Grup Dinamikleri GRUP

advertisement
Grup Dinamikleri
GRUP
Yrd. Doç Dr. İhsan Sarı
İHSAN SARI
2
Grup
Örgütler insanlara ait maddi ve manevi unsurları
girdi olarak kullanarak, bunları bir süreç vasıtasıyla
mal ve hizmetler kapsamında çıktıya dönüştüren
yapılanmalardır. Gruplar da yapılanmaları ve
işlevleri bakımından bir çeşit örgüt (Organizasyon,
kurum, , teşkilat)niteliğindedir. Bu bağlamda, birer
örgüt olan veya örgütlerin birer parçasını teşkil eden
gruplar, “statik ve kapalı sistemler” değil, “yaşayan
dinamik varlıklar” olarak Şekil-1’de gösterilen açık
sistemler olarak tanımlanmaktadırlar.
Açık sistem olarak gruplar
Örgütler de insanlara benzer davranışlar oluşturarak
“Örgütsel Davranış” (Organizational behavior) sergiler.
İnsan davranışları, algı, inanç, tutum, davranış gibi bir
süreç sonunda meydana gelirken, örgütsel davranışların
gerisinde de belli bir alt yapı mevcuttur.
Örgütsel Davranışı oluşturan bu unsurlar; bireysel
davranış, yapı (structure) ve grup dinamiklerinden
(group Dynamics) oluşturmaktadır. Anılan unsurların
birleşimi ile birlikte sergilenen “örgütsel davranış”,
oluşumundan sonra tekrar bir “girdi” olarak sürece dâhil
olmakta ve yeni örgütsel davranışların oluşmasına temel
teşkil etmektedir.
Örgütsel davranışın oluşumu kapsamında, grup
dinamiklerinin önemi büyüktür. Grup dinamikleri denince,
grup kavramını, yapısını ve türlerini kapsayan grup
boyutları; grup içi ve gruplar arası ilişkileri, bağlılığı,
normları ve uyumu inceleyen grup süreçleri ile gruplarda
girdileri çıktıya dönüştüren süreçleri ve birey ve grupların
birbirlerine olan sosyal etkilerinin inceleyen grup
davranışını kavramları akla gelmektedir.
Yani grup dinamikleri kavramı; grup boyutlarını, grup
süreçlerini ve grup davranışını bünyesinde barındıran bir
üst kavramıdır.
İnsanoğlu sosyal bir yaratıktır ve doğası gereği
diğer insanlar ile etkileşime girmek zorundadır.
Bu etkileşimler insanları değişik gruplar
içerisinde yer almaya yöneltmektedir. Bir insan
aynı anda birden çok grubun üyesi
olabilmektedir. Örneğin bir toplum içerisinde
yaşayan her insan en başta aile olmak üzere
değişik ekonomik, sosyal, mesleki ve dini
gruplara üyedir.
• Sosyal psikologlar, sosyal psikolojinin alanının
birey mi yoksa grup mu olduğunu tartışmıştır.
• Psikologlar bireyi temel birim olarak kabul
etmiş ama sosyologlar grubu esas almışlardır.
• Yönetimde ise her ikisi de dikkate alınmak
durumundadır.
Grup araştırmalarının gelişimi
• 1850 lerden 1930 grup ruhu kavramı önemlidir.
Ama bu dönemde metafizik bir kavram olarak
alglanıyor ve bilimsel araştırmaya olanak yoktu.
• 1920 lerde davranışçı akımın etkisi ile «grup
ruhu» ve grup olayını birey davranışının
başkalarının varlığı sonucu hızlandırılması olarak
açıklamıştır. Bu ifade bireysel davranışların grup
içindeki davranışlardan farklı olmasını gösteren
araştırma bulgularına dayanmaktadır.
• 1936 Sherif’in grup normlarının oluşması deneyi
ile grup gerçeği soyut düzeyden deneysel düzeye
geçmiştir.
• 1940-1960 arası grup çalışmaları tutum
çalışmalarını da geçmiştir.
