haftalık bülten haftalık bülten 15 Temmuz 2013 Ecicek Geçen haftanın özeti TCMB rezerv harcama temposunu hızlandırdı. ABD hazine tahvillerinin fiyatını yükseltip TL üzerindeki değer kaybı baskılarını güçlendiren, ABD tarım dışı istihdam verilerinin yayımlanmasının ardından, TCMB hafta başında ek parasal sıkılaştırma uygulamasına geri döndü. Piyasaları %4.5 oranından fonlamayı askıya almanın yanında, Banka Pazartesi günü düzenlediği yedi ihalede toplam 2.25 milyar dolarık döviz sattı. Banka Çarşamba günü de altı ihale düzenleyerek, 1.3 milyar dolar daha sattı. Banka haftanın sonuna doğru ise, parasal sıkılaştırmayı kesti; ayrıca, Çarşamba ve Perşembe günleri sadece 100 milyon dolar tutarında döviz satışı yaptı. TCMB’nin banka ekonomistleriyle yaptığı Pazartesi günkü toplantıya sürpriz bir şekilde katılan TCMB Başkanı Başçı, Brezilya’daki faiz arttırımının kurdaki değer kaybını engellemediğini hatırlatarak, değer kaybı baskıları karşısında faizlerin etkinliğini sorguladı. Bu açıkça, 23 Temmuz’daki PPK toplantısında, Banka’nın politika faizlerine dokunma niyeti olmadığını ortaya koyuyor. Başkan Başçı’nın Brezilya hakkındaki yorumu dikkate değer. Ancak, rezervleri harcamanın TL’nin en çok değer kaybeden para birimlerinden biri olmasına engel olmadığını da kabul etmek lazım. Aslında, TCMB’nin rezervlerden döviz satışı yapmaya başladığı 11 Haziran’dan beri, Bloomberg tarafından takip edilen 24 gelişmekte olan piyasa arasında para birimlerinin performansına göre, TL 12 Temmuz itibariyle sondan 2. sırada yer alıyor. Önceki yorumlarımızda dile getirdiğimiz gibi, TL’yi savunmanın TCMB için bir zorunluluk olduğunu düşünmüyoruz. Kurdaki rekabetçiliği arttırmak için TL’nin değer kaybetmesine izin vermek de, bizim görüşümüze göre, gayet geçerli bir duruş olabilir. Ancak, Banka TL’nin değerini korumaya girişecekse, döviz rezervlerini harcamanın bunun için en iyi yol olduğunu düşünmüyoruz. Bunun iki sebebi var. Birincisi, Fed duyurularına ve tarım dışı istihdam verilerine piyasanın tepkisi aşırı olmuş olabilir; ancak, bu 10 yıllık ABD Hazine tahvillerinin faizinin 1.6 seviyesine döneceği anlamına gelmiyor. Küresel düzeyli büyük bir deflasyonist şok yaşamadığımız takdirde, bu faizlerdeki artışın kalıcı olduğunu düşünebiliriz. Bu durumda buna uygun tepki rezerv satışı değil, yurtiçindeki faizleri arttırmak olmalı. İkincisi, son iki haftadaki döviz satışlarından önce, TCMB’nin 122.6 milyar dolar tutarında brüt döviz rezervi vardı. Bu resmi rezerv İnan Demir +(90) 212 318 5087 [email protected] Deniz Çiçek +(90) 212 318 5096 [email protected] Gökçe Çelik +(90) 212 318 5096 [email protected] haftalık bülten değerini, önümüzdeki 12 ay içindeki 220 milyar dolarlık dış finansman ihtiyacıyla karşılaştırınca, çok da rahat bir tablo ortaya çıkmıyor. Sonuç olarak, faizlerin yüksek olduğu bir dünyada, faiz koridorunun tavanının şu andaki düşük seviyede TL’yi desteklemesi güç. Rezerv satışının da, yukarıda saydığımız sebeplerden, işe yaraması düşük ihtimal. TCMB’nin politika faizi arttırmadaki isteksizliğini hesaba katınca, küresel faiz koşulları tersine dönmediği takdirde,TL’deki zayıflamanın devam edeceği görüşünü koruyoruz. Sanayi üretimi Mayıs’ta yavaşladı. Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış sanayi üretimi endeksi, Mayıs ayında bir önceki aya göre %0.6 oranında geriledi. Çok az sayıda tahminin bulunduğu bu endekste, ortalama %1.3 civarında olan beklentilerin hepsi pozitif düzeyde yer alıyordu. Daha fazla sayıda tahminin yer aldığı arındırılmamış endeks ise, %4 oranındaki piyasa beklentisine ve bizim tahminimize karşılık, %2 oranında büyüdü. Diğer yandan, sadece takvim etkisinden arındırılmış endeksteki yıllık bazlı büyüme ise %1 oldu. Mayıs ayı sanayi üretimi verilerinin hem yıllık hem de aylık bazda ümit verici olmadıklarını söyleyebiliriz. %1 olarak gerçekleşen mevsim etkilerinden arındırılmış büyüme, bu yıl gözlenen en düşük oran. Ayrıca bu, mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış endeksin bu yıl içerisinde, Mart ayından sonra ikinci düşüşü. Mayıs ayı sanayi üretimi verileri ekonomik aktivitede sınırlı bir büyüme momentumu gösterdi. Bu sonuçları, PMI, sanayi ve tüketici güven endeksleri gibi diğer öncü göstergelerle birlikte değerlendirince, hem ümit veren hem de vermeyen sonuçlardan oluşan karışık bir tablo karşımıza çıkıyor. Bu, ikinci çeyrek için öngördüğümüz, ekonomik aktivitedeki güçlü hızlanmayla tutarlı bir tablo değil. Dahası, yılın ikinci yarısında sermaye çıkışlarının hızlanma ihtimali ve devam eden iç siyasi riskler, yıl sonu büyüme hedeflerine ulaşma ihtimalini zayıflatıyor. Mayıs ayı cari açığı altın ithalatına ve yurtdışına kar transferlerine bağlı olarak arttı. Mayıs ayı cari işlemler açığı 7.5 milyar dolar olarak, 7.4 milyar dolar tahminimizle uyumlu gerçekleşti; 6.6 milyar dolar olan piyasa beklentisinin ise oldukça üzerinde kaldı. Bu, geçen sene Mayıs ayında 5.3 milyar dolar olan aylık açıkta, yıllık %42 oranında genişleme anlamına geliyor. Bunun sonucunda 12 ay birikimli açık da, revizyonlar dikkate alındıktan sonra, Nisan’daki 51.4 milyar dolar seviyesinden 53.6 milyar dolara taşındı. İyi haber şu ki, dış açıktaki bu büyük artış, önemli ölçüde altın ihracatı ve yurt dışına kar transferi gibi geçici etmenlerden kaynaklanıyor. Cari işlemler açığındaki 2.2 milyar doların 1.2 milyarı, dış ticaret açığındaki artışa bağlı olarak gerçekleşti. Bu artışa ise, altın ticareti dengesindeki 2.1 milyar dolarlık bozulma sebep oldu. Genel mal ticaretinde ise denge iyileşerek, -7.2 milyar dolardan -6.4 milyar dolara geldi. Dolayısıyla dış ticaret açığındaki belirgin artış, altın fiyatlarındaki dalgalanmaların yol açtığı geçici bir şok olarak kabul edilebilir. Ayrıca, gelir başlığı altındaki doğrudan yatırım kalemi, 1.5 milyar dolarlık rekor seviyede açık verdi. Bu yıl en fazla Mart ayında, 0.4 milyar dolar olarak gerçekleşmiş olan bu kalemdeki olağanüstü açığı bir seferlik bir gelişme olarak değerlendiriyoruz. Finansman tarafında ise, sermaye akımlarının kesilmesiyle uluslararası haftalık bülten rezervlerin sert bir biçimde düştüğü görünüyor. Finans hesabında, sene başından beri oldukça güçlü seyreden portföy girişlerinin Mayıs’ta sert bir şekilde düştüğü. Önceki ay 9.3 milyar dolar olarak gerçekleşen net portföy girişleri, Mayıs’ta 0.7 milyar dolar oldu. Bu, aynı zamanda Mayıs 2012’den beri bu kalemde kaydedilen en düşük değer. Finansman tarafına en büyük katkı ise, 4.5 milyarlık giriş kaydeden rezerv varlıklar tarafın yapıldı. Bu kalemde Ocak’tan