Kalp Hastalığı ve Cinsel Yaşam Bornova - İZMİR EGE ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ HALK KİTAPLARI SAĞLIK SERİSİ 15 Kalp Hastalığı ve Cinsel Yaşam Prof. Dr. İnan SOYDAN Yrd. Doç. Dr. Levent Hürkan CAN Kalp Kateterizasyonu, Koroner Anjiyografi, Balonla Anjiyoplasti ve Stent Uygulamaları Nedir ve Nasıl Yapılır? Prof. Dr. İnan SOYDAN Prof. Dr. Serdar PAYZIN Şeker Hastalığı (Diyabet) Kalp Hastalığı ve İnme (Felç) Prof. Dr. İnan SOYDAN Doç. Dr. Şevki ÇETİNKALP Nisan 2012, Birinci baskı ISBN: 978-975-483-941-8 © Bu kitabın tüm yayın hakları Ege Üniversitesi’ne aittir. Kitabın tamamı ya da hiçbir bölümü yazarının önceden yazılı izni olmadan elektronik, optik, mekanik ya da diğer yollarla kaydedilemez, basılamaz, çoğaltılamaz. Ancak kaynak olarak gösterilebilir. Proje Üst Yöneticileri Ege Üniversitesi Rektörü: Prof. Dr. Candeğer Yılmaz EÜ Tıp Fakültesi Dekanı: Prof. Dr. Kamil Kumanlıoğlu Yayın Yönetmenleri: Prof. Dr. Ayşenur Oktay, Prof. Dr. Tahir Yağdı Yayın Alt Kurulu Başkanı: Prof. Dr. Ufuk Çağırıcı Sağlık Kitapları Serisi Çalışma Grubu: Prof. Dr. Elvan Erhan, Prof. Dr. Mehtap Çınar, Prof. Dr. Alpaslan Çakan Koordinasyon: EÜ Tıp Fakültesi Yayın Bürosu Kapak İllüstrasyonu: Merve Evren Sayfa Tasarım: Hülya Sezgin Fotoğraf: BİTAM Basım Yeri: Ege Üniversitesi Basımevi Bornova, İZMİR Tel: 0 232 388 10 22 e-posta: [email protected] Değerli Okuyucumuz; Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi; 2011 yılının sonu itibariyle 472 öğretim üyesi, 582 araştırma görevlisi, 1970 tıp öğrencisi ile yaklaşık 2000 yataklı hastanede eğitim, öğretim ve araştırma yapmakta ve sağlık hizmeti vermektedir. Bu dönemde yaklaşık 950.000 ayaktan ve 54.000 yatan hasta, 2300 doğum 80.000 acil servis hizmeti vermesi onu ülkemizin en büyük sağlık kurumlarından birisi yapmaktadır. Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi’nin en önemli vizyon ve misyonunu toplumsal sorumluluk bilinci oluşturmaktadır. Bu bilinçle çalışan Ege Tıp topluma nitelikli ve kaliteli sağlık hizmeti vermekte; “Toplum Sağlığı Hizmeti”ni diğer tüm görevlerinin üzerinde tutmaktadır. Ege Tıp Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Bilim Dalı, Türkiye’de bir ilk olarak ve 10 yıldır “Sağlık Halk Kongresi” düzenleyerek toplum sağlığı için hizmet anlayışını gerçek bir bilgilendirme, uygulama ve deneyim paylaşımı şeklinde sürdürmektedir. Bilimsel araştırmalarla elde edilen bilgilerin kalıcılığı ve yaşama geçirilmesi; bunların başvuru kaynağı belgelere dönüştürülmesi ile sağlanır. “Ege Tıp Halk Kitapları Sağlık Serisi” bu anlayışımızın bir ürünüdür. Bu seride yayınlanan kitaplarımızın önemi ve farkındalık yaratacak temel özelliği; ülkemizin önceliğinde olan güncel sağlık konuları yanında; güncelliğini yitirmiş olsalar bile, ciddi bir sağlık sorunu olduğunu düşündüğümüz konuları da ele almış olmalarındadır. “Ege Tıp Halk Kitapları Sağlık Serisi” yazarlarının tümü Ege Tıp Fakültesi’nde görev yapan ve konusunda III uzman öğretim üyeleridir. Serideki kitapların konu seçimleri ve içeriklerinin hazırlanmasında birden çok bilim insanının görüşlerinin yansıtılması sağlanmıştır. Seride yayınlanan kitaplardaki grafik ve fotoğraflar çoğunlukla kurumumuzun ürünüdür. Serimizin dil editörü her kitabı sadelik ve anlaşılabilirlik yönünden incelemektedir. Neden böyle bir seriye gereksinim duyulmuştur? Sağlık konularında dolaşımda olan, kolay ulaşılan ve günlük yaşamda kullanılan bilgilerin çoğunun gerçek bilimsel bilgi olup olmadığı kaygısı, bilim insanları olarak bizleri daha da sorumlu davranmaya ve güven sarsılmasına neden olan özensizliklerden uzak durmaya sevk etmektedir. Birçok konuda doğru ve güvenilir bilginin üretimi ve yayılması üniversitelerin öncelikli görevleri arasındadır. Bu anlayıştan hareketle, “Ege Tıp Halk Kitapları Sağlık Serisi” yazarı olan her öğretim üyemiz, sadece uzmanı olduğu konuda kitap yazmıştır. Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi bu kitaplara adını, deneyimini ve saygınlığını koymuştur. Her bir yayın özenle gözden geçirilmiştir. Ülkemiz için özgün sayılabilecek böylesine kapsamlı bir seride, yine de gözden kaçırdığımız hata ve eksiklikler olabilir. Bunlar için, her zaman olduğu gibi, okuyucumuzun engin hoşgörüsüne sığınıyoruz. Katkıda bulunanlara minnet duygularımızı sunuyoruz. Saygılarımızla... Prof. Dr. Kamil Kumanlıoğlu Prof. Dr. Candeğer YILMAZ Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı IV Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İnan SOYDAN Tıp eğitimini, 1962-1968 yıllarında Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde görmüş, 1977 yılında doçent, 1988 yılında ise profesör olmuştur. Kliniksel Vektörkardiyografi, Klinikte Aritmiler ve Tedavileri, Klinikte Elektrokardiyografi gibi kitapları, birçok bilimsel kitapta yazdığı bölümler ve 150’nin üzerinde bilimsel makalesi vardır. Özellikle "Hipertansiyon" ve "Kan Yağları" alanında çalışan Prof. Dr. İnan Soydan; Türk Kardiyoloji Derneği’nin Lipid Çalışma Grubu 1990’lı yıllarda ilk kurulduğunda, önce başkan yardımcısı daha sonra başkan olarak görev yapmıştır. 2000 ile 2008 yılları arasında Dahili Bilimler Bölüm Başkanı olarak çalışan Prof. Dr. Soydan, halen EÜ Kardiyoloji Anabilim Dalı Başkanı olup, 2005-2011 yılları arasında Tıp Fakültemizi Ege Üniversitesi senatosunda temsil etmiştir. Yrd. Doç. Dr. Levent Hürkan CAN 1956 yılında doğmuştur. 1982 yılında Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden mezun olmuştur. 1988 yılında İç Hastalıkları Uzmanı, 1993 yılında Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Kardiyoloji Anabilim Dalı'nda kardiyoloji uzmanı ve 1995 yılında da aynı Anabilim Dalında Yard. Doç. ünvanını almıştır. Halen girişimsel Kardiyoloji ağırlıklı olarak görevini sürdürmektedir. Ulusal ve Uluslararası bilimsel dergilerde yayınlanan 90'dan fazla makale ve kitap bölümü yazarlığı, 200'den fazla kongre bildirisi vardır. V Prof. Dr. Serdar PAYZIN 1958 yılında İzmir’de doğmuştur.İlk ve orta öğrenimini İzmir'de tamamladıktan sonra 1975 yılında Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi'ne girmiştir. 1981 yılında Tıp doktoru, 1985 yılında iç hastalıkları uzmanı olmuştur. Zorunlu hizmet ve askerlik sonrası 1989 yılında kardiyoloji yan dal uzmanlığına başlamış, 1991 yılında Kardiyoloji Uzmanı ünvanı, 1992 yılında Kardiyoloji Doçent ünvanını ve 2001 yılında da Profesör unvan almıştır. Halen Ege Üniversitesi Kardiyoloji Anabilim Dalında öğretim üyesi olarak çalışmaktadır. Doç. Dr. Şevki ÇETİNKALP 1968 yılında İzmir’de doğmuştur. 1991 yılında Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun olmuştur. 1991-1992 yılları arasında Tokat Reşadiye Kabalı Sağlık Ocağı hekimliği sonrası, 1992 yılında Ege Üniversitesi İç Hastalıkları asistanı,1996 yılında Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Uzmanı olmuştur. 2003 yılında yardımcı doçent unvanı almıştır. Nisan 2010 tarihinde de Doçentlik unvanını alan Doç. Dr. ÇETİNKALP’in 280 adetten fazla basılı eğitim ve akademik eseri vardır.Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Diyabetik Ayak Konsey kurucularından ve üyesidir. VI İÇİNDEKİLER Kalp Hastalığı ve Cinsel Yaşam Giriş 1 İHTİYARLIK.........................................................................2 1. SEKS VE KALBİNİZ.............................................................3 2. BİR KALP KRİZİ VEYA KALP OPERASYONUNDAN SONRA SEKS......................................................................4 3. İLAÇLARLA İLGİLİ BİLMENİZ GEREKENLER.....................................................................7 4. BİR ÇİFT OLARAK SORUNLARLA BAŞA ÇIKMAK...............8 5. CİNSEL YAŞAMA GERİ DÖNÜŞ........................................ 10 6. SEKS SIRASINDA NE GİBİ BELİRTİLER ORTAYA ÇIKABİLİR?....................................................... 14 7. VİAGRA VE BENZERLERİNE İLİŞKİN OLARAK BİLMENİZ GEREKENLER................................................. 15 8. NE ZAMAN DANIŞMALISINIZ?.......................................... 17 9. SÖYLENTİLER (MİTLER) VE YANLIŞ DÜŞÜNCELER........ 17 10. SONUÇ............................................................................. 21 DALGIN ÖLÜ.................................................................... 22 Kalp Kateterizasyonu, Koroner Anjiyografi, Balonla Anjiyoplasti ve Stent Uygulamaları Nedir ve Nasıl Yapılır? Giriş 25 1. KALBİ VE FONKSİYONLARINI ÖĞRENELİM..................... 27 2. KALBİMİZİ BESLEYEN DAMARLAR (KORONER ARTERLER) NEDİR VE NİÇİN ÖNEMLİDİR?...................... 29 3. KORONER KALP HASTALIĞI, ANGİNA VE KALP KRİZİ................................................................................. 