SELÇUK ÜNİVERSİTESİ TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI ENSTİTÜSÜ YAYINLARI: 8 TARİH, KÜLTÜR, SANAT, TURİZM VE TARIM AÇISINDAN ULUSLARARASI SARAYÖNÜ SEMPOZYUMU (24-26 EKİM 2014 KONYA) BİLDİRİ KİTABI Editör Prof. Dr. Hasan BAHAR Editör Yardımcıları Yrd. Doç. Dr. Hakan KUYUMCU Yrd. Doç. Dr. Çağatay BENHÜR Dr. Hatice Gül KÜÇÜKBEZCİ Arş. Gör. Fatih Numan KÜÇÜKBALLI Arş. Gör. Murat TURGUT İnceleyenler Prof. Dr. Bayram ÜREKLİ Prof. Dr. Özdemir KOÇAK Doç. Dr. Fuat BOYACIOĞLU ISBN 978-975-448-211-9 Baskı Selçuk Üniversitesi Matbaası Tel: 0332 241 18 47 Aralık 2015 Ön Kapak Resmi: Sarayönü Pir Hüseyin Cami önü Arka Kapak Resmi: Başhöyük devşirme malzemeli çeşme ve yazıtın içeriği Bildiri kitabında yer alan yazıların dil ve bilim sorumluluğu yazarlara aittir. ii TARİH, KÜLTÜR, SANAT, TURİZM VE TARIM AÇISINDAN ULUSLARARASI SARAYÖNÜ SEMPOZYUMU (24-26 EKİM 2014 KONYA) BİLDİRİ KİTABI Sempozyum, Türk Tarih Kurumu, Konya Valiliği İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü, Demirpolat Şirketler Grubu ve Selçuk Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri Koordinatörlüğünden (Kongre Proje No: 14702011) destek alınarak gerçekleştirilmiştir. iii iv TARİH, KÜLTÜR, SANAT, TURİZM VE TARIM AÇISINDAN ULUSLARARASI SARAYÖNÜ SEMPOZYUMU (24 -26 Ekim 2014 Konya) Sarayönü İlçesinin tarihi Tarihöncesi dönemlere kadar inmektedir. İlçede Pazar Höyük, Başhöyük, S. Karatepe, İrmelik Höyük, Ertuğrul Höyük, Akdoğan Höyük, Konar Höyük, Çesmelisebil Höyük, Gamel Höyük, Kuyulusebil Höyük, Kurşunlu Kale Höyük, İbrahim Dede Höyük, Ladik Höyük, Zengi Höyük gibi yerleşmeler, Kalkolitik çağdan Demir çağına kadar uzanan kültürleri temsil etmektedirler. Hitit, Frig, Roma ve Bizans gibi uygarlıklar ise bölgenin siyasi ve idari tarihinde büyük bir rol oynamışlardır. Laodicea (Combusta) olarak bilinen Ladik, Roma döneminde önemli bir idari merkez olmakla birlikte, Romanın Efes’ten başlayarak Melitea’ya (Malatya) uzanan doğu askeri yolunun bağlantısını oluşturmaktaydı. Bölge, Türkiye Selçukluları döneminde Türklerin eline geçmiştir. Sarayönü bulunduğu coğrafi yapı itibarıyla batıdan Konya’ya geçişin son durak yeri olduğu için, Selçuklular döneminde Haçlıların yağma ve talanına uğramıştır. Sarayönü Selçukluların son döneminde, güney doğusunda Saidili ile, güneyinde Ladik dağları eteğinde Bozok ili (Öziçi) adı ile bilinen iki kasaba halkından oluşmuştur. Bu kasabalardan göç edenler Sarayönü'nün kuruluşunda öncü olmuşlardır. Sarayönü’nü Osmanlılar almadan önce, Karamanoğulları ve Turgutoğulları hakim olmuştur. İlçe önceleri Sarayönü Turgut Bey oğlu Pir Hüseyin Bey Camii çevresinde gelişmiştir. Bugünkü şehir merkezine kayması ise II. Abdülhamit zamanında Anadolu-Bağdat-Hicaz Demiryolları yapımı projesi çerçevesinde demiryolunun geçmesi ile sağlanmıştır (1896). İlçeden geçen demiryolu ve binası bir Alman firmasına yaptırılmıştır. Demiryolunun geçmesi ile ilçeye hareketlilik gelmiş bu durum milli mücadele yıllarında kendini göstermiştir. Halk da yeni yerleşim yerine “İskele” demeye başlamıştır. Sarayönü’nün coğrafi yapısı nedeniyle, ilk ahalisi kervancılık yapmak suretiyle geçimlerini temin ediyorlardı. Cihanbeyli yaylası üzerinden geçirilerek Tuz Gölü havzasından alınan tuz, kira ile İzmir’ e uzanan yol boyunca taşınırdı. İlçede halk geçimini bugün tarım ve hayvancılıktan sağlamaktadır. Son yıllarda modern büyükbaş hayvancılığın yapıldığı bölgelerden biri haline gelmiştir. Ayrıca modern tarım araçları ile buğday, arpa, çavdar ve yulafın yanında özellikle devlet teşvikleri ile yem bitkisi olan fiğ ekimi yapılmaktadır. “Tarih, Kültür, Sanat, Turizm ve Tarım Açısından Uluslararası Sarayönü Sempozyumu” adıyla düzenleyeceğimiz sempozyumumuzda, Sarayönü ilçesinin özelliklerini ve problemlerini bütün yönleriyle istiyoruz. Prof. Dr. Hasan BAHAR (S.Ü. Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Müdürü) v KONU BAŞLIKLARI 1 –Tarih Öncesinden Günümüze Sarayönü Tarihi, 2- Sarayönü’nde Folklor, Edebiyat, Kültür, Sanat 3- Sarayönü’nde Dini ve Toplumsal Hayat, 4- Sarayönü Bölgesi Florası, 5. Sarayönü’nde Tarım ve Ziraat 5- Sarayönü Bölgesi’nde Eğitim ve Öğretim, 6- Sarayönü’nde Sosyo- ekonomik ve Sosyo- politik, Sosyo- kültürel yapı, SEMPOZYUM ONURSAL BAŞKANLIĞI Selçuk Üniversitesi Rektörlüğü Konya Valiliği Atatürk Kültür Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Başkanlığı Türk Tarih Kurumu Başkanlığı SEMPOZYUM DÜZENLEME KURULU Prof. Dr. Hasan Bahar (Düzenleme Kurulu Bşk. SÜ Türkiyat Araştırmaları Ens. Md.) Prof. Dr. Alim Gür (S.Ü. Edebiyat Fakültesi Dekanı) Prof. Dr. Süleyman Soylu (Sarayönü Meslek Yüksekokulu Md.) Harun Yücel (Sarayönü Kaymakamı) Nafiz Solak (Sarayönü Belediye Başkanı) Doç. Dr. M. Ali Hacıgökmen (S.Ü. Edebiyat Fakültesi Tarih Bl.) Dr. H. Gül. Küçükbezci (S.Ü. Edebiyat Fakültesi Tarih Bl.) Yrd. Doç. Dr. Mehmet Yastı (Necmettin Erbakan Ün. Beşeri Sosyal Bilimler Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bl.) vi BİLİM KURULU Prof. Dr. Hasan Bahar (S.Ü. Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Müdürü) Prof. Dr. Alim Gür (S.Ü. Edebiyat Fakültesi Dekanı) Prof. Dr. Bayram Ürekli (Selçuk Üniversitesi) Prof. Dr. Sachiho Omura (Japanese Institute of Anatolian Archaeology) Prof. Dr. Rainer Czichon (Freie Universität) Prof. Dr. Thomas Drew Bear (Fransız Anadolu Arş. Enst./French Anat. Search Inst.) Prof. Dr. Lisa Kealhofer (Santa Clara University, America) Prof. Dr. Raşit Hatiev (W. Humboldt Üniversitesi) Prof. Dr. İbrahim Şamanov (Rusya Federasyonu) Prof. Dr. Tahsin Cemil (Babes-Bolyai University, Romania) Prof. Dr. Muhittin Tuş (Kıbrıs Uluslararası Üniversitesi) Prof. Dr. Ali Boran (Selçuk Üniversitesi) Prof. Dr. Ahmet Kalendar (Selçuk Üniversitesi) Prof. Dr. Mustafa Demirci (Selçuk Üniversitesi) Prof. Dr. Ufuk Tavkul (Ankara Üniversitesi) Prof. Dr. Hakan Kırımlı (Bilkent Üniversitesi) Prof. Dr. Ahmet Taşağıl (Mimar Sinan Üniversitesi) Prof. Dr. Remzi Duran (Selçuk Üniversitesi) Prof. Dr. Ali Baş (Selçuk Üniversitesi) Prof. Dr. Mustafa Aydın (Selçuk Üniversitesi) Prof. Dr. Alaattin Aköz (Selçuk Üniversitesi) Prof. Dr. Varol Kurtoğlu (Selçuk Üniversitesi) Prof. Dr. İzzet Sak (Selçuk Üniversitesi) Prof. Dr. Özdemir Koçak (Selçuk Üniversitesi) Prof. Dr. Hasan Basri Karadeniz( Dumlupınar Üniversitesi) Prof. Dr. Yusuf Küçükdağ (Selçuk Üniversitesi) Prof. Dr. Yusuf Öz (Kırıkkale Üniversitesi) Prof. Dr. Fehmi Karasioğlu (Selçuk Üniversitesi) Prof. Dr. Ali Osman Öztürk (Necmettin Erbakan Üniversitesi) Prof. Dr. Emrullah Eken (Selçuk Üniversitesi) Prof. Dr. Bayram Sade (Selçuk Üniversitesi) Prof. Dr. Kuddusi Ertuğrul (Selçuk Üniversitesi) Prof. Dr. Kerim Koçak (Selçuk Üniversitesi) Prof. Dr. İbrahim Solak (Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi) Prof. Dr. Yaşar Semiz (Selçuk Üniversitesi) Prof. Dr. Ferudun Ata (Selçuk Üniversitesi) Prof. Dr. Caner Arabacı (Necmettin Erbakan Üniversitesi) Doç. Dr. Mikail Altan (Selçuk Üniversitesi ) Doç. Dr. Aznavur Demirpolat (Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi) Doç. Dr. Ömür Harmansah (Brown University) Doç. Dr. Ali Temizel (Selçuk Üniversitesi) Doç. Dr. Osman Kunduracı (Selçuk Üniversitesi) Doç. Dr. Doğan Yörük (Selçuk Üniversitesi) Doç. Dr. Sinan Gönen (Selçuk Üniversitesi) Doç. Dr. Ali Meydan (Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi) vii Doç. Dr. Necmi Uyanık (Selçuk Üniversitesi) Doç. Dr. M. Ali Hacıgökmen (Selçuk Üniversitesi) Doç. Dr. Hüseyin Muşmal (Selçuk Üniversitesi) Doç. Dr. Çiğdem Ulusoy (Necmettin Erbakan Üniversitesi) Yrd. Doç. Dr. Nurullah Tabakçı (Selçuk Üniversitesi) Yrd. Doç. Dr. Yaşar Erdemir (Selçuk Üniversitesi) Yrd. Doç. Dr. Mehmet Yılmaz (Selçuk Üniversitesi) Yrd. Doç. Dr. Sefer Solmaz (Selçuk Üniversitesi) Yrd. Doç. Dr. Abdurrahman Dinç (Necmettin Erbakan Üniversitesi) Yrd. Doç. Dr. Fatih Berk (Necmettin Erbakan Üniversitesi) Yrd. Doç. Dr. Mustafa Arslan (Selçuk Üniversitesi) Yrd. Doç. Dr. A. Deniz