obeziteyi anlamak! fazla kilo ile obezite arasındaki fark nedir?

advertisement
OBEZİTEYİ ANLAMAK! FAZLA KİLO
İLE OBEZİTE ARASINDAKİ FARK
NEDİR?
Obezite aşırı vücut yağı ile nitelendirilen bir hastalıktır.
Obezite tarafından etkilenen kişiler, genellikle diyet ile
kontrol edilmesi zor olan davranışsal, genetik ve çevresel
faktörlerden de etkilenirler. Obezite yaşam kalitenizi
etkileyebilecek ve yaşam sürenizi azaltabilecek olan bazı
hastalıklar ve diğer sağlıkla ilgili sorunların ortaya çıkma
ihtimalini de artırır.
Kim etkilenir?
Obezite her dört kişiden birini etkileyen son derece ciddi bir
hastalıktır.
“Fazla Kilo” ve “Obezite” – Aradaki fark nedir?
Kilo aşamaları vücut kitle endeksi (VKİ) ile tanımlanır. VKİ
25 ila 29.9 arasında olan bir kişi klinik olarak “fazla
kilolu” olarak tanımlanabilir. 30 veya daha fazla VKİ
“obezite” olarak sınıflandırılır.
Aşırı kilodan etkilenen kişiler, aynı zamanda kalp hastalığı,
felç, diyabet, bazı türde kanserler, gut (aşırı ürik asitin
sebep olduğu eklem ağrısı) ve safra kesesi hastalığı gibi
sağlık sorunları da yaşama riski altındadırlar. Aşırı kilo
uyku aynı zamanda uyku apnesi (uyku sırasında solunumun
kesilmesi) ve osteoartirite (eklemlerin aşınması) sebep
olabilir.
Kilo vererek aşırı kilonun zararlı etkileri de azaltılabilir.
Bununla birlikte, aşırı kilodan etkilenen bir çok kişinin
tekrar sağlıklı vücut ağırlıklarına dönebilme sorunları
vardır.
Vücut Kitle Endeksi (VKİ)
VKİ kişinin kilogram olarak ağırlığının metre kare olarak
boyuna (kg/m2) bölünmesidir. Obezitenin belirlenmesinde VKİ
kullanılır.
Obezite en çok VKİ kullanılarak hesaplanır. VKİ 30 veya daha
fazla olan bir yetişkin klinik olarak obezdir.
VKİ kişinin gerçek vücut yağı yüzdesini belirlemek için
kullanılmaz, ama neyin sağlıklı olup neyin olmadığı açısından
ağırlığı sınıflandırırken iyi bir göstergedir.
Obezite ile ilgili sağlık riskleri nelerdir?
Obezite ile ilgili 40′dan fazla medikal durum vardır. Obez
olan kişiler, sağlıklarının bozulmasına veya daha ciddi
durumlarda erken ölümlere sebep olan bu ciddi medikal
durumlardan bir veya birden fazlasına yakalanma riskiyle karşı
karşıyadırlar. Yılda 112,000′den daha fazla ölüm obezite ile
bağlantılıdır. En çok görülen obezite ile ilgili hastalıklara
şunlar dahildir:
Tip 2 diyabet
Yüksek tansiyon
Yüksek kolesterol
Kalp hastalığı
Felç
Safra kesesi hastalığı
Gastroözofageal reflü hastalığı (GERD)
Osteoartirit
Uyku apnesi ve solunum sorunları
Bazı kanserler
Obeziteye ne sebep olur?
Kişinin uzun sürede yaktığından daha fazla kaloriyi alması
obeziteye sebep olur. Bu “fazla” kaloriler yağ olarak
depolanır. Obez kişilerde bu enerji dengesizliği ile
sonuçlanan birden fazla faktör olmasına rağmen, asıl katkıda
bulunan faktörler davranış, çevre ve genetiktir.
Davranış: Günümüzün hızlı tempolu ortamında sağlıksız
davranışları benimsemek son derece kolaydır. Davranış obezite
halinde, yiyecek seçimleri, fiziksel aktivite miktarı ve
sağlığınızı sürdürme çabasıdır. Yiyecek seçimlerine dayanarak
çoğu kişi artık kalori yönünden zengin ama besin yönünden
zayıf yiyecekleri seçiyorlar. Bu davranış sorunu aynı zamanda
evde ve dışarıda yemek yerken porsiyonlardaki artışla da
ilgilidir.
Ortam: Ortam kişinin yaşam tarzı ve huylarını şekillendirmekte
kilit bir rol oynuyor. Sağlık kararlarınız etkileyebilen pek
çok çevresel etki vardır. Günümüz toplumu daha hareketsiz bir
hayatı benimsemiştir.
Yürümenin yerini otomobil kullanmak,
temel fiziksel aktivitenin yerini teknoloji almış ve beslenme
de çabuk yemeklere yenik düşmüştür.
