T.C. MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI AÇIK ÖĞRETİM OKULLARI AÇIK ÖĞRETİM LİSESİ - MESLEKİ AÇIK ÖĞRETİM LİSESİ DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ 4 DERS NOTU YAZAR Gökmen KUTLUTÜRK ANKARA 2014 MEB HAYAT BOYU ÖĞRENME GENEL MÜDÜRLÜĞÜ YAYINLARI AÇIK ÖĞRETİM LİSESİ DERS NOTLARI DİZİSİ Copyright © MEB Her hakkı saklıdır ve Millî Eğitim Bakanlığına aittir. Tümü ya da bölümleri izin alınmadan hiçbir şekilde çoğaltılamaz, basılamaz ve dağıtılamaz. Yazar : Gökmen KUTLUTÜRK Grafik : Hatice DEMİRER Kapak : Güler ALTUNÖZ & #' ! & " & !& " ) !( ! $ $ ))&" & &* ! ) # # ') ! " * &*& " * # "& !& (" &* && & %&* & !!)&&! *&&*&&)')))* %***&& *$&! " " ) # " *$ & $ !#$&*&* &")(**# !&" ) # ')$ İÇİNDEKİLER ÖĞRENME ALANI: AHLAK VE DEĞERLER 1. ÜNİTE HAKLAR, ÖZGÜRLÜKLER VE DİN 1. HAK VE ÖZGÜRLÜK KAVRAMLARI _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 11 2. BAZI HAKLAR, ÖZGÜRLÜKLER VE DİN _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 13 2.1. Yaşama ve Sağlık Hakkı _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 13 2.2. Eğitim Hakkı _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 16 2.3. Düşünce ve İfade Özgürlüğü _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 17 2.4. İnanç Özgürlüğü _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 18 2.5. İbadet Hakkı _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 19 2.6. Özel Yaşamın Gizliliği Hakkı _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 20 2.7. Ekonomik Haklar _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 21 3. HAK VE ÖZGÜRLÜKLERİN KULLANIMI _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 23 4. HAK VE ÖZGÜRLÜKLERİN KULLANIMINI ENGELLEYEN ALIŞKANLIKLAR _ _ _ _ _ 24 5. HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 25 6. KUL HAKKI YEMEK BÜYÜK GÜNAHTIR. _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 27 Okuma Metni: HZ. ÖMER VE ADALETİ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 28 NELER ÖĞRENDİK? _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 31 DEĞERLENDİRME SORULARI _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 33 ÖĞRENME ALANI: DİN VE LAİKLİK 2. ÜNİTE ATATÜRK VE DİN 1. ATATÜRK’E GÖRE DİN VAZGEÇİLMEZ BİR KURUMDUR. _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 39 2. ATATÜRK DİNİN YOZLAŞTIRILMASINA KARŞIDIR. _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 40 3. ATATÜRK’ÜN İSLAMİYET VE HZ. PEYGAMBERLE İLGİLİ SÖZLERİ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 42 Okuma Metni: TAASSUBUN ZARARLARI _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 44 NELER ÖĞRENDİK? _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 45 DEĞERLENDİRME SORULARI _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 46 ÖĞRENME ALANI: DİN, KÜLTÜR VE MEDENİYET 3. ÜNİTE İSLAM VE BİLİM 1. DİN - BİLİM İLİŞKİSİ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 51 2. İSLAM’DA BİLGİNİN KAYNAKLARI _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 52 2.1. Akıl _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 52 2.2. Vahiy _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 53 2.3. Duyular _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 55 3. İSLAM AKLI KULLANMAYI VE BİLİMİ TEŞVİK EDER. _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 55 4. İSLAM MEDENİYETİNDE EĞİTİM KURUMLARI _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 57 5. MÜSLÜMANLARIN BİLİM VE MEDENİYETE KATKILARI _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 60 NELER ÖĞRENDİK? _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 63 DEĞERLENDİRME SORULARI _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 64 DEĞERLENDİRME SORULARI CEVAP ANAHTARI _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 67 SÖZLÜK _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 68 KAYNAKÇA _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 75 1. ÜNİTE HAKLAR, ÖZGÜRLÜKLER VE DİN ÖĞRENME ALANI: AHLAK VE DEĞERLER İnanç özgürlüğü ne demektir? İnsanın yaşama, eğitim ve sağlık gibi temel hakları elinden alınsa nasıl bir durum ortaya çıkar? DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ 4 NELER ÖĞRENECEĞİZ? Bu ünitenin sonunda; 1. Hak ve özgürlük kavramlarını öğreneceksiniz. 2. Temel hak ve özgürlüklerin birey ve toplum için önemini açıklayacaksınız. 3. İslam dininin temel hak ve özgürlüklere verdiği önemi kavrayacaksınız. 4. Hak ve özgürlüklerin kullanım sınırlarını açıklayabileceksiniz. 5. Kendi hak ve özgürlüklerinizin farkında olacaksınız. 6. Başkalarının hak ve özgürlüklerine saygı duymanın önemini kavrayacaksınız. 7. Alkol, uyuşturucu, kumar, sigara vb. zararlı alışkanlıkların, hak ve özgürlüklerin kullanımını engellediğini fark edeceksiniz. 8. İslam dininin kul hakkına verdiği önemi açıklayacaksınız. 9. Temel hak ve özgürlükler, vatandaşlık görevlerimiz ile ilgili Atatürk’ün sözlerinden örnekler verebileceksiniz. 10. Devlete karşı görevler yerine getirilmediğinde ortaya çıkabilecek sonuçların farkına varacaksınız. ANAHTAR KAVRAMLAR Yaşama hakkı İslamiyet HAKLAR VE ÖZGÜRLÜKLER Sağlık hakkı Eğitim hakkı 10 Kul hakkı İnanç ve ibadet hakkı DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ 4 GİRİŞ Bu ünitede hak ve özgürlük kavramları üzerinde durulacak, yaşama, sağlık, eğitim gibi bazı temel haklarla ilgili bilgiler verilecektir. Düşünce ve inanç özgürlüğü anlatılacaktır. Tüm bu hak ve özgürlüklerin İslam dininin de üzerinde durduğu temel öğütlerden olduğu vurgulanacaktır. 1. HAK VE ÖZGÜRLÜK KAVRAMLARI ! Hak ve özgürlük kavramları size neyi çağrıştırıyor? Hak kelimesi sözlükte “adaletin, hukukun gerektirdiği veya birine ayırdığı şey” olarak tanımlanır. Bireysel ve toplumsal yaşamın gereği olarak insanların hakları vardır. Hakların özünü ise özgürlükler oluşturur. Özgürlük, kişinin bir başkasına zarar vermeden düşündüğünü ve dilediğini yapabilmesidir. Düşünce özgürlüğü, inanç özgürlüğü, seyahat ve yerleşme özgürlüğü gibi çeşitleri vardır. Özgürlük kavramı, kişinin iradesi doğrultusunda bir eylemi yapma ya da yapmama hakkına sahip olması, istediği gibi karar verebilmesi, istediği gibi davranabilmesi şeklinde üç temel davranışı içerir. ? Hak kavramının özellikleri nelerdir? Haklar genel olarak anayasa ve yasalarla belirlenmiştir. Hakların kullanılabilmesi, devlete ya da başka kişilere ödevler yükler. Kişinin insanca yaşayabilmesi için gereken haklar, vazgeçilemez, dokunulamaz ve devredilemez. İnsanlar ancak başkalarının hak ve özgürlüklerine zarar vermeden kendi hak ve özgürlüklerini kullanabilirler. Sahip olduğumuz hakların sınırları, diğer insanların haklarının başladığı yerde biter. 11 DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ 4 Resim. 01.01: Hak ve özgürlükler yasalarla güvence altına alınmıştır. ? Özgürlük kavramının özellikleri nelerdir? Özgürlükler, insan haklarının özüdür. Özgürlük, insanların doğuştan sahip olduğu, dokunulamaz, vazgeçilemez ve devredilemez haklardandır. Özgürlükler, başkalarının özgürlüğünün kısıtlandığı yerde biter. Özgürlükler, kişiyi ve toplumu geliştirir ve kalkınmasına yardımcı olur. Herkes özgürlüklerini kullanmada eşit olmalıdır. Devlet kişilerin özgürlüklerini yasalarla güvence altına alır ve rahatça kullanabilecekleri ortamı sağlar. NOT EDELİM Özgürlükler, kamu yararı için, anayasa ve yasalarla sınırlandırılabilir. 12 DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ 4 2. BAZI HAKLAR, ÖZGÜRLÜKLER VE DİN ! Temel hak ve özgürlüklerin ihlalinde ne tür sorunlar ortaya çıkar? Temel hak ve özgürlükler İslam dini için büyük önem arz eder. Dinimize göre temel hak ve özgürlüklerin kullanılamadığı bir ortamda insanca yaşamak da mümkün değildir. Temel haklar çerçevesinde kişi dokunulmazlığı, yaşama hakkı, sağlık hakkı, eğitim hakkı, dilekçe hakkı, seçme ve seçilme hakkı, özel yaşamın gizliliği, konut dokunulmazlığı ve ekonomik haklardan bahsedilebilir. Temel özgürlükler çerçevesinde ise; düşünce, kanaat ve ifade özgürlükleri, basın özgürlüğü, din ve vicdan özgürlüğü, haberleşme özgürlüğü, yerleşme ve seyahat özgürlüğü, toplantı hak ve özgürlüğü, bilim ve sanat özgürlüğünden söz edilebilir. Bunlar temel hak ve özgürlüklerden olduğu gibi aynı zamanda dinin temel öğütlerindendir. 2.1. Yaşama ve Sağlık Hakkı Tüm hakların ve özgürlüklerin temelini yaşama ve sağlık hakkı oluşturur. Yaşama hakkı olmazsa diğer hakların kullanılması imkânsız hâle gelir. Yaşama hakkı doğum öncesinden başlar. İnsanın vefatına kadar devam edir. İnsanların yaşamına son vermeye hiç kimsenin hakkı yoktur. Yaşama hakkının korunması devletin ve anayasanın garantisi altındadır. Anayasanın 17. maddesinde “Herkes yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir.” denilmektedir. Bu hakkın korunması İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin 2. maddesinde; “Yaşamak, özgürlük ve kişi güvenliği herkesin hakkıdır.” şeklinde geçmektedir. ? İslam dininin yaşama ve sağlık hakkına bakışı nasıldır? İslam dini tüm insanların yaşama hakkının korunmasını emretmiş, insan öldürmeyi en büyük suçlardan biri saymıştır. Bu durum Kur’an’da şöyle ifade edilmiştir: “Kim bir mümini bile bile öldürürse, onun cezası, içinde temelli kalacağı cehennemdir. Allah ona öfkelenmiş, onu lanetlemiş ve ona büyük bir azap hazırlamıştır. ”(Nisâ suresi, 93. ayet.) Bir başka ayette; “…Kim bir cana kıymamış veya yeryüzünde bozgunculuk yapmamış olan bir kimseyi öldürürse, bütün insanları öldürmüş gibidir. Kim de bir kimsenin hayatını kurtarırsa, bütün insanları kurtarmış gibidir. ”(Mâide suresi, 32. ayet.) buyrularak insanın yaşama hakkına verilen önem belirtilmiştir. 13 DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ 4 Resim. 01.02: İslam dini tüm insanların yaşama hakkının korunmasını emretmiştir. İslamiyette kendi canına kıymanın veya başkasının hayatına kastetmenin günahı son derece büyüktür. Ne yazık ki günümüzde savaşlar, cinayetler, kazalar, doğal afetler, terör ve ölümcül hastalıklar insanın yaşama hakkını tehlikeye sokmaktadır. Sağlık hakkı temel hakların en önemlilerindendir. Sağlık; kişinin beden, ruh ve sosyal yönden iyilik içerisinde olma hâlidir. Her insanın, sağlık hakkından eşit olarak yararlanması gerekir. Beden ve ruh sağlığını yitirenler, diğer haklarını ve özgürlüklerini de tam kullanamaz. Bu yüzden devlet, vatandaşlarının sağlıklı bir şekilde yaşayabilmeleri için her türlü önlemi almalıdır. 14 DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ 4 NOT EDELİM Anayasamızın 56. maddesine göre; “Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak, devletin ve vatandaşların ödevidir. Devlet, herkesin hayatını beden ve ruh sağlığı içerisinde sürdürmesini sağlar.” İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin 25. maddesine göre ise: “Herkesin, kendisi ve ailesinin sağlık ve refahı için beslenme, giyim, konut ve tıbbi bakım hakkı vardır.” Dinimiz sağlığın korunmasına büyük önem vermiştir. Peygamberimiz; “İki nimet vardır ki, insanlardan çoğu, bunları güzel kullanmakta aldanmıştır: Sıhhat ve boş vakit.”(Buhari, Rikâk,1.) buyurarak insanların sağlık konusunda ihmalkâr davrandıklarına işaret etmiştir. Kur’an’da geçen; “…Kendi elinizle kendinizi tehlikeye atmayın…”(Bakara suresi, 195. ayet.) ayeti, tüm hususlarda ve sağlık konusunda, bile bile kendimizi tehlikeye atmamızı yasaklar. İslam dinine göre canımızı ve sağlığımızı korumak Allah’ın bir emridir. Sağlığa zararlı olan her şey haramdır. Bu açıdan beden, ruh ve akıl sağlığına zarar verdiği için alkol, sigara, uyuşturucu, kumar gibi kötü alışkanlıklar haram kılınmıştır. Bu konuyla ilgili olarak Allah şöyle buyurmuştur: “Ey iman edenler! Şarap, kumar, dikili taşlar (putlar), fal ve şans okları birer şeytan işi pisliktir; bunlardan uzak durun ki kurtuluşa eresiniz.”(Mâide suresi, 90. ayet.) Bizler de yaşama ve sağlık hakkımızın farkında olmalı, dinimizin bir gereği olarak hem kendi yaşamımızı ve sağlığımızı hem de başkalarının yaşam ve sağlık hakkını korumaya özen göstermeliyiz. Resim. 01.03: İslam dini sağlığın korunmasını emretmiştir. 