08.08.2017 Sayı -4- Sedasyon » 3 Derginin amacı içeriği ve iletişim bilgileri... » Bilim 4-5 Bilimsel faaliyetler ve sağlıklı yaşam üzerine... » Felsefe 6-7 Düşünce tarihi ve filozoflar üzerine... » Kültür Sanat 8-9 Sanatsal faaliyetler ve eşsiz örnekleri üzerine... » Edebiyat 10-11 Edebiyat tarihinden örnekler ve incelemeler üzerine... » Sinema 12 Keşfedilmeyi bekleyen ve iz bırakan filmler üzerine... » Teknoloji 13-14 Güncel web siteleri ve yazılım incelemeleri üzerine... » Kaynakça 15 web: https://sedasyon.org - e-mail: [email protected] Sedasyon, güncellendiği süre boyunca ücretsiz olarak yayımlanmayı kendisine amaç edinmiş bir internet dergisidir ve editörü tektir. Bu dergi, okuyucunun dikkatini dağıtma ihtimali olan tüm kirlilikten arındırılarak minimal bir tarzda tasarlanmıştır. Sedasyon’un pdf formatında paylaşılmasının temel nedeni, derginin çıktısının kolaylıkla alınabilmesine ve okuyucunun evinde veya işyerinde fiziksel basılı bir materyal olarak farklı insanlarla paylaşabilmesine olanak sağlamaktır. Dergide yayınlanan her türlü bilginin kaynağı, kaynakça kısmında belirtilecektir. Sağlığı tartışmalı olan hiçbir bilgiye yer verilmemesine dikkat edilecek ve okuyucu tarafından tespit edilen hatalı bilgiler bir sonraki sayıda düzeltilmiş şekilde okuyucularla paylaşılacaktır. Sedasyon, paylaşılması, araştırılması ve incelenmesi istenen konuları ve okuyucu tarafından gönderilmiş, yayıma uygun her türlü bilgiyi araştırmaya veya paylaşmaya daima açıktır. Dergi hiçbir okuyucuya kesinlikle abonelik usulü ücretli olarak satılmayacağı gibi, varlığının mevcudiyetini koruyabilmek için bağış ve minimal tarzda tasarlanacak reklamlara da açıktır. Görüş ve önerileriniz derginin mevcudiyeti için önemlidir. Her geçen günün sağlık, huzur, mutluluk getirmesi dileği ve de dost sevgilerimle. Editör -3web: https://sedasyon.org - e-mail: [email protected] » Kara Delikler Kara delik, astrofizikte, çekim alanı her türlü maddesel oluşumun ve ışınımın kendisinden kaçmasına izin vermeyecek derecede güçlü olan, kütlesi büyük bir kozmik cisimdir. Çoğunlukla bir yıldız söndüğünde oluştuğu düşünülür. Kara delikler ışık yaymadıkları için görünemezler ancak bazı özel aletlerle çalışan uzay teleskopları, kara deliğin çevresindeki yıldızların etkileşimine bakarak, kara deliklerin yerini tespit edebilir. Kara Deliklerin Boyutları Ne Kadardır? Kara delikler büyük veya küçük boyutlarda olabilirler. Bilim adamları, en küçük kara deliklerin sadece bir atom kadar küçük olduğunu düşünüyorlar. Bu kara delikler çok küçük boyutlarına rağmen büyük bir dağ kütlesine sahip olabilirler. Birçok kara delik türü mevcuttur. Bir yıldızın çekimsel içe (kendi üzerine) çökmesiyle oluşan kara delik türüne “yıldızsal kara delik” denir. Bu kara delikler galaksilerin merkezinde bulundukları takdirde birkaç milyarlık “güneş kütlesi”ne kadar çıkabilen devasa bir kütleye sahip olabilirler ve bu durumda “dev kara delik” (veya galaktik kara delik) adını alırlar. Kütle bakımından kara deliklerin iki uç noktasını oluşturan bu iki tür arasında bir de, kütlesi birkaç bin “güneş kütlesi” olan üçüncü bir türün bulunduğu düşünülür ve bu türe “orta kara delik”ler denilir. En düşük kütleli kara deliklerin ise kozmos tarihinin başlangıcındaki Büyük Patlama’da oluştukları düşünülür ve bunlara da “ilksel kara delik” adı verilir. Bununla birlikte ilksel kara deliklerin varlığı halihazırda doğrulanmış değildir. Bir kara deliği doğrudan gözlemlemek imkânsızdır. Bilindiği gibi bir nesnenin görülebilmesi için, kendisinden ışık çıkması veya kendisine gelen ışığı yansıtması gerekir; oysa kara delikler çok yakınından geçen ışıkları bile yutmaktadırlar. Bununla birlikte varlığı, çevresi üzerindeki çekim icraatinden, özellikle mikrokuasarlarda ve aktif galaksi çekirdeklerinde kara delik üzerine düşen yakınlardaki maddenin son derece ısınmış olmasından ve güçlü bir şekilde X ışını yaymasından anlaşılmaktadır. Böylece, gözlemler dev veya ufak boyutlardaki bu tür cisimlerin varlığını ortaya koymaktadır. Bu gözlemlerin kapsadığı ve genel görelilik kuramına uyan cisimler yalnızca kara deliklerdir. Kara delik