Uploaded by common.user18339

Üriner Sistem Fizyolojisi, Hastalıkları ve Hemşirelik Bakımı

20.10.2025
ÜRİNER SİSTEM FİZYOLOJİSİ
Üriner sistem normal vücut dengesinin sürdürülmesinde önemli
rol oynar.
Üriner sitemin temel işlevsel ünitesi olan böbreklerin başlıca
görevleri;
ÜRİNER SİSTEM
HASTALIKLARI ve
HEMŞİRELİK BAKIMI
1
1- İdrar oluşumu
2- Artık ürünlerin dışarıya atılması
3- Elektrolit dengesinin sürdürülmesi
4- Asit-baz dengesinin sürdürülmesi
5- Su dengesinin düzenlenmesi
6- Kan basıncının düzenlenmesi
7- Kırmızı kan hücrelerinin yapımı
8- Aktif D vitaminin sentez edilmesi
9- Hormonların salgılanması
10- Böbrek klirensidir.
2
ÜRİNER SİSTEM FİZYOLOJİSİ
1- İdrar oluşumu: Nefronlarda idrar oluşumu
glomerüler filitrasyon, tübüler geri emilim ve tübüler
sekresyon olmak üzere üç aşamada gerçekleşir.
A-Glomerüler filtrasyon:
Yarı geçirgen zar yapısında, glomerüller filtrasyonu sağlayan
yapılardır.
Her bir böbrekten dakikada yaklaşık 1200 ml kan geçer ve
24 saatlik sürede bu geçen kanın yaklaşık 180 lt 'si
glomerüllerden süzülür, %99'u geri emilime uğrar. Geriye
kalan miktar idrar olarak dışarıya atılır. Glomerüllerden
belirli bir zaman diliminde süzülen miktar glomerül
filtrasyon hızı (GFR) olarak tanımlanır.
Normal glomerül filtrasyon hızı (GFR) vücut yüzeyi, yaş,
diyet ve fizyolojik koşullara bağlı olarak değişir. GFR
bayanlar için 100 ml/dk, erkekler için 120 ml/dk
değerindedir. Gebelik GFR' de artmaya neden olur.
3
ÜRİNER SİSTEM FİZYOLOJİSİ
4
ÜRİNER SİSTEM FİZYOLOJİSİ
B-Tübüler geri emilim ve tübüler sekresyon:
Geri emilim ve sekresyon işlevleri tübüller ve toplayıcı kanallarda
oluşur.
Glomerül fıltrasyonunda açıklanan 24 saatte glomerüllerden
geçen 180 lt kanın tübüler kapillerlerden geri emilime uğrayan
%99'luk kısmı tübüler geri emilimi oluşturur.
Proksimal tübüllerde su ve glukoz, fosfat, potasyum, sodyum
gibi elektrolitler ve aminoasidlerin %80'ni geri emilime uğrar.
5
2- Artık ürünlerin dışarıya atılması:
Böbreklerin önemli işlevlerinden birisi de metabolizma sonucu oluşan artık
ürünleri vücuttan atmaktır.
İdrar yoluyla atılan en önemli artık ürün protein metabolizması sonucu
açığa çıkan üredir.
Günde yaklaşık 25-30 gr üre oluşur ve bu yolla atılır. İdrar yoluyla atılan
diğer önemli artık ürünler ise kreatinin, fosfat ve sülfattır.
Pürin metabolizması sonucu oluşan ürik asit de idrar yoluyla vücuttan atılır.
İlaç metabolizması sonucu ortaya çıkan artık ürünlerin atılmasında da
böbrekler birincil organ olarak görev yaparlar.
6
1
20.10.2025
ÜRİNER SİSTEM FİZYOLOJİSİ
ÜRİNER SİSTEM FİZYOLOJİSİ
3- Elektrolit dengesinin sürdürülmesi:
Böbrekler normal işlevlerini sürdürdüğünde her gün alınan miktara eşit
oranda elektroliti vücuttan atarlar.
İdrar yoluyla atılan başlıca elektrolitler sodyum ve potasyumdur.
4- Asit-baz dengesinin sürdürülmesi:
Protein metabolizması yada yıkımı sonucu özellikle fosforik asit ve
sülfürik asit gibi asitler açığa çıkar.
Ayrıca günlük alınan diyetle belirli miktarda asit alımı olmaktadır.
İdrar oluşumu sırasında vücuttaki su ve sodyumun %99'dan fazlası
glomerüllerden geri emilir.
Fosforik asit ve sülfürik asit karbondioksit gibi uçucu özellikte değildir
ve solunum yoluyla atılamaz.
Fosforik asit ve sülfürik asit böbrekler yoluyla atılır.
Sodyumun geri emilimini izleyerek ozmotik basıncı dengede tutmak
için su dengesi korunur.
Günlük alınan potasyumun %90'ı böbrekler tarafından atılarak normal
potasyum dengesi sürdürülür.
7
Böbrek işlevleri normal olan bir birey 70 m Eq/gün asit atılımını sağlar.
Böbrekler bu işlevi idrar ph'ı 4.5'e ulaşıncaya kadar sürdürürler.
8
6- Kan basıncının düzenlenmesi:
ÜRİNER SİSTEM FİZYOLOJİSİ
Böbreklerin önemli işlevlerindendir.
Kan basıncı düştüğünde özelleşmiş
jukstaglomerüler hücrelerden ve distal tüpten
renin salgılanır.
5- Su dengesinin düzenlenmesi:
Böbreklerin önemli işlevlerinden biri de su dengesinin
sürdürülmesidir.
Anjiyotensin II güçlü bir vazokonstrüktördür.
Vazokonstrüksiyon kan basıncının artmasına
neden olur.
Fazla miktarda sıvı alımı konsantrasyonu düşük nitelikte fazla
miktarda idrar atılımına, az sıvı alımı konsantrasyonu fazla olan
daha az miktarda idrar atılımına neden olur.
Anjiyotensin II hipofizi uyararak sürrenal
korteksden aldesteron salgılanmasını sağlar.
Serum ozmolalitesini arttırarak kan basıncının
yükselmesine neden olur.
Normal bir birey günde 1-2 lt sıvı aldığında bunun 400-500 ml' ini
idrar olarak çıkarır.
Geri kalan miktar deri, feçes ve akciğerlerden solunum yoluyla atılır.
9
10
ÜRİNER SİSTEM FİZYOLOJİSİ
7- Kırmızı kan hücrelerinin yapımı: Böbrek kan akımında azalma
nedeniyle oksijen basıncı düştüğünde böbrekler eritropoetin salgılamaya
başlar. Eritropetin kemik iliğinde eritrositlerin yapımını uyararak
hemoglobin yapımını arttırır.
8- Aktif D vitaminin sentez edilmesi: Böbrekler 1.25
dehidroksikolekalsiferol aracılığıyla D vitamininin aktif duruma getirilerek
kalsiyum dengesinin sürdürülmesinde önemli işleve sahiptir.
9- Hormonların salgılanması: Böbrekler böbrek kan akımının
sürdürülmesinde önemli rolü olan prostaglandin E(PGE) ve prostasiklin
(PGI) salgılanmasında da işlev görürler.
11
12
2
20.10.2025
10- Böbrek klirensi:
Böbrek klirensi böbreklerin plazmadaki solütleri temizleyebilme
yeteneğidir.
Klirens birçok etmene bağlıdır. Bunlar; glomerül filtrasyon hızı,
tübülüslerden geri emilim miktarı, tübüllere salınan madde miktarı
gibi etmenlerdir.
Böbreklerin temizlediği tüm maddelerin miktarı ölçülebilir, ancak
kreatinin klirensinin ölçülmesi önemlidir.
Kreatinin iskelet kaslarının metabolizması sonucu açığa çıkar ve
böbrekler yoluyla atılır.
Kas metabolizması sonucu açığa çıkan kreatinin glomerüllerden filtre
edilerek çok az değişiklikle tübüllere geçer ve idrarla atılır.
Bu nedenle kreatinin klirensi GFH' ını değerlendirmede en iyi
ölçümdür.
13
Mesane idrarın toplanması işlevini görür.
Mesanenin dolması ve boşalması sempatik ve
parasempatik sinir siteminin kontrolü
altındadır.
Mesane dolduğunda mesane duvarındaki düz
kaslarda bulunan reseptörler ile uyarılar
oluşur ve bu uyarılar beyinde miksiyon
merkezine giderek miksiyon gereksinimini
iletir ve uygun koşullarda miksiyon
gerçekleşir.
Mesanede 100-150 ml idrar biriktiğinde ilk
mesane doluluğu duyusu algılanır.
Erişkin bir bireyde yaklaşık 200-350 ml idrar
biriktiğinde doluluk duyusu merkezi sinir
sistemine ulaşır.
Mesanede idrar miktarı 350 ml yada daha
fazla olduğunda güçlü bir miksiyon
duyusu oluşur. Bu mesanenin
"fonksiyonel kapasitesi" olarak
tanımlanır.
İDRAR DEPOLANMASI
14
İDRAR BOŞALTIMI (MİKSİYON):
İDRAR BOŞALTIMI (MİKSİYON):
Miksiyon işlevi sempatik ve parasempatik sinir sistemi işlevleri
ile gerçekleşir.
Bu işlev iki aşamada gerçekleşir:
1- İdrar kesesi duvarındaki gerilim eşik düzeyine çıkıncaya
kadar, yavaş yavaş dolar ve ikinci aşamayı başlatır.
2- İdrar kesesinin miksiyon refleksi-sinirsel refleks oluşur,
bu gerçekleşmez ise en azından bilinçli idrar çıkarma
isteğinin doğmasına neden olur.
*Miksiyon refleksi otonom medulla spinalis refleksi olmasına
rağmen, serebral korteks yada beyin sapındaki merkezler
tarafından inhibe edilebilir yada kolaylaştırılabilir.
*Erkeklerde 45 yaşından sonra prostat bezinin hipertrofisi vb.
Nedenlerle meydana gelen tıkanıklıklar mesane dolma basıncını
arttırarak miksiyon işlevinin daha yavaş ve uzun süreli olmasına
neden olur.
*Kaza, yaralanma gibi spinal kordu etkileyen durumlarda beyinle
spinal kord arasındaki iletim yolu bozulduğunda mesanenin
refleks kontraksiyonları sürdürülebilir ancak istemli kontrol
kaybolabilir.
