dış ticarette girişimcilik

advertisement
T.C. ANADOLU ÜNİVERSİTESİ YAYINI NO: 2480
AÇIKÖĞRETİM FAKÜLTESİ YAYINI NO: 1451
DIŞ TİCARETTE GİRİŞİMCİLİK
Yazarlar
Yrd.Doç.Dr. Emre Ozan AKSÖZ (Ünite 1, 6)
Doç.Dr. Funda Rana ÖZBEY ADAÇAY (Ünite 2, 4)
Yrd.Doç.Dr. Rıdvan KOZAK (Ünite 3)
Yrd.Doç.Dr. Ethem ESEN (Ünite 5, 7)
Yrd.Doç.Dr. Hasan BAKIR (Ünite 8)
Editör
Doç.Dr. Fatih TEMİZEL
ANADOLU ÜNİVERSİTESİ
i
Bu kitabın basım, yayım ve satış hakları Anadolu Üniversitesine aittir.
“Uzaktan Öğretim” tekniğine uygun olarak hazırlanan bu kitabın bütün hakları saklıdır.
İlgili kuruluştan izin almadan kitabın tümü ya da bölümleri mekanik, elektronik, fotokopi, manyetik kayıt
veya başka şekillerde çoğaltılamaz, basılamaz ve dağıtılamaz.
Copyright © 2012 by Anadolu University
All rights reserved
No part of this book may be reproduced or stored in a retrieval system, or transmitted
in any form or by any means mechanical, electronic, photocopy, magnetic, tape or otherwise, without
permission in writing from the University.
UZAKTAN ÖĞRETİM TASARIM BİRİMİ
Genel Koordinatör
Doç.Dr. Müjgan Bozkaya
Genel Koordinatör Yardımcısı
Doç.Dr. Hasan Çalışkan
Öğretim Tasarımcıları
Yrd.Doç.Dr. Seçil Banar
Öğr.Gör.Dr. Mediha Tezcan
Grafik Tasarım Yönetmenleri
Prof. Tevfik Fikret Uçar
Öğr.Gör. Cemalettin Yıldız
Öğr.Gör. Nilgün Salur
Kitap Koordinasyon Birimi
Uzm. Nermin Özgür
Kapak Düzeni
Prof. Tevfik Fikret Uçar
Öğr.Gör. Cemalettin Yıldız
Grafiker
Gülşah Yılmaz
Dizgi
Açıköğretim Fakültesi Dizgi Ekibi
Dış Ticarette Girişimcilik
ISBN
978-975-06-1149-0
2. Baskı
Bu kitap ANADOLU ÜNİVERSİTESİ Web-Ofset Tesislerinde 3.000 adet basılmıştır.
ESKİŞEHİR, Temmuz 2013
ii
İçindekiler
Önsöz
....
1. Ekonomide Girişimcilik ve Girişimciliğin Fonksiyonları
2. Girişimcilik Türleri ve Dış Ticarette Girişimcilik
.
...
..
4. Dış Ticaret İle İlgili Meslekler
..
5. Nasıl İhracatçı Olunur? Nasıl İthalatçı Olunur?
2
.
28
.......
58
.........................
84
3. Dış Ticarette Girişim Olanakları ve Bir Dış Ticaret Şirketinin Kuruluşu.
.
iv
.......................... 116
6. Dış Ticaret İle İlgili Mesleki Örgütler ve Girişimciye Yönelik Katkıları
...................... 150
7. Dış Ticaretin Girişimciler Tarafından Organizasyonu, Uluslararası Tedarik Zinciri.... 180
8. İş Planı, Fizibilite Raporu ve Değerleme Yöntemleri
Sözlük
..
............................
iii
............................ 204
.. 233
Önsöz
Dış Ticaret, ülkeler arasındaki rekabetin tüm çıplaklığı ve tüm şiddeti ile gözlenebildiği bir alandır. Dış
ticarette başarılı olmanın pek çok ön koşulu sıralanabilir. Bunlar arasında bir tanesi vardır ki, bu konuda ön
alanların başarısı tartışmaya yer bırakmamaktadır. Dış Ticarette donanımlı girişimcilere sahip ülkelerin küresel
rekabette önemli avantajları olmaktadır. Dış ticarette çok sayıda değişken ile ilgili kararlar alması ve
uygulaması gereken girişimcilerin bu karmaşık uluslararası ticaret iklimine hazırlıklı olmaları gerekmektedir.
Ülkelerin girişimcilerini uluslararası rekabette yalnız bırakmamak ve ellerini güçlendirmek amacıyla
geliştirdikleri çok sayıda teşvik programı bulunmaktadır. Bu kapsamda finansmandan, vergilemeye uzanan bir
yelpazede destekler yer almaktadır. Bu tür olanaklardan yararlanmak için öncelikle farkında olmak gereklidir.
Yerel düzeydeki organizasyonların uluslararası bağlantılarının ilişkilerinden yararlanmak için bu tür
organizasyonların bir parçası olmaya ihtiyaç vardır.
Girişimde bulunmadan önce, anılan konularda hazırlık yapabilmek ve bu sayede etkin bir yol haritası
oluşturabilmek önem taşımaktadır. Dış Ticarette Girişimcilik kitabı bu alanda öğrenim gören öğrencilere ve
diğer okurlarına önemli bir kaynak ve yol gösterici olarak tasarlanmıştır. Bu amacın en üst düzeyde
gerçekleşmesi dileği ile okurla buluşmasında emeği olanlara saygı ve şükranlarımızı sunarız.
Editör
Doç.Dr. Fatih Temizel
iv
ARKA KAPAK YAZISI
Girişimcilik, gelişmekte olan ülkelerin en değerli sermayesidir. Ticaretin küreselleşmesi, girişimciliğin de dış
ticaret alanında kendini daha çok göstermesine olanak sağlamaktadır. Dış ticaret alanında girişimcilerin
yeteneklerini gösterebilecekleri fırsatların sayısı çok daha fazladır. Bu durum, beraberinde yönetilmesi gereken
değişkenleri de artırmaktadır. Riskler ve fırsatlar, dış ticarette yerel ticaret ile kıyaslanamaz düzeylere
ulaşmaktadır. Dış ticarette işlem hacimlerinin genellikle daha büyük olması nedeniyle girişimcilerin ölçek
ekonomisinden fayda sağlama olanaklarının bulunduğu belirtilmelidir. Bu kitap ile dış ticaret alanında
girişimde bulunmayı hedefleyenlere büyük kolaylık sağlayabilecek bilgiler bir arada sunulmaktadır. Dış
ticaretin ithalat ve ihracat olmak üzere iki boyutu bulunmaktadır. Ülkemizin cari açık problemi göz önüne
alındığında insanımızın ihracat konusuna daha fazla ağırlık vermesinin ülke ekonomisi açısından da faydalı
olacağı açıktır. Bu bakış açısı ile kitap incelendiğinde dış ticaret girişimcileri açısından bir tür yol haritası
olduğunu ifade etmek yanlış olmayacaktır.
v
1
Amaçlarımız
Bu üniteyi tamamladıktan sonra;
Ekonomide girişimcilik kavramını tartışabilecek,
Ekonomi ve girişimcilik arasındaki ilişkiyi tartışabilecek,
Girişimcilik özellikleri ve girişimci olmaya iten faktörleri açıklayabilecek,
Başarılı bir girişimci olmak için gereken özellikleri açıklayabilecek,
Genel ve çağdaş girişimcilik fonksiyonlarını açıklayabilecek,
Girişimcilikte Proaktif Kişiliği açıklayabilecek,
Çağdaş girişimciliğin desteklenmesi için yapılması gerekenleri açıklayabilecek
bilgi ve becerilere sahip olabilirsiniz.
Anahtar Kavramlar
Ekonomi
Girişimciliğin Fonksiyonları
Ekonomide Girişimcilik
Girişimcilik
İçindekiler
Giriş
Ekonomide Girişimcilik Kavramı
Ekonomi İle Girişimcilik Arasındaki İlişki
Girişimcilik Özellikleri ve Girişimci Olmaya İten Faktörler
Girişimcilik Fonksiyonları
Çağdaş Girişimcilik Fonksiyonları
2
Proaktif Kişilik
Ekonomide Girişimcilik ve
Girişimciliğin Fonksiyonları
GİRİŞ
Fransızca “entrepreneur” kelimesinden gelen girişimci terimi günümüze kadar farklı sektörlerde ve
farklı açılardan ele alınmıştır. Sanayi toplumundan bilgi toplumuna geçiş ile birlikte girişimcilik daha
büyük bir önem kazanmıştır. Girişimcilik ile ilgili olarak yakın zamana kadar özellikle tanımlardaki
belirsizlik göze çarpmaktadır. Bunun temel nedenleri arasında, girişimcinin bir yönetici olarak
düşünüldüğü ve değerlendirildiği dönemler ile Avrupa ekonomisinde girişimciliğe engel olan feodal
sistemi sayabiliriz. Girişimcilik kavramı özelikle bu anlayışlar nedeniyle ekonomi bilimi tarafından uzun
süre yeterli rağbeti görmemiştir. Son dönemlerde bahsedilen anlayış günümüz koşullarından dolayı
değişmeye başlamıştır. Küreselleşme süreci ile önemi giderek artan ve ekonomide ağırlıklı bir yere sahip
olan girişimcilik, aynı zamanda rekabet edebilme niteliklerinin güçlendirilmesine yardımcı olmaktadır.
Günümüz ekonomik sistemlerinde, girişimcilik anlamında üst seviyelerde olan toplumların kalkınmışlık
düzeyinin de yüksek olduğunun görülmesi girişimciliğin ekonomideki önemini göstermektedir. Bu
anlamda bakıldığında; içinde bulunduğumuz modern dünyada “girişimcilik” kavramının önemi ekonomik
kalkınma anlamında da giderek artmaktadır. Özellikle 2000’li yıllardan sonra, girişimcilik ve ekonomi
kavramları birbirlerinden ayrı olarak düşünülmeyen kavramlar olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu durumu
girişimcilik ile ilgili yapılan tanımlarda da görmek mümkündür. Girişimcilerin ekonomik değişimlerin
birer temsilcisi olarak adlandırılmaları ve girişimciliğin teşvik edilmesi ile ekonomik gelişme arasında bir
ilişkinin olması bu tanımlara verilebilecek en uygun örneklerdir.
Ekonomik anlamda girişimciliğin atağa geçtiği bir dönem olan günümüz ekonomik düzeninde, girişim
hürriyeti anlayışı, modern girişimciliğin en önemli hamlesidir. Bu hamle ile birlikte ekonomistlerin,
girişimciliğin ve girişimcilerin serbest piyasa ekonomisinin gelişimine yaptıkları katkıların önemini her
ortamda dile getirdikleri bilinmektedir. Serbest piyasa ekonomisi içinde girişimcilik farklı bir konuma
ulaşmıştır. Bu konumun girişimciliğe bazı sorumluluklar getirdiği söylenebilir. Bu sorumlulukların
bazıları çevreye duyarlılık, piyasa mekanizması içerisinde fark edilerek yakalanan fırsatların üretim
yatırımlarına dönüştürülmesi ve sürdürülebilir olmasıdır. Bu sorumluluklar girişimcilik fonksiyonu adı
altında yer almaktadır. Daha önceleri girişimciliğin; yenilikler, yeni fırsatlar, yaratıcılık ve bu özelliklerin
sürdürülebilir özelliklere sahip olması gibi çağdaş ve modern topluma uygun fonksiyonları yoktu. Bu
özellikler kendi doğası gereği çağdaş girişimciliği ortaya çıkarmıştır. Bu anlamda bakıldığında, çağdaş
girişimcilik ile girişimcilik fonksiyonları da değişkenlik göstermeye başlamıştır. Girişimciliğin
fonksiyonları içinde, teknik, yönetsel ve bireysel beceriler yer almaktadır. Girişimciliği diğer yönetsel
alanlardan ayıran teknik, yönetsel ve bireysel becerilerin günümüz şartlarında durağan bir yapıda
olmadığı ve bu nedenle sürekli olarak girişimcinin gündemi takip ederek bu becerilerini geliştirmesi
gerektiği açıktır. Bir ülkede emek, sermaye, doğa gibi üretim faktörleri nasıl sınırlı ise sanayileşme ile
birlikte üretim faktörü niteliği kazanan girişimciler de sınırlıdır. Toplumda her bireyin iş kurma ve
girişimde bulunma gibi bir arzusu olduğunu düşünmek mümkün değildir. Bu anlamda, ülke
politikalarında, girişimciliği geliştirmek ve desteklemek gerekmektedir. Girişimciliği geliştirmek ve
desteklemek demek yalnızca girişimcilerin önlerindeki engelleri kaldırmaya çalışmak onlara sermaye ve
kaynak sağlamak demek değildir. Girişimcilerin ülke ekonomisi içindeki yerlerinin önemini bilerek ve
onları ekonomik yaşam içerisinde etkin yerlerde görebilmek için istikrarlı politikalar ve yasalarla
destelemek gerekmektedir. Bu bağlamda, ekonomi ile girişimcilik arasındaki ilişkinin ve kapsadığı alanın
iyi bilinmesi gerekmektedir. Bu ünitede ekonomi ile girişimcilik arasındaki ilişki ve girişimciliğin ve
çağdaş girişimciliğin fonksiyonları ve girişimcileri desteklemek için yapılması gerekenler üzerinde
durulacaktır.
3
EKONOMİDE GİRİŞİMCİLİK KAVRAMI
Girişimcilik kelimesi, ekonomik yazında ilk kez 1730’larda Fransa’da yaşayan İrlandalı ekonomist
Richard Cantillon tarafından kullanılmıştır. Cantillon’a göre girişimcilik, henüz belirginleşmemiş bir
bedelle satılmak üzere üretim girdilerini ve hizmetlerini satın almak ve üretmek anlamına gelmektedir.
Cantillon’dan sonra Jean Baptise Say, girişimcinin risk üstlenmesi kadar üretim girdilerini örgütleme ve
yönetme niteliğine sahip olması gereği üzerinde durmuştur. A.Schumpeter ise girişimcinin yenilikçi ve
dinamik olma özelliğini, ekonomik kalkınmada, insan kaynaklarının temel yapı taşlarından birisi olarak
vurgulamış, girişimciyi toplumda değişimi yaratacak kişi olarak görmüştür. 18.yüzyıldan günümüze
kadar girişimcilik çeşitli evrelerden geçmiştir. Girişimciliği karar verici rolü ile öne çıkaran CantillonSay-Schumpeter’e kadar uzanan düşünsel evrim çizgisi, hâkim ekonomi konusundaki Neoklasik ekonomi
içinde başlarda yaygın bir kabul görmemiştir. 20. yüzyılın başlarında yayınlanan The Theory of Economic
Development (İktisadi Kalkınma Teorisi) adlı eseri ile Schumpeter, girişimcilik kavramının ekonomi
teorisine katılmasına önemli katkıda bulunmuştur. Schumpeter’e göre girişimcilik sadece bilinen üretim
faktörlerini bir araya getirme göreviyle sınırlı değildir. Aynı zamanda yenilik yapma özelliğine de sahip
olması gerektiğini savunmuştur. Girişimci karar alan, beklentiler oluşturan, belirsizliklerle karşılaşan,
zorlukların üstesinden gelmek isteyen kişidir.
EKONOMİ İLE GİRİŞİMCİLİK ARASINDAKİ İLİŞKİ
Ekonomik açıdan bakıldığında, insan hayatını sürdürmek için gerekli mal ve hizmetlerin sürekli olarak
üretilmesi gerekmektedir. Bilindiği gibi, insanlar bireysel olarak mal ve hizmetleri üretemediklerinden bu
mal ve hizmetlerin üretimi işletmeler aracılığıyla gerçekleşmektedir. Üretimin gerçekleşebilmesi için
işgücü, doğal kaynak ve sermaye gibi üretim faktörlerine ihtiyaç vardır. Bu anlamda, girişimci ise
dördüncü üretim faktörü olarak karşımıza çıkmaktadır. Girişimcinin bu faktörleri bir araya getirerek
üretim faaliyetlerini gerçekleştirmesi gerekmektedir. Günümüzde, özellikle gelişmiş ülkelerde her yıl
milyonlarca iş fikri ortaya çıkmakta ve bunların çoğu girişim olarak kurulmaktadır. Bu girişimler zamanla
büyüyerek geleceğin dünya şirketlerinin temelini oluşturmaktadır. Bu açıdan bakıldığında, girişimciliğin
ekonomi için öneminin oldukça önemli boyutlarda olduğu söylenebilir. Girişimciliğin ekonomik açıdan
ön plana çıkan unsurları aşağıda sıralanmıştır:
•
İşsizlik sorununa önemli bir çözüm olanağı sunmaktadır.
•
Ekonomik büyümede en etkin rollerden birine sahiptir.
•
Yeni endüstrilerin doğmasına yol açmaktadır.
•
Teknolojileri kullanan sektörlerde verimliliği artırmaktadır.
•
Hızla büyüyen sektörler yarattığı için ekonomik büyümeyi hızlandırmaktadır.
•
Girişimci, ekonomik kaynakların düşük üretkenlik alanlarından yüksek verimlilik alanlarına
aktarılma sürecinde baş aktördür.
•
Girişimci yeni düşüncelerin yaratılması, yayılması ve uygulanmasını hızlandırmaktadır.
Yukarıdaki maddeler ışığında, girişimcilik ile ekonomi arasında yakın bir ilişki olduğu ve
girişimciliğin ekonomik gelişmenin içerisinde ve ekonomik kalkınmada önemli bir yer teşkil ettiğini
söylemek mümkündür. Özellikle gelişmekte olan ülkelerin ilerlemesi ve gelişmesi girişimcilerin sayısının
çokluğuna bağlıdır. Girişimciliğin ekonomik gelişme ile ilişkisini ortaya koyan bir araştırmaya göre, G7
ülkelerinde (Amerika, İngiltere, Japonya, İtalya, Almanya, Fransa ve Kanada) ekonomilerin yıllık
büyüme oranları ile girişimcilik düzeyi arasında güçlü bir ilişki olduğu tespit edilmiştir. Günümüzde hızla
değişen teknolojik gelişmeler ve küreselleşmenin etkileri ekonomik değişimin temel sürükleyicileri olarak
karşımıza çıkmaktadır. Gelişmiş ülkelerde bilgi temelli ekonomiye doğru hızla bir geçiş ile girişimcilik
kavramı önemini arttırmıştır. Gerek küçük gerekse büyük işletmelerde girişimcilik ekonomik anlamda
farklı şekillerde kendini göstermektedir. Girişimcilik, kaynaklardan daha çok fırsatlarla ilgilenen bir
davranış türüdür. Bu davranış türü, hem küçük, hem de büyük işletmelerde ortaya çıkabilir. Küçük
işletmeler, girişim için araçtırlar, gelir ve iş verme kaynağıdırlar. Küçük işletmelerde genellikle bir kişi
4
veya küçük bir grup işletme hakkındaki kararları ve işletmenin geleceğini şekillendirmektedir. Küçük
işletmelerde işletme sahibi ya da yöneticisi, kendi adları altında veya tescilli bir ticaret unvanıyla faaliyet
gösterebilir ve işin denetleyicisi ve yöneticisi konumunda olabilir. Bununla birlikte, tüm borç ve
yükümlülükler kendisine aittir. Küçük işletmelerin yöneticileri çoğunlukla o işletmelerin sahipleridir.
Küçük işletme sahipleri hem özel durum riski ile karşı karşıyadır, hem de piyasa riskine karşı büyük
işletmelere göre daha duyarlıdırlar. Bu nedenle küçük işletme sahiplerini girişimci olarak nitelemek
mümkündür. Büyük işletmeler için ise durum farklıdır. Büyük işletmelerde işletme sahipleri ve işletme
yöneticileri farklı rollere sahiptir. Ekonomilerde teknoloji ile birlikte gelen değişim küçük işletmelerin ve
beraberinde girişimciliğin önemini artırmıştır. Girişimcilik, sanayi toplumundan bilgi toplumuna
geçerken daha fazla önem kazanmıştır; çünkü artık insanın fiziksel gücü yerine fikri emeğinin ekonomik
açıdan daha değerli olduğu kabul edilmektedir. Girişimcilik, aynı zamanda ülke ekonomisinin
gelişmesinde vazgeçilmez unsurlardan birisidir. Yukarıdaki açıklamaların sonucunda, ekonomik
büyümede girişimciliğin önemi daha net anlaşılmaya başlanmıştır. Bu bağlamda, ekonomide girişimcilik
konusunu gerek teorik, gerekse uygulamalı olarak ele almak gerekir.
Girişimciliği ekonomik açıdan ön plana çıkaran unsurlar nelerdir? Bu
unsurlar dikkate alındığında girişimcilik ile ekonomi arasında nasıl bir ilişki vardır?
Ekonomi ile Girişimcilik Arasındaki İlişkinin Teorik Çerçevesi
Ekonomi ile girişimcilik arasındaki ilişki eskilerden beri araştırılan ve merak edilen bir konudur.
Çalışmaların çok büyük bir çoğunluğu, girişimci sayısının artması ile ekonomide büyüme arasındaki
doğru orantılı bir ilişki olduğunu tespit etmişlerdir. Girişimci yenilik faaliyetlerini kendine görev
edinirken yeni kâr fırsatları oluşturma arayışındadır. Bu fırsatlar verimlilik artışının bir nedeni veya
sonucu olabilir. Her iki durumda da girişimcilik ile ekonomik büyüme arasında doğru orantılı bir ilişki
vardır. Girişimcilerin artması ekonomik büyümeyi artırır, ekonomik büyümenin artması da girişimcilere
yeni fırsatlar sağlayarak yeni girişimcilerin ortaya çıkmasına neden olur. Bu süreç kendi kendini
beslemektedir.
Daha öncede belirtildiği gibi; girişimcilik özellikle 20. yüzyılın ortalarından beri ekonomiyle iç içe
geçmiştir. Araştırmacılar, girişimciliğin ortaya çıkışını da üç faktöre bağlamışlardır. Genel kabul gören bu
üç faktör aşağıda yer almaktadır:
•
1980'lerden itibaren pazar ekonomisine bağlı olarak ilginin makro ekonomiden mikro
ekonomiye kayması ve iş dünyasında girişimciliğin öneminin artması,
•
Endüstriyel işgücü talebinin daralması ve işsizlerin yeni işler kurarak kendilerine ve ekonomiye
iş olanağı sağlamaları ve böylece ekonomik büyümenin önemli kaynağı haline gelmeleri,
•
İş dünyasında ayakta kalmak için değişimi ve yeniliği kabul etmenin, fark etmenin ve rekabette
avantaj olarak kullanmanın gereğidir.
Yukarıdaki üç faktörü özetlersek; girişim, yeni iş alanları oluşturma, rekabet edebilme ve ekonomik
büyümeyi sağlama aracıdır. Girişimciliğin diğer katkıları ise; yeni kaynaklarla, yeni teknolojilerle
toplumu tanıştırması ve böylece daha önce kullanılmayan ya da daha az kullanılan kaynakları ekonomiye
kazandırmasıdır. Bunun sonucu olarak, kullanılmakta olan üretim araçlarının ve mevcut girdilerin değişik
biçimlerde kullanılmasıyla üretim arttırılmış olur. Artan üretim ile ülke ekonomisine istihdam, büyüme ve
kalkınma anlamında doğrudan katkı sağlanmış olur. Ekonomi teorisinin en önemli konularından olan
istihdam yaratma, büyüme ve kalkınma sorunlarına tarihsel açıdan bakılırsa, girişimcilik kadar bu soruna
çözüm üreten başka bir kavramın olmadığı görülür. Bu açıdan bakıldığında, ekonomistlerin girişimciliğe
büyük önem verdiklerini söylemek mümkündür. Aşağıda ekonomistlerin girişimciliğe bakışlarını
gösteren Tablo 1 yer almaktadır:
5
Tablo 1.1: Ekonomistlerin Girişimcilik Teorisine Bakışları
Richard Contillon
Jean-Baptiste Say
Alfred Marshall
Adam Smith ve
David Ricardo
Joseph Schumpeter
Israel Krizner
Giffort Pinchot;
Ekonomistlerin Girişimciliğe Bakışları
Risk alan
Verimli süreç ve üretimleri planlayan
Yaratıcı bir kavrayışla ihtiyaçları karşılayan
Yöneten
Sermaye sağlayan
Değişime tepki veren ve ekonominin itici gücü
Yenilikçi
Modern girişimcilik
Yaratıcı - yıkıcı
Fırsatları değerlendiren
Yeni dengeler kuran
İç girişimcilik
Kaynak: Bjerke, Hultman, 2002: 50.
Daha önce de belirtildiği gibi, ekonomide girişimcilik kavramında ilk yaklaşım Richard Cantillon
(1680–1734) tarafından yapılmıştır (Tablo 1.1). Cantillon’a göre girişimci, işletme faaliyetlerini yerine
getirirken belirsizlikle yüz yüze kalan kişidir. Girişimci herhangi bir malı belli bir fiyattan ve belli bir
miktarda satın almaktadır. Bunun yanında, satacağı fiyat ve miktar belirsizdir. Richard Cantillon’a göre,
girişimcinin risk alan bir özelliğe sahip olması ekonominin gelişmesi anlamında önemlidir. Aynı
dönemde İngiltere'de gerçekleşen “Endüstri Devrimi” de girişimcilerin risk alması ve kaynakları
dönüştürmesiyle sağlanmıştır. 1755 yılında Cantillon’ın ölümünden 25 yıl sonra basılan “Ticaretin Genel
Doğası Üzerine Denemeler” adlı eserinde Cantillon, özellikle girişimcinin risk üstelenen kişi ve sermaye
tedarik eden kişi olmasına dikkat çekmiştir. Diğer bir ekonomist, Jean Baptise Say ise, girişimciliğin
ekonomi için önemini girişimciliğin üretim faktörlerinden biri olarak tanımlayarak ortaya koymuştur.
Say’a göre girişimcilik; işgücü, sermaye ve doğal kaynakları koordine etme görevini üstlenmektedir.
Böylece üretim faktörleri tanımı genişlemiştir. Say, girişimci sayesinde toplumun ihtiyaçlarının
karşılandığını söylemektedir. Girişimci, işgücü, sermaye ve doğal kaynakları koordine ederek üretimin
gerçekleşmesini sağlamaktadır. Böylece, almış olduğu riskin karşılığı olarak üretimden payını kâr olarak
almaktadır. Say, girişimcilik ile yöneticilik işlevlerini birbirinden ayırmıştır. Alfred Marshall ise, NeoKlasik okulun en önemli öncülerinden biri olup; ekonomide girişimcinin önemli bir rol oynadığının
farkında olmasına rağmen, girişimcinin fonksiyonunu asla açık bir şekilde belirtmemiştir. Bunun yanında,
girişimcileri; koordinatörlük ve yenilikçilik gibi çeşitli rollerle tanımlamıştır. Marshall’a göre girişimcinin
rolü mal ve hizmet üretmek ve bunun yanında maliyetleri en aza indirmeye yarayacak yeni yöntemler
bularak, yeni fırsatlar arayarak yenilikler sunmaktır. Girişimci, firma içerisindeki bütün sorumluluğu
üstlenerek kontrol fonksiyonunu yerine getirecektir. Girişimci üretimi yönlendirecek, iş riskini
üstlenecek, sermaye ve işgücünü koordine edecek kişidir. Adam Smith ve David Ricardo, girişimciyi,
ticari amaçla örgütün oluşumunu üstlenen birey olarak tanımlamıştır. Smith ve Ricardo’ya göre, arz yönlü
piyasa ekonomisinin itici gücü girişimcidir. Girişimci, ekonomik değişime tepki vermekte ve talebin arza
dönüşmesini sağlayan bir güç olarak ekonomide önemli bir rol oynamaktadır. Modern girişimcilik
düşüncesi ise, Joseph Schumpeter tarafından ortaya atılmıştır. Schumpeter, yenilikçi olarak gördüğü
girişimciyi sadece bağımsız işadamları olarak değil, aynı zamanda bağımlı çalışan yöneticiler olarak da
tanımlamıştır. Schumpeter’e göre, girişimci, yeni oluşumlar geliştiren ve bu eylemi sürdüren herkes için
söylenebilir. Yeni iş kuran herkes girişimcidir, ancak girişimciliği sürdürmek için her zaman girişimci
ruha sahip olmak gerekmektedir. Israel Kirzner'e göre, girişimciler durağanlığı engelleyen ve yeni pazar
arayışları içinde olan ve fırsatları değerlendiren bireylerdir. Avusturyalı bir iktisatçı olan Kirzner,
1973’deki “Competition and Entrepreneurship” adlı çalışmasında, tam bilgi ve denge fiyat varsayımlarını
sorgulayarak Neo-Klasik dünyaya sert bir eleştiri sunmuştur. Kirzner, dengenin varlığı hakkında NeoKlasik iktisatla uyuşmamaktadır; çünkü tam bilgi varsayımına inanmamaktadır. Kirzner açısından
girişimcilik bilginin eksik dağılımıdır. Kirzner, asimetrik bilginin varlığının piyasada dengesizliği
oluşturmaya öncülük ettiğini vurgulamıştır. Bu anlamda iyi girişimcilik, yeteneklerine bağlı olarak bu
anormalliklerle yeterince uğraşabilmektir. Giffort Pinchot, ilk kez iç girişimcilik kavramının tanımını
6
yapmıştır (intrapreneurship). Pinchot, iç girişimciliği; bağımsız girişimcilerin işletmeyi kurmak ve
geliştirmek için kullandıkları düşünce yapısı, davranışlar ve niteliklerin, faaliyetlerini sürdürmekte olan
bir işletme içinde kullanılması olarak tanımlamıştır. Ekonomistlerin girişimcilik teorisine bakışları (Tablo
1.2) incelendiğinde, girişimciliğe bakışın, ekonomistler ve yer aldıkları ekollere göre farklılaştığı
görülmektedir. Bu bağlamda, Tablo 2’de, ekonomide girişimcilik teorilerinde girişimciliğe bakış ve
ekoller yer almaktadır.
Tablo 1.2: Ekonomide Girişimcilik Teorilerinde Girişimciye Bakış ve Ekoller
Girişimcinin
Fonksiyonu/Ekol
Neoklasik Ekol
Cantillon
(1680-1734)
Say
(1767-1832)
Marshall
(1842-1924)
Knight
(1885-1972)
Alman Ekolü
Schumpeter
(1883-1950)
Avusturya Ekolü
Menger
(1840-1921)
Kirzner
(1930- )
Risk Alan Kişi
Aracı Kişi
Sermaye Sahibi
Yönetici
Yenilikçi
Kişi
Teorinin
temel taşı
Açıkça dâhil
edilmiş
Üstü kapalı
dahil edilmiş
Teorinin
temel taşı
Açıkça dahil
edilmiş
Ele
alınmamış
Açıkça dahil
edilmiş
Ele
alınmamış
Üstü kapalı
dahil edilmiş
Tamamen
dışlanmış
Teorinin
temel taşı
Tamamen
dışlanmış
Ele
alınmamış
Teorinin
temel taşı
Teorinin
temel taşı
Tamamen
dışlanmış
Ele
alınmamış
Açıkça dahil
edilmiş
Ele
alınmamış
Üstü kapalı
dahil edilmiş
Tamamen
dışlanmış
Üstü kapalı
dahil edilmiş
Tamamen
dışlanmış
Tamamen
dışlanmış
Teorinin
temel taşı
Tamamen
dışlanmış
Üstü kapalı
dahil edilmiş
Tamamen
dışlanmış
Ele
alınmamış
Tamamen
dışlanmış
Teorinin
temel taşı
Tamamen
dışlanmış
Açıkça
dahil
edilmiş
Ele
alınmamış
Ele
alınmamış
Kaynak: Özden, K.; Timurlenk, S.; Başar, S. (2008). “Girişimcilik Eğilimi: Kırgızistan-Türkiye Manas Üniversitesi ve
Atatürk Üniversitesi Öğrencileri Üzerine Bir Araştırma”, 2. Uluslararası Girişimcilik Kongresi, 7-10 Mayıs Bişkek.
Ekonomik gelişme sürecine bağlı olarak girişimci tanımına yeni nitelikler eklenmiştir. Cantillon’u
takiben, girişimciliğin açıklamasına yönelik olarak üç temel görüş ortaya çıkmıştır (Tablo 2). Bunlardan
birincisi, en önemli temsilciliğini Schumpeter’in yaptığı Alman Ekolü’dür. İkincisi, Say ve Marshall
tarafından temsil edilen Neoklasik Gelenektir. Üçüncüsü de özellikle Kirzner tarafından temsil edilen
Avusturya Geleneğidir. Bu gelenekler girişimcinin işlevini farklı yönlerden açıklamışlardır. Söz konusu
gelenekler arasındaki temel farklılıklar şöyle özetlenebilir: Neo-Klasik ekonomik düşüncenin
şekillenmesinde önemli bir rol oynamıştır. Neoklasiklere göre girişimcinin temel rolü, girişimcilik
faaliyetleri yoluyla piyasaların dengede bulunmasına katkı yapmaktır. Avusturya Geleneği ise
girişimcinin kâr fırsatları yakalama yeteneklerini ön plana çıkarmaktadır. Bu geleneğe göre girişimcilerin
önemli bir fonksiyonu tatmin edilememiş ihtiyaçları karşılamak veya piyasa etkinsizliklerini veya
eksikliklerini düzeltmektir. Adı Schumpeterci ekol olarak ta bilinen Alman Ekolünde ise girişimcinin bir
değişim, reform ya da devrim yapması ön plandadır. Bu bağlamda girişimcinin fonksiyonu, yeni bir mal
üretmek ya da mevcut ürününü yeni bir yöntemle üretmeye çalışmak gibi yenilikler ortaya koymaktır.
Tablo 1.2’den görülebileceği gibi Neoklasik ekolde risk alma genellikle girişimcinin fonksiyonu
içinde yer almaktadır. Ancak Alman ve Avusturya Ekolünde (Menger, Schumpeter ve Kirzner) risk alma
fonksiyonu, girişimciliğin temel özelliği olarak görülmemekte; Neoklasik ekolde ise (Cantillon ve
Knight) Alman-Avusturya Ekollerinin aksine risk alma, girişimciliğin en temel özelliği olarak
algılanmaktadır. Cantillon’a göre (1931) girişimcilik, riskin hesaplanmasını ve belirsizliklerin aşılmasını
gerektirmektedir. Girişimcilik bu bağlamda riskleri yönetme, en az seviyeye indirme ve belki de riskleri
başkalarına aktarmayı gerektirmektedir. Knight (1921) girişimcinin riskleri üstlenirken belirsizlikleri de
yönetmek ve iyi ya da kötü tüm sonuçların sorumluluğunu taşımak durumunda olduğunu belirtmektedir.
Buna karşılık hem Neoklasik ekolde (Cantillon, Marshall, Menger) hem de Alman ve Avusturya
ekollerinde (Schumpeter ve Kirzner) girişimci aracılık yapan kişi olarak yer almaktadır. Özellikle Kirzner
7
aracılık faaliyetini girişimcinin en önemli fonksiyonu olarak görmektedir. Bu görüşe göre girişimci
ekonomideki fırsatları araştırmakta ve bilgi birikimi ile bu fırsatları her an değerlendirmeye hazır
durumdadır.
Girişimcinin bir sermaye sahibi olup olmadığı konusu girişimcilik teorilerinde oldukça çok tartışılan
ve halen cevabı tam anlamıyla bulunamayan bir olgudur. Neoklasik Marshall ve Cantillon girişimcinin
kapitalist ile benzer çağrışımı yapmasına güçlü destek vermektedirler. Hatta Marshall, kapitalizmin
girişimciliğin temel bir fonksiyonu olduğu görüşündedir. Buna karşılık Say, Menger, Knight, Schumpeter
ve Kirzner ise aksi görüştedirler.
Girişimcinin yönetsel fonksiyonu ile ilgili olarak ise Say, Marshall ve Menger aynı görüşlere sahip
ekonomistlerdir. Bu bağlamda Say ve Marshall girişimci ile yönetsel faaliyet arasındaki bağlantıları
girişimcilik fonksiyonlarının temel taşı olarak görmüşlerdir. Say’a göre, girişimci üretim faktörlerini
verimliklerinin düşük olduğu alanlardan yüksek olduğu alanlara doğru yönlendiren bir koordinatör işlevi
görmektedir. Bu bağlamda girişimci hem üretim faktörlerini bir araya getirmekte hem de söz konusu
kaynakları koordine etmektedir.
Tablo 2’de görüldüğü gibi, girişimcinin yenilikçi fonksiyonuna ilk olarak Say tarafından vurgu
yapıldığı görülmekle birlikte, girişimcinin bu özelliğine en çok Schumpeter tarafından önem verilmiştir.
Bu bağlamda, yenilikçilik, yeni malların üretimine başlanması, mevcut üretim süreçlerinde yeni
yöntemler uygulanması, yeni pazarlara açılma, yeni hammadde ve finansman kaynakları bulunması gibi
bir takım eylemlerden oluşmaktadır.
Sonuç olarak, girişimcilikte kâr elde etmenin önemi hemen hemen tüm ekollerde kabul görmekle
birlikte, verilen önemin derecesi değişebilmektedir. Say, kâr elde etmenin girişimci ile doğrudan
bağlantılı olduğunu belirtmektedir. Cantillon, Marshall, Menger ve Schumpeter kârı girişimcilik fiilinin
önemli bir sonucu olarak algılamaktadırlar. Knight ve Kirzner ise kâr elde etmeyi girişimciliğin en önemli
konusu olarak ifade etmektedirler. Neoklasik ekolde, girişimcinin risk alan-kapitalist-yönetici
fonksiyonları ön plandadır. Alman ve Avusturya ekolleri ise, girişimcinin yenilikçilik-aracılık faaliyetleri
üzerinde durmaktadırlar.
Girişimcilikle ilgili yukarıda bahsedilen bütün bu katkılar, piyasadaki bir arbitraj fırsatını
yakalayabilen bir kişi olarak bir girişimci düşüncesini iletmektedir. Bu katkılar girişimcinin rolü üzerine
fazla değinmemektedir. Bu anlamda Schumpeter yenilik ve çok aktiflik yoluyla piyasadaki değişimleri ve
dengesizliklerin yaratılmasında girişimcinin rolünü tanımlayan ilk ekonomisttir. Bu bağlamda,
ekonomide girişimcilik Schumpeter’den beri üzerinde çalışılan bir konu olarak karşımıza çıktığını
söylemek doğru bir ifade olacaktır. Özellikle ekonomik girişimcilik denilince ilk akla gelen isim Joseph
Schumpeter’dir. Schumpeter girişimcilerin ekonomik büyümeye katkısını çeşitli şekillerde ortaya
koymaktadır. Bunların en önemlileri, yeteneklerinin somut ifadesi ve yenilik yapma eğilimleridir.
Schumpeter yenilikçi faaliyeti “yeni bileşimler oluşturma” olarak ele almıştır. Bu yeni bileşimleri beş
durumda açıklamıştır. Bunlar:
•
Yeni bir ürünün sunulması, bu yeni ürün tüketicilerin daha önce hiç karşılaşmadıkları bir ürün
olduğu gibi, mevcut bir ürünün kalitesini artırmak da olabilir.
•
Yeni bir üretim yönteminin geliştirilmesi,
•
Yeni bir piyasanın açılması,
•
Yeni bir hammadde arzının veya yarı-mamulün keşfi,
•
Endüstri yapısının geliştirilmesi (Tekel yaratmak veya mevcut tekeli yıkmak).
Schumpeter’in yukarıda bahsettiği bu yenilik çeşitleri zaten piyasada var olan ve girişimcinin kontrolü
altında olan kaynaklardan gelen yeniliklerdir. Bu durumda yenilik bir icadın sonucu değildir.
Girişimciler icatçı olabilirler, fakat bir yeniliğin doğması için icat gerekli değildir. Bu nedenle girişimci
bir icatçı değildir. Var olanı en iyi şekilde kullanandır. Schumpeter aynı zamanda, girişimciliği sosyal
liderliğin bir biçimi olarak da görmektedir. Schumpeter girişimcinin özellikle yönetim, denetim ve karar
verme fonksiyonlarının girişimcinin tamamen ayırıcı rolünü ortaya koymadığını ileri sürmüştür.
8
Schumpeter’in teorisinde, dinamik girişimci üretimde “yeni birleşimler” ortaya koyan, yani yenilik yapan,
kişidir. Schumpeter bir kitabında, girişimcinin fonksiyonuyla ilgili olarak şu ifadeleri kullanmıştır:
“Girişimcinin fonksiyonu bir buluş ya da yeni bir mal üretmek için denenmemiş bir teknolojik
olasılığı ortaya çıkarmak olabilir. Girişimcinin eski bir malı yeni bir yöntemle üreterek, bir maddenin yeni
bir arz kaynağına ulaşarak ya da ürünlere yönelik yeni bir pazara girerek, bir endüstriyi yeniden
yapılandırarak üretim biçiminde köklü değişiklik yapmaktır”.
PİYASANIN
GELİŞMESİ
PİYASANIN
DARALMASI
(Yaratıcı
Birikim)
(Yaratıcı Yıkım)
GİRİŞİMCİLİK
Yeni yeni
oluşumların
gerçekleşmesi
durumunda herkes
girişimcidir.
Şekil 1.1: Schumpeter’ in Modern Girişimcilik Düşüncesi
Schumpeter’in modern girişimcilik düşüncesinde (Şekil 1.1), girişimciliğin rolü piyasanın gelişmesi
ve daralması olarak ikiye ayrılır. Girişimcinin rolünü; yeni ürün üreten, aynı ürünü yeni yolla üreten ve
endüstride devrim yaratan olarak gören Schumpeter, girişimciyi yeniden yapan; daha önceki
ekonomistlerin yoğunlaştığı denge ve optimizasyon anlayışını yıkan "yaratıcı bir yıkıcı" olarak gören ilk
ekonomisttir. Schumpeter yeniliği, sürekli eskiyi yok edip yenisini yaratarak ekonomik yapı içerisinde
devamlılık sağlama süreci olarak görmüştür ve bu süreci de “Yaratıcı Yıkım” süreci olarak tanımlamıştır.
Bu görüş radikallik özelliğiyle girişimcilik ve yaratıcılık arasındaki bağı göstermek bakımından
önemlidir. Schumpeter’e göre yenilik nedeniyle piyasaların daralıp yok olmasına “yaratıcı yıkım”
denilmektedir. Ters durumuna, yani yenilik nedeniyle piyasaların gelişmesine ise “yaratıcı birikim”
denilmektedir.
2000’li yıllara gelindiğinde, araştırmacılar, ekonomik büyümenin yapısını da içine alan girişimciliğin,
ekonomik büyümeye artarak devam eden bir katkı sağlayacağını belirtmişlerdir. İşgücü içindeki yenilikçi
girişimcilerin oranı arttıkça, ekonomik büyümenin daha hızlı olduğu görülmeye başlanmıştır. Bu
açılardan bakıldığında, girişimcilik ekonomi için son derece önemli bir role sahip olduğunu gerçek
anlamda söyleyen ve bunu bir anlamda ispat eden kişi Schumpeter’dır. Schumpeter’ı anlamak için
özellikle “yaratıcı yıkım” sürecini iyi bilmek gerekmektedir. Schumpeter’e göre yaratıcı yıkımda
ekonomik gelişme dört temel olaylar serisinden oluşmaktadır. Bunlar, Başlangıç Dengesi, İnovasyon
(yenilik) ve Ekonomik Gelişme, Yenilenmiş Denge ve Evrimdir.
•
Başlangıç Dengesi: Analitik başlangıç noktası, alışılmış davranışlara dayanan bir ekonomik
sistemdir. Bu sistemde ekonomik aktörlerin alışkanlıkları yönünde işleyen bir dengenin kurulu
olduğu varsayılır.
•
İnovasyon ve Ekonomik Gelişme: Yenilikçi bir azınlık girişimlerine başladığında başlangıç
dengesi bozulur. Bu, ekonomik gelişmeye öncülük eder, fakat yenilikçi yeteneklerin tükenmesi
ve dengesizlik durumunda yenilik yapmanın zorluğu dolayısıyla gitgide yeniliğin akımı
kötüleşir.
•
Yenilenmiş Denge: Er geç yenilikçi dürtü gelişmeyi desteklemek için yetersiz kalacaktır.
Ekonomik darboğaz, birçok eski firmayı ekonomik sistemin dışına iten rekabetçi yaratıcı yıkım
sürecini keskinleştirecektir.
9
•
Evrim: Alışagelmiş sistemin ekonomik evrimi, rutin hale gelmiş dengelerin ve yenilikçi
dengesizliklerin birleşimidir.
Yaratıcı yıkımda, bir yenilik ikame etkisi nedeniyle birçok piyasanın daralmasına veya yok olmasına
neden olmakta ve bu arada yeni piyasalar gelişip farklı firmaları bünyesine çekmekte, bir sektör yok
olurken diğeri doğup gelişmektedir. Örneğin elektrik ampulünün icat edilmesi evlerde ve sokak
lambalarında gaz kullanımını ortadan kaldırmıştır. Burada dikkat edilmesi gereken önemli bir nokta, gaz
lambaları ortadan kalkmasına rağmen, dünyada gaz kullanımına devam edilmesidir. Yani gaz piyasadan
kalkmamış, tam tersine kendini farklı alanlara yöneltmiştir.
Schumpeter, girişimcilik teorisine önemli bir katkı sağlamış olup, daha sonraki düşüncelerin ortaya
çıkmasında ve gelişmesinde önemli bir rol oynamıştır. Schumpeter sonrasında girişimcilik alanında
büyük firmaların öneminin artmasıyla birlikte, ekonomide yeniliğin kökenini bütünleşmiş firmalar
almıştır.
Girişimciliğin ekonomik kalkınmaya katkılarını öğrenmek ve
girişimcilikte yeni fırsat alanları oluşturmak için Prof. Dr. Arman Kırım’ın Sistem
Yayıncılık tarafından e-kitap olarak çıkartılan “Yeni Girişimcilik (Artan İşsizliğe Çözüm:
Yeni Girişimcilik Stratejileri 2010) adlı kitabını okuyabilirsiniz.
Girişimcilik kavramını dördüncü üretim faktörü olarak ilk kullanan
iktisatçı J.B. Say’dır. Bunun yanında, J. A. Schumpeter’in “Modern Girişimcilik”
kavramıyla girişimcilik daha büyük bir önem kazanmıştır.
Ekonomi ile Girişimcilik Arasındaki İlişkiye Yönelik Uygulamalar
Günümüzde modern hayatın ve yeni ekonominin bir parçası olarak görülen girişimcilik, ekonomik
anlamda özgürlük ne kadar yüksek olursa ekonomik büyümenin de o oranda gerçekleşeceği fikri üzerine
kurulmuştur. Diğer bir ifadeyle, girişimcilik açısından ekonomik özgürlüğün boyutu ile ekonominin
büyümesine olan katkı arasında ilişki vardır. Ekonomik özgürlükler girişimcilik faaliyetlerini özendirerek
ekonomik büyümeyi olumlu yönde etkilemektedir.
Girişimcilik ve ekonomik gelişme üzerinde durulurken, girişimcinin de önemli bir rolü olduğunun
unutulmaması gerekir. Kabul edilmelidir ki, günümüzde girişimcinin başarılı olması için gereken
şartlardan birisi de ekonomik göstergeleri iyi bilmesi, öngörülerinin kuvvetli olması ve rekabete hazır
olmasıdır. Girişimcilikle ilgili ekonomik yaklaşımlar, genellikle ekonomik gerçeklik için açıklayıcı bir
değişken olarak girişimcilik düşüncesi ve girişimcinin rolü üzerinde durmaktadır. Bu anlamda
girişimcinin ekonomik gelişmedeki rolünü kişisel düzeyden firma düzeyi ve makro düzeye kadar olan
sürecini anlamak gerekmektedir. Aşağıda (Tablo 1.3), girişimcinin ekonomik gelişmedeki rolünü kişisel
düzeyden firma düzeyi ve makro düzeye kadar olan süreç yer almaktadır.
10
Tablo 1.3: Girişimcinin Ekonomik Gelişmedeki Rolü
SÜREÇ
Kişisel düzey
1. Beceriler
2. Kaynaklar
3. Motivasyon
4. İstekler
Firma düzeyi
1. Beceriler
2. Kaynaklar
3. Motivasyon
4. İstekler
Makro düzey
1. Beceriler
2. Kaynaklar
3. Motivasyon
4. İstekler
SONUÇ
Kişisel başarı
Kişisel gelişim
Kişisel gelir
Bireysel tatmin
İstihdam
Kaynakların
ekonomiye
girişi
Yeni ürün, servis, teknoloji
Arz ve talebin artması
Ekonomik büyüme
Kaynak: Semra Arıkan, Girişimcilik, Siyasal Kitabevi, Ankara 2002, s.42.
Tablo 3’ten de anlaşıldığı gibi, kişisel düzey girişimci, ekonomik kaynaklarını etkin ve amacına uygun
kullanan, düşük maliyetle yüksek üretkenlik çabasında olan kişidir. Bunları başarırken mutlaka ülkedeki
ekonomik istikrar çok önemlidir. Bireysel anlamda girişimcilik kavramına, firma düzeyinde girişimcilik
kavramı da eklenmektedir. Firma düzeyinde girişimcilikten, çalışanların yaratıcılıklarından yararlanıp,
yenilikçi, öncü olmanın ve firmayı geleceğe taşımanın bir yoludur. Girişimciler bir taraftan firma
düzeyinde girişimcilik faaliyetlerinde bulunurken, bir taraftan da devletten kendilerine yönelik teşvikler
beklemektedirler. Bir girişimci firmasının ürün, üretim ve pazarlama alanlarında planlamalar ve
yaptırımlar yaparken, devletinde bu anlamda istikrarı sağlayarak girişimcilere yardımcı olması
gerekmektedir. Örneğin Türkiye’de, tekstil ve turizm sektörü, KDV oranını % 18’den % 8’e düşürmeyi
başarmıştır. Seramik sektörü doğalgaz ile LPG arasındaki ÖTV’den kaynaklanan fiyat farkını devletten
alabilmiştir. Girişimcinin sektörel etkisi aynı zamanda istihdam düzeyini ve kalitesini de etkilemektedir.
Girişimci yeni endüstrilerin doğmasına yol açar, teknolojik verimliliği arttırır ve hızla büyüyen sektörler
yarattığı için ekonomik büyümeyi hızlandırır. Ekonomideki ağırlıkları ve önemleri nedeniyle, pek çok
politikanın da uygulama alanına giren girişimcilik, doğrudan olduğu gibi dolaylı yollardan da ekonomiye
katkı sağlamaktadır.
Girişimcilerin ekonomiye dolaylı yoldan sağladığı yararlar ise aşağıdaki şekillerde ifade edilebilir:
1. Hem mal hem de hizmet sektörlerinde faaliyet halinde olunmasından ötürü girişimci yeni iş
olanakları yaratır.
Önemli sayıda işçi istihdam eden büyük işletmeler kapanma ya da küçülme nedeniyle çok sayıda
işçinin işsiz kalmasına ve dolayısıyla işsizlik oranlarının küçümsenemeyecek oranlarda artmasına neden
olmaktadırlar. Bu durum üretimde önemli bir faktör olan insan kaynağının etkin kullanımını engellemekte
ve önemli ekonomik kayıpların yaşanmasına neden olmaktadır. Girişimcilik kavramı ise, işçi çıkarma gibi
sebeplerle neden olunan işsizlik oranının düşmesine doğrudan ve dolaylı katkısı olan bir faaliyettir. Bu
bağlamda, girişimcilerin özellikle yeni iş olanakları sağladıkları kişiler aşağıda sıralanmaktadır.
•
Öğrenci ve ev hanımları gibi kesimlere yarı zamanlı iş olanakları yaratmak,
•
Kadınlara iş olanakları yaratmak,
•
Azınlıklara iş olanakları yaratmak,
•
İşten çıkarılan ya da emekli olanlara iş olanakları yaratmak,
•
Düşük eğitim seviyesi olanlara iş olanakları yaratmak,
•
Engellilere iş olanakları yaratmak,
•
Hükümlülere iş olanakları yaratmaktır.
11
Girişimcilik, yeni iş olanakları yaratması açısından çok önemlidir. Başka bir anlatımla, yeni sektörler,
girişimcilerin varlığına bağlıdır. Yeni girişimlerin yaratılması ve bu sayede istihdamın artırılması,
girişimci ruha sahip yenilikleri takip edebilen, işletme yönetimi konusunda gerekli niteliklere sahip
bireylerin varlığıyla mümkündür.
2. Yeni ürün ve hizmetler sunar:
Yenilikçi ve öncü mal ve hizmetler sunan firmalar başarılı firmalar olarak kabul edilirler. Örneğin,
Facebook, Google, IBM, Sony, Hewlett-Packard gibi büyük firmalar, öncü ve aynı zamanda yeni olmanın
kazanımlarını ve buna bağlı olarak yüksek performans seviyelerini, girişimci davranışlarıyla
sağlamışlardır.
3. Büyük firmalara hizmet sunar ya da bayilik yapar:
Büyük işletmelerin bazı sabit üretim giderlerini düşürmek için başka işletmelerle ve dolayısıyla
girişimcilerle işbirliğine girdikleri bilinmektedir. Girişimciler, böylece işletmelerin üretim maliyetlerinin
düşmesine ve kaynakların daha verimli kullanılmasına yardımcı olmuş olurlar.
4. Büyük firmaların sunamadığı ama toplumun talep ettiği ürünleri içeren hizmetleri sunar:
Ekonomik alanda yaşanan rekabet, müşteri odaklı satış stratejilerinin gelişmesine yol açarak nitelikli
mal veya hizmet sunumunu sağlamaktadır. Bu niteliklere ulaşmada her şirket her işi aynı şekilde doğru,
yerinde ve uygun yapamamaktadır. Bazı firmalar, diğer firmaların sunamadığı bir veya birkaç hizmeti
sunarak farklılaşırlar ve öne geçerler. Bu firmalar, alternatif iş ve hizmet alanlarının oluşturulmasında,
girişimcilik ruhunun gelişmesinde, gerçekleştirilen iktisadi faaliyetten yüksek doyum elde edilmesinde
etkin rol oynamaktadır.
5. Rekabeti arttırma yoluyla çeşitliliği ve kaliteyi arttırır:
İşletmelerin piyasada ayakta kalabilmeleri onların diğer firmalarla rekabet edebilme yeteneklerine
bağlıdır. İşletmeler daha fazla kâr elde edebilmek, büyüyebilmek için ürün çeşitliliği ve kaliteyi
arttırırken aynı zamanda da düşük maliyetli üretimle daha fazla satış yapmak zorundadırlar. Bunu
gerçekleştirebilmenin şartlarından biri ise rekabet koşullarını iyi bilmek ve bu piyasa koşullarında sürekli
kendini yenilemektir.
Girişimcilik, ekonomik büyüme ve kalkınmanın temel taşını oluşturmaktadır. Bir ülkede girişimciliğin
teşvik edildiği oranda ekonomik refah düzeyinin arttığı bilinen bir gerçektir. Bunun yanı sıra, girişimcilik,
yenilik ve yaratıcılığın kaynağını oluşturmaktadır. Özellikle 1990’lı yıllardan sonra internet temelli
teknolojilerin gelişmesi neticesinde, girişimci hem yeni pazarlara açılma hem de faaliyetleri daha uygun
finansman olanaklarıyla gerçekleştirme şansına kavuşmuştur. Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde
girişimciliğin özendirilmesine özel bir önem verilmektedir. Avrupa Birliği’nde küçük işletmelerin
geliştirilmesi, rekabet gücünün arttırılması, uluslararasılaştırılması ve girişimcililiğin özendirilmesi
amacıyla bir dizi destekleme programları geliştirilmiştir. Girişimci bir toplum oluşturulması herkesi
ilgilendirir ve girişimciliğin topluma sağladığı yararlar nedeniyle teşvik edilmesi gerekir. Girişimci bir
toplum için toplumun başarılı girişimcileri takdir etmesi ve başarısızlığı belli açılardan hoş görmesi,
başarılı iş projelerini ödüllendirmesi, ekonomik kalkınma hedeflerine ulaşmada girişimciliğin rolü
üzerinde durulması önemlidir.
Bilinçli bir girişim kültürü olmadan, dengeli bir tüketim ve sürdürülebilir bir üretim kültürü
olamayacağından, bu anlamda ekonomik gelişmeye de istenilen düzeyde ulaşılamaması söz konusudur.
Bunun başarılması için toplum kaynaklarının en verimli yatırım alanlarına dağılmasının önemini,
toplumu ve toplumun ekonomik kapasitesini bilen bilinçli girişimcilere ve girişimlere ihtiyaç vardır.
Ekonomik gelişme ile girişimciliğin desteklenmesi ve rekabetin teşviki arasında paralel bir ilişki vardır.
Girişimcilerin önünün açılması ve engellerin kaldırılması ile ekonomik kalkınmanın hızlanmasına,
işsizliğin azaltılmasına ve refahın büyüyüp yaygınlaşmasına hizmet edileceği bilinmelidir. Girişimciler
bir yandan işlerini büyütürken, bir yandan da içinde yaşadıkları toplumun ekonomik gücünü büyütmekte,
bölgesel kalkınmayı ve kentsel gelişmeyi hızlandırmaktadırlar. Bu açıdan girişimciler, bulundukları
ülkenin kalkınmasında önemli paya sahiptir.
12
Girişimcilerin ekonomiye dolaylı yoldan sağladığı yararlar nelerdir?
GİRİŞİMCİLİK ÖZELLİKLERİ VE GİRİŞİMCİ OLMAYA İTEN
FAKTÖRLER
Halk arasında yalnızca parası (sermayesi) olanların girişimci olabilecekleri konusunda oldukça yaygın
ama doğal olarak yanlış olan bir kanı vardır. Girişimci kendi emeği, sermayesini kullanabileceği gibi,
yapacağı anlaşmalarla üretim faktörlerini sahiplerinden kiralayabilir. Girişimciliğin modern
toplumlardaki temel fonksiyonu yenilikçiliktir. Girişimcilik, ekonomik kaynakların düşük üretkenlik
alanlarından daha yüksek üretkenlik alanlarına aktarılmasını sağlamakta aynı zamanda yeni düşüncelerin
doğması ve yaygınlaşmasına yardımcı olmaktadır. Ekonomik kaynakların etkin ve verimli kullanılması
ile üretim alanında yeni düşüncelerin birleşmesi sanayide üretim artışı ve dolayısıyla refah artışını
sağlarken aynı zamanda yeni endüstrilerin doğması için de ön ayak olmaktadır. Bu açıdan bakıldığı
zaman girişimciliğin fonksiyonlarının bilinmesi gerekmektedir. Bir toplumda var olan girişimciler ve
onların fonksiyonları da toplumun gelişmişlik seviyesinin değişimi ile yakından ilişkilidir. Girişimciler
öncelikle kendileri kâr elde etmek için giriştikleri üretim faaliyetleri ile istihdam ve katma değer yaratarak
toplumun gelişmesinde ve ekonomik kalkınmanın sağlanması alanında ciddi görevler üstlenmektedirler.
Bu bağlamda, girişimciliğin fonksiyonlarından önce, girişimcinin özelliklerini bilmek daha doğru
olacaktır.
Girişimcinin Özellikleri
Girişimcilerin en bilinen iki özelliği vardır. Bunlardan birincisi, bir girişimcinin daima, başkalarının
baktığı ama göremediği fırsatları görüp, bunları birer iş fikrine dönüştürebilmesidir. Diğeri ise,
girişimcinin daima risk almaya yatkınlığının olmasıdır. Girişimcinin bu en bilinen iki özelliği dışında
özellikle son yıllarda girişimcinin temel özelliklerinin saptanmasına yönelik çok sayıda araştırma
yapılmıştır. Bu araştırmalarda, girişimcilik anlamında başarılı yada başarısız olmuş kişilerde yer
almaktadır. Bahsedilen araştırmalarda aralarında iflas edenler, alanında tanınmış iş sahipleri olanlar,
ancak üç yada dört denemeden sonra başarıyı yakalayabilmiş girişimciler bile vardır. Yukarıda bahsedilen
tüm bu araştırmalar incelendiğinde, kesin olarak girişimcilerin tamamının aynı özelliklere sahip
olamayacakları sonucu çıkmaktadır. Bu görüşü destekleyen unsurlar ise, ülkesel, toplumsal, ekonomik ve
kültürel farklılıklardır. Bahsedilen araştırmalarda yer alan ve aşağıda ortak paydalarda buluşulan genel
girişimci özellikleri şunlardır:
•
Kabul edilebilir riskleri göze alma: Risk almasını bilmeyen bir girişimci, hiçbir zaman iş
hacmini büyüterek, büyük pazarlara açılamaz.
•
Yenilikçi olması: Yenilik girişimcilikte çok önemlidir; ama kendiliğinden ortaya çıkmaz.
Girişimcinin yenilikçi bir anlayışa ve bunu gerçekleştirebilecek yeteneklere sahip olması gerekir.
•
Kendine güvenirlik: Girişimci inisiyatif kullanmaktan hiçbir zaman kaçınmamalıdır.
•
Planlı hareket etme: Girişimci zamana egemen olmazsa, zaman ona egemen olur. O zamanın
çırağı değil, ustası olmalıdır.
•
İleriyi görme: Girişimci gelecek günleri, geçen günlerden daha üretken nasıl kılması gerektiğini
bilebilen insandır.
•
Üretkenlik: Girişimci, üretkenliğin olmadığı yerde, girişimcilikten söz edilemeyeceğini
bilmelidir.
•
Sorunları hızlı şekilde çözebilme: Girişimcinin dünyasında soruna kesinlikle yer yoktur.
Sorunların en kısa sürede çözümlenmediği yerde üretim olmaz.
•
Liderlik yeteneği: Girişimci ordu gibi değil, orkestra gibi örgütlenmesini bilmeli ve ekip
çalışmasına yatkın olmalıdır.
•
Çalışkanlık: Çalışkan olmayan bir girişimci, en büyük zenginlik kaynağı verimliliği artıramaz.
•
İletişim yeteneği: İletişim yeteneği kuvvetli olmayan bir girişimcinin, neleri ve nasıl yapacağını
konusunda çalıştığı kişileri doğru şekilde aydınlatamayacağı ve bu nedenle işlerin istenilmediği
şekilde gitmesine neden olacağı açıktır.
13
Yukarıda sıralanan özellikler girişimcide bulunması gereken genel özelliklerdir. Girişimci kişi bu
özelliklerin bazılarına önem verip bazılarına ise fazla önem vermeyebilir. İşletmelerin başarısını etkileyen
pek çok farklı girişimci özelliği mevcuttur.
Girişimci kişilerin yukarıda sıralanan genel özellikleri dikkate alındığında dünyadaki girişimcilerin en
genel ortak özellikleri; daha önceden de belirtildiği gibi başkalarının baktığı fakat göremediği fırsatları
görüp onları birer iş fikrine dönüştürebilmesi ve risk almaya yatkın cesaretleridir.
İlk çalışmalarda girişimciliğin odak noktasını girişimcilerin kişisel özellikleri oluşturmaktaydı; fakat
geçtiğimiz yıllarda ortaklıklar kurma, küresel etkiler, uluslararası girişimcilik ve insan kaynakları gibi
konular da girişimcilik araştırmalarına dâhil edilmiştir. Girişimcilerin başarısını artırmada ve çalışma
alanı olarak girişimciliği geliştirmede bir araç olarak kullanılabilecek ortak bir bakış açısı sağlanması
gerekmektedir.
GİRİŞİMCİLERİ GİRİŞİMCİ OLMAYA İTEN FAKTÖRLER
Girişimde bulunmak kişisel farklılıkların ortaya konduğu bir olay olarak kabul edilmekle birlikte, içinde
yaşanılan olaylar da bir kimsenin daha aktif bir girişimci olmasına veya olmamasına neden
olabilmektedir. Girişimcileri girişimci olmaya iten faktörlere bakıldığında ise, karşımıza on bir adet değer
çıkmaktadır. Bu değerler ise şöyle sıralanmıştır:
•
Kabul görme ihtiyacı,
•
Gelir elde etme aracı olarak görülmesi,
•
Kendini geliştirme aracı olarak görülmesi,
•
Bağımsız olma isteği,
•
Toplumu geliştirme isteği,
•
Kendi kendinin patronu olma isteği,
•
Manevi kazanımlar elde etme isteği,
•
Kendi geleceğini kendi karar ve çabası ile şekillendirme isteği,
•
Bağımsız ya da esnek bir iş ortamına sahip olma isteği,
•
İş fırsatlarını değerlendirme isteği,
•
Bir çıkış yolu olarak görülmesi.
Bazı insanlar kendi kendisinin patronu olmak, başkalarından emir alarak çalışmamak için
girişimciliğe yönelir. Bazıları ise mevcut iş seçeneklerinin verdiği maddi-manevi kazanımlardan daha
fazlasına ulaşmak için girişimciliği seçmektedir. Bunlara; kendi geleceğini kendi karar ve çabaları ile
şekillendirmek isteyen bağımsız ya da esnek bir iş ortamına sahip olmak isteyenler de eklenebilir. Kişileri
girişimci olmaya iten diğer bir faktör ise, iş fırsatlarını değerlendirmek istemeleridir. Bazı durumlarda ise
yaşam koşulları insanları girişimciliğe itmektedir. Kendi işini kurmak dışında hayatını kazanma
seçenekleri sınırlı olanlar ile emekli vb. gruplarda olduğu gibi iş kurarak daha çok maddi-manevi tatmin
sağlama çabası içerisinde olanlar da bu gruba dâhil edilebilir. Kendi işini kuran girişimciler, bu zorlu
sürecin sonunda kendileri ve etrafındakiler adına bir takım ödüller alırlar. Ayrıca oluşturduğu artı değer
ile içinde bulunduğu topluma fayda sağlarlar. Kendi görüş ve planlarına uygun olarak çalışma olanağı
bulurlar ve kendi başına başarmanın manevi tatminine ulaşırlar. Bağımsız çalışma ortamına sahip olmak
isteyenlerde girişimci olmak isteyebilirler. Kendi geleceğini kendi çalışma isteği ve çabası ile
şekillendirmek isteyenlerde girişimcilik kavramına kendilerini yakın görmektedirler. Kısacası, girişimci
kişiler iş hayatının zorluklarına katlanabilecek güce sahip, risk almaya yatkın, faaliyet alanlarında daha
profesyonel davrandıkları ve amaçlarına ulaşmada daha fazla motivasyona sahip oldukları kabul edilen
kişilerdir.
Girişimcileri girişimci olmaya iten faktörler nelerdir?
14
GİRİŞİMCİLİK FONKSİYONLARI
Girişimcilik fonksiyonları genel anlamda üretimi organize etme ve sağlama, ürün çeşitliliği sağlama,
istihdam yaratma, yeni pazarlar ve yeni satış yöntemleri sağlama ve sermaye birikimi sağlamadır.
Yukarıda özetlenen bu görevlerin başarılması için yapılması gerekenler şöyle sıralanabilir:
•
Üretimi Organize Etme ve Sağlama:
Girişimciler rekabetçi bir ortamda ayakta kalabilmek için fiyatlarını ayarlamakta ve ürün kalitelerini
artırmaktadır. Rekabetçi bir ortam, üretimi verimli bir şekilde sağlama zorunluluğu getirmektedir.
Girişimciler rekabetçi bir ortamda pazar paylarını artırabilmek için mevcut ürünlerini geliştirmek
durumundadır. Rekabet ortamı, girişimcileri düşük fiyatla kaliteli mal ve hizmet üretmeye, maliyetlerini
düşürmeye ve ürün çeşitlerini artırırken toplumun ihtiyaç yapısına göre üretim yapmaya teşvik
etmektedir.
•
Ürün Çeşitliliği Sağlama:
Dünyada yaşanan değişimin ekonomik boyutları küçük işletmelerin de değişen yeni şartlara uyum
sağlama sürecine girmesine neden olmaktadır. Artan rekabet koşulları nedeniyle girişimciler ürün
çeşitlendirme ve uzmanlaşma ihtiyacı duymaktadırlar. Değişen koşullara ayak uydurulması işletmelerin
temel amaçlarından biri olan süreklilik varsayımının da bir gereğidir. Küçük işletmeler daha az yatırımla
daha çok üretim ve ürün çeşitliliği sağlama potansiyeline sahiptirler.
•
İstihdam Yaratma:
Avrupa Birliği´nde yaşanan işsizlik sorunları araştırılırken Amerika Birleşik Devletleri´nde (ABD)
yaratılan istihdamda girişimciliğin çok büyük katkısı olduğu görülmüştür. Rekabet, girişimcilerin
tüketicinden gelen talep ve beklentileri karşılayacak şekilde üretmesini ve yatırım yapmasını, dolayısıyla
ekonomik kaynakların etkin tahsisini sağlar. Büyük ölçekli işletmelerin ekonomideki ağırlıkları
1970´lerden sonra karşılaşılan birçok sorun yüzünden gittikçe azalmaya başlamıştır. Bu işletmelerin
karşılaştıkları en önemli sorunlar, küresel rekabetin artması ve hızlı teknolojik değişmelere ayak
uydurulamamalarıdır. Bu nedenle küçük ve orta büyüklükteki işletmeler istihdam açısından ilgi odağı
olmaya başlamıştır.
•
Yeni Pazarlar ve Yeni Satış Yöntemleri Yaratma:
Gelişen teknolojiyle birlikte yenilik yaratan girişimciler, yarattıkları yeni ürünlerle yeni pazarlar
yaratmaktadırlar. Girişimcilerin geleneksel ticaret şekillerinden çıkarak yeni yöntemleri tümüyle
benimsemesi, piyasa koşullarını zorlaması ve mevcut iş yapma kültürünü değiştirmesiyle özellikle son
yirmi yılda küçük ve orta boy işletmeler (KOBİ), üretimde, rekabette, yeni iş yaratma ve toplumsal
bütünleşmenin sağlanmasında yeniden öne geçmeye başlamıştır. 20. yüzyılın son döneminde bilgi ve
iletişim teknolojilerinde yaşanan hızlı değişim ve gelişmelere paralel bir şekilde ve giderek artan ölçüde
dünya genelinde tartışılan bir kavram olarak karşımıza çıkan yeni pazarlar ve yeni satış yöntemleri, bilgi
ve iletişim maliyetlerinin düşürülmesi, pazara giriş kolaylıklarının ve rekabetin arttırılması; ticareti
yapılan mal ve hizmetlerin çeşitlenmesine, kalitesinin yükselmesine ve fiyatlarının düşmesine neden
olabilmektedir.
•
Sermaye Birikimi Sağlama:
Yeni girişimler yaratılması yoluyla ekonomide artan çıktı miktarı, endüstrinin büyümesine ve kârların
artmasına yol açmaktadır. Bu kârların da yeniden yatırımlar için kullanılması ile yeni istihdam alanları ve
sermaye birikimi sağlanmaktadır. Girişimciliğin sermaye birikiminin sağlanması ile birlikte önemli bir
işlevi de sermayenin tabana yayılmasının sağlanmasıdır. Ülkede yeni girişimcilerin ve iş olanaklarının
yaratılması, gelir dağılımının da dengeli olmasını sağlayacak önemli bir araçtır.
Yukarıda sıralanan girişimcilik fonksiyonları genel olarak değerlendirildiğinde, girişimlerin toplum
açısından yarattıkları faydanın yeni iş fikirlerinin doğması ve gelişmesi alanında olduğu görülmektedir.
Girişimciler iş hayatında ve piyasadaki boşlukları, fırsat ve potansiyelleri değerlendirerek ekonomik katkı
sağlamaktadırlar. Aynı zamanda üretecekleri mal ve hizmetleri farklı kesimlerin beğenisine sunarak
potansiyel pazarlar oluşmasının da önünü açmaktadırlar. Girişimcilerin kâr marjlarını artırabilme
güdüsüyle ürünlerinde yenilikler yapma ihtiyacının doğması onları yeni teknolojiler kullanmaya teşvik
etmekte bu da mevcut teknolojinin gelişmesine yardımcı olmaktadır. Yukarıda sıralanan girişimci
fonksiyonları ve bu fonksiyonları yerinde kullanmak için gerekli beceriler eksiksiz olarak her girişimcide
bulunması pekte mümkün olamamaktadır. Bu nedenle, başarılı bir girişimci olmak için girişimcilik
fonksiyonlarının bazılarının sonradan öğrenilen ve geliştirilen özellikler olduğu unutulmamalıdır.
15
Başarılı Bir Girişimci Olmak İçin Gereken Özellikler
Sadece doğuştan gelen bazı özelliklerde başarılı bir girişimci olunamayacağı açıktır. Bu noktada, iyi bir
girişimci olmak için yapılması gerekenler aşağıda verilmiştir.
•
Girişimcilikte deneyim ve bilgi faktörleri son derece önemlidir. Bilgi ve deneyim bir girişimcide
mutlaka olması gereken özelliklerdir. Zamanla iş yürürken bu deneyimler ve öğrenimler hızlı bir
şekilde artar ve hata yapıldıkça ya da tam tersi başarıya ulaşıldıkça deneyimlerin değeri çok
güçlenmektedir.
•
Girişimcinin asıl amacı kârdır ve ne var ki zarar etme riskinin de sahibidir. İkisi arasındaki
gelgitler arasında kaybolmadan doğru yola çıkabilen kişi iyi bir girişimcidir.
•
İnişli çıkışlı ekonomik ortamlarda ve her zaman kriz faktörünü de göz önüne alarak işlerin zarar
etme riski de yüklenebilir olmalıdır.
•
İşlerin kötü gittiği anlarda bile yılmadan kriz yönetimi yaparak ayakta kalmayı başarabilmelidir.
•
Hem iyi bir çalışan hem iyi bir yönetici, hem iyi bir patron olmalıdır.
•
Gerektiğinde operasyonu da yüklenmeli, sorunlar karşısında çözümcü olabilmelidir.
•
Girişimci daha işine başlamadan önce belki fikir aşamasındayken iyi bir fizibilite ve iş planı
yapmalı, sermayesini doğru belirlemeli, öngörüsünü doğru planlamalıdır.
•
Girişimcinin hedefleyeceği gelir oranı, kurduğu işin sermaye yapısına bağlıdır.
•
Özellikle finans durumu akışı, gelir-gider hesabını iyi yapmalıdır. Bu hesabı yaparken doğru
öngörüler de bulunabilmelidir.
•
Girişimci öncelikle işin gerekliliklerini yapmak durumundadır. Personeline, hizmet aldığı
kuruluşlara, devlete olan ödemelerine önem vermek durumundadır. Kazancı daha geri planda
olmalıdır. Önce işin varlığının korunması sonra kazanç temel kuraldır.
•
Her girişim, işin ölçeğinden bağımsız olarak iş hayatında önemli bir yer tutmaktadır. İşin
büyüklüğü ne kadar farklı olursa olsun ortada bir kuruluş vardır ve hem özel sektörle hem de
kamu sektörüyle iyi ilişkiler kurulmalıdır.
•
Girişimci kendi işini kurarken belirli düzeyde bilgi ve deneyim sahibi olmalıdır. Sahip olunan
bilgi ve deneyimler kendi işini yürütürken hızla artmaktadır.
•
Girişimci için "kendine güven" büyük bir silahtır. İş hayatının içinde başarılı olundukça bu
güven giderek artmaktadır.
•
Girişimci kendi işini kurarken tüm ön hazırlık ve programlardan daha da öncesinde kendini
sorumlu hissetmelidir. İşe başlamadan önce yapılan tüm çalışmalarda kendisini sorumlu
hissetmeli ve sonrasında da bu sorumluluk bilinci devam etmelidir.
Yukarıdaki özelliklerden de anlaşılabildiği gibi, başarılı bir girişimci olmak için yetenek, eğitim ve
zekânın yanı sıra özgün karakter özellikleri de gerekmektedir. Girişimcinin risk alarak yenilik veya
gelişim yaratması, diğer bir deyişle; fırsatları gözleyip bulduğunda her tür riski alarak fikrini
gerçekleştirmeye çalışması beklenmektedir. Başarılı girişimcilerin, zarar etme olasılığına karşı cesaretle
yürüyen kişiler olduğu bilinmektedir. Sorunlar içinde fırsatları görebilen ve gerçekçi hedefler taşıyan
girişimciler başarılı olan girişimcilerdir. Bu hedeflere ulaşabilmek için de mutlaka iyi bir ikna kabiliyetine
sahip olmaları ve bilgi birikimi, risk alabilme yeteneği ve hızlı karar alabilme becerilerinin yüksek olması
gerekmektedir.
Girişimcilik ile ilgili uygulama örneklerini görmek için www.
sanayi.gov.tr adresini ziyaret edebilirsiniz.
Sonuç olarak, girişimcilik fonksiyonlarının belirlenmesi konusunda çok sayıda yazar ve ekonomistin
fikirleri ortaya konmuştur. Tüm bu farklı görüşleri bir tabloda göstererek girişimcilerin temel
fonksiyonları belirlemek doğru olacaktır:
16
Tablo 1.4: Girişimciliğin Temel Fonksiyonları
Tarih
1848
1917
1934
1954
1959
1961
1963
1964
1965
1965
Yazar
Mill
Weber
Schumpeter
Sutton
Hartman
McClelland
Davids
Pickle
Litzinger
Schrage
1971
1971
1973
1974
1974
1977
1978
Palmer
Hornadey&Aboud
Winter
Borland
Liles
Gasse
Timmons
1980
1980
1981
1981
Brockhaus
Sexton
Mescon Montanari
Welsh-White
1982
Dunkelberg-Cooper
Girişimcilik Fonksiyonları
Risk alma
Biçimsel otoritenin kaynağı olma
Yenilik, önayak olma
Sorumluluğa istek duyma
Biçimsel otoritenin kaynağı olma
Risk alma, başarı güdüsü
Hırslı olma, bağımsızlık isteği, sorumluluk, özgüven
İnsan ilişkileri, iletişim becerisi, teknik bilgi
Riski tercih etme, bağımsızlık, babacanlık, liderlik
Doğru algılama, güç motivasyonu, gerginliğin performansı azalttığı
gerçeğinin farkına varma
Risk ölçme
Başarı güdüsü, özerklik, saldırganlık, güç, tanınma
Güç ihtiyacı
İçsel güç odağı
Başarı ihtiyacı
Kişisel değerlere dönüklük
Güdü/öz-güven, amaca dönüklük, orta düzeyde risk alma, kontrol
odağı, yaratıcılık, yenilikçilik
Risk üstlenme eğilimi
Enerjik olma/hırs
Başarı, hakimiyet, özerklik, dayanma gücü, kontrol
Kontrol ihtiyacı, sorumluluk isteği, öz güven/güdü, mücadele etme,
orta düzeyde risk alma
Büyümeye dönüklük, bağımsızlığa dönüklük, zanaatkarlığa dönüklük
Kaynak: Arıkan, S. (2004). Girişimcilik: Temel Kavramlar ve Bazı Güncel Konular, Siyasal Kitabevi, 2. Baskı, İstanbul.
Tablo 1.4’ten anlaşılabileceği gibi, girişimcilik, sadece işletme içerikli bir kavram olmayıp, toplumsal
hayatta da pek çok rolleri olan çok boyutlu ele alınması gereken bir kavram olarak öne çıkmaktadır. Bu
bilincin dinamik tutulması, toplum kalkınması adına oldukça önem taşımaktadır. Girişimciler, ürettikleri
mal ve hizmetler yanında kültürlerini sınırlarının ötesine taşımasını bilen, dürüst, geleceği görebilen,
vizyon sahibi, ticaret konusuna meraklı kişiler olmalıdırlar. Bu toplumsal kesim, ticaret kervanları ile
geçtikleri her coğrafyaya büyük bir canlılıkla birlikte zenginlik kazandırmış; değişmeci, risk alabilen,
meraklı, dinamik insan tipleridir. Girişimcisi güçlü olan toplumlarda kıtlık ve çatışma yerine, bolluk,
yarışma, gelişmeci rekabet bulunur. Bir girişimci için geleceği bugünden görebilmenin önemi çok
büyüktür. Bu hem geleceğin eğilimlerini bugünden bilmek ve henüz ortaya çıkmamış ihtiyaçlara çare
olabilecek bir projeyi şimdiden hazırlamak, hem de giriştiğiniz projenin geleceğin şartlarında ne kadar
başarılı olup olmayacağını bugünden öngörebilmek açısından önemlidir. Mikro eğilimleri doğru okuyup
yükselen eğilimler haline geldiğinde doğru konumda olabilmek işin en önemli sırrıdır. Girişimcinin
çağdaş toplumlardaki temel fonksiyonu yenilikçiliktir. Yeni bir şey yaratma demek olan yenilikçilik, bir
girişimci için olmazsa olmaz özelliklerdendir. Girişimciliğin bu fonksiyonu, gerçek anlamda
gerçekleştirilmesi en zor fonksiyonlarından birisidir. Günümüzde girişimcilik fonksiyonlarından
yenilikçilik fonksiyonunun başarılması durumunda bir girişimci ve girişimin kendisinin önü oldukça açık
olur. Girişimciliğin yenilikçi özelliğine en uygun örnekler olarak, son dönemlerde ortaya çıkan sosyal
paylaşım sitelerini verilebilir. Yenilikçilik, girişimcilerin fırsatları pazarlanabilir fikirlere dönüştürdükleri
girişimcilik süreci içerisinde yer alan anahtar bir fonksiyondur. Girişimciler değişimi yaratan ve yöneten
kişilerdir. Yenilik yaparak, girişimciler sürekli fırsatları yakalayıp kavrama yeteneği sergilemektedirler.
Yenilikçilik, girişimcilerin yeni zenginlik üretici kaynaklar keşfetme ve mevcut kaynakları ilave zenginlik
yaratmada kullanmasıdır. Girişimciler, fırsatları pazarlanabilir fikirlere dönüştürerek değişimin öncüsü
olmaktadırlar.
17
Girişimcilik Fonksiyonlarını Etkileyen Faktörler
Girişimciliğin fonksiyonlarını belirleyen etmenlerin tespit edilmesi çok kolay olmadığı daha önceden
ifade edilmişti. Bunun nedeni ise, ülkeden ülkeye girişimcilik fonksiyonlarını etkileyen faktörlerin
farklılığıdır. Bu konudaki ciddi çalışmalar Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD), Babson
College ve London Business School tarafından ortaklaşa kurulan Dünya Girişimcilik Platformu (Global
Entrepreneurship Monitor, GEM) tarafından yapılmaktadır. Dünya Girişimcilik Platformu, girişimciliğin
temelini iki ana gurup altında toplamaktadır (www.gemconsortium.org). Bunlar ülke ve girişimcilik
altyapılarıdır.
1. Ülke Altyapısı:
Ülke altyapısında incelenen konular, ekonominin dışa açıklığı, devletin rolü, finans sektörünün
etkinliği, teknoloji yoğunluğu, fiziksel altyapı, yönetim becerileri, işgücü pazarının esnekliği, yasal
kurumlar, ekonomik büyüme, sosyal, politik ve kültürel ortamdan oluşmaktadır. Girişimciliği etkileyen
genel ülke altyapısı bir bütündür. Ülke içindeki dinamiklerin tamamı, girişimciliği az veya çok
etkilemektedir. Uygun ülke alt yapısı, girişimci alt yapısını etkilemekte ve uygun bir zemin
hazırlamaktadır. Bu tarz bir alt yapı; yeni düşüncelerin yaratılması, yayılması ve uygulamasını
hızlandırmakta, yeni şirket ve endüstrilerin doğmasına yol açmakta, teknolojileri kullanan sektörlerde
verimliliği artırmakta ve hızla büyüyen sektörler yarattığı için ekonomik büyümeyi hızlandırmaktadır.
2.
Girişimcilik Altyapısı:
Ülke altyapısı genel olarak girişimcinin içinde bulunduğu ortama dair bilgilerle ilgilenirken,
girişimcilik altyapısı; bizzat girişimciyi ve girişimi etkileyecek faktörlerdir. Girişimcilik altyapısı ile ilgili
etmenler, girişimciliği hem nicel hem de nitel olarak etkileyen çok önemli faktörlerdir. Girişimci ve
girişimlerin sayısının çokluğunun yanı sıra, girişimlerin başarılı olması, sürekliliğinin sağlanması ve
zaman içinde büyüyebilmesi de önemlidir. Girişimciyi ve girişimi doğrudan etkileyen girişimcilik alt yapı
faktörleri şunlardır: (1) İnsan kaynakları, (2) finans, (3) yasal düzenlemeler, (4) sosyal, kültürel ve politik
alt yapı ile (5) girişimcilik üzerindeki teşvik ve desteklerdir. Üretimin ve istihdamın temelindeki önemi
kadar girişimciliğin potansiyelinde de ülke insanının demografik yapısı bir o kadar önemli bir yere
sahiptir. İşsizlik ve istihdam oranları ile eğitim düzeyi, insan kaynaklarının ve dolayısıyla girişimciliğin
belirlenmesinde önemli bir role sahiptir. Eğitim düzeyi, girişimciliğin ve girişimci kültürünün alt yapısını
oluşturmaktadır. İstihdamın oranı ve dağılımı da girişimciliği belirlemektedir.
ÇAĞDAŞ GİRİŞİMCİLİK FONKSİYONLARI
21. yüzyıl toplumunda, değişen toplumsal yapıyla birlikte, yönetim ve girişim usulleri de değişmektedir.
Bunun temel nedeni, bilgi toplumunun girdisi olan bilginin, insan tarafından üretilip yönlendirilmesidir.
Bu değişim insanı sosyoekonomik yapının merkezine taşımıştır. Dolayısıyla bu toplumun girişimcisinin
kendine özgü özellikleri bulunmaktadır. Bu dönem girişimciliğine çağdaş girişimcilik denir. Çağdaş
girişimciliğin en temel fonksiyonu yenilikçiliktir. Yenilikçilik dışında, ülkeler bazında girişimciliğin
geliştirilmesi için alınması gereken önlemler de girişimciliğin o toplumlar için önem derecesini
belirlemektedir. Örnek vermek gerekirse, girişimciliğin geliştirilmesi için alınması gereken önlemler
rekabetçi bir alt yapının yaratılması ve piyasaya giriş ve çıkışların kolaylaştırılması gibi önlemler olabilir.
Bu durum ancak gelişmiş ülkelerde gerçekleştirilebilir. Gelişmiş ülkelerdeki girişimcilik çağdaş
girişimcilik olarak adlandırılmaktadır. 1980’lere kadar girişimcilik daha çok, kendi işini kuracak bireyler
için kullanılmaktaydı. Bugün girişimcilik kavramı bu dar kalıptan sıyrılmıştır. 21. yüzyıla gelindiğinde
girişimcilik fonksiyonları da çağdaş toplumlara uygun haline gelmeye başlamıştır. Yukarıda sıralanan
temel girişimcilik fonksiyonların yanında günümüzde çağdaş girişimcilik ile ilgili ilave bazı
fonksiyonların da yerine getirilmesi beklenir.
Çağdaş bir girişimciden yerine getirmesi beklenen fonksiyonlar şöyle sıralanabilir:
1. Yeni mal ve hizmet üretmek veya bilinen mal ve hizmetlerin nitelik ve kalitelerini yükseltmek:
Bu fonksiyonu etkili bir biçimde yerine getirebilen girişimciler bu alandaki öncü çabaları nedeniyle
büyük kazanç sağlayabilirler. Günümüzde yeni işlerin çoğu, büyük firmalardan çok yeni, küçük firmalar
18
tarafından yaratılmakta ve bu eğilim giderek güçlenmektedir. Girişimcilik oranlarında daha büyük bir
artış gösteren ülkeler, işsizlik oranlarında da daha büyük düşüşler sağlama eğilimindedir.
2. Yeni üretim yöntemleri geliştirme ve uygulayabilme yeteneği:
İşadamları bazen yeni mal ve hizmetleri üretmek yerine, eskiden beri üretilmekte olan bir kısım mal
ve hizmetlerin üretim yöntemlerini veya pazara sunuş biçimlerini değiştirmek suretiyle büyük kârlar
sağlayabilmektedirler.
3. Endüstride yeni organizasyonlar kurmak:
Yaratıcı olmak ve yenilik yapmak bir çağdaş girişimcinin en temel özelliklerinin arasında yer
almasının yanı sıra, bu özelliklere sahip olan organizasyonlar da kendilerinin hızla değişen şartlara
uyarlama ve rekabet üstünlüğü elde etme olanağına kavuşmaktadır.
4. Yeni pazar ya da pazarlar bulmak:
Günümüzde girişimcilerin yenilikçi olmak için yeni pazar arayışları içinde olmaları gerekmektedir.
Yeni pazarlara girerken; ülkelerin ya da şehirlerin yani hedef bölgelerin yaşam biçimlerine, tasarruf
alışkanlıklarına, kültürlerine ve düşünce tarihlerine hakim olmak gibi unsurlara dikkat etmek gerekir.
5. Girişimciliği Rekabet Açısından Önemli Kılmak:
Gerek yeni bir firma kurma, gerek mevcut bir firmayı yeniden şekillendirme çabaları verimliliği
yükseltmektedir. Bu tür girişimciler rekabet baskısını artırarak diğer firmaları etkinliklerini iyileştirmeye
ya da yeniliklere gitmeye zorlamaktadır.
6. Kişisel potansiyelin kilidini oluşturmada girişimcinin önemini ortaya koymak:
Çalışmak sadece para kazanmanın bir yolu olmayıp insanların meslek ve iş seçimlerinde güvenlik,
bağımsızlık, yapılan işlerin çeşitliliği ve işe ilgi gibi başka kriterler de rol oynamaktadır. Daha yüksek
gelir düzeyleri, insanların girişimcilik yoluyla kendilerini gerçekleştirme ve bağımsızlık gibi “daha
yüksek” ihtiyaçlarını karşılamalarını sağlayabilir.
7. Girişimcilik ile toplumsal çıkarlar gözetilir:
Girişimciler piyasa ekonomisinin belirleyicileridir. Onların başarıları kendi toplumlarında zenginlik,
istihdam ve tüketici seçimlerinde çeşitlilik olarak yansımaktadır.
8. Medyanın iyi bir takipçisi olmak:
Medyanın çok iyi bir şekilde takip edilebilmesi gerekmektedir. Dünya da yaşanan ekonomik, sosyal
ve siyasi gelişmeler ve hatta doğal afetler bile çok önemlidir. Bir kasırganın yol açtığı hasar işletmenin
hammadde maliyetlerini arttırabilir. Bu girdi maliyetlerinde artışa neden olacaktır. Bu da en çok küçük
işletmeleri ve mikro ölçekli işletmeleri etkileyecektir. Ayrıca faaliyet gösterilen alanda tüketici
eğilimlerinin belirlenmesinde ve eğilimlere yönelik olarak üretimlerin gerçekleştirilmesinde, pazarlama
planlarının oluşturulmasında medya takibi çok önemli bir etkendir.
9. Eğitimli olmak:
Yeni dönemde eğitimde kesinlikle çağdaş girişimcilikte yerini almalıdır. Eğitim konusunda sadece
işletme yöneticilerinin değil işçilerin de eğitimlere katılması gerekmektedir. İş verimini yükseltmek,
tasarrufu sağlamak, üretim maliyetlerini düşürebilmek, iş barışının sürekliliğini sağlayabilmek bu
eğitimler ve bilinçlendirme çalışmaları sayesinde mümkün olacaktır. Ayrıca işçilere üretmiş oldukları
ürünün hangi pazarlara satıldığını, ülke ekonomisine sağlanan katkı gibi konular da bu eğitimlerde
anlatılırsa işçiler işlerine kendi işleriymiş gibi sahip çıkacaklardır. Patron korkusu ile çalışmaktansa işi
sahiplenerek çalışmak daha verimli olacaktır.
10. İşletmenin gelişim stratejilerini belirlemek,
Rakipleri ile rekabete giren girişimci, rakibinin ürünleri ve kaynakları hakkında bilgi sahibi
olmalıdır. Girişimci hem kendi işletmesinin hem de rakibinin şirket felsefesini bilmesi gerekmektedir.
Böylece, girişimcide işletmesinin gelişim stratejileri konusunda daha etkin bir rol alabilir.
11. Yönetim ve organizasyon politikalarını belirlemek,
Girişimci işletmenin üstün ve zayıf olduğu faaliyet alanlarını belirleyerek, bunlara yönelik yönetim
ve organizasyon politikaları geliştirilmesini sağlayabilir. Böylece, rakipleriyle hangi alanlarda mücadele
19
edeceği açığa çıkacak ve çoğu kez farkında olmadığı bazı olanak ve fırsatları yakalayarak gelişme yönünü
görebilecektir.
12. Çevrenin işletmeye sunduğu fırsatları izleyip bunlardan yararlanmak ve tehditleri bertaraf
etmek veya etkisiz kılmak,
Sürdürülebilir rekabet üstünlüğü kazanmak açısından işletmelerin izleyecekleri stratejilerini çevrenin
işletmeye sunduğu fırsatları izleyip bunlardan yararlanacak şekilde oluşturmaları gerekmektedir.
Girişimciler bu fırsatları izleyerek kendilerine avantajlar sağlayabilirler. Bu avantajlarla tehditleri bertaraf
edebilirler.
13. Teknolojide gelişme ve değişmeleri izlemek ve işletmenin değişen koşullara uyumunu
sağlamaktır.
Yeni teknolojilerin çok kısa aralıklarla geliştiği, pazar unsurlarının sürekli değiştiği, ürünlerin hızla
eskidiği ve cazibesini yitirdiği, rakiplerin sürekli çoğaldığı bu ortamda faaliyet gösteren işletmeler için
girişimcilerde sürekli olarak yeni arayışlara yönelmektedirler. Çağdaş girişimciler bu hızlı değişime ayak
uydurdukları gibi işletmenin değişen koşullara uyumunu sağlamaya çalışmalıdır.
Yukarıda sıralanan çağdaş girişimcilik fonksiyonları incelendiğinde, çağdaş girişimciliğin yenilikçi,
yaratıcı ve gündemi çok iyi takip etmesi gibi günümüz şartlarında son derece önemli olan hususları
içerdiği görülmektedir. Diğer bir ifadeyle, “beyin gücü”, “yaratıcılık ve girişim ruhu” ve “eğitimli”
olması diğer tüm faktörlerden daha önemli faktörler konumuna ilerlerken, bu durumun yöneleceği iş
alanları da eskiye oranla değişmiş, “inovasyon” (yenilik), “Ar-Ge”, “medya” ve “buluş” gibi kavramlar
girişimcilik temasının ayrılmaz parçaları olmuştur.
Çağdaş Girişimcilikte Proaktif Kişilik
Kişileri girişimciliğe yönlendiren ve harekete geçiren kişilikleridir. 1999’da yapılan bir araştırmada,
girişimcilerin “başarı yönelimi”, “yeterlilik duygusu” ve “kontrolden kaçınma” gibi özelliklere sahip
olduğu tespit edilmiştir. Aynı tarihlerde, proaktif kişilikle gerek bireysel, gerek kurumsal girişimciliğin
paralel özellikler gösterdiği ortaya konulmuştur. Proaktif kişilik, çevresinde değişime neden olacak bir
etki yaratmak için harekete geçen insanları tanımlamaktadır. Diğer bir tanımda ise proaktiflik, “gelecekte
ortaya çıkacak sorunlardan, ihtiyaçlardan ve değişimlerden önce harekete geçme” olarak
tanımlanmaktadır. Dolayısıyla hızla değişen çevresel koşullara uyabilmek ve bir adım öne geçebilmek
amacıyla çevrenin gelecekteki taleplerini öngörerek potansiyel taleplere rakiplerden önce cevap
verebilecek yapıda öncü olabilmektir. Çağdaş girişimcilikte girişimci kişiliğin belki de en belirgin özelliği
proaktif olmaları, olaylara, işlere, pazarlara ve daha birçok olaya herkesten önce girmeye ya da kimsenin
fark etmediği bir yöntemle girmeye çalışmalarıdır. Girişimcilikte proaktif özellikler arasındaki bağlantı
diğer tüm özelliklerden daha güçlü bulunmuştur. Proaktif kişilik özelliklerine sahip kişilerden oluşan bir
işletmenin yaratıcı fikirler bulma, onları yönetme ve organize etmede diğer işletmelere göre daha başarılı
olacağı düşünülmektedir.
Kuzey Amerika, Orta Avrupa ve Güneydoğu Asya’da girişimciler ve üst düzey şirket yöneticileriyle
yapılan bir araştırmaya göre proaktif insan;
• Sürekli değişim fırsatları kollayan,
• Değişime odaklı hedefler belirleyen,
• Problemleri öngören ve önleyen,
• Farklı işler yapan ya da işleri farklı yapan,
• Harekete geçen,
• Hedefe ulaşana kadar uğraşmayı ve çaba göstermeyi sürdüren,
• Değişimi tasarlamak ve başlatmakla kalmayıp, sonuna erdiren ve başaran kişidir.
Kısacası, çağdaş girişimcilikte proaktiflik; bir işletmenin yeni ürün ya da hizmetlerini denemek, yeni
pazarlara açılmak, yeni yönetsel teknik ve teknolojileri uygulamak, strateji belirlemek, organizasyon
yapısını değiştirmek gibi konularda rakiplerini takip etmek yerine birinci sırada olmayı tercih etmesini
ifade etmektedir. Örgütün pazardaki fırsatları takip etme, ürün, hizmet, teknoloji, yönetim stratejileri,
yeniden yapılanma gibi konularda sektöründe öncü rolü üstlenerek, çevresini şekillendirme yeteneği
proaktiflik boyutu kapsamında değerlendirilebilir. İşletmelerde proaktif faaliyetler fırsatların
araştırılmasını, rekabet düzenini ve çevresini şekillendirmeyi, değişen talepleri karşılamak amacıyla
uygun stratejiler geliştirmeyi, pazar değişiminde aktif rol oynayabilmeyi, yeni ürün ve hizmetleri pazara
ilk olarak sokabilmeyi kapsamaktadır. Başarılı çağdaş girişimcilerin geleneksel yöneticilerden en büyük
20
farkı proaktif yönetim anlayışı ile çalışmasıdır. Proaktif yöneticiler günlük çalışmaların işleyişine yönelik
planlamalar yaparken, aynı zamanda geleceğe yönelik atacağı adımların stratejilerini de şimdiden
yapmaktadırlar. Proaktif kişiliğe sahip girişimciler sorunlar ortaya çıktığı zamandan öncesini ya da atması
gereken bir sonraki adımı şimdiden bilirler.
Çağdaş bir girişimcinin yerine getirmesi gereken fonksiyonlar
nelerdir? Çağdaş girişimcilikte proaktif kişilik ne anlama gelir?
Çağdaş Girişimciliğin Desteklenmesi İçin Yapılması Gerekenler
Çağdaş girişimciliğin gelişiminde üniversitelerin girişimci bir yapıya kavuşmaları kadar, söz konusu
üniversitelerde girişimcilik eğitimlerinin yaygınlaştırılması ve böylece kişilerin çağdaş girişimcilik
özelliklerinin geliştirilmesi de önemli olmaktadır. Girişimciliğin bir disiplin olarak değerlendirilmesiyle
girişimciliğin öğrenilemeyeceği görüşünü diğer bir ifadeyle girişimciliğin doğuştan geldiğine ilişkin
ortaya çıkan görüşün değişerek girişimcilik eğitimin yapılabileceği ve böylece girişimciliğin değişik
yönleri ile öğretilebileceği görüşü kabul görmeye başlamıştır.
Girişimcilik düzenli bir yaklaşımı gerektirmektedir. Politika etkisi olan tüm bileşenleri kendi
bünyesinde ele almak zorundadır. Girişimciliğin desteklenmesi ve çağdaş girişimci yetiştiren topluma
doğru yönelişte bazı temel dayanaklar vardır. Bunlar:
•
İş geliştirme ve büyütmenin önündeki engellerin kaldırılması,
•
Girişimciliğin risk ve ödüllerinin dengelenmesi,
•
Girişimciliğe değer veren bir toplum yaratılmasına çalışılmasıdır.
•
İşe başlama dönemindeki engellerin ortadan kaldırılması,
•
Şirketler için “Tek Adım Merkezlerinin” kurulması,
•
Risk ve Ödül,
Girişimcilikteki riskler ve ödüllerin daha dengeli olmasının sağlanması önemlidir; çünkü girişimciliği
engelleyen en önemli husus, başarısızlık damgası, iflas ve kişisel mülkün kaybedilmesi endişesidir.
•
İflas Yasalarındaki Düzenlemeler,
İflas yasalarının yeni bir başlangıç yapabilmek için engelleri en aza düşürecek şekilde tekrar gözden
geçirilmesi gerekmektedir.
•
Girişimciliğin maliyetinin azaltılması
İş kurma ve işin bir başkasına transferinin risk ve maliyetinin azaltılması, küçük işletmeler ve kendi
kendini istihdam edenler için vergi oranlarının düşürülmesi ve girişimcilerin ihtiyaçlarına uygun sosyal
güvence sisteminin girişimciliği daha aktif hale getireceğinin dikkate alınması,
•
Kapasite ve becerilerin teşvik edilmesi
•
Okul döneminde sanal bir işletmenin yönetilmesi,
•
Kampus ortamında başlangıç aşamasındaki girişimciliğin desteklenmesi,
•
Toplumun bütün bireylerinin girişimciliğe erişebilir hale getirilmesi,
Özellikle kadın girişimcilerin desteklenmesi ve kadın girişimciler için kadın danışmanlar (İsveç’te
kadın girişimcilere kadın danışmanlar hizmet vermektedir) gibi alternatifler geliştirilmesi.
Yukarıda sıralanan çağdaş girişimciliğin desteklenmesi için gerçekleştirilebilen alternatiflere
bakıldığında, sanal şirket kurma işlemlerinden, yatırım faaliyetlerine kadar birçok alanda devletin ve
üniversitelerin desteğine ihtiyaç vardır. Girişimcilik olgusu her boyutuyla iyi analiz edilip
değerlendirilmeli, devlet destekleyici bir rol oynamalıdır. Girişimci yetiştirmenin ve desteklemenin
gerekliliği ekonomik koşulların ve istihdam olanaklarının değişmesiyle daha da iyi anlaşılmaktadır. Bu
nedenle, küreselleşen ekonomik koşullara karşı çağdaş girişimciler desteklenmeli ve toplumsal anlamda
da bu destek her açıdan gönüllü olarak sürdürülmelidir. Günümüzde, ekonomik kalkınmanın temeli
budur.
21
Özet
Sürekli kendini yenileme ve geliştirme
güdüleriyle hareket eden günümüz ekonomik
sistemlerinde, girişimcilik önemli bir rol
oynamakta ve günümüzün rekabete dayalı
dünyasında önemi giderek artmaktadır. Bu önemi
nedeniyle ekonomi literatüründe en çok incelenen
konular arasında yer alan girişimcilik, dördüncü
üretim faktörü olarak klasik üretim faktörlerine
(emek, sermaye ve doğal kaynaklar) eklenmiştir.
İlerleyen dönemlerde özellikle Schumpter’in
çalışmalarıyla
önemi
artan
girişimcilik
ekonomilerin gelişmesinde büyük rol oynamaya
devam etmiştir. Girişimcilik sürekli bir yenilik
süreci içerisinde eskiyi terk ederek, daha etkin
yol ve yöntemleri araştırıp devreye sokarak
ekonomi dünyasında ilerleyerek günümüzde
ekonominin dinamosu pozisyonuna gelmiştir.
büyük firmaların sunamadığı ama toplumun talep
ettiği ürünleri içeren hizmetleri sunması ve
rekabeti arttırma yoluyla çeşitliliği ve kaliteyi
arttırmasıdır. Teknolojik yeniliklerin artması,
tüketicilerin hızla değişen istekleri ve buna bağlı
olarak değişen beklentileri, sosyal, politik ve
ekonomik gelişmeler sürekli olarak girişimciler
üzerinde baskı oluşturmaktadır. Girişimcilerin
farkı bu noktada ortaya çıkmaktadır.
Girişimcilerin en bilinen iki özelliği vardır.
Bunlardan birincisi, bir girişimcinin daima,
başkalarının baktığı ama göremediği fırsatları
görüp,
bunları
birer
iş
fikrine
dönüştürebilmesidir. Diğeri ise, girişimcinin
daima risk almaya yatkınlığının olmasıdır.
Girişimde bulunmak kişisel farklılıkların ortaya
koyduğu bir olaydır ancak içinde yaşanılan
olaylar da bir kimsenin daha aktif ve girişimci
olmasına veya olmamasına neden olabilmektedir.
