Problem Durumu Aile toplumda oluşan tüm problemlerden olumsuz

advertisement
Problem Durumu
Aile toplumda oluşan tüm problemlerden olumsuz etkilenen, diğer taraftan yaşanan
toplumsal sorunların çözümüne yönelik de önemli katkılar sağlayan bir kurumdur. Sağlıklı, mutlu ve huzurlu bir aile ortamı sadece kendi aile üyeleri için değil, mensubu olduğu toplum için de bir denge ve güven faktörüdür. Diğer taraftan, bir çocuğun yetiştirilmesinde de en büyük sorumluluk, kuşkusuz ailededir. Ailelerin çocukları ile ilgili üstlenmiş olduğu görev ve sorumluluklar, üstün yetenekli bir çocuğa sahip olduklarında bir kat daha artmaktadır (Levent, 2014). Üstün yetenekli çocuğa sahip ebeveynlerin çocuklarına yönelik beklentilerinin yüksek olması, onların duygu, düşünce dünyalarını tam olarak algılayamamaları ve onların da aynı zaman da bir çocuk olduklarını fark edememeleri, ebeveyn ve çocuk ilişkisinde bazı sorunlara yol açabilmektedir. Ebeveynlerin çocuklarının içinde bulundukları ev, okul, arkadaş çevresi gibi ortamlarının farkında olmaları çocuklarını daha iyi tanımaları ve beklentilerini realize etme açısından önemlidir (Bronfenbrenner, 1994). Ayrıca çocuklarının duygu, düşünce ve iletişim dünyalarının farkında olmak da onlarında bir birey olarak beklentilerinin olabileceğini görebilmek adına önemlidir (Omer, 2013). Ailenin tutumu ve davranışları üstün yetenekli çocukları etkilemektedir, hatta akademik başarısını yükseltmekte ya da düşürmektedir. Ailevi ve çevresel desteği yeteri kadar alan çocuklar yeteneklerini keşfedebilir, üretkenliklerini artırabilirler ve kendilerini geliştirebilmektedirler. Aileler sıklıkla üstün yetenekli bir çocuğun gereksinimleri karşılamaya hazırlıklı olma konusunda (Colengelo ve Assouline, 2000), üstün yetenekliliğin ne demek olduğunu ve üstün yetenekli çocuklara nasıl yaklaşmaları gerektiğini konularında yeterli bilgiye sahip değildirler. Bu konuda bazı aileler çocuklarının üstün yeteneklerini kabul etmemektedirler. Görmezden gelinen bu yetenekler üstün yetenekli çocukların sıradan çocuklar gibi yaşamalarına neden olmaktadır. Bazı aileler ise, çocuklarının yeteneklerini abartarak çocuklarının seviyelerinin üstünde başarı beklemektedirler (Akarsu, 2004). Ayrıca, Bilim Sanat Merkezlerinde görev alan psikolojik danışman olarak görev yapan bireylerin ağırlıklı olarak üstün yetenekli çocuklarla çalıştıkları ve çocuğun temel sosyal-duygusal merkezini teşkil eden ebeveynleri ile yeteri kadar çalışmadıkları da görülmektedir. Bu nedenlerle,
üstün yetenekli çocuklara sahip ailelere yönelik aile eğitimleri verilmesi önem arz etmektedir.
Araştırmanın
Amacı
Bu çalışmanın amacı sistemik yaklaşım çerçevesinde düzenlenen psiko-eğitim çalışmasının, ebeveynlerin üstün yetenekli çocuklarının sosyal, psikolojik, akademik gelişimlerine ve genel olarak bu çocukların kendi dünyalarını, beklentilerini ve düşüncelerini anlamaya yönelik farkındalık kazandırmaya etkisinin araştırmaktır. Ayrıca, bu çalışmada ebeveynlerin çocuklarıyla bağ kurması, beklentilerin netleştirilmesi ve ebeveynlerin farklı bakış açısı kazanmaları ve bu çerçevede diğer katılımcılarla paylaşımlarda bulunmaları da hedeflenmiştir.
