Güvenlik Felsefesi ve Kuramlar

advertisement
GÜVENLİK FELSEFESİ VE KAVRAMI
Doç. Dr. Atilla SANDIKLI
Takdim Planı
 Tarihsel ve Felsefi Arka Plan
 Soğuk Savaş Dönemi Güvenlik Yaklaşımları
 Soğuk Savaş Sonrası Güvenlik Yaklaşımları
 Güvenlik Kavramının Tanımlanması
 Güvenlik Kavramının Temel Özellikleri
2
TARİHSEL VE FELSEFİ ARKA PLAN
Tarihsel ve Felsefi Arka Plan
Thucydides
 Pleponezya Savaşı’nın nedeni Atina’nın güçlenmesinin Sparta’da
yarattığı kuşku ve güvenlik kaygısıydı.
 Güç dengesindeki bozulma kuşku ile birleşince savaş için yeterli
sebep olmuştu.
 Çalışmalarında silahlanma yarışı, ittifak, caydırma, güç dengesi
ve strateji gibi birçok kavramın uygulamasına raslanmaktadır.
 Adalet ve insanlık gibi kavramları devletin çıkarları ve
zorunluluklar karşısında gereksiz ve lüks bulmaktadır.
4
Tarihsel ve Felsefi Arka Plan
Ibn-i Haldun (1332-1406)
 Göçebe toplumlarda bir devlet teşkilatı olmadığı için topluluğun
her bireyi, her an olabilecek bir saldırıya karşı tetikte ve atik
olmalıdır.
 Sürekli güvenlik sorunu yaşadıklarından, yabancılara karşı
çekingen, ancak kendilerine güvenen, savaşçı ve cesur kişilerdir.
 Bu toplumlar şehir yaşamının rehavetine dalmış yerleşik
toplumlar için daima tehlike oluştururlar.
5
Tarihsel ve Felsefi Arka Plan
Ibn-i Haldun (1332-1406)
 İbn-i Haldun’da şehir kavramı, göçebe iken sağlanan artı ürün
sayesinde refaha ulaşan halkın lüks tüketime yönelme isteği ve
güvenlik endişesinin bir sonucu olarak ön plana çıkmaktadır.
 Şehir, belli bir refah düzeyine ulaşmış halkın güvenliğini
sağlamak ve daha rahat yaşama ulaşmak amacıyla istikrarlı bir
yapıda hayatlarını sürdürme isteğinden ortaya çıkmaktadır.
6
Tarihsel ve Felsefi Arka Plan
Niccolo Machiavelli (1469-1527)
 Uluslararası sistem devamlı bir çıkar çatışmasına dayanan
kaotik bir ortamdır.
 Tüm devletler birbirleri için tehdit durumundadır.
 Her devlet güvenliğini karşı tarafı bastırmak veya karşıdan
gelen baskıları bertaraf etmek olarak algılar.
7
Tarihsel ve Felsefi Arka Plan
Niccolo Machiavelli
 Devletin güvenliği iyi yönetimle sağlanabilir.
 Devletin iyi yönetilebilmesi için iyi yasalara, yasaların iyi
işletilebilmesi için de iyi bir orduya gerek bulunmaktadır.
 Güvenlik, güvenliği sağlayan kişilerin iktidara bağlılığıyla
bir tutulmaktadır.
 Prens merhametli, dindar, namuslu, insani görünmelidir
fakat gerektiğinde tersini yapabilmelidir.
8
Tarihsel ve Felsefi Arka Plan
Thomas Hobbes (1588-1679)
 İnsan davranışlarından yola çıkarak uluslararası
sistemi açıklamaya çalışmıştır. “İnsan insanın
kurdudur.”
 Eşitlik güvensizliğin, güvensizlik ise çatışmanın
temel sebebidir.
 Savaş doğal bir durumdur.
9
Tarihsel ve Felsefi Arka Plan
Thomas Hobbes (1588-1679)
 Üstün otoritenin olmadığı doğa durumunda, her devletin
birbirleriyle savaş halinde bulunduğu, anarjik bir ortam
vardır.
 Böyle bir ortamda doğru- yanlış, haklı-haksız, adalet-
adaletsizlik,gibi kavramlar görecelidir.
 Herkes herşeye onu muhafaza etmeye gücü yettiği sürece
sahip olabilir.
10
Tarihsel ve Felsefi Arka Plan
Hugo Grotius (1583-1645)
 Uluslararası sistem mutlak bir çatışma ortamı olmasa da anarşiktir.
Sebebi anarşiyi önleyecek devletler üstü bir otorite olmamasıdır.
 Devletin Güvenliği;
-Uluslararası sistemi düzenleyen güvenlik sistemleriyle,
-Dışarıdan gelen tehlikeye karşı kendini savunmasıyla ilişkilidir.
 Savunma ile güvenlik arasında ilinti kurmuştur.
11
Tarihsel ve Felsefi Arka Plan
Edward Hallett Carr (1892-1982)
 Çatışma zorunlu bir haldir.
 Uluslararası rekabetin aktörü devlettir ve devletlerin
çıkarları birbirleriyle uyuşmaz.
 Aktörler arası bir uyuşma söz konusu olmadığına göre,
idealizmin savunduğunun aksine evrensel bir barış
kurulması imkansızdır.
 Evrensel barışı istemek, sisteme egemen olanların kendi
12
değerlerini yayma girişiminden başka bir şey değildir.
SOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ GÜVENLİK
YAKLAŞIMLARI
Realizm ve Neo-Realizmin Güvenlik
Anlayışı
 Realizm ve müteakiben Neo-Realizm,
 dünya üzerinde meydana gelen olayları olması gerektiği
gibi değil,
 olduğu gibi görüp araştırmayı hedefleyen bir teoridir.
14
Realizm Güvenlik Anlayışı
Realizmin beş temel tezi vardır ve güvenlik anlayışı bu beş temel
öğe üzerine oturur:
 Uluslararası sistemin temel aktörleri egemen devletlerdir.
 Sistemin parçaları hangi aktörlerden oluşursa oluşsun sistem
anarşiktir. Bu anarşik durum daha ziyade belirsizlik durumudur.
 Bu anarşik düzende devletlerin amaçlarını gerçekleştirmek için
tek engelleri diğer devletlerin güçlerinin sınırıdır.
15
Realizm Güvenlik Anlayışı
 Devletlerarası bir uyum beklemek mümkün olmadığından,
devletler çıkarlarını her zaman maksimize etmek
durumundadırlar.
 Savaşlar genel anlamı ile çıkar çatışmaları sonucunda güvenlik ve
güç için yapılırlar. Savaşlar devlet siyasetinin bir uzantısı
durumundadırlar.
16
Realizm Güvenlik Anlayışı
 Realizm, uluslararası ilişkilerde insana ve özelliklerine büyük
önem verir.
 Realizme göre insan, çıkarcı, menfaatçi, hırslı, güç tutkunu,
kısacası kötüdür.
 İnsan doğasına dayandırılan realizm, devletlerin dış politikasını
belirleyen ana unsurun tıpkı insanlarda olduğu gibi, diğerlerine
hakim olma arzusu olduğunu iddia eder.
17
Realizm Güvenlik Anlayışı
 Uluslararası politika güç için sürekli bir çatışma içerisindedir.
 Anarşi ortamı içerisinde amaç; güç toplamak ve gücü ulusal
çıkarlar çerçevesinde kullanmaktır.
 Bu maksatla askeri gücü önemli bir etken olarak görmektedirler.
Sağlıktan ticarete ve endüstriye kadar her şey askeri gücün elde
edilmesi içindir.
18
Realizm Güvenlik Anlayışı
 Realizme göre önemli olan, mutlak güç değil göreceli güçtür. Bu
noktada egemen bir devletin gücü, ancak başkaları ile
kıyaslandığında ortaya çıkar.
