20.10.2025 ÜRİNER SİSTEM FİZYOLOJİSİ Üriner sistem normal vücut dengesinin sürdürülmesinde önemli rol oynar. Üriner sitemin temel işlevsel ünitesi olan böbreklerin başlıca görevleri; ÜRİNER SİSTEM HASTALIKLARI ve HEMŞİRELİK BAKIMI 1 1- İdrar oluşumu 2- Artık ürünlerin dışarıya atılması 3- Elektrolit dengesinin sürdürülmesi 4- Asit-baz dengesinin sürdürülmesi 5- Su dengesinin düzenlenmesi 6- Kan basıncının düzenlenmesi 7- Kırmızı kan hücrelerinin yapımı 8- Aktif D vitaminin sentez edilmesi 9- Hormonların salgılanması 10- Böbrek klirensidir. 2 ÜRİNER SİSTEM FİZYOLOJİSİ 1- İdrar oluşumu: Nefronlarda idrar oluşumu glomerüler filitrasyon, tübüler geri emilim ve tübüler sekresyon olmak üzere üç aşamada gerçekleşir. A-Glomerüler filtrasyon: Yarı geçirgen zar yapısında, glomerüller filtrasyonu sağlayan yapılardır. Her bir böbrekten dakikada yaklaşık 1200 ml kan geçer ve 24 saatlik sürede bu geçen kanın yaklaşık 180 lt 'si glomerüllerden süzülür, %99'u geri emilime uğrar. Geriye kalan miktar idrar olarak dışarıya atılır. Glomerüllerden belirli bir zaman diliminde süzülen miktar glomerül filtrasyon hızı (GFR) olarak tanımlanır. Normal glomerül filtrasyon hızı (GFR) vücut yüzeyi, yaş, diyet ve fizyolojik koşullara bağlı olarak değişir. GFR bayanlar için 100 ml/dk, erkekler için 120 ml/dk değerindedir. Gebelik GFR' de artmaya neden olur. 3 ÜRİNER SİSTEM FİZYOLOJİSİ 4 ÜRİNER SİSTEM FİZYOLOJİSİ B-Tübüler geri emilim ve tübüler sekresyon: Geri emilim ve sekresyon işlevleri tübüller ve toplayıcı kanallarda oluşur. Glomerül fıltrasyonunda açıklanan 24 saatte glomerüllerden geçen 180 lt kanın tübüler kapillerlerden geri emilime uğrayan %99'luk kısmı tübüler geri emilimi oluşturur. Proksimal tübüllerde su ve glukoz, fosfat, potasyum, sodyum gibi elektrolitler ve aminoasidlerin %80'ni geri emilime uğrar. 5 2- Artık ürünlerin dışarıya atılması: Böbreklerin önemli işlevlerinden birisi de metabolizma sonucu oluşan artık ürünleri vücuttan atmaktır. İdrar yoluyla atılan en önemli artık ürün protein metabolizması sonucu açığa çıkan üredir. Günde yaklaşık 25-30 gr üre oluşur ve bu yolla atılır. İdrar yoluyla atılan diğer önemli artık ürünler ise kreatinin, fosfat ve sülfattır. Pürin metabolizması sonucu oluşan ürik asit de idrar yoluyla vücuttan atılır. İlaç metabolizması sonucu ortaya çıkan artık ürünlerin atılmasında da böbrekler birincil organ olarak görev yaparlar. 6 1 20.10.2025 ÜRİNER SİSTEM FİZYOLOJİSİ ÜRİNER SİSTEM FİZYOLOJİSİ 3- Elektrolit dengesinin sürdürülmesi: Böbrekler normal işlevlerini sürdürdüğünde her gün alınan miktara eşit oranda elektroliti vücuttan atarlar. İdrar yoluyla atılan başlıca elektrolitler sodyum ve potasyumdur. 4- Asit-baz dengesinin sürdürülmesi: Protein metabolizması yada yıkımı sonucu özellikle fosforik asit ve sülfürik asit gibi asitler açığa çıkar. Ayrıca günlük alınan diyetle belirli miktarda asit alımı olmaktadır. İdrar oluşumu sırasında vücuttaki su ve sodyumun %99'dan fazlası glomerüllerden geri emilir. Fosforik asit ve sülfürik asit karbondioksit gibi uçucu özellikte değildir ve solunum yoluyla atılamaz. Fosforik asit ve sülfürik asit böbrekler yoluyla atılır. Sodyumun geri emilimini izleyerek ozmotik basıncı dengede tutmak için su dengesi korunur. Günlük alınan potasyumun %90'ı böbrekler tarafından atılarak normal potasyum dengesi sürdürülür. 7 Böbrek işlevleri normal olan bir birey 70 m Eq/gün asit atılımını sağlar. Böbrekler bu işlevi idrar ph'ı 4.5'e ulaşıncaya kadar sürdürürler. 8 6- Kan basıncının düzenlenmesi: ÜRİNER SİSTEM FİZYOLOJİSİ Böbreklerin önemli işlevlerindendir. Kan basıncı düştüğünde özelleşmiş jukstaglomerüler hücrelerden ve distal tüpten renin salgılanır. 5- Su dengesinin düzenlenmesi: Böbreklerin önemli işlevlerinden biri de su dengesinin sürdürülmesidir. Anjiyotensin II güçlü bir vazokonstrüktördür. Vazokonstrüksiyon kan basıncının artmasına neden olur. Fazla miktarda sıvı alımı konsantrasyonu düşük nitelikte fazla miktarda idrar atılımına, az sıvı alımı konsantrasyonu fazla olan daha az miktarda idrar atılımına neden olur. Anjiyotensin II hipofizi uyararak sürrenal korteksden aldesteron salgılanmasını sağlar. Serum ozmolalitesini arttırarak kan basıncının yükselmesine neden olur. Normal bir birey günde 1-2 lt sıvı aldığında bunun 400-500 ml' ini idrar olarak çıkarır. Geri kalan miktar deri, feçes ve akciğerlerden solunum yoluyla atılır. 9 10 ÜRİNER SİSTEM FİZYOLOJİSİ 7- Kırmızı kan hücrelerinin yapımı: Böbrek kan akımında azalma nedeniyle oksijen basıncı düştüğünde böbrekler eritropoetin salgılamaya başlar. Eritropetin kemik iliğinde eritrositlerin yapımını uyararak hemoglobin yapımını arttırır. 8- Aktif D vitaminin sentez edilmesi: Böbrekler 1.25 dehidroksikolekalsiferol aracılığıyla D vitamininin aktif duruma getirilerek kalsiyum dengesinin sürdürülmesinde önemli işleve sahiptir. 9- Hormonların salgılanması: Böbrekler böbrek kan akımının sürdürülmesinde önemli rolü olan prostaglandin E(PGE) ve prostasiklin (PGI) salgılanmasında da işlev görürler. 11 12 2 20.10.2025 10- Böbrek klirensi: Böbrek klirensi böbreklerin plazmadaki solütleri temizleyebilme yeteneğidir. Klirens birçok etmene bağlıdır. Bunlar; glomerül filtrasyon hızı, tübülüslerden geri emilim miktarı, tübüllere salınan madde miktarı gibi etmenlerdir. Böbreklerin temizlediği tüm maddelerin miktarı ölçülebilir, ancak kreatinin klirensinin ölçülmesi önemlidir. Kreatinin iskelet kaslarının metabolizması sonucu açığa çıkar ve böbrekler yoluyla atılır. Kas metabolizması sonucu açığa çıkan kreatinin glomerüllerden filtre edilerek çok az değişiklikle tübüllere geçer ve idrarla atılır. Bu nedenle kreatinin klirensi GFH' ını değerlendirmede en iyi ölçümdür. 13 Mesane idrarın toplanması işlevini görür. Mesanenin dolması ve boşalması sempatik ve parasempatik sinir siteminin kontrolü altındadır. Mesane dolduğunda mesane duvarındaki düz kaslarda bulunan reseptörler ile uyarılar oluşur ve bu uyarılar beyinde miksiyon merkezine giderek miksiyon gereksinimini iletir ve uygun koşullarda miksiyon gerçekleşir. Mesanede 100-150 ml idrar biriktiğinde ilk mesane doluluğu duyusu algılanır. Erişkin bir bireyde yaklaşık 200-350 ml idrar biriktiğinde doluluk duyusu merkezi sinir sistemine ulaşır. Mesanede idrar miktarı 350 ml yada daha fazla olduğunda güçlü bir miksiyon duyusu oluşur. Bu mesanenin "fonksiyonel kapasitesi" olarak tanımlanır. İDRAR DEPOLANMASI 14 İDRAR BOŞALTIMI (MİKSİYON): İDRAR BOŞALTIMI (MİKSİYON): Miksiyon işlevi sempatik ve parasempatik sinir sistemi işlevleri ile gerçekleşir. Bu işlev iki aşamada gerçekleşir: 1- İdrar kesesi duvarındaki gerilim eşik düzeyine çıkıncaya kadar, yavaş yavaş dolar ve ikinci aşamayı başlatır. 2- İdrar kesesinin miksiyon refleksi-sinirsel refleks oluşur, bu gerçekleşmez ise en azından bilinçli idrar çıkarma isteğinin doğmasına neden olur. *Miksiyon refleksi otonom medulla spinalis refleksi olmasına rağmen, serebral korteks yada beyin sapındaki merkezler tarafından inhibe edilebilir yada kolaylaştırılabilir. *Erkeklerde 45 yaşından sonra prostat bezinin hipertrofisi vb. Nedenlerle meydana gelen tıkanıklıklar mesane dolma basıncını arttırarak miksiyon işlevinin daha yavaş ve uzun süreli olmasına neden olur. *Kaza, yaralanma gibi spinal kordu etkileyen durumlarda beyinle spinal kord arasındaki iletim yolu bozulduğunda mesanenin refleks kontraksiyonları sürdürülebilir ancak istemli kontrol kaybolabilir. 