Genetik: Bilim genetiğin obezitede rol oynadığını
göstermiştir. Genler obezite ile sonuçlanan bazı hastalıklara
sebep olabilir. Bununla birlikte, bu durum obez olma ihtimali
bulunan bütün bireylerin obeziteden etkileneceği anlamına
gelmemektedir.
Günümüzde hangi genlerin en çok obeziteye
katkıda
bulunduğunu
belirlemek
için
araştırmalar
yapılmaktadır.
Obezitenin sosyal etkileri nelerdir?
Obez kişiler sağlık risklerinin de ötesinde engellerle
karşılaşırlar. Duygusal acılar obezitenin en acı veren
yönlerinden biridir. Toplum sık sık fiziksel görünümün önemini
vurgulamaktadır. Sonuç olarak obeziteden etkilenen kişiler,
sık sık iş piyasasında, okulda ve sosyal ortamlarda ön yargı
veya ayrımcılıkla karşılaşırlar.
İş Yerindeki Etkileri: Obezite ile ilişkilendirilen olumsuz
etiket yüzünden, obez çalışanlara iş arkadaşları ve işverenler
genellikle yetersiz, daha tembel ve öz disiplini olmayan
kişiler olarak bakarlar. Genellikle olumsuz davranışlar,
obeziteden etkilenen çalışanların maaşlarını, terfilerini ve
iş konumlarını da olumsuz etkiler.
İş bulmak da çok zor bir şey olabilir. Araştırmalar obeziteden
etkilenen kişilerin, daha zayıf başvuru sahiplerine kıyasla,
tamamen aynı niteliklere sahip olmalarına rağmen işe alınma
olasılıklarının
daha
düşük
olduğunu
göstermiştir.
Mahkemelerde, kiloları yüzünden, görevlerini yapmaya yeterli
oldukları halde işten çıkartılan çalışanların açtıkları
davalarda artık görülmüştür.
Okuldaki Etkileri: Eğitim ortamında da ayrımcı durum ihtimali
vardır. Çocukluğunda obez olan çocuklar, kendi yaşıtlarından
rahatsız edilme, taciz, alay ve reddedilmeden öğretmenlerinin
ön yargılı davranışlarına kadar çok sayıda engelle
karşılaşırlar. Genç yaşta çocuklar obezitenin olumsuz
etkilerine maruz kalırlar. Çocuklarında çocukluk obezitesinden
etkilenen çocuklar bazen mutsuz, tembel, acımasız ve çok
arkadaşı olmayan çocuklar olarak nitelendirilirler.
Sağlık hizmetleri ortamında: Obeziteden etkilenen hastalar
hakkındaki olumsuz davranışlar sağlık hizmetleri ortamında da
mevcuttur. Bu hastalar genellikle sağlık hizmeti almaya
çekinir, önemli önleyici sağlık hizmeti almayı erteleme
eğilimindedir ve doktor randevularını daha sık ertelerler.
Tıbbi hizmetleri ertelemek, diyabet veya kardiyovasküler
hastalıklar gibi eşzamanlı hastalıkların teşhis veya
tedavisini de ertelerken, bu hastalıklar fiziksel olarak daha
da zarar verici hale gelebilir .
Bu ayrımcılığın sonuçlarının kişinin yaşam kalitesinde ciddi
bir etkisi olabileceği gibi obezite ile ilişkilendirilen
olumsuzlukların daha da artmasına sebep olabilir.
Obezite için hangi tedaviler mevcuttur?
Obezite tedavisi stratejileri kişiden kişiye değişir. Tedaviye
erken başlamak başarının temel bir parçasıdır ve herhangi bir
kilo verme programına başlamadan önce doktorunuzla görüşmeniz
çok önemlidir. Obeziteyi tedavi için çeşitli yöntemler vardır:
davranış değiştirme, fiziksel aktivite, klinik olmayan kilo
yönetim programları, medikal kilo yönetimi, ilaçlar ve
bariatrik operasyon.
Davranış Değiştirme: Davranış obezitede önemli bir rol oynar.
Obezitenin gelişmesine katkıda bulunan davranışları
değiştirmek, hastalığı ya tek başına ya da diğer yöntemler ile
birlikte tedavi etmenin bir yoludur. Önerilen davranış
değişikliklerinden bazıları şunlardır: yeme alışkanlıklarını
değiştirmek, fiziksel aktiviteyi artırmak, vücudumuz ve nasıl
doğru beslenmesi gerektiği hakkında eğitim almak ve bir destek
grubuna veya okul dışı bir aktiviteye katılmak ve gerçekçi
ağırlık yönetimi hedefleri belirlemek.
Fiziksel Aktivite: Bir fiziksel aktivite programı başlatmak
veya olanı artırmak da obeziteyi yönetmenin önemli bir
yönüdür. Günümüz toplumu daha hareketsiz bir hayatı
benimsemiştir ve rutin fiziksel aktivite sağlığı önemli ölçüde
olumlu yönde etkiler. Aşırı kilolu veya obez olan kişiler
herhangi bir egzersiz programına başlamadan önce doktorlarına
danışmalıdırlar.