31 4. KALP YETERSİZLİĞİ, KANI GERİYE KAÇIRAN YA DA DARALMIŞ KALP KAPAKLARI................................. 32 5. KALP KATETERİZASYONUNDAN ÖNCE NELER YAPILIR?........................................................................... 33 6. KALP KATETERİZASYONU SIRASINDA NELER YAPILIR?........................................................................... 35 7. KALP KATETERİZASYONUNDAN SONRA NELER YAPILIR?........................................................................... 39 8. BALONLA ANJİYOPLASTİ = PTCA ("Percutaneous Transluminal Coronary Angioplasty") ............................. 40 9. STENT YERLEŞTİRME İŞLEMİ.......................................... 41 10. KORONER KALP HASTALIĞI, KALP YETERSİZLİĞİ VE BOZUK (KANI GERİ KAÇIRAN VEYA DARALMIŞ) KALP KAPAKLARI TEDAVİ EDİLEBİLİR ................................... 43 Şeker Hastalığı (Diyabet), Kalp Hastalığı ve İnme (Felç) Giriş 49 1. ŞEKER HASTALARI, KALP VE DAMAR HASTALIKLARI AÇISINDAN YÜKSEK BİR RİSK ALTINDA MIDIR?............ 51 2. ŞEKER HASTALIĞI NE KADAR TEHLİKELİDİR?.............. 51 3. İNSÜLİN DİRENCİ, ŞEKER HASTALIĞI VE KALP/DAMAR HASTALIĞI ARASINDA NASIL BİR İLİŞKİ VARDIR?................................................................ 56 4. KALP HASTALIĞI VE İNME RİSKİMİ NASIL AZALTABİLİRİM? ............................................................. 57 5. DİĞER İNME (FELÇ) RİSK FAKTÖRLERİ HANGİLERİDİR?............................................................... 61 6. BAŞKA HANGİ ÖNLEMLERLE RİSKİMİ AZALTABİLİRİM?.............................................................. 64 7. ŞEKERİMİ NASIL KONTROL ALTINA ALABİLİRİM?.......... 65 8. SAĞLIKLI BESLENME KONUSUNDA BİLMEM GEREKENLER NELERDİR?............................................... 67 9. ÇOK KİLO VERMEM GEREKİYORSA NE YAPMALIYIM?................................................................... 72 10. FİZİKSEL ETKİNLİĞİMİ ARTIRMADAN ÖNCE NELERİ BİLMELİYİM?....................................................... 76 11. FİZİKSEL OLARAK NASIL DAHA AKTİF DURUMA GELEBİLİRİM?.................................................................. 77 12. KALP KRİZİNİN UYARICI BELİRTİLERİ............................. 79 13. İNME (FELÇ)'NİN UYARICI BELİRTİLERİ.......................... 81 (Bu kitabın hazırlanmasında Amerikan Kalp Derneğinin ilgili kılavuzu temel alınmıştır.) Kalp Hastalığı ve Cinsel Yaşam GİRİŞ Kendinizde veya çok sevdiğiniz eşinizde kalp/damar hastalığı var mı? Bir kalp krizi ya da kalp operasyonu (ameliyatı) geçirdiniz mi? Eğer bu sorulara yanıtınız “Evet” ise eski cinsel yaşantınıza geri dönme konusunda bazı endişe ve meraklarınızın olması olağandır. Endişelenmeyi bırakın, çünkü size çok sevindirici haberlerimiz var; halâ seksten zevk alabilirsiniz! Bu kitapta merak ettiğiniz konuları açıklayacağız ve endişelerinizi gidereceğiz. 1 EÜ Tıp Fakültesi Halk Kitapları Sağlık Serisi ~ 15 Önce, değerli şairimiz Orhan Veli’nin bir şiiri ile başlayalım; İHTİYARLIK Benim, bardağın, sürahinin Önümüzdesin, rengin uçmuş. Bu; eski, sevdiğim bir duruş; Elin içinde benimkinin. İçelim! Madem ömrümüz hoş Geçmiş, tatmamışız ayrılık. Madem ne bardağımız kırık Madem ne de sürahimiz boş. Bir gün ikimizden birimiz İçmek veya doldurmak için Burada olmayabiliriz. (Varlık Dergisi, 1937) Kalp Hastalığı ve Cinsel Yaşam 1. SEKS VE KALBİNİZ İnsanların çoğu için cinsel etkinlik cinsel ilişki anlamını taşır. Oysa seks, bundan öte bir anlama sahiptir. Sekse karşı ilginizi çeşitli biçimlerde ifade edebilirsiniz. Yalnızca eşinizin (ya da sevgilinizin) yakınınızda olmasını, ona dokunmayı ya da sarılmayı isteyebilirsiniz. Seks sırasında çeşitli fiziksel değişiklikler olur. Örneğin, • Siz tahrik oldukça solunum hızınız yavaş yavaş artmaya başlar, cildiniz kızarır, kalp hızınız ve kan basıncınız hafifçe yükselir. • Daha da tahrik olduğunuzda cinsel gerilim oluşur. Hem kalp hızınız hem de kan basıncınız daha da yükselir. • Orgazm (cinsel tahrikin doruk noktası, boşalma) sırasında gevşeyerek bu gerilimden kurtulursunuz. Kalp hızınız dakikada 90-145 vuru’ya yükselir. Orgazmdan sonra kalp hızınız, kan basıncınız ve solunum hızınız yavaş yavaş istirahat düzeylerine geri döner. Seks sırasında görülen tüm bu yanıtlar normaldir. Gerçekte onlara dikkat etmemiş ve dolayısıyla fark etmemiş bile olabilirsiniz. Bir kalp krizi veya kalp operasyonu geçirmiş kişilerin bünyesi de diğer insanlarınki gibi yanıt verir. 3 EÜ Tıp Fakültesi Halk Kitapları Sağlık Serisi ~ 15 2. BİR KALP KRİZİ VEYA KALP OPERASYONUNDAN SONRA SEKS Büyük olasılıkla, “kendinizi hazır hissettiğiniz anda” denilebilecek kadar erken bir dönemde eski normal cinsel etkinlik yaşantınıza geri dönebilirsiniz. Bununla birlikte, önce doktorunuza danışmanızda yarar vardır. Genellikle hem erkek hem de kadınlar, bir kalp krizi veya kalp operasyonu geçirdikten sonraki birkaç hafta içinde eski cinsel yaşamlarına geri dönebilirler. Çoğu, daha öncesi ile aynı sıklıkta cinsel etkinlik gösterir. Fakat bazıları daha az aktiftir. Bunun nedeni korku (endişe, huzursuzluk), ruhsal çöküntü (depresyon) veya isteksizlik (cinsel etkinliğe karşı ilgi kaybı) olabilir. Tıbbi bakım, danışmanlık ve zamanla bu sorunlar aşılacaktır. Kalp kriziniz iyileştiğinde kalp vurularınız, solunumunuz, kan basıncınız, kas gerginlikleriniz ve ağrılarınız konusunda eskiye göre daha duyarlı olabilirsiniz. Eskiden hiç önem vermediğiniz, göğüs bölgenizdeki hafif bir sızı artık sizi endişelendirebilir. Bu durum normaldir, kafanıza takmanıza ve üzülmenize gerek yoktur! Orgazm amacı taşımadan eşinize dokunabilir, sarılabilir, onu okşayabilirsiniz. Bunları hiç korku duymadan yaparken, siz ve eşinizin, güvende olduğunuzu bilerek, birbirinizi sevdiğinizi hissetmemeniz için hiçbir neden yoktur. Bu etkinlikler için çok büyük bir enerji gerekli değildir ve hastaneden taburcu olur olmaz başlayabilirsiniz. Daha sonra, yavaş yavaş eski cinsel etkinlik yaşantınıza tam olarak dönebilirsiniz. Kendinizi daha güvende hissettikçe, hem kendiniz hem de eşinizin daha rahatladığını göreceksiniz. 4 Kalp Hastalığı ve Cinsel Yaşam Cinsel ilişki diğer cinsel etkinliklere göre biraz daha fazla enerjiyi gerektirir. Doktorunuz, yeniden başlamadan önce, kendinizi biraz daha güçlü hissedinceye dek beklemenizi önerebilir. Birçok hasta, kalp krizi geçirdikten sonraki 4–6 hafta içinde eski cinsel yaşamına geri dönebilir. Kalp operasyonu geçirenlerde ise bu süre genellikle 2–3 haftadır. Eğer cinsel etkinliğe hazır olduğunuzdan emin değilseniz ya da bu konuda endişeleriniz varsa, doktorunuz size egzersiz testi yaptırarak fiziksel kapasitenizi ölçebilir. Egzersiz sırasındaki kalp hızınız ve kan basıncınız, EKG bulgularınızla birlikte hazır olup olmadığınıza ilişkin fikir verecektir. Seks sırasında (cinsel ilişki sırasında olması şart değil!) belirtiler ortaya çıkarsa cinsel etkinliği hemen kesmeli ve istirahate geçmeli, daha sonra doktorunuzu durumdan haberdar etmelisiniz. Psikolojik faktörler sekse karşı ilgiyi ve cinsel etkinlik gücünü azaltabilir. İyileşmenizden sonra; • Ruhsal bir çöküntüye (depresyon) uğramış, ruhsal dengelerinizi kaybetmiş ve korku/endişe içinde olabilirsiniz, • Uyumakta zorluk çekebileceğiniz gibi, özellikle gündüzleri olmak üzere, aşırı uyku sorununuz olabilir (kısaca, uyku bozukluklarınız olabilir), • Eskiye göre daha çok veya daha az yiyor olabilirsiniz (kısaca iştah bozukluklarınız olabilir), 5 Kalp Kateterizasyonu, Koroner Anjiyografi, Balonla Anjiyoplasti ve Stent Uygulamaları Nedir ve Nasıl Yapılır? EÜ Tıp Fakültesi Halk Kitapları Sağlık Serisi ~ 15 24 Kalp Kateterizasyonu, Koroner Anjiyografi, Balonla Anjiyoplasti ve Stent Uygulamaları Nedir ve Nasıl Yapılır? GİRİŞ Kalp kateterizasyonu kalbinizi incelemek için yapılan bir işlem olup, bu işlem sırasında, doktorunuz tarafından, kalp boşluklarınızın içindeki basınçların ölçülmesi, kalbinizi kanla besleyen damarlarınızın (koroner damarlarınızın) resimlerinin çekilmesi, kalbinizin pompa işlevini yeterli biçimde yerine getirip getirmediğini belirlemek olanağı elde edilir. Bu kitapta kalp kateterizasyonu ve onunla ilişkili girişimlerden önce, o sırada ve daha sonra neler olduğu anlatılacaktır. Aynı zamanda, kalp kateterizasyonunuzun sonuçlarını anlamanıza yarayacak bilgiler de verilecek, bu arada, koroner arter hastalığı, angina ve kalp krizine ilişkin bilgiler de aktarılacaktır. 25 EÜ Tıp Fakültesi Halk Kitapları Sağlık Serisi ~ 15 26 Kalp Kateterizasyonu, Koroner Anjiyografi, Balonla Anjiyoplasti ve Stent Uygulamaları Nedir ve Nasıl Yapılır? 