islam öncesi arap yarımadası siyasi durum

advertisement
İSLAMIN
DOĞDUĞU ORTAM
İnsanların
İçki
İnsan
SOSYAL
vehaklarının
kumarın
sınıflara
Göçebe
ve
Kan
davaları
yaygın
çiğnenmesi
ayrılması
ORTAM
olması
Yerleşik
hayat
Sözlü
Okur
KÜLTÜREL
Şiirekültürün
yazarın
önem
yaygınlığı
ORTAM
verilmesi
azlığı
EKONOMİK
Kervancılık
Hayvancılık
Ticaret
Tarım
ORTAM
DİNİ
Putperestlik
Hristiyanlık
Yahudilik
Sabiilik
Haniflik
ORTAM
İslam'dan Önce İnsanlığın hali
•Kabileler halinde idare olunduklarından,
Kabe'de her kabileye ait olmak üzere 360
adet put doldurulmuştu.
İslam'dan Önce İnsanlığın hali
• Kurulan panayırlarda, yaşayış şartlarından çok
ileride edebiyat yarışmaları yapılıyor, şairler ve
hatipler insanları hayli tesir altında tutuyordu.
İnsan hakları ayak altına alınmış
güçlüler zayıfları eziyor
köleler ve esirler içler acısı bir halde yaşıyor
kadınlara önem verilmiyor
kız çocukları geçim sıkıntısı veya
damat ayıbı korkusuyla diri diri toprağa gömülüyordu.
• Fal okları
Hubel
İSLAM ÖNCESİ
ARAP YARIMADASI
•
•
SİYASİ DURUM:
‘Kabilecilik’ düzeni doğrultusunda
“şehir devlet yönetimi” ve “ feodal
düzen” hakimdi.
İdareciler seçimle belirlenir ve
yaptıklarından sorguya çekilirlerdi. Bu
düzen İslam sonrası da devam
etmiştir.
EKONOMİK HAYAT
• Tarım, hayvancılık ve özellikle
ticaretle uğraşılır.
• Özellikle Mekke şehri, önemli ticaret
yollarının kavşak noktasında bulunması
ve ‘Kabe’ yi barındırması açısından ayrı
bir önem taşır.
SOSYAL HAYAT
•
•
•
•
•
•
Sosyal hayatın temelinde ‘kabile’ vardır.
Toplum ‘hadari’ ve ‘bedevi’ olmak üzere
iki kısımdır.
AHLAKİ YAPI
Kabilecilik anlayışı ‘asabiyet’e dayanır.
Asabiyet arapların en belirleyici
özellikleridir.
İnsan haklarının çiğnenmesi, soylarla
ayıplama ya da övünme, kız çocuklarının
toprağa gömülmesi, kan davası, kadın
haklarının hiçe sayılması gibi durumlar
sebebiyle İslam öncesi döneme ‘”Cahiliye
Dönemi”, Araplara ‘”Cahiliye Arapları”
denir
EDEBİYAT
Şiir ve hitabet çok gelişmişti
Ukaz panayırı’nda şiir yarışmaları yapılır,
en güzelleri Kabe duvarına asılırdı.
DİNİ HAYAT
• İslam öncesi Arap
dinler:
Yahudilik
Mecusilik
Putperestlik
yarımadasında görülen
Hıristiyanlık
Sabiilik
Haniflik
• Özellikle Mekke putperestler için önemli
bir merkezdi.
• Kabe’de bulunan en büyük putlar: Lat,
Menat,ve Uzza idi.
Hz. Muhammed’in Çocukluk ve Gençlik Yılları
Doğdu
Hz.
Hatice
İle
evlendi
Ticaretle
uğraştı
Ebu
Talib ‘in
Yanında
kaldı
Süt
Anneye
verildi
Hz.
Muhammed
Annesinin
Yanına
döndü
Annesi
vefat
etti
Dedesi
vefat
etti
Dedesinin
Yanında
kaldı
Kaynaklarda onun; Fil Olayı'nın meydana geldiği
yılda, bu olaydan 55 gün sonra ve Kamerî aylardan
Rebîülevvel'in 12. gecesinde doğduğu kaydedilir.