15
İDRAR BOŞALTIMI (MİKSİYON):
*Bu durumda mesane duvarındaki kasların kasılması mesanenin
tam boşalması için genellikle yetersiz kalır ve miksiyondan
sonra mesanede bir miktar idrar kalır (rezidüel idrar).
*Normalde rezidüel idrar miktarı orta yaşlı erişkinlerde 50 ml ve
yaşlılarda 50-100 ml'den azdır.
16
ÜRİNER SİSTEM DEĞERLENDİRMESİ
Böbrek ya da idrar yolları problemi olan hastan durumunun
değerlendirilmesi, hastanın sağlık öyküsü ve fiziksel
değerlendirmeyi kapsar.
İdrar yolları ve böbrek hastasından sağlık öyküsü almak
bireylerde rahatsızlık ve utanma nedeniyle güç olabilir. Bu
nedenle hemşirenin iyi iletişim becerisine sahip olması
gerekir.
*Kronik idrar retansiyonu yaşlı kadın ve erkeklerde daha
yaygındır.
17
18
3
20.10.2025
ÜRİNER SİSTEM DEĞERLENDİRMESİ
ÜRİNER SİSTEM DEĞERLENDİRMESİ
•
Sağlık öyküsü alırken hemşire risk faktörlerini
değerlendirmelidir:
Vajinal yolla çok doğum yapmış kadınlarda idrar inkontinansı,
yaşlı kadınlarda, diyabetik nefropati, multiple skleroz yada
parkinson hastalığı gibi sinir sistemi hastalığı olanlarda
mesanenin tam olarak boşalamamasına bağlı idrar
göllenmesi üriner sistem enfeksiyonu gelişmesi açısından
risk oluşturabileceği için önemlidir.
SLE (Sistemik Lupus Eritematozus), lupus
nefriti, yaşlı erkek hastalarda prostat hipertrofisi
idrar yolu enfeksiyonu ve böbrek yetmezliği riski
nedeniyle öykü almada gözden kaçırılmaması
gereken faktörlerdir.
19
20
Hemşire sağlık öyküsü alırken aşağıdaki soruları
sormalıdır:
Hemşire sağlık öyküsü alırken aşağıdaki
soruları sormalıdır:
Hasta hangi sağlık sorunu nedeni ile yardım istiyor mu?,
Problem nasıl başlamış, yaşam kalitesini nasıl etkiliyor?,
Ağrısı var mı, varsa idrar yapma ile ilk ağrının yeri, süresi ve özelliği nedir?,
Üriner sistem enfeksiyonunun öyküsü nasıl bir tedavi uygulandığı ya da hasta
ne süre yattığı?,
Ateşi ya da titremesi var mı?,
Daha önce tanı ya da tedavi amacıyla kateter uygulanmış mı?,
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
İdrar yapmada bozukluk var mı?,
Dizüri var mı?
İdrar inkontinansı varmı? (stres inkontinansı, sıkışma
inkontinansı, fonksiyonel inkontinansı, overflow inkontinansı
gibi),
İdrarda hematüri, renk ve miktarında değişiklik var mı?,
Noktüri var mı? Varsa ne zaman başladı?,
Böbrek taşı var mı?
21
22
Hemşire sağlık öyküsü alırken aşağıdaki
soruları sormalıdır:
•
•
•
•
•
•
Kadın hastalarda, doğum sayısı, forseps kullanılıp kullanılmadığı,
Vaginal enfeksiyon ve akıntı oluşmuş mu?
Kontraseptiv kullanmış mı?,
Genital bölgede lezyon ya da cinsel ilişki ile geçen hastalık öyküsü
şimdi ya da geçmişte varmı?,
Sigara, alkol ya da başka alışkanlıkları var mı?,
Böbrek problemi ile ilgili herhangi bir ilaç tedavisi alıyor mu?,
23
Bu soruların yanıtı alınırken hastanın psikolojik durumu
hakkında gözlem yapılır.
Örneğin anksiyete düzeyi, beden bilincinin etkilenip
etkilenmediği, sosyal desteği, eğitim düzeyi gibi.
24
4
20.10.2025
FİZİKSEL DEĞERLENDİRME
TANI YÖNTEMLERİ
1- İdrar incelemeleri
• Böbrek hastalıkları bütün bedeni etkilediğinden
tepeden tırnağa kadar, özellikle üriner sisteme
ağırlık verilerek değerlendirilmesi yapılır.
İdrarın Mikroskopik İncelemesi
Glikoz Normal koşullarda negatiftir.
Eritrosit Santrifüj edilmiş idrar örneğinde her büyütme alanında 3-4 kadar
görülmesi normal kabul edilir. Kadınlarda mensturasyon döneminde
görülebilir.
Lökosit Bir mikroskopik alanda erkekte 1-2 kadında ise üretra vajene yakın
olduğundan 3-4 tane görülür.
Silendir Normal idrarda negatiftir
Epitel Her mikroskopik alanda 1-2 tane görülür.
Kristal Bekletilmiş idrarda ürat kristali görülebilir.
• Yaşam bulguları değerlendirilir; bu kapsamda;
hasta otururken ve yatar durumda iken her iki
koldan kan basıncı ölçülür
25
26
TANI YÖNTEMLERİ
TANI YÖNTEMLERİ
1- İdrar incelemeleri
1- İdrar incelemeleri
İdrar incelemesinde sabah idrarının alınması tercih edilir. Alınan idrar örneğinin
1 saat içinde laboratuvarda incelenmesi sağlanır, idrar örneği almadan önce
feçes ve kadınlarda mensturasyona bağlı kanamanın neden olabileceği için
perianal bölgenin temizliği sağlanmalıdır.
İdrar kültürü:
Konsantrasyon testi:
İdrarın özgül ağırlığının değerlendirilmesidir. Normal değer: 1010-1025 tir. Hastaya
uygulanacak konsantrasyon testine göre sıvı kısıtlaması yapıldıktan sonra
önerilen biçimde idrar örneği alınarak laboratuara ulaştırılması sağlanır.
Üriner sistem enfeksiyonu kuşkusu olduğunda etken olan mikroorganizmayı
saptamak amacıyla yapılır. Perianal bölgenin temizliği yapıldıktan sonra
hastaya ilk idrarı dışarıya yapması, daha sonra kısa bir süre idrar yapmayı
durdurup, daha sonra kendisine verilen steril kabın içerisine idrarını yapması
söylenir.
27
28
TANI YÖNTEMLERİ
TANI YÖNTEMLERİ
1- İdrar incelemeleri
Dilüsyon testi:
1- İdrar incelemeleri
Kreatinin klirensi:
Dilüsyon testi fazla su alınmasıyla idrar dansitesinin düşmesi esasına dayanır.
Bu test günün herhangi bir saatinde yapılır.
Hasta mesanesini tamamen boşaltır.
Yarım saat içinde 1200 ml su içirilir (kolay içebilmesi için meyve suyu ile karıştırılır).
Üç saat süre ile her saat başı idrar alınır.
Normalde, alınan idrarlardan herhangi birinde dansite 1003'ün altında
olmamalıdır.
Verilen suyun yarıdan çoğunun üç saat içinde çıkarılması beklenir.
Hasta bu miktar idrarı çıkaramadığında böbreğin dilüsyon kapasitesinin kaybolduğu
düşülür.
24 saatlik idrar toplanır.
Sabah ilk çıkarılan idrar döküldükten sonra 24 saat boyunca yapılan tüm idrar
biriktirilir.
Vücudun kas ve protein yıkım ürünlerinin böbreklerin GFH' na bağlı olarak
temizlenebilme yeteneğinin değerlendirilmesi amacıyla incelenmesidir.
Normal değer: 85-135 ml/dak.
29
Rezidüel idrar testi:
İdrar yaptıktan sonra mesanede kalan idrar miktarının belirlenmesi için yapılır.
Hasta idrarını yaptıktan sonra kateterle rezidüel idrar alınır.
30
5
20.10.2025
TANI YÖNTEMLERİ
TANI YÖNTEMLERİ
1- İdrar incelemeleri
Böbrek fonksiyon testleri:
Böbrek hastalığının ciddiyetini ve hastalığın klinik durumundaki
gelişmeleri değerlendirmek için yapılır.
• Renal kan akımı ölçülmesi
• Glomerül filtrasyon miktarı (GFH) tayini
• Tubülar fonksiyonların belirlenmesi (Reabsorbsiyon ve
sekresyon)
• Renal Plazma Akımı Ölçülmesi
2- Kan incelemeleri:
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
BUN (5-25 mg/dl),
Kreatinin (Erkekte: 0.6-1.5 mg/dl Kadında: 0.6-1.1 mg/dl),
BUN/kreatinin oranı (10/1),
Ürik asit (Erkekte: 2.1-8.5 mg/dl Kadında: 2.0-6.6 mg/dl),
Sodyum (135-145meq/L),
Potasyum (3.5-5.0meq/L),
Kalsiyum (9-10.5mg/dl),
Fosfat (1.8-2.6meq/L),
Bikarbonat (24-30 meq/L),
Klor (100-110meq/L) ve protein (6-8.5gr/dl) incelemeleri yapılır.
31
32
3- RADYOLOJİK İNCELEMELER:
A-Direk
radyogra
fik
inceleme
ler
B-İntravenöz
piyelografi (IVP):
İntravenöz kontrast
madde
uygulamasının
ardından belirli
aralıklarla yatarak
direkt karın grafisi
çekilerek yapılan IVP,
böbreklerin boyutları,
şekli, anomalileri,
fonksiyonu,
obstrüksiyon,
hidronefroz, taş ve
kitle konusunda bilgi
sağlar.
C- Retrograd piyelografi:
Sistoskopi sırasında kontrast
maddenin doğrudan
üreterlere enjeksiyonu ile
gerçekleştirilir.
Bu yöntem özellikle IVP’de
görüntüye girmeyen
böbrekte, üreter ya da renal
pelvisteki tıkayıcı lezyonların
tanımlanmasında yararlıdır.
Kontrast madde verildikten
sonra seri filmler çekilir.
Film çekimleri yaklaşık bir
saat sürer.
D- Renal anjiyografi (Renal
arteriografi):
Renal anjiyografi femoral
arterden kateter ile girilerek
opak maddenin verilmesi ile
böbrek damarlarının
görüntülenmesidir.
