayıtdışılıkla mücadeleye tüm kurumların ve toplum kesimlerinin katılımının sağlanmasına yönelik çalışmalara devam edilecektir. Kayıtiçi faaliyetler özendirilecek, denetim kapasitesi artırılacak, vergi ve diğer mali yükümlülüklerin tahsilatında etkinlik sağlanacak ve yaptırımların caydırıcılığı artırılacaktır. Kayıtdışılıkla mücadele amacıyla öncelikle iş ve çalışma hayatına ilişkin mevzuatın basitleştirilmesi, kamu kurumları arasında bilgi paylaşımı ve koordinasyon sağlanarak kurumların teknolojik alt yapısının güçlendirilmesine yönelik faaliyetler sürdürülecektir. Vergiye gönüllü uyumun artırılması ve vergi tabanının genişletilmesine yönelik yasal ve idari düzenlemelere devam edilecektir. Vergi bilincinin geliştirilmesi ve artırılmasına yönelik faaliyetlere ağırlık verilecektir. II. MERKEZİ YÖNETİM BÜTÇE BÜYÜKLÜKLERİ A. Merkezi Yönetim Bütçe Dengesi Orta Vadeli Mali Plan dönemi merkezi yönetim bütçe dengesi ve faiz dışı fazla hedefleri Tablo 2’de yer almaktadır. Tablo 2- Merkezi Yönetim Bütçe Dengesi ve Faiz Dışı Fazlası 2012 Merkezi Yönetim Bütçe Dengesi (Milyon TL) -21.054 Merkezi Yönetim Bütçe Dengesi / GSYH (%) -1,5 Faiz Dışı Fazla (Milyon TL) 29.196 Faiz Dışı Fazla / GSYH (%) 2,0 2013 -21.745 -1,4 31.255 2,0 2014 -18.133 -1,0 36.867 2,1 2012 yılı merkezi yönetim bütçe açığının GSYH’ye oranının yüzde 1,5 olarak gerçekleşeceği, 2013 ve 2014 yıllarında ise sırasıyla yüzde 1,4’e ve yüzde 1’e düşeceği tahmin edilmektedir. 295 Orta Vadeli Mali Plan döneminde, faiz dışı fazlanın GSYH’ye oranının 2012 ve 2013 yıllarında yüzde 2 ve 2014 yılında ise yüzde 2,1 olarak gerçekleşeceği öngörülmektedir. Merkezi yönetim bütçesinin program tanımlı gelir ve giderleri ile faiz dışı fazla hedefleri ise Tablo 3’de yer almaktadır. Tablo 3- Program Tanımlı Bütçe Büyüklükleri Merkezi Yönetim Bütçesi Faiz Dışı Giderleri (Milyon TL) Merkezi Yönetim Bütçesi Faiz Dışı Giderleri / GSYH (%) Merkezi Yönetim Bütçesi Gelirleri (Milyon TL) Merkezi Yönetim Bütçesi Gelirleri /GSYH (%) Merkezi Yönetim Bütçesi Faiz Dışı Fazlası (Milyon TL) Merkezi Yönetim Bütçesi Faiz Dışı Fazlası / GSYH (%) 2012 300.608 21,1 315.442 22,1 14.834 1,0 2013 328.066 20,9 346.253 22,0 18.187 1,2 2014 353.624 20,4 377.842 21,8 24.217 1,4 B. Merkezi Yönetim Bütçe Giderleri 2012-2014 döneminde merkezi yönetim bütçe giderleri; makroekonomik göstergeler, temel politika belgelerinde ortaya konulan öncelikler ve kamu idarelerinin ihtiyaçları esas alınarak belirlenmiştir. Bu çerçevede, bütçe giderlerinin ekonomik tasnif bazında belirlenmesinde kullanılan ve öne çıkan temel unsurlar aşağıda belirtilmiştir. Personel giderlerine ilişkin ödenek tahsisinde, kamu personeline mali imkanlar ve hedefler göz önünde bulundurularak maaş ve ücret artışı sağlanacağı ve kamuda yeni personel istihdam edilmesi ile ilgili olarak merkezi yönetim bütçe kanunlarında sınırlamalar konulmaya devam edileceği varsayılmıştır. Mal ve hizmet alım giderlerinin belirlenmesinde, kamu idarelerinin Orta Vadeli Mali Plan döneminde uygulamaya koyacakları yeni programlar, hizmet genişlemesine bağlı olarak ortaya çıkacak ihtiyaçlar ve uygulamaya konulacak tasarruf tedbirleri esas alınmıştır. Tedavi giderleri yeşil kart verilerek karşılanan vatandaşların 2012 yılı başında Genel Sağlık Sigortası kapsamına alınacağı ve özürlü eğitimi programından faydalanacak kişi sayısının artacağı öngörülmüştür. Cari transferlerin belirlenmesinde; kamu iktisadi teşebbüslerinin ve sosyal güvenlik sisteminin finansman ihtiyacı, işveren sigorta prim indirimi, tarımsal destekleme ödemeleri, özürlü evde bakımı yardımından yararlanacak kişi sayısı, burs ve harçlıklarda yapılacak artışlar ile yararlanacak öğrenci sayısındaki artış ve diğer transferler dikkate alınmıştır. Vergi gelirlerindeki artışa paralel olarak mahalli idare paylarında artış gerçekleşeceği varsayılmıştır. Sermaye giderlerinin belirlenmesinde Orta Vadeli Mali Plan döneminde kamu yatırımlarına ilişkin belirlenen hedefler ile GAP ve diğer bölgesel kalkınma projeleri kapsamında yapılacak yatırımlar dikkate alınmıştır. Sermaye transferlerinin belirlenmesinde, Orta Vadeli Mali Plan döneminde KÖYDES, SUKAP, SODES ve Ar-Ge projelerine desteğin devam ettirilmesi öngörülmüştür. Borç verme giderlerinde ise KİT’lerin mali yapısı ile öğrenim ve harç kredilerine ilişkin öngörüler dikkate alınmıştır. Yedek ödeneklerin belirlenmesinde yıl içinde ortaya çıkabilecek ihtiyaçlar, yeni kurulan idarelerin ihtiyaçları ile 13/2/2011 tarihli ve 6111 sayılı Kanunun 166 ncı maddesi uyarınca 296 merkezi yönetim kapsamındaki bazı idarelere geçecek personele ilişkin muhtemel ödenek ihtiyacı göz önünde bulundurulmuştur. Diğer taraftan, faiz giderlerinin tahmininde borç stokunun yapısı ve seyri, ulusal ve uluslararası piyasalardaki dalgalanmaların faiz giderlerine olası etkileri dikkate alınmıştır. Yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde 2012-2014 dönemi merkezi yönetim bütçe giderleri Tablo 4’de yer aldığı şekilde belirlenmiştir. Tablo 4- Ekonomik Sınıflandırma Bazında Merkezi Yönetim Bütçe Giderleri (Milyon TL) 2012 2013 Merkezi Yönetim Bütçe Giderleri 350.898 381.096 Faiz Dışı Giderler 300.648 328.096 - Personel Giderleri 81.692 88.618 - Sosyal Güvenlik Kurumlarına Devlet Primi Giderleri 14.279 15.490 - Mal ve Hizmet Alım Giderleri 28.859 29.774 - Cari Transferler 130.250 143.651 - Sermaye Giderleri 27.914 31.093 - Sermaye Transferleri 4.213 4.332 - Borç Verme 8.625 10.515 - Yedek Ödenek 4.817 4.624 Faiz Giderleri 50.250 53.000 2014 408.644 353.644 96.053 16.790 31.307 154.077 34.248 4.470 11.885 4.815 55.000 Yukarıda yer alan merkezi yönetim bütçe giderlerinin GSYH’ye oranları ise Tablo 5’de gösterilmiştir. Tablo 5- Merkezi Yönetim Bütçe Giderlerinin GSYH’ye Oranı (%) 2012 Merkezi Yönetim Bütçe Giderleri 24,6 Faiz Dışı Giderler 21,1 - Personel Giderleri 5,7 - Sosyal Güvenlik Kurumlarına Devlet Primi Giderleri 1,0 - Mal ve Hizmet Alım Giderleri 2,0 - Cari Transferler 9,1 - Sermaye Giderleri 2,0 - Sermaye Transferleri 0,3 - Borç Verme 0,6 - Yedek Ödenek 0,3 Faiz Giderleri 3,5 2013 24,2 20,9 5,6 1,0 1,9 9,1 2,0 0,3 0,7 0,3 3,4 2014 23,6 20,4 5,5 1,0 1,8 8,9 2,0 0,3 0,7 0,3 3,2 2012-2014 döneminde, merkezi yönetim bütçe giderlerinin GSYH’ye oranının sırasıyla yüzde 24,6 yüzde 24,2 ve yüzde 23,6 olarak gerçekleşmesi öngörülmüştür. C. Merkezi Yönetim Bütçe Gelirleri Merkezi yönetim bütçe gelirleri, Orta Vadeli Programda yer alan makroekonomik göstergeler ile gelir politikalarının bütçe gelirlerine etkileri, ulusal ve uluslararası piyasalardaki gelişmeler ve gelirlerin geçmiş yıllarda gösterdiği eğilim dikkate alınarak belirlenmiştir. Tablo 6- Merkezi Yönetim Bütçe Gelirleri (Milyon TL) Merkezi Yönetim Bütçe Gelirleri (Net) Merkezi Yönetim Bütçesi Vergi Gelirleri (Net) 2012 329.845 277.677 2013 359.350 305.810 2014 390.511 333.227 297 Tablo 7- Merkezi Yönetim Bütçe Gelirlerinin GSYH’ye Oranı (%) 2012 Merkezi Yönetim Bütçe Gelirleri (Net)/GSYH (%) 23,1 Merkezi Yönetim Bütçesi Vergi Gelirleri (Net)/GSYH (%) 19,5 2013 22,9 19,5 2014 22,5 19,2 2012-2014 Mali Plan dönemi sonunda merkezi yönetim bütçe gelirlerinin GSYH’ye oranının yüzde 22,5, vergi gelirlerinin GSYH’ye oranının ise yüzde 19,2 olarak gerçekleşeceği beklenmektedir. III. MERKEZİ YÖNETİM BÜTÇE AÇIĞININ FİNANSMANI Borç Yönetiminin Temel İlkeleri 1 Eylül 2002 tarihli ve 24863 sayılı Borç ve Risk Yönetiminin Koordinasyonu ve Yürütülmesine İlişkin Esas ve Usuller Hakkında Yönetmelik ile; • Makroekonomik dengeleri gözeterek para ve maliye politikaları ile uyumlu, sürdürülebilir, saydam ve hesap verilebilir bir borçlanma politikası izlenmesi, • Finansman ihtiyaçlarının, iç ve dış piyasa koşulları ve maliyet unsurları göz önüne alınarak belirlenen risk düzeyi çerçevesinde, orta ve uzun vadede mümkün olan en uygun maliyetle karşılanması, olarak belirlenmiştir. 2002 yılından bu yana söz konusu ilkeler çerçevesinde, merkezi yönetim bütçe açığının finansmanına yönelik olarak stratejik ölçütlere dayalı borçlanma politikaları yürütülmektedir. Bu kapsamda, kamu borç stokunun faiz ve döviz kurları gibi piyasa değişkenlerine karşı duyarlılığı önemli ölçüde azaltılmış, borçlanma vadeleri oldukça yüksek seviyelere uzatılmıştır. 2012-2014 döneminde de ölçütlere dayalı borçlanma politikası uygulaması sürdürülecek olup aşağıda sıralanan stratejik ölçütler vasıtasıyla orta ve uzun vadede piyasa risklerinin kontrol altında tutulması hedeflenmektedir. • Likidite Riski: Nakit ve borç yönetiminde oluşabilecek likidite riskinin azaltılması amacıyla güçlü rezerv tutulması ve ortalama vadenin piyasa koşulları elverdiği ölçüde uzatılarak vadesine 12 aydan az kalmış senetlerin payının azaltılması, • Faiz Riski: TL cinsi borçlanmanın ağırlıklı olarak sabit faizli enstrümanlarla yapılarak gelecek 12 ayda faizi yenilenecek senetlerin payının azaltılması, • Döviz Kuru Riski: Nakit iç borçlanmanın ağırlıklı olarak TL cinsinden yapılması. Söz konusu stratejik ölçütlerle uyumlu olarak hazırlanan finansman programı çerçevesinde, AB tanımlı genel yönetim nominal borç stokunun GSYH’ye oranının seyri aşağıdaki tabloda sunulmaktadır: Tablo 8-AB Tanımlı Genel Yönetim Nominal Borç Stokunun GSYH’ye Oranı 2012 2013 AB Tanımlı Genel Yönetim Nominal Borç Stoku/GSYH (%) 37,0 35,0 2014 32,0 298 AB tanımlı genel yönetim nominal borç stokunun GSYH’ye oranının 2014 yılında yüzde 32 seviyesine düşürülmesi hedeflenmektedir. IV. KURUMSAL ÖDENEK TEKLİF TAVANLARI VE BÜTÇE SÜRECİNE İLİŞKİN HUSUSLAR A. Kurumsal Ödenek Teklif Tavanları 5018 sayılı Kanunun 16 ncı maddesi gereğince, söz konusu Kanuna ekli (I) ve (II) sayılı cetvellerde yer alan genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri ve özel bütçeli idarelerin 2012, 2013 ve 2014 yıllarına ilişkin ödenek teklif tavanları ekli tablolarda yer almaktadır. Kamu idarelerinin ödenek teklif tavanları belirlenirken, makroekonomik göstergeler ile Orta Vadeli Programda belirlenen politika öncelikleri, kamu idarelerinin ihtiyaçları ve yürüttükleri önemli faaliyet ve projeler dikkate alınmıştır. B. Bütçe Sürecine İlişkin Hususlar 2012, 2013 ve 2014 yılları bütçe teklifleri 5018 sayılı Kanunun 15, 16, 17 ve 18 inci maddelerine uygun olarak çok yıllı bütçeleme anlayışı ile uyumlu bir şekilde hazırlanacaktır. Çok yıllı bütçelemenin başarılı bir şekilde sürdürülmesi, bütçe uygulamalarında kamu idareleri arasında gerekli işbirliği ve eşgüdümün sağlıklı bir şekilde yürütülmesine bağlı bulunmaktadır. Bütün kamu idareleri, önceki dönemlerde olduğu gibi 2012-2014 yıllarını kapsayan çok yıllı bütçe döneminde de aynı anlayışla hareket edeceklerdir. Genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri ile özel bütçeli idareler, Bütçe Çağrısı ve eki Bütçe Hazırlama Rehberi ile Yatırım Genelgesi ve eki Yatırım Programı Hazırlama Rehberindeki esas ve usuller çerçevesinde 2012, 2013 ve 2014 yıllarına ilişkin bütçe tekliflerini hazırlayacaklar ve 14 Ekim 2011 tarihine kadar kesinleşen bütçe tasarılarını Maliye Bakanlığına (Bütçe ve Mali Kontrol Genel Müdürlüğüne) göndereceklerdir. GENEL BÜTÇE KAPSAMINDAKİ KAMU İDARELERİ (I SAYILI CETVEL) 2012 YILI BÜTÇESİ ÖDENEK TEKLİF TAVANLARI (TL) MAL VE HİZMET ALIM GİDERLERİ SOS. SERM TEDA PERS CARİ SERM YEDE GÜV. FAİZ AYE BORÇ Vİ İDAREL ONEL TRANS AYE K TOPLA DEV. GİDER TRAN VERM VE ER GİDER FERLE GİDER ÖDEN M PRİMİ DİĞER İLAÇ TOPLA LERİ SFERL E LERİ R LERİ EK M GİD. ERİ GİDE RLER İ CUMHUR 36.652. 3.480.0 43.972. 336.0 44.308. 1.900.0 52.360. 138.70 BAŞKANL 000 00 000 00 000 00 000 0.000 299 IĞI TÜRKİYE BÜYÜK 332.12 38.346. MİLLET 4.000 000 67.450. MECLİSİ 000 ANAYAS A 8.622.0 1.086.0 MAHKEM 00 00 9.300.0 ESİ 00 YARGITA 62.999. 9.094.0 13.500. Y 000 00 000 DANIŞTA 49.923. 6.487.0 10.500. Y 000 00 000 SAYIŞTA 91.261. 11.595. 29.649. Y 710 500 500 BAŞBAK 79.070. 10.959. 398.10 ANLIK 000 000 7.000 MİLLİ İSTİHBA RAT 463.57 52.872. TEŞKİLA 0.000 000 TI MÜSTEŞ 114.50 ARLIĞI 0.000 MİLLİ GÜVENLİ K 10.581. 1.425.0 KURULU 000 00 GENEL SEKRETE 1.900.0 RLİĞİ 00 BASINYAYIN VE ENFORM 12.844. 1.944.0 ASYON 000 00 GENEL MÜDÜRL 72.514. ÜĞÜ 000 HAZİNE 72.457. 9.469.0 MÜSTEŞ 663.31 000 00 ARLIĞI 8.000 DİYANET İŞLERİ 3.181.1 531.64 BAŞKANL 88.000 9.000 102.60 IĞI 8.000 AFET VE ACİL DURUM 9.066.0 1.603.0 YÖNETİ 00 00 Mİ BAŞKANL 35.000. IĞI 000 KAMU 1.348.0 78.000 15.197. DÜZENİ 00 000 10.06 0.000 330.0 00 77.510. 000 68.598. 132.45 000 1.000 649.02 9.000 9.630.0 00 80.000 5.300.0 00 24.718. 000 16.750. 000 3.500.0 332.000 00 9.055.0 600.420 00 89.887. 151.19 000 0.000 103.13 0.000 70.742. 000 142.16 2.130 729.21 3.000 120.00 0.000 750.94 2.000 13.500. 000 10.500. 000 29.649. 500 398.10 7.000 787.000 114.50 0.000 1.900.0 00 500 470.00 0 14.376. 500 72.529. 000 145.500 2.000.0 00 89.462. 500 15.00 0 50.250. 5.801. 663.38 7.479.2 25.825. 403.00 70.00 000.00 822.00 8.000 40.000 000 0.000 0 0 0 64.705. 201.00 0 103.90 1.300 8.000 .000 3.891.1 66.000 35.000. 000 15.197. 000 16.421. 58.000. 000 000 240.889 350.16 23.000 108.14 .000 0.000 .000 3.000 2.500.0 00 767.86 1.000 19.123. 000 300 VE GÜVENLİ Ğİ MÜSTEŞ ARLIĞI ADALET 3.179.2 479.42 BAKANLI 719.64 36.000 9.000 ĞI 5.000 MİLLİ SAVUNM 8.229.9 1.577.3 A 75.000 48.000 BAKANLI 8.025.8 ĞI 67.000 İÇİŞLERİ 1.385.3 114.83 BAKANLI 162.43 74.000 1.000 ĞI 1.000 JANDAR MA 2.726.8 430.81 GENEL 69.000 6.000 KOMUTA 1.512.7 NLIĞI 54.000 EMNİYET GENEL 8.754.7 1.757.9 MÜDÜRL 09.000 06.000 947.93 ÜĞÜ 9.000 SAHİL GÜVENLİ 134.96 24.052. K 5.000 000 KOMUTA 162.87 NLIĞI 6.000 DIŞİŞLE Rİ 481.14 43.121. BAKANLI 9.000 000 206.01 ĞI 7.000 MALİYE 937.62 144.16 BAKANLI 394.20 9.000 7.000 ĞI 1.371 GELİR İDARESİ 1.376.8 225.87 BAŞKANL 00.000 7.000 184.00 IĞI 0.000 MİLLİ 27.707. EĞİTİM 4.523.0 909.19 BAKANLI 65.000 3.073.4 0 ĞI 01.000 SAĞLIK 6.808.0 1.541.8 BAKANLI 4.144.9 70.000 48.000 ĞI 86.000 ULAŞTIR MA 71.971. 14.475. BAKANLI 000 000 21.500. ĞI 000 DENİZCİ 50.145. 7.564.0 6.500.0 LİK 000 00 00 MÜSTEŞ 770.67 51.03 5.000 0.000 21.188. 212.68 000 7.000 4.663.2 15.000 8.103.2 87.000 231.562 87.500. .000 000 18.229. 672.00 0 443.496 383.60 95.655 .000 0.000 .000 2.585.3 87.000 1.557.2 54.000 6.313.0 192.73 00 0.000 4.913.9 82.000 952.83 4.900 9.000 .000 3.860.0 650.00 00 0.000 12.119. 314.00 0 163.47 6.000 2.004.0 51.500. 00 000 375.99 7.000 221.09 15.08 7.000 0.000 375.104 231.00 .000 0.000 77.42 0.000 162.43 1.000 44.50 0.000 600.0 00 407.55 13.35 9.371 8.000 184.00 0.000 1.114. 69.711. 103.00 168.00 863.080 0.000 0 476.00 0 1.351.9 47.000 4.816. 77.235. 920.00 306.45 0 1 10.679. 92.500. 000 000 1.889.8 56.000 3.073.9 500.0 01.000 00 684.9 4.829.9 93.00 79.000 0 1.243.5 2.600.0 21.000 04.000 00.000 .000 39.169. 379.19 0 20.091. 1.156.1 1.850. 000 00.000 000 14.357. 938.00 0 21.500. 000 77.216. 3.442.6 5.000. 000 20.000 000 3.632.7 82.000 6.500.0 00 1.025.0 50.000. 00 000 115.23 4.000 301 ARLIĞI ÇALIŞMA VE SOSYAL 103.91 16.818. GÜVENLİ 3.000 000 K BAKANLI 25.641. ĞI 000 DEVLET PERSON 10.306. 1.335.0 EL 000 00 BAŞKANL 2.285.0 IĞI 00 ENERJİ VE TABİİ KAYNAK 28.584. 4.945.0 LAR 000 00 BAKANLI 21.500. ĞI 000 PETROL İŞLERİ 4.151.0 755.00 GENEL 00 0 MÜDÜRL 1.800.0 ÜĞÜ 00 KÜLTÜR VE 399.25 67.066. TURİZM 9.000 000 BAKANLI 237.37 ĞI 5.000 HAKİMLE R VE SAVCILA 11.249. 1.363.0 R 000 00 YÜKSEK 19.700. KURULU 000 AİLE VE SOSYAL POLİTİK 324.77 54.500. ALAR 6.000 000 BAKANLI 688.49 ĞI 0.000 AVRUPA BİRLİĞİ 14.011. 1.322.0 BAKANLI 000 00 20.211. ĞI 000 BİLİM, SANAYİ VE 114.24 20.870. TEKNOL 0.000 000 OJİ BAKANLI 27.714. ĞI 000 ÇEVRE 409.62 71.340. 62.000. VE 1.000 000 000 ŞEHİRCİ 25.721. 000 31.278. 29.430. 88.000 517.000 000 .000 31.542. 399.00 0 1.000.0 00 15.010. 000 80.00 0 150.0 00 2.285.0 00 84.000 21.500. 000 12.841. 14.500. 250.00 32.000 000 000 0 .000 1.800.0 00 49.000 237.52 5.000 19.700. 000 400.00 0 255.204 254.06 141.88 11.000 .000 2.000 7.000 .000 114.62 0.000 7.155.0 00 1.366.0 03.000 3.000.0 00 35.512. 000 688.85 0.000 7.577.7 190.00 5.823. 64.000 0.000 000 8.841.7 13.000 20.223. 000 106.615 4.000.0 5.000. .000 00 000 151.17 1.000 27.714. 000 13.386. 33.880. 140.30 190.94 000 000 6.000 3.000 541.33 9.000 62.000. 000 57.321. 176.36 131.27 21.894 000 2.000 6.000 .000 929.81 4.000 200.000 360.0 00 12.00 0 302 LİK BAKANLI ĞI TAPU VE KADAST RO 382.66 78.341. 18.000. GENEL 2.000 000 000 MÜDÜRL 18.000. ÜĞÜ 000 EKONOM İ 132.26 14.737. 37.676. BAKANLI 7.000 000 36.976. 700.0 000 ĞI 000 00 GENÇLİK VE SPOR 16.773. 2.901.0 24.085. BAKANLI 000 00 24.085. 000 ĞI 000 GIDA, TARIM VE 1.766.9 323.88 150.76 HAYVAN 14.000 1.000 5.000 CILIK BAKANLI 150.76 ĞI 5.000 GÜMRÜK VE 202.79 47.371. 55.000. TİCARET 3.000 000 000 BAKANLI 55.000. ĞI 000 KALKINM A 37.162. 4.469.0 15.000. BAKANLI 000 00 15.000. 000 ĞI 000 TÜRKİYE İSTATİS TİK 112.07 17.700. 24.100. KURUMU 7.000 000 000 BAŞKANL 24.100. IĞI 000 ORMAN VE SU 367.56 73.263. 24.500. İŞLERİ 1.000 000 000 BAKANLI 24.500. ĞI 000 DEVLET METEOR OLOJİ 94.575. 17.743. 14.650. İŞLERİ 000 000 000 GENEL MÜDÜRL 14.650. ÜĞÜ 000 DEVLET 997.80 184.41 201.00 201.00 SU 5.000 9.000 0.000 0.000 İŞLERİ GENEL 3.500.0 162.00 00 0.000 1.084.3 9.920.0 80.000 00 644.50 3.000 1.000. 000 1.279.9 80.000 9.000.0 2.471. 00 000 55.900. 000 7.334.9 578.60 176.47 153.30 21.000 4.000 4.000 0.000 10.484. 859.00 0 670.000 3.012.0 76.500. 00 000 384.67 6.000 715.500 38.905. 890.69 000 4.000 986.94 5.500 819.000 29.700. 000 184.39 6.000 1.794.0 71.250. 3.235. 00 000 000 541.60 3.000 25.326. 19.000. 000 000 171.29 4.000 1.346.0 6.541.0 46.000 00 00.000 .000 7.971.5 70.000 303 MÜDÜRL ÜĞÜ GENEL BÜTÇE KAPSA MINDA 71.78 12.56 22.81 905. 23.71 50.25 127.80 18.42 3.295. 6.320 4.816 318.98 Kİ 7.205. 9.725. 0.424. 794. 6.218. 0.000. 5.250. 5.311. 089.0 .578. .920. 6.298.2 KAMU 900 500 871 000 871 000 000 000 00 000 000 71 İDAREL ERİ TOPLA MI NOT: Genel bütçe kapsamı ndaki kamu idarelerin in ödenek teklif tavanları na, özel bütçeli idarelere yapılacak hazine yardımı dahil edilmemi ştir. [R.G. 13 Ekim 2011 – 28083-Mükerrer] —— • —— Uyuşmazlık Mahkemesi Kararları 14 Ekim 2011 CUMA Resmî Gazete Sayı : 28084 (Mükerrer) UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ KARARLARI Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından: ESAS NO : 2010/34 KARAR NO : 2010/34 KARAR TR : 05.07.2010 304 (Ceza Bölümü) KARAR Ö Z E T : Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 3. maddesine eklenen ikinci fıkrası uyarınca, sivil kişi sanık hakkında “ askerlikten kurtulmak için hile yapmak” suçu nedeniyle açılan kamu davasının ADLİ YARGI yerinde görülmesi gerektiği hk. Davacı : K.H. Sanık : F. A. A. OLAY : Askerlik yükümlüsü olan sivil kişi sanık F. A. A.’ın, askerliğe elverişli olmadığına ilişkin Ankara Etimesgut Hava Hastanesince düzenlenmiş 15.6.2005 tarihli ön raporun, gönderdiği Elazığ Askerlik Şube Başkanlığına 6.7.2005 günü ulaştığı, yapılan yazışmalar sonucu raporun adı geçen hastane tarafından düzenlenmediğinin tespit edildiği, böylece, sanığın askerlikten kurtulmak için hile yapmak suçunu işlediği ileri sürülerek eylemine uyan 1632 sayılı Askeri Ceza Kanunu’nun 81/1-2. maddeleri uyarınca cezalandırılması istemiyle Elazığ Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 6.3.2007 gün ve E:2007/1002, K:2007/446 sayılı iddianamesiyle kamu davası açılmıştır. ELAZIĞ 2. ASLİYE CEZA MAHKEMESİ: 31.7.2008 gün ve E:2007/168, K:2008/642 sayıyla, yüklenen eylemin asker kişi sanıklarla birlikte işlendiği ileri sürüldüğünden ve diğer sanıklar hakkında askeri yargı yerinde yargılama devam ettiğinden 353 sayılı Yasa’nın 12. maddesi uyarınca sanığı yargılama görevinin askeri yargı yerine ait olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş, temyiz edilmeyen karar kesinleşerek, dava dosyası, Hava Kuvvetleri Komutanlığı Askeri Mahkemesi’ne gönderilmiştir. HAVA KUVVETLERİ KOMUTANLIĞI ASKERİ MAHKEMESİ: 11.3.2010 gün ve E:2010/18 sayıyla, askerlik dönemi gelmiş veya bakaya durumuna düşmüş yükümlüleri tespit ederek haklarında para karşılığında askerlikten kurtulmak için sahte askerliğe elverişsiz raporu düzenlemek amacıyla kurulan örgütün başı olan Etimesgut Askeri Hastanesi Baştabipliği emrinde görevli Hv. Sağ. Bçvş. A. D.’ın, sahte raporları, hazırladığı bilgisayar programı ile düzenlediği, aynı hastanede sağlık kurulunda veri hazırlama görevi olan sivil memur L. Ö.’ın, bu sahte raporlara heyet defterinden numaralar verdiği, askerlik şubelerince yapılan teyit yazılarına sanki raporlar bu hastaneden verilmiş gibi evrak hazırlayarak hastane Başhekimine imzalattığı ve teyitleri doğrulattığı, sivil kişi sanık F. A. A.’a da aynı şekilde sahte ön rapor düzenledikleri ileri sürülerek, bu sanıklar hakkında açılan kamu davası ile adli yargı yerince görevsizlik kararı verilerek kendisine gönderilen davanın birleştirilmesine karar verdikten sonra, Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 3. maddesinde yapılan değişiklik ile 4.2.2010 gün ve 2010/12 esas sayılı Askeri Yargıtay Daireler Kurulu’nun kararı uyarınca sivil kişi sanık F. A. A.’ı yargılama görevinin adli yargı yerine ait olduğu gerekçesiyle 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 19. maddesi uyarınca görevli merciin belirtilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvurulmasına, işin incelenmesinin Uyuşmazlık Mahkemesinin karar vermesine değin ertelenmesine karar vermiş, dava dosyası, aynı Mahkemece, Mahkememize gönderilmiştir. İNCELEME VE GEREKÇE: Uyuşmazlık Mahkemesi Ceza Bölümünün, Ahmet AKYALÇIN’ın Başkanlığında, Üyeler; Ali Cengiz ÖZBEK, Ramazan ÖZKEPİR, Ahmet DURU, Hasan DENGİZ, Bilgin AK, Y. Sezai KARAA’nın, katılımlarıyla yapılan 05.07.2010 günlü toplantısında; I-İLK İNCELEME: Yapılan incelemede, usule ilişkin işlemlerde 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş Ve İşleyişi Hakkında Kanun'da belirtilen süre ve biçim yönünden bir eksiklik görülmediği, adli yargı yerince Yasa’nın 19. maddesinde öngörüldüğü biçimde Uyuşmazlık Mahkemesine başvurulduğu anlaşıldığından, esasın incelenmesine oybirliği ile karar verildi. II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim G. Fatma BÜYÜKEREN’in, davanın çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu yolundaki raporu ve dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Dr. İlknur ALTUNTAŞ’ın adli yargı, Askeri Yargıtay Başsavcı Yardımcısı Ercan ÇOBAN’ın davanın çözümünün adli yargı yerinin görev alanına girdiğine ilişkin yazılı ve sözlü açıklamaları dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Türkiye Cumhuriyeti Anayasa’sında tesis edilmiş olan yargı düzeninde adli, idari ve askeri olmak üzere farklı yargı mercileri bulunmakta olup askeri mahkemelerin görev alanı 145. maddede gösterilmiştir. Maddenin birinci fıkrasında, askeri mahkemelerin asker kişilerin, askeri olan suçları ile asker kişiler aleyhine veya askeri mahallerde yahut askerlik hizmet ve görevleri ile ilgili olarak işledikleri suçlara bakmakla görevli oldukları, ikinci fıkrasında ise, asker olmayan kişilerin özel kanunda belirtilen askeri suçları ile kanunda gösterilen görevlerini ifa ettikleri sırada veya kanunda gösterilen askeri mahallerde askerlere karşı işledikleri suçlara da bakmakla görevli oldukları belirtilmiştir. 353 sayılı Askeri Mahkemeler Kuruluşu Ve Yargılama Usulü Kanunu'nun "Askeri Mahkemelerin Görevleri" başlığı altında düzenlenen İkinci Bölümünde yer alan "Genel Görev" başlıklı 9. maddesinde; "Askeri Mahkemeler Kanunlarda aksi yazılı olmadıkça asker kişilerin askeri olan suçları ile bunların asker kişiler aleyhine veya askeri mahallerde yahut askerlik hizmet ve görevleri ile ilgili olarak işledikleri suçlara ait davalara bakmakla görevlidirler" Aynı Yasa’nın 5530 sayılı Yasa’nın 4. maddesi ile değiştirilen “Barış zamanında sivil kişilerin Askeri Ceza Kanununa tabi suçlarında yargılama mercii” başlığı altında yeniden düzenlenen 13. maddesinde, Askeri Ceza 305 Kanunu’nun 55, 56, 57, 58, 59, 61, 63, 64, 75, 79, 80, 81, 93, 94, 95, 114 ve 131. maddelerinde yazılı suçların, askeri mahkemelerin yargı yetkisine tabi olmayan sivil kişiler tarafından barış zamanında işlenmesi halinde, bu kişilerin yargılanmalarının adli yargı mahkemeleri tarafından, Askeri Ceza Kanunu hükümleri uygulanmak suretiyle yapılacağı “Müşterek Suçlar” başlığı altında düzenlenen 12. maddesinde de "Askeri mahkemelere ve adliye mahkemelerine tabi kişiler tarafından bir suçun müştereken işlenmesi halinde eğer suç Askeri Ceza Kanununda yazılı bir suç ise sanıkların yargılanmaları askeri mahkemelere; eğer suç Askeri Ceza Kanununda yazılı olmayan bir suç ise adliye mahkemelerine aittir" denilerek, Askeri Ceza Kanununda yazılı bir suçun müştereken işlenmesi halinde sanıkların yargılamalarının askeri mahkemede yapılacağı hükme bağlanmıştır. 9.7.2009 gün ve 27283 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 5918 sayılı “Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 6. maddesi ile 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 3. maddesine eklenen ikinci fıkrasında, “Barış zamanında, asker olmayan kişilerin Askeri Ceza Kanununda veya diğer kanunlarda yer alan askeri mahkemelerin yargı yetkisine tabi bir suçu tek başına veya asker kişilerle iştirak halinde işlemesi durumunda asker olmayan kişilerin soruşturmaları Cumhuriyet savcıları, kovuşturmaları adli yargı mahkemeleri tarafından yapılır” denilmiştir. Özel kanun niteliğindeki Askeri Mahkemeler Kuruluşu ve Yargılama Usulü Kanunu’nun 12. maddesinde öngörülen asker ve sivil ayrımını etkiler nitelikte olan Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 3. maddesinde yapılan yeni düzenleme ile, barış zamanında sivil kişinin tek başına veya iştirak halinde işlemiş olduğu askeri mahkemelerin yargı yetkisine tabii bir suç nedeniyle soruşturmalarının Cumhuriyet savcılarınca, kovuşturmalarının ise adli yargı mahkemeleri tarafından yapılacağının hüküm altına alındığı gözetildiğinde davanın adli yargı yerinde görülmesi gerektiği sonucuna varılmıştır. Açıklanan nedenlerle, davanın adli yargı yerinde görülmesi ve Elazığ 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nin görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir. SONUÇ : Davanın çözümünde ADLİ YARGI yerinin görevli olduğuna, bu nedenle Hava Kuvvetleri Komutanlığı Askeri Mahkemesi’nin başvurusunun kabulü ile Elazığ 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 31.7.2008 gün ve E:2007/168, K:2008/642 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 05.07.2010 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi. —— • —— Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından: ESAS NO : 2010/35 KARAR NO : 2010/35 KARAR TR : 05.07.2010 (Ceza Bölümü) Ö Z E T : Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 3. maddesine eklenen ikinci fıkrası uyarınca, sivil kişi sanıklar hakkında “askeri eşya çalmak” suçu nedeniyle açılan kamu davasının ADLİ YARGI yerinde görülmesi gerektiği hk. KARAR Davacı : K.H. Yakınan : Hava Savunma Okulu ve Eğitim Merkez Lojistik Destek Komutanlığı Sanıklar : 1- H. D. 2- H. A. OLAY : 1.11.2009 günü, sivil kişi sanıklar H. D. ile H. A.’in, sevk ve idarelerindeki 01 GU 840 plakalı araç ile Konya İline gelerek, Hava Savunma Okulu ve Eğitim Merkez Lojistik Destek Komutanlığı emrinde askerlik hizmetini yapan arkadaşları Hv. Erler M. T. C. ve C. Ş. ile irtibat kurup, birlikten mazot çalma konusunda anlaştıkları, sözleştikleri saatte buluşarak, asker kişilerin görev yaptıkları birlikten çaldıkları mazotları araçlarına doldururlarken yakalandıkları, böylece, kamu malına karşı hırsızlığa teşebbüs etmek suçunu işledikleri ileri sürülerek, asker kişiler hakkındaki soruşturma evrakı tefrik edilip görevsizlik kararı ile askeri savcılığa gönderildikten sonra, sivil kişi sanıkların eylemlerine uyan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 142/1-a,143,35,37/1. maddeleri uyarınca cezalandırılmaları istemiyle Konya Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 12.11.2009 gün ve E:2009/20473, K:2009/11831 sayılı iddianamesiyle kamu davası açılmıştır. KONYA 12. ASLİYE CEZA MAHKEMESİ: 23.11.2009 gün ve E:2009/223, K:2009/8 sayıyla, yüklenen eylemin, asker kişilerle birlikte işlendiği ileri sürüldüğünden 1632 sayılı Askeri Ceza Kanunu’nun 131. maddesinde yazılı suçu oluşturacağı ve 353 sayılı Yasa’nın 12. maddesi uyarınca tüm sanıkları birlikte yargılama görevinin askeri yargı yerine ait olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş, temyiz edilmeyen karar kesinleşerek, dava dosyası, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Askeri Mahkemesi’ne gönderilmiştir. DENİZ KUVVETLERİ KOMUTANLIĞI ASKERİ MAHKEMESİ: 18.2.2010 gün ve E:2010/224, K:2010/83 sayıyla, 5918 sayılı Yasa’nın 6. maddesi ile 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 3. maddesine eklenen 2. fıkra uyarınca, sivil kişi sanıkları yargılama görevinin adli yargı yerine ait olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş, 306 kararın temyiz edilmeyerek kesinleşmesi üzerine, dava dosyası, aynı Mahkemece, Mahkememize gönderilmiştir. İNCELEME VE GEREKÇE: Uyuşmazlık Mahkemesi Ceza Bölümünün, Ahmet AKYALÇIN’ın Başkanlığında, Üyeler; Ali Cengiz ÖZBEK, Ramazan ÖZKEPİR, Ahmet DURU, Hasan DENGİZ, Bilgin AK, Y. Sezai KARAA’nın, katılımlarıyla yapılan 05.07.2010 günlü toplantısında; I-İLK İNCELEME: Yapılan incelemede, usule ilişkin işlemlerde 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş Ve İşleyişi Hakkında Kanun’da belirtilen süre ve biçim yönünden bir eksiklik görülmediği, adli ve askeri yargı yerleri arasında Yasa'nın 14. maddesinde öngörüldüğü biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu anlaşıldığından, esasın incelenmesine oybirliği ile karar verildi. II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim G. Fatma BÜYÜKEREN’in, davanın çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu yolundaki raporu ve dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Dr. İlknur ALTUNTAŞ’ın adli yargı, Askeri Yargıtay Başsavcı Yardımcısı Ercan ÇOBAN’ın davanın çözümünün adli yargı yerinin görev alanına girdiğine ilişkin yazılı ve sözlü açıklamaları dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Türkiye Cumhuriyeti Anayasa’sında tesis edilmiş olan yargı düzeninde adli, idari ve askeri olmak üzere farklı yargı mercileri bulunmakta olup askeri mahkemelerin görev alanı 145. maddede gösterilmiştir. Maddenin birinci fıkrasında, askeri mahkemelerin asker kişilerin, askeri olan suçları ile asker kişiler aleyhine veya askeri mahallerde yahut askerlik hizmet ve görevleri ile ilgili olarak işledikleri suçlara bakmakla görevli oldukları, ikinci fıkrasında ise, asker olmayan kişilerin özel kanunda belirtilen askeri suçları ile kanunda gösterilen görevlerini ifa ettikleri sırada veya kanunda gösterilen askeri mahallerde askerlere karşı işledikleri suçlara da bakmakla görevli oldukları belirtilmiştir. 353 sayılı Askeri Mahkemeler Kuruluşu Ve Yargılama Usulü Kanunu'nun "Askeri Mahkemelerin Görevleri" başlığı altında düzenlenen İkinci Bölümünde yer alan "Genel Görev" başlıklı 9. maddesinde; "Askeri Mahkemeler Kanunlarda aksi yazılı olmadıkça asker kişilerin askeri olan suçları ile bunların asker kişiler aleyhine veya askeri mahallerde yahut askerlik hizmet ve görevleri ile ilgili olarak işledikleri suçlara ait davalara bakmakla görevlidirler" Aynı Yasa’nın 5530 sayılı Yasa’nın 4. maddesi ile değiştirilen “Barış zamanında sivil kişilerin Askeri Ceza Kanununa tabi suçlarında yargılama mercii” başlığı altında yeniden düzenlenen 13. maddesinde, Askeri Ceza Kanunu’nun 55, 56, 57, 58, 59, 61, 63, 64, 75, 79, 80, 81, 93, 94, 95, 114 ve 131. maddelerinde yazılı suçların, askeri mahkemelerin yargı yetkisine tabi olmayan sivil kişiler tarafından barış zamanında işlenmesi halinde, bu kişilerin yargılanmalarının adli yargı mahkemeleri tarafından, Askeri Ceza Kanunu hükümleri uygulanmak suretiyle yapılacağı “Müşterek Suçlar” başlığı altında düzenlenen 12. maddesinde de "Askeri mahkemelere ve adliye mahkemelerine tabi kişiler tarafından bir suçun müştereken işlenmesi halinde eğer suç Askeri Ceza Kanununda yazılı bir suç ise sanıkların yargılanmaları askeri mahkemelere; eğer suç Askeri Ceza Kanununda yazılı olmayan bir suç ise adliye mahkemelerine aittir" denilerek, Askeri Ceza Kanununda yazılı bir suçun müştereken işlenmesi halinde sanıkların yargılamalarının askeri mahkemede yapılacağı hükme bağlanmıştır. 9.7.2009 gün ve 27283 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 5918 sayılı “Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 6. maddesi ile 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 3. maddesine eklenen ikinci fıkrasında, “Barış zamanında, asker olmayan kişilerin Askeri Ceza Kanununda veya diğer kanunlarda yer alan askeri mahkemelerin yargı yetkisine tabi bir suçu tek başına veya asker kişilerle iştirak halinde işlemesi durumunda asker olmayan kişilerin soruşturmaları Cumhuriyet savcıları, kovuşturmaları adli yargı mahkemeleri tarafından yapılır” denilmiştir. Özel kanun niteliğindeki Askeri Mahkemeler Kuruluşu ve Yargılama Usulü Kanunu’nun 12. maddesinde öngörülen asker ve sivil ayrımını etkiler nitelikte olan Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 3. maddesinde yapılan yeni düzenleme ile, barış zamanında sivil kişinin tek başına veya iştirak halinde işlemiş olduğu askeri mahkemelerin yargı yetkisine tabii bir suç nedeniyle soruşturmalarının Cumhuriyet savcılarınca, kovuşturmalarının ise adli yargı mahkemeleri tarafından yapılacağının hüküm altına alındığı gözetildiğinde davanın adli yargı yerinde görülmesi gerektiği sonucuna varılmıştır. Açıklanan nedenlerle, davanın adli yargı yerinde görülmesi ve Konya 12. Asliye Ceza Mahkemesi’nin görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir. SONUÇ: Davanın çözümünde ADLİ YARGI yerinin görevli olduğuna, bu nedenle Konya 12. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 23.11.2009 gün ve E:2009/223, K:2009/8 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 05.07.2010 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi. —— • —— Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından: ESAS NO : 2010/36 KARAR NO : 2010/36 KARAR TR : 05.07.2010 307 (Ceza Bölümü) Ö Z E T : Sahil Güvenlik Personeli olan asker kişi sanıklar hakkında, idari görevleri sırasında işledikleri ileri sürülen suçlar nedeniyle açılan kamu davasının ADLİ YARGI yerinde görülmesinin gerektiği hk. KARAR Davacı : K.H. Sanıklar : 1- G. E. 2- M. Ç. 3- H. İ. Ö. OLAY : TCSG -2 Bot Komutanlığı emrinde görevli sanıklar SG Sey. Kd. Bçvş. G. E.’nin bot komutanı, SG Mot. Kd. Bçvş. M. Ç.’ın başçarkçı ve Mot. Uzm. Çvş. H. İ. Ö.’