Sıçanlarda Bazı Genel Anestezik Ajanların Mitokondriyal KATP Kanalları Üzerindeki Rolünün Araştırılması Resul BİRCAN, Arda ERDUT, H. Doğukan ÖZKAN, Melike YARDIMCI Danışman: Doç. Dr. Müge TECDER-ÜNAL GİRİŞ: Anestezi, duyusal fonksiyonları geçici olarak ortadan kaldırma, sinir sistemini baskılayarak bilinç kaybı yaratma işlemidir. Deney hayvanlarında anestezi: Deney hayvanlarına yapılan girişimler ağrı veya endişeye neden olduğundan deney sonucunu etkilemeyecek uygun anestezik, analjezik veya trankilizan ajanların kullanımı gereklidir. Deney hayvanının korkusunu azaltmak, hayvanın cerrahi girişime bağlı olarak ağrı hissetmesini önlemek, araştırıcıyı korumak, deney girişimlerinin güvenli ve rahat yapılmasını sağlamak için deney hayvanlarına anestezi uyguluyoruz. Deneyin amacı, cerrahi işlem tipi ve süresi, hayvan türü, araştırmacı deneyimi gibi birçok faktör deney hayvanına uygulanacak anestezi tekniğinin seçiminde rol oynar. Kemirgenler boyutları küçük ve metabolizmaları hızlı olduğundan sanılanın aksine, büyük hayvanlara ve insanlara göre daha yüksek dozda anestezik madde ile anesteziye alınırlar. Bazal metabolizma hızlarının yüksek olması nedeniyle hipoglisemiye girme ihtimalleri fazla olan bu hayvanlarda, aksi gerekmedikçe gıda verilmesi anesteziden yalnız 1-2 saat önce (erişkin hamster ve kobaylarda 4-6 saat önce) kesilmelidir. Su kısıtlaması ise yapılmamalıdır. Genel anestezinin evreleri ve izlenmesi: Genel anestezi uygulamaktaki amaç, bilinç kaybına bağlı analjeziyi ve narkoz halini sağlamaktır. Anestezik ajanlara ek olarak verilen sekresyonları azaltan ajanların yanı sıra, hiporefleksi, hatta arefleksi sağlayan hem otonomik reflekslerin baskılayan hem de kasılan iskelet kaslarını gevşeten nöromusküler bloker ilaçlar, invasiv girişimi kolaylaştırır. İyi bir anestezik geniş güvenlik aralıklı, hızlı bayılma ve hızlı ayılma vaad eder ve minimal komplikasyona yol açacak bir ajan olmalıdır. Evre I (Analjezi): Ağrıya duyarsızlık evresidir, amnezi gelişir. Evre II (Disinhibisyon): Reflekslerde artma, öğürme, inkontinans, irregüler respirasyon gibi eksitasyon evresidir, deliryuma kadar gidebilir. Mümkün olduğunca hızlı atlatılması gereken bir dönemdir. Evre III (Cerrahi Anestezi): Bilinç kaybı, ağrı reflekslerinin yok olması, regüler respirasyonun yeniden sağlanması ve kan basıncıının korunması sağlanır. Cerrahi girişim için en uygun evredir. Evre IV (Meduller Depresyon): Ventilasyon ve farmakolojik destek gerektiren respiratuvar ve kardiyovasküler depresyon evresidir, diriltici önlem alınmazsa ölümle sonuçlanır. Deney hayvanlarında ise uygulanan yöntemden bağımsız olarak anestezinin izlenmesinde şunlara dikkat edilir: Palpebral refleks; göz kapaklarına dokunma gözde kırpışmaya neden olur, gözlerini kırpıyorsa anestezi hafiftir. Korneal refleks; pamukla veya iplikle korneaya dokunma göz kırpmaya neden olur. Hayvan kornea refleksini kaybetmişse anestezi derindir. Bu evreye bıyık refleksinin kaybolması izler. Daha sonra gelişen pençe refleksinde; ayak pençesinin çimdiklemesi ağrıya neden olur. Hayvan ayağını çekiyorsa anestezi hafiftir, yeterince derin