 Bu anarşik yapıda devlet askeri gücüne güvenmek ve onu yeterli
düzeyde tutmak zorundadır.
 Ekonomik konular askeri konulara göre ulusal güvenliği daha az
ilgilendirmektedir.
 Moral ve ahlaki davranışlara güvenilmemelidir.
19
Realizm Güvenlik Anlayışı
 Uluslararası sistemin doğasını çatışmacı bir içerikle tanımlayan
realizme göre, sistemin devamlılığı ise ancak güç dengesinin
devletlerin kuşatıcı üst kimliği olmasıyla mümkündür.
 Güç dengesi, aslında devletlerin kendileri için bir tehdit
olmamaları için, diğer devletlerin gücünü kontrol altında
tutmaya çalışmasıdır ki, askeri ittifaklar kurmak bu anlamda
önemli bir argümandır.
20
Realizm Güvenlik Anlayışı
 Sürekli bir güvensizlik ortamı
 Güvende olmama hali
 Arnold Wolfers: «Güvenlik; kazanılan değerlere yönelik bir
tehdidin olmaması hali»
 Realist Güvenlik Algısı: «güç-tehdit-güvensizlik»
 Çünkü aktörler, kazandıkları değerleri koruma adına güçlü
olmak zorundadırlar
21
Realizm Güvenlik Anlayışı
 «Devletler gerekli ulusal güce sahip olabilmek için sürekli askeri
hazırlık içinde bulunmalıdırlar»
 Makyavel “Bir prens için barış zamanı savaşa hazırlanmak için
geçen süredir” «Bir prensin savaşa hazırlanmaktan başka işi
olmamalıdır.»
 Platon “Çoğu kişinin barış dediği şey sadece laftan ibarettir.
Gerçekte ise her şehir devlet, doğası gereği, daima tüm diğer
şehir devletlerle ilan edilmemiş bir harbin içindedir.”
22
Realizm Güvenlik Anlayışı
 Morgenthau’ya göre uluslararası sistem anarşik bir yapıda
seyretmektedir. Geleneksel güvenlik anlayışı savaş ve barışa
endeksli bu doğrultuda güçler dengesini esas alan bir anlayış
içerisindedir.
 Bu doğrultuda güçlü ekonomiler ve açık pazarlar anarşik
ortamda güçlünün kendini daha da güvende hissetmesi
açısından önemli köşe tasları olmaktadır.
23
Realizm Güvenlik Anlayışı
 Realist bakış açısı çatışmaları ve savaşları güvenlik
çalışmalarının en temel kavramları olarak görür.
 Güvenliği en basit ifadesi ile devletlerin silahlı bir tehdidi
bertaraf edebilme gücü olarak tanımlarlar.
 Bu noktada devletin güvenliği aynı zamanda bireyin güvenliği
olarak düşünülür.
24
Realizm Güvenlik Anlayışı
 Güvenlik demek askeri açıdan güçlü olmak demektir. Üst
otoritesiz ve anarşik olan yapı ve bu ortamda yaşamaya mahkûm
devletler ister istemez güvensizlik yaratmaya yatkındırlar.
 Devletler kendilerinden güçsüz devletlerle çok iyi anlaşabilirken
kendilerine eşit güçteki devletle her zaman gerilmeye müsait bir
ilişki içinde olurlar.
25
Realizm Güvenlik Anlayışı
 Bunun sebebi de devletlerin kendileri kadar güçlü olan
devletleri her zaman potansiyel bir tehdit olarak görmeleridir.
 Güvensizliğin hâkim olduğu bu ortamda devletler sürekli
“güvenlik ikilemi” yaşarlar ve “güç dengesi” peşinde koşarlar.
 Güvenlik ikilemi ve güçler dengesi uluslararası ilişkiler
açısından çok önemli iki kavramdır.
26
Realizm Güvenlik Anlayışı
 Güvenlik ikilemi bir devletin kendi güvenliğini arttırmak için
yaptığı girişimlerin istemeden diğer devlet için tehdit
oluşturması durumudur.
 Bunun en önemli sebebi, bir devlet güvenliği için savunma
hamlesi yaparken diğer devlet bunu potansiyel bir tehlike olarak
algılamaktadır. İste bu durum güvenlik ikilemi olarak
adlandırılmaktadır.
27
Realizm Güvenlik Anlayışı
 Güçler dengesi ise mevcut durumu korumak ya da yıkmak amacı
ile devletlerin giriştikleri güç mücadelesine verilen genel addır.
 Devletlerin uluslararası arenadaki yerlerini korumak ya da daha
da güçlendirmek amaçlı giriştiği dengeleme politikasıdır.
 Bu politikanın en önemli pratiği savaşlardır.
 Realizme göre, kalıcı bir güçler dengesi imkânsıza yakındır ve
değişen teknoloji ve imkânlar doğrultusunda güçler dengesi
sürekli değişme potansiyeli olan bir olgudur.
28
Realizm Güvenlik Anlayışı
 Realistler uluslararası işbirliğinin etkin bir sistem
yaratmayacağını iddia etmektedirler.
 Realistlere göre her devlet eşittir, sistem bu denkliğe göre işler ve
hiçbir aktör diğerlerine bir şey dikte edemez.
 Realist görüş içinde de iki farklı yaklaşım söz konusudur:
Defansif (Savunucu) Realizm
Ofansif (Saldırgan) Realizm
29
Realizm Güvenlik Anlayışı
 Defansif (Savunucu) Realizm: Yapılanma tehdit algısı
üzerindedir.
 Sistemi dengede tutan, aktörlerin birbirini ne kadar tehdit
olarak algıladıklarına bağlıdır.
 Her aktör diğerlerinin gücünü yok etmeye değil, olası tehditlere
karşı önlem almaya sarf etmektedir.
 Ofansif (Saldırgan) Realizm: Temel amaç aktörün gücünü sürekli
artırmasıdır. Tehdit algısı bir kenara bırakılmıştır.
30
Realizm Güvenlik Anlayışı
 Realistler, uluslararası ilişkileri neredeyse tamamiyle ulus-
devletler arasındaki güç ve çıkar mücadelesi olarak
gördüklerinden dolayı, uluslararası hukuk ve örgütlerin etkisi ve
mümkün olan uluslararası işbirliğinin çapı konularında pek
iyimser değillerdir.
 Bir realist için bütün ülkelerin nihai hedefi düşman ve anarşik
ortamda güvenliğini sağlamaktır.
31
Realizm Güvenlik Anlayışı
 Bu nedenle bütün politikaları ulusal güvenliği sağlayacak güç
hesaplarıyla belirlenir. Durumlarından memnun olan devletler
dış politikalarında statükoyu korumaya çalışırlarken, memnun
olmayanlar ise yayılmacı dış politika izlerIer.
 Politikanın gerçeklerine bağlı olarak ittifaklar yapılır ve bozulur,
dostluklar kurulur veya eski dostlar reddedilebilir.
32
Neo-Realizmim Güvenlik Anlayışı
 Uluslararası ortamın anarşik, rekabetçi ve çatışmacı yapısını
kabul etmekle birlikte, devletlerarası işbirliği sürecini de
tamamen reddetmemektedir. (Stephan Walt)
 Uluslararası aktörlerin davranış ve güvenliklerini belirleyen yapı
uluslararası sistemdir.
 Neo Realizm, klasik olandan farklı olarak ulus devlet yapılarının
güvenliği ile birlikte uluslararası sistemin güvenliğini de göz
önünde bulundurarak güvenlik halkasını genişletmiştir.
33
Neo-Realizmim Güvenlik Anlayışı
 Neo Realistler askeri-stratejik konuların yanına ekonomik
konuları da eklemişlerdir.
 Ekonominin uluslararası ilişkilerin belirleyicilerinden biri
olduğunu kabul ederler.