ın motorcu uzman çavuş olarak 8.7.2007 günü, sahil güvenlik görevi icra etmeleri emri üzerine, bu görev sırasında, Orhaniye-Marmaris bölgesinde Blue Way isimli gezi teknesinde oturdukları, resmi sıfatlarına uygun olmayacak şekilde sohbet ettikleri ve alkollü içki içtikleri, teknik açıdan emniyetli olarak sevk ve idare imkanının olmamasına rağmen sanık G. E.’nin komutasında alkollü olarak sahil güvenlik görevine devam ettikleri, aynı gün yapılan tetkiklerde her üç sanığın da alkollü olduklarının tespit edildiği, Orhaniye/Kızkumu’ndaki su sporları merkezlerinin sportif faaliyet izin belgelerinin olup olmadığının Temmuz 2007 tarihinden önce kontrol edilmesi gerekirken edilmediği, sonradan yapılan kontrol ve denetlemelerde bahse konu merkezlerin izin belgelerinin olmadığının anlaşıldığı, Blue Way isimli gezi teknesinin 4922 sayılı Denizde Can ve Mal Emniyeti Kanununa aykırılık teşkil eden eksikliklerinin zamanında tespit edilmediği, böylece, sanıkların emre itaatsizlikte ısrar, trafik güvenliğini tehlikeye sokmak, görevi ihmal suçlarını işledikleri ileri sürülerek, sanıkların eylemlerine uyan 1632 sayılı Askeri Ceza Kanunu’nun 87/1, sanık Gökhan Elçi’nin ayrıca eylemine uyan aynı Yasa’nın 144. maddesi atfıyla 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 257/2 ve 179/3. maddeleri uyarınca cezalandırılmaları istemiyle Güney Deniz Saha Komutanlığı Askeri Savcılığı’nın 11.6.2008 gün ve E: 2008/87, K: 2008/267 sayılı iddianamesiyle kamu davası açılmıştır. GÜNEY DENİZ SAHA KOMUTANLIĞI ASKERİ MAHKEMESİ: 24.6.2008 gün ve E:2008/757, K:2008/304 sayıyla, sanıklardan Gökhan Elçi hakkında trafik güvenliğini tehlikeye sokmak suçunun disiplin tecavüzü kapsamında kaldığı açıklanarak evrakın ayrılmasına ve ceza verilmek hususunun takdiri için Sahil Güvenlik Marmaris Grup Komutanlığına gönderilmesine, sanıkların yüklenen diğer eylemleri 2692 sayılı Yasa’da belirtilen idari görevleri sırasında işledikleri ileri sürüldüğünden, emre itaatsizlikte ısrar ve görevi ihmal suçlarının birlikte Türk Ceza Kanunu’nda düzenlenen görevi kötüye kullanmak suçunu oluşturacağı ve aynı Yasa uyarınca sanıkları yargılama görevinin adli yargı yerine ait olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş, temyiz edilmeyen karar kesinleşerek, dava dosyası, Marmaris 2. Asliye Ceza Mahkemesi’ne gönderilmiştir. MARMARİS 2. ASLİYE CEZA MAHKEMESİ: 31.3.2009 gün ve E: 2009/37, K:2009/239 sayıyla, asker kişi sanıkları, askerlik hizmet ve görevleriyle ilgili olarak işledikleri ileri sürülen ve emre itaatsizlikte ısrar suçunu oluşturabileceği anlaşılan eylem nedeniyle yargılama görevinin askeri yargı yerine ait olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş, kararın temyiz edilmeyerek kesinleşmesi üzerine, dava dosyası, Marmaris Cumhuriyet Başsavcılığı’nca, Mahkememize gönderilmiştir. İNCELEME VE GEREKÇE: Uyuşmazlık Mahkemesi Ceza Bölümünün, Ahmet AKYALÇIN’ın Başkanlığında, Üyeler; Ali Cengiz ÖZBEK, Ramazan ÖZKEPİR, Ahmet DURU, Hasan DENGİZ, Bilgin AK, Y. Sezai KARAA’nın, katılımlarıyla yapılan 05.07.2010 günlü toplantısında; I-İLK İNCELEME: Yapılan incelemede, usule ilişkin işlemlerde 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş Ve İşleyişi Hakkında Kanun’da belirtilen süre ve biçim yönünden bir eksiklik görülmediği, askeri ve adli yargı yerleri arasında Yasa'nın 14. maddesinde öngörüldüğü biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu anlaşıldığından, esasın incelenmesine oybirliği ile karar verildi. II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim G. Fatma BÜYÜKEREN’in, davanın çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu yolundaki raporu ve dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Dr. İlknur ALTUNTAŞ’ın adli yargı, Askeri Yargıtay Başsavcı Yardımcısı Ercan ÇOBAN’ın davanın çözümünün adli yargı yerinin görev alanına girdiğine ilişkin yazılı ve sözlü açıklamaları dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: 353 sayılı Askeri Mahkemeler Kuruluşu Ve Yargılama Usulü Kanunu'nun "Askeri Mahkemelerin Görevleri" başlığı altında düzenlenen İkinci Bölümünde yer alan "Genel Görev" başlıklı 9. maddesinde; "Askeri Mahkemeler Kanunlarda aksi yazılı olmadıkça asker kişilerin askeri olan suçları ile bunların asker kişiler aleyhine veya askeri mahallerde yahut askerlik hizmet ve görevleri ile ilgili olarak işledikleri suçlara ait davalara bakmakla görevlidirler" denilmektedir. "Askeri suç" ise, öğretide ve uygulamada; a) Unsurları ve cezalarının tamamı Askeri Ceza Kanunu'nda yazılı olan, başka bir anlatımla, Askeri Ceza Kanunu dışında hiçbir ceza yasası ile cezalandırılmayan suçlar, b) Unsurları kısmen Askeri Ceza Kanunu'nda kısmen diğer ceza yasalarında gösterilen suçlar, 308 c) Türk Ceza Kanunu'na atıf suretiyle askeri suç haline dönüştürülen suçlar, olmak üzere üç grupta mütalaa edilmektedir. 2692 sayılı Sahil Güvenlik Komutanlığı Kanunu’nun “Yargılama” başlığı altında düzenlenen 21. maddesinde, “Sahil Güvenlik Komutanlığı personelinin: a)Disiplin yolu ile cezalandırılmaları, kendi yetkili amirlerine aittir. b)İşledikleri disiplin suçlarından dolayı haklarında 477 sayılı Disiplin Mahkemeleri Kuruluşu ve Yargılama Usulü Kanunu hükümleri uygulanır. c)Askeri suçları ile bunların asker kişiler aleyhine veya askeri mahallerde yahut askerlik hizmet ve görevleri ile ilgili olarak işledikleri suçlarından dolayı haklarında 353 sayılı Askeri Mahkemeler Kuruluşu ve Yargılama Usulü Kanununa göre işlem yapılır. d)Askeri mahaller dışında; İdari hizmet ve görevlerinden doğan veya bu tür hizmet ve görevi yaparken işledikleri suçlardan dolayı haklarında Memurin Muhakemat-ı Hakkında Kanun ile 15/5/1930 tarih ve 1609 sayılı Bazı Cürümlerden Dolayı Memurlar ve Şerikleri Hakkında Takip ve Muhakeme Usulüne Dair Kanun hükümlerine göre merkez memurlarına uygulanan esaslar uyarınca işlem yapılır. Adli hizmet ve görevlerine ilişkin suçlarında doğrudan doğruya Cumhuriyet Savcılığınca takibat yapılır. Ancak birlik komutanlarının adli hizmet ve görevlerine ilişkin suçları nedeniyle haklarında hakimlerin görevlerinden dolayı tabi oldukları yargılama usulleri uygulanır. Ceza ve Yargılama Usulü Kanunu yönünden Sahil Güvenlik Komutanlığının üsleri, yerleşme yerleri, yüzer ve uçar birlikleri askeri mahal; her türlü araç, gereç ve silahları askeri araç ve harp malzemesi sayılır” denilmekte, aynı Kanun’un “Görevler” başlığı altında düzenlenen 4. maddesinde, 10.6.1946 tarih ve 4922 sayılı Denizde Can ve Mal Koruma Hakkında Kanuna aykırı eylemleri önlemek, izlemek, suçluları yakalamak, gerekli işlemleri yapmak, yakalanan kişi ve suç vasıtalarını yetkili makamlara teslim etmek Sahil Güvenlik Komutanlığının görevleri arasında sayılmaktadır. Sahil Güvenlik Komutanlığının İdari ve Adli Görevlerine İlişkin Tüzük’ün “Liman sınırları dışındaki idari görevler ” başlığı altında düzenlenen 3. maddesinde, “Sahil Güvenlik Komutanlığının liman sınırları dışındaki idari görevleri aşağıda gösterilmiştir. A- …….. B- …….. C-Türkiye kıyılarında ve karasularında seyreden deniz araçlarının yolculuğa izin, yola elverişlilik ve tonilato belgelerini, taşınan yolcu sayısının yola elverişlilik belgesindeki kayıtlara uygun olup olmadığını, bordalarında yükleme markası bulunup bulunmadığını, yükleme çizgilerinde gösterilen veya yönetmeliğinde öngörülenden çok yük taşıyıp taşımadığını, tehlikeli eşyanın taşınmasına ilişkin kurallara uyulup uyulmadığını, denizde çatışmayı önlemek için bulundurulması gerekli fener ve işaretlerin bulundurulup bulundurulmadığını denetlemek, çatışmalarda ve başka gemilerden imdat işareti alındığında tehlikede bulunanların yardımına gitme zorunluluğuna uyulmasını sağlamak, gerektiğinde bu durumları ilgili makamlara bildirmek” hükmü yer almakta, “Komutanlığın Adli Görevleri ve Çeşitli Hükümler” başlığı altında düzenlenen 4. maddesinde ise, “Sahil Güvenlik Komutanlığının adli görevleri şunlardır: A- Bu Tüzüğün 2 nci ve 3 üncü maddelerinde belirtilen görev ve hizmetlerin yerine getirilmesi sırasında yasalarda suç sayılan eylemlere rastlanılması halinde bunlarla ilgili olarak, tutanak tutmak, delilleri saptamak, toplamak ve saklamak, sanıkları gözaltına almak, sanıkları ve suç araçlarını yetkili makamlara teslim etmek, suçun denizde başlayıp karada devam etmesi ya da suçluların karaya geçmesi hallerinde, yetkili güvenlik kuvvet olaya el koyuncaya kadar, suç delillerinin kaybolmasını ve suçluların kaçmasını önlemek amacıyla karada da bu yetkileri kullanmak ve durumu en kısa sürede yerel mülkiye amirliğine bildirmek;” denilmektedir. Yasal düzenlemeler gözetilerek dosyanın incelenmesinden, asker kişi sanıkların suç tarihinde görevlerinin, Türkiye kıyılarında ve karasularında seyreden gemilerin yolculuk için gerekli belgelerinin bulunup bulunmadığının kontrolleri ile denetimlerini yapmak olduğu, bu görevin ise Sahil Güvenlik Personelinin idari görevleri arasında bulunduğu sonucuna varılmıştır. Açıklanan nedenlerle, askeri suç olmayan, asker kişiler aleyhine veya askeri mahallerde yahut askerlik hizmet ve görevleri ile ilgili olarak işlenmediği de anlaşılan suçlar nedeniyle asker kişi sanıklar hakkında açılan davanın adli yargı yerinde görülmesi ve Marmaris 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nin görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir. SONUÇ: Davanın çözümünde ADLİ YARGI yerinin görevli olduğuna, bu nedenle Marmaris 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 31.3.2009 gün ve E:2009/37, K:2009/239 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 05.07.2010 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi. —— • —— Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından: ESAS NO : 2010/37 KARAR NO : 2010/37 309 KARAR TR : 05.07.2010 (Ceza Bölümü) Ö Z E T : Asker kişi sanık hakkında “görevli memura mukavemet” suçuna uygun eyleminden dolayı açılan kamu davasının, suçun askeri suç olmaması, askeri suça bağlı bulunmaması ve askeri mahkemede yargılanmayı gerektiren ilginin kesilmiş olması nedeniyle ADLİ YARGI yerinde görülmesinin gerektiği hk. KARAR Davacı : K.H. Yakınanlar : 1-Ö. K. 2-E. E. Sanık : F. K. OLAY : Kıbrıs Türk Barış Kuvvetleri Top. A. Kışla Hz. Bl. Komutanlığı emrinde görevli sanık Top. Er F. K.’nun, çarşı iznine çıktığı 1.10.2008 günü, arkadaşları ile birlikte Lefkoşe merkezde bulunan bir parkta bira ve viski içerek sarhoş olduğu ve alkolün etkisi ile bağırıp taşkınlık yaptığı sırada, Merkez Komutanlığı’nca sivil olarak askeri inzibat olarak görevlendirilen yakınanlar P. Çvş. E. E. ile P.Er Ö. K.’ın sanığın bulunduğu yere gelerek kendilerini tanıttıkları ve inzibat kartlarını göstererek sanığı uyardıkları ve kimlik bilgilerini istedikleri halde sanığın “size ne diye kimlik kartlarımızı göstereceğiz” diyerek bağırmaya ve taşkınlık yapmaya devam ettiği, bu sırada Komutanlıktan resmi elbiseli diğer inzibatların gelmesi üzerine, sanığın yakınan E. E.’ü itekleyerek düşürdüğü ve kaçmaya çalıştığı sırada yakınan Ö. K.’a çarparak birlikte parkın içindeki eğimli araziden yuvarlandıkları ve üç metre yükseklikteki duvardan aşağıya düştükleri böylece, sanığın üste mukavemet suçunu işlediği ileri sürülerek eylemine uyan 1632 sayılı Askeri Ceza Kanunu’nun 90/1. maddesi uyarınca cezalandırılması istemiyle Kıbrıs Türk Barış Kuvvetleri Komutanlığı Askeri Savcılığı’nın 25.11.2008 gün ve E:2008/692, K:2008/478 sayılı iddianamesiyle kamu davası açılmıştır. KIBRIS TÜRK BARIŞ KUVVETLERİ KOMUTANLIĞI ASKERİ MAHKEMESİ: 13.5.2009 gün ve E:2009/151, K:2009/195 sayıyla, yakınanların olay sırasında sivil giyimli oldukları, inzibat alametlerinden olan işaretleri, inzibat kolluğunu ve ateşli silahı taşımadıkları, bu nedenle sanık tarafından üstü ya da amiri durumunda bulunduklarının kabul edilmesinin mümkün olmadığı, sanığın terhis edilmiş olması nedeniyle yüklenen eylemin görevli memura mukavemet suçunu oluşturduğu, bu suçtan sanığı yargılama görevinin ise adli yargı yerine ait olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş, temyiz edilmeyen karar kesinleşerek, dava dosyası, Küçükçekmece 6. Asliye Ceza Mahkemesi’ne gönderilmiştir. KÜÇÜKÇEKMECE 6. ASLİYE CEZA MAHKEMESİ : 13.11.2009 gün ve E:2009/1368, K:2009/1659 sayıyla, sanığın, tüm aşamalarda alınan beyanlarında, yakınanların inzibat görevlisi olduklarını bildiğini söylemesi karşısında yargılama görevinin askeri yargı yerine ait olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş, kararın temyiz edilmeyerek kesinleşmesi üzerine, dava dosyası, aynı Mahkemece, Mahkememize gönderilmiştir. İNCELEME VE GEREKÇE: Uyuşmazlık Mahkemesi Ceza Bölümünün, Ahmet AKYALÇIN’ın Başkanlığında, Üyeler; Ali Cengiz ÖZBEK, Ramazan ÖZKEPİR, Ahmet DURU, Hasan DENGİZ, Bilgin AK, Y. Sezai KARAA’nın, katılımlarıyla yapılan 05.07.2010 günlü toplantısında; I-İLK İNCELEME: Yapılan incelemede, usule ilişkin işlemlerde 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş Ve İşleyişi Hakkında Kanun’da belirtilen süre ve biçim yönünden bir eksiklik görülmediği, askeri ve adli yargı yerleri arasında Yasa'nın 14. maddesinde öngörüldüğü biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu anlaşıldığından, esasın incelenmesine oybirliği ile karar verildi. II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim G. Fatma BÜYÜKEREN’in, davanın çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu yolundaki raporu ve dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Dr. İlknur ALTUNTAŞ’ın adli yargı, Askeri Yargıtay Başsavcı Yardımcısı Ercan ÇOBAN’ın davanın çözümünün adli yargı yerinin görev alanına girdiğine ilişkin yazılı ve sözlü açıklamaları dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: 353 sayılı Askeri Mahkemeler Kuruluşu Ve Yargılama Usulü Kanunu'nun "Askeri Mahkemelerin Görevleri" başlığı altında düzenlenen İkinci Bölümünde yer alan "Genel Görev" başlıklı 9. maddesinde; "Askeri Mahkemeler Kanunlarda aksi yazılı olmadıkça asker kişilerin askeri olan suçları ile bunların asker kişiler aleyhine veya askeri mahallerde yahut askerlik hizmet ve görevleri ile ilgili olarak işledikleri suçlara ait davalara bakmakla görevlidirler" denilmektedir. "Askeri suç" ise, öğretide ve uygulamada; a) Unsurları ve cezalarının tamamı Askeri Ceza Kanunu'nda yazılı olan, başka bir anlatımla, Askeri Ceza Kanunu dışında hiçbir ceza yasası ile cezalandırılmayan suçlar, b) Unsurları kısmen Askeri Ceza Kanunu'nda kısmen diğer ceza yasalarında gösterilen suçlar, c) Türk Ceza Kanunu'na atıf suretiyle askeri suç haline dönüştürülen suçlar, olmak üzere üç grupta mütalaa edilmektedir. Aynı Yasa’nın 13.10.1996 gün ve 22786 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 4191 sayılı Yasa’yla değişik 17. 310 maddesinde; “askeri mahkemelerde yargılanmayı gerektiren ilginin kesilmesi, daha önce işlenen suçlara ait davalara bu mahkemelerin bakma görevini değiştirmez. Ancak suçun askeri bir suç olmaması askeri bir suça bağlı bulunmaması ve sanık hakkında kamu davası açılmamış olması halinde askeri mahkemenin görevi sona erer” denilmekte iken, maddenin "... ve sanık hakkında kamu davası açılmamış olması ..." tümcesi Anayasa Mahkemesi'nin 11.3.2000 gün ve 23990 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 1.7.1998 gün ve E:1996/74, K:1998/45 sayılı kararı ile iptal edilmiştir. Buna göre, askeri mahkemelerde yargılanmayı gerektiren ilginin kesilmesi, daha önce işlenen suçlara ait davalara bu mahkemelerin bakma görevini değiştirmez. Ancak yüklenen suçun askeri bir suç olmaması, askeri bir suça bağlı bulunmaması halinde, askeri mahkemenin görevinin sona ereceği açıktır. İptal kararı nedeniyle, sanık hakkında kamu davasının açılmış olup olmamasının bir önemi bulunmamaktadır. 1632 sayılı Askeri Ceza Kanunu’nun, "Nöbetçi, karakol, devriyenin tarifi" başlığı altında düzenlenen 15. maddesinde; "1-Bu kanunun tatbikatında nöbetçi hazarda ve seferde emniyet, muhafaza, disiplin, tarassut maksatlariyle silahlı olarak bir yere konulan ve muayyen bir talimatı bulunan tek veya çift askerdir. 2- Karakol hazarda ve seferde aynı maksatlarla konulan ve bir amir emrinde bulunan silahlı bir kısım askerdir. 3-Devriye hazarda ve seferde aynı maksatlarla muayyen bir mıntakada seyyar olarak vazife yapan bir veya daha ziyade silahlı askerdir." denilmekte, benzer düzenleme İç Hizmet Kanunu'nun 78. maddesinde de yer almaktadır. Aynı Kanun'un 106. maddesinde "Askeri karakola, nöbetçiye ve devriyeye hakaret eden veya bunları dinlemiyen veya bunlara mukavemette bulunan yahut fiilen taarruz eden bu suçları amire karşı yapmış sayılır ve öylece cezalandırılır." denilmekte olup, her iki madde birlikte değerlendirildiğinde 15. maddede yazılı olan nöbetçi, karakol ve devriyelerin belli suçlar karşısında amir sayılacakları, daha açık bir anlatımla, maddede yazılı suçları işleyenlerin, bu suçları amire karşı yapmış sayılarak ast gibi cezalandırılacakları belirtilmiştir. Öte yandan, İç Hizmet Kanunu’nun “Askeri İnzibat Kuvvetlerinin Vazife, Teşkil ve Yetkileri” başlığı altında düzenlenen 91. maddesinde, askeri inzibat kuvveti mensuplarının Silahlı Kuvvetler Kıyafet Kararnamesinde tespit edilen hususi işareti taşıyacakları, 92. maddesinde ise, askeri inzibat erbaş ve erlerinin vazife esnasında diğer erbaş ve erlere karşı karakol sıfatını ve karakolların kanuni salahiyet ve mesuliyetlerini haiz olacakları hükme bağlanmıştır. Dosyanın incelenmesinde, 1.10.2008 günlü Lefkoşe Merkez Komutanlığı Devriye Timleri görevlendirme çizelgesinden yakınanlar Ö. K. ile E. E.’ün sivil olarak görevlendirildikleri, sanığın bu kişileri tanımadığı anlaşılmış ise de, tüm aşamalarda alınan beyanlarında yakınanların yanına geldiklerinde kendilerinin inzibat görevlisi olduklarını söylediklerini ve inzibat kartlarını kendisine gösterdiklerini, ancak ceza almamak için kaçtığını beyan ettiği anlaşılmıştır. Bu durumda, sanığın yakınanların sivil kıyafetli olmaları nedeniyle rütbelerini bilmemekle birlikte askeri inzibat olarak görevlendirildiklerini anladığı kendi beyanı ile sabit ise de, yasal düzenlemeler gözetildiğinde, askeri inzibat olarak görevlendirilen kişilerin Askeri Ceza Kanunu’nun 106. maddesinde yazılı korumadan yararlanabilmeleri için karakol sıfatını haiz olmaları, bunun ise silahlı bulunmaları halinde mümkün olduğu sonucuna varılmıştır. Sanığın yargılama aşamasında terhis edildiği dosya içinde bulunan bilgi ve belgelerden de anlaşılmaktadır. 353 sayılı Yasa'nın 17. maddesinde, askeri mahkemelerde yargılanmayı gerektiren ilginin kesilmesiyle daha önce işlenen suçlara ait davalara bu mahkemelerin bakma görevinin değişmeyeceği, ancak suçun askeri bir suç olmaması, askeri bir suça bağlı bulunmaması durumunda, askeri mahkemenin görevinin sona ereceğinin düzenlendiği ve somut olayda sanığa yüklenen eylemin Askeri Ceza Kanunu’nun 106. maddesinde sayılan koşulları taşımadığı gözetilerek, 353 sayılı Yasa’nın 17. maddesi uyarınca davanın adli yargı yerinde görülmesi ve Küçükçekmece 6. Asliye Ceza Mahkemesi’nin görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir. SONUÇ : Davanın çözümünde ADLİ YARGI yerinin görevli olduğuna, bu nedenle Küçükçekmece 6. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 13.11.2009 gün ve E:2009/1368, K:2009/1659 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 05.07.2010 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi. —— • —— Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından: ESAS NO : 2010/38 KARAR NO : 2010/38 KARAR TR : 05.07.2010 (Ceza Bölümü) Ö Z E T : Asker kişi sanık hakkında “hırsızlık” suçuna uygun eyleminden dolayı açılan kamu davasının, suçun askeri suç olmaması, askeri suça bağlı bulunmaması ve askeri mahkemede yargılanmayı gerektiren ilginin kesilmiş olması nedeniyle ADLİ YARGI yerinde görülmesinin gerektiği hk. KARAR Davacı : K.H. Yakınan : H. E. Sanık : F. Ş. 311 OLAY : Mersin/ Akdeniz Bölge Komutanlığı Üs Savunma Birlikleri Komutanlığı emrinde görevli sanık Dz. Mhf. Er F. Ş.’ün, 1.7.2008 günü, komutanlık nizamiyesinde refakatçi olarak görevli olduğu sırada, birlik içersinde sivil müteahhit yanında çalışan sivil kişi H. E.’ın üzerinde bulunan cep telefonunu nizamiyede cep telefonu alma/iade etme görevlisi Dz. Mhf. Erler S. A. ile U. K.’ye teslim ettiği, telefonun kilitli dolaba konduğu, akşam saatlerinde telefonun çalındığının tespit edildiği, yapılan araştırma sonucu sanığın ailesiyle konuşmak için cep telefonunu bulunduğu yerden aldığı, yerine koymak istediğinde durumun anlaşılması üzerine korkarak itiraf edemediğinin anlaşıldığı, böylece sanığın görevi kötüye kullanmak suçunu işlediği ileri sürülerek eylemine uyan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 257. maddesi uyarınca cezalandırılması istemiyle 6. Kolordu Komutanlığı Askeri Savcılığı’nın 13.1.2009 gün ve E:2009/417, K:2009/11 sayılı iddianamesiyle kamu davası açılmıştır. 6. KOLORDU KOMUTANLIĞI ASKERİ MAHKEMESİ: 24.6.2009 gün ve E:2009/1541, K:2009/683 sayıyla, sanığın olay günü refakatçi olarak görevli olduğu, gelenlerin cep telefonunu teslim almak, teslim etmek şeklinde bir görevinin olmadığı, sanığın göreviyle ilgili olmayan bir eylemi gerçekleştirdiği, bunun da hırsızlık suçunu oluşturacağı, yüklenen suçun askeri suç olmaması, askeri bir suça bağlı bulunmaması ve yargılama aşamasında terhis edilmiş olması nedeniyle sanığı yargılama görevinin adli yargı yerine ait olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş, temyiz edilmeyen karar kesinleşerek, dava dosyası, Mersin 8. Asliye Ceza Mahkemesi’ne gönderilmiştir. MERSİN 8. ASLİYE CEZA MAHKEMESİ: 17.3.2010 gün ve E: 2010/103, K:2010/322 sayıyla, olay günü nizamiyede görev yapan sanığın eyleminin 353 sayılı Yasa’nın 17. maddesinde belirtilen görev kapsamında kaldığı, eylemin görevi kötüye kullanmak suçunu oluşturduğu ve asker kişiyi askeri suç nedeniyle yargılama görevinin askeri yargı yerine ait olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş, kararın temyiz edilmeyerek kesinleşmesi üzerine, dava dosyası, Mersin Cumhuriyet Başsavcılığı’nca, Mahkememize gönderilmiştir. İNCELEME VE GEREKÇE: Uyuşmazlık Mahkemesi Ceza Bölümünün, Ahmet AKYALÇIN’ın Başkanlığında, Üyeler; Ali Cengiz ÖZBEK, Ramazan ÖZKEPİR, Ahmet DURU, Hasan DENGİZ, Bilgin AK, Y. Sezai KARAA’nın, katılımlarıyla yapılan 05.07.2010 günlü toplantısında; I-İLK İNCELEME: Yapılan incelemede, usule ilişkin işlemlerde 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş Ve İşleyişi Hakkında Kanun’da belirtilen süre ve biçim yönünden bir eksiklik görülmediği, askeri ve adli yargı yerleri arasında Yasa'nın 14. maddesinde öngörüldüğü biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu anlaşıldığından, esasın incelenmesine oybirliği ile karar verildi. II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim G. Fatma BÜYÜKEREN’in, davanın çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu yolundaki raporu ve dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Dr. İlknur ALTUNTAŞ’ın adli yargı, Askeri Yargıtay Başsavcı Yardımcısı Ercan ÇOBAN’ın davanın çözümünün adli yargı yerinin görev alanına girdiğine ilişkin yazılı ve sözlü açıklamaları dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: 353 sayılı Askeri Mahkemeler Kuruluşu Ve Yargılama Usulü Kanunu'nun "Askeri Mahkemelerin Görevleri" başlığı altında düzenlenen İkinci Bölümünde yer alan "Genel Görev" başlıklı 9. maddesinde; "Askeri Mahkemeler Kanunlarda aksi yazılı olmadıkça asker kişilerin askeri olan suçları ile bunların asker kişiler aleyhine veya askeri mahallerde yahut askerlik hizmet ve görevleri ile ilgili olarak işledikleri suçlara ait davalara bakmakla görevlidirler" denilmektedir. "Askeri suç" ise, öğretide ve uygulamada; a) Unsurları ve cezalarının tamamı Askeri Ceza Kanunu'nda yazılı olan, başka bir anlatımla, Askeri Ceza Kanunu dışında hiçbir ceza yasası ile cezalandırılmayan suçlar, b) Unsurları kısmen Askeri Ceza Kanunu'nda kısmen diğer ceza yasalarında gösterilen suçlar, c) Türk Ceza Kanunu'na atıf suretiyle askeri suç haline dönüştürülen suçlar, olmak üzere üç grupta mütalaa edilmektedir. Aynı Yasa’nın 13.10.1996 gün ve 22786 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 4191 sayılı Yasa’yla değişik 17. maddesinde; “askeri mahkemelerde yargılanmayı gerektiren ilginin kesilmesi, daha önce işlenen suçlara ait davalara bu mahkemelerin bakma görevini değiştirmez. Ancak suçun askeri bir suç olmaması askeri bir suça bağlı bulunmaması ve sanık hakkında kamu davası açılmamış olması halinde askeri mahkemenin görevi sona erer” denilmekte iken, maddenin "... ve sanık hakkında kamu davası açılmamış olması ..." tümcesi Anayasa Mahkemesi'nin 11.3.2000 gün ve 23990 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 1.7.1998 gün ve E:1996/74, K:1998/45 sayılı kararı ile iptal edilmiştir. Buna göre, askeri mahkemelerde yargılanmayı gerektiren ilginin kesilmesi, daha önce işlenen suçlara ait davalara bu mahkemelerin bakma görevini değiştirmez. Ancak yüklenen suçun askeri bir suç olmaması, askeri bir suça bağlı bulunmaması halinde, askeri mahkemenin görevinin sona ereceği açıktır. İptal kararı nedeniyle, sanık hakkında kamu davasının açılmış olup olmamasının bir önemi bulunmamaktadır. Olumsuz görev uyuşmazlığına konu kamu davasına ilişkin dosyanın incelenmesinde, dosya içinde bulunan bilgi ve belgelerden, 3.6.2008 tarihinde Üs Savunma Birlikleri Komutanlığı emrinde Lumbarağzında refakatçi olarak göreve başlayan sanığın olay tarihinde bu görevi sürdürdüğü, görevinin birliği tanımayan sivil ve askeri personele lumbarağazından gidecekleri yere kadar eşlik etmek ve tekrar dönüşlerini sağlamak olduğu, olay günü de, nizamiyede birlik içersine girecek kişilerin cep telefonlarını teslim almakla görevli asker kişilerin, sivil kişiden teslim aldıkları askeri 312 malzeme niteliği bulunmayan telefonu bulunduğu yerden almak şeklinde gerçekleşen eyleminin “askeri suç” olmadığı sonucuna varılmıştır. Sanığın yargılama aşamasında terhis edildiği dosya içinde bulunan bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır. 353 sayılı Yasa'nın 17. maddesinde, askeri mahkemelerde yargılanmayı gerektiren ilginin kesilmesiyle daha önce işlenen suçlara ait davalara bu mahkemelerin bakma görevinin değişmeyeceği, ancak suçun askeri bir suç olmaması askeri bir suça bağlı bulunmaması durumunda, askeri mahkemelerde yargılanmayı gerektiren ilginin kesilmesiyle, askeri mahkemenin görevinin sona ereceği düzenlenmiş bulunduğundan ve somut olayda sanığa yüklenen eylemin askeri suç olmadığı sonucuna varıldığından, 353 sayılı Yasa’nın 17. maddesi uyarınca davanın adli yargı yerinde görülmesi ve Mersin 8. Asliye Ceza Mahkemesi’nin görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir. SONUÇ : Davanın çözümünde ADLİ YARGI yerinin görevli olduğuna, bu nedenle Mersin 8. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 17.3.2010 gün ve E:2010/103, K:2010/322 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 05.07.2010 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi. —— • —— Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından: ESAS NO : 2010/42 KARAR NO : 2010/42 KARAR TR : 04.10.2010 (Ceza Bölümü) Ö Z E T : Asker kişi sanık hakkında “güveni kötüye kullanma” suçuna uygun eyleminden dolayı açılan kamu davasının, suçun askeri suç olmaması, askeri suça bağlı bulunmaması ve askeri mahkemede yargılanmayı gerektiren ilginin kesilmiş olması nedeniyle ADLİ YARGI yerinde görülmesinin gerektiği hk. KARAR Davacı : K.H. Yakınan : Y. B. Sanık : M. S. Y. OLAY : Midyat İlçe Jandarma Komutanlığı emrinde görevli sanık J.Komd. Er M. S. Y.’nın, 13.10.2007 günü, çarşı iznine çıkarken, aynı Komutanlık emrinde görevli yakınan Y. B.’dan bir adet Nokia 8800 marka cep telefonu ile Sony marka dijital fotoğraf makinesini kullanıp iade etmek üzere aldığı, daha sonra geri dönmediği ve firari durumuna düştüğü, böylece, güveni kötüye kullanma suçunu işlediği ileri sürülerek, eylemine uyan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 155/1. maddesi uyarınca cezalandırılması istemi ile Midyat Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 19.3.2008 gün ve E:2008/104, K:2008/32 sayılı iddianamesi ile kamu davası açılmıştır. Midyat Sulh Ceza Mahkemesi, Yargıtay 11. Ceza Dairesi’nin 2004/3867, 2006/90 sayılı kararında, sanığın telefon etmek için şikayetçiden kısa bir süre için aldığı cep telefonunu iade etmeyerek olay yerinden uzaklaştığının iddia ve kabulü karşısında, zilyedliği tam olarak aktarılmadığından özel tevdi ve teslimden söz edilemeyeceği, bu nedenle sanığın eyleminin hırsızlık suçunu oluşturduğu gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir denilmesi nedeni ile sanığa yüklenen eylemin 5237 sayılı Yasa’nın 141/1. maddesinde düzenlenen hırsızlık suçunu oluşturacağı, bu suçla ilgili yargılama görevinin asliye ceza mahkemesine ait olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş, dava dosyası, Midyat Asliye Ceza Mahkemesi’ne gönderilmiştir. MİDYAT ASLİYE CEZA MAHKEMESİ: 5.6.2009 gün ve E:2009/250, K:2009/225 sayıyla sanığa yüklenen eylemin 1632 sayılı Askeri Ceza Kanunu’nun 132. maddesinde düzenlenen “üstünün, astının veya arkadaşının bir şeyini çalma” suçunu oluşturacağı, bu nedenle yargılamanın askeri yargı yerine ait olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş, dava dosyası, 7. Kolordu Komutanlığı Askeri Mahkemesi’ne gönderilmiştir. 7. KOLORDU KOMUTANLIĞI ASKERİ MAHKEMESİ: 24.8.2009 gün ve E: 2009/1808, K: 2009/1300 sayıyla, sanığa yüklenen eylemin güveni kötüye kullanma suçunu oluşturacağı, bu suçun da askeri suç olmaması, askeri bir suça bağlı bulunmaması ve yargılama aşamasında terhis edilmiş olması nedeniyle sanığı yargılama görevinin adli yargı yerine ait olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş, temyiz edilmeyen karar kesinleşerek, dava dosyası, aynı Mahkemece, Mahkememize gönderilmiştir. Mahkememize gönderilen dava dosyasında, Uyuşmazlık Mahkemesi’nce 1.3.2010 gün ve E:2010/9, K:2010/9 sayılı karar ile adli yargı yerince verilen görevsizlik kararı kesinleşmeden dava dosyası, Mahkememize gönderildiğinden, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 1 ve 14. maddesinde belirtilen koşullar oluşmadığından, aynı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yöntemine uygun bulunmayan başvurunun reddine karar verilip dosyanın Mahkemesine gönderilmesinden sonra, dosyadaki eksiklik giderilip, adli yargı yerince verilen görevsizlik kararı kesinleştirilerek dava dosyası, kendisine gelmekle 7. Kolordu Komutanlığı Askeri Savcılığı’nca, Mahkememize gönderilmiştir. İNCELEME VE GEREKÇE: Uyuşmazlık Mahkemesi Ceza Bölümünün, Ahmet AKYALÇIN’ın Başkanlığında, Üyeler; Ali Cengiz ÖZBEK, Ramazan ÖZKEPİR, Ahmet DURU, Bilgin AK, Y. Sezai KARAA, Ersun ÇETİN’in, katılımlarıyla yapılan 04.10.2010 günlü toplantısında; 313 I-İLK İNCELEME: Yapılan incelemede, usule ilişkin işlemlerde 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş Ve İşleyişi Hakkında Kanun’da belirtilen süre ve biçim yönünden bir eksiklik görülmediği, adli ve askeri yargı yerleri arasında Yasa'nın 14. maddesinde öngö-rüldüğü biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu anlaşıldığından, esasın incelenmesine oybirliği ile karar verildi. II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim G. Fatma BÜYÜKEREN’in, davanın çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu yolundaki raporu ve dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Ahmet BEŞİNCİ’nin adli yargı, Askeri Yargıtay Başsavcı Yardımcısı Birol DİNLER’in davanın çözümünün adli yargı yerinin görev alanına girdiğine ilişkin yazılı ve sözlü açıklamaları dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: 353 sayılı Askeri Mahkemeler Kuruluşu Ve Yargılama Usulü Kanunu'nun "Askeri Mahkemelerin Görevleri" başlığı altında düzenlenen İkinci Bölümünde yer alan "Genel Görev" başlıklı 9. maddesinde; "Askeri Mahkemeler Kanunlarda aksi yazılı olmadıkça asker kişilerin askeri olan suçları ile bunların asker kişiler aleyhine veya askeri mahallerde yahut askerlik hizmet ve görevleri ile ilgili olarak işledikleri suçlara ait davalara bakmakla görevlidirler" denilmektedir. "Askeri suç" ise, öğretide ve uygulamada; a) Unsurları ve cezalarının tamamı Askeri Ceza Kanunu'nda yazılı olan, başka bir anlatımla, Askeri Ceza Kanunu dışında hiçbir ceza yasası ile cezalandırılmayan suçlar, b) Unsurları kısmen Askeri Ceza Kanunu'nda kısmen diğer ceza yasalarında gösterilen suçlar, c) Türk Ceza Kanunu'na atıf suretiyle askeri suç haline dönüştürülen suçlar, olmak üzere üç grupta mütalaa edilmektedir. Aynı Yasa’nın 13.10.1996 gün ve 22786 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 4191 sayılı Yasa’yla değişik 17. maddesinde; “askeri mahkemelerde yargılanmayı gerektiren ilginin kesilmesi, daha önce işlenen suçlara ait davalara bu mahkemelerin bakma görevini değiştirmez. Ancak suçun askeri bir suç olmaması askeri bir suça bağlı bulunmaması ve sanık hakkında kamu davası açılmamış olması halinde askeri mahkemenin görevi sona erer” denilmekte iken, maddenin "... ve sanık hakkında kamu davası açılmamış olması ..." tümcesi Anayasa Mahkemesi'nin 11.3.2000 gün ve 23990 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 1.7.1998 gün ve E:1996/74, K:1998/45 sayılı kararı ile iptal edilmiştir. Buna göre, askeri mahkemelerde yargılanmayı gerektiren ilginin kesilmesi, daha önce işlenen suçlara ait davalara bu mahkemelerin bakma görevini değiştirmez. Ancak yüklenen suçun askeri bir suç olmaması, askeri bir suça bağlı bulunmaması halinde, askeri mahkemenin görevinin sona ereceği açıktır. İptal kararı nedeniyle, sanık hakkında kamu davasının açılmış olup olmamasının bir önemi bulunmamaktadır. Olumsuz görev uyuşmazlığına konu kamu davasında, adli yargı yerince verilen görevsizlik kararında, sanığa yüklenen eylemin hırsızlık suçunu oluşturacağı gerekçesine yer verilmiş ise de, dosyanın incelenmesinden, görevsizlik kararı veren yargı mercilerince de belirtildiği gibi, olay günü, sanığın çarşı iznine çıkarken kullanıp iade etmek üzere yakınandan aldığı cep telefonu ile fotoğraf makinesini birliğine dönmeyip firar ederek birlikte götürdüğü, anılan eşyaları iade etmediği, böylece “güveni kötüye kullanma” suçunun oluşup oluşmadığının tartışılabileceği, bu suçun ise Askeri Ceza Kanunu’nda düzenlenmediği, bu nedenle yüklenen eylemin “askeri suç” olmadığı sonucuna varılmıştır. Sanığın yargılama aşamasında terhis edildiği dosya içinde bulunan bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır. 353 sayılı Yasa'nın 17. maddesinde, askeri mahkemelerde yargılanmayı gerektiren ilginin kesilmesiyle daha önce işlenen suçlara ait davalara bu mahkemelerin bakma görevinin değişmeyeceği, ancak suçun askeri bir suç olmaması askeri bir suça bağlı bulunmaması durumunda, askeri mahkemelerde yargılanmayı gerektiren ilginin kesilmesiyle, askeri mahkemenin görevinin sona ereceği düzenlenmiş bulunduğundan ve somut olayda sanığa yüklenen eylemin askeri suç olmadığı sonucuna varıldığından, 353 sayılı Yasa’nın 17. maddesi uyarınca davanın adli yargı yerinde görülmesi ve Midyat Asliye Ceza Mahkemesi’nin görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir. SONUÇ : Davanın çözümünde ADLİ YARGI yerinin görevli olduğuna, bu nedenle Midyat Asliye Ceza Mahkemesi’nin 5.6.2009 gün ve E:2009/250, K:2009/225 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 04.10.2010 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi. —— • —— Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından: ESAS NO : 2010/43 KARAR NO : 2010/43 KARAR TR : 04.10.2010 (Ceza Bölümü) Ö Z E T : Asker kişi sanığa yüklenen “yaralama” suçunun askeri suç olmaması, askeri suça bağlı bulunmaması ve askeri mahkemede yargılanmayı gerektiren ilginin kesilmiş olması nedeniyle, açılan kamu davasının ADLİ YARGI yerinde görülmesinin gerektiği hk. KARAR 314 Davacı : K.H. Sanık : R. D. OLAY : Zonguldak 3. J. Eğt. Tug. Komutanlığı emrinde görevli sanık J. Er R.D.’in, 24.2.2005 günü, karargah binası ile aile kantini bitişiğindeki kaloriferhaneden çıkan külleri boşaltırken aynı Komutanlık emrinde görevli J.Er R. D.’e külleri taşımaya yardım etmesini söylemesi üzerine aralarında çıkan tartışma sırasında R. D.’in yüzüne vurduğu ve beş gün iş ve gücünden kalacak şekilde yaraladığı, böylece, kasten yaralama suçunu işlediği ileri sürülerek, eylemine uyan 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 456/4. maddesi uyarınca cezalandırılması istemiyle Jandarma Genel Komutanlığı Askeri Savcılığı’nın 11.4.2005 gün ve E:2005/750, K:2005/188 sayılı iddianamesiyle kamu davası JANDARMA GENEL KOMUTANLIĞI ASKERİ MAHKEMESİ: 3.2.2006 gün ve E:2006/574, K:2006/9 sayıyla, sanığa yüklenen suçun askeri suç olmaması, askeri bir suça bağlı bulunmaması ve yargılama aşamasında terhis edilmiş olması nedeniyle 353 sayılı Yasa’nın 9 ve 17. maddeleri uyarınca sanığı yargılama görevinin adli yargı yerine ait olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş, temyiz edilmeyen karar kesinleşerek, dava dosyası, Zonguldak 3. Sulh Ceza Mahkemesi’ne gönderilmiştir. ZONGULDAK 3. SULH CEZA MAHKEMESİ: 31.5.2010 gün ve E:2010/392, K:2010/256 sayıyla, asker kişi sanığı asker kişiye karşı ve askeri mahalde işlediği 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 86/2. maddesine uygun suç nedeniyle yargılama görevinin askeri yargı yerine ait olduğu, sanığın daha sonra terhis olmasının görevli olan mahkemeyi değiştirmeyeceği gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş, kararın temyiz edilmeyerek kesinleşmesi üzerine, dava dosyası, kendisine gelmekle Jandarma Genel Komutanlığı Askeri Savcılığı’nca, Mahkememize gönderilmiştir. İNCELEME VE GEREKÇE: Uyuşmazlık Mahkemesi Ceza Bölümünün, Ahmet AKYALÇIN’ın Başkanlığında, Üyeler; Ali Cengiz ÖZBEK, Ramazan ÖZKEPİR, Ahmet DURU, Bilgin AK, Y. Sezai KARAA, Ersun ÇETİN’in, katılımlarıyla yapılan 04.10.2010 günlü toplantısında; I-İLK İNCELEME: Yapılan incelemede, usule ilişkin işlemlerde 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş Ve İşleyişi Hakkında Kanun'da belirtilen süre ve biçim yönünden bir eksiklik görülmediği, askeri ve adli yargı yerleri arasında Yasa'nın 14. maddesinde öngörüldüğü biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu anlaşıldığından, esasın incelenmesine oybirliği ile karar verildi. II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim G. Fatma BÜYÜKEREN’in, davanın çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu yolundaki raporu ve dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Ahmet BEŞİNCİ’nin adli yargı, Askeri Yargıtay Başsavcı Yardımcısı Birol DİNLER’in davanın çözümünün adli yargı yerinin görev alanına girdiğine ilişkin yazılı ve sözlü açıklamaları dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: 353 sayılı Askeri Mahkemeler Kuruluşu Ve Yargılama Usulü Kanunu'nun "Askeri Mahkemelerin Görevleri" başlığı altında düzenlenen İkinci Bölümünde yer alan "Genel Görev" başlıklı 9. maddesinde; "Askeri Mahkemeler Kanunlarda aksi yazılı olmadıkça asker kişilerin askeri olan suçları ile bunların asker kişiler aleyhine veya askeri mahallerde yahut askerlik hizmet ve görevleri ile ilgili olarak işledikleri suçlara ait davalara bakmakla görevlidirler" denilmektedir. "Askeri suç" ise, öğretide ve uygulamada; a) Unsurları ve cezalarının tamamı Askeri Ceza Kanunu'nda yazılı olan, başka bir anlatımla, Askeri Ceza Kanunu dışında hiçbir ceza yasası ile cezalandırılmayan suçlar, b) Unsurları kısmen Askeri Ceza Kanunu'nda kısmen diğer ceza yasalarında gösterilen suçlar, c) Türk Ceza Kanunu'na atıf suretiyle askeri suç haline dönüştürülen suçlar, olmak üzere üç grupta mütalaa edilmektedir. Aynı Yasa’nın 13.10.1996 gün ve 22786 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 4191 sayılı Yasa’yla değişik 17. maddesinde; “askeri mahkemelerde yargılanmayı gerektiren ilginin kesilmesi, daha önce işlenen suçlara ait davalara bu mahkemelerin bakma görevini değiştirmez. Ancak suçun askeri bir suç olmaması askeri bir suça bağlı bulunmaması ve sanık hakkında kamu davası açılmamış olması halinde askeri mahkemenin görevi sona erer” denilmekte iken, maddenin "... ve sanık hakkında kamu davası açılmamış olması ..." tümcesi Anayasa Mahkemesi'nin 11.3.2000 gün ve 23990 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 1.7.1998 gün ve E:1996/74, K:1998/45 sayılı kararı ile iptal edilmiştir. Buna göre, askeri mahkemelerde yargılanmayı gerektiren ilginin kesilmesi, daha önce işlenen suçlara ait davalara bu mahkemelerin bakma görevini değiştirmez. Ancak yüklenen suçun askeri bir suç olmaması, askeri bir suça bağlı bulunmaması halinde, askeri mahkemenin görevinin sona ereceği açıktır. İptal kararı nedeniyle, sanık hakkında kamu davasının açılmış olup olmamasının bir önemi bulunmamaktadır. Olumsuz görev uyuşmazlığına konu kamu davasında, adli yargı yerince verilen görevsizlik kararında, sanığın yüklenen eylemi asker kişiye karşı ve askeri mahalde işlediği ileri sürüldüğünden yargılama görevinin askeri yargı yerine ait olduğu gerekçesine yer verilmiş ise de, sanığa yüklenen eylemin 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nda düzenlendiği, Askeri Ceza Kanunu’nda bu suça ilişkin bir düzenlemenin bulunmadığı, bu nedenle yüklenen eylemin “askeri suç” olmadığı açıktır. Öte yandan, sanığın yargılama aşamasında terhis edildiği dosya içinde bulunan bilgi ve belgelerden 315 anlaşılmaktadır. 