Oktaç Beycan (Selçuk Üniversitesi) Öğr. Gör. Ruhi Gül (Selçuk Üniversitesi) Christopher S. Lightfoot (Metropolitan Museum of Art) Gunne Eiche Johnsen ( Asya Lale Floreks İhr. Müd.) Marie- Henriette Gates (Bilkent Üniversitesi) Amélie Royer, (Fransız Anadolu Arş. Enst) İsabella Caneva (Üniversité de Venese) Margaret Arslan (Babes-Bolyai University, Romania) Dariusz Chiocki (Waršova) Linda Murray (Ted Koleji) Kate Clow (Antalya) viii SUNUŞ Üniversitemiz, bünyesinde bulundurduğu akademik birimlerde deneyimli eğitici kadrosu ile meslekî alanda eğitimli, üretken ve gelişimi isteyen bireyler yetiştirmek maksadıyla ülke kalkınmasında üzerine düşen görevi başarıyla sürdürmektedir. Bu amaca hizmet etmek üzere Selçuk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü de Atatürk’ün hedef gösterdiği çizgide Türk tarihi, dili, edebiyatı, sanatı ve kültürü üzerine yayınlar yapmaktadır. Enstitümüzün bu alandaki müstakil kitap yayınları yanında, yapılan sempozyumlar, Güz ve Bahar sayıları olmak üzere yılda iki defa çıkardığı uluslararası Türkiyat Araştırmaları Dergisiyle (Journal of Studies in Turkology) ülkemizde sosyal bilimler alanında Üniversitemizin yüz akları arasına girmesi bizi mutlu etmektedir. Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü ayrıca gelenek hâline getirmeye çalıştığı, “Türk tarihi, dili, edebiyatı ve kültürüne hizmet etmiş yerli ve yabancı önemli bilim adamları adına armağan kitaplar” yayınlayarak sosyal bilimler alanındaki geçmiş birikimleri ve tecrübeleri gençlerin önüne koyup geleceğin ilim adamlarına yol göstermekle de önemli bir iş yapmaktadır. Çeşitli konularda sempozyum, paneller düzenleyerek, araştırma konularının detaylı bir şekilde incelenmesini ve bilim insanlarının bir arada olmalarını sağlamaktadır. Bu vesileyle, “Tarih, Kültür, Sanat, Turizm ve Tarım Açısından Sarayönü Sempozyumu’”na katılan ve bu bildiri kitabına katkıda bulunan bilim insanlarımıza ve eserin hazırlanıp basılması aşamasına kadar olan süreçte emeği geçen herkese teşekkürlerimi sunuyorum. Prof. Dr. Hakkı GÖKBEL Selçuk Üniversitesi Rektörü ix x ÖNSÖZ Türklük Bilimi üzerine çalışmaları amaç edinen Selçuk Üniversitesi bünyesinde kurulan Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü kurulduğu 24 Ocak 1991 tarihinden itibaren bu amaçlar doğrultusunda panel, bilgi şöleni, seminer, konferans, ülke içinde ve dışındaki Türkiyat Enstitüleri ile bilimsel işbirliği çerçevesinde karşılıklı ziyaretler ve işbirliği protokolleri yapmak, Yüksek Lisans ve Doktora programlarının açılması, Türklük bilimi ile ilgili projeleri yönlendirmeyi amaçlamaktadır. 2013 Yılında Romanya Bolyai-Babeş Üniversitesi Türkoloji Enstitüsü ile karşılıklı bilimsel işbirliği protokolü yapılmış ve ziyaretimize karşılık olarak Üniversitemizi ve Enstitümüzü ziyaret eden Bolyai-Babeş Üniversitesi Rektörü ve Türkoloji Enstitüsü Müdürü ile Üniversitemiz ve Enstitümüz bilimsel işbirliği protokollerine imza atmışlardır. Uluslararası hakemli bir yayın olan dergimiz yılda iki kez güz ve bahar sayıları olmak üzere düzenli olarak yayınlanmaktadır. 32. sayıdan itibaren MLA (Modern Language Association) International Bibliography, Newyork/ABD, Tübitak/Ulakbim SBVT tarafından dizinlemeye başlanmış ve uluslararası hale gelmiştir. Dergimiz, gerekli şartları yerine getirdiğinden ISI-Wos/A&HCI (Arts & Humanities Citation Index)-(Thomson Reuters)’e dizinlemesi için müracaat edilmiştir ve takibe alınmıştır. Yazışmalar sonuçlandığında TÜBİTAK tarafından kabul edilen Sosyal Bilgiler alanında B grubu kategorisine dâhil edilebilecektir. Ayrıca dergimiz ASSOS INDEX, EBSCO tarafından da taranmaktadır. Enstitümüz, Türkiyat dergisini sosyal bilimler alanında üniversitemizin yüz akı hâline getirmeye çalışırken, Türk tarihi, dili, edebiyatı ve kültürüne hizmet etmiş yerli ve yabancı önemli bilim adamları adına armağan kitaplar çıkarmayı geleneksel hâle getirmiştir. Böylece bu şahsiyetlerin hayatı, eserleri, metodu, Türk tarihine, diline, edebiyatına, kültürüne sağladığı katkılar ortaya konularak, bundan sonra yapılması gereken çalışmaların neler olduğu özellikle gençlere daha isabetli bir şekilde gösterilmiş olacaktır. Bunun için ilk olarak 1999 yılında “Prof. Dr. Erol GÜNGÖR’ün Anısına Armağan” kitabı çıkarılmış idi. 2003 yılında dergimizin XIII. sayısı Prof. Dr. Ahmet Bican ERCİLASUN’a armağan sayısı olarak yayınlanmıştır. 2011 yılında ise “Büyük Selçuklu’dan Türkiye Selçuklu Devletine Prof. Dr. Mehmet Altay KÖYMEN’e Armağan” kitabı yayınlanmış, bu geleneğin bir devamı olarak da üniversitemiz de sosyal bilimler alanında birçok bilim adamı yetişmesinde emeği olan Prof. Dr. Nejat GÖYÜNÇ anısına “Tarihçiliğe Adanmış Bir Ömür: Prof. Dr. Nejat GÖYÜNÇ’e Armağan” adıyla bir kitap yayınlamış bulunuyoruz. Bu geleneğe binaen Türk tarihi, kültürüne hizmet etmiş, özellikle kentlerimiz üzerine çalışmalarıyla bilinen tarihçi İ. Hakkı KONYALI adına “Şehirlerin Sevdalısı İbrahim Hakkı Konyalı Armağanı’ kitabını çıkarmanın mutluluğunu yaşamaktayız. Dergi ve kitap çalışmalarımızın yanında Enstitümüzün bilimsel bilgi şölen, panel, konferans ve seminer gibi faaliyetleri bulunmaktadır. “Çin’de Türk Dilli Halklar, ( 28 Aralık 2012), İngiltere’de Türkçe Yaşamak (21 Mayıs 2013), “Kosova’da Türkçe Eğitim, Yurt Dışında, Akraba Topluluklarında ve Balkanlarda Türkçe Eğitimi ve Sorunları (07 Ekim 2013), Prof. Dr. Nejat Göyünç, Tarihçiliğe Adanmış Bir Ömür” (23 Aralık 2013) xi Panelleri ve Tarih, Kültür, Sanat, Turizm ve Tarım Açısından, Uluslararası Sarayönü Sempozyumu (24-26 Ekim 2014) tarihlerinde düzenlemiştir. Selçuk Üniversitesi, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Türk Tarih Kurumu, Konya Büyük Şehir Belediyesi, Sarayönü Kaymakamlığı ve Sarayönü Belediyesi’nin katılımlarıyla gerçekleştirdiğimiz “Tarih, Kültür, Sanat, Turizm ve Tarım Açısından Uluslararası Sarayönü Sempozyumu (24-26 Ekim 2014)’nu yayım haline getirmenin mutluluğu içindeyiz. Zira bu tür il, ilçe, kasaba, köy ve küçük yerleşim alanları üzerinde yapılacak yerel, ulusal ve uluslararası bilim heyetlerinin yoğunlaşması fen ve sosyal alanlarındaki farklı disiplinlerdeki bilim insanlarının belli bir noktada odaklaşmasını sağlayarak disiplinler arası bir çalışma ortamı sağlamaktadır. Bu nedenle bu tür sempzoyum ve çalıştaylardaki katılımcıları bilim insanı ve izleyenleri ile alana taşımak ve alanla buluşturmak projelerimiz olmaktadır. Uluslararası Sarayönü Sempozyumumuz bu türden çalışmalara iyi bir örnek olmuştur. Bilim insanları önceden alanda çalışmaları desteklenmiş bölgedeki yerel mimari, halk kültürü ve arkeolojik yerleşmeler önceden incelenmiş ve sempozyum sırasında alanla ilgili bilgiler konferans salonlarında ve alanında değerlendirmeler yapılmıştır. Bu çalışmalarımızı bir kitap haline getirerek yayımlama mutluluğundayız. Kuşkusuz Bilimsel bir sempozyumun hazırlanmasından uygulanmasına ve yayımına kadar 3 yıllık bir süreç geçmektedir. Bu süreçte bilim insanından öğrencisine, bürokrasiden vatandaşına, sanayicisinden işçisine birçok emekçinin emeği görülmektedir. Burada aklımıza gelenleri söylemekle birlikte daha birçok emeği geçen insan vardır. Burada bir kısım kurum, kuruluş ve kişiden söz etmek istiyoruz. Sempozyumumuzda bize yardımcı olan katılımcı kurumlar Selçuk Üniversitesi, Türk Tarik Kurumu, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Konya Büyük Şehir Belediyesi, Sarayönü Kaymakamlığı, Sarayönü Belediyesi’ne, İnli Mahallesi Muhtarı Kamil Akmaz ve Demirpolat Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Üyesi Hayrettin Demirpolat’a, Sarayönü belgeselini hazırlayan ve sunumunu sempozyum esnasında bizimle paylaşan Öğr. Gör. Ruhi Gül ve ekibine, sempozyum hazırlık aşamasında afiş ve davetiyelerin dizgisini yapan Harun Yıldız’a, afiş ve davetiyelerin basımını yapan Mustafa Özer’e, sempozyum Boyunca sempozyumumuzu takip eden Sarayönü Kaymakamı Harun Yücel ve Belediye Başkanı Nafiz Solak’a, Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Alim Gür’e, sempozyum katılımcılarının ve izleyicilerinin Ladik ziyaretinde ev sahipliği yapan Prof. Dr. Ahmet Kalender ve her zaman bu çalışmalarda yanımda olan eşim öğretmen Kadriye Bahar’a ve Sarayönü’nden katılan Belediye mensupları ve sakinlerine gösterdikleri ilgi ve destekten dolayı şükranlarımı sunarım. Ayrıca alandaki antik Grekçe kitabeleri katılımcılara açıklayan Prof. Dr. Thomas Drew-Bear, Osmanlıca kitabelerin açıklanmasında Prof. Dr. İzzet Sak’a, biyolojik botanik açıklamalarında Doç. Dr. Cengiz Akköz’e, Rusya Federasyonu Karaçay-Çerkez Özerk Cumhuriyetinden katılan Karaçaylı bilim adamlarının konuşmalarındaki ve yayımlarındaki Karaçay Türkçesindeki ifadeleri Türkiye Türkçesine aktaran Yrd. Doç. Dr. Nurullah Tabakçı’ya, Sempozyum Kayıt Kabul ve Organizasyonda görev alan S.