tc gazi üniversitesi sağlık bilimleri enstitüsü farmakoloji anabilim dalı

advertisement
T.C.
GAZİ ÜNİVERSİTESİ
SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ
FARMAKOLOJİ ANABİLİM DALI
MİYOKARDİYAL İSKEMİ-REPERFÜZYON
HASARININ TEDAVİSİNDE
RESVERATROL: mitoKATP KANALLARININ ROLÜ
YÜKSEK LİSANS TEZİ
Ecz. Mohammadreza LAK ZADEH
Tez danışmanı
Doç. Dr. Nilüfer N. TURAN DURAL
ANKARA
Temmuz 2012
T.C.
GAZİ ÜNİVERSİTESİ
SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ
FARMAKOLOJİ ANABİLİM DALI
MİYOKARDİYAL İSKEMİ-REPERFÜZYON
HASARININ TEDAVİSİNDE
RESVERATROL: mitoKATP KANALLARININ ROLÜ
YÜKSEK LİSANS TEZİ
Ecz. Mohammadreza LAK ZADEH
Tez danışmanı
Doç. Dr. Nilüfer N. TURAN DURAL
Bu tez Gazi Üniversitesi Bilimsel Araştırmalar Projeleri Birimi tarafından
02/2010-16 proje numarası ile desteklenmiştir.
ANKARA
Temmuz 2012
İÇİNDEKİLER
Kabul ve Onay
İçindekiler
Şekiller
Semboller, Kısaltmalar
i
ii
iii
iv
1.GİRİŞ
1
2. GENEL BİLGİLER
4
2.1. Miyokart Fizyolojisi
2.2. Miyokart İskemisi-Reperfüzyon
2.3. Miyokart İskemisi-Reperfüzyon Hasarına Koruyucu
Yöntemler: İskemik ve Farmakolojik Koşullama
2.3.1. İskemik Ön ve Ard koşullama
2.3.2. Farmakolojik Koşullama
2.4. Resveratrol
2.5. 5-Hidroksidekanoat
3. GEREÇ VE YÖNTEM
4
9
18
18
25
26
29
32
3.1. Gereçler
3.1.1. Kullanılan Deney Hayvanları
3.1.2. Kullanılan Kimyasal Maddeler
3.1.3. Kullanılan Aletler
3.2. Yöntem
3.2.1. Sıçan İzole Kalp Preparatının Hazırlanması
ve Ölçülen Hemodinamik Parametreler
3.2.2. Deney Protokolü
3.2.3. İnfarkt Alan Değerlendirilmesi
3.2.4. İstatistiksel Analiz
4. BULGULAR
32
32
32
33
34
4.1. İnfarkt Alan
4.2. Hemodinamik Parametreler
4.2.1. Sol Ventrikül Gelişen Basıncı
4.2.2. Sol ventrikül Sonu Diyastolik Basınc
4.2.3 –dP/dt ve +dP/dt
5.TARTIŞMA
6.SONUÇ
7.ÖZET
8.SUMMARY
9.KAYNAKLAR
10.ÖZGEÇMİŞ
38
39
39
41
42
45
50
51
52
53
61
34
35
37
37
38
ii
ŞEKİLLER
Şekil 1: A-Miyozin moleküler yapısı
B-Aktin moleküler yapısı
Şekil 2: İskemik önkoşullama oluşum mekanizmaları
7
17
Şekil 3: İskemi-reperfüzyon hasarı içeriği, önkoşullama ve
ardkoşullama ile kalp koruma
24
Şekil 4: Deney protokolü
36
Şekil 5: İnfarkt alan değerlendirilmesi
38
Şekil 6: TTC ile boyanan kalpleri
39
Şekil 7: Sol ventrikül gelişen basınç değerlendirmesi
40
Şekil 8: Sol ventrikül gelişen basınç kayıtları
41
Şekil 9: Sol ventrikül diyastol sonu basınç değerlendirmesi
42
Şekil 10: -dP/dt değerlendirmesi
43
Şekil 11: +dP/dt değerlendirmesi
44
iii
KISALTMALAR ve SEMBOLLER
ATP
: Adenozin trifosfat
ROS
: Reaktif oksijen türevleri
NO
: Nitrik oksit
mPTP
: Mitokondriyal permeabilite transizyon poru
BK
: Büyük kalsiyum ile aktive edilen potasyum kanalları
ER
: Endoplazmik retikulum
PKC
: Protein kinaz C
L-NAME : Nitro-L-arjinin metil esteri
TTC
: Trifeniltetrazolyum klorür
µM
: Mikromolar
SVGB
: Sol Ventrikül Gelişen Basıncı
SVDSB : Sol Ventrikül Diyastol Sonu Basıncı
İNOS
: İndüklenebilir nitrik oksit sentaz
AV
: Atriyoventriküler düğüm
Ach
: Asetil kolin
KATP
: ATP’ye duyarlı potasyum kanalları
NAD(P)H : Nikotinamid adenin nükleotid fosfat
mKATP
: Mitokondriyal potasyum-ATP kanalları
H
: Hidrojen
K
: Potasyum
Ca
: Kalsiyum
Na
: Sodyum
HCO
: Bikarbonat
NaCl
: Sodyum klorür
KCl
: Potasyum klorür
KH2PO4 : Potasyum dihidrojen fosfat
MgSO4 : Magnezyum sülfat
NaHCO3 : Sodyum bikarbonat
5-HD
: 5-Hidroksidekanoat
MAPK
: Mitojen ile aktive olan protein kinaz
ADO
: Adenozin
cGMP
: Siklik guanozin mono fosfat
eNOS
: Endoteliyal nitrik oksit sentaz
ATPaz
: Adenozin trifosfataz
MLCP
: Miyozin hafif zincir fosfataz
MLCK
: Miyozin hafif zincir kinaz
iv
1.GİRİŞ
Miyokart iskemisi dünyada ölüm nedenlerinin başında yer
almaktadır. Amerika Birleşik Devletlerinin (ABD) raporlarına göre 2010
yılında 82.000.000 kişi kardiyovasküler hastalıklarının bir veya daha
fazlasına sahiptir. Aynı rapora göre 16.300.000 kişi koroner arter damar
hastasıdır ve bunun 7.900.000 miyokart infarktüsü olan hastalardır. ABD
'de
kardiyovasküler
hastalıklardan
%20
ölüm
oranı
olarak
rapor
edilmektedir. Bu durum dünyada pek çok ülkede benzerdir ve büyük mali
yüke de neden olmaktadır1,2.
Miyokart infarktüsü klinik olarak ilk defa 1910 yılında
tanımlanmıştır
fakat
kesin
teşhis
1920’lerde
klinik
uygulamalara
3
elektrokardiyogramın girişinden sonra mümkün olabilmiştir .
Dokulara kan sağlayan damarların, bir pıhtı veya mekanik
etkenle tıkanması sonucu dokunun beslenmesinin bozulmasına iskemi,
doku kanlanmasının ilaçlarla veya mekanik müdahalelerle yeniden
sağlanmasına reperfüzyon denir.
Önkoşullama, kontrollü kısa periyodlarda öldürücü düzey altı
iskemiye maruz kalan kalbin daha sonraki uzun lethal bir iskemi
periyodunda
oluşan
hücresel
hasarı
azaltan
kalbi
koruyucu
bir
mekanizmadır. 1986’da Murry ve arkadaşlarının köpeklerde, miyokardın
dört kısa dönem iskemi ve reperfüzyona maruz kalmasının, daha uzun
iskemi periyotlarına, önceden maruz kalmayanlara göre iskemiyi iyi tolere
1
ettiklerini
gösterilmesi,
önkoşullama
(preconditioning)
teriminin
ileri
sürülmesine yol açmıştır4,5.
Literatürde, önkoşulluma ile ilişkili diğer bir terim farmakolojik
önkoşullamadır. Bu terim, farmakolojik ajanların muhtemel koroner
tıkanmadan önce verilerek miyokart hasarın azaltılmasını ifade etmektedir.
Farmakolojik önkoşullamaya örnek olarak, Adenozin A1 agonistleri ve K ATP
kanal açıcıları verilebilir. Bu ajanlar “önkoşullamayı taklit ediciler” olarak da
adlandırılırlar6,7,8.
Son dönemlerde farmakolojik önkoşullama metodlarında
kullanılan maddelerin başında resveratrol gelmektedir. Resveratrolun
hücre içi kalsiyumun aşırı yüklenmesini azaltarak aritmiyi önlemekle
beraber koroner vazodilatasyon sağladığı ya da KATP kanal açıcı olarak
etki gösterdiği öne sürülmüştür10.
Resveratrol (3, 4, 5-trihidroksistilben) üzüm tanelerinde bol
miktarda bulunan polifenol yapısında doğal bir antioksidan maddedir.
Yapılan çalışmalar güney Fransa’da yağlı diyet ve sigara kullanımının
fazla olmasına rağmen bol tüketilen şarap nedeniyle kalp hastalıklarının
görülme sıklığının diğer ülkelere göre düşük olmasına yol açmıştır. Bu
durum
Fransız
Paradoksu
olarak
adlandırılır 9.
Resveratrol
düşük
toksisitesi ve çoklu koruyucu etkisi ile klinikte kullanımı çok uygun bir
ajandır. You-Ren Chen ve ark.’ı uzun süreli resveratrol uygulamasının
inceledikleri çalışmada miyokart infarktüsünün neden olduğu aritminin,
kardiyak
hipertrofinin
ve
yaşam
süresinin
iyileştiğini
göstermişler.
Resveratrol bu etkiyi kardiyak miyositler üzerine kalsiyum kanallarını bloke
ederek ve KATP kanallarını açarak göstermektedir10,11.
2
Resveratrol,
hücre
içi
kalsiyumun
aşırı
yükselmesini
azaltarak aritmiyi önlemekte ve koroner vazodilatasyonu sağlamaktadır ya
da KATP kanal açıcı olarak etki gösterdiği ileri sürülmüştür. Wu ve ark.’ı
resveratrolün büyük-Ca+2’ kanal ile aktive edilen K+ kanallarının (BK) direkt
aktivasyonu ile vasküler endotel hücrelerde hiperpolarizasyon yaptığını
göstermişler10.
Oldenburg ve arkadaşlarının ATP duyarlı K+ kanallarının
iskemik önkoşullamada kalbi koruduğunu belirtmişlerdir12. Bu kanalların
iskemi sırasında açılmasının infarkt alan boyutunu düşürmede önemli rolü
olduğunu bildirmişlerdir. Son dönemde yapılan çalışmalara göre bu
kanalların açılması gerçekten de sinyal iletimine hizmet edebilir. Var olan
bilgilere göre mitokondriyal ATP duyarlı K+ kanallarının açılması reaktif
oksijen türlerinin oluşumunu aktif kinaz aracılığıyla düşürmektedir 12. Biz de
bu
çalışmamızda
resveratrol’ün
miyokart
iskemisi-reperfüzyonda
oluşturduğu koruyucu etkisinde iyon kanallarının etkisini araştırdık.
3
2. GENEL BİLGİLER
2.1. Miyokart Fizyolojisi
Kalp iki ayrı pompadan oluşur. Akciğerlere kanı, oksijenkarbondioksit, değiş tokuşu için pompalayan kalbin sağ tarafı ve vücut
dokularına kan pompalayan ise kalbin sol tarafıdır. Bu pompaların her biri,
bir atriyum ve bir ventrikülden oluşan iki bölmeli bir atım pompasıdır.
Atriyumlar, ventriküller için zayıf bir hazırlayıcı pompa işlevi görür.
Kalp başlıca üç tip kastan meydana gelir. Bunlar atrium kası,
ventrikül kası, özelleşmiş uyarıcı ve iletici kas lifleridir. Kasılma süresinin
daha uzun olması dışında, atrium ve ventrikül kasları iskelet kasına
oldukça benzer şekilde kasılırlar. Çok az miktarda kasılabilir fibril içeren
özelleşmiş uyarı ve ileti lifleri ise, yalnızca belli belirsiz kasılırlar. Bunun
yerine ritmisite ve değişik hızlarda ileti göstererek, kalbe bir uyarı sistemi
sağlarlar13.
Kalp kasında kas hücreleri arasında ara diskler (interkale
disk) bulunur. Kalp kası hücre zarlarını birbirinden ayıran interkale
disklerdir. Bu disklerin elektrik direnci çok düşüktür ve aksiyon
potansiyelinin kalp kası lifleri arasında kolayca yayılabilmesini sağlar13.
Kalp kası, aksiyon potansiyelinin bir uçtan bir uca kolayca
yayıldığı tek bir bileşik hücre gibidir (sinsisyum). Kalp, gerçekte iki
sinsisyumdan meydana gelir. Bunlar iki atrium duvarını oluşturan atrium
4
sinsisyumu ve iki ventrikül duvarını oluşturan ventrikül sinsisyumudur.
Normalde
aksiyon
potansiyelleri,
atrium
sinsiyumundan
ventrikül
sinsisyumuna yalnızca özelleşmiş bir ileti sistemi aracılığı ile iletilebilirler.
Kalbin kas kitlesinin bu şekilde iki işlevsel sinsisyuma bölünmesi,
atriumların ventriküllerden kısa bir süre önce kasılmasına olanak verir13.
Miyokardın kasılmasında rol alan anahtar proteinler miyozin,
aktin, tropomiyozin ve troponin kompleksidir (Şekil 1). Kas kasılması
kayan iplikçikler mekanizmasıyla oluşur. Miyozin çapraz bağlarının aktin
flamenti ile etkileşmesi ile oluşan mekanik güç, aktin iplikçiğinin miyozin
iplikçiklerinin arasında kaymasına neden olur. Dinlenme koşullarında bu
güçler baskılanmıştır ama bir aksiyon potansiyeli kas hücresinin zarı
boyunca yayıldığında sarkoplazmik retikulumdan aktin ve miyozin
arasındaki güçleri aktive eden çok miktarda kalsiyum iyonu serbestler ve
kasılma başlar. Sarkoplazmik retikulum fonksiyonu şiddetli iskemi,
reperfüzyon ve kalp yetmezliğinde bozulmaktadır. Bu değişiklikler kasılma
fonksiyonunun bozulmasına katkıda bulunabilir15.