Nisan’a kadar çıkış kaydedilmiş; buna bağlı olarak, uluslararası döviz rezervleri artmıştı. Toparlamak gerekirse, Mayıs verileri dış açıkta belirgin bir bozulmaya işaret etti. Ancak, bu bozulmanın büyük oranda geçici faktörlerden kaynaklanmasının, TCMB’yi rahatlatacağını düşünüyoruz. Dolayısıyla, bu verilerin TCMB’nin mevcut politika duruşunda değişikliğe yol açmasını şimdilik beklemiyoruz. Öte yandan, Mayıs verileri ayrıca, finansman tarafında rezervlerin sermaye girişlerini ikame ettiğini gösterdi. Dahası, sermaye çıkışları Mayıs’tan sonra da devam etti; küresel piyasalarda faizlerin yüksek seyri sürerse, bundan sonra da devam edecektir. Dolayısıyla, küresel finansman koşulları gelişmekte olan piyasaların lehine dönmezse, TCMB’nin sermaye çıkışlarına karşı rezervlerden döviz satışına dayanan politikalarının sürdürülebilirliği bizce olmayacaktır. Önümüzdeki Haftaya Bakış Bu hafta veri gündemi sakin olacak. Bugün Haziran ayı merkezi hükümet bütçe dengesi, Nisan ayı işsizlik oranı ve TCMB beklenti anketi sonuçları yayımlanacak. Haftanın geri kalanında ise önemli bir veri açıklaması yok. Hazine bu hafta dört ihale düzenleyecek. Çarşamba günü 9.7 milyar TL tutarında iç borç geri ödemesi olan Hazine, bugün ve yarın toplam dört ihale düzenleyecek. Bugün iki ihale düzenleyecek olan Hazine, 20 Haziran 2018 vadeli sabit kuponlu tahvil ile 3 Mayıs 2023 vadeli TÜFE’ye endeksli tahvili yeniden ihraç edecek. Hazine yarın da iki ihale düzenleyerek, 13 Mayıs 2015 vadeli gösterge tahvil ile 8 Mart 2023 vadeli sabit kuponlu tahvili yeniden ihraç edecek. İhaleler öncesinde, 2 yıl ve daha uzun vadeli devlet tahvillerinin faizleri Haziran 2012’den beri en yüksek seviyeleri gördü. Gösterge faiz geçen haftayı %9 seviyesinin üzerinde kapattı. TCMB’nin geçen haftanın sonunda parasal sıkılaştırmaya ara vermesinin, bu haftaki ihaleden çıkacak faizler üzerinde olumlu bir etkisinin olup olmayacağını göreceğiz. haftalık bülten Bu rapor, Finansbank Hazine Araştırma ve Satış Grubu tarafından müşterilerini bilgilendirmek amacıyla düzenlenmiştir. Raporun Finansbank ile ilişkili bir kuruluşun müşterisi tarafından kullanılabilirliği, alan kişi ve bu kuruluş arasındaki akdi ilişkiye tabi olacaktır. Bu raporda sunulan bilgi, yorum ve tavsiyeler raporu hazırlayan Finansbank Hazine Bölümü’ne ait görüşleri yansıtmakta olup yatırım danışmanlığı hizmeti kapsamında değildir. Mali durum ile risk ve getiri tercihlerinin çeşitliliğini göz önünde bulundurunca sadece bu raporda yer alan görüşlere dayanarak verilecek yatırım kararları beklentilere uygun sonuçlar doğurmayabilir. Bu rapordaki bilgilerin derlenmesinde güvenilirliğine inanılan sağlam kaynaklardan faydalanılmıştır; ancak bilgilerin doğruluğu bağımsız olarak teyit edilmemiştir. Finansbank bilgilerin doğruluğu ve bütünlüğü konusunda garanti vermemekte ve doğabilecek hatalarda sorumluluk üstlenmemektedir. Raporda sunulan bilgiler üzerinde önceden belirtilmeksizin değişiklik yapma hakkı saklıdır. Finansbank ve ilişkili kuruluşlar ile bu kurumlarda çalışan personel araştırma raporlarında sözü edilen menkul kıymetlere yatırım yapabilir ve zaman içerisinde pozisyonlarını değiştirebilir. Bu raporda yer alan bilgilerin bir kısmı ya da tamamının kopyası çıkarılamaz ya da dağıtılamaz.