YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ ve YAYIN KOORDİNATÖRÜ Kadriye AVCI ERDEMLİ EDİTÖR Kerime CESUR [email protected] [email protected] KAPAK Minyatür: Nusret ÇOLPAN BASIM YERİ TDV Yay. Matbaası Ostim Örnek San. Sit. 1. Cd. No:11 Yenimahalle / ANKARA Tel: (0312) 354 91 31 ISSN: 1308-9595 DAĞITIM Osman SARIKÖSE TDV Yay. Mat. ve Tic. İşl. İstanbul 1.Şb. Klodfarer Cad. No:14/1 Divanyolu Eminönü/İSTANBUL Tel: (0212) 518 46 04 • Faks: (0212) 518 83 07 Yayınlanan yazıların hukuki-bilimsel sorumluluğu yazarlara aittir. gu değildir. Ara Güler İstanbul’un değişiminden ıstırapla bahsediyor, kaydı gerektiren bir şeyin kalmadığından, rengimizin değiştiğinden; diğer yandan değişimin durmayacağından... Ben İstanbul’un bu halini gördüm ve eskiye duyduğum özlemle birlikte şimdiki hali ile İstanbul yine İstanbul. İstanbul hep İstanbul. Şehirlerin kurulması uzun zamana yayılan bir olgu. İstanbul’un köklerinin yedi kat yere ve yedi kat göğe uzanır bir hal içerisinde olduğu herkesin malumu ve kabulü. İstanbul sürekli kuruluyor. Bu anlamda Sayın Baha Tanman’ın ifadesine katılmamak mümkün değil: İstanbul bir kere kurulmuş ve bırakılmış bir Ve- 126 nedik, bir Viyana gibi değil. Sürekli kuruluyor, sürekli canlı. Kökleri derin, her an yeni. Bize düşen görev öğrendiğimiz, bildiğimiz, gördüğümüz, hissettiğimiz bu eskimeyen yeni şehre bir eskimeyecek tuğla ekleyebilmek. Halil Cibran’ın Ermiş adlı eseri, Ermiş ile Orphalese halkı arasında geçen di- ÇAĞINI AŞAN SİNAN YAŞIYOR 138 SÖYLEŞİ 146 İSTANBUL'UN SESLERİ yalog üzerine kurulmuştur. Eserde sevgi, aşk, hayat, Tanrı üzerine sorulan onlarca soru ile Ermiş’nin bunlara verdiği cevaplar vardır. Uzun konuşmalardan sonra topluluktan birisi; -“Bize dinden bahset” der. Ermiş'in cevabı: - “Bu gün hiç başka bir şeyden söz ettim mi?” şeklinde olur. 123 ÜSKÜDAR SELİMİYE MAHALLESİ / KADİR ÖZTÜRK 129 AZİZ İSTANBUL / SEYFİ KENAN 130 YAHYA KEMAL, DİN VE ŞİİR / BEŞİR AYVAZOĞLU 134 RESİMLERDE İSTANBUL / GÜL SARIDİKMEN 150 PORTRE: SEMAVİ EYİCE / FATİH GÜLDAL 154 PORTRE: OSMAN N. ERGİN / İRFAN DAĞDELEN EFSANELERİYLE İSTANBUL CAMİLERİ / YRD. DOÇ. DR. FERHAT ASLAN 158 SÜLEYMANİYE'Yİ YENİDEN TASARLAMAK / DR. ALEV ERKİLET 94 İSTANBUL’UN KİLİSE VE SİNAGOGLARI/ ÖNDER KAYA 162 PROF. DR. SADETTİN ÖKTEN İLE SÖYLEŞİ 98 İSTANBUL'UN GÜZELLERİ / DURSUN GÜRLEK 168 GEÇMİŞTEN BUGÜNE ŞEHİR VE RESTORASYON/ EKREM ERDAL 172 SANAT ESERİNİ HAT İLE BEZEME GELENEĞİ/ DOÇ. DR. MURAT SÜLÜN 176 İSTANBUL'DA HAT SANATI / HASAN ÇELEBİ 178 İSTANBUL'A GİRİŞTE VİZE KONULMASI / DR. MUSTAFA KÜÇÜK AHMET AĞIRMAN İLE SÖYLEŞİ 184 KİTAP / KÂMİL BÜYÜKER ORYANTALİSTLERİN İSTANBUL'U / YRD. DOÇ. DR. YÜCEL BULUT 188 SİNEMA / HASANALİ YILDIRIM 04 KÜLTÜR VE MEDENİYET MEKÂNI OLARAK ŞEHİR / PROF. DR. TAHSİN GÜRGÖN 68 İSTANBUL'U MAMUR EDENLER sayıda İstanbul’un her yönüne küçük bir dokunuş göreceksiniz. Anlattığımız, de- 08 GEÇMİŞ VE GELECEK ARASINDA İSTANBUL / ÖNDER KAYA 72 İSTANBUL'UN TARİHÎ MÜSLÜMAN MEZARLIKLARI / BURAK ÇETİNTAŞ ğindiğimiz her şey inandıklarımızdır, dindir, şehirdir, hayattır. Hiçbiri ayrı, hiçbi- 18 KUR'ÂN-I KERÎM'DE GEÇEN YERLEŞİM YERLERİ / PROF. DR. AHMET BEDİR 76 SAHABE KABİRLERİ / DR. MEHMET EFENDİOĞLU 22 İSTANBUL: BİR İSLÂM ŞEHRİ / PROF. DR. HALİL İNALCIK 82 TAŞA KAZINAN TARİH / DR. SÜLEYMAN BERK 27 İSTANBUL'UN YÖNETİMİ VE GÖREVLİLERİ / PROF. DR. MEHMET İPŞİRLİ 84 BOĞAZİÇİ'NDE DENİZCİLER ŞEYHİ YAHYA EFENDİ / MEHMET MAZAK 32 İSTANBUL MÜFTÜLERİ 88 42 PROF. DR. BAHA TANMAN İLE SÖYLEŞİ 48 MEHMET GÜNTEKİN İLE SÖYLEŞİ 54 ŞEHRE YENİDEN HAYAT VERMEK / DOÇ. DR. M. MACİT KENANOĞLU 100 İSTANBUL KADILIĞI / AYHAN IŞIK 58 ŞEKİP AVDAGİÇ İLE SÖYLEŞİ 106 DİNİ DUYGU ESTETİZE EDİLİNCE / DR. SEYFİ KENAN 62 İSTANBUL'DAKİ PADİŞAH TÜRBELERİ / DOĞAN PUR 110 118 DİN ve HAYAT Dergisi dinin hayat içindeki izlerini göstermeyi amaçlıyor. Bu ri gayrı değildir. Dosyamız o kadar yoğun ki her bir ismi buraya taşımak imkansız görünüyor. Şehirlerin kuruluş felsefesi, İstanbul’daki Sahabe kabirleri, geçmişle gelecek arasındaki İstanbul, yabancıların gözüyle İstanbul hakkındaki makalelerimiz dosyamızdan verebileceğimiz birkaç örnek. Ayrıca musikî, fotoğraf, tasavvuf, mimarî üzerine doyurucu söyleşiler bulacaksınız. Bu kadar ipucu kâfi diyerek sizleri İstanbul’u keşfe davet ediyoruz. Emeği geçen herkese teşekkürler… Saygılarımla Kerime Cesur Görsel Konsept Tasarım, Uygulama Zencefil'm Medya / Halit Ömer Camcı Sanat Yönetmeni: Ali Bıyıklı Tel: 0212 533 35 58 114 KENTLİLİK AHLÂKI T. Muharrem TURHAN FOTOĞRAF Gezgin Kültür Dergisi Arşivi çocukça nefretin böylesi bir aşka dönüşmesi herhalde sadece bana has bir duy- Ara GÜLER TASHİH Dr. A. Cüneyt KÖKSAL üniversiteye geldiğimde memleketimden ayrılmanın verdiği sızıyla hissettiğim Prof. Dr. Suphi SAATÇİ YAYIN EKİBİ Abdülkerim YATĞIN Davut ÖZGÜL Emine ARSLAN E. Betül ÇAKIRCA Kadir ÖZTÜRK Kâmil BÜYÜKER Kerime CESUR Mehmet YÜKSEL Tuğba YALÇIN Tuba ER SERTEL Uğur YILMAZ Yunus KAPLAN Bu şehre bir sunuş yazmak için yeterli kelimelere sahip değilim. Yıllar önce 36 İSTANBUL'DA TASAVVUF KÜLTÜRÜ Prof. Dr. Mustafa ÇAĞRICI TÜRKİYE DİYANET VAKFI İSTANBUL ŞUBESİ ADINA İMTİYAZ SAHİBİ VE YAYIN YÖNETMENİ (SORUMLU) Prof. Dr. Mustafa ÇAĞRICI Doç. Dr. Mustafa KARATAŞ TDV - İSTANBUL MÜFTÜLÜĞÜ DERGİSİ SAYI: 9 • YIL: 2010 İSTANBUL'UN FETHİ İLE İLGİLİ HADİSLER VE YORUMLARI Ömer Tuğrul İNANÇER 14 EDİTÖRDEN 67 KABRİSTANLAR / MUSTAFA ÖZDAMAR por tre ŞEHRE VE SANAT TARİHİNE ADANMIŞ BİR ÖMÜR: SEMAVİ EYİCE Fatih GÜLDAL* Şubat 2010 TARİHE OLAN İLGİSİ VE SEVGİSİ GALATASARAY’DA ORTAOKUL YILLARINDA BAŞLAYAN EYİCE, ELİNDE FOTOĞRAF MAKİNESİYLE İSTANBUL’U SOKAK SOKAK GEZMEYE BAŞLAR. BU ARADA BEYOĞLU’NDA BULUNAN İSTANBUL’LA İLGİLİ YERLİYABANCI ESERLERİN SATILDIĞI KİTAPÇILARIN MÜDAVİMİ OLUR. 150 Türkiye’de Bizans-Osmanlı sanatı ve mimarisi, İstanbul tarihi denildiği zaman akla gelen ilk