1.Uluslararası Balkanlarda Tarih ve Kültür Kongresi AVRUPA BİRLİĞİ İLE YÜRÜTÜLEN GÜMRÜK BİRLİĞİ’NİN HUKUKİ VE EKONOMİK YÖNDEN DEĞERLENDİRİLMESİ Şaban KAYIHAN 1 Habib YILDIZ 2 ÖZET Ülkemizde gümrük birliğine ilişkin yaygın kanaat, bu kararla Avrupa Birliği üyelerinin dâhil olduğu gümrük birliğine Türkiye’nin de aynı statüde, aynı koşullarla katıldığı yönündedir. Oysaki gerçek hukuki durum bu şekilde değildir. Avrupa Birliği üyesi ülkeler arasındaki gümrük birliğinde tüm üyeler aynı safta yer almakta, Avrupa Birliği ile Türkiye arasındaki gümrük birliğinde ise bir tarafta Avrupa Birliği diğer tarafta ise Türkiye yer almaktadır. Bu durumun ülkemiz açısından adaletli olmadığını ifade etmek gerekir. Ekonomik yönden ise gümrük birliğinin Türkiye ekonomisine çok olumlu etkileri olacağı ifade edilmesine rağmen, geride kalan 13 yıllık sürede gümrük birliğinin Türkiye ekonomisi üzerine beklenen olumlu etkileri sınırlı düzeyde kalmıştır. Nitekim günümüze kadar geçen sürede gümrük birliğinin Türkiye’nin refahını arttırıcı yönde statik ve dinamik etkileri kısıtlı olmuş, gerçekleşmesi beklenen sanayileşme atakları görülememiş, Türkiye’nin büyümesi ve kalkınması büyük ölçüde ithal sanayi girdisine bağlı bir noktaya gelmiş ve Türkiye çok büyük dış ticaret açıkları ile karşı karşıya kalmıştır. Anahtar Kelimeler: Gümrük Birliği (GB), Gümrük Birliğinin Hukuki ve Ekonomik Etkileri, Avrupa Birliği GİRİŞ Avrupa Birliği (o tarihlerde halen Avrupa Ekonomi Topluluğu) ile Türkiye Cumhuriyeti arasında gümrük birliğini kuran hukuki metin uluslararası hukuk nitelikli bir anlaşma olmayıp bir karar niteliğindedir. Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne ortaklık süreci Avrupa Topluluğu ile Türkiye arasında imzalanan 1963 tarihli Ankara Anlaşması ile başlamıştır. Ankara Anlaşması gümrük birliği için üç aşamalı bir süreç öngörmüştü. Ortaklık Konseyi bu doğrultuda 06.03.1995 tarihinde aldığı 1/95 sayılı kararla, 01.01.1996 tarihinden geçerli olmak üzere Türkiye ile Avrupa Birliği 1 2 Doç.Dr., Sakarya Üniversitesi, İİBF, İşletme Bölümü Ticaret Hukuku ABD Doç.Dr., Sakarya Üniversitesi, İİBF, Maliye Bölümü 721 Şaban Kayıhan – Habib Yıldız arasında Gümrük Birliği yürürlüğe girmiş oldu. Karar, bir uluslararası bir anlaşma niteliğinde olmadığından ne TBMM’ce onaylanması söz konusu olmuş ne de Resmi Gazete’de yayınlanmıştır. Gümrük birliğinin, ortaklık konseyi kararına dayanması bir uyuşmazlık çıktığında WTO 3 gibi uluslararası platformlarda hukuki nitelendirilmesi açısından bir takım hukuki sıkıntılara yol açabilecektir. Gümrük Birliği kararındaki hukuki düzenlemeler İki Taraflı Serbest Ticaret Anlaşmalarıyla karşılaştırıldığında bazı yönlerden paralellikler bulunmasına rağmen, en önemli farklılığı üçüncü ülkelere karşı da Türkiye’nin Avrupa Birliği normlarına uyum sağlayacak olmasıdır. Örneğin gümrük birliği kararına göre Türkiye üçüncü ülkelere karşı Avrupa Birliği gümrük tarifesine ve Avrupa Birliği’nin İki Taraflı Serbest Ticaret Anlaşmalarıyla belli ülkelere uyguladığı tercihli rejimlere uyum sağlayacaktır. Bu nedenlerle Avrupa Birliği ile Türkiye arasında kurulan gümrük birliğinin genel uygulamadan farklı kendine özgü bir yapısı bulunmaktadır. Avrupa Birliği’nin bu nitelikte bir düzenleme ile katılım sürecini yürüttüğü başka bir ülke de mevcut değildir. Avrupa Birliği’ne sonradan katılan Macaristan, Polonya ve Bulgaristan ülkeler katılım gibi sürecinde Avrupa Birliği ile çok daha az yükümlülükler altına girdikleri İki Taraflı Serbest Ticaret Anlaşmaları imzalamışlar, üye olunca da gümrük birliğine dâhil olduklarından bu Anlaşmaları karşılıklı feshetmişlerdir 4 . Öte yandan hukuki bir metin olan Gümrük Birliği Anlaşmasının pek çok ekonomik etki ve sonuçları mevcuttur. Gümrük Birliği anlaşması sürecinde Türkiye’nin zamanla bundan ekonomik olarak büyük kazanç sağlayacağı vurgulanmış, ancak geride kalan 13 yıllık sürede Türkiye ekonomisinin Gümrük Birliğinden kazançlı mı çıktığı, yoksa zararlı mı çıktığı sürekli tartışılmıştır. İşte bu çalışmanın amacı öncelikle gümrük birliğinin hukuki yönden tahlilini yapmak daha sonra ise ekonomik olarak yol açmış olduğu sonuçları tartışmaktır. Bu doğrultuda çalışma iki bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde gümrük birliği anlaşmasının hukuki sonuçları ele alınırken, ikinci bölümde ekonomik sonuçları incelenmiştir. Sonuç kısmında ise çalışmanın bulguları ortaya konulmuştur. 3 World Trade Organization (Dünya Ticaret Örgütü). 4 Türkiye’nin Ortaklık Konseyi kararıyla ağır yükümlülükler altına girmesindeki etkenler, maliyeti ne olursa olsun Avrupa Birliği’ne katılma kararlılığının gösterilmesi ve tekstil sektörünün bu konuda çok istekli olmasından kaynaklanmaktadır. Türkiye’nin, Avrupa Birliğine tam üyelik süreci uzadıkça gümrük birliğinin Türkiye açısından daha da sıkıntılı bir hal alacağı muhakkaktır. Şimdiden bazı kesimlerce Türkiye’nin gümrük birliğinden çıkarak Avrupa Birliği ile İki Taraflı Serbest Ticaret Anlaşması imzalaması gerektiği savunulmaktadır. 722 Avrupa Birliği ile Yürütülen Gümrük Birliği’nin Hukuki ve Ekonomik Yönden Değerlendirilmesi I. GÜMRÜK BİRLİĞİ KARARININ HUKUKİ YÖNDEN DEĞERLENDİRİLMESİ A. Kararın Uygulama Alanı Malların serbest dolaşımı Karar m. 2’ye göre sanayi ürünlerine ilişkindir 5 . Kararın 3. maddesine göre serbest dolaşımın aşağıdaki mallara ilişkin uygulanması kabul edilmiştir: - Avrupa Birliği veya Türkiye'de serbest dolaşımda bulunan üçüncü ülke çıkışlı ürünlerin tamamen veya kısmen kullanılmasıyla elde edilen veya üretilen mallar dâhil olmak üzere Avrupa Birliği’nde veya Türkiye'de üretilen mallara, - Avrupa Birliği’nde veya Türkiye'de serbest dolaşımda bulunan üçüncü ülke çıkışlı mallara, - Avrupa Birliği’nde veya Türkiye'de serbest dolaşımda bulunmayan üçüncü ülke çıkışlı ürünler kullanılarak Avrupa Birliği’nde veya Türkiye'de elde edilen veya üretilen mallara da uygulanır. Bununla beraber, bu hükümlerin söz konusu mallara uygulanabilmesi için, gerekli ithal işlemlerinin tamamlanmış olması