15 DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ 4 2.2. Eğitim Hakkı İnsan hayatında eğitimin önemli bir yeri vardır. Eğitim sayesinde insan iyiyi kötüden, doğruyu yanlıştan, faydalıyı zararlıdan ayırt edebilir. Kişinin kendini geliştirebilmesi, ailesine, vatanına, milletine ve insanlığa yararlı birey olabilmesi için eğitim görmesi şarttır. Devlet, vatandaşlarının eğitim görmesine imkân tanımalı, eğitimde fırsat eşitliğini sağlamalıdır. Anayasamızın 42. maddesine göre: “Kimse eğitim ve öğrenim hakkından mahrum bırakılamaz… Eğitim ve öğretim faaliyetleri her ne suretle olursa olsun engellenemez.” Yine Millî Eğitim Temel Kanunu’nun 8. maddesine göre; “Eğitimde kadın, erkek herkese fırsat ve imkân eşitliği sağlanır.” denilmiştir. ? İslam dininin eğitim hakkına bakışı nasıldır? İslam, bilgiye büyük önem verir. Kur’an’da eğitim ve öğretimin önemini gösteren pek çok ayet vardır. “… Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? …” (Zümer suresi, 9. ayet.), “Oku! Yaratan Rabb’inin adıyla oku. O, insanı alaktan yarattı. Oku, Rabb’in sonsuz kerem sahibidir. O, insana kalemle yazı yazmayı ve bilmediğini öğretendir.” (Alak suresi, 1–5. ayetler.) gibi ayetler bunlardan bazılarıdır. Peygamberimiz de eğitim ve öğretime büyük önem vermiş, Mescid-i Nebi’nin yanına “suffe” denilen bir eğitim merkezi yaptırmıştır. Peygamberimizin hicretten sonra ilk işinin, mescid ile beraber bir okul açması ve Bedir Savaşı esirlerini, on okuma - yazma bilmeyen Müslümana okuma - yazma öğretmesi karşılığında serbest bırakması dinimizin gerek eğitime gerekse eğitim hakkının kullanılmasına verdiği öneme işaret eder. “İlim ve hikmet, Müslümanın yitiğidir. Nerede bulursa onu alır.” (Tirmizi, İlim, 19.) “Kim bildiği bir şeyi, sorulduğunda gizlerse kıyamet günü Allah ona ateşten bir gem vurur.” (Tirmizi, İlim, 3.) “İlim öğrenmek her Müslümana farzdır. Allah, ilim öğrenmek amacıyla yola çıkan kimseye cennetin yolunu kolaylaştırır.” (İbni Mace, Mukaddime, 17.) Yukarıdaki hadislerden hareketle dinimizin eğitime ve eğitim hakkına verdiği önemi maddeler halinde yazınız. ………………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………… 16 DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ 4 2.3. Düşünce ve İfade Özgürlüğü ! Düşünce ve ifade özgürlüğünün olmadığı bir toplumda ne gibi problemler ortaya çıkar? Allah, insana diğer varlıklardan farklı olarak akıl ve düşünme gücü vermiştir. Bu nedenle düşünce ve ifade özgürlüğü temel bir haktır. Düşünce özgürlüğü; insanın serbestçe düşünebilmesi, başkalarına zarar vermeden düşündüğünü söz ve yazı ile serbestçe ifade edebilmesidir. Düşünce özgürlüğü; insanın kişisel ve toplumsal yaşama ilişkin sorulara çözümler üretmesi, kendisinde bir kanaat oluşturması, bulduğu çözüm ve kanaatleri başkalarına iletebilmesidir. NOT EDELİM Düşünce ve ifade özgürlüğü çerçevesinde insan; Düşünce ve kanaatlerini tek başına ya da toplu olarak açıklayabilir. Düşünce ve kanaatlerini savunabilir, başkalarına iletebilir ve yaşayabilir. Düşünce ve kanaatlerinden dolayı kınanamaz ve cezalandırılamaz. Anayasamızın 26. maddesinde; “Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir.” hükmü yer almaktadır. İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin 19. maddesinde ise: “Herkesin görüş ve anlatım özgürlüğüne hakkı vardır.” denilmektedir. ? Dinimizin düşünce ve ifade özgürlüğüne bakışı nasıldır? İslam, düşünce ve ifade özgürlüğüne büyük önem vermiştir. Kur’an’da düşünceyi teşvik eden pek çok ayet vardır. Bu ayetlerden birçoğunun “Düşünmez misiniz? Düşünmüyorlar mı?” gibi soru biçiminde olması bile insanları düşünmeye çağırmak ve özgür düşünce ortamına sevk etmek içindir. Kur’an düşünmeyi ve düşünce hürriyetini kullanabilmeleri için insanlara yol gösterir. Kur’an, insanların bitkilere, hayvanlara, göğe, yıldızlara, aya, güneşe, gece ile gündüzün ardı ardına gelişine, gemilerin denizde yüzmesine, yağmurla yeryüzünün canlanmasına dikkatini çekerek onların düşünmelerini ister (Bakara suresi, 164. ayet, Hicr suresi, 16. ayet, Mülk suresi 3. ayet, Kaf suresi, 61. ayet.). Peygamberimiz de hayatı boyunca düşünce ve ifade özgürlüğüne büyük önem vermiştir. Pek çok konuda arkadaşlarına danışmış, onların düşüncelerine değer vermiştir. Örneğin, Hendek Savaşı planını yaparken arkadaşlarının fikrini almış ve bu savaşta Hz. Selman-ı Farisi isimli sahabenin düşüncesini uygulamıştır. 17 DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ 4 İslam dininin düşünce ve ifade hürriyetine verdiği önemden dolayı ilmi ve fikrî hayat canlanmış, pek çok ilim dalı kurulmuş, tercüme ve telif eserler yazılmıştır. Dinimiz düşünmeyi ibadet saymış, düşünmeye ve düşündüklerini paylaşmaya teşvik etmiştir. BİLGİ KUTUSU İştişare; ehil birine bir konuyu danışmak, görüşünü sormak demektir. İstişare etmenin temeli, düşünce hürriyetine ve düşüncesini özgürce ifade etme hürriyetine dayanır. 2.4. İnanç Özgürlüğü İnanma duygusu doğuştan gelir. Bunun bir sonucu olarak inanç özgürlüğü insan tabiatının bir gereğidir. Buna göre bir insan istediği bir dine inanmak ya da inanmamak özgürlüğüne sahiptir. İslam dini inanç özgürlüğüne değer vermiş, insanları İslam’a girmeye zorlamamıştır. Zorlama sonunda gerçekleşen iman, Allah katında makbul değildir. Kur’an’da yer alan; “Dinde zorlama yoktur. Hakikat, iman ile küfür apaçık meydana çıkmıştır...”(Bakara suresi, 256. ayet.) ve “De ki: O Kur’an, Rabb’inizden gelen bir haktır. Artık dileyen iman etsin, dileyen inkâr etsin…”(Kehf suresi, 29. ayet.) ayetleri dini kabul etmede zorlama olmadığını ifade etmektedir. Kur’an-ı Kerim’de inanç özgürlüğü bu doğrultuda ele alınırken, onun uygulayıcısı olan Peygamberimiz de bundan farklı bir tutum ortaya koymamış, peygamberliği boyunca hiç kimseyi İslam’a girmeye zorlamamıştır. O sadece tebliğ görevini yerine getirmiş, güzel ahlakıyla insanlara örnek olmuştur. Buna göre herkes inancında özgürdür ve bir inancı kabul edip etmemek insanın özgür iradesine bağlıdır. BİLİYOR MUSUNUZ? Peygamberimiz; yıllarca Müslümanlara işkence eden, evinden yurdundan çıkartan, savaşlar açarak İslam’ı ve Müslümanları yok etmek isteyen Mekkeli müşriklere bile, Mekke’nin fethi sırasında dokunmamış, din değiştirmeye zorlamamıştır. Bu engin hoşgörü ve inanç özgürlüğü sayesinde pek çok müşrik kendiliğinden Müslüman olmuştur. Nitekim tarih boyunca da İslam devletlerinin topraklarında kilise ve havra gibi ibadet yerleri bulunmuş ve sürekli koruma altına alınmıştır. Üç kıtaya hükmeden Osmanlı Devleti de toprakları üzerindeki başka din mensuplarına karışmamış, özgürce inanmalarını ve ibadet etmelerini sağlamıştır. Bütün bunlar İslam dininin inanç özgürlüğüne verdiği değeri açıkça göstermektedir. 18 DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ 4 Din ve vicdan özgürlüğünün temel boyutu inanç özgürlüğüdür. İnanç özgürlüğünde, devlet veya birey, kimseye inanmak veya inanmamak konusunda baskı yapamaz. Kimseyi inancından dolayı kınayamaz veya ayırıma tabi tutamaz. Anayasa’mızın 24. maddesine göre; “Herkes, vicdan, dini inanç ve kanaat hürriyetine sahiptir. Kimse, ibadete, dini ayin ve törenlere katılmaya, dini inanç ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz, bundan dolayı kınanamaz ve suçlanamaz.” Lâiklik, tüm bu sayılan hususların ve inanç özgürlüğünün teminatı olarak kabul edilmiş ve Anayasa’da devletin temel nitelikleri arasında sayılmıştır. Resim. 01.04: Dinimizde inanç özgürlüğü güvence altına alınmıştır. 2.5. İbadet Hakkı Din ve vicdan özgürlüğünün bir diğer boyutu ibadet hakkıdır. İnanç özgürlüğünün devamı olarak bir dine inanan kimse, o dinin gereklerini yerine getirebilme hakkına sahip olmalıdır. İbadet hakkını kullanan kişi sorgulanmamalı, ayıplanmamalı, kınanmamalı ve suçlanmamalıdır. Dinimizde ibadet etmek hem hak, hem görevdir. Yüce Allah bu konuda Kur’an’da; “Ey insanlar! Sizi ve sizden öncekileri yaratan Rabb’inize kulluk (ibadet) ediniz. Böylece saygılı olursunuz.”(Bakara suresi, 21. ayet.) buyurmuştur. “Allah’ın mescitlerinde onun adının anılmasını engelleyenler ve oraların yıkılmasına uğraşan kimselerden daha zalim kim vardır?...”(Bakara suresi, 114. ayet.) ayeti de ibadethanelere ve ibadet etmeye engel olanlara yapılmış olan bir uyarıdır. 19 DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ 4 İnsanların inancına göre ibadet etme hakkı temel bir haktır. Yere, zamana, ülke şartlarına göre sınırlandırılamaz. Anayasa’mızın 24. maddesinde yer alan, “Kimse ibadete, dini ayin ve törenlere katılmaya, zorlanamaz.” ifadesi, böyle bir zorlamanın kanunen suç olduğunu kayıt altına almıştır. Dinimiz, Müslümanların ve başka din mensuplarının ibadet hakkına son derece saygılıdır. “Dinde zorlama yoktur…”(Bakara suresi, 256. ayet.) ayeti, temel bir hak ve özgürlük olan ibadet hakkını da kapsar. Peygamberimiz zamanında ve sonraki zamanlarda Müslümanların yaşadığı veya fethettiği topraklarda eşsiz bir hoşgörü uygulanmış, kimsenin inancına, ibadetine, ibadethanesine karışılmamıştır. İslam ülkelerinde hâlen pek çok farklı dinin ibadethanelerinin mevcut ve açık olması bu hoşgörünün bir göstergesidir. İbadet özgürlüğünün kısıtlandığı bir toplumda ne gibi durumlar ortaya çıkar? Açıklayınız. ………………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………… …………………………………………………………………………………… …… 2.6. Özel Yaşamın Gizliliği Hakkı Kişinin özgürlük alanlarının en önemlisi özel yaşamdır. Özel yaşamın gizliliği; konut dokunulmazlığı, özel eşyanın gizliliği ile haberleşme hürriyeti ve haberleşmenin gizliliği hakkını içerir. İslam dini, özel yaşamın korunması amacıyla çeşitli düzenlemeler getirmiştir. Bununla ilgili olarak Yüce Allah Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurmuştur: “Ey iman edenler! Kendi evinizden başka evlere, seslenip izin almadan, ev halkına selam vermeden girmeyiniz. Bu davranış sizin için daha hayırlıdır…”(Nur suresi, 27. ayet.) Hz. Peygamber de; “İzin almadan bir kimsenin evinin içine bakmak hiç kimseye helal değildir.” (Ebu Davut, Edep, 133. hadis.) buyurmuştur. Dinimizdeki bu emirler insanların özel yaşam alanlarının korunmasına yöneliktir. Özel hayatın gizliliğini sağlamak amacıyla dinde; gizli ve ayıp hâlleri araştırmak, söz getirip götürmek, hakaret etmek, iftira etmek, kişiyi arkasından çekiştirmek gibi kötü davranışlar da yasaklanmıştır. “Birbirinizin gizli ve ayıp hâllerini araştırmayınız.”(Hucurat suresi, 12. ayet.), “İnsanları arkadan çekiştiren, gözle kaşla alay edenlerin vay hâline!” (Hümeze suresi, 1. ayet.) ve “…İftira eden, muhakkak peri- 20 DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ 4 şan olur.”(Taha suresi, 61. ayet.) ayetleri İslam dininin özel yaşamın gizliliğine verdiği önemi göstermektedir. BİLİYOR MUSUNUZ? Kur’an’da başkalarının özel hayatını ve kusurlarını araştırmaya “tecessüs” denir. Bu davranış, ahlaki zaafların en önemlilerinden sayılmıştır. İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin 12. maddesine göre: “Kimsenin özel hayatına, ailesine, konutuna ya da haberleşmesine keyfi olarak karışılamaz, şeref ve adına saldırılamaz. Herkesin bu gibi karışma ve saldırılara karşı yasa tarafından korunmaya hakkı vardır.” Anayasa’mızda ise hâkim kararı ve yetkili mercinin yazılı izni bulunmadıkça; “Kimsenin konutuna dokunulamaz… Kimsenin konutuna girilemez, arama yapılamaz ve buradaki eşyaya el konulamaz…” ve “Herkes haberleşme hürriyetine sahiptir. Haberleşmenin gizliliği esastır… Haberleşme engellenmez ve gizliliğine dokunulamaz…” maddeleri özel yaşamın gizliliği hakkına yöneliktir. Özel hayatın gizliliğine uyulduğu müddetçe toplumda sevgi, saygı ve barış devam eder. Aksi takdirde kin, nefret, düşmanlık, güvensizlik ve çatışmalar meydana gelir. Özel hayatın gizliliği; kişinin hayatı tehlikede olduğu, yangın, sel, işgal, hırsızlık gibi hâllerde korunamaz. Adli faaliyetlerin gereği olduğunda veya mesleğin gerektirdiği (avukat, noter, doktor gibi) hâllerde de özel hayatın gizliliği ortadan kalkabilir. Normal şartlarda ise hâkim kararı ve yetkili mercinin yazılı izni aranır. 2.7. Ekonomik Haklar Ekonomik haklar; kişinin hayatını devam ettirebilmesi için gereken maddi imkânları elde edebilme hakkıdır. Mülkiyet hakkı, çalışma ve kazanma, sendika kurma, toplu sözleşme ve grev hakları, kamulaştırma gibi konular ekonomik haklar alanına girer. İslam dini, ekonomik haklar konusuna pek çok düzenleme getirmiştir. Kişinin özel mülkiyet, özel teşebbüs ve miras hakkı vardır. Kur’an’daki; “Ey inananlar! Mallarınızı aranızda haksızlık yaparak değil, karşılıklı rıza ile yapılan ticaretle yiyin…” (Nisâ suresi, 29. ayet.) ayeti Müslüman’ın ekonomik alanda helal yollardan çalışarak kazanmasını teşvik etmektedir. Dinimizde çalışarak kazanmanın önemi vurgulanır. Bu konu ile ilgili Kur’an’daki; “İnsan, ancak çalıştığını elde eder.”(Necm suresi, 39. ayet.) ayeti ve Peygamberimizin; “Kişi, elinin emeğiyle kazandığından daha temiz bir kazanç elde etmemiştir.” (Buhari, Buyû 15.) hadisi dinimizde çalışmanın bir görev kabul edildiğini göstermektedir. İnsan çalıştığı işin karşılığında ücret isteme hakkına sahiptir. Peygamberimiz; işçinin ücretinin, alın teri kurumadan verilmesini istemiştir. 21 DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ 4 Resim. 01.05: İslam’da helal yoldan çalışarak kazanç elde etme teşvik edilmiştir. İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin 17 ve 23. maddelerinde geçtiği üzere; “Herkesin tek başına veya başkalarıyla ortaklaşa mülkiyet hakkı vardır…” ve “Herkesin çalışma, işini serbestçe seçme, adaletli ve elverişli şartlarda çalışma ve işsizliğe karşı korunma… eşit işe eşit ücret, adil ve elverişli bir ücret hakkı… sendika kurma veya sendikaya üye olma hakkı bulunmaktadır.” Anayasa’mıza göre de vatandaşların, “mülkiyet ve miras hakkı”, “çalışma ve sözleşme yapma, özel teşebbüsler kurma hakkı”, “gücüne göre işlerde çalışma, izin, tatil ve dinlenme ile adaletli bir ücret alma hakları”, “sendika kurma ve üye olma, toplu sözleşme, grev ve lokavt hakları” vardır. Dinimize göre, iş ve meslek sahibi olmak, ailesinin rızkını temin etmek için çalışmak, ibadet özelliği taşır. “Allah alışverişi helâl, faizi haram kılmıştır…” (Bakara suresi, 275. ayet.) ayetiyle alışveriş helâl edilmiş; başka ayetlerle de tefecilik, karaborsacılık, tartıda hile yapmak gibi davranışlar yasaklanmıştır. Ticari ve ekonomik faaliyetler teşvik edilmiş, malın zenginler arasında dolaşıp durmaması istenmiştir. “Yiyiniz, içiniz, fakat israf etmeyiniz; çünkü Allah, israf edenleri sevmez.” (A’raf suresi, 31. ayet.) ayetiyle de harcamalarda aşırıya gidilmesi ve israf edilmesi yasaklanmıştır. Canlı bir ekonomik hayat hedeflenmiş, zekât, sadaka, fitre ibadetleriyle de muhtaç olanların ekonomik yönden rahatlatılması amaçlanmıştır. 