34
Neo-Realizmim Güvenlik Anlayışı
 Yapı olarak tanımlanan sistemin devletlerin dış politikası üzerinde
sınırlayıcı ve belirleyici etkisi üzerinde durması,
 uluslararası politikada davranışsal düzenlilikler olduğunu varsayması,
 dış politikalardaki benzerliklere dikkat çekmesi,
 bilim felsefesinin ilkelerini önemsemesi,
 tarihçi bir yaklaşım yerine yapısalcı bir yaklaşım benimsemesi ve
 anarşi kavramına yüklediği anlam bakımından Neo Realizm klasik
35
realizmden farklılık gösterir.
Neo-Realizmim Güvenlik Anlayışı
 Realistler uluslararası politikayı kabaca devletlerarası bir etkileşim
süreci olarak görür.
 Neo Realistler devletlerarası etkileşime bakarken yapısal nedenleri ve
birim düzeyindeki nedenleri ayrı ele alır.
 Realist düşünce sadece sonuca bakarak bunun devletlerin
etkileşiminin bir ürünü ya da doğal sonucu olarak değerlendirir.
 Neo Realistlerde sebep-sonuç, amaç-araç ayrı değerlendirilir.
36
Neo-Realizmim Güvenlik Anlayışı
 Uluslararası politikanın temel aktörünün devlet olarak görülmesi,
 devletlerin üniter yapılar olarak değerlendirilmesi,
 devletlerin ve devlet adamlarının rasyonel davrandıklarının
varsayılması ve
 devletlerin bencil ve kendi çıkarları doğrultusunda hareket eden
birimler olarak kabul edilmesi,
hem klasik realizmin hem de neo-realizmin ortak varsayımları ve
özellikleridir.
37
Liberal Kuramların Güvenlik Anlayışı
 Savaş doğal değil, yıkıcılığından ötürü faydasızdır.
 Savaş kaçınılmaz ya da önlenemez değildir.
 Savaşların önlenmesi için gizli diplomasi önlenmelidir.
 Çatışma yanlış algılamalardan kaynaklanır.
 Salt çıkar ve güvenlik kavramları üzerine kurgulanmış sistemler
savaş riskini artırır
38 
Norman Angel: ‘Savaşta galip gelenler bile büyük zarara uğrarlar’
Liberal Kuramların Güvenlik Anlayışı
 Savaş insan doğasından değil toplumdaki çarpıklıklardan
kaynaklanır.
 Mantık ve rasyonel hareket dünyayı iyi bir yer haline getirebilir
 Barış ve işbirliği üzerinde durulmaktadır.
 Uluslar arası işbirliğini sürekli kılacak devletlerarası teşkilatlar
kurulmalıdır.
 Uluslar arası hukuk kuralları oluşturulmalıdır.
 Devletlerin savaşma yetenekleri asgariye indirilmelidir.
39
Liberal Kuramların Güvenlik Anlayışı
 Devletlerarası problemleri çözüme kavuşturabilecek bir yargı
sistemi kurulmalıdır.
 İktisadi İlişkiler geliştirilmelidir.
 Birey-Toplum ilişkisi kapsamında çıkarların uyumu sağlanmalıdır.
 Sosyolojik Liberalizm- Ortak değerler, kimlik, işbirliği savaş
ihtimalini ortadan kaldırır.
 Kurumsal Liberalizm- Devletlerin uluslararası örgütler kanalıyla
kurdukları bağlantı, ortaya çıkan rejimdir.
 Cumhuriyetçi Liberalizm- Demokratik Ülkeler ve Barış
(Demokratik Barış Kuramı)
40
Liberal Kuramların Güvenlik Anlayışı
 Ortaklaşa (Kolektif) Güvenlik üzerinde durulmalıdır.
 Çok taraflı araçlar içeren daha geniş katılım sağlanmalıdır.
 Çıkar ve güvenlik kavramları açıklanmalı ve çözümlenmelidir.
 Uluslararası niteliği olan, herkesçe kanıksanmış, ortak çıkarları ve
ortak değerlerinin farkında, bir dizi ortak kurala bağlı bir toplum.
 İyi için Kötü’ye karşı anlayışı.
 İşbirliği odaklı Güvenlik.
 Birey-Devlet ve Sistem Güvenliği.
41
Liberal Kuramların Güvenlik Anlayışı
 Liberal kuramlar bireyin güvenlik ve özgürlüğünün
korunmasında temel oyuncu olarak devleti ele almaktadırlar.
 Liberal kuramcılar realistlerin aksine uluslararası ilişkileri “sıfır
toplamlı oyun” yerine “mutlak kazanç” modeliyle
açıklamaktadır. Buna göre devletler çatışma yerine işbirliğine
yöneldiklerinde daha fazla kazanç elde edeceklerdir.
 Liberallere göre uluslararası hukuk norm ve kurallarının
tesisiyle kolektif güvenliğin sağlanması olasıdır.
42
Liberal Kuramların Güvenlik Anlayışı
 Liberal kuramlar kapsamında aşağıdaki kuramların
güvenlik anlayışları ele alınmaktadır:
İşlevselcilik ve Yeni İşlevselcilik
Çoğulculuk (Plüralizm)
Ulusaşırıcılık (Transnasyonalizm)
43
Liberal Kuramların Güvenlik Anlayışı
İşlevselcilik güvenlik çalışmalarını bütünleşme
ekseninde ele alırken aşağıdaki argümanları ortaya
koymaktadır:
 Siyasal kaygı gütmeyen işlevsel uluslararası örgütler ön
plana çıkarılmalıdır.
 Ulus-devletler belli işlevlere sahip uluslararası
kurumlara yetki devrinde bulunmalıdır.
44
Liberal Kuramların Güvenlik Anlayışı
İşlevselci Kuramın Güvenlik Anlayışı:
 Teknik konular siyasi amaçların önünde yer almalıdır.
 Bir alanda işlevsel amaçlı kurulan örgütlenme
zamanla genişleyerek başka alanlara da yayılmalıdır.
 Devletler uluslararası kurumlar aracılığıyla işbirliği ve
uzlaşı içerisinde hareket etmelidirler.
45
Liberal Kuramların Güvenlik Anlayışı
 Yeni işlevselcilik spill over modelini ortaya koymaktadır.
 Bu modele göre oyuncuların ekonomik ve teknik alanlarda
meydana getirdikleri ortaklıklar süreç içerisinde kültürel
ve siyasi bir nitelik kazanacaktır.
 Spill over modelinde oyuncuların karşılıklı güvenlik
sorunsalına çözüm oluşturmak ve çoğulcu bir güvenlik
topluluğu yaratmak amaçlanmaktadır.
46
Liberal Kuramların Güvenlik Anlayışı
 Çoğulcu ve ulusaşırıcı kuramlar uluslararası ilişkiler disiplinin
ana sorunsallarına çoğulcu bir anlayışla yaklaşmakta ve analiz
düzeyi olarak küresel sistemi ele almaktadır.
 İki kuram da realizmin devlet merkezli ve uluslararası sistemi
amaçlamakta tek yönlü yaklaşımlarını eleştirmektedir.
 Bu kuramcılar uluslararası sistemin yapısının karmaşıklığından
hareketle güvenlik kavramını çeşitlendirmek gerektiğini
savunmaktadırlar.
47
Liberal Kuramların Güvenlik Anlayışı
 Çoğulcu yaklaşımlar küreselleşme süreciyle birlikte uluslararası sistem
bünyesinde güvenlikle ilişkilendirilebilecek sorunların salt devletler
arasında uzlaşı ve işbirliğiyle çözülemeyeceğini vurgulamaktadır.
 Uluslararası güvenlik sorunlarında Devlet dışı aktörlerin etkinliği
artmaktadır.