• 1960 lardan sonra tekrar tutum çalışmaları ağırlık
kazanmıştır.
NEDENİ: grup yerine bireyleri incelemek daha kolay,
küçük parçalarda incelemek, birçok faktör yerine tek
faktör, zaman alıcı ve pahalı olması, gerçekleştirmesi
zor olması.
• 80-90’lar daha olumlu gelişmeler:
Grup içi ve gruplar arası çatışmaların çözümü, paylaşım
adaleti, işbirliği çabaları gibi konulara odaklanılmıştır.
Endüstriyel psikolojide çalışma gruplarının verimliliğini
belirleyen etmenler ve etkili liderlik birçok araştırmanın
konusu oldu.
Klinik psikoloji: bireyin yanında aile ve başka grupların
terapisine de önem vermişlerdir.
Sosyolojide ise: gruplarda gücün elde edilmesi,
hiyerarşiler ve grup yapıları üzerine duruldu.
Avrupa da ise azınlıkların etkisi, gruplar arası ilişkiler
üzerinde duruldu.
• Birey birçok batı kültüründe sosyal
yapılanmanın temel taşı olarak kabul
edilmiştir.
• Diğer bazı kültürlerde ise gruplar sosyal
örgütlenmenin belkemiğini oluşturur.
sosyal kolaylaştırma
Sosyal psikologlar dışında pek bilinmeyen grup kavramı ile ilgili ilk
deney 1997 yılında yapıldı.
Psikolog Norman Triplett, 1897 tarihli ve sosyal psikolojinin ilk
laboratuvar deneylerinden biri kabul edilen çalışmasında, çocuklardan
bir oltaya ellerinden geldiğince hızlı bir şekilde misina sarmalarını
istedi. Çocuklar oltanın makarasını bazen odada tek başarmayken
çeviriyorlardı, bazense yanlarında kendileri gibi makara çeviren başka
bir çocuk varken. Bu deney, yanlarında başka biri varken makara
çeviren çocukların tek başlarına çalışan çocuklara kıyasla ortalamada
çok daha hızlı çalıştığını gösterdi. Başkalarının varlığının bu şekilde
performansı iyileştirmesi durumuna “sosyal kolaylaştırma” (social
facilitation) dendi. Ancak Triplett’ten sonra aynı konuda yapılan
çalışmalar birbiriyle tutarsız sonuçlar verdi. Görüldü ki başkalarının
varlığı performansı bazen iyileştiriyor, bazense kötüleştiriyordu.
sosyal kolaylaştırma
Bilimin nasıl işlediğine güzel bir örnek teşkil edecek şekilde, 1960’lı yıllarda bir
sosyal psikolog bu muammayı çözdü ve birbiriyle bağdaşmıyor gibi görünen bu
bulguların altında yatan mantığı ortaya çıkardı. Başka alanlarda çalışan
psikologlar, uyarılma hâlinin organizmaya baştan kolay gelen davranışları daha
da kolaylaştırdığını, zor gelenleri ise daha zorlaştırdığını göstermişti.
Örneğin, bir sebepten dolayı uyarılmış, heyecanlı bir hâldeyseniz kolay kelime
bulmacalarını daha hızlı çözüyor, zorlarda ise daha da yavaşlıyordunuz. Bu
temel prensipten hareketle şöyle bir çıkarıma varıldı: Başkalarıyla bir arada
bulunmanın yarattığı sosyal uyarılma hâli bize basit gelen, hakim olduğumuz
alanlardaki performansımızı iyileştirir, bize zor gelen ya da yabancısı
olduğumuz konulardaki performansımızı ise kötüleştirir. Bu bulguyu
destekleyen pek çok çalışmadan birinde bilardo oyuncularına bakılmış,
etraflarında kendilerini seyredenlerin olması durumunda iyi bilardo oyuncularının daha da iyi oynadığı, deneyimsiz oyuncuların ise daha başarısız bir
performans sergilediği gösterilmiştir. Kısacası, başkalarının varlığının
performansımız üzerindeki etkisi destekleyici de köstekleyici de olabilir. Bunu
belirleyen, yaptığımız işin bize ne kadar kolay ya da zor geldiğidir.