22 DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ 4 3. HAK VE ÖZGÜRLÜKLERİN KULLANIMI ! Hak ve özgürlüklerin kullanımında nelere dikkat edilmelidir? Hak ve özgürlüklerin kullanımı, belli kurallar ve yasalar dâhilinde gerçekleşir. İnsan, hak ve özgürlüklerin kullanımında şu hususlara dikkat etmelidir: Kişi, ne kendisine ne de başkasına zarar vermemelidir. Mutlak özgürlük yoktur. İnsanın aklına her geleni ve istediğini yapması özgürlük sayılmaz. Hak ve özgürlükler insanın ayrılmaz parçasıdır. Şahsa bağlıdır, vazgeçilemez ve başkasına devredilemez. Hak ve özgürlüklerde kimseye ayrıcalık tanınmaz, kanun dairesinde herkes haklarından yararlanmalıdır. Hak ve özgürlükleri kısıtlanan kişi, başkalarının hak ve özgürlüğüne zarar vererek kendi başına çözüm üretmemeli, bunun çözümünü hukuk yoluyla aramalıdır. Kişi hakkını kendi almaya kalkarsa toplumda kargaşa çıkar, devlet organları eliyle hakkını ararsa doğrusunu yapmış olur. Hak ve özgürlükler konusunda kişiler çok iyi eğitilmelidir. Hak ve özgürlüklerin, kendileri ve toplum hayatı için gerekli olduğu, kötüye kullanılmasının olumsuz sonuçlar getireceği konusunda eğitim verilmelidir. Resim. 01.06: Hak ve özgürlüklerin kullanımı, devlet tarafından güvence altına alınmıştır. 23 DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ 4 Kişi, kendi hak ve özgürlüklerinin ne olduğunu bilmeli ve bunları korumalıdır. Başkalarının da kendisinin sahip olduğu hakların aynısına sahip olduğunu unutmamalı, buna göre davranmalıdır. Toplum yaşamının, karşılıklı hak ve özgürlüklere saygı çerçevesinde olabileceğini bilmelidir. Hak yememeli, hakkını yedirmemelidir. Özgürlüğünün kısıtlanmasına izin vermemeli, kimsenin özgürlüğüne de göz dikmemelidir. 4. HAK VE ÖZGÜRLÜKLERİN KULLANIMINI ENGELLEYEN ALIŞKANLIKLAR Hak ve özgürlüklerin kullanımını engelleyen alkol ve uyuşturucu gibi bir takım alışkanlıklar vardır. Kişi bu alışkanlıkları yüzünden kendi hak ve özgürlüklerini kısıtlar veya ortadan kaldırır. Bu alışkanlıklara kendi iradesiyle sahip olduğundan sorumluluk da kendisine aittir. Hak ve özgürlüklerin kullanımına sigara, alkol, kumar, uyuşturucu gibi kötü alışkanlıklar engel olur. Özellikle alkol, uyuşturucu ve kumar, insandan maddi ve manevi pek çok şey götürür. Onu temel hak ve hürriyetlerinden uzaklaştırır. Alkol ve uyuşturucu maddeler kişiyi sarhoş ederek akıl ve düşünme duygusunu kaybettirir. Böylece insan, düşünce özgürlüğünü tam olarak kullanamaz. Sarhoşluk onun inanç ve ibadet dünyasını altüst eder. Sarhoşluk hâlinde kendisinin ve pek çok kişinin özel hayatının gizliliğine ihlallerde bulunur. Bu alışkanlıklara harcadığı para, ekonomik hayatını olumsuz etkiler. Vücuda verdiği zararlardan dolayı yaşama ve sağlık hakkını kullanması tehlikeye girer. Sigara kullanmak, sağlığımıza zarar veren, hak ve özgürlüklerimizi kullanmamızı engelleyen bir alışkanlıktır. Sigaranın zararları son yıllarda iyice anlaşılmıştır. Sigara, ekonomik yönden kayıp ve israf olduğu gibi aynı zamanda vücuda zarar verdiğinden kişinin yaşama ve sağlık hakkını tehdit etmektedir. Resim. 01.07: Sigara, hak ve özgürlüklerin kullanımını engelleyen bir alışkanlıktır. 24 DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ 4 Hak ve özgürlüklerin kullanımını engelleyen bir diğer alışkanlık da kumardır. Kumar ekonomik haklara darbe vurmaktadır. Kişinin ibadet, düşünce ve eğitim gibi temel haklarını engellemektedir. Kumar oynanan yerler insanın yaşama ve sağlık hakkını tehdit eden ortamlardır. Kumar sonunda kavgalar ve geçimsizlikler ortaya çıkmakta, cinayetler işlenebilmektedir. Dinimiz hak ve özgürlüklerin kullanımını engelleyen bütün bu kötü alışkanlıkları yasaklamış ve bu konuda Yüce Allah şöyle buyurmuştur: “Ey iman edenler! (Aklı örten) içki (ve benzeri şeyler), kumar, dikili taşlar ve fal okları ancak, şeytan işi bir pisliktir. Onlardan kaçının ki kurtuluşa eresiniz. Şeytan, içki ve kumarla, ancak aranıza düşmanlık ve kin sokmak sizi Allah’ı anmaktan ve namazdan alıkoymak ister. Artık vazgeçiyor musunuz?”(Mâide Suresi, 90–91. ayetler.) Zararlı alışkanlıklar, insanda telafisi olmayan yaralar açar. Kişinin sosyal, siyasal ve ekonomik haklarına, yaşama ve sağlık hakkına ağır darbe vurur. Zararlı alışkanlıklara devam edildiği sürece de bu haklarını tam anlamıyla kullanamaz. Aşağıdaki tabloda verilen zararlı alışkanlıklar, hak ve özgürlüklerden hangilerinin kullanımını engeller? İşaretleyiniz. Hak ve Özgürlükler Alkol Uyuşturucu Kumar Sigara Yaşama ve sağlık hakkı Eğitim hakkı Düşünce ve ifade özgürlüğü İbadet özgürlüğü Özel yaşamın gizliliği hakkı Ekonomik haklar 5. HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ Toplumun düzenini sağlamada hukukun önemli bir yeri vardır. Hukuk; toplum hayatında kişilerin birbirleriyle ve toplumla olan ilişkilerini düzenleyen ve uyulması kanun gücüyle desteklenmiş bulunan toplumsal kuralların bütünüdür. Hukuk kurallarının temel amacı insanlar arasında adalet ve eşitliği sağlamaktır. İslam dini, hukukun üstünlüğüne çok önem verir. Çünkü toplumda huzurun sağlanması hukukun işleyişine bağlıdır. Toplumda çok farklı inanç, düşünce ve yaşa- 25 DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ 4 yışta olan insanlar vardır. Bu farklılıklar içerisinde huzur ve barışın sağlanması ancak adaletle mümkündür. Yüce Allah, insanlara işlerinde adaletli davranmalarını emretmiş ve şöyle buyurmuştur: “Ey iman edenler! Adaleti titizlikle ayakta tutan; kendiniz, anne babanız ve yakın akrabalarınızın aleyhine bile olsa, Allah için doğru şahitlik eden kimseler olun. Haklarında şahitlik yaptığınız kimseler, ister zengin, ister fakir olsunlar, Allah onlara daha yakındır. Hislerinize uyup, adaletten sapmayın…”(Nisâ suresi, 135. ayet.) BİLİYOR MUSUNUZ? Peygamberimiz bir hadisinde şöyle buyurmuştur: “Sizden evvelkilerin mahvolmalarının sebebi şudur ki: İçlerinden şerefli bir kimse hırsızlık yapınca onu cezasız bırakır; zayıf birisi çalınca ise kanunu tatbik eder, onu cezalandırırlardı. Allah’a yemin ederim ki, Muhammed’in kızı Fatıma da hırsızlık etse, cezasız bırakmazdım.” (Müslim, Hudûd, 8.) Hukuk kuralları, insan hayatını düzenlemekte, insan hak ve ödevlerinin sınırlarını belirlemektedir. İnsanlar, belirlenen hukuk kuralları çerçevesinde hareket ettiklerinde huzur, güven ve barış içinde yaşarlar. Bunun gerçekleşmesi için hukukun, üstün güç olduğuna inanmak gerekir. Hukuk kurallarını uygulayan kişi ve kurumlar da hukuku her şeyin üstünde görmeli, herkese eşit uygulamalıdır. Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir. Kanunlar önünde herkes eşittir. Bu durum Anayasa’mızın onuncu maddesinde şöyle açıklanmıştır: “Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayrım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir. Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz. Devlet organları ve idare mahkemeleri, bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadır.” Hukukun üstünlüğü ilkesine uygun davranıldığı ölçüde, topluma ve devlete olan güven artacak, insanlar hak ve özgürlüklerini daha etkili kullanabilecektir. NOT EDELİM Hukukun üstünlüğü herkes için geçerlidir. Hukuk kurallarında kimseye ayrıcalık tanınmaz, herkes eşittir. 26 DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ 4 6. KUL HAKKI YEMEK BÜYÜK GÜNAHTIR. Her insan, Allah’ın kuludur. Her kulun (insanın) yaşama, sağlık, eğitim, düşünce, inanç, ibadet, özel yaşamın gizliliği ve ekonomik haklar gibi temel hakları ve özgürlükleri vardır. Dinimizde kul hakkı yemek büyük günahlardandır. İnsan öldürmek, gıybet etmek, hırsızlık yapmak, iftira atmak gibi başkalarına zarar veren bütün kötü davranışlar kul hakkının ihlalidir. Bu konularla ilgili Kur’an-ı Kerim’de pek çok ayet vardır. Örneğin, “Aranızda birbirinizin mallarını haksız yere yemeyin…”(Bakara suresi, 188. ayet.) ayeti kul hakkına riayet edilmesi gerektiğini öğütler. Peygamberimiz de üzerinde kul hakkı bulunan kişilerin, hakkını yediği kişilere kendisini bağışlatması gerektiğini belirtir. Yetimlerin, öksüzlerin ve güçsüzlerin haklarının korunmaması da kul hakkına girer. Konu ile ilgili Kur’an’da şöyle buyrulur: “Yetimlere mallarını verin, temizi pis olanla değişmeyin, onların mallarını kendi mallarınıza katarak (kendi malınızmış gibi) yemeyin; çünkü bu, büyük bir günahtır.” (Nisa suresi, 2. ayet.) Müslümanlar da dinin bu emirlerini dikkate alarak kul hakkı yememeye ve insanların haklarını gözetmeye özen göstermelidir. ? Kul hakkı ile vatandaşlık görevlerimiz arasında nasıl bir bağ vardır? Kul hakkının kişiyi ilgilendiren yönü olduğu gibi toplumu ilgilendiren yönü de vardır. Toplumu ilgilendiren kul hakları; vatandaşlık görevlerimiz, vergi vermek, askere gitmek, seçimlere katılmak, kanunlara saygı göstermek gibi görevlerdir. Devletin gelir kaynakları arasında olan vergi, millete hizmet olarak döndüğünden, vergi vermemek, insanların göreceği hizmetlerde azalma meydana getirir. Bu bir kul hakkıdır. Askere gitmemek, güvenliği tehdit edeceğinden kul hakkına zarar vermek olur. İnsan hak ve özgürlüklerini de garanti eden kanunlara saygılı olmak, kul hakkına da saygılı olmak demektir. Ayrıca diğer insanlar vatandaşlık görevlerini yaptığı hâlde, biz bu görevlerimizi yapmazsak onların hakkını yemiş, devlet organlarını ve kişileri aldatmış oluruz. Vatandaşlık görevlerimize ve kul hakkını ilgilendiren diğer konulara uygun davranmadığımızda devletin gücü zayıflayacak, milletin birlik ve beraberliği tehlikeye girecek, kişilerin refahı ve mutluluğu yok olacaktır. Bu nedenle toplumu ilgilendiren kul haklarına riayet etmeliyiz. 27 DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ 4 Aşağıdaki tabloyu uygun şekilde doldurunuz. Eğitim hakkı Bazı haklar ve özgürlükler Okuma Metni HZ. ÖMER VE ADALETİ Hz. Ebû Bekir’den sonra devlet başkanı (halife) olan Hz. Ömer, Kureyş kabilesinin Adiy oğulları koluna mensuptu. Miladi 586 yılı dolaylarında dünyaya gelmişti. Dolayısıyla Hz. Peygamber’den on beş yaş küçüktü. Okuma yazma bilmekte olup, Mekke şehir devletinin dış ilişkileri onun sorumluluğu altındaydı, ayrıca ticaretle uğraşırdı. Başlangıçta Hz. Muhammed’e karşı en sert tavır sergileyenler arasında yer almaktaydı. Zamanla Kur’an’ın etkisi altında kaldı ve Müslüman oldu. Onun Müslüman olmasıyla Mekke’de Müslümanlar büyük bir moral ve destek kazandılar. Medine’ye hicret ettikten sonra Hz. Peygamber onu kadınlardan biat (bağlılık sözü) almakla görevlendirdi. Hz. Ebû Bekir ve Hz. Ali gibi o da İslam dinini yaymak için Hz. Peygamberin hep yanında oldu. Uhud Savaşı’nda Mekkeli putperestlerin saldırılarına karşı Hz. Peygamberi koruyan on dört sahabî arasında o da vardı. Hz. Ömer, Hz. Ebû Bekir’in halifeliği sırasında ona danışmanlık yaptı. Medine’de yargı işlerini üstlendi. Hz. Ebû Bekir hastalanınca Müslümanlara namazı o kıldırdı. Hz. Ebû Bekir, Müslümanların görüşünü aldıktan sonra onu yerine devlet başkanı olarak önerdi ve bu önerisi kabul edildi. Hz. Ömer’in devlet başkanlığı zamanında, Mısır, Suriye, Irak, İran, Horasan’ın fethi gerçekleştirildi. Basra, Kufe, Fustat gibi yeni şehirler kuruldu. Fethedilen top- 28 DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ 4 raklarda köprüler ve sulama kanalları yapılarak halkın hizmetine sunuldu. Devlet gelirlerinin adil bir şekilde dağıtılması için Divan Teşkilatı kuruldu. Hz. Ömer, tarihte en çok adaletli yönetimiyle ünlenmiştir. O uygulamalarında insanların mevkilerine, zenginliklerine ya da soylarına değil adalete itibar etmiştir. Dostluk ve akrabalık, suçluları sorguya çekmesine ve gerektiğinde cezalandırmasına engel olmazdı. Halkın şikâyetini dinler, onlara istedikleri zaman çekinmeden kendisine gelip dertlerini anlatmalarını söylerdi. Geceleri dışarı çıkarak dolaşır, muhtaç durumdakilerin ihtiyaçlarını karşılamaya çalışırdı. Devlet gelirlerini dağıtmak için kurduğu Divan Teşkilatı’nda insanları İslam dinine yaptıkları hizmete ve Hz. Peygambere yakınlıklarına göre derecelendirmiş en fazla ücreti Hz. Peygambere en yakın olan ve İslam’a hizmeti en çok geçenlere vermiştir. Kendi kabilesinden kimseler, onun devlet başkanlığından yararlanmak için, kendilerinin Divan’dan en çok maaş alacaklar arasına yazılmalarını istemişlerdir. Ancak o, “Herkes layık olduğu yere yazılacaktır, siz de sıranız nereye denk düşüyorsa oraya yazılacaksınız.” diyerek bu isteği geri çevirmiştir. Onun kurduğu bu teşkilat sayesinde henüz doğmamış çocuklara bile maaş bağlanmıştır. Hz. Ömer, İslam hâkimiyeti altına alınan topraklarda yaşayan gayr-i Müslimlerin haklarının korunmasına büyük bir özen göstermiştir. Zengin Mezopotamya toprakları ele geçirildiğinde, askerlerin bir bölümü, bu toprakların üzerinde yaşayan insanlarla birlikte kendilerine paylaştırılmasını istemiştir. Hz. Ömer, sahabe ile uzun istişareler yaptıktan sonra, öncelikle insanların askerlere dağıtılmasına karşı çıkmıştır. Onun şu sözleri adalet kadar özgürlüğe de önem verdiğini göstermektedir: “Taksim edilmek istenen insanların durumuna gelince: Eğer dağıtım gerçekleşirse, Müslüman askerler bu insanları köleleştirirler ve köle olarak kullanırlar. Bizler hayattan çekilince, bizden sonra gelecek çocuklarımız, bu insanların çocuklarını sömürmeye ve köle olarak kullanmaya devam ederler. Dolayısıyla bu insanların torunları Müslümanlar iş başında kaldığı sürece kölelikten kurtulamazlar. Ben buna asla razı olamam.” Hz. Ömer, aynı şekilde toprakların askerlere dağıtılmasını da kabul etmemiştir. Çünkü ona göre, şayet bu topraklar askerlere dağıtılırsa, bu durum, ister istemez servetin belli kişilerin elinde toplanmasına yol açacaktı. Oysa Kur’an’daki adalet anlayışı böyle bir zenginliği hoş karşılamamaktaydı. Bunun içindir ki, Hz. Ömer söz konusu arazileri, gelirleri bütün Müslümanlara ait olmak üzere devletin denetimine almıştır. Hz. Ömer’in bu kararlı tutumunda Hz. Ali’nin tavsiyelerinin ve onun Hz. Ali’nin