T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ ARKEOLOJİ (PROTOHİSTORYA VE ÖNASYA ARKEOLOJİSİ) ANABİLİM DALI MEZOPOTAMYA’DA ŞEYTAN VE GÜNAH KAVRAMI SERKAN ALPKAYA 11010077 Önasya’da Ticari İlişkiler Dersi Seminer Ödevi Yrd.Doç. H. Levent Keskin ANKARA-2015 İÇİNDEKİLER Önsöz 1 Giriş 2 I. Mezopotamya Bölgesi’nin Coğrafyası 3 II. Günümüzde Şeytan 3 III. Şeytan İmgesinin İlk Örnekleri 4 IV. Mezopotamya Kültürleri’nde Şeytan İmgesi ve Günah Kavramı 4 IV.1. Sümer Kültürü 5 IV.2. Akad Kültürü 6 IV.3. Babil Kültürü 6 IV.4. Asur Kültürü 7 V. Sonuç 10 VI. Kaynakça 11 VII.Levhalar Listesi 12 VII. Levhalar 13 ÖNSÖZ Çalışma konumun esas noktası, yaşamın seyrinde hoşnut olmadığım kavramların ve anlam veremediğim dinsel, politik ve türevlerine karşı duyduğum meraktan kaynaklı olarak ortaya çıkmıştır. Bu sebebten ötürü son bir yıl da ilgimi çeken Şeytan’ı ve beraberinde Günah kavramını araştırmaya başlamıştım. Daha çok yaşadığımız kültürün içine nüfuz etmiş olan İslamiyet’teki Şeytan’ı araştırırken, bu ders sınırları içinde kalmak amacıyla; odak noktamı Mezopotamya’ya çevirdim. Dersler de gördüğümüz ve yüzeysel olarak anlatılan ki çoğu zaman hiç bahsedilmeyen bu konuyu, kendimce araştırmaya, ilgili yazıları ve görselleri bulmaya çabaladım. Konunun ilgi çekiciliği beni tatmin etmişse de, araştırma konusunda ki yetersizliğimden dolayı, Mezopotamya’da Şeytan konusu, içimde ukte olarak kalmaya devam edecek. Umarım ileri ki yıllarda bu konu hakkında çalışma fırsatım olur. Derste herhangi bir konu sınırında bulunmayıp, özgürce konu belirlememize ve kaynak konusunda yardımlarından dolayı hocam Yrd. Doç. Levent Keskin’e teşekkür ederim. Prehistorik döneme pek fazla giremesem bile en azından görüşünü belirtip ve kaynak konusunda yol gösterdiği için Doç. Dr. Metin Kartal’a ve derslerine girdiğim hocalarıma; bana arkeolojiyi sevdirdikleri ve yaşama başka bir açıdan bakmayı öğrettikleri için teşekkür ederim. Arkeoloji olmasa; biraz daha soluklaşırdı yaşam. Serkan Alpkaya Ankara - 2015 GİRİŞ Çağlar boyunca devam eden kötülüğün kişiselleştilmiş hali olan şeytan, her dönem de ve her kültürde karşımıza çıkmaktadır. Peki ama kim bu Şeytan? Günümüzde politik bir amaca dönüşmüş dinlerin en önemli unsurudur. İslam inancına göre, ateşten yaratılmış bir cindir. Bir çok özelliği bakımından diğer meleklerden ve insanlardan üstündür fakat Adem peygambere secde etmediği için sürgüne yollanmış ve Tanrı’yla bir anlaşma yapmıştır. Bu şekilde devam eder Kuran’ı Kerim’e göre. Sümer’de karşımıza net bir şekilde şeytan tasviri yoktur. İyi niyetli ve kötü niyetli tanrılar vardır. Hatta bir tanrı hem iyi hem de kötü olabilir. İnsanlar hastalandığında kesin olarak günahlarından dolayı hasta olduğu inancı vardı ve bunun çaresini de alternatif tıbbı bilen o zamanın büyücüleri tarafından tedavi edilmekteydi. Bu inanış günümüze kadar gelmiştir ve devam edecektir. Sümerlilerin yıkılması, Sami ırkı olan Akad’ı ön plana