1 RIZA AKÇALI (Devamla)

advertisement
T.B.M.M.
B:60
25.2.1997
0:1
RIZA AKÇALI (Devamla) - Şimdi, Doğru Yol Partisi olarak, biz, bu kavgada taraf değiliz,
Türk Milleti de taraf değil, Türk Milletinin böyle bir kavgası, böyle bir derdi de yok; ama^ ülkede
meydana getirilmeye çalışılan gerilimi düşürmek için, milletimizin arasına sokulmaya çalışılan ni­
fak tohumlarını söndürmek için, barışı, huzuru, hoşgörüyü, kardeşliği tekrar ülkede egemen kılmak
için, milletimiz için, ülkemizin geleceği, sağlığı için böyle bir kavgaya müdahale etmek gereğini
duyuyoruz, Doğru Yol Partisi olarak ve toplumsal mutabakat adına, böyle bir olayın içerisinde bi­
raz daha sağduyuyla meseleye yaklaşmanın gereğini ifade ederek birkaç cümle söylemek istiyoruz.
Evet, bir gerginlik var mıdır; bir gerginlik vardır. Peki bu gerginlik sunî midir; evet, bu ger­
ginlik sunîdir. Peki, bu gerginliğin meydana getirilmesinde Hükümetin suitaksiri var mıdır? Vardır
veya yoktur tartışılabilir...
ALİ TOPUZ (İstanbul) - Hayır, o yanlış...
HASAN GÜLAY (Manisa) - Bir tane olur, bir tane...
RIZA AKÇALI (Devamla) - Sebep olan o kadar önemli midir?
ÜNAL YAŞAR (Gaziantep) - Sütten çıkmış ak kaşıksınız siz!..
RIZA AKÇALI (Devamla) - Gerginliği sürdürmek, tırmandırmak, Türkiye'ye, Türk insanına
ne yarar sağlar? İşte, buradan meseleye yaklaşmakta, sağduyuya meseleyi indirgemekte fayda var.
Bu gerilimin kimseye faydası yoktur. O zaman, gerilimi düşürecek, tansiyonu azaltacak bir kon­
sensüse, bir uzlaşmaya, bir ortak zeminde buluşmaya ihtiyaç var. Nedir ortak zemin; bu ortak ze­
min, Anayasada da tarifini bulan, demokrat, laik, sosyal hukuk devleti... Bu kavramda, bu tabanda,
bu bazda, hepimiz buluşmalıyız.
HASAN GÜLAY (Manisa)-Oraya bakarak söyle Sayın Akçalı!..
ALİ TOPUZ (İstanbul) - Bunu, ortağınıza söyleyin!..
RIZA AKÇALI (Devamla) - Ancak, bunu yaparken kavramları karıştırmadan, kavramları
birbirinin içine sokmadan yapmalıyız ve demokratik, sosyal, laik hukuk düzenini, devletin bu ana
tarifini, hürriyetlerin, Özgürlüklerin, Türkiye'nin daha ileriye yükselmesinin bir başlangıcı, bir eşi­
ği olarak mı kabul edeceğiz; yoksa, yasaklamaların, baskıların bir kapısı, onun bir tarifi olarak mı
kabul edeceğiz? İşte, en önemli meselemiz, üzerinde tartışarak çözüm bulmaya çalışacağımız ana
mesele budur. Bu kavramlar, hiçbir zaman yasaklamaların kaynağı olmamalı; hiçbir zaman, insan­
ların rahatça, özgürce hürriyetlerini yaşayabilecekleri, inançlarını, ibadetlerini yapabilecekleri bir
ortamın yasaklanmasına, onların üzerinde bir baskı aracı olarak kullanılmasına zemin teşkil etme­
meli; tam tersine, bu ülkede yaşayan herkesin, bu ortak bazda beraberce yaşayabileceği, huzur içe­
risinde yaşayabileceği, birbirini anlayabileceği, birbirini sevebileceği, birbirine saygı gösterebile­
ceği, birbirine tahammül edebileceği bir ortamın tarifi olmalı -işte, bu noktada birleşmeyi teklif edi­
yorum- ki, bunlardan bir tanesi demokratik tarifidir.
Demokrasiyi biraz açalım, tarif edelim; ne anlıyoruz, ne anlamamız gerekir demokrasiden...
Demokrasi isterken, farklı seslere tahammülsüzlüğü anlarsak, bunun adı totaliter rejimdir, demok­
rasi olmaz. Bizim söylemediğimiz, başkasının söylediği sözlere tahammül etmeden "bunları söyle­
yemezsiniz, bunları söylerseniz, işte, şöyle olur, böyle olur" yaklaşımını, demokrasiyle bağdaştır­
mamız mümkün değil.
Az demokrasi çok demokrasi de olmaz; yani, az hamile çok hamile olmayacağı gibi, demok­
rasi ya vardır ya yoktur. Demokrasinin azı çoğu olmaz. Dolayısıyla, demokrasi varsa, demokrasi­
nin çerçevesinde, demokrasinin en ileri mertebesinde hepimizin ittifak etmesi lazım.
Bir de Türkiye'de, farklı zamanlarda, farklı demokrasi anlayışları var. İşler yolundayken, her
şey sütlimanken, herkes, çok daha ileri demokrasi konusunda büyük bir gayret içerisinde, büyük
-
175-
Download