Sunumlarda İzlenmesi Gereken Esaslar

advertisement
İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ ULUSAL BİLDİRİMLERİNİN
HAZIRLANMASI PROJESİ
6. ULUSAL BİLDİRİM
- Yerleşimler Aslı Süha Günay
Araştırmacı
20 Kasım 2014
Ankara
Sunum Planı
• İklim Değişikliği 1. ve 5. Ulusal Bildirimi
• İklim Değişikliği 6. Ulusal Bildirim
• Bilgi Talebi
2
ULUSAL BİLDİRİMLER

İklim Değişikliği 1. Ulusal Bildirimi 2007

İklim Değişikliği 2-5 Ulusal Bildirimi 2013
3
İklim Değişikliği 1. Ulusal Bildirim
2. ULUSAL ŞARTLAR
2.1 Devlet Yapısı
2.1.3. İklim Değişikliği Koordinasyon Kurulu
2.9 Konut
3. SERA GAZI EMISYONLARI VE YUTAK ALANLAR ENVANTERI
3.3 Emisyonların Değerlendirmesi
3.3.6 Arazi Kullanımı Değişikliği ve Ormancılıktan Kaynaklanan Emisyonlar ve
Yutak Alanlar
4. SERA GAZLARININ AZALTILMASINA YÖNELİK POLİTİKALAR ve ÖNLEMLER
4.3 Uygulanan – Benimsenen – Planlanan Önlemler
4.3.2 Enerji Verimliliği - İnşaat Sektörü
4.3.6 Arazi Kullanımı, A.K. Değişikliği ve Ormancılık
5. TAHMİNLER VE ETKİ AZALTMA SENARYOLARI
5.1 Enerji Sektörü
5.1.3 Sektörler ve Yakıt türü Bazında Nihai Enerji Tüketimi
5.1.4 Önlemler gözetilmeyen Senaryoya göre Sera Gazları Emisyonu
5.1.5 “Önlem Alınan” Senaryo ve politika ile önlemlerin toplam etkisi
5.1.6 Sonuçlar
6. İKLİM DEĞİŞ İKLİĞİ, DUYARLILIK DEĞERLENDİRMESİ ve UYUM TEDBİRLERİ
6.1 Türkiye’ye ilişkin İklim Değişiklikleri: Trendler ve Tahminler
6.1.1 Sıcaklık ve Yağış Trendleri
6.1.3 Deniz Seviyesinin Yükselişi ve Kıyılara Etkileri
6.1.4 Sosyo-Ekonomik Düzeye Etkileri
6.2 Etkilerin Değerlendirilmesi ve Uyum Tedbirleri
6.2.1 Su kaynakları
Kaynak: İklim Değişikliği Birinci Ulusal Bildirimi, 2007
4
İklim Değişikliği 1. Ulusal Bildirim
YÖNETİCİ ÖZETİ:
Arazi Kullanımı, Arazi Kullanım Değişikliği ve Ormancılık
Türkiye’de arazi kullanım ve planlaması çeşitli kurumlar tarafından yapılmaktadır. Ancak ilgili tüm kurum ve taraflar
arasında gereken eşgüdümün sağlanması için kesin ve güncel verilerle disiplinler arası yaklaşıma dayalı bir Ulusal Arazi
Kullanım Planı üzerinde anlaşmaya varılması ve tüm kararların bu plana göre alınması gerekmektedir.
Ayrıca, arazi kullanım plan ve politikalarının da ülkenin değişen koşullarına göre güncellenmesi çok önemlidir.
Kaynak: İklim Değişikliği Birinci Ulusal Bildirimi, 2007
5
İklim Değişikliği 1. Ulusal Bildirim
2. ULUSAL ŞARTLAR:
2.1.3. İklim Değişikliği Koordinasyon Kurulu
ÇG3- Sanayi, Konut, Atık Yönetimi ve Hizmet Sektörlerinde Sera Gazı Azaltımı:
Grup koordinatörü Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığına bağlı kuruluş olan Elektrik İşleri Etüt İdaresi Genel Müdürlüğü
(EİE) olup, sanayi, konut ve hizmet sektörlerinde enerji verimliliği faaliyetlerinin geliştirilmesi ve uygulanmasından
sorumludur.
ÇG6- Arazi Kullanımı, Arazi Kullanım Değişikliği ve Ormancılık:
Çevre ve Orman Bakanlığı, Araştırma ve Geliştirme (Ar&Ge) Dairesi Başkanlığı koordinatör kuruluş olup, Tarım ve Köy
İşleri Bakanlığı ile işbirliği içerisinde Arazi Kullanımı, Arazi Kullanım Değişikliği ve Ormancılıktan kaynaklanan sera
gazı emisyonları ve bu gazların tutulmasına ilişkin teknik uzman desteği sağlamaktadır.
Kaynak: İklim Değişikliği Birinci Ulusal Bildirimi, 2007
6
İklim Değişikliği 1. Ulusal Bildirim
2. ULUSAL ŞARTLAR:
2.9 Konut
1990-2000 döneminde bina sayısı %78.6 oranında artmış ve 2000 yılında, belediyelerin sayılarındaki artışa paralel olarak
7,838,675’e ulaşmıştır. Konutların ortalama büyüklüğü 2001 yılı ile 2004 yılları arasında 126 m2’den 141 m2’ye çıkmıştır.
Ancak, her bin kişiye düşen konut üretimi bu yıllarda, artan konut talebine rağmen 3.6’dan 2.3’e gerilemiştir. 2000
yılında toplam hane sayısı 15,070,093 iken, toplam nüfus 67, 809,048’dir. 2000 Yılı nüfus sayımı bulgularına göre,
dört kişiden oluşan haneler bir kişiden yedi kişiye kadar değişen hane büyüklükleri arasında en büyük paya sahiptir
(%24). Bunu üç (%17), yedi (ve daha fazla) (%16), ve beş (%15) kişiden oluşan haneler izlemiştir. Son yıllarda tek
kişilik hanelerin sayısında artış olsa da, ortalama hane büyüklükleri OECD ülkeleri ile karşılaştırıldığında ayırt
edilebilir niteliktedir.Bu ülkede konutlarda büyük miktarlarda enerji tüketimini engellemektedir. Ayrıca, Türkiye
nüfusu yoğun illerde yer alan konutlarda kömür ateşlemeli sistemlerin yerine doğal gazlı ısıtma sistemleri getirerek
bir ilerleme dönemi yaşamıştır. Yeni doğal gaz boru hatlarının daha fazla kentsel alana ulaşması ile bu eğilim devam
edecektir. 2004 yılı verilerine göre, Türkiye’nin toplam nihai enerji tüketimi 67.8 milyon TEP olmuştur. İnşaat
sektörünün nihai enerji tüketimindeki payı 20.7 milyon TEP ile %31 olmuştur.
“TS 825 Binalarda Isı İzolasyonu Yönetmeliği” uyarınca uygun izolasyon kriterlerine göre yapılan hesaplamalarda elde
edilen rakamlar binalarda %30-50 arasında enerji tasarrufu potansiyeli sağlamaktadır. TS 825 Binalarda Isı
İzolasyonu Standartlarına göre, ülkemiz dört ısı bölgesine ayrılmıştır; bu dört bölgede enerji ihtiyacı 50-150 kWh/m2
azalmalıdır. Kış aylarında soğuk iklim koşullarından dolayı ülkenin önemli bir bölümünde ısınma ihtiyacı 36.4
(kWh/m2,a)’den fazladır. P ile %31 olmuştur. “TS 825 Binalarda Isı İzolasyonu Standartları” ve “Binalarda Isı
İzolasyonu Yönetmeliği” uyarınca uygun izolasyon kriterlerine göre yapılan hesaplamalarda elde edilen rakamlar
binalarda %30-50 arasında enerji tasarrufu potansiyeli sağlamaktadır.
Kaynak: İklim Değişikliği Birinci Ulusal Bildirimi, 2007
7
İklim Değişikliği 1. Ulusal Bildirim
3. Sera Gazı Emisyonları Ve Yutak Alanlar Envanteri
3.3 Emisyonların Değerlendirmesi
3.3.6 Arazi Kullanımı Değişikliği ve Ormancılıktan Kaynaklanan Emisyonlar ve Yutak Alanlar
Diğer LULUCF (Arazi Kullanımı, Arazi Kullanım Değişikliği ve Ormancılık) Kategorileri
Bu bölümde tarım alanları, otlaklar, sulak alanlar ve yerleşim alanlarından kaynaklanan emisyon ve yutulmalarla
ilgili tahminler yer almaktadır. Tahminler; arazi kullanımı, mahsül çeşidi, ekili alan ve toprakla ilgili TÜİK ile Tarım ve
Köyişleri Bakanlığı’ndan alınan verilere dayanarak yapılmıştır. CORINE Land Cover (Arazi Örtüsü) 2000 programı da
iskan alanları için kullanılmıştır.