isimlerden biri şüphesiz Prof. Dr. Semavi Eyice’dir. Yazdığı birçok kitap, 1400 civarındaki makale, araştırma ve ansiklopedi maddesiyle1 ömrünü ilme adayan Semavi Eyice, başta İstanbul olmak üzere Anadolu’nun birçok yerini, Osmanlı Rumelisi’nin en ücra köşelerini gezerek buradaki tarihî mirasımızı kayıt altına almış, kötü durumda ya da harap vaziyette olan eserlerin kurtarılması için canla başla çalışmıştır. Amasra Eyiceoğulları eşrafından olan Semavi Bey, 1923 yılında Kadıköy’de dünyaya gelmiştir. Babası deniz kuvvetlerinden emekli Mehmet Kâmil Bey, oğlunu okul çağı geldiğinde Saint Louis İlkokulu'na gönderir. Daha sonra Saint Joseph, oradan da Kadıköy Osmangazi İlkokulu'na giderek ilköğrenimini tamamlar. Tarihe olan ilgisi ve sevgisi Galatasaray’da ortaokul yıllarında başlayan Eyice, elinde fotoğraf makinesiyle İstanbul’u sokak sokak gezmeye başlar. Bu arada Beyoğlu’nda bulunan İstanbul’la ilgili yerli-yabancı eserlerin satıl- *Tarihçi, Yazar lında İstanbul Minareleri adlı kıymetini günümüzde bile hâlâ koruyan bir tezle mezun olur. Üniversitedeki çalışmalarına devam eden hoca, Prof. Schweinfurt, Prof. K. Erdmann gibi önemli ilim adamlarının asistanlığını yapar. Edebiyat Fakültesinde dersler veren Prof. A. Gabriel’in konuşmalarını tercüme eder. Bizans arkeolojisine olan ilgisini arttıran Semavi Eyice, 1950-53 yıllarında Arif Müfit Mansel’in yönettiği Side arkeolojik kazılarına katılır ve doktora tezini Side’nin Bizans Dönemine Ait Yapıları başlığıyla sunar. Bizans sanatıyla ilgilenmeye devam eden Eyice, doçentlik tezini yine aynı alanda Son Devir Bizans Mimarisi başlığıyla hazırlar. Bu sırada İstanbul Üniversitesi’nde Bizans ve Osmanlı sanatı alanlarında dersler verir. O yıllar hocanın ifadesine göre enteresan yıllardır. Osmanlı sanatının en önemli ismi olan Mimar Sinan bile tam olarak tanınmamaktadır. Bu durumu fırsat bilir ve üniversitede Osmanlı mimarisi dersleri vermeye başlar. 1963 yılında İstanbul üniversitesinde açılan Bizans Sanatı Tarihi adındaki kürsünün başkanı olur. 1982 yılına kadar açık olan bu kürsü vesilesiyle Türkiye’deki Bizans sana- ren Eyice, Fransız hükümetinin Légion d’Honneur madalyası sahibi olup Alman Arkeoloji kurumunun, Belçika Krallık Akademisi’nin ve Türk Tıp Tarihi kurumunun üyesidir. Semavi Eyice’nin çalışmalarını sistematik bir tasnife tâbi tutacak olursak eserlerinin büyük bir kısmını Türk sanatı ve tarihi ile ilgili çalışmaları teşkil eder. Türkiye’nin ilk diplomalı Bizans sanat tarihçisi olarak alanında önemli çalışmalar yapan Semavi Hoca, bu alanda Türkiye’de bir zihniyet değişikliğine yol açmış ve konuya ilgi duyan birçok araştırmacıya önayak olmuştur. Çalışmalarının büyük çoğunluğunun İstanbul ve tarihi üzerine yoğunlaştığını görüyoruz. Türk mimari sanatıyla ilgili çalışmaları, Türk yapıları hakkında toplu monografiler, kaybolan tarihî eserler hakkındaki araştırmaları, bir zamanlar Osmanlı