"Ah!.. Ya Muhammed'im!.. Ey Muhammed'im!... Sana, göklerdeki melekler salat-ü selam getiriyorlar! Senin Hüseyn'in ise şu çöllerde tozlaratopraklara-kanlara bulanmış, azaları kesilmiş-biçilmiş-kırılmış ve dökülmüş param-parça yatıyor!... Ey Muhammed'im! Senin kızların da esir edilmişler, zürriyetin ve evlatların da tek tek öldürülmüşler!... Sabah yelleri, onların üzerlerine tozlar-topraklar savuruyor!!!..." Gönülleri yakıp-kül eden ve parçalayan bu ifadeler ve figanlar, düşmanları bile ağlatmıştır. Ki, böylece; Kerbela'nm Zeynebî Mesajı’ nın ilk huzmeleri ve ışıkları tüm çağlara ve nesillere ulaşmıştır... (Bakınız; Îbn'ül-Esir: 4/82; Tarih-i Taberî: 6/262'den ve saireden naklen, islam Tarihi/Kerbela Faciası: 181, 188189);... RESULULLAH'IN (as) ESİR EVLAD-U İYALİ KÜFE'DE! Mazlum-esir kafile Küfe'ye girerken, Küfe halkının kadınları toplanmış çığlıklar koparıyor ve hüngür hüngür ağlıyorlardı. Bunun üzerine hayretler içerisinde kalan ve hasta olan Ali b. Hüseyn (Zeyn'el-Abidin) (as) : "Her halde şunlar, bize ve bizim başımıza gelenlere ağlıyorlardır. O halde, bizi öldürenler acaba kimler ola?" dedi... Ve yine Ali b. Hüseyn (Zeyn'el-Abidin) (as) der ki: "Babam Hüseyn şehid edildikten sonra Küfe'ye götürüldük. Küfelilerden bir adam yanımıza gelip, beni evine götürüp gizledi Bana çok ikram etti Her içeri girişinde ve dışarı çıkışında ağlıyordu. Ben de: 'Eğer, yanı hayırlı olan bir kimse varsa, bu adamın yanıdır!’ diyordum.,. Nihayet, İbn-i Ziyad'ın münadisi: 'Haberiniz olsun ki, Ali Bin-i Hüseyni kim bulursa, hemen getirsin! Ona üç yüz dirhem vereceğiz!’ diye seslenince; ev sahibi yanıma girdi, vallahi yine de ağlıyordu. Ellerimi hemen boğazıma bağladı ve: 'Korkuyorum!’ diyerek beni bağlı bir halde onların yanına çıkardı, onlara beni teslim edip üç yüz dirhemi alıp gitti. Ben de, arkasından ona baka kalmıştım!...’’ (Tabakat-ı İbn-i Sa'd: 5/212'den ve saireden naklen, İslam Tarihi/Kerbela Faciası: 189-190; 4/205);...