çıkarmıştır. Sargon, diktatörlüğün zirvesinde, hem tanrı hem de kraldır. Sümer’de bilinen rahip-kral anlayışının bir üst versiyonunu sahiptir. Zorba rejimler, fetih hareketleri ve dini kullanarak keyfi yöntemlere ev sahipliği yapmıştır Akad. Sümer’in varolan dualarını ve tapınaklarına sahip çıkmıştır. Her ne kadar dili Sümerce’ye benzerlik göstermese de, ibadet dili Sümerce olarak kalmıştır. Tıpkı Hristiyanlık’ın Latincesi, İslamiyet’in Arapçası gibi. Babil ve Asur kültürleri, yüzlerce yıl birbirlerine komşuluk yapmışlar ve birbirlerinin kültürlerinden etkilenmişlerdir. Babil, Güney Mezopotamya’da; Asur, Kuzey Mezopotamya’da var olma mücadelesi vermişlerdir. Sümer’in etkisi burada gözlenmektedir. Bunun yanı sıra bu kültürlerde gelişmekte olan Hitit, Elam ve Mısır kültürleriyle de etkileşimleri söz konusudur. “Mezopotamya bireyi ezmek için ve daha kötüsü birey kendi ezilişini doğrulasın diye Günah’ı keşfetti ve İran bireyi korkutmak için Şeytan’ı icat etti. Bizim “şeytansılaşmış” tektanrıcılığımızın yatağı hazırdı. Geriye kalan tek şey o yatağa yatmaktı,” der Messadie, kitabının son sayfasında. I. Mezopotamya Bölgesi’nin Coğrafyası Mezopotamya coğrafyası; Ortadoğu'da, Dicle ve Fırat nehirleri arasında kalan bölgedir. Büyük bölümü bugünkü Irak topraklarında yer almaktadır. Güneyde Basra Körfezi, kuzeyde Türkiye’nin güneydoğusu, doğuda İran’ın Zagros Dağları ve batıda Suriye’yi kapsamaktadır. II. Günümüzde Şeytan Günümüzde şeytanın betimlenmesi de, kötülüğün kişileştirilmesi gibi, folklorik, tarihsel ve geleneksel öğeler taşıyor. Şeytanın mitolojik referansında Yunan tanrısı Hermes'in oğlu Pan özel bir yer tutuyor. Pan doğuştan kıllıydı, boynuzları ve çift toynaklı ayaklarıyla yarı keçi görünümüne sahipti. Babası gibi fallik bir tanrı olan Pan, aynı zamanda hem yapıcı hem de yıkıcı olan erotik arzuları temsil ediyordu. Şeytan da, özellikle Ortaçağ ikonografik çalışmalarında sık sık bedeni kıllarla kaplı, kimi zaman boynuzlu, kimi zaman da çift toynaklı olarak betimlenmişti. Şeytanın genellikle çeşitli hayvan biçimlerine, en çok da keçi biçimine girdiğinden söz edilir. Bazı bilim adamlarına göre, bu benzerliğin kökeninde, şeytanın, Hıristiyanlığın diğer pagan tanrılarla birlikte reddettiği ve özellikle de, vahşi doğa ve cinsel taşkınlıkla ilintisi yüzünden korku duyulan bereket tanrılarıyla olan ilişkisi yatıyordu. Şeytanın kara rengi, doğal olarak, Tanrı'nın krallığına karşı karanlıkların prensi olarak üstlendiği rolden ve düşüşünden sonra tutsak edildiği yeraltı alemiyle ilişkilerinden kaynaklanır. Ancak, bu renkleri sadece tektanrılı dinlerin metinleriyle açıklamak yeterli değildir. Kızıl, aynı zamanda Mısır'da felaketlerin tanrısı olarak bilinen tanrı Seth'in izleyicilerinin de rengidir 1. Kızıl renkli bir yılanın, Babil Tanrısı Marduk'un tapınağını koruduğu biliniyor 2. Şeytanın kızıllığının, ölüler âleminin yok edici alevleriyle ilişkili olduğu da ileri sürülüyor. Siyah renge gelince; Mısır mitolojisinde Tanrı Seth kimi zaman kara bir domuz olarak betimlenir. Tanrı Dionysos'un rengi de karadır. Mezopotamya kötülük tanrıları Lilitu, Lilith ve Lamia'lar gece yaratıklarıdır. Kenanlılarda Mot, Yunanlılarda Hades, ölüm ve karanlığın efendileridir. 