“AMELİYAT DEĞİL İNSANIN KENDİSİ BİR MUCİZE” RADİKAL GAZETESİ Doç. Dr. Halil Coşkun, obezite ameliyatları yapan bir genel cerrah. Tüp mide ameliyatı olarak bilinen “obezite cerrahisi”nin bir mucize olmadığını söyleyen Coşkun, işin ameliyat olmakla bitmediğini belirtiyor. Coşkun “Ameliyatla hastalarımıza 0 kilometre araç veriyoruz, doğru yolu gösteriyoruz. Ama o doğru yoldan gitmek kişinin elinde” diyor. Tüp mide ameliyatı nedir? Midemizin yaklaşık kapasitesi 1 buçuk-2 litre. Bu ameliyatla yemek borusu, mide, 12 parmak bağırsağı ve ince bağırsağa müdahale ediliyor. Midenin aşağı bölgesinden başlayıp, yemek borusunun kenarına gelecek şekilde, midenin içine kalibrasyon tüpü koyuyoruz ki herkeste eşit hacim olsun. Sonra da kesip dikerek dış parçayı çıkartıyoruz. Midenin görüntüsü tüpe benzediği için, ismi “tüp mide ameliyatı” olarak biliniyor. Yoksa ortada bir tüp yok. Yani 1500-2000 ml büyüklüğündeki bir alan 150-200’e iniyor. Evet, ciddi anlamda azalıyor. Bununla birlikte yemek yiyiş ve vücuda giren kalori de azalıyor. Ameliyatın önemli bir etkisi daha var. Mideden çıkarılan parça, açlık hissini veren hormonun salgılanmasını sağlıyor. Midenin yüzde 80-85’i devre dışı kalınca, hormon seviyesinde ciddi bir azalma meydana geliyor ve ameliyattan sonra hastamız kendini tok hissediyor. Eskiden çok acıkma, “sürekli yemek yeme hissi” varken, şimdi “az acıkma hissi” var. Bu yüzden hacimsel küçültmenin haricinde, hormonlar üzerinde de değişiklik oluyor. Bu da diyabet gibi yandaş hastalıkların azalmasını sağlıyor. Mide küçültme operasyonları nasıl hayatımıza girdi? Genel adıyla “Obezite cerrahisi”nden 5 yıl önce de kelepçe vardı ve aslında hepsi bir bütün. Mide küçültme, kelepçe ve adını son zamanlarda pek anmasak da fazlaca yapılmış olan “gastrik by pass”, yani mideyi küçültüp bir de ince bağırsağı yukarı çekmekle oluşan bir sistem. 5-6 farklı ameliyat var. Ama şu an en fazla bilineni mide küçültme. Sadece bizim ülkemizde değil, dünyada en fazla yapılan ameliyat bu. Yapılan ameliyatların yüzde 60’ı tüp mide ameliyatı. Bu ameliyatlar niye bu kadar görünür oldu? Eskiden de çok yapılırdı. Ben 10 yıl önce Amerika’da çalışırken pek çok kişiye ameliyat yapılıyordu. Amerika ile Türkiye arasında çok fark yok. Herkes Amerikan tarzı yaşıyor. Fast food zincirleri, AVM’ler, hareketsizlik… Geçen sene Dünyada yaklaşık 400 bin ameliyat yapıldı. Türkiye’de bu sayı 5-6 binde. Hangi tipteki hastalar ameliyat edilebilir? Eğer hasta “morbit obezse” ve en az 3 yıldır obezitesi varsa, hastanın kronik bağımlılığı yoksa, anestezi açısından da bir sorun yoksa, ameliyat edilebilir. Aynı zamanda vücut kitle indeksi 35’in üzerinde olan hastalara da bu ameliyatları öneriyoruz. Vücut kitle endeksi 40’ın üzerindeyse direkt ameliyat… Ama obezitenin 1. aşaması olan 30-35 aralığında vücut kitle endeksine sahip kişilerde diyabetin durumuna bakmak gerekiyor. Kaç yıldır diyabeti var, şekeri son üç aydır ne düzeyde gibi sorular soruyoruz. Bununla ilgili çalışmalar devam ediyor, ama ben kendi hastalarımda da 35’in altındakilerde