görüşlerine verdiği değerin önemli katkısı vardı. Hz. Ali, bu hususla birlikte başka birçok konuda Hz. Ömer’in görüşlerine en çok müracaat ettiği kişi olmuştur. Bu nedenledir ki Hz. Ömer “Ali olmasaydı, Ömer mahvolurdu.” demiştir. Hz. Ömer, Müslüman idaresi altında yaşayan başka dinlerden insanların köleleştirilmelerine ve sömürülmelerine karşı çıktığı gibi, onların inanç ve ibadet özgür- 29 DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ 4 lüklerini, mabetlerini, dillerini ve örflerini koruma konusunda da çok hassas davranmıştır. Müslüman valilere gönderdiği mektuplarda Müslüman olmayan topluluklara haksızlık yapılmamasını, onlardan fazla vergi alınmamasını özellikle tavsiye etmiştir. Diğer taraftan fakirlerden, yoksullardan, yaşlılardan, eğer mal ve mülkleri yoksa cizye vergisi almamıştır. Hz. Ömer, insanlardan döverek, eziyet ederek veya hapsederek cizye toplamayı da kesinlikle yasaklamıştır. Hz. Ömer, Müslüman olmayan toplulukların fakirlerine devlet hazinesinden yardım yapmıştır. Örneğin gözleri görmeyen yaşlı bir Yahudi’den cizye alınmasına razı olmamış, üstelik ona zekât gelirlerinden yardım edilmesini emretmiştir. Benzer biçimde cüzamlı Hıristiyanlara da zekât gelirlerinden yardımda bulunmuştur. Hz. Ömer, devlet malı konusunda son derece titiz davranır, buradan yapılan bütün harcamaların milletin yararına olmasına özen gösterirdi. Çok sade bir yaşantısı vardı. Yamalı elbise giyinmekten çekinmez, yerde yatardı. Hazineden aldığı devlet başkanlığı maaşı, döneminde devlet gelirlerindeki muazzam artışa rağmen çok fazla değildi. Bazen maaşı ihtiyaçlarını karşılamaya yetmediği için hazineden borç para alırdı. Hz. Ömer, hurafelere karşı da kararlı bir tavır sergilemiş ve gerekli tedbirleri almıştır. Hz. Peygamber zamanında Hudeybiye’de yanında anlaşmanın gerçekleştiği ( Beyatü’r-ridvân) ağacı, kendi zamanında halk kutsallaştırarak ziyaret etmeye başlamıştı. Bunun üzerine Hz. Ömer, bu ağacı, tevhit inancına zarar verebileceği endişesiyle hemen kestirmiştir. Kâbe’yi ziyaret edenlerin Hacerülesved taşını kutsallaştırmalarını asla onaylamamıştır. Prof. Dr. Mehmet ÖZDEMİR (Ortaöğretim Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersi Öğretim Programı, s. 77–78.) 30 DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ 4 NELER ÖĞRENDİK? Hak ve özgürlük kavramlarını öğrendik. Hak, adaletin, hukukun gerektirdiği veya birine ayırdığı şey, kazanç olarak tanımlanır. Ferdi ve toplumsal yaşamın gereği olarak insanların hakları vardır. Hakların kaynağını ise özgürlükler oluşturur. Özgürlük, kişinin bir başkasına zarar vermeden düşündüğünü ve dilediğini yapabilmesidir. Düşünce özgürlüğü, inanç özgürlüğü, seyahat ve yerleşme özgürlüğü gibi çeşitleri vardır. Özgürlük kavramı, kişinin iradesi doğrultusunda bir eylemi yapma ya da yapmama hakkına sahip olması, istediği gibi karar verebilmesi, istediği gibi davranabilmesi şeklinde üç temel davranışı içerir. Özgürlükleri kullanabilmenin temel koşulu bazı haklara sahip olmaktır. Temel hak ve özgürlüklerin birey ve toplum için önemini açıkladık. İslam dininin temel hak ve özgürlüklere verdiği önemi kavradık. Temel haklar çerçevesinde kişi dokunulmazlığı, yaşama hakkı, sağlık hakkı, eğitim hakkı, dilekçe hakkı, seçme ve seçilme hakkı, özel yaşamın gizliliği, konut dokunulmazlığı ve ekonomik haklardan bahsedilebilir. Temel özgürlükler çerçevesinde ise; düşünce, kanaat ve ifade özgürlükleri, basın özgürlüğü, din ve vicdan özgürlüğü, haberleşme özgürlüğü, yerleşme ve seyahat özgürlüğü, toplantı hak ve özgürlüğü, bilim ve sanat özgürlüğü gibi özgürlükler vardır. Bunlar temel hak ve özgürlüklerden olduğu gibi aynı zamanda dinin temel öğütlerindendir. İslamiyette kendi canına kıymanın veya başkasının hayatına kastetmenin günahı son derece büyüktür. Dinimiz sağlığın korunmasına büyük önem vermiştir. Sağlığa zararlı olan her şey ise haramdır. Bu açıdan beden, ruh ve akıl sağlığına zarar verdiği için alkol, sigara, uyuşturucu, kumar gibi kötü alışkanlıklar haram kılınmıştır. İslam dini inanç özgürlüğüne değer vermiş, insanları İslam’a girmeye zorlamamıştır. Zorlama sonunda gerçekleşen iman, Allah katında makbul değildir. Kur’an-ı Kerim’de inanç özgürlüğü bu doğrultuda ele alınırken, onun uygulayıcısı olan Peygamberimiz de bundan farklı bir tutum ortaya koymamış, peygamberliği boyunca hiç kimseyi İslam’a girmeye zorlamamıştır. O sadece tebliğ görevini yerine getirmiş, güzel ahlakıyla insanlara örnek olmuştur. Hak ve özgürlüklerin kullanım sınırlarını açıkladık. Hak ve özgürlüklerin kullanımı, belli kurallar ve yasalar dâhilinde gerçekleşir. Kişi, ne kendisine ne de başkasına zarar vermemelidir. Hak ve özgürlükleri kısıtlanan kişi, başkalarının hak ve özgürlüğüne zarar vererek kendi başına çözüm üretmemeli, bunun çözümünü hukuk yoluyla aramalıdır. 31 DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ 4 Alkol, uyuşturucu, kumar, sigara vb. zararlı alışkanlıkların, hak ve özgürlüklerin kullanımını engellediğini fark ettik. Hak ve özgürlüklerin kullanımını engelleyen sigara, alkol, uyuşturucu kumar gibi bir takım alışkanlıklar vardır. Bu alışkanlıklara kendi iradesiyle sahip olduğundan sorumluluk da kendisine aittir. Dinimiz hak ve özgürlüklerin kullanımını engelleyen bütün bu kötü alışkanlıkları yasaklamıştır. İslam dininin kul hakkına verdiği önemi öğrendik. Kul hakkı yemek de büyük bir hukuk ihlalidir. Kişi, başkalarının hak ve özgürlükler alanını ihlal edince kul hakkı yemiş olur. İnsan öldürmek, gıybet etmek, hırsızlık yapmak, iftira atmak gibi başkalarına zarar veren bütün kötü davranışlar kul hakkının ihlalidir. Kul hakkı yemek, Allah katında en büyük günahlardandır. Hakkı yenen kul, hakkını helal etmezse, Allah da bu günahı affetmez. Kul hakkının kanunu ilgilendirdiği ve cezayı gerektirdiği hâllerde de adli kurumlar devreye girer ve hukukun gereğini yapar. Tüm insanlar kendi temel hak ve özgürlüklerini bilmeli, aynı haklara kendi dışındaki diğer insanların da sahip olduğunu unutmamalıdır. Kendi hak ve özgürlüklerini çiğnetmemeli, kimsenin hak ve özgürlüğünü de çiğnememelidir. 32 DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ 4 DEĞERLENDİRME SORULARI 1. Aşağıdakilerden hangisi hak ve özgürlük kullanımını engeller? A. B. C. D. Hoşgörü Saygı Doğruluk İçki 2. Aşağıdaki kavramlardan hangisi “hukukun gerektirdiği veya birine ayırdığı şey, kazanç” anlamına gelir? A. B. C. D. Özgürlük Adalet Hak Hukuk 3. Özgürlükler konusunda aşağıdakilerden hangisi söylenemez? A. B. C. D. İnsan haklarının kaynağıdır. Sonradan kazanılarak elde edilir. Devredilemez haklardandır. Anayasa ve yasalarla sınırlandırılabilir. 4. Peygamberimizin, insanların kıymetini bilmediğini söylediği iki şey aşağıdakilerden hangisidir? A. B. C. D. Eğitim ve sağlık Boş vakit ve eğitim İnanç ve eğitim Sağlık ve boş vakit 5. Kişinin bir başkasına zarar vermeden düşündüğünü ve dilediğini yapabilmesine ne ad verilir? A. B. C. D. Özgürlük Hak Adalet Kanun 33 DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ 4 6. Aşağıdakilerden hangisi hak ve özgürlüklerin kullanımını engellemez? A. B. C. D. Tembellik yapmak Alkol kullanmak Uyuşturucu kullanmak Kumar oynamak 7. “Dinde zorlama yoktur.” ilkesi aşağıdakilerden hangisi ile ilgili değildir? A. B. C. D. Yaşama hakkı İnanç özgürlüğü İbadet hakkı Düşünce özgürlüğü 8. Özgürlük hakkında aşağıda söylenenlerden hangisi yanlıştır? A. B. C. D. Başkalarının özgürlüğünün kısıtlandığı yerde biter Eşitlik kavramıyla çelişir Yasalarla güvence altına alınır Kamu yararı için yasalarla kısıtlanabilir 9. Aşağıdakilerden hangisi temel hak ve özgürlükler arasında yer almaz? A. B. C. D. 34 Düşünce özgürlüğü İnanç özgürlüğü Seyahat özgürlüğü Yeme-içme özgürlüğü DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ 4 ÜNİTEDE ÖĞRENDİKLERİMİZİ NOT EDELİM ………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………… ……………………………………………………………… ………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………… …………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………… …………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………… 35 2. ÜNİTE ATATÜRK VE DİN ÖĞRENME ALANI: DİN VE LAİKLİK Dinin yozlaştırılması ne demektir? Atatürk, niçin Diyanet İşleri Başkanlığını kurdurmuştur? DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ 4 NELER ÖĞRENECEĞİZ? Bu ünitenin sonunda; 1. Atatürk’ün, dini vazgeçilmez bir kurum olarak görmesinin sebeplerini açıklayabileceksiniz. 2. Atatürk’ün dinin yozlaştırılması ve istismarına karşı olmasının sebeplerini öğreneceksiniz. 3. Atatürk’ün dinin doğru anlaşılmasına verdiği önemi irdeleyip taassubun zararlarını örneklerle açıklayacaksınız. 4. Atatürk’ün, İslam dini ve Hz. Muhammed ile ilgili sözlerinden örnekler verebileceksiniz. ANAHTAR KAVRAMLAR Akla yatkındır. Vicdan işidir. ATATÜRK’E GÖRE DİN Vazgeçilmez bir kurumdur. 38 İlerlemeye açıktır. DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ 4 GİRİŞ Bu ünitede Atatürk’ün, dini vazgeçilmez bir kurum olarak gördüğü üzerinde durulacak, onun dinimiz ve Peygamberimizle ilgili görüşlerine ve sözlerine yer verilecektir. Atatürk’ün, dinin yozlaştırılmaması gerektiği ile ilgili düşünceleri anlatılacaktır. 1.ATATÜRK’E GÖRE DİN VAZGEÇİLMEZ BİR KURUMDUR ! Atatürk’ün, “Dinsiz milletlerin devamına imkân yoktur.” sözünden ne anlıyorsunuz? Atatürk, dini insan ve toplum hayatı için vazgeçilmez bir kurum olarak görmüştür. Dinin, milletleri yükselten ve onların devamlılığını sağlayan unsurlardan biri olduğunu belirtmiştir. Bir sözünde; “Din lüzumlu bir müessesedir. Dinsiz milletlerin devamına imkân yoktur.” demiştir. (Atatürkçülük, C I, s. 453.) Atatürk, kendisine din hakkındaki görüşleri sorulduğunda şöyle cevap vermiştir: “Din vardır ve lazımdır. Temeli çok sağlam bir dinimiz vardır. Malzemesi iyi. Fakat bina uzun asırlar ihmale uğramış…” (Sadi Borak, Atatürk ve Din, s. 81.) Atatürk bu sözleriyle dinin gerekli olduğunu belirtmiştir. İslam dininin temelinin çok sağlam olduğunu, zamanla ihmal edilse de malzemesinin çok iyi olduğunu ifade etmiştir. Atatürk, dinin gerekli olduğunu, dinsiz milletlerin devamının olmayacağını söylemiştir. Dini, milletin birlik ve beraberliğini sağlayan, geleceğe taşıyan, güçlü ve ayakta tutan manevi değerlerden biri olarak görmüştür. Dinin birleştirici ve bütünleştirici etkisine işaret etmiştir. Resim. 02.01: 23 Nisan 1920’de ilk meclis Cuma günü dualarla, hatim ve salâvatlarla açılmıştır. 39 DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ 4 Atatürk, dinin bir toplum için gerekli olduğunu belirtmiştir. Dinsiz milletlerin dünyadan ve tarih sahnesinden silineceğini ifade etmiştir. Çünkü din olmayınca hak ve ödevlerin önemi kalmaz. Allah’a ve ahirete inanmayan kişi, sadece kendini düşünür, toplumu ve milleti için çalışmaz. Ahlaka, fazilete, millî ve manevi değerlere önem vermez. Böyle insanlardan oluşan toplum ve milletler de mutlu olamaz, uzun süre yaşayamaz. Atatürk, Türk milletinin “Müslüman” kimliğinin önemini ve Müslümanlığın, Türk milletinin ayrılmaz parçası oluşunu şöyle açıklar: “Milletimiz, dil ve din gibi kuvvetli iki fazilete sahiptir. Bu faziletleri hiçbir kuvvet, milletimizin kalp ve vicdanından çekip alamamıştır ve alamaz.” (Utkan KOCATÜRK, Atatürk’ün Fikir ve Düşünceleri, s. 210.) 2. ATATÜRK DİNİN YOZLAŞTIRILMASINA KARŞIDIR Dinin yozlaşmasının sebepleri nelerdir? Atatürk, dinin yozlaştırılmasına ve çıkarlara alet edilmesine karşı çıkmıştır. Atatürk, asıl hüviyeti içinde ve hurafelerden uzak dini hakikatlere ne kadar taraftar ise, dinî taassuba ve dinin çeşitli maksatlarla istismar edilmesine de o kadar karşıdır. Bu konuda Atatürk şöyle demiştir: “Evet, din lüzumlu bir müessesedir. Dinsiz milletin devamına imkân yoktur. Yalnız şurası vardır ki, din Tanrı ile kul arasındaki kutsal bağlılıktır. Mutaassıp İslamcıların din tacirliğine izin verilmemelidir. Dinden maddi çıkar sağlayanlar alçak kişilerdir. İşte biz, bu duruma Resim. 02.02: Atatürk, Sivas Kongresi sırasında Sivas karşıyız. Buna izin vermiyoruz. Bu gibi din ticareti yapan kimseler saf Kadısı Hasbi ve Erzincanlı Şeyh Fevzi Efendilerle. ve masum halkımızı aldatmışlardır. Bizim ve sizin mücadele edeceğimiz ve ettiğimiz bu kimselerdir…” (Utkan KOCATÜRK, Atatürk’ün Fikir ve Düşünceleri, s. 210.) BİLGİ KUTUSU Taassup; bir şeye körü körüne aşırı bağlanmak, aşırı taraftarlık demektir. 40 DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ 4 Cehalet ve taassup (bir şeye körü körüne bağlılık) dini istismar ve yozlaştırmak için en müsait ortamı hazırlamaktadır. Atatürk bu konuda şöyle demiştir: “Fakat bunca asırlarda olduğu gibi, bugün dahi, milletin cehaletinden ve taassubundan istifade ederek, bin bir türlü siyasi ve şahsi maksat ve menfaat için dini âlet ve vasıta olarak kullanmak teşebbüsünde bulunanların içeride ve dışarıda mevcudiyeti bizi bu zeminde söz söylemekten, ne yazık ki henüz geri durdurmuyor.”( Enver Ziya KARAL, Atatürk’ten Düşünceler, s. 72.) Atatürk bu sözleriyle din adı altında dini yozlaştırmak isteyenlerin her zaman var olabileceğine dikkat çekmiştir. Resim. 02.03: Dindeki yozlaşmanın önüne geçmek, dini doğru kaynaklardan öğrenmekle mümkündür. ? Dinin yozlaştırılmasına karşı çözüm nedir? Dinin yozlaştırılmasının önlenebilmesi halkın dinini öğrenmesine ve gerçek din âlimlerinin yetişmesine bağlıdır. Bu gerçeği gören Atatürk şöyle demiştir: “… Bizde ruhbanlık yoktur. Hepimiz eşitiz ve dinimizin ahkâmını eşit olarak öğrenmeye mecburuz. Her fert dinini, diyanetini, imanını öğrenmek için bir yere muhtaçtır: Orası da mekteptir. Fakat nasıl ki, her hususta yüksek meslek ve ihtisas sahipleri yetiştirmek lazımsa, dinimizin felsefi gerçeğini tetkik, bakımından ilmî ve fenni kudrete sahip olacak hakiki ulema yetiştirecek yüksek müesseselere sahip olmalıyız.” (Söylev, C II, s. 89.) Bu amaçla Atatürk, kurduğu devletin bünyesinde Diyanet İşleri Başkanlığı’na yer vermiştir. 