Klinik Olmayan Kilo Yönetimi Programları: Klinik olmayan
programlara katılmak da obezitenin başka bir şeklidir. Bazı
programlar, özel bir kilo verme zinciri, şok diyetler takibi
gibi, ticari olarak işletilirler. Klinik olmayan kilo verme
programları ile ilgili çok sayıda danışmanlar, kitaplar,
İnternet siteleri veya destek grubu bulunmaktadır.
Tıbbi Kilo Yönetimi: Tıbbi Kilo Yönetimi klinik ortamda bir
obezite tıp doktoru tarafından gerçekleştirilir. Hemşire
pratisyenler, doktor asistanları, hemşireler, kayıtlı
diyetisyenler ve psikologlar da programın bir parçası
olabilirler. Bu programlar genel olarak beslenme konusunda
danışmanlık, fiziksel aktivite ve davranış terapisi gibi
hizmetler sunarlar. Bu programlar genellikle obezite
tedavisinde toplam yemek replasman planları veya reçeteli ve
onaylı ilaçları kullanırlar.
Bunların hepsi kalorisi azaltılmış bir diyet, egzersiz ve
davranış değiştirme ile birlikte kullanılacaktır. Bütün
terapilerde olduğu gibi, ilaç ile kilo yönetimine de
odaklanmış bir tedavi planı ile yaklaşılması gerekir.
Bariatrik Operasyon (Obezite Cerrahisi): Obezitenin operasyon
ile tedavisi, “ciddi obez” olarak sınıflandırılan kişiler için
bir seçenektir. VKİ 35 veya daha fazla olan kişiler veya ideal
vücut ağırlığının 50 kilo üstünde olan kişiler ciddi derecede
obez olarak tanımlanır.
Bariatrik operasyondan sonra, kişiler yine de yaşam tarzlarını
ve huylarını değiştirmeli, diyetlerini ayarlamalı ve fiziksel
aktivitelerini artırmalıdırlar.
Laparoskopik Roux-en-Y Gastrik Bypass, Mini Gastrik Bypass,
Sleeve Gastrektomi, Duodenal Switch ile Biliopankreatik
Diversiyon ve Nöromodülasyon (VBLOC®) gibi farklı bariatrik
operasyonlar vardır.
* Bu makale “obesityaction.org”dan alıntılanıp düzenlenmiştir.
Doç. Dr. Halil Coşkun
OBEZİTE CERRAHİSİ SONRASI EN
ÇOK YAPILAN 10 HATA!
Bazı hastalar ameliyatlarının başarısız olduğunu düşünür.
Ancak bakıldığında; geneli ameliyat sonrası kontrollerini
yaptırmamışlar, vitamin almamışlar, su içmemişler ve
karbonhidrattan uzak durmamışlardır. Bazıları doğru
beslenirken ve protein alırken ve doyarken, diğerleri neden
sürekli aç hissettiklerini anlayamazlar. Çoğu ameliyat olmayı
yeterli görüp, hiç çaba göstermiyor gibidir. Henüz operasyonun
üzerinden iki yıl geçmişken bile o kadar yoldan çıkmışlardır
ki, yirmi yılda kimbilir durum ne olacaktır?
Eksik olan nedir peki? Sorumluluk! Elde edeceğimiz sonucun
nasıl olacağı çoğunlukla bize bağlıdır.
Midenizi küçültmek hekiminizin, onun öyle kalmasını sağlamak
ve sağlıklı beslenmek sizin görevinizdir.
İlk başlarda ne kadar hızlı ve başarılı kilo vermiş olmanıza
bakılmaksızın, işte yanlış olan 10 şey!
1.Katı ile Birlikte Sıvı Almak
Ağzı doluyken lıkır lıkır su içmek çoğunluk için normaldir.
Ama kilo verme operasyonundan sonra, yemek yerken bir şeyler
içmek, midenizin mevcut yeni şekli dolayısıyla midenizde hacim
oluşturacak ve hem almanız gereken katı besin miktarını
azaltacak – dolayısıyla protein/vitamin ve mineralinizi eksik
almanızı sağlayacak, hem de katıların daraltılmış geçiş
noktanıza tepelenmesini sağlayıp rahatsız edici bir tıkanma
hissi sağlayacaktır.
İnsanlar susadıkları için bir şeyler içtikleri bahanesini öne
sürüyorlar. Yemekten 20 dakika önce bir bardak su için. İşte
sorun çözüldü. Bir kez yemek başladıktan sonra, genzinize bir
şey kaçmadıysa, içmek yok. Uzun vadeli başarıda bu son derece
önemlidir. Yemeklerle içmek yasak. Sonsuza kadar. Nokta.
Bitti.