353 sayılı Yasa'nın 17. maddesinde, askeri mahkemelerde yargılanmayı gerektiren ilginin kesilmesiyle daha önce işlenen suçlara ait davalara bu mahkemelerin bakma görevinin değişmeyeceği, ancak suçun askeri bir suç olmaması askeri bir suça bağlı bulunmaması durumunda, askeri mahkemelerde yargılanmayı gerektiren ilginin kesilmesiyle, askeri mahkemenin görevinin sona ereceği düzenlenmiş bulunduğundan ve somut olayda sanığa yüklenen eylemin askeri suç olmadığı anlaşıldığından, 353 sayılı Yasa’nın 17. maddesi uyarınca davanın adli yargı yerinde görülmesi ve Zonguldak 3. Sulh Ceza Mahkemesi’nin görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir. SONUÇ : Davanın çözümünde ADLİ YARGI yerinin görevli olduğuna, bu nedenle Zonguldak 3. Sulh Ceza Mahkemesi’nin 31.5.2010 gün ve E:2010/392, K:2010/256 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 04.10.2010 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi. —— • —— Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından: ESAS NO : 2010/45 KARAR NO : 2010/45 KARAR TR : 04.10.2010 (Ceza Bölümü) Ö Z E T : Asker kişi sanığa yüklenen “ruhsatsız silah taşımak” suçunun askeri suç olmaması, asker kişiye karşı veya askerlik hizmet ve görevleriyle ilgili olarak işlendiğinin de ileri sürülmemesi nedeniyle, açılan kamu davasının ADLİ YARGI yerinde görülmesinin gerektiği hk. KARAR Davacı : K.H. Sanık : İ. K. OLAY : MEBS Ok. ve Eğt. Mrk.K.6.Bl. Komutanlığı emrinde görevli sanık Mu. Er İ. K.’nün, 7.3.2009 günü, AŞTİ tüp geçit girişinde dedektör cihazının çalması üzerine polis merkezine getirilerek yapılan üst aramasında, askerlik hizmetini yaptığı birlik içersinde silahların bulunduğu deponun kapısının kilitli olmadığını görünce, depoya girerek aldığı 2 adet cekvizör marka 7.65 mm çaplı tabanca ile 2 adet boş şarjörün ele geçirildiği, böylece, ruhsatsız silah taşımak ve kamu yararına tahsis edilen eşya hakkında hırsızlık suçlarını işlediği ileri sürülerek, sanığın eylemine uyan 6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanun’un 13/1, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 142/1.a maddeleri uyarınca cezalandırılması istemiyle Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 9.3.2009 gün ve E:2009/11324, K:2009/6928 sayılı iddianamesiyle kamu davası açılmıştır. ANKARA 19. ASLİYE CEZA MAHKEMESİ: 8.4.2009 gün ve E:2009/371, K:2009/393 sayıyla, asker kişi sanığı, askeri cephaneden silah çaldığı ve bu silahı taşıdığı için yargılama görevinin askeri yargı yerine ait olduğu gerekçesiyle, sanığın Askeri Ceza Kanunu’nun 131/1-2 ve 6136 sayılı Yasa’ya aykırılık suçlarından yargılanması için görevsizlik kararı vermiş, kararın temyiz edilmeyerek kesinleşmesi üzerine, dava dosyası, Kara Kuvvetleri Komutanlığı Askeri Mahkemesi’ne gönderilmiştir. KARA KUVVETLERİ KOMUTANLIĞI ASKERİ MAHKEMESİ: 1.12.2009 gün ve E:2009/1299, K:2009/1299 sayıyla, sanığın askeri eşyayı çalmak suçundan cezalandırılmasına, 6136 sayılı Kanun’un 13/1. maddesi uyarınca cezalandırılması istemiyle açılan kamu davasında, yüklenen suçun askeri suç olmadığı ve askeri bir suça bağlı bulunmadığı anlaşıldığından yargılama görevinin adli yargı yerine ait olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş, temyiz edilmeyen karar kesinleşerek, dava dosyası, Kara Kuvvetleri Komutanlığı Askeri Savcılığı’nca, Mahkememize gönderilmiştir. İNCELEME VE GEREKÇE: Uyuşmazlık Mahkemesi Ceza Bölümünün, Ahmet AKYALÇIN’ın Başkanlığında, Üyeler; Ali Cengiz ÖZBEK, Ramazan ÖZKEPİR, Ahmet DURU, Bilgin AK, Y. Sezai KARAA, Ersun ÇETİN’in, katılımlarıyla yapılan 04.10.2010 günlü toplantısında; I-İLK İNCELEME: Yapılan incelemede, usule ilişkin işlemlerde 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş Ve İşleyişi Hakkında Kanun’da belirtilen süre ve biçim yönünden bir eksiklik görülmediği, adli ve askeri yargı yerleri arasında “ruhsatsız silah taşımak” suçu açısından Yasa'nın 14. maddesinde öngörüldüğü biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu anlaşıldığından, esasın incelenmesine oybirliği ile karar verildi. II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim G. Fatma BÜYÜKEREN’in, davanın çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu yolundaki raporu ve dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Ahmet BEŞİNCİ’nin adli yargı, Askeri Yargıtay Başsavcı Yardımcısı Birol DİNLER’in davanın çözümünün adli yargı yerinin görev alanına girdiğine ilişkin yazılı ve sözlü açıklamaları dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: 353 sayılı Askeri Mahkemeler Kuruluşu Ve Yargılama Usulü Kanunu'nun "Askeri Mahkemelerin Görevleri" başlığı altında düzenlenen İkinci Bölümünde yer alan "Genel Görev" başlıklı 9. maddesinde; "Askeri Mahkemeler Kanunlarda aksi yazılı olmadıkça asker kişilerin askeri olan suçları ile bunların asker kişiler aleyhine veya askeri 316 mahallerde yahut askerlik hizmet ve görevleri ile ilgili olarak işledikleri suçlara ait davalara bakmakla görevlidirler" denilmektedir. "Askeri suç" ise, öğretide ve uygulamada; a) Unsurları ve cezalarının tamamı Askeri Ceza Kanunu'nda yazılı olan, başka bir anlatımla, Askeri Ceza Kanunu dışında hiçbir ceza yasası ile cezalandırılmayan suçlar, b) Unsurları kısmen Askeri Ceza Kanunu'nda kısmen diğer ceza yasalarında gösterilen suçlar, c) Türk Ceza Kanunu'na atıf suretiyle askeri suç haline dönüştürülen suçlar, olmak üzere üç grupta mütalaa edilmektedir. Dosyanın incelenmesinden, sanık hakkında iddianamede kamu yararına tahsis edilen eşya hakkında hırsızlık suçu olarak nitelendirilen eylem nedeniyle açılan kamu davasında, adli yargı yerince, eylemin Askeri Ceza Kanunu’nun 131. maddesinde düzenlenen suçu oluşturduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmesinden sonra, Kara Kuvvetleri Komutanlığı Askeri Mahkemesi’nce sanığın bu suçtan yargılanarak cezalandırılmasına karar verildiği ve kararın kesinleştiği, 6136 sayılı Kanuna muhalefet suçundan görevsizlik kararı verildiği, esasa ilişkin hüküm kurulmadığı anlaşılmıştır. Böylece, olumsuz görev uyuşmazlığına konu kamu davasının, 6136 sayılı Yasa’nın 13. maddesinde düzenlenen suç olduğu, Askeri Ceza Kanunu’nda bu suça ilişkin bir düzenlemenin de bulunmadığı, bu nedenle eylemin “askeri suç” kapsamında olmadığı kuşkusuzdur. Öte yandan, 12.9.2010 tarihinde yapılan halkoylaması sonucu kabul edilip, buna ilişkin Yüksek Seçim Kurulu Kararı’nın 23.9.2010 gün ve 27708 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 5982 sayılı Yasa’nın 15. maddesi ile değişik T.C. Anayasa’sının 145. maddesinin birinci fıkrasında, “Askeri yargı, askerî mahkemeler ve disiplin mahkemeleri tarafından yürütülür. Bu mahkemeler; asker kişiler tarafından işlenen askerî suçlar ile bunların asker kişiler aleyhine veya askerlik hizmet ve görevleriyle ilgili olarak işledikleri suçlara ait davalara bakmakla görevlidir. Devletin güvenliğine, anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlara ait davalar her halde adliye mahkemelerinde görülür” denilmiştir. Açıklanan nedenlerle, sanığa yüklenen “ruhsatsız silah taşımak” suçunun, askeri suç olmadığı, asker kişiye karşı (asker kişiler aleyhine) veya askerlik hizmet ve görevleriyle ilgili olarak işlenen suçlardan bulunmadığı gözetildiğinde, davanın adli yargı yerinde görülmesi ve Ankara 19. Asliye Ceza Mahkemesi’nin görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir. SONUÇ: Davanın çözümünde ADLİ YARGI yerinin görevli olduğuna, bu nedenle Ankara 19. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 8.4.2009 gün ve E:2009/371, K:2009/393 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 4.10.2010 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi. —— • —— Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından: ESAS NO : 2010/46 KARAR NO : 2010/46 KARAR TR : 04.10.2010 (Ceza Bölümü) Ö Z E T : Jandarma personeli olan sanık hakkında mülki görevleri sırasında işlediği ileri sürülen suç nedeniyle, açılan kamu davasının ADLİ YARGI yerinde görülmesinin gerektiği hk. KARAR Davacı : K.H. Sanık : A. D. OLAY : Bartın İl Merkez Jandarma Komutanlığı emrinde görevli sanık Uzm. J. Çvş. A. D.’ın, 5.12.2008 tarihinde mesai saatleri içerisinde dokuz günlük bayram tatili süresince devriye yazıldığının sözlü olarak kendisine bildirildiği halde, 6.12.2008 günü önleyici hizmet devriye görevine gitmediği, belirtilen tarihlerde Osmaniye iline gittiği ve 11.12.2008 günü görev yerine döndüğü, izinli olmadığı halde görev yerini terk etmek eylemiyle görevinin gereklerine aykırı hareket ederek kamunun zararına neden olduğu, böylece, görevi kötüye kullanmak suçunu işlediği ileri sürülerek, eylemine uyan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 257/1. maddesi uyarınca cezalandırılması istemiyle Bartın Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 27.1.2009 gün ve E: 2009/141, K: 2009/51 sayılı iddianamesiyle kamu davası açılmıştır. BARTIN ASLİYE CEZA MAHKEMESİ: 8.4.2009 gün ve E: 2009/133, K: 2009/342 sayıyla, sanığa yüklenen eylemin Askeri Ceza Kanunu’nun 87. maddesinde düzenlenen “emre itaatsizlikte ısrar” suçunu oluşturabileceği, bu nedenle sanığı yargılama görevinin askeri yargı yerine ait olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş, temyiz edilmeyen karar kesinleşerek, dava dosyası, Jandarma Genel Komutanlığı Askeri Mahkemesi’ne gönderilmiştir. JANDARMA GENEL KOMUTANLIĞI ASKERİ MAHKEMESİ: 29.1.2010 gün ve E: 2010/231, K:2010/15 sayıyla, sanığa yüklenen eylemin, sanığın önleyici kolluk devriyesi görevini icra ederken meydana geldiği, bu görevin Jandarmanın mülki (idari) görevleri arasında bulunduğu açıklanarak, 2803 sayılı Yasa’nın 15. maddesi 317 uyarınca, Jandarma personelinin askeri görevleri dışında kalan görevleri sırasında işledikleri suçlar nedeniyle yargılanmalarının adli yargı yerine ait olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş, kararın temyiz edilmeyerek kesinleşmesi üzerine, dava dosyası, aynı Mahkemece, Mahkememize gönderilmiştir. İNCELEME VE GEREKÇE: Uyuşmazlık Mahkemesi Ceza Bölümünün, Ahmet AKYALÇIN’ın Başkanlığında, Üyeler; Ali Cengiz ÖZBEK, Ramazan ÖZKEPİR, Ahmet DURU, Bilgin AK, Y. Sezai KARAA, Ersun ÇETİN’in, katılımlarıyla yapılan 04.10.2010 günlü toplantısında; I-İLK İNCELEME: Yapılan incelemede, usule ilişkin işlemlerde 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş Ve İşleyişi Hakkında Kanun’da belirtilen süre ve biçim yönünden bir eksiklik görülmediği, adli ve askeri yargı yerleri arasında Yasa'nın 14. maddesinde öngörüldüğü biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu anlaşıldığından, esasın incelenmesine oybirliği ile karar verildi. II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim G. Fatma BÜYÜKEREN’in, davanın çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu yolundaki raporu ve dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Ahmet BEŞİNCİ’nin adli yargı, Askeri Yargıtay Başsavcı Yardımcısı Birol DİNLER’in davanın çözümünün adli yargı yerinin görev alanına girdiğine ilişkin yazılı ve sözlü açıklamaları dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: 353 sayılı Askeri Mahkemeler Kuruluşu Ve Yargılama Usulü Kanunu'nun "Askeri Mahkemelerin Görevleri" başlığı altında düzenlenen İkinci Bölümünde yer alan "Genel Görev" başlıklı 9. maddesinde; "Askeri Mahkemeler Kanunlarda aksi yazılı olmadıkça asker kişilerin askeri olan suçları ile bunların asker kişiler aleyhine veya askeri mahallerde yahut askerlik hizmet ve görevleri ile ilgili olarak işledikleri suçlara ait davalara bakmakla görevlidirler" denilmektedir. "Askeri suç" ise öğretide ve uygulamada: a) Unsurları ve cezalarının tamamı Askeri Ceza Kanunu'nda yazılı olan, başka bir anlatımla, Askeri Ceza Kanunu dışında hiçbir ceza yasası ile cezalandırılmayan suçlar, b) Unsurları kısmen Askeri Ceza Kanunu'nda kısmen diğer ceza yasalarında gösterilen suçlar, c) Türk Ceza Kanunu'na atıf suretiyle askeri suç haline dönüştürülen suçlar, olmak üzere üç grupta mütalaa edilmektedir. Ancak, sanık Jandarma Personeli olduğuna göre, Jandarmanın hangi nitelikteki görevler ile görevlendirildiğine ilişkin yasal düzenlemenin göz önünde tutulması, suça konu olayın meydana geldiği sırada yerine getirilmekte olan görevin, Yasa'da belirtilen görevlerden hangisine uygun olduğunun incelenmesi, görevli yargı yerinin buna göre belirlenmesi gerekmektedir. 2803 sayılı Jandarma Teşkilat Görev Ve Yetkileri Kanunu’nun 7. maddesinde, Jandarmanın sorumluluk alanlarında genel olarak görevleri: Mülki görevleri; Emniyet ve asayiş ile kamu düzenini sağlamak, korumak ve kollamak, kaçakçılığı men, takip ve tahkik etmek, suç işlenmesini önlemek için gerekli tedbirleri almak ve uygulamak, ceza infaz kurumları ve tutukevlerinin dış korunmalarını yapmak, Adli görevleri; İşlenmiş suçlarla ilgili olarak kanunlarda belirtilen işlemleri yapmak ve bunlara ilişkin adli hizmetleri yerine Askeri görevleri; Askeri kanun ve nizamların gereği görevlerle Genelkurmay Başkanlığı'nca verilen görevleri yapmak, Diğer görevleri; Yukarıda belirtilen görevler dışında kalan ve diğer kanun ve nizam hükümlerinin icrası ile bunlara dayalı emir ve kararlarla Jandarmaya verilen görevleri yapmak, şeklinde sayılmıştır. Jandarma Teşkilatı Görev Ve Yetkileri Yönetmeliğinin, “Mülki Görevlerin Esasları” başlığı altında düzenlenen 45. maddesinde, “Jandarma: a.Halkın can, ırz ve malını korur. b.Suç işlenmesini önlemek ve kamu düzenini sağlamak için gerekli önlemleri alır c.Asayişi ve gerek kamunun, gerekse kişilerin güvenliğini ve konut dokunulmazlığını korur. d……. e.Kamunun huzur ve sükununu bozan; kanunlara, nizamlara ve kamu düzenine aykırı bütün eylemlerin işlenmesine; yasa ve nizamlar gereğince engel olur. ………” denildikten sonra “Mülki Görevlerin Yürütülüş Esasları” başlığı altında düzenlenen 46. maddesinde, “Jandarma mülki görevlerini esas olarak; a…… b.Önleyici kolluk görevini, kendi görev bölgesinde düzenli devriyeler gezdirerek aksaksız yürütmek c.Hizmet sırasında dikkatli ve uyanık bulunarak herhangi bir suçun işlenip, işlenmediğini araştırmak, Devlete, kamu veya kişilere, mal ve eşyalara yönelik tehlike, sabotaj, kaza vb. durumlarda gecikmeksizin yardım etmek; kanuni 318 gereğini yerine getirmek” şeklinde sayılmaktadır. Dosyanın incelenmesinden, dosya içinde mevcut önleyici kolluk devriyesi hizmet kağıdına göre, sanığın olay tarihinde, hizmet kağıdında adı yazılı köy bölgelerinde, Bartın Üniversitesi öğrenci çıkış saatlerinde ve organize sanayi bölgesinde bulunan asayiş noktasında önleyici hizmet yapmakla görevlendirildiği, bu görevinin Jandarmanın askerlik görevi ile ilgili olmayıp mülki görevi ile ilgili olduğu anlaşılmıştır. 2803 sayılı Kanun’un 15 ve Yönetmeliğin 186. maddelerine göre jandarma personelinin ancak askeri hizmete ilişkin eylemlerinden dolayı askeri yargıya tabi bulundukları kuşkusuzdur. Açıklanan nedenlerle, asker kişi sanığın mülki görevleri sırasında işlediği ileri sürülen suç nedeniyle hakkında açılan kamu davasının adli yargı yerinde görülmesi ve Bartın Asliye Ceza Mahkemesi’nin görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir. SONUÇ : Davanın çözümünde ADLİ YARGI yerinin görevli olduğuna, bu nedenle Bartın Asliye Ceza Mahkemesi’nin 8.4.2009 gün ve E:2009/133, K:2009/342 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 04.10.2010 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi. —— • —— Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından: ESAS NO : 2010/47 KARAR NO : 2010/47 KARAR TR : 01.11.2010 (Ceza Bölümü) Ö Z E T : Asker kişi sanıklara yüklenen “gümrük işlemi yaptırmaksızın eşya ithal etmek” suçunun askeri suç olmaması, askeri suça bağlı bulunmaması ve askeri mahkemede yargılanmayı gerektiren ilginin kesilmiş olması nedeniyle, açılan kamu davasının ADLİ YARGI yerinde görülmesinin gerektiği hk. KARAR Davacı : K.H. Sanıklar : 1- Y. B. 2- N. D. OLAY : Şırnak/Silopi 20. Zrh. Tug. 1. Tank Tb. Görev Kuvvet Komutanlığı emrinde görevli sanıklar Tnk. Bçvş. Y. B. ile Bkm. Üçvş. N. D.’ın, 10.5.2008 günü, Irak’a askeri birlik adına malzeme götüren 257253 ve 257199 plakalı araç şoförlerine 145 adet cep telefonu, 110 adet USB, 91 adet kulaklık, 84 adet batarya sipariş ettikleri, ancak araçlar birliğe geldiklerinde şüphe üzerine nöbetçi amir tarafından yapılan aramada, araçların stepnelerinde gizlenmiş şekilde suça konu eşyaların bulunduğu, böylece sanıkların mesleğin sağladığı kolaylıktan faydalanarak gümrük işlemi yaptırmaksızın eşya ithal etmek suçunu işledikleri ileri sürülerek eylemlerine uyan 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu’nun 3/1, 4/4,13. maddeleri uyarınca cezalandırılmaları istemiyle Silopi Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 14.5.2008 gün ve E: 2008/641, K: 2008/469 sayılı iddianamesiyle kamu davası açılmıştır. SİLOPİ 1. ASLİYE CEZA MAHKEMESİ: 24.6.2008 gün ve E: 2008/461, K: 2008/267 sayıyla, asker kişi sanıkları askeri mahalde işledikleri ileri sürülen suç nedeniyle yargılama görevinin askeri yargı yerine ait olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş, temyiz edilmeyen karar kesinleşerek, dava dosyası, 2. Hava Kuvveti Komutanlığı Askeri Mahkemesi’ne gönderilmiştir. 2. HAVA KUVVETİ KOMUTANLIĞI ASKERİ MAHKEMESİ: 17.12.2009 gün ve E:2009/1665, K:2009/1498 sayıyla, sanıklara yüklenen suçun askeri suç olmaması, askeri bir suça bağlı bulunmaması ve yargılama aşamasında Türk Silahlı Kuvvetlerinden ayırma işlemine tabi tutularak “asker kişi” vasfını kaybetmiş olmaları nedeniyle 353 sayılı Yasa’nın 9 ve 17. maddeleri uyarınca sanıkları yargılama görevinin adli yargı yerine ait olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş, kararın temyiz edilmeyerek kesinleşmesi üzerine, dava dosyası, 2. Hava Kuvveti Komutanlığı Askeri Savcılığı’nca, Mahkememize gönderilmiştir. İNCELEME VE GEREKÇE: Uyuşmazlık Mahkemesi Ceza Bölümünün, Ahmet AKYALÇIN’ın Başkanlığında, Üyeler; Ali Cengiz ÖZBEK, Ramazan ÖZKEPİR, Ahmet DURU, Bilgin AK, Y. Sezai KARAA, Turgut SÖNMEZ’in, katılımlarıyla yapılan 01.11.2010 günlü toplantısında; I-İLK İNCELEME: Yapılan incelemede, usule ilişkin işlemlerde 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş Ve İşleyişi Hakkında Kanun'da belirtilen süre ve biçim yönünden bir eksiklik görülmediği, adli ve askeri yargı yerleri arasında Yasa'nın 14. maddesinde öngörüldüğü biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu anlaşıldığından, esasın incelenmesine oybirliği ile karar verildi. II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim G. Fatma BÜYÜKEREN’in, davanın çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu yolundaki raporu ve dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Dr. İlknur ALTUNTAŞ’ın adli yargı, Askeri Yargıtay Başsavcı Yardımcısı Tamer ISIR’ın davanın çözümünün adli yargı yerinin görev alanına girdiğine ilişkin yazılı ve sözlü açıklamaları dinlendikten sonra GEREĞİ 319 GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: 353 sayılı Askeri Mahkemeler Kuruluşu Ve Yargılama Usulü Kanunu'nun "Askeri Mahkemelerin Görevleri" başlığı altında düzenlenen İkinci Bölümünde yer alan "Genel Görev" başlıklı 9. maddesinde; "Askeri Mahkemeler Kanunlarda aksi yazılı olmadıkça asker kişilerin askeri olan suçları ile bunların asker kişiler aleyhine veya askeri mahallerde yahut askerlik hizmet ve görevleri ile ilgili olarak işledikleri suçlara ait davalara bakmakla görevlidirler" denilmektedir. "Askeri suç" ise, öğretide ve uygulamada; a) Unsurları ve cezalarının tamamı Askeri Ceza Kanunu'nda yazılı olan, başka bir anlatımla, Askeri Ceza Kanunu dışında hiçbir ceza yasası ile cezalandırılmayan suçlar, b) Unsurları kısmen Askeri Ceza Kanunu'nda kısmen diğer ceza yasalarında gösterilen suçlar, c) Türk Ceza Kanunu'na atıf suretiyle askeri suç haline dönüştürülen suçlar, olmak üzere üç grupta mütalaa edilmektedir. Aynı Yasa’nın 13.10.1996 gün ve 22786 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 4191 sayılı Yasa’yla değişik 17. maddesinde; “askeri mahkemelerde yargılanmayı gerektiren ilginin kesilmesi, daha önce işlenen suçlara ait davalara bu mahkemelerin bakma görevini değiştirmez. Ancak suçun askeri bir suç olmaması askeri bir suça bağlı bulunmaması ve sanık hakkında kamu davası açılmamış olması halinde askeri mahkemenin görevi sona erer” denilmekte iken, maddenin "... ve sanık hakkında kamu davası açılmamış olması ..." tümcesi Anayasa Mahkemesi'nin 11.3.2000 gün ve 23990 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 1.7.1998 gün ve E:1996/74, K:1998/45 sayılı kararı ile iptal edilmiştir. Buna göre, askeri mahkemelerde yargılanmayı gerektiren ilginin kesilmesi, daha önce işlenen suçlara ait davalara bu mahkemelerin bakma görevini değiştirmez. Ancak yüklenen suçun askeri bir suç olmaması, askeri bir suça bağlı bulunmaması halinde, askeri mahkemenin görevinin sona ereceği açıktır. İptal kararı nedeniyle, sanık hakkında kamu davasının açılmış olup olmamasının bir önemi bulunmamaktadır. Sanıklara yüklenen eylemin 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu'nda düzenlendiği, Askeri Ceza Kanunu’nda bu suça ilişkin bir düzenlemenin bulunmadığı, bu nedenle yüklenen eylemin “askeri suç” olmadığı açıktır. Olumsuz görev uyuşmazlığına konu kamu davasında, adli yargı yerince verilen görevsizlik kararında, sanıkların yüklenen eylemi askeri mahalde işledikleri ileri sürülerek yargılama görevinin askeri yargı yerine ait olduğu gerekçesine yer verilmiş ise de, sanıkların yargılama aşamasında disiplinsizlik sebebiyle resen Türk Silahlı Kuvvetlerinden ayırıldıkları dosya içinde bulunan bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır. 353 sayılı Yasa'nın 17. maddesinde, askeri mahkemelerde yargılanmayı gerektiren ilginin kesilmesiyle daha önce işlenen suçlara ait davalara bu mahkemelerin bakma görevinin değişmeyeceği, ancak suçun askeri bir suç olmaması askeri bir suça bağlı bulunmaması durumunda, askeri mahkemelerde yargılanmayı gerektiren ilginin kesilmesiyle, askeri mahkemenin görevinin sona ereceği belirtilmiştir. Somut olayda sanıklara yüklenen eylemin askeri suç olmadığı gibi askeri bir suça da bağlı bulunmadığı anlaşıldığından, 353 sayılı Yasa’nın 17. maddesi uyarınca davanın adli yargı yerinde görülmesi gerekmektedir. SONUÇ: Davanın çözümünde ADLİ YARGI yerinin görevli olduğuna, bu nedenle Silopi 1. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 24.6.2008 gün ve E: 2008/461, K: 2008/267 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 01.11.2010 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi. —— • —— Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından: ESAS NO : 2010/48 KARAR NO : 2010/48 KARAR TR : 01.11.2010 (Ceza Bölümü) Ö Z E T : Sağlık Kurulunca suç gününde askerliğe elverişli olmadığına karar verilen sanık hakkında açılan kamu davasının 353 ve 5271 sayılı Yasa’da yapılan değişiklikler nedeniyle ADLİ YARGI yerinde görülme-sinin gerektiği hk. KARAR Davacı :K.H. Sanık :B. K. OLAY : Tekirdağ 8. Mknz. P. Tug. Top. Tb. 5. Bt. Komutanlığı emrinde görevli sanık Top. Er B. K.’ın, 31.10.2005 günü, askeri kimliğini kaybettiğini söylemesi üzerine, gerekli işlemleri başlatacağını söyleyen Batarya Astsubayı Bçvş. M. D.’ın yanından ayrıldıktan bir süre sonra, batarya astsubay odasına giderek orada bulunan yazıcılara bu konu ile ilgili bir işlem yapılıp yapılmadığını sorduğu, yazıcıların kendisine “batarya astsubayı gerekli işlemleri yapacak” demeleri üzerine, yazıcılar Onb. L. Ç. ile Er H. D.’a hitaben “sizin yapacağınız işi sinkaf ederim” diye bağırarak küfür ettiği, odadan dışarı çıkması istendiğinde tekrar “sizin Allahınızı, kitabınızı yapacağınız işi sinkaf ederim” dediği, bir süre sonra tekrar gelerek aynı sözlerle küfür edip Onb. L. Ç.’ın sol kaşına yumruk ile vurduğu, orada 320 bulunan Bçvş. M.D.’ın araya girerek “ne yapıyorsun” demesi üzerine, “senin de yapacağın işi sinkaf ederim” diyerek sol yanağına yumruk ile vurduğu, araya giren Çvş. O. K. ile Er H. D. sanığı odadan dışarı çıkartırlarken Bçvş. M. D.’a “lan başçavuş buranın bir de dışarısı var seni öldüreceğim, Allah ya sana ya da bana verecek” dediği, böylece, sanığın Onb. L. Ç.’a karşı üste hakaret ve üste fiilen taarruz, Bçvş. M. D.’a karşı üste fiilen taarruz ve üstü tehdit suçlarını işlediği ileri sürülerek, eylemine uyan 1632 sayılı Askeri Ceza Kanunu’nun 91/1. maddesinin “az vahim hal” cümlesinin iki kez uygulanması suretiyle, aynı Kanun’un 82/2. maddesinin birinci cümlesi ve aynı Kanun’un 85/1. maddesi uyarınca cezalandırılması istemiyle 5. Kolordu Komutanlığı Askeri Savcılığı’nın 7.11.2005 gün ve E: 2005/1428, K: 2005/921 sayılı iddianamesiyle kamu davası açılmıştır. 5. KOLORDU KOMUTANLIĞI ASKERİ MAHKEMESİ: 11.8.2006 gün ve E:2006/563, K:2006/1089 sayıyla, sanığın suç tarihinde asker kişi olmadığı anlaşıldığından, eylemlerin 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 86/2. maddesinde düzenlenen kasten yaralama, 125/1. maddesinde düzenlenen hakaret ve 106/1. maddesinde düzenlenen tehdit suçlarını oluşturacağı, bu nedenle sanığı yargılama görevinin adli yargı yerine ait olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş, kararın temyiz edilmeyerek kesinleşmesi üzerine, dava dosyası, Tekirdağ 1. Sulh Ceza Mahkemesi’ne gönderilmiştir. TEKİRDAĞ 1. SULH CEZA MAHKEMESİ: 10.2.2009 gün ve E:2007/297, K:2009/73 sayıyla, suç tarihinde asker olan sanığı, askerlik hizmet ve görevlerini yapan asker kişilere karşı işlendiği ileri sürülen suçlar nedeniyle yargılama görevinin askeri yargı yerine ait olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş, temyiz edilmeyen karar kesinleşerek, dava dosyası, kendisine gelmekle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nca, Mahkememize gönderilmiştir. İNCELEME VE GEREKÇE: Uyuşmazlık Mahkemesi Ceza Bölümünün, Ahmet AKYALÇIN’ın Başkanlığında, Üyeler; Ali Cengiz ÖZBEK, Ramazan ÖZKEPİR, Ahmet DURU, Bilgin AK, Y. Sezai KARAA, Turgut SÖNMEZ’in, katılımlarıyla yapılan 01.11.2010 günlü toplantısında; I-İLK İNCELEME: Yapılan incelemede, usule ilişkin işlemlerde 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş Ve İşleyişi Hakkında Kanun'da belirtilen süre ve biçim yönünden bir eksiklik görülmediği, askeri ve adli yargı yerleri arasında Yasa'nın 14. maddesinde öngörüldüğü biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu anlaşıldığından, esasın incelenmesine oybirliği ile karar verildi. II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim G. Fatma BÜYÜKEREN’in, davanın çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu yolundaki raporu ve dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Dr. İlknur ALTUNTAŞ’ın adli yargı, Askeri Yargıtay Başsavcı Yardımcısı Tamer ISIR’ın davanın çözümünün adli yargı yerinin görev alanına girdiğine ilişkin yazılı ve sözlü açıklamaları dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: 353 sayılı Askeri Mahkemeler Kuruluşu Ve Yargılama Usulü Kanunu'nun "Askeri Mahkemelerin Görevleri" başlığı altında düzenlenen İkinci Bölümünde yer alan "Genel Görev" başlıklı 9. maddesinde; "Askeri Mahkemeler Kanunlarda aksi yazılı olmadıkça asker kişilerin askeri olan suçları ile bunların asker kişiler aleyhine veya askeri mahallerde yahut askerlik hizmet ve görevleri ile ilgili olarak işledikleri suçlara ait davalara bakmakla görevlidirler" denilmektedir. "Askeri suç" ise, öğretide ve uygulamada; a) Unsurları ve cezalarının tamamı Askeri Ceza Kanunu'nda yazılı olan, başka bir anlatımla, Askeri Ceza Kanunu dışında hiçbir ceza yasası ile cezalandırılmayan suçlar, b) Unsurları kısmen Askeri Ceza Kanunu'nda kısmen diğer ceza yasalarında gösterilen suçlar, c) Türk Ceza Kanunu'na atıf suretiyle askeri suç haline dönüştürülen suçlar, olmak üzere üç grupta mütalaa edilmektedir. Dosyanın incelenmesinden, 5. Kolordu Komutanlığı Askeri Savcılığı’nın 14.2.2006 gün ve As. Sav. 2004/1735 Es. Mah. – 47 is sayılı yazısı ile Çorlu Asker Hastanesine sevk edilen, 20.2.2006 gününe kadar adli gözlem altında tutulan sanık hakkında Çorlu Asker Hastanesi Sağlık Kurulu’nun, “ileri derecede antisosyal kişilik bozukluğu, tek hecme halinde geçirilmiş psikotik bozukluk (madde kullanımına bağlı)” tanısı ile 20.2.2006 gün ve 334 sayılı Raporuyla, savaşta ve barışta askerliğe elverişli olmadığına ve elverişsizlik kararının halen yargılanmakta olduğu suçun tarihi olan 31.10.2005 gününü de kapsadığına dair karar alındığı anlaşılmıştır. Bu durumda, Sağlık Kurulu Raporunun kapsam ve hukuki sonuçlarına göre, sanığın suç tarihinde "asker kişi" sıfatı kendiliğinden kalkmış sayılacağından, 353 sayılı Yasa'nın 9. maddesi anlamında "asker kişi" olarak kabul edilmesi mümkün bulunmamaktadır. Sanığın suç tarihinde sivil kişi olması nedeniyle, 353 sayılı Askeri Mahkemeler Kuruluşu ve Yargılama Usulü Kanunu’nun asker olmayan (sivil) kişilerin askeri mahkemelerde yargılanma koşullarını belirleyen maddeleri ile 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 3. maddesi yönünden değerlendirme yapılması gerekmektedir. 5530 sayılı Yasa’nın 4. maddesi ile değiştirilen 353 sayılı Yasa’nın 13. maddesinde, “Askeri Ceza Kanunu’nun 55, 56, 57, 58, 59, 61, 63, 64, 75, 79, 80, 81, 93, 94, 95, 114 ve 131. maddelerinde yazılı suçlar, askeri mahkemelerin yargı yetkisine tabi olmayan sivil kişiler tarafından barış zamanında işlenirse; bu kişilerin yargılanması, adli yargı mahkemeleri tarafından, Askeri Ceza Kanunu hükümleri uygulanmak suretiyle yapılır”; 5918 sayılı Yasa’yla değişik 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 3. maddesine eklenen ikinci fıkrasında, 321 “Barış zamanında, asker olmayan kişilerin Askeri Ceza Kanununda veya diğer kanunlarda yer alan askeri mahkemelerin yargı yetkisine tabi bir suçu tek başına veya asker kişilerle iştirak halinde işlemesi durumunda asker olmayan kişilerin soruşturmaları Cumhuriyet savcıları, kovuşturmaları adli yargı mahkemeleri tarafından yapılır” denilmiştir. Bu düzenlemeler gözetildiğinde, sivil kişilerin barış zamanında, Askeri Ceza Kanununda veya diğer kanunlarda yer alan askeri mahkemelerin yargı yetkisine tabi suçları işlemeleri halinde adli yargı yerinde yargılanacakları kuşkusuzdur. Bu durumda, askerliğe elverişli olmadığı bu nedenle sivil kişi olarak değerlendirileceği anlaşılan sanığın eyleminin Askeri Ceza Kanununda yazılı suçlardan olmadığı gibi 353 sayılı Yasa’da belirtilen eylemler kapsamında da bulunmadığı anlaşılmıştır. Açıklanan nedenlerle, sivil kişi sanık hakkında, Türk Ceza Kanunu’nda düzenlenen “hakaret, tehdit, kasten yaralama” suçlarına uygun eylemleri nedeniyle açılan davanın adli yargı yerinde görülmesi ve Tekirdağ 1. Sulh Ceza Mahkemesi’nin görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir. SONUÇ: Davanın çözümünde ADLİ YARGI yerinin görevli olduğuna, bu nedenle Tekirdağ 1. Sulh Ceza Mahkemesi’nin 10.2.2009 gün ve E:2007/297, K:2009/73 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 01.11.2010 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi. —— • —— Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından: ESAS NO : 2010/49 KARAR NO : 2010/49 KARAR TR : 01.11.2010 (Ceza Bölümü) Ö Z E T : Sağlık Kurulunca suç gününde askerliğe elverişli olmadığına karar verilen sanık hakkında açılan kamu davasının 353 ve 5271 sayılı Yasa’da yapılan değişiklikler nedeniyle ADLİ YARGI yerinde görülme-sinin gerektiği hk. KARAR Davacı :K.H. Yakınan :M. A. Sanık :İ. H. D. OLAY : Ağrı 12. Mknz. P. Tug. Tow. Bl. Komutanlığı emrinde görevli sanık P.Er İ. H. D.’ın, 25.4.2007 günü, Ağrı 2. sınıf Askeri Ceza ve Tutukevi Müdürlüğünde tutuklu bulunduğu sırada, telefonla görüşmek üzere izin istediği, gardiyan olarak görevli P. Er. H. U. nezaretinde görüşmek üzere izin verilmesi üzerine, ankesörlü telefonu açarak bir numara çevirdikten sonra, telefonda “Kemal Abi” diye hitap ettiği şahsa cezaevinde bir takım sorunlar yaşadığını söyleyerek ve cezaevinin müdürü olarak görevli Top. Yb. Mehmet Atak’ı kastederek “Abi, ya gelip beni buradan çıkarın, ya da Yarbay’ı vurun, Yarbay üzerime çok geliyor, zaten birini vurdun, kaçacaksın, aranıyorsun, bir de benim için vur, yat” dediği, böylece, üst’ü tehdit etmek suçunu işlediği ileri sürülerek, eylemine uyan 1632 sayılı Askeri Ceza Kanunu’nun 82/2. Maddesi birinci cümlesi uyarınca cezalandırılması istemiyle 12. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığı Askeri Savcılığı’nın 14.11.2007 gün ve E:2007/488, K:2007/584 sayılı iddianamesiyle kamu davası 12. MEKANİZE PİYADE TUGAY KOMUTANLIĞI ASKERİ MAHKEMESİ: 24.4.2008 gün ve E:2008/493, K:2008/199 sayıyla, sanığın sağlık kurulu raporuna göre suç tarihinde ve halen askerliğe elverişsiz olduğu anlaşıldığından, yüklenen suçun tehdit suçunu oluşturacağı, suç tarihinde asker kişi olmayan sanığı askeri suç olmayan suçu nedeniyle yargılama görevinin adli yargı yerine ait olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş, kararın temyiz edilmeyerek kesinleşmesi üzerine, dava dosyası, Ağrı Sulh Ceza Mahkemesi’ne gönderilmiştir. AĞRI SULH CEZA MAHKEMESİ: 4.3.2010 gün ve E:2009/39, K:2010/180 sayıyla, dosya içinde bulunan Ağrı Askeri Hastanesi ile Erzurum Mareşal Çakmak Asker Hastanesinden alınan ve birbiriyle çelişen iki adet rapor bulunmasına rağmen iki rapor arasındaki çelişki giderilmeden yasaya aykırı gerekçelerle karar verildiği, sanığın askerliğe elverişli olmadığına ilişkin raporun sadece sanığın askerlik hizmetine ehil olmadığını bildirir rapor olup, sırf askeri suçu işleyemeyeceği şeklinde değerlendirilmesinin mümkün olmadığı açıklanarak yargılamanın askeri yargı yerine ait olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş, temyiz edilmeyen karar kesinleşerek, dava dosyası, Ağrı Cumhuriyet Başsavcılığınca, Mahkememize gönderilmiştir. İNCELEME VE GEREKÇE: Uyuşmazlık Mahkemesi Ceza Bölümünün, Ahmet AKYALÇIN’ın Başkanlığında, Üyeler; Ali Cengiz ÖZBEK, Ramazan ÖZKEPİR, Ahmet DURU, Bilgin AK, Y. Sezai KARAA, Turgut SÖNMEZ’in, katılımlarıyla yapılan 01.11.2010 günlü toplantısında; I-İLK İNCELEME: Yapılan incelemede, usule ilişkin işlemlerde 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş Ve İşleyişi Hakkında Kanun'da belirtilen süre ve biçim yönünden bir eksiklik görülmediği, askeri ve adli yargı yerleri 322 arasında Yasa'nın 14. maddesinde öngörüldüğü biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu anlaşıldığından, esasın incelenmesine oybirliği ile karar verildi. II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim G. Fatma BÜYÜKEREN’in, davanın çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu yolundaki raporu ve dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Dr. İlknur ALTUNTAŞ’ın adli yargı, Askeri Yargıtay Başsavcı Yardımcısı Tamer ISIR’ın davanın çözümünün adli yargı yerinin görev alanına girdiğine ilişkin yazılı ve sözlü açıklamaları dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: 353 sayılı Askeri Mahkemeler Kuruluşu Ve Yargılama Usulü Kanunu'nun "Askeri Mahkemelerin Görevleri" başlığı altında düzenlenen İkinci Bölümünde yer alan "Genel Görev" başlıklı 9. maddesinde; "Askeri Mahkemeler Kanunlarda aksi yazılı olmadıkça asker kişilerin askeri olan suçları ile bunların asker kişiler aleyhine veya askeri mahallerde yahut askerlik hizmet ve görevleri ile ilgili olarak işledikleri suçlara ait davalara bakmakla görevlidirler" denilmektedir. "Askeri suç" ise, öğretide ve uygulamada; a) Unsurları ve cezalarının tamamı Askeri Ceza Kanunu'nda yazılı olan, başka bir anlatımla, Askeri Ceza Kanunu dışında hiçbir ceza yasası ile cezalandırılmayan suçlar, b) Unsurları kısmen Askeri Ceza Kanunu'nda kısmen diğer ceza yasalarında gösterilen suçlar, c) Türk Ceza Kanunu'na atıf suretiyle askeri suç haline dönüştürülen suçlar, olmak üzere üç grupta mütalaa edilmektedir. Türk Silahlı Kuvvetleri Sağlık Yeteneği Yönetmeliği’nin “Gruplandırma” başlığı altında düzenlenen 6. Maddesinde, “Askerlik çağına giren yükümlüler, son yoklamaları sırasında askerlik meclislerinde veya asker hastanelerinin sağlık kurullarında, askerliğe elverişli olanlar ve askerliğe elverişli olmayanlar olmak üzere gruplandırılır. 1) Askerliğe elverişli olanlar: Sağlık yetenekleri bakımından hiçbir hastalık ve arızası bulunmayanlar ile hastalık ve arızaları, Hastalık ve Arızalar Listesinin A dilimlerine girenlerdir. 2) Askerliğe elverişli olmayanlar: Hastalık ve arızaları, Hastalık ve Arızalar Listesinin B ve D dilimlerine girenlerdir”; “Ek (Hastalık ve arızalar listesi)” başlığı altında düzenlenen 17. maddesinde, “A) 1. Antisosyal kişilik. 2. Madde kötüye kullanımı ya da geçirilmiş madde bağımlılığı. 3. Sınır düzeyde entellektüel işlev bozukluğu. B) 1. Antisosyal kişilik bozukluğu. AÇIKLAMA: Bu fıkraya gireceklerin; asker hastanelerinin sağlık kurullarından antisosyal kişilik bozukluğu tanısı alması, adli veya askeri mahkemeler tarafından verilmiş en az bir antisosyal eyleminden dolayı ceza almaları, bu cezalarından en az birinin infaz edilmesine rağmen davranış bozukluklarının devam ettiğinin ve askerlik ile uyumlarının bozulduğunun kıt'a anketi ve diğer resmi belgelerle tespiti gerekir” denilmektedir. Dosyanın incelenmesinden, sanığın daha önce işlediği ileri sürülen firar suçu nedeniyle cezalandırılması istemiyle açılan kamu davasının yargılaması sırasında, mahkemece sanığın suç tarihlerinde ve halen askerliğe elverişli olup olmadığının tespiti istendiğinden, Erzurum Mareşal Çakmak Asker Hastanesi’nin 29.6.2007 gün ve 781 sayılı Sağlık Kurulu Raporu ile antisosyal kişilik tanısı konulan sanığın suç tarihleri arasında (16.6.2004-17.7.2006) ve halen askerliğe elverişli olduğuna karar verildiği, olumsuz görev uyuşmazlığına konu “üstü tehdit” suçu nedeniyle yapılan yargılama sırasında, mahkemece 29.11.2007 gün ve As Mah: 2007/1299 Y.A. sayılı yazı ile sanığın askerlik görevini yapmakta olduğu birliğinden terhis olup olmadığının sorulması üzerine, Komutanlığın 10.12.2007 gün ve PER: 7200970-07/2953 sayılı yazısı ile sanığın “askerliğe elverişli değildir” raporu olarak 11.9.2007 günü terhis edildiğinin bildirilmesi ve buna dair evrakların gönderilmesinden sonra, mahkemece 25.2.2008 gün ve As Mah: 2008/493 Y.A. sayılı yazı ile sanığın askerliğe elverişsizlik halinin suç tarihi olan 25.4.2007 gününü kapsayıp kapsamadığı hususunda ek rapor düzenlenerek gönderilmesi istenilmiş, Ağrı Asker Hastanesi Baştabipliği’nce 11.3.2008 gün ve SAĞ.KRL.: 9050-78-08/220 sayılı yazı ile sağlık kurulu’nca sanığın askerliğe elverişsizlik halinin suç tarihi olan (25.4.2007) gününü kapsadığına dair alınan kararın gönderildiği, 11.9.2007 gün ve 297 sayılı sağlık kurulu raporunun incelenmesinde, sanıkta “antisosyal kişilik bozukluğu” teşhis edildiği, durumunun sanığın dava konusu suçtan önce firar, yankesicilik suretiyle hırsızlık, hırsızlık suçlarından hapis cezası alıp cezalarının infaz edildiği, durumunun Türk Silahlı Kuvvetleri Sağlık Yeteneği Yönetmeliği’nin “antisosyal kişilik tanısı konulan kişilerden adli veya askeri mahkemeler tarafından verilmiş en az bir antisosyal eyleminden dolayı ceza almaları, bu cezalarından en az birinin infaz edilmesine rağmen davranış bozukluklarının devam ettiğinin ve uyumlarının bozulduğunun kıt’a anketi ve diğer resmi belgelerle tespit edilenler hakkında askerliğe elverişsizlik kararı verileceğinin belirtildiği 17. maddesinin B dilimi 1. fıkrasına uyduğu, bu nedenle suç tarihini kapsar şekilde askerliğe elverişli olmadığına karar verildiği anlaşılmıştır. Somut olayda, suç tarihi olan 25.4.2007 gününde askerliğe elverişli olmadığı hususunda verilen rapor gözetildiğinde, sanığın suç tarihinde askerliğe elverişli olmadığı sonucuna varılmıştır. Bu durumda, Sağlık Kurulu Raporunun kapsam ve hukuki sonuçlarına göre, sanığın suç tarihinde "asker kişi" sıfatı kendiliğinden kalkmış sayılacağından, 353 sayılı Yasa'nın 9. maddesi anlamında "asker kişi" olarak kabul edilmesi 323 mümkün bulunmamaktadır. Sanığın suç tarihinde sivil kişi olması nedeniyle, 353 sayılı Askeri Mahkemeler Kuruluşu ve Yargılama Usulü Kanunu’nun asker olmayan (sivil) kişilerin askeri mahkemelerde yargılanma koşullarını belirleyen maddeleri ile 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 3. maddesi yönünden değerlendirme yapılması gerekmektedir. 5530 sayılı Yasa’nın 4. maddesi ile değiştirilen 353 sayılı Yasa’nın 13. maddesinde, “Askeri Ceza Kanunu’nun 55, 56, 57, 58, 59, 61, 63, 64, 75, 79, 80, 81, 93, 94, 95, 114 ve 131. maddelerinde yazılı suçlar, askeri mahkemelerin yargı yetkisine tabi olmayan sivil kişiler tarafından barış zamanında işlenirse; bu kişilerin yargılanması, adli yargı mahkemeleri tarafından, Askeri Ceza Kanunu hükümleri uygulanmak suretiyle yapılır”; 5918 sayılı Yasa’yla değişik 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 3. maddesine eklenen ikinci fıkrasında, “Barış zamanında, asker olmayan kişilerin Askeri Ceza Kanununda veya diğer kanunlarda yer alan askeri mahkemelerin yargı yetkisine tabi bir suçu tek başına veya asker kişilerle iştirak halinde işlemesi durumunda asker olmayan kişilerin soruşturmaları Cumhuriyet savcıları, kovuşturmaları adli yargı mahkemeleri tarafından yapılır” denilmiştir. Bu düzenlemeler gözetildiğinde, sivil kişilerin barış zamanında, Askeri Ceza Kanununda veya diğer kanunlarda yer alan askeri mahkemelerin yargı yetkisine tabi suçları işlemeleri halinde adli yargı yerinde yargılanacakları kuşkusuzdur. Bu durumda, askerliğe elverişli olmadığı bu nedenle sivil kişi olarak değerlendirileceği anlaşılan sanığın eyleminin Askeri Ceza Kanununda yazılı suçlardan olmadığı gibi 353 sayılı Yasa’da belirtilen eylemler kapsamında da bulunmadığı anlaşılmıştır. Açıklanan nedenlerle, sivil kişi sanık hakkında, Türk Ceza Kanunu’nda düzenlenen “tehdit” suçuna uygun eylemi nedeniyle açılan davanın adli yargı yerinde görülmesi ve Ağrı Sulh Ceza Mahkemesi’nin görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir. SONUÇ: Davanın çözümünde ADLİ YARGI yerinin görevli olduğuna, bu nedenle Ağrı Sulh Ceza Mahkemesi’nin 4.3.2010 gün ve E:2009/39, K:2010/180 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 01.11.2010 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi. —— • —— Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından: ESAS NO : 2010/50 KARAR NO : 2010/50 KARAR TR : 01.11.2010 (Ceza Bölümü) Ö Z E T : Asker kişi sanığa yüklenen “taksirle ölüme sebebiyet vermek” suçunun askeri suç olmaması, askeri suça bağlı bulunmaması ve askeri mahkemede yargılanmayı gerektiren ilginin kesilmiş olması nedeniyle, açılan kamu davasının ADLİ YARGI yerinde görülmesinin gerektiği hk. KARAR Davacı : K.H. Maktül : C. K. Sanık : E. Y. OLAY : Bursa/Gemlik As. Vet. Ok. ve Eğt. Mrk. Loj. Des. İtfaiye Ekip Komutanlığı emrinde görevli sanık İs. Onb. E. Y.’ın, askeri itfaiye aracının şoförü olarak görevli olduğu 19.6.2009 günü, kışla içersinde yangın çıktığının haber alınması üzerine, araç ve itfaiye ekip komutanı E. A.’nun aracın önünde, aracın arka kısmında itfaiye erleri olarak görevli İs. Erler M. B., C. K., K. T. ve İs. Çvş. A. D. olduğu halde yangın bölgesine intikal halindeyken, Devriye Takım Komutanlığı nizamiyesinden geçebilmek için geri manevra yaptığı sırada, arkasında bulunan ağaca çarptığı, bu esnada aracın arkasında ayakta dikilen ve muhtemelen yan tarafa bakmaya çalışan ve kafasını yana doğru eğen maktül C. K.’nın kafasının ağaç ile itfaiye aracının arkasında bulunan demir boru şeklindeki metal tutamak arasında kaldığı ve buraya sıkıştığı, maktülün yere düştüğü, olaydan sonra düzenlenen otopsi raporuna göre maktülün künt beden travmasına bağlı gelişen omur omurilik yaralanması sonucu ölümünün meydana geldiği, böylece sanığın taksirle ölüme sebebiyet vermek suçunu işlediği ileri sürülerek, eylemine uyan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 85/1. maddesi uyarınca cezalandırılması istemiyle Muharebe Hizmet Destek Eğitim Komutanlığı Askeri Savcılığı’nın 22.10.2009 gün ve E:2009/586, K:2009/663 sayılı iddianamesiyle kamu davası açılmıştır. MUHAREBE HİZMET DESTEK EĞİTİM KOMUTANLIĞI ASKERİ MAHKEMESİ: 22.12.2009 gün ve E:2009/1088, K:2009/774 sayıyla, sanığa yüklenen suçun askeri suç olmaması, askeri bir suça bağlı bulunmaması ve yargılama aşamasında terhis edilmiş olması nedeniyle 353 sayılı Yasa’nın 9 ve 17. maddeleri uyarınca sanığı yargılama görevinin adli yargı yerine ait olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş, temyiz edilmeyen karar kesinleşerek, dava dosyası, Gemlik 2. Asliye Ceza Mahkemesi’ne gönderilmiştir. GEMLİK 2. ASLİYE CEZA MAHKEMESİ: 26.4.2010 gün ve E:2010/120, K:2010/190 sayıyla, asker kişi sanığı, askeri mahalde ve askerlik hizmet ve görevleri ile ilgili olarak işlediği ileri sürülen suç nedeniyle yargılama görevinin 324 askeri yargı yerine ait olduğu, gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş, kararın temyiz edilmeyerek kesinleşmesi üzerine, dava dosyası, kendisine gelmekle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nca, Mahkememize gönderilmiştir. İNCELEME VE GEREKÇE: Uyuşmazlık Mahkemesi Ceza Bölümünün, Ahmet AKYALÇIN’ın Başkanlığında, Üyeler; Ali Cengiz ÖZBEK, Ramazan ÖZKEPİR, Ahmet DURU, Bilgin AK, Y. Sezai KARAA, Turgut SÖNMEZ’in, katılımlarıyla yapılan 01.11.2010 günlü toplantısında; I-İLK İNCELEME: Yapılan incelemede, usule ilişkin işlemlerde 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş Ve İşleyişi Hakkında Kanun'da belirtilen süre ve biçim yönünden bir eksiklik görülmediği, askeri ve adli yargı yerleri arasında Yasa'nın 14. maddesinde öngörüldüğü biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu anlaşıldığından, esasın incelenmesine oybirliği ile karar verildi. II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim G. Fatma BÜYÜKEREN’in, davanın çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu yolundaki raporu ve dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Dr. İlknur ALTUNTAŞ’ın adli yargı, Askeri Yargıtay Başsavcı Yardımcısı Tamer ISIR’ın davanın çözümünün adli yargı yerinin görev alanına girdiğine ilişkin yazılı ve sözlü açıklamaları dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: 353 sayılı Askeri Mahkemeler Kuruluşu Ve Yargılama Usulü Kanunu'nun "Askeri Mahkemelerin Görevleri" başlığı altında düzenlenen İkinci Bölümünde yer alan "Genel Görev" başlıklı 9. maddesinde; "Askeri Mahkemeler Kanunlarda aksi yazılı olmadıkça asker kişilerin askeri olan suçları ile bunların asker kişiler aleyhine veya askeri mahallerde yahut askerlik hizmet ve görevleri ile ilgili olarak işledikleri suçlara ait davalara bakmakla görevlidirler" denilmektedir. "Askeri suç" ise, öğretide ve uygulamada; a) Unsurları ve cezalarının tamamı Askeri Ceza Kanunu'nda yazılı olan, başka bir anlatımla, Askeri Ceza Kanunu dışında hiçbir ceza yasası ile cezalandırılmayan suçlar, b) Unsurları kısmen Askeri Ceza Kanunu'nda kısmen diğer ceza yasalarında gösterilen suçlar, c) Türk Ceza Kanunu'na atıf suretiyle askeri suç haline dönüştürülen suçlar, olmak üzere üç grupta mütalaa edilmektedir. Aynı Yasa’nın 13.10.1996 gün ve 22786 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 4191 sayılı Yasa’yla değişik 17. maddesinde; “askeri mahkemelerde yargılanmayı gerektiren ilginin kesilmesi, daha önce işlenen suçlara ait davalara bu mahkemelerin bakma görevini değiştirmez. Ancak suçun askeri bir suç olmaması askeri bir suça bağlı bulunmaması ve sanık hakkında kamu davası açılmamış olması halinde askeri mahkemenin görevi sona erer” denilmekte iken, maddenin "... ve sanık hakkında kamu davası açılmamış olması ..." tümcesi Anayasa Mahkemesi'nin 11.3.2000 gün ve 23990 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 1.7.1998 gün ve E:1996/74, K:1998/45 sayılı kararı ile iptal edilmiştir. Buna göre, askeri mahkemelerde yargılanmayı gerektiren ilginin kesilmesi, daha önce işlenen suçlara ait davalara bu mahkemelerin bakma görevini değiştirmez. Ancak yüklenen suçun askeri bir suç olmaması, askeri bir suça bağlı bulunmaması halinde, askeri mahkemenin görevinin sona ereceği açıktır. İptal kararı nedeniyle, sanık hakkında kamu davasının açılmış olup olmamasının bir önemi bulunmamaktadır. Olumsuz görev uyuşmazlığına konu kamu davasında, adli yargı yerince verilen görevsizlik kararında, sanığın yüklenen eylemi askeri mahalde ve askerlik hizmet ve görevleri ile ilgili olarak işlediği gerekçesine yer verilmiş ise de, sanığa yüklenen eylemin 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nda düzenlendiği, Askeri Ceza Kanunu’nda bu suça ilişkin bir düzenlemenin bulunmadığı, bu nedenle yüklenen eylemin “askeri suç” olmadığı açıktır. Öte yandan, sanığın yargılama aşamasında terhis edildiği dosya içinde bulunan bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır. 353 sayılı Yasa'nın 17. maddesinde, askeri mahkemelerde yargılanmayı gerektiren ilginin kesilmesiyle daha önce işlenen suçlara ait davalara bu mahkemelerin bakma görevinin değişmeyeceği, ancak suçun askeri bir suç olmaması askeri bir suça bağlı bulunmaması durumunda, askeri mahkemelerde yargılanmayı gerektiren ilginin kesilmesiyle, askeri mahkemenin görevinin sona ereceği düzenlenmiş bulunduğundan ve somut olayda sanığa yüklenen eylemin askeri suç olmadığı anlaşıldığından, 353 sayılı Yasa’nın 17. maddesi uyarınca davanın adli yargı yerinde görülmesi ve Gemlik 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nin görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir. SONUÇ: Davanın çözümünde ADLİ YARGI yerinin görevli olduğuna, bu nedenle Gemlik 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 26.4.2010 gün ve E:2010/120, K:2010/190 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 01.11.2010 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi. —— • —— Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından: ESAS NO : 2010/51 KARAR NO : 2010/51 KARAR TR : 01.11.2010 (Ceza Bölümü) Ö Z E T : 5530 sayılı Kanun ile değişik 353 sayılı Kanun’un Ek Geçici 6. maddesi uyarınca davanın ADLİ 325 YARGI yerinde görülmesi gerektiği hk. Davacı : K.H. Sanık : İ. Ç. K A R AR O L A Y: Amasya 15. P. Eğt. Tug. Askeri Gazino Müdürlüğü emrinde görevli iken 19.3.2005 günü terhis edilen sivil kişi sanık İ. Ç.’in 28.11.2001-20.12.2002 tarihleri arasında bakaya kalmak, 22.12.2002-19.12.2003 ve 22.12.200326.12.2003 tarihleri arasında iki ayrı geç iltihak suretiyle bakaya kalmak suçlarını işlediği ileri sürülerek cezalandırılması istemiyle açılan kamu davasında, 5. Piyade Eğitim Tugay Komutanlığı Askeri Mahkemesi’nce yapılan yargılama sonucunda, yüklenen eylemler nedeniyle cezalandırılmasına karar verilmiş, karar sanığa tebliğ edilemediğinden kesinleşmemiştir. 5. Piyade Eğitim Tugay Komutanlığı Askeri Savcılığı’nca, 12.12.2006 gün ve esas hakkında mütalaa konulu yazı ile, 5530 sayılı Kanun ile değişik 353 sayılı Kanun’un 13 ve ek geçici 6. maddeleri uyarınca dosyanın görevli yargı yerine gönderilmesi istenmiştir. 5. PİYADE EĞİTİM TUGAY KOMUTANLIĞI ASKERİ MAHKEMESİ: 29.12.2006 gün ve E:2005/617, Müt. K:2006/199 sayıyla, sanık hakkında açılan kamu davasında, 5530 sayılı Kanun’un yürürlüğe girdiği 5.10.2006 tarihine kadar verilen kararın sanığa tebliğ edilemediği, bu nedenle kararın kesinleşmediği açıklanarak, 5530 sayılı Kanun’la değişik 353 sayılı Kanun’un Ek geçici 6. maddesindeki düzenleme uyarınca yargılamanın adli yargı yerine ait olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş, temyiz edilmeyen karar kesinleşerek, dava dosyası, Fatih 6. Asliye Ceza Mahkemesi’ne gönderilmiştir. FATİH 6. ASLİYE CEZA MAHKEMESİ: 25.12.2009 gün ve E: 2007/300, K: 2009/1177 sayıyla, yargılaması bitmiş dosyanın tekrar ele alınarak görevsizlik kararı verilmesinin usul ve yasaya uygun bulunmadığı, kamu davası açıldığı tarihte görevli olan mahkemenin görevinin devam edeceği açıklanarak, yargılamanın askeri yargı yerine ait olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş, kararın temyiz edilmeyerek kesinleşmesi üzerine, dava dosyası, kendisine gelmekle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nca, Mahkememize gönderilmiştir. İNCELEME VE GEREKÇE: Uyuşmazlık Mahkemesi Ceza Bölümünün, Ahmet AKYALÇIN’ın Başkanlığında, Üyeler; Ali Cengiz ÖZBEK, Ramazan ÖZKEPİR, Ahmet DURU, Bilgin AK, Y. Sezai KARAA, Turgut SÖNMEZ’in, katılımlarıyla yapılan 01.11.2010 günlü toplantısında; I-İLK İNCELEME: Yapılan incelemede, usule ilişkin işlemlerde 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş Ve İşleyişi Hakkında Kanun'da belirtilen süre ve biçim yönünden bir eksiklik görülmediği, askeri ve adli yargı yerleri arasında Yasa'nın 14. maddesinde öngörüldüğü biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu anlaşıldığından, esasın incelenmesine oybirliği ile karar verildi. II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim G. Fatma BÜYÜKEREN’in, davanın çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu yolundaki raporu ve dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Dr. İlknur ALTUNTAŞ’ın adli yargı, Askeri Yargıtay Başsavcı Yardımcısı Tamer ISIR’ın davanın çözümünün adli yargı yerinin görev alanına girdiğine ilişkin yazılı ve sözlü açıklamaları dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: 353 sayılı Askeri Mahkemeler Kuruluşu Ve Yargılama Usulü Kanunu'nun "Askeri Mahkemelerin Görevleri" başlığı altında düzenlenen İkinci Bölümünde yer alan "Genel Görev" başlıklı 9. maddesinde; "Askeri Mahkemeler Kanunlarda aksi yazılı olmadıkça asker kişilerin askeri olan suçları ile bunların asker kişiler aleyhine veya askeri mahallerde yahut askerlik hizmet ve görevleri ile ilgili olarak işledikleri suçlara ait davalara bakmakla görevlidirler" denilmektedir. "Askeri suç" ise, öğretide ve uygulamada; a) Unsurları ve cezalarının tamamı Askeri Ceza Kanunu'nda yazılı olan, başka bir anlatımla, Askeri Ceza Kanunu dışında hiçbir ceza yasası ile cezalandırılmayan suçlar, b) Unsurları kısmen Askeri Ceza Kanunu'nda kısmen diğer ceza yasalarında gösterilen suçlar, c) Türk Ceza Kanunu'na atıf suretiyle askeri suç haline dönüştürülen suçlar, olmak üzere üç grupta mütalaa edilmektedir. Sanığın sivil kişi olması nedeniyle, 353 sayılı Askeri Mahkemeler Kuruluşu ve Yargılama Usulü Kanunu’nun asker olmayan (sivil) kişilerin askeri mahkemelerde yargılanma koşullarını belirleyen maddeleri ile 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 3. maddesi yönünden değerlendirme yapılması gerekmektedir. 5530 sayılı Yasa’nın 4. maddesi ile değiştirilen 353 sayılı Yasa’nın 13. maddesinde, “Askeri Ceza Kanunu’nun 55, 56, 57, 58, 59, 61, 63, 64, 75, 79, 80, 81, 93, 94, 95, 114 ve 131. maddelerinde yazılı suçlar, askeri mahkemelerin yargı yetkisine tabi olmayan sivil kişiler tarafından barış zamanında işlenirse; bu kişilerin yargılanması, adli yargı mahkemeleri tarafından, Askeri Ceza Kanunu hükümleri uygulanmak suretiyle yapılır”; 5918 sayılı Yasa’yla değişik 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 3. maddesine eklenen ikinci fıkrasında, “Barış zamanında, asker olmayan kişilerin Askeri Ceza Kanununda veya diğer kanunlarda yer alan askeri mahkemelerin 326 yargı yetkisine tabi bir suçu tek başına veya asker kişilerle iştirak halinde işlemesi durumunda asker olmayan kişilerin soruşturmaları Cumhuriyet savcıları, kovuşturmaları adli yargı mahkemeleri tarafından yapılır” denilmiştir. Bu düzenlemeler gözetildiğinde, sivil kişilerin barış zamanında, Askeri Ceza Kanununda veya diğer kanunlarda yer alan askeri mahkemelerin yargı yetkisine tabi suçları işlemeleri halinde adli yargı yerinde yargılanacakları kuşkusuzdur. 5.10.2006 tarihinde yürürlüğe giren 5.7.2000 gün ve 26219 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 5530 sayılı Kanun’un 63. maddesi ile değişik 353 sayılı Kanun’un Ek Geçici 6. maddesi 3. fıkrasında, “Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce, askeri mahkemelerce karar verilmiş ve henüz kesinleşmemiş olan dava dosyalarından görevli yargı yeri değişenler hakkında, askeri savcının yazılı görüşü alınmak suretiyle, mahkemesince duruşma yapılmaksızın görevsizlik kararı verilir. Bu karara karşı, teşkilatında askeri mahkeme kurulan kıt’a komutanı veya askeri kurum amiri, askeri savcı, sanık ve varsa müdafi bir hafta içinde itiraz edebilir. İtirazlar en yakın askeri mahkemede incelenir. Bu dosyalardan temyiz ve itiraz edilmek suretiyle Askeri Yargıtay Başsavcılığında ve Askeri Yargıtay’ da inceleme aşamasında olan dosyalar mahkemesine iade edilir” hükmüne yer verilmiştir. Askeri yargı yerince sanık hakkında bakaya kalmak ve iki ayrı geç iltihak suretiyle bakaya kalmak suçları nedeniyle açılan kamu davasında, yüklenen eylemler nedeniyle sanığın cezalandırılmasına karar verilmiş ise de, bu karar kesinleşmeden 353 sayılı Yasa’nın 13. maddesinde 5530 sayılı Yasa ile yapılan değişiklik ve ek geçici 6. maddesinde kesinleşmeyen kararlar hakkında dosyanın görevli mahkemeye gönderileceği yolundaki düzenleme gözetildiğinde davanın adli yargı yerinde görülmesi ve Fatih 6. Asliye Ceza Mahkemesi’nin görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir. SONUÇ: Davanın çözümünde ADLİ YARGI yerinin görevli olduğuna, bu nedenle Fatih 6. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 25.12.2009 gün ve E: 2007/300, K: 2009/1177 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 01.11.2010 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi. —— • —— Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından: ESAS NO : 2010/52 KARAR NO : 2010/52 KARAR TR : 01.11.2010 (Ceza Bölümü) Ö Z E T : 1- Askeri ve adli mahkemelere tabi kişilerin, müştereken suç işlemeleri halinde, eğer suç Askeri Ceza Kanununda yazılı olmayan bir suç ise tüm sanıkların ADLİ YARGI yerinde yargılanmalarının gerektiği, 2- 353 sayılı Yasa kapsamında bulunmayan “görevi yaptırmamak için direnme” suçu nedeniyle sivil kişi sanık hakkında açılan kamu davasının ADLİ YARGI yerinde görülmesinin gerektiği hk. KARAR Davacı : K. H. Maktül : B. B. Mağdur Sanık : F. B. Sanıklar : 1- G. A. 2- R. T. 3- E. Ö. 4- M. K. 5- Y. Ç. 6- G. G. O L A Y: Hakkari/Yüksekova İlçe Emniyet Müdürlüğünün yapmış olduğu istihbarat çalışmaları sonucu 4.10.2005 günü, hakkında teşekkül halinde uyuşturucu madde imal etmek suçundan 7.5.2004 günü gıyaben tutuklanmasına karar verilen ve yakalama çalışmaları devam eden, maktül B. B.’ın Değerli köyünde bulunduğuna ve mağdur sanık F. B. ile uyuşturucu madde imalat ettiklerine ilişkin haber alınması üzerine, şahsın yakalanmasına yönelik operasyon icra edilmesine karar verilerek, ilçe emniyet müdürlüğünde görevli polis memurları ile yeteri kadar askeri kuvvetle olay yerine gidildiği, emniyet güçlerinin köyün içersinde güvenlik almak amacıyla konuşlandıkları, askeri birliklerin ise köyün kuzeyinde bulunan dere yatağına doğru gittikleri sırada üç kişinin üzerlerine ateş açtıkları, askeri birliklerin “ dur jandarma” ihtarına uyulmaması nedeniyle kaçan şahıslara karşı silahla karşılık verdikleri, bu çatışma neticesinde kimliği tespit edilemeyen bir şahsın kaçtığı, F. B.’ın yaralandığı ve B. B.’ın ölü olarak ele geçirildiği, Hakkari/Yüksekova 1. Dağ ve Komando Taburu 1. Bölük Komutanlığı emrinde görevli sanıklar P. Tğm-G. A., P. Kd. Üçvş. M. K., P. Çvş. G. G., P. Onb. R. T., P. Onb. Y. Ç. ve P.Er E. Ö.’in olay günü operasyona bizzat ve fiilen iştirak eden kişiler oldukları, operasyon sırasında silahlı çatışma sonucu maktül B. B.’ın ölümüne, mağdur sanık F. B.’ın yaralanmasına neden 327 oldukları, böylece, kasten öldürme, kasten yaralama suçlarını işledikleri, mağdur sanık F. B.’ın görevi yaptırmamak için direnme suçunu işlediği ileri sürülerek, eylemlerine uyan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 81/1, 86/1, 265/1. maddeleri uyarınca cezalandırılmaları istemiyle Hakkari Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 19.12.2008 gün ve E:2008/494, K:2008/105 sayılı iddianamesiyle kamu davası açılmıştır. HAKKARİ AĞIR CEZA MAHKEMESİ: 7.4.2009 gün ve E:2008/347, K:2009/146 sayıyla, bölgenin terör bölgesi olduğu, askeri birliğin olay sırasında çevre tepelerden gelecek saldırının bertaraf edilmesi için tedbir aldığı, tepelerden gelen ateş üzerine karşılık verildiğinin iddia edildiği, ateş eden kişilerin ilk etapta kim olduklarının bilinmediği, eylemin terörle mücadele kapsamında gerçekleştirildiği, terörle mücadelede Türk Silahlı Kuvvetlerinin bütün faaliyetlerinin askeri nitelikte olduğu açıklanarak, 353 sayılı Yasa’nın 9. Maddesi uyarınca sanıkları yargılama görevinin askeri yargı yerine ait olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş, temyiz edilmeyen karar kesinleşerek, dava dosyası, Jandarma Asayiş Kolordu Komutanlığı Askeri Mahkemesi’ne gönderilmiştir. JANDARMA ASAYİŞ KOLORDU KOMUTANLIĞI ASKERİ MAHKEMESİ: 24.2.2010 gün ve E:2010/414, K:2010/306 sayıyla, mağdur sanık F. B. sivil kişi olduğu için, asker kişi sanıklar açısından ise bir kısmının yargılama aşamasında terhis edilmiş olmaları nedeniyle 353 sayılı Yasa’nın 12. maddesi uyarınca yargılamalarının adli yargı yerine ait olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş, kararın sanıklardan G. A. tarafından temyiz edilmiş olması nedeniyle bu sanık hariç, diğer sanıklar açısından temyiz edilmeyerek kesinleşmesi üzerine, dava dosyası, Jandarma Asayiş Kolordu Komutanlığı Askeri Savcılığı’nca, Mahkememize gönderilmiştir. İNCELEME VE GEREKÇE: Uyuşmazlık Mahkemesi Ceza Bölümünün, Ahmet AKYALÇIN’ın Başkanlığında, Üyeler; Ali Cengiz ÖZBEK, Ramazan ÖZKEPİR, Ahmet DURU, Bilgin AK, Y. Sezai KARAA, Turgut SÖNMEZ’in, katılımlarıyla yapılan 01.11.2010 günlü toplantısında; I-İLK İNCELEME: Yapılan incelemede, usule ilişkin işlemlerde 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş Ve İşleyişi Hakkında Kanun'da belirtilen süre ve biçim yönünden bir eksiklik görülmediği, adli ve askeri yargı yerleri arasında sanıklardan Gürsel Aygar dışında kalan tüm sanıklar hakkında açılan kamu davası yönünden Yasa’nın 14. maddesinde öngörüldüğü biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu anlaşıldığından, esasın incelenmesine oybirliği ile karar verildi. II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim G. Fatma BÜYÜKEREN’in, davanın çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu yolundaki raporu ve dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Dr. İlknur ALTUNTAŞ’ın adli yargı, Askeri Yargıtay Başsavcı Yardımcısı Tamer ISIR’ın davanın çözümünün adli yargı yerinin görev alanına girdiğine ilişkin yazılı ve sözlü açıklamaları dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: 353 sayılı Askeri Mahkemeler Kuruluşu Ve Yargılama Usulü Kanunu'nun "Askeri Mahkemelerin Görevleri" başlığı altında düzenlenen İkinci Bölümünde yer alan "Genel Görev" başlıklı 9. maddesinde; "Askeri Mahkemeler Kanunlarda aksi yazılı olmadıkça asker kişilerin askeri olan suçları ile bunların asker kişiler aleyhine veya askeri mahallerde yahut askerlik hizmet ve görevleri ile ilgili olarak işledikleri suçlara ait davalara bakmakla görevlidirler" denilmektedir. "Askeri suç" ise öğretide ve uygulamada: a) Unsurları ve cezalarının tamamı Askeri Ceza Kanunu'nda yazılı olan, başka bir anlatımla, Askeri Ceza Kanunu dışında hiçbir ceza yasası ile cezalandırılmayan suçlar, b) Unsurları kısmen Askeri Ceza Kanunu'nda kısmen diğer ceza yasalarında gösterilen suçlar, c) Türk Ceza Kanunu'na atıf suretiyle askeri suç haline dönüştürülen suçlar, olmak üzere üç grupta mütalaa edilmektedir. Aynı Yasa’nın 13.10.1996 gün ve 22786 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 4191 sayılı Yasa’yla değişik 17. maddesinde; “Askeri mahkemelerde yargılanmayı gerektiren ilginin kesilmesi, daha önce işlenen suçlara ait davalara bu mahkemelerin bakma görevini değiştirmez. Ancak suçun askeri bir suç olmaması askeri bir suça bağlı bulunmaması ve sanık hakkında kamu davası açılmamış olması halinde askeri mahkemenin görevi sona erer” denilmekte iken, maddenin "... ve sanık hakkında kamu davası açılmamış olması ..." tümcesi Anayasa Mahkemesi'nin 11.3.2000 gün ve 23990 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 1.7.1998 gün ve E:1996/74, K:1998/45 sayılı kararı ile iptal edilmiştir. Buna göre, askeri mahkemelerde yargılanmayı gerektiren ilginin kesilmesi, daha önce işlenen suçlara ait davalara bu mahkemelerin bakma görevini değiştirmez. Ancak yüklenen suçun askeri bir suç olmaması, askeri bir suça bağlı bulunmaması halinde, askeri mahkemenin görevinin sona ereceği açıktır. İptal kararı nedeniyle, sanık hakkında kamu davasının açılmış olup olmamasının bir önemi bulunmamaktadır. Dosyanın incelenmesinden, sanıklar R. T., Y. Ç., G. G. ve E. Ö.’in yargılama aşamasında terhis edildikleri dosya içinde bulunan bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır. 353 sayılı Yasa’nın “Müşterek Suçlar” başlığı altında düzenlenen 12. maddesinde "Askeri mahkemelere ve adliye mahkemelerine tabi kişiler tarafından bir suçun müştereken işlenmesi halinde eğer suç Askeri Ceza Kanununda yazılı bir suç ise sanıkların yargılanmaları askeri mahkemelere; eğer suç Askeri Ceza Kanununda yazılı olmayan bir suç ise adliye mahkemelerine aittir" denilerek, Askeri Ceza Kanununda yazılı bir suçun müştereken işlenmesi halinde sanıkların yargılamalarının askeri mahkemede yapılacağı hükme bağlanmıştır. 328 Olumsuz görev uyuşmazlığına konu kamu davasında, sanıklar G. A., M. K., G. G., R. T., Y. Ç. ve E. Ö. hakkında açılan kasten öldürme ve kasten yaralama suçlarına ilişkin olarak, adli yargı yerince verilen görevsizlik kararında, sanıklara yüklenen eylemin askerlik hizmet ve görevleri ile ilgili olarak işlendiği gerekçesine yer verilmiş ise de, yüklenen eylemlerin Askeri Ceza Kanununda düzenlenen suçlardan olmayıp, Türk Ceza Kanunu’nda düzenlenen suçlardan olduğu, bu nedenle askeri suç olmadığı, öte yandan sanıklar R. T., Y. Ç., G. G. ve E. Ö.’in yargılama aşamasında terhis edildikleri anlaşılmıştır. Mağdur sanık Ferzende Budak’a yüklenen görevi yaptırmamak için direnme suçunun da Türk Ceza Kanunu’nda düzenlendiği “askeri suç” kapsamında olmadığı, daha açık bir ifadeyle Askeri Ceza Kanunu’nda yazılı suçlardan bulunmadığı açıktır. Mağdur sanığın sivil kişi olması nedeniyle 353 sayılı Askeri Mahkemeler Kuruluşu ve Yargılama Usulü Kanunu’nun asker olmayan (sivil) kişilerin askeri mahkemelerde yargılanma koşullarını belirleyen maddeleri ile 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 3. maddesi yönünden değerlendirme yapılması gerekmektedir. 5530 sayılı Yasa’nın 4. maddesi ile değiştirilen 353 sayılı Yasa’nın 13. maddesinde, “Askeri Ceza Kanunu’nun 55, 56, 57, 58, 59, 61, 63, 64, 75, 79, 80, 81, 93, 94, 95, 114 ve 131. maddelerinde yazılı suçlar, askeri mahkemelerin yargı yetkisine tabi olmayan sivil kişiler tarafından barış zamanında işlenirse; bu kişilerin yargılanması, adli yargı mahkemeleri tarafından, Askeri Ceza Kanunu hükümleri uygulanmak suretiyle yapılır”; 5918 sayılı Yasa’yla değişik 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 3. maddesine eklenen ikinci fıkrasında, “Barış zamanında, asker olmayan kişilerin Askeri Ceza Kanununda veya diğer kanunlarda yer alan askeri mahkemelerin yargı yetkisine tabi bir suçu tek başına veya asker kişilerle iştirak halinde işlemesi durumunda asker olmayan kişilerin soruşturmaları Cumhuriyet savcıları, kovuşturmaları adli yargı mahkemeleri tarafından yapılır” denilmiştir. Bu düzenlemeler gözetildiğinde, sivil kişilerin barış zamanında, Askeri Ceza Kanununda veya diğer kanunlarda yer alan askeri mahkemelerin yargı yetkisine tabi suçları işlemeleri halinde adli yargı yerinde yargılanacakları kuşkusuzdur. Mağdur sivil kişi sanığa yüklenen eylemin Askeri Ceza Kanunu’nda yazılı suçlardan olmadığı gibi 353 sayılı Yasa’da belirtilen eylemler kapsamında da bulunmadığı anlaşılmıştır. Açıklanan nedenlerle, Türk Ceza Kanununda düzenlenen “kasten yaralama, kasten öldürme ve görevi yaptırmamak için direnme” suçları nedeniyle açılan davanın adli yargı yerinde görülmesi ve Hakkari Ağır Ceza Mahkemesi’nin görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir. SONUÇ: Davanın çözümünde ADLİ YARGI yerinin görevli olduğuna, bu nedenle Hakkari Ağır Ceza Mahkemesi’nin 7.4.2009 gün ve E:2008/347, K:2009/146 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 01.11.2010 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi. —— • —— Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından: ESAS NO : 2010/53 KARAR NO : 2010/53 KARAR TR : 06.12.2010 (Ceza Bölümü) Ö Z E T :1-Asker kişi sanık hakkında “madununa suç yapmak için emir vermek” suçuna uygun eylemleri nedeniyle açılan kamu davasının ASKERİ YARGI, 2-Asker kişi sanığa yüklenen “suç uydurma” suçunun askeri suç olmaması, askeri suça bağlı bulunmaması ve askeri mahkemede yargılanmayı gerektiren ilginin kesilmiş olması nedeniyle açılan kamu davasının ADLİ YARGI yerinde görülmesinin gerektiği hk. KARAR Davacı : K.H. Sanıklar : 1- K. İ. Ç. 2- İ. F. OLAY : Amasya/Merzifon 5. Ana Jet Üs Komutanlığı emrinde görevli sanık Hv.Per.Kd. Bçvş. K. İ. Ç.’ın, 11.1.2008 ve 14.1.2008 tarihlerinde, aynı Komutanlıkta görevli sanık Hv.P.Çvş. İ. F.’ı yanına çağırarak, eline vermiş olduğu telefon numarasına bombalı paket ihbarı yapması talimatını verdiği, sanık İ. F.’ın da talimata uyarak Merzifon 5. Ana Jet Üs Komutanlığı’na iki kez bomba ihbarı yaptığı, böylece, sanıkların suç uydurma suçunu işledikleri ileri sürülerek, eylemlerine uyan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 271/1. maddesi uyarınca cezalandırılmaları istemiyle Merzifon Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 19.2.2008 gün ve E: 2008/90, K: 2008/90 sayılı iddianamesiyle kamu davası MERZİFON ASLİYE CEZA MAHKEMESİ: 4.3.2008 gün ve E: 2008/41, K:2008/51 sayıyla, asker kişi sanıkları askeri mahalde işledikleri ileri sürülen suç nedeniyle yargılama görevinin askeri yargı yerine ait olduğu 329 gerekçesiyle, delillerin değerlendirilmesi ve takdiri askeri mahkemeye ait olmak üzere sanıklardan K. İ. Ç.’ın ayrıca Askeri Ceza Kanunu’nun 109/1-2 maddeleri uyarınca da cezalandırılması için görevsizlik kararı vermiş, temyiz edilmeyen karar kesinleşerek, dava dosyası, 2. Hava Kuvveti Komutanlığı Askeri Mahkemesi’ne gönderilmiştir. 2. HAVA KUVVETİ KOMUTANLIĞI ASKERİ MAHKEMESİ: 28.8.2008 gün ve E:2008/2056, K:2008/885 sayıyla, sanıklara yüklenen eylemin Türk Ceza Kanununda düzenlenen suçu oluşturduğu, sanıklardan İ. F.’