diğer astrofizik cisimleri gibi bir astrofizik cisimdir. Doğrudan gözlemlenmesinin çok güç olmasıyla ve merkezî bölgesinin fizik kuramlarıyla tatminkâr biçimde tanımlanamaz oluşuyla nitelenir. Merkezî bölgesinin tanımlanamayışındaki en önemli etken, merkezinde bir “çekimsel tekilliği” içeriyor olmasıdır. Bu çekimsel tekillik, ancak bir “kuantum çekimi” kuramıyla tanımlanabilir ki, günümüzde böyle bir kuram bulunmamaktadır. [8] Buna karşılık, uygulanan çeşitli dolaylı yöntemler sayesinde, yakın çevresinde hüküm süren fiziksel koşullar ve çevresi üzerindeki etkisi mükemmel biçimde tanımlanabilmektedir. Öte yandan kara delikler çok az sayıdaki parametrelerle tanımlanmaları bakımından şaşkınlık verici nesnelerdir. Yaşadığımız evrendeki tanımları yalnızca üç parametreye bağlıdır: Kütle, elektriksel yük ve açısal momentum. -4web: https://sedasyon.org - e-mail: [email protected] » Kara Delikler Kara Delikler Bir Kıyamet Senaryosu Olabilir Mi? Bu konudaki genel kanı kara deliklerin dünyanın sonunu getirmeyeceğidir. Çünkü şu an için tespit edilmiş kara deliklerin hiçbiri dünyaya yeterince yakın değildir. Bununla birlikte güneşin hiçbir zaman kara deliğe dönüşmeyecek olduğu, çünkü bunun için yeterince büyüklüğe sahip olmadığı düşünülmektedir. Kara deliklerin yalnızca iki türü için birçok gözlem donanımları düzenlenmektedir (doğrudan değil, dolaylı gözlem olmakla birlikte, aşağıdaki bölümde görüleceği gibi, gitgide daha açık ve seçik gözlemlere doğru ilerleme kaydedilmektedir) Bunlar yıldızsal kara delikler ve dev kara deliklerdir. Bize en yakın dev kara delik, galaksimizin merkezinde, yaklaşık 8 kiloparsek uzaklıkta bulunmaktadır. Bir kara deliği bulma konusundaki ilk yöntemlerden biri, yörünge parametrelerine başvurarak bir çift yıldızın iki bileşeninin (iki yoldaşının) kütlelerinin belirlenmesiydi. Böylece çift yıldızlardan diğer bileşeni görünmez olan, kütlesi az olan bileşenler, yörüngelerindeki hızlarına da dikkat edilerek araştırıldı. Bileşenlerden, kütlesi büyük ve görünmez olanı, normalde böyle kütledeki bir yıldızın kolaylıkla görülebilmesi gerektiğine göre genellikle bir nötron yıldızı olarak veya bir kara delik olarak yorumlanabilir. O zaman, yörünge eğikliği açısı da bilinmiyorsa, yoldaşının kütlesinin nötron yıldızlarının maksimum kütle sınırını (yaklaşık 3,3 güneş kütlesi) geçip geçmediğine bakılır. Eğer sınırı geçiyorsa bu bir kara deliktir, geçmiyorsa bir ak cüce olabilir. Bunun yanı sıra, bazı yıldızsal kara deliklerin “gama ışınları dalgalarının yayını” sırasında belirdikleri bilgisi göz önünde bulundurulur. Zaten böyle kara delikler süpernova halindeki (Wolf-Rayet yıldızı gibi) büyük bir yıldızın patlaması yoluyla oluşabilirler ve “collapsar” örneğiyle tanımlanan bazı hallerde kara delik bir gama ışınları dalgası üretildiği an oluşur. Böylece, bir “gama ışınları dalga yayını” (GRB) bir kara deliğin doğumunun işareti olabilir. Süpernovalar vasıtasıyla daha küçük kütleli kara delikler de oluşabilir. Örneğin 1987A süpernovasından kalan artıkların bir kara deliğe dönüştüğü düşünülmektedir. Bir kara deliğin varlığını gösteren bir başka fenomen de esas olarak radyo dalgaları alanında gözlemlenen “akış”ların varlığıdır ki, bu akışlar hem yıldızsal kara deliklerce, hem de dev kara deliklerce yaratılabilmektedir. Bu akışlar kara deliğin “yığılım diski”nde oluşan büyük ölçekli manyetik alan değişimlerinden kaynaklanırlar. NASA Karadelikler Üzerinde Nasıl Çalışıyor? NASA karadelikler hakkında daha fazla bilgi edinmek için uzayda dolaşan uyduları ve teleskopları kullanıyor. Bu uzay aracı, bilim insanlarının evren hakkındaki sorularına cevap vermelerine yardımcı olur. -5web: https://sedasyon.org - e-mail: [email protected] » René Descartes » Metod Üzerine Sonunda, nasıl oturduğumuz evi yeniden yapmaya başlamadan önce onu yıkmak, gereç sağlamak ve mimar bulmak ya da kendimiz mimarlık yapmak, bu arada özenle plan çizmek yetmezse, aynı zamanda bu iş sürerken rahatça oturulacak bir başka ev bulmak gerekirse, işte tam bunun gibi usum beni yargılarımda kararsız olmaya zorlarken eylemlerimde kararsız kalmayayım ve elimden geldiğince mutlu