4.Kimyasal Bağlar

advertisement
4.Kimyasal Bağlar
Kimyasal Bağlar
Aynı ya da farklı cins atomları bir arada
tutan kuvvetlere kimyasal bağlar denir. Pek çok
madde farklı element atomlarının birleşmesiyle
meydana gelmiştir.
İyonik bağ
• (+) ve (–) yüklü taneciklerin (iyonların) elektriksel
çekim kuvvetinden doğan bağa iyonik bağ denir. İyonik
bağ yapan atomlardan elektron veren (+) yüklü,
elektron alan (–) yüklü iyon olur.
• Yemek tuzu, sodyum ve klor atomlarının iyonik bağ
yapmasıyla oluşur. Atom numarası 11 olan sodyum
(Na) atomu, atom numarası 17 olan klor (Cl) atomuna
elektron vererek iyonik bağ oluşturur.
Kovalent bağ
• İki atom arasında, bir veya daha fazla elektronun
paylaşılmasıyla karakterize edilen kimyasal bağın
bir tanımıdır.
• Genellikle bağ, ortaya çıkan molekülü bir arada
tutan ortak çekim gücü olarak tanımlanabilir.
• Paylaşılan elektron ya da elektronlar, her iki
çekirdek etrafında dolanacaklar, iki çekirdek
arasındaki bölgede daha uzun süre
bulundukları için bu bölgede (-) yüklü bir alan
yaratacaklardır. Bu alan, her iki çekirdeğe bir
çekme kuvveti uygulayarak bir bağ yaratır.
• Kovalent bağ, söz konusu atomların dış
yörüngelerinin dolması ile meydana gelir. Bu tür
bağlar, moleküller arası hidrojen bağından daima
daha güçlü, iyonik bağdan ise ya aynı güçte ya da
daha güçlüdür.
• Bazı inorganik maddelerin hidrojen(H),
amonyak(NH3),klor(Cl), su(H2O) ve azot(N)
molekülleri ile tüm organik maddelerin molekülleri
kovalent bağ ile bir arada tutulmaktadır.
• Kovalent bağ, genellikle benzer elektronegatifliğe
sahip atomlar arasında gerçekleşir. Bu nedenle
ametaller, daha kolaylıkla kovalent bağı tercih eder
ve metaller de kolayca yerlerinden oynatılabilen
elektronların daha serbestçe dolaşabildiği metalik
bağ yaparlar.
• Ametallerde bir elektronun serbest kalması daha
zordur, dolayısıyla benzer elektronegatifliğe sahip
bir madde ile birleşme söz konusu olduğunda o
elektronun paylaşılması tek seçenek haline gelir.
• Hidrojen bağı, bir molekülde oksijen, azot veya
flor gibi elektronegatif bir atoma bağlı hidrojenin
kısmi artı yükle yüklenmesi sonucu, başka veya
aynı moleküldeki elektonegatif atom ile yaptığı
kuvvetli bağdır.
• Van der waals kuvvetinden güçlü olmasına karşın,
tipik hidrojen bağı iyonik bağ ve kovalent bağdan
daha güçsüzdür. Proteinler ve nükleik asitler gibi
makromoleküller içinde, aynı molekülün iki
parçası arasında var olabilir.
• Hidrojen bağı ismi, bağın bir hidrojen atomunu
kapsamasından gelir. Genelde bağ, hidrojenin
flor, oksijen ve azot gibi elektronegatifliği
yüksek atomlarla yapmış olduğu kuvvetli bir
etkileşim türüdür.(Sadece F,O,N ile H atomu
arasında oluşabilir)
• Eğer hidrojen bağı atomu iki atom arasında ortak
kullanılıyor ise meydana gelen iki molekül
arasındaki zayıf bir bağdır.
• Hidrojen bağları genellikle oksijen ve azot gibi
negatif elektrik yüklü atomlarla diğer bir negatif
yüklü atomlara kovalent olarak bağlanmış
hidrojen atomları arasında oluşan bağlardır.
• Dipol dipol etkileşmesinin kimyadaki en bariz
örneğini teşkil eder.
Metalik Bağ
• Metalik bağa metallerde, örneğin çinkoda rastlanır
• Metalik bağ, esas olarak metaller arasındaki, bir ya
da daha çok atomubir arada tutan bir kimyasal bağ
türüdür. ,
• Metal atomlarının latisindeki serbest elektronların
yer değiştirmiş olarak paylaşılması esasına dayanır.
Dolayısıyla metalik bağlar ergimiş tuzlarla
karşılaştırılabilir. Diğer görece kuvvetli bağlardan
iyonik bağ,kovalent bağ biridir.
• Metalik bağ polar değildir ve bağlanma etkileşimi
içerisindeki atomlar arasında ya hiç (saf elementel
metaller) elektronegatiflik farkı yoktur, ya da çok
az (alaşımlar) elektronegatiflik farkı vardır.
• Bu etkileşim içindeki elektronlar metalin kristal
yapısı boyunca yer değiştirirler. Metalik bağ,
metalin dayanımı, dövülebilirliği, süneklik, ısı
iletkenliği, elektrik iletkenliği ve parlaklığı gibi pek
çok özelliğinin nedenidir.
• Metalik bağ, metal atomları veya iyonlar ile yer değiştirmiş
elektronlar arasındaki elektrostatik çekimdir. Bu nedenle,
atomların veya tabakaların birbiri üzerinde kayması ile
dövülebilirlik ve süneklik gibi karakteristik özellikler ortaya
çıkar.
• Metal atomlarının en az bir valans elektronu vardır ve bu
elektronu ne bir komşu atomla paylaşır ne de iyon
oluşturmak üzere verirler.