Girişimcilik fonksiyonları genel anlamda üretimi
organize etme ve sağlama, ürün çeşitliliği
sağlama, istihdam yaratma, yeni pazarlar ve yeni
satış yöntemleri sağlama ve sermaye birikimi
sağlamadır. Başarılı bir girişimci olmak için
yetenek, eğitim ve zekânın yanı sıra özgün
karakter özellikleri de gerektiği görülmektedir.
Ekonomik gelişmenin temel dinamiği olarak
görülen girişimci kavramının ekonomistler
arasındaki tanımı ilk olarak Fransa asıllı İrlandalı
ekonomist R. Cantillon tarafından 1755 yılında
yapılmıştır. Girişimcileri riskleri üstlenen olarak
adlandıran Cantillon’dan sonra J.B. Say
girişimcilerin risk üstlenme kadar üretim
girdilerini örgütleme ve yönetme niteliğine de
sahip olmaları gerektiğini savunmuştur. Genel
anlamda girişimciliğin açıklamasına yönelik
olarak üç temel görüş ortaya çıkmıştır. Bunlardan
birincisi, en önemli temsilciliğini Schumpeter’in
yaptığı Alman Ekolü’dür. İkincisi, Say ve
Marshall tarafından temsil edilen Neoklasik
Gelenektir. Üçüncüsü de özellikle Kirzner
tarafından temsil edilen Avusturya Geleneğidir.
Schumpeter’in girişimci tanımı diğerlerinden
farklı olarak yenilik temellidir. Modern
girişimcilikten ilk kez bahseden Schumpeter’dan
sonra günümüze kadar girişimcilik ekonomik
sistemlerde her geçen gün önemini arttırmıştır.
Schumpeter’e göre yenilik nedeniyle piyasaların
daralıp
yok
olmasına
“yaratıcı
yıkım”
denilmektedir. Ters durumuna, yani yenilik
nedeniyle piyasaların gelişmesine ise “yaratıcı
birikim” denilmektedir. Schumpeter, girişimcilik
teorisine önemli bir katkı sağlamış olup, daha
sonraki düşüncelerin ortaya çıkmasında ve
gelişmesinde önemli bir rol oynamıştır.
Girişimcilerin
ekonomiye
dolaylı
yoldan
sağladığı yararlardan biri hem mal hem de hizmet
sektörlerinde faaliyet halinde olunmasından ötürü
yeni iş olanakları yaratılmasıdır. Diğer yararları
ise, yeni ürün ve hizmetler sunması, büyük
firmalara hizmet sunmak ya da bayilik yapması,
Girişimcinin risk alarak yenilik veya geliştirme
yapması, diğer bir deyişle; fırsatları gözleyip
bulduğunda her tür riski alarak fikrini
gerçekleştirmeye çalışması beklenmektedir. Bir
girişimcinin
çağdaş
toplumlardaki
temel
fonksiyonu yenilikçiliktir. Yeni bir şey yaratma
demek olan yenilikçilik, bir girişimci için
olmazsa olmaz özelliklerdendir. Girişimciliğin bu
fonksiyonu, gerçek anlamda gerçekleştirilmesi en
zor fonksiyonlarından birisidir. Girişimcilik
fonksiyonunu etkileyen faktörler ülke ve
girişimcilik altyapılarıdır. Bu altyapılara verilen
değer ülkelerin girişimciliği bakış açısını ortaya
koyar. Ancak, çağdaş girişimcilik anlayışsına
sahip ülkelerde iki altyapı unsuru da sağlam bir
karaktere oturtulmuştur. Çağdaş girişimciliğin
yenilikçi, yaratıcı ve gündemi çok iyi takip
etmesi gibi günümüz şartlarında son derece
önemli olan hususları içermesi gerekmektedir.
Girişimcilik,
işletmeciliğin
ve
toplumun
yapısında bir değişimi başlatır ve geliştirir. Bu
değişim büyümeyi ve üretimi artırmaktadır. Bu
değişim ve gelişmeyi kolaylaştıran anahtar
yenilikçiliktir. Girişimciler, güçlü sezgisel
nitelikleri, belirsizlik atında bile karar alabilen,
22
kendine güvenen, kaynaklara ulaşabilmede başarı
sağlayan, çeşitli faktörleri bir araya getirerek çok
yönlü düşünce geliştirebilen, yaratıcı, esnek ve
değişime ayak uydurabilen kişilerdir. Girişimci
kişiliğin belki de en belirgin özelliği proaktif
olmaları, olaylara, işlere, pazarlara vs. herkesten
önce girmeye ya da kimsenin farketmediği bir
yöntemle girmeye çalışmalarıdır.
Girişimciliğin
desteklenmesi
için
gerçekleştirilebilen alternatiflere bakıldığında,
şirket kurma işlemlerinden, yatırım faaliyetlerine
kadar birçok alanda devletin desteğine ihtiyaç
vardır. Girişimcilik olgusu her boyutuyla iyi
analiz edilip değerlendirilmeli, devlet bu alanda
köstekleyici
değil,
destekleyici
bir
rol
oynamalıdır. Dış ticaret işlemlerinden, yabancı
sermayeye kadar ekonomik faaliyet sahalarında
bürokrasinin en aza indirilmesi, işlemlerin sayı ve
zaman olarak azaltılması gerekir. Girişimci
yetiştirmenin ve desteklemenin gerekliliği
ekonomik koşulların ve istihdam olanaklarının
değişmesiyle daha da iyi anlaşılmaktadır. Bu
nedenle, küreselleşen ekonomik koşullara karşı
girişimciler desteklenmelidir.
23
Kendimizi Sınayalım
5. Aşağıdakilerden
hangisi
girişimciliğin
ekonomik açıdan ön plana çıkan unsurları
arasında yer almamaktadır?
1. Aşağıdakilerden hangisi 20. yüzyılın
başlarında yayınlanan ve girişimcilik kavramının
ekonomi teorisine katılmasına önemli katkıları
olan The Theory of Economic Development
(İktisadi Kalkınma Teorisi) adlı eserin yazarıdır?
a. İşsizlik sorununa önemli bir çözüm olanağı
sunmaktadır
a. Jean Baptise Say
b. Yeni düşüncelerin yaratılması, yayılması ve
uygulanmasını hızlandırmaktadır
b. Richard Cantillon
c. Joseph A. Schumpeter
d. Giffort Pinchot
c. Hızla büyüyen sektörler yarattığı
ekonomik büyümeyi hızlandırmaktadır
e. David Ricardo
d. Yeni endüstrilerin doğmasına yol açmaktadır
2. Üretimin gerçekleşebilmesi için üretim
faktörlerine ihtiyaç vardır. Aşağıdakilerden
hangisi yukarıda belirtilen üretim faktörleri
içinde yer almaz?
e. Teknolojileri kullanan sektörlerde verimliliği
düşürmektedir
6. Cantillan, Say ve Marshall’ın temsilciliğini
yaptığı Ekol Hangisidir?
a. İşgücü
a. Neoklasik Ekol
b. Doğal kaynak
b. Avusturya Ekolü
c. Bütçe
c. Alman Ekolü
d. Sermaye
d. Marshall Ekolü
e. Girişimci
e. Hiçbiri
3. Aşağıda yer alan ekonomistlerden hangisi
henüz belirginleşmemiş bir bedelle satılmak
üzere üretim girdilerini ve hizmetlerini satın
almak ve üretmek anlamına gelen girişimcilik
tanımını ilk kez yapmıştır?
7. Aşağıdakilerden
hangisi
girişimcilerin
ekonomiye dolaylı yoldan sağladığı yararlardan
biri değildir?
a. Jean Baptise Say
b. Büyük firmalara hizmet sunmak yada bayilik
yapar
için
a. Yeni ürün ve hizmetler sunar
b. Richard Cantillon
c. Büyük firmaların sunamadığı ama toplumun
talep ettiği ürünleri içeren hizmetleri sunar
c. Joseph A. Schumpeter
d. Israel Krizner
d. Rekabeti arttırma
kaliteyi arttırır
e. David Ricardo
yoluyla
çeşitliliği
ve
e. Kadınlara iş olanakları yaratmaz
4. İlk kez, iç girişimcilik kavramının tanımını
yapan ekonomist aşağıdakilerden hangisidir?
a. Jean Baptise Say
8. Aşağıdakilerden hangisi
özelliklerinden biri değildir?
b. Richard Cantillon
a. Kabul edilebilir riskleri göze alma
c. Joseph A. Schumpeter
b. Yenilikçi olması
d. Giffort Pinchot
c. İletişim yeteneği
e. David Ricardo
d. İş sorunlarını başkalarının çözmesini bekleme
e. İleriyi görme
24
genel
girişimci
9. Aşağıdakilerden hangisi girişimcileri girişimci
olmaya iten faktörlerden birisi değildir?
Kendimizi Sınayalım Yanıt
Anahtarı
a. Kabul görme ihtiyacı
1. c Yanıtınız yanlış ise “Ekonomide Girişimcilik
Kavramı” başlıklı konuyu yeniden gözden
geçiriniz.
b. Bağımsız yada esnek bir iş ortamına sahip
olma isteği
2. c Yanıtınız yanlış ise “Ekonomide Girişimcilik
Kavramı” başlıklı konuyu yeniden gözden
geçiriniz.
c. Kendi kendinin patronu olma isteği
d. İş fırsatlarını değerlendirme isteği
3. b Yanıtınız
yanlış ise “Ekonomi ile
Girişimcilik
Arasındaki
İlişkinin
Teorik
Çerçevesi” başlıklı konuyu yeniden gözden
geçiriniz.
e. Kendi geleceğini başkalarının karar ve çabası
ile şekillendirme isteği
10. Çağdaş bir girişimciden yerine getirmesi
beklenen fonksiyonlardan biri aşağıdakilerden
hangisidir?
4. d Yanıtınız
yanlış ise “Ekonomi ile
Girişimcilik
Arasındaki
İlişkinin
Teorik
Çerçevesi” başlıklı konuyu yeniden gözden
geçiriniz.
a. Yeni üretim yöntemleri geliştirme ve uygulayabilme yeteneği
b. Endüstride eski organizasyonları sürdürmek
5. e Yanıtınız
yanlış ise “Ekonomi ile
Girişimcilik Arasındaki İlişki” başlıklı konuyu
yeniden gözden geçiriniz.
c. Tek tip ürün üretme
d. Bağımlı çalışma
6. a Yanıtınız
yanlış ise “Ekonomi ile
Girişimcilik
Arasındaki
İlişkinin
Teorik
Çerçevesi” başlıklı konuyu yeniden gözden
geçiriniz.
e. İletişim konusunda kendini geliştirmeme
7. e Yanıtınız
yanlış ise “Ekonomi ile
Girişimcilik
Arasındaki
İlişkiye
Yönelik
Uygulamalar” başlıklı konuyu yeniden gözden
geçiriniz.
8. d Yanıtınız
yanlış
ise
“Girişimcinin
Özellikleri” başlıklı konuyu yeniden gözden
geçiriniz.
9. e Yanıtınız yanlış ise “Girişimcileri Girişimci
Olmaya İten Faktörler” başlıklı konuyu yeniden
gözden geçiriniz.
10. a Yanıtınız yanlış ise “Çağdaş Girişimcilik
Fonksiyonları” başlıklı konuyu yeniden gözden
geçiriniz.
25
Sıra Sizde Yanıt Anahtarı
Sıra Sizde 1
Sıra Sizde 4
Girişimciliğin ekonomik açıdan ön plana çıkan
unsurlarını yedi başlık altında inceleyebiliriz:
Bunlar, işsizlik sorununa önemli bir çözüm
olanağı sunmaktadır. Ekonomik büyümede en
etkin rollerden birine sahiptir. Yeni endüstrilerin
doğmasına yol açmaktadır. Teknolojileri kullanan
sektörlerde verimliliği artırmaktadır. Hızla
büyüyen sektörler yarattığı için ekonomik
büyümeyi
hızlandırmaktadır.
Girişimci,
ekonomik
kaynakların
düşük
üretkenlik
alanlarından yüksek verimlilik alanlarına
aktarılma sürecinde baş aktördür. Girişimci yeni
düşüncelerin
yaratılması,
yayılması
ve
uygulanmasını hızlandırmaktadır. Ele alınan bu
yedi madde çerçevesinde, girişimcilik ile
ekonomi arasında yakın bir ilişki olduğu ve
girişimciliğin ekonomik gelişmenin içerisinde ve
ekonomik kalkınmada önemli bir yer teşkil
ettiğini
söylemek
mümkündür.
Özellikle
gelişmekte olan ülkelerin ilerlemesi ve gelişmesi
girişimcilerin sayısının çokluğuna bağlıdır.
Gelişmiş
ülkelerdeki
girişimcilik
çağdaş
girişimcilik olarak adlandırılmaktadır. Yeni mal
ve hizmet üretmek veya bilinen mal ve
hizmetlerin nitelik ve kalitelerini yükseltmek,
yeni
üretim
yöntemleri
geliştirme
ve
uygulayabilme
yeteneği,
endüstride
yeni
organizasyonlar kurmak, yeni pazar ya da
pazarlar bulmak, girişimciliği rekabet açısından
önemli kılmak, kişisel potansiyelin kilidini
oluşturmada
girişimcinin
önemini
ortaya
koymak, girişimcilik ile toplumsal çıkarlar
gözetilir, medyanın iyi bir takipçisi olmak,
eğitimli olmak, işletmenin gelişim stratejilerini
belirlemek,
yönetim
ve
organizasyon
politikalarını belirlemek,
çevrenin işletmeye
sunduğu fırsatları izleyip bunlardan yararlanmak
ve tehditleri bertaraf etmek veya etkisiz kılmak,
teknolojide gelişme ve değişmeleri izlemek ve
işletmenin
değişen
koşullara
uyumunu
sağlamaktır. Başarılı çağdaş girişimcilerin
geleneksel yöneticilerden en büyük farkı proaktif
yönetim anlayışı ile çalışmasıdır. Proaktif
yöneticiler günlük çalışmaların işleyişine yönelik
planlamalar yaparken, aynı zamanda geleceğe
yönelik atacağı adımların stratejilerini de
şimdiden yaparlar. Proaktif kişiliğe sahip
girişimciler sorunlar ortaya çıktığı zamandan
öncesini ya da atması gereken bir sonraki adımı
şimdiden bilirler.
Sıra Sizde 2
Ekonomideki ağırlıkları ve önemleri nedeniyle
girişimcilik, doğrudan olduğu gibi dolaylı
yollardan da ekonomiye katkı sağlamaktadır.
Girişimciliğin dolaylı yoldan ekonomiye katkıları
şöyle sıralanabilir. Hem mal hem de hizmet
sektörlerinde faaliyet halinde olunmasından ötürü
girişimci yeni iş olanakları yaratır. Yeni ürün ve
hizmetler sunar. Büyük firmalara hizmet sunar ya
da bayilik yapar. Büyük firmaların sunamadığı
ama toplumun talep ettiği ürünleri içeren
hizmetleri sunar. Rekabeti arttırma yoluyla
çeşitliliği ve kaliteyi arttırır.
Sıra Sizde 3
Girişimcileri girişimci olmaya iten faktörleri
incelediğimizde genel anlamda on adet değer öne
çıkmaktadır. Bu değerler, kabul görme ihtiyacı,
gelir elde etme aracı olarak görülmesi, kendini
geliştirme aracı olarak görülmesi, bağımsız olma
isteği, toplumu geliştirme isteği, kendi kendinin
patronu olma isteği, manevi kazanımlar elde etme
isteği, kendi geleceğini kendi karar ve çabası ile
şekillendirme isteği, bağımsız ya da esnek bir iş
ortamına sahip olma isteği, iş fırsatlarını
değerlendirme isteği ve bir çıkış yolu olarak
görülmesidir.
26
Yararlanılan ve Başvurulabilecek
Kaynaklar
Karlsson, C. ve Paulsson, T. (2004). Relating
Entrepreneurship to Economic Growth.
CESIS, Electronic Working Paper Series, 1-27.
Alada, A. D. (2001). İktisadi Düşünce
Tarihinde Girişimcilik Kavramı Üzerine
Notlar. İ.Ü.Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi,
No: 23–2: 47–52.
Kozak, M. A. ve Yılmaz, E. G. (2010). Otel
Yöneticilerinin İç Girişimcilik Algılamaları:
Frigya Bölgesi Örneği, Anatolia: Turizm
Araştırmaları Dergisi, Prof. Dr. Hasan Işın Dener
Özel Sayısı 21, (1): 85–97.
Alpagun, O. (1998). İşletme Bilimine Giriş,
Derya Kitabevi, Trabzon.
Arıkan, S. (2002). Girişimcilik Temel
Kavramlar ve Bazı Güncel Konular, Siyasal
Kitabevi, Ankara.
Morris, M. H. (2001). Entrepreneurship Is
Economic Development Is Entrepreneurship,
Journal Of Developmental Entrepreneurship. 6
(3):5–6.
Bayrakdar, S. (2011). Avrupa Birliği Mesleki
Eğitim
Programlarında
Girişimcilik
Eğitimlerinin
Ekonomik
Kalkınmadaki
Önemi, C.Ü. İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi,
12, (1): 245–264.
Özkul, G. ve Dulupçu, M. A. (2007). Kişisel
Gelişimin Girişimci Tipleri Üzerine Etkisi:
Antalya Isparta İlleri Üzerinde Bir İnceleme,
Girişimcilik ve Kalkınma Dergisi, Çanakkale, 2
(2):67–92.
Basılgan, M. (2010). Alman Tarihçi Okulu’nun
Joseph Alois Schumpeter Üzerine Etkisi,
Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi
Dergisi, 65 (3):24-50.
Özden, K., Timurlenk, S., ve Başar, S. (2008).
Girişimcilik Eğilimi: Kırgızistan-Türkiye
Manas Üniversitesi ve Atatürk Üniversitesi
Öğrencileri Üzerine Bir Araştırma, 2.
Uluslararası Girişimcilik Kongresi, 7-10 Mayıs
Bişkek, Bildiri.
Bekar, İ. ve Korkut, S. D. (2006). Girişimcinin
Özellikleri ve Ekonomideki Önemi, Düzce
Üniversitesi Ormancılık Dergisi, 2 (2):116–122.
Özkul, G. (2007).
Sürükleyici Aktörleri:
Girişimciler, Süleyman
İktisadi ve İdari Bilimler
366.
Bjerke, B. ve Hultman, C. M. (2002).
Entrepreneurial Marketing: The Growth of
Small Firms in the New Economic Era,
Edward Elgar Publishing.
Ceylan, A. ve Demircan, N. (2002)
Girişimcilerin Başarı, Güç ve Yakın İlişki
İhtiyaçlarının Kişilik Özellikleriyle İlişkisi
Üzerine Düzce Bölgesi'ndeki KOBİ'lerde Bir
Araştırma. 21. yüzyılda KOBİ’ler: Sorunlar,
Fırsatlar ve Çözüm Önerileri Sempozyumu.
Doğu Akdeniz Üniversitesi: 3–4 Ocak.
Kapitalist Sistemin
Ekonomik Teoride
Demirel Üniversitesi
Fakültesi, 12 (3):343–
Robbins, S. P. ve Coulter, M. (2002).
Management, New Jersey: Prentice Hall Inc.
Schumpeter, J. A. (1942). Capitalism,
Socialism, and Democracy (New York: Harper
and Brothers).
Şireli, A. (2007). Ekonomik ve Sosyal
Özellikleri ile Türk Girişimciliği ve Malatya
Uygulaması, Yüksek Lisans Tezi, İnönü
Üniversitesi İktisat Anabilim Dalı, Malatya.
Çetindamar, D. (2002). Türkiye’de Girişimcilik,
TÜSİAD Yayınları, Ankara.
Dolgun, U. (2006). Schumpeter’e Göre
Ekonomik Gelişmede Girişimcinin Dinamik
Rolü, Girişimcilik ve Kalkınma Dergisi, 1,
(1):145–148.
www.gemconsortium.org
www.sanayi.gov.tr
Eyüboğlu,
D.
(2003).
Girişimciliğin
Geliştirilmesi, Milli Prodüktivite Merkezi
Yayınları No: 668, Ankara.
www.spk.gov.tr
Gökbulut, Ö. (2007). Pazarlamada Yaratıcılığın
Yeri ve Sanatsal Yaratıcılığın Pazarlamaya
Katkısı, Yüksek Lisans Tezi Ankara Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü İşletme Anabilim Dalı,
Ankara.
http://www.uosb.org.tr/index.php?option=com_c
ontent&view=article&id=557:grmc-yenlkckendne-guevenen-gelme-acik-patronlararaniyor&catid=47:manet
www.oecd.org.
www.hazine.gov.tr
http://www.igiad.com/books/girisimcilik_raporu_
ozet.pdf, 28.12.2011
Işık, N., Göktaş D. ve Kılınç E. C. (2011).
İktisadi Büyümede Girişimciliğin Rolü,
Girişimcilik ve Kalkınma Dergisi, 6 (1):147-178.
http://www.akademiktisat.net/makaleler/ab_girişi
mci_kobiler_ve_organizasyonlar. htm.29.12.2011
27
2
Amaçlarımız
Bu üniteyi tamamladıktan sonra;
Girişimci türlerini açıklayabilecek,
Girişim türlerini açıklayabilecek,
Dış ticareti ve ilgili bazı önemli kavramları açıklayabilecek,
Dış Ticarette girişimciliğin önemini açıklayabilecek,
bilgi ve becerilere sahip olabilirsiniz.
Anahtar Kavramlar
Dış ticaret
İthalat
Girişimci
İhracat
Girişimcilik
Yenilik
İçindekiler
Giriş
Girişim Türleri
Girişimci Türleri
Dış Ticaret İle İlgiliTemel Kavramlar
Dış Dünya ve Girişimcilik
Dış Ticarette Girişimciliği Etkileyen Faktörler
28
Girişimcilik Türleri ve
Dış Ticarette Girişimcilik
GİRİŞ
Geçmişte dar veya sınırlı tanımları yapılan girişimcilik, yaşadığımız yeni yüzyılın karakteristiklerine
paralel biçimde gerek akademik çalışmaların son yıllarda artmış olması nedeniyle gerekse meydana gelen
ekonomik, siyasal, kültürel değişiklikler sonucu çok daha geniş faaliyet alanlarını kapsamaktadır. Bu
gelişmeler hem yeni girişimcilik tanımlarını hemde türlerini ortaya çıkarmıştır. Tarihsel olarak girişimci
kavramına yüklenen anlamlar farklı olmakla birlikte, ön plana çıkan özellikleri girişimci tiplerini de
belirlemiştir. Örneğin ilk kez girişimcinin tanımını yapan Cantillon “risk alan” dinamik girişimciyi;
sonrasında J.B. Say “örgütleme” özelliği ile ön plana çıkan” yönetici” girişimciyi veya J.A. Schumpeter
“yenilikçi” veya “yaratıcı” girişimciyi betimlemişlerdir.
Çağımız bilgi toplumunda artık geçmişten bugüne değin alışılagelen kavramlar, kurallar hızla
değişmekte ve hemen her alanda bilgi temeline dayanan yeni iş yapma yöntemleri ortaya çıkmaktadır.
Yaşadığımız yüzyılda dikkat çeken özellikler “bilgi, inovasyon, teknoloji” geçmişteki “çok risk alma,
yenilikleri yakalama, fırsatları değerlendirme” unsurlarına eklenerek bu unsurlarla tanımlanan yeni
girişimci türlerini oluşturmaktadır. Ekonomik yapı, sosyo-kültürel öğeler, politik unsurlar ve küresel
düzeydeki etken ve oluşumlar dahi girişim ve dolayısıyla girişimci türlerinin belirlenmesinde etkili
faktörler olabilirler. Örneğin azgelişmiş ya da gelişmekte olan ülkelerde ülkesinin gelişim trendine katkı
yapmak isteğindeki “sosyal girişimleri” buna örnek verebiliriz. Bir başka örnek “çevreci girişimciler”dir.
Çevre problemlerinin artışı, işletmelerin strateji ya da iş planlarında vizyon ya da ürün olarak çevreyi
dikkate alan bir yaklaşımı sergileyen böylesi bir tip nitelendirmeyi ortaya çıkarmıştır.
Girişim kelimesi “bir işe, eyleme girişme, başlama, teşebbüs” olarak tanımlanmaktadır. Girişim ve
girişimci denildiğinde zorunlu olarak şirketler konunun merkezine yerleşmektedir. Özellikle büyüme
potansiyelleri ve esnek yapıları nedeniyle Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletme (KOBİ)’ler ön plana
çıkmaktadır. Burada “işletme” ve “girişim” arasındaki kavramsal tartışmalara girmeksizin eş anlamda,
girişimciliğin türleri ve dış ticaret ilişkisi önce “şirketler” başka bir deyişle “girişim” genelinde ve
ölçekler boyutunda “KOBİ”ler özelinde ele alınmaya çalışılmaktadır.
GİRİŞİM TÜRLERİ
Girişimler girişimcilerin ticari faaliyetlerini gerçekleştirmek için kurdukları belirli “yasal, finansal,
örgütsel ve ekonomik” özelliğe sahip olan ekonomik birimlerdir. Başka bir tanımlamayla, girişimcilerin
ticari faaliyetlerini gerçekleştirmek için kurdukları ekonomik birimlere “girişim” adı verilir. Geleneksel
literatürde girişimci, “girişim faaliyetini gerçekleştiren kişi” olarak nitelendirildiği için, girişimci
türlerinin buradaki anlamıyla işletmelerin türlerine genel olarak bakmak anlamlıdır.
İşletmeler farklı ekonomik yapılar içinde örneğin ülke ya da piyasa çeşidine göre farklılık
gösterebilecekleri gibi ekonomideki işlevleri gereği biribirinden farklı yapıda ve özellikte bulunabilirler.
İşletmeler, dar kapsamda; “büyüklüklerine, faaliyet alanlarına, üretilen malların niteliğine, işletme
sahibine ve hukuki yapısına göre” farklı sınıflandırmalara tabi tutulabilir. Ayrıca bunlardan farklı olarak
işletmelerarası anlaşmalara göre, riske katlanma, yönetim biçimleri veya alıcıların türlerine göre
sınıflandırmalar da yapılabilir.
29
Büyüklüklerine Göre Girişimler, Büyüklük açısından işletmeler, işletmenin faaliyetinin genişliği
veya elde ettiği gelir miktarı ya da çalıştırdığı kişi sayısı esas alınarak ( ayrıca burada ele almayacağımız
ya da arazi ölçüsü) bir sınıflandırmaya tabi tutulabilir. Buna göre işletmeler,
1.
2.
Ölçeğe göre girişimler
a.
Küçük ölçekli işletmeler,
b.
Orta ölçekli işletmeler ve
c.
Büyük ölçekli işletmeler olarak tasnif edilir.
Faaliyet sahasına göre girişimler
a.
Ulusal işletmeler
b.
Uluslararası işletmeler
c.
Çokuluslu işletmeler
İş Kolu Esasına Göre İşletmeler. Bu esasa göre işletmenin faaliyette bulunduğu iş kolu esas alınarak
bir sınıflandırma yapılır. İşkolu açısından değerlendirilen işletmeler aynı zamanda üretim açısından da
değerlendirilebilir. Endüstri malı ya da tüketim malı üretenler olarak da tanımlanmaktadırlar. Buna göre
işletmeler,
1.
Endüstri işletmeleri,
2.
Ticaret işletmeleri ve
3.
Hizmet işletmeleri olarak tasnif edilir.
Mülkiyete Göre Girişimler Bu ayrıma göre işletmeler,
1.
Özel kesim işletmeleri
2.
Kamu kesimi işletmeleri olarak ikiye ayrılarak tasnif edilir.
3.
Yabancı Sermayeli İşletmeler
4.
Karma İşletmeler
Hukuki yapılarına göre girişimler, hukuki örgütlenme şekilleri göz önünde bulundurularak
işletmeler tasnife tabi tutulmaktadır. Buna göre işletmeler;
1.
Kollektif Şirket
2.
Komandit Şirket
3.
Anonim Şirket
4.
Limited Şirket
5.
Kooperatif işletmesi
6.
Tek kişi işletmesi olarak tasnif edilir.
Büyüklüklüklerine Göre Girişimler
Ölçeklerine Göre Girişimler
Ölçeklerine göre işletmelerin “küçük, orta ve büyük” şeklinde ayrıldığını
görmekteyiz ancak literatürde kullanılan esas ayrım çoğunlukla ilk ikisini
birleştiren ve esasen girişimciliği temsil ettiği düşünülen Küçük ve Orta
Büyüklükteki İşletme (KOBİ)’lerdir. KOBİ: 250 Kişiden az yıllık çalışan istihdam
eden ve yıllık net satış hasılatı ya da mali bilançosu T25.000.000’yi (Yirmibeş
Milyon Türk Lirası’nı) aşmayan ve KOBİ Tanımı Yönetmeliğinde mikro işletme,
küçük işletme ve orta büyüklükteki işletme olarak sınıflandırılan ekonomik
birimdir. Bu tanımlamaya göre 250 ve üstü işçi çalıştıran ve yıllık satış hasılatı
T25 milyon’yi aşan işletmeler de “büyük ölçekli işletme” olarak sayılmaktadır.
30
Şekil 2.1:
www.kosgep.gov.tr
KOBİ kavramı hemen hemen tüm ülkelerde kullanılan bir kavramdır. Kavramın ifade ettiği
büyüklük; ekonomiye, sanayileşme düzeyine, pazarın büyüklüğüne, sektöre ve kullanılan üretim
yöntemine bağlı olarak ülkeler arasında farklılıklar göstermektedir. Ülkeler, KOBİ tanımlarını,
politikaları ve kaynakları çerçevesinde sermaye büyüklüğü, işçi sayısı ve ciro gibi belirleyici unsurlardan
bir ya da birkaçını kullanarak belirlemektedirler. Bazı ülkelerin tanımlarının nasıl belirlendiğine ilişkin
ölçütler Tablo 1’de verilmektedir. Tabloya bakıldığında, tanım oluşturmada genel olarak gelişmiş
ülkelerin, ciro, sermaye ve çalıştırılan işçi sayısı ölçütlerini birlikte kullanarak KOBİ tanımlarını
oluşturdukları görülmektedir.
İşletmelerin büyüklüklerini niceliksel olarak belirlemede kullanılan ölçülerin başlıcalarını; çalışanların
sayısı, çalışanlara ödenen ücret ve maaşların tutarı, belirli bir süre içinde kullanılan hammadde tutarı,
işletme sermayesinin büyüklüğü, satış hacmi, üretim miktarı ve kullanılan makinaların miktarı olarak
özetleyebiliriz; Bunların içinde “çalışanların sayısı”nı en sık kullanılan olarak vurgulanmaktadır.
Ülkemizde girişimler çalıştırdıkları kişi sayısına bağlı olarak çeşitli şekillerde tanımlanmaktadırlar. Tablo
2’de görüleceği üzere ülkemizde, çalışan sayısı bakımından AB ile uyumlu bir KOBİ tanımı yapılmıştır.
Ancak, ülkemizde işletmelerin ciro ve sermaye yapılarının küçük olması nedeniyle bu ölçütler
bakımından AB -KOBİ tanımında kabul edilen değerlerin altında bir değer belirlenmiştir. AB’ye uyum
çerçevesinde çıkarılan söz konusu yönetmeliğe göre ülkemizde faaliyet gösteren işletmelerinin yaklaşık
yüzde 99’u KOBİ niteliğindedir. Tablo 3’de ise kurumlara göre ve sektörel ayrımlarına göre KOBİ
tanımları yer almaktadır.
Tablo 2.1: Ülkelerin KOBİ tanımlarını belirlerken dikkate aldığı ölçütler
ÖLÇÜTLER
SERMAYE
İŞÇİ SAYISI
CİRO+ SERMAYE+İŞÇİ SAYISI
ÜLKELER
Bangladeş
Endonezya
Gana
Hindistan
Nepal
Nijerya
Kenya
Srilanka
Brezilya
Malezya
OECD
Tayland
AB
ABD
Filipinler
Japonya
Peru
Sudan
Türkiye
Venezuella
Kaynak: Sanayi Politikaları Özel İhtisas Komisyonu Raporu, DPT, 2000.
Tablo 2.2: AB- Türkiye KOBİ Tanımı
AB
Tanım
Kriteri
Çalışan
sayısı
Yıllık net
satış hasılatı
Yıllık mâli
bilançosu
Çalışan
sayısı
Yıllık net
satış hasılatı
Türkiye
Yıllık mâli
bilançosu
Mikro
İşletme
≤ 10
Küçük
Ölçekli
≤ 50
Orta Ölçekli
≤ 2 milyon
Avro
≤ 2 milyon
Avro
0-9
≤ 10 milyon
Avro
≤ 10 milyon
Avro
10 - 49
≤ 50 milyon Avro
≤ T1
milyon.
(606.000
Avro)
≤ T1
milyon.
(606.000
Avro)
≤ T5 milyon.
(3 milyon
Avro)
≤ T25 milyon.
15,15 milyon Avro
≤ T5 milyon.
(3 milyon
Avro)
≤ T25 milyon.
15,15 milyon Avro
≤ 250
≤ 43 milyon Avro
50-249
Kaynak: Resmi Gazete 18.11.2006 tarih ve 997 sayılı KOBİ Tanımı Yönetmeliği. (Buradaki döviz kuru değişim
değerlerinin güncel olmaması nedeniyle değerler dikkatlice incelenmelidir.)
31
Avrupa Birliği (A.B.)’nde ölçek; çalışan sayısından yola çıkılarak hazırlanmıştır. Avrupa Birliği
tanımına göre girişimler;
0-9
:
Mikro Ölçekli İşletme
10-49
:
Küçük Ölçekli İşletme
50-249
:
Orta Ölçekli İşletme
250+
:
Büyük işletmeler şeklinde gruplandırılmıştır.
Buna göre KOBİ tanımı da şu şekildedir: 0-249: KOBİ (Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeler).
http://www.kosgeb.gov.tr/
Tablo 2.3: Türkiye’de Kullanılan KOBİ Tanımları
Kurum
Sanayi
KOSGEB
İmalat
İmalat, Turizm, Yazılım
& Geliştirme
İmalat
İmalat, Turizm, Tarım,
Eğitim, Sağlık,
Yazılım&Geliştirme
HALKBANK
EXIMBANK
HAZİNE
MÜSTEŞARLIĞI
DIŞ TİCARET
İmalat
Orta Ölçekli:1-200 işçi
Sabit Yatırım:1.830.000 Euro
İmalat
Küçük:10-49
Orta Ölçekli:50–99 işçi
İmalat
Küçük:5-100
Orta Ölçekli:100–200 işçi
MÜSTEŞARLIĞI
Devlet İstatistik
Enstitüsü
Devlet Planlama
Teşkilatı
Türkiye Küçük ve Orta
Ölçekli İşletmeler,
Serbest Meslek
Mensupları ve
Yöneticiler Vakfı
Tanım Kriterleri
Küçük:1–50 işçi
Orta Ölçekli:51–150 işçi
Orta Ölçekli:1-250 kişi
Sabit Yatırım:550.000 Euro
1-200 işçi
Küçük:10-49
Orta Ölçekli:50–250 işçi
Yatırım Tutarı:550.000 Euro
Kaynak: KOBİ Tanımı Yönetmeliği.
Türkiye’deki küçük ve orta büyüklükteki işletme sayısı 1.720.598 olup, işletmelerin sektörel
dağılımlarına bakıldığında en büyük payı % 46,19 ile ticaret sektörünün oluşturduğu görülüyor. İmalat
sektöründe ise toplam işletmelerin %14,35’ini oluşturan 246.899 firma yer alıyor. Hizmet sektöründeki
işletmeler KOBİ kapsamında değerlendirilmiyor. Burada, mikro ölçekli olarak tanımlanan 1 ila 9 işçi
çalıştıran işletmelerin, toplam imalat sanayi işletmelerin %89,12’sini oluşturarak en yüksek paya sahip
oldukları ortaya çıkıyor. KOBİ’lerin halen istihdama olan katkısı % 60 civarındadır.
Eurostat 2002 verilerine göre, A.B.’deki işletmelerin %89.1’ini mikro işletmeler, %11.3’ünü ise
küçük ve orta ölçekli firmalar oluşturmaktadır. Çalışan sayısına göre dağılımda ise büyük şirketlerin payı
%33.1, mikro ölçeklilerin %27.8, küçük ve orta ölçeklilerin ise %38.9’dur. Yaratılan katma değerde en
büyük pay %40.3 ile 250’den fazla çalışanı olan büyük işletmelere ait iken, mikro işletmelerin payı
%20.8, küçük ve orta ölçekli firmaların payı ise %38.9’dur
http://www.kobi.org.tr/
32
Faaliyet Sahasına Göre Girişimler
İşletmeleri faaliyette bulundukları çevreye ya da alana göre sınıflandırmak mümkündür. Buna göre,
işletmeler “ulusal ve uluslar arası alanda faliyette bulunan işletmeler olarak tanımlanabilir. Ancak
günümüzde belli bir saha ya da kökene bağlı kalmıyan oldukça hür hareket edebilen esnek yapılı bir
işletme grubu daha var ki çok önemlidir. Bunlar “çokuluslu işletmeler” (Ç.U.Ş.) olarak tanımlanmakta ve
küreselleşme sürecinin en önemli aktörlerinden biri olarak kabul edilmektedir. Tüm dünyayı faaliyet
sahası olarak gören ÇUŞ’ları da bu sınıflandırma içinde ele almak mümkündür.
Ulusal İşletmeler: Ülke sınırları içinde kurulmuş, kapital ve yönetim açısından başka bir ülkeye bağlı
olmayan işletmelerdir. Bu niteliği gösteren her türlü işletme ulusal işletme sayılır. Türkiye’deki yerli
şirketler ulusal işletmelerdir.
Uluslararası İşletmeler: Yalnızca kendi ülkesinde değil, başka ülkelerde de çeşitli dallarda uğraşta
bulunan işletmelerdir. Bunların kapital yatırımları sınırlıdır ve yönetimleri çoğunlukla ana işletme
yurttaşlarının elindedir. Bu işletmeler sanayi, ticaret, ulaştırma, pazarlama alanlarında yer alırlar.
Çokuluslu Şirket (ÇUŞ): Dünyayı bir tek pazar olarak gören ve durumunu her yerde en kıvamlı
kılmak için kaynaklarını -kapital, yönetim, teknoloji-oralara aktaran bir dünya şirketidir. ÇUŞ’lar
ekonomik yaşamın her alanında yer alırlar ve uğraşlarını pek çok ülkeye yayarlar. Uğraş alanlarını şöyle
sınıflandırabiliriz: Yerel olarak üretilen ya da dış alımı yapılan parçaları kullanan üretici işletmeler; yarı
üreticilik yapan dağıtıcılar ve bağlantılı satışçılar biçimindeki ticaret işletmeleri; sınırlı ölçüde yerel
işletmeye bağlı olan doğal ve tarımsal kaynakların ana üreticileri ya da çıkarımcıları; hizmette ya da
eğlence alanında ana işletmeye bağlı yarı özdeş nitelikte şube örgütlenmeleri.
Yüzyılımızda ÇUŞ’lar çok geniş bir alana yayılmışlar ve elde ettikleri gelir açısından bir çok ülkenin
ulusal gelirini aşar duruma gelmişlerdir. ÇUŞ’ların iş hacmi, dünya üretiminin 1/7′sinden çoktur.
ÇUŞ’ların yıllık büyüme hızları %10′dur. Yapılan kestirimler, 2000 yıllarında ÇUŞ’ların dünya
üretiminin yarısını karşıladıkları yolundadır.
İşkolu Esasına Göre Girişimler
İşkolu açısından sınıflandırılan işletmeler literatürde “üretim” açısından ya da “sektörel” açıdan da
sınıflandırılabilmektedir. Üretim açısından değerlendirildiğinde: Üretilen mal ve hizmet çeşidi yönünden
işletmeler “Endüstri malı” ya da “Tüketim” malı üreten işletmeler olarak; Üretimin yeri açısından yapılan
sektörel ayrımda ise “Endüstri, Tarım ve Hizmet” işletmeleri olarak tanımlanmaktadırlar. Buradaki
ayrımda ise; Üretimin faaliyet gösterdiği işkolu açısından işletmeler “endüstri işletmeleri, ticaret
işletmeleri, hizmet işletmeleri” olarak üçe ayrılır. Bunlar:
a. Endüstri İşletmeleri: Endüstri işletmesi; doğadaki kaynakların hammadde ve malzemelerin fiziksel
ya da kimyasal yönden değişikliğe uğratarak insan gereksinmelerine uygun mal ve hizmetler biçimine
dönüştürülmesi için girişilen işlemler topluluğunu sunan ve ortaya çıkaran tekil veya tüzel kişi
kuruluşlarına denir. Günümüzdeki çoğu işletme endüstri işletmesidir. Hammadde işleyerek
fabrikasyon sistemini uygulayan işletmeler, örneğin uçak, araba, montaj yapan işletmeler, endüstriyel
üretim yapmaktadır.
b. Ticaret İşletmeleri: “Satıcı” ya da “üretici” işletmeleri gibi adlar da alan endüstri işletmelerinin
ürettikleri malların toptancılığını, yarı toptancılığını, perakendeciliğini veya komisyonculuğunu yapan
işletmelerdir. Bunlar ticari alanda üretici işletmelerle tüketiciler arasında yer alan aracı kuruluşlardır.
Toptancı ve perakendeci işletmeler pazarlama işlevlerinin yerine getirilmesinde önemli görevler
üstlendikleri için bunlara “pazarlama kuruluşları” adı da verilir. Aracılık edilen malın özelliğine ve
türüne göre, toptancı ve perakendeci işletmelerin bir çok çeşidi bulunur.
c. Hizmet İşletmeleri: Bir hizmetin yerine getirilmesi veya hizmet üretimi ile uğraşan işletmelerdir.
Hizmet üreten ve pazarlayan her boyuttaki işletmelerdir. Bunlar, konaklama hizmetlerinde (otel,
motel), eğlence hizmetlerinde (tiyatro, sinema), sağlık hizmetlerinde (hastane), eğitim ve öğretim
hizmetlerinde (okul), sigorta ve finansman hizmetlerinde (sigortacılık, bankacılık), taşıma ve iletişim
hizmetlerinde (eşya ve yolcu taşımacılığı, PTT), danışmanlık hizmetlerinde (hukuksal, finansal, ticari
danışmanlık), bakım hizmetlerinde (beraber, elbise temizleyiciliği) bulunurlar. (Sektörel ayrımda
tarım ve sanayi işletmelerinden sonra hizmet işletmeleri yer alır. )
33
Mülkiyete Göre Girişimler
Bu ayrıma göre işletmeler, üretim araçlarının mülkiyetinin kimde olduğuna göre tanımlanmaktadır.
Elbette sahiplik karma yapıda olabilir ancak aşağıda yer aldığı şekliyle bu sınıflandırmada sahipliğin
hangi kesimde ağırlıklı olarak yer aldığına ilişkin olarak tanımlama yapılmaktadır. Mülkiyetine göre
işletmeler; özel kesim, kamu kesimi, yabancı sermayeli ve karma işletmeler olarak ayrılır.
Özel Kesim İşletmeleri: Üretim araçlarının mülkiyeti özel kişilerin elinde bulunan işletmelerdir. Bu
işletmeler, belli amaçlar doğrultusunda, bir ya da çok sayıdaki kişinin çeşitli oranlarda sermayelerini bir
araya getirerek oluşturdukları kuruluşlardır. Her türlü alanda, her düzeyde ve boyutta faaliyette
bulunabilirler.
Kamu Kesimi İşletmeleri: Genel olarak sermayesinin tümü ya da çoğunluğu devlete ya da kamu
tüzel kişilerine ait olan işletmelerdir. Kamu kesimi işletmeleri bir ekonominin tümüne egemen olacak
boyutlarda bulunabileceği gibi, daha dar boyutlarda da olabilir. Kamu kesimi işletmeleri özel kesim
işletmeleri ile yan yana çalışabilirler; aynı konuda ya da değişik konularda üretim yapabilirler. Ayrıca,
özel sermaye sahipleri ile ortaklık kurarak karma tipte işletmeler de oluşturulabilir. Kamu işletmelerinin
güdecekleri amaç, toplumsal ağırlıklı olabileceği gibi, özel kesim işletmeleri gibi salt kâra yönelik de
olabilir. Ülkemizde kamu kesimi işletmeleri İktisadi Devlet Teşekküleri (İDT) ve Kamu İktisadi
Kuruluşları (KİK) olarak ikiye ayrılmakla birlikte, genel adıyla Kamu İktisadi Teşekkülleri (KİT’ler)
ekonomide önemli bir yere sahiptir. Ayrıca, kamu kurumları hukuki açıdan: Genel bütçeli, katma bütçeli,
özel bütçeli (belediyeler), özerk bütçeli işletmeler ayrıca müessese, bağlı ortaklık ve iştirakler olarak
kendi içinde ayrıntılı şekilde sınıflandırılmaktadırlar.
Yabancı Sermayeli İşletmeler: Üretim araçlarının mülkiyeti yabancı ülke girişimcilerinin elinde
bulunan işletmelerdir. Bu işletmelerde, sermayenin tümü yabancı girişimcilerin olabileceği gibi ayrıca
yerli sermaye ile çeşitli oranlarda ortaklıklara girişen yabancı sermaye işletmeleri de bulunur. Bu
ortaklıklar, özel işletmecilerle kurulabileceği gibi kamu kesimiyle de gerçekleştirilebilir. Türkiye’de
yabancı sermayeli işletmelerin yeri hızla artmaktadır. Bu işletmelerin Türkiye’de kuruluşu ile ilgili yasal
düzenlemelerin birbirinden çok farklı olması, farklı yapıdaki sermayeli işletmelerin oluşmasına yol
açmıştır.
Karma İşletmeler: Özel ve kamu tüzel kişilerinin birlikte kurdukları işletmelerdir. Çoğunlukla
bankacılık, otelcilik, sigortacılık gibi hizmet sektöründe faaliyet gösteren bu girişimlere T.C. Merkez
Bankası, Çukurova Elektrik Türk A.Ş. , Ankara ve İzmir Enternasyonel Otelcilik A.Ş., Migros, ArapTürk Bankası veya Bayer gibi yabancı ortağında var olduğu örnekler verilebilir.
İşletme ile girişim arasındaki fark nedir?
Hukuki Açıdan Girişimler
Hukuki yapılarına göre işletmeler; ülkelerin hukuk sistemine göre farklılık gösterir. Ancak, genelde tüm
ülkelerde geçerli olan hukuksal biçimler de vardır. Yasal ayrıntılar olarak birbirinden farklı değerlemeler
olsa da, bu hukuksal biçimler uluslararası düzeyde birbiriyle çok yakındır. Türk Hukuk Sisteminde yer
alan işletme biçimleri uluslararası hukuksal biçimlerle büyük ölçüde benzerlik taşımaktadır. Hukuk
sistemimizde işletme biçimleri aşağıdaki gibi bölümlendirilebilir:
Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre dar sınıflandırmada “Sahış şirketi” olarak belirtilen “Kollektif
ve Komandit şirketler” ve “Sermaye şirketi” olarak belirtilen “Anonim ve Limited şirketler” ile
“kooperatifler” aşağıdaki şekillerde tanımlanmaktadır. Kanunda geçtiği şekliyle tanımlanmakla birlikte
“girişim” kelimesi ile “şirket” kavramının eş anlamda kullanıldığını bir kez daha vurgulamakta fayda söz
konusudur. Bu nedenle tek şahıs işletmesi ya da firma ve benzeri bazı önemli tanımlara da
sınıflandırmanın sonunda “diğerleri” başlığı altında yer verilmiştir.
34
Kollektif Şirket
Ticari bir işletmeyi bir ticaret unvanı altında işletmek amacıyla hakiki şahıslar arasında kurulan ve
ortaklardan hiç birinin sorumluluğu şirket alacaklarına karşı tahdit edilmemiş olan şirket kollektif
şirkettir.(T.T.K.153) Kollektif şirketi hakiki şahıslar kurarlar. Ortaklar tüm mal varlıkları ile şirkete karşı
sorumludurlar. Bu durum, genelde birbirine yakın ve birbirini iyi tanıyan kişilerin bir araya gelmesini
sağlamıştır. Ayrıca;
•
Kuruluş işlemlerindeki basitlik ve kolaylık,
•
Kuruluş işleminin resmi bir kurumdan izin alınmadan gerçekleşmesi,
•
Sözleşmedeki değişikliğin kolaylığı,
•
Ortak sayısının azlığı,
•
Ortaklık payı olarak, ortakların şahsi beceri ve emeklerini katabilmeleri,
•
Kâr ve zararın sözleşmede belirtildiği şekilde serbest olarak dağıtılması,
•
Şirketin tüzel kişiliği olmasına karşın vergiye tabi olmaması,
•
Kârdan kanunen “yedek akçe” ayırma zorunluluğunun olmaması,
kollektif şirketlerin üstünlükleri olarak sıralanabilir.
Komandit Şirket
Türk Ticaret Kanunun 243. maddesi; Komandit şirket, ticari bir işletmeyi bir ticaret ünvanı altında
işletmek amacıyla kurulan ve şirket alacaklarına karşı ortaklardan bir veya birkaçının sorumluluğu belirli
bir sermaye ile sınırlanmış şirkettir. Sorumlulukları sınırlı olmayan ortaklara komandite, sorumlulukları
sınırlı olan ortaklara komanditer denir. Komandite ortakların gerçek kişi olmaları gerekir. Tüzel kişiler
ancak komanditer ortak olabilirler Bu ortaklıklı şirketi, genel ortaklıktan özellik, şirkette bir ya da birden
fazla sorumlu ortağın yanısıra, oy hakkına sahip olmayan en azından bir tane ortağın yeralmasıdır
Anonim
Anonim şirket, bir unvana sahip esas sermayesi muayyen (belirli) ve paylara bölünmüş olan ve
borçlarından dolayı yalnız mamelekiyle (mal varlığı) mesul bulunan, ortakların mesuliyeti taahhüt etmiş
oldukları sermaye payları ile mahdut bir sermaye şirketidir (T.T.K.269). Hukuki anlamda kuruluş,
anonim şirketin malvarlığı, organlar ve sair niteliklerle en azından kanunun emrettiği ölçüde donatılmış
olarak tüzel kişilik kazanmasıdır. Bunun için Türk Ticaret Kanunu belirli usuller emretmiştir. Kuruluş
seçilen türe göre belirli safhalar halinde cereyan eder. Bu safhalar kanun tarafından düzenlenmiştir, biri
tamamlanmadan ötekine geçilemez. Anonim şirketler ani ve tedrici olmak üzere iki şekilde kurulurlar.
Ani kuruluş şirket paylarının tamamının kurucular tarafından taahhüt edilmesiyle olur. Tedrici kuruluş
ise, bir kısım payların kurucular tarafından taahhüt olunması ve geri kalan kısım için de halka müracaat
edilmesi suretiyle olur. Ana sözleşmenin hazırlanması, kurucular tarafından imzası ve kurucuların
imzalarının noterce tasdik edilmesi; Ana sözleşme yazılı olarak yapılır. Özel kanun hükümlerine göre
kurulanlar hariç en az 5 kurucu ortak (hakiki ve hükmü şahıs) ana sözleşmeye imza eder ve bu imzalar
notere tasdik ettirilir. Şirket ana sözleşmesinde Türk Ticaret Kanununun 279 ncu maddesinde sayılan
hususların yer alması zorunludur. Kanuna aykırı olmayan diğer ihtiyari hükümler de ana sözleşmeye
konabilir. İki ya da daha fazla sayıda kişinin bir şirket kurmak üzere anlaşması ve şirket anlaşmasını
imzalamasıyla ortaklıklı şirket doğmuş olur. Şirketin ortakları, şirketin bütün etkinliklerinde eşit olup,
şirketi ilgilendiren kararlar, yükümlülükler ve borçlar konusunda ortak olarak bizzat sorumlulık taşırlar.
Limited Şirket
Limited şirket iki veya daha fazla hakiki veya hükmi şahıs tarafından bir ticaret ünvanı altında
kurulup, ortaklarının mesuliyeti, koymayı taahhüt ettikleri sermaye ile sınırlı ve esas sermayesi muayyen
olan ortaklıktır. Limited şirket bir ticaret ünvanına sahip olmak zorunda olup, ticaret ünvanı iş konusuyla
ilgili olmak zorundadır.
35
•
Şirketin kuruluşu için en az 2, en fazla 50 ortak olmalıdır.
•
Limited şirket ortakları gerçek kişi ve tüzel kişi olabilir.
•
Limited şirketler, bankacılık ve sigortacılık dışında kanunun yasaklamadığı her türlü faaliyette
bulunabilir.
•
Limited şirket sermayesinin en az T5.000 olması şarttır.
•
Ortakların koyacakları sermayenin en az T25 veya bunun katları olması zorunludur.
•
Ortakların şirket borçlarına karşı sorumluluğu, taahhüt ettikleri sermaye ile sınırlıdır.
•
Sermaye hisselere değil paylara bölünür.
•
Limited şirketler, hisse senedi ve tahvil çıkartamaz.
•
Limited şirketlerde ortaklığın devri, anonim şirketlere göre daha zordur.
•
Limited şirketin müdürleri, ortaklardan biri veya birkaçı tarafından yapılabileceği gibi, dışarıdan
da müdür atanabilir.
•
Limited şirketlerde kararlar ortakların oy çokluğu ile alınır.
•
Ortak sayısı yirmiden fazla olan limitet şirketler denetçi bulundurmak zorundadır.
•
Limited şirketlerde ortakların tamamı rekabet yasağına tabi değildir. Sadece yönetici olanlar bu
yasağa tabidir.
•
Limited şirketlerde vergi muhatabı şirketin kendisi olup, kurumlar vergisi tabidir.
Kooperatif: Tüzel kişiliği haiz olmak üzere ortaklarının belirli ekonomik menfaatlerini ve özellikle
meslek ve geçimlerine ait ihtiyaçlarını karşılıklı yardım, dayanışma ve kefalet suretiyle sağlayıp korumak
amacıyla gerçek ve kamu tüzel kişileri ile özel idareler, belediyeler, köyler, cemiyetler ve dernekler
tarafından kurulan değişir ortaklı ve değişir sermayeli teşekküllere “kooperatif” denir. Topluluk halinde
kurulan bu tür girişim, üyelerinin ekonomik durumlarını ve geçim kaynaklarını desteklemek amacıyla
ticari etkinlikte bulunmaktadır. En az 3 kişi bir kooperatif kurabilir. Kooperatife, hem bireyler, hem de
girişimler ortak olabilirler. Kooperatif toplantısında her üyenin tek bir oy hakkı vardır. Üyeler,
kooperatife olan yükümlülüklerini yalnızca kooperatifin sermayesine yatırım yaparak yerine getirirler.
Tek kişi işletmesi: Tek girişimci tarafından oluşturulmuş işletmelere “Hakiki Şahıs İşletmesi” adı
verilir. Hakiki Şahıs İşletmeleri; esnaf, sanatkar, tacir, serbest meslek erbabı yada sanayici olabilir.
Esnaf: Ticareti, sermayesi ile birlikte vücut çalışmasına
dayanan, geliri sürekli olarak ticaret yaptığı bölgenin gelenek ve
teamülüne nazaran tacir niteliğini kazanmasını gerektirmeyecek
kadar az olan, belirli bir işyeri olabileceği gibi gezici ticaretle de
uğraşabilen kanun hükmündeki sınırı aşkın ticaret sağlaması
dolayası ile Ticaret Sicili ve Ticaret ve Sanayi Odasına kayıtlı
olmayan kişilerdir (507 sayılı Esnaf ve Sanatkâr Kanunu).
Sanatkâr: Vücut çalışmasına dayanan bir iş sahibi olan, gezici
olarak ya da çalıştığı sabit bir işyerinde sanat, hizmet ya da
meslek kolunda bilgi, görgü ve ihtisasını değerlendiren, küçük
sanat işyeri bulunan, yanında sorumlu sanatkar çalıştırsa dahi, bu
iş yerinden sağlayacağı kazanç ancak geçimine yetecek kadar
olan kişilerdir (507 sayılı Esnaf ve Sanatkar Kanunu).
Tacir: Bir ticarethane veya fabrika yahut ticari şekilde
işletilen diğer bir müesseseyi kısmen dahi olsa kendi adına
işleten kimseye denir. 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 14. maddesine göre bir ticari işletmeyi
kısmen bile olsa kendi adına işleten kimse tacir sayılmaktadır. Bu tanım gereğince gerçek kişilerin tacir
niteliğini kazanabilmesi için bir ticari işletmenin var olması, bu ticari işletmenin işletilmesi, ticari
işletmenin kısmen de olsa kendisi adına işletilmesidir.
Şekil 2.2: www.kobi.net
36
Birinci Sınıf Tüccarlar:
• Satın aldıkları malları olduğu gibi veya işledikten sonra satan ve yıllık alımları tutarı T80.000.000.000
veya satışları tutarı T109.000.000.000’yi aşanlar,
• Birinci bentte belirtilenlerin dışındaki işlerle uğraşıp, bir yıl içinde elde ettikleri gayri safi iş hasılatı
T44.000.000.000’yi aşanlar,
• Bir ve ikinci bentte belirtilen işlerin birlikte yapılması halinde ikinci bentte yer alan iş hasılatının beş
katı ile yıllık satış tutarının toplamı T80.000.000.000’yi aşanlar,
• Her türlü ticaret şirketi
• Kurumlar Vergisine tabi olan diğer tüzel kişiler ve
• İhtiyari olarak bilanço esasına göre defter tutmayı tercih edenlerdir.
İkinci Sınıf Tüccarlar:
• Birinci sınıf tüccarların dışında kalanlar,
• Kurumlar vergisi mükelleflerinden işletme hesabı esasına göre defter tutmaları Maliye Bakanlığı
tarafından müsaade edilenlerdir. (213 sayılı -Vergi Usul Kanunu, Madde 176-177-178)
Sanayici: Makine, cihaz, tezgah, alet ve vasıtalar yardımıyla ham, yarı mamul bir maddenin veya
enerjinin vasıf, terkip veya şeklini fiziki ve kimyevi olarak az veya çok değiştirerek veya bu
hammaddeleri işleyerek kıymetlendirmek suretiyle imal veya istihsal yapanlar, yılın fiili çalışma günleri
ortalamasına göre muharrik kuvvet (imalat makinası ) kullananlarda 5, kullanmayanlarda 10 kişi
çalıştıranlar sanayici sayılır (Ticaret ve Sanayi Odaları Kanunu, Madde 2)
Serbest Meslek Erbabı: Sermayeden ziyade şahsi mesaiye, ilmi veya mesleki bilgiye ve ihtisasa
dayanan ve ticari mahiyette olmayan işleri, işverene tabi olmaksızın şahsi sorumluluk altında kendi nam
ve hesabına yapanlara denir. (Gelir Vergisi Kanunu, Madde 65-66).
Ticari İşletme: Ticarethane veya fabrika yahut ticari şekilde işletilen diğer müesseseler ticari işletme
sayılır. Ticari işletme Türk Ticaret Kanunu’nun 11., 12., 13. maddeleriyle, Ticaret Sicil Nizamnamesinin
14. maddesinde tanımlanmıştır. Ticari İşletmenin Unsurları: Bir gelir sağlamayı hedef tutmayan veya
sürekli olmayan faaliyetlerle, ticaret kanunun 17. maddesinde tanımı yapılan, esnaf sınırlarını aşmayan
faaliyetler ticari işletme sayılmaz. Ticaret Sicil Nizamnamesinin 14. maddesine göre ticari işletmenin
genel unsurları gelir sağlamanın amaç edinilmesi, süreklilik ve esnaf faaliyetlerinin sınırlarının aşılmış
olmasıdır.
Girişimciliği başlatmanın en yalın biçimi hangisidir?
Bu açıklamalarımız çerçevesinde mevcut mevzuat kapsamında anonim ve limited şirket türleri
arasındaki temel farklara aşağıda yer verilmiştir.
37
Asgari sermaye
Pay Sahipler
Anonim Şirket
Limited Şirket
T50.000
T5.000
En az 5 kişi
En az 2'den fazla 50 kişi (Gerçek
veya tüzel)
(Gerçek veya tüzel)
Yönetim Kurulu
Yönetim
(En az üç gerçek kişi)
1-5 kişi arası gerçek kişi
(Yarısından
Denetçi
fazlası Türk vatandaşı olmalı)
En az bir yönetici
20'den az pay sahibinde denetçiler
zorunlu değildir) (TTK
hükümlerince bu hakka her paydaş
sahiptir)
Hissedarlar kurulu
Mutlak Kontrol
Genel kurul(Bütün hissedarlar)
Genel Kurul Toplantıları
Yılda bir kere komiserin
katılımıyla
Yılda bir kere, komiserin katılımı
aranmaz. Ortak sayısı 20'den fazla
değilse )
Pay sahiplerinin
sorumluluğu
Sermayeye katılımları oranında
Sermayeye katılımları oranında
Sermayeye katılımları oranında
Şirket sermayesinin ötesinde payları
oranında malvarlığıyla sorumluluk
Pay sahiplerinin kamu
borçlarından sorumluluğu
(Bütün hissedarlar)
GİRİŞİMCİ TÜRLERİ
Her girişim özünde kendi karakteristik özelliklerine sahiptir. Bulunduğu çevre, amacı, sahip olduğu
kaynakları, çalışanları ve yöneticisi ya da yönetici gibi daha bir çok nitelik onun kimliğini de belirler. Her
girişimin farlı özelliklerine göre girişimciliğin de farklı türleri söz konusudur. Her geçen gün sayıca artan
nitelikleri ile birlikte girişim türleri de artmaktadır. Buna rağmen belli başlı kriterler çerçevesinde ortak
literatürde yer alan bazı girişimci türleri tanımlanabilir. Örneğin, OECD (2004) raporu ise girişimcileri
“Potansiyel Girişimciler”, “Yaşam Tarzı Olarak Girişimciliği Benimseyenler”, “Büyüme Odaklı
Girişimciler” ve “Kahramanlar” olarak dört ana başlık altında belirtmektedir.
Yukarıda verilmiş olan girişim türleri doğaldır ki girişimciliğin de türlerini belirlemektedir. Ancak
günümüzde girişimciliğin önemindeki artış ve yukarıdaki tanımlamaların dışında kalan girişim tipleri
geleneksel yapıdan farklı girişimcilik türlerini ortaya koymaktadır.
Çeşitli kriterlere dayalı olarak gerçekleştirilen girişimci sınıflandırması önce topluca daha sonra
detaylarıyla aşağıda yer almıştır. Bu sınıflandırmada görüldüğü gibi geleneksel ve yeni tip girişimcilik
örnekleri yer almaktadır. Bunların bir kısmına önceki açıklamalarda değinildiği için burada kısaca yer
verilecektir. Aynı zamanda literatürde bir kavram enflasyonu yaşanması sebebiyle eş anlamlıları da
parantez içinde ya da örnek olarak aşağıdaki sınıflandırmada yer verilmiştir. Böylece aşağıdaki
sınıflandırma ile, farklı kaynaklardan yararlanmak isteyen bir okuyucuya toplu bir gösterim olarak
faydalı olması amaçlanmıştır.
1.
2.
Girişimin Faaliyet Sahasına ve Büyüklüğe Dayalı Sınıflandırma
a.
Yerel Girişimci
b.
Bölgesel Girişimci
c.
Küresel Girişimci
Girişimcinin Niteliklerine ve Yönetsel Becerilerine Dayalı Sınıflandırma
a.
Yönetici Girişimci
i.
Lider girişimci
ii.
Fırsatçı girişimci
38
3.
4.
b.
Kurumsal girişimci (İç Girişimci)
c.
Yenilikçi Girişimci
iii.
Yaratıcı girişimci
iv.
Teknik girişimci
v.
Bilişimci girişimci
vi.
Kopyacı Girişimci
Girişimin Aldığı Risk Düzeylerine Dayalı Sınıflandırma
a.
Durgun (Statik) Girişim
b.
Dinamik (Aktif) Girişim
c.
Takipçi Girişim
Girişimin Amaçlarına Göre Sınıflandırma
d.
Sosyal girişimcilik
e.
Stratejik girişimcilik
Girişimin Faaliyet Sahasına ve Büyüklüğe Dayalı Sınıflandırma
Bu sınıflandırmada girişimin çalışma sahası faaliyetlerinin alanı ve bu unsurların belirlediği faaliyet
büyüklüğü dikkate alınmaktadır. Daha önce girişimlerin ölçeklerine göre küçük, orta ve büyük ölçekli
olduğunu görmüştük. O ayrımda çalışanların sayısı ve girişimin elde ettiği hasılat girişimin büyüklüğünü
belirliyordu. Bu unsurlar daha çok “ekonomik” nitelikteki kriterlerdir. Oysa burada girişimin
büyüklüğünü belirleyen temel unsur, girişimin kapasitesi temelinde ancak ekonomik olmasının yanısıra
onun “teknolojik” hatta “politik” hedef ve politikalarını da içermektedir.
Tüm “ekonomik, teknolojik, politik” ve hatta “sosyolojik” unsurlar girişimin faaliyet sınırlarını
belirlemektedir. Bu sınırlara göre faaliyetin hacmi aynı zamanda işletmenin büyüklüğünü de ortaya
koymaktadır. Bu bakış açısıyla işletmeleri üç sınıfa ayırmak mümkündür:
Yerel Girişimci
Sınırlı Öz Sermaye Ve Personele Sahip, (Küçük) Bu kendi mahalle, köy ya da şehir sınırları için de
kalmayı tercih eden, sınırlı öz sermaye ve personele sahip olan küçük boyutlu girişimlerdir. Esnaflar
“yalın” ya da “geleneksel girşimcilik”te olduğu gibi yer girişime de örnek olmaktadırlar.
Bölgesel Girişimci
Artan Pazar Payına Sahip, (Orta) Yerel girişimciye göre ölçeğini ve pazarını büyütmeyi hedefleyen bu
amaçla yatırım yapan girşimlerdir. Artık mahalle ya da şehirden çıkmışlar nisbeten dışa açılarak belli bir
bölgede faaliyet göstermektedirler. Pazar payını arttırarak yerelden bölgeye taşınmaktadır. Ege bölgesi
işletmecileri ya da daha büyük ölçekte AB pazarına giren Türk girişimciler örnek verilebilir.
Küresel Girişimci
Uluslararası Alanda Faaliyet Gösteren, (Büyük) Hedef ve işletme yapısıyla uluslar arası pazarlarda
boy gösteren girişimlerdir. Uluslararası rekabetin gerektirdiği teknik bilgi ve altyapıya, nitelikli personele
ve kaliteli ürüne sahip olmalıdırlar. Önceki açıklamalarda değindiğimiz gibi, küresel nitelikte faaliyet
göstermek isteyen girişimler uluslar arası nitelikteki işletmelerdir. Uluslararası işletmeler kimi zaman
üretimleri ve diğer faaliyetleri birden çok ülkeye yayılmış bu nedenle çok uluslu bir kimliğe bürünmüş de
olabilirler. Faaliyet sahaları kısaca pazarları tüm dünya’dır. Otel, restaurant, sigorta, bankacılık
sektöründe faaliyet gösteren işletme zincirleri ya da tüm dünyada üretimleri dağılmış ve tüm dünyaya
üretim yapan otomotiv endüstrisindeki işletmeler bunlara örnektir. Son yıllardaki hızlı teknolojik
39
gelişmeler ve kültürel farklılıklar, girişimcileri yabancı piyasalara yönelmeye teşvik etmiştir. Yabancı
piyasalara yapılan yeni girişimlerle de “uluslararası girişimcilik” kavramı ortaya çıkmaya başlamıştır.
Ülkeler arasında işbirliği ve tamamlayıcı stratejiler, küçük ve orta boy işletmelerin uluslararası alanlara
açılma faaliyetleri, üst düzey yönetim modellerinin gelişmesi, ortak girişimcilik faaliyetlerinin artması,
bilgi yönetimindeki gelişmeler ve teknoloji alanındaki hızlı değişimlerin hepsi uluslararası girişimcilik
konusunun gündeme gelmesine yardımcı olmuşlardır. Ayrıca, girişimci şirket yöneticilerinin diğer
ülkelerdeki yeni firmalarla bağlantılı çalışma istekleri de uluslararası girişimciliği ortaya çıkaran
nedenlerden bir tanesi olarak sayılabilmektedir. Konumuz itibariyle üzerinde duracağımız türde budur.
Girişimcinin Niteliklerine ve Yönetsel Becerilerine Dayalı Sınıflandırma
Daha önceki açıklamalarımızda yer alan geleneksel esnaf, ticari işletme vb. şeklindeki niteliksel ayrım
hukuki tanımlamalarla oluşturulmuştur. Ancak burada piyasaya dönük davranışlarında girişimcinin ne tür
niteliklere ve karakteristiklere sahip olduğu onun becerilerini vermektedir. Yine açıklamalarda yer
verilmeyen yönetimin paylaşılıp paylaşılmaması esasına dayalı olarak da “Bireysel” ya da” Katılımcı”
girişimci ayırımları yapılmaktadır. Aşağıda yer alanlar farklı tanımlardan çok yönetici nitelikteki
girişimlere örnek oluşturacak tiplerdir. Bu nedenle kimi zaman ilgili yazında eş anlamlı kullanıldıkları
görülür.
Yönetici Girişimci
Lider Girişimci
Bu hangi koşulda olursa olsun kriz ortamı olsun veya olmasın, teknoloji kullansın ya da kullanmasın
diğerlerinden önce öne çıkan ve diğerlerinin onu izlediği öncü girişimciliktir. Aşağıdakiler hepsi bir
liderlik örneği olabilir.
Fırsatçı Girişimci
Kriz olgusu, içinde barındırdığı doğası gereği fırsat ve tehlikelerle karşımıza
çıkmaktadır. Günümüzün neredeyse artık kanıksamaya başladığımız,
farklılıkları bünyesinde barındıran yerel ve evrensel ölçekli krizleri,
liderliğin olduğu kadar yöneticiliğin de tanımını farklılaştırmaya
zorlamaktadır. Zira ekonomik krizlerden sonra yöneticilerden beklenenlere
hep yenileri eklenmiş, ancak yeni gibi görünen her krize karşı aynı türde önleyici yöntemler ortaya
konulmuştur. Dolayısıyla liderlerin ajandasında artık krizlerle baş edebilmek eskisinden daha üst sıralarda
yer almakta, onları sürekli uyarıcı halde tutmaktadır. Hatta kriz merkezli yaklaşıma göre liderlik kriteri
“kurumu krizin dışında tutma ya da minimum etkilenmesini sağlama” başarısıyla değerlendirilmektedir
Bu tip girişimciler kriz dönemlerinde fırsatları arayan ve değerlendirmeye çalışan esnek yapıya ve
hızlı karar verme yeteneğine sahip girişimlerdir. Konjonktürü takip ederek büyüme stratejilerini
konjonktürel dalgalanmalar sırasında yakalayabilecekleri fırsatlara dayandıran bir anlayışa sahiptirler.
Özellikle kimsenin cesaret edemediği devrelerde
faaliyet
gösterebilme
riskini
üstlerine
alabilmeleri fırsatçı girişimcileri diğerlerine göre
daha cesur kılar. Elbette alınan riskin getirisi de
katlanılan riskle paralel oranda büyük ya da
küçük olabilir. Ancak fırsatçı girişimcinin en
önemli özelliği uzak görüşlü ve soğukkanlı
olmasıdır. Fırsatları görebilmek ya da herkesten
farklı düşünebilmek onları yaratıcı ve plancı
kılar. Fırsatları elde etmek için yeni işler
geliştirmek, eski alışkanlıklardan vazgeçmek ve varolandan farklı bir organizasyon ile ön plana çıkmak
fırsatçı girişimcinin temel özellikleri olarak sayılabilir. Kısaca “krizi fırsata çeviren” girişimcilerdir.
Fırsatı tehlikeye, tehlikeyi fırsata dönüştürmek yönetsel bir uğraş bir beceridir. Bu bağlamda olmak üzere
bir şirketi kurmanın yaratacağı fırsat zamanla iflas gibi bir tehlikeyle sonuçlanabileceği gibi, iflasın
40
eşiğine gelmiş bir işletmenin bunu ne denli yüksek bir uğraşla fırsata da dönüştürdüğü görülmektedir.
Bilindiği gibi ilgili yazında “Kriz yönetimi” kavramı çok eski olmamakla beraber, çağdaş bilimsel temeli
henüz 20 yıllık bir geçmişe sahiptir. Son 20 yılda yaşanan krizler sonucu konjonktür ya da fırsat
girişimciliğinin ortaya çıkmasında “kriz yönetimi” anlayışı etken unsur olmuştur.
Bu girişimci türüne örnek olarak Konjonktür girişimciliği örneği böylesi bir tanımlamadan doğmuştur.
Konjonktürün gelişiminden yararlanabilmek bir fırsatı yakalamaktır. Bu kimi zaman gelişime paralel kimi
zamanda genelin dışına çıkıp aykırı hareket ederek mümkün olabilir.
Kurumsal Girişimci ( İç Girişimcilik)
Küresel rekabet girişimleri gerek içsel gerekse dışsal koşullarını geliştirip genişletecek dinamikleri daha
çok devreye sokmaya itmektedir. Hızla değişen Pazar koşullarına uyum sağlayabilmek için daha esnek bir
yapıya bürünen şirketler benzer değişimi kurumsal yapılarında örneğin personel yetki ve sorumlulukları
konusundaki prosedürler konusunda da göstermektedirler. Faaliyet halindeki organizasyonlardaki başka
bir deyişle iş yapısı içinde yer alan “yeni yatırımları, buluşları, fikirleri ve davranış biçimlerini geliştirip
bu yenilikleri ürünlerde, servislerde, yönetim programlarında ve yeni plan ve programlarda kullanabilen
kişiler” desteklenmekte hatta yetkileri arttırılmaktadır. Kurum içinde yer alan ve girişimci niteliğine
sahip bu kişiler artık “iç girişimciler” olarak adlandırılabilmektedir. Bu vizyona sahip kurumsal yapıya da
“kurumsal girişimcilik” ya da “işletme girişimciliği” adı verilmektedir. O halde, özelde “iç girişimci”
genel de “kurumsal girişimci” olarak tanımlanabilecek olan bu girişimcilik tipinde amaçlanan, hızlı ve
rekabetçi piyasa ortamında çevredeki fırsatları değere dönüştürebilen, yeni rekabet alanları ortaya
çıkartabilen, dinamik, esnek ve inovasyona bağlı bir işletme davranışı oluşturmaktır. Literatürde
kavramsal tartışmalara girmeksizin iç girişimcilere yönelik bazı tanımsal nitelikteki özellikleri verebiliriz:
“Varolan bir organizasyon içinde yer alması ancak yeni organizasyonların arayışında olması ve varolan
organizasyonu gelişmeye dönük şekilde değiştirmeye çalışması” iç girişimcinin temel özellikleridir.
Kurumsal girişimciler, gerek girişimin âtıl (boşta kalan) kaynaklarını devreye sokarak, gerekse var
olan kaynakların verimliliğini artırarak kurumun kendisine olduğu kadar, ekonomik gelişmeye de katkı
vermektedirler. Başka bir deyişle, iç girişimciler sadece kendi organizasyonunu değil aynı zamanda
başka sektör ya da bir ekonomiyi, verimlilik artışları, en iyi işletme uygulamalarının ortaya çıkarılması,
yeni yatırım alanlarının yaratılması ve işletmelerin uluslararası rekabet seviyelerini yükseltmesi
bakımından etkileyebilmektedir.
İç girişimci, üretim, pazarlama, satış, finansman, tedarik (lojistik) ve teknoloji (inovasyon) gibi
kurumsal dinamiklerde gelişmelere yol açacak fırsatları arayıp bunları pratiklerle bağlı bulunduğu
işletmeye yeni bir vizyon olarak kazandıran ve bu yolla işletmenin rekabet gücünü arttırabilmeyi
hedefleyen yaratıcı ve yenilikçi personeldir. İç girişimciler, kurum içerisinde girişimci ruhuna sahip
yenilik getirme fırsatını yakalayan, sadece yeniliği getirmekle kalmayarak fikirlerini ve modellerini
bulundukları işletmenin karlılığını ve rekabet gücünü arttıracak gerçek faaliyetlere dönüştürebilen yaratıcı
bireylerdir. Bu nedenle, kişinin iç girişimci sayılabilmesi için karar verme yetki ve sorumluluğunu
kayıtsız olarak elde etmesi gerekir. Bu durum aynı zamanda girişimci ile girişimci arasındaki farklılığı da
ortaya koymaktadır. İç girişimcilik, kaynakları elde etme ve kullanma yeteneği, strateji oluşturma ve
performans seviyesi bakımından sistematik olarak bağımsız girişimcilikten farklıdır. İç girişimciler içinde
bulundukları işletmenin yapısı, süreçler, prosedürler ve kültür gibi değişkenlerden etkilenirler; Çalıştıkları
işletmedeki entegrasyon ve koordinasyona girişimcilere göre daha fazla önem vermek durumundadırlar.
Bu durum gerek sorumluluk gerek kazanç açısından iç girişimleri daha fazla sınırlı kılar. İç girişimci
ancak kendisine verilen yetki ve sorumluluk dâhilinde hareket edebilir. Bunun farkında olan rekabetçi
kurumlar kendi dinamiklerini harekete geçirebilmek dolayısıyla iç girişimcilerin önünü açabilmek için
kalıplaşmış kuralları ya da prosedürleri esnetebilmektedirler.
İç girişimci bir yandan sorunları işletme sistemi içerisinde çözme eğilimi gibi geleneksel yönetici
özelliklerini gösterirken, diğer yandan örneğin fırsatları dikkatlice değerlendiren geleneksel yöneticinin
tersine, kabul edilebilir riskleri üstlenme yolunu tercih ederek girişimci gibi hareket etmektedir.
41
İşletme içinde iç girişimciliği desteklemek; yenilik ve değişimleri gerçeğe taşıyarak pazarda rekabet
avantajı sağlamak ve girişimci ruhunu taşıyan bu bireylerin değişim ve yenilik getirme arzularını kendi
başlarına küçük işletmelere yönelerek kısıtlı olanaklarla kullanmaları yerine, işletmenin sunduğu
kaynaklarla daha avantajlı biçimde işletmenin yararına gerçekleştirmelerine olanak tanımaktır.
Yazında bir kurumun girişimciliği; risk alma, inovasyon, proaktivite ve agresif rekabet eğilimlerini
kapsayan örgütsel yönelime eş değer olarak incelenmektedir.
Fırsatların tespit edilmesi ve değerlendirilmesinde agresif, çevrenin hızlı değişimi ile ortaya
çıkabilecek tehditler karşısında ise hızla yeni pozisyon alan işletmelerin, işletme davranışlarının tespit
edilmesine yönelik çalışma ve araştırmalar, kurumsal girişimciliğin önemini her geçen gün biraz daha da
arttırmaktadır.
Kurumsal girişimcilik genel kabul görmüş şekliyle, performans ve büyüme amacıyla çevredeki
fırsatları değerlendirerek risk alma, inovasyon, proaktivite ve agresif rekabetçiliğe yönelik işletme
düzeyindeki eğilim ve davranışların bütünüdür. Başka bir deyişle, “bir işletmenin karar alma biçimlerine,
yöntemlerine ve uygulamalarına, temel girişimci özelliklerini sergileyen stratejik oryantasyondur”. Bu
yaklaşım paralelinde, girişimci örgütler risk alan, yenilikçi ve proaktif olarak görülürken muhafazakâr
firmalar riskten kaçan, daha az yenilikçi ve “bekle ve gör” politikasını izleyen kuruluşlar olarak
algılanmaktadır. Agresif rekabetçiliğin, kurumsal girişimciliğin bir başka önemli bir unsuru olduğu
ortaya konulmuştur. Bu bağlamda, işletme çalışanları ve yönetimi ile kurumsal bir bütünlük içinde
inovasyon, risk alma, proaktivite ve agresif rekabetçilik eğilimleri kurumsal girişimciliğin toplam
bileşenleri olarak karşımıza çıkmaktadır
Risk alma eğilimi, önceden getirisi belli olmamasına rağmen örgütün yenilikçi projelere destek veren
örgütsel düşünce, tutum ve normların toplamıdır. Risk almak, süreç sonucunda farkında olunan
kayıplara rağmen girişimden geri durmamak; elde edilecek üstünlük için önceden belirlenmiş kayıplara
tahammül edebilmektir
Agresif rekabet, bir işletmenin mevcut pazarlarda rekabet üstünlüğünü elde etmek, güçlendirmek,
korumak yada pazar payını artırmak amacıyla rakiplerine yönelik gösterdiği saldırgan ve düşmanca
hamleler ve davranışlardır (Lumpkin ve Dess, 2001). Rekabet içerisinde bulunan rakip firmaları
rekabet dışı bırakma ve geçme konusunda güçlü bir eğilimi yansıtır.
Proaktivite eğilimi örgütün pazardaki fırsatları takip etme yanında ürün, hizmet, teknoloji, yönetim
stratejileri, yeninde yapılanma gibi konularda sektöründe öncü rolü üstlenerek çevresini şekillendirme
yeteneğini kapsar. Öngörücü-basiretli-aktif yaklaşımdır. Bunun tersi reaktif yaklaşımdır, başka bir ifade
ile, tepki gösterici yani bağımlı hareket ederek uyum gösterici bir yaklaşımdır. Örneğin kopya ederek.
Yenilikçi Girişimci
Yeniliğe odaklanmış, yeniliği kendi organizasyonu her türlü departmanı içinde kullanan girişimci tipidir.
Yaratıcı Girişimcilik: Yaratıcı girişimcilikte mevcut ürünlerde tasarım veya kullanım itibari ile bazı
değişiklikler yapılması, hatta, tüketici beklentilerinin de ötesinde mevcut olmayan ürünleri yeni bir fikir
veya buluşun pazara sürülmesi şeklinde üreterek, piyasaya sunmak önemlidir. Teknolojiyi genel ya da
bilişim temellimi kullandığına göre ikiye ayırabiliriz.
Teknik girişimcilik: Teknik girişimci, öngörü ve sezme yeteneği ile pazar yaratma ve geliştirme
becerisine sahip, teknoloji geliştirebilen ve inovasyon (yenilik) yöntimine hâkim girişimci olarak
tanımlanabilir. Tekno-girişimcinin başarısı, öngörülerinin mümkün olduğu kadar doğru ve gerçekçi
olmasına bağlıdır. Tekno-girişimciliğin gereği, faaliyette bulunmayı düşündüğü alanda çok daha
uzmanlaşmış ve bu alanda iyi yetişmiş olmaktır. Tekno-girişimciliğin en büyük avantajlarından biri ise
küçük bir sermaye ile yüksek büyüme hızlarının yakalanmasıdır. Teknik girişimci öngörü ve seziş
yeteneğiyle, pazar yaratma ve geliştirme becerisinin yanı sıra, teknoloji geliştirebilme ve inovasyon
yapabilme konusunda da beceri sahibi kişidir.
Aile üyeleri bilgileri birbirlerine aktarmakta daha hızlı ve isteklidirler. İşletmenin hiyerarşik
kademeleri içerisinde akraba oranının yüksek olması bir dezavantaj oluşturur. Nedeni ise kurumun kendi
ağı etrafında dönmesi ile çevresini kolayca takip edememesidir.
42
Bilişimci Girişimcilik: Bilgi ve iletişim teknolojilerinin etkin olduğu, bilginin bir üretim faktörü ve
bilişimin tarım, sanayi ve hizmetler kesimlerinden sonra dördüncü sektör sayıldığı “Bilgi toplumu”nda
girişimler gelenekselden daha farklı ve özellikli donanımlara sahip olmalıdırlar. Bilişim teknolojisinin
bilgi üretimini hızlandırması sonucu bilginin hem hacmi hem de göreceli önemi artırmıştır. Hem bilgiye
sahip olmak hem de bilgiyi üretmek ve kullanmak (bazıları için ayrıca, bilgiyi satmak) temel olgular
haline gelmiştir. Enformasyona ulaşmanın yarattığı fark işletmeleri bu sahada daha rekabetçi kılmaktadır
çünkü bilgi ekonomisinin zemini sanal ortamdır ve hız temel unsurdur.
Enformasyon girişimcinin kararlarını belirleyecektir. Girişimci riskini en aza indirmek ve en yüksek
karı elde edebilmek için kendini belli bir bilgi yüküyle donatarak karar ve tercihlerinde akılcı olmak
zorundadır. Ekonomik ve sosyal yapıya sahip olduğu ve ortaya koyduğu performansıyla yön verenler yani
ekonomik gelişmenin lokomotif gücü yenilikçi girişimlerdir.
Kopyacı Girişimci: Ayrıca Bilişimci girişimciliğin gereği gibi uygulanamaması durumunda buna
karşıt terimlerle ifade edilebilecek değişik girişimci türleri söz konusu olabilir. Bunlardan birisi, eksik
veya yanlış bilgi ile girişimciliğe yönelme anlamında “bilgisiz girişimcilik” olarak isimlendirilebilir. İş
alanlarının ve sektörlerin artan bilgi gereksinimine cevap verebilecek bilgi donanımına sahip olmamayı
ifade eder. Diğeri, çevresinden gördüğü kadarıyla, onların faaliyetlerini taklit ederek girişimcilikte
bulunmaktır. Bu tür girişimcilik için “kopyacı girişimcilik” terimi kullanılabilir. Bu girişimci tipine
örnek olarak Tepkisel ya da başka bir değişle Takipçi girişimciliği örnek verebiliriz.
Tepkisel Girişimcilik: İşletmesiyle ilgili yenilik ve değişimleri yaratmak yerine, başka girişimcilerin
yaptıkları yeniliklere göre işletmesini değiştiren kişilerdir. Özellikleri: - Tüm yetki tepe yöneticidedir,
fakat çevre analizi etkin olarak yapılmaz. Doğal olarak; çevresel tepkileri, kendilerine baskı geldiği
zaman verdikleri söylenebilir. Rekabette yetersiz ve risk almada isteksizdirler.
Alınan Risk Düzeyine Dayalı Sınıflandırma
Esnaf ya da zanaatkarlar atalardan kalan teknik becerilere dayanıyor iken artık günümüzün daha
kompleks yapısı içindeki girişimciler, nerdeyse risk alma ile özdeşleşmiş durumdadırlar. Önceki
açıklamalarda da yer aldığı gibi, Risk alma eğilimi, önceden getirisi belli olmamasına rağmen örgütün
yenilikçi projelere destek veren örgütsel düşünce, tutum ve normların toplamıdır. Çok uzun bir süredir
ilgili yazında özellikle, gelişmekte olan ülkelerde küresel aktörlerin baskısı ve kamu düzenlemelerinin
etkisi ile işletmelerin uzun vadede rekabet avantajı elde etmek amacıyla, yeni riskler almalarının
gerekliliği de oldukça yoğun bir biçimde destek bulmaktadır
Risk almak, “süreç sonucunda farkında olunan kayıplara rağmen girişimden geri durmamak; elde
edilecek üstünlük için önceden belirlenmiş kayıplara tahammül edebilmektir”. Teorik açıdan girişimcilik
kavramı risk kavramı ile bütünleşmiş durumdadır, öyle ki Cantillon’un (1755) ticaretin doğası üzerine
yazdığı ve girişimci kavramının doğumu sayılan denemesinde girişimci, “faaliyeti sonucunda kâr elde
etmek amacıyla risk alan kişi” olarak tanımlanmaktadır. Girişimciliğin kavramsal gelişiminde ise, risk
alma davranışı salt kâr etme arzusundan farklılaşmış, alınan risk ile birlikte yeni bir süreç, hizmet, ürün
yada bunların herhangi bir kombinasyonunu sağlayarak ticari bir değer yaratabilen kişi girişimci olarak
nitelendirilmiştir. Doğal olarak, yeni pazar ve faaliyet alanlarını değerlendirme girişimleri makul
derecelerde risk almayı gerektirmektedir. Risk almaktan tamamen kaçınmak ise, orta ve özellikle uzun
vadede pazar koşullarına da bağlı olarak işletmenin rekabet üstünlüğünü kaybetmesine hatta pazardan
çekilmesiyle bile sonuçlanabilir. Eğer, işletme açısından yalnızca mevcut müşteri ve rakiplerine
odaklanarak, mevcut ve potansiyel müşterilerin gelecekteki beklenti ve ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik
yeni girişimlerin gözardı edilmesinin olumsuz sonuçlara neden olacaktır.
a.
Durgun Girişimcilik: Faaliyette bulunulan alanda dengeli şekilde gelişmenin sürdürülmesi ve
yeni alanlara girerek riskin arttırılmasından kaçınılması şeklinde tanımlanabilir. Bunlara örnek
olarak Kamu İktisadi Teşebbüsleri (KİT) ve pazarlama problemi olmayan özel sektör işletmeleri
gösterilebilir.
b.
Dinamik Girişimci: Özellikleri proaktif, agresif, radikal ve yenilikçi olarak tanımlanan tüm
girişimcilerdir. Örnek olarak “Kurumsal girişimci” ya “Yenilikçi girişimci” örnek verilebilir.
c.
Takipçi Girişimci: Reaktif, uyumlu veya “Tepkisel” ya da “Kopyacı” olarak tanımlanan
girişimci buna örnek verilebilir. Her ikisinde de diğerlerini gerekçeler farklı bile olsa takip etme
eğilimi söz konusudur. Önceki açıklamalarımızda yer verdiğimiz için tekrar edilmemiştir.
43
Amaçlarına Göre Sınıflandırma
Sosyal Girişimcilik
Geleneksel anlamda ekonomik değer yaratan bu süreçte “kâr” amaçlayan girişimciye, günümüzde
“sosyal fayda” amacı da eklenmiş ve bu anlamda yeni bir girişim tanımı ve türü doğmuştur.
Girişimciliğin önemindeki artış toplumun ekonomik kalkınmasında daha fazla rol almaları gerektiği
konusundaki görüşlere temel oluşturmuştur. Bu yeni bir bakış açısı olarak “sosyal girişimcilik” kavramı
ortaya çıkmıştır. Bu anlamda girişimler sosyal içerikli projelerde yer almaya ya da öncü olmaya
başlamışlardır. Yoksulluğun ya da işsizliğin yaygın olduğu bir yörede, en çok sosyal faydanın
sağlanabileceği alanı doğru tespit edip, küçük bir sermaye ile o potansiyeli ortaya çıkararak yoksul
kesime iş, aş veya sosyal fayda sağlama süreci “sosyal girişimcilik” olarak tanımlanır. Toplumun
geleceğinin iyileştirilebilmesi için kar amacı gütmeksizin
farklılık yaratmaya çalışır. Boyutu, düzeyi ve türü her ne
olursa olsun girişimcilerin yaptıkları iş insanların huzur ve
refahını amaçlamaktadır. Otomobil üreticisi, ressam, ilaç
üreticisi, terzi, bakkal, manav, kuaför vs... Girişimcilik
fonksiyonunun sonucunda insanlar tatmin olmakta, gelirlerini
Şekil 2.3: www.kobidestek.org
yükseltmekte ve dolayısıyla yaşamdan tat almaktadırlar.
Girişimciler insan yaşamının kalitesini arttırmaya yönelik her
faaliyetin dinamik unsurlarıdır
Sosyal girişimciler, toplumsal sorunlara çözüm arayan, amaçları kâr
sağlamak olmayan, kâr sağlamanın aksine toplum içerisinde gizli durumda bulunan
potansiyelleri ortaya çıkararak işsizliğin azalmasına, yoksulluğun gerilemesine, kişisel
gelir düzeyinin artmasına dolayısıyla da sosyal dengenin pozitif yönde gelişmesine
katkıda bulunmaya çalışan kişilerdir.
Stratejik Girişimci
İşletmeler arasında dayanışma ve kaynak birleştirme faaliyetlerinin genel şeklidir. Bu oluşumda, güçlerin
sinerjik etkisinden yararlanmak hedeflenir. Proaktif yaklaşımın somut ifadesidir. Ortak oluşumlar kartel,
tröst gibi uç örneklerin yanı sıra işortaklığı (Joint Venture) olarak şeklinde daha yaygındırlar. Genel
olarak birleşme, satın alma (takeover) ve stratejik ittifak (Acentalık, ortaklık, lisans antlaşması) Dağıtım
kanallarını kullanma, bilgi bankası oluşturma; Ar-Ge birimlerinin birleştirilmesi; konularında Ortak
Girişimler oluşturulabilir. Genel olarak belli bir iş için kurulan ortaklıklar genellikle büyük çaplı proje tipi
taahhüt işlerinde, farklı uzmanlık gerektiren işlerde işbirliği yapma şeklinde olur. Ör, Baraj, Boğaziçi
Köprüleri, Metro inşaatı vb. Bu oluşumda, güçlerin sinerjik etkisinden yararlanmak hedeflenir. Proaktif
(öngörücü-basiretli yaklaşım) yaklaşımın somut ifadesidir. Bunun tersi reaktif yaklaşımdır (tepki gösterici
44
yaklaşımdır). Günümüz işletmeleri faaliyette bulundukları işletmelerle rekabet halinde olmasına karşın,
rekabet üstünlüğünü elde tutmasında çevre bileşenlere de dikkat etmelidir. İşletme rekabet üstünlüğünü
sürdürebilir kılmak için tedarikçileri, müşterileri, çalışanları ve pazara girme potansiyeli olan yeni
girişimcileri yakından takip etmelidir.
Bir girişimci sizce hangi temel özelliklere sahip olmalıdır?
Okum a Parçası:
# $" "!$!+ ),(.. )+"+ -#! % $'$ -"+ $ '
'-+!+3 $'$!+3 ' +!+ =,!.#!>3 - ! %<%' ".!)! !
$+#+!6 $!9$ =@??@> %!-#+!"+ - ! " + !- ""'
%"'4,(!## $"%'!!-#"+"!+3-!!"+'#!
%' ""' #- "+ !( #! !#* ' .-.!3 '!#+"+ %
$'$"++!6 '+"+' ""' %"'$ #!!+ )+"+ !' #,!3 $ ! % "+
.!#**3"")="!$$),(..,.!>%'<!)=# $$
" )> .!#*!6 !* @??A '++ !+- .. = !(> $ $$"9$
'!##+*+""'%"'$-!+"+87!%"+#"+''!#+%#!!!++
$#+3 # $" ,)# ## '! "! ' '"$! -"+ *!7:#"
* !)-#! %"'! $*$ .(! ""' %"'! $# ! ""' !-'
!#!!6 !*3 " )$!++ ' # $ (+!+"+ )+"+ $# $!+ + "
#+!""'!-,!' $"$$9+#)!""'!-$*$!
= ## 5<<#$!'6"6!<$!'&">6 #" !- ""' !- !! '!++*+
(+ #!+ %! $*$ $! !6 #" %"'! ! #' ',
3 ""' %"'!+ ""' ' '!#' +!+ ! ".!.!6 $$ '+ "+!3 #"
!-! %# '#! # !# -" )!" $!+ 3 ""'
!-! )+"+ $ $!$ -!* '##!6; #* + , & $#
"!"
"%#$$-/2!*1.0+
DIŞ TİCARET İLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR
Dar kapsamda bir tanımlama ile ticaret, bilindiği üzere, üretilen mal ve hizmetlerin belirli bir ücret
karşılığı son kullanıcılara ulaştırılmasını sağlayan alım-satım faaliyetlerinin tümüdür. Geniş tanımlamada
alım- satım dışında pazarlama, nakliye, tanıtım vs. faaliyetler de ticari faaliyetler kapsamına girmektedir.
Ticaret genel olarak, iç ve dış ticaret olmak üzere ikiye ayrılır. İç ticaret yurtiçi ticari faaliyetleri
kapsarken, dış ticaret ile kastedilen yurtdışı ile ya da yurtdışına yönelik gerçekleştirilen ticari
faaliyetlerdir. Dış Ticaret, malların ve sermayenin ulusal sınırların dışına akışıyla ilgilidir. İhracat yurt içinde
üretimi gerçekleştirilen bir malın o ülkenin mevzuatına uygun bir şekilde başka bir ülkeye gönderilip,
bedelinin yurda getirilmesidir. İthalat ise, bir malın bedelinin ödenerek yurda getirilmesidir.
İhracatta para akışı içeri, mal akışı dışarı doğrudur. Dış ticaret alım satım işlemlerinin teslimi
açısından ithalat ve ihracat olmak üzere iki şekilde gerçekleşir. Dış ticaret, dış ülkelerle mal bazında
yapılan ticaret rakamlarını içerir. Bir ülkenin ekonomik ilişkilerinin önemli bir bölümünün, dış ticaret
istatistiklerinde gözlemlenmesi mümkündür.
Dış ticarette en önemli göstergeler, dış ticaret açığı ve dış ticaret hacmi rakamlarıdır. İthalatın
ihracattan fazla olması halinde dış ticaret açığından, fazla olması halinde ise dış ticaret fazlasından söz
edilir. Dış ticaret hacmi denildiğinde ise, ithalat ve ihracat rakamlarının toplamı, yani o ülkenin
gerçekleştirmiş olduğu toplam dış ticaret akla gelmelidir. Diğer bir gösterge olan ihracatın ithalatı
karşılama oranı ise, ihracatın ithalata bölünmesiyle bulunur ve dış ticaretin genel seyri hakkında fikir
verir.
45
Ülke ekonomisinin kalkınmasında ihracat önemli bir yere sahiptir. Bu nedenle ülkelerde ihracatın
artırılması, ithalatın azaltılması önemli hedefler arasındadır. Böylece ülke dışarıya mal ve hizmet satarak
döviz kazanırken diğer yandan dışarıdan ihtiyaç duyup alacağı mal ve hizmet miktarını azaltmış
dolayısıyla dışarıya kaynak aktarımını azaltmış olacaktır. Ülkelerin bu hedeflere ulaşmak
için aldıkları kararlar ve tedbirler dış dış ticaret politikasını oluşturur. Dış ticaret politikası ülkelerin
ihracat ve ithalata konu olan her türlü müdahale, tedbir ve teşvik unsurlarını kapsar. Küreselleşme süreci
ile birlikte dünyada ihracat sürecinde kullanılan belgeler, tanımlar ve uygulamalar
standartlaştırılmaktadır. Türkiye de Gümrük Birliği Anlaşmasıyla birlikte bu standartlaştırma sürecinin
içinde yer alarak, standartlara uymak için kanun ve yönetmeliklerinde değişiklikler yapmıştır.
Dış ticaret politikası açısından bir devletin dış ticaretini etkileyebilecek unsurların başlıcaları yasaklar,
gümrük resmi, ticaret antlaşmaları, primler, sübvansiyonlar ve idari korumacılık olarak sınıflandırılabilir.
Bunlardan yasaklar, ithalat ve ihracat yasaklarıyla transit geçiş yasakları şeklinde bir ayırıma tabi
tutulurken; gümrük resmi de aynı şekilde ithalat, ihracat ve transit ticarette uygulananlar olarak üçe
ayrılmaktadır.
Dış Ticaret Rejimi – Ödemeler Dengesi
Dış ticaret rejimi, bir ülkeye mal ve hizmet girişi ile o ülkeden mal ve hizmet çıkışı karşılığında, döviz
giriş ve çıkışlarını kontrol eden, bunları kurallara bağlayan, gereğinde bu kurallara kısıtlama getiren,
gereğinde teşvik eden kararların toplamıdır. Her ülkede dış ticaret, belli bir kambiyo rejimine göre
yürütülür. Bu rejim, ülkelerin ekonomik yapılarına göre bazı ülkelerde geniş bazı ülkelerde dar bir
çerçeve içerisinde oluşur. Bu çerçeveyi tayin eden en önemli unsur Ödemeler Dengesi ‘dir. Ödemeler
Dengesi, bir ülkenin dövizle ifade edilen bütün gelir ve giderlerinin toplamına denir. Ödemeler Dengesi
açık vermeyen ülkelerde dış ticaret daha rahat şartlarla yapılırken, aksi olan ülkelerde dış ticaretin bir çok
kısıtlamalarla yapıldığını görüyoruz. Bir ihracat işlemi, her biri stratejik kararlar gerektiren pek çok
aşamadan oluşmaktadır. Bu kararların alınması ve ihracat işleminin firma açısından karlı ve hukuki
anlamda da geçerli olabilmesi, bu işlemin ulusal ve uluslararası kural ve teamüllere uygun olarak
gerçekleşmesine bağlıdır. Bunun için yürürlükteki mevzuat ile ticari uygulama ve prosedürlerin en güncel
şekilde takip edilmesi zorunluluktur.
Ödemeler Dengesinin başlıca kalemlerini özet şeklinde şöyle sıralayabiliriz:
1.
Cari İşlemler
a.
Dış Ticaret (İthalat – İhracat)
b.
Görünmeyen Kalemler (Turizm, Navlun geliri, İşçi Dövizi transferleri gibi)
2.
Sermaye Hareketleri
3.
Resmi Rezervler
Ödemeler dengesinin en önemli unsurlarından biri, Cari İşlemler kaleminde yer alan dış ticarettir.
Örneğin dış ticaret, ülkemiz ödemeler dengesinin % 60-75 gibi önemli bir bölümünü oluşturmaktadır.
İthalat ve İhracat hareketleri arasındaki farkın ülke lehine olması Ödemeler Dengesinin de lehte olmasını
büyük ölçüde etkiler. Ödemeler Dengesi açık vermeyen ülke, ekonomik bakımdan güçlü ülke anlamına
gelmektedir.
Dış ticaret ile ilgili yukarıda verilen genel bilgiler ışığında dış ticaret ile ilgili bazı temel kavramlar
öne çıkmaktadır. Bunlar ve tanımları aşağıda yer almaktadır.
Döviz: Uluslararası ödemelerde geçerli olan, yabancı paralar, para işlevi gören her türlü bono, çek,
poliçe, kredi mektubu, havale ve benzeri varlıkların tümüdür. Nakit şeklinde olan eldeki paraya "efektif",
nakde dönüştürülebilir herhangi bir araç şeklinde olanlara (banka havalesi, ödeme emri, döviz poliçeleri,
mevduat sertifikaları, seyahat çekleri vb.) da "döviz" adı verilmektedir. Döviz, çeşitli şekillerde ifade
edilebilen bir kelimedir. Türk Parasını Koruma Kanunu, dövizi efektif dâhil, yabancı parayla ödemeyi
sağlayan her türlü hesap, belge ve araç olarak ifade etmektedir.
Kambiyo: Kambiyo, para ya da para yerine geçen belgelerin değiştirilmesi işlemidir. Kambiyo
senetleri ise, karşılığı yabancı para ile ödenmek üzere düzenlenen ve uluslararası ticarette kullanılan
46
senetlerdir. Para alım ve satımı ile ilgili işlemleri kapsar. Kambiyo senedi ise kıymetli evrakın tüm
özelliklerini taşıyan ve uygulamada en yaygın olarak kullanılan kıymetli evrak çeşididir. Kanunen emre
yazılı olarak düzenlenen, içerdikleri hak bakımından mutlaka bir para alacağını konu edinen, ekonomik
alanda çok işlem ve etki gören önemlerinden dolayı Türk Ticaret Kanunu’nda özel olarak düzenlenmiştir.
Kambiyo, nakit para veya para yerine geçen her türlü araç ve senetlerin alım ve satımı iken millî para ve
yabancı paraların dolaşımına ilişkin olarak kambiyo ise; para yerine geçen ve ödeme aracı olarak
kullanılabilen her türlü bono, çek, poliçe ve diğer menkul kıymetler anlamında da tanımlanabilir.
Kambiyo Mevzuatı: Para ve diğer menkul kıymetler ile maden ve taşların iç piyasada tedavülü ve
ülkeden ihraç veya ülkeye ithaline ilişkin usul ve esasları düzenleyen hukuki metinler bütününe kambiyo
Mevzuatı denilir.
FOB (Free On Board): Malların belirtilen yükleme limanında gemi bordasına aktarılmasıyla
satıcının teslim yükümlülüğünün yerine getirildiği anlamına gelir.
CIF (Cost, Insurance, Freight): Satıcının, mal bedeli ve navlunun yanı sıra taşıma sırasında malların
kayıp ve hasar riskine karşı deniz sigortası sağlama yükümlülüğü olduğu anlamına gelir.
CFR (Cost And Freight): İşleme konu olan malların, belirlenen varış yerine kadar taşınması için
gerekli olan masrafları ve navlun bedelini satıcının ödemesi anlamına gelir.
Konvertibl Dövizler: Uluslararası para piyasalarında bütün ülkelerce kabul gören ve bu sebeple bir
diğer ülke parasına serbestçe çevrilebilme imkânına sahip dövizlerdir.
Döviz Alım Belgesi (DAB): İhracat bedellerinin ve ihracatçının bankası tarafından talep edilen banka
komisyonlarının alışı yapılırken düzenlenen belgeye denir.
