İŞİTME ENGELLİ BİREYLERİN ÖZELLİKLERİ ve EĞİTİMİ

advertisement
ARA
N
İŞİTME ENGELLİ
BİREYLERİN
ÖZELLİKLERİ ve EĞİTİMİ
ARALIK
2014
BÜLTEN
İÇİNDEKİLER
1.
2.
3.
4.
5.
6.
7.
8.
İşitme Kaybı Nedir?
İşitme Kaybının Nedenleri
İşitme Kaybının, Tipine Göre Sınıflandırılması
İşitme Engelinin Belirtileri
İşitme Engelli Bireylerin Özellikleri
İşitme Cihazları
Ülkemizde İşitme Engelli Bireylerin Eğitimi
İşitme Engelli Bireylerin Eğitiminde Kullanılan Yöntemler
İşitme Kaybı Nedir?
İşitme kaybı, sesleri duymanın ve anlamanın kısmen veya tamamen bozulmasıdır. İşitme kaybının nedeni
genetik, çevresel, yapısal veya patolojik (bir hastalık sonucu) olabilir. İşitme kaybı çok hafif dereceden çok
ileri dereceye kadar farklılık gösterebilir. Günlük yaşamdan örnek verirsek fısıltı ile konuşma 20-25 dB,
normal şiddette konuşma 55-60 dB, yüksek sesle konuşma 70-75 dB, trafik gürültüsü 90-95 dB, jet motor
gürültüsü 120-140 dB düzeyindedir. İnsan kulağı, 20-20.000 Hertz frekans aralığında ve 0-120 dB şiddet
düzeylerindeki sesi algılayabilecek yetenektedir.
İşitme Kaybının Nedenleri
İşitme kaybı doğum öncesi, doğum sırası ve doğum sonrası olmak üzere yaşamın üç farklı döneminde ortaya
çıkabilir.
Doğum Öncesi Nedenler
-Ray ışınlarına maruz kalması
Doğum Anı Nedenler
ğum sırasında bebeğin oksijensiz kalması
Doğum Sonrası Nedenler
cuğun ototoksik ilaç kullanması
ültüye maruz kalması
İşime kaybının derecesi (dBHL)
10-15
16-25
26-40
41-55
56-70
71-90
91 dB ve üstü
Normal işitme
Çok hafif derecede işitme kaybı
Hafif derecede işitme kaybı
Orta derecede işitme kaybı
Orta ileri derecede işitme kaybı
İleri derecede işitme kaybı
Çok ileri derecede işitme ka ybı
İşitme Kaybının, Tipine Göre Sınıflandırılması
İletim Tipi İşitme Kaybı
İletim Tipi İşitme Kayıpları
Okul öncesindeki ve okul çağındaki çocuklarda en sık görülen işitme kaybı türüdür. Anatomik olarak kulak
kepçesi, dış kulak yolu, kulak zarı ve orta kulak kemikçiklerinde meydana gelen bozukluğa bağlı olarak
sesin iletimindeki sorunları içermektedir. Genellikle tıbbi ya da cerrahi olarak tedavi edilebilir. Tedaviye
cevap alınamadığı durumlarda işitme cihazı önerilir.
Sensörinöral İşitme Kayıpları
İşitme kaybı, koklea ve/veya sonrasındaki anatomik alanları içeriyorsa, sensörinöral tip işitme kaybı olarak
tanımlanır.
Mikst Tip İşitme Kayıpları
Hem iletim hem sensörinöral tip işitme kaybının bir arada görülmesidir.
Sentral İşitme Bozukluğu
Bu işitme bozukluğunda problem, beyindeki işitme merkezleri ve bu merkezlerle bağlantılı alanlarda
görülmektedir. İşitme, normal sınırlarda olmasına rağmen konuşmayı ayırt etmede, gürültüde konuşulanı
anlamada ve işitsel dikkat becerilerinde zorluklar gözlenir. Problemin kaynağı, sesleri duymada değil,
anlamadadır. Fonksiyonel/Organik Olmayan İşitme Kayıpları
Kişinin herhangi bir nedenle işitme kaybı var gibi davranması ya da gerçekten işitme kaybının olduğuna
inanması ile ortaya çıkmaktadır.