Kaynak: İklim Değişikliği Birinci Ulusal Bildirimi, 2007
8
İklim Değişikliği 1. Ulusal Bildirim
4. SERA GAZLARININ AZALTILMASINA YÖNELİK POLİTİKA VE ÖNLEMLER
4.3 Uygulanan – Benimsenen – Planlanan Önlemler
4.3.1 Enerji Sektörü
Jeotermal Enerji - 3700 konutun jeotermal enerjiyle ısıtılması projesi finansal açıdan Çevre ve Orman Bakanlığı
tarafından desteklenmiştir.
4.3.2 Enerji Verimliliği
Enerji Sektöründe Sera Gazı Emisyonlarını Etkileyen Temel Politika ve Önlemler:
Binalarda ısı yalıtımı yönetmeliği
Bina Kodlama Projesi - GEF
İnşaat Sektörü
Binalarda Isı Yalıtım Zorunlu Kuralları – TS825 14 Haziran 1999 tarih ve 23725 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmıştır.
Binalarda Enerji Performansı Direktifi ile Binalarda Isı Yalıtım Zorunlu Kuralları – TS825’in uyumlaştırılması çalışmaları
devam etmektedir. Haziran 2000 itibariyle bu standartların uygulanması zorunlu hale gelmiştir. Bu yönetmelik Haziran
2000’de MRR tarafından gözden geçirilerek yeni binalara TS825 uyarınca yeni yalıtım şartları getirilmiştir.
EİE, binalarda enerji yönetimiyle ilgili kavramların yerleştirilmesi için 2006 yılında “Sertifikalı Enerji Yöneticileri
Programı”nı başlatmış bulunmaktadır.
Bunun yanı sıra, Bayındırlık ve İskan Bakanlığı 3194 sayılı İmar Kanunu’nun revizyon çalışmalarına da devam
etmektedir.
9
İklim Değişikliği 1. Ulusal Bildirim
4. SERA GAZLARININ AZALTILMASINA YÖNELİK POLİTİKA VE ÖNLEMLER
4.3 Uygulanan – Benimsenen – Planlanan Önlemler
4.3.6 Arazi Kullanımı, Arazi Kullanımı Değişikliği ve Ormancılık
Türkiye’de arazi kullanımı ve planlaması çeşitli kurumlar tarafından sorumlulukları çerçevesinde yürütülmektedir. İlgil tüm kurum
ve taraflar arasında gerekli koordinasyon sağlanmış olsa da, disiplinler arası bir yaklaşıma dayalı doğru ve güncel verileri
içeren Ulusal Arazi Kullanımı Planı hazırlanması ve alınacak tüm kararların ve politikaların bu plana dayandırılması gereklidir.
Ayrıca arazi kullanımı planları ve politikaları, ülkemizde değişen koşullara uygun olarak güncellenmelidir. Arazi kullanımı ve
yetki kullanımı açısından belirlenen sorunların çözülmesi amacıyla, Bayındırlık ve İskân Bakanlığı tarafından Bina Kodlama
Kanun tasarısı hazırlanmıştır. Söz konusu sektör iklim değişikliği etkilerinin azaltılmasını üç şekilde etkilemektedir:
• Mevcut karbon depo ve yutaklarının korunması ve artırılması
• Yeni karbon depo ve yutaklarının yaratılması
• Fosil yakıt kaynaklı enerji, ham madde ve ürünlerin biyokütle ile değiştirilmesi
Land Use, Land-Use Change and Forestry (LULUCF) tarafından giderilen CO2 miktarı 1990 – 2004 yılları arasında 43 Mt ile 74 Mt
arasında değişmektedir. Ülkemiz yüzeyinin %27’sini kaplayan ormanların neredeyse yarısı verimsizdir. Bu alanlarda rehabilitasyon
ve koruma faaliyetleri gereklidir. Ayrıca, ülkemizdeki orman alanları eşit oranda dağılmış durumda değildir. Türkiye nüfusunun
yaklaşık %15’i (yaklaşık 9.5 milyon) ormanlık alanlarda ya da ormanlara komşu köylerde yaşamaktadır.
13.5 milyon ha alana (2004) yayılmış olan ve CO 2 tutma özelliği açısından önemli bir konuma sahip olan otlak ve meralar zengin
bir potansiyele sahiptir. Ancak bu alanların yönetilmesi faaliyetleri hem devlet hem de köylüler açısından oldukça zayıftır. Sulak
alan geliştirilmesi faaliyetleri sermaye, insan gücü, teknoloji ve girdi (gübre gibi) alanlarında büyük yatırımlar gerektirmektedir.
Bunun yanı sıra, sürdürülebilirlik ve bakım açısından her yıl yatırımlara devam edilmesi gereklidir. Sulak alanların ıslahı ile ilgili
kısıtlamalar açıkça görülmektedir. Özellikle olumsuz sonuçlar yerel halk tarafından hemen hissedilmekte ve bölgenin ekonomisi
etkilenmektedir. Sulak alan geliştirme projeleri, sulak alanlarda üretilen ürünler (tarım ürünleri, orman, ya da balıkçılık kazançları)
üzerine odaklanmakta ve bu ürünlerin arazi, su ve beslenme akışı üzerindeki çevresel düzenleyici rolünü tam olarak dikkate
almamaktadır. Bunun sonucunda, koruma faaliyetlerine başlandığında, sulak alanların alternatif gelişimlerini sürdürebilme
becerileri düşük seviyelerde kalmaktadır.
Ulusal Ormancılık Politikaları
Ulusal Ormancılık Programının İçeriği
Ulusal Ormancılık Programında Yer Alan Ulusal Ormancılık Hedefleri
10
İklim Değişikliği 1. Ulusal Bildirim
5. TAHMİNLER VE ETKİ AZALTMA SENARYOLARI
5.1 Enerji Sektörü
5.1.3 Sektörler ve Yakıt türü Bazında Nihai Enerji Tüketimi
Talep tahminlerine göre toplam nihai enerji tüketimi yıllık olarak ortalama %5.8 oranında artarak 67.9 mtoe’den
(2003) 176.6 mtoe’ye (2020) ulaşacaktır. Ortalama yıllık büyüme oranları sektörlere göre farklılık göstermektedir ve
sanayi sektörü en yüksek orana (%6.5) sahiptir, bu sektörü ulaştırma (%6.1), konut sektörü (%5.3), tarım (%4.7), kişisel
kullanım (%3.8) ve enerji dışı sektörler (%2.6) izlemektedir.
Sanayi sektöründe elektrik tüketimi yıllık olarak ortalama %8.7 oranında artış gösterecektir ve konut sektörü elektrik
tüketiminin 2003 ile 2020 yılları arasındaki dönemde ortalama %8.1 oranında artması beklenmektedir.
5.1.4 Önlemler gözetilmeyen Senaryoya (Referans Senaryo) göre Sera Gazları Emisyonu
CO2 Emisyonları
Referans Senaryo’ya göre sektörlerden kaynaklanan toplam CO2 emisyonları 2003 ve 2020 yılları arasında yıllık ortalama
%6.3’lük bir artış göstererek, 2020 yılında yıllık 604.63 milyon tona ulaşacaktır.
Konut sektörünün payı da hafif bir düşüş göstererek 2003 yılında %12 (25.0 mtp.a) iken 2020 yılında %11’e (65.21
mtp.a) gerileyecektir ve büyüme oranı %5.8 p.a. olacaktır.
CH4 emisyonları
2003 ve 2020 yılları arasında CH 4 emisyonları 2.4 kat artarak 175.7 kt p.a.’dan 412.2 kt.p.a’ya ulaşacaktır. Planlama
döneminin başında CH 4 emisyonları konutlarda kullanılan biyokütle yakıtlarından kaynaklanmaktadır. Doğal gaz ve
elektrik tüketiminde artışa bağlı olarak konut sektörü kaynaklı CH4 emisyonlarının ortalamanın altında düşük bir
oranda artış göstermesi ve sektör payının 2020 yılında %35.7’ye gerilemesi beklenmektedir.
