POXVİRUS’LAR, ADENOVİRUS’LAR VE ENFEKSİYON OLUŞTURMA MEKANİZMALARI Prof.Dr.Ömer POYRAZ POXVİRİDAE AİLESİ • Poxviridae ailesinde yer alan virüsler, en büyük ve en kompleks yapıya sahip virüslerdir. • Bu aile içerisinde bir çok virüs türü bulunmaktadır. • Bütün Poxvirus'lar morfolojik olarak genelde birbirlerine benzerler. • Hayvanlarda ve insanlarda hastalık yapabilmektedirler. Morfolojik Özellikleri • Çok büyük virüslerdir. • Yaklaşık 200 nm eninde, 400 nm boyundadırlar. • Diğer virüslerde olduğu gibi simetrik yapı göstermezler. • Daha kompleks bir yapıya sahiptirler. • Görünüm olarak tuğlaya benzerler. • Büyük olmaları nedeniyle ışık mikroskobuyla yapılan incelemelerde, küçük noktacıklar halinde görülebilmektedirler. Morfolojik Özellikleri • Virüsün en iç kısmında çift iplikçikli DNA'dan oluşan büyük bir viral genom bulunur. • Viral genom ve genom etrafındaki viral proteinlerden oluşan yapıya viral kor adı verilir. • Bunun dışında fonksiyonu tam olarak bilinmeyen iki adet lateral cisimcik yer alır. • Lateral cisimciklerin dışında ise lipoproteinden oluşan dış membran bulunur. • En dış kısımda ise yüzeyinde tubuli şeklinde çıkıntılar ihtiva eden bir zarf vardır. Elektron Mikroskopundaki Görünümleri Sınıflandırılması • Poxviridae ailesi iki alt aileye ayrılmaktadır. • Birinci alt aile vertebralıların Poxvirus'larını, ikinci alt aile ise böceklerin Poxvirus'larını içermektedir. • Vertebralıların Poxvirus'larr morfolojik yapıları, konak özellikleri ve antijenik özelliklerine bakılarak 6 cinse ayrılmaktadır. • İnsanlar için önemli olan Poxvirus'lar Orthopoxvirus ve Parapoxvirus olmak üzere 2 cinste toplanırlar. • Diğer 4 cinste yer alan virüsler ise yalnızca hayvanlarda hastalık oluştururlar. • Bunun dışında bir de sınıflandırılamayan Poxvirus grubu bulunmakta olup, insanlarda enfeksiyon oluşturmaktadır. . Sınıflandırılması Sınıflandırılması • • • • • • • • • • Orthopoxvirus Cinsi Geniş bir konak dağılımı vardır. Bunlar çeşitli vertebralı grubunu enfekte ederler. Bu cins içerisinde insanda hastalık oluşturan virüsler Variola (Smallpox), Vaccinia, Maymun Çiçeği ve İnek Çiçeği virüsleridir. Parapoxvirus Cinsi Morfolojik olarak biraz farklılık gösterirler. Orthopoxvirus'lardan biraz daha küçüktürler. Yüzey görünümü yönünden de farklıdırlar. Yüzeydeki tubuliler birbirleriyle çapraz oluşturacak şekilde bulunurlar. Bu cins içerisinde Orf ve Sütçü Nodülü virüsleri yer alır. Sınıflandırılamayan Virüs Cinsi Bu cins içerisinde yer alan Molloscum Contagiosum virüsü insanlarda iyi huylu deri nodülleri oluştururlar. Tanapox ve Yabapox virüsleri ise maymunlarda hastalık oluşturmakta olup, nadiren insanlara da bulaşabilmektedir Üreme Özellikleri • Poxvirus'lar DNA virüsü olmasına rağmen, diğer DNA virüslerinden farklı özellikte replike olurlar. • Diğer DNA virüslerinde DNA replikasyonu hücre nükleusu içinde olmasına karşılık, Poxvirus'larda DNA replikasyonu, viral komponentlerin sentezi ve olgunlaşma tamamen sitoplazma içinde oluşur. • Çiçek virüsü hücre kültürlerinde ve embriyonlu yumurtada üretilebilir. • Hücre kültüründe CPE oluşturarak ürerler. • Embriyonlu yumurtanın ise koryoallantoik zarı üzerinde poks adı verilen karakteristik lezyonlar oluştururlar. • Üredikleri hücrelerin sitoplazmasında