ameliyat önermiyorum. YANDAŞ HASTALIKLARI ENGELLİYOR! Türkiye’de obezite tehlikeli bir noktada mı? Çok! Birçok Avrupa ülkesinden daha obez bir ülkeyiz. Toplumumuzun 3’te 2’si fazla kilolu, 3’te 1’i normal. Fazla kilolular normal, normaller zayıf, obezitenin başındakiler “fazla kilolu ama bir şey olmaz” şeklinde algılanıyor. Ama tıp diyor ki, fazla kiloluysan yandaş hastalığın artıyor. Obez isen ciddi problemler seni bekliyor. Zayıflama sektörü diyebilir miyiz? bize “obezite cerrahisini” dayatıyor Diyelim ki yılda 10 bin ameliyat yapıyoruz. Türkiye’nin 3’te 1’i obez, 3’te 1’i de fazla kilolu… Ülke 70 milyon dersek, sektörde 40 milyon gibi bir alan var. Dünya ortalamasına bakıldığında, ameliyat edilebilecek kişilerin yaklaşık yüzde 1-yüzde 2’sini ameliyat edebiliyoruz. Türkiye’de ise bu oran çok düşük… O kadar kötü durumda olan hastalar var ki… Bu hastalar bize daha güzel olmak için gelmiyorlar. Uyku apnesinden, hiper tansiyondan, diyabete kadar pek çok sağlık problemleri olduğu için geliyorlar. Bir de işi magazinleştiren ve suistimal eden bir grup var ama, bu zaten hayatın her alanında var. 5 YIL SONRA ÖLÜM VAKASI KALMAYACAK Bu ameliyatlarda ölüm riski var mı? Her ameliyatta olduğu gibi, bunlarda da var. Türkiye’deki ölüm oranları dünyadakilere oranla bir parça daha yüksek gözükebilir. Bazı hekimlerin başarı oranları yüksek olabilir ama, yeni başlayan hekimler var. Adını duymadığınız x hastanesinde de bu ameliyat yapılıyor ve doktorun bir pratik kazanması lazım. Yani bu bir süreç. Eminim ki bundan 5 yıl sonra ölüm vakalarını duymazsınız. Ameliyatlar pahalı mı? Evet. Eskiden obezite ameliyatları devlet hastanelerinde ücretsiz yapılabiliyordu. Ameliyat yaptıranların sayısı artınca, Sağlık Bakanlığı ve SGK Ocak ayında bu ameliyatları “zorunlu sağlık hizmetinden” çıkardı ve hastanelerin ameliyatlardan 3 kata kadar ücret alabilmesi kuralını getirdi. Şimdi ameliyat fiyatları 10 bin liradan 50 bin liraya kadar değişiyor. Bu biraz hangi hastanede ve hangi doktorda ameliyat olduğunuza da bağlı. Türkiye’de sağlık problemleri olmayan insanlar da ameliyat ediliyor mu? Olabilir, ama bu sayı çok düşüktür. Bu ameliyatla ilgili haberleri ya insanlar çok kilo verirse, ya da ölürse okuyoruz. Mesela safra kesesinden, bademcik ameliyatından ölenleri hiç görmüyoruz. Bu daha çok görsel bir sektör olduğu için bunların haberleri yapılıyor. MİDE ESKİ HALİNE DÖNEMEZ! Küçültülmüş midenin eski haline gelme şansı var mı? Tüp mide ameliyatı için mümkün değil. Ameliyattan bir süre sonra mide biraz büyüyebilir ama hiçbir zaman eski büyüklüğüne gelmez. Kilo alınabilir mi peki? Evet, belli olanlarda kilo alımı oluyor. Hastaları, özellikle ameliyatın 2. yılında dikkat etmeleri ve kilo almamaları için uyarıyoruz. O yüzden beslenme uzmanının temel görevi ona yeni beslenme düzenini öğretmektir. Hastaların ameliyattan önce eğitim alması gerekiyor. Biz de ameliyattan sonraki ilk 1 ayda hastalarımızı sık sık kontrol ediyoruz ve gerekirse psikiyatristimize gösteriyoruz. “PSİKİYATRİK SORUNLARA YOL AÇABİLİR” Ameliyat olduktan