15 İDRAR BOŞALTIMI (MİKSİYON): *Bu durumda mesane duvarındaki kasların kasılması mesanenin tam boşalması için genellikle yetersiz kalır ve miksiyondan sonra mesanede bir miktar idrar kalır (rezidüel idrar). *Normalde rezidüel idrar miktarı orta yaşlı erişkinlerde 50 ml ve yaşlılarda 50-100 ml'den azdır. 16 ÜRİNER SİSTEM DEĞERLENDİRMESİ Böbrek ya da idrar yolları problemi olan hastan durumunun değerlendirilmesi, hastanın sağlık öyküsü ve fiziksel değerlendirmeyi kapsar. İdrar yolları ve böbrek hastasından sağlık öyküsü almak bireylerde rahatsızlık ve utanma nedeniyle güç olabilir. Bu nedenle hemşirenin iyi iletişim becerisine sahip olması gerekir. *Kronik idrar retansiyonu yaşlı kadın ve erkeklerde daha yaygındır. 17 18 3 20.10.2025 ÜRİNER SİSTEM DEĞERLENDİRMESİ ÜRİNER SİSTEM DEĞERLENDİRMESİ • Sağlık öyküsü alırken hemşire risk faktörlerini değerlendirmelidir: Vajinal yolla çok doğum yapmış kadınlarda idrar inkontinansı, yaşlı kadınlarda, diyabetik nefropati, multiple skleroz yada parkinson hastalığı gibi sinir sistemi hastalığı olanlarda mesanenin tam olarak boşalamamasına bağlı idrar göllenmesi üriner sistem enfeksiyonu gelişmesi açısından risk oluşturabileceği için önemlidir. SLE (Sistemik Lupus Eritematozus), lupus nefriti, yaşlı erkek hastalarda prostat hipertrofisi idrar yolu enfeksiyonu ve böbrek yetmezliği riski nedeniyle öykü almada gözden kaçırılmaması gereken faktörlerdir. 19 20 Hemşire sağlık öyküsü alırken aşağıdaki soruları sormalıdır: Hemşire sağlık öyküsü alırken aşağıdaki soruları sormalıdır: Hasta hangi sağlık sorunu nedeni ile yardım istiyor mu?, Problem nasıl başlamış, yaşam kalitesini nasıl etkiliyor?, Ağrısı var mı, varsa idrar yapma ile ilk ağrının yeri, süresi ve özelliği nedir?, Üriner sistem enfeksiyonunun öyküsü nasıl bir tedavi uygulandığı ya da hasta ne süre yattığı?, Ateşi ya da titremesi var mı?, Daha önce tanı ya da tedavi amacıyla kateter uygulanmış mı?, • • • • • • • • • • • • İdrar yapmada bozukluk var mı?, Dizüri var mı? İdrar inkontinansı varmı? (stres inkontinansı, sıkışma inkontinansı, fonksiyonel inkontinansı, overflow inkontinansı gibi), İdrarda hematüri, renk ve miktarında değişiklik var mı?, Noktüri var mı? Varsa ne zaman başladı?, Böbrek taşı var mı? 21 22 Hemşire sağlık öyküsü alırken aşağıdaki soruları sormalıdır: • • • • • • Kadın hastalarda, doğum sayısı, forseps kullanılıp kullanılmadığı, Vaginal enfeksiyon ve akıntı oluşmuş mu? Kontraseptiv kullanmış mı?, Genital bölgede lezyon ya da cinsel ilişki ile geçen hastalık öyküsü şimdi ya da geçmişte varmı?, Sigara, alkol ya da başka alışkanlıkları var mı?, Böbrek problemi ile ilgili herhangi bir ilaç tedavisi alıyor mu?, 23 Bu soruların yanıtı alınırken hastanın psikolojik durumu hakkında gözlem yapılır. Örneğin anksiyete düzeyi, beden bilincinin etkilenip etkilenmediği, sosyal desteği, eğitim düzeyi gibi. 24 4 20.10.2025 FİZİKSEL DEĞERLENDİRME TANI YÖNTEMLERİ 1- İdrar incelemeleri • Böbrek hastalıkları bütün bedeni etkilediğinden tepeden tırnağa kadar, özellikle üriner sisteme ağırlık verilerek değerlendirilmesi yapılır. İdrarın Mikroskopik İncelemesi Glikoz Normal koşullarda negatiftir. Eritrosit Santrifüj edilmiş idrar örneğinde her büyütme alanında 3-4 kadar görülmesi normal kabul edilir. Kadınlarda mensturasyon döneminde görülebilir. Lökosit Bir mikroskopik alanda erkekte 1-2 kadında ise üretra vajene yakın olduğundan 3-4 tane görülür. Silendir Normal idrarda negatiftir Epitel Her mikroskopik alanda 1-2 tane görülür. Kristal Bekletilmiş idrarda ürat kristali görülebilir. • Yaşam bulguları değerlendirilir; bu kapsamda; hasta otururken ve yatar durumda iken her iki koldan kan basıncı ölçülür 25 26 TANI YÖNTEMLERİ TANI YÖNTEMLERİ 1- İdrar incelemeleri 1- İdrar incelemeleri İdrar incelemesinde sabah idrarının alınması tercih edilir. Alınan idrar örneğinin 1 saat içinde laboratuvarda incelenmesi sağlanır, idrar örneği almadan önce feçes ve kadınlarda mensturasyona bağlı kanamanın neden olabileceği için perianal bölgenin temizliği sağlanmalıdır. İdrar kültürü: Konsantrasyon testi: İdrarın özgül ağırlığının değerlendirilmesidir. Normal değer: 1010-1025 tir. Hastaya uygulanacak konsantrasyon testine göre sıvı kısıtlaması yapıldıktan sonra önerilen biçimde idrar örneği alınarak laboratuara ulaştırılması sağlanır. Üriner sistem enfeksiyonu kuşkusu olduğunda etken olan mikroorganizmayı saptamak amacıyla yapılır. Perianal bölgenin temizliği yapıldıktan sonra hastaya ilk idrarı dışarıya yapması, daha sonra kısa bir süre idrar yapmayı durdurup, daha sonra kendisine verilen steril kabın içerisine idrarını yapması söylenir. 27 28 TANI YÖNTEMLERİ TANI YÖNTEMLERİ 1- İdrar incelemeleri Dilüsyon testi: 1- İdrar incelemeleri Kreatinin klirensi: Dilüsyon testi fazla su alınmasıyla idrar dansitesinin düşmesi esasına dayanır. Bu test günün herhangi bir saatinde yapılır. Hasta mesanesini tamamen boşaltır. Yarım saat içinde 1200 ml su içirilir (kolay içebilmesi için meyve suyu ile karıştırılır). Üç saat süre ile her saat başı idrar alınır. Normalde, alınan idrarlardan herhangi birinde dansite 1003'ün altında olmamalıdır. Verilen suyun yarıdan çoğunun üç saat içinde çıkarılması beklenir. Hasta bu miktar idrarı çıkaramadığında böbreğin dilüsyon kapasitesinin kaybolduğu düşülür. 24 saatlik idrar toplanır. Sabah ilk çıkarılan idrar döküldükten sonra 24 saat boyunca yapılan tüm idrar biriktirilir. Vücudun kas ve protein yıkım ürünlerinin böbreklerin GFH' na bağlı olarak temizlenebilme yeteneğinin değerlendirilmesi amacıyla incelenmesidir. Normal değer: 85-135 ml/dak. 29 Rezidüel idrar testi: İdrar yaptıktan sonra mesanede kalan idrar miktarının belirlenmesi için yapılır. Hasta idrarını yaptıktan sonra kateterle rezidüel idrar alınır. 30 5 20.10.2025 TANI YÖNTEMLERİ TANI YÖNTEMLERİ 1- İdrar incelemeleri Böbrek fonksiyon testleri: Böbrek hastalığının ciddiyetini ve hastalığın klinik durumundaki gelişmeleri değerlendirmek için yapılır. • Renal kan akımı ölçülmesi • Glomerül filtrasyon miktarı (GFH) tayini • Tubülar fonksiyonların belirlenmesi (Reabsorbsiyon ve sekresyon) • Renal Plazma Akımı Ölçülmesi 2- Kan incelemeleri: • • • • • • • • • • BUN (5-25 mg/dl), Kreatinin (Erkekte: 0.6-1.5 mg/dl Kadında: 0.6-1.1 mg/dl), BUN/kreatinin oranı (10/1), Ürik asit (Erkekte: 2.1-8.5 mg/dl Kadında: 2.0-6.6 mg/dl), Sodyum (135-145meq/L), Potasyum (3.5-5.0meq/L), Kalsiyum (9-10.5mg/dl), Fosfat (1.8-2.6meq/L), Bikarbonat (24-30 meq/L), Klor (100-110meq/L) ve protein (6-8.5gr/dl) incelemeleri yapılır. 31 32 3- RADYOLOJİK İNCELEMELER: A-Direk radyogra fik inceleme ler B-İntravenöz piyelografi (IVP): İntravenöz kontrast madde uygulamasının ardından belirli aralıklarla yatarak direkt karın grafisi çekilerek yapılan IVP, böbreklerin boyutları, şekli, anomalileri, fonksiyonu, obstrüksiyon, hidronefroz, taş ve kitle konusunda bilgi sağlar. C- Retrograd piyelografi: Sistoskopi sırasında kontrast maddenin doğrudan üreterlere enjeksiyonu ile gerçekleştirilir. Bu yöntem özellikle IVP’de görüntüye girmeyen böbrekte, üreter ya da renal pelvisteki tıkayıcı lezyonların tanımlanmasında yararlıdır. Kontrast madde verildikten sonra seri filmler çekilir. Film çekimleri yaklaşık bir saat sürer. D- Renal anjiyografi (Renal arteriografi): Renal anjiyografi femoral arterden kateter ile girilerek opak maddenin verilmesi ile böbrek damarlarının görüntülenmesidir. Renal Arteriografi böbrek arteri daralmasından ya da trombozundan kuşkulanılmış hastaların değerlendirilmesinde ve böbrekte kitle olanlarda özellikle yararlıdır ve böbrek transplantasyonundan önce de yapılmaktadır. 