çiçek virüsüne tipik, asidofilik karakterde inklüzyon cisimcikleri oluştururlar. • Bu cisimciklere Guarnieri Cisimcikleri adı verilir. SMALLPOX VİRÜSÜ (VARİOLA VİRÜSÜ) • İnsanlarda çiçek hastalığını oluşturan Poxvirus türüdür. • Orthopoxvirus cinsi içerisinde yer alırlar • Tipik döküntülerle karakterize enfeksiyon oluştururlar. Patogenez • Virüs organizmaya genellikle damlacık enfeksiyonu şeklinde üst solunum yollarının mukozasından girer. • Bunun yanında çicek lezyonu kabuklarının üst solunum yoluna ulaşmasıyla da bulaşım söz konusudur. • Virüs ilk önce vücuda girdiği üst solunum yollarının mukoza epitel hücrelerinde bir miktar üremeyi takiben, fagositik hücreler ve makrofajlar tarafından bölgesel lenf düğümlerine taşınırlar. • Özellikle servikal lenf düğümlerinde üreyen virüsler, buradan kana karışarak primer viremi yaparlar. • Kan yoluyla bir taraftan vücuttaki diğer lenf bezlerine, dalak, karaciğer, kemik iliği gibi organlara yayılırken, diğer taraftan da deri ve mukozalardaki küçük kan damarlarına ulaşırlar. • Virüs bu organlarda da üredikten sonra ikinci defa viremi oluşturarak tekrar deri ve mukozalara ulaşarak, hastalığa özgül tipik döküntülerin ve lezyonların oluşmasına yol açarlar. Patogenez Patogenez Lezyonların Histopatolojisi • Çiçek hastalığının esas hastalık tablosunu deri ve mukozalarda görülen karakteristik döküntüler ve lezyonlar oluşturur. • Oluşan lezyonların temeli, epitel hücrelerinin şişmesi ve erimesidir. • Lezyonlar başta deri olmak üzere ağız, göz, farinks, trachea ve yemek borusunda da görülebilir. • Bu lezyonların oluşması için virüsün kan yoluyla mutlaka epidermise geçmesi gerekir. Klinik Görünüm • Çiçek hastalığında kuluçka dönemi ortalama 10-12 gün arasındadır. • Hastalığın başlangıcı genellikle anidir. • Başlangıçta yüksek ateş, baş ağrısı, kırgınlık, vücut ağrıları, halsizlik gibi genel hastalık bulguları vardır. • Bir süre sonra vücutta hastalığa özgül tipik döküntüler oluşmaya başlar. • Döküntüler oluşmaya başladıktan 24 saat sonra ateş normale döner. • Hastalığın seyrine ve döküntülerin karakterine göre çiçek hastalığı klinik yönden çeşitli gruplara ayrılarak incelenir. Variola Major (Variola Vera) • Hastalığın en yaygın ve en tipik görülen şeklidir. • Bu klinik formda hem genel hastalık tablosu, hem de tipik döküntüler oluşur. • Döküntüler önce göz, ağız ve farinks mukozasında, yüzde, ellerde, kollarda ve bacaklarda başlar, daha sonra hızla gövdeye yayılır. • Döküntüler önce kırmızı renkli noktalar halinde belirmeye başlar. • Bu döneme makül dönemi adı verilir, 2-3 gün sürer. • Nokta halindeki kırmızılıklar daha büyük, soluk kırmızı renkli döküntüler haline dönüşür. • Bu döneme papül dönemi adı verilmekte olup, ortalama 2-3 gün sürer. Variola Major ( Variola Vera ) • Papüllerin içerisinin sıvı ile dolmasıyla vezikül dönemi başlar, 2-3 gün sürer. • Bir süre sonra bu veziküllerin içi irinli hale dönüşerek, hastalığın püstül dönemi ortaya çıkar, 6 gün kadar devam eder. • Püstüllerin kurumasıyla lezyon üzerinde kabuk oluşmaya başlar. • Bu döneme kabuk dönemi adı verilir. • Bir süre sonra bu kabuklar kendiliğinden düşerek lezyon yerinde çiçek sikatriksi adı verilen izler bırakır. Variola Major ( Variola Vera ) • İlk döküntülerin belirmesiyle