sonra rahata eriyor mu insan? ‘By pass’ ameliyatı olunca her şey bitmiyor. Alkol tüketmeyeceksin, sigara içmeyeceksin, yağlı yemeyeceksin. Hayatta her şeye sahip olamıyoruz. Hem çok zayıf olacağız, hem çok yemek yiyeceğiz, hem mutlu olacağız, hem de istediğimizi giyeceğiz… Böyle bir dünya yok. Obez konumuna gelmiş hasta artık tedavi görmek zorundadır. Kilo almaya başlayan bir insanı eski haline getirmek de bir koruma yöntemidir. Sağlık Bakanlığı’nın aslında bugün yapmaya çalıştığı korumadır. Bakanlık yürünmesi için tavsiyede bulunuyor. Obezseniz yürüyerek kilo veremezsiniz, ama yeni doğan nesli kilo almamak için koruyabilirsiniz. Morbit obez olan insanın tabii ki diyet yapması lazım. Ama doktora gözüküp, altta yatan hastalıklara bakıp, doktorunun kontrolünde bir program ile diyet yapılmalı. Ameliyat olduktan sonra o yemek yeme isteğini giderememesi, ileride hastada psikiyatrik sorunlara yol açabilir mi? Ameliyat olan kişide yemek yeme bağımlılığı varsa, ameliyattan sonra bunun yerine başka bağımlılıklar gelebilir. Bunun oranı yüzde 30-40. Ben ameliyatla kilo kaybettirebilirim ama kişinin aile ya da iş hayatına karışamam. Eğer siz daha önce stresten yemek yemişseniz, bu yine olabilir. Örneğin alkol almayan ya da az alan kişinin alkol düzeyi, ameliyat sonrasında artabilir. Ya da alışveriş bağımlılığı artabilir. Yüksek kilolu insanlar yandaş hastalıklarından kurtulup sağlıklı yaşasın diye ameliyat ediyoruz. Ameliyat olan hastaların yaşam süresi, ameliyattan sonra uzuyor. Bu yüzden herkese ameliyat yapmıyorum. “AMELİYAT DEĞİL İNSANIN KENDİSİ BİR MUCİZE” Mide küçültme ameliyatları bu yıl bir anda popüler oldu sanki… Bir akademisyen olarak artık obez cerrahisinin azalmasının mümkün olmadığını düşünüyorum. Belki bir düzenleme yapılabilir, ya da başka bir ameliyat yapılmaya başlanacaktır. Ama şunu biliyoruz ki biz diyet, egzersiz ve ilaç tedavileriyle elde edilen başarı düşük. Obezite cerrahisiyle sağlanan başarı yüzde 100 değil ama, daha etkili kilo kaybettirip, daha etkili koruma sağlıyor. Hasta yakınları çoğu zaman bu ameliyata karşı. Ama hastalar öyle bir noktadalar ki, artık hızlıca kilo vermek istiyorlar. İnsanoğlu hep bir medet umuyor ve beklentiye giriyor. Halbuki mucize diyetisyende değil, aslında insanın kendisinde. Bu ameliyat da bir sihirli değnek değil, bir araç. Biz bu ameliyatla hastalarımıza 0 kilometre araç veriyoruz, doğru yolu gösteriyoruz. Ama o doğru yoldan gitmek kişinin elinde. OBEZİTENİN ÇARESİ: FAST FOOD’U YASAKLAYIN, AVM’LERİ YAPMAYIN! Ünlülerin tüp mide ameliyatı olması Türkiye’de talebi arttırdı mı? Medyada bilinirliği arttırıyor ama genelde başarılı vakaları görenler geliyor ameliyat yaptırmaya. Ameliyat sayısıyla beraber başarı da yükseldi. Herhalde 5 yıl içinde ameliyat yaptıranların sayısı yılda 10 bin-15 bin olabilir. Bu yine de çok yüksek bir sayı değil. Obezitenin artma sebebi ne? Geçen gün bir makale okudum; İngiltere obezite konusunda 1980’lere geri dönmek istiyormuş. Bunun sağlanabilmesi, Sağlık Bakanlığı’nın değil siyasi otoritenin ciddi anlamda