Untitled

advertisement
BAZI ÖNEMLİ BİLGİLER
61
119: Malign melanomda prognostik faktörler
117: Tümör süpresör gn mutasyonları
NF-1
Nörofibromatozis tip 1 ve sarkomlar
NF-2
Nörofibromatozis tip 2; akustik schwannom, meningiom
APC (β-catherin)
Familial adenomatöz polipozis koli ve
kolon Ca
Rb
Retinoblastom, osteosarkom
p53
Li-Fraumeni send.
WT-1
Wilms tm.
- Yüzeyel yayılan melanoma: 2. en iyi prognozlu ve
en sık görülen (%65) tiptir. Kadınlarda sıktır.
p16
Malign melanom,
-
BRCA-1,-2
Kadın meme ve over Ca
Erkek ve kadın meme Ca
Nodüler malign melanoma: Erkeklerde sıktır,
çok kötü prognozludur. İkinci en sık görülen (%28)
tiptir.
-
Akral Lentiginöz melanoma: En az görülen formdur, palmoplantar ve tırnak altı yerleşimlidir. Kötü
prognozludur.
Malign melanomada
şunlardır:
faktörler
Tümörün Clark veya Breslow evresi: Evre ne kadar
ileri ise prognoz o kadar kötüdür.
•
Klinik tipi
-
118. Akciğer kanserleri
•
• Bronkojenik karsinom genel olarak yassı hücreli karsinom,
adenokarsinom, küçük hücreli karsinom ve büyük hücreli
karsinom şeklinde sınıflanır; hepsi de morfolojik farklılıklarına
rağmen ortak bir endodermal kökeni paylaşırlar.
a. Squamöz hücreli (epidermoid) karsinom erkeklerde
daha sık, santral yerleşimlidir. Lokal lenf nodlarına yayılır ancak uzak metastaz daha geç olur. Bronş epitelinde
başlayan metaplaziden yıllar içinde displazi, karsinoma
in-situ ve karsinom gelişir. Klinik bulgu olmadığı dönemde
balgamda, lavaj materyalinde tanı konulabilir. Metastaz
yapmadan önce büyük ve bronşları tıkayan kitle oluşturduğu için tanı erken konur, cerrahi çıkarılabilir ve daha iyi
prognozludur. Hiperkalsemi sıktır. Kavitasyon oluşturur.
High MW keratin pozitiftir.
b. Adenokarsinomlar kadın erkek oranı eşit, sigarayla
daha az ilişkilidir. Çoğunlukla periferal yerleşimlidir.
Skar sonrası gelişebilir. Erken metastaz yapar. DIC ve
tromboflebit yapabilir. Low MW keratin, EMA ve EA (+)’dir.
% 50 surfaktan apoproteini pozitifliği primeri metastazdan
ayırmada yardımcıdır. Adenokarsinom osteoartropati ve
çomak parmak oluşturabilir.
c. Bronkoalveoler karsinom, özel bir adenokarsinom tipidir.
Pulmoner konsolidasyonu taklit eden kitleler oluşturabilir
bir lobta multipl veya bazen bilateral lobları tutabilir.
Perifere yakın yerleşimlidir ve çok iyi prognozludur. Multipl
kitlede 5 yıllık survey % 25 iken tek kitlelerde % 50-70’dir.
Psammom body % 13 oranında görülür.
d. Büyük hücreli karsinom daha çok periferal yerleşimli
olup büyük hacime ulaşırlar. Erken fazda uzak metastaz
yaparlar. Tanı konduğunda yarıdan fazla hastada beyin
metastazı vardır. 5 yıllık survey % 2-3’tür.
e. Küçük hücreli karsinom erkekde sık ve sigarayla çok
yakın ilişkilidir. İki yıllık survey tedaviye rağmen % 58’dir. ACTH, kalsitonin, kromogranin gibi hormonlar
sekrete eder. Eaton-Lambert, Cushing sendromu ve
Diabetes insipitusa yol açabilirler. ımmünohistokimsayal olarak keratin genellikle pozitiftir, nörofilament, leu 7
ve nöron spesifik enolaz gibi nöral markırlarda pozitiftir.
Crush artefaktı ve Azzopardi efekti sık görülür. Akciğer
tümörleri vena kava superior sendromu ile apikal yerleşimliler Horner sendromu (aynı tarafta enoftalmi, ptozis,
myozis, anhidrozis) yapabilir.
f. Bronşial karsinoid bronşial mukozadaki Kulchitsky
hücrelerinin nöroendokrin diferansiasyonunu gösterir.
İntestinal karsinoide benzer. Bronşial karsinoid ortalama
40 yaşın altında görülür. Rezeksiyon ile şifa bulabilir.
Karsinoid sendrom oluşturabilir. Yaka-düğme lezyonu
oluşturur. Küçük hücreli karsinoma benzer şekilde küçük hücreleri vardır bazen zor ayrılabilir. Prognoz iyidir.
Hamartom radyologların “Coin lezyon” dediği görüntüyü
oluşturur.
prognostik
Lentigo malign melanom: en iyi prognozlu tiptir,
Lentigo malignadan gelişir.
Lezyonun yeri: gövdede en kötü, baş-boyunda ve
orta ekstremitede iyidir.
• Cinsiyet: Erkeklerde daha kötü.
• Yaş: Yaşlılarda daha kötü.
ID:07i130
120: Herniasyon sendromları
Konum
Tanımı
Transtentoryal
Klinik Bulgular
Santral
Diensefalon ve orta
beyinin aşağı doğru
inmesiyle sonuçlanan
serebral hemisferlerin
kaudal yönde yer
değiştirmesi
Mental durum
değişikliği
Cheyne- Stokes’dan
santral nörojenik
hiperventilasyona
Dekortike’den
deserebre postüre
Okülovestibüler
reflekslerin kaybı Ölüm
Unkal
Tentoriyal açıklık içine
temporal lobun kayması
Üçüncü sinir, posterior
serebral arter ve orta
beyin basısı
Tek taraflı pupilla
dilatasyonunu izleyen
okülomotor paralizi,
pitozis var ya da yok
Hemipleji
Ölüm
Serebellar
Aşağıya
Yukarıya
Serebeller tonsiller
foramen magnum içine
girer. Medulla, posterior
inferior serebellar arter
basısı
Serebellar dokunun
tentoriyal açıklık içine
Yukarı bakma paralizisi
girmesi
Pupilla dilatasyonu
Orta beyin ve superior
Santral hiperventilasyon
serebellar arterlerin
Ölüm
basısı
Transfalksiyal
Tek taraflı serebral
lezyonlar falks serebri
altındaki cingulate girusun
Cingulate yer değiştirmesine girus
ve kallosal perikallosal
arterlerinin zarar
görmesine yol açar
ID:06i056
www.tusdata.com
Ense sertliği Solunum,
kalp durması Alt kranial
sinir işlev bozukluğu
Ölüm
Cingulate girus nekrozu
ve iskemisi ödem ve
santral transtentoryal
herniasyona yol açar
ID:09t321
62
TUS KAMPI KAPANIŞ HEDİYESİ
121: Malign kemik tümörleri
122: Serebrovasküler hastalık
• En sık görülen malign kemik tümörü metastazlardır.
Kadınlarda meme erkeklerde prostat karsinomu
metastazları en sık görülenlerdir. Genellikle aksial
yerleşimlidir.
Tip
Zemin
Hazırlayan Temel
Faktörler
Osteosarkom
• En sık görülen primer malign kemik tümörüdür.
Atheroskleroz
Emboli
Kalpte mural
Emboli sonucu arter tıkantrombüsler, kapak
masının en sık görüldüğü
vejetasyonları,
yer orta beyin arteridir.
yağ embolisi
Beyin içi
kanama
Hipertansiyon,
pıhtılaşma
bozuklukları,
tümör içi kanama
• En sık femur alt uç metafizinde (%75), daha sonra
tibia ve humerus proksimalinde yerleşir.
• Radyolojisinde codman üçgeni ve ince ışınsal çizgiler
(güneş doğuşu manzarası) vardır.
• En iyi prognozlu tipleri endosteal ve parosteal tipler, en
kötü prognozlusu ise telenjiektazik tiptir.
• En sık akciğere metastaz yapar.
• Paget hastalığı, radyasyon ve fibröz displazi üzerinde
gelişen osteosarkoma sekonder tip denir.
Kondrosarkom
• Osteosarkomdan sonra en sık görülen primer malign
kemik tümörüdür.