41 DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ 4 3. ATATÜRK’ÜN İSLAMİYET VE HZ. PEYGAMBERLE İLGİLİ SÖZLERİ Atatürk, İslamiyet’ten ve Hz. Peygamber’den övgüyle ve hürmetle bahsetmiştir. Müslümanlığından dolayı iftihar ettiğini dile getiren pek çok sözü vardır. Millî mücadelenin kazanılmasından sonra, çıktığı yurt gezilerinin birinde, Balıkesir Zağanos Paşa Camiinde Atatürk halka şu hutbeyi vermiştir: “Ey millet! Allah birdir, şanı büyüktür. Allah’ın selâmeti, atıfeti ve hayrı üzerinize olsun. Peygamber Efendimiz Hazretleri, Cenâb-ı Hak tarafından insanlara dinî hakikatleri tebliğe memur ve rasûl olmuştur. Kanun-ı esâsî, cümlenizce malumdur ki, Kur’an-ı Azîmüşşân’daki naslardır. İnsanlara feyiz ruhu vermiş olan dinimiz, son dindir, ekmel dindir. Çünkü dinimiz akla, mantığa, hakikata tamamen tevafuk ve tetabuk ediyor. Eğer akla, mantığa ve hakikat tevafuk etmemiş olsaydı, bununla diğer ilahî doğal kanunlar arasında tezat olması icabederdi. Çünkü bilcümle kevni kanunları yapan Cenâb-ı Hak’tır. Arkadaşlar! Cenâb-ı Peygamber, mesaisinde iki dâra yani iki haneye sahip bulunuyordu. Biri kendi hanesi, diğeri Allah’ın evi idi. Millet işlerini Allah’ın evinde yapardı. Efendiler, camiler birbirimizin yüzüne bakmaksızın yatıp kalkmak için yapılmamıştır. Camiler, tâat ve ibadet ile beraber din ve dünya için neler yapmak lazım geldiğini düşünmek, yani meşveret için yapılmıştır…” (Söylev, C II, s. 94.) Resim. 02.04: Atatürk’e göre din lüzumlu bir müessesedir. 42 DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ 4 Fransız gazeteci Maurice Perno (Moris Perno), Atatürk ile din hakkında yaptığı bir mülakatta ona dini konulardaki görüşlerini sormuştur. Atatürk görüşlerini şöyle açıklamıştır: “Siyasetimiz dine aykırı olmak şöyle dursun, din bakımından eksik bile hissediyoruz. Türk milleti daha dindar olmalıdır, yani bütün sadeliği ile dindar olmalıdır, demek istiyorum. Dinime, bizzat hakikate nasıl inanıyorsam, buna da öyle inanıyorum. Şuûra aykırı, ilerlemeye engel hiçbir şey içermiyor…” (Enver Ziya KARAL, Atatürk’ten Düşünceler, s. 73.) Atatürk’ün, dinimiz ve Peygamberimiz ile ilgili sözlerinden bazıları da şöyledir: “…Görürsünüz ki, milleti mahveden, esir eden, harap eden fenalıklar hep din kisvesi altındaki küfür ve mel’anetten gelmiştir. Halbuki elhamdülillah, hepimiz Müslümanız, hepimiz dindarız.... Bilhassa bizim dinimiz için herkesin elinde bir ölçü vardır. Bu ölçüyle hangi şeyin dine uygun olup olmadığını kolayca takdir edebilirsiniz. Hangi şey, akla, mantığa, halkın menfaatine uygundur, biliniz ki, o bizim dinimize de uygundur. Bir şey akıl ve mantığa, milletin menfaatine, İslam’ın menfaatine uygunsa kimseye sormayın, o şey dindir. Eğer bizim dinimiz aklın, mantığın tetabük ettiği (uygun düştüğü) bir din olmasaydı, ekmel (en mükemmel) olmazdı, âhir (son) din olmazdı.” (Sadi Borak, Atatürk ve Din, s. 33.) “Ey Arkadaşlar!... Cenâb-ı peygamber, son peygamber olmuştur ve kitabı, Kitab-ı Ekmel’dir…” (Enver Ziya KARAL, Atatürk’ten Düşünceler, s. 65.) “Hz. Muhammed’in bir avuç imanlı Müslümanla mahşer gibi kalabalık ve alabildiğine zengin Kureyş ordusuna karşı Bedir meydan muharebesinde kazandığı zafer, fâni insanların kârı değildir, Onun peygamberliğinin en kuvvetli delili işte bu savaştır.” (Ahmet GÜRTAŞ, Atatürk ve Din Eğitimi, s. 26–27.) “O, Allah’ın birinci ve en büyük kuludur. Onun izinde bugün milyonlarca insan yürüyor. Benim, senin adın silinir, fakat sonsuza kadar o ölümsüzdür.” (Utkan KOCATÜRK, Atatürk’ün Fikir ve Düşünceleri, s. 208.) Atatürk’ün, çeşitli vesilelerle İslamiyet ve Peygamberimizle ilgili söylediği sözlerden ve açıkladığı görüşlerinden onun, İslamiyet’e ve Hz. Muhammed’e derin bir saygı ve hürmetle bağlı bir lider olduğu görülmektedir. Resim. 02.05: Atatürk’ün, Ankara Gazi Kız Numune Mektebine, hediye ettiği Kur’an-ı Kerim. 43 DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ 4 Okuma Metni TAASSUBUN ZARARLARI Taassup, bir düşünceye veya bir inanışa körü körüne bağlanmak, taraf olmak demektir. Buna bağnazlık da denir. Dilimizde “bağnaz”, “fanatik” gibi ifadeler vardır. Bu ifadeler, bir görüşe aşırı derecede bağlanan, kendi görüşünden başka diğer görüş ve düşüncelere hayat hakkı tanımayan kişiler için kullanılır. Taassup yalnızca dini konularla alakalı değildir. Dinle alakalı olduğu gibi siyasi görüş, ideoloji ve felsefi akımlara bağlılık da bu bağlamda değerlendirilebilir. Bir dine veya bir görüşe aşırı derecede bağlanan, diğer görüşlerden nefret eden insanlar az da olsa tarihin her devrinde olmuştur. Taassup sahibi kişiler, ortaya çıkan her türlü yeniliğe ve düşünceye karşı çıkmışlardır. Taassup sahibi kişi, sadece kendisi gibi düşünen kimselere yardım eder, sadece onlarla beraber olur. Kendisi gibi düşünmeyen herkesi düşman olarak görür ve kendi düşüncesini karşı tarafa zorla kabul ettirmeye çalışır. Tabi bu da toplumda ayrılık ve aykırılıklara sebep olur. İslam dini taassuba şiddetle karşı çıkmıştır. Kur’an’da pek çok ayette geçen; “Düşünmez misiniz?”, “Akletmez misiniz?” şeklindeki sorular, Müslümanların, bir konu hakkında araştırmadan, düşünmeden karar vermemeleri gerektiğini vurgulamıştır. Taassup düşüncesine sahip olan insanlar yeniliklere kapalıdır. Onların kendi bildikleri en doğrudur ve değişmezdir. Bu nedenle taassup sahibi kişiler, zamana ayak uyduramamış ve hızla geçip giden zamanın çarkı içerisinde yok olup gitmişlerdir. Taassubun düşmanı ilimdir. Ulu Önder Atatürk, bunu şu sözleriyle ifade etmiştir: “ Taassup cahilliğe dayanır. Bundan dolayı taassubu olan cahildir. İlim mutlaka cahilliği yener, o hâlde halkı aydınlatmak lazımdır.” (Atatürkçülük, C 1, s. 285.) Bu yüzden taassubun ortadan kaldırılması, gelişimin hızlanması ve toplumun refahının artması için bireylerin bilgilendirilmesi, farklı inanç ve düşüncelere karşı saygılı ve hoşgörülü olması sağlanmalıdır. Toplumsal barışın, refahın ve gelişmişliğin artması için bağnazlık gibi gelişmeye engel olan düşüncelerden kendimizi arındırmalıyız. Yeniliklere açık olmalıyız. (Bu kitap için yazılmıştır.) 44 DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ 4 NELER ÖĞRENDİK? Atatürk’ün, dini vazgeçilmez bir kurum olarak görmesinin sebeplerini açıkladık. Atatürk, dini insan ve toplum hayatı için vazgeçilmez bir kurum olarak görmüştür. Dinin, milletleri yükselten ve onların devamlılığını sağlayan unsurlardan biri olduğunu belirtmiştir. Atatürk’ün dinin yozlaştırılması ve istismarına karşı olmasının sebeplerini öğrendik. Atatürk, dinin yozlaştırılmasına ve dinin çıkarlara alet edilmesine karşı çıkmıştır. Çünkü cehalet ve taassup (bir şeye körü körüne bağlılık) dini istismar ve yozlaştırmak için en müsait ortamı hazırlamaktadır. Atatürk’ün dinin doğru anlaşılmasına verdiği önemi irdeleyip taassubun zararlarını açıkladık. Taassup, bir düşünceye veya bir inanışa körü körüne bağlanmak demektir. Buna bağnazlık da denir. Dilimizde “bağnaz”, “fanatik” gibi ifadeler vardır. Bu ifadeler, bir görüşe aşırı derecede bağlanan, kendi görüşünden başka diğer görüş ve düşüncelere hayat hakkı tanımayan kişiler için kullanılır. Taassup sahibi kişi, sadece kendisi gibi düşünen kimselere yardım eder, sadece onlarla beraber olur. Kendisi gibi düşünmeyen herkesi düşman olarak görür ve kendi düşüncesini karşı tarafa zorla kabul ettirmeye çalışır. Dinin yozlaştırılmasının önlenebilmesi halkın dinini öğrenmesine ve gerçek din âlimlerinin yetişmesine bağlıdır. 45 DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ 4 DEĞERLENDİRME SORULARI 1. Atatürk’ün din anlayışına göre, aşağıdakilerden hangisi yanlıştır? A. B. C. D. Din, siyaset aracı olarak kullanılmamalıdır. Din, yozlaştırılmamalıdır. Din, istismar edilebilir. Din, her türlü hurafeden arındırılmalıdır. 2. Aşağıdaki sözlerden hangisi Atatürk’ün İslamiyet ile ilgili sözlerinden değildir? A. B. C. D. Dinimiz, son dindir. Dinimiz en mükemmel dindir. Dinimize inananlar, dünyada çoğunluktadır. Dinimiz, akla ve mantığa tamamen uygundur. 3. Aşağıdaki sözlerden hangisi Atatürk’ün dinle ilgili görüşlerinden değildir? A. B. C. D. Din, lüzumlu bir müessesedir. Din, Tanrı ile kul arasında kutsal bir bağlılıktır. Dini milletimizin kalbinden kimse alamaz. Dinsiz milletler de varlığını devam ettirir. 4. Bir fikre körü körüne bağlanıp başka görüşlere düşmanlık beslemeye ne ad verilir? A. B. C. D. Cehalet Yobazlık Taassup İnatçılık 5. Atatürk’e göre din kurumunun niteliği nasıldır? A. B. C. D. 46 Gerekli bir kurum değildir. Vazgeçilmez bir kurumdur. Varlığı önemli olan bir kurum değildir. İlerlemeye engel bir kurumdur. DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ 4 6. Aşağıdakilerden hangisi Atatürk’ün Peygamberimiz hakkında söylediği sözlerden biri değildir? A. B. C. D. Allah’ın sevgili kuludur. Örnek alınmalıdır. Sonsuza kadar adı ölümsüzdür. Müslümanlar gereğinden fazla övmüştür. 7. Atatürk’e göre din aşağıdakilerden hangisi ile uyuşmaz? A. B. C. D. Akıl Taklit Mantık Gerçeklik 8. Atatürk’e göre Peygamberimizin “Bir avuç Müslüman’la Bedir Savaşı’nı kazanması” neyin delilidir? A. B. C. D. Peygamber oluşunun Kahraman oluşunun Güçlü oluşunun Arkadaşlarının güçlü oluşunun 9. Aşağıdakilerden hangisi taassup için söylenemez? A. B. C. D. İlerlemeye engel olur. Cehaletten kaynaklanır. İbadet gayretini artırır. İlimle ortadan kaldırılabilir. 10. Aşağıdakilerden hangisi Atatürk’ün din anlayışına aykırıdır? A. B. C. D. Devlet vatandaşlarının hangi dini seçeceğini belirler. Herkes istediği düşünce ve fikre sahip olabilir. Her fert istediği dine inanmakta serbesttir. Kimsenin dinine ve vicdanına karışılamaz. 47 DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ 4 ÜNİTEDE ÖĞRENDİKLERİMİZİ NOT EDELİM ………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………… …………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………… …………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………… …………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………… 48 3. ÜNİTE İSLAM VE BİLİM ÖĞRENME ALANI: DİN, KÜLTÜR VE MEDENİYET İbni Sina İbni Heysem Farabi Uluğ Bey Müslüman bilim adamlarından bazılarının temsilî resimleri. Tarihte çok önemli Müslüman bilim adamlarının yetişmiş olması neyi ifade eder? DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ 4 NELER ÖĞRENECEĞİZ? Bu ünitenin sonunda; 1. Bilimin insan ürünü olduğunu öğreneceksiniz. 2. İslam’da doğru bilgiye akıl, vahiy ve duyularla ulaşılabileceğini kavrayacaksınız. 3. Din ve bilimin insanların mutluluğuna katkı sağladığını fark edeceksiniz. 4. İslam’ın bilimi, teşvik ettiğini kavrayacaksınız. 5. İslam’ın, sorunları çözmede ve doğru bilgi üretmede aklı kullanmaya verdiği önemi kavrayacaksınız. 6. İslam medeniyetinde eğitim kurumlarının tarihî süreç içerisindeki önemini öğreneceksiniz. 7. Müslüman bilginlerin din bilimlerinin yanı sıra sosyal bilimler, matematik ve fen bilimleri gibi alanlarda sağladığı katkıları örnek vererek açıklayacaksınız. ANAHTAR KAVRAMLAR Medrese İSLAM VE BİLİM Vahiy İbni Sina 50 Akıl Ebu Hanife Duyular DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ 4 GİRİŞ Bu ünitede İslam’da bilgi kaynakları olan akıl, vahiy ve duyularla ilgili bilgiler verilecek, İslam dininin akla verdiği öneme değinilecektir. İslam dininin bilimi teşvik ettiği açıklanacak, Müslümanların bilim ve medeniyete katkıları örnekler verilerek anlatılacaktır. 1. DİN- BİLİM İLİŞKİSİ ! Din ve bilim insan hayatına ne gibi katkılar sağlar? Din, Allah tarafından, vahiy meleği aracılığıyla gönderilen, peygamberi ve kutsal kitabı olan, hayata yön veren inanç, ibadet ve ahlak kuralları bütünüdür. Bilim ise akıl, deney ve araştırma yolu ile elde edilen bilgilerin, sistemli bir biçimde incelenmesidir. Bilimsel bilgi evrenseldir, her yerde herkes için geçerlidir. ? Din ve bilimin kaynağı nedir? Dinin kaynağı ilahîdir. Allah’ın gönderdiği buyruklar neticesinde din oluşmuştur. Bilim, Allah’ın yarattığı evreni ve hayatı, yine onun verdiği akıl sayesinde incelemektir. Bu nedenle bilimsel çabalar insan ürünüdür. Bilim; insanın belli konulardaki araştırmaları, deney ve bulguları, akıl yoluyla ve sistematik olarak değerlendirmesiyle ulaştığı sonuçlardır. Bilim hayatımızı kolaylaştırır ve güzelleştirir. Din ve bilim, asla birbirine zıt veya çatışan alanlar değildir. Din, bilimi teşvik eder. Din ve bilim, insanı özgürleştirir ve mutluluğa götürür. Resim. 03.01: Din ve bilim birbiri ile çelişemez. 51 DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ 4 ? İslam’a göre bilimin değeri nedir? İslam’a göre bilim; varlıkların gerçeğini ortaya koymaya, eşyayı anlamaya yardım eder. İslam’da bilimsel çalışmaların insana ve insanlığa faydalı olması gerektiği vurgulanmıştır. Bunun için bilim insanı çalışmalarında iyi niyetli ve ön yargısız olmalıdır. Bilimin bir amacı da insanı, Allah’ın varlığına götürmesidir. Bir bilim adamının, Allah’ın varlığını ve birliğini anlayabileceğine dair pek çok ayet ve hadis vardır. Örneğin Kur’an’ı Kerim’de yer alan; “Şüphesiz, göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelişinde, insanlara yarar sağlayan şeylerle denizde seyreden gemilerde, Allah’ın gökyüzünden indirip ölmüş toprağı dirilttiği yağmurda, yeryüzünde her çeşit canlıyı yaymasında, rüzgârları ve yerle gök arasındaki emre amade bulutları evirip çevirmesinde elbette düşünen bir topluluk için deliller vardır.” (Bakara suresi, 164. ayet.) ayeti bunun bir göstergesidir. 