kararlar almasıyla olur. Fast food zincirlerini yasaklayın, AVM’leri yapmayın. AVM ile şişmanlık arasındaki ilişki nedir? Çünkü her işimizi AVM’lerde görüyoruz ve yeterince yürümüyoruz. Artık çok az yerde Pazar kuruluyor. AVM’ler eskiden daha lüks semtlerdeydi. Şimdi her yerde… Televizyonda bazı insanlar diyetle ilgili konuşmalar yapıyorlar, ancak diyetisyen değiller. Bunlara Sağlık Bakanlığı’nın bir şey demesi gerekmiyor mu? Bence demesi gerekiyor. O kişiler yaşam koçluğunu danışmanlık olarak ele alıyorlar. Bu iş birileri şikâyet etmeden olmuyor. Kilo vermenin matematiksel bir işlemi var. Aldığınız kaloriden, harcadığınız kaloriyi çıkarırsınız, sonuç negatifse kilo verirsiniz. Diyetisyen burada onları uygulatmaya çalışıyor, organize ediyor. Ama danışman adı altında ortalığa çıkan insanların hiçbir işlevi yok. AMELİYATTAN ÖNCE TAHLİLLER GEREKİYOR! Tüp mide ameliyatı yaptırmak aşamalardan geçiyor? isteyen hastalar hangi İndeksiniz 40’ın üzerindeyse, ameliyata tamam diyorum. Kan ve vitamin tahlillerinizi istiyoruz. Çünkü ameliyat sonrası midenin büyük kısmı alındığı için ya da emilimle ilgili sıkıntılar yaşandığı için, bazı vitamin emilimleri azalıyor. Ameliyat sonrası bazı vitaminleri takviyeleri etmek gerekiyor. O yüzden önceden bilmek gerek. Bunların dışında karaciğer enzimleriniz, kolesterolünüze, kan şekerinize bakıyoruz. Mutlaka endoskopi yaptırıyoruz. Çünkü midenin içini görmemiz lazım. Karaciğerinizin yağlanmasına ve safra kesenize bakıyoruz. Sigara kullanıyorsanız solunum fonksiyon testi yapıyoruz. Apneniz varsa, gece nefesiniz kesiliyor veya makine kullanma durumunuz varsa uyku testi yaptırıyoruz. Apnesi olan hastalar gece oksijen alamıyor. Sabahları yorgun kalkıyor, işe gittiğinde yorgun oluyor, gündüz uyukluyor… O yüzden önce bu hastanın oksijenlenmesi lazım. Gerekli olan hastalarda kardiyoloji istiyoruz. Mutlaka göğüs hastalıklarına gösteriyoruz. Bunlar artık çok hızlı yapılabiliyor. En fazla 1 buçuk haftada tüm sonuçlar hazır olabilir. Tüm bu tahlillerden sonra ameliyata alabiliyoruz. Ama hastayı gördükten sonraki hazırlık sürecim 3-4 haftayı buluyor. 14/04/2015 Radikal Gazetesi, Armağan Çağlayan röportajıdır. OBEZİTE CERRAHİSİ SONRASI KAFEİN TÜKETİMİ VE ÖNERİLER Kafein, 60’dan fazla bitkide bulunan ve uyarıcı etkisi olan bir maddedir. En çok çayda, kakaoda ve kahvede bulunmaktadır. Kafein aynı zamanda içeceklere, protein tozlarında, diyet ürünlerine de eklenebiliyor. Vücutta geçici olarak kalp atımını hızlandırıp, tükenmişlik durumunda enerjik olamaya yardımcı olması nedeniyle tercih edilebiliyor. Kafeinin diüretik etkisinin olması aynı zamanda sıvı kayıplarının da olacağının bir göstergesi oluyor. Kafein, vücuttan ayrılırken susamışlık hissi verir ve burda asıl dikkat edilmesi gereken tabi ki yeterince sıvı almak olmalıdır. Kafeinin normal bir kişi tarafından günlük alınması gereken miktarı 300 miligramdır. Bu da yaklaşık olarak günlük 3-5 küçük fincan kahveye denk gelmektedir. Fakat obezite cerrahisi sonrasinda kafeinden özellikle kaçınmak gerekir. Her 240 ml’lik