Onkoloji Özel Sayısı Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ayşenur Oktay, özellikle meme taramalarında ülkemizin önde gelen isimlerinden biri olarak tanınıyor. Türk Radyoloji Derneği bünyesindeki Meme Çalışma Grubu’nda da aktif görev alan Prof. Dr. Oktay ile meme taramalarının önemi başta olmak üzere, radyoloji, teknik donanım, görüntüleme eğitimi gibi çeşitli konularda sohbet ettik. Eğitim hayatınızı İzmir ve Ankara’da geçirdiğinizi biliyoruz. Bu iki şehri karşılaştırınca neler söylersiniz? Ankara’da doğup büyümüş olmama karşın, tıp eğitiminden başlayarak yaşamımın daha uzun dönemini İzmir’de geçirdim. Bu nedenle kendimi iki şehre de ait hissediyorum. Ankara, yaşadığım dönemde çok sevdiğim bir şehirdi, ancak bugün İzmir’ de yaşadığım için çok mutluyum. Eğitimimi ve ihtisasımı, bu yıl 60. kuruluş yılını kutlayan Ege Üniversitesi’nde tamamladım ve çalışma hayatımı da burada sürdürüyorum. Yaşadığım bu şehir ve üniversitem her dönem bana çok şey kazandırdı. İki şehri genel anlamda karşılaştırmak gerekirse, Ankara çok düzenlidir, resmidir ve biraz ciddi gelir bana. İzmir her yönüyle sıcak, daha rahat ve yaşaması kolaydır diyebilirim. Meme görüntülemedeki uzmanlığınızı biliyoruz. Bu anlamda Türk radyolojisinin dünyadaki yerini nasıl görüyorsunuz? Meme görüntülemesinde son 15-20 yılda mamografi ve ultrasonografinin yanı sıra MR görüntüleme uygulamalarında ve girişimsel meme işlemlerinde çok önemli gelişmeler yaşandı. Dijital sistemlere geçiş, elastografi, diffüzyon MR görüntüleme, spektroskopi, görüntüleme rehberliğinde biyopsiler ve tedavi girişimleri gibi pek çok yenilik rutin uygulamaya girdi. Bu gelişmelere paralel olarak meme radyoloğunun meme hastalıklarındaki rolü de çok arttı. Günümüzde meme hastalıklarıyla ilgili multidisipliner çalışma sistemi içinde, tanıdan tedaviye her aşamada görüntüleme yer alıyor. Ülkemizde de meme radyolojisi eğitimi, uzmanlık eğitim müfredatı içinde, yakın zamanda derneğimiz tarafından Avrupa programına paralel yapıda hazırlanan çerçevede sürdürülüyor. Pek çok büyük merkezde ayrı bir sistem olarak, özelleşmiş kadrolarca meme görüntüleme hizmeti yürütülüyor. Bugün için meme görüntülemesi konusunda uzmanlaşmış ve yukarıda saydığım konularda deneyimli geniş bir kadroya sahibiz. Cihaz ve donanım olarak da çoğu merkezimiz gelişmiş teknolojik olanaklara sahip bulunuyor ve bu olanaklara sahip merkez sayısı günden güne artıyor. Meme görüntülemesi konusunda akademik ortamda başta Avrupa ile olmak üzere uluslararası ilişki ve bağlantılar yapıyoruz. Meme görüntülemesi konusunda önemli bir topluluk olan European Society of Breast Imaging (EUSOBI) derneğinin kurulma aşamasından itibaren içinde yer aldık ve bir arkadaşımız bu derneğin yönetim kurulunda görev yaptı. ECR, EUSOBI, IBUS gibi önemli bilimsel toplantıların planlama komitesinde ve eğitici grubu içinde çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Ülkemizde de uluslararası katılımlı toplantılar düzenleniyor, bilgi alışverişi yapılıyor. Bu bilimsel toplantılarda pek çok arkadaşımız