Onkojenik virüsler ve Mikroorganizma kanser ilişkisi Prof.Dr.Ali AĞAÇFİDAN • Virüsler ve insan tümörlerinin gelişimi arasında güçlü bir ilişki vardır. • Günümüzde insan populasyonunda var olan onkojenik virüslerin bazı üyeleri, dünyada tümörlerin enfeksiyöz ajanları gibi bir role sahiptirler. • Bu grup içerisinde ; – Hepatit C – Hepatit B – İnsan T-hücre lösemi virüsü tip-1 – Human Papilloma virüs – İnsan Herpes virüs tip-8 (Kaposi sarkomu ile ilişkili herpes virüs) – Merkel hücresi Polyomavirus – Epstein-Barr virüsleri girmektedir. • Dünyada tüm kanserlerinin% 20-30’unun bulaşıcı ajanlara bağlı olduğu tahmin edilmektedir. • Kanser çok aşamalı bir süreçtir. Son otuz yılda bazı virüslerin insan malignite gelişiminde önemli bir rol oynadığı giderek daha belirgin bir hale gelmiştir. • Bu onkojenik ajanlarla yapılan çalışmalar temel hücre biyolojisinin anlaşılması, hücresel yolakların bozulmasının nasıl kanserin başlamasına ve devamını sağladığına katkıda bulunmuştur. • Kanser ile bu virüslerin doğrudan ilişkisine ilaveten bağışık yetmezlik ve çevresel etkiler gibi diğer kofaktörler virüs ile ilişkili malignitelerin gelişiminde rol oynarlar. Virüs-Tümör İlişkisi Virüs-Tümör İlişkisi • zur Hausen*, kansere bir enfeksiyonun yol açtığınının söylenebilmesi için bazı kriterleri olduğunu belirtmiştir ve bununla ilgili şu maddeleri önermiştir. • (i) epidemiyolojik olabilirlik ve bir virüs enfeksiyonunun, belirli bir tümörün gelişimi için bir risk faktörü olduğuna dair kanıt; • (ii) tümör hücrelerinde enfeksiyon etkeninin genomunun sürekli olarak var olması • (iii) doku kültürü hücrelerinde ilgili genom ya da bölümlerinin transfeksiyonu sonucunda, hücre proliferasyonunun stimülasyonu; • (iv) Enfeksiyöz ajan genomunun proliferasyonu indüklemesinin ve tümör fenotipinin malignant karakterde olduğunun gösterilmesi. • *zur Hausen, H. (1999) Viruses in human cancers. Eur. J. Cancer 35, 1174–1181 Human papillomavirus • HPV servikal, anal ve cilt kanseri ile ilişkilidir.130'dan fazla HPV tipi bulunmaktadır ancak bunlardan bazılarının onkojenik potansiyeli yüksektir. • "Yüksek riskli" olarak tanımladığımız HPV tipleri onkojenik kapasitesi yüksek olan virüs tipleridir. Bu tipleri başında HPV-16 ve HPV-18 gelmektedir ve bu tipler servikal ve anal kanserlerle ilişkili HPV tipleridir. • HPV-31 ve HPV-45'de bu kanserlerde bulunabilen diğer HPV tipleridir. Buna ilaveten vajinal ve penil kanserler de HPV ile ilişkili olabilmektedir. Onkogenler-I • HPV’nin “yüksek riskli” tiplerinin E6 ve E7 proteinlerinin yüksek onkojenik kapasiteleri bulunmaktadır • HPV viral proteinleri hedef molekülleri olan tümör supresör proteinlere etki ederek hücre büyümesinin regülasyonunu inhibe ederler. • E6, p53 proteinine bağlanarak bu molekülün degredasyonunu sağlarken, E7 retinoblastoma (Rb) proteinine bağlanarak aktivite gösterir. Onkogenler-II • Genel etki, hücre döngüsünün düzensizliği ve apoptozun inhibisyonudur. E6 proteini bir ubikitin ligazı olan E6AP'ye bağlanır ve bu enzimi p53 proteinine bağlayarak onu ubikuitine bağımlı yolla degrede eder.Buna ilaveten E6 telomeraz aktivitesini ve hücrelerin ölümsüzlüğünüde indükleyebilir. • E7 proteini ise Rb proteininin işlevini engeller. Bu protein E2F adlı bir transkripsiyon faktörüne bağlıdır ve E2F tek başına bulunduğunda hücre DNA sentezi için gerekli olan genlerin ekspresyonunu teşvik edici bir etkisi vardır. E7 proteini Rb proteinine bağlanarak onun E2F transkripsiyon faktörüne bağlanmasını engeller bu da hücrenin sürekli olarak sentez (S fazı) fazında kalmasını sağlar Epstein–Barr virüs • Epstein–Barr virüsü, nazofarenks karsinomu (NPC), Burkitt lenfoma (BL), Hodgkin lenfoma ve T-hücreli lenfoma alt kümeleri, transplantasyon sonrası lenfomalar ve Gastrik karsinomalarla ilişkilidir. • Neredeyse tüm farklılaşmamış NPC tümörleri EBV içerirler. Epstein–Barr virüs • EBV herpesvirüslerinin gamma-alt ailesine ait olan çift sarmallı bir DNA virüsüdür. • Herpesvirüslerin yaşam döngülerinde bir latent faz ve bir litik faz bulunur. • Diğer gamma-herpesvirüslere benzer şekilde, EBV'ler konak B lenfositlerinde yaşam boyu latent enfeksiyon oluştururlar. • EBV ile naif B hücrelerinin enfeksiyonu