kafenli içecek içtiğinizde, en az bir o kadar daha su içilmesi önerilmektedir. Dolayısıyla ameliyat sonrasında kafeinli içecek içenler, aynı zamanda sıvı almakta da zorluk çekiyorlarsa bu durum onlar için oldukça sıkıntılı bir süreci başlatacaktır. Ameliyattan sonraki ilk üç-altı aylık periyotda kafein kısıtlaması, hastalarımızın daha rahat bir dönem geçirmesi için oldukça önemlidir. Eğer fazla miktarda kafein tüketimi söz konusu olursa; 1. Kafeninin diüretik (idrar söktürücü) etkisinden dolayı, özellikle ameliyat sonrası erken dönemde dehidratasyon (vucudun sıvısız kalması) görülebilir 2. Kafein yemek borusu alt kas tonusunu gevşettiği için, reflü şikayetlerinde artma ve buna bağlı rahatsızlık hissinde artma söz konusu olabilir Obezite cerrahisi öncesi eğer kafein tüketimiz gün içinde fazla ise, ameliyata hazırlık döneminde kafein tüketiminizi lütfen azaltınız. Bazı Yiyecek ve İçeceklerin Kafein Miktarları Yiyecek ve İçecekler Miktar Kafein (mg) Fitre Kahve 1 fincan 135-200 Espresso 1 fincan 100 Cappuccino 1 fincan 100 Türk Kahvesi 1 fincan 57 Kafeinsiz Kahve 1 fincan 5 Demleme Çay 1 SB 20-175 Hazir Çay 1 SB 30 İce Tea 1 kutu 330ml 70 Kola 1 kutu 330ml 30-56 Diyet Kola 1 kutu 330ml 38-45 Meyveli 1 kutu 0 60 g 50 Gazoz Çikolata *SB: su bardagi = 200 ML. Eğer ameliyattan sonra kafein alışkanlığınızı azaltmada sorun yaşıyorsanız mutlaka Cerrahınız ve Bariatrik Diyetisyeniniz ile irtibata geçiniz. Böyle durumlarda decafe (kafeinsiz) kahve ve benzer ürünlerden kontrollü olarak kullanmanız sağlanabilir. Kafein kullanımınız ameliyat sonrasında sizin beslenme düzeniniz ve kontrollerinizdeki olası klinik durumunuza göre verilmesi gereken bir karardır ve kişiden kişiye göre değişim gösterebilmektedir. Uzm. Dyt. Nazlı Acar OBEZİTE CERRAHİSİ SONRASI GEBELİKTE DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN ÖNEMLİ UNSURLAR Obezite cerrahisi sonrasında gebelik düşünen ve/veya gebe kalan danışanlarımız için bu konuyu detaylıca araştırarak sizler için değerlendirdik. 1.Mutlaka Takip Altında Olun! Obezite cerrahisi gebe kalma ihtimalinizi arttırabilmektedir. Obstetric, Gynecologic, and Neonatal Nursing Dergisinin Kasım 2005 sayısında obeziteye bağlı gebe kalma problemi olan kadınların ameliyat sonrasında gebe kalma ihtimalin arttığını vurgulamaktadır. Önemli Uyarı: Ameliyat sonrasında gebelik düşünüyorsanız mutlaka doktor ve bariatrik diyetisyen takibi altında olunuz. 2. Ameliyat Sonrası 18 ay! Obezite cerrahisi sonrasında sağlıklı gebelik için, doktor kontrolünde 18 ay beklemek en doğrusudur. Kaybedilen kilolar bu dönemden sonra daha sabit hale gelir. Obezite cerrahisi sonrasında vücudunuz potansiyel stresli bir durumdan geçer ve beslenmenizde ciddi bir şekilde değişiklik olduğu için bebeğinizin büyümesinde sorun teşkil edebilir o nedenle kilo kaybınızın hızlı olduğu dönemde gebelikten kaçınılmalı ve operasyondan 18 ay sonra doktorunuza danışarak gebelik planı yapmalısınız. 