On5yirmi5.com Avrupa'nın ortasında bir gönül eri: Gül Baba Adını sarığında taşıdığı gülden alan Gül Baba, Macarların saygı duydukları ve hoşgörüyle bahsettikleri başlıca tarihi figürlerden birisi olmaya devam ediyor Yayın Tarihi : 28 Mart 2015 Cumartesi (oluşturma : 10/10/2017) Fatih Sultan Mehmet, Yavuz Sultan Selim ve Kanuni Sultan Süleyman dönemlerindeki savaşlara katılan ve 1541'de vefat eden Gül Baba'nın Budapeşte'deki türbesi, ziyaretçi akınına uğruyor. Amasya'nın Merzifon ilçesinde doğan ve asıl adı Cafer olan Gül Baba'nın, Budin seferi sırasında şehit düştüğü, Ebussuud Efendi'nin kıldırdığı cenaze namazına Kanuni Sultan Süleyman'ın da katıldığı rivayet ediliyor. Tarihi kaynaklarda, Gül Baba'nın cenazesine on binlerce kişinin iştirak ettiği aktarılıyor. Macaristan'ın başkenti Budapeşte'nin Buda tarafında yer alan Gül Baba Türbesi, Budin Beylerbeyi Mehmet Paşa tarafından 1548'de yaptırıldı. Türk Caddesi ve Gül Baba Sokağı'nın kesiştiği yerde bulunan ve şehri tepeden gören türbenin inşa edildiği alan, Macarlar tarafından Rozsadomb (gül tepesi) olarak anılıyor. Türbe, Macarların yanı sıra Budapeşte'ye yolu düşenlerin ziyaret ettiği başlıca mekanlardan biri. Budapeşte'de gezilecek tarihi ve turistik yerler arasında gösterilen türbe, Türkler kadar Avrupalıların da ilgisini çekiyor. Orta Avrupa'da fonksiyonunu yitirmeden türbe olarak kalan önemli bir Türk eseri olan Gül Baba Türbesi'nin en dikkati çeken özelliği sandukanın bulunduğu alandaki gül kokusu. Ziyaretçileri türbenin girişinde Gül Baba'nın heykeli karşılarken, Türk kültüründe önemli bir yer bulan iki çeşme de türbenin bulunduğu bahçede yer alıyor. Sarığında taşıdığı "gül" adı oldu Gül Baba, adını sarığında taşıdığı gülden alırken, Macarların saygı duydukları ve hoşgörüyle bahsettikleri başlıca tarihi figürlerden birisi olmaya devam ediyor. Budin Beylerbeyi Mehmet Paşa tarafından yaptırılan türbe, Osmanlı hakimiyetinden sonra bir süre şapel olarak kullanıldı. Sultan Abdülaziz'in 1867'deki ziyaretinden sonra 1885'te türbeye dönüştürülen yapı, mimar Lajos Grill tarafından onarıldı. Macar Prof. Dr. Müller tarafından 1916'da restore edilen türbe, 2. Dünya Savaşı'nda büyük hasar gördü. Macar hükümetince 1963'te eski durumuna getirilen türbe, 1997'de Türk-Macar hükümetlerinin işbirliğiyle Kültür Bakanlığı Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü tarafından restore edildi. Türbenin içi bugün kısmen de olsa bakımlı görünse de türbenin dışı ve külliyeyi andıran yapıların içi ve dışının bakımsızlığı dikkati çekiyor. "Misali" mahlasıyla şiirler yazan Gül Baba'nın "Miftahü'l-Gayb" ve "Güldeste" adlı yazma eserleri bulunuyor. Gül Baba'nın adı birçok eserde geçiyor Yabancı müzisyenler ve yazarların, Gül Baba'dan ilham alarak önemli eserler ürettiği biliniyor. Danimarkalı yazar Hans Christian Andersen İstanbul'un da yer aldığı gezi ziyaretine ilişkin kitabında Gül Baba'nın hayatına yer verirken, Macar komponist ve besteci Jeno Huszka, 1905'te Budapeşte'de "Gül Baba" senfoni opera eserini sahneledi. Macaristan'da 2006'da Türkler tarafından "Gül Baba Vakfı" kuruldu. Macar Ressam Franz Eisenhut 1886 yılında "Gül Baba" adlı eserini yaptı. Danimarkalı yazar Andersen, İstanbul'u da konu alan ziyaretinde Gül Baba'dan şöyle bahsetmiştir: "Tekrar yelken açmadan önce Buda'nın öte yakasındaki Gül Baba Türbesi'ne küçük bir gezi yapacağız ve bu kutsal Türk'e Doğu'dan, eski İstanbul'dan selam getireceğiz. Orada türbede yüz üstü yatan, başının üstünde kenarlıksız keçe bir külah olan kim? Onu dönen dervişlerde görmemiş miydim? O bir derviştir. O buraya yabancı insanlar arasına, Hristiyan şehrine dağları, çölleri yürüyerek aşıp geldi. Hac yürüyüşü sona erdi." Bu dökümanı orjinal adreste göster Avrupa'nın ortasında bir gönül eri: Gül Baba