Göz Tansiyonu Körlük Nedeni Olabilir!

advertisement
Göz Tansiyonu Körlük Nedeni Olabilir!
Glokom her yaşta görülebilir, ancak 40 yaş üzerinde daha sık tesbit edilir ve yaşın
ilerlemesi ile birlikte hastalığın görülme oranı artar.Göz tansiyonu yüksekliği,
doğumsal olarak görülebilir. Konjenital glokom olarak tanımladığımız bu hastalık hemen doğumdan sonra, ya
da bir süre geçtikten sonra ortaya çıkar. Bebeğin gözlerinin normalin üzerinde
yaşarması ve ışıktan rahatsız olması hastalığın ilk belirtileridir. Hastalık ilerledikçe
artmış olan göz içi basıncının etkisi ile kornea dediğimiz gözün ön saydam
kısmının çapında artma olur ve göz normalden daha büyük görünür. Eğer hastalık
hala tanınıp tedavi altına alınmamışsa giderek artan göz siniri hasarı sonucu
körlük kaçınılmazdır. Bu yüzden 1 yaş altı bütün bebeklerin herhangi bir göz
problemi olmasa dahi bir göz doktorunun kontrolünden geçmesinde yarar var.
Göz içindeki işlevlerin yapılabilmesi ve gözün normal sertliğinin korunabilmesi için
özel bir sıvı salgılanır. Bu dinamik bir olaydır; yani sıvı bir taraftan salgılanırken,
diğer taraftan da özel bir takım bölmelerden gözü terkeder. Eğer boşaltımın
olduğu bu bölgelerde herhangi bir sebeple dışa akımda yavaşlama meydana
gelirse göz tansiyonu giderek artar ve normalin üst sınırı olan 20 değerini aşar.
Görme duyusunu beyine taşıyan sinir hücreleri belirli bir göz içi basıncı değerine
kadar sağlıklı çalışmasını sürdürebilir. Eğer göz içi tansiyonu normal değerleri aşarsa sinir hücrelerinde kayıplar başlar.
Her bir gözde 1 milyon 200 bin civarında hücre vardır. Bunların tamamı harap
olduğunda ise körlük gelişir. Tabii bütün bu olayların gelişmesi için belirli bir
süreye ihtiyaç vardır. Bu sürenin uzunluğu ise hastalığın ani mi, yoksa yavaş mı
başladığına, göz içi basıncının ne kadar yükseldiğine ve hastadaki damar sertliği
gibi göz sinirinin beslenmesini bozan sistemik problemler olup olmamasına göre
değişir.
Göz tansiyonunun ani yükselmesi
Göz tansiyonu, ani olarak yükseldiğinde oldukça çarpıcı belirtilerle karşımıza
çıkar. Gözde ve göz arkasına yayılan şiddetli, delici tarzda bir ağrı, bunun yanında
görme bulanıklığı, cisimlerin etrafında renkli haleler görme, bulantı ve kusma en
belirgin şikayetlerdir. Bu hastalar şikayetlerinin ağırlığına rağmen daha şanslı
hastalık grubunu oluştururlar. Çünkü, bu kadar ağır bir tablo oluştuğu için hastalar
1/2
Göz Tansiyonu Körlük Nedeni Olabilir!
mutlaka bir hekime görüneceklerinden erken tanı konması söz konusu olacaktır. Ancak ani göz tansiyonu yükselmesi ile karşılaştığımız hasta sayısı tüm hastaların
oldukça küçük bir bölümünü oluşturur. Asıl büyük grupta göz tansiyonu yavaş
yavaş artar ve göz, bu artışa uyum sağlar, yani ağrı duyulmaz. Hastalık herhangi
bir belirti vermeksizin yıllar boyu ilerlemeye devam eder. Belirtiler başladığında
yani görmeme şikayeti ortaya çıktığında çoğunlukla geç kalınmıştır.
Hastaların çok büyük bir çoğunluğunda son döneme kadar hiç bir bulgu yoktur. Bu
yüzden pek çok hasta tesadüfen yakalanır. Muayene sırasında tansiyonun yüksek
ölçülmesi, ya da göz sinirinde harabiyet tesbit edilmesi üzerine daha ileri tanı
yöntemlerine başvurulur. İlk basamakta yapılması gereken, bilgisayarlı görme alan
muayenesidir. Bu test, gözdeki sinir hücrelerinin çeşitli ışık şiddetlerine olan
hassasiyetini ölçen ve her bir gözün gördüğü toplam alanı belirleyen bir testtir.
Hastalığın tesbitinde ve takibinde büyük önem taşır. Bilgisayarlı görme alanı
dışında ayrıntılı ve tabii ki daha pahalı yöntemler de mevcuttur. Bunların en
bilinenleri; ultrasonik metodlarla göz sinirine gelen kan akımının ölçülmesi ve özel
görüntüleme yöntemleri yardımı ile gözdeki sinir tabakasının kalınlıklarının
ölçülmesi yöntemleridir.
Tedavi
Göz tansiyonunu tedavi ederken basamak şeklinde bir yol izlenir. Hastalık teşhis
edildikten sonra elimizde mevcut olan pek çok ilaç seçeneğinden hastalığın tipine
en uygun olanına başlanır ve hasta takibe alınır. Gerekli aralıklarla göz tansiyonu
ve görme alanı ölçümleri yapılır. Gereğinde başka ilaçlar eklenir. Bunlara rağmen
göz tansiyonu düşmez, görme alanı bulguları ilerlerse ameliyat kararı verilir.
Ameliyat lazerle, ya da klasik yöntemle yapılır. Ameliyatın başarı oranı yüzde
80-90 arası değişmektedir. Basamak tedavisi, doğumsal göz tansiyonu
yüksekliğinde geçerli değildir. Bu hastalığın tedavisinde tek yol ameliyattır ve ne
yazık ki başarı şansı, büyüklerdeki kadar yüksek değildir.
Halk arasındaki adı karasu olan glokom geri dönüşümü olmayan bir hastalıktır.
Tedavideki amaç, hastalığın yakalandığı evrede durdurulması ve daha fazla
harabiyet oluşmasını engellemektir. Teşhis edilip tedavi altına alınmayan glokom,
kalıcı körlükle sonuçlanır. 2/2
Download