kabukların düşmesi ortalama 2-4 hafta içinde gerçekleşir. • Vücuttaki tüm döküntüler aynı anda başlayıp, aynı anda biter. • Çiçek hastalığında, su çiçeğinde olduğu gibi farklı döküntü dönemlerini aynı anda görmek mümkün değildir. • Döküntü döneminde bu döküntülerin çeşitli bakteriler tarafından kontamine edilmesiyle septik artrit, konjuktivit, osteomyelit, kornea ülseri gibi komplikasyonlar oluşabilir. • Lezyonların gözde oluşması durumunda körlüğe yol açabilir. Variola Major’da Klinik Görünüm 3.gün 7.gün 7.gün 20.gün Variola Major’da Klinik Görünüm Variola Major’da Klinik Görünüm Çiçek ve Suçiçeği Döküntüleri Suçiçeği döküntüleri Çiçek döküntüleri Çiçek Döküntülerinin Aşamaları Variola minör • Çiçek hastalığının daha hafif olan şeklidir. • Kuluçka süresi Vaiola majordan daha uzun olup, yaklaşık 15-20 gündür. • Döküntü dönemleri görülür, fakat daha hafif seyirlidir. • Kabuklar düştükten sonra genellikle çiçek sikatriksi oluşmaz. • Sekonder bakteriyel komplikasyonlar oldukça azdır. Kanamalı Çiçek • Genellikle vücut direnci düşük kişilerde ortaya çıkan klinik formdur. • Döküntü döneminde vücutta çeşitli tipte kanamalar oluşur. • Bu kanamalar deride lekeler, mukozada kanamalar şeklinde ortaya çıkar. • Bazı formlarda ise püstül dönemindeki lezyonlarda kanamalar meydana gelir. Varioloid • Yıllar önce aşılanmış kişilerin çiçek hastalığına yakalanması ile görülen klinik formdur. • Bu tür kişilerde belirli düzeyde bağışıklık söz konusu olduğu için, ilk ateşli dönem atlatıldıktan sonra az sayıda ve dağınık durumda döküntüler oluşur. • Bu döküntüler iz bırakmadan iyileşir. Döküntüsüz Çiçek • Bağışıklığı yeterli düzeyde olan aşılanmış kişilerde görülen klinik formdur. • Bu formda ilk ateşli dönem geçtikten sonra hastalık hızla iyileşir. • Döküntü oluşumu gözlenmez. Uterus İçinde Bulaşan Çiçek • Hamilelik döneminde çiçek enfeksiyonu geçirilmesi durumunda, virüs plasenta yoluyla fetüse geçerek düşüklere, anomalili doğumlara yol açabilir. Bağışıklık • Doğal olarak enfeksiyon geçiren kişilerde ömür boyu bağışıklık oluşmakta olup, kişiyi yeni enfeksiyonlara karşı korumaktadır. • Hastalık geçiren kişilerde kompleman bağlayan antikorlar, hemaglütinasyon inhibisyon antikorları ve nötralizan antikorlar oluşur. • Komplemanı bağlayan antikorlar 6-8 ay sonra negatifleşirken, hemaglütinasyon inhibisyon ve nötralizan antikorların pozitifliği ömür boyu devam eder. Laboratuvar Tanısı • Tipik olarak görülen çiçek enfeksiyonlarında klinik tanı koymak mümkün iken, tipik olmayan klinik formların tanısında laboratuvar testleri önemli yer tutar. • İnceleme örneği olarak vezikül sıvısı, veziküllerin tabanından alınan kazıntı örneği, kabuklar ve serolojik inceleme için kan kullanılır. • Laboratuvar tanısı 3 grup altında incelenir. Virüs İzolasyonu ve İdentifikasyonu • Virüs üretilmesinde genellikle hücre kültürü ve embriyonlu yumurta kullanılır. • Alınan inceleme örneği hücre kültürlerine veya embriyonlu yumurtanın koryoallantoik membranına inokule edilir. • İnkübasyon süresi sonunda embriyonlu yumurtanın koryoallantoik membranında poks adı verilen lezyonlar oluşur. • Hücre kültürlerinde ise CPE oluşturarak ürerler. • Üreyen virüsün çeşitli serolojik yöntemlerle kesin tanısı yapılır. Korioallantoik membranda