3. Besin Alımınız son Derece Önemli! Ameliyat sonrasındaki dönemde birçok kadında gebelik süresince besin yetersizliği sorunu olabilir. American Medical Science Dergisinin Nisan 2006 sayısında B12, demir, kalsiyum ve D vitamini eksikliğini yaygın olarak görülebileceği vurgulandı! Gebelikten kaynaklı mide bulantısı besin alımını daha da zorlaştıracaktır. Sabah mide bulantısı iştihanızı tamamen kesiyor ve besin alımınızı etkiliyorsa doktorunuzla iletişim halinde olunuz. Kendiniz ve bebeğiniz için yeterli besin almadığınızı düşünüyorsanız mutlaka bariatrik diyetisyenden destek alınız. Kadın doğum doktorunuz, obezite cerrahınız ve bariatrik diyetisyeninizin takibinde çok rahat bir gebelik geçirebilirsiniz. 4. Vücuttaki Olası Değişiklikler! Ameliyat sonrasında gebelik kadınlar için en büyük duygusal değişimlerden biridir ve yeni beden imajı algısı ortaya çıkar. Obezite cerrahisi olmuş çoğu bayan kilo alımını psikolojik olarak zor kabul eder. Operasyon sonrası doktor kontrolünde gebe kalmış bayanlar, bu özel durumu ‘evet, şimdi kilo alma zamanı ‘ şeklinde düşünmemelidirler. Vücut değişiklikleri evet olacaktır fakat bu durumun getirebileceği psikolojik farklılıklar için konusunda uzman psikiyatr/psikolog ile iletişim halinde olmalıdırlar. 5. Beklenen Gün ve Doğum Şekli! American Obstetrics and Gynecology Dergisinin 2004 yılında yayımlanan araştırmasına göre obezite cerrahisi sonrası gebe kalan kadınların sezaryen olma olasılığı daha yüksek bulunmuştur. Bu durum herkes için geçerli değildir bu yüzden en doğru kararı kadın doğum doktorunuz verecektir. Gebelik süresince doktor ve bariatrik diyetisyen kontrolünde kilo kontrolünde kalmak ve düzenli egzersiz yapmak sezaryen olma olasılığınızı azaltabilmektedir. *Bu makale, Journey Clinic ‘Seven Facts About Pregnancy After Weight-Loss Surgery’ makalesi kaynak olarak hazırlanmıştır. Uzm. Bariatrik Diyetisyen Nazlı ACAR OBEZİTE CERRAHİSİ SONRASI REAKTİF HİPOGLİSEMİ VE ALINMASI GEREKEN ÖNLEMLER Obezite cerrahisi sonrası reaktif hipoglisemiyle karşılaşabilirsiniz! Bu durum yüksek miktarda şeker ve şeker gibi basit karbonhidrat içeren yemekler yenildikten sonra oluşur. Hipoglisemi düşük kan şekeri anlamına gelir Reaktif hipoglisemide yemek sonrasında düşmesidir Reaktif hipoglisemi belirtileri nelerdir? Açlık hissi Terleme Titreme Endişe Baş dönmesi Halsizlik Uyku hali Sersemlik kan şekeri Yemekten sonra reaktif hipoglisemi yaşıyorsam ne yapmalıyım? Düşük kan şekeri sağlığınız için iyi değildir ve bu durum sürekli devam ediyorsa kilo alma ihtimalinizi yükseltir. Kan şekerinizi düştükçe şekere eğiliminiz artar ve şekerli gıdalar tüketirsiniz. Bu durum ardından ani olarak kan şekerinin yükselmesine sonrasında düşmesine sebep olur. Her tüketilen şekerli besin sayesinde bu kısır döngü sürer ve kişi sonunda şekerli gıdalardan gelen enerji ile kilo almaya başlar. Reaktif hipoglisemi olduğunuzu düşünüyorsanız, kan şekerinizi kontrol ediniz Beslenme programınızı uzman eşliğinde gözden geçiriniz Reaktif hipoglisemi nasıl önlenir? Obezite cerrahisi için diyet önerilerine hipoglisemiyi önlemeye yardımcı olur. uymak reaktif Günde 3 sağlıklı ana öğün ve 2 sağlıklı ara