• 30 yaş üstünde sıktır.
intarnal ve eksternal karotis arterlerinin boyundaki
çıkışında, vertebral ve baziler arterlerde, Willis poligonunun dallarında özellikle orta beyin arteridir.
Tromboz
• 10-30 yaşlar arasında ve erkeklerde sıktır
• Ağrılı kitle, eklem tutulumu ve kilo kaybı semptomları
vardır.
Sık Yerleşim Yerleri
Konjenital berry
anevrizma
Subaraknoid yırtılması;
muhtemelen
kanama
hipertansiyonla
birlikte
Uzun süreli hipertansiyonda oluşan CharcotBouchard anevrizmalarının
yırtılmasından olabilir.
Willis poligonu ve orta
beyin arterinin dallanma
noktası
123. MEME TÜMÖRLERİNİN BAZI ÖZELLİKLERİ
• Tipik yerleşim yeri pelvistir.
Medüller karsinomlar
• Kitle, ağrı, patolojik kırık ile başvururlar
• Radyolojisinde düzensiz litik ve blastik alanlar görülür
• Enkondromlar üzerinde oluşanlara sekonder denir ve 30
yaş civarında sıktır. Prognozu primere göre daha iyidir.
Ewing sarkomu
• En sık 10-15 yaşlar arasında görülür.
• Kaynaklandığı hücre bilinmemektedir. Mikroskopisinde
küçük yuvarlak ve mavi hücreler görülür ve glikojen
depolarlar. 11-22 kromozom translokasyonu ile
ilişkilidir.
• Tipik yerleşimi tibia, femur gibi uzun kemiklerin diafizidir.
• Ağrı, ateş, lökositoz, hassasiyet vardır bu nedenle
osteomyelitle karışır.
• Radyolojisinde soğan zarı gibi kat kat periost
reaksiyonu görülür.
• Radyoterapiye hassastır.
ID:07i108
Meme karsinomlarının yaklaşık %2’sini oluşturur. Morfolojisi
alışılmış sert kanserlerden farklı olarak çok yumuşaktır ve
sıklıkla büyüktürler. (10 cm çapa kadar ulaşırlar) Stroması azdır
ve selülerdir. Tümör hücreleri arasında belirgin lenfositik
infiltrasyon vardır ve prognoz diğer meme kanserlerine
göre daha iyidir. BRCA 1 mutasyonu olan kadınlarda giderek
artan sıklıkta medüller karsinom görülmektedir. Genellikle
hormon reseptörü içermezler ve diğer tiplerde görülen ERB
B2 protoonkogeni overekspresyonu göstermezler. Medüller
karsinom iyi sınırlı olduğu için klinik ve radyolojik olarak
fibroadenomla karışabilir. Tümü kötü diferensiyedir, lenfatik
ve vasküler invazyon görülmez.
Lobüler karsinom, lobüler kaynaklı olmanın yanı sıra aynı
meme içinde çok odakta gelişme eğilimi ve yüksek iki taraflı
görülme sıklığı (%20) ile diğer meme tümörlerinden ayrılır.
Özellikle insitu lobüler karsinom palpabl bir kitle olarak
ele gelmeyebilir. Histolojik olarak karakteristik öküz gözü
görünümü oluşur ve indian file görülür. Kohezyon kaybı
(e-cadherin kaybı), tubul ve papilla oluşturmaması ve taşlı
yüzük içermesi özelliklerindendir. Prognoz invazif duktal
karsinomdakine benzerdir. Duktal karsinomdan daha sık olarak
BOS, seröz yüzeyler, over, uterus ve kemik iliğine metastaz
yapar. Metastazları klinik ve radyolojik olarak tespit etmek zor
olabilir.
Kolloid (müsinöz) karsinom seyrek metastaz yapar yavaş
büyür, yaşlı kadınlarda görülür ve prognozu iyidir.
Tubüler karsinom mamografik taramalar ile saptanan 1
cm’den küçük tümörlerin % 10 ‘unu oluşturur. En iyi prognoza
sahiptir.
İnflamatuar karsinom aslında duktal invazif kanserin
lenfatikleri tıkaması ile oluşan bir tiptir. Portakal kabuğu
görünümüne yol açar.
BAZI DERİ LEZYONLARI
2. Pemfigus vulgariste önce oral sonra deri lezyonları başlar,
suprabazal ayrılma görülür. Pemfigus bazen öldürücü olabilen
otoimmün büllöz bir hastalıktır. En sık görülen tipi pemfigus
vulgaristir. Skalp, yüz, aksilla, gövde ve basıya uğrayan
yerlerde görülür. Oral lezyon varsa deri lezyonlarından aylar
önce görülürler. Pemfigus vejetansta bül yoktur. P. vulgariste
histolojik olarak akantoliz, suprabazal akantolitik bül görülür
yapılan çalışmalarda Ig G’nin interselüler birikimi vardır.
www.tusdata.com
BAZI ÖNEMLİ BİLGİLER
Büller Büllöz pemfigoidden farklı olarak kolay rüptüre olurlar. •
Paraneoplastik pemfigus klinik olarak pemfigus vulgaris veya
eritema multiformeye benzer fakat non- hodgkin lenfoma, kronik
lenfositik lösemi ve Castleman hastalığı gibi lenfoid kökenli
hastalıklarla beraberdir fakat timomalar, iğsi hücreli sarkomlar
ve Waldenström makroglobulinemisine de eşlik edebilir.
Büllöz pemfigoid ise daha yaşlıda görülen otoimmün bir
hastalıktır. Büller önce deride sonra ağızda görülür. Büller
kolay rüptüre olmaz ve infekte olursa skarsız iyileşir. Ayrılma
subepidermal ve nonakantolitiktir. Büllöz pemfigoidde basal
membranda lineer immünoglobulin ve kompleman depolanması
görülür.
Dermatitis herpetiformis (Duhring hastalığı şiddetli kaşınan
veziküllerin, papüllerin ve ürtiker benzeri lezyonların bulunduğu
kronik deri hastalığıdır. Dermal papillalarda Ig A depozitleri
bulunur. Hastaların %75’inde bir kısmı semptom vermeyen
glutene bağlı enteropati (çöliak) görülür.
İchtiozisde deride aşırı pullanma vardır. İchtiozis fitanik asit
eksikliğine bağlı gelişen ve polinevritik değişiklikler ile kendini
gösteren herediter bir ataksi olan Refsum sendromu ve
Sjögren-Larsson sendromunun özelliğidir.
Sjögren-Larsson sendromunda herediter zeka kusuru
ve spastik felç görülür. Bu iki sendrom otozomal resesif
geçişlidir.
Dermatitis herpetiformis (Duhring hastalığı) sıklıkla diyetteki
glutene hassasiyetle birlikte giden, IgA aracılığıyla gelişen,
nadir bir blister oluşturucu hastalıktır.
ü Mezenkimal dokularda kıkırdak, kemik, yağ dokusuna metaplaziler olabilir. Travmadan sonra iskelet
kasında kemik metaplazisi görülebilir ve “myositis
ossifikans” adı verilir.
125: Posttravmatik kafa içi kanama sendromları
Sendrom
Klinik ve Radyolojik
Tedavi
Özellikler
Epidural
Dakikalar, saatler
sonra başlar
III. sinir felci ve
kontralateral
hemiparezi ile unkal
herniasyon
Beyine bası
yapan lens şekilli
ekstraserebral
hemoraji
Saatler sonra başlar
Unkal herniasyon
Fokal nörolojik kusur
Akut subdural
Beyine bası yapan
yarımay şeklinde
ekstrakraniyal
hemoraji
Başlangıç haftalar,
aylar sonra
Anemi, makrosefali
Konvülsiyonlar,
Kronik subdural
kusma
BT’de yarımay
şeklinde, düşük
dansiteli kitle
Bilinç bozukluğu
Fokal nörolojik
İntraparenkimal kusurlar
Ek multipl
kontüzyonlar
Ense sertliği
Subaraknoid
Geç hidrosefali
Fokal nörolojik
kusurlar
Transtentoryal
herniasyon ile beyin
Kontüzyon
şişmesi
BT: Küçük nokta
şeklinde hemorajileri
ile multifokal düşük
dansiteli alanlar
124. ADAPTASYON MEKANİZMALARI
A- HİPERPLAZİ
Hiperplazi organ ve dokularda hücrelerin sayısında bir
artıştır.
Bölünebilme kabiliyeti olan hücrelerde olur. (Epitelyal,
hematopoetik ve bağ dokusu gibi). Endometriyumun östrojen
etkisi ile kalınlaşması, gebelikte uterus düz kasının
büyümesi ve laktasyonda meme bezinin büyümesi buna
örnektir.