1. KALBİ VE FONKSİYONLARINI ÖĞRENELİM Kalbiniz yaklaşık olarak yumruğunuzun büyüklüğünde bir organdır. Birbirleriyle bağlantılı olan dört boşluktan oluşur. Kalbin duvarları esas olarak, miyokart adı verilen özelleşmiş bir kas dokusu tarafından oluşturulmuştur. Bu özel kas tabakası kasılınca, içindeki kanı akciğerlere ve bedenimize pompalar. Kalbin kulakçık (sağ ve sol) ile karıncık (sağ ve sol) adı verilen boşlukları arasında, kalbin kasılma ve gevşeme dönemlerinde uygun şekilde açılıp kapanan özel kapaklar yer alır. Bu kapaklar, kanın ileriye doğru gitmesine izin verecek fakat geri dönmesini engelleyecek biçimde iş görürler. Kalbinizin sağ ve sol yanında, altlı üstlü ikişer boşluk bulunur. Bunlardan yukarıda yer alanlara sağ ve sol kulakçık (atriyum), aşağıdakilere ise sağ ve sol karıncık (ventrikül) adı verilir. Üstte bulunan ve kulakçık adı verilen boşlukların duvarları daha ince olup, sağ kulakçık bedenden dönen kirli kanı, sol kulakçık ise akciğerlerden gelen temiz kanı alır. Altta yer alan ve karıncık adı verilen boşlukların, soldakinin daha da fazla olmak üzere, duvarları daha kalın bir kas yapısına sahiptir. Sağ karıncık, sağ kulakçıktan aldığı kirli kanı akciğerlere pompalarken, sol karıncık, sol kulakçıktan gelen temizlenmiş kanı tüm bedenimize pompalar. Kirli kanın yabancı ve atık maddelerden temizlendiği esas organlar; karaciğer ve böbreklerdir. 27 EÜ Tıp Fakültesi Halk Kitapları Sağlık Serisi ~ 15 Şekil-1’de kalbe giren ve çıkan kan akımları gösterilmektedir. Şekil-1. Kalp içindeki kan akımı. Bedenden kalbe dönen ve oksijenden yana fakir olan kan (mavi oklar) sağ kulakçığa girip oradan sağ karıncığa geçer. Sağ karıncık, kendisine gelen bu kirli kanı akciğerlere pompalar. Akciğerlerde temizlenerek oksijenden yana zenginleşen kan (kırmızı oklar) kalbe geri dönerek önce sol kulakçığa daha sonra sol karıncığa girer. Sol karıncık ise, akciğerlerde oksijenlenmiş olan bu kanı tüm bedenimize pompalar. Bedeninizdeki çeşitli organlardan, kol ve bacaklarınızdan dönen kirli kan (oksijen ve besleyici maddeleri oralarda bırakmış, karbondioksit ve atık maddelerden yana zenginleşmiştir) sağ kulakçığa geri döner. Oksijenden yana fakir olan bu kan sağ kulakçıktan triküspit adı verilen bir kapak aracılığıyla sağ karıncığa geçer ve sağ karıncığın kasılmasıyla da oksijenleneceği akciğerlere gönderilir. Akciğerlerde oksijenden yana zenginleşen kan (temiz kan!) sol kulakçığa gider ve oradan mitral kapak adı verilen bir kapak aracılığıyla sol karıncığa geçer. Sol karıncık, temiz kanın tüm vücuda pompalandığı yer olup, 28 Kalp Kateterizasyonu, Koroner Anjiyografi, Balonla Anjiyoplasti ve Stent Uygulamaları Nedir ve Nasıl Yapılır? beynimizden, kol, bacak ve karın içi organlarımıza dek tüm organlarımız onun gönderdiği kanla beslenir. Kol, bacak ve tüm organlarımız, kendilerine pompalanarak gönderilen bu kanın içindeki oksijen ve besleyici maddeleri alarak yaşam ve fonksiyonlarını sürdürürler. Böylece oksijenden yana tekrar fakirleşen, bir anlamda kirlenen kan yine kalbe döner ve bu döngü yaşam boyunca devam eder. 2. KALBİMİZİ BESLEYEN DAMARLAR (KORONER ARTERLER) NEDİR VE NİÇİN ÖNEMLİDİR? Kalbin pompalamak için enerjiye gereksinimi vardır. Kalp kası (miyokart) ise, bu enerjiyi üretmek için oksijene muhtaçtır. Kalp boşlukları (kulakçıklar ve karıncıklar) kanla dolu oldukları halde, kalp kası onların içindeki oksijeni doğrudan ememez. Kalbin bu anlamda gereksindiği kanı, kalbin kastan yapılmış duvarlarına taşıyan özel damarları vardır. İşte bu özel damarlara Koroner Arter (Arter=Temiz kan taşıyan damar anlamındadır) veya Koroner Damar denir. Bu damarlar kalbin dış yüzünde yer alır ve yolları boyunca birçok küçük yan dallar verirler. Bu damarların çok küçük dalları kalp kasının içine girerek ona oksijenden yana zengin olan temiz kanı sağlarlar. Doktorunuz değişik koroner damarlarınız veya onların dallarındaki bulguları sizinle tartışabilir. O nedenle koroner damarları ve onların önemli dallarını bilmenizde yarar vardır. Sol ana koroner arter yaklaşık olarak bir kurşun kalem kalınlığında ve yaklaşık 2.5 cm uzunluğundadır. Sol koroner arterin başlangıç bölümünü oluşturur. Sol ana 29 EÜ Tıp Fakültesi Halk Kitapları Sağlık Serisi ~ 15 koroner arter, başlangıcından yaklaşık 2.5 cm sonra Sol Ön İnen ("İngilizcesi Left Anterior Descending", kısaca "LAD") Arter ve Sol Sirkumfleks Arter adını alan 2 dala ayrılır. Sol Ön İnen (LAD) damar aşağıya ve kalbin önüne doğru, Sol Sirkumfleks damar ise sola ve kalbin arkasına doğru ilerler. Kalbin üçüncü önemli damarı olan Sağ Koroner Arter ise kalbin altına doğru ilerler. Şekil-2’de tüm bu damarlar gösterilmiştir. Şekil-2. Sağ ve sol koroner arterler (damarlar) bedenimizdeki en büyük damar olan aort’tan çıkarlar. Sol ana koroner arter “sol ön inen” ve “sirkumfleks” arter adını alan 2 dala ayrılır. Koroner arterlerde darlıklar oluşup kan akımı engellendiğinde kalp, ılımlı ve özellikle aşırı etkinlikler sırasında, oksijenlenmiş kanı, yeterince alamaz ve buna bağlı olarak göğüs ağrısı (angina) ve hatta kalp krizi oluşabilir. 30 Kalp Kateterizasyonu, Koroner Anjiyografi, Balonla Anjiyoplasti ve Stent Uygulamaları Nedir ve Nasıl Yapılır? 3. KORONER KALP HASTALIĞI, ANGİNA VE KALP KRİZİ Zaman içersinde, koroner arterlerin duvarlarında, plak adı verilen yağ birikintileri oluşup büyümeye başlar. Bu plakların, başlangıçta, koroner arterlerin iç yüzünü döşeyen tabakada yağlı maddelerin (örneğin kolesterol gibi) ve diğer materyallerin birikmesiyle oluştuğuna inanılır. Sigara, yüksek kan basıncı (hipertansiyon), şeker hastalığı (diyabet), kandaki kolesterol düzeyinin yüksek oluşu, egzersiz yapmama (yani hareketsizlik) ve şişmanlık (obezite) bu plakların oluşma riskini, dolayısıyla koroner damarın daralıp tıkanması tehlikesini artıran faktörlerdir. Plaklar oluştuğunda iki sorun ortaya çıkabilir. Plaklar büyüdükçe koroner arterin içinden kanın geçişini güçleştirir ve kalp kasına ulaşan kan miktarının azalmasına yol açarlar. Genellikle, koroner arterlerin çapının %70’inden daha çoğunu kapatacak ölçüde büyüyen plaklar kalp kasına yönelik kan akımını sınırlayan ve bu nedenle ciddiye alınması gerekenlerdir. Kalp kasına yeterince kan gelemediğinde kansız kaldığından (iskemi) söz edilir. Bu durumdaki kalp kası adeta “oksijene hasret çeker!” Bu durum yabancı dillerde angina adı verilen bir göğüs ağrısına yol açar (yani, angina, herhangi bir nedene bağlı göğüs ağrısını değil, kalp kasının kansız kalmasına bağlı olarak oluşan göğüs ağrısını ifade eder). Bazı kişiler egzersiz yaptıklarında (yani koşmak, hızlı yürümek ya da merdiven çıkmak gibi kasların kullanımını gerektiren bir etkinlik yaptıklarında) angina hissederler. Çünkü kalp, fiziksel aktivite sırasında daha çok oksijene gerek duyar, 31 EÜ Tıp Fakültesi Halk Kitapları Sağlık Serisi ~ 15 oysa koroner arterlerdeki darlıklar oksijenden yana zengin olan temiz kanın kalp kasına yeterli miktarda ulaşmasını engeller. İkinci bir önemli sorun ise bu plaklardan birisinin “yırtılması”dır. Bir plak yırtıldığında, yırtık plağın tepesinde bir kan pıhtısı oluşabilir. Eğer böyle bir pıhtı, koroner arterden kan akışını, kısa bir zaman için bile sınırlar veya önlerse, bu kez göğüs ağrısı egzersiz olmaksızın istirahat anında ortaya çıkar. Buna tıp dilinde Akut Koroner Sendrom (AKS) adı verilir. Eğer, bu kan pıhtısının koroner arterde yol açtığı “tam tıkanma” yaklaşık 30 dakikayı geçerse kalp kası bu kadar uzun süren bir kansızlığa (oksijensizliğe) dayanamaz ve kalıcı bir hasar ortaya çıkabilir. İşte bu hasar, doktorların miyokart infarktüsü (veya kalp krizi) dedikleri durumdur. Sol karıncık tüm bedene yeterince kan pompalamaktan sorumlu olduğu için, sağ karıncığa göre daha güçlü olmak zorundadır ve bu yüzden daha kalın bir kas tabakasına sahiptir. Bu nedenle de kan (dolayısıyla oksijen) gereksinimi daha fazla olup, koroner arterlerdeki engellemelerden kaynaklanan hasara daha duyarlıdır. Bu yüzden, doktorunuz, geçirdiğiniz kalp krizi nedeniyle ortaya çıkan bir kalp hasarından söz ediyorsa, genellikle sol karıncığınızın ne kadar hasara uğradığını anlatmaktadır. 