İnsan Doğası Tartışması

advertisement
SİYASAL İDEOLOJİLER
Öğrenme Hedefleri
 Sosyalizmin İnsan doğası anlayışını kavrayabilir
 Sosyalizmin eşitlik ve özgürlük konusundaki
yaklaşımını anlayabilir
 Sosyalist düşüncede devlet ve demokrasinin yerini
kavrayabilir
 Sosyalizmin ekonomiye dair eleştiri ve tasavvurlarını
anlayabilir
İçindekiler
 Sosyalizmin Temel Tartışmaları
 İnsan Doğası Tartışması
 Eşitlik ve Özgürlük Tartışması
 Devlet ve Demokrasi Tartışması
 Piyasalar ve Ekonomi Tartışması
İnsan Doğası Tartışması
 Sosyalistler genellikle beşerî varlıklarla ilgili optimistik
gelişmeci bir görüşe sahiptirler.
 Sosyalistler insan doğasının köklerini sosyal hayat içinde
kavrama eğilimindedirler.
 Marx’ın tarihsel materyalizmi, insanların belli şartlar ya da
maddî olayların etkisi altında hareket ettiklerini söyler. Eğer
maddî şartlar değiştirilebilirse, o zaman insan doğası da
değiştirilebilecek demektir.
 Oysa sosyalist düşüncenin daha romantik ve hümanist
ontolojisinde bireylerin otonomisine/özerkliğine güçlü bir
inanç vardır.
İnsan Doğası Tartışması
 Sosyalizm içinde insan doğası ile ilgili belirsizliğin büyük
bir kısmını açığa vuran tek tartışma, sosyalizm içindeki
uzun ömürlü moralite ve bilim meselesine odaklanır. Bu
tartışma, katı bir rasyonalist bilim ile özgür irade ve
moralite arasında basit bir tartışmaya dönüşür.
 Bilimsel sosyalizmin ilk temeli ütopyacılarda bulunabilir
fakat gerçek dinamizmi ise Marx ve Engels ile başlar.
 Bu fikir, revizyonist Eduard Bernstein tarafından da
reddedilmiştir. Bilimsel sosyalizm iddiaları, çok daha
yakın zamanlarda hatırı sayılır ölçüde büyük bir kuşkuyla
karşılanmaktadır.
İnsan Doğası Tartışması
 Marx da aslında ilk yazılarında özerk insanî benlik ve özgür irade
meselesiyle ilgilenmiştir. Ona göre yabancılaşma, yalnızca
kapitalizme özgü değildir, moral ve felsefi bir ikilemdir.
 Yirminci yüzyıla taşınan bu genel düşünce eğilimine, Gramsci,
Marcuse, Lukács, Korsh ve Frankfurt Okulu gibi yazarların
çalışmaları eşlik eder. Ahlâk ve özerklik sorunu, revizyonist
tartışmalarda da göze çarpar. Eduard Bernstein akıl hocasının Kant
olduğunu belirterek, sosyalizmin ahlâkî temellere yerleştirilmesi
gerektiğini öne sürmüştür.
 Sosyalizmde insanın doğası ve ahlâk sorunlarıyla bağlantılı diğer
perspektifler, işbirliği, arkadaşlık, kardeşlik ve komünite/cemaate
eşlik eden değerlerdir.
Eşitlik ve Özgürlük Tartışması
 Sosyalizmde eşitlik vurgusu, özgürlük vurgusundan daha
güçlüdür. Ancak her sosyalist eşitliği kabul etmez ve edenler
arasında da farklılıklar vardır.
 Marx dahil sosyalizm içinde eşitlikle ilgili ortak temalardan biri,
tam olgusal eşitlik nosyonunun bütünüyle reddidir; tam eşitlik
sosyalizmle ilgili en fazla kötüye kullanılmış ve basmakalıp
mitlerden biridir.
 Sosyalistler bazı istisnalarla, eşitliğin peşinden koşulması
‘gereken’ bir şey olduğu inancına bağlıdırlar.
 Eşitliğin meşrulaştırılma şekilleri ise değişiktir. Bu
meşrulaştırmaların en sıradan olanı, daha çok eşitliğin daha çok
verime neden olacağı düşüncesini içeren Fabian inançtır.