N2O emisyonları
N 2 O emisyonları öncelikle konut sektöründe biyokütle yakıtlarından kaynaklanmaktadır ve 2000 yılında toplam N 2
O emisyonlarının %40’ı hanelerden kaynaklanmakta iken bu oran 2003 yılında %38 olarak değişmiştir
Kaynak: İklim Değişikliği Birinci Ulusal Bildirimi, 2007
11
İklim Değişikliği 1. Ulusal Bildirim
5. TAHMİNLER VE ETKİ AZALTMA SENARYOLARI
5.1 Enerji Sektörü
5.1.5 “Önlem Alınan (Talep Yönetimi)” Senaryo ve politika ile önlemlerin toplam etkisi
EİE İdaresi tarafından gerçekleştirilen çalışmalar, Talep Yönetimi ile yüksek enerji talebini düşürebilmenin mümkün
olduğunu göstermektedir. Enerji ve elektrik sektöründen kaynaklanan emisyonların toplam etkilerini değerlendirmek
üzere, sanayi sektöründe %15 ve konut sektöründe %10 düzeyinde azalma elde edileceği varsayımına gidilmiştir.
Önlemler Gözetilen TALEP YÖNETİMİ senaryosu sanayi ve konut sektörlerine odaklanmaktadır.
Konutlarda, Talep Yönetimi uygulandığı varsayımı düşünülerek, genel olarak konut nihai tüketim oranı 4.8 mtoe ya da
diğer bir deyişle % 10 düşüş gösterecektir (2020). Konut sektöründe kullanılan taş kömürü ve kok kömüründe (%17.4,
1.1 mtoe), doğal gazda (%13.6, 1.5 mtoe), linyitte (%10.6, 0.1 mtoe) ve petrol ürünlerinde (%10.6, 0.3 mtoe) daha yüksek
düşüşler gözlenebilir. Konut sektöründe elektrik talebi 2020 yılında 19.6 TWh ya da diğer deyişle Referans Senaryoda
belirtilen seviyeden %10 daha düşük olacaktır. (16.8 mtoe’den 15.1 mtoe’ye ya da 195.2 TWh’den 175.7 TWh’ye düşüş)
Önlemler Gözetilen (Talep Yönetimi) Senaryosu Kapsamında Emisyonlar
Önlemler Gözetilen Talep Yönetimi Senaryosunda enerji, sanayi ve konut sektörlerinde emisyon azaltımları
olabilecektir. Talep Yönetimi çabaları CO 2 emisyonlarını 2020 yılına gelindiğinde yılda 75 milyon ton ya da diğer bir
deyişle %12 oranında azaltacaktır. Sektörlerde yaşanacak azalımlar aşağıda belirtilmektedir:
• enerji sektöründe 37.2 mtp.a ya da %16.8
• sanayi sektöründe 28.7 mtp.a ya da %14.6
• konut sektöründe 9.4 mtp.a ya da %14.4
Kaynak: İklim Değişikliği Birinci Ulusal Bildirimi, 2007
12
İklim Değişikliği 1. Ulusal Bildirim
5. TAHMİNLER VE ETKİ AZALTMA SENARYOLARI
5.1 Enerji Sektörü
5.1.6 Sonuçlar
Önlemler Gözetilmeyen Senaryo (Referans Senaryo)
Referans Senaryo sonuçları aşağıda verilmektedir:
Çalışma dönemi içerisinde nihai enerji talebi 68 mtoe’den 177 mtoe’ye yükselecektir. Sanayi en yüksek paya sahip
olacak ve sanayi sektörünü konut ve ulaştırma sektörleri takip edecektir.
Petrol ürünleri, elektrik ve kömür en önemli kaynak olacaktır. Elektrik ve taş kömürüne olan talep üç kattan daha fazla
artacak ve petrol ürünlerine olan talep, iki katın üzerine çıkacaktır. 2003 ile 2020 yılları arasındaki dönemde enerji
ithalatının 61 mtoe’den 157 mtoe’ye yükseleceği tahmin edilmektedir.
Önlemler Gözetilen Senaryo (Talep Yönetimi Senaryosu)
Bu analizde yalnızca konut sektörü ve sanayiye odaklanılmıştır, bu potansiyelin daha yüksek olması ihtimali de
mevcuttur. Verilerin yetersiz olması nedeniyle ulaştırma sektörü analize dahil edilememiştir.
Kaynak: İklim Değişikliği Birinci Ulusal Bildirimi, 2007
13
İklim Değişikliği 1. Ulusal Bildirim
6. İKLİM DEĞİŞ İKLİĞİ, DUYARLILIK DEĞERLENDİRMESİ ve UYUM TEDBİRLERİ
6.1 Türkiye’ye ilişkin İklim Değişiklikleri: Trendler ve Tahminler
6.1.1 Sıcaklık ve Yağış Trendleri
Sıcaklık
Sıcaklık, yağışla karşılaştırıldığında, meteoroloji istasyonlarında kolaylıkla ve daha doğru ölçülen bir değişkendir. Bundan
dolayı, sıcaklık söz konusu olduğunda, ölçümden kaynaklanan belirsizlikler çok fazla endişe yaratmamaktadır. Ancak
yine de sıcaklıktaki iklim değişikliği sinyalleri genellikle kentleşme girişimlerinin etkileriyle kontamine olmaktadır. Bunun
nedeni, Türkiye ya da diğer ülkelerdeki istasyonların çoğunun giderek şehir yerleşim alanları ve/veya ticari alanlar ile
çevrelenmesidir. Dolayısıyla sıcaklık zaman serilerindeki iklim değişikliği sinyallerini kentleşme etkilerinden ayırt etmek
zorlayıcı olmaktadır.
6.1.3 Deniz Seviyesinin Yükselişi ve Kıyılara Etkileri
Deniz seviyesi ölçümleri, Türkiye Ulusal Deniz Seviyesi İzleme Sistemi (TUDES) tarafından yapılmaktadır.
İnsan hayatına ya da ülkenin ekonomisine karşı gelecekte meydana gelebilecek riskleri en aza indirgemek amacıyla
Türkiye’deki kıyı planları ve kıyı mühendislik işlerinin hazırlanmasında tespit edilen bağıl seviye trendlerinin de göz
önünde bulundurulması önerilmektedir. Benzer şekilde, kıyı alanlardaki deniz seviyesi değişimlerini sürekli olarak
izlenmesi büyük önem taşımaktadır. .
Bu bölgelerin hali hazırda yoğun nüfuslu olması nedeniyle kıyılardaki yerleşimler ciddi hasara ya da tahribata
uğrayacaktır.
14
İklim Değişikliği 1. Ulusal Bildirim
6. İKLİM DEĞİŞ İKLİĞİ, DUYARLILIK DEĞERLENDİRMESİ ve UYUM TEDBİRLERİ
6.1 Türkiye’ye ilişkin İklim Değişiklikleri: Trendler ve Tahminler
6.1.4 Sosyo-Ekonomik Düzeye Etkileri
Kontrolsüz büyüme ve kalkınma baskısı Akdeniz, Ege ve Marmara Denizlerindeki kıyı ve kıyı şeridi bozulmaları ile
çevresel sorunların temel sebebi olmuştur. Su ihtiyacı çoğunlukla yer altı rezervlerinden karşılanmaktadır. Aşırı
kullanım, tuzlu su girişine ve tarım gibi farklı amaçlarla kullanılan su kaynaklarında azalmaya yol açmaktadır. Ege
kıyılarındaki (özellikle İzmir, Aydın, Muğla) mandalina, zeytin ve incir yetiştirilen bölgeler, en kötü şekilde etkilenen
alanlardır. Tuzlu su girişi, Türkiye’nin aynı zamanda batı kıyılarında da (örn; Çeşme, Marmaris ve Bodrum civarı) bir sorun
niteliğindedir. İnsanlar tarafından kullanım en büyük sorun olsa da, deniz seviyesinin yükselmesi, perde arkasından
sorunları daha da kötüleştiren bir faktördür ve bu durum 21. yüzyıl içerisinde daha da ciddi bir sorun haline gelecektir.
Uyum
İlk adım olarak, tehdit altındaki alanların bir envanterinin çıkarılması faydalı olacaktır.
6.2 Etkilerin Değerlendirilmesi ve Uyum Tedbirleri
6.2.1 Su kaynakları
Uyum
Gelecekte beklenen iklim değişikliğine karşı olan hassasiyetle mücadele edebilmeye yarayan uyum araçları olarak
sulama ve yerleşim alanlarında su taşıma ve dağıtımında teknolojik değişimleri teşvik eden ve su kullanıcıları arasında su
ihtiyacının yönetimine ilişkin girişimleri belli bir mantığa oturtan, etkin arazi kullanımı yönetimine ilişkin programların
geliştirilmesi gerekmektedir.