4. KALP YETERSİZLİĞİ, KANI GERİYE KAÇIRAN YA DA DARALMIŞ KALP KAPAKLARI Bazı hastalar zayıf düşmüş bir kalp kası nedeniyle ortaya çıkan nefes darlığından yakındıkları için kalp kateterizasyonuna alınırlar [ki bu hastalığa “vücutta 32 Şeker Hastalığı (Diyabet), Kalp Hastalığı ve İnme (Felç) Şeker Hastalığı (Diyabet), Kalp Hastalığı ve İnme (Felç) GİRİŞ Şeker hastalığı, kalp/damar hastalıkları ve inme en önemli halk sağlığı sorunlarındandır. Dünyamızda en sık karşılaştığımız ölüm nedeni kalp ve damar hastalıklarıdır. Şeker hastalığı önemli organ hasarlanmalarına (göz, sinir, böbrek, ayak, kalp gibi) yol açmaktadır. Bu organ hasarlanmalarının da en önemli nedeni damar hasarlanmalarıdır. Ne yazık ki, yaşlanan dünyamızda özellikle gençlerde giderek yaygınlaşan kötü beslenme alışkanlıkları, yaşam stresinin artması, gelişen teknoloji ve yükselen hayat standartları ile fizik aktivitenin azalması, şişmanlık ile birlikte, şeker hastalığının hızla artmasına yol açmıştır. Daha yeni şeker hastalığı tanısı almış 100 kişinin 15’inde çekilen kalp elektrokardiyografisinde bozukluk saptanmaktadır. Şeker hastalığının süresi uzadıkça kalp ve damar hastalığının gelişim riski de artmaktadır. Türkiye’de her 100 kişiden yaklaşık 10’u şeker hastasıdır. Bir o kadar da gizli şeker hastası vardır. Türkiye genelinde erişkinlerde her 100 kişinin yaklaşık olarak 7’sinde kalp hastalığı saptanmıştır. Amerika Birleşik Devletleri (ABD)’nde, yalnızca 2005 yılında, 20 yaş ve üzerindeki erişkinlerin 1.5 milyonunda yeni şeker hastalığının ortaya çıktığı belirlenmiştir. Daha da kötüsü, insanların sağlıklı yaşamın gereklerine ve bu kapsamda, risk faktörlerine dikkat etmemeleri nedeniyle şeker hastalığının giderek daha hızlı biçimde yayıldığı görülmektedir. ABD’nde her 3 erişkin kişiden birisinde kalp ve damar hastalığının var olduğu saptanmıştır. Seksen küsur milyon ABD vatandaşının en az bir çeşit kalp/damar hastalığına tutulmuş olduğu, bunların 49 EÜ Tıp Fakültesi Halk Kitapları Sağlık Serisi ~ 15 yarısına yakın bir bölümünün 60 yaş ve üzerinde olduğu belirlenmiştir. Yine ABD’nde yılda 780.000 kişi (yeni veya yeniden) inme geçirmektedir. Bu, yaklaşık olarak her 40 saniyede bir kişinin felç olması demektir. Tüm bu gerçekler, adı geçen hastalıkların, gerek bireysel olarak bu hastalara, gerekse bu insanların yaşadıkları toplum ve ülkelere ciddi maddi ve manevi yükler bindirdiğini göstermektedir. Bu nedenle, söz konusu hastalıkların tanı ve tedavisi bireysel ve toplumsal açıdan büyük önem taşımaktadır. 50 Şeker Hastalığı (Diyabet), Kalp Hastalığı ve İnme (Felç) 1. ŞEKER HASTALARI, KALP VE DAMAR HASTALIKLARI AÇISINDAN YÜKSEK BİR RİSK ALTINDA MIDIR? Evet! Şeker hastalığı olanlar, koroner kalp hastalığı (örneğin kalp krizi), inme (felç) ve çevresel damar hastalığı gibi kalp ve damar hastalıkları açısından yüksek bir risk altındadır. Gerçekte, şeker hastalarının 2/3–3/4 ‘ü yaşamını kalp ve damar hastalıkları nedeniyle yitirir. Koroner yoğun bakım ünitelerine yatan her 100 hastanın 66’sında kan şeker yüksekliği saptanmıştır. Bu kitapta, size, şeker hastalığınızla nasıl başa çıkacağınızı, inme ve koroner kalp hastalığının risk faktörlerini nasıl kontrol altına alacağınızı anlatacağız. 2. ŞEKER HASTALIĞI NE KADAR TEHLİKELİDİR? Şeker hastalığı hem sakatlığa hem de ölümlere yol açabilen gerçekten çok tehlikeli ve ömür boyu süren bir hastalıktır. Bu nedenle, şeker hastalarının, herhangi bir yakınmaları olmasa bile bir diyabet merkezinde, düzenli aralıklarla kontrol ve tedavilerini yaptırmaları gerekir. Tedavi edilmeyen şeker hastalığı birçok ciddi tıbbi sorunlara yol açabilir. Bunların başlıcaları; koroner kalp hastalığı (ki kalp krizini de kapsar), inme, körlük, böbrek hastalığı, sinir iltihabı (polinevrit), gangrene yol açtığı için kol ve özellikle bacakların kesilmesine yol açan çevresel damar hastalığıdır. Yalnızca aşağıdaki gerçekler bile şeker hastalığının ne kadar önemli ve ciddiye alınması gereken bir hastalık olduğunu anlatmaya yeter; • Amerika Birleşik Devletlerinde, şeker hastalığı, her yıl 200.000’den fazla kişinin doğrudan veya dolaylı olarak ölümüne neden olmaktadır. 51 EÜ Tıp Fakültesi Halk Kitapları Sağlık Serisi ~ 15 • Şeker hastalığı, kan şekeri düzeyleri kontrol altında olduğunda bile, bir kalp krizine veya kalp hastalığına bağlı ani ölüme yol açabilen koroner kalp hastalığı riskinizi yükseltir. Keza, inme ve çevresel atardamar (arter) hastalığı (kol ve bacakların atardamarlarının hastalığı) riskinizi de arttırır. • Şeker hastalarının kalp hastalığına bağlı ölüm oranı, şeker hastalığı olmayanlarınkinden 2–4 kat yüksektir, yani şeker hastalığı taşımayanlara göre kalp hastalığına bağlı ölüm olasılıkları 2–4 kez artmıştır. Üstelik, şeker hastalarında kalp hastalığı daha da ağır seyretme eğilimindedir. Şeker hastalığı olanlarda inme riski de 2–4 kez artmıştır. Kalp yetersizliği ve diğer komplikasyonların gelişme riski de daha yüksektir. Tedavi sayesinde kan şekeriniz yükselmese bile, şeker hastasında ani kan şekeri düşüşleri kalp krizini davet edebilir. • Amerika Birleşik Devletlerinde yaklaşık 20 milyon şeker hastası vardır. Bunların, kabaca, üçte biri hastalığının farkında değildir. Yaklaşık 15 milyon kişide “pre-diyabet” (aşikar şeker hastalığına öncelik eden durum) vardır. Bu durum, şeker hastalığının ortaya çıkma riskini ciddi bir biçimde yükseltirken, kalp hastalığı riskini de %50 arttırır. • Şeker hastalığı dünya ölçeğinde de ciddi bir sağkalım sorunudur. Dünyada 2000 yılındaki şeker hastası sayısı 171 milyon olarak belirlenmiş iken 2030 yılında 366 milyona ulaşacağı tahmin edilmektedir. • Şeker hastalığı, bedenimizdeki sinirleri (buradaki “sinir” sözcüğü ruhsal anlamdaki sinir ve sinirlilikle ilgili olmayıp, merkezi sinir sistemimizden çıkan uyarıları çevreye, çevreden gelen uyarıları ise merkezi 52 Şeker Hastalığı (Diyabet), Kalp Hastalığı ve İnme (Felç) sinir sistemine taşıyan sinirler anlamındadır) de tahrip ederek, ağrıyı hissetmememize neden olup, ağrısız kalp krizlerine yol açabilir ve böylece kalp krizinin tanınmasını güçleştirebilir. Kalp krizleri, şeker hastalarında, şeker hastalığı olmayanlara göre daha ölümcül seyretme eğilimindedir. • Şeker hastalığı “iyi kolesterol” de denilen HDL kolesterolü düşürür ve trigliserit adı verilen yağların yükselmesine neden olur. Şeker hastalarının halk arasında “kötü kolesterol” olarak adlandırılan LDL kolesterol düzeyleri de normalden yüksek olma eğilimindedir. LDL kolesterol, damar duvarında birikerek “damar sertliği” (ateroskleroz) adı verilen hastalığa yol açan yağ türüdür. Tüm bunlar, kalp hastalığı ve inme riskini arttırır (Şekil-1). • Şeker hastalarının yaklaşık %90’ı aşırı kilolu veya şişmandır ve bunların çoğu fiziksel olarak aktif değildir. • Şeker hastalarının yaklaşık %60-65’inde yüksek tansiyon (hipertansiyon) vardır. Şekil-1. 53 EÜ Tıp Fakültesi Halk Kitapları Sağlık Serisi ~ 15 Tüm bu faktörlerin birlikteliği, kalp hastalığı ve inme riskini daha da yükseltir. Eğer şeker hastalığınız varsa bu faktörlere dikkat etmeniz ve onları kontrol altına almak amacıyla eyleme geçmeniz çok büyük önem taşır. Keza, kalp krizi ve inmenin uyarıcı belirtilerini ve onlarla karşılaştığınızda ne yapmanız gerektiğini bilmeniz de yaşamsal önem taşır. Bu bilgiler kitabımızın son sayfasında listelenmiştir. Yediğimiz besinlerin çoğu, bedenimizin, enerji kaynağı olarak kullanması için, glukoz yani şeker’e dönüşmektedir. Midemizin yakınında yer alan bir organ olan pankreas, şekerin hücrelerimize girişini ve onun enerji kaynağı olarak kullanılmasını kolaylaştırmak için insülin adı verilen bir hormon yapar (Şekil-2). Şekil-2. Şeker hastalığına tutulan bir kişinin, ya bedeni yeterince insülin yapamamakta, ya bedeninde yapılan kendi insülinini kullanamamakta veya ne insülin yapabilmekte ne de kullanabilmektedir. Bu nedenle, şeker hastalarının kanındaki şeker düzeyi (hücrelerin içine alınıp 54 Şeker Hastalığı (Diyabet), Kalp Hastalığı ve İnme (Felç) yakılamadığı için) yükselmektedir. Kontrolsüz enerji kaynaklarının çevreye verdiği zarar gibi, artan kan şekeri de organlarda hasarlanmaya yol açmaktadır. Şeker (diyabet) hastalığı, “açlık kan şekerinin bir desilitre (yani 100 santimetreküp) kanda 126 mg veya daha üzerine çıkması (126 ≥mg/dL)” olarak tanımlanır. “Prediyabet” (şeker hastalığına öncelik eden durum) ise, kandaki şeker düzeyinin normalden yüksek olduğu, fakat henüz şeker hastalığı olarak kabul edilecek düzeyin (126 mg) altında bulunduğu bir durumdur. Prediyabetli kişilerde tip 2 (erişkin tipi) şeker hastalığı, kalp hastalığı ve inme gelişme riski artmış olup, aşağıdaki durumlardan birine sahiptirler; • Bozulmuş açlık kan şekeri: Açlık kan şekerinin 100 ile 125 mg/dL arasında bulunması. • Bozulmuş şeker (glukoz) toleransı: “Şeker yükleme testi = Oral glukoz tolerans testi”nden 2 saat sonra kan şekerinin 140–199 mg/dL arasında bulunması. Amerikan Diyabet Derneği, erişkinlerin, özellikle de aşırı kilolu olanların 45 yaşında açlık kan şekerlerine baktırmalarını önerir. Eğer sonuç normal çıkarsa bu testi 3 yılda bir yaptırmak uygundur. Eğer, sonuçlarınız normalden yüksek, fakat henüz şeker hastası değilseniz (yani prediyabet’li iseniz) doktorunuzla görüşüp, sizde şeker, kalp ve damar hastalıklarının gelişme riski ve bunları önlemek için neler yapabileceğinize ilişkin bilgileri edinin. 