sonucunda ölümsüz B hücre dizileri meydana gelir. Epstein–Barr virüs • Burkitt lenfoma, immunglobulin ağır ya da hafif zincir promoterlerinin kontrolü altında bulunan cmyc onkogeninde ki bir kromozomal translokasyon sonucunda bu hücrelerde c-myc regülasyonunun bozulması gerçekleşir. Genel olarak, BL tümörlerinin % 20'si EBV enfeksiyonu ile ilişkilidir, ancak bu bölgeden bölgeye büyük farklılıklar gösterir. • Örneğin, Doğu Brezilya ve Afrika gibi endemik bölgelerde pediatrik Burkitt Lenfoma hastalarının %90'ı EBV taşıyıcısı iken bu oran A.B.D' de sadece %5'dir. Onkoproteinler • LMP1 ile bu TRAF'ların etkileşimi sonucunda, LMP1 eksprese eden epitelyal ve B hücrelerinde yüksek derece de nüklear faktör kB (NF-kB) ekspresyonu meydana gelir. • LMP1 ayrıca aralarında A20, bcl2 ve ICAM-1 gibi moleküllerin de bulunduğu birçok antiapaptotik ve adhezyon geninin ekspresyonunu up-regüle eder. • Buna ilaveten interferon regülatör faktör 7 (IRF7), matriks metaloproteinaz-9 (MMP-9), fibroblast büyüme faktörü-2 (FGF-2) ekspresyonlarını da aktive etmektedir. Kaposi sarkomu-ilişkili herpesvirus (HHV8) • KSHV/HHV-8 insan popülasyonunda Kaposi sarkomu (KS), primer efüzyon lenfomaları (PELs) ve multisentrik Castleman hastalığı gibi birçok malignite ile bağlantılıdır. • Kaposi sarkomu-ilişkili herpesvirus (HHV8) Kaposi sarkomu-ilişkili herpesvirus (HHV8) • Tüm KS lezyonların % 95'ten fazlasında, KS tipinden bağımsız olarak KSHV viral DNA saptanmaktadır. Bu durum KSHV enfeksiyonları ve KS arasında güçlü bir epidemiyolojik bağlantıyı göstermektedir. KSHV/HHV8 • KSHV'de gama-herpes virüsü ailesinin bir üyesidir ve aynı zamanda B hücrelerde latent olarak bulunabilir. • Virüs genomu,160 kb büyüklüğünde ve 80'den fazla açık okuma çerçevesi (ORF'ler) kodlar. • KSHV, immün kaçış, apoptozisten korunma, sinyalizasyon ve transformasyonda rol oynayan bir dizi geni kodlar. Polyomavirüsler • İnsan polyomavirusller JC virüsü (JCV) ve BK virüsü (BKV) birçok farklı insan kanseri ile bağlantılı olduğu düşünülmektedir.Ancak günümüzde de bu konu ile ilgili tartışmalar sürmektedir. • JCV, progresif multifokal lökoensefalopati(PML) olan ya da olmayan hastalarda ki beyin tümörleri ile ilişkilidir. JCV'in glial tümörler ve pediatrik medulloblastomalar ile ilişkili olduğu gösterilmiştir. Ayrıca kolon kanseri ve merkezi sinir sistemi lenfomaları (CNS)'nın da aralarında bulunduğu bazı kanserlerle ilişkili olduğunu gösteren yayınlar da bulunmaktadır. • BKV'nin beyin tümörlerindeki rolünün JCV'ye göre daha az olduğu düşünülmektedir.BKV DNA beyin tümörlerinde ve pankreatik adacık tümörlerinde saptanmıştır. BK virüs • BKV kemirgenler ve hamsterlar son derece onkojeniktir. • BKV'nin subkutanöz enjeksiyonu zayıf onkojenik etkiye sahiptir ancak intraserebral intravenöz enjeksiyon yüksek oranda tümör ile sonuçlanır. • Bu tip tümörlere örnek olarak nöroblastom, epifiz bezi tümörleri, pankreatik adacık hücre tümörleri, fibrosarkom ve osteosarkom verilebilir. JC virüs • JCV transforme edici yeteneği özellikle nöral orijinli hücrelerde ortaya çıkar. • JCV primatlar da dahil olmak üzere hayvanlarda onkojeniktir. • JCV büyük T antijenini eksprese eden transgenik farelerde demiyelizayon hastalıkları,adrenal nöroblastomalar ve nöral tümörler gelişir. RNA Tümör virüsleri HTLV • İki insan izolatı bulunur . HTLV-I ve HTLV-II, Her ikisi de lösemi ve lenfomlar ile ilişkilidir. • Bulaşma: cinsel temas ve kontamine kan ürünleri • Hedef hücreleri: CD4+T-hücreleri • HTLV-I'in herhangi bir onkogeni bulunmamaktadır. • Tax ve Rev (Retroviral genler Gag, Pol ve Env'ye ek olarak) olarak adlandırılan iki özel geni bulunmaktadır.Bu genlerin mRNA transkripsiyon ve translasyonunun regülasyonu üzerinden onkojenik aktivite gösterdiği bilinmektedir. HBV (DNA) ve HCV (RNA) • HBsAg+ HCC için 100 kat risk. • Onkoprotein kodlamaz. • WCHV- PDCHV-HBV ve x geni • X gen ürünü p53’ün DNA’ye sekans spesifik bağlanmasını ve transkripsiyonel aktivitesini engeller • Rastgele integrasyon mutageneze neden olabilir • HCV’nin NS4 bölgesi (helikaz ve proteaz) transforme edici özelliğe sahiptir. • Tedavi riski azaltır. • Esas sebep artmış hücre yıkımı ve yapımıdır. Lancet, 1999, 353:1253