Azmi Dölen [email protected] +90 212 314 8181 [email protected] +90 212 314 8125 Haftalık Değerlendirme MAKROEKONOMİK STRATEJİ 27 Ekim 2011 Yıl: 1 / Sayı: 38 ÖNEMLİ BİR HAFTANIN GELİŞMELERİ Ne hafta geçiriyoruz. Önümüzdeki ayların ve belki de yılların kaderini belirleyecek adımlar bu günlerde atılıyor. Tabii ki Avrupa’dan bahsediyoruz. Ancak Merkez Banka’mızın attığı adımlar ve Amerika’dan gelen üçüncü bir likidite genişlemesi “QE3”ün ayak seslerine de değinmeden edemeyeceğiz. İlk önce Avrupa. Uzun bir süredir belirttiğimiz Avrupa bankacılık sistemindeki problemler Avrupa Borç Krizi’nin etkisi ile iyice su yüzüne çıktı ve son aylarda içinde yaşadığımız türbülansların temel nedenini oluşurdu. Bu konuda Tamer arkadaşımız çalışmaları ile bizi sürekli aydınlattı. Bu gün yayınlanan “Avrupa Bazukası” başlıklı yazısında da Avrupa Liderler Zirvesi’nde dün gece son dakikada alınan kararlar ile krizin çözümüne yönelik gelişmeleri değerlendirdi. Bunun detaylarına yukarıdaki linkten ulaşabilirsiniz. Ancak benim değinmek istediğim konu bir miktar daha farklı. Avrupa Birliği ekonomik bir topluluk olarak kurulmasının ardından bir siyasi birliğe dönüşmüş ve üyeleri kendi bünyesine daha iyi entegre etmek için ortak bir para sistemi yaratmış, bir de ortak Anayasa ile siyasi birliği bir kademe daha ileriye götürmüştü. Avrupa Borç Krizi ve bunun Avrupa Para Sistemi’ne olan etkileri son derece olumsuz olmuş ve neredeyse Birliğin geleceği konusunda ciddi şüpheleri bile beraberinde getirmişti. Ancak Avrupa Birliği’nin yaşı ve geçmişi düşünüldüğünde devletler tarihinde oldukça genç, hatta emekleme evresinde olduğunu söyleyebiliriz. Bu nedenle Avrupa bu krizden kendisine oldukça önemli bir ders çıkarmaktadır. Bunun ilk adımı dün gece atıldı. Hem de tam Avrupa’ya yaraşır bir şekilde. Oy birliği, bu kadar üyesi olan ve farklı geçmiş, ekonomik, siyasi dengelere sahip bir birlikte sorun oluşturabilir. Ancak zirvelerde son dakikada, tehdit ve şantaj unsurları dahi içerse, alınan karalar çok daha kalıcı ve sağlam olabiliyor. Gelişmeleri Avrupa Birliği’nin devletleşmesinde bir adım olarak görmek lazım. Bu doğrultuda tarihinin en önemli engelini atlatan Avrupa’nın bundan sonraki entegrasyon evrelerini çok dikkatli takip etmek gerekmekte. İleride ekonomik ve mali olarak çok daha entegre bir Avrupa ile karşı karşıya olurken bu siyasi birliği daha da güçlendirecektir. Avrupa bu doğrultuda kendisine yeni bir gelecek hazırlarken bu sistemin para birimi de, en azından benim açımdan, kredibilite kazanmış durumda. Piyasalar açısından bunun orta ve uzun vadeli etkileri olacak; bunları takip edeceğiz ve yaşayacağız. Çekince için lütfen arka sayfaya bakınız. Haftalık Değerlendirme 27 Ekim 2011 2 MAKROEKONOMİK STRATEJİ Merkez Banka’mıza dönersek; modern merkez bankacılığı tahmin edilebilirlik üzerine kuruldu. Bu doğrultuda merkez bankaları politikalarını piyasa ve ekonomideki aktörlere yazılı, sözlü birçok araç ile açıklıyorlar. Bu doğrultuda beklenti oluşturup onu da genel politikaları dâhilinde idare ediyorlar. Bu politikalar dışsal faktörlerden etkilendiği noktada merkez politikaları, öngörülebilir olmaktan çıkarak şok terapiye yakın olan önlemleri gerektiriyor. Avrupa Borç Krizi bunun gibi dışsal bir faktördü ve etkileri merkez bankası politikaları olan fiyat ve finansal istikrarını zorlamaya başladığı noktada Merkez Banka’mız da şok tedbirleri ortaya koydu. Döviz müdahalelerini, beklenmedik faiz artışlarını bu çerçevede değerlendirmek gerekiyor. Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı’nın dün yapmış olduğu açıklamalar ise geldiğimiz noktada Merkez Bankası’nın politikalarının yeniden tahmin edilebilir olması konusunda önemli. Böylelikle parametrelerimizi öğrendik. Lira’nın aşırı değer kaybının yaratacağı enflasyon baskısı Merkez Bankası tarafından kabul edilebilir değil. Bu nedenle piyasaya borç verme faizini çift haneye çekmekte bir çekince görmüyor. Verilen mesaj ise önemli; alınan dövizleri geri sat ve liraya dön. Bono faizlerinin %10 seviyesine çıkmasının da kötüleşen makro beklentiler yerine, bankaların fonlama maliyetleri kaynaklı olduğu anlaşılıyor. Ancak kur etkisine rağmen disipline alınmış enflasyon ve kamu maliyesindeki düzgün seyir burada alım fırsatlarını da, fonlama konusunda sıkıntısı olmayan, orta vadeli yatırımcılar için ortaya çıkartıyor. Avrupa’da stresin ortadan kalkması da Merkez Bankası’nın uyguladığı bu politikanın kısa vadede başarılı olma şansını arttırıyor ve likidite konusunda rahatlamanın tahminlerden daha önce olabileceğini de gösteriyor. Merkez Bankası, bu sabah aldığı zorunlu karşılıklardaki indirim kararı ile bunu sağlamayı hedefliyor. Çekince için lütfen arka sayfaya bakınız. Haftalık Değerlendirme 27 Ekim 2011 3 MAKROEKONOMİK STRATEJİ Bu haftaki denklemin bir ucu da Amerika. Amerika’dan gelen verilerden kısa vadede ekonominin en azından daha kötüye gitmediği, ancak operasyon twist dediğimiz kısa ve uzun vadeli bonoların değişimi sonucu uzun vadeli faizlerin baskı altında tutulması politikasının reel ekonomiye katkısının henüz pek de görülmediği anlaşılıyor. Bu da, “İkinci adım ne?” arayışlarını arttırmakta. İlk başlarda kısık ses olarak çıkan ve daha sonraları Fed yerel başkanlarının daha rahat bir şekilde telaffuz ettikleri “QE3” diye nitelendirilen likidite genişlemesi artık tamamen gündeme yerleşmiş durumda. Çok kısa vadede bunu resmi olarak açıklanması ve uygulanmaya başlanması beklenmekte. Daha önceki göstergeler bu uygulamaların faizleri baskı altında tutuğu kadar aslında Dolar’ın değerini yitirmesi ile sonuçlanmakta. Yani QE3 yeni bir “risk on (risk alım) trade”inin de başlangıcı olabilir. Merkez Banka’mız “QE2” başladığı anda ekonominin daha fazla ısınmasını engellemek için kontrollü bir Lira devalüasyonu başlatmıştı. Ama bugün gelinen gelişmeler çerçevesinde Lira’nın “QE3” neticesinde güçlenmesine pek de karşı çıkmayacağı anlaşılıyor. Çekince için lütfen arka sayfaya bakınız. Haftalık Değerlendirme 27 Ekim 2011 4 MAKROEKONOMİK STRATEJİ Azmi DÖLEN G. Müdür Yrd. (212) 314 81 25 [email protected] Uzman (212) 314 81 07 [email protected] Uzman (212) 314 81 07 [email protected] Yönetmen Yönetmen Uzman (212) 314 81 01 (212) 314 81 02 (212) 314 81 02 [email protected] [email protected] [email protected] YURTDIŞI İLİŞKİLER BİRİMİ Bora Tamer YILMAZ ARAŞTIRMA BİRİMİ Işıl BÜK TÜREV ARAÇLAR BİRİMİ Cengiz GÜRBÜZ Ege Saba EREN Ilgın DEMİR SATIŞ VE PAZARLAMA BİRİMİ Feridun ŞEN Burak AYDIN Ayşe ÖĞÜT Ufuk Hakkı ÇAYHAN Soner AYDIN Müdür Yönetmen Yönetmen Yönetmen Servis Yetkilisi (212) (212) (212) (212) (212) 314 314 314 314 314 81 81 81 81 81 01 01 01 01 01 [email protected] [email protected] [email protected] [email protected] [email protected] Müdür Yönetmen (212) 314 81 06 (212) 314 81 06 [email protected] [email protected] VARLIK YÖNETİMİ BİRİMİ Ali İhsan ÇAMCI Ebru ERCİN Burada yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti; aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Bu sayfalarda yayınlanan görüş, yorum, haber veya öneriler nedeniyle ortaya çıkacak ticari kazanç veya kayıplardan Halk Yatırım Menkul Değerler A.Ş. sorumlu değildir. Buradaki yazı, görüş ve yorumlar sayfa ziyaretçilerini bilgilendirme niteliği taşımaktadır. Rapor sayfalarında yayınlanan hiçbir yazı, görüş, resim, analiz ve diğer sunumlar izin alınmadan yazılı veya görsel basın organlarında yayınlanamaz. Çekince için lütfen arka sayfaya bakınız.