Sosyal kolaylaştırma
• Öte taraftan Allport’un (1920) çalışmalarından
yola çıkarak yazar, bireylerin sık tekrarlanan ve iyi
öğrenilmiş faaliyetleri sergilerken başkalarının
varlığının
yarattığı
kolaylaştırma
etkisini
hissettikleri halde, problem çözme gibi zihin
kullanımını daha fazla gerektiren faaliyetlerde
yalnızken daha başarılı olduklarını
ifade
etmektedir (Zajonc, 1965: 272).
• Sanal partner ile yapılan fitness egzersizi sonuçları
http://msutoday.msu.edu/news/2012/cyberexercise-partners-help-you-go-the-distance/
RİNGELMANN ETKİSİ – SOSYAL
KAYTARMA
Sosyal psikoloji alanındaki en eski deneylerden birisidir (1913)
Gruptaki her birey 100 kilo çekebiliyorsa üç
kişi 300 kilomu çeker?
Takım beraber bir iş yaptığında birey sayısı arttıkça, sosyal
aylaklaşma (Sosyal çözülme) görülmektedir (Ingham ve
ark. 1974)
SOSYAL AYLAKLAŞMA AŞAĞIDAKİ
DURUMLARDA GÖRÜLÜR
• Bireysel performansın değerlendirilemediği
durumlarda.
• Yapılan iş anlamsız bulunduğunda.
• Bireysel olarak yapılan işe dahil olma az ise.
• Grup standartlarına göre karşılaştırma
mümkün değilse.
• Diğer grup üyeleri çok kabiliyetli görülüyorsa.
• Bireyin işe katkısının önemli olmadığını
düşündüğü durumlarda.
Weinberg ve Gould, 2003
SOSYAL AYLAKLAŞMAYI
ENGELLEMEK İÇİN ÖNERİLER
• Bireysel katkıların önemini vurgula.
• Bireysel performansların farkında olmak ve bunu
göstermek.
• İkili toplantılar ve görüşmeler.
• Takım arkadaşlarının yerine geçmek
• Küçük gruplar oluşturmak.
Grup Dinamikleri İle İlgili
Kavramlar ve Araştırmalar
LEBON’UN GRUP AKLI KAVRAMI - 1895
LeBon ... diyor ki: "Bir ruhbilimsel grubun sunduğu en çarpıcı gariplik
şöyledir. Onu oluşturan bireyler kim olursa olsun, yaşam tarzları, işleri,
karakterleri, ya da zekaları ne kadar benzer ya da farklı olursa olsun bir
gruba dönüşmüş olmaları olgusu onları, her birinin yalıtılmış bir
haldeyken duyumsadıkları, düşündükleri ve davrandıklarından çok
farklı bir, biçimde duyumsamalarına, düşünmelerine ve davranmalarına
yol açan bir tür kolektif akıl sahibi yapar. Bireyler bir grup
oluşturmadıkça ortaya çıkmayan ya da kendilerini eyleme
dönüştürmeyen belirli düşünceler ve duygular vardır. Ruhbilimsel grup,
tıpkı canlı bir beden oluşturan hücrelerin, birleşmelerinden her
hücrenin tek başına sahip olduklarından çok farklı nitelikler sergileyen
yeni bir oluşum ortaya çıkarmaları gibi, birbirlerine benzemeyen
öğelerin bir an için birleşmesinden oluşmuş geçici bir oluşumdur."
LEBON’UN GRUP AKLI KAVRAMI - 1895
Eğer grup içindeki bireyler bir birlik halinde birleşiyorlarsa mutlaka onları birleştiren bir
şey olmalıdır ve bu bağ kesinlikle grup için niteleyici olan olsa gerektir.
LeBon onların aynı zamanda daha önceden sahip olmadıkları nitelikler sergilediklerine
inanır ve bunun nedenini üç farklı etmende arar.