öğün yapın Kendiniz çok aç bırakmayın 2-3 saat aralıklarla beslenin Her ana öğünde ve ara öğünde proteinli besinler tüketin Öğün atlamayın Alkolden uzak durun, alkol hipoglisemiyi arttırır Kurabiye, kek, şeker, hazır meyve suları, tatlı içeceklerden kaçının Obezite cerrahisi sonrasında diyet aşamasına uyum sağladığınızda diyetinize bunları eklemeyi deneyebilirsiniz! Öncelik Proteinlerde! Proteinli besinler: Peynir çeşitleri Et, tavuk, balık Mercimek gibi baklagiller Yumurta Yoğurt, süt, kefir, ayran Basit karbonhidratlar yerine komplex karbonhidratları tercih edin! Kompleks karbonhidratlar: Kepekli, yulaflı kraker Kepekli veya tambuğdaylı ekmek Kabuklu pirinç Mercimek gibi baklagiller *Bu makale St.Joseph’s Healthcare, “Reactive Hypoglsemia After Bariatric Surgery” makalesi kaynak olarak hazırlanmıştır. Uzm. Bariatrik Diyetisyen Nazlı ACAR BARİATRİKLAB SHOP – ONLİNE BESLENME DESTEĞİ Bulunduğunuz ülke/şehirde bariatrik diyetisyen mi yok? Bulunduğunuz hekim/ekipteki diyet desteğinden emin değil misiniz? Bariatrik Diyetisyene gidecek vaktiniz mi yok? Türkiye’nin ilk ve TEK [çift yurtdışı onay ve sertifikalı ] bariatrik diyetisyen ekibinden oluşan #bariatriklab artık ONLİNE olarak TEK TIKLA hizmetinizde. Online hizmetimiz iki kısımdan oluşuyor. 1- Bariatrikshop mağazamızdan ameliyatınıza göre olan diyeti seçip satın almak. Geniş seçeneklerimiz arasında ameliyat öncesi sıvı diyeti, ameliyat sonrası sıvı ve püre diyeti, ileri dönem diyetleri de mevcuttur. (Örneğin 3.ayınıza gireceksiniz. Mağazamızdan 3-6.ay diyetini satın almanız önerilir.) 2- Online Bariatrik Beslenme Paketleri Bu paketlerimizde hem online yüzyüze destek (skype aracılığıyla) hem de mail desteği alabileceksiniz. (Örneğin Online Beslenme Programı / Standart Paketi seçip satın aldığınızda: Bariatrik Diyetisyenimizle 1 adet 30 dk. lık (ilk görüşme) + 2 adet 20 dk.lık Skype üzerinden görüşme + 3 ay boyunca mail desteği alabileceksiniz. Online ürünlerimize ulaşabilirsiniz: mağazamız BariatrikLAB – SHOP’tan http://shop.bariatriklab.com/ Sorularınız, önerileriniz olursa bizlere [email protected]’dan ulaşabilirsiniz. GECE YEMEK YEMEĞİ ENGELLEMEK İÇİN BESLENME ÖNERİLERİ VE TEDBİRLER Uyanık kalmak için yemek yiyebilirsiniz fakat belli zamanlarda bu durumu kontrol edebilmeliyiz! Bu Konuda Ne Yapabiliriz? Stres ve uykusuzluk büyük ölçüde besin tüketimi isteğini artırabilir. Bu makalede gece yemek yemeyi en aza indiren, sizi rahatlatacak ve istek çatışmalarınıza yardımcı olacak örnekler bulunmaktadır; Gün boyunca aydınlık ışık altında çalışabilirsiniz. Gün sonuna doğru ışıkları kapatın veya odayı loş bir hale getirin Evde olduğunuzda kendinizi sakinleştirmeye çalışın Yatmadan önce kendinizi sakinleştirmek de rahatlamada faydalıdır Yeme isteğiyle mücadele etmek için günde 10 dakika kadar egzersiz ekleyebilirsiniz Bu İsteklere Sahip Olmanıza Başka Ne Neden Olabilir? Gece yarısı yemek yeme isteğinizi artıran diğer bazı nedenlere bir göz atalım; 1-Besin İlaç Etkileşimi Ruh sağlığı için kullanılan birçok ilaç (antidepresan vd) bu duruma neden olabilir, ilaç dozajına dikkat edilmelidir. 