yaşamayı bundan böyle elden bırakmayayım diye kendime, sizinle paylaşmak istediğim üç ya da dört kuraldan oluşan, geçici bir ahlak anlayışı geliştirdim. Birincisi; Tanrı’nın çocukluğumdan beri yetişmem için bana bağışladığı dine sıkı sıkıya bağlı kalarak ülkemin yasalarına ve alışkanlıklarına uymak ve tüm öbür konularda birlikte yaşayacağım en sağduyulu kimselerin uygulamada hep birlikte benimsediği en ılımlı ve aşırılıktan en uzak görüşleri izleyerek kendimi yönetmektir. Çünkü kendi görüşlerimin tümünü yeniden incelemeyi istediğimden onları yok saymaya başlar başlamaz en sağduyulu kimselerin görüşlerini izlemekten daha iyi bir şey yapamayacağıma güveniyordum. İranlılar ya da Çinliler arasında bizim aramızda olanlar kadar sağduyulu kimseler olabilse de, bana birlikte yaşayacaklarımın görüşlerini kendime örnek almak daha yararlı görünüyordu; görüşlerinin gerçekten ne olduğunu bilmek için, yalnızca göreneklerimizin bozulmuşluğundan inandığı her şeyi söyleyecek pek az insan bulunduğundan değil, ama birçoğunun kendilerinin de bunu bilmemesinden ötürü söylediklerinden çok yaptıklarına bakmam gerekiyordu; çünkü insanın bir şeye inanmasını sağlayan düşünce eylemiyle insanın bir şeye inandığını bilmesini sağlayan düşünce eylemi birbirinden ayrıdır, genellikle onlardan biri varsa öbürü yoktur. Aynı yaygınlıkta benimsenen birçok görüş arasından ben en ılımlılarını seçiyordum: çünkü bunlar uygulamaya her zaman en uygun olanlardı ve tüm aşırılıklar kötü sayıldığından büyük bir olasılıkla en iyileriydi; öte yandan aşırı noktalardan birini seçmişsem, yanıldığımda doğru yoldan iyice ayrılmamam için, öbür aşırı noktaya tutunmam gerekecekti. Özellikle insanın özgürlüğünü kısıtlayan tüm yükümlülükleri aşırılıklar arasına koyuyordum. Benim bu söylediklerimden iyi bir amaçla zayıf ruhların kararsızlığını gidermek için ya da hatta dindışı bir amaçla insanlar arasındaki ticari ilişkilerin güvenliği için tutarlı olmayı gerektiren yeminlerin ya da sözleşmelerin dayandığı yasaları doğru bulmadığım sonucu çıkarılmasın ama, dünyada her zaman aynı durumda kalan herhangi bir şey görmediğim için ve kendi payıma yargılarımı giderek yetkinleştirmeye ve onları daha kötü kılmamaya karar verdiğim için, onayladığım bazı şeyler artık iyi olmadıklarında ya da artık onları öyle değerlendirmediğimde bu şeyleri iyi diye almaya kendimi zorlayacak olursam, sağduyuya karşı büyük bir yanlış yapmış olacağımı düşünürdüm. İkinci kuralım; eylemlerimde elimden geldiğince tutarlı ve kararlı olmak ve en kuşku götürür görüşlerin bile bir kere çok güvenli olduklarına karar verdiğim zaman onları dirençle izlemek olacaktı. -6web: https://sedasyon.org - e-mail: [email protected] » René Descartes » Metod Üzerine Bu konuda, ormanda yolunu şaşırmış yolcuları örnek alacaktım, ormanda yolunu şaşırmış yolcular bir o yana bir bu yana fır dönerek dolaşmamalılar, bir yerde durup kalmamalılar da, ama olabildiğince aynı yöne doğru hep dosdoğru yürümeliler ve başlangıçta o yolu seçmeye belki yalnız raslantıyla karar vermiş olsalar da sıradan nedenlerle yollarını değiştirmemeliler: çünkü bu yolla tam istedikleri yere gidemeseler de hiç değilse sonunda büyük bir olasılıkla bir ormanın ortasında olmaktan daha iyi bir yere varacaklardır. Böylece yaşamın eylemleri insana süre tanımadığından, çok kesin bir doğru vardır, o da en doğru görüşleri belirleyecek durumda olmadığımız zaman en olası görüşleri izlemek zorunda olduğumuzdur; ayrıca görüşlerden hangisinin hangisinden daha olası olduğunu belirleyemediğimiz zaman bunların bazıları üzerinde karar kılmamız ve sonra bunların uygulamayla ilgili olduklarını göz önünde tutarak bunları kuşku götürür görüşler olarak değil de doğru ve kesin görüşler olarak değerlendirmemiz gerekir, çünkü bizi buna iten bir neden vardır. Bu, rasgele iyi diye uyguladıkları şeyleri sonra kötü diye yargılayan zayıf ve kararsız insanların vicdanlarını karıştıran tüm pişmanlıklardan ve azaplardan hemen kurtulmamı sağladı. Üçüncü kuralım; her zaman yazgıdan çok kendimi yenmeye, dünyanın düzenini değiştirmekten çok arzularımı değiştirmeye çalışmak ve genellikle düşüncemizin dışında