HZ.MUHAMMED
ANNESİ
AMİNE
SÜT ANNESİ
HALİME
BABASI
ABDULLAH
AMCASI
EBU TALİP
DEDESİ
ABDULMUTTALİP
AMCASI
HAMZA
AMCASI
ABBAS
Kilab
Kusay
Kusay
Hakem
Zühre
Abdumenaf
Abduddaroğ
ulları
Abduluzza
Vehb
(Vüheyb)
Anneanne
Bere
Abdumenaf
Abdumenaf
Haşim
Haşim
Vehb
Abdulmuttali
Abdulmuttali
bb
Amr
Amr
Anne
Amine
Baba
Baba
Hz
Hz Abdullah
Abdullah
Babaanne
Babaanne
Fatıma
Fatıma
Hz Muhammed
(s.a.v)
• Hz Muhammed doğmadan iki ay önce babası Abdullah’ı
kaybetmiştir.
Karnındaki yetim kalmış yavrusuyla, biraz hava almak ve acısını dağıtmak
için kocasının mezarını ziyaret etmek ister ve Medine yollarına düşer.
Medine’ye giden Amine, orada birkaç ay kalır ve döner.
Döndükten sonra;
•
•
•
•
•
•
Abdullah'ın yetimi,
Amine'nin ciğerparesi,
Kabe'nin sultanı,
Alemin manevî hükümdarı,
Yeryüzünün imamı,
İki cihan sultanı,
Kutsal âlemden geçici âleme şeref vererek, azamet ve
ihtişamla gelir.
On dört asır evvel, yine bir böyle geceydi,
Kumdan, ayın on dördü, bir öksüz çıkıverdi!
Lâkin, o ne hüsrândı ki: Hissetmedi gözler;
Kaç bin senedir, halbuki, bekleşmedelerdi!
Nerden görecekler? Göremezlerdi tabî'î:
Bir kerre, zuhûr ettiği çöl en sapa yerdi;
Bir kerre de, ma'mûre-i dünyâ, o zamanlar,
Buhranlar içindeydi, bugünden de beterdi.
Sırtlanları geçmişti beşer yırtıcılıkta;
Dişsiz mi bir insan, onu kardeşleri yerdi!
Fevza bütün âfâkın sarmıştı zeminin,
Salgındı, bugün Şark'ı yıkan, tefrika derdi.
Derken, büyümüş, kırkına gelmişti ki öksüz,
Başlarda gezen kanlı ayaklar suya erdi!
Bir nefhada insanlığı kurtardı o ma’sûm,
Bir hamlede kayserleri, kisraları serdi!
Aczin ki, ezilmekti bütün hakkı, dirildi;
Zulmün ki, zevâl aklına gelmezdi, geberdi!
Âlemlere, rahmetli, evet, şer'-i mübîni,
Şehbâlini adi isteyenin yurduna gerdi.
Dünyâ neye sâhipse, onun vergisidir hep;
Medyun ona cem'iyyeti, medyun ona ferdi.
Medyundur o ma’sûma bütün bir beşeriyyet,.
Yâ Rab, bizi mahşerde bu ikrâr ile hasret.
Doğumdan sonra;
Hz. Muhammed (s.a.s.)’i üç veya dokuz gün annesi Âmine,
daha sonra kısa bir müddet, amcası Ebû Leheb’in azatlı
câriyesi Süveybe emzirdi.
Süveybe ondan önce Hz. Hamza’yı ve daha sonra da Ebû
Seleme'yi de emzirdiği için Hz. Muhammed (s.a.s.)’le bu
ikisi sütkardeşi olurlar.
O dönemde, bir annenin çocuğuna verebileceği en güzel şey,
güzel konuşma kabiliyeti, hatta mümkünse şiir. Çünkü yazılı
kültür yok.
Sözlü kültür var. Sözlü Kültürün medresesi de badiyelerdir.
Bedeviler, o gün de, bölgenin dilini en güzel ve bozulmamış
şekilde konuşan yegane kişilerdir.
Hz. Muhammed
(s.a.s.)’in
doğumunu takip
eden günlerde
Taif
yakınlarında
çölde göçebe
hayatı yaşayan
Hevâzin kabilesinin
Sa’d b. Bekir
kolundan, on kadın,
emzirmek için
çocuk almak üzere
Mekke'ye
gelmişlerdi.