Ü. Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim elemanları Doç. Dr. Hüseyin Muşmal ve kayıt xii kabuldeki fedakâr ekibi öğrencilerime, Arş. Gör. Rahim Kızgut, Arş. Gör. Rıza Özbölük, Arş. Gör. Onur Kabak, Arş. Gör. Hatice Aksoy, Arş. Gör. Hasan Aksoy ve S.Ü. Edebiyat Fakültesi Tarih Öğrencileri ve Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü personelinden sempozyum tarihinde enstitüsü müdür yardımcımız olan Doç. Dr. Mehmet Ali Hacıgökmen, Sekreter Cengiz Ateş, Özkan Yorgancılar ve Mustafa Ülük’e teşekkür ederiz. Bu kitabın yayım aşamasına gelişindeki çabalarından dolayı yardımlarını gördüğümüz Enstitümüz Müdür Yardımcıları Yrd. Doç. Dr. Hakan Kuyumcu, Yrd. Doç. Dr. Çağatay Benhür’e; Dergimizin editör yardımcıları Dr. Hatice Gül Küçükbezci, Arş. Gör. Fatih Numan Küçükballı, Arş. Gör. Murat Turgut’a ve Enstitü Personelimiz Mustafa Ülük’e teşekkürlerimi bildiririm. Prof. Dr. Hasan BAHAR SÜ Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Müdürü xiii xiv İÇİNDEKİLER Sunuş IX Özsöz XI Hasan BAHAR İLKÇAĞ’DA SARAYÖNÜ 1 Mehmet KURT HELLENİSTİK VE ROMA DÖNEMLERİNDE SARAYÖNÜ VE ÇEVRESİ CLAUDIO LAODICEIA (LAODICEIA COMBUSTA)’DAN ELE GEÇEN BAZI ANTİK SİKKELER ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRME ANTİK EPİGRAFİK MALZEMELER IŞIĞINDA SARAYÖNÜ ÇEVRESİNİN SOSYO-KÜLTÜREL DURUMU XV. YÜZYILDA ILGIN VE ÇEVRESİNİN İDARESİ, YERLEŞİM VE NÜFUS ÖZELLİKLERİ XVI. YÜZYILDA SARAYİNİ KÖYÜ’NÜN SOSYAL VE EKONOMİK YAPISI KUYUCU MURAD PAŞA’NIN CELÂLİ MÜCADELESİ SÜRECİNDE SARAYÖNÜ VE ÇEVRESİ KONYA ŞER’İYE SİCİLLERİNDE BULUNAN SA’ÎD-İLİ NÂHİYESİ İLE İLGİLİ BAZI KAYITLAR (1690-1740) 1830 SAYIMINA GÖRE SARAYÖNÜ’NÜN NÜFUSU YEREL SEÇİM SONUÇLARI TEMELİNDE, DÜNDEN BUGÜNE SARAYÖNÜ 27 SARAYÖNÜ (KONYA) YÖRESİ BAZI GELENEKSEL KÜLTÜR DEĞERLERİ İLE İLGİLİ BİR TASNİF DENEMESİ KONYA VE SARAYÖNÜ ÇEVRESİNDE BULUNAN YÖRÜKLER SARAYÖNÜ ÇEŞMELİSEBİL YÖRÜKLERİNDE DOKUMA GELENEĞİ YOKOLAN BİR SANAT: LÂDİK HALISI 217 SARAYÖNÜ YÖRESİ KÜLTÜRÜNDE SEREN (ÇINGIRAKLI KUYU) BAŞHÜYÜK KARAÇAY-MALKAR TÜRKLERİNDE EVLİLİK VE DÜĞÜN GELENEKLERİ 259 Hatice Palaz ERDEMİR Mustafa ARSLAN Alaattin AKÖZ Doğan YÖRÜK Ayşe PUL İzzet SAK Mehmet MERCAN D. Ali ARSLAN Sadettin BAŞTÜRK Kadir ULUSOY Gülten ARSLAN Alparslan SANTUR Fatih USLU Melek HİDAYETOĞLU Aynur KARADOĞAN Ergün VEREN Sefer SOLMAZ xv 45 59 77 105 123 141 173 189 225 231 247 285 Selma ÇETİNKAYA Necmi UYANIK Murat TURGUT Fatih Mehmet BERK Ali BORAN Şengül BAYAR Atilla KARTAL Sinan GÖNEN Ali Osman ÖZTÜRK Mehmet YASTI Fatih Numan KÜÇÜKBALLI Fatih Numan KÜÇÜKBALLI Mehmet YASTI Aziz AYVA Mehmet AKÇAR A. Yasin ÜLKER Gunne Eicke JOHNSEN Yaşar SEMİZ Mevlüt MÜLAYİM İbrahim SARIALTUN Süleyman SOYLU Aliye SEFLEK Burak GÜRBÜZ Mehmet AKÖZ Bilal ÖZEL Ahmet AY Mustafa GERÇEKER GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE SARAYÖNÜ DÜĞÜNLERİ BÜYÜK KONYA ANSİKLOPEDİSİ VE CUMHURİYET ARŞİVİNDEKİ BİLGİLER ÇERÇEVESİNDE SARAYÖNÜ SARAYÖNÜ ÇEVRESİ HİTİT DAĞ VE SU KÜLTÜ KUTSAL MEKANLARI HIRİSTİYANLIĞA YÖNELİK BASKILAR VE MARCUS JULIUS EUGENIUS SARAYÖNÜ DİNİ YAPILARI 297 AŞÇI BABA TÜRBESİ ETRAFINDA ŞEKİLLENEN UYGULAMALARDA ESKİ TÜRK İNANÇLARININ İZLERİ LÂDİKLİ AHMET AĞA İLE İLGİLİ KÜLTÜREL HAYATTA SON YILLARDA GÖRÜLEN ALGISAL DÖNÜŞÜM VE ÇEŞİTLENME KONYA TÜRKÜLERİNDE “SARAY” KELİMESİNİN ANLAM KATMANLARI ADBİLİM ÇERÇEVESİNDE SARAYÖNÜ YERLEŞKE ADLARI SARAYÖNÜ YÖRÜK VE TÜRKMEN AĞIZLARININ BELİRGİN DİL ÖZELLİKLERİ SARAYÖNÜ (KONYA) BAŞHÜYÜK KASABASINDA YAŞAYAN KARAÇAY TÜRKLERİNİN HALK EDEBİYATI SARAYÖNÜ MEZAR TAŞLARINA HALK EDEBİYATI AÇISINDAN BİR YAKLAŞIM ORGANİC AGRİCULTURE DEVELOPMENT AT SARAYÖNÜ REGİON A SHORT EXCURSİON İNTO HİSTORY AND OUTLOOK İNTO FUTURE SARAYÖNÜ GÖZLÜ DEVLET ÜRETME ÇİFTLİĞİ SARAYÖNÜ’NDE ÇAYIR MERA VE YEM BİTKİLERİ YETİŞTİRİCİLİĞİNİN DURUMU PROBLEMLERİ VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ SARAYÖNÜ İLÇESİ’NİN BİTKİSEL ÜRETİMDEKİ YERİ, SORUNLARI VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ SARAYÖNÜ’NDE HAYVANCILIK VE HAYVANSAL ÜRETİM 405 DÜNYADA TURİZM GELİŞMELERİ; TÜRKİYE VE KONYA’YA YANSILAMARI 589 xvi 321 335 351 367 415 433 443 453 485 505 529 533 541 565 581 Hayati AKMAN Ali TOPAL Hayati AKMAN Şenol ŞAHİN Kenan ARIBAŞ Ali MEYDAN Şenay GÜNGÖR Mehmet YILMAZ Şamil BATÇAYEV Raşid HATUYEV Vladimir BİCİYEV Merve Karaçay TÜRKAL Qasımlı Gülnar Vaqif Qızı Tuncay Ercan SEPETÇİOĞLU Necat ÇETİN Ömer AKDAĞ ARPA VE BUĞDAY ÇEŞİTLERİNDE BAZI KÖK VE SÜRGÜN BÜYÜME PARAMETRELERİNİN BELİRLENMESİ SARAYÖNÜNDE TARLA BİTKİLERİ TARIMI SARAYÖNÜ İLÇESİNDE FAALİYET GÖSTEREN İŞLETMELERİN YAPISI VE GELİŞİMİ SARAYÖNÜ İLÇESİNİN (KONYA) DEMOGRAFYASI TANZİMAT’TAN CUMHURİYET’E SARAYÖNÜ HAVALİSİNDE NÜFUS HAREKETLERİ BAŞHÜYÜK KÖYÜNÜN GÖÇ HİKAYESİ KONYA’DAKİ KARAÇAY SÜLALELERİNİN ATAYURTLARINDA SUFİLER TÜRKİYE’YE GÖÇMÜŞ AİLELERİN KARAÇAY’DAKİ ARAZİLERİ KAFKASYA’DAN ANADOLU’YA GÖÇLER ÇERÇEVESİNDE KARAÇAY-MALKAR TÜRKLERİ’NİN SARAYÖNÜ BAŞHÜYÜK KASABASINA YERLEŞTİRİLMELERİ AZƏRBAYCANLILARIN KÖÇÜRÜLMƏSININ 3 POEMADA TƏZAHÜRÜ KONYA’DA BİR KIRIM TATAR MUHACİR YERLEŞKESİ: SARAYÖNÜ KONAR KÖYÜ ÇEŞMELİSEBİL’DE LAKAPLAR VE 1934 LAKAP KANUNU xvii 599 601 603 605 621 657 663 669 673 683 695 725 xviii İLKÇAĞ’DA SARAYÖNÜ SARAYÖNÜ IN ANCIENT PERIOD Hasan BAHAR* Öz Sarayönü ilçesi Konya’nın kuzey batısında yer almaktadır. İlçenin toprakları aracılığıyla Konya ile Batı Anadolu bölgesi arasında bağlantı sağlanmaktadır. İlçede yapılan araştırmalarda tarih öncesi dönemlerden itibaren yerleşimlerin olduğu görülmektedir. Hitit döneminde bölge Tarhuntaşşa eyaletinin toprakları içerisinde yer almıştır. Friglerin Anadolu’ya gelmesiyle birlikte bölgede kültürler bir arada bulunmuştur. Bu durum Bizans dönemine kadar devam etmiştir. Bu bildiride bölgenin tarih öncesi dönemlerinden itibaren Orta çağa kadar olan siyasi ve kültürel durumu incelenmiştir. • Anahtar Kelimeler Sarayönü İç Anadolu, Höyük, Arkeolojik Buluntu, Konya Tarihi • Abstract Sarayönü district takes place in Northwest of Konya. The link between Konya and Western Anatolia were provided thanks to this region. According to archaelogical researchs, we can see that there have been settlements since prehistoric times, in this region. This region took place in Tarhuntaşşa in Hittite period. After Phryg came to Anatolia, the cultures coexistence in this region. This situation had maintained until Byzantion period. It is examined in this study political and cultural life of this region from Prehistoric times to Medieval times. • Keywords Sarayönü, Central Anatolia, Mound, Archaelogical foundling, Konya History * Prof. Dr. Selçuk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü. [email protected] 2 TARİH, KÜLTÜR, SANAT, TURİZM VE TARIM AÇISINDAN ULUSLARARASI SARAYÖNÜ SEMPOZYUMU (24-26 EKİM 2014 KONYA) GİRİŞ Sarayönü ilçesi Konya il merkezinin kuzey batısında yer alır. İlçe toprakları Konya’nın Batı Anadolu’ya açılan bir kapısı gibidir. Konya-Afyon karayolu ilçe topraklarından doğu ile batı arasında bağlantı oluşturur (Res. 1). İlçe merkezi Konya İl merkezine kuş uçumu 45 km., başkent Ankara’ya 185 km. uzaklıktadır. Kuzey güney yönünde 200 km. uzunluğunda olan ilçe sınırları doğu batı yönünde 20-30 km. genişliği ile dikdörtgen bir görünüm içindedir. 