15
İklim Değişikliği 1. Ulusal Bildirim
EK- 2 Türkiye’nin Birinci Ulusal Bildirimi’nin Hazırlanması için GEF Projesinin Kurumsal Çerçevesi ve Projenin Somut
Çıktıları
GEF Projesinin Somut Çıktıları
Çıktı 4.3.5. Sera gazı azaltımı önlemleri açısından politikanın belirlenmesi ve politika uygulamalarının izlenme
aşaması dahil olmak üzere bir faaliyet programının hazırlanması ve mevcut politikalar ve Sanayi, Konut, Atık
Yönetimi ve Hizmet sektörlerindeki alternatif senaryolara dayalı potansiyel Sera Gazı azaltımı değerlerinin
hesaplanması
Çıktı 4.3.9. Tarım, ormancılık ve su idaresinin iyileştirilmesi için biyofizyolojik ve ekonomik modellerin
oluşturulması, mevcut modellerin uygulanma alanlarının genişletilmesi (Sürdürülebilir orman yönetimi ve tarımsal
kalkınma, etkilenen alanlarda çiftçilikte iyi uygulamaların geliştirilmesi, bütünleştirilmiş sürdürülebilir kırsal
kalkınma için pilot projelerin oluşturulması)
Çıktı 4.4.1. Üç küresel iklim senaryosuna dayalı olarak insan ve doğal sistemler üzerindeki etkilerinin belirlenmesi
(sıcaklık değişiklikleri, yağış miktarı, tarım ve biyoçeşitlilik, toprak, sıcaklık, su kaynakları, insan yerleşimleri, insan
sağlığı)
Çıktı 4.4.2. Sosyoekonomik alandaki yerel ve küresel etkiler temelinde ulusal duyarlılık ve azaltım önlemlerinin
değerlendirilmesi (ekonomik büyüme, teknoloji, nüfus ve yönetişim) ve uygun iklim değişikliği uyum tedbirlerinin
aranması
Kaynak: İklim Değişikliği Birinci Ulusal Bildirimi, 2007
16
İklim Değişikliği 5. Ulusal Bildirim
2. ULUSAL ŞARTLAR
2.6. Enerji
2.7. Konut ve Kentleşme
3 . SERA GAZI EMİSYON ve YUTAK ENVANTERİ
3.1. Toplam Sera Gazı Emisyon ve Yutak Envanteri
3.2. Sektörel Emisyon ve Yutak Değişimi
3.2.1. Enerji - İmalat Sanayi ve İnşaat - Diğer Sektörler
3.2.4. Arazi Kullanımı, Arazi Kullanımı Değişikliği ve Ormancılık
3.5. Ulusal Sistem
3.5.2. Belirsizlikler
4. POLİTİKA ve ÖNLEMLER
4.1. Politika Çerçevesi ve Politika Oluşturma Süreci
4.2. Kesişen Politika ve Önlemler
4.3. Enerji
4.5. Ulaştırma
4.7. Ormancılık
6. İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ ETKİLERİ, ETKİLENEBİLİRLİK VE UYUM
TEDBİRLERİ
6.2. Beklenen Etkiler, Etkilenebilirlik ve Uyum Tedbirleri
6.2.1. Su Kaynakları
6.2.3. Doğal Afetler
6.2.5. Kıyı Alanları
6.2.7. Yerleşimler ve Turizm
Kaynak: İklim Değişikliği Beşinci Ulusal Bildirimi, 2013
17
İklim Değişikliği 5. Ulusal Bildirim
YÖNETİCİ ÖZETİ
ORMANCILIK
Ormancılık sektöründe yutak kapasitesinin artırılması amacıyla İDEP’te yer alan eylemlerden bazıları şunlardır: Orman alanlarında tutulan
karbon miktarını 2020 yılına kadar 2007 yılı değerlerine göre %15 artırmak , ormansızlaşma ve orman zararlarını 2020 yılına kadar 2007 yılı
değerlerine göre %20 azaltmak ve orman, mera, tarım ve yerleşim gibi arazi kullanımları ve değişimlerinin iklim değişikliğini olumsuz
yönde etkilemesini sınırlandırmak.
DOĞAL AFETLER
Türkiye’nin büyüklüğü göz önüne alınınca çoğu meteorolojik afetin belirli bölge veya şehirlerle sınırlanmış olduğu ve tüm ülkeyi
etkilemediği görülmektedir. İklim değişikliğine bağlı doğal afetlerde etkilenebilirlik konusunda öne çıkan konular: hidrometeorolojik
afetlerin sıklığı, şiddeti ve etkileme süresindeki artışlar; plansız ve risk altındaki yerleşimlerde yaşam, sosyal ve ekonomik değerlerin
afetlere daha fazla maruz kalması; şiddetlenen yağışlar nedeniyle megapollerde şehir sellerinin artması; şiddetlenen kuraklık, vb.
nedenlerle çevre ve ikim göçleri ve göçmenlerinin artması; ...
KIYI ALANLARI
Nüfus yoğunluğunun iç kesimlere göre iki katına çıktığı kıyı alanları, tarım ve turizm başta olmak üzere yerleşim, sanayi ve ulaştırma
sektörleri için önemli birer alandır. Kıyı alanlarını etkileyecek iklim değişikliği parametrelerinden deniz seviyesi ve su sıcaklıklarında belirgin bir
artış gözlenmektedir.
YERLEŞIMLER VE TURIZM
Yerleşimler ve turizm yerleşimlerinin iklim değişikliğine bağlı öne çıkan etkilenebilirlikleri şunlardır: artan sıcaklıklarla beraber kentlerde
su sıkıntısı ve beraberinde getireceği hastalıklar, sıcaklık konfor düzeyinin aşılmasıyla kentlerde yaşamanın zorluğu, yerleşim alanlarının iklim
değişikliğine bağlı gelişen doğa olaylarıyla (örneğin taşkınlar) zarara uğraması, turizm kentlerinin iktisadi yapısının olumsuz etkilenmesi,
istihdamın başka sektörlere kayması ve göç olasılıkları, köylerin kuraklıkla ilişkili olarak boşalma olasılığıdır.
ENERJI
Enerji sektörü seragazı emisyonlarında 1990-2009 yılları arasında %110,65 oranında artış gözlenmiştir. Enerji sektörü emisyonlarının büyük
çoğunluğu yakıtların yanmasından kaynaklanmakta olup, bunun %36,94’ü enerji sanayi, %20,39’u konut ve hizmetler, %19,91’i imalat
sanayi, %17,04’ü ulaştırma ve %5’i tarım alt sektörlerinde yakıtların yakılmasından kaynaklanmaktadır.
Kaynak: İklim Değişikliği Beşinci Ulusal Bildirimi, 2013
18
İklim Değişikliği 5. Ulusal Bildirim
2. ULUSAL ŞARTLAR
2.6. Enerji
Sektörel Enerji Tüketimi
1990-2010 yılları arasında enerji tüketimi sürekli olarak artan eğilime sahip olmakla birlikte, kriz
dönemlerinde (örneğin 2001 ve 2008) belirgin azalmalar görülmektedir . 1990 yılında nihai
enerji tüketiminde en büyük paya %35 ile konut ve hizmetler sektörü sahipken, yıllar içinde sanayi
üretimi artışı ile birlikte sanayi sektörü, nihai enerji tüketiminde en büyük payı almaya başlamıştır.
Ancak 2009 yılına gelindiğinde kriz nedeniyle sanayi sektörünün payı %32’ye düşmüş,
konut ve hizmetler sektörünün payı ise %37’ye çıkmıştır. 2010 yılında sanayi üretimindeki artışla
birlikte sanayi sektörü enerji tüketim payı artarak %37’ye ulaşmıştır.
Kaynak: İklim Değişikliği Beşinci Ulusal Bildirimi, 2013
19
İklim Değişikliği 5. Ulusal Bildirim
2. ULUSAL ŞARTLAR
2.7. Konut ve Kentleşme
Türkiye’de 2009 yılında nihai enerji tüketiminin %37’si (29,5 milyon TEP) konut ve hizmetler sektöründen kaynaklanmıştır.
TÜİK verilerine göre, Türkiye genelinde bina sayısı 1984 yılında 4,3 milyon iken, 2001 yılında %78 artışla 7,8 milyona,
konut sayısı ise aynı dönemde %129 artışla 16,2 milyona ulaşmıştır. 2000-2008 yılları arasında alınan inşaat izinlerine
göre konutlar, ticari binalar ve kamu binaları kapladığı alan bakımından %56 oranında artarak 1.524 milyon m2‘ye
ulaşırken, sayı bakımından ise %7 oranında artarak 8,35 milyona ulaşmıştır. Binaların kullanım amaçlarına göre oransal
dağılımlarına bakıldığında, Türkiye’deki binaların %75’ini konutların oluşturduğu görülmektedir .