B- HİPERTROFİ
Organellerin sayısında ve hücre boyutunda artışla giden,
hücre sayısında artış görülmeyen büyümedir. Bölünme yeteneği
olmayan hücrelerde (İskelet ve kalp kasları) görülür. Böbrek
parankim kayıplarından sonra sağlam glomerüllerde görülen
kompansasyon mekanizması da hipertrofi kabul edilir.
Hipertrofide hücresel büyümeyi asıl sağlayan değişim, organel
(özellikle granüllü endoplazmik retikulum) sayısında
artıştır.
C- ATROFİ
Hücre maddesinin ve organellerinin azalmasından dolayı
hücre boyutunda görülen küçülmedir.
Sebepleri:
ü Azalmış işgücü
ü İnervasyon kaybı
ü Azalmış kan akımı, yetersiz beslenme
ü Endokrin stimülasyonun kaybı
ü Yaşlanma
63
Cerrahi boşaltım ya
da gözlem
Prognozu iyi
Cerrahi boşaltım
Prognozu temkinli
Gerekli olduğunda
subdural boşaltma
Prognoz iyi
Destek tedavisi
Prognozu temkinli
Destek tedavisi
Prognoz değişken
Yükselmiş kafa içi
basıncının tıbbi
tedavisi
Prognozu temkinli
BT= Bilgisayarlı tomografi.
126. NEKROZ
Atrofik hücrelerin fonksiyonları azalır. Ama ölü değildirler.
Organellerde otofaji yoluyla kayıp olur ve otofajik vakuoller
artar. Sindirime dirençli elemanlar ise lipofuscin granülleri
şeklinde birikir. Organ kahverengi bir renk alabilir. (Brown
atrofi)
D- METAPLAZİ
Bir adult hücre tipinin yerini bir başkasının almasıyla
karakterize geri dönüşebilir değişikliktir. (Epitelyal ya da
mezenkimal).
ü Sigara içenlerde ve vitamin A eksikliğinde solunum
sisteminde kolumnar epitel skuamöz epitele dönüşür.
ü Barret özefajitinde skuamöz epitel, kolumnar epitele
dönüşür.
ü Kronik sistitte transisyonel mesane epiteli skuamöz
epitele dönüşür.
•
Nekrozda görülen başlıca değişiklik protein denaturasyonu
ise koagulasyon nekrozu görünümü olur. Koagulasyon
nekrozunda hücreler sınırlarını korur, görünümü ise belirsiz
pembe bir kütle halini alır. Myokard infarktı bu tür nekroza
örnektir. En yaygın nekroz biçimidir.
•
Enzimatik sindirim daha fazla ise likefaksiyon nekrozu
oluşur. Beyin nekrozları ve abseler örnek verilebilir.
•
Kazeöz nekroz en çok tüberkülozda görülen peynir kıvamında
bir nekrozdur
•
Gangrenöz nekroz: koagülasyon nekrozu ve likefaksiyon
nekrozunun beraber görülmesi (Diabetik ayak)
•
Yağ nekrozu (travmatik nekroz memede, enzimatik nekroz
pankreatitte batın yağlı dokuda görülür)
•
Fibrinoid nekroz genellikle damar duvarlarında vaskülitlerde
görülür.
www.tusdata.com
TUS KAMPI KAPANIŞ HEDİYESİ
64
127: Beyin tümörleri yerleşim yerleri özellikleri
Tip
Önde
gelen
Sıklığı
En sık
Yerleşim
Yerleri
Özellikleri
Çok malign,
hızlı büyüyen
Beyin
Yaşlı kişiler
tümör; en sık
hemisferleri
primer kafa içi
neoplazm
Beyin dışı
Beyin
benign tümör
Orta ve
hemisferlerinin
ve genellikle
ileri yaş;
dış yüzü, para
Meningiom
çıkarılabilir;
ka dınlarda sagittal bölge,
en sık ikinci
daha sık
falx cerebri,
kafa içi ne
sfenoid kanat
oplazm
Çok malign;
Küçük
çocuklardaki
Medulloblastom
Beyincik
çocuklar
malign en sık
kafa içi tümör
Adrenal ve
diğer periferik
nöroblas
Beyin
Nöroblastom
Çocuklar
tomlardan
hemisferleri
daha seyrek;
N- myc
onkogen
Küçük
Retina, ailevi
Küçük
çocuklardaki
şekli iki taraflı
çocuklar,
en sık göz
ve çok odaklı;
Retinoblastom ailevi ve
tümörü, rb gen
sporadik olan
sporatik
kopması veya
tek tarafta ve
şekillerde
inaktivasyonu
tek odakta
ile ilişkili
Akustik
schwannom
sık bir kafa
içi tümör,
Sekizinci
glioblastom
kraniyal sinir
Nörilemmon
Orta ve
multiforme ve
(schwannom
(schwannom)
ileri yaş
meningiomdan
kafa içinde
sonra üçüncü;
olduğu zaman
çoğunlukla
benign ve
genellikle
çıkarılabilir.
Akciğer,
Sıklığı
meme, deri,
neredeyse
Metastik
böbrek, mideDeğişken
glioblastoma
tümörler
barsak sistemi
multiforme
ve tiroiddeki
kadar
primerlerden
Astrositom,
derece IV
(glioblastoma
multiforme)
128.
•
Amiloidoz, proteinöz bir materyal olan amiloidin dokulardaki
interstisyer aralıkta birikimi ile karakterize bir grup hastalıktır.
•
Rutin boyamada (Hematoksilen-Eozin) amorf eozinofilik
görülürken Kongo-red ile polarize ışık altında elma yeşili
renginde ışığı çift kıran bir görünüm verir.
1. Primer amiloidoz (immünositik diskrazik)
•
•
•
Ig hafif zincirlerinden kaynaklanır (AL)
Kalp, kas ve dil gibi mezodermal dokularda birikir
Multiple myelom ve Waldenstrom makroglobulinemisi gibi hastalıklarda sıktır.
2. Sekonder amiloidoz (reaktif sistemik)
•
SAA (serum amiloide eşlik eden protein) öncül proteinden meydana gelen AA proteininin birikmesiyle
oluşur.
SAA miktarı kronik doku harabiyetinde artar. (RA,
tbc, lepra ve osteomyelit v.b.)
• En sık ve en ciddi tutulum yeni böbreklerdir. Ölüm
sebebidir.
• Daha sonra karaciğer, sürrenal, pankreas, lenf
düğümü ve dalağı tutar.
• Dalak tutulumu ile “Sago dalağı” adı verilen görünüm
oluşur. Eğer amiloid tutulumu yaygın olursa “Lardoceous dalak” oluşur.
3. Diğer amiloid birikimler:
•
•
•
•
•
•
•
•
Alzheimer à A4 amiloid veya amiloid beta2 protein birikir.
FMF à AA amiloidi birikir (sekondere benzer)
Senil amiloidoz à transtiretinden köken alır (En
sık kalpte birikim)
DM TİP II à Amilin (Adacık amiloid polipeptid)
Kronik hemodiyaliz à beta2-mikroglobulin (sinovya, tendon)
Portekiz tipi polinöropati à transtiretin
Tiroid medüller karsinom à amiloid protein
129. Wegener granülomatozu (c-ANCA %80 (+)) burun, sinüs
ve akciğerde akut nekrotizan granülom ve nekrotizan vaskülit
ile fokal veya diffüz nekrotizan glomerulit şeklinde renal
hastalığı içerir. Akciğer %100 ve paranazal sinüsler %95
etkilenir. Pnömoni, kronik sinüzit, renal hastalık bulguları ve
nazofarenks ülseri görülür.
Tedavide siklofosfamid etkilidir. Küçük arter ve venleri
etkiler. Antinötrofil sitoplazmik otoantikorlar (ANCA) PAN
dahil diğer vaskülitlerde ender olarak görülürken Wegener
granülomatozisinde hemen her zaman bulunur. Bu ayırıcı
tanıda önemlidir.
130. Temporal arterit yaşlılarda ve genellikle bayanlarda görülen
karotid arterin büyük dalları başta olmak üzere temporal
arter, oftalmik arteri tutan; klasik olarak şiddetli baş ağrısı,
çenede kladikasyon (çiğneme esnasında çenede ağrı)
yapan, körlüğe de neden olabilen bir arterittir. Segmental
tutulum yapar sıklıkla granülomatöz dev hücreli lezyona
neden olur.
Kalp ve akciğer genelde tutulmaz. Vakaların yaklaşık
yarısında polimiyaljia romatika zemininden gelişir.