Döviz Satım Belgesi (DSB): Dışarıya ödenen ithalat bedelleri, aracı komisyoncunun komisyonları,
yurt içindeki bankanın yurt dışındaki muhabir şubelerinin talep ettiği komisyonlar vb. için düzenlenen
belgeye denir.
Döviz Tevdiat Hesabı (DTH): Gerek yurt dışında gerek yurtiçinde yerleşik gerçek veya tüzel
kişilerin serbest tasarruflarında bulunan döviz veya efektifler banka veya özel finans kurumlarında
açtırdıkları tevdiat hesaplarıdır. Bu hesaplardaki dövizlerin kullanımı serbesttir.
Gümrük: Bir ülkenin giriş ve çıkışında ticari hareketlerin denetim ve gözetiminin yapıldığı yer olarak
tanımlanır. Diğer bir tanımla da yurt dışına gidiş veya yurt dışından dönüş sırasında gümrük işlemlerinin
yapıldığı yerdir. Gümrük işlemlerinin en önemli bölümünü dış ticaret işlemlerini yapan işletmeleri
ilgilendiren aşağıdaki bölümleri önem kazanmaktadır.
Gümrük tarifesi: Dış ekonomi politikasının en eski ve en çok kullanılan araçlarından biridir.
Tanımda gümrük, belli bir malın gümrük sınırını geçişinde ödenen vergi ve harçlardır. Tarife ise,
uluslararası ticarete konu olan bütün mallara uygulanan vergileri belirleyen listelerdir. Gümrük vergileri,
gümrük yükümlülüğünün doğduğu tarihte yürürlükte olan gümrük tarifesine göre hesaplanır.
İhracat Çeşitleri
Özellik Arz Etmeyen İhracat : İhracı yasak ya da bir kurumun iznine bağlı olmayan ya da kayda bağlı
mallar listesi dışında bulunan veya kayda bağlı olmaksızın yapılan ihracat “Özellik Arz Etmeyen” ihracat
sayılır. İhracatçı, ihracatı onay ve kayıt için İhracatçı Birliklerine bildirir. Dış Ticaret Müsteşarlığı
(DTM), ilgili meslek kuruluşları ve bankadan (döviz alım belgesi), Gümrük Beyannamesi ve gerekli diğer
belgelerle Gümrük İdaresine müracaat ederek ihracat gerçekleştirilir. İhracat bedeli döviz yurda getirilir.
İhracat için kullanılan ihracat kredisi yurda getirilerek ihracat kapatılır.
Kredili İhracat: İki ve çok taraflı kredi anlaşmaları dışında kalmak kaydıyla, ihracat bedelinin Türk
Parası Kıymetini Koruma mevzuatında öngörülen süreler içerisinde yurda getirilmesini öngören bir satış
şeklidir. Kredili ihracat, uluslararası bankacılık usulleri çerçevesinde yapılmaktadır. Yetkili bankalar ve
ihracatçılar belirlenen süredeki ödemeler ile kredi sözleşmesinde yer alan taksitlerin, süresi içerisinde
ülkeye getirilerek bir bankaya satılması ile ilgili önlemleri almak zorundadırlar. Kredili ihracat da, ihracat
bedelleri satış sözleşmesinde belirlenen vadeleri izleyen 30 gün içerisinde tahsil edilir. İhracatçı malın
47
cinsi, ödeme planı ve ödeme süresini içeren satış sözleşmesinin aslı ve tercümesi ile İhracatçı Birliklerine
müracaat eder, Gümrük İdaresi gümrük beyannamesi üzerine “Kredili İhracat” şerhi düşerek ihracatın
gerçekleşmesini sağlar. Fiili ihraç tarihinde başlayan kredili ihraç süresi; Dayanıksız Tüketim Mallarında
2 yıl, diğer mallarda 5 yıl olarak belirlenmiştir.
Transit Ticaret: Bir ülkeden satın alınan bir malın, transit olarak veya doğrudan doğruya bir başka
ülkeye ihracı söz konusu ise; alış ve satış bedelleri arasında fark olmak üzere, mal bedelleri için transfer
yapılarak veya yapılmaksızın satın alınan yabancı menşeli veya Türk menşeli olup yurt dışına satılmış
(serbest bölgelere yapılan satışlar dahil) malların transit olarak veya doğrudan doğruya, İthalat ve İhracat
rejimi hükümlerine tabi olmaksızın başka bir ülkeye ya da serbest bölgelere satılmasıdır.
Konsinye İhracat: Kesin satışı daha sonra yapılmak üzere dış alıcılara, komisyonculara, şube ve
temsilciliklere mal gönderilmesi şeklinde yapılan ihracat biçimidir. İhracatçı Gümrük Beyannamesi ile
ilgili İhracatçı Birliği’ne başvurur. İhracatçı Birliği’nin 90 gün içerisinde kullanılması kaydıyla verilen
izinle Gümrük İdaresine başvurulur. Malın kesin satışı sonrası ihracatçı, 30 gün içerisinde kesin satış
faturası ve diğer belgelerle durumu ilgili İhracatçı Birliği’ne ve ihracat bedelinin geleceği aracı bankaya
bildirir. Malın fiili ihraç tarihinden itibaren 1 yıl içerisinde satılması gerekmektedir. Haklı ve zorunlu
nedenlerle izni veren merci tarafından 1 yıla kadar uzatılabilir.
Hariçte İşleme Rejimi: Az veya çok işçilik görmek, izabe edilmek, ambalajlanmak veya diğer
nedenlerle, mamul, yarı mamul ve hammaddelerin yurtdışına geçici olarak gönderilmesi kapsamında
geçici olarak yapılan işleme geçici ihracat denir. Hariçte işleme rejimi, serbest dolaşımdaki eşyanın,
işlenmek üzere Türkiye gümrük bölgesinden geçici olarak üçüncü ülkelere gönderilmesi ve bu faaliyetler
sonucu elde edilen ürünlere tam veya kısmi muafiyet uygulanmak suretiyle yeniden serbest dolaşıma
girmesidir. Hariçte İşleme rejimi kapsamında yapılacak ihracat mal çeşidine göre üç farklı yolla
gerçekleştirilir.
1.
Dış Ticaret Müsteşarlığı (DTM): Hammadde, yardımcı madde, yarı mamul ve ambalaj
malzemelerinin daha ileri bir düzeyde işlem görmek üzere üçüncü ülkelere gönderilmek
istenmesi halinde Hariçte İşleme İzin Belgesi verilir.
2.
Maden İhracatçı Birlikleri: Maden cevheri ve konsantrelerinin, izabe edilmek ve işlenmek üzere
üçüncü ülkelere gönderilmek istenmesi halinde Hariçte İşleme İzin Belgesi verilir.
3.
Gümrük Müsteşarlığı: Tamirat amaçlı garanti hükümleri uyarınca veya bir imalat hatası
nedeniyle dışarıya gönderilen eşya yerine ithal edilecek ürünler için Hariçte İşleme İzin Belgesi
verilir. Hariçte İşleme İzin belgelerinin süresi 12 ay olup, 1 yıla kadar ek süre verilebilir.
Bedelsiz İhracat: Karşılığında yurda herhangi bir bedel getirilmeksizin yurtdışına mal gönderilmesi
bedelsiz ihracattır.
1.
Gerçek ve tüzel kişiler tarafından götürülen ve gönderilen hediyeler,
2.
Miktarı ticari teamüllere uygun numuneler ve reklam eşyası,
3.
Daha önce usulüne uygun olarak ihraç edilmiş malların bedelsiz gönderilmesi ticari örf ve
adetlere uygun parçaları, fireleri garantili olarak ihraç edilen malların garanti süresi içerisinde
yenilenmesi gereken parçaların ihracatında İhracatçı Birliği’ne üyelik şartı aranır. a ve b
bendinde öngörülen bedelsiz ihracat için yetkili kurumlar;
•
Değeri 10.000 $’dan az ise; Bedelsiz İhracat Formu doldurularak Gümrük İdareleri ve Posta
Gümrükleri aracılığı ile,
•
Değeri 10.000 $’dan fazla ise; üç nüsha Bedelsiz İhracat Formu doldurularak ilgili İhracatçı
Birliği izni ile,
•
Değeri 25.000 $’dan fazla ise; İhracatçı Birliği’nin görüşü ile Dış Ticaret Müsteşarlığı izni ile
Bedelsiz İhracat izinlerinin geçerlilik süresi 1 yıldır. 1.000 $’ı geçmeyen malların bedelsiz ihracı
İhracatı Destekleme ve Fiyat İstikrar Fonu (DFİF)’e tabi değildir.
48
Bağlı Muamele Veya Takas Yolu İle Yapılacak İhracat : “Karşılıklı Ticaret” olarak adlandırılan ve
kısmen de olsa ödemenin para yerine malla yapıldığı ticaret kapsamında yer alır. İhraç edilen malın
tümüne veya bir bölümüne karşılık mal alındığı bir ticaret şeklidir. İhraç veya ithal edilen mal, hizmet
veya teknoloji transferi bedelinin kısmen veya tamamen mal, hizmet, teknoloji transferi, veya kısmen
döviz ile karşılandığı bir ödeme şeklidir. İhracatçı bağlı muamele taleplerini; (Malın cinsi, standardı,
kalitesi, teslim şekli, teslim yeri, birim ithal ve ihraç fiyatları, değeri ve süreyi içeren Bağlı Muamele ve
Takas Anlaşması ile 6 nüsha başvuru formu ile) üye olunan ya da bağlı bulunan bölgedeki İhracatçı
Birliği’nin izni ile gerçekleştirilir.
Diğer İhracat Şekilleri Ve Transit Ticaret
Yönetmeliğin 13. Maddesine göre: (1) Kayda bağlı ihracat, bedelsiz ihracat, savunma sanayii dışındaki
alanlarda offset kapsamında yapılacak ihracat ile yurt dışı müteahhitlik ve teknik müşavirlik kapsamında
yapılacak ihracata ilişkin usul ve esaslar Müsteşarlığın bağlı olduğu Bakanlıkça belirlenir. (2) Ticari
kiralama yoluyla yapılacak ihracat gümrük mevzuatı hükümlerine tabidir. (3) Uluslararası anlaşmalarla
ticareti yasaklanmış mallar ile Müsteşarlığın madde politikası itibariyle transit ticaretinin yapılmasını
uygun görmediği mallar transit ticarete konu olamaz. İthalat ve ihracat yapılması yasaklanmış ülkelerle
transit ticaret yapılamaz. (4) Takas ve bağlı muamele işlemleri yürürlükteki ihracat ve ithalat rejimleri
çerçevesinde yürütülür. (5) Yurtdışına e-ticaret kapsamındaki mal ihracıyla ilgili işlemler, dış ticaret ve
gümrük mevzuatı hükümlerine tabidir.
İthalat Çeşitleri
1. Akreditifli İthalat: Alıcı, malın sevkinden önce bir banka aracılığıyla satıcının bulunduğu yerdeki
bankası nezdinde malın sevk belgesinin teslimi karşılığında ödenmek üzere kredi açtırmasıdır
2. Mal Karşılığı İthalat: Malın gümrüklenmesi işleminden sonra bedelini ödeyerek belgenin çekilmesi
ile gerçekleşen ithalat
3. Bedelsiz İthalat: Gümrük vergisi olmaksızın ülkeye sokulan mallar (özel eşyalar, hediyeler vb).
4. Belge Karşılığı İthalat: Malın gelmiş olma şartı aranmaksızın, malın ithalat yapılan ülkeden yola
çıkarılmış olduğunu gösteren belgenin bedelini ödeyerek bankadan belge alınması ile gerçekleştirilen
ithalattır.
5. Kredili İthalat: Bedeli daha sonra ödenmek üzere yapılan vadeli ithalat.
6. Geçici Kabullü İthalat: İhraç etme amacıyla yapılan ithalat.
7. Ankonsinyasyon İthalat: Satışın yapılması ve belirli bir vade sonunda mal bedelinin transfer
edilmesi şartıyla yapılan ithalat.
100 Soruda Dış Ticaret, İhracatı Geliştirme Etüd Merkezi, TC.
Başbakanlık Ar-Ge Başkanlığı, Haziran 2009.
DIŞ DÜNYA VE GİRİŞİMCİLİK
Tarih boyunca girişimciler ülkeler arasındaki ticarette ekonomik sistemin yapı taşları hatta belirleyicileri
olmuşlardır. Doğunun zenginliklerine ulaşmak amacıyla Avrupalıların yeni ticaret yolları bulmak için
başlattıkları ve yeni okyanusların ve kıtaların bulunmasıyla sonuçlanan coğrafi keşifler 15. ve 16.
yüzyıllarda etkili olan başlıca gelişmelerdir. Özellikle 13. Yüzyıl sonlarına doğru Marco Polo’nun Çin
seyahati sonrasında yazdığı bu ülkenin zenginliğini anlatan rapor gibi başka Uzak doğu zenginliklerini
anlatan seyyah raporları, coğrafya alanında görülen bilimsel ve teknik gelişmeler örneğin, coğrafya
bilgilerinin artması ve gemicilik deneyiminin çoğalması, pusulanın öğrenilmesi, yeni haritaların
hazırlanması keşiflere neden olan başlıca etkenlerdendir. Bunlara başlangıçta İspanyol ve Portekiz
aristokrasisinin kral ya da kraliçelerinin gemicileri kimi zaman kendi güçlerini arttırmak için kimi
zamanda papalığın ya da kilisenin desteğini alabilmek için desteklemeleri eklenebilir. Bu anlamda
49
aristokrasi gemi, erzak ya da silah temin eden bir sponsor ya da finansör gibi davranmış ve Kristof
Kolomb [Christoph Colomb (1451-1504)] gibi kaşifler ilk girişimciler olmuşlardır. Girişimcilik ruhu, her
tarihte olduğu gibi özellikle esnek üretim ve organizasyon yapılarının önem kazanmaya başladığı
günümüz ekonomilerinin gelişimde de daha önemli paya sahip olmaktadır. Çünkü küreselleşen
dünyamızda birbirleriyle entegre olan ülkelerarası ilişkiler salt devletler arasında değil halklar arasında da
ekonomik, sosyal ve kültürel bağların kuvvetlenmesine ve etkileşimlerin çoklaşmasına yol açmaktadır.
Örneğin artık dünyada tek tip giyinen (Jean markaları) tek tip yemek yiyen (fastfood / hazır yemek
zincirleri) vs. bir dünyada, yerel ekonomilerdeki performans göstergesi, yeniliği tetikleyici ve dinamizmi
arttırıcı rolleriyle önem kazanmaktadır. Morrison (2000), girişimciliğin temellerinin kişide ve içinde
yaşanılan toplum ve kültürde aranması gerektiğini söylemektedir; kaynağın insan ruhunda olduğunu ve
belirsizlik ve rekabet ortamlarında ortaya çıktığını belirtmektedir. Bu anlamda küresel bir kültür
doğmuştur ve rekabet riski de küresel boyuta paralel olarak artmıştır. Yenilikleri uygulayıp uyarlamanın,
farklılık yaratmanın, marka olmanın ya da pazar büyütmenin boyutları yerelden küresele kaymıştır.
Çünkü, artık yerel küresel pazar arasındaki sınırlarda ortadan kalkmakta ve rekabetin boyutu da yerel ile
sınırlı kalmamaktadır. Bu anlamda girişimciler kendilerini dış dünyadan yalıtmaları mümkün olmayan
yeni dünya düzenine uyum göstermek zorundadırlar.
Girişimciler, ürettikleri ürün ve sunumlarının sonucunda tüketicilerinin sağladığı genel faydalar
dışında ayrıca;
•
Üretimi ve istihdamı arttırırlar, bu anlamda ekonomik ve sosyal dengeye katkı verirler,
•
Atıl kaynakları devreye sokarak kaynakların etkin kullanımını sağlarlar; Yeni kaynaklar
yaratırlar böylece kıt kaynakları çoğaltırlar,
•
Teknolojiyi ve inovasyon yaratır ve yayarlar.
•
Sektörler ve bölgeler arası etkileşimlerle ekonomiye dinamik bir yapı kazandırırlar,
•
Ülke ekonomisinin yanında teknolojik ve sosyo-kültürel yapıyı da dış dünya ile bağlarlar.
Tüm bu unsurlar ekonomileri büyüten ve geliştiren öğelerdir. Bu nedenle girişimcilerin salt ulusal
değil küresel ekonomide de refah ve verimliliğe katkı yaptığı açıktır. Gelişmede girişimciliğin rolü
girişimin riskli ve yenilikçi karakteri ile yakından ilişkilidir. Örneğin; İngiliz sanayi devriminde
buluşların pek çoğu girişimciler tarafından uyarlanmıştır.
Girişimciler ile dış dünyanın ilişkisi karşılıklıdır. Girişimciler dış dünyadaki politik, ekonomik,
teknolojik ve sosyo-kültürel değişimlerden etkilenirken, benzer şekilde onlarda dış ticaret aracılığıyla
gittikleri ülkeleri aynı statülerde etkileyebilmektedirler. Bu karşılıklı ilişkilerin boyutu özellikle
çokuluslu şirketleşmenin ve sermayenin akışkanlığının artması; bilgi ve iletişim teknolojilerindeki hız;
neoklasik serbest piyasa mantığının Dünya Ticaret Örgütü vb. kuruluşlarca küreselleşmenin yayılmasında
etken ideoloji olması gibi dışsal faktörlerin etkisiyle daha da artmıştır. Dünya’daki gümrüklerin ve diğer
ticarete getirilen engellerin ortadan kaldırılması ile girişim ve girişimcilerin önemi artmıştır. Mekândan
ve zamandan tasarruf sağlayan E-ticaret başlı başına bu süreçte önemli bir etkendir. Böylece aracıları
ortadan kaldırabilen ve maliyet kısıtlardan kurtulan girişimler -özellikle KOBİ’ler büyük girişimler gibidünyanın bir ucundaki yeni pazarlara daha rahatça ulaşabilmektedirler.
Dış Ticaret Açısından Girişimciliğin Önemi
Dünyadaki ekonomik işletmelerin % 99’u KOBİ’ler den oluşmaktadır ve ülkelerin milli gelirlerinin %
55- 95’ini onlar yaratmaktadır. Dünya toplam işgücünün % 50’den fazlası KOBİ’’lerde çalışmaktadır
ayrıca KOBİ’ler Dünya’da yeni açılan iş-istihdam olanaklarının büyük bir kısmını üretmektedirler. Bu
nedenle KOBİ’ler dünya ekonomisinin en dinamik unsurları görünümdedirler.
Ekonomideki
dinamiklerin ve gelişimin temelinde KOBİ’lerdeki ekonomik zayıflıklara çözüm arayışları vardır.
KOBİ’ler ekonomik ve sosyal ilerleme için en temel unsurlardır. AB ülkeleriyle ilgili son zamanlarda
yapılan bir çalışmada GSYİH’da meydana gelen yıllık değişmenin % 83’ünü küçük ölçekli işletmelerin
satıs gelirlerinden kaynaklandığı görülmektedir. Ayrıca dünya ölçeğinde, eldeki verilerden yeni ve küçük
ölçekli işletmelerin yeni istihdam olanaklarının en büyük kaynağı olduğu anlaşılmaktadır.
50
Günümüzde uluslararası ticaretin kurallarının daha da belirginleşmesi, küreselleşmenin taşlarının
yerine oturması ve dünya üzerindeki kaynakların bir iş bölümü çerçevesinde organize edilmeleri,
firmaların uluslararası boyut kazanmasını ve küresel alanda söz sahibi olmalarını sağlamıştır. Bu faktörler
ticaretin olağanüstü hızlanmasına neden olmaktadır. Genel olarak dış ticarette, yeni iş alanları ve
sektörleri yaratarak hareket etmek yerine, daha çok hâlihazırda kazandırdığı görülen ve sektörde yer
edinmiş konularda dış ticaret yapmak tercih edilmektedir. Bu noktada, dış ticaret yaparken rekabetin çok
fazla olması nedeni ile bakış açısını genişletmek, risk almak, yenilikçi ve yaratıcı olmak çok önemlidir.
Girişimcilik ve yenilikler ekonominin yaratıcı sürecinin merkezinde yer almakta ve yeni is olanakları
yaratmaktadır. Girişimciler fırsatları hisseden ve yeni piyasalar yaratabilmek için, yeni ürünler ve üretim
süreçleri geliştirebilmek için risk alan kişilerdir. Bütün bunlardan çıkarılacak sonuç ise, girişimciliğin
ekonomik gelişmede önemli bir rol oynadığıdır.
Uluslararası rekabet gücüne sahip firmaların sayı olarak artması ve nitelik olarak gelişmesi ancak
küresel rekabet açısından bilgi donanımı tam, nitelikli insan kaynaklarının varlığı ile mümkün olabilir.
İhracat, tanıtımdan fiyatlandırmaya, sözleşme hazırlamadan ambalajlamaya kadar pek çok farklı alanda
donanım sahibi olmayı gerektirmektedir.
Girişimcilik, ekonomik gelişmenin de en önemli unsurlarından biridir. Özellikle gelişmekte olan
ülkelerin ekonomi alanındaki başarısı küçük girişimcilerin sayısındaki artışa bağlıdır. Yapılan bir
araştırmada gelişmiş yediler olarak tanımlanan G-7 ülkelerinde (Amerika Birleşik Devletleri, İngiltere,
Japonya, İtalya, Almanya, Fransa ve Kanada) ekonomilerin yıllık büyüme oranları ile girişimcilik
düzeyleri arasında güçlü bir ilişki olduğu ortaya çıkmıştır. Girişimciliğin bu kadar önemli olmasının
nedeni; yenilik, yeni işletmelerin kurulması ve istihdam yaratma faktörlerinin oluşturdukları sinerjinin
ekonomiyi olumlu yönde harekete geçirmesidir.
Girişimcilerin, ekonomik gelişmeye sadece istihdam ya da gelir yaratarak katkıda bulunmasının
ötesinde, toplumun ihtiyaçlarını gidermeye yönelik yaptıkları yatırım ve üretim faaliyetleriyle toplumun
genel refah seviyesini yükseltmekte de önemli bir rol üstlendikleri görülür. Ekonomik gelişmeye ve
toplumsal refaha katkıda bulunabilmenin pekte kolay olmadığı günümüzde bunu sağlayacak girişimcilik
fonksiyonunun bağımsız değişkenleri; istihdam yaratmak, yeni mal ve hizmetler sunmak, çeşitliliği ve
kaliteyi arttırmaktır. Bu değişkenlerden doğru bir şekilde yararlanmak ve başarılı olabilmek için; hizmet
ve kalite bilinci sahibi olmak, değişimlere uyum sağlayabilmek, rakiplerden farkı ortaya koyabilmek ve
fırsatları iyi değerlendirebilmek gibi yeteneklere sahip olmak gerekmektedir. Bunlara sahip olmanın
zorluğu girişimciliğin ekonomik ve ekonomik gelişme açısından önemini bir kez daha ortaya
koymaktadır.
E-ticaretin tanımını yapabilir misiniz?
DIŞ TİCARETTE GİRİŞİMCİLİĞİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER
Uluslararası bir girişimcilik faaliyetinde bulunulması sırasında çok genel olarak, politik faktörler,
ekonomik faktörler ve kurumsal faktörler olarak sıralanabilecek bazı faktörler uluslararası girişimcilik
davranışını ve rekabet avantajını etkileyecektir. Ayrıca, farklı kültür yapıları, farklı hükümet sistemleri
ve hatta dillerdeki farklılıklar bile bu faktörlere ilave edilebilmektedir. Bütün bu faktörleri dikkate alarak,
girişimcilerin uluslararası bilgi ağlarını kuvvetlendirmeleri gerekmektedir. Girişimci uluslararası
arenadan elde ettiği yeni bilgileri, kaynaklara ulaşma, stratejik durumunu geliştirme, maliyetleri kontrol
etme, yeni teknikler öğrenme ve teknolojik değişikliklerle başa çıkma konularında iyi değerlendirebilirse
uluslararası faaliyetlerinde bir avantaj elde etmiş olacaktır. Ayrıca, uluslararası piyasalarda, uluslararası
pazarın gelişiminin iyi araştırılması ve piyasayla ilgili faktörlerin iyi değerlendirilmesi de uluslararası
girişimciliği etkileyen önemli faktörler olarak sıralanabilir. Zaten girişimci bir firmanın uluslararası
alandaki faaliyetlerinin değerlendirilebilmesi, uluslararası pazardaki bu tür değerlendirmelerle mümkün
olabilecektir. Bu yönleriyle değerlendirildiğinde yabancı bir piyasanın girişim için seçilmesi sadece firma
içerisinde alınacak stratejik kararlarla mümkün olamayacak, bunun yanında bilgi ağıyla
kuvvetlendirilmiş, uluslararası verilerin de karar sürecine katılması gerekecektir. Yukarıda da belirtildiği
gibi, yabancı bir piyasaya girişte karşı karşıya kalınan ve çoğunlukla kontrol edilmez faktörler olarak
değerlendirilebilecek bir takım faktörler uluslararası girişimcilik faaliyetlerini önemli ölçüde
etkileyecektir. Bu faktörlerden en az etkilenmek için uluslararası girişimcilerin aşağıdaki noktalara
özellikle dikkat etmeleri gerekmektedir. Buna göre uluslararası girişimcilik faaliyetlerini etkileyen
faktörler şöyle sıralanabilir:
51
Siyasi ve Politik Yapı: Piyasanın serbestliğini ya da sınırlılıklarının belirlendiği politik yapı
girişimleri oldukça etkiler. Girişimler ülkenin siyasi, politik koşullarını ve tarihlerini iyi bir şekilde
araştırmalıdırlar. Yönetimin biçimi fiyat, talep, pazarlama vb. konularda girişimcinin iş plan ve
stratejilerinin de belirleyicisi olacaktır. Özellikle yabancı yatırımcılara karşı hükümetlerin son yıllarda
aldıkları tavırlar izlenmeli, piyasa yapısının açık mı, sınırlandırılmış mı, yoksa aşırı korumacı mı olduğu
belirlenmelidir. Benzer şekilde politik istikrar nasıl ki girişimciye güven verirse, istikrarsız bir politik
ortam da girişimciyi riske sokacaktır. Örneğin, savaşlar, ihtilaller ya da sıkça yaşanan hükümet
değişiklikleri girişimcinin yatırımlarını ve olası kazançlarını tehdit eder.
Ekonomik Yapı: Pazarın başka bir deyişle talebin büyüklüğü, iş geliştirme hacmi potansiyelleri
doğrudan ekonomik ve ayrıca demografik faktörlere bağlıdır. Ekonomik yapının öğeleri olan GSMH,
Kişi başına Gelir, ülke doğal kaynakları, istihdam koşulları, işgücü potansiyeli, iş gücü oranı vb. bir çok
faktör girişimci için hem çekici hem de itici güçleri ortaya koyan göstergelerdir. Girişimci için başlıca
makro büyüklükler örneğin GSMH ve türev değerleri ya da istihdam rakamları iyi bir yol gösterici faktör
olabilir. Yine para, maliye ve dış ticaret politikaları girişimci tarafından takip edilmelidir. Örneğin, kur
politikasının seyri ya da yabancı yatırımlara yönelik teşvik politikaları girişimciyi etkiler. Bankacılık ya
da sigortacılık hizmetleri, para piyasanın koşulları önemli ekonomik faktörlerdir. Bu anlamda fonların
hareketliliği üzerindeki kısıtlamaların neler olduğunun belirlenmesi, ülkedeki önemli bankaların durumu
ve finansal güçlerinin nasıl olduğunun belirlenmesi gerekmektedir. Dış ticaretteki gümrük tarifelerinin
nitelik ve dereceleri doğrudan girişimciyi etkileyecektir. Ürünle ilgili tarifelerin belirlenmesi, hammadde,
yarı tamamlanmış mal ve tamamlanmış malla ilgili tarife yapılarının neler olduğunun belirlenmesi
gerekmektedir. Ayrıca ülkede uygulanan ve tabi olunabilecek her tür vergiyle ilgili bilgilerin toplanması,
kurumlarla ilgili kanunların, yabancı yatırımcılara karşı içsel şirketlerin haklarını koruyan kanunların,
şirket ortaklıklarını düzenleyen kanunların ve bunların etkilerinin neler olduğunun dikkatlice incelenmesi
gerekmektedir.
Hukuki Yapı: Uluslararası ticaretten doğan ihtilafların çözümü için uluslararası bir yargı ve hukuk
sistemi mevcut değildir. Uluslararası karakterli sözleşme ve işlemlerin hangi ülkenin yasalarına tabi
olacağı, sözleşme ve işlemlerin tartışma konusu yapıldığı ülkenin devletler özel hukuku kuralları/kanunlar
ihtilafı kuralları ile belirlenmektedir. Farklı milliyetlerden, değişik kültürlerden gelen gerçek ve tüzel
kişilerin girdikleri ticari ilişkilerde, çeşitli sebeplerle uyuşmazlık çıkması mümkündür. Çıkması muhtemel
ihtilafların bir çoğunu, alım-satım sözleşmesi hazırlanması aşamasında, sözleşmeye konacak hükümlerle
ve alınacak bazı tedbirlerle daha doğmadan önlemek mümkündür. Ancak söz konusu sözleşme ne kadar
mükemmel düzenlenirse düzenlensin yine de taraflar arasında anlaşmazlık çıkmasını tamamen önlemek
mümkün değildir. Bu durumda taraflar arasındaki ihtilaf, devlet yargısı veya tahkim yargısı ile bir
çözüme kavuşturulabilmektedir.
Fiziki Şartlar: Altyapı koşulları girişimcinin maliyetlerini doğrudan etkileyecek olan unsurlar olması
nedeniyle önemlidir. İletişim ve Taşımacılığın gelişmişlik düzeyi örneğin hangi tipinin deniz, kara, hava
yaygın olduğu girişimcinin maliyetleri ve etkinliği açısından önem arz eder.
Demografik Yapı: Ülkenin nüfus artış oranı, nüfus yapısı örneğin genç ya da yaşlı nüfusun toplam
nüfusa oranı, kadın, çocuk veya genç oranı gerek talep gerekse işgücü açısından potansiyelin
belirleyicisidir.
Sosyal ve Kültürel Yapıları: Piyasada hangi ırk ya da dine mensup kişilerin ağırlıkta olduğu,
geleneklerin belirli bölgelerde nasıl etkili olduğu, nüfus artış oranının ne olduğu, önemli iş ve ticaret
şehirlerinin hangileri olduğu belirlenmelidir. Bu unsurlar doğrudan talebin belirleyicisidirler. Aşağıda yer
alan metin kültürlerin girişimciler için önemli olduğuna ilşkin güzel örnekler içermektedir.
52
Özet
Girişimler büyüklüklerine göre küçük, orta ve
büyük işletmeler olarak üçe ayrılmaktadır.
Burada ölçeklerine göre işletmeleri “küçük, orta
ve büyük” şeklinde ayrıldığını görmekteyiz ancak
literatürde kullanılan esas ayrım çoğunlukla ilk
ikisini birleştiren ve esasen girişimciliği temsil
ettiği düşünülen Küçük ve Orta Büyüklükteki
İşletme (KOBİ)’lerdir. KOBİ: 250 Kişiden az
yıllık çalışan istihdam eden ve yıllık net satış
hasılatı ya da mali bilançosu T25.000.000’yi
(Yirmibeş Milyon Türk Lirası’nı) aşmayan ve
KOBİ Tanımı Yönetmeliğinde mikro işletme,
küçük işletme ve orta büyüklükteki işletme olarak
ekonomik
birimdir.
Bu
sınıflandırılan
tanımlamaya göre 250 ve üstü işçi çalıştıran ve
yıllık satış hasılatı T25 milyon’yi aşan işletmeler
de
“büyük
ölçekli
işletme”
olarak
tanımlanmaktadır.
Faaliyet
sahasının
büyüklüğüne göre işletmeler “yerel, ulusal ve
uluslararası işletmeler” olarak sayılabilir.
amaca yönelen örneğin joint-venture (ortaklık)
gibi girişim türleri tanımlanabilir.
Dış ticaret, ülkeler arasındaki mal ve hizmet
akımlarını tanımlar. Yurtiçinde üretilen mal ve
hizmetin bir başka ülkeye satılması “ihracat”,
mal ve hizmetin bir başka ülkeden satın alınması
ise “ithalat” olarak tanımlanır. Dış ticaret ile ilgili
belli basil kavramlardan bazıları şunlardır: Döviz:
Uluslararası ödemelerde geçerli olan, yabancı
paralar, para işlevi gören her türlü bono, çek,
poliçe, kredi mektubu, havale ve benzeri
varlıkların tümüdür. Nakit şeklinde olan eldeki
paraya "efektif", nakde dönüştürülebilir herhangi
bir araç şeklinde olanlara (banka havalesi, ödeme
emri, döviz poliçeleri, mevduat sertifikaları,
seyahat çekleri vb.) da "döviz" adı verilmektedir.
Kambiyo: Kambiyo, para ya da para yerine geçen
belgelerin değiştirilmesi işlemidir. Kambiyo
senetleri ise, karşılığı yabancı para ile ödenmek
üzere düzenlenen ve uluslararası ticarette
kullanılan senetlerdir. FOB (Free On Board):
Malların belirtilen yükleme limanında gemi
bordasına
aktarılmasıyla
satıcının
teslim
yükümlülüğünün yerine getirildiği anlamına
gelir. CIF (Cost, Insurance, Freight): Satıcının,
mal bedeli ve navlunun yanı sıra taşıma sırasında
malların kayıp ve hasar riskine karşı deniz
sigortası sağlama yükümlülüğü olduğu anlamına
gelir.
Bir diğer sınıflandırma da iş kolu esasına göre
Endüstri, Tarım ve Hizmetler sektörlerinde
faaaliyet gösteren işletmeler için yapılır.
Sahiplikliklerine göre, özel, kamu ve her ikisinin
de pay sahibi olduğu karma işletmeler vardır.
Hukuki yapılarına göre ise genel olarak şahıs ve
sermaye şirketleri ayrımı kullanılmaktadır.
Her girişim özünde kendi karakteristik
özelliklerine sahiptir. Bulunduğu çevre, amacı,
sahip olduğu kaynakları, çalışanları ve yöneticisi
ya da yönetici gibi daha bir çok nitelik onun
kimliğini de belirler. Her girişimin farlı
özelliklerine göre girişimciliğin de farklı türleri
söz konusudur. Her geçen gün sayıca artan
nitelikleri ile birlikte girişim türleri de
artmaktadır. Buna rağmen belli başlı kriterler
çerçevesinde ortak literatürde yer alan bazı
girişimci türleri tanımlanabilir.
Girişimciler ile dış dünyanın ilişkisi karşılıklıdır.
Girişimciler dış dünyadaki politik, ekonomik,
teknolojik ve sosyo-kültürel değişimlerden
etkilenirken, benzer şekilde onlarda dış ticaret
aracılığıyla gittikleri ülkeleri aynı statülerde
etkileyebilmektedirler. Dünya’daki gümrüklerin
ve diğer ticarete getirilen engellerin ortadan
kaldırılması ile girişim ve girişimcilerin önemi
artmıştır. Mekândan ve zamandan tasarruf
sağlayan E-ticaret başlı başına bu süreçte önemli
bir etkendir. Böylece aracıları ortadan
kaldırabilen ve maliyet kısıtlardan kurtulan
girişimler -özellikle KOBİ’ler büyük girişimler
gibi- dünyanın bir ucundaki yeni pazarlara daha
rahatça ulaşabilmektedirler.
Faaliyet sahasına göre yukarıdaki tanımlamaya
benzer şekilde sınırlı öz sermaye ve personele
sahip, (küçük) yerel girişimci, Pazar payını
arttırdığı ölçüde orta büyüklükteki ulusal ve
büyüyen küresel girişimci türü tanımlanabilir.
Niteliklerine göre yönetici, kurumsal ve yenilikçi
girişimci tipleri vardır. Örneğin, lider veya
fırsatçı girişimci türü aynı zamanda yönetici
niteliğe sahiptir. Aldığı riske göre, durgun (statik)
yapıda veya dinamik yapıda veya diğerleri takip
eden girişimciler söz konusudur. Girişimcilerin
amaçlarına göre bir ayrım yapıldığında ise sosyal
amaçlı girişimler olabileceği gibi stratejik bir
53
Kendimizi Sınayalım
a. Ölçek
6. “Önceden getirisi belli olmamasına rağmen
örgütün yenilikçi projelere destek veren örgütsel
düşünce, tutum ve normların toplamıdır.”
girişimcinin hangi eğilimini gösterir?
b. Mülkiyet
a. Proaktivite
c. Sektör
b. Risk alma
d. Saha
c. Agresif rekabet
e. Çevre
d. Yenilikçilik
2. Aşağıdakilerden hangisi AB tanımına göre
çalışan işçi sayısına göre KOBİ tanımıdır?
e. Hiçbiri
1. Aşağıdakilerden
hangisi
girişimlerin
sınıflandırılmasında kullanılan bir ölçüt değildir?
a. 0-249
7. Aşağıdakilerden hangisi sosyal girişimci için
yanlıştır?
b. 10-249
a. Kâr amacı güder
c. 50-249
b. Sosyal faydayı artırmayı hedefler
d. 250-500
c. Düşük sermayelidir
e. Hiçbiri
d. İşsizlik ve yoksulluğu azaltmayı hedefler
3. Aşağıdakilerden hangisi OECD’nin girişimci
türlerinden biri değildir?
e. Hiçbiri
a. Potansiyel girişimci
8. Satıcının taşıma yükümlülüğünü üzerine aldığı
fiyat aşağıdakilerden hangisidir?
b. Yaşam Tarzı Olarak Girişimciliği Benimseyenler
a. Reel fiyat
b. CIF
c. Büyüme Odaklı Girişimciler
c. FOB
d. Aktif girişimciler
d. CFR
e. Kahramanlar
e. Efektif fiyat
4. Aşağıdakilerden hangisi “yönetici” girişimcilerden birisidir?
9. Tarihteki ilk girişimciler kimlerdir?
a. Lider
a. Papazlar
b. Yaratıcı
b. Askerler
c. Konjonktürel
c. Denizciler
d. Kurumsal
d. Burjuvazi
e. Dinamik
e. Bilim adamları
5. Limit şirketler en fazla kaç ortak ile kurulur?
10. Aşağıdakilerden hangisi dış ticarette
girişimcileri etkileyen faktörlerden biridir?
a. 2
a. Politik yapı
b. 10
b. Kültürel yapı
c. 50
c. Demografik Yapı
d. 100
d. Hukuki Yapı
e. 100+
e. Hepsi
54
Yaşamın İçinden
İNGİLTERE
Dış ticaret yaparken kullandığımız iletişim
yöntemi ne olursa olsun karşımızdaki kişi ile
iletişime geçtiğimizde dikkat etmemiz gereken
konular olduğu muhakkaktır. Bu konular da farklı
ülkelerde
yaşayan
kişilerin
kültür
ve
geleneklerine göre değişiklik göstermektedir.
Uluslararası iş kültürlerinden bazı örnekleri şu
şekilde sıralayabiliriz.
Dakiklik önemlidir ve kartvizite önem verirler.
Çok ciddi olmaktan hoşlanmazlar ama kişisel
konuların konuşulmasını da sevmezler. Zaman
içerisinde güvenebilirler fakat her zaman daha iyi
fiyat veren firmaya kayma ihtimalleri vardır. Çok
disiplinli değillerdir.
İTALYA
ALMANYA
Dış görünüşe önem
verirler. İtalyanca
konuşmaktan hoşlanırlar. Kartvizit değişimine ve
kartvizit ünvanına dikkat ederler.
Dakikliğe ve disiplinli çalışmaya çok önem
verirler.
Kartvizit
değişimi
konusunda
hassastırlar. Kartvizitte yazan unvana önem
verirler. İş toplantılarına çok önem verirler ve iyi
hazırlanırlar. İş toplantısının ciddi bir ortamda
yapılmasını
isterler.
Özel
konular
konuşulmasından hoşlanmazlar. İlk isimler ile
hitap etmek yaygın bir kullanış değildir. İş
görüşmesi sırasında çok fazla ikram yapıldığında
kandırıldıklarını düşünürler.
İlk isimle hitap etmekten hoşlanmazlar. Kısa
sürede karar vermezler ve karar aşamasında
kendilerini
baskı
altında
hissetmekten
hoşlanmazlar.
FRANSA
Fransızca
konuşulmasından
hoşlanırlar,
görüşmeler İngilizce yapılsa da birkaç Fransızca
kelime
kullanılması
hoşlarına
gider.
Görüşmelerde ailevi ve kişisel konuları
konuşmaktan
hoşlanmazlar.
Risk
almak
istemezler ve karar aşaması uzun sürebilir.
AMERİKA
Sıkı bir tokalaşma ve göz göze gelmek önemlidir.
Dakikliğe ve hıza önem
verirler. İş
toplantılarında özel konulardan bahsetmekten ve
Amerika’nın
gücünden
konuşmaktan
hoşlanmazlar. İş ortamı dışında ilk isim ile hitap
etmek isterler. Fırsatçıdırlar ve açık konuşurlar.
Kendi dilleri dışında lisan kullanmazlar. İş
toplantısı dışında konuşmaktan en çok
hoşlandıkları konular; spor, aile ve iş olarak
sıralanabilir.
İş ilişkisi içinde bulundukları kişiler ile akşam
yemeklerine nazaran öğle yemeklerini daha çok
tercih
ederler.
Sözleşme
görüşmelerinde
gelebilecek sorulara öncelikle telefonla cevap
verilmelidir. İstekli davranmak genel olarak hoş
karşılanır fakat acele etmekten kaçınılmalıdır.
Herhangi bir önyargı ile karşılaşıldığında
profesyonel tavır bırakılmamalı ve resmi
Yazılı
iletişimde,
uzun
davranılmalıdır.
mektuplar yollamak yerine daha kısa ve öz
yazışmalar yapılmalıdır. Şirketin tecrübelerini ön
plana çıkarmak ve ürün odaklı yazılar yazmak
yararlı olacaktır.
ARAP ÜLKELERİ
İş yavaş ilerler bu nedenle sabır gerektirir. Sadece
yetecek kadar ikramı ayıp bulurlar, bol ikramdan
hoşlanırlar. Samimi davranışlardan hoşlanırlar
fakat kişisel konular konuşmak istemezler.
Erkeklerle sosyal iletişim içerisine girmeyi
isterler. Vücut dilini iyi okur ve iş konusunda iyi
koku alırlar.
Kaynak: Ege İhracatçı Birlikleri, İzmir Ticaret
Odası Dış Ticaret Günleri Seminer sunumları
ÇİN HALK CUMHURİYETİ
Batıl inançları çok kuvvetlidir. Dış görünüşe
dikkat ederler. Yeniliğe açıktırlar. Kartvizit
değişimine önem verirler ve kartvizitte yazan
unvana dikkat ederler. Kartvizit iki elle verilmeli
ve alınmalıdır. İş yemeklerine çıkılabilir, yemek
çeşidi çok fazla olacaktır fakat yemeğin tamamen
bitirilmesi görgüsüzlük olarak değerlendirilir.
Bahşiş vermek kabalık olarak değerlendirilir.
55
Sıra Sizde 2
Kendimizi Sınayalım Yanıt
Anahtarı
Açıklamalardan da anlaşıldığı üzere girişimci
etkinliğini başlatmanın en yalın (ve en çok rağbet
gören) biçimi, bir “firma”nın adı altında özel ve
tek başına bir esnaf olarak etkinlik göstermektir.
Firmayı ilgilendiren konu ve işlerde karar verme
yetkisi ve sorumluluk tek başına girişimcinin
kendisindedir ve girişim, aynı diğer girişimlerde
olduğu gibi işçi çalıştırabilmektedir. Çoğunlukla
yan etkinlik olarak sürdürülecek bir girişimin
firma olarak başlatılmasında yarar vardır. Girişim
etkinliğinin başlatılması kolay ve basittir.
Dolayısıyla literatürde firma kelimesinden
anlaşılan genel kavrayış anlamında “esnaf”dır.
Ancak işletme denildiğinde ise akla “ticari
işletme” gelmektedir
1. e Yanıtınız yanlış ise “Girişim Türleri” başlıklı
konuyu yeniden gözden geçiriniz.
2. a Yanıtınız yanlış ise “Girişimci Türleri”
başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz.
3. d Yanıtınız yanlış ise “Girişimci Türleri”
başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz.
4. a Yanıtınız yanlış ise “Girişimcinin Niteliksel
Ve Yönetsel Becerilerine Dayalı Sınıflandırma”
başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz.
5. c Yanıtınız yanlış ise “Hukuki Yapılarına Göre
Girişimler” başlıklı konuyu yeniden gözden
geçiriniz.
6. b Yanıtınız yanlış ise “Kurumsal girişimci”
başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz.
Sıra Sizde 3
Bir girişimcinin risk alabilirlik, yenilik ve
değişime açıklık, pazar işleyişi ve know-how
bilgisine, yönetim ve pazarlama yetilerine
sahiplik ve düzenleyicilik özelliklerini, onu
başarıya görürecek unsurlardır. İş fırsatlarını
görebilme ve bunlardan yararlanma, yanlışları
düzeltebilme, kârlı işlerin kokusunu alabilme
kabiliyetlerinin bir girişimcide bulunması
gerekmektedir.
7. a Yanıtınız yanlış ise “Sosyal girişimci”
başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz.
8. b Yanıtınız yanlış ise “Dış Ticaret ile İlgili
Temel Kavramlar” başlıklı konuyu yeniden
gözden geçiriniz.
9. c Yanıtınız yanlış ise “Dış Dünya Ve
Girişimcilik” başlıklı konuyu yeniden gözden
geçiriniz.
Sıra Sizde 4
10. e
Yanıtınız yanlış ise “Dış Ticarette
Girişimciliği Etkileyen Faktörler” başlıklı konuyu
yeniden gözden geçiriniz.
E-ticaret internet ortamında gerçekleştirilen sanal
ya da gerçek ürünlerin alım satımıdır. Başka bir
değişle, ticaretin elektronik ortamda gerçekleşen
versiyonudur. Bu ticaret tipinde belli bir mekana
bağlı kalmak zorunluluğu olmadığı gibi aynı
zamanda 24 saat boyunca tüm dünyaya internet
aracılığıyla bağlanılması zaman sınırını da
ortadan kaldırmaktadır. Mal anında sanal ortamda
alınıp satılabilmek tüketicinin ayağına kadar
gitmeye gerek kalmamaktadır. Bu durum üretici
ile tüketici arasında ticarete aracılık edenlerin de
ortadan kalmasına neden olmaktadır.
Sıra Sizde Yanıt Anahtarı
Sıra Sizde 1
İsletme - Girişim ayrımını hatırlayacak olursak;
bir yöneticinin veya yöneticiler grubunun
otoritesi altında mal ya da hizmet üreterek
insanların gereksinimlerini karsılamak amacıyla
kurulmus bulunan, üretim öğelerini bünyesinde
barındıran
ve
parasal
bir
dönüsümü
gerçeklestirmeye çalısan bir birime “İşletme” adı
verilir. İşletme, üretimin yapıldığı yer olarak,
teknik birim olduğu halde, Girişim; ticari, mali
ve hukuki birim olarak görülmektedir. İşletme,
teknik bir örgüt birimi olarak, ekonomik
faaliyetinin amacını saptayan ticari, mali ve
hukuki bir örgüt olan girisim kavramından daha
dar bir anlamı ifade etmektedir.
56
Yararlanılan ve Başvurulabilecek
Kaynaklar
Akat, D. ve Ark. (1994). İşletme Yönetimi,
İstanbul: Beta Basım Yayın Dağıtım AS, yayın
No: 496,
Zahra, S.A.,
ve Garvis, D.M. (2000),
International Corporate Entrepreneurship and
Firm Performance: The moderating effect of
international environmental hostility. Journal of
Business Venturing.15 (5-6): 469-492.
Akdeniz, B. (2007), KOBİ’lerin Ekonomik ve
Sosyal Yapı İçindeki Yerleri, Destekleyici
Kurumsal Çevreleri ve Avrupa Birliği’ne Uyum
Sürecinde Yeniden Yapılandırılmaları, Kütahya:
DPÜ, S.B.E. Dergisi.
Aktan, B. ve diğerleri. (2008), Kurumsal
Girişimcilik: Kavramsal Yapı Üzerine Bir
Tartışma, İstanbul: Yaşar Üniversitesi Dergisi
S:III., Nisan.
Berber, (2000), “Girişimci İle Yönetici Profilinin
Karşılaştırılması ve Girişimcilikten Yöneticiliğe
Geçiş Süreci”, http://www.isletme.istanbul.edu.tr/
dergi/nisan2000/2.htm) E.Tarihi: 08.12.2011.
Cansız, M., (2008), Türkiye’de KOBİ’ler ve
KOSGEB, DPT Uzmanlık Tezi 2008.
Ercan, S. ve İ.Gökdeniz. (2009), “Girişimciliğin
Gelişim Süreci ve Girişimcilik Açısından
Kazakistan”, bilig, Bahar / sayı 49: 59-82.
Erturgut,R. (2010), Sürdürülebilir Girişimciliğin
Önündeki Engeller: Kriz ve Öğrenilmiş
Çaresizlik Sarmalında Girişimci-Yöneticiler,
İstanbul: M.A.E. Ünv SBR Dergisi 2/2 2010.
Gürol, M.A., (2006), Küresel Arenada Girişimci
Ve Girişimcilik, Ankara: Gazi Kitapevi.
Resmi Gazete, İhracat Yönetmeliği, 06.06.2006
/26190
Rugman, A. (2000). Globalleşmenin Sonu, (Çev.
S.Eroğlu), İstanbul: MediaCat Kitapları.
Rusell, R.D. (1999). Developing a process model
of intrapreneurial systems: A cognitive mapping
approach, Entrepreneurship Theory & Practice,
23 (3): 65-84.
Tekin, M. (1999), Girişimcilik, Konya: Damla
Ofsett.
Tikici,M. (Edt), (2009), Girişimcilik ve Küçük
İşletmeler, Ankara: Nobel Yayın.
Top,S. (2006), Girişimcilik
İstanbul: Beta yayınları.
Keşif
Süreci,
V. Ağca, T. Kandemir, (2010), Aile
İşletmelerinde
İç
Girişimcilik
Finansal
Performans İlişkisi, Girişimcilik ve Kalkınma
Dergisi (5:2)
57
3
Amaçlarımız
Bu üniteyi tamamladıktan sonra;
Küreselleşmenin ekonomilere etkilerini açıklayabilecek,
Dış ticarette başarıyı etkileyen faktörleri tanımlayabilecek,
Dış ticarette girişim olanakları tanımlayabilecek,
Dış ticaret şirketleri türleri ve kuruluşu açıklayabilecek,
Uluslararası gözetim şirketleri açıklayabilecek,
bilgi ve becerilere sahip olabilirsiniz.
Anahtar Kavramlar
Küreselleşme
Dış Ticaret Sermaye Şirketi
Serbestleşme
Uluslararası Gözetim Şirketi
Dış Ticaret
Sektörel Dış Ticaret Şirketi
İçindekiler
Giriş
Küreselleşmenin sunduğu firsatlar ve tehditler
Şirketlerin küresel pazarlara giriş yolları
Dış ticarette büyüme zorluklar ve kobi’ler
Türkiye’de diş ticaret şirketleri
58
Dış Ticarette Girişim
Olanakları ve Bir Dış Ticaret
Şirketinin Kuruluşu
GİRİŞ
Son yıllarda uluslararası ticarette süreç ve uygulamalar anlamında büyük bir değişime şahit olmaktayız.
Dünyanın farklı yarıküre, kıta, bölge ve ülkelerindeki ayrılıklar olarak görülen pek çok engeller (fiziki,
politik, ekonomik, kültürel vb.) azalmakta ya da tamamen ortadan kalkmaktadır. Tüm bu engellerin
ortadan kalkması olarak ifade edilen serbestleşme ile birlikte ülkeler artan şekilde birbirlerine bağımlı
hale gelmektedir. Böylece uluslararası ölçekte büyük bir potansiyel ve çeşitli üretim yöntemleri için farklı
piyasaların farklı bakış açıları açığa çıkmaktadır. Ayrıca serbestleşme, ülkeler arasında karşılıklı güveni
geliştirirken şirketler için yeni pazarlar, mal ve hizmetler için geniş arz seçenekleri, yatırım için cazip
yerleşim mekânları ve daha ucuz maliyetli iş gücü gibi avantajlar sunmaktadır.
Buna karşılık olarak yabancı arzcılara ve pazarlara yönelik oluşabilecek bir takım bağlılıklar
serbestleşmenin şirketlere yönelik tehditleri olarak değerlendirilebilir. Kuskusuz bu tehdit, iç pazarların
yabancı rakiplere açılarak yerel üreticilerden korumanın kaldırıldığı ölçüde bir tehlikedir. Örneğin yakın
geçmişte, yerli tekstil üreticilerinin baskısından dolayı hem Avrupa hem de ABD, Çin’den ucuz tekstil
ithalatı üzerine kısıtlamalar uygulamak zorunda kalmıştır.
Geleneksel anlamda küreselleşmenin başlıca güçleri olan çokuluslu şirketler ve onların direk
yatırımları dış ticaretin akışından temel olarak sorumludur. Ancak son dönemlerdeki uluslararası ticaret
ve yatırımlardaki artışlar, mevcut küresel oyuncu şirketlerden değil, öncelikli olarak iç piyasalara
odaklanmış şirketlerden kaynaklanmaktadır. Yani bugünün küreselleşen ekonomilerinin özelliklerinden
en göze çarpanı, sadece büyük şirketler değil küçük ve yeni girişimlerden oluşan ve uluslararası
faaliyetleri üstlenen şirketlerin büyüyen sayılarıdır.
Özet olarak, iç pazarlar her geçen gün küresel aktörlere açılmaktadır. Ülke yönetimleri, şirketler ve
sivil organizasyonların yöneticileri, küresel ekonomik gelişmeleri, değişen dünyada milyonlarca insan
için fırsat, kendi geleceklerini korumak ve zenginliği artırmak için en iyi yol olarak görmektedir. Onlar,
dış ticaretteki zorlukları ise, küresel normlar, değerler, standartlar ile yerel kültür, iş uygulamaları ve
toplum ihtiyaçları arasındaki doğru dengeyi bulmak olarak ortaya koymaktadır.
Dünyada ticaretin serbestleşmesi konusunda yaşanan gelişmelere paralel olarak, Türkiye’nin de kendi
iç pazarını dış ticarete açarken ve dünya ticaretinden daha fazla pay alabilmek için dış pazarlara açılırken
çok yönlü stratejilere ihtiyaç duyacağı açıktır. Türkiye, özel girişime her zaman önem veren gelişmiş
pazar ekonomisine sahip bir ülkedir. Özellikle 1980’lerin başından itibaren, ülkenin uluslararası rekabet
gücünü geliştirmek ve ulusal zenginliği arttırmak amacıyla dış ticaret girişimciliğinin desteklediği dikkati
çekmektedir. Bunun başlıca nedenleri arasında dış ülkelerde dış ticarete konulan engellerin gitgide
azalması ve dünyanın küresel bir pazara dönüşme eğilimi sayılabilir.
Türkiye’deki girişimcilerin uluslararası boyutta ticaret yapabilmesinin bir kaç farklı modeli söz
konusudur. Her Türkiye vatandaşı gerçek kişiler ve tüzel kişilikler, ilgili belgeleri sağlaması ve gerekli
koşullara sahip olması halinde dış ticaret (ihracat ve ithalat) gerçekleştirebilir. Şirket olarak örgütlenme
anlamında ise iki tür dış ticaret şirketi statüsü bulunmaktadır. Bunlar “Dış Ticaret Sermaye Şirketleri” ve
“Sektörel Dış Ticaret Şirketler” dir. Bu iki türden başka dış ticaretle ilgili olarak, ticarete konu mallarla
59
ilgili her türlü gözetim faaliyetinde bulunmak üzere, bir takım koşulları sağlayanlara "Uluslararası
Gözetim Şirketi" statüsü verilmektedir.
Dış ticaret şirket türlerinin detaylı olarak tanıtımına geçmeden önce dış ticarette girişim
olanaklarına bir zemin oluşturması açısından, aşağıda, küreselleşmenin ülke ekonomileri üzerine
etkilerinden kısaca bahsedilecektir.
KÜRESELLEŞMENİN SUNDUĞU FIRSATLAR VE TEHDİTLER
Dünyada yaşanan devrim niteliğindeki pek çok değişim ve gelişmelerin bir neticesi olarak küreselleşme,
ekonomilerin birbirlerine olan bağlılıklarını arttırmakta, dünyayı, mal ve hizmetlerin üretim ve alımsatımı için sınırların olmadığı küresel bir pazara dönüşmesine katkı sağlayarak, her ölçekte şirket için
fırsatlar yaratmaktadır. Her tür iş, dünya üzerinde ulusal sınırları aşarak genişlemek istemekte ve bunu
için çabalar harcamaktadır. Dış ticaret, sadece uluslararası şirketlerin ilgi alanı olmaktan çıkmakta, her
geçen gün pek çok küçük şirket, iş büyümesi için küresel pazarın kendileri için muhteşem bir potansiyel
sunduğunun farkına varmaktadır.
Küreselleşme, daha büyük pazarlara açılmanın yanında, sermayeye, teknolojiye ve ucuz ithalata daha
kolay bir şekilde ulaşabilme imkânı sağlamaktadır. Büyük pazarlar için yapılan büyük ölçekli üretim,
maliyetleri aşağı çekerek, verimi ve uzmanlaşmayı artırmaktadır. Uluslararası ticaretin bu gelişmesinde
önemli derecede rol alan faktörlere bakıldığında ise teknolojik gelişmelerden başka, tarifelerin
serbestleşmesi, yabancı direk yatırımlar, bağımsız tek taraflı yapısal reformlar, destek önlemleri
bakımından uluslararası dayanışma politikaları, artan deneyimler ve yeniliklerin stratejik kullanımı olarak
sayılabilir.
Diğer yandan tarifelerde sağlanan indirimlere ve tarife-dışı engellerin azaltılmasına yönelik önemli
adımlara rağmen, bugün hala mal, hizmet, sermaye ve kişilerin serbest dolaşımına yönelik çok çeşitli dış
pazarlara giriş engelleri bulunmaktadır. Söz konusu engeller arasında klasik tarifelerinin yanı sıra teknik
engeller, sübvansiyonlar, kamu alımları, miktar kısıtlamaları gibi tarife-dışı engeller sözkonusudur.
Ayrıca, ülkeler arasında gittikçe artan bütünleşme ile birlikte, yatırım koşulları, ülkesel düzenlemeler,
rekabet uygulamaları ve pazarların işleyişindeki yapısal farklılıklar da gümrük tarifelerinden başka
karşılaşılan engelleri oluşturmaktadır. İthalatın bazen rekabeti arttırıcı etkisi ile iç piyasalarda baskıya ve
rahatsızlığa neden olması, otoritelerin, uluslararası yükümlülüklerine aykırı bir şekilde korumacı
politikalar izlemesine yol açmaktadır. Sözkonusu korumacı yaklaşımlar nedeniyle şirketler, yabancı
pazarlarda engellerle karşılaşmakta ve rekabette eşitlik ortadan kalkmaktadır.
Küreselleşme nedeniyle gittikçe ağırlaşan rekabet şartları karşısında klasik ihracat politikaları yeterli
olmamaktadır. Son birkaç yıl içinde (2009-2010) dünyayı etkisi altına alan, çoğunlukla yüksek gelirli
büyük ekonomilerde finansal olarak başlayan ve yankıları çok geçmeden tüm dünyada ekonomik kriz
olarak hissedilen küresel krize karşı dünya üzerindeki politikalara ve alınan önlemlere bakıldığında,
öncelikle, yerel şirketlerin daha kolay işe başlamalarının özendirildiği görülmektedir. Dünya Bankası ve
Uluslararası Finans Kuruluşu (WB&IFC)’nun “Doing Business 2011” isimli raporuna göre, kriz dönemi
içinde 117 ülke yönetimleri 216 iş düzenlemesi reformu uygulamaya koymuştur. Bu reformlar, işe
başlamayı ve yönetmeyi kolaylaştıran, şeffaflığı güçlendiren, mülkiyet hakları ve iflas işlemleri ve ticari
anlaşmazlık gibi konuları çözümlemede etkinliği amaçlamaktadır. Bir anlamda küresel kriz, belli başlı
yasal ve kurumsal reformları tetiklemiştir. Son gelişmelere ilişkin bu bilgiler, kuşkusuz dış ticarete konu
olabilecek üretim olanakları, iş yapma kolaylıkları ve işbirlikleri için dünya üzerinde yer seçiminde
girişimcilere ışık tutacak niteliktedir. Raporda yer alan 183 ülke içinde, iş yapmanın en kolay olduğu yer
olarak Singapur ve onu sırasıyla ilk on ülke içinde HongKong, Yeni Zelanda, İngiltere, ABD, Danimarka,
Kanada, Norveç, İrlanda ve Avustralya izlemektedir. Türkiye ise bu listede 65’inci sırada yer almaktadır.
Bu sıralamalar, ülkede yeni işe başlama, yapı izinleri, tescil hakları, kredi bulma, yatırımları koruma,
vergiler, dış ticaret, dayatmacı yaptırımlar, işten çekilme ve istihdam gibi konulardaki ortalama başarıya
dair sahip olunan pozisyonu yansıtmaktadır. Tablo 1 ülkeler içinde dış ticaretin en kolay ve en zor
yapıldığı ülkeleri yansıtmaktadır. Türkiye, dış ticarete yönelik kolaylıklar sunmada ise 76’ıncı sırada
değerlendirilmektedir.
60
Tablo 3.1: Dış Ticaretin En Kolay ve En Zor Yapıldığı Ülkeler
Enkolay
Sıralama
En Zor
Sıralama
Singapur
1
Nijerya
174
Hong Kong
2
Burkina Faso
175
Birleşik Arap Emr.
Estonya
3
4
Burindi
Azerbeycan
176
177
Finlandiya
Danimarka
İsveç
Kore Cumh.
5
6
7
8
Tacikistan
Irak
Kongo Cumh.
Kazakistan
178
179
180
181
Norveç
9
Afrika Cumh.
182
İsrail
Toplam
10
10
Afganistan
183
10
Kaynak: “Doing Business 2011”
Küresel ölçekte rekabet etmek için ülke ekonomilerinin ve şirketlerin performansı geçen 2 yıllık kriz
karmaşası içinde test edilmiştir. Krize bağlı olarak küresel talepteki düşüşler sürecinde “ticareti
kolaylaştırma” hükümet stratejilerinin önemli bir parçası haline gelirken, bu dönemde, ulusal rekabeti
arttırmak için ihracatı çeşitlendirerek ihracattaki gerilemeyi hafifletmek ve satıcılar ile alıcılar arasındaki
bağları güçlendirmek için alınan tedbirler arttırılmıştır.
Dünya üzerinde görülen o ki, dış ticaret her yıl hızlanarak artmakta ve daha da kolaylaşmaktadır.
Dünya Bankası ve Uluslararası Finans Kuruluşu’nun “Doing Business 2011” raporunda görüleceği gibi,
ihracat işleri 2006 yılında 26 gün, ithalat ise yaklaşık 31 gün sürerken, 2011 yılında dünya ortalamasına
bakıldığında, ihracat yaklaşık 23 gün, ithalat ise 26 gün sürmektedir. Yüksek gelirli OECD
ekonomilerinde ithalat ve ihracat 11 gün iken, işlemler için ortalama 5 doküman gerekmektedir. Buna
karşılık Sahra Çölü ülkelerinde ise dış ticaret, hem maliyetli hem de ağır işlemektedir. İhracat işleri
ortalama 32 gün sürerken, ithalat 38 gün almakta ve çok sayıda belge gerekmektedir.
Sonuç olarak, yukarıdaki açıklamalardan anlaşılacağı gibi, dış ticarete katılarak küreselleşme
sürecinde karlar elde etmek isteyen şirketler, yabancı pazarlara nüfuz ederek, bir küresel arz zincirini
kurmak için nasıl yatırım ve dış ticaret yapacağını, ürünlerini farklı ülkelere göre nasıl düzenleyeceğini ve
üretim yönteminin yabancı piyasalardan nasıl etkileneceğini gözden geçirmelidir. Kuşkusuz bir şirketin
nerede yerleşik olarak kurulacağı kararı büyük çapta maliyetleri minimize etme ve direk satış modelini
genişletme arzuları tarafından yönlenir. İhtiyaçlarını en iyi karşılayacak yerlerden birine karar verirken, o
yerin ticaret ve yatırım için muhtemel sorunları tamamen ortadan kaldırma veya azaltma avantajını
sağladığından emin olmalıdır. Üretim ve destek olanaklarına yönelik sahip olunması gereken konular
dikkate alındığında, bir şirket, işgücü kalitesi ve onun maliyetini de içeren faktörlerin bileşimine dayalı
bir yerleşim yeri seçmelidir. Örneğin İrlanda’da yerleşik bir şirketin işgücü maliyeti, Avrupa Birliği
(AB)’nin diğer çoğu ülkelerinden daha azken, yine AB’nin yeni üyelerinden Çek Cumhuriyeti’nde
çalışanlar daha eğitimli olmasına karşın daha ucuzdur. Ayrıca bu ülkede sendikalaşma daha zayıf
görülmektedir. Diğer yandan pazarlara erişim ve yakınlık anlamında Malezya bir başka örnek olarak
verilebilir. Bu ülke, Asya-Pasifik bölgesindeki pazarlar için merkezi yerleşim yeri konumundadır. Ayrıca
bir başka örnek olarak devlet teşvikleri bağlamında İrlanda, düşük vergi oranları, arazi temininde
destekler, inşaat yapım kolaylıkları, çalışan eğitimi, şirket ürünlerini rekabet dışına itecek engellerden
kaçınma gibi konularla kolaylaştırıcı olmakla göze çarpmaktadır.
Neticede ülkeler, diğer ülkelerin ithalat ve ihracat uygulamalarına uyum sağlayarak kendi ülkesinin
dış ticaret hedeflerine ulaşması için çabalamaktadır. Uluslararası ticaretin taraflarını çeşitli ülkeler
oluşturduğu için bir sürü karmaşıklık süreç boyunca ortaya çıkmaktadır. Her ne kadar Dünya Ticaret
Örgütü (1999) ile birlikte, uluslararası ticaret uygulamaları, standartlaşma eğilimine girmiş, hatta üye
61
ülkeler, davranışlar, ticari kodlar ve bazı genel kurallar ile geniş bir çatı altında toplanmış olsa da, bazı
konular üzerinde hala anlaşmazlıklar ve engeller sözkonusudur. Ancak yine de, dünya ticaretine bir
uyum ve ahenk getirmesi anlamında bu organizasyonun katkısının göz ardı edilmesi mümkün değildir.
Uluslararası ticaret ve yatırımlardaki artışlar, mevcut küresel oyuncu
şirketlerden
değil,
öncelikli
olarak
iç
piyasalara
odaklanmış
şirketlerden
kaynaklanmaktadır.
Uluslararası ticaretin gelişmesinde önemli derecede rol alan faktörler
nelerdir?
ŞİRKETLERİN KÜRESEL PAZARLARA GİRİŞ YOLLARI
Şirketler üretim yönlü ve tüketici yönlü olmak üzere uluslararası ekonomik ağların iki tipinden birine
dâhil olarak küreselleşmeye giriş yaparlar. Üretim odaklı değer zinciri içerisinde, çoklukla büyük ve
uluslarötesi/üstü olan imalatçılar üretim ağlarının koordinasyonunda (gerisel ve önsel bağlantılarda)
merkezi rol oynarlar. Bunlar tipik olarak, sermaye ve teknoloji yoğun, otomobil, uçak, bilgisayar ve ağır
makinalar gibi endüstrilerin oyuncularıdır. Tüketici yönlü değer zincirinde ise, tipik olarak gelişmekte
olan ülkelerde yerleşik olan büyük perakendeciler, pazarlamacılar ve markalı imalatçılar, tekmerkezli
olmayan/dağıtılmış üretim ağlarını oluşturmada çok önemli rol oynarlar. Ticaret yönlü sanayileşmenin bu
modeli, el sanatları, oyuncak, ayakkabı, kıyafet gibi emek yoğunluklu tüketim malları endüstrileri içinde
yaygınlaşmaktadır. Tamamlanmış/nihai mal üreten az gelişmiş ülke yüklenicilerinin sıralı ağları üretimi
gerçekleştirirken, malları sipariş eden büyük perakendeciler ya da pazarlamacılar koşulları
oluşturmaktadır. Bu modele ilişkin en uygun örnek olarak spor ayakkabı şirketleri, Adidas ve Nike
gösterilebilir. Onlar ürünü genel olarak tasarlarlar ya da satımını gerçekleştirirler. Fakat ürünlerin
üretimini yapmadıkları için fabrikasız imalatçılardır. Onların karları, ölçek, hacim ve teknolojik
ilerlemelerden gelen üretim odaklı zincirin tersine, yüksek değerli araştırmalar, tasarım, satış, pazarlama
ve finansal hizmetlerin bir bileşiminden ortaya çıkar.
Üretim odaklı zincir içindeki lider şirketler çoğunlukla uluslararası tekellere aittir. Bunun aksine
tüketici odaklı değer zinciri ise, düşük giriş engelleri olan, genelde dağınık imalat sistemleri ile yüksek
rekabete sahip olarak karakterize edilebilir. Karlılık, yüksek giriş engellerinin olduğu küresel değer
zincirinin belli kısımlarında, sadece niş/daha uzmanlaşmış üretimle ilgili şirketler için çok yüksek
olabilmektedir.
Şirketlerin küreselleşmeye terfi ederken kullanacağı yöntemlere ilişkin olarak, sahiplik ve kontrole
dayalı bir başka yaklaşım da ortaya koymak söz konusudur. Bu yaklaşım;
•
Tam sahiplik ve kontrolün tamamen şirketlerin kendisinde olmasının istenmesi,
•
En düşük oranda sahiplik ve kontrolün olmasının istenmesi,
•
İkisinin arasında bir derecede sahiplik ve kontrolün olmasının istenmesi olarak gruplanabilir.
Şirketlerin uluslararası pazarlara girme kararı verdikten sonra yapması gereken ilk işlem, uluslararası
pazar çevresini analiz etmek ve bu analiz sonucunda en uygun ülke pazarına girmektir. Uluslararası
pazarlamada dikkate alınması gereken çevreler; “Demografik çevre”, “Ekonomik çevre”, “Sosyo-kültürel
çevre”, “Yasal çevre”, Politik çevre”, “Teknolojik çevre”, “Finansal çevre”, “Ekolojik çevre”, “Rekabet
çevresi” şeklinde sıralanabilir. Yeni pazarlar aramakta olan bir şirket öncelikle uluslararası pazarlama
çevresini inceleyerek işe başlamalıdır.
Şirketleri uluslararası pazarlara açılmaya teşvik eden faktörler şöyle sıralanabilir:
• Yabancı şirketlerin iç/yerel pazara girerek daha kaliteli ve ucuz ürünler sunmaları,
•
Yabancı pazarların daha fazla fırsatlar yaratması,
62
•
Üretimde ölçek ekonomisi yaratabilmek için daha fazla sayıda müşteri bulma ihtiyacı,
•
Tek bir pazara bağımlı kalmama isteği,
•
Tüketicilerin yurt dışında aynı ürünleri bulma istekleri.
Her ne kadar bu gerekçeler sıralanarak ortaya konsa da, yerel şirketler, iç pazarların yeterli olması
durumunda uluslararası pazarlara açılmada çekimser davranmaktadır. Uluslararası pazarlara giriş stratejisi
geliştirirken en önemli belirleyici kıstaslar; risk, kar, yatırım miktarı ve kontrol derecesidir. Bu çerçevede
göz önüne alınması gereken faktörler aşağıdaki gibi sıralanabilir.
•
Pazarın büyüklüğü, özellikleri, rekabet durumu ve fırsatları
•
Politik ve ekonomik durum
•
Taşıma maliyetleri ve vergiler
•
Fiziksel ve kültürel yakınlıklar
•
Finansal gereksinimler
•
Devlet kısıtlamaları, kanunlar ve yasal zorunluluklar
•
Risk, kar potansiyeli
DIŞ TİCARETTE BÜYÜME ZORLUKLARI VE KOBİ’LER
Şirketler küresel doğanlar ve sonradan küresel olanlar diye sınıflandırılabilir. Küresel doğan bir şirket
girişimcisi başından itibaren uluslararası ticaretle meşgul olandır. Bu tür girişimciler için küresel olmak
onlar için var olma nedenidir. Uluslararası bir bakış açısı geliştirme, küresel bir zihniyet, kalıcı bir oyuncu
olarak küresel pazarlara giriş yapmanın temel koşuludur. Küresel zihniyet, iç pazar sınırlarının nihai sınır
olmadığını farketme olarak ifade edilebilir. Girişimci, kendi yakın ve kontrol edebildiği çevresinin
ötesindeki gerçekleri benimsemek zorundadır. Böyle bir bakış ancak Küçük ve Orta Büyüklükteki
Şirketler (KOBİ)’lerin başarı potansiyelini yükseltebilir. Uluslararası alanda başarılı olmak isteyen
KOBİ’ler gerçekçi bir bakış açısıyla ufuklarını genişletmek ve becerilerini geliştirmek zorundadır. Onlar
zaten kendi iç pazarlarına yönelik bir takım ekonomik, sosyal ve politik risk ve engellerle karşılaşmakta
ve onları yönetmektedir. Öyleyse, ekonomik, politik, sosyal ve kültürel zorluklar yanında tarifeler, kotalar
ve ambargolar gibi dış ticaretle ilgili uluslararası engelleri öğrenmek ve yönetmekte onlara zor
gelmeyecektir. Bu anlamda onların odaklanmaları gereken temel noktalar ise şöyle sıralanabilir.
•
Dış ticaretle ilgilenmenin uygunluğunu araştırmak,
•
Hedef ülke ve bölgelerdeki rekabet avantajlarını belirlemek,
•
Şirketin ürün ve hizmetlerinin piyasa değerini hesaplamak,
•
İş, sosyal, politik ve kültürel ve pek çok çevresel farklılıkların farkında olmak,
•
Gerçek finansal maliyetleri hesaplamak,
•
Hakların korunmasında standartların farkında olmak,
•
Süreçleri önceden planlamak,
•
Sınır ötesi müşteri, çalışan ve iş ortaklarıyla güçlü ilişkiler geliştirmek,
•
Küresel bir zihniyet benimsemek,
•
Şirketi küresel bir girişime dönüştürmek,
Genel olarak, büyüme ve başarılı bir ihracat performansı için dünya ticaretinde, yeni ve dinamik
sektörlere katılım, ihracat gelirlerini artıracaktır. Bu sektörler, hem ticari hem de teknolojik kapasiteyi
oluşturma ve geliştirme kadar, üretimde çeşitlilik ve katma değer yaratmaya da katkı sunar. Ancak
gelişmekte olan ülkelerin yeni ve dinamik sektörlere katılabilmesi, onların kapasitesi ve rekabet gücüne
ve diğer yandan pazarlara erişim ve giriş koşullarına bağlıdır. Bir şirketin ihracat yeteneği, gelir yaratma
ve rekabet gücü için önemli kabul edilir. KOBİ’ler, daha önce değinildiği gibi, hem ülke yönetimlerinin
63
küçük şirketlerin uluslararası işlem hacmini arttırmaya yardımcı olmak için artan çabaları hem de
dünyanın en ücra köşesine kadar ulaşmış telekomünikasyon/iletişim teknolojilerinin katkısıyla, dünya
pazarları ile sıkı ilişkiler kurarak küresel arz zincirine nufüz edebilirler. İlerleyen teknolojiler ile ticarette
teknik engellerin büyük ölçüde azaldığı göz önünde tutulursa, küçük bir şirketin dahi 7/24 saat çalışma
olanağı söz konusudur.
KOBİ’lerin başarısında kilit faktör muhtemel engellerin üstesinden nasıl geleceğini öğrenmektir.
Onlar, yetersiz planlama, kısa vadeli ve dar ufuklar, yönetimsel bilgi ve deneyim eksikliği, bilgiyi elde
etme ve kavrama gibi bir takım noksanlıklar ile yüzleşebilmektedir. Çevresel belirsizlikler, ticari iklim,
döviz dalgalanmaları, bölgesel ve küresel politik istikrarsızlıklar gibi konular da tüm KOBI’ler için
risklidir. Bazen bu faktörleri anlama ve dış ticaretin doğru zamanlaması ve doğru şekli, örneğin ihracatı
direk ya da aracılarla gerçekleştirme, yapısal riskleri minimize edebilmektedir.
Tüm yukarıda açıklananlara rağmen, pek çok KOBİ’nin dış ticarette başarılı olduğunu söylemek
mümkündür. KOBİ’ler strateji geliştirmede daha esnek ve öğrenme fırsatı olarak küresel çevreyi
değerlendirmede daha hızlı ve isteklidirler. Kuşkusuz uluslararası alanda başarı sağlamak, yoğun ve
karmaşık işlerle baş edebilme, onları yönetebilme yeteneği ile ilişkilidir. Örneğin bir iş planının ana
unsurları iştirakler, iş ortaklıkları kurmayı ya da bir takım alt bağlantılı sözleşmeleri veya ithalat
girdilerini devreye sokmayı gerektirebilir. Yani her ne kadar sınırötesi ticaret kararı, bazı stratejik
düşüncelerin sonuçları olsa da, asıl altında yatan neden ekonomiktir. Stratejik planlama eksikliği olan ve
yeterince kararlılık gösteremeyen şirketler, iç iklimin kendi lehlerinde olduğunu gördükleri zaman
çabalarını hemen kendi iç piyasalarına yöneltmektedir. Yeterince istek sergilemeyen KOBİ’ler, genelde,
küresel boyuta minimum riskle geçişi tercih ederek, en az risk ve maliyet içeren, en çok kabul gören giriş
yöntemi olarak nihai/tamamlanmış malların ihracatına yönelmeyi, kaynak bulma, üretim ve ortaklıklar
kurma gibi çabalar gerektiren daha karmaşık yöntemlerden uzak durmayı tercih etmektedir.
Sonuç olarak dünyada gelişen koşullar günümüz girişimcilerini küresel düşünüp küresel davranmaya
zorlamakla birlikte, uluslararası boyutta fırsatlara yönelik bilgi eksikliği bir engel olarak onların
karşısındadır. Onlar için, yerel olanaklardan başka dış pazarlar ve satın alıcılar hakkında derin bilgiye
sahip olmak hayati önem taşımaktadır. Bilgi olmaksızın potansiyel alıcılara, dış pazarlara erişimde
etkinlik zordur. Özellikle KOBİ’ler çevresine daha bağımlıdır. Bilgiyi elde etmenin en önemli yolu
aracıların derin bilgisinden istifade etmektir. Onlar için bir aracı kullanmanın gerekçeleri ise aşağıdaki
gibi sıralanabilir.
•
Müşteriler bulmak,
•
Belirsizlik ve riskleri azaltmak,
•
Belli pazarlar için bilgi eksikliğini azaltmak,
•
Direk sözleşme yapmanın risk ve maliyetlerinden kaçınmak,
•
Pazar araştırması maliyetinden tasarruf etmek,
KOBİ’ler, genelde, küresel boyuta minimum riskle gecişi tercih
ederek, kaynak bulma, üretim ve ortaklıklar kurma gibi çabalar gerektiren daha karmaşık
yöntemlerden uzak durmayı tercih etmektedir.
TÜRKİYE’DE DIŞ TİCARET ŞİRKETLERİ
Gelişmiş pazar ekonomisine sahip bir ülke olarak Türkiye’nin uluslararası rekabet gücünü geliştirmek ve
ulusal zenginliği arttırmak amacıyla sınır ötesi girişimciliğe, özellikle ihracata yönelik destekleri dikkat
çekicidir. Diğer yandan ekonomik ve politik istikrarı, dinamik ve ilgi çekici iş çevresi ve ayrıca rekabetçi
bir vergi sistemi sunması özellikle doğrudan yabancı yatırımcıları bu ülkeye çekmektedir.
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan her gerçek ve tüzel kişi, ilgili belgeleri sağlayarak gerekli
koşullara sahip olduğu takdirde dış ticaret (ithalat/ihracat) yapabilir. Hiçbir aracı kullanmadan,
64
ithalatçının bulunmasından ödemenin alınmasına kadar, tüm ihracat işlemlerini kendileri yaparak
doğrudan ihracat gerçekleştirebilir. Bu şekilde ticaret yapmanın fayda ve riskleri aşağıdaki gibi
sıralanabilir.
Doğrudan dış ticaretin faydaları;
•
Dış ticaretin tüm aşamalarını kontrol edebilir
•
Aracılar olmadan kar payını arttırabilir
•
Alıcılarla daha yakın ilişkiler kurabilir
Doğrudan dış ticaretin riskleri;
• Daha fazla kaynak ve zaman harcamak
•
Risklere doğrudan ve daha fazla maruz kalmak
Dış ticaret yapmak isteyen ancak gerekli personel ve kaynağı olmayanlar, gerekli deneyim ve alt
yapıya sahip kuruluşlara başvurarak kolayca dış ticaret işlemlerini gerçekleştirebilirler. Bu şekilde dolaylı
dış ticaret yapan şirket, işlemlerin teknik ve hukuki yönlerini öğrenme yerine üretime odaklanabilir ve
maliyetleri azaltabilir.
Bir firma sahip olduğu teknolojik know-how, tasarım ve fikri mülkiyet hakkını bir sözleşmeye bağlı
olarak yabancı şirketlere bir bedel karşılığında devredebilir. Yani, yabancı şirketlere teknolojisini,
tasarımını, bir marka veya patentini sözleşmeye bağlı olarak devrederek lisans karşılığında dış pazarlara
kolayca girebilir. Öte yandan çeşitli maliyetleri azaltmak ve devlet teşviklerinden yararlanmak için hedef
pazarda bir tesis kurup doğrudan yatırım yaparak da dış ticarette bulunabilir. Diğer yandan şirketler,
yabancı bir şirket ile hisse, teknoloji transferi, yatırım, üretim ve pazarlama alanlarında bir ortaklık
anlaşması yapabilir ve bu yöntemle dış ticarete açılabilir. Yukarıda sayılan yöntemlerden başka şirketler
dış ticaret amacıyla bir organizasyon altında toplanmayı ve ihracatın bu organizasyon tarafından
gerçekleştirilmesi ile dış pazarlara açılmayı yararlı bir yöntem olarak görebilir. Bu modelle şirketler
ihracata yönelik faaliyetlerinde gönüllü olarak sermayelerini, bilgilerini, üretimlerini ve tecrübelerini bir
araya getirerek ölçek ekonomisinin sağladığı avantajlara sahip olabilir. Bu çerçevede Türkiye’ye
bakıldığında “Sektörel Dış Ticaret Şirketleri” ve “Dış Ticaret Sermaye Şirketleri” oluşumu şeklinde iki
farklı model karşımıza çıkmaktadır. Sektörel Dış Ticaret Şirketleri, Türkiye’deki KOBİ’lerin ihracata
yönelik faaliyetlerinde gönüllü olarak sermayelerini, bilgilerini, üretimlerini ve tecrübelerini bir araya
getirerek, ölçek ekonomisinin sağladığı avantajlara sahip olmayı destekleyen bir modeldir. Dış Ticaret
Sermaye Şirketleri ise ihracata yönelik pazarlamada bir örgütlenme biçimi olarak benimsenmiş ilk model
olup, 1980 yılında resmi olarak uygulamaya konularak devletçe desteklenmiştir. İmalatçı olmayan ancak
pazarlamada ihtisaslaşmış ihracatçı sermaye şirketleri eliyle ihracatın gerçekleştirilmesi ve arttırılması
esasına dayanır. Dış ticaretin büyük ölçekli şirketler eliyle büyütülmesini öngörerek yeni bir yapılanmaya
yol açan bu model ile ihracatta belirli mal ve pazarlar konusunda ihtisaslaşmış ekipler oluşturulması
amaçlanmıştır. Geçmişte KOBİ’lerin ürünlerini yoğun bir şekilde pazarlama girişiminde bulunan Dış
Ticaret Sermaye Şirketleri günümüzde kendi kuruluşlarına bağlı şirketlerin ürünlerini pazarlamaya ağırlık
vermekle birlikte bazıları halen KOBİ’lere yönelik faaliyetlerini sürdürmektedir.
Özetle, Türkiye'de 1980–1989 yılları arasında ihracat hamlesinde ilk olarak büyük ölçekli
işletmelerden faydalanmak için dış ticaret sermaye şirketleri araç olarak seçilirken, 1990 sonrası yıllarda
ihracatta KOBİ’lerden faydalanmak için sektörel dış ticaret modeli araç olarak seçilmiştir. Birinci
dönemde amaç büyük ölçekli işletmelerin dışa açılması iken, ikinci dönemde ise KOBİ’lerin dışa açılması
olmuştur.
Bu bağlamda iki tür dış ticaret şirketi statüsü bulunmaktadır
65
1.
Dış Ticaret Sermaye Şirketleri
2.
Sektörel Dış Ticaret Şirketleri
Ayrıca dış ticaretle ilgili olarak, dış ticarete konu malların kalitesinin, miktarının, döviz kuru ve mali
şartlar da dâhil olmak üzere fiyatının ve/veya gümrük sınıflandırmasının doğruluğunun saptanması ile
ilgili her türlü gözetim faaliyetinde bulunmak üzere, birtakım şirket ve kuruluşlara "Uluslararası Gözetim
Şirketi" statüsü verilmektedir.
İhracata yönelik faaliyetlerde gönüllü olarak sermayelerini, bilgilerini,
üretimlerini ve tecrübelerini bir araya getirerek ölçek ekonomisinin sağladığı avantajlara
sahip olmaya yönelik Türkiye’de hangi modeller söz konusudur?
Dış Ticaret Sermaye Şirketleri
Dış Ticaret Sermaye Şirketleri statüsüne ilişkin “08.12.2004 tarih ve 25664” Sayılı Resmi Gazete de
yayımlanan “İhracat: 2004/12” sayılı tebliğ ile 22.12.1995 tarih ve 95/7623 sayılı “İhracat Rejimi
Kararı”nın 3. maddesinin (k) bendi uyarınca statü verilmesi, geri alınması ve şirketlerin sorumlulukları
aşağıdaki şekilde belirlenmiştir.
Dış Ticaret Sermaye Şirketi Statüsü Verilmesi
Ödenmiş sermayesi en az T2 milyon olan ve bir önceki takvim yılında gümrük beyannamesi bazında en
az (FOB) 100 milyon ABD doları veya eş değerde fiili ihracat gerçekleştiren (transit ve bedelsiz ihracat
hariç) anonim şirketlere Dış Ticaret Sermaye Şirketi statüsü verilebilir. Halen Dış Ticaret Sermaye Şirketi
Statüsüne haiz şirketler için söz konusu statü yenilenebilir. Ancak bunun için her yılın Ocak ayının son
gününe kadar başvurmaları gerekir.
Dış Ticaret Sermaye Şirketi statüsü alabilmek için aşağıda tablo 2 de örneği verilen başvuru formu
doldurularak, istenen diğer belgelerle birlikte Ekonomi Bakanlığı, İhracat Genel Müdürlüğü’ne müracaat
etmek gerekmektedir. İbraz edilen bilgi ve belgeler aksi sabit oluncaya kadar doğru olarak kabul edilir.
Ait olduğu yıl yürürlükteki Dış Ticaret Sermaye Şirketlerine ilişkin kararda yer almayan şirketlere;
talepleri halinde, başvuru tarihi itibariyle 12 ay geriye gitmek suretiyle yapılacak inceleme sonucunda,
yukarıdaki şartları haiz olduklarının belirlenmesi durumunda, yürürlükteki Dış Ticaret Sermaye
Şirketlerine ilişkin karara ek yapılmak suretiyle Dış Ticaret Sermaye Şirketi Statüsü verilebilir.
Tablo 3.2: Dış Ticaret Sermaye Şirketi Başvuru Formu Örneği ve Ekleri
a
b
c
d
e
f
g
h
i
Şirketin Unvanı:
Adresi:
Telefon No:
Telefaks No:
Ödenmiş Sermayesi:
Vergi Dairesi Adı ve Vergi No:
Bir önceki takvim yılında veya başvuru
tarihinden 12 Ay geriye doğru toplam fiili
ihracatı (FOB $):
Bilgi almak üzere temas kurulabilecek
yetkilileri adı soyadı/ünvanı/tel. no:
Şirket (Kaşe ve İmza)
EKLER:
1 - Ana sözleşme (İlgili Ticaret Sicili Gazetesi’nin aslı
veya noterce, Ticaret Sicil Memurluğunca ya da
bağlı bulunulan Odaca onaylı sureti)
2 - İmza Sirküleri (Noter tasdikli)
3 - En son veya bir önceki yıla ait Vergi Dairesince
veya Yeminli Mali Müşavirce onaylı bilanço
4 - Varsa yurt içi ve yurt dışı bürolara ilişkin bilgiler
5 - Yukarıda sıralanan maddelerde yer alan
bilgilerde değişiklik olması halinde, bu hususun 1 ay
içerisinde Ekonomi Bakanlığı (İhracat Genel
Müdürlüğü) bildirilmesi zorunludur.
Başvurunun olumlu olarak değerlendirilmesi halinde Resmi Gazete’de, “Dış Ticaret Sermaye Şirketi
Unvanı Kazanan Şirket/ler Listesi” yayımlanmaktadır. Bu aşamadan sonra bu statüyü kazananlara
sağlanan tüm avantajlardan yararlanılabilmektedir.
66
Dış Ticaret Sermaye Şirketi Statüsünde Süre
Bakanlıkça yapılan inceleme sonucunda gerekli şartlara sahip olduğu belirlenen şirketlere "Dış Ticaret
Sermaye Şirketi" statüsü verilerek Resmi Gazete'de yayımlanır. Dış Ticaret Sermaye Şirketi statüsü,
yayımlandığı tarihten itibaren bir sonraki yıla ait Dış Ticaret Sermaye Şirketlerine ilişkin karar
yayımlanıncaya kadar geçerlidir.
Dış Ticaret Sermaye Şirketinin Sorumlulukları
Yanıltıcı bilgi ve belge kullanılması suretiyle Dış Ticaret Sermaye Şirketi Statüsü almış bulunan
şirketlerin bu statüleri, şartların yerine getirilmediğinin tespiti halinde, verildiği tarih itibariyle geri alınır.
Dış Ticaret Sermaye Şirketlerinin, ihraç ürünlerinin tanıtılması, çeşitlendirilmesi, pazar paylarının
artırılması ve yeni pazarlara girilmesi amacıyla devlet yardımlarından öncelikle yararlandırılmaları
sağlanır. Dış Ticaret Sermaye Şirketleri, kendi nam ve hesaplarına yurt içinden bizzat satın aldıkları ve
tedarik ettikleri malların ihracatında bu malların üretimi, temini ve ihracatı ile ilgili düzenlenen tüm
belgelerden idari ve cezai yükümlülükler açısından sorumludur.
İmalatçı veya tedarikçi şirketler tarafından aracılı ihracat sözleşmesine dayanarak Dış Ticaret Sermaye
Şirketleri üzerinden gerçekleştirilen ihracatta, sözleşmede aksine bir hüküm yoksa malın üretimi veya
tedariki ile ilgili tüm belgeler ve ihracatla ile ilgili tüm mevzuatlar yönünden doğabilecek idari ve cezai
yükümlülüklerden doğrudan ve münhasıran imalatçı ve tedarikçi şirketler sorumludur. İlgili tebliğin
uygulamasına ilişkin her türlü düzenlemenin yapılmasında ve uygulamada ortaya çıkacak ihtilafların
sonuçlandırılmasında Ekonomi Bakanlığı yetkilidir.
Dış Ticaret Sermaye Şirketi Statüsüne Sahip Olmanın Faydaları
Dış Ticaret Sermaye Şirketi (DTSŞ) olmak üretici-ihracatçı ve ihracatçı şirketlere aşağıda açıklanan
yararları sağlar.
•
Gümrükleme işlemlerindeki öncelikli işlemlerden birinci derecede yararlanma,
•
Yurtiçi ve yurtdışı hammadde, yardımcı madde ve diğer tedarikler ile ilgili yasal izinlerden ve
muafiyetlerden yararlanma,
•
İhracat ile ilgili nakliye, sigorta ve diğer giderler ile ilgili muafiyetlerden yararlanma,
•
İthalatta vergi resim harç ve diğer fonlar ile ilgili muafiyetlerden yararlanma,
•
Gümrüklerde “Teminat” muafiyeti ya da düşük oranlı teminat kolaylığından yararlanma,
•
Onaylanmış Kişi Statüsü için genel ve özel koşullar değerlendirilirken, Dış Ticaret Sermaye
Şirketleri istisnalardan yararlanır. Buna göre; 31 Seri No’lu Gümrük Genel Tebliği’nin
“Onaylanmış Kişi Statü Belgesi İçin Aranılacak Genel Koşullar” başlıklı 3’üncü maddesinin
birinci fıkrasının (j) bendi gereğince, bu statüye sahip olacak şirketler için esas olarak “imalatçı
olmak” koşulu aranılmakla birlikte, Dış Ticaret Sermaye Şirketleri bu koşulun dışında
tutulmuştur. Bu şekilde, imalatçı olmamalarına karşın, diğer imalatçı olmayan şirketlerin aksine,
Dış Ticaret Sermaye Şirketleri Onaylanmış Kişi Statüsüne sahip olabilmektedirler. Yine tebliğin
birinci fıkrasının (f) bendi gereğince, (başvuru tarihinden geriye bir ay içinde) “A Grubu
Onaylanmış Kişi Statüsü” alabilmek için 250 işçi, “B Grubu” için 100 işçi ve “C Grubu” için 30
işçi istihdam ediyor olmak gerekmektedir, Dış Ticaret Sermaye Şirketleri için ise böyle bir koşul
söz konusu değildir. Yine 31 Seri No’lu Gümrük Genel Tebliği’nin “Onaylanmış Kişi Statü
Belgesi İçin Aranacak Özel Koşullar” başlıklı 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendine
göre, A Sınıfı Onaylanmış Kişi Statüsü kazanmak için belli ihracat ve ithalat hacmine sahip
olmak gerekirken, Dış Ticaret Sermaye Şirketleri bu koşulun dışında tutulmuştur. Yani, Dış
Ticaret Sermaye Şirketleri, diğer kişilerin aksine, gerçekleştirdikleri ithalat ve ihracat hacmine
bakılmaksızın A Sınıfı Onaylanmış Kişi Statüsüne sahip olabilmektedir.
•
İhracatçılara yönelik devlet yardımlarından ve diğer teşviklerden öncelikli olarak ve yüksek
oranlarda faydalanır. İhracat 2005/1 sayılı tebliğ ile DTSŞ için, müracaat tarihinden önceki
67
takvim yılında yapmış oldukları ihracatları kadar, dâhilde işleme izin belgesi kapsamında
gerçekleştirecekleri ithalatlarında, bu ithalattan doğacak olan gümrük vergisi, KDV ve fonlar
tutarının %10 oranında teminat alınması hükme bağlanmıştır. Şayet DTSŞ aynı zamanda
Onaylanmış Kişi Statüsünü de haiz ise bu oran %1 olarak uygulanır. Dış Ticaret Sermaye
Şirketleri, İhracata Yönelik Devlet Yardımlarından 2003/3 sayılı “Türk Ürünlerinin Yurt Dışında
Markalaşması ve Türk Malı İmajının Yerleştirilmesine Yönelik Faaliyetlerin Desteklenmesi
Hakkında Tebliğ” ile 97/9 sayılı “Yurt Dışında Ofis- Mağaza Açma, İşletme ve Marka Tanıtım
Faaliyetlerinin Desteklenmesi Hakkında Tebliğ” kapsamında desteklerden yararlanabilmektedir.
•
Organize edilen yurt içi ve yurt dışı fuar organizasyonlarına öncelikli olarak davet edilir ve
katılmaları sağlanır,
•
Yasal düzenlemeler ile ilgili talepleri ve ihracatın geliştirilmesine yönelik girişimleri, yatırımları
birinci derecede desteklenir,
•
İhracata yönelik eğitim, araştırma geliştirme, danışmanlık, pazarlama ve proje hazırlama
talepleri devletin ilgili kurumları tarafından desteklenir,
•
KDV iadesi ve muafiyetlerden öncelikli olarak yararlanırlar. Dış Ticaret Sermaye Şirketlerine
imalatçı olmayan mükellefler tarafından da ihraç kaydıyla teslim yapılabilmektedir: KDV
Kanununun 11/1 –c maddesinde ihraç edilmek üzere “imalatçılar” tarafından ihracatçıya
yapılacak teslimlerde hesaplanan KDV’nin ihracatçılar tarafından ödenmemesine imkan veren
bir düzenleme bulunmaktadır. Kısaca tecil-terkin sistemi de denilen bu uygulama kapsamında
ilke olarak “imalatçı” mükelleflerin işlem yapması mümkündür. Ancak KDV Kanununa
istinaden yayımlanan 27 Seri Nolu KDV Genel Tebliğinin (B) bölümü ile imalatçı olmayan
mükelleflerin de, DTSŞ’lere ihraç kaydıyla (tecil-terkin sistemi kapsamında) mal teslim
etmelerine imkan tanınmıştır.
•
DTSŞ’ler ihracat istisnasından doğan iade alacaklarını iade tutarının % 4’ü kadar teminat
vererek almaktadır. KDV Kanununun 11. maddesinde düzenlenmiş olan ihracat istisnası ve
ihraç kayıtlı teslimlerden doğan iadelerde uygulamaya ilişkin usul ve esaslar 23.11.2001 tarihli
ve 24592 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 84 seri numaralı KDV Genel Tebliğinde
belirlenmiştir. Söz konusu tebliğin “Genel Esaslar” başlıklı bölümünde miktarı 4 milyar lirayı
aşan ve YMM tasdik raporu ibraz edilmeyen nakden iade taleplerinde teminat gösterilmesi
halinde iadenin yapılacağı belirtilmiş, ancak bu tebliğde DTSŞ’lerin, ihracat istisnasından doğan
ve miktarı T4 milyar’yi aşan kısmının %4’ü kadar teminat vermek suretiyle iadelerini
alabilecekleri belirtilmiştir.
•
Finansman tedarikinde Türk Eximbank kredilerinden, kredi garanti sigorta ve teminat
programlarından, uzun vadeli dövizli ihracat kredilerinden öncelikli olarak yararlanırlar.
DTSŞ’ler ağırlıklı olarak Dış Ticaret Şirketi Kısa Vadeli T ve Döviz Kredileri Programından
yararlanabilmektedir. Söz konusu krediler, şirketlerin ihracat faaliyetleri ile ilgili finansman
ihtiyaçlarını karşılamak üzere, belli teminat oranları ile aracı banka olmaksızın Eximbank
tarafından doğrudan kullandırılmakta ve diğer şirketlere göre DTSŞ’lere; T kredilerde 1, döviz
kredilerinde ise 0.5 puanlık bir faiz indirim avantajı sunulmaktadır. DTSŞ’lerde asli teminat
oranı, kredi anapara ve faiz tutarının %100’ünden %80’ine indirilmiştir. Bu oran mali yapısı
güçlü ve ihracat potansiyeli yüksek DTSŞ’ler için %40’a kadar inebilmektedir.
Aracılı ihracat sözleşmesine dayanarak Dış Ticaret Sermaye
Şirketleri üzerinden gerçekleştirilen ihracatta, tüm belgeler ve mevzuatlar yönünden
doğabilecek yükümlülüklerden imalatçı ve tedarikçi şirketler sorumludur.
Dış Ticaret Sermaye Şirketlerinin sorumlulukları nelerdir?
68
Mevcut Dış Ticaret Sermaye Şirketleri
Yukarıda adı geçen tebliğ kapsamında “Dış Ticaret Sermaye Şirketi” statüsü verilen şirketlerin 2011 Mart
ayı itibariyle sayısı 53 dür. Toplam Dış Ticaret Sermaye Şirketlerinin 33`ü İstanbul, 4`ü İzmir, 3`ü
Ankara, 2`si Bursa, 1’si Adana, 2’si Kocaeli, 1’i Kayseri, 1’i Manisa, 2’si Hatay, 1’i Gaziantep, 1’i
Zonguldak 2`si Denizli`de bulunmaktadır. Şirketlerinin son beş yıllık performanslarına bakıldığında ise
genel ihracat içerisindeki paylarının yaklaşık % 30 seviyelerinde olduğu gözlemlenmektedir.
95/7623 sayılı İhracat Rejimi Kararı 3’üncü maddesinin (k) bendi uyarınca yürürlüğe konulan “İhracat
2004/12 sayılı” tebliğ kapsamında “Dış Ticaret Sermaye Şirketi” statüsüne sahip şirketlerin listesi
alfabetik sırada aşagıdaki verilmiştir. Şirketlerin tam ve güncel listesine Ekonomi Bakanlığı web
adresinden ulaşılabilmektedir.
Tablo 3.3: Dış Ticaret Sermaye Şirketleri Listesi–2011
No
Şirketin Unvanı
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
Ak-Pa Tekstil İhracat Paz. A.Ş.
Arçelik A.Ş.
Arçelik Lg Klima San. Ve Tic. A.Ş
Beypa Dış Tic.ve Tekstil San. A.Ş.
Birgi Bir. Giyim İhr. Dış Tic. A.Ş.
Borusan İstikbal Ticaret T.A.Ş.
Bosch Sanayi Ve Ticaret A.Ş.
Boydak Dış Ticaret A.Ş.
Bsh Ev Aletleri San. Tic. A.Ş.
Çolakoğlu Dış Ticaret A.Ş.
Diler Dış Ticaret A.Ş.
Dsd Deri Sanayicileri Dış Tic. A.Ş.
Dts Denizli Tekstil Dış Tic. A.Ş.
Ege Çelik End. San. Tic. A.Ş.
Ekom Eczacıbaşı Dış Ticaret A.Ş.
Ereğli Demir Çelik Fab. T.A.Ş.
Etsun Ent. Tarım Ü. San. Tic. A.Ş.
Evyap Internatıonal Dış Tic. A.Ş.
Gaat Dış Ticaret Sanayi A.Ş.
Gsd Dış Ticaret A.Ş.
Habaş Sın. Tıb. Gaz. İstih. A.Ş.
Hey Dış Ticaret A.Ş.
Hyundaı Assan Oto. San. Tic. A.Ş.
İçdaş Çelik En. Ters. Ulaş. A.Ş.
İskenderun Demir ve Çelik A.Ş.
İstanbul Dış Tic. Hizmetleri A. Ş.
İstanbul Gıda Dış Ticaret A.Ş.
İstanbul
İstanbul
Kocaeli
İstanbul
İstanbul
İstanbul
Bursa
Kayseri
İstanbul
İstanbul
İstanbul
İstanbul
Denizli
İstanbul
İstanbul
Zonguldak
İstanbul
İstanbul
İstanbul
İstanbul
İstanbul
İstanbul
İstanbul
İstanbul
Hatay
İstanbul
İstanbul
No
Şirketin Unvanı
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
İzmir Demir Çelik Sanayi A.Ş.
Kaptan Metal Dış T. ve Nak. A.Ş.
Kibar Dış Ticaret A.Ş.
Man Türkiye A.Ş.
Menderes Tekstil Sanayi A.Ş.
Mercedes-Benz Türk A.Ş.
Noksel Çelik Boru Sanayi A.Ş.
Nursan Çelik San. Hadde. A.Ş.
Oyak-Renault Oto. Fab. A. Ş.
Pergamon-Status Dış Tic. A.Ş.
Petkim Petrokimya Hold. A.Ş.
Ram Dış Ticaret A.Ş.
Sanko Dış Ticaret A.Ş.
Sarkuysan Elek. Bakır San A.Ş.
Sektör Dış Tic. A.Ş.
Şişecam Dış Ticaret A.Ş.
Taha Pazarlama Ve Mağ. A.Ş.
Temsa Global San. Ve Tic. A.Ş.
Tofaş Türk Otomobil A.Ş.
Tgs Dış Ticaret A.Ş.
Türk Traktör Ziraat Mak. A.Ş.
Vestel Dış Ticaret A.Ş.
Yeşim Sat. Mağ. Tek. Fab. A.Ş.
Yücelboru İhr. İth. Ve Paz. A.Ş.
Zorlu Dış Ticaret A.Ş.
Üniteks Gıda M. Araç. San. A.Ş.
