1 di aralannda rekabet etmiş hem de kendi dışlarında, yani

advertisement
T.B.M.M.
B:148
14.8.1995
0:1
di aralannda rekabet etmiş hem de kendi dışlarında, yani, hepsinin karşısında ayrı bir blok olarak,
Türklere, İslama karşı cephe almışlardır.
Meseleye dinî bloklaşma açısından bakıldığında, iki büyük dinî ideolojik grubun olduğu gö­
rülmektedir. Yine hepinizin bildiği gibi, bunların birincisi Hıristiyan grubu, ikincisi de İslam kam­
pıdır. Osmanlı İmparatorluğu yıkıldıktan, Araplar parçalanıp bölündükten ve sömürgeleştirildikten
sonra İslam dünyası başsız kalmış, her şeye rağmen, Türkler, İslam dünyasına sahip çıkabilecek
güç ve potansiyel olarak dünya tarafından görülmüştür. Sovyet dünyasının dağılmasından sonra da,
Türkiye'nin, hem Türk dünyasını hem de İslam dünyasını temsil edebilecek potansiyelde olduğu ih­
timali ortaya çıkmıştır. Hıristiyan dünyası yeniden, Türk-İslanı dünyası karşısında, birlikte hareket
etmeye başlamıştır. Türkiye, bugün, Batılılarca, Osmanlı dünyasına, ayrıca, kendi Türk dünyasına
hitap edebilecek güçte ve potansiyelde bir devlet olarak görülmektedir.
Sayın milletvekilleri, Hıristiyan dünyasının büyük güçleri Rusya Almanya, Amerika Birleşik
Devletleri ve İngiltere, Türkiye'nin veya Türklerin hitap edeceği coğrafî sahayı, kültür sahasını, di­
nî sahayı daraltmak istemektedir.
BAŞKAN - Sayın Şemsek, tamamlayın efendim.
MUHARREM ŞEMSEK (Devamla) - Hay hay Sayın Başkanım.
Yine Hıristiyan dünyası, Osmanlı, Türk ve İslam dünyasında Türklerin tarihî ve siyasî misyo­
nunu da görmezlikten gelmektedir. Nitekim, Hıristiyan dünyası bu maksatla evvela Osmanlı Dev­
letini yıkmıştır. Bunun için, önce, Balkanlarda, Hıristiyanı Türklerle ayırmış ve eski Bizansı ihya
etmeye çalışmıştır. Balkanlardaki Türk olmayan Müslümanı bunun için Türk'ten ayırmıştır. Aynı
şekilde, Anadolu'da, Ermenileri, Rumları kullanarak bunu yapmak istemişler. Müslüman Arabi
Müslüman Türk'ten ayırmayı başarmış; bugün de, Türk ve Müslüman olan Kürdü, Lazı, Çerkezi,
Gürcüyü özkardeşi Türk'ten ayırmanın peşine düşmüştür; Türkistan Türklerini de Osmanlı-Batı
Türklerinden zaten bu şekilde ayırmışlardı.
Değerli milletvekilleri, günümüzde, Türk dünyasında ve İslam dünyasında uyanış başlamıştır.
Türk ve İslam dünyaları, kendi potansiyellerini keşfetmeye başlamışlar; Hıristiyan dünyası da bun­
dan rahatsız olmuştur. Bunun için, önce, Balkanlarda Hıristiyan dünyası için yakın tehlike gibi gö­
rünen ve Türklerle tarihî, dinî bağları bulunan Bosnalıları, daha sonra da Kosova ve Arnavutluk
Müslümanlarını yok etmek istemişlerdir. Bu görevi, Batı, Sırplara vermiş durumdadır. Balkanlar­
daki Müslümanların yok edilmesiyle, Hıristiyan dünyası, Türklerin Balkanlarla tarihî ilgisini kes­
mek istemektedir. Zira, Türkiye'nin veya Türklerin Balkanlardaki Müslüman-Boşnak, Arnavut-Pomaklar vasıtasıyla ilgisinin sürmesi, Cermen-Slav dünyasını fevkalade rahatsız etmektedir, Hıristi­
yanlık adına, bütün Avrupa'yı da endişeye düşürmektedir. İşte, Bosna-Hersek meselesine, Türkiye
bu açıdan bakmalı, dünya hâkimiyeti, dünya siyaseti ve dinî ideoloji olarak meseleyi fikrî baza
oturtabilmelidir.
Sayın üyeler, Türkiye'de bugüne kadar yanlışlar yapılmıştır. Bosna-Hersek'in istiklali, Kosova'nın istiklali, Türkiye'nin istiklalidir. Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti, bunu, bu ağırlıkta görme­
ye mecburdur. Her büyük güç, kendisine "ön bahçem, arka bahçem, yan.bahçem" diyerek sınır ve
etki sahası çizerken, Türkiye de, tarihî bahçesine, manevî bahçesine, kültür bahçesine ,Bosna-Hersek'e sahip çıkmak durumundadır.
Bosna-Hersek meselesine Türkiye'nin fikrî bakışı bu şekilde olmak yanında, yeni gelişen
olayları da doğru yorumlamalıdır. Dünya, yeni bir asra girerken, son yüzyılın en dramatik olayla­
rını yaşamaktadır. Dünya, Bosna-Hersek'tc, dört yıldır, müthiş bir kayıtsızlıkla, bir milletin "etnik
temizlik" adıyla yok edilişini seyretmektedir. Bir devletin yıkılışi, görülüyor. Srebrenica'da, Zepa'da, Bihaç'ta, Tuzla'da.Gorazde'de, uluslararası ahlaktan uluslararası hukuka, güvenlik, barış,
- 421 -
Download