Polimyaljia romatikanın eşlik ettiği vakaların %2-4’ün de
hematolojik maligniteler ortaya çıkar, Segmental tutulumdan
dolayı negatif biyopsi tanıyı ekarte ettirmez.
131. Henoch-Schönlein purpurası; purpura, artralji, abdominal
ağrı, kanlı diyare ve nefritle karakterize esas olarak çocukları
etkileyen bir hastalıktır.
Klinikte nefrit %30 hastada gözlenir. Fakat her zaman
anormal böbrek biyopsisi saptanır. Karakteristik olarak
immunfloresanda mesengiumda IgA depolanması
görülür.
Etiyolojide genelde mikoplazma enfeksiyonu, streptokok
enfeksiyonu, aşılanma, böcek ısırması veya ilaç kullanımı
hikayesi vardır. Döküntüler en fazla bacaklarda ve gluteal
bölgelerde görülür. Serum kompleman seviyesi genelde
normaldir. Trombositopeni yok, artrit sekel bırakmaz.
132. Hodgkin hastalığı inflamatuar bir hastalığı andıran özellikleri
olan (ateş, inflamatuar hücre infiltrasyonu gibi) malign bir
neoplazmdır.
• Karakteristik olarak genç erişkinleri (daha çok genç
erkekleri) tutar; nodüler sklerozan tipi bir istisna olarak
daha çok genç kadınlarda görülür.
• Sıklıkla kaşıntı, ateş, terleme ve akut bir enfeksiyonu
düşündüren lökositoz ile birliktedir.
• Yoğun tedavi yöntemleriyle sıklıkla klinik şifa elde edilir.
• Tüm şekilleri Reed-Sternberg hücrelerinin varlığıyla
karakterizedir.
1. Reed-Sternberg hücreleri
- Hodgkin hastalığının gerçek malign hücreleri
olabilirler.
- Eozinofilik, inklüzyon gibi çekirdekçikleri bulunan iki
ya da daha çok çekirdekli dev hücrelerdirler.
www.tusdata.com
BAZI ÖNEMLİ BİLGİLER
65
135: Lenfomalar
Tip
Hodgkin
Lenfoma
Tanı
Klinik
Alttipler ve özellikleri
Diğer özellikler
LAP biyopsisi:
reed stenberg
hücreleri
RS malign
hücrelerdir
Ağrısız (LAP)
lenfadenopati
(ensık sol servikal)
halsizlik, kaşıntı
B semptomları:
subfebril ateş, kilo
kaybı, gece terleme
RYE
SINIFLAMASI=>
Noduler sklerozan: en sık tipi, sık, en sık
mediastinal tutulum, RS varyantı olan Lakuner Evreleme: Ann-Arbor
Kötü prognoz: yaş>40 ve
hücreler var, ikinci en iyi prognoz
- Evre 3-4
Lenfosit zengin: en iyi prognoz, RS az, RS
- Lenfosit fakir tip
varyantı olan popcorn hücreler var
- 10 cm den büyük
mediastinal LAP, çok
Mixt selüler: türkiyede ve de sık, abdominal
sayıda ekstranodal tutulum
LAP ve dalak tutulumu sık, eozinofil ve diğer
- CD 30(+) IL-2R yüksek
benin hücrelerde vardır. En sık 2. tip
Tedavi: Evre 1A-B ,2A RTx
Lenfositten fakir: en az görülen tip, RS
2B,3A-B, 4A-B KTx
hücresi fazla, lenfositler az, en kötü prognoz
Küçük lenfositik: B hücreli, yaşlıda sık, düşük
grade, plazmositoid tipi waldenströmle ilişkili,
KLL’ ye benzer
Folikuler küçük çentikli: en sık görülen NHL,
folikül oluşturan B hücreler, t( 14-18)
Büyük hücreli: B hücre, çocuklarda sık
Lenfoblastik: T hücreli, çocukta en sık NHL,
mediastinal tutulum, kötü prognoz, ALL’ ye
benzer, TdT (+)
Nonhodgkin
Lenfoma
NHL
LAP Bx: T veya
B hücre
Kökenli
EBV, HTLV,
HH8 ile ilişki
Ağrısız (LAP)
lenfadenopati
B semptomları:
subfebril ateş, kilo
kaybı, gece terleme
Küçük çentiksiz: Burkitt lenfoma: B hücre,
yıldızlı gökyüzü, t(8-14), turnoveri en yüksek
tümör ve tümör lizisin en sık görüldüğü
malinite, en az görülen NHL
Afrika tipi: endemik, maksillada sık, EBV
ilişkili; Sporadik form abdomenden başlar, EBV
ilişkisi yok.
MALTOMA: en sık GIS de yerleşir, H.pylori ile
ilişkili, B hücreli, prognoz iyi
Sınıflamada çalışma
formulasyonu, rapaport,
Luke-Collins sistemleri
Evreleme Ann-Arbor
CHOP: siklofosfamiddoxorubisin- vinkristinprednizolon
KIT
Radyoterapi
Mycosis fungoides: cilt T hücre lenfoması,
serebriform çekiredekli atipik CD4 hücreler,
pautrier mikroabsesi
Sezary Sendromu: T hücreli lenfomanın
lösemik formu, cilt lezyonları ile birlikte
dolaşımda malin hücreler
Erişkin T hücreli lenfoma/lösemi: HTLV
etkendir, endemi şeklinde, cilt T hücreli
lenfomalarına benzer
ID:10T448
www.tusdata.com
TUS KAMPI KAPANIŞ HEDİYESİ
66
-
-
Hodgkin hastalığının değişik şekillerinde değişen
sayılarda bulunurlar ve hastalığın şiddeti doğrudan
lezyonlarda bulunan Reed-Sternberg hücrelerinin
sayısıyla orantılıdır.
Lezyonlardaki reaktif lenfositlerin miktarının artışı daha
iyi prognozla birliktedir.
2. Hodgkin hastalığının sınıflanması
-
Rye sınıflamasına göre hastalığın dört şekli vardır.
-
Hodgkin lenfomanın gençlerde prognozu iyidir. NHL
lenfomanın gençlerde prognozu kötüdür.
b. Hemokromatozis
- daha aşırı miktarda birikimdir, genellikle parankim
hücrelerinde doku hasarı, skar oluşumu ve organ
fonksiyon bozukluğu ile birlikte olur.
4. Lipofuscin
-
a. Lenfositten zengin
-
Çok sayıda lenfosit ve histiyositin varlığı ve ReedSternberg hücrelerinin nadir oluşuyla karakterizedir.
Popcorn hücreleri vardır.
-
En iyi prognoz
b. Karma hücreli(mikst selüler)
-
Yaşlılarda en sık görülen HL tipidir.
-
Polimorfik bir eozinofil, plazma hücresi, histiyosit ve ReedSternberg infiltrasyonu, nekroz ve fibrozis alanlarının
varlığı ile karakterizedir.
c. Lenfositten fakir
- HL’nın en az görülen tipidir.
- Az sayıda lenfosit, çok miktarda Reed-Sternberg hücreler
ve aşırı nekroz ve fibrozis ile belirlenir.
- Hodgkin hastalığı çeşitleri arasında en kötü prognoz
gösterenidir. Kemik iliği tutulumu sıktır.
d. Nodüler sklerozan
- Hodgkin hastalığının en sık görülen şeklidir.Diğer
Hodgkin hastalığı çeşitlerinin aksine kadınlarda daha
sık görülür.
- Etkilenmiş lenf düğümlerinin fibröz kollajen bantlarla
nodüler yapılara ayrılması ve bir Reed-Sternberg hücre
çeşidi olan laküner hücrelerin varlığı ile karakterizedir.
- Sıklıkla üst mediasten veya alt servikal ya da
supraklavikular lenf düğümlerinde görülür.
- Nisbeten iyi prognoz gösterir.
yağda eriyen sarımtrak bir pigmenttir.
lipidlerin ve hücre zarlarının lipid içeriklerinin yıkım
ürünlerinden kaynaklanır; yaşlanma pigmenti olarak
kabul edilir.
yaşlı kişilerde sıkça birikir, bunlarda pigment en çok
hepatositlerin içinde ve myokard hücre çekirdeklerinin uç
kısımlarında bulunur. Lipofuscin birikimiyle organlardaki
atrofinin birlikte oluşuna kahverengi atrofi adı verilir.
134: Tümör Süpresör Gen Bozukluklarında Oluşan
Tümörler
Hücresel
Lokalizasyon
Gen
Hücre yüzeyi
TGF-β
res.