1 Messadie,1999 2 Hooke, 2002 III. Şeytan İmgesinin İlk Örnekleri Arkeolojik bulguların yorumlanması tartışmalı ve zamana göre belirli devinimlere sahip olmak zorundadır. Bu yüzden somut bulgular ışığında soyut nesnelerden bahsederken, asıl önemli nokta bunları tartışılabilirliğidir. Prehistorik insanın dini veya totem anlayışında varolan karışık varlıklar. Bu Mezopotamya’da çok rastladığımız karışık varlıkların bir öncüsü olduğunu düşünmekteyim. Mühür ve mühür baskıları, adak levhalarında ve diğer buluntularda görülen; kralın karışık varlıkla olan mücadele sahneleri çok sevilmektedir. Bazen de bu karışık varlıklar, sarayın ya da tapınağın korunması amacıyla kullanılmıştır. Prehistorik dönem de duvara resimlerle oluşturulan eserlerden Avrupa’da bulunan iki mağarayla örnek vermek gerekirse; Trois Freres Mağarası’nda yer alan şaman; geyik maskeli, kurt kulaklı, at kuyruklu ve ayı pençeli olarak tasvir edilmiştir. (Lev.1) Bir diğeri de, Lascaux Mağarası’nda yer alan kuş başlı insana bir bizon saldırmış şekilde tasvir edilmiştir. (Lev.2)3 IV. Mezopotamya Kültürleri’nde Şeytan İmgesi ve Günah Kavramı Sümerce’de ve Akadça’da ‘günah’ ahlaki ve tanrısal yasalara karşı gelme anlamındadır. Günah akrabalar yoluyla geçebilirdi. İnsanların günah işlemeye çok fazla eğilimli olduklarına inanılıyordu. Teolojik olarak, Sümerler ve Samiler başlarına gelen felaketlerin büyük kısmını iblislerin suçu olduğunu kabul ediyorlardı. “İblisbilim, dinlerin çok önemli bir yanıydı,” diye yazar Encyclopaedia Britannica. Gerçekten de, İranlı komşuları tanrısallığı ve karşı-tanrısallığı merkezileştirmişken, Mezopotamyalılar hala iblislerle dolu çoktanrıcılığı uyguluyorlardı. Mezopotomya krallıklarının, Sümer’den itibaren ve dar anlamda politik nedenlerle, birey bilincinin özel alanında bile kölelik ve aşağılanmayı vurgulayan dinler ürettiklerini saptamak gerek.4 Mezopotamya’daki uygarlıklar dışında hiçbir uygarlıkta bireyin bu noktaya indirildiği görülmemiştir. Sümer’den Asur’a Mezopotamya rejimleri, bilindiği gibi zorba rejimlerdir. Kesin 3 https://ericwedwards.wordpress.com/2013/07/24/prehistoric-art-totemic-belief-and-shamanistic-practice/ 4 Messadie, 1999 ritüeller ve törensel davranışları söz konusu. Krala karşı herkes köledir. Çünkü Mezopotamya krallıklarının mutlak teokrasisinde birey küçümsenecek bir nicelik, ilahi iradenin bir alt-ürünüdür. IV.1. SÜMERLER Tarih Sümer’de başlar5 sözü; yazıya bir göndermedir. Bundan dolayı, Şeytan’ı yazının başladığı ilk topraklarda incelemek gerekir. Bu konu da en somut bilgileri, tabletlerden elde ediyoruz. Tanrıça İnanna’nın kızkardeşi olan Ereşkigal, cehennemin tanrıçası veya ölüler dünyasının kraliçesidir. Ereşkigal’in yukarı