değildir. Kas tonusu; alt çene veya ekstremitelerin çekilmesi ile kontrol edilir, rijit tonus anestezinin derinliğinin yeterli olmadığını gösterir. Hayvanın anestezisi derinleşirken solunum ve kardiyak debi azalır; kanın oksijenazasyonu ve doku perfüzyonu bozulur, kan basıncı ve sıcaklık azalır. Deney sırasında deney hayvanının nabzının zayıf olması, kan basıncının düşük olması, kalp ritminin bozuk olması, kapillerlerin yeniden doluşunun yavaş olması, solunumun düzensiz olması, müköz membranlar ve / veya derinin soluk ya da siyanotik olması, kas-iskelet, gastrointestinal, kardiyovasküler, santral sinir sistemine ait reflekslerin azalması anestezide doz aşımının göstergeleri arasında yer alır. Anestezik ajanlar Lokal anestezi, küçük bir bölgede yapılan girişimler sırasında ağrı duyusunu ortadan kaldırmaya yönelik yapılan bir uygulamadır. Bilinci açık, refleks ve duyuları yerindedir. Lokal anestezik ajanlar selektif olarak inaktif ve kapalı Na+ kanalına bağlanır ve membran stabilizan etki gösterir. Genel anestezik ajanlar inhalasyon yoluyla ya da parenteral yollar ile uygulanabilirler. Deney hayvanlarında daha hızlı, kolay uygulanabilmeleri ve doz kontrolünün rahat olması nedeniyle daha çok parenteral genel anestezik ajanlar tercih edilir. Etki mekanizmaları ise santral etkili glutamat, nACh ve NMDA reseptörlerinin inhibisyonu ve / veya inhibitör GABA reseptör aktivitesinin potansiyalizasyonu şeklindedir. Deney hayvanlarında yaygın olarak kullanılan parenteral anestezik ajanlardan biri barbitüratlardır. Yağda çözünürlükleri yüksek olan barbitüratlar hızlı bir anestezi indüksiyonu sağlarlar, ancak kısa etki sürelidirler. Doz-bağımlı olarak santral sinir sisteminde depresyon, respiratuvar depresyon ve kardiyak atım gücünde azalma yaparlar. Deney hayvanlarında en yaygın olarak kullanılan barbitürat tipi genel anestezik ajan tiyopentaldir. Tiyopental aritmiye neden olmaması nedeniyle özellikle kardiyovasküler sistem ile ilgili deneylerin dizaynında sıklıkla tercih edilir. Ancak sistemik kan basıncını düşürdüğü, kardiyak atım gücünü azalttığı, kalp atım hızı artırdığı ve solunum hızını azalttığı bilinmektedir. Deney hayvanlarında yaygın olarak kullanılan bir diğer parenteral anestezik ajan ise ketamindir. Visseral analjezik etkisi bulunmayan ketamin disosiyatif bir ajandır. Ketamin anestezisinde kalp atım hızı, sistemik kan basıncı, pulmoner arter basıncı, kalp debisi artar. Oküler, oral, faringeal, laringeal refleksler korunurken, tükrük sekresyonu ve kas tonusu artar, istemsiz hareketler görülür. İyi bir anestezi için tüm bu olumsuz etkilerini azaltmak amacıyla ketamin, ksilazin ile kombine edilerek kullanılır. Sedatif ve analjezik etkili olan ancak genel anestezik olarak kabul edilmiyen ksilazin, α2 adrenoseptör agonisti disosiyatif bir ajandır. Ketamin + ksilazin kombinasyonu; ketaminin istenmeyen etkilerini (deliryum, sekresyon artışı) ortadan kaldırmak amacıyla kullanılır. Kas gevşemesini, analjeziyi sağlar ve anestezi süresini, immobilizasyonu uzatmak amacıyla kullanılır. Tablo 1‟de bazı deney hayvanları için önerilen anestezik ajanların uygulama