ın yargılama aşamasında terhis edildiği, bu nedenle 353 sayılı Yasa’nın 12. maddesi uyarınca sanıkları yargılama görevinin adli yargı yerine ait olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş, kararın temyiz edilmeyerek kesinleşmesi üzerine, dava dosyası, 2. Hava Kuvveti Komutanlığı Askeri Savcılığı’nca, Mahkememize gönderilmiştir. İNCELEME VE GEREKÇE: Uyuşmazlık Mahkemesi Ceza Bölümünün, Ahmet AKYALÇIN’ın Başkanlığında, Üyeler; Ali Cengiz ÖZBEK, Ramazan ÖZKEPİR, Ahmet DURU, Bilgin AK, Y. Sezai KARAA, Turgut SÖNMEZ’in, katılımlarıyla yapılan 06.12.2010 günlü toplantısında; I-İLK İNCELEME: Yapılan incelemede, usule ilişkin işlemlerde 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş Ve İşleyişi Hakkında Kanun'da belirtilen süre ve biçim yönünden bir eksiklik görülmediği, adli ve askeri yargı yerleri arasında Yasa'nın 14. maddesinde öngörüldüğü biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu anlaşıldığından, esasın incelenmesine oybirliği ile karar verildi. II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim G. Fatma BÜYÜKEREN’in, davanın çözü-münde adli yargı yerinin görevli olduğu yolundaki raporu ve dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Dr. İlknur ALTUNTAŞ’ın adli yargı, Askeri Yargıtay Başsavcı Yardımcısı İ.Bahadır ÜSTÜNEL’in davanın çözümünün adli yargı yerinin görev alanına girdiğine ilişkin yazılı ve sözlü açıklamaları dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: 353 Sayılı Askeri Mahkemeler Kuruluşu Ve Yargılama Usulü Kanunu'nun "Askeri Mahkemelerin Görevleri" başlığı altında düzenlenen İkinci Bölümünde yer alan "Genel Görev" başlıklı 9. maddesinde; "Askeri Mahkemeler Kanunlarda aksi yazılı olmadıkça asker kişilerin askeri olan suçları ile bunların asker kişiler aleyhine veya askeri mahallerde yahut askerlik hizmet ve görevleri ile ilgili olarak işledikleri suçlara ait davalara bakmakla görevlidirler" denilmektedir. "Askeri suç" ise öğretide ve uygulamada: a) Unsurları ve cezalarının tamamı Askeri Ceza Kanunu'nda yazılı olan, başka bir anlatımla, Askeri Ceza Kanunu dışında hiçbir ceza yasası ile cezalandırılmayan suçlar, b) Unsurları kısmen Askeri Ceza Kanunu'nda kısmen diğer ceza yasalarında gösterilen suçlar, c) Türk Ceza Kanunu'na atıf suretiyle askeri suç haline dönüştürülen suçlar, olmak üzere üç grupta mütalaa edilmektedir. 1632 sayılı Askeri Ceza Kanunu’nun “ Madununa suç yapmak için emir verenlerin cezası “ başlığı altında düzenlenen 109. maddesinde, “1-Rütbe veya makam ve memuriyetinin nüfuz ve salahiyetini suistimal ederek madununa bir suçun yapılmasını teklif eden, amir veya mafevk iki seneye kadar hapsolunur. 2-Suç yapılır veya yapılmağa teşebbüs edilirse faili asliye muayyen olan ceza, emir veren hakkında artırılarak hükmolunur”; T.C. Anayasa’sının 145. maddesinin birinci fıkrasında, “Askeri yargı, askeri mahkemeler ve disiplin mahkemeleri tarafından yürütülür. Bu mahkemeler; asker kişiler tarafından işlenen askeri suçlar ile bunların asker kişiler aleyhine veya askerlik hizmet ve görevleriyle ilgili olarak işledikleri suçlara ait davalara bakmakla görevlidir. Devletin güvenliğine, anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlara ait davalar her halde adliye mahkemelerinde denilmiştir. Olumsuz görev uyuşmazlığına konu kamu davasında, görevsizlik kararı veren askeri yargı yerince, sanıklara yüklenen eylemin Türk Ceza Kanununda düzenlenen suçu oluşturduğu gerekçesine yer verilmiş ise de, olayın iddianamedeki tavsifi ile dosyadaki delillerden, olay sırasında Başçavuş olarak görevli sanık K. İ. Ç.’ın, askerlik hizmetini yapmakta olan sanık İ. F.’ı yanına çağırarak, verdiği telefon numarasına bombalı paket ihbarı yapması için talimat verdiği ve sanık İ. F.’ın da Hava Kuvvetleri Komutanlığı 5. Ana Jet Üs Komutanlığı’na ihbarda bulunduğu, sanık K. İ. Ç.’ın asker kişi olduğu, yüklenen bu eylemin Askeri Ceza Kanunu’nun 109. madde kapsamında; sanık İ. F.’a yüklenen suçun ise Türk Ceza Kanunu’nun 271. maddesinde düzenlenen “suç uydurma” eylemi kapsamında değerlendirilebileceği sonucuna varılmıştır. 353 Sayılı Yasa’nın 13.10.1996 gün ve 22786 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 4191 sayılı Yasa’yla değişik 17. maddesinde; “askeri mahkemelerde yargılanmayı gerektiren ilginin kesilmesi, daha önce işlenen suçlara ait davalara bu mahkemelerin bakma görevini değiştirmez. Ancak suçun askeri bir suç olmaması askeri bir suça bağlı bulunmaması ve sanık hakkında kamu davası açılmamış olması halinde askeri mahkemenin görevi sona erer” denilmekte iken, maddenin "... ve sanık hakkında kamu davası açılmamış olması ..." tümcesi Anayasa Mahkemesi'nin 11.3.2000 gün ve 23990 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 1.7.1998 gün ve E:1996/74, K:1998/45 sayılı kararı ile iptal edilmiştir. Buna göre, askeri mahkemelerde yargılanmayı gerektiren ilginin kesilmesi, daha önce işlenen suçlara ait davalara bu mahkemelerin bakma görevini değiştirmez. Ancak yüklenen suçun askeri bir suç olmaması, askeri bir suça bağlı 330 bulunmaması halinde, askeri mahkemenin görevinin sona ereceği açıktır. İptal kararı nedeniyle, sanık hakkında kamu davasının açılmış olup olmamasının bir önemi bulunmamaktadır. Sanık İ. F.’a yüklenen eylemin Türk Ceza Kanunu’nda düzenlendiği, “askeri suç” kapsamında olmadığı ve Askeri Ceza Kanunu’nda yazılı suçlardan bulunmadığı kuşkusuzdur. Dosya içinde bulunan bilgi ve belgelerden sanığın yargılama aşamasında terhis edildiği anlaşılmıştır. 353 sayılı Yasa'nın 17. maddesinde, askeri mahkemelerde yargılanmayı gerektiren ilginin kesilmesiyle daha önce işlenen suçlara ait davalara bu mahkemelerin bakma görevinin değişmeyeceği, ancak suçun askeri bir suç olmaması askeri bir suça bağlı bulunmaması durumunda, askeri mahkemelerde yargılanmayı gerektiren ilginin kesilmesiyle, askeri mahkemenin görevinin sona ereceği düzenlenmiş bulunduğundan ve somut olayda sanık İ. F.’a yüklenen eylemin askeri suç olmadığı sonucuna varıldığından, 353 sayılı Yasa’nın 17. maddesi uyarınca bu sanığı yargılama görevinin ise adli yargı yerine ait olduğu açıktır. Açıklanan nedenlerle, sanık K. İ. Ç. hakkında açılan davanın askeri yargı yerinde görülmesi ve 2. Hava Kuvveti Komutanlığı Askeri Mahkemesi’nin bu sanık hakkında verdiği görevsizlik kararının; sanık İ. F. hakkında açılan davanın ise adli yargı yerinde görülmesi ve Merzifon Asliye Ceza Mahkemesi’nin bu sanık hakkında verdiği görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir. SONUÇ: 1-Sanık K. İ. Ç. hakkında açılan davanın çözümünde ASKERİ YARGI yerinin görevli olduğuna, bu nedenle 2. Hava Kuvveti Komutanlığı Askeri Mahkemesi’nin bu sanık hakkında verdiği 28.8.2008 gün ve E:2008/2056, K:2008/885 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 2-Sanık İ. F. hakkında açılan davanın çözümünde ADLİ YARGI yerinin görevli olduğuna, bu nedenle Merzifon Asliye Ceza Mahkemesi’nin bu sanık hakkında verdiği 4.3.2008 gün ve E:2008/41, K:2008/51 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 06.12.2010 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi. —— • —— Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından: ESAS NO : 2010/54 KARAR NO : 2010/54 KARAR TR : 06.12.2010 (Ceza Bölümü) Ö Z E T : Asker kişi sanıklara yüklenen “kasten yaralama ve sövme” suçlarının askeri suç olmaması, askeri suça bağlı bulunmaması ve askeri mahkemede yargılanmayı gerektiren ilginin kesilmiş olması nedeniyle, açılan kamu davasının ADLİ YARGI yerinde görülmesinin gerektiği hk. KARAR Davacı : K.H. Yakınan : M. A. Mağdur Sanıklar : 1- V. T. 2- M. A. Sanık : S. G. OLAY : İzmir/Gaziemir Ulş. Per. Ok. ve Eğt. Mrk. Komutanlığı emrinde görevli mağdur-sanık Ulş. Er V. T.’nun 1.5.2009 günü, aynı Komutanlık emrinde görevli yakınan Ulş.Er.M. A. ile banyo yapma meselesi yüzünden aralarında çıkan tartışma sırasında, yakınana yumrukla vurduğu, daha sonra banyonun temizlenmesi hususunda aynı Komutanlık emrinde görevli sanık Ulş.Er S. G. ile mağdur sanık Ulş.Er M. A. ile aralarında çıkan tartışma sırasında da, M.’ın paspas sapı ile kendisine vurması ve ana avrat küfür etmesi üzerine S. G. ile birlikte M’ı yaraladıkları, böylece, kasten yaralama ve sövme suçlarını işledikleri ileri sürülerek, sanıklardan S. G.’in eylemine uyan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 86/2., mağdur sanık V. T.’nun eylemine uyan aynı Kanun’un 86/2(iki kez)., mağdur sanık M. A.’nin eylemine uyan aynı Kanun’un 86/2, 125/1. maddeleri uyarınca cezalandırılmaları istemiyle İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 29.12.2009 gün ve E:2009/65560, K:2009/21311 sayılı iddianamesiyle kamu davası açılmıştır. İZMİR 16. SULH CEZA MAHKEMESİ: 21.1.2010 gün ve E:2010/181, K:2010/33 sayı ile, sanıklardan V. T. ile S. G.’in halen asker kişi olmaları nedeniyle 353 sayılı Yasa’nın 17. maddesi anlamında askeri mahkemede yargılanmayı gerektiren ilginin kesilmesinin söz konusu olmadığı, bu nedenle sanıkları yargılama görevinin askeri yargı yerine ait olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş, temyiz edilmeyen karar kesinleşerek, dava dosyası, Hava Eğitim Komutanlığı Askeri Mahkemesi’ne gönderilmiştir. HAVA EĞİTİM KOMUTANLIĞI ASKERİ MAHKEMESİ: 9.7.2010 gün ve E: 2010/361, K:2010/344 sayı ile, sanıklar S. G. ile V. T.’nun da yargılama aşamasında terhis edilmiş olmaları, yüklenen eylemin askeri suç olmaması nedeniyle sanıkları yargılama görevinin adli yargı yerine ait olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş, kararın temyiz edilmeyerek kesinleşmesi üzerine, dava dosyası, Hava Eğitim Komutanlığı Askeri Savcılığı’nca, Mahkememize gönderilmiştir. İNCELEME VE GEREKÇE: Uyuşmazlık Mahkemesi Ceza Bölümünün, Ahmet AKYALÇIN’ın Başkanlığında, 331 Üyeler; Ali Cengiz ÖZBEK, Ramazan ÖZKEPİR, Ahmet DURU, Bilgin AK, Y. Sezai KARAA, Turgut SÖNMEZ’in, katılımlarıyla yapılan 06.12.2010 günlü toplantısında; I-İLK İNCELEME: Yapılan incelemede, usule ilişkin işlemlerde 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş Ve İşleyişi Hakkında Kanun'da belirtilen süre ve biçim yönünden bir eksiklik görülmediği, adli ve askeri yargı yerleri arasında Yasa'nın 14. maddesinde öngörüldüğü biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu anlaşıldığından, esasın incelenmesine oybirliği ile karar verildi. II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim G. Fatma BÜYÜKEREN’in, davanın çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu yolundaki raporu ve dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Dr. İlknur ALTUNTAŞ’ın adli yargı, Askeri Yargıtay Başsavcı Yardımcısı İ.Bahadır ÜSTÜNEL’in davanın çözümünün adli yargı yerinin görev alanına girdiğine ilişkin yazılı ve sözlü açıklamaları dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: 353 sayılı Askeri Mahkemeler Kuruluşu Ve Yargılama Usulü Kanunu'nun "Askeri Mahkemelerin Görevleri" başlığı altında düzenlenen İkinci Bölümünde yer alan "Genel Görev" başlıklı 9. maddesinde; "Askeri Mahkemeler Kanunlarda aksi yazılı olmadıkça asker kişilerin askeri olan suçları ile bunların asker kişiler aleyhine veya askeri mahallerde yahut askerlik hizmet ve görevleri ile ilgili olarak işledikleri suçlara ait davalara bakmakla görevlidirler" denilmektedir. "Askeri suç" ise, öğretide ve uygulamada; a) Unsurları ve cezalarının tamamı Askeri Ceza Kanunu'nda yazılı olan, başka bir anlatımla, Askeri Ceza Kanunu dışında hiçbir ceza yasası ile cezalandırılmayan suçlar, b) Unsurları kısmen Askeri Ceza Kanunu'nda kısmen diğer ceza yasalarında gösterilen suçlar, c) Türk Ceza Kanunu'na atıf suretiyle askeri suç haline dönüştürülen suçlar, olmak üzere üç grupta mütalaa edilmektedir. Aynı Yasa’nın 13.10.1996 gün ve 22786 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 4191 sayılı Yasa’yla değişik 17. maddesinde; “askeri mahkemelerde yargılanmayı gerektiren ilginin kesilmesi, daha önce işlenen suçlara ait davalara bu mahkemelerin bakma görevini değiştirmez. Ancak suçun askeri bir suç olmaması askeri bir suça bağlı bulunmaması ve sanık hakkında kamu davası açılmamış olması halinde askeri mahkemenin görevi sona erer” denilmekte iken, maddenin "... ve sanık hakkında kamu davası açılmamış olması ..." tümcesi Anayasa Mahkemesi'nin 11.3.2000 gün ve 23990 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 1.7.1998 gün ve E:1996/74, K:1998/45 sayılı kararı ile iptal edilmiştir. Buna göre, askeri mahkemelerde yargılanmayı gerektiren ilginin kesilmesi, daha önce işlenen suçlara ait davalara bu mahkemelerin bakma görevini değiştirmez. Ancak yüklenen suçun askeri bir suç olmaması, askeri bir suça bağlı bulunmaması halinde, askeri mahkemenin görevinin sona ereceği açıktır. İptal kararı nedeniyle, sanık hakkında kamu davasının açılmış olup olmamasının bir önemi bulunmamaktadır. Olumsuz görev uyuşmazlığına konu kamu davasında, adli yargı yerince verilen görevsizlik kararında sanıklar V. T. ile S. G.’in halen asker kişi oldukları gerekçesine yer verilmiş ise de, sanıkların 23.5.2010 günü,mağdur sanık M. A.’nin ise bu tarihten daha önce terhis edildikleri dosya içinde bulunan bilgi ve belgelerden anlaşılmıştır. Öte yandan, sanıklara yüklenen eylemlerin 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda düzenlendiği, Askeri Ceza Kanununda bu suçlara ilişkin bir düzenlemenin bulunmadığı, bu nedenle yüklenen eylemlerin “askeri suç” kapsamında olmadıkları açıktır. 353 sayılı Yasa'nın 17. maddesinde, askeri mahkemelerde yargılanmayı gerektiren ilginin kesilmesiyle daha önce işlenen suçlara ait davalara bu mahkemelerin bakma görevinin değişmeyeceği, ancak suçun askeri bir suç olmaması askeri bir suça bağlı bulunmaması durumunda, askeri mahkemelerde yargılanmayı gerektiren ilginin kesilmesiyle, askeri mahkemenin görevinin sona ereceği düzenlenmiş bulunduğundan ve somut olayda sanıklara yüklenen eylemin askeri suç olmadığı anlaşıldığından, 353 sayılı Yasa’nın 17. maddesi uyarınca davanın adli yargı yerinde görülmesi ve İzmir 16. Sulh Ceza Mahkemesi’nin görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir. SONUÇ: Davanın çözümünde ADLİ YARGI yerinin görevli olduğuna, bu nedenle İzmir 16. Sulh Ceza Mahkemesi’nin 21.1.2010 gün ve E:2010/181, K:2010/33 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 06.12.2010 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi. —— • —— Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından: ESAS NO : 2010/56 KARAR NO : 2010/56 KARAR TR : 06.12.2010 (Ceza Bölümü) Ö Z E T : Sivil kişi sanık hakkında açılan kamu davasının 353 ve 5271 sayılı Yasa’da yapılan değişiklikler nedeniyle ADLİ YARGI yerinde görülmesinin gerektiği hk. KARAR 332 Davacı : K.H. Sanık : Ö. F. S. OLAY : Sanık Ö. F. S.’in, Aralık 2008 celp dönemine tabi olduğu, ancak bu celp dönemine katılmayarak bakaya kaldığı, böylece, bakaya suçunu işlediği ileri sürülerek, eylemine uyan 1632 sayılı Askeri Ceza Kanunu’nun 63/1-A. Maddesi uyarınca cezalandırılması istemiyle Konya Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 26.2.2009 gün ve E:2009/3901, K:2009/1017 sayılı iddianamesiyle kamu davası açılmıştır. KONYA 4. SULH CEZA MAHKEMESİ : 18.6.2009 gün ve E: 2009/557, K: 2009/648 sayıyla; Askerlik Şubesi Başkanlığı’nın yazısından sanığın 31.3.2009 tarihinde test ve mülakat merkezine sevkinin yapılmış olduğu anlaşıldığından, asker kişi statüsünde bulunan sanığı, yüklenen sırf askeri suç nedeniyle yargılama görevinin askeri yargı yerine ait olduğu gerekçesiyle itiraz yolu açık olmak üzere görevsizlik kararı vermiş, dava dosyası, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Askeri Mahkemesi’ne gönderilmiştir. DENİZ KUVVETLERİ KOMUTANLIĞI ASKERİ MAHKEMESİ : 24.9.2009 gün ve E:2009/538, K: 2009/359 sayıyla, 353 sayılı Yasa’nın 5.10.2006 tarihinde yürürlüğe giren 5530 sayılı Yasa ile değişik 13. maddesi uyarınca, sanığa yüklenen eylem nedeniyle sanığı yargılama görevinin adli yargı yerine ait olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş, temyiz edilmeyen karar kesinleşerek, dava dosyası, aynı Mahkemece, Mahkememize gönderilmiştir. Mahkememize gönderilen dava dosyasında, Uyuşmazlık Mahkemesi’nce 1.2.2010 gün ve E:2010/1, K:2010/1 sayılı karar ile adli yargı yerince verilen görevsizlik kararı kesinleşmeden dava dosyası Mahkememize gönderildiğinden, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 1 ve 14. maddesinde belirtilen koşullar oluşmadığından, aynı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yöntemine uygun bulunmayan başvurunun reddine karar verilip dosyanın Mahkemesine gönderilmesinden sonra, dosyadaki eksiklik giderilip, adli yargı yerince verilen görevsizlik kararı kesinleştirilerek dava dosyası, kendisine gelmekle, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Askeri Mahkemesi’nce, Mahkememize gönderilmiştir. İNCELEME VE GEREKÇE: Uyuşmazlık Mahkemesi Ceza Bölümünün, Ahmet AKYALÇIN’ın Başkanlığında, Üyeler; Ali Cengiz ÖZBEK, Ramazan ÖZKEPİR, Ahmet DURU, Bilgin AK, Y. Sezai KARAA, Turgut SÖNMEZ’in, katılımlarıyla yapılan 06.12.2010 günlü toplantısında; I-İLK İNCELEME: Yapılan incelemede, usule ilişkin işlemlerde 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş Ve İşleyişi Hakkında Kanun'da belirtilen süre ve biçim yönünden bir eksiklik görülmediği, adli ve askeri yargı yerleri arasında Yasa'nın 14. maddesinde öngörüldüğü biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu anlaşıldığından, esasın incelenmesine oybirliği ile karar verildi. II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim G. Fatma BÜYÜKEREN’in, davanın çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu yolundaki raporu ve dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Dr. İlknur ALTUNTAŞ’ın adli yargı, Askeri Yargıtay Başsavcı Yardımcısı İ.Bahadır ÜSTÜNEL’in davanın çözümünün adli yargı yerinin görev alanına girdiğine ilişkin yazılı ve sözlü açıklamaları dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: 353 sayılı Askeri Mahkemeler Kuruluşu Ve Yargılama Usulü Kanunu'nun "Askeri Mahkemelerin Görevleri" başlığı altında düzenlenen İkinci Bölümünde yer alan "Genel Görev" başlıklı 9. maddesinde; "Askeri Mahkemeler Kanunlarda aksi yazılı olmadıkça asker kişilerin askeri olan suçları ile bunların asker kişiler aleyhine veya askeri mahallerde yahut askerlik hizmet ve görevleri ile ilgili olarak işledikleri suçlara ait davalara bakmakla görevlidirler" denilmektedir. "Askeri suç" ise, öğretide ve uygulamada; a) Unsurları ve cezalarının tamamı Askeri Ceza Kanunu'nda yazılı olan, başka bir anlatımla, Askeri Ceza Kanunu dışında hiçbir ceza yasası ile cezalandırılmayan suçlar, b) Unsurları kısmen Askeri Ceza Kanunu'nda kısmen diğer ceza yasalarında gösterilen suçlar, c) Türk Ceza Kanunu'na atıf suretiyle askeri suç haline dönüştürülen suçlar, olmak üzere üç grupta mütalaa edilmektedir. 1111 sayılı Askerlik Kanununun 3 ve 4’üncü maddelerine göre askerlik çağı yoklama, muvazzaflık ve yedek olmak üzere üç devreye ayrılmış olup, muvazzaflık devri kıtaya duhul ile başlamaktadır. Anılan kanunun 12’nci maddesinde askere girdikten sonra izin almaksızın savuşanlara firar deneceği belirtilerek, askerlik şubelerinden sevk evrakını aldığı halde askerlik yapacakları kıtalara gitmeksizin yoldan savuşup hiç gitmeyen ya da gecikerek gidenlerin eylemi ‘bakaya’ olarak tanımlanmıştır. Askeri Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kurulunun 20.06.1975 tarih ve 1975/6-4 sayılı kararında, Askeri Ceza Kanunu’nun 63’üncü maddesindeki suçların faillerinin suç ve ceza yönünden asker kişi sayılmayacakları ve bu nedenle bu suçların ‘ sırf askeri suç’ niteliğinde olmadığı belirtilmiş olup, asker kişi sıfatının kıtaya katılmakla başladığı açıklanmıştır. Bu durumda, idari yönden askerlik hizmet süresi askerlik şubesinden sevk edildiği gün başlamasına karşın asker kişi sıfatını kıtaya katıldığı gün kazanan sanığın suç tarihinde sivil kişi olması nedeniyle, 353 sayılı Askeri Mahkemeler Kuruluşu ve Yargılama Usulü Kanunu’nun asker olmayan (sivil) kişilerin askeri mahkemelerde yargılanma koşullarını belirleyen maddeleri ile 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 3. maddesi yönünden değerlendirme yapılması 333 gerekmektedir. 5530 sayılı Yasa’nın 4. maddesi ile değiştirilen 353 sayılı Yasa’nın 13. maddesinde, “Askeri Ceza Kanunu’nun 55, 56, 57, 58, 59, 61, 63, 64, 75, 79, 80, 81, 93, 94, 95, 114 ve 131. maddelerinde yazılı suçlar, askeri mahkemelerin yargı yetkisine tabi olmayan sivil kişiler tarafından barış zamanında işlenirse; bu kişilerin yargılanması, adli yargı mahkemeleri tarafından, Askeri Ceza Kanunu hükümleri uygulanmak suretiyle yapılır”; 5918 sayılı Yasa’yla değişik 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 3. maddesine eklenen ikinci fıkrasında, “Barış zamanında, asker olmayan kişilerin Askeri Ceza Kanununda veya diğer kanunlarda yer alan askeri mahkemelerin yargı yetkisine tabi bir suçu tek başına veya asker kişilerle iştirak halinde işlemesi durumunda asker olmayan kişilerin soruşturmaları Cumhuriyet savcıları, kovuşturmaları adli yargı mahkemeleri tarafından yapılır”; 12.9.2010 tarihinde yapılan halkoylaması sonucu kabul edilip, buna ilişkin Yüksek Seçim Kurulu Kararı’nın 23.9.2010 gün ve 27708 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 5982 sayılı Yasa’nın 15. maddesi ile değişik T.C. Anayasa’sının 145. maddesinin ikinci fıkrasında, “Savaş hali haricinde, asker olmayan kişiler askeri mahkemelerde yargılanamaz” denilmiştir. Bu düzenlemeler gözetildiğinde, sivil kişilerin barış zamanında, Askeri Ceza Kanununda veya diğer kanunlarda yer alan askeri mahkemelerin yargı yetkisine tabi suçları işlemeleri halinde adli yargı yerinde yargılanacakları kuşkusuzdur. Açıklanan nedenlerle, davanın adli yargı yerinde görülmesi ve Konya 4. Sulh Ceza Mahkemesi'nin görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir. SONUÇ: Davanın çözümünde ADLİ YARGI yerinin görevli olduğuna, bu nedenle Konya 4. Sulh Ceza Mahkemesi’nin 18.6.2009 gün ve E: 2009/557, K: 2009/648 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 06.12.2010 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi. —— • —— Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından: ESAS NO : 2011/1 KARAR NO : 2011/1 KARAR TR : 07.02.2011 (Ceza Bölümü) Ö Z E T : Sağlık Kurulunca suç gününde askerliğe elverişli olmadığına karar verilen sanık hakkında açılan kamu davasının 353 ve 5271 sayılı Yasa’da yapılan değişiklikler nedeniyle ADLİ YARGI yerinde görülme-sinin gerektiği hk. KARAR Davacı : K.H. Yakınan : H. D. Sanık : O. Y. OLAY : Gaziantep 5. Zrh. Tug. 1. Tnk. Tb. 1. Tnk. Bl. Komutanlığı emrinde görevli sanık Tnk. Er O. Y.’ın, 4.11.2001 günü, bölük yemekhanesinde eşofman ile oturduğu ve sigara içtiği sırada, aynı Komutanlık emrinde Tb. Nöbetçi subayı olarak görevli yakınan H. D.’ın yemekhaneye girdiğini görmesi üzerine, elinde bulunan sigarayı yere atarak ayağa kalktığı, yakınanın “niçin buradasın ve sigara içiyorsun” demesi üzerine, “bak, ben bir senedir buradayım, benimle senden başka uğraşan yok” şeklinde cevap verdiği, yakınanın kendisiyle düzgün konuşmasını söyleyerek elini havaya kaldırmasıyla yakınanın elini tuttuğu, yakınanın elini bırakmasını istediğinde “Hakan, sen fazla oluyorsun” dediği, bunun üzerine, yakınanın, iki yakasından tutarak ittirmesiyle yanında bulunan sandalyeye oturduğu anda hemen ayağa kalkarak yakınanın üzerine yürüdüğü, yemekhanede görevli diğer Erler tarafından araya girilerek belinden tutulduğu sırada, masanın üzerinde bulunan metal su bardağını yakınana doğru fırlattığı, bardağın isabet etmesi nedeniyle başının kanadığını gören yakınanın yemekhaneden çıkarak çağırdığı ambulansı beklerken, diğer askerler tarafından yemekhaneden çıkarılırken yakınanın yanına yaklaşıp “Hakan, senin babanın ismi Cengiz, Gebze’de oturuyorlar ve kardeşin de Tunceli’de. Telefonla arayacağım, hem kardeşini hem de aileni temizleteceğim” dediği, böylece amiri tehdit etmek ve amire fiilen taarruz etmek suçlarını işlediği ileri sürülerek, sanığın eylemlerine uyan Askeri Ceza Kanunu’nun 82/2 (iki kez) ve 91/1. maddesi az vahim hal cümlesinin uygulanmak suretiyle cezalandırılması istemiyle 5. Zırhlı Tugay Komutanlığı Askeri Savcılığı’nın 12.12.2001 gün ve E:2001/4257, K: 2001/1407 sayılı iddianamesiyle kamu davası açılmıştır. 5. Zırhlı Tugay Komutanlığı Askeri Mahkemesi, sanığın suç tarihinde askerliğe elverişli olmadığı anlaşıldığından, eylemlerin tehdit ve yaralama suçlarını oluşturacağı, bu nedenle sanığı yargılama görevinin adli yargı yerine ait olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş, kararın sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine, Askeri Yargıtay 2. Dairesi’nce, eksik soruşturma sebebiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir. 5. ZIRHLI TUGAY KOMUTANLIĞI ASKERİ MAHKEMESİ: 24.7.2007 gün ve E:2007/1246, K:2007/725 sayıyla, bozma ilamına uyarak dosyadaki eksiklikleri tamamladıktan sonra, daha önce verilen görevsizlik kararında 334 dayanılan gerekçe ile görevsizlik kararı vermiş, temyiz edilmeyen karar kesinleşerek, dava dosyası, Gaziantep 10. Asliye Ceza Mahkemesi’ne gönderilmiştir. GAZİANTEP 10. ASLİYE CEZA MAHKEMESİ: 30.4.2010 gün ve E:2008/349, K:2010/525 sayıyla, suç tarihinde sanığın asker olması nedeniyle yüklenen eylemlerin üstü tehdit ve üste karşı etkili eylem olarak değerlendirilmesi gerektiği açıklanarak, sanığı yargılama görevinin askeri yargı yerine ait olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş, kararın temyiz edilmeyerek kesinleşmesi üzerine, dava dosyası, kendisine gelmekle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nca, Mahkememize gönderilmiştir. İNCELEME VE GEREKÇE: Uyuşmazlık Mahkemesi Ceza Bölümünün, Ahmet AKYALÇIN’ın Başkanlığında, Üyeler; Ali Cengiz ÖZBEK, Ramazan ÖZKEPİR, Ahmet DURU, Yavuz SAYALGI, Ersun ÇETİN, Levent BİLGİ’nin, katılımlarıyla yapılan 07.02.2011 günlü toplantısında; I-İLK İNCELEME: Yapılan incelemede, usule ilişkin işlemlerde 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş Ve İşleyişi Hakkında Kanun'da belirtilen süre ve biçim yönünden bir eksiklik görülmediği, askeri ve adli yargı yerleri arasında Yasa'nın 14. maddesinde öngö-rüldüğü biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu anlaşıldığından, esasın incelenmesine oybirliği ile karar verildi. II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim G. Fatma BÜYÜKEREN’in, davanın çözü-münde adli yargı yerinin görevli olduğu yolundaki raporu ve dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Dr. İlknur ALTUNTAŞ’ın adli yargı, Askeri Yargıtay Başsavcı Yardımcısı Hüseyin KORKUSUZ’un davanın çözümünün adli yargı yerinin görev alanına girdiğine ilişkin yazılı ve sözlü açıklamaları dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: 353 sayılı Askeri Mahkemeler Kuruluşu Ve Yargılama Usulü Kanunu'nun "Askeri Mahkemelerin Görevleri" başlığı altında düzenlenen İkinci Bölümünde yer alan "Genel Görev" başlıklı 9. maddesinde; "Askeri Mahkemeler Kanunlarda aksi yazılı olmadıkça asker kişilerin askeri olan suçları ile bunların asker kişiler aleyhine veya askeri mahallerde yahut askerlik hizmet ve görevleri ile ilgili olarak işledikleri suçlara ait davalara bakmakla görevlidirler" denilmektedir. "Askeri suç" ise, öğretide ve uygulamada; a) Unsurları ve cezalarının tamamı Askeri Ceza Kanunu'nda yazılı olan, başka bir anlatımla, Askeri Ceza Kanunu dışında hiçbir ceza yasası ile cezalandırılmayan suçlar, b) Unsurları kısmen Askeri Ceza Kanunu'nda kısmen diğer ceza yasalarında gösterilen suçlar, c) Türk Ceza Kanunu'na atıf suretiyle askeri suç haline dönüştürülen suçlar, olmak üzere üç grupta mütalaa edilmektedir. Türk Silahlı Kuvvetleri Sağlık Yeteneği Yönetmeliği’nin “Gruplandırma” başlığı altında düzenlenen 6. Maddesinde, “Askerlik çağına giren yükümlüler, son yoklamaları sırasında askerlik meclislerinde veya asker hastanelerinin sağlık kurullarında, askerliğe elverişli olanlar ve askerliğe elverişli olmayanlar olmak üzere gruplandırılır. 1) Askerliğe elverişli olanlar: Sağlık yetenekleri bakımından hiçbir hastalık ve arızası bulunmayanlar ile hastalık ve arızaları, Hastalık ve Arızalar Listesinin A dilimlerine girenlerdir. 2) Askerliğe elverişli olmayanlar: Hastalık ve arızaları, Hastalık ve Arızalar Listesinin B ve D dilimlerine girenlerdir”; “Ek (Hastalık ve arızalar listesi)” başlığı altında düzenlenen 17. maddesinde, “A) 1. Antisosyal kişilik. 2. Madde kötüye kullanımı ya da geçirilmiş madde bağımlılığı. 3. Sınır düzeyde entellektüel işlev bozukluğu. B)………. C)………. D) 1. İleri derecede antisosyal kişilik bozukluğu. AÇIKLAMA: Bu fıkraya gireceklerin; antisosyal kişilik bozukluğu tanısı alması, öldürme, öldürmeye teşebbüs, gasp suçlarından en az bir hapis ya da diğer antisosyal eylemlerden dolayı, disiplin mahkemesi dışında kalan mahkemelerce verilmiş en az üç hapis cezası alması ve bu cezaların kesinleştiğinin belgelerle tespit edilmesi gerekir” denilmektedir. Dosyanın incelenmesinden, askeri yargı yerince, sanığın suç tarihinde ve halen askerliğe elverişli olup olmadığının tespiti istendiğinden, GATA Haydarpaşa Eğitim Hastanesi Komutanlığı’nca 11.11.2005 gün ve SAĞ: 9036-129105/Psikiyatri Kliniği-10772346 sayılı yazı ile sağlık kurulunca sanığın suç tarihinde ve halen askerliğe elverişli olmadığına dair alınan kararın gönderildiği, 11.11.2005 gün ve 4840 sayılı sağlık kurulu raporunun incelenmesinde, sanıkta “ileri derecede antisosyal kişilik bozukluğu” teşhis edildiği, sanığın dava konusu suçtan önce kasten ablasını öldürmek, öldürmeye teşebbüs suçlarından ağır hapis cezası alıp cezalarının infaz edildiği, hüviyet cüzdanı almak maksadıyla kendi ismini sahte olarak beyan etmek suçundan yargılandığı, durumunun Türk Silahlı Kuvvetleri Sağlık Yeteneği Yönetmeliği’nin “Ek(Hastalık ve arızalar listesi” başlığı altında düzenlenen 17. maddesinin D dilimi 1. fıkrasına uyduğu, bu nedenle suç tarihinde ve halen askerliğe elverişli olmadığına karar verildiği anlaşılmış, böylece sanığın suç tarihi olan 4.11.2001 gününde askerliğe elverişli olmadığı sonucuna varılmıştır. 335 Sağlık Kurulu Raporunun kapsam ve hukuki sonuçlarına göre, sanığın suç tarihinde "asker kişi" sıfatı kendiliğinden kalkmış sayılacağından, 353 sayılı Yasa'nın 9. maddesi anlamında "asker kişi" olarak kabul edilmesi mümkün bulunmamaktadır. Bu durum gözetildiğinde, 353 sayılı Askeri Mahkemeler Kuruluşu ve Yargılama Usulü Kanunu’nun asker olmayan (sivil) kişilerin askeri mahkemelerde yargılanma koşullarını belirleyen maddeleri ile 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 3. maddesi yönünden değerlendirme yapılması gerekmektedir: 5530 sayılı Yasa’nın 4. maddesi ile değiştirilen 353 sayılı Yasa’nın 13. maddesinde, “Askeri Ceza Kanunu’nun 55, 56, 57, 58, 59, 61, 63, 64, 75, 79, 80, 81, 93, 94, 95, 114 ve 131. maddelerinde yazılı suçlar, askeri mahkemelerin yargı yetkisine tabi olmayan sivil kişiler tarafından barış zamanında işlenirse; bu kişilerin yargılanması, adli yargı mahkemeleri tarafından, Askeri Ceza Kanunu hükümleri uygulanmak suretiyle yapılır”; 5918 sayılı Yasa’yla değişik 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 3. maddesine eklenen ikinci fıkrasında, “Barış zamanında, asker olmayan kişilerin Askeri Ceza Kanununda veya diğer kanunlarda yer alan askeri mahkemelerin yargı yetkisine tabi bir suçu tek başına veya asker kişilerle iştirak halinde işlemesi durumunda asker olmayan kişilerin soruşturmaları Cumhuriyet savcıları, kovuşturmaları adli yargı mahkemeleri tarafından yapılır”; Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 145. maddesinin ikinci fıkrasında da, “Savaş hali haricinde, asker olmayan kişiler askeri mahkemelerde yargılanamaz” denilmiştir. Bu düzenlemeler gözetildiğinde, sivil kişilerin barış zamanında, Askeri Ceza Kanununda veya diğer kanunlarda yer alan askeri mahkemelerin yargı yetkisine tabi suçları işlemeleri halinde adli yargı yerinde yargılanacakları kuşkusuzdur. Bu durumda, askerliğe elverişli olmadığı bu nedenle sivil kişi olarak değerlendirileceği anlaşılan sanığın eyleminin Askeri Ceza Kanununda yazılı suçlardan olmadığı gibi 353 sayılı Yasa’da belirtilen eylemler kapsamında da bulunmadığı anlaşılmıştır. Açıklanan nedenlerle, sivil kişi sanık hakkında, Türk Ceza Kanunu’nda düzenlenen “tehdit ve kasten yaralama” suçlarına uygun eylemleri nedeniyle açılan davanın adli yargı yerinde görülmesi ve Gaziantep 10. Asliye Ceza Mahkemesi’nin görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir. SONUÇ: Davanın çözümünde ADLİ YARGI yerinin görevli olduğuna, bu nedenle Gaziantep 10. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 30.4.2010 gün ve E:2008/349, K:2010/525 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 07.02.2011 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi. —— • —— Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından: ESAS NO : 2011/4 KARAR NO : 2011/4 KARAR TR : 07.02.2011 (Ceza Bölümü) Ö Z E T : Sağlık Kurulunca suç gününde askerliğe elverişli olmadığına karar verilen sanık hakkında açılan kamu davasının 353 ve 5271 sayılı Yasa’da yapılan değişiklikler nedeniyle ADLİ YARGI yerinde görülme-sinin gerektiği hk. KARAR Davacı : K.H. Sanık : H. B. OLAY : Diyarbakır/Hani 3. İç Güv. Tb. 3. İç Güv. P. Bl. Komutanlığı emrinde görevli sanık P. Er H. B.’nın, 21.12.2005 günü, kendisini koğuşlar bölgesinde dişlerini fırçalarken gören aynı Komutanlık emrinde görevli P. Onb. B. I. ile tartıştığı, bu sırada birbirlerini ittirdikleri ve sanığın sivilde adam kestiğini onu da silahı ile vuracağını söylediği, nöbet mangası ile doldur boşalt istasyonuna götürüldüğünde, nöbetçi onbaşı olan P. Onb. M. Ç.’ın “tüfek omuza” emri vermesine, yapmaması nedeniyle emrin tekrarlanmasına rağmen emri yerine getirmediği, şikayet edileceği söylenince “git kime istersen söyle istersen beraber gidelim” dediği, silahına yarım dolduruş yapması gerekirken tam dolduruş yapması nedeniyle silahının elinden alındığı ve nizamiyede görevli bulunan P. Uzm. Çvş. M. C. tarafından sakinleşmesi için birkaç tokat atılıp nasihat verildikten sonra silahının geri verilerek nöbete gönderilmek istendiğinde, silahını alıp tam dolduruş yaparak M. C. ve eratın üzerine çevirip yaklaşmayın diye bağırması üzerine “dur ne yapıyorsun” diyerek silahı almak için hamle yapan M. C.’a bir el ateş ettiği, tel çitlerden atlayarak kaçtığı ve aynı gün yakalandığı, böylece üstü tehdit etmek, emre itaatsizlikte ısrar, silahla üste fiilen taarruza teşebbüs etmek, silahla üste fiilen taarruz etmek ve mehil içinde yakalanmakla son bulan firar suçlarını işlediği ileri sürülerek, eylemlerine uyan Askeri Ceza Kanunu’nun 82/2, 87/1, 91/2, 91/3 ve 68. maddeleri uyarınca cezalandırılması istemiyle 7. Kolordu Komutanlığı Askeri Savcılığı’nın 27.12.2005 gün ve E:2005/5323, K:2005/1551 sayılı iddianamesiyle kamu davası 7. KOLORDU KOMUTANLIĞI ASKERİ MAHKEMESİ: 16.11.2006 gün ve E:2006/1500, K:2006/2193 sayıyla, işlenemez suç niteliğine dönüşen mehil içinde yakalanmakla son bulan firar suçundan sanığın beraetine, suç 336 tarihinden itibaren askerliğe elverişli olmadığı sağlık kurulu raporu ile tespit edildiğinden, Türk Ceza Kanunu’nda düzenlenen tehdit, silahla kasten yaralamaya teşebbüs, neticesi sebebiyle ağırlaştırılmış yaralama suçlarına dönüşen eylemleri ve emre itaatsizlikte ısrar suçu nedeniyle sanığı yargılama görevinin adli yargı yerine ait olduğu gerekçesiyle, sanık hakkında açılmış diğer tüm davalar hakkında görevsizlik kararı vermiş, temyiz edilmeyen karar kesinleşerek, dava dosyası, Hani Asliye Ceza Mahkemesi’ne gönderilmiştir. HANİ ASLİYE CEZA MAHKEMESİ: 27.9.2010 gün ve E:2010/72, K:2010/39 sayıyla, sanığa yüklenen emre itaatsizlikte ısrar suçu nedeniyle açılan kamu davasının tefrik edilerek, sanığın askerliğe elverişsizdir raporu ile askeri mahkemede yargılamayı gerektiren ilgi kesilmiş ise de, askerler tarafından işlenebilir sırf askeri suç niteliğinde olan eylemle ilgili olarak sanığı yargılama görevinin askeri yargı yerine ait olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş, kararın temyiz edilmeyerek kesinleşmesi üzerine, dava dosyası, Hani Cumhuriyet Başsavcılığı’nca, Mahkememize gönderilmiştir. İNCELEME VE GEREKÇE: Uyuşmazlık Mahkemesi Ceza Bölümünün, Ahmet AKYALÇIN’ın Başkanlığında, Üyeler; Ali Cengiz ÖZBEK, Ramazan ÖZKEPİR, Ahmet DURU, Yavuz SAYALGI, Ersun ÇETİN, Levent BİLGİ’nin, katılımlarıyla yapılan 07.02.2011 günlü toplantısında; I-İLK İNCELEME: Yapılan incelemede, usule ilişkin işlemlerde 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş Ve İşleyişi Hakkında Kanun'da belirtilen süre ve biçim yönünden bir eksiklik görülmediği, askeri ve adli yargı yerleri arasında Yasa'nın 14. maddesinde öngörüldüğü biçimde “emre itaatsizlikte ısrar” suçu yönünden olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu anlaşıldığından, esasın incelenmesine oybirliği ile karar verildi. II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim G. Fatma BÜYÜKEREN’in, davanın çözü-münde adli yargı yerinin görevli olduğu yolundaki raporu ve dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Dr. İlknur ALTUNTAŞ’ın adli yargı, Askeri Yargıtay Başsavcı Yardımcısı Hüseyin KORKUSUZ’un davanın çözümünün adli yargı yerinin görev alanına girdiğine ilişkin yazılı ve sözlü açıklamaları dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: 353 sayılı Askeri Mahkemeler Kuruluşu Ve Yargılama Usulü Kanunu'nun "Askeri Mahkemelerin Görevleri" başlığı altında düzenlenen İkinci Bölümünde yer alan "Genel Görev" başlıklı 9. maddesinde; "Askeri Mahkemeler Kanunlarda aksi yazılı olmadıkça asker kişilerin askeri olan suçları ile bunların asker kişiler aleyhine veya askeri mahallerde yahut askerlik hizmet ve görevleri ile ilgili olarak işledikleri suçlara ait davalara bakmakla görevlidirler" denilmektedir. "Askeri suç" ise, öğretide ve uygulamada; a) Unsurları ve cezalarının tamamı Askeri Ceza Kanunu'nda yazılı olan, başka bir anlatımla, Askeri Ceza Kanunu dışında hiçbir ceza yasası ile cezalandırılmayan suçlar, b) Unsurları kısmen Askeri Ceza Kanunu'nda kısmen diğer ceza yasalarında gösterilen suçlar, c) Türk Ceza Kanunu'na atıf suretiyle askeri suç haline dönüştürülen suçlar, olmak üzere üç grupta mütalaa edilmektedir. Türk Silahlı Kuvvetleri Sağlık Yeteneği Yönetmeliği’nin “Gruplandırma” başlığı altında düzenlenen 6. Maddesinde, “Askerlik çağına giren yükümlüler, son yoklamaları sırasında askerlik meclislerinde veya asker hastanelerinin sağlık kurullarında, askerliğe elverişli olanlar ve askerliğe elverişli olmayanlar olmak üzere gruplandırılır. 