• Kitle içinde bulunan birey, sadece çokluğun, sayı fazlalığının verdiği bir duygu ile,
tek başına olduğu vakit frenleyebileceği içgüdülerine, kendisini terk etmek
suretiyle yenilmez bir güç kazanır. Kitleler isimsiz (anonim) ve dolayısıyla sorumsuz
oldukları için, bireyleri daima, her yerde kontrol edici rol oynayan sorumluluk
duygularından tamamen uzaklaştırır ve onları içgüdülerine daha kolay teslim eder.
• Bir toplulukta her duygu, her davranış, yayılmacı özelliğe sahiptır. Hem o derece
yayılmacıdır ki, birey, kişisel çıkarını topluluğun çıkarına kolayca feda eder. Bu
fedakarlık hali aslında insanın doğasına ters olmakla beraber ancak bir kitleye dahil
bulundukça meydana gelen bir fenomendir
• Kalabalık davranışını anlayabilmek için gerekli olan son mekanizma telkine
yatkınlıktır. Kitle psikolojisi "kitle içindeki bireylerde, yalnız haldeki bireylerin
karakterlerine nisbetle pek zıt karakterler ortaya çıkarır (s. 25)". Kitle içindeki birey,
bilincini yitirdiğinden, hipnozdakine benzer durumda herhangi bir telkine açık hale
gelmiştir. O anda yapılacak bir telkinin etkisiyle, birey büyük bir coşkunlukla bazı
eylemlere yönelebilir.
Profesyonel iş yaşamında grupların
önemi – Hawthorne Çalışmaları 1927
• İş verimi sadece makine ve çalışma ortamının
fiziki şartlarındaki değişiklikler veya ödeme
yöntemlerindeki düzenlemeler ile yapılmaya
çalışılıyordu.
• Örgütler mekanik bir sistem olarak algılandılar.
• Hawthorne çalışmaları ışık ayarlamasının
verimlilik üzerine etkisini araştırmaktı fakat
çalışanlar
kendileri
ile
ilgilenildiğini
gördüklerinde VERİMLİLİK arttı.
Muzaffer Şerif’in Norm deneyi
Grup dinamiği araştırmalarının önemli kavramlarından birisi de grup normlarıdır.
Muzaffer Şerifin Norm deneyiv– 1936 • ilk aşama: denekler tek tek zifiri karanlık bir odaya alınmışlar ve aynı noktadan bir ışık belirli
aralıklarla gösterilmiştir. deneklere ışığın hangi yöne ve ne kadar aralıklarla hareket ettiği
sorulmuştur. her denek bir yön ve değişik aralıklar söylemiş (3-5-15 cm gibi) ama sonunda kendine
göre standart (6-8 cm arası) bir mesafe tespit etmiştir. burada dikkat edilmesi gereken nokta ışığın
hiç hareket etmediğidir.
• ikinci aşama: denekler gruplar halinde odaya alınmış ve kararlarını yüksek sesle vermeleri
istenmiştir. ilk deneğin fikir belirtmesiyle birlikte kararlarda değişme olmuş ve ortak bir grup
standardı geliştirmişlerdir. burada liderin belli olmadığı gruplarda ilk söze girenin muhtemel lider
olarak belirebileceğine dikkat çekmek gerekmektedir.
• üçüncü aşama: denekler yine tek tek odalara alınıp fikirleri sorulmuştur. denekler bu kez grup
halinde geliştirdikleri standarda göre (ikinci aşamadaki) ışığın yön ve mesafesini söylemişlerdir.
• 1. aşamada kişisel standart oluşur.
2. aşamada grup standardı oluşur.
3. aşamada kişi, grup standardını kullanır.
• buradan şu sonuçlara varılabilir. fiziksel gerçek belirsizse kişiler kendi gerçeğini yaratırlar. bir araya
geldiklerinde ise kendi gerçeklerini bırakıp grupça oluşturulan grup standardını kullanırlar. bu kez
kişiler fiziksel gerçeği benimsemek için benimseyerek yani bilerek ve isteyerek birbirlerinin
yardımını talep ederler.