Eşitlik ve Özgürlük Tartışması
 Bir amaç ya da sonuç olarak eşitlik, bir durum olarak eşitlikten
ayrı tutulmalıdır.
 Servetin vergi artırımı vasıtasıyla yeniden bölüşümü, sosyal
yardımlar ve kurumlaşmış ulusal asgari ücretler, belki de bu
yüzyılda revizyonist, devlet ve etik sosyalizmi tarafından
benimsenen en popüler seçeneklerdir. Kısaca, bu alanda
kullanılan şaşırtıcı sayıda yöntem vardır.
 Sosyalistler kendilerini ekonomik eşitlikle sınırlamazlar. Onlar,
bazı liberallerin her yurttaşın oy hakkını içeren politik eşitlik
taleplerini de paylaşırlar. Sağlık ve eğitimde eşitliğe imâda
bulunan ortalama uygar var olma hakkına göre, sosyal eşitlik
bu fikrin başka bir önemli boyutu olmuştur.
Devlet ve Demokrasi Tartışması
 1880’lerden itibaren Marksizmin aşırı derecede devletçi olduğu
inkâr edilemez. Ancak, bu tür devletçiliğin, hareketin bütününü
karakterize etmez.
 Devlet-örgütlü sosyalizm ile çoğulcu ve özgürlükçü
sosyalizmler arasında bir ayırım yapılabilir.
 Devlet-örgütlü sosyalizm anlayışı, genellikle, kolektivizmle
eşanlamlı sosyalizm olarak görülür. Marksizm
merkezîleşmiş sosyalist devletin arketipi sayılsa da, Marx ve
Engels’in yazılarında büyük ölçüde olumsuz bir devlet
analizi vardır. Devlet genellikle belli bir sınıfın baskı
aygıtıdır.
Devlet ve Demokrasi Tartışması
 Gramsci’nin yazılarından etkilenenler, devleti hatırı sayılır
ölçüde özerk bir yapı olarak görürler.
 Devlet konusunda Fabianların şüpheleri olsa da onların kuşatıcı
devleti nötr bir araç ya da aygıt olarak görme eğilimi, temsili
demokrasinin desteğini kazanmasını ve onu daha büyük sosyal
ve ekonomik verim amacıyla kullanmasını sağlamıştır.
 Lenin’in Devlet ve Devrim’inda, yerel işçi Sovyetleri
tarafından idare edilen devletsiz, komün temelli bir toplum fikri
vardı.
 Sosyalizmdeki egemen devlet sorunu, Britanya’da –tarihsel
olarak devlet teorisinin kabul görmediği bir politik kültürde–
sosyalist geleneğin belirgin ya da istikrarlı bir devlet teorisini
formüle edememiş olmasıdır.
Devlet ve Demokrasi Tartışması
 Teorik aklı eleştiren muhafazakârlara istisna olarak bir çok
romantik muhafazakar felsefi akıl kavramını güvenle
kullanırlar.
 İkinci istisna olarak, liberal muhafazakârların da insanın
doğası, araçsal akıl ve ekonomik faaliyetin doğası ile ilgili
tereddüde düşüren kuşkulardan uzak inançları vardı. Liberal
muhafazakârlar ve ‘Yeni Sağ’ın piyasa-yönelimli
görünümlerinde, hareketli bir soyut rasyonel hakikat anlayışı
vardır.
 Sosyalist stratejinin aşırı uçları, devrim ve anayasal reformdur.
 Reformist devlet sosyalistleri, mevcut temsili demokratik
düzenlemelere bağlı anayasal sosyalist partilerin kurulmasını
savundular.
Devlet ve Demokrasi Tartışması
 Fabianlar, anahtar politik ve yönetim konumlarına eğitimli uzmanlar
yerleştirme ve bununla sosyalizmi yönetime ve hükûmete yayma
stratejilerini öneriyordu.
 Daha devrimci taraftaki bazı lonca sosyalistleri, sendikalist doğrudan
eylem anlayışı ile, yani ‘genel grev’ fikriyle meşguldüler.
 Lenin’den etkilenen sosyalistler, eğitimli ve disiplinli devrimcilerden
oluşan öncü parti vasıtasıyla daha dolaysız ihtilâlci bir taktikten
yanaydılar.