• Bunun yerine, metal atomlarının dış enerji seviyeleri üst
üste biner ve bu anlamda kovalent bağa benzerlik
gösterirler
5. Bileşikler ve Formülleri
Bileşikler :
Günümüzde bilinen 117 element olmasına
rağmen (92 tanesi doğada bulunur) bu
elementler farklı sayıda ve şekilde birleşerek
ve etkileşerek farklı kimyasal özelliklere sahip
milyonlarca yani madde yani bileşik
oluştururlar. Elementler doğada genelde saf
halde değil de bileşikler halinde bulunurlar.
• İki ya da daha fazla farklı element atomunun
kendi özelliklerini kaybedip belirli oranlarda bir
araya gelerek kimyasal bağ oluşturması
sonucu meydana gelen yeni ve saf maddelere
bileşik denir.
• Bu nedenle elementlerin bileşikleri
oluşturması kimyasal değişmedir.
Örnek bileşikler
Bileşiklerin Özellikleri
1- Bileşikler, kendini oluşturan elementlerin özelliklerini göstermezler ve
kendini oluşturan elementlerden tamamen farklı fiziksel ve kimyasal
özelliklere yani kimliklere sahiptir.
2- Bileşiği oluşturan elementler kendi özelliklerini yani kimliklerini
kaybederler.
3- Bileşiği oluşturan elementler belirli oranlarda birleşirler.
4- Bileşiği oluşturan element atomları arasında kimyasal bağlar bulunur.
5- Bileşikler oluşurken enerji alışverişi olur.
6- Bileşikler, kimyasal değişmeler sonucu (tepkimelerle) oluşur ve
kimyasal yollarla ayrılırlar.
7- Bileşikler en az iki farklı elementten yani atomdan oluşurlar.
8- Bileşiklerin belirli erime, kaynama, donma ve yoğunlaşma
sıcaklıkları vardır.
9- Bileşiklerin öz kütleleri sabittir.
10- Bileşikler formüllerle gösterilirler.
11- Bileşikler saf ve homojen maddelerdir.
12- Bileşikler, moleküler yapılı bileşikler ve moleküler yapılı
olmayan bileşikler olarak iki çeşittir.
13- (Bileşiklerin en küçük yapı birimleri moleküllerdir).
Bileşik Çeşitleri
a) Moleküler Yapılı Bileşikler
Bileşikler, farklı cins element atomlarından oluşan
moleküllerden oluşmuşsa böyle bileşiklere
moleküler yapılı bileşikler denir.
• Moleküler yapılı bileşikler moleküllerden oluşur.
• Bileşiklerdeki molekülleri oluşturan atomlar
arasında kovalent bağ bulunur.
b) Moleküler Yapılı Olmayan Bileşikler
Bileşikler, moleküllerden oluşmayıp bileşiği oluşturan farklı cins
element atomları bir yığın oluşturacak şekilde bir araya gelmişse
böyle bileşiklere moleküler yapılı olmayan bileşikler denir.
• Moleküler yapılı olmayan bileşiklerdeki iyonlar düzenli bir yığın
oluştururlar.
• Moleküler yapılı olmayan bileşikler sonsuz örgü tipi bileşiklerdir
• Moleküler yapılı olmayan bileşiklerdeki iyonlar düzenli bir örgü
oluştururlar.
• Moleküler yapılı olmayan bileşikleri oluşturan zıt yüklü iyonlar
arasında iyonik bağ bulunur. (İyon sayısı yığının büyüklüğüne göre
değişir).
6.Karışımlar
• Çözelti: Homojen karışımlara çözelti denir
• Homojen karşım: karışımı oluşturan maddelerin karışımın her tarafına eşit olarak dağılmasıyla
oluşan karışımdır.
• Heterojen karışım: karışımı oluşturan maddelerin karışımın her tarafına eşit olarak
dağılmamasıyla oluşan karışımdır.
• Çözücü: karşımı oluşturan maddelerden miktarı çok olana denir.
Çözünen: karışımı oluşturan maddelerden miktarı az olana denir.
• Seyreltik: bir çözeltide çözünen madde miktarı, diğer bir çözeltide bulunan çözünen madde
miktarından daha az ise seyreltik denir.
• Derişik: bir çözeltide çözünen madde miktarı diğer bir çözeltide bulunan çözünen madde
miktarından daha fazla ise derişik denir.
İki ve ya da daha fazla maddenin kimyasal bağ
oluşturmadan bir arada bulunmasıyla karışımlar oluşur.
Karışımı oluşturan maddeler, karışımın her tarafına eşit
olarak dağılmışsa bu tür karışımlar homojen
karışımlardır. Homojen karışımlar çözelti olarak
adlandırılır.
• Örneğin; çay içine şeker attığımızda, şeker çay içinde
çözünür. Şeker karışımın her tarafında eşit oranda
bulunduğundan bu karışım homojen karışımdır
Çözünme hızına etki eden faktörler
• Bir çözünmenin daha hızlı gerçekleşmesi için neler yapmamız
gerekir?
• Küp şeker mi yoksa toz şeker mi su dolu bardakta daha hızlı
çözünür?
• Su dolu bir bardağa bir küp şeker attığımızda, şeker su
içinde çözünmeye başlar. Eğer küp şekeri parçalayıp
toz halinde su içine atarsak çözünme çok daha hızlı
gerçekleşir. Suyun sıcaklığı arttırıldığında çözünme hızı
da artar.
• Çözeltiler içerdikleri çözünen madde miktarlarına göre
seyreltik ve derişik olarak ayrılabilirler. Bir çözeltide
çözünen madde miktarı, diğer çözeltide bulunan
çözünen madde miktarından daha az ise seyreltik, fazla
ise derişiktir.
FUAT ÖZDEMİR
FEN BİLGİSİ ÖĞRETMENLİĞİ
2.SINIF 091852058
Download