dünyanın yaz ve sıcaklık tanrısı Nergal ile evliliği rastladığım en eski günah kavramlarından bir tanesidir. Nergal, tanrıların emri üzerine Ereşkigal’den özür dilemeye iner fakat cehennemin güzelliği onu baştan çıkararak, sevişme arzusu duyar. Nergal, gittikten sonra baştan çıkarıcı Ereşkigal ağlamaya başlar. Ereşkigal, Nergal’i yakalamak ve onu tekrar kucaklamak için tanrılara haberci Namtar’ı gönderir. Ereşkigal’in bu isteği büyük bir aşkın hikayesi değil tam tersine eğer Nergal, Ereşkigal’in yatağın geri dönmezse: “Ölüleri dirilteceğim ve canlıları kemirecekler, / Yeryüzünde ölüleri canlılardan kalabalık kılacağım!” bu büyük bir kinin söylevidir. İştar’ın Gılgamış’a söylediği tehdit ile aynıdır fakat Gılgamış direnmişti, Nergal’in öyle bir şansı olmadı. Nergal, gökyüzünden yeraltına iner. Yedi Kapı’nın bekçilerini yener, taht salonuna eriştiğinde karşısında Ereşkigal vardır. Nergal, kahkaha atar ve onu saçlarından tutup tahtından aşağıya atar, bunu üzerine Ereşkigal ağlamaklı ve evlenmek için yalvarmaktadır. Buradaki asıl vurgulanmak istenen, Richard Wagner’in anlatımıyla: “ Canlılar dünyası ölülerinkine sıkı sıkıya bağlıdır ve Cehennem’in güvü gökyüzününkinden daha büyüktür. Çürüme, canlı maddenin kalbinde bulunur. Ölüm ve Kötülük, Ereşkigal’in dişiliğiyle temsil edilmiştir. İlk Günah kavramı burada rüşeym halinde mevcuttur; tümü de ataerkil sistemlerden türeyen vahiyli dinlerin temelindeki kadın düşmanlığı gibi cinsellik Günah’ın taşıyıcısıdır ve Ereşkigal, ilk büyük baştan çıkarıcı, daha o zamandan hem Havva’nın atasıdır hem de Adem’in ilk gerçek karısı olan Lilith’in atasıdır.” 6 Sümer dini, kamusal ibadet yerlerine sahiptir. Ancak bunların yetmediği yerde, özel olarak söylenecek pişmanlık duaları; istiğfar mezmurları, rahiplerle birlikte söylenen; övgü, günah çıkarma ve şefaat mezmurları vardır. Buradaki en önemli kısım; insanlığın ilk yazınsal olarak 5 Kramer, 2002 6 A.g.e. bilinen dinin de; günah çıkarma törenleri olduğudur. Özellikle bu övgü, günah çıkarma, şefaat ve istiğfar mezmurlar, Sümer dili yok olduğunda dahi başka kültürde varlığını sürdürmeye devam etmiştir. Daha anlaşılır bir biçimde bugünkü Latince görevini göstermiştir. Sümer dininde, kötü varlıklar da söz konusuydu. Bunlar sadece kötü yanlarıyla değil, iyi yanlarıyla da bilinmekteydi. Bu sebebten dolayı günah kavramını ortaya çıkaran bu din, şeytan imgesi açısından net bir tasvir ortaya koymamıştır. IV.2. AKAD Sümerlileri yenip buralara yerleşen Sami ırkı olan Akadlar da Sümer çiviyazısını benimsemişler fakat Sümerceye hiçbir noktadan benzemeyen bir Sami dili olan Akadca’yı kullanmışlardır. Sümer ve Akad panteonları erken bir tarihte birleştiğinden tanrıları birbirinden ayırmak olanaksızdır. 