herhangi bir şeye tümüyle egemen olamayacağımıza göre, dışımızdaki şeylerle ilgili olarak elimizden geleni yaptıktan sonra bizi başarmaktan alıkoyan her şeyin bizim açımızdan mutlak olarak olanaksız olduğuna inanmaya alışmaktır. Bu beni elimde olmayan bir gelecekle ilgili isteklere kapılmaktan ve böylece kendimi hoşnut etmekten engellemek konusunda yeterli görünüyordu. Çünkü istemimiz doğal olarak yalnızca anlığımızın ona herhangi bir biçimde olası gösterdiği şeyleri arzulamaya yöneldiğinden, elbette bizim dışımızda olan tüm iyi şeyleri aynı zamanda gücümüzü aşan şeyler diye belirlersek, doğuşumuza bağlı görünen yoksunluklar kendi yanlışımızın sonucu olmadığı zaman Çin ya da Meksika krallıklarına sahip olmadığımıza üzülmeyiz; hep denildiği gibi zorunlulukları erdem sayarak, hastaysak sağlıklı olmayı ya da hapisteysek özgür olmayı, elmaslardan daha dirençli maddelerden yapılmış bedenlere ya da kuşlar gibi uçmak için kanatlara sahip olmayı istemeyeceğiz. Ama her şeye bu açıdan bakmaya alışmak için uzun bir çabaya ve hep kendi üstüne düşen bir düşünceye gereksinim olduğunu söylüyorum; ve eskiden yazgının egemenliğinden kendini kurtaran, acılara ve yoksulluğa karşın mutlulukta tanrılarıyla yarışan bu filozofların (Stoacılar) gizi özellikle buna dayanıyordu. Çünkü hep doğanın kendileri için çizdiği sınırları belirlemeye çalışarak düşüncelerinden başka hiçbir şeye egemen olamayacaklarına, bunun onları başka şeyler için herhangi bir heyecan duymaktan alıkoyacağına iyice inanıyorlardı; düşüncelerini öylesine mutlak bir biçimde kullanıyorlardı ki, doğanın ve yazgının çokça desteklediği ama bu felsefeye bağlı olmadıkları için her istediklerini kullanamayan insanlardan kendilerini daha zengin, daha güçlü, daha özgür, daha mutlu saymakta bir bakıma haklıydılar. Devam edecek... - 7web: https://sedasyon.org - e-mail: [email protected] » Machu Picchu » Cusco » Peru Machu Picchu, (Maçu Piççu veya Maçu Piçu, Machu Pikchu), bugüne kadar çok iyi korunarak gelmiş olan bir İnka antik şehridir. Çoğu arkeolog Machu Picchu’nun Inca imparatoru Pachacuti’ye (1438-1472) ait bir mülk olarak inşa edildiğine inanıyor. Genellikle “Incas Kayıp Şehri” olarak anılan bu şehir, Inca uygarlığının en tanıdık simgesi. Incas, 1450 yıllarında mülkiyetini inşa etti, ancak bir yüzyıl sonra İspanyol Fethi zamanında terk etti. Yerel olarak bilinmesine rağmen, 1911’de Amerikan tarihçisi Hiram Bingham onu uluslararası ilgi alanına getirinceye kadar, sömürge döneminde ne İspanyollar tarafından ne de dış dünya tarafından, bilinmiyordu. Machu Picchu klasik Inca tarzında, cilalı kuru taş duvarlarla inşa edilmiştir. Üç temel yapısı Inti Watana, Güneş Tapınağı ve Üç Pencereli Oda’dır. Dışarıda bulunan binaların çoğu turistlere başlangıçta nasıl göründükleri konusunda daha iyi bir fikir vermek için yeniden inşa edilmiştir. Machu Picchu 1981’de Perulu Tarihi Koruma Alanı ilan edilmiş ve 1983’te UNESCO Dünya Mirası Listesi ilan edilmiştir. Machu Picchu, 2007’de dünya çapında yapılan internet anketi neticesinde dünyanın “Yeni Yedi Harikası”ndan biri seçildi. 1976 yılından beri restore edilmeye devam edilen bu kültürel mirasın her geçen gün toprak altına battığı düşünüldüğünden ve mirasın daha fazla zarar görmesine engel olmak için, ziyaretçi sayısı günlük maksimum 2500 ziyaretçi olarak sınırlandırılmıştır. Bu nedenle biletlerin kentin girişinden değil, Aguas Calientes veya Cusco’dan alınması gerekiyor. Deniz seviyesinden 2430 m. yüksekte olması nedeniyle ziyaretçilerin yukarı çıktıkça sağlık sorunları yaşadığı gözlemlenmiş ve buna uygun olarak rahatsızlık çeken ziyaretçilere oksijen desteği sağlanmıştır. Bu nedenle potansiyel ziyaretçilere, geziden önce belirli ekipmanları yanlarına almaları tavsiye edilmektedir. İnka halkı 12. ve 16. yüzyıllar arasında And Dağları eteklerinde imparatorluklarını kurmuş Güney Amerika yerlileridir. Doğa ile uyumlu yaşamanın ve Tanrı’lara boyun eğmenin en mantıklı yaşam şekli olduğuna kanaat getiren İnka halkı, yaşam tarzlarını da buna göre şekillendirmişti. Onlara göre en büyük Tanrı İnti idi ve İnti güneş anlamına gelmekteydi. İşte İnka halkı