Türkiye’de 2010 yılında binalarda enerji tüketiminin %26’sı elektrikten, %22’si doğal gazdan, %19’u ise güneş, jeotermal,
odun, bitki-hayvan artıklarından oluşan yenilenebilir enerji kaynaklarından karşılanmaktadır .
Kaynak: İklim Değişikliği Beşinci Ulusal Bildirimi, 2013
20
İklim Değişikliği 5. Ulusal Bildirim
3 . SERA GAZI EMISYON VE YUTAK ENVANTERI
3.1. Toplam Sera Gazı Emisyon ve Yutak Envanteri
Bildirimin hazırlanması sürecinde, 1990-2010 yılları sera gazı emisyonu envanteri verilerini içeren 2012 yılı
Ulusal Emisyon Envanteri Raporu uluslararası gözden geçirme süreci tamamlanmadığından, Ulusal
Bildirimin bu bölümünde yer alan bilgiler 2011 yılı Ulusal Emisyon Envanteri Raporu’nda yer alan 19902009 yılları sera gazı emisyon envanteri verileridir. Söz konusu envanterin özet tabloları Ek A’da
verilmiştir. Enerji sektörü emisyonlarının büyük çoğunluğu yakıtların yanmasından kaynaklanmakta olup,
yakıt yanmasından kaynaklı sera gazı emisyonlarının toplam enerji emisyonları içerisindeki payı
%36,94 enerji, %20,39 konut ve hizmetler, %19,91 imalat, %17,04 ulaştırma ve %5 tarım alt sektörleridir.
Kaynak: İklim Değişikliği Beşinci Ulusal Bildirimi, 2013
21
İklim Değişikliği 5. Ulusal Bildirim
3 . SERA GAZI EMISYON VE YUTAK ENVANTERI
3.2. Sektörel Emisyon ve Yutak Değişimi
3.2.1. Enerji
İmalat Sanayi ve İnşaat
Diğer Sektörler
Konut, hizmetler ve tarım sektörlerini içeren diğer sektörler (1A4) alt sektörünün 2009 yılı toplam enerji emisyonları
içindeki payı %25,4’dür. Bu alt sektördeki emisyonların %81’ini konutlarda yakıt yakılması, %19’unu ise tarım, orman ve
balıkçılık faaliyetleri için yakıt yakılması oluşturmaktadır.
Türkiye’de konut ve tarım sektörlerinde yakıt yakılmasından kaynaklanan emisyonlar, 2009 yılında 1990 yılına göre
%117 oranında artış göstermiştir.
Hızla artan nüfus, gelir seviyesi ve yaşam standardının yanı sıra şehirleşme oranında yükselmeye bağlı olarak bina ve
yüksek yüz ölçümlü konutlara olan talep artışı gibi nedenler, konut sektörü enerji tüketiminde hızlı bir artışa yol
açmıştır.
TÜİK’in bina sayımına göre, bina sayısı 1984 yılında 4,4 milyondan %79 artışla 2000 yılında 7,8 milyona, konut sayısı
ise aynı dönemde göre %129 artışla 16,2 milyona ulaşmıştır. 2000-2008 yılları arasında alınan inşaat izinlerine göre
konut, ticari ve kamu binalar alan bakımından %56 oranında artarak 1,524 milyon m2’ye ulaşmış, sayı bakımından ise %7
oranında artmıştır. Konut Sektöründe yalıtım ve diğer tasarruf yöntemlerinin uygulanması için gerekli finansman ve
uygulama sorunlarından dolayı ısıtma yoğunluğu gelişmiş ülkelere göre daha yüksektir. Konut ve Hizmetler Sektörü enerji
tüketiminde, 1990 yılında 15,36 milyon TEP olan elektrik kullanım büyük bir artış göstererek 2009 yılında 29,47 milyon TEP
değerine ulaşmıştır.
Kaynak: İklim Değişikliği Beşinci Ulusal Bildirimi, 2013
22
İklim Değişikliği 5. Ulusal Bildirim
3 . SERA GAZI EMISYON VE YUTAK ENVANTERI
3.2. Sektörel Emisyon ve Yutak Değişimi
3.2.4. Arazi Kullanımı, Arazi Kullanımı Değişikliği ve Ormancılık
Türkiye’nin 2009 yılına ait sera gazı emisyon envanter verilerine göre Arazi Kullanımı, Arazi Kullanımı
Değişikliği ve Ormancılık (AKAKDO) sektörü, insan kaynaklı sera gazı toplam emisyonunun yaklaşık
olarak %22,33’üne denk bir yutak oluşturmaktadır . En fazla yutağa neden olan kaynaklar
2009 yılı için %15,5 ile ormanlar, %5 ile tarım alanları ve %1,8 ile çayır ve mera alanlarıdır.
3.5. Ulusal Sistem
3.5.2. Belirsizlikler
Belirsizlik hesaplamaları, envanterin doğruluğu hakkında bilgi vermekle kalmaz, envanterin
geliştirilmesi için önceliklerin tespitinde ve metodoloji seçiminde de yol göstericidir. Kullanılan
aktivite verisinde seçilen emisyon faktörü değeri ve kullanılan emisyon hesaplama metodolojine
kadar, envanterlerde belirsizliklerin ortaya çıkmasının pek çok nedeni vardır. Toplam belirsizlik
tahmini, bireysel belirsizliklerin bir kombinasyonudur.
Sanayi alt sektörünün belirsizliği %3,1 ile en yüksek paya sahiptir. Ulaştırma, %2,9 ile ikinci en
yüksek belirsizliğe sahip alt sektördür. Diğer sektör alt grubunda yer alan ticari/kurumsal, konut
ve tarım/orman/balıkçılık sektörlerinde yakıt yakılması emisyonlarının belirsizliği ise %2,7’dir. Petrol
rafinerileri ve İmalat Sanayi alt gruplarında yakıt yakılması emisyonlarının belirsizliği ise sırasıyla
%2,2 ve %1,9 civarındadır.
Kaynak: İklim Değişikliği Beşinci Ulusal Bildirimi, 2013
23
İklim Değişikliği 5. Ulusal Bildirim
4. Politika ve Önlemler
4.1. Politika Çerçevesi ve Politika Oluşturma Süreci
İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ POLİTİKASI
Türkiye’de iklim değişikliği ile mücadeleye yönelik doğrudan politikalar ilk kez Sekizinci Beş Yıllık
Kalkınma Planı’nda yer almıştır. Planda, BMİDÇS taraf olma sürecindeki çalışmaların yanı sıra ulaştırma,
enerji, sanayi ve konutlardan kaynaklanan sera gazı emisyonlarının azaltılması amacıyla, enerji
verimliliğinin artırılması yönündeki düzenlemelerin yapılacağıbelirtilmiştir. Dokuzuncu Kalkınma Planında
ise, Türkiye’nin şartları çerçevesinde sera gazı azaltımı politika ve tedbirlerini ortaya koyan bir “İklim
Değişikliği Ulusal Eylem Planı” hazırlanacağı belirtilmektedir.
İDKK Teknik Çalışma Grupları
Kaynak: İklim Değişikliği Beşinci Ulusal Bildirimi, 2013
24
İklim Değişikliği 5. Ulusal Bildirim
4. Politika ve Önlemler
4.2. Kesişen Politika ve Önlemler
YEREL İKLİM POLİTİKALARI
Türkiye’de nüfusun %76’sı şehirlerde yaşamaktadır. Bu nedenle şehirler, hem çevresel kirliliğinin hem çözümünün
önemli bir parçasıdır. Yerel yönetimler, özellikle şehir içi ulaştırma, atık ve enerji konularındaki politika ve uygulamalarda
etkin rol oynamaktadır. Türkiye’de 16 adet Büyükşehir Belediyesi bulunmakta olup, Büyükşehir Belediyesi Kanunu’na2 göre
belediyelerin görev ve yetki alanında kentsel planlama, ulaşım ana planlarının hazırlanması ve uygulanması, atıkların
toplanması, bertarafı ve bununla ilgili altyapı hizmetleri, su ve kanalizasyon hizmetleri, ağaçlandırma ve çevrenin korunması
gibi pek çok hizmet yer almaktadır. Büyükşehir Belediyelerinin bu konularda oldukça etkili girişimleri bulunmaktadır.