Bunların
içinde
Halîme bint Ebû
Züeyb’ de vardı.
sütü
kalmamış bir
dişi deve,
bir merkep,
Kuraklık, kıtlık yılı yavrum bu yıl.
Bir çocuk alırız da karnımız doyar
diye geldim. Ben aç, sen aç.
Bedevilerin en fakiri ile
Mekkelilerin en fakiri ve yetimi
karşı karşıya.
Bu çocuk
bize kısmetli
geldi.
Bereketli
geldi.
Amine’ye gelirler. Ya Amine. (Bu sırada 5
yaşlarındadır)
•
•
•
•
•
Vallahi senin çocuğundan memnunuz.
Senden memnunuz.
Muhammed’den memnunuz.
O geldi, bereket geldi.
O geldi evimize huzur geldi.
• Hz. Muhammed (s.a.s.) altı yaşında iken annesi
Âmine, yanına çocuğunu ve cariyesi Ümmü
Eymen’i de alarak Medine'ye gitti.
• Gayesi, doğumdan önce vefat eden kocası
Abdullah’ın kabrini ve ailenin dayıları sayılan
Adiy b. Neccâroğullarını ziyaret etmekti.
• Medine’de en-Nâbiğa’nın evinde misafir edildiler.
Dönüş yolunda hastalanarak Medine’ye
190 km mesafedeki Ebva’da vefat etti.
• Annesinin vefatı üzerine Hz. Muhammed’i
bakıcısı Ümmü Eymen Mekke’ye getirip
yaşlı dedesine teslim etmiştir.
• O vefat ederken oğulları içinde Ebû Talib'e,
yeğenine bakmak vazifesini verdi.
Hz. Muhammed, yirmi beş yaşına kadar amcası
Ebu Talib’in yanında ve himayesinde kaldı.
• Hılfu’l-Fudûl
Ey Mekkeliler! İçinizde hiç adaleti, hakkı
savunan, haksızlığa uğrayanlara yardım eden
kimse yok mu? Ticaret malı ile Mekke’de
zulme uğrayan kimseye yardım ediniz…
Abdullah bin Cüd’an’ın evinde bir
antlaşmada bulundum ki, bana karşılığında
mor koyunlar verseler onun bozulmasını
istemem. Şayet İslam’da da böyle bir
antlaşmaya çağrılsam hemen katılırım.”
1. İster Mekke içinden ister dışından olsun, haksızlığa uğramış kimse
bırakılmayacaktır.
2. Mekke’de zulme asla fırsat verilmeyecek ve zalime asla müsamaha
gösterilmeyecektir.
3. Hakkını alıncaya kadar haksızlığa uğrayanla beraber hareket
edilecektir.
• Hılfu’l-Fudûl
Haşim
Zühre
Teym
Allah’a yemin ederiz ki zulme uğrayanın yanındayız. Zalimin, gasp ettiğini sahibine
iade edinceye kadar hepimiz bir tek el gibi olacağız. Bu birlik, denizlerde bir damla
su kaldığı Hira ve Sibir dağları yeryüzünde dikili durduğu müddetçe devam edip
gidecektir. Zulme uğrayanın mali durumunda tam eşitliği sağlanıncaya kadar birlik
de devam edip gidecektir.”
tâhire / afîfe
Kasım
Zeynep
Abdullah
Rukiye
Ümmü Gülsüm
Fatıma
Maria
İbrahim
Muhammedü’l-Emîn
‘Hacerü’l-Esved
‫‪ilk vahiy: 610 yılının Ramazan ayı / Hira Mağarası‬‬
‫‪OKU. YARATAN RABBİNİN ADIYLA OKU.‬‬
‫ِب ْس ِم ِ‬
‫الر ِح ِميم‬
‫من َّ‬
‫هللا َّ‬
‫الر ْح ِ‬
‫ا ْق َرأْ ِبا ْس ِم َر ِب َك الَّ ِذي َخلَقَ {‪َ }1‬خلَقَ‬
‫ق {‪ }2‬ا ْق َرأْ َو َرب َك‬
‫سانَ ِم ْن َ‬
‫اْلن َ‬
‫عل َ ٍ‬
‫ِْ‬
‫علَّ َم‬
‫علَّ َم ِب ْالقَلَ ِم {‪َ }4‬‬
‫ْاْل َ ْك َر ُم {‪ }3‬الَّ ِذي َ‬
‫سانَ َما لَ ْم ميَ ْعلَ ْم {‪}5‬‬
‫اْلن َ‬
‫ِْ‬
İlk vahiyden sonra tebliğ üç yıl
gizli devam etmiştir.
