IMF`ye ekonomi dersi

advertisement
IMF’ye ekonomi dersi
Ekim 12, 2012 - 2:05:09
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, küresel ekonomik krizle mücadelede IMF'nin etkinliğini artırmak
amacıyla uzun süredir devam eden temsil probleminin çözülmesi gerektiğini bildirdi.
Türkiye'nin Başbakan Yardımcısı Babacan başkanlığında bir heyetle katıldığı Uluslararası Para Fonu
(IMF) ve Dünya Bankası toplantıları, Japonya'nın Başkenti Tokyo'da devam ediyor.
Babacan, IMF'nin internet sayfasındaki açılış konuşmasında, küresel mali krizin başlamasından bu
yana dört yıldan fazla süre geçtiğini ancak küresel ekonomilerin sürdürülebilir borç, zayıf büyüme,
sürekli yükselen işsizlik ve emtia fiyatlarındaki dalgalanma sorunları dahil birçok riskle karşı karşıya
olduğuna dikkati çekti.
''Siyasi irade eksikliği var''
Küresel krizin atlatılması için ''zorluğa katlanma konusunda siyasi irade eksikliği'' gösterildiğini ifade
eden Babacan, çözümlenmeyen yapısal sorunlar, hızı kesilen rekabetçilik ve kırılgan bankacılık
sisteminin önemli sorunlar olduğunu ifade etti.
''Önümüzdeki dönemde, makroekonomik ve finansal istikrarı sürdürmek politikacılar için büyük bir
zorluk olmayı sürdürüyor'' diyen Babacan, her iki konuda istikrar hedefine ulaşmak için yeni politikalar
ve politika araçlarının gerekli olabileceğinin altını çizdi.
Babacan, finansal istikrar ve küresel ekonomi için belirleyici faktör olacak küresel politika işbirliğine
ihtiyaç olduğunu belirterek şöyle devam ett:
''Uluslararası finansal enstitüler, özellikle IMF ve bizlerin işbirliğinin, politikaların uygulamasına yardım
etmek için çok önemli bir rolü var. Bu bağlamda, IMF gözetiminde yeni kararın, zamanında politika
tavsiyesi verecek ve risklerin erken tespitini mümkün kılacak kritik bir adım olduğuna inanıyorum. Bu
karar, iç ekonomi ve finansal politikalar üzerinde üyelerle daha etkili biçimde bağlanmak için fona bir
temel sağlayacak. Bu arada, fonun etkinliğini artırmak amacıyla, uzun süredir devam eden temsil
problemini çözmek zorundayız. Bu nedenle, 2010 Kotası ve Yönetim Reformu'nun ileriye dönük
unsurlarıyla birlikte zamanında tamamlanması çağrısı yapıyoruz.''
Kararların uygulanmasını erteleyerek reformlara zarar verilmemesi gerektiğini kaydeden Babacan,
''Tüm üye ülkelerin üzerine düşeni yapması gerektiğini'' bildirdi.
Babacan, dünyada değişim sürerken, Türk ekonomisinin dirençli olduğunu kanıtladığını belirterek,
Türkiye'nin yalın makroekonomik önermelerin üzerine inşa edilen başarması güç bir büyümeyi
yakaladığını söyledi.
Türkiye'nin küresel krizden birkaç yıl önce bankacılık sistemini yeniden yapılandırdığına dikkati çeken
Babacan, ''Ekonomimizin rekabetçiliğini canlandırmak, mali dengemizi sağlam ve sürdürülebilir bir
yola sokmak için önemli adımlar attık'' dedi.
Babacan, ülkelerin borç stoklarının birdenbire yükseldiği, bütçe açıklarının şiştiği bir dönemde,
Türkiye'nin süreç içinde mali düzenleme planını çok erken duyurarak, kendisini bu ülkelerden ayrı
tutmayı başardığını vurguladı.
''Dünyada çok sayıda siyasi liderin mali canlandırma programlarını ilan ettiği 2009 yılında, 'daha fazla
hükümet harcaması ve müdahalesi' yönündeki popüler taleplere yanıt verme tuzağına düşmedik''
diyne Babacan, farklı ve siyasi açıdan zor bir yolu izleyip, mali düzenleme programını uyguladıklarını
anlattı.
Türkiye'deki bankaların başarısının sırrı, reformlar ve ihtiyatlı duruş
Büyük merkez bankalarının çabalarının bir başka finansal krizi önlemede etkili olduğunu kaydeden
Babacan, hükümetlerin merkez bankalarının sağladığı bu likidite operasyonlarını iyi değerlendirmesi
gerekliliğinin altını çizdi.
Babacan, sorunların çözümünün basit olmadığını ancak bunun zorlukların giderilmesinin de imkansız
olduğu anlamına gelmediğini belirtti.
''Krizden çıkış yolu basiret, ileriye dönük ve uzun vadeli politikaların yanı sıra zamanında müdahaleyle
mümkündür'' diyen Babacan, bu bakımdan siyasi liderlerin zaman kaybetmeden sorumluluğu üstüne
alarak gelecek nesiller için gerekenleri yapması gerekliliğinin altını çizdi.
Güçlü bankacılık sisteminin, istikrarı korumak için önemli bir faktör olduğunu vurgulayan Babacan,
Türkiye'nin 2004, 2005 ve 2006'da çok önemli bankacılık reformları yaptığını, Türk bankalarının kriz
döneminde bu reformlar ve ihtiyatlı yaklaşım sayesinde güçlü durduğunu'' söyledi.
Babacan, kriz döneminde birçok ekonominin bankacılık sektörü ciddi sorunlarla karşı karşıyayken
Türkiye'nin bankacılık sektörüne müdahale etmesine gerek duymayan tek OECD üyesi ülke olduğuna
dikkati çekti. Babacan, ''Bu güçlü performansa rağmen, biz küresel ekonomiyi tehdit eden riskleri göz
ardı etmiyoruz'' dedi. Babacan, risklere karşı merkez bankası ve diğer düzenleyici kurulların
geleneksel politikaların yanı sıra aktif makro ihtiyati önlemleri kullanmaya başladığını aktardı.
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Türkiye'nin küresel ekonomiye ve finansal istikrara katkı
perspektifinden çözümün bir parçası olmayı istediğini vurguladı.
Download