1.088 m2 yüzölçümüne sahip olan ilçenin doğusunda Altınekin, kuzey ve kuzey doğusunda Cihanbeyli, kuzeybatısında Yunak, batısında Kadınhanı ve güneydoğu ve güneyinde Selçuklu ilçeleri yer alır. Çoğunlukla tarım ve ziraata bağlı olarak geçim sağlayan ilçe nüfusu 20.000 kişi civarındadır. İlçe merkezi ise yak. 10. 000 kişiden oluşur. Ancak il merkezine yakın olan ilçe nüfusunun büyük bir kısmı Konya’da yaşamaktadır. İlçe, günümüzde dışarıya göç vermesine rağmen, yol kavşaklarında yer alması ve ekilebilir tarım arazilerine sahip olması nedeniyle tarih boyunca dışarıdan göç almasına yol açmıştır. Tarih öncesinden itibaren ilçede yerleşimlerin olduğunu gösteren birçok höyük yerleşmesi vardır1 (Res. 2). Sarayönü çevresi tarih öncesinden itibaren antik dönemde birçok kültüre ev sahipliği yapmıştır. Türklerin 1071’de Anadolu’ya resmen girmesinden sonra bölge Türk göçlerine sahne olmuştur. Selçuklular ve Osmanlı döneminde daha çok Turgutoğulları Türkmenlerinin yerleşmelerine sahne olan bölge XIX. Yüzyıldan sonra Balkan, Kafkasya, Orta Asya, Kırım ve Doğu Anadolu göçlerine sahne olmuştur. İlçedeki kültürel çeşitlilik ve zenginlik; hoşgörü ortamını doğurmuştur. Kuşkusuz bu ahenkli yaşam modelinden günümüz kaos içinde yaşayan dünyanın ders çıkarması gerekir. Bu sempozyumda konularına göre uzmanlar ilçede yaşanan binlerce yıllık tarihi, kültürel ve ekonomik potansiyeli ele alacaklardır. Biz de bu bildiri de ilçenin tarih öncesinden Orta Çağ’a antik dönemleri hakkında genel bir bilgi vermeye çalışacağız. 1 Bahar 1996; Bahar vd. 1996; Bahar ve Koçak 2004. İLKÇAĞ’DA SARAYÖNÜ TARİH, KÜLTÜR, SANAT, TURİZM VE TARIM AÇISINDAN ULUSLARARASI 3 SARAYÖNÜ SEMPOZYUMU (24-26 EKİM 2014 KONYA) Tarihöncesinde Bölgenin Durumu: İlçenin yer aldığı Konya coğrafyasında 15 000 yıllık yerleşmenin olduğunu gösteren arkeolojik buluntular bilim adamları tarafından ortaya konmuştur. Konya-Karapınar yolu üzerindeki Dervişinhanı yöresindeki Epipaleotik (GeçEskitaş) Çağa ait G.Ö. 15 bin yıllarına kadar götüren çakmaktaşı aletler bulunmuştur2. Günümüzde kurumuş olana Hotamış Gölü’nün güneybatı kenarında Pınarbaşı yerleşmesinde de G.Ö.12 bin yıllarına giden etrafı kayalık bir alanla korunmuş açık hava sığınağı yerleşme arkeologlar tarafından gün yüzüne çıkarılmıştır. 2002 yılında Karatay ilçesi Hayıroğlu mahallesinde tespit edilen 3 ve şu anda D. Baird tarafından kazılan Boncuklu Höyük ise G.Ö.10 500 yıllık bir tarihe ışık tutmaktadır4. Bilindiği üzere dünyaca meşhur Çatalhöyük Konya’nın 35 km. güneyinde Çumra ilçe sınırları içindedir. Çatalhöyük Sarayönü’ne 80 km. uzaklıktadır. Aynı şekilde maden çağı öncesi Boncuklu Höyük ve Çatalhöyük Neolitik (Yenitaş) Çağları (M.Ö. 8500-5600) için son derece önemli olan Hasan Dağı obsidyen yatakları da Sarayönü’nün 80 km. doğusundadır. Bu nedenle Sarayönü çevresinde Boncuklu ve Çatalhöyük yerleşmelerle çağdaş yerleşmeler olmalıdır. Bölgede yapılan arkeolojik yüzey araştırmalarında Sarayönü ilçe merkezinin 10 km. güneydoğusunda yer alan Selçuklu ilçesine bağlı Biçer (Beçene) mahallesindeki Zıvra Höyük’te bu döneme ait aletler bulunmuştur 5. Benzerlerine Sarayönü’nün 60 km. doğusunda Cihanbeyli Ilıcapınar; Kulu Sapmazköy, Celep ve Çatalhöyük II; Sarayönü’nün 75 km. batısında Akşehir’in 20 km. doğusundaki Dedemezarı gibi yerleşmelerde karşılaşılmaktadır. Görüldüğü üzere bölge, Neolitik Çağ’da son derece hayati önemi olan Hasandağı obsidyen kaynaklarına yakın olması ile bu kaynakların batıya aktarılan bir güzergahında yer almaktadır. Diğer taraftan Neolitik Çağdan itibaren insanların besin ekonomisinde önemli bir yeri olan tuzun, Tuz Gölü’nden batıya ve güneye aktarılan yollar üzerinde üzerinde bulunması tuz istihsali ve ihracatı için bu yerleşmelerin önemini ortaya koymaktadır( Res. 1-2). Neolitik Çağ’daki yerleşmeleri bölgede Kalkolitik (Bakırtaş) Çağı (M.Ö.56003000) yerleşmeleri izlemektedir. Bilindiği üzere bu çağda taş araç ve gereçlerin yanında maden eserlerinin de kullanılmaya başlandığı bir dönemdir. Genellikle kullanılan maden bakır olduğu için döneme Bakırtaş Çağı denilmektedir. Bu Cohen ve Erol 1969, Cohen 1970: 132, res.2 Bahar 2003,203; Bahar ve Koçak 2004. 4 http://www.ucl.ac.uk/archaeology/research/directory/boncuklu_hoyuk_martin 5 Bahar 1998: 27,res.10.;Bahar 2000:187, çiz.5 2 3 İLKÇAĞ’DA SARAYÖNÜ 4 TARİH, KÜLTÜR, SANAT, TURİZM VE TARIM AÇISINDAN ULUSLARARASI SARAYÖNÜ SEMPOZYUMU (24-26 EKİM 2014 KONYA) dönemde Orta Anadolu’da Karaman Can Hasan ve Batı Çatalhöyük; Göller Bölgesinde ise Hacılar ve Kuruçay höyükleri arkeolojik kazılar yapılan başlıca höyüklerdir. Sarayönü çevresi bu bölgeler arası kültürler arasında bir bağlantı noktasında olması bakımından önemlidir. İlçe sınırları içinde doğudaki Konya ve Karaman çevresi ile batıdaki Göller bölgesi yerleşimini bağlayan Konar (Res. 3), Başhöyük (Res. 4), Pazar (Res. 5), Akdoğan, Zengen (Özkent), Dedenin (Res. 6), Ladik (Res. 7), Ertuğrul (Res. 8) İrmelik, Kuyulusebil (Res. 9), Çeşmelisebil (Res. 10), Saraç ve Selçuklu ilçe sınırlarında olan ancak Sarayönü’nün 16 km. doğusunda bulunan Kültepe6 (Resim 11) höyükleri görülmektedir. Ticaret yollarının üzerinde görülen bu höyükler ticaret yolları bağlantılarının dışında tarımsal potansiyelleri ile de öne çıkmaktadır. Dere, çay ve pınar gibi su kaynaklarına yakın olarak ortaya çıkan bu yerleşmeler günümüzde de çiftlik özelliğini gösteren tarımsal alanların odağında görülmektedir7. İnsanoğlu M.Ö. 3000 yıllarında bakır ve kalay alaşımından bakıra göre daha dayanaklı bir maden olarak tuncu elde etmesini öğrenmişti. Bu iki madenin bir arada bulunmasının güçlüğünden kaynaklanan uzak bölgeler arası ticaret hayatı canlanmıştı. M.Ö. 3000-M.Ö.2000 yılları arasındaki İlk Tunç Çağı olarak bilinen bu çağda Orta Anadolu’da Alacahöyük ve Horoztepe, batı Anadolu’da Truva, İzmirLimantepe ve Yortan, Doğu Anadolu’da Erzurum-Karaz, Malatya-Arslantepe, Karadeniz’de Samsun-İkiztepe ve Antalya Semahöyük gibi merkezler madencilik sanatında dikkat çekicidir. Bu dönemde Mezopotamya yazılı bir döneme giren Mezopotamya uygarlıkların Sumer ve Akkad çivi yazılı belgelerinden Anadolu hakkında bilgiler öğrenilmeye başlanmıştır. Bu dönemde Anadolu’da bakır, gümüş ve altın gibi maden yataklarına sahip olan yerleşimler etrafında yerel beyliklerin oluştuğu görülmektedir. İlk Tunç Çağında kalay madeninden mahrum olan Anadolu’da insanların tunç yapımında ihtiyaç duydukları kalay madenini nasıl sağladığını bilemiyoruz. Daha sonra Orta Tunç Çağında (M.Ö. 2000 - M.Ö.1500) Asurlu tüccarlar Bir iş makinası ile tahrip olan bu höyük ile ilgili bilgileri şahsıma ilçe Belediye Başkanı Nafiz Solak ve Kaymakamı Harun Yücel bilgi vermiştir. Tahribat sonrası incelemelerimiz sonrasında yerleşmenin Kalkolitik ve İlk Tunç Çağı’na ait olduğunu tespit ettim. Fakat yerleşmenin Neolitik Çağ’a da gitmesi muhtemel olan çanak çömlek parçaları görülmüştür. Tuz Gölü ile Sarayönü arasındaki bu yerleşmede detaylı bir çalışmaya ihtiyaç vardır. Beçene Zıvra Höyükle arasındaki mesafe ise 10km. dir. 7 Bahar 1996: 362-363; Bahar 2000: 187-204. 6 İLKÇAĞ’DA SARAYÖNÜ TARİH, KÜLTÜR, SANAT, TURİZM VE TARIM AÇISINDAN ULUSLARARASI 5 SARAYÖNÜ SEMPOZYUMU (24-26 EKİM 2014 KONYA) tarafından İran, Türkmenistan ve Afganistan coğrafyasının kesişme noktalarından getirildiği bilinmektedir. İlk Tunç Çağında Sarayönü ilçe merkezine oldukça yakın Bağlar mevkiindeki Tosun H., Saraç H., İrmelik H., Ertuğrul H. Gözlü, Çeşmelisebil, Kuyulusebil, Zengi, Dedenin ve Yenice höyüklerinde çanak çömlek buluntuları tespit edilmiştir8. İlk Tunç Çağı izleyen Orta Tunç Çağında (M.Ö.2000-1500) Asurlu tüccarlar Anadolu’ya ticaret yapmaya gelerek (M.