4.Radyoizotop incelemeler: 5.Endoskopik incelemeler: Böbrek sintigrafisi: Sistoskopi: IV yolla verilen radyoopak maddenin böbrek damarlarına ulaşması ve böbrek dokusunda tutulumunu izleyerek böbrek perfüzyonu ve böbrek işlevleri değerlendirilmesi amacıyla yapılır. Ucunda optik gözü bulunan ışıklı bir sistoskop aracılığıyla üreterden mesaneye girilerek taş, tümör, ülser ve hematüriye neden olan patolojilerin görüntülenmesi, idrar örneği, biyopsi materyali alınması gibi tanı amaçlı olarak yada taş, tümör ve yabancı maddelerin çıkarılması, radyoizotop yerleştirilmesi, üreterlerin genişletilmesi gibi tedavi amacıyla uygulanır Böbreklerde radyoaktif maddenin tutulumuna göre böbreklerin biçimi, tümör, kist, abse gibi yapıların saptanmasına yardımcı olur. 33 34 6- Ürodinamik incelemeler: 7- İnvaziv girişimler: Böbrek biyopsisi Boşaltma sistoüretrografisi: Fuloroskopi altında mesanenin idrar tutma kapasitesi ve alt üriner bölgenin incelenmesi amacıyla yapılır. 35 36 6 20.10.2025 ÜRİNER SİSTEM HASTALIKLARI ÜRİNER SİSTEM HASTALIKLARI SİSTİT SİSTİT Mesane duvarının enflamasyonu olup en sık görülen üriner sistem enfeksiyonudur. Etkeni sıklıkla Escerichia Coli (%90) dir. Kadın üretrasının daha kısa olması ve üretranın rektuma yakın olması nedeniyle kadınlarda erkeklerden daha sık görülür. Yüksek risk taşıyan diğer gruplar; yaşlı erkekler ve çocuklar (özellikler kız çocukları) dır. Sistite yatkınlığı artıran faktörler arasında; Prostat hipertrofisi, mesane taşı, gebelik, mesane kateterizasyonu, nörojenik mesane ve konjenital anomaliler sayılabilir. Sabun, deodorant vb. maddelerin lokal reaksiyonu da hazırlayıcı etken olabilir. 37 38 ÜRİNER SİSTEM HASTALIKLARI ÜRİNER SİSTEM HASTALIKLARI SİSTİT SİSTİT Tedavi Belirtileri Medikal tedavide amaç; neden olan patojenlerin eradike edilmesi, morbiditenin azaltılması ve tekrarlayıcı enfeksiyonların önlenmesidir. Sık ve ağrılı idrar, suprapubik ağrı, dizüri ve kokulu idrardır. *5-10 gün süreyle antimikrobiyal tedavi uygulanır. *Antibiyogram yapılarak uygun antibiyotik seçilir. *Oral antibiyotik kullanımı tek - yüksek dozda verilir. *Oral antibiyotik 3 gün kullanılır. *Bol sıvı alması önerilir. *İdrar kültürü tekrarlanır (tedavi sonlandıktan sonra 10-14. Gün). Bu lokal bulguların yanında ateş, üşüme, halsizlik, iştahsızlık ve bilişsel yeteneklerde azalma gibi spesifik olmayan sistemik bulgularda görülebilir. 39 40 Hasta Eğitimi ÜRİNER SİSTEM HASTALIKLARI SİSTİT Hemşirelik Yönetimi Hemşirelik Tanıları *Yüksek riskli kişilere mesaneyi tümüyle boşaltması, Amaç; -Enfeksiyona bağlı üriner eliminasyonda değişme *İdrar ve dışkı çıkardıktan sonra perine bölgesini önden arkaya doğru silmesi Dizürinin geçirilmesi, üst idrar yolu komplikasyonlarının olmaması ve tekrarlayan atakların yaşanmamasıdır. - Tekrarlamaya yönelik önlemler konusunda bilgisizliğe bağlı tekrar enfeksiyon riski *Hergün yeterli sıvı alması, *Reçete edilen antibiyotikleri sonuna kadar kullanması, *İdrar rengi ve kıvamındaki her türlü değişikliği izlemesi, - İdrar yolları mukozasında inflamasyona bağlı ağrı *İdrar kültürü yaptırmasının önemi, - Enfeksiyona bağlı hipertermi 41 *Yeterli sıvı alımının önemi (kafein, alkol, turunçgillerin suları, çikolata ve fazla baharatlı gıdalar mesaneyi irrite edeceğinden alınmamalıdır) anlatılmalıdır. 42 7 20.10.2025 Hasta Eğitimi PİYELONEFRİT Piyelonefrit renal pelvis ve böbrek parankiminin akut ya da kronik inflamatuvar sürecidir. *Üriner bölgeye sıcak su torbası/ped uygulanması yada ılık duş alma hastanın rahatlamasını sağlar. İnflamatuvar sürece genellikle barsaklarda normal olarak bulunan bakterilerin invazyonu neden olur (örn. Escherichia coli). Bunun yanı sıra Proteus, Klebsiella, Stafilokok ve Streptokok etiyolojide rol oynayan diğer patojenlerdir. *Cinsel ilişki öncesi ve sonrası mesanenin boşaltılmasının önemi, *Semptomlar kaybolsa bile ilaçları düzenli kullanmasının önemi anlatılmalıdır. 43 PİYELONEFRİT 44 PİYELONEFRİT Piyelonefrit sistitten yukarıya doğru ilerler, önce renal medullada sonra da kortekste yayılarak gelişebilir. Bundan sonra enfekte olan kısım fibrozis ve skar oluşumuyla iyileşir. Enfeksiyonun kan yoluyla yayılımı nadirdir. Hastaların çoğunluğunu 15-40 yaş grubu kadınlar oluşturmaktadır. Tekrarlayan akut piyelonefrit atakları, mesane tümörleri, prostat hiperplazisi, idrar yolu taşları, vezikoüretral reflü ve nörojenik mesane gibi önceden var olan faktörlerle birleştiğinde kronik piyelonefrite yol açabilir. Kronik piyelonefrit genellikle uzun süreli idrar yolu enfeksiyonunun alevlenmeler ve reenfeksiyonlarla kronik inflamasyon ve skar oluşumuna yol açmasının sonucudur. 45 PİYELONEFRİT 46 PİYELONEFRİT Belirtileri Laboratuvar bulgusu olarak kanda lökositoz, idrarda bol lökosit ve bakteri kümeleri saptanır. İdrar bulanık ve kötü kokuludur. Akut piyelonefritte alt üriner sistem enfeksiyonlarındaki belirti ve bulgulara ek olarak ateş, titreme, sıkıntı, yan ağrısı, baş ağrısı, kusma, kilo kaybı, etkilenen tarafta kostavertebral hassasiyet, kas ağrısı, gibi bulgular vardır. Akut bulgular özel tedavi uygulanmasa bile genellikle birkaç gün içinde azalır, ancak bakteriyüri ya da piyüri devam edebilir. Kronik piyelonefrit tekrarlayan akut piyelonefrit atakları ile gelişir ve kronik böbrek yetmezliğine ilerleyebilir. 47 48 8 20.10.2025 PİYELONEFRİT PİYELONEFRİT Tedavi Hemşirelik Yönetimi Hemşirelik Tanıları Şiddetli bulantı kusmaya bağlı dehidratasyon ve sepsis belirtileri olmayan hastalar genellikle evlerinde tedavi edilirler. Amaç; -İnflamasyon ve doku travmasına sekonder dizüri, sık idrar ihtiyacı, idrara zor yetişme ve mesane spazmlarına bağlı ağrı Hastanın bol sıvı alması ve yatak istirahati sağlanır. Uygun antibiyotik tedavisi (örn; trimetoprim-sulfometoksazol, siprofloksasin), ateş ve ağrı kontrolü için antipretik ve analjezik tedavi uygulanır. Ağrının giderilmesi, normal vücut sıcaklığının sağlanması, belirtilerin tekrarlamaması ve komplikasyonların ortaya çıkmamasıdır. - Üriner enfeksiyon nedeniyle idrar boşaltım alışkanlığında bozulma - Hastalığın prognozuna ilişkin bilgi yetersizliğine bağlı anksiyete Kronik piyelonefrit’ te hipertansiyonu kontrol altına almak için antihipertansifler ve tuzsuz diyet verilir - Hastalık, tedavi ve korunmaya ilişkin bilgi yetersizliği 49 50 PİYELONEFRİT Hasta Eğitimi PİYELONEFRİT *Sık alevlenmeleri ya da reenfeksiyonları olan hastaya uzun süreli, düşük doz antibiyotik verilebilir. Hasta Eğitimi *Hastanın tedaviye uyumunu artırmak için tedavinin nedenini anlaması önem taşır. *Hastaya ilaçlarına reçete edildiği şekilde devam etmesi gereği, *Tedavinin doğru sürdürülmesi için idrar kültürü ve enfeksiyonun tekrarlaması izleminin önemi ya da alevlenmesiyle ilgili bulgu ve belirtiler öğretilmelidir. *Antibiyotik tedavisine ek olarak hasta günde en az sekiz bardak sıvı almaya teşvik edilmelidir. *Perineal bakım konusunda eğitim yapılmalıdır. *Perineal bölgeyi tahriş edebilecek parfümlü ürünler kullanmaması, oturarak ya da küvette banyo yerine ayakta duş biçiminde banyo yapması konusunda uyarılmalıdır. *Sık sık idrar yaparak mesanede idrar birikiminin önlenmesinin önemi konusunda uyarılmalıdır. *Yüksek miktarda sıvı alımı, enfeksiyon tedavi edildikten sonra bile sürdürülmelidir. *İyileşmeye yardımcı olabilecek yatak istirahatının önemini vurgulanmalıdır. 