ve imallerinde kullanılan üçüncü ülke ürünleri üzerinden ödenmesi gereken gümrük vergileri veya eş etkili vergi veya resimlerin ihracatçı Devlet'te tahsil edilmiş olması şarttır. Serbest dolaşım kavramı m.3/f.2’de açıklanmıştır. Buna göre; Avrupa Birliği’nde veya Türkiye'de ithal işlemleri tamamlanmış, gerekli gümrük vergisi veya eş etkili vergi veya resimleri tahsil edilmiş ve bu vergi veya resimleri tam veya kısmi bir iadeden yararlanmamış olan üçüncü ülke çıkışlı mallar Avrupa Birliği’nde veya Türkiye'de serbest dolaşımda sayılır. GB tarım ürünlerine uygulanmamakta olup, Karar’ın 24. maddesinde bu ürünlerde serbest dolaşıma erişmek için gerekli koşulların oluşturulması bakımından ek bir süreye ihtiyaç duyulduğunu belirtilmiştir. Bu alanda çeşitli tarihlerde Ortaklık Konseyinin aldığı kararlarla (en son 2/2006 sayılı karar 6 ) şekillenmiş ve karşılıklı tavizler içeren tercihli rejimin uygulanması benimsenmiştir. Kararın I. Kısmının V. Bölümünde (m.17–23) düzenlenen işlenmiş tarım ürünleri GB kapsamında olmakla birlikte, bu alanda miktar sınırlamalarıyla şekillenen ayrı bir 5 Kararın Türkçe metni için bkz.; http://www.dtm.gov.tr/dtmadmin/upload/AB/ABKurumsalDb/1-95.pdf, 29.12.2008. 6 Metin için bkz.; http://www.dtm.gov.tr/dtmadmin/upload/AB/TarimSerbestTicaretDb/ab/2_2006_okk_abturkiye_tarim.pdf, 03.01.2009. 723 Şaban Kayıhan – Habib Yıldız rejim söz konusudur. Ortaklık Konseyinin almış olduğu 1/2007 sayılı karar 7 hali hazırda işlenmiş tarım ürünlerindeki karşılıklı miktar kısıtlamalarını göstermektedir. B. Taraflar Arasında Gümrük Vergisi ve Miktar Kısıtlamaları Kararın 4. maddesine göre, Avrupa Birliği ile Türkiye arasında ithalat ve ihracatta alınan gümrük vergileri ile eş etkili vergi ve resimler bu Karar'ın yürürlüğe girdiği tarihte tamamen uygulamadan kaldırılacaktır. Avrupa Birliği ile Türkiye o tarihten itibaren yeni ithalat ve ihracat vergileri ile eş etkili vergi ve resimleri uygulamaya koymaktan kaçınırlar. Bu hükümler mali nitelikte gümrük vergilerini de kapsar. Kararın 5. ve 6. maddeleri ile de, taraflar arasında ithalatta ve ihracatta uygulanan miktar kısıtlamaları ile her türlü eş etkili önlem yasaklanmıştır. Ancak bu düzenlemeler, genel ahlak, kamu düzeni veya kamu güvenliği; insanların, hayvanların veya bitkilerin sağlığının ve yaşamının korunması; sanat değeri veya tarihi ya da arkeolojik değer taşıyan ulusal varlıkların veya sınaî ya da ticari mülkiyetin korunması gerekçesiyle malların ithalinin, ihracının veya transit geçişinin yasaklanmasını veya kısıtlanmasını engellemez. Ancak bu yasaklar ve kısıtlamalar taraflar arasındaki ticarette keyfi bir ayrım aracı veya örtülü bir kısıtlama oluşturamaz (m.7). Karar’ın ekinde bulunan açıklamalar kısmında Türkiye 5. maddenin uygulamasına ilişkin olarak, ithalat rejimi kararının kullanılmış motorlu kara taşıtlarına ilişkin hükümlerini bu Karar'ın yürürlüğe girmesinden sonra belli bir süreyle muhafaza ederek bu ürünlerin ithalini ön izne bağlamak niyetinde olduğunu belirtmiştir. Türkiye, bu Karar'ın yürürlüğe giriş tarihinden itibaren beş yıl içinde, ticaretin önündeki teknik engellerin kaldırılması konusundaki Avrupa Birliği belgelerini iç hukuk sisteminin bünyesine dâhil edecektir (m.8/f.1). C. Ortak Ticaret Politikası Kararın 8. maddesine göre, bu Kararın yürürlüğe girdiği tarihten itibaren Türkiye, Avrupa Birliği üyesi olmayan ülkelerle ilgili olarak, Avrupa Birliği’nin Kararda belirtilen Yönetmeliklerde belirlenen ticaret politikasına esas itibariyle benzeyen hükümleri ve uygulama önlemlerini yürürlüğe koyar. 7 Metin için bkz.; http://www.dtm.gov.tr/dtmadmin/upload/AB/TarimSerbestTicaretDb/ab/12007_ab_turkiye_islenmis_tarim.pdf, 03.01.2009. 724 Avrupa Birliği ile Yürütülen Gümrük Birliği’nin Hukuki ve Ekonomik Yönden Değerlendirilmesi D. Ortak Gümrük Tarifesi ve Tercihli Tarife Politikaları Bu Kararın yürürlüğe girdiği tarihte, Türkiye, Avrupa Birliği üyesi olmayan ülkeler bakımından Ortak Gümrük Tarifesi'ne uyum sağlar (m.13) 8 . Ortak Gümrük Tarifesinin değiştirilmesi, gümrük vergilerinin askıya alınması veya yeniden konulmasına ilişkin olarak Avrupa Birliği tarafından alınan kararlar ile tarife kotaları ve tarife tavanlarına ilişkin kararlar, Türkiye'nin Türk gümrük tarifesini Ortak Gümrük Tarifesi'ne eş zamanlı olarak uyarlamasını sağlamak için yeterli bir süre önce Türkiye'ye bildirilir. Bu amaçla GB Ortak Komitesi'nde ön danışmalarda bulunulur (m. 14). Ayrıca m. 16’da getirilen düzenlemeyle, Türkiye bu Kararın yürürlüğe girmesinden itibaren beş yıl içinde Avrupa Birliği’nin tercihli gümrük rejimine aşamalı olarak uyum sağlar. Bu uyum, hem otonom rejimleri 9 hem de üçüncü ülkelerle tercihli anlaşmaları (Avrupa Birliği’nin üçüncü ülkelerle imzalamış olduğu İki Taraflı Serbest Ticaret Anlaşmaları) kapsar. Bu amaçla, Türkiye gerekli önlemleri alır ve ilgili ülkelerle karşılıklı yarar temeline dayanan anlaşmaları müzakere eder. Ortaklık Konseyi, kaydedilen gelişmeleri düzenli aralıklarla inceler. E. Gümrük Hükümleri Bu Kararın yürürlüğe girdiği tarihte, Türkiye Avrupa Birliği Gümrük Kodu'nu ihdas eden 2913/92 sayılı Yönetmeliği ile onun uygulama hükümlerini belirleyen 2454/93 Yönetmeliğini temel alan; malların menşei, malların gümrük değeri, malların GB bölgesine girişi, gümrük beyannamesi, serbest dolaşıma giriş, ekonomik etkisi olan gümrük işlemleri ve erteleme rejimleri, malların dolaşımı, gümrük borcu ve itiraz hakkına ilişkin hükümleri kabul etmektedir (m.28/f.1). Türkiye ayrıca m. 28/f.2’ye göre aşağıdaki mevzuata dayanan hükümleri bu Kararın yürürlüğe girdiği tarihte uygulamaya koymak için gerekli önlemleri de alacaktır; - Taklit malların serbest dolaşıma sokulmasını yasaklayan önlemler getiren 3842/86 sayılı Yönetmelik ile onun uygulama hükümlerini belirleyen 3077/87 sayılı Yönetmelik, 8 Bu kuralın istisnası olarak m.15’te getirilen düzenlemeyle, Türkiye’nin üçüncü ülkelerden ithal edilen bir kısım hassas ürünlerde (ürün listesi 2/95 sayılı kararda belirtilmiştir) Ortak Gümrük Tarifesinden daha yüksek gümrük tarifeleri uygulamasına 1.1.2001 tarihine kadar imkân tanınmıştır. 