1) Askerliğe elverişli olanlar: Sağlık yetenekleri bakımından hiçbir hastalık ve arızası bulunmayanlar ile hastalık ve arızaları, Hastalık ve Arızalar Listesinin A dilimlerine girenlerdir. 2) Askerliğe elverişli olmayanlar: Hastalık ve arızaları, Hastalık ve Arızalar Listesinin B ve D dilimlerine girenlerdir”; “Ek (Hastalık ve arızalar listesi)” başlığı altında düzenlenen 17. maddesinde, “A) 1. Antisosyal kişilik. 2. Madde kötüye kullanımı ya da geçirilmiş madde bağımlılığı. 3. Sınır düzeyde entellektüel işlev bozukluğu. B) 1. Antisosyal kişilik bozukluğu. AÇIKLAMA: Bu fıkraya gireceklerin; asker hastanelerinin sağlık kurullarından antisosyal kişilik bozukluğu tanısı alması, adli veya askeri mahkemeler tarafından verilmiş en az bir antisosyal eyleminden dolayı ceza almaları, bu cezalarından en az birinin infaz edilmesine rağmen davranış bozukluklarının devam ettiğinin ve askerlik ile uyumlarının bozulduğunun kıt'a anketi ve diğer resmi belgelerle tespiti gerekir. 2. Zeka yetersizliği AÇIKLAMA: Bu fıkraya gireceklerin işlevselliğinin bozularak askerliğin gereklerini yapamayacak nitelikte olduklarının, kıt’a anketi ile saptanması gereklidir” denilmektedir. Dosyanın incelenmesinden, sanığın suç tarihinde ve halen askerliğe elverişli olup olmadığının tespiti istendiğinden, Diyarbakır Asker Hastahanesi Baştabipliği’nce 21.3.2006 gün ve Per:9012-536425-230-06/Krnt.Ks(55) sayılı yazı ile sağlık kurulunca sanığın askerliğe elverişli olmadığına dair alınan kararın gönderildiği, 1.3.2006 gün ve 783 sayılı sağlık kurulu raporunun incelenmesinde, sanıkta “zeka yetersizliği” teşhis edildiği, kıta anket formundan ve işlediği suçlardan dolayı askerliğe adapte olmadığı ve askerlik yapamayacağı kanaatine varıldığı, durumunun Türk 337 Silahlı Kuvvetleri Sağlık Yeteneği Yönetmeliği’nin Ek (Hastalık ve arızalar listesi) başlığı altında düzenlenen 17. maddesinin B dilimi 2. fıkrasına uyduğu, bu nedenle 21.12.2005 tarihinden itibaren askerliğe elverişli olmadığına karar verildiği anlaşılmıştır. Sanık hakkında askerlik hizmetini yapmakta olduğu birlik tarafından düzenlenen kıt’a anket formunun incelenmesinde, sanığın İç Güvenlik Bölgesindeki görevlerin özelliklerine göre, ne yapacağı, tepkilerinin ne olacağı bilinmediğinden ayrıca daha önce de kekemeliği nedeniyle operasyon görevine çıkarılmadığından bu birlikte görev yapamayacağının bildirildiği görülmüştür. Sanık hakkında 21.12.2005 tarihinden itibaren askerliğe elverişli olmadığı hususunda verilen rapor gözetildiğinde, sanığın suç tarihinde askerliğe elverişli olmadığı sonucuna varılmıştır. Bu durumda, Sağlık Kurulu Raporunun kapsam ve hukuki sonuçlarına göre, sanığın suç tarihinde "asker kişi" sıfatı kendiliğinden kalkmış sayılacağından, 353 sayılı Yasa'nın 9. maddesi anlamında "asker kişi" olarak kabul edilmesi mümkün bulunmamaktadır. Bu durum gözetildiğinde, 353 sayılı Askeri Mahkemeler Kuruluşu ve Yargılama Usulü Kanunu’nun asker olmayan (sivil) kişilerin askeri mahkemelerde yargılanma koşullarını belirleyen maddeleri ile 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 3. maddesi yönünden değerlendirme yapılması gerekmektedir: 5530 sayılı Yasa’nın 4. maddesi ile değiştirilen 353 sayılı Yasa’nın 13. maddesinde, “Askeri Ceza Kanunu’nun 55, 56, 57, 58, 59, 61, 63, 64, 75, 79, 80, 81, 93, 94, 95, 114 ve 131. maddelerinde yazılı suçlar, askeri mahkemelerin yargı yetkisine tabi olmayan sivil kişiler tarafından barış zamanında işlenirse; bu kişilerin yargılanması, adli yargı mahkemeleri tarafından, Askeri Ceza Kanunu hükümleri uygulanmak suretiyle yapılır”; 5918 sayılı Yasa’yla değişik 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 3. maddesine eklenen ikinci fıkrasında, “Barış zamanında, asker olmayan kişilerin Askeri Ceza Kanununda veya diğer kanunlarda yer alan askeri mahkemelerin yargı yetkisine tabi bir suçu tek başına veya asker kişilerle iştirak halinde işlemesi durumunda asker olmayan kişilerin soruşturmaları Cumhuriyet savcıları, kovuşturmaları adli yargı mahkemeleri tarafından yapılır”; Türkiye Cumhuriyeti Anayasa’sının 145. maddesinin ikinci fıkrasında da,” Savaş hali haricinde, asker olmayan kişiler askeri mahkemelerde yargılanamaz” denilmiştir. Bu düzenlemeler gözetildiğinde, sivil kişilerin barış zamanında, Askeri Ceza Kanununda veya diğer kanunlarda yer alan askeri mahkemelerin yargı yetkisine tabi suçları işlemeleri halinde adli yargı yerinde yargılanacakları kuşkusuzdur. Ayrıca, sanığın sivil kişi olması nedeniyle Askeri Ceza Kanunu’nda düzenlenen ve sırf askeri suçlardan olan eylem nedeniyle yargılanması da mümkün değildir. Açıklanan nedenlerle, sivil kişi sanık hakkında açılan davanın adli yargı yerinde görülmesi ve Hani Asliye Ceza Mahkemesi’nin görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir. SONUÇ: Davanın çözümünde ADLİ YARGI yerinin görevli olduğuna, bu nedenle Hani Asliye Ceza Mahkemesi’nin 27.9.2010 gün ve E:2010/72, K:2010/39 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 07.02.2011 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi. —— • —— Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından: ESAS NO : 2011/5 KARAR NO : 2011/5 KARAR TR : 07.02.2011 (Ceza Bölümü) Ö Z E T : 2247 sayılı Yasa’nın 1 ve 14. maddesinde belirtilen koşullar oluşmadığından, aynı Yasa'nın 27. maddesi uyarınca yöntemine uygun bulunmayan BAŞVURUNUN REDDİNE karar verilmesinin gerektiği hk. KARAR Davacı : K.H. Sanıklar : 1- H. C. 2- Z. D. 3- Ü. B. 4- H. Ü. 5- C. Ü. 6- C. Ü. OLAY : Safranbolu 125. Jandarma Eğitim Alay Komutanlığı Mal Saymanlıkları ile yetkilendirilmiş İhale ve Muayene Komisyonlarınca 2005 ve 2006 yıllarında gerçekleştirilen inşaat malzemeleri alım ihaleleri ve bakımonarım işleri ihaleleri ile ilgili olarak, Alay mutfak ve müştemilatının 2005 yılında Amasya beji mermer işinde sivil kişi sanıklar H. Ü., C. Ü. ve C. Ü.’ın “müteselsilen iştirak halinde ihaleye fesat karıştırmak”, Alay mutfağı ve zeminlerinin 2006 yılında 205 m² mermer yapılması işinde, aynı sanıkların “müteselsilen iştirak halinde edimin ifasına fesat karıştırmak”, Alayın 1. ve 2. Taburlarının koğuş çatısı ile 2. Taburun yemekhane çatı onarımının ihale işinde, Alay 338 Komutanı ve ihale yetkilisi olarak J.Kur. Alb. H. C., ihale Komisyon Başkanı Yzb. Z. D., İhale Komisyonunda görevli J.Üçvş. Ü. B. ve H. Ü’ın, “müteselsilen iştirak halinde edimin ifasına fesat karıştırmak”, “müteselsilen iştirak halinde resmi belgede sahtecilik”, yatakhane binalarının dış cephe boyama işinde, sivil kişi sanıklar H.Ü. ve C. Ü.’ın, “müteselsilen iştirak halinde edimin ifasına fesat karıştırmak”, kurnalı banyoların duşlu sisteme dönüştürülmesi işinde, J. Kur. Alb. H. C. ile H. Ü., C. Ü. ve C. Ü.’ın “müteselsilen iştirak halinde ihaleye fesat karıştırmak”, temiz su tesisatlarının sıva üstüne alınması işinde, J. Kur. Alb. H. C. ile H. Ü.’ın, “müteselsilen iştirak halinde ihaleye fesat karıştırmak” suçlarını işledikleri ileri sürülerek, sanıkların eylemlerine uyan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 37,43,53,204/2,235/1, 235/2-a,235/3,236/1,2. maddeleri uyarınca cezalandırılmaları istemiyle Karabük Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 8.7.2008 gün ve E:2008/1037, K:2008/51 sayılı iddianamesiyle kamu davası açılmıştır. KARABÜK AĞIR CEZA MAHKEMESİ: 27.1.2009 gün ve E:2008/124, K:2009/5 sayıyla, sanıklara yüklenen eylemler nedeniyle, bu davada da sanık olan asker kişi sanıklar ile ihale komisyonu görevlileri diğer asker kişiler hakkında ayrıca görevi kötüye kullanmak, şartnameye aykırı mal kabul etmek ve hakikate muhalif rapor tanzim etmek suçlarından askeri savcılıkça askeri yargı yerine dava açıldığı, sanıklara yüklenen eylemlerin bir bütün olup, asker ve sivil kişi sanıkların eylemlerinin hukuki nitelendirmesi ve değerlendirilmesinin ayrı yargı yerlerince yapılmasının yasal düzenlemelere uygun olmayacağı, asker kişileri görevleri gereği işledikleri suçlardan dolayı yargılama görevi askeri mahkemelere ait olduğundan, bunlar ile birlikte iştirak halinde suç işleyen sivil kişi sanıkların da birlikte yargılanmaları gerektiğinden sanıkları yargılama görevinin askeri yargı yerine ait olduğu gerekçesiyle itiraz yolu açık olmak üzere görevsizlik kararı vermiş, dava dosyası, Jandarma Genel Komutanlığı Askeri Mahkemesi’ne gönderilmiştir. JANDARMA GENEL KOMUTANLIĞI ASKERİ MAHKEMESİ: 29.12.2009 gün ve E:2009/1219, K:2009/1322 sayıyla, sanıklara yüklenen eylemlerin müştereken işlendiği ve Türk Ceza Kanunu’nda düzenlenen suçlardan olduğu anlaşıldığından 353 sayılı Yasa’nın 12. maddesi uyarınca sanıkları yargılama görevinin adli yargı yerine ait olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş, kararın sanıklar H. Ü., C. Ü. ve C. Ü. tarafından temyiz edilmesi üzerine, Askeri Yargıtay 3. Dairesi’nce, usul ve esas yönlerinden hukuka uygun bulunan hükmün onanmasına karar verilmiştir. İNCELEME VE GEREKÇE: Uyuşmazlık Mahkemesi Ceza Bölümünün, Ahmet AKYALÇIN’ın Başkanlığında, Üyeler; Ali Cengiz ÖZBEK, Ramazan ÖZKEPİR, Ahmet DURU, Yavuz SAYALGI, Ersun ÇETİN, Levent BİLGİ’nin, katılımlarıyla yapılan 07.02.2011 günlü toplantısında, Raportör-Hâkim G. Fatma BÜYÜKEREN’in, başvurunun reddi yolundaki raporu ve dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Dr. İlknur ALTUNTAŞ ile Askeri Yargıtay Başsavcı Yardımcısı Hüseyin KORKUSUZ’un, başvurunun reddine ilişkin yazılı ve sözlü açıklamaları dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Dosyanın incelenmesinde, adli yargı yerince verilen görevsizlik kararının itiraz yolu açık olmak üzere verildiği görülmektedir. 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 34. maddesi 2. fıkrasında, “Kararlarda, başvurulabilecek kanun yolu, süresi, mercii ve şekilleri belirtilir” denilmiş, 223. maddesinin 10. fıkrasında, “Adli yargı dışındaki bir yargı merciine yönelik görevsizlik kararı kanun yolu bakımından hüküm sayılır” düzenlemesi yer almıştır. 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş Ve İşleyişi Hakkında Kanun’un “Olumsuz görev uyuşmazlığı” başlığı altında düzenlenen 14. maddesinde, “Olumsuz görev uyuşmazlığının bulunduğunun ileri sürülebilmesi için adli, idari veya askeri yargı mercilerinden en az ikisinin tarafları, konusu ve sebebi aynı olan davada kendilerini görevsiz görmeleri ve bu yolda verdikleri kararların kesin veya kesinleşmiş olması gerekir” denilmektedir. Uyuşmazlığın incelenebilmesi için, 2247 sayılı Yasa’nın 1 ve 14. maddeleri uyarınca, yargı yerlerince verilen kararların kesin veya kesinleşmiş olması gerekmektedir. Ceza Muhakemesi Kanunu hükümleri dışında ayrıca, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu'nun 9.12.1931 gün ve E:1931/12, K:1931/48 sayılı kararında da belirtildiği gibi yargı yolunu değiştirmeye yönelik görevsizlik kararlarının temyize tabi oldukları kuşkusuzdur. Böylece, başvurabileceği kanun yolu, süresi, mercii yasaya uygun olarak gösterilmeyen kararın kesinleşmesinden söz edilmesine olanak yoktur. Bu nedenle, sanıklara yukarıda açıklanan haklarını belirtir nitelikte tebligat yapılarak temyiz süresinin beklenmesi, görevsizlik kararı kesinleştikten sonra dosyanın Mahkememize gönderilmesi gerekmektedir. Açıklanan nedenlerle, Karabük Ağır Ceza Mahkemesi'nce verilen görevsizlik kararının kesinleşmemiş olması nedeniyle, 2247 sayılı Yasa'nın 1 ve 14. maddesinde belirtilen koşullar oluşmadığından, aynı Yasa'nın 27. maddesi uyarınca yöntemine uygun bulunmayan başvurunun reddine karar verilmesi gerekmiştir. SONUÇ : 2247 sayılı Yasa'nın 1 ve 14. maddesinde belirtilen koşullar oluşmadığından aynı Yasa'nın 27. maddesi uyarınca yöntemine uygun bulunmayan BAŞVURUNUN REDDİNE, 07.02.2011 günü OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi. —— • —— Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından: ESAS NO : 2011/6 KARAR NO : 2011/6 339 KARAR TR : 07.02.2011 (Ceza Bölümü) Ö Z E T : Sivil kişi sanıklar hakkında açılan kamu davasının 353 ve 5271 sayılı Yasa’da yapılan değişiklikler nedeniyle ADLİ YARGI yerinde görülmesinin gerektiği hk. KARAR Davacı :K.H. Sanıklar :1-Ç. U. 2-O. D. 3-A. A. 4-R. Ö. 5-A. E. 6-S. D. İ. 7-F. T. 8-S. G. 9-V. K. 10-N. Y. 11-A. B. 12-M. Ö. 13-M. G. 14-R. K. 15-M. A. 16-M. Y. 17-H. İ. A. 18-T. G. 19-V. Ç. 20-B. Ö. 21-E. G. 22-F. M. T. 23-M. B. 24-S. Ö. 25-V. A. 26-Y. K. 27-İ. E. E. 28-S. Ş. 29-F. H. 30-A. T. D. 31-A. A. 32-M. T. 33-A. K. Ç. 34-İ. M. G. 35-G. P. 36-E. K. 37-A. Ü. 38-M. Y. OLAY :Ankara İl Jandarma Komutanlığı tarafından, Ankara İlinde sahtecilikle uğraşan organize suç örgütü kurulduğunun öğrenilmesi üzerine yapılan çalışma sonucunda, 2004-2007 yılları arasında, suç işlemek için kurulan örgütün, üyeleri ve aracıları vasıtasıyla Türkiye’nin değişik bölgelerinde askerlik dönemi gelmiş veya bakaya durumuna düşmüş yükümlülerin tespit edilerek, haklarında askerlikten kurtulmak için sahte askerliğe elverişli değildir raporu düzenlediği, karşılığında para aldığının anlaşılması üzerine, örgütün bireyleri ve faaliyetlerinin, suç delillerinin tespiti amacıyla soruşturma kararı verildiği, soruşturma sonucunda, suç işlemek için kurulan örgütün yöneticisi ve üyesi durumunda bulunan ve asker olan şahıslar nedeniyle Askeri Ceza Kanununda düzenlenen “askerlikten kurtulmak için hile yapmak” suçuna ilişkin kısmın asker olan şahıslarla birlikte işlenmesi nedeniyle 353 sayılı Kanun’un 12. maddesi gereğince soruşturma evrakının ayrılmasına ve görevsizlik kararı ile Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığı’na gönderilmesine karar verildikten sonra, Etimesgut Askeri Hastanesi Baştabipliği emrinde görevli sanık Hv. Sağ. Bçvş. A. D.’ın örgütün kurucusu ve yöneticisi konumunda olduğu, örgüt üyesi ve aracıları konumunda bulunan sanıkların getirmiş olduğu yükümlüler ile bizzat başvuran yükümlülerin almış oldukları sevk evrakları üzerine Etimesgut Askeri Hastanesi’nin programına uygun şekilde bulundurdukları bilgisayar programları aracılığı ile Ankara Ulus semtinde 340 bulunan bir otelin kiralamış olduğu odasında sahte raporları düzenleyerek sanıklara verdiği, karşılığında değişik miktarlarda para aldığı, Etimesgut Askeri Hastanesi Baştabipliği Sağlık Kurulunda görevli sanık sivil memur L. Ö.’ın örgütün kurucularından ve yöneticilerinden olduğu, örgüt lideri sanık A. ile ortak olarak çalıştığı ve örgütün hastane aşamasındaki işlemleri takip ettiği, verilen sahte raporlar üzerine şubelerden gelen rapor teyit belgelerini takip ederek, evrak düzenleyip, hastane baştabibine imzalatarak şubelerine gönderip rapor içeriklerinin doğru olduğu kanaatini uyandırdığı, bir kısmını da kendisinin düzenleyerek imzaladığı, Ankara Askerlik Dairesi Başkanlığı emrinde görevli iken 2005 yılında emekli olan sanık Mly. Kd. Bçvş. B. A., Mili Savunma Bakanlığı İç Tedarik Daire Başkanlığı emrinde görevli sanık sivil memur M. Ö., Ankara Askerlik Dairesi Yenimahalle Askerlik Şubesi Başkanlığı emrinde görevli sanık sivil memur Y. Ş., Genelkurmay Merkez Daire Başkanlığı emrinde görevli sanık sivil memur Y. D., Genelkurmay Başkanlığı Askeri Mahkemesi emrinde görevli sanık sivil memur M. Ö., sivil kişi sanıklar T. G., M. Ö., İ. B., O. D., T. D., A. A., R. Ö., İ. E. E., S. E., A. E., G. A., S, Ç,, V. Ç., B. D., S. D. İ.’in askerlik çağı gelmiş, yoklama kaçağı veya bakaya kalmış yükümlüler ile temasa geçerek askerlik şubelerinden Etimesgut Askeri Hastanesi’ne sevk almalarını sağladığı, alınan sevkler uyarınca örgüt aracılığı ile sahte rapor düzenleyerek yükümlülere teslim ettiği veya askerlik şubelerine gönderdikleri, Burdur Askerlik Şube Başkanlığı emrinde görevli iken emekli Per. Kd. Bçvş. K. S.’ün örgüt kurucularından İ. B. ile irtibatının bulunduğu, sahte rapor alınması hususunda aracılık yaptığı, sivil kişi sanıklar H. Ş., M. B., M. Y., N. Y., H. İ. A., V. K., S. K., E. S., A. S., M. A., S. A., S. G., H. A., M. T., H. Ö., M. Ü., A. A., Ç. U., M. Ç., E. A., F. T., E. Ç., E. K., B. Ö., M. Y., V. A., S. Y., K. K. K., A. N. Ö., İ. Ş. P., A. E., A. Ç., H. Ö. S., İ. A., A. A., M. F. B., Filo M. T., V. K., H. S., M. E. K., A. K. Ç., S. T., İ. S., E. E., M. Ö., R. S., L. A., G. K., E. A., İ. E., S. Ş. G., E. G., B. M. S., M. T., Ş. Ç., S. Ş., M. G., A. O. A., E. K., A. G. Ö., E. M., M. U., S. D., B. H., Ş. B., K. Ö., N. S., Y. K., S. Ö., İ. M. G., Y. Ç., M. A. A., M. B., A. T. D., A. Ü., E. A., A. Ç., S. D. D., İ. Y., R. K., M. K., A. Ü., M. A. B., A. A., N. O., F. A., Ü. G., M. S. B., E. Ö., T. D., N. S., E. K., N. C., M. A., C. Ö., N. D., B. S., B. Y., H. S., D. K., A. B., İ. H. K., T. Y., F. H., C. D., S. K., K. D., A. E., İ. Ü., A. T., K. H., V. C., Z. S., M. Y., G. P., E. Y., N. A., L. H., İ. E., M. G., E. G., M. Ş. M., R. B., Ç. Ş., C. B., Y. S., M. A., F. K., O. G., L. S., L. K., M. H. K., K. Ö., N. A., A. Ç., Ş. Ç., E. Y., N. S., M. Y., N. G., L. T., M. A., Ş. K., R. K., U. A., F. S., M. M. Y., Ş. A., Ş. G., B. K., M. G., A. T., H. C., H. P., C. Y., Y. S. A., H. A., B. A.’ın örgüt aracılığı ile sahte resmi evrak düzenlettirdiği ve düzenlenen sahte resmi evrağı şubesine ibraz ederek kullanmak suretiyle sahte resmi evrak düzenlemek ve kullanmak suçunu işledikleri ileri sürülerek, sanıklar A. D. ile L. Ö.’ın eylemlerine uyan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 220/1,53,63,204-1,765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 342/1,80,6136 sayılı Yasa’nın 12/4,13/1,15/1-2. maddeleri, sanıklar B. A., T. G., M. Ö., İ. B., O. D., M. Ö., T. D., A. A., R. Ö., İ. E. E., S. E., K. S., Y. Ş., Y. D., A. E., G. A., S. Ç., V. Ç., B. D., S. D. İ. ve M. Ö.’nın eylemlerine uyan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 220/2,53,63,204/1,765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 64/1,342/1. maddeleri, diğer sivil kişi sanıkların eylemlerine uyan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 204/1, bazı sanıklar hakkında suç tarihi itibariyle 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 342/1. maddeleri uyarınca cezalandırılmaları istemiyle Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 8.11.2007 gün ve E: 2007/39968, K: 2007/1812 sayılı iddianamesiyle kamu davası açılmıştır. ANKARA 6. AĞIR CEZA MAHKEMESİ: 6.2.2008 gün ve E: 2008/9, K: 2008/19 sayı ile bir kısım sanıklar hakkında 6136 sayılı Yasa’ya muhalefet etmek, örgüt kurucusu olmak, örgüte üye olmak suçlarından açılan kamu davasının bu dosyadan tefriki ile ayrı bir esasa kaydının yapılarak yargılamanın bu esas üzerinden yürütülmesine karar verdikten sonra, resmi belgede sahtecilik ve sahte evrakı kullanmak suçları nedeniyle açılan kamu davasında, sanıklardan bir kısmının asker kişi olduğu, sanıklar hakkında Askeri Ceza Kanunu’nun 81. maddesi yönünden soruşturmanın askeri savcılıkta yürütüldüğünün anlaşıldığı, bu durumda askerlikten kurtulmak için hile yapmak suçunun unsuru sayılan sahte evrak düzenlemek, kullanmak suçlarının birlikte değerlendirilmesinin gerekli olduğu, 353 sayılı Yasa’nın 12 ve 13. maddeleri de nazara alınarak sanıklara yüklenen eylemlerin müştereken işlenip işlenmediği, evrakta sahtekarlık suçunun askerlikten kurtulmak için hile yapmak suçunun unsuru olup olmadığının aynı mahkemede ve sanıklardan bir kısmı asker kişi olduğundan askeri yargı yerinde değerlendirilmesi gerektiği açıklanarak yargılamanın askeri yargı yerine ait olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş, kararın bir kısım sanıklar tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 11. Ceza Dairesi’nce hükmün onanmasına karar verilmiş, bu şekilde kesinleşen karar ve dava dosyası, Hava Kuvvetleri Komutanlığı Askeri Mahkemesi’ne gönderilmiştir. HAVA KUVVETLERİ KOMUTANLIĞI ASKERİ MAHKEMESİ: 23.7.2008 gün ve E:2008/363, K:2008/222 sayıyla; her ne kadar sahte evrakın kullanılarak askerlikten kurtulmak için hile yapmak suçu işlendiğinde sahte evrak bu suçun unsuru gibi görünse de, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda evrakta sahtecilik suçunun başlı başına bağımsız bir suç olarak düzenlenmiş olması, bu suçtan ayrıca ceza tayininin gerekmesi, delillerinin değerlendirilmesi sırasında sahte evrakın düzenleniş şekline göre Askeri Ceza Kanunu’nun 81. maddesinde unsur olarak görülen sahtecilik ile Türk Ceza Kanunu’nun 204. madde-sindeki sahteciliğin nitelik olarak birbirinden farklı olması karşısında, Askeri Mahkemece sahteciliğin Türk Ceza Kanunu’nun 204. maddesi anlamında nitelendirilmesine gerek olmadığı, dolayısıyla bu halde de bağlı suçlardan bahsedilemeyeceği değerlendirilerek isnat edilen sahte resmi evrak düzenlemek ve kullanmak suçunun askeri bir suç olmaması, askeri mahalde işlenmemesi, sivil ve asker kişilerin birlikte işlemiş olduğunun ileri sürülmesi nedeniyle sanıkları yargılama görevinin adli yargı yerine ait olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş, verilen karar sanıklar, B. A., O. D., A. A., R. Ö., İ. E. E., K. S., Y. D., A.E., S. Ş., S. D. İ., M. Ö., F. H., A. T. D., F. T., S. G., Ç. U., A. A., V. K., N. Y., A. B., M. T., A. K. Ç., İ. M. G., M. Ö., G. P., M.G., E. K., R. K., A. Ü., M. Y., M. A., M. Y., H. İ. 341 A., L. Ö., T. G., V. Ç., B. Ö., E. G., F. M. T., M. B., S. Ö., V. A. ve Y. K. tarafından temyiz edilmiştir. Askeri Yargıtay 4. Dairesi, Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 3. maddesi ile T.C. Anayasası’nın 145. maddesi uyarınca asker olmayan kişilerin savaş hali haricinde askeri mahkemelerde yargılanamayacakları hüküm altına alındığından, yüklenen eylem nedeniyle sivil kişi sanıkların askeri mahkemede yargılanmalarının mümkün olmadığı, asker kişi sanıkların ise askeri suç niteliğindeki eylemleri nedeniyle askeri yargı yerinde yargılanacaklarının açık olduğu belirtilerek, sivil kişi sanıklar hakkında verilen görevsizlik kararının onanmasına, asker kişi sanıklar B. A., K. S., Y. D., M. Ö. ve L. Ö. hakkında verilen görevsizlik kararının, dosyanın, haklarında askerlikten kurtulmak için hile yapmak suçundan yürütülen yargılama ile birleştirilerek sonuçlandırılmak üzere bozulmasına karar vermiş, böylece sivil kişi sanıklar açısından verilen görevsizlik kararı kesinleşmiş, dava dosyası, Hava Kuvvetleri Komutanlığı Askeri Mahkemesi’nce, Mahkememize gönderilmiştir. İNCELEME VE GEREKÇE: Uyuşmazlık Mahkemesi Ceza Bölümünün, Ahmet AKYALÇIN’ın Başkanlığında, Üyeler; Ali Cengiz ÖZBEK, Ramazan ÖZKEPİR, Ahmet DURU, Yavuz SAYALGI, Ersun ÇETİN, Levent BİLGİ’nin, katılımlarıyla yapılan 07.02.2011 günlü toplantısında; I-İLK İNCELEME: Yapılan incelemede, usule ilişkin işlemlerde 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş Ve İşleyişi Hakkında Kanun’da belirtilen süre ve biçim yönünden bir eksiklik görülmediği, adli ve askeri yargı yerleri arasında Yasa'nın 14. maddesinde öngörüldüğü biçimde sivil kişi sanıklar açısından olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu anlaşıldığından, esasın incelenmesine oybirliği ile karar verildi. II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim G. Fatma BÜYÜKEREN’in, davanın çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu yolundaki raporu ve dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Dr. İlknur ALTUNTAŞ’ın adli yargı, Askeri Yargıtay Başsavcı Yardımcısı Hüseyin KORKUSUZ’un davanın çözümünün adli yargı yerinin görev alanına girdiğine ilişkin yazılı ve sözlü açıklamaları dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Dosyanın incelenmesinde, resmi belgede sahtecilik ve sahte evrakı kullanmak suçlarından yüz seksen bir sanık hakkında açılan kamu davasında, Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nce, eylemlerin Askeri Ceza Kanunu’nun 81. maddesi kapsamında değerlendirilmesi ve bu nedenle askeri yargı yerinde görülmesi gerektiği açıklanarak görevsizlik kararı verildiği, askeri yargı yerince de eylemlerin Türk Ceza Kanunu’nda düzenlendiği, 353 sayılı Yasa’nın 12. maddesi uyarınca yargılamanın adli yargı yerine ait olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmesi üzerine, kararı temyiz etmeyen sanıklar açısından görevsizlik kararının kesinleşmiş olması nedeniyle Mahkememize gönderilen dava dosyasında, Mahkememizce, 11.5.2009 gün ve E:2009/16, K:2009/16 sayı ile askerlikten kurtulmak için hile yapıldığı ve bu hilenin resmi evrak düzenlenerek gerçekleştirildiği iddiası ile açılan kamu davasında, askerlikten kurtulmak için hile yapmak suçunun oluşup oluşmadığı tartışmasının iddiaların birlikte değerlendirilmesi ile yapılabileceği ve davanın buna göre çözümlenebileceği açıklanarak askeri yargı yerince verilen görevsizlik kararının kaldırılmasına karar verildiği, görevsizlik kararını temyiz eden kırk üç sanık yönünden dosyanın Askeri Yargıtay’a gönderildiği, kararın sivil kişi sanıklar açısından onanmasına karar verildiği anlaşılmıştır. 353 sayılı Askeri Mahkemeler Kuruluşu Ve Yargılama Usulü Kanunu'nun "Askeri Mahkemelerin Görevleri" başlığı altında düzenlenen İkinci Bölümünde yer alan "Genel Görev" başlıklı 9. maddesinde; "Askeri Mahkemeler Kanunlarda aksi yazılı olmadıkça asker kişilerin askeri olan suçları ile bunların asker kişiler aleyhine veya askeri mahallerde yahut askerlik hizmet ve görevleri ile ilgili olarak işledikleri suçlara ait davalara bakmakla görevlidirler" Aynı Yasa’nın 5530 sayılı Yasa’nın 4. maddesi ile değiştirilen “Barış zamanında sivil kişilerin Askeri Ceza Kanununa tabi suçlarında yargılama mercii” başlığı altında yeniden düzenlenen 13. maddesinde, Askeri Ceza Kanunu’nun 55, 56, 57, 58, 59, 61, 63, 64, 75, 79, 80, 81, 93, 94, 95, 114 ve 131. maddelerinde yazılı suçların, askeri mahkemelerin yargı yetkisine tabi olmayan sivil kişiler tarafından barış zamanında işlenmesi halinde, bu kişilerin yargılanmalarının adli yargı mahkemeleri tarafından, Askeri Ceza Kanunu hükümleri uygulanmak suretiyle yapılacağı “Müşterek Suçlar” başlığı altında düzenlenen 12. maddesinde de "Askeri mahkemelere ve adliye mahkemelerine tabi kişiler tarafından bir suçun müştereken işlenmesi halinde eğer suç Askeri Ceza Kanununda yazılı bir suç ise sanıkların yargılanmaları askeri mahkemelere; eğer suç Askeri Ceza Kanununda yazılı olmayan bir suç ise adliye mahkemelerine aittir" denilerek, Askeri Ceza Kanununda yazılı bir suçun müştereken işlenmesi halinde sanıkların yargılamalarının askeri mahkemede yapılacağı hükme bağlanmıştır. Somut olayda, askerlikten kurtulmak için hile yapıldığı, bu hilenin resmi evrak düzenlenerek gerçekleştirildiği iddiası ile asker ve sivil kişi sanıklar hakkında suçu müştereken işledikleri ileri sürülerek kamu davası açılmıştır. Önceki kararımızda askerlikten kurtulmak için hile yapmak suçunun oluşup oluşmadığı tartışmasının iddiaların birlikte değerlendirilmesi ile yapılabileceği gerekçesine yer verilmiş ise de, 353 sayılı Askeri Mahkemeler Kuruluşu ve Yargılama Usulü Kanunu’nun asker olmayan (sivil) kişilerin askeri mahkemelerde yargılanma koşullarını belirleyen maddeleri ile önceki kararımızdan sonra yürürlüğe giren Anayasa’nın 145. maddesinin ikinci fıkrası ve Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 3. maddesinin ikinci fıkrası gözetilerek yeniden değerlendirme yapılması gerekmiştir. Şöyleki: 342 12.9.2010 tarihinde yapılan halkoylaması sonucu kabul edilip, 23.9.2010 gün ve 27708 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 5982 sayılı Yasa’nın 15. maddesi ile değişik Anayasa’nın 145. Maddesinde, “Askeri yargı, askeri mahkemeler ve disiplin mahkemeleri tarafından yürütülür. Bu mahkemeler; asker kişiler tarafından işlenen askeri suçlar ile bunların asker kişiler aleyhine veya askerlik hizmet ve görevleriyle ilgili olarak işledikleri suçlara ait davalara bakmakla görevlidir. Devletin güvenliğine, anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlara ait davalar her halde adliye mahkemelerinde görülür. Savaş hali haricinde, asker olmayan kişiler askeri mahkemelerde yargılanamaz”; 9.7.2009 gün ve 27283 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 5918 sayılı “Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun”un 6. maddesi ile 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 3. maddesine eklenen ikinci fıkrasında “Barış zamanında, asker olmayan kişilerin Askeri Ceza Kanununda veya diğer kanunlarda yer alan askeri mahkemelerin yargı yetkisine tabi bir suçu tek başına veya asker kişilerle iştirak halinde işlemesi durumunda asker olmayan kişilerin soruşturmaları Cumhuriyet savcıları, kovuşturmaları adli yargı mahkemeleri tarafından yapılır” denilmiştir. Bu düzenlemeler gözetildiğinde: Özel kanun niteliğindeki Askeri Mahkemeler Kuruluşu ve Yargılama Usulü Kanunu’nun 12. maddesinde öngörülen asker ve sivil ayrımını etkiler nitelikte olan Anayasa’nın 145. maddesinin ikinci fıkrası ile Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 3. maddesine eklenen ikinci fıkrasındaki düzenlemeler nedeniyle, barış zamanında sivil kişilerin Askeri Ceza Kanununda veya diğer kanunlarda yer alan askeri mahkemelerin yargı yetkisine tabii bir suçu tek başına veya asker kişilerle iştirak halinde işlemeleri durumunda adli yargı yerinde yargılanacakları sonucuna varılmıştır. Açıklanan nedenlerle, davanın adli yargı yerinde görülmesi ve Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nin görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir. SONUÇ: Davanın çözümünde ADLİ YARGI yerinin görevli olduğuna, bu nedenle Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 6.2.2008 gün ve E:2008/9, K:2008/19 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 07.02.2011 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi. —— • —— Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından: ESAS NO : 2011/7 KARAR NO : 2011/7 KARAR TR : 07.02.2011 (Ceza Bölümü) Ö Z E T : Sivil kişi sanık hakkında açılan kamu davasının 353 ve 5271 sayılı Yasa’da yapılan değişiklikler nedeniyle ADLİ YARGI yerinde görülmesinin gerektiği hk. KARAR Davacı :K.H. Sanıklar :1-M. Ö. 2-İ. B. 3-T. D. 4-S. E. 5-G. A. 6-S. Ç. 7-B. D. 8-H. Ş. 9-S. K. 10-E. S. 11-A. S. 12-M. A. 13-S. A. 14-H. A. 15-H. Ö. 16-M. Ü. 17-A. A. 18-M. Ç. 19-E. A. 20-E. Ç. 21-E. K. 22-S. Y. 23-K. K. K. 343 24-A. N. Ö. 25-İ. Ş. P. 26-A. E. 27-A. Ç. 28-H. Ö. S. 29-İ. A. 30-A. A. 31-M. F. B. 32-V. K. 33-H. S. 34-M. E. K. 35-S. T. 36-İ. S. 37-E. E. 38-R. S. 39-L. A. 40-G. K. 41-E. A. 42-İ. E. 43-S. Ş. G. 44-B. M. S. 45-M. T. 46-Ş. Ç. 47-M. G. 48-A. O. A. 49-A. G. Ö. 50-E. M. 51-M. U. 52-S. D. 53-B. H. 54-Ş. B. 55-K. Ö. 56-N. S. 57-Y. Ç. 58-M. A. A. 59-M. B. 60-A. Ü. 61-E. A. 62-A. Ç. 63-S. D. D. 64-İ. Y. 65-M. K. 66-M. A. B. 67-N. O. 68-F. A. 69-Ü. G. 70-M. S. B. 71-E. Ö. 72-T. D. 73-N. S. 74-E. K. 75-N. C. 76-M. A. 77-C. Ö. 78-N. D. 79-B. S. 80-B. Y. 81-H. S. 344 82-D. K. 83-İ. H. K. 84-T. Y. 85-C. D. 86-S. K. 87-K. D. 88-A. E. 89-İ. Ü. 90-A. T. 91-K. H. 92-V. C. 93-Z. S. 94-M. Y. 95-E. Y. 96-N. A. 97-L. H. 98-İ. E. 99-E. G. 100-M. Ş. M. 101-R. B. 102-Ç. Ş. 103-C. B. 104-Y. S. 105-F. K. 106-O. G. D. 107-L. S. 108-L. K. 109-M. H. K. 110-K. Ö. 111-N. A. 112-A. Ç. 113-Ş. Ç. 114-E. Y. 115-N. S. 116-M. Y. 117-N. G. 118-L. T. 119-M. A. 120-Ş. K. 121-R. K. 122-U. A. 123-F. S. 124-M. M. Y. 125-Ş. A. 126-Ş. G. 127-B. K. 128-M. G. 129-A. T. 130-H. C. 131-H. P. 132-C. Y. 133-Y. S. A. 134-H. A. 135-B. A. OLAY : Ankara İl Jandarma Komutanlığı tarafından, Ankara İlinde sahtecilikle uğraşan organize suç örgütü kurulduğunun öğrenilmesi üzerine yapılan çalışma sonucunda, 2004-2007 yılları arasında, suç işlemek için kurulan örgütün, üyeleri ve aracıları vasıtasıyla Türkiye’nin değişik bölgelerinde askerlik dönemi gelmiş veya bakaya durumuna düşmüş yükümlülerin tespit edilerek, haklarında askerlikten kurtulmak için sahte askerliğe elverişli değildir 345 raporu düzenlediği, karşılığında para aldığının anlaşılması üzerine, örgütün bireyleri ve faaliyetlerinin, suç delillerinin tespiti amacıyla soruşturma kararı verildiği, soruşturma sonucunda, suç işlemek için kurulan örgütün yöneticisi ve üyesi durumunda bulunan ve asker olan şahıslar nedeniyle Askeri Ceza Kanununda düzenlenen “askerlikten kurtulmak için hile yapmak” suçuna ilişkin kısmın asker olan şahıslarla birlikte işlenmesi nedeniyle 353 sayılı Kanun’un 12. maddesi gereğince soruşturma evrakının ayrılmasına ve görevsizlik kararı ile Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığı’na gönderilmesine karar verildikten sonra, Etimesgut Askeri Hastanesi Baştabipliği emrinde görevli sanık Hv. Sağ. Bçvş. A. D.’ın örgütün kurucusu ve yöneticisi konumunda olduğu, örgüt üyesi ve aracıları konumunda bulunan sanıkların getirmiş olduğu yükümlüler ile bizzat başvuran yükümlülerin almış oldukları sevk evrakları üzerine Etimesgut Askeri Hastanesi’nin programına uygun şekilde bulundurdukları bilgisayar programları aracılığı ile Ankara Ulus semtinde bulunan bir otelin kiralamış olduğu odasında sahte raporları düzenleyerek sanıklara verdiği, karşılığında değişik miktarlarda para aldığı, Etimesgut Askeri Hastanesi Baştabipliği Sağlık Kurulunda görevli sanık sivil memur L. Ö.’ın örgütün kurucularından ve yöneticilerinden olduğu, örgüt lideri sanık A. ile ortak olarak çalıştığı ve örgütün hastane aşamasındaki işlemleri takip ettiği, verilen sahte raporlar üzerine şubelerden gelen rapor teyit belgelerini takip ederek, evrak düzenleyip, hastane baştabibine imzalatarak şubelerine gönderip rapor içeriklerinin doğru olduğu kanaatini uyandırdığı, bir kısmını da kendisinin düzenleyerek imzaladığı, Ankara Askerlik Dairesi Başkanlığı emrinde görevli iken 2005 yılında emekli olan sanık Mly. Kd. Bçvş. B. A., Mili Savunma Bakanlığı İç Tedarik Daire Başkanlığı emrinde görevli sanık sivil memur M. Ö., Ankara Askerlik Dairesi Yenimahalle Askerlik Şubesi Başkanlığı emrinde görevli sanık sivil memur Y. Ş., Genelkurmay Merkez Daire Başkanlığı emrinde görevli sanık sivil memur Y. D., Genelkurmay Başkanlığı Askeri Mahkemesi emrinde görevli sanık sivil memur M. Ö., sivil kişi sanıklar T. G., M. Ö., İ. B., O. D., T. D., A. A., R. Ö., İ. E. E., S. E., A. E., G. A., S. Ç., V. Ç., B. D., S. D. İ.’in askerlik çağı gelmiş, yoklama kaçağı veya bakaya kalmış yükümlüler ile temasa geçerek askerlik şubelerinden Etimesgut Askeri Hastanesi’ne sevk almalarını sağladığı, alınan sevkler uyarınca örgüt aracılığı ile sahte rapor düzenleyerek yükümlülere teslim ettiği veya askerlik şubelerine gönderdikleri, Burdur Askerlik Şube Başkanlığı emrinde görevli iken emekli Per. Kd. Bçvş. K. S.’ün örgüt kurucularından İ. B. ile irtibatının bulunduğu, sahte rapor alınması hususunda aracılık yaptığı, sivil kişi sanıklar H. Ş., M. B., M. Y., N. Y., H. İ. A., V. K., S. K., E. S., A. S., M. A., S. A., S. G., H. A., M. T., H. Ö., M. Ü., A. A., Ç. U., M. Ç., E. A., F. T., E. Ç., E. K., B. Ö., M. Y., V. A., S. Y., K. K. K., A. N. Ö., İ. Ş. P., A. E., A. Ç., H. Ö. S., İ. A., A. A., M. F. B., F. M. T., V. K., H. S., M. E. K., A. K. Ç., S. T., İ. S., E. E., M. Ö., R. S., L. A., G. K., E. A., İ. E., S. Ş. G., E. G., B. M. S., M. T., Ş. Ç., S. Ş., M. G., A. O. A., E. K., A. G. Ö., E. M., M. U., S. D., B. H., Ş. B., K. Ö., N. S., Y. K., S. Ö., İ. M. G., Y. Ç., M. A. A., M. B., A. T. D., A. Ü., E. A., A. Ç., S. D. D., İ. Y., R. K., M. K., A. Ü., M. A. B., A. A., N. O., F. A., Ü. G., M. S. B., E. Ö., T. D., N. S., E. K., N. C., M. A., C. Ö., N. D., B. S., B. Y., H. S., D. K., A. B., İ. H. K., T. Y., F. H., C. D., S. K., K. D., A. E., İ. Ü., A. T., K. H., V. C., Z. S., M. Y., G. P., E. Y., N. A., L. H., İ. E., M. G., E. G., M. Ş. M., R. B., Ç. Ş., C. B,, Y. S., M. A., F. K., O. G., L. S., L. K., M. H. K., K. Ö., N. A., A. Ç., Ş. Ç., E. Y., N. S., M. Y., N. G., L. T., M. A., Ş. K., R. K., U. A., F. S., M. M. Y., Ş. A., Ş. G., B. K., M. G., A. T., H. C., H. P., C. Y., Y. S. A., H. A., B. A.’