Trinidad ve Tobago 1990

advertisement
Trinidad ve Tobago 1990: Latin Amerika'nın ilk ve tek İslam devrimi
1990 yılında Latin Amerika'nın ada ülkesinde bir grup Müslüman ülkedeki yönetimi
ele geçirmek için silahlı darbe girişiminde bulunmuştu.
İslam dini, Latin Amerika ülkelerinde genellikle az sayıdaki Müslüman nüfus ve ülke başkentlerinde
yer alan ufak camileriyle anılagelmiştir. Bölgedeki ülkelerde yaşayan ve büyük kısmı Endonezya gibi
Güney Asya ve Afrika kökenli olan Müslümanlar, çoğu kez herhangi bir siyasi taleple ön plana
çıkmamıştır.
Latin Amerika'da bir "İslam Devrimi"
Ancak 1990 yılında Latin Amerika'nın ada ülkesi Trinidad ve Tobago, alışılmadık bir durum yaşadı:
Bir
"İslam Devrimi" girişimi
. Ülkedeki Müslümanlar, her ne kadar toplam nüfus içindeki oranları yüzde 6'yı ancak bulsa da,
yaklaşık 110 kişiyle bir
silahlı devrim
girişiminde bulundu. O yıllarda 1 milyon 250 bin toplam nüfusa sahip ülkede Müslüman sayısı 75
bindi. Ülkenin nüfusunun yüzde 70'lik bölümünü, günümüzde de olduğu gibi Endonezya ve Afrika
kökenli kişiler oluşturmaktaydı.
Cemaat-i Müslimin ve devlet arasında gerginlik
27 Temmuz 1990 Cuma günü, ülkedeki Müslüman nüfusun içindeki bir grup olan
Cemaat-i Müslimin
, 6 gün sürecek bir silahlı hükümet darbesi girişimin ilk adımını attı. 1988 yılından beri ülkedeki
yönetimle arasında gerginlik bulunan gruba yönelik daha önce birçok operasyon düzenlenmiş ve çok
sayıda silah ve mühimmat ele geçirilmişti. Söz konusu gerginlik grubun hükümete yönelik bakışını
sertleştirmişti. Darbe gerçekleştirmeden günler önce hükümet tarafından böylesi bir girişimin
sinyalinin alındığı ancak herhangi bir önlemde bulunulmadığı ifade edilmişti.
Parlamento ve devlet televizyonuna baskın
Silahlı Müslümanların sayısı
114'ü ancak buluyordu
. Sabah 07.30 sularında harekete geçen "devrimcilerden" 42 tanesi parlamentoyu bastı ve ülkenin
Başbakanı dahil tüm hükümet üyelerini tutukladı. Geriye kalan 72 kişi ise ülkenin tek televizyonu olan
devlet televizyonunu ve bazı radyo binalarını ele geçirdi. Oldukça kısa sürede tüm kritik merkezleri
ele geçiren ayaklanmayı durduracak bir güç ortada yoktu ve Cemaat-i Müslimin oldukça iyi
hazırlanmış görünüyordu.
"Trinidad ve Tobago hükümeti devrilmiştir"
Saat 18.00'da grubun lideri canlı yayında tarihi bir konuşma gerçekleştirdi. Yasin Ebubekir'in şu
ifadeleri kullandı:
"Bu öğlen saat 18.00'da Trinidad ve Tobago hükümeti devrilmiştir. Başbakan ve hükümet üyeleri
tutuklanmıştır. Herkesten sakin kalmalarını istiyoruz. Devrimci güçler caddeleri kontrol edecek.
Yağmalama olmayacak."
Orduyla görüşmelerin sürdüğünü belirten Ebubekir konuşmasına şu ifadelerle devam etti:
"Eğer bu insanlar doğru yoldaysa Allah neden bize onların üzerinde güç verdi? Neden bu gece
burada sizin yerinize biz oturuyoruz? Alemdeki kararları kim veriyor, yaratıcınız değil mi? Bu gece
millete seslenen Başbakan kim? O nerede? Allah onu bertaraf etti. Allah gücü değil otoriteyi bertaraf
etti zira ben dahil hiçbir insan herhangi bir güce sahip değildir. Bizler sadece geçici hükümranlarız
çünkü hepimiz öleceğiz."
