M. Meclisi B : 56 12.2.1965 0:2

advertisement
M. Meclisi B : 56
kımmdan bugün, düne nazaran müspet yönde bir
gelişmeden bahsetmek mümkün değildir.
Zihniyetlerde ve usullerdeki bu değişmezlik
yanında, son zamanlarda muayyen doktriner gö­
rüşleri benimseme yolunda partilerimizin ufak
bâzı kıpırdanışlar içine girmekte olduklarım da
ifade etmemiz lâzımdır.
Meselâ; bir partimiz kuruluşundan itibaren
sol ekonominin ekstrem fikirlerinin savunuculu­
ğunu yapmakta ve Devletin idaresinde emeği tem­
sil eden ekonomik zümrenin çok daha faal rol al
ması fikrinin isabetine inanır gözükmektedir.
Bir başka partimiz kendisini tam kapitalist
bir ekonominin savunucusu haline getirmektedir.
Bu partinin, ekonomik ve sosyal hayatımızı, tıp­
kı 19 ncu asır liberalizminde olduğu gibi, (Bı­
rakınız yapsınlar.) felsefesi ile geliştirebileceğine
inandığı anlaşılmaktadır.
iktidardaki partimizin sayın lideri karma eko­
nomiye taraftarlığını beyan etmekle beraber, par­
tisi daha ziyade saflarında iki zıt yönde düşünce­
lere de yer vermek suretiyle fikrî olmaktan çok
fizikî bir karmalık içinde gözükmektedir.
Meselenin gerçeği:
Bizim anlayışımıza göre bugün memleketimiz­
de sosyalist ekonomi gerekleri adı altında ortaya
atılan görüşler, esasında 19 ncu asrın mülkiyet
hakkını, özel teşebbüsü külliyen reddeden ve siya­
si sistem itibariyle, demokratik olmak yerine bir
tek ekonomik zümrenin söz sahibi olması esasına
dayanan modası geçmiş sert sosyalist fikirlere
benzemektedirler.
20 nci asrın batı demokrasilerinde uygula­
nan sosyalist sistemlerle hiçbir ilgisi olmıyan ve
benzerlerine sadece demir perde gerisi memleket­
lerde raslanan bu çeşit sistemlerin, memleketi­
mizin meselelerinin çözüm şekli olamıyacakları
tabiîdir.
özel mülkiyet ve özel teşebbüs bugün sadece
Batı demokrasilerindeki sosyalist ekonomilerin
benimsedikleri prensipler değil, Doğu - Avrupa'daki sosyalist ekonomilerin dahi başarıya ulaşa­
bilmek için değerlerini kabul zorunda kaldıkları
ekonomik realitelerdir. Bugün gerek siyasi sistem­
de, gerekse ekonomik ve sosyal sistemde özel ser­
maye, özel teşebbüs ve mülkiyet hakkı gibi faktör­
lerin, kamu yararı bakımından üzerinde durulan
yönleri, bu faktörlerin 19 ncu asırdakine benzer
şekilde siyasi ve iktisadi kudreti muayyen ve
12.2.1965
0:2
mahdut zümrelerin inhisarlarına vererek, geniş
vatandaş kütlelerinin bu mahdut zümreler tara­
fından sÖmürülme vasıtası haline getirilmemeleridir. özel sermaye, özel mülkiyet ve özel teşeb­
büsü külliyen reddedip, Devlet kapitalizmi veya
diğer çeşitleriyle âmme kapitalizmi yolundan bun­
ların siyasi ve iktisadi kudretlerini bertaraf et­
mek istiyen 19 ncu asır sosyalistlerinin, nazari
fikirlerinin tatbikat önemi olmadığını, bir asırlık
denemeler isbat etmiştir.
Bugünkü Batı sosyalizmi özel mülkiyeti de,
özel sermayeyi de, özel teşebbüsü de tanımakta,
gerçek demokrasi ve gerçek kalkınmaya giden tek
yolun bunlara dayanan ekonomik düzenden geçti­
ğine inanmaktadır.
Sermayenin ve mülkiyetin siyasi ve iktisadi ik­
tidarını ortadan kaldıran usuller ve teşkilâtlar
artık kurulmuştur. Sermayenin karşısında emek
teşkilâtlanmış, 'kuvvetli sendikalar faaliyete geç­
miş, toplu sözleşme, grev hakkı gibi müesseseler
emeği sermaye kadar kuvvetli hale getirmiştir.
Devlet mülkiyet hakkını kamu yararının gerek­
tirdiği şekilde tahdidedebilmek fikrini katî suret­
te benimsemiştir. Vergi sistemleri, müterakkivet
esasları sosyal hizmetler; gelirlerin âdil tevziinin
mükemmel uygulama araçları haline getirilmişler­
dir.
Devlet; jandarma devlet fikrini tamamen bir
yana itmiş, özel teşebbüsün yanında, onun kadar
Önemli nisbette Devlet teşebbüsleri teessüs etmiş­
tir. Plân fikri memleketler ekonomilerinin vazge­
çilmez unsurları haline gelmiş, ekonomik faali­
yetler kamu yararı mülâhazaları içinde plânlan­
mış, bu faaliyetlerde Devlet direkt endirekt rol­
ler almıştır. Sosyal güvenlik sistemleri, bütçelerin
sosyal servisleri genişlemiş, devletler sosyal ada­
let temeline göre kuruluşlarını ıslah etmişlerdir.
Bugünün sosyalist ekonomisi de, sosyal devle­
ti de budur.
Kapitalist ekonomilerle, aşırı sol ekonomiler
arasında dahi bugün bu esaslar içinde yakınlaş­
malar başlamıştır.
Hulâsa; artık dünyada mutaassıp doktrin sa­
vunmaları önemlerini kaybetmiş, kapitalist ve
sosyalist ekonomiler birbirlerinin kuvvetli taraf­
larını alarak ekonomik ve sosyal bünyelerini ıs­
lah yoluna girmişlerdir.
Batının bu ıslahatta çok ileri başarılar sağ­
ladığı, Batılı toplumların son yıllardaki süratli
gelişmelerinden, millî gelir seviyelerinin, adalet-
— 34-
Download