 Devletler üniter yani yekpare değildirler.
 Kararlar çeşitli aktörler arasında rekabet ve uzlaşma süreci sonunda
alınmaktadır.
48
Liberal Kuramların Güvenlik Anlayışı
 Çoğulcular aynı zamanda güvenlik kavramının salt askeri
temellere ve dayandırılamayacağını bu bağlamda
ekonomik, ticari, mali, kültürel, çevresel, bilimsel ve
teknolojik unsurların da günümüz güvenlik
paradigmasının ayrılmaz bir parçası olduğunu
savunmaktadırlar.
 Enerji, Eğitim, sağlık, göç konuları güvenlik kavramına
dahil olmuştur.
49
Liberal Kuramların Güvenlik Anlayışı
 Joseph Nye’in “sert güç” (hard power)
ve “yumuşak güç” (soft power)
tipolojileri güvenlik kavramının
çoğulcu bir anlayışla ele alınmasının
somut bir göstergesidir.
 Sert güç bileşenleri askeri, ekonomik
ve siyasi alanları kapsarken; yumuşak
gücü daha çok sosyo kültürel değerler
ve siyasi-demokratik kurumlar
oluşturmaktadır.
50
Marksizmde Güvenlik Anlayışı
 Marksizm güvenliği sınıf mücadelesi ve eşitsizlikler üzerine
kurgulamıştır.
 Mücadele sınıflar arası bir mücadele olarak görüldüğünden ulus
devletlerle sınırlı kabul edilmemekte, evrensel bir anlam
taşımaktadır.
 Çatışmaların nedeni benzer üretim biçimlerinin bulunduğu her
yerde aynı olarak kabul edilmekte ve bu haliyle de güvenlik olgusu
küresel biçimde ele alınmaktadır.
51
Marksizmde Güvenlik Anlayışı
 Lenin, kapitalizmin eşitsiz gelişme yasası sonucunda pazar
paylaşımına yönelik emperyalist savaşların kaçınılmazlığına ve
yine bu yasa gereğince sosyalist devrimin değişik ülkelerde değişik
zamanlarda olgunlaşacağına dikkat çekmiştir.
 Lenin’e göre uluslar arası çatışmaları ortadan kaldırmanın ön
koşulu kapitalizmi ortadan kaldırmaktır.
 Bir kapitalist ülkenin genişlemesi mutlaka diğer ülkelerin zararına
olacağından, bu anlamdaki kapitalist emperyalizm uluslararası
savaşları da kaçınılmaz hale getirecektir.
52
Marksizmde Güvenlik Anlayışı
Neo-marksist teorilerin ortak noktaları:
 Az gelişmiş ülkeler tahlilin merkezine alınmıştır.
 Avrupa merkezci teorilerden bir kopuş olmuştur.
 Kapitalist yayılma olumlu bir şey olarak görülmemektedir.
 Az gelişmiş ülkelerin kalkınma koşulu kapitalizmden kopmalarıdır.
 Klasik Marksist gelenek devrimin sadece işçi sınıfı tarafından
gerçekleştirileceğini söylerken; Neo-Marksist tezler farklı toplumsal
tabakaların da devrimde etkin olabileceğini söyler.
 Az gelişmiş ülkelerin sorunları az gelişmiş ülkelerin düşünürleri
53
tarafından ortaya konmaya başlamıştır.
Neo-Marksizmde Güvenlik Anlayışı
 Bağımlılık Okulu olarak da adlandırılan Neo-Markist kuram temel
argümanlarını uluslararası sistem okumaları üzerinden ortaya
koymuştur.
 Çoğulcu kuramın “karşılıklı bağımlılık” modeline karşı çıkan Neo-
Marksistler bağımlılığının tek yönlü ve “gelişmiş devletler” lehine
olduğu görüşünü savunmaktadırlar.
 Neo-Marksistler ekonomi eksenli güvenlik perspektifini
benimseyerek “merkez-çevre”, “Kuzey-Güney”, “metropol-uydu”,
“gelişmiş-az gelişmiş”, “üçüncü dünyacılık” kavramsallaştırmaları
54
üzerinden diyalektik yöntemi benimsemişlerdir.
Neo-Marksizmde Güvenlik Anlayışı
 Neo-Marksist kuram klasik Marksizm’in sınıf mücadelesi
ve eşitsizlikler üzerine kurguladığı güvenlik sorunsalını
uluslararası sistemdeki merkez-çevre çatışmasına dayalı
bir güvenlik yaklaşımına dönüştürmüştür.
 Neo-Marksistlere göre küreselleşme süreciyle birlikte
çatışma Doğu-Batı değil Kuzey-Güney ekseninde meydana
gelmektedir. Bu bağlamda “Kuzey” sanayileşmiş
“sömürgeci” merkez ülkelerini, “Güney” ise az gelişmiş ve
bağımlı çevre ülkelerini temsil etmektedir.
55
Neo-Marksizmde Güvenlik Anlayışı
 “Dünya Sistemi” kuramlarını ortaya
koyan Immanuel Wallerstein Soğuk
Savaş sonrası kapitalizmin nihai
zaferi elde ettiği savına karşı
çıkmaktadır.
 Wallerstein’a göre küreselleşme
sürecinde merkez ile çevre
arasındaki uçurum derinleşmiş ve
merkez ülkelerin güvenliğini daha
tehdit eden bir hal almıştır.
56
Neo-Marksizmde Güvenlik Anlayışı
 Neo-Marksistlerin sermaye akımı konusundaki görüşleri klasik marksist
görüşlerden önemli ölçüde farklılaşır.
 Neo-Marksism
karşılıklı
bağımlılık
konusundaki
eleştirisinde
bağımlılığın tek yönlü olduğunu ve karşılıklılık içermediğini savunur.
 Sermaye ihracı kapitalizmin ilk dönemlerinde de 20. yy.da ulaştığı tekelci
aşamada da daima tek yönlü olarak azgelişmişlerden gelişmişlere doğru
olmuştur.
 Modernleşme kuramlarının aksine ülkelerin geliş(me)mişlik düzeyini
içsel nedenler yerine sistemsel faktörler ile ilişkilendirerek, uluslar arası
sistem çözümlemelerini yapısal bir problematiğe dayandırmışlar ve
kapitalist
57
sistemin
sürmüşlerdir.
“güvensizlik
sarmalı”na neden
olduğunu
ileri
Neo-Marksizmde Güvenlik Anlayışı
 Neo-Marksizmin güvenlik perspektifinde, bir aktörün güvenliğinin
diğer aktörün güvenliği tarafından tehdit edildiği, güvenlik
ikilemine benzer bir model söz konusudur.
 Neo-Marksistlere göre merkezin güvenliği çevrenin güvenliğini
tehdit etmekte ve çevrenin güvensizliği anlamına gelmektedir.
 Neo-Marksist düşünürler, kuzeyin güvenliği ve Güneyin
güvensizliği arasında süregelen yapısal bir gerilim olduğunu
vurgulamaktadırlar.
58
Neo-Marksizmde Güvenlik Anlayışı
 Neo-Marksist kuram, güvenlik ile ekonomik refah ve
eşitsizlikler arasında kurduğu bağıntılarla eleştirel
güvenlik yaklaşımlarının altyapısının oluşmasında rol
oynamıştır.
 Buna karşın çatışmacı bir güvenlik projeksiyonu sunması
nedeniyle farklı araçlarla da olsa klasik güvenlik anlayışını
bir bakıma yeniden ürettiği söylenebilir.
59
SOĞUK SAVAŞ SONRASI GÜVENLİK
YAKLAŞIMLARI
Soğuk Savaş Sonrası Güvenlik
Yaklaşımları
SSCB’nin dağılmasıyla;
İki kutuplu yapıdan çok kutuplu yapıya geçilmiş,
Soğuk Savaşın statik yapısı sona ermiş,
Uluslararası sistem ve alt-sistemler dinamik bir yapı
kazanmaya başlamıştır.