Miyozin
iplikçiği
çok
sayıda
miyozin
molekülünden
oluşmuştur17. Miyozin heliks yapısında büyük bir protein molekülü olup 4
hafif ve 2 ağır zincir olmak üzere 6 polipeptid zincirden oluşmuştur. İki ağır
zincir bir çift sarmal oluşturmak üzere birbiri etrafına spiral olarak sarılır.
Bu zincirlerden her birinin ucu kıvrılarak miyozin başı denilen globüler
polipeptid yapıyı meydana getirir. Dolayısıyla çift sarmal miyozin
molekülünün bir ucunda yan yana uzanan iki serbest baş vardır. Sarmalın
devam eden kısmına kuyruk denir13.
5
Miyozinin kuyruğu demetler halinde iplikçiğin gövdesini
oluşturur, miyozin başlar ve her bir miyozin molekülünün dışarı doğru
sarkan bölümleri birlikte gövdeden dışarı doğru uzanan bir kol gibidir. Bu
yapıya çapraz köprüler denir. Miyozin başın önemli bir özelliği ATP’yi
ADP’ye dönüştürecek kasılma süreci için gerekli enerjiyi sağlayan bir ATP
az enzim olmasıdır14.
Aktin iplikçiği de üç protein komponentinden oluşmuş bir
komplekstir: aktin, tropomiyozin ve troponin. Aktinin bir ucu Z disklerine
(bir miyofibrili diğerine bağlayan yapı) sıkı biçimde bağlıyken diğer ucu
komşu sarkomerde (iki Z çizgisi arasındaki yapı) yer alan miyozin
iplikçikleri arasındaki boşluklara doğru uzanır14.
Aktin
iplikçiğini
oluşturan
moleküllerden
biri
olan
tropomiyozin moleküllerinin istirahat durumunda aktin ipliklerinin aktif
bölgesini kapattıkları, dolayısıyla aktin ile miyozin arasındaki kasılmaya
neden olacak çekimi engellediği düşünülür. Buna troponin-tropomiyozin
birleşimiyle
baskılanma
da
denebilir.
Troponin
ise
tropomiyozin
molekülüne tutulmuş, her biri kas kasılmasında özgün bir göreve sahip
zayıf bağlı üç protein altbirimden oluşmuş bir komplekstir. Troponin I aktin
için, troponin T tropomiyozin için, troponin C ise kalsiyum iyonları için
kuvvetli affiniteye sahiptir. Troponin C kalsiyumun bağlanması için 4
bağlanma yeri bulunan bir proteindir. Aktin iplikçiği troponin-tropomiyozin
kompleksi tarafından baskılanır. Kasılma esnasında aktin iplikçiğinin
üzerinde bulunan aktif noktaların baskılanması kalsiyum iyonunun
varlığında
baskılanır.
Kalsiyum
troponin
ile
bağlanarak
troponin
kompleksinin tropomiyozinden ayrılmasına sebep olur ve aktin üzerindeki
aktif noktalar açılır ve kasılma gerçekleşir14.
6
Şekil 1: (A) Aktin moleküler yapısı (B) Miyozin moleküler yapısı
13
.
7
Aksiyon potansiyelinin kasılma oluşturabilmesi için elektriksel
akımların kalp kası lifinin iç kısımlarına kadar inmesi gerekir. Bir aksiyon
potansiyeli kalp kasının zarı üzerinde ilerlerken aynı zamanda transfers (T)
tübüllerin zarları boyunca kalp kası lifinin iç kısımlarına da yayılır. T
tübüllerindeki aksiyon potansiyelleri longitüdinel sarkoplazmik tübüllerin
zarlarını etkileyerek, kalsiyum iyonlarının sarkoplazmik retikulumdan kasın
sarkoplazmasına
serbestlenmesini
sağlarlar.
Bu
kalsiyum
iyonları
serbestlenmesini izleyen birkaç saniye içerisinde miyofibrillerin içine doğru
difüze olur; aktin ve miyozinin birbirleri üzerinde kaymalarını sağlayan
kimyasal tepkimeleri katalizleyerek kas kasılmasına neden olurlar. Ayrıca
sarkoplazmik retikulumun sisternalarından sarkoplazmaya serbestlenen
kalsiyum
iyonlarına
ek
olarak,
aksiyon
potansiyeli
sırasında
T
tübüllerinden de sarkoplazmaya büyük miktarda ek kalsiyum difüzyonu
gerçekleşir. T tübüllerinden gelen bu ek kalsiyum olmasaydı kalp kasının
kasılma kuvveti önemli ölçüde azalırdı. Çünkü kalp kasının sarkoplazmik
retikulumu, iskelet kasınınkine kıyasla daha az gelişmiştir ve tam bir
kasılma sağlayacak kadar kalsiyum içermez13.
Kalp kasının kasılma kuvveti, büyük ölçüde, hücre dışı
sıvılardaki kalsiyum iyonlarının yoğunluğuna bağlıdır. Çünkü T tübüllerinin
uçları hücre zarından geçerek kalp kasını çevreleyen hücre dışı alana
açıldığı için, kalp kasının interstisyumundaki aynı hücre dışı sıvının
kalsiyum iyonu yoğunluğuna bağlıdır13.
Kalbin aksiyon potansiyelindeki platonun sonunda, kalsiyum
iyonlarının kas lifinin içine akışı aniden son bulur ve sarkoplazmadaki
kalsiyum iyonları hızla hem sarkoplazmik retikuluma hem de T tübüllerine
hücre dışı sıvıya geri pompalanır. Yeni bir aksiyon potansiyeli oluşuncaya
kadar kasılma durur13.
8
Kalp kası, aksiyon potansiyeli başladıktan birkaç milisaniye
sonra kasılmaya başlar, aksiyon potansiyelinin son bulmasından birkaç
milisaniye sonraya kadar kasılmaya devam eder. Kalp kasında kasılmanın
süresini plato da dahil olmak üzere aksiyon potansiyelinin süresi belirler.
Bu süre atriyum kasında yaklaşık 0.2 saniye, ventrikül kasında ise yaklaşık
0.3 saniyedir13.
Yapılan çalışmalar koşullama ile ilgili olarak beş temel
mekanizmayı ortaya çıkartmıştır. Bunlar;
1-Endojen adenozin varlığı ve adenozin reseptör alt tiplerinin
aktivasyonu,
2- NO/cGMP yolağının rolü,
3-ATP’ye
bağımlı
mitokondriyal
potasyum
kanallarının
katılımı,
4-Reperfüzyon Salvage Kinaz yolağının aktivasyonu15.
5- Reperfüzyonda mPTP’nin açılmasının inhibisyonu olarak
belirtilebilir16,17.
2.2. Miyokart İskemisi-Reperfüzyon
Koroner arter hastalıkları dünyada ölüm nedenlerinin başında
yer almaktadır. Yılda 7,2 milyon yetişkin (3,8 milyon erkek ve 3,4 milyon
kadın olmak üzere) koroner arter hastalıkları
yüzünden hayatını
18
kaybetmektedir . Koroner arter hastalıklarının patofizyolojik olarak ana
göstergelerinden biri ise akut miyokart iskemisi ve reperfüzyon hasarıdır19.
9
İskemi; vücudun bir bölgesine gelen kan miktarında azalma
durumu ve bunun sonucunda sözü edilen bölgeye besin ve oksijen
yetersizliği,
zararlı
metabolizma
maddelerinin
uzaklaştırılmasındaki
azalma ve bu olayın sonucunda zedelenme oluşumu durumudur 20.
Reperfüzyon ise iskemi sonrası kan akımının sağlanmasıdır.
İskemik dokunun canlılığını koruya bilmesi için reperfüzyon önemli olmakla
birlikte diğer yandan bazı morfolojik değişikliklere, enzim yıkılımına ve
hatta hücre ölümüne de yol açabilmektedir21.
Miyokart reperfüzyon hasarı, iskemiyi takip eden reperfüzyon
döneminde henüz sağlam olan miyositlerin reperfüzyonla tetiklenen olaylar
sonucu hasar görmesi olarak ifade edilmektedir22.
Bu hastalığın yıkıcı etkilerine asıl olarak hücre ölüm
mekanizmaları neden olmaktadır. Bu etkiler doğrudan veya dolaylı olabilir.
Kasılma fonksiyonunun bozulması ventriküller remodelling, aritmilere,
hasara ve ölüme neden olduğu gösterilmiştir. Bu hasar, reperfüze iskemik
köpek miyokartlarının özelliklerinin belirlenmesi ile ilk defa Jenning ve Ark.
tarafından 1960 yılında gösterilmiştir4.
Akut iskemi reperfüzyon hasarını azaltan kalbin koşullama
kabiliyeti
1986
yılında
ilk
defa
Murry
ve
arkadaşları
tarafından
keşfedilmiştir5.
10
İskemi ve reperfüzyon sonucu oluşan kardiyak stunning’den
nekroza kadar giden hasarı incelemek için değişik deneysel yöntemler
kullanılmaktadır. Deneysel olarak çalışılan konular; miyokardiyal stunning
(Miyokart sersemlemesi), hibernation (kronik kontraktil disfonksiyonu),
önkoşullama ve reperfüzyon aritmileridir6,23.
Reperfüzyon, miyokardı iskemi hasarından kurtarmak için
zamanında yapılırsa hasar geri dönüşümlü olabilir, ancak reperfüzyon
olmazsa
infarktüs
gelebilir;
meydana
hücreler
yaşamsal
iyon
homeostazının kontrolünü ele geçirebilirler (aslında kardiyomiyosit iyon
dengesizliği oranındaki değişiklikler tam olarak doğrulanmamış fakat
kötüleştiği doğrulanmıştır). Sonuç olarak acil nekrotik hücre ölümü
başlatılır. Ölümün bu tipi oksijen ve kan akışının yeniden sağlandığı ilk
dakikalar boyunca meydana gelmesi ile karakterize edilir, buna hücre
membran yırtılması eşlik eder ve hücre içeriği (asıl olarak sitozolik
enzimler) ekstraselüler matrikse salınır. Her bir kardiyomiyosit çok kısalır
ve sarkomerik yapıların çalışması bozulur. Bu hücrelerin yapısal
görüntüleri örneğin; sarkolemmal yırtılmalar, mitokondriyal şişlik ve
mitokondriyal matrikse Ca+2’un aşırı birikimine ek olarak kısalan ve
düzensiz sarkomerik miyofibrillerin
görüntüleri elektron
mikroskobu
kullanılarak elde edilir25.
Oksidatif
yüklenmesi,
akut
stres,
nitrik
inflamatuvar
oksit,
cevap,
pH
paradoksu,
terapötik
kalsiyum
hipotermi,
renin-
anjiyotensin-aldosteron sistemi, mitokondrial permeabilite transizyon poru
(mPTP) açılması miyokardiyal iskemi-reperfüzyon hasarına aracılık eden
yolaklardır18 (Şekil 2).
11
Oksijen Paradoksu
Reperfüzyon sağlandıktan sonra tekrar oksijenlenen dokuda
reaktif oksijen türleri nedeniyle endotel hasarı meydana gelmektedir ve bu
iskemi-reperfüzyon
hasarının
en
önemli
nedeni
olarak
kabul
edilmektedir25.
Oksijen paradoksu Hearse ve arkadaşları tarafından 1973’te
yayınlandı26. Miyokart reperfüzyonu sırasındaki oksidatif stres aynı
zamanda reperfüzyonun kalp koruma etkilerini ortadan kaldırarak NO ve
hücre içi sinyal molekülünün vücutta kullanılabilirliğini azaltır. Bu etkiler
nötrofil birikiminin inhibisyonu, süperoksit radikallerinin inaktivasyonu ve
koroner kan akımı gelişimini içerir27.
Kalsiyum paradoksu
Reperfüzyon sırasında miyokart dokularında üretilen reaktif
oksijen
türleri;
proteinler,
membran
lipidleri
ve
nükleik
asitlerin
oksidasyonuna yol açar, membran iyon kanallarının K+, Ca++ ve Na+ ‘a
geçirgenliğini değiştirir. Oksidatif strese maruz kalan dokuda Na/K ATPaz,
Ca ATPaz gibi iyon pompalarının aktivitesi azalmıştır9. İskemi-reperfüzyon
sırasında hücre içine Ca girişi artıp çıkışı azaldığı için hücre için Ca+2
homeostazı bozulur. Bu etki L-tipi Ca+2 kanalları aracılığıyla sarkolemal
Ca+2 artmasıyla ya da sekonder olarak sarkoplazmik retikulum Ca+2
siklusundaki değişikliklerle ilişkilidir. Fizyolojik koşullarda hücre içinde
biriken fazla Ca+2 dışarı atılarak ya da depolanarak tolere edilir. İskemi
sırasında hücrede enerji tükendiğinden sitoplazma ve mitokondride aşırı
12
miktarda Ca+2 birikmekte ve Ca+2 un toksik etki göstermesine neden
olmaktadır10. Sonuçta intrasellüler ve mitokondriyal kalsiyum aşırı yüklenir.
Bu olay Ca+2 paradoksu olarak adlandırılır. Ca+2‘un bu şekilde salıverilmesi
mPTP açılmasına ve kalp hücrelerinin aşırı kasılmasına neden olarak
kardiyomiyosit ölümünü meydana getirir18.