51 52 GLOMERULONEFRİT Glomerülonefrit immünolojik olaylar sonucunda renal glomerüllerin iki taraflı enflamasyonudur. GLOMERULONEFRİT Akut Glomerülonefrit (AGN): Glomerüllerde antijen, antikor ve kompleman birikimi sonucu doku hasarı ve enflamasyon olur. Bakteriyel kökenli AGN genellikle 2 yaşın üzerindeki çocuklarda sıklıkla görülen bir hastalıktır. Böbreğin glomerullerinde başlar, tübüler, intertisyel ve vasküler değişiklikler yapar, proteinüri, hematüri, oligüri ve hipertansiyon bulguları ile seyreder. Ancak viral kökenli AGN her yaşta görülebilir. AGN'li hastaların %12'sinde son dönem böbrek yetersizliği gelişebilmeliktedir. 53 54 9 20.10.2025 GLOMERULONEFRİT GLOMERULONEFRİT Akut Glomerülonefrit (AGN): Akut Glomerülonefrit (AGN): Etiyolojide rol oynayan en önemli etken A grubu Beta hemolitik streptekoklardır. Belirtiler Bu etkene bağlı farenjit, tonsillit gibi üst solunum yolu enfeksiyonu, impetigo gibi deri enfeksiyonu geçirilmesinden yaklaşık 1-3 hafta sonra hastalığa ilişkin bulgular gelişir. İlk bulgusu mikroskobik yada makroskobik olarak görülebilen hematüridir. Viral kökenli üst solunum yolu enfeksiyonları, kabakulak, su çiçeği, Epstein-Barr, Hepatit B, HIV gibi enfeksiyon etkenleri de etiyolojide rol oynayabilen diğer etkenlerdir. Yaygın vücut ödemi, hipertansiyon, oligüri, hematüri ve proteinüri (glomerülonefropatinin şiddetine göre değişir) vardır. Bazı olgularda dışarıdan ilaçlar yada serumlarla vücuda giren antijenler, bazı olgularda da bireyin kendi böbrek dokusu antijen olarak rol oynamakta ve enflamasyon sürecini başlatmaktadır. İdrar bulanıktır. Glomerüler filtrasyonun azalması sonucunda sıvı tutulumu olur. Ödem başlangıçta gözlerde, ilerledikçe assit ya da bacaklarda periferik ödem gibi tüm vücuda yayılabilir. 55 56 GLOMERULONEFRİT Akut Glomerülonefrit (AGN): GLOMERULONEFRİT Belirtiler Akut Glomerülonefrit (AGN): Hücre dışı sıvının miktarında artma sonucu hipertansiyon gelişebilir. Bazı hastalarda anemi de gelişebilir. Tedavi Tedavide belirtilerin giderilmesi üzerinde odaklanılır. Çünkü glomerullerde ve bazal membrandaki değişiklikleri düzeltecek özel bir tedavi yöntemi yoktur. Daha ciddi olgularda baş ağrısı, halsizlik, karın ve yan ağrısı bulguları olabilir. Glomerüler inflamasyon (proteinüri, hematüri) bulguları ve hipertansiyon düzelinceye kadar istirahat önerilir. Zaman zaman bazı hastalarda hiçbir belirti olmaz ve sorun rutin idrar tetkikinde belirlenir. Ödem, sodyum ve sıvı alımını kısıtlanarak ve diüretik uygulanarak tedavi edilir. 57 58 Akut Glomerülonefrit (AGN) GLOMERULONEFRİT Akut Glomerülonefrit (AGN): Tedavi Şiddetli hipertansiyon antihipertansif ilaçlarla tedavi edilir. Azotlu atıklarda artış belirtisi varsa (örn. BUN yükselmesi) diyetle protein alımı kısıtlanabilir. Yalnızca streptokoksik enfeksiyon hala devam ediyorsa antibiyotik verilmelidir. Kortikosteroidlerin ve sitotoksik ilaçların bir yararı gösterilememiştir. 59 Hemşirelik Tanıları Hemşirelik Girişimleri - Böbrek işlevlerinin kalıcı olarak bozulması olasılığı nedeniyle korku - Böbrek işlevlerinin bozulmasına bağlı sıvı volüm artışı - Beden algısında değişmeye bağlı sosyal aktivitelerden kaçınma - Hastalık sürecine bağlı beslenme alışkanlığında değişiklik beden gereksiniminden az/fazla beslenme *Boğaz enfeksiyonlarının ve deri lezyonlarının erken tanı ve tedavisi teşvik edilmelidir. *Kültürde streptokok bulunursa, uygun antibiyotikle tedavi (genellikle penisilin) edilmelidir. *Streptokoksik deri enfeksiyonlarının yayılımını engellemek için kişisel temizlik önemli bir faktördür. *Hastaya kalıcı böbrek hasarını önlemede ilaç tedavisi, yatak istirahatı ve diyetin önemini anlatılmalıdır. *Hastaya sıvı ve diyet kısıtlamalarına uyma konusunda yardım edilmelidir. *Hasta taburcu edilmeden önce beslenme, sıvı ve aktivite kısıtlamaları ve aldığı-çıkardığı sıvı izlemi konularında hasta ve yakınlarına eğitim verilmelidir. *Hasta ve yakınlarına hekime başvurmaları geren durumları içeren bir liste verilmelidir. 60 10 20.10.2025 GLOMERULONEFRİT GLOMERULONEFRİT Kronik Glomerulonefrit Kronik Glomerulonefrit Belirtiler Kronik glomerülonefrit son dönem glomerüler inflamatuvar hastalığı yansıtan bir sendromdur. *Kronik glomerülonefritte birçok klinik belirti ve bulgu vardır. Kronik glomerülonefrit akut glomerülonefritin sık aralıklarla tekrarlaması, hipertansif nefroskleroz, hiperlipidemi, kronik tübülointerstisyel hasar yada hemodinamik nedenli glomerüler skleroz sonucu gelişir. Kronik glomerülonefritte proteinüri, hematüri ve böbrek işlevlerinin azalması sonucu yavaş gelişen üremik sendrom vardır. Kronik glomerülonefrit sinsi bir şekilde ilerleme göstererek birkaç yıldan 30 yıla dek olan süre içinde böbrek yetmezliğine gider. 61 *Bir çok hastada uzun yıllar hiçbir bulgu olmadan hastalık kronik bulgularıyla ortaya çıkabilir. *DM, SLE gibi hastalıklar çoğunlukla böbrek işlevleriyle ilgili bozulmayı maskeleyerek hastalığın erken dönmede tanınmasını engelleyebilirler. *Rutin bir inceleme sırasında hipertansiyon yada BUN ve serum kreatinin düzeyinde yükselme, rutin göz incelemesinde göz damarlarında değişiklikler, retinada kanamalar saptanmasıyla ortaya çıkabilir. GLOMERULONEFRİT GLOMERULONEFRİT Kronik Glomerulonefrit Kronik Glomerulonefrit Belirtiler Belirtiler *Hastalığın ilk göstergesi birdenbire ciddi burun kanaması, inme ya da nöbetdir. *Potasyum atılımının azalması, asidoz, katabolizma, ilaçlarla ve gıdalar ile potasyum alımının artması sonucu hiperkalemi gelişir. *Birçok hasta geceleri ayaklarında hafif şişme olduğunu söyler. *Böbreklerin asit sekresyonunun azalması ve bikarbonat eksiğini tamamlama yeteneğini yitirmesi sonucu metabolik asidoz gelişir. *Hastalar kilo kaybı, huzursuzluk ve noktüriden yakınır. 62 *KRONİK GLOMERÜLONEFRİT İLERLEDİKÇE BÖBREK YETERSİZLİĞİ VE KRONİK BÖBREK YETMEZLİĞİ GELİŞİR. *Hastada üremi belirtileri görülür. *Periorbital ve periferal ödem görülür. *Kan basıncı normal ya da çok yüksektir. 63 64 GLOMERULONEFRİT Kronik Glomerulonefrit Tedavi *Tedavi destekleyici ve belirtilere yöneliktir. Hemşirelik Girişimleri *Hasta yatak istirahatına alınarak sıvı elektrolit değişiklikleri, böbrek işlevleriyle ilgili değişikler izlenir. Her yaşta görülebilir ancak vakaların çoğu (%75) 18 yaşın altındadır. *Sıvı-elektrolit, kardiyolojik yada nörolojik *Hipertansiyon ve idrar değişiklikler hekime bildirilir. yolu enfeksiyonları mutlaka tedavi edilmelidir. *Hemşire hasta ve aileye emosyonel destek *Protein ve fosfat kısıtlaması böbrek yetmezliğinin ilerlemesini yavaşlatabilir. NEFROTİK SENDROM Nefrotik sendrom glomerül membran geçirgenliğinin arttığı bir klinik durum olup, idrarla bol miktarda protein atılması söz konusudur. sağlayarak, merak ettikleri konularda soru sorabilmeleri için uygun ortam ve destek sağlamalı ve gerekli bilgiyi vermelidir. *Hastalığın ileri evrelerinde diyaliz uygulanan hastalarda hemşirelik yönetimi ve evde bakımın sürdürülmesine ilişkin uygulama ve eğitimler yapılır. 65 Proteinüri, yaygın ödem, hipoalbuminemi, hiperlipidemi, hiperkolesterolemi ve idrar sedimentinde oval yağ cisimciklerinin bulunması ile karakteristik klinik bir tablodur. Nefrotik sendroma primer glomerüler hastalıklar (glomerülonefrit), enfeksiyonlar (hepatit, streptokok gibi), neoplazmlar (Hodgkin hastalığı gibi), alerjenler (arı sokması, ilaçlar gibi) ve birden çok sistemin hastalıkları (diyabetes mellitus gibi) neden olabilir. 