Ecadherin
Plazma
membran altı
NF-1
NF-2
Somatik
mutasyonu
ile oluaşan
tümör
Fonksiyon
Growth
inhibisyonu
Hücre
adezyonu
Kolon kanseri
Mide ve meme
kanseri
Schwannoma
ras
inhibisyonu Schwannoma
?
Meningioma
Mide, kolon,
pankreas ca ve
melanom
Kalıtsal
mutasyonu ile
oluşan tümör
?
Familyal mide
kanseri
Nörofibromatozis
Tip-1 ve
sarkomlar
Nörofibromatozis
tip II
(Akustik
Schwannoma, ve
meningioma)
Familyal adenomatöz koli: Kolon
ca
Sitozol
APC
Sinyal
inhibisyonu
Çekirdek
Rb
Retinablastoma,
Mitoz siklus osteosarkoma, Retinablastom
regülasyon meme, kolon,
Osteosarkom
akciğer ca
P53
Hc.siklusu,
apoptozis
Kanserin
çoğunluğu
Li-Fraumeni
Sendromu
Multipl Ca ve
sarkom
WT-1
Nükleer
transkrips.
Wilms tm
Wilms Tm.
P16
CDK
inhibisyonu
Pankreas ,
özefagus ca
Malign melanom
BRCA-1
DNA
onarımı
-
Kadın meme,
over ca
BRCA-2
DNA
onarımı
-
Kadın, erkek
meme ca
133. ENDOJEN PİGMENTLERİN BİRİKİMİ
1. Melanin
tirozinaz enzim aktivitesiyle tirozinin difenilalanine kataliziyle
oluşan kahverengi-siyah renkli, endojen non- hemoglobin bir
pigmenttir, epidermisteki melanositlerin melanozomlarında
sentezlenir, melanositlerden komşu keratinositlere ve hemen
alttaki dermiste bulunan makrofajlara (melanofaj) nakledilir.
a. Artan melanin pigmentasyonu
- güneşten bronzlaşmaya ve çok geniş bir hastalık
grubuna eşlik eder.
b. Azalan melanin pigmentasyonu
- albinizm ve vitiligoda görülür.
2. Bilirubin
-
hemoglobinin hem kısmının ve küçük bir oranda da
myoglobinin yıkım ürünüdür.
çeşitli patolojik durumlarda birikir ve kan, sklera, mukozalar
ve iç organları boyayarak sarılık oluşturur.
3. Hemosiderin
-
ferritinden kaynaklanan demir içeren bir pigmenttir.
dokularda altın sarısı-kahve renkli amorf birikimler
şeklinde görülür ve varlığı Prusya mavisi boyasıyla verdiği
reaksiyonda (mavi renkli) tanımlanabilir.
normalde kemik iliği, karaciğer ve dalaktaki doku
makrofajlarında fizyolojik bir demir deposu olarak küçük
miktarlarda bulunur.
patolojik durumlarda dokularda aşırı miktarda birikir (bazen
massif olur)
a. Hemosiderozis
- hemosiderinin primer olarak doku makrofajlarında
birikmesi ve doku ya da organ hasarı oluşturmadığı
durumdur.
136: Romatoid artrit ve osteoartritin morfolojik
özelliklerinin karşılaştırılması
137.Timus Aplazisi (Digeorge Sendromu): Embriyolojik
dönemde faringeal ceplerin kusurlu gelişmesi sonucu
timus aplazisi ve paratiroidlerin gelişmemesi ile karakterize
bir tablodur. Kalıtımsal bir tablo değildir. T-lenfositlerinde
eksiklik vardır. T-lenfosit yetmezliği sonucu en sık Candida
ve P. carinii infeksiyonları başta olmak üzere viral, fungal
infeksiyonlar izlenir.
www.tusdata.com
BAZI ÖNEMLİ BİLGİLER
138.Hiper Ig M Sendromu: Burada asıl kusur CD4 T-lenfositlerinin
CD 40 ligandında bulunmaktadır. Bu nedenle B lenfositindeki
CD 40 ile ilişki sağlanamamakta ve immunglobulin sentezinde
diğer zincirlere anahtar çevrimi yapılamamaktadır. Sonuçta Ig
M yüksek bulunurken Ig G, A, E çok düşük olarak belirlenir.
139.İzole IgA Eksikligi: Seçici Ig eksiklikleri arasında en sık olanı
izole Ig A eksikliğidir. Ağır zincirin Ig A dönüşümünün kusurlu
olduğu düşünülmektedir. Bazılarında tekrarlayan sinüzit ve
pnömoni görülür.
140.Hiper Ig E Sendromu (Job): INF-gama üretimi kusurludur ve
sonuçta Th2 hücre yoğunluğu artışı, Ig E artışı ve histamin
salgısı ile bazı inflamatuar aşamalarda aksaklıklar gelişir.
141.Ataksia-Telengiektazi: DNA onarımını sağlayan enzimlerde
kusur vardır. Ataksi, yüzde belirgin telenjektaziler ve
tekrarlayan infeksiyonlarla karakterizedir. Otozomal resesif
geçer. Lenfopeni ve Ig A eksikliği sıklıkla saptanır.
142.Kronik Granülomatöz Hastalık: Nötrofillerde NADPH oksidaz
ve ilişkili enzim kusuru nedeniyle hücre içi mikroorganizma
öldürümü yapılamamaktadır.
143.Chedıak – Higashi Sendromu: Nötrofillerdeki lizozomların
içeriklerini boşaltamamaları sonucu tekrarlayan piyojenik
infeksiyonlarla karakterize otozomal resesif bir hastalıktır.
Lökositler içinde iri granüller tanımda faydalıdır.
144. Temporal (dev hücreli) arterit aort ve büyük dallarının
granülomatöz arteritidir. Sıklıkla temporal arteri tutar. Hastalar
genellikle 50 yaşından büyüktür ve sıklıkla polimyaljia
romatika ile ilişkilidir.
Takayasu aort ve büyük dallarının granülomatöz arteritidir
ve genellikle 40 yaşından küçüklerde görülür.
Wegener respiratuar traktı etkileyen granülomatöz iltihap
oluşturur. Küçük-orta çaplı damarları etkiler.
Churg - Strauss eozinofilden zengin ve granülomatöz iltihap
oluşturur. Astım ve kanda eozinofili sıktır.
PAN’da nötrofil, eozinofil ve mononükleer hücreler yanında
fibrinoid nekroz ve granülomda görülür.
Henoch - Schönlein küçük arterlerde Ig A immün depozitleri
ile karakterize bir vaskülittir. Tipik olarak deri, barsak ve
böbrek tutulur. Artralji ve artrit sıktır. Mikroskopik olarak
lökositoklastik vaskülittir. Granülom görülmez.
bilinir. Artritin en sık görülen şekli osteoartrittir. Sızlayıcı
ağrı, sertlik ve en fazla sabah kalkıldığında görülen hareket
kısıtlılığı vardır. Tanı eklem aralığında daralma ve karakteristik
osteofitlerin radyolojik olarak gösterilmesi ile olur.
147: Hodgkin hastalığı tipleri ve genel özellikleri
Hodgkin
tipi
Noduler
sklerozan
Mikst
sellüler
DNA hasarı olan hücrenin çekirdeğinde P53
artış gösterir ver CDK’ları etkisizleştiren P21
proteinini kodlar.
DNA onarımı
P53 DNA onarımı yapan genleri aktive eder.
Apotozis
Hücrede DNA hasarı onarılamayacak kadar
ağır ise P53 bax genini aktive eder. Bax hasarlı
hücreyi apoptozis ile öldürür.
Tümör
angiogenezisi
inhibisyonu
Trombospandin-1: tümör hücrelerinde P53
tarafından kodlanan ve angiogenezisi inhibe
eden bir moleküldür.
146. Romatoid artrit enflamasyonlu sinoviyal dokunun eklem
kıkırdağı üzerinde büyümesi (pannus) ve sonrasında kemik
ve kıkırdağı tahrip eden enzimlerin salınımı ile karakterli
bir immünolojik bozukluktur. Reaktif fibrozis eklemde
ankiloza ve immobiliteye neden olur. 40-50 yaşlarda ve
kadınlarda daha sıktır. Ateş, halsizlik, anemi ve lökositozun
yanısıra eklem sertliği ve etkilenen eklemlerin çevresindeki
yumuşak dokuda şişme gibi bulgular oluşturur. Perikardit
ve plörit görülebilir. Geç evrelerde kalıcı ankiloz gelişebilir.