İşitme kaybı, çocuklarda özellikle konuşma ve dil gelişimini etkilemektedir. Bunun yanı sıra çocuğun
sosyal, duygusal ve zihinsel gelişimi de etkilenebilir. İşitme kaybının gelişim alanları üzerindeki etkisi,
işitme kaybının derecesine göre artmaktadır.
İşitme Engelinin Belirtileri
Fizik Görüntüler ve Sağlıkla İlgili Belirtiler:
-Sık sık kulak ağrısı
-Kulak akıntısı
-Sık sık kulak çınlaması, baş ve kulak uğultularından şikayet
-Bedensel devinimlerde (oturma, koşma, yürüme) denge bozukluğu -Süreğen
soğuk algınlığı
-Kulak kaşıma
Konuşma ve Sesle İlgili Belirtiler:
-Konuşmada belirli seslerin düşürülmesi ya da değiştirilmesi
-Belli sözcüklerde yanlış söyleyiş
-Eklemleme dahil diğer konuşma engelleri
-Sürekli olarak fısıltı şeklinde ya da bağırarak konuşma
-Konuşmada tekdüzelik
-Benzer sesli sözcüklerin karıştırılması (baş - boş gibi)
Sınıftaki Davranışları ile İlgili Belirtiler:
-Ani oluşan ses değişimlerinin farkında olmayış
-Motorlu araçların gürültülerine ilgisizlik
-Radyo, pikap, teyp gibi müzik araçlarını dinlemeye karşı ilgisizlik
-Sınıftaki tartışmalara karşı ilgisizlik
-Konuşulanların, özellikle bazı sözcüklerin yinelenmesini isteme
-Konuşana belirli bir biçimde kulağını verme, bir eliyle kulağını destekleyerek dinlemeye çalışma
-Öğretmenin ya da konuşanın sürekli olarak yüzüne bakarak dinleme ya da izleme
-İşitebilmek için konuşana doğru eğilme ya da uzanma
-Konuşulanları bazen işitip bazen işitmeyerek insana “işine geleni duyuyor, işine gelmeyeni duymuyor”
izlenimini verme
-İsteklerini, meramını anlatmak için gereğinden fazla jest ve mimik kullanma
-Talimatları yanlış anlama
-Dikte çalışmalarında olağan dışı yanlışlıklar yapma
-Okul başarısında yaşına göre düşüklük
-Sık sık kulağını ovuşturma ve kaşıma
-Sessizliği seçme
-Gülmede azlık
-Okuma güçlüğü
Diğer Belirtiler:
-Duraksızlık
-Sürekli sinirlilik ve gerginlik
-Seslerin hangi yönden geldiğini kestirememe
-Yaptığı iş ve ödevin yansıttığından daha zeki görünme
İşitme Engelli Bireylerin Özellikleri
İşitme engelli bireylerin özellikleri ile ilgili genel bir çerçeve çizilebilir. Ancak işitme engelli her bireyin
kişisel bazı özellikleri özrünün tipine, derecesine ve içinde bulunduğu çevresel faktörlere göre farklılık
göstermektedir.
Motor Gelişim: İşitme engelli çocuklar 0-2 yaş döneminde normal işiten yaşıtlarıyla aynı gelişimsel
basamaklardan zamanında geçmektedirler. Ancak yapılan araştırmalarda, daha ileri yaş dönemlerinde işitme
engelli çocuklarda işitme kanalı ve sinirlerindeki hasarlardan dolayı denge ve vücut koordinasyonu ile ilgili
becerilerde gecikmeler veya yetersizlikler gözlenebilir.
6-10 yaşları arasındaki çocuklarla yapılan çalışmalarda denge tahtasında ileriye-geriye doğru yürüme, tek
ayak üzerinde durma, sıçrama, atlama, vücut pozisyonunu değiştirme gibi kaba motor becerilerde ve
ayakkabı bağcığını delikten geçirme-bağlama, ipe boncuk dizme, aynı anda iki eli kullanarak iki farklı
etkinlik yapma, kesme, kalem tutma gibi ince motor becerilerde normal gelişim gösteren yaşıtlarına oranla
daha az başarılı oldukları bulunmuştur (Lewis, 1992; Güven ve Bal, 1992; Baldemir ve Bal, 1995; Darıca ve
Tanju, 1995; Erden ve Otman, 1996; Bal ve Tanju, 1997 a; Bal ve Tanju, 1997b; Bal ve Tanju, 1997
Tompkins, 1999).