Serbest Radikaller
Dış kabuklarında çiftleşmemiş elektronu bulunan molekül ve
atomlar serbest radikaller olarak adlandırılırlar ve çok reaktiflerdir. Oksijen
orijinli serbest radikaller reaktif oksijen türleri (ROT) olarak adlandırılırlar.
Bunlar süper oksit anyon (O2−) ve hidroksil radikali (OH∙)’dir. Bir alt sınıf
serbest radikal olarak değerlendiren ve oksijen ile nitrojenin reaksiyonuyla
elde edilen reaktif nitrojen türleri (RNT) nitrikoksit (NO∙) ve peroksinitrit
(ONOO−)’dir28. RNT biyolojik aktiviteye sahip olabilirler. NO; kalp koruma,
düz kas gevşemesi, kan basıncı düzenlenmesi, nörotransmisyon, koruma
mekanizmaları, immün düzenleme ve platelet fonksiyonunu içeren farklı
fizyolojik işlemlerde önemli biyolojik sinyal molekülü gibi rol oynar.
Pek çok enzim ve biyokimyasal işlemler ROT ve RNT
üretebilirler. KVS’de oksidatif stresin önemli kaynağı;
- Ksantin oksidoredüktaz enzimi
- NAD(P)H oksidaz,
- NOSs (Nitrik oksit sentetaz),
- Mitokondriyal sitokromlardır.
Miyokartda ROT’un ana kaynağı mitokondriye yerleşmiştir28.
13
Global iskemi modellerinde doku oksijen konsantrasyonları
aniden sıfıra düşmez, bu nedenle ilk ROT üretimi önemlidir. İskemi
boyunca üretilen ROT miktarı genellikle düşüktür ve hasardaki patolojik
önemleri kesin değildir29.
Reperfüzyonun ilk birkaç dakikasında ROT fazla miktarda
üretilir. Normal koruma mekanizmaları yeterli olmadığında sürekli yüksek
konsantrasyondaki serbest radikallerin pek çok hastalık patojenine katkıda
bulunduğu kabul edilir28.
Reperfüzyonun sebep olduğu hücre ölüm mekanizmaları tam
olarak anlaşılmamakla beraber oksidatif stresle ilişkili serbest radikal
üretiminin önemli rol oynayabileceği düşünülmektedir. Koroner damar
tıkanıklığında,
süperoksit
anyon
(O2−)
üretimi
farklı
enzimatik
komplekslerin aktivasyonu sonucunda artar. O2− ve diğer ROT’leri iskemi
tarafından hasara uğratılmış olan miyokard liflerini oksitler. Reperfüzyonda
O2−, NO ile reaksiyona girerek peroksinitrit oluşturur (ONOO−). Yüksek
ONOO− konsantrasyonu fazlaca sitotoksik olabileceği gösterilmiştir30. O2−
bağımlı hasar eğer süperoksit dismutaz tarafından H2O2’ye (hidrojen
peroksit) çevrilirse azalır.
pH Paradoksu
Miyokart reperfüzyonun esnasında fizyolojik pH’nın hızla
onarımı laktik asidin uzaklaşmasını, sodyum-hidrojen değiş tokuşunu ve
sodyum-bikarbonat
taşıyıcısının
aktivasyonunu
sağlarken
ölümcül
14
reperfüzyon hasarına neden olur. Bu olay pH paradoksu olarak
adlandırılır18.
İnflamasyon
Akut
miyokart
infarktüsünden
sonra
inflamatuar
mediyatörlerin salınımı miyokart reperfüzyonun ilk 6 saatinde nötrofilleri
infarkt alanına çeker ve sonraki 24 saatte nötrofiller miyokardiyal dokuya
göç ederler. Bu süreç hücre adezyon molekülü ile gerçekleştirilir. Bu
nötrofiller vasküler tıkanmaya, yıkıcı enzim ve reaktif oksijen türlerinin
salınımına neden olur31.
Terapötik Hipotermi
mPTP iç mitokondriyal membranda bulunan seçici olmayan
bir kanaldır. Kanalın açılması ATP tükenmesi ve hücre ölümüyle
sonuçlanan oksidatif fosforilasyon ve mitokondriyal membran potansiyelini
bozar. Miyokardiyal iskemi sırasında mPTP kalıntıları, ATP tükenmesi,
fizyolojik pH’nın düzenlenmesi, oksidatif stres, mitokondriyal kalsiyumun
aşırı yüklenmesine tepki olarak miyokardiyal reperfüzyondan sonra birkaç
dakika içinde açılmak üzere kapanır32. Bu yüzden mPTP kalp koruma için
önemli yeni bir hedef ve ölümcül reperfüzyon hasarında kritik belirleyicidir.
Ölümcül
reperfüzyon
hasarını
belirten
akut
miyokart
infarktüsün hayvan modellerindeki çalışmaları miyokardiyal infarktı %50’ye
varır. Ölümcül reperfüzyon hasarını düzeltmek için birkaç strateji
15
gösterilmektedir. Fakat bu faydalı sonuçların klinik uygulamaya çevrimi
hayal kırıklığı yaşatmaktadır33.
Yine de kısa süreli miyokart iskemi periyodları ile kesintiye
uğratılan primer perkütan müdahale geçirmiş akut miyokard infarktüsü
olan hastalarda, miyokart reperfüzyonunda iskemik ardkoşullamanın
faydası kalp koruma hedefi olarak reperfüzyon fazındaki merakı yeniden
oluşturmuştur34.
16
Şekil 2: İskemik önkoşullama oluşum mekanizmaları. ADO, Bradikinin gibi
moleküllerin tetiklemesiyle başlayan iskemik önkoşullamada, PKC aktivasyonu ve
NO oluşumu kritik öneme sahiptir. eNOS: Endotelyal Nitrik Oksit Sentaz, PKC:
+
Protein Kinaz C, K ATP Kanalı: Adenozin Trifosfata Duyarlı Potasyum Kanalı, MAP
Kinaz: Mitojenle Aktive Edilen Protein Kinaz, iNOS: İndüklenebilir Nitrik Oksit
70
Sentaz .
17
2.3.
Miyokart
İskemisi-Reperfüzyon
Hasarına
Karşı
Koruyucu
Yöntemler: İskemik ve Farmakolojik Koşullama
2.3.1. İskemik Ön ve Ard Koşullama
İskemik önkoşullama, tek ya da tekrarlayan kısa süreli
iskemik dönemleri daha sonra gerçekleşebilecek ve hasara neden olacak
uzun süreli iskemik dönemlere karşı koruyucu bir oluşumdur35 (Şekil 3).
İskemik önkoşullama ilk olarak 1986 yılında Murry ve
arkadaşları tarafından tanımlanmış4. Murry ve arkadaşlarının kısa süreli
iskeminin, daha uzun süreli iskeminin olumsuz sonuçlarına karşı koruyucu
olabileceğini
ve
infarkt
alanın
büyüklüğünü
belirgin
bir
şekilde
azaltabileceğini göstermişlerdir36.
Murry ve arkadaşları tarafından köpekler üzerinde yapılmış
olan bu çalışmada 40 dakikalık iskemi süresi yerine 4’er kez 5’er dakika
iskemi ve reperfüzyon uygulaması yapılmıştır. Bu uygulama miyokartta
infarkt alan boyutunu %75 azaltmıştır4.
İskemik
önkoşullaşmayı
indükleyebilmek
için
gereken
iskemik tekrarlar türe ve organ sistemine göre değişiklik göstermektedir 37.
Sıçan, tavşan, köpek ve insan kalbi için literatürde iskemik önkoşullama
oluşturan farklı sayıda iskemik tekrar protokolleri bulunmaktadır4,38,39.
18
Deneysel olarak rat, tavşan ve diğer türlerde de miyokart
infarktüsün önkoşullama ile azaltıldığı gösterilmiştir. Klinik çalışmalardan
elde edilen verilerden, önkoşullamanın muhtemelen insanlarda da
oluştuğu düşünülmektedir. Önkoşullamanın koruyucu etkisi geçicidir,
reperfüzyondan 1-2 saat sonra yok olur. Eğer iskemi çok uzarsa (90 dk’nın
üzerindeki epizodlarda) önkoşullamanın koruyucu etkisi kaybolur. Bazı
çalışmalarda önkoşullamanın oluşturduğu korumanın 24-72 saate kadar
uzadığı gösterilmiştir. Murry ve arkadaşları, önkoşullanmış dokuda kreatin
fosfat, intrasellüler glikozun yükseldiğini, glikojene edenin nükleotid
miktarının azaldığını göstermişlerdir5.
Önkoşullama,
başlangıçta kısa süreli iskemik periyotları
takip eden uzun süreli iskemide oluşan miyokart nekrozu azaltma yöntemi
olarak tanımlanırken, bu tanım aritmilere karşı korunma ve postiskemik sol
ventrikül disfonksiyonunu (stunning) da içerecek şekilde genişletildi.
İskemik önkoşullamanın stunning’i ve aritmileri azaltmadaki etkililiği,
nekrozu azaltmadaki kadar belirgin değildir. Önkoşullamanın aritmi ve
stunning’deki koruma mekanizması ile ölümcül hücre hasarındaki
korumasının aynı mekanizmalar üzerinden olup olmadığı bilinmemektedir.
İskemik önkoşullamanın erken döneminde oluşan koruyucu
etkinin süresi de türe özgü olarak değişiklik göstermektedir bu koruyucu
etki tavşanda 30 dakikalık reperfüzyondan sonra sonlanırken 40, bu sürenin
sıçanlarda bir saat41, köpeklerde iki saat olduğu bildirilmiştir42.
Önkoşullama aynı zamanda iskemi reperfüzyon aritmilerinin
kasılma fonksiyon bozukluklarını da azaltır. İlk olarak önkoşullamanın
koruması önkoşullama manevralarından sonra ortaya çıkar ve birkaç saat
19
sürer. Bu koruma kaybolur ve sonra tekrar meydana çıkan ve 24-72 saat
süren korumanın ikinci penceresi ya da geç koşullama olarak adlandırılan
bölüm ortaya çıkar28.
Önkoşullamanın koruyucu etkisinde iskemi ile tetiklenme
sonucu intrasellüler bazı mediyatörlerin rol oynadığı söylenmektedir.
İskemik önkoşullama ile koruma adenozin, bradikinin, opioidler ve platelet
aktive eden faktörler gibi otokoidler tarafından tetiklenir ve kısa süren
iskemi/reperfüzyon siklusunu cevap olarak üretilir43. Önkoşullamada
bilinen major sinyal yolaklar ve aracıları: Fosfotidilinozitol-3-kinaz (PI3-K)Akt, Nitrik oksit (NO)-PKG, mitokondriyal KATP kanalları, adenozin, ROT ve
mPTP’dir44.
Bu
maddeler miyosit yüzeyinde
kendi G-protein
çifti
reseptörlerine bağlanırlar ve nüklear faktör κB, hipoksi indükleyen faktör
(HIF) gibi transkripsiyon faktörleri, ekstraselüler sinyal düzenleyici kinaz
(Erk ½) ve fosfatidilinozitol-3-kinaz (PI3-K)-Akt’ı içeren pek çok sinyal
transdüktör kaskatlarını aktive eder. Bu mediyatörlerin aktive olması
mKATP kanallarının açılmasına neden olur. Bunlardan başka iskemik
önkoşullamanın ‘’hafıza etkisi’’ nakli için sorumlu olan protein kinaz C gibi
sinyal kinazlar aktive olur45.
Özetle, önkoşullama korumasındaki ana fikir, iskemik faz
boyunca otakoidler salınır, reseptörlerini aktive eder ve NO aracılı sinyal
yolu
ile
mKATP kanallarının
açılmasına
neden
olur.
Reperfüzyon
fazındayken tekrar oksijenle karşılaşması mitokondri tarafından tekrar
ROT’nin oluşmasına yol açar. Önkoşullama ön tedavi gerektiren bir
uygulama olduğundan klinik uygulamaları sınırlıdır28.
20
Miyokardda meydana gelen uzun süreli iskemiye karşı
geliştirilen bir diğer koruma yöntemide iskemik ardkoşullamadır. İskemik
ard koşullama reperfüzyonun başında kısa ve tekrarlayan iskemireperfüzyon
periyotlarının
uygulanmasıdır
ve
iskemi-reperfüzyon
algoritimlerinin toplam süresi türlere bağlı olarak 1-3 dakika arasında
sürmektedir8.
Ardkoşullama iskemik periyodun sonunda kalp koruyucu
farmakolojik ajanlarla ya da miyokardiyal iskemi ve reperfüzyonun birbirini
izleyen kısa periyotlarının uygulanmasıyla uyarılan infarkt alan boyutunda
azalma olarak tanımlanır3.
Zhao ve arkadaşları tarafından 2003 yılında yapılan 45
dakikalık miyokard iskemisinden sonra reperfüzyonun erken fazında iki
koroner arterin 3 kez 30’ar saniyelik miyokardiyal iskemi-reperfüzyon
döngüsü köpeklerdeki miyokard hasarını %47’den %11’e düşürmüştür. Bu
kalp koruma mekanizması iskemik ardkoşullama olarak adlandırılmıştır 46.
İskemi
ardkoşullama
ile
indüklenen
kardiyak
koruma
mekanizması tümüyle anlaşılamamıştır. Fakat azalmış oksidadif stresin ve
intraselüler kalsiyum aşırı yüklenmesinin azalması, endotelyal fonksiyonun
iyileşmesi,
apoptotik
kardiyomiyosit
ölümünün
azalması,
nötrofil
akümülasyonunun düşmesi47, pH’nın düzelmesi48 ile lethal reperfüzyon
hasarının
önemli
mediyatörlerinin
hedeflendiği
gösterilmiştir.