güneşe yakın olmak için, yüksek bir alana kurulan Machu Picchu’nun da bu anlamda kutsal tapınak şehri olarak inşaa edildiği düşünülmektedir. Kente bir lamanın yüküyle ancak sığabileceği büyüklükteki İnki Punktu yani Güneş Kapısından içeri giriliyor ve şehirde iki ana bölüm var: tarım yapılan teraslar ve rahiplerin yaşadığı düşünülen tapınak bölümleri. Şehrin tarım alanı olarak kullanılan teraslardan oluşan bölümleri, Eski Zirve (Quechua dilinde: Machu Picchu) denen dağın eteklerinde. Tapınaklar bölümünde ise, 200’den fazla merdiven sistemiyle birbirine bağlı taş yapı yer alıyor. Ve şaşırtıcı şekilde şehrin 3000 basamağı bugün hala çok iyi durumda. Basamaklardan çıkmaya başladığınızda sağınızda Güneş Tapınağı yer alıyor. Güneş Tapınağını geçtiğinizde karşınıza adını trapezoid pencerelerinden alan Üç Pencere Tapınağı çıkıyor. Ana meydana ulaştığınızda ise taş işçiliğinin doruk noktasına ulaştığı Ana Tapınak karşınıza çıkıyor. Üç büyük duvarla çevrelenen tapınağın kapısı güneye bakıyor. -8web: https://sedasyon.org - e-mail: [email protected] » Machu Picchu » Cusco » Peru Tapınağın zemininde okyanusu ve suyu simgeleyen beyaz kum bulunmuş. Ana tapınağın kuzey yanındaki merdivenlerle kentin en ilginç yapısı İntihuatana yani Güneş Taşı çıkıyor. Bu taş güneşin hareketlerini izlemekte ve astronomik olayları belirlemekte kullanılıyor. Güneş Taşından ana meydana doğru baktığınızda, sehrin sonunda yer alan Huayna Picchu dağının tepesini görüyosunuz. Quechua dilinde Genç Zirve anlamına gelen Huayna Picchu’ya 2 saatlik zorlu ve biraz tehlikeli bir tırmanış ile ulaşıyorsunuz. Ancak tepeden izlediğiniz İnka’ların mirası ve panaromik dağ manzaraları nefes kesici. Ziyaretçi Aktiviteleri Nelerdir? Aguas Calientes Ziyareti: Bir diğer ismi Machu Picchu Pueblo olan, Machu Picchu turunun başı veya sonu olak kabul edilen kasaba. Peruluların mochileros adını verdikleri ‘backpacker’ların buluşma ve izlenimlerini paylaşma noktası olan Aguas Calientes’te doğruyu söylemek gerekirse yapacak çok bir şey yok. Peru ziyaretinizi unutulmaz kılmak için şapka, süveter ya da eldiven satın alabilirsiniz. Bölge oldukça sıcak ve nemli. Baños termales adı verilen kaplıcalar, Avenida Pachacutec’e 10 dakikalık yürüme mesafesinde. Kutsal Yol: İnka Trail: Ollaytantambo ile Machu Picchu’ya arasında uzanan Inka Trail yolunun dilerseniz 82. Kilometresinden başlayıp 4 günde Machu Picchu’ya ulaşabiliyorsunuz. Dilerseniz de 104. Kilometreden 6 saat süren yürüyüş sonrası Güneş Kapısından içeri girip muhteşem Huaya Pichu ve Machu Picchu manzaraları tarafından karşılanıyorsunuz. Yol boyunca 2 kilometrede bir yer alan gözetleme kuleleri ise şehirler arasında haberleri taşıyan koşucu askerlerin dinlenme alanları. Putukusi’ye Turmanış: Hızını alamayan kutsal kabul edilen Putukusi dağına düzenlenen yürüyüşlere katılabilirler. Burası, Machu Picchu’yu uzaktan görmek isteyenler için ideal bir nokta. Zirveye ulaşmak 75 dakika kadar sürüyor, iniş ise sadece 45 dk. Putukusi’ye gerçekten fit olduğunuzu düşünüyorsanız tırmanın. Kuşseverler için Egzoik Kuşları Gözlem: Mandor Ravine ve burada yer alan minik şelale rengarenk egzotik kuşa ev sahipliği yapar. Buraya, eski tren istasyonunun hemen arkasında yer alan yoldan yürüyerek ulaşabilirsiniz. Yaklaşık 3 km. mesafe katetmeniz gerektiğini söyleyebiliriz. Ne zaman gidilir? Peru için gidilmesi en güzel aylar Haziran ile Ağustos arası dense de her daim ılıman iklimiyle, Peru; yılın 365 günü tercih edebileceğiniz bir tatil alternatifi. Ülke kıyı, dağ ve orman olmak üzere üç farklı alana yayılmış olsa da genelinde tropik bir iklim hakim. Peru’da hava şartları yaz-kış fark etmeksizin ılıman. Dalga sörfü ise hemen hemen her mevsim yapılabiliyor. -9web: https://sedasyon.org - e-mail: [email protected] » Falınızda Rönesans Var » Ferhan Şensoy Çanta saplarının eninin kaç santim olması doğru acaba? Evde bir kaç tane çantam var. Hepsinin saplarını ölçüyorum. İki santim olan var, bir buçuk santim olan var, ikisinin arasında kalmış kesirliler var. O kalınlığa çantayı üreten karar veriyor ve herhalde kendi eline en uyan boyutu seçiyor, ama boyutunu bilmediği, başkalarının