 Marx ve Engels’in yazılarında, şu farklı yöntemlerin tümüne destek
bulunabilirdi: uzun-vadeli proleter mücadelesi; kısa-vadeli ihtilâl;
endüstriyel kapitalizmin iç çelişkilerinin devrimin gerçekleşmesini
kaçınılmaz hale getirmek üzere olgunlaşmasını bekleme; işçi sınıfını
eğitmeye adanmış bir devrimci işçi partisi; işçi sınıfı için de kendi
kendine örgütlenmiş uzlaşmacı bir yapı; burjuva hegemonyasına
karşı entelektüel ve politik mücadeleye bağlılık; dünya devrimi vs.
Piyasalar ve Ekonomi Tartışması
 Sosyalist görüşler daima kapitalizm hakkında eleştireldir
ve alternatif olarak planlı bir ekonomiyi ileri sürerler. Bu
görüş, sosyalizm hakkındaki popüler mitin temel
unsurudur. Yine de, bu eksik bir görüştür.
 Bazı Avrupalı Komünist Partiler, İtalya’daki gibi, daha
eski merkezîyetçi ve millileştirme yöntemlerini
reddederek, piyasaların mantığına göre değişen çok çeşitli
siyasetler geliştirmişlerdir.
 Sosyalizmin, kapitalizm eleştirisi çok çeşitlidir. Genellikle
kapitalizmin ondokuzuncu yüzyılın ortasından beri
yoksulluk, işsizlik, eşitsizlik ve sosyal sıkıntılarla
bağlantısı kurulur.
Piyasalar ve Ekonomi Tartışması
 Kapitalist toplumlarda dağıtım biçimleri denetim dışı ve
keyfidir. Kapitalizmde kâr insandan daha önemlidir.
 Marksist ekonomik teori, Ricardocu ve klasik ekonomik teori,
Wicksteed ve Edgworth’un neo-klasik yazıları, Keynesçilik,
sosyalizmin farklı ekolleri tarafından kapitalizm analizlerinde
kullanılmaktadır.
 William Morris ve Charles Fourier gibi yazarlar, bize,
endüstriyel olmayan, devletçi olmayan, komünal ve pastoral bir
gelecek sunarlar.
 Marksizm geliştikçe, pratikte devlet aygıtı tarafından
örgütlenen, yönetilen, son derece endüstrileşmiş ‘total’
toplumlarla özdeş hale gelmiştir.
Piyasalar ve Ekonomi Tartışması
 Son yıllarda Marksizm, özellikle de SSCB’nin çöküşünden beri
kendisini piyasa hareketlerine adapte etmeye çalışmaktadır.
 Reformist devlet sosyalistleri bu yüzyılda endüstriyel gelişmeyi
kollarını açarak benimsemiş; ancak bunu, genellikle özel ve
kamu mülkiyetinin bir karışımı, güçlü serbest-piyasa sektörü
ile geliştirilmiş bir millileştirme programıyla birlikte
yapmışlardır.
 Çoğulcu sosyalistler farklı tepkiler geliştirdiler. A. J. Penty
gibiler, anti-endüstriyel, pastoral ve ortaçağa özgü loncatemelli bir topluma geri dönüşü istemişlerdir. Cole gibileriyse,
kapitalizmin (endüstriyalizmin değil) ve ücret sisteminin terk
edilmesini, endüstriyel loncalara dayanan bir ekonominin
kabulünü ileri sürdüler.
Piyasalar ve Ekonomi Tartışması
 Britanya’da Fabian Cemiyeti ve Sosyalist Filozoflar
Grubu içindeki bazı kişiler, son yüzyılda ‘Yeni Sağ’
ideolojisinin ilerleyişine tepki olarak piyasa sosyalizmini
savunmuşlardır. İtalya’daki türde Komünist Partiler bu
dönem boyunca piyasa konusunda daha duyarlı bir siyaset
geliştirdiler. Temel fikir, piyasa sosyalizminin, ne katıksız
kapitalizme ne de devletin merkezileştirmesine bağlı
olduğudur. Planlama yine de var olacak, ancak karakteri
itibarıyla çok farklı, doğrudan müdahalecilikten ziyade bir
yol gösterici olacaktır.
Download