yolları ve dozları verilmiştir. Tablo 1- Bazı deney hayvanlarında sıklıkla uygulanan parenteral anestezik ajan ve ajan kombinasyonları, bunları uygulama yolları ve uygulama dozları. Mitokondriyal KATP Kanalları (mito KATP) ATP duyarlı potasyum kanalları ilk kez kobay ventriküler miyositlerinde daha sonra beyin, düz kas, iskelet kası ve pankreas dokularında da izole edilmiştir. Noma ve arkadaşları miyokardiyal KATP kanallarının açılmasının endojen bir kardiyoprotektif mekanizma olarak çalışabileceği fikrini öne sürmüştür, bu daha sonraki çalışmalarla da doğrulanmıştır (6). Günümüzde KATP kanallarının iskemik önkoşullamanın koruyucu etkisinin de önemli bir bölümünü oluşturduğu bilinmektedir (3). Sarkolemmal KATP‟ye ilave olarak, mitokondri iç membranında bulunan mito KATP„nin aktivasyonunun da iskemik önkoşullama / kardiyoproteksiyonda subselüler farklı mekanizmalar aracılığıyla önemli roller oynadığını göstermektedir (4). Yapılan çalışmalar mito KATP kanallarının mitokondriyal Ca2+ ve K+ iyonlarının homeostazı (1), reaktif oksijen türlerinin üretimi, aksiyon potansiyeli oluşumu, intraselüller olaylara rehberlik eden birçok kimyasal ya da mekanik uyarıya aracılık etme (5), vazodilatasyon ve nöron eksitabilitesinde rolü olduğunu göstermiştir. Mito KATP kanallarının açılması mitokondriyal hacmi değiştirmeye yeterli olan, fakat membran potansiyelinde önemli bir depolarizasyona neden olamayan, K+ akımı artışına sebep olur (2,7). Hacimdeki bu değişimin hücre enerji “coupling”i üzerinde önemli etkileri olduğu düşünülmektedir. 5-hidroksidekanoat (5-HD) yüksek seçicilikle mito KATP kanallarını bloke ederek (8-10), kalbin iskemik ve farmakolojik önkoşullamasını bloke eder. 5-HD‟nin sarkolemmal KATP kanallarını da bloke ettiğini öne süren bazı çalışmalar olmasına rağmen 5-HD‟nin mito KATP kanalları üzerindeki etkisinin daha potent olduğu yönündeki çalışmalar ağırlıktadır (11-12). Amaç: Ketamin ve tiyopentalin kardiyovasküler sistemde meydana getirdiği değişiklikler üzerine mitokondriyal KATP kanallarının rolünün araştırılması. Hipotez: Birçok patolojik olayda rolü olan serbest radikallerin oluşumunda hem kaynak, hem de hedef organel olan mitokondrinin üzerinde bulunan KATP kanalları, günümüzde yaygın olarak kullanılan anestezik ajanların kardiyovasküler sistem üzerindeki etkisini değiştirir. GEREÇ ve YÖNTEM: Çalışma Başkent Üniversitesi, Hayvan Deneyleri Etik Kurulu‟nun onayı alındıktan sonra (DA 10/11) Başkent Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Deney Hayvanları Üretim ve Araştırma Merkezi‟nden sağlanan sıçanlar üzerinde gerçekleştirilmiştir. Çalışmada ağırlıkları 250-450 gr arasında değişen 24 adet erkek Wistar Albino sıçan kullanılmıştır. Sıçanlar oda sıcaklığının 21±1°C olduğu ve 12 saat aydınlık/karanlık siklusunun sağlandığı odalarda barındırılmış ve standart laboratuar diyeti ve ad libitum çeşme suyu ile beslenmişlerdir. Anestezi sonrası sıçanlara trakeotomi yapıldı ve trakea yapay solunum için kanüle edildi (UGO BASILIE 7025 Rodent Ventilator, 5ml/100 gr hacimde, 34 vurum/dk hızda oda havası). Sağ juguler ven kanüle edilerek infüzyon pompası (JMS SP-100s) aracılığıyla damar yolu açık kalacak şekilde 0,8ml/saat serum fizyolojik uygulandı. Sol karotid arter kanüle edilerek arteriyel kan basıncı, içi heparinize serum fizyolojil ile dolu Polietilen PE-50 katater kullanılarak ve bir basınç transdüserine (TSD104A, BIOPAC Systems, Inc., Kaliforniya, ABD) bağlanmış olarak monitorize edildi. Subkütan iğne elektrodlarla standart II. derivasyon EKG kayıtları data acquisition system (MP100, BIOPAC Systems, Inc., Kaliforniya, ABD) kullanılarak deney süresince sürekli olarak kaydedildi. Hayvanların vücut sıcaklığı rektal prob (TSD202A BIOPAC Systems, Inc., Kaliforniya, ABD) ile ölçüldü ve bir lamba aracılığıyla 37±1°C olması sağlandı. 10dk.‟lık protol süresince kaydedilen değerler bilgisayar yazılım programı (AcqKnowledge BIOPAC Systems, Inc., Kaliforniya, ABD) aracılığıyla kaydedilmiştir. Deney protokolü sonrasında sıçanlar yüksek doz anestezik ajan ile sakrifiye edildi. Deney hayvanları aşağıdaki şekilde gruplara ayrıldı (her bir grup için n=5-6): I. II. Tiyopental sodyum (75mg/kg i.p.) ile anesteziye edilmiş sıçanlar grubu (TP kontrol), Ketamin / ksilazin (60-10 mg/kg i.p.) ile anesteziye edilmiş sıçanlar grubu (K/K kontrol), III. 5-hidroksidekanoat (10mg/kg i.p.) + Tiyopental sodyum (75mg/kg i.p.) grubu (5-HD + TP), IV. 5-hidroksidekanoat (10mg/kg i.p.) + Ketamin-ksilazin (60-10 mg/kg i.p.) grubu (5HD + K/K). 5-hidroksi dekanoat ilgili gruplarda, anestezik ajandan (TP ya da K/K) 5 dakika önce i.p. olarak enjekte edilmiştir. İstatistik: Kan basıncı (KB) ve kalp atım hızı (KAH) ortalama ± standart hata olarak ifade edilmiştir, tekrarlayan değerler için ANOVA, post-hoc Tukey yapılmıştır, *P < 0,05 istatistiksek olarak anlamlı kabul edilmiştir. Aritmi insidansı: Fisher‟in kesin ki-kare testi ile değerlendirilmiştir, *P < 0,05 istatistiksek olarak anlamlı kabul edilmiştir. BULGULAR: * * * * * * * Şekil 1. Tiyopental kontrol (TP kontrol, n=5), ketamin/ksilazin kontrol (K/K kontrol, n=5), tiyopental + 5hidroksidekanoat (TP+5 HD, n=6) ve ketamin/ksilazin + 5-hidroksidekanoat (K7K+5-HD, n=6) gruplarında 10 dakikalık deney protokolü boyunca ortalama kan basıncında (mmHg) meydana gelen değişiklikler. *; diğer gruplar ile karşılaştırıldığında P < 0,05. 5-HD’nin hemodinamik parametrelere etkisi: Mitokondriyal KATP kanallarının kapanması tiyopental anestezisindeki deney hayvanında kan basıncında yükselmeye neden olurken; ketamin/ksilazinin anestezisinde hemodinamik parametreleri etkilememektedir (Şekil 1). Şekil 2. Tiyopental kontrol (TP kontrol, n=5), ketamin/ksilazin kontrol (K/K kontrol, n=5), tiyopental + 5hidroksidekanoat (TP+5 HD, n=6) ve ketamin/ksilazin + 5-hidroksidekanoat (K7K+5-HD, n=6) gruplarında 10 dakikalık deney protokolü boyunca kalp atım hızında meydana gelen değişiklikler. 5-HD’nin kalp atım hızına etkisi: Mitokondriyal KATP kanallarının kapanması kalp atım hızında gruplar arasında anlamlı bir fark yaratmamıştır (Şekil 2). 