66 11 20.10.2025 NEFROTİK SENDROM NEFROTİK SENDROM Belirtiler Belirtiler Nefrotik sendromun başlıca belirtisi yaygın ödemdir. Genellikle yumuşak ve basmakla gode bırakır. İdrar miktarı ve böbrek fonksiyonları normal ya da çok bozulmuştur. Gerek hümoral gerekse hücresel immün yanıtlar nefrotik sendromda değişikliğe uğrar. Bunun sonucunda enfeksiyon, morbidite ve mortalitenin temel nedeni haline gelir. Hastada iştah kaybı, yorgunluk, baş ağrısı ve huzursuzluk sık görülen belirtilerdir. Proteinüri, hipoalbuminemi ve hiperlipidemi (azalan serum proteinlerinin neden olduğu plazma onkotik basınçta azalma karaciğerde lipoprotein sentezini uyarır, bu da hiperlipidemiye yol açar) görülür. Kadın hastalarda mensturasyon sorunları oldukça yaygındır. 67 68 NEFROTİK SENDROM NEFROTİK SENDROM Tedavi Tedavi Tedavide amaç genellikle ödemi gidermek ve temel hastalığı geçirmek ya da kontrol altına almaktır. Nefrotik sendrom tedavisinde kullanılan diğer ilaçlar, antineoplastik ajanlar (clylophoshamide-Cytoxan), immünosüpresif ajanlar (azothioprine-Imuran)ve tekrarlamaların görüldüğü hastalarda kortikosteroidlerdir. Ödemin tedavisinde anjiyotensin dönüştürücü enzim (ACE) inhibitörlerinin dikkatli kullanımı, steroid içermeyen antiinflamatuvar ilaçlar, düşük sodyum (günde 2-3 gr) ve düşük - orta derecede proteinli diyet (0.5-0.6 gr/kg/gün) verilir. Hiperlipideminin tedavisi genellikle başarısız olur. Ancak kolestipol ve lovastatin gibi lipid düşürücü ajanlarla tedavi serum kolesterol düzeylerinde bir miktar düşmeye neden olabilir. Ağır olguların tedavisinde kortikosteroidler ve siklofosfamid kullanılabilir. 69 Prednizon membranöz glomerülonefrit, proliferatif glomerülonefrit ve lupus nefriti olan bazı kişilere etkili olmuştur. 70 NEFROTİK SENDROM NEFROTİK SENDROM Hemşirelik Tanıları Hemşirelik Girişimleri - Ödem nedeniyle deri bütünlüğünde bozulma riski *Hastayı her gün tartarak, aldığı ve çıkardığı sıvı miktarını eksiksiz kaydederek ve - İştahsızlık, ve uygulanan diyetle ilgili beslenmede değişiklik/beden gereksiniminden az beslenme *Ödemli derinin dikkatli temizlenmesi gerekir. karın çevresi ya da ekstremite boyutunu ölçerek ödemi her gün değerlendirmek gereklidir. - İmmün sistem baskılanmasına bağlı enfeksiyon riski *Travmadan kaçınılmalı ve diüretik tedavisinin etkililiği izlenmelidir. - Yorgunluk ve güçsüzlüğe bağlı aktivite intoleransı *Hastanın idrarla aşırı protein kaybı nedeniyle yetersiz beslenmeye maruz kalması mümkündür. - Diyet ve tedavilerin yaşam biçiminde değişikliğe neden olmasına bağlı bireysel baş etmede yetersizlik 71 *Hastanın yeterli miktarda protein alması gerekir. 72 12 20.10.2025 NEFROTİK SENDROM Hemşirelik Girişimleri BÖBREK YETMEZLİĞİ *Sodyumu düşük olan, bir diyeti sürdürmek ise kolay değildir. *Hastaya tuzsuz diyeti kolaylaştırıcı ipuçlarını öğretmek gerekir. *Hastalar enfeksiyona yatkın olduğu için, bilinen enfeksiyonlara maruz bırakmamak için önlem alınmalıdır. *Günlük aktiviteler hastanın tolere edebileceği ve yorgunluğa neden olmayacak biçimde düzenlenir. Böbreklerin metabolik artıkları atma ve sıvıelektrolit dengesini devam ettirme fonksiyonlarını yerine getirememesidir. Akut ve kronik olarak ikiye ayrılmaktadır *Sağlıklı ve uygun baş etme yöntemleri konusunda hastaya destek sağlanır. 73 74 AKUT BÖBREK YETMEZLİĞİ’nin evreleri AKUT BÖBREK YETMEZLİĞİ Akut böbrek yetmezliği (ABY) böbrek fonksiyonlarının saatler veya birkaç gün içerisindeki bozulmanın yol açtığı üre ve kreatinin gibi nitrojen artık ürünlerinin birikmesi olarak tanımlanmaktadır. Değişik gerekçelerle hastaneye yatan hastaların ortalama %2-5’ inde, kardiyopulmoner cerrahi uygulanan hastaların %4-15’ inde, yoğun bakım ünitelerindeki hastaların ise %30’ unda ABY gelişebilmektedir. Hastanede oluşan ABY nedenlerinden en önemlileri, hipovolemi, hipotansiyon, aminoglikozit, radyokantrast ilaç kullanımı, major cerrahi operasyonlar olarak sayılabilir. 1.Oligürik evre: Bu dönem birkaç saat içinde sonlanabileceği gibi aylar sürebilir. Ortalama 10-14 gündür. 2.Poliürik evre: 3.İyileşme evresi: Bu dönemde günlük idrar miktarı 400 ml’ nin üzerine çıkar, 5-10 lt ye ulaşabilir. Serum kreatinin ve BUN düzeylerinde azalma ile birlikte iyileşme dönemi başlar. Serum kreatinin ve BUN düzeyleri poliürik dönemin Oligüri iskemiye bağlı başlangıcında artmaya bir nedenle oluştuğunda devam edebilir. 24 saat içinde, Poliürik dönemde çeşitli nefrotoksik ajana bağlı komplikasyonlar gelişebilir. olarak geliştiğinde ise başlangıcı 1 haftadan Bu evre 1-3 hafta devam daha uzun sürebilir. ABY den sonra böbrekte düzelme ilk 1-2 hafta içinde başlar ve 12 ay boyunca devam eder. eder. 75 AKUT BÖBREK YETMEZLİĞİ’nin nedenleri 76 AKUT BÖBREK YETMEZLİĞİ’nin nedenleri Akut böbrek yetmezliği patogenezine göre prerenal, intrarenal (ya da renal parankim) ve postrenal nedenler şeklinde sınıflanır. İntrarenal nedenler, böbrek dokusunda doğrudan hasar sonucu nefronların işlev görememesine yol açan durumlardır. Prerenal nedenler böbrek kan akımını azaltan ve glomerüler perfüzyon ve filtrasyonda azalmaya yol açan böbrek dışı nedenlerdir. Akut glomerülonefrit ve akut piyelonefrit gibi birincil Böbrek hastalıkları akut böbrek yetmezliğine neden olabilir. Preranal nedenler akut böbrek yetmezliğinin en sık görülen nedenleri olup, tüm olguların % 70 kadarını teşkil ederler. En sık görülme nedenleri; hipovolemi, kardiyak out-putta azalma ve periferik damar direncinin azalmasıdır. 77 Daha sıklıkla olaya yol açan hasar iskemi, nefrotoksinler (örn. Antibiyotikler) ya da nekrotik kas hücrelerinden çıkan miyoglobin'in neden olduğu akut tübüler nekrozdur (ATN). 78 13 20.10.2025 AKUT BÖBREK YETMEZLİĞİ’nin Belirtileri AKUT BÖBREK YETMEZLİĞİ’nin nedenleri Postrenal nedenler idrar akımının mekanik bir şekilde engellenmesini içerir. İdrar akımı bloke olunca böbrek pelvislerine baskı yapar ve sonuçta böbrek yetmezliği gelişir. En sık görülme nedenleri; prostat kanseri, benign prostat hiperplazisi (BPH), taşlar, travma ve tümörlerdir. BU NEDENLER, KALICI HASAR GELİŞMEDEN SAPTANABİLİRSE TEDAVİ EDİLEBİLİR. Oligürik evrede genellikle GFH azalması sonucu oliguri olur, genellikle neden olan olaydan sonraki 1-7 gün içinde gelişir. Oligurik evre uzadıkça prognoz da kötüye gider. Sıvı volümü aşırı artar, boyun venleri kabarır, nabız dolgunlaşır, ödem ve hipertansiyon gelişebilir. Aşırı sıvı yüklenmesi KKKY, akciğer ödemi ve perikardiyal-plevral effüzyonlara neden olabilir. Böbrekler hidrojenin atılması için gerekli olan amonyak üretemez hale gelince metabolik asidoz gelişir. Hastada karbondioksit atımını artırmak için Kussmaul solunumu gelişebilir. Serum potasyum düzeyleri yükselir. BUN ve kreatinin düzeyleri yükselir, oliguriyle birlikte azotemi gelişir. 79 AKUT BÖBREK YETMEZLİĞİ’nin Belirtileri 80 AKUT BÖBREK YETMEZLİĞİ’nin Belirtileri Poliürik evre idrar çıktısının kademeli olarak 1 -3 L/güne çıkmasıyla başlar, ancak 3-5 L/gün yada üstüne çıkabilir. İyileşme evresinde böbrek işlevleri düzelmeye başlar. Bu evrede böbrekler, atıkları boşaltma becerisini tekrar kazanmıştır, ancak idrarı konsantre edemez. Üremi hala şiddetli olabilir. GFR artar, BUN ve serum kreatinin düzeylerinde azalma başlar ve normal değerlere yaklaşır. Bu evrenin sonlarına doğru hastanın asit-baz, elektrolit ve atık madde parametreleri normalleşmeye başlar. ABY'li hastalarda mortalite hızı %30-60'dır. ABY de en sık görülen ölüm nedeni enfeksiyondur. Büyük miktarda sıvı ve elektrolit kaybı nedeniyle hastanın hiponatremi, hipokalemi ve dehidratasyon için izlenmesi gerekir. 