Renal Arteriografi böbrek arteri
daralmasından ya da
trombozundan kuşkulanılmış
hastaların değerlendirilmesinde ve böbrekte
kitle olanlarda özellikle
yararlıdır ve böbrek
transplantasyonundan önce de
yapılmaktadır.
4.Radyoizotop incelemeler:
5.Endoskopik incelemeler:
Böbrek sintigrafisi:
Sistoskopi:
IV yolla verilen radyoopak
maddenin böbrek damarlarına
ulaşması ve böbrek dokusunda
tutulumunu izleyerek böbrek
perfüzyonu ve böbrek işlevleri
değerlendirilmesi amacıyla yapılır.
Ucunda optik gözü bulunan ışıklı bir
sistoskop aracılığıyla üreterden mesaneye
girilerek taş, tümör, ülser ve hematüriye
neden olan patolojilerin görüntülenmesi,
idrar örneği, biyopsi materyali alınması gibi
tanı amaçlı olarak yada taş, tümör ve
yabancı maddelerin çıkarılması,
radyoizotop yerleştirilmesi, üreterlerin
genişletilmesi gibi tedavi amacıyla
uygulanır
Böbreklerde radyoaktif maddenin
tutulumuna göre böbreklerin
biçimi, tümör, kist, abse gibi
yapıların saptanmasına yardımcı
olur.
33
34
6- Ürodinamik incelemeler:
7- İnvaziv girişimler:
Böbrek biyopsisi
Boşaltma sistoüretrografisi:
Fuloroskopi altında mesanenin idrar tutma kapasitesi
ve alt üriner bölgenin incelenmesi amacıyla yapılır.
35
36
6
20.10.2025
ÜRİNER SİSTEM HASTALIKLARI
ÜRİNER SİSTEM HASTALIKLARI
SİSTİT
SİSTİT
Mesane duvarının enflamasyonu olup en sık görülen üriner sistem
enfeksiyonudur.
Etkeni sıklıkla Escerichia Coli (%90) dir.
Kadın üretrasının daha kısa olması ve üretranın rektuma yakın olması nedeniyle
kadınlarda erkeklerden daha sık görülür. Yüksek risk taşıyan diğer gruplar; yaşlı
erkekler ve çocuklar (özellikler kız çocukları) dır.
Sistite yatkınlığı artıran faktörler arasında;
Prostat hipertrofisi, mesane taşı, gebelik, mesane kateterizasyonu,
nörojenik mesane ve konjenital anomaliler sayılabilir.
Sabun, deodorant vb. maddelerin lokal reaksiyonu da hazırlayıcı etken
olabilir.
37
38
ÜRİNER SİSTEM HASTALIKLARI
ÜRİNER SİSTEM HASTALIKLARI
SİSTİT
SİSTİT
Tedavi
Belirtileri
Medikal tedavide amaç; neden olan patojenlerin eradike edilmesi,
morbiditenin azaltılması ve tekrarlayıcı enfeksiyonların önlenmesidir.
Sık ve ağrılı idrar, suprapubik ağrı,
dizüri ve kokulu idrardır.
*5-10 gün süreyle antimikrobiyal tedavi uygulanır.
*Antibiyogram yapılarak uygun antibiyotik seçilir.
*Oral antibiyotik kullanımı tek - yüksek dozda verilir.
*Oral antibiyotik 3 gün kullanılır.
*Bol sıvı alması önerilir.
*İdrar kültürü tekrarlanır (tedavi sonlandıktan sonra 10-14. Gün).
Bu lokal bulguların yanında ateş,
üşüme, halsizlik, iştahsızlık ve bilişsel
yeteneklerde azalma gibi spesifik
olmayan sistemik bulgularda
görülebilir.
39
40
Hasta Eğitimi
ÜRİNER SİSTEM HASTALIKLARI
SİSTİT
Hemşirelik Yönetimi
Hemşirelik Tanıları
*Yüksek riskli kişilere mesaneyi tümüyle boşaltması,
Amaç;
-Enfeksiyona bağlı üriner
eliminasyonda değişme
*İdrar ve dışkı çıkardıktan sonra perine bölgesini önden arkaya doğru silmesi
Dizürinin geçirilmesi, üst idrar
yolu komplikasyonlarının
olmaması ve tekrarlayan atakların
yaşanmamasıdır.
- Tekrarlamaya yönelik önlemler
konusunda bilgisizliğe bağlı tekrar
enfeksiyon riski
*Hergün yeterli sıvı alması,
*Reçete edilen antibiyotikleri sonuna kadar kullanması,
*İdrar rengi ve kıvamındaki her türlü değişikliği izlemesi,
- İdrar yolları mukozasında
inflamasyona bağlı ağrı
*İdrar kültürü yaptırmasının önemi,
- Enfeksiyona bağlı hipertermi
41
*Yeterli sıvı alımının önemi (kafein, alkol, turunçgillerin suları, çikolata ve fazla
baharatlı gıdalar mesaneyi irrite edeceğinden alınmamalıdır) anlatılmalıdır. 42
7
20.10.2025
Hasta Eğitimi
PİYELONEFRİT
Piyelonefrit renal pelvis ve böbrek parankiminin akut ya da kronik inflamatuvar sürecidir.
*Üriner bölgeye sıcak su torbası/ped uygulanması yada ılık duş alma hastanın
rahatlamasını sağlar.
İnflamatuvar sürece genellikle barsaklarda normal olarak bulunan bakterilerin invazyonu
neden olur (örn. Escherichia coli).
Bunun yanı sıra Proteus, Klebsiella, Stafilokok ve Streptokok etiyolojide rol oynayan diğer
patojenlerdir.
*Cinsel ilişki öncesi ve sonrası mesanenin boşaltılmasının önemi,
*Semptomlar kaybolsa bile ilaçları düzenli kullanmasının önemi anlatılmalıdır.
43
PİYELONEFRİT
44
PİYELONEFRİT
Piyelonefrit sistitten yukarıya doğru ilerler, önce renal medullada sonra
da kortekste yayılarak gelişebilir. Bundan sonra enfekte olan kısım
fibrozis ve skar oluşumuyla iyileşir.
Enfeksiyonun kan yoluyla yayılımı nadirdir. Hastaların çoğunluğunu
15-40 yaş grubu kadınlar oluşturmaktadır.
Tekrarlayan akut piyelonefrit
atakları, mesane tümörleri, prostat
hiperplazisi, idrar yolu taşları,
vezikoüretral reflü ve nörojenik
mesane gibi önceden var olan
faktörlerle birleştiğinde kronik
piyelonefrite yol açabilir.
Kronik piyelonefrit genellikle
uzun süreli idrar yolu
enfeksiyonunun alevlenmeler ve
reenfeksiyonlarla kronik
inflamasyon ve skar oluşumuna yol
açmasının sonucudur.
45
PİYELONEFRİT
46
PİYELONEFRİT
Belirtileri
Laboratuvar bulgusu olarak kanda lökositoz, idrarda bol lökosit ve
bakteri kümeleri saptanır. İdrar bulanık ve kötü kokuludur.
Akut piyelonefritte alt üriner
sistem enfeksiyonlarındaki
belirti ve bulgulara ek olarak
ateş, titreme, sıkıntı, yan ağrısı,
baş ağrısı, kusma, kilo kaybı,
etkilenen tarafta kostavertebral
hassasiyet, kas ağrısı, gibi
bulgular vardır.
Akut bulgular özel tedavi uygulanmasa bile genellikle birkaç gün içinde
azalır, ancak bakteriyüri ya da piyüri devam edebilir.
Kronik piyelonefrit tekrarlayan akut piyelonefrit atakları ile gelişir ve
kronik böbrek yetmezliğine ilerleyebilir.
47
48
8
20.10.2025
PİYELONEFRİT
PİYELONEFRİT
Tedavi
Hemşirelik Yönetimi
Hemşirelik Tanıları
Şiddetli bulantı kusmaya bağlı dehidratasyon ve sepsis belirtileri
olmayan hastalar genellikle evlerinde tedavi edilirler.
Amaç;
-İnflamasyon ve doku travmasına
sekonder dizüri, sık idrar ihtiyacı,
idrara zor yetişme ve mesane
spazmlarına bağlı ağrı
Hastanın bol sıvı alması ve yatak istirahati sağlanır.
Uygun antibiyotik tedavisi (örn; trimetoprim-sulfometoksazol,
siprofloksasin), ateş ve ağrı kontrolü için antipretik ve analjezik tedavi
uygulanır.
Ağrının giderilmesi, normal vücut
sıcaklığının sağlanması, belirtilerin
tekrarlamaması ve
komplikasyonların ortaya
çıkmamasıdır.
- Üriner enfeksiyon nedeniyle idrar
boşaltım alışkanlığında bozulma
- Hastalığın prognozuna ilişkin bilgi
yetersizliğine bağlı anksiyete
Kronik piyelonefrit’ te hipertansiyonu kontrol altına almak için
antihipertansifler ve tuzsuz diyet verilir
- Hastalık, tedavi ve korunmaya
ilişkin bilgi yetersizliği
49
50
PİYELONEFRİT
Hasta Eğitimi
PİYELONEFRİT
*Sık alevlenmeleri ya da reenfeksiyonları olan hastaya uzun süreli, düşük doz
antibiyotik verilebilir.
Hasta Eğitimi
*Hastanın tedaviye uyumunu artırmak için tedavinin nedenini anlaması önem taşır.
*Hastaya ilaçlarına reçete edildiği şekilde devam etmesi gereği,
*Tedavinin doğru sürdürülmesi için idrar kültürü ve enfeksiyonun tekrarlaması
izleminin önemi ya da alevlenmesiyle ilgili bulgu ve belirtiler öğretilmelidir.
*Antibiyotik tedavisine ek olarak hasta günde en az sekiz bardak sıvı almaya
teşvik edilmelidir.
*Perineal bakım konusunda eğitim yapılmalıdır.
*Perineal bölgeyi tahriş edebilecek parfümlü ürünler kullanmaması, oturarak ya da
küvette banyo yerine ayakta duş biçiminde banyo yapması konusunda
uyarılmalıdır.
*Sık sık idrar yaparak mesanede idrar birikiminin önlenmesinin önemi konusunda
uyarılmalıdır.