2-Uyku Kaliteli uykunun yetersizliği besin isteğinin artırılmasına neden olan hormonların düzeylerini değiştirir. Isıtılmış süt, hem erkeklerde hem de kadınlarda sakinlik hissi veren hormon üretimi sayesinde uyumayı kolaylaştırır. Genellikle her sıcak sıvı bunu yapabilir. Uyku getiren gevşeme teknikleri faydalı olabilir, örnek olarak; yoga, esneme, masaj, müzik dinlemek, verilebilir. Bunlar yatmadan önce 10-60 dakikalık sürede zihne sakinlik vermenin basit yollarıdır. 3-Enerji İhtiyaçları Negatif düşüncelerimizin çoğu şiddetli bir açlığa neden olabilir ve yatmadan önce kendinizi aç hissedebilirsiniz. Beslenme uzmanınız ile beslenme programınızda minik bir değişiklik yaparak gece ara öğünü ekleyerek bu isteğinizi azaltabilirsiniz. 4-Sigara, Kafein ve Alkol Kullanımı ABD Hastalık Merkezleri kontrol verilerine göre yetişkinlerin yüzde 21.3’ü sigara kullanıyor, yapılan bir araştırmada yatmadan hemen önce nikotin ve kafein kullanımı kişinin uykusunu etkileyebilir. Alkol uyumaya yardımcı olabilir, fakat birkaç saat sonra sizi uykunuzdan uyandırır ve gecenin bir yarısı uyanık kalmanıza neden olarak gece atıştırmalarına neden olabilir. 5-Hastalık ve Duygu Genelleşmiş anksiyete uykuyu değiştirebilir ve muhtemelen gündüz ruh hali değişimleri aşırı yorgunluğa neden olabilir. Akıl/ruh sağlığını değiştiren maddelerin kullanımı, belli ilaçların yan etkileri ve mevsimsel değişiklikler depresif semptomları geliştirebilir. Gece yarısı yemek yemek ve bu davranışından habersiz olmak Gece Aşırı Yeme Bozukluğu veya Gece Yeme Sendromu gelişimine neden olabilir. Mutlaka bu işin uzmanları ile iletişime geçmelisiniz. Aşağıda Uyku Zorluklarınızı Göz Önüne Alarak Kendinize Sorabileceğiniz Bazı Sorular ile Kendinizi Değerlendirin; * Kaç saat gerçekten uyuduğunuzu hiç kaydettiniz mi? Sonra bu kaydı gözden geçirin ve kendinize akşamların neden kısa veya uzun olduğunu sorun. * Gece geç aşırı yediğinizi, şarap, bira, sigara içtiğinizi ya da kafeinli içecekler tükettiğinizin farkına varabiliyor musunuz? * Duygularınız tarafından uyarılıyor musunuz? * Uykusuzluğunuz (uyumada zorlanma) var mı? Bu sorularınızla kendi durumunuzu fark ettiğiniz ve bir anormallik olduğunu hissediyorsanız bir uzmana başvurma vaktiniz gelmiştir. Sonuç olarak; çevrenize göre anormal gelen bir durumunuz varsa önce kendinizi değerlendirin ve gerekli olduğunu düşünüyorsanız mutlaka bir uzmandan yardım alın. Unutmayın ki, ruh ve beden sağlığınız son derece önemlidir. Aşırı alkol almak, sigara kullanmak, çok kalorili olan fast food yiyeceklerle beslenmek, kalorisi yüksek olan içecekler tüketmek, aşırı tatlıya olan eğilim sizlere kilo aldırabileceği gibi uyku düzensizliğine de neden olup Gece Yeme Sendromun oluşumuna sebebiyet verebilir. Hem mental hem de psikolojik sağlığınız için sağlıklı beslenmeli, hayatımız boyunca aktif kalmalı ve gerektiği kadar su içmelisiniz. *Bu makale obesityaction.org dan Kate Rivard,RDN, yazısı kaynak alınarak hazırlanmıştır. Uzm. Bariatrik Diyetisyen Nazlı ACAR