Ayrıca, istenilen davranışın gerçekleşmesinde hareketlerin izlenmesi ya da yerine getirilmesi ile ilgili sözel
ifadeleri ve sözel yönergeleri işitme duyusunu kullanarak algılayamamaları büyük - küçük kas motor gelişim
alanında farklılıkların görülmesine neden olmaktadır. Ebeveynlerin çocuğun yaş özelliğine göre değişik
koruyucu tutumlara girmesi işitme engelli çocukların sosyal ortamlarda bu alanda deneyimler edinmesini
engelleyebilmektedir (Pektaş, 1993).
Dil gelişimi: Doğuştan işitme duyusunu kaybeden bebekler yaşıtları gibi 9. aya kadar doğal sesleri
üretmektedir. Fakat bu aylardan sonra kendi ürettiği sesleri ve çevreden gelen sesli uyaranları işitme
duyusuyla algılayamadıklarından ses üretimi yavaşlamakta ve bebek giderek sessizleşmektedir (Lewis,
1992).
İşitme engelli bir çocuğun işitme duyularının fonksiyonunu tam olarak yerine getirememesi nedeniyle dil
gelişimi aşamalarında normal şekilde ilerleme göstermemesi pek çok probleme neden olmaktadır (Pektaş,
1993).
İşitme engelinin dil ve konuşma bozukluğu ortaya çıkarması üç faktöre bağlıdır. Bu faktörler işitme
engelinin meydana geldiği yaş, işitme engelinin derecesi ve işitme engelinin tipidir.
Genel olarak işitme engeli konuşmayı geciktirmekte, artikülasyon ve ses bozuklukları meydana
getirmektedir. Ancak işitme kaybı konuşma kazanıldıktan sonraki bir devrede meydana gelir ve hafif olursa
dil ve konuşma hemen hemen hiç etkilenmemekte çok hafif ses ve artikülasyon bozuklukları
görülebilmektedir. Konuşma öğrenilmeden meydana gelen orta ve ileri derecedeki bir işitme engeli ise
önemli ölçüde dil ve konuşma bozukluklarına neden olmakta, özellikle ileri düzeyde ses ve artikülasyon
bozuklukları ile dilin içeriği, yapısı, anlamı ve kullanımı ile ilgili ciddi problemlere neden olmaktadır.
Kısacası, işitme kaybının meydana geldiği yaş ve derecesi dilin kazanımı ve konuşma gelişiminde etkili
olmaktadır.
İşitme engelinin meydana geldiği yere göre dil becerileri incelendiğinde, iletimsel tip işitme kaybında hemen
hiç etkilenme görülmemekte diğer tiplerde ise önemli konuşma bozuklukları görülebilmektedir (Özsoy,
1971; Culatta ve Tompkins, 1999).
İşitme engelli çocuklarda dil gelişimi normal işiten çocuklarda olduğu gibi aynı sırayı izlemektedir. Ancak
işitme engelliler özel eğitim programları sonucu bunu başarabilmektedirler (Lewis, 1992).
Zihinsel Gelişim: İşitme problemi olan bireylerin sözel olmayan zeka testlerinden aldıkları puanlar işiten
akranlarıyla yaklaşık aynı düzeydedir. Ancak dil becerileri ile ilgili güçlükleri doğal olarak akademik
performanslarını etkilemektedir. Normal yaşıtları gibi zihinsel gelişim alanına ait tanıma, ayırt etme,
eşleştirme, gruplama ya da sınıflandırma gibi zihinsel süreçlere sahip olmalarına rağmen kendi kendine
çevreyi araştırarak bir şey öğrenebilmeleri ve düşünce sistemini geliştirebilmeleri dile bağlı
yetersizliklerinden dolayı mümkün olmamaktadır. Ancak yukarıda da bahsedildiği gibi sözel olmayan dil
performansını değerlendirmeyi öne çıkaran testlerde başarılı oldukları nesneleri eşleştirme, benzerlikleri
bulma gruplama, resimler arasındaki farklılıkları görsel olarak saptama, görsel olarak bir seri resmi sıralama
gibi zihinsel etkinliklerde normal işiten yaşıtlarına benzer performans ortaya koydukları belirtilmektedir.