poks oluşumu Mikroskobik İnceleme ile Viral Yapıların Araştırılması • Hastalık materyalinden direkt olarak preparat hazırlanarak ışık mikroskobu ile incelenir. • Virüs oldukça büyük olduğu için, enfekte hücreler içerisinde çok küçük noktacıklar olarak görülebilirler. • İnceleme örneğinden hazırlanan histolojik preparatların incelenmesi ile Guarnieri adı verilen inklüzyon cisimciklei görülür. • Bundan başka floresan antikor yöntemiyle viral antijen olup olmadığı araştırılır. • Ayrıca elektron mikroskobu ile incelenerek virüsün ayrıntılı yapısı görülebilir. Guarnieri Cisimcikleri Spesifik Antikorların Araştırılması • Çeşitli serolojik deneyler kullanılarak, hasta serumunda viral antikorların olup olmadığı, ayrıca antikor titresinde yükselme olup olmadığı araştırılır. Epidemiyoloji • Hastalığı geçiren kişilerde ömür boyu bağışıklık oluşur. • Hasta kişiler özellikle inkübasyon döneminde daha bulaştırıcıdırlar. • Virüsün ilk önce üst solunum yolu mukozasında üremesi, virüsün solunum damlacıkları ile dışarıya yayılmasını kolaylaştırır. • Bunun yanında lezyonlar da bulaştırıcı özelliktedir. Hastalığın insan dışında rezervuarı bulunmamaktadır. • Tek bir serotipi vardır. • Hastalığa karşı geliştirilmiş etkili bir aşı bulunmaktadır. • Tüm dünyada uygulanan başarılı aşı çalışmaları sonucunda, çiçek hastalığı günümüzde yeryüzünden tamamen silinmiştir. • 1978 yılından sonra hiç bir çiçek olgusuna rastlanmamıştır. • Bu yüzden son vakadan 10 yıl sonra, yani 1988 yılında aşı uygulanmasına tüm dünyada son verilmiştir. Korunma • Çiçek hastalığından korunma aşılama ile mümkündür. • Çiçek aşısı Vaccinia virüsü ile hazırlanan canlı bir aşıdır. Bu aşı deri üzerine uygulanır. • Deri çizilerek hassaslaştırıldıktan sonra, bu hassaslaşmış bölgeye bir damla aşı damlatmak suretiyle aşılama yapılır. • Aşının uygulandığı deri bölgesinde sınırlı bir enfeksiyon oluşur. • Bu bölgede çiçek hastalığında oluşan döküntünün aynısı görülür. • Yani makül, papül, vezikül, püstül, kabuk ve sikatriks dönemleri vardır. • Aşılama sonunda aşı uygulanan yerde ömür boyu kalıcı olan çiçek sikatriksi meydana gelir. • Aşı reaksiyonu sırasında viremi oluşmaz. • Koruyuculuk süresi en az 5 yıl civarındadır. Çiçek Aşısı Uygulanışı Çiçek Aşısındandan Sonra Oluşan Döküntüler VACCİNİA VİRÜSÜ • Orhopoxvirus cinsi içerisinde yer alır. • Çeşitli hayvanlarda enfeksiyon oluşturan bir Poxvirüstür. • Bu virüsün tavşan ve fareleri de kapsayan geniş bir konak zinciri bulunur. • Çiçek aşısının hazılanmasında kullanılır. • Tek bir antijenik tipi vardır. • Embriyonlu yumurtada üretildiğinde daha büyük lezyonlar oluşturur. MAYMUN ÇİÇEK VİRÜSÜ • Orthopoxvirus cinsi içerisinde yer alır. • Maymunlarda enfeksiyon yapan bir virüstür. • Maymunlarla direkt teması olan kişilere bulaşır. • Klinik bulgular insan çiçeğindekine benzer. • Maymun Çiçek virüsü insandan insana çok nadir bulaşır. • Bu yüzden insanlar arasında oldukça nadir görülür. Maymun Çiçek Virüsü Enfeksiyonunun Görünümü SÜTÇÜ NODÜLÜ VİRÜSÜ • Parapoxvirus cinsi içerisinde yer alır. • İneklerde genellikle memelere yerleşerek enfeksiyon oluşturur. • Genellikle meme başında lezyonlar oluşturur. • İnsanlara süt sağımı sırasında bulaşır. • Bu yüzden hayvancılıkla uğraşan kişilerde görülmekte