61
Soğuk Savaş Sonrası Güvenlik
Yaklaşımları
 Soğuk Savaş konjonktürünün simetrik tehdit
algılamalarından, 11 Eylül sonrasının asimetrik tehdit
algılamalarına geçişi simgeleyen, yeni bir güvensizlik ve
belirsizlik ortamı doğmuştur.
Fırsatlarla birlikte risk ve tehditlerin de çeşitlilik ve
karmaşıklığını artıran günümüz küresel sisteminde, devlet
merkezli realizmin klasik güvenlik parametreleri
sorgulanmaya başlamıştır.
62
Soğuk Savaş Sonrası Güvenlik
Yaklaşımları
 Güvenliğin genişlemesi ve derinleşmesine paralel olarak “kim için, ne için,
nerede, nereye kadar ve nasıl güvenlik?” soruları çerçevesinde alternatif
güvenlik çalışmaları gündeme gelmiştir.
 Bu kapsamda öne çıkan eleştirel, postmodern, feminist ve konstrüktivist
kuramların güvenlik anlayışları, klasik güvenlik paradigmasını
sorgulamaya başlamıştır.
 Ayrıca doğrudan güvenlik çalışmaları yapan ve güvenliğe ilişkin yeni tezler
ortaya koyan Kopenhag Okulu ve Aberystwyth Okulu da yeni güvenlik
yaklaşımlarının önemli temsilcileri olarak ön plana çıkmaktadır.
63
Eleştirel Kuramın Güvenlik Anlayışı
 Eleştirel kuramcılar güvenliğin öznel bir kavram olduğu
savından yola çıkarak salt siyasi ve askeri güvenliğe dayalı
anlayışı eleştirmektedirler.
 Eleştirel kuram hegemonya, güvenlik ve güç olguları arasındaki
bağlantıyı eleştirel bir düzlemde ortaya koymaktadır.
 Bu kurama göre uluslararası sistemde hegemon olan oyucunun
güvenlik algısı tek tipçi bir güvenlik anlayışını dayatmaktadır ve
bu dayatma diğer oyuncuların rızası ile gerçekleşebilmektedir.
64
Eleştirel Kuramın Güvenlik Anlayışı
 Eleştirel kuram, realizmin merkeze taşıdığı güvenlik
olgusunun dar bir çerçevede ele alınmasını ve ulusal güvenlik
kavramıyla eş tutulmasını sorgulamaktadır.
 Klasik güvenlik anlayışının, devlet güvenliği adına diğer
güvenlik alanlarını görmezden geldiğini öne sürmekte ve
devletin asıl amacının yurttaşlarının güvenliğini sağlamak
olduğunu vurgulamaktadır.
65
Eleştirel Kuramın Güvenlik Anlayışı
 Cox, küresel sistemin sağlıklı işleyebilmesi için ABD’nin
milletler topluluğunun eşit bir üyesi haline gelmesi
gerektiğine işaret ederek, insanlığın ihtiyaçlarını karşılayan
bir küresel yönetişime ihtiyaç duyulduğunu belirtmektedir.
 Güvenliğin güç eksenli ele alınması ve güç politikaları
çerçevesinde oluşturulması, farklılıkların görmezden
gelinerek “güçlülerin güvenliği”nin ön plana çıkarılmasına
yol açmaktadır.
66
Eleştirel Kuramın Güvenlik Anlayışı
 Bu açıdan değerlendirildiğinde küresel güvenliğe ilişkin ana
karar alma organı olan BM Güvenlik Konseyi’nin savaş
galiplerinden oluşması, yani güç ile orantılandırılarak
belirlenmesi simgesel bir niteliğe sahiptir.
 Bu problem, çoğulcu bir dünya yapılanmasının etkin bir
biçimde işletilebilmesini engellemektedir.
67
Eleştirel Kuramın Güvenlik Anlayışı
Robert W. Cox uluslararası
sistemin sağlıklı
işleyebilmesi için ABD’nin
hegemonyası yerine
insanlığın ihtiyaçlarını
karşılayacak küresel
yönetişimin (global
governance) gerekliliğini
vurgulamaktadır.
68
Eleştirel Kuramın Güvenlik Anlayışı
 Diğer ünlü eleştirel kuramcılar
Andrew Linklater ve Jurgen
Habermas da güvenlik
kavramının ‘küresel’ ve çoğulcu
bir perspektifte ele alınmasını
savunmaktadırlar.
 Habermas “iletişimsel akıl”
kavramını ortaya koyarak bireyin
güvenliğini öne çıkarmaktadır.
69
Eleştirel Kuramın Güvenlik Anlayışı
Güvenlik, sübjektif bir olgudur ve realizmin yaptığı gibi
tekil bir güvenlik anlayışından bahsedilemez,
Realizmin etkisindeki klasik güvenlik anlayışı, devlet
güvenliğiyle sınırlandırılmış; bu nedenle birey ve
toplum güvenliği ihmal edilmiştir,
70
Eleştirel Kuramın Güvenlik Anlayışı
 Güvenlik, uluslararası ilişkiler disiplininin diğer kavramları
gibi güç ve bilgi ilişkisi çerçevesinde şekillendirilmektedir,
 Küresel güvenlik konularına ilişkin politikalarda hegemon
aktör(ler) belirleyici bir role sahiptir,
 Küresel güvenliğin tesisi için etiksel evrenselliğin ve
kozmopolitan dünya görüşünün hâkim kılınması
gerekmektedir.
71
Postmodern Kuramın Güvenlik Anlayışı
Modernitenin dışlayıcı doğasına atıfta bulunarak
modernizm eleştirisi yapan postmodern kuram;
savaş-barış, iç politika-dış politika, dost-düşman,
düzen-anarşi, yerli-yabancı, merkez-çevre, idealizmrealizm gibi karşıtlıklar temelinde geliştirilen klasik
uluslararası ilişkiler literatürüne karşı çıkmakta ve
kavramlar arasındaki bu hiyerarşik yapılanmayı
eleştirmektedir.
72
Postmodern Kuramın Güvenlik Anlayışı
 Postmodern kuram, küreselleşme ile eş zamanlı biçimde
yaşanan kavram ve olgulardaki dönüşüme dikkat
çekmektedir.
 Örneğin klasik dost-düşman ayrımı, geçmişte belirli sınırlar
içinde algılara yerleştirilmişken, bugün dost-düşman
tanımının yapılması daha zorlaşmaktadır.
73
Postmodern Kuramın Güvenlik Anlayışı
 Moderniteyi aşan gelişmelerin yaşandığı günümüz küresel
sisteminde postmodern yaklaşım, güvenliğe ilişkin
eleştirilerini iki ana eksende oluşturmuştur.
Batı merkezli uluslararası sistem, bireyin güvenliğini her
açıdan sarsmakta,
Klasik güvenlik anlayışı, gerçekte batı değerlerini ve
güvenliğini öncelemektedir.
74
Postmodern Kuramın Güvenlik Anlayışı
 Örneğin; güvenlik gündeminin üst sıralarında yer alan uluslararası
göç sorunu, hiyerarşik bir çerçevede ve ben-merkezli bir tutumla
ele alınmaktadır.
 Keza toplum güvenliği vurgusu ön plana çıkarılarak, göç alan
ülkelerin başka bir deyişle batı ülkelerinin güvenliği üzerinde
durulurken, göç etmek durumunda kalan toplumların ve bireylerin
güvenliği ise ikincil plana atılmaktadır.
 Göç eden bireylerin ya da toplulukların psikolojik ve güvenlik
durumlarından ise neredeyse bahsedilmemektedir.