İlk Müslümanlar:
Hz. Hatice
Hz. Ali
Hz. Ebu Bekir
Zeyd bin Haris
Yakın çevreye tebliğ, ayet ile
emredilmiştir.
Önce en yakın akrabanı uyar. Sana
uyan müminlere kanadını indir.
Şayet sana karşı gelirlerse de ki:
ben sizin yaptıklarınızdan muhakkak
ki uzağım.
( Şuara 214-216)
‫ض‬
ْ ‫صدَ ْع ِب َما ت ُ ْؤ َم ُر َوأ َ ْع ِر‬
ْ ‫فَا‬
َ ‫ش ِر ِك‬
ْ ‫ع َِن ا ْل ُم‬
‫ين‬
• Sana emrolunanı açıkça söyle ve
müşriklere aldırma.
• Hicr suresi, 94. ayet
• “Ey Kureyş hâlkı! Şayet ben size, şu tepenin arkasında, şehri
istila etmek isteyen bir düşman ordusu gelip karargâh kurmuş
desem, bana inanır mısınız?”
“Sen asla yalan söylemedin ve biz senin her söylediğine inanırız.”
Sağ elime Güneş’i sol elime Ay’ı verseler ben bu davamdan vazgeçmem.
“Habeş ülkesine gidiniz. Zira orada kimseye zulmetmeyen
ve adaletle hükmeden bir hükümdar vardır.”
Mekkeli müşriklerin baskılarından dolayı ilkinde bir grup Habeşistan’a göç etmiştir.
(…)
Sonrasında kalabalık bir grup Habeşistan’a göç etmiştir.
Habeş Necaşisi Ashame
Ey hükümdar! Biz cahiliye halkından bir kavimdik. Putlara tapardık. Ölmüş
hayvan eti yerdik. Bütün kötülükleri yapardık. Akrabalarımızla ilgilerimizi keser,
akraba hakkı gözetmezdik. Komşularımızı unutur, komşuluk vazifelerini yerine
getirmezdik. İçimizden güçlü olan, güçsüz ve zayıf olanı ezerdi. Yüce Allah bize
kendimizden, soyunu sopunu, doğruluğunu, eminliğini, iffet ve nezahetini
bildiğimiz Resulü gönderinceye kadar, biz hep bu kötü durum ve tutumda idik. O
Peygamber, bizi, bizim ve babalarımızın Allah’tan başka taptığımız, taştan,
ağaçtan, altın ve gümüşten yapılmış putları bırakarak Allah’ın birliğine inanmaya
ve yalnız ona ibadet etmeye davet etti.
Yine o Peygamber; doğru söylemeyi, emaneti sahibine vermeyi, akraba
haklarını gözetmeyi, komşulara iyi davranmayı, haramlardan uzak, kan
dökmekten geri durmamızı bize emretti. Yine o, bizi her türlü çirkin, yüz kızartıcı
söz ve işlerden, yalan söylemekten, yetim malı yemekten, iffetli kadınlara dil
uzatmak ve iftira etmekten de men ve nehyetti. Ayrıca, hiçbir şeyi kendisine eş
ve ortak tutmaksızın, yalnız Allah’a ibadet etmemizi, namaz kılmamızı, zekât
vermemizi, oruç tutmamızı da bize emretti. Biz onu doğruladık ve ona iman ettik.
