1 Laiklik din de değildir, laiklik dinsizlik de değildir

advertisement
T.B.M.M.
B:60
25.2.1997
0:1
Laiklik din de değildir, laiklik dinsizlik de değildir; laiklik bir kalkandır, laiklik bir şemsiye­
dir. Laiklik, bütün inançlara, bütün inanç sistemlerine, hatta inançsızlık sistemlerine bir şemsiye­
dir. Yeter ki, o ülkede yaşayan insanlar inançlarını rahatlıkla yaşayabilsinler, kimse kimseye karış­
masın, kimse diğerini herhangi bir şekilde hor ve hakir görmesin ve bir diğerinden rahatsız olma­
sın. Eğer, inançlara siyasî baskı uygularsanız -ki, dünyanın pek çok yerinde benzer uygulamalar ol­
muştur, zaman zaman Türkiye'de de olmuştur- inançlara siyasî baskı kurarsanız, o zaman, dini si­
yasallaştırma anlamında bir hamleyi, bir hareketi başlatmış olursunuz. Bu, yanlıştır, bunun yapıl­
ması doğru değildir.
İBRAHİM GÜRDAL (Antalya) - Oraya dön, bir daha tekrar et!..
RIZA AKÇALI (Devamla) - Bunun öbür tarafında, din adına siyaset yapmaya kalkarsanız,
herkesin mukaddes malı olan dini kendi inisiyatifiniz altına almaya, onu kendinize mal etmeye kal­
karsanız; o zaman, insanların dine düşmanlığını artırırsınız, onları husumete sevk edersiniz, hem
dine hem ülkeye zarar verirsiniz. Bu da yanlıştır, bu da doğru değildir.
Beri yandan, laiklik adına dinin mukaddeslerine karşı çıkarsanız, teokratik devlet düzenine
karşıyım anlayışı içerisinde "kahrolsun şeriat" diye bağırırsanız, o zaman, dindarları, inananları
rencide edersiniz. Bu, yanlıştır, bunda vebal vardır, suç işlersiniz. (RP sıralarından alkışlar)
Peki, din ve vicdan hürriyetine müdahale olursa, birileri din ve vicdan hürriyetine müdahale
ederse, devlet açısından, hukuk açısından bu ne demektir; bunun manası, mülkiyet hakkına teca­
vüzde ne oluyorsa, bunun karşılığında da o olur; yani, hukuk karşınıza çıkar, hukuk devleti karşı­
nıza çıkar, kanunlarda yazılı suçlar karşınıza çıkar, onlarla ilgili müeyyideler karşınıza çıkar. İna­
nanlar, inanmayanları, efendim, bunların da sayısı çoğalıyor; ben, bunları tehlike olarak görüyorum
diyemez; derse, onun kendi sorunudur.
İnanmayanlar da, efendim, bu ülkede inananların sayısı artıyor; ben, bunları tehlike olarak gö­
rüyorum diyemez; bunu derse, onun kendi sorunudur.
İSMET ÖNDER KIRLI (Balıkesir) - Bakanlık yapmışsın... Ayıp, ayıp!.. Nereden çıkarıyor­
sun!.. Böyle bir şey mi var Türkiye'de!..
İRFAN KÖKSALAN (Ankara)-Aydan mı geldin Rıza!..
RIZA AKÇALI (Devamla) - Bu, rejimin problemi değildir; bu, olsa olsa, o kişilerin kendile­
rinin problemidir. (DYP ve RP sıralarından alkışlar) Bu tarifleri hepimizin ortaya koyması, bunun
etrafında, çifte standartta değil...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Akçalı, konuşmanızı tamamlayın efendim.
İRFAN KÖKSALAN (Ankara)-Aydan geldi herhalde?!
İBRAHİM GÜRDAL (Antalya) - Var mı Türkiye'de inanlar -inanmayanlar diye!.. Bakanlık
yapmış bir insan bunu söyler mi!..
RIZA AKÇALI (Devamla) - Olabilir... Bu ülkenin yüzde 99'u Müslümandır; Hıristiyan olan,
Musevî olanlar da vardır; olabilir ki, herhangi bir inanç sistemine mensup olmayanlar da vardır;
bunların da laik sistem içerisinde korunması söz konusudur, İslamiyetin de ifade ettiği anlam bu­
dur; ben, bunu söylemeye çalışıyorum. (DYP ve RP sıralarından alkışlar)
Siyaset, inançların hizmetinde olmalıdır diyoruz; çünkü, Anayasanın emridir, din ve vicdan
hürriyeti anayasanın teminatı altındadır; anayasal teminat içerisinde ülkeyi yönetenlerin görevi, in­
sanların inançlarını rahatlıkla yerine getirebilecekleri vasatın temin edilmesidir. Bu da, hiçbir za­
man, dinin siyasete alet edilmesi değildir, kimse bundan evhama, kuşkuya kapılmasın.
- 177 -
Download