*Yüksek miktarda sıvı alımı, enfeksiyon tedavi edildikten sonra bile
sürdürülmelidir.
*İyileşmeye yardımcı olabilecek yatak istirahatının önemini vurgulanmalıdır.
51
52
GLOMERULONEFRİT
Glomerülonefrit immünolojik olaylar
sonucunda renal glomerüllerin iki taraflı
enflamasyonudur.
GLOMERULONEFRİT
Akut Glomerülonefrit (AGN):
Glomerüllerde antijen, antikor ve
kompleman birikimi sonucu doku hasarı
ve enflamasyon olur.
Bakteriyel kökenli AGN genellikle 2 yaşın üzerindeki çocuklarda sıklıkla
görülen bir hastalıktır.
Böbreğin glomerullerinde başlar,
tübüler, intertisyel ve vasküler
değişiklikler yapar, proteinüri, hematüri,
oligüri ve hipertansiyon bulguları ile
seyreder.
Ancak viral kökenli AGN her yaşta görülebilir. AGN'li hastaların %12'sinde son dönem böbrek yetersizliği gelişebilmeliktedir.
53
54
9
20.10.2025
GLOMERULONEFRİT
GLOMERULONEFRİT
Akut Glomerülonefrit (AGN):
Akut Glomerülonefrit (AGN):
Etiyolojide rol oynayan en önemli etken A grubu Beta hemolitik
streptekoklardır.
Belirtiler
Bu etkene bağlı farenjit, tonsillit gibi üst solunum yolu enfeksiyonu,
impetigo gibi deri enfeksiyonu geçirilmesinden yaklaşık 1-3 hafta sonra
hastalığa ilişkin bulgular gelişir.
İlk bulgusu mikroskobik yada makroskobik olarak görülebilen
hematüridir.
Viral kökenli üst solunum yolu enfeksiyonları, kabakulak, su çiçeği,
Epstein-Barr, Hepatit B, HIV gibi enfeksiyon etkenleri de etiyolojide rol
oynayabilen diğer etkenlerdir.
Yaygın vücut ödemi, hipertansiyon, oligüri, hematüri ve
proteinüri (glomerülonefropatinin şiddetine göre değişir) vardır.
Bazı olgularda dışarıdan ilaçlar yada serumlarla vücuda giren antijenler,
bazı olgularda da bireyin kendi böbrek dokusu antijen olarak rol
oynamakta ve enflamasyon sürecini başlatmaktadır.
İdrar bulanıktır.
Glomerüler filtrasyonun azalması sonucunda sıvı tutulumu olur.
Ödem başlangıçta gözlerde, ilerledikçe assit ya da bacaklarda
periferik ödem gibi tüm vücuda yayılabilir.
55
56
GLOMERULONEFRİT
Akut Glomerülonefrit (AGN):
GLOMERULONEFRİT
Belirtiler
Akut Glomerülonefrit (AGN):
Hücre dışı sıvının miktarında artma
sonucu hipertansiyon gelişebilir.
Bazı hastalarda anemi de gelişebilir.
Tedavi
Tedavide belirtilerin giderilmesi üzerinde odaklanılır. Çünkü
glomerullerde ve bazal membrandaki değişiklikleri düzeltecek özel bir
tedavi yöntemi yoktur.
Daha ciddi olgularda baş ağrısı, halsizlik,
karın ve yan ağrısı bulguları olabilir.
Glomerüler inflamasyon (proteinüri, hematüri) bulguları ve
hipertansiyon düzelinceye kadar istirahat önerilir.
Zaman zaman bazı hastalarda hiçbir
belirti olmaz ve sorun rutin idrar
tetkikinde belirlenir.
Ödem, sodyum ve sıvı alımını kısıtlanarak ve diüretik uygulanarak
tedavi edilir.
57
58
Akut Glomerülonefrit (AGN)
GLOMERULONEFRİT
Akut Glomerülonefrit (AGN):
Tedavi
Şiddetli hipertansiyon antihipertansif ilaçlarla tedavi edilir.
Azotlu atıklarda artış belirtisi varsa (örn. BUN yükselmesi) diyetle
protein alımı kısıtlanabilir.
Yalnızca streptokoksik enfeksiyon hala devam ediyorsa antibiyotik
verilmelidir.
Kortikosteroidlerin ve sitotoksik ilaçların bir yararı gösterilememiştir.
59
Hemşirelik Tanıları
Hemşirelik Girişimleri
- Böbrek işlevlerinin
kalıcı olarak bozulması
olasılığı nedeniyle korku
- Böbrek işlevlerinin
bozulmasına bağlı sıvı
volüm artışı
- Beden algısında
değişmeye bağlı sosyal
aktivitelerden kaçınma
- Hastalık sürecine bağlı
beslenme alışkanlığında
değişiklik beden
gereksiniminden
az/fazla beslenme
*Boğaz enfeksiyonlarının ve deri lezyonlarının erken
tanı ve tedavisi teşvik edilmelidir.
*Kültürde streptokok bulunursa, uygun antibiyotikle
tedavi (genellikle penisilin) edilmelidir.
*Streptokoksik deri enfeksiyonlarının yayılımını
engellemek için kişisel temizlik önemli bir faktördür.
*Hastaya kalıcı böbrek hasarını önlemede ilaç tedavisi,
yatak istirahatı ve diyetin önemini anlatılmalıdır.
*Hastaya sıvı ve diyet kısıtlamalarına uyma konusunda
yardım edilmelidir.
*Hasta taburcu edilmeden önce beslenme, sıvı ve
aktivite kısıtlamaları ve aldığı-çıkardığı sıvı izlemi
konularında hasta ve yakınlarına eğitim verilmelidir.
*Hasta ve yakınlarına hekime başvurmaları geren
durumları içeren bir liste verilmelidir.
60
10
20.10.2025
GLOMERULONEFRİT
GLOMERULONEFRİT
Kronik Glomerulonefrit
Kronik Glomerulonefrit
Belirtiler
Kronik glomerülonefrit son dönem glomerüler inflamatuvar hastalığı
yansıtan bir sendromdur.
*Kronik glomerülonefritte birçok klinik belirti ve bulgu vardır.
Kronik glomerülonefrit akut glomerülonefritin sık aralıklarla
tekrarlaması, hipertansif nefroskleroz, hiperlipidemi, kronik
tübülointerstisyel hasar yada hemodinamik nedenli glomerüler skleroz
sonucu gelişir.
Kronik glomerülonefritte proteinüri, hematüri ve böbrek işlevlerinin
azalması sonucu yavaş gelişen üremik sendrom vardır.
Kronik glomerülonefrit sinsi bir şekilde ilerleme göstererek birkaç yıldan
30 yıla dek olan süre içinde böbrek yetmezliğine gider.
61
*Bir çok hastada uzun yıllar hiçbir bulgu olmadan hastalık kronik
bulgularıyla ortaya çıkabilir.
*DM, SLE gibi hastalıklar çoğunlukla böbrek işlevleriyle ilgili bozulmayı
maskeleyerek hastalığın erken dönmede tanınmasını engelleyebilirler.
*Rutin bir inceleme sırasında hipertansiyon yada BUN ve serum
kreatinin düzeyinde yükselme, rutin göz incelemesinde göz
damarlarında değişiklikler, retinada kanamalar saptanmasıyla ortaya
çıkabilir.
GLOMERULONEFRİT
GLOMERULONEFRİT
Kronik Glomerulonefrit
Kronik Glomerulonefrit
Belirtiler
Belirtiler
*Hastalığın ilk göstergesi birdenbire ciddi burun kanaması, inme ya da
nöbetdir.
*Potasyum atılımının azalması, asidoz, katabolizma, ilaçlarla ve gıdalar
ile potasyum alımının artması sonucu hiperkalemi gelişir.
*Birçok hasta geceleri ayaklarında hafif şişme olduğunu söyler.
*Böbreklerin asit sekresyonunun azalması ve bikarbonat eksiğini
tamamlama yeteneğini yitirmesi sonucu metabolik asidoz gelişir.
*Hastalar kilo kaybı, huzursuzluk ve noktüriden yakınır.
62
*KRONİK GLOMERÜLONEFRİT İLERLEDİKÇE BÖBREK
YETERSİZLİĞİ VE KRONİK BÖBREK YETMEZLİĞİ GELİŞİR.
*Hastada üremi belirtileri görülür.
*Periorbital ve periferal ödem görülür.
*Kan basıncı normal ya da çok yüksektir.
63
64
GLOMERULONEFRİT
Kronik Glomerulonefrit
Tedavi
*Tedavi destekleyici ve
belirtilere yöneliktir.
Hemşirelik Girişimleri
*Hasta yatak istirahatına alınarak sıvı elektrolit
değişiklikleri, böbrek işlevleriyle ilgili değişikler
izlenir.
Her yaşta görülebilir ancak vakaların çoğu (%75) 18 yaşın altındadır.
*Sıvı-elektrolit, kardiyolojik yada nörolojik
*Hipertansiyon ve idrar
değişiklikler hekime bildirilir.
yolu enfeksiyonları mutlaka
tedavi edilmelidir.
*Hemşire hasta ve aileye emosyonel destek
*Protein ve fosfat
kısıtlaması böbrek
yetmezliğinin ilerlemesini
yavaşlatabilir.
NEFROTİK SENDROM
Nefrotik sendrom glomerül membran geçirgenliğinin arttığı bir klinik
durum olup, idrarla bol miktarda protein atılması söz konusudur.
sağlayarak, merak ettikleri konularda soru
sorabilmeleri için uygun ortam ve destek sağlamalı
ve gerekli bilgiyi vermelidir.
*Hastalığın ileri evrelerinde diyaliz uygulanan
hastalarda hemşirelik yönetimi ve evde bakımın
sürdürülmesine ilişkin uygulama ve eğitimler yapılır.
65
Proteinüri, yaygın ödem, hipoalbuminemi, hiperlipidemi,
hiperkolesterolemi ve idrar sedimentinde oval yağ cisimciklerinin
bulunması ile karakteristik klinik bir tablodur.
Nefrotik sendroma primer glomerüler hastalıklar (glomerülonefrit),
enfeksiyonlar (hepatit, streptokok gibi), neoplazmlar (Hodgkin hastalığı
gibi), alerjenler (arı sokması, ilaçlar gibi) ve birden çok sistemin
hastalıkları (diyabetes mellitus gibi) neden olabilir.