İşitme engelli çocuklar için görsel ipuçlarını kullanmaya yönelik etkinlikler düzenlenmediğinde sözlü
iletişim becerileri yetersiz olduğu için kendi kendilerine çevreyi araştırarak bir şeyler öğrenmeleri, düşünce
sistemlerini ve zihinsel süreçlerini geliştirmeleri mümkün olmamaktadır.
Okuma-yazma ve matematik becerileri daha geri olabilmekte akademik başarısızlık görülebilmektedir.
Dil becerilerinin zihinsel gelişim becerileriyle iç içe olmasından dolayı işitme engelinin derecesi zihinsel
gelişimi etkilemektedir (Ergenç, 1995; Darıca ve ark., 1997; Culatta ve Tompkins, 1999).
Sosyal Gelişim: Sosyal ve kişisel uyum becerileri tıpkı normal işiten akranlarında olduğu gibi iletişim
becerilerine ve aile üyeleri ve çevresindeki diğer kişilerle etkileşimlerine bağlıdır. İşitme engelli ailelerin
işitme engelli çocuklarında, normal işiten ailelerin işitme engelli çocuklarına nazaran daha yüksek sosyal
olgunluk seviyesi, işitme engeline uyum sağlama ve davranışlarını kontrol görülebilmektedir. Bu durum
işaretle iletişimin erken dönemde kullanılmaya başlanması ile bağlantılıdır (Culatta ve Tompkins, 1999).
İşitme engelli çocuk-işiten ebeveyn arasında ortak bir iletişim yaklaşımının ve modelinin kullanılmayışı,
iletişimde karşısındaki kişinin verdiği ipucunu ve belli bir durumu anlamada güçlük doğuracaktır. İşiten
anne-işitme engelli çocuk çiftinde ortak bir iletişim yaklaşımının ve modelinin kullanılamayışının sonucu
olarak işiten annede iki baskın özellik (emir verme ve kontrol) kendini göstermektedir. Annenin göstermiş
olduğu bu iki özelliğin çocuğun sosyal ilişkilerinde olgunlaşamamasına neden olduğu öne sürülmektedir
(Hadadian ve Rose, 1991; Caissie ve Çöle, 1993).
İşitme Cihazları
Kulak Arkası İşitme Cihazları
Kulak arkası işitme cihazları kullanıcının kulağının arkasına yerleştirilir ve kulak arkasına bir tüp ile
bağlanır.
Kulak İçi İşitme Cihazları
Tüm elektronik parçalar kulak kalıbı içine yerleştirilmiştir. İki temel tasarım tipi bulunmaktadır : Konka
modeli, dış kulağın şekline göre yapılırken; kanal modeli, sadece kulak kanalı içine yerleşir. Kulak içi
modelleri kullanabilmek için kulak kanalının belli ölçü ve şekilde olması, çalıştırma ve bakım açısından iyi
bir el becerisine ve görmeye sahip olunması gerekir. Sağ işitme cihazı üzerinde kırmızı, sol işitme cihazı
üzerinde mavi bir işaret bulunur.
Tam Kanal İçi İşitme Cihazları
Pil yuvasına yerleştirilmiş plastik çekme ipi olan oldukça küçük işitme cihazlarıdır. Çekme ipi, iiştme
cihazını kulaktan çıkarmak için kullanılır. Sağ kulak tam kanal içi işitme cihazı için kırmızı kabuk, sol kulak
tam kanal içi işitme cihazı için mavi kabuk kullanılır. Bir tam kanal işitme cihazı açıldığında ıslık sesi
duyulur, bu da işitme cihazı ve pilin çalışır durumda olduğunu gösterir. İşitme cihazı doğru şekilde kulağa
yerleştirildiğinde ıslık sesi kesilir. Pil yuvası açıldığında tam kanal içi işitme cihazları kapanır. Pil yuvası dik
konumundan daha geriye doğru zorlanmamalıdır.
Çok Programlı İşitme Cihazları
Ortam gürültüsünü azaltmak ve örneğin müzik dinlemeyi daha rahat ve daha keyifli hale getirmek amacıyla
kulak arkası ve kulak içi işitme cihazlarında kişinin gereksinimlerine göre ayarlanabilen birkaç işitme
programı bulunmaktadır. Bu işitme cihazları uzaktan kumanda ile ya da uzaktan kumanda olmaksızın
kullanılabilir.