Muzaffer Şerif’in Robbers Cave
Deneyi 1966
•
•
•
•
•
•
•

24 genç öğrencinin, ıssız bir yaz kampında birkaç ay geçirmesi planlanmıştı. Hepsinin benzer geçmişleri ve ilgi alanları olmasına dikkat edilmişti, ders
notları da aşağı yukarı aynı seviyedeydi. Tıpkı Survivor’da olduğu gibi kampa 2 otobüsle, 12’şer kişilik gruplar halinde getirildiler. İki grup da kendini
tek zannediyordu, yani herkes ikinci bir grubun varlığından habersizdi. Kaldıkları yerler birbirine epey uzak olduğu için kimse başlangıçta öteki gruptaki
deneklerle karşılaşmadı. Yaz kampının bekçisi rolünü üstlenen Muzaffer Şerif, bilim uğruna “daha haince” planlar da yapmış, mesela normal hayatta
arkadaş oldukları bilinen öğrencileri bilhassa ayrı gruplara yerleştirmişti.
BAŞARILI OLMAK ÖLÜM KALIM MESELESİ
Ayrıntıları kâğıt üstünde son derece titizlikle tasarlanan deneyin ilk sonuçları çok geçmeden alındı, iki grubun üyeleri de kendi içlerinde bir hiyerarşi
oluşturmuş ve doğal bir şekilde astlar ve üstler belirlenmişti. Astlar üstlere koşulsuz itaat ederken, üstler onlara emir vermekten hatta zaman zaman
sert davranmaktan çekinmez olmuştu.
“Ortama uyumlanma” adı verilen bu ilk aşamanın sonunda artık herkes öteki gruptakilerle tanışmaya hazırdı. Sonrasında “Çatışmanın doğuşu” adını
taşıyan ikinci aşama başlayacaktı, yani öğrenciler tıpkı sıradan izci kamplarında olduğu gibi, çeşitli spor ve eğlence dallarında yarışacaktı.
Şaşırtıcı olan şey, istisnasız bütün öğrencilerin öteki grubun mensuplarına düşmanca davranmaya başlaması oldu. Yarışmalar sırasında durum iyice
kötüleşti. Bir kere herkes normal hayattakinden çok daha iyi performans gösteriyordu, sanki bu yaz kampında başarılı olmak bir ölüm kalım
meselesiymiş gibi... İkincisi, karşı gruptakilere zarar vermek için hiçbir fırsatı kaçırmıyorlardı. O kadar ileri gittiler ve tehlikel sinyalleri vermeye
başladılar ki, ikinci aşama hemen iptal edildi ve son aşamaya geçildi.
ORTAK ÇIKARLAR REKABETİ SİLDİ
Bu aşama, Muzaffer Şerif’in planlarına göre sakinleşme ve barışın sağlanması aşaması olacaktı. Zira 24 kişilik bir insan topluluğunu, sadece 2 gruba
ayırmak bile aralarında düşmanlığa yol açıyorsa, bunu düzeltmenin ve o insanları aynı noktada buluşturmanın da bir yolu olmalıydı. Şerif bu amaçla 2
grubun çıkarlarını da ilgilendiren ortak hedefler belirledi. Öğrencilere gene birtakım görevler veriliyordu, ama rekabet ortadan kaldırılmıştı. Bir grup
için başarı olan şey öteki için başarısızlık halini almadığında huzur nihayet sağlandı. Şerif ve yanında görev yapanlar kampın yegâne su kaynağını
kullanılmaz hale getirdiler. Bu, iki tarafın da sorunuydu. Öğrenciler bu sorunu kafa kafaya vererek çözmeyi bir süre sonra başardı. Hatta işler o derece
yoluna girdi ki, dönüş yolunda aynı otobüse binmekte ısrar bile ettiler.
Ayrımcılık başlatıldığı hızla sonlandırılabilir mi?