9 Karar EK 10’a göre, 16 ncı Maddede belirtilen otonom rejimler şunlardır: Genelleştirilmiş Tercihler Sistemi; İşgal Altındaki Topraklar menşeli mallara ilişkin rejim; Ceuta ve Melilla menşeli mallara ilişkin rejim, Bosna-Hersek, Hırvatistan ve Slovenya Cumhuriyetleri ve Eski Yugoslav Makedonya Cumhuriyeti menşeli mallara ilişkin rejim. 725 Şaban Kayıhan – Habib Yıldız - Avrupa Birliği’nin gümrük vergisi istisnaları sistemini düzenleyen 918/83 sayılı Yönetmelik ile onun uygulama hükümlerini belirleyen 2287/83, 2288/83, 2289/83 ve 2290/83 sayılı Yönetmelikler, - Ortak Gümrük Tarifesinin 51. Faslında ve 53. ila 62. Fasıllarında yer alan ve Avrupa Birliği’ne ithal edilen bazı tekstil ürünleri için menşe kanıtlarına ve bu kanıtların kabulüne ilişkin 616/78 sayılı Yönetmelik. F. Rekabetin Korunması GB Karar’ında en detaylı düzenlemeler getirilen alanlardan biri de rekabetin korunmasına yöneliktir. Rekabetin engellenmesi, kısıtlanması veya bozulması amacını güden veya sonucunu veren tüm girişimler arası anlaşmalar, girişim birliklerinin aldığı kararlar ve anlaşmalı uygulamalar GB’nin iyi işleyişiyle bağdaşmaz sayılarak Avrupa Birliği ile Türkiye arasındaki ticareti etkileme olasılığı taşıdıkları ölçüde yasaklanması kararlaştırılmıştır (m.32). Bir veya birkaç girişimin Topluluk ve/veya Türkiye Cumhuriyeti topraklarının tümünde veya esaslı bir bölümünde sahip olduğu hâkim konumu suiistimal etmesi, Topluluk ile Türkiye arasındaki ticareti olumsuz etkilediği ölçüde GB’nin iyi işleyişiyle bağdaşmaz sayılarak yasaklanmıştır (m.33). Avrupa Birliği üyesi Devletlerin veya Türkiye'nin herhangi bir biçimde Devlet kaynaklarını kullanarak sağladıkları ve belli girişimlerin kayırılması veya belli ürünlerin üretiminin özendirilmesi suretiyle rekabeti aksatan veya aksatma tehlikesi taşıyan her türlü yardım, Avrupa Birliği ile Türkiye arasındaki ticareti etkilediği ölçüde GB’nin iyi işleyişiyle bağdaşmaz (m.34) Türkiye, GB ile amaçlanan ekonomik bütünleşmeyi gerçekleştirmek amacıyla, rekabet kurallarıyla ilgili mevzuatının Avrupa Topluluğu mevzuatıyla 10 bağdaştırılmasını ve etkili biçimde uygulanmasını sağlayacaktır (m.39) . G. Ticari Korunma Araçları GB’ni kabul eden Karar’a göre Ortaklık Konseyi, Taraflardan herhangi birinin talebi üzerine, Tarafların birbirleri arasındaki ticari ilişkilerinde korunma önlemleri dışında kalan tüm ticari korunma tasarruflarını inceleyebilecektir. Bu inceleme sırasında Ortaklık Konseyi, Türkiye'nin iç pazarla ilgili rekabet, devlet yardımlarının denetimi ve diğer konulardaki Topluluk müktesebatını yürürlüğe koyup etkili biçimde 10 Bkz. 4054 Sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun, (RG. 30 Aralık 1959, S.10394). 726 Avrupa Birliği ile Yürütülen Gümrük Birliği’nin Hukuki ve Ekonomik Yönden Değerlendirilmesi uygulanmasını sağlayarak haksız rekabete karşı iç pazardakine denk bir koruma sağlaması koşuluyla bu tasarrufların askıya alınmasına karar verebilir. Anti-damping önlemlerin uygulanması konusunda Katma Protokolün 47. maddesi 11 ile getirilen usuller yürürlükte kalacaktır (m.44). Ticaret politikası önlemlerinin üçüncü ülkelere uygulanması konusunda, Taraflar, her iki Tarafın koşulları ve uluslararası yükümlülükleri olanak tanıdığında, bilgi alışverişinde bulunmak ve birbirlerine danışmak suretiyle önlemlerini koordine etmeye çaba gösterirler (m.45/f.2). Bu Kararın I. Kısmı ile getirilen ürünlerin serbest dolaşımı ilkesine istisna olarak Taraflardan birinin 44. maddede sözü edilen ticaret politikası tasarrufları kapsamında diğer Tarafla veya üçüncü ülkelerle olan ilişkilerinde anti-damping önlemler veya başka önlemler almış veya almakta olması halinde, birinci Taraf, diğer Tarafın topraklarından ithal edilen söz konusu ürünleri bu önlemlere tabi tutabilir. Bu durumlarda birinci Taraf, GB Ortak Komitesi'ne gerekli bilgileri verir (m.46). 11 Türkiye - Avrupa Birliği Katma Protokol (23 Kasım 1970) Madde – 47. 1. Yirmi iki yıllık bir dönem içinde Ortaklık Konseyi, Akit Taraflar'dan birinin istemi üzerine, Türkiye ile Topluluk arasındaki ilişkilerde damping uygulamaları bulunduğunu tespit ederse, dampinge sebep olanlara bu uygulamaya son vermeleri amacıyla tavsiyelerde bulunur. 2. Zarar gören Taraf: a) Ortaklık Konseyi'nin, 1. fıkra uyarınca, istemin yapıldığı tarihten başlayarak üç aylık bir süre içinde hiçbir karar almaması, b) 1. fıkrada öngörülen tavsiyelerin yapılmasına rağmen damping uygulamalarının devam etmesi, hallerinde, Ortaklık Konseyi'ne haber verdikten sonra, uygun gördüğü korunma tedbirlerini alabilir. Ayrıca, zarar gören tarafın çıkarı derhal bir eylemi gerektiriyorsa, bu taraf, çıkarını korumak amacıyla, Ortaklık Konseyine haber verdikten sonra, dampinge karşı konulacak vergiler de dahil olmak üzere, koruyucu nitelikte geçici tedbirler alabilir. Bu tedbirlerin uygulama süresi, istemin yapıldığı veya zarar gören tarafın yukarıdaki bendin (b) hükmü uyarınca korunma tedbirlerini aldığı tarihten başlayarak üç ayı geçemez. 3. 2. fıkranın 1. bendinin (a) hükmü veya 2. bendinde belirtilen hallerde korunma tedbirleri alındığı takdirde, Ortaklık Konseyi, 1. fıkrada öngörülen tavsiyeler yapılıncaya kadar bu korunma tedbirlerinin geriye bırakılmasını her an kararlaştırabilir. 2. fıkranın 1. bendinin (b) hükmünde belirtilen halde korunma tedbirleri alındığı takdirde, Ortaklık Konseyi, bu korunma tedbirlerinin kaldırılmasını veya değiştirilmesini tavsiye edebilir. 4. Akit Taraflar'dan biri kaynaklı veya o Akit Taraf ülkesinde serbest dolaşım durumunda bulunan ve diğer Akit tarafa ihraç edilen mallar, birinci Akit Taraf ülkesine tekrar ithal edildiğinde, hiçbir gümrük vergisi, miktar kısıtlaması veya eş etkili tedbir uygulanmaksızın kabul olunur. Ortaklık Konseyi, bu fıkra hükümlerinin uygulanması amacıyla, bu alanda Topluluğun edindiği tecrübeden esinlenerek, her türlü yararlı tavsiyelerde bulunabilir. 