olup, süt sağan kişilerin ellerinde nodül tarzında lezyonlar oluşturur. • Bu nodüller önce papül halinde başlar ve granülamatöz bir kabarcık haline dönüşür. • Vezikül oluşturmadan kabuklanarak 4-8 hafta içinde tamamen iyileşir. • Hastalık geçirmekle elde edilen bağışıklık kalıcı olmamaktadır. • Bu yüzden reenfeksiyonlar sık sık görülür. Hayvanlarda Sütçü Nodülü Enfeksiyonunun Görünümü İnsanlarda Sütçü Nodülü Enfeksiyonunun Görünümü ORF VİRÜSÜ • Parapoxvirus cinsi içerisinde yer alır. • Genellikle koyun ve keçilerde enfeksiyon yaparlar. • Daha çok hayvancılıkla uğraşan kişilerde görülür. • Hasta hayvanlarla temas durumunda bulaşır. • İnsanda tek bir parmakta ağrısız, küçük veziküller halinde başlar. • Vezikül püstül haline dönüştükten sonra kabuk bağlar. • Kabuğun düşmesiyle kendiliğinden iyileşir. • İnsandan insana bulaşım söz konusu değildir. Hayvanlarda Orf Lezyonlarının Görünümü Hayvanlarda Orf Lezyonlarının Görünümü İnsanlarda Orf Lezyonlarının Görünümü İnsanlarda Orf Lezyonlarının Görünümü İNEK ÇİÇEĞİ VİRÜSÜ (COWPOX VİRÜSÜ) • Orthopoxvirus cinsi içinde yer alır. • İneklerde genellikle memelere yerleşir. • İnsana genellikle sağım sırasında bulaşarak, sağımla uğraşan kişilerin ellerinde enfeksiyon yapar. • Aşısız kişilerde daha ağır seyreder. • Daha çok parmakta lokalize olur. • Veziküler iltihabi lezyonlar şeklinde görülür. • Bu virüs antijenik yönden Variola ve Vaccinia virüslerine benzer. • Bu yüzden bu virüsle enfekte olan kişiler, insan çiçek virüsüne karşı da bağışıklık kazanırlar. İnek Çiçeği Lezyonlarının Görünümü İnek Çiçeği ile Enfekte Hayvanların Görünümü MOLLUSCUM CONTAGİOSUM VİRÜSÜ • Molloscum Contagiosum yalnızca insanlarda oluşan, derinin bir nevi iyi huylu tümörüdür. • Etkeni aynı isimle anılan, sınıflandırılamayan bir Poxvirus'tur. • Virüs hayvanlarda hastalık oluşturmaz. • Aynı zamanda hücre kültüründe de üretilmesi mümkün değildir. • Bu yüzden virüs üzerinde ayrıntılı çalışmalar yapılamadığı için, sınıflandırılması mümkün olmamıştır. • Hastalık tüm yeryüzünde sporadik ve epidemik olgular şeklinde yaygın olup, çocuklar ve gençler arasında sık görülür. • Virüsün bulaşması genellikle direkt olarak hasta kişilerle temas iledir. • Bunun yanında hasta kişilerin havlu ve traş malzemelerini kullanmak, hasta kişilerle aynı havuza girmekle de bulaşabilir. • Gençler arasında seksüel temas nedeniyle daha sık görülür. MOLLUSCUM CONTAGİOSUM VİRÜSÜ • • • • • • • • • • İnkübasyon süresi 6 aya kadar uzayabilir. Oluşan lezyonlar 2 yıla kadar kalıcıdır. Daha sonra kendiliğinden gerileme gösterir. Virüs düşük düzeyde immünojendir. Bu yüzden bazı hastalarda hiç antikor oluşmayabilir. Bundan dolayı ikinci defa enfeksiyona yakalanma yaygın olarak görülür. Hastalıkta oluşan lezyonlar genellikle kollar, bacaklar, genital bölge, sırt ve kaba etlerde görülür. Bu lezyonlar 2-5 mm büyüklüğünde, küçük, ağrısız, pembemsi, siğil gibi kabarık, orta kısmı çukur papüllerdir. Lezyonların içleri süt gibi eksuda ile doludur. Haftalar veya aylarca devam ettikten sonra kendiliğinden iyileşir. Molluscum contagiosum Enfeksiyonunun Görünümü Moluscum contagiosum Enfeksiyonunun Görünümü Moluscum contagiosum Enfeksiyonunun Görünümü Tanapox virusuna bağlı oluşan nodülün görünümü Yabapox virusunun