66
11
20.10.2025
NEFROTİK SENDROM
NEFROTİK SENDROM
Belirtiler
Belirtiler
Nefrotik sendromun başlıca belirtisi yaygın ödemdir.
Genellikle yumuşak ve basmakla gode bırakır.
İdrar miktarı ve böbrek fonksiyonları normal ya
da çok bozulmuştur.
Gerek hümoral gerekse hücresel immün yanıtlar nefrotik sendromda
değişikliğe uğrar. Bunun sonucunda enfeksiyon, morbidite ve
mortalitenin temel nedeni haline gelir.
Hastada iştah kaybı, yorgunluk, baş ağrısı
ve huzursuzluk sık görülen belirtilerdir.
Proteinüri, hipoalbuminemi ve hiperlipidemi (azalan serum
proteinlerinin neden olduğu plazma onkotik basınçta azalma
karaciğerde lipoprotein sentezini uyarır, bu da hiperlipidemiye yol açar)
görülür.
Kadın hastalarda mensturasyon sorunları
oldukça yaygındır.
67
68
NEFROTİK SENDROM
NEFROTİK SENDROM
Tedavi
Tedavi
Tedavide amaç genellikle ödemi gidermek ve temel hastalığı geçirmek
ya da kontrol altına almaktır.
Nefrotik sendrom tedavisinde kullanılan diğer ilaçlar, antineoplastik
ajanlar (clylophoshamide-Cytoxan), immünosüpresif ajanlar
(azothioprine-Imuran)ve tekrarlamaların görüldüğü hastalarda
kortikosteroidlerdir.
Ödemin tedavisinde anjiyotensin dönüştürücü enzim (ACE)
inhibitörlerinin dikkatli kullanımı, steroid içermeyen antiinflamatuvar
ilaçlar, düşük sodyum (günde 2-3 gr) ve düşük - orta derecede
proteinli diyet (0.5-0.6 gr/kg/gün) verilir.
Hiperlipideminin tedavisi genellikle başarısız olur. Ancak kolestipol ve
lovastatin gibi lipid düşürücü ajanlarla tedavi serum kolesterol
düzeylerinde bir miktar düşmeye neden olabilir.
Ağır olguların tedavisinde kortikosteroidler ve siklofosfamid kullanılabilir.
69
Prednizon membranöz glomerülonefrit, proliferatif glomerülonefrit ve
lupus nefriti olan bazı kişilere etkili olmuştur.
70
NEFROTİK SENDROM
NEFROTİK SENDROM
Hemşirelik Tanıları
Hemşirelik Girişimleri
- Ödem nedeniyle deri bütünlüğünde bozulma riski
*Hastayı her gün tartarak, aldığı ve çıkardığı sıvı miktarını eksiksiz kaydederek ve
- İştahsızlık, ve uygulanan diyetle ilgili beslenmede değişiklik/beden
gereksiniminden az beslenme
*Ödemli derinin dikkatli temizlenmesi gerekir.
karın çevresi ya da ekstremite boyutunu ölçerek ödemi her gün değerlendirmek
gereklidir.
- İmmün sistem baskılanmasına bağlı enfeksiyon riski
*Travmadan kaçınılmalı ve diüretik tedavisinin etkililiği izlenmelidir.
- Yorgunluk ve güçsüzlüğe bağlı aktivite intoleransı
*Hastanın idrarla aşırı protein kaybı nedeniyle yetersiz beslenmeye maruz kalması
mümkündür.
- Diyet ve tedavilerin yaşam biçiminde değişikliğe neden olmasına bağlı
bireysel baş etmede yetersizlik
71
*Hastanın yeterli miktarda protein alması gerekir.
72
12
20.10.2025
NEFROTİK SENDROM
Hemşirelik Girişimleri
BÖBREK YETMEZLİĞİ
*Sodyumu düşük olan, bir diyeti sürdürmek ise kolay değildir.
*Hastaya tuzsuz diyeti kolaylaştırıcı ipuçlarını öğretmek gerekir.
*Hastalar enfeksiyona yatkın olduğu için, bilinen enfeksiyonlara maruz bırakmamak
için önlem alınmalıdır.
*Günlük aktiviteler hastanın tolere edebileceği ve yorgunluğa neden olmayacak
biçimde düzenlenir.
Böbreklerin metabolik artıkları atma ve sıvıelektrolit dengesini devam ettirme fonksiyonlarını
yerine getirememesidir.
Akut ve kronik olarak ikiye ayrılmaktadır
*Sağlıklı ve uygun baş etme yöntemleri konusunda hastaya destek sağlanır.
73
74
AKUT BÖBREK YETMEZLİĞİ’nin evreleri
AKUT BÖBREK YETMEZLİĞİ
Akut böbrek yetmezliği (ABY) böbrek fonksiyonlarının saatler veya birkaç
gün içerisindeki bozulmanın yol açtığı üre ve kreatinin gibi nitrojen artık
ürünlerinin birikmesi olarak tanımlanmaktadır.
Değişik gerekçelerle hastaneye yatan hastaların ortalama %2-5’ inde,
kardiyopulmoner cerrahi uygulanan hastaların %4-15’ inde, yoğun bakım
ünitelerindeki hastaların ise %30’ unda ABY gelişebilmektedir.
Hastanede oluşan ABY nedenlerinden en önemlileri, hipovolemi,
hipotansiyon, aminoglikozit, radyokantrast ilaç kullanımı, major
cerrahi operasyonlar olarak sayılabilir.
1.Oligürik evre:
Bu dönem birkaç saat
içinde sonlanabileceği
gibi aylar sürebilir.
Ortalama 10-14 gündür.
2.Poliürik evre:
3.İyileşme evresi:
Bu dönemde günlük idrar
miktarı 400 ml’ nin üzerine
çıkar, 5-10 lt ye ulaşabilir.
Serum kreatinin ve BUN
düzeylerinde azalma ile
birlikte iyileşme dönemi
başlar.
Serum kreatinin ve BUN
düzeyleri poliürik dönemin
Oligüri iskemiye bağlı
başlangıcında artmaya
bir nedenle oluştuğunda
devam edebilir.
24 saat içinde,
Poliürik dönemde çeşitli
nefrotoksik ajana bağlı
komplikasyonlar gelişebilir.
olarak geliştiğinde ise
başlangıcı 1 haftadan
Bu evre 1-3 hafta devam
daha uzun sürebilir.
ABY den sonra böbrekte
düzelme ilk 1-2 hafta
içinde başlar ve 12 ay
boyunca devam eder.
eder.
75
AKUT BÖBREK YETMEZLİĞİ’nin nedenleri
76
AKUT BÖBREK YETMEZLİĞİ’nin nedenleri
Akut böbrek yetmezliği patogenezine göre prerenal, intrarenal (ya
da renal parankim) ve postrenal nedenler şeklinde sınıflanır.
İntrarenal nedenler, böbrek dokusunda doğrudan hasar sonucu
nefronların işlev görememesine yol açan durumlardır.
Prerenal nedenler böbrek kan akımını azaltan ve glomerüler
perfüzyon ve filtrasyonda azalmaya yol açan böbrek dışı
nedenlerdir.
Akut glomerülonefrit ve akut piyelonefrit gibi birincil
Böbrek hastalıkları akut böbrek yetmezliğine neden olabilir.
Preranal nedenler akut böbrek yetmezliğinin en sık görülen nedenleri
olup, tüm olguların % 70 kadarını teşkil ederler. En sık görülme
nedenleri; hipovolemi, kardiyak out-putta azalma ve periferik
damar direncinin azalmasıdır.
77
Daha sıklıkla olaya yol açan hasar iskemi, nefrotoksinler (örn.
Antibiyotikler) ya da nekrotik kas hücrelerinden çıkan
miyoglobin'in neden olduğu akut tübüler nekrozdur (ATN).
78
13
20.10.2025
AKUT BÖBREK YETMEZLİĞİ’nin Belirtileri
AKUT BÖBREK YETMEZLİĞİ’nin nedenleri
Postrenal nedenler idrar akımının mekanik bir şekilde engellenmesini
içerir.
İdrar akımı bloke olunca böbrek pelvislerine baskı yapar ve sonuçta
böbrek yetmezliği gelişir.
En sık görülme nedenleri; prostat kanseri, benign prostat hiperplazisi
(BPH), taşlar, travma ve tümörlerdir.
BU NEDENLER, KALICI HASAR GELİŞMEDEN SAPTANABİLİRSE
TEDAVİ EDİLEBİLİR.
Oligürik evrede genellikle GFH azalması sonucu oliguri olur, genellikle
neden olan olaydan sonraki 1-7 gün içinde gelişir. Oligurik evre
uzadıkça prognoz da kötüye gider.
Sıvı volümü aşırı artar, boyun venleri kabarır, nabız dolgunlaşır, ödem ve
hipertansiyon gelişebilir.
Aşırı sıvı yüklenmesi KKKY, akciğer ödemi ve perikardiyal-plevral
effüzyonlara neden olabilir.
Böbrekler hidrojenin atılması için gerekli olan amonyak üretemez hale
gelince metabolik asidoz gelişir.
Hastada karbondioksit atımını artırmak için Kussmaul solunumu
gelişebilir.
Serum potasyum düzeyleri yükselir. BUN ve kreatinin düzeyleri yükselir,
oliguriyle birlikte azotemi gelişir.
79
AKUT BÖBREK YETMEZLİĞİ’nin Belirtileri
80
AKUT BÖBREK YETMEZLİĞİ’nin Belirtileri
Poliürik evre idrar çıktısının kademeli olarak 1 -3 L/güne çıkmasıyla
başlar, ancak 3-5 L/gün yada üstüne çıkabilir.
İyileşme evresinde böbrek işlevleri düzelmeye başlar.
Bu evrede böbrekler, atıkları boşaltma becerisini tekrar kazanmıştır,
ancak idrarı konsantre edemez.
Üremi hala şiddetli olabilir.
GFR artar, BUN ve serum kreatinin düzeylerinde azalma başlar ve
normal değerlere yaklaşır.
Bu evrenin sonlarına doğru hastanın asit-baz, elektrolit ve atık madde
parametreleri normalleşmeye başlar.
ABY'li hastalarda mortalite hızı %30-60'dır.