ın örgüt aracılığı ile sahte resmi evrak düzenlettirdiği ve düzenlenen sahte resmi evrağı şubesine ibraz ederek kullanmak suretiyle sahte resmi evrak düzenlemek ve kullanmak suçunu işledikleri ileri sürülerek, sanıklar A. D. ile L. Ö.’ın eylemlerine uyan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 220/1,53,63,204-1,765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 342/1,80,6136 sayılı Yasa’nın 12/4,13/1,15/1-2. maddeleri, sanıklar B. A., T. G., M. Ö., İ. B., O. D., M. Ö., T. D., A. A., R. Ö., İ. E. E., S. E., K. S., Y. Ş., Y. D., A. E., G. A., S. Ç., V. Ç., B. D., S. D. İ. ve M. Ö.’nın eylemlerine uyan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 220/2,53,63,204/1,765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 64/1,342/1. maddeleri, diğer sivil kişi sanıkların eylemlerine uyan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 204/1, bazı sanıklar hakkında suç tarihi itibariyle 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 342/1. maddeleri uyarınca cezalandırılmaları istemiyle Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 8.11.2007 gün ve E:2007/39968, K: 2007/1812 sayılı iddianamesiyle kamu davası açılmıştır. ANKARA 6. AĞIR CEZA MAHKEMESİ: 6.2.2008 gün ve E: 2008/9, K: 2008/19 sayı ile bir kısım sanıklar hakkında 6136 sayılı Yasa’ya muhalefet etmek, örgüt kurucusu olmak, örgüte üye olmak suçlarından açılan kamu davasının bu dosyadan tefriki ile ayrı bir esasa kaydının yapılarak yargılamanın bu esas üzerinden yürütülmesine karar verdikten sonra, resmi belgede sahtecilik ve sahte evrakı kullanmak suçları nedeniyle açılan kamu davasında, sanıklardan bir kısmının asker kişi olduğu, sanıklar hakkında Askeri Ceza Kanunu’nun 81. maddesi yönünden soruşturmanın askeri savcılıkta yürütüldüğünün anlaşıldığı, bu durumda askerlikten kurtulmak için hile yapmak suçunun unsuru sayılan sahte evrak düzenlemek, kullanmak suçlarının birlikte değerlendirilmesinin gerekli olduğu, 353 sayılı Yasa’nın 12 ve 13. maddeleri de nazara alınarak sanıklara yüklenen eylemlerin müştereken işlenip işlenmediği, evrakta sahtekarlık suçunun askerlikten kurtulmak için hile yapmak suçunun unsuru olup olmadığının aynı mahkemede ve sanıklardan bir kısmı asker kişi olduğundan askeri yargı yerinde değerlendirilmesi gerektiği açıklanarak yargılamanın askeri yargı yerine ait olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş, kararın bir kısım sanıklar tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 11. Ceza Dairesi’nce hükmün onanmasına karar verilmiş, bu şekilde kesinleşen karar ve dava dosyası, Hava Kuvvetleri Komutanlığı Askeri Mahkemesi’ne gönderilmiştir. HAVA KUVVETLERİ KOMUTANLIĞI ASKERİ MAHKEMESİ: 23.7.2008 gün ve E:2008/363, K:2008/222 sayıyla; her ne kadar sahte evrakın kullanılarak askerlikten kurtulmak için hile yapmak suçu işlendiğinde sahte evrak bu suçun unsuru gibi görünse de, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda evrakta sahtecilik suçunun başlı başına bağımsız bir 346 suç olarak düzenlenmiş olması, bu suçtan ayrıca ceza tayininin gerekmesi, delillerinin değerlendirilmesi sırasında sahte evrakın düzenleniş şekline göre Askeri Ceza Kanunu’nun 81. maddesinde unsur olarak görülen sahtecilik ile Türk Ceza Kanunu’nun 204. maddesindeki sahteciliğin nitelik olarak birbirinden farklı olması karşısında, Askeri Mahkemece sahteciliğin Türk Ceza Kanunu’nun 204. maddesi anlamında nitelendirilmesine gerek olmadığı, dolayısıyla bu halde de bağlı suçlardan bahsedilemeyeceği değerlendirilerek isnat edilen sahte resmi evrak düzenlemek ve kullanmak suçunun askeri bir suç olmaması, askeri mahalde işlenmemesi, sivil ve asker kişilerin birlikte işlemiş olduğunun ileri sürülmesi nedeniyle sanıkları yargılama görevinin adli yargı yerine ait olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş, verilen karar sanıklar, B. A., O. D., A. A., R. Ö., İ. E. E., K. S., Y. D., A. E., S. Ş., S. D. İ., M. Ö., F. H., A. T. D., F. T., S. G., Ç. U., A. A., V. K., N. Y., A. B., M. T., A. K. Ç., İ. M. G., M. Ö., G. P., M. G., E. K., R. K., A. Ü., M. Y., M. A., M. Y., H. İ. A., L. Ö., T. G., V. Ç., B. Ö., E. G., F. M. T., M. B., S. Ö., V. A. ve Y. K. tarafından temyiz edilmiş, kararı temyiz etmeyen diğer sanıklar açısından verilen görevsizlik kararı kesinleşmiş, dava dosyası aynı Mahkemece, Mahkememize gönderilmiştir. Mahkememize gönderilen dava dosyasında, Mahkememizce, 11.5.2009 gün ve E:2009/16, K:2009/16 sayı ile, askerlikten kurtulmak için hile yapıldığı, bu hilenin resmi evrak düzenlenerek gerçekleştirildiği iddiası ile açılan kamu davasında, askerlikten kurtulmak için hile yapmak suçunun oluşup oluşmadığı tartışmasının iddiaların birlikte değerlendirilmesi ile yapılabileceği ve davanın buna göre çözümlenebileceği açıklanarak, askeri yargı yerince verilen görevsizlik kararının kaldırılmasına karar verilmiştir. HAVA KUVVETLERİ KOMUTANLIĞI ASKERİ MAHKEMESİ: 14.1.2011 gün ve E:2011/18 sayıyla, Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 3. ve T.C. Anayasası’nın 145. madde-sinde yapılan değişiklikler nedeniyle artık sivil kişi sanıkların askeri mahkemede yargılanmalarının mümkün olmadığı, bu nedenle sivil kişi sanıkları yargılama görevinin adli yargı yerine ait olduğu gerekçesiyle bu sanıklar açısından, görevli yargı yerinin belirlenmesi için 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 19. maddesi uyarınca Uyuşmazlık Mahkemesi’ne başvurulmasına ve davanın incelenmesinin Uyuşmazlık Mahkemesi’nin karar vermesine değin ertelenmesine karar vermiş, dava dosyası, aynı Mahkemece, Mahkememize gönderilmiştir. İNCELEME VE GEREKÇE: Uyuşmazlık Mahkemesi Ceza Bölümünün, Ahmet AKYALÇIN’ın Başkanlığında, Üyeler; Ali Cengiz ÖZBEK, Ramazan ÖZKEPİR, Ahmet DURU, Yavuz SAYALGI, Ersun ÇETİN, Levent BİLGİ’nin, katılımlarıyla yapılan 07.02.2011 günlü toplantısında; I-İLK İNCELEME: Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olduğundan, görev konusunda taraflar için bir müktesep hak doğurmayacağı, bu nedenle, yeni bir yasayla kabul edilen görev kurallarının geçmişe de etkili olacağı ve yargılamanın her evresinde göz önünde bulundurulacağı bilinen bir genel hukuk ilkesidir. Askeri yargı yerince 14.1.2011 gün ve E: 2011/18 sayı ile 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesindeki “Adli, idari, askeri yargı mercilerinden birisinin kesin veya kesinleşmiş görevsizlik kararı üzerine kendisine gelen bir davayı incelemeye başlayan veya incelemekte olan bir yargı mercii davada görevsizlik kararı veren merciin görevli olduğu kanısına varırsa, gerekçeli bir karar ile görevli merciin belirtilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvurur ve elindeki işin incelenmesini Uyuşmazlık Mahkemesinin karar vermesine değin erteler” hükmüne göre, görevli mahkemenin tayini hususunda, daha önce Mahkememizce karar verildiği halde, yeniden başvuruda bulunulduğu anlaşılmıştır. Somut olayda, Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nce, 6.2.2008 gün ve E:2008/9, K:2008/19 sayı ile görevsizlik kararı verildikten sonra, Hava Kuvvetleri Komutanlığı Askeri Mahkemesi’nce de 23.7.2008 gün ve E:2008/363, K:2008/222 sayı ile görevsizlik kararı verilmesi üzerine Mahkememizce, gönderilen dava dosyasının incelenmesi sonucunda 11.5.2009 gün ve E:2009/16, K:2009/16 sayı ile askerlikten kurtulmak için hile yapıldığı ve bu hilenin resmi evrak düzenlenerek gerçekleştirildiği iddiası ile açılan kamu davasında, askerlikten kurtulmak için hile yapmak suçunun oluşup oluşmadığı tartışmasının iddiaların birlikte değerlendirilmesi ile yapılabileceği ve davanın buna göre çözümlenebileceği açıklanarak askeri yargı yerince verilen görevsizlik kararının kaldırılmasına karar verilmiş ise de, görev kurallarına ilişkin Anayasa’nın 145 ve Ceza Muhakemesi Kanun’unun 3. maddesine eklenen ikinci fıkrasındaki düzenlemeler karşısında, görev uyuşmazlığının çözüme kavuşturulması amacıyla yeniden değerlendirilme yapılması gerektiği anlaşıldığından, askeri yargı yerince yapılan başvurunun kabulü ile görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi. II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim G. Fatma BÜYÜKEREN’in, davanın çözü-münde adli yargı yerinin görevli olduğu yolundaki raporu ve dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Dr. İlknur ALTUNTAŞ’ın adli yargı, Askeri Yargıtay Başsavcı Yardımcısı Hüseyin KORKUSUZ’un davanın çözümünün adli yargı yerinin görev alanına girdiğine ilişkin yazılı ve sözlü açıklamaları dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Dosyanın incelenmesinde, resmi belgede sahtecilik ve sahte evrakı kullanmak suçlarından yüz seksen bir sanık hakkında açılan kamu davasında, Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nce, eylemlerin Askeri Ceza Kanunu’nun 81. maddesi kapsamında değerlendirilmesi ve bu nedenle askeri yargı yerinde görülmesi gerektiği açıklanarak görevsizlik kararı verildiği, askeri yargı yerince de eylemlerin Türk Ceza Kanunu’nda düzenlendiği, 353 sayılı Yasa’nın 12. maddesi uyarınca yargılamanın adli yargı yerine ait olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmesi üzerine, kararı temyiz etmeyen sanıklar açısından görevsizlik kararının kesinleşmiş olması nedeniyle Mahkememize gönderilen dava 347 dosyasında, Mahkememizce, 11.5.2009 gün ve E:2009/16, K:2009/16 sayı ile askerlikten kurtulmak için hile yapıldığı ve bu hilenin resmi evrak düzenlenerek gerçekleştirildiği iddiası ile açılan kamu davasında, askerlikten kurtulmak için hile yapmak suçunun oluşup oluşmadığı tartışmasının iddiaların birlikte değerlendirilmesi ile yapılabileceği ve davanın buna göre çözümlenebileceği açıklanarak askeri yargı yerince verilen görevsizlik kararının kaldırılmasına karar verildiği, bu karardan sonra, Anayasa ve Ceza Muhakemesi Kanunu’nda yapılan değişiklikler nedeniyle askeri yargı yerince Mahkememize görevli yargı yerinin belirlenmesi için başvuruda bulunulduğu anlaşılmıştır. 353 sayılı Askeri Mahkemeler Kuruluşu Ve Yargılama Usulü Kanunu'nun "Askeri Mahkemelerin Görevleri" başlığı altında düzenlenen İkinci Bölümünde yer alan "Genel Görev" başlıklı 9. maddesinde; "Askeri Mahkemeler Kanunlarda aksi yazılı olmadıkça asker kişilerin askeri olan suçları ile bunların asker kişiler aleyhine veya askeri mahallerde yahut askerlik hizmet ve görevleri ile ilgili olarak işledikleri suçlara ait davalara bakmakla görevlidirler" Aynı Yasa’nın 5530 sayılı Yasa’nın 4. maddesi ile değiştirilen “Barış zamanında sivil kişilerin Askeri Ceza Kanununa tabi suçlarında yargılama mercii” başlığı altında yeniden düzenlenen 13. maddesinde, Askeri Ceza Kanunu’nun 55, 56, 57, 58, 59, 61, 63, 64, 75, 79, 80, 81, 93, 94, 95, 114 ve 131. maddelerinde yazılı suçların, askeri mahkemelerin yargı yetkisine tabi olmayan sivil kişiler tarafından barış zamanında işlenmesi halinde, bu kişilerin yargılanmalarının adli yargı mahkemeleri tarafından, Askeri Ceza Kanunu hükümleri uygulanmak suretiyle yapılacağı “Müşterek Suçlar” başlığı altında düzenlenen 12. maddesinde de "Askeri mahkemelere ve adliye mahkemelerine tabi kişiler tarafından bir suçun müştereken işlenmesi halinde eğer suç Askeri Ceza Kanununda yazılı bir suç ise sanıkların yargılanmaları askeri mahkemelere; eğer suç Askeri Ceza Kanununda yazılı olmayan bir suç ise adliye mahkemelerine aittir" denilerek, Askeri Ceza Kanununda yazılı bir suçun müştereken işlenmesi halinde sanıkların yargılamalarının askeri mahkemede yapılacağı hükme bağlanmıştır. Somut olayda, askerlikten kurtulmak için hile yapıldığı, bu hilenin resmi evrak düzenlenerek gerçekleştirildiği iddiası ile asker ve sivil kişi sanıklar hakkında müştereken işledikleri ileri sürülerek kamu davası açılmıştır. Önceki kararımızda askerlikten kurtulmak için hile yapmak suçunun oluşup oluşmadığı tartışmasının iddiaların birlikte değerlendirilmesi ile yapılabileceği gerekçesine yer verilmiş ise de, 353 sayılı Askeri Mahkemeler Kuruluşu ve Yargılama Usulü Kanunu’nun asker olmayan (sivil) kişilerin askeri mahkemelerde yargılanma koşullarını belirleyen maddeleri ile önceki kararımızdan sonra yürürlüğe giren Anayasa’nın 145. maddesinin ikinci fıkrası ve Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 3. maddesinin ikinci fıkrası gözetilerek yeniden değerlendirme yapılması gerekmiştir. Şöyleki: 12.9.2010 tarihinde yapılan halkoylaması sonucu kabul edilip, 23.9.2010 gün ve 27708 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 5982 sayılı Yasa’nın 15. maddesi ile değişik Anayasa’nın 145. Maddesinde, “Askeri yargı, askeri mahkemeler ve disiplin mahkemeleri tarafından yürütülür. Bu mahkemeler; asker kişiler tarafından işlenen askeri suçlar ile bunların asker kişiler aleyhine veya askerlik hizmet ve görevleriyle ilgili olarak işledikleri suçlara ait davalara bakmakla görevlidir. Devletin güvenliğine, anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlara ait davalar her halde adliye mahkemelerinde görülür. Savaş hali haricinde, asker olmayan kişiler askeri mahkemelerde yargılanamaz” ; 9.7.2009 gün ve 27283 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 5918 sayılı “Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun”un 6. maddesi ile 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 3. maddesine eklenen ikinci fıkrasında “Barış zamanında, asker olmayan kişilerin Askeri Ceza Kanununda veya diğer kanunlarda yer alan askeri mahkemelerin yargı yetkisine tabi bir suçu tek başına veya asker kişilerle iştirak halinde işlemesi durumunda asker olmayan kişilerin soruşturmaları Cumhuriyet savcıları, kovuşturmaları adli yargı mahkemeleri tarafından yapılır” denilmiştir. Bu düzenlemeler gözetildiğinde: Özel kanun niteliğindeki Askeri Mahkemeler Kuruluşu ve Yargılama Usulü Kanunu’nun 12. maddesinde öngörülen asker ve sivil ayrımını etkiler nitelikte olan Anayasa’nın 145. maddesinin ikinci fıkrası ile Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 3. maddesine eklenen ikinci fıkrasındaki düzenlemeler nedeniyle, barış zamanında sivil kişilerin Askeri Ceza Kanununda veya diğer kanunlarda yer alan askeri mahkemelerin yargı yetkisine tabii bir suçu tek başına veya asker kişilerle iştirak halinde işlemeleri durumunda adli yargı yerinde yargılanacakları sonucuna varılmıştır. Açıklanan nedenlerle, askeri yargı yerince yapılan başvurunun kabulü ile davanın adli yargı yerinde görülmesi ve Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nin görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir. SONUÇ: Davanın çözümünde ADLİ YARGI yerinin görevli olduğuna, bu nedenle Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 6.2.2008 gün ve E:2008/9, K:2008/19 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 07.02.2011 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi. —— • —— Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından: ESAS NO : 2011/9 348 KARAR NO : 2011/9 KARAR TR : 07.03.2011 (Ceza Bölümü) Ö Z E T : 5275 sayılı Yasa’nın 98. maddesi uyarınca lehe olan hükümlerin uygulanmasına yönelik davanın daha önce hüküm veren ASKERİ YARGI yerinde görülmesi gerektiği hk. KARAR Davacı :K.H. Sanık :T. K. O L A Y:İzmir/Gaziemir Hv. Snf. Ok. ve Tek. Eğt. Mrk. Komutanlığı emrinde görevli sanık Hv. Lv. Er T. K.’nin 21.9.2005 günü, kullanmak maksadıyla uyuşturucu madde bulundurmak suçunu işlediği ileri sürülerek, eylemine uyan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/1. maddesi uyarınca cezalandırılması istemiyle açılan kamu davasında, Hava Eğitim Komutanlığı Askeri Mahkemesi’nce, yüklenen suçun sübut bulduğu gerekçesiyle, sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/1,2,3,4,5. maddesi uyarınca cezalandırılmasına karar verilmiş, verilen karar 23.3.2006 tarihinde kesinleşmiştir. Hükmün infazı sırasında, Hava Eğitim Komutanlığı Askeri Savcılığı’nca, hükümlü hakkında 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/1,2,3,4,5,6 ve 7. maddelerinde lehe hükümler getirildiğinden aynı Kanun’un 7. maddesi gereğince lehe kanun değerlendirilmesi yapılarak karar verilmesi istenmiştir. HAVA EĞİTİM KOMUTANLIĞI ASKERİ MAHKEMESİ: 25.3.2008 gün ve E:2008/308, K:2008/117 sayıyla; sanığa yüklenen eylemin askeri suç olmadığı, askeri bir suça bağlı bulunmadığı, sanığın terhis edildiği açıklanarak, sanık hakkında lehe kanun hükümlerinin uygulanmasına ilişkin değerlendirmenin görevli ve yetkili adli mahkeme tarafından yapılmasının hukuka ve mevzuata uygun olacağı gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş, temyiz edilmeyen karar kesinleşerek, dava dosyası, Menderes Sulh Ceza Mahkemesi’ne gönderilmiştir. MENDERES SULH CEZA MAHKEMESİ: 8.4.2009 gün ve E:2008/206, K:2009/153 sayıyla; 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191. maddesinde yapılan değişikliğin, askeri yargı yerince verilen kararın kesinleştiği tarihten sonra olması ve hükmün kesinleşmesinden sonra infaz ile ilgili kararların 5275 sayılı Kanun’un 98/1. maddesi uyarınca hükmü veren mahkeme tarafından değerlendirileceği, bu nedenle görevli mahkemenin askeri yargı yeri olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş, kararın temyiz edilmeyerek kesinleşmesi üzerine, dava dosyası, kendisine gelmekle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nca, Mahkememize gönderilmiştir. İNCELEME VE GEREKÇE: Uyuşmazlık Mahkemesi Ceza Bölümünün, Ahmet AKYALÇIN’ın Başkanlığında, Üyeler; Ali Cengiz ÖZBEK, Ramazan ÖZKEPİR, Ahmet DURU, Bilgin AK, Y. Sezai KARAA, Turgut SÖNMEZ’in, katılımlarıyla yapılan 07.03.2011 günlü toplantısında; I-İLK İNCELEME: Yapılan incelemede, usule ilişkin işlemlerde 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş Ve İşleyişi Hakkında Kanun'da belirtilen süre ve biçim yönünden bir eksiklik görülmediği, askeri ve adli yargı yerleri arasında Yasa'nın 14. maddesinde öngörüldüğü biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu anlaşıldığından esasın incelenmesine oybirliği ile karar verildi. II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim G. Fatma BÜYÜKEREN’in, davanın çözü-münde askeri yargı yerinin görevli olduğu yolundaki raporu ve dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Dr. İlknur ALTUNTAŞ’ın askeri yargı, Askeri Yargıtay Başsavcı Yardımcısı Yalçın DİLSİZOĞLU’nun davanın çözümünün askeri yargı yerinin görev alanına girdiğine ilişkin yazılı ve sözlü açıklamaları dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Dosyanın incelenmesinden, sanık T. K.’nin, Hava Eğitim Komutanlığı Askeri Mahkemesi’nce yapılan yargılaması sonucunda, 5237 sayılı Yasa’nın 191/1,62 ve 51. maddeleri uyarınca sonuçta on ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, 191. maddenin 2,3,4 ve 5. fıkraları uyarınca tedavi altına aldırılmasına, tedavi süresi sonunda bir yıl süre ile denetim altında serbest bırakılmasına, sanıkla ilgilenmek üzere uzman bir rehber görevlendirilerek denetimli serbestlik süresince üçer aylık süreler halinde rapor düzenlenerek mahkemeye gönderilmesine karar verildiği, kararın 23.3.2006 tarihinde kesinleştiği, Hava Eğitim Komutanlığı Askeri Savcılığı’nca 12.3.2008 gün ve 2006/448 İlm. sayılı yazı ile, 5237 sayılı Yasa’nın 191/1,2,3,4,5,6 ve 7. maddelerinde lehe hükümler getirildiğinden lehe kanun değerlendirilmesi yapılarak karar verilmesinin istendiği anlaşılmıştır. 5271 sayılı Yasa’nın 5560 sayılı Yasa’yla değişik 231. maddesinin 5. fıkrasında da, “Sanığa yüklenen suçtan dolayı yapılan yargılama sonunda hükmolunan ceza, iki yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezası ise; mahkemece, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilir. Uzlaşmaya ilişkin hükümler saklıdır. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, kurulan hükmün sanık hakkında bir hukuki sonuç doğurmamasını ifade eder” denilmektedir. Ceza Hukuku ilkelerine göre, suçtan sonra yürürlüğe giren fail lehine yasa, hükümde ve infaz aşamasında dikkate alınmalıdır. Bu duruma ilişkin hükümler 5252 sayılı Yasa’nın 9. ve 5275 sayılı Yasa’nın 98 ve devamı maddelerinde 349 düzenlenmiştir. 5252 sayılı “Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun”un, “Lehe olan hükümlerin uygulanmasında usul” başlığı altında düzenlenen 9. maddesinde: “(1) 1 Haziran 2005 tarihinden önce kesinleşmiş hükümlerle ilgili olarak, Türk Ceza Kanununun lehe olan hükümlerinin derhal uygulanabileceği hallerde, duruşma yapılmaksızın da karar verilebilir. (2) Birinci fıkra hükmü, 1 Haziran 2005 tarihinden önce verilip de Yargıtay tarafından lehe olan hükümlerin uygulanması hususunda değerlendirme yapılması gerektiği gerekçesiyle bozularak mahkemesine gönderilen hükümler hakkında da uygulanır. (3) Lehe olan hüküm, önceki ve sonraki kanunların ilgili bütün hükümleri olaya uygulanarak, ortaya çıkan sonuçların birbirleriyle karşılaştırılması suretiyle belirlenir”; 5275 sayılı “Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun”un, “ Mahkûmiyet hükmünün yorumunda veya çektirilecek cezanın hesabında duraksama” başlığı altında düzenlenen 98. maddesinde: “Mahkûmiyet hükmünün yorumunda veya çektirilecek cezanın hesabında duraksama olursa, cezanın kısmen veya tamamen yerine getirilip getirilemeyeceği ileri sürülür ya da sonradan yürürlüğe giren kanun, hükümlünün lehinde olursa, duraksamanın giderilmesi veya yerine getirilecek cezanın belirlenmesi için hükmü veren mahkemeden karar hükmü yer almıştır. Açıklanan genel düzenlemeler dışında ayrıca 5728 sayılı Yasa’nın Geçici 1. maddesinde de, “Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte Yargıtay ilgili ceza dairesinde bulunan dosyalar hakkında bu Kanunun lehe hükümlerinin derhal uygulanabileceği hallerde, usule aykırılık bulunmadığı takdirde, dosya esastan incelenmek, acele işlerden sayılmak ve Türk Ceza Kanununun 7 nci maddesi dikkate alınmak suretiyle karar verilir. Bu Kanun yürürlüğe girdiği tarihten önce kesinleşmiş ve infaz edilmekte olan mahkumiyet kararları hakkında, lehe kanun hükümleri, hükmü veren mahkemece 13.12.2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 98 ila 101 inci maddeleri dikkate alınmak ve dosya üzerinden incelenmek suretiyle belirlenir. Ancak, hükmün konusunun herhangi bir inceleme, araştırma, delil tartışması ve takdir hakkının kullanılmasını gerektirmesi halinde inceleme, duruşma açılmak suretiyle yapılabilir. Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce kesin hükümle sonuçlanmış olan davalarda lehe hükmün belirlenmesi ve uygulanması amacıyla, yapılan yargılama bakımından dava zamanaşımı hükümleri uygulanmaz. İşbu Kanun yürürlüğe girdiği tarih itibariyle kesinleşmemiş olmakla beraber hükme bağlanmış olan dosyalarda uzlaşma kapsamının genişlediğinden bahisle bozma kararı verilemez”. denilmektedir. 12.9.2010 tarihinde yapılan halkoylaması sonucu kabul edilip, 23.9.2010 gün ve 27708 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 5982 sayılı Yasa’nın 15. maddesi ile değişik Anayasa’nın 145. Maddesinde, “Askeri yargı, askeri mahkemeler ve disiplin mahkemeleri tarafından yürütülür. Bu mahkemeler; asker kişiler tarafından işlenen askeri suçlar ile bunların asker kişiler aleyhine veya askerlik hizmet ve görevleriyle ilgili olarak işledikleri suçlara ait davalara bakmakla görevlidir. Devletin güvenliğine, anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlara ait davalar her halde adliye mahkemelerinde görülür” hükmü yer almaktadır. 353 sayılı Askeri Mahkemeler Kuruluşu Ve Yargılama Usulü Kanunu'nun 13.10.1996 gün ve 22786 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 4191 sayılı Yasa’yla değişik 17. maddesinde; “Askeri mahkemelerde yargılanmayı gerektiren ilginin kesilmesi, daha önce işlenen suçlara ait davalara bu mahkemelerin bakma görevini değiştirmez. Ancak suçun askeri bir suç olmaması askeri bir suça bağlı bulunmaması ve sanık hakkında kamu davası açılmamış olması halinde askeri mahkemenin görevi sona erer” denilmekte iken, maddenin "... ve sanık hakkında kamu davası açılmamış olması ..." tümcesi Anayasa Mahkemesi'nin 11.3.2000 gün ve 23990 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 1.7.1998 gün ve E:1996/74, K:1998/45 sayılı kararı ile iptal edilmiştir. Buna göre, askeri mahkemelerde yargılanmayı gerektiren ilginin kesilmesi, daha önce işlenen suçlara ait davalara bu mahkemelerin bakma görevini değiştirmez. Ancak yüklenen suçun askeri bir suç olmaması, askeri bir suça bağlı bulunmaması halinde, askeri mahkemenin görevinin sona ereceği açıktır. İptal kararı nedeniyle, sanık hakkında kamu davasının açılmış olup olmamasının bir önemi bulunmamaktadır. Somut olayda, askeri yargı yerince verilen görevsizlik kararında, sanığa yüklenen eylemin askeri suç olmadığı, askeri bir suça bağlı bulunmadığı, sanığın terhis edildiği açıklanarak, sanık hakkında lehe kanun hükümlerinin uygulanmasına ilişkin değerlendirmenin görevli ve yetkili adli mahkeme tarafından yapılmasının hukuka ve mevzuata uygun olacağı belirtilerek görevin adli yargı yerine ait olduğu gerekçesine yer verilmiş ise de, lehe kanun hükümlerinin saptanması ve uygulama koşullarının bulunup bulunmadığının belirlenmesine yönelik yargılama faaliyetinin, belirlenen amaçlarla sınırlı ve kendine özgü bir yargılama niteliğinde olduğu, hüküm aşamasında görevli olan mahkemenin, lehe kanun uygulaması nedeniyle hükmün uyarlanmasına ilişkin tali dava sırasında da görevini sürdürdüğü sonucuna Açıklanan nedenlerle, davanın askeri yargı yerinde görülmesi ve Hava Eğitim Komutanlığı Askeri Mahkemesi’nin görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir. 350 SONUÇ: Davanın çözümünde ASKERİ YARGI yerinin görevli olduğuna, bu nedenle Hava Eğitim Komutanlığı Askeri Mahkemesi’nin 25.3.2008 gün ve E:2008/308, K:2008/117 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 07.03.2011 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi. —— • —— Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından: ESAS NO : 2011/11 KARAR NO : 2011/11 KARAR TR : 02.05.2011 (Ceza Bölümü) Ö Z E T : 2247 sayılı Yasa’nın 1 ve 14. maddesinde belirtilen koşullar oluşmadığından, aynı Yasa'nın 27. maddesi uyarınca yöntemine uygun bulunmayan BAŞVURUNUN REDDİNE karar verilmesinin gerektiği hk. KARAR Davacı : K.H. Sanıklar : 1- E. S. 2- K. Ö. OLAY : Sivas 5. P. Eğt. Tug. P. Er Eğt. Tb. 4. P. Er Bl. Komutanlığı emrinde görevli sanıklar P. Er E. S. ile K. Ö.’ın, 21.6.2009 günü, yemekhanenin önünde tartışmaya başladıkları, tartışmanın kavgaya dönüştüğü ve etrafta bulunan kişiler tarafından ayırıldıkları, sanıklardan K.Ö. 18.30 - 20.30 saatleri arasında 8 nolu kulede nöbet tutarken, hazır kıt’ada görevli olmasından yararlanarak silahlıktan silahını ve piyade tüfeği şarjörünü alan E. S.’nın 8 nolu nöbet kulübesine giderek K. Ö.’a “çık dışarı lan, çık ortaya nerdesin” şeklinde bağırdığı, havaya bir el ateş ettiği ve olay yerine gelen ani müdahale mangasına teslim olduğu, K. Ö.’ın ise elindeki silahı almak isteyen ani müdahale mangasında görevli P. Er E. A.’ı kurma kolunu çektiği silahını doğrultarak “yaklaşma seni vururum” şeklinde tehdit ettiği, böylece, sanıklardan E. S.’nın silahla tehdit, K. Ö.’ın görevi yaptırmamak için silahla direnme suçlarını işledikleri ileri sürülerek, eylemlerine uyan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 106/2-a, 265/1,4. maddeleri uyarınca cezalandırılmaları istemiyle 5. Piyade Eğitim Tugay Komutanlığı Askeri Savcılığı’nın 15.7.2009 gün ve E: 2009/461, K:2009/323 sayılı iddianamesiyle kamu davası açılmıştır. 5. PİYADE EĞİTİM TUGAY KOMUTANLIĞI ASKERİ MAHKEMESİ: 30.12.2009 gün ve E: 2009/643, K:2009/646 sayıyla, sanıklara yüklenen suçun askeri suç olmaması, askeri bir suça bağlı bulunmaması ve yargılama aşamasında terhis edilmiş olmaları nedeniyle sanıkları yargılama görevinin adli yargı yerine ait olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş, temyiz edilmeyen karar kesinleşerek, dava dosyası, Sivas 1. Asliye Ceza Mahkemesi’ne gönderilmiştir. SİVAS 1. ASLİYE CEZA MAHKEMESİ: 25.1.2011 gün ve E:2010/583, K:2011/73 sayıyla, sanıklara yüklenen eylemlerin Askeri Ceza Kanunu’nun 106. maddesi karşısında, 82,85 ve 90. maddelerinde düzenlenen suçları oluşturduğu, eylemlerin askeri mahalde gerçekleştiği açıklanarak, yargılama görevinin askeri yargı yerine ait olduğu gerekçesiyle itiraz yolu açık olmak üzere görevsizlik kararı vermiş, dava dosyası, Sivas Cumhuriyet Başsavcılığı’nca, Mahkememize gönderilmiştir. İNCELEME VE GEREKÇE: Uyuşmazlık Mahkemesi Ceza Bölümünün, Ahmet AKYALÇIN’ın Başkanlığında, Üyeler; Ali Cengiz ÖZBEK, Ramazan ÖZKEPİR, Ahmet DURU, Yavuz SAYALGI, Y Sezai KARAA, Levent BİLGİ’nin, katılımlarıyla yapılan 02.05.2011 günlü toplantısında, Raportör-Hâkim G. Fatma BÜYÜKEREN’in, başvurunun reddi yolundaki raporu ve dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Dr. İlknur ALTUNTAŞ ile Askeri Yargıtay Başsavcı Yardımcısı Nalan CANBAY’ın, başvurunun reddine ilişkin yazılı ve sözlü açıklamaları dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Dosyanın incelenmesinde, adli yargı yerince verilen görevsizlik kararının itiraz yolu açık olmak üzere verildiği anlaşılmıştır. 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 34. maddesi 2. fıkrasında, “Kararlarda, başvurulabilecek kanun yolu, süresi, mercii ve şekilleri belirtilir” denilmiş, 223. maddesinin 10. fıkrasında, “Adli yargı dışındaki bir yargı merciine yönelik görevsizlik kararı kanun yolu bakımından hüküm sayılır” düzenlemesi yer almıştır. 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş Ve İşleyişi Hakkında Kanun’un “Olumsuz görev uyuşmazlığı” başlığı altında düzenlenen 14. maddesinde, “Olumsuz görev uyuşmazlığının bulunduğunun ileri sürülebilmesi için adli, idari veya askeri yargı mercilerinden en az ikisinin tarafları, konusu ve sebebi aynı olan davada kendilerini görevsiz görmeleri ve bu yolda verdikleri kararların kesin veya kesinleşmiş olması gerekir” denilmektedir. Uyuşmazlığın incelenebilmesi için, 2247 sayılı Yasa’nın 1 ve 14. maddeleri uyarınca, yargı yerlerince verilen kararların kesin veya kesinleşmiş olması gerekmektedir. Ceza Muhakemesi Kanunu hükümleri dışında ayrıca, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu'nun 9.12.1931 gün ve E:1931/12, K:1931/48 sayılı kararında da belirtildiği gibi yargı yolunu değiştirmeye yönelik görevsizlik kararlarının temyize tabi oldukları kuşkusuzdur. Böylece, başvuracağı kanun 351 yolu, süresi, mercii yasaya uygun olarak gösterilmeyen kararın kesinleşmesinden söz edilmesine olanak yoktur. Bu nedenle, sanıklara yukarıda açıklanan haklarını belirtir nitelikte tebligat yapılarak temyiz süresinin beklenmesi, görevsizlik kararı kesinleştikten sonra dosyanın Mahkememize gönderilmesi gerekmektedir. Açıklanan nedenlerle, Sivas 1. Asliye Ceza Mahkemesi'nce verilen görevsizlik kararının kesinleşmemiş olması nedeniyle, 2247 sayılı Yasa'nın 1 ve 14. maddesinde belirtilen koşullar oluşmadığından, aynı Yasa'nın 27. maddesi uyarınca yöntemine uygun bulunmayan başvurunun reddine karar verilmesi gerekmiştir. SONUÇ : 2247 sayılı Yasa'nın 1 ve 14. maddesinde belirtilen koşullar oluşmadığından aynı Yasa'nın 27. maddesi uyarınca yöntemine uygun bulunmayan BAŞVURUNUN REDDİNE, 02.05.2011 günü OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi. —— • —— Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından: ESAS NO : 2011/12 KARAR NO : 2011/12 KARAR TR : 02.05.2011 (Ceza Bölümü) Ö Z E T : Devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak suçu nedeniyle asker ve sivil kişi sanıklar hakkında açılan kamu davasının ADLİ YARGI yerinde görülmesinin gerektiği hk. KARAR Davacı :K.H. Maktül : M. Z. K. Katılanlar : 1- M. K. 2- H. K. 3- S. Y. Sanıklar : 1-A. K. 2-Ö. İ. 3-V. A. OLAY :Hakkari İl Jandarma Alay Komutanlığı İstihbarat Şube Müdürlüğünde görevli sanıklar J. Bçvş. A. K. ile J. Bçvş. Ö. İ.’in, 9.11.2005 tarihinden itibaren Yüksekova ve Şemdinli İlçeleri bölgesinde bulunan örgüt mensupları hakkında bilgi elde etmek, istihbari ve operasyonel faaliyetlerde bulunmak amacıyla görevlendirildiği, Şemdinli İlçesi Özipek Pasajında bulunan Umut Kitapevini işleten S. Y.’ın PKK terör örgütünün Şemdinli İlçesi kırsalında faaliyet gösteren örgüt mensupları ile irtibatlı olduğu, örgüt mensuplarına malzeme temin ettiği, yardım ve yataklık yaptığı, eylem yapılacak yerler ile ilgili bilgi verdiği, bölgede bulunan örgüt mensuplarının ailelerine yardımcı olduğu, DEHAP ile ilgili bütün faaliyetlerde ön planda olduğu, olay tarihinden önce kurulan Demokratik Toplum Hareketinin Şemdinli’deki kurucu üyeleri arasında yer aldığı, bazı bombalama olaylarına karıştığı şeklinde hakkında teknik takip ve istihbarat bilgilerinin bulunduğu ve Hakkari İl Jandarma Komutanlığı’nca teknik takibe alındığı, 4.11.2005 tarihinde PKK terör örgütü olan Sabri (K) A. K. ile yaptığı telefon görüşmesi sırasında, Almanya’dan bir paket gönderileceği ve adres olarak Umut Kitapevinin verildiği, bu paketin terör örgütünün dağ kadrosuna gönderileceğinin değerlendirildiği, S. Y. hakkında istihbari faaliyetler ve çalışma yapmak üzere sanıklar A. K. ile Ö. İ.’in görevlendirildiği ve istihbari çalışmalar yapılarak bu kişinin ev ve işyeri krokilerinin çizildiği, PKK terör örgütünün eski bir üyesi olan 2001 yılında çıkarılan JGY:37-8 Haber Elemanlarının Temini, Kullanımı ile Etkinliklerinin Tespiti ve Kontrolü Yönergesine göre aynı Komutanlık tarafından haber elemanı olarak kullanılan sivil kişi sanık V. A. ile birlikte asker kişi sanıklar A. K. ve Ö. İ.’in 9.11.2005 tarihinde saat 11.00 sıralarında, Şemdinli İlçesine geldikleri kendi beyanlarına göre geliş amaçlarının Almanya’dan gelecek olan paket olduğu, aleyhe delillere göre, gerçek amacın 5.8.2005 tarihinde terör örgütü tarafından Şemdinli İlçe Jandarma Komutanlığı Askeri Gazino geçişine bomba konulması ve beş askerin şehit olması olayı ile 1.11.2005 tarihinde Askeri Gazinonun diğer tarafındaki sokağa park edilen otomobil içindeki bombanın patlaması sonucu bir askerin kör olması ve birçok kişinin yaralanması olayının sorumlusu olarak kabul ettikleri S. Y.’a terör örgütünün kullandığı yöntem ile cevap vermek olduğu, sanıkların araçlarını A. Ö. isimli kişinin dükkanının önüne park ettikleri sanıklardan V. A.’in araçtan inerek Özipek pasajına girmesinden sonra Umut Kitapevi isimli işyerine iki ayrı el bombası atıldığı, bombalarının patlaması üzerine M. Z. K.’ın öldüğü, M. K.’