Çanakkale ve Gaziantep Büyükşehir Belediyeleri İklim Değişikliği Eylem Planlarını Tamamlamıştır.
04/10/2010 tarih ve 27749 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Bütünleşik Kentsel Gelişme Stratejisi ve
Eylem Planı-2010-2023 (KENTGES) özellikle mekânsal planlama, ulaşım ve altyapı, konut, dönüşüm, afetlere hazırlık,
doğal ve kültürel varlıkların korunması, iklim değişikliği, enerji verimliliği ve yenilenebilir enerji kaynakları, yerleşmeler ve
çevrebilim, göç ve sosyal politikalar, ekonomik yapının güçlendirilmesi ve katılım konularında strateji ve eylemler
içermektedir. 2011 yılı Ocak ayından itibaren KENTGES belgesinin merkezi ve yerel düzeyde uygulanmasına yönelik
çalışmalar tüm hızıyla devam etmektedir. Kentleşme ve imar konularında merkezi ve yerel idareler için bir yol haritası olan
belgenin tanıtım, uygulama ve izleme çalışmalarına başlanmıştır. Belge, ÇŞB ve ilgili kamu kurumlarının üst düzey
temsilcilerinden oluşan "İzleme ve Yönlendirme Kurulu” tarafından yürütülmekte ve izlenmektedir. Ayrıca il ve bölge
düzeyinde farkındalık yaratma, yerel yönetimler için kapasite geliştirme, mevcut durum tespiti ve eğitim çalışmaları ile
KENTGES izleme sisteminin kurulması çalışmaları da yürütülmüştür.
Sürdürülebilir kentsel gelişmeyi hedefleyen KENTGES belgesinde iklim değişikliği ile mücadele ve uyumla ilgili olarak çeşitli
eylemler de yer almakta olup, sorumlu kurumlarca bunlar hayata geçirilmeye başlanmıştır. Bu kapsamda "Enerji etkin ve
iklim duyarlı yerleşme stratejileri hazırlanacaktır" eylemi Ulusal İklim Değişikliği Eylem Planı'nda da yer almıştır. Diğer
eylemlere ilişkin ÇŞB, Belediyeler, ETKB ve OSİB gibi kurumlarca çalışmalar yürütülmektedir.
Kaynak: İklim Değişikliği Beşinci Ulusal Bildirimi, 2013
25
İklim Değişikliği 5. Ulusal Bildirim
4. Politika ve Önlemler
4.3. Enerji
Türkiye’nin Sera Gazı Ulusal Envanteri’ne göre, enerji sektörünün 2009 yılında toplam emisyon
miktarındaki payı %75,3 oranında gerçekleşmiş olup, enerji sektörü emisyonlarının büyük çoğunluğu
yakıtların yanmasından kaynaklanmaktadır. Yakıt yanmasından kaynaklı sera gazı emisyonlarının
toplam enerji emisyonları içerisindeki payı %36,94 enerji sanayi, %20,39 konut ve hizmetler, %19,91
imalat, %17,04 ulaştırma ve %5 tarım alt sektörleridir. Enerji tüketiminden kaynaklanan emisyonların
kontrol edilmesine yönelik olarak, enerji verimliliği potansiyelinin değerlendirilmesi, yenilenebilir enerji
kaynaklarının daha fazla kullanımı, temiz kömür teknolojilerinin yaygınlaştırılması ve nükleer enerjinin
kullanılması, enerji ve çevre sorunları bağlamında başlıca enerji politikaları arasında yer almaktadı
4.5. Ulaştırma
Dokuzuncu Kalkınma Planında kent içi ulaşıma ilişkin de kapsamlı politika önerileri yer almaktadır.
Planda enerji, çevre, ekonomi, konut, arsa ve arazi politikaları ile tutarlı, sürdürülebilir, kamu
kesimini bağlayıcı, özel sektörü yönlendirici geniş kapsamlı bir ulusal kent içi ulaşım stratejisi
oluşturulması öngörülmüş; toplumun tüm kesimlerine eşit fırsatlar sunan, katılımcı, kamu yararını
gözeten, yurt içi kaynakların kullanımına özen göstererek dışa bağımlılığı en aza indiren, çevreye
duyarlı, ekonomik açıdan verimli, güvenli ve sürekli yaya hareketinin sağlanmasını esas alan kent
içi ulaşım planlaması yapılacağı belirtilmiştir. Sürdürülebilir bir kent içi ulaşım sistemi oluşturmaya
yönelik olarak yaya ve bisiklet ulaşımı ile toplu taşımaya öncelik verileceği ve bu türlerin kullanımının
özendirileceği vurgulanmıştır.
İklim Değişikliği Ulusal Eylem Planı’nda Ulaştırma Sektörü için belirlenen amaçlar, hedefler ve eylem alanları, Türkiye Ulaşım
ve İletişim Stratejisi Belgesi ve Ulusal İklim Değişikliği Strateji Belgesindeki stratejilerle uyumlu olarak hazırlanmıştır.
Kaynak: İklim Değişikliği Beşinci Ulusal Bildirimi, 2013
26
İklim Değişikliği 5. Ulusal Bildirim
4. Politika ve Önlemler
4.7. Ormancılık
Türkiye ormanlarının yıllık karbon tutma potansiyeli düzenli bir artış göstermektedir. 1990 yılında 12,02
Mton/yıl olan net karbon stok artışı 2009 yılında 15,64 Mton /yıl’a çıkmış., bu miktarlara eşdeğer olan CO2
alımları da 44,08 Mton/yıl’dan 57,36 Mton/yıl’a yükselmiştir. Orman arazileri atmosfere salınan sera
gazlarının en önemli yutağını oluşturmakta ve tarım, mera, sulak alan ve yerleşim alanları içindeki
yeşil alanlar ile birlikte atmosfere salınan toplam CO2’in ortalama %25’ini geri almaktadır.
İklim Değişikliği Ulusal Eylem Planı: Orman, mera, tarım ve yerleşim gibi arazi kullanımları ve
değişimlerinin iklim değişikliğini olumsuz yönde etkilemesinin sınırlandırılmasıba ilşkin sayısal hedefler
yer almaktadır.
Kaynak: İklim Değişikliği Beşinci Ulusal Bildirimi, 2013
27
İklim Değişikliği 5. Ulusal Bildirim
6. İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ ETKİLERİ, ETKİLENEBİLİRLİK VE UYUM TEDBİRLERİ
6.2. Beklenen Etkiler, Etkilenebilirlik ve Uyum Tedbirleri
Katılımcı süreçle gerçekleştirilen etkilenebilirlik değerlendirmesi sonucunda: i) su kaynakları, ii) tarım sektörü ve gıda güvencesi,
iii) doğal afet risk yönetimi, iv) ekosistem hizmetleri, biyolojik çeşitlilik ve ormancılık ile v) insan sağlığı olmak üzere Türkiye için
temelde beş etkilenebilirlik alanı öne çıkmıştır. Ayrı birer başlık olmamakla birlikte kıyı alanları ile yerleşimler ve turizm konuları
da hem İklim Değişikliği Ulusal Stratejisi’nde hem Ulusal İklim Değişikliği Eylem Planı’nda yer almaktadır. Bu kapsamda,
takip eden bölümlerde bu yedi başlık özelinde etki, etkilenebilirlik ve uyum konuları detaylı olarak ele alınmaktadır. İklim
değişikliğine adaptasyonun sosyoekonomik etkileri ve maliyeti konusunda mevcut çalışmalar sınırlı olup bu alandaki çalışmalar
başlatılarak gelecek raporlamalarda bilgi sunulacaktır.
6.2.1. Su Kaynakları
Havza Çalışmaları
6.2.3. Doğal Afetler
Seller : Olağanüstü su akışı, baraj güvenliği sorunlarına yol açmakta, halkı ve yerleşim birimlerini tehlike altına sokmaktadır. Bu
Gidişle Şehir Selleri Yakında Türkiye’nin En Yıkıcı Afeti Olabilir.
İklim Değişikliğinin Doğal Afetlere Olası Etkileri ve Uyum Tedbirleri: Şiddetlenen yağışlar nedeniyle megapollerde şehir
sellerinin artması
Sıcak Hava Dalgaları ve Elektrik Tüketimi: Özellikle büyük kentlerde, sıcak aylardaki hava sıcaklıkları belirgin bir biçimde
artmaktadır. Bu ise, yaz aylarında özellikle güney illerinde havalandırma ve soğutma amaçlı enerji tüketiminin artmasına
neden olmaktadır. Konutların ve endüstriyel tesislerin soğuk havalarda ısıtılması ve sıcak havalarda soğutulması için ihtiyaç
duyulan enerji ve yakıt miktarı, hava sıcaklığı ile doğru orantılıdır. Hava sıcaklıkları Derece- Gün değerleri şeklinde dikkate alınarak,
şehirlerin yıllık ısıtma amaçlı enerji talepleri ve iklim değişimi ile birlikte ısıtma enerjisi taleplerinin nasıl değişeceği belirlenebilir.