Aynı
zamanda, iskemik ardkoşullama, RISK yolağını aktive ve mPTP’nin
açılmasını ise inhibe eder. Her iki durumda ardkoşullamanın lethal
reperfüzyon
hasarına
karşı
koruyucu
olduğunu
gösteren
önemli
21
parametrelerdir. İskemik ardkoşullama, iskemik önkoşullamaya benzer
mekanizmalar ile reperfüzyon hasarını inhibe etmektedir18.
İskemik
ardkoşullamanın
koruyucu
etkilerinin
araştırılmasında çeşitli yöntemler kullanılmıştır. Kolay uygulanabilir olması
açısından çeşitli maddelerin ardkoşullamayı taklit ettiğinin saptanması,
farmakolojik ön ve ardkoşullama kavramını gündeme getirmiştir8.
Reperfüzyon esnasında miyokart dokularında reaktif oksijen
türleri; proteinler, membran lipidleri ve nükleik asitlerin oksidasyonuna
neden olur, membran iyon kanallarının K +, Ca+2 ve Na+ ‘ya geçirgenliğini
değiştirir. Oksidatif strese maruz kalan dokuda Na+/K+ATPaz, Ca+2ATPaz
gibi iyon pompalarının aktivitesi azalmıştır49.
İskemi-reperfüzyonda hücre içine Ca+2 girişi artıp, çıkışı
azaldığı için hücre içi Ca+2 homeostazı bozulur. Fizyolojik koşullarda hücre
içindeki fazla Ca+2 dışarı atılarak ya da hücre içinde depolanarak tolere
edilir. İskemi sırasında da hücrede enerji tükenmekte Ca+2 hücrede
birikmekte, dışarı sürekli K+ akışı meydana gelmekte ve toksik etki
göstermektedir. Enerji eksikliği nedeni ile pompalar ve depolama
mekanizmaları iflas eder50. İskemik önkoşullama ATP bağımlı potasyum
ve sodyum kanallarının eksitabilitesinde değişimlere neden olarak, hücre
içine aşırı Ca+2 girişini azaltarak anormal oluşumları önler51. Wu ve ark.
önkoşullamada kalsiyum bağımlı K+
kanallarının da etkin olduğunu,
hiperpolarizasyona neden olarak koruma sağladıklarını göstermiştir52.
22
Bugüne kadar denenen tüm hayvan modellerinin iskemik
ardkoşullanabileceği gösterilmiştir. Ard koşullamayı klinik açıdan kısıtlayan
faktör ise invaziv girişim gerektiriyor olmasıdır. İskemik ardkoşullamanın
aktive ettiği yolakları aktive edebilecek farmakolojik ajanların bulunması ile
bu kısıtlılık aşılabilir. Miyokart reperfüzyonun esnasında, öldürücü
reperfüzyon hasarını önlemek için kalpten uzak bir dokuda veya bir
organda kısa süreli iskemi ve reperfüzyon periyotlarının oluşturulması
fenomenine ‘uzak iskemik koşullama’ denir53.
Özetle, ard koşullama ile ilgili olarak beş major mekanik
duruma dikkat çekilmiştir. 1-Endojen adenozin varlığı ve adenozin reseptör
alt tiplerinin aktivasyonu, 2-NO/cGMP yolağının rolü, 3-ATP’ye bağımlı
mitokandriyal potasyum kanallarının katılımı, 4-Reperfüzyon Salvage
Kinaz yolağının aktivasyonu, 5- reperfüzyonda mPTP’nin açılmasının
inhibisyonu olarak belirtilebilir16.
23
Şekil 3: İskemi reperfüzyon-hasarı içeriği, önkoşullama ve ardkoşullama ile kalp
1
koruma .
24
2.3.2. Farmakolojik Koşullama
İskemik ön ve ard koşullamaya benzer etki gösteren ajanlarla
yapılan çalışmalar ümit verici olmaktadır.
Kilinikte kullanımları sınırlı olan ama önkoşullamada yararlı
etkisi olan ajanların arasında, adenozin agonistleri (AMP579, NECA gibi),
opioidler (morfin gibi), protein kinaz C analogları, KATP kanal açıcılar
(pinasidil, kromakalim, diazoksit, nikorandil, levosimendan gibi) ve NO
donörleri sayılabilir54.
Turan N ve arkadaşlarının farmakolojik önkoşullama ile
tavşan aorta-spinal kord modelinde resveratrol ile yaptıkları bir çalışmada,
resveretrolun oksidatif stresi azaltıp NO salınımı artırdığını ve spinal kordu
ön
koşullama
ile
iskemi
reperfüzyon
hasarından
koruduğunu
göstermişlerdir55.
Turan N ve arkadaşlarının başka bir çalışmada, suksinat
dehidrojenaz irreversible enzim inhibitörü olan 3-nitropropiyonik asit
kullanarak, sıçan kalbinde iskemiye karşı koruma sağladığını ve
önkoşullamaya benzer infarkt alanın azalttığını göstermişlerdir56.
Reperfüzyondan önce verilen bimakalim gibi mitoKATP
açıcıları
ile
infarkt
alanı
sınırlandırabilmişlerdir57.
mitoKATP
kanal
açıcılarının (örn: pinasidil, kromakalim, diazoksit, nikorandil) miyokardiyal
iskemiden
önce
uygulandıklarında
infarkt
alanı
sınırladıkları
25
bulunmuştur58.
İskemi
reperfüzyon
boyunca
izofluran
gibi
volatil
anesteziklerin uygulanması kalp koruyucu olduğu bulunmuştur ve bu etkisi
mitoKATP
kanallarının
açılmasına
bağlanmıştır59.
Anestezik
ardkoşullayıcıların bu koruyucu etkisine KATP kuşatması ile yön verildiği
bulunmuştur ve PI3K/AKT sinyalinin aktivasyonu, GSK-3β aktivasyonunun
inhibisyonu ve mPTP açılmasının inhibisyonu ile ilişkilendirilmiştir16.
Ardkoşullamada çeşitli ajanlar verilerek yapılan reperfüzyon
farmakoterapisi
hakkında
birçok
yayın
bulunmaktadır.
Bu
amaçla
kullanılan ajanlar arasında önkoşullamada da kullanılan adenozin
analogları, nitrik oksit dönörleri, opioidler, farklı olarak insülin, statinlar
sayılabilir. İnhalasyon anesteziklerinden sevofluranın ardkoşullayıcı etkisi
olduğu
görülmüştür60.
Bu
ajanlarla
temel
amaç
reperfüzyon
farmakoterapisi ile ardkoşullamayı taklit etmektir. Bunlardan hiç birinin
klinik kullanımı yoktur8.
2.4. Resveratrol
Trans-resveratrol (trans-3,5,4’-trihydroxystilbene) başta üzüm
olmak üzere pekçok farklı bitkide varolan doğal bir fitoaleksindir (3, 4, 5).
Fitoaleksinler, bitkilerde UV ışını, hasar ve infeksiyonlara karşı gelişen
ikincil yapılardır61,62,63.
Resveratrol, bitkilerde özellikle kırmızı üzümde, yer fıstığında
ve ananasta yüksek konsantrasyonda bulunmaktadır. Resveratrol, siya
üzümün soğuk hava koşulları, mantar enfeksiyonları gibi etkenlere bağlı
olarak kendini korumak için ürettiği bir maddedir64.
26
Resveratrolün ilk tesbiti, Fransız mutfağının son derece
yüksek miktarda doymuş yağ, kolesterol içerikli beslenmesi ve yoğun
sigara
tüketimine
rağmen
özellikle Bordeaux bölgesinde
yaşayan
kesiminde, kalp hastalıklarının yok denecek kadar az görülmesinin bilim
adamları tarafından “Fransız paradoksu” olarak değerlendirilmesiyle
başlamıştır. Bordeaux bölgesinin rutubetli havasında yetişen “cabernet
sauvignon” cinsi üzümlerin kabuğunda oluşan küf mantarına karşı kabukta
oluşan resveratrol adlı antioksidan maddenin, yüksek kalorili ve yüksek
yağ oranlı yiyecekler tüketildiği halde, kalp hastalıklarına karşı koruyucu
rolü olduğu yönünde sonuçlar elde edilmiştir. Harvard Tıp Fakültesinden,
David A. Sinclair, bu buluşu “100 bin yıldan beri beklenen bir keşif” olarak
nitelendirmiştir64,65,66.
Resveratrolün doğal antioksidan rolü üç farklı antioksidan
mekanizma ile açıklanmaktadır. Bunlardan biri; koenzim Q ile yarışmak ve
ROS oluşum yerinde oksidatif zincir kompleksini azaltmaktadır. Diğeri,
mitokondride oluşan superoksit radikalini yakalamak, sonuncusu ise
fenton reaksiyonu ürünleri tarafından indüklenen lipid peroksidasyonunun
inhibisyonudur67.
Resveratrol kalbi korumak için anti apoptotik sinyali uyarır.
Domuz koroner arterinde, özellikle MAPK aktivitesinin inhibisyonu ile ve
resveratrolün kısa dönem tedavisi ve immünoblot analizleri ekstraselüler
ERK ½, JNK-1, p38MAPK’nn fosforilasyonunda tutarı azalma meydana
gelmiştir. Aynı çalışmada resveratrolün bazal ve endotelin-1 (ET-1) aracılı
protein tirozin fosforilasyonunu azalttığı bulunmuştur68. Resveratrolün anti
apoptotik fonksiyonu resveratrol ile ön tedavi edilen iskemik reperfüze
kalpteki apoptotik kardiyomiyositlerde azalmanın gösterildiği pek çok diğer
çalışmalarla daha fazla desteklenmiştir69.
27
Anti-enflamatuar etkisi; yapılan çalışmalar ile NO blokeri
nitro-L-arjinin metil esterinin (L-NAME), resveratrolün yararlı etkilerini
tamamen ortadan kaldırdığı gözlemlenmiştir. Bu sonuç resveratrolün
antienflamatuar etkisinin NO’ ya bağlı mekanizmalarla gerçekleştiğini
gösterir70.
Budak B ve arkadaşlarının tavşan aortasına klemp konularak
spinal kordda iskemi oluşturdukları çalışmada resveratrolün tek başına
kullanıldığı (iskemi veya reperfüzyonda) gruplarda iskemi reperfüzyon
hasarında etkili olduğu bulunmuş fakat en etkili sonuç resveratrolün
iskemide ve L-NAME’in reperfüzyonda kombine kullanıldığı gruptan elde
edilmiştir71.
You-Ren Chen ve arkadaşlarının yaptığı çalışmada, uzun
süre rezveratrolün uygulanması durumunda, miyokart infarktüsünün neden
olduğu aritimiyi, kardiyak hipertrofisi ve yaşam süresinin iyileştirdiğini
belirterek bu etkinin kardiyak miyositler üzerine kalsiyum kanallarını bloke
ederek ve KATP kanal açıcı olarak ortaya çıktığını göstermişlerdir10,11.
Resveratrolün endotel bağımlı gevşetici etkisinin dokuda
süperoksit oluşumunun ana kaynağı olarak bilinen NAD(P)H oksidaz
üzerindeki inhibitör etkisine bağlanmıştır72.
Başka bir çalışmada Akar F. ve arkadaşları, resveratrolün
(70uM) noradrenalin ile prekontrakte edilmiş safen ven ve internal meme
arterinde yaklaşık %35 gevşemeye sebep olduğunu ve endotel tabakası
uzaklaştırılmış ya da L-NOARG (NOS inhibitör) önceden verilen insan
28
meme arterinde ve safen vende resveratrolün oluşturduğu gevşeme
etkisinin ortadan kalktığını göstermişlerdir73.
Akar F. ve arkadaşlarının
yaptığı çalışmada nitrat toleransı oluşturulmuş insan meme arteri
dokusunda 1-10 uM resveratrol bazal veya NADPH ile stimüle olan
süperoksit oluşumunu neredeyse ortadan kaldırdığını göstermişlerdir74.
Resveratrolün hücre içi Ca+2 ’nın aşırı yükselmesini
azaltarak aritmiyi önlediği ve koroner vazodilatasyonu sağlayıp ya da K ATP
kanal açıcı olarak farmakolojik önkoşullamada etki gösterdiği ileri
sürülmüştür. Wu SN’nin yaptığı çalışmada resveratrolün büyük-Ca+2 ’la
aktive edilen K+ kanallarının (BK) direkt aktivasyonu ile vasküler endotel
hücrelerde hiperpolarizasyon yaptığını göstermiştir12.
Calderone
ve
arkadaşlarının
sıçan
torasik
aortunda
resveratrol’ün vazodilatör etki mekanizmalarının incelendiği çalısmada,
Ca+2-bağımlı K+ kanal aktivatörü olduğu bilinen NS1619 kullanılmış ve
resveratrolün bu madde ile benzer etki gösterip Ca+2-bağımlı K+ kanallarını
aktive ederek NO salınımına neden olduğu gösterilmiştir75.
2.5. 5-Hidroksi Dekanoat (5-HD)
5-HD mitokondriyal KATPaz blokajından dolayı langendorff
perfüzyon çalışmalarında önkoşullama ve ardkoşullama sinyalizasyon
mekanizmalarının araştırmalarında sık kullanılan bir maddedir76.
29
Tanno ve arkadaşlarının sarkolemmal KATP ve mitoKATP
kanallarının rollerini açığa çıkarmak için, pinacidil ve diazoksid ile infarkt
boyutunu sınırlandırılması üzerine, kanal subtiplerine selektif blokörlerin
(Sarkolemmal için HMR1098 ve mitokondriyal için 5-HD) etkilerini tespit
etti. Bu çalışmada “pinacidil” ve diazoksidin infarkt boyutunu sınırlayan
etkilerininin; HMR1098 ile azaltıldığını ve 5-HD ile tamamen inhibe edildiği
rapor edilmiştir77.