Devrime karşı ABD desteği
Acil durum ve olağanüstü hal ilan edilen ülkede ordu, ABD'nin de desteğiyle devrim girişimine karşı
koymak için hazırlıklara başladı ve ele geçirilen bölgeleri kuşattı. Ağır çatışmalar ve oluşan tahribat
sonrası 6 gün boyunca devam eden müzakereler sonucu Cemaat-i Müslimin üyeleri
tutuklanmamak karşılığında teslim olmayı
kabul etti. Ordu tarafından gözlatına alınan grubun üyeleri, başarısız silahlı devrim girişimi sonrası
serbest kaldı. Bir parlamento üyesi de dahil 24 kişinin yaşamını yitirdiği darbe girişimi başarıya
ulaşamasa da mevcut hükümetin sonunu hazırladı.
Grubun faaliyetleri halen devam ediyor
Ülkedeki en kapsamlı Müslüman grup olan Cemaat-i Müslimin ve lideri Yasin Ebubekir'in faaliyetleri
devrim girişiminden sonra bugüne dek devam etti. Ülke yönetimiyle grup arasında zaman zaman
yükselen gerilim, yeni bir devrim girişiminin patlak vereceği yorumlarını da beraberinde getirdi. Gruba
yönelik yakın zamanlardaki baskınlarda silah ve mühimmatların ele geçirildiği ifade ediliyor. Cemaat-i
Müslimin bazı kişilerce ise mafyatik bir grup olmakla suçlanıyor. 11 Eylül Dünya Ticaret Merkezi
saldırıları sonrası grup bir dizi soruşturma ve baskınla daha yüzyüze kaldı. 2003 yılında ABD'nin Irak
saldırısı öncesinde grubun ABD'yi kimsayal saldırılarla tehdit ettiği ve gruba bağlı kimyasal silah
atölyelerinin bulunduğu iddia edildi. Yine iddialara göre Cemaat-i Müslimin, küresel cihat gruplarıyla
da dirsek teması içindeydi.
Yasin Ebubekir
Grup lideri Yasin Ebubekir'in tam doğum tarihi bilinmiyor. Trinidad ve Tobago asıllı Ebubekir'in ilk ismi
Lennox Philip. Kanada'da öğrenciyken İslam ile tanışan ve Müslüman olan Yasin Ebubekir, ülkesine
geri döndüğünde Cemaat-i Müslimin'i kurmuş. Halen daha ülkenin başkenti Port of Spain'de İslami
faaliyetlerine devam ediyor ve grubun medresesinin başında bulunuyor.
"Bıçak kemiğe dayanınca onları tutukladım"
Yasin Ebubekir'in darbe süreci ile ilgili anlattıkları oldukça ilgi çekici:
"Uyuşturucu ticaretini temizliyorduk. Hükümet yetkilileri bir kadın polis tarafından havaalanında çok
miktarda uyuşturucu ile bulunmuştu. 10 kilo uyuşturucudan filan değil, oldukça fazla bir miktardan söz
ediyorum. Bu polis bize gelerek hükümetin onu öldürmek istediğini söyledi. Durumu anlattığı herkes
ona çıldırdığını söylemiş. Başsavcı, Ulusal Güvenlik Bakanı, bir binbaşı, bu insanları şikayet
edemeyiz ki. Polis bize geldikten dört gün sonra başka bir polis tarafından kafasından vurularak
öldürüldü. Bunu ifşa ettikten sonra devlet aygıtını üzerime saldılar, topraklarımızı işgal ettiler, Cuma
günleri namazlarımızı kılamadık. Bıçak kemiğe dayanınca sonunda ben onları tutukladım ve onları
cinayetle suçladım. Darbeden sonra af garantisi vermelerine rağmen sözlerini tutmadılar ve içeride
olduğumuz üç sene zarfında kelimenin tam anlamıyla her şeyimizi bombalayıp yıktılar. 1990 yılından
beri cinayetle, cinayet komplosuyla, ihanetle, terörizmle, silah ve mühimmat bulundurmakla
suçlandım ancak bu suçların hiçbiri sabit olmadı çünkü hepsi uydurmaydı. Bizi polisi oynamakla
suçladılar. Olaylardan sonra istediğiniz buysa sokağı terk ediyoruz dedik. Şu an ülkedeki sorun da bu,
bizim sokağı terk etmemiz. Sokaklar tamamen kontrolden çıkmış vaziyette."
Kaynak: Mepa News
Mepa News, 2017-07-05 09:26:26
Download