يََٓا اَيُّهَا الَّذ۪ ينَ اٰمَنُوا َلَ تَأْكُلَُٓوا اَمْوَالَكُمْ َٓ

advertisement
Şubat-1982
YAŞAMANIN ÖNEMİ
‫يََٓا اَيُّ َها الَّذ۪ ينَ ٰا َمنُوا ََل تَأ ْ ُك َٓلُوا ا َ ْم َوالَ ُك ْم‬
‫ع ْن‬
ِ َ‫بَ ْينَ ُك ْم ِب ْالب‬
َ ً ‫ارة‬
َ ‫اط ِل ا َََِّٓل اَ ْن تَ ُكونَ تِ َج‬
َ‫ّٰللاَ َكان‬
ٍ ‫تَ َر‬
‫س ُك ْۜ ْم ا َِّن ه‬
َ ُ‫اض ِم ْن ُك ْم َو ََل تَ ْقتُلَُٓوا ا َ ْنف‬
ً ‫ِب ُك ْم َر ۪حيما‬
Muhterem Müslümanlar,
Dinimize göre, her insan, erginlik çağına
gelince birtakım hak ve görevlerle yükümlü otur.
Bunlar bir taraftan Müslümanın Allah'ına karşı
yerine getireceği kulluk görevleri ve ibadetleri, diğer
taraftan öncelikle anne babasına, yakınlarına,
yoksullara, daha geniş anlamıyla içinde yaşadığı
toplumuna karşı sorumlu olduğu davranışlarıdır.
Bu davranışlar, ferdin hem kulluğunu, hem de
toplum içindeki kişiliğini manalandıran vazifeleridir.
Yaşamak, yaşatmak ve insan haklarını korumak,
kısaca yaşama sevincine gönül vermek, hem ferdi
hem de içtimai hayatımızın bir gereğidir. Çünkü
yaşamak her canlının hakkı olduğu gibi insanın da
en tabii hakkıdır. Dinimiz, lüzumlu ve tabii olan
hakkı önemle korumuştur.
İslam'a göre hayat, yani yaşamak, yüce Allah'ın
insanoğluna bahşettiği bir nimettir. Hiç kimse
Allah'ın iradesi dışında bu hakkı alamaz. Kuranı
Kerim'de Yüce Allah "Öldürecek de, diriltecek de
şüphesiz biziz, dönüş de ancak bizedir" buyuruyor.
(1)
Bize yaşama nimetini veren Allah'tır. Hayat
O'nundur. Canımız, nefsimiz bize Allah tarafından
verilen bir emanettir. Emanete ihanet etmek
Dinimizce yasaklanmış, haram kılınmıştır. Kuranı
Kerim'de "Nefsinize yazık etmeyin, öldürmeyin"
duyuruluyor.
Yüce Dinimize göre, ferdin yaşama hakkına
saldıran bir adam, bunun cezasını çok ağır şekilde
ödeyecektir. Yüce Peygamberimiz yaşamanın
önemini şöyle dile getiriyor. "Birbirinize kin
besleyip diş bilemeyin, birbirinizden sevgi, kardeşlik
ve dostluk bağlarını koparmayın. birbirinize sırtınızı
çevirmeyin. Allah'ın emrettiği gibi birbirinizle
kardeş olunuz. Bir müslümanın diğer bir müslüman'a
üç günden fazla küsmesi ve onu terk etmesi caiz
olmaz" buyurur. (3)
Bizim, Müslüman Türk Milleti olarak
inandığımız Allah birdir. Vatanımız bir, bayrağımız
bir, mazimiz bir, dinimiz bir, dilimiz birdir. Dünya
üzerinde bizim kadar çok yönlü olarak birbirine
kenetlenmiş başka bir millet gösterilemez. Şu halde
birbirimize düşman gözüyle bakmaktan kin, intikam,
yalan haset ve dedikodu yapmaktan kaçınmamız,
aşırı menfaat hırsı, kötü alışkanlık ve huylardan
vazgeçmemiz
gerekmektedir.
"Siz
Mümin
olmadıkça cennet'e giremezsiniz. Birbirinizi
sevmedikçe de Mümin olamazsınız".
Peygamberimiz
insan
haklarını,
Veda
Hutbesinde şöyle dile getiriyor:
"İNSANLAR! Bu günleriniz nasıl mukaddes bir
gün ise, bu aylarınız nasıl mukaddes bir ay ise, bu
şehriniz (Mekke) nasıl mübarek bir şehir ise
canlarınız, mallarınız, namuslarınız da Öyle
mukaddestir. Her türlü tecavüzden korunmuştur".
ASHABIM!
Yarın Rabbinize kavuşacaksınız ve bugünkü her
hal ve hareketinizden muhakkak sorulacaksınız.
Sakın benden sonra eski sapıklıklara dönüp de
birbirinizin boynunu vurmayınız!
ASHABIM! Cahiliyet devrinde güdülen kan
davaları da tamamen kaldırılmıştır. Kaldırdığım ilk
kan davası Abdulmuttalip'in torunu (amcazadem)
Rabia'nın kan davasıdır".
İnsanoğlunun başarısı, huzuru sadece bilgi ve
tekniğe dayanan bir iş değildir. Aynı zamanda ruhi
ve ahlaki bir iştir. Bunun kaynağı da ferdin
inancından gelir. Dinimiz insana hem dünya
nimetlerinden en üstün seviyede yararlanmayı, hem
de ahiret için hazırlıklı olmayı öğütler. Peygamber
Efendimiz bir hadisi şeriflerinde "Bilir misiniz
içinizde hayırlı olan kimlerdir? Allah ve Resul’ünün
sevdiği kullar, iki cihanda mesut ve bahtiyar olanlar
kimlerdir? Onlar o kimselerdir ki, ahiret için
dünyayı, dünya için de ahireti terk etmezler. Her
ikisini de çalışıp kazanırlar. Şunun zekâtını bunun
sadakasını beklemezler. Kimsenin sırtına yük
olmazlar". (4) İslam Dini tembelliği, miskinliği,
uyuşukluğu yasaklamıştır. Yine Peygamberimiz "İki
günü eşit olan kimse zarardadır" buyurmuştur.
Sahabeden biri bütün geceleri ibadetle, gündüzleri
de oruç tutmakla geçiren, aynı zamanda bazı
görevlerini aksatan kişiye "Öyle yapma, oruç tut
ama bazen de iftar et ve namaz kıl, eşinin yanına git,
unutma ki, vücudunun senin üzerinde hakkı var,
nefsini de ihmal etme" demiştir. Bu hadisler, hakları
yerli yerinde kullanmayı ve bizleri Allah'a iyi kul
yapmak için hikmetli anlamları taşımaktadır.
Hangi şartlar içinde olursak olalım, yani zengin
veya fakir yaşayış içinde bulunalım, hiçbir zaman
yaşama
arzumuzu,
yaşama
hürriyetimizi
zedelemeden yaşamanın kıymetini bilelim ve
Allah'ın halifesi olan insana layık şekilde yaşamaya
çalışalım, hayatımızı İslam'ın koyduğu ölçüler içinde
değerlendirelim.
***
1 Kaf: S. 43
2 En-nisa. 29
3. Sahihi Müslim cilt 6. Shl. 8
4. Camius-s.
Download