7 Bundan dolayı bir çok Sümer tanrısı, Akadca’ya uyarlanmıştır. İnanna’nın İştar olmuştur sözgelimi. Tanrı adlarıyla birlikte, tapınaklar ve ritüeller de Sümerce biçimiyle korunmuştur. Az önce yukarıda bahsettiğim gibi bugünkü Latince’nin kullanımı nasılsa Sümer dili de öyleydi. Dini ritüeller Sümer diliyle yapılmaya devam edilmiştir. Hristiyanlar’ın inanışına göre İsa peygamber, insanların günahları için kendini bağışlamıştır ve bu sebebten dolayı her insan doğuştan günahkardır. 8 Bu inanışın ilk örneği, etik ya da ritüel günahları sayan Akad metinleri olan Şurpu ve Maklu’larda; kişinin kendisi tarafından değil, atalarından biri tarafından işlenen günah teması vurgulanmaktadır. 9 IV.3. BABİL Her gün şükranlarını sun tanrılara/ Dualarla, yakarılarla, kendinden geçmelerle/ Bir gram verirsen onlara/ Karşılığında otuz kilo alırsın/ Hürmette kusur etmezsen gözlerine girersin/ Kurban sundukça ömrün uzar/ Dua ettikçe günahların silinir.10 7 Roaf, 1996 8 Langton, 1949 9 Messadie, 1999 10 Bottero, 2012 Babil’in baş tanrısı Marduk’tur. Enuma Eliş mitolojisinde nasıl başa geçtiğini ve insanlığı Kingu’nun kanından yaratıldığını öğreniriz. Peki kimdi bu Kingu? Kingu, baş cindir. Evrende düzensizlik tohumu ektiği için Marduk’un emriyle ölüme mahkum edilmiştir. 11 Baş cin olan Kingu, diğer öncüleri gibi hem iyi hem de kötü bir cin değildir. O sadece kötüdür. Tıpkı günümüzdeki şeytan gibi. Babilonya Yaratılış Mitolojisi’nin (Enuma Eliş mitolojisi) altıncı tabletinde bahsettiği Kingu’nun kanından tanrılara hizmet etmesi amacıyla yaratılan insanlık, kötülüğün birer tohumudur. “Kötülük onun tenindedir,” der Henrietta McCall. Kuppuru seremonisi, olarak bilinen pişmanlık seremonisi Babil dini için önemli bir yere sahiptir. Babilli müneccimler, şeytanı kovmaya yarayan; büyülü ritüeller, şeytani dalaverenin tanımlarıyla ve iblis adlarının okunmasıyla dolu uzun bir seremoni okurlar. Şeytanın insan ruhuna girmesi çok olasıdır çünkü insanlar iblislerin ezeli ikametgahını oluştururlar. Her insana doğumundan itibaren koruyucu bir tanrı verme zorunluluğu vardır. Bu insan günah işledikten sonra koruyucu tanrı onu terk eder, böylece boşalan yeri iblisler dolduracaktır. 12 Bir Babil büyüsünde, şeytanlardan “tanrıların dalağı” olarak bahsedilmektedir. Bu, onların öfke dolu duygularını ve kinci arzularını simgeler.13 IV.4. ASUR Babil ile eş zamanlı Mezopotamya topraklarında hüküm sürmüş bu kültür hem Babil hem de Sümer-Akad ile bir çok benzerlik göstermektedir. Asurluların kendine özgü kölelik duygusuna vurgu yapmak gerekir. Hizmetçi, itaat et bana!/ Evet, efendim, evet!/ Evet, sev, efendim, sev. Bir kadını seven bir erkek acıyı ve sıkıntıyı unutur./ Hayır, hizmetçi, kadın sevmeyeceğim./ Sevme, efendim, sevme, Kadın bir tuzak, keskin bir kılıç, sicimdir yani! Bir erkeğin boynunun uçurur.14 Bu şiirde de görüldüğü üzere Sümer’den itibaren vurgulanan tek şey şeytanın veya kötülüğün temsilcisi kadındır. 