2. Gazlı İçecek İçmek
Bir tane gazlı içecek içmek insanın midesini patlatmasa da,
milim milim mideyi genişletecek, çoğu kişiyi günde on iki tane
veya daha fazla gazlı içecek içtiği günlere geri
döndürecektir. Ameliyatından önce ÇOK FAZLA gazlı içecek içmiş
olan çok kişi vardır. O günleri geri dönmemek lazım. Ameliyat
olduktan sonra kişilerin yemeklerde gazlı içecek içme ihtimali
daha yüksektir ve işte bu gazlı içecek ile yemek bileşimi sizi
sonunda geri kilo almanıza neden olacaktır.
3. İyi Yiyecek Seçimleri Yapmamak
İyi seçimlerden çok, kötü seçimler yaptığımız ortada yoksa
kilo verme operasyonuna ihtiyacımız olmazdı. Zayıf kişileri
genetik yönden Tanrı tarafından kutsandıkları için hep
kıskanırız ve yiyeceklerini iyi seçtiklerinin, normal egzersiz
yaptıklarının farkına varmayız. Doğal olarak zayıf ve formunda
arkadaşlarımızla yemek yerken, ‘O kadar zayıflar ki, neden
salata üzerinde ızgara somon balığı?’ yiyorlar diye düşünürüz.
Rahat rahat
çizburger ve patates kızartması yiyebilirler!’
Hamburger ve patates kızartması yemedikleri için ve oturma
odasında her sabah egzersiz yaptıkları için zayıf oldukları
hiç aklıma gelmez. Kilo alma ve verme matematiktir. Tüketilen
kalorilere karşı yakılan kaloriler, bizler yaktığımızdan daha
fazla tükettiğimiz için 150 kiloları görmüştük. Hatta daha
fazlasını. Operasyondan sonra kilo vermediysek, bu HÂLÂ
yaktığımızdan daha çok kalori aldığımızı gösterir. Bir hacim
kısıtlamamız var, bu da yanlış yiyecekleri seçtiğimiz anlamına
geliyor.
‘Ölü’ işlenmiş yemeklerden, fast food’dan, kolay ve hazır
yemeklerden uzak durun, taze yemek pişirin ve çevrenize daha
iyi seçenekler yerleştirin. Hayatınızın geri kalan bölümü
için, yapacağınız plan “Önce Protein, ardından kalsiyum, sonra
vitaminli, lifli ve posalı sebze/meyveler” olmalıdır. Bunu
tekrarlayın.
Asla bunlardan vazgeçmeyin.
Operasyonu
yapacağınız anlaşmada bunlar olduğunu bilerek seçtiniz. Toksik
yiyecek seçimlerinizi değiştirme gibi bir niyetiniz yoktuysa,
neden midenizi küçülttürdünüz?
4. Alkolü Anlamamak
Alkolün kalorisi en kalorili besinlerle dahi kıyaslandığında
çok yüksektir . Özellikle ilk altı ayınızda alkolün asit ve
kalori seviyesinden kaçınmak gerekir. Muazzam kilo kaybı
detoksu ile karaciğer ve diğer organlar zaten normal
sınırlarının ötesine zorlanmışlardır. Bu tartışmasız böyledir
Bariatrik operasyon
geçirenlerde kompulsif davranışın
iletilmesi sonucunda meydana gelen alkolizm oranında hafif bir
artış olduğunu gösteren araştırmalar vardır. Buna dikkat edin.
“Arada bir”den daha fazla içtiğinizi veya duramadığınızı fark
ederseniz, yardım alın. Cerrahınızın muayenehanesini arayın,
onlar sizi yargılamazlar ve ne yapılması gerektiğini bilirler.
Obezitenin prangalarından kurtulduktan sonra dışarı çıkıp dans
etmek ve partilere katılmak için muazzam bir istek
duyacaksınız, sosyal içicilik de bu hayatın bir parçası haline
gelebilir. Biz size içki içmemeniz gerektiğini söyleyen bir
internet sitesi değiliz, sadece o ilk yudumdan önce iyi bir
plan yapın.
5. Vitamin veya Besin Takviyesi Almamak
Lafı dolandırmadan konuya girelim. Midenizin büyük bir bölümü
çıkartıldığı ve/veya bağırsaklarınız yarıdan kesilerek bypass
yapıldığı ve bu durumda vitamin almaya GEREK OLMADIĞINI
düşünmek gülünçtür. Uzman doktorlar BİZE bariatrik
takviyelerimizi ALMAMIZI söylerler ama biz almayız. Çoğu
kişinin bunları almadığını ve neden hastalandıklarını
anlamadıklarını görmek bizi şoke ediyor.
Yiyecek alımı kısıtlıysa ve besinleri sindiremezlerse,
insanlar ne kadar yaşayabilir? Vitamin alın… Vitamin alın…
Vitamin alın..! 35 yaşında bariatrik operasyon geçirirseniz 25
yıl vitamin eksikliğinden sonra size neler olacağını hiç
düşündünüz mü? Sizde vitamin, protein veya mineral eksikliği
varsa, size zarar verebilecek çok ciddi hastalıklar da söz
konusudur.