75
Postmodern Kuramın Güvenlik Anlayışı
 Benzer şekilde 11 Eylül saldırılarının ardından ABD’nin kendi
ulusal güvenliğini küresel güvenlikle özdeşleştirerek Afganistan
ve Irak’ta binlerce sivili öldürmesi,
bir yandan meşruiyet zemini sağlamada kavramlara araçsal bir
işlev yüklendiğini ortaya koymakta, diğer yandan klasik
güvenlik anlayışının indirgemeci, ben-merkezli ve tekdüze
boyutunu göstermektedir.
76
Postmodern Kuramın Güvenlik Anlayışı
 Postmodern düşünürler, içinde bulunduğumuz dijital çağda
savaşın kanlı gerçeğinden giderek uzaklaşıldığını ve teknolojik
gelişmeler neticesinde savaşın bir tür bilgisayar oyununa
dönüştürüldüğünü belirtmektedir.
 Oysaki güvenlik kavramı sadece fiziksel varlığın korunmasını
değil, bireylerin psikolojilerinin de korunmasını içermektedir.
77
Feminist Kuramın Güvenlik Anlayışı
Feminist düşünürler, realist literatür tarafından devletin
bekası ve güvenliği için olmazsa olmaz kabul edilen ulusal
çıkar, güç, egemenlik, otonomi ve rasyonalite gibi
olguların “ideal erkek” tipi üzerine tasarlandığını ileri
sürmektedir.
78
Feminist Kuramın Güvenlik Anlayışı
 Realist paradigmanın reddedilmesi
 Mevcut soyut sistematik söylemin sorgulanması
 Kadınların günlük yaşamları ve güvenlik arası bağa
yönelik güçlü vurgu
79
Feminist Kuramın Güvenlik Anlayışı
 Güvenliği şiddet eksenli kodlayan feminist kuramcılara göre
güvensizliğin tanımı;
 başta cinsiyet, sınıf ve ırk olmak üzere tüm yapısal
eşitsizliklerin etkileridir.
80
Feminist Kuramın Güvenlik Anlayışı
 Feminist kuramın öncülerinden Tickner, güvensizliği BM’in İnsani
Gelişim Raporlarında yer alan istatistiksel verilerle
somutlaştırmıştır: “BM’in Irak’a boykot kararında asıl
cezalandırılanlar ‘anne ve ailenin taşıyıcısı’ olarak kadınlar
olmuştur.
 Güvenlik üzerine çalışan feminist kuramcıların, Bosna Savaşı’nda
yaşanan tecavüz olaylarını uluslararası gündeme taşımaları başta
insan güvenliği olmak üzere devlet dışı tüm güvenlik alanlarına
ilişkin tartışmalara yeni bir boyut getirmiştir.
81
Feminist Kuramın Güvenlik Anlayışı
• Afganistan’da birçok kadının savaş sırasında ailelerini
yitirmiş olması ise şiddetin travmatik etkilerini ortaya
koymaktadır.
• Buradan hareketle feminist kuramcılar, erkek egemen
güvenlik yaklaşımının yarattığı güvensizliğe vurgu
yapmaktadır.
82
(Konstrüktivizm) İnşacı Kuramın Güvenlik
Anlayışı
 Konstrüktivizm (İnşacı kuram); küreselleşmenin yarattığı
ikilemlerin, krizlerin, değişim-dönüşümlerin, ayrışmaların ve
birleşmelerin açıklanmasında,
Güç ya da piyasa etkileşimi gibi maddi yapılar yerine fikirler, normlar,
kültürler ve kimliklerden oluşan sosyal yapıyı analiz düzeyi olarak ele
almakta ve güvenliği bu çerçevede yorumlamaktadır.
 Ancak realizmden farklı olarak inşacı yaklaşım, devleti toplumla
birlikte incelemektedir.
83
İnşacı Kuramın Güvenlik Anlayışı
 Başka bir ifadeyle devlet, toplumdan bağımsız düşünülmez
ve toplumla birlikte anlamlandırılır.
 İnşacı kuramın norm, algılama ve önyargı gibi parçaları daha
iyi birleştiren sosyal gerçekliklere vurgu yapması, Realizmin
devlet güvenliğinin dışında bıraktığı ya da yok saydığı
olguları (cinsiyet, kimlik, göç, insan hakları, refah toplumu
vb.) güvenlik gündeminde üst sıralara taşımıştır.
84
İnşacı Kuramın Güvenlik Anlayışı
 İnşacı kurama göre aktörlerin uluslararası yapıdaki davranış
biçimlerini belirleyen değişkenlerin başında kimlikler
gelmektedir.
 Devletleri çatışma ya da uzlaşmaya iten ana unsur
kimliklerdir; devletlerarası güven ilişkilerini de kimlikler
şekillendirmektedir.
85
İnşacı Kuramın Güvenlik Anlayışı
 Kuramın öncülerinden Wendt, “Kuzey Kore’nin 5 nükleer
silahı ABD için İngiltere’nin 500 nükleer silahından çok daha
fazla tehdit içerir” örneğiyle kimliğin güvenlik algısındaki
rolüne işaret etmektedir.
 Başka bir deyişle kimlik, bir ülkenin diğerlerini dost ya da
düşman olarak kategorize etmesinde veya ötekileştirmesinde
temel değişkendir.
86
İnşacı Kuramın Güvenlik Anlayışı
Konstrüktivizm, bir devletin diğer bir devleti tehdit
olarak değerlendirmesini ya da değerlendirmemesini
kendi kimlik tanımlaması üzerinden oluşturduğu öteki
algısına bağımlı kılmaktadır.
87
İnşacı Kuramın Güvenlik Anlayışı
 Mesela X devletinin Y devletini tehdit olarak algılarken Z
devletini tehdit olarak görmemesi, X devletinin kendisini ve
ötekini nasıl tanımladığıyla ilişkilidir.
 Wendt, bir devletin kendini ne derece tehlikede hissettiğinin
diğer devletlerin maddi güçleri tarafından değil, o tehdidin
algılanış biçimiyle belirlendiğini ileri sürmektedir.
88
İnşacı Kuramın Güvenlik Anlayışı
 İnsanlar da, benzer kimlikler arasında kendilerini güvenli, farklı
kimlikler arasında ise güvensiz hissederler.
 Bireylerin kendilerini güvende hissetmelerinin temel şartlarından
biri de kimliklerinin tanınmasıdır.
 Yugoslavya ve Sovyetler Birliği’nin dağılma süreçlerinde görüldüğü
gibi 1990 sonrasında ortaya çıkan birçok iç savaş, çatışma ya da
krizin temelinde farklı kimliklerin tanınmaması, baskı altına
alınması ya da reddedilmesi gibi nedenler bulunmaktadır.
89
İnşacı Kuramın Güvenlik Anlayışı
 Özellikle günümüzde farklı toplumların ve kültürlerin
birbirlerine çoğu zaman önyargıyla yaklaşmaları,
konstrüktivizmin güvenlik denkleminde kimliğe atfettiği
önemi pekiştirmektedir.
 Huntington, Soğuk Savaş sonrası uluslararası sistemi yedi
farklı medeniyet havzası arasındaki kültürel çatışmayla
yorumlamıştır.
90
İnşacı Kuramın Güvenlik Anlayışı
 İnşacı kuram, geleneksel olguların dışına çıkarak kimlik ve
güvenlik arasındaki bağıntıyı açıklamaya çalışmış ve klasik
güvenlik anlayışına yeni bir boyut getirmiştir.
 Bu yönüyle farklı bir perspektif sunan inşacı kuram, realizm
gibi çatışma olgusu üzerinde durarak bir anlamda klasik
güvenlik paradigmasını yeniden üretmiştir.