81 82 AKUT BÖBREK YETMEZLİĞİ’nin Tedavisi AKUT BÖBREK YETMEZLİĞİ’nin Tedavisi Mortalitesi oldukça yüksek olan ABY’ de tedavide ilk amaç hastalığın önlenmesi olmalıdır. 1- Hipovoleminin düzeltilmesi ve yeterli böbrek perfüzyonu için kardiyak çıktının korunması, diyalize erken başlanması ve sık uygulanması ABY’ nin önemli bir bölümü hastanede geliştiği için risk altındaki hastalarda potansiyel böbrek yetmezliği nedenleri saptanıp hızla elimine edilmelidir. 2- Oligürik evrede sıvı alımının kontrolü 3- K düzeyinin düşürülmesi Tedavi hastanın belirtilerinin kontrol altına alınması ve komplikasyonların önlenmesine yönelik düzenlenmelidir. 83 4- Karbonhidrat ve yağ kaynakları sağlayarak vücudun protein katabolizmasını azaltmak üzere beslenme tedavisinin başlatılması bulunur. 84 14 20.10.2025 Hemşirelik Tanıları • -Sodyum ve su retansiyonuna bağlı sıvı volüm artışı • -İştahsızlık, diyetteki sınırlamalar ve katabolizmanın artmasına bağlı beslenme alışkanlığında bozulma/beden gereksiniminden az beslenme • -İnvaziv girişimler, üremik toksinler ve immün yanıtın bozulmasına bağlı enfeksiyon riski • • • Hemşirelik Tanıları -Üremik toksinler, sıvı-elektrolit, asit-baz dengesizliğine bağlı duyusal-algısal değişiklikler -Üremik toksinlerin merkezi sinir sistemini etkilemesine bağlı düşünce sürecinde değişiklik -Damar girişim yolları yada periton diyaliz kateterine bağlı deri bütünlüğünde bozulma • -Anemi ve üremik toksinlere bağlı yorgunluk • -Hastalık süreci, tedavi rejimi ve prognozun belirsizliğine bağlı anksiyete • -Böbrek işlevlerinin bozulmasına bağlı olası böbrek yetersizliği • -Böbreklerden atılımın bozulmasına bağlı olası hiperkalemi • -Elektrolit dengesizliğine bağlı olası kalpte ritim bozuklukları • -Hidrojen iyonlarının atılımının bozulmasına bağlı olası metabolik asidoz • -Sıvı retansiyonuna bağlı olası pulmoner ödem • -Sağlık durumunda değişikliğe bağlı baş etmede yetersizlik 85 86 Hemşirelik Girişimleri; KRONİK BÖBREK YETMEZLİĞİ (KBY) KBY glomeruler filtrasyon değerinde azalmanın sonucu böbreğin sıvı-solüt dengesini ayarlama ve metabolik-endokrin fonksiyonlarında kronik ve ilerleyici bozulma hali olarak tanımlanabilir. Sıvı-elektrolit Dengesinin Sürdürülmesi, Metabolizma Hızının Azaltılması, KBY medikal yönünün yanı sıra hastaların sosyal, ekonomik ve psikolojik durumlarını da etkilemektedir. Akciğer İşlevlerinin Sürdürülmesi, Enfeksiyonun Önlenmesi, Glomerüler filtrasyon değeri 20-25 ml/dk olunca üremik semptomlar başlar. Son dönem böbrek yetmezliği ortaya çıktığında hastalar diyaliz, renal transplantasyon gibi renal replasman tedavilerine ihtiyaç duyarlar. Deri Bakımı Ve Destek Sağlamaya Yönelik Planlanmalı Ve Uygulanmalıdır. 87 KRONİK BÖBREK YETMEZLİĞİ (KBY)’nin Nedenleri 88 KRONİK BÖBREK YETMEZLİĞİ (KBY)’nin Evreleri 1- Böbrek rezervinin azalması: *DM, *Hipertansiyon, *Primer glomerulonefrit, *Böbreğin, kistik, herediter, konjenital hastalıkları, *İntertisyel nefrit/piyelonefrit, *Vaskülit, *Renal arter darlığı, *Malignensi, *Nefrolitiyazis, *AIDS nefropatisi, *Amiloidozdur. GFR normalin altına indiğinde meydana gelir. Bu evrede BUN ve serum kreatinin düzeyleri normaldir. Klinik belirtiler yoktur. 89 2- Böbrek yetersizliği: 3- Böbrek yetmezliği: GFR 50 nin altına düştüğünde meydana gelir. Azotemi, anemi ve hipertansiyon görülür. GFR’ nin % 2025’ in altına düştüğünde meydana gelir. Ödem metabolik asidoz ve hiperkalsemi gelişir. 4- Son dönem böbrek yetmezliği (ESRD): GFR % 5 in altına düştüğünde meydana gelir. 90 15 20.10.2025 KRONİK BÖBREK YETMEZLİĞİ (KBY)’nin Belirtileri KRONİK BÖBREK YETMEZLİĞİ (KBY)’nin Belirtileri Hastaların klinik semptom ve bulguları böbrek yetmezliğinin derecesi ve gelişme hızı ile yakından ilişkilidir. KBY vücuttaki tüm organ ve sistemleri etkilemektedir. Üriner sistem: Poliüri, noktüri, idrarın özgül ağırlığının 1010'da sabitlenmesinin ardından böbrek yetmezliği ilerledikçe oligüri ve anüri gelişir. Metabolik bozukluklar: Yükselmiş BUN ve kreatinin düzeyleri ile orta düzeyde hiperglisemi ve hiperlipidemiye neden olan insülin direnci görülebilir. Elektolit ve asit-baz dengesizlikleri: Hiperkalemi, hipokalemi, hipermagnezemi, hiperfosfatemi sodyum retansiyonu ve metabolik asidoz bulunur. Cilt: Kaşıntı, gecikmiş yara iyileşmesi, solukluk, tırnak atrofisi, hiperpigmentasyo n, üremik döküntü, nekroz görülür. 91 Hematolojik sistem: Genitoüriner sistem: Anemi, kanama eğilimleri ve enfeksiyon gelişir. Kadınlarda amenore, erkeklere testis atrofisi, sperm sayısında azalma, sperm hareketliliğinde azalma, impotans her iki cinste infertilite, libido azalması ve cinsel işlevlerde bozulma görülür Diğer sistemik bulgular arasında; hipertansiyon, periferik ödem, akciğer ödemi, ishal, bulantı ve kusma, kabızlık, periferik nöropati, osteomalasi, hiperparatiroidi, hipotiroidi, üremik ağız kokusu, karpal tunel sendromu ve kişilik değişiklikleri de bulunabilir. 92 KRONİK BÖBREK YETMEZLİĞİ (KBY)’nin Tedavisi KRONİK BÖBREK YETMEZLİĞİ (KBY)’nin Tedavisi *İdame diyalize başlanmadan önce konservatif tedavi yapılır. *Komplikasyonların önlenmesi yada geciktirilmesi için antiasid, antihipertansif, eritropoetin, demir preperatları, fosfat bağlayıcı ajanlar ve kalsiyum bileşikleri ile tedavi uygulanır. *Hasta günlük yaşam aktivitelerine katılım için cesaretlendirilmelidir. *Protein alımının düzenlenmesi, sıvı ve sodyum dengesinin sürdürülmesi ve potasyum kısıtlamaları beslenmede dikkat edilmesi gereken konulardır. *Konservatif yöntemlerle böbrek işlevlerinin sürdürülmesi sağlanamayan hastalarda diyaliz ve transplantasyon tedavisi uygulanması gerekebilir. *Yeterli kalori ve vitamin desteği sağlanması da önemlidir. Diyette sıvı kısıtlaması yapılır. Bir gün önce çıkardığı sıvı + 500ml ilavesiyle alacağı sıvı hesaplanır. 93 94 KRONİK BÖBREK YETMEZLİĞİ (KBY)’nin Hemşirelik Girişimleri KRONİK BÖBREK YETMEZLİĞİ (KBY)’nin Hemşirelik Tanıları - Böbreğin sıvıları atamaması, aşırı sıvı alımı ve yükselmiş plazma Na düzeylerine bağlı sıvı hacminde artma - Böbrek işlevlerinin kaybedilmesine bağlı yas (keder) beklentisi - Kalsiyum emilimi ve fosfat atılımının değişmesi ve vitamin D metabolizmasının değişmesine bağlı kemiklerde kırılma riski - Yağ ve ter bezlerinin aktivitesinde değişme, kalsiyum-fosfat çökeltilerinin birikimi, kapiller frajilite, aşırı sıvı ve nöropatiye bağlı deri bütünlüğünün bozulması - Üreminin üreme ve endokrin sistemleri üzerinde olumsuz etkisi ve böbrek yetmezliği tedavisinin psikososyal etkisine bağlı cinsel işlev bozukluğu 95 *Hasta her gün tartılmalı, *kan basıncı ölçmeyi öğrenmeli ve ödem, *hiperkalemi ve diğer elektrolit dengesizliklerinin bulgu ve belirtilerini tanıyabilmelidir. *Hasta ve ailesi, diyete kesinlikle uyulması gerektiğinin önemini anlamalıdır. *Diyetisyen ve hemşire aileyle sık sık bir araya gelerek diyet planlanmasına yardımcı olmalıdır. *Hastaya ilaçlar, dozlar ve sık görülen yan etkileri çok iyi anlatılmalıdır. *Hastanın, hastalığın tedavisinde esas rolü üstlenmek üzere motive edilmelidir. *Hasta konservatif tedavi alırken, gelecekte gerekli olabilecek tedavileri konusunda karar verilmelidir. *Hasta ve ailesine diyaliz ve transplantasyon hakkında gerekli bilgiler verilmelidir. 