TÜRK TÖRESINDE KADIN VE AILE Toplumun temel kurumlarının en önemlisi olarak kabul edilen aile sosyal ve tarihi bir olgudur.Diğer kurumlar gibi aile de var olduğu bütünün bir parçasıdır. Tarihinin akışı içerisinde bir toplum düzeni hangi değişmeleri geçirmişse aile de bütün bunlara bağlı olarak değişmeler yaşamıştır. Bu tarihi değişim her aileyi meydana getiren kadın erkek veya çocukların karşılıklı olarak statülerde ve ailenin fonksiyonlarında ortaya çıkan değişikler boyutunda ele alıp incelenmelidir. Birsen Gökçe ye göre ’aile ana, baba ve çocuklar ve her iki tarafın kan akrabalarında(aile biçiminin gereğine göre) meydana gelmiş ekonomik ve toplumsal bir birliktir.Eşler çocuk sahibi oldukları anadan itibaren aile sadece bir birlik olmaktan çıkıp daha kapsamlı bir anlam kazanır.Çocuk için aile onun daha büyük çaptaki topluluklara hazırlayan küçük bir topluluk modeli olmaktadır.’ Sumner ve Keller ‘aile kurumu gelenek ve göreneklerle çevrili hayati bir ilgi ve eylem alanı olarak kabul etmektedirler.’ Ziya GÖKALP aileyi toplumun en küçük modeli olarak görmekte , güçlü aileyi güçlü millet ve devletin temeli olarak kabul etmektedir ESKI TÜRKLERDE KADIN STATÜSÜ Dünyanın en demokrat kavmi eski Türkler olduğu gibi en feminist nesli de Türklerdir.Zaten feminizmi demokrasinin kadınlara ait tecellisinden ibarettir. Türk milletinde aile her zaman en önemli sosyal birlik olarak kabul edilmiştir.Bu sebeple ailenin temelini meydana getiren kadın yüce bir mertebeye konulmuştur. Türklerde anı olmak en değerli bir özelliktir.Ana olan kadının toplumsal statüsü yükselmektir.Kadın erkeğin biricik yoldaşı çocukların anası kız kardeşi ve anası olarak değerlidir. OSMANLI DA KADIN HAKLARI Osmanlı da İslam dininin kuralları geçerli olduğu için Osmanlı da kadın hakları denildiği zaman İslam da ki kadın haklarına bakmak gereklidir. İslam dini kadın hakları üzerinde titizlikle durmuş ve kadına hiçbir ve sistemin veremediği değeri vermiştir.Bazıları tarafından kadının kafes arkasında tutulduğu ve haklarından mahrum edildiği iddia edilse bile tarafsız olarak durumu değerlendirenler gerçekleri açıkça ifade etmektir. MISYONERLERIN TÜRK AILESI ÜZERINDEKI ÇALIŞMALRI Üçüncü bin yılda Asya’yı Hıristiyanlaştırmayı kendine hedef edinen ve bunu anahtarı olarak Türkiye'yi gören Hıristiyan dünyası ve misyonerler ve onların zihinsel vaftiz ettikleri devriştikleri kişiler ülkemizde batılı kadın modelini önümüze getirdiler. İslam toplumlarına karşı kız eğitim okulları ile açtıkları savaşın bir adım sonrası olan batılı kadın modeli ve kadın üzerinden İslam dünyası parçalanmak istenmektedir.