2. İSLAM’DA BİLGİNİN KAYNAKLARI İslam dini, her şeyin bilinçli olarak yapılmasını ister. Bu nedenle insanın her davranışının bilgiye dayalı olmasını öğütler. Bilgi; öğrenme, araştırma, gözlem veya deney yoluyla elde edilen, insan zekâsının ve çalışmasının sonucu ortaya çıkan bir üründür. İslam’a göre doğru bilgiye akıl, vahiy ve duyularla ulaşılabilir. 2.1. Akıl İslam’a göre bilgi elde etmenin en önemli kaynaklarından biri akıldır. Yüce Allah insanı üstün ve akıllı bir varlık olarak yaratmıştır. Buna göre, bilgi üretme kaynağı akıldır. Akıl sayesinde insan, görünenden hareketle görünmeyeni, bilinenden hareketle bilinmeyeni anlamaya çalışır. Bunu yaparken karşılaştırma (kıyas), tümdengelim veya tümevarım yöntemlerini kullanır. Her türlü faaliyetinde doğruyu yanlıştan, güzeli çirkinden, iyiyi kötüden akılla ayırır. Akılla estetik ve ahlaki değerleri belirler, insanlığı ve medeniyeti geliştirir. Allah insanlara aklı evrensel bir hidayet kaynağı, doğruyu gösterici bir kuvvet olarak vermiştir. Kur’an, insanların akıl ve fikir sayesinde varlıkların özelliklerini kavrayıp onlara en güzel biçimde hükmetmelerini ister. Kur’an’da pek çok ayette “düşünmek, akıl etmek, tefekkür etmek” gibi ifadelerin geçmesi aklı kullanmanın önemini vurgular. Bu tür ayetlerde Allah, insanların kendilerini diğer canlılardan ayıran akıl özelliğini etkili bir biçimde kullanarak doğru bilgilere ulaşmalarını ister. Örneğin, Kur’an’da geçen; “Düşünesiniz diye Allah size ayetlerini böyle açıklar.” ( Bakara suresi, 242. ayet.) ayetinde olduğu gibi akla ilahî hakikatleri anlama, üzerinde düşünüp yorum yapma ve doğru bilgilere ulaşma görev ve sorumluluğu verilmiştir. 52 DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ 4 Resim. 03.02: Akıl, doğru bilgiye ulaşma yollarından biridir. 2.2. Vahiy ! Vahyin insan hayatındaki yeri ve önemi nedir? Vahiy sözlükte; gizli ve hızlı söz, işaret, ilham anlamına gelir. Dini terim olarak vahiy, Allah’ın peygamberlerine dilediklerini, özel bir şekilde bildirmesidir. Yüce Allah insanlık tarihi boyunca insanları bilgilendirmek için peygamberler ve vahiyler göndermiştir. BİLİYOR MUSUNUZ? Vahiy, üç şekilde gelir: 1. Allah, buyruklarını peygamberlerin kalbine doğrudan doğruya çok çabuk bir şekilde yerleştirir. 2. Perde arkasından gelen vahyi, peygamberin duyması şeklinde gerçekleşir. Peygamberimiz Miraç’ta vahyi bu şekilde almıştır. 3. Vahiy meleği Cebrail vasıtasıyla gelir. Vahiy çoğunlukla bu şekilde gelmiştir. 53 DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ 4 Allah, her şeyi yoktan var etmiş ve her şeyi en ince ayrıntısına kadar tasarlamıştır. Onun “ilim” sıfatı vardır. O, mutlak bilendir. Allah, her şeyi bilir. Onun bilgisi dışında, evrende hiçbir şey olamaz. Bu yüzden vahiy bilgisi en doğru, en kesin bilgidir: “Eğer sana indirdiğimiz şeyden şüphe içinde isen, senden önce Kitab’ı okuyanlara sor. Andolsun ki, sana Rabb’inden hak gelmiştir. O hâlde sakın şüphe edenlerden olma! Sakın Allah’ın ayetlerini yalanlayanlardan da olma! Yoksa zarara uğrayanlardan olursun.”(Yûnus suresi, 94–95. ayetler.) ayetleri vahyin kesin ve doğru bilgi olduğunu göstermektedir. Vahiy, doğru bilginin kaynağı olması yanında, insanın edindiği bilgilerin de ilk kaynağıdır: “Allah, Âdem’e bütün varlıkların isimlerini öğretti…” (Bakara suresi, 31. ayet.) ve “O, kalemle yazmayı öğretendir, insana bilmediğini öğretendir. ” (Alâk suresi, 4–5. ayetler) ayetleri bu durumu açıklamaktadır. Vahiy bilgisinde sadece inanç, ibadet ve ahlak konuları yoktur. Günlük ilişkilerimizi ve toplumsal hayatımızı düzenleyen, geçmiş peygamber ve milletlerin hayatlarını ibretlik yönleriyle anlatan bilgiler de vardır. Vahiy bilgisi, yalan veya yanlış söylemesi asla mümkün olmayan bir varlık olan Allah’tan gelmiştir. Bu nedenle bize düşen bu bilgilere şüphe duymadan inanmak ve onun gereklerini yerine getirmektir. Kur’an’da geçen; “Gerçek, ancak Rabb’indendir. Artık, sakın şüpheye düşenlerden olmayasın.”(Bakara suresi, 147. ayet) ayeti bunu ifade etmektedir. Resim. 03.03: Peygamberimize ilk vahiy, Mekke’deki Hira mağarasında gelmiştir. 54 DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ 4 2.3. Duyular İslam, duyuları, bilgi kaynaklarından biri olarak kabul etmiştir. Görme, duyma, tatma, koklama ve dokunma temel duyularımızdır. İnsan çevresiyle ilişkisini büyük ölçüde duyu organları vasıtasıyla gerçekleştirir. İnsan, duyularla pek çok konuda bilgi sahibi olur. Duyular yoluyla Allah’ın evrende koyduğu yasaların işleyişine şahitlik eder, genellemeler yaparak doğru bilgilere ulaşır. Duyular yoluyla ulaşılan bilgilerin derecesi kişiden kişiye değişebilmektedir. Kimine sıcak gelen, kimine ılık veya soğuk gelebilir. Akıl ve tecrübelerimizle duygularımızın eksikliklerini tamamlarız. “Gökleri yedi kat üzerine yaratan odur. Rahman’ın bu yaratmasında bir düzensizlik bulamazsın. Gözünü bir çevir bak, bir çatlak görebilir misin? “(Mülk suresi 3. ayet.) Yukarıdaki ayet mealinde Yüce Allah evrendeki düzenin mükemmelliğini fark etmede insana hangi yolu tavsiye etmiştir? Açıklayınız. ………………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………… …………………………………………………………………………………… …… 3. İSLAM AKLI KULLANMAYI VE BİLİMİ TEŞVİK EDER İslam, aklı kullanmaya büyük önem vermiştir. Akıl, dini sorumluluğun ön şartıdır ve din, insanın öncelikle aklına hitap eder. Allah, insana verdiği aklı iyi yönde kullanmasını, olaylardan ibret almasını ve bunlar üzerinde düşünmesini ister. İnsanların akıllarını kullanarak iyi ve güzel işler yapmalarını, geçmiş milletlerin yaşantılarından dersler çıkarmayı öğütler. Kur’an’da yer alan; “Düşünmez misiniz?”, “Akletmez misiniz?”, “Hâla anlamayacak mısınız?” gibi ifadeler insanları düşünmeye ve aklını kullanmaya davet eder. Kur’an, doğadaki kusursuz hayata işaret ederek akılla bu durumu kavramamızı ister. Bu konu ile ilgili Kur’an’da şöyle buyrulur: “Yeryüzünde birbirine komşu kıtalar, üzüm bağları, ekinler, bir kökten ve çeşitli köklerden dallanmış hurma ağaçları vardır. Bunların hepsi bir su ile sulanır. Böyleyken yemişlerinde onların bir kısmını, bir kısmına üstün kılarız. İşte bunlarda akıllarını kullanan bir toplum için ibretler vardır.”(Ra’d suresi, 4. ayet.) Bir başka ayette de; “Acaba onlar herhangi bir yaratıcı olmadan mı yaratıldılar? Yoksa kendileri mi yaratıcıdırlar? Yoksa gökleri ve yeri onlar mı yarattılar?...”(Tûr suresi, 35–36. ayetler.) buyrularak, insana çeşitli konularda sorular yöneltir ve üzerinde düşünmelerini ister. 55 DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ 4 ? İslamın, bilime bakışı nedir? Aklı kullanmayı teşvik eden İslam, aklın ve bilginin sistemli kullanıldığı bilimi de teşvik eder. Bilimin insanlar arasındaki üstünlük ve ilerilik vasıflarından biri olduğuna dikkat çeker. İslam’ın ilk emri okuma, bilme ve öğrenmenin önemini vurgular: “Oku! Yaratan Rabb’inin adıyla… İnsana bilmediklerini belleten, kalemle yazmayı öğreten Rabb’in en büyük kerem sahibidir.”(Alâk suresi, 1–5. ayetler.) Resim. 03.04: İslam’ın ilk emri olan “Oku!”, dinimizin aklı kullanmaya ve okumaya verdiği önemi gösterir. BİLGİ KUTUSU Aklı kullanmayı ve bilimi teşvik eden ayet ve hadislerden bazıları; Ayetler “...Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?...” (Zümer suresi, 12. ayet.) “...Kulları içinden ancak âlimler, Allah’tan (gereğince) korkar...” (Fatır suresi, 28. ayet.) Hadisler “İlim ve hikmet, Müminin yitiğidir. Her nerede bulursa alır.” (Tirmizi, İlim, 19.) “Kıyamet gününde âlimlerin mürekkebi, şehitlerin kanı ile tartılır.”(Tirmizi. İlim, 3.) “İlim öğrenmek her Müslüman’a farzdır. Allah, ilim öğrenmek amacıyla yola çıkan kimseye cennetin yolunu kolaylaştırır.” (İbni Mace, Mukaddime, 17.) 56 DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ 4 İslam’ın aklı kullanmaya ve bilime önem verdiği pek çok ayet ve hadiste belirtilmektedir. İlim hem hayatımızı kolaylaştırır hem de medeniyeti geliştir. İlmî gelişmeler neticesinde Allah’a olan inancımız en üst seviyeye çıkar. Böylece insan, Allah’ın sevgisini kazanır. 4. İSLAM MEDENİYETİNDE EĞİTİM KURUMLARI İslam dini, eğitim ve öğretime büyük önem vermiştir. İslam tarihi boyunca faaliyetlerini devam ettiren eğitim kurumları bunun en güzel örneğidir. Eğitime çok büyük önem veren İslam dininde, Peygamberimizin Bedir Savaşı sonunda harp esirlerini okuma - yazma işinde görevlendirmesi bunun açık bir göstergesidir. Buna göre her esir, on okuma - yazma bilmeyen kişiye, okuma - yazma öğretmesi karşılığında serbest bırakılmıştır. ? İslam’da ilk eğitim kurumu neresidir? Peygamberimizin Mekke’den, Medine’ye hicretinden sonra yaptığı ilk işlerden biri, Mescid-i Nebi’nin yanına Suffe adı verilen küçük odalardan oluşan bir yer inşa ettirmesidir. Burası İslam’da ilk eğitim kurumu olarak görülür. Suffe’deki eğitim faaliyeti peygamber mescidi olan “Mescid-i Nebi” den bağımsız değildi. Burası tüm mesaisini ilim tahsiline adamış ya da zaman zaman ilim öğrenmeye gelen Müslümanların kaldığı bir yer olmuştur. Burada kalanlara “Ashab-ı Suffe” denilmiştir. Bu eğitim kurumunda Peygamberimizin önderliğinde çok değerli İslam bilginleri yetişmiştir. Mescid-i Nebi’deki ilim faaliyeti daha sonra yapılan camilere de örnek olmuştur. Pek çok yerde camiler birer ilim merkezi hâline gelmiştir. Mısır’da bulunan Amr Camisi ve Ezher Camisi, Şam’da bulunan Emeviye Camisi, Bağdat’ta bulunan Mansur Camisi bu tür ilim merkezlerinin başlıcalarındandır. Endülüs’teki Kurtuba Camisi sadece Müslümanlara değil pek çok Avrupalıya da ilim irfan yuvası olarak hizmet etmiştir. Resim. 03.05: İslam’da ilk eğitim kurumu Mescid-i Nebi’nin yanına açılan “suffe”dir. İslam medeniyetinde eğitim kurumlarından biri de küttaplardır. Küttaplar medreselerden önce açılan, medreselerden sonra da var olan bir eğitim kurumudur. Önce- 57 DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ 4 leri genel okuma - yazma öğretimi veren kurumlar görevini üstlenirken, sonraları çocuklara medrese öncesi eğitim veren ilk mektepler konumunu almıştır. İslam medeniyetinde bir başka eğitim kurumu da Beytü’l-Hikme’dir. Hicri ikinci asrın sonlarına doğru felsefe, tıp ve diğer ilimlerin okutulduğu bir kurum olarak kurulan Beytü’l-Hikme, özellikle akli ilimlerin müzakere edildiği bir merkez hâlini almıştır. Musul’da Daru’l-İlim, Kahire’de Daru’l-Hikme, önemli ilim merkezlerindendir. Abbasiler tarafından kurulan Beytü’l Hikme, içinde rasathane, kütüphane vb. bölümlerin bulunduğu bir bilim merkezi idi. Bu eğitim merkezlerinin yanında bazı kitap dükkânları da ilim faaliyetleri için kullanılmıştır. BİLİYOR MUSUNUZ? İslam medeniyetinde saraylar da ilmî ve edebî meclislerin tertip edildiği eğitim kurumları arasında idi. Bu saraylarda devlet adamlarının çocuklarına “müeddip” adı verilen hocalar özel dersler verirdi. İslam eğitim kurumlarından en etkili ve yaygın olanı medreselerdir. “Ders okunan yer.” anlamına gelen medreseler, dinî ilimler başta olmak üzere tıp, astronomi, matematik ve diğer ilimlerin de okutulduğu eğitim merkezleridir. Medreseler genel akademi ve üniversite özelliği taşır. Medreselerde, günümüzde “profesör” unvanına denk gelen “müderrisler” ders verirdi. Türklerin İslam dünyasına girmesiyle gelişen medreseler, Selçuklular ve Osmanlılar döneminde köylere kadar ulaşmıştır. Selçuklu döneminde resmî kurum niteliğini kazanan medreselerde çok sayıda yabancı eser de tercüme edilmiştir. Medreselerin en büyüğü ve en önemlisi Selçuklu veziri Nizamülmülk’ün 1067’de Bağdat’ta kurduğu Nizamiye Medresesi’dir. Benzer medreseler Nişapur, İskenderiye, Kudüs, Konya (Karatay, Medresesi ve İnce Minareli Medrese), Tokat, Antalya, Harran, Sivas (Gök medrese, Çifte Minareli Medrese, Burûciye Medresesi), İznik, Granada, Fas ve Bağdat’ta açılmıştır. 58 DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ 4 Resim. 03.06: Tokat’taki Gök Medrese. Osmanlılar döneminde medreselerin Fatih’in ve Kanuni’nin gayretleriyle çok gelişip zirveye ulaştığı, branşlara dönük medreseleşmenin olduğu görülür. Hastanelerin yanında başlı başına bir eğitim kurumu olan tıp medreseleri de eğitimdeki yerini almıştır. Astronomi çalışmalarının yapıldığı rasathaneler de benzer eğitim kurumlarındandır. Osmanlılar döneminde Saray Mektepleri ve Askerî Mektepler de önemli yer tutmuştur. İslam medeniyetinde, eğitim kurumlarından; Birunî, Battânî, Farabi, Gazâlî, İbn-i Rüşd, İbn-i Sina, Kindi, Cabir bin Hayyan, Harezmî gibi dünya çapında bilginler yetişmiş ve İslam medeniyetine ve insanlığa büyük katkıda bulunmuşlardır. Resim. 03.07: Farabi’nin temsilî resmi. 