elleri için üretiyor çantaları. Bu konuda da bir ana örnek olması gerekiyor. Çanta sapının eninin kaç milim olacağına belirgin bir karar verilip, durumun Türk Ana örnekler Enstitüsü’nce bütün çantacılara bildirilmesi şart. Bir de şu var tabii, kimsenin eli birbirinin aynı değil. Pabuç gibi eller var, kiminin eli ceketin yeninde yitip gidiyor. Demek ki çanta saplarının “small”, “medium”, “large” ve “extralarge” olarak ellere göre sınıflandırılması gerekiyor. Çok gereksiz bir soruna parmak soktuğumu düşünüyorsunuz siz şimdi. Size öyle geliyor. Üstelik ben de konuya başparmağımı sokmuyorum. Keyfe arabesk, serçe parmak bir sokuşla karşı karşıyayız. Örneğin; bir çantam var sapı elime ince geliyor, çantayı taşırken, onun sapını değil de, dört parmağımla elimin ayasını tutabiliyorum, elimin içinde kayboluyor sapımsı şey. Bu yüzden onu zaman zaman iki parmağımla taşımak zorunda kalıyorum, bu taşıma biçimi de taşıyıcı parmaklardan birinde nasır üretti. Çünkü zaman zaman ağır oluyor çantamın sosyal içeriği. O çantayı istepneye aldım, başka bir çantaya yatay geçiş yaptım. Bu başka çanta da iyi, güzel, gel dikiz ki sap biraz kalın, elime büyük geliyor. Sap konusunun ciddiyetini kavramış olarak kendime yeni bir çanta almaya karar verdim. Çantacıya girer girmez beni esir alıp, bütün çantaları ortaya döküp, her birine özgün övgüler düzen tez satış eğilimli tezgâhtar şovunu bitirince, tek tek çantaların saplarını denemeye başladım. “Nesine bakıyorsunuz?” “Sapına.” “Çanta mı alıcaksınız, sapını mı?” “Sapı alıcam, fakat zaten çantayı da sapla birlikte veriyorsunuz.” Manyağın biri olduğumdan emin olan tez satış eğilimli tezgâhtar, sustu. Ben sapları sınamayı sürdürdüm. Sonunda elime cuk oturan bir sap buldum ancak çantası güzel değil, bavul gibi bir şey. Daha sonra o sapa uygun bir çanta beğendim. Tez satış eğilimli tezgâhtara bavulumsu çantanın sapını söküp, beğendiğim, çantanın sapı yerine takıp takamayacağını sordum. Afalladı, konuyu tam çakamadı. “Şu çantayı sapsız olarak istiyorum, bu, bavulumsu çantanın da sadece sapını istiyorum.” Sapına kadar delikanlı olan tez satış eğilimli tezgâhtar, işin burasında terbiyesizleşmeye başladı: “Ne diyorsun lan sen?” Ben ondan terbiyeli değilim ki: “Sapı elime uymayan çantayı neremle taşıyacağım ulân?” Birden aramızda, beni dükkândan çıkarmaya yönelik bir itiş kakış başladı. İlk yumruğu o vurdu, ben refleks olarak yumrukla yanıt verdim. Karakolda, nasıl olduysa o haklı çıktı, ben çantacıya saldıran bölücü olarak nezarete alındım. Nezaret denilen bu mekânların eninin kaç santim olması doğru acaba? - 10 web: https://sedasyon.org - e-mail: [email protected] » Falınızda Rönesans Var » Ferhan Şensoy Nedense çok zengin aileler çocuklarını, çok zengin ailelerin çocuklarıyla evlendirmeye özen gösteriyorlar. Servetler evlendirilip, iş büyütülüyor. N’olucaksa o kadar para? Bu tip evlilikler de kolay kolay çözülmüyor. Çok zengin bir ailenin, çok yoksul bir aileden kız aldığı, ya da çok zengin bir ailenin kızının, gariban bir herifle evlendirildiği yalnız eski Türk filimlerinde görülmüş, yüzükler Hulusi Kentmen tarafından takılmış ve fakat hayatın sosisli ve hardallı gerçeğinde böyle bir şeye rastlanmamıştır. Dedektiflerin piri Sherlock Holmes’un yaratıcısı ünlü ingiliz yazan Sir Arthur Conan Doyle tiyatro oyunları da yazmış ve bir dönem çok tutulan bu oyunlarından iyi para kazanmış. O dönemde üstadın oyunlarında 10 pound haftalıkla çalışan genç bir oyuncu varmış. Bir gün bu oyuncu kendisinden otuz yaş büyük olan bu yazara çok komünist bir teklifte bulunmuş: “Sir, şu andan itibaren, hayatımızın sonuna dek kazanacağımız paraları birleştirip, sonra ikiye bölerek harcıyalım mı?” “Nasıl yani?” demiş yazar şaşkınlıkla. “Şöyle yani, bakın ben bu hafta 10 pound kazandım. Sizin sanırım, bu haftaki telif ücretleriniz 1000 pound’u bulmuştur. İkisini birleştirince 1010 pound eder, bu parayı 505’er pound olarak bölüşelim, diyorum... Bu durumda sizin bana 495 pound vermeniz gerecek. Yazar gülmüş: “Teklifin bir evlilik teklifi gibi.” “Paralarımızı evlendirdim diyorum, Sir!” “Aritmetiğin çok güçlü çocuğum, fakat bu