Hipergammaglobülinemi karakteristiktir. Serum Ig G’ ye
karşı Romatoid faktör olarak bilinen bir antikor içerir.
Osteoartrit nonenflamatuar bir hastalık olup eklem
kıkırdağının ilerleyici dejenerasyonu sonucu kıkırdak
fibrilasyonu, subkondral kemik kistler, osteofitler ve sekonder
sinovite bağlı azalmış mobiliteye yol açar. Her iki hastalık
kadınlarda daha sık görülür. İlginç bir özellik olarak artmış
östrojen düzeyleri osteoartrit riskini artırır. Osteoartrit
monoartiküler veya poliartiküler olabilir, ancak tipik olarak
bel kemiği ve ekstremitelerde görülür. Distal intrefalangeal
eklemlerde oluşan osteofitler Heberden nodülleri olarak
Sıklık
%
oranı
65-70
20-25
Yaş/
cins
RS tipi/
Histoloji
Genç E,
/ K=E
- Laküner
hücreler
- Kollojen
demetleri
- Lenf dokusunda
nodülasyon
Genç
ve yaşlı
/E
Bol tipik
RS ve mononükler
RS,
Lenfositler,
Eozinofil,
makrofajlar
Plazmahücresi
Popcorn
tip RS
Lenfosit
predominant
5
< 35
yaş E
Lenfositten
zengin tip
5
Yaşlı/ E
Mononükleer ve klasik
RS
Yaşlı / E
HIV (+)
kimseler
Geri
kalmış
ülkelerde
sık
Pleomorfik
veya variant RS ler
bol
Lenfosit az
Lenfositten
fakir
<5
EBV
(+/-)
Klinik/
prognoz
(-)
- Alt servikal, mediastinal
LAP
- Prognoz
çok iyi
%70
- Prognoz
iyi
- Gece
terlemesi,
ateş kilo
kayıbı
fazla
(-)
- Servikal
aksillar
LAPP
- Nüks sık,
- Prognoz
çok iyi
%40
- Prognoz
çok iyi
- Large cell
NHL ya
dönüşüm
>% 70
- Prognoz
kötü
E: erkek. ReedK: kadın Sternberg
145: P53’ün fonksiyonları
Hücre
bölünmesini
durdurmak
67
148. Alzheimer hastalığı senil demansın en sık sebebidir.
Genç erişkinlerdeki demansın en sık nedeni ise HIV-1
ensefalopatisidir. Alzheimer hastalığı 50 yaştan sonra başlar.
Kritik molekül Beta amiloiddir. Başlangıçta konsantrasyon,
hafıza ve yüksek entellektüel fonksiyonların bozulması,
daha sonra ilerleyici hafıza bozukluğu ve orientasyon kaybı,
konuşma zorluğu görülür. Araya giren enfeksiyonlar ölüm
sebebidir. Mikroskopik olarak nörofibriller yumaklar (esas
bileşeni tau proteinidir) ve senil plaklar (esas bileşeni amiloid
prekürsör proteinin parçalanması ile oluşan Beta-amiloiddir.)
görülür. Plak ve özellikle yumakların sayısı kabaca demansın
şiddeti ile orantılıdır. Biokimyasal olarak amigdal, hipokampus
ve serebral kortekste asetil kolin ve buna eşlik eden (kolin
esteraz transferaz ve asetil kolin esteraz) yetersizdir. Atrofik
girus ve genişlemiş sulkuslar görülür.
Werding Hofman (infantil spinal musküler atrofi) Medulla
oblanguata ve Medulla Spinalisin aşağı motor nöron
dejenerasyonu ile oluşur. Nöromusküler güçsüzlüğün
çocuktaki en sık sebebidir, otozomal resesif geçer ön
boynuzda nöron yitimi belirgindir. Solunum yetmezliği ve
ilave olan enfeksiyonla ölür.
Huntigton koreası ilerleyici bunama ve ekstramidal veya
korea bezleri hareketler görülen, genellikle 20-50 yaş
arasında ortaya çıkan otozomal dominant bir hastalıktır.
Kaudat nükleus ve putamende atrofi, lateral ventrikülde
dilatasyon ve yan kenarında karakteristik konkavite görülür.
Parkinsonda maske yüz, öne eğik duruş istemli hareketlerde
yavaşlama, hızlı yürüyüş, gevşeyememe ve statik tremor
görülür. Striatonigral dopaminerjik sistemde bozukluk vardır.
Lewy cisimcikleri görülür. Shy-Prager sendromu ise basal
ganglion ve beyin sapının bir hastalığıdır.
www.tusdata.com
68
TUS KAMPI KAPANIŞ HEDİYESİ
149: Kolonun benign neoplazmaları
NON- NEOPLASTİK POLİPLER
1. Hiperplastik polipler
• kolonun herhangi bir yerinde olabilirler.
• klinik bir önemi yoktur fakat adenomatöz poliple
karıştırılabilirler.
2. İnflamatuar polipler
• benign lenfoid polipleri ve kronik inflamatuar barsak
hastalığı sonucunda mukoza kalıntıları ve granülasyon
dokusundan oluşan inflamatuar psödopolipleri
kapsar.
3. Hamartomatöz polipler
a) Juvenil polipler: en çok çocuklarda görülür fakat
erişkinlerde de olabilir.
b) Peutz-Jeghers sendromu
NEOPLASTİK POLİPLER
1. Adenomatöz polipler
- dokudaki benign proliferasyonlar olmaktan ziyade
gerçek neoplazmlardır.
- genellikle belirti vermezler fakat rektal kanama
yapabilirler.
a. Tübüler adenomlar
- adenomatöz poliplerin en sık (%75) tipidir.
- genellikle küçük ve saplıdırlar.
- malign odak ihtiva edebilirler; polip büyüdükçe
malignite riski artar.
b. Tübülovillöz adenomlar
- adenomatöz
poliplerin
%15
kadarını
oluştururlar.
- tübüler adenomlara benzerler fakat yüzeyleri
parmak gibi villuslarla kaplıdır.
- histolojik olarak tübüler adenomlar gibidirler.
- malign potansiyelleri tübüler adenom ile villöz
adenomlar arasındadır.
c. Villöz adenomlar
- adenomatöz
poliplerin
%10
kadarını
oluştururlar.
- genellikle tübüler adenomlardan büyüktürler,
çoğunlukla sesildirler ve çok sayıda parmak gibi
villuslarla karakterizedirler.
- vakaların %30’dan çoğunda malign olurlar.
2. Multipl polipozis sendromları
- malign dönüşüm riskinde büyük artış ile
birliktedirler.
a. Familyal polipozis: çok sayıda adenomatöz polip
varlığıyla karakterize otozomal dominant bir
durumdur. Malign dönüşüm riski %100’e ulaşır.
Patolojik gen: apc
b. Gardner sendromu:osteomlar ve yumuşak doku
fibromları ile birlikte çok sayıda adenomatöz
poliplerin varlığıyla karakterize otozomal dominant
bir durumdur.
c. Turcot
sendromu:
merkezi
sinir
sistemi
tümörleriyle birlikte adenomatöz poliplerin varlığı
ile karakterizedir.
3. Peutz-Jeghers sendromu: ağız mukozası, dudaklar, eller ve
genital bölgede melanin pigmentasyonu, başta ince barsaklar
olmak üzere mide-barsak sisteminin çeşitli bölgelerinde
tümüyle hamartomatöz poliplerle karakterize otozomal
dominant bir hastalıktır. Patolojik gen: STK 11
- mide, meme ve overler gibi çeşitli bölgelerden
kaynaklanan karsinomların sıklığında artışla birlikte
olabilir.
4. Cowden sendromu: Multipl hamartamatöz polip, fasyal
trichilemmoma, akral keratoz ve oral mukozal papillomaların
eşlik ettiği, otozomal dominant geçen, meme ve tİroid
kanseri riski artmış bir sendromdur.
5. Cronkhite-Canada sendromunda: nonherediter, multipl
juvenil poliplere, alopesi, tırnak atrofisi ve hiperpigmentasyon
eşlik eder.
150. MEN I (Werner Sendromu):11.kromozomdaki bir tümör
süpresör genin defektine bağlıdır.
3Ptutulumu vardır.
- Pankreas adacık hücreli tümörü
- Paratiroid hiperplazisi ya da adenomu (en sık)
- Hipofiz adenomu
MEN IIa (Sipple Sendromu): ve MEN IIB (MEN III): RET
protoonkogeninde mutasyonlar izlenir.
- Feokromositoma
- Tiroid meduller karsinomu
- Paratiroid hiperplazisi veya adenomu.