İzmir
İstanbul
İstanbul
Ankara
Denizli
İstanbul
Ankara
Hatay
İstanbul
İzmir
İzmir
İstanbul
Gaziantep
Kocaeli
İstanbul
İstanbul
İstanbul
Adana
İstanbul
İstanbul
Ankara
Manisa
Bursa
İstanbul
İstanbul
İzmir
Kaynak: (10 Mart 2011 tarihli ve 27870 sayılı Resmi Gazete)
http://www.ekonomi.gov.tr/index.cfm?sayfa=mevzuat&bolum=B5DC5AD5-D8D3-8566-452060CBDD0ED827
Sektörel Dış Ticaret Şirketleri
26.12.1996 tarihli ve 22859 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan “Sektörel Dış Ticaret Şirketleri Statüsüne
İlişkin Tebliğ” (İhracat 96/39) ile Sektörel Dış Ticaret Şirketleri modeli oluşturulmuştur. Daha sonra
08.07.1998 tarih ve 23396 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 98/13 sayılı tebliğ ile bazı değişiklikler
yapılarak son şekli belirlenmiştir. Bu model özellikle küçük ve orta boy işletmelerin ihracata
yönelmelerini teşvik kapsamında, şirketlerin ihracata yönelik faaliyetlerinde gönüllü olarak sermayelerini,
bilgilerini, üretimlerini ve tecrübelerini bir araya getirerek ölçek ekonomisinin sağladığı avantajlara sahip
69
olunmasını destekleyici bir modeldir. Farklı ülkelerde değişik uygulamalarına rastlanan bu modelin esas
itibariyle amacı aynı olup, bu da özellikle KOBİ’lerin ihracata yönelmesi ve böylece daha fazla ihracat
imkânı yaratılmasıdır.
Kuşkusuz KOBİ’lerin dünya standartlarındaki kaliteyi yakalamaları için güçlü finansman, kaliteli
üretim ve pazarda rekabet koşullarını yaratacak alt yapılara ve organizasyonlara sahip olmaları
gerekmektedir. Türkiye dönem dönem ihracata yönelik çeşitli örgütlenme modelleri benimsemiş ve
uygulamaya konmuştur. Bir önceki bölümde tanıtılan Dış Ticaret Sermaye Şirketleri gibi Sektörel Dış
Ticaret Şirketleri Türkiye’de halen uygulanmakta olan modellerdir.
Sektörel Dış Ticaret Şirketleri modeli ile aynı üretim alanındaki küçük ve orta boy işletmelerin,
ihracata yönelik olarak bir organizasyon altında toplanarak dünya pazarlarına açılmaları, dış ticarette
uzmanlaşmaları ve bu şekilde daha etkin faaliyet göstermeleri amaçlanmıştır. Bu model ile nihai olarak
amaçlanan ise, rekabet gücünün artırılması yoluyla ülke ihracatının artırılmasıdır. Bu şirketler üretim
faaliyetlerinde bulunmayıp, ortaklarının ihracat ile ilgili üretim, pazarlama, satış, dağıtım
organizasyonlarını desteklerler. Onların amacı ortaklarına ihracat ile ilgili konularda eğitim, gümrükleme,
nakliye, sigorta tedarik, finansman, devlet yardımları, teşvikler ve yasal muafiyetlerden birinci derecede
faydalanmalarını sağlamaktır.
Tablo 3.4: Sektörel Dış Ticaret
Şirketleri (2011)
No
1
2
3
Şirket Unvanı
Arkyapı İnşaat Malzemeleri Ve Dış Ticaret A.Ş.
Bia Dış Ticaret A.Ş.
Çiçekçiler Birliği Dış Ticaret A.Ş.
İstanbul
İstanbul
Antalya
4
5
6
7
8
9
10
Çorum Yumurta Paz A.Ş.
Dft-Diyarbakır Dış Ticaret A.Ş.
Etik Dış Ticaret Ve Pazarlama A.Ş.
G.B.S.Gaziantep Birleşik Sanayiciler Dış Tic.A.Ş
İktisad Dış Ticaret Ve Pazarlama A.Ş.
İleri Giyim Sanayi Ve Dış Tic A.Ş.
Rehber Tekstil Dış Ticaret A.Ş.
Çorum
Batman
İstanbul
İstanbul
İstanbul
İstanbul
İstanbul
Kaynak: http://www.ekonomi.gov.tr/index.cfm?sayfa=mevzuat&bolum=B5DC5AD5-D8D3-8566-452060CBDD0ED827
Sektörel Dış Ticaret Şirketlerinin amacı ortaklarının ihracat ile ilgili
üretim, pazarlama, satış, dağıtım organizasyonlarını destekleyerek onların ihracat ile ilgili
konularda eğitim, gümrükleme, nakliye, sigorta tedarik, fianansman destek ve
kolaylıkları, devlet yardımları, teşvikler ve yasal muafiyetlerden birinci derecede
faydalanmalarını sağlamaktır.
Sektörel Dış Ticaret Şirketleri Statüsüne İlişkin Hükümler
26.10.2000 tarihli ve 24212 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan “İhracat 96/39” Sayılı Sektörel Dış
Ticaret Şirketleri statüsüne ilişkin tebliğ, 02 Temmuz 2004 tarih, 25510 sayılı Resmi Gazete’de
yayımlanan İhracat 2004/04 sayılı Tebliğ ile yeniden düzenlenmiş bulunmaktadır. Buna göre, 1 (bir) ile
250 (ikiyüzelli) arasında çalışan istihdam eden Küçük ve Orta Büyüklükteki işletmelerin (KOBİ) ihracat
sektörü içinde bir organizasyon altında toplanarak dünya pazarlarına açılmaları amacıyla kurulan
şirketlere, “Sektörel Dış Ticaret Şirketi Statüsü” verilmektedir. Bu statü üç farklı şekilde oluşmaktadır.
•
Normal yörelerde yer alan Sektörel Dış Ticaret Şirketleri,
•
Kalkınmada öncelikli yörelerde yer alan Sektörel Dış Ticaret Şirketleri,
•
Üretici derneklerinin ya da birliklerinin oluşturduğu Sektörel Dış Ticaret Şirketleri.
70
Tablo 3.5: Sektörel Dış Ticaret Şirketleri Başvuru Formu Örneği
Şirketin Unvanı:
Adresi:
Telefon No:
Telefaks No:
Ödenmiş Sermayesi:
Vergi Dairesi Adı ve Vergi No:
Ticaret Sicil No
İlgili üretim dalı (tablo 6’de yer alan üretim
dallarından bir tanesi)
EKLER:
Başvuru Formuna İlave Edilecek Belgeler:
(Tüm belgelerin asılları veya noter onaylı örnekleri
gerekmektedir.)
1 - Şirket kuruluşuna ve değişikliklere ait ticaret
sicil gazeteleri. (Şirket ana sözleşmesinde imalatçı
ibaresinin yer almamasına, her bir ortağın hisse
oranının belirtilmesine dikkat edilmelidir.)
2 - Şirket ile ortağı tarafından uygulanacak aracı
ihracatçı sözleşmesi. (Bakanlık gerektiğinde aracı
ihracatçı sözleşmesinde değişiklik yapılmasını
talep edebilir.)
3 - Şirket imza sirküleri.
4 - Bağlı olunan vergi dairesinden alınan, şirket
tarafından muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge
düzenlenmediğini veya kullanılmadığını
belgeleyen yazı.
Sermayesi (Taahhüt edilenin hangi süre
zarfında ödeneceği belirtilmeli.)
Taahhüt edilen:
Ödenen:
Ortaklar ve hisse payları :
KOBİ: 250’den fazla çalışan istihdam eden
şirket:
Gerçek Kişi:
Mal, Ekipman ve Hizmet Sağlayan Şirket:
Üretici Derneği, Üretici Birliği, Vakıf ,
Mesleki Federasyon v.b. Kuruluşlar:
Varsa ihracat ve ihracat yapılan ülkeler (Son takvim yılı itibariyle):
Ülke:
Miktar:
Tutar:
Şirketin yönetim yapısı hakkında bilgi:
Şirketin yönetim birimlerinde çalıştırılan veya çalıştırılması öngörülen eleman sayısı, öğrenim ve
yabancı dil düzeyleri hakkında bilgi:
İhracat:
Muhasebe:
Denetim:
Ortaklar adına sektörünüzde düzenlenen uluslararası nitelikteki fuarlara veya Türk İhraç Ürünleri
Fuarlarına katılmayı planlıyor musunuz? Planlıyorsanız yılda kaç fuara katılım sağlanacağı ve
gerekçeleri:
Ortaklar adına yurt dışında yürüttüğünüz ve/veya yürütmeyi planladığınız pazar
araştırması/pazarlama faaliyetleri hakkında bilgi:
Dış Ticaret Müsteşarlığınca koordine edilen Ticaret Heyeti programlarına katılmayı planlıyor
musunuz?
Şirketiniz veya ortağınız şirketlerinin personel ve yöneticileri için yurt içinde veya yurt dışında
seminer/eğitim programları düzenlemeyi veya düzenlenen seminer/eğitim programlarına
katılmayı planlıyor musunuz? Planlıyorsanız eğitim konularını, eğitim vermesi öngördüğünüz
kurum ve/veya kişileri, bir yıl içinde düzenleyeceğiniz eğitim faaliyeti sayısı:
Yurt dışında faaliyette bulunan ofis/mağaza/şube/temsilcilik v.b. var mı? Varsa ülke ve şehir
belirtiniz. Yoksa yurt dışında ortaklarınızın ürünlerini pazarlamak üzere
ofis/mağaza/şube/temsilcilik v.b. açmayı planlıyor musunuz?
Ortaklarınız adına yurt dışında markalaşma faaliyetleri yürütmeyi planlıyor musunuz?
Şirketinizce yürütülmesi planlanan diğer pazarlama faaliyetleri hakkında bilgi:
Şirketinizin geleceğe yönelik öngörülerini, gelişme stratejilerini ve yıllar itibariyle ihracat hedefleri:
Statü almanın sağlayacağı avantajlar hakkında bilgi:
Yararlanmayı planladığınız ihracata yönelik devlet yardımları:
Diğer görüşler:
Yetkili Adı-Soyadı-Unvanı:
İmza ve kaşe:
Normal Yörelerde Sektörel Dış Ticaret Şirketleri
Sektörel Dış Ticaret Şirketlerinin; aynı üretim dalında faaliyette bulunan, asgari 10 (on) KOBİ’nin bir
araya gelmesiyle en az T500 (beşyüz) bin sermayeli anonim şirket olarak kurulması gerekmektedir.
Kalkınmada Öncelikli Yörelerde Sektörel Dış Ticaret Şirketleri
Sektörel Dış Ticaret Şirketlerinin; aynı veya ayrı üretim dalında faaliyette bulunan, asgari 5 (beş) KOBİ’
nin en az T250 (ikiyüzelli) bin sermayeli anonim şirket olarak kurulması gerekmektedir.
71
Üretici Derneklerinin ya da Birliklerinin Oluşturduğu Sektörel Dış Ticaret
Şirketleri
Aynı üretim dalında faaliyette bulunan üretici dernekleri ve üretici birlikleri tarafından anonim şirket
şeklinde ve en az T500 (beşyüz) bin sermaye ile kurulan şirketlere Sektörel Dış Ticaret Şirketi Statüsü
verilebilir.
Sektörel Dış Ticaret Şirketleri Ortaklık Paylarının Özellikleri
Sektörel Dış Ticaret Şirketlerinin KOBİ niteliğindeki her bir ortağının sermaye payı, toplam şirket
sermayesinin, Normal Yörelerde % 10 ve Kalkınmada Öncelikli Yörelerde % 20'sinden fazla olamaz.
Sektörel Dış Ticaret Şirketlerinin Sermaye Piyasası Kanunu ve ilgili mevzuat çerçevesinde hisse
senetlerinin Borsa’da işlem görmesi durumunda, bakanlığın önceden izni ve görüşü alınması şartıyla
ortaklık payına ilişkin sınırlamalar uygulanmaz.
Hisse senetlerinin tamamının nama yazılı olması gerekmektedir.
Sektörel Dış Ticaret Şirketi Statüsü için başvuruda bulunan şirket ve ortaklarıyla ilgili olarak Vergi
Usul Kanununun 359’uncu maddesinde belirtilen muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge düzenlenmediğinin
veya kullanılmadığının, başvuru sahibi şirket ve ortakların bağlı bulundukları vergi dairesinden alınacak
bir yazı ile belgelendirilmesi gerekmektedir.
Sektörel Dış Ticaret Şirketlerine, şirketin kurulması ve gelişmesinde yardımcı olmak amacıyla,
ortaklık payları münferiden veya toplu olarak % 40’ı aşmamak üzere,
a.
Normal Yörelerde aynı üretim dalında, Kalkınmada Öncelikli Yörelerde aynı veya farklı üretim
dalında faaliyette bulunan, 250'den fazla çalışan istihdam eden şirketler,
b.
Profesyonel yönetici olarak çalışmaları kaydıyla gerçek kişiler,
c.
Sektörel Dış Ticaret Şirketlerine ve ortaklarına mal, donanım ve hizmet sağlayan şirketler,
d.
Üretici Derneği, Üretici Birliği, vakıf, mesleki federasyon v.b. kuruluşlar ortak olabilirler.
Ancak, gerçek kişilerin ortaklık payı her halükarda % 10’u aşamaz.
Tablo 3.6: Sektörel Dış Ticaret Şirketleri için Üretim Dalları
I.TARIM
Hububat, Bakliyat, Yağlı Toh.ve Mamulleri
Yaş Meyve ve Sebze
Meyve Sebze Mamulleri
Kuru Meyve ve Mamulleri
Fındık ve Mamulleri
Zeytin ve Zeytinyağı
Tütün
Kesme Çiçek
Canlı Hayvan, Su Ürünleri ve Mamulleri
Ağaç Mamulleri ve Orman Ürünleri
II.SANAYİ ÜRÜNLERİ
Tekstil ve Hammaddeleri
Deri ve Deri Mamulleri
Halı
Kimyevi Maddeler ve Mamulleri
Hazır giyim ve Konfeksiyon
Taşıt Araçları ve Yan Sanayi
Elektrik-Elektronik
Makina ve Aksamları
Demir ve Demir Dışı Metaller
Çimento ve Toprak Ürünleri
Diğer Sanayi Ürünleri
Değerli Maden ve Metaller
III. MADENCİLİK
Maden ve Metaller
V.DİĞER
Faaliyet ve Yükümlülüklere İlişkin Düzenlemeler
Sektörel Dış Ticaret Şirketleri, ortaklarının üretimine katkıda bulunmak veya faaliyette bulundukları
sektörle ilgili işlemlerinde kolaylık sağlamak amacıyla, Sektörel Dış Ticaret Şirketi yönetim kurulunca
oybirliğiyle karar verilmesi ve Bakanlıktan önceden izin alınması kaydıyla, hizmet ve imalat sanayi
sektöründe faaliyette bulunan şirketlere ortak olabilirler veya şirket kurabilirler.
Sektörel Dış Ticaret Şirketleri, ortaklarının faaliyet gösterdiği üretim dalına ait hammadde tedarikinde
imalatçı olarak değerlendirilirler.
Normal Yörelerde yerleşik Sektörel Dış Ticaret Şirketleri, aynı sektörde faaliyette bulunmak kaydıyla
ortağı olmayan KOBİ’lerin, kalkınmada öncelikli yörelerde yerleşikler ise sektör ayrımı olmaksızın
72
KOBİ’lerin ihracatına aracılık edebilirler. Ancak, ihracata aracılık etmeden önce, söz konusu KOBİ’den
Vergi Usul Kanununun 359’uncu maddesinde belirtilen muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge
düzenlenmediğinin veya kullanılmadığının bağlı bulunduğu vergi dairesinden alınacak bir yazı ile
belgelendirmesini talep eder. Sektörel Dış Ticaret Şirketi söz konusu KOBİ’lerin ihracatına aracılık ettiği
süre içinde gerekli denetimleri gerçekleştirir.
Sektörel Dış Ticaret Şirketlerinde; ortaklıktan ayrılmak isteyen ortakların payları, şirket yönetim
kurulunun izniyle ve ilgili tebliğde belirtilen koşullara uymak kaydıyla, yeni veya mevcut ortaklara
devredilebilir. Bu konuda Bakanlığa bilgi verilir.
Sektörel Dış Ticaret Şirketleri şirket kuruluşundan itibaren;
a.
Ortakları adına bir fuara katılım gerçekleştirmek,
b.
Ortakları adına yurt dışında düzenlenen KOBİ’ler arası işbirliği organizasyonlarına iştirak etmek
veya ortaklarının katılımıyla yurt dışında KOBİ’ler arası işbirliği organizasyonu
gerçekleştirmek,
c.
Faaliyette bulunduğu sektörle ilgili yurt dışı pazar araştırması projesi yürütmek,
d.
Ortakları adına ve/veya ortaklarıyla, Bakanlığın koordinasyonunda organize edilen ticaret heyeti
programlarına katılım sağlamak,
e.
Sektörel Dış Ticaret Şirketi ve/veya ortağı KOBİ yöneticilerini ve/veya personelini, dış ticaret,
kambiyo, gümrük, teşvik mevzuatı vb. konularda bilgilendirmek üzere seminer/eğitim programı
düzenlemek veya düzenlenen seminer/eğitim programlarına iştirakini sağlamak, faaliyetlerinden
en az ikisini her takvim yılı içinde gerçekleştirmekle,
f.
Beş takvim yılı içinde ortakları adına pazarlama faaliyeti yürütmek üzere yurt dışında
ofis/mağaza/şube/temsilcilik v.b. açmakla, yükümlüdür.
Sektörel Dış Ticaret Şirketleri, faaliyetleriyle ilgili olarak, her yılın Ocak ve Temmuz aylarında
geçmiş altı aya ilişkin Ekonomi Bakanlığı’na (İhracat Genel Müdürlüğü) faaliyet raporunu vermekle
yükümlüdürler.
Sektörel Dış Ticaret Şirketleri ve ortağı KOBİ’ler, ihracata yönelik devlet yardımlarının hedef
grubunu oluştururlar ve bu yardımlardan öncelikle yararlandırılırlar.
Sektörel Dış Ticaret Şirketleri, kendi nam ve hesabına yurt içinden satın aldıkları malların ihracında;
ihracat, gümrük, kaçakçılık, kambiyo ve ilgili sair mevzuatta öngörülen idari ve cezai yükümlülüklerden
doğrudan ve münhasıran sorumludur.
Sektörel Dış Ticaret Şirketi ile imalatçı arasında bir aracılık sözleşmesine bağlı olarak imalatçı
şirketin Sektörel Dış Ticaret Şirketi üzerinden gerçekleştirdiği ihracatta, (aracılık sözleşmesinde aksine
bir hüküm bulunmadığı sürece) ihracat, gümrük, kaçakçılık, kambiyo ve ilgili sair mevzuatta öngörülen
idari ve cezai yükümlülüklerden doğrudan ve münhasıran imalatçı şirketler sorumludur.
Sektörel Dış Ticaret Şirketleri, ortaklarının üretimine katkıda
bulunmak veya faaliyette bulundukları sektörle ilgili işlemlerinde kolaylık sağlamak
amacıyla ne tür girişimlerde bulunabilirler?
Sektörel Dış Ticaret Şirketi Statüsünün Geri Alınmasına İlişkin
Düzenlemeler
Aşağıda belirtilen hallerde Sektörel Dış Ticaret Şirketi Statüsü geri alınmaktadır.
•
Normal yörelerdeki kuruldukları yıl hariç takip eden takvim yılı içinde en az 1 (bir) milyon ABD
Doları, takip eden her takvim yılı içinde 1 (bir) milyon ABD Dolarından az olmamak üzere
faaliyette bulundukları üretim dalının toplam ihracat miktarının ABD Doları cinsinden en
az %0,1’ini gerçekleştirmemeleri,
•
Kalkınmada öncelikli yörelerde kuruldukları yıl hariç, takip eden takvim yılı içinde en az
250.000 (ikiyüzellibin) ABD Doları, takip eden her takvim yılı içinde de en az 500.000
(beşyüzbin) ABD Doları ihracat gerçekleştirmemeleri,
73
•
Üretici derneklerinin ya da birliklerinin oluşturduğu Sektörel Dış Ticaret Şirketlerinin
kuruldukları yıl hariç, takip eden takvim yılı içinde en az 250.000 (ikiyüzellibin) ABD Doları,
takip eden her takvim yılı içinde de en az 500.000 (beşyüzbin) ABD Doları ihracat
gerçekleştirmemeleri,
•
Yukarıda “faaliyetler ve yükümlülüklere ilişkin düzenlemeler” başlığı altındaki (a), (b), (c), (d),
(e) bentlerinde belirtilen faaliyetlerden en az ikisinin gerçekleştirilmemesi,
•
Yukarıda anılan (f) bendi uyarınca, şirket kuruluşundan itibaren beş takvim yılı içinde ortakları
adına pazarlama faaliyeti yürütmek üzere yurt dışında ofis/mağaza/şube/temsilcilik v.b.
açılmaması,
•
Yapılacak inceleme ve denetlemeler neticesinde, bu tebliğ hükümleri ile ortakların hak ve
menfaatlerine aykırı durumların tespit edilmesi,
•
Sektörel Dış Ticaret Şirketi Statüsü alındığı tarihten sonra, bizzat kendileri tarafından Vergi Usul
Kanununun 359’uncu maddesinde belirtilen muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge
düzenlendiğinin ve/veya kullanıldığının tespit edilmesi,
•
İki dönem üst üste ilgili Bakanlığa (İhracat Genel Müdürlüğü) faaliyet raporu sunulmaması.
Sektörel Dış Ticaret Şirketleri ortakları tarafından, Vergi Usul Kanununun 359’uncu maddesinde
belirtilen muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge düzenlendiğinin veya kullanıldığının tespiti halinde,
Sektörel Dış Ticaret Şirketi ile bahse konu ortağı arasındaki aracı ihracatçı sözleşmesi derhal feshedilir.
Feshedilmemesi halinde Sektörel Dış Ticaret Şirketi Statüsü geri alınabilir.
Sektörel Dış Ticaret Şirketi Uygulamasında Hedeflenen Amaçlar
• İhracat giderlerinin paylaşılması ile daha az finans ve kaynak tahsis edilmesini sağlamak,
• Büyük miktarda olan siparişlerin şirket aracılığı ile daha ucuz ve kolaylıkla karşılanabilmesi imkânını
yaratmak,
• Mevcut pazarın devamlılığını sağlamak,
• Aktif pazarlama faaliyetleri ile yurtdışı temsilcilikleri ve oluşturulan müşteri portföyü sayesinde yeni
pazarlar bulunmasına çalışmak ve dış pazar eğilimlerini takip etmek,
• Nakliye sorunlarını çözümlemek, gümrükleme ve mal teslimini daha hızlı ve etkin gerçekleştirmek,
• Dünya ölçülerinde fiyat ve kalite standardının yakalanması kaliteli ve çevreye duyarlı standart
üretime yönelmeyi teşvik etmek,
• Ortak bir ürün markası yaratılmasına çalışmak,
• İhracatçı şirketler arasındaki fiyat rekabetini önlemek,
• Sermaye birikiminin oluşmasını ve kullanılmasını sağlamak.
• Dış ticaret işlemleri konusunda bilgi eksikliğini giderme.
• İhracatta KDV iadelerinin kısa sürede alınabilmesi,
• Eximbank kredilerinden çok daha uygun şartlarda ve doğrudan yararlanma,
• İhracata ilişkin devlet yardımlarından öncelikli yararlanma,
• Sektörde çok sayıda KOBİ’nin varlığı,
• Mevcut pazarların devamlılığının sağlanması,
• Ortak pazarlama stratejisi geliştirme,
• Tanıtım ve finansman avantajları,
• Sabit maliyetleri düşürebilme (sabit ihracat maliyeti; personel, sigorta, vb.),
• Dâhilde işleme izin belgesi kapsamında yapılan ithalatta teminat sigortası karşılığında teminatsız
ithalat yapabilmeleri,
• Dış pazarlarda daha çok kabul görmeleri
Sektörel Dış Ticaret Şirketi olmanın avantajları yukarıda değinilenlerle sınırlı değildir. Eximbank
haricinde diğer bankalardan da daha avantajlı koşullarla kredi kullanma olanakları bulunmaktadır.
74
Sektörel Dış Ticaret Şirketlerinin Ortaklarına Yönelik Faaliyetleri
Bir ihracat şirketi herhangi bir ihracat organizasyonuna dâhil değilse, tüm işlemleri kendisi yapmak
durumundadır. Sektörel Dış Ticaret Şirketi tipindeki organizasyonlar ise, ortakları olan çok sayıdaki
işletmenin ihracat ile ilgili işlemlerini tek elden yapmaktadır. Üstelik sadece, dış ticaret ile ilgili olan
değil aynı zamanda, ortakları ilgilendiren diğer hizmetleri de sağlamaktadır. İşte, bu tür faaliyetlerin
hangi ölçüde Sektörel Dış Ticaret Şirketlerince yapılabildiğini belirlemek amacıyla sorulan sorulara
verilen cevaplar şunlardır: Bu faaliyetleri dış ticaretle ilgili olanlar ve üretimle ilişkin olmak üzere iki
grupta incelemek mümkündür.
a.
b.
Dış ticarete ilişkin faaliyetler:
•
Dış pazar araştırması,
•
Uluslararası boyutta ortakların tanıtımı,
•
İhracat aracılık hizmetleri,
•
Gümrük, sigorta, depolama işlemlerinin düşük maliyetle karşılanması ve
•
Eximbank kredilerinden yararlandırma.
Üretime ilişkin olan faaliyetler:
•
Üretim maliyetlerinin düşürülmesi,
•
Ucuz hammadde tedariki (yurtiçi ve yurtdışı kaynaklardan) ve ürün kalitesini iyileştirme.
Tablo 3.7: Sektörel Diş Ticaret Şirketleri Ortaği Başvuru Formu Örneği
(Bu form ortaklar tarafından doldurularak ekte istenen belgeler ile Bakanlğa yapılacak başvuruda kullanılmak üzere
Sektörel Diş Ticaret Şirketi statüsü talep eden şirkete verilecektir)
Şirketin Unvanı:
Adresi:
Telefon No:
Telefaks No: E-Posta:
Ödenmiş Sermayesi:
Vergi Dairesi Adı ve Vergi No:
Ticaret sicil no:
EKLER:
Bu Forma İlave Edilecek Belgeler:
(Tüm belgelerin asılları veya noter onaylı
örnekleri gerekmektedir.)
Ortağı olduğunuz başka Sektörel Dış
Ticaret Şirketi var mı? Varsa unvanını
belirtiniz.
Varsa şirketinizce son iki yılda
gerçekleştirilen ihracat ve ihracat yaptığınız
ülkeleri belirtiniz.
Ülke Miktar Tutar
SDŞ ortağı olmanızın şirketinize
sağlayacağı faydaları belirtiniz.
SDŞ’lerin ortakları adına uluslararası
fuarlara katılım sağlaması, pazar
araştırması ve aktif pazarlama faaliyetleri
yürütmesi hakkında önerilerinizi sıralayınız.
KOBİ’lerin ihracata yönlendirilmesi
hususunda önerilerinizi belirtiniz.
Bugüne kadar ihracata yönelik devlet
yardımlarından yararlandınız mı?
Yararlandıysanız isimlerini ve destek
tutarlarını belirtiniz.
Devlet Yardımı Dönem Miktar (ABD Doları)
Diğer görüşlerinizi belirtiniz.
Yetkili Adı-Soyadı-Unvanı: İmza ve kaşe:
1. Şirket kapasite raporu veya faaliyet belgesi.
(profesyonel yönetici ve kuruluşlar hariç)
*Kapasite raporunun TOBB onaylı olmasına ve
geçerlilik süresinin geçmemesine, faaliyet
belgesinin ilgili meslek kuruluşundan onaylı
olmasına dikkat edilmelidir.
2. Şirket kuruluşuna ilişkin ticaret sicil gazeteleri.
(Meslek federasyonları üyeleri için Esnaf ve
Sanatkarlar Sicili aranır.)
3. Üretici Derneği, Üretici Birliği, vakıf, mesleki
federasyon v.b. kuruluşlar için kuruluş belgeleri.
4. Gerçek kişi ortağın özgeçmişi.
5. Şirket imza sirküleri
6. Bağlı olunan vergi dairesinden alınan, şirket
tarafından muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge
düzenlenmediğinin veya kullanılmadığının
belgeleyen yazı.
75
Sektörel Dış Ticaret Şirketlerine Yönelik Devlet Yardımları
Sektörel Dış Ticaret Şirketlerine yönelik devlet yardımları; pazar araştırması, yurtdışı fuar ve sergilere
katılım, personel eğitimi ve AR-GE faaliyetleri olmak üzere başlıca dört başlıkta incelenebilir.
Uygulamada, aşağıda belirtilen hususlar devlet yardımlarından fiilen yararlanılan konular olarak
belirtilebilir:
•
İhracatta KDV iadesinin kısa sürede tahsili,
•
Eximbank kredilerinden aracısız yararlanabilme,
•
İthal mallara %20’lik işçilik payı ekleme ve
•
İhracatta %100 olan teminat mektubu oranının %10’na düşürülmesi.
Sektörel Dış Ticaret Şirketlerine ilişkin devlet yardımlarından en önemlisi, yurtdışında doğrudan
pazarlama amaçlı şirket kurulmasına dair olanıdır. Ortak sayılarıyla sınırlı kalmak ve aynı ülke içinde bir
defa olmak üzere bu amaçla yapacağı harcamaların %50’sini geçmemek kaydıyla bu düzenlemeden
yararlanabilirler.
Sektörel Dış Ticaret Şirketleri Oluşumunun Faydaları
• Sektörel Dış Ticaret Şirketi ve ortağı KOBİ’ler, ihracata yönelik devlet yardımlarının hedef grubunu
oluşturması ve bu yardımlardan öncelikle yararlandırılması,
• Kuruluştan itibaren Yeminli Mali Müşavir tarafından 5 dönem olumlu rapor verilmesi halinde % 4
teminat mektubu karşılığında KDV iadesi alınması sonucu şirketlerin KDV yükünün hafifletilmesi
( K.D.V.K 84 Nolu Tebliğ),
• Sektörel Dış Ticaret Şirketlerinin performans kredisi alma imkânlarından dolayı Eximbank kredisi
alınarak şirketlere ucuz kredi imkânı sağlanması,
• Ham madde, yardımcı malzeme ve teknoloji ihtiyaçlarının daha ucuza temin edilmesi,
• Şirket ortakları açısından Yeminli Mali Müşavir raporu ve teminat mektubu olmadan KDV iadesi
alma imkânları,
• Yüklenilen KDV yerine % 18 KDV iadesi alabilme imkânı,
• Devreden KDV’sinin daha çabuk eritebilme imkânının olması,
• Sabit kıymetler ve stoklardan doğan KDV’sinin iadesini alabilme imkânı,
• 3065 sayılı KDVK’nun 11/c maddelerine göre yapılan satışlarda % 18’lik KDV kullanımı.
Sektörel Dış Ticaret Şirketlerinin Gelir Kaynakları
• Ortak olan şirketlerin KDV iadelerinden yıllık ihracat performansına uygun olarak hizmet bedeli
komisyonu alınması,
• KDV ödeme günü belirlenerek, ödeme gününe kadar alınan KDV iadesinin bankada değerlendirilme
imkânı,
• KDV ödeme gününden önce erken KDV isteyen şirketlere komisyon bedeli artı belli bir oranda faiz
alınması,
• Eximbank kredi aktarılmasında belli oranda komisyon geliri elde etme,
• Sigorta aracılık şirketi ve Factoring şirketi kurulması ve ortak olunması halinde kar payı elde
edilmesi.
76
Tablo 3.8: Sektörel Dış Ticaret Şirketleri Faaliyet Raporu Formu Örneği
Şirket Unvanı:
Sermaye tutarı:
Taahhüt edilen:
Adresi:
Telefon:
-Faks:
E-Posta:
Ödenen:
Ortak sayısı; (Ortakların unvanı, vergi dairesi ve sicil numaraları ile iletişim bilgilerini
içeren liste bu forma eklenecektir.)
KOBİ:
250’den fazla çalışan istihdam eden şirket:
Gerçek kişi:
Mal, ekipman ve hizmet sağlayan şirket:
Kooperatif, birlik, vakıf ve mesleki federasyon v.b. kuruluşlar:
Sektörel Dış Ticaret Şirketi üzerinden aktif ihracat gerçekleştiren ortak sayısı:
6 Aylık ve yıllık ihracat tutarı:
İhracat yapılan ülkeler ve toplam ihracat içindeki oranlar:
Ortak olunan veya kurulan şirketler:
İmalat sanayi:
Hizmet sanayi:
Bugüne kadar ihracata yönelik devlet yardımlarından yararlandınız mı?
Yararlandıysanız, isimlerini ve destek tutarlarını:
Bu dönemde katıldığınız fuarlar hakkında bilgi:
Bu dönemde katıldığınız, yurt dışında düzenlenen veya şirketinizce organize edilen
KOBİ’ler arası işbirliği organizasyonları hakkında bilgi:
Bu dönemde gerçekleştirdiğiniz yurt dışı pazar araştırması projeleri hakkında bilgi:
Bu dönemde katıldığınız Ticaret Heyeti Programları hakkında bilgi:
Bu dönemde düzenlediğiniz veya katıldığınız seminer/ eğitim programları hakkında bilgi:
Yurt dışında açılan ofis/mağaza/şube/temsilcilik v.b. hakkında bilgi:
Diğer faaliyetler:
Gelecek 6 aylık dönem için planlanan faaliyetler ve ihracat hedefleri:
Sektörel Dış Ticaret Şirketi Yetkilisinin Adı-Soyadı-Unvanı:
İmza ve kaşe:
Uluslararasi Gözetim Şirketi Statüsü
7/9/2005 tarihli ve 2005/9454 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan Dış Ticarette Teknik
Düzenlemeler ve Standardizasyon Rejimi Kararı'nın, 4 üncü maddesinin (k) bendine istinaden, dış
ticarete konu malların kalitesinin, miktarının, döviz kuru ve mali şartlar da dahil olmak üzere
fiyatının ve/veya gümrük sınıflandırmasının doğruluğunun saptanması ile ilgili her türlü gözetim
faaliyetinde bulunmak üzere, şirket ve kuruluşlara "Uluslararası Gözetim Şirketi" statüsü verilmesi,
faaliyetlerinin izlenmesi ve denetlenmesine ilişkin hususlar ile bu şirketlerin sorumlulukları
Uluslararası Gözetim Şirketi Statüsüne İlişkin Diş Ticarette Standardizasyon Tebliği ile (2006/21)
düzenlenmektedir.
Dış ticaretle ilgili gözetim faaliyetinde bulunmak amacıyla "Uluslararası Gözetim Şirketi" statüsü
almak isteyen anonim veya limited şirketlerin veya asgari T50.000, teminatlı mesleki sorumluluk
sigortası bulunan iktisadi işletmelerin veya kamu kurum ve kuruluşlarının, aşağıda örneği verilen
"Uluslararası Gözetim Şirketi Başvuru Formu"nu doldurmak suretiyle, Türk Akreditasyon Kurumundan
veya Türk Akreditasyon Kurumu ile karşılıklı tanıma anlaşması bulunan akreditasyon kurumlarından
akredite oldukları takdirde bu durumlarını gösteren belgelerle, Türk Akreditasyon Kurumundan
veya Türk Akreditasyon Kurumu ile karşılıklı tanıma anlaşması bulunan akreditasyon kurumlarından
akredite olmayanların ise aşağıda belirtilen belgelerin asılları veya noter onaylı örnekleriyle birlikte,
şirket veya iktisadi işletmenin merkezinin yerleşik olduğu bölgedeki Ekonomi Bakanlığı Bölge
Müdürlüklerine başvurmaları gerekmektedir.
a.
Hizmet sözleşmesi veya diğer belgeler ile istihdam edildiği kanıtlanan, yürütülecek gözetim
faaliyetinin gerektirdiği uzmanlığa sahip, üniversite mezunu personelin listesi,
b.
Şirketin kuruluşunun tescil ve ilanına ilişkin Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi veya iktisadi
işletmenin tüzel kişiliğini gösteren belge,
c.
Şirketi veya iktisadi işletmeyi temsil ve ilzama yetkili kişilere ait imza sirküleri.
(2) Kamu kurum ve kuruluşlarının ibraz ettiği belge örneklerinde noter onayı aranmaz.
77
Dış Ticaret Müsteşarlığı Bölge Müdürlüklerince yapılacak inceleme sonucunda, "Uluslararası
Gözetim Şirketi" statüsü verilmesi uygun görülen şirket, iktisadi işletme, kurum veya kuruluşlar, Bölge
Müdürlüklerince kendilerine yazılı bildirim yapıldığı tarihten itibaren söz konusu statüyü almaya hak
kazanırlar ve bu şirket, iktisadi işletme, kurum veya kuruluşlara "Uluslararası Gözetim Şirketi
Belgesi" verilir. Bu şirketler, ilgili tebliğin 1’inci maddesinde belirtilen faaliyetler kapsamında
düzenledikleri belgeleri sayı ve tarih vererek kayda alırlar. Türk Akreditasyon Kurumundan veya Türk
Akreditasyon Kurumu ile karşılıklı tanıma anlaşması bulunan akreditasyon kurumlarından akredite
olmayan uluslararası gözetim şirketleri tarafından düzenlenen belgelerin, ilgili genelgede belirtilen
gümrük giriş tarife cetveli faslı itibariyle yetkili uzmanı tarafından imzalı nüshalarının, beş yıl süreyle
saklanmaları zorunludur.
Türk Akreditasyon Kurumundan veya Türk Akreditasyon Kurumu ile karşılıklı tanıma anlaşması
bulunan akreditasyon kurumlarından akredite olmayan uluslararası gözetim şirketleri, faaliyetleriyle ilgili
olarak laboratuvar analizine ihtiyaç duymaları durumunda, görevlendirenin aksi yönde yazılı bir talimatı
olmadığı sürece, söz konusu analizi, bünyelerinde bulunan, Türk Standardları Enstitüsünden alınmış
Laboratuvar Yeterlilik Belgesi’ni haiz laboratuvarlarında veya Türk Akreditasyon Kurumu veya Türk
Akreditasyon Kurumu ile karşılıklı tanıma anlaşması bulunan akreditasyon kurumlarından akredite
edilmiş laboratuvarlarında veya bu belgelere sahip özel laboratuvarlarda, Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanlığından faaliyet izni almış Özel Gıda Kontrol Laboratuvarlarında veya üniversite ve kamu
laboratuvarlarında yaptırırlar. Laboratuvar analizlerinin bu laboratuvarlarda yapılması, uluslararası
gözetim şirketlerinin laboratuvar analizleri ile ilgili sorumluluğunu ortadan kaldırmaz.
Uluslararası gözetim şirketleri, ihtiyaç duymaları halinde, yetkilendirildikleri alanlarda diğer bir
uluslararası gözetim şirketini veya gözetim faaliyetinin gerektirdiği uzmanlığa sahip kişileri taşeron
olarak kullanabilirler. Taşeron olarak görevlendirilecek kişilerde, uluslararası gözetim şirketleri
bünyesinde istihdam edilen personelin nitelikleri aranır. Bakanlık, gerek gördüğü takdirde taşeron şirket
ve kişilere ilişkin bilgi ve belgeleri talep edebilir.
Gözetim faaliyetinde taşeron kullanılması, şirketlerin bu alandaki sorumluluğunu ortadan kaldırmaz.
Taşeronlar tarafından düzenlenen rapor ve belgelerden uluslararası gözetim şirketleri sorumludur.
Türk Akreditasyon Kurumu veya Türk Akreditasyon Kurumu ile karşılıklı tanıma anlaşması bulunan
akreditasyon kurumları tarafından akredite edilmemiş uluslararası gözetim şirketlerinin, görevden
ayrılan personele ait bildirim ile göreve yeni başlayan uzman personele ait belgeleri ve tüm
uluslararası gözetim şirketlerinin ilgili tebliğin 2’nci maddesi ile Uluslararası Gözetim Şirketi
Başvuru Formu'nda belirtilen hususlarda meydana gelecek değişiklikleri, en geç 15 gün içinde ilgili
bakanlık Bölge Müdürlüğüne göndermesi gereklidir.
Türk Akreditasyon Kurumu veya Türk Akreditasyon Kurumu ile karşılıklı tanıma anlaşması bulunan
akreditasyon kurumları tarafından akredite edilmemiş uluslararası gözetim şirketleri, ilgili tebliğin 2’nci
maddesinin (a) bendinde belirtilen uzman personele ilişkin belgeler ile tüm personelin listesini her yıl
Ocak ayı sonuna kadar ve "Uluslararası Gözetim Şirketi Faaliyet Raporu"nu Ocak ve Temmuz aylarında
ilgili Bakanlık (Ekonomi Bakanlığı) Bölge Müdürlüğünce inceleme yapılmasını teminen ibraz etmek
zorundadır.
Türk Akreditasyon Kurumu veya Türk Akreditasyon Kurumu ile karşılıklı tanıma anlaşması bulunan
akreditasyon kurumları tarafından akredite edilmemiş, mesleki sorumluluk sigortası bulunan uluslararası
gözetim şirketlerinin, sigorta sözleşmelerinin yenilendiğini, her ilgili bakanlık Bölge Müdürlüğüne
belgelendirmeleri zorunludur.
Bakanlık tarafından uluslararası gözetim şirketi nezdinde yapılacak inceleme ve denetleme sonucunda
ilgili tebliğ hükümlerine aykırı hareket edildiğinin veya tebliğde öngörülen koşulların kaybedildiğinin
tespit edilmesi halinde, Dış Ticarette Teknik Düzenlemeler ve Standardizasyon Rejimi Kararı’nın 13
üncü maddesinin, (a) veya (d) bentleri uyarınca işlem yapılır.
Uluslararası gözetim şirketleri nezdinde yapılacak inceleme ve denetim, bölge müdürlüklerinde
görevli Dış Ticarette Standardizasyon Denetmenleri tarafından gerçekleştirilir. Ancak, ihtiyaç duyulması
halinde bu inceleme ve denetime ilgili genel müdürlük ve bölge müdürlüklerinde görevli personel de
iştirak eder.
Şubesi bulunan uluslararası gözetim şirketlerinin merkez ve şubeleri, bulundukları bölgelerin bölge
müdürlükleri tarafından, yukarıda belirtilen esaslar dâhilinde denetlenir.
78
Türk Akreditasyon Kurumu veya Türk Akreditasyon Kurumu ile karşılıklı tanıma anlaşması bulunan
akreditasyon kurumları tarafından akredite edilen uluslararası gözetim şirketleri bu kapsamdaki inceleme
ve denetimden muaf tutulur.
Türk Akreditasyon Kurumu veya Türk Akreditasyon Kurumu ile karşılıklı tanıma anlaşması bulunan
akreditasyon kurumları tarafından akredite edilmemiş uluslararası gözetim şirketleri, yetkilendirildikleri
Gümrük Giriş Tarife Cetveli fasılları itibariyle belirlenen malların dışında gözetim faaliyetinde
bulunamazlar.
Uluslararası gözetim şirketleri, kendileri tarafından gerçekleştirilen ithalat ve ihracatları için gözetim
faaliyetinde bulunamazlar.
Uluslararası gözetim şirketleri, verecekleri rapor ve belgelerden doğrudan sorumludurlar.
Uluslararası gözetim şirketlerinin radyasyon ölçümü de yapabilmeleri için, sahip oldukları donanım,
eğitim, tehlike durum planı ve diğer ekipmanın radyasyon güvenliği açısından uygun olduğunun Türkiye
Atom Enerjisi Kurumu tarafından belge ile tespiti ve 1/8/2010 tarihinden itibaren Türk Akreditasyon
Kurumundan veya Türk Akreditasyon Kurumu ile karşılıklı tanıma anlaşması bulunan akreditasyon
kurumlarından akredite edilmiş olmaları da gerekir.
İlgili tebliğde yeralan hususlarla ilgili olarak uygulamaya yönelik önlemleri almaya, özel ve zaruri
durumları inceleyip sonuçlandırmaya, inceleme ve denetleme kıstasları belirlemeye ve gerekli
düzenlemeleri yapmaya Ekonomi Bakanlığı yetkilidir.
Tablo 3.9: Uluslararası Gözetim Şirketi Başvuru Formu Örneği
Şirketin Unvanı:
Adresi:
Telefon No:
Telefaks No:
Vergi Dairesi Adı ve Vergi No*:
Ödenmiş Sermayesi *:
İhtiyatları*:
Bilgi almak üzere temas kurulabilecek
yetkilileri adı soyadı/ünvanı/tel. no:
Gözetim faaliyet alanları (Gümrük Giriş
Tarife Cetveli fasılları itibariyle)
Kaşe ve imza
EKLER:
1- Diploma suretleri
2- İstihdamı kanıtlayan belgeler
3- Personel listesi
4- Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi (*)
5- İmza sirküleri (*)
6- Akreditasyon belgesi
(*) Kamu Kurum ve Kuruluşları için
aranmaz.
Uluslararası gözetim şirketleri, kendileri tarafından gerçekleştirilen
ithalat ve ihracatları için gözetim faaliyetinde bulunamazlar.
79
Özet
Türkiye'de 1980–1989 yılları arasında ihracat
hamlesinde ilk olarak büyük ölçekli işletmelerden
faydalanmak için dış ticaret sermaye şirketleri
araç olarak seçilirken, 1990 sonrası yıllarda
ihracatta KOBİ’lerden faydalanmak için sektörel
dış ticaret modeli araç olarak seçilmiştir. Birinci
dönemde amaç büyük ölçekli işletmelerin dışa
açılması iken, ikinci dönemde ise KOBİ’lerin
dışa açılması olmuştur.
Dünya ticaretini zorlaştıran engeller azalmakta ya
da tamamen ortadan kalkmaktadır. Tüm bu
engellerin ortadan kalkması olarak ifade edilen
serbestleşme ile birlikte ülkeler artan şekilde
birbirlerine
bağımlı
hale
gelmektedir.
Serbestleşme, ülkeler arasında karşılıklı güveni
geliştirken şirketler için yeni pazarlar, mal ve
hizmetler için geniş arz seçenekleri, yatırım için
cazip yerleşim mekânları ve daha ucuz maliyetli
iş gücü gibi avantajlar sunmaktadır.
Sektörel Dış Ticaret Şirketlerinin amacı
ortaklarının ihracat ile ilgili üretim, pazarlama,
satış, dağıtım organizasyonlarını destekleyerek
onların ihracat ile ilgili konularda eğitim,
gümrükleme, nakliye, sigorta tedarik, finansman
destek ve kolaylıkları, devlet yardımları, teşvikler
ve yasal muafiyetlerden birinci derecede
faydalanmalarını sağlamaktır.
Uluslararası alanda başarılı olmak isteyen
KOBİ’ler gerçekçi bir bir bakış açısıyla
ufuklarını genişletmek ve becerilerini geliştirmek
zorundadır. Onlar zaten kendi iç pazarlarına
yönelik bir takım ekonomik sosyal ve politik risk
ve
engellerle
karşılaşmakta
ve
onları
yönetmektedir. Öyleyse, ekonomik, politik,
sosyal ve kültürel zorluklar yanında tarifeler,
kotalar ve ambargolar gibi dış ticaretle ilgili
uluslararası engelleri öğrenerek yönetebilir.
Nihai olarak amaç, ihracata yönelik faaliyetlerde
gönüllü
olarak
sermayelerini,
bilgilerini,
üretimlerini ve tecrübelerini bir araya getirerek
ölçek ekonomisinin sağladığı avantajlara sahip
olmaktır.
Türkiye özel girişime önem veren gelişmiş bir
pazar ekonomisine sahip bir ülkedir. Özellikle
1980’lerin başından itibaren ülkenin uluslararası
rekabet gücünü geliştirmek ve ulusal zenginliği
arttırmak amacıyla dış ticaret girişimciliğine olan
destekler dikkat çekmektedir. Dünyada ticaretin
serbestleşmesi konusunda yaşanan gelişmelere
paralel olarak, Türkiye’de kendi iç pazarını dış
ticarete açarken ve daha fazla dünya ticaretinden
pay alabilmek için dış pazarlara açılırken bir
takım stratejiler uygulamaktadır. Girişimcilerin
uluslararası alanda ticaret yapabilmesinin bir kaç
farklı modeli söz konusudur. Her Türkiye
vatandaşı gerçek kişiler ve tüzel kişilikler, ilgili
belgeleri sağlaması ve gerekli koşullara sahip
olması halinde dış ticaret (ihracat ve ithalat)
gerçekleştirebilir. Şirket olarak örgütlenme
anlamında iki tür dış ticaret şirketi statüsü
bulunmaktadır. Bunlar “Dış Ticaret Sermaye
Şirketleri” ve “Sektörel Dış Ticaret Şirketler” dir.
Bu iki türden başka dış ticaretle ilgili olarak,
ticarete konu mallarla ilgili her türlü gözetim
faaliyetinde bulunmak üzere, bir takım
koşulları sağlayanlara "Uluslararası Gözetim
Şirketi" statüsü verilmektedir.
80
Kendimizi Sınayalım
1. Aşağıdakilerden hangisi şirketlerin uluslararası
pazarlara açılmaya teşvik eden faktörler arasında
yer almaz?
a. Yabancı şirketlerin iç pazarlara girerek daha
kaliteli ve ucuz ürünler sunmaları
5. Kalkınmada öncelikli yörelerde yer alan bir
Sektörel Dış Ticaret Şirketi statüsüne sahip
olmak için en az kaç KOBİ ortağı gerekir?
b. Yabancı pazarların
yaratması
daha
fazla
a. 3
b. 5
fırsatlar
c. 7
d. 9
c. Prestij için sadece dış pazarlara açılma isteği
e. 11
d. Üretimde ölçek ekonomisi yaratabilmek için
daha fazla sayıda müşteri bulma ihtiyacı
6. Üretici derneklerinin ya da birliklerinin
oluşturduğu Sektörel Dış Ticaret Şirketleri
statüsüne sahip olmak için sermayenin enaz kaç
T olması gerekir?
e. Tüketicilerin yurt dışında aynı ürünleri bulma
istekleri
2. Türkiye’de kaç tür Dış Ticaret Şirketi statüsü
bulunmaktadır?
a. 7
a. 200 bin
b. 250 bin
c. 350 bin
b. 6
d. 450 bin
c. 5
e. 500 bin
d. 2
7. Normal yörelerde Sektörel Dış Ticaret Şirketi
statüsünün geri alınamaması için kuruldukları yıl
hariç, takip eden yıl enaz kaç ABD Doları ihracat
gerçekleştirilmesi gerekir?
e. 1
3. Hangi tür şirket oluşumlarına Dış Ticaret
Sermaye Şirketi statüsü verilebilir?
a. Anonim şirketi
a. 1 milyon
b. Limited Şirketi
b. 2 milyon
c. Kolleftif Şirketi
c. 3 milyon
d. Aile şirketi
d. 4 milyon
e. Hepsi
e. 5 milyon
4. Normal yörelerde yer alan bir Sektörel Dış
Ticaret Şirketi statüsüne sahip olmak için enaz
kaç KOBİ ortağı olması gerekir?
8. Dış Ticaret Sermaye
bakanlıkla ilişkilidir?
a. Maliye
a. 4
b. Gümrük ve Ticaret
b. 6
c. Ekonomi
c. 8
d. 10
d. Kalkınma
e. 12
e. Dış İşleri
81
Şirketleri
hangi
9. Aşağıdakilerden hangisi Sektörel Dış Ticaret
Şirketlerinin amaçları arasında sayılamaz?
Kendimizi Sınayalım Yanıt
Anahtarı
a. Ortakları adına üretimde bulunmak
1. c Yanıtınız yanlış ise “Şirketlerin Küresel
Pazarlara Terfi Yolları” başlıklı konuyu yeniden
gözden geçiriniz.
b. Ortakların devlet yardımlarından
lanmalarını sağlamak
c. Ortakların
sağlamak
teşviklerden
fayda-
2. d Yanıtınız yanlış ise “Dış Ticaret Şirketleri
Ve Kuruluşu.” başlıklı konuyu yeniden gözden
geçiriniz.
faydalanmalarını
d. Ortakların
yasal
muafiyetlerden
dalanmalarını sağlamak
fay-
3. a Yanıtınız yanlış ise “Dış Ticaret Sermaye
Şirketi Statüsü Verilmesi” başlıklı konuyu
yeniden gözden geçiriniz.
e. Ortakların finansman destek ve kolaylıklarından faydalanmalarını sağlamak
4. d Yanıtınız yanlış ise “Normal yörelerde
Sektörel Dış Ticaret Şirketleri” başlıklı konuyu
yeniden gözden geçiriniz.
10. Sektörel Dış Ticaret Şirketleri, geçmiş aylara
ilişkin faaliyetleriyle ilgili olarak, ne kadar sürede
bir ilgili makama faaliyet raporunu vermekle
yükümlüdürler?
5. b Yanıtınız yanlış ise “Kalkınmada öncelikli
yörelerde Sektörel Dış Ticaret Şirketleri” başlıklı
konuyu yeniden gözden geçiriniz.
a. Her ay
6. e Yanıtınız yanlış ise “Üretici derneklerinin ya
da birliklerinin oluşturduğu Sektörel Dış Ticaret
Şirketleri” başlıklı konuyu yeniden gözden
geçiriniz.
b. Üç ayda bir
c. Altı ayda bir
d. Dokuz ayda bir
7. a Yanıtınız yanlış ise “Sektörel Dış Ticaret
Şirketi Statüsünün Geri Alınmasına İlişkin
Düzenlemeler” başlıklı konuyu yeniden gözden
geçiriniz.
e. Yılda bir
8. c Yanıtınız yanlış ise “Dış Ticaret Sermaye
Şirketi Statüsü Verilmesi” başlıklı konuyu
yeniden gözden geçiriniz.
9. a Yanıtınız yanlış ise “Sektörel Dış Ticaret
Şirketi Uygulamasında Hedeflenen Amaçlar”
başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz.
10. c Yanıtınız yanlış ise “Sektörel Dış Ticaret
Şirketi Statüsünün Geri Alınmasına İlişkin
Düzenlemeler ” başlıklı konuyu yeniden gözden
geçiriniz.
82
Yararlanılan ve Başvurulabilecek
Kaynaklar
Sıra Sizde Yanıt Anahtarı
Sıra Sizde 1
ALTUNYALDIZ,
Z.
(2010),
İhracatta
Örgütlenme Modelleri, Durum
Dergisi,
Türktrade.
Uluslararası ticaretin gelişmesinde önemli
derecede
rol
alan
faktörler,
teknolojik
gelişmelerden başka, tarifelerin serbestleşmesi,
yabancı direk yatırımlar, bağımsız tek taraflı
yapısal reformlar, destek önlemleri bakımından
uluslararası
dayanışma
politikaları,
artan
deneyimler ve yeniliklerin stratejik kullanımı
olarak sayılabilir.
Gürsoy, Y. (2010). Dış Ticaret İşlemleri
Yönetimi, Bursa, Ekin Yayınevi.
İGEME (2010). 100 Soruda Dış Ticaret,
İhracatı Geliştirme Etüd Merkezi Yayını.
UNIDO, (2003). The Global Apparel Value
Chain: What Prospects for Upgrading by
Developing Countries. Sectoral Studies Series,
Vienna.
Sıra Sizde 2
İhracata yönelik faaliyetlerde gönüllü olarak
sermayelerini,
bilgilerini,
üretimlerini
ve
tecrübelerini
bir
araya
getirerek
ölçek
ekonomisinin sağladığı avantajlara sahip olmaya
yönelik Türkiye’ye bakıldığında “Sektörel Dış
Ticaret Şirketleri” ve “Dış Ticaret Sermaye
Şirketleri” oluşumu şeklinde iki farklı model ile
karşılaşılmaktadır.
UNITED NATIONS (2008). Globalization for
Development: The International Trade
Perspective, United Nations Conference On
Trade And Development.
WB&IFC (2011) Doing Business (2011):
Making a Difference for Entrepreneurs, A
copublication of The World Bank and the
International Finance Corporation.
Sıra Sizde 3
Dış Ticaret Sermaye Şirketleri, kendi nam ve
hesaplarına yurt içinden bizzat satın aldıkları ve
tedarik ettikleri malların ihracatında bu malların
üretimi, temini ve ihracatı ile ilgili düzenlenen
tüm belgelerden idari ve cezai yükümlülükler
açısından sorumludurlar.
T.C.Ekonomi
Bakanlığı,
http://www.ekonomi.gov.tr/index.cfm?sayfa=me
vzuat&bolum=B5DC5AD5-D8D3-8566452060CBDD0ED827
Erişim Tarihi: 18.12.2011
Sıra Sizde 4
Sektörel Dış Ticaret Şirketleri, ortaklarının
üretimine katkıda bulunmak veya faaliyette
bulundukları sektörle ilgili işlemlerinde kolaylık
sağlamak amacıyla, Sektörel Dış Ticaret Şirketi
yönetim kurulunca oybirliğiyle karar verilmesi ve
Bakanlıktan önceden izin alınması kaydıyla,
hizmet ve imalat sanayi sektöründe faaliyette
bulunan şirketlere ortak olabilirler veya şirket
kurabilirler.
83
4
Amaçlarımız
Bu üniteyi tamamladıktan sonra;
Dış ticarette taraf olan meslekleri veya meslek gruplarını açıklayabilecek
Dış ticaret ile ilgili mesleklerin temel sorumluluklarını açıklayabilecek,
bilgi ve becerilere sahip olabilirsiniz.
Anahtar Kavramlar
Dış Ticaret Meslekleri
Dış Ticaret Tarafları
İhracatçı ve İthalatçı
Transit Tüccar
Dış Ticaret Meslek Elemanı
Broker
İçindekiler
Giriş
Dış Ticaretin Tarafları
Dış Ticaretin Temel Tarafları
Dış Ticaretin Aracı ve Destekçi Tarafları
Dış Ticaret İle İlgili Diğer Meslekler
84
Dış Ticaret İle İlgili
Meslekler
GİRİŞ
Dış ticaretteki gelişmelerin artık günlük yaşamımızı etkileyen bir güce ve yaygınlığa ulaşması, sıradan
bireyleri bile bu konuya ilgi duyar hale getirmiş, meslek seçimi aşamasında olan gençlerimizi ise daha
yoğun bir şekilde dış ticareti meslek edinmeye yönlendirmiştir. Ülkelerin dış ticaretine yeni yeni sektörlerin katılması, küreselleşmenin bir sonucu olarak KOBİ ölçeğindeki firmaların, zorunlu olarak bu
alanda da faaliyet göstermeleri, dış ticaret sektöründe spesifik bilgilerle donatılmış ve uygulamaya dönük
bir modelle eğitilmiş eleman gereksinimini artırmıştır. Özellikle dış ticaret hacminin ekonomik açıdan
çok büyük bir önem taşıması, bu alanda oldukça nitelikli meslek elemanlarına olan ihtiyacı da giderek
artırmıştır. Bu nedenle kendisini iyi yetiştirmiş, bilgisayar programlarını kullanabilen, en az bir yabancı
dil bilen ve yaptığı işi seven kişilere bu sektörde oldukça fazla ihtiyaç vardır. Gelecekteki iş olanaklarını
değerlendirmek isteyen gençlerin, kariyer planlamasını bu doğrultuda yapması ve erken aşamada mesleğe
yönelik eğitim sürecini başlatması gerekir. Ayrıca, potansiyel girişimciler için, faaliyette bulunacağı
sektörde ilişki halinde olacağı diğer meslek gruplarını ya da meslek tiplerini tanımak oldukça önemlidir.
Diğer meslekleri tanıyan, başka bir deyişle, kimin ne iş yaptığını bilen bir girişimci için, faaliyetlerini
gerçekleştirmede bu bilgiler büyük avantajlar sağlar; Örneğin: gümrükte hangi işi kimin yaptığını bilen
bir ithalatçı, bürokratik işlemlerini daha hızlı gerçekleştirerek zaman kazanır.
Meslekler, mesleki eğitim
yerleri ve çalışma hayatıyla
ilgili bilgileri içeren bilgi
kaynaklarının bulunduğu ve
bu
kaynakların
ihtiyaç
sahiplerinin
kullanımına
sunulduğu
bilgi
merkezlerine Meslek Bilgi
Merkezi
denir. Bu
merkezlerde
mesleklerin
tanımı, görevler, mesleğin
gerektirdiği
özellikler,
çalışma ortamı ve koşulları,
çalışma alanları, iş bulma
olanakları ve meslek eğitimi
başlıkları altında bilgiler
verilmektedir.
Kaynak : meslekrehberi.org
Dış ticaret sektöründe faaliyet gösteren pek çok meslek türü söz
konusudur. “Ticareti, malların ve hizmetlerin üreticilerden tüketicilere
ulaştırılmasını sağlayan faaliyetlerin bütünü” şeklinde tanımlar isek, bu
durumda uluslararası ticaret ile yurtiçi ticaret arasında bir nitelik farkı
olmaması gerekir. Gerçekten, gerek uluslararası gerekse yurtiçi
ticaretin amacı, üretilen mal ve hizmetlerin tüketiciler tarafından kolayca elde edilmesini sağlamaktır. Bu
amacı gerçekleştirmek için çeşitli hizmetlerden faydalanılır ve bu hizmetleri sağlayan kişi ve kurumlara
çeşitli ödemelerde bulunulur: Malları ve hizmetleri satın almak için üreticilere, bunları tüketicilerin
bulunduğu yere taşımak için nakliyeciye, taşıma sırasında ortaya çıkması olası zarar ve ziyanı
karşılayabilmek için sigorta kurumlarına para ödemek gerekir. Ayrıca malları depolayan antrepocuya
veya özel mağazaya, kredi açan bankaya, komisyoncuya veya muhasebeciye vs. hizmetlerinden
yararlanılan öteki kişilere de ödemede bulunulur. Bu işlemlerin kanunlar çerçevesinde bir kural içinde
85
gerçekleştirilmesini sağlayan devletin bazı kurum
ve kuruluşlarına da ödeme yapılır. Örneğin: Dış
ticaret sözkonusu ise, gümrüklerde görevli
memurlara da dolaylı olarak dış ticaret işlemleri
nedeniyle ödeme yapılmış olur.
Dış ticaret sektöründe doğrudan faaliyet gösteren
veya dış ticaret ile dolaylı olarak ilgisi bulunan belli
başlıca meslekler bu ünitede tanıtılmaya
çalışılmıştır. Ülkemiz açısından dış ticaret ile ilgili
meslekler, genel hatları ile tanımları ve görevleri
ölçüsünde değerlendirilmiştir.
DIŞ TİCARETİN TARAFLARI
Yukarıda örneklerde olduğu gibi ticareti yapan alıcı ve satıcı dışında da birçok kişi ya da kurumlar,
dolaylı ya da dolaysız bir biçimde ticarete taraf olmaktadırlar ve ticaret kanalıyla gelir sağlamaktadırlar.
Bu durum genel ticaret için olduğu kadar, dış ticaret için de geçerlidir. Dış ticarete konu olan malın
taşınmasında nakliyeciler, sigortalanarak güvenceye alınmasında sigortacılar, bu ticaretin
gerçekleşmesini sağlayan finansal fonun sağlanmasında ya da finansal akışın sağlıklı bir şekilde
gerçekleşmesinin sağlanmasında aracı olan bankalar ve ticaret ile ilgili resmi işlemlerin yürütülmesinde
yetkili olan gümrükçüler tüm bu meslek grubu mensupları dış ticaret ile dolaylı ya da dolaysız ilişki
halindedirler. Bu nedenle öncelikle dış ticaret ile ilgili genel ve temel iki meslek grubu “ihracatçı” ve
“ithalatçı”yı kısaca tanıdıktan sonra diğer meslek gruplarına ilerleyen açıklamalarda yer verilmiştir.
Açıklamalar, kapsamı aşmamak adına mümkün olduğunca “dış ticaret ile ilgili meslekler”i tanıtmaya
yönelik bilgilerle sınırlandırılmaya çalışılmıştır.
DIŞ TİCARETİN TEMEL TARAFLARI
1. İhracatçı
2. İthalatçı
DIŞ TİCARETİN ARACI VE DESTEKÇİ TARAFLARI
1. Lojistik (tedarik, nakliye, envanter, depolama, malzeme idaresi ve ambalajlama)
2. Sigortacılar
3. Gümrükçüler
4. Bankacılar
5. Gözetim Şirketleri
6. Transit Tüccarlık
7. Komisyonculuk
8. Temsilcilik / Acentalar
9. Muhasebeciler
10. Diğerleri
86
Dış ticarete doğrudan taraf olmasa bile, gerek dış ticaretin temel
taraflarını gerekse aracı ya da destekçi taraflarını etkileyen kurum ve kuruluşların dış
ticaretteki rolü oldukça önemlidir. Bunlardan önemlileri, kısaca aşağıda sıralı şekilde
gösterilmiştir. Dolayısıyla sözkonusu kurumlarda görev alan hatta bu kurumlara
dışarıdan hizmet veren meslek sahipleri de genel anlamda “dış ticaret” ile ilgili meslekler
kapsamında değerlendirilebilir. Ancak, bu ünitede, kapsamı aşar nitelikteki bu ayrıntılı
bilgilere ve ilişkilere yer verilmemiştir.
Dış Ticaretin İlgili Kurum ve Kuruluşları
1. İhracatçı ve İthalatçı Birlikleri ve Kooperatifler
2. Ticaret ve Sanayi Odaları
3. Tarım İl Müdürlükleri
4. Standardizasyon Denetme Görevlileri
5. Bakanlıklar,
6. Elçilik ve Konsolosluklar
7. Hazine
8. Dış Ticaret Müsteşarlığı
9. Gümrük Müdürlükleri
10. İhracatı Geliştirme Etüd Merkezi
11. İGEME ve Türk EXİMBANK… vs.
12. Standart Şirketleri
Dış Ticaretin Temel Tarafları
Her ticarette olduğu gibi dış ticarette de iki temel taraf vardır; Bunlar: Alıcı ve satıcıdır. Dış ticarette
satıcı, üretici olabileceği gibi aracı, perakendeci veya pazarlamacı niteliğiyle de karşımıza çıkan
“ihracatçı”dır. Alışverişin diğer tarafı olan alıcı ise, ithalatçıdır. Gerek ihracatçı gerek ise ithalatçı gerçek
kişi olabileceği gibi, tüzel kişi, kurum, kuruluş, ortaklık veya devletin bizzat kendisi olabilir.
İhracatçı
İhracat bilindiği gibi, en geniş anlamıyla, bir ülke sınırları içerisinde serbest dolaşımda bulunan malların
ve hizmetlerin başka ülkelere satılmasıdır. Bu işlemi yapanlara “ihracatçı” adı verilmektedir. Başka bir
değişle, ihracatla uğraşan gerçek veya tüzel kişi tacirlerdir.
İhracat Yapabilecekler: İhracat yapabilmek için herhangi bir belge veya izin sertifikası almak
gerekmemektedir. 6.1.1996 tarih ve 22515 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan İhracat Yönetmeliği'nin 4.
maddesinin (e) bendine göre, ihraç edeceği mala göre ilgili ihracatçı birliğine üye olan, gerçek usulde
vergiye tabi (tek vergi numarası sahibi) gerçek ve tüzel kişi tacirler, Esnaf ve Sanatkar Odalarına kayıtlı
olup üretim faaliyetiyle iştigal eden esnaf ve sanatkarlar ile joint-venture (yatırım ortaklığı) ve
konsorsiyumlar “ihracatçı” olarak tanımlanmıştır.
Günümüz girişimlerinin Dünya ekonomisinden bağımsız olamayacağı düşünüldüğünde ihracat sektörü
girişimciler için birçok yeni fırsatı içinde barındıran bir sektördür. Hem çeşitli tipleri ile hem de yarattığı
etkiler ile girişimci çok sayıda meslekten insanla muhatap olmak durumdadır. Örneğin; ihracatı “dolaylı
ve dolaysız ihracat” olarak olarak ayrıma tabi tuttuğumuzda aşağıdaki gibi bir sınıflandırma yapmak
mümkün olacaktır. Dolayısıyla -burada yalnızca adlarını vermekle yetineceğimiz- bu kişi veya kuruluşlar
başlı başına dış ticaret ile ilgili birer meslek sahibi olarak kabul edilebilirler.
87
Dolaysız İhracat ile ilgili taraflar
•
İşletme içi ihracat bölümü
•
Yurt (İşletme) dışı ihracat büroları
•
Yabancı departmanlar ve acentalar
•
Geçici satış temsilcilikleri
•
Yabancı ülkelerdeki toptancılar ve ithalatçılar
•
Büyük perakendeciler
Dolaylı ihracatta aracılar
•
Satış temsilcileri
•
Bayiler (Distribütörler)
•
Komisyoncular
•
Tüccarlar
•
Yabancı uyruklu temsilciler
•
İhracatçı birlikleri ve kooperatifler
•
Üretici firma ihracatçı şirketi
•
İhracat yönetim şirketi
•
Genel ihracat şirketleri
•
Ortaklaşa ihracat muhatapları
İthalatçı
Önceki açıklamalarda da yer aldığı üzere, bir ülkeye başka ülkelerden mal
getirme işlemine “ithalat” denilmektedir. “Dış alım” olarak da
nitelendirilebilen ithalat, ihracatın karşıtıdır ve onunla birlikte bir ülkenin
dış ticaret dengesini oluşturur. İthalat özel, tüzel kişilerce, kamu iktisadi
kuruluşları ya da devlet tarafından doğrudan yapılabilir ve işlemi yapanlara
“ithalatçı” adı verilir.
İthalat yapabilecekler: Vergi numarasına sahip, her gerçek kişi tacir
ve tüzel kişi ile tüzel kişilik statüsüne sahip olmamakla birlikte yürürlükteki
mevzuat hükümlerine istinaden hukuki tasarruf yapma yetkisi tanınan
kişiler ortaklıkları ithalat işlemlerini yürütebilir. Tacir olmayan gerçek
kişiler, özelliği ve niteliği itibariyle, özel, şahsi ve ailevi kullanıma mahsus
olduğu anlaşılan veya hediye amaçlı olarak getirildiği açıkça belli olan
maddeleri ithal edebilirler. Buna ilişkin usul ve esaslar Başbakanlık
Gümrük Müsteşarlığınca belirlenir. Ancak, - Özel anlaşmalara dayanan
ithalatta, - Kitap ve diğer yayınların ithalatında, Ülkemizde açılan
uluslararası fuar ve sergilerde Müsteşarlıkça perakende satışına izin verilen
malların ithalatında, vergi numarasına sahip olma şartı aranmaz.
İthalatı kanunlarla belirli kurum ve kuruluşlara bırakılmış maddelerin ithali
ancak, bu kurum ve kuruluşlar tarafından yapılabilir.
Lojistik, Fransızca
kökenli bir kelime olup,
askerlik mesleğinin
savaşta veya askeri
harekâtta, yol,
haberleşme, sağlık,
yiyecek, içecek ve
silah sağlama gibi çok
yönlü hizmetleri en
akılcı, etkili ve seri bir
biçimde plan ve
programa bağlayıp
uygulayan hizmetler
bütünü anlamına
gelmektedir. Türk Dil
Kurumu sözlüğüne
göre anlamı, “destek,
geri hizmet” olarak
verilmiştir.
Bir sonraki ünitede nasıl ihracatçı veya ithalatçı olunur? Detaylı
olarak sizlere anlatılacaktır.
88
Bir dış ticaret firması hangi hizmetleri sağlar?
DIŞ TİCARETİN ARACI VE DESTEKÇİ TARAFLARI
Dış ticaretin temel taraflarının dışında bu ticaretin farklı yönlerine katkı
sağlayarak alıcı ve satıcı arasındaki alışverişi mümkün kılan aracılar
veya destekçiler söz konusudur. Dış ticareti faaliyet sahası olarak
gören bir girişimci ya da girişim için bu meslek gruplarının ve
işkollarının tanınması önemlidir. Faaliyetlerinin belli bir aşamasında
mutlaka ilişki kuracağı bu kişi ya da kuruluşlar, dış ticareti sağlayan ya
da sağlamaya çalışan girişimcilere yardımcı niteliktedir. Gerçekte birer
hizmet faaliyeti oldukları için çerçevelerinin çizilmesi zor olmakla
beraber, uluslararası ticarette önemli yer aldıkları için artık yerleşmiş
ticari teamüller kapsamında yürütül-mektedirler. Örneğin, ihracat veya
ithalat yapılmadığı halde bu sektörle ilgili olan komisyonculuk,
temsilcilik veya satın alma acentalığı gibi işkolları sözkonusudur.
Hepsi bir takımın oyuncuları gibi dış ticaret faaliyetinin
gerçekleştirilmesinde farklı pozisyonlarda etkili olurlar.
Belli bir coğrafyada mevcut
bulunan insan, mal ve
hizmetlerin, bulundukları
yerlerden başka yere
taşınması amacıyla girişilen
faaliyete “nakliyat” yani
“taşımacılık” denir. Türkçede
“nakliye” kelimesi eş
anlamda kullanılmakla
birlikte, “nakliyat işinden elde
edilen gelirin adı” olarak
tanımlanmaktadır.
Lojistik (Tedarik, Nakliye, Envanter, Depolama, Malzeme İdaresi ve
Ambalajlama)
Lojistik, ürün, hizmet ve insan gibi kaynakların, ihtiyaç duyulan yerde ve
Girdileri alıp bir çıktıya
istenen zamanda temin edilmesi için bir araç olarak tanımlanabilir. Daha
dönüştüren her bir
geniş kapsamlı bir tanımlama ile, Lojistik, müşterilerin ihtiyaçlarını
aktivite veya operasyon
karşılamak üzere her türlü ürünün ve hammaddenin, başlangıç
proses (süreç) olarak
noktasından (kaynağından) tüketildiği son noktaya (nihai tüketici) kadar
tanımlanır.
olan tedarik zinciri içindeki malzemelerin ayrıca servis hizmetlerinin ve
bilgi akışının etkin ve verimli bir şekilde iki yöne doğru hareketinin nakliyesinin ve depolanmasının,
planlanması, uygulanması ve kontrol altında tutulması hizmetidir.
Lojistik yönetimi, maliyet, verimlilik ve değer avantajı kazanmasında şirkete katkıda bulunmaktadır.
Lojistiğin son yıllarda artan önemi, geçmişteki gibi malzeme akışını birbirinden bağımsız aktiviteler
olarak yönetmektense, kaynaktan kullanıcıya kadarki malzeme akışını entegre tek bir sistem olarak
planlamak ve koordine etmenin girişimcilere sağladığı fayda ve avantajlardır. Bu nedenle lojistik
yönetiminde amaç, pazarı, dağıtım ağını, imalat sürecini ve satın alma eylemini düşük maliyette ve daha
yüksek kalitede müşteriye hizmet vermek için birleştirmektir. Başka bir deyişle, rekabet avantajını,
maliyet azaltma ve hizmet iyileştirme ile sağlamaktır. Herhangi bir pazarlama veya üretim
organizasyonunun lojistik destek olmadan başarılması çok zordur.
Lojistik yönetiminin ana fonksiyonları, satın alma, taşıma, depolama, envanter girişi, doğru bilgi
akışının sağlanması ve bu aktivitelerin organize edilmesi ve planlanmasıdır. Başka bir deyişle, lojistik,
nakliye, envanter, depolama, malzeme idaresi ve ambalajlama bilgilerinin birleştirilmesini kapsar.
Lojistik işletme sorumluluğu, hammaddenin coğrafik konumlanması, prosesin işletilmesi ve ihtiyaçların
mümkün olan en düşük maliyetle karşılanarak işin bitirilmesidir. İş dünyasında, lojistik “tedarikçi”den
son kullanıcıya uzanan (tedarik zinciri) bir akış içinde; içe veya dışa ya da her ikisine odaklı olabilir.
Lojistik yöneticileri, bir organizasyon içinde kaynakların koordinasyonu sağlayarak bu fonksiyonların
her birinden gelen bilgileri birleştirir. Lojistiğin temelde iki farklı formu vardır. Biri depolama ve taşıma
ağı boyunca malzeme akışının sürekliliğini sağlar. Diğeri projelerin sonuçlanması için kaynaklar zincirini
koordine eder.
89
Lojistik eğitimi günümüzde oldukça önem arz eden bir yere
INCOTERMS Milletlerarası
gelmiştir. Tüm ürün veya hizmetlerin maliyetleri içinde yer alan lojistik
Ticaret Odası'nın (ICC) ticari
maliyetlerin kontrolü, yönetilmesi ve optimum seviyelerde tutulması
satış terimleri için kullandığı
akademik olarak takip edilmekte ve çeşitli yaklaşımlar ile sürece katkı
kısaltmalar kataloğu. Satıcı
sağlanması hedeflenmektedir. Lojistik işletmeler için çok büyük önem
ve alıcının taşıma, sigorta ve
arz eden bir alandır. Türkiye'de bir çok işletme lojistik süreçlerini etkin
sorumluluk
masraflarının
bir şekilde planlayamadığı için büyük maliyetlere katlanmak
hangi noktada el değiştirdiğini
durumunda kalmaktadır. Bu noktada “Lojistik danışmanlığı” devreye
açıklayan dünyaca kabul
girmekte ve firmalar, planlamada ihtiyaç duydukları beyin gücünü,
görmüş satış şekilleri.
dışarıdan karşılama şansını elde etmektedirler. Bu kapsamda bireysel
çalışan uzman kişilere başvurulabileceği gibi, lojistik üzerine
uzmanlaşmış kadrolar ile hizmet veren firmalardan da faydalanılabilinmektedir. Lojistik danışmanları,
firmanın süreçlerini incelemekte ve bilimsel yöntemler kullanarak planlama yapmaktadırlar. Talep
tahminlemesinin ardından üretim planlama, sonrasında depo süreçlerinin optimizasyonu ve dağıtım
süreçlerinin planlanması ile etkin bir tedarik zinciri geliştirilebilmektedir.
Lojistiğin Alanları
1.
Nakliye
6. Sipariş işlemi
2.
Stok yönetimi
7. Tahmin
3.
Depolama
8. Üretim planlama
4.
Paketleme
9. Satın alma
12. Hizmetler (Parçalar,
İadeler, Atıklar)
13. Gümrükleme Hizmetleri
Lojistiğin her alanında, dış ticarete aracı veya destekçi nitelikte hizmetler verilmektedir. Çoğunluğu her
bir sahada genele hitap eden bu hizmetler, dış ticaret sektörüne özel uzmanlaşmış nitelikte olabilir.
Örneğin, Hava, deniz, nehir, kara ya da demir yolu taşımacılığındaki her kişi ya da kuruluş dış ticarete
verdiği hizmet ile destek olmaktadır. Ayrıca konusunda, iş sahasında ya da sektörde uzmanlaşmış ve bir
meslek grubu haline gelmiş girişimler de sözkonusudur. Örneğin: Uluslararası taşımacılık
(Uluslarararası nakliye). Bu örneğe benzer nitelikte dış ticaret ile ilgili lojistik alanında faaliyet gösteren
bazı girişimlere ve meslek gruplarına aşağıda kısaca değinilmiştir.
Destekli lojistik hizmet kurumu (Asset-based provider): Karayolu, havayolu, demiryolu nakliye
kuruluşu veya depo yönetim firması ile bağları olan bir lojistik şirketi.
Yetkili Taşıyıcı (Authorized Carrier): Adi veya sözleşmeli bir taşıyıcı olarak mal taşımacılığı
yapmak için INCOTERMS Milletlerarası Ticaret Odası (ICC) tarafından yetkili kılınan kişi/şirket.
1.
Diğer taşıyıcıların eyaletler arası mal hareketlerini düzenleyen temsilci.
2.
Araç Sahibi işletmeciler ve / veya taşıyıcılar için ekonomik düzenlemelerden muaf yüklerle ilgili
işlemleri yürüten biri.
3.
Komisyon karşılığında mal alım-satımında aracılık yapan biri.
4.
Başkasına ait bir teçhizatı, bir taşıyıcıya kiralayan kişi.
Broker/ Aracı (Brokers): Ters (reverse) lojistikte, broker'lar satış ömürlerinin sonunda olan
ürünlerde uzmanlaşan firmalardır. Daha çok, yeterince düşük fiyattan verilen herhangi bir ürünü, ne
durumda olursa olsun, satın almak isterler. Pek çok iadede genellikle en nihayette başvurulacak müşteri
durumundadır.
Muaf taşıyıcı (Exempt carrier): ICC'nin ekonomik düzenlemelerinden muaf olan ve kiralama esasıyla
işgören motorlu araç taşıyıcısı.
90
Sigortacılar
Uluslararası ticarette ihracatçı ile ithalatçı tarafların aralarında anlaşmaya varacakları önemli konulardan
birisi de alım-satımı yapılan malın sigortalanması hususudur. Uluslararası nakliye sürecinde, yükleme ve
boşaltma, depolama gibi lojistik süreçler esnasında oluşabilecek hasar, zarar ve ziyanların teminat altına
alınması gerekliliği açıktır. Dış ticarete konu olan mallar ihracatçı tarafından ithalatçıya teslim edilene
kadar geçen süre için sigorta yaptırılır. İhracat ve ithalata konu olan eşyanın sigorta sorumluluğunun
hangi tarafa ait olacağı sorusu, bilindiği gibi anlaşmaya varılan teslim şekilleriyle açıklığa kavuşur.
Bireylerin kendilerini, mal varlıklarını garantiye almasının, başka bir deyişle, zarara uğraması durumunda
bu zararı karşılayabilmesinin tek yolu, karşılığında primler ödediği sigorta yaptırmasıdır. Hayatın her
evresinde olduğu gibi, dış ticarette de ticarete konu olan malların, malların üretiminde kullanılan her türlü
teçhizatın, malın taşındığı araçların vs. sigortalanması konusunda, işlemleri yürütebilecek elemanlara
gereksinim vardır. Bu konuda sigorta konusunda uzman olan kişiler dış ticaret yapan girişimlere bu
yönde destek hizmet verirler.
Sigorta şirketleri bünyesinde istihdam edilen uzmanlara olan Sigortacılık Meslek Elemanları ya da kısa
adı ile Sigortacılar hem verdiği sigorta hizmeti ile hem de danışmanlık hizmeti ile dış ticarette önemli rol
oynar. Yarattığı güven ortamı alıcı ve satıcılar için olduğu kadar, bunlarla ilişki içinde olan diğer kişi ya
da kuruluşlara da güven verir. Sigortacılık programını bitirenlere "Sigortacılık Meslek Elemanı" ünvanı
verilir. Sigortacılık meslek elemanının yaptığı işler, esasta muhasebecilerinkine benzer; kaza, yangın,
hırsızlık, hastalık vs. sigortası yaptıranların kayıtlarını tutar, sigorta poliçelerini hazırlar, sigorta
ödemelerinin yasalara uygun olarak yürütülmesini sağlar. Sigortacılık programını bitirenler, çoğunlukla
sigorta şirketlerinde görev alabilirler. Daha geniş kapsamda, sigortacılar sigorta hizmeti talep edenlere
diğer hizmetlerinin yanı sıra sigortacılık konusunda danışmanlık hizmetleri de sağlayarak bir danışma
firması gibi hizmet vermektedirler.
Dış ticarette üzerinde anlaşılan teslim şekline göre sigortayı ihracatçı veya ithalatçı yaptırır. Bilindiği
gibi, 13 adet teslim şekli içerisinde sadece CIF ve CIP terimlerinde malların sigortalanması zorunludur.
Üstelik bu teslim şekillerinde de en dar kapsamlı sigorta yaptırılması öngörülmüştür (sadece yangın,
çalınma, hasar gibi). CIF ve CIP teslim şekilleri dışında seçilen teslim şekillerinde sigorta yaptırma
zorunluluğu olmadığından ihracat ve ithalatçılar dış ticarete konu olan mallarını doğabilecek risklere karşı
koruma konusunda hem fikir iseler aralarında anlaşarak malları sigortalatmalıdırlar. Yapılacak bu
anlaşma ile sigorta bedelinin kim tarafından ödeneceği de ayrıca belirlenmelidir.
Dış ticarete konu olan bir sigorta örneği olarak, nakliyat sigortalarını verebiliriz. Nakliyat sigortaları,
bir yerden diğerine nakledilen, ticari nitelikte olan veya olmayan eşyanın, taşıma sırasında
karşılaşabileceği kayıp, hasar ve zararlara karşı yaptırılan bir sigorta türüdür. Emtia, Kıymet, Sorumluluk
ile Tekne ve navlun şeklinde dört bölüme ayrılırlar.
Gümrükçüler
Gümrükçüler şeklinde, genel ifadeyle betimlenen bu meslek grubu, belli alt sınıflara ve çeşitlere
ayrılmaktadır. Bunlardan bazılarına örneğin: mesleğin tanımı, görev ve sorumlulukları, mesleğe giriş
koşulları, vs. hakkındaki bilgiler çerçevesinde ayrıntılı olarak aşağıda yer verilmiştir.
Gümrük Müşavirleri (Duty Counsel)
Eşyanın gümrükçe onaylanmış bir işlem veya kullanıma tabi tutulmasına ilişkin gümrük işlemlerini,
dolaylı temsil yoluyla takip eden ve sonuçlandıran ve kendilerine Müsteşarlıkça gümrük müşavirliği izin
belgesi verilen serbest meslek sahiplerine ‘Gümrük Müşaviri’ denilir.
91
Gümrük Müşavirinin Görevleri
Gümrük müşavirleri her türlü gümrük işlemini takip ederek sonuçlandırabilir. Gümrük müşavirleri,
vekaletnameleri bulunmadıkça, mal sahipleri adına beyanda bulunamayacakları gibi, diğer gümrük
işlemlerini de takip edemezler. ( BAK. Gümrük Yönetmeliği 694 Madde)
Gümrük müşavirleri, gümrük müşavirliği şirketi dışında bir tüzel
kişilik bünyesinde çalışmaları halinde yani bağımsız çalışmıyor iseler sadece çalıştıkları
şirketlere ait eşyanın gümrük işlemlerini takip edebilir. Bu durumda söz konusu kişilere
696 ncı maddenin üçüncü fıkrasının (a) ve (b) bendi hükümleri uygulanır. ( BAK. Gümrük
Yönetmeliği 697 Madde)
Gümrük Müşavirinin Yükümlülükleri
Gümrük müşavirleri imzaladıkları beyanname ile ilgili cezai hükümlerin uygulanması açısından
beyannamede belirtilen bilgiler ile beyannameye ekli belgelerin doğruluğu ve ilgili rejimin gerektirdiği
bütün yükümlülüklere uyulmasından sorumludur.
Gümrük müşavirleri, Ticaret Kanunu ile Vergi Usul Kanununun emrettiği defterleri tutmakla
yükümlüdür. Bu deftere her günkü işin mahiyeti, takip edilen beyannameye ait bilgiler ve komisyon
ücretleri kaydedilir. Bu kişiler, kanunlara göre tutmaya mecbur oldukları ticari ve kanuni defterlerini
vekaletname ve sözleşmelerini; işlerine dair yazdıkları ve aldıkları mektup, faks, telgraf ve benzeri
belgeler ile düzenledikleri fatura, makbuz ve masraflarına ilişkin belgelerin asıllarını ve örneklerini özel
kanunlardaki hükümler saklı kalmak kaydıyla 5 yıl muhafaza etmeye; bunları Müsteşarlık merkez
denetim elemanları ile yetkili gümrük amir ve memurlarına göstermeye; bunların incelenmesine,
denetlenmesine izin vermeye ve gerektiğinde yazılı istek üzerine bunları yukarıda belirtilen görevlilere
ibraz etmeye mecburdur.
Gümrük müşavirleri talep halinde, Müsteşarlık merkez denetim elemanları ile gümrük idare
amirlerinin yapacakları muayenelerde bulunmakla veya eşya sahiplerini hazır bulundurmakla ya da
onunla birlikte hazır bulunmakla yükümlüdür.
Gümrük müşavirleri; şahıslarına ve/veya şirketlerine ait ibrazı zorunlu izin belge numarası, şirket adı,
imza sirküleri, ticaret sicil gazetesi vb. bilgi ve belgelerde değişiklik olması halinde bunları bir hafta
içinde bağlı bulundukları Başmüdürlüğe bildirirler. Değişiklik olmayan hallerde durum her yılın ikinci
ayı içerisinde bir yazı ile bağlı bulunulan Başmüdürlüğe bildirilir. Bu fıkra hükmüne aykırı hareket
halinde 4458 sayılı Gümrük Kanununun 241 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ceza uygulanır.
Gümrük müşavirleri yanlarında çalışan müşavir yardımcılarının görevden ayrılmaları halinde, bunlar
için ilişik kesme belgesi düzenler ve yanlarında çalışmaya başlayacaklardan da bu belgeyi arar. İlk defa
göreve başlayacak gümrük müşavir yardımcıları bu hükmün dışındadır. Müşavir yardımcılarının bu
şekildeki göreve başlama ve ayrılmaları, ilgili gümrük müşaviri tarafından takip eden gün içinde gümrük
müşavirleri derneğine; bu dernek tarafından da bağlı bulunulan gümrük başmüdürlüğüne bir hafta içinde
yazı ile bildirilir.
Herhangi bir Gümrük müşavirliği şirketine bağlı olmaksızın müstakil olarak dolaylı temsilci sıfatıyla
gümrük işlemlerini takip eden gümrük müşavirleri, gördükleri hizmet karşılığında elde edecekleri her tür
gelir için hesabına beyanda bulundukları kişi veya kuruluş ya da taşımacılara serbest meslek makbuzu
düzenlemek zorundadır. Bu kişilerin yaptıkları hizmet karşılığında başka bir şirket veya kişi fatura,
makbuz veya benzeri belge düzenleyemez.
Gümrük müşavirliğinin bir tüzel kişilik oluşturularak yürütülmesi halinde, tüzel kişilik ortaklarının
Gümrük müşaviri olması zorunludur. Bu durumda, gümrük beyannamesi veya beyanname kabul edilen
diğer belgeler üzerine imzasını atmış olanların vergi kaybına neden olan durumu bildiği veya bilmesi
gerektiği hallerde, bunlar, gümrük idaresine karşı bağlı bulundukları tüzel kişilikle birlikte müteselsilen
sorumlu olur. Bu hallerde, ilgili gümrük müşavirinin kişisel cezai sorumluluğu saklı kalmak kaydıyla,
işlemi yapan kişi ile birlikte şirket de gümrük idaresince alınan vergiler ve para cezaları yönünden
92
müteselsilen sorumludur. Söz konusu şirketler gördükleri hizmet karşılığında elde edecekleri gelirleri için
gümrük beyannamesinde hesabına beyanda bulundukları kişi veya kuruluşlara şirketleri adına fatura
kesmek ve bunu muhasebe kayıtlarında göstermek zorundadır.(BAK. Gümrük Yönetmeliği 698 Madde
(RG.10.08.2006-26255)
Gümrük ve Gümrük tarifesi nedir? Gümrük tarifesi çeşitlerini
hatırlıyor musunuz?
Gümrük Uzmanı
Müsteşarlığa bağlı olarak çalışan, bürokratik işlemlerin daha hızlı ve doğru şekilde yapılmasına yardımcı
olan, gümrük işlemleri konusunda uzman kişilerdir. 4458 sayılı Gümrük Kanunu hükümlerine göre,
“Gümrük Uzmanlığı” mesleğinde fiilen 10 yılını dolduran Gümrük Uzmanlarına meslekten ayrılmaları
halinde Gümrük Müşavirliği yapma hakkı tanınmaktadır.
Gümrük Uzmanının Görevleri
•
Görevleriyle ilgili mevzuatın uygulamada aksayan yönlerini tespit etmek ve bu konudaki görüş
ve önerilerini yazılı olarak birim amirine bildirmek,
•
Her türlü gümrük ve dış ticaret konuları ile bunların uygulanması hakkında bilimsel ve teknik
araştırma ve incelemeler yapmak,
•
Müsteşarlığı yurtiçi ve yurtdışında düzenlenen toplantı, seminer, kurs ve konferanslarda temsil
etmek ve buralarda tartışılan konular ile ilgili Müsteşarlık görüşü oluşturulmasına katkıda
bulunmak,
•
Gümrük iş akışı analizi yaparak bilişim teknolojileri ile gümrük ve dış ticaret tekniği
doğrultusunda daha etkin ve verimli iş akışları önermek,
•
Görevlendirilmeleri halinde Gümrük ve dış ticaret konularında danışma hizmeti, seminer ve
konferans vermek, bilirkişilik yapmak,
•
Gümrük işlem ve tekniğine ilişkin mevzuatın izlenmesi ve hazırlanmasına katkıda bulunmak
amacıyla mevzuat geliştirilmesiyle ilgili olarak gözlem, görüş ve düşüncelerini bağlı olduğu
birim amirine sunmak,
Gümrük Uzmanları gümrüklerin modernizasyonunda da önemli bir role sahiptir. Örneğin: Bakanlığın
Modernizasyon Projesi kapsamında bilgisayarlı gümrük işlemlerine geçişte 14 Gümrük Uzmanı 59
gümrük idaresinde 3000’e yakın personele 4000 saati aşan eğitim ve 1000 günden fazla destek vermiştir.
Gümrük Memurları
Muayene Memuru, Muhafaza Memuru ve Memur kadrolarına atanmak için genel koşul “4 yıl veya daha
fazla süreli fakülte veya yüksekokul mezunu olmak”tır. Hangi fakülte / yüksekokul / bölüm
mezunlarından alınacağı Bakanlığın takdirindedir. Muhazafa Memuru alımında erkekler için en az 1.72
m, bayanlar için en az 1.65 m boyunda olma koşulu vardır. Aranılan şartlar Öğrenci Seçme ve
Yerleştirme Merkezi Başkanlığının yayımladığı kılavuzda belirtilmektedir.
Gümrük Muhafaza Kontrolörlüğü
Kariyer meslek olan Gümrük Muhafaza Kontrolörlüğü, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’na göre
“Genel İdare Hizmetleri Sınıfında yer almaktadır. Başkontrolör, Kontrolör ve Stajyer Kontrolör unvanları
altında sınıflandırılan Gümrük Muhafaza Kontrolörleri, merkezi denetim elemanı statüsünde, Ankara’da
bulunan Gümrük Muhafaza Kontrolörleri Birim Başkanlığı yönetiminde, Gümrükler Muhafaza Genel
Müdürlüğü’ne bağlı olarak görev yapmaktadırlar. Gümrük Kontrolörleri, mesleklerinde en az 10 yıl
çalışmış olmaları kaydıyla sınav ve staj koşulu aranmaksızın Gümrük Müşaviri olabilmektedir.
93
Kontrolörler, Genel Müdürlük merkez ve taşra teşkilatı ile diğer hususlarda aşağıda sayılan görev ve
yetkilere sahiptirler.
Gümrük Muhafaza Kontrolörünün Görevleri:
Gümrük Muhafaza Kontrolörleri Genel Müdüre bağlı olarak çalışmakta olup, Genel Müdür adına
aşağıda sayılan görevleri yerine getirirler.
•
Gümrükler Muhafaza Genel Müdürlüğü Teşkilatı ile bunların denetimi altında bulunan
kuruluşların her türlü faaliyet ve işlemleri ile ilgili olarak Genel Müdürlüğün görev ve yetkileri
çerçevesinde teftiş, inceleme, kontrol, denetim ve soruşturma yapmak
•
Genel Müdürlüğün görev ve yetkileri kapsamında 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu
hükümleri uyarınca, kaçakçılığı önlemek, izlemek, soruşturmak,
•
Müsteşarlık veya Genel Müdürlükçe yapılacak programlar veya alınacak onaylar çerçevesinde
4458 sayılı Gümrük Kanununun 73 üncü maddesi kapsamında sonradan kontrolü yapmak ve
gerektiğinde soruşturmak,
•
Çeşitli kanun, karar, tüzük ve yönetmeliklerin Gümrükler Muhafaza Genel Müdürlüğü merkez
ve taşra teşkilatına tanıdığı denetim yetkilerini kullanmak ve soruşturma yapmak,
•
Gerek Genel Müdürlükçe verilecek işler nedeniyle gerekse yaptıkları denetim, inceleme ve
Müşterek Kararnameyle atanan memurlar hariç olmak üzere yürüttükleri soruşturma sırasında,
konusu suç teşkil eden hususlarda bilgi sahibi oldukları amir ve memurlar ile ilgili diğer kişiler
hakkında ilk incelemeyi müteakip durumu ivedi olarak Başkanlığa bildirmek ve belirlenecek
usule göre işlem yapmak,
•
Gümrük muhafaza işlemlerinin daha etkin ve verimli yürütülmesini sağlamak bakımından
alınmasını gerekli gördükleri önlemleri, Müsteşarlığı ilgilendiren karar, yönetmelik ve
genelgeler hakkındaki görüşlerini Genel Müdürlüğe bildirmek,
•
Gerekli hallerde görevlendirileceği konularda yurtdışında inceleme, araştırma yapmak ve
çalışmalara katılmak,
•
Müsteşarlıkça veya Genel Müdürlükçe verilecek diğer görevleri yapmak.
Gümrük Müfettişi
Gümrük teşkilatının her türlü faaliyet ve işlemleriyle ilgili teftiş, inceleme ve soruşturma işlemlerini
yürüten kamu görevlilerine Gümrük Müfettişi adı verilir.
Gümrük Müfettişlerinin Görev Ve Yetkileri:
Müfettişler, Müsteşarın emri veya onayı üzerine Kurul Başkanından aldıkları emir ve talimatla
aşağıdaki görevleri yapar; Madde 8 - (1):
•
Müsteşarlık teşkilatı ile Müsteşarlığa bağlı ve ilgili kuruluşların her türlü faaliyet ve işlemleriyle
ilgili olarak teftiş, inceleme ve soruşturma işlemlerini yürütmek,
•
Müsteşarlık teşkilatının ve Müsteşarlığın bağlı kuruluşlarının denetimi altındaki her türlü
kuruluşun faaliyet ve işlemleriyle ilgili olarak, Müsteşarlığın görev ve yetkileri çerçevesinde
teftiş, inceleme ve soruşturma yapmak,
•
Türkiye Gümrük Bölgesine giren ve çıkan taşıtlar ile bunların yük ve eşyasını, personel ve
yolcularını; posta yoluyla Türkiye Gümrük Bölgesine gelen, Türkiye Gümrük Bölgesinden
gönderilen, yurt dışına yollanıp da herhangi bir nedenle geri gelen ya da yabancı bir ülkeden
gelip de herhangi bir nedenle çıkış yerine geri gönderilen eşya, posta çantaları ve kolilerini
muayene etmek; Müsteşarlığın denetimine tabi geçici depolama yerleri, gümrük antrepoları,
serbest bölge ve yerlerde mevcut mallar ile bunların kayıtlarını incelemek, teftiş etmek ve
gerektiğinde idarenin haklarını koruyacak önlemlerin alınmasını sağlayıcı önerilerde bulunmak,
acil ve gecikmesinde sakınca bulunan hallerde idare ve Hazinenin haklarını koruyucu önlemler
almak,
94
•
Teftiş, inceleme ve soruşturma sırasında, eşyanın ilgilisine
tesliminden sonra beyannamedeki bilgilerin doğruluğunu
saptamak amacıyla, eşyanın ithal veya ihraç işlemlerini veya
sonraki ticari işlemlere ilişkin ticari belge, bilgi ve verileri
kontrol etmek, bu kontrolü beyan sahibine, söz konusu
işlemler ile doğrudan ya da dolaylı olarak ticari yönden
ilgili diğer kişilere veya belge, bilgi ve verileri ticari amaçla
elinde bulunduran diğer kişilere ait yerlerde yapmak,
Akreditif, şarta bağlı bir ödeme
garantisi olup, işleyişinde dört
taraf bulunmaktadır: Amir
(ithalatçı), Amir Banka
(ithalatçının bankası), Lehtar
(ihracatçı) ve Lehtar Banka
(ihracatçının bankası). Alıcı ve
satıcı aracı bankaları vasıtasıyla
istenilen nitelikte ve uygun
koşullarda anlaşmalarını
gerçekleştirmek amacıyla bu
ödeme şeklini kullanırlar. Uygun
vesaik ibraz edildiği zaman
satıcı parasını alacağını, alıcı
da istenilen nitelikte mala
kavuşacağını bilmektedir.
•
Kaçakçılığın önlenmesi, izlenmesi ve soruşturulması
görevlerini yerine getirmek amacıyla, gümrük kapı ve
bölgelerinde, serbest bölge ve yerler ile antrepolarda ve iç
gümrük sahalarında doğrudan, diğer yer ve sahalarda
gerektiğinde ilgili kuruluşlarla işbirliğinde bulunarak,
kaçakçılar hakkında soruşturma yapmak, usulüne uygun
olarak yetkili birimlerle birlikte arama yapılmasını ve kaçak
eşyaya el konulmasını sağlamak, Hazine haklarını koruyucu
önlemler almak,
•
Teftiş, inceleme ve soruşturma sırasında öğrenmiş oldukları yolsuzluklar hakkında soruşturma
izni istemek, gecikmesinde sakınca görülen durumlarda derhal soruşturmaya başlamak ve
durumu süratle Başkanlığa bildirmek,
•
Mevzuatın Müsteşar veya müfettişlere tanıdığı teftiş, inceleme ve soruşturma yetkilerini
kullanmak,
•
Mevzuatın uygulanmasına ilişkin olarak ortaya çıkan aksaklıkların giderilmesi ve işlemlerin
istenen düzeyde yürütülmesiyle ilgili önlem ve önerilerini raporla Başkanlığa bildirmek,
•
Müsteşarlığın amaçlarını daha iyi gerçekleştirmek, mevzuata, plan ve programa uygun
çalışmasını sağlamak amacıyla önerilerde bulunmak ve Başkanlığa sunmak,
•
Görevlendirileceği konularla ilgili olarak gerektiğinde yurt dışında da inceleme, araştırma ve
soruşturma yapmak ya da benzeri çalışmalara katılmak,
•
Kurul Başkanı tarafından verilecek diğer görevleri yapmak.
www.gumruk.gov.tr
Bankacılar
Uluslararası ticaretin günümüzde artmasında en önemli etkenlerden biri
Uluslararası teslim
de, finansal işlemlerin küresel boyutta hızlanması, hatta eş anlı olarak
şekilleri (Incoterms
alım-satım işlemlerinin yapılabilmesidir. Bu durum, girişimcilerin
2010- EXW/ FCA/ FAS/
önündeki önemli engellerden birinin daha kalkması anlamına gelmektedir.
FOB/ CFR/ CIF/ CPT/
Gerek alıcı gerekse satıcı için mal yanında para akımının da güvenli bir
CIP/DAT/DAP/DDP)
ortamda ve hızla gerçekleşmesi, büyük bir avantaj ve fayda yaratmaktadır.
Girişimciler için ticari bankaların dış ticaret ve finansman
Uluslararası ödeme
departmanlarının forward, opsiyon, future işlemleri ya da Eximbank gibi
şekilleri (Peşin, Mal
uzman bankaların ihracat kredileri vb. Işlemleri, dış ticaret açısından
Mukabili, Vesaik
oldukça önemli destekleyici ya da aracı niteliktedir. Örneğin, akreditifli
Mukabili, Kabul Kredili,
ödeme sisteminin temel dayanağı, ithalatçı ve ihracatçının arasındaki para
Akreditif, Karşı-Ticaret,
alışverişinde köprü görevi gören bankalardır. Bir bankanın yazılı olarak
Konsinyasyon)
yükümlülüğe girerek ödeme işleminde aracılık etmesi gerekmektedir. Bu
da akreditifin açılması anlamına gelmektedir. İthalatçının talimatıyla ihracatçı lehine akreditif açan “amir
banka”dır. Amir bankadan aldığı akreditif metninde kendisine verilen görev gereği, akreditifi satıcıya
(Lehdara) veya onun bankasına ihbar eden ikinci banka diyeceğimiz “muhabir banka”dır ve bazen amir
bankanın bir şubesi de olabilir.
95
Bankalarda dış ticaret mevzuatı ve kanunları hakkında ya da ilgili diğer konularda uzman kişilerin
istihdam edilmesi yaygınlaşmaktadır. Uluslararası ticaretin bankacılık kesimini etkilediği ölçüde
bankalarda istihdam edilenlerin de küresel faaliyetlere uyumlu donanıma sahip olması bir tercih nedeni
olmaktadır. Bu mesleklerden birisi Akreditif Uzmanlığı’dır.
