26. .1964 C

advertisement
1 : 51
26. .1964
yetli bir mevzudur ki, bu ehemmiyetine rağ­
men Ibunu İktisadi Devlet Teşekkülleri bile na­
zara almamaktadır. Sümerfoaırikın ücret siste­
mi ve seviyesiyle Etibankın ücret sistemi bir­
birini tutmamaktadır. Bu böyle olduğu gibi
Sümerbankın kendi muhtelif müesseselerinin
arasındaki ücret sistemi bile birbirine uyma­
maktadır. Meselâ Zonguldak'ta ağır sanayide
çalışan, Karabük Demir - Çelik Farikalarında
bulunan işçi arkadaşların (aldıkları asgari yev­
miye, Nazilli veya Kayseri Bez Fabrikasında
çalışanlardan daha aşağı seviyededir. Âzami
ücret durumları da aynı şekildedir. Şöyle mu­
ayyen bir ücret mevzuunu ele alarak bir an
evvel bunun üzerinde durmak zaruretindeyiz.
Bu Ereğli Kömürleri işletmesinde daha fecidir.
İktidarımız zamanında yalnız Ereğli'de çalışan
işçilere 10 - 12 milyon lira üzerinde zam yapıl­
masına rağmen feci durumdadırlar. Her gün
'güneşsiz, türlü hava cereyanları karşısında, rutuibetli yerlerde her an ölümle karşı karşıya
(bulunan işçi arkadaşlar 'bez fabrikalarında, şu­
rada, burada çalışanların aldıkları ücretlerden
daha dun derecededirler.
Seyhan'da, Çukurova •bölgesinde tatbik edil­
diğini işittiğimiz - Mersin, Adana, Hatay, İz­
mir, Manisa, mecmuu beş vilâyette - asıgari üc­
ret sisteminin bizim bölgelere de teşmilini is­
temek faydalı olur. Muhterem Vekil arkada­
şımız bu ricamızı bir an evvel nazarı dikkate
alsınlar. Bir de iş ihtilâfları meselesi vardır,
buna temas edenler de oldu. Gerek toplu ih­
tilâf ve gerekse münferit ihtilâf hâdiseleri
hakikaten iyi yürümüyor. İş mehkemelerindeki işçi mümessillerinin bilgisizlikleri, mevzuata
vâkıf olmayışları yüzünden, gerekse burada
çalışan arkadaşların keyfiyeti bir angarya şek­
linde mi kabul edişlerinden, bilmem nedendir,
meselâ Zonguldak'ta müstakil iş mahkemesi
yoktur. Bir muavin arkadaş bu mahkeme işini
tedvin etmektedir. Onun için Zonguldak'ta bir
iş mahkemesi kurulması yerinde olur. İş mev­
zuunda bir iş intikal etti mi gerek vilâyet ha­
kem kurulları ve gerekse yüksek hakem kurul­
ları vaktinde iyi netice alamamaktadır. Vilâ­
yet çalışma müdürlerinin de kifayetsizliğini
gördüm. Buna Cemal Kıpçak arkadaşımız da
temas ettiler. Buralara kifayetli arkadaşların
tâyin edilmesini ve bu mevzu üzerinde durma­
larını rica edeceğim. Nazariyattan ziyade mem-
C:^
lekette tatbikatçı arkadaşlara lüzum vardır.
Belki Çalışma Bakanlığında nazariyata vâkıf
birçok arkadaşlarımız var. Fakat her halde
tatbikatta iyi netice alınamıyor.
Son olarak da, temenni mahiyetinde, sendi.kalar üzerinde durmak lâzımdır. Bölgemizde
çok iyi çalışan ve çalışamıyan sendikları daima
görmekteyiz. Bunlar üzerindeki murakabe ve
teftiş işlerine dikkat etmek ve iyice kovalamak
lâzımdır. Sözlerim bundan ibarettir.
REİS"— Burhanettin Onat.
BURHANETTİN ONAT (Antalya) — Muh­
terem arkadaşlar, fabrikalarda ve maden ocak­
larında ve diğer müesseselerde çalışan işçileri­
mizin durumu hakkında Muhterem Vekilin ve
bu işle alâkalı arkadaşların verdikleri izahat
bizleri çok sevindirdi.
Düne kadar insan muamelesi görmiye has­
ret çeken bu vatandaşlar, bugün, refah sevi­
yesine erişmişler. Bununla da iktifa edilmiyerek kendilerini ev sahibi yapmak yoluna gidil­
miş. Ne güzel arkadaşlar. Bol bol ücret alı­
yorlar, bulundukları müesseselerde karınlarını
doyuruyorlar. Hastalandıkları zaman bugün
Devlet sağlık teşkilâtının dahi hasretini çek­
tiği bir mükemmeliyete sahip bulunan sıhhi te­
sislerde tedavi görüyorlar. Fakat arkadaşlar,
bu işçi sınıfının yanında adedce asla onlardan
aşağı olmıyan bir sınıf daha vardır ki, Sudi
Mıhçıoğlu arkadaşım tomas etmese idi, hiçte
isimleri geçmeden gidecekti. Bunlar ziraat işçilerîmizdir. Bir işçi arkadaşım buyurdu ki,
benim arkadaşlarım, yapılan yardımı takdir
ederler, teşekkür ederler ve icabında şikâyet
etmesini de bilirler. Bunların yanı başında ağ­
zı var dili yok ve katlandıkları mahrumiyeti
ifade edecek hale gelmemiş bir de ziraat işçisi
sınıfı vardır. Çok arzu ederdim ki, Sayın Ba­
kanımız bunlar hakkında alınmış tedbirler­
den biraz bahsetsinler.
Hatırlarsınız arkadaşlar, 1961 Bütçesini
konuşurken bu mevzuda Cezmi Türk arkadaşı­
mızın o ateş gibi keskin ve kızgın talâkatı kar­
şısında alâkalı Bakan soğuk terler döktü, bura­
da. Fakat neticesi ne oldu, bilmiyoruz. O za­
man Cezmi Türk arkadaşım Çukurova'deki
ziraat işçisinin halinden şikâyet etti idi. Bu­
gün ne durumdadır, bilmiyoruz. Sudi Mıhçı­
oğlu arkadaşım da Manisa 'daki ziraat işçisi­
ne barınak yapılmasını istediler. Bu ne Çu-
Download