5-HD’nin yapısal olarak glibenklamide benzememesine
rağmen kobay miyositlerinde mitoKATP kanal blokörü ve köpek kalbinde
iskemi-reperfüzyonda mitoKATP kanal blokörü olduğu bildirilmiştir78.
5-
HD’nin köpek, tavşan ve rat kalpleri üzerinde yapılan çalışmalarda
miyolardiya iskemik önkoşullamada infarkt alan boyutunun düşürülmesini
önlediği gösterilmiştir79.
Jin C ve arkadaşları yaptıkları çalışmada mitokondriyal Ca+2K+ (mito k(Ca)) ve mitoATP duyarlı potasyum kanallarının farmakolojik
önkoşullamada etkili olduğunu ve bu kanalların iskemik ard koşullamadaki
etkileri araştırılmıştır. Sıçan kalpleri üzerinde 45 dakika iskemi süresi
ardından 30 dakikalık bir reoksijenasyon uygulanmış. Ard koşullayıcı
olarak paksilin ve 5-HD verilmiştir. Yapılan çalışma sonucu kontrol gurubu
ile
karşılaştırılmış
ve
infarkt
alan
boyutunun
paksilin
ve
5-HD
uygulanmasıyla büyüdüğünü bildirmişlerdir. Aynı çalışmada kanal açıcı
olarak NS1619 (mitoK(Ca) açıcı) ve diazoksit (mitoK(ATP) açıcı)
uygulanmış ve infarkt alanın boyutunun azaldığı gösterilmiştir80.
Notsu ve arkadaşları tarafından kobay kalpleri üzerinde
yaptıkları çalışmada yeni bir antiaritmik ajan olan 5-HD’nin mitoKATP
30
kanalları üzerine inhibe etkisi araştırılmıştır. Yapılan bu çalışmada kobay
ventrikül miyositlerinin elektriksel aktiviteleri incelenmiş ve hücre dışı K +
konsantrasyonunun hücre içi K+ konsantrasyonuna kıyasla düştüğünü
göstermişlerdir78.
31
3. GEREÇ ve YÖNTEM
3.1. Gereçler
3.1.1. Kullanılan Deney Hayvanları
Gazi Üniversitesi Rektörlüğü Deney Hayvanları Etik Kurul
Başkanlığından G.Ü. ET-10.047 kod numarası ile etik kurul izni alınmıştır.
Deneylerde
Refik
Saydam
Hıfzıssıhha
Merkezi
Başkanlığından temin edilen Wistar cinsi 300-350g ağırlığında erkek ratlar
kullanılmıştır.
3.1.2. Kullanılan Kimyasal Maddeler
Ketamin hidroklorür (Pfizer), ksilazin (Alfasan), Resveratrol
(Sigma), 5-Hidroksidekanoat (Sigma), Trifeniltetrazolium klorür (TTC)
(Sigma), Formol (Sigma), NaH2PO4 (Merck), Na2HPO4 (Merck), Heparin
(Mustafa Nevzat), Absolü etanol (Merck).
Krebs-Heinsleit Çözeltisi (pH7.4)
NaCl
118,0 mM
32
KCl
4,5 mM
KH2PO4
4,4 mM
MgSO4
1,2 mM
NaHCO3
25 mM
CaCl2
1,4 mM
Glukoz
11 mM
3.1.3. Kullanılan Aletler
Hassas terazi (Shimadzu)
Mikropipet (Eppendorff Research)
Vortex (Firlabo)
Langendorff cihazı (MAY LS06 seri no:3006-005)
MP 35 veri kayıt sistemi (Biopac systems, INC)
Sirkülatör (MAY WBC 3044V3)
pH metre (JENCO)
%95 O2, %5 CO2 içeren gaz karışım tüpü
Cerrahi malzeme (Makas, pens, buldog)
Süzme aparatı
Kan Basıncı Transducer (Commat Ltd., Türkiye)
33
3.2. Yöntem
3.2.1.
Sıçan
İzole
Kalp
Preparatının
Hazırlanması
ve
Ölçülen
Hemodinamik Parametreler
Deney hayvanları ketamin hidroklorür (50mg/kg-ip) ve
ksilazin (10 mg/kg/ip) ile anesteziye edilmiş ve femoral ven yoluyla
(500IU/kg) heparin verilmesini takiben, toraks hızlı bir şekilde açılarak kalp
çıkartılmış ve buzlu Krebs-Heinseleit çözeltisinin içerisine alınmıştır. İzole
kalp, hızlı bir şekilde sıcaklığı 37°C ve %95 O2, %5 CO2 gaz karışımı ile
havalandırılan Krebs-Heinseleit çözeltisi ile sabit basınçlı Langendorff
cihazına aorttan asılarak retrograd olarak perfüze edilmiştir. Krebs
Henseleit rezervuarı izole organ banyosundan 100 cm yukarıda olacak
şekilde yerleştirilerek, perfüzyon boyunca istenilen sabit basınç (100 cm
H20=75 mmHg) sağlanmıştır. Sol ventrikül basıncı kalbin sol ventrikülüne
yerleştirilen bir lateks balon yardımıyla ölçülmüştür.
Deneyler sırasında transduser aracılığıyla perfüzyon basıncı,
sol ventrikül sistolik ve diyastolik basıncı eş zamanlı olarak veri kayıt
sistemi (MP 35 biopac systems, INC) yardımıyla kaydedilmiştir. Deney
süresince sol ventrikül gelişen basıncı (SVGB), sol ventrikül diyastol sonu
gelişen basıncı (SVDSB), kalp atım hızı ölçülmüştür. SVGB, ventriküler
sistolik
basınçdan
ventriküler
diyastolik
basıncın
çıkartılması
ile
hesaplamıştır. Deney sonunda +dP/dt (kontraksiyon hızının göstergesidir
ve inotropizm indeksi olarak kullanılmaktadır)81 ve –dP/dt (gevşeme
indeksi olarak kullanılmaktadır) hesaplanmıştır81.
34
3.2.2. Deney Protokolü
Araştırmamızda hayvanlar dört gruba ayrılmıştır.
Grup 1 (Kontrol): 25 dk’lık dengeleme periyodunu takiben 30
dakikalık global iskemi ve ardından 120 dakikalık reperfüzyon yapılmıştır.
Grup 2 (Resveratrol): 15 dk’lık dengeleme periyodunu
takiben 10 dakika 10µM konsantrasyonda resveratrol infüzyon ile
verilmiştir. Ardından 30 dakika global iskemi 120 dakika reperfüzyon
yapılmıştır.
Grup 3 (5-HD+Resveratrol): 5 dakikalık Krebs perfüzyonu ile
dengeleme periyodundan sonra 10 dakika Krebs Henseleit çözeltisi
içerisinde
kalp
kendi
çalışma
hızına
bağlı
olarak
10-1-10-4
µM
konsantrasyonda 5-HD ile perfüzyonunu sonrasında 10 dakika Krebs
Henseleit çözeltisi içerisinde 10 µM resveratrol ile perfüzyon takiben 30
dk’lık global iskemi ve Krebs Henseleit çözeltisi ile kalp kendi çalışma
hızına bağlı olarak reperfüze edilmiştir. İskemiden sonra reperfüzyon
süresi toplam 120.dk’dır.
Her bir deney boyunca perfüzyon basıncı, kalp atım hızı,
SVGB ve SVDSB kaydedilmiştir. ±dP/dt SVGB ‘nin türevi alınarak MP35
veri kayıt sistemi aracılığıyla hesaplanmıştır.
Tüm deney gruplarında iskemi öncesi, iskemi sonrası
reperfüzyonun 30.dakika, 60. dakika ve 120. dakikalarındaki perfüzyon
basıncı, sol ventrikül basıncı değerleri karşılaştırılmıştır (Şekil 4).
35
Şekil 4: Deney protokolü: açık alan; perfüzyon periyodu, kapalı alan, iskemi
periyodu, taralı alan; reperfüzyon periyodudur.
36
3.2.3. İnfarkt Alan Değerlendirilmesi
Trifeniltetrazolyum klorür’ün (TTC) pH’sı 7.4’e ayarlanmış, 1
L 0,1 M NaH2PO4 ve 2L 0,1 M Na2HPO4 karıştırılarak hazırlanan, fosfat
tamponunda çözülerek %1 ‘lik çözeltisi hazırlanır.
Kalpler Langendorf düzeneğinde reperfüzyondan sonra
%1’lik TTC içeren fosfat tamponu ile 37°C’de 20 dk süreyle infüze edilir.
Dokuda canlılığını koruyan alanlar, TTC ile koyu kırmızı renkte boyanırken
nekrotik bölge ise soluk sarımsı renkte boyanır.
Kalpler Lagendorf düzeneğinden alınıp alimunyum folyoya
sarılarak -20°C ‘de dondurulduktan sonra, bistüri ile 2-3 mm kalınlıkta
olacak şekilde dilimlenir. Kalp dilimleri % 10 formol çözeltisinde boyayı
fiske etmek amacıyla 30 dk bekletilir. Boyama işlemini takiben infarkt alan
iki cam levhanın arasına yerleştirilen ve fotograflanan kalplerde Image j
yöntemi ile infarkt alan/tüm alan olarak hesaplanır.
3.2.4. İstatistiksel analiz
Tüm gruplarda elde edilen SVGB, SVDSB, ±dP/dt, infarkt
alan değerleri, ortalama ± ortalamaların standart hatası şeklinde ifade
edilmiştir. Gruplar arasındaki anlamlılık tek yönlü varyans analizi ANOVA
yapılarak karşılaştırıldı ve P<0,05 olan değerler anlamlı kabul edildi.
37
4. BULGULAR
4.1. İnfarkt Alan
30 dakika iskemi ve 120 dakika reperfüzyon sonrası
resveratrol
(10µM) uygulaması infarkt alan büyüklüğünü kontrole göre
anlamlı olarak azaltmıştır. 5-HD 10-1 µM ve 10-2 µM konsantrasyonda,
resveratrolün oluşturduğu bu etkiyi anlamlı olarak ortadan kaldırmıştır. 5HD’in bu inhibitör etkisi 10-3 ve 10-4 µM dozlarda görülmemektedir (Şekil
5).
50
45
Infarkt Alan (%)
40
35
30
* *
25
20
15
10
▪
5
0
Şekil 5: 30 dakika global iskemi ve 120 dakika reperfüzyon sonrasında kontrol,
resveratrol, 5-HD uygulamasının infarkt alan üzerine etkileri. ■ kontrole göre, *
resveratrole göre anlamlı, p<0.05.
38
Şekil 6: Kontrol, resveratrol ve 5HD uygulanmasını takiben 30 dakika global iskemi,
120 dakika reperfüzyon sonrası TTC boyası ile boyanan kalplerden örnekler.
4.2.Hemodinamik Parametreler
4. 2. 1 Sol Ventrikül Gelişen Basıncı (SVGB)
Resveratrol 30 dakikalık iskemi sonrasında SVGB’nı reperfüzyonun 90. ve
120.
dakikalarında kontrole göre anlamlı olarak düzeltmiştir (Şekil 7).
Resveratrol’ün oluşturduğu koruma reperfüzyonun sonlarında ortadan
kalkmıştır.
5-HD,
resveratrolün
oluşturduğu korumayı verilen 10
-1
iskemi-reperfüzyon
ve 10
-2
hasarına
karşı
µM dozlarda anlamlı olarak
ortadan kaldırmıştır (Şekil 7).
39
SVGB (başlangıcın %)
120
100
●
●
80
60
*
40
*
*
*
20
0
30
60
İskemi
90
120
180 Zaman (dk)
Reperfüzyon
Şekil 7: SVGB üzerine kontrol, resveratrol, 5-HD+resveratrol uygulamasının etkisi.
* resveratrole göre,
● kontrole göre anlamlı p<0.05.
40
Şekil 8: Kontrol, resveratrol’ün tek başına ve 5-HD ile kombine kullanıldığı
gruplardaki SVGB kayıtları.
4.2.2. Sol Ventrikül Diyastol Sonu Basıncı (SVDSB)
Resveratrol 30 dakikalık iskemi sonrasında SVDSB’nın
reperfüzyon
süresince
kontrole
göre
sağlamıştır. 5-HD 10-1, 10-2 ve 10-3
anlamlı
olarak
korunmasını
µM dozlarda ise resveratrolün
oluşturduğu korumayı anlamlı olarak ortadan kaldırmıştır (Şekil 9).
41
500
SVDSB (başlangıcın %)
450
400
350
*
*
300
*
*
250
200
●
150
●
100
50
0
30
60
90
İskemi
İskemi
120
180 Zaman (dk)
Reperfüzyon
Şekil 9: SVDSB üzerine kontrol, resveratrol, 5-HD+resveratrol etkisi.
* resveratrole
göre, ● kontrole göre anlamlı p<0.05.
4.2.3. -dP/dt, +dP/dt Değerleri
Resveratrol 30 dakikalık iskemi sonrasında -dP/dt değerini
reperfüzyon süresince kontrole göre anlamlı olarak düzeltmiştir. 5-HD’nin
resveratrol ile kombine kullanıldığı 10-1 ve 10-2 µM dozlarda ise yine
42
reperfüzyon süresince resveratrolün iskemi-reperfüzyon hasarına karşı
oluşturduğu korumayı anlamlı olarak ortadan kaldırmıştır (Şekil 10).
120
●
●
80
●
60
*
-dp/dt (başlanğıcın %)
100
40
*
*
*
20
*
*
0
30
İskemi
60
90
120
Reperfüzyon
180 Zaman (dk)
Şekil 10: -dP/dt kontrol, resveratrol, 5-HD+resveratrol etkisi * resveratrole göre, ●
kontrole göre anlamlı p<0.05.