727 Şaban Kayıhan – Habib Yıldız H. Fikri Mülkiyet Kararın 31. maddesiyle, Taraflar, ancak fikri mülkiyet haklarına GB’yi oluşturan iki tarafta da eş düzeyde etkili koruma sağlanması halinde GB gereğince işleyebileceğini teyit etmişlerdir. Kararın 8. Ekinde bu konuda Türkiye’nin getireceği hukuki düzenlemeler ve katılacağı Uluslararası Anlaşmalar ayrıntılı olarak düzenlemiştir. Türkiye Karar’ın alınmasından sonra fikri mülkiyet alanında esaslı mevzuat değişikliklerine gitmiştir 12 . I. Kurumsal Hükümler Bu kararla ayrıca GB Ortaklık Komitesi kurulmuştur. Bilgi ve görüş alışverişinin gerçekleştirileceği Komite Ortaklık Konseyine tavsiyelerde bulunur ve GB’nin iyi işleyişini sağlamak için görüş bildirir (m.52). Kararın 54, 55 ve 56’ncı maddelerinde ise Türkiye’nin yapacağı mevzuat değişikliklerine ve Avrupa Birliği’nin GB’yi doğrudan etkileyecek mevzuat değişikliklerinde danışma usulleri düzenlenmiştir. Karar’da ihtilafların halline ilişkin kurallarda öngörülmüştür. Ankara Anlaşmasının 25. maddesinin 1. ila 3. fıkraları hükümleri saklı kalmak kaydıyla, 58. maddenin 2. fıkrası 13 uyarınca alınan himaye önlemlerinin, 63. madde 14 uyarınca alınan korunma 12 Bkz. - 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu, (RG. 13/12/1951, S. 7981). - 551 Sayılı Patent Haklarının Korunması Hakkında KHK (RG. 27 Haziran 1995, S. 22326). - 556 Sayılı Markaların Korunması Hakkında KHK (RG. 27 Haziran 1995, S. 22326). - 554 Sayılı Endüstriyel Tasarımların Korunması Hakkında KHK (RG. 27 Haziran 1995, S. 22326). - 555 Sayılı Coğrafi İşaretlerin Korunması Hakkında KHK (RG. 27 Haziran 1995, S. 22326). 13 Madde 58: 1.56. maddenin 2. fıkrası ile 57. maddenin 4. fıkrasında öngörülen usule göre yapılan danışmalar sonunda Gümrük Birliği Ortak Komitesi karşılıklı olarak kabul edilebilir bir çözüm bulamadığı ve iki Taraftan birinin, mevzuattaki farklılıkların malların serbest dolaşımını etkileyebileceği, ticaretin yönünün değişmesine neden olabileceği veya kendi topraklarında ekonomik sorunlara yol açabileceği kanısında olması halinde, söz konusu Taraf konuyu Gümrük Birliği Ortak Komitesine götürebilir; Komite sonuçta ortaya çıkabilecek zarardan kaçınılmasını sağlayacak yöntemleri, buna gerek olduğu takdirde, tavsiye edebilir. 2.Gümrük Birliğinin işleyişiyle doğrudan ilgili bir alandaki mevzuatın uygulanmasındaki farklılıkların, ticaretin yönünün değişmesine, malların serbest dolaşımının aksamasına veya ekonomik sorunlara neden olması veya neden olma tehlikesi taşıması halinde de aynı usul izlenir. 14 Madde 63: Taraflar, Katma Protokolün 60. maddesinde öngörülen korunma önlemleri mekanizmaları ve yöntemlerinin geçerliğini koruduğunu teyit ederler. 728 Avrupa Birliği ile Yürütülen Gümrük Birliği’nin Hukuki ve Ekonomik Yönden Değerlendirilmesi önlemlerinin veya 64. madde 15 uyarınca alınan dengeleyici önlemlerin kapsam veya süresi konusunda ortaya çıkan bir ihtilafı Ortaklık Konseyi, bu usulün başlatılmasından itibaren altı ay içinde halledemezse iki Taraftan biri uyuşmazlığı 62. maddede belirlenen usullere göre hakeme götürebilir. Hakem kararının ihtilafın taraflarını bağlayacağı karar altına alınmıştır (m.61). II. GÜMRÜK BİRLİĞİ KARARININ EKONOMİK YÖNDEN DEĞERLENDİRİLMESİ Çalışmanın bu bölümünde Türkiye'nin 1996 yılından itibaren Avrupa Birliği ile gerçekleştirdiği ihracat ve ithalat miktarlarında başta olmak üzere GB’nin yol açtığı statik ve dinamik etkiler incelenmiştir. A. Gümrük Birliği’nin Ekonomik Açıdan Teorik Arkaplanı GB’nin diğer ekonomik entegrasyonlara göre iki ayırıcı özelliği vardır: Bunlardan birincisi Birliğe giren üye ülkeler aralarında tarifeler kaldırılır. İkincisi ise üçüncü ülkelere karşı ortak gümrük tarife (OGT) uygulanır. GB’nin ülke ekonomisi üzerinde yol açmış olduğu etkiler “statik” ve “dinamik” ekonomik etkiler olarak ikiye ayrılır. Statik ekonomik etkiler, genellikle Birlik sonrası teknolojinin ve ekonomik yapının sabit kaldığı varsayımı altında, üretim faktörlerinin yeniden dağılımı dolayısıyla ortaya çıkan etkilerdir. Daha çok kısa dönemli olan bu etkiler GB’nin Birlik içinde kaynakların yeniden dağılımı sebebiyle ortaya çıkan etkileri ifade eder (Seyidoğlu, 2007). Bu statik etkilerin yanında daha uzun dönemli etkisi olan dinamik etkiler de vardır. GB’nin dinamik ise; içsel ekonomiler yaratması, teknolojiyi geliştirmesi, dışsal ekonomilere yatırımlarda artışa yol açması, rekabeti yol açması, risk ve arttırması, belirsizliğin azaltması, döviz rezervini arttırması, sanayileşme hızını arttırması şeklinde bazı ekonomik gelişmeleri ifade eder (Tengiz, 2009). B. Gümrük Birliğinin Türkiye Ekonomisi Üzerindeki Etkileri Türkiye’nin AB ile yapmış olduğu GB anlaşması ile Birlik içinde ticaretin önündeki sınırlar önemi ölçüde ortadan kaldırılmış ve üçüncü ülkelere karşı ortak bir gümrük tarifesi uygulanmaya başlanmıştır. Bunun sonucunda GB’nin Türkiye ekonomisine statik ve dinamik etkileri ortaya çıkmaya başlamıştır. 15 Madde 64: 1.Taraflardan birinin aldığı bir korunma veya himaye önlemi bu Karardan doğan hak ve yükümlülükler arasında dengesizliğe yol açtığı takdirde, diğer Taraf önlem alan Tarafa karşı dengeleyici önlemler alabilir. Gümrük Birliği'nin işleyişini en az aksatacak önlemlere öncelik tanınır. 2.63. maddede öngörülen usuller uygulanır. 729 Şaban Kayıhan – Habib Yıldız 1. Gümrük Birliğinin Statik Etkileri GB’nin statik etkileri, teknolojinin ve ekonomik yapının değişmemesi varsayımı altında, üretim faktörlerinin yeniden dağıtılması sonucunda ortaya çıkacak etkileri ifade eder. Statik etkiler, bir defalık etkilerdir. Bunun nedeni, ekonomik yapının ve teknolojinin uzun süre sabit kalamayacağıdır. Statik etkiler, ticaret yaratılması ve ticaret sapması olmak üzere ikiye ayrılmaktadır (Özkale ve Karaman, 2006). GB’nin ticaret yaratıcı etkisi, GB dolayısıyla üye ülkelerdeki yüksek maliyetli üretimin yerine Birlik içindeki daha verimli ülkenin üretiminin geçmesi dolayısıyla ortaya çıkmaktadır. Bu etkinin büyüklüğü GB sonucunda birliğe üye ülkelerin refahlarındaki artışa göre ortaya çıkmaktadır (Ecodialog). GB’nin Türkiye’nin dış ticaretini nasıl etkilediğini değerlendirebilmek için öncelikle GB öncesi dış ticaret rakamları ile GB sonrası dış ticaret rakamlarının karşılaştırılması gerekir. Tablo 1’de 1968-1995 yılları arasında yani GB öncesinde Türkiye ile AB arasında gerçekleşmiş olan dış ticaret rakamları verilmiştir. Buna göre 1968’lerde yaklaşık 1.2 milyon dolar olan dış ticaret hacmi 1995 yılında 60 milyon dolara ulaşılmıştır. Türkiye’nin bu dış ticaret hacmi içinde AB’nin payı ise 1995 yılı itibariyle yüzde 49’dur. Tablo 1: GB Öncesi Türkiye’nin Dış Ticareti ve AB’nin Payı İhr/İth Hacim (1+2) İhr-İth İhracat İthalat İhr/İth İhracat İthalat Hacim (1+2) 1968 496 764 64, 9 1,2 60 268 226 393 57. 