Ö. 1975-1725) Anadolu’da tarihin başlamasına vesile olmuşlardır. Kaneş - Karumu olarak adlandırdıkları Kayseri Kültepe’yi ticari bir merkez olarak kullanan bu tüccarların Konya çevresinden Batı Anadolu’ya kadar uzandıkları bölgedeki höyüklerde yapılan arkeolojik araştırmalarda ortaya çıkmıştır. Konya-Karahöyük’te yapılan arkeolojik kazılar bu döneme ait mimari kalıntılar ve çok sayıda ticaret hayatını yansıtan mühür baskıları ve çanak çömlek buluntuları ortaya çıkarmıştır. Burası büyük ihtimalle burada uzun yıllar kazılar yapan S. Alp’in iddia ettiği gibi Kayseri’deki Kaneş-Karum gibi ticari ve bir siyasi beylik merkezi olan Puruşhanda kenti idi9. Sarayönü çevresinin de bu krallığın sınırları içinde olması muhtemeldir. Konar Höyük ve Dedenin Höyük’teki çanak çömlek buluntuları KonyaKarahöyük ile olan bağlantısının yanında o dönemin ticaret yol ağının Sarayönü üzerinden Batı Anadolu’ya uzandığını göstermektedir. Koloni Çağını izleyen Hititler döneminde (M.Ö. 1650-1180) de bölge bu konumunu sürdürmüştür. M.Ö. 1700 yıllarında Kızılırmak yayı içerisinde siyasi bir güç haline gelen Hititler zamanla sınırlarını genişleterek bölgedeki Luvi halkı üzerinde de egemen oldular. Ancak Batı Anadolu’daki Luvi halkları ile karışmış halklar ise yöresel beylikler halinde idi. Bu beylikler Arzawa Konfederasyonu olarak bazen Hititlere karşı birlik halinde direnç gösteriyorlardı. Sarayönü çevresi Hititlerin bu halklara karşı tampon bir bölge olarak oluşturdukları Tarhuntaşşa Eyaleti içinde yer alıyordu. Tarhuntaşşa’nın merkezi kenti Tarhuntaşşa Hatip Kayalığı iken eyaletin sınırı kuzeyde Tuz Gölü’nden güneyde Akdeniz’e kadar uzanıyordu. Doğu Sınırı Porsuk (Tunni-Dunni), Limonlu Çayı (Hit. Lamiya), batı sınırı ise Aksu (Hit. Kaştariya), Perge (Hit. Parha), Kadınhanı Köylütolu (Hit.Arimatta)’nın sınır teşkil ettiği bölgenin batı kesimi ise Pitaşşa olarak bilinen bölge idi10. 1990’dan itibaren Sarayönü çevresindeki çalışmalarımızda bize çoğunlukla rehber olan İnli Mahalle Muhtarı Kamil Akmaz olmuştur. Kendisine teşekkür ederiz. 9 Alp 1972. 10 Bahar vd.1996:50-52. 8 İLKÇAĞ’DA SARAYÖNÜ 6 TARİH, KÜLTÜR, SANAT, TURİZM VE TARIM AÇISINDAN ULUSLARARASI SARAYÖNÜ SEMPOZYUMU (24-26 EKİM 2014 KONYA) Bölge zaman zaman Hititler ile Arzawalılar arasında el değiştirmekteydi. Arzawalıların Konya çevresinden Niğde, Tuuanna (Tyana-Kemerhisar) üzerinden Hattuşaş’a (Boğazköy) saldırılar yaptığı gibi Hitit imparatorlarının da bölge üzerinden Arzawa ülkelerine sefer yaptıkları dönemin yazılı belgelerinden anlaşılmaktadır. Ilgın-Yalburt yazıtlarında Hitit imparatoru IV. Tuthalia’nın güney batı Anadolu’daki Lukka ülkelerine yaptığı sefer hakkında detaylı bilgiler bulunmaktadır11. Hititlerin Konya ve çevresine önem verdiklerini gösteren bir çok anıt bulunmaktadır. Trahuntaşşa kralı Kurunta’ya ait olan Beyşehir Eflatunpınar, Fasıllar ve Hatip Anıtları Tarhuntaşşa Eyaletleri içerisinde iken Hitit merkezi kralı IV. Tuthalia’ya ait oldukları sanılan Emirgazi ve Köylütolu, ve IV.Tuthalia’ya ait olduğuna kuşku olmayan Yalburt anıtları Tarhuntaşşa ile merkezi Hitit Devletinin sınırlarında olmalıdır. Bu bakımdan Sarayönü bir ara Büyük Hitit imparatoru da olduğu kabul edilen amcası III. Hattuşili ve oğlu IV. Tuthalia tarafından Kurunta’ya aitti. Bronz tablet olarak bilinen 1986 yılında Boğazköy’de bulunan IV. Tuthalia ile Kurunta arasındaki antlaşma metninde Konya ismi de ilk kez İkkuwaniya olarak geçmektedir 12. Luvice olduğu sanılan bu kent ismi 2300 yıldır varlığını korumaktadır. Hatip Kayalığı ise bir ara Hitit başkenti de olan Tarhuntaşşa idi. Sarayönü çevresi ise günümüzdeki gibi İkkuwaniya kenti sınırları içinde olmalıdır. Hitit devleti M.Ö.1200 yıllarında batıdan Avrupa’dan gelen kavimler tarafından yıkıldı. Anadolu tarihinde “Ege Göçleri” olarak adlandırılan bu kavimler göçü Mısırlılar tarafından “Deniz Kavimleri” olarak adlandırılmışlardı. M.S. 12. yüzyıldaki Haçlı Seferlerinin geçmişteki M.Ö.1200-M.Ö.1197 yıllarında 2400 yıl önce görülen bu göçler Hitit devletine son vermiş önündeki kavileri de sürükleyerek Nil yakınlarında Mısır kapılarına kadar dayanmışlardı. Bu göçler sonunda Batı ve Orta Anadolu’nun etnik yapısı da değişecektir. Sarayönü çevresinde Luvi kökenli halklarla Balkanlardan gelen Trak kökenli Frigler karışacaktır. Bölgedeki Luvi-Frig karışık etnik yapısı arkeolojik ve filolojik materyallerden anlaşıldığı üzere Bizans dönemine kadar sürecektir. Bu durumu bölgedeki dinsel kült materyalleri de desteklemektedir. Konar, Dedenin, İbrahim Dede, Ladik ve Ertuğrul gibi höyüklerde Hitit dönemine tarihlenebilecek çanak çömlek buluntuları ile karşılaşılmıştır. Konya Hatip H. Hatip Kale, Konya İşgalaman H. Çaltı Karahöyük, Konar H. Dede H. Karatepe H, Kökez H. Atlantı-Gümüşlü H. Kadınhanı- Köylütolu, Ilgın- Yalburt 11 12 Özgüç 1988; Hawkins 1995; Yakubowich, 2008:166. Otten 1988. İLKÇAĞ’DA SARAYÖNÜ TARİH, KÜLTÜR, SANAT, TURİZM VE TARIM AÇISINDAN ULUSLARARASI 7 SARAYÖNÜ SEMPOZYUMU (24-26 EKİM 2014 KONYA) Hititler zamanında batıya uzanan önemli yol bağlantılarını oluşturan kavşak noktaları idi. Sarayönü çevresi, M.Ö. VIII. Yüzyılda Sakarya havzasında bir devlet kuran Friglerin güneyde Akdeniz’e uzandığı bir koridordu. Çeşmelisebil, İbrahimdede, Başhüyük, Ladik ve Ertuğrul gibi höyüklerde bu döneme ait çanak çömlek kalıntıları tespit edilmiştir. Alaattin Tepesi, Seydişehir II ve Çumra Cicek Höyük’te bulunan çanak çömlekler ve Hadim, Bozkır ve Ermenek gibi dağlık kesimdeki kaya basamaklı sunaklar Frig kültürel etkilerinin daha güney kesimlere yayılmasının göstergesidir13. M.Ö.719-709 yılları arasında Frig Kralı Midas’la Asur Kralı Sargon’un Silifke yakınlarında Harrua adı verilen bir yerde yaptıkları savaş Yeni Asur yıllıklarında yer almaktadır. Harrua’da Sargon’a yenilen Midas geri kaçmak zorunda kalmıştır. Bu gidiş ve dönüşlerin Konya dolayısı ile Sarayönü çevresinden olduğunu düşünüyoruz. Frig Devletinin başkenti Gordion M.Ö.700 yıllarında Kafkaslardan gelen atlı göçebe Kimmerler tarafından yakılıp yıkıldı. Frigler Kimmer istilasından sonra Eskişehir, Kütahya ve Afyon illeri arasındaki dağlık alanda bir süre varlıklarını korudular ve bu kayalıklara oyulmuş anıt mezarları ve sunakları günümüze kadar ayakta kalabilmiştir. Orta ve Batı Anadolu’da bir süre etkin olan Kimmerleri Batı Anadolu’dan Lidyalılar çıkarıp başkenti Manisa Salihli yakınlarında Sardes’i başkent yaparak bir devlet kurdular. Bir bakıma Orta Anadolu’da Frig Devletinden geriye kalan topraklara Lidya Devleti yerleşti. Ancak Frig kültür bakiyelerini ortadan kaldıramadılar. Mimari, maden ve çanak çömlek sanatında Friglerin etkisi altında bir sentez kültür ortaya koydular. Lidya Devleti madencilik ve ticarette son derece ileri olan bu devlet elektron sikkeler basarak dünya ekonomisine yeni bir hamle kazandırmıştı. Manisa Salihli’deki Paktalos (Sard) Çayı etrafında filizlenen bu uygarlık zamanla batıda Ege Denizinden doğuda Kızılırmak Nehrine kadar yayılma imkanı buldu. Bir bakıma Orta Anadolu’da Frig Devletinin boşalttığı alanı doldurduğu söylenebilir. Güneydoğuda ise Yeni-Asurluların yerine Yeni-Babil Devleti yerleşmişti. Asur akınlarının yerinde bu kez Babil saldırıları görülmekteydi. Yeni Babil belgelerinde Toroslarla sınır olan batı komşuları LUDU (Lidya) olarak adlandırmaktadır14. Sarayönü ve çevresi Lidyalıların doğuya uzandığı ticari ve siyasi yollar üzerinde idi. Bu çevredeki bazı höyüklerde bululan çanak çömleklerde bu etkileri 13 14 Bahar 1999; Bahar- Koçak 2004. Bahar 1999. İLKÇAĞ’DA SARAYÖNÜ 8 TARİH, KÜLTÜR, SANAT, TURİZM VE TARIM AÇISINDAN ULUSLARARASI SARAYÖNÜ SEMPOZYUMU (24-26 EKİM 2014 KONYA) görmek mümkündür. Ancak bölgedeki Frig varlığı o kadar güçlü olmalı ki, bu dönemde Herodot, Kızılırmak’a kadar uzanan Lidya topraklarını coğrafi olarak Frigya olarak adlandırmaktadır (I 28,72,II.90). Lidyalılar ile İran’da bir devlet kurmuş Medler arasındaki sınır Halys (Kızılırmak)’tır15. Lidya bir süre sonra da, İran’da Med Devletine karşı bir darbe ile iktidara gelen Perslerle (Akamenidler) bu hat sınır teşkil etti. Persler kısa bir süre sonra bu hattı geçerek M.