5-HD’nin aritmi parametrelerine etkisi: Mitokondriyal KATP kanallarının kapanması tiyopental ve ketamin/ksilazinin anestezisindeki deney hayvanında şiddetli aritmojenik etki oluşturmaktadır (Şekil 3). Deney hayvanlarımızdan alınan EKG kayıtlarında aritmi parametresi “Lambert Combention”la değerlendirilmiştir. İlgili gruplarda ventriküler ektopik atım, ventriküler taşikardi, ventriküler fibrilasyon görülme insidansları hesaplanmıştır. Ventriküler ektopik atım insidansı, anestezik maddelerin tek başlarına uygulandığı gruplarda sıfır bulunmuştur. 5-HD uygulandıktan 5 dakika sonra intraperitoneal olarak anestezik madde verilen gruplarda ise ventriküler ektopik atımda kontrol gruplarına göre anlamlı olarak artış görülmüştür. 5-HD ve ardından tiyopental sodyum verilen deney hayvanlarının tümünde ventriküler ektopik atım insidansı %100‟dür. (bkz. tablo...) Yani mitokondrial KATP kanallarının kapatılması tiyopental ve ketamin-ksiliazin anestezisi altındaki deney hayvanlarında şiddetli aritmojenik etki oluşturmuştur. Yine ilgili gruplarda ventriküler taşikardi insidansı, tiyopental anestezisi, ketamin-ksilazin anestezisi ve 5-HD uygulaması sonrası ketamin-ksilazin anestezisi uygulanan hayvanlarda sıfır bulunurken, 5-HD sonrası tiyopental sodyum anestezisi uyguladığımız deney hayvanlarında ventriküler taşikardi insidansı %88,3 olarak saptanmıştır. Deney gruplarımızdaki hayvanların hiçbirinde ventriküler fibrilasyon görülmemiştir. *+ 100 90 * İnsidans (%) 80 * 70 60 TP 50 K/K 40 TP + 5HD 30 K/K + 5HD 20 10 0 VEA VT VF Şekil 3. Tiyopental kontrol (TP kontrol, n=5), ketamin/ksilazin kontrol (K/K kontrol, n=5), tiyopental + 5hidroksidekanoat (TP+5 HD, n=6) ve ketamin/ksilazin + 5-hidroksidekanoat (K7K+5-HD, n=6) gruplarında 10 dakikalık deney protokolü boyunca aritmi insidansında (%; ventriküler ektopik atım (VEA), ventriküler taşikardi (VT), ventriküler fibrilasyon (VF)) meydana gelen değişiklikler. *; Kendi kontrol grubu ile karşılaştırıldığında, †; K/K + 5 HD grubu ile karşılaştırıldığında P < 0,05. Deney esnasında yapılan gözlem sonucunda, tiyopental ve 5-HD uygulanmış sıçanların en küçük insizyonlarda bile kendi kontrol grubuna ve diğer gruplara göre daha fazla kanadığı; buna bağlı hemostazın zor sağlandığı görülmüştür. Bu gözlemin ileri araştırma ve deneylerle kanıtlanması gerekmektedir. Çalışmanın eksiklikleri: BÜTF Araştırma Merkezi‟nde yürüttüğümüz bu çalışmada sıçanların vücut sıcaklıklarını istenilen düzeyde tutamadık. İn vivo çalışmaların güvenirliliğinin artırılması için küçük deney hayvanlarına uygun sabit ısıtıcı sistemlerin (heating pad, vs.) merkezimizde de kullanılması gereklidir. Çalışmada bulunan sonuçlar bildiğimiz kadarıyla literatürde şimdiye dek gösterilmemiştir. Ancak bizim çalışmamız da “mekanizmaya yönelik” ileri çalışmalar ile geliştirilmelidir. TARTIŞMA: Başlangıçta çalışmamız iskemi-reperfüzyon hasarına yönelik diğer projeler için önçalışma niteliğinde şekillendirilmiştir. Bize bundan sonraki çalışmalarımızda yol gösterici olmasının da dışında, bildiğimiz kadarıyla literatürde şimdiye dek gösterilmemiş bazı sonuçları da ortaya çıkarmıştır. Deney hayvanlarıyla çalışmalar dizayn ederken kullanacağımız anestezik ajanların hemodinamik parametreleri ya da aritmi parametrelerini farklı şekillerde