T.B.M.M. B : 108 17 . 7. 2003 O:3 Değerli arkadaşlarım, saygıdeğer milletvekilleri; bundan sonraki aşamada, 1330 tarihli Muvak­ kat Kanunun bir özelliği de, ilamlı takiplere ilişkin olmasıdır. İlamsız takipler için bir takip yolu, maalesef, yoktu. İlamsız takip, Alman hukukundan esinlenilerek, 15 Mart 1928 tarih ve 1215 sayılı İcra Kanununa Bazı Mevat İlavesine Müteallik Kanunla ihdas edilmiştir, ödemeye davet, borca itiraz, itirazın iptali, haksız itiraza yüzde 10 tazminat bu yasayla gelmiştir. Bu safhada iflas ve konkordato müessesesi ise, Hicrî 18 Ramazan 1286 tarihli Ticareti Beriye Kanunuyla çözülüyordu, özelliği ise, tüccar şahıslar ile ticaret şirketleri aleyhine olması idi. 24 Nisan 1929 tarih ve 1424 sayılı İcra ve İflas Kanunuyla ikinci safha başlamıştır. Bu yasa, İsviçre'den iktibas edilmiş olup, 345 maddeden ibarettir. Değerli arkadaşlarım, saygıdeğer milletvekilleri; ikinci safhada çıkarılan bu yasanın özelliği ise, cebrî icra hukukunun redaksiyon ve kodifıkasyonuna dikkat edilerek tek kanunda toplanmasıdır. Hapis ile tazyik tamamen kaldırılmıştır. Borçlu korunmuş ve bu sebeple icra yavaşlamıştır. O neden­ le, çok ciddî tenkitler almıştır. Bu tenkitler sonuç vermiş ve üç yıl sonra 19.6.1932 tarih ve 2004 sayılı Yasayla 150 madde tadil edilmiş ve böylece üçüncü safha başlamıştır. Bugün meriyetteki yasa esas itibarıyla bu yasadır. Özelliği ise, ilamların icrası ayrı bir bap olarak tanzim edilmesidir. İlamsız takip­ lerde; tetkik mercii hâkimlerinin yetkisi artırılmış, hacze iştirak daraltılmış ve cezalar artırılmıştır. Dördüncü safhada, yasanın bekleneni vermemesi sebebiyle, İsviçre'den memleketimize davet edilen Prof.Dr. Hans Leeman'ın hazırladığı rapor ve dokümanları, 11.7.1940 tarihli ve 3890 sayılı Yasayla değişiklikler yapılmış ve yürürlük almıştır. Bu yasayla merci hâkimine imza inkârında tetkikat yetkisi tanınmış, istihkak iddialarını neticelendirme, itiraz ve itirazın kaldırılması yetkisi ticaret mahkemelerinden alınarak merci hâkim­ liklerine verilmiştir. Beşinci safha ise, 18.2.1965 tarih ve 538 sayılı İcra ve İflas Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına ve Bazı Madde ve Fıkralar Eklenmesine Dair Kanunla başlamıştır. Bunun için, İstanbul Hukuk Fakültesi öğretim üyelerinden, öğrencisi olduğumdan onur ve şeref duyduğum, merhum Prof. Dr. İlhan Postacıoğlu görevlendirilmiştir. 2004 sayılı Yasanın 538 sayılı Yasayla değişik hükümleri elan yürürlüktedir. Saygıdeğer arkadaşlarım, bugün müzakeresini yapacağımız İcra ve İflas Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının gerekçesi incelemenize sunulmuştur. Kısacası, bir ülkenin sağlık­ lı olması için, siyasî, hukukî, sosyal ve ekonomik ayaklarının sağlıklı olması gerekmektedir. Bu koşul­ lar arasında uyum gerekir. Ekonomik hayat kimi zaman iniş ve kimi zaman çıkışlar gösterir. Ekonominin bu meddücezirinde şahıslar, hükmî şahıslar, ticarî işletmeler, vesaire borçlarını, edimlerini yerine getiremezler. Bu durumda, ekonomik varlığın devamı için koruyucu önlemler gerekmektedir. Alacaklıların ve borçluların karşılıklı hak ve yükümlülüklerini düzenlemek herkesin yararınadır. Kötü niyetli kişilerin İcra ve İflas Kanunundaki boşluklardan faydalanmaya çalıştıkları sık sık görülmektedir. Bu tasarı hazırlanırken ödeme güçlüğü çeken şirketler hukukunda, Avrupa Birliği üyesi devlet­ lerinde sorunları olduğu ve bunun için icra iflas mevzuatında tadil veya ilga çalışmalarının yapıl­ dığı müşahede edilmiştir, örneğin, Fransa ve İtalya'da bu çalışmanın yapıldığını biliyoruz. Avrupa Birliği ülkelerinin tamamını içeren bir yasa da mevcut değildir, tasarı çalışmaları bitmemiştir. O nedenle, işbu tasarı hazırlanırken Anglosakson mevzuatı ve Kıta Avrupa yasal düzenlemeleri in­ celenmiştir. Bu cümleden olmak üzere, İsviçre İcra İflas Kanununun 1 Ocak 1997'de yürürlüğe giren metni esin kaynağı olmuştur. Bu metinde, hâkimin takdirine, adalet anlayışına, sağduyusuna önem verilmiş ve ilkeler önplana çıkmıştır. Saygıdeğer arkadaşlarım, bu tasarıyla, yeniden yapılandırılmaya yönelik borçlu işletmelerin mallarının korunması ve değerinin artırılması, alacaklılar arasında adil bir çözümün bulunması, if­ las ve konkordato prosedürlerinin zamanında, etkili ve yansız bir şekilde sonuçlandırılması, takip sürecinin alacaklı ve borçlunun hak ve menfaatlarmın zedelenmeden, hassas dengeyi bozmadan hız­ landırılması, hakların suiistimalinin önlenmesi ve en nihayet, icra sürecini yavaşlatan usul ve yön­ temlerin değiştirilmesi amaçlanmıştır. -164-