5 619 45, 4 51, 4 49, 1 1974 1,5 32 3,7 78 40, 5 5,3 10 224 761 174 8 43, 5 250 9 49, 7 46, 3 47, 2 1980 2,9 10 7,9 09 36, 7 10, 819 499 130 0 236 0 550 366 0 44, 7 29, 8 33, 8 1985 7,9 58 11, 343 69, 9 19, 301 339 320 4 389 5 82, 2 709 9 40, 3 34, 3 36, 7 1993 15, 349 29, 429 52, 2 44, 777 14. 081 7.5 99 13. 875 54. 8 21. 474 49. 5 47. 1 48, 0 1995 21, 636 35. 707 77. 8 57. 343 14. 071 11. 078 16. 861 79. 1 27. 939 51, 2 47. 2 48, 7 Kaynak: DTM (2008), Gökdemir (2008) ve Tengiz (2009) 730 Hacim İthalat AB’nin Payı (%) İhracat Avrupa Birliği (Milyon Dolar) Yıl Genel (Milyon Dolar) Avrupa Birliği ile Yürütülen Gümrük Birliği’nin Hukuki ve Ekonomik Yönden Değerlendirilmesi Tablo 2: GB Sonrası Türkiye’nin Dış Ticareti ve AB’nin Payı Hacim İth-İhr İhracat İthalat İhr/İth Hacim İhracat İthalat Hacim 1996 23. 224 43. 627 53, 2 66. 851 20. 403 11. 556 23. 138 49, 9 34. 694 49, 7 53, 0 51, 9 1997 26. 261 48. 559 54, 1 74. 820 22. 298 12. 248 24. 870 49, 2 37. 118 46, 6 51, 2 49, 6 1998 26. 974 45. 921 58, 7 72. 895 18. 947 13. 504 24. 075 56, 1 37. 279 50, 0 52, 4 51, 5 1999 26. 587 40. 671 65, 4 67. 258 14. 084 14. 352 21. 401 67, 0 35. 753 54, 0 52, 6 53, 2 2000 27. 775 54. 503 51, 0 82. 278 26. 728 14. 510 26. 610 54, 5 41. 120 52, 2 48, 8 50, 0 2001 31. 334 41. 399 75, 7 72. 733 10. 065 16. 118 18. 280 88, 2 34. 398 51, 4 44, 2 47, 3 2002 36. 059 51. 554 69, 9 87. 613 15. 525 18. 459 23. 321 79, 2 41. 780 51, 2 45, 2 47, 7 2003 47. 253 69. 340 68, 1 116 .59 3 22. 087 24. 484 31. 696 77, 2 56. 180 51, 8 45, 7 48, 2 2004 63. 167 97. 540 64, 8 164 .70 7 34. 373 34. 451 45. 444 75, 8 79. 895 54, 6 46, 7 49, 8 2005 73. 472 116 .56 3 63, 0 194 .03 5 53. 091 38. 400 49. 155 78, 1 87. 515 52, 7 42, 5 46, 1 2006 85. 535 139 .57 6 61, 3 225 .11 1 54. 041 41. 365 59. 401 69, 6 100 .76 6 48, 3 42, 5 44, 7 2007 107 .27 2 170 .06 3 63, 1 277 .33 5 62. 791 47. 935 68. 612 69, 8 116 .54 7 44, 6 40, 3 42, 0 2008 132 .00 3 201 .82 3 65, 4 33. 826 69. 820 60. 399 74. 768 80, 7 135 .16 7 45, 7 70, 0 39, 8 Yıl İhrac/İth AB’nin Payı (%) İthalat Avrupa Birliği (Milyon Dolar) İhracat Genel (Milyon Dolar) Kaynak: DTM (2008) Tablo 2 ise GB sonrası Türkiye’nin dış ticaret hacmi ve AB’nin bunun içindeki payını göstermektedir. Buna göre Türkiye’nin 1995 yılında 57 milyar dolar olan ticaret hacmi 2008 yılında 300 milyar doları aşmıştır. Aynı tarihlerde Türkiye’nin AB ile yapmış olduğu dış ticaret hacmi ise 28 milyar dolarken, 2008 yılında 135 milyar dolara çıkmıştır. Yani 1995 yılında yapılan GB anlaşmasından 2008 yılına kadar geçen sürede Türkiye’nin AB ile dış ticareti mutlak rakam olarak sürekli artmıştır. Ancak 1995 yılında AB’nin Türkiye’nin dış ticaret hacmi içindeki payı yüzde 48 iken, 731 Şaban Kayıhan – Habib Yıldız GB sonrası bu oran önce artış eğilimi göstererek yüzde 50’leri aşmış, ancak 2000’li yıllarda tekrar azalma eğilimi göstererek yüzde 40-45 oranında gerilemiştir. Bu tablo, Türkiye'nin GB öncesinde en önemli dış ticaret ortağı olan AB'nin, GB sonrasında da bu niteliğini koruduğunu, ancak Türkiye’nin AB ile olan dış ticaret hacminin oransal olarak artmadığını oraya koymaktadır. Başka bir ifade ile Türkiye'nin AB dışında ticaret yaptığı diğer ülke ve ülke grupları ile dış ticareti incelendiğinde GB sonrası bu ülkelerle gerçekleştirdiği ticarette de belirgin bir artış olduğu AB ile olan dış ticarette ise oransal olarak beklendiği gibi bir artış olmadığı söylenebilir (Bkz. Tablo 2). Öte yandan Türkiye’nin diğer ülke grupları ile olan dış ticaret hacmi de istikrarlı bir biçimde artmıştır. Bu gelişmede GB’nin de etkisi olmuştur. Bunun nedeni AB’nin üçüncü ülkelere uyguladığı ortak gümrük tarifesini Türkiye’nin de aynen uygulamak zorunda kalmasıdır. Bu da Türkiye’nin AB dışı ülkelerle olan dış ticaretini arttırıcı yönde etkilemiştir. Bunun yanında Türkiye'nin ithalatının önemli kısmı petrol ve enerji kaynağı kökenli hammaddelerden oluşmaktadır. Bu da AB dışı ülkelerle yapılan ticareti daha doğrusu ithalatı arttırmıştır. Bu süreçte Türkiye’de genel olarak ihracatın ithalatı karşılama oran düşmüştür. Nitekim Türkiye’de ihracatın ithalatı karşılama oranı 995 yılında yüzde 77 iken sonraki dönemde bu oran düşmüş ve 2000’li yıllarda yüzde 60-65 arasında seyretmiştir. Yani Türkiye’nin ihracatının ithalatı karşılama oran GB sonrası dönemde öncesine göre düşmüştür. AB ile yapılan dış ticarette ise ihracatın ithalatı karşılama oranı 1995 yılında yüzde 79 iken 2000’li yılların çoğunda bu oran yüzde 60-70 arasına gerilemiştir. Sadece 2001 ve 2008 kriz döneminde bu oran yüzde 80’i geçmiştir. Bunun anlamı genel olarak AB'ye karşı Türkiye'nin ihracatının ithalatı karşılama oranı azalmıştır. Bu durum Türkiye'nin AB ülkelerine karşı rekabet gücünün zamanla artmadığı anlamına gelmektedir. GB sonrasında küçük ve orta ölçekli işletmelerin ihracat içindeki payları ve maliyet yapıları göz önünde tutulduğunda, ihracatı önemli ölçüde arttıran bir durum yaşanmamıştır. Öte yandan TL’nin aşırı değerli olması, Türk yatırımcıların ihracat yapabilirliğini sürekli kısıtlamıştır. Bu nedenle GB sonrasında firmalar değerlendirildiğinde, maliyet ve ölçek yapılarında rekabetçi bir oluşum ortaya çıkmadığı söylenebilir. Ayrıca Türkiye’nin üçüncü ülkelerle olan ticaretinde daha ziyade ithalat yönünde bir gelişme ortaya çıkmıştır. Tüm bu nedenlerle geriden kalan 13 yılda Türkiye’nin AB ile ticareti artmakla birlikte üçüncü ülkelerle olan ticaretinde beklendiği yönde bir azalma ortaya çıkmamıştır. 