59 DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ 4 5. MÜSLÜMANLARIN BİLİM VE MEDENİYETE KATKILARI Müslümanlar, kurdukları medreselerde tefsir, hadis, fıkıh, kelam, tasavvuf gibi dini ilimlerin yanı sıra matematik, astronomi, tıp, fizik gibi müspet ilimler alanında da çalışmalar yaparak bilim ve medeniyetin gelişmesine büyük katkılar sağlamıştır. İslam dini, bilime önem verdiği ve bilimsel ilerlemeyi emrettiği için, Müslümanlar bu yönde büyük çaba sarf etmişlerdir. Müslümanlar arasında dini ilimler alanında pek çok bilim adamı yetişmiştir. Tefsirde; Taberî, Zemahşerî, Ebussuud Efendi ve Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır gibi müfessirler, fıkıhta; İmam-ı Âzam Ebû Hanife, İmamı Şafiî, Ahmet bin Hanbel gibi fıkıh âlimleri, hadiste; Buhari, Müslim, Nesâi, Ebu Davud, İbni Mace, Tirmizi gibi hadis âlimleri bunların önde gelenlerindendir. ? Müslümanların bilim ve medeniyete katkılarından bazıları nelerdir? Tefsir, hadis, fıkıh, kelâm, siyer gibi kendine özgü ilim dalları meydana getiren Müslümanlar; aritmetik, cebir, geometri gibi matematik bilimlerinde; astronomi, haritacılık, coğrafya, fizik, kimya, tıp, biyoloji gibi bilim dalında yenilikler ortaya koymuşlardır. Müslümanlar, matematik, tıp, astronomi, fizik gibi müspet ilimlerde yaptıkları çalışmalarla İslam medeniyetinin gelişmesine büyük katkı sağlamışlardır. Örneğin; Harezmî ilk büyük Müslüman matematikçilerdendir. Harezmî, matematiğin yanında astronomi ve coğrafya alanlarında da birçok buluş yapmıştır. Sıfırlı ondalık sistemi bulmuştur. Matematikte cebir ve logaritmanın kurucusu sayılır. Geometri’de İbn’ül-Heysem’in, Ömer Hayyam’ın katkısı büyüktür. Trigonometri’nin kurucularının en büyüğü ise el-Battânî’dir. Birunî, fizik, matematik, astronomi, tarih, coğrafya gibi alanlarda eserler vermiş önemli bir MüsResim. 03.08: İbni Heysem’in lüman bilgindir. Uluğ Bey ve Ali Kuşçu, astronomi temsilî resmi. alanında İslam medeniyetine önemli katkılar sağlamıştır. Uluğ Bey, Semerkant’ta bir rasathane kurmuş ve burada birçok talebe yetiştirmiştir. Ali Kuşçu, astronomi alanında önemli eserler yazmış, İstanbul’da bir rasathane kurmuş ve burada birçok öğrenci yetiştirmiştir. 60 DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ 4 Piri Reis, ünlü Müslüman Türk denizcisi ve coğrafyacısıdır. İlk dünya haritasını günümüzdeki ölçülere yakın biçimde çizen kişidir. Müslüman bilim adamlarının tıp alanında da çok önemli hizmetleri olmuştur. Tıp alanında en meşhur âlim İbn-i Sina’dır. Onun Kitabü’ş Şifa ve El-Kanun fit-Tıp adlı eserleri tıp alanında yazmış olduğu en meşhur eserlerindendir. Resim. 03.09: Pirî Reis’in Avrupalı denizciler tarafından keşfedilmesinden asırlar önce Antartika kıtasını gösteren dünya haritası. 61 DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ 4 Astronomi ilminde, dünyanın döndüğünü ilk kez Ebû Said Es-Siczî söylemiştir. Gökyüzünü izlemeye ve gezegenlerin yerini hesaplamaya yarayan Usturlap aletini İbrahim El-Fezâri icad etmiştir. Modern astronominin kurucusu olarak Bitrûcî kabul edilir. Pusula’nın icadı, el-Avfî’nin 1232 tarihli eserlerinde ele alınmıştır. Fizikte izafiyet (rölativite) teorisini ilk kez El-Kindi ortaya koymuştur. Optik ilminin en önemli isimlerinden birisi İbn-i Heysem’dir. Güneş saatini geliştiren Müslüman bilginler, ilk hassas terazileri de yapmışlardır. İslam bilim ve medeniyet tarihi, sürekli gelişerek büyük bir ilerleme kaydetmiştir. Müslüman bilim adamları bir yandan eski medeniyetlerden tercümeler yapmış, bir yandan da birbirinden güzel teori ve icatlar ortaya koymuşlardır. Müslüman bilim adamları yaptıkları bu çalışmalarla gerek İslam medeniyetine gerekse tüm insanlara faydalı olmayı amaçlamışlardır. Nitekim Müslümanların ortaya koydukları bilimsel teori ve icatların birçoğu, bugünkü modern bilimin temelini oluşturmuştur. Müslümanların yetiştirdiği bilim adamlarından başlıcaları hangileridir? ……………………………………………………………………………… ……………………………………………………………………………… ……………………………………………………………………………… 62 DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ 4 NELER ÖĞRENDİK? Bilimin insan ürünü olduğunu öğrendik. Din, Allah tarafından, vahiy meleği aracılığıyla gönderilen, peygamberi ve kutsal kitabı olan, hayata yön veren inanç, ibadet ve ahlak kuralları bütünüdür. Bilim ise akıl, deney ve araştırma yolu ile elde edilen bilgilerin, sistemli bir biçimde incelenmesidir. Dinin kaynağı ilahîdir, yani Allah’tandır. Allah’ın gönderdiği buyruklar neticesinde din oluşmuştur. Bilim, Allah’ın yarattığı evreni ve hayatı, yine onun verdiği akıl sayesinde incelemektir. Bu nedenle bilimsel çabalar insan ürünüdür. Bilim; insanın belli konulardaki araştırmaları, deney ve bulguları, akıl yoluyla ve sistematik olarak değerlendirmesiyle ulaştığı sonuçlardır. Din ve bilim, asla birbirine zıt veya çatışan alanlar değildir. Din, bilimi teşvik eder. İslam’da doğru bilgiye akıl, vahiy ve duyularla ulaşılabileceğini kavradık. İslam’da bilginin kaynakları üçtür: Akıl, vahiy ve duyu organları ile elde ettiği duyumlar. Bu üç kaynakla insan bilgiye ulaşır. İslam dini, her şeyin bilinçli olarak yapılmasını ister. Bu nedenle insanın her davranışının bilgiye dayalı olmasını öğütler. Bilgi; öğrenme, araştırma, gözlem veya deney yoluyla elde edilen, insan zekâsının ve çalışmasının sonucu ortaya çıkan bir üründür. İslam’a göre doğru bilgiye akıl, vahiy ve duyularla ulaşılabilir. İslam’ın bilimi, teşvik ettiğini kavradık. İslam aklı kullanmayı teşvik eder, pek çok ayette aklı kullanmayı, düşünmeyi ve araştırmayı öğütler. İslam’ın ilk emri “Oku!”dur. Aklı kullanmayı teşvik eden İslam, aklın ve bilginin sistemli kullanıldığı bilimi de teşvik eder. İslam, ilmî çalışmayı ve âlimleri övmüştür. İslam, bilimi (ilmi) Müslümanların nerede görürse almaları gereken bir yitik mal, beşikten mezara kadar yapılması gereken faaliyet, Çin’de bile olsa gidip alınması gereken bilgi, kadın-erkek herkese farz olan bir çalışma olarak görmüştür. İslam medeniyetinde eğitim kurumlarının tarihî süreç içerisindeki önemini öğrendik. İslam, ilmî çalışmalar yapılması için eğitim kurumlarının açılmasını istemiştir. Bu doğrultuda ilk eğitim kurumunu Peygamberimiz, “Suffe” adıyla Medine’de açmıştır. Sonraki asırlarda cami, küttap, beytü’l-hikme, medrese gibi birçok eğitim kurumu açılmış, dini ve fennî pek çok dalda eğitim verilmiştir. Müslüman bilginlerin din bilimlerinin yanı sıra sosyal bilimler, matematik ve fen bilimleri gibi alanlarda sağladığı katkıları açıkladık. İslam medeniyetinde, eğitim kurumlarından; Birunî, Battânî, Farabi, Gazâlî, İbn-i Rüşd, İbn-i Sina, Kindi, Cabir bin Hayyan, Harezmî gibi dünya çapında bilginler yetişmiş; İslam medeniyetine ve insanlığa büyük katkıda bulunmuşlardır. Müslüman bilim adamları, matematik, tıp, astronomi, fizik, kimya, tarih, sosyoloji, coğrafya gibi pek çok bilim dalında öncü olmuşlardır. 63 DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ 4 DEĞERLENDİRME SORULARI 1. İslam açısından bilim hakkında aşağıdakilerden hangisi söylenemez? A. B. C. D. İnsanı iman etmeye yöneltir. İnsanın anlam arayışına bir ölçüde cevap oluşturur. Evrendeki varlıkları ve oluşları anlamaya katkı sağlar. Her türlü bilgiye ulaşma vasıtasıdır. 2. Aşağıdakilerden hangisi, İslam’da bilginin kaynaklarından değildir? A. B. C. D. Duyular Rüya Vahiy Akıl 3. Din ve bilim hakkında aşağıdakilerden hangisi söylenemez? A. B. C. D. Din ve bilim insanın anlam arayışına cevaptır. Din ve bilim insan için vardır. Dinin alternatifi bilimdir. Din ve bilim insanı özgürleştirir. 4. Müslüman bilim adamlarından Harezmi (Havârizm) hangi bilim dalının kurucusudur? A. B. C. D. Cebir ilminin Optik ilminin Trigonometrinin Astronominin 5. Sözlükte, “Gizli ve hızlı söz, işaret, ilham” anlamına gelen dini terim aşağıdakilerden hangisidir? A. B. C. D. 64 Ayet Hadis Sünnet Vahiy DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ 4 6. Avrupalı denizciler tarafından keşfedilmesinden asırlar önce Antartika kıtasını gösteren bir harita çizen Müslüman Türk denizci kimdir? A. B. C. D. Birunî Piri Reis İbn-i Heysem İbn-i Sina 7. İslam’da ilk eğitim kurumu aşağıdakilerden hangisidir?? A. B. C. D. Küttap Medrese Suffe Tekke 8. İslam medeniyetinde ortaya çıkmış olan eğitim kurumlarından en yaygını aşağıdakilerden hangisidir? A. B. C. D. Rasathaneler Ashabı suffe Medreseler Beytü’l-hikme 9. Aşağıdakilerden hangisi duyularımızla bilgi edinemeyeceğimiz konulardandır? A. B. C. D. Yiyeceklerin kokusu Ahiret hayatının özellikleri Doğadaki varlıkların şekli Namaz kıldığımız bir caminin rengi 65 DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ 4 ÜNİTEDE ÖĞRENDİKLERİMİZİ NOT EDELİM ………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………… …………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………… …………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………… …………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………… …………………………………………………………………… 66 DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ 4 DEĞERLENDİRME SORULARI CEVAP ANAHTARI 1. Ünite Değerlendirme Soruları Cevap Anahtarı 1. 2. 3. 4. 5. 6. 7. 8. 9. D C B D A A A B D 3. Ünite Değerlendirme Soruları Cevap Anahtarı 1. 2. 3. 4. 5. 6. 7. 8. 9. D B C A D B C C B 2. Ünite Değerlendirme Soruları Cevap Anahtarı 1. 2. 3. 4. 5. 6. 7. 8. 9. 10. C C D C B D B A C A 67 DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ 4 SÖZLÜK A : 1.Bir kimsenin yapmaya alışmış olduğu şey. 2. Topluluk içinde eskiden beri uyulan kural, töre. afet : Büyük felaket, yıkım, bela, hüsran. âfiyet : Sıhhatli olmak, sağlık, selamet. aforoz : Hristiyanlıkta kilise tarafından verilen cemaatten kovma cezası. ahde vefa : Verilen söze, yapılan antlaşmaya uyma. âkibet : Bir şeyin sonu, sonuç. alamet : Belirti, iz, işaret, nişan. âlem : Cihan, dünya, evren, kâinat. amel : 1. Yapılan iş, fiil. 2. Bir kimsenin dinin buyruklarını yerine getirmek için yaptıkları. amel etmek : Dinin buyruklarını yerine getirmek. arş : İslam inanışına göre göğün en yüksek katı. arz : Yeryüzü. atıfet : İyilik, bağış, lütuf, ihsan. ayet : Kur’an-ı Kerim’in surelerini meydana getiren cümlelerin her biri. azap : Eziyet, şiddetli ve çok büyük sıkıntı, günahkârlara ahirette verilecek ceza. azat : 1. Serbest bırakma. 2. Serbest bırakılmış olan. aziz : Sevgide üstün tutulan, ermiş, eren. âdet B bağışlamak : 1. Affetmek. 2. Karşılıksız olarak vermek. 68 bahtiyar bahşetmek : Mutlu, mesut. : Karşılıksız olarak vermek, bağışlamak, sunmak. baki : Sonsuz, ebedî, ölümsüz. batıl : Doğru ve haklı olmayan, çürük, temelsiz, asılsız, geçersiz. bereket : Bolluk, gürlük. beşer : İnsanoğlu, insan. beyan : Söyleme, bildirme, açıklama. bid’at : İslam dininin aslından olmayıp sonradan ortaya çıkan ve Kur’an ile sünnete aykırı olan inanç veya ibadet. boy : Yakın akrabaların oluşturduğu topluluk, kabile, klan. boykot : Bir kimse, bir topluluk veya bir ülkeyle amaca ulaşmak için her türlü ilişkiyi kesme. böbürlenme : Övünme. buyruk : Emir, ferman. caiz : cehalet cezbe : : cihat : cihan cömert : : cüzi irade : C Yapılmasına izin verilen, yasak olmayan. Bilgisizlik, bilmezlik. Bir duygu veya bir inanışın etkisiyle aşırı ölçüde coşup kendinden geçme durumu. Allah için, din, vatan, millet uğrunda yapılan savaş, mücadele. Evren, dünya, alem Para ve malını esirgemeden veren, eli açık. Sınırlı, küçük irade, insanın iradesi. DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ 4 Ç çağ : Asır, yüzyıl. çekiştirmek : Bir kimsenin kötü taraflarını sayıp dökmek. dalâlet dâr delil fanatik fani D : Sapkınlık, İslamiyet ve farz imandan ayrılma. : Dünya, yer, mekân. : İnsanı aradığı gerçeğe farzı kifaye ulaştırabilecek kanıt, belge; ispatlamaya yarayan kanıt. ebedî ecdad ecel : : : ecir eda etmek edep : : : ehemmiyet : emniyet : ensar : erdem : esaret evren : : ezelî : E Sonsuz, sonu olmayan. Atalar, dedeler, babalar. Hayatın sonu, ölüm zamanı. Sevap. Yerine getirmek. Söz ve davranışta herkesin beğendiği tutumlar, terbiye. Önem. Güvenlik, itimat, inanma, güven Mekke’den göç eden ashaba yardımcı olan Medineli Müslümanlara verilen isim. Ahlakın övdüğü iyilik, alçakgönüllülük, yiğitlik, doğruluk gibi niteliklerin genel adı.İnsanın ruhi olgunluğu. Tutsaklık. 1. Gök varlıklarının bütünü. 2. Düzenli ve uyumlu bir bütün olarak düşünülen bütün varlıklar. Varlığının başlangıcı olmayan. fasık fazilet ferdî ferman fıkıh fıtrat fidye fiil F : Bir dine veya görüşe körü körüne bağlılık, aşırı hayranlık, taassup sahibi olma. : Ölümlü, geçici, kalımsız. : Allah tarafından kesin bir şekilde yapılması istenen iş, ibadet ve davranışlar. : Bir kısım Müslümanların yapmasıyla sorumluluğu diğerlerinin üzerinden kalkan farz: Örnek: Cenaze namazı. : İman ettiği hâlde Allah ve peygambere itaat etmeyen, dini görevlerini terk eden kişi. : Erdem. : Fertle ilgili, bireysel, kişisel. : Buyruk, emir. : 1. İslam hukukunda din ve dünya işleriyle ilgili ana kaynaklardan yararlanarak konulmuş olan kuralların bütünü. 2. Dinin ibadetler, evlilik, miras, ticaret vb. konularla ilgili ilkelerini delilleriyle birlikte ortaya koyup açıklayan ilim dalı. : Yaratılış, hilkat. : Esirlikten veya zor durumdan kurtulmak için verilen bedel. : Yapılan iş, davranış. G gayb : Göz önünde bulunmayan, kaybolmuş olan, görülmeyen âlem. gayri müslim : Müslüman olmayanlara verilen isim. 69 DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ 4 helal : Öfke, kızgınlık, hiddet. : Dedikodu. : Sevgi, istek, anma ve hatır gibi kalpte var sayılan heves duygu kaynağı. günah : Dince suç sayılan iş ve hicret davranış, kötü ve çirkin iş, kabahat. Hicaz H Hacer-ül Esvet: Kâbe’deki kutsal siyah hidayet taş. hadis : 1. Peygamber fendimiz Hz. Muhammed’in söz- hikmet leri. 2. Peygamberimizin himaye sözlerini konu edinen hutbe ilim. hâfız : Kur’an-ı Kerim’i tamamen hurafe ezbere okuyan. Hak : Allah’ın adlarından biri, hüküm doğru olma. hâkimiyet : Egemenlik. halife : 1. Birinin yerine geçen, vekil. 