Cep Tipi İşitme Cihazları
Mikrofon ve güçlendirici içeren küçük bir kutu, alıcı bulunan bir kablo ve kulak kalıbından oluşur. Üzerinde
bir açma –kapama anahtarı, bir M-T anahtarı, bir ses kontrolü ve N-H anahtarı bulunur. İşitme cihazı “H”
konumundayken düşük frekanslı (bas) sesler azaltılır ve yüksek frekanslı (tiz) sesler arttırılır. Bu şekilde
ortam gürültüsü nedeniyle maskelendiği durumlarda konuşmanın anlaşılabilirliği arttırılabilir. “N” normal
konumdur. Cep tipi işitme cihazlarının, boyutları nedeniyle görme sorunları olan ya da küçük kulak arkası
ve kulak içi işitme cihazlarını kullanmakta zorlanan kişiler için kullanımı daha kolaydır.
Gözlük Adaptörleri
Gözlük çerçevesine monte edilir ve standart bir kulak arkası işitme cihazına bağlanır. Çalıştırılması diğer
kulak arkası işitme cihazları ile aynıdır.
Koklear Implant
İşitme cihazlarının bakımı nasıl yapılır?
1. İşitme cihazını yumuşak, kuru bir bez ile siliniz. İşitme cihazını temizlemek için asla su ya da diğer
sıvıları kullanmayınız.
2. Ses çıkışı kulak kiri ve nem nedeniyle tıkanmış ise, kulak kirini işitme cihazı ile birlikte verilen özel
temizleme çubuğu ile temizleyiniz, nemi almak için küçük bir pompa kullanınız.
3. Kullanılmadığı zamanlarda işitme cihazı kapatılmalıdır. Eğer işitme cihazını birkaç gün süreyle
kullanmayacaksanız pili çıkarınız. Pili serin ve kuru bir ortamda saklayınız ve işitme cihazını silerek
temizleyiniz.
4. İşitme cihazı aşırı sıcaklık ve neme maruz bırakılmamalıdır.
5. Duş alırken, saç kurutma makinesi, saç spreyi ya da diğer spreyleri kullanırken, ultrason tedavisi
yapılırken, işitme cihazı kullanılmamalıdır.
Ülkemizde İşitme Engelli Bireylerin Eğitimi
İşitme engelli bireylerin eğitiminde işitme duyusunun eksiliğinden kaynaklanan zorlukları aşmak için
diğer duyulara hitap eden bir yol izlenmelidir.
Bu sebeple;
Sınıflarda ses yalıtımı sağlanmalı,
Öğrenciler işitme cihazları ile donatılmalı,
Derslerde görsel materyaller sıkça kullanmalı,
Derslerde kullanılmak üzere görsel ve işitsel olarak eğitim-öğretimi destekleyen yazılımlar geliştirilmeli ve
etkileşimli teknolojiler kullanılmadır.
Özel eğitim okullarında işitme engelli öğrencilere yönelik okul öncesi, ilkokul, ortaokul ve ortaöğretim
düzeyinde eğitim verilmektedir. Okul öncesi eğitimi dışında her kademede, işitme engelli öğrenciler yatılı
ve gündüzlü olarak eğitim görmektedir.
İşitme engelliler ilkokul, ortaokullarından, özel sınıf ve kaynaştırma programlarından mezun olan
öğrencilerden durumu uygun olanlar İşitme Engelliler Meslek Liselerine, Endüstri Meslek, Ticaret Meslek
ya da Kız Meslek liselerine Bakanlığımızca sınavsız olarak yerleştirilmektedir. Meslek eğitimi başlıca; el
sanatları-çiçek, giyim, metal işleri, ağaç işleri, makine ressamlığı, bilgisayar, elektrik vb alanlarda
verilmektedir.
Örgün eğitim imkânlarından yeterince veya hiç faydalanamamış 15-45 yaş arası işitme
engelli genç yetişkinler için de yeterli sayıda talep olduğu zamanlarda okuma-yazma öğretimi ve meslek
kursları düzenlenmektedir.