732 Avrupa Birliği ile Yürütülen Gümrük Birliği’nin Hukuki ve Ekonomik Yönden Değerlendirilmesi Tablo 3 Türkiye’nin AB’den yapmış olduğu ihracatın bileşimini göstermektedir. Buna göre, Türkiye’nin AB’ye ihracatında yaklaşık yüzde 60’lik bir payla tüketim mallarının başı çekmekte, ara mallar yüzde 30’luk payla ikinci sırada, yatırım malları ise yüzde 3 oranından yüzde 10’lere yükselmesine rağmen üçüncü sırada yer almaktadır. İhraç ürünleri bileşimindeki yapısal değişim ise daha çok emek yoğun teknolojilerle montaja dayanan ürünlere kaymıştır. Tablo 3: Türkiye’nin AB’ye İhracatının Mal Gruplarına Göre Dağılımı Yatırım Ara Mal Tüketim Değ er Pay (%) Deği şim (%) Değ er Pay (%) Deği şim (%) Değ er Pay (%) Deği şim (%) Toplam Yıl 1994 252 2,9 - 2.80 5 32,5 - 5.57 7 64,6 - 8.63 5 1995 318 2,9 26,2 3.52 8 31,8 25,8 7.23 2 65,3 29,7 11.0 78 1996 396 3,4 24,5 3.72 7 32,3 5,6 7.42 5 64,3 2,7 11.5 49 1997 423 3,5 6,8 4.10 5 33,5 10,1 7.72 1 63,0 4,0 12.2 48 1998 489 3,6 15,6 4.61 2 34,2 12,4 8.39 7 62,2 8,8 13.4 98 1999 631 4,4 29,0 4.98 1 34,7 8,0 8.73 7 60,9 4,0 14.3 48 2000 666 4,6 5,5 5.20 3 35,9 4,5 8.63 1 59,5 -1,2 14.5 10 2001 960 6,0 44,1 5.75 1 35,7 10,5 9.35 9 58,1 8,4 16.1 18 2002 1.27 4 6,9 32,7 5.83 4 31,6 1,4 11.3 30 61,4 21,1 18.4 59 2003 2.07 7 8,5 63,0 7.43 1 30,4 27,4 14.9 29 61,0 31,8 24.4 84 2004 3.77 6 11 81,8 10.7 72 31,3 45,0 19.7 59 57,4 32,4 34.4 17 Kaynak: Gökdemir (2008) Tablo 4 ise Türkiye’nin AB’den yapmış olduğu ithalatın bileşimini göstermektedir. Buna göre 1994 yılında toplam yatırım malı ithalatı yüzde 29 iken 2004 yüzde 23’e gerilemiştir. yılından Ara malı ithalatı ise 1994 yılında toplam ithalatın yüzde 63’ünü oluştururken, 2005 yılında gelindiğinde ara mallarının toplam ithalat içindeki payı yüzde 61 ile pek değişmemiştir. Bu bağlamda GB sonrası 10 yıllık dönem içinde yatırım ve ara malı ithalatının toplam ithalat içindeki paylarında önemli bir değişim olmadığı söylenebilir. Bunun en önemli nedeni, Türkiye’nin AB’den sanayi malı ithalatı 1970 yılından beri AB’nin tek taraflı olarak bu ürünlerde gümrük vergileri ve benzeri kısıtlamaları kaldırması ile, kısıtlama olmadan gerçekleşmesidir (Seki, 2005: 15). 733 Şaban Kayıhan – Habib Yıldız Yıl Yatırım Ara Mal Tüketim Toplam Tablo 4: Türkiye’nin AB’ye İthalatının Mal Gruplarına Göre Dağılımı Değe r Pay (%) Deği şim (%) Değe r Pay (%) Deği şim (%) Değe r Pay (%) Deği şim (%) 1994 3.20 9 29,4 - 6.91 2 63,3 - 795 7,3 - 10.9 15 1995 4.83 1 28,7 50,5 10.5 39 62,5 52,5 1.49 1 8,8 87,5 16.8 61 1996 7.38 8 31,9 52,9 12.8 80 55,7 22,2 2.87 0 12,4 92,5 23.1 38 1997 7.32 7 29,5 -0,8 14.0 09 56,3 8,8 3.53 5 14,2 23,2 24.8 70 1998 7.18 2 29,8 -2,0 13.2 70 55,1 -5,3 3.62 2 15,0 2,5 24.0 75 1999 6.06 9 28,4 -15,5 11.8 23 55,2 -10,9 3.52 5 16,5 -2,7 21.4 01 2000 7.25 4 27,3 19,5 14.1 16 53,0 19,4 5.11 4 19,2 45,1 26.6 10 2001 4.31 7 23,6 -40,5 11.1 68 61,1 -20,9 2.59 5 14,2 -49,3 18.2 80 2002 5.36 1 23,0 24,2 14.4 17 61,8 29,1 3.19 6 13,7 23,2 23.3 21 2003 6.99 9 22,1 30,6 19.2 33 60,7 33,4 5.14 7 16,2 61,0 31.6 95 2004 10.6 72 23,5 52,5 26.8 19 59,0 39,4 7.61 3 16,8 47,9 45.4 34 Kaynak: Gökdemir (2008) Bu durum Türkiye'nin GB’nin ilk yıllarında yaşadığı şoku kısmen atlattığını, ancak AB'ne karşı rekabetçiliğini önemli ölçüde yükseltemediğini göstermektedir. Ticaret yaratıcı refah etkileri bağlamında genel tablo ise çok da olumlu değildir. Öte yandan zaman içinde GB’nin ticaret saptırıcı etkileri de ortaya çıkmıştır. Bu etki özellikle üçüncü ülkelere ortak gümrük tarifelerinin uygulanması nedeniyle daha yüksek maliyetle üretim gerçekleştiren GB üyesi ülke ve firmaları, ticaretin yönünün değişmesi ile, birlik piyasasına hakim olmaktadır. Böylece söz konusu ürünler çok daha etkin üretim yapan üçüncü ülkeden değil, Birlik içi ülkeden ithal edilme zorunda kalınmaktadır. Böylece GB, kaynak dağılımında veya üretiminde etkinlik kaybına yol açmıştır. Yukarıdaki rakamlar ve açıklamalardan çıkan en önemli sonuç; AB ülkeleri Türkiye'nin temel ticaret ortağıdır. 1995 yılında imzalanan GB anlaşmasından sonra AB ülkeleri ile olan dış ticaret hacmi rakamsal olarak artmıştır. Ancak oransal olarak zannedildiği gibi artmamıştır. Nitekim AB ülkelerine yaptığımız ihracatımızın toplam ihracat içindeki payı yüzde 45-50 oranından iken 90’lı ve 2000’li yıllarda da bu oran korunmuştur. İthalatımız ise aynı dönemlerde çok fazla değişmemekle birlikte kısmen bir artış göstermiştir. Daha önemlisi AB ülkeleri ile olan dış ticaret hacminin 734 Avrupa Birliği ile Yürütülen Gümrük Birliği’nin Hukuki ve Ekonomik Yönden Değerlendirilmesi Türkiye dış ticaret hacmine oranı azalma eğilimi göstermiştir. Bu da AB ile olan dış ticarette ticaret yaratıcı etkilerin çok da ortaya çıkmadığına işaret etmektedir. Üçüncü ülkeler ile olan ticarete ise oransal olarak bir artış gözlenmektedir. Üçüncü bir sonuç, iki binli yıllarda ihracatın ithalatı karşılama oranının toplam dış ticarette yıllık ortalama yüzde 65 iken, AB ile olan dış ticarette ihracatın ithalatı karşılama oranı yıllık ortalama yüzde 70-80 dolayında kalmıştır. Bunun anlamı şudur: Türkiye'nin dış ticaret açıkları tehlikeli bir biçimde artmaktadır. Ancak bunun nedeni büyük ölçüde AB ile olan dış ticaret değildir. Çünkü dış ticaret açığı içerisinde AB’nin payı artmamaktadır. Buna karşın üçüncü ülkeler ile olan dış ticaretimizden kaynaklanan açık oran olarak artmaktadır. GB’nin tüketim etkisine bakıldığında ise; GB sonucu gümrükler indirilince nispi olarak daha ucuza gelen yabancı mallar daha fazla talep edilmektedir. GB sonucu Birlik içinde pahalıya üreten üye ülkenin ve OGT sonucu ürünleri pahalı hale gelen Birlik dışı ülkelerin üretimi azalmaktadır. Üretim etkisindeki bu değişikliğe bağlı olarak birlik içi fiyat herhangi bir ülkenin fiyatının altında kalırsa, bu ülke vatandaşlarının satınalma