1 Üniversiteler, bilim kuruluşlarıdır. Bilimsel çalışma ve

advertisement
T.B.M.M.
B:93
14.5.1997
0:1
Üniversiteler, bilim kuruluşlarıdır. Bilimsel çalışma ve araştırma yapan insanların zamanları
önemli ve kıymetlidir. Bu kıymetli zamanlarını bilimsel üretkenliğe ayırmaları gerekirken, bilim
adamlarımızın zaman ve enerjilerini bilimsel çalışmaların dışında geçirmelerine gönlümüz razı ola­
maz. Mevcut yasanın uygulamadaki belirsizliği, üniversitelerin kendilerine göre yorum yapmasına
ve uygulamalarda bulunmasına neden olmaktadır. Bu durum karşısında, öğretim üyelerimiz, za­
manlarının büyük kısmını, bu haksızlığın düzeltilmesi için harcamaktadırlar. Bu tür uğraşlar, bu in­
sanların bilimsel performanslarını etkilemektedir.
Kısacası, mevcut yasa, uygulama açısından yeterli açıklığı taşımamakta; aynı kanuna tabi ve
aynı çalışma koşullarında olan öğretim üyeleri arasında haksızlık ve eşitsizlik ortamını yaratmak­
ta, hak ve eşitlik açısından rahatsızlıklara neden olmaktadır. Yapılan değişiklikle, üniversitelerde
farklı yorumlara ve farklı uygulamalara neden olan belirsizlik ortadan kaldırılmış olacaktır. Do­
çentlikte geçirilen beş yıllık çalışma süresi kısmî statüye geçmek için yeterli bulunmuştur. Böyle­
ce, bir haksızlığa ve yanlış anlaşılmalara son verilmiş olunmaktadır.
Bu durum karşısında, görüşmekte olduğumuz kanun teklifine olumlu oy vereceğimizi belirtir;
Yüce Meclisi saygılarımla selamlarım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Topkan.
DSP Grubu adına, Sayın Şükrü Sina Gürel; buyurun efendim. (DSP sıralarından alkışlar)
DSP GRUBU ADINA ŞÜKRÜ SİNA GÜREL (İzmir) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, Türkiye Büyük Millet Meclisinin değerli üyeleri; Yüksek Öğretim Kanununun
36 ncı maddesinin bir bendinin değiştirilmesiyle ilgili kanun teklifi konusunda, Demokratik Sol
Partinin görüşünü açıklamak üzere huzurunuzdayım.
,
Yüksek Öğretim Kanununda kısmî ve devamlı statü ayırımı vardır ve 36 ncı maddesinde "de­
vamlı statüyle atananlar, aradan beş yıl geçmeden kısmî statüye geçmek için başvuramazlar" hük­
mü yer almaktadır; ancak, bu hüküm, farklı yorumlara ve uygulamalara yol açmıştır.
Bazı üniversiteler, doçentlik aşamasında beş yıl devamlı statüde çalışmış olmayı yeterli bulur­
ken, ötekiler, doçentlik ve profesörlükte ayrı ayrı beşer yıl devamlı statüde çalışmayı, kısmî statü­
ye geçmenin önkoşulu saymaktadır.
• .
•
İdare mahkemeleri, açılan davalarda, doçentlik aşamasındaki beş yılı yeterli bulduklarını be­
lirten kararlar vermişlerdir: Bir yandan, yargı organının bu karar ve dolayısıyla yorumlarını, beş yı­
lı, doçentlik aşamasındaki beş yıllık devamlı statüde çalışmayı yeterli bulması; öte yandan da, şim­
diye kadar ortaya çıkan farklı uygulamaların yarattığı eşitsizlik ve adaletsizlikler, artık bizi, bu ya­
sa değişikliği konusunda olumlu düşünmeye yöneltmektedir; bu eşitsizlik ve adaletsizliklerin de or­
tadan kaldırılması amacıyla, biz de, bu duruma açıklık getirilmesi için, söz konusu bendin, teklifte
öngörüldüğü gibi değiştirilmesini uygun buluyoruz; ancak, teklifin 2 nci maddesiyle ilgili bir deği­
şiklik önergemizi Başkanlığa sunmak üzereyiz ve bu değişiklik önergemizi destekleyeceğinizi
umuyoruz; çünkü, üniversitelerin kendi elemanlarını görevlendirirken, Millî Eğitim Bakanlığının
onayına tabi kılınması birçok açıdan sakıncalıdır, kabul edilemez. Elbette, özellikle, üniversiteleri­
mizin yetişmiş elemanlarını hem de bu elemanlara görgü, bilgi artırmak ve maddî olanak sağlamak
için, başka üniversitelerde, bize yakın ülkelerin üniversitelerinde görevlendirmesi son derece olum­
lu bir girişimdir ve bu sürenin 1 yıldan 3 yıla çıkarılması da, gerçekten, eğitimin ve araştırmanın
niteliği bakımından önemlidir, gereklidir; ancak, üniversite organlarının kendi elemanlarına vere­
cekleri bu iznin, bu görevlendirme işleminin Millî Eğitim Bakanlığının onayına bağlanması son de­
rece sakıncalıdır. Üniversitelerimizi, üniversite öğretim üyelerimizi kendi konularında karar verme
olgunluğunda, yeterliğinde görmezsek, saymazsak, gençlerimizin yetiştirilmesini, bilgi üretilmesi
-352-
Download