ALANYA REHBERLİK ARAŞTIRMA MERKEZİ TOPLUMSAL CİNSİYET EŞİTLİĞİ KİŞİNİN CİNSİYET TEMELLİ OLARAK AYRIMCILIĞA UĞRAMAMASI, TOPLUMSAL YAŞAMIN HER ALANINDA EŞİT OLARAK YER ALMASI ANLAMINA GELMEKTEDİR BAŞKA BİR DEYİŞLE, TOPLUMSAL CİNSİYET EŞİTLİĞİ (KADINERKEK EŞİTLİĞİ) KAMUSAL VE ÖZEL HAYATIN TÜM ALANLARINDA HER İKİ CİNSİNDE EŞİT ŞEKİLDE YER ALMASI, GÖRÜLEBİLMESİ, GÜÇLENMESİ, TEMSİL EDİLMESİ VE KATILIMIDIR. TOPLUMSAL CİNSİYET VE CİNSİYET KAVRAMLARI ARASINDA NE FARK VARDIR? CİNSİYET KAVRAMI, SOSYAL BİLİMLER LİTERATÜRÜNDE VE TOPLUMSAL CİNSİYET EŞİTLİĞİ POLİTİKALARININ KURAMSAL ZEMİNİNDE İKİ ŞEKİLDE ELE ALINMAKTADIR. BİRİNCİSİNİ BİYOLOJİK CİNSİYET KAVRAMI OLUŞTURMAKTADIR. “TOPLUMSAL CİNSİYET” VE “CİNSİYET” KAVRAMLARI ARASINDAKİ FARKA BAKILDIĞINDA “CİNSİYET İLE KASTEDİLENİN ASLINDA BİYOLOJİK CİNSİYET OLDUĞU GÖRÜLMEKTEDİR. BİYOLOJİK CİNSİYET; BİREYLER ARASINDAKİ FİZİKSEL FARKLILIKLARI TANIMLAR DAHA GENİŞ BİR İFADEYLE KİŞİNİN KADIN YA DA ERKEK OLARAK GÖSTERDİĞİ GENETİK, FİZYOLOJİK VE BİYOLOJİK ÖZELLİKLERDİR. “TOPLUMSAL CİNSİYET” İSE, BU FARKLILIKLARIN TOPLUMSAL İLİŞKİLERE TAŞINMASIDIR. TOPLUMSAL CİNSİYET KAVRAMI, BELİRLİ BİR BAĞLAMDA ERKEKLERLE KADINLAR ARASINDAKİ TOPLUMSAL İLİŞKİLERİ TANIMLAMAK İÇİN KULLANILIR. BAŞKA BİR DEYİŞLE, TOPLUMUN KADIN VE ERKEKLERE VERDİĞİ ROLLER, GÖREVLER VE SORUMLULUKLAR TOPLUMSAL CİNSİYET KAVRAMINDA İFADESİNİ BULMAKTADIR. TOPLUMDA KADIN VE ERKEK İÇİN UYGUN GÖRÜLEN BAZI ÖZELLİKLERE BAKALIM “Erkekler güçlü, kadınlar narindir” “Aslında kadınlar zayıf görünür ama erkekleri ellerinde oynatırlar” “Kadınlar anne oldukları için sevecen ve vericidirler” “Hayır, kadınlar geniş düşünme yeteneğinden yoksun oldukları için toplumsal sorunlara kafa yormak yerine kendi küçük dünyalarına hapsolmuşlardır” “Kadınlar anlaşılmazdır”, “kadınlar fitnecidir”, “erkekler rasyoneldir”, “erkekler saldırgandır” “Erkek, bilgeliği, aklı, sağduyuyu, bilgiyi ve erdemi temsil eder” “Kadın ise yumuşaklığı, akıl dışılığı, bilgi ve kural dışılığı, anneliği duygusallığı temsil eder” Erkek adam ağlamaz! Erkek gibi mert ol! BUNLAR GİBİ BAZI YAYGIN İNANIŞLARIN ORTADAN KALKABİLMESİ İÇİN CİNSİYET VE TOPLUMSAL CİNSİYET KAVRAMLARINI BİRBİRİNDEN AYIRMAK GEREKMEKTEDİR. KADIN VE ERKEKLERİN BİYOLOJİK FARKLILIKLARINA DAYANARAK ONLARIN TOPLUMDA OYNADIKLARI ROLÜN “DOĞAL VE KAÇINILMAZ” OLDUĞUNU İLERİ SÜREN EĞİLİMLERDEN KAÇINMAK ÖNEM ARZ ETMEKTEDİR. BU AYRIM KADINLARIN VE ERKEKLERİN ONLARI KADIN YA DA ERKEK YAPAN ÖZELLİKLERİNDEN ÖNEMLİ BİR KISMININ TOPLUMSAL OLARAK BELİRLENDİĞİNİ VE DOLAYISIYLA DEĞİŞEBİLECEĞİNİ VURGULAMAKTADIR. BU DEĞİŞİMİ GERÇEKLEŞTİRMEK ADINA ÜLKEMİZDE YAPILAN ÇALIŞMALARA BİR BAKALIM Türkiye Cumhuriyeti Kadın Hakları alanında dünyada istisnai ve özel bir tarihsel deneyim yaşamıştır. Bugün alınan bütün kararlarda ve uygulanan politikalarda geçmişin yansımalarını görmek mümkündür . Türkiye Cumhuriyetinin kurulduğu ilk 10 yılda Atatürk‟ün önderliğinde gerçekleştirilen reformlar, -bir yandan kadının yurttaşlık hakları kazanmasını, -diğer yandan Türk toplumunun yeniden yapılanmasını sağlamış, böylece büyük bir toplumsal değişim gerçekleştirilmiştir -eğitim, -çalışma yaşamı, -siyaset gibi kamu alanlarına açılması mümkün kılınmış ve eşitlikçi kamu politikaları ile devlet bu katılımı özendirmiş ve desteklemiştir. . Laik hukukun benimsenmesi ile kadınların; . Bu reformlardan Türk kadınını doğrudan etkileyenlerin başında . 