91
Kopenhag Okulu Güvenlik yaklaşımı
 Kopenhag Okulu, 1990’larda somutlaştırdığı çok boyutlu
güvenlik tanımlaması ve kapsamlı güvenlik anlayışıyla yeni
güvenlik çalışmalarının çekim merkezi haline gelmiştir.
 Analiz birimi olarak devlet ve toplumu ele alan Kopenhag
Okulu’nun bireye odaklanmamasına karşın devlet ve toplum
arasında denge kurma arayışına girmesi, bu iki birimden
doğrudan etkilenen birey için de önem taşımaktadır.
92
Kopenhag Okulu Güvenlik yaklaşımı
Kopenhag Okulu’nun güvenlik olgusuna dair öne sürdüğü temel
argümanlar; liberal, post-yapısalcı, neo-realist ve konstrüktivist
yaklaşımların bir kombinasyonudur.
Kopenhag Okulu’nun önde gelen kuramcılarından Barry Buzan,
askeri konulara politik, ekonomik, toplumsal ve çevresel
güvenlik konularını da eklemleyerek “genişletilmiş güvenlik”
anlayışını ortaya koymuştur.
93
Kopenhag Okulu Güvenlik yaklaşımı
Buzan’ın güvenlik yaklaşımına göre:
 Siyasi ve Askeri güvenlik: Devletlerin ofansif ve defansif askeri
kapasiteleri + birbirlerini karşılıklı algılama biçimi
 Ekonomik güvenlik: Devletlerin güçlerini sürdürmek için gerekli
finansal kaynak ve pazarlara ulaşabilme kapasiteleri
 Toplumsal güvenlik: Kimliksel ve kültürel değerler, çevreden
merkeze göç olgusu, salt devlet merkezli güvenlik anlayışının
reddi
 Çevresel Güvenlik: Yaşanabilir çevrenin tehdit ve tehlikelerden
(küresel ısınma, nükleer felaketler vb.) korunması
94
Genişletilmiş Güvenlik Kavramları
95
Güvenlik
Kavramları
Kimin Güvenliği?
Risk Altındaki
Değer
Tehdit Kaynağı
Ulusal Güvenlik
Devlet
Egemenlik,
Toprak
Bütünlüğü
Değer Devlet(ler),
Terörizm
Toplumsal
Güvenlik
Milletler,
Toplumsal Gruplar
Ulusal Birlik,
Kimlik
Milletler, Göçmenler,
Yabancı Kültürler
İnsan Güvenliği
Bireyler, İnsanlık
Beka, Hayat
Kalitesi
Devlet, Küreselleşme,
Küresel Çevre
Sorunları
Çevre Güvenliği
Ekosistem
Sürdürebilirlik
İnsanlık
Cinsiyet Güvenliği
Cinsiyet İlişkileri,
Azınlıklar
Eşitlik, Kimlik,
Dayanışma
Ataerkil Yapı, Otoriter
Kurumlar
Kopenhag Okulu Güvenlik yaklaşımı
 Klasik güvenlik paradigması devlet güvenliğini önceleyerek
en önemli değer olarak egemenlik üzerinde dururken,
Kopenhag Okulu’nun yeni güvenlik yaklaşımı egemenliğin
yerine kimliği ve özneler arası etkileşimi ön plana
çıkarmaktadır.
 Bu açıdan değerlendirildiğinde Kopenhag Okulu’nun konu
ve aktör bazında yeni güvenlik anlayışını çok boyutlu bir
zemine taşıdığı söylenebilir.
96
Kopenhag Okulu Güvenlik yaklaşımı
 Waever’a göre toplumsal güvenlik, beliren veya algılanan bir
tehdide karşı kimliği savunmakta; “kimlikleri” vurgulayarak
bir anlamda “devlet ötesi” bir nitelik taşımaktadır.
 Waever’ın devlet ötesi güvenlik algısını, daha açık bir ifadeyle
toplum güvenliğinin devletin güvenliğiyle özdeş
tutulmaması gerektiğini, Güney Afrika Cumhuriyeti
örneğiyle somutlaştırmak mümkündür.
97
Kopenhag Okulu Güvenlik yaklaşımı
 Nitekim Güney Afrika Cumhuriyeti’nde beyaz azınlığın dışında
kalan halk, Apartheid rejimi boyunca karar alma mekanizmaları
ve süreçlerinin dışına itilmiş;
 ulusal güvenlik arayışlarında söz sahibi olamaması nedeniyle
yaşamlarını kronik bir güvensizlik hali içinde idame ettirmek
zorunda kalmıştır.
 Dolayısıyla Güney Afrika Cumhuriyeti’nin güvenliği, tüm halk
için aynı anlamı taşımamaktaydı.
98
Kopenhag Okulu Güvenlik yaklaşımı
 Waever öncülüğünde Kopenhag Okulu tarafından yeni
güvenlik terminolojisine kazandırılan ve “güvenlik
dışılaştırma” (desecuritization) olarak da ifade edilen bu
kuram, güvenlikleştirmenin anti-tezi şeklinde
konumlandırılabilir.
 Güvenlik dışılaştırma, daha önce tehdit olarak kabul edilen
bir şeyin ya da bir konunun artık tehdit olarak inşa
edilmemesidir.
99
Kopenhag Okulu Güvenlik yaklaşımı
 Soğuk Savaşın sona ermesi, güvenlik dışılaştırma modeline
örnek olarak düşünülebilir.
 Zira Soğuk Savaş döneminde güvenlik çemberinin içine
alınan birçok şey, başka bir ifadeyle güvenlikleştirilen birçok
konu, SSCB’nin dağılmasıyla son bulmuş ve böylece güvenlik
dışılaştırılmıştır.
100
Aberystwyth Okulu Güvenlik yaklaşımı
Aberystwyth Okulu, sorunları ya da olayları
güvenlikleştirme ya da güvenlik dışılaştırma ikileminden
sıyrılarak güvenliğin politik kurgulanışını ortaya
çıkarmaya yönelmesi nedeniyle Kopenhag Okulu’ndan
ayrışmaktadır.
101
Aberystwyth Okulu Güvenlik yaklaşımı
 İki kuramsal yaklaşım arasındaki en önemli farklılığın,
sorunların çözümünün güvenlikleştirmeyle mi yoksa
güvenlik dışına çıkarmayla mı sağlanacağı konusunda olduğu
söylenebilir.
 Aberystwyth Okulu, bu noktada sorunları güvenlik
dışılaştırma yerine güvenliğin siyasiliğinin gündeme
taşınmasına çalışmaktadır.
102
Aberystwyth Okulu
 Booth’un ortaya koyduğu eleştirel güvenlik anlayışına göre
özgürlüğün olmadığı yerde güvenlik yoktur; ya da tam tersi
güvenliğin olmadığı yerde özgürlükten bahsedilemez.
 Ne özgür ne de güvende olan Irak toplumunun içinde bulunduğu
durum, Booth’un bu tespitine örnek teşkil etmektedir.
 Dolayısıyla “ben” ve “öteki” arasındaki sınırlar, karşılıklı güvene ve
özgürlük haklarına saygı ile kaldırılabilir ki böylece
ötekileş(tir)melerin önüne geçilerek bütünleşme sağlanabilir.
103
GÜVENLİK KAVRAMI
Güvenlik Kavramı
Varlığın, bütünlüğün, değerlerin ve çıkarların
korunması, sürdürülmesi ve geliştirilmesine yönelik
tehdit, risk ve belirsizliklerden uzak olma haline
güvenlik denir.
105
Güvenlik Kavramı
 Güvenlik yaşamsal bir zorunluluktur.
 Birey için Güvenlik, çeşitli kademelerdeki endişeler
bütünüdür.
 Güvenlik, ne olunduğuna , ne olunmak istendiğine ve
bunun hangi koşullarda beklendiğine göre esneyen bir
kavramdır.