6. Yeterince Su İçmemek
Susuzluk hastaneye yatma sebeplerinin başında gelir ve
çoğunlukla engellenebilir bir komplikasyondur. Cerrahi
ekibiniz su içmeye devam etmenizi söylerken şaka etmiyorlar.
Çoğu kişi ameliyattan kendini iyi hissederek çıkmakta ve ilk
on günden sonra başı dönmekte, midesi bulanmakta, başı
ağrımakta, bir şeye odaklanamadan cümlenin ortasında uykuya
dalmaktadır. Durum giderek kötüleşirse ve gerekli miktarsa su
alımı sağlanmazsa ne yazık ki kendilerini kollarına serum
takılmış bir halde bir hastane yatağında bulurlar. Bu sorunu
yaşamamak için programlı olarak su için [Günde minimum 6
bardak].
Yeterli su alımı, kilo verdikçe sisteminizden yağ
metabolitlerinin de vücuttan atılmasına yardım edecektir. Su
içmek, su ağırlığını da serbest bırakacağı için daha çok kilo
verirsiniz.
7. Abur cubur yemek
Gerçek yemekler planlayın ve yiyin. Üç öğün yemek artı iki
küçük protein atıştırmalık; buna aynı zamanda beş küçük yemek
de denir. Abur cubur, karın doyurmadan ara ara atıştırmaktır.
Küçük mideniz en güçlü araçtır ve onu doldurmamak da karın
doluluğunu kontrol etmenin güçlü bir yoludur.
Tabağınızı alıp sofraya oturun, sonra yavaş yavaş yemeğe
başlayın; karın tokluğu size ne zaman duracağınızı
söyleyecektir. Abur cubur yemek, mideniz dolmadığı için daha
uzun sürede daha fazla miktarda yiyecek tüketmenize izin veren
bir davranıştır.
Abur cubur yemek dediğimiz olayın,
çoğu aç olduğumuzu
sandığımız veya sadece yapacak bir şeyler aradığımız zaman
meydana gelen ‘beyinde açlığın’ sonucudur. Tespih çekin,
bilgisayarda oyun oynayın, okuyun, düşüncelerinizi yiyecekten
uzak tutacak herhangi bir şey yapın.
8. Egzersiz Yapmama
Obez kişiler spor salonuna giden kişilerin egzersiz yapmayı
sevdiklerini düşünürler. Gerçek şu ki egzersiz yapan kişiler
kendilerini iyi hissetmek ve iyi görünmeyi isterler. Egzersiz
yapma duygusunu ve sonuçları gerçekten severler.
Daha az yiyin, daha çok yakın! Kilo vermek matematiksel bir
formüldür. Her gün 10 dakikalığına bile olsa kalp atışlarınızı
hızlandırmanın getirdiği enerji, daha hızlı kilo vermenizi
sağlayacak, daha uzun süre verdiğiniz kiloyu muhafaza
edebileceksiniz ve hem daha iyi görünecek hem de kendinizi
daha iyi HİSSEDECEKSİNİZ.
Şu anda ‘yapardım’ ama dizlerim kötü, hastalıklarım var, spor
salonu üyeliği için param yok gibi sessizce bahaneler
üretiyorsanız, evde yapılabilen, hiç alet kullanılmayan,
eklemlere hiç yük bindirmeyen ve günde sadece 10 dakikanızı
alacak egzersiz planları da var. İyi denemeydi. Bahaneniz
kalmadı. Spor yapın ve spora devam edin!
9. Çok fazla karbohidratlı yiyecek yemek
Şimdi bu konuyu masaya yatıralım. Operasyon sonrası en büyük
sorun
hızlı acıkmaktır ve bir çok kişide bunun sebebi
karbonhidrat ağırlıklı beslenmektir.
Aldığımız
karbonhidrat
kaliteli
(kompleks
karbonhidrat)
olmalıdır. (Meyveler, kuru meyveler, kuru baklagiller, lifli
gıdalar, yulaf) Küçük bir süslü pasta, bir kase yaban mersini
ile aynı miktarda karbonhidrat içerse de, sıfır besin değeri
vardır. Küçük bir pasta hiçbir besleyici değeri olmayan
işlenmiş veya ölü yiyecektir. Onun yerine daha az kalorisi
olan, tonlarca besleyici maddesi bulunan, tadı nefis ve
depolanmış yağı yakacak enerjiyi kullanan yaban mersinini
tercih edin. Her yönüyle çok daha iyi.
Kraker veya bisküvi gibi karbonhidratlar hızla yanarak sizi
daha da aç bırakırlar. Hiç fark ettiniz mi? Balık kraker
yedikçe canınız daha fazla kraker yemek istemiyor mu?
İnsanlar kilo alırken ve birkaç gün bir yiyecek günlüğü
tutarken,
karbonhidratlar
da
çaktırmadan
mutfağa
girivermişlerdir. Bunları mutfaktan atın, almaktan vaz geçin
ve besin yönünden zengin taze, daha düşük karbonhidrat olan
yiyecekler alın.