Sıcak havalarda Türkiye’de elektrik tüketimi yüksek artış ve düzensizlikler göstermektedir. Bu dönemlerdeki yüksek talebin
karşılanması zaman zaman imkansız hale gelmekte ve arz güvenliği sıkıntısı yaratmaktadır.
Kaynak: İklim Değişikliği Beşinci Ulusal Bildirimi, 2013
28
İklim Değişikliği 5. Ulusal Bildirim
6. İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ ETKİLERİ, ETKİLENEBİLİRLİK VE UYUM TEDBİRLERİ
6.2. Beklenen Etkiler, Etkilenebilirlik ve Uyum Tedbirleri
6.2.5. Kıyı Alanları
Kıyı alanları üzerindeki bir diğer baskı unsuru ise iklim değişikliğidir. Kıyı alanlarını etkileyecek iklim değişikliği
parametrelerinden deniz seviyesi ve su sıcaklıklarında belirgin bir artış gözlenmektedir. Deniz seviyesi yükselmesinin kıyı
alanlarında yaratacağı sorunlar, kıyı erozyonu, fırtına kabarmalarına bağlı taşkınlar, su altında kalacak toprak alanları,
tatlı su kaynaklarına tuzlu su girişi gibi fiziksel sorunlar olacaktır. Tuzlu su girdisi tatlı su kaynaklarında, taşkın ve toprak
kayıpları ise önemli altyapı tesisleri ve yerleşim yerleri başta olmak üzere tarım, turizm ve ekosistem üzerinde mevcut
insan kaynaklı baskılara eklenecek yeni baskılar olacaktır.
ETKİ VE ETKİLENEBİLİRLİK ANALİZİ
Deniz seviyesi yükselmesi senaryolarından bağımsız olarak, 10 m’den alçak yerleri temel alan bir başka çalışma, deniz
seviyesi yükselmesi sonucunda etkilenecek alanların nüfus, yerleşim birimi, arazi kullanımı, sulak alanlar, ulusal tarım
üretimine katkı ve vergi katkı payı gibi özelliklerini ortaya koymuştur. Yapılan bölgesel değerlendirmeye göre deniz
seviyesi yükselmesinden etkilenecek nüfus açısından Marmara en riskli bölgeyken, alan kaybı açısından yüksek
etkilenebilirliğe sahip bölge Akdeniz kıyılarıdır. Akdeniz kıyılarındaki alan kayıpları özellikle tarımsal üretim açısından ciddi
sorunlar aratabilecektir.
Rakımı 1-3 m arasında daha uzun süreçte etkilenebilirliği yüksek olan bölgeler ise yoğunlukla yerleşim bölgeleri olup, artan
deniz seviyesi yükselmesi karşısında nüfusun ve ekonominin en çok etkileneceği alanları kapsamaktadır.
İklim Değişikliğinin Kıyı Alanlarına Olası Etkileri ve Uyum Tedbirleri - Kıyı yerleşimlerinin oşinografik etkilere daha fazla
maruz kalması
Kaynak: İklim Değişikliği Beşinci Ulusal Bildirimi, 2013
29
İklim Değişikliği 5. Ulusal Bildirim
6. İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ ETKİLERİ, ETKİLENEBİLİRLİK VE UYUM TEDBİRLERİ
6.2. Beklenen Etkiler, Etkilenebilirlik ve Uyum Tedbirleri
6.2.7. Yerleşimler ve Turizm
Kentsel faaliyetlerin etkisi, kuşkusuz ki kentin yönetsel sınırları içinde kalmamaktadır. İktisadi faaliyetler
özellikle büyük kentleri yaşamak için çekici hale getirmekte, bu kentler sundukları faaliyet çeşitliğiyle hem başka
kentlerden hem kırsal alanlardan göç almakta ve çoğu durumda denetlenemeyen nüfus artışı nedeniyle altyapı
yetersizlikleri yaşanmaktadır. Artan nüfusun yeni altyapı gereksiniminin tam olarak karşılanamadığı durumlarda,
sağlık ve hijyen sorunları ortaya çıkmaktadır. Bu sorunlar, doğal çevre üzerinde baskı oluşturmanın yanı sıra,
kentlerdeki yaşam kalitesini ve en çok da kent yoksullarını etkilemektedir. Bu kesimler, maddi olanaksızlıklar
nedeniyle genellikle kentin düzenli konut alanlarından uzakta, su yataklarında veya heyelan riski taşıyan alanlarda
yerleşmektedir. Herhangi bir doğa olayı (afet niteliğinde olsun veya olmasın) bu kesimlerin yerleşim yerlerinde
altyapının taşmasına ve binaların çökmesine neden olabilmektedir.
Kent içindeki faaliyetlerin yanı sıra, kentlerin çevresinde yer alan büyük ölçekli sanayi tesisleri ve kompleks
karayolu altyapısı da doğal alanlar üzerindeki baskıyı arttırmıştır.
Türkiye’deki kentleşme deneyimi, iklimle ilişkili olarak incelendiğinde, olumlu ve sürdürülmesi gereken
özelliklerinin yanı sıra, kentlerde sürdürülemez yaşam koşullarına neden olan ve doğa üzerinde yıkıcı sonuçlara yol
açan sorunlu yönlerinin olduğu da görülmektedir. İklim değişikliğiyle ilgili kentleşme sorunlarının başında,
yukarıda da özetlenen denetimsiz nüfus artışı gelmektedir.
TÜİK istatistiklerine göre, özellikle 1950’li yıllardan başlayan kırdan kente göç süreci, son 80 yıl içinde
(Cumhuriyet’in ilk yıllarından bu yana) ülkenin kentsel nüfus oranını %15’ler düzeyinden, 2009 yılında %75,5
düzeyine çıkarmıştır. Kent nüfusunun hızlı artışıyla ilişkili bir başka sorun ise, artan nüfusun kentler arasında
dengesiz dağılımıdır.
Kaynak: İklim Değişikliği Beşinci Ulusal Bildirimi, 2013
30
İklim Değişikliği 5. Ulusal Bildirim
6. İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ ETKİLERİ, ETKİLENEBİLİRLİK VE UYUM TEDBİRLERİ
6.2. Beklenen Etkiler, Etkilenebilirlik ve Uyum Tedbirleri
6.2.7. Yerleşimler ve Turizm
ETKİ VE ETKİLENEBİLİRLİK ANALİZİ
Olası etki ve etkilenebilirliklerin bir kısmı aşağıda sunulmaktadır.
Yapı yoğunluğu
1984 yılında 4,3 milyon olan bina sayısı, %78 artışla 2000 yılında 7,8 milyona, konut sayısı ise %129 artışla 16,2 milyona
ulaşmıştır. 2000-2008 yılları arasında konut, ticari ve kamu binaları alan bakımından %56 oranında artmıştır. İklime bağlı
afetler oluştuğunda (sel, taşkın gibi), bu afetler kentleri, özellikle yoksul kesimlerini etkilemektedir.
Yeşil alan yetersizliği
Kent planlaması açısından iklim değişikliğiyle uyumlu gelişmenin önemli bir girdisi, kentte bir yeşil alan sisteminin
bulunmasıdır. Freiburg’da 2003 yılında yapılan bir çalışma, ağaçlık bir alanla ağaçsız bir alan arasındaki ortalama hava
sıcaklığı farkının yaklaşık 1 °C olduğunu ortaya koymuştur.
Türkiye’de pek çok orta boy kentte ve metropoliten kentlerde yeşil alan eksikliği bu yerleşimlerin iklim değişikliğinin
etkilerine dayanıklılığını olumsuz etkilemektedir.
Turizm yerleşmelerinde durum
Sıcaklık artışı, kuraklık ve yağış rejiminin değişmesinin, elbette ki tüm yerleşimlerde kişisel konfor düzeyi ve iktisadi yaşam
üzerinde olumsuz etkilere neden olması beklenmektedir. Ancak öncelikli etkilenecek alanların, yerel iktisadi yapısı denizgüneş-kum turizmine dayalı kentler olduğu açıktır.
