M. Meclisi B : 69 ya'da çalışan işçilere yapılmakta olan zararlı ce­ reyanlar ve Almanya'daki işçilerimizi etkilems durumunda bulunan toplantılar itiraf etmek ge­ rekirse bir iki istisnasiyle işçi toplumundan gel­ memektedir. Bunlar, daha ziyade uzun yıllar Al­ manya'da bulunan mektep kaçkını birtakım üni­ versite talebelerinden, Türkiye sevgisini (Saym Bölükbaşı'nm burada ifade ettiği gibi) içinden silen bir Türkiye'yi Avrupa'ya kurban edecek kadar soysuzlaşan birtakım bedbahtlardan gel­ mektedir. Oradaki Türk işçileri, bizim de gezip gördüğümüz kadar, Türkiye'ye, büyük milleti­ mize, onun bir parçası olarak bağlı olmaktan gu­ rur duymakta, iftihar etmekte, imkânlarını de­ ğerlendirmek için gayret sarf etmekte (Sayın T. î. P Grup sözcüsünün söylediği bir nokta ki hakikatle pek o kadar bağdaşır durumu yok) eğer tasarruf ediyorsa bu tasarrufunu gerek kendisinin, gerekse Türkiye'de bıraktığı aile ef­ radının daha iyi yaşama şartlarına kavuşması için bir tasarruf zihniyeti içinde de bulunmak­ tadır. Türk işçilerinin dinlerine, örflerine, âdet­ lerine, tarihlerine bağlılığı devam etmektedir. İftiharla kaydetmek gerekirse haftada 180 kü­ sur saat neşriyat yapan, bilhassa Türk müziğine hasret duyan, Türk müziğini duymak için ya­ bancı radyoların kulağını çeviren Türk işçileri­ ne bu arada ideolojik birtakım doktrinleri aşı­ lamak, hele hele komünizmi aşılamak için gay­ ret sarf eden Demirperde gerisi radyolarının neşriyatına rağmen, aşağı yukarı bütün Al­ manya'yı, bütün Almanya'daki işçi kütlesini do­ laşmış bir arkadaşınız olarak itiraf etmem ve huzurunuzda arz etmem gerekirse, işçi kütlesini pek fazla etkilememektedir. Bu da, Türkiye'nin geleceği bakımından fevkalâde önemle ve şük­ ranla kaydedilecek bir hâdisedir. Muhterem arkadaşlar, bir noktaya daha te­ mas ederek diğer tedbirlere hemen geçmek isti­ yorum. Yurt dışında çalışan işçilerimizin Tür­ kiye'ye döndükleri zaman Türkiye'de sosyal müthiş bir patlamanın olacağını ve sosyal hâdi­ selerin meydana geleceğini Sayın C. H. P. Grup sözcüsü arkadaşımız burada ifade ettiler. Türki­ ye'yi zannediyorum ki, bu sayın grup sözcüsü arkadaşımız yerinde sayan, duran bir memleket olarak telâkki etmek düşüncesinden kendisini bir türlü kurtaramıyor. Türkiye, Birinci Beş Yıllık Kalkınma Plânı, İkinci Beş Yıllık Kalkınma Planıyla bir vakıa 5 . 4 . 1968 O : 1 ki, plânın tesbit ettiği hedefler ölçüsü içerisinde yüzde yedi bir kalkınma hızını gerçekleştirmiş ve plânın öngördüğü birtakım rakamların da üs­ tüne çıkmış bir memlekettir. Neden Türkiye'yi yerinde sayan bir memleket olarak görürüz ve neden Türkiye'de kalkınma hamlelerine daha ziyade katkıda bulunacak, Avrupa'da teknik görgülerini geliştirmiş bu değerli vatandaşları­ mızdan endişe ederiz? Bu mantığı kabul etmeye, mazur görsünler, benim kendi mantığım müsaa­ de etmiyor. Muhterem arkadaşlar, Almanya'dan dönen işçiler kendilerine Türkiye'de birtakım yatırım imkânları bulmaktadırlar ve bu imkânları de­ ğerlendirmektedirler. Bir tanesinden kısaca bah­ sedeyim : Türksan Kâğıt Kaplama Sanayii Şir­ keti bugün Türk piyasasına defter, buna müma­ sil diğer ders âletleri ve edevatı arz etmek duru­ mundadır. Bu, tamamen Almanya'daki işçi ar­ kadaşlarımızın Almanya'da tasarruf ettikleri marklarla kurulmuş bir fabrikadır. Buna benzer çok tipik misaller var. Burada, Yüce Mecliste dile getirilmiş bir olaydan da bahsetmek suretiyle bu bahsi de ka­ patmak istiyorum. Burada ifade edilmiştir, Ka­ radeniz seyahatine çıkan bir Hükümet adamımız Karadenizde elektiriğin bulunmadığı bir köyde elektrik ışığının bulunduğunu ve bu elektriğin nereden geldiğini hayretle sorar, takibeder ve neticesini almak ister. Büyük bir memnuniyetle görür ki, köyüne elektriğin gitmesine henüz Türkiye'nin imkânları müsaade etmiyen, Tür­ kiye'nin şartları elvermiyen bir Karadeniz kö­ yünde, bir dağ kasabasında yanan bu elektriği Almanya'dan gelen bir işçi vatandaşımız kendi • köyüne getirmiş, kendi köyünü nurlandırmış ve ışıklandırmıştır. Bu vatandaşlarımızın Türkiye'ye döndükleri zaman sosyal hayatımızda bizim içtimai telâk­ kilerimize göre fazlaca büyük felâket getireceği endişesine saplanmak yanlış bir düşünce tarzı­ dır, bu düşünce tarzından arkadaşlarımızın ken­ dilerini kurtarmalarını niyeti halisane ile tav­ siye ederim. Muhterem arkadaşlar, A. P. İktidarı, Al­ manya'da yapılan Sosyal Güvenlik Anlaşmasına ilâve olarak ayrıca 861 sayılı Kanunla onayla­ nan Belçika Sosyal Güvenlik Anlaşmasını imza­ lamış, 873 sayılı Kanunla onaylanan 1.2.1968 548 —