10. Diyelim ki Operasyon Morbid Obezitenizi Tedavi Etti
Buna Balayı Dönemi adı vermek doğru bir tariftir. Kilo vermeye
başladınız ve birden bire dünya daha iyi görünüyor, her şey
daha iyi, morbid obezite sorunlarıyla tekrar karşı karşıya
geleceğinizi düşünmek aklınızdan bile geçmiyor.
Operasyon geçirmiş kişiler, farklı yiyecekleri seçmez,
sağlıklı
beslenme
sistemini
oturtmaz
ve
bunları
benimsemezlerse, hedefledikleri kiloya kadar bütün kiloları
verememek veya birkaç yıl içinde verdikleri kilonun %10-15′ini
almak sıkça görülüyor. Çok dikkat edenler dahi, tıpkı hiç kilo
verme operasyonu olmamış kişiler gibi, tekrar kilo
alabilirler. Çoğu başarıda olduğu gibi, uzun vadeli bir plan
yapıp bunu izlemelisiniz. Kilo verme operasyonu çaba
gösterilmeden gerçekleşen bir iş değildir, yarattığınız yeni
yaşam biçimine ciddi olarak sadık kalmazsanız sonsuza kadar
sürmez.
Kilo verme operasyonuyla bile, değişiklik çok zordur. Hepimiz
bunun daha az zor ve daha kalıcı olacağını düşünürken, tıpkı
ameliyatsız bir yaşamda olduğu gibi, bir kez
yüklerinizi
geride bırakınca, iş yine rejime, egzersiz yapmaya ve değişme
arzusuna kalmaktadır.
Bu makale “bariatriceating.com”dan alınarak düzenlenmiştir.
Doç. Dr. Halil Coşkun
BAŞARILI
OLMAK
DİYETİNİZE SOSYAL
ORTAK EDİN!
İÇİN
MEDYAYI
Obezite, bütün dünyada yarım milyardan daha fazla obez
yetişkin ile, küresel bir sağlık krizi haline geldi. Obezite
hastalığı, kardiovasküler hastalıklar ve diyabet gibi kronik
hastalıklar riskini bütün dünyada hızla artırıyor.
Çevrimiçi kilo yönetimi programları çok sayıda insana nasıl
kilo vereceklerini anlatabilir. Oysa
toplulukların etkisi fazla bilinmiyor.
bu
çevrimiçi
Yeni bir araştırmaya göre, kilo vermeye çalışan kişilerin
kendileri gibi benzer öyküyü yaşayan kişilerle daha fazla
bağlantıları varsa, kilo vermekte daha başarılı oldukları
belirtildi.
Araştırmacılara göre bu bulgu; sosyal ağların obezite ile
mücadeleye katkısının yadsınamaz olduğu yönünde.
Çalışmada, bilim insanları uluslararası bir çevrimiçi kilo
yönetimi programına katılan 22,400 kişiyi incelediler.
Programa en az altı ay süreyle katılan ve çalışma süresince
kilo verirken kaydettikleri aşamayı en az iki kere ilan eden
yaklaşık 5,400 kişi üzerinde yoğunlaştılar.
Araştırmacılar, kişinin kilo vermesiyle bağlantılıen önemli
faktörün kişinin sosyal ağlara katılım seviyesi olduğunu
anladılar. Altı aydan sonra, çevrimiçi toplulukta hiç arkadaşı
olmayan kişiler, vücut ağırlıklarında yüzde 4.1 azalma
gördüler. Diğer yandan, iki ila dokuz arkadaştan oluşan
gruplar vücut ağırlıklarında yüzde 5.2 azalma gördüler. Ağdaki
yaklaşık 1500 üyeden meydana gelen ve en büyük gruplarda olan
kişiler, vücut ağırlıklarında yüzde 6.8 azalma gördüler.
Sosyal ağ ile derin bağlantıları olanlar “sadece çok sayıda
arkadaşı olmakla kalmayıp, her birinin arkadaşının da çok
sayıda arkadaşı olan kişiler” vücut ağırlıklarında yüzde 8.3
bir azalma yaşadılar.
Tarragona İspanya’daki Rovira i Virgili Üniversitesinde
bilgisayımsal yöntemleri kullanarak sosyal sistemleri
araştıran önde gelen bir araştırmacı yazar olan Julia PoncelaCasasnovas “sosyal bağlılığın insanların ulaşmak istedikleri
herhangi bir hedefle ilgili olması çok mantıklı” diyor. “Bir
tür sosyal desteğiniz varsa, bu davranış değiştiren çabalardan
herhangi birinin başarıya ulaşma şansını da arttırmaktadır.”
Bir süredir kişilerin bir araya geldikleri destek gruplarının
ve müdahalelerin obezite sorununa yardımcı olduğu biliniyordu,
ama bir çevrimiçi sistemin neler başarabildiği daha önce hiç
kanıtlanmamıştı.