Allah tarafından getirdiği şeylere göre ona tabi olduk. Bir ve tek olan Allah’a
ibadet ettik, ona hiçbir şeyi şirk koşmadık. onun bize haram kıldığını haram,
helal kıldığını helal olarak kabul ettik. Bunun üzerine, kavmimiz bize düşman
kesildi. Bizi dinimizden döndürmek, Yüce Allah’a ibadetten vazgeçirip putlara
taptırmak, öteden beri helalleştirip serbestçe işleyegeldiğimiz kötülükleri tekrar
işletmek için bizi işkenceden işkenceye uğrattılar. Onlar kuvvetli olup bize
zulmettikleri, bizimle dinimiz arasına gerildikleri ve tazyiklerini arttırdıkları
zaman, biz senin ülkene çıkmak, sığınmak zorunda kaldık.
Senin himayende bulunmayı ve sana komşu olmayı başkalarına tercih ettik.
Ey hükümdar! Biz senin yanında hiçbir zulme uğramayacağımızı umuyoruz.
İki Ömer’den biri…
BOYKOT
a. Muhammed, kendilerine teslim edilinceye kadar Müslümanlarla barış anlaşması
yapılmayacak.
b. Müslümanlara merhamet gösterilmeyecek.
c. Müslümanlara kız verilmeyecek ve onlardan kız alınmayacak.
d. Müslümanlarla alışveriş yapılmayacak.
e. Müslümanlarla görüşülmeyecek, onlarla oturulup konuşulmayacak.
f. Müslümanların evlerine girilmeyecek.
Hüzün Yılı
Taif’e Yolculuk (620)
• “Onların yok olmalarını değil, Rabb’imin bu müşriklerin zürriyetinden
Allah’a ortak koşmayan, ona ibadet eden bir nesil meydana
getirmesini diliyorum.” (Buhari, Tecrid-i Sarih, C 9, s. 35.)
ADDAS
“Allah’ım! Kuvvetsiz ve çaresiz kaldığımı, halk
nazarında hor ve hakir görüldüğümü; ancak sana arz
ve şikâyet ederim. Ey merhametlilerin en merhametlisi!
Herkesin hor görüp de dalına bindiği biçarelerin, Rabb’i
sensin. Benim de Rabb’im sensin...
Allah’ım!
Senin gazabına uğramayayım da çektiklerim ne
olursa olsun hepsine katlanırım! Fakat senin af ve
merhametin bana bunları göstermeyecek kadar
geniştir. Allah’ım, senin gazabına uğramaktan, ilahî
rızana uzak kalmaktan; senin o karanlıkları aydınlatan,
dünya ve ahiret işlerini yoluna koyan ilahî nuruna
sığınırım. Allah’ım! Sen hoşnut oluncaya kadar affını
dilerim. Allah’ım!
Her kuvvet ve her kudret ancak seninle kaimdir.’’
Mut’im bin Adiy’in himayesi
• “Mut’im sağ olsaydı ve bunları benden
isteseydi hepsini ona bağışlardım.”
Akabe Anlaşmaları
•
•
•
•
•
hırsızlıktan,
kız çocuklarını öldürmekten,
nikâhsız yaşamaktan,
yalan ve iftiradan kaçınmak.
Allah ve Rasûlüne itaatten ayrılmamak
ilk muallim (öğretmen) sahabe
• On dokuz yaşında Müslüman olan
Mus’ab bin Umeyr, Peygamberimiz
tarafından İslam’ı öğretmek amacıyla
Medine’ye gönderildi. Bu nedenle
Mus’ab, İslam tarihinin ilk muallimi
(öğretmen)
olarak
bilinir. İslam’ın
Medine’de yayılmasında çok emeği olan
Mus’ab, Bedir ve Uhut savaşlarında
Müslümanların sancaktarlığını yaptı ve
Uhut Savaşı’nda şehit oldu.
İkinci Akabe Biati (M.622)
•75 Müslüman
•Medine'ye hicretin şartları
•Medineli Müslümanlar, Allah ve Resûlüne her
hal içerisinde itaat içinde olacaklarına, Peygamberimiz kendi canları, çoluk ve çocukları
gibi düşmanlarından koruyacaklarına, doğru
olanın yapılması için hiç bir şeyden çekinmeyeceklerine mallarıyla ve canlarıyla bu yolda
çalışacaklarına söz verdiler.
