Abdulkadir Molla`nın, Eşine Yazdığı Mektup

advertisement
Abdulkadir Molla’nın, Eşine Yazdığı Mektup
Perşembe, 02 Ocak 2014 19:09
Bismillahirrahmanirrahim
Sevgili hayat arkadaşım Peyori, Esselamualeykum ve rahmetullah
Bugün nihai karar açıklandıktan sonra, sonuç yarın akşam hapishane yönetimine ulaşacaktır.
Karar ulaştığında, kurallara göre idam cezası alanların konulduğu hücreye alınacağım.
Muhtemelen, hükümet son zamanlarını yaşıyor olduğu için bu çirkin suçu işlemekte acele
edeceklerdir. İtiraz dilekçesi sunduk fakat kabul edileceğinden şüpheliyiz. Kabul etseler bile
verdikleri kararı değiştirip değiştirmeyeceklerini bilmiyoruz.
Yüce Allah bize kurulan bu komploya izin vermeyecektir inşallah. Ancak Allah’ın hakkımda
vereceği karara razıyım.
İnançsızlar haksız yere peygamberleri bile öldürdüler. Rasulallah’ın (sav) birçok arkadaşı, hatta
hanım sahabeler bile vahşice öldürüldüler. Şehitler, bu takası yapıp canlarını feda ederek,
Allah’ın İslam’ı muzaffer kılmasına yardım ettiler. Allah benim için de neye karar verecek
bilemeyiz.
Dün Hindistan Dışişleri Bakanı sadece Avami Ligi’ni (Hasina Vecid’in Başkanlığını Yaptığı Parti)
cesaretlendirmedi; aynı zamanda Muhammed Erşad’a da baskı yaptı. Onu, Cemaat-i Shibir’in
(Cemaat-i İslami Gençlik Teşkilatı) güçlenme ihtimaline karşı da uyardı. Bu gösteriyor ki;
Cemaat-i Shibir’e olan korku ve nefret Hindistan’ın her yerine yayılmış durumda.
Başından beri söylediğim gibi, bizim aleyhimize alınan tüm kararlar aslında Hindistan tarafından
planlanıyor. Avami Ligi istese bile bundan geri dönemez. Çünkü iktidara gelebilmeleri,
Hindistan’a teslim olmalarından kaynaklanmaktadır.
1/3
Abdulkadir Molla’nın, Eşine Yazdığı Mektup
Perşembe, 02 Ocak 2014 19:09
Birçok insan, ilke ve etik hakkında konuşuyor. Ben de dâhil tüm cemaatin lanse edilme şekli
ortadayken ve ülkemizdeki basın kuruluşlarının neredeyse hepsi hükümetin adaletsiz
tutumlarını destekliyorken, hükümetin ilke ve etikten bahsetmesinin anlamı nedir?
Mahkemenin kendisi cellat rolüne bürünmüşken ve masum insanları öldürme arzusuyla sarhoş
olmuşken, onlardan adaletli bir hüküm zaten beklenemez.
Bir tek pişmanlığım var; halkımıza benim adaletsiz bir şekilde idam cezasına çarptırılmamızın
nedenini açıklayamadım. Ama medyanın tamamının bize düşman olması tam olarak mümkün
değil. Halkımız ve dünya halkları gerçeği kesinlikle öğrenecekler.
Benim ölümüm bu baskıcı rejimin çöküşüne sebep olacak ve inşallah yapılan bu adaletsizlik
İslami hareketin uzun bir yol kat etmesine vesile olacaktır.
Dün yine Tevbe Suresi’ni (9,17-24) okudum. 19. ayette, canla ve malla Allah yolunda cihadın
ödülünün Allah’ın evine (Kabe’ye) hizmet etmekten ve hacılara su vermekten daha önemli
olduğu yazıyordu. Yani, Allah bizzat kendisi belirtiyor ki, Allah yolunda adil bir İslam toplumu
oluşturmak için, adaletsizliğe karşı savaşırken canlarını verenler, ecelleriyle ölenlerden, daha
yüksek bir mertebeye sahiptir. Eğer Allah beni cennetinde böyle onurlu bir yere getirmek
istiyorsa böyle bir ölümü, kucaklayabilmek için hazır olmalıyım. Çünkü zalimlerin elinde
adaletsiz bir ölüm cennete kesin bir bilettir.