sınırları içinde kalan topraklardaki Türk eserleri, seyyahlar ve seyahatnâmeler, tarihî belge olarak neşredilmiş resimler, İstanbul ve Türk medeniyetine hizmet etmiş kişilerin incelendiği araştırmalar ve Türk sanat tarihine dair Şubat 2010 PP dığı kitapçıların müdavimi olur. Eyice’deki tecessüsün tı çalışmalarına öncülük eder. 1964 yılında İlk Osmanlı ve istidadın farkında olan Galatasaray Lisesi tarih öğ- Devrinin Dinî-İçtimaî Bir Müessesesi: Zaviyeler başlıklı retmenlerinden Cavit Baysun bu yetenekli öğrencisi- teziyle profesör olur. Bu çalışmaları, onun Türkiye’deki ni tarihçi olması konusunda yönlendirir. İlişkileri o ka- Bizans araştırmaları ile Osmanlı sanatı konusundaki çadar uzun sürer ki Semavi Eyice’nin profesörlük sınavın- lışmalarını bir arada sürdürdüğünün en güzel gösterda jüri üyeleri arasında Baysun da vardır. Fransızca öğ- gesidir. Türkiye’de Türklerden başka Bizans sanatı uzretmeni Mösyö Couderc de Eyice’nin sahip olduğu ilmî manı olmasını uygun görmediğini her fırsatta dile getirmesi Eyice’nin Bizans tarihine neden ilgi duyduğuformasyonda katkıları olan kişiler arasındadır. Üniversite yıllarına geldiğinde Eyice’nin aklın- nu da açıklayıcı niteliktedir. Dolayısıyla bazı çevrelerin da Türkiye’de ihmal edilmiş bir alan olan Bizans sanatı hocanın Bizans sanatı çalışmasında kötü niyet aramaile ilgilenmek vardır. Ülkemizde bulunan Roma-Bizans larının ne kadar isabetsiz olduğu ortaya çıkar. Bununeserlerinin yabancılar tarafından araştırılması ve Türk- la birlikte hocanın yazdığı makalelerin büyük bir kısmılerin bu alana ilgisiz kalması onu daha da bilemektedir. nın Osmanlı ve Selçuklu sanatı ile ilgili olduğu da unuBu vesileyle üniversite tahsili için II. Dünya Savaşı'nın tulmamalıdır. YÖK’ün Bizans ve benzeri kürsüleri birleştireen sıkıntılı yıllarında Almanya’ya gider. Lise yıllarında Fransızca'yı ve İngilizce'yi öğrenmiştir. Büyük bir azim rek oluşturduğu Arkeoloji ve Sanat Tarihi bölümüne de göstererek emekli bir Alman öğretmenden Alman- başkanlık eden Semavi Eyice uzun yıllar Anıtlar Kuruca öğrenmeye başlar. İki sömestr süren Almanya’daki lu ve Türk Tarih Kurumu üyeliği yapar. Birçok yabancı eğitim macerası Berlin’in işgali gündeme gelince sona ülkede misafir öğretim üyeliği yapıp konferanslar veerer ve Eyice uzun bir deniz yolculuTarihe olan ilgisi ve sevgisi Galatasaray’da ortaokul yıllarında başlayan Eyiğundan sonra İstanbul’a döner. Eğice, elinde fotoğraf makinesiyle İstanbul’u sokak sokak gezmeye başlar. Bu timine İstanbul Üniversitesi’nde dearada Beyoğlu’nda bulunan İstanbul’la ilgili yerli-yabancı eserlerin satıldığı vam eden Semavi Hoca, Sanat Tarihi kitapçıların müdavimi olur. ve Arkeoloji Bölümü'nden 1948 yı- 151 rak belirttiği, İstanbul Üniversitesi’ne verilen bu tezin resimli orijinal hali bulunamamakta dolayısıyla tez kitap olarak basılamamaktadır. İlk Osmanlı Devrinin Dinî-İçtimaî Bir Müessesesi: Zâviyeler başlıklı profesörlük tezi ile bu yapıların özellikleri, kaynakları, gelişim süreçleri, görevleri, diğer sosyal yapılarla aralarındaki ilişki ve terminoloji problemi incelenmiştir. 