MEN III’te farklı olarak deri ve mukozalarda (oral
mukoza, solunum sistemi, GIS) multipl nöromlar ya da
ganglionöromlarizlenir.
151. Tromboanjitis obliterans (Burger hastalığı) orta boy
damarların, segmental iyileşme ve alevlenmelerle giderek
trombozisine yol açan komşu ven ve sinirleri etkileyen,
sigara içimiyle doğrudan ilişkili gençte ve daha çok
erkeklerde görülen bir hastalıktı ama artık bayanlarda
da giderek artan oranda görülmektedir.
Raynaud fenomeni, SLE, skleroderma, ateroskleroz ve
Buerger hastalığı gibi durumlarda oluşan, eksremitelerdeki
arteryel yetmezliktir, gezici tromboflebit, topallama ve sonunda
istirahatte de ağrı oluşur. Zamanla gangren gelişebilir.
Soğuğa bağlı olarak küçük arter ve arteriyollerin vazospazmı
olan Raynaud hastalığı en çok el parmaklarını ve bazende
el veya ayakları birlikte tutar. En çok diğer yönlerden sağlıklı
genç kadınlarda görülür.
152. Osteogenesis imperfekta minimal travma ile multipl kırıkların
oluştuğu gen mutasyonları, defektif kollajen sentezinin diş,
kemik, deri ve gözleri etkilediği bir hastalıktır. Belirgin kortikal
incelme ve osteoporoz vardır. Mavi sklera ve işitme kaybı
sık görülür. Otozomal dominant tipi en sık görülen formudur.
Devamlı oluşan kırıklara bağlı olarak histolojide keçemsi kemik
(woven bone) görülür. Şiddetli formları inutero dönemde bile
(tip II) etkili olabilir. Tip I kollajen bozukluğu vardır.
Akondroplazi cüceliğin en sık sebeplerinden biridir. Otozomal
dominant olan bu bozuklukta kısa kollar ve normal ölçülerde
baş ve gövde vardır. FGF reseptör 3 genindeki mutasyona
bağlı olarak büyüme plağındaki kondrositlerin proliferasyonu
engellenir.
www.tusdata.com
BAZI ÖNEMLİ BİLGİLER
Riketsde kalsifiye olmamış osteoid kıkırdakta artış ve
kalsifiye kemikte azalma vardır. Osteomalazi bunun
erişkinde görülenidir. Renal hastalığa sekonder olduğunda
renal osteodistrofi denir.
Osteopetroziste yetersiz osteoklastik aktivite sebebiyle
kemik dansitesinde artış vardır. Osteopetrozisin çeşitli
tiplerinde osteoklastın etkisi için gerekli olan karbonik
anhidraz enziminde eksiklik vardır. Multipl kırıklar görülür.
Uzun kemiklerin uçları bulböz şekillidir ve medüller kanal
yoktur (Erlenmeyer Flask deformitesi). Azalmış kemik iliği
mesafesine bağlı anemi nöral deliklerin daralması sonucu
sinirlere bası ile körlük, sağırlık gibi kranial patolojileri oluşur.
Otozomal resesif varyantı infantta multipl kırıklar ile fatal
seyreder. Otozomal dominant varyantı daha hafif seyreder.
Buna Albers-Schönberg hastalığı da denir.
69
• Bez yapısı oluşturarak gelişim gösteren malign epitelyal tümöre
adenokarsinom,
• Bir dokuda bulunan bez yapılarının sayılarının nonneoplastik
hiperplazisine ise adenomatöz hiperplazi denir.
155: ERİTROSİT BÜYÜKLÜĞÜNE GÖRE YAPILMIŞ
ANEMİ SINIFLANDIRMASI
Normositik
Anemiler
(MCV = 80-100
fL)
Mikrositik
Anemiler
(MCV < 80 fL)
Makrositik
Anemiler
(MCV > 100 fL)
1.Demir Eksikliği
Anemisi
* Tüm anemilerin
erken dönemi
Megaloblastik KI
gösterenler
1 .B12 2. Folat
eksikliği
Osteoporoz osteoklastik aktivitenin ön plana geçmesiyle
kemik kütlesinde azalmayla seyreder. Serum fosfataz,
kalsiyum ve fosfor düzeyi normaldir. Östrojen osteoporoza
karşı koruyucudur. Osteogenesis imperfekta tip I kollajen
bozukluğu ve çok kırılgan kemiklerin görüldüğü bir hastalıktır.
Normalde osteoidin % 90’ı tip I kollajendir.
2. Kronik Hastalık
Anemisi
* Kronik Hastalık
Anemisi
(mikrositik de
olabilir)
Nonmegaloblastik,
Makrositer
anemiler
1.Myelodisplastik
sendrom
3. Thalessemia
* Eritropoietin
Yetmezliği
2.Karaciğer
Hastalıkları
Osteitis fibroza cystica (kemiğin von Recklinghausen
hastalığı, hiperparatiroid kemik hastalığı) da parathormon
düzeyi artmıştır. Osteoblastik ve osteoklastik aktivite artar.
Jeneralize kemik rezorbsiyonu ile kistler oluşur.
4. Sideroblastik
Anemi
* Stem Hücre Hast
3. Hipotiroidi
5. Kurşun
zehirlenmesi
* Myeloftizik
Anemiler
4.Hemolitik Anemiler
6. Pridoksin eksikliği
* Endokrin
Anemiler
7. Bakır eksikliği
* Disproteinemiler
Pagette artmış osteoblastik ve osteoklastik aktivite nedeniyle
anormal kemik yapısı vardır.
Rikets (erişkinde osteomalazi) de osteoid vardır. Ancak
matriksin mineralizasyonu bozuktur.Normalde osteoblastta
çok sayıda golgi aygıtı vardır. Osteoid yapar ve alkalen
fosfataz aktivitelerine sahiptir. Osteoklastta mitokondri boldur,
asid fosfataz fazladır. Metafiz Ca ve PO4 değişiminin primer
yeridir.
153. Multipl myelom en sık görülen malign plazma hücre
diskrazisidir. İskelet sisteminde zımba deliği güve yeniği
tarzında litik lezyonlar görülür. Hastaların %60’ında
M komponenti IgG %20-25’inde IgA tipindedir. %15-20
oranda kappa ve lambda hafif zincirlerini üretirler. Hafif
zincirler molekül ağırlığı nedeniyle kolayca idrara geçer, bu
proteinlere Bence-Jones proteinleri denir (Böbrek tubulus
hücreleri için toksiktir). Bu hastalarda serumda M komponenti
olmaksızın idrarda Bence-Jones proteinürisi bulunur (hafif
zincir hastalığı).
Multipl myelom % 66 vertebral kolon, %44 kaburga, %41
kafatası ve % 28 pelviste görülür, önce medüller sonra kortikal
kemiği yıkar. Patolojik fraktürler (IL-1beta, TNF ve IL-6
etkisiyle) en sık vertebral kolonda görülür. Myeloma nefrozu
yapar. Intertisyumda plazma hücreleri ve tüplerde TammHorsfall proteini bulunur. Hiperkalsemi hiperviskozite renal
yetmezlik, amiloidoz, kemik ağrısı, Stafilokok ve Streptokok
pnömoni enfeksiyonu sıktır. Torasik ve lomber bölgede
radikülopati sıktır.
Ağır zincir hastalığında yalnızca ağır zincirler üretilir. IgA,
G, M olabilir. IgG ağır zincir hastalığında diffüz LAP ve
hepatosplenomegali vardır. Önemi bilinmeyen monoklonal
gam mopati en sık görülen monoklonal gamopatidir. %
20’sinde diğer plasma hücre diskrazi tipleri gelişir. BenceJones proteinürisi yoktur.
154.
• Bez yapısı oluşturarak gelişim gösteren benign epitelyal tümöre
adenom,
• Bir yüzeye doğru eldiven parmağı gibi uzantılar oluşturarak
gelişim gösteren tümöre papillom,
• Kistik boşluklar ve bez yapıları oluşturarak gelişim gösteren
benign epitelyal tümöre kistadenom,
ID:10t0130
156.Antikor
à
Düşündürdüğü hastalık
Anti - Doğal DNA.àAnti-çift iplikli DNA antikoruà.SLE
Anti -Ribonükleoprotein.àAnti-Sm (Smith) antikoruà
SLE
Anti -Histon antikoru àİlaçla oluşan SLE
Anti-Ribonükleoprotein
SS-A (Ro) antikoru àSjögren sendromu, Neonatal lupus
sendromu
Anti -Ribonükleoprotein SS-B (LA) antikoruàSjögren
sendromu
Anti -DNA topoisomeraz 1 (Scl-70) antikoruàSistemik
skleroz (skleroderma)
Anti - Antisentromer
àLokalize skleroderma (CREST)
Anti -Histidyl-tRNA sentetase jo-1antikoruàinflamatuar
myopatiler
157.Tiroid nodülleri %1-10 arasında görülür. Endemik guatr
bölgelerinde daha sık görülür. Soliter nodüller adenom
olabileceği gibi nodüler hiperplazi, basit kist ve tiroidit odağı
da olabilir. Kanser de olabilir. Soliter nodüller multipl nodüllere
göre, genç hastada görülen nodüller yaşlı hastada görülene
göre, soğuk nodüller sıcak nodüllere göre çok daha fazla
oranda malignite riski taşır.