Akreditif Uzmanlığı: Aşağıdaki konularda bilgi sahibi ve danışman sıfatıyla dış ticaret firmalarında,
bankalarda veya bağımsız danışman şirketlerinde görev yapan kişilerdir. Akredif uzmanları,
•
Akreditif türlerini (Stand-by, Evergreen, Revolving, Confirmed, Transferable, Back-to-Back),
•
Akreditif içinde yer alan diğer ödeme yöntemleri (payment, deferred, acceptance, negotiation,
mix) nasıl kullanıldığını,
•
Amir bankaya verilecek olan "akreditif açtırma teklif formu" nun doldurulmasını,
•
SWIFT sisteminde akreditif mesaj formatları (MT700, MT707, MT734 vb)’nı,
•
Garanti Mektubu, Teminat Mektubu, Standby ve Banka Garantileri / Kontrgarantiler’in
Akreditiflerde nasıl uygulandığını,
•
ICC Kuralları (UCP, URC, ISP, URDG, INCOTERMS vb.) nelerdir ve 39 maddenin Akreditif
dilindeki karşılıklarının neler olduğunu,
•
Akreditif metinleri üzerinden dış ticaret belgeleri (Commercial Invoice, Packing List, Certificate
of Origin, Quality/Inspection Certificates, Bill of Lading, Insurance Policy, Bill of Exchange)
nasıl hazırlanır?
•
Uluslararası teslim ve ödeme şekillerini bilmek zorundadırlar.
Gözetim Şirketleri
Dış ticarete konu malların kalitesinin, miktarının, döviz kuru ve mali şartlar da dahil olmak üzere
fiyatının ve/veya gümrük sınıflandırmasının doğruluğunun saptanması ile ilgili her türlü gözetim
faaliyetinde bulunmak üzere faaliyette bulunan, firma ve kuruluşlara "Uluslararası Gözetim Şirketi"
statüsü verilebilir. Uluslararası kurallar gereğince mevzuat, satış sözleşmesi veya akreditifler gereğince
tartı ve analiz yapılması zorunlu bulunan hallerde, gözetim şirketleri ticareti yapılan mamul ya da yarı
mamul malın kalite ve tartı kontrolünü yapabilir, rapor düzenleyebilir, bu işlemler için laboratuvar kurup
işletebilirler. Bu şekliyle gözetim şirketleri, dış ticarette taraflar arasında koordinasyonu sağlayan
bağımsız kuruluşlardır. Gözetim, ticarette satış sözleşmesinde belirtilen malın miktar, tartı, kalitesi gibi
nicel ve nitel özelliklerinin yanı sıra ambalajlama, etiketleme, yükleme, taşıma, teslim zamanı vb. gibi
koşullarına ne denli uyulduğunun alıcı veya satıcı tarafından tespit ettirilmesidir.
Dış ticaretle ilgili gözetim faaliyetinde bulunmak amacıyla "Uluslararası Gözetim Şirketi" statüsü
almak isteyen anonim veya limited şirketlerin veya asgari T50.000,- teminatlı mesleki sorumluluk
sigortası bulunan iktisadi işletmelerin veya kamu kurum ve kuruluşlarının, "Uluslararası Gözetim Şirketi
Başvuru Formu"nu doldurmak suretiyle, Türk Akreditasyon Kurumundan veya Türk Akreditasyon
Kurumu ile karşılıklı tanıma anlaşması bulunan akreditasyon kurumlarından akredite oldukları takdirde
bu durumlarını gösteren belgelerle, akredite olmayanların ise bazı belgelerin asılları veya noter onaylı
örnekleriyle birlikte, şirket veya iktisadi işletmenin merkezinin yerleşik olduğu bölgedeki Dış Ticaret
Müsteşarlığı Bölge Müdürlüğüne başvurmaları gerekmektedir. Bu şirketlerin, yürütülecek gözetim
faaliyetinin gerektirdiği uzmanlığa sahip, üniversite mezunu personeli istihdam etmeleri zorunludur. Dış
Ticaret Müsteşarlığı Bölge Müdürlüklerince yapılacak inceleme sonucunda, "Uluslararası Gözetim
Şirketi" statüsü verilmesi uygun görülen şirket, iktisadi işletme, kurum veya kuruluşlar, Bölge
Müdürlüklerince kendilerine yazılı bildirim yapıldığı tarihten itibaren söz konusu statüyü almaya hak
kazanırlar ve bu şirket, iktisadi işletme, kurum veya kuruluşlara "Uluslararası Gözetim Şirketi Belgesi"
verilir.
96
Uluslararası ticarete yeni başlayan girişimciler için riskin minimize
edildiği bazı meslekler olarak tanımlanan “transit tüccarlık, komisyonculuk ve temsilcilik”
işin başında faaliyette bulunulacak iş kolları olarak tanımlanmaktadır.
Transit Tüccarlık
Tüccar malının bir devletten gelip diğer bir devlete gitmek üzere,
bir üçüncü devletten geçmesi “transit ticaret”tir. Daha genel bir
tanımlama ile Transit ticaret, yurt dışında veya serbest bölgede
yerleşik bir firmadan ya da antrepodan satın alınarak çıkışı yapılan
malın, ülkemiz üzerinden transit olarak veya doğrudan doğruya
yurt dışında veya serbest bölgede yerleşik bir firmaya ya da
antrepoda satılmasıdır. Transit ticaret vergi kimlik numarası sahibi,
Türkiye'de yerleşik gerçek veya tüzel kişiler ile tüzel kişilik
statüsüne sahip olmamakla birlikte hukuki tasarruf yapma yetkisi
tanınan ortaklıklar tarafından yapılabilir. Transit ticaret
faaliyetinde bulunan bu kişiler "Transit Tacir" ya da “Transit
Tüccar” olarak adlandırılır.
Dış Ticarette Aracılık
Hizmetlerine Komisyon
Oranı
Taraflar arasında yapılan
aracılık sözleşmesinde bir
kayıt yok ise, ticari teamül
olarak imalatçı firma ile aracı
ihracatçı firma arasında
komisyonun piyasadaki
teamüllere göre tespit edildiği,
oranın ortalamasının ihracat
rakamlarının artma ve
eksilmesine göre (KDV
üzerinden uygulanan oranlar)
3 milyon $’a kadar %4 - %5,
3-6 milyon $’a arası %3,5%4, 6-10 milyon $ arası
%2,5-%3, 10 milyon $ üzeri
%2-%2,5 olduğu Sanayi ve
Ticaret Bakanlığı’nın
30.01.2008 tarih, 2008/2
sayılı onayı ile kabul
olunmuştur. (İTO Teamül
Kararları)
Transit ticaret talepleri, "Transit Ticaret Formu" düzenlenmek
suretiyle bankalara yapılır. Transit ticarete konu olan mallarla ilgili
olarak, ithalata ve ihracata ilişkin vergi, resim, harç ve fon tahsil
edilmez. Gümrük İdarelerince verilebilecek izne istinaden malların
Türk gümrük hattını aşarak işçilik görmek üzere fiktif depo veya
antrepolara alınması "fiili ithal" hükmünde değildir. Uluslararası
anlaşmalarla ticareti yasaklanmış mallar ile Müsteşarlığın madde
politikası itibariyle transit ticaretinin yapılmasını uygun görmediği
mallar transit ticarete konu olamaz. İthalat ve ihracat yapılması
yasaklanmış ülkelerle transit ticaret yapılamaz. Satış bedeli henüz
tahsil edilmeden önce, alış bedelinin banka kaynaklarından veya
yurt içinden temin edilen dövizlerle açılan Döviz Tevdiat
Hesaplarından transfer edilerek dövizle ödenmesi halinde, asgari bu kullanılan döviz tutarının transfer
tarihinden itibaren 180 gün içinde (efektifler için Döviz Beyan Tutanağı aranır) ödenmesi gerekir.
Transit ticarette alış ve satış bedelleri arasında lehte fark olması esastır. Detaya inecek olursak; bir
ihracat işleminde, eşyanın parasını ödeyen ülke ile eşyanın gönderildiği ülke farklı olabilir. Yani,
ihracatçının parasını ödeyen ülke Türkiye, ancak ihracatçının eşyayı gönderdiği ülke Fransa olabilir. Bu
durumda bu alım- satım işine üç ülke karışmış olmaktadır. Transit satışın gerçekleşebilmesi için eşyanın
çıkış ülkesi ile varış ülkesi arasında bir transit tacir bulunmalıdır. Yukarıdaki örnekte transit ülke
Türkiye'dir; Eşyanın parasını ödemektedir ancak ödemeyi sağlayan belgeler Türkiye üzerinden transit
olarak Fransa'ya ulaşmaktadır. Transit ticaret işleminde transit ülkede bir ihracat ve ithalat işlemi
gerçekleşmez.
Transit ticaret işlemlerinde bazen ticarete konu olan malın dört, beş ülke üzerinden transit ticaretinin
yapıldığı görülebilir. Kaç ülke dahil olursa olsun tüm transit ticaret işlemlerinde sadece bir ihracatçı bir
tane de ithalatçı ülke olur. Diğer ülkelerin tamamı transit ülkelerdir (transit tacirlerin ülkeleri). Bununla
beraber, Türkiye'de yerleşik bir firma tarafından transit ticaret veya ithalat rejimi kapsamında yurt
dışından satın alınan bir malın, Türkiye'de yerleşik bir veya birkaç firmaya devredilerek transit ticaret
kapsamında satılması mümkündür.
Örnek İş Akışı: Türkiye'deki transit tüccar, Pakistan'daki satıcıya, I Fransa'da kendisinin bulmuş
olduğu alıcıya teklif edilmek üzere fiyat teklifi ister ve Pakistan'dan gelen teklifi kendi kârını da
ekleyerek Fransa'ya teklif eder. Fransa teklifi kabul ederse, Pakistan'daki satıcı,
97
a. Yükleme Belgesini (konşimento) Fransa'daki firmaya muhatap,
b. Fatura ve diğer vesaiki Türkiye'deki transit tacire (parayı alacağı için) muhatap düzenler. * Malı
Fransa'ya gönderir.
Transit tacir böyle bir gönderimde işlemlerin kolay yürüyebilmesi için mümkün olduğunca tarafları
CİF/CİP teslim şekline ikna etmelidir. *Pakistan sevkiyatı gerçekleştirdikten sonra elinde kalan onaylı
vesaiki ödemeyi yapması için Türkiye'deki Transit Tacire ödeme şeklinin gerektirdiği yolla ulaştırır.
Transit Tacir kendisine ulaşan vesaik içerisinden kendisine kesilmiş olan faturayı alarak muhasebesine
koyar.
* Daha sonra, Fransa'daki kendi müşterisine muhatap kendi faturasını düzenler ve Pakistan'dan gelen
diğer vesaik ile birleştirerek Fransa ile yapmış olduğu ödeme anlaşması tahtında vesaiki ödemeyi
yapması için Fransa'ya ulaştırır. *Fransa ödemeyi yapar (anlaşma gereği peşin ya da vadeli) *Türkiye
ödemeyi yapar (anlaşma gereği peşin ya da vadeli).
Not: Bu örnekte sevkiyatın Pakistan'dan Fransa'ya kamyon ile yapılması durumunda mal, Türkiye
üzerinden geçecektir. Malın son varış noktası Fransa olduğu için kamyon Türk gümrüklerinde malın
gümrüklenmesi amacıyla açılmayacaktır. Dolayısıyla kamyon Türkiye üzerinden transit geçen bir araç
olacak ve transit ticaret işlemi bozulmayacaktır. Transit ticarette transit tacir, eğer ödeme vadelerini iyi
ayarlayabilirse (Fransa ile peşin çalışıp; Pakistan ile vadeli çalışılırsa) herhangi bir finansmana ihtiyaç
duymadan bu işi gerçekleştirebilir.
Komisyonculuk
Alıcı ve satıcıyı bir araya getiren son satış anına kadar her iki hususta iki firmanın anlaşmaları için
yazışmaları sağlayan, fiyat tekliflerini, ürün detaylarını ve belgelerin alışverişini yönlendiren kısaca
karşılıklı olarak iki şirket arasında iletişimi sağlayan ve satış gerçekleştikten sonra alıcı ve satıcı ile daha
önce yapmış olduğu komisyon sözleşmesine istinaden parasını alan kimseye Komisyoncu (Broker) denir.
Bütün tartılan, ölçülen, kıyaslanan v.b. ticari mallarda komisyon doğabilir. Örneğin, Sebze pazarında
tüccar, sebzeyi belirli bir komisyon ile çiftçinin hesabına satıp o komisyonunu çiftçiden alır. Büyük
şirketlerle küçük şirketler ya da toptancı bayileri arasındaki alışverişte de komisyon olmaktadır. İster
şirketler arasında olsun, ister şirketler veya fabrikalar ile tüccarlar arasında, ister ise büyük tüccarlar ile
küçük tüccarlar arasında olsun, ister ise tüccarlar ile müşteriler arasında olsun fark etmez bu işlem
simsarlık veya komisyonculuktur. Bu alışverişte küçük işletmelere bayi, temsilci, satış ajanı / yetkili
temsilci gibi adlar verilmektedir. Söz konusu bayiler, bu şirketlerden belli bir kâr alırlar. Bu kâr,
sattıklarından belli bir yüzdelik oranıdır.
Başlangıçta sermaye gerektirmeyen ve masrafları çok düşük olan bir iş olması nedeniyle, bütçesi
olmayan ve vakti bol olan girişimciler için, komisyonculuk idealdir. Herhangi bir bedel ödemeden ürün
satışı gerçekleştirebilir ve bunun üzerinden para kazanabilir bir meslektir. Dış Ticaret girişimciliğe en
sunan
sektörlerin
başında
gelmektedir.
Dış
ticaretin
fazla
fırsat
fırsatlarından yararlanmanın en kolay yolu olan komisyonculuktur. Dış ticaret komisyoncusu ile diğer
bazı komisyoncu örneklerine ilişkin bilgiler aşağıda verilmiştir.
Dış ticaret komisyoncusu: Dış ticaret sahasında çalışan broker'lar aracılık ettikleri uluslararası ticaret
işlemi üzerinden bu ithalat ya da ihracat olabilir belli bir komisyon alırlar. Dış ticaret
komisyoncusu da alıcı ve satıcı arasında aracılık yapar. Kendisi mal alım satımı yapmaz, sadece
yapılmasına yardımcı olur. İthalat ve ihracat gibi tüm ticari işlemleri taraflar kendileri yaparlar.
Komisyoncu karışmaz. O sadece müşteri bulup anlaşmalarını sağlar. Diğer komisyoncu örneklerinden
bazıları şunlardır:
Nakliye komisyoncusu (Forwarding agency): Yurtdışına mal sevkiyatında uzmanlaşmış firma.
Sigorta ve diğer giderler için yapılan ödemeler yabancı alıcıya yüklenir.
Navlun komisyoncusu (Freight forwarder): 1) Bir kamyonu doldurmayan (LTL) yük sevkiyatlarını
kabul eden ve bunları bilahare kiralama esasıyla dolu-kamyon partileri şeklinde birleştiren kişi/şirket. 2)
98
Gerekli belgeleri hazırlayarak/yükün taşınması için diğer hazırlıkları yaparak malların gönderilmesinde
yardımcı olan acente.
Navlun komisyonculuğu (Freight forwarding): Bir vagonu doldurmayan veya bir kamyonu
doldurmayan (LTL) yükleri bir araya getirme, toplama, birleştirme, sevk etme ve dağıtma; ayrıca yabancı
ülkelere veya yabancı ülkelerden aktarma yapma ve yükün gümrüklenmesi.
Gümrük komisyoncusu (Customs broker): Gümrük işlemlerinde uzman olan ve ücret karşılığında
ithalatçılar adına hareket eden aracı. Hazine Bakanlığı'ndan ruhsat almalıdır.
Gemi Brokerlığı (Shipbroking): Eskiden Türk Ticaret Kanununda Gemi Tellallığı; “gemiye yük, yüke
gemi bulan kişi ya da işletme”olarak tanımlanmakta idi. Her ne kadar bu tanım artık kanunda yer almasa
da günlük yaşamda benzer bir tanım olarak “Gemi brokerlığı” kullanılmaya başlanmıştır.. İster armatör
brokeri olsun, ister kiracı brokeri olsun ya da rekabetçi broker olsun bir gemi brokeri geminin
bağlanmasından post-fixture (gemiler limandan kalktıkları zaman harcadıkları zamanı - ki buna da
laytime denir) işlemlerine kadar bütün sürece hakim olan uzman ve aracı nitelikteki kimselerdir. Gemi
bağlayan kişilere de bu ad verilmektedir.
www.yurticilojistik.com/tr/
Temsilcilik (Acentalar)
“Temsilci” kelime anlamı olarak, “aracı olarak başkasına mal satmakla görevlendirilen kişi veya işletme”
veya “Hak ve görev bakımından birinin veya bir topluluğun adına davranan kimse, mümessil.”
anlamındadır. Bu göreve ya da eyleme de “temsilcilik veya mümessillik” adı verilir. Uluslararası ticaret
açısından birkaç temsilcilik örneği ve ilgili açıklamalara aşağıda yer verilmiştir.
Ticari Temsilcilik : Basit bir tabirle; bir kuruluşun, şirketin, firmanın (tüzel veya özel kişinin) ürettiği
ve/veya sürümünü yaptığı malların veya hizmetlerin başka bir tüzel veya özel kişi tarafından belirli bir
bölge veya ülkede sürümünün, tanıtımının yapılmasıdır. “Acentelik” ve “Ticari Mümessillik” diye de
adlandırılabilir.
Ürünlerin yurt dışında tanıtımını, satışını ve dağıtımını sağlayacak ticari temsilciler ile çalışmak veya
yurtiçinde pazarlayabileceğiniz herhangi bir ürünün yurtdışı imalatçısından ticari temsilciliğini elde
etmek bir girişimci için riski düşük ancak pazarı geniş bir iş olanağı sağlayacaktır.
Ticari Temsilcilik ülkemizde Türk Ticaret Kanunu’nda düzenlenmiştir (Acentelik). TK.m.116’da
acenta şöyle tanımlanmıştır: Ticari mümessil, ticari vekil, satış memuru veya müstehdam gibi tacire
bağımlı olmaksızın, bir sözleşmeye dayanarak, belli bir yer veya bölge içinde, sürekli olarak bir ticari
işletmeyi ilgilendiren sözleşmelerde aracılık etmeyi veya bu sözleşmeleri o işletme adına yapmayı meslek
edinen kimsedir.Ticari Temsilci tüzel bir kişi olabileceği gibi özel (tüzel olmayan) kişi de olabilir.
Ticari Temsilciler temsilciliğini yaptığı şirket veya kişi tarafından maaşlı olarak (özel kişi)
çalışabildiği gibi, genelde serbest olarak provizyon (komisyon) üzerine çalışırlar. Bunlara Serbest Ticari
Temsilci denir ve yaptıkları iş karşılığında aldıkları komisyon karşılığı ise malın özelliğine göre
(sürüm/paha) net satış fiyatının % 2 ilâ % 20 si arasında değişebilir, ki genelde AB ülkelerinde % 5
normal bir orandır ve ayrıca Ticari Temsilcinin bir denkleşme hakkı da vardır. Serbest Ticari Temsilciler
özel veya tüzel kişi olabilir ve ayrıca, “Geçiçi Satış Temsilcilikleri” oluşturulabilir.
Serbest Ticari Temsilciliği’ni düzenleyen uluslararası bir yasa var
mıdır?
İhracat Müşteri Temsilcisi: Müşteri temsilcisi olarak bir firmanın ihracat departmanını rahatlıkla
yönetebilecek, firmasını yurtdışı pazarlarda temsil edecek, tüm ihracat süreçlerini en iyi şekilde
yürütebilecek, dış ticarette üst seviye yetkinliğe ulaştıracak bilgi, birikim ve tecrübeye ulaşmış kişilerdir.
99
Dış Ticaret Satış veya Müşteri Temsilciliği: İhracat dışında da dış ticaret payını arttırmak ve
geliştirmek amacıyla temsilciler görevlendirilebilir. Örneğin, bir girişim yabancı satış temsilcileri
kullanarak, yurtdışı pazarlara mükemmel bir erişim sağlar. Dış ticaret müşteri temsilcisinin görevleri
arasında bazıları şunlardır: Ticari yazışma yapılması; Sipariş girilmesi; Üretim emri hazırlanması ve
takibi; Sevkiyat takibinin yapılması; Kambiyo takibinin yapılması; Nakliye ve gümrük işlemlerinin
organize edilmesi vs.
Satın alma acentası: İhracat işlemlerindeki komisyonculuk faaliyetlerine benzeyen ancak komisyonun
sadece adına acentelik faaliyeti sürdürülen ithalatçı tarafından ödendiği bir iş koludur. Satın alma
acentasının görevi, yurtdışında faaliyette olan firmalara yurtiçinden ürün temini konusunda acentelik
hizmeti vermektir. Ürünü iç piyasadan satın almak ve / veya ürünü yurtiçinden yurtdışına bizzat ihraç
etmek gibi bir görevi yoktur. Tüm şartları ithalatçı tarafından belirlenmiş olan ürünü iç piyasada arayarak
alternatif ürünleri ithalatçıya bildirir. Ürünün ihracatını iç piyasadaki tedarikçi yapar. Acentanın kazancı,
ürünün ihraç edilmesinden sonra, yurtdışındaki ithalatçıdan alacağı komisyondur.
Dış Ticarette Alternatif Para Kazanma Yolları, Hakan AKIN, Elma
Yayınevi, 2000.
Muhasebeciler
Muhasebeciler gerçekleştirilecek dış ticaret işleminin yasal zeminin yaratılabilmesinde ve iş takibi ya da
denetim için tuttukları kayıtlarla önemli aktörler olarak, dış ticarette girişimcilere destek veren taraflardır.
Türkiye’de yerleşik işletmelerin, diğer ülkelerdeki işletmelerle olan ilişkileri geliştikçe, kambiyo
mevzuatı ihracat yönetmeliği ve işlemleri, uluslararası ticari teslim şekilleri, ödeme şekilleri önem
kazanmaktadır. Dış ticaret işlemlerinde işletmenin türüne ve özelliğine göre belgeler kullanılır. Belgelerin
sistemli şekilde kaydedilmesi gerekir. Tek düzen hesap planına uyumlu, ithalat ihracat kayıt sürecinin
gerçekleştirilmesi için dış ticaret ile ilgili muhasebe işlemlerinin, muhasebenin temel ilke ve
kavramlarına, muhasebe standartlarına uygun yapılması gerekir. Bu da ihtisas muhasebesi içinde yer alan
"Dış Ticaret İşlemleri Muhasebesi" ile yapılır. Bu uzmanlığa sahip olup bu işi yapanlara da “Dış Ticaret
Muhasebe Meslek Elemanı” ya da “Dış Ticaret Muhasebecisi” adı verilir.
Dış Ticaret Muhasebesi Meslek Elemanı: Dış ticaret muhasebesi alanında görev alacak ve muhasebe
kayıtlarının yapacak personelin ve meslek sahiplerinin, bilmeleri gerekli olan düzenlemeler ve yasal
süreçler şunlardır:
•
İthalat ve ihracat yönetmeliğini,
•
Kambiyo mevzuatını,
•
Dış ticarette kullanılan teslim şekillerini,
•
Dış ticarette yer alan ödeme şekillerini,
•
Dış ticarette kullanılan belgelerin özelliklerini, taşınması gereken esasları, düzenlenme yerini ve
şekillerini,
•
Tek düzen hesap planında yer alan ve dış ticaret ile ilgili özellik arz eden hesapların işleyişini,
•
İthâlat ve ihracat dosyalarının kapatılma, orjinallerinin saklanma süre ve koşullarını.
Diğerleri
Hukukçular, Antrepo işleticisi, Çevirmen veya Tercümanlar, Halkla İlişkiler Uzmanı, Reklamcılar, Web
tasarımcısı ya da Web programcısı, Kambiyocular, Noter, yabancı ülkelerdeki toptancılar veya büyük
perakendeciler gibi birçok meslek grubu mensupları ya da daha Stevedore …vs. gibi çalışan, dış ticarette
aracı veya destekçi taraflardan biri olarak sayılabilir. Çünkü bu hizmetler dış ticaretin gerçekleşmesinde
birer neden yada sonuç olabilmektedir. Örneğin: Bir dış ticaret girişimi için maliyetlerin düşürülüp kârın
arttırılmasının sağlanması isteniyorsa ticareti yapılacak malın toptancısı ile temasa geçmek avantajlı
100
olacaktır. Bir başka örnek dış ticaret yapmak isteyen bir girişim için, web sayfası oluşturmak, gerek
mallarının pazarlanmasında gerekse müşteriler ile temas kurulmasında hız kazanmasında dolayısıyla
satışlarda miktarsal artışlar sağlayacaktır.
Kapsamı aşan nitelikteki bu pek çok dış ticaretle dolaylı ilişkisi olan meslek sahipleri içinden
bazılarına örnekler verilip sonrasında, doğrudan ilişkili diğer meslekler incelenecektir.
Hukuk Müşaviri: ekonomi hukuku, deniz ticaret hukuku ve uluslararası yatırımlar konusunda
firmalara danışmanlık yapan hukukçular dış ticaret firmaları için oldukça önemlidir. Uluslararası
sözleşmeler, deniz ticaret hukuku, anlaşmazlıklar ve tahkim konularında firmalara yol gösterirler.
Antrepo İşleticisi (Bonded warehouse business): Hazine Bakanlığı'nca onaylı olarak vergi
kanunlarına uyulacağı yönünde teminat/ garanti altında işgören depo “antrepo” olarak adlandırılır. Malları
gümrüğü ödeninceye kadar veya mallar bir başka uygun şekilde serbest bırakılıncaya kadar saklamak için
kullanılır. Gümrük antreposuna konulan malın ihracatının belirlenen sürede veya şartlara uygun olarak
gerçekleşmemesi veya tevsik edilememesi hallerinde ziyana uğratılan vergi, buna ilişkin olarak kesilecek
ceza ve hesaplanacak gecikme faizinin ödenmesinden katma değer iadesi alanla birlikte Antrepo İşleticisi
de müteselsilen sorumludur.
Çevirmen (Tercüman): Bir metni bir dilden başka bir dile çevirmeyi meslek edinen kişiye denir.
Çevirmenler kitap, film, makale, tez, ticari yazışma ve sözleşmeler, hukuki dokümanlar, vize evrakı vb.
gibi belgeleri tercüme eden veya toplantılarda, seminerlerde, konferanslarda ardıl veya eşzamanlı çeviri
yapan kişilerdir. Bir dilin eğitimini almış ve deneyim kazanmış kişiler akreditasyon kuruluşları vasıtasıyla
kendi bilgi ve becerilerini tescil ettirir ve böylelikle akredite olmuş olurlar. Türkiye'de bu süreç yeminli
tercümanlık kurumu ile sürdürülmektedir. Yeminli Tercüman, yaptığı çeviriler üzerine kendi imzasını
atmasına kanunlar önünde izin verilmiş kişi anlamına gelir. Yabancı dilde yazılmış olarak nasıl
çevrileceği (mütercim) ve yabancı dilde yapılan bir konuşmanın başka bir dile nasıl çevrileceği
(tercümanlık) konularında eğitim alan mütercim tercümanlık bölümü mezunları uluslararası kuruluş ve
işletmelerde, bankalarda, tercüme bürolarında, turizm şirketlerinde, devlet kuruluşlarının ve bakanlıkların
dış ilişkiler dairelerinde çalışma imkanı bulabilirler.
Çevirmenler, dış ticaret ile uğraşan kişi ya da kurumların yabancı dildeki evraklarının kendi dillerine
çevrilmesinde, resmi ya da özel yazışmalarda oldukça önemli bir destek hizmet vermektedirler. Özellikle
dışa açılan, dış ticaret yapan şirketlerde yabancı dil bilmek şart olmaktadır. Hatta birkaç yabancı dil
bilmek önemli hale gelmiştir. Yöresel dilleri bilmek, ilişkilerin güçlendirilmesi, yeni ilişkiler ağının
yaratılması, şirketin varlığını ve devamını sağlamak, kültürü tanımak açısından çok önemlidir. Ancak bu
nitelikte örneğin ticarete girilecek ülkenin yöresel dilinin bilinmediği, dil bilen eleman yetersizliğinin
yaşandığı durumlarda çevirmenler, taraflar arasında iletişimin kurulmasını sağlar. Yabancı dilin bir engel
olarak görüldüğü uluslararası pazarlarda girişimciler için bu engelin ortadan kaldırılmasını sağlayan
yardımcılardır. Bir girşimci için yabancı dil bilmek vizyon getirir, profili güçlendirir, uluslararası
platformlarda daha etkin çalışmalara olanak sağlar, dünyaya açılmayı olanaklı kılar.
Stevedore (Stividor): Tahliyeci, yükleme işçisi, yük boşaltma işçisi; Gemilere mal yükleme/mal
boşaltma işinde çalışan kişi.
Okuma Parçası
Mesleklerin Uluslararası Standart Sınıflandırması (The International Standard Classification of
Occupations (“ISCO”) 08: .3323 (Satın Alma Görevlileri)
ISCO-88 uluslararası mesleki sınıflama sistemidir. ISCO-88’in üç ana amacı vardır (ILO, 1995). Bu
amaçlardan ilki, meslekler konusunda uluslararası iletişimi kolaylaştırmak ve ulusal istatistikçiler
tarafından edinilen mesleki bilgilerin uluslararası alana taşınmasıdır. İkinci amaç, uluslararası mesleki
verileri derleyerek araştırmalarda kullanılacak hale dönüştürmektir. Bu amaçla uluslararası göçmen ve iş
yerleri ile bağlantı kurularak karar verme, eylem yönlendirme aktiviteleri gibi konularda rehberlik
hizmetleri amaçlanmaktadır. Üçüncü amaç ise, gelişmekte olan ülkelere model sunmak veya ulusal
mesleki sınıflamaları gözden geçirmektir. ISCO-88, ISCO-68’in sonraki versiyonu, günümüz iş piyasası
101
ve beceri gereksinimini dikkate alarak hazırlanmış yeni mesleki sınıflama sistemidir. Özellikle
Türkiye’nin Avrupa Birliği sürecinde nitelikli iş gücü anlamında üye ülkeler arası personel ihtiyacına
göre kalifiye nitelikli işçi yetiştirmesi için her iş dalında uluslararası sertifikasyonlara uyumlu personel
yetiştirmek için bu kriterlere uymakla yükümlüdür. Bu konuda, T.C. Mesleki Yeterlilik Kurumu
kurulmuştur.
ISCO-88 10 ana gruba ayrılır. İşler:
1.
Yöneticiler
2.
Profesyoneller
3.
Teknisyenler ve yardımcı profesyonel meslek mensupları
4.
Yazışma destek görevlileri
5.
Hizmet ve satış elemanları
6.
Nitelikli tarım, ormancılık ve su ürünleri çalışanları
7.
Sanatkarlar ve ilgili işlerde çalışanlar
8.
Tesis ve makine operatörleri ve montajcılar
9.
İlköğretim meslekler
10. Silahlı kuvvetler meslekler
Her ana grup daha alt-majör, minör ve birim gruplar halinde organize edilmiştir. Sistemi tanımlamak
için kullanılan temel kriter olan beceri, yetkin mesleklerin görev / görevleri gerçekleştirmek için gerekli
düzeyi ve uzmanlık.
“Dış Ticaret Sorumlusu” Mesleğinin Uluslararası Sınıflandırma Sistemlerindeki Yeri”
Meslek Tanımı: Dış Ticaret Sorumlusu (Seviye 5),
İhracat (dış satım) ve ithalat (dıştan alım) firmalarında,firmanın tüm ihracat ve ithalat işlemleri için
yapılan çalışmaları kontrol etme, imzalama / onaylama ve işlemlerin yürütülmesini sağlama bilgi ve
becerisine sahip nitelikli kişidir. (Mesleki Yeterlilik Kurumu, MYK,2011)
Dış Ticaret Sorumlusu (Seviye 5) Ulusal Meslek Standardı Referans K
MESLEK PROFİLİ: Görevler, İşlemler ve Başarım Ölçütleri / Kod Adı -Kod Açıklama
A İş yeri; kalite, çevre ve iş sağlığı ve güvenliği politikalarını uygulamak
A.1 Acil durum ve iş sağlığı ve güvenliği talimatlarını uygulamak
A.1.1 Yasa ve iş yerine özgü iş sağlığı ve güvenliği kurallarını uygular.
A.1.2 Çalışma yerinde karşılaşılabilecek tehlikeleri belirler, riskleri değerlendirir ve tehlikeleri yetkisi
dâhilinde önler.
A.1.3 Anında giderilemeyecek veya yetki alanı dışındaki acil durum veya kazayı derhal ilgili personel
ve acil hizmet birimlerine bildirir.
A.2 Çevre güvenlik önlemlerini almak
A.2.1 Çevre korumaya karşı önlemleri yapılan işin gereklerine uygun şekilde öğrenir ve azami ölçüde
uygular.
A.2.2 Doğal kaynakların daha az kullanımı için gerekli tespit ve planlama çalışmalarına katılır.
A.3 Kalite güvence sistemi gerekliliklerine uygun çalışmak
A.3.1 İşlem formlarında yer alan talimatlara ve planlara göre belirlenen kalite gerekliliklerine uygun
üretim yapar.
102
A.3.2 Uygulamada izin verilen tolerans ve sapmalara göre kalite gerekliliklerini uygular.
A.3.3 Kalite sağlamadaki teknik prosedürleri, işin kalite gerekliliklerine uygun şekilde yapar.
A.3.4 Kalite konusunda ilgili kişilere rapor verir.
B İş organizasyonu yapmak
B.1 Yönetim kurulu ile iş planlamak
B.1.1 Yönetim kurulunun/ilgili kişinin belirlemiş olduğu ithalat veya ihracat sipariş bilgilerini alır.
B.1.2 Termine uygun olarak iş sürecini belirler ve ekibi ile paylaşarak iş planını yapar.
B.1.3 İş planına göre öncelik listesi hazırlar.
B.1.4 İşlemlerin takibi için ekipteki kişilere iş paylaşımı yapar.
B.2 İhracat işlerini/sürecini başlatmak
B.2.1 İhracat ürün bilgi formunu/sipariş bilgi formunu kontrol eder.
B.2.2 Ürünün teslim sürelerini kontrol edip yurt dışından teyit alır.
B.2.3 Şirketin çalışma prosedürlerine uygun olarak ilgili lojistik firmalarını belirler veya dış ticaret
yetkilisi tarafından belirlenmesini sağlar.
B.2.4 İrtibata geçilmesi konusunda dış ticaret yetkilisini bilgilendirir.
B.2.5 Şirketin çalışma prosedürlerine uygun olarak çalışılacak olan gümrük müşavirliği firmasını
belirler veya onayını verir.
B.2.6 Şirketin çalışma prosedürlerine uygun bankalara ihracat bilgi akışını kontrol eder.
B.3 İthalat işlerini/sürecini başlatmak
B.3.1 Dış satın alma biriminden gelen bilgileri kontrol eder.
B.3.2 Eksiklik varsa dış ticaret yetkilisinden bunların tamamlanmasını ister.
B.3.3 Dış ticaret yetkilisi tarafından açılan akreditiflerin kontrolünü yapar.
B.3.4 Belirlenen lojistik firmalarının onayını verir veya yeni firmaların belirlenmesini sağlar.
C İhracat ile ilgili hazırlanan belgeleri kontrol etmek
C.1 Hazırlanan ihracat belgelerini kontrol etmek
C.1.1 Hazırlanan ihracat bilgilerinin ihracat bilgi formuna/yükleme talimatına uygunluğunu kontrol
eder.
C.1.2 Dış ticaret işlemlerinde kullanılan bilgisayar programına ilgili verilerin doğru girilip
girilmediğini kontrol eder.
C.1.3 İhraç edilecek mala göre hazırlanan çeki listesini kontrol eder.
C.1.4 Kendisine teslim edilen dokümanları kontrol eder ve imzalar.
C.2 Hazırlanan gümrük belgelerini kontrol etmek
C.2.1 Gümrük müşaviri tarafından yapılan işlerin doğru ve zamanında yapıldığına dair dış ticaret
yetkilisinden bilgi alır.
C.2.2 İhracat bilgi formuna göre hazırlanan faturaları ve dolaşım sertifikalarını kontrol eder.
C.3 Hazırlanan nakliye belgelerini kontrol etmek
C.3.1 İhracat ile ilgili hazırlanan nakliye belgelerinin doğruluğu hakkında dış ticaret yetkilisinden bilgi
alır.
103
C.3.2 İhracat bilgi formuna göre nakliyeci tarafından hazırlanan
konşimentoyu ve navlun faturasını kontrol eder.
C.4 Gümrük müşaviri ve sigorta şirketi tarafından hazırlanan
belgeleri kontrol etmek
C.4.1 İhracat bilgi formuna göre gümrük müşaviri tarafından
hazırlanan gümrük beyannamesinin doğru ve zamanında
yapıldığına dair bilgileri alır.
C.4.2 İhracat bilgi formuna göre sigorta şirketi tarafından
hazırlanan sigorta poliçesinin doğru ve zamanında yapıldığına dair bilgileri alır.
C.5 Hata ve eksiklikleri tespit etmek
C.5.1 İhracat işlemine göre ilgili kişiler tarafından hazırlanan belgelerde hata ve eksikler var ise tespit
eder.
C.5.2 Tespit ettiği hataların ve eksikliklerin ilgili kişi tarafından düzeltilmesini sağlar.
DIŞ TİCARET İLE İLGİLİ DİĞER MESLEKLER
Yukarıda yapılan açıklamalarda dış ticarete taraf olan her kişinin yapmış olduğu iş bir meslek veya
meslek grubu sayılabilir. Örneğin, sigortacı, bankacı, gümrükçü veya komisyoncu ve diğerleri... Ancak,
bunların dışında bir ihtisas sahibi olarak dış ticaret ile ilgili başka meslekler de söz konusudur. Bunlar
ülkemizde resmî ya da özel nitelikteki ilgili kurum ve kuruluşların tanımlamaları doğrultusunda
çoğunlukla da İŞKUR’un listesinde yer aldığı biçimi ile aşağıda verilmeye çalışılmıştır. Hızla değişen
küresel dünya ekonomisi koşullarına ve değişen ihtiyaçlara paralel olarak yeni meslek tipleri ve çeşitleri
doğmaktadır. Bu nedenle burada dış ticaret ile ilgili olarak -yukarıda sıralananların dışında- belli
başlıcalarına yer verilmiştir. Bunlar sırasıyla:
1.
Dış Ticaret Meslek Elemanı
2.
Uluslararası Ticaret Yönetimi Meslek Elemanı
3.
Gümrük İşletme Meslek Elemanı
4.
Dış Ticaret Ofis Hizmetleri Elemanı
5.
Uluslararası Lojistik Meslek Elemanı
6.
Uluslararası Finans Uzmanı
7.
E-Dış Ticaret Brokerlığı (E-broker) olarak aşağıda açıklanacaktır.
Dış Ticaret Meslek Elemanı
Dış Ticaret Elemanı ya da Dış Ticaret Meslek Elemanı, Meslek Yüksekokulu “Dış ticaret” önlisans
mezunu olan ve ihracat-ithalat işlemleri konusunda çalışan kişilerin meslekî ünvanıdır.
Dış ticaret ön lisans programından mezun olanlar, Maliye Bakanlığı, Gümrük Müsteşarlığı ve bağlı
birimlerinde görev alabilecekleri gibi bankaların kambiyo bölümünde ya da özel girişimlerin dış ticaret
ile ilgili departmanlarında da çalışabilirler. Bu nedenle bu meslek grubu geniş bir kesimde “dış ticaret” ile
uğraşan, çalışma sahası “dış ticaret veya türevleri” olan kişileri kapsamaktadır. Ayrıca, meslek eğitimi,
eskiden meslek yüksekokullarının “Uluslararası Ticaret Yönetimi” bölümünde verilmekte iken, bu bölüm
adının “Dış Ticaret” olarak değişmesi nedeniyle, “Uluslararası Ticaret Yönetimi Meslek Elemanı”
tanımlaması değişerek “Dış Ticaret Meslek Elemanı” haline dönüşmüştür.
Dış Ticaret Elemanının Görevleri
•
Dış ticaret meslek elemanı, uluslararası mal alım-satımı için bağlantılar kurulması, gerekli
sözleşmelerin yapılması için gerekli çalışmalarda ara eleman olarak görev yapar,
104
•
Dış ticaret meslek elemanları ihracat ve ithalat firmalarında ve gümrüklerde, gelen ve giden
mallarla ilgili yazışmaları ve işlemleri yaparlar.
•
Muhasebe verilerini kaydeder ve yöneticilere sunar.
•
Şirket ihracat-ithalat birimlerinde, malların satışını, alımını planlar ve denetler.
•
Malın pazarlanması için organizasyonlar düzenler.
•
Yurt dışından satın alınan malların zamanında gelmesi için işi sürekli olarak takip eder,
•
Yurt dışına satılacak malların (ihraç mallarının), gideceği ülkedeki firmaya zamanında ve
istenilen şekilde teslimi için gereken işlemleri yapar,
•
Yurt dışından alınan malın bedelinin sözleşmeye uygun olarak ödenmesini ve yurtdışına satılan
malın parasının da zamanında alınmasını sağlamaya çalışır,
•
Dışalım ve dışsatımla ilgili yasa ve yönetmelikleri sürekli izler.
Uluslararası Ticaret Yönetimi Meslek Elemanı
Uluslararası ticaret yapan işletmelerde, ekonomi, finans, pazarlama, hukuk gibi ticaretin değişik
alanlarında çalışan kişidir.
Uluslararası Ticaret Yönetimi, dış ticaret ile ilgili olduğu kadar daha kapsamlı uluslararası ticaretin
diğer boyutları ile de ilgili bir meslektir. Meslek elemanları, özel sektör kuruluşlarının uluslararası
ticaretle ilgili tüm birimlerinde uzman eleman ve yönetici konumlarında çalışabilmektedirler. Uluslararası
ticaret yönetimi alanında eğitim görenler bankaların kambiyo birimleri, ihracatçı birlikleri ve üye
kuruluşları, serbest bölgeler, dış ticaret sermaye şirketleri ile özel kuruluşların ihracat-ithalat birimleri,
gümrük ve uluslararası ticaret ve nakliyat firmaları gibi kurum ve kuruluşlarda istihdam edilmektedirler.
Uluslararası Ticaret Yönetimi Meslek Elemanın Görevleri:
•
Çalıştığı kamu ya da özel sektör kurum/kuruluşun uluslararası ticaretteki mevcut yapısını ortaya
koyar.
•
Uluslararası ticaret uygulamalarını takip ederek, işlerinde kullanır.
•
Uluslararası ticaret uygulamaları, para piyasası, kanun, tüzük ve yönetmelikleri takip ederek
bilgilerini güncel tutar.
•
Çalıştığı kamu ya da özel sektör kurum/kuruluşun yurtdışı alım ve satım işlerinin yürütülmesi
işlerini yapar.
Gümrük İşletme Meslek Elemanı
Gümrük mevzuatı, gümrük müşavirliği, ihracat ve ithalat konularında ara insan gücü olarak çalışan
kişidir. Gümrük işletme meslek elemanı, Gümrük Müdürlükleri’nde, ithalat ve ihracat bürolarında,
gümrük müşavirliklerinde istihdam edilirler. Ayrıca kendi işlerini kurarak serbest olarak da çalışabilirler.
(Gümrük İşletme Meslek Elemanı daha önce açıkladığımız” gümrükçüler” sınıflandırması içinde
sayılabilir bir meslektir.)
Gümrük İşletme Meslek Elemanın Görevleri
•
Kara, deniz, hava ve demiryolu ile taşınan eşyanın aktarma ve transit gümrük işlemlerini,
gümrük kanun ve yönetmeliklerine uygun olarak yapar,
•
Kaçakçılığa engel olmak için gerekli yasal işlemleri yapar,
•
Dış ticaret ve ekonomik gelişmeleri yakından izler,
•
Gümrüğe ait ekonomik, ticari ve mali konular (ticaret, ödeme anlaşmaları ile Dış Ticaret Rejimi
ve Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında Kanun ve Tebliğlerin gümrüğe ilişkin hükümleri
dahil) hakkındaki uygulamaları yapar.
105
Geçmişte meslek eğitimi olarak “Uluslararası Ticaret Yönetimi” ve
“Gümrük İşletme” bölümlerinde eğitim verilmekte iken, bu bölümlerin adının “Dış
Ticaret” olarak değişmesi nedeniyle, “Uluslararası Ticaret Yönetimi Meslek Elemanı”
veya “Gümrük İşletme Meslek Elemanı” yerine mesleğin genel adı olarak “Dış Ticaret
Meslek Elemanı” ünvanı kullanılmaktadır.
Dış Ticaret Ofis Hizmetleri Elemanı
Dış ticaret, gümrük ve diğer ilgili mevzuat doğrultusunda ithalat-ihracat hizmetlerini yürütmek için
gerekli olan işlemleri takip eden, dış ticaret muhasebe kayıtlarını yapan kişidir. Mesleğin eğitimi, meslek
liseleri ve Anadolu meslek liselerinin Muhasebe ve Finansman alanı “Dış Ticaret Ofis Hizmetleri ”
dalında verilmektedir.
Dış Ticaret Ofis Hizmetleri Elemanın Görevleri
•
Dış ticaret işlemleri ve mevzuatı araştırır,
•
Defter ve belgeleri temin ederek tasdik ettirir,
•
Vergi dairesi, belediye, sosyal güvenlik ve diğer kurumlarla ilgili işlemleri yapar,
•
Dış ticaret temel belgelerini düzenler,
•
Dış ticaret bağlantıları ile ilgili işlemleri yapar,
•
Gümrük işlemlerini yapar,
•
İlgili bakanlıklarda dış ticaret ile ilgili işlemleri yapar
•
Dış ticarette teslim ve ödeme şekillerini tespit eder
•
Sigorta ve kambiyo işlemleri yapar,
•
Tek düzen muhasebe sistemini kullanır,
•
Dış ticaret işlemlerini kayıt eder,
•
Dış ticaret finansman işlemlerini kayıt eder,
•
İş yerinde sözel ve telefonla iletişimi sağlar,
•
Belge akışını izler,
•
Dosyalama, arşivleme ve yazışma yapar,
•
İş programı hazırlar ve uygular,
•
Bildirimleri ve ödemeleri izler.
Uluslararası Lojistik Meslek Elemanı
Uluslararası pazarda faaliyet gösteren firmaların, farklı alanlardaki özellikle enerji ve hizmet sektörünün
üretim ve pazarlama bölümlerinde, satış, satın alma, planlama, kargo ve nakliye işlerinde yöneticilerle
birlikte çalışan kişidir. Uluslararası lojistik meslek elemanları, uluslararası çalışan tüm resmi ya da özel
kuruluşların üretim, depolama, nakliye, pazarlama bölümlerinde, kargo ve nakliye firmalarında dış
ticaretin yoğun olduğu büyük illerde kamu sektörünün gümrük, liman işletmeciliği bölümlerinde
çalışabilirler. Meslek elemanları görev almaktadırlar. Bu nedenle de uluslararası lojistik meslek
elemanları uluslararası ticaret yapan kamu ve özel sektör iş yerlerinde ya da işletmelerinde çalışmaktadır.
Bu mesleğin okulundan mezunlar ithalat-ihracat uzmanı, dış ticaret elemanı, satınalma uzmanı ve/veya
satış temsilcisi (iç-dış piyasa) pazarlama elemanı olarak görev yapabilir.
106
Uluslararası Lojistik Meslek Elemanın Görevleri
•
Uluslararası pazarları inceler, özelliklerini belirler,
•
İşletmelere gereksinim duydukları malları hangi ülkelerin hangi firmalarından elde
edebilecekleri konusunda bilgi verir,
•
İşletmelere satacakları mallar için uygun pazar seçenekleri hazırlar,
•
Malların güvenli bir biçimde taşınması için satıcı ve alıcı firmalarla nakliye işletmeleri arasında
ilişki kurulmasını sağlar,
•
Nakliye taşıt, rotalama ve planlama, ambar, malzeme yönetimi, paketleme, stok kontrolü, fabrika
ve ambar yeri seçimi, tesis tasarımları ile sipariş yönetimi ve müşteri hizmetleri konularında
çalışmalar yapar,
•
Çalışmalarını ulusal ve uluslararası ticaret mevzuatına uygun olarak gerçekleştirir.
Meslek eğitimi, aşağıdaki meslek yüksekokullarının “Uluslararası
Lojistik” bölümünde verilmekte iken, bu bölüm adının “Lojistik” olarak değişmesi
nedeniyle, “Uluslararası Lojistik” adıyla artık öğrenci alınmamaktadır. Bu nedenle sadece
“Lojistik Uzmanı” unvanı kullanılmaktadır.
Uluslararası Finans Uzmanı
Bankalar ve diğer mali kuruluşlar ile işletmelerin uluslararası finansal hareketlerini planlama, uygulama
ve kontrol işlemlerini yapma bilgi ve becerisine sahip kişidir.
Uluslararası Finans Uzmanın Görevleri
•
Uluslararası Finans Uzmanların, çalıştığı işletmenin çeşidine (mali sektör, reel sektör) ve
büyüklüğüne göre değişik görevler yaparlar. Genel olarak meslek elemanları;
•
İşletmenin finansal planlamasını yapar,
•
İşletmenin finansal tablolarını hazırlar (Bilanço, gelir tablosu, nakit akış tablosu, fon akış
tablosu, özkaynak değişim tablosu vb.),
•
İşletme sermayesinin yönetimini (alacak, stok yönetimi, kısa vadeli fon kaynakları),
•
Uluslararası finansal tekniklerin seçimini ve kullanımı konusunda işletme sahiplerine bilgi verir,
•
Dış ticaretle ilgili işlemleri yapar,
•
İşletmenin yatırım proje analizlerini yapar,
•
Finansal risk analizleri yaparak işletme yönetimine bilgi verir,
•
Portföy yönetimi yapar.
Mesleğin eğitimi; üniversitelere bağlı İktisadi İdari Bilimler Fakültelerinin “Uluslar arası Finans”
bölümlerinde verilmektedir. Bugün için spesifik olarak bu alanda eleman yetiştiren bölüm sayısı çok
azdır. Ancak, yakın gelecekte bölüm sayısının artacağı beklenmektedir. Halen meslek elemanları daha
çok İktisadi ve İdari Bilimler Fakültelerinin diğer bölümlerinden mezun öğrencilere hizmet içi eğitim
verilerek yetiştirilmektedir.
Ulusal ve uluslararası şirketlerin finansal analiz bölümlerinde, yurt içi ve yurt dışındaki bankalarda,
aracı kurumlarda çalışabilirler. İngilizce ve bilişim teknolojilerini çok iyi kullanabilen mezunlar, özel
sektörde ve çok uluslu şirketlerde iş imkânı bulabilmektedirler. Bunun yanında, kamu kuruluşlarından
İMKB, SPK, Merkez Bankası, Dış Ticaret Müsteşarlığı, Hazine Müsteşarlığı'nda; uluslararası alanda ise
Dünya Bankası, Uluslararası Para Fonu ve Dünya Ticaret Örgütü gibi kurumlarda istihdam edilebilirler.
107
Uluslararası Finans bölümü mezunları ulusal ve uluslararası çeşitli
şirketlerde finansal analist, muhasebe bölümü yöneticisi, stratejik
planlama
faaliyetlerinin
sorumlusu,
uluslararası
finansal
kuruluşların temsilcisi, finans uzmanı, portföy yöneticisi, yatırım
projesi uzmanı, borsa uzmanı, bankacılık ve para ekonomisti, dış
ticaret uzmanı, banka yöneticiliği gibi görevleri üstlenebilirler.
Yukarıda tanımlanan mesleklerin dışında dış ticaretin yeni bir
biçimi olarak tanımlanabilecek E-dış ticaret sahasında da söz konusu
mesleklere paralel nitelikte görev yapan ve benzer adlarla tanımlanan
meslekler yer almaktadır. Bunlardan bazıları şunlardır: E-dış ticaret
eğitmeni, E-Dış Ticaret Danışmanı, E-dış ticaret uzmanı, Ebrokerlik.
Burada tekrardan kaçınmak için diğerlerinin
tanımlamalarına yer verilmediği halde benzerliği göstermesi
açısından E-broker (ya da e-broker) mesleğine yakından bakmakta
fayda vardır.
NCNDA/IMFPA
( Non-Circumvention NonDisclosure Agreement – Geri
Dönülemez ve Değiştirilemez
Komisyon Anlaşması
E-dış ticarette kullanılan, alıcı
ve satıcı arasındaki
intermediary (aracı /
arabulucu) denilen unsurların
komisyonlarını garanti eder.
Tarafların hakları uluslararası
mahkemeler ve ticaret kurulu
mahkemeler tarafından
güvence altına alınır. Satıcı,
alıcı ve diğer ticari unsurlar
tarafından imzalanır.
E-Dış Ticaret Brokerlığı (E-broker)
İnternetten dış ticaret komisyonculuğu, internet üzerinden satıcı ve alıcı arasındaki bağlantıyı kurma
hizmetidir. Brokerlar satıcılar için alıcı, alıcılar için ise satıcı bulur ve bunlar arasındaki koordinasyonu
sağlar. Alıcı ve satıcıyı internet üzerinde bir araya getirerek bu işlemden komisyon kazanabilir. Alıcı ve
satıcı arasındaki belge ve döküman trafiğini sağlar ve ticari anlaşmanın imzalanması için zemin hazırlar.
Brokerlar, alıcı veya satıcı için çalışabilir. Hem ihracatta hem de ithalatta etkin rol oynarlar. Dünya
ticareti brokerlar, acenteler ve mandate denilen temsilciler üzerine kuruludur
E-Brokerların alıcı ve satıcıya göre hiçbir yükümlülüğü yoktur. Brokerlar ancak satış olursa,
gerçekleşen satış üzerinden komisyon alır. Ne kadar komisyon alacaklarını bazen kendileri bazen de satıcı
veya satıcının temsilcisi belirler. Brokerlar, komisyonlarını NCNDA denilen bir belge ile garanti altına
alırlar ve hakları uluslararası mahkemeler tarafından korunur.
İhtiyaç olunan tek şey bir internet bağlantısı olduğu için e-dış ticaret yoluyla bireyler risk almadan ve
sermaye koymadan, internet' te kendi işlerini kurabilir, home-ofis çalısabilir veya ek iş olarak yapabilir.
Şirketler e-dış ticaret ile müşteri portföylerini büyüterek, 250’den fazla ülkeye internet üzerinden
açılabilir ve yüz binlerce şirketle bağlantı kurabilir, ürünlerini bu firmalara satar veya ihtiyaç duydukları
malları satın alabilirler. Böylece şirket gelirlerini ve işlerini büyütebilirler.
E- dış ticareti tanımlayıp bir örnek veriniz?
Yaşamın İçinden: Business to Business (B2B) (Türkçesi: İşletmeden işletmeye)
İnternette dış ticaret komisyonculuğu yapabilecek ciddi ticari hacmi olan B2B sitelerinden bazı
örnekler: B2B sitelerine kayıt olduktan sonra alım ve satım talepleri bu sitelere mesaj bırakılarak taraflar
buluşmaktadır.
Alibaba.com (http://www.alibaba.com) : Alibaba.com ilk olarak tanıtacağımız ve şüphesiz en çok
ziyaret edilen ve en popüler B2B sitesi.Sitenin uzmanlık alanı ithalat ve ihracat talep ve fırsatları. Siteyi
1999 yılında Jack Ma ve 18 arkadaşı beraber kurmuşlar. Jack Ma’nın eğitimi ve uzmanlık alanı İngilizce
öğretmenliği. Site Çin’deki ve dünyadaki en büyük ve popüler B2B sitelerinden birisi. Sitenin şu an 200
ülkeden yaklaşık 15.000.000 üyesi var. Site 6 yıldır Forbes dergisinin belirlediği Web’in en iyileri
listesine girerek büyük bir başarı göstermiş durumda. Siteye 3 türlü üye olunabiliyor:
• Eğer ücretsiz üyelik opsiyonunu seçerseniz firma bilgilerinizi girdikten sonra 24 saat içerisinde
üyeliğiniz onaylanıyor. Bu üyelik tipinde daha önceden bırakılmış alım, satım ve işbirliği
taleplerine kısıtlı bir şekilde ulaşabiliyorsunuz. Ayrıca ürettiğiniz ürün için buradan satış talebi
hazırlayıp yayınlayabiliyorsunuz.
•
Ayrıca Çin içindeki firmaların üye olabileceği “Gold Member” opsiyonu var.
108
•
“TrustPass Membership” ise şirketlere sunulan ücretli bir üyelik opsiyonu. Bu üyelik için yıllık
349 $ ödeniyor.Alibaba.com’un tüm veritabanlarına ücretsiz erişebileceğiniz gibi şirketinizin
güvenilirliği 3. bir taraf olan dünyaca tanınmış global bir kredi kurumunca teyit ediliyor. Bu da
sizin güvenilirliğinizin ve iş yapılabilirliğinizin bir tür garantisi olarak kabul edildiği için
ilanınızı aynı sektörde bulunan firmalardan bir adım öne çıkarıyor
Siteye üyelik için istenilen bilgileri doldurmanızın ardından size bir teyit e-maili gönderiliyor. Bu aile
cevap vererek üyeliğinizi başlatıyorsunuz. Ondan sonrası size kalmış. İhraç etmek istediğiniz ürün için
satım talebi bırakabilir ya da ithalatını planladığınız bir makine veya hammadde için alım talebi oluşturup
bunu yayınlayabilirsiniz.
Kompass (http://www.kompass.com) : Kompass en büyük B2B arama motorları arasında yer alıyor.
Tüm ülkeler ve ürünler bazında detaylı aramalar yapabilirsiniz. Ücretsiz üye olduğunuzda firmanızı
kaydettirip temel arama hizmetlerinden faydalanabiliyorsunuz. Örneğin X ülkedeki Y ürünü ithalatçılarını
ücretsiz olarak arayabilir ve iletişim bilgilerini görebilirsiniz. Tüm firma bilgileri Cd-Rom ve kitap olarak
da dağıtılmakta. Şu an için kayıtlı 1.9 milyon üyesi bulunuyor.
Trade Turkey (http://www.tradeturkey.com):TradeTurkey Türk ürünleri odaklı bir firma. Siteden
faydalanmak için Silver veya Gold üyelik paketlerinden birisini satın almanız gerekiyor. Silver üyelik
bedeli 195$/yıl. Bu üyelikte tüm satın alma taleplerine ulaşabiliyorsunuz, yalnız kendi ürününüzü
tanıtırken resim kullanamama gibi bazı kısıtlamaları mevcut Gold üyelik bedeli ise 295$/yıl. Bu üyelikte
herhangi bir sınırlama olmadan ürünlerinizi tanıtabiliyorsunuz. Ayrıca daha önceden yapılmış yaklaşık
12.000 talebe tüm üyeler erişebiliyorlar. Tam üye olmadan önce deneme için geçici üye olarak siteyi
yakından tanıyabilirsiniz.
Eceurope (http://www.eceurope.com): Avrupa ile ticaret yapıyorsanız ya da yapmayı planlıyorsanız
bu site tam size göre. Avrupa firmalarının yapmış olduğu tüm alım&satım taleplerine geçmişe dönük
olarak ulaşabiliyorsunuz. Üyelik ücreti 69,95$/ay. Yaklaşık 230.000 üyesi bulunuyor.
EC21 (http://www.ec21.com): EC21 220 ülkeden yüzbinlerce üyesi olan ve 1996’dan beri hizmet
veren bir B2B ticaret portalı 700.000 ürün alım ve 540.000 satım talebinden oluşan bir veritabanları var.
Ayda ortalama 1.000.000 ziyaretçi çekiyor ve yaklaşık ayda 300.000 iş anlaşması yapılıyor. Basic ve
Premium olmak üzere iki tür üyeliği var. Basic üyelik ücretsiz ve size 50 MB’lık bir e-mail kapasitesi
tanıyorlar.15 ürüne kadar ürün kataloğu oluşturabiliyorsunuz. Premium üyelik bedeli ise 450$/yıl. Size ait
bir web sitesi oluşturuluyor ve sınırsız bir ürün kataloğu oluşturabiliyorsunuz. Ayrıca sizinle ilgili
olabilecek tüm firmalara otomatik olarak tanıtım mailiniz gönderiliyor.
TürkTicaret (http://www.turkticaret.net) : Turkticaretnet en çok ziyaret dilen ve talep bırakılan
Türk B2B portallarından birisi. Türkticaretnet tarafından kurulmuş olan aynı zamanda
www.eximturk.com adlı benzer bir B2B sitesi daha var. Online katalog, web sitesi gibi ücretsiz hizmetler
sunuluyor.
Ayrıca sizinle ilgili ürünlerle ilgili bir talep olduğunda size uyarı maili gönderen servisleri de bulunmakta.
Global Sources (http://www.globalsources.com): 1971’de kurulmuş bir şirketin bilgi ve deneyimi ile
B2B Pazar hizmeti sunuyor. 230 ülkeden kayıtlı 479.000 aktif üyeye sahip global ve halka açık bir B2B
portalı Yıllık 5.4 milyon talep bırakılıyor. Ülke ve sektör raporları gibi bir çok rapor ve istatistiki bilgiler
sunmakta. Turkish sources adı altında (http://www.turkey.globalsources.com) Türkiye için ayrı bir
sayfada B2B hizmetleri sunmakta.
KOBİNET (http://www.kobinet.org.tr): KOSGEB’in kurduğu KOBİ’lerin ticari ilişkilerini
geliştirmesini hedefleyen bir B2B sitesi. Üyelik ücretsiz. Ücretsiz olarak e-mail ve web alanı hizmeti
veriliyor. İşbirliği teklifleri bölümüne ürününüz ile ilgili satış teklifi bırakabilir, ya da aradığınız ürün ile
ilgili arama yapabilirsiniz. Ayrıca Pazarlama,yönetim ve diğer alanlarda size çok faydalı olacak bilgilere
ücretsiz olarak buradan erişebilirsiniz. Ülke ve sektör raporları gibi bir çok rapor ve istatistiki bilgiler
sunmakta. Turkish sources adı altında Türkiye için ayrı bir sayfada B2B hizmetleri sunmakta
(http://www.turkey.globalsources.com).
109
BizEurope (http://www.bizeurope.com) : 1997’de kurulan site yılda 4 milyon ziyaretçi ile en çok
ziyaret edilen B2B siteleri arasında, diğerlerinin aksine ziyaretçilerinin %33’ü ABD’den ve %24’ü de
Avrupa’dan. Standart üyelik ücreti 150€. ödeyerek dünyadaki en geniş ticaret veritabanına
ulaşabiliyorsunuz.
Turk Free Zone (http://www.turkfreezone.com): Yaklaşık 90.000 üyesi bulunan en çok bilinen
Türk B2B portalı. Şu ana dek yayınlanan taleplerden 220.000 talebe cevap verilmiş. Ücretsiz üyeliğin
yanında Gold (T50 /Yıl) Platin (T99 /Yıl) ve VIP (T299/Yıl) üyelik alternatifleri bulunmaktadır.
Europages (http://www.europages.com): 600.000’den fazla kayıtlı firmanın bulunduğu ve 26 dilde
yayınlanan B2B sitesi. İlan veren firmalar ayrıca Europages ilanları olarak kitap halinde yayınlanıyor.
Ödeyeceğiniz ücret vereceğiniz reklama göre değişiyor.
TextileExnet (http://www.textileexnet.com): Worldtradexnet B2B portalının tekstil ür #252;nleri için
oluşturulmuş oldukça popüler bir B2B sitesi.
TİM Ticaret Noktası (http://www.ttn.com.tr): 2003 yılında Türkiye İhracatçılar Meclisi ve
ihracatçılar birliğince kurulmuş portal en çok ziyaret edilen Türk B2B portalları arasında yer alıyor. Bir
çok fırsatlar sunan portala üyelik bedeli T500 /yıl.
B2Btradeholding (http://www.b2btradeholding.com):
olabileceğiniz 110.000 kayıtlı üyesi olan bir B2Bsitesi
Sadece
19,95$’a
yaşam
boyu
üye
KobiTicaret Merkezi (http://www.smetc.com): KOBİ’lere yönelik ücretsiz üye olunabilecek
oldukça popüler bir B2B ticaret portalı. 4 dilde tanıtımınızın yapılması ve dış ticaret, yatırım, marka tescil
gibi konularda da hizmet veriyorlar.
TC.Ekonomi
Bakanlığı
bünyesinde
Ticari
Talep
Eşleştirme
(TTE)
hizmeti
(http://www.ibp.gov.tr/): Türk ihracatçıları ile yabancı ithalatçıların elektronik ortamda bir araya
getirilmesini amaçlamaktadır. Ticari Talep Eşleştirme sisteminde hem alım, satım ve işbirliği taleplerinizi
girebilir hem de yabancı firmaların taleplerini inceleyebilirsiniz. Ayrıca e-posta aboneliği sayesinde
ilgilendiğiniz ürün grubuyla ilgili bir talep girildiğinde e-posta adresinize gönderilmesini
sağlayabilirsiniz. Bu hizmetten sadece bakanlığın web sitesinin kurumsal kayıtlı kullanıcısı olan firmalar
yararlanabilmektedir.
110
Özet
Gerek uluslararası gerekse yurtiçi ticaretin amacı,
üretilen mal ve hizmetlerin tüketiciler tarafından
kolayca elde edilmesini sağlamaktır. Bu amacı
gerçekleştirmek
için
çeşitli
hizmetlerden
faydalanılır ve bu hizmetleri sağlayan kişi ve
kurumlara çeşitli ödemelerde bulunulur: Malları
ve hizmetleri satın almak için üreticilere, bunları
tüketicilerin bulunduğu yere taşımak için
nakliyeciye, taşıma sırasında ortaya çıkması olası
zarar ve ziyanı karşılayabilmek için sigorta
kurumlarına para ödemek gerekir. Ayrıca malları
depolayan antrepocuya veya özel mağazaya,
kredi açan bankaya, komisyoncuya veya
muhasebeciye vs. hizmetlerinden yararlanılan
öteki kişilere de ödemede bulunulur. Bu
işlemlerin kanunlar çerçevesinde bir kural içinde
gerçekleştirilmesini sağlayan devletin bazı kurum
ve kuruluşlarına da ödeme yapılır. Örneğin: Dış
ticaret sözkonusu ise, gümrüklerde görevli
memurlara da dolaylı olarak dış ticaret işlemleri
nedeniyle ödeme yapılmış olur. Örneklerden de
anlaşıldığı gibi, diğer ticaret türlerinde olduğu
gibi dış ticareti yapan alıcı (ithalat) ve satıcı
(ihracat) dışında da birçok kişi, kuruluş ya da
kurumlar, dolaylı ya da dolaysız bir biçimde
ticarete taraf olmaktadırlar ve bu ticaret kanalıyla
gelir sağlamaktadırlar. Öncelikle dış ticaret ile
ilgili genel ve temel iki meslek grubu “ihracatçı”
ve “ithalatçı” olmak üzere diğer aracı ve destekçi
nitelikteki taraflar, işkolları ile dış ticareti
doğrudan ilişkili diğer bazı meslekler aşağıda
sırlanmıştır. Genel anlamda, dış ticaret
sahasındaki meslek sahibi kişiler çalıştığı kurum
ya da kuruluşta ihracat ve ithalat ile ilgili yasal
prosedür ve mevzuatı bilen, uygulayan veya
uygulanmasına yardımcı uzman kişilerdir.
Dış Ticaretin Temel Tarafları
1. İhracatçı
2.
Dış Ticaretin Aracı ve Destekçi Tarafları
1. Lojistik (tedarik, nakliye, envanter, depolama,
malzeme idaresi ve ambalajlama)
2. Sigortacılar
3. Gümrükçüler
4. Bankacılar
5. Gözetim Şirketleri
6. Transit Tüccarlık
7. Komisyonculuk
8. Temsilcilik / Acentalar
9. Muhasebeciler
10. Diğerleri
Dış Ticaret ile ilgili Diğer Meslekler
1. Dış Ticaret Meslek Elemanı
2. Uluslararası
Elemanı
Ticaret
Yönetimi
3. Gümrük İşletme Meslek Elemanı
4. Dış Ticaret Ofis Hizmetleri Elemanı
5. Uluslararası Lojistik Meslek Elemanı
6. Uluslararası Finans Uzmanı
7. E-Dış Ticaret Brokerlığı (E-broker)
111
İthalatçı
Meslek
Kendimizi Sınayalım
1. Aşağıdakilerden hangisi dış ticaretin aracı veya
destekçi taraflarından biri değildir?
5. Aşağıdakilerden hangisi gözetim şirketlerinin
kontrol ettiği unsurlardan sayılamaz?
a. Sigortacılar
a. Malın kalitesi
b. Gözetim şirketleri
b. Gümrük sınıflandırmasının doğruluğu
c. Acentalar
c. Ambalajlama kurallarına ne denli uyulduğu
d. Bankacılar
d. Banka evrakları
e. Maliyeciler
e. Kimyasal analizi
2. Aşağıdakilerden hangisi dolaysız ihracat ile
ilgili taraflardan değildir?
a. Yabancı acentelar
6. Aşağıdakilerden hangisi Transit Ticaret
İşlemlerinde uyulması gereken kurallardan biri
değildir?
b. Bayiler (distrübütorlar)
a. Alış ve satış değerleri arasında mutlaka lehte
fark bulunması
c. Büyük perakendeciler
b. Transit ticarette satış bedellerinin konvertible
bir döviz cinsi üzerinden yapılması
d. Yurtdışı ihracat büroları
e. Geçici satış temsilcilikleri
c. Söz konusu eşyanın satın alınması ithalat,
satılması ise ihracat mevzuatı hükümlerine
tabi olması
3. Uluslararası taşımacılık hangi işkolunun
uzmanlaşmış meslek alanını temsil eder?
a. Üretim
d. Satış bedeli henüz tahsil edilmeden önce, alış
bedelinin banka kaynaklarından veya yurt
içinden temin edilen dövizlerle açılan Döviz
Tevdiat Hesaplarından transfer edilerek
dövizle ödenmesi halinde, asgari bu
kullanılan döviz tutarının transfer tarihinden
itibaren 180 gün ödenmesi
b. Lojistik
c. Satış
d. Pazarlama
e. İhracat
4. Eşyanın gümrükçe onaylanmış bir işlem veya
kullanıma tabi tutulmasına ilişkin gümrük
işlemlerini, dolaylı temsil yoluyla takip eden ve
sonuçlandıran ve kendilerine Müsteşarlıkça izin
belgesi verilen serbest meslek sahiplerine ne ad
verilir?
e. Uluslararası anlaşmalarla ticareti yasaklanmış
mallar ile Dış Ticaret Müsteşarlığının madde
politikası
itibarıyla
transit
ticaretinin
yapılmasını uygun görmediği malların transit
ticaretinin yapılamaması
b. Gümrük uzmanı
7. Dış ticarette kendi adına mal alıp satmayan
yalnızca aracılık ederek komisyon alan
broker’lara ne ad verilir?
c. Gümrük işletme meslek elemanı
a. Dış ticaret komisyoncusu
d. Gümrük Muhafaza kontrolörlüğü
b. Ticaret tellalı
e. Gümrük denetleme uzmanı
c. Transit tüccar
a. Gümrük Müşaviri
d. Dış ticaret arabulucusu
e. Navlu komisyoncusu
112
8. Uluslararası
Sınıflandırması
hangisidir?
Meslek
kısaltması
Kendimizi Sınayalım Yanıt
Anahtarı
Standartları
aşağıdakilerden
1. e Yanıtınız yanlış ise “Dış Ticaretin Aracı Ve
Destekçi Tarafları” başlıklı konuyu yeniden
gözden geçiriniz.
a. ITO
b. CEN
2. b Yanıtınız yanlış ise “Ticaretin Temel
Tarafları- İhracatçı” başlıklı konuyu yeniden
gözden geçiriniz.
c. HCC
d. ISCO
e. CE
3. b Yanıtınız yanlış ise “Ticaretin Aracı Ve
Destekçi Tarafları- Lojistik” başlıklı konuyu
yeniden gözden geçiriniz.
9. Aşağıdakilerden hangisi Gümrük İşletme
Meslek Elemanının görevlerinden değildir?
4. a Yanıtınız yanlış ise “Gümrükçüler-Gümrük
Müşaviri” başlıklı konuyu yeniden gözden
geçiriniz.
a. Taşınan eşyanın aktarma ve transit gümrük
işlemlerini,
gümrük
kanun
ve
yönetmeliklerine uygun olarak yapar
5. d Yanıtınız yanlış ise “Ticaretin Aracı Ve
Destekçi Tarafları-Gözetim Şirketleri” başlıklı
konuyu yeniden gözden geçiriniz.
b. Kaçakçılığa engel olmak için gerekli yasal
işlemleri yapar
c. Dış ticaret ve ekonomik gelişmeleri izler
6. c Yanıtınız yanlış ise “Ticaretin Aracı Ve
Destekçi Tarafları- Transit Ticaret” başlıklı
konuyu yeniden gözden geçiriniz.
d. Gümrüğe ait ekonomik, ticari ve mali konular
hakkındaki
uygulamaları
kanunlar
çerçevesinde yapar
7. a Yanıtınız yanlış ise “Ticaretin Aracı Ve
Destekçi Tarafları- Komisyoncu” başlıklı konuyu
yeniden gözden geçiriniz.
e. İlgili bakanlıklarda dış ticaret ile ilgili
işlemleri yapar
8. d Yanıtınız yanlış ise “Okuma Parçası:
Uluslararası Standart Meslek Sınıflandırması”
başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz.
10. Uluslararası pazarda faaliyet gösteren
girişimlere gereksinim duydukları nakliye, taşıt,
rotalama ve planlama, ambar, mazleme yönetimi
vs. konularında danışmanlık yapan nitelikli kişi
aşağıdakilerden hangisidir?
9. e Yanıtınız yanlış ise “Dış Ticaret İle İlgili
Diğer Meslekler - Gümrük İşletme Meslek
Elemanı” başlıklı konuyu yeniden gözden
geçiriniz.
a. Dış Ticaret Sorumlusu
b. Gümrük İşletme Meslek Elemanı
10. c
Yanıtınız yanlış ise “ Dış Ticaret İle
İlgili Diğer Meslekler- Uluslararası Finans
Uzmanı” başlıklı konuyu yeniden gözden
geçiriniz.
c. Uluslararası Finans Uzmanı
d. Uluslararası Lojistik Meslek Elemanı
e. Sigortacılık Meslek Elemanı
113
Sıra Sizde Yanıt Anahtarı
Sıra Sizde 2
Sıra Sizde 1
AB ülkelerinde belirleyici olarak; üye ülkelerin
“Serbest Ticari Temsilciler” ile ilgili yasalarının
düzenlenmesine
yönelik
Avrupa
Birliği
Parlamentosunun
talimatları
vardır
(86/653/EWG). Bu talimatnamede, “Serbest
Ticari Temsilci” ile “Temsil Edilen”in hak ve
menfaatleri belirtilmiştir. 1986 tarihli 653 sayılı
bu
talimatname
86/653/EWG
diye
adlandırılmaktadır
[EWG
=
Europäische
Wirtschaftsgemeinschaft (Almanca) = Avrupa
Ekonomik Topluluğu]. Üye ülkelerde yapılacak
bu tür sözleşmelerin (Serbest Ticari Temsilcilik
Sözleşmeleri) bu talimatnameye uygun olması
önerilir.
Dış Ticaret Şirketlerinin sağladığı hizmetler
genel başlıklarıyla şunlardır:
İhracat Hizmetleri
1. Ürünlerinizi tüm dünyadaki potansiyel
müşterilere tanıtılmasını sağlayacak,
2. Ürünleriniz için gelen teklifleri ve talepleri
size sunacak.
3. Yurtdışı müşteriniz ile sizin iletişiminizi
alanında uzman personeliyle sağlayacak.
4. Siparişin alınması durumunda, ürünlerin
deponuzdan çıkıp müşteriye ulaşması
aşamasındaki tüm işlemleri sizin adınıza takip
edecek.
Sıra Sizde 3
Gümrük belli bir malın gümrük sınırını geçişinde
ödenen vergi ve harçlardır. Tarife uluslararası
ticarete konu olan bütün mallara uygulanan
vergileri belirleyen listelerdir. Gümrük tarifeleri
advolerem ve spesifik olmak züere ikiye ayrılır.
İthal edilen malın değeri üzerinden yüzde (%)
olarak alınan advolerem, fiziki miktarları başına
sabit oranda alınan “spesifik” tir. Örneğin ithal
otomobilin CİF fiyatı üzerinden % 50 oaranında
vergi alınırsa advolerem vergidir,
her bir
otomobil başına 1000 T olarak alınırsa bu
spesifik vergidir.
5. Yeni müşteriler ile tanışabilmeniz için sizinle
birlikte fuarlara katılacak.
İthalat Hizmetleri
1. Firmanızın İthalatı için imalatçı firmaları
bulacak.
2. Firmanız adına bulduğu firmalarla bağlantıya
geçecek.
3. Sizlere bu firmalar hakkında detaylı bilgiler
verecek ve sunulan teklifleri iletecek.
Sıra Sizde 4
4. İmalatçı firmaların tekliflerini uygun bulmanız
halinde seçtiğiniz ürünün siparişini sizin
adınıza verecek.
E-Dış Ticaret, İnternetin kullanılarak, alıcı ve
satıcının uluslararası pazarda, ürün ve hizmetler
konusunda, iletişim kurmaları ve ticaret
yapmalarıdır. Yani Türkiye veya Dünya
üzerindeki herhangi bir ürün veya hizmetin,
Dünya üzerindeki herhangi bir ülkeye zaman ve
mekâna bağlı kalmaksızın hızlı ve güvenilir bir
şekilde internet üzerinden Dünya pazarlarında
alınıp-satılmasıdır. Kısaca, internet kullanılarak
uluslararası pazarlarda alım-satım işleminin
yapılması ve bu işlemden ticari kâr elde
edilmesidir.
5. Siparişiniz deponuza ulaşıncaya kadar geçen
tüm aşamaları sizin adınıza takip edecek.
114
Yararlanılan ve Başvurulabilecek
Kaynaklar
Akın, H., Dış Ticarette Alternatif Para
Kazanma Yolları, Elma Yayınevi, 2000.
Akın, H., “Transit Ticaret” , Ekonominize,
Ekonomi ve İş Dünyası Dergisi. s.5.
Gümrük Müsteşarlığı, Teftiş Kurulu Tüzüğü ve
Yönetmeliği, www.mevzuat.adalet.gov.tr/
Meslek Danışma Komisyonu (MEDAK)
MEB, Mesleki Eğitim Kanunu- 3308 sayılı.
MEB, Meslekî ve Teknik Eğitim Yönetmeliği,
Orta Öğretim Kurumları Sınıf Geçme ve Sınav
Yönetmeliği
ÖSYMÖSYS
Sınav
Kılavuzları,
Yükseköğretim Programları ve Kontenjan
Kılavuzları.
Resmi Gazeteler, www.resmigazete.gov.tr/
T.C.
Gümrük
ve
www.gumruk.gov.tr
Ticaret
Bakanlığı,
Türkiye İş Kurumu, Meslek Bilgi Merkezleri,
www.iskur.gov.tr
Ulusal
Meslek
http://mbs.meb.gov.tr/
Bilgi
Sistemi
Yurtiçi Lojistik Sözlüğü,www.yurticilojistik.
com/tr
115
5
Amaçlarımız
Bu üniteyi tamamladıktan sonra;
İhracatta ve ithalatta kullanılan belgeleri listeleyebilecek,
İhracattaki ve ithalattaki ödeme ve teslim şekillerini yazabilecek,
İhracat sürecinin aşamalarını açıklayabilecek,
İthalat sürecinin aşamalarını açıklayabilecek,
bilgi ve becerilere sahip olabilirsiniz.
Anahtar Kavramlar
İhracatçı
İthalatçı
Gümrük Beyannamesi
Proforma Fatura
Vesaik Mukabili Ödeme
Incoterms 2010
Bedelsiz İthalat
İhracat Süreci
İthalat Süreci
Akreditif
İçindekiler
Giriş
İhracatta ve İthalatta Kullanılan Belgeler
İhracatta ve İthalatta Teslim Şekilleri
İhracatta ve İthalatta Ödeme Şekilleri
Nasıl İhracatçı Olunur?
Nasıl İthalatçı Olunur?
116
Nasıl İhracatçı Olunur?
Nasıl İthalatçı Olunur?
GİRİŞ
Türkiye’de 1980’den sonra ithal ikameci dış ticaret politikasının terk edilmesi, ülkemizin diğer ülkeler ile
olan ilişkilerinin artmasına neden olmuştur. Bu gelişmenin ardından özellikle 1 Ocak 1996 tarihinde
Türkiye’nin Gümrük Birliği’ne üye olması, hem ihracatın hem de ithalatın daha kolay yapılır hale
gelmesini sağlamıştır. Gümrük Birliği’ne girmemizle birlikte özellikle, ihracat ve ithalat için herhangi bir
merciden izin alma mecburiyetinin ortadan kalkması, bu ekonomik faaliyetlerin gelişmesine neden
olmuştur. Bu dönemden sonra günümüze kadar uygulanan politikalar hem ihracatçıların hem de
ithalatçıların önünü açmıştır.
Günümüzde küreselleşme süreciyle birlikte, ülkeler arasındaki sınırların kalkması, ihracatçı
girişimcilerin diğer ülke pazarlarına kolay girmelerini sağlamıştır. Özellikle iletişim teknolojilerinin ve
internetin gelişmesi, girişimcilerin diğer ülke pazarlarındaki gelişmeleri daha kolay takip etmelerine ve
yeni pazarları keşfetmelerine imkan sağlamıştır. Bunun yanında, ihracatı kolaylaştırmaya yönelik
politikalar, ihracatçı olmanın kolaylaşmasına yol açmış ve girişimcileri diğer ülke pazarlarına girmek için
cesaretlendirmiştir. Bu durum, sadece girişimcilerin fayda sağladığı bir durum değildir. Girişimcilerin dış
pazarlara daha çok çıkması ve buna bağlı olarak daha fazla mal üretmeleri, ülke ekonomisinin de
gelişmesini sağlamaktadır. Daha çok üretim daha çok istihdam ve daha çok refah artışı demektir. Bunun
yolu da, daha fazla ihracattan geçmektedir.
Aynı durum ithalat için de söz konusudur. Günümüzde ithalat da daha kolay yapılabilir bir hal almıştır.
90’lardan öncesine göre, günümüzde artık Dünya’da üretilen bütün mal ve hizmetlere ülkemizde de
ulaşmak mümkündür. Örneğin 90’lardan önce ülkede yabancı otomobillerin çeşidi çok azken, şimdi
dünyada üretilen bütün modeller anında ülkemize de gelebilmektedir. Bunun yanında 90’larda kullanılan
cep telefonları, o dönemde lüks sayılırken, şimdi herkes cep telefonu kullanmakta, hatta çoğu kişide iki
adet cep telefonu bulunmaktadır. Aynı şey bilgisayarlar için de geçerlidir. Artık günümüzde neredeyse
her evde bir bilgisayar mevcuttur. Dolayısıyla, bu imkanlara ulaşmanın altında yatan etken, artık ithalatın
daha kolay yapılabilir olmasıdır. İthalattaki bu gelişmenin nedeni de, ihracatta olduğu gibi, gelişen
teknoloji ve küreselleşme olgusudur.
Burada şunu da belirtmek de fayda vardır. Küreselleşme olgusunun iyi yönleri olmasının yanında kötü
yönleri de mevcuttur. Yanlış pazarlara, yanlış ürünlerle, yanlış zamanlarda girilmesi, girişimciler için bir
hüsran olabilir.
Bu ünite altında, girişimcilerin nasıl ihracatçı olabileceklerini ve bunun yanında nasıl ithalatçı
olunabileceğini genel olarak anlatacağız. Buna bağlı olarak ilk kısımda dış ticarette kullanılan
belgelerden, ödeme ve teslim şekillerinden bahsedeceğiz. Çünkü iyi bir ihracatçı veya ithalatçı
olunabilmesi için, bu konular hakkında yeterli bir bilgiye sahip olmak gerekir. Ünitenin geri kalan
kısmında ise, nasıl ihracatçı ve nasıl ithalatçı olunabileceğine değinilecektir.
İHRACATTA VE İTHALATTA KULLANILAN BELGELER
İhracat ve ithalat işlemlerinde önemli konulardan biri, mal veya hizmet alım ve satımında hangi
belgelerin kullanılacağıdır. Bu kısımda, bu belgeler genel olarak açıklanacaktır.
117
Faturalar
Fatura, satılan bir mala ilişkin olarak satıcı tarafından alıcıya verilen belgedir. Aşağıda dış ticarette
kullanılan çeşitli fatura biçimleri açıklanmaktadır. Dış ticarette kullanılan faturalar; ticari fatura, proforma
fatura, orijinal fatura, navlun faturası ve konsolosluk faturasıdır.
Ticari Fatura (Commercial Invoice)
Fatura, satılan bir malın cinsini, adını, miktarını, fiyatını, teslim şeklini, toplam tutarını ve kime
satıldığını gösteren, satıcı tarafından alıcıya verilen belgedir. Fatura, sözleşmenin yapılma aşaması ile
ilgili olmayıp, yerine getirilmesi aşaması ile ilgili ticari bir belgedir. Genellikle bir İngilizce ve bir Türkçe
olmak üzere iki nüsha olarak düzenlenen ticari faturaların nüsha adedi taraflar arasındaki anlaşmaya göre
değişebilmektedir. Ticari faturada bulunması gerekli bilgiler şu şekildedir:
•
Faturanın düzenleme yeri, tarihi ve sayısı,
•
İhracatçı firmanın adı ve adresi,
•
İthalatçının adı ve adresi,
•
Ödeme şartları (peşin veya vadeli gibi),
•
Satış bedeli ve teslim şartı (CIF, FOB veya diğer bir bedel gibi),
•
Malın satış birimine (kilo, metre, adet, düzine gibi) göre miktarı,
•
Malın birim fiyatı (bir metre, bir kilo ve bir adedinin fiyatı gibi),
•
Malın ambalajı üzerindeki marka ve numaralar,
•
Malın teslim ve bedelinin ödeme yeri,
•
Malın gönderilme şekli,
•
İhracata ilişkin faturalar için ayrıca, seri ve sıra numarası, bağlı olunan vergi dairesi ve vergi
kimlik numarası.
Bunun yanında, yukarıda yer alanlar dışındaki bilgiler de ticari faturalarda bulunabilmektedir. İhracata
ilişkin gümrük beyannameleri ile birlikte ibraz edilmesi gereken yurt dışındaki alıcılar adına düzenlenmiş
faturalarda satış bedeli yabancı para cinsinden gösterilebilir.
Proforma Fatura (Proforma Invoice)
Proforma fatura, satıştan önce satıcı tarafından alıcıya verilmek veya gönderilmek üzere düzenlenen,
malın niteliğini, miktarını, birim fiyatını, ödeme şeklini ve toplam satış tutarını gösteren teklif niteliğinde
bir belgedir. Proforma fatura hiçbir mali yükümlülük yaratmaz. Teklif mektubu niteliğini taşıyan bu
faturada, proforma fatura kelimesinin mutlaka bulunması gerekir Alıcı, satıcının teklifi üzerine siparişi
verir ve ödeme şekline göre harekete geçerse, satış artık kesinleşmiş olup, fatura da ticari faturaya
dönüşür. Bu anlamda proforma fatura, ticari faturanın düzenlenmesine esas teşkil eder.
Proforma fatura ile ticari fatura arasında nasıl bir ilişki vardır?
Orijinal Fatura
Satış işleminin gerçekleşmesinden sonra düzenlenen bir faturadır. Orijinal fatura satış sözleşmesini
belgeleyen veya satış sözleşmesinin var olduğunu kesinleştiren bir belgedir. İthalat veya ihracatta,
gümrük işlemlerinin yapılması ve vergilerin hesaplanması için orijinal fatura gerekmektedir. Genellikle
orijinal fatura ihracatçı tarafından banka aracılığı ile ithalatçıya gönderilmektedir.
118
Navlun Faturası (Freight Invoice)
Navlun, deniz ve/veya iç su yolu ile taşımacılıkta malın taşıma ücretini ifade eder. Dış ticarette CF veya
CIF teslim şekilleri ile satışta, navlun satıcı (ihracatçı) tarafından ödenmektedir. Mal ile ilgili satış
faturasında, navlun tutarı mal bedeline dahil olarak veya ayrı olarak da gösterilebilmektedir. Bu durumda
hazırlanan fatura, navlun faturası olarak adlandırılmaktadır.
Akreditif, mal bedeli ile birlikte navlun bedelini de içeriyorsa, konşimento ve diğer sevk belgesi üzerinde
“navlunu ödenmiştir” kaydının bulunması gerekmektedir. Ancak belirtilmemişse, satıcı firmanın taşıyıcı
firmadan navlun faturası alarak ithalatçı firmaya vermesi, ya da tahsil belgeleri arasına navlun faturasını
da koyması gerekmektedir.
Konsolosluk Faturası (Consular Invoice)
Konsolosluk faturası, malın gideceği ülkenin konsolosluğu tarafından mal menşei, birim fiyatı ve mal
değerinin onaylandığı faturalardır. Bazı ülkelerin dış ticaret rejimleri, bu ülkelerce ithal edilecek mallar
için ithal sırasında gümrük işlemlerine esas oluşturacak konsolosluk faturasının ibrazını zorunlu
tutmaktadır. Bu tür bir uygulamanın nedeni, ithalatçı ülkenin düşük faturalarla mal bedellerinin düşük
gösterilmek suretiyle vergi kaçaklarını önlemesi veya ithalatçının ihracatçı ile anlaşarak ülkesi dışına
döviz kaçırmaması sağlanır.
Tasdikli Fatura (Certified Invoice)
İhracatçı firma tarafından ithalatçıya kesilmiş olan, ticari faturanın ithalatçı ülkelerin konsolosluğuna
onaylatılması neticesinde tasdikli fatura elde edilmiş olur. Bazı ülkelere yönelik ihracatta faturanın tasdiki
istenebilmektedir. Bu tür bir uygulamada temel amaç, malın kaynağının ihraç ülkesi olduğunun tespit
edilmesidir.
Taşıma Belgeleri
Taşıma belgeleri, malın taşınmasına ilişkin belgeleri ifade eder. Bu belgeler, ihracat ve ithalata konu olan
malların nakliyeciye (taşıyıcıya) teslim edilerek taşıta yüklendiğini gösteren ve varış yerine gönderilme
esaslarını içeren nakliyeci tarafından düzenlenen belgelerdir.
Deniz Konşimentosu (Marine/Ocean Bill of Lading)
Dış ticarette kullanılan belgelerden biri olan deniz konşimentosu, malın deniz yoluyla taşınması
durumunda düzenlenmesi gereken taşıma belgesidir. Taşıtanın isteği üzerine taşıyıcı (nakliyeci) veya
gemi acentası tarafından düzenlenip taşıtana verilen, malın yüklendiğini ve belirlenen şekilde taşınıp varış
yerinde alıcısına teslim edileceğini taahhüt eden belgedir. Bu konşimentonun en önemli özelliği, kıymetli
evrak niteliğinde olmasıdır.
Havayolu Konşimentosu (Airwaybill)
Havayolu taşıma şirketinin, malları teslim alıp, uçakla bir yerden diğer bir yere nakletmeyi taahhüt
ettiğini gösteren taşıma belgesidir. Bu konşimento, bir makbuzdur. Kıymetli evrak niteliği taşımaz.
Böylece, isme (nama) yazılı olarak düzenlenebilir. Ciro edilerek mülkiyeti devir edilemez ve ithalatçı
adına düzenlenir.
Demiryolu Hamule Senedi (Railway Consignment Note)
Demiryolu vasıtasıyla yapılacak taşımacılıkta, demiryolu idaresi ile satıcı veya alıcı arasında yapılan,
sözleşme kapsamında malların teslim alındığını ve tren ile mal sevkiyatının gerçekleştirileceğini gösteren
taşıma belgesidir. Demiryolu idaresi tarafından verilen bir makbuz niteliğinde olduğu için, kıymetli evrak
niteliğinde değildir ve ciro edilemez.
119
Karayolu Taşıma Belgeleri
Karayolu ile yapılan taşımacılıkta düzenlenen belgeler: Karayolu taşıma belgesi, nakliye makbuzu ve
FIATA belgeleridir.
Karayolu Taşıma Belgesi (Road Waybill/CMR Consignment Note)
Kamyon konşimentosu da denilen bu belge, kamyon veya tır ile yapılan uluslararası taşımacılıkta,
CMR (Convention Merchandises Routier - Ticari Mallar Güzergah Anlaşması) gereğince düzenlenen bir
taşıma belgesidir. Bu belgenin düzenlenebilmesi için, malın nakliyeciye teslim edildiği yer ile malın
gönderildiği yerin iki ayrı ülke sınırları içinde olması ve ihracatçı veya ithalatçı ülkelerden en az birinin
CMR’yi imzalamış olması gerekir.
Nakliyeci Makbuzu (Forwarder's Receipt)
Çoğunlukla karayolu ve bunun yanında demiryolu ile taşımacılıkta kullanılan nakliye makbuzu,
taşıma komisyoncuları tarafından belli bir ücret karşılığında kendi adlarına ve başkaları hesabına mal
taşıyan nakliye firmaları tarafından düzenlenen belgedir.
FIATA Belgeleri
FIATA, Uluslararası Taşıma Acenteleri Birlikleri Federasyonu’nun (International Federation of
Freight Forwarders Association) kısaltılmış adıdır. FIATA belgeleri esasen bir çeşit nakliyeci
makbuzudur. Ancak bu belgeler, FIATA tarafından, kendisine üye olan taşıma acenteleri için standart
hale getirilmiş ve sadece karayolu taşımacılığında kullanılan belgelerdir.
Paket Postası Makbuzu (Parcel Post Receipt)
Posta ve kurye şirketleri ile yapılan taşımada kullanılır. İthalatçıya posta ile gönderilecek malın
bulunduğu kolinin doğrudan ithalatçı veya ithalatçının bankasına sevk edilmek üzere posta idaresine
verilmesi karşılığında alınan posta makbuzuna denir. Kıymetli evrak niteliğinde olmadığı için, isme
düzenlenir.
Hangi taşıma belgeleri kıymetli evrak niteliğinde sayılır?
Sigorta Belgeleri
İhraç veya ithal edilen malların taşınması esnasında oluşabilecek hasarlara karşı korunması gerekir.
Bundan dolayı bu şekildeki risklerin azaltılması için malların sigortalanması son derece önemlidir.
Sigorta belgeleri, malın istenilen riskler kapsamında sigorta edildiğinin kanıtlanmasını sağlar. Sigorta
belgeleri, sigortayı yapan sigorta şirketi tarafından düzenlenip sigortayı yaptıran kişiye (ihracatçıya veya
ithalatçıya) verilen belgelerdir.
Sigorta Poliçesi (Insurance Policy)
Sigorta poliçesi, sigortalı ile sigorta şirketi veya onun adına hareket eden acente, simsar veya sigorta
komisyoncusu arasında yapılıp, sigortacı tarafından imzalanan, sözleşme uyarınca sigortaya konu olan
malın uğrayabileceği zararlara karşı sigorta edildiğini kanıtlayan ve tarafların hak ve sorumluluklarını
gösteren belgedir. Sigorta poliçesi; isme, emre veya hamiline yazılı şekilde düzenlenebilir.
Bir sigorta poliçesinde şu bilgilerin bulunması önemlidir:
•
Sigortacının ve sigorta ettirenin ve varsa sigortadan yararlanan kimsenin adı, soyadı veya ticaret
ünvanı ve ikametgâhları
•
Sigortanın konusu
•
İstenen teminatlar
120
•
Sigortanın başlangıç ve bitiş tarihi
•
Sigorta bedeli
•
Prim tutarı, ödeme tarihi ve yeri
•
Sigorta poliçesinin düzenlendiği tarih
•
Malın taşınacağı vasıta türü ve yol
•
Taşıma süresi
•
Sigortacının ve sigorta yaptıranın imzaları
Sigorta Sertifikası (Insurance Certificate)
Sigortacı ile sigortalayan arasında yapılan ana bir sigorta poliçesine atıf yaparak, birden fazla yüklemenin
sigortasını kapsamak üzere düzenlenmiş olan sigorta belgesidir. İhracat ve ithalat işlemlerinde ana poliçe
hükmünde işlem görür ve daha hızlı iş akışını temin eder.
Her yükleme tarihinde sigorta yaptıran, malların özelliklerini ve yükleme tarihini bildiren sigorta
sertifikasını doldurup, imzalayarak sigorta şirketine gönderir. Sigorta sertifikası, sigorta şirketi tarafından
imzalandıktan sonra, geçerli bir sigorta belgesi olur. Sigorta sertifikası, isme, emre veya hamiline
düzenlenerek ciro ettirilebilir. Sigorta sertifikasının kıymetli bir evrak olabilmesi için, mutlaka iki tarafın
da (sigortacı ve sigorta yaptıran) imzalaması gerekir.
Diğer Belgeler
Gümrük Beyannamesi
İhracat ve ithalat işlemlerinde kullanılan önemli belgelerden biri de gümrük beyannamesidir. Gümrük
beyannamesi yapılan dış ticaret işleminin ayrıntılı bir özetidir. Gümrük beyannamesinde, gümrüklere
karşı olan sorumluluklar belirtilir.
Gümrük beyannamesi doğrudan doğruya mal sahipleri ile kanuni mümessilleri veya vekilleri
tarafından düzenlenir ve gümrük idaresine sunulur. Gümrük beyannameleri üzerinde kazıntı ve silinti
yapılamaz. Aksi takdirde beyanname kabul edilmez. Gümrük beyannamelerinin tescili için ibrazından
sonra beyan edilen eşyanın cins, nev'i, nitelik ve birim fiyatı bakımından herhangi bir düzeltme
yapılamaz. Gümrük beyannamelerinin tescili, gümrüklerde tutulan deftere usulü uygun kayıt olunmak,
üzerine kayıt sıra numarası, tarih ve resmi mühür konulması ile tamam olur. Gümrük beyannamesindeki
beyanın bağlayıcı olması nedeniyle beyanname başkasına devredilemez; eşyanın başkalarına satılması
beyan sahiplerini yükümlülüklerinden kurtarmaz.
Tek Tip gümrük beyannameleri 8 (sekiz) nüsha düzenlenmektedir. Gümrük beyannamesinin 1., 2. ve
3’üncü nüshaları ihracatta gümrük beyannamesi olurken, 6., 7. ve 8’inci nüshaları ithalatta kullanılır. 1.,
4. ve 5’inci nüshalar da Transit beyannamesini oluşturur. Gümrük beyannamesinin nüshaları şu
şekildedir:
1. Nüsha: İhracat ve/veya transit işlemlerinde kullanılmaktadır. İhracat veya transit işlemlerinin
yapıldığı gümrük idaresinde saklanmaktadır.
2. Nüsha: İstatistik amacıyla kullanılan nüshadır.
3. Nüsha: İhracatta gümrük idaresince işlem gördükten sonra mükellefe iade edilir. Bu nüsha aracı
banka ve diğer kamu kuruluşları tarafından izlenen işlemlerde kanıtlayıcı nüsha olarak kullanılır. İlgili
kuruluşlar, gerek görmeleri halinde, bu nüshadan bir fotokopi alarak, asıl nüshayı mükellefe iade eder.
4. Nüsha: Transit rejiminde varış idaresinde kalacak nüshadır.
5. Nüsha: Transit rejiminde varış idaresince hareket idaresine geri gönderilecek teyit nüshasıdır.
121
6. Nüsha: İthalatın tamamlanmasından ve beyannamenin kapatılmasından sonra beyannameye eklenen
belgelerin asılları ile birlikte bu nüshanın aslı Gümrükler Kontrol Genel Müdürlüğü'ne gönderilir. Bu
nüshanın onaylı örneği, aslı yerine geçmek üzere beyanname ekinde bulunması gereken belgelerin örnek
veya fotokopileri ile birlikte gümrük idaresinde kalır.
7. Nüsha: İstatistik amacıyla kullanılan nüshadır. İthalat işlemlerinin yapıldığı gümrük idaresinde
saklanır.
8. Nüsha: İthalatta gümrük idaresince işlem gördükten sonra mükellefe iade edilir. Bu nüsha, aracı
banka ve diğer kamu kuruluşları tarafından izlenen işlemlerde kanıtlayıcı nüsha olarak kullanılır. İlgili
kuruluşlar, gerek görmeleri halinde, bu nüshadan bir fotokopi alarak, asıl nüshayı mükellefe iade eder.
Menşe Şahadetnamesi (Certificate of Origin)
Dış ticaret işlemlerinde bazı durumlarda ithalatçı, satın aldığı malların üretim yerinin belgelenmesini
isteyebilir. İthalatçının talebine bağlı olarak ihracatçı tarafından düzenlenen ve bağlı olduğu Oda’ya
onaylattırılan belgeye Menşe Şahadetnamesi denir. Bazı ülkeler, menşe şahadetnamelerinin, kendi
mahalli konsoloslukları tarafından tasdik edilmesini isteyebilmektedirler. Menşe şahadetnamesi, gümrük
vergilerinin belirlenmesinde kullanılmaktadır. Menşe şahadetnameleri, gümrük beyannameleri ekinde
gümrük idarelerine ibraz edilir. Dış ticarete konu olan malların menşeinin belirlenip, belgelendirilmesinde
kullanılan menşe şahadetnamesi düzenlenmesi zorunlu belgelerden olmayıp, ithalatçı firmanın isteği
doğrultusunda hazırlanır. İhracatçının talebi üzerine ihracattan sonra da ilgili odalar tarafından menşe
şahadetnamesi düzenlenebilmekte ve onay işlemi yapılabilmektedir.
A.TR Dolaşım Belgesi (A.TR Movement Certificate)
Avrupa Birliği (AB) ile Türkiye arasında katma protokol hükümleri gereğince, ülkemizden Birliğe üye
ülkelere ihraç edilen ve gerekli gümrük muafiyetinden yararlanılması için tanzim edilen belge A.TR
Dolaşım Belgesi’dir. Bu belge Birliğe üye ülkelere yapılan ihracat için düzenlenmektedir. AB ile Türkiye
arasındaki ticarette A.TR.1 ve A.TR.3 olarak kullanılan dolaşım belgeleri, Gümrük Birliği Anlaşması
imzalandıktan sonra sadece A.TR olarak kullanılmaya başlanmıştır. Avrupa Birliği’ne yapılan ihracatta,
Katma Protokol gereğince malların gümrük muafiyetinden yararlanabilmesi için “A.TR Dolaşım
Belgesi”nin ihracatçı ülke yetkilileri tarafından düzenlenerek gümrük idarelerince vize edilmesi
gerekmektedir.
EUR.1 Dolaşım Sertifikası (EUR.1 Movement Certificate)
Avrupa Serbest Ticaret Birliği (EFTA) ülkelerine, Avrupa Birliği ile demir çelik ürünlerinde, Türkiye’nin
serbest ticaret anlaşmaları imzaladığı ülkelere yapılan ihracatlarda ve Avrupa Birliği’ne yönelik tarım
ürünleri ihracatında düzenlenen belgedir. Gümrük indiriminden yararlanılmasını sağlayan ve bağlı
bulunulan Oda’dan temin edilebilen bu belge, Odaca onaylandıktan sonra vizesi yapılmak üzere gümrük
müdürlüğüne ibraz edilir.
Çeki Listesi (Weight Note)
İhraç edilen malların, net ve brüt ağırlıkları ile hacimlerine ilişkin dökümünü, hangi taşıta ne kadar mal
yüklendiğini, her paketin ne kadar ağırlık içerdiğini gösteren belgedir. Diğer bir ifade ile bu belge, ihraç
için sevk edilen malların brüt ve/veya net ağırlığının ihracatçı veya tarafsız bir üçüncü şahıs veya kuruluş
tarafından beyan edildiği ayrı bir belgedir.
Koli Listesi (Packing List)
Paketler içindeki malların cinsini ve adedini belirtmek için satıcı tarafından düzenlenen belgedir. Diğer
bir ifade ile kolinin içinde bulunan ambalaj ve mal içeriğini belirten listelerdir. Yabancı gümrüklerde
malın gümrük makamları tarafından örnekleme yöntemi ile kontrol edilmesini sağlamaktadır. Ayrıca
yabancı alıcılar ihracatçı tarafından kendilerine gönderilecek ambalaj listesine göre malları çeşitli
perakende veya toptan satış yerlerine gönderebilmektedirler. Ambalaj listeleri alıcının kendi iç dağıtımına
bu açıdan yardımcı olmaktadır.
