Nesilnur YıLDIZ IAED 21602220 KADINLIK SANATI Kadın olmak

advertisement
Nesilnur YıLDIZ
21602220
IAED
KADINLIK SANATI
Kadın olmak… Kadın olmak zor bir zanaattır. Bunun en büyük nedeni varoluştan beri
süregelen erkeklerin kadına olan bakış açısıdır. Bazı toplumlarda kadın köleleştirilmiş ve birer obje
olarak görülmüşken bazı toplumlarda kadın Tanrı’nın bir eseri olarak görülmüş ve üst sınıflarda yer
almıştır. Algı zaman içinde değişebilir. Ancak kadın algısıyla ilişkilendirilen güzellik algısı her ne kadar
başkalaştırılsa da hiçbir zaman değişmedi. Her zaman vücut güzelliği ön plana çıkarıldı. Özellikle
Rönesans döneminde nü sanatı kadınlar üzerinden öne sürülmüştür. O dönemde birçok sanatçı kadını
sanatının başköşesine oturtmuştur. Bunun yanı sıra güzellik algısı da farklıydı o dönem. Güzel kadın
erkeğini mutlu eden ve zayıf olmayan kadındı. Kadının zekâsı güzelliğine gölge düşüren bir duvar
olarak görülür, kadınlar da zekâsını eşlerini yüceltmek için kullanırlardı. İşte böyle bir anlayışa karşı
çıkmakta Sandra karakteri, kişiliğiyle Rönesans’ın Son Günlerinde Aşk kitabında.
Kadın âşık olmak için yaratılmış. Bu yüzden birçok kadın için üzerine şiirler yazılmış ve
resimler çizilmiş. Ancak kadınlara hiçbir zaman tam olarak kendilerini kanıtlamak için şans
verilmemiştir. Her zaman gölgede kalmış. Sanki kendi düşünceleri ya da kişilikleri yokmuş gibi... Belki
de bu yüzden Sandra karakterini sevdim çünkü kendisi tam olarak ipleri eline almış, kararları ve
yargılamaları kendi başına yapmış bir kadındır. Oldukça bilgili ve modern olan bu karakter kitaptaki
tek gecelik ilişkisiyle tam olarak Rönesans kadınına tepki olarak yaratılmış. Aslında genel olarak
bakılacak olursa günümüzde kadınlar da artık bu şekildeler. Kendilerini geliştirmiş, kendi kararlarını
kendi başlarına veren ve sonuçlarına kendi katlanan birer birey olmuşlardır. Tüm bunlara rağmen hâlâ
kadınların birer cinsel obje olmasından kaçınılmamıştır. 21.yüzyılda bundan daha çirkin bir şey olamaz
bence. Her ne kadar tüm bunlar hâlâ tepki olarak görülse de bu konuda pek bir şey yapıldığı da
söylenemez çünkü hâlâ birçok kadın güzel olma yolunda kendilerini hayatları pahasına
değiştirmekteler. Günümüzde bu yönde her ay hatta her hafta yeni bir eğilim ortaya çıkmakta.
Güzellik algısı tamamen değişme yolunda ilerlemeye başladı. Bakımlı olmak tanımı yüze sürülen bir
ton makyaj ile karıştırıldı. Güzellik ise belli bir kiloya ve makyaj eğilimine bel bağladı. Bunun üzerine
kadınlar aynada kendilerine daha farklı bir gözle bakmaya başladılar. Aslında bir anlamda algı
başladığı yere geri döndü. Önceleri erkekler kadınları yargılarken şimdi kadınlar kendilerini
yargılamaya başladılar. Bu tanımların değişmesi bana kalırsa çok fazla tehlikeli olmaya başladı çünkü
arkadan gelen yeni neslin düşündüğü şeyler de bu yönde olmaya başladı. Genç kızlar gerçek yeteneği
kusursuz sürülen mat ruj sanmaktalar. Akılcı anlayış yerle bir olmuş durumda. Bu yüzden bu algıya
kendini kaptırmamış bir kadın görmek zorlaşmaya başladı.
Rönesans’ın Son Günlerinde Aşk artık günümüzde unutulan bir şeyi geri hatırlatmak için
yazılmış bir kitap bence: bir kadının güzelliği. Bahsedilen bu güzellik cinsel değil zekâ üzerinden, kendi
kararlarını alabilen modern bir kadın üzerinden verilmiştir. Bir dönemin kapısının kapanmasını
betimler aslında Sandra. Bu dönem Rönesans’tan beri süregelen güzellik anlayışıdır. Artık bunun
değişmesinin zamanı geldi bence. Kadın dediğin zeki, kolay yıkılmayan, güçlü bir varlıktır. İşte bunun
yer edinmesi lazım toplumda, ortada koşuşturan Barbie bebeklerin değil. Zaman modern zamansa
ona ayak uydurmak da bu eğilimlerin ortadan kalkmasıyla oluşur. İlerlememiz lazım; gerek
teknolojide gerek bilimde kısacası her şeyde. Hâlâ cevaplanamayan birçok şey varken dünyada
kadınların kendilerini bu şekilde harcamaları büyük bir ziyan bence, sizce de öyle değil mi?
Download