بِبكُُْمُ اّللٰه ُ قُلْ اِنْ كُنْتُمْ تُحِبُٰونَ اّللٰه َ فَاتَٰبِعُ

advertisement
Ocak-1984
İSLAM'DA SEVGİ VE SAYGI
Ali ÇELİK
ُ‫اّلل‬
ٰ ‫اّلل َفاتَٰ ِبعُو ۪ني ي ُ ْح ِب كْب ُُ ُم ه‬
َ ٰ ‫قُ ْل ِا ْن كُ ْنت ُ ْم ت ُِح ٰبُو َن ه‬
‫َاّلل َغ ُفو ٌر ر َ۪حي ٌم‬
ُ ٰ ‫َويَغ ِْف ْر لَُُ ْم ذُن ُو َبكُُ ْم ْۜ و ه‬
Muhterem Müminler!
Değişik duygu ve düşüncedeki insanları tek bir kalb
ve heyecan birliği içinde toplayan etkileyici unsur hiç
şüphesiz sevgi ve saygı unsurudur. Cenabı Hakk'ın cemal
sıfatının bir tezahürü olarak görülen kainattaki bütün
varlıklar, atomdan insana kadar hepsi bu sevginin
cazibesiyle ayakta durmakta, varlıklarını devam
ettirebilmektedirler. O kadar ki, bir atom çekirdeğinin
etrafında dönen elektron ve protonlar, devranı sevgi bağı
içinde devam ettirirken, kul Rabbine karşı şükrünü bu
sevgi gerçeği içinde eda etmektedir. Küçüklerin
büyüklere karşı saygısı, büyüklerin küçüklere karşı
sevgisi, fertlerin birbirlerine karşı muhabbet dolu
ilişkileri hep bu gerçeğin ifadesidir.
İslam Dini, öğrenip bilmeyi, bildiğini sevmeyi,
sevdiğini de tatbikatta bizzat göstermeyi emreder. Sadece
nazariyatta (teoride) kalan sevgi, ameliyata geçmiyen
muhabbet, dinimiz açısından kutsal olmayan bir duygu ve
heyecan olarak kabul edilir. Bunu içindir ki İslam'ın
temel ilkelerinden biri olan iman esasının temelinde,
severek kabul etme vardır. İnsana severek kabul edecek
yani inananacak, sonra da o inancının gereğini, ibadetler
şeklinde yüce Rabbine karşı şükrünün bir ifadesi olarak
arzedecektir. Dıştan zorlama veya severek yapmadan
uzak bir ibadet riya, küçük şirk olarak belirtilmiştir. Şunu
rahatça söyleyebiliriz ki: Nizam ve intizamın, güven ve
huzurun, samimiyet ve İhlasın bulunduğu yerde mutlaka
sevgi vardır. Yalnız burada şunu da ifade edelim ki bu
gün her şeyde israf yapıldığı gibi, sevgi de israf
edilmekte, gelişigüzel sarfedilmektedir. Konumuzu teşkil
eden sevgi, bizi yaratıcımıza bağlayan, kemale erdiren
sevgidir. Bu sevgiden saygı, saygıdan da huzur doğar.
Aziz Kardeşlerim! Sevgiyi, iyiye, güzele karşı bizde
kendiliğinden meydana gelen bir meyil olarak tarif
edersek, ruhumuzun derinliklerinden gelen bu yüce
duyguyu nerede nasıl kullanmalıyız? Peygamberimiz
(S.A.V.) bu konuda şöyle buyuruyorlar:
"Kimde üç şey bulunursa, imanın zevkini tatmış
olur:
1. Allah ile Rasûlü kendisine başka şeylerden daha
sevgili olmak
2. Bir kimseyi yalnız Allah için sevmek
3. (Allah onu küfürden kurtardıktan sonra) yine
küfre dönmekten ateşe atılacakmışçasına hoşlanmamak".