Robbers Cave Experiment toplumsal psikolojinin en tartışılan meselelerinden biri olan ayrımcılık ve ötekileştirme sorunlarının bir toplumda ne kadar
kolayca tetiklenebileceğini, farklı gruplar arasında düşmanlığın nasıl büyük bir hızla büyütülüp savaşa dönüştürülebileceğini ortaya koyduğu için bilim
tarihinde çok önemli kabul ediliyor. Dahası çözümü de kendi içinde taşıyan bir deney bu, zira Şerif’in de pekâlâ kanıtladığı gibi, ayrımcılık başlatıldığı
kadar kolayca ortadan kaldırılabiliyor, düşmanlık etkisiz hale getiriliyor.
Hayali Cemaatler Olarak Taraftar Toplulukları: Ankaragücü Taraftar Grupları Örneği
Sosyal Kimlik Kuramı 1985
•
•
•
•
Tajfel'e göre sosyal kimlik, "bireyin benlik algısının, bir sosyal gruba ya da gruplara
üyeliğine ilişkin bilgisinden ve bu üyeliğe yüklediği değerden ve duygusal
anlamlılıktan kaynaklanan parçasıdır. Sosyal Kimlik Kuramı, kişisel kimlikten çok
sosyal kimlik kavramı üzerinde durur. Bireyler, yeni bir sosyal gruba girer girmez, o
grubun kimliğine adeta "yapışırlar" (Aktaran Demirtaş, 2003:130).
Grup ortamında, yeni bir kimlik seçeneği daha vardır; kendimizi bir toplumsal
grubun üyesi ve o grubun özelliklerine sahip birisi olarak algılayabiliriz. Kendimizi
bir kadın, bir futbol oyuncusu, bir üniversite öğrencisi ve benzeri şekillerde de
tanımlayabiliriz.
Sosyal kimlik ve benlik kavramı üzerine önemle eğilen Turner’a göre ise "bir bireyin
benlik kavramı ve dolayısıyla da benlik saygısı, onun sosyal sınıf üyeliğine, yani
algıladığı sosyal kimliğine demirlenmiştir". "Olumlu bir benlik saygısı gereksinimi"
temel bir insan güdüsüdür ve bazı koşullarda, sosyal kimlik belirginleştiğinde bu
gereksinimi gidermek sosyal kimliğe düşer. (Aktaran Demirtaş, 2003:131).
Kalabalık davranışının sınırlarını çizen sosyal kimliktir. Sözgelimi, belli gruplar için
şiddet meşru olabilirken, diğer belli bazı gruplar için meşru bir davranış değildir.
Grup içinde paylaşılan genel grup normları, kabul edilebilir türden kalabalık
davranışlarının sınırlarını çizer. (Arkonaç, 2008:240)
Sonuç
Özet olarak bugünün bakış açısıyla gruplar, pek çok
insanın bir araya gelerek bir üretim faaliyetini
gerçekleştirdiği ve bu üretim süreci esnasında sosyal
psikolojik yönlerden insanların birbirlerini karşılıklı
olarak etkiledikleri sistemlerdir.
Gruplardaki beşeri münasebetler ve çalışanlar
arasındaki dinamikler incelendiğinde, örgütlerin
mekanik ve beşeri yapılardan, yani biçimsel ve
biçimsel olmayan yapılarının her ikisinin
birleşiminden oluştukları görülmektedir.
2. Konu…Grup kavramı
Yaşama nitelikleri bakımından bir grubun
canlıdan daha doğrusu bir insandan farkı
bulunmamaktadır.
Bireyler gibi gruplarda yapıcı ve birleştirici
özellikleri olan fiziki ve sosyal düzenlere sahip
bulunan unsurlardır.
Yönetim ve davranış bilimlerinde grup imajı önceleri
genelde olumsuz örneklerle ele alınmıştır:
– Holiganlar
– Göstericiler
– Eylem yapan işçiler endişe konusu
Sosyal psikolojide de durum aynıydı
• Grup olmadan insanlar daha iyi işler başarabilir
• Bireysellikten uzaklaşma söz konusu
• Ön yargılar ve sosyal kaytarma söz konusu olduğuna dair
düşünceler vardı.