Ö. 546 yılında Lidya devletine son verdi 16. Persler M.Ö. 333 yılına kadar bölgeye sahip oldular. Bu dönemle ilgili bölgede fazla maddi kalıntı tespit edilememiştir. Yunanistan’dan Hindistan’a 23 satraplık (eyalet) kuran Perslerin Sarayönü ve çevresi Büyük Frigya satraplığı içindeydi. Lidyalıların doğu ticaret yolunu Persler daha da geliştirdiler. Batıda Sardes’ten başlayarak doğuda Susa’ya kadar bir yol ağı ile imparatorluğu “kral gözü, kral kulağı “ adı verilen ticari ve siyasi bir yolla bağladılar. Ankara çevresinden Sarayönü ve çevresi bu yol ağına tali yolarla bağlı idi. M.Ö. V.- IV. Yüzyılda yazılı tarih kaynaklarının artışı ile bölgeden geçen askeri seferler hakkında daha detaylı bilgilere ulaşılmaktadır. Pers İmparatoru II. Darius ölünce büyük oğlu Artakserkses tahtına oturur; bunun üzerine Lidya, Frigya ve Kappadokya’yı içine alan büyük bir bölgenin satrabı (vali) ve komutanı olan prens Genç Kyros abisi Artakserkses II’den tahtı ele geçirmek için harekete geçer. Ordusu içinde Yunanlı askerlerle birlikte Ksenephon da yer alır. Ksenephon yol boyunca gördüklerini not alır (Anabasis II.13-19). Notları arasında Sarayönü çevresinden geçtiği de anlaşılmaktadır. M.Ö. 410 yılında Pers prensi Genç Kyros’un büyük ordusu ile Batı Anadolu’dan İran’a yaptığı askeri sefer günümüzdeki İstanbul-Afyon-İzmir Yolu olarak da bilinen Tyrainon (Ilgın) ve İkonion (Konya) üzerinden Torosları Pozantı’dan geçerek Çukurova, Mezopotamya’ya geçmişti. M.Ö. 334 yılında Çanakkale Boğazı’ndan Anadolu topraklarına ayak basan Büyük İskender Batı ve Güney Batı Anadolu’da bir takım askeri faaliyetten sonra Gordion ve Ankara üzerinden Tuz Gölü’nün doğu kesiminden Çukurova’ya yönelir. Burada İssos Savaşında Persleri yenilgiye uğratır (M.Ö.333) ve doğuya yönelir. Doğu Akdeniz limanları, Mısır, Babil, İran, Orta Asya ve Hindistan’ın bir bölümünü alarak Babil’e döner ve burada M.Ö. 323 yılında ölür. Büyük İskender’in ölümü üzerine ülke generalleri tarafından paylaşılmıştır. Sarayönü ve çevresi M.Ö. 301 yılına kadar Büyük İskender’in Anadolu’da Frigya’da vali olarak bıraktığı Antigonus’un elinde kalmıştır 17. Antigonos, Büyük Herodot I.72-75. Herodot I. 82-86. 17 Anson 1988: 471-477. 15 16 İLKÇAĞ’DA SARAYÖNÜ TARİH, KÜLTÜR, SANAT, TURİZM VE TARIM AÇISINDAN ULUSLARARASI 9 SARAYÖNÜ SEMPOZYUMU (24-26 EKİM 2014 KONYA) İskender doğuda iken ölümüne kadar 10 yıl boyunca merkezi devlet Makedonya ile irtibatında ve asker ve iaşe ihtiyacında önemli rol oynamıştır. Büyük İskender hayatta iken Kappadokya tam ele geçirelemediği için “Kral Yolu” kapalı idi. Bu nedenle İskender’e yardım gönderilecek en sağlıklı yol güneydeki Lykaonia (Konya Ovası) idi. Antigonos güney yolu olarak Efes’ten başlayarak, Kelainai (Dinar yakınında) ve İkonion (Konya) dan Kilikia Geçitlerine ulaşan bu yolun güvenliğini sağlamıştı. Hatta Makedonya donanması ile güneyden gelecek tehditlere karşı deniz güvenliğini de ihmal etmemişti. Konya üzerinden geçen doğu ile batı arasındaki güney yolu o kadar aktif duruma gelmiştir ki Antigonos Krallığı’dan sonra Selevkos İmparatorluğu da bu yola önem vermiştir. Selevkos imparatoru Antiokhos bu yol üzerinde eşi Laodekeia’nın adını verdiği Laodekeia Katakekumene (Ladik) kentini kurmuştur. Bu güzergah daha sonra Roma döneminde Efes’ten Malatya yakında Fırat geçidi Tomisa’ya kadar uzanan askeri yolun omurgasını oluşturmuştur. Diğer taraftan Roma İmparatoru Augustus’un Toroslardaki savaşçı kavimler İsaurialılar ile Homonadları asimile etmek için Sultan Dağları güneyinden Beyşehir-Eğridir Gölleri havzasından geçirdiği “Via Sebaste” yolunun kuzeydeki Galatya Eyaleti merkezi Ankara ile bağlantısında etkin olmuştur. Kuşkusuz bu bağlantıda Sarayönü ve çevresi merkezi bir konumda olduğu görülüyor. İskender Babil’de M.Ö. 323 yılında ölünce Anadolu’da bıraktığı satraplardan Antigonos hariç başarılı olamamışlardı. Antigonos Anadolu’daki Makedonya egemenliğindeki toprakların üçte ikisine sahipti. Hatta Lysimahos’un Balkanlardaki topraklarının bir kısmına sahip olmuştu. Bu durum kendisine karşı Büyük İskender’in diğer generallerinin karşı bir tavır koymalarına yol açtı. M.Ö. 301 yılında İpsos (Çayırbağı) Savaşında İskender’in diğer generalleri Ptolemaios, Lysimahos ve Selevkos’un oluşturduğu müttefiklere karşı 80 yaşında iken savaşarak öldü. Selevkos, İpsos Savaşı sonunucunda Antakya merkezli imparatorluğunun sınırlarını batıda Ege’den Hindistan’a kadar uzanan geniş bir imparatorluk haline geldi. Bu dönemde Selevkos kralı Antiokhos II tarafından eşi Laodike’nin adını vererek kurduğu Sarayönü Ladik kenti, doğu-batı ticaret yollarının bağlantısını oluşturması ve Asya’nın (Anadolu) Hellenleştirilme politikalarının önemli bir aracı olarak M.Ö. 261’lerde kurulmuştur 18. 18 Kuşkusuz Ladik’te daha önce Kalkolitik Çağ’dan itibaren yerleşme vardı. Hititler ve Frigler çağında da yerleşmeyi yansıtan çanak çömlek kalıntıları tarafımızdan tespit edilmiştir. Ladik’te Hellenistik dönemde var olan bir karakolda genç yaşta evlenmeden ölen bir komutanın ölümü ile ilgili bir kitabe de Ladik’te bulunmaktadır. Bu kitabenin tespitinde yardımcı olan Mustafa Gedek’e, okunmasında yardımcı olan Prof. Dr. Thomas Drew Bear’a teşekkür ederim. İLKÇAĞ’DA SARAYÖNÜ 10 TARİH, KÜLTÜR, SANAT, TURİZM VE TARIM AÇISINDAN ULUSLARARASI SARAYÖNÜ SEMPOZYUMU (24-26 EKİM 2014 KONYA) Diğer taraftan Selevkosların bölgeye hakimiyeti sırasında Galatların (Kelt), M.Ö. 280 yıllarında batıda Fransa ve İngiltere’ye iki kol halinde gerçekleşirken; doğuda da Yunanistan ve Anadolu’ya iki kol halinde göçleri görülür. M.Ö. 278/277 yıllarında İstanbul ve Çanakkale Boğazlarından geçen göç dalgaları Anadolu’nun merkezi Ankara çevresinde yerleştiler. 250 yıl boyunca Orta Anadolu’da etkin olan bu toplulukların kurduğu Galatya krallığı M.Ö. 25 yılında Roma Eyaleti haline getirilecektir. Strabon Galatya’ya ait olan Tatta (Tuz) Gölü ve batısındaki çöl alanı Axylon olarak anlatır (Strabon XII). Sarayönü çevresi de bu alanın güney batısında yer alır. Bölgede Hellenistik ve Roma döneminde Ladik önemli bir merkez olmuştur. Antik coğrafyacı Strabon’un Roma’nın doğu askeri yolu olarak tarif ettiği yol Batı Anadolu’da Efes’ten başlayıp Orta Anadolu’da Philomelion (Akşehir), Tyrianion (Ilgın), Laodikeia Katakekaumene (Ladik)’den doğuya doğru yönelip Garsaura (Aksaray) çevresinden Mazaka (Kayseri) ve Melitene’ye (Eski MalatyaBattalgazi) kadar uzanıyordu (Strabon XIV. II. 664). Biraz detaylı bilgi verecek olursak; Ladik’ten doğuya yönelen yol Sarayönü, Başhöyük, Dedeler, Altınekin (Zıvarık- Antik Congusta) üzerinden Obruk ve Aksaray çevresine yönelmiş olmalıdır. Ladik’te Tepe mahallesi adı verilen Höyük’ün (Res. 7) M.Ö. VI. Bin yıl Kalkolitik Çağa kadar giden bir yerleşim yeri olmasına rağmen yerleşim yerinde daha çok dikkati çeken antik mimari eserler Hellenistik ve Roma dönemine attir (Res.14-15). Günümüzde modern yerleşimin yer aldığı geniş bir mekanda yer alan antik mimariye ait parçaların yanında çevresini kuşatan nekropol alana ait stel parçaları kent mimarisinde ve Kültür Parkında yer almaktadır. Aynı zamanda çevredeki yerleşmelerde de antik Laodeceia yerleşimden dağılmış yüzlerce yazıtlı yazıtsız taş yer almaktadır19. Helenistik dönemde M.Ö. 300 yıllarında bir garnizonun koruduğu bir kent haline getirildi. Selevkoslardan sonra bir süre M.Ö. 188 yılında Roma’nın desteklediği Bergama Krallığı ile Selevkoslar arasındaki yapılan Apemeia (Dinar) antlaşmasından sonra bölge bir süre Bergama Krallarının elinde bulunacaktır. M.Ö. 129 yılında Roma Batı Anadolu’da Asia Eyaletini kurmuş ve eyaletinin doğu kısmında kalan Phrygia topraklarını Pontos Krallığınaı bırakmıştı. On yıl sonra Roma bu toprakları geri almış ve da daha sonra ise Cicero’nun vali atandığı 19 Ladik çevresinde 1990’dan itibaren yapmış olduğum çalışmalarda koruma bekçisi rahmetli Mehmet Güneyçakıl ve 1995’lerden sonra meraklı kişiliği ile Ladik çevresindeki her sokak ve caddedeki, dağdaki, bağdaki ve bahçedeki tarihi eserlerin yerini bilmeleri ve bize rehberlik etmeleri ile Mustafa Gedek’e ne kadar teşekkür etsek azdır. İLKÇAĞ’DA SARAYÖNÜ TARİH, KÜLTÜR, SANAT, TURİZM VE TARIM AÇISINDAN ULUSLARARASI 11 SARAYÖNÜ SEMPOZYUMU (24-26 EKİM 2014 KONYA) Cilicia Eyaletine bağlanmıştır. Bir süre sonra da Kappadokya ve Galatya krallıkları içinde kalacak ve Galatya M.