maymunda oluşturduğu enfeksiyon ADENOVİRİDAE AİLESİ • Adenoviridae ailesinde yer alırlar. • İlk defa insan adenoid hücre kültürlerinden izole edildiği için, Adenovirus adı verilmiştir. • Çeşitli organ ve dokularda hastalık oluştururlar. Morfolojik Özellikleri • Adenovirus'lar 70-90 nm büyüklüğünde, çift sarmallı DNA içeren, ikozahedral simetrili, zarfsız virüslerdir. • Kapsomerleri morfolojik olarak 3 tip olup, antijenik yönden farklıdırlar. • Adenovirus'ların sınıflandırılmasında ve hastalık tanısında önemli rol oynarlar. 1 - Hekzon Şeklindeki Kapsomerler : Kapsomerlerin 240 tanesi hekzon şeklindedir. Bunlar insan Adenovirus'larında ortak antijenik özelliktedir. 2 - Penton Şeklindeki Kapsomerler : 12 eksenin ucunda yer alan kapsomerlerdir. Tüm Adenovirus'lar için ortak antijenik özelliktedir. 3 - Fiber Şeklindeki Kapsomerler : Pentonlardan çıkan ve yumru şeklinde uçları bulunan, çomak şeklindeki kapsomerlerdir. Bu fiber antijenleri tipe özgüldür. Morfolojik Özellikleri Morfolojik Özellikleri Sınıflandırılması • Adenovirus'lar bir çok virüs türünü içerisine almakta olup, başlıca 2 cins altında sınıflandırılırlar. 1 - Aviadenovirus Cinsi : Kuşları enfekte eden Adenovirus'ları içine almaktadır. 2 - Mastadenovirus Cinsi : Memelileri enfekte eden Adenovirus'ları içine alır. • Mastadenovirus cinsi içerisinde antijenik yönden farklı bir çok Adenovirus bulunmakta olup, insan enfeksiyonlarında, antijenik yönden farklı 41 Adenovirus tipi izole edilmiştir. • İnsanlardan izole edilen Adenovirus'lar fiziksel, kimyasal ve biyolojik özelliklerine bakılarak A,B,C,D,E,F olmak üzere 6 gruba ayrılarak incelenirler. Üreme Özellikleri • Adenovirus'lar yalnızca epitelyal orijinli hücrelerde çoğalırlar. • Hücre kültürlerinde CPE yaparak ürerler. • Oluşturdukları CPE özel karakterde olup, hücrelerin yuvarlaklaşmasına, ve üzüm salkımı şeklinde kümeler oluşturmasına yol açar. • Replikasyon enfekte hücrenin nükleusunda oluşur. • Enfekte hücrelerde intranükleer inklüzyon cisimcikleri görülür. Patogenez • Adenovirus'lar farinks, konjuktiva, ince barsak ve bazen de diğer organların epitel hücrelerini enfekte ederler. • Genellikle bölgesel lenf düğümlerinden daha ileriye doğru yayılım göstermezler. • C grubunda yer alan Adenovirus'lar adenoidlerde ve tonsillalarda uzun yıllar latent olarak kalırlar. • Enfeksiyonun başlangıcından itibaren aylarca dışkı ile dışarı atılırlar. • Üst solunum yolu mukozası ya da konjuktiva yoluyla vücuda giren virüs, özellikle üst solunum yolu epitel hücrelerinde lokal üremeyi takiben, buradan alt solunum yolu gastrointestinal sistem epitel hücrelerine ulaşırlar. • Buradaki üremeyi takiben kana karışan virüs, viremi oluşturarak deri ve bir çok organa yayılır. • Oluşan enfeksiyonların çoğu tam iyileşme ile sonlanırken, bir kısmında tonsillalarda, adenoid dokuda, payer plaklarında latent olarak kalırlar. • İmmün sistemin çeşitli nedenlerle baskılanması durumunda, yeniden aktive olarak çeşitli hastalık tablosuna yol açarlar. Patogenez Patogenez Patogenez Klinik Bulgular • Adenovirus ile primer enfeksiyonlar özellikle çocukluk döneminde oluşur. • Daha az sıklıkta ise yetişkinlerde ortaya çıkar. • Bir Adenovirus tipi farklı klinik semptomlara sebep olabileceği gibi, birden fazla Adenovirus aynı klinik tabloyu meydana getirebilmektedir. • Adenovirus'ların oluşturduğu hastalıklar çeşitli gruplara ayrılarak incelenirler. Solunum Yolu Hastalıkları • • Öksürük, burun akıntısı, nazal konjesyon, başağrısı ve nezle gibi tipik semptomlarla seyreder. Bu tablolara ateş, titreme, kırıklık, myalji gibi sistemik semptomlar da eşlik edebilir. Bu tür hastalıklar 4 grup altında incelenir. 