11 Messadie, 1999 12 Sagg, 1995 13 Mackenzie, 2011 14 Messadie, 1999 Geç dönemde kötü cinlerin tasvirli sanat öğelerinde artışı mevcuttur. Daha önceleri yazınsal açıdan bildiğimiz kötülük bu dönemde somut bir hale bürünmüştür. Bu isimleri tek tek açıklamaktan ziyade, tarih sahnesine çıkmış en önemli eserleri tanıtmaya başlayacağım. Pazuzu: Çoğunlukla korkunç yüzlü, dört kanatlı, kuş ayaklı, hayvan pençeli ve akrep kuyruklu olarak betimlenmiştir. Ayrıca, sağ eli yukarı, sol eli ise aşağı doğru sarkar; ellerinin bu durumunun hayat ve ölüm veya yaratmak, yok etmek anlamlarına geldiği düşünülmüştür. Pazuzu, kuru dönemlerde kıtlık ve kuraklık, yağmurlu dönemlerde ise çekirge getiren Güney-batı rüzgarının ciniydi. Üstünde, “Ben kötü rüzgar cinlerinin kralı Hanbi’nin oğlu Pazuzu’yum” yazmaktadır. (Lev.3) Kötü yaradılışlı cinlerin kralı olmakla birlikte, Pazuzu’nun yardımsever olduğuna inanılırdı. 15 Doğum yapan kadınları dişi cin Lamaştu’nun saldırılarına karşı muska olarak tunçtan Pazuzu başı takmak, Geç Asur ve Geç Babil dönemlerinde çok yaygın bir adettir 16. (Lev.4) Lamaştu: Loğusalık ateşinin dişi şeytanı, Sümer Dimme’nin reenkarnasyonu, genellikle bir memesiyle bir köpeğe, diğer memesiyle de bir domuza süt verirken temsil edilen dişi bir kabustur.17Lilith olarak da söylenenilen bir şeytan. An’ın kızıdır. Sadece tanrıların emirleri doğrultusunda hareket eden bu tür ifritlerden farklı olarak Lamuştu belirgin bir şekilde kendi çıkarı için ve kendi inisiyatifyle kötülük yapardı. Lamaştu, kurbanlarını öncelikle henüz doğmamış ve yeni doğmuş bebeklerden seçerdi. Gerek düşüklerin gerekse beşik ölümlerinin sebebi ona atfedilirdi. Hamile kadının karnına yedi kez dokunur ve bebeği öldürür ya da ya da çocuğu kaçırırdı. Lamaştu’ya karşı alınan büyüsel önlemler, hamile kadının bronz bir Pazuzu başı takmasını içeriyordu. Lamuştu’yu resmeden ve Lamuştu levhaları denilen metal veya taştan levhalar da büyüsel olarak koruyucu amaçlıydı. Lamuştu bu levhalarda Pazuzu tarafından yeraltı dünyasına geri gitmeye zorlanırken gösterilir 18. (Lev.5) Üstelik bu levhaların bazılarında yatalak bir adam da görürüz. Bu durum Lamuştu’nun hastalık sebebi olma işlevini de göstermektedir. Lamaştu, aslan başlı, eşek dişli, çıplak göğüslü, kıllı vücutlu, lekeli elli, uzun parmak ve tırnaklı, kuç pençeli -İmdigud benzer- olarak tasvir 15 Roaf, 1996 16 Hebel, 2002 17 Messadie, 1999 18 Michel, 2001 edilmiştir. Yeraltı dünyasında gezindiği bir tekne de tasvir sanatında görülür. Lamaştu’nun hayvanı ise eşektir. 19 19 Black-Grenn, 1998 V. SONUÇ Günah kavramı ilk kez Sümer dinininde ortaya çıkmıştır. İblislerin insanlar üzerindeki iktidarlığı insanlara ahlaki ve dinsel buyrukların ihlal ettirir ya da sakıncalı bir nesneye dokundurtur. İlk günah kavramı da ana hatlarıyla belirtilmiştir, çünkü etik ya da ritüel günahları sayan Akad metinleri olan Şurpu ve Maklu’larda dilek sahibinin kendisi tarafından değil, atalarından biri tarafından işlenen günah temasının ortaya çıktığı görülür ve cinlerin sadece günahkarların kafasını karıştırdığı ve bir insan cinliyse muhakkak bir günah işlemiş olduğundandır şeklinde formülleştirilen, Asur ve Babil dinlerinin değişik biçimlerinde güçlenecek