M. Meclisi B : 56 kımmdan bugün, düne nazaran müspet yönde bir gelişmeden bahsetmek mümkün değildir. Zihniyetlerde ve usullerdeki bu değişmezlik yanında, son zamanlarda muayyen doktriner gö­ rüşleri benimseme yolunda partilerimizin ufak bâzı kıpırdanışlar içine girmekte olduklarım da ifade etmemiz lâzımdır. Meselâ; bir partimiz kuruluşundan itibaren sol ekonominin ekstrem fikirlerinin savunuculu­ ğunu yapmakta ve Devletin idaresinde emeği tem­ sil eden ekonomik zümrenin çok daha faal rol al ması fikrinin isabetine inanır gözükmektedir. Bir başka partimiz kendisini tam kapitalist bir ekonominin savunucusu haline getirmektedir. Bu partinin, ekonomik ve sosyal hayatımızı, tıp­ kı 19 ncu asır liberalizminde olduğu gibi, (Bı­ rakınız yapsınlar.) felsefesi ile geliştirebileceğine inandığı anlaşılmaktadır. iktidardaki partimizin sayın lideri karma eko­ nomiye taraftarlığını beyan etmekle beraber, par­ tisi daha ziyade saflarında iki zıt yönde düşünce­ lere de yer vermek suretiyle fikrî olmaktan çok fizikî bir karmalık içinde gözükmektedir. Meselenin gerçeği: Bizim anlayışımıza göre bugün memleketimiz­ de sosyalist ekonomi gerekleri adı altında ortaya atılan görüşler, esasında 19 ncu asrın mülkiyet hakkını, özel teşebbüsü külliyen reddeden ve siya­ si sistem itibariyle, demokratik olmak yerine bir tek ekonomik zümrenin söz sahibi olması esasına dayanan modası geçmiş sert sosyalist fikirlere benzemektedirler. 20 nci asrın batı demokrasilerinde uygula­ nan sosyalist sistemlerle hiçbir ilgisi olmıyan ve benzerlerine sadece demir perde gerisi memleket­ lerde raslanan bu çeşit sistemlerin, memleketi­ mizin meselelerinin çözüm şekli olamıyacakları tabiîdir. özel mülkiyet ve özel teşebbüs bugün sadece Batı demokrasilerindeki sosyalist ekonomilerin benimsedikleri prensipler değil, Doğu - Avrupa'daki sosyalist ekonomilerin dahi başarıya ulaşa­ bilmek için değerlerini kabul zorunda kaldıkları ekonomik realitelerdir. Bugün gerek siyasi sistem­ de, gerekse ekonomik ve sosyal sistemde özel ser­ maye, özel teşebbüs ve mülkiyet hakkı gibi faktör­ lerin, kamu yararı bakımından üzerinde durulan yönleri, bu faktörlerin 19 ncu asırdakine benzer şekilde siyasi ve iktisadi kudreti muayyen ve 12.2.1965 0:2 mahdut zümrelerin inhisarlarına vererek, geniş vatandaş kütlelerinin bu mahdut zümreler tara­ fından sÖmürülme vasıtası haline getirilmemeleridir. özel sermaye, özel mülkiyet ve özel teşeb­ büsü külliyen reddedip, Devlet kapitalizmi veya diğer çeşitleriyle âmme kapitalizmi yolundan bun­ ların siyasi ve iktisadi kudretlerini bertaraf et­ mek istiyen 19 ncu asır sosyalistlerinin, nazari fikirlerinin tatbikat önemi olmadığını, bir asırlık denemeler isbat etmiştir. Bugünkü Batı sosyalizmi özel mülkiyeti de, özel sermayeyi de, özel teşebbüsü de tanımakta, gerçek demokrasi ve gerçek kalkınmaya giden tek yolun bunlara dayanan ekonomik düzenden geçti­ ğine inanmaktadır. Sermayenin ve mülkiyetin siyasi ve iktisadi ik­ tidarını ortadan kaldıran usuller ve teşkilâtlar artık kurulmuştur. Sermayenin karşısında emek teşkilâtlanmış, 'kuvvetli sendikalar faaliyete geç­ miş, toplu sözleşme, grev hakkı gibi müesseseler emeği sermaye kadar kuvvetli hale getirmiştir. Devlet mülkiyet hakkını kamu yararının gerek­ tirdiği şekilde tahdidedebilmek fikrini katî suret­ te benimsemiştir. Vergi sistemleri, müterakkivet esasları sosyal hizmetler; gelirlerin âdil tevziinin mükemmel uygulama araçları haline getirilmişler­ dir. Devlet; jandarma devlet fikrini tamamen bir yana itmiş, özel teşebbüsün yanında, onun kadar Önemli nisbette Devlet teşebbüsleri teessüs etmiş­ tir. Plân fikri memleketler ekonomilerinin vazge­ çilmez unsurları haline gelmiş, ekonomik faali­ yetler kamu yararı mülâhazaları içinde plânlan­ mış, bu faaliyetlerde Devlet direkt endirekt rol­ ler almıştır. Sosyal güvenlik sistemleri, bütçelerin sosyal servisleri genişlemiş, devletler sosyal ada­ let temeline göre kuruluşlarını ıslah etmişlerdir. Bugünün sosyalist ekonomisi de, sosyal devle­ ti de budur. Kapitalist ekonomilerle, aşırı sol ekonomiler arasında dahi bugün bu esaslar içinde yakınlaş­ malar başlamıştır. Hulâsa; artık dünyada mutaassıp doktrin sa­ vunmaları önemlerini kaybetmiş, kapitalist ve sosyalist ekonomiler birbirlerinin kuvvetli taraf­ larını alarak ekonomik ve sosyal bünyelerini ıs­ lah yoluna girmişlerdir. Batının bu ıslahatta çok ileri başarılar sağ­ ladığı, Batılı toplumların son yıllardaki süratli gelişmelerinden, millî gelir seviyelerinin, adalet- — 34-