Ö. 25 yılında ise Roma tarafından eyalet haline getirilince bu eyalete bağlanacaktır20. Ladik Roma döneminde de bugünkü Sarayönü ilçesinin kapladığı alana sahip bir idari merkezdi. M.S. 53 yıllarında Roma imparatoru Cladius tarafından kolonileştirilen yerleşime Claudiolaodeceia adı verilmişti 21. Aynı dönemde İkonon (Konya) da aynı şekilde Claudiconium adını almıştı. Ladik’te bu ismi taşıyan bir kitabe tarafımızdan22 Ahmet İnceçayır’ın bahçesinden alınarak kültür parkına taşınmıştır (Resim 13). Roma dönemi Ladik özlelikle civa madenleri bakımından oldukça önemli idi. Bu dönemden kalan madencilik galerileri Çırakman mevkiinde görülebilmektedir. Yine bu dönemde bu alan ve kuzey batıdaki Bayamlı Dağları mermer yatakları olarak kullanılmıştı. Bu döneme ait taşkesim işçilikleri mevcuttur. Bayamlı Dağı’nın kuzey zirvesinde bu dönem işçilerine ait Zizimene Açık Hava mabedi mevcuttur. Mabetteki rahiplere ait hücrelerin yer aldığı alanda Zizimene yazıtlı bir de mermer heykel bulunmaktadır. Yollar üzerinde bir stratejik bağlantı ağı üzerinde olmasının yanında dini bir merkez hüviyetinde olmasını buradaki Roma dönemi Zizimene kültürü ve daha sonra erken Hristiyanlık mezhepleri bakımından dikkat çekicidir. M.S. IV. yüzyılda buraya Pisidia Antiocheia (Yalvaç)’dan gelerek bir kilise Eugenes dikkat çekici bir kişiliğe sahiptir23. Ladik’in çevresindeki taş ocaklarından Sarayönü ve çevresine yayılmış bir çok mimari taş görülmektedir. Ladik taş ocakları gibi doğusunda bulunan Kurşunlu da önemli bir yere sahiptir. Kurşunlu’da da Ladik’teki gibi taş ocakları ve madencilik faaliyetleri yapılmıştır. Kurşunlu Kale üzerinden güneydeki Sızma’ya giden yol antik dönem de yine madencilik ve dini bir merkez olan Sızma o zamanki adı ile Zizime’ye bağlanmaktadır. Zizimene Ana tanrıça kültü de buradan çevreye yayılmıştı. Nitekim Bahçesaray (Nevine)’da bir örneğini burada resimde görebilirsiniz (Resim 18). Kurşunlu’nun güney doğusunda yer alan Bahçesaray (Nevine) da önemli bir Roma yerleşmesi idi (Resim 18-19). Burası Ladik, Kurşunlu, İkonion (Konya) Magie 1950. Mitchell 1993 a:95, hrt.6 22 1997 yılında Prof. Dr. Thomas Drew Bear ile yaptığımız çalışmalar sırasında Ahmet İnceçayır tarafımıza bahçesinde bir taş olduğunu ancak tahrip olduğunu, Kültür Parkına taşımamızın uygun olacağını söyledi. Biz de T.C.Kültür Bakanlığı Temsilcisi Nilüfer Aydın gözetimi ile Ladik Belediyenin de desteğini alarak Kültür Parkına taşıttık. 23 Calder 1923:59-93. 20 21 İLKÇAĞ’DA SARAYÖNÜ 12 TARİH, KÜLTÜR, SANAT, TURİZM VE TARIM AÇISINDAN ULUSLARARASI SARAYÖNÜ SEMPOZYUMU (24-26 EKİM 2014 KONYA) üzerinden güneye inen yollar üzerinde idi. Nevine Kalesi ise Kurşunlu Kalesi gibi bu yolu ve daha güneye-batıya Zizime (Sızma) yönüne giden yolları kontrol ediyordu. Kuşkusuz Sarayönü ilçe merkezi ve yakın çevresinde olan Konar, Başhöyük ve Büyük Zengi çevresinde de Roma yerleşmeleri mevcuttur. Sarayönü’nü kuzey güney yönünde kat eden üç kanal çevresinde yoğun Roma mimari ve mezar kalıntıları mevcuttur. Sultan Dağlarının uzantısı Ladik Dağlarının kuzey eteklerinden Bahçesaray, Kurşunlu, Ertuğrul ve Ladik’ten dereler halinde akan çayların suladığı Sarayönü merkezde günümüzde üç kanal halinde görülen alan etrafında tarihi yapılanmanın yoğunlaştığı görülür. Özellikle merkezi Hatip, İnli, Tolobası ve Doğu İstasyon mahallesindeki kanallar çevresinde Roma dönemine ait mimari taş ve stellere rastlanmaktadır. Bu alan antik Laodeceia’dan doğuya giden yollar üzerinde olduğu gibi kuzeye Ancyra’ya (Ankara) uzanan yol güzergahı üzerinde idi. Kuzeye uzanan yol üzerinde Kökez, Gözlü, Zengen ve Çeşmelisebil (Gdanmaa) ve Kuyulusebil’de antik Roma dönemine ait bir çok mimari parça tespit edilmiştir. Bölgede yapılan epigrafik araştırmalar Çeşmelisebil’in antik Gdanma kenti olduğu üzerinde durulmuştur24. Sarayönü’ndeki Devlet Üretme Çiftliklerinin antik dönemde de çiftlik olarak gösteren kalıntılar mevcuttur. Konuklar Devlet Üretme Çiftliğinin Roma döneminde de imparatorluğa bağlı bir üretme çiftiliği olduğunu yansıtan bir sunak taşı bugün çiftlik içinde yer almaktadır (Res. 16-17). Bu çiftlik alanda yoğun bir yerleşme olduğunu gösteren bu civardaki antik mezar stellerinin yanında Beşgöz mevkiindeki kaya mezarlarının çokluğu yansıtmaktadır. Kayalara oyulmuş bu türden mezarlar Sarayönü’ne ismini veren İnli Mahallesindeki mezarlarda da görülmektedir. Bu alanda üzerinde 1- 1.50 m. Kalınlığında sert kist ve altında yumuşak toprağın olması oda mezar geleneğinin uygulanmasını sağlamaktadır. Sarayönü İnli mahallesindeki bu mezar geleneğinin Ladik güneyinde Çoban Çeşmesi kerhiz sistemi ile bağlantılı bir örnekte olduğu gibi, Başhöyük Atlı Hisar, Konar Höyük kuzeyinde, Şarören, Karının Kuyusu Mevkii 25, Pazar Höyük batısında görülmektedir (Res. 5). Bu tür mezarlarda toprağın yüzeyi bir insanın girebileceği şekilde 50-60 cm. genişliğinde kit tabaka kare ya da oval şeklinde delinerek 1-1.50 cm. sonra toprağın yumuşak tabakasına iniliyor. Bu alanda ise 524 25 Calder , http://mama.csad.ox.ac.uk/monuments/axylon.html, Belke.. CSAD Newsletter No. 15 Başhöyük Mahallesinden işadamı Hayrettin Demirpolat kendi mülkü içinde yer alan Karının Mevkii denilen yer altı mezarlarına bizi götürüp rehberlik etmiştir. Kendisine Başhöyük ve Konar çevresi ile ilgili bilgilerden de faydalandık, Teşekkür ederiz. İLKÇAĞ’DA SARAYÖNÜ TARİH, KÜLTÜR, SANAT, TURİZM VE TARIM AÇISINDAN ULUSLARARASI 13 SARAYÖNÜ SEMPOZYUMU (24-26 EKİM 2014 KONYA) 10 m. Çapında değişik boyutlarda birbiri ile bağlı onlarca oda oluşturuluyor. Cesetler, 2-2,5 m. yüksekliğindeki bu odaların tabanında açılan çukurlara gömülmekteydi. Ladik Çoban Çeşmesinden 300 m. Bir tünelle su kaynağına ulaşılır. Su kaynağında bir havuz 3-4 m. Genişliğinde bir havuzda su toplanmaktadır. Kerhizin tabanında 25-30 cm çapında bir kanalla su taşınmaktadır. Yaklaşık her 50 metrede toprağın eğimine göre değişmekle birlikte 5-10 m. Yüksekliğinde 60-70 cm. genişliğinde bir insanın inip çıkabileceği havalandırma bacaları yer almaktadır. Su kerhizlerinden giren bekçi aynı zamanda oda şeklindeki mezarların da bekçisi idi. Bekçi kerhizlerin bacasından inen bekçi kerhiz sistemi ile bir tünelle bağlı oda mezarlara geçiyordu. Su kaynağına yakın olan bu bağlantı tüneli yerden 1,5 m. Yüksekilkte 60-70 cm. yüksekliği ve genişliğinde dar bir koridor ve 50-60 m. uzunluğundadır. Mezara giren bekçi belirli zamanlardaki ziyaretlerde bu odaların değirmen taşı şeklinde döndürülerek açılan değirmen taşı şeklindeki kilit sistemi ile arkadan kilitenen taşı açıyordu. Çünkü mezar odalarının duvar yüzeyindeki nişlerin bu törenlerde yağ kandilleri için kullanıldığını düşündürmektedir. Kuşkusuz bu türden yapılar herhangi bir tehlike anında insanların sığınma alanları da olabilir. 1997 yılında Ladik’teki bu sistemi inceleme imkanımız oldu. Atlıhisar, Karının Kuyusu ve Beş Göz’de de bir miktar inceleme yapmamıza rağmen yer yer çöküntüden dolayı tam inceleyemedik. Sarayönü merkezindeki İnli Mahallesi ve Pazar Höyük yakınındaki yer altı oda mezarları temizlenebilir ancak özellikle İnli mahallesindeki çalışmalar modern yerleşmede çöküntülere yol açacaktır. Bu nedenle yerleşmenin tahribatı ve başka bir yere taşınmasını gerektirecek bu türden çalışmalara girmemek gerekir. Fakat Pazar Höyük çevresindeki mezarlar (Resim 5) temizlenebilir. Zengi’de de bu türden kayalara oyulmuş mezarlar vardır. Öncelikle bu alanlarda temizlik yapılmalıdır. Zengin Roma yerleşmelerinin olduğu Sarayönü çevresinde Başhöyük, Konar, Gözlü, Zengen, Kuyulusebil (10), Çeşmelisebil (Resim 9), Kuyulusebil, Boyalı, Karabıyık, Kadıoğlu, Yenicekaya, Kurşunlu, Bahçesaray (Res. 18-19) ve Değirmenli (Apsarı) yerleşmelerindeki mimari kalıntılarda görülmektedir. Başhöyük Mahallesinin höyük mevkiinde bulunan Erken Hristiyanlık dönemi taş kitabedeki şiirde (Res. 21) övülen Eugenes üzerindeki coğrafi yazılar dikkat çekicidir26. 