Resveratrol 30 dakikalık iskemi sonrasında +dP/dt değerini
reperfüzyon süresince kontrole göre anlamlı olarak düzeltmiştir. 5-HD,
resveratrol ile kombine kullanıldığı verilen 10-1 ve 10-2µM konsantrasyonda
resveratrolün
reperfüzyon süresince oluşturduğu korumayı ortadan
kaldırmıştır (Şekil 11).
43
120
●
100
●
●
+dp/dt (başlangıcın %)
80
60
*
*
40
*
*
20
*
*
0
30
60
İskemi
90
120
180
Zaman (dk)
Reperfüzyon
Şekil 11: +dP/dt kontrol, resveratrol, 5-HD+resveratrolün etkisi. * resveratrole göre,
● kontrole göre anlamlı p<0.05.
44
5. TARTIŞMA
Biz bu araştırmamızda resveratrolün miyokardiyal iskemi
reperfüzyon hasarında oluşturduğu koruyucu etkide mitokondriyal K ATP
kanallarının rolünü inceledik. Araştırmamızda resveratrol 30 dk ‘lık
miyokardiyal iskemi sonrasında gerek infarkt alanda gerekse hemodinamik
parametrelerin korunmasında kontrol grubuna göre anlamlı koruma
oluşturmuştur. Resveratrol kontrol grubunda azalmış olan SVGB’nı ve
artmış olan SVDSB’nın iskemi öncesi değerlerinde kalmasını sağlamıştır.
Resveratrolun oluşturduğu bu koruyucu etkide mitoKATP kanallarının
etkilerini araştırmak için mitoKATP kanal blokörü 5-HD’ı (10-1-10-4 µM) farklı
dozlarda kullandık. 5-HD 10-1 ve 10-2µM dozlarda resveratrolün infarkt
alanda oluşturduğu azalmayı ortadan kaldırmıştır. Ayrıca 5-HD aynı
dozlarda resveratrolün SVGB‘ı, SVDSB’ı ve ±dP/dt değerlerinde iskemi
sonrası yaptığı düzeltmeyi de ortadan kaldırmıştır.
Resveratrolün önkoşullama oluşturma potansiyeline dair
yapılmış çok sayıda çalışma bulunmaktadır. Bu çalışmalarda resveratrol
ile yapılan ön koşullamanın koruyucu etkisinde iskemi ile tetiklenme
sonucu intrasellüler bazı mediyatörlerin rol oynadığı gösterilmiştir.
Bunlardan en önemli ikisi; KATP kanalı ve protein kinaz C’nin spesifik
izoformlarıdır82,83.
ATP duyarlı potasyum kanalları (KATP) hem mitokondriyal
membranda
hem
de
kardiyak
miyositlerin
sakolemmalarında
bulunmaktadır. KATP kanallarının yapısal ve fonksiyonel özelliklerinin
belirlenmesi için moleküler ve elektrofizyolojik teknikler geliştirilmiştir.
Bununla
birlikte
mitoKATP
kanallarının
varlığı
farmakolojik
olarak
45
gösterilmiştir. Özelikle diazoksit bu kanalın selektif açıcısı olarak
tanımlanırken 5-HD selektif inhibitörü olarak tanımlanmıştır.
Gross ve Fryer yaptıkları çalışmada diazoksidin iskemik
önkoşullamayı taklit ettiğini ve 5-HD’ın bu etkiyi ortadan kaldırdığını
göstermişlerdir84. Mitokondri diazoksidin oluşturduğu kardiyak korumada
efektör olarak etki göstermiştir. mitoKATP kanallarının çalışıldığı ve izole
mitokondriyal preparatların ve intakt kardiyak miyositlerin kullanıldığı
çalışmalarda diazoksit selektif açıcı ve 5-HD’ın selektif blokör olduğu
gösterilmiştir. Örneğin tavşan kardiyak miyositlerinin kullanıldığı bir
çalışmada diazoksidin mitoKATP kanal aktivasyonunun indeksi olarak
kullanılan flavoprotein floresansını arttırdığı, buna karşılık sarkolemmal
KATP akımını değiştirmediği gösterilmiştir. 5-HD bu etkiyi ortadan
kaldırmıştır85.
mitoKATP kanallarının iskemiye karşı oluşturduğu kardiyak
korumanın mekanizması ve büyüklüğü belli değildir. İzole kardiyak
mitokondriler ile yapılan çalışmalar saf mitoKATP kanal açıcılarının
matriksten Ca+2 girişini sağlayan ve respirasyonu stimüle eden iç (inner)
membranı
polarize
ettiğini
göstermişlerdir86.
mitoKATP
kanallarının
aktivasyonu ile inner mitokondriyal membranın depolarizasyonunun
geciktirilmesi Ca+2’un aşırı birikmesine bağlı olarak meydana gelecek
zararlı etkilerden bu organelleri koruyabilir. Bir diğer alternatif yol mitoKATP
kanallarının açılması ön koşullama kaskatının son effektörü olmadığı,
fakat reaktif oksijen türlerinin (ROT) salınımı ile meydana gelen kardiyak
korumada tetikleyici olarak etki gösterebildiğidir87.
46
Hannley ve arkadaşlarının kobay ventrikül miyositlerinde
yaptıkları çalışmada diazoksidin süksinat oksidasyonunu inhibe ettiği ve 5HD’ nın da elektron transport zincirini destekleyen 5-hidroksildekanoil-koA
için substrat olduğunu ileri sürmüşlerdir. Yaptıkları çalışmada diazoksidin
oluşturduğu farmakolojik ön koşullamada solunum zincir kompleksinin
kısmen inhibe edilmesinin rolü olduğu ileri sürülmektedir88.
mitoKATP kanallarının açılmasının önkoşullama kaskadında
son effektör olmadığını aynı zamanda ROT ve nitrit oksit üretimini arttıran
protein kinazların aktivasyonuna aracılık eden zincir reaksiyonlarını
tetiklediği de ileri sürülmektedir89.
Matejikova
ve
arkadaşları
sıçan
miyokardında
iskemi
sırasında oluşan ventriküller aritmileri ve miyokardiyal disfonksiyon
üzerinde mitoKATP kanallarının ve ROT’nin etkilerini araştırmışlardır.
Çalışmada
sıçan
miyokardında
mitoKATP
kanallarının
açılmasının
önkoşullayıcı fazda geçici ROT’nin oluşumunda artışa neden olduğu,
bunun da miyokardiyumdaki pro/antioksidan dengeyi değiştirdiği ve
sonraki uzun süreli iskemide ROT oluşumunu azalttığı ileri sürülmüştür.
Araştırmacılar iskemik önkoşullama yapılmasını uzun süreli iskemi öncesi
diazoksit uygulanan kalplerde reaktif oksijen oluşumunun arttığını ve 5HD’ın
birlikte
uygulanmasının
bu
artışı
ortadan
kaldırdığını
göstermişlerdir90.
KATP kanal aktivasyonunun kardiyak korumasına aracılık
eden bir diğer mekanizma hem mitokondri hem de sarkolemma da
bulunan ve KATP kanallarının açılmasını sağlayan proteinkinaz C, nitrik
oksit, MAPK aracılık eden yapılardır91,92,93. Bu yapılar önkoşullamada hem
47
tetikleyici hem de mediyatör olarak görev yapan KATP kanallarının
açılmasını sağlarlar. Mitokondriyal inner membranın depolarizasyonu ve
KATP kanallarının
açılması
mitokondriye
Ca+2
girişini
sınırlandırır;
mitokondrinin hacim regülasyonunu ve hızını, ROT üretimini düzenler.
mKATP kanallarının yaptığı korumaya aracılık eden bir diğer mekanizma
mitokondriyal permeabilite ve apoptozis ilişkili sitokrom C’nın salımını
sınırlandıran antiapoptotik protein (bcl-2)’nın düzenlenmesidir94. Gök ve
arkadaşları sıçan izole kalbinde yaptıkları çalışmada 5-HD uygulamasının
apoptozise neden olduğunu göstermişlerdir95.
mitoKATP
daralması
kanallarının
nedeniyle
açılması
mitokondriyal
mitokondriyal
yapının
ve
matriksin
fonksiyonlarının
korunmasına aracılık eder ve uzun süreli iskemi sırasında kompleks 2’nın
reversible aktivasyonunu sağlar96.
Notsu ve arkadaşları kobay kalpleri üzerinde yaptıkları
araştırmada yeni bir antiaritmik ajan olan 5-HD’nin mitoKATP kanallarının
inhibe ettiğini araştırmışlar. Yapılan bu çalışmada kobay ventrikül
miyositlerinin
elektriksel
aktiviteleri
incelenmiş
ve
hücre
dışı
K+
konsantrasyonunun hücre içi ATP konsantrasyonuna kıyasla düştüğünü
belirterek nedenini 5-HD ‘a bağlamışlardır81.
KATP kanallarının uzak organ önkoşullamasında da rolü
olduğu gösterilmiştir. Shahid ve arkadaşlarının yaptıkları çalışmada sıçan
arka bacağı femoral arterinde oklüzyon yapılarak miyokardiyal iskemiye
karşı oluşan korumada KATP kanallarının rolü incelenmiştir. Uzak organ
önkoşullaması yapılması ve diazoksit uygulaması sol koroner arteri
bağlanan hayvanlarda infarkt alanı anlamlı olarak azaltırken 5-HD bu
48
korumayı ortadan kaldımıştır. Benzer koruma serum kreatinkinaz, laktat
dehidrogenaz seviyelerinde de gözlenmiştir. Arka bacakta oluşturulan
iskemi reperfüzyon ve diazoksit uygulaması sol koroner arter bağlanması
ile bozulan sol ventrikül fonksiyonlarını düzeltmiştir. Bu düzelme her iki
grupta da 5-HD uygulaması ile ortadan kalkmıştır97.
You-Ren Chen’in uzun süreli resveratrol uygulamasının
ventriküler aritmi üzerine etkilerini inceledikleri çalışmada resveratrol’ün
miyokardiyal infarktüsün neden olduğu aritmiyi, kardiyak hipertrofiyi ve
yaşam süresini iyileştirdiğini göstermişlerdir
10,98
. Bizim çalışmamızda da
resveratrol (10µM) 30 dakikalık iskemi 120 dakikalık reperfüzyon
sonrasında infarkt alanı kontrole göre anlamlı olarak azaltmıştır. Ayrıca
resveratrol SVGB, SVDSB’ı ve ±dP/dt değerlerinin kontrole göre anlamlı
olarak korunmasını sağlamıştır.
Jin C. ve arkadaşları yaptıkları çalışmada mitokondriyal Ca-K
(mito k(Ca)) ve mitoKATP kanallarının farmakolojik önkoşullamada etkili
olduğunu ve bu kanalların iskemi ard koşullamadaki etkileri araştırılmıştır.
Sıçan kalpleri üzerinde 45 dakika iskemi süresi ardından 30 dakikalık bir
reoksijenasyon uygulanmış. Ard koşullayıcı olarak paksilin ve 5-HD
verilmiştir. Yapılan çalışma sonucu kontrol gurubu ile karşılaştırılmış ve
infarkt alan boyutunun paksilin ve 5-HD uygulanmasıyla büyüdüğünü
bildirmişlerdir. Aynı çalışmada kanal açıcı olarak NS1619 (mitoK(Ca)
açıcı) ve diazoksit (mitoK(ATP) açıcı) uygulanmış ve infarkt alan
boyutunun azaldığını belirtmişlerdir80.
Biz de çalışmamızda mitoKATP
kanallarının bu etkisinden yola çıkarak resveratrol’ün oluşturduğu
korumaya etkisi olup olamadığını araştırdık. 5-HD 10-1 ve 10-2 µM dozlarda
resveratrol’ün oluşturduğu koruyucu etkiyi reperfüzyon süresi boyunca
ortadan kaldırırken, 10-3 ve 10-4 µM dozlarda bu etki gözlenmemiştir.
49
6.SONUÇ
Araştırmamızda
resveratrolün
miyokardiyal
iskemi-
reperfüzyon hasarına karşı oluşturduğu koruyucu etkide
mitoKATP
kanallarının etkisini araştırdık.
Çalışmamızda infarkt alan, SVGB, SVSDB, ±dP/dt değerleri
incelendiğinde; resveratrolün (10µM) kontrole göre anlamlı olarak bu
değerleri koruduğunu bulduk.
Ayrıca 5-HD uygulamasının 10-1 ve 10-2 µM dozlarda
resveratrolün infarkt alan, SVGB, SVSDB, ±dP/dt değerlerinde oluşturduğu
korumayı doz bağımlı bir şekilde anlamlı olarak azalttığını bulduk.
Bu bulgular ışığında resveratrol’ün miyokardiyal iskemireperfüzyon hasarına karşı oluşturduğu korumada mitoKATP kanallarının
rolü olduğunu söyleyebiliriz. Bu da bize mitoKATP kanal açıcılarının
miyokardiyal
iskemi-reperfüzyon
hasarının
önlenmesinde
ve/veya
azaltılmasına kullanılabileceğini göstermektedir.