2. Hz. Muhammed’in ibret (s.a.v.) vefatından sonra onun yerine devlet baş- icazet kanlığına geçen yönetiiftira cilerin ortak adı. hamt : Allah’a şükretme. hanif : Hz. Muhammed’den ön- ihlas ce tek tanrıya inananlara ihram verilen isim. haram : Allah’ın yapılmasını kesin olarak yasakladığı söz ihsan ve davranış. haslet : İnsanın yaratılışından ihtiva etmek gelen özellik, huy. hatim : Kur’an-ı Kerim’i baştan ilah ilahî sona kadar okuma. hayır : İyilik, karşılık bekleme- inayet den yapılan yardım. infak helak : Mahvolma, yok olma. gazap gıybet gönül 70 : Haram olmayan, dinin hükümleri bakımından kullanılabilen. : İstek, eğilim, arzu, şevk. Gelip geçici istek. : Hz. Muhammed’in 622 yılında Mekke’den Medine’ye göç etmesi. : Mekke ve Medine gibi kutsal şehirleri içine alan bölge. : Doğru yol, hak olan Müslümanlık yolu. : Bilgelik, gizli sebep. : Koruma, gözetme. : Cuma ve Bayram namazlarında minberde okunan dua, verilen öğüt. : Dine sonradan girmiş boş ve asılsız inanç. : Yargı. : : : : : : : : : : : I-İ Çeşitli olaylardan alınan ders. 1. İzin, onay, onaylamak. 2. Diploma. Bir kimseyi haksız yere suçlama. Doğru temiz sevgi, içten gelen bağlılık. Hac için giyilen özel elbise. 1.İyilik, bağış. 2. Bir büyüğün birine yaptığı bağış veya bağışta bulunması. Kapsamak, içermek. Tanrı. Allah’a özgü. İyilik, kayra, atıfet, ihsan, lütuf, yardım. Nafaka verip bir kimsenin geçimini sağlama. DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ 4 inkâr inşallah irade irfan israf irşat istismar itaat itikat kader kâfir kadir kâinat kanaat kelam kıssa kudret kutsal : Yaptığını, söylediğini, şahit olduğunu saklama, gizleme, yadsıma. : Allah dilerse anlamındaki dilek. : Bir şey yapmayı veya yapmamayı belirten iç güç, istenç. : Bilme, anlama, kültür. : Gereksiz lüks harcama. : Doğru yolu gösterme, uyarma. : Bir şey veya bir kimsenin iyi niyetini ve güvenini kötüye kullanma. : Söz dinleme, boyun eğme, buyruğa uyma. : İnanç, iman. K : Alın yazgısı, yazgı. Yüce Allah’ın olacakları önceden bilip takdir ve tayin etmesi. : Allah’ın varlığını ve birliğini inkâr eden kimse. : Her şeye gücü yeter, güçlü. : Evren. : 1. Düşünce. 2. Elindekinden hoşnut olma durumu, yeter bulma, yetinme, fazlasını istememe. : 1. Allah’ın varlığını ve İslam dininin doğruluğunu konu edinen bilim. 2. Allah’ın konuşma sıfatı. 3. Söz. : İbretlik olay. : Güç, kuvvet, iktidar. : Güçlü bir dini saygı uyandıran, mukaddes. Tapınılacak veya uğrunda can küllî irade lütuf verilecek derecede sevilen. : Yüce Allah’ın iradesi. L : Önem verilen, saygı duyulan birinden gelen iyilik, yardım, ihsan, inayet. M : Madde ile ilgili, maddesel. mahsus : 1. Özgü, münhasır. 2. Özel olarak, bilhassa. mahşer : 1.Toplanma, kıyametten sonra insanların tekrar dirilip toplanmaları. 2. Ahirette hesap vermek için toplanılacak yer. Mahşer meydanı. manevi : Maddi olmayan, ruhsal ve ilahî tarafı bulunan, mana ile ilgili. masum : Günahsız, suçsuz. mefkûre : Ülkü, ideal. menkıbe : Din büyüklerinin veya tarihe geçmiş ünlü kimselerin yaşamları ve olağanüstü davranışlarıyla ilgili hikâye. merhamet : Acıma, esirgeme. mesh etmek : Bir uzva veya sargıya ıslak eli sürme. mezhep : Bir dinin görüş, yorum ve anlayış farklılıkları nedeniyle ortaya çıkan kollarından her biri. misvak : Diş temizliği için kullanılan bir tür ağaç dalı. mizan : Terazi, ölçü, tartı, idrak, muhakeme; ahirette herkesin amellerini tartmaya yarayan özel bir adalet ölçüsü. maddi 71 DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ 4 mucize muhatap musibet mutasavvıf mümin münafık mürüvvet müşrik nafile nankör nasip nefis nesil nev nime nizam olgu 72 : Allah’ın emriyle peygamberler tarafından gösterilen ve halkı hayrette bırakan olağanüstü işler, hareketler. : Kendisine söz söylenen kimse. : Afet, bela. : Tasavvuf inançlarını benimseyerek kendini Allah’a adamış kimse, sofi. : Allah’a inanan insan. : Ara bozan, bölücü, karıştırıcı, fesatçı; Allah’a inanmadığı hâlde inanmış gibi görünen. : Bir ailede çocukların doğumu, sünneti, evliliği, iyi bir göreve geçmeleri vb. olaylardan duyulan mutluluk, sevinç. : Allah’a ortak koşan, Allah’tan başka varlıkları da ilah kabul eden. N : Fazladan yapılan ibadet. : Kendisine yapılan iyiliğin değerini bilmeyen, iyilik bilmez. : Birinin payına düşen. : Öz varlık, kişilik, ego. : Kuşak. : Çeşit, cins, tür. : 1. İyilik, lütuf, ihsan. 2. Yiyecek, içecek, özellikle ekmek. : Düzen. onur otorite öğüt örf papirus payidar prensip put Rab Rahman rahmet O : Bir takım olayların dayandığı neden ya da ne- resul denlerin yol açtığı sonuç, gerçek olan, gerçekleşmiş olan. : İnsanın kendine karşı duyduğu saygı. : Bir toplumun sosyal ve kültürel yapısına uygun olarak ortaya çıkan kurumsallaşmış güç kullanımı. Ö : Nasihat. Bir kimseye yapması ya da yapmaması gereken şeyler için söylenen uyarıcı söz. : Yasalarla belirlenmemiş olan, halkın kendiliğinden uyduğu, gelenek, âdet. P : Eski Mısırlıların bu bitkinin saplarından yaptıkları kâğıt. : Sürekli, daimi. : İlke, kural, temel düşünce. : Tapılan canlı veya cansız nesneler, fetiş. R : Tüm varlıkları en güzel biçimde yaratan ve her şeyi düzenleyen (Yüce Allah). : Herkese, her canlıya merhamet eden (Allah). : 1. İyilik. 2. Merhamet etme, acıma. 3. Yüce Allah’ın bir kulunu bağışlaması. : Kitaplı peygamber, haberci. DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ 4 riayet etmek : Uymak, kabul edip boyun eğmek. riba : Faiz. rivayet : Sözlü veya yazılı nakil. riya : Gösteriş. rıza : Kabul etme. rızık : Allah’ın bütün yarattıklarına verdiği nimet. rüyet : Görme. sahabe : sahih salat : : salih amel : semavi sevap : : sırat : sûr : sünnet : S Hz. Muhammed’i (s.a.v.) görmüş ve onun sohbetinde bulunmuş Müslüman, çoğulu; ashap. Gerçek, doğru. Hz. Muhammed’in adı anıldığında saygı göstermek için okunan dua. Şartlarına uygun olarak Allah rızası ve toplum yararı için yapılan ibadet, iyi, güzel iş, söz ve davranış. İlahî, kutsal. Hayırlı bir davranış karşısında Allah tarafından verileceğine inanılan ödül; Allah tarafından ödüllendirilen davranış. İslam’a göre mahşer günü üzerinden sadece günahsızların geçeceğine inanılan köprü. Kıyamet günü ve diriliş günü İsrafil meleğinin çalacağı boru. Hz. Muhammed’in Müslümanlarca uyulması gerekli sayılan davranışları ve herhangi bir konuda söylemiş olduğu sözleri. şefkat : şehit : şeref : şirk : şuur : şükretmek : Ş Acıyarak ve koruyarak sevme, acıma. Din uğruna canını feda eden Müslüman. Onur, büyüklük, yükseklik üstünlük. Allah’a ortak koşma. Allah kadar veya daha çok bir şeyi sevme, bağlanma, boyun eğme. Bilinçli, aklı başında ve ne yaptığını bilir olma. Yüce Allah’a minnet duygusunu sunmak; Allah’a duyulan minneti dile getirmek. T : Bağnazlık. : Yüce Allah’ın emirlerine karşı gelen, onun hükümlerini kabul etmeyen, şeytan. tanzim etmek : Sıraya koymak, sıralamak, düzenlemek. tasarruf : Sarf etmek, idare etmek. tebliğ etmek : Bildirmek, iletmek, duyurmak; açıklamak, anlatmak. tecavüz : Aşırı gitme, haddi aşma. tefecilik : El altından yüksek faizle ödünç para verme işi. Faizcilik. tefekkür : Allah’ın ayetleri, yarattığı tüm varlıklar ve onun tarafından meydana getirilen olaylar üzerinde düşünme, ibret alma. tefsir : 1. Açıklama. 2. Kur’an-ı Kerim’i geniş bir şekilde açıklama. tehir : Sonraya bırakma, erteleme. taassup tağut 73 DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ 4 terakki terim : İlerleme. : Bir bilim, sanat, meslek dalı ile ilgili özel ve belirli bir kavramı anlatan kelime, ıstılah. teskin etmek : Acı, öfke, heyecan vb. duyguları yatıştırmak, dindirmek. teşvik : Özendirme, isteklendirme. tevhit : Birleme. Allah’ın bir olduğuna, eşi ve benzeri olmadığına inanmak. tövbe etmek : Günahlarından pişmanlık duyup Yüce Allah’tan bağışlanma dilemek. ukba umre usul ümmet üslup vaaz vacip vahiy 74 U-Ü : Ahiret. : Hac mevsiminin dışında Kabe’yi ziyaret etme. : 1.Bir kimsenin ana, baba, dede ve nineleri. 2.Bir amaca erişmek için izlenen düzenli yol. Tutulan yol, yöntem, tarz. : Bir peygambere inanan ve onun yolundan giden insanlar. : Oluş, tarz, yapış veya deyiş biçimi. V : Cami, mescit vb. yerlerde vaizlerin yaptığı, genellikle öğüt niteliği taşıyan dini konuşma. : Gerekli, farz kadar kesin olmamakla birlikte Allah’ın emri. : Bir buyruk veya düşüncenin Allah tarafında peygamberlere bildirilmesi. vefa vefât veli vesile vicdan vücut yegâne yetim yüce yükümlü zayi zan zaruret zaviye zekât zerre zeval zira ziyan ziyade zuhur : Sevgide sebat, sevgi bağlılığı. : Ölüm. : Allah’ın sevgili kulu. : Sebep, bahane. : İnsanın içindeki iyiyi kötüden ayırt eden duygu. : 1.Var olmak. 2.Beden. Y : Eşi ve benzeri olmayan. Tek. : Babası ölmüş olan çocuk, babasız. : Ulu, büyük. : Bir işi yapmakla görevli. Z : Kaybolma, yitme. : Kesin olmayan bilgi. : Gereklilik, zorunluluk. : Küçük tekke. : Müslümanlıkta sahip olunan mal ve paranın belirli miktarlarda belirli kimselere verilmesi. : Çok küçük parçacık. : Yok olma. : Çünkü, onun için. : Zarar. : Çok, daha çok, daha fazla. : Ortaya çıkma. DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ 4 KAYNAKÇA AHMET bin Hanbel, Müsned, Çağrı Yayınları, İstanbul, 1996. ARMAĞAN, Servet, İslam Hukukunda Temel Hak ve Hürriyetler, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları, Ankara, 1996. ARSLAN M. Sadık, Açıköğretim Lisesi Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi 4 Ders Notu, MEB Eğitim Teknolojileri Genel Müdürlüğü Yayınları, 2006. Atatürkçülük, C I-III, Hazırlayan: Genel Kurmay Başkanlığı, Millî Eğitim Bakanlığı Yayınları, İstanbul, 1998. Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, C I-II, Türk İnkılâbı Tarihi Enstitüsü Yayınları, Ankara, 1952. BALTACI, Cahit, İslam Medeniyeti Tarihi, İfav Yayınları, İstanbul, 2005. BAYRAKTAR, Mehmet, İslam’da Bilim ve Teknoloji Tarihi, Diyanet Vakfı Yalınları, Ankara, 1992. BAŞGİL, Ali Fuad, Din ve Laiklik, Kubbealtı Neşriyat, İstanbul, 1998. BORAK, Sadi, Atatürk ve Din, Kırmızı Beyaz Yayınları, İstanbul, 2004. BOZKURT, Gülnihal, Atatürk’ün Hukuk Alanında Getirdikleri, Atatürk Kültür Merkezi Dergisi, sayı 1, 1985. BUHARİ, Sahih-i Buhari, Çağrı Yayınları, İstanbul, 1992. CANAN, İbrahim, Kütüb-ü Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları, Ankara, 1994. ÇELİKKAYA, Hasan, Eğitim Sosyolojisi, Alfa Yayınları, İstanbul, 1996. EBU DAVUD, Sünen, Çağrı Yayınları, İstanbul, 1992. ERSOY, Mehmet Âkif, Safahat, Çağrı Yayınları, İstanbul, 1995. GÜRTAŞ, Ahmet, Atatürk ve Din Eğitimi, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları, Ankara,1999. HAMİDULLAH, Muhammed, İslam Peygamberi, çev.: Salih Tuğ, İrfan Yayıncılık, İstanbul, 1993. HEYET, Dini Kavramlar Sözlüğü, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları, Ankara, 2006. HEYET, İlmihal, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, Ankara, 2005. HEYET, Kur’an-ı Kerim ve Açıklamalı Meali, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, Ankara, 2006. HEYET, Kur’an-ı Kerim Meali, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları, Ankara, 2006. HÖKELEKLİ, Hayati, Din Psikolojisi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, Ankara, 2003. İbni Mace, Sünen, Kahraman Yayınları, İstanbul, 1982. İNAN, Afet, Mustafa Kemal Atatürk’ten Yazdıklarım, Ankara, 1969. İslam Ansiklopedisi, Türkiye Diyanet Vakfı, İstanbul, 2011. KARAL, Enver Ziya, Atatürk’ten Düşünceler, Çağdaş Yayınları, İstanbul, 1991. KILIÇ, Recep, Ahlakın Dini Temelleri, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, Ankara, 1992. KOCATÜRK, Utkan, Atatürk’ün Fikir ve Düşünceleri, Edebiyat Yayın Evi, Ankara, 1960. 75 DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ 4 MEVDUDİ, Ebul A’la, Tefhimu’l-Kur’an, çev.: Heyet, İnsan Yayınları, İstanbul, 1986. MÜSLİM, bin Haccac, Sahih, Çağrı Yayınları, İstanbul, 1992. Nesâi, Sünen, Çağrı Yayınları, İstanbul, 1992. NEVEVÎ, Riyâzü’s Sâlihîn, çev.: Yaşar KANDEMİR, İ. Lütfi ÇAKAN, Raşit KÜÇÜK, Erkam Yayınları, İstanbul, 1997. Nutuk, Evrensel İletişim Yayınları, Ankara, 2007. ODYAKMAZ, Zehra, Ümit Kaymak, İsmail Ercan, Anayasa Hukuku-İdare Hukuku, Savaş Yayınevi, Ankara, 2006. Ortaöğretim Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersi Öğretim Programı (9,10, 11, 12. sınıflar), Millî Eğitim Bakanlığı Yayınları, Ankara, 2010. PALAZOĞLU, Ahmet Bekir, Atatürk’ün Eğitim ile İlgili Görüşleri, Milli Eğitim Bakanlığı Yayınları, Ankara, 1999. Riyazüs Salihin ve Tercümesi, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları, Ankara, 1986. SARIÇAM, İbrahim, Hz. Muhammed ve Evrensel Mesajı, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları, Ankara, 2005. SURUÇ, Salih, Peygamberimizin Hayatı, Nesil Yayınları, İstanbul, 1997. SUYUTÎ, Camiü’s-Sağir, Mısır, 1938. ŞENER, Abdülkadir, İslam Hukuku Dersleri, Dokuz Eylül Üniversitesi Yayınları, İzmir, 1988. T.C. Anayasası, Koza Yayınevi, Ankara, 2007. TİRMİZİ, Sünen, Çağrı Yayınları, İstanbul, 1992. TURAN, Osman, Selçuklular ve İslamiyet, Boğaziçi Yayınları, İstanbul, 1988. Türk Dil Kurumu Türkçe Sözlük, Türk Dil Kurumu Yayınları, Ankara, 2005. Türk Dil Kurumu Yazım Kılavuzu, Türk Dil Kurumu Yayınları, Ankara, 2008. ULUDAĞ, Süleyman, İslam’da Emir ve Yasakların Hikmeti, Türkiye Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları, Ankara, 1999. YAZICI, Nesimi, İlk Türk İslam Devletleri Tarihi, Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Yayınları, Ankara, 1992. YAZICI, Seyfettin, Temel Dini Bilgiler, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları, Ankara 2005. YILDIRIM, Suat, Kur’an-ı Kerim ve Kur’an İlimlerine Giriş, Ensar Neşriyat, İstanbul, 2000. YURDAYDIN, Hüseyin G. İslam Tarihi Dersleri, Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Yayınları, Ankara, 1988. İNTERNET ADRESLERİ http://www.kulturturizm.gov.tr http://www.tdkterim.gov.tr http://www.turkcebilgi.com 76 GÜNEY KIBRIS RUM YÖNET‹M‹ NÖC: Nahcivan Özerk Cumhuriyeti (Azerbaycan) İl merkezleri Başkent (Ankara) (A ZE N RB .Ö AY .C CA N)