96 16 20.10.2025 DİYALİZ Diyaliz yarı geçirgen bir membran aracılığıyla hastanın kanı ve uygun diyaliz solüsyonu arasında sıvı-solüt değişimini temel alan bir tedavi şeklidir. DİYALİZ Sıvı-solüt hareketi genellikle hastanın kanından diyalizata doğrudur ve bu diyalizatın uzaklaştırılması ile hastada mevcut olan sıvı-solüt dengesizliği normal değere yaklaştırılır. Son dönem böbrek hastaları için tedavi seçenekleri renal transplantasyon, periton diyalizi ya da hemodiyaliz olup, bu hastaların büyük çoğunluğu hemodiyalize bağımlı olarak hayatlarını sürdürmektedir. Sıvı-solüt değişiminin osmoz, difüzyon ve ultrafiltrasyon olmak üzere iki temel prensibi vardır. Diyaliz tedavisi hemodiyaliz ve periton diyalizi olmak üzere iki şekilde uygulanır. 97 98 DİYALİZ Ozmoz: Difüzyon: Ultrafiltrasyon: Sıvıların yarı geçirgen bir zardan düşük konsantrasyondan, yüksek konsantrasyona geçmesidir. Solütlerin yarı geçirgen zardan yüksek konsantrasyondan düşük konsantrasyona doğru geçmesidir. Uygulanan basınç nedeniyle membranın bir yanından diğer yanına sıvı transferidir. Kronik diyaliz tedavisine başlamak için en objektif parametre glomeruler filtrasyon değeridir. GF değerinin ölçülmesinde pratikte en sık kullanılan yöntem kreatinin klirensidir. Kreatinin klirensi 0,1-0,15 ml/dk/kg düzeyine inince diyaliz tedavisine başlanmalıdır. 99 Pratik olarak kreatinin klirensi 10 ml/dak’nın altına inince (Diabetiklerde15 ml/dak) kreatinin12 mg/dl ve BUN 100mg/dl’yi aşınca kronik diyaliz tedavisine başlanır. 100 HEMODİYALİZ (HD) HEMODİYALİZ (HD) Hastadan alınan kanın bir membran aracılığıyla bir makine yardımı ile sıvı ve solüt içeriğinin yeniden düzenlenmesidir. İşlemin gerçekleşmesi için yeterli kan akımı sağlanmalı (erişkinde genellikle yaklaşık dk da 200-600 ml) ve bir membran ile makine kullanılmalıdır. HD geri dönüşü olmayan böbrek yetersizliği olan hastalarda transplantasyon için uygun böbrek bulununcaya kadar yaşam boyu belirli aralıklarla uygulanan bir tedavi yöntemidir. HD uygulama sıklığı ve süresi; hastanın kalan böbrek fonksiyonlarına, kullanılan diyalizerin çeşidine, kan akım hızına, diyetle aldığı protein miktarına ve diğer bazı faktörlere göre değişmekle birlikte genel uygulama süresi haftada 3 kez 3-4 saattir. 101 Hemodiyaliz uygulanması için; - Yeterli kan akımını sağlayan bir damar yolu - Diyaliz membranını içeren diyalizör - Diyalizat sıvısı - Diyaliz cihazı gereklidir. 102 17 20.10.2025 HEMODİYALİZ (HD) HEMODİYALİZ (HD) Hemodiyaliz için gerekli venöz ulaşım yolları Arteriyovenöz (AV) fistül: Cerrahi olarak oluşturulan arteriyo-venöz (AV) şantlar ile ya da diyaliz kateterleri ile sağlanmaktadır. Daha uzun süreli HD işlemleri için kalıcı olarak bir arterle ven arasında cilt altında yapılan anastomoz işlemidir. En ideal kalıcı hemodiyaliz yolu, cerrahi olarak üst ekstremitede oluşturulan AV fistüllerdir. Arteriyovenöz fistül için en sık kullanılan ve en çok tercih edilen bölge el bileği seviyesinde radiyal arter ile sefalik ven arasındadır. Eğer bu mümkün olmuyorsa, ikinci tercih yine cerrahi olarak oluşturulan AV greftlerdir. Yeni açılan bir AV fistülün kullanımdan önce en az bir ay, idealde ise üç-dört ay olgunlaşması için beklenmesi gerekmektedir. Şantlar (AV fistül ya da greft), daha uzun kullanım ömürleri ve kateterlere göre daha az komplikasyon oranları ile hemodiyaliz için en güvenilir yollardır. Fistülün olgunlaşmasını kolaylaştırmak için hastaya elinde lastik top sıkma vb. güçlendirici egzersizler yapması konusunda uyarı yapılır. 103 104 105 106 HEMODİYALİZ (HD) HEMODİYALİZ (HD) Arteriyovenöz (AV) greft: Damar yapısında bozukluğu olan hastalarda (örm damar harabiyeti gelişen diyabetli hastalar) arteriyovenöz fistül açılamadığı durumlarda uygulan bir yöntemdir. Bu amaçla genellikle yapay politetrafluoroethylen kateterler kullanılmaktadır. Kateterler: Genel olarak, daha kalıcı olan cerrahi fistüllerin kullanımı mümkün olana kadar hemodiyaliz için, ulaşım yolu sağlamak için kullanılırlar. Kateterler cerrahi fistül açılana kadar ya da açılmış olan fistül olgunlaşana kadar geçen sürede hemodiyaliz ihtiyacı olan hastalar ve cerrahi fistül açılmasının mümkün olmadığı hemodiyaliz hastalarında kullanılırlar. Greftlerin açık kalma süresi genellikle 3.yılda %30 iken arteriyovenöz fistülde bu oran %70 civarındadır. Greftlerde enfeksiyon riski %5-20 civarındadır. Bu nedenle greftler diğer yöntemlerin uygun olmadığı durumlar dışında fazla tercih edilmez. 107 Ayrıca kısa süre içinde renal transplantasyon planlanan veya periton diyalizi başlatılmasını bekleyen hastalara da diyaliz kateterleri takılmaktadır. 108 18 20.10.2025 Kol yada bacağında fistül açılan hastaların problemlerini en aza indirebilmek için şunlar yapılmalıdır: Pıhtılaşmayı önlemek için sıcak pansuman yapılır, antikoagülanlar verilir, Enfeksiyonu önlemek için bölge, antiseptik bir solüsyonla temizlenir ve steril gazlı bezle kapatılır, Kanamaya önlemek için travmalardan korunur, Fistülün olduğu bölgeden kan basıncı ölçülmez, Hastaya fistülün olduğu kol ile ağır kaldırmaması söylenir, Fistülün üzerini sıkan saat, giysi kolu vb. Olmaması gerektiği söylenir, Bölgedeki derinin esnekliğini korumak için yumuşatıcı kremler sürülmesi gerektiği söylenir, Fistül ayakta ise uzun süre ayakta durmamasının gereği anlatılmalıdır. HD işlemine başlamadan önce hastanın kilosu, ayakta ve oturur pozisyonda kan basıncı, beden ısısı, nabız ve solunum hızı kontrolü yapılarak kayıt edilir. İki diyaliz arasında 1.5 kg'dan fazla kilo artışı olmamalıdır. Fistül temizliği yapıldıktan sonra iki ayrı fistül iğnesi arter ve vene takılarak hasta makineye alınır. Hemodiyaliz işlemi sırasında hasta anormal fizyolojik değişiklikler yönünden izlenir. Kan sızıntısı, hava embolisi, diyalizerde pıhtılaşma, diyalizatta değişiklikler ve şant’ta bir problem var mı izlenir. 109 Makine alarm sistemi çalıştığında alarmın nereden geldiğine bakıp alarm kapatılmalı ve HD işlemine devam edilmelidir. HD işlemi kan akımı kesilerek sonlandırılır. İlk önce arter iğnesi, daha sonra ven iğnesi çıkarılır. Setler çıkarılır yerine yenisi takılır ve makine otomatik yıkamaya alınır. HD işlemi sonrası hastanın TA ölçülür. Kilosu ölçülüp gözlem formuna kaydedilir. 110 Hemodiyaliz Endikasyonları 1- Akut Böbrek yetmezliği (Periton diyalizi uygulanamayan ABY, ağır elektrolit bozukluğu ve sıvı yüklenmesi gösteren ABY de üremik toksisitenin önlenmesinde, ABY de profilaksi amacıyla) 2- Kronik böbrek yetmezliği (Cerrahi girişim yapılacak hafif KBY li hastalarda, konservatif sağaltım yöntemleri ile düzeltilemeyen refrakter ödem, metabolik asidozalkaloz, hiper-hipokalsemi, hiper-hiponatremi, hiperkalemi tablolarında) 3- Son dönem böbrek yetmezliği - Akut intoksikasyonlar (İlaçlara bağlı zehirlenmeler, laktik asidoz tabloları) 111 2- Kötü gidişli hastalıklara bağlı nefropatiler 1- İleri derecede yaşlı hastalar Hemodiyaliz Kontrendikasy onları 112 Hemodiyaliz Komplikasyonları 3- Kötü prognozlu ağır organik hastalık tabloları 4- HD için sosyal, tıbbi ve kültürel özellikleri taşımayanlar 113 1- Şant’a bağlı komplikasyonlar: (Tromboz, enfeksiyon) 2- Akut (erken) komplikasyonlar: (Diyaliz disequilibrium sendrom, hipotansiyon, hiperkalemi, hiperkalsemi, hipermagnesemi, ateş ve titreme, hava embolisi, kanamalar, kas krampları, kaşıntı, priapism) 3- Kronik (geç) komplikasyonlar: (Hipertansiyon, kardiyak kompliksayonlar, nörolojik, psikolojik, serebral problemler) 4- Kemik ve eklem bozuklukları (Kalsiyum ve fosfor metabolizması değişiklikleri) 5- Hematolojik değişiklikler (anemi, kanama, enfeksiyon) 6- Hepatik değişiklikler (akut, kronik hepatit) 114 