50
7.ÖZET
Bu çalışmanın amacı resveratrol’ün miyokardiyal iskemireperfüzyonda oluşturduğu koruyucu etkide mitoKATP kanallarının etkisini
incelemek. Bunun için 250-300g ağırlığında wistar ratlar ketamin
hidroklorür ve ksilazin ile anesteziye edildikten sonra toraks hızla açılarak
kalp buzlu Krebs-Heinseleit çözeltisi içerisine alınarak hızlıca Langendorff
sistemine asılmıştır. SVGB kalbin sol ventrikülüne yerleştirilmiş lateks
balon yardımıyla ölçülmüştür. Deneylerde infarkt alan ve MP35 kayıt
sistemiyle
hemodinamik
parametreler
(SVDSB,
SVGB,
±dP/dt)
ölçülmüştür. Deney hayvanları 3 gruba ayrılmıştır. 1. Grupta (kontrol)
grubunda 30 dk’lık dengelenme. 2. grupta resveratrol 20 dk’lık
dengelenme ardından 10 dk. resveratrol (10µM) infüzyonu yapılmıştır. 5HD
ve
resveratrol’ün
kombine
kullanıldığı
-1
3.
grupta
10.
dk’lık
-4
dengelenmeden sonra 10 dk. 5-HD (10 -10 ) ardından 10 dk. resveratrol
(10µM) uygulanmıştır. Bütün deney gruplarında 30 dk. iskemi ve 120 dk.
reperfüzyon yapılmıştır. Deney sonunda kalpler TTC ile boyanarak infarkt
alan tayini yapılmıştır. Resveratrolün infarkt alanda yaptığı azalma 5HD’nin 10-1ve 10-2 µM konsantrasyonda anlamlı olarak ortadan kalkmıştır.
Ayrıca 5-HD’nin 10-1 ve 10-2 µM konsantrasyonda resveratrol’ün SVGB,
SVSDB ve ±dP/dt değerlerinde iskemi-reperfüzyon hasarına karşı yaptığı
korumayı reperfüzyon süresinde anlamlı olarak ortadan kaldırılmıştır. Bu
sonuçlar
resveratrolün
mitoKATP
kanallarını
aktive
ederek
iskemi-
reperfüzyon hasarına karşı kalbi koruyabileceğini göstermektedir.
Anahtar Kelime: Resveratrol, ATP duyarlı mitokondriyal K+, önkoşullama,
iskemi-reperfüzyon
51
8. SUMMARY
The aim of the present study was to investigate the role of
mKATP channel at the protective effect of resveratrol in the myocardial
ischemia-reperfusion
injury.
Wistar
rats
were
anesthesia
with
ketamine+ksilazin and hearts were put into solution after thorax was
immediately opened. Finally, the hearts were mounted on the Langendorff
system quickly. Left ventricular pressure was measured with a water-filled
balloon. In all experiments, the infarct size and hemodynamic parameters
(LVDP, LVEDP, ±dP/dt) were measured and evaluated by MP35 recording
system. In the first group (control) after isolation of the hearts 10 min
stabilization period followed by 20 min normal perfusion was applied. In
the 5- hydoxydecanoate (10-1-10-4 µM) and resveratrol (10 µM) group,
after 10 min stabilization period, heart was perfused 5-hydroxydecanoate
and resveratrol separately 10 min.
In the resveratrol group or 5-
hydroxydecanoate group, 10 min stabilization, 10 min perfused and 10 min
resveratrol or 5-HD perfused. All hearts were subjected to 30 min global
ischemia followed by 120 min of reperfusion. The hearts were dyed with
TTC for infarct size measurement When resveratrol was applied infarct
size significantly decreased against control and 5-HD. 5-HD was
significantly decreased this protective effect with dose-dependent.
In
resveratrol group LVSP, LVEDP and ±dP/dt value during the reperfusion
were not change when compared before ischemia values. 5-HD markedly
reduced LVSP, LVEDP and ±dP/dt value at during the reperfusion when
compared resveratrol. These results show that mKATP channel has
potential role in resveratrol protective effect.
Keyword: Resveratrol, ATP sensitive mitochondrial K+, preconditioning,
ischemia-reperfusion
52
9. KAYNAKLAR
1. Association AH. Heart Disease and Stroke Statistics-2011 update.
Dallas, Texas: American Heart Association 2011.
2. World health organization: Health statistics and health information
system, The global burden of disease: 2004 update [Cite 2009 Sep
17]Availablefrom:http://wwwwhoint/health/global_global_burden_dis
ease/GBD_report_2004update_fullpdf.
3. Huffmyer J, Raphael J. Physiology and pharmacology of myocardial
preconditioning and postconditioning. Semin Cardiothorac Vasc
Anesth, 2009; 13(1): 5-18.
4. Murry CE, Jennings RB, Reimer KA. Preconditioning with ischemia:
a delay of lethal cell injury in ishemic myocardium. Circulation.
1986; 74/(5): 1124-36.
5. Murry CE, Richard VJ, Reimer KA, Jenning RB. Ischemik
preconditioning slows energy metabolism and delays ultrastructural
damage during a sustained ischemic episode Circ Res. 1990:
66(4): 913-36.
6. Kloner RA, Bolli R, Marban E, Reinlib L, Braunwald E. Medical and
cellural implications of stunning, hibernation and preconditioning: an
NHLBI workshop. Circulation. 1998; 97(18): 1848-67.
7. Yellon DM, Dana A. The preconditioning phenomenon: A tool for
the scientist or a clinical reality? Circ Res. 2000; 87(7): 543-50.
8. Vinten-Johansen J, Zhao ZQ, Zatta AJ, Kin H, Halkos ME, Kerendi
F. Postconditioning A new link in nature’s armor against myocardial
ischemia-reperfusion injury. Basic Rescardial 2005; 100(4): 295310.
9. Renaud SC, Geuguen R, Schenker J, d’Houtaud A. Alcohol and
mortality in middle-aged men from eastern France. Epidemiology
1998; 9: 184-8.
10. Chen WP, Su MJ, Hung LM. In vitro electrophysiological
mechanisms for antiarrhythmic efficacy of resveratrol, a red wine
antioxidant. Eur J Pharmacol 2007; 554: 196-214.
11. Chen YR, Yi FF, Li XY, Wang CY, Chen L, Yang XC, Su PX, Cai J.
Resveratrol attenuates ventricular arrhythmias and improves the
long-term survival in rats with myocardial infarction. Cardiovasc
Drugs Ther 2008; 22(6): 479-85.
12. Oldenburg O, Cohen MV, Yellon DM, Downey JM. Mitochondrial
KATP channels: role in cardioprotection. Cardiovasc Res 2002;
55;429-437.
13. Guyton AC, Hall JE. Tıbbı Fizyoloji. Çavuşoğlu H, Çağlayan Yeğen
B, Aydın Z, Alican İ (Çev), 9.Basım, İstanbul: Nobel Tıp Kitapevleri;
1996.
53
14. Guyton AC, Hall JE. Tıbbı Fizyoloji Cep Kitabı. Solakoğlu Z (Çev),
10. Basım, İstanbul: Nobel Tıp Kitapevleri; 2003.
15. Hausenloy DJ, Yellon DM. New directions for protecting the heart
against ischaemia-reperfusion injury: targeting the Reperfusion
Injury Salvage Kinase (RISK)-pathway. Cardiovasc Res 2004;
61(3): 448-60.
16. Ferdinandy P, Schulz R, Baxter GF. Interaction of Cardiovascular
Risk Factors with Myocardial Ischemia/Reperfusion Injury,
Preconditioning and Postconditioning. Pharmacol Rev 2007; 59(4):
418-458.
17. Hill MA, Yang Y, Ella SR, Davis MJ, Braun AP. Large conductance,
Ca+2-activated K+channels(BKCa) and arteriolar myogenis
signaling. Elsevıer 2010; 584: 2033-2042.
18. Yellon DM, Hausenloy DJ. Myocardial Reperfusion Injury. N Engl J
Med 2007; 357: 1121-35.
19. Hausenloy DJ, Yellon DM. Preconditioning and postconditioning:
Underlying mechanisms and clinical application. Atherosclerosis
2009; 204(2): 334-41.
20. Anderson WAD, Kısa Patoloji. Aykan TB, Tüzüner N, Sav A, İnce
Ü (Çev), 2. Basım, İstanbul: Nobel Tıp Kitabevi; 1987.
21. Aksulu HE, Ercan ZS, Türker RK. Further studies on the
antiarrhytmic effects of iloprost. Arch Int Pharmacodyn ther 1985;
277(2): 233-34.
22. Braunwald E, Kloner RA. Myocardial reperfusion: a double-edged
sword? J Clin Invest 1985; 76(5): 1713-19.
23. Kloner RA, Jennings RB. Consequences of brief ischemia:
stunning, preconditioning, and their clinical implications: part 1.
Circulation 2001; 104(24): 2981-89.
24. Ruiz-Meana M and Garcia-Dorado D. Pathophysiology of IschemiaReperfusion Injury: New Therapeutic Options for Acute Myocardial
Infarction. Rev Esp Cardiol 2009; 62(2): 199-209.
25. Zweier JL. Measurement of superoxide-derived free radicals in the
reperfused heart: evidence for a free radical mechanism of
reperfusion injury. J Biol Chem 1988; 263(3): 1353-57.
26. Hearse DJ, Humphrey SM, Chain EB. Abrupt reoxygenation of the
anoxic potassium-arrested perfused rat heart: a study of myocardial
enzyme release. J Mol Cell Cardiol 1973; 5: 395-407.
27. Zweier JL, Talukder MA. The role of oxidants and free radicals in
reperfusion injury. Cardiovasc Res 2006; 70: 181-90.
28. Penna C, Mancardi D, Rastaldo R, Pagliaro P. Cardioprotection: A
radical view Free radicals in pre and postconditioning. Biochim.
Biophys. Acta 2009; 1787(7): 781-93.
29. Kevin LG, Camara AK, Riess ML, Novalija E, Stowe DF. Ischemic
preconditioning alters real-time measure of O2 radicals in intact
hearts with ischemia and reperfusion. Am. J. Physiol, Heart Circ.
Physiol. 2003; 284: H566-H574.
54
30. Pacher P, Beckman JS, Liaudet L. Nitric oxide and peroxynitrite in
health and disease. Physiol. Rev. 2007; 87: 315-424.
31. Vinten-Johansen J. Involvement of neutrophils in the pathogenesis
of lethal myocardial reperfusion injury. Cardiovasc Res 2004; 61:
481-97.
32. Kim JS, Jin Y, Lemasters JJ. Reactive oxygen species, but not Ca 2+
overloading, trigger pH- and mitochondrial permeability transitiondependent death of adult rat myocytes after ischemia-reperfusion.
Am J Physiol Heart Circ Physiol 2006; 290: H2024-H2034.
33. Bolli R, Becker L, Gross G, Mentzer R Jr, Balshaw D, Lathrop DA.
Myocardial protection at a crossroads: the need for translation into
clinical therapy. Circ Res 2004; 95: 125-34.
34. Ma X, Zhang X, Li C, Luo M. Effect of postconditioning on coronary
blood flow velocity and endothelial function and LV recovery after
myocardial infarction. J Interv Cardiol 2006; 19: 367-75.
35. Nakano A, Cohen MV, Downey JM. Ischemic preconditioning: from
basic mechanisms to clinical applications. Pharmacol Ther 2000;
86(3): 263-75.
36. Lemasters JJ, Theruvath TP, Zhong Z, Nieminen AL. Mitochondrial
calcium and the permeability transition in cell death. Biochimica et
Biophysica Acta 2009; 1787: 1395-1401.
37. Hawaleshka A, Jacobsohn E. Ischemic preconditioning:
mechanisms and potential clinical applications. Can J. Anesth
1998; 45,670-682.
38. Cohen MV, Liu GS, Downey JM. Preconditioning causes improved
wall motionas well as smaller infarcts after transient coronary
occlusion in rabbits. Circulation 1991; 84, 341-349.
39. Liu Y, Downey JM. Ischemic preconditioning protects against
infarction in rat heart. Am. J. Ph ysiol 1992; 263, H1107-1112.
40. Van Winkle DR, Thornton JD, Downey DM, Downey JM. The
natural history of preconditioning: cardioprotection depends on
duration of transistent ischemia and time to subsequent ischemia.
Coron. Arter y Dis 1991; 2, 613-619.
41. Li Y, Whittaker P, Kloner RA. The transient nature of the effect of
ischemi preconditioning on myocardial infarct size and ventricular
arrhythmia. Am. Heart. J 1992; 123, 346-353.
42. Murry CE, Richard VJ, Jennings RB, Reimer KA. Myocardial
protection is lost before contractile function recovers from ischemic
preconditioning. Am. J. Physiol 1991; 260, H796-H804.
43. Penna C, Mancardi D, Raimondo S, Geuna S, Pagliaro P, The
paradigm of postconditioning to protect the heart. J. Cell. Mol. Med.
2008; 12: 435-458.
44. Granfeldt A, Lefer DJ, Vinten-Johansen J. Protective ischaemia in
patients: preconditioning and postconditioning. Cardiovasc Res
2009; 83: 234-246.
55
45. Raphael J, Drenger B, Rivo J, Berenshtein E, Chevion M, Gozal Y.
Ischemic preconditioning decreases the reperfusion-related
formation of hydroxyl radicals in a rabbit model of regional
myocardial ischemia and reperfusion: the role of K(ATP) channels.
Free Radic Res. 2005; 39: 747-754.
46. Zhao Z-Q, Corvera JS, Halkos ME, Kerendi F, Wang NP, Guyton
RA, Vinten-Johansen J. Inhibition of myocardial injury by ischemic
postconditioning during reperfusion: comparison with ischemic
preconditioning. Am J Physiol Heart Circ Physiol 2003; 285: H579H588.
47. Zhao ZQ, Scott M, Chiechio S, Wang JS, Renner K, Gereau RW,
Johnson R, Deneris, Chen ZF. Lmx1b is required for maintenance
of central serotonergic neurons and mice lacking central
serotonergic system exhibit normal locomotor activity. J. Neurosci
2006; 26(49): 12781-88. PMID: 17151281.
48. Cohen MV, Yang XM, Downey JM. The pH hypothesis of
postconditioning: staccato reperfusion reintroduces oxygen and
perpetuates myocardial acidosis. Circulation 2007; 115: 1895-1903.
49. Xu KY, Zweier JL, Becker LC. Hydroxyl radical inhibits
sarchoplasmic reticulum Ca21-ATPase function by direct attack on
the ATP binding site. Circ Res 1997; 80: 76-81.