(1) Öyleyse inandım dedikten sonra sevgimizi evvela
Allah'a tahsis etmemiz gerekir. Sevgiye en layık olan
ancak Allah'tır. Çünkü her türlü yücelik ve üstünlük
O'ndadır. İman etme de bunu gerektirmektedir. Kuran'da
sık sık "Eğer Allah'ı seviyorsanız?" (2) şeklindeki
hatırlatmalar, bunun zaruretini, inanmış olmak için bunun
şart olduğunu bize anlatmaktadır. Kalplerin huzura
kavuşması için Allah'ı anmanın yeterli olduğu (3) Dost
olarak başka şeyler aramaya gerek olmadığı sağlam bir
inançla Allah'a bağlanmanın yeterli olacağını (4) Cenabı
Hak bizlere mukaddes kitabımızda haber vermektedir.
Daha sonra sevgimizi, Peygamberimize (S.A.V.)
tahsis etmeliyiz. Çünkü Rabbimizin kutlu emirlerini
bizlere getiren o büyük insan Peygamberimizdir. Kuranı
Kerim'de "Allah'ı seven kimsenin Peygamberi de mutlaka
sevmesi ve ona tabi olması..." (5) gerektiğini istiyor yüce
Rabbimiz.
En
güzel
örnek
diye
vasıflanan
Peygamberimize, Cenabı Hak'tan sonra sevgilerin en
güzelini takdim edeceğiz. Onu sevmek ise ona tabi
olmakla, onun sünnetini takatimiz oranında yerine
getirmekle olacaktır. Tavır ve davranışlarımızda ölçümüz
O olacak, hayatımız O'nunla düzen ve nizama girecektir.
Peygamberimiz (S.A.V.) "Hiçbiriniz, ben ona babasından
da evladından da sevgili olmadıkça iman etmiş olamaz"
(6) buyurmuşlardır. Peygamberimizin bu hitabını duyan
ashabı kiram, kendilerini o derece yok kabul etmişlerdir
ki, attıkları her
adım Rasûlüllah'ın tavsiyesi
doğrultusunda olmuş, kendi varlıklarını O'nun Cenabı
Hak'tan getirdiği emirlerinde bulmuşlardır. Bu sevgi
içinde alınlarını yere kemali hürmetle koymuşlar, kul
olmanın zevkine ermişlerdir.
Üçüncü merhalede sevgimiz ancak Allah için
olacaktır. Sevdiğimiz insan veya eşya, O'nun rızası için
veya O'nun rızasına uygun düşeceğini zannettiğimiz için
olacaktır. Fertlerin birbirlerine karşı olan sevgisi, bu
sevginin meydana getirdiği birlik ve beraberlik; yüce
kudretin "Müminler ancak kardeştir.." (7) mübarek
kelamıyla tezahür edecek, Peygamberimizin dilinde "..Bir
binanın yapı taşları gibi olan müminlerin" (8) varlığı bu
sevgi ile vücud bulacaktır.
Din ve mukaddesat sevgimiz, vatan ve millet
sevgimiz, aile ve sılai rahm sevgimiz ve hayatın her
şubesine tatbik edebileceğimiz sevgimizde temel esas
Cenabı Hakk'ın rızasını kazanma ve O'nun emrine uygun
hareket etmektir. Bunun dışındaki tüm sevgiler,
kudsiyetten uzak, faziletten yoksun, duygu ve hissi
aşamayan sevgilerdir.
Muhterem Müslümanlar!
Kemale erdiren bu sevgiye sahip olan kimseler,
besledikleri
sevgilerinden
dolayı asla
menfaat
beklemezler. Sevgiliyi daima nefsine tercih ederler ki
şehidlik rütbesi işte burada başlar. Yalnız Allah'a ünsiyet
edip, O'na sığınırlar. Daima mütevekkil ve rıza içine
girer. Kendisinin şu dünyada geçici olduğunu, baki olanın
ise Cenabı Hak olduğunu daima hatırlar. Daima iyiyi,
güzeli, doğruyu sever ve sevdirme konusunda çaba
sarfeder. Bilir ki mümin başkalarıyla hoş geçinen bir
insandır. Onun şahsında temsil edilen Din'dir.
***
1)
2)
3)
4)
5)
6)
7)
8)
T ecrld-i Sarih T ere. 1/32
Ali imran Suresi. Ayet: 31
er-Rad Suresi Ayet: 28
Nisa Suresi Ayet: 45
Ali imran Suresi Ayet: 31
T ecrid-i Sarih T ere. 1/30
Hucurat Suresi. Ayet : 10
T efsîrü'l- Kur'ani'l-Azim. 4/211. ibn. Kesir
Download