1962 yılında bir kısmı makale4 olarak yayımlanan tez de alanında önemli bir çalışma olup kitap olarak neşredileceği günü beklemektedir. Yazdığı makalelerinin önemli bir kısmını oluşturan İstanbul topografyası konusunda da bir geleneğin en önemli halkası olduğu söylenebilir. Mehmed Raif, İhtifalci Mehmed Ziya, A. Saim Ülgen ve Feridun Dirimtekin gibi haklarında makaleler yazdığı şahsiyetlerin başlattıkları çalışmaları modern yöntemlerle çok daha ayrıntılı olarak devam ettirdiği anlaşılmaktadır. Milli Eğitim Bakanlığı İslâm Ansiklopedisi’nde yazdığı "İstanbul" maddesinin tarihî eserler kısmında hem şehrin topografyasını hem de tarihî eserlerini ayrıntılarıyla incelemiştir. Yakın dönemde yayınlanan ve daha önce kale- büyük bir kolaylık sağlamıştır. Semavi Eyice’nin eser verdiği alanlardan biri de Türkiye’ye gelen seyyahlar ve yazdıkları seyahatnâmelerdir. Çoğunlukla İstanbul’la ilgilenenlerin yanında Anadolu ve Trakya bölgesi ile de ilgili çalışmalar yapan bu seyyahların ilim dünyasına tanıtılmaları Eyice’nin yazdığı makalelerle mümkün olmuştur. Ayrıca özellikle İstanbul’la ilgilenen bilim adamları ve onların yayınları da Eyice tarafından ayrıntılı olarak tetkik edilmiş ve bu yayınlar sayesinde İstanbul çalışmalarına büyük katkı sağlanmıştır. Özellikle M. Schneider, E. Mamboury, P. Schweinfurth, P. A Deither ve A. Gabriel gibi bilim adamlarının biyografileri ve onların çalışmaları büyük bir dikkatle incelenmiştir.7 Ömrünü ilme ve sanata adayan Semavi Eyice’yi tam mânasıyla anlamak, yazdığı makalelerin ve kitapların tam mânasıyla tetkiki ile mümkün olabilir. Ne yazık ki sınırlı bazı çalışmalar olsa da Hoca'nın eserlerinin bütününe ait kapsayıcı değerlendirmeler henüz yapılmamıştır. Sanat tarihimizin bir dönemine damgasını vuran Semavi Hoca’nın çalışmaları hâlâ bâkir bir saha olarak ilgilisinin keşfini beklemektedir. D 1. 2. 3. 4. 5. 6. 7. İ P N O T L A R Bkz. Sema Doğan-Yasemin Akçaoğlu, Semavi Eyice Kaynakçası -86 Yıla Armağan-, İstanbul 2009. Yasemin Akçaoğlu, Türk Sanatı ve Tarihine Katkılarıyla Semavi Eyice, Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul 2005. Semavi Eyice, “İstanbul Minareleri”, Türk Sanatı Tarihi Enstitüsü Dergisi, Güzel Sanatlar Akademisi Yayınları, İstanbul 1962 c. I, s. 31 “İlk Osmanlı Devrinin Dinî-İçtimaî Bir Müessesesi: Zâviyeler ve Zâviyeli Câmiler”, İÜ İktisat Fakültesi Mecmuası, XXIII (Ekim 1962- Şubat 1963), sy. 1-2, s. 3-57. Semavi Eyice, Tarih Boyunca İstanbul, Etkileşim Yay., İstanbul 2006. Semavi Eyice, Eski İstanbul’dan Notlar, Küre Yayınları, İstanbul 2006. Eyice’nin İstanbul tarihçileriyle ilgili geniş bir makalesi için bkz. “İstanbul Tarihçileri ve Eserleri”, Kültür Dergisi, sy. VI (2007), s. 4-25. Şubat 