26 Daha önce Calder tarafından okunan ( Calder 1923) bu şiir ricamız üzerine buradaki metin Grekçeden Türkçeye ve İngilizceye Prof.Dr. Thomas Drew Bear tarafından çevrilmiştir. İngilizcesi: “"First I shall sing a hymn for God, who oversees everything; secondly I shall sing a hymn for the first angel, who is Jesus Christ. Great is the memory on earth for the dead. Eugenius, you died İLKÇAĞ’DA SARAYÖNÜ 14 TARİH, KÜLTÜR, SANAT, TURİZM VE TARIM AÇISINDAN ULUSLARARASI SARAYÖNÜ SEMPOZYUMU (24-26 EKİM 2014 KONYA) “Aurelia Valentilla ve Leontios ve Katmaros hayatta iken, bu yazıtı arınmış olanlara ait Tanrı'nın kutsal kilisesinin adına çok çabalamış rahip Eugenios'un anısına diktirdik. Önce herşeyi yöneten Tanrı için bir ilahi söyleyeceğim; sonra ilk melek Hazreti İsa için bir ilahi söyleyeceğim. Yeryüzünde, ölen için anısı büyüktür. Eugenius, genç yaşta öldün; başarılarınla, servetinle, soyluluğunla ve cesur yüreğinle, Anadolu'da (doğuda) ve batıda, güneyde ve kuzeyde, güneşin altında (yaşayan) herkes seni tanıyordu. Yaşarken fakirlere daima destek oldun, ve köyde yaşayanlar arasında seçkin bir yerin vardı. Frigya ve Asya, Anadolu (doğu) ve batı sana ağlıyor”. Bu bölgedeki eserlerin zamanla kaybolmaması için belgelenmeleri (envanteri) yapılarak Sarayönü’nde bir müzede toplanmalıdır. Ladik çevresindeki eserler de Ladik Kültür parkında toplanmalı daha sağlıklı kapalı korunaklı bir yapı da sergilenmelidir. Ladik’in Çırakman mevkiinde lahit yapımı için mermer bloklar kesen taş işçilerine ait Roma mezarı ve sonraki dönemde kilise haline getirilen mekan temizlenip korunmalıdır. Buradaki madencilere ait taş kesme havuz da şimdiye kadar benzeri görülmeyen bir yapıdır (Res. 20). Bu alanda daha detaylı çalışmalarla bilim ve turizm dünyasının dikkatine sunulmalıdır. Bu tür madencilik ve taş işçiliğinin yapıldığı antik geleneğin canlı görülebileceği alanlar definecilere ve günümüzde yapıldığı gibi taş ocaklarına açık haline getirilmemelidir. Sarayönü ilçe merkezi Pir Hüseyin Camii önündeki Roma dönemi Lahit ve sütunları Selçuklu dönemi mihrap olarak kullanılmıştır. Antik döneme gösterilen saygı ve hoşgörü abidesi gibidir. Bu türden eserler geçmişe olan saygının bir örneğidir (Res. 15) ancak ne yazık ki başhöyük ile Dedeler arasında yer alan 8 000 yıllık bir höyüğün defineciler tarafından tahribatı da üzücüdür (Res. 11). Bu türden sempozyum, panel ve konferanslarla vatandaşlarımıza bilgiler verilmelidir. young; all men under the sun knew you, the East and the West, the South and the North, in your prosperity, your wealth, your nobility and your brave heart. While alive you gave steady support for the poor, and were outstanding among all in the village. Phrygia and Asia, the East and the West mourn you." İLKÇAĞ’DA SARAYÖNÜ TARİH, KÜLTÜR, SANAT, TURİZM VE TARIM AÇISINDAN ULUSLARARASI 15 SARAYÖNÜ SEMPOZYUMU (24-26 EKİM 2014 KONYA) KAYNAKÇA Alp 1972, S., Konya Civarında Karahöyük Kazılarında Bulunan Silindir ve Damga Mühürleri, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara. Bahar 1996, Hasan Bahar, Doğanhisar, Ilgın, Kadınhanı ve Sarayönü Yüzey Araştırmaları, XIV.Araştırma Sonuçları Toplantısı, 362-363. Bahar 1998, Hasan Bahar, Konya ve Çevresi Yüzey Araştırmaları, XVI. Yüzey Araştırma Sonuçları Toplantısı,II., 25-29 Mayıs 1998 Tarsus:23-54. Bahar 1999, H., Demirçağında Konya ve Çevresi, Sel-Ün Yayınları, Konya. Bahar 2000, Hasan Bahar, 1998-1999 Konya-Karaman İlleri Yüzey Araştırmaları, XVIII. Araştırma Sonuçları, T.C.Kültür Bakanlığı Yayınları, 22-26 Mayıs, İzmir: 187-205. Bahar 2003, Hasan Bahar, Konya –Karaman İlleri Yüzey Araştırması 2002, XXI. Araştırma Sonuçları Toplantısı, 26-31 Mayıs 2003, Ankara:203-216. Bahar vd. 1996, H.Bahar, G. Karauğuz, Ö.Koçak, Eskiçağ Konya Araştırmaları I, FS Yayınları, İstanbul Bahar ve Koçak, H.Bahar, Ö.Koçak, Eskiçağ Konya Araştırmaları II, Kömen Yayınları, Konya. Calder 1923, W.M. “The Epigraphy of the Anatolian Heresis”, Anatolian Studies, Presented to Sir William Mitchell Ramsay:59-93. Calder: http://mama.csad.ox.ac.uk/monuments/browse-Axylon.html Cohen ve Erol 1969, Harold R. Cohen, Oğuz Erol, Aspects of the Palaeogeography of Central Anatolia, The Geographical Journal, Blackwell Publishing on behalf of The Royal Geographical Society (the Institute of British Geographers ile) 135,3: 388398 Stable URL: http://www.jstor.org/stable/1797327 Erişim: 13/05/2008 06:57 Cohen 1970, Harold R. Cohen, The Palaeoecology of South Central Anatolia at the End of the Pleistocene and the Beginning of the Holocene, Anatolian Studies,20, British Institute at Ankara: 119-137: http://www.jstor.org/stable/3642591 Erişim: 08/05/2008 02:40 Hawkins 1995, J.D., “Appendix 1, Yalburt” in Thndix. 1. Hieroglyphic inscrition of the Sacred Pool Complex at Hattusa (Sudburg), STburg), STBOT Beiheft 3: 66-85. Magie 1950, Roman Rule in Asia Minor, Princition. Mitchell 1993 a, S., Anatolia, Land, Men, and Gods in Asia Minor, I,The Celts and the Impact of Roman Rule, Oxford. Mitchell 1993 b, S., Anatolia Land, Men, and Gods in Asia Minor, II, The Rise of the Church, Oxford. Otten 1988, H., Die Bronzetafel aus Boğazköy, Ein Staatsvertrage Tuthliias IV, Weisbaden Özgüç 1988, T., İnandıktepe. An Important Cult Center in the Old Hittite Period.,Raci Temizer, Yalburt Hitit Su Anıtı eki ile, TTK 43, Ankara Yakubowich, 2008, I., Sociolingustics of the Luvian Language, I, Chicago. İnternet Web Kaynakçası: Baird, D., http://www.ucl.ac.uk/archaeology/research/directory/boncuklu_hoyuk_martin İLKÇAĞ’DA SARAYÖNÜ TARİH, KÜLTÜR, SANAT, TURİZM VE TARIM AÇISINDAN ULUSLARARASI SARAYÖNÜ SEMPOZYUMU (24-26 EKİM 2014 KONYA) 16 EKLER Res. 1: Sarayönü İlçesi Konumu İLKÇAĞ’DA SARAYÖNÜ TARİH, KÜLTÜR, SANAT, TURİZM VE TARIM AÇISINDAN ULUSLARARASI SARAYÖNÜ SEMPOZYUMU (24-26 EKİM 2014 KONYA) Res. 2: Sarayönü Höyükleri Res. 3: Konar Höyük İLKÇAĞ’DA SARAYÖNÜ 17 18 TARİH, KÜLTÜR, SANAT, TURİZM VE TARIM AÇISINDAN ULUSLARARASI SARAYÖNÜ SEMPOZYUMU (24-26 EKİM 2014 KONYA) Res. 4: Başhöyük. Res. 5: Pazarhöyük yeraltı oda girişi. İLKÇAĞ’DA SARAYÖNÜ TARİH, KÜLTÜR, SANAT, TURİZM VE TARIM AÇISINDAN ULUSLARARASI SARAYÖNÜ SEMPOZYUMU (24-26 EKİM 2014 KONYA) Res. 6: Dedeninhöyük. Res. 7: Ladik Höyük. İLKÇAĞ’DA SARAYÖNÜ 19 20 TARİH, KÜLTÜR, SANAT, TURİZM VE TARIM AÇISINDAN ULUSLARARASI SARAYÖNÜ SEMPOZYUMU (24-26 EKİM 2014 KONYA) Res. 8: Ertuğrul Höyük Res. 9: Kuyulusebil. İLKÇAĞ’DA SARAYÖNÜ TARİH, KÜLTÜR, SANAT, TURİZM VE TARIM AÇISINDAN ULUSLARARASI SARAYÖNÜ SEMPOZYUMU (24-26 EKİM 2014 KONYA) Res. 10: Çeşmelisebil. Res. 11: Kültepe Höyük. İLKÇAĞ’DA SARAYÖNÜ 21 22 TARİH, KÜLTÜR, SANAT, TURİZM VE TARIM AÇISINDAN ULUSLARARASI SARAYÖNÜ SEMPOZYUMU (24-26 EKİM 2014 KONYA) Res. 12: Ladik. Res. 13: Ladik’te bulunan kitabe. İLKÇAĞ’DA SARAYÖNÜ TARİH, KÜLTÜR, SANAT, TURİZM VE TARIM AÇISINDAN ULUSLARARASI SARAYÖNÜ SEMPOZYUMU (24-26 EKİM 2014 KONYA) Res. 14: Eugenes mezar taşı Ladik. Res. 15: Roma dönemi lahit, Sarayönü Pir Hüseyin Camii. İLKÇAĞ’DA SARAYÖNÜ 23 24 TARİH, KÜLTÜR, SANAT, TURİZM VE TARIM AÇISINDAN ULUSLARARASI SARAYÖNÜ SEMPOZYUMU (24-26 EKİM 2014 KONYA) Res. 16: Konuklar adak taşı Ladik Res. 17: Adak taşı Konuklar. İLKÇAĞ’DA SARAYÖNÜ TARİH, KÜLTÜR, SANAT, TURİZM VE TARIM AÇISINDAN ULUSLARARASI SARAYÖNÜ SEMPOZYUMU (24-26 EKİM 2014 KONYA) Res. 18: Ana tanrıça Zizimene, Bahçesaray. Res. 19: Bahçesaray İLKÇAĞ’DA SARAYÖNÜ 25 26 TARİH, KÜLTÜR, SANAT, TURİZM VE TARIM AÇISINDAN ULUSLARARASI SARAYÖNÜ SEMPOZYUMU (24-26 EKİM 2014 KONYA) Res. 20: Ladik Çırakman. Res. 21: Çeşme kitabesi, Başhöyük. İLKÇAĞ’DA SARAYÖNÜ