55 EÜ Tıp Fakültesi Halk Kitapları Sağlık Serisi ~ 15 Şeker hastalığının en sık rastlanan biçimi, tip 2 olarak bilinen ve erişkinlerde görülen formudur. En sık olarak orta yaştaki erişkinlerde görülürse de, gelişme çağındakiler (15-20 yaş arası) ve genç erişkinlerde de korkutucu biçimde artmaktadır. Tip 2 diyabet, beden yeterince insülin yapamadığında veya yaptığı insülini etkin biçimde kullanamadığında (insülin direnci) ortaya çıkar. Tip 1 (genç tipi) diyabet ise çoğunlukla çocuklarda ve genç erişkinlerde görülür. Bu tip şeker hastalığında, pankreas’ın hiç insülin yapamaması veya çok az insülin yapabilmesi söz konusudur. Bu nedenle, tip 1 diyabeti olan hastaların, her gün insülin injeksiyonlarını yapmaksızın yaşamlarını sürdürmeleri olanaksızdır. 3. İNSÜLİN DİRENCİ, ŞEKER HASTALIĞI VE KALP/DAMAR HASTALIĞI ARASINDA NASIL BİR İLİŞKİ VARDIR? Prediyabet ve onu izleyerek ortaya çıkan tip 2 diyabet genellikle insülin direncinden kaynaklanır. İnsülin direnci veya diyabet diğer kalp/damar hastalığı risk faktörleri (şişmanlık, yüksek tansiyon ve yüksek trigliserit düzeyleri) ile birlikte ortaya çıktıklarında kalp hastalığı ve inme riski daha da artar. İnsülin direnci, diyabet’in tanınabilir hale gelmesinden bile daha önce, ateroskleroz (yani yağlı birikintiler nedeniyle atardamarların sertleşip daralması) ve kan damarı hastalığına eşlik eder. İnsülin direnci ve diyabetten korunma ve tedavi bu nedenle çok önem taşır. 56 Şeker Hastalığı (Diyabet), Kalp Hastalığı ve İnme (Felç) 4. KALP HASTALIĞI VE İNME RİSKİMİ NASIL AZALTABİLİRİM? Eğer şeker hastası iseniz, kalp/damar hastalığına ilişkin risk faktörlerinizi bilmeniz ve kontrol altında tutmanız sizin için çok önemlidir. Böyle yapmanız, günün birinde, bir kalp krizi veya inme olayı ile karşı karşıya kalma riskinizi azaltmaya yarayacaktır. Koroner kalp hastalığı ve inmeden korunmada, yaşam alışkanlıklarının değiştirilmesi “anahtar” niteliğindedir. Risk faktörlerinin yalnızca yaşam biçiminizi değiştirmekle kontrol altına alınamadığı durumlarda (ki özellikle, kalıtsal ve/veya yaşlanma ile ilgili olduklarında böyledir) ayrıca ilaç almanız da gerekebilir. Yapmanız gerekenler şunlardır; • Sigarayı bırakın: Sigara ve diğer tütün ürünlerinin (puro, pipo, nargile vb.) içilmesi kalp krizi ve inme riskini arttırır. Ayrıca kanser, akciğer hastalığı vb.’nin riskini de yükseltir. Sigara içiyorsanız bırakın. Bu işi kendi başınıza halledemiyorsanız tıbbi yardım isteyin. Sigara içilen ortamlardan uzak durun. • Yüksek kan basıncınızı (hipertansiyonunuzu) kontrol altına alın: Şeker hastaları için 120/80 milimetreciva (mmHg)’nın altındaki kan basıncı değerleri normal olarak kabul edilir. Eğer şeker hastasıysanız ve kan basıncınız 130/80 mmHg veya daha yüksek ise doktorunuz, olasılıkla, onu düşürmek için ilaç yazacaktır. Keza, aynı zamanda, fiziksel olarak daha aktif olmalısınız, aşırı kilolarınız varsa kilo vermelisiniz ve besinlerle aldığınız tuz 57 EÜ Tıp Fakültesi Halk Kitapları Sağlık Serisi ~ 15 (sodyum) miktarını kısıtlamalısınız (Bu önlem, özellikle, tuza duyarlı1 hastalarda çok önemlidir). Kan basıncınızı mümkünse her gün evde güvenilir ve uygun bir kan basıncı ölçüm aygıtı ile takip etmelisiniz. • Kan kolesterol düzeyinizi kontrol altına alın: Şeker hastaları, kendi LDL (“kötü”) kolesterol, HDL (“iyi”) kolesterol ve trigliserit düzeylerini bilmelidir. LDL kolesterolün 100 mg/dL (hatta çok yüksek risklilerde 70-80 mg/dL), trigliseritlerin 150 mg/dL’yi geçmesi, HDL kolesterolün ise 40 mg/dL’nin altına düşmesi kalp/damar hastalığına tutulma riskinizi arttırır. Kan kolesterolünüzün sağlıklı sınırlar içerisinde kalmasını sağlamak için doymuş yağlar, trans yağlar ve kolesterolden fakir bir diyet kullanmalısınız. (Trans yağlar, sıvı bitkisel yağların hidrojenlenerek katılaştırılıp margarin haline getirilmesi sırasında oluşurlar. Genellikle, ticari olarak üretilen besinlerin kızartılması veya fırınlanması sırasında, “fast-food” zinciri kapsamına girenler başta olmak üzere birçok restoranlardaki pişirme işlemi sırasında kullanılır ve kan koles1 Tuza duyarlılık: Gerek normal kan basıncına gerekse yüksek kan basıncına (hipertansiyona) sahip kişiler arasında, besinlerle alınan sodyuma (tuza) karşı duyarlılığın farklı olduğu belirlenmiştir. Dolayısıyla, tuza karşı daha duyarlı olanlarda diyetteki tuzu kısıtlanması ile daha büyük bir kan basıncı düşüşü elde edilir. bu kişilerde geceleri kan basıncı düşüşü de daha az olmakta ve diğerlerine göre organ hasarı ve ölüm riski artmaktadır. Bu nedenle, özellikle bu kişilerde tuz kısıtlamasının önemi büyüktür. Bunula birlikte, ılımlı bir tuz kısıtlaması kan basıncı yüksek olan tüm hastalara yararlıdır. Siyah ırk ve yaşlılar tuza genellikle daha duyarlıdır. Sodyumun kan basıncını yükseltici etki göstermesine karşılık, kalsiyum ve potasyum kan basıncı üzerinde olumlu bir etkiye sahiptir. 58 Şeker Hastalığı (Diyabet), Kalp Hastalığı ve İnme (Felç) terolünü yükseltici bir etkiye sahiptir. Bu konularda ayrıntılı bilgi edinmek isteyenler için “Kan Yağları ve Kalbimiz” başlığını taşıyan kitabımızı öneririz). • Kan şekerinizi kontrol altına alın: Kalp krizi ve inme riskinizi azaltmak için kan şekerinizi kontrol altına almanız çok önemlidir. Eğer “prediyabet”li iseniz, şimdiden şeker hastalığını önlemek ya da hiç olmazsa ortaya çıkışını geciktirmek için önlemlerinizi alın. Böyle yapmakla kalp/damar hastalığının ortaya çıkma riskini de azaltmış olursunuz. • Fiziksel olarak aktif olun: Düzenli fiziksel etkinlik insülin direncinin azalmasına yardım eder. Bu ise, bedeninizin, kendi insülinini daha etkin biçimde kullanabileceği anlamına gelir. Fiziksel aktivite, aynı zamanda, şeker hastalığının ortaya çıkışını önler veya geciktirir, kan basıncının düşmesine yardımcı olur, kilo kontrolunu kolaylaştırır ve, kalp krizi ve inme riskinizi azaltır. Doktorunuza hangi fiziksel aktivitelerin sizin için en iyisi olduğunu sorun. Haftanın her (veya çoğu) gününde, ılımlı bir hızda, en az 30 dakika süre ile fiziksel etkinlikte bulunun (En kolay ve zararsız etkinlik türü yürüyüştür). Ancak, çok yavaş tempolu bir yürüyüşün (örneğin İzmir’in Kemaraltı’sında vitrin seyrederek yapılan bir gezinti!) sağlık açısından ciddi bir yararı yoktur. Yürüyüşün tempolu olması ve nabız sayınızı (bir başka deyişle kalp hızınızı) yeterince artırması gerekir. Bunun için genellikle kullanılan formül şudur: 220 rakamından yaşınızı çıkarınca, elde ettiğiniz değerin %60’ı fiziksel etkinlik sırasında ulaşmanız gereken nabız hızınız, %70’i ise aşmamanız gereken nabız hızınızdır. 59 EÜ Tıp Fakültesi Halk Kitapları Sağlık Serisi ~ 15 Örneğin yaşınız 50 olsun; (220-50) x %60 = 102 ulaşmanız gereken nabız hızınız (bir dakikadaki nabız atışınız veya kalp atış sayınız), (220-50) x %70 = 119 ise, aşılmaması gereken nabız hızınızdır. Yani 50 yaşındaki bir kişinin tempolu bir yürüyüş esnasında dakikalık nabız sayısı en az 102, en çok 119 olmalıdır. Bunun altı yararsız,üstü ise tehlikelidir. Elli yaş için bu aralık “güvenli aralık”tır (Not: Kalp ritmi normal olanlarda kalp atış sayısı ile nabız sayısı aynıdır. Ancak, atriyal fibrilasyon gibi bazı kalp ritm bozukluklarında kalp atış sayısı ile nabız sayısı farklıdır!) • Eğer kilo fazlanız varsa kilo verin: Aşırı kiloya sahip olmak şeker ve kalp hastalığına tutulma riskinizi yükseltir. Şişmanlık kalbinizi yük altında bırakır (kalbimiz, bedenimizin her bir gramını beslemek zorundadır. Gereksiz yere artan kilolar kalbimizin iş yükünü artırarak onun zorlanmasına neden olur). Öte yandan, şişmanlık, HDL (“iyi”) kolesterolün azalmasına, LDL (“kötü”) kolesterol ile trigliserit’lerin artmasına katkıda bulunur. • Eğer aşırı kilolu iseniz, 5-10 kilogram bile vermeniz kalp hastalığı riskinizin azalmasına yardım edebilir. Kilo kaybı, insülin 60 Şeker Hastalığı (Diyabet), Kalp Hastalığı ve İnme (Felç) direncinin, beden yağlarının ve kan basıncının azalmasına yarar. Yağdan zengin besinleri daha az yemeniz, aldığınız kaloriyi azaltmanız ve fiziksel etkinliğinizi artırmanız fazla kilolarınızı vermenize ve sağlıklı bir kiloda kalmanıza yardımcı olacaktır. 