122
Ekspertiz Raporu (Expertise Report)
Bazı durumlarda ithalatçı, ithalatçının ve ihracatçının bulunduğu ülkelerin gümrükleri veya yetkili bir
makam, ihraç veya ithal mallarının fiyatı, miktarı, kalitesi, bileşim katkı oranı, gibi çeşitli hususlarda
tereddüde düşebilir ve analiz belgesi hazırlanmasını talep edebilir. Bu gibi durumlarda mallar için
ekspertiz raporunun hazırlanması gerekir. Gümrük Kanunu ve buna bağlı diğer mevzuatlarda hangi
kurum ve kuruluşların vereceği ekspertiz raporuna itibar edileceği belirtilmiştir. Ekspertiz raporları ticaret
ve sanayi odaları tarafından verilmektedir.
Gözetim Belgesi (Inspection Certificate)
Gönderilen malın ithalatçının siparişine uygun olup olmadığını araştıran bir gözetim şirketinin hazırlamış
olduğu bir belgedir. Bir başka ifade ile ticarete konu olan bir malın alıcıya tesliminin satış sözleşmesinde
öngörülen miktar, kalite, ambalajlama, etiketleme, yükleme, taşıma, teslim zamanı gibi koşullara uygun
olarak gerçekleştirildiğinin bir gözetim şirketi vasıtası ile alıcı ve satıcı tarafından tespit ettirilmesi olup,
düzenlenen bu belgeye “Gözetim Belgesi” denir.
Sağlık Raporu (Health Certificate)
Bitki ve bitkisel ürünler, bunun yanında canlı hayvan, hayvansal maddeler ve deniz ürünleri ihracatında
ve ithalatında ülke gümrükleri tarafından istenen, ilgili ülkenin yetkili mercileri tarafından ihracatçıya
verilen, malın sağlıklı olduğunu gösteren belgeye sağlık raporu veya sağlık sertifikası denir.
ATA Karnesi (ATA Carnet)
ATA karneleri uluslararası Geçici İthalat Sözleşmesi (kısaca İstanbul Sözleşmesi) ve Ekleri kapsamında,
taraf ülkeler arasında, başka herhangi bir belgeye gerek kalmaksızın, malın geçici olarak ithalat ve
ihracatını sağlayan gümrük belgeleridir. Diğer bir ifadeyle, ATA karnesi ile gelen tüm mallar için ithalat
işlemi sırasında, ne gümrüklerce ne de ithalatçı tarafından başka bir işlem yapılması gerekmemektedir.
Gelen malların gerek ithalatında, gerekse yeniden ihracında gümrüklerden geçiş süresinin kısaltılması
sağlanmaktadır. ATA karnesi kullanmak isteyen kişi veya kuruluşların, yurtdışına götürülecek malların
çeki listesini eklediği dilekçesi ile birlikte, karne dağıtımı konusunda yetkili odalara müracaat etmeleri
gerekmektedir.
Kontrol Belgesi (Conformity Certificate)
Bazı tarım ürünleri (Dış Ticarette Teknik Düzenlemeler ve Standardizasyon Yönetmeliği ekinde yer
alan), ihracatta zorunlu kalite denetimine tabidir. Bu uygulamanın amacı, geleneksel tarım ürünlerimizin
dış ülkelerdeki itibarını muhafaza etmek ve istikrarlı pazarlar yaratmaktır. Söz konusu maddelerin
ihracatında, ihracatçı firmalar, Dış Ticaret Müsteşarlığı Bölge Müdürlüklerine bağlı Dış Ticarette
Standardizasyon Denetmenleri Grup Başkanlığına müracaat etmektedirler. Yapılan kontroller sonucunda,
mal, standardına uygun bulunduğu takdirde, gümrüklere ibraz edilmek üzere, Dış Ticarette
Standardizasyon Denetmenleri Grup Başkanlığı tarafından, ihracatçıya "Kontrol Belgesi" verilmektedir.
Helal Belgesi (Helal Certificate)
İslam ülkelerinin et ithalatında talep ettikleri, hayvan kesimlerin İslami kurallara uygun olduğunu
ispatlayan belgedir.
İHRACATTA VE İTHALATTA TESLİM ŞEKİLLERİ
Uluslararası Ticaret Odası (ICC); ihracat ve ithalat işlemlerinde taraflar arasındaki anlaşmazlıkları
gidermek, malın teslimatında yapılacak harcamaların ve ortaya çıkabilecek risklerin kimin üstleneceğini
belirlemek üzere, kısa adı Incoterms olan Ticari Terimlerin Yorumlanması İçin Uluslararası Kuralları
yayınlamaktadır. Günümüzde geçerli olanı, ICC tarafından Eylül 2010’da yayınlanan ve 1.1.2011
tarihinden itibaren uygulamaya geçen Incoterms 2010’dur. Incoterms kurallarının sayısı 11’dir. Incoterms
2000’de bu sayı, 13 iken Incoterms 2010’da 11’e düşürülmüştür. Incoterms kurallarına bağlı olarak bu
kısımda, ihracat ve ithalattaki teslim şekillerini kısaca açıklayacağız.
123
Ticari İşletmede Teslim (EXW)
Satıcı anlaşmaya bağlı olarak hazırladığı malları kendi ticari işletmesinde, herhangi bir nakliye ve gümrük
işlemleri yapılmaksızın alıcıya teslim ediyorsa, bu teslim şekline ticari işletmede teslim denir. Burada
satıcı mala ilişkin bütün tasarruf yetkisini, bunun yanında masrafları ve riskleri alıcıya bırakmış olur.
Taşıyıcıya Teslim (FCA)
Satıcının mallar ile ilgili gümrük işlemlerini tamamlayarak, belirlen tarih ve yerde, alıcı tarafından
yetkilendirilmiş taşıyıcıya teslim etmesine, taşıyıcıya teslim denir. Teslim anından itibaren malla ilgili
tüm tasarruflar taşıyıcıya geçer.
Taşıma Ücreti Ödenmiş Olarak Teslim (CPT)
Satıcının varış yerine kadar navlun bedelini ödemekle yükümlü olarak nakliyeciye teslim etme
yükümlülüğünde olduğu teslim şeklidir.
Taşıma Ücreti ve Sigorta Ödenmiş Olarak Teslim (CIP)
Satıcının belirlenen tarih ve belirlenen teslim yerinde, sigorta primini, navlunu ve yükleme masraflarını
üstlendiği ve buna bağlı olarak malların satıcının anlaştığı nakliye firmasıyla nakliyesinin
gerçekleştirildiği teslim şeklidir.
Terminalde Teslim (DAT)
Satıcının malları belirlenen varış yerinde veya limanda, gelen nakliye aracından indirilmiş bir şekilde
alıcının tasarrufuna bırakılmasını ifade eden teslim şeklidir. 2011’den itibaren yürürlüğe girmiştir.
Belirlenen Yerde Teslim (DAP)
Belirlenen yerde teslim şekli, satıcının malları belirlenen varış yerinde, gelen nakliye aracından
indirmeden alıcının tasarrufuna bırakıldığı teslim şeklidir. DAP da, DAT gibi 2011’den itibaren yürürlüğe
girmiştir.
Gümrük Vergileri Ödenmiş Olarak Teslim (DDP)
Satıcının teslim yükümlülüğünün, malların ithalatçı ülkede belirlenen yerde hazır olmasıyla yerine
getirildiği teslim şeklidir. Bu teslim şeklinde satıcı, malları gümrük işlemleri tamamlanmış olarak teslim
eder ve gümrük vergileri dahil bütün masrafları ve riskleri üstlenir.
Gemi Yanında Teslim (FAS)
Dış ticarete konu olan mallar, belirtilen tarihte belirtilen yükleme limanında ihracatçı tarafından geminin
yanına getirilir ve bu şekilde gemi yanında teslim gerçekleşmiş olur.
Gemide Masrafsız Teslim (FOB)
Satıcının malları belirtilen tarihte ve belirtilen limanda, alıcı tarafından temin edilen nakliye gemisine
yüklemesiyle gerçekleştirilen teslim şeklidir.
Mal Bedeli ve Navlun Ödenmiş Olarak Teslim (CFR)
Satıcının, malların varış yerine kadar taşınması için gerekli olan masrafları ve navlun bedelini ödediği bu
teslim şekline mal bedeli ve navlun ödenmiş olarak teslim denir.
124
Mal Bedeli, Sigorta ve Navlun Ödenmiş Olarak Teslim (CIF)
Bu teslim şeklinde satıcı, sigorta primini, navlunu, yükleme masraflarını ve mevcut riskleri üstlenerek
malları yükleneceği limana getirir. Satıcı gemi acentası ile anlaşır. Satış sözleşmesindeki malların
belirtilen tarihte ve yerde yüklemesinin yapıldığını alıcıya bildirir. Mallar gemiye yüklendikten sonra
navlun ve sigorta primi dışındaki masraflar ve risk alıcıya geçer.
İHRACATTA VE İTHALATTA ÖDEME ŞEKİLLERİ
Bu kısımda dış ticarete konu olan malların genel kabul görmüş ödeme şekillerine yer verilecektir. Bu
ödeme şekilleri; peşin ödeme, mal mukabili ödeme, vesaik mukabili ödeme, kabul kredili ödeme ve
akreditifli ödemedir. Şimdi sırasıyla bu ödeme şekillerini inceleyelim.
Peşin Ödeme (Advance Payment)
Peşin ödeme şekli, alıcının, sipariş edilen malları teslim almadan önce satıcıya ödeme yapmasıdır.
İthalatçı tarafından malın teslim alınmasından önce, gerek bankalar yolu ile gerekse de alıcının kendisi
veya onun adına hareket eden üçüncü bir kişi tarafından malın bedelinin satıcıya peşin olarak
ödenmesidir. Ödeme çoğunlukla; çekle, havaleyle veya nakit olarak yapılır. Bu tür bir ödeme şekli, dış
ticarette pek görülmeyen bir uygulamadır. İhracatçı için minimum risk içeren, bunun yanında bütün riskin
ithalatçı tarafından üstlenildiği bir ödeme şeklidir. Çünkü ihracatçı malın bedelini hemen tahsil ederken;
ithalatçı mal bedelini ödemiş olmasına rağmen, malı sözleşme koşullarına göre alıp almayacağı belli
değildir. Bunun yanında ithalatçı malı alsa bile, malın düşük kalitede, ayıplı ve sipariş ettiği üründen
farklı olma riskleri de vardır.
İthalatçının peşin ödeme yöntemini seçmesinin altında yatan önemli etkenleri şu şekilde sıralayabiliriz:
•
İthalatçı için olmazsa olmaz bir mal olması
•
Satıcısının tek olduğu (tekel) bir mal olması
•
Alıcı açısından mala ilişkin peşin ödeme iskontolarının yüksek olması
•
İthalatçının ihracatçıyı çok iyi tanıması ve güvenmesi
•
Malın piyasada fazlaca talep gören bir mal olması
•
İthalatçının önemli ölçüde yüksek bir ekonomik güce sahip olması.
Peşin ödeme şeklinin aşamaları Şekil 5.2’de gösterilmiştir.
Şekil 5.2: Peşin Ödeme Şeklinin Aşamaları
Başlangıçta ithalatçı ile ihracatçı arasında sözleşmenin imzalandığını varsaydığımızda, Şekil 5.2
sözleşme sonrası peşin ödemeye ilişkin aşamaları göstermektedir. 1. Aşamada, ithalatçı varılan anlaşmaya
istinaden ihracatın bedelini ihracatçıya verilmek üzere bankasına yatırır. 2. Aşamada ithalatçının bankası
ihracat bedelini, ihracatçının hesabına geçirilmesi için ihracatçının bankasına transfer eder. Daha sonra 3.
Aşamada, ihracatçının hesabına geçen ihracat bedeli, ihracatçıya ödenir. 4. Aşamada, ihracatçı, ihraç
malını ithalatçıya gönderir ve son aşama olan 5. Aşamada ise, ithalatçı gönderilen malı gümrükten çeker.
125
Mal Mukabili Ödeme (Cash Against Goods)
Mal mukabili ödeme, dış ticarete konu olan malın bedelinin, bu malın ithalatçı tarafından teslim
alınmasından sonra ihracatçıya ödenmesidir. Yani ihracatçı, mal bedelini almadan malı ithalatçıya
göndermektedir. Bunun yanında, ihracatçı mala ilişkin belgeleri de hazırlar ve isterse mal ile birlikte ya
da başka bir yolla ithalatçıya gönderir. Mal mukabili ödeme, ihracatçı için riskli bir ödeme şeklidir.
Çünkü ithalatçının malı teslim aldıktan sonra mal bedelini ödememe veya eksik ödeme ihtimali vardır.
İthalatçı için ise, tercih edilen bir ödeme sistemidir. Çünkü ithalatçı malı gümrükten alıp, ödemeyi
yapmadan kontrol edebilme imkânına sahiptir. Peşin ödeme şeklinin aşamaları Şekil 5.3’de gösterilmiştir.
Şekil 5.3: Mal Mukabili Ödeme Şeklinin Aşamaları
Başlangıçta ithalatçı ile ihracatçı arasında sözleşmenin imzalandığını varsaydığımızda, Şekil 5.3
sözleşme sonrası mal mukabili ödemeye ilişkin aşamaları göstermektedir. 1. Aşamada, ihracatçı malları
ithalatçının ülkesine sevk eder (gümrüğe). Bunun yanında ihracatçı, ilgili mala ilişkin belgeri de, ister
malla birlikte isterse diğer yollarla (kargo gibi) ithalatçıya gönderir. 2. Aşamada, ithalatçı kendisine gelen
ilgili belgelerle birlikte malı kendi ülkesinin gümrüğünden çeker. 3. Aşamada, ithalatçı, vadesi geldiğinde
bankasına malın bedelinin ihracatçının bankasına transfer edilmesi için müracat eder. 4. Aşamada,
ithalatçının bankası mal bedelini ihracatçının bankasına transfer eder. Son aşama olan 5. Aşamada ise,
ihracatçı bankasından mal bedelini alır.
Vesaik Mukabili Ödeme (Cash Against Documents)
Vesaik mukabili ödeme şeklinde, ihracatçı başlangıçta mal bedelini almadan, malları ithalatçıya sevk
eder. Bunu takiben ihracatçı, malı temsil eden kıymetli evrak hükmündeki belgeleri banka aracılığıyla ve
bir ödeme talimatıyla ithalatçının bankasına gönderir. İthalatçı gümrükte kendisine lazım olacak malla
ilgili belgeleri, bankasından malın bedelini ödeyerek alır ve gümrüğe gelen malı gümrükten çeker. İşte bu
şekilde işleyen ödeme şekline, vesaik mukabili ödeme şekli denir. Diğer bir ifadeyle vesaik mukabili
ödeme şekli; bankanın, ihraç bedelini tahsil ettikten ya da gelecekte bir tarihte tahsil edilmek üzere vadeli
bir poliçe düzenlendikten sonra malların çekilmesini sağlayacak belgeleri ithalatçıya teslim ettiği ödeme
şeklidir. Uluslararası ticarette yaygın olarak kullanılan bir ödeme aracıdır. Bu ödeme şekli ithalatçı için
güvenli bir ödeme şeklidir. Çünkü ödeme yapmadan önce, gümrükte olan malı kontrol etme imkânı
vardır. Dolayısıyla ihracatçı için daha riskli bir ödeme şeklidir. Çünkü eğer ithalatçı malı kabul etmezse
veya başka şekilde belgeleri almayıp ödemeyi yapmazsa, ihracatçı yurt dışına gönderdiği mallar ile ilişkili
önemli masraflara katlanmak zorunda kalacaktır. Vesaik mukabili ödeme şeklinin aşamaları Şekil 5.4’de
gösterilmiştir.
126
Şekil 5.4: Vesaik Mukabili Ödeme Şeklinin Aşamaları
Başlangıçta, diğer ödeme şekillerinde olduğu gibi, ithalatçı ile ihracatçı arasında sözleşmenin
imzalandığını varsaydığımızda, Şekil 5.4 sözleşme sonrası vesaik mukabili ödemeye ilişkin aşamaları
göstermektedir. 1. Aşamada, ihracatçı malları ithalatçının ülkesindeki gümrüğe sevk eder. 2. Aşamada,
ihracatçı aynı zamanda, mala ilişkin ilgili belgeleri (vesaikleri) bankasına teslim eder. 3. Aşamada,
ihracatçının bankası ilgili belgeleri, ithalatçının ülkesindeki bankaya (tahsil bankası) gönderir. 4.
Aşamada, ithalatçının bankası vesaiklerin geldiğini ithalatçıya bildirir ve ithalatçı ödeme yapar. 5.
Aşamada, ödemeye istinaden ithalatçı, mala ilişkin ilgili belgeleri bankadan alır. 6. Aşamada, ithalatçı
mala ilişkin ilgili belgelerle birlikte malı ülkesinin gümrüğünden çeker. Bu sırada, mala ilişkin ödemeyi
alan ithalatçının bankası, bu bedeli ihracatçının bankasına transfer eder. Bu, 7. Aşamayı gösterir. 8.
Aşamada ise, ihracatçı ilgili mala ilişkin bedeli bankasından alır. Burada 6, 7 ve 8’inci aşamaların sırası
uygulanışlarına bağlı olarak değişebilmektedir.
Kabul Kredili Ödeme (Acceptance Credit)
Kabul kredili ödeme şekli, peşin ödeme dışındaki bütün ödeme şekillerinde kullanılabilen bir ödeme
şeklidir. Dış ticarete konu olan mal bedelinin belli bir vadede ödenmesini taahhüt eden ve bu ödemeye bir
poliçenin aracı olduğu ödeme şeklidir. Diğer bir ifadeyle, malın vadeli olarak satılmasından dolayı,
ihracatçının ilgili belgelere ilave olarak, ithalatçıya veya ithalatçının bankasına imzalanması için bir
poliçe göndermesi ve mal bedelini poliçeye bağlaması esasına dayalı bir ödeme şeklidir. Bu şekilde
yapılan bir ödemede ihracatçı alacağını güvence altına almaktadır. Kabul kredili ödeme şekli, ayrı bir
ödeme şekli olmaktan ziyade, diğer ödeme şekillerinin vadeli olması durumunda, vadeli alacağın bir
poliçeye bağlanmasıyla oluşan, ek bir özellik kazanan ödeme şeklidir. Kabul kredili ödeme şeklinin
(vesaik mukabili) aşamaları Şekil 5.5’de gösterilmiştir.
Şekil 5.5: Kabul Kredili (Vesaik Mukabili) Ödeme Şeklinin Aşamaları
Başlangıçta yine ithalatçı ile ihracatçı arasında sözleşmenin imzalandığını varsayalım. Şekil 5.5
sözleşme sonrası kabul kredili ödemeye ilişkin aşamaları göstermektedir. 1. Aşamada, ihracatçı, ilgili
127
malları ithalatçının ülkesine yollar (gümrüğe). Aynı zamanda 2. Aşamada ihracatçı, mala ilişkin belgeleri
(vesaiki), vadeli bir poliçe ile birlikte bankasına verir. 3. Aşamada, ihracatçının bankası ilgili belgeleri
ithalatçının ülkesindeki tahsil bankasına gönderir. 4. Aşamada ithalatçının bankası, vesaiklerin geldiğini
ithalatçıya bildirir ve ithalatçı bunun üzerine poliçeyi kabul eder ve poliçenin arka yüzünü imzalıp,
bankaya verir. 5. Aşamada, ithalatçı, mala ilişkin ilgili belgeleri bankadan alır. Bazı durumlarda poliçenin
bir banka tarafından kabul edilmesi öngörülebilir. Bu durumda banka poliçeyi kabul eder veya
ithalatçının kabulüne aval (ithalatçının ödememesi durumunda poliçe bedelini ödeyeceğine ilişkin verdiği
güvence) verebilir. Bu durumun da 6. Aşamayı oluşturduğunu varsayalım. 7. Aşamada, ithalatçı mala
ilişkin ilgili belgelerle birlikte malı ülkesinin gümrüğünden çeker. 8. Aşamada, poliçenin ödeme vadesi
geldiğinde, ithalatçı mal bedelini bankasına öder. 9. Aşamada, mal bedelini tahsil eden ithalatçının
bankası, bu bedeli ihracatçının bankasına transfer eder. Son olarak 10. Aşamada ise, ihracatçının
bankasına ulaşan mal bedeli, ihracatçıya ödenir.
Akreditifli Ödeme (Letter of Credit – L/C)
Akreditifli ödeme, dış ticarette en çok kullanılan ödeme şekillerinin başındadır. Akreditif, ithalatçı
firmanın talebi üzerine ithalatçı firmanın ülkesindeki bir bankanın, yükleme belgelerinin bankaya teslim
edilmesi gibi gerekli şartların yerine getirilmesi durumunda, ihracatçıya mal bedelinin kendi ülkesinde
belirleyeceği bir banka vasıtasıyla ödeneceği garantisinin verilmesidir. Akreditif bir tür teminattır. Şartlı
bir ödeme taahhüdü olarak tanımlanabilir. Akreditif, bankanın ödeme taahhüdü ile malın satış bedelinin
ödenmesini teminat altına alması ve finansman kolaylığı sağlaması açısından ihracatçıya faydalı bir
ödeme şeklidir. Aynı zamanda bu tür bir ödeme şekli ithalatçı açısından da, malların ve ilgili belgelerin
eline geçmesini sağlaması; aksi takdirde, malın bedelinin ödenmeyeceğini garanti altına alması
bakımından, faydalı bir ödeme şeklidir.
Akreditifte genel olarak dört taraf vardır:
•
Akreditif amiri (Applicant): Alıcı, yani ithalatçı firmadır.
•
Amir Banka (Issuing Bank): İthalatçının isteğine bağlı olarak akreditifi açan bankadır.
•
Lehdar (Beneficiary): Adına akreditif açılan satıcı, yani ihracatçıdır.
•
Aracı Banka (Intermediary Bank): Akreditifin açıldığını lehdara (ihracatçıya) bildiren bankadır.
Aracı bankanın lehdara karşı sorumluluğu bakımından iki türü vardır. İlki, sadece akreditifin
açıldığını lehdara haber veren, ihbar bankasıdır (advising bank). İkincisi, lehdara mal bedelini
ödeme yükümlülüğünü üstlenmiş, dolayısıyla akreditife garanti vermiş olan teyit bankasıdır
(confirming bank).
Farklı türde akreditifler vardır. Fakat biz Şekil 5.6’da sadece akreditifli ödemelerdeki genel işlem
akışını inceleyeceğiz.
Şekil 5.6: Akreditifli Ödeme Şeklinin Aşamaları
128
Akreditif türleri için, Atila Bağrıaçık’ın “Uygulamalı Dış Ticaret
İşlemleri” Gözden Geçirilmiş 7. Baskı, İstanbul: Bilim Teknik Yayınevi, 2003. künyeli
kitabının 49. sayfasına bakabilirsiniz.
Başlangıçta daha önce olduğu gibi yine, ithalatçı ile ihracatçı arasında sözleşmenin imzalandığını
varsayalım. Şekil 5.6 sözleşme sonrası akreditifli ödemeye ilişkin aşamaları göstermektedir. 1. Aşamada,
İthalatçı (amir) bankasına (amir banka) ihracatçı (lehdar) lehine bir akreditif açılması için başvurur. 2.
Aşamada, Amir banka akreditifin açıldığını lehdarın ülkesindeki bankaya bildirir. 3. Aşamada,
ihracatçının bankası akreditifin açıldığını lehdara ihbar eder. 4. Aşamada, ihracatçının bankası akreditife
uygunluk verir ve teyit isteniyorsa akreditifi teyit eder ve bu konuda lehdara bilgi verir. Bunun üzerine
lehdar, akreditif metnindeki koşullara bağlı olarak malı ithalatçıya ulaşması için gümrüğe gönderir. 5.
Aşamada, ihracatçı firma, mala ilişkin vesaikleri (belgeleri) bankaya teslim eder ve mal bedelinin
ödenmesi talebinde bulunur. 6. Aşamada, ihracatçının bankası, ihracatçıdan aldığı mala ilişkin vesaikleri
amir bankaya gönderir. 7. Aşamada, amir banka ilgili vesaikleri ithalatçıya ulaştırır ve ithalatçı
borçlandırılır. 8. Aşamada, ithalatçı elindeki vesaiklerle birlikte malı gümrükten çeker. 9. Aşamada,
İthalatçının akreditif açma şekline göre ithalatçı gerekli zamanda mal bedelini amir bankaya öder. 10.
Aşamada, amir banka mal bedelini ihracatçının bankasına transfer eder. Son aşama olan 11. Aşamada ise,
ihracatçının bankası mal bedelini ihracatçıya öder.
NASIL İHRACATÇI OLUNUR?
İhracat, bir ülke sınırları içerisinde serbest dolaşımda bulunan mal ve hizmetlerin diğer ülkelere satılması
şeklinde genel bir ifade ile tanımlanabilir. İhracata dışsatım da denir. Bunun yanında İhracat
Yönetmeliğinde ihracat, “bir malın, yürürlükteki ihracat mevzuatı ile gümrük mevzuatına uygun şekilde
Türkiye gümrük bölgesi dışına veya serbest bölgelere çıkarılmasını veyahut Müsteşarlıkça ihracat olarak
kabul edilecek sair çıkış ve işlemleri ifade eder” şeklinde tanımlanmaktadır.
Biz bu başlık altında nasıl ihracatçı olunacağına değineceğiz. İhracatçı olmak sadece ihracatçı kimliğinin
kazanılması ile olmaz. İhracatçı olabilmek için ihracat sürecinin gerçekleştirilmesi gerekir. Dolayısıyla,
nasıl ihracatçı olunabileceğine geçmeden önce ihracat mevzuatı ile ilgili bazı şeylerin bilinmesi gerekir.
Bu amaçla, ilk olarak ihracat rejiminden ve ihracat yönetmeliğinde mevcut olan ihracat şekillerinden
bahsedeceğiz. Daha sonra ise fiili bir ihracat sürecinin nasıl gerçekleştirileceğini genel olarak
açıklayacağız.
İhracat Rejimi Kararı
Bir firmanın ihracat faaliyetine başlamadan önce ihracatla ilgili kanuni çerçeve hakkında bilgi sahibi
olması önemlidir. Bu bakımdan bu başlık altında detaya girmeden sadece ihracat rejimi kararı hakkında
temel bilgiler sunulacaktır.
Türkiye için İhracat Rejimi Kararı, 6 Ocak 1996 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.
Amaç
İhracat Rejimi Kararı’nın amacı, ihracatın ülke ekonomisi yararına düzenlenmesini, desteklenmesini ve
geliştirilmesini sağlamak için ihracatta yetkili mercii ve uygulanacak esasları belirlemektir.
Kapsam
Bu Karar kapsamında, ihracatla ilgili her türlü işlem; ihracatla ilgili sair mevzuat ile ikili ve çok taraflı
anlaşmalar ve bunlara istinaden çıkarılacak yönetmelik, tebliğ ve talimatlar çerçevesinde yürütülür.
129
Yetki
İhracatta yetkili merci, Dış Ticaret Müsteşarlığı’nın bağlı olduğu Bakanlıktır. Bakanlık şu yetkilere
sahiptir:
a.
İhracatın her aşamasında gözetim, denetim ve yönlendirilmesine ilişkin her türlü önlemleri
almaya, ihracatla ilgili işlemleri her safhada izlemeye ve bu hususlarla ilgili düzenlemeleri
yapmaya, ihracata ilişkin bilgi ve belgeleri istemeye ve ihracatı bu Karar çerçevesinde
yürütmeye,
b.
Piyasalarda meydana gelen olağan dışı bir gelişme, ihracata konu malda görülen yetersizlik,
kamu güvenliği, kamu ahlakı, insan sağlığı, hayvanların, bitkilerin veya çevrenin korunması
amacına yönelik tedbirler, sanatsal, tarihi ve arkeolojik değer taşıyan metanın korunması
nedenleriyle ihracatta kısıtlama veya yasaklama getirmeye,
c.
Gerektiğinde ihracatı müsaadeye veya kayda bağlamaya, ihracatta miktar kısıtlaması
uygulamaya,
d.
Bağlı muamele, takas ve dolaylı offset gibi karşılıklı ticaret uygulamalarının usul ve esaslarını
gerektiğinde sektör ve/veya ülke bazında belirlemeye,
e.
Transit ticaret, geçici ihracat, bedelsiz ihracat ve ticari kiralama yolu ile yapılacak ihracat ile
yurt dışında inşaat, tesisat ve montaj işi alan müteahhitlerin yapacağı ihracatı düzenlemeye,
f.
İhracat politikalarında bir bütünlük sağlanması için ilgili kurum ve kuruluşların ihracata yönelik
faaliyet ve kaynaklarını koordine etmeye,
g.
Alıcı ülkelerce ihracatımızın kısıtlanmasına ilişkin olarak alınacak tedbirlerin kaldırılmasına,
etkilerinin asgariye indirilmesine veya iyileştirilmesine ilişkin görüşmeler yapmaya, yaptırmaya
ve varılan anlaşma hükümlerinden doğan yükümlülüklerin yerine getirilmesini sağlamaya,
h.
İhracata konu tarım ürünlerinin desteklenmesine yönelik hazırlıkları yapmaya, destekleme
stoklarının ihracat yoluyla değerlendirilmesine ilişkin esasları tespit etmeye, uygulamaya veya
uygulanmasını sağlamaya,
ı. Madde ve/veya ülke bazında ihracatla ilgili, yurt dışında düzenlenecek fuarlar da dahil, tanıtım
ve pazarlama politika ve faaliyetlerinin esaslarını belirlemeye ve ilgili kuruluşlar nezdinde takip
ve koordine etmeye,
i.
Kalkınma planları ve yıllık programlardaki ekonomik ve sosyal hedeflere ulaşılabilmesini
teminen yapılacak faaliyetlerin gerçekleştirilmesi amacıyla; uluslararası kuruluşlara olan
yükümlülükler ile iç ve dış piyasa şartları ve diğer ülkelerin madde politikalarına ilişkin
uygulamaları da göz önünde tutularak, ihracata konu ürünlere rekabet gücü kazandırıcı
çalışmalar ve düzenlemeler yapmaya,
j.
Genel ihracat politikası hedefleri çerçevesinde, Türkiye İhracat Kredi Bankası (Eximbank)
tarafından ihracatla ilgili olarak gerçekleştirilecek programları müştereken tespit etmeye,
k.
Yayımlanacak tebliğler çerçevesinde ihracatçı şirketlere “Dış Ticaret Sermaye Şirketi”,
“Sektörel Dış Ticaret Şirketi” veya öngörülecek ihracat modellerine uygun statüler vermeye,
geri almaya ve bunların hak, yetki ve sorumluluklarını tespit etmeye.
Bu Karar kapsamında yapılacak desteklemenin kaynağını 88/l3384 sayılı Karar’ın l’inci maddesi
uyarınca oluşturulan, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası nezdindeki Destekleme ve Fiyat İstikrar Fonu
ile ilgili diğer fon ve kaynaklar teşkil eder.
Dış Ticaret Müsteşarlığı’nın bağlı olduğu Bakanlık, yukarıda sayılan yetkilerin kullanılması sırasında,
mevzuat hükümleri çerçevesinde; İhracatçı Birlikleri, Türkiye İhracatçılar Meclisi, İhracatı Geliştirme
Etüd Merkezi, uluslararası gözetim şirketleri ve ilgili diğer kurum ve kuruluşları görevlendirebilir.
130
İhracat Serbestisi ve İhracatın Koordinasyonu
Kanun, kararname ve uluslararası anlaşmalarla ihracı yasaklanmış mallar dışında kalan bütün malların
ihracı, yukarıdaki (b) bendi hariç olmak üzere, bu Karar çerçevesinde serbesttir.
Kamu kurum ve kuruluşları, madde bazında miktar veya dönem itibariyle ihracatın kısıtlanmasına veya
yasaklanmasına yönelik kanun ve kararnamelerin hazırlanması aşamasında Dış Ticaret Müsteşarlığı’nın
bağlı olduğu Bakanlığın görüşünü alırlar.
İhracat faaliyetlerinin koordineli bir şekilde yürütülebilmesini teminen ilgili kurum ve kuruluşların kendi
mevzuatları uyarınca ihracata yönelik olarak alacakları kararlar ile alım ve satımı ilgili mevzuatla belirli
bir merciin iznine bırakılmış malların ihracına ilişkin esas ve uygulamaların tespiti aşamasında Dış
Ticaret Müsteşarlığı’nın bağlı olduğu Bakanlığın uygun görüşü alınır.
İhracat işlemlerinde, ilgili mevzuatla belirlenmiş olanlar dışında hiçbir belge aranmaz. Kamu kurum ve
kuruluşları, ihracat işlemlerinin azami ölçüde süratle tamamlanmasını teminen gerekli düzenlemeleri
yaparlar.
İhracı Yasak ve Ön İzne Bağlı Mallar
Kanun, kararname ve uluslararası anlaşmalarla ihracı yasaklanmış veya belli bir merciin ön iznine
bağlanmış olan mallar grubuna, bu Karar’ın Ek’inde yer alan mallar ilave edilmiştir.
EK- A) Kanun, Kararname ve Uluslararası Anlaşmalarla İhracı Yasaklanmış Olan Mallar Grubuna İlave
Edilen Maddeler
1.
11.8.1995 tarih ve 22371 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Doğal Çiçek Soğanlarının
Sökümü, Üretimi ve İhracatına Ait Yönetmelik kapsamında; ihracatı yasak olan doğal çiçek
soğanları.
2.
Odun
3.
Sığla
4.
Yalankoz
5.
Datça hurması
EK- B) Kanun, Kararname ve Uluslararası Anlaşmalarla İhracı Belli bir Merciin Ön İznine Bağlı
Mallar Grubuna İlave Edilen Maddeler
1.
11.8.1995 tarih ve 22371 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Doğal Çiçek Soğanlarının
Sökümü, Üretimi ve İhracatına Ait Yönetmelik kapsamında; ihracat amacıyla doğadan elde
edilmesi kontenjanla veya başka herhangi bir kayıtla sınırlandırılan doğal çiçek soğanları
2.
Damızlık büyük ve küçükbaş hayvan
İhracat Şekilleri
İhracat işleminin başlaması için ihracatçıların, İhracatçı Birlikleri Genel Sekreterliğine onaylattıkları
gümrük beyannamesi ile ihracatın yapılacağı gümrük idaresine başvurmaları gerekir.
İhracat çeşitli şekillerde yapılabilir. Şimdi bu ihracat şekillerini inceleyelim.
Ön İzne Bağlı İhracat
İhracı uluslararası anlaşma, kanun, kararname ve ilgili sair mevzuat uyarınca belli bir merciin ön iznine
bağlı malların ihracatında, ilgili mercilerden ön izin alındıktan sonra ihracat mevzuatı hükümleri
uygulanır.
131
Kayda Bağlı İhracat
Gümrük beyannamesinin, ihracattan önce İhracatçı Birlikleri Genel Sekreterliğince kayda alındığı ihracat
şeklidir. İhracı kayda bağlı mallar, Müsteşarlıkça yayımlanacak Tebliğ ile belirlenir.
İhracı Kayda Bağlı Mallara İlişkin Tebliğ kapsamındaki malların ihracından önce gümrük
beyannamelerinin İhracatçı Birlikleri Genel Sekreterliğince kayda alınması gerekir.
İhracatçı Birlikleri Genel Sekreterliğince kayda alınmış gümrük beyannamesinin gümrük idarelerine
sunulma süresi, İhracatçı Birlikleri Genel Sekreterliğinin onay tarihinden itibaren uzatılmamak üzere otuz
gündür. Ancak, ülkemiz ihraç ürünlerine miktar kısıtlaması uygulayan ülkelere yapılan, kısıtlama
kapsamındaki malın ihracına ait kayıt meşruhatı düşülerek onaylanmış gümrük beyannamelerinin gümrük
idarelerine sunulma süresi, otuz günden daha kısa veya daha uzun olarak Müsteşarlıkça belirlenebilir.
Kredili ihracat
İkili veya çok taraflı kredi anlaşmaları dışında kalmak koşuluyla, ihracat bedelinin Kambiyo
Mevzuatı’nda öngörülen süreleri aşacak biçimde yurda getirilmesine imkan tanıyan ihracat şeklidir. 12
Temmuz 2008 tarih ve 26934 numaralı Resmi Gazete’de yayımlanan yönetmelik ile kaldırılmıştır.
Konsinye ihracat
Konsinye İhracat, kesin satışı daha sonra yapılmak üzere yurt dışındaki alıcılara, komisyonculara,
ihracatçının yurt dışındaki şube veya temsilciliklerine mal gönderilmesidir. Konsinye ihracat başvuruları
ilgili İhracatçı Birlikleri Genel Sekreterliğine yapılır.
Madde ve/veya ülke politikası açısından Müsteşarlıkça getirilebilecek düzenlemeler kapsamındaki
mallarla ilgili konsinye ihraç talepleri Müsteşarlığın görüşü alındıktan sonra, bunun dışında kalan mallara
ilişkin talepler ise doğrudan İhracatçı Birlikleri Genel Sekreterliğince sonuçlandırılır.
İhracatçı Birlikleri Genel Sekreterliğince konsinye ihracat olarak
beyannamelerinin otuz gün içinde gümrük idarelerine sunulması gerekir.
onaylanmış
gümrük
İhracatçılar, konsinye olarak gönderilen malların kesin satışının yapılmasından sonraki otuz gün içinde
durumu, kendileri tarafından düzenlenmiş kesin satış faturası veya örneği ve gerekli diğer belgeler ile
birlikte izni veren İhracatçı Birlikleri Genel Sekreterliğine bildirir.
Konsinye olarak gönderilen malın ihraç tarihinden itibaren bir yıl içinde kesin satışının yapılması
gerekir. Bu süre, haklı ve zorunlu nedenlere istinaden müracaat edilmesi halinde, izni veren İhracatçı
Birlikleri Genel Sekreterliğince iki yıl daha uzatılabilir.
Konsinye olarak gönderilen malın, konsinye ihraç izin süresi içinde satılamaması halinde, malın
gümrük mevzuatı çerçevesinde yurda getirilmesi gerekir.
Yurt Dışı Fuar ve Sergilere Katılım ve İhracat
Ülkemizi temsilen katılınacak uluslararası yurt dışı fuar ve sergiler Müsteşarlık tarafından belirlenir.
Uluslararası ticari fuarlara ve sergilere, gerek ülkemizi temsilen ulusal düzeyde gerekse bireysel olarak
katılacak firma ve kuruluşlarca yurt dışına gönderilecek bedelli veya bedelsiz mallar ile yurt dışında
düzenlenecek bilim, sanat, kültür veya tanıtım amaçlı fuar/sergi, konferans, seminer gibi etkinliklere kişi
veya kuruluşlarca gönderilecek bedelli veya bedelsiz malların yurt dışına çıkışıyla ilgili başvurular
doğrudan ilgili gümrük idarelerine yapılır. Gümrük idareleri söz konusu malların yurt dışına çıkışı için
yapılan talepleri ilgili mevzuat çerçevesinde inceleyip sonuçlandırır.
Uluslararası ticari fuar ve sergilerde sergilenmek üzere yurt dışına çıkarılan malların kesin satışına
ilişkin talepler, geçici çıkışa esas gümrük beyannamesinin İhracatçı Birlikleri Genel Sekreterliğince
onaylanmasını müteakip gümrük idarelerince sonuçlandırılır.
132
İthal Edilmiş Malın İhracı
Gümrük mevzuatı çerçevesinde serbest dolaşıma girmiş yeni veya kullanılmış malın ihracı genel esaslar
çerçevesinde yapılır. Ancak, daha önce ithal edilmiş bir malın ihracatında, ihracatın teşvik ve
geliştirilmesi araçlarından yararlanılamaz.
Serbest Bölgelere Yapılacak İhracat
Serbest bölgelere yapılacak ihracat, ulusal sınırlar içinde olmasına rağmen, gümrük sınırları dışında olup,
ihracat mevzuatı hükümlerine tabidir. Serbest bölge,bir ülkenin sınırları içerisnde olmasına rağmen,
gümrük hattı dışında sayılan, ülkedeki geçerli ticari, mali ve ekonomik alanlara ilişkin hukuki ve idari
düzenlemelerin hiç uygulanmadığı veya kısmen uygulandığı, sınai ve ticari faaliyetler için daha geniş
imkanların tanındığı ve fiziki olarak ülkenin diğer kısımlarından ayrılan yerlerdir. Bu durumda,
Türkiye’den herhangi bir serbest bölgeye yapılacak mal sevkiyatı ihracat kapsamına girmektedir.
Bedelsiz İhracat
Bedelsiz ihracat, yürürlükteki Kambiyo Mevzuatı çerçevesinde bedelinin yurda getirilmesi zorunlu
olmayan ihracat şeklidir. Bedelsiz olarak ihraç edilebilecek mallar şu şekildedir:
a.
Gerçek veya tüzel kişiler tarafından götürülen veya gönderilen hediyeler, miktarı ticari
teamüllere uygun numuneler ile reklam ve tanıtım malları, yeniden kullanıma veya geri
dönüşüme konu ithal edilmiş mal ve ambalaj malzemeleri,
b.
Daha önce usulüne uygun olarak ihraç edilmiş malların bedelsiz gönderilmesi ticari örf ve
adetlere uygun parçaları, fireleri ile garantili olarak ihraç edilen malların garanti süresi içinde
yenilenmesi gereken parçaları,
c.
Yabancı misyon mensuplarının, Türkiye'de çalışan yabancıların, yurt dışına hane nakli suretiyle
gidecek Türk vatandaşlarının, daimi veya geçici görevle yurt dışına giden kamu görevlilerinin,
bu durumlarının ilgili mercilerce belgelenmesi şartıyla, beraberlerinde götürecekleri,
gönderecekleri veya adlarına gönderilecek mal ve taşıtlar,
d.
Yurt dışında yerleşik tüzel kişiler, yabancı turistler ve yurt dışında ikamet eden Türk
vatandaşlarının beraberlerinde götürecekleri, gönderecekleri veya adlarına gönderilecek mal ve
taşıtlar,
e.
Kamu kurum ve kuruluşları, belediyeler ve üniversitelerin; görevleri veya anlaşmalar gereği
gönderecekleri mal ve taşıtlar,
f.
Savaş, deprem, sel, salgın hastalık, kıtlık ve benzeri afet durumlarında; kamu kurum ve
kuruluşları, belediyeler, üniversiteler, Kızılay ile kamu yararına çalışan dernek ve vakıfların
gönderecekleri insani yardım malzemeleri.
(a) ve (b) bendlerinde yer alan mallardan, değeri 250.000 (yüzbin) ABD dolarına kadar olanlar ile
değer ve miktarına bakılmaksızın (e) ve (f) bendlerinde belirtilen malların bedelsiz ihracat izni
başvuruları doğrudan ilgili gümrük idaresine yapılır.
(a) ve (b) bendlerinde yer alan mallardan, değeri 250.000 (yüzbin) ABD doları ve üzeri olanların
bedelsiz ihracat izni başvuruları ise, Bedelsiz İhracat Formu doldurularak İhracatçı Birlikleri Genel
Sekreterliklerine yapılır.
İhracatçı Birlikleri Genel Sekreterlikleri verdikleri bedelsiz ihraç izinlerinin bir örneğini talep
sahibine, bir örneğini de ilgili gümrük idaresine intikal ettirirler. Bedelsiz ihraç izinlerinin geçerlilik
süresi bir yıldır.
(c) ve (d) bendleri çerçevesinde yapılacak bedelsiz ihracata, doğrudan gümrük idaresince izin verilir.
(e) bendi kapsamında yapılacak bedelsiz ihracata da, ilgili gümrük idarelerince izin verilir.
133
Kanun, Kararname ve uluslararası anlaşmalarla ihracı yasaklanmış malların bedelsiz ihracatına izin
verilmez. İhracı ön izne bağlı malların bedelsiz olarak ihraç edilmesi de, ancak ilgili merciin ön iznine
istinaden mümkündür.
Bedelsiz ihracata konu mal, ihracatta uygulanan desteklerden yararlandırılmaz. Bunun yanında, (a),
(c), (d), (e) ve (f) bendleri kapsamında yapılacak bedelsiz ihracatta, İhracatçı Birliğine üye olma şartı
aranmaz
Ticari Kiralama Yoluyla Yapılacak İhracat
Ticari kiralama yoluyla yapılan ihracat, malların kira bedeli karşılığı belirli bir süre kullanılmak üzere
geçici olarak Türkiye gümrük bölgesi dışına veya serbest bölgelere çıkarılmasını ifade eder. Ticari
kiralama yoluyla yapılacak ihracat gümrük mevzuatı hükümlerine tabidir.
Bağlı Muamele veya Takas Yoluyla Yapılacak İhracat
Bağlı muamele veya takas yoluyla yapılacak ihracat, “Karşılıklı Ticaret” olarak da adlandırılan, ödemenin
para yerine mal ile yapıldığı ihracat şeklidir. Burada, ihraç edilen malın tümüne veya bir bölümüne
karşılık; mal, hizmet veya teknoloji alınmaktadır. Bu ihracat şekli çoğunlukla finansman sorunu yaşayan
ülkeler için uygulanmaktadır.
Yurt Dışı Müteahhitlik ve Teknik Müşavirlik Hizmetleri Kapsamında
Yapılacak İhracat
Yurt dışı müteahhitlik ve teknik müşavirlik hizmetleri kapsamında yapılacak ihracat, yurt dışında
üstlenilen inşaat, tesisat, montaj, mühendislik, proje, müşavirlik, işletme, bakım ve onarım gibi işlerle
ilgili her türlü makine, teçhizat ve ekipmanın geçici ihracatına ilişkin başvurular ile üstlenilen projede
kullanılacak inşaat malzemeleri ve işçilerin ihtiyacı olan tüketim maddelerinin geçici ve kesin ihracatını
ifade eder. Bu ihracat şekline ilişkin başvurular, Dış Ticaret Müsteşarlığı Anlaşmalar Genel Müdürlüğüne
yapılır. Başvuru işlemi bir dilekçeye aşağıdaki belgeler eklenerek yapılır:
•
Yurt dışında alınan işe ait sözleşmenin bir örneği,
•
"İş Alındı Belgesi" ve varsa "Yurt Dışı İş Deneyim Belgesi" örnekleri,
•
Firmanın ana statüsünün yayımlandığı ticaret sicili gazetesinin aslı, var ise tadil asılları veya
noter veya ticaret memurluğu tarafından tasdikli örnekleri,
•
Ticaret veya sanayi odasına kayıt belgesi ile imza sirkülerinin aslı veya noter tasdikli örneği,
•
Başvuru sahibi tarafından doldurulacak "Yurt Dışı Müteahhitlik ve Teknik Müşavirlik
Hizmetleri Kapsamında Yapılacak İhracata/İthalata İlişkin Başvuru Formu"ndan 2 nüsha (Şekil
5.1’de bu başvuru formu örneği gösterilmiştir).
Yukarıda sayılan belgelerde başvuru tarihi sonrasında herhangi bir değişiklik olması durumunda
firma, değişiklikleri ilgili belgelerle 1 ay içerisinde Genel Müdürlüğe bildirir.
134
Şekil 5.1: Yurt Dışı Müteahhitlik ve Teknik Müşavirlik Hizmetleri Kapsamında Yapılacak İhracata/İthalata İlişkin Başvuru
Formu
Offset Kapsamında Yapılacak İhracat
Offset kapsamında yapılacak ihracat, kamu kuruluşları tarafından açılan uluslararası ihaleler
çerçevesinde, ihaleyi kazanan firma veya kuruluş tarafından, Türkiye’de üretilen malların, gelir ve
giderleri Türkiye’de kaydedilen yurt dışı müteahhitlik hizmetlerinin ve diğer hizmetlerin yeni alıcılara
ihracatı veya mevcut alıcılara yönelik ihracat artışı ile taahhüt gereğince Türkiye’nin mevcut ihracat
potansiyelinin geliştirilmesine yönelik Müsteşarlıkça onaylanan diğer işlemleri ifade eder.
Bu ticaret biçimi kamu kuruluşları tarafından açılan savunma alanına yönelik olmayan ve bedeli en az
5.000.000 (Beş milyon) ABD Doları olan uluslararası ihalelerde, ihaleleri kazanan yabancı
firma/kuruluşların ihaleleri açan kamu kuruluşlarına yönelik offset taahhütlerini kapsar.
Transit Ticaret
Transit ticaret, yurt dışında veya serbest bölgede yerleşik bir firmadan ya da antrepodan satın alınan
malın, ülkemiz üzerinden transit olarak veya doğrudan doğruya yurt dışında veya serbest bölgede yerleşik
bir firmaya ya da antrepoya satılmasını ifade eder.
Uluslararası anlaşmalarla ticareti yasaklanmış mallar ile Müsteşarlığın madde politikası itibariyle
transit ticaretinin yapılmasını uygun görmediği mallar transit ticarete konu olamaz. İthalat ve ihracat
yapılması yasaklanmış ülkelerle transit ticaret yapılamaz.
İhracat Süreci Nasıl İşler?
İhracat işlemelerinde izlenecek süreçler, ihracat yapılacak ülkeye, ihracat şekline ve ihraç edilecek ürüne
göre değişmektedir. Dolayısıyla, ihracat yapılacak ülkeye, ihracat şekline ve ihraç ürününe göre
hazırlanacak belgeler ve izlenecek süreçler de farklı olabilmektedir. Örneğin Avrupa Birliği'ne (AB) üye
ülkelere, Avrupa Serbest Ticaret Anlaşması (EFTA) ülkelerine, Serbest Ticaret Anlaşmaları (STA)
kapsamında ya da Genel Preferanslar Sistemi (GSP) kapsamında Türkiye’ye tavizli gümrük oranları
uygulayan ülkelere yapılacak ihracatlar için düzenlenmesi gereken belgeler, müracaat edilecek kurum ve
135
kuruluşlar ile işlemlerde izlenmesi gereken süreçler değişebilmektedir. Bunun yanında, ihraç ettiğiniz
ürün açısından, bazı malların ihracatı yasaktır. Bazılarınınki önceden belirli bir kurumdan alınacak izine
tabidir. Dolayısıyla, biz bu başlık altında ihracat sürecinin genel yapısından bahsedeceğiz.
İhracat sürecinin çeşitli aşamaları vardır. Bu kısımda ihracat sürecinin çeşitli aşamaları belirtilecektir.
Değerlendirme Aşaması
İhracata karar vermeden önce firmanın iyi bir değerlendirme yapması gerekir. Çünkü ihracat; idari, mali
ve üretim ile ilgili kaynakların kullanımını gerektirir. Bu nedenle, firmanın ihracat sürenin içine aktif
olarak girmeden önce değerlendirme yapması ve çeşitli sorulara cevap vermesi önem arz etmektedir.
Firmanın cevaplaması gereken sorulardan bazıları şunlardır:
•
Firma yurt içi pazarda başarılı mıdır? Ürünün pazar payı nedir?
•
Firmanın ihracat yapmaktaki amacı nedir? Firmanın ürünü, dış pazarlara uygun mudur? Firma risk
almaya istekli midir?
•
Firma içerisinde ihracat bölümü yeterli midir? Yeni elemanlara ihtiyaç var mıdır?
•
Firma veya çalışanları, dış pazarlar ve ihracat konularında deneyimli midirler?
•
Firmanın sunduğu ürün veya hizmet dış pazarlarda tutunabilir mi? Ürün veya hizmet rekabetçi midir?
•
Firma hangi dış pazarlara açılmayı hedeflenmektedir? Bu pazarlardaki rakipleri kimlerdir?
•
Firmanın alt yapısı ve üretim kapasitesi dış pazarlara açılmak için yeterli midir?
•
Firmanın ürünü; gümrük vergileri, kotalar ve diğer tarife dışı engeller tarafından kısıtlanmakta mıdır?
•
Ürünün etiketlenmesine ve ambalajlanmasına ilişkin zorunluluklar nelerdir?
•
Firmanın dış pazarlara açılmak için finansal yapısı yeterli mi?
•
Firmanın dış pazarda oluşturacağı fiyat, maliyetle karşılaştırıldığında yeterli karı sağlıyor mu?
Bir firma ihracata girişmeden önce yukarıdaki gibi benzer sorulara cevap aramalıdır. Çünkü firmanın
cevaplaması gereken bu gibi sorular, firmanın ihracata kalkışmasının firma için iyi bir karar olup
olmadığı konusunda yol gösterici olabilecektir. Bununla birlikte, ihracata girecek firmaların kendilerine
yol haritası niteliğinde olabilecek ihracat planı da yapmaları önemlidir. İhracat planı, firmanın doğru
stratejiler belirlemesine yardımcı olacaktır. Bu şekilde, ihracatın sağlayacağı faydalar ve riskler, pazara
girerken karşılaşılabilecek koşullar, bu koşullara bağlı olarak yapılması gerekenler, ihracat için gerekli
kaynaklar ve firmanın neye ihtiyaç duyacağı daha gerçekçi ve açık bir şekilde görülmüş olacaktır. İhracat
planının içeriğinde, firmanın değerlendirilmesi, sektörün değerlendirilmesi, hedef pazarların seçimi, hedef
pazarlara yönelik stratejilerin belirlenmesi, finansal değerlendirme ve risk analizi aşamaları bulunur. Bu
şekilde firma, ihracat yaparken karşılaşabileceği engeller hakkında bilgi sahibi olacaktır. Özetle ihracat
planı bir firmaya aşağıdaki hususlarda yardımcı olacaktır:
•
İhracattan ne beklediğini belirlemesinde,
•
İhracattan beklediği amaçlara ulaşmak için neler yapması gerektiği konusunda,
•
Bu süreçte karşılaşabileceği engelleri görmesinde,
•
İhracat yaparken pazar hakkında sahip olması gereken bilgileri toplamasında,
•
İhracat yapmak için gerekli finansman, insan kaynağı, çevre (network) ve bilgiyi önceden
hesaplayabilmesine,
•
Başarılı ihracat stratejilerinin doğrulanmasına,
•
Başarısız olabilecek ihracat stratejilerinin uygulamaya geçmeden fark edilmesine.
Örnek ihracat planı için http://www.ibp.gov.tr/ig/pdfs/ornek_plan.pdf
adresine bakabilirsiniz.
136
İhracatçı Kimliğinin Kazanılması
Bir firma, ihracata başlamadan önce yukarıdaki gibi bir değerlendirme yaptıktan sonra, ihracatın kendine
uygun ve kazançlı olduğunu düşünüyorsa, ihracat yapmaya karar verebilir. Bunun için de ilk olarak
ihracatçı kimliğini kazanması gerekir. Bu başlıkta ihracatçı kimliğinin nasıl elde edileceğini
açıklayacağız.
İhracat Yönetmeliğinde ihracatçı; “ihraç edeceği mala göre ilgili İhracatçı Birlikleri Genel Sekreterliğine
üye olan, vergi numarasına sahip gerçek veya tüzel kişiler ile tüzel kişilik statüsüne sahip olmamakla
birlikte yürürlükteki mevzuat hükümlerine istinaden hukuki tasarruf yapma yetkisi tanınan ortaklıkları”
şeklinde tanımlanmıştır.
İhracatçı olmak öyle sanıldığı kadar zor değildir. İhracatçı olmak için herhangi bir belge veya izin
sertifikası sahibi olmak gerekmemektedir. İhracatçılar Birliğine üye olan her Türk vatandaşı ve firması
yasal olarak ihracat yapabilir. Bu aşamada ilgili İhracatçılar Birliğine üye olmak için, firmada imza
yetkisine sahip olan kişiler, ilgili birliğe veya şubelerine şu belgeler ile başvurmalıdırlar:
•
Dilekçe (İlgili birlikten alınan, matbu dilekçe formu kullanılacak)
•
Vergi Levhası (İlgili vergi dairesinden tasdikli fotokopisi)
•
İmza sirkülerinin fotokopisi
•
Taahhütname (İhracatçılar Birliğinden temin edilecektir)
•
Özel ve tüzel firmalar için ticaret sicil gazetesinin fotokopisi
•
Esnaf ve sanatkarlar için Türkiye Esnaf ve Sanatkarlar Odasından alınan ve esnaf sicil numarası
ile üretim faaliyetinde bulunduğunu gösteren "faaliyet belgesi”
•
Joınt venture ve konsorsiyumlar için, durumlarını gösterir ortaklık sözleşmesi
http://www.immib.org.tr/tr/uyelik-istenen-belgeler.html
Hedef Pazar Seçimi
İhracatçı kimliğinin kazanılmasından sonraki ihracat süreci aşaması hedef pazarın seçimidir. Bu aşama
ihracatçı firma için en kritik aşamalardan biridir. Hedef pazarın bulunması aşamasında firmanın ihracat
bölümünde çalışacak personelin yabancı dile, özellikle İngilizce’ye, hakim olması gerekir. Bunun yanında
firmanın ürünü hedef pazarda yükselen bir talebe sahip olmalıdır. Bu talep, pazar araştırması yolu ile
belirlenmelidir. Firma hedef pazar seçerken aşağıdaki noktalara dikkat etmelidir:
•
Firma, pazardaki rekabet yapısına dikkate etmelidir. Çünkü güçlü rakiplerin çok olduğu
pazarlarda müşteri bulmak ve başarılı olmak, daha az rakibin bulunduğu pazarlara göre çok daha
zordur.
•
Belirlenecek hedef pazarların büyüklüğü ve pazarda bulunan potansiyel müşterilerinizin sayısı,
müşteri bulmak ve ihracatta başarılı olmak için harcanacak kaynaklarla orantılı olmalıdır.
•
Hedef pazarlarda, firmanın kendi ülkesinde alıştığından farklı olarak, müşterilerin ve ülkelerin
kültürel, ekonomik, bürokratik farklılıkları olabilir. Bu farklılıkların bilinmesi ve ona göre
ihracat sürecinin yönetilmesi gerekir.
•
Hedef pazardaki müşterilerin istek ve ihtiyaçlarının neler olduğunun iyi tespit edilmesi ve buna
yönelik ürün ve hizmetlerin sunulması gerekir. Bunun için de hedef pazarlar hakkında detaylı
bilgi toplamak lazımdır.
Hedef pazarla ilgili toplanması gereken önemli bazı bilgileri şu şekilde sıralayabiliriz:
•
Sosyal ve ekonomik yapı ile ilgili bilgiler
•
Demografik yapı ile ilgili bilgiler
•
Kültürel yapı ve yaşam tarzı ile ilgili bilgiler
137
•
Coğrafi konumla ilgili bilgiler
•
Tüketiciler ile ilgili bilgiler
•
Rakipler ile ilgili bilgiler
•
Teknolojik ve endüstriyel yapı ile ilgili bilgiler
•
Politik ve hukuki durum ile ilgili bilgiler
•
Dağıtım kanalları ile ilgili bilgiler
Bu aşamada etkin bir pazar araştırmasının yapılması gerekir. Pazar potansiyelinin ölçülmesi ve
değerlendirilmesi, pazar araştırması kapsamı içinde yer alan iki önemli kavramdır. Pazar potansiyelinin
ölçülmesi, hedef pazarın işletmenin ürününü satın alabilecek güce sahip olup olmadığının tespitidir. Eğer
müşterilerin işletmenin ürününü satın alacak parası yoksa firmanın bu pazarla ilgili amaçlarına ulaşması
mümkün değildir. Pazarın değerlendirilmesi ise, hedef pazardaki müşterilerin firmanın ürününü almayı
isteyip istemediğinin tespitidir. Çünkü müşterilerin parası olabilir ama bu parayı işletmenin ürünlerine
harcamaya istekli olmayabilirler. Pazar araştırması firmaya; stratejisini gözden geçirme, doğrulama, daha
iyi konumlandırma ve bölümlendirme yapma imkânı vermektedir.
Dış pazar araştırmasında, masa başı araştırması ve yerinde alan araştırması olmak üzere birbirini
tamamlayan iki yöntem mevcuttur. Uluslararası pazarlara yönelik pazar araştırması oldukça maliyetlidir.
Bu yüzden ilk olarak masa başı araştırması yapılır. Bu konuda, dünyadaki olaylar günü gününe takip
edilir, ticari ve ekonomik istatistiklerin analizi yapılır, çeşitli yerlerdeki uzmanların görüşleri alınır,
devletin sağladığı desteklerden ve internet gibi kaynaklardan yararlanılır. Yerinde pazar araştırması ise,
hedef pazarda yüz yüze görüşmeler, anket uygulamaları, mağaza ziyaretleri, gözlemler ve ürün test etme
gibi yöntemlerle uygulanmaktadır.
Dış pazar araştırması hangi yöntemlerle yapılır?
Müşteri Bulma
Firmanın müşterisi, çoğunlukla firmalar olabileceği gibi, son kullanıcı olan tüketiciler de olabilir.
Firmanın müşteriye malını anlatması için satış, pazarlama, tanıtım yöntemlerini kullanması gerekir.
İhracat pazarlaması, ihraç ürününün satışına yardımcı olur. Hedef pazarlara satış yapmak ya da satışları
artırmak için kullanabilecek tüm araç ve gerçekleştirilecek tüm faaliyetler, ihracat pazarlamasıdır. İhracat
pazarlamasının amacı, potansiyel müşterilerle iletişim kurmaktır. Firma, ihracata uygun, alıcının istekleri
ve beğenileri doğrultusunda bir ürünü olduğunu potansiyel müşterilerine duyurmalıdır. Bunun yanında,
ürününün müşterilerin kullanımına hazır ve ihtiyaçlarını karşılamaya uygun olduğunu da potansiyel
müşterilerine duyurmalıdır. Firmanın ürününün mesajı, müşterinin ilgisini çekecek biçimde ilginç ve
dikkatlice düşünülmüş olmalıdır. Firmanın potansiyel müşterilerine ulaşmak için faydalanabilecekleri
kaynakları şu şekilde ifade edebiliriz:
•
Müşteri ile iletişimde pazar hakkında daha fazla bilgisi olan yerel ortaklardan faydalanılabilir,
•
Uluslararası deneyimi olan bir reklam veya tanıtım ajansından profesyonel destek alınabilir,
•
Potansiyel müşterilere mektup, elektronik postalar gönderilebilir veya telefonla tanıtım
yapılabilir,
•
Müşteri ile iletişim kurmak için; gazeteler, dergiler, radyolar, televizyonlar ve internet
sitelerinden yararlanılabilir. Ayrıca firma, broşürler ve posterler bastırarak, standlar açarak, fuar
ve sergilere katılarak da müşteriye ulaşmaya çalışabilir.
138
Dağıtım Kanallarının Seçimi
Hedef pazarların seçilip, müşterilerin de bulunmasından sonra yapılacak şey, müşterilere ürünlerin nasıl
ulaştırılacağıdır; yani, dış pazara nasıl girileceğidir. Burada dağıtım kanallarının seçimi sorunu ortaya
çıkar. Dağıtım en genel tanımı ile, ticarete konu olan malların üreticiden tüketiciye doğru yerde ve doğru
zamanda ulaştırılması işidir. Dağıtım kanalı ise, malların üreticiden tüketiciye ulaştırılması sırasında
izlenen rotadır.
İhracat yoluyla bir pazara giriş iki şekilde olur: Doğrudan ihracat ve dolaylı ihracat. Firma dış
pazarlara doğrudan ihracat yoluyla ulaşırken aracı kullanmayabilir. Fakat bu şık, zor bir tercihtir. Firmalar
daha çok, ihracatta iç pazara göre farklı risk ve belirsizliklerin üstesinden gelebilmek için yerel aracılara
ihtiyaç duyarlar. Doğrudan ihracatta en çok kullanılan aracı türleri; distribütör, satış temsilcisi ve
acentedir.
Distribütörün, satış temsilcisinden ve acenteden farkı nedir?
Müzakere ve Sözleşme İmzalanması
İhracat sürecinin bu aşamasında ihracatçı, potansiyel müşteriyle (ithalatçıyla) malın dış ticaretine ilişkin
olarak müzakere eder. Dış ticarette müzakere, tarafların (ihracatçı ile ithalatçının) birbirlerini ikna etmeye
çalıştıkları bir süreçtir. Eğer taraflar arasında anlaşma sağlanırsa, bu durumda sözleşme imzalanır.
Dolayısıyla, bütün sözleşmeler bir müzakere sürecinin sonunda ortaya çıkar.
Anlaşmanın yazılı bir metne dökülmesi önemlidir. Çünkü yazılı bir sözleşme, ticari bir işlemde ortaya
çıkabilecek anlaşmazlıkların, tarafların hak ve yükümlülüklerini açıklığa kavuşturarak, anlaşmazlığın
çözülmesini sağlar. Bu nedenle ticari işlemlerin sorunsuz yürümesini sağlamak amacıyla sözleşmenin
dikkatli bir şekilde düzenlenmesine, ticari işlemin tüm yönlerine ilişkin, kapsamlı ve ayrıntılı terim ve
koşulları içermesine dikkat edilmelidir. Ticari sözleşmenin temel unsurlarını oluşturan ve bir ticari
sözleşmede bulunması gereken asgari koşullar şunlardır:
•
Tarafların isim ve adresleri
•
Ürünün adı, standartları, özellikleri, miktarı, fiyatı ve toplam değeri
•
Ödeme ve teslim şekilleri
•
Gözetim (gözetim şirketleri tarafından denetlenmesi sözkonusu ise)
•
Gerekli belgeler
•
Mücbir sebepler
•
Nakliye biçimi
•
Vergi, resim ve harçlar
•
Paketleme, etiketleme, işaretleme koşulları
•
İskonto ve komisyon miktarları
•
Sigorta
•
Ürün garantisi
•
Teslimde gecikme
•
Uygulanacak hukuk, hukuksal çareler ve tahkim (hakemlik)
•
Tarafların imzası ve tarih
139
Malların Hazırlanması
Taraflar arasında anlaşmaya varılıp sözleşme imzalandıysa, ihracatçı ihraç edeceği malı üretimine
geçebilir ve malları sevk etmek için hazırlayabilir. Fakat bu aşamada, malların bedelinin nasıl ödeneceği
de önemlidir. Tabi ki bu durum daha önceki aşamada sözleşme ile mutlaka belirtilmiştir. Dış ticarette
çoğunlukla kullanılan ödeme şeklinin akreditifli ödeme şekli olduğunu daha önce belirtmiştik. Çünkü
akreditifli ödemenin hem ihracatçı hem de ithalatçı için koruyucu tarafları vardır. Eğer buradaki ödeme
şeklinin akreditifli ödeme şekli olduğunu kabul edersek, ihracatçı firmanın malları üretmeden önce,
akreditifin lehine açılmasını beklemesi daha uygun olur. Akreditif açıldığının bildirilmesinden sonra
ihracatçı malı üretir. Diğer ödeme şekillerinde ise işleyiş, ödeme şekline göre biraz değişebilir. Üretilen
malların sözleşmeye uygun olması gerekir. Aksi takdirde, akreditifli ödeme şeklinde, mal ithalatçı
tarafından kabul edilmeyebilir ve buna bağlı olarak da bedeli ödenmeyebilir.
İlgili Evrakların Hazırlanması ve Malların Sevki
İlgili evrakların hazırlanması ve malların sevk için araca teslimi ile yüklenmesi çoğunlukla yakın zaman
dilimleri içerisinde olur. Bu aşamada ihracatçı mala ilişkin bütün belgeleri hazır hale getirir. Burada
özellikle malı temsil eden belgelerin hazırlanması önemlidir. Çünkü belgelerin eksik olması durumunda,
akreditifli işlemlerde mala rezerv konulabilir, hatta malın bedeli de ödenmeyebilir. Daha sonra ihracatçı
mala ilişkin belgeleri bankası aracılığıyla ithalatçıya ulaşması için ithalatçının bankasına göndertir. Bu
belgeleri “İhracatta ve İthalatta Kullanılan Belgeler” başlığı altında açıklamıştık.
İhracatçı malın sevki ile ilgili olarak uluslararası taşıma firmalarıyla irtibata geçer ve malın taşınması
konusunda bu firmalarla anlaşmaya varır. Bunun ardından, sevk edilecek mal taşıyıcı araca yüklendikten
sonra ise, malın taşıyıcı tarafından teslim alındığına ilişkin belge ihracatçıya verilir. Eğer ödeme şekli,
peşin ödeme veya mal mukabili ödeme ise, malı temsil eden belgeler taşıyıcı araçla birlikte ithalatçıya
gönderilebilir.
Gümrükleme Aşaması
Gerekli belgeler hazırlandıktan sonra, ihracata konu olan malın gümrükleme işlemine geçilebilir.
Gümrükleme işleminde ihracatçı, daha önce hazırlanan belgelerle birlikte gümrük beyannamesi doldurur.
Daha sonra doldurduğu gümrük beyannamesi ve ilgili belgelerle birlikte bağlı bulunduğu ihracatçı
birliğine başvurur. İlgili ihracatçı birliği, gerekli belgelerle birlikte gümrük beyannamesini kontrol eder ve
hata yoksa gümrük beyannamesinin arka yüzünü onaylar ve tescil numarası verir. İhracatçı, bağlı
bulunduğu birliğe onaylattığı beyanname ve sevk numarası ile en geç bir ay içerisinde gümrük
müdürlüğüne başvurmalıdır. Aksi takdirde, bulunduğu birlikten onaylattığı beyannamesi geçersiz sayılır.
İhracatçı geçerli süre içinde başvurduğunda, ilgili görevliler bilgileri kontrol eder ve bir sorun yoksa
gümrük tescili verilir. Eğer ihracatın yapılacağı ülkeye ilişkin dolaşım belgesinin kullanılması gerekirse,
bu durumda gümrük müdürlüğü ilgili dolaşım belgesini de onaylar. Bu aşamadan sonra taşımanın nasıl
yapıldığına bağlı olarak (denizyolu, karayolu gibi) ihracatçının isteğiyle taşıma acenteleri ilgili belgeler
hazırlanır. Bundan sonra ise mal araç ile yurt dışına çıkar ve böylece fiili ihracat gerçekleşmiş olur.
Dövizin Ülkeye Getirilmesi ve Sonuç Aşaması
İhracat Yönetmeliğine göre, fiili ihracat yoluyla elde edilen dövizin belirli süre içerisinde ülkeye
getirilmesi zorunludur. Aksi takdirde, yapılan işlem ihracat olarak kabul edilmez. İhracat bedelinin ülkeye
getirildiğinin ispatlanması için, ihracatçı Döviz Alım Belgesini (DAB) temin etmelidirler.
İhracat bedelinin tahsil şekilleri şu şekildedir;
•
Bankalar aracılığıyla havale şeklinde,
•
İthalatçı, ihracatçı veya bunlar adına hareket ettiğini beyan eden Türkiye’de veya yurt dışında
yerleşik üçüncü kişilerce efektif olarak,
•
İthalatçı, ihracatçı veya bunlar adına hareket ettiğini beyan eden Türkiye’de veya yurt dışında
yerleşik üçüncü kişilerce çek olarak,
•
Kredi kartı ile.
Efektif olarak getirilen ihracat bedelinin yurt dışından getirildiğinin tespiti gümrük müdürlüklerince
onaylı Döviz Beyan Tutanağı (DBT) ile yapılır.
140
İhracat sürecinin son aşamasında ihracatçı, ihracatçılara sağlanan KDV istisnasından faydalanır.
Çünkü bu kapsamda mal ve hizmet ihracında KDV uygulanmamaktadır. İhracatçı, ödenen KDV’den
indirimle giderilmeyen kısmı iade olarak talep edecektir. Bunun yanında, eğer ihracatçı, ihracatla ilgili
Türk Eximbank kredilerinden faydalanmışsa, Eximbank ile ilgili taahhütler kapatılır.
NASIL İTHALATÇI OLUNUR?
Dış ticaret işlemlerinde ihracat gibi diğer önemli bir faaliyet de ithalattır. Diğer ülkelerde üretilmiş mal ve
hizmetlerin ülkedeki alıcılar tarafından satın alınmasına ithalat denir. İthalata, dış alım da denir.
İthalat yapmak veya ithalatçı olmak da ihracatçı olmak gibi sadece ithalatçı kimliğinin kazanılması ile
olmaz. Tam anlamıyla bir ithalatçı olabilmek için de ithalat sürecinin gerçekleştirilmesi gerekir.
Dolayısıyla, bu kısımda ilk olarak, ithalata ilişkin ithalat rejimi kararını belirtip, daha sonra ithalat
şekillerini ve ithalat sürecinin aşamalarını açıklayacağız.
İthalat Rejimi Kararı
Bir firmanın aynen ihracatta olduğu gibi ithalat faaliyetine başlamadan önce de ithalatla ilgili kanuni
çerçeve hakkında bilgi sahibi olması gerekir. Bu bakımdan bu başlık altında detaya girmeden ithalat
rejimi kararı hakkında temel bilgiler sunulacaktır.
Türkiye için İthalat Rejimi Kararı, 31 Aralık 1995 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.
Genel Hükümler
Bu Kararın amacı, ithalatın ülke ekonomisi yararına ve uluslararası ticaretin gereklerine uygun olarak
düzenlenmesini sağlamaktır.
Bu Kararda yer alan hususlara ilişkin yönetmelik ve tebliğler çıkarmaya, Karar metninde sözü edilen
izinleri ve talimatları vermeye, ithalatın her aşamasında gerekli görülecek değişiklikleri yapmaya ve
önlemleri almaya, ithal malları fiyatlarının gerektiğinde kontrolünü yapmaya veya yaptırmaya, özel ve
zorunlu durumları inceleyip sonuçlandırmaya Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığı yetkilidir.
Kamu ahlakı, kamu düzeni veya kamu güvenliği; insan, hayvan ve bitki sağlığının korunması veya
sınai ve ticari mülkiyetin korunması amaçlarıyla ilgili mevzuat hükümleri çerçevesinde alınan önlemlerin
kapsamı dışındaki malların ithali serbesttir.
İthalat bedellerinin ödenmesi, kambiyo mevzuatı hükümlerine tabidir.
Eski, kullanılmış, yenileştirilmiş, kusurlu (defolu) ve yatık (zamanla dayanıklılığını yitirmiş) malların
ithali izne tabidir.
İthalat Şekilleri
İthalat şekillerini bedelli ithalat, bedelsiz ithalat ve geçici ithalat olmak üzere üçe ayıracağız. Şimdi bu
ithalat türlerini kısaca açıklayalım.
Bedelli İthalat
Bedelli ithalat, bildiğimiz ithalatın kendisidir. Yani, bedelli ithalat; “bir malın veya ekonomik değerin,
yürürlükteki gümrük mevzuatı ve ilgili düzenlemeler çerçevesinde fiili ithalatın yapılması ve bedelsiz
ithalat hariç, ithalat bedelinin Kambiyo Mevzuatı çerçevesinde ihracatçı ülkeye transfer edilmesi”ne
denir. Diğer bir ifadeyle bedelli ithalat, ithal edilen malın veya ekonomik değerin bedelinin, ödeme
şekillerinden biriyle ihracatçının ülkesine döviz transferi yoluyla gerçekleştirilen ithalat şeklidir.
Bedelsiz İthalat
Bedelsiz ithalat, bedeli için döviz transferi yapılmadan yurt dışında elde edilen ve yurda getirilmesi
mecburi olmayan dış kazanç ve tasarruflarla satın alınan bazı şahsi ve ticari mahiyette eşyanın yurda
ithalidir. Yani, bedelsiz ithalatta, herhangi bir şekilde yurtiçinden yurt dışına döviz transferi
gerçekleştirilmez. Bedelsiz ithalat kapsamına yurt dışından yollanan numuneler ve promosyon eşyaları
gibi ücretsiz olarak gönderilen ürünler de girmektedir. Bu ithalatta ödenmesi gereken bazı vergiler
bulunmaktadır. Bu vergiler ithal anında gümrük idarelerince tahsil edilmektedir.
141
Bedelsiz ithalat hakkından yararlanabilenler şu şekildedir:
•
Yurtta bir takvim yılında 6 aydan fazla kalmamış olmaları kaydıyla Türkiye gümrük bölgesi
dışında en az 24 ay (Türkiye’de bir takvim yılında 45 güne kadar kalışlar yurt dışındaki ikamet
süresinden sayılır) ikamet ettikten sonra kanuni ikametgahlarını kesin olarak Türkiye'ye
nakledenler,
•
Kararname ile yurt dışındaki milli veya milletlerarası kadrolara atanıp da bu görevlerinden
dönen kamu görevlileri (24 ay ikamet şartı aranmaz),
•
Türk vatandaşlığına geçmek suretiyle ikametgahlarını Türkiye'ye nakleden kişiler
•
Veraset yoluyla ithalatta (Türkiye gümrük bölgesi dışında yerleşik kişilerin ölümü ile Türkiye’de
ikamet eden veya Türkiye’ye kesin olarak dönen Türk uyruklu mirasçılarına intikal eden
kullanılmış bir adet motorlu veya motorsuz özel kara nakil vasıtası ithalinde gümrük vergileri
aranmaz),
•
Türkiye gümrük bölgesi dışında sürdürülen ekonomik bir faaliyetin Türkiye gümrük bölgesine
nakli dolayısıyla ithal edilen sermaye malı ve diğer malzeme gümrük vergilerinden muaftır.
Geçici İthalat
Ülkeye gelen ve serbest dolaşıma girmemiş bir eşyanın gümrük vergileri kısmen veya tamamen
ödenmeden ve ticaret politikası önlemlerine tabi olmaksızın, belirli bir süre için Türkiye Gümrük Bölgesi
içerisinde kalmasına geçici ithalat denir. Bu eşya geçici ithal süresi sonunda iade edilir. Geçici olarak
ithal edilmek istenen eşya için ithalatçının ilgili gümrük müdürlüğünden izin alınır. Geçici olarak ithal
edilen eşyanın yurt içinde kalma süresi en fazla 24 aydır. Sürenin başlangıç tarihi, eşyanın ilgili kişiye
teslim edilmesidir. Geçici ithalat izni için gerekli belgeler şunlardır:
•
Proforma fatura ve Türkçe çevirisi
•
Eşyanın teknik özelliklerini açıklayan belge
•
Alıcı ile gönderici arasındaki sözleşme ya da göndericinin kiralamaya ilişkin yazısı ve Türkçe
çevirisi
•
Müracat formu (Geçici ithalat için izin talebi formu)
İthalat Süreci Nasıl İşler?
İthalat süreci de ihracat süreci gibi çeşitli aşamaları içermektedir. Dolayısıyla bu kısımda ithalatın nasıl
yapıldığına ilişkin genel yapıdan bahsederken, ithalat sürecinin bu çeşitli aşamalarını açıklayacağız.
İthalatçı Kimliğinin Kazanılması
İthalat süreci, ithalat yapmaya karar veren alıcının ithalatçı kimliğini kazanmasıyla başlar. İthalat
Yönetmeliğinde belirtilen usul ve esaslar çerçevesinde ve istisnalar haricinde, Vergi Usul Kanunu
hükümleri uyarınca, vergi numarası verilen her gerçek ve tüzel kişi ile tüzel kişilik statüsüne sahip
olmamakla birlikte yürürlükteki mevzuat hükümlerine istinaden hukuki tasarruf yapma yetkisi tanınan
kişiler ortaklıkları ithalat işlemlerini yürütebilir. Ancak,
•
Özel anlaşmalara dayanan ithalatta,
•
Kitap ve diğer yayınların ithalatında,
•
Ülkemizde açılan uluslararası fuar ve sergilerde Müsteşarlıkça perakende satışına izin verilen
malların ithalatında,
vergi numarasına sahip olma şartı aranmaz.
142
Tacir olmayan gerçek kişiler, özelliği ve niteliği itibariyle, özel, şahsi ve ailevi kullanıma mahsus
olduğu anlaşılan veya hediye amaçlı olarak getirildiği açıkça belli olan maddeleri ithal edebilirler. Buna
ilişkin usul ve esaslar Başbakanlık Gümrük Müsteşarlığınca belirlenir.
İthalatçı kimliğini kazanan ve ithalat yapmak isteyen kişiler, ilgili mevzuat hükümleri çerçevesinde
ilgili belgelerle birlikte doğrudan gümrük müdürlüklerine başvururlar.
Satın Alma Kararı ve İhracatçının Bulunması
İthalatçının çeşitli araştırmalar yaparak satın alma kararını vermesi, bir bakıma malı hangi ihracatçıdan
alacağını da göstermektedir. Bu aşamada ithalatçı, ithal edeceği mala ilişkin ilk olarak hem ulusal boyutta
hem de uluslararası boyutta bir ön araştırma yapar. Ulusal boyutta yapacağı ön araştırma ilgili malın
gümrük mevzuatına ilişkindir. Burada ithalatçı araştırdığı malın gümrük vergilerini, mal ile ilgili
standartları, mal ile ilgili analizin gerekli olup olmadığını, malın ithalatında farklı belgelerin gerekli olup
olmadığı gibi konularda ulusal boyutta bir ön araştırma yapar.
Bunun yanında ithalatçı satın alma kararını verirken uluslararası boyutta da malın çeşitli özelliklerine
ilişkin araştırmalar yapar. Burada özellikle bir mala ilişkin satın alma kararını etkileyen üç temel faktör
grubu bulunmaktadır. Bunlar; ürün, fiyat ve ihracatçının performansı ile ilgili faktörlerdir. Alıcılar
herhangi bir satın alma kararını verirken bu unsurların çeşitli kombinasyonlarını göz önünde
bulundururlar. Bu faktörleri şu şekilde sıralayabiliriz:
Ürün ile ilgili faktörler:
•
Nitelik ve garantiler
•
Teknik özellikler
•
Tasarım
•
Patent ve tescil ile ilgili hususlar
•
Çevre ile ilgili hususlar
•
Paketleme, etiketleme, markalama.
Fiyat ile ilgili faktörler:
•
Fiyat
•
Bir sözleşmede sonradan değişen koşullara uygun olarak değişiklik yapma hakkını tanıyan bir
hükmün varlığı
•
Ödeme koşulları
İhracatçının performansı ile ilgili faktörler:
•
Teslim programı
•
Arz devamlılığı
•
Nakliye düzenlemeleri
•
Yedek parça ve satış sonrası servis
•
Garantiler
•
Güvenilirlik
Burada malın kalitesi, özel ya da uluslararası standartlara uygunluğu, uygun paketleme, etiketleme ve
markalama gibi özellikleri satışı etkileyen temel unsurlardır. Bunun yanında, ithalatçı için fiyat da satın
alma kararını etkileyen önemli bir faktördür. Ayrıca, teslimatın zamanında yapılması gibi ihracatçının
göstereceği olumlu performans da satın alma kararı üzerinde etkili olacaktır.
Yukarıda sözü edilen ön araştırma ve faktörler, doğru ihracatçının da bulunmasına yol açacaktır.
Bunun yanında ithalatçı, doğru ihracatçıyı bulmak için ihracatçı ile çeşitli iletişim araçlarıyla görüşmeler
yapabilir, hatta bizzat ihracatçıyı ziyaret etmek de isteyebilir.
143
Müzakere ve Sözleşme İmzalanması
İthalat sürecinin bu aşamasında ithalatçı, ihracatçıyla, yani potansiyel satıcıyla, malın dış ticaretine ilişkin
olarak müzakere eder. Bu aşamadaki süreç, daha önce gördüğümüz ihracat sürecinin müzakere ve
sözleşme imzalanması aşaması ile benzerlikler taşır. İthalatçı çeşitli ihracatçı firmalar ile irtibata geçtikten
sonra, bunlar arasında ticaret yapabileceği partnerini seçer. Eğer ithalatçı seçtiği ihracatçı firma ile
anlaşma sağlarsa, bu durumda sözleşme imzalanır.
Yine ihracat sürecinde olduğu gibi, anlaşma yazılı bir metne dökülmelidir. Çünkü yazılı bir sözleşme,
ticari bir işlemde ortaya çıkabilecek anlaşmazlıkların, tarafların hak ve yükümlülüklerini açıklığa
kavuşturarak çözülmesini sağlar. Bu nedenle ticari işlemlerin sorunsuz yürümesini sağlamak amacıyla
sözleşmenin dikkatli bir şekilde düzenlenmesine, ticari işlemin tüm yönlerine ilişkin, kapsamlı ve ayrıntılı
terim ve koşulları içermesine dikkat edilmelidir. Yazılı bir sözleşmenin yanında, proforma fatura da bir
anlaşma belgesi olarak kullanılabilir.
İthalatçının Akreditifi Açtırması
Taraflar arasında anlaşmaya varılıp, sözleşme imzalandıysa, ithal edilen malların ülkeye gelmesinden
önce, malların bedelinin nasıl ödeneceği önemli bir konudur. Doğal olarak bu konu ihracat sürecinde
olduğu gibi, önceki aşamada sözleşme ile mutlaka belirtilmiştir. Dış ticarette genellikle kullanılan ödeme
şekli akreditifli ödeme şekli olduğu için, buradaki ödeme şeklinin de ihracatta olduğu gibi, akreditifli
ödeme şekli olduğunu kabul edelim. İthalatçı, sözleşmeye bağlı olarak ihracatçının kendisine proforma
faturayı ulaştırmasını bekler. Proforma faturayı alan ithalatçı, proforma faturanın sözleşmeye uygun
olarak hazırlanıp hazırlanmadığını inceler. Proforma fatura sözleşmeye uygun olarak hazırlanmış ise,
ithalatçı bankasına (amir banka) ihracatçı lehine bir akreditif açılmasını talep eder. Bu amaçla ithalatçı,
bir dilekçe, proforma fatura ve amir bankada doldurulacak akreditif açma teklif mektubu ile bankaya
başvurur. Amir banka, akreditifi açıp, resmi onay vermeden önce ithalatçıya akreditif metnini onay için
yollar. Aynı zamanda ihracatçının da akreditif metnini onaydan önce incelemesinde yarar vardır. Çünkü
akreditif metninde oluşacak hataların telafi edilmesi zaman alır ve maliyetli olur. Bunu takiben
ithalatçıdan onay olan amir banka, akreditifi açar. Amir banka açtığı akreditifi ihracatçının bankasına
bildirir.
İlgili Evrakların Hazırlanması ve Malların Sevki
Akreditifin açılması ve ihracatçının bankasına bildirilmesini takiben, ihracatçının bankası ihracatçıyı bu
konuda bilgilendirir. Akreditifin açıldığını öğrenen ihracatçı malları sevk için hazırlar. İhracatçı malları
hazırlarken ve sevk için araca yüklerken nasıl hareket etmesi gerektiği hususunda, sözleşme kapsamına ve
akreditif şartlarına dikkat etmelidir. İhracatçı aynı zamanda malı temsil eden belgeleri de hazırlar. Daha
sonra ihracatçı akreditifli işlemlerde, mala ilişkin belgeleri, bankası aracılığıyla ithalatçıya ulaşması için
ithalatçının bankası olan amir bankaya gönderir. Amir banka, gelen belgelerin akreditif koşullarına
uygunluğunu inceler ve daha sonra bu belgeleri malı teslim alması için ithalatçıya verir. Eğer ödeme
şekli, peşin ödeme veya mal mukabili ödeme ise, malı temsil eden belgeler taşıyıcı araçla veya diğer
yollarla da doğrudan ithalatçıya gönderilebilir.
Malların Teslim Alınması ve Gümrükleme Aşaması
İthalatçı, ilgili belgeleri malı teslim almak için bankadan almak zorundadır. İthalatçı bankadan belgeleri
alırken, konşimentonun bankası tarafından ciro edilmesi önemlidir. Çünkü ciro edilen konşimentoya bağlı
olarak nakliye firmasından gelen malı teslim alabilir. İthalatçı, bankasından aldığı cirolu konşimento ile
nakliye firmasına müracat eder. İthalatçı nakliyeci firmada, malın kendisi için geldiğini gösteren ve malın
mülkiyetinin kendisine teslimini sağlayan ordino belgesini teslim alır.
Ordino belgesi alınıp, gerekli belgeler hazırlandıktan sonra, ithalata konu olan malın gümrükleme
işlemine geçilebilir. Bu aşamada firmanın kendisine gümrükleme aşamasında yardımcı olabilecek bir
gümrük müşavirliği firmasından yardım almasında fayda vardır. İthalatçı bu firma aracılığıyla ve
hazırlanan belgelerle ilgili gümrük müdürlüğüne müracaat eder. Burada ilgili belgelerle ve doldurulan
144
gümrük beyannamesi ile işlemler gerçekleştirilir. Malın muayenesinin ve ilgili belgelerin kontrol edilip,
gerekli gümrük vergilerinin ve gümrüklemeye ilişkin harcamalarının yapılmasından sonra gümrükleme
aşaması da sona erer.
Sonuç Aşaması
Gümrükleme işlemlerinin tamamlanması ithalatın bittiği anlamına gelmez. İthalat sürecinin
tamamlanması için son olarak kambiyo işlemlerinin yapılması gerekir. Gümrükleme işlemini yapan
ithalatçı, malları gümrükten çektikten sonra, kambiyo taahhütlerine ilişkin hesap; gümrük onaylı faturanın
aslı, gümrük beyannamesinin fotokopisi ve gümrük vezne alındı makbuzu fotokopisi gibi belgelerle
birlikte ilgili banka şubesinden kapatılır.
Malların teslim alınması ve gümrükleme işlemlerinin sona ermesiyle
İthalat süreci tamamlanır mı?
145
Özet
İhracatta ve ithalatta kullanılan belgeler;
faturalar, taşıma belgeleri, sigorta belgeleri ve
diğer belgelerden oluşur. Ticari fatura, proforma
fatura,
orijinal
fatura,
navlun
faturası,
konsolosluk faturası ve tasdikli fatura, ihracatta
ve ithalatta kullanılan faturaların listesidir. Deniz
konşimentosu,
havayolu
konşimentosu,
demiryolu hamule senedi, karayolu taşıma
belgeleri ve paket postası makbuzu ise taşıma
belgelerini oluşturur. Sigorta poliçesi ve sigorta
sertifikası, sigorta belgelerini ifade eder. İhracatta
ve ithalatta kullanılan diğer belgeler ise; gümrük
beyannamesi, menşe şahadetnamesi, A.TR
dolaşım belgesi, EUR.1 dolaşım sertifikası, çeki
listesi, koli listesi, ekspertiz raporu, gözetim
belgesi, sağlık raporu, ata karnesi, kontrol
belgesi, helal belgesidir.
alındıktan sonra mal araç ile yurt dışına çıkar.
Son aşamada ise ülkeye ihracatın karşılığı olan
döviz getirilir ve ihracatçılara sağlanan KDV
istisnasından faydalanılır.
İthalat sürecinin aşamaları, ithalat süreci, ithalat
yapmaya karar veren alıcının ithalatçı kimliğini
kazanmasıyla
başlar.
İthalatçı
kimliğinin
kazanılması için vergi numarası sahibi olmak
gerekir. İkinci aşamada ise, ithalatçının çeşitli
araştırmalar yaparak satın alma kararını vermesi
ve malı hangi ihracatçıdan alacağını belirlemesi
gelir. Satın alma kararını veren ve malı hangi
ihracatçıdan alacağını belirleyen ithalatçı,
ihracatçıyla, malın dış ticaretine ilişkin olarak
müzakere eder ve anlaşırsa sözleşme imzalar.
Sözleşmeye müteakip ithalatçı, ihracatçı lehine
akreditif açtırır. Akreditif açıldığını haber alan
ihracatçı mala ilişkin ilgili evrakları hazırlar ve
malı sevk eder. İthalatçı malların sevk edilmesi
ve malı temsil eden ilgili belgelerin gelmesiyle
malı teslim alır ve gümrükleme işlemlerini
halleder. İthalat sürecinin son aşamada ithalatçı,
kambiyo taahhütlerine ilişkin hesabı ilgili banka
şubesinden kapatır.
İhracatta ve ithalatta teslim şekilleri; ticari
işletmede teslim, taşıyıcıya teslim, taşıma ücreti
ödenmiş olarak teslim, taşıma ücreti ve sigorta
ödenmiş olarak teslim, terminalde teslim,
belirlenen yerde teslim, gümrük resmi ödenmiş
olarak teslim, gemi yanında teslim, gemide
teslim, mal bedeli ve navlun ödenmiş olarak
teslim ve mal bedeli, sigorta ve navlun ödenmiş
olarak teslimdir. İhracatta ve ithalatta ödeme
şekilleri ise;peşin ödeme, mal mukabili ödeme,
vesaik mukabili ödeme, kabul kredili ödeme ve
akreditifli ödemedir.
İhracat sürecinin aşamaları, değerlendirme
aşaması ile başlar. İhracata karar vermeden önce
firmanın iyi bir değerlendirme yapması gerekir.
Daha sonra ihracatçı kimliğinin kazanılması gelir.
İhracatçılar Birliğine üye olan her Türk vatandaşı
ve firması yasal olarak ihracat yapabilir. İhracatçı
kimliğinin kazanılmasından sonraki ihracat süreci
aşaması hedef pazarın seçimidir. Bu aşamada
etkin bir pazar araştırmasının yapılması gerekir.
Daha sonraki aşama müşterinin bulunmasıdır. Bu
aşamayı,
malların
üreticiden
tüketiciye
ulaştırılması sırasında izlenen rotayı gösteren
dağıtım kanallarının seçimi takip eder. Sonraki
aşamada,
ihracatçı
potansiyel
müşteriyle
(ithalatçıyla) malın dış ticaretine ilişkin olarak
müzakere eder ve sözleşme imzalar. Sözleşme
imzalandıktan sonra ihracatçı malları hazırlar. Bu
aşamayı,
mala
ilişkin
ilgili
evrakların
hazırlanması ve malların sevki izler. Malların
sevkini takiben, gümrükleme aşamasına geçilir.
Burada gerekli belgelerle birlikte gümrük
beyannamesi doldurulur ve gümrükten onay
146
Kendimizi Sınayalım
6. Aşağıdaki ihracat şekillerinden hangisinin
uygulanışı 12 Temmuz 2008 tarihinde
yayımlanan yönetmelik ile kaldırılmıştır?
1. Malın satışından önce satıcı tarafından
alıcıya verilmek üzere düzenlenen mala ilişkin
bilgilerin olduğu teklif niteliğindeki belgeye ne
ad verilir?
a. Konsinye ihracat
a. Ticari fatura
b. Bedelsiz ihracat
b. Proforma fatura
c. Kredili ihracat
c. Navlun fatura
d. Ön izne bağlı ihracat
d. Tasdikli fatura
e. Kayda bağlı ihracat
e. Menşe Şahadetnamesi
7. Türkiye için İthalat Rejim Kararı hangi
tarihte Resmi Gazete’de yayınlanmıştır?
2. Aşağıdakilerden hangisi bir taşıma belgesi
değildir?
a. 31 Aralık 1995
a. Deniz Konşimentosu
b. 6 Ocak 1996
b. Havayolu Konşimentosu
c. 6 Haziran 2006
c. Karayolu Taşıma Belgesi
d. 12 Ağustos 2002
e. 31 Aralık 2010
d. FIATA Belgeleri
8. Ülkeye gelen ve serbest dolaşıma girmemiş
bir eşyanın gümrük vergileri ödenmeden ve
ticaret politikası önlemlerine tabi olmaksızın
belirli bir süre Türkiye Gümrük Bölgesi
içerisinde kalmasına ne ad verilir?
e. Çeki Listesi
3. Gümrük beyannamesinin hangi nüsha veya
nüshaları ithalatta kullanılır?
a. 1 ve 2’inci
a. Geçici ithalat
b. 1, 2 ve 3’üncü
b. Bedelsiz ithalat
c. 6, 7 ve 8’inci
c. Bedelli İthalat
d. 7 ve 8’inci
d. Bedelsiz ihracat
e. 1, 6 ve 8’inci
e. Bedelli İhracat
4. Aşağıdakilerden hangisi Incoterms 2010
kuralları içindeki bir teslim şekli değildir?
9. Aşağıdakilerden hangisi ithal edilen bir mala
ilişkin satın alma kararını etkileyen faktörlerden
biri değildir?
a. Ticari işletmede teslim
b. Taşıyıcıya teslim
a. Garanti
c. Gemi yanında teslim
b. Tasarım
c. Fiyat
d. Sınırda teslim
d. İhracatçının tutumu
e. Belirlenen yerde teslim
e. Nakliye firmasının tutumu
5. Aşağıdakilerden hangisi ihracat ve ithalattaki
ödeme şekillerinden biri değildir?
10. İthalat süreci aşağıdaki işlemlerin hangisi ile
sona erer?
a. Peşin ödeme
a. Gümrükleme
b. Taksitle ödeme
b. Malların teslimi
c. Mal mukabili ödeme
c. Malların sevki
d. Vesaik mukabili ödeme
d. Kambiyo işlemleri
e. Kabul kredili ödeme
e. Sözleşmenin imzalanması
147
Kendimizi Sınayalım Yanıt
Anahtarı
Sıra Sizde Yanıt Anahtarı
1. b Yanıtınız yanlış ise “Proforma Fatura”
başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz.
Proforma fatura, satıştan önce satıcı tarafından
alıcıya verilmek üzere düzenlenen, malın
niteliğini, miktarını, birim fiyatını, ödeme şeklini
ve toplam satış tutarını gösteren teklif niteliğinde
bir belgedir. Proforma fatura hiçbir mali
yükümlülük yaratmaz. Alıcı satıcının teklifi
üzerine siparişi verir ve satış kesinleşmiş olursa,
proforma fatura ticari faturaya dönüşür. Bu
anlamda proforma fatura, ticari faturanın
düzenlenmesine esas teşkil eder.
Sıra Sizde 1
2. e Yanıtınız yanlış ise “Taşıma Belgeleri”
başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz.
3. c Yanıtınız yanlış ise “Gümrük Beyannamesi”
başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz.
4. d Yanıtınız yanlış ise “İhracatta ve İthalatta
Teslim Şekilleri” başlıklı konuyu yeniden gözden
geçiriniz.
5. b Yanıtınız yanlış ise “İhracatta ve İthalatta
Ödeme Şekilleri” başlıklı konuyu yeniden gözden
geçiriniz.
Sıra Sizde 2
Deniz ve nehir taşımacılığında kullanılan
konşimentolar kıymetli evrak sayılıp ciro
edilebilir. Diğer konşimentolar ise ciro edilemez.
6. c Yanıtınız yanlış ise “Kredili İhracat” başlıklı
konuyu yeniden gözden geçiriniz.
Sıra Sizde 3
7. a Yanıtınız yanlış ise “İthalat Rejimi Kararı”
başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz.
Dış pazar araştırması, masa başı araştırması ve
yerinde alan araştırması olmak üzere birbirini
tamamlayan iki yöntemle yapılır. Masa başı
araştırmasında, dünyadaki olaylar günü gününe
takip edilir, ticari ve ekonomik istatistiklerin
analizi yapılır, çeşitli yerlerdeki uzmanların
görüşleri alınır, devletin sağladığı desteklerden ve
internet gibi kaynaklardan yararlanılır. Yerinde
pazar araştırması ise, hedef pazarda yüz yüze
görüşmeler,
anket
uygulamaları,
mağaza
ziyaretleri, gözlemler ve ürün test etme gibi
yöntemlerle uygulanır.
8. a Yanıtınız yanlış ise “Geçici İthalat” başlıklı
konuyu yeniden gözden geçiriniz.
9. e Yanıtınız yanlış ise “İthalat Süreci Nasıl
İşler” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz.
10. d
Yanıtınız yanlış ise “İthalat Süreci Nasıl
İşler?” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz.
Sıra Sizde 4
Acentalar ve satış temsilcileri, belirli bir
komisyon karşılığında çalışırlar ve malı satın
alıp, tekrar satmazlar. Distribütörler ise,
ihracatçıdan malı satın alarak, kar elde etmek
üzere yeniden satan işletmelerdir.
Sıra Sizde 5
Malların teslim alınması ve gümrükleme
işlemlerinin tamamlanması ithalatın bittiği
anlamına gelmez. İthalat sürecinin tamamlanması
için son olarak kambiyo işlemlerinin yapılması
gerekir. Gümrükleme işlemini yapan ithalatçı,
malları gümrükten çektikten sonra, kambiyo
taahhütlerine ilişkin hesap ilgili banka şubesinden
kapatılır.
148
Yararlanılan ve Başvurulabilecek
Kaynaklar
Bağrıaçık, A. (2003). Uygulamalı Dış Ticaret
İşlemleri. Gözden Geçirilmiş 7. Baskı, İstanbul:
Bilim Teknik Yayınevi.
Bedestenci, H. Ç. ve Canıtez, M. (2006). Dış
Ticaret: İşlemler ve Uygulamalar, 4. Baskı,
Ankara: Gazi Kitabevi.
Dölek, A. (2000). AB Uyum Süreci
Çerçevesinde Uygulamalı İthalat İşlemleri ve
Örnekleri, İstanbul: Beta Basım Yayım.
Durukanoğlu, N. (2006). Dış Ticaret Dünyası:
örnek olay ve tablolar, İstanbul: Beta Basım
Yayım.
İGEME (2009). 100 Soruda Dış Ticaret, Ankara.
Johnson, T. E. (2002). Export/Import:
Procedures and Documentation, Fourth
Edition, New York: AMAKOM.
Köksal, T. (2009). Uluslararası Ticarette Pratik
Bilgiler ve Yaygın Kullanılan Belgeler, Ankara:
Adalet Yayınevi.
Onur, G. (2012), “Dış Pazar Araştırması Nasıl
Yapılır?”, T.C. Ekonomi Bakanlığı İhracat
Genel Müdürlüğü, Ankara.
Dış Ticaret ve Yatırım Mevzuatı, İGEME,
Ankara.
İhracat Mevzuatı: 1. Bölüm, İGEME, Ankara.
İhracat Rejimi Kararı, Resmi Gazete Tarihi: 6
Ocak 1996, Resmi Gazete Numarası: 22515,
Karar Sayısı: 95/7623.
İhracat Yönetmeliği, Resmi Gazete Tarihi: 6
Haziran 2006, Resmi Gazete Numarası: 26190.
İthalat Rejimi Kararı, Resmi Gazete Tarihi: 31
Aralık 1995, Resmi Gazete Numarası: 22510
(Mükerrer), Karar Sayısı: 95/7606.
İthalat Yönetmeliği, Resmi Gazete Tarihi: 31
Aralık 1995, Resmi Gazete Numarası: 22510
(Mükerrer).
http://www.ibp.gov.tr
http://www.immib.org.tr
http://www.tim.org.tr
http://www.ekonomi.gov.tr
http://www.intracen.org/
http://www.iccwbo.org/
149
6
Amaçlarımız
Bu üniteyi tamamladıktan sonra;
Dış ticaret politikası ile ilgili özel bazı önemli kavramları açıklayabilecek,
Dış ticaret ile ilgili mesleki örgütleri açıklayabilecek,
Dış ticaret ile ilgili mesleki örgütlerin girişimciliğe katkılarını açıklayabilecek,
Dış ticarette girişimciliğin önemini ifade edebilecek,
bilgi ve becerilere sahip olabilirsiniz.
Anahtar Kavramlar
Dış Ticaret Politikası
İGEME
Türkiye İhracatcılar Meclisi
KOSGEB
Dış Ekonomik İlişkiler Kurumu
Dünya Ticaret Örgütü
İçindekiler
Giriş
Dış Ticaret Politikası
Dış Ticaret İle İlgili Mesleki Kuruluşlar ve Girişimciliğe Katkıları
Dış Ticaret İle İlgili Kamu Sektörü Kuruluşları
Dış Ticaret İle İlgili Özel Sektör Kuruluşları
Dış Ticaret İle İlgili Dernek ve Vakıflar
Dış Ticaret İle İlgili Diğer Kuruluşlar
150
Dış Ticaret İle İlgili Mesleki
Örgütler ve Girişimciye
Yönelik Katkıları
GİRİŞ
I. ve II. Dünya Savaşları arasında geçen dönemde, dünya içine kapalı bir ekonomi politikasından
geçmiştir. II. Dünya Savaşı sona ermeden toplanan bazı ülkeler, savaş sonrası ekonomik düzen için
planlama yapmışlardır. Gelişmiş ülkeler kendi aralarında 1947 yılında 23 ülkenin katılımı ile GATT
(Ticari ve Tarifeler Genel Antlaşması) görüşmelerine başlamışlardır. GATT’ın imzalanmasından
günümüze dünya ticaret sistemi de değişmiştir. GATT ile hedeflenen, üye ülkelerarası ticaretin
serbestleştirilmesi, gümrük vergilerinin azaltılması, kısıtlamaların kaldırılması ve dış ticaret rejiminin
serbestleştirilmesidir. GATT içerisinde, gelişmekte olan ülkelerin de yer almasına karşın çok fazla söz
sahibi olamamalarından dolayı söz konusu bu ülkeler kendi aralarında bir araya gelerek GATT’a karşı
1964’te Birleşmiş Millet Ticaret ve Kalkınma Konferansı kısa adı ile UNCTAD’ı kurmuşlardır. Soğuk
Savaş’ın sona ermesinin ardından GATT’ı oluşturan gelişmiş ülkeler bu anlaşmanın ismini değiştirerek
WTO yani Dünya Ticaret Örgütü’nü kurmuşlardır. Bu antlaşmalar sonucunda dışa açılan ülkeler
ekonomilerini düzeltmeye başlamıştır. Böylece, dünya savaşları dönemlerinde meydana gelen zararları
karşılamak ve ekonomik durgunluğu aşmada dış ticaret en önemli rollerden birini üstlenmiştir. Dışa açık
ekonomilerin en önemli unsurlarından olan dış ticaretin yapısı, ülkelerin ekonomik yapı ve gelişmişlik
düzeyi ile ilgili bilgileri yansıtan önemli bir göstergedir. Bu gösterge, ülkelerin ekonomik gelişim
sürecinde gerçekleştirdiği yapısal değişimlere bağlı olarak şekillenmektedir. Ülkelerin dış ticaretlerinin
yönünü belirlemek için izlediği politikalar ve yaptıkları müdahaleler değerlendirilirken sadece yurt içi
ekonomik ve politik tercihler değil, dünya ticaretinin coğrafi anlamda yapısının ve dünya ticaret
sistemindeki değişimin de göz önünde bulundurulması gerekmektedir. Dış Ticarette Türkiye’nin genel
görünümüne bakıldığında ise, Türkiye genelinde 2010 yılında 48 bin 9 girişim ihracat, 55 bin 119 girişim
ithalat yapılmıştır. 2010 yılında İhracatın yüzde 60,1’ini KOBİ’ler gerçekleştirmiştir. İthalatın yüzde
57,8’i ise 250 kişinin üzerinde çalışanı bulunan büyük girişimlerce yapılmıştır. Bu noktadan hareketle,
büyümede dış ticaret ile girişimcilik arasında çok önemli bir ilişki olduğu söylenebilir. Bu anlamda,
özellikle uluslararası kapsamda girişimciliğin teşvik edilmesi için elverişli ortamın hazırlanmasında
destek mekanizmaları ve hukuki düzenlemelerin yanı sıra dış ticarete ilişkin mesleki örgütlerinde
etkinliğinin artırılması bir gerekliliktir.