ve Yahudilik aracılığıyla tüm Hristiyanlık tarihi boyunca sürüp gidecek olan anlayış burada belirginleşiyor. Mezopotamya, medeniyetin beşiği olduğu kadar günahın ortaya çıkışının da merkezinde yer alan bir medeniyettir. Kabaca milyon yıllar boyunca insanoğlu konar-göçer ve avcı-toplayıcı bir yaşam sürdürmüştür. Ancak 10.000 ler de Neolitik ile birlikte yerleşik hayata geçilmiş ve sorunların başlangıcı ilk kez bu dönemde ortaya çıkmıştır. 5000-4000 li yıllarda ilk site devletleri 3200 lerde yazının ortaya çıkışı ve devam süreç. Bireyi, iktidarın dize getirmesi amacıyla üretilen mitoslar. Korkutmak, boyun eğdirmek ve sorgusuz sualsiz emri yerine getirmek. Günümüzde de devam eden sürecin başlangıcı, söz de gelişmişlik göstergesi olan uygarlığın safsataları dışına çıkamayacak denli korkutma araçları. Şeytan, insanoğlunun tarihinde var olmuş ve olacaktır. Korkularımızı, kıskançlıklarımızı, bastırdığımız duygularımızı, bastırılan cinselliğimizi düşüncelerimize yansıtıp bundan rahatsızlık duyduğumuz her an, tüm bu rahatsızlıkları sırtına yüklemek isteyeceğimiz bir dosta ihtiyacımız var. Bu dost kötü bir dost olacak elbet, yeri gelecek elindeki işkence aletleri ile lanetlilere işkence edecek, ama dost olduğunu bileceğiz, çünkü Ortaçağın karanlık zihniyeti haklı haksız ayırt etmeksizin öldürdüğü sekiz milyona yakın insanı vicdanından atabilmek için şeytani güçleri, din karşıtlığını, şeytana yakınlıklarını öne sürerek insan katlini dinsel ve hukuksal açıdan yerine getirmeyi uygun görmesinde Şeytan’ı kullandığı gibi yüzyıllar boyu Şeytan yardımımıza koşacaktır. VI. KAYNAKÇA C. Michel, “Pazuzu”, F. Johannes (eds.), Dictionnaire de la Civilisation Mésopotamienne, Paris, 2001, 637638 D.A.Mackenzie, Babil ve Asur Mitleri, İlya İzmir Yayınevi, İzmir, 2011 E. Langton, Essentials of Demonology: A Study of Jewish and Christian Doctrine, The Epwort Press, London, 1949 G. Messadie, Şeytanın Genel Tarihi, Kabalcı Yayınevi, İstanbul, 1998 H.W.F. Saggs, Babylonians , The British Museum Press, London, 1995 J. Black - A. Grenn , Gods, Demons and Symbols of Ancient Mesopotamia, The British Museum Press, London, 1998 M.Roaf, Mezopotamya ve Eski Yakındoğu, İletişim Yayınları, İstanbul, 1996 M.Webster, Merriam-Webster's Encyclopedia of World Religions, Merriam-Webster, 2000, 653 N.P. Heebel, Pazuzu: Archäologische und Philologische Studien zu Einem Altorientalischen Demon, Leyde, 2002 P. Kalensky, “, Statuette İnscrite du Demon Pazuzu” 16.11.2014 tarihinde http://www.louvre.fr/en/oeuvrenotices/statuette-demon-pazuzu-inscription adresinden erişildi. S.H.Hooke, Ortadoğu Mitolojisi, İmge Yayınları, Ankara, 2002 S.N.Kramer, Tarih Sümer’de Başlar, Kabalcı Yayınevi, İstanbul, 2002 VII. Levhalar Listesi Lev.1 Trois Frere Mağarası’ndaki duvar resmi Lev.2 Lascaux Mağarası Lev.3 Pazuzu’nun ayakta heykeli Lev.4 Pazuzu ve Lamaştu’nun yer aldığı pano Lev.5 Levha 4’ün çizimi VIII. Levhalar Lev.1 Lev. 2 Lev. 3 Levha 4 Levha 5