5. DİĞER İNME (FELÇ) RİSK FAKTÖRLERİ HANGİLERİDİR? Eğer şeker hastası iseniz, daha önce listesini verdiğimiz risk faktörlerini kontrol altına almanız gerekir, çünkü bunlar kalp hastalığı ve inme riskinizi yükseltir. Ancak, bunların dışında, inme ile ilgili diğer risk faktörleri (inme risk faktörleri)’ni araştırmanız gerekir; • Daha önce kalp krizi veya inme geçirmiş olmak: Eğer daha önce bir kalp krizi veya inme geçirdiyseniz ikinci bir kalp krizi veya inme geçirme riskiniz diğerlerine göre daha yüksektir. Böyle hastaların yeni bir kalp krizi veya inmeye karşı risklerini azaltmak için, doktor gözetimi altında aspirin kullanmaları önerilmektedir. Bu konuyu doktorunuzla konuşmanızı öneririz. • Karotid (şahdamarı) veya diğer atardamarların hastalığı: Karotid arterleri, halkımızın şahdamarı adıyla bildiği ve boynumuzun iki yanında, sağlı sollu yer alan, beyne kan taşıyan atardamarlardır. EÜ Tıp Fakültesi Halk Kitapları Sağlık Serisi ~ 15 Bu damarların içinde oluşan yağ birikintileri (plaklar) inme riskini arttırır. Bu plakların yerlerinden çıkarılması için “karotid endarterektomisi” adı verilen bir ameliyat uygulanabilir. Çevresel atardamar (arter) hastalığı, bacak ve kol kaslarına kan taşıyan atardamarların daralmasıyla karakterlidir. Şeker hastalarında çevresel arter hastalığının oluşma riski daha yüksektir. Öte yandan, çevresel damar hastalığı olanlarda karotid arter hastalığı riski yüksektir ki bu, onların inme tehlikesini arttırır. • Atriyal fibrilasyon: Kalbin en sık rastlanan ritim bozukluklarından olan atriyal fibrilasyonda, kalbin kulakçıkları, etkin bir biçimde kasılmak yerine yalnızca titreşirler (Kalbin, ikisi üstte, ikisi altta olmak üzere, dört boşluğu vardır. Bunlardan, üsttekilere sağ ve sol kulakçık, alttakilere ise sağ ve sol karıncık adı verilir). Atriyal fibrilasyonlu hastalarda, kulakçıkların etkin bir biçimde kasılamayışları, içlerindeki kanın göllenmesine ve akış hızının azalmasına yol açarak, pıhtılaşmasını kolaylaştırır. Sonuçta, bir kan pıhtısı oluşup kulakçıktan koparak ayrılırsa, kan dolaşımına karışarak bedenin değişik bölgelerine gidebileceği gibi, beyin atardamarlarından birine de gidip onu tıkayarak, inme’ye yol açabilir (Şekil-3). (Bu konuda daha ayrıntılı bilgi edinmek isteyenlere “Atriyal Fibrilasyonlu Yaşam” adlı kitabımızı okumalarını öneririz). 62 Şeker Hastalığı (Diyabet), Kalp Hastalığı ve İnme (Felç) Şekil-3. • Diğer kalp hastalıkları: Koroner kalp hastalığı veya kalp yetersizliği olan hastalarda inme riski daha yüksektir. Kalp boşluklarının aşırı genişlemesiyle karakterli olan “Dilate Kardiyomiyopati” adlı kalp hastalığında, kalbin kapak hastalıklarında ve doğumsal kalp hastalıklarının bazı tiplerinde de inme riski yüksektir. • Geçici iskemik ataklar: Bunlar yalnızca kısa bir zaman için ortaya çıkan “geçici inme’ler”dir. Yaklaşmakta olan bir inme tehlikesinin önemli bir işaretidir. Göz ardı edilmeleri veya önemsenmemeleri büyük bir yanlıştır. Böyle bir durumla karşılaşırsanız hemen tıbbi yardım istemeniz gerekir. Bu kitabın sonunda anlatılan “İnme’nin uyarıcı belirtileri” geçici iskemik atak için de geçerlidir. 63 EÜ Tıp Fakültesi Halk Kitapları Sağlık Serisi ~ 15 • Belli bazı kan hastalıkları: Kandaki alyuvarların (eritrositler’in) artması da, benzer biçimde, kanın pıhtılaşma eğilimini arttırarak inme riskini yükseltir. Doktorlar bu sorunu, hastadan kan alarak veya ona, kan inceltici ilaçlar vererek çözmeye çalışabilir. Keza, “orak hücreli kansızlık” adı verilen ve esas olarak Afrika kökenli Amerikalılarda görülen (ama bizim ülkemizde de var olan) kalıtsal bir kan hastalığında da, “oraklaşan” alyuvarlar, kan damarlarının duvarlarına yapışarak beyine kan taşıyan atardamarları tıkayıp inmeye neden olabilir. (Orak şeklindeki bu hücrelerin doku ve organlara oksijen taşıma yetenekleri de normal alyuvarlara göre daha azdır) (Şekil-4). Şekil-4. 6. BAŞKA HANGİ ÖNLEMLERLE RİSKİMİ AZALTABİLİRİM? Kalp hastalığı ve inmenin oluşmasına katkıda bulunan başka etmenler de vardır. Yukarıda anlatılanlara ek olarak yapabileceğiniz başka bazı şeyler şunlardır; • Stresle başa çıkmanın sağlıklı yollarını keşfedin: Uzun süren aşırı stres ve buna karşı gelişen sağlıksız yanıtlar, bazı kişilerde sağlık sorunlarına yol açabilir. Örneğin, stres altındaki bir kişi aşırı yiyebilir, sigara 64 Şeker Hastalığı (Diyabet), Kalp Hastalığı ve İnme (Felç) içmeye başlayabilir veya içtiği sigaranın miktarını arttırabilir. Stresle başa çıkabilmenin sağlıklı bir yolu fiziksel aktivitenin arttırılmasıdır. • Aşırı alkol kullanmaktan kaçının: Aşırı alkol tüketimi kan basıncını yükseltir, kalp yetersizliğine yol açabilir ve inme’ye neden olabilir. Zaten içmiyorsanız, başlamamanız en doğrusudur. İçiyorsanız, aşırılıktan kaçının, ılımlı ölçülerde için (Az ileride, bu konuda daha ayrıntılı bilgi verilecektir). İlle içecekseniz, yalnızca, açlık kan şekeriniz ve kan yağlarınız kontrol altında olduğunda için. Eğer hamile iseniz asla içmeyin. Kesinlikle, “Ben bir şeker hastasıyım” yazısını taşıyan bir kimlik kartını üzerinizde taşıdığınızdan emin olun ve alkollü içki aldıktan en az birkaç saat sonrasına dek otomobil kullanmayın. Unutmayın, alkol kan şekerinizde aşırı düşmelere yol açabilir. Buna karşı önleminizi almayı unutmayın. İnsülin kullanıyor iseniz, dozunu azaltın ve kesinlikle açken alkol almayın. • Yasadışı ilaçlar kullanmayın: Damardan kullanılan ve alışkanlık yapan uyuşturucular büyük bir infeksiyon (özellikle, kalbin iç yüzünü döşeyen tabakanın iltihabı ile karakterli olan endokardit) ve inme riski taşır. Kokain kullanımının inme ve kalp krizlerine yol açtığı saptanmıştır. 7. ŞEKERİMİ NASIL KONTROL ALTINA ALABİLİRİM? Doktorunuz, hemşireniz ve diyet uzmanınızla görüşerek, nasıl daha sağlıklı beslenebileceğinizi, kilonuzu nasıl kontrol altına alabileceğinizi ve fiziksel açıdan nasıl daha 65 EÜ Tıp Fakültesi Halk Kitapları Sağlık Serisi ~ 15 aktif olabileceğinizi öğrenebilirsiniz. Bu arada, şeker hastalığınızı kontrol altında tutabilmek için bazı ilaçlara da ihtiyacınız olabilecektir. Şeker hastalarının, düzenli olarak sağlık kontrollerini yaptırmaları, hastalıkları ve tedavilerine ilişkin olarak eğitilmeleri büyük önem taşır. Bu nedenle, kendi hastalıklarıyla başa çıkabilmek ve kalp/damar hastalığının diğer risk faktörlerini de kontrol altına alabilmek için bu tür eğitim olanaklarını kaçırmamaları gerekir. 66 Şeker Hastalığı (Diyabet), Kalp Hastalığı ve İnme (Felç) 8. SAĞLIKLI BESLENME KONUSUNDA BİLMEM GEREKENLER NELERDİR? Sağlıklı beslenme alışkanlığı, kalp krizi ve inme ile ilgili üç risk faktörünü azaltmaya yardımcı olabilir; yüksek kan kolesterolü, yüksek kan basıncı (hipertansiyon) ve aşırı kilo (şişmanlık). Sağlıklı beslenmenin temel özellikleri aşağıda belirtilmiştir. Okuduğunuz zaman, böyle bir diyete girmenin, düşündüğünüz kadar zor bir iş olmadığını siz de kabul edeceksiniz! • Çeşitli, koyu renkli sebze ve meyvelerden günde en az 5 “ölçü”2 yiyin. (Buradaki “ölçü”nün ne anlama geldiğine ilişkin bilgiler için “Kan Yağları ve Kalbimiz” adlı kitabımızı okumanızı öneririz). • Çeşitli tahıl ürünlerinden tercihan kabuğundan ayrılmamış, kepekli günde en az 6 “ölçü”3 yiyin (Buradaki “ölçü”nün ne anlama geldiğine ilişkin bilgiler için “Kan Yağları ve Kalbimiz” adlı kitabımızı okumanızı öneririz). 2 Örneğin; 5 tane “cherry” domates veya 5 tane kereviz sapı veya orta büyüklükte 1 havuç, “1 ölçü sebze”ye eşdeğerdir. Öte yandan, orta büyüklükte 1 elma veya 15 tane iri üzüm veya yarım muz ise “1 ölçü meyve”ye eşdeğerdir. 3 1 ölçü tahıla (veya hububat) örnek olarak 1 “cup” dolusu kabuğundan ayrılmamış tahıl verilmektedir. Ancak, burada geçen İngilizce “cup” sözcüğünün ifade ettiği miktar (ki kabaca bir neskafe bardağı dolusu denebilir) üzerinde uluslararası kabul edilmiş standart değer yoktur ve 200 ile 284 mililitre arasında değişebilmektedir. 67 EÜ Tıp Fakültesi Halk Kitapları Sağlık Serisi ~ 15 • Haftada en az iki kez özellikle uskumru, tatlı su alabalığı, ringa, sardalya, ton balığı ve somon gibi yağlı balıklardan en az 100-200 gram yiyin. Bunlar özellikle omega-3 açısından zengin balıklardır. • Yağsız ve düşük yağlı süt ürünlerini, baklagilleri, tavuk türünden kümes hayvanlarını (derisi dışında) ve yağsız etleri yeğleyin. • Bir çorba kaşığında en fazla 2 gram doymuş yağ içeren yağları (özellikle bitkisel kökenli olanları) yeğleyin. Örneğin, zeytinyağı, ayçiçeği yağı, soya fasulyesi yağı, yalancı safran (aspur, “saf flower”) yağı, kanola yağı, sıvı ve çok yumuşak (cıvık) margarinler gibi. • Tarçın, elma sirkesi, nar suyu, enginar, keten tohumu ile ilgili, kan yağlarına, kan şekerine, tansiyona ve kilo vermeye yararlı olduğunu gösteren çalışmalar yanında etkisizliğini de saptayan çalışmalar vardır. Bu çalışmalar küçük hasta gruplarında yapıldığından henüz önerilmeleri için yeterli bilimsel veri yoktur. • İdeal kilonuzu koruyabilmek için, her gün yediğiniz besinlerle aldığınız toplam kalorinin dengeli olmasına Şeker Hastalığı (Diyabet), Kalp Hastalığı ve İnme (Felç) dikkat edin. Haftanın her günü veya çoğu gününde, en azından, 30 dakika yürüyün veya başka fiziksel etkinliklerde bulunun. • Kilo vermek için, her gün, yediklerinizle aldığınız kaloriden daha fazlasını, fiziksel etkinlikleriniz ile harcayın. • Tatlılar, şekerlemeler, meşrubat gibi, bol şeker içeren, kaloriden zengin veya besleyici yanı zayıf olan besinlerin tüketimini kısıtlayın. • Doymuş yağ, trans yağ ve/veya kolesterolden zengin besin tüketiminizi sınırlayın. Örneğin, yağı alınmamış (tam) süt ürünleri, yağlı kırmızı etler (kuzu, koyun, domuz vb.), tropikal bitki yağları (palmiye yağı, Hindistan cevizi yağı gibi) ve kısmen hidrojenlenmiş (yani doyurularak margarin haline getirilmiş) bitkisel yağlar gibi. Yumurta sarısı da kolesterolden zengindir. 