1 - Akut Ateşli Farenjit : Genellikle bebek ve küçük çocuklarda görülen klinik formdur. Sıklıkla C grubu Adenovirus'lar tarafından oluşturulur. Ateş, öksürük, burunda dolgunluk, boğaz ağrısı görülür. Hastalık genellikle hafif seyirlidir. 2 - Faringokonjuktival Ateş : Akut, ateşli farenjit tablosunu andırır, fakat bu tabloya konjuktivit eşlik eder. Genellikle B grubu Adenovirus'lar etkendir. Genellikle kamplardaki yüzme havuzlarından kişilere bulaşarak salgın yaparlar. Tip 3, 7 ve 14 ile oluşur. 3 - Akut Solunum Yolu Hastalığı : Farenjit, ateş, öksürük ve halsizlik ile karakterizedir. Askere yeni alınan gençler arasında salgın şeklinde görülür. Enfeksiyonların çoğunda etken, tip 4 ve 7 'dir. 4 - Pnömoni : Daha çok askere yeni alınanlarda akut solunum yolu hastalığının komplikasyonu şeklinde ortaya çıkar. Çocuklarda daha ağır seyreder ve yaklaşık % 8-10 oranında ölüme yol açar. Özellikle tip 3 ve 7 tarafından oluşturulur. Solunum Yolu Hastalıkları Göz Enfeksiyonları • Adenovirus'lara bağlı göz enfeksiyonları çeşitli şekillerde ortaya çıkar. • Respiratuar hastalıklar sırasında oluşan göz enfeksiyonları, orta şiddette seyreden konjuktivit tablosu şeklindedir. • Genellikle yüzme havuzlarından bulaşır. • Sıklıkla grup B ve tip 3 tarafından oluşturulur. • Folliküler tarzda olan konjuktivitlerde bir çok Adenovirüs etkendir. • Bunlar Klamidyaya bağlı konjuktivitleri andırırlar. • Kendi kendilerine iyileşirler. • En ciddi göz enfeksiyonu epidemik keratokonjuktivittir. • Bu hastalık oldukça bulaşıcıdır ve akut konjuktivit ile karakterizedir. • Korneada hasar oluşturarak keratite yol açabilirler. • Enfeksiyon tablosu 2 yıla kadar devam edebilir. • Genellikle tip 8, 19 ve 37 tarafından oluşturulur. Göz Enfeksiyonları Gastrointestinal Hastalıklar • Bir çok Adenovirus tipi intestinal hücrelerde üreyebilmekte ve dışkı ile dışarı atılabilmektedir. • Fakat bunların çoğu hastalık oluşturmamaktadır. • Tip 40 ve 41 belirgin gastrointestinal hastalıklardan sorumlu bulunmaktadır. • İshalli dışkılarda bol miktarda virüse rastlanır. • Genellikle bebeklerde 1-2 hafta süren ishal ve ateş tablosu ortaya çıkar. Diğer Hastalıklar 1 - Hemorajik Sistit : Genellikle erkek çocuklarda görülen sistit tablosudur. Virüs idrarla dışarı atılır. Hastada hematuri, disuri ve sık idrar yapma gibi klinik bulgular görülür. Hastalık 4-5 gün devam eder. 2 - İmmün Sistemi Baskılanmış Hastalardaki Enfeksiyonlar : Bu tür immün sistemi baskılanmış kişilerde reenfeksiyon ve reaktivasyon şeklinde ortaya çıkar. Özellikle ciddi pnömoni ve hepatit gibi tablolara yol açabilirler. Bağışıklık • Çoğu respiratuvar hastalık etkenlerinin aksine, Adenovirus'lar reenfeksiyonlara karşı etkili ve uzun süreli bir bağışıklık sağlarlar. • Bu da dolaşımdaki nötralizan antikorlar sayesinde olur. • Tipe özgül nötralizan antikorlar hastalık semptomlarının