Papiller karsinom en sık görülen tiroid tümörü olmasının
yanısıra 40 yaş altında, gençlerde, radyasyon öyküsü
olanlarda en sık görülen tümördür. Kadınlarda iki kat
fazladır. Nadiren kapsüllü olabilir. Papiller karsinomda
tümörün genç yaşta ortaya çıkışı, küçük olması, kapsüllü
oluşu iyi prognoz belirtileri iken, tümörün birden fazla oluşu,
uzak metastaz ve tall cell kötü prognoz işaretidir. Bölgesel
lenf bezi metastazı prognozda çok önemli değildir. RET geni
ve BRAF geni mutasyonları bulunabilir. Tall cell varyantta
ret/PTC translokasyonu saptanır.
www.tusdata.com
70
TUS KAMPI KAPANIŞ HEDİYESİ
Buzlu cam nükleus, (Orphan Annie gözü) papiller yapılar ve
psammom bodyler papiller tiroid karsinomunda görülür. İnce
iğne aspirasyonunda psödoinklüzyonlar görülebilir. Papiller
karsinom tanısı papiller yapı varlığından çok buzlu cam
nükleus varlığına bakılarak konulur.
159.Tiroglossal kist duktus tiroglossus kaynaklı bir kist olup orta
hatta ve hyoid kemikle bağlantılıdır. Daha çok çocukta görülür.
Tiroglossal duktusun regresyon yetersizliği sonucu ortaya
çıkar.Yutkunmakla ve dili dışarı çıkarmakla hareket eder.
Brankial kist ve Kistik higroma hareket etmez.
Foliküler karsinom tiroidde ikinci sıklıkta (%10-20) görülür.
Kadınlarda daha sıktır ve daha geç yaşta (40-50)oluşur.
Kapsül invazyonu ve damar invazyonu ile adenomdan ayrılır.
Sitolojik atipi tanıyı destekler. Tümör hematojen yolla yayılır.
5 yıllık yaşam %90’dır. En sık akciğer, kemik ve karaciğere
metastaz yapar. Bölgesel lenf bezlerine metastaz çok azdır.
Tiroid foliküler karsinom ve renal hücreli karsinomun kemik
metastazları pulsatil olabilirler. İyot eksikliğinin yaygın olduğu
endemik guatr bölgelerinde uzun süren multinodüler guatr
zemininde foliküler karsinom gelişimi sık görülür.Foliküler
adenom ve foliküler karsinomlarda RAS mutasyonları sık
görülür. Foliküler karsinomda PAX8/PPARγ(gamma)1
translokasyonu sık görülür.
Brankial kist servikal sinüs ve 2. brankial yarık kalıntısıdır.
Sternokleidomastoid kasın ön kenarında olup yutkunmakla
hareket etmez. Mobil ve ağrısızdır.
Kistik higroma (kistik lenfanjiom) süt çocukları ve çocukların
daha çok boyun bölgesinde lenfatik orjinli konjenital bir kisttir.
Çoğu zaman doğumda vardır. Boyun yan tarafını ve en sık
sol tarafını tutar en sık boyun arka üçgeninde bulunur. Lobüle
ve fluktuandır. Enfekte olmamış ve içine kanama olmamışsa
ışığı geçirgendir.
Dermoid kistler orta hattadır. Çoğunlukla çene altında görülür,
ama hareket etmez ve dil hareketlerinden etkilenmez.
Medüller karsinom, kalsitonin salgılayan parafoliküler C
hücrelerinden gelişir. Kalsitonin sekrete eder, stromada
%90 amiloid birikimi vardır. 5-6. dekadlarda lenfadenopati
ile birlikte ağrısız tiroid kitlesi görülür. MEN ile birlikte bulunan
familial lezyonlar 2-3. dekadda ortaya çıkar. Daha sık bilateral
ve multisentriktir. Ailesel olanlarda tümöral olmayan tiroid
dokusunda C-hücre hiperplazisi tipiktir. MEN II-B’li kişilerin
RET mutasyonları saptanan diğer aile bireylerine profilaktik
tiroidektomi yapıldığında bunlarda C-cell hiperplazi veya
mikromedüller karsinom saptanabilir. Serum karsino
embriojenik antijen (CEA) ve kalsitonin yüksektir. Familial
olanlarda prognoz daha iyidir.
160.
• Prusya mavisi dokudaki demiri göstermek için uygulanır.
Anaplastik karsinom folikül epitel hücrelerinden gelişir.
Çoğu daha önce var olan bir tümörün dediferensiasyonu
ile oluşur. Mortalite 1 yılda %100’dür. Daha yaşlı hastalarda
görülür. Hastaların yarısında multinodüler guatr vardır. Dev
hücreler, spindle hücreler ve küçük hücreler birlikte bulunur.
Tanı anında boyun yapıları ve akciğere metastaz sıklıkla
saptanır.
•
Kongo-Red veya kristal viyole boyası amiloidi gösterir.
•
Masson-Trichrom kas, bağ ve sinir dokusunu ayrı renkte boyar
ve ayrımda önemlidir.
•
Sudan III yağ boyasıdır.
•
Hematoksilen-Eozin rutin preparatlarda kullanılır.
•
Hematoksilen nükleusu, eozin sitoplazmayı boyar.
•
Gümüş boyası dokudaki retikülin liflerini boyar.
•
PTAH nöronal tümörlerde kullanılır.
Toluidin Blue ve Giemsa boyası mast hücrelerini metakromatik
boyar.
158. Nefrotik sendrom ağır proteinüri, idrarda günde 3, 5
gr’dan fazla protein kaybı, yaygın ödem, hipoalbüminemi,
hiperlipidemi ve lipidüri ile karakterizedir. Hastalığın
başlangıcında azotemi, hematüri ve hipertansiyon çok azdır
veya hiç yoktur. Ödem anazarka boyutuna varabilir.
Çocuklarda nefrotik sendromu en sık nedeni Lipoid nefroz
(minimal change hastalığı) iken, yetişkinlerde en sık neden
membranöz glomerülonefrittir. Nefrotik sendromun bu
nedenleri primer glomerül hastalıklarındandır.
Sekonder (sistemik) hastalıklar çocuklarda %5 yetişkinde ise
%40 oranında görülür. Sistemik hastalıklar içinde en fazla
görülenler diabet, SLE ve amiloidozdur.
Membranöz glomerülonefrit erişkinde en sık görülen nefrotik
sendrom sebebidir. Glomerüler bazal membranın diffüz
kalınlaşması ve epitel altında granüler immünglobin birikimi
vardır. “Diken ve kubbe” görünümü oluşur. Ayrıca podositler
ayaksı çıkıntılarını kaybederler. Membranöz glomerülonefrit
ayrıca malign epitelial tümörler özellikle akciğer ve kolon
karsinomları, SLE, altın, civa, penisilamin, kaptopril, kronik
B hepatit, sifilis, shistozomiazis, malarya, diabet ve tiroiditte
sekonder olarak görülebilir. Daha önceden bir hastalık
olmaksızın nefrotik sendromun sinsi gelişimi ile karakterizedir.
Proteinüri nonselektiftir. Steroide iyi cevap vermez. Yavaş
ilerleyen ciddi bir seyir gösterir.
Membranoproliferatif GN de glomerülde mezengial hücre
proliferasyonu, bazal membran kalınlaşması ve Split (tren
yolu görünümü) vardır. Temel ortaya çıkış şekli nefrotik
sendrom olmakla birlikte belirgin hematüri görülür. Glomerüler
hiperselülarite nefritik hastalarda (post-streptokokal,
membranoproliferatif, kresentik) nefrotik hastalardan
(minimal change disease, diffüz mezangialproliferatif, fokalve
segmental, membranöz) daha sık görülür.
www.tusdata.com
Download