Yöntem
Sistemik yaklaşıma göre bu süreç içersinde ebeveynlerle bağ kurulması, beklentilerin netleştirilmesi ve çocuğunun gözünden bakmayı öğrenmesi gibi alt amaçları gerçekleştirmek için oturum içi ve oturumlar arası etkinlikler, ev ödevleri ve sistemik sorular hazırlanmıştır. Örneklem grubunu oluşturmak için Isparta Bilsem (Bilim ve Sanat Merkezi) yöneticileri ve bu kurumda yer alan veli temsilcisi aracılığı ile üstün yetenekli çocukların ebeveynleri ile bir panel düzenlemiştir. Bilsem’de üstün yetenekli çocukların tespiti için Wisc-r Zeka Testi kullanılmaktadır. Bu test bireylerin zihinsel performanslarını belirlemek amacıyla uygulanan bireysel bir zekâ testidir. Bu panelde kurum yöneticileri, veli temsilcisi ve iki öğretim elemanı tarafında üstün yetenekli olmak konusu işlenmiş ve panel sürecinde yapılacak bu uygulama hakkında bilgilendirme yapılmıştır. Bu uygulamada yer almak isteyen ebeveynler ile uygulama öncesinde beklentileri netleştirmek ve çalışma hakkında bilgi verilmiştir. Katılmaya gönüllü olan ebeveynlerle ön ve son testleri içeren grup çalışması planlanmış ve gönüllü aileler üç gruba ayrılmıştır. Sistemik yaklaşıma dayalı çalışmanın yapılacağı grup 8 çiftten, bilgilendirme yapılacak grup ise 15 kişiden meydana gelmiştir. Böylece uygulama grupları 31 kişiden kontrol grubu ise 20 kişiden meydan gelmiştir. Deney gruplarına 6 oturumluk (yak. 100 dk.) uygulama yapılmıştır. Çalışmada bilgilendirme grubunda yer alan bireyler çocuklarının bilişsel, duyuşsal, sosyal ve diğer gelişim alanları hakkında bilgi verilirken, sistemik yaklaşıma dayalı uygulama grubunda yer alan ebeveynlerin çocuklarının, duygu, düşünce, beklenti ve sosyal yaşamlarının farkına varmaya yönelik bir takım grup içi etkinliklere ve oturumlar arasında ise ödevler yer verilmiştir. Kontrol grubunda ise, bireylere yönelik herhangi bir uygulama yapılmamıştır. Oturumlar sonucunda ebeveynlerin çocuklarını daha iyi anlamaları, daha yakından tanımaları, onların duygu, düşünce ve beklentilerinin farkında olmaları ve nihayetinde daha iyi iletişim kurmaları hedeflenmiştir. Toplam 51 katılımcının yer aldığı bu çalışmada ön ve son testlerde değişimi ölçmek için Afat (2013) tarafından geliştirilen Ebeveyn Farkındalıkları ölçeği (Üstün Zekâlı Çocuğu olan Ebeveynler-ÜZÇE) kullanılmıştır. Bu çalışmada toplanan verilerin analizinde SPSS 21 paket programından faydalanmıştır. Ön ve son testlerde deney grupları ve kontrol grubu arasında fark olup olmadığını anlamak için ANOVA ve her grubun kendi içindeki ön son testler arasında anlamlı bir değişim olup olmadığını anlamak için ise ANCOVA veri analizleri tekniklerinden yararlanılmıştır.
Bulgular
Yapılan analizler sonucu ön test ortalama puanlarında deney grupları ve kontrol grubu arasından anlamlı bir farkın olmadığını ortaya konmuştur. Ayrıca, ön ve son test sonuçlarının ortalama puanları incelendiğinde her iki uygulama grubunda ebeveynlerin üstün yetenekli çocuklarına yönelik farkındalık düzeylerinin arttığını, buna karşın kontrol grubunda yer alan ebeveynlerin farkındalık düzeyinde anlamlı bir değişiklik olmadığını göstermiştir.
Sonuç ve Öneriler
Sonuç olarak, bu çalışmada uygulama gruplarında yer alan katılımcılara, üstün yetenekli çocuklarına yönelik farkındalıklarını arttırmaları bakımından katkı sağlamıştır. Genel olarak üstün yetenekli çocukların ailelerine yönelik yapılan çalışmaların az sayıda olduğu dikkate alındığında bu çalışmadaki psiko–eğitim modelinin alan yazına önemli katkılar sunacağı düşünülmektedir. Gelecekte yapılacak çalışmalarda ise oturum sayısının verimlilik açısında yeniden gözden geçirilebilir ve sosyal-duygusal, iletişim vb. diğer problemlere sahip çocukların ebeveynlerine yönelik benzer uygulamalar yapılabilir.
Download