50. Harman AW, Maxwell MJ. An evaluation of the role of calcium in
cell injury. Annu Rev Pharmacol Toxicol 1995; 35: 129-44.
51. Zhu J, Ferrier GR. Ischemic preconditioning: Antiarrhythmic effects
and electrophysiological mechanisms in isolated ventricle. Am J
Physiol 1998; 274: H66-H75.
52. Wu SN. Large-Conductance Ca+2-Activated K+ Channels:
Physiological Role and Pharmacology. Current Med Chem 2003;
10(8) : 649-661.
53. Kerendi F, Kin H, Halkos ME, Jiang R, Zatta AJ, Zhao ZQ, Guyton
RA, Vinten-Johansen J.Basic Res Cardiol. 2005; 100(5): 404-12.
54. Gross ER, Hsu AK, Gross GJ. Opioid induced cardioprotection
occurs via glycogen synthase kinase beta inhibition during
reperfusion in intact rat hearts. Circ Res 2004; 94(7): 960-66.
55. Kızıltepe U, Turan NN, Han U, Ulus AT, Akar F. Resveratrol, a red
wine polyphenol, protects spinal cord from ischemia-reperfusion
injury. J Vasc Surg 2004; 40(1): 138-45.
56. Turan NN, Csonka C, Csont T, Giricz Z, Fodor G, Bencsik P. The
role of peroxynitrite in chemical preconditioning with 3nitropropionic acid in rat hearts. Cardiovascular Research 2006;
70(2): 384– 90.
57. Auchampach JA, Gross GJ. Reduction in myocardial infarct size by
the new potassium channel opener bimakalim. J Cardiovasc
Pharmacol 1994; 23: 554-561.
58. Burley DS, Ferdinandy P, Baxter GF. Cyclic GMP and protein
kinase-G in myocardial ischaemia-reperfusion: opportunities and
56
obstacles for survival signaling. Br J Pharmacol 2007; 152(6): 83334.
59. Chiari PC, Bienengraeber MW, Pagel PS, Krolikowski JG, Kersten
JR, Warltier DC. Isoflurane protects against myocardial infarction
during early reperfusion by activation of phosphatidylinositol-3kinase signal transduction: evidence for anesthetic-induced
postconditioning in rabbits. Anesthesiology 2005; 102: 102-109.
60. Obal D, Dettwiler S, Favoccia C, Scharbatke H, Preckel B, Schlak
W. The influence of mitochondrial KATP channels in cardioprotection
of preconditioning and postconditioning by sevoflurance in the rat in
vivo. Anesth Analg 2005; 101(5): 1252-60.
61. Aribal Kocaturk P, Ozelci Kavas G, Iren Buyukkagnici D.
Pretreatment Effect Of Resveratrol On Streptozotocin-Induced
Diabetes, Biol. Trace Elem. Res 2007; 118(3): 244-249.
62. Aribal Kocaturk P, Ozelci Kavas G. Resveratrol effects on
streptozotcin-induced diabetes. Trace Elem Electrolytes 24 (2),
112-116.
63. Ozelci Kavas G, Aribal Kocaturk P,
Iren Buyukkagnici D.
Resveratrol: Is There Any Effect On Healthy Subject? Biol. Trace
Elem. Res 2007: 118(3): 250-254.
64. Baur JA, Pearson KJ, Price NL, Jamieson HA, Lerin C, Kalra A,
Prabhu VV, Allard JS, Lopez-Lluch G, Lewis K, Pistell PJ, Poosala
S, Becker KG, Boss O, Gwinn D, Wang M, Ramaswamy S,
Fishbein KW, Spencer RG, Lakatta EG, Le Couteur D, Shaw RJ,
Navas P, Puigserver P, Ingram DK, De Cabo R, Sinclair DA.
Resveratrol improves health and survival of mice on a high-calorie
diet, Nature 2006; 444: 337-342.
65. Pal S, Ho N, Santos C, Dubois P, Mamo J, Croft K, Allister E. Red
Wine Polyphenolics Increase LDL Receptor Expression and Activity
and Suppress the Secretion of ApoB100 from Human HepG2 Cells.
J. Nutr 2003; 133,700-706.
66. Olas B, Nowak P, Kolodziejczyk J, Ponczek M, Wachowicz B.
Protective effects of resveratrol against oxidative/nitrative
modifications of plasma proteins and lipids exposed to peroxynitrite,
J. Nutr. Biochem 2006; 17, 96-102.
67. De la Lastra CA, Villegas I. Resveratrol as an antioxidant and prooxıdant agent: mechanisms and clinical implications. Biochem Soc
Trans 2007; 35(5): 1156-60.
68. El-Mowafy AM, White RE. Resveratrol inhibits MAPK activity and
nuclear translocation in coronary artery smooth muscle: Reversal of
endothelin-1 stimulatory effects. FEBS Lett. 1999; 45: 63-67.
69. Sato M, Maulik G, Bagchi D, Das DK. Myocardial protection by
protykin, a novel extract of trans-resveratrol and emodin. Free
Radic Res 2000; 32: 135-144.
57
70. Das DK, Maulik N. Resveratrol in Cardioprotection: A Therapeutic
Promise Alternative Medicine Molecular Interventions. Card Res
2006; 6(1): 36-47.
71. Budak B, Seren M, Turan NN, Sakaoğulları Z, Ulus AT. The
protective effects of resveratrol and L-NAME on visceral organs
following aortic clamping. Ann Vasc Surg 2009; 23(5): 675-85.
72. Orallo F, Alvarez E, Camina M, Leiro JM, Gomez E, Fernandez P.
The Possible İmplication of trans-resveratrol in the cardioprotective
effects of long term moderato wine consumption. Mol Pharmacol
2002; 61(2): 294-302.
73. Rakıcı Ö, Kızıltepe U, Coşkun B, Aslamacı S, Akar F. Effect of
Resveratrol on Vascular Tone and Endothelial Function of Human
Saphenous Vein and Internal Mammary Artery. Int J Cardiol 2005;
105(2): 209-15.
74. Coşkun B, Söylemez S, Parlar AI, Ulus AT, Katırcıoğlu SF, Akar F.
Effect of resveratrol on nitrat tolerance in isolated human internal
mamary artery. J Cardiovasc Pharmacol 2006; 47(3): 437-45.
75. Calderone V, Martelli A, Testai L, Martinotti E, Breschi MC.
Functional contribution of the endothelial component to the
vasorelaxant effect of resveratrol and NS 1619, activators of the
large-calcium-activated
potassium
channels.
NaunynSchmiedeberg’s Arch Pharmacol 2007; 375(1): 73–80.
76. Tanaka Y, Koike K, Toro L. MaxiK channel roles in blood vessel
relaxation induced by endothelium-derived relaxing factors and their
molecular mechanisms J. Smooth Muscle Res 2004; 40(4-5): 12553.
77. Tanno M, Miura T, Tsuchida A, Miki T, Nishino Y, Ohnuma Y,
Shimamoto K. Contribution of both the sarcollemmal ATP and
mitochondrial KATP channels to infarct size limitation by KATP
channel openers: Differencec from preconditioning in the role of
sarcolemmal KATP channels. Naunyn Schmiedebergis Arch
Pharmacol 2001; 346(3): 226-32.
78. Notsu T, Ohhashi K, Tanaka I, Ishikawa H, Niho T, Fukutake
K, Mizota M. 5-Hydroxydecanoate inhibits ATP-sensitive K+
channel currents in guinea-pig single ventricular myocytes. Eur J
Pharmacol. 1992; 220(1): 35-41.
79. Sakamoto K, Yamazaki J, Nagao T. 5-Hydroxydecanoate
selectively reduces the initial increase in extracellular K in ischemic
guinea-pig heart. European Journal of Pharmacology. 1998; 348(1):
31-35.
80. Jin C, Wu J, Watanabe M, Okada T, Iesaki T. Mitochondrial K(+)
channels are involved in ischemic postconditioning in rat hearts J
Physiol Sci. 2012; 62(4): 325-32.
81. Ülker S, McKeown PP, Bayraktutan U. Aprotinin impairs coronary
endothelial function and down-regulates endothelial NOS in rat
58
coronary microvascular endothelial cells. Cardiovasc Res 2002;
55(4): 830-37.
82. Downey JM, Cohen MV. Mitochondrial K(ATP) channel opening
during index ischemia and following myocardial reperfusion in
ischemic rat hearts. J Mol Cell Cardiol 2001; 33(4): 651-3.
83. Kuzmin AI, Gourine AV, Molosh AI, Lakomkin VL, Vassort G.
Effects of preconditioning on myocardial interstitial levels of ATP
and its catabolites during regional ischemia and reperfusion in the
rat. Basic Res Cardiol 2000; 95: 127-36.
84. Gross G.J, Fryer R.M. Sarcolemmal versus mitochondrial ATPsesitive K channels and myocardial preconditioning. Circulation
Research 1999; 84: 973-979.
85. Liu Y, Sato T, O’Rourke B, Marban E. Mitochondrial ATPdependent ptassium channels: noel effectros of cardioprotection?
Circulation 1998; 97: 2463-2469.
86. Holmuhammedov E L, Wang L, Terzıc A. ATP sensitive K channel
openers prevent Ca overload in rat cardiac mitochondria. Journal of
Physiology 1999; 519: 374-360.
87. Pain T, Yang X M, Critz S D, Yue Y, Nakano A, Liu G S, Heusch G,
Cohen M V, Downey J M. Opening of mitochondrial KATP channels
triggers the preconditional state by generating free radicals
Circulation Research. 2000; 87: 460-466.
88. Hanly P J, Mickel M, Loffler M, Brandt U, Daut J. KATP channeindeoendent targets of diazoxide and 5-hydroxydecanoate in the
heart Journal of physiology. 2002; 542 (3): 735-741.
89. Yue Y, Qın Q, Cohen MV, Downey JM, Critz SD. The relative order
of MKATP channels, free radicals and p38 MAPK in
preconditioning’s protective pathway in rat heart. Cardiovasc Res.
2002; 55: 681-689.
90. Matejikova j, Kucharska j, Pinterova M, Pancza D, Ravingerova T.
Protection against ischemia-induced ventricular arrhytmias and
myocardial dysfunction conferred by preconditioning in the rat
heart: involvement of mitochondrial KATP channels and reactive
oxygen species. Physiol Res. 2009; 58: 9-19.
91. Pain T, Yang X M, Critz S D, Yue Y, Nakano A, Liu G S, Heusch G,
Cohen M V, Downey J M. Opening of mitochondrial KATP channels
triggers the preconditional state by generating free radicals.
Circulation Research. 2000; 87: 460-466.
92. Murphy E. Primary and secondary signaling pathways in early
preconditioning that converge on the mitochondria to produce
cardioprotection. Circ Res. 2004; 94: 7-16.
93. Sato T, O’Rourke B, Marban E. Modulation of mitochondrial ATP
dependent K channels by protein kinase C. Cir Res. 1998; 83: 110114.
59
94. Shimizu S, Narita M, Tsujimoto Y, Bcl-2 family proteins regulate the
release of opoptogenic cytochrome c by the mitochondrial channel
VDAC. VDAC. Nature. 1999; 399: 483-487.
95. Gok S, Vatansever S, Vural K, Sekuri C, İzanlı A, Tezcan A, Claker
S. The role of ATP sensitive K channels and of nitric oxide synthase
on myocardial ischemia/reperfusion-induced apoptosis. Acta
histochemica. 2006; 108: 95-104.
96. Pasdois P, Beauvoit B, Tariosse L, Adele S B, Vinassa B, Santos P
D. Mito KATP-dependent changes in mitochondrial volume and in
complex II activity during ischemic and pharmacological
preconditioning of langendorff-perfused rat heart. J Bioenerg
Biomembr. 2006; 38: 101-112.
97. Shahid M, Tauseef M, Sharma KK, Fahim M. Brief femoral artery
ischemia provides protection against myocardial ischemiareperfusion injury in rats: the possible mechanisms. Exp. Ohysiol
2008; 93 (8): 954-968.
98. Wallace C, Baczko I, Jones L, Fercho M, Light PE. Inhibition of
cardiac voltage-gated sodium channels by grape polyphenols. Br J
Pharmacol 2006; 149: 657–65.
60
10. ÖZGEÇMİŞ
Adı
Mohammadreza
Soyadı
LAK ZADEH
Doğum Yeri ve Tarihi
23.09.1980-Koşaçay (Miyandoab)
Eğitimi
Gazi Üniversitesi Eczacılık Fakültesi 2001-2008
Amir Kabir Özel Lisesi 1995-1999
Yabancı Dili
Türkçe (Azerbaycan Türkçesi, Türkiye Türkçesi)
İngilizce
Farsça
Arapça
61
TEŞEKKÜR
Yüksek Lisans eğitimim sırasında başta Anabilim Dalı
Başkanı Prof. Dr. Sayın Nurettin ABACIOĞLU’na ve bölümdeki bütün
hocalarıma, tez dönemim boyunca benden desteğini esirgemeyen,
tecrübeleri ile her türlü yardımda bulunan tez danışmanım Doç. Dr. Sayın
Nilüfer N. TURAN’a sonsuz teşekkür ederim.
Öğrencilik hayatım ve tez dönemim boyunca benden maddi
manevi desteğini esirgemeyen aileme özellikle annem Fatemeh Fateh ve
babam Ajdar LAK ZADEH’e ve eğitim hayatımda her zaman yanımda
olan eşim Dr.Sheida Daneshvar’a sonsuz teşekkür ederim.
Tez dönemim boyunca bana, her türlü yardımda bulunan ve
destekleyen sevgili arkadaşlarım Ecz.Sayın Gizem ARDIÇ ve Sayın
Hassan ALIZADEH’e sonsuz teşekkür ederim.
62
Download