MHP`li Günal: Diyanet Siyasete Bulaşmasın!

advertisement
MHP’li Günal: Diyanet Siyasete Bulaşmasın!
Diyanet İşleri Başkanlığı, Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı, Yurtdışı Türkler ve
Akraba Topluluklar Başkanlığı’nın 2014 Yılı Bütçelerinin TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda
yapılan görüşmeleri esnasında söz alan MHP Antalya Milletvekili Doç.Dr. Mehmet GÜNAL;
Diyanet İşleri Başkanı’nın siyasi açıklamalarını eleştirerek dinin siyasete alet edilmesi
gerektiğini söyledi. Alparslan Türkeş’in “Tanrı Dağı kadar Türk, Hira Dağı kadar Müslüman’ız.”
ve “Türklük bedenimiz, İslamiyet ruhumuzdur.” sözlerine atıfta bulunan Günal, Atatürk’ün de
Diyanet İşleri Başkanlığı’nı protokolde öne koyarak ve maaşını farklı tutarak önem verdiğine
değindi. TİKA’nın Çin’de de faaliyet göstermesi gerektiğini belirten Günal, Çin ile ortak olarak
Kaşgarlı Mahmut Kültür Enstitüsü kurulması gerektiğini söyledi.
Günal’ın konuşmasının özeti şöyle:
Diyanet Siyasete Bulaşmasın!
Sosyal açıdan önemli bir kurumumuz Diyanet İşleri Başkanlığı ile Yurtdışı Türklerle ilgili, diğer
topluluklarla ilgili iki kurumun bütçesini görüşüyoruz. Bu kurumların hepsinin özelliği de siyaset üstü
olması gereken, siyasete alet edilmemesi gereken, Türkiye Cumhuriyeti devleti olarak etkin bir şekilde
amacına uygun çalıştırılması gereken kurumlar. Hepimizin bu kurumların üzerinde hassasiyetle
durması, titremesi ve özelliklerine uygun bir şekilde faaliyet göstermesine destek olması lazım.
Zaman zaman başta Diyanet İşleri Başkanlığı, hatta Başkanın kendisi bu tip siyasi şeylerde açıklama
yapmayı veya bazen görüntü yapmayı seviyor mu, yoksa Sayın Başbakan mı kendisi zorluyor, ondan
emin değilim ama yani üzerine vazife olmayan konularda açıklama yapıyor. Camiye gittiğimiz zaman
vaazlarda da izliyoruz, orada vaizin ya da imam efendinin kalkıp “Sayın Başbakan Yardımcımız Bekir
Bozdağ da buradalar.” demesini çok yadırgıyorum. Yani orada, namazda ve hacda hepimiz eşit bir
vaziyette dizilmiyor muyuz? Sadece yaşlılara ve erken gelenlere hürmeten ön safları veriyoruz. Eğer
kasıt yoksa, tabii ihmalden kaynaklanıyorsa veya bazı baskılardan kaynaklanıyorsa o zaman bunları bir
eğitimle veya genelgelerle uyarıp bunlara belli bir eğitim vermek gerekir
“Türklük bedenimiz, İslamiyet ruhumuzdur.”
“Avrupa Birliği istiyor.” diye biz hutbelerimizden “İnneddîne indâllâhil İslam” tabirini çıkarırsak yine
dinimizi siyasete alet etmiş oluruz. Dindarlığa bir itirazımız yok ama din istismarı yapılmamalı ve
toplumumuz bunlardan uzak tutulmalıdır. Diyanet İşleri Başkanlığının gayesi, insanlara dini, dinin
gereklerini anlatmak, din eğitimi verebilmek, dini birtakım hurafelerden arındırarak sahih hadislerle ve
Kur’an’ın mealiyle, tefsiriyle gerçek İslam’ı anlatmak olmalıdır. Çünkü, bizim anlayışımızda yani
Türklerde İslam’dan önce de tek tanrılı bir din anlayışı var, İslam’dan önce “Tanrı’nın kılıcı” derlerdi,
sonrasında da “Allah’ın ordusu” dendi, “İ’lâ-yi Kelimet-Ullah” dendi. Yani İslamiyet’in bir medeniyet
hâline gelmesi Türklerin İslamiyet’e girmesinden sonra Allah’ın adını yüceltme uğruna verilen dünya
çapında ilahi bir mücadele olarak gelmiş.
Bizim geleneğimizde, kurucu liderimiz merhum Türkeş’in sözüdür, “Tanrı Dağı kadar Türk, Hira Dağı
kadar Müslüman’ız.” der veya “Türklük bedenimiz, İslamiyet ruhumuzdur. Ruhsuz beden ceset olur.”
der. Yani bunun üzerinde hassasiyetle durmak için de Atatürk özellikle Diyanet İşleri Başkanlığı’nı
protokolde Genelkurmay Başkanlığının önünde koymuş, maaş olarak 5 lira fazla vermiştir. Böyle bir
misyonu neden yüklemiş? Toplumun önünde siyaset üstü bir kurum olduğunu ve protokoldeki yerini
belirtmek üzere. Bugün de aynı hassasiyetleri aynı amaca hizmet eder bir şekilde uygulanmasını
bekliyoruz. Bu çerçevede, kamu çalışanları sendikaları açısından bu hassasiyete dikkat edilmelidir.
Özellikle Türkiye Kamu-Sen’e bağlı Diyanet Vakıf-Sen’in ciddi anlamda şikâyetleri var.
Onun için, biz burada hakikaten o ruhu sağladığımız zaman hem toplumsal dayanışmayı ve birlikte
hareket etme ruhunu güçlendirmiş oluruz.
İnşallah dinin siyasete alet edilmediği bir ortamda insanlara dinin gereklerinin, İslam’ın esas kaynakları
olan Kur’an’a ve sünnete uygun olarak anlatıldığı, dinin de, din adamlarının da o çerçevede kaldığı bir
ortam yaratılır.
Türk kültürüne hizmet için Kaşgarlı Mahmut enstitüsü Kurulsun!
TİKA’nın faaliyet alanlarına baktım Çin’le ilgili bir şey yok. Çin seyahatimizde Doğu Türkistan’daki
vatandaşlarımızın durumunu, oradaki camileri gördük ama daha vahimi Kaşgarlı Mahmut’un türbesinde
bir şey yapılmamış. Geçen yıl Türkiye’de ve Çin’de iki yıl karşılıklı olarak “kültür yılı” ilan edildiği için, bu
yumuşamayı da bir fırsat bilip daha insani projelerle belki siyasi hassasiyetlere dikkat edilebilir. Örneğin
karşılıklı olarak hem Türk diline hem Türk kültürüne hizmet hem de oradaki eserleri toparlama
anlamında bir Kaşgarlı Mahmut enstitüsü kurulabilir. Hizmet götürebilmek için şimdilik resmî TİKA veya
Yurtdışı Akraba Toplulukları temsilcilik olmasa da, büyükelçilik bünyesinde biraz daha o konularda
hassasiyet olmalıdır.
Download