güçleri artacağından Birlik içi ithalat artacaktır. Bu ithalat artışı da GB’nin tüketim etkisini ortaya çıkmaktadır (Uyar, 2006). GB anlaşmasının sonucunda AB ile Türkiye arasındaki serbest ticaretin AB lehine işleyeceği açıktır. Çünkü AB’ye üye ülkelerin teknoloji ve sermaye donanımları oldukça ileri iken, Türkiye’nin sanayisi henüz gelişme sürecindedir. Başka bir ifade ile teknoloji ve sermaye birikimi bakımından oldukça yetersiz olan Türkiye, sanayi ürünlerinde dışa bağımlı bir ülkedir. Nitekim GB uygulanmasından sonra sanayi ürünlerinin ithalatında büyük artışlar ve dış ticarette büyük açıklar ortaya çıkmıştır. Türkiye, 1980 sonrası dönemde ithalata bağımlı büyüme stratejisini benimsemesi ile birlikte, ara ve yatırım mallarına uyguladığı tüm gümrük vergileri ve benzeri kısıtlamaları ortadan kaldırmıştır. Bu durum girdi ithalatının giderek artmasının yanı sıra, Türkiye’nin ithal girdiye olan bağımlılığını artırmış, ülkenin ara ve yatırım sanayisinin gelişimini büyük ölçüde engellemiştir (Gökdemir, 2008). 2. Gümrük Birliğinin Dinamik Etkileri GB’nin dinamik etkisi daha çok dar bir ulusal piyasadan birleşik bir piyasaya geçilmesi sonucu üye ülkelerin ekonomik yapılarında, üretim kapasitelerinde ve kaynak verimliliklerinde ortaya çıkan değişimleri ifade eder. Bu etkiler birkaç alanda incelenebilir. GB’nin beklenen dinamik etkilerinden ilki ülkelerin rekabet gücünü arttırması yönündedir. Çünkü GB’nin kurulması ile GB’ne giden ülkeler arasında tarifelerin ve diğer dış ticaret kısıtlamalarının kaldırılması, rekabeti uyarmaktadır. Rekabet baskısı 735 Şaban Kayıhan – Habib Yıldız altında verimli çalışmayan işletmeler, bulundukları sektörü terk ederek verimli oldukları alanlara kaymak zorunda kalırlar. İthal edilen mallarla rekabet edilen işletmeler ise daha etkin çalışarak maliyetlerini düşürürler. Böylece GB sonunda ortaya çıkan rekabet; etkinliği artırır, monopollerin gücünü azaltır (Özgöker, 2008). Türkiye’nin GB’ne girmesi ile en fazla rekabet üstünlüğü sağlayacağı alanlar olarak, otomotiv ana ve yan sanayi, tarım araçları, elektrikli ve elektronik eşya, makine, metal, ağaç ürünleri ve basım sanayi ürünleri olarak görülmüştür. Ancak Türkiye’nin en fazla rekabet üstünlüğü sağlayacağı alan olarak tarım ürünlerinin GB kapsamı dışında tutulmuş, bu da Türkiye’ye büyük bir haksızlık ve dezavantaj olmuştur. Öte yandan Türkiye’nin rekabet gücünde daha fazla artış ortaya çıkabilmesi için büyük ölçüde alt yapı yatırımlarının ve beşeri sermaye yapısının geliştirilmesi gerekmektedir (Morgül, 1993). Ancak geride kalan sürede ülkenin rekabet yapısında beklendiği kadar artış olmamıştır. Nitekim IMD tarafından yayınlanan World Competitiveness Yearbook (Dünya Rekabet Yıllığı)’na göre, 2007 yılında, 55 ülke arasında yapılan rekabet gücü sıralamasında Türkiye; Bulgaristan, Çin, Hindistan, Malezya ve Yunanistan gibi ülkelerin arkasında kalarak 48. sırada yer almıştır (Tepav, 2009). GB’den beklenen dinamik etkilerden ikincisi ülkelere yabancı sermaye girişinde artış yaşanmasıdır. Türkiye’nin GB’ne girmesi ile ülkede bir takım siyasi ve ekonomik belirsizliklerin ortadan kalkacağı, güven ortamının artacağı ve böylece yabancı sermayenin yatırımlarının çok ciddi şekilde artacağı tahmin edilmektedir. Türkiye’nin GB’ne girmesinden sonra ülkeye yabancı sermaye girişinde artış yaşanmıştır. Ancak bunun çok büyük kısmı sıcak para olarak nitelendirilen kısa vadeli sermaye şeklinde olmuştur. Uzun vadeli sermaye hareketleri ise yeni yatırımlardan ziyada mevcut işletmelerin özelleştirilip satın alınmasına yönelik olmuştur. Kısa vadeli sermayenin ülke ekonomisine katkısı ise çok tartışılmaktadır. Çünkü küreselleşme sürecinde kısa vadeli sermaye hareketlerinin ülke ekonomileri üzerinde istikrarsızlıklara yol açtığı ve ekonomik krizleri arttırdığı yönünde ciddi bulgular vardır. Nitekim Türkiye’de GB sonrasında 1999, 2001 ve 2008 yıllarında büyük ekonomik krizler yaşanmıştır. Bundan dolayı da sermaye girişi sınırlı ölçüde kalmıştır. GB’nin beklenen yararlardan biri de ölçek ekonomisinin getireceği etkiler ile ilgilidir. Buna göre işletmeler daha geniş bir piyasa ile karşı karşıya kalacak, daha ileri bir teknoloji kullanma yoluna gidecek, böylede üretim optimum maliyetle gerçekleşecek ve işletme daha az stok bulunduracaktır. Türkiye’de GB sonrasında doğal olarak piyasa genişlemiş, işletmeler firmalar atıl kapasitelerini daha fazla kullanmaya başlamış ve ölçek ekonomilerinin faydalarını kısmen görmeye başlamışlardır (Gökdemir, 2008). Ancak firmaların verimlilik artışları beklendiği 736 Avrupa Birliği ile Yürütülen Gümrük Birliği’nin Hukuki ve Ekonomik Yönden Değerlendirilmesi kadar olmamış, ülkede yaşanan siyasi ve ekonomik krizler ölçek ekonomisinin ortaya çıkma imkânını azaltmıştır. GB’nin beklenen dinamik etkilerden biri de dışsal ekonomik etkilerdir. Genel anlamda dışsal ekonomi, bir üreticinin diğer bir üreticiye yapmış olduğu karşılıksız yarar ya da kayıplar şeklinde tanımlanabilir. Kitlesel üretim karşısında endüstriye hammadde sağlayan işletmeler ileri teknoloji ve büyük ölçekli üretim yöntemlerini kullanmaya başlarlar. Verimlilik, ekonomik performans ve büyüme hızı üzerinde olumlu sonuçlar doğuran dışsal ekonomiler, ekonomik bütünleşmeden beklenen en önemli dinamik yararlardan biridir (Uyar, 2006). AB ile imzalanan AKÇT ve GB anlaşmaları ile Türkiye’de kapasite fazlası olan uzun hadde mamullerden, yassı mamullere dönüşüm konusundaki projelerle yabancı yatırımların artacağı, bugüne kadar gerçekleşmese de uzun dönemde dışsal ekonomilerin ortaya çıkacağı beklenmektedir (Gökdemir, 2008). GB’den beklenen bir diğer etki de teknolojik gelişmeyi hızlandırmasıdır. GB sonrasında Türkiye’nin sanayileşmiş bir pazarın içerisine girmesi ile birlikte teknolojik gelişmenin hızlanacağı tahmin edilmekteydi. Ancak 2000’li yılların sonuna gelindiğinde Türkiye’nin hala emek-yoğun üretim yapısını koruduğu görülmüştür. Bunun nedeni, üretimin büyük bir bölümünü gerçekleştiren KOBİ’lerde hala ucuz ve kayıt dışı