1 yumurta, tüm gün boyunca almamız gereken maksimum düzeyde kolesterol miktarını içerir. Doymuş yağ, trans yağ ve kolesterolden zengin besinler yerine, yukarıdaki ilk 5 maddede sayılan besinleri seçin. • Günde 6 gramdan az tuz (NaCl=sodyum klorür) yiyin. Bu, yaklaşık olarak, bir çay kaşığı tuza eşdeğerdir. Böylece, günlük sodyum (Na) alımınız 2.300 mg’ın altında kalmış olur. Günlük olarak hiç tuz tüketmesek bile, normal bir sağlıklı beslenme ile bedenimizde tuz eksikliğinin oluşması olanaksızdır. Tuz tüketimi doğumdan sonra edinilen 69 EÜ Tıp Fakültesi Halk Kitapları Sağlık Serisi ~ 15 ve öğretilen kötü bir alışkanlıktır. Ne yazık ki, bu durum yurdumuzda önemli bir sorundur. Çalışmalar Türk halkının, dünyada en çok tuz tükettiği söylenen Çin’den bile 3 kat daha fazla tuz tüketmekte olduğunu göstermektedir. Bu nedenle, tansiyonu yüksek olan hastalarımız tuza karşı önlem almadıkça, hem hedef kan basıncına ulaşamamakta hem de en az 2-3 tane tansiyon ilacını birlikte kullanmaları gerekmektedir. Himalaya tuzu, diyet tuzunun da miktar farklı da olsa bildiğimiz tuzu içerdiğini unutmayalım. • Eğer alkol alıyorsanız, kadınsanız günde 1, erkekseniz günde 2 birimden çok içmeyiniz. “Bir birim” içkinin miktarı ise, içkinin sertliğine (alkol kapsamına) bağlı olarak değişmek üzere, şöyledir; 1.Bira: Yaklaşık olarak 340 gram. 2.Şarap (kırmızı, beyaz veya roze): Yaklaşık 113 gram. 3.%45 alkol içeren sert içkiler (Cin, votka, viski, rom, tekila, rakı): Yaklaşık olarak 42,5 gram. 4.%50 alkol içeren sert içkiler: Yaklaşık 28 gram. Alkolün kan şekerini düşürücü özelliği vardır. Bu sebeple kesinlikle aç karına alkol tüketmeyin. 70 Şeker Hastalığı (Diyabet), Kalp Hastalığı ve İnme (Felç) Diyabetik hastalar alkol tükettiklerinde kan şekerini düşürücü haplarının veya insülin dozlarının düşürülmesi gerekmektedir. Aksi takdirde ölümlere yol açabilen kan şekeri düşüklüğü koması gelişebilir. Katı ve Sıvı Yağlar, Tatlılar Et, Sakatat, Balık Baklagiller, Yumurta, Kuruyemiş Grubu 2-3 Servis Süt, Yoğurt ve Peynir Grubu 2-3 Servis Sebze Grubu 3-5 Servis Meyva Grubu 2-4 Servis Ekmek, Pirinç Makarna 6-11 Servis Bu yeme planını izlemek sağlıklı ve besleyici bir diyet yapmanızı sağlayacaktır. Böyle bir diyet, sağlıklı bir beden ağırlığı, istenen bir kan kolesterol düzeyi ve normal bir kan basıncına sahip olmanıza yardımcı olur. Bu tür perhizlere uymakla yalnızca kalp sağlığınız açısından değil, genel sağlığınız açısından da olumlu bir iş yapmış olursunuz. Böylece tip 2 diyabet riskinizin yanında, bazı kanser türlerinin ve diğer bazı sağlık sorunlarının ortaya çıkma riskini de azaltabilirsiniz. 71 EÜ Tıp Fakültesi Halk Kitapları Sağlık Serisi ~ 15 9. ÇOK KİLO VERMEM GEREKİYORSA NE YAPMALIYIM ? Büyük bir hevesle başlanılan diyetlerde, başlangıçta kilo vermek kolaydır. Fakat bir süre sonra, kilo kaybı genellikle durur, çünkü artık, yalnızca hevesin yeterli olmadığı noktaya gelinmiştir. Kilo vermek için, daha sağlıklı alışkanlıklar edinmeye, sürekli olarak daha sağlıklı bir beslenme planına uymaya ihtiyacınız vardır. Aşağıda, kilo vermek ve sağlıklı bir kiloyu korumak için, ek bazı önerilere yer verilmiştir; Doktorunuz veya diyet uzmanınızdan yardım isteyin. Güvenli bir biçimde kilo vermeniz ve beğendiklerinizi de kapsamak üzere çeşitli besinler içinden seçebilmenize olanak veren ve kalori alımınızı ayarlayan bir diyet programı yapılabilir. Böyle bir planın odak noktasını, günlük toplam kalorinin, üç esas öğün ve üç ya da daha çok sayıdaki küçük atıştırmalara bölüştürülmesi oluşturur. Hiçbir öğün ya da atıştırmanın aşırı miktarda rafine karbonhidrat ve şeker içermemesi önemlidir. Kilolarınızı yavaş yavaş verin Çok hızlı bir şekilde kilo vermek sağlıklı değildir. Üstelik, verdiğiniz kiloları geri alıp tekrar eski durumunuza dönme olasılığınız yükselmiş olur. Kilo vermek için, kadınların çoğunun, günde 1200–1500 kalori alması (fakat 1200 kaloriden az değil) gerekir. Erkeklerin çoğunluğunun ise Şeker Hastalığı (Diyabet), Kalp Hastalığı ve İnme (Felç) günde 1500–1800 kalori alması (fakat 1500 kaloriden az değil) gerekmektedir. Haftada yaklaşık olarak ½-1 kilogram vermek sağlıklı bir zayıflama hızı olarak kabul edilir (3500 kalori yaklaşık olarak 450 gram yağa eşdeğerdir). Kilo vermede ilk hedefiniz, 6 ayda başlangıç kilonuzun %10’unu vermek, ikinci hedefiniz ulaşılan kiloyu, tekrar kilo almadan, en az 6 ay korumaktır. Fazla kilolarınız ne kadar olursa olsun, 5 kilo vermeniz, kan şekerinizin daha düzenli ve normale yakın seyretmesini sağlayacaktır. Hatta kilo vermeniz, şeker haplarınızın (veya insülin kullanıyor iseniz, insülin dozlarınızın) azaltılmasını sağlayabilir. Nasıl yediğinize dikkat edin Nelerin aşırı yemenize yol açtığını sorgulayın, ne zaman, nerede, niçin ve kiminle yediğiniz zaman aşırıya kaçmaktasınız? Birçok kişi stresli anlarında, canları sıkıldığında, yalnız kaldıklarında veya ruhsal çöküntüye (depresyon) uğradıklarında aşırı yerler. Diğerleri ise, mutlu olduklarında, arkadaşları ile bir olayı kutlarken, bir şeye çok kızdıklarında veya kendilerini “ödüllendirmek” istediklerinde yediklerinin ölçüsünü kaçırırlar. Aşırı yemenize yol açan şeylerle başa çıkabilmek için sağlıklı stratejiler arayın Örneğin, bir kutlama toplantısına gitmeden önce sağlıklı meyve ve sebzelerden atıştırıp, açlığınızı kırabilir ve 73 EÜ Tıp Fakültesi Halk Kitapları Sağlık Serisi ~ 15 gittiğiniz yerde kendinizi daha kolay frenleyebilirsiniz. Eğer alkol içiyorsanız, yalnızca 1 “ölçü”4 için, daha sonra su, mineral (maden) suyu (soda), şekersiz çay, taze sıkılmış meyve suyu gibi kalorisi düşük içeceklerle devam edin. Alış-veriş ederken, satın aldığınız hazır besinlerin üzerindeki etiketleri okuyup içeriklerini ve kalori değerlerini öğrenme alışkanlığını edinin Toplam kalori, doymuş yağ, kolesterol, toplam yağ ve sodyum (tuz)’dan yana fakir besinleri yeğleyin. Bu, damak zevkinizden belli bir ödün vermenizi gerektirebilir ama sağlığınız söz konusudur ve buna değecektir.! Hayvansal ve bitkisel yağlar ile tatlıları yalnızca özel durumlara saklayın Evet, şeker yiyebilirsiniz ancak, ılımlı olmak koşuluyla. Her günkü toplam karbonhidrat alımınızı nasıl sabit tutabileceğiniz konusunu doktorunuz veya diyet uzmanınızla konuşun. Ve fazla kalorileri yakmak için canlı bir yürüyüş yapın. Günde en az 8 su bardağı su için Gerek kendinize, gerekse ailenize, küçük porsiyonlarla servis yapın ve yavaş yemeyi öğrenin. 1/2 ölçü = 14 gram alkole eşdeğerdir. Bu da yaklaşık 300 gram bira, yaklaşık 50 gram şarap, yaklaşık 12 gram %80 sertlikte veya yaklaşık 18 gram %100 sertlikte içkiye eş değerdir. 4 74 Şeker Hastalığı (Diyabet), Kalp Hastalığı ve İnme (Felç) Her lokmanızı çiğneyin, tadını alın ve zevkini çıkartın! Yediğiniz yemeğe değil, masadakilerle yaptığınız konuşmaya odaklanın. Midenizin dolduğu haberinin beyninize ulaşması 20 dakikayı alır. Bu süre dolmadan, yani midenizin dolduğu haberi beyninize ulaşmadan, ikinci bir yardımcı mesaj göndermekten kaçının ! Restoranlarda da sağlıklı yemek için stratejiler geliştirin. Bu bir anlamda kendi kendinize meydan okumaktır, ama irade (istenç) gücünüz ve olumlu bir yaklaşımla bunu başarabilirsiniz. Aşağıda, bu konuda akılda tutulması gereken bazı notlara yer veriyoruz; • Eğer şeker ilacı kullanıyorsanız, bunları, küçük öğünleriniz (atıştırmalarınız) ve geciken restoran öğünleriyle nasıl eşgüdümlü hale getireceğinizi (koordine edeceğinizi) doktorunuza veya diyet uzmanınıza danışarak öğrenin. Bir öğünün gecikmesi durumunda kan şekeriniz çok düşebilir, buna karşı bir önlem olarak “yenmesi kolay” karbonhidratları yanınızda taşıyın. • İstemeyi düşündüğünüz yemeğin nasıl hazırlanmış olduğunu sorun. Hayvansal yağ içeriği yüksek olan besinlerden veya hayvansal (ya da doymuş) yağ ile pişirilmiş besinlerden kaçının. Keza, şeker ve tuz (sodyum klorür) içeriği yüksek besinlerden uzak durun, yemeklerinize tuz ekmeyin. • Yemeklerinizi seçerken yaratıcı olun. Sos ve garnitür türünden şeyleri ana yemeğinizle karıştırılarak değil, tabağınızın yanında servis edilmesini isteyin. Böylece, onları görüp, yiyip yemeyeceğinize veya az ya da çok yiyebileceğinize karar verebilme olanağını elde edersiniz. Bu arada, kızarmış patates 75 EÜ Tıp Fakültesi Halk Kitapları Sağlık Serisi ~ 15 yerine, haşlanmış (suda veya buharda) sebzelerden isteyebilirsiniz. • Büyük değil, küçük boy porsiyonlar ısmarlayın. Yemek servisinin bol yapıldığı durumlarda porsiyonunuzu yanınızdakilerle paylaşın veya fazlasını evinize götürün. • Son olarak, ev dışındaki yemeklerinizi, kilo verme amacınızı unutmanızı sağlayacak özel fırsatlar olarak değil, toplam yeme planınızın bir parçası olarak görün. 