İşitme Engelli Öğrencilerin Üniversite Eğitimi
Lise mezunu işitme engelli öğrencilere Eskişehir Anadolu Üniversitesi Engelliler Entegre Yüksek
Okulu’nda yüksek öğrenim yapma imkanı bulunmaktadır. İşitme engelli öğrenciler bu okulda;
Yapı Ressamlığı Ön Lisans Programı
Bilgisayar Operatörlüğü Ön Lisans Programı
Seramik Sanatlar Lisans Programı
Grafik Sanatlar Lisans Programı
Mimarlık Lisans Programı
alanlarında eğitim-öğretim görmektedirler. Bu okullara giriş üniversite sınavı sonucuna göre ön kayıtla ve
özel yetenek sınavları ile yapılmaktadır. Ayrıca Üniversite sınavını kazanıp da normal öğrencilerle birlikte
yüksek öğrenim yapan öğrenciler de bulunmaktadır.
İşitme Engelli Bireylerin Eğitiminde KullanılanYöntemler
İşitme engelli bireylerin iletişimini geliştirmeye, konuşma dili kazandırmaya yönelik birçok yöntem
vardır.
1-Sözel İletişim Yöntemi
Bu yöntemin dayandığı temel ilke, işitme engelli kişinin işitenlerin dünyasında yaşamını sürdürebilmesi
için, en yaygın iletişim biçimi olan sözel dili öğrenmesi gerektiğidir.
- İşaret dilinin öğrenilmesinin konuşma öğrenimine kıyasla daha kolay olması sözel dil gelişimini
engelleyebileceği için sözel iletişim yönteminde işarete yer verilmez.
- Bu yöntemde işitme eğitimi, dudaktan okuma ve konuşma öğretimine ağırlık verilir.
- İşitme engelli bireyi, ana dilini konuşabilir ve konuşulanı anlayabilir hale getirmeyi amaçlayan bir
yöntemdir.
- İşitme duyusu, bu yöntemde dil edinimi için temel duyu olarak kullanılır.
- Bu yöntemde işitme engelli çocukların gecikmeli de olsa işiten çocuklarla aynı dil edinim süreçlerini
izleyeceği kabul edilir.
- İşitme engelli çocukların yakın çevrelerindekilerle anlamlı etkileşime girerek dillerini
geliştirebileceklerine inanılır.
Doğal işitsel sözel yöntem, sözel iletişim yönteminin bir türüdür ve işitme engelli bireylerde konuşmanın
geliştirilmesi, bu yöntemin temel hedeflerinden biridir. Doğal işitsel sözel yöntem, çocukların var olan
işitme kalıntılarından yararlanarak, işitme kaybına uygun cihazların kullanılmasıyla, doğal ve etkileşimci
ortamlarda konuşma ve dil gelişimini sağlamayı amaçlar. Ancak bu yöntemde erken teşhis, erken
cihazlandırma, işitme kaybına uygun cihaz kullanımı, cihaz kullanımında sürekliliği sağlama ve erken
eğitim büyük önem taşımaktadır. Dilin öğretilemeyeceği, doğal ortamlarda kazanılabileceği savunulur.
-
Ayrıca bu yöntemde ailenin eğitime doğrudan katılımı ve ailenin bilinçlendirilmesi vazgeçilmez bir
unsurdur. Bu yöntem işaret yöntemini kullanmayı, abartılı görsel ipuçlarını içeren jest ve mimiklerini
reddeder. Ancak normal konuşma akışı içinde doğallıkla kullanılan jest ve mimikler, vücut dili ve dudaktan
okuma gibi görsel ipuçlarını destekler. Bu yöntemde dinleme becerisinin kazandırılması ve sesin algılanması
çok önemlidir. Sesi fark etme, yerini belirleme, sesin ayırt edilmesi, seslerin sınıflandırılması ve aralarında
bağlantılar kurulması ise, dinleme becerisinin gelişiminde önemlidir.
2-İşaret Yöntemi
Duygu ve düşünceler, nesneler, belli bir dilin harfleri veya konuşma sesleri, beden hareketlerinden
oluşturulan ve görsel olarak algılanan işaretlere benzetilmeye çalışılarak iletişim sağlanır. - Özellikle çok
ileri derecede işitme kaybı olanlar tarafından kullanılan bir iletişim şeklidir. - Kolay öğrenilen bir yöntem
olmakla birlikte, toplumda işaret dilinin bilinme düzeyi göz önüne alındığında, işitme engelli bireyin,
çevreyle iletişiminde zorlanmasına ve toplumdan uzaklaşmasına sebep olabilmektedir. - İşaret dilinin
ilden ile, okuldan okula, sınıftan sınıfa ve hatta öğretmenden öğretmene farklılık gösteriyor olması ve
kullanılan işaret sisteminde belli bir standardın olmayışı, bu yöntemle ilgili olarak yaşanan bir problem
olarak karşımıza çıkmaktadır.
