T.B.M.M. B : 34 17.12 . 2000 O:1 gına düşüyor ve bu harekât da ondan sonra başlıyor. Niye; çünkü, benden önce sayın konuşmacının birinin de belirttiği gibi, dünya petrol rezervinin yüzde 70'ine yakını bu bölgede, Uzakdoğu'nun da, Avrupa'nın da sanayiinin enerjisi bu bölgede; yani, dünyada dövüşen, çarpışan, rekabet halinde bulunan ülkelerin sanayilerinin enerjileri bu bölgede ve o ülkelerin sanayilerinin rahat etmesi için bu bölgedeki enerjiye mutlaka ulaşmaları gerekiyor. Bu, en son gördüğümüz tablo. Şöyle geriye doğru bakalım, Batının daima isim verdiği bu Şark meselesine doğru gidip bakalım: İngiltere ve Almanya, daha sonra da Amerika, bu bölgeyle çok yakından ilgilenmişler. İn­ giltere, önce Kıbrıs'ı ele geçirmiş, Mısır'ı ele geçirmiş, amacı eski İpek Yolunu, deniz yolunu ve 1800'lü yıllarından başından itibaren ortaya çıkan, 1870'lerden sonra da tam olarak belirlenen pet­ role el koyabilmek. Almanya'da bunun arkasını bırakmamış, Almanya'da aynı olayın peşinde. Ne yapmış: Almanya, 1903 yılında -yanlış hatırlamıyorsam- Osmanlı ile Bağdat demiryolu anlaşmasını yapmış, bir yıl sonra, 1904 yılında da Musul ve Bağdat vilayetlerinde petrol arama anlaşmasını yap­ mış. Yani, 1870-1871 yıllarında Kafkas petrolleri işlenmeye başladıktan sonra, Ortadoğu, Batı ül­ keleri için çok daha önemli hale gelmiştir. İngiltere'nin ve Almanya'nın esas amaçlan budur. Osmanlı İmparatorluğu zamanında bizim iki zırhlımız, hani Almanlardan alıp isim değiştir­ diğimiz iki zırhlımız, Sivastopol'ü bombalamasalardı dahi, Osmanlı yine zorla harbe sokulacaktı; çünkü, o tarihten iki ay önce Hindistan'daki bir İngiliz ordusu, Osmanlının güney hududuna hareket etmek üzere görevlendirilmişti, yola çıkmıştı ve o harekattan onbeş gün önce de Osmanlı hududuna gelmişti. Hani, kurdun kuzuyu kaldırması meselesi, su o tarafa da aksa, bu tarafa da aksa, Osman­ lı, elinden kolundan tutularak, harbe sokulacaktı, özellikle güney bölgesinden harbe sokulacaktı; amaçda, o bölgedeki petrolü, o bölgedeki zenginliği ele geçirmekti. Birinci Dünya Savaşı, bunların bu amaçlarıyla sonuçlandı. Birinci Dünya Savaşı öncesinde Osmanlıyı paylaşmaya zaten karar ver­ diler. Daha önce zaman zaman Osmanlıya taraf çıkanlar da ayrıldı, karar verdiler ve 20 Nisan 1920'de Sanremo'da bir toplantı yapıldı. Bu Sanremo toplantısı, dünya petrolünün bölüşüm toplan­ tısıdır. Ağalar, dünya petrolünü, oturdular bölüştüler ve petrolle ilgili bundan sonraki bütün poli­ tikalar da buna göre devam etti gitti. Büyük Atatürk'ün Samsun'dan başlayan büyük harekâtında, 29 Temmuz ile 7 Ağustos arasın­ da Erzurum Kongresi vardır. Erzurum Kongresi olunca, Misakımillî ilan edilmiştir. İlan edilen misakımillî içerisinde, Musul, Kerkük ve Süleymaniye de vardır ve savaşı kazanan Türkiye, Lozan Antlaşmasında misakımillînin her bölümünü kabul ettirmiş, bu bölümünü kabul ettirememiştir. Mondros Mütarekesine göre, işgalci güçlerin, bütün işgal ettikleri yerlerden çekilmesi gerek­ tiği halde, İngiltere Musul'dan çekilmemiştir ve Musul-Kerkük bölgesi üzerinde Lozan'da anlaşıl­ mamış, dondurulmuş, daha sonra da pazarlıklara bırakılmıştır. O günkü Birleşmiş Milletler olan Cemiyet-i Akvam araya girmiş, oraya gitmiş, komisyonlar kurulmuş ve maalesef, en sonunda Tür­ kiye Cumhuriyeti, 25 yıl süreyle, yıllık petrol hâsılatının yüzde 10'una karşılık, 500 000 sterline, Musul'daki, bu bölgedeki petrol hakkından vazgeçmek zorunda kalmıştır. İşte o günden başlayan, çok daha eskilerden başlayan olay, döne döne, en sonunda Kuveyt krizine gelmiştir. Sovyetler Birliğinin dağılmasından sonra o bölgede ortaya çıkan güç boşluğunu, Amerika Bir­ leşik Devletleri hemen gelmiş doldurmuştur ve Kuzey Irak politikası o günlerde tespit edilmiştir. Bunu ben söylemiyorum, Batılı gazetelere kadar giden yazarların görüşleri: Irak bölünecek, Kuzey Irak Amerika'nın kontrolüne geçecek; Irak zayıfladığı zaman, Irak'ın İsrail'e karşı olan politikası tabiî ki zayıflayacak; yalnız kalan Suriye'nin İsrail politikası değişecek ve İran da yakından kontrol altına alınacak. Kuveyt'ten sonraki, Körfez krizinden sonraki amaç budur ve Körfez krizinden son­ raki tablo, dünyadaki petrolün ikinci dağılım tablosudur; birincisi 1920'de, ikincisi de Körfez krizin­ den sonradır. -171-