DIŞ TİCARET POLİTİKASI
Dış ticaret politikası, hükümetlerin ülke ticaretini sınırlandırmak ya da özendirmek amacıyla yaptığı
düzenlemeleri konu almaktadır. Diğer bir ifadeyle, dış ticaret politikası, ülkenin dış ticaretini belirlenen
hedefler doğrultusunda düzenlemek amacıyla alınan önlemler bütünü şeklinde de tanımlanabilir. Dış
ticaret politikası,
•
Serbest dış ticaret politikası,
•
Koruyucu dış ticaret politikası,
olmak üzere ikiye ayrılır. Günümüzde, dış ticaret politikası denilince, genellikle koruyucu dış ticaret
politikası kastedilmektedir.
151
Kalkınmakta olan ülkeler dış ticaret politikasını sanayileşme stratejilerinin bir aracı olarak kullanmaya
çalışmaktadırlar. İthalat-ikamesi gibi içe dönük bir sanayileşme stratejisi izleyen ülkelerde, dış ticaret
politikasının ana amacı yerli endüstrilerin korunması iken, dışa açık politika uygulayan ülkelerde ise esas
amaç, ihracatın özendirilmesidir. Dış ticaret politikasının, bir ülkenin dış ticaretinin hacmini, bileşimini
ve yönünü etkilemeye yönelik her türlü müdahaleyi ifade ettiği düşünülürse, “dış ticaretin yönü”
denildiğinde ülkenin hangi ülke ve ülke gruplarıyla ticaret yaptığı ve izlenen politikalarda bunu
değiştirme yönünde bir müdahale olup olmadığı önem kazanmaktadır. Ülkelerin, dış ticaretin yönünü
belirlerken izlediği politikalar ve yaptıkları müdahaleler değerlendirilirken hem dünya ticaretinin coğrafi
anlamda yapısını hem de dünya ticaret sistemindeki değişimi göz önünde bulundurmak gerekmektedir.
Günümüzde, uluslararası anlaşmalar ile küreselleşme ve ekonomik bütünleşme süreçlerinin etkisi ile
dış ticaret politikaları arasında değişiklikler daha belirgin hale gelmektedir.
DIŞ TİCARET İLE İLGİLİ MESLEKİ ÖRGÜTLER VE GİRİŞİMCİYE
KATKILARI
Dış ticaret ve girişimciliğin ülkelerin ekonomik büyümeleri üzerinde etkileri bu alanda birçok kurumun
katkılarıyla sağlanmıştır. Bu kapsamda Dünya Ticaret Örgütü gibi uluslararası örgütlerden, ulusal
anlamda da KOSGEB’den Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’na kadar birçok kamu kurumunun yanı sıra çeşitli
özel sektör, sivil toplum örgütleri ile diğer başka örgütler de destek veren kurumlar arasında
bulunmaktadır.
Girişimcilerin, iş kurabilmek ve ayakta kalabilmek için başta devlet ve sivil toplum örgütleri olmak
üzere birçok kişi ve kurumun farklı konularda bir araya gelerek, ihracat, ithalat, mevzuatlar ve benzer
konularda bilgilendirme çalışmalarında bulunmalarına ve ticaretle uğraşanlara her anlamda destek
vermelerine ihtiyaçları vardır.
DIŞ TİCARET İLE İLGİLİ KAMU SEKTÖRÜ KURULUŞLARI
Dış ticaret kuruluşlarının özellikle zahmetli ve kimi zamanda gereksiz bürokratik aşamalardan
kurtulmaları, istikrarlı bir çevreye kavuşmaları, uygun finansal ve yasal uygulamalar yaratılması, eğitim
ve danışmanlık hizmetleri sağlanması gibi unsurları gelişmekte olan ülkelerde dış ticaret ile ilgili kamu
kuruluşları tarafından teşvik edilmiştir. Bu çerçevede yeni sanayileşen ülkelerde, dış ticaret ve girişimciye
yönelik olarak devlet müdahaleleri daha başarılı olmuştur. Bu bağlamda, Türkiye’de dış ticaret ile ilgili
kamu kuruluşlarının görev ve sorumlulukları ile girişimciye katkıları incelenmelidir.
T.C. Ekonomi Bakanlığı
Ekonomi Bakanlığının kurulması; 6.4.2011 tarihli ve 6223 sayılı Kanunun verdiği yetkiye dayanılarak,
Bakanlar Kurulu'nca 3.6.2011 tarihinde kararlaştırılmıştır. Kanuna göre, Ekonomi Bakanlığının “Dış
Ticaret” konularına ilişkin görevleri şunlardır:
•
Dış ticaret hizmetlerine ilişkin ana hedef ve politikaların belirlenmesine yardımcı olmak ve
belirlenen dış ticaret politikasını geliştirmek ve yürütmektir.
•
Ekonomik faaliyetlerin dış ticarete dönük yapılandırılması için gerekli tedbirleri almak,
uygulamak ve bu tedbirlerin ilgili kamu ve özel kurum ve kuruluşlarca uygulanmasının ve
koordinasyonunun sağlanması konusunda çalışmalar yürütmektir.
•
Dış ticaretin ülke ekonomisi yararına yapılması amacıyla ürün ve yurtdışı müteahhitlik dahil
uluslararası hizmet ticaretine ilişkin gerekli her türlü tedbiri almaktır.
•
Kamu kurum ve kuruluşlarına çeşitli mevzuatla verilmiş yetki ve görevlerin kullanımında dış
ticarete dair politikaların uygulanmasına ilişkin esasları düzenlemek ve koordine etmektir.
•
Dünya ticaretinden alınan payın artırılmasını ve sürdürülebilir ihracat artışını sağlamak üzere
ihracatın pazar ve ürün çeşitliliğini genişletmeye yönelik gerekli tedbirleri almak ve buna
yönelik destek yöntemlerini geliştirmek ve uygulamaktır.
152
•
İthalatın ülke ekonomisinin yararına gerçekleştirilmesi ve yerli sanayinin korunması ile ilgili
gerekli tedbirleri almak ve ticaret politikası savunma araçlarını uygulamaktır.
•
Diğer kurum ve kuruluşların dış ticaret politikasını etkileyen faaliyet, temas ve
düzenlemelerinin, genel dış ticaret politikasına uygunluğunu sağlamak, ilgili kurum ve
kuruluşlar ile işbirliği halinde söz konusu faaliyet, temas ve düzenlemelerin koordinasyonunu ve
yürütülmesini temin etmektir.
•
Türkiye Cumhuriyetinin yabancı devletler ve uluslararası kuruluşlarla olan ikili, bölgesel ve çok
taraflı ticari ve ekonomik ilişkilerini düzenlemek, yürütmek ve bu konularda ilgili mevzuatı
çerçevesinde anlaşmalar yapmak, uluslararası kuruluşların Bakanlığın yetki ve görev alanına
giren konulardaki çalışmalarını takip etmek ve bu konularda görüş oluşturmaktır.
•
Ülke kalkınmasında yabancı sermayeden beklenen katkıları sağlamak ve yönlendirmek amacıyla
gerekli tedbirleri almaktır.
•
Yatırım teşviklerinin ülke ekonomisi yararına etkin bir şekilde düzenlenmesini temin amacıyla
ihtiyaç duyulan mevzuatı hazırlamak, uygulamak, uygulamayı takip etmek, değerlendirmek ve
gerekli tedbirleri almaktır.
•
Dış ticarete konu ürünlerin güvenli, mevzuata ve standartlara uygun olmasını sağlamak, bu
amaçla ithalatta ve ihracatta denetim yapmak ve yaptırmak, ticarette teknik engellerin
önlenmesine ilişkin çalışmalar yürütmek, ürün güvenliği, teknik düzenlemeler ve denetimlere
dair mevzuat, politika ve uygulamaları koordine etmektir.
•
Dış ticarete dair konularda Avrupa Birliği ile ilişkileri ve uyum çalışmalarını yürütmektir.
•
Türkiye İhracatçılar Meclisi ve İhracatçı Birliklerine ilişkin çalışmaları yürütmektir.
Yukarıdaki maddeler ışığında, Ekonomi Bakanlığı; dış ticaret politikalarının tespitine yardımcı olmak,
tespit olunan bu politikalar çerçevesinde ihracatı teşvik, ithalat, yurtdışı müteahhitlik hizmetleri ile ikili
ve çok taraflı ticari ve ekonomik ilişkileri düzenlemek, uygulamak, uygulamaları izlemek ve geliştirmek
görevlerini üstlenmiştir. İhracatta standart kontrollerin yapılması, yurtdışı teşkilat aracılığı ile iş
çevrelerine hizmet verilmesi de Ekonomi Bakanlığı tarafından yerine getirilmektedir.
T.C. Ekonomi Bakanlığı Yurt Dışı Temsilcilikleri
Ekonomi Bakanlığı Yurt Dışı Temsilciliklerinden, temsilciliğin bulunduğu ülkenin dış ticaret mevzuatı,
pazar bilgileri, ithalatçı adresleri, ülke ve firma bazında yaşanan problemlerin çözümü, firma
güvenilirliğinin kontrolü, ülke ve sektör raporları, dış talepler, firma eşleştirmeleri gibi konularda destek
alınabilir.
Dış Ticaret Müsteşarlığı
Dış Ticaret Müsteşarlığı, dış ticaret politikalarının tespitine yardımcı olmak, tespit olunan bu politikalar
çerçevesinde ihracat, ihracatı teşvik, ithalat, yurtdışı müteahhitlik hizmetleri ve ikili ve çok taraflı ticari
ve ekonomik ilişkileri düzenlemek, uygulamak, uygulamaları izlemek ve geliştirmek görevlerini
üstlenmek için kurulmuş olan bir müsteşarlıktır.
İGEME (İhracı Geliştirme ETÜD Merkezi)
İGEME, ihracatçı firmaların dış pazar paylarının artırılması, yeni pazarların bulunması, ihraç ürünlerinin
çeşitlendirilmesi, Türkiye’deki ve dünyadaki ekonomik gelişmeler ve ticari prosedürler konusunda
ihracatçıların bilgilendirilmesi, ihracata yeni başlayacak firmalara gerekli bilgilerin sağlanmasına yönelik
araştırma ve geliştirme çalışmaları yapmakta ve ihracatın geliştirilmesine yönelik yeni projeler
uygulamaktadır. Ar-Ge çalışmalarının sonuçlarının yer aldığı ülke/sektör/ürün "Araştırma Raporları",
ihracatçılara yönelik pratik bilgilerin yer aldığı "Pratik Bilgiler Serisi" ve mevzuata ilişkin yayınlar basılı
ve web tabanlı olarak kullanıcıların hizmetine sunulmaktadır.
153
İGEME’nin eğitim konusunda ise, Eğitim Dış ticaret ile ilgili firma ve kuruluş çalışanlarının
elemanların bu alandaki bilgi ve becerilerini geliştirmek, dış ticaretin hedeflenen düzeye ulaştırılmasında
ve sağlıklı bir yapıya kavuşturulmasında gereksinim duyulan nitelikli iş gücünün yetiştirilmesine katkıda
bulunmak amacı ile kurs, seminer ve birçok eğitim programı düzenlenmektedir. Ayrıca ihracat için önem
arz eden belirli ürünler ya da pazarlar hakkında ayrıntılı bilgilerin aktarıldığı güncel konu ve gelişmelere
ağırlık veren seminerler ve paneller de düzenlemektedir. Eğitimde kazanılmış olan bu tecrübe
yurtdışındaki benzer kuruluşların personelinin eğitiminde de kullanılmaktadır. Tanıtım konusunda ise,
Türk ihraç ürünleri ve firmalarının yurtdışında tanıtımının yapılması konusunda önemli hizmetler
vermektedir. Bugüne kadar birçok uluslararası ticaret fuarına ulusal katılım organizasyonlarının yanı sıra
özellikle yurtdışı tanıtımına yönelik genel veya sektörel bazda broşür, katalog ve rehberler ile tanıtım
CD'leri gibi farklı basılı ve görsel tanıtım materyali hazırlamakta ve yurtdışında etkin bir şekilde
dağıtmaktadır.
Bilişim teknolojilerinin uluslararası rekabette avantaj sağlayıcı bir unsur haline geldiği günümüzde,
dış ticareti geliştirme kuruluşu olarak İGEME'ye düşen görevlerden biri de Türk ihracatçısının ihtiyaç
duyduğu güvenilir ve güncel ticari bilginin en kısa zamanda sağlanmasıdır. Bu kapsamda İGEME, ticari
bilgi hizmetlerini mümkün olduğunca elektronik ortama taşımaya çalışmakta, abone olduğu yurtdışı
elektronik veri tabanlarından temin edilen bilgileri ücretsiz olarak Türk ihracatçısının hizmetine sunmakta
ve özellikle ihracat konusunda zengin ticari koleksiyona sahip kütüphane dökümantasyonunu web sitesi
üzerinden de erişilebilir kılmaktadır. İGEME, ürün ve sektör hedef pazar araştırmaları, yerinde pazar
araştırmaları, ihracat uygulamalarına yönelik bilgiler, Dış Ticaret Mevzuatı gibi çeşitli yayınlar kanalıyla
bilgi aktarımı sağlamaktadır. İGEME'nin yürütmekte olduğu "İhracata Yönelik Devlet Yardımlar"ından
"Pazar Araştırması ve Pazarlama Desteği" ile Koordinator Kurum olduğu "Eğitim ve Danışmanlık"
desteklerinden yararlanılabilinir ve ürünlerin yurtdışında pazarlanmasına yönelik olarak yerinde pazar
araştırması yapılabilmektedir. Hazır pazar araştırması raporu ve istatistik satın alabilir ve ürünlerin
elektronik ortamda pazarlanabilmesine olanak tanıyan e-ticaret sitelerine üyelik için destek
alınabilmektedir. İhracat sürecinde karşılaşacağınız birçok konuda ayrıntılı bilgi sahibi olmak için ülke
çapında yaygın olarak gerçekleştirilen Eğitim Programlarına katılınabilinir. Ürünlerin tanıtılması için
İGEME'nin ulusal katılım organizasyonları düzenlediği yurtdışı fuarlara devlet destekleri kapsamında
katılmakta mümkündür. İGEME'nin yurtdışına yönelik olarak ücretsiz hazırladığı Ürün/Sektör ve Firma
Tanıtım Broşürlerinde yer alabilir ve ayrıca çıkarttıkları dergide de ürün/sektör tanıtımı yapılabilir.
İGEME'nin öncülüğünde BCTP (Balkan Bölgesel Ticareti Geliştirme Merkezi) adı altında 1999 yılında
faaliyete geçen ve sekiz Balkan ülkesinin (Türkiye, Arnavutluk, Bulgaristan, Yunanistan, Makedonya,
Romanya, Sırbistan ve Karadağ) üyesi olduğu Merkez aracılığıyla bu ülkeler ile işbirliği olanakları
sağlanabilir. İGEME’nin dış temsilciliklerindeki ofisleri ile doğrudan temasa geçilerek Batı Avrupa ve
KKTC'ye ihracat hakkında güncel bilgileri ve ithalatçı adresleri temin edilebilir. Ankara Merkez ve
Marmara - Ege Bölge Müdürlüklerindeki kütüphaneler kanalıyla gerek tüm İGEME yayınlarına gerekse
referans kitap, rehber, süreli yayın gibi basılı ve elektronik kaynaklara ulaşmakta mümkündür.
Gümrük ve Ticaret Bakanlığı
Gümrük ve Ticaret Bakanlığı, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’nın iç ticaret ile ilgili bölümü, Gümrük
Müsteşarlığı ve Dış Ticaret Müsteşarlığı’nın birleştirilmesiyle kurulmuş bir Bakanlıktır.
Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’nın dış ticaret ve girişimciliğe katkılarına ilişkin görevleri aşağıda
sıralanmıştır:
•
İç ve dış ticarete ilişkin hedef ve politikaları belirlemek
•
Uluslararası hizmet ticaretine yönelik tedbirleri almak
•
Uluslararası ticari anlaşmaları yürütmek
•
Ticaret mevzuatını düzenlemek
•
Tüketici haklarının korunmasına yönelik tedbirler almak
154
•
Esnaf ve sanatkâra ilişkin politikaları belirlemek
•
Şirketlerle ilgili hizmetleri yürütmek ve denetlemek
•
Gümrük politikasını hazırlamak ve yürütmek
•
Gümrük kanunu ve diğer mevzuat ile ilgili hükümleri uygulamak
•
Gümrük işlemlerini yürütmek
•
Eşyaların gümrük giriş ve çıkış denetimlerini yapmak
•
Gümrük kaçakçılığını önlemek
•
Dış ticaret ile ilgili teşkilatın yurt dışı görevlerini yürütmek
Yukarıda belirtildiği gibi Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’nın dış ticaret ve girişimciliğe olan katkıları,
daha çok gümrük kanunu, politikası ve işlemlerine ilişkin mevzuat ve uygulamalar açısından önemlidir.
Gümrük Müsteşarlığı
Gümrük müsteşarlığı dış ticaret mevzuatı hükümleri uyarınca, çıkış ve giriş işlemlerini düzenleyen
gümrük mevzuatının uygulanmasını sağlamaktadır. Gümrük işlemlerinde ihracatçıya; eksik beyan,
ertelenmiş kontrol, kısmi teminat, götürü teminat uygulamaları gibi avantaj ve kolaylıklar sağlayan
Onaylanmış Kişi Statü Belgesi Gümrük Müsteşarlığına bağlı ilgili Gümrük ve Muhafaza
Başmüdürlüğünden alınmaktadır. Bu belge ile girişimciler işlemlerini daha kolay ve hızlı şekilde
yapabilmektedirler.
KOSGEB (Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme
İdaresi Başkanlığı)
Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı kısa adıyla KOSGEB;
küçük ve orta ölçekli sanayi işletmelerinin teknolojik yeniliklere hızlı bir şekilde uyumlarını sağlamak,
rekabet güçlerini yükseltmek ve ekonomiye katkılarını ve etkinliklerini artırmak amacıyla 3624 sayılı
Kanunla 20 Nisan 1990 tarihinde kurulmuştur. KOSGEB, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı ile ilgili bir kamu
kuruluşu olup, tüzel kişiliğe haiz ve bütün işlemlerinde özel hukuk hükümlerine tabidir. KOSGEB
tarafından verilen destekler arasında, Banka Kredi Faiz Destekleri Bilişim Destekleri, Bölgesel Kalkınma
Destekleri, Danışmanlık ve Eğitim Destekleri, Girişimciliği Geliştirme Destekleri, Kalite Geliştirme
Destekleri, Pazar Araştırma ve İhracatı Geliştirme Destekleri, Teknoloji Geliştirme ve Yenilik Destekleri
ve Uluslararası İşbirliği Geliştirme Destekleri sayılabilir.
KOSGEB kuruluş kanununda geçen, girişimciliğe katkıda bulunabilecek görevleri şöyledir;
•
Sanayide, Ar-Ge faaliyetlerinin desteklenmesi ve faaliyetlerin uygulanması için teknoloji
merkezleri, teknoparklar, danışmanlık merkezleri, enstitüler ve benzeri birimleri kurmak,
•
Üniversiteler ile kamu ve özel araştırma kurumlarının bilim ve teknoloji altyapısından
işletmelerin yararlanmasını sağlamak,
•
Teknoloji düzeyini yükseltmek üzere, mevcut teknolojik bilgilere erişmek ve yeni teknolojik
bilgiler üretmek, erişilmiş ve üretilmiş bilgileri yaygınlaştırmak,
•
Üniversite ve araştırma merkezlerinin olanaklarından yararlanarak yeni ve ileri teknolojiye
dayalı bilgilerin derlendiği, değerlendirildiği, geliştirildiği ve uygulamaya yönelik üretime hazır
hale getirilerek işletmelerin kullanımına sunulduğu Teknoloji Merkezleri ve Teknoparkları
kurmak ve kurulmasına aracı olmak,
•
İşletmelerin planlı yönetim anlayışına, modern ve çağdaş işletmecilik düzeyine
kavuşturulmalarını teminen sanayinin çeşitli alt sektörlerinde yatırımları yönlendirmek üzere
proje profillerini uygulayacak, atıl kapasiteleri değerlendirecek, verimliliği artıracak;
modernizasyon, üretim, yönetim, pazarlama, enformasyon ve teknoloji adaptasyonu gibi
konularda kapsamlı “Teknik Yardım ve Destek Program ve Projeleri”ni gerçekleştirecek ihtisas
merkezlerini kurmak ve kurulmasını sağlamak, şeklinde sıralanmaktadır.
155
KOSGEB girişimciliğin desteklenmesi yönünde birçok faaliyette ve destek hizmetinde bulunmaktadır.
KOSGEB bu hizmetleri sunarken “Kalkınmada Öncelikli Yöreler”, “Normal Yöreler” ve “Gelişmiş
Yöreler” şeklinde bir öncelik oluşturmuştur.
http://www.kosgeb.gov.tr
TÜBİTAK (Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu)
TÜBİTAK, Türkiye’nin rekabet gücünü ve refahını artırmak ve sürekli kılmak için; toplumun her kesimi
ve ilgili kurumlarla işbirliği içinde, ulusal öncelikler doğrultusunda bilim ve teknoloji politikaları
geliştirmek en önemli amaçları arasındadır. Bu amaçları gerçekleştirecek altyapı ve araçları oluşturmaya
katkı sağlamak, araştırma ve geliştirme faaliyetlerini desteklemek ve yürütmek, bilim ve teknoloji kültürü
oluşturmakta öncü rol oynamak misyonuna sahip TÜBİTAK’ın dış ticaret ve girişimciye yönelik genel
işlevleri şunlardır:
•
Türkiye’nin bilim ve teknoloji politikalarını belirlemek,
•
Akademik Ar-Ge desteği vermek, özendirmek ve izlemek,
•
Endüstriyel araştırma ve teknoloji geliştirmeyi (ATG) ve yenilikleri desteklemek, özendirmek ve
izlemek,
•
Üniversite sanayi ilişkilerini geliştirmek,
•
Ulusal öncelikler doğrultusunda ATG çalışması yürüten Ar-Ge enstitüleri işletmek,
•
Ar-Ge faaliyetleri için kolaylık ve teknik hizmet sağlayan birimler işletmek,
•
Geleceğin bilim adamlarını keşfetmek ve teşvik etmek,
•
Bilimsel mükemmelliği teşviğe yönelik yıllık ödüller vermek,
•
Uluslararası bilimsel ve teknolojik işbirliklerini organize etmek ve yürütmek, bilimsel dergiler,
popüler bilim kitapları ve dergileri yayımlamak.
Refah toplumuna ulaşma sürecinde bilim ve teknolojiden etkin bir araç olarak yararlanılmasını
sağlamak üzere, TÜBİTAK Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu 2003-2023 yılları için Türkiye'nin Bilim
ve Teknoloji Stratejileri Belgesi'nin hazırlanması kararını almıştır.
Türkiye’de yapılacak sıralamalar ile üniversitelerde girişimcilik ve yenilikçilik faaliyetlerinin artması
ve üniversiteler arasında girişimcilik ve yenilikçilik odaklı rekabetin artması amaçlanmaktadır. Ayrıca,
yapılacak endekslerin girişimcilik kültürünün geliştirilmesi, girişimci araştırmacıların yetiştirilmesi,
ulusal ve uluslararası işbirliklerinin artırılması, akademik çalışmaların ticarileştirilmesi ve böylelikle
ekonomiye katkı sağlanması konularında faydalı olacağı değerlendirilmektedir. Bu anlamda TÜBİTAK
çeşitli projelere destek vermektedir. Girişimcilik, yenilikçilik ve iş ortamı ile ilgili maddeler içeren alt
proje “Teknoloji Öngörü Projesi”dir. Projenin yararları yeni yatırım alanları ve teknoloji seçimi
konularında firmalara yol göstermesi, ulusal ve küresel düzeyde beklenen yeni paradigmalar ve yeni
rakipler konusunda fikir vermesidir. Aynı zamanda, sektörel ve bölgesel öngörü çalışmaları için ulusal bir
referans oluşturması, süreç içinde yer alan diğer ilgili kesimlerin oluşan ilişki ağları yoluyla, mevcut
akademik birikimlerden haberdar olmalarıdır.
TÜBİTAK hangi kurumlar ile işbirliği yaparak dış ticaret ve
girişimciliğe katkı sağlamaktadır?
TÜRK EXİMBANK (Türkiye İhracat Kredi Bankası)
Türkiye İhracat Kredi Bankası A.Ş./Türk Eximbank, 21 Ağustos 1987 tarihinde 87/11914 sayılı Bakanlar
Kurulu Kararı ile kurulmuştur. Türk Eximbank'ın temel amaçları aşağıda sıralanmıştır:
•
İhracatın geliştirilmesi,
•
İhraç edilen mal ve hizmetlerin çeşitlendirilmesi,
•
İhraç mallarına yeni pazarlar kazandırılması,
156
•
İhracatçıların uluslararası ticarette paylarının artırılması ve girişimlerinde gerekli desteğin
sağlanması,
•
İhracatçılar ile yurt dışında faaliyet gösteren müteahhitler ve yatırımcılara uluslararası
piyasalarda rekabet gücü ve güvence kazandırılması,
•
Yurt dışında yapılacak yatırımlar ile ihracat maksadına yönelik yatırım malları üretim ve
satışının desteklenerek teşvik edilmesidir.
Türk Eximbank, ihracatçıları, ihracata yönelik üretim yapan imalatçıları ve yurt dışında faaliyet
gösteren müteahhit ve girişimcileri kısa, orta ve uzun vadeli nakdi ve gayrinakdi kredi, sigorta ve garanti
programları ile desteklemektir. Türk Eximbank'ın, gelişmiş birçok ülkenin resmi destekli ihracat kredi
kuruluşlarından farklı olarak kredi, garanti ve sigorta işlemlerini aynı çatı altında toplamış olması,
ihracatçı firmalara verilen hizmetlerde bir bütünlük oluşturulmasına olanak tanımaktadır. Türk firmaları
tarafından ihracatı gerçekleştirilecek dayanıklı ve dayanıksız tüketim malları ihracatının iki yıla
kadar, sermaye malı ihracatının beş-yedi yıla kadar ve yurtdışında üstlenilen projelerin yapımının on yıla
kadar vadeli kredilerle desteklenmesi amaçlanmaktadır. Türk Eximbank, yurtdışında iş üstlenecek veya
uluslararası ihalelere katılacak Türk firmalarına, finansal destek sağlayabileceğini ifade eden Niyet
Mektubu verebilir. Niyet Mektupları kesin bir taahhüt içermez, açılabilecek olası bir kredinin koşulları da
resmi başvurunun yapılacağı tarihteki şartlar dikkate alınarak belirlenir. Niyet Mektupları’nın geçerlilik
süresi altı ay olup, projedeki gelişmelere bağlı olarak ilave süre verilebilmektedir.
Ülke ekonomisine önemli katkıları bulunan uluslararası ticaretin ve girişimcinin en önemli
sorunlarından kredi, garanti (teminat mektubu) ve sigorta sorununun çözümüne yönelik kurum ve
kuruluşlar mevcuttur. Türk Eximbank bu mevcut kurumlar ve kuruluşlar içinde yer alan tek resmi
kurumdur. Bu anlamda, Türk Eximbank’ın, yurtdışında faaliyet gösteren müteahhitlik firmaları açısından
önemi son derece büyüktür.
Dışişleri Bakanlığı
Dışişleri Bakanlığı, yurt dışı vize işlemleri, ticaret müşavirlikleriyle koordineli olarak veya ticaret
müşavirliklerinin bulunmadığı ihraç ülkelerinde ihracatçıların karşılaştığı sorunların çözümü konularında
ihracatçılara yardımcı olmaktadır.
Hazine Müsteşarlığı
İhracatın artışına katkı sağlayacak ve gümrük muafiyetli ithalata olanak sağlayan yatırım teşvik belgesi
uygulamaları, kambiyo düzenlemeleri Hazine Müsteşarlığı tarafından gerçekleştirilmektedir.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, para ve döviz politikaları çerçevesinde kambiyo, ihracat, transit
ticaret uygulamalarıyla ilgili genelgeler düzenleyerek girişimcilere yardımcı olmaktadır.
Türkiyi Atom Enerjisi Kurumu
Atom enerjisinin barışçıl amaçlarla kullanımına yönelik nükleer ve radyolojik konularda araştırmacıların,
kullanıcıların, düzenleyici kuruluş elemanlarının ve halkın eğitimine yönelik çeşitli düzeylerde ulusal ve
uluslararası kurs, seminer, çalıştay, vb. çalışmalar yapılmaktadır. Nükleer ve Nükleer Çift Kullanımlı
Eşyaların ihracatında İzne Esas Olacak Belge Türkiye Atom Enerjisi Kurumu tarafından verilmektedir.
Büyükeçilik ve Konsolosluklar
Türkiye’deki büyükelçilikler ve konsolosluklar, ihraç ülke mevzuatı ve ithalat uygulamaları, ülke firma
bilgileri, ilgili ülkede karşılaşılan problemlerin çözümü ve konsolosluk faturasıyla ilgili işlemler
konularında ihracatçılara yardımcı olmaktadırlar.
Görüldüğü gibi, dış ticaret ile ilgili kamu kurum ve kuruluşların gerek eğitim ve danışmanlık gerekse
finansal destek sağlamak açısından birçok çalışmaları bulunmaktadır. Bu çalışmalar kamu eliyle daha da
geniş bir tabana yayılması durumunda beklenen etkiyi daha çok sağlayabilecektir. Özellikle gelişmekte
olan ülkelerde uygulanan dış ticaret ve girişimcilik politikalarının değişmemesi durumunda, dış ticaret ve
girişimcilikte ciddi anlamda bir ilerlemeden söz etmek zordur.
157
DIŞ TİCARET İLE İLGİLİ ÖZEL SEKTÖR KURULUŞLARI
Dış ticaret ile ilgili özel sektör kuruluşlarının araştırma, teknoloji geliştirme ve yenilikçilik yeteneği ile
rekabet gücünü yükseltmek ve böylece girişimcilik kültürünün oluşmasına yönelik önemli katkıları
bulunmaktadır. Bu anlamda aşağıda, dış ticaret ile ilgili özel sektör kuruluşları ve girişimciliğe katkı ele
alınmıştır.
İhracatçı Birlikleri
İhracatçı Birlikleri dış ticaret ve girişimcilik anlamında son derce önemli birliklerdir. Bunun en önemli
nedeni bir firmanın ihracat yapabilmesi için kanuna göre mutlaka bir İhracatçı Birliğine üye olmasından
kaynaklanmaktadır. İhracatçı Birlikleri, Türkiye İhracatçılar Meclisi – TİM ‘in koordinasyonunda, Dış
Ticaret Müsteşarlığına bağlı olarak, kanunda belirtilen görev ve sorumlulukları yerine getirmektedirler.
İhracatçı Birliklerinin işlevleri arasında bilgi sağlama vardır. Bilgi sağlama, birliklerin iştigal alanına
giren konular çerçevesinde üretim, ihracat, ithalat, fiyat durumu, dış piyasadaki rakipler ve mevzuat
çerçevesinde oluşturulan bilgiler güncel olarak izlenmekte olup, talep eden işletmelere verilmektedir.
Hedef ülkelerle ilgili olarak ihracatçıların gereksinim duyacağı her türlü bilgi derlenmekte ve
ihracatçıların kullanımına sunulmaktadır. Yurt dışındaki Ekonomi ve Ticaret Müşavirlikleri tarafından
belirli dönemlerde ulaştırılan bilgiler ve topluca alınan ithalatçı adresleri düzenli olarak ihracatçı
birliklerinin üyelerine ve ilgili kuruluşlara ulaştırılmaktadır. İhracatçı Birliklerinin diğer bir işlevi ise,
yabancı heyetlerin Türk firmalarını ziyaret etmelerini sağlamak ve potansiyel alıcı ülke temsilcileri
Türkiye’ye davet etmektir. Yurt dışında yapılan araştırmalar çerçevesinde birlikler, Türk ürünlerinin
hedef pazarlardaki ihracat potansiyellerinin değerlendirilebilmesi için söz konusu ülkelerde incelemeler
yapmakta ve sonuçları üyelerine duyurmaktadır. İhracatçı birlikleri eğitim ve bilgi alışverişi açısından da
çeşitli etkinliklerde bulunmaktadırlar. Birliklerin iştigal konularına giren maddelerle ilgili olarak kongre
sempozyum ve toplantı gibi etkinlikler düzenlenerek sektörün bir araya gelmesini sağlamaktadırlar.
İhracatla ile karşılaşılan sorunlarının yetkililere ulaştırılması konusunda ise birlikler, ihracat mevzuatının
hazırlanması ve Türkiye’nin uluslararası düzeydeki ilişkilerinin düzenlenmesi hakkındaki çalışmalara
katılmakta ve bu konudaki sektör görüş ve önerilerini Dış Ticaret Müsteşarlığı'na ve gerekiyorsa ilgili
diğer kurum ve kuruluşlara arz etmektedir. İhracatçı Birlikleri, ihracatçıların yurt dışı pazar paylarının
arttırılması, yeni pazarların bulunması ve ihracat olanakları yaratılması için hedef pazar ülkelerde
düzenlenen fuarlara doğrudan ulusal katılım organizasyonu gerçekleştirmektedirler. Onaylanmış Kişi
Statü Belgesi başvurusunda aranan belgelerden biri olan, başvuru sahibi firmanın performans ve
güvenilirliliğinin onaylandığını gösteren form olan “Performans ve Güvenililirlik Formu” üyesi olunan
İhracatçı Birliği Genel Sekreterliğince düzenlenmektedir.
Türkiye İhracatçılar Meclisi
Türkiye ihracatının özel sektör cephesi örgütlerinden Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM); özel sektör
adına bütün ihracatçıları, faaliyet halinde olan tüm İhracatçı Birliklerini, İhracatçı Birliklerine hizmet
veren Genel Sekreterliklerini ve İcra Komitelerini ve bütün ihracat kalemlerini temsil etmektedir.
Türkiye İhracatçılar Meclisi; ihracatçıların ortak sorunlarına çözüm aramayı, ihracatçıların
sorunlarının tartışıldığı bir platform olmayı, kamu kurum ve kuruluşları ile ihracatçılar arasında
koordinasyonu sağlamayı, ihracatın geliştirilmesi ve sorunlarının çözülmesi yolunda politikalar
oluşturmayı, ihracatçıları yurt içinde ve yurt dışında üst düzeyde temsil etmeyi görev edinmiştir.
Türk ihracatını genişletecek uluslararası ihtisas fuarları yerinde incelenip yenilikler ve gelişmeleri
takip edilmekte, Türk firmalarının uluslararası etkinliklere, gerek bireysel düzeyde, gerekse ulusal
düzeyde etkin katılımı amacıyla stratejiler geliştirilmekte ve birlikler arası koordinasyon sağlanmaktadır.
Uluslararası etkinliklerde sektörlerin güçlü bir sinerji ve ortak bir vizyonla temsil edilmesi hedefiyle
Türkiye'nin ulusal düzeyde katılacağı fuarların belirlenmesinde Dış Ticaret Müsteşarlığı'na görüş
oluşturulmaktadır. Türkiye İhracatçılar Meclisi, uluslararası toplantılar ve konferanslara katılım
göstererek Türkiye'yi ve Türk ihracatını üst düzeyde temsil etmektedir.
158
Türkiye İhracatçılar Meclisi, aylık dergisi ile birlikte üniversitelerinin İktisadi ve İdari Bilimler
Fakülteleri'nde özel sektör temsilcileri ve üniversite öğrencilerini bir araya getiren söyleşiler
düzenlemektedir. "Türkiye'nin başarı hikayeleri" başlıklı söyleşiler kapsamında iç ve dış pazarlarda
yarattıkları markalarla isim yapmış girişimcilerin üniversite öğrencileriyle buluşturulması sağlanarak
ilerinin ihracatçısını, üreticisini, iş adamını başarıya götüren stratejiler konusunda çalışmalar
yapmaktadır. Üniversitelerle işbirliği içinde yürütülen akademik faaliyetlerle ihracat sektörlerine yönelik
çalışmalar yapılmakta ve raporlar hazırlanmaktadır. Ayrıca iş dünyası ile öğrencileri buluşturan sektörel
forumlar, paneller ve konferanslar düzenlenmektedir.
Türkiye ihracatı, ihracatçı birlikleri kayıt rakamlarına göre tarım, sanayi ve madencilik grupları
altında, birçok sektöre ilişkin ihracat rakamları aylık, yıllık ve karşılaştırmalı olarak incelenmektedir.
İhracatçı sektörlerinin durumlarını analiz edebilmek ve geleceğe ilişkin bakışlarını değerlendirmek
amacıyla, yıllık bazda ihracat raporları hazırlanmaktadır.
Türkiye'nin dış ticaret stratejileri temelinde hedef pazarlar hakkında ekonomik, sosyal ve siyasi
analizlere dayanan ülke raporları hazırlanarak, kamuoyuyla paylaşılmaktadır.
Dış ticaret, ihracat, enflasyon, cari açık gibi makroekonomik gelişmelerin ihracatçılarının gözüyle
takip edilmesi amacıyla bir aylık, üç aylık ve yıllık olmak üzere makroekonomik görünüm raporları
hazırlanmaktadır.
Dış ticaret ailesinin iç iletişim ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla hazırlanan dergi ile İhracatçı
Birlikleri'nin, Dış Ticaret Müsteşarlığı'nın ve ihracatla ilgili diğer kurumların haberlerini, ihracattaki aylık
gelişmeleri, sektörel yorumları ve dünya piyasalarını takip edebilme olanağı sunmaktadır.
Teknoloji Geliştirme Merkezleri (TEKMER)
Teknoloji Geliştirme Merkezleri 1991’de ülke sanayisinin gelişmesi hedef alınarak yeni ürün veya
teknoloji geliştirmeye yönelik bir fikre sahip olan girişimcilere ürünlerini geliştirebilmeleri için teknik
destek, yer, büro hizmetleri, yönetim ve işletme becerisi sağlamak amacıyla KOSGEB ve üniversitelerin
işbirliği ile kurulmuştur.
TEKMER yönetim modelinde, ağırlıklı olarak KOSGEB ve üniversite temsilcilerinden oluşturulan üç
kurul önemli bir yer teşkil etmektedir. Bu kurullar, danışma kurulu, icra kurulu ve inceleme seçim
kuruludur.
Teknoloji Geliştirme Merkezleri’nin hedefi sanayi-üniversite ilişkisini kuvvetlendirerek, üretimde
teknolojik seviyeyi yükseltmek ve işletmelerin ihtiyacı olan girişimcilik bilgisini üniversiteler kanalıyla
temin etmektir. Bu amaçla Teknoloji Geliştirme Merkezleri birer “İş Kuluçkalama” merkezi olarak
çalışmaktadır. Sunduğu altyapı ve hizmetlerle yeni kurulan bir işletmenin başlangıç maliyetlerini
azaltmayı ve gelişmekte olan bir işletmenin başarısız olma olasılığını en aza indirmeyi hedeflemektedir.
Teknoloji Geliştirme Merkezleri’nin temel felsefesi piyasa şartlarında mücadele edebilecek olgunluğa
erişen işletmelerin piyasaya açılması ve boşalan yere yeni teknoloji tabanlı işletmelerin gelmesidir.
KOBİNET
KOBİNET; KOBİ’lere hizmet sunan kuruluşların "Bilgi Sağlayıcı Kuruluş" olarak yer aldığı oda, birlik,
dernek, vakıf, banka vb. kuruluşlar ile işbirliği çerçevesinde oluşturulmuştur. Amaç B2B (işletmeler arası
mal/hizmet alım satımı) ve e-Ticaret altyapısının oluşturulması, işletmelerin uluslararası düzeyde
tanıtımının sağlanması ve katılımcı kuruluşlar ve KOSGEB’in e-İş desteği vasıtasıyla KOBİNET
omurgasının kurulmasıdır. KOBİNET, işletmelerin bilişim teknolojileri altyapısının geliştirilmesi, iş
süreçlerinin sayısal ortama aktarılması, e-Ticaret/e-İş faaliyetlerinin geliştirilmesi, işletmelerin Bilgi
Toplumu’na hazırlanması, e-Ticaret hacminin artırılması amacıyla kurulan bir portaldır. Ayrıca
KOSGEB’in bünyesinde hizmet veren Avrupa Bilgi Merkezi (Euro Info Centre-EIC) AB’nin 35 ülkede
yaygın KOBİ bilgi ağının (EIC Network) irtibat noktasıdır.
Bilgi sağlayıcı kuruluşlar KOBİ’lere sundukları hizmetlerini ve üyelerini KOBİNET’te tanıtmaktadır.
KOBİNET’te şu bilgiler/hizmetler sunulmaktadır:
159
•
KOSGEB Avrupa Bilgi Merkezi üzerinden firma profilleri, AB Mevzuatı (1952’den itibaren
tüm tüzükler, kanunlar, vb.), CE işaretleme (mevzuat, işlemler, standartlar, yetkili kuruluşlar),
AB sektör raporları (AB ülkelerinin üretim, ithalat-ihracat bilgileri) ve diğer bilgiler (AB ile
ilgili her türlü rapor, istatistik, vb.) güncel olarak sağlanmaktadır.
•
Her firmaya ücretsiz İnternet sayfası, ömür boyu değişmemek üzere ücretsiz e-Posta adresi.
•
21.000’den fazla kayıtlı firmanın (%97’sinin çalışan sayısı 250’den az) İnternet bilgileri
(Türkçe’nin yanı sıra İngilizce, Almanca, İspanyolca, Fransızca, İtalyanca)
•
Ekonomi ve iş dünyası (ülke raporları, şirket kuruluşları, ihracat terimleri, vb.), finans olanakları
(sermaye piyasaları, kredi ve finans olanakları, vb.), mevzuat (ihracata yönelik devlet yardımları,
yatırım teşvikleri, vb.), Avrupa Birliği (Gümrük Birliği, AB işbirliği programları, bültenler, vb.),
firma rehberleri (KOBINET, ASO, MİB, BEYSAD, TESİD üyeleri bilgileri), işletmeler arası
işbirliği teklifleri (AB’nin 80 ülkede yaygın ağından alınan iş teklifleri).
Görüldüğü gibi, KOBİNET’in girişimciliğin özendirilmesi ve ihracat potansiyellerinin artırılması için
birçok faaliyeti mevcuttur.
TOBB (Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği)
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği temel görev hizmetlerinin yanı sıra özel sektör üyelerine yönelik
faaliyetleri yürütmektedir.
İşletmelerin uluslararası rekabet ortamında daha bilinçli ve bilgili olarak yatırım, üretim, ticaret
ve/veya işbirliği yapabilme olanaklarına kavuşabilmeleri, bunun yanında Türkiye'nin yurt dışında daha
etkin tanıtımına katkıda bulunmak ve yabancı yatırımcıları da Türkiye’ye çekmek amacıyla internet
servisleri kurulmuştur. Her ay çıkarılan derginin ekinde "İşbirliği Teklifleri ve Dış Ticaret Talepleri
Bültenlerini" hazırlamaktadır. Bunun yanı sıra yerel danışmanlar ağı oluşturulmuştur. TOBB talep
üzerine; imalatçı firmalar ve Türkiye'deki yabancı sermayeli şirketler ile ilgili bilgiler vermekte ve
Avrupa Birliği ile ilgili yayınlara ağırlık vererek, kamu ve özel sektörden gelen araştırmacıların ve
işadamlarının bilgi ve kaynak ihtiyacını karşılamaktadır.
Türk özel sektörünün, uluslararası düzeyde ilişkilerini geliştirmek amacıyla; yurtdışından heyet
ziyaretlerini düzenlemekte ve yabancı iş adamlarının ilgili Türk işadamları ve kuruluşlarla temaslarını
temin etmektedir. Ayrıca yurtdışına heyet ziyaretleri düzenlemekte ve yabancı ülkelerde ilgili sektör
temsilcileri ile temasları düzenlemektedir. Bununla birlikte, yabancı ülkelerde muadil kuruluşlarla
müşterek Odalar ve Ekonomik İşbirliği Komitelerini kurmakta ve yürütmektedir. Türk Özel Sektörü'nü
temsilen, birçok kuruluşun çalışma ve faaliyetlerine aktif olarak iştirak etmektedir.
Türk girişimcisinin çalışmalarına öncülük ve liderlik etmek amacıyla sırasıyla,
•
Özel sektörün ihtiyaçları doğrultusunda siyasi güce görüş ve çözümlerini iletmek,
•
Kanunlar ve düzenlemeler ile ilgili görüşlerini ilgili bakanlıklara, meclis komisyonlarına
sunmak,
•
Tabanını oluşturan KOBİ’lerin ekonomiden hak ettiği payı alması için oda ve borsalar kanalıyla
bilgi ve danışmanlık hizmeti sunmak,
•
Ticari, ekonomik ve uluslararası işbirliği alanlarında yararlı olabilecek her türlü bilgiyi üyelerine
sunmak; ülke, il ve sektör bazında ekonomik raporlar hazırlamak,
•
Yabancı muadil kuruluşlarla kurumsal bağlar kurmak, işbirliği anlaşmaları imzalamak, Türk ve
yabancı firmaların ihtilaflarının dostane yollarla çözümü amacıyla aracılık etmek,
•
TIR Karnesinin dağıtımını gerçekleştirmek ve muhtelif ülkelere ait geçiş belgesi taleplerini
karşılamak, ATA Karnesi düzenlemek, bilgi standardı tanımlama ve uygulama sistemi olan
EAN-UCC barkod sistemini ülkemizde tek elden yürütmek,
160
•
Menşe Şahadetnamesi ile Dolaşım Belgesini basmak ve odalara göndermek, Kapasite Raporu’nu
incelemek ve onaylamak. Oluşturulan Sanayi Veri Tabanı ile imalatçı firma listelerini ilgililere
sağlamak, Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’ni yayınlamak,
•
Odalar ve Borsalar arasında çıkabilecek mesleki anlaşmazlıkları çözmek, oda ve borsaları
geliştirecek tedbirleri almak, elektronik altyapısını kurmak, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği
Tahkimi çalışmalarını yürütmek,
•
Yerel fuar organizasyon firmalarına yetki vermek, organize sanayi bölgeleri ve teknoloji
geliştirme merkezleri kurmak,
•
Eğitim kurumları kurmak veya kurumuna katılmak, bu kurumlarla işbirliği yapmak,
Uluslararası ilişkiler ile ilgili görevleri kapsamında çok taraflı oda ve uluslararası kuruluşlarda Türk
özel sektörünü temsil etmek gibi çok sayıda görev ve sorumlulukları vardır.
DEİK (Dış Ekonomik İlişkiler Kurumu)
Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK), Türk ekonomisinin dünya ekonomisine entegrasyonuna katkıda
bulunabilmek için, sanayi işbirliği başta olmak üzere, dış ticaretin ve ekonomik ilişkiler ağının
genişletilmesi, hizmet sektörlerinin yurtdışına açılması konularında yeni pazar olanaklarını
değerlendirmektedir. DEİK iki taraflı İş Konseyleri aracılığı ile faaliyet göstermektedir. İş Konseyleri'nin
görevi, Konsey kurulan ülke ile ekonomik ve ticari ilişkileri geliştirmektir. Bu amaçla DEİK, söz konusu
ülkede iş dünyasını temsil niteliğine sahip bir ilgili kuruluş ile işbirliği yapmaktadır. DEİK tarafından
periyodik olarak yayımlanan Türkçe ve İngilizce bültenlerle Türk ve yabancı iş çevrelerine bilgi
sağlanmaktadır. DEİK, ihracattan ithalata, Türkiye’ye yönelen yabancı yatırımlardan Türk özel
sektörünün dış yatırımlarına, uluslararası müteahhitlikten enerjiye ilişkin konulara, bankacılıktan lojistiğe
tüm ticaret, yatırımlar ve hizmetler alanlarında faaliyet göstermekte ve çalışmalar gerçekleştirmektedir.
DEİK, uluslararası kuruluşlar ile işbirlikleri kurma ve yapılan işbirliği ve çalışmalar aracılığı ile Türk
işadamlarına yeni olanaklar yaratma konusunda çaba harcamaktadır. DEİK uluslararası niteliğe sahip
etkinlikler düzenlemektedir. Türk-Amerikan İş Konseyi tarafından düzenlenen ve her yıl New York’ta üst
düzey Türk ve Amerikan hükümet ve özel sektör temsilcilerinin katılımıyla Türk ekonomisinin ve iş
dünyasının durumunun analiz edildiği ve yatırım fırsatlarının genel bir resminin çizildiği “Yatırım
Konferansları” düzenlemektedir. Türk-Amerikan İş Konseyi’nin diğer bir geleneksel toplantısı da
Türkiye-Amerika İlişkileri konusunda Amerikan Türk Konseyi (ATC) ile işbirliği içinde son 30 yıldır
Washington’da düzenlenmekte olan yıllık konferanstır. İki ülke arasındaki ticareti geliştirmeyi ve Türk
ve Alman KOBİ’lerinin işbirliği gerçekleştirmesini hedefleyen Alman Yatırım ve İşbirliği konferansı
güçlü Alman ortak kuruluşlarla birlikte düzenlenmektedir. Ayrıca Uluslararası finans kuruluşlarını her yıl
Londra’da bir araya getiren Londra Finans ve Yatırım Konferansları’nda DEİK’in gerçekleştirdiği diğer
bir geleneksel aktivitedir. DEİK ayrıca, dış ekonomik ilişkiler kapsamında yer alan konularda strateji
geliştirme çalışmaları gerçekleştirmektedir. DEİK, hazırladığı raporlarla Türk işadamlarına faaliyette
bulundukları ülke ekonomileri hakkında bilgi vermekte ve işbirliği olanaklarını tanıtmaktadır. Ayrıca
DEİK, yabancı işadamları için Türk ekonomisi ve DEİK aktiviteleri konusunda kapsamlı bilgi sağlayan
bir iş portalına da sahiptir. İş yapma rehberleri ve çeşitli sektörler için raporlar hazırlanmaktadır. İnternet
platformları da oluşturan DEİK, Türkiye’nin sağlık turizmi potansiyelini artırmaya yönelik dünya
üzerindeki Türk girişimcilerin ortak bir portal üzerinde iletişim kurmalarına öncelik veren, dış dünyanın
Türkiye ekonomisi hakkında bilgilenmesini sağlamayı hedefleyen ve bazıları Rusça olarak yayınlanan
internet sitelerinin yürütücüsüdür.
Ekonomik İşbirliği Teşkilatı (ECO)
Ekonomik İşbirliği Teşkilatı kısa adıyla ECO, 1985 yılında Türkiye, İran ve Pakistan arasında kurulmuş
bir bölgesel ekonomik işbirliği örgütüdür. Bölgede bir süre faaliyet gösteren Kalkınma İçin Bölgesel
İşbirliği, 1979 sonrası üye ülkelerdeki siyasi ve ekonomik gelişmeler sonucu etkinliğini yitirmiştir.
Türkiye, İran ve Pakistan arasında ekonomik ve ticari ilişkilerin yeniden aktif hale getirilmesi isteği, 1985
yılında yeniden gündeme alınmış ve yapılan çalışmalar doğrultusunda ilişkilerin ECO adında yeni bir
161
örgüt kurularak devam ettirilmesi gerektiği benimsenmiştir. 1992 yılında ECO zirve toplantısında
Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Türkmenistan, Özbekistan, Tacikistan ve Afganistan teşkilata tam
üye olmuşlardır. Genişleme sonrası ECO, 10 üyeli bir örgüt halini almıştır. Yeni üyeler ECO kurucu
üyeleriyle birçok konuda ortak özelliğe sahiptirler. Çok yakın kültürel ve tarihi bağlara sahip bu ülke
vatandaşlarının hemen hemen tamamı Müslüman’dır ve büyük bir kısmı Türk’tür. Tamamı SSCB’nin
dağılmasıyla bağımsızlığını kazanmış ve gelişmekte olan ülkeler konumundadırlar. Bu ülkelerin
uluslararası sisteme en kısa sürede entegre olmaları gerekmekteydi. Bu bağlamda ECO’ya katılan yeni
üyeler teşkilatın faaliyetlerini hızlandırmışlardır.
TİKA (Türkiye İşbirliği ve Kalkınma Ajansı)
TİKA, ülkelerin ekonomik yapılarının incelenmesi ve sektörel önceliklerin belirlenmesi amacıyla her
ülkenin profillerini hazırlamakta ve sektör araştırmalarını yapmaktadır. Ajansın, Türk dilinin
konuşulduğu Cumhuriyetler ve Türkiye'ye komşu ülkeler olmak üzere gelişme yolundaki ülkelerle
eğitim, kültür ve diğer sosyal konulardaki alanlarda işbirliği kurulması ve geliştirilmesi çalışmalarında
faaliyetleri bulunmaktadır. Gelişmekte olan ülkelerin serbest piyasa ekonomisine geçiş süreci içinde
ihtiyaç duyacakları programların hazırlanması ve bankacılık, finansman faaliyetleri, sigorta, dış ticaret,
istatistik, bütçe ve vergi sistemi konularında yardımcı olunması, ekonomik, ticari ve teknik alanlarda bu
ülkelerin kalkınma hedef ve ihtiyaçlarına uygun işbirliği program ve projelerinin hazırlanması veya
uygulamasının koordinasyonunu sağlamak başlıca sorumlulukları arasındadır.
(DTİK) Dünya Türk İş Konseyi
Dünya Türk İş Konseyi (DTİK), Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) çatısı altında kurulmuş ilk özel
amaçlı konseydir. Kurulma amacı, yurt dışında dağınık örgütlenmiş olan başarılı, girişimci ruhuna sahip,
Türk lobiciliğinin yurt dışında etkin olması için çaba gösteren Türk girişimcilerini ve uluslararası büyük
güce sahip şirketlerde karar mekanizmalarının başındaki Türk profesyonellerini tek çatı altında
toplamaktır.
“Dünya Türk İş Konseyi” (DTİK)’in ana ekseni, Türk lobisini yurt dışında geniş kitlelere yaymak,
dünyaya yayılan, yurt dışında yerleşik bir hayat süren Türk girişimcilerinin sorunlarına çözüm getirmeye
çalışmak ve Türkiye’nin yurt dışındaki yüksek imajının, bulunduğu konumdan daha yükseğe
çıkarılmasında öncülük etmektir.
Türkiye’de girişimciliğin geliştirilmesi yönünde faaliyet gösteren özel kurum ve kuruluşlar çeşitli
faaliyetlerde bulundukları yukarıdaki bilgilere göre söylenebilir. Yapılan faaliyetler kendi başlarına belirli
fayda sağlasalar da ortak bir vizyonun olmaması ve bu vizyona yönelik stratejilerin, hedeflerin ve
ölçümlemelerin olmaması, sağlanan faydaların en üst düzeye ulaşmasını engellemektedir.
Dış Ticaret ile ilgili özel sektör kuruluşlarının girişimciliğe katkısı
daha çok hangi alanlarda olmaktadır?
162
Başarı Hikâyeleri
Çin’le İş Yapma Zorluğunu Fırsata Çevirdi
Uluslararası bir firmanın Türkiye’de danışmanlığını yapan Özgür Çakır, kalite, teslim şartları vb. gibi
birçok sorun nedeniyle Çin ile ithalat yapmanın zorluğunu iş seyahatindeyken fırsata çevirmeyi
öngördü ve bu fırsatı gördükten sonra çalışmalarına başladı. 2007 yılında 14 milyon dolar ciro yapan
bir şirketler grubu sahibiydi…
2003 yılında Türkiye temsilcisi olduğu uluslararası bir dış ticaret firmasının Çin’deki toplantısına
katılan Çakır, bu ülkede ithalat hizmetlerine olan ihtiyacı görerek kendi şubelerini burada açmaya
karar verdi. İlk ofislerini Ningbo’da, ikinci ofislerini ise hizmet verdikleri müşterilerin mal aldıkları
fabrikalara yakınlığından dolayı Shaoxing şehrinde açtılar. Shaoxing şehri her ne kadar fabrikalara
yakın olsa da daha geniş bir hizmet çerçevesi oluşturabilmek adına ofisin merkezini Şangay'a
taşıdılar ve halen şehir merkezinde işlerini sürdürüyorlar.
Özgür Çakır, 2003 yılından beri ithalat acentesi olarak Çin’de hizmet veriyor. Firmasını satış
değil hizmet odaklı bir firma olarak tanımlıyor. Verdiği hizmet ise Çin’den ithali istenen ürünün
ürettirilmesi için tüm siparişin takibi, kalite kontrolü, denetimi ve gözetimidir. Onlar için önemli olan
ürünün hangi fabrikadan alındığı değil, müşterinin çıkarlarına uygun olan fabrikanın hangisi
olduğudur. Bu işe başlama vizyonunu, “Bir gün, Çin gibi Türkiye'ye de mal almak için akın akın
gelinir” diyerek açıklıyor.
Çakır’ın şirket grubunun ismi Eurasian Group. Şu an bünyesinde 13 şirket bulunduruyor ve 2007
yılı cirosu 14 milyon dolardı. 4 yılda bu denli bir büyüme ile insanları kendine hayran bırakan 31
yaşındaki Çakır, Türkiye’nin Avrupa için bir üretim merkezi haline gelmesinin öneminden
bahsettikten sonra şirketler grubunun amacını şöyle özetliyor: “Çin'den ithalat yapmanın
zorlukları ortada. Bizim amacımız ülkemiz firmaları buradan mal alırken para
kaybetmesinler, bozuk mal almasınlar, alacakları ürünleri istedikleri kalitede, sürede
ürettirebilsinler ve dünyanın diğer gelişmiş ülkelerindeki firmaların yaptıkları gibi buradan
aldıkları malları çevre ülkelere Türkiye servis kalitesinin markasıyla ihraç edebilsinler. Kendi
ülkemiz tüketicilerinin, düşük fiyata mal edebilmesi sayesinde bir malı daha az para ödeyerek
alabilmeleri de başka bir yarar konusu tabi ki. Dileriz bir gün bizim ülkemizde de Çin modeli
örnek alınır ve şu an tüm dünyanın Çin'e geldiği gibi Türkiye'ye de mal almak için akın akın
gelinir.”
Kaynak: www.eurasianholding.com
DIŞ TİCARET İLE İLGİLİ DERNEKLER VE VAKIFLAR
İKV (İktisadi Kalkınma Vakfı)
İktisadi Kalkınma Vakfı (İKV), Avrupa Birliği ve Türkiye-AB ilişkilerindeki gelişmeler hakkında Türk iş
dünyası ve kamuoyunu bilgilendirmek amacıyla 1965 yılında İstanbul Ticaret Odası ve İstanbul Sanayi
Odası’nın ortak girişimiyle kurulmuştur. Kuruluşundan bu yana düzenlediği seminerler, konferanslar,
paneller; yayımladığı araştırmalar; yurtiçinde ve yurtdışında gerçekleştirdiği tanıtım faaliyetleri; yerli ve
yabancı kuruluşlarla sürdürdüğü yakın işbirliği ile İKV, Türkiye’de olduğu kadar AB nezdinde de AB ve
Türkiye-AB ilişkileri konularında saygın ve etkili bir ihtisas kuruluşu haline gelmiştir. Bununla birlikte,
İKV, Gümrük Birliği'nin işleyişiyle ilgili olarak firmaların sorularını yanıtlamakta ve sorunlarına çözüm
üretmektedir. Türk firmalarının AB ülkelerine yaptıkları ihracatta karşılaştıkları özellikli sorunları tespit
etmekte ve bu sorunların "Türkiye-AB Gümrük Birliği Ortak Komitesi" toplantılarında görüşülmesini
sağlamaktadır. AB'nin KOBİ'lere yönelik işbirliği programı olan Europartenariat'ın Türkiye'deki
organizasyonu ile aynı sistem çerçevesinde Medpartenariat programının Türkiye organizasyonunu
yürütmektedir. AB, Tek Pazar ve Gümrük Birliği alanlarında firmalara düzenli bilgi akışını sağlayan
birimlerin ilgili konularda eğitimini gerçekleştiren "Bilgi Ağı Projesi'nde”, küçük ve orta ölçekli firmalara
bilgi ulaştıracak dağıtım birimlerindeki personelin yurt içi ve yurt dışı eğitim programları aracılığı ile AB
ve Gümrük Birliği alanındaki eğitimini gerçekleştirilmektedir.
İKV, Türkiye-AB ilişkilerindeki gelişmelere paralel olarak zaman içerisinde faaliyet alanını
genişletmiş, mütevelli kurum ve Vakıf destekçilerinin sayısını artırmıştır. Aralık 1999 tarihinde,
Türkiye’nin AB üyeliğine aday bir ülke olduğunun teyidi ile birlikte İKV, faaliyetlerini üyelik sürecinin
163
ihtiyaçlarını göz önünde bulundurarak yoğunlaştırmış; Türk iş dünyasının temsilci kuruluşlarından aldığı
destekle, Türkiye-AB ilişkileri ile ilgili konularda özel sektörün AB ve kamu ile
ilişkilerindeki koordinasyon görevini de üstlenmiştir.
Türkiye ile katılım müzakerelerinin açılması kararını almasıyla İKV’nin çalışmaları başta müzakere
sürecine hazırlık olmak üzere Avrupa Birliği ve Türkiye-AB ilişkilerinin gündemini oluşturan konular
çerçevesinde kamuoyunu bilgilendirmeye, iş dünyasının ve sivil toplum kuruluşlarının sürece en aktif
şekilde katılımını sağlamaya ve dış tanıtıma odaklanmaktadır.
Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliği toplumsal bir projedir. Bu projenin başarılı bir şekilde
gerçekleştirilmesinde kamu kurum ve kuruluşlarından özel sektör temsilcilerine, sivil toplum
kuruluşlarından üniversiteler ve medya temsilcilerine kadar toplumun tüm kesimlerine görev
düşmektedir. İKV araştırma, bilgilendirme, tanıtım, eğitim ve koordinasyon çalışmalarını sürdürmeye ve
üyelik sürecinin hızlandırılması ve hedefe bir an önce ulaşılmasına aktif bir şekilde destek vermeye
devam etmektedir. AB ve Türkiye-AB ilişkilerinin tüm alanlarında güncel konularda araştırmalar yapan
İKV’nin kuruluşundan bu yana yayınladığı araştırma sayısı 550’e yaklaşmıştır. Çeşitli AB politikaları, bu
politikaların Türkiye üzerindeki etkileri ve Türkiye’nin uyum durumu bu çalışmalarda ele alınmıştır. İKV
Brüksel Ofisi aracılığıyla başta AB kurumları ve üye ülkelerin temsilcilikleri nezdinde olmak üzere,
kapsamlı tanıtım faaliyetlerinde bulunmaktadır. AB Komisyonu ve Avrupa Parlamentosu’nun yanı sıra
STK’lara, yabancı medya temsilcilerine Türkiye’nin AB uyum sürecindeki çalışmalarını içeren düzenli
bilgi akışını sağlamakta, üye ülkelerde düzenlenen toplantılara destek vermekte, konuşmacı olarak
katılmakta, AB kurumları ve üye ülkelerin yetkilileri ile medya mensuplarını Türkiye’ye davet ederek
lobi çalışmaları yapmaktadır.
(TTGV) Türk Teknoloji Geliştirme Vakfı
Türk Teknoloji Geliştirme Vakfı (TTGV), 1 Haziran 1991 tarihinde Hazine Müsteşarlığı aracılığıyla
Dünya Bankası'ndan sağlanan kaynağın Türk sanayisinde teknoloji geliştirme faaliyetlerini desteklemek
ve sanayi sektöründe ticari Ar-Ge bilincini artırmak üzere kullandırılması amacıyla kurulmuştur. Bu
kapsamda TTGV teknolojinin ticarileştirilmesi, pazarlanabilir yeni ya da daha gelişmiş bir ürün, üretim
yöntemi, sistem ya da hizmete dönüştürülebilmesi için teknoloji geliştirme bölgelerine çeşitli destekler
sağlamaktadır. Bu destekler aşağıda ele alınmıştır:
Teknoloji Geliştirme Projeleri Desteği: Teknoloji geliştirme projesi olan yazılım şirketlerine ve
sanayi kuruluşlarına verilmektedir. Bilgi birikimi ve fikri mülkiyet hakkı işletmede kalacak şekilde, iki yıl
içinde bitirilmesi beklenen teknoloji geliştirme projeleri, alt sınır olmaksızın faizsiz geri ödemeli iki
milyon ABD Doları’na kadar desteklenmektedir. Bu destek, projeyle ilgili personel, teçhizat sarf
malzemesi, seyahat, hizmet alımı harcamalarını kapsamakta olup proje bütçesinin en fazla %50’si için
verilmektedir.
Teknoloji Merkezleri Desteği: Bu destek sanayinin ihtiyaç duyduğu, teknolojik ve endüstriyel ArGe, ölçme, eğitim ve danışmanlık hizmetlerini sunmak üzere özel sektör tarafından kurulan teknoloji
merkezlerine sağlanmaktadır. Destek için teknoloji merkezlerinin en az %51 hissesinin özel bir işletme
veya şahsın elinde bulunması gerekmektedir. Destek en fazla iki yıl süreyle proje bütçesinin %20’sini
geçmemek kaydıyla alt sınır olmaksızın 1 milyon ABD Doları’na kadar verilir. Desteğin geri ödemesi, bir
yılı ödemesiz olmak üzere toplam dört yıla yayılmaktadır.
Teknopark Desteği: TTGV, yeni iş alanları oluşturmak ve geliştirmek, bulundukları bölgenin
teknolojik altyapısını ve gelir düzeyini artırmak, yetişmiş işgücü için istihdam sağlamak ve doğrudan
yabancı yatırımları bulundukları bölgeye çekmek üzere kurulması planlanan Teknoloji Geliştirme Bölgesi
oluşumlarına en fazla iki yıl süreyle alt sınır olmaksızın 2,5 milyon ABD Doları’na kadar destek
vermektedir. Destek, proje bütçesinin %20’sini geçememektedir. Teknopark şirketi aldığı desteği 4 yıl
içinde faizsiz olarak geri ödeyebilmektedir.
TTGV Girişim Fonu: TTGV Girişim Fonu, başlangıç ve büyüme aşamasındaki teknoloji firmalarına
yatırım yapan bir Girişim Sermayesi Fonu’dur ve çalışmalarına 2004 yılının Mart ayında başlamıştır.
Özellikle bilgi ve iletişim teknolojisi, yaşam bilimleri (Biyo-teknoloji ve sağlık), ileri mikroelektronik,
ileri malzeme (polimerler, kompozit materyaller, yarı iletkenler, vs.) alanlarında faaliyet gösteren
işletmelere, azınlık hissesi karşılığında 100.000 ile 300.000 ABD Doları arası sermaye desteği vermeyi
hedeflemektedir.
164
TOSYÖV (Türkiye Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeler Serbest Meslek
Mensupları ve Yöneticiler Vakfı)
Türkiye Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeler Serbest Meslek Mensupları ve Yöneticiler Vakfı (TOSYÖV),
KOBİ'lere hizmet vermek amacıyla 1989 yılında Ankara'da kurulmuştur. Amacı, hür teşebbüs ilkesine
dayalı ekonomik yapının Türkiye’de gelişmesine destek olmak ve toplum düzeninde özel teşebbüs ve
serbest pazar ekonomisi uygulamalarının yayılmasına yardımcı olmaktır. TOSYÖV kendi içinde
oluşturduğu birim ve profesyonel danışmanlarla KOBİ'lere yönelik olarak bilgi akışını sağlamaktadır.
TOSYÖV üyesi bulunduğu uluslararası kuruluşlarla KOBİ'lerin dünya pazarlarına girebilmesi için
yardımcı olmaktadır. Eğitim ve Yayın konusunda, "KOBİ Eğitim ve Danışmanlık Hizmetleri
Koordinasyon Projesi" gibi KOBİ'lere ulusal ve uluslararası eğitim seminerleri düzenlemektedir.
TOSYÖV, KOBİ’lere yerli ve yabancı uzmanlarıyla hizmet vermektedir. Ayrıca hukuk ve mali
müşavirler konularıyla ilgili olarak KOBİ'lerin problemlerini çözmelerine yardımcı olmaktadırlar.
TOSYÖV, KOBİ'lere yönelik olarak "Girişim" adlı ihtisas dergisi hazırlamaktadır. Bu dergide yapmış
olduğu çalışmaların sonuçlarını da okuyucularına iletmektedir. Ayrıca TOSYÖV'ün kütüphanesinde
kendi yayınlarının yanı sıra, diğer ülkelerden gelen çeşitli yayınlar yer almaktadır. KOBİ’leri ve
girişimcileri ilgili her türlü konuda bilgili, bilinçli ve donanımlı hale getirmeyi amaçlamaktadır.
KOBİ’lerin gelişimlerini temel alarak, Avrupa Birliği hibe programları başta olmak üzere uluslararası
programlara yönelik olarak projeler hazırlamakta ve yürütmektedirler. TOSYÖV, KOBİ ve paydaşları
arasındaki etkileşim alanı oluşmasını sağlayarak; girişim özgürlüğü ilkesini gözeterek; KOBİ'lerin
rekabet güçlerini, KOBİ ve paydaşlarının potansiyellerini harekete geçirmeyi amaçlamaktadır.
TÜRKTRADE (Türk Dış Ticaret Derneği)
Türk Dış Ticaret Derneği, küreselleşmenin tarım ve sanayide yarattığı rekabeti göğüslemek, bunun
gerektirdiği yapısal reformların gerçekleştirilmesine katkıda bulunmak; bu sayede de, Türk sanayinin
rekabet gücünün arttırılmasının zeminini oluşturmak yolunda sivil toplum adına üstlendiği görevleri
yerine getirmekte, ihracatın gelişimini sağlamak amacıyla dış ticaretle ilgili araştırmalar yapmaktadır.
TURKTRADE, Türkiye’nin dış ticaret şirketlerinin girişimi ile 1983 yılında “Dış Ticaret Derneği” adı
altında kurulmuş ve 19 Eylül 1986 tarihli Bakanlar Kurulu Kararı ile “Türkiye” ön-ekini kullanma
hakkını kazanmıştır. Bugün itibariyle TURKTRADE bünyesinde bulundurduğu üyeleriyle Türkiye
ihracatının yaklaşık üçte birini temsil etmektedir. “Gönüllü” bir sivil toplum örgütü olan TURKTRADE,
üyelerinin çeşitli sektörlerde faaliyet gösteriyor olması TURKTRADE’in, tek bir sektörün bakış açısıyla
sınırlı kalmak yerine, dış ticaret konularında bütünsel bir perspektife sahip olmasını mümkün kılmaktadır.
Uluslararası ticareti doğrudan etkileyen finansman, devlet yardımı, iç teşvik, girdi maliyeti, norm ve
standart, ulaştırma, tarife indirimi, pazara giriş kolaylığı gibi birçok alandaki kurallar, esas olarak, Dünya
Ticaret Örgütü ve Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşmasının çatısı altında sürdürülen Çok Taraflı
Müzakereler çerçevesinde değiştirilmekte ve geliştirilmektedir. TURKTRADE, bünyesinde oluşturduğu
çalışma gruplarıyla, Dünya Ticaret Örgütü, Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşması, Avrupa
Birliği ile Ortaklık Anlaşması gibi temel belgelerden hareketle, uluslararası ticaret bakımından dikkate
alması gereken çeşitli hususları irdelemektedir. TURKTRADE, çalışma gruplarının bulguları hakkında
üyelerine sistemli bilgi sunmakta, bu bulgular bağlamında oluşan görüşlere göre izlenmesi gereken
tutumun belirlenmesi çalışmaları yaparak, üyeleri için Gümrük Birliği ve AB müzakere sürecinde bir
erken uyarı sistemi oluşturmaktadır. TURKTRADE, sekretaryasını Dış Ticaret Müsteşarlığının yürüttüğü
ve faaliyetlerini Devlet Bakanı başkanlığında sürdüren DTÖ Koordinasyon Üst Kurulunun asli üyesidir.
Böylece, TURKTRADE, hem gelişmelerden haberdar olabilmekte, hem de üyelerinin görüşlerini
koordine ederek çok taraflı müzakereleri yürüten heyete bu görüşler çerçevesinde katkı sunabilmektedir.
Ayrıca TURKTRADE, bazı kamu üniversiteleriyle işbirliği içinde, ulusötesi ticaret ile ilgili eğitim
faaliyetleri düzenlemekte ve ihracata ilişkin seminerlere eğitmen katkısı sağlamaktadır. TURKTRADE
uluslararası ticarete ilişkin kuramsal ve güncel konuların Türk ve yabancı yazarlarca değerlendirildiği
periyodik yayın organı olan "Dış Ticarette Durum"u yayınlamaktadır.
165
TDV (Türk Dış Ticaret Vakfı)
Türk Dış Ticaret Vakfı, dış ticarete hizmet veren meslek kuruluşları ile kamu kurum ve kuruluşları ve
özel sektörün faaliyetlerini desteklemek ve onlara her türlü yardımda bulunmaktadır. İhraç mallarının,
başta Avrupa Birliği olmak üzere uluslararası standartlara uyumu yönünde çalışmalar yapmak, kaliteyi
sağlamak üzere kalite sembolü verilmesi yönünde çalışma yaparak ihraç mallarının rekabet şansının
artırılması için faaliyet göstermektedir. İthalatın en uygun fiyatlarda gerçekleşmesini sağlayacak her türlü
araştırmayı yapmak ve bu konudaki çalışmalara destek olmak amaçları arasındadır. Amaçlarıyla ilgili
olarak yurt içi ve yurt dışı bilimsel seminerler, toplantılar ve konferanslar düzenlemek, yayın
faaliyetlerinde bulunmak, dış pazarlamayı geliştirecek çalışmalara destek sağlamak, yurt içi ve yurt dışı
kuruluşlar ile temsilcilik ilişkilerini de içerecek ilişkiler kurma çalışmalarında bulunmaktadırlar. Gümrük
Birliği konusunda yapılacak çalışmalara ilişkin olarak dış ticaret sektörüne uygulama ve mevzuatla ilgili
olarak her türlü desteği vermektedirler. Dış ticaret ve özellikle ihracat sektöründe dinamik gelişmeler
gösteren kurum ve kuruluşlar ile başarılı ihracatçıları özendirmek maksadıyla takdirname ve ödüller
vermek diğer görevleri arasındadır. Vakıf, aynı zamanda, ihracat ve ithalatla iştigal eden yurt içi ve başta
Orta Asya Türk Cumhuriyetleri olmak üzere yurtdışı kamu ve özel sektör kurum ve kuruluşlarının
personelini yetiştirmek amacı ile konusu ile ilgili öğretim ve eğitim faaliyetlerinde bulunmaktadır. Bu
faaliyetler, kurs, seminer ve toplantılar düzenlemek, burs vermek, bu amaçla ilgili ülkelerden burs
olanakları araştırmaktır. Son olarak, araştırma, geliştirme, pazarlama ve eğitime yönelik enstitü,
merkezler, bilgi bankası ve laboratuarlar açmak, bunları işletmek veya işlettirme konularında da
yetkindir.
TDV, ilk kuruluş yıllarında Dünya Türk İşadamları Kurultayları başta olmak üzere, yayın faaliyetleri
yapmış ve çeşitli mesleki toplantılar düzenlemiştir. Aynı çatı altında kurularak 2000 yılında faaliyete
başlayan “Dünya Türk İşadamları Vakfı”nın Kurultayların organizasyonunu üstlenmesini takiben; eğitim
faaliyetlerine ağırlık vermiştir.
TDV, bugün itibariyle, Ankara, İstanbul ve İzmir başta olmak üzere “Dışticaret Uzmanlığı Eğitim
Programları” uygulamakta; kamu kurumlarının ve meslek kuruluşlarının istekleri doğrultusunda, kurum
bazında mesleki eğitim programları düzenlemektedir.
Ayrıca; yayın faaliyetlerine devam eden TDV, eğitim programlarına katılan öğrenciler için “Dış
Ticaret Mevzuatı” kitabını yayımlamıştır. “Milli Mücadele Döneminde Dış Ticaret” kitabı da, Mustafa
Kemal ve arkadaşlarının, kurtuluş mücadelesi verirken dış ticaretle de ne kadar yoğun olarak
ilgilendiklerini gösteren ve belgeleyen önemli bir kaynak niteliğindedir. 2001 yılında yayımlanmaya
başlayan “Made in Turkey dergisi”, dışticaret sektöründe önemli bir boşluğu doldurmuştur. Başlangıçta
iki ayda yayımlanan bir periyodik olarak çıkarılan dergi, 2004 yılından bu yana Dünya Türk İşadamları
Kurultayları Özel Sayısı olarak basılmaktadır.
Milli Mücadele döneminde dış ticaret, 1920-1923, Özkan Aydın, Türk
Dış Ticaret Vakfı, 2005, 171 sayfa.
TEPAV (Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı)
TEPAV bir grup işadamı, bürokrat ve akademisyen tarafından Aralık 2004’te kurulmuştur. TEPAV,
politika önerileri geliştirme ve projeler geliştirme konularına katkı sağlamaktadır. Uygulanmakta olan
kamu politikalarının izlenmesi ve değerlendirilmesi çalışmalarında da bulunan TEPAV, bu çalışmalarını
destekleyecek eğitim programları ve toplantılar organize etmektedir.
TEPAV'ın üç çalışma alanı bulunmaktadır. Bu üç çalışma alanı, "Ekonomi", "Yönetişim" ve "Dış
Politika" alanlarıdır. Bu kapsamda TEPAV'da dokuz araştırma enstitüsü faaliyet göstermektedir. Kurulan
ilk enstitü olan Ekonomi Politikaları Araştırma Enstitüsünde Türkiye’de yaşanan ekonomik dönüşüm
sürecini anlamaya ve sürdürülebilir kılmaya yönelik politika analizleri yapmaya öncelik verilmektedir.
Ekonomi Politikaları Araştırma Enstitüsünün yürütmekte olduğu projeler ve analizler, dönüşüm sürecinde
doğru kararların alınmasına ve kaynakların daha etkin kullanılmasına katkıda bulunmayı amaçlamaktadır.
İstikrar Enstitüsü, TEPAV'ın ikinci enstitüsü olarak kurulmuştur. Enstitü, Mayıs 2006'da çalışmalarına
166
başlamıştır. İstikrar Enstitüsü kamu politikalarını ve uluslararası gelişmeleri izleyerek, istikrar açısından
sonuç doğurabilecek politika ile uygulamaları gün ışığına çıkartıp kamuoyunu bilgilendirerek, hükümete
ve diğer kurumlara yardımcı olmaya çalışmaktadır. Uluslararası Politikalar Araştırma Enstitüsü,
TEPAV'ın üçüncü enstitüsüdür. Türkiye'nin bölgesindeki ve dünyadaki siyasi gelişmeleri öngörebilmesi
ve dış politika alternatiflerinin geliştirilmesine yönelik çalışan Uluslararası Politikalar Araştırma
Enstitüsü, Temmuz 2006'da faaliyete başlamıştır. Girişimcilik Enstitüsü (Entrepreneurship Institute - EI),
girişimciliğin desteklenmesi için atılabilecek adımları saptama sürecinde yol gösterici olacak politikaeksenli araştırmalar yaparak sonuçlarını karar alıcılar ve kamuoyuyla paylaşmak amacıyla kurulmuştur.
Bu çerçevede Aralık 2008'den bu yana mevcut ve potansiyel girişimcilere yönelik eğitim programları
düzenlemekte ve girişimciliğin önemi konusunda farkındalığı artırmaya katkıda bulunacak çalışmalar
yürütmektedir. Özel Sektör ve Ekonomik Kalkınma Enstitüsü’nün kurulmasına ise Türkiye, Afganistan
ve Pakistan iş dünyası örgütlerini bir araya getiren İstanbul Forumu'nun 4 Aralık 2008'de İstanbul'da
yapılan üçüncü toplantısında karar verilmiştir. Enstitü, bölge ülkelerinin özel sektörlerinin gelişimine
yönelik çalışmalar yapmaktadır. Bir diğer enstitü ise, Kamu Politikaları Eğitim ve Araştırma
Enstitüsü’dür. Enstitü kamu politikaları alanında araştırma ve eğitim yapmak üzere Eylül 2009'da
faaliyete başlamıştır. Bu çerçevede yurtiçinde ve başta Orta Asya ile Orta Doğu ülkeleri olmak üzere
yurtdışında, kamu personeline mali yönetim alanında eğitim vermekte ve teknik yardım sağlamaktadır.
Avrupa Birliği Enstitüsü (European Union Institute - EUI), bugüne dek AB'ye ilişkin çok sayıda çalışma
gerçekleştirmiş bulunan TEPAV'da yeni bir yapılanmaya gidilmesi sonucu Kasım 2009'da kurulmuştur.
Enstitü, AB katılım sürecine odaklanılmasına, bu çerçevede reformlara ve müzakere sürecine yeni bir
ivme kazandırılmasına katkıda bulunmak, yapılan çalışmaları AB ve Türkiye kamuoylarına anlatmak
amacıyla faaliyet göstermektedir. TEPAV bünyesindeki sekizinci Enstitü, Hukuk Çalışmaları
Enstitüsü’dür. Toplum hayatını birçok açıdan ilgilendiren hukuki konuları diğer sosyal bilimler
alanlarıyla ilişki kurarak ve karşılaştırmalı yöntemden yararlanarak değerlendirmek ve bu konularda fikir
ve çözüm üretmek amacıyla 2011 yılı Ocak ayında kurulan Enstitü'de, "anayasa yapımı"na ilaveten bu
konudan bağımsız düşünülemeyecek "hükümet sistemleri", "seçim sistemleri" ve "yargı bağımsızlığı" ana
başlıklarında da düzenli çalışmalar yapılmaktadır. Son enstitü, Finans Enstitüsü’dür. Finans sektöründeki
uluslararası gelişmeleri yakından takip ederek, Türkiye'deki sektör temsilcilerine söz konusu gelişmeler
hakkında bilgiler aktarmak amacıyla Temmuz 2011'de çalışmalarına başlamıştır. Enstitü'nün öncelikli
çalışma alanları, sektörü doğrudan etkileme potansiyeli bulunan mevzuattan ve siyasi gelişmelerden
kaynaklı riskler ile yükselen piyasa finansal sistemlerindeki yeniliklerin incelenmesi olarak
sıralanmaktadır.
TEPAV bünyesinde, enstitülerin yanı sıra üç de merkez çalışmalarını sürdürmektedir. Bu merkez
çalışmaları, Dünya Bankası ortaklığı ile kurulan TEPAV - Dünya Bankası Bilgi Merkezi, Russkiy Mir
Vakfı ortaklığı ile kurulan Rusya Merkezi ve TEPAV ABD Merkezidir.
TSE (Türk Standartları Enstitüsü)
Türk Standartları Enstitüsü, ihraç ürünlerinin standartlara uygunluğunu test edip; belgelendirmekle
yükümlüdür. Bazı ürünlerde CE belgesi konusunda akreditedir. Ayrıca yurt dışı belgelendirme
kuruluşlarıyla yapmış olduğu protokoller çerçevesinde ihraç ürünleriyle ilgili belgelendirme faaliyetleri
yapmaktadır.
Gümrük Vakfı
Gümrük Beyannamesi, ihracatta gümrük mevzuatı uyarınca doldurularak ilgili ihracatçı birliği tarafından
onaylanmasından sonra gümrük idaresine sunulan belgedir. Tek Tip Gümrük Beyannamesi formları
Gümrük Vakfından alınabilmektedir.
167
GİMDES (Gıda ve İhtiyaç Maddeleri Denetleme ve Sertifikalandırma
Araştırmaları Derneği)
İslam ülkelerinin et ithalatında talep ettikleri, hayvan kesimlerinin İslami kurallara uygun olduğunu
ispatlayan Helal belgesi Gıda ve İhtiyaç Maddeleri Denetleme ve Sertifikalandırma Araştırmaları Derneği
(GİMDES) tarafından düzenlenmektedir.
DIŞ TİCARET İLE İLGİLİ DİĞER MESLEK KURULUŞLARI
Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ)
Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ), Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşması'nın (GATT) yerini alan 29
ayrı çok taraflı hukuki anlaşmayı ve 25 Bakanlar Bildirisini kapsayan, Dünya Ticaret Örgütü Anlaşması
ile kurulmuş bir örgüttür. DTÖ, üye ülkelerin ticari sorunlarını tek taraflı önlemlere başvurmadan
çözümlediği bir organdır. Örgüt, gelişmekte olan ülkelerin (GOÜ) çok taraflı ticaret sistemi ile
bütünleşmesine aracılık ve yardım eden işlevsel bir örgüt kimliği kazanmıştır.
Örgüt'ün temel işlevleri:
•
DTÖ'yü meydana getiren çok taraflı ve çoklu ticaret anlaşmalarının uygulanmasını ve
denetlenmesini sağlamak,
•
Çok taraflı ticaret müzakerelerinin yürütüldüğü bir forum oluşturmak,
•
Ticari uyuşmazlıkların çözümünü sağlamak,
•
Üye ülkelerin ulusal ticaret politikalarını izlemek,
•
Küresel ekonomik politikayla ilgili diğer uluslararası kuruluşlarla işbirliğini sağlamak,
•
Gelişme yolundaki ve geçiş sürecindeki ekonomilerin çok taraflı ticaret sistemi ile
bütünleşmelerine yardımcı olmak.
DTÖ Anlaşmaları, mal, hizmetler ve fikri mülkiyet alanlarını kapsamaktadır. Söz konusu anlaşmalar,
her alan için serbestleşmenin prensiplerini ortaya koymakta ve bazı koşullar altında izin verilen istisnaları
açıklamaktadır. Anlaşmalar ayrıca, üye ülkelerin gümrük tarifelerinin aşağıya çekilmesi ve diğer ticari
engellerin kaldırılması, hizmetler pazarının açılması ve açık tutulması yönündeki bireysel taahhütlerini de
içermektedir. Öte yandan, anlaşmaların ilgili hükümleri ile üye ülkelerin yürürlüğe koydukları ticari
mevzuat veya önlemler ile ilgili olarak DTÖ Sekretaryasına zorunlu bildirimlerde bulunmalarını
sağlamak ve Sekretarya tarafından ülkelerin ticaret politikaları konusunda düzenli olarak hazırlanan
raporlar (TPRM raporları) yoluyla şeffaflığın sağlanması amaçlanmaktadır.
DTÖ'de yönetsel kararları alma yetkisi herhangi bir yönetim kuruluna devredilmediği gibi, kuruluşun
idari ya da bürokratik organları da üye ülkelerin bireysel politikaları üzerinde etki sahibi değildir. Üye
ülkelerin uymayı taahhüt ettikleri DTÖ kural ve disiplinleri yine üye ülkeler arasında yapılan
müzakerelerin bir sonucu olarak ortaya çıkmaktadır. Zaman zaman üye ülkeler tarafından DTÖ
kurallarına uyum sağlanması yaptırımlar yoluyla desteklenmekte, fakat söz konusu yaptırımların
uygulanmasında örgüt olarak DTÖ değil, doğrudan doğruya üye ülkeler rol oynamaktadır.
Örgüt'ün 2011 üye sayısı 155 olup, yaklaşık 30 ülkenin üyelik görüşmeleri devam etmektedir. Daha
önce gelişmiş ülkelerin kendi aralarında vardıkları uzlaşılar diğer üyelerce er veya geç kabul görürken,
artık gelişmekte olan ülkelerde müzakerelerde söz sahibidirler. Türkiye, çıkartılan Bakanlar Kurulu
Kararı ile 26 Mart 1995 tarihinden itibaren DTÖ'ye kurucu olarak üye olmuştur. DTÖ'de müzakereye
açılan konulara yönelik ulusal hazırlıklarda etkin ve verimli bir eşgüdümün sağlanabilmesi ve
Türkiye’nin görüşlerinin kapsamlı olarak belirlenebilmesi amacıyla, Dış Ticaret Müsteşarlığı'nın bağlı
bulunduğu Devlet Bakanı veya gerekli görülen durumlarda Dış Ticaret Müsteşarı Başkanlığında, toplam
17 Bakanlık, Kurum ve Kuruluşlarının temsilcilerinin katılımıyla "Dünya Ticaret Örgütü ile
Koordinasyon Kurulu" kurulması kararlaştırılmıştır. Ayrıca, 12 Mart 2003 tarihli ilk Kurul toplantısında
alınan karar uyarınca, özel sektörü temsilen TOBB, TUSİAD, TİM ve TURKTRADE temsilcileri de
Kurul toplantılarına davet edilmektedirler.
Dünya Ticaret Örgütünün temel işlevleri nelerdir?
168
Gözetim Şirketleri
Ülkelerin ekonomik anlamda büyümelerine dış ticaret ve girişimcilik anlamında katkı sağlayan en önemli
şirketlerden biriside “Uluslararası Gözetim Şirketleri”dir. Gözetim şirketleri, ihracatçı veya ithalatçı
firmaların isteği üzerine, ihraç konusu malların, sipariş evsafına veya yasal yükümlülüklere uyup
uymadığının denetimini yapıp bunlarla ilgili raporları düzenleyen şirketlerdir. Artan mal arzı ve ticarette
mesafenin fazlalığından kaynaklanan güçlükleri giderek azaltan teknolojik gelişmeler sonucunda, ithalatçı
ülke ve kuruluşlar, mal alımında gün geçtikçe daha titiz ve dikkatli davranmakta, buna bağlı olarak da
ticarete konu olan malın yüksek standartlarda olması ve en iyi koşullarda teslimi beklenmektedir. Diğer
taraftan, ticarete konu olan herhangi bir malın üretiminden tüketimine kadar her aşamada kalite
kontrolünden geçirilmesi, konunun ekonomik boyutu da göz önüne alındığında bugün bütün dünyada
kabul edilmekte olan bir gerekliliktir. Nihai tüketiciye ulaştırılmak üzere hazırlanmış malın, üretimin
tamamlanmasından sonra yapılan kalite kontrolü, standart dışı mal satışını önlemektedir. Bununla beraber
bu kontrol, üretici açısından üretim sırasında yapılacak olan ve üretim aşamasında doğan aksaklıklara
zamanında müdahale edilerek istenen kalite standartlarının dışında mal üretimine engel olunmasını
sağlayacak olan kalite kontrolü kadar anlamlı olmamaktadır. Bunun sebebi, üretim sırasında yapılacak
kalite kontrol faaliyetlerini, doğrudan doğruya üretilmekte olan malın kalitesine belli bir süreç içerisinde
müdahale etme olanağı sağlamasıdır. Yine de, üretim sürecinin tamamlanmasından sonra yapılacak olan
kalite kontrolü, malın piyasaya dağıtımından önceki kalitesinin belirlenmesi açısından önem taşımakta
olup; üretici ve ihracatçı açısından malın sevkiyat öncesi veya alıcıya tesliminden hemen önceki durumun
belirlenmesini sağlamaktadır. Böylelikle istenen kalite ölçütlerine sahip olmayan malın sevkiyatı
önlenerek malın sonradan geri gönderilme, düşük fiyatla satışı vb. sorunların ortaya çıkma olasılığı
önemli ölçüde azaltılmaktadır. Söz konusu kalite kontrolünün, tarafsız, güvenilir ve uluslararası düzeyde
tanınıp kabul edilmiş kuruluşlar tarafından, diğer ifadeyle “Uluslararası Gözetim Şirketleri” tarafından
yapılarak malın durumun bu kuruluşların düzenleyecekleri raporlarla belirlenmesi, gerek alıcı gerekse
satıcıya güven duygusu sağlamakta ve satış sonrasında ortaya çıkabilecek aksaklıklar en düşük düzeye
indirilebilmektedir.
Gözetim şirketi; uluslararası ticari kuralların gereği olarak, mevzuat, satış akdi veya akreditifler
gereğince tartı ve analiz yapılması zorunlu bulunan hallerde ticarete konu olan malda (mamul/yarı
mamul) aranan özelliklerle ilgili kalite kontrol ve tartı işlemlerini yapmaktadır. Bu işlemlerle ilgili
raporları düzenlemektedir. Bu işlemleri gerçekleştirmek için her türlü laboratuarları kurar ve işletirler.
Tüm bunların sonucunda ithalat ve ihracat işlemlerinde koordinasyon sağlayan tarafsız kuruluşlardır.
Gözetim Şirketlerin Faydaları aşağıda sıralanmıştır:
•
Alıcının istediği malın sekviyat öncesi ve/veya sonrasında, söz konusu malın, ithalatçı ve/veya
ihracatçısı tarafından sözleşmede ve/veya standardında öngörülen koşullara ne ölçüde uygun
olduğunun belirlenmesi,
•
Taraflar arasında ileride doğabilecek anlaşmazlıkların ve bunun sonucu olarak ortaya
çıkabilecek zararın önlenebilmesi,
•
Gerektiğinde yeni fiyat ayarlamasına gidilebilmesi,
Gözetim Şirketleri yukarıda sıralan açılardan, İhracatçı ve ithalatçılara önemli kolaylıklar
sağlayabilmektedir.
Gözetim Şirketlerinin işlevi, alıcı ve satıcı arasında daha az ihtilaf çıkmasını temin etmek ve bu
ihtilafları çözmektir. Bunu sistemli bir çalışma sonucu alışverişe konu olan malların sözleşmeye
uygunluğunu bir rapor ile belgeleyerek yapmaktadırlar. Gözetim Şirketleri tarafından düzenlenecek rapor
ve çeki listelerinin konsolosluk ve mahalli ticaret odalarınca onaylanması zorunlu bulunmamakta, söz
konusu belgeler aynen kabul edilmektedir.
Gözetim Şirketlerinin genel işlevi, alıcı ve satıcı arasında daha az
ihtilaf çıkmasını temin etmek ve bu ihtilaflara yönelik çözüm önerileri getirmektir. Bunu
sistemli bir çalışma sonucu alışverişe konu olan malların sözleşmeye uygunluğunu bir
rapor ile belgeleyerek yapmaktadırlar.
169
Gümrükleme Şirketleri
Gümrükleme Şirketleri, malların yasal yükümlülüklere uygun bir şekilde ihraç edilebilmesi, bu amaca
yönelik dokümanların hazırlanması ve gümrük idareleri karşısında ihracatçı firmaları temsil etmek
suretiyle danışmanlık hizmetleri vermektedirler.
Dış Ticaret Sermaye Şirketleri
Dış Ticaret Sermaye Şirketleri, ihracat hacmi olarak belirli bir büyüklüğe ulaşmak suretiyle Dış Ticaret
Müsteşarlığından Dış Ticaret Sermaye şirketi statüsü almış firmalardır. Bu firmalar, bir protokol
çerçevesinde imalatçı firmaların mallarını ihraç etmek suretiyle, dış ticarette aracılık hizmetleri
görmektedirler. Dış Ticaret Sermaye Şirketleri, imalatçı firmalara finansman, hammadde tedariği, KDV
iadesinin alınması, kredilerden yararlandırılması konularında destek sağlayan şirketlerdir. Dış Ticaret
Sermaye Şirketlerinin, ihraç ürünlerinin tanıtılması, çeşitlendirilmesi, pazar paylarının artırılması ve yeni
pazarlara girilmesi amacıyla devlet yardımlarından öncelikle yararlandırılmaları sağlanmaktadır.
Türkiye’de Dış Ticaret Sermaye Şirketleri karma bir yapıya sahiptirler. Önemli bir kısmı yalnızca
başkalarının ürettiklerini pazarlamaya çalışan aracı kurumlar niteliğindedirler. Ülke kaynaklarından
sağlanan mali kaynaklardan dolayı Dış Ticaret Sermaye Şirketleri sayıları hızla artmıştır. Toplam sayıları
51 olan Dış Ticaret Sermaye Şirketleri ‘nin 34`ü İstanbul, 4`ü İzmir, 3`ü Ankara, 3`ü Bursa, 2`si
Denizli`de bulunmaktadır. Ayrıca Manisa, Adana, Kayseri, Gaziantep ve Hatay’da da birer firma Dış
Ticaret Sermaye Şirketleri statüsü taşımaktadır. Dış Ticaret Sermaye Şirketlerinin son beş yıllık
performanslarına bakıldığında, Türkiye’nin genel ihracatı içerisindeki paylarının % 30 seviyelerinde
olduğu gözlemlenmektedir.
Sektörel Dış Ticaret Şirketleri
Sektörel Dış Ticaret Şirketleri aynı sektörde faaliyet gösteren belirli sayıda küçük ve orta ölçekli firmanın
bir araya gelerek kurdukları, kurucu işletmelere belirli avantajlar sağlayan firmalardır. Sektörel Dış
Ticaret Şirketleri, ihracat hamlesinde küçük ve orta büyüklükteki işletmelerden faydalanabilmek amacıyla
kurulan bir ihracat organizasyonudur. Sektörel Dış Ticaret Şirketleri'nin kurucu işletmelere (imalatçı
KOBİ'lere) sağladığı avantajlar arasında, ihracata aracılık etmek, pazarlamayı organize etmek, hammadde
tedariğinde imalatçı firmalara destek sağlamak, finansman temininde destek sağlamak, ihracattan doğan
KDV iadesinin vergi dairelerinden geri alınmasında yardım sağlamak ve imalatçıları yönlendirmek
sayılabilir.
Sektörel Dış Ticaret Şirketleri, Anonim Şirketlerdir. Ortakları aynı sektörde faaliyet gösteren en az on
adet KOBİ kuruluşlarıdır. Sektörel Dış Ticaret statüsü Dış Ticaret Müsteşarlığı'nca verilmektedir.
Sektörel Dış Ticaret Şirketleri’nin temel amaç ve konusu ortaklarının ve sektörünün ihracatının
artırılması, ürünlerinin dış pazarlarda tanıtılmasıdır. Sektörel Dış Ticaret Şirketleri ihracat teşviklerinden
öncelikle yararlandırılırlar.
Sektörel Dış Ticaret Şirketlerinin fonksiyonları, KOBİ’lerin dışa açılmada karşılaştıkları sorunlara
çözüm anlamında; pazarlama, finansman, teknik ve ihracat işlemleri konularında yarar sağlamaktadır.
Sektörel Dış Ticaret Şirketleri’nin pazarlama fonksiyonun en önde gelen işlevi, KOBİ’lerin ürünlerinin
uluslararası pazarlarda pazarlanmasıdır. Daha önce de belirtildiği gibi, Sektörel Dış Ticaret Şirketleri en
az 10 KOBİ’nin biraraya gelmesi ile kurulan şirketlerdir. Bu bakımdan daha az personelle tüm ortakların
ürünlerinin uluslararası pazarlamasını diğer sabit maliyetleri de düşürmek suretiyle etkin bir şekilde
yapabilmektedirler. Sektörel Dış Ticaret Şirketleri, sadece yurtdışı pazarlar hakkında kısa süreli
araştırmalar değil, yurtdışında daimi temsilcilik ve doğrudan pazarlama amaçlı şirketler kurarak bu
fonksiyonu yerine getirmişlerdir. KOBİ’ler ihracata genellikle kısa vadeli bir perspektiften yaklaşırken,
Sektörel Dış Ticaret Şirketleri profesyonel bir eğilime sahiptirler. Bu nedenle gerek yeni pazar
bulunmasına, gerekse de mevcut pazarlarda ihraç ürünlerinin pazar payının artırılmasına ve tutundurmaya
yönelik faaliyetleri daha bilinçli olarak yerine getirebilmektedirler.
Sektörel Dış Ticaret Şirketleri’nin finansman işlevindeki başlıca iki unsur; üreticinin ve yurtdışındaki
müşterinin finanse edilmesidir. İmalatçının finansmanı hem işletme faaliyetleri bazında, hem de ihracat
170
işlemlerine yöneliktir. KOBİ’ler bankalardan yeterince yararlanamazlarken, Sektörel Dış Ticaret
Şirketleri bu sorunu aşabilmektedirler. Bankalardan özellikle de Eximbanktan daha uygun koşullarda
kredi temin ederek bunları ortaklarına kullandırmaktadırlar. KOBİ’ler kendileri ihracat yaptıklarında tüm
ihracat giderlerini de karşılamak durumundadırlar. Bu giderlerin bir kısmı değişken maliyeti meydana
getirirken önemli bir kısmı da sabit maliyettir. Sektörel Dış Ticaret Şirketleri ortakları olan çok sayıda
işletmenin ihracat işlemlerini tek elden yürüttüğü için söz konusu sabit maliyetlerde azalma olmaktadır.
Bu durum da ihracatın finansmanı sorununa hissedilir bir rahatlama meydana getirebilmektedir.
Yurtdışındaki müşterinin/ithalatçının finansmanı ise, ithalatçıya kredi açılması şeklinde olmaktadır. Bu
şekilde, bir taraftan müşterinin ürüne talebi canlı tutulurken diğer yandan, ihracat miktar olarak
artırılabilmektedir.
Sektörel Dış Ticaret Şirketleri’nin ihracat işlemleri işlevi, ihracatla ilgili tüm konuları (ürünün
hammadde tedariki, nakliye ve sigortası, gümrük işlemleri ve ürünün depolanması vb.) kapsamaktadır. Bu
işlemlerin toplam maliyet içindeki payı, birçok işletmenin ihtiyaçlarının tek elden yapılması ile önemli
ölçüde azalmaktadır. Sektörel Dış Ticaret Şirketleri ihracat işlemleri fonksiyonunu iki yoldan birisiyle
ama genellikle ikincisini kullanarak yerine getirmektedirler. İlk olarak, yukarıda belirtilen hizmetleri
sunan şirketlerle anlaşarak, bu işlemleri daha düşük maliyetle yaptırabilmektedirler. İkinci yolda ise kendi
bünyelerindeki yan kuruluşlarla (nakliye, sigorta, leasing, gümrük vb.) ortaklarına hizmet vermektedirler.
Son olarak, Sektörel Dış Ticaret Şirketleri’nin teknik fonksiyonu yer almaktadır. Sektörel Dış Ticaret
Şirketleri mevcut ve yeni pazarlarla ilgili mevzuatları ve Türkiye’deki mevzuat uzmanları ile daha
yakından izleme olanağına sahiptirler. Sektörel Dış Ticaret Şirketleri’nin teknik fonksiyonu kapsamında
bir konunun daha incelenmesinde fayda bulunmaktadır. Sektörel Dış Ticaret Şirketleri, yurtdışından
kendilerine gelen talepleri, ortakları arasında koordinasyonu sağlayarak, büyük hacimli siparişlerin
karşılanmasında önemli bir işlevi de yerine getirmektedirler.
Dış Ticaret ile ilgili diğer meslek kuruluşları nelerdir?