1924 yılında kabul edilen, eğitimi tek sistem altında toplayarak kadınlara erkeklerle eşit eğitim imkânları sağlayan Tevhid-i Tedrisat Kanunu, 1925 yılında kabul edilen Kıyafet Kanunu, Kadınların yasal statüsünü bütünüyle değiştirerek gerek aile içinde gerekse birey olarak eşit haklar sağlayan 1926 yılında kabul edilen Türk Medeni Kanunudur. Türk kadınlarına 1930‟da yerel, 1934‟de de genel seçimlerde seçme ve seçilme hakkı birçok batı ülkesinden önce tanınmıştır. 1980‟li yıllarda ivme kazanan kadın hareketi, kadın bakış açısının gelişmesine ve yerleşmesine büyük katkı sağlamıştır. Türkiye 1985 yılında Birleşmiş Milletler Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Ortadan Kaldırılması Sözleşmesi (CEDAW)ı onaylamıştır. Ulusal düzeyde Kadın politikaları geliştirmek amacıyla Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü (KSGM) kurulmuştur. KADININ STATÜSÜ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ • 1990 yılında kurulmuş, 2004 yılında yeniden yapılandırılmıştır. Başbakanlığa bağlı merkezi bir kurumdur. (Taşra teşkilatı bulunmamaktadır.) Politika oluşturan, stratejiler geliştiren bir koordinasyon kurumudur. KADININ STATÜSÜ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ Kuruluş Amacı; - Kadının insan haklarının korunması ve geliştirilmesi, - Kadınların sosyal, ekonomik ve siyasal yaşamdaki konumlarının güçlendirilmesi, Kadınların hak, fırsat ve imkanlardan eşit biçimde yararlanmalarının sağlanmasıdır. Kadının Statüsü Danışma Kurulu Teşkilat Kanunu gereğince, kamu kurum ve kuruluşları, üniversite ve sivil toplum kuruluşları temsilcilerinden oluşmakta, Kadının statüsüne ilişkin sorunları incelemek, değerlendirmek, görüş oluşturmak ve önerilerde bulunmak üzere toplantılar gerçekleştirmektedir. KADININ STATÜSÜ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ Misyonumuz: Ülkemizde kadın erkek eşitliğinin sağlanması, toplumsal yaşamın tüm alanlarında kadınların konumlarının güçlendirilmesi ve kadınlara karşı her türlü ayrımcılığın önlenmesi için politikalar üretmek, strateji geliştirmek, tüm paydaşlarla işbirliği yapmak ve koordinasyonu sağlamak. Vizyonumuz: Toplumsal cinsiyet eşitliğinin gerçekleştirilmesi ve sürdürülebilirliğinin sağlanmasında ürettiği politika ve geliştirdiği stratejilerle etkin ve başarılı bir kurum olmak KADININ STATÜSÜ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ Yürütülen çalışmalar; Yasal çalışmalar Bilinçlendirme ve duyarlılık artırma Uluslararası ilişkiler Projeler PROJELER Tamamlanan Projeler • Kadın İstihdamının Geliştirilmesi Projesi (1993-2000) • Küçük Girişimcilik Projesi (1995-1996) • Toplumsal Cinsiyet Eşitliğinin Geliştirilmesi Projesi (20062008) “Kadın doğulmaz kadın olunur.” S.de Bouveaur