işten benim kazancım ne olacak?” “Şimdi siz zararda gibi görünüyorsunuz ama ilerde ben çok ünlü bir oyuncu olup, çok paralar kazandığımda, bu paraların yarısını size vermek zorunda kalacağım.” Burma bıyık Doyle bu çok garip teklifi elbette reddetmiş ve sonra çok pişman olmuştu, çünkü teklifi yapan genç oyuncunun adı Charles Chaplin’di. 71 yaşına kadar yaşayan Doyle, Şarlo’nun dünyanın en önemli oyuncularından biri olup, büyük paralar kazandığını gördükçe hep hayıflanmış ve her Şarlo filimi izlediğinde: “Gitti paracıklar!” diye söylenmiş. - 11web: https://sedasyon.org - e-mail: [email protected] » Sinema 1- After Hours Yönetmen: Martin Scorsese Senarist: Joseph Minion Oyuncular: Griffin Dunne, Rosanna Arquette, Verna Bloom Yapım yılı: 1985, ABD Süre: 97 dakika Konu: Bir kabus gördüğünüzü düşünün. İşler karıştıkça karışır. Tam bir sorunu hallettim derken bir belaya bulaşırsınız. Sonunda kan ter içinde uyanıp kabus gördüğünüzü fark ettiğinizde mutlu olursunuz. İşte “After Hours” tam bu tadı yakalamış bir film. New York’ta keyifli ve lüks bir yaşam süren bilgisayar programcısı Paul Hackett, bir kafede tanıştığı Marcy’yle akşam için randevulaştığında Manhattan’ın varoşlarında onu bekleyen gece macerasından henüz habersizdir. Güzel kadının Soho’daki dairesine geldiğinde önce rahatsızlık verici bir ressam olan, ev arkadaşı Kiki’yle tanışacak; bir süre sonra maruz kalacağı sarkazm işlerin hiç de yolunda gitmeyeceğini belli ettiğinde ise Doğu yakasındaki fiyakalı evine dönmek isteyecektir. Elbette zaman zaman çok komik ve gerilim dolu bir kabusa dönüşecektir gecesi. Tanışacağı renkli tipler ve dahil olacağı absürd olaylar serisi, büyük şehrin hiç bilmediği bir yüzünü tanıştıracaktır Paul’e. 2- Angel-A Yönetmen: Luc Besson Senarist: Luc Besson Oyuncular: Rie Rasmussen, Jamel Debbouze, Gilbert Melki Yapım yılı: 2005 Fransa Süre: 91 dakika Konu: Andre, şehrin yarısına on binlerce dolar olan borcu olan beceriksiz bir dolandırıcıdır. Kendi güvenliği için hapse girmek istesede giremez. Bir gün tesadüfen sorunlarının çözülmesine yardımcı olacak uzun bacaklı seksi Angel-a ile karşılaşır ve hayatı farklı bir yol almaya başlar. Çaresizliği, umudu, başarısızlığı bir arada görebileceğiniz, ne tam fantastik ne de tam anlamıyla sıradan bir film diyemeyeceğimiz “Angel-a”, izleyicinin damağında hiç şüphesiz farklı bir tad bırakacaktır. Siyah beyaz ve de muhteşem Paris görüntüleri eşliginde hoş bir seyirlik... Bu kadar aykırı görünümlü bir çift yarattığı, başrollere de gerçek değilmiş gibi görünen Rie Rasmussen ile Amelie’deki sevimli manav çırağı Jamel Debbouze’i layık gördüğü için Luc Besson’u tebrik etmeli. İkisi de gayet başarılı. - 12 web: https://sedasyon.org - e-mail: [email protected] » Drone Nedir? Drone, İngilizce’de erkek arı manasına gelen bir kelime. Fakat günümüzde insansız hava araçları anlamında kullanılıyor. Droneların çıkış tarihi kesin olarak bilinmemektedir. Bilinenlere göre 1970 yılında CIA tarafından casus dronelar üretilmiştir. Görev tam olarak başarıya ulaşamadığı için rafa kaldırılmıştır. Son zamanlarda tekrardan ünlenen droneların kullanım alanları gün geçtikçe çoğalmaktadır. Droneların kullanım alanlarına örnek olarak: sağlık, sinema, askeriye, hobi, kargo gösterilebilir. Şuan en çok askeriye ve hobi amaçlı kullanılan dronelar geleceğin teknolojisi olmaya çok yakın. Amazon şirketi teslimatları drone ile yapmak için yoğun çaba harcamaktadır. Dronelar sinema sektöründe yeni bir sayfa açmıştır. Helikopter masraflarının ağır olması nedeniyle pek tercih edilemiyordu. Dronelar masrafsız ve rahat taşınabildiği için helikopterin önüne rahatça geçebilmiştir. Askeri amaçlı kullanılan dronelar gözetleme ve bombalama açısından çok iyi iş çıkarmaktadır. Amerika Birleşik Devletleri Silahlı Kuvvetleri’nde şuan 6.000’den fazla iha (insansız hava aracı) bulunmaktadır. 2015 verilerine göre Türk Silahlı Kuvvetleri’nin 22 tane insansız hava aracı bulunmaktadır. Dronelar yapısal olarak farklı çeşitlerde olabilmektedir. Multikopter, helikopter ve sabit kanatlı uçak olarak ayırabiliriz. Multikopterler kendi aralarında çeşitlenmiştir. 