• Ortaklaşa problem çözme gibi olumlu özellikler ise arka
planda kalmıştır.
• İnsanlar her coğrafyada ve hemen hemen her
zaman grup içinde yaşamıştır.
• İnsanlar grup içinde doğar, öğrenir ve karar
verirler. Bu nedenle grup kavramı arka planda
kalabilecek bir konu değildir.
Grup
• En basit tanımı ile grup: ortak bir amaç için bir
araya gelmiş iki yada daha fazla insan topluluğu.
• Grup: kendilerini aynı bütünün üyeleri olarak
algılayan, dolayısı ile diğerleri ile aynı psikolojik
anlamı ve önemi paylaşan, üyeliğin özellik ve
değerleri hakkında sosyal bir anlaşmayı bir
ölçüde sağlayan; cinsiyet grupları, milliyet
grupları, aile, komite, kurul, taraftarlar, ordu, polis
gibi bireyler topluluğudur.
Grup tanımlarından anahtar özellikler
•
•
•
•
•
•
Ortak amaç
Ortak normlar
Ortak özellikler
Ortak gereksinimler
Ortak beklentiler
Dolaylı dolaysız etkileşim
• Grupların çalışması neleri içermektedir;
– İki veya daha fazla birey
– Yeni bir grup ve biz algısı
– Grup liderliği
– Otorite
– Rol
– Birlik ruhu
– İletişim ve sosyometrik yapı gibi bazı özellikler
içermektedir.
Başka bir tanıma göre grupta olması
gereken dört bileşen
• Sosyal bir etkileşim içinde olan iki veya daha fazla
insanın bulunması gerekir. Bu bireyler birbirlerinin
düşünce ve davranışlarını etkileyebilmelidir.
• Bu insanların belirli konular hakkında aynı hedefi
paylaşmaları gerekmektedir.
• Zamana
ve
değişik
sosyal
durumlara
dayanabilecek kural ve normlardan oluşan, sabit
bir grup yapısının olması gerekir.
• Grup içerisindeki kişilerin kendilerini bir grup
olarak tanımlamaları ve algılamaları gerekir.
Birey Grup İlişkisi ve Gruplar Arası
İlişkiler
• Grup içinde yaşama dürtüsü insan doğasında
vardır.
birey ve grup ilişkilerinin süreci
Levine ve Moreland’a (2002) göre birey ve grup
ilişkileri üç temel süreç açısından değerlendirilebilir.
Bu süreçler;
• Değerlendirme
• Bağlanma
• Rol geçişi (Karar ölçütlerinde değişiklik varsa)
Rol geçişini engellemek amacı ile grup dinamikleri,
liderlik, çatışma yönetimi motivasyon, personel
memnuniyeti, roller vb konuların önemi.
Grup analizindeki ilk yaklaşımlar
• Floyd Allport: Grup psikolojisi yoktur. Grup
yoktur, bireyler vardır ve dolayısıyla başka
insanların yanında farklı davranır.
• Mcdougall: Grup aklı (Ortak akıl) kavramını
savunur. Su, oksijen ve hidrojenden oluşur.
Gruplarda böyledir. Bireylerin toplamından
farklıdır. Le Bon’ da grup aklı kavramını
savunur. (Eylemlerin kontrolden çıkması,
dışarıdaki taşkınlıklar, linç etme vb.)
Birçok konunun çözümünde gruplar
yatmaktadır
•
•
•
•
•
•
Etnik problemler
Çocuk istismarı
Şiddet
Saldırganlık
Eğitimde öğretimi engelleyici etmenler
Sporda iletişimi etkileyen etmenler
– Bu anlamda Sosyal Öğrenme Kuramı (Bandura) bu
konuya açıklık getirebilir. Öğrenilen birçok şeyin
aile içinden kaynaklandığını belirtmiştir.
Download