İşaret dili: Bazı nesne ve fikirlerin işaretlerle anlatılmasından oluşur. İşaret dili, konuşulan dillerin
yapılarından farklı bir gramatik yapıya sahip bir dil olarak işaretlerle (el, kol biçimleri, hareketler) ifade
edilen bir iletişim sistemidir. İşaret dili daha çok doğuştan engelli olup eğitim görmemiş işitme engelli
bireylerin kullandığı bir yöntem olarak bilinmektedir.
Parmak alfabesi: Belirli bir dilin harflerini parmaklarla görülür hale getirmeye dayanır. Bu yönteme göre
işitme engelli kişi parmaklarıyla havada yazı yazarak iletişim kurar. Daha çok yazı dilini bilenler tarafından
kullanılır. Bu yöntemin etkililiği, o dilin harflerinin parmakla anlatıma uygun olmasına bağlıdır.
Belgili (işaretli) konuşma: Dilin konuşma seslerini elle belirtmeye dayanmaktadır. Her ses için bir özel işaret
kullanılmaktadır.
3-Total Yöntem
İşitme engelli bireylerin kendi aralarında ve diğer insanlarla en etkili iletişimi kurabilmelerinde
işitsel, sözel ve işaret yöntemi gibi toplumda geçerli tüm iletişim biçimlerinin birleşiminden yararlanmasını
amaçlayan bir yöntemdir.
Bu yöntemin temelini, yöntemin bir araç olduğu ve aracın amaçlarla uyum içinde olması gerektiği
düşüncesi oluşturmaktadır.
Burada belli bir çocuğa hangi yöntemin daha uygun olduğunu belirlemedeki hedefin, çocuğun
ihtiyaçlarını en uygun biçimde karşılamak olduğu belirtilmektedir. Yani bu yöntem bireysel farkların ve
bireysel ihtiyaçların önemini vurgulamaktadır.
Ancak, yöntemin uygulanmasında belli bir standardın olmayışı iletişimde sorunlara sebep
olmaktadır. İşitsel, sözel ve işaret yöntemlerinin kim tarafından, nasıl uygulandığı sorularına verilecek net
cevaplar, belli bir standardın oluşması açısından önemlidir.
4- İki Dil Yöntemi
-
-
İşitme engellilerin eğitiminde, yeni sayılabilecek bir yöntemdir.
Genel olarak erken yaşlarda, iki dilin eşzamanlı olarak öğrenilmesine dayanır.
İşitme engellilerin eğitimi açısından bakıldığında işaret dilinin ilk dil, sözel dilin ikinci dil olarak
öğrenilmesi şeklinde tanımlanabilir. Burada herhangi bir dilin, diğerine üstünlüğü söz konusu değildir.
Yöntemin çıkış noktalarından biri, işitme kaybından kaynaklı “işitme engellilerin” engelli
olmadıkları, kendilerine ait ayrı dilleri ve kimlikleri olan bir alt grup olduklarına yönelik
düşüncelerdir.
İşaret dilinin işitme engelli bireyin iletişim ve ihtiyaçlarını karşılayacak bir anadili olduğu ve işitme
engelliler tarafından tercih edildiği savunulmaktadır.
-
-
İşitme engellilerin sözel dili de öğrenmeleri gerektiği çünkü, günümüz dünyasında birçok bilginin
yazılı biçimde sunulduğu ve okuma yazma bilmemenin kişinin toplumda engelli olarak
nitelendirilmesi ile sonuçlanabileceği ileri sürülmektedir.
İşaret dili yetkin bir şekilde konuşulmaya başlandıktan sonra, sözel dilin, özellikle de okuma yazma
boyutunun öğretilmesi gerekmektedir.
Bu yaklaşımda, çocuğun (1 yaş gibi) erken bir yaşta işaret dilini öğrenerek, iletişim boyutundaki tüm
sorunlarının çözümlenerek akademik bilgilere hazır bir hale gelmiş olacağı düşünülür.
Download