Kilo kaybı ile ilgili mücadelenize sosyal medyayı ortak edip,
çevrimiçi destek alarak ilerlemek yalnız olmadığınızı
hissettirecek, moral ve motivasyonunuza direk katkıda
bulunacak ve sizi başarıya daha sağlam adımlarla taşıyacaktır.
Doç. Dr. Halil Coşkun
DOÇ. DR. HALİL COŞKUN –
KANALTÜRK ANA HABER – VBLOC
UYGULAMASI
https://www.youtube.com/watch?v=X4j-JoBymhc
METABOLİK CERRAHİ KAVRAMI VE
GELİŞİMİ NEDİR?
Obezite
Cerrahisinin
Morbid
Obezite
ve
bununla
ilgili
durumlarda en etkin ve en uzun süreli tedavi yöntemi olduğu
bilinmektedir. Ancak günümüzde giderek artan veriler bu
yöntemin Tip 2 diyabet, hipertansiyon, yüksek kolesterol, nonalkolik yağlı karaciğer hastalığı ve obstrüktif uyku apne gibi
farklı metabolik hastalıklar ve durumlar için mevcut en etkili
tedavi yöntemlerinden biri olduğunu düşündürmektedir.
UCSF-Fresno cerrahi bölümü profesörlerinden ve yeni adıyla
American Society for Metabolic & Bariatric Surgery (ASMBS)
(Amerikan Metabolik ve Bariatrik Cerrahi Derneği) başkanı Dr.
Kelvin Higa “Ciddi obezite için uygulanan cerrahi kilo
kaybının ötesinde yarar sağlamaktadır. Bu cerrahi çoğu hastada
Tip 2 diyabet ve diğer hayatı tehdit edici hastalıklarda ciddi
iyileşme ya da tam remisyona neden olmaktadır. Derneğin yeni
ismi ve misyonu cerrahinin genişleyen ve evrimleşen yönünü
yansıtmaktadır” dedi. “İnsanlar genellikle cerrahiyi diyabet
veya yüksek tansiyonun tedavisi olarak düşünmemektedir, ancak
aslında öyledir ve biz bu hastalıklara yaklaşımda metabolik
cerrahinin rolünün giderek artmasını beklemekteyiz.”
ASMBS daha önce American Society for Bariatric Surgery
[Amerikan Bariatrik (Obezite) Derneği] olarak bilinmekteydi.
İsim değişikliği derneğin kuruluşundan yaklaşık 25 yıl sonra
gerçekleşti. Derneğin cerrahlar, hemşireler, bariatrisyenler,
psikologlar, diyetisyenler ve diğer sağlık personelini içeren
yaklaşık 3000 üyesi bulunmaktadır.;Metabolizma vücudun
gıdaları hücresel düzeyde enerjiye dönüştürme işlemidir. En
sık görülen metabolik hastalık Tip 2 diyabettir, vücutta
insülin eksikliği veya üretilen insüline vücudun cevap
verememesine bağlı olarak kan şekerinin yeterince regüle veya
metabolize edilemediği durumlarda ortaya çıkar.
American Diabetes Association (Amerikan Diyabet Birliği)’a
göre ABD’de yaklaşık 21 milyon kişide Tip 2 diyabet ve 54
milyon
kişide
diyabet
başlangıcı
(pre-diyabet)
bulunmaktadır.;Vücut yağının artması metabolik hastalıklar
için riski arttırmaktadır. CDC National Center for Health
Statistics tarafından yürütülen National Health and Nutrition
Examination Survey 1999-2002 NHANES’e göre diyabetik
hastaların yarısından fazlasında (%51) Vücut Kitle İndeksi
(VKİ) 30 veya üzerinde iken, VKİ 35 ve üzerinde olanların
yaklaşık yüzde 80’inde bir ya da daha fazla metabolik hastalık
bulunmaktadır. Yeni çalışmalar metabolik cerrahinin insülin
rezistansını ve sekresyonunu, muhtemelen gastrointestinal
hormonal değişikliklere bağlı olarak, kilo kaybından bağımsız
mekanizmalar ile düzeltebileceğini öne sürmektedir. Birçok
hastada metabolik cerrahiyi takip eden günler içerisinde,
anlamlı kilo kaybı oluşmasından uzun süre önce, Tip 2 diyabet
tam remisyona girmektedir. Bu bilgiler metabolik cerrahinin
normal kiloda ya da hafif kilolu diabetik bireyler için uygun
olabileceği fikrini doğurmuştur.;
East Carolina Üniversitesi’nde cerrahi ve biyokimya profesörü
olan ASMBS’nin eski başkanı Dr. Walter Pories obezite
cerrahisinin Tip 2 diyabet üzerindeki etkilerini inceleyerek
1992 yılında Annals of Surgery’de çığır açan yayınını
bildirdi. Yayın “Tip II Diabetes Mellitus (NIDDM) Cerrahi Bir
Hastalıkmıdır?” başlığı ile gastrik bypass sonrası Tip 2