oluşumunu engellediği halde, her zaman için reenfeksiyonları engelleyemez. • Maternal antikorlar genellikle bebekleri ciddi respiratuvar Adenovirus enfeksiyonlarına karşı korurlar. • 6-11 aylık bebeklerin % 50'sinde bir veya daha fazla tip Adenovirus'a karşı antikor pozitifliği bulunur. Bağışıklık • Normal sağlıklı yetişkinlerde genellikle çeşitli tiplere karşı antikor pozitifliği bulunmaktadır. • Tip 1,2 ,3 ve 5'e karşı nötralizan antikorlar, 6-15 yaş grubu çocukların % 40-60'ında mevcuttur. • Tip 3 ve 4'e karşı antikorlar ise daha yaygındır. • Nötralizan antikorlar muhtemelen ömür boyu kalıcıdır. • Komplemanı bağlayan antikorlar gruba özgül antikorlar olup, tipe özgül antikorlardan farklıdırlar. • Bunların koruyucu özelliği bulunmamakta ve zaman içinde kaybolmaktadır. • Küçük çocuklarda bazen bu antikorlar oluşmayabilmektedir. • Bir çok türe karşı nötralizan antikor taşıyan yetişkinlerin çoğunda bu tür antikorlar oluşmamaktadır. Virüs İzolasyonu ve İdentifikasyonu • Virüs izolasyonu amacıyla insan kaynaklı hücre kültürleri kullanılır. • İnsan embriyonik böbrek hücre kültürleri, insan epitelyal hücre kültürleri duyarlı hücre kültürleridir. • Virüs üremesine bağlı olarak hücrelerde şişme, yuvarlaklaşma ve kümeleşmeler görülür. • İnceleme örneği olarak hastalığın klinik görünümüne göre boğaz sürüntüsü, konjuktival sürüntü, rektal sürüntü, dışkı ve idrar gibi örnekler alınır. • İzole edilen Adenovirus'lar çeşitli serolojik deneylerle tiplendirilirler. Virüs İzolasyonu ve İdentifikasyonu • Göz, akciğer ve genital sistemden Adenovirus izolasyonu tanı koydurucudur. • Fakat boğazdan izole edilen Adenovirus, klinik bulgularla birlikte değerlendirildiğinde anlamlıdır. • Adenovirus'ların barsak ve lenfoid dokuda uzun süre inatçı enfeksiyon oluşturması nedeniyle dışkıdan virüs izolasyonu, ancak kişide gastroenterit tablosu bulunması durumunda önemlidir. Serolojik İnceleme • Çeşitli serolojik yöntemlerle gerek spesifik antikorların varlığı, gerekse total antikorlarda titre yükselmesi olup olmadığı araştırılır. Epidemiyoloji • Adenovirus enfeksiyonları tüm yeryüzünde yaygındır. • Enfeksiyonlar yıl boyunca görülür. • Salgın şeklinde seyretmez. • Genellikle fekal- oral yolla bulaşır. • Bunun yanında kontamine eşyalar ve solunum damlacıkları ile de bulaşabilmektedir. • Genellikle Adenovirus tip 1,2,5 ve 6 ile enfeksiyonlar yaşamın ilk yılında geçirilir. • Ateş, farenjit ya da asemptomatik olarak seyreder. • Bunlar genellikle adenoidlerden ve tonsillerden izole edilirler. Epidemiyoloji • Adenovirus'lar normal toplumlardaki üst solunum yolu enfeksiyonlarının % 5-10'undan sorumludur. • Bunun yanında yeni askere alınanlardaki üst solunum yolu enfeksiyonlarının % 50'sinden sorumludur. • Bu da sıkışık yaşamaya ve virüsün damlacık enfeksiyonu ile solunum yoluyla bulaşmasına bağlıdır. • Kışın görülme oranı daha yüksektir. • Konjuktivit şeklindeki enfeksiyonlar ise daha çok yüzme havuzlarından kaynaklanmaktadır. Korunma • Korunma amacıyla tip 4 ve tip 7'den hazırlanmış attenüe aşı uygulanmaktadır. • Bu aşı kapsül içerisinde ağız yolundan uygulanır. • Genellikle askeri birliklerde, askere yeni alınanlara uygulanır. • Tek doz olarak yapılan bu aşı, % 90'lara varan oranlarda bağışıklık oluşturmaktadır.