19 20.10.2025 Hemodiyaliz tedavisi uygulanan hasta eğitimi şu konuları içermelidir; *Böbrek yetersizliği ve organizmaya etkileri, *böbrek yetersizliğinin nedenleri ve hemodiyaliz tedavisinin gerekliliği, *hemodiyalizin temel ilkelerinin tanımlanması, *hemodiyaliz tedavisi sırasında görülebilecek yaygın sorunlar, önlenmesi ve yönetimi, *önerilen ilaç tedavisi, kullanma yöntemi, olası yan etkileri, *hangi durumda hekime baş vuracağı, *diyaliz uygulanan ve uygulanmayan günlerde ilaç tedavisinin nasıl uygulanacağı, *diyet ve sıvı kısıtlaması, nedenleri, kısıtlamaya uyulmaması durumunda yaşanabilecek sorunlar, 115 *sıklıkla yapılan laboratuvar değerlendirmeleri, sonuçları ve uygulanma yöntemleri, *sıvı yüklenmesini belirlemek ve önlemek için yöntemler, *kuru ağırlık kavramı ve kilo kontrolünün nasıl yapılacağı, *damar girişim yolunun bakımı, *yeterliliğinin nasıl kontrol edileceği, *enfeksiyon belirti ve bulgularının neler olduğu, *komplikasyonların nasıl önleneceği, *kaşıntı, nöropati ve böbrek yetersizliğine bağlı gelişebilecek diğer komplikasyonların belirlenmesi, *yönetimi ve önlenmesi için stratejiler, *anksiyeteyi azaltma ve bağımsızlığı sürdürme yöntemleri, *diyaliz tedavisi için mali olanaklar ve *destek kaynaklarının neler olduğunun belirlenmesidir. 116 PERİTON DİYALİZİ PD hastanın periton boşluğuna belirli aralıklarla diyaliz sıvısı verip toksik ve metabolik ürünlerin bu sıvıya geçip elektrolit dengesinin sağlanması için bir süre beklettikten sonra geri alınması yöntemidir. Hastanın karnına yerleştirilen bir kateter aracılığıyla periton boşluğuna verilen steril diyaliz sıvısından difüzyon ve ozmoz ilkelerine göre üre ve kreatinin gibi artık ürünleri yüksek konsantrasyonda bulunduğu peritoneal kandan düşük konsantrasyonda bulunduğu periton boşluğuna doğru yan geçirgen periton zarından geçerek temizlenmesi ilkesine dayanır. 117 118 PERİTON DİYALİZİ Periton diyalizi iki şekilde uygulanır: 1- SAPD (SÜREKLİ AYAKTAN PERİTON DİYALİZİ) 1- SAPD (sürekli ayaktan periton diyalizi) Haftanın 7 günü 24 saat gerçekleştirilen bir sürekli diyaliz yöntemidir. Diyaliz işlemi hasta tarafından günde 4-5 kez yapılır. Tekniği basittir ve belirli aralıklarla tekrarlanan değişim işlemlerinden oluşur. Bu değişim işlemi birbirini izleyen basamaklarından oluşur: 2- APD (Aletli periton diyalizi) 119 120 20 20.10.2025 İnfüzyon: Hastanın vücut yapısına göre karın içine çocuklarda 1001000 ml, yetişkinlerde 2000-2500 ml özel diyaliz solüsyonu verilir. Diyalizat periton boşluğuna hızlı olarak 10 dk içinde verilir. Bekletme: Diyalizatın, kan ile solüsyon arasında üre dengelenmesine izin verecek bir süre peritonda bekletilmesidir. Bu süre 4-6 saattir. Fibrin birikimini ve kateterde oluşabilecek pıhtıyı önlemek için diyalizata az miktarda heparin eklenmelidir. Diyalizat sıvısının sıcaklığı 37-38 oc olmalıdır. Drenaj: Bekletme süresinin sonunda karın içindeki diyalizatın boşaltılmasıdır. İşlem yaklaşık 30 dk sürer. Diyalizatın 100ml’ sinde 15 gr dektroz bulunur. Genellikle potasyum içermezler. Hastanın durumuna göre diyalizat sıvısı içerisine potasyum eklenebilir Diyalizatın periton boşluğuna verilmesi ve alınması peritona yerleştirilen kateterler yoluyla olmaktadır. Kateter periton boşluğuna yerleşecek uç kısmında, diyaliz sıvısının içe ve dışa akışını sağlayacak küçük delikler vardır. Kateterlerin üzerinde, 1-2 adet keçe bant bulunur. Bu keçeler vücutta bulunan bağ dokusu tarafından örülerek kateterin yerinden çıkmasını engeller. Katater çıkış yerinin bel çizgisinin üstünde veya altında olması gerekmektedir. Kateter genellikle göbeğin 3-5 cm altından ve orta hat üzerinde göbek ile simfizis pubis arasına yerleştirilir. Kateter çıkış yeri bir skar dokusu üzerinde olmamalı ve cilt yağ kıvrımlarının arasına denk gelmemelidir. Yağ kıvrım ve yayılımı oturma pozisyonunda saptanmalıdır. 121 122 Kateter çıkış yerinde infeksiyon gelişimini önlemek açısından, kateter yerleştirildikten sonra bakım önemlidir: -Kataterin takılmasından sonra çıkış yeri ve operasyon bölgesi steril pansuman materyali ile örtülmeli ve aşırı kanama olmadıkça 7 gün boyunca değiştirilmemelidir. - Bu dönemde doku büyümesini sağlamak için çıkış yerinde dönme hareketini engellemek amacıyla kateter, flaster ile iyice tespit edilmelidir. - Katater takıldıktan 1 hafta sonra katater çıkış yerinin pansumanı her gün yada gün aşırı yapılmalıdır. - Pansuman sırasında enfeksiyon belirtileri olan kızarıklık, ağrı, şişlik, akıntı, ve sıvı sızması gibi problemler göz ardı edilmemelidir. 123 -İyi bir kateter çıkış yeri için kateterin vücut dışında kalan kısmının hareketliliği engellenmelidir. 124 - Eğer diyalize hemen başlanması gerekiyorsa genellikle düşük volümler ile hasta yatar pozisyonda diyaliz yapılmalıdır. - Kateter çıkış yeri tam iyileştikten sonra hasta banyolarını açıkta yapabilir. Banyo duş şeklinde yapılmalıdır. -SAPD başlanana kadar 1000 cc diyaliz solüsyonu ile haftada 1 veya 2 defa kateterin açıklığı kontrol edilmelidir. - Banyodan sonra çıkış yeri temizlenerek steril kuru spançla örtülmelidir. - Kateter çıkış yerinin iyileşmesi için diyaliz 1-3 hafta ertelenir. Bu arada hastaya HD uygulanır. - Kateter yerleştirildikten sonra peritoneal kavite sıvı berraklaşana kadar heparinli diyaliz sıvısı ile yıkanmalıdır. 125 Periton Diyaliz Endikasyonları - Akut/Kronik böbrek yetmezliği - Akciğer ödemi ve kalp yetmezliği - Metabolik asidoz ve elektrolit bozuklukları - İntoksikasyonlar 126 21 20.10.2025 PERİTON DİYALİZİ’nin Kontrendikasyonları PERİTON DİYALİZİ’nin Komplikasyonları - Abdomen duvarı ve derisinde enfeksiyon - Yakın dönemde geçirilmiş karın ameliyatları - İleus - Abdominal ve pelvik malign lezyonlar - Kolostomi - Kronik barsak hastalıkları - Hidrotoraks - Kanama diyatezi - Herniler (Diyafragmatik, inguinal) - Bireyin isteksizliği yada uyum güçlüğü - Gebelik (3. Trimester) - Aktif depresyon, mental gerilik ve demans sorunu olan hastalar - Peritonit - Perforasyon - Ağrı - Kanama - Kanül kenarından sızıntı - Obstrüksiyon 2- APD (ALETLİ PERİTON DİYALİZİ) Evde makine aracılığıyla uygulanan periton diyaliz işlemine APD denir. Hasta yatmadan önce set ve solüsyon torbalarını periton diyalizi makinesine yerleştirir ve makineyi programlar. Kişi uyurken gece boyunca makine karın boşluğuna diyaliz sıvısı verir, bekletir ve boşaltır. 127 SAPD tedavisi uygulanan hasta eğitimi şu konuları içermelidir; *Böbreğin işlevlerinin neler olduğu, *böbrek yetersizliği ile ilgili temel bilgiler, *PD uygulamasının temel ilkeleri, kateter ve çıkış yerinin kontrolü ve bakımı, *yaşam bulgularının ve kilo izleminin nasıl yapılacağı, *sıvı dengesinin izlemi ve yönetimi, *aseptik tekniğin temel ilkeleri, aseptik teknikle SAPD değişim işleminin nasıl yapılacağı, *PD' nin komplikasyonları, önlenmesi, bulguları ve yönetimi, *diyaliz solüsyonuna ilaç ilave etme işleminin nasıl yapılacağı, *steril diyaliz solüsyonun nasıl temin edileceği, yaptırılması gereken rutin laboratuvar incelemeler ve sonuçlarının nasıl değerlendirileceği, *diyet kısıtlamaları, 129 128 SAPD tedavisi uygulanan hasta eğitimi şu konuları içermelidir; *kullanacağı ilaçlar, kullanım amacı, dozu, etkileri, olası yan etkileri, saklama yöntemleri ve hekimle ne zaman iletişime geçmesi gerektiği, *diyaliz gereçlerinin temini, saklanması ve uygulamaların nasıl kaydedileceği, *bakımın ve tedavinin sürekliliği için nasıl plan yapılacağı, *acil durumlarda yapılması gerekenlerdir. 130 22