istihdamın varlığı sürmekte, mali yapıları hala zayıf kalmaktadır. Bu ise yüksek maliyetli teknoloji kullanımını engellemektedir. İhracatın önemli bir kısmı hala emek-yoğun ve nispeten geri teknolojinin kullanıldığı tekstil, konfeksiyon ürünleri ve gıda ürünleri alanında yapılmaktadır (Gökdemir, 2008). Türkiye'nin ARGE'ye gelişmiş ülkelerin çok altında pay ayırması, teknoloji geliştirmeyi sağlayan finansal destekleri zorunlu kılmaktadır. Bunun nedeni ise, teknolojik gelişimde önemli girdi olan Ar-Ge yatırımları büyük finansman olanağı gerektirmesidir. Bunun sonucunda ise Türkiye, yeni teknolojiler geliştirmekten ziyade mevcut teknolojiyi taklit eden bir ülke olmaya devam etmektedir. Nitekim Gayrı safi yurt içi hasıladan AR-GE'ye ayrılan pay OECD ülkelerinin ortalamasında yüzde 2,3, Japonya'da 2,98, ABD'de 2,70 ve Kore'de yüzde 2,68 iken, Türkiye'de ise bu oran binde 6.3'te kalmıştır (Dünya Gazetesi, 2009). Son olarak GB’nin emeğin serbest dolaşımını sağlayarak dinamik etkilere yol açması beklenmekteydi. Nitekim bu doğrultuda Türkiye’nin AB ile imzaladığı Ankara Anlaşması ve Katma Protokol ile bir taraftan malların ve sermayenin serbest dolaşımının hedeflenirken gerçekleşmesi bir yandan amaçlanmaktaydı. da Ancak emeğin Ankara de serbest Anlaşmasının dolaşımının yürürlüğe girmesinden sonra geçe sürede ne de 1995 yılında imzalanan GB anlaşmasında 737 Şaban Kayıhan – Habib Yıldız emeğin serbest dolaşımı konusunda bir düzenleme yapılamıştır. Bu da GB’den Türkiye’nin beklemiş olduğu pek çok dinamik etkinin ortaya çıkmasına engel olmuştur. SONUÇ Türkiye’de GB’ye ilişkin yaygın kanaat, bu kararla Avrupa Birliği üyelerinin dâhil olduğu GB’ye Türkiye’nin de aynı statüde, aynı koşullarla katıldığı yönündedir. Oysaki hukuki durumun böyle olmadığını hemen ifade edelim. Her şeyden önce Avrupa Birliği’ne tam üye olmadan GB’nin ülkemiz bakımından diğer üye devletler için uygulandığı şekliyle uygulanması mümkün değildir. Zira Avrupa Birliği üyeleri arasındaki GB uygulaması ortak karar mekanizmaları ve ortak dış ticaret kuralları ile şekillenmektedir. Türkiye, Avrupa Birliği’ne tam üye olmadığından Avrupa Birliği karar mekanizmasında yer alamadığı gibi Avrupa Birliği dış ticaret normlarının Türkiye’de doğrudan uygulanabilmesi de söz konusu değildir. Avrupa Birliği üyesi ülkeler arasındaki GB’nde tüm üyeler aynı safta yer almakta, Avrupa Birliği ile Türkiye arasındaki GB’inde ise bir tarafta Avrupa Birliği diğer tarafta da Türkiye yer almaktadır. Bunun da adaletli bir durum olmadığı kanımızca ortadadır. Ayrıca karardaki hukuki düzenlemeler incelendiğinde bu durum daha da açık ortaya çıkmaktadır. Örneğin, belli şartlarda Avrupa Birliği’nin koruma tedbirleri uygulayabilmesi ve tarım ürünlerinin GB kapsamında yer almaması gibi hususlar Avrupa Birliği içerisinde üye ülkelerden birine uygulanabilecek nitelikte değildir. Bu bağlamda şu hususunda belirtilmesinde fayda vardır. Türkiye GB kararı çerçevesinde girmiş olduğu yükümlülüklerin bir kısmını zaten WTO bünyesinde kademeli olarak yerine getirmeyi yükümlenmişti, GB bu süreci sadece hızlandırmıştır. Türkiye’nin GB anlaşmasını imzalamasından sonra geçen 13 yıllık süreç içerisinde AB hala Türkiye’nin en büyük ticaret partneri olmaya devam etmektedir. Ancak geçilen bu süreçte GB’nin Türkiye’nin refahını arttırıcı yönde statik ve dinamik etkisi kısıtlı olmuştur. GB, Türkiye’nin bütün yapısını ilgilendirmesine rağmen, bu yapı üzerindeki gelişme açısından ortaya çıkan etkiler dar bir alanla sınırlı kalmıştır. Bu süreçte Türkiye’de gerçekleşmesi beklenen sanayileşme atakları tam olarak görülememiştir. Hatta bugün Türkiye’nin büyümesi ve kalkınması büyük ölçüde ithal sanayi girdisine bağlı bir noktaya gelmiştir. Üstelik bu süreçte Türkiye çok büyük dış ticaret açıkları ile karşı karşıya kalmıştır. Bu da Türkiye ekonomisinin kırılganlığını arttırmaktadır. Dolayısıyla geride kalan 13 yılda GB’nin Türkiye ekonomisi üzerinde beklenen olumlu etkileri görülememiştir. 738 Avrupa Birliği ile Yürütülen Gümrük Birliği’nin Hukuki ve Ekonomik Yönden Değerlendirilmesi Kaynakça Dış Ticaret Müsteşarlığı (DTM) (2008), “Dış Ticaret İstatistikleri”, http://www.dtm.gov.tr/dtmweb/index.cfm?action=detay&yayinID=76&icerik ID=58&dil=TR, (10.03.2009). Dünya Gazetesi (2009), “AR-Ge Harcamalarının Gelişimi”, http://www.dunyagazetesi.com.tr/haberArsiv.asp?id=204865, (10.01.2009). Ecodialog, “Gümrük Birliğinin Türkiye Ekonomisi Üzerine Etkisi”, http://www.ekodialog.com/makaleler/gumruk_birlik.html, (14.03.2009). TEPAV, “PISA Sonuçları Işığında Türkiye’nin Rekabet Gücünün Değerlendirilmesi”, http://www.tepav.org.tr/tur/index.php?type=event&title=E&cid=371, (12.02.2009). GÖKDEMİR, Levent ve Elif Karaman (2008), “Onuncu Yılında Gümrük Birliği: Ne Beklendi? Ne Gerçekleşti? Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, http://web.firat.edu.tr/sosyalbil/dergi/arsiv/cilt18/sayi2/277-296.pdf, (12.03.2009) ÖZGÖKER, Uğur (2006), “Gümrük Birliğinin Ekonomi Üzerine Etkileri”, http://www.subconturkey.com/2008/Ocak/koseyazisi-Gumruk-Birliginin-ekonomiuzerine-etkileri.html, (17.03.2009). ÖZKALE, N. Lerzan ve Fatma Nur Karaman (2006), “Gümrük Birliği’nin Statik Etkileri”, Uluslar arası Ekonomi ve Dış Ticaret Politikaları, TC Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığı, http://www.uedtp.org.tr/dtmadmin/upload/EAD/ KonjokturIzlemeDb/dergi/2006_Sonbahar/Lerzan%20Ozkale.pdf, (05.03.2009). SEKİ, İsmail (2005), “Gümrük Birliği’nin Türkiye’nin Net İhracatı Üzerine Etkileri, 1985–2003” www.tcmb.gov.tr/yeni/iletisimgm/ismail_seki.pdf, (18.03.2009) SEYİDOĞLU, Halil (2007), “Uluslararası İktisat Teori, Politika ve Uygulam”, Güzem Yayınları, İstanbul. TENGİZ, Fatma Macide (2009), “Gümrük Birliği Sürecinde Türkiyenin Dış Ticareti (1995-5009), İstanbul Ticaret Üniversitesi, http://issuu.com/fatos/docs/gb3 , (20.03.2009). UYAR, Süleyman (2006), “Ekonomik Bütünleşmeler ve Gümrük Birliği Teorisi”, http://www.econturk.org/dtp13.htm, (17.03.2009). 739 Şaban Kayıhan – Habib Yıldız 740