622 – Hicrî Yılbaşı
“Hatırla ki kâfirler seni tutup bağlamaları veya öldürmeleri yahut
seni (yurdundan) çıkarmaları için
sana tuzak kuruyorlardı. Onlar tuzak kurarlarken Allah da tuzak
kuruyordu. Çünkü Allah bütün o
tuzak kuranların üstündedir.’’
Enfâl suresi, 30. ayet.
Kuba Mescidi
“İşte ben Medine’ye gidiyorum.
Çocuğunu yetim, eşini dul bırakmak ve
annesini
ağlatmak
isteyen
varsa
peşime düşsün.” (Hz. Ömer)
Müslümanlar içinde Medine’ye ilk hicret eden kişi
Ebu Seleme’dir. Peygamberimizin amcası Abbas
ise Mekke’nin fethinden kısa bir süre önce hicret
eden son kişi olmuştur.
Medine’ye Giriş
Ay doğdu üzerimize
Veda Tepesi’nden
Şükür gerekti bize
Allah’a davetinden
Ey bizden seçilen elçi
Yüce bir davetle geldin
Sen bu şehre şeref verdin
Ey sevgili hoş geldin
Hicret’in İlk Yılında
* Müslümanlar arasında ‘ensarmuhacir’ kardeşliği sağlandı.
* Mescid-i Nebevi yapıldı.
* Yahudilerle antlaşma yapıldı.
BEDİR SAVAŞI
624 yılında müslümanlar ile Mekkeli müşrikler arasında
Bedir Kuyularında yapılmıştır.
Müslümanların zaferi ile sonuçlanan savaş ilk
zaferimizdir.
Bedir savaşının
yapıldığı yer
UHUT SAVAŞI
625 yılında yapılan bu savaş müslümanların mağlubiyeti ile
sonuçlanmıştır.
72 müslüman şehit olmuştur.
Peygamberimizin amcası Hz. Hamza şehit edilmiştir.
Peygamberimizin de dişi kırılmıştır.
Savaşın kaybedilmesinin sebebi ganimet hırsı ile yerini terk eden
okçular yüzündendir.
Hz.Muhammed’in (SAV) Savaş Sırasında
Kaldığı Uhut Dağındaki Mağara
Uhud savaşının
yapıldığı yer
HENDEK SAVAŞI
627 yılında yapılan bu savaş savunma savaşıdır.
Selman-ı Farisi’nin teklifi ile Medine şehri çevresine hendekler
kazılmıştır.
Mekkeliler müslümanlara karşı bir üstünlük sağlayamadan geri
dönmek zorunda kaldılar.
Hendek savaşının
yapıldığı yer
628 yılında Mekkelilerle Hudeybiye Antlaşması yapılmıştır.
Bu antlaşma ile Mekkeliler müslümanların siyasi varlığını ilk
kez tanımışlardır
Hudeybiye'de ondokuz gün
kalındıktan sonra Medine'ye
doğru yola çıkıldı. Yolda, "Biz
sana apaçık bir fetih verdik.
Bununla Allah senin geçmiş ve
gelecek günahlarını bağışlayacak
ve sana olan nimetini
tamamlayacak ve seni doğru bir
yola iletecek. Allah sana şanlı
bir zafer verecek“
(el-Fetih, 48/1,2) âyetleriyle
baslayan Fetih Sûresi nazil oldu.
Hz Muhammed 632 yılında ilk ve son haccı
için Mekke’ye gitmiş ve Arafat’ta yüzlerce
müslümana
“Veda Hutbesi”
ile seslenmiştir.
ŞAHİT OL YA RAB!
ŞAHİT OL YA RAB!
ŞAHİT OL YA RAB!
Hz. Muhammed’in (S.A.V)
Vefatı
Hz.Muhammed, (S.A.V.) son seferi
olan Tebük seferinden dönüşte
hastalandı. İmamlığı Hz.Ebubekire
bıraktı ve
8 Haziran 632’de 63 yaşında iken
mübarek ruhu Refik-i Ala’ya yükseldi.
Hz.Muhammed, (S.A.V.) vefat ettiği
odaya defnedildi.
Hz.Muhammedin mezarına Ravza-yı
Mutahhara
(Cennet bahçesi) adı verilir.
( Hz.Muhammed (S.A.V.)
Peygamberimizin mezarı Medine
şehrindedir.)
Download