4 motorlu, 6 motorlu, 8 motorlu olarak görebilirsiniz. Menzilleri genel olarak farklıdır. Drone’lar yerden yaklaşık 6 metre yüksekliğe kadar sabit uçuş modunda uçup, 50 metre yüksekliğe kadar çıkabildiğinden; şehirlerin kuş bakışı görüntüleri bu ürünler sayesinde çok rahat kaydedilebilir. Hatta bu tarz videoların bir arada bulunduğu travelbydrone adında bir platform da bulunmakta. Bu sitede yaklaşık 2500 adet şehir tanıtım videosu var. Bunlardan biri de İstanbul’dan. Gitmek istediğiniz şehre karar vermeden önce Drone ile çekilmiş videosuna da bu site sayesinde göz atabilirsiniz Drone’lar sağlık sorunlarımız olduğunda da bizim yardımımıza koşacak. Mesela ilaca ihtiyaç duyduğumuzda, ilaç getiren drone devreye girecek. Kötü bir durumdayken de, ambulans drone faaliyete geçebilecek. Türkiye’de dronelar için kayıt gereklidir. 500 gram ve üzeri droneları https:// iha.shgm.gov.tr/public/index?ReturnUrl=%2findex.html bu linkten kayıt edebi- - 13web: https://sedasyon.org - e-mail: [email protected] » Opera İnternet Tarayıcı Opera, Google Chrome, Safari ve İnternet Explorer gibi tarayıcılara alternatif olarak geliştirilmiş bir tarayıcı hizmetidir. Günümüzde bütün tarayıcılar kendilerini geliştirmekte ve adeta birbirleriyle zaman zaman yarış içerisine girmektedirler. Son olarak ücretsiz dahili VPN hizmetiyle kullanıcılardan olumlu not alan Opera’yı kısaca tanıyalım. 1- Opera gezinme güvenliğinizi sağlar, böylece içeriğe odaklanabilirsiniz. Güvenli tarayıcımız sizi web’deki sahtekarlık ve zararlı yazılımlardan korur. Web’de daha iyi bir gizlilik ister misiniz? Sınırsız ve ücretsiz VPN özelliğini deneyin. 2- Çevrimiçi reklamlardan sıkıldınız mı? Opera, eklentilere ihtiyaç duymadan reklamları engelleyebilen ilk büyük tarayıcıdır. Test sonuçlarına göre dahili reklam engelleyicimiz, içerik açısından zengin web sayfalarını Opera’ya %90 daha hızlı yüklüyor. 3- Web’de kolayca birden fazla işle uğraşabilirsiniz. Görsel yer imlerimiz, sekme döngüsü ve özelleştirilebilir kısayollar sayesinde yolunuzu kaybetmez ve zaman kazanırsınız. Yeterince çevrimiçi video izleyemiyor musunuz? Hiçbir şeyi kaçırmadan gezinme ve diğer uygulamalarda çalışmanızı sağlayan kaydırılabilir, hareketli bir video karesi özelliği olan yeni video açma özelliğini kaçırmayın. 4- Daha hızlı ve uzun gezinin. Opera’nın hızı ve performansı önceliklerimiz arasında yer almaktadır. Veri sıkıştıran Opera Turbo özelliği, yerleşik reklam engelleyici ve diğer özellikleri, daha hızlı gezinmenize ve yeni pil tasarrufu özelliği de daha uzun süre gezinmenize yardımcı olacaktır. Laptop pil ömrünü %50’ye kadar uzatır. 5- Tarayıcınızı kişiselleştirin. 1.000’in üzerinde eklenti Opera’nın özelleştirilmesini kolaylaştırır. En iyi tarayıcı deneyimini kişisel bir dokunuşla edinmek için Opera’nın eklenti katalogundan hoşunuza giden eklenti ve temaları indirin. Hareketli temalarla Opera’nın başlangıç sayfasını canlandırın. 6- Senkronize olun. Tüm cihazlarınız üzerinden kolayca devam edin. Bilgisayarınızda veya mobil cihazınızda sık kullanılanlara, açık sekmelere, şifrelere ve arama geçmişinize erişmek için yalnızca Opera hesabınıza giriş yapın. Hareket halindeyken senkronize kalmak için telefon ve tabletiniz için de Opera tarayıcıyı edinmeyi unutmayın. 7- Haber akışınızı kişiselleştirin. Opera’da en son haberlere tarayıcının başlangıç sayfasındaki tek bir noktadan ulaşabilirsiniz. Sizi en çok ilgilendiren haberleri okumak için haber akışınızı kişiselleştirin. Kendi bölgenizden en çok okunan 50 makaleye ek olarak, dünyanın her yerinden tercih ettiğiniz haber kaynaklarını ekleyebilirsiniz. - 14 web: https://sedasyon.org - e-mail: [email protected] » Kaynakça Sf4: nasa.gov - wikipedia.org Sf5: nasa.gov - wikipedia.org Sf6: René Descartes / Metod Üzerine Sf7: René Descartes / Metod Üzerine Sf8: yolculukterapisi.com - wikipedia.org - bizevdeyokuz.com Sf9: olculukterapisi.com - wikipedia.org - bizevdeyokuz.com Sf10: Falınızda Rönesans Var / Ferhan Şensoy Sf11: Falınızda Rönesans Var / Ferhan Şensoy Sf12: imdb.com Sf13: teknolo.com - dronehakkinda.com Sf14: opera.com - 15 web: https://sedasyon.org - e-mail: [email protected]