Diyabetin remisyonunu bildirmekteydi.;Obezite Cerrahi
merkezlerini mükemmellik açısından denetleyen, kar amacı
olmayan bir kuruluş olan Surgical Review Cooperation başkanı
Dr. Pories “ Yirmibeş yıl önce cerrahinin Tip 2 diyabet
üzerindeki küratif etkisi ile büyülenmiştik” dedi. “Günümüzde
ise cerrahi geçiren hastalar için ana nedenlerden biri ve
metabolik cerrahide yapılan yeni araştırmalar sayesinde ciddi
ilerlemeler sağlanacağından eminim.”;Metabolik ve Obezite
Cerrahisinde yürütülen araştırmaların çoğu 45 kilogram ve
üzeri kilo fazlası (VKİ 40 veya üzeri) veya 35 kilogram ve
üzeri kilo fazlası (VKİ 35 ve üzeri) ile birlikte obezite ile
ilişkili Tip 2 diyabet gibi ek hastalığı olan morbid obez
hastalar ile sınırlanmaktadır.;Journal of the American Medical
Association (JAMA)’da 2004 yılında yayınlanan ve dönüm noktası
olarak kabul edilen çalışmaya göre, obezite cerrahisi
hastaları
aşağıdaki
metabolik
durumlarda
düzelme
göstermektedirler:;
· Hastaların %76.8’sında Tip 2 diyabet remisyonu ve %86’sında
ciddi düzelme sağlandı.· Hastaların %61.7’sinde hipertansiyon
elimine edildi ve %78.5’inde ciddi düzelme sağlandı.
· Hastaların
düşürüldü.
%70’inden
fazlasında
yüksek
kolesterol
· Hastaların %85.7’sinde uyku apne elimine edildi.;
Benzer şekilde eklem hastalıkları, astım ve infertilite ya
tamamen iyileşti ya da ciddi ölçüde düzeldi. Çalışma cerrahi
hastalarının fazla kilolarının %62 ile %75’ini kaybettiklerini
gösterdi.;
Bu yılın başlarında, 25 uluslararası tıbbi organizasyon ile
ASMBS, ADA, NAASO-Obezite Derneği ve The European Association
for the Study of Diabetes (EASD) dahil olmak üzere diyabet ve
metabolik hastalıklar konusunda önde gelen 60 kadar uzman,
gastrointestinal ameliyatların diyabet üzerine etkileri ile
ilgili tıbbi verileri değerlendirmek üzere Roma- İtalya’da bir
konsensus toplantısı gerçekleştirdi. Grubun Tip 2 diyabet
tedavisinde metabolik cerrahinin yeri ile ilgili bulgularını
yıl sonunda açıklaması beklenmektedir.;
ASMBS’nin bir önceki başkanı, Cleveland Kliniği Bariatric
(Obezite) ve Metabolik Enstitüsü yöneticisi ve Roma
toplantısının organizatörlerinden biri olan Prof. Dr. Philip
Schauer “Kanıtlar yaygın. Çoğu çalışma uygun hastalarda
göreceli olarak düşük oranda risk ile uygulanan ameliyatların
sonrasında Tip 2 diyabette önleme, düzelme veya remisyon
sağlandığını göstermektedir” dedi. “Metabolik Cerrahi, obezite
ve diyabet epidemik ikizleri ile savaşmak için anahtar rol
oynayabilir, ve bu cerrahi giderek daha güvenli hale
gelmektedir”.;
Agency for Healthcare Research and Quality (AHRQ) tarafından
yapılmış yeni bir çalışmaya göre, obezite cerrahisi ile
ilişkili mortalite 1998’de yüzde 0.89 düzeyinden 2004’te yüzde
0.19’a düşerek çarpıcı bir oran ile (%78.7) azalmıştır.
2004’te Annals of Surgery’de yayınlanan bir çalışmaya göre
morbid obezitenin mortalitesi obezite veya metabolik
cerrahinin kullanılması ile %89 azalmıştır.;
ASMBS 2006 yılında ABD’de tahminen 177.600 kişinin obezite
cerrahisi geçirdiğini bildirdi. Cerrahi kriterlerini dolduran
hastaların yüzde birinden azı ameliyat olmaktadır. ABD’de 15
milyon ya da 50’de 1 yetişkinde morbid obezite bulunmaktadır
ki bunlar Tip 2 diyabet, kalp hastalığı, uyku apne,
hipertansiyon, astım, kanser, eklem sorunları ve infertilite
dahil 30’u aşkın diğer hastalık durumu ile ilişkilidir.
Obezitenin sağlık sistemi üzerine direk ve indirek maliyeti
yıllık yaklaşık 117 milyar dolardır.;
En sık uygulanan cerrahi işlemler gastrik by-pass,
ayarlanabilir gastrik bandlama ve duodenal switch ile
biliopankreatik diversiyondur.
Doç. Dr. Halil Coşkun
KİMLER MİDE BALONU UYGULAMASI
YAPTIRABİLİR?
https://www.youtube.com/watch?v=9zAZMvwgMlw
Download