2010 Şubat 2010 152 yayınlar hakkındaki incelemeleri Eyice'nin katkılarının yoğunlaştığı alanları ifade eder.2 Bu kapsamda yazdığı ve neredeyse tamamı kaynak yayın olarak addedilebilecek çalışmaları Türk sanat tarihi alanında ülkemizde hissedilen boşluğun kapatılmasında büyük katkılar sağlamıştır. Hocanın yazdığı İstanbul Minareleri adlı daha sonra bir kısmı makale olarak da yayınlanan bitirme tezinin gayesi “etraflı tetkiklere mazhar olan Mısır, Mağrip ve İran minarelerinin yanı sıra Türk-Osmanlı minarelerinin de ehemmiyetli bir mevkie sahip olduklarını belirtmektir.”3 1946-48 yıllarında elde düzenli herhangi bir liste olmadan birçok zorluğa rağmen sokak sokak dolaşılarak tespit edilen camilerin sanatlı minareleri fotoğraflandırılarak, fetihten günümüze kadarki gelişimleri mimarî ve sanatsal özellikleriyle anlatılmıştır. Özellikle camileri yıkılmış olmasına rağmen o dönemlerde ayakta duran birçok minare Semavi Eyice tarafından tespit edilmiş ve bugün kendilerinden herhangi bir iz bulunmayan birçok yapı kayıt altına alınmıştır. Ne üzücüdür ki Eyice’nin tevazu göstererek konuya ait bir giriş ola- me alınan makalelerin rahat bir üslupla, akademik bir dil kullanmadan, dipnotsuz bir şekilde yeniden hazırlandığı Tarih Boyunca İstanbul5 adlı çalışması ile şehrin Bizans ve Osmanlı dönemindeki tarihî yapılarını sınıflandırarak incelemiştir. Galata, Beyoğlu, Eyüp Sultan ve Üsküdar’ın dahil edilmediği çalışmanın ileride planlanan ikinci cildi de tamamlanırsa genel okur kitlesinin İstanbul’daki tarihî eserlerle ilgili bilgi açlığını giderecek bir eser meydana getirilmiş olacaktır. Semavi Hoca’nın üzerinde önemle durduğu İstanbul’un kaybolan tarihî eserleri ile ilgili İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Dergisi’nde yayınladığı makaleleri de konuyla ilgili daha sonraki çalışmaların en önemli kaynağı durumundadır. Zira zamanında çeşitli sebeplerle yok edilen bu yapılarla ilgili yeni bir şeyler yazmak pek mümkün değildir. Özellikle 38 yıl Anıtlar Kurulu’nda görev yapması dolayısıyla birçok tarihî yapının yok olmaktan kurtarılmasına, bir şekilde ortadan kaldırmasına engel olamadığı eserlerin ise kayıtlarının tutulmasına çalışmıştır. Yanlış şehircilik anlayışı ile birlikte şehrin kaybolan kimliğini, medeniyetimizin yeryüzündeki en önemli simgeleri olan tarihî yapıları, birilerini rahatsız etmekten geri durmaksızın korumaya çalışan Eyice’nin yaptığı çalışmalar sahalarında benzersiz olmaları nedeniyle çok kıymetlidir. Yine İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin yayınladığı İstanbul Bülteni adlı dergide de bu konudaki birçok çalışması neşredilmiştir. Özellikle son bahsettiğimiz makalelerinin bir kısmının bir araya getirilerek yayınladığı Eski İstanbul’dan Notlar6 adlı çalışması, dağınık halde ve ulaşılması çok zor olan bu yazıları derli toplu olarak bir araya getirmesi bakımından ilgili araştırmacılar için 153