10. FİZİKSEL ETKİNLİĞİMİ ARTIRMADAN ÖNCE NELERİ BİLMELİYİM? • Düzenli fiziksel aktivite, sağlıklı yeme planınız kadar önem taşır! Şeker hastalığınızla başa çıkmanıza, kilonuzu, kolesterolünüzü ve kan basıncınızı kontrol altına almanıza yardım edecek ve kalp hastalığı ve inme riskinizi azaltacaktır. • Fiziksel etkinlik kalorileri yakmanıza ve kan şekeri düzeyinizi düşürmeye yardım eder. Bedeninizin, yediğiniz besinleri, daha etkin bir biçimde, enerji kaynağı olarak kullanmasına yardımcı olur. Fiziksel aktivite, insülin’in de daha iyi iş görmesini sağlar. Şeker Hastalığı (Diyabet), Kalp Hastalığı ve İnme (Felç) • Fiziksel etkinlik küçük damarlardaki kan akımını (kapiller dolaşımı) iyileştirir ve kalbinizin pompalama gücünü geliştirir. Düzenli bir fiziksel etkinlik programına başlamadan önce doktorunuza danışın. Bu, kan şekeriniz iyi bir şekilde kontrol altına alınmamış veya yaşınız 35’in üzerinde ise özellikle önem taşır. Doktorunuz, sizin, egzersiz kapasitenizi, özel sağlık koşullarınızı ve diyabet tedavi planınızı dikkate alan bir egzersiz planı önerecektir. Şeker hastalığının bazı komplikasyonları, fiziksel etkinliğin bazı tiplerini diğerlerine göre daha güvenli kılabilir. Doktorunuz bunları da göz önüne alacaktır. Diyabet tedavi planınıza fiziksel etkinliğin de eklenmesi, kan şekerinizin kontrol edilebilmesi için, besinler ve insülin veya diğer ilaçların dikkatli bir biçimde dengelenmesini gerektirecektir. 11. FİZİKSEL OLARAK NASIL DAHA AKTİF DURUMA GELEBİLİRİM? Aynı, beslenme alışkanlıklarınızı değiştirmeniz gibi, fiziksel olarak aktif hale gelmeniz de zaman alır. Fiziksel aktivite ve iş bakımından, kendinize, zamanla ulaşabileceğiniz hedefler belirleyin. Bu hedeflerin gerçekçi olması için doktorunuza danışın. Hedefleriniz kendinize uygun, makul ve ölçülebilir nitelikte olsun. En önemlisi, onları yazın ve sık sık görebileceğiniz bir yere koyun. Fiziksel aktivitenizin kaydını tutun ve hedeflediğiniz dönemin sonunda yeniden gözden geçirip değerlendirin. Her bir hedefe ulaştığınızda kendinizi ödüllendirin. Risklerinizi azaltmak ya da yok etmek için atlet olmanız gerekmez. Günde 10 dakikalık bir fiziksel aktivite ile 77 EÜ Tıp Fakültesi Halk Kitapları Sağlık Serisi ~ 15 başlayıp, zaman içinde, haftanın her veya çoğu gününde, en az 30 dakikalık bir fiziksel aktivite düzeyine ulaşmaya çalışın. Uygun hava koşullarında, kahvaltıdan veya hafif bir akşam yemeğinden 1-2 saat sonra (veya her ikisinde de) kısa bir yürüyüşe çıkın. Günlük etkinliğinize ekleyebileceğiniz diğer aktivitelerin de arayışı içinde olun. Örneğin, asansörü kullanmak yerine merdivenlerden çıkın, veya otomobille gittiğiniz bir yerin uzağına park edip aradaki mesafeyi yürüyerek kat edin. Düzenli fiziksel aktivitenin sağladığı birçok yarar vardır. Şeker hastalığınızı kontrol altına almanıza ve kalp hastalığı ve inme riskinizi azaltmanıza yardım eder. Yaşayıp hissedebileceğiniz ve hoşlanacağınız bazı diğer yararları da şunlardır; • Kendinizi daha iyi hissedersiniz. • Daha iyi görünürsünüz. • Kendinize güveniniz (özgüveniniz) artar. • Yeni arkadaşlar edinirsiniz. • Daha kolay hareket edersiniz. • Daha güçlenirsiniz. • Enerjiniz artar. • Yeni hünerler öğrenirsiniz. • Stresiniz azalır. • Yaşlanmayı yavaşlatır. 78 Şeker Hastalığı (Diyabet), Kalp Hastalığı ve İnme (Felç) KALP KRİZİ ve İNME çok önemli iki acil sağlık sorununu oluşturduğu için, Kalp/damar hastalarını bilgilendirmek amacıyla, kitabın sonunda bu iki hastalığın belirtilerini anlatmayı ve hastalarımızı uyarmayı uygun buluyoruz. 12. KALP KRİZİNİN UYARICI BELİRTİLERİ Bazı kalp krizleri ani başlayıp şiddetli olabilirse de, çoğu, ılımlı bir ağrı veya rahatsızlık hissiyle birlikte, yavaş bir başlangıç gösterir. Kalp kriziyle ilgili olabilecek belirtiler şunlardır; Göğüste ağrı veya rahatsızlık hissi: Kalp krizlerinin çoğunda, göğsün ortasında, dakikadan daha uzun süren, veya gidip gelen bir rahatsızlık hissi vardır. Rahatsız edici bu his, ağrı hissi şeklinde olabildiği gibi, göğsün üzerine binmiş bir yük, göğsün sıkışması, göğüste aşırı bir dolgunluk yani patlayacakmış hissi şeklinde de olabilir. Bedenin üst yanındaki diğer alanlarda rahatsızlık hissi: Tek veya her iki kolda, sırtta, boyunda, altçene veya midede ağrı duyulması gibi. Ağrı tek kolda olduğunda çoğu kez sol kolu tercih eder. Nefes darlığı: Göğüs ağrısı ile birlikte veya tek başına ortaya çıkabilir. b ir k a ç EÜ Tıp Fakültesi Halk Kitapları Sağlık Serisi ~ 15 Diğer belirtiler: Soğuk terleme, bulantı veya baş dönmesi gibi belirtiler bu kapsamdadır. Eğer kendinizde veya yanınızdaki bir kimsede göğüste ağrı veya rahatsızlık ortaya çıkarsa ve özellikle, buna yukarıda sayılan diğer belirtilerden bir veya daha çoğu eşlik ederse, yardım istemek için 5 dakikadan fazla beklemeyin. Böyle bir hastanın en kısa zamanda hastaneye ulaştırılması (tercihan ambulans ile) gerekir. Ülkemizde, bu tür durumlarda 112 ambulans servisinin aranması (karada veya denizde) yaşam kurtarmanın en hızlı yoludur. Gelecek olan ambulansta bulunan “acil tıbbi yardım ekibi” hastaya ulaşır ulaşmaz tedaviye başlayabilir ve böylece, hastanın hastaneye taşınması sırasında geçen zaman kaybedilmemiş olur. Bu ekip kalbi durmuş hastaların yeniden canlandırılmasında da deneyimlidir. Ambulansla götürülen hastanın, hastanedeki tedavi işlemleri de diğerlerine göre daha hızlı gerçekleşecektir. Ambulans olanağının bulunmadığı koşullarda, hastanın, mümkün olan en büyük süratle (ve olanak varsa, en geç bir saat içinde) bir otomobille en yakındaki hastaneye taşınması uygundur. Hastalanan kendiniz iseniz, başka bir çözüm bulunmadığından emin olmadıkça kendi kullandığınız bir otomobille gitmeye kalkışmayınız. Kalp krizlerinde, hastanın yakınmalarının başlamasından itibaren geçen süre altın değerindedir ve ne kadar kısa olursa, hasta açısından o kadar iyi sonuçlanır, (bunun tersi de doğru olup, ne kadar gecikilirse sonuçlar o kadar kötüdür). 80 Şeker Hastalığı (Diyabet), Kalp Hastalığı ve İnme (Felç) 13. İNME (FELÇ)’NİN UYARICI BELİRTİLERİ • Özellikle, bedenin aynı yanındaki yüz, kol ve bacağın, aniden uyuşması veya güçsüzleşmesi. • Hastada birden ortaya çıkan konuşma veya anlama zorluğu, kafa karışıklığı (konfüzyon). • Bir veya her iki gözde aniden ortaya çıkan görme zorluğu. • Birdenbire ortaya çıkan yürüme güçlüğü, baş dönmesi, denge veya koordinasyon (eşgüdüm) kaybı. • Bilinen bir nedeni olmaksızın aniden ortaya çıkan şiddetli baş ağrısı. Bu uyarıcı belirtilerin tümü her inme (felç) olayında görülmez. O nedenle, yalnızca bazılarının ortaya çıkmaya başladığı durumlarda bile beklemeyip hemen yardım istemelisiniz. İnme (felç) de -kalp krizi gibi- acil tıbbi bir durumdur. 81 EÜ Tıp Fakültesi Halk Kitapları Sağlık Serisi ~ 15 Not: 82 Not: 83 EÜ Tıp Fakültesi Halk Kitapları Sağlık Serisi ~ 15 Not: 84 Not: 85 Yayımlanmış Kitaplarımız Hipertansiyon Osteoporoz (Kemik Erimesi) Düşmeler ve Önlenmesi Obezite Meme Kanseri Cerrahisine Bağlı Lenfödem Yayımlanmış Kitaplarımız Kan Yağları ve Kalbimiz Her Yaş İçin Spor ve Sağlık Diyabetik Ayak Sağlıklı Beslenme Varis Yayımlanmış Kitaplarımız Göğüs Ağrısı, Kalp Krizi, Aspirin Kullanımı Herediter Anjioödem Kanın Pıhtılaşmasını Önleyen İlaçlar ve Kalbiniz, Atriyal Fibrilasyonlu Yaşam Kalp Yetersizliği ile Yaşamak, Kalp Pili İle Yaşamak, Kalp İlaçlarını Nasıl Kullanalım Kalp Hastalığında Cinsel Yaşam/Şeker Hastalığı/ İnme Teşhis ve Ameliyatsız Tedavi Yayıma Hazırlanan Kitaplarımız Mitral Kapak Sarkması Nedir? Koroner Arter Baypas Ameliyatınız, Kalp Kapağı Ameliyatınız Damar Sertliği ve Risk Faktörleri Guatr ve Tiroid Hastalıkları Diyabetim ve Ben Çocuklarda Yanık ve Korunma Yolları