ABY de en sık görülen ölüm nedeni enfeksiyondur.
Büyük miktarda sıvı ve elektrolit kaybı nedeniyle hastanın hiponatremi,
hipokalemi ve dehidratasyon için izlenmesi gerekir.
81
82
AKUT BÖBREK YETMEZLİĞİ’nin Tedavisi
AKUT BÖBREK YETMEZLİĞİ’nin Tedavisi
Mortalitesi oldukça yüksek olan ABY’ de tedavide ilk amaç
hastalığın önlenmesi olmalıdır.
1- Hipovoleminin düzeltilmesi ve yeterli böbrek perfüzyonu için
kardiyak çıktının korunması, diyalize erken başlanması ve sık
uygulanması
ABY’ nin önemli bir bölümü hastanede geliştiği için risk
altındaki hastalarda potansiyel böbrek yetmezliği nedenleri
saptanıp hızla elimine edilmelidir.
2- Oligürik evrede sıvı alımının kontrolü
3- K düzeyinin düşürülmesi
Tedavi hastanın belirtilerinin kontrol altına alınması ve
komplikasyonların önlenmesine yönelik
düzenlenmelidir.
83
4- Karbonhidrat ve yağ kaynakları sağlayarak vücudun protein
katabolizmasını azaltmak üzere beslenme tedavisinin başlatılması
bulunur.
84
14
20.10.2025
Hemşirelik Tanıları
•
-Sodyum ve su retansiyonuna bağlı
sıvı volüm artışı
•
-İştahsızlık, diyetteki sınırlamalar
ve katabolizmanın artmasına bağlı
beslenme alışkanlığında
bozulma/beden
gereksiniminden az beslenme
•
-İnvaziv girişimler, üremik toksinler
ve immün yanıtın bozulmasına
bağlı enfeksiyon riski
•
•
•
Hemşirelik Tanıları
-Üremik toksinler, sıvı-elektrolit,
asit-baz dengesizliğine bağlı
duyusal-algısal değişiklikler
-Üremik toksinlerin merkezi sinir
sistemini etkilemesine bağlı
düşünce sürecinde değişiklik
-Damar girişim yolları yada
periton diyaliz kateterine bağlı
deri bütünlüğünde bozulma
•
-Anemi ve üremik toksinlere bağlı yorgunluk
•
-Hastalık süreci, tedavi rejimi ve prognozun belirsizliğine bağlı anksiyete
•
-Böbrek işlevlerinin bozulmasına bağlı olası böbrek yetersizliği
•
-Böbreklerden atılımın bozulmasına bağlı olası hiperkalemi
•
-Elektrolit dengesizliğine bağlı olası kalpte ritim bozuklukları
•
-Hidrojen iyonlarının atılımının bozulmasına bağlı olası metabolik asidoz
•
-Sıvı retansiyonuna bağlı olası pulmoner ödem
•
-Sağlık durumunda değişikliğe bağlı baş etmede yetersizlik
85
86
Hemşirelik Girişimleri;
KRONİK BÖBREK YETMEZLİĞİ (KBY)
KBY glomeruler filtrasyon değerinde azalmanın sonucu böbreğin
sıvı-solüt dengesini ayarlama ve metabolik-endokrin
fonksiyonlarında kronik ve ilerleyici bozulma hali olarak
tanımlanabilir.
Sıvı-elektrolit Dengesinin Sürdürülmesi,
Metabolizma Hızının Azaltılması,
KBY medikal yönünün yanı sıra hastaların sosyal, ekonomik ve
psikolojik durumlarını da etkilemektedir.
Akciğer İşlevlerinin Sürdürülmesi,
Enfeksiyonun Önlenmesi,
Glomerüler filtrasyon değeri 20-25 ml/dk olunca üremik
semptomlar başlar. Son dönem böbrek yetmezliği ortaya
çıktığında hastalar diyaliz, renal transplantasyon gibi renal
replasman tedavilerine ihtiyaç duyarlar.
Deri Bakımı Ve Destek Sağlamaya Yönelik Planlanmalı Ve
Uygulanmalıdır.
87
KRONİK BÖBREK YETMEZLİĞİ (KBY)’nin Nedenleri
88
KRONİK BÖBREK YETMEZLİĞİ (KBY)’nin Evreleri
1- Böbrek
rezervinin
azalması:
*DM,
*Hipertansiyon,
*Primer glomerulonefrit,
*Böbreğin, kistik, herediter, konjenital hastalıkları,
*İntertisyel nefrit/piyelonefrit,
*Vaskülit,
*Renal arter darlığı,
*Malignensi,
*Nefrolitiyazis,
*AIDS nefropatisi,
*Amiloidozdur.
GFR normalin
altına indiğinde
meydana gelir.
Bu evrede BUN
ve serum
kreatinin
düzeyleri
normaldir. Klinik
belirtiler yoktur.
89
2- Böbrek
yetersizliği:
3- Böbrek
yetmezliği:
GFR 50 nin altına
düştüğünde
meydana gelir.
Azotemi, anemi
ve hipertansiyon
görülür.
GFR’ nin % 2025’ in altına
düştüğünde
meydana gelir.
Ödem metabolik
asidoz ve
hiperkalsemi
gelişir.
4- Son dönem
böbrek
yetmezliği
(ESRD):
GFR % 5 in altına
düştüğünde
meydana gelir.
90
15
20.10.2025
KRONİK BÖBREK YETMEZLİĞİ (KBY)’nin Belirtileri
KRONİK BÖBREK YETMEZLİĞİ (KBY)’nin Belirtileri
Hastaların klinik semptom ve bulguları böbrek yetmezliğinin derecesi ve
gelişme hızı ile yakından ilişkilidir. KBY vücuttaki tüm organ ve sistemleri
etkilemektedir.
Üriner sistem:
Poliüri, noktüri,
idrarın özgül
ağırlığının
1010'da
sabitlenmesinin
ardından böbrek
yetmezliği
ilerledikçe oligüri
ve anüri gelişir.
Metabolik
bozukluklar:
Yükselmiş BUN
ve kreatinin
düzeyleri ile orta
düzeyde
hiperglisemi ve
hiperlipidemiye
neden olan
insülin direnci
görülebilir.
Elektolit ve
asit-baz
dengesizlikleri:
Hiperkalemi,
hipokalemi,
hipermagnezemi,
hiperfosfatemi
sodyum
retansiyonu ve
metabolik asidoz
bulunur.
Cilt:
Kaşıntı, gecikmiş
yara iyileşmesi,
solukluk, tırnak
atrofisi,
hiperpigmentasyo
n, üremik
döküntü, nekroz
görülür.
91
Hematolojik sistem:
Genitoüriner sistem:
Anemi, kanama
eğilimleri ve
enfeksiyon gelişir.
Kadınlarda amenore,
erkeklere testis
atrofisi, sperm
sayısında azalma,
sperm hareketliliğinde
azalma, impotans her
iki cinste infertilite,
libido azalması ve
cinsel işlevlerde
bozulma görülür
Diğer sistemik
bulgular arasında;
hipertansiyon, periferik
ödem, akciğer ödemi,
ishal, bulantı ve
kusma, kabızlık,
periferik nöropati,
osteomalasi,
hiperparatiroidi,
hipotiroidi, üremik ağız
kokusu, karpal tunel
sendromu ve kişilik
değişiklikleri de
bulunabilir.
92
KRONİK BÖBREK YETMEZLİĞİ (KBY)’nin Tedavisi
KRONİK BÖBREK YETMEZLİĞİ (KBY)’nin Tedavisi
*İdame diyalize başlanmadan önce konservatif tedavi yapılır.
*Komplikasyonların önlenmesi yada geciktirilmesi için antiasid,
antihipertansif, eritropoetin, demir preperatları, fosfat bağlayıcı ajanlar
ve kalsiyum bileşikleri ile tedavi uygulanır.
*Hasta günlük yaşam aktivitelerine katılım için cesaretlendirilmelidir.
*Protein alımının düzenlenmesi, sıvı ve sodyum dengesinin sürdürülmesi
ve potasyum kısıtlamaları beslenmede dikkat edilmesi gereken
konulardır.
*Konservatif yöntemlerle böbrek işlevlerinin sürdürülmesi sağlanamayan
hastalarda diyaliz ve transplantasyon tedavisi uygulanması gerekebilir.
*Yeterli kalori ve vitamin desteği sağlanması da önemlidir. Diyette sıvı
kısıtlaması yapılır. Bir gün önce çıkardığı sıvı + 500ml ilavesiyle alacağı
sıvı hesaplanır.
93
94
KRONİK BÖBREK YETMEZLİĞİ (KBY)’nin
Hemşirelik Girişimleri
KRONİK BÖBREK YETMEZLİĞİ (KBY)’nin
Hemşirelik Tanıları
- Böbreğin sıvıları atamaması, aşırı sıvı alımı ve yükselmiş plazma Na
düzeylerine bağlı sıvı hacminde artma
- Böbrek işlevlerinin kaybedilmesine bağlı yas (keder) beklentisi
- Kalsiyum emilimi ve fosfat atılımının değişmesi ve vitamin D
metabolizmasının değişmesine bağlı kemiklerde kırılma riski
- Yağ ve ter bezlerinin aktivitesinde değişme, kalsiyum-fosfat
çökeltilerinin birikimi, kapiller frajilite, aşırı sıvı ve nöropatiye bağlı deri
bütünlüğünün bozulması
- Üreminin üreme ve endokrin sistemleri üzerinde olumsuz etkisi ve
böbrek yetmezliği tedavisinin psikososyal etkisine bağlı cinsel işlev
bozukluğu
95
*Hasta her gün tartılmalı,
*kan basıncı ölçmeyi öğrenmeli ve ödem,
*hiperkalemi ve diğer elektrolit dengesizliklerinin bulgu ve belirtilerini
tanıyabilmelidir.
*Hasta ve ailesi, diyete kesinlikle uyulması gerektiğinin önemini anlamalıdır.
*Diyetisyen ve hemşire aileyle sık sık bir araya gelerek diyet planlanmasına
yardımcı olmalıdır.
*Hastaya ilaçlar, dozlar ve sık görülen yan etkileri çok iyi anlatılmalıdır.
*Hastanın, hastalığın tedavisinde esas rolü üstlenmek üzere motive
edilmelidir.