Artan sıcaklıklar kıyı yerleşmelerinde su sıkıntısı ve kuraklık Akdeniz Bölgesini, turistik çekiciliğinin azalma tehlikesiyle
karşı karşıya bırakacaktır. Konforlu sıcaklık düzeylerinin sonbahar ve kışa doğru kayması, kıyı yerleşimlerinde turizm
sezonunun değişeceği olasılığını da düşündürmektedir. Öteyandan, kış turizmine dayalı merkezler ise kış aylarındaki sıcaklık
artışının ve yağış azalmasının tehdidi altındadır.
Kaynak: İklim Değişikliği Beşinci Ulusal Bildirimi, 2013
31
İklim Değişikliği 5. Ulusal Bildirim
6. İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ ETKİLERİ, ETKİLENEBİLİRLİK VE UYUM TEDBİRLERİ
6.2. Beklenen Etkiler, Etkilenebilirlik ve Uyum Tedbirleri
6.2.7. Yerleşimler ve Turizm
UYUM TEDBİRLERİ
Mekansal planlama bakış açısıyla iklim değişikliğiyle mücadele ve uyum konusu, aslında sürdürülebilir kentsel gelişme
yaklaşımın ayrılmaz bir parçasıdır. TÜBİTAK URBAN-NET kapsamında yapılan önemli bir proje, Kent Planlamaya Ekosistem
Hizmetlerinin Eklemlenmesi Projesidir. İsveç, Hollanda ve Türkiye’den akademisyenlerin yürüttüğü Projede, iklim değişikliğinin
de dahil olduğu pek çok afet karşısında dayanıklı kentler kavramı ele alınmıştır.
Ulusal kamu kuruluşları düzeyinde yürütülen çalışmalar
ÇŞB, kentleşme, yerleşme ve planlamaya ilişkin sorunların çözümüne yönelik olarak strateji ve eylemleri ortaya koyan ve ulusal
düzeyde referans çerçeve belgesi niteliği taşıyan bir yol haritası olarak KENTGES’i tarif etmektedir. 2007 yılında ön hazırlık
çalışmaları başlatılan süreç sonucunda, Strateji Belgesi 2009 yılında Kentleşme Şurası kapsamında geliştirilmiş, 2010 yılında
ise kabul edilerek Resmi Gazete'de yayımlanmıştır. Kentleşme Şurasında 10 oturum başlığından birisi “iklim Değişikliği,
Ekolojik Denge, Enerji Verimliliği ve Kentleşme” üzerine gerçekleştirilmiştir.
Yerel yönetimler düzeyinde yürütülen çalışmalar
Yerel yönetimler sera gazlarını azaltıcı tedbirlerin yanısıra, iklim değişikliğine uyumla ilişkili olarak kentsel planlama gibi
konularda da uygulamalarda bulunmaktadır. İDEP’te belediyelerin iklim değişikliği konusunda uygulayacağı tedbirler yer
almaktadır. Diğer taraftan, Gaziantep ve Çanakkale Belediyeleri yerel düzeyde İklim Değişikliği Eylem Planlarını hazırlayarak
bu konuda öne çıkan belediyelerdir.
Tablo 6.16. İklim Değişikliğini Yerleşimler ve
Turizme Etkileri ve Uyum Tedbirleri
Kaynak: İklim Değişikliği Beşinci Ulusal Bildirimi, 2013
32
İklim Değişikliği 6. Ulusal Bildirim
24-26 Haziran 2014 Kapsam Belirleme Çalıştayı
27.12.2013 tarihinde başlayan “İklim Değişikliği Ulusal Bildirimlerinin
Hazırlanması” projesi kapsamında 6. Ulusal Bildirimin bölümlerinin
kapsamlarının belirlenmesi amacıyla 93 kurumdan toplamda 203
kişinin katılımı ile Kapsam Belirleme Çalıştayı düzenlenmiştir.
33
İklim Değişikliği 6. Ulusal Bildirim
24-26 Haziran 2014 Kapsam Belirleme Çalıştayı
YERLEŞİMLER VE TURİZM
 Turizm başlığı ayrı, yerleşimler başlığı ayrı ele alınabilir
 Çevre dostu Otel belgesi alan tesisler ile ilgili sayısal veriler
 Uyum kısmı genişletilmeli (Genel Arazi Kullanım Değişimi olarak daha genel bir başlık
olabilir. (Sanayi, Ulaşım, turizm, enerji, Yerleşim birimleri vb. alt başlıklar da ele
alınabilir.)
 Yüzme alanları ile ilgili proje bilgileri eklenebilir
 Kalkınma ajanslarının Turizm projelerine destekleri ile ilgili bilgiler belirlenebilir
 Kamuda yapılan çalışmalar (Çevre düzeni planları) eklenmeli
 Turizm alanında İD etkileri değerlendrilmeli
34
İklim Değişikliği 6. Ulusal Bildirim
24-26 Haziran 2014 Kapsam Belirleme Çalıştayı
DOĞAL AFETLER
 Başlık “Afetler” olarak değiştirilebilir
 Kentsel seller, kentleşme başlığı altında da ele alınmalı (alt yapı problemlerine
dayandırılarak), yerleşimler başlığı altında da yer almalı
 Sel Eylem Planları (DSİ)
 Heyelan Kanunu (Tarım)
EKOSİSTEM HİZMETLERİ
 Genel arazi kullanımı değişikliği olarak ele alınmalı (Tarım’a ilaveten yerleşim amaçlı
ve ormancılık alanındaki değişiklikler )
KIYI ALANLARI
 Bütünleşik kıyı alanları projesi
 Arazi kullanım değişimi, ani nüfus değişiminin etkileri de ilave edilebilir.
 Kıyı erozyonu
 Hassas alan ve sıcak noktaların belirlenmesi – Eylem planlarının hazırlanması
35
İklim Değişikliği 6. Ulusal Bildirim
24-26 Haziran 2014 Kapsam Belirleme Çalıştayları
ENERJİ
BİNALAR
 Hazırlanan yeni yönetmelikler bildirime eklenmeli
 TSE yeşil ve güvenli binalar taslağı incelenip bildirime eklenmeli
 Binalarda enerji verimliliği yazılımı
 Klimalar ile ilgili etiketleme yönetmeliği bildirime eklenmeli
 Binalarda enerji verimliliği konusunda GEF projesi incelenmeli - Entegre bina tasarımı, eğitim,
örnek binalar
 GAP idaresi ile temasa geçilmeli (örnek projeler, binalar) - Karbon nötr bölge (UNDP
Koordinasyonu)
 Eskişehir Belediyesi GreenBuilding Projesi’nden bahsedilmeli
 Gaziantep Belediyesi Konut Projesi
 GreenCampus-Universitelerprojesi
 ÇŞB ve UNDP’den bilgi
36
İklim Değişikliği 6. Ulusal Bildirim
24-26 Haziran 2014 Kapsam Belirleme Çalıştayları
ULAŞTIRMA
KENTSEL ULAŞIM
Kentsel ulaşımda trafik sıkışıklığının giderilmesine yönelik önlemler
Toplu taşımayı teşvik edici mekanizmaların incelenerek bildirime yansıtılması
Büyük şehirlerdeki raylı sistem yerine toplu taşıma sistemler
Yerel yönetimlerin (Büyük şehirler) örnek uygulamaları güncellenmeli
Kentsel ulaşımda trafik sıkışıklığının giderilmesine yönelik önlemler ve bu önlemlerin faydaları tablolar
ile rakamsal olarak bildirime yansıtılmalıdır.
Toplu taşımayı teşvik edici mekanizmalar incelenerek bildirime yansıtılmalıdır.
Yerel yönetimler ile bu konuda temasa geçilmesi gerekmektedir. Veriler grafik ve tablolar şeklinde
görsel olarak verilmelidir.
Yerel yönetimlerin (Büyük şehirler) örnek uygulamaları güncellenmelidir.
ETKİ, ETKİLENEBİLİRLİK VE UYUM
Taraflar kıyı bölgesi yönetimi, su kaynakları ve tarım için entegre planlara diğerlerinin arasında atıfta
bulunabilir .
37
Bilgi Talebi
Bilgi Talebi
Bilgi Talebi
Bilgi Talebi
Bilgi Talebi
Bilgi Talebi
Bilgi Talebi
Binalar
Konut
Kıyı
Bilgi Talebi
Bilgi Talebi
Bilgi Talebi
Bilgi Talebi
Bilgi Talebi
Teşekkür Ederim…
TÜBİTAK MAM Çevre ve Temiz Üretim Enstitüsü
PK. 21, 41470 GEBZE-KOCAELİ
Tel: +90-262-677 29 69
E- posta: [email protected]
Download