Yanlış hatırlamıyorsam 1966 yılında, Mısır’ın tiranı Albay Nasır, Seyyid Kutub, Dr. Abdulkadir
Udeh ve birçok diğerlerini ölüme mahkûm etmişti. “İslami Hareket yolunda dava ve sıkıntılar”
konulu birçok vaaz dinledim. Bu tip vaazları dinlerken, birçok kez Profesör Gulam Azam sol
eliyle omzuma dokunur ve derdi ki, “Bir gün darağacından sarkan urgan bu omuzlara da
düşebilir”. Ben de ellerimi omuzlarıma götürür ve bunu düşünürdüm. Eğer Allah gerçekten
kararını yerine getirecek, İslami Hareketi ve beni, bu zalim rejimin düşüşü için ileriye
taşıyacaksa, bunda kayıp nedir ki?
Şehitlerle ilgili yüksek konumdan bahsederken, O mübarek Peygamber (sav) şehit olmak için
tekrar tekrar hayata gelme arzusunu dile getirmişti. Şehit olarak ölenler de, cennete
girdiklerinde tekrar dünyaya dönmek ve Allah yolunda yeniden şehit olmak arzularını dile
getireceklerdir. Allah’ın sözü muhakkak ki haktır, peygamberin sözü kesinlikle doğrudur. Bu
2/3
Abdulkadir Molla’nın, Eşine Yazdığı Mektup
Perşembe, 02 Ocak 2014 19:09
ikisinde şüpheye düşende iman namına hiçbir şey yoktur!
Eğer hükümet kararını gerçekleştirir ve beni asarsa, cenazemin Dakka’da yapılmasına izin
vermeyebilir. Eğer mümkün olursa, cenazemi köyümdeki cami ve evimde düzenleyin. Eğer
Padma Nehri’nin öbür tarafında yaşayan insanlar cenazeme gelmek istiyorlarsa, evimin olduğu
tarafa geçmeliler. Bu konu hakkında bilgilendirilmeleri gerek.
Mezarımla ilgili daha önce konuşmuştuk, annemin ayaklarının dibinde olmasını istiyorum.
Mezarı taşla/mermerle çevirmek gibi pahalı/müsrif ve bidat uygulamalara başvurmayın. Onun
yerine elinizden geldiğince yetimlere sadaka verin. İslami Hareket şehitlerinin ailelerine yardım
edin, onları yalnız bırakmayın, özellikle de benim tutuklanmam ve kararın açıklanmasından
sonraki protestolarda şehit olanların. Zor durumda olan bu ailelere öncelik verin. Okulunu
bitirdikten sonra Hasan Moudud’u evlendirin, aynı şekilde Nazneen’i de.
Peyori, ah Peyori, Sana ve çocuklarıma karşı olan görevlerimi yerine getiremedim. Lütfen beni
affet ve ödülünü Allah’tan bekle. Allah’a özellikle dua edeceğim, ikimizi, sen çocuklarımıza ve
Allah’ın dinine karşı olan görevini yerine getirdikten sonra bizi buluşturması için. Sen de dua et,
Allah bu Dünya’ya dair tüm sevgi ve isteği zihnimden çıkarsın ve tüm kalbimi Allah ve
Resulü’nün sevgisiyle doldursun. İnşallah, cennetin merdivenlerinde buluşuruz. Çocuklarıma
her zaman helal kazanmalarını öğütle. Farz ve vacib ibadetlerinize hepiniz dikkat edin, özellikle
de namazlarınıza. Aynı tavsiyeleri akrabalarıma da ilet. Babama da baş sağlığı dile, onu
rahatlat, eğer ben gittiğimde hala hayattaysa…
3/3
Download