*Hasta konservatif tedavi alırken, gelecekte gerekli olabilecek tedavileri
konusunda karar verilmelidir.
*Hasta ve ailesine diyaliz ve transplantasyon hakkında gerekli bilgiler
verilmelidir.
96
16
20.10.2025
DİYALİZ
Diyaliz yarı geçirgen bir membran aracılığıyla hastanın kanı ve uygun diyaliz
solüsyonu arasında sıvı-solüt değişimini temel alan bir tedavi şeklidir.
DİYALİZ
Sıvı-solüt hareketi genellikle hastanın kanından diyalizata doğrudur ve bu
diyalizatın uzaklaştırılması ile hastada mevcut olan sıvı-solüt dengesizliği
normal değere yaklaştırılır.
Son dönem böbrek hastaları için tedavi seçenekleri renal
transplantasyon, periton diyalizi ya da hemodiyaliz olup, bu hastaların
büyük çoğunluğu hemodiyalize bağımlı olarak hayatlarını
sürdürmektedir.
Sıvı-solüt değişiminin osmoz, difüzyon ve ultrafiltrasyon olmak üzere iki
temel prensibi vardır.
Diyaliz tedavisi hemodiyaliz ve periton diyalizi olmak üzere iki şekilde
uygulanır.
97
98
DİYALİZ
Ozmoz:
Difüzyon:
Ultrafiltrasyon:
Sıvıların yarı geçirgen
bir zardan düşük
konsantrasyondan,
yüksek konsantrasyona
geçmesidir.
Solütlerin yarı geçirgen
zardan yüksek
konsantrasyondan düşük
konsantrasyona doğru
geçmesidir.
Uygulanan basınç
nedeniyle membranın
bir yanından diğer
yanına sıvı
transferidir.
Kronik diyaliz tedavisine başlamak için en objektif parametre glomeruler
filtrasyon değeridir. GF değerinin ölçülmesinde pratikte en sık kullanılan
yöntem kreatinin klirensidir. Kreatinin klirensi 0,1-0,15 ml/dk/kg
düzeyine inince diyaliz tedavisine başlanmalıdır.
99
Pratik olarak kreatinin klirensi 10 ml/dak’nın altına inince (Diabetiklerde15
ml/dak) kreatinin12 mg/dl ve BUN 100mg/dl’yi aşınca kronik diyaliz
tedavisine başlanır.
100
HEMODİYALİZ (HD)
HEMODİYALİZ (HD)
Hastadan alınan kanın bir membran aracılığıyla bir makine yardımı ile sıvı ve
solüt içeriğinin yeniden düzenlenmesidir.
İşlemin gerçekleşmesi için yeterli kan akımı sağlanmalı (erişkinde genellikle
yaklaşık dk da 200-600 ml) ve bir membran ile makine kullanılmalıdır.
HD geri dönüşü olmayan böbrek yetersizliği olan hastalarda transplantasyon
için uygun böbrek bulununcaya kadar yaşam boyu belirli aralıklarla
uygulanan bir tedavi yöntemidir.
HD uygulama sıklığı ve süresi; hastanın kalan böbrek fonksiyonlarına,
kullanılan diyalizerin çeşidine, kan akım hızına, diyetle aldığı protein
miktarına ve diğer bazı faktörlere göre değişmekle birlikte genel uygulama
süresi haftada 3 kez 3-4 saattir.
101
Hemodiyaliz uygulanması için;
- Yeterli kan akımını sağlayan bir damar
yolu
- Diyaliz membranını içeren diyalizör
- Diyalizat sıvısı
- Diyaliz cihazı gereklidir.
102
17
20.10.2025
HEMODİYALİZ (HD)
HEMODİYALİZ (HD)
Hemodiyaliz için gerekli venöz ulaşım yolları
Arteriyovenöz (AV) fistül:
Cerrahi olarak oluşturulan arteriyo-venöz (AV) şantlar ile ya da diyaliz
kateterleri ile sağlanmaktadır.
Daha uzun süreli HD işlemleri için kalıcı olarak bir arterle ven arasında cilt
altında yapılan anastomoz işlemidir.
En ideal kalıcı hemodiyaliz yolu, cerrahi olarak üst ekstremitede oluşturulan
AV fistüllerdir.
Arteriyovenöz fistül için en sık kullanılan ve en çok tercih edilen bölge el
bileği seviyesinde radiyal arter ile sefalik ven arasındadır.
Eğer bu mümkün olmuyorsa, ikinci tercih yine cerrahi olarak oluşturulan AV
greftlerdir.
Yeni açılan bir AV fistülün kullanımdan önce en az bir ay, idealde ise üç-dört
ay olgunlaşması için beklenmesi gerekmektedir.
Şantlar (AV fistül ya da greft), daha uzun kullanım ömürleri ve kateterlere
göre daha az komplikasyon oranları ile hemodiyaliz için en güvenilir
yollardır.
Fistülün olgunlaşmasını kolaylaştırmak için hastaya elinde lastik top sıkma
vb. güçlendirici egzersizler yapması konusunda uyarı yapılır.
103
104
105
106
HEMODİYALİZ (HD)
HEMODİYALİZ (HD)
Arteriyovenöz (AV) greft:
Damar yapısında bozukluğu olan hastalarda (örm damar harabiyeti gelişen
diyabetli hastalar) arteriyovenöz fistül açılamadığı durumlarda uygulan bir
yöntemdir.
Bu amaçla genellikle yapay politetrafluoroethylen kateterler
kullanılmaktadır.
Kateterler:
Genel olarak, daha kalıcı olan cerrahi fistüllerin kullanımı mümkün olana
kadar hemodiyaliz için, ulaşım yolu sağlamak için kullanılırlar.
Kateterler cerrahi fistül açılana kadar ya da açılmış olan fistül olgunlaşana
kadar geçen sürede hemodiyaliz ihtiyacı olan hastalar ve cerrahi fistül
açılmasının mümkün olmadığı hemodiyaliz hastalarında kullanılırlar.
Greftlerin açık kalma süresi genellikle 3.yılda %30 iken arteriyovenöz
fistülde bu oran %70 civarındadır.
Greftlerde enfeksiyon riski %5-20 civarındadır. Bu nedenle greftler diğer
yöntemlerin uygun olmadığı durumlar dışında fazla tercih edilmez.
107
Ayrıca kısa süre içinde renal transplantasyon planlanan veya periton
diyalizi başlatılmasını bekleyen hastalara da diyaliz kateterleri
takılmaktadır.
108
18
20.10.2025
Kol yada bacağında fistül açılan hastaların problemlerini
en aza indirebilmek için şunlar yapılmalıdır:
 Pıhtılaşmayı önlemek için sıcak pansuman yapılır, antikoagülanlar
verilir,
 Enfeksiyonu önlemek için bölge, antiseptik bir solüsyonla temizlenir ve
steril gazlı bezle kapatılır,
 Kanamaya önlemek için travmalardan korunur,
 Fistülün olduğu bölgeden kan basıncı ölçülmez,
 Hastaya fistülün olduğu kol ile ağır kaldırmaması söylenir,
 Fistülün üzerini sıkan saat, giysi kolu vb. Olmaması gerektiği söylenir,
 Bölgedeki derinin esnekliğini korumak için yumuşatıcı kremler
sürülmesi gerektiği söylenir,
 Fistül ayakta ise uzun süre ayakta durmamasının gereği anlatılmalıdır.
HD işlemine başlamadan önce hastanın kilosu, ayakta ve oturur
pozisyonda kan basıncı, beden ısısı, nabız ve solunum hızı kontrolü
yapılarak kayıt edilir.
İki diyaliz arasında 1.5 kg'dan fazla kilo artışı olmamalıdır.
Fistül temizliği yapıldıktan sonra iki ayrı fistül iğnesi arter ve vene
takılarak hasta makineye alınır.
Hemodiyaliz işlemi sırasında hasta anormal fizyolojik değişiklikler
yönünden izlenir.
Kan sızıntısı, hava embolisi, diyalizerde pıhtılaşma, diyalizatta
değişiklikler ve şant’ta bir problem var mı izlenir.
109
Makine alarm sistemi çalıştığında alarmın nereden geldiğine bakıp alarm
kapatılmalı ve HD işlemine devam edilmelidir.
HD işlemi kan akımı kesilerek sonlandırılır.
İlk önce arter iğnesi, daha sonra ven iğnesi çıkarılır.
Setler çıkarılır yerine yenisi takılır ve makine otomatik yıkamaya alınır.
HD işlemi sonrası hastanın TA ölçülür. Kilosu ölçülüp gözlem formuna
kaydedilir.