106
Güvenlik Kavramı
 Güvenlik, güvensizlik ihtimallerinin ortadan
kaldırılmasını ifade eder.
 Güvensizlik durumu ya da algısı tehdittir.
 Tehdit, ya bir gerçeklik olarak olgu veya sanal olarak
bir algıdır.
107
Güvenlik Kavramı
Günümüzde güvenlik değerlendirmeleri küresel,
bölgesel, ulusal ve toplumsal güvenlik olarak
genişlemiştir.
108
Güvenlik Kavramı
Güvenliğin analiz birimleri:
Sistem
Devlet
Toplum
Birey
109
Güvenlik Kavramı
Güvenliğin Boyutları
Siyasi
Askeri
Ekonomik
Toplumsal
Çevresel
110
Güvenlikle İlgili Temel Kavramlar
 Tehdit: Güvenliğe yönelik her çeşit faaliyet ve girişimlerdir.
 Risk: Gerçekleşmesi olası bir durumun ortaya çıkaracağı
tehlikeler ve güvensizliklerdir.
 Tehdit ve Riskler varlığa, bütünlüğe, değerlere ve çıkarlara
yönelik olabilir.
 Çıkarlara yönelik tehdit ve riskler siyasi, askeri, ekonomik,
sosyolojik ve kültürel alanlarda olabilir.
111
Güvenlikle İlgili Temel Kavramlar
Tehdit genel olarak üç biçimde ortaya çıkar:
 Birincisi, eldekini yitirme riskidir.
 İkincisi, başka bir aktörün/aktörlerin elinde ya da etkisinde
olanı ele geçirememe ve/veya üçüncü bir güce kaptırma
riskidir.
 Üçüncüsü, hiçbir aktörün tek başına neden olamadığı, bir tek
aktörden bağımsız ve küresel tehditlerdir.
112
Güvenlik Değerlendirmeleri
 Uluslararası sistemin güvenliği,
 Coğrafi ya da işlevsel alt sistemlerin, bölgelerin güvenliği,
 Devletin güvenliği,
 Toplumun güvenliği,
 Toplumsal alt grupların güvenliği,
 Bireylerin güvenliği
113
Güvenlik stratejileri
 Barışçıl güvenlik stratejileri
 Çatışmacı güvenlik stratejileri
 Savaş Stratejileri
114
Güvenlik stratejileri
 Barışçıl güvenlik stratejileri, aktörlerin çatışmaya varmayan
yöntemlerle güvenliklerini ve çıkarlarını gerçekleştirme yolundaki
uygulamalarını ifade eder.
 İçinde şiddet kullanma ve caydırıcı olma hatırlatmalarını barındırsa
da bunlar üzerine bir eylem biçimi geliştirilmeyeceği algılanmasına
dayanır.
 Bu tür stratejilerde, bir aktörün kendi güvenliği için, doğrudan
karşısındaki aktörü zarara uğratmayacağına ilişkin bir uzlaşıya
dayanır, ancak kendi güvenliğini doğrudan karşıdakine bağladığı
anlamına gelmez.
115
Güvenlik stratejileri
Barışçıl Güvenlik Stratejileri
 Diplomatik yöntemler
Müzakere
Yeni bir öneri geliştirme
Uzlaştırıcılık ve arabuluculuk
İyi niyet gösterileri
Haber alma ve karar alıcıları yönlendirme
 Ekonomik yöntemler
Ekonomik ödüllendirme
Dış yardım
 İşbirliği ve ortaklık kurma
Evrensel düzeyde
116
Bölgesel düzeyde
Güvenlik stratejileri
Çatışmacı Güvenlik Stratejileri
 Diplomatik alanda
Tek yanlı karar alma
Oldu bittiye getirme
Müzakereye öngörülmemiş tarafların katılması
 Ekonomik yöntemler
Boykot
Ambargo
Abluka
117
Güvenlik stratejileri
Çatışmacı Güvenlik Stratejileri
 Savaşa varmayan sıcak yöntemler
Tahrik etme, tedhiş, sabotaj ve şiddet olayları yaratma
Darbe yapılmasını teşvik etmek
 Askeri yöntemler
Soğuk savaş ortamı yaratmak
Tek taraflı ve çift taraflı tatbikatlar yapmak
118
GÜVENLİK KAVRAMININ TEMEL
ÖZELLİKLERİ
Güvenlik Kavramının Temel Özellikleri
 Uluslararası sistemde güvenlik anlayışı iki biçimde ortaya
çıkmaktadır:
 Ulus-devlet güvenlik anlayışı,
 Sistemin bütününe yönelik güvenlik anlayışı.
 Evrensel işbirliği içinde bir sorunu çözen devlet(ler)
sonrasında uluslararası güvenlik kurallarını da ilan eder.
 Güvenlik askeri önlemler gerektirdiğinden, normları
koyanlar korunmasını üstlenirken bunun maliyeti altına
da girerler.
120
Güvenlik Kavramının Temel Özellikleri
 Güvenlik hiç kuşkusuz güç ile birlikte düşünülen bir
kavramdır.
 Her aktörün güvenlik sağlayıcı donanımları kendine
özgüdür ve coğrafya, nüfus, askeri hazırlık durumu gibi güç
unsurlarıyla doğru orantılıdır.
 Güç unsurlarını istenen seviyede tutmak için her aktörün
gereksinimleri, gereksinimlerin karşılanması için ise
kapasite artırımına ihtiyaç vardır.
 Bu nedenle kapasite artırımı her aktörün güvenlik
anlayışının ortasına yerleştirilmiştir.
121
Güvenlik Kavramının Temel Özellikleri
 Uluslararası sistem içerisinde yer alan bir oyuncu
gereksinimlerini karşılayarak varlığını koruma ve
sürdürme gayretindeyken tehdit tanımı yapar.
 Tehdit üç şekilde ortaya çıkar:
 Eldekini yitirme riski,
 Ele geçirememe veya kaybetme riski,
 Tek aktörden bağımsız ve küresel riskler.
 Çoğu zaman devletler “sanal tehdit”ler oluşturarak
uluslararası toplum ve sistemi buna inandırmaya çalışır.
122
Güvenlik Kavramının Temel Özellikleri
 Tehdidin şekli her ne olursa olsun her aktör üç halkalı
bir güvenlik sistemi kurmaktadır:
 Aktörün kendi iç güvenlik sistemi
 Yakın çevre güvenlik halkası
 Küresel tehdit halkası.
 Sıralama her ülke için değişken olabilmektedir.
Dünya devleti olma beklentisindeki bir devlet için üç
halka da aynı öneme sahip olabilmektedir.
123
Güvenlik Kavramının Temel Özellikleri
 Güçlü aktörler uluslararası sistemi şekillendirmek ve
kendi istedikleri sonuçları almak için ortak güvenlik
sistemleri kurarlar.
 Uluslararası sistemi şekillendirdiklerini düşünen
aktörler için önemli olan “status quo” nun korunması
iken; bunun tersi bir durumda aynı aktörler
“revizyonist” bir politika izleyebilir.
124
Güvenlik Kavramının Temel Özellikleri
 Uluslararası sistemde güvenlik anlayışları farklı
dönemlere göre farklı içerikler kazanmıştır.
 Her aktörü aynı yoğunlukta zarara uğratacak bir
tehdit mevcut olmasa da, tarih boyunca güvenlik
endişesi hep var olmuş, her koşula göre tehdit
kavramının içi yeniden doldurulmuştur.
125
Güvenlik Kavramının Temel
Özellikleri
 Uluslararası alanda küresel bir güvenlik sisteminin
var olduğundan söz etmek mümkün değildir.
 Farklı güvenlik anlayışı olan güçlü aktör gruplarının
çıkarlarıyla karşılıklı bağımlı çıkarları bulunan
aktörler arasında saptanmış genel kurallar söz
konusudur.
126
127
Download