ın yaralandığı, olaydan sonra yapılan soruşturma sonucunda, olayın sanıklar tarafından fikir ve irade birliği içinde gerçekleştirildiği, tüm dosya kapsamına göre kamu görevlileri olan sanıklar A. K. ile Ö. İ.’in Terörle Mücadele adı altında yola çıkıp bir süre sonra yasaların kendilerine verdiği yetkileri tam bir sorumsuzluk içinde yasa dışılığı meşru sayıp amaçlarına ulaşmak için her yöntemi uygun yöntem olarak benimseyerek kamu görevlisi olmayan eski bir PKK üyesi sanık V. A’i de yanlarına alarak tam bir dayanışma ve işbirliği içerisinde hareket edip S. Y. isimli şahsa zarar vermek veya bu şahsı öldürmek amacıyla olayı gerçekleştirdikleri açıklanıp; 352 “Güvenlik kuvvetlerimizin hangi şartlarda silâh ve şiddet kullanacağı yasalarımızda ve yönetmeliklerimizde detayı ile açıklanmıştır. PKK veya her hangi bir terör örgütü ile mücadele hukukî yollarla ve gerektiğinde silâh ve şiddet kullanarak yapılacaktır. Terör örgütleri ile hukukî olmayan bir yöntem ile mücadelede halkın devlete olan güveni zamanla sarsılabilir. Bu şekilde mücadele yöntemini benimseyen bir takım oluşumlar zamanla devlet kademesinde yer bulmakta ve yasaların kendilerine tanımadığı yetki ve görevlerle keyfî bir takım eylem ve işlem gerçekleştirmek suretiyle kamuoyunun devlete karşı olan güvenini ve inancını yitirmesine de neden olabilecektir. Sonuçta devlete karşı güvenini ve inancını yitiren halkın görev ve yetkinin yasadışı olarak kullanılması sonucu meydana gelen ihlalleri fiilî olarak protesto ederek sokaklarda gösteriler yapılacak ve kamu düzeni bu şekilde bozulacaktır. Devleti oluşturan unsurlar halk ve bireydir. Kamu düzeninin bu şekilde bozulması şeklen terörle mücadele eder gibi görünen yasadışı bu oluşumların eylemleri sonucu gerçekleşecektir. Kamu görevlilerinin yasaya aykırı olarak yaptığı şiddet ve silâh (bomba) kullanma eylemi açıkladığımız gibi devletin birliğini sağlamaya yönelik bir eylem olmayıp kamu düzeninin bozulmasına, karmaşaya, güvensizliğe neden olarak devletin birliğini bozmaya yönelik bir eylemdir. Bu bombalama eylemi ile Şemdinli halkını provake eden bölücü örgüt yandaşlarının halkı yönlendirdiği, özellikle Bayrağımıza ve Atatürk Büstü’ne saldırıların da gerçekleştiği, gerek ilçede gerekse ülke genelinde tansiyonu yükseltmeyi amaçlayan terör örgütü ve yandaşlarının pek çok yerde toplumsal çatışma yaratmayı hedefledikleri, devamında güvenlik birimlerini tahrik etmek suretiyle özellikle son dönemde insan hakları ve kişisel özgürlüklerin geliştirilmeye çalışıldığı ve güvenlik güçlerimizin bu konularda gerekli hassasiyeti göstermek için çaba harcadığı, bu ortamı bozdurmak ve devletimizi bazı uluslar arası platformlarda sıkıntıya sokmak eyleminde oldukları, bu şekilde terör örgütü PKK.ya adeta fırsat ve imkân tanınarak prim verilmiş ve bir takım eylemlerin yapılmasına zemin hazırlanmıştır. Bu bombalama olayına ilgili kurum ve kuruluşların müdahale etmesi ve gereğinin yapılmasına fırsat tanınmadan, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin kurum ve kuruluşlarını hedef alan, mevzuata göre açıkça suç teşkil eden toplumsal eylemlerin ardı ardına işlendiği, bunları yönlendiren ve büyük ihtimalle terör örgütü PKK.nın uzantısı konumundaki kişilere müdahale edilememesi, bu konudaki zafiyeti gösterir şekilde yerel bazı kişilerle irtibata girilerek yardım istenilmesi, belli bir alanın tamamen boşaltılması ve burayı bombalama olayından sonra göstericilerin işgâl etmesi, söz vermelere ve iyi niyetlere bağlı olarak resmî işlemlerin yapılması gibi bir sürece girilmesi, aslında güvenlik güçlerinin alması gereken bazı tedbirleri vatandaşların veya Belediye Başkanına bağlı olduğu söylenen bazı kişilerin alması ve bunlardan yarar umulması terör örgütünün bölgedeki yeni stratejisine yardımcı olmasına katkıda bulunacak bir anlayıştır. Bu olaylar göstermiştir ki bölgedeki halkın kışkırtılması ve galeyana getirilmesi halinde müdahale etmesi gereken devlet kuruluşları değil yöredeki politikacıların ve örgütün milis güçlerinin sözleri ve talimatları etkili olacaktır. Bu açıdan açıkladığımız gerekçelerle 09.11.2005 tarihindeki patlama olayı ve sonrasında gelişen toplumsal olaylar sonucu ülkenin kamu düzeni ve istikrarı bozulmuştur. Bu gerekçelerle 09.11.2005 günü Şemdinli’de gerçekleştirilen bomba eylemi devletin birliğini bozmaya yönelik bir eylemdir. Bu bombalama olayı ve akabinde yaşanan olaylar bir arada değerlendirildiğinde terör örgütü PKK.nın halk üzerindeki etkinliğinin artmasına, örgütün kısa sürede olayları protesto etmek için binlerce insanı bir araya toplayabilme gücüne kavuşmuş olması gibi imkânlara zemin hazırlanarak terör örgütünün lehine ve istediği sonuçları elde etmesine yönelik bir ortam meydana getirilmiştir” denilerek, bu eylemden sonra bölgede meydana gelen olaylar sonucu ülkenin kamu düzeni ve istikrarının bozulduğu, eylemin devletin birliğini bozmaya yönelik bir eylem olduğu, böylece, sanıkların devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmaya yönelik eylemde bulunmak, kasten adam öldürmek, kasten adam öldürmeye teşebbüs etmek ve suç işlemek için anlaşmak suçlarını işledikleri ileri sürülüp, Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 250 ve devamı maddeleri gereğince yargılamalarının yapılarak eylemlerine uyan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 302/1,3713 sayılı Kanun’un 5, Türk Ceza Kanunu’nun 302/2. maddesi yollaması ile aynı Kanun’un 82/1-c,35/1, 316/1. maddeleri uyarınca cezalandırılmaları istemiyle Van Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 3.3.2006 gün ve E: 2006/32, K: 2006/31 sayılı iddianamesiyle kamu davası açılmıştır. Van 3. Ağır Ceza Mahkemesi, 19.6.2006 gün ve E: 2006/45, K:2006/74 sayılı kararı ile, savunmasını Baroca görevlendirilen avukat dışında vekalet vermek suretiyle görevlendirdiği avukatının yapmasını istediği için V. A. hakkında açılan davanın tefrik edilerek 2006/116 sayılı esasa kaydedilerek bu esas üzerinden davaya devamına karar verdikten sonra, sanıklar A. K. ile Ö. İ.’in olay tarihinde suç örgütünün üyesi PKK itirafçısı sanık V. A.’le normal iştirak iradesini aşan örgütsel birliktelikle hukuk dışı, keyfi yollarla terörle mücadele etmek olarak kabul edilen amaçla 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 220. maddesi kapsamında oluşturulan silahlı suç örgütünün üyesi olarak ve amaçları doğrultusunda S. Y.’ı öldürmeye karar verip, bu doğrultuda amaçlarını gerçekleştirmek için el bombası kullanmayı planlayarak olayı gerçekleştirdikleri gerekçesiyle; sanıklar A. K. ile Ö. İ.’in 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 220/23,62/1,37/1. maddesi yollamasıyla 82/1-a-c,35/2,62/1,82/2-3(e),61/2,21/2,62/1. maddeleri uyarınca cezalandırılmalarına, sanık V. A. hakkında ise, tefrik edilen dosyada yargılamaya devam edilerek aynı maddeler uygulanmak suretiyle cezalandırılmasına karar verilmiş, kararların ayrı ayrı temyiz edilmeleri üzerine, Yargıtay 9. Ceza Dairesi’nce, sanıklara yüklenen eylemlerin terörle mücadele görevleri kapsamında gerçekleştirildiği belirtilerek bölücü terörle mücadele ile ilgili Türk Silahlı Kuvvetlerinin bütün faaliyetlerinin askeri nitelikte olduğu ve askeri mahkemelerin görevlerine ilişkin hükümlerin saklı tutulduğu CMK’nun 250/3. maddesi hükmü karşısında 1632 sayılı Askeri Ceza Kanununun 54. maddesinin “Vatan aleyhinde bir cürüm yapan askeri şahıslar hakkında Türk Ceza Kanununun 125 nciden 145nci 353 maddeye kadar olan maddeleri hükümleri tatbik olunur” hükümlerinin tatbik edileceği gerekçesiyle 353 sayılı Kanun’un 9 ve 12. maddeleri uyarınca davalara bakma görevinin askeri mahkemeye ait olduğu belirtilerek kararlar bozulmuştur. VAN 3. AĞIR CEZA MAHKEMESİ: 14.9.2007 gün ve E:2007/189, K:2007/213 sayı ile öncelikle daha önce ayırma kararı verdiği dava dosyalarının birleştirilmesine karar verdikten sonra, bozma ilamında belirtilen hususları tekrar ederek bölücü terörle mücadele ile ilgili Türk Silahlı Kuvvetleri’nin bütün faaliyetlerinin askeri nitelikte olması ve askeri mahkemelerin görevlerine ilişkin hükümlerin saklı tutan Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 250/3. maddesi hükmü karşısında Askeri Ceza Kanunu’nun 54. maddesi gereğince sanıkların eylemine uygun 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 302. maddesi, 353 sayılı Kanun’un 9 ve 12. maddeleri gereğince yargılama görevinin Askeri Mahkemeye ait olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş, kararın temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 9. Ceza Dairesi hükmün onanmasına karar vermiş, dava dosyası, Jandarma Asayiş Kolordu Komutanlığı Askeri Mahkemesi’ne gönderilmiştir. JANDARMA ASAYİŞ KOLORDU KOMUTANLIĞI ASKERİ MAHKEMESİ: 22.1.2010 gün ve E:2010/52, K:2010/45 sayı ile, Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 3. maddesinde yapılan değişiklik nedeniyle sivil kişi sanık V. A.’in askeri mahkemede yargılanamayacağı, sanıkların “Devletin Birliğini ve Ülke Bütünlüğünü Bozmak” suçunu işlediklerine dair hiçbir delil bulunmadığı, yüklenen eylemlerin sabit görülmesi durumunda, sivil sanık V. A.’in eyleminin “nitelikli kasten adam öldürmeye teşebbüs”, “nitelikli kasten adam öldürme” suçlarını, asker kişi sanıkların eylemlerinin ise bu suçlara azmettirme veya yardım etme suçlarını oluşturabileceği, bu suçların ise askeri bir görev ve hizmetle bağlantılı olarak gerçekleşmemiş olduğu, bu nedenle 353 sayılı Kanun’un 12. maddesi uyarınca tüm sanıkların yargılamalarının adli yargı yerine ait olduğu gerekçesiyle verdiği görevsizlik kararının temyiz edilmesi üzerine, Askeri Yargıtay 3. Dairesi’nce hükmün onanmasına karar verilmiş, dava dosyası, Jandarma Asayiş Kolordu Komutanlığı Askeri Savcılığı’nca, Mahkememize gönderilmiştir. İNCELEME VE GEREKÇE: Uyuşmazlık Mahkemesi Ceza Bölümünün, Ahmet AKYALÇIN’ın Başkanlığında, Üyeler; Ali Cengiz ÖZBEK, Mehmet MUTLU, Ramazan ÖZKEPİR, Ahmet DURU, Yavuz SAYALGI, Levent BİLGİ’nin, katılımlarıyla yapılan 02.05.2011 günlü toplantısında; I-İLK İNCELEME: Yapılan incelemede, usule ilişkin işlemlerde 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş Ve İşleyişi Hakkında Kanun'da belirtilen süre ve biçim yönünden bir eksiklik görülmediği, adli ve askeri yargı yerleri arasında Yasa'nın 14. maddesinde öngörüldüğü biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu anlaşıldığından, esasın incelenmesine oybirliği ile karar verildi. II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim G. Fatma BÜYÜKEREN’in, davanın çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu yolundaki raporu ve dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Dr. İlknur ALTUNTAŞ ile Askeri Yargıtay Başsavcılığınca görevlendirilen Başsavcı Yardımcısı Nalan CANBAY’ın davanın çözümünün adli yargı yerinin görev alanına girdiğine ilişkin yazılı ve sözlü açıklamaları dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: 353 sayılı Askeri Mahkemeler Kuruluşu Ve Yargılama Usulü Kanunu'nun "Askeri Mahkemelerin Görevleri" başlığı altında düzenlenen İkinci Bölümünde yer alan "Genel Görev" başlıklı 9. maddesinde; "Askeri Mahkemeler Kanunlarda aksi yazılı olmadıkça asker kişilerin askeri olan suçları ile bunların asker kişiler aleyhine veya askeri mahallerde yahut askerlik hizmet ve görevleri ile ilgili olarak işledikleri suçlara ait davalara bakmakla görevlidirler" denilmiştir. "Askeri suç" ise, öğretide ve uygulamada; a) Unsurları ve cezalarının tamamı Askeri Ceza Kanunu'nda yazılı olan, başka bir anlatımla, Askeri Ceza Kanunu dışında hiçbir ceza yasası ile cezalandırılmayan suçlar, b) Unsurları kısmen Askeri Ceza Kanunu'nda kısmen diğer ceza yasalarında gösterilen suçlar, c) Türk Ceza Kanunu'na atıf suretiyle askeri suç haline dönüştürülen suçlar, olmak üzere üç grupta mütalaa edilmektedir. Aynı Yasa’nın “Müşterek Suçlar” başlığı altında düzenlenen 12. maddesinde "Askeri mahkemelere ve adliye mahkemelerine tabi kişiler tarafından bir suçun müştereken işlenmesi halinde eğer suç Askeri Ceza Kanununda yazılı bir suç ise sanıkların yargılanmaları askeri mahkemelere; eğer suç Askeri Ceza Kanununda yazılı olmayan bir suç ise adliye mahkemelerine aittir" denilerek, Askeri Ceza Kanununda yazılı bir suçun müştereken işlenmesi halinde sanıkların yargılamalarının askeri mahkemede yapılacağı hükme bağlanmıştır. 1632 sayılı Askeri Ceza Kanunu’nun, “Vatan aleyhindeki cürümler” başlığı altında düzenlenen 54. maddesinde “Vatan aleyhinde bir cürüm yapan askeri şahıslar hakkında Türk Ceza Kanunun 125 inciden 145 inci maddeye kadar olan maddeleri hükümleri tatbik olunur”; 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük Ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un “Yollamalar” başlığı altında düzenlenen üçüncü maddesi birinci fıkrasında da “Mevzuatta, yürürlükten kaldırılan Türk Ceza Kanununa yapılan yollamalar, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda bu hükümlerin karşılığını oluşturan maddelere yapılmış sayılır” denilmiştir. Ceza Muhakemesi Kanunu’nun, “Görev ve yargı çevresinin belirlenmesi” başlığı altında düzenlenen 250. maddesinin (1) nolu fıkrasının (c) bendinde, Türk Ceza Kanununda yer alan, İkinci Kitap Dördüncü Kısmın Dört, Beş, 354 Altı ve Yedinci Bölümünde tanımlanan suçlar (305,318,319,323,324,325 ve 332 nci maddeler hariç) dolayısıyla açılan davaların, Adalet Bakanlığının teklifi üzerine Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca yargı çevresi birden çok ili kapsayacak şekilde belirlenecek illerde görevlendirilecek ağır ceza mahkemelerinde görüleceği belirtilmiş; (3) nolu fıkrasında ise, birinci fıkrada belirtilen suçları işleyenlerin sıfat ve memuriyetleri ne olursa olsun bu Kanunla görevlendirilmiş ağır ceza mahkemelerinde yargılanacakları, Anayasa Mahkemesi ve Yargıtay’ın yargılayacağı kişilere ilişkin hükümler ile askeri mahkemelerin görevlerine ilişkin hükümlerin saklı olduğu düzenlenmiştir. 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nun birinci maddesinde “Terör; cebir ve şiddet kullanarak; baskı, korkutma, yıldırma, sindirme veya tehdit yöntemlerinden biriyle, Anayasada belirtilen Cumhuriyetin niteliklerini, siyasi, hukuki, sosyal, laik, ekonomik düzeni değiştirmek, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmak, Türk Devletinin ve Cumhuriyetin varlığını tehlikeye düşürmek, Devlet otoritesini zaafa uğratmak veya yıkmak veya ele geçirmek, temel hak ve hürriyetleri yok etmek, Devletin iç ve dış güvenliğini, kamu düzenini veya genel sağlığı bozmak amacıyla bir örgüte mensup kişi veya kişiler tarafından girişilecek her türlü suç teşkil eden eylemlerdir” denilerek terörün tanımı yapılmış; “Terör Suçları” başlığı altında düzenlenen 3. maddesinde de “26.9.2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 302, 307, 309, 311, 312,313,314,315 ve 320 nci maddeleri ile 310 uncu maddesinin birinci fıkrasında yazılı suçlar, terör suçlarıdır”; “Görev ve yargı çevresinin belirlenmesi” başlığı altında düzenlenen 9. maddesinde “Bu Kanun kapsamına giren suçlarla ilgili davalara, 4.12.2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 250 nci maddesinin birinci fıkrasında belirtilen ağır ceza mahkemelerinde bakılır” denilmiştir. Öte yandan, 5918 sayılı Yasa’yla değişik 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 3. maddesine eklenen ikinci fıkrasında, barış zamanında, asker olmayan kişilerin Askeri Ceza Kanununda veya diğer kanunlarda yer alan askeri mahkemelerin yargı yetkisine tabi bir suçu tek başına veya asker kişilerle iştirak halinde işlemeleri durumunda asker olmayan kişilerin soruşturmalarının Cumhuriyet savcılarınca, kovuşturmalarının adli yargı mahkemelerince yapılacağı belirtilmiştir. 3.3.2006 günlü 2006/32 Esas, 2006/31 Karar sayılı iddianamede; A. K. ve Ö. İ.’in terörle mücadele adı altında yola çıkıp bir süre sonra yasaların kendilerine verdiği yetkileri tam bir sorumsuzluk içinde yasadışılığı meşru sayıp amaçlarına ulaşmak için her yöntemi uygun yöntem olarak benimseyerek yanlarında kamu görevlisi olmayan eski bir PKK üyesi V. A. olduğu halde tam bir dayanışma ve işbirliği içersinde hareket edip S. Y. isimli şahsa zarar vermek veya bu şahsı öldürmek amacıyla suç tarihinde olayı gerçekleştirdikleri, terörle mücadele adı altında hukuk dışı bir yapılanma ve anlaşma ile devletin meşru güçleri gibi güç kullanarak yürürlükteki yasalar yerine kendi güç ve kuralları ile sözde yasalar oluşturmanın devleti hukuk devleti olmaktan çıkaracağı, eylemin kamu düzeninin bozulmasına, karmaşaya, devletin birliğini bozmaya yönelik olduğu iddia edilip sanıklara isnad olunan suçun kapsamı belirtilerek bu nitelemeye göre sanıklar haklarında Türk Ceza Kanunu’nun 302/1,2,316/1,82/1-c,53,63, 3713 sayılı Yasa’nın 5. maddelerinin uygulanması istenilmiştir. Yargıtay 9. Ceza Dairesinin bozma kararından sonra, yeniden düzenlenen ve 12.9.2010 tarihinde yapılan halkoylaması sonucu kabul edilip, 23.9.2010 gün ve 27708 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 5982 sayılı Yasa’nın 15. maddesi ile değişik Anayasa’nın 145. maddesinde “Askeri yargı, askeri mahkemeler ve disiplin mahkemeleri tarafından yürütülür. Bu mahkemeler; asker kişiler tarafından işlenen askeri suçlar ile bunların asker kişiler aleyhine veya askerlik hizmet ve görevleriyle ilgili olarak işledikleri suçlara ait davalara bakmakla görevlidir. Devletin güvenliğine, anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlara ait davalar her halde adliye mahkemelerinde görülür. Savaş hali haricinde, asker olmayan kişiler askeri mahkemelerde yargılanamaz” denilmiştir. Bu düzenlemeye göre, devletin güvenliğine, anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlara ait davaların adliye mahkemelerinde görüleceği açıktır. Olayımızda, iddianamede isnad olunan suçun tavsifi yapılarak sanıklar hakkında uygulanması istenilen Türk Ceza Kanunu’nun 302. maddesinde, devletin birliğine, güvenliğine karşı işlenen suçlar hakkında yaptırım öngörülmüştür. Buna göre, iddianamedeki olayın anlatımı, sevk maddeleri ile yukarıda anlatılan yasal ve anayasal düzenlemeler birlikte gözetildiğinde, sanıkların kovuşturmalarının adli yargı yerinde yapılması gerektiği sonucuna varılmıştır. Açıklanan nedenlerle, Van 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nin görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir. SONUÇ: Davanın çözümünde ADLİ YARGI yerinin görevli olduğuna, bu nedenle Van 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 14.9.2007 gün ve E:2007/189, K:2007/213 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 02.05.2011 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi. —— • —— Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından: ESAS NO : 2009/147 KARAR NO : 2010/137 KARAR TR : 05.07.2010 (Hukuk Bölümü) ÖZET : Askeri Okullara Alınan Öğrenciler ile Silahlı Kuvvetler Hesabına Fakülte ve Yüksek Okullarda Okuyan Öğrenciler İçin Yüklenme Senedi Düzenlenmesine ve Bu Okullardan Çeşitli Sebeplerle Ayrılacak Öğrencilere 355 veya Kefillerine Ödettirilecek Tazminata Dair Yönetmeliğin iptali istemiyle açılan davanın, ASKERİ İDARİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk. Davacılar : M. T.'a velayeten, kendi namlarına asaleten N. T. ve T. T. Vekili : Av. H. B. Davalılar : 1- Milli Savunma Bakanlığı 2- İçişleri Bakanlığı 3- Maliye Bakanlığı OLAY : Davacılar vekili dava dilekçesinde, N. – T.T.'ın oğlu M.T’ın, Işıklar Askeri Lisesi 2. sınıf öğrencisi olduğu sırada KK Orta Dereceli Askeri Okullar Disiplin Yönergesi gereğince 19 Ocak 2006 tarihinde okuldan çıkarıldığını ve askeri öğrencilikle ilişiğinin kesildiğini, N. – T. T.’ın, oğulları M. adına kayıt - kabul sırasında yüklenme senedi tanzim ettiğini, davacıların oğlunun okulla ilişiğinin kesilmesi sebebiyle Işıklar Askeri Lisesi 2. sınıf öğrenciliğinden ayrılması sonrasında bu senede ve senedin dayanağı Yönetmelik hükümlerine göre hazırlanan çok fahiş miktarda tazminat talebinde bulunulduğunu, bu fahiş talebe ilişkin olarak Ankara 15. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2006/292 Esas sayılı dosyası ile menfi tespit davası açıldığını, öğrencinin okulla ilişiğinin kesilmesi sebebiyle yukarıda da belirtildiği gibi okul tarafından yapılan öğrenim giderleri harcamalarının geri ödenmesinin talep edildiğini, davalı tarafça talep edilen öğrenim giderlerinin karşılığının ise 20.373,65YTL olarak tespit edildiğini ve davacılara talep yazısı gönderildiğini, ancak, davacıdan talep edilen bu miktar, "Askeri Okullara Alınan Öğrenciler ile Silahlı Kuvvetler Hesabına Fakülte ve Yüksek Okullarda Okuyan Öğrenciler İçin Yüklenme Senedi Düzenlenmesine ve Bu Okullardan Çeşitli Sebeplerle Ayrılacak Öğrenciler veya Kefillerine Ödettirilecek Tazminata Dair Yönetmelik" çerçevesinde N. – T. T.’ın yüklenici olarak, dava dışı Ü. S.’in ise, müşterek borçlu müteselsil kefil olarak imzaladığı "Yüklenme Senedi" çerçevesinde talep edildiğinden, birtakım Yargıtay kararlarında bu senedin imzalanmış olması sebebiyle talepte bulunulabileceğine ilişkin düzenlemeler bulunduğunun davalı Milli Savunma Bakanlığı tarafından dosyaya ibraz edildiğini, davacılardan talepte bulunulmasına esas olan yüklenme senedinin, 30.5.1949 tarih ve 5401 sayılı Askeri Öğrencilerden Başarı Gösteremeyenler Hakkında Kanun’un 3. maddesi (daha sonra mülga), 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu’nun 17, 18, 20 ve 68. maddeleri, yine 1462 sayılı Harp Okulları Kanunu’nun 5. maddesi (daha sonra mülga) ve son olarak 2955 sayılı Gülhane Askeri Tıp Akademisi Kanunu’nun 45. maddesi çerçevesince hazırlandığı "Dayanak" başlıklı 3. maddesinde izah edilen yukarıda anılan Yönetmelikteki düzenlemeye uygun olarak hazırlandığını, "Yüklenme Senedi"nin davacılar tarafından Işıklar Askeri Lisesi’ne kayıt yaptırabilmek için zorunlu olarak imzalandığını, 5401 sayılı Kanun’un Yönetmeliğin temelini oluşturduğunu, anılan Kanunun mülga olduğu dikkate alınarak davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini, zira; davacıdan eğitim gideri olarak yapılan masrafların yasal faizi ile tahsil imkanının kanuni bir düzenleme olarak zaten bulunduğunu, ancak bunun yolunun belirtildiği iş bu Yönetmeliğin, kanuni dayanağından yoksun kalmasının ötesinde kapsamını çok aşmış bir şekilde düzenlendiğini, bu Yönetmeliğe dayanarak davacıdan talep edilen miktarların çok fahiş, dayanaksız, usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek "Askeri Okullara Alınan Öğrenciler ile Silahlı Kuvvetler Hesabına Fakülte ve Yüksek Okullarda Okuyan Öğrenciler İçin Yüklenme Senedi Düzenlenmesine ve Bu Okullardan Çeşitli Sebeplerle Ayrılacak Öğrenciler veya Kefillerine Ödettirilecek Tazminata Dair Yönetmelik" in kül halinde iptali istemiyle askeri idari yargı yerinde dava ASKERİ YÜKSEK İDARE MAHKEMESİ İKİNCİ DAİRESİ; 17.12.2008 gün ve E:2008/32, K:2008/1265 sayı ile, davacılar vekili 24.12.2007 tarihinde AYİM'de kayda geçen dava dilekçesinde ve savunmaya karşı cevap dilekçesinde özetle; davacıların oğulları M. T.’ın, lşıklar Askeri Lisesi 2. sınıf öğrencisi olduğu sırada K.K.K. Orta Dereceli Askeri Okullar Disiplin Yönergesi hükümlerine göre 19 Ocak 2006 tarihinde okuldan çıkartıldığını, okula kayıt esnasında kendilerine imzalattırılan yüklenme senedi uyarınca fahiş miktarda tazminat talep edildiğini, bu miktarın fahiş olduğunun tespiti maksadıyla Ankara 15. Asliye Hukuk Mahkemesi nezdinde menfi tespit davası açtıklarını, söz konusu yüklenme senedinin istenme nedeni olan Yönetmeliğin dayanağı 5401 sayılı Kanun’un yürürlükten kalktığını, aynı Yönetmeliğin dayanak olarak kabul ettiği 1462 sayılı Harp Okulları Kanunu’nun 5. maddesinin de yürürlükten kalktığını, 926 sayılı Kanun’da yüklenme senedi alınacağına dair bir hüküm bulunmadığını, bu nedenle yasal dayanağı bulunmayan Askeri Okullara Alınan Öğrenciler ile Silahlı Kuvvetler Hesabına Fakülte ve Yüksek Okullarda Okuyan Öğrenciler İçin Yüklenme Senedi Düzenlenmesine ve Bu Okullardan Çeşitli Sebeplerle Ayrılacak Öğrenciler veya Kefillerine Ödettirilecek Tazminata Dair Yönetmeliğin kül halinde iptaline karar verilmesini talep ve dava ettiği, dosyada mevcut bilgi ve belgelerden; davacıların oğlu M. T.'ın Işıklar Askeri Lisesi 2. sınıf öğrencisi iken K.K.K. Orta Dereceli Askeri Okullar Disiplin Yönergesi’nin 9. Bölüm 2/A maddesi gereğince 19.1.2006 tarihinde okuldan çıkarıldığı, davacının okuldan çıkarılması sonrası "Askeri Okullara Alınan Öğrenciler ile Silahlı Kuvvetler Hesabına Fakülte ve Yüksek Okullarda Okuyan Öğrenciler İçin Yüklenme Senedi DüzenIenmesine ve Bu Okullardan Çeşitli Sebeplerle Ayrılacak Öğrenciler veya KefiIlerine Ödettirilecek Tazminata Dair Yönetmelik" kapsamında davacıların oğluna yapılan masrafların karşılığı olarak 20.373,65 YTL borcun çıkarıldığı ve bu borcun 1.373,65 YTL’sinin 356 19.1.2006 tarihinde davacılar tarafından ödendiği, davacı N. T.’ın taksitle ödeme talebinin Bursa Defterdarlığı’nın 8.2.2006 tarihli yazısı ile Maliye Bakanlığı’na ulaştırıldığı, davacıların vekilleri aracılığı ile borcun miktarının tespiti talebi ile 5.10.2006 tarihli yazı ile Ankara 15. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde dava açtıkları, Mahkemenin 25.12.2007 gün ve E:2006/292, K:2007/422 sayılı hükmü ile davayı reddettiği, bu karardan önce davacılar vekilince 24.12.2007 tarihinde AYİM kaydına giren dava dilekçesiyle, bu işlemin dayanağı olan Yönetmeliğin kül halinde iptali istemiyle iş bu davanın açıldığının anlaşıldığı, 1602 sayılı Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Kanunu’na göre, davanın görevli yargı yerinde açılıp açılmadığının ilk inceleme sırasında davanın esasına girilmeden incelenecek hususlar arasında sayıldığı, zira; görevin kamu düzeni ile ilgili olup, davanın her safhasında dikkate alınmasının hukuk alanında ihtilafsız kabul edilen bir keyfiyet olduğu, bu nedenle, işin esasına girilmeden davanın görevli yargı yerinde açılıp açılmadığı hususunun incelendiği, Anayasa’nın, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’nin görevleri, üyelerinin seçimi ve özlük hakları, kuruluşu, işleyişi ile yargılama usullerine ilişkin 157. maddesinde, "Askeri Yüksek İdare Mahkemesi, askeri olmayan makamlarca tesis edilmiş olsa bile, asker kişileri ilgilendiren ve askeri hizmete ilişkin idari işlem ve eylemlerden doğan uyuşmazlıkların yargı denetimini yapan ilk ve son derece mahkemesidir. Ancak askerlik yükümlülüğünden doğan uyuşmazlıklarda ilgilinin asker kişi olması şartı aranmaz" hükmünün bulunduğu, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’nin görevlerini belirleyen 1602 sayılı Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Kanunu’nun 2508 sayılı Kanun’la değişik 20. maddesinde, "Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Türk Milleti adına askeri olmayan makamlarca tesis edilmiş olsa bile, asker kişileri ilgilendiren ve askeri hizmete ilişkin idari işlem ve eylemlerden doğan uyuşmazlıkların ilk ve son derece mahkemesi olarak yargı denetimini ve diğer kanunlarda gösterilen görevleri yapar. Ancak, askerlik yükümlülüğünden doğan uyuşmazlıklarda ilgilinin asker kişi olması şartı aranmaz. Bu kanunun uygulanmasında asker kişiden maksat, Türk Silahlı Kuvvetlerinde görevli bulunan veya hizmetten ayrılmış olan subay, askeri memur, astsubay, askeri öğrenci, uzman çavuş, uzman jandarma çavuş, erbaş ve erler ile sivil memurlardır" hükmünün, aynı Kanunun “İdari davalar ve yargı yetkisinin sınırı” başlığını taşıyan 21. maddesinde de, 20. maddede belirtilen kişileri ilgilendiren ve askeri hizmete ilişkin idari işlem ve eylemden dolayı açılacak iptal ve tam yargı davalarının doğrudan doğruya ve kesin olarak Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’nde çözümlenip karar bağlanacağı hükmünün yer aldığı, Anayasa’nın ve 1602 sayılı Kanun’un bu hükümleri karşısında, bir davaya Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’nde bakılabilmesi için; idari işlemin bir asker kişi göz önünde tutularak tesis edilmesi veya idari eylemin bir asker kişiye yönelmiş olması, yahut uyuşmazlığın askerlik yükümlülüğünden doğmuş olması ve dava konusu idari işlem ve eylemin askeri hizmete ilişkin bulunması şartlarının birlikte gerçekleşmiş olması gerektiği, açıklanan mevzuat çerçevesinde dava konusu işlem incelendiğinde; iptali istenen Yönetmeliğin, Milli Savunma Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı ve Maliye Bakanlığı tarafından yürütüldüğü, özü itibariyle askeri okullardan çıktıklarından/çıkartıldıklarından askeri öğrenci dolayısıyla "asker kişi" sıfatı kalmayan sivil şahısların, yüklenme senedine uygun olarak kendilerine yapılan harcamaların tahsiline yönelik olduğu, bu anlamda "askeri hizmete ilişkin olma" şartının da gerçekleşmediği, anılan Yönetmeliğin uygulanmasından kaynaklanan uyuşmazlıkların da adliye mahkemelerinde çözümlendiği göz önünde bulundurulduğunda (U.M.; 12.11.2001/63 E, 2001/74 K), Yönetmeliğin kül halinde tamamının iptali istemli davanın görülmesi ve çözüm yerinin AYİM olmadığı, genel idari yargı yerinin görevli olduğu sonucuna ulaşıldığı gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiştir. Davacılar vekili, bu kez, aynı istemle genel idari yargı yerinde dava açmıştır. DANIŞTAY SEKİZİNCİ DAİRESİ; 23.3.2009 gün ve E:2009/1257, K:2009/1991 sayı ile, davanın; Askeri Okullara Alınan Öğrenciler ile Silahlı Kuvvetler Hesabına Fakülte ve Yüksekokullarda Okuyan Öğrenciler İçin Yüklenme Senedi Düzenlenmesine ve Bu Okullardan Çeşitli Sebeplerle Ayrılacak Öğrencilere veya Kefillerine Ödettirilecek Tazminata Dair Yönetmeliğin iptali istemiyle açıldığı, Anayasa’nın 157. maddesinde, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’nin, askeri olmayan makamlarca tesis edilmiş olsa bile asker kişileri ilgilendiren ve askeri hizmete ilişkin idari işlem ve eylemlerden doğan uyuşmazlıkların yargı denetimini yapan ilk ve son derece Mahkemesi olduğu, ancak askerlik yükümlülüğünden doğan uyuşmazlıklarda ilgilinin asker kişi olması şartının aranamayacağının belirtildiği, 1602 sayılı Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Yasası’nın değişik 20. maddesinin 1. fıkrasında da aynı hükmün yer aldığı, yukarıda açıklanan Anayasa ve Yasa kurallarına göre, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’nin bir davaya bakabilmesi için dava konusu idari işlemin "asker kişileri ilgilendirmesi" ve "askeri hizmete ilişkin bulunması" şartlarının birlikte gerçekleşmesi gerektiği, dava konusu olayda, davacının çocuğunun Kara Kuvvetleri Komutanlığı Işıklar Askeri Lisesi’nde öğrenci iken okuldan ayrılması sonucu askeri öğrenciliği döneminde yapılan öğrenim masraflarının tahsil edileceğinin bildirilmesi üzerine, bu bireysel işlem ile işlemin dayanağı olan Yönetmeliğin konuyla ilgili hükümlerinin iptalinin istendiğinin görüldüğü, bu durumda, dava konusu Yönetmeliğin, 1602 sayılı Yasa’nın 20. maddesinde öngörülen asker kişiyi ilgilendirme ve askeri hizmete ilişkin bulunma koşullarını birlikte taşıdığı sonucuna varıldığından, davanın görüm ve çözümünde görevli mahkemenin Askeri Yüksek İdare Mahkemesi olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş; bu karar kesinleşmiştir. İNCELEME VE GEREKÇE : Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Ahmet AKYALÇIN’ın Başkanlığında, Üyeler: Mustafa KICALIOĞLU, Mahmut BİLGEN, Habibe ÜNAL, Sıddık YILDIZ, Muhittin KARATOPRAK ve Sedat ÇELENLİOĞLU’nun katılımlarıyla yapılan 5.7.2010 günlü toplantısında: l-İLK İNCELEME : Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; genel 357 idari ve askeri idari yargı yerleri arasında anılan Yasanın 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, genel idari yargı dosyasının davacı vekilinin istemi üzerine son görevsizlik kararını veren Danıştay’ca 15. maddede belirtilen hükmün aksine, önceki görevsizlik kararına ilişkin dava dosyası temin edilmeden Mahkememize gönderildiği görülmekte ise de; Başkanlıkça, askeri idari yargı dosyası da ilgili Mahkemesinden getirtilmiş olup, sonuçta usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, genel idari ve askeri idari yargı yerleri arasında doğan görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi. II-ESASIN İNCELENMESİ : Raportör-Hakim Nurdane TOPUZ’un, davanın çözümünde genel idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Danıştay Savcısı Mehmet AKKAYA’nın davada askeri idari yargının, AYİM Savcısı Yasin TEKAKÇA’nın davada genel idari yargının görevli olduğu yolundaki yazılı ve sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ : Dava, Askeri Okullara Alınan Öğrenciler ile Silahlı Kuvvetler Hesabına Fakülte ve Yüksek Okullarda Okuyan Öğrenciler İçin Yüklenme Senedi Düzenlenmesine ve Bu Okullardan Çeşitli Sebeplerle Ayrılacak Öğrencilere veya Kefillerine Ödettirilecek Tazminata Dair Yönetmeliğin iptali istemiyle açılmıştır. Anayasa’nın 157. maddesinde, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’nin, askeri olmayan makamlarca tesis edilmiş olsa bile, asker kişileri ilgilendiren ve askeri hizmete ilişkin idari işlem ve eylemlerden doğan uyuşmazlıkların yargı denetimini yapan ilk ve son derece mahkemesi olduğu; ancak, askerlik yükümlülüğünden doğan uyuşmazlıklarda ilgilinin asker kişi olması şartının aranmayacağı belirtilmiş; 1602 sayılı Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Kanunu’nun 25.12.1981 tarih ve 2568 sayılı Yasa ile değişik 20. maddesinin birinci fıkrasında, “Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Türk Milleti adına; askeri olmayan makamlarca tesis edilmiş olsa bile, asker kişileri ilgilendiren ve askeri hizmete ilişkin idari işlem ve eylemlerden doğan uyuşmazlıkların ilk ve son derece mahkemesi olarak yargı denetimini ve diğer kanunlarda gösterilen, görevleri yapar. Ancak, askerlik yükümlülüğünden doğan uyuşmazlıklarda; ilgilinin asker kişi olması şartı aranmaz”; 21. maddesinin birinci fıkrasında ise, “20 nci maddede belirtilen kişileri ilgilendiren ve askeri hizmete ilişkin idari işlem ve eylemlerden dolayı; yetki, sebep, şekil, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından bahisle menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılacak iptal davaları, aynı idari işlem ve eylemlerin haklarını ihlal etmesi halinde açılacak tam yargı davaları, doğrudan doğruya ve kesin olarak Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde çözümlenir ve karara bağlanır” denilmiştir. Bu düzenlemelere göre, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’nin bir davaya bakabilmesi için dava konusu idari işlem veya eylemin “asker kişiyi ilgilendirmesi” ve “askeri hizmete ilişkin bulunması” koşullarının birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir. 1602 sayılı Yasa’nın değişik 20. maddesinin ikinci fıkrasında, Türk Silahlı Kuvvetlerinde görevli bulunan veya hizmetten ayrılmış olan subay, askeri memur, astsubay, askeri öğrenci, uzman çavuş, uzman jandarma çavuş, erbaş ve erler ile sivil memurlar asker kişi sayılmaktadır. Askeri Okullara Alınan Öğrenciler ile Silahlı Kuvvetler Hesabına Fakülte ve Yüksek Okullarda Okuyan Öğrenciler İçin Yüklenme Senedi Düzenlenmesine ve Bu Okullardan Çeşitli Sebeplerle Ayrılacak Öğrencilere veya Kefillerine Ödettirilecek Tazminata Dair Yönetmeliğin “Amaç” başlığını taşıyan 1. maddesinde, “Bu Yönetmeliğin amacı; askeri okullara alınan öğrenciler ile Silâhlı Kuvvetler hesabına fakülte ve yüksek okullarda okuyan öğrenciler için düzenlenecek olan yüklenme ve kefalet senedi ile bu okullardan başarısızlık, disiplinsizlik ve benzeri diğer sebeplerle ayrılacak öğrencilere Devletçe yapılan harcamaların karşılığı olarak tesbit edilecek tazminatın hesaplanmasında uygulanacak esasları belirlemektir”; “Kapsam” başlığını taşıyan 2. maddesinde, “Bu Yönetmelik hükümleri her derecedeki askeri okullarda ve Silâhlı Kuvvetler hesabına fakülte ve yüksek okullarda okuyan öğrenciler ile bu okullardan ayrılan öğrencileri, bunların kefillerini ve velilerini kapsar” denilmiştir. Buna göre; bu Yönetmelik hükümlerinin her derecedeki askeri okullarda ve Silâhlı Kuvvetler hesabına fakülte ve yüksek okullarda okuyan öğrenciler ile bu okullardan ayrılan öğrencileri, bunların kefillerini ve velilerini kapsadığı, davacılardan M. T.’ın askeri öğrencilikle ilişiği kesilmiş olmakla birlikte 1602 sayılı Yasa’nın 20. maddesinde sayılan asker kişilerden olduğu ve bu nedenle dava konusu Yönetmeliğin asker kişiyi ilgilendirdiği; diğer davacıların ise, M. T.’ın anne ve babası olmaları gözetildiğinde, anılan Yönetmeliğin bu kişilere de uygulanacağı kuşkusuzdur. Dava konusu Yönetmeliğin iptalinin istenilmesi nedeniyle anılan Yönetmeliğin askeri hizmete ilişkin düzenlemeleri içerip içermediğine gelince: Yönetmelikteki düzenlemeler, özünde asker sayılan askeri öğrencilere yönelik bulunduğundan, asker kişileri ilgilendiren ve askeri hizmete ilişkin bir düzenleme niteliği taşıdığı anlaşılmıştır. Belirtilen durum karşısında, anılan Yönetmeliğin iptaline ilişkin açılan davada, Anayasa’nın 157. ve 1602 sayılı Yasa’nın 20. maddelerinde öngörülen koşullar birlikte gerçekleştiğinden, davanın görüm ve çözümünün askeri idari yargı yerinin görevine girdiği sonucuna varılmıştır. Açıklanan nedenlerle, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi İkinci Dairesi’nce verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir. SONUÇ : Davanın çözümünde ASKERİ İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Askeri Yüksek İdare Mahkemesi İkinci Dairesi’nin 17.12.2008 gün ve E:2008/32, K:2008/1265 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ 358 KALDIRILMASINA, 5.7.2010 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi. —— • —— Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından: ESAS NO : 2009/181 KARAR NO : 2010/138 KARAR TR : 05.07.2010 (Hukuk Bölümü) Ö Z E T : Bireysel işlem yönünden, 2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde öngörülen koşulları taşımayan BAŞVURUNUN, aynı Yasanın 27. maddesi uyarınca REDDİ; Askeri Okullara Alınan Öğrenciler ile Silahlı Kuvvetler Hesabına Fakülte ve Yüksek Okullarda Okuyan Öğrenciler İçin Yüklenme Senedi Düzenlenmesine ve Bu Okullardan Çeşitli Sebeplerle Ayrılacak Öğrencilere veya Kefillerine Ödettirilecek Tazminata Dair Yönetmeliğin iptali istemiyle açılan davanın, ASKERİ İDARİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk. KARAR Davacılar : E. A. – S. A. Vekilleri : Av. V. G. D. - Av. F. B. Davalı : Milli Savunma Bakanlığı O L A Y : Hava Kuvvetleri Komutanlığı Hava Harp Okulu Komutanlığı’nın 27.8.2008 gün ve PER:1900-1400308 sayılı yazısında, 4 Ağustos 2008 tarihinde kendilerine ulaşan ilgi dilekçenin detaylı olarak