moderatör ya da konuşmacı olarak aktif görevler alıyor. Uluslararası literatürde, meme görüntülemesi ile ilgili olarak araştırmacılarımıza ait çok sayıda yayın bulunuyor. Bazı araştırmalar, konusunda öncü olacak nitelikte. Bu nedenle meme konusunda da Türk radyolojisinin uluslararası platformda aktif katılımının ve etkisinin olduğunu söyleyebilirim. Meme kanseri ile ilgili olarak son yıllarda yürütülen tarama programları hakkında bilgi verir misiniz? Meme kanseri, bilindiği gibi kadınların önemli sağlık sorunlarından birisidir. Sağlık Bakanlığı’nın verilerine göre, ülkemizde de kadınlarda görülen kanserler arasında ilk sırada yer alıyor. Bu nedenle meme kanseri erken tanısında taramaların önemi büyüktür. Son yıllarda toplumumuzda bilgilendirme çalışmaları sayesinde meme kanseri ve taramalar konusunda genel bir farkındalık artışı oldu. Meme görüntüleme merkezlerine tarama amacıyla refere edilen ya da kendi isteğiyle başvuran kadınların sayısı yıllar içinde önemli oranda arttı. Ancak gelişmiş ülke örneklerinde olduğu gibi toplum bazlı, nüfusa dayalı organize taramalar henüz tam uygulanamıyor. Ulusal kanser tarama programının geliştirilmesi için Sağlık Bakanlığı Kanser Savaş Dairesi son 10 yıldır çalışmalar yürütüyor. Erken tanıya yönelik eğitimler ve tarama hizmeti vermek üzere, tüm illerimizde, bugün için sayısı 123’e ulaşan Kanser Erken Tanı ve Eğitim Merkezleri (KETEM) kuruldu. Bazı illerimizde mobil mamografi cihazlarının da bu amaçla hizmete girdiğini biliyoruz. Bu merkezlerde yapılan meme kanser taramaları (klinik meme muayenesi ve mamografi) sosyal güvenlik kapsamı içinde yer alıyor. Bakanlığın ilgili sayfasında da görülebileceği üzere, 40-69 yaş arası kadınların 2 yılda bir taranması hedefleniyor. Türk Radyoloji Derneği, Meme Çalışma Grubu ile başından beri Bakanlığın bu çalışmaları içinde yer alıyor. Cihaz donanımının planlanması ve personel (teknisyen ve radyolog) eğitimleri konusunda yıllardır destek veriliyor. Taramalarda kalite standartlarının yükseltilmesi konusunda da derneğimiz ve çalışma grubumuz titiz bir çalışma içinde bulunuyor. Bu amaçla TRD Meme Çalışma Grubu “Mamografide Kalite Standartları” kitapçığı ile birlikte TRD tarama önerilerini içeren bir metin hazırladı. Mamografik tarama hizmeti veren merkezlerin kalite denetimi ve standartların yükseltilmesi için hiç kuşkusuz sağlık otoritesinin katılımı çok önemli; bunun için bakanlıkla işbirliği çalışmaları sürüyor. Organize tarama çalışmaları, yıllar içinde sayısal artış olmasına rağmen tabii henüz yeterli düzeyde değil. Amaç sadece tarama sayısını artırmak değil, teknikten başlayarak eğitim, organizasyon, veri değerlendirmesine kadar taramanın tüm basamaklarında kaliteyi de artırmak olmalı. Taramada kuşkulu bulgu saptanan olguların yönlendirmesi ve sonuçlandırılması bir diğer önemli konu. Bu lezyonlarda yapılacak işlemler ve kullanılacak malzemelerle ilgili yakın zamanda problemler yaşandı, ancak derneğimizin sağlık güvenlik kurumlarıyla sürdürdüğü görüşmeler İnovasyon | Mayıs 2015 | www.siemens.com.tr/inovasyon 11