etkileyebileceğini akılda tutmalıyız. Özellikle kardiyovasküler sistemle ilgili projeler oluştururken bu daha da önemli sonuçlar doğurabilir. Mitokondriyal KATP kanallarının inhibe edilmesi KVS fonksiyonlarında olumsuz bazı mekanizmaları tetiklemektedir ve / veya koruyucu mekanizmaları bozmaktadır. Bu normal mitokondriyal fonksiyonlar, dolayısıyla hücre homeostazının bozulmasıyla gerçekleşiyor olabilir. Bu etki kullanılan anestezik ajana göre farklı şiddetlerde meydana gelmektedir. Anestezik ajanların kendi kardiyoprotektif ya da KVS üzerinde olumsuz etki güçlerinin de değerlendirilmesi gerekliliğinin bir kez daha altını çizilmelidir. Kaynakça: 1. Beavis AD, Brannan RD, Garlid KD. Swelling And Contraction Of The Mitochondrial Matrix. I. A Structural Interpretation Of The Relationship Between Light Scattering And Matrix Volume. J Bıol Chem 1985; 260.25; 13424-13433. 2. Dos Santos P, Kowaltowski AJ, N. Laclau M, Seetharaman S, Paucek P, Boudina S, Thambo JB, Tariosse L, Garlid KD. Mechanisms By Which Opening The Mitochondrial ATP- Sensitive K+ Channel Protects The Ischemic Heart. Am J Physiol Heart Circ Physiol 283.1: 284-295, 2002. 3. Garlid KD. On The Mechanism Of Regulation Of The Mitochondrial K+/H+ Exchanger. The Journal of Biological Chemistry 1980; 255 (23); 11273-11279. 4. Garlid KD. Opening Mitochondrial KATP In The Heart – What Happens, And What Does Not Happen. Basic Res Cardiol 2000; 95;4. 5. Hanley Peter J, Gopalan K. V, Lareau RA, Srivastava D. K, von Meltzer M, Daut J. βOxidation Of 5-Hydroxydecanoate: A Putative Blocker Of Mitochondrial ATP-Sensitive Potassium Channels. J Physiol 547.2: 387–393, 2003. 6. Hanley Peter J, Dröse S, Brandt U, Lareau RA, Banerjee AL, Srivastava DK, Banaszak LJ, Barycki JJ, Van Veldhoven PP, Daut J. 5-Hydroxydecanoate Is Metabolised In Mitochondria And Creates A Rate-Limiting Bottleneck For β-Oxidation Of Fatty Acids. J Physiol 562.2: 307-318, 2005. 7. Hausenloy DJ, Maddock HL, Baxter GF, Yellon DM. Inhibiting Mitochondrial Permeability Transition Pore Opening: A New Paradigm For Myocardial Preconditioning? April 29, 2002 Oxford Journals Medicine Cardiovascular Research 55.3, 534-543, 8. Kaasik A, Safiulina D, Zharkovsky A, Veksler V. Regulation Of Mitochondrial Matrix Volume. Am J Physiol Cell Physiol 2007; 292; 157-163. 9. Szewczyk A, Wojtczak L. Mitochondria As A Pharmacological Target. Pharmacol Rev 2002; 54.1; 101–127. 10. Tanno M, Miura T, Tsuchida A, ve ark. Contribution Of Both The Sarcolemmal KATP And Mitochondrial KATP Channels To Infarct Size Limitation By KATP Channel Openers: Differences From Preconditioning In The Role Of Sarcolemmal KATP Channels. NaunynSchmiedeberg‟s Arch Pharmacol 2001.; 364; 226–232. 11. Testai1 L, Rapposelli S, Calderone V. Cardiac ATP-Sensitive Potassium Channels: A Potential Target For An Anti-Ischaemic Pharmacological Strategy. Basic Res Cardiol 2000; 95; 275 – 279. 12. Vajda S, Baczkó I, Leprán I. Selective Cardiac Plasma-Membrane KATP Channel Inhibition Is Defibrillatory And Improves Survival During Acute Myocardial Ischemia And Reperfusion. Eur J Pharmacol 2007; 577; 115–123.