110
Hemodiyaliz Endikasyonları
1- Akut Böbrek
yetmezliği (Periton
diyalizi uygulanamayan
ABY, ağır elektrolit
bozukluğu ve sıvı
yüklenmesi gösteren
ABY de üremik
toksisitenin
önlenmesinde, ABY de
profilaksi amacıyla)
2- Kronik böbrek yetmezliği
(Cerrahi girişim yapılacak
hafif KBY li hastalarda,
konservatif sağaltım
yöntemleri ile
düzeltilemeyen refrakter
ödem, metabolik asidozalkaloz, hiper-hipokalsemi,
hiper-hiponatremi,
hiperkalemi tablolarında)
3- Son dönem
böbrek
yetmezliği
- Akut
intoksikasyonlar
(İlaçlara bağlı
zehirlenmeler,
laktik asidoz
tabloları)
111
2- Kötü gidişli
hastalıklara bağlı
nefropatiler
1- İleri
derecede yaşlı
hastalar
Hemodiyaliz
Kontrendikasy
onları
112
Hemodiyaliz Komplikasyonları
3- Kötü
prognozlu ağır
organik hastalık
tabloları
4- HD için sosyal, tıbbi ve kültürel
özellikleri taşımayanlar
113
1- Şant’a bağlı komplikasyonlar: (Tromboz, enfeksiyon)
2- Akut (erken) komplikasyonlar: (Diyaliz disequilibrium
sendrom, hipotansiyon, hiperkalemi, hiperkalsemi,
hipermagnesemi, ateş ve titreme, hava embolisi,
kanamalar, kas krampları, kaşıntı, priapism)
3- Kronik (geç) komplikasyonlar: (Hipertansiyon, kardiyak
kompliksayonlar, nörolojik, psikolojik, serebral problemler)
4- Kemik ve eklem bozuklukları (Kalsiyum ve fosfor
metabolizması değişiklikleri)
5- Hematolojik değişiklikler (anemi, kanama, enfeksiyon)
6- Hepatik değişiklikler (akut, kronik hepatit)
114
19
20.10.2025
Hemodiyaliz tedavisi uygulanan hasta eğitimi
şu konuları içermelidir;
*Böbrek yetersizliği ve organizmaya etkileri,
*böbrek yetersizliğinin nedenleri ve hemodiyaliz tedavisinin
gerekliliği,
*hemodiyalizin temel ilkelerinin tanımlanması,
*hemodiyaliz tedavisi sırasında görülebilecek yaygın sorunlar,
önlenmesi ve yönetimi,
*önerilen ilaç tedavisi, kullanma yöntemi, olası yan etkileri,
*hangi durumda hekime baş vuracağı,
*diyaliz uygulanan ve uygulanmayan günlerde ilaç tedavisinin nasıl
uygulanacağı,
*diyet ve sıvı kısıtlaması, nedenleri, kısıtlamaya uyulmaması
durumunda yaşanabilecek sorunlar,
115
*sıklıkla yapılan laboratuvar değerlendirmeleri, sonuçları ve
uygulanma yöntemleri,
*sıvı yüklenmesini belirlemek ve önlemek için yöntemler,
*kuru ağırlık kavramı ve kilo kontrolünün nasıl yapılacağı,
*damar girişim yolunun bakımı,
*yeterliliğinin nasıl kontrol edileceği,
*enfeksiyon belirti ve bulgularının neler olduğu,
*komplikasyonların nasıl önleneceği,
*kaşıntı, nöropati ve böbrek yetersizliğine bağlı gelişebilecek diğer
komplikasyonların belirlenmesi,
*yönetimi ve önlenmesi için stratejiler,
*anksiyeteyi azaltma ve bağımsızlığı sürdürme yöntemleri,
*diyaliz tedavisi için mali olanaklar ve
*destek kaynaklarının neler olduğunun belirlenmesidir.
116
PERİTON DİYALİZİ
PD hastanın periton boşluğuna belirli aralıklarla diyaliz sıvısı verip toksik
ve metabolik ürünlerin bu sıvıya geçip elektrolit dengesinin sağlanması
için bir süre beklettikten sonra geri alınması yöntemidir.
Hastanın karnına yerleştirilen bir kateter aracılığıyla periton boşluğuna
verilen steril diyaliz sıvısından difüzyon ve ozmoz ilkelerine göre üre ve
kreatinin gibi artık ürünleri yüksek konsantrasyonda bulunduğu
peritoneal kandan düşük konsantrasyonda bulunduğu periton boşluğuna
doğru yan geçirgen periton zarından geçerek temizlenmesi ilkesine
dayanır.
117
118
PERİTON DİYALİZİ
Periton diyalizi iki şekilde uygulanır:
1- SAPD (SÜREKLİ AYAKTAN PERİTON DİYALİZİ)
1- SAPD (sürekli ayaktan periton diyalizi)
Haftanın 7 günü 24 saat gerçekleştirilen bir sürekli diyaliz yöntemidir.
Diyaliz işlemi hasta tarafından günde 4-5 kez yapılır.
Tekniği basittir ve belirli aralıklarla tekrarlanan değişim işlemlerinden
oluşur.
Bu değişim işlemi birbirini izleyen basamaklarından oluşur:
2- APD (Aletli periton diyalizi)
119
120
20
20.10.2025
İnfüzyon: Hastanın
vücut yapısına göre karın
içine çocuklarda 1001000 ml, yetişkinlerde
2000-2500 ml özel
diyaliz solüsyonu verilir.
Diyalizat periton
boşluğuna hızlı olarak 10
dk içinde verilir.
Bekletme:
Diyalizatın, kan ile
solüsyon arasında
üre dengelenmesine
izin verecek bir süre
peritonda
bekletilmesidir. Bu
süre 4-6 saattir.
Fibrin birikimini ve kateterde oluşabilecek
pıhtıyı önlemek için diyalizata az miktarda
heparin eklenmelidir. Diyalizat sıvısının
sıcaklığı 37-38 oc olmalıdır.
Drenaj:
Bekletme
süresinin
sonunda karın
içindeki
diyalizatın
boşaltılmasıdır.
İşlem yaklaşık
30 dk sürer.
Diyalizatın 100ml’ sinde 15 gr
dektroz bulunur. Genellikle
potasyum içermezler. Hastanın
durumuna göre diyalizat sıvısı
içerisine potasyum eklenebilir
Diyalizatın periton boşluğuna verilmesi ve
alınması peritona yerleştirilen kateterler yoluyla
olmaktadır. Kateter periton boşluğuna yerleşecek
uç kısmında, diyaliz sıvısının içe ve dışa akışını
sağlayacak küçük delikler vardır. Kateterlerin
üzerinde, 1-2 adet keçe bant bulunur. Bu keçeler
vücutta bulunan bağ dokusu tarafından örülerek
kateterin yerinden çıkmasını engeller.
Katater çıkış yerinin bel çizgisinin üstünde veya altında
olması gerekmektedir. Kateter genellikle göbeğin 3-5
cm altından ve orta hat üzerinde göbek ile simfizis
pubis arasına yerleştirilir. Kateter çıkış yeri bir skar
dokusu üzerinde olmamalı ve cilt yağ kıvrımlarının
arasına denk gelmemelidir. Yağ kıvrım ve yayılımı
oturma pozisyonunda saptanmalıdır.
121
122
Kateter çıkış yerinde infeksiyon gelişimini önlemek açısından,
kateter yerleştirildikten sonra bakım önemlidir:
-Kataterin takılmasından sonra çıkış yeri ve operasyon bölgesi steril
pansuman materyali ile örtülmeli ve aşırı kanama olmadıkça 7 gün
boyunca değiştirilmemelidir.
- Bu dönemde doku büyümesini sağlamak için çıkış yerinde dönme
hareketini engellemek amacıyla kateter, flaster ile iyice tespit
edilmelidir.
- Katater takıldıktan 1 hafta sonra katater çıkış yerinin pansumanı her
gün yada gün aşırı yapılmalıdır.
- Pansuman sırasında enfeksiyon belirtileri olan kızarıklık, ağrı, şişlik,
akıntı, ve sıvı sızması gibi problemler göz ardı edilmemelidir.
123
-İyi bir kateter çıkış yeri için kateterin vücut dışında kalan kısmının
hareketliliği engellenmelidir.
124
- Eğer diyalize hemen başlanması gerekiyorsa genellikle düşük volümler ile
hasta yatar pozisyonda diyaliz yapılmalıdır.
- Kateter çıkış yeri tam iyileştikten sonra hasta banyolarını açıkta
yapabilir. Banyo duş şeklinde yapılmalıdır.
-SAPD başlanana kadar 1000 cc diyaliz solüsyonu ile haftada 1 veya 2 defa
kateterin açıklığı kontrol edilmelidir.
- Banyodan sonra çıkış yeri temizlenerek steril kuru spançla örtülmelidir.
- Kateter çıkış yerinin iyileşmesi için diyaliz 1-3 hafta ertelenir. Bu arada
hastaya HD uygulanır.
- Kateter yerleştirildikten sonra peritoneal kavite sıvı berraklaşana kadar
heparinli diyaliz sıvısı ile yıkanmalıdır.
125
Periton Diyaliz Endikasyonları
- Akut/Kronik böbrek yetmezliği
- Akciğer ödemi ve kalp yetmezliği
- Metabolik asidoz ve elektrolit bozuklukları
- İntoksikasyonlar
126
21
20.10.2025
PERİTON DİYALİZİ’nin
Kontrendikasyonları
PERİTON DİYALİZİ’nin
Komplikasyonları
- Abdomen duvarı ve derisinde enfeksiyon
- Yakın dönemde geçirilmiş karın
ameliyatları
- İleus
- Abdominal ve pelvik malign lezyonlar
- Kolostomi
- Kronik barsak hastalıkları
- Hidrotoraks
- Kanama diyatezi
- Herniler (Diyafragmatik, inguinal)
- Bireyin isteksizliği yada uyum güçlüğü
- Gebelik (3. Trimester)
- Aktif depresyon, mental gerilik ve demans
sorunu olan hastalar
- Peritonit
- Perforasyon
- Ağrı
- Kanama
- Kanül kenarından sızıntı
- Obstrüksiyon
2- APD (ALETLİ PERİTON DİYALİZİ)
Evde makine aracılığıyla uygulanan periton diyaliz işlemine APD
denir.
Hasta yatmadan önce set ve solüsyon torbalarını periton diyalizi
makinesine yerleştirir ve makineyi programlar.
Kişi uyurken gece boyunca makine karın boşluğuna diyaliz sıvısı
verir, bekletir ve boşaltır.
127
SAPD tedavisi uygulanan hasta eğitimi şu konuları içermelidir;
*Böbreğin işlevlerinin neler olduğu,
*böbrek yetersizliği ile ilgili temel bilgiler,
*PD uygulamasının temel ilkeleri, kateter ve çıkış yerinin kontrolü ve
bakımı,
*yaşam bulgularının ve kilo izleminin nasıl yapılacağı,
*sıvı dengesinin izlemi ve yönetimi,
*aseptik tekniğin temel ilkeleri, aseptik teknikle SAPD değişim işleminin
nasıl yapılacağı,
*PD' nin komplikasyonları, önlenmesi, bulguları ve yönetimi,
*diyaliz solüsyonuna ilaç ilave etme işleminin nasıl yapılacağı,
*steril diyaliz solüsyonun nasıl temin edileceği, yaptırılması gereken rutin
laboratuvar incelemeler ve sonuçlarının nasıl değerlendirileceği,
*diyet kısıtlamaları,
129
128
SAPD tedavisi uygulanan hasta eğitimi şu konuları
içermelidir;
*kullanacağı ilaçlar, kullanım amacı, dozu, etkileri, olası yan
etkileri, saklama yöntemleri ve hekimle ne zaman iletişime
geçmesi gerektiği,
*diyaliz gereçlerinin temini, saklanması ve uygulamaların nasıl
kaydedileceği,
*bakımın ve tedavinin sürekliliği için nasıl plan yapılacağı,
*acil durumlarda yapılması gerekenlerdir.
130
22