Ekonomide dinamizm ve yenilik yaratabilmek için girişimcilik atılımının tüm toplumsal yapı, kurum
ve kuruluşlar tarafından etkin bir şekilde desteklenmesi gerekmektedir. Bu ise girişimci bir toplumun
kurulması ile mümkün olabilmektedir (Doğaner, 2006). Dış Ticaret ile ilgili mesleki örgütler girişimciler
için çok önemlidir. Dış Ticaret ile ilgili mesleki örgütler girişimcilere özellikle danışmanlık ve eğitim
desteği vermektedirler. Devlet destekleri ve teşvikler önemli politika araçları arasında yer almaktadır. Kâr
amacı gütmeyen toplum kuruluşları aydınlatıcı seminer ve toplantı dizileriyle girişimcilik ruhunu topluma
aşılamaktadırlar. Dış Ticaret ile ilgili mesleki örgütleri yurt dışından sağlanabilecek çeşitli finansman
olanaklarını tanıtmak için çaba harcamalıdırlar. Girişimciliği desteklemek üzere altyapıyı hazırlamalı,
uluslararası programları kamuoyuna tanıtma ve taşımada yardımcı olmalıdırlar.
Dış Ticaret ile ilgili mesleki örgütlerinin desteğinin ve önemlerinin arttırılması durumunda, orta ve
yüksek teknoloji üretebilen, ihracat içerisinde orta ve ileri teknoloji mallarının payını artıran, marka
ürünler sunabilen, dünyada lider firmalar yaratabilen, ürün ve pazar çeşitliliğini arttıran, ticaretin
önündeki teknik engelleri asgari düzeye indirmiş bir girişimcilikten söz edilebilir. Bununla birlikte,
ticareti kolaylaştırıcı kurumsal alt yapıyı ve devlet-üniversite-özel sektör- sivil toplum kuruluşları
işbirliğini sağlayarak rekabet şartlarını oluşturmuş, sürdürülebilir ve dengeli dış ticaret yardımıyla
gelişmiş ekonomiler arasında yer alması sağlanmış olmaktadır.
171
Özet
Dış Ticaret ile ilgili mesleki örgütler, kuruluş
şekillerine göre dörde ayrılmaktadırlar. Örgütler,
dış ticaret ile ilgili kamu örgütleri, özel sektör
örgütleri, vakıf ve dernekler ve diğer örgütler
olarak adlandırılmaktadırlar. Dış ticaret ile ilgili
her tür örgüt özünde kendi karakteristik
özelliklerine sahiptir. Dış ticarete ve girişimciliğe
katkısı, kuruluş amacı, sahip olduğu kaynakları,
türü, yapısı, çalışanları ve yöneticisi ile birlikte
değişmektedir. Her örgüt türünün farklı
özelliklerde olması, dış ticarete olan katkılarında
da farklılıklara neden olmaktadır. Bununla
birlikte, her geçen gün sayıca artan dış ticaret
mesleki örgütlerinin nitelikleri de değişmektedir.
Buna rağmen belli başlı nitelikler çerçevesinde
ortak amaçlarda buluşulması durumunda dış
ticarete katkıları daha da etkin olabilcektir.
Dış ticaret politikası, hükümetlerin ülke ticaretini
sınırlandırmak ya da özendirmek amacıyla
yaptığı düzenlemeleri konu almaktadır. Dış
ticaret
politikası
genel
anlamda
ikiye
ayrılmaktadır. Serbest dış ticaret politikası ve
Koruyucu dış ticaret politikası, günümüzde, dış
ticaret politikası denilince, genellikle koruyucu
dış ticaret politikası anlaşılmaktadır. İthalatikamesi gibi içe dönük bir sanayileşme stratejisi
izleyen ülkelerde, dış ticaret politikasının ana
amacı yerli endüstrilerin korunması iken, dışa
açık politika uygulayan ülkelerde ise esas amaç,
ihracatın
özendirilmesidir.
Dış
ticaret
politikasının, bir ülkenin dış ticaretinin hacmini,
bileşimini ve yönünü etkilemeye yönelik her türlü
müdahaleyi ifade ettiği düşünülürse, “dış ticaretin
yönü” denildiğinde ülkenin hangi ülke ve ülke
gruplarıyla ticaret yaptığı ve izlenen politikalarda
bunu değiştirme yönünde bir müdahale olup
olmadığı önem kazanmaktadır. Ülkelerin, dış
ticaretin yönünü belirlerken izlediği politikalar ve
yaptıkları müdahaleler değerlendirilirken hem
dünya ticaretinin coğrafi anlamda yapısını hem
de dünya ticaret sistemindeki değişimi göz
önünde
bulundurmak
gerekmektedir.
Günümüzde,
uluslararası
anlaşmalar
ile
küreselleşme
ve
ekonomik
bütünleşme
süreçlerinin etkisi ile dış ticaret politikaları
arasında değişiklikler daha belirgin hale
gelmektedir.
172
Kendimizi Sınayalım
4. Aşağıdakilerden
hangisi
KOSGEB’in
girişimciliğe
katkıları
arasında
yer
almamaktadır?
1. Aşağıdakilerden hangisi dış ticaret politikası
sınıflandırılmasından biridir?
a. Ölçek Dış Ticaret Politikası
a. Sanayide, Ar-Ge faaliyetlerinin desteklenmesi
ve faaliyetlerin uygulanması için birimler
kurmak,
b. Serbest Olmayan Dış Ticaret Politikası
c. Koruyucu Dış Ticaret Politikası
b. İhraç konusu malların, sipariş evsafına veya
yasal yükümlülüklere uyup uymadığının
denetimini yapmak
d. GATT
e. Hiçbiri
2. Aşağıdakilerden hangisi, küçük ve orta
ölçekli
sanayi
işletmelerinin
teknolojik
yeniliklere hızlı bir şekilde uyumlarını sağlamak,
rekabet güçlerini yükseltmek ve ekonomiye
katkılarını ve etkinliklerini artırmak amacıyla
kurulmuş olan kamu kuruluşudur?
c. Üniversiteler ile kamu ve özel araştırma
kurumlarının bilim ve teknoloji altyapısından
işletmelerin yararlanmasını sağlamak,
d. Teknoloji düzeyini yükseltmek üzere, mevcut
teknolojik bilgilere erişmek ve yeni teknolojik
bilgiler üretmek, erişilmiş ve üretilmiş
bilgileri yaygınlaştırmak,
a. Dünya Ticaret Örgütü
b. KOSGEB
e. Üniversite ve araştırma merkezlerinin
imkanlarından yararlanarak yeni ve ileri
teknolojiye dayalı Teknoloji Merkezleri ve
Teknoparkları kurmak ve kurdurtmak
c. IKV
d. Gümrük Müsteşarlığı
e. Hiçbiri
5. Girişimcileri kısa, orta ve uzun vadeli nakdi
ve gayrinakdi kredi, sigorta ve garanti
programları ile destekleyen kuruluşun adı
aşağıdakilerden hangisidir?
3. Aşağıdakilerden hangisi Dünya Ticaret
Örgütü’nün temel işlevlerinden biri değildir?
a. Çok
taraflı
ticaret
müzakerelerinin
yürütüldüğü bir forum oluşturmak
a. Eximbank
b. Küresel ekonomik politikayla ilgili diğer
uluslararası kuruluşlarla işbirliğini sağlamak
b. Dış Ticaret Vakfı
c. Üye ülkelerin ulusal ticaret politikalarını
izlemek
d. Gözetim Şirketleri
c. Dünya Ticaret Örgütü
d. Ticari uyuşmazlıkların çözümünü sağlamak
e. Gümrük Müsteşarlığı
e. Sadece ticaret yasalarıyla ilgilenmek
6. Aşağıdakilerden hangisi, Türkiye, İran ve
Pakistan arasında kurulmuş bir bölgesel
ekonomik işbirliği örgütüdür?
a. Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK)
b. Dış Ticaret Vakfı
c. Ekonomik İşbirliği Teşkilatı
d. Türk Tanıtma Vakfı
e. Hiçbiri
173
9. İhraç ürünlerinin standartlara uygunluğunu
test eden ve belgeleyen kuruluş hangisidir?
7. TEPAV'ın üç çalışma alanı bulunmaktadır.
Aşağıdakilerden hangisi bu çalışma alanlarından
birisidir?
a. Türk Standartları Enstitüsü
a. İletişim
b. Bankalar
b. İç politika
c. Maliye Bakanlığı
c. Gastronomi
d. Yapı Kooperatifleri
d. Yönetişim
e. Bilim adamları
e. Hiçbiri
10. Tarım
ürünleri
ihracatında
gümrüğe
sunulması gereken belgelerden biri olan Borsa
Tescil Beyannamesi aşağıdaki hangi kurumdan
alınır?
8. İhracatçı veya ithalatçı firmaların isteği
üzerine, ihraç konusu malların, sipariş evsafına
veya yasal yükümlülüklere uyup uymadığının
denetimini yapıp bunlarla ilgili raporları
düzenleyen şirketlere ne ad verilir?
a. Eximbank
a. KOBİ’ler
b. Ticaret Borsası
b. Türk Tanıtma Vakfı
c. Gümrük Müsteşarlğı
c. Gözetim şirketleri
d. Diyanet Vakfı
d. TURKTRADE
e. Ekonomi Bakanlığı
e. Dünya Ticaret Örgütü
174
Okuma Parçası
Çok uzağa gitmeden, hafızamızı biraz geriye
götürelim. 1960'ların başında hem orta hem de
uzun dönem için bir kalkınma stratejisi ortaya
konmuştu. Toplumdan da destek gören stratejinin
temelinde 'planlı kalkınma' vardı. 1950'lerin
ekonomide başıboş denebilecek yönetimi, planlı
yaklaşımı çekici kılıyordu. Bu strateji kalkınmada
devletin rolüne ağırlık veriyor, kamunun özel
sektöre yol göstermesini öngörüyordu. Zamanın
hâkim anlayışına uygun olarak, büyümenin
anahtarı sayılan sermaye birikimi ön plana
alınıyor, tasarruf ve yatırım teşvik ediliyordu.
Sanayileşmenin temel stratejisi ise ithal
ikamesine dayanıyordu. Sonuçları tartışacak
değilim. Fakat 1960'larda ekonomide yıllık
ortalama gelir artışının yüzde 7 ye yaklaştığını
biliyoruz. Daha sonra planlama yaklaşımı yavaş
yavaş etkinliğini kaybetti. 1980'lere geldiğimizde
Türkiye'nin, değişen dünya koşulları da göz
önünde bulundurulduğunda, yeni bir stratejiye
ihtiyaç duyduğu belli olmuştu. Çünkü ekonomi
tıkanmıştı. 1980'ler Türkiye'nin dışa açıldığı
dönem oldu. Piyasalarda liberalleşme yine bu
döneme rastladı. Döviz ve faiz politikalarında
önemli
değişmeler
oldu.
KİT'lerin
özelleştirilmeye başlaması bu döneme rastladı.
Yalnız dış ticarette değil, sermaye hareketlerinde
konvertibiliteye geçildi. Değişimi, 1970'lerin
ekonomi politikalarından bunalan halk da
destekledi. Zaten başka türlü uygulanması da
mümkün olmazdı. Bugün bir değişim gereksinimi
bütün ağırlığı ile karşımızda duruyor. Türkiye'nin
ekonomide kendisine yeni bir perspektif dilerseniz buna vizyon deyiniz- ve strateji
tanımlaması zorunlu. Böyle bir strateji yalnız
fiziksel altyapıyı değil, aynı zamanda insangücü
altyapısını, bilgi birikimi ve teknolojiyi kapsamak
zorunda. Kalkınmanın külfet ve nimetlerinin adil
bir şekilde dağılımını hedef alması lazım. Gerçek
anlamda fonksiyon gören bir piyasa ekonomisini
temel alacak strateji, kamu ve özel sektörün daha
etkin ve verimli bir şekilde işlemesi için nelerin
yapılması gerektiğini ortaya koymalı. Eğer bu
yapılamazsa adil ve sürdürülebilir bir büyümeyi
gerçekleştirmenin
kolay
hatta
mümkün
olmayacağını düşünüyorum. O yüzden, bu
konuda en başta sorumluluk taşıyan yetkili kurum
ve kuruluşlar olmak üzere, herkesin kafa yorması,
katkıda bulunması gerekiyor.
Geleceğimizi de düşünelim
Baran Tuncer
03/03/2002
Yıllardan beri Türkiye ekonomi alanında kısa
döneme odaklanmış durumda. Birbirini izleyen
bunalımlar dikkat ve enerjiyi ister istemez kısa
döneme yönlendiriyor. Uzun yıllardır enflasyonla
yatıp enflasyonla kalkan bir ülke için bu
kaçınılmaz. Böyle bir ortamda uzun hatta orta
vadeyi düşünmek akla en son gelen şey.
Hemen her ortamda, bunalımdan çıkabilmek,
yeni baştan büyümeye geçebilmek için kısa
dönemde ne gibi tedbirlerin alınması gerektiği
tartışılıyor. Bir önceki yıl milli gelirin yüzde 8.5
gerilediği, pek çok işyerinin kapanmak zorunda
kaldığı, işsiz sayısının hızla arttığı bir dönemde
bunu anlamak hiç de zor değil. Ancak, bunun
yanında Türkiye'nin uzun dönem için bir büyüme
ve kalkınma stratejisine ihtiyacı bulunduğu inkâr
edilemez. Bunun yapılmamasının sonuçlarını
hafife almak mümkün değil. Herkes ekonominin
potansiyelinin kullanılmadığını dile getiriliyor.
Artık
birilerinin
bu
potansiyelin
nasıl
kullanılacağını düşünmesi lazım. Bu birilerinin,
en başta ülkeyi yönetmeye soyunmuş siyasal
partilerin ve halen sorumluluk sahibi yetkililerin
olması gerekir. İkinci olarak, yasayla bu alanda
yükümlülük üstlenmiş olan Devlet Planlama
Teşkilatı'nın görevini yerine getirecek şekilde
yönlendirilmesi
lazım.
Bunun
yanında,
üniversitelerdeki araştırma merkezlerinin, 'think
tank' diye adlandırılan araştırma ve düşünmeye
yönelik kurumların da konunun üzerine
eğilmeleri yerinde olur. Oysa bunların hiçbirisi
yeterince yapılamıyor.
Kimileri makroekonomik istikrar gerçekleştirilir
ve bazı yasal düzenlemeler yapılırsa büyümenin
onu
izleyeceğini
savunuyor.
Ben
öyle
düşünemiyorum.
Makroekonomik
istikrarla
birlikte üretim ve istihdamda iyileşmeler olmasını
tabii ben de bekliyorum. Ancak orta ve uzun
dönemde sürekli büyümenin gerçekleşmesi için
güçlü bir dönüşümün gerekli olduğuna
inanıyorum. Bunun için de toplumun çeşitli
katmanlarının desteğini almış bir perspektif ve
stratejiye ihtiyaç olduğunu düşünüyorum.
175
Yaşamın İçinden
Girişimcilik ruhunu yaratmak ve kişileri
girişimciliğe doğru yönlendirmek birçok ülkenin
ana stratejik konularından biri haline gelmiştir.
OECD tarafından yapılan çalışmalarda 19
girişimcilik eğitimi verilmesiyle girişimciliğin
gelişmesi arasında doğrudan bir ilişki olduğu
görülmüştür.
Bu
sebeple
girişimciliğin
geliştirilmesine yönelik ana tetikleyicilerden
birini kişilere girişimcilik eğitiminin küçük
yaşlardan itibaren verilmesi oluşturmaktadır.
Bazı ülkelerdeki girişimcilik eğitimleri:
• İngiltere: 14-16 yaş grubundaki her
öğrenciye beş günlük girişimcilik eğitimi
verilmesi
planlanmaktadır.
Eğitim
kapsamında girişimcilik hakkında genel
bilgilerden sanal ortamda şirket yönetilmesine
kadar
çeşitli
konular
üzerinde
odaklanılacaktır.
• İrlanda: Yüksek büyüme potansiyeline sahip
yeni işletmeleri geliştirmeye odaklı bir strateji
ile üniversite temelli ticari girişimlerin
sayısını ve yoğunluğunu artırmaya ilişkin bir
destek paketi uygulanmaktadır (Campus
Company Programme). İrlanda bölgesel
kalkınma stratejisinin bir parçası olan bu
program işyeri kurmak isteyen üniversite
mezunlarına pratik bilgi ve yönetim desteği
sağlayan bir yıl süreli bir işletme destek
programını kapsamaktadır.
•
• Finlandiya: Ülkede girişimcilik eğitimi
ilköğretim seviyesinde başlamaktadır. Ülkede
girişimcilik eğitimi, ilk ve orta öğretim,
mesleki eğitim, üniversite ve lisansüstü
programlarda da yer alacak şekilde kapsamlı
olarak tasarlanmıştır.
Çeşitli kaynaklardan derlenmiştir.
• Macaristan: 2003 yılından itibaren ülkede
girişimcilik dersleri ilkokul ve ortaokul
müfredatında yer almaktadır.
• ABD: Amerika Birleşik Devletlerin’de 1500
üniversite ve kolejde girişimcilik eğitimleri
verilmektedir. Bu eğitimler hem teorik açıdan
girişimcilik verilmesini, hem de iş sahipleri
ile öğrencileri buluşturarak girişimcilikte
pratik
uygulamalar
geliştirilmesini
hedeflemektedir.
• Yunanistan: Atina’daki Sivitanidios Teknik
Okulu’nda sanal işletmeler, girişimcilik
eğitimine destek olmaktadır. Öğrenciler
zamanlarını teorik dersler ve sanal bir
işletmenin
yönetimi
arasında
paylaştırmaktadır. Olumlu sonuçların elde
edilmesi nedeniyle bu programın tüm teknik
okullarda yaygınlaştırılması planlanmıştır.
Ders programına, girişimcilik kuramı ile iş
planlarının hazırlanmasına ilişkin pratik
bilgilerin
verildiği
girişimcilik
dersi
eklenmiştir.
176
Hollanda:
Lise
öğrencileri
arasında
girişimcilik ruhu yaratmak üzere Ekonomi
Bakanlığı, işveren kuruluşu ve bir bankanın
desteğinde
“mini
işletmeler
projesi”
uygulamaya konmuştur. Öğrenciler bir
işletme kurarak, bir mal üretmekte ya da
hizmet sunmaktadırlar. Yılda bir kez “Mini
İşletme Ödülü” verilmektedir.
Sıra Sizde Yanıt Anahtarı
Kendimizi Sınayalım Yanıt
Anahtarı
Sıra Sizde 1
1. c Yanıtınız yanlış ise “Dış Ticaret Politikası”
başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz.
TÜBİTAK, toplumun her kesimi ve ilgili
kurumlarla işbirliği içinde bir kuruluştur.
Özellikle araştırma ve geliştirme faaliyetlerini
desteklemek ve yürütmek, bilim ve teknoloji
kültürü oluşturmakta öncü rol oynamak, altyapı
ve araçları oluşturmaya katkı sağlamak amacıyla
Üniversitelerle ve sivil toplum örgütleriyle
işbirliği yaparak dış ticaret ve girişimciliğe katkı
sağlamayı amaçlamıştır.
2. b Yanıtınız yanlış ise “Dış Ticaret ile İlgili
Kamu Kuruluşları” başlıklı konuyu yeniden
gözden geçiriniz.
3. e Yanıtınız yanlış ise “Dış Ticaret ile İlgili
Diğer Mesleki Kuruluşlar” başlıklı konuyu
yeniden gözden geçiriniz.
4. b Yanıtınız yanlış ise “Dış Ticaret ile İlgili
Kamu Kuruluşları” başlıklı konuyu yeniden
gözden geçiriniz.
Sıra Sizde 2
Dış Ticaret ile ilgili özel sektör kuruluşlarının
girişimciliğe katkısı daha çok araştırma, teknoloji
geliştirme ve yenilikçilik yeteneği ile rekabet
gücünü yükseltmek ve böylece girişimcilik
kültürünün
oluşmasına
yönelik
katkıları
bulunmaktadır.
5. a Yanıtınız yanlış ise “Dış Ticaret ile İlgili
Kamu Kuruluşları” başlıklı konuyu yeniden
gözden geçiriniz.
6. c Yanıtınız yanlış ise “Dış Ticaret ile İlgili
Özel Sektör Kuruluşları” başlıklı konuyu yeniden
gözden geçiriniz.
Sıra Sizde 3
7. d Yanıtınız yanlış ise “Dış Ticaret ile İlgili
Özel Sektör Kuruluşları” başlıklı konuyu yeniden
gözden geçiriniz.
Uluslararası bir kuruluş olan Dünya Ticaret
Örgütü’nün temel işlevlerinden biri, örgütü
meydana getiren çok taraflı ve çoklu ticaret
anlaşmalarının uygulanmasını ve denetlenmesini
sağlamaktır. Örgütün diğer bir işlevi ise, çok
taraflı ticaret müzakerelerinin yürütüldüğü bir
forum oluşturmaktır. Bir başka işlevi, ticari
uyuşmazlıkların çözümünü sağlamaktır. Son
olarak ise, üye ülkelerin ulusal ticaret
politikalarını izlemektir.
8. c Yanıtınız yanlış ise “Dış Ticaret ile İlgili
Diğer Meslek Kuruluşları” başlıklı konuyu
yeniden gözden geçiriniz.
9. a Yanıtınız yanlış ise “Dış Ticaret ile İlgili
Diğer Mesleki Kuruluşlar” başlıklı konuyu
yeniden gözden geçiriniz.
10. e Yanıtınız yanlış ise “Dış Ticaret ile İlgili
Diğer Mesleki Kuruluşlar” başlıklı konuyu
yeniden gözden geçiriniz.
Sıra Sizde 4
Dış Ticaret ile ilgili diğer meslek kuruluşları;
Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ),
Gözetim şirketleri,
Gümrükleme Şirketleri,
Dış Ticaret Sermaye Şirketleri,
Sektörel
Dış
oluşmaktadır.
177
Ticaret
Şirketleri’inden
Yararlanılan ve Başvurulabilecek
Kaynaklar
EconAnadolu 2009, Haziran 17-19, Eskişehir:217.
Şireli, A. (2007). Ekonomik ve Sosyal
Özellikleri ile Türk Girişimciliği ve Malatya
Uygulaması, Yüksek Lisans Tezi, İnönü
Üniversitesi İktisat Anabilim Dalı, Malatya.
Tokatlıoğlu, M. Y. (2005). “Türkiye’de Dış
Ticaretin Vergilendirilmesi ve Avrupa Birliği”,
Akdeniz Üniversitesi, İ.İ.B.F. (10):46-72.
Yiğit, M. ve Güner, Ü. (2008). Dış Ticaret ve
Girişimcilik Perspektifinden Türkiye’de Risk
Sermayesi, Dumlupınar Üniversitesi, Sosyal
Bilimler Dergisi, 20: 257-276.
Peppers ve Rogers Group. (2006). Devlet
Planlama Teşkilatı Bilgi Toplumu Stratejisi
“İş Ortamı ve Girişimcilik” Mevcut Durum
Tespiti, Nihai Rapor.
Alada, A. D. (2001). İktisadi Düşünce
Tarihinde Girişimcilik Kavramı Üzerine
Notlar. İ.Ü.Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi,
No: 23–2: 47–52.
Arıkan, S. (2002). Girişimcilik Temel
Kavramlar ve Bazı Güncel Konular, Siyasal
Kitabevi, Ankara.
Bayrakdar, S. (2011). Avrupa Birliği Mesleki
Eğitim
Programlarında
Girişimcilik
Eğitimlerinin
Ekonomik
Kalkınmadaki
Önemi, C.Ü. İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi,
12, (1): 245–264.
Bekar, İ. ve Korkut, S. D. (2006). Girişimcinin
Özellikleri ve Ekonomideki Önemi, Düzce
Üniversitesi Ormancılık Dergisi, 2 (2):116–122.
Bjerke, B. ve Hultman, C. M. (2002).
Entrepreneurial Marketing: The Growth of
Small Firms in the New Economic Era,
Edward Elgar Publishing.
Akdeniz, B. (2007), KOBİ’lerin Ekonomik ve
Sosyal Yapı İçindeki Yerleri, Destekleyici
Kurumsal Çevreleri ve Avrupa Birliği’ne Uyum
Sürecinde Yeniden Yapılandırılmaları, Kütahya:
DPÜ, S.B.E. Dergisi.
Çetindamar, D. (2002). Türkiye’de Girişimcilik,
TÜSİAD Yayınları, Ankara.
Eyüboğlu,
D.
(2003).
Girişimciliğin
Geliştirilmesi, Milli Prodüktivite Merkezi
Yayınları No: 668, Ankara.
Gedik, M. A. (2010). Vergi Politikalarının Dış
Ticaret Üzerindeki Etkileri: Türkiye İçin
Hesaplanabilir
Genel
Denge
Modeli
Uygulaması, Maliye Dergisi, 159: 395-415.
Işık, N., Göktaş D. ve Kılınç E. C. (2011).
İktisadi Büyümede Girişimciliğin Rolü,
Girişimcilik ve Kalkınma Dergisi, 6 (1):147-178.
Karlsson, C. ve Paulsson, T. (2004). Relating
Entrepreneurship to Economic Growth.
CESIS, Electronic Working Paper Series, 1-27.
Morris, M. H. (2001). Entrepreneurship Is
Economic Development Is Entrepreneurship,
Journal Of Developmental Entrepreneurship. 6
(3):5–6.
Özkul, G. (2007). Kapitalist Sistemin
Sürükleyici Aktörleri: Ekonomik Teoride
Girişimciler, Süleyman Demirel Üniversitesi
İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, 12 (3):343–
366.
Seymen, D., Bilici, Ö. ve Şanlısoy, S. (2009).
Türk Dış Ticareti’nin Yönü, Dış Ticaret
Politikası Perspektifinden Bir Değerlendirme”
Yararlanılan Internet Kaynakları
http://www.deik.org.tr/287/DeikHakkinda.html
http://www.tim.org.tr/tr/kurumsal-turkiyeihracatcilar-meclisi-hakkinda.html
www.gemconsortium.org
www.sanayi.gov.tr
www.spk.gov.tr
www.oecd.org.
www.hazine.gov.tr
http://www.uosb.org.tr/index.php?option=com_c
ontent&view=article&id=557:grmc-yenlkckendne-guevenen-gelme-acik-patronlararaniyor&catid=47:manet
http://www.igiad.com/books/girisimcilik_raporu_
ozet.pdf, 28.12.2011
http://www.akademiktisat.net/makaleler/ab_girişi
mci_kobiler_ve_organizasyonlar. htm.29.12.2011
Cansız, M., (2008), Türkiye’de KOBİ’ler ve
KOSGEB, DPT Uzmanlık Tezi 2008.
Resmi Gazete, İhracat Yönetmeliği, 06.06.2006
/26190
Rusell, R.D. (1999). Developing a process model
of intrapreneurial systems: A cognitive mapping
approach, Entrepreneurship Theory & Practice,
23 (3): 65-84.
Zahra, S.A., ve Garvis, D.M. (2000).
International Corporate Entrepreneurship and
Firm Performance: The moderating effect of
international environmental hostility. Journal of
Business Venturing.15 (5-6): 469-492.
178
179
7
Amaçlarımız
Bu üniteyi tamamladıktan sonra;
Dış ticaretin kapsamını anlatabilecek,
Dış ticaretin avantajlarını ve zorluklarını açıklayabilecek,
Girişimcilerin yurt dışından nasıl sipariş alabileceklerini açıklayabilecek,
Dış pazarlara giriş yöntemlerini belirtebilecek,
Tedarik zinciri ve lojistik kavramlarını açıklayabilecek,
bilgi ve becerilere sahip olabilirsiniz.
Anahtar Kavramlar
Dış Ticaret
Aracılar
Doğrudan İhracat
Dolaylı İhracat
Elektronik Ticaret
Dünya Ticaret Örgütü
Tedarik Zinciri
Lojistik
İçindekiler
Giriş
Dış Ticaretin Kapsamı
Dış Ticaretin Büyümesi
Dış Ticaretin Sağladığı Avantajlar
Dış Ticaretin Sorunları ve Zorlukları
Girişimciler Yurt Dışından Nasıl Sipariş Alırlar?
Dış Pazarlara Giriş Yöntemleri
Dış Ticarette Devlet Kontrolüne Duyulan İhtiyaç
Dış Ticaretin Organizasyonunda Dünya Ticaret Örgütünün Rolü
Uluslararası Tedarik Zinciri
180
Dış Ticaretin Girişimciler
Tarafından Organizasyonu,
Uluslararası Tedarik Zinciri
GİRİŞ
Dünya Ekonomisi’nde ülkeler arasında mal ve sermaye hareketlerine yönelik engellerin kaldırılması dış
ticaretin gelişmesinde önemli bir yer tutmuştur. Küreselleşen Dünya Ekonomisi’ne bağlı olarak dış
ticaretin giderek serbest hale gelmesi, ülkelerin de birbirlerine bağımlı olması sonucunu ortaya
çıkarmıştır. Bu süreç içerisinde bir ülkede ortaya çıkan herhangi bir gelişme (örneğin ekonomik kriz gibi),
diğer ülkelerin de etkilenmesine ve bu gelişmelere kayıtsız kalmamalarına yol açmaktadır. Dolayısıyla
Dünya sanki tek bir ülke olma yoluna doğru gitmektedir. Bu süreç içerisinde günümüzde mallar bir
ülkeden diğerine rahatça hareket edebilmekte; yine tüketiciler de istedikleri malları ve hizmetleri sınır
tanımadan istedikleri ülkelerden istedikleri zamanda temin edebilmektedirler. İletişim ve bilgi
teknolojilerindeki gelişmeler de, bu durumun ortaya çıkmasında önemli rol oynamaktadır. Artık
günümüzde tüketiciler, interneti kullanarak nerede neyin olduğunu, kaç para olduğunu, özelliklerinin
nasıl olduğunu görebilmektedirler. Girişimciler de yine bu teknolojileri kullanarak benzer şekilde, hangi
ülkenin ne kadar nüfusunun olduğunu, ülkelerin inançlarının, alışkanlıklarının ve geleneklerinin ne
olduğunu, ülkelerdeki potansiyel talep yapısının nasıl olduğu gibi şeyleri kolaylıkla bulabilmektedirler.
Bu durum da girişimcilere yeni iş imkânları yaratmakta ve yeni pazarlara açılma fırsatı sağlamaktadır.
Küresel ekonomik yapıdaki bu gelişmeler, dış ticaretin organizasyonunu giderek geliştirmekte ve dış
ticaret faaliyetleri içine girecek olan girişimcilere fırsatlar sağlamaktadır.
Dış ticaretin girişimciler tarafından organizasyonu, uluslararası tedarik zinciri başlıklı bu ünitede; dış
ticaretin kapsamı, Dünya Ekonomisi’nde dış ticaretin gelişimi, dış ticaretin ülkelere ve ülkelerdeki
girişimcilere sağladığı avantajların ve sorunların neler olduğu, girişimcilerin diğer ülkelerdeki piyasalara
girmek için neler yapmaları gerektiği, bu piyasalara nasıl girebilecekleri, devletlerin ve Dünya ticaretinin
çoğunu üyelerinin gerçekleştirdiği Dünya Ticaret Örgütü’nün dış ticaretteki rollerinin ne olduğu
açıklanacaktır. Son kısımda ise, ülkeler arasındaki dış ticaret ilişkisi içinde, hammadde tedarikçilerinden
nihai tüketicilere ulaşan malların ve hizmetlerin, temel olarak hangi süreçlerden geçtiğine ilişkin olarak
uluslararası tedarik zinciri kavramına değinilecektir. Ünite hem iktisat ile ilgili hem de işletme ile ilgili
konuları içerdiği için ünitenin içinde, piyasa ve pazar gibi bazı kavramlar aynı anlama gelecek şekilde
kullanılmıştır.
DIŞ TİCARETİN KAPSAMI
Dış ticaret veya diğer bir ifadeyle uluslararası ticaret, farklı ülkelerin vatandaşları arasındaki veya
ülkelerin aralarındaki mal ve hizmetlerin ticaretini ifade eder. Dış ticaret iki taraflı olabileceği gibi çok
taraflı da olabilir. Burada iki taraflı olması, iki ülke veya ülke vatandaşları arasındaki ticareti ifade
etmektedir. Bunun yanında dış ticaretin mallar ve hizmetler üzerine olması, bu mal ve hizmetlerin
karşılığının da olması gerekliliğini ortaya koymaktadır. Yani, bir ülke veya girişimci ürettiği malları diğer
ülke veya ülkelerdeki girişimcilere satıyorsa, bu satışı bir bedel karşılığında yapıyor demektir. Dolayısıyla
diğer ülkelere veya diğer ülkelerdeki alıcılara satılan mal ve hizmetler karşılığı, para ile ya da başka bir
mal veya hizmet karşılığında ödenebilir. Bu sefer karşımıza örneğin, satılan mal ve hizmetin hangi
ülkenin para birimi ile ödeneceği sorunu çıkmaktadır. Dikkat edilirse; dış ticaret ekonomik bir yapıyı
ifade ettiği için, kapsamına da birçok konu girebilmektedir.
181
Dış ticaretin temelde iki biçimi söz konusudur. Eğer bir ülke diğer bir ülkeye mal ve hizmetler satarsa,
bu dış ticaretin, daha önce de ifade edildiği gibi, ihracat kısmını gösterir. İhracat, ülkeler arasında
olabileceği gibi, farklı ülkelerdeki girişimciler arasında da yapılır. Yani, bir ülkedeki girişimci diğer ülke
veya ülkelerdeki girişimci veya girişimcilere mal ve hizmetler satıyorsa, bu da ihracatı ifade eder. Dış
ticaretin diğer bir biçimi de, bir ülkenin veya ülke vatandaşlarının, mal ve hizmetleri bir veya daha fazla
yabancı ülkeden almasını ifade eden ithalattır.
İhracat ve ithalat yanında, beşinci ünitede de kısaca değindiğimiz, transit ticaret (antrepo ticareti)
olarak isimlendirilen, hem ihracat hem de ithalat kavramlarını içeren, üçüncü bir dış ticaret biçiminden
daha söz edebiliriz. Transit ticaret biçiminde, dış ticarete konu olan mallar ilk olarak ülkeye ithal edilir.
Fakat ülkeye ithal edilen bu mallar ülke içerisinde kullanılmaz. Diğer bir ifadeyle mallar ülkeye, ülke
içerisinde kullanılmak amacıyla getirilmemiştir. Bu durumda tabidir ki şu soruyu sorabilirsiniz. “Peki o
zaman mallar ülkeye niçin ithal edilmiştir?” Malların ülkeye ithal edilmesinin amacı, bu malları ülke
içerisinde kullanmadan, başka ülke veya ülkelere ihraç etmektir. İşte transit ticaret bu durumu ifade
etmektedir.
Dış ticaret hiçbir geleneksel ulusal sınır tanımaz. Dış ticaret, birçok açıdan ayrı kutuplarda olan
milletler arasında bile, serbestce devam edebilir. Herhangi iki ülke farklı politik ve ekonomik sistemleri
benimsemiş olsalar bile, bu durumun iki ülke arasındaki ticaret üzerinde çok fazla bir etkisi olmayacaktır.
Örneğin, Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ile Çin’i ele alalım. ABD, liberalizmin temsilcisi olan piyasa
ekonomisinin en yaygın ve kuvvetli olduğu bir ülke ekonomisidir. Çin ise, sosyalist sistemi benimseyen
bir ülkedir. İdeolojik ve politik alanlarda bu iki ülke birbirinin benimsediği sistemi kuvvetli bir şekilde
eleştirebilirken; konu bu iki ülke arasındaki ticarete geldiğinde, mevcut olan bütün ideolojik ve politik
farklılıklar unutulup, dış ticaretten elde edilen kazançlar dikkate alınır. Çünkü bütün milletler için
vatandaşlarının ihtiyaçlarının karşılanması öncelik arz etmektedir. Bunun yanında, üretimin modern
yöntemleri tam bir işbölümü getirmektedir ve buna bağlı olarak her bir ülke sadece karlılığı olan ürünleri
üretmekte, diğer ürünleri ise başka ülkelerden almaktadır. Ulaşım ve iletişim teknolojisindeki gelişmeler
ise, bu sürecin hızlanmasına ve geleneksel ulusal sınırların ortadan kalkmasına neden olmuştur.
DIŞ TİCARETİN BÜYÜMESİ
Ülkeler arasındaki en eski ticaret ilişkisi, ülkelerden birinin kendisinin üretemediği malları, bu malları
üretebilen diğer ülkeden almasıyla gerçekleşmiştir. Eğer dış ticaret bu şekilde gelişmiş olsaydı, dış
ticaretin günümüzdeki düzeylere gelmesi mümkün olmazdı. Dış ticaretin çok büyük boyutlarda
gelişmesinin temel sebebi, günümüzde ülkelerin kendileri için üretebildikleri birçok şeyi, aynı zamanda
ithal etmeleridir. Aynı şekilde, bireyler de, kendileri için yapabilecekleri (üretebilecekleri) birçok şeyi
satın alma yoluna gitmektedirler.
Türkiye’nin hem ürettiği hem de dışarıdan ithal ettiği mallar var
mıdır?
İşbölümü ve uzmanlaşma, herşeyin daha büyük miktarlarda üretilmesiyle sonuçlanmıştır. Bu durum
dış ticarette de kendisini göstermektedir. Dış ticaretin altında yatan ilke, bir ülkenin diğer ülkelere göre
daha avantajlı olduğu mal ve hizmetlerin üretiminde uzmanlaşması gerektiğidir.
Günümüzde ülkeler arasındaki ticaret önemli boyutlara ulaşmıştır. Dünyada ülkeler arasındaki
ticaretin gelişmesinde etkili olan faktörlerden bir kısmını aşağıdaki gibi sıralanabilir:
•
Ülkelerin nüfusundaki ve buna bağlı olarak Dünya nüfusundaki artış
•
Firmaların ölçek ekonomisinden yararlanmak istemeleri
•
Yeni gelişen piyasalardaki artan talep düzeyi
•
Dış ticaret engellerinin kaldırılması
182
•
Bilgi ve iletişim teknolojisindeki gelişmeler
•
Sermayenin ülkeler arasındaki hızlı ve kolay hareketi
•
Ulaştırma alt yapısındaki gelişmeler
•
Bankacılık sisteminin gelişmesi ve ödeme sisteminin kolaylaşması
•
Dış ticaretin yapılmasını kolaylaştıran uzmanlaşmış destek faaliyetlerinin gelişmesi
•
Dış ticareti kolaylaştıran yeni yönetim anlayışlarındaki gelişmeler
Dünya ticaretininin gelişmesine yol açan faktörleri ifade ettikten sonra, şimdi Dünya ticaretinin nasıl
geliştiğine bakalım. Dünya Ticaret Örgütü verilerine göre, 1995-2009 yılları arasında dünya mal ticareti
yıllık olarak ortalama % 7 büyümüştür. Aynı dönem içerisinde hizmetler ticareti ise yıllık olarak ortalama
% 8 oranında büyüme göstermiştir.
Tablo 7.1: Seçilen Bölge ve Ekonomiler İtibariyle Dünya Mal Ticareti Hacmindeki Büyüme: 2005-2010 (Yıllık yüzde
değişim)
İHRACAT
2005-2010
İTHALAT
2009
2010
3,5
-12,0
14,0
2,5
-3,0
3,5
4,0
-15,0
15,0
2005-2010
2009
2010
Dünya
3,0
-13,0
13,5
Kuzey Amerika
0,5
-17,0
15,5
-17,5
9,0
Kanada
1,5
-16,0
14,5
-14,5
21,5
Meksika
3,0
-20,0
23,5
-14,0
15,5
Amerika Birleşik Devletleri
-0,5
-16,5
15,0
1,0
-8,0
5,5
Güney ve Orta Amerika
9,5
-16,5
23,5
1,5
1,5
-1,5
2,0
-14,0
11,0
Avrupa
1,0
-14,0
9,5
-14,5
11,5
Avrupa Birliği (27)
1,0
-14,0
9,5
-3,0
-3,0
Norveç
3,5
-13,5
9,0
-15,5
9,0
İsviçre
2,5
-10,5
9,5
8,0
3,5
-11,0
23,0
6,0
-7,0
17,5
-4,5
12,5
Avustralya
13,0
-7,5
11,5
3,5
-10,5
28,5
Çin
-1,0
-16,5
-6,0
22,0
Hindistan
-25,0
27,5
Japonya
Asya
Hong Kong, Çin
5,5
-11,0
10,0
11,5
3,0
22,0
5,0
-5,5
17,5
13,5
3,5
13,0
0,0
-12,0
10,0
Kaynak: http://www.wto.org/english/res_e/statis_e/its2011_e/its11_world_trade_dev_e.htm
Dünya Ticaret Örgütü’nün yayınladığı 2011 Uluslararası Ticaret İstatistiklerine göre, 2010 yılı dış
ticaret verilerine baktığımızda; Amerika Birleşik Devletleri, 2010 yılında dünyanın önde gelen mal
ithalatçısı ülkesi olmuştur. Çin ise, 2010 yılında dünyanın önde gelen mal ihracatçısı olmuştur. 2010
yılında en büyük ticarete sahip üç ülke olan Amerika Birleşik Devletleri, Çin ve Almanya dünya mal
ticaretinin yaklaşık olarak % 28’ini gerçekleştirmektedirler. Asya, dünya mal ticaretinin yaklaşık %
30’unu oluşturmaktadır.
2010’da toplam Dünya ihracatının üçte ikisi Avrupa ve Asya’ya gitmiştir. Avrupa, 2010 yılında % 71
ile bölge içi mal ticaretinin en yüksek seviyesine sahiptir. Aynı yılda Avrupa Birliği mal ihracatının yüzde
65’i Avrupa Birliği ülkelerine gitmiştir. Asya ticaretinin % 53’ü Asya ülkelerine yönelmiştir. Kuzey
183
Amerika ihracatının yaklaşık % 50’si de, Kuzey Amerika Serbest Ticaret Birliği üyelerinedir. Bütün
bunların aksine Afrika’nın temel ihracat piyasası ise Avrupa Birliği olmuştur.
2010 yılında hizmetler ticareti de, % 9 artış göstermiştir. Hizmetler ticaretinde en keskin büyüme
Asya’da olmuştur. 2010 yılında Asya’nın hizmetler ticareti ihracatı % 22 büyümüştür. Aynı dönemde
Avrupa Birliği’nin hizmetler ticareti ihracatı sadece % 3 büyümüştür. Bununla birlikte hizmetler
sektöründe, Avrupa Birliği 2010 yılında dünyanın önde gelen hizmetler sağlayıcısı olmuştur. Avrupa
Birliği, hizmetler ticaretinde, toplam ticaretinin % 45’ini oluşturmaktadır. Amerika Birleşik Devletleri,
Almanya, İngiltere, Çin ve Japonya hizmetler ticaretinde dünya ticaretinin üçte birini temsil
etmektedirler.
Tablo 7.1’de 2005-2010 yılları arasındaki dönem için seçilen bölge ve ekonomiler itibariyle dünya
mal ticareti hacmindeki büyüme oranları verilmiştir. 2010 yılında Dünya mal ihracatı Dünya GSYİH’sine
göre 4 kat daha hızlı büyümüştür. 2010 yılında dünya mal ihracatı hacim bakımından % 14 büyürken;
dünya GSYİH’si % 3,5 genişlemiştir. 2000-2010 gibi daha geniş bir döneme baktığımızda, dünya mal
ticareti % 4,3 oranında büyürken, Dünya GSYİH’si yüzde 2,5 oranında artmıştır. Aynı yıllar arasında
dünya mal ihracat miktarı 2001 yılında yüzde olarak % 1’in altında bir azalma göstermiş; bunun yanında
2008 yılında dünyada ortaya çıkan küresel kriz nedeniyle de 2009 yılında, Tablo 7.1’den de görüleceği
gibi % 12 oranında daralmıştır.
2005-2010 yılları arasında Dünya mal üretimi yıllık olarak % 2 büyürken; aynı dönemde Dünya mal
ihracatı, Tablo 7.1’den görüleceği üzere, yıllık olarak % 3,5 artmıştır. Aynı dönemde Kuzey Amerika’da
(ABD, Kanada ve Meksika) mal ihracatı yıllık olarak % 2,5; Güney ve Orta Amerika ülkelerinde yıllık
olarak % 1; Avrupa’da yıllık olarak % 1,5 ve Asya’da yıllık olarak % 8 artmıştır. Dikkat edileceği üzere,
Asya ülkelerinin gösterdikleri mal ihracatı performansı oldukça ilgi çekicidir. Burada özellikle
ekonomisini dışa açan Çin ve Hindistan’ın gösterdikleri ihracat performansı dikkat çekicidir. 2005-2010
döneminde Çin’in mal ihracat hacmindeki büyüme yıllık % 13 olurken; Hindistan’ın mal ihracat
hacmindeki büyüme aynı dönemde yıllık % 11,5 olarak gerçekleşmiştir.
Tablo 7.1, 2005-2010 yılları arasındaki dünya mal ithalatındaki gelişmeleri de göstermektedir. Buna
göre, 2005-2010 yılları arasında Dünya mal ithalatındaki büyüme yıllık % 3 oranında olmuştur. Aynı
dönemde mal ithalatındaki büyüme, Kuzey Amerika ülkelerinde yıllık % 0,5; Güney ve Orta Amerika
ülkelerinde % yıllık 9,5; Avrupa’da yıllık % 1 ve Asya’da yıllık % 6 olarak gerçekleşmiştir. 2005 ile
2010 arasındaki değerler incelendiğinde, ihracatta olduğu gibi, mal ithalatı hacmindeki en büyük büyüme
oranlarını Hindistan ve Çin’in gerçekleştirdiği görülmektedir. Bu dönemde Hindistan’ın mal ithalatı
hacmindeki büyüme yıllık olarak % 13, 5 olurken, Çin’in mal ithalatı hacmindeki büyüme yıllık olarak %
11, 5 olarak gerçekleşmiştir. Aynı dönemde Amerika Birleşik Devletleri’nin mal ithalatı hacmi yıllık
olarak % 0,5 oranında daralırken; Japonya’da bu dönemde mal ithalatı hacminde yıllık olarak herhangi
bir daralma ya da büyüme gerçekleşmemiştir.
Tablo 7. 1’den görüleceği üzere, 2009 yılı Dünya mal ihracatında olduğu gibi, Dünya mal ithalatı
miktarının da azaldığı bir yıl olmuştur. Bu dönemde dünya mal ithalat hacmi % 13 oranında daralmıştır.
Tabi ki bunun da nedeni, yukarıda ihracatta bahsettiğimiz gibi, 2008’deki küresel krizdir. Bununla
birlikte, Tablo 7.1’e dikkatli bakıldığında, 2009 yılında neredeyse bütün ülkelerde ithalat hacmi
daralırken; Çin ve Hindistan’da ithalat hacmi yıllık olarak büyümüştür (sırasıyla % 3 ve % 3,5).
Tablo 7.2, 1948-2010 arası dönemdeki; Dünya mal ihracatının değerini, bölge ve seçilmiş
ekonomilerin dünya mal ihracatındaki paylarını göstermektedir. Tablodan görüleceği üzere, Dünya mal
ihracatının değeri 1948 yılında 59 milyar Amerikan doları iken; 2010’a gelindiğinde bu değer 14.851
milyar dolar olmuştur. Dolayısıyla bu 62 yıllık dönem içerisinde dünya mal ihracatı yaklaşık olarak 252
kat artmıştır.
Tablo 7.2’deki bölgelerin Dünya mal ihracatından aldığı paylara baktığımızda, 1948 yılında Kuzey
Amerika ülkeleri Dünya mal ihracatının % 28,1’ini; Güney ve Orta Amerika ülkeleri % 11,3’ünü; Avrupa
ülkeleri % 35,1’ini; Afrika ülkeleri % 7,3’ünü; Ortadoğu ülkeleri % 2’sini ve Asya ülkeleri % 14’ünü
gerçekleştirmişlerdir. 1948 yılından 2010 yılına gelindiğinde, Kuzey Amerika ülkelerinin mal
ihracatındaki payları önemli ölçüde azalmış ve % 13,2’ye inmiştir. İki dönem arasında geçen bu 62 yıllık
184
süre içerisinde Kuzey Amerika ülkelerinin mal ihracatındaki payı % 50’den fazla azalmıştır. Burada
Kuzey Amerika ülkeleri içerisinde özellikle Amerika Birleşik Devletleri’nin payı önemli ölçüde azalmış;
bu ülkenin payı 1948’de % 21,7 iken 2010’da % 8,6’ya gerilemiştir. Benzer şekilde aynı dönem
içerisinde Güney ve Orta Amerika ülkelerinin payı da azalarak, % 11,3’den % 3,9’a düşmüştür. Avrupa
ülkelerinin Dünya mal ihracatındaki payları ise, 1948’den 2010’a gelindiğinde çok az bir artışla, %
35,1’den % 37,9’a yükselmiştir. Avrupa ülkeleri içerisinde Almanya’nın payı geçen süre içerisinde
önemli bir şekilde artmış ve % 1,4’den % 8,5’e ulaşmıştır. Böylece Almanya, Çin ve Amerika Birleşik
Devletleri’nden sonra 2010 yılında Dünya mal ihracatında üçüncü büyük ülke olmuştur. 1948-2010
döneminde Almanya’nın aksine, İngiltere’nin Dünya mal ihracatındaki payı önemli ölçüde azalarak, %
11,3’den % 2,7’ye gerilemiştir.
Tablo 7.2: Bölge ve Seçilmiş Ekonomiler Bakımından Dünya Mal İhracatı: 1948-2010 (Milyar dolar ve yüzde)
1948
1953
1963
1973
1983
1993
2003
2010
Değer (Milyar Dolar)
Dünya
59
84
157
579
1838
3676
7377
14851
Pay (Yüzde)
Dünya
100,0
Kuzey Amerika
Amerika Birleşik Devletleri
Kanada
Meksika
Güney ve Orta Amerika
Brezilya
Arjantin
100,0
100,0
100,0
100,0
100,0
100,0
100,0
28,1
24,8
19,9
17,3
16,8
18,0
15,8
13,2
21,7
5,5
18,8
5,2
14,9
4,3
12,3
4,6
11,2
4,2
12,6
3,9
9,8
3,7
8,6
2,6
0,9
0,7
0,6
0,4
1,4
1,4
2,2
2,0
11,3
9,7
6,4
4,3
4,4
3,0
3,0
3,9
2,0
1,8
0,9
1,1
1,2
1,0
1,0
1,4
2,8
1,3
0,9
0,6
0,4
0,4
0,4
0,5
35,1
39,4
47,8
50,9
43,5
45,4
45,9
37,9
Almanya*
1,4
5,3
9,3
11,7
9,2
10,3
10,2
8,5
Fransa
3,4
4,8
5,2
6,3
5,2
6,0
5,3
3,5
Avrupa
İtalya
1,8
1,8
3,2
3,8
4,0
4,6
4,1
3,0
11,3
9,0
7,8
5,1
5,0
4,9
4,1
2,7
Afrika
7,3
6,5
5,7
4,8
4,5
2,5
2,4
3,4
Ortadoğu
2,0
2,7
3,2
4,1
6,8
3,5
4,1
6,0
Asya
14,0
13,4
12,5
14,9
19,1
26,1
26,2
31,6
Çin
0,9
1,2
1,3
1,0
1,2
2,5
5,9
10,6
İngiltere
Japonya
0,4
1,5
3,5
6,4
8,0
9,9
6,4
5,2
Hindistan
2,2
1,3
1,0
0,5
0,5
0,6
0,8
1,5
Avustralya ve Yeni Zelanda
3,7
3,2
2,4
2,1
1,4
1,4
1,2
1,6
2,2
3,5
4,5
3,7
4,9
1,5
2,6
4,0
Diğer
* 1948'den 1983'e kadar Federal Almany a Cumhuriy eti'ni if ade etmektedir
Kaynak: http://www.wto.org
1948 ile 2010 yılları arasında Afrika ülkelerinin Dünya mal ihracatındaki payları da % 7,3’den %
3,4’e gerilemiştir. Aynı dönemde Ortadoğu ve Asya ülkelerinin payları ise önemli ölçüde artmıştır.
Ortadoğu ülkelerinin payları % 2’den % 6’ya; Asya ülkelerinin payları da % 14’den % 31,6’ya
yükselmiştir. Buarada Asya ülkelerinden özellikle Çin’in gösterdiği performans oldukça önemlidir.
Çünkü Çin’in 1948’de Dünya mal ihracatındaki payı % 0,9 iken; bu pay 2010’a gelindiğinde 11 kattan
fazla artarak % 10,6 olmuş ve Çin 2010 yılında Dünya mal ihracatında en çok paya sahip ülke konumuna
gelmiştir.
Tablo 7.3’de ise, 1948 ile 2010 yılları arasındaki çeşitli dönemlerdeki Dünya mal ithalatı değeri, bölge
ve seçilmiş ekonomilerin dünya mal ithalatındaki payları gösterilmiştir. Tablodan 1948’de 62 milyar
dolar olan Dünya mal ithalatının 2010’a gelindiğinde 15.077 milyar dolar olduğu görülmektedir. Yani
185
geçen 62 yıllık süre içinde Dünya mal ithalatı da 243 kat artmıştır. Bu geçen süre içerisinde Kuzey
Amerika ülkelerinin paylarında önemli bir değişiklik olmamış ve bu ülkelerin payları çok az bir yüzdesel
azalışla % 18,5’den % 17,8’e gerilemiştir. Bu ülkeler içerisinde Amerika Birleşik Devletleri’nin payında
neredeyse önemli bir değişiklik olmamıştır. Bununla birlikte bu dönem içerisinde, Güney ve Orta
Amerika ülkelerinin payı önemli ölçüde azalarak, % 10,4’den 3,8’e gerilemiştir.
Tablo 7.3: Bölge ve Seçilmiş Ekonomiler Bakımından Dünya Mal İthalatı: 1948-2010 (Milyar dolar ve yüzde)
1948
1953
1963
1973
1983
1993
2003
2010
Değer (Milyar Dolar)
Dünya
62
Dünya
100,0
Kuzey Amerika
85
100,0
164
100,0
1882
3786
7695
15077
Pay (Yüzde)
100,0
100,0
594
100,0
100,0
100,0
18,5
20,5
16,1
17,2
18,5
21,4
22,4
17,8
13,0
13,9
11,4
12,3
14,3
15,9
16,9
13,1
Kanada
4,4
5,5
3,9
4,2
3,4
3,7
3,2
2,7
Meksika
1,0
0,9
0,8
0,6
0,7
1,8
2,3
2,1
Amerika Birleşik Devletleri
Güney ve Orta Amerika
10,4
8,3
6,0
4,4
3,8
3,3
2,5
3,8
Brezilya
1,8
1,6
0,9
1,2
0,9
0,7
0,7
0,0
Arjantin
2,5
0,9
0,6
0,4
0,2
0,4
0,2
0,4
Avrupa
45,3
43,7
52,0
53,3
44,2
44,6
45,0
38,9
Almanya*
2,2
4,5
8,0
9,2
8,1
9,0
7,9
7,1
Fransa
5,5
4,9
5,3
6,4
5,6
5,7
5,2
4,0
13,4
11,0
8,5
6,5
5,3
5,5
5,2
3,7
İngiltere
İtalya
Afrika
Ortadoğu
2,5
2,8
4,6
4,7
4,2
3,9
3,9
3,2
8,1
7,0
5,2
3,9
4,6
2,6
2,2
3,1
1,8
2,1
2,3
2,7
6,2
3,3
2,8
3,7
Asya
13,9
15,1
14,1
14,9
18,5
23,7
23,5
29,9
Çin
0,6
1,6
0,9
0,9
1,1
2,7
5,4
9,3
Japonya
1,1
2,8
4,1
6,5
6,7
6,4
5,0
4,6
Hindistan
2,3
1,4
1,5
0,5
0,7
0,6
0,9
2,2
Avustralya ve Yeni Zelanda
2,9
2,3
2,2
1,6
1,4
1,5
1,4
1,5
2,0
3,3
4,3
3,6
4,2
1,1
1,6
2,8
Diğer
* 1948'den 1983'e kadar Federal Almany a Cumhuriy eti'ni if ade etmektedir
Kaynak: http://www.wto.org
1948-2010 döneminde Avrupa ülkelerinin Dünya mal ithalatındaki payları azalarak, % 45,3’den
38,9’a düşmüştür. Bu ülkeler içinde ihracatta olduğu gibi, Almanya’nın payı önemli ölçüde artarak, %
2,2’den % 7,1’e çıkmıştır. İngiltere’nin Dünya mal ithalatındaki payı, ihracatta olduğu gibi yine önemli
ölçüde azalarak, % 13,4’den % 3,7’ye düşmüştür. Aynı dönemde Dünya mal ithalatında, Afrika
ülkelerinin payı % 8,1’den % 3,1’e düşerken; Ortadoğu ülkelerinin payı % 1,8’den 3,7’ye ve Asya
ülkelerinin payı da % 13,9’dan % 29,9’a çıkmıştır. Yine burada da Çin’in payı, ihracatta olduğu gibi,
önemli ölçüde artarak, geçen 62 yıllık sürede % 0,62’den % 9,3’e yükselmiştir.
Tablo 7.3’den görüleceği gibi 2010 yılında, yukarıda da ifade edildiği gibi, Dünya mal ithalatında en
büyük paya sahip olan ülke %13,1’lik pay ile Amerika Birleşik Devletleri’dir. Amerika Birleşik
Devletleri’ni sırasıyla, % 9,3’lük ve % 7,1’lik paylarla Çin ve Almanya izlemektedir.
DIŞ TİCARETİN SAĞLADIĞI AVANTAJLAR
Dünya Ekonomisi’nde refah düzeyinin artışında ve ülke ekonomilerin büyümesinde dış ticaretin önemli
bir yeri vardır. Bu da gösteriyor ki, dış ticaretin varlığı Dünya Ekonomisine, ülke ekonomilerine ve
ülkedeki girişimcilere çeşitli avantajlar sağlamaktadır. Zaten dış ticaret, coğrafi ve ideolojik engelleri bile
186
ortadan kaldırabiliyorsa, bunun nedeni; dış ticaretin sağladığı avantajlardır. Bu avantajlardan bazılarını
aşağıdaki gibi ifade edebiliriz:
Karşılıklı alış-veriş sayesinde ihtiyaç duyulan mallar temin edilmiş olacaktır: Dış ticaret sayesinde
her bir ülke üretmedikleri ürünlerden faydalanabilmektedir. Aynı şekilde belirli besinlerde arz fazlası olan
bir ülke, bu besinleri ihtiyacı olan diğer ülkelere ulaştırmaktadır. Çünkü bazı ülkeler herhangi bir malı
üretmek için gerekli olan kaynaklara sahip olmayabilir ya da bu kaynaklara yeterli derecede sahip
olmayabilir. Bu durumdaki ülkeler, bahsedilen malı (veya malları) ya hiç üretmeyecekler ya da yetersiz
miktarda üretebileceklerdir. Dış ticaret sayesinde bu gibi ülkeler ya bu malı üretmek için gerekli olan
kaynakları diğer ülkelerden temin edecekler ya da direkt olarak ilgili malları diğer ülkelerden
alabileceklerdir.
Üretimde uzmanlaşma ve verimlilik sağlanabilecektir: Dış ticaret, bir ülkenin en verimli şekilde ve
daha ekonomik olarak üretilen malların üretimi üzerinde yoğunlaşmalarına imkân tanır. Bu durum
maliyetlerin azalmasına ve karların artmasına yol açar.
Toplam dünya üretiminde artış sağlanabilecektir: Her bir ülke, sadece olası en düşük maliyetle
üretebileceği ve mümkün olan en yüksek kar ile satabileceği malların üretimini gerçekleştirecektir. Bu
şekildeki bir üretim ülkelerin, verimli kaynaklarının israf edilmesini engelleyecektir. Bu şekilde üretimin
bütün faktörleri, maksimum kapasitenin gerçekleştirilmesi için kullanılmış olacaktır. Böylece, ülkelerin
ihtiyaç duydukları her şeyi üretmeyip, daha verimli ve daha karlı malların üretimini gerçekleştirmeleri,
toplam dünya üretiminin de artmasını sağlayacaktır.
Yüksek yaşam standartlarına ulaşılabilecektir: Dünyada ihtiyaç duyduğu her şeyi üretecek kaynakları
olan çok fazla ülke yoktur. Eğer her bir ülke ihtiyaç duyduğu her şeyi üretebilseydi, bu durum ülkeler için
iktisadi olmayabilecektir ve bunun sonucunda da ülkelerin vatandaşlarının yaşam standardı daha düşük
düzeylerde kalacaktır. Dış ticaret sayesinde ülkelerin bütün malları diğer ülkelerden elde etmeleri
mümkündür. Böylece ülkeler vatandaşları için en iyi yaşam standartlarını temin etmiş olacaklardır.
Doğal kaynakların ve insan kaynaklarının optimum kullanımı sağlanmış olacaktır: Dış ticaret, bir
ülkeye doğal ve insan kaynaklarının en iyi şekilde kullanabilmesine imkan vermektedir. Örneğin Japonya,
imalat sanayii mallarının üretiminde en iyi donanıma sahip ülkelerden biridir. Japonya, gıda maddesi ve
hammadde ihtiyaçlarının büyük bir kısmını diğer ülkelerden sağlamaktadır. Eğer hiç dış ticaret olmasaydı
ülke, ihtiyacı olan bu gıda maddelerini ve hammaddeleri kendi kaynaklarıyla üretmek zorunda olacaktı ve
bu durum da hem doğal ve insan kaynaklarının etkin kullanılmamasına hem de optimum olmayan bir
kullanıma yol açacaktı. Bu durum sadece ülkeler için geçerli değildir. Aynı zamanda firma düzeyinde
girişimciler için de geçerli bir durumdur. Girişimcilerin de daha çok uzmanlaştığı alanlarda üretim
yapmaları hem onların karlarını maksimize etmiş olacak, hem de bu sayede içinde bulundukları
ülkelerinin dış ticaretten kazanç elde etmelerini sağlayacaktır. Sonuçta bütün bu durumlar, dünya
üzerinde kaynakların etkin kullanımını sağlayacak ve bu sayede refah düzeyinin global anlamda
artmasına yol açacaktır.
Kaynakların hareket zorluğunu giderir: Dış ticaret her bir ülkenin kendi verimli kaynaklarını, tam ve
en etkin biçimde kullanımının gerçekleşmesine olanak tanır. Dış ticaretin olmadığı durumda ise, bu
kaynaklar tam veya gerektiği kadar kullanılmaz. Böyle kaynakları bunları daha etkin bir biçimde kullanan
ülkelere kaydırmak da imkânsızlaşır. Dolayısıyla dış ticaret kaynakların etkin kullanımı için, bir ülkeden
diğerlerine hareketini sağlamış olur.
Ülkeler arasındaki fiyatların dengelenmesini sağlar: Dış ticaret, bütün ticaret yapan ülkelerde
fiyatların aynı düzeylere gelmesine yardımcı olur. Belirli bir malı oldukça fazla miktarda üretmek için
yeterli kaynaklara sahip olan bir ülkede, talep edilenden fazla yapılan üretim, o ülkede bir arz fazlası
oluşmasına yol açacaktır. Oluşan arz fazlası da ülkede fiyatların düşmesine neden olacaktır. Tersine, bu
malı üretmek için yeteri kadar kaynağı olmayan bir ülkede ise; yapılan üretim (arz), talebi
karşılamadığında ülkede o mala ilişkin fiyatın yüksek seviyelerde belirlenmesine yol açacaktır. Diğer bir
ifadeyle, üretimin bol olduğu ve arzın talepten fazla olduğu ülkelerde mallara ilişkin fiyat düşük olurken;
üretimin yeteri kadar gerçekleştirilemediği ve arzın talebi karşılayamadığı ülkelerde ise mallara ilişkin
fiyat yüksek olacaktır.
187
Ülkeler arasında dış ticaretin yapılması, mallara ilişkin arzın oldukça fazla olduğu ülkelerde arz
fazlasının dış ticaret yoluyla azalmasına neden olacak ve bu malı oldukça fazla üreten ülkelerde fiyatların,
dış ticaretin olmadığı duruma göre, artmasını sağlayacaktır. Bu durum da, o malları ülkelerinde üreten
girişimcilerin, dış ticaret yoluyla daha fazla kazanç elde etmelerine imkân tanıyacaktır. Malların yeteri
kadar üretilemediği ülkelerde ise, dış ticaret yoluyla diğer ülkelerden elde edilen mallar, o ülkede malların
daha çok miktarda arz edilmesini sağlayacak ve böylece bu ülkelerde bu malların fiyatları, dış ticaretin
olmadığı duruma göre düşecektir.
Dış ticarete konu olan malların bu şekilde ülkeler arasındaki dolaşımı, mallara ilişkin fiyatın birçok
yerde birbirine yakın olmasına yol açacaktır. Bu ülkeler arasında ufak fiyat farklılıklarının olması tabiidir.
Bunun nedeni ise, dış ticarete konu olan bu malların bir ülkeden diğerine getirilirken oluşan taşıma
maliyetleridir.
Diğer avantajlar: Uzmanlaşma ve değişimin yanında dış ticaret, birtakım avantajlar daha sağlar.
Bunlara örnek olarak, yeni teknolojilerin ülkeye girişi, yeni fikirlerin ortaya atılışı, toplumsal değişimin
gerçekleşmesi sayılabilir.
Dış ticaretin bu genel avantajlarının yanında; dış ticaret, yeni piyasalara (veya pazarlara) açılan
girişimcilere de birçok avantajlar sağlamaktadır. Bu avantajları da aşağıdaki gibi sıralayabiliriz:
•
Girişimcilerin işlerini büyütmelerini sağlar,
•
Girişimcilerin çok sayıda müşteriye ulaşmalarını sağlayarak, daha fazla satış yapmalarını ve
buna bağlı olarak da daha fazla kar elde etmelerinin sağlar,
•
Firmalara düzenli para akışı ve yeterli işletme sermayesi sağlar,
•
Girişimcilerin farklı bölgelerde ve ülkelerde faaliyette olmaları, onların ortaya çıkabilecek
ekonomik krizlere karşı daha dayanıklı olmalarını sağlar,
•
Firmaların üretim kapasitelerini daha fazla kullanmalarına yol açar ve bu sayede yapılan yüksek
üretim ile birim maliyetlerin azalmasını sağlar,
•
Girişimcilerin iç piyasaya olan bağımlılıklarını azaltarak, tüm piyasalarda
edebilirliklerini artırır ve böylece üstlendikleri risklerin de dağıtılmasını sağlar.
•
Farklı kültürel yapıdaki firmalar veya alıcılar ile ilişki kurulması, girişimcilere kişisel tatmin ve
firmalarına daha fazla gelişme motivasyonu sağlar.
•
Firmaların daha fazla üretim yapmalarına bağlı olarak firmalarındaki istihdam düzeyini
arttırmalarına yol açar,
•
Girişimci dünya piyasalarına açılarak, ülke içindeki piyasadaki genel ve mevsimsel
dalgalanmalardan ve değişen tüketici taleplerinin yarattığı zorluklardan firmasını kurtarmış
olacaktır,
•
Girişimcilerin sahip oldukları teknolojinin gelişmesini ve inovasyon kapasitelerinin sürekli
artmasını sağlar,
•
Girişimcinin sahip olduğu firmanın markasının diğer ülkelerde tanınmasını ve uluslararası bir
marka olmasını sağlar
•
Girişimci dış piyasalara açılarak, ülkesinin dış ticaret dengesinin iyileşmesine de katkıda
bulunur.
rekabet
Dış ticaretin bütün bu avantajların yanında, dış piyasalara açılmanın sayılabilecek başka birçok
avantajları da vardır.
188
DIŞ TİCARETİN SORUNLARI VE ZORLUKLARI
Dış ticaret hem miktar hem de değer olarak muazzam bir gelişim göstermiş olmasına rağmen, dış ticarete
ilişkin sorunlar ve zorluklar hala mevcuttur. Dış ticarete ilişkin bazı sorunlar ve zorlukları aşağıdaki gibi
ifade edebiliriz:
Malların serbest dolaşımındaki engeller: Dış ticaretin bütün avantajları sadece, ülkeler arasında
malların dolaşımında hiçbir engel olmadığında faydasını göstermektedir. Ülkeler arasında malların
serbest dolaşımının engellenmesi dış ticareti zorlaştıran bir faktör olarak karşımıza çıkar. Ülkeler arasında
malların serbest dolaşımını kısıtlayan bu tür engeller iki tip olabilir: Doğal engeller ve insan yapımı
(yapay) engeller. Uzun mesafeler ve yüksek nakliye maliyetleri gibi doğal engellerin kolayca üstesinden
gelinebilir. Fakat kolayca üstesinden gelinemeyenler, insan yapımı (yapay) engellerdir. Bu engellere
örnek olarak, tarifeler ve gümrük engelleri gösterilebilir. Bu engeller, hükümetler tarafından getirilmiş
engellerdir ve ülkeler arasındaki ticaretin serbest akışını kısıtlamak veya yasaklamak için ortaya
çıkarılmış engellerdir.
Monopolistik rekabetin varlığı: Dış ticaret, sadece tam rekabet koşulları altında daha çok fayda
sağlamaktadır. Yani, bir ülke, serbestçe herhangi bir diğer ülkede istediği gibi serbestçe mal alabiliyorsa
veya satabiliyorsa, dış ticaret bu koşullar altında daha çok fayda sağlamaktadır. İşte sadece bu durumda,
toplam çıktı maksimize edilmiş, maliyetler ve fiyatlar minimize edilmiş ve maksimum tüketici ferahı
sağlanmış olur.
Fakat gerçek yaşamda, monopolistik koşullar altında yaşanmaktadır. Bu koşullar altında az sayıdaki
ekonomik olarak gelişmiş ülkeler ve onların güçlü olan çok uluslu şirketleri, dünya piyasasını kendi
aralarında paylaşmaktadırlar. Bu durum da ticaretin serbestçe yapılabilmesi önündeki engellerden biri
olarak karşımıza çıkmaktadır.
Farklı ölçek ekonomilerinin varlığı: İki ülke arasındaki dış ticaret, sadece bu iki ülkenin benzer içsel
ve dışsal ölçek ekonomileri olduğunda gelişir. Dış ticarette bir ülkenin yüksek işgücü ve nakliye
maliyetleri söz konusudur. Bu maliyetlerin etkisini gidermek için ülkenin, belirli bir düzeyde ölçek
ekonomisine ulaşmasını sağlayacak yeteri kadar maliyet avantajları sağlaması gerekli olabilecektir.
Bununla birlikte gerçekte, sadece ekonomik olarak gelişmiş ülkeler, bu ölçek ekonomisi düzeylerine
ulaşabilmektedir. Bu durum da, dünya piyasasının monopolistik hâkim bir yapıya gelmesine yol
açmaktadır.
Ülke dillerinin farklı olması: Dünyada her bir ülkenin çoğunlukla kendi dili ve kendi alfabesi vardır.
Bu durum ülkeler arasında iletişim sorunları yaratabilmektedir. Bu sorunun aşılması için dış ticarette
pratikte uluslararası kabul gören İngilizce gibi diller kullanılmaktadır. Bunun yanında, ihraç edilen malın,
ihracat yapılan ülkedeki tükecilere tanıtılması da bir sorun teşkil edebilecektir. Bu sorunun üstesinden
gelinebilinmesi için de mala ilişkin yapılan tanıtımların ve verilecek ilanların o ülkenin dilinde yapılması
gerekir.
Kültürel farklılıklar: Dış ticaret yapan ülkelerin kültürlerinin birbirinden farklı olması da bazı
sorunların ortaya çıkmasına yol açabilir. Örneğin, ihraç edilecek malın ihraç edilen ülkenin kültürüne
aykırı olmaması önem arz etmektedir.
Bağımsız para sistemlerinin varlığı: Dış ticarette taraf olan her bir ülkenin kendi bağımsız para
sistemi vardır. Yine bu durum da, ülkeler arasında ödemeler konusunda sorun yaratabilmektedir. Bu
sorunu aşabilmek için dış ticarette genellikle Amerikan doları, Euro, Sterlin gibi genel kabul gören para
birimleri kullanılmaktadır. Bazı durumlarda ise ödemenin yapıldığı para birimi ile ülkelerin (ihracatçı
veya ithalatçının) para biriminin farklı olması kur riskini de ortaya çıkarabilmektedir. Kur riski özellikle
vadeli işlemlerde (alış veya satışlarda) kurların beklenmedik şekilde değişmesinden ortaya
çıkabilmektedir.
Risklere daha fazla maruz kalma: Dış ticaret işlemleri yapan girişimciler, uzun coğrafi mesafelerle
ayrılmışlardır. Bu durum, malların bir ülkeden diğerine nakliye edilmesi sorununun ortaya çıkmasına yol
açar. Bunun yanında, malların bir ülkeden diğerine nakliye edilmesi başka sorunların da ortaya çıkmasına
189
neden olur. Çünkü malların taşıma sürecinde uzun süre kalabilecek olması, diğer risklerin de ortaya
çıkabilmesine yol açabilecektir.
Mal ve hizmet bedelinin ödenmesinin uzun sürmesi: Dış ticarete konu olan malların sevki ile bu
malların ithalatçı tarafından alınması ve ödemenin yapılması arasında uzun bir sürenin geçmesi nedeniyle
ihracatçı, kendisine yavaş veya geç dönen kazancını gerçekleştiren girişimi için önemli bir miktarda
yatırım yapmak zorundadır.
Diğer sorunlar: Satıcılar ile alıcılar arasında doğrudan bir bağlantının olmaması, satıcılar ve alıcılar
açısından güvenilirlilik sorununu ortaya çıkarır. Bunun yanında, dış ticaret işlemleri, yasalara ve usule
uygun birçok belgenin hazırlanmasını da gerektirir. Dolayısıyla bu durum da dış ticaretin zorlukları
arasında sayılabilir. Bir başka sorun olarak, ülkelerin yönetimlerinin güvenilir olmaması da gösterilebilir.
Örneğin malın ihraç edildiği bir ülkede hükümetin veya yetkililerin dış ticarete konu olan mallara el
koymaları, bu durumu ifade eder.
Ortaya çıkan bu sorunların ve zorlukların hepsi bu kadar değildir. Bunların yanında dış ticarete ilişkin
birçok sorun ve zorluktan bahsedilebilir.
Ülkeler arasında malların serbest dolaşımını kısıtlayan engeller
nasıldır?
GİRİŞİMCİLER YURT DIŞINDAN NASIL SİPARİŞ ALIRLAR?
Yabancı ülkelere mal satmak, yurt içine mal satmaya göre daha zordur. Diğer ülkelerdeki alıcıların
girişimci durumundaki ihracatçıya herhangi bir engel olmadan ulaşarak sipariş vermeleri oldukça düşük
bir olasılıktır. Genellikle bu süreç ters yönlü işler ve genellikle ihracatçı (yani satıcı), kendi müşterilerini
bulma yoluna gider. Bunun için ihracatçının yapması gereken şeyler vardır. İlk olarak ihracatçı, mallarına
ilişkin yabancı piyasanın neresi olacağını belirlemelidir. Ürettiği mallar hangi ülkede talep görür ve buna
bağlı olarak hangi ülkeden sipariş alabilir? İhracatçı bir girişimci için bu konu oldukça önemlidir.
Girişimci mallarını ihraç edeceği ülkeyi belirlerken; ülkenin nüfusunu, yaşam standartlarını, adet ve
geleneklerini, gümrük vergilerini ve dış ticarete ilişkin ülkedeki ilgili düzenlemeleri dikkate almak ve
bunlar hakkında bilgi edinmek zorundadır.
Girişimci mal ihraç edeceği ülkenin genel yapısı hakkında bilgi edindikten sonra, ülkedeki talep yapısı
ile ilgili olarak detaylı bilgiler edinmelidir. Burada girişimci, çeşitli fiyat düzeylerinde talep boyutunu;
ekonomik, sosyal veya din gibi talebi etkileyen diğer faktörleri ve karşılaşacağı rekabet düzeyini önceden
incelemelidir. Bunun yanında, ülkedeki piyasada firmanın mallarını satacak bayilerin, malların
paketlenmesine veya sevkine ilişkin belirli bir tercihleri varsa, bu gibi durumlar da girişimci tarafından
dikkate alınmalıdır.
Hangi yabancı piyasalarda faaliyet göstereceğine dair yukarıda ifade edilen bilgileri edinen ve gerekli
incelemeyi yapan girişimci, belirlediği piyasada veya piyasalarda şu faaliyetlerde bulunabilir:
Reklam yapabilir: Girişimci uluslararası dolaşıma sahip gazete ve dergilerde ilanlar vermelidir. Bunun
yanında, ilgili mallara ilişkin bilgiler ve özel tercihler, ihracat yapılması düşünülen ülkelerde geniş
kitleler tarafından okunan gazete ve dergilerde de verilebilir.
Kişisel ziyaretler yapılabilir: İhracat yapacak firmanın bir temsilcisi, bağlantılar oluşturmak amacıyla
ihracat yapılacak ülkede malı satabilecek satıcıları veya bayileri kişisel olarak ziyaret edebilir.
Reklam mektupları ve broşürler yollayabilir: Yabancı piyasalarda ihraç edilecek malı satacak olan
potansiyel satıcılara veya bayilere, girişimciyi veya ihracatçıyı tanıtan mektuplar veya broşürler
gönderilebilir.
Yabancı firmaların alıcı olarak ziyaretlerini sağlayabilir: Diğer ülkelerde malı satacak firma
temsilcilerinin malı üreten ihracatçıyı ziyaret etmesi sağlanabilir Bu şekilde ülkeyi ziyaret eden yabancı
190
firmaların temsilcileri de, kendi ülkelerine malların ihracat imkânlarını araştırır ve böylece bu
temsilcilerle sözleşmeler de yapılabilir.
Pazarlamacılar görevlendirebilir: Yabancı piyasaları ziyaret etmesi için pazarlamacıların
görevlendirilmesi maliyetli bir öneri olmasına rağmen, bu uygulama ihracatın geliştirilmesinde önemli
ölçüde fayda sağlayabilir. Görevlendirilen bu pazarlamacıların ziyaret ettikleri ülke hakkında yeterli bir
bilgiye sahip olmaları gerekir. Ayrıca pazarlamacıların ülkeyi ziyaret ederken yanlarında yeteri kadar
tanıtım malzemesi (ihraç edilen ürüne ilişkin numuneler ve bilgi kaynakları gibi) bulundurmaları da
gerekir.
Acenteler veya yabancı temsilcileri tayin edebilir: İhracatçıya bağlı olarak, yabancı ülkede
ihracatçının malını satacak acenteler veya yabancı temsilciler tayin edilebilir. İhracat yapılacak
ülkelerdeki acenteler veya yabancı temsilciler, kendi piyasaları ile ilgili iyi bir bilgi kaynağı oluşmasını
sağlamaktadırlar. İhracata konu olan mallar konsinye satış temelinde bu acentelere ve temsilcilere
gönderilebilir ve onlara satış yaptıkları mal üzerinden belirli bir komisyon veya yüzde ödenebilir.
Yabancı şubeler açabilir: Girişimci veya ihracatçı, eğer mali gücü yetiyorsa, yabancı ülkelerde
şubelerini açabilir. Tabi ki bu durum, ihracatçının şube açacağı ülkede ihraç edilen mal veya mallara
ilişkin iyi bir piyasanın olması durumunda mümkün olabilir. Aksi takdirde yabancı bir ülkede açılan bir
şube oldukça maliyetli olabilir.
Aracılar görevlendirebilir: Yabancı ülkelerde şubeler açmak veya acenteler veya satış temsilcileri
atamak, tüm ihracatçılar açısından maliyetleri nedeniyle mümkün olmayabilir. Orta veya küçük ölçekteki
firmalar için aracılar, önemli kolaylıklar sağlamaktadırlar. Aracılar, küçük bir ücret veya komisyon
karşılığında ihracatçılar ve ithalatçılar arasındaki iş ilişkileri kurulmasına yardımcı olurlar.
Dış Ticarette Aracı Türleri
Girişimciler yabancı ülkelere mal satarken veya yabancı ülkelerden mal alırlarken çoğu durumda aracılar
kullanırlar. Çünkü aracılar, firmaların yabancı ülkelerde dış ticaret işlemleri sırasında işlerini
kolaylaştıran birimlerdir. Şimdi bu başlık altında dış ticarette kullanılan temel aracıların kim olduklarına
genel olarak bir bakalım.
Acenteler
Acenteler, temsil ettiği firma adına hareket eden ve karşılığında belirli bir komisyon alan firmalardır.
Örneğin acente bir ihracatçıyı temsil ediyorsa, ihracatçı adına müşteri arar ve bulduğu müşteri ile
ihracatçı adına çeşitli konularda pazarlıklar yapar. Acenteler, dış ticarete konu olan malların
sorumluluğunu üstlenmezler. Acenteler genellikle ürün veya müşteri çeşidi kapsamında
uzmanlaşabilirler. Acenteler ile ilgili aşağıdaki gibi bir sınıflandırma yapılabilir:
İhracat acenteleri: İhracat acenteleri, ihracat yapan ülkede çalışırlar. Ülkelerindeki çeşitli
imalatçılardan malları alır ve bunları ithalatçı ülkelerdeki merkezlerine (temsilciliklerine) sevk ederler.
İthalat acenteleri (İthalat firmaları-Indent Houses): İthalatçılar için yurt dışından malların alınması
için görevlendirilmişlerdir. İthalat acenteleri, ithalatçı ülkede faaliyette bulunurlar. Bunun yanında,
malların ithal edildiği çeşitli ülkelerde kuruluşlarını bulundurabilmektedirler. İthalatçılar adına malları
yabancı firmalardan alan ve aldıkları bu malları sevk eden ithalat firmaları, verdikleri hizmet karşılığında
belirli bir oranda komisyon alırlar. Bu firmalar, ithalatçılar için birçok yararlı fonksiyonu yerine getirirler.
Bunlardan bazıları şu şekildedir:
•
Malların yabancı ülkelerden ithal edilmesindeki karmaşık sorunların üstesinden gelinmesinde
ithalatçıya yardımcı olurlar.
•
Yabancı ülkelerdeki acenteleri vasıtasıyla, ithalatçının siparişi çerçevesinde doğru kalitedeki ve
standarttaki malların sevk edilmesini temin eder.
•
Yabancı satıcılardan alınan mallar ile ilgili olarak ithalatçıların yaşadıkları sorunların ve
yaptıkları şikâyetlerin çözümlenmesine yardımcı olurlar.
191
•
Yabancı piyasalardaki zevklerdeki ve modadaki herhangi bir değişime ilişkin olarak ithalatçıları
bilgilendirir.
•
İthalatçılar için, yabancı satıcılardan malların ithalatına ilişkin uygun koşulların ve vadelerin
elde edilmesine yardımcı olurlar.
Nakliye acentesi: Nakliye acenteleri, dış ticarete konu olan malları gönderenin (ihracatçının)
tesisinden alır ve bu malları varış yerine götürecek esas taşıyıcı firmaya verir.
Gümrük müşaviri (komisyoncusu): Gümrük müşavirleri, limanda ithal edilen malların teslim alınması
ve malların ithalatçının iş yerine sevkinde, gümrüklerdeki formalitelerin yerine getirilmesi hizmetini
vermektedirler.
İthalat acentelerinin ithalatçılara sağladıkları faydalar nelerdir?
Distribütörler
Distribütörler genellikle toptancı veya yerel ithalatçı olarak dış ticaret işlemlerinde yer alırlar.
Distribütörler, malları ihracatçıdan satın alarak, belirli bir kârla müşterilere satan firmalardır. Yani,
distribütörler bir bakıma ihracatçının bir müşterisi konumundadırlar. Bu firmalar çoğu zaman ihracatçı
firmanın malları için satış sonrasında da destek hizmeti vermektedir. Bu da ihracatçı firmanın ihracat
yaptığı ülkede bazı yüklerden kurtulmasını ifade eder.
Distribütörler, ihracatçıdan gelen malların mülkiyetini alırlar ve böylece tüm risk ve sorumlulukları da
üstlenmiş olurlar. Distribütörler genelde stok bulundururlar ve aynı zamanda yeterli miktarda yedek parça
da temin ederler.
Distribütörler ithal ettikleri malları çoğunlukla son kullanıcıya direkt olarak satmazlar. Bunun için
genellikle perakendecilerle anlaşırlar. Bunun yanında bazı büyük distribütörler, malları aynı zamanda
kendileri de son kullanıcıya satma yoluna gidebilirler; yani bu distribütörler aynı zamanda perakendeci
rolünü de üstlenmiş olabilirler.
Distribütör ülkesinde iyi tanınıyorsa, aracı olarak bir distribütör ile anlaşmak ürünün piyasaya güvenli
ve etkin bir şekilde girmesini sağlar. Bununla birlikte, bir distribütör, aynı grupta faaliyette olması
gerekmeyen, birden fazla ihracatçıyla da çalışabilir.
Satış Temsilcileri
Satış temsilcileri, ihracat yapılan ülkede bulunurlar ve belirli bir komisyon karşılığında ihracatçı firmanın
dış piyasadaki temsilciliğini yaparlar. Satış temsilcileri, ihracatçıları dış piyasalarda temsil eder ve onların
adına malların satışını yapar. Fakat satış temsilcileri, malın mülkiyetini devralmazlar ve stok
bulundurmazlar. Dolayısıyla, satış temsilcileri herhangi bir risk veya sorumluluk da üstlenmezler.
Satış temsilcileri, ihracatçı firmayı temsil ederken ihracatçının tanıtım materyallerini ve ürün
örneklerini kullanırlar. Müşterilerden aldıkları sipariş bilgilerini ihracatçıya iletirler. Verdikleri hizmet
karşılığında da komisyon alırlar.
Satış temsilcileri, sözleşme ile belirlenen süreler için faaliyette bulunurlar. Sözleşme ile belirlenen
süre sona erdiğinde, tarafların memnun kalmaları halinde sözleşme uzatılabilir. İhracatçının satış
temsilcisi ile yaptığı sözleşmede; satış bölgesi, satış koşulları, tazminat biçimi, anlaşmanın sona erme
sebepleri ve diğer detaylar bulunmalıdır.
Dış Ticaret Şirketleri
İhracatçı firmanın ihracat bölümü gibi faaliyet gösteren ya da malların mülkiyetini üstlenerek, ihracatı
kendi adına yapan firmalardır. Dış ticaret şirketleri, tek bir sektörde faaliyette bulunabilecekleri gibi, çok
sayıda sektörde de faaliyette bulunabilirler. Bunun yanında, dış ticaret şirketleri, rakiplerin mallarını da
temsil edebilmektedirler. Dış ticaret şirketleri, ihracatın geliştirilmesi ve arttırılması esasları dikkate
alınarak oluşturulmuş firmalardır. Türkiye’de bu firmalar Dış Ticaret Sermaye Şirketleri adı altında
faaliyet göstermektedirler.
192
DIŞ PAZARLARA GİRİŞ YÖNTEMLERİ
Belirledikleri pazar veya pazarlarda faaliyetlerde bulunmayı tercih eden girişimcilerin yurt dışındaki bu
pazarlara nasıl gireceklerini belirlemeleri de oldukça önem arz etmektedir. Girişimcilerin dış pazarlara
girebilmeleri için çeşitli seçenekleri vardır. Dolaylı ihracattan dış pazarda üretime kadar çeşitli pazara
giriş seçenekleri mevcuttur. Biz bu seçenekler içinden dış ticarete ilişkin olarak ihracat yoluyla olan giriş
yöntemlerini ele alacağız. Bir girişimcinin ihracat yoluyla yabancı bir pazara girişi iki şekilde
mümkündür. Birincisi, dolaylı ihracat yoluyla; ikincisi ise, doğrudan ihracat yoluyladır.
Dolaylı İhracat
Yabancı ülkelerdeki alıcılar ile bağlantı kurmak zordur. Dolaylı ihracat yöntemini çoğunlukla ihracat
yapmak isteyip de, bu amaca ilişkin olarak yeterli personeli veya kaynağı olmayan firmalar tercih
etmektedirler. Dolaylı ihracat yapan firmalar, komisyoncular, acenteler, dış ticaret şirketleri ve yerel alım
ofisleri yoluyla ihracat yaparlar. Bu aracılar, farklı ülkelere yapılan ihracat hakkında gerekli bilgilere,
deneyimlere ve alt yapıya sahiptirler. Dolaylı ihracatta aracı firma, ihracat işleminin
gerçekleştirilmesinden sorumlu olmaktadır ve ihracatçı firmanın dış pazardaki alıcılar ile hiçbir ilişkisi
bulunmamaktadır. Ayrıca ürünlerin pazara ulaştırılmasındaki sorumluluk da aracı firmaya aittir. İhracatçı
firmalar ihracat hacimleri arttığında çoğunlukla dolaylı ihracattan dolaysız ihracata doğru
yönelmektedirler.
Dolaylı ihracatın çeşitli avantajları vardır. Bu avantajlar aşağıdaki gibidir:
•
Firma, ihracatın teknik ve hukuki ayrıntılarını öğrenmek yerine üretim konusunda
yoğunlaşabilmektedir.
•
İhracat hakkında yeterli bilgi veya deneyime sahip olmayan firmalar, aracıların deneyimlerinden
faydalanmaktadırlar.
•
Ürünün pazara ulaştırılmasındaki sorumluluğun aracıya yüklenmesi, ihracatçının üstlendiği
riskin azalmasına yol açmaktadır.
Dolaylı ihracatın sakıncaları ise şu şekildedir:
•
Aracı kullanılması, firmanın pazara doğrudan ulaşımını engellediği için, firmanın uluslararası
pazarlama bilgisinin sınırlı kalmasına ve bunun yanında firmanın malın pazarlanması üzerindeki
kontrolü kaybetmesine yol açmaktadır.
•
Aracının varlığı dağıtım kanalının uzamasına ve elde edilen karın azalmasına yol açmaktadır.
Doğrudan İhracat
Dış ticaret işlemlerinde, ihracatçı herhangi bir aracı hizmeti kullanmıyorsa ve yabancı piyasaya tamamen
kendi başına girip, alıcıları ve distribütörleri bulup, malları onlara kendisi gönderiyorsa, bu duruma
doğrudan ihracat denir. Bu tür bir dış ticaret işleminde ihracatçının özellikle denizaşırı ülkelere yolladığı
sevkiyatları finanse etmek için yeterli düzeyde bir sermayeye veya krediye sahip olması gerekir.
Doğrudan ihracatta, ithalatçının bulunmasından, ihracata konu olan mal bedelinin tahsil edilmesine
kadar geçen süreçte tüm sorumluluk ihracatçıya aittir. Doğrudan ihracata yönelen bir girişimcinin,
yabancı ülkelerde yaşayan veya yabancı ülkelere seyahat edebilecek satış personeli istihdam etmesi
gerekir.
Doğrudan ihracatın da, dolaylı ihracat gibi birtakım avantajları vardır:
•
Doğrudan ihracatta firma bütün ihracat aşamalarını kontrol edebilmektedir.
•
Firma ihracatta aracı kullanmayarak, aracı masraflarından kaçınır ve böylece kar marjinini
artırmış olur.
•
Firma ihraç ettiği malın alıcısıyla daha yakın ilişkiler kurabilir.
193
Doğrudan ihracatın sakıncaları ise şu şekildedir:
•
Aracıların olmaması firmaların ihracat işlemleri için yerine getirmesi gereken iş yükünün
artmasına yol açar ve buna ilişkin olarak da firmalar, bu işlemler için daha fazla kaynak ve
zaman ayırmak zorundadırlar.
•
İhracatçı doğrudan risklere daha fazla maruz kalabilir.
Elektronik Ticaret
Son on yılda bilgisayar teknolojisindeki ve bilgi iletişim teknolojilerinde görülen önemli gelişmeler,
günümüzde internet kullanımını temel bir ihtiyaç haline getirmiştir. Artık ihracat yapsın veya yapmasın
bütün küçük, orta ve büyük ölçekli firmalarda internet yoğun bir şekilde kullanılmaktadır. Hatta bu
firmaların birçoğunun kendi web siteleri mevcuttur. Benzer durum tüketiciler için de geçerlidir. Çoğu
tüketicinin evinde bilgisayar vardır ve internet kullanılmaktadır. Dolayısıyla girişimciler interneti
kullanarak potansiyel müşterilerine daha kolay ulaşabilme fırsatına sahiptirler.
İnternet dış pazarlara açılacak olan girişimcilere, firmalarının faaliyetlerini ayrıntılı olarak tanıtma ve
müşterilerinden doğrudan geri bildirim alma imkânı verir. Bunun yanında, potansiyel ticari ortaklarla
daha kolay ve daha ucuz temas kurmayı sağlar. Girişimci internette kendi sitesini oluşturarak, bu yolla
mallarını veya sunduğu hizmeti, dünyanın diğer ucunda olsa bile potansiyel müşterilerine kolayca tanıtır.
Ayrıca, internet dış ticaret yoluyla mallarını dış pazarlara satacak girişimciler için, farklı ülkeler,
uluslararası pazarlar, ürünler, üretim yöntemleri, yeni icatlar, istatistiki bilgi vb. konularda bilgi
alınabilecek bir kaynak niteliğindedir. İnternet, firmaların tanıtım ve potansiyel müşterilerle ilişki
kurabilmesinin yanı sıra, en yaygın biçimi ile firmalara, on-line pazarlama/internet mağazacılığı gibi
elektronik ticaret yöntemleriyle de küresel bir pazarda, 7 gün 24 saat pazarlama ve doğrudan satış
olanaklarını sunmaktadır.
Son yıllarda artan elektronik ticaret, sınırların hızlı bir şekilde kalkmasına yol açmış ve dış ticarette
kolaylıklar sağlamıştır. Elektronik ticaret, mal ve hizmetlerin üretim, tanıtım, satış, sigorta, dağıtım ve
ödeme işlemlerinin bilgisayar ağları üzerinden yapılmasıdır. DTÖ’nin tanımına göre elektronik ticaret,
mal ve hizmetlerin üretim, reklam, satış ve dağıtımlarının telekomünikasyon ağları üzerinden
yapılmasıdır. Avrupa Birliği Haberleşme Komisyonu, elektronik ticareti; mal ve hizmetlerin
ticarileştirilmesi, sayısal (dijital) içeriğin dağıtımı, finans ve menkul kıymetler işlemlerinin yürütülmesi,
kamu sözleşmeleri ve kamu yönetimindeki diğer işlemler gibi faaliyet ve uygulamaların elektronik
ortamda geliştirilmesi şeklinde ifade etmektedir. Başka bir tanıma göre ise, elektronik ticaret, ticari
işlemlerden biri veya tamamının (tanıtım, satış ve ödeme benzeri iş ve işlemler gibi) elektronik ortamda
gerçekleştirilmesi yoluyla yapılmakta olup; (i) reklam ve pazar araştırması, (ii) sipariş ve ödeme ile (iii)
teslim olmak üzere üç aşamadan oluşmaktadır.
Elektronik ticaretin temel araçları, karşılıklı ticaret yapanların ticari işlemlerini kolaylaştıran, her türlü
teknolojik ürünlerdir. Bunlar temel olarak; telefon, faks, televizyon, internet, elektronik ödeme ve para
sistemleri olarak ifade edilebilir.
Girişimciler için elektronik ticaretin geleneksel ticaret yöntemlerine göre çeşitli avantajları vardır.
Bunlardan bazıları aşağıdaki şekilde ifade edilebilir:
•
Kurulum ve işletim maliyetlerinden tasarruf ederler; mağaza görevlilerine ve yüksek kira bedelli
mekânlara ihtiyaçları ortadan kalkar
•
Sipariş sürecindeki masraflar azalır ve müşteri siparişleri doğrudan sipariş veritabanına gelir
•
Küresel ortamda birçok müşteriye ulaşılması, satışların artmasını sağlar
•
Günde 24 saat, haftada yedi gün açık olma fırsatı yakalanır
•
Büyük firmalarla rekabet edilebilme imkânı sağlanır
•
Elektronik işlemler yoluyla ödemeler daha hızlı ve daha kolay alınır
194
•
Normalde fiziki mağazaya gelmeyecek olan müşterilerin de mal veya hizmetleri incelemeleri
sağlanır
•
Müşteri alımlarının izlenmesiyle toplanan veriler kullanarak firmanın faaliyetleri geliştirilebilir
•
Online mağazaların mevcut müşteriler için katalog olarak kullanılması sağlanır
Elektronik Ticaret Türleri
Dış ticaret bakımından ekonomik ölçekte değer ifade eden elektronik ticaret türleri, B2B (Business to
Business-Firmalar Arası) ve B2C (Business to Consumer-Firmadan Tüketiciye) olmak üzere iki ana
kategoride sınıflandırılmaktadır. Firmalar, geleneksel veya elektronik yöntemlerle ticari faaliyetlerini
gerçekleştirirken satış işlemlerini bu iki şekilde (B2B ve B2C) yerine getirirler. Bu iki kavram arasındaki
en önemli fark, satışın kime yönelik olduğudur. Eğer müşteriler firma ise B2B; eğer müşteriler nihai
tüketiciler ise B2C kavramı kullanılmaktadır.
B2B, tedarikçi ve alıcı firmalar arasındaki iş uygulamalarını internet ortamında destekleyen
faaliyetlerdir. Bir diğer ifadeyle, firmaların, mal veya hizmetlerin alım-satımına ilişkin işlemlerin çoğunu
internet üzerinde gerçekleştirdikleri ticaret şeklidir. B2B, tamamen dolaylı elektronik ticaret şeklinde
gerçekleştirilir. Büyük ölçekli ticaret olduğu için, malların fiziki teslimi geleneksel nakliye araçları ile
yapılmaktadır.
B2C, tüketiciye yönelik olarak firmaların mal ve hizmetlerinin satışına ilişkin internet ortamında
yürüttükleri ticari faaliyetlerdir. Bir diğer ifadeyle, web mağazalar ya da tedarikçi firmaların kendi web
siteleri üzerinden, mal ve hizmetlerin teslim koşulları, garanti koşulları, fiyatı ve diğer özellikleri
belirlenmiş olarak satışını sağlamalarıdır. B2C, doğrudan ve dolaylı elektronik ticaret şekillerinin her
ikisinde de gerçekleştirilir.
İnternet kullanımı girişimcilere ne gibi faydalar sağlar?
DIŞ TİCARETTE DEVLET KONTROLÜNE DUYULAN İHTİYAÇ
Uygun bir dış ticaret ve ödemeler dengesine ihtiyaç duyulması, dış ticaretin hükümetler tarafından
düzenlenmesi gereksinimini ortaya çıkarmaktadır. Çünkü eğer uzun dönemde ithalat ihracatı geçerse, bu
ülkenin kaybeden pozisyonuna düşmesine neden olabilir. Yabancı kaynakların kıt olduğu dikkate
alındığında, eğer ithalat için olan ödemeler, ihracat yoluyla kazanılan gelirden daha yüksek olursa; bu
durumda bir hükümetin ülkesinin ekonomisini daha iyi koşullarda yönetmesi mümkün olmayabilir.
Bunun yanında, ithalatın ülkedeki yerel üreticileri tehdit edecek bir durumun ortaya çıkmasına da izin
verilmemelidir. Bunun için ithalatın organize bir biçimde yapılması ve bunun yanında yurt içindeki
üretimin teşvik edilmesi sağlanmalıdır. Ayrıca, ülke içine önemsiz malların ithalatının engellenmesi
tedbirleri de alınabilir. Bütün bu uygulamalar hükümetlerin alacağı önlemlerle gerçekleştirilir.
Eğer ithalatın hükümet tarafından kontrolü gerekli ise, bu ihracatın düzenlenmesi için geçerli
olmayabilir. Bunun yanında, eğer ülkede arzı az veya sıkıntılı olan malların ihracatına izin verilmesi,
hiçbir amaca hizmet etmeyecektir. Aksine bu gibi malların yurt dışından ithal edilmesi sağlanmalı, hatta
teşvik bile edilmelidir. Şu da unutulmamalıdır ki, ihracat, bir ülke için dünyanın diğer ülkelerinden gelir
transfer edilmesi bakımından önemlidir. Çünkü ihracat yoluyla elde edilen döviz veya gelir, ülke içindeki
üretimin daha da arttırılması bakımından önem arz etmektedir. Daha fazla üretimin ortaya çıkması ise,
daha fazla istihdam, daha düşük işsizlik, daha yüksek kişi başına gelir ve daha yüksek ulusal refah için
gereklidir.
Malların ihracatının ve ithalatının kontrolü yanında, hükümetler dış ticarete ilişkin olarak döviz
kontrolü uygulaması da yapabilirler. Örneğin, beşinci ünitede de ifade edildiği gibi, Türkiye için bir
ihracatçının yurt dışına sattığı malın karşılığında elde edilen dövizin belirli süre içerisinde ülkeye
getirilmesi zorunludur. Burada ihracat bedelinin ülkeye getirildiğinin ispatlanması için, ihracatçılar Döviz
Alım Belgesini temin etmelidirler.
195
DIŞ TİCARETİN ORGANİZASYONUNDA DÜNYA TİCARET
ÖRGÜTÜNÜN ROLÜ
1947 yılında imzalanan Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşması (GATT), 1948-1994 yılları
arasında dünya mal ticaretini düzenleyen temel bir çerçeve olmuştur. Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ), 19861994 yılları arasında gerçekleştirilen Uruguay Turu Müzakereleri sonucunda 15 Nisan 1994 tarihinde
Marakeş’te (Fas) imzalanan anlaşma ile kurulmuş ve 1 Ocak 1995 tarihinde resmi olarak faaliyete
geçmiştir. DTÖ’nün kurulmasıyla GATT, kurumsal bir yapıya dönüştürülmüştür.
DTÖ, uluslararası ticaret sisteminin temel organı olarak faaliyetini sürdürmektedir. DTÖ’nün 10
Şubat 2011 tarihi itibariyle 153 üye ülkesi vardır. Dünya ticaretinin % 90’ını bu üye ülkeler yapmaktadır.
Dünya Ticaret Örgütü, ülkeler arasındaki ticaretin küresel kurallar ile ilgilenen tek uluslararası örgüttür.
DTÖ, ülkeler arasındaki ticaretin olabildiğince öngörülebilir, özgür ve sorunsuz bir biçimde akışını
sağlamayı hedeflemektedir. Buna yönelik olarak Dünya Ticaret Örgütü’nün amaçları aşağıdaki
şekildedir:
•
Hayat standardını yükseltmek, istihdamı artırmak, mal ve hizmet üretim ve ticaretini geliştirmek,
dünya kaynaklarının sürdürülebilir kalkınma hedefine en uygun şekilde kullanımına imkân
vermek, çevreyi korumak, farklı ekonomik seviyedeki ülkelerin ihtiyaçlarına cevap verecek
şekilde mevcut kaynakları geliştirmek,
•
Gelişme yolundaki ülkelerin ve bunların arasında yer alan en az gelişmiş ülkelerin artan dünya
ticaretinde ekonomik kalkınma ihtiyaçları ile orantılı bir pay elde etmelerini sağlamak,
•
Karşılıklı çıkar esasına dayalı ve gümrük tarifelerinde ve ticaretin karşılaştığı diğer engellerde
önemli indirimler sağlayan ve uluslararası ticaret ilişkilerinde ayrımcı işlemleri ortadan kaldıran
anlaşmalar yapmak,
•
Uruguay Turu Çok Taraflı Ticaret Müzakereleri’nin sonuçlarını içeren bütünleştirilmiş,
uygulanabilir ve kalıcı birçok taraflı ticaret sistemi geliştirmek,
•
Çok taraflı ticaret sisteminin ana ilkelerini korumak.
DTÖ’nün temel işlevleri aşağıdaki gibi sıralanabilir:
•
Çok taraflı ve çoklu ticaret anlaşmalarının uygulanmasını ve denetlenmesini sağlamak,
•
Ticari uyuşmazlıkların çözümünü sağlamak,
•
Üye ülkelerin ulusal ticaret politikalarını takip etmek,
•
Küresel ekonomik politikayla ilgili diğer uluslararası kuruluşlarla işbirliğini sağlamak,
•
Çok taraflı ticaret müzakerelerinin yürütüldüğü bir forum oluşturmak,
•
Gelişme yolundaki ve geçiş sürecindeki ekonomilerin çok taraflı ticaret sistemi ile
bütünleşmelerine yardımcı olmak.
Dünya Ticaret Örgütü’nün temel ilkeleri de aşağıdaki gibidir:
•
Üye ülkeler ticari ortakları arasında ayrım yapmamalıdır. Bir başka ifadeyle, bir üye ülke,
herhangi bir ülkeye tanıdığı elverişli bir rejimi koşulsuz olarak tüm üye ülkelere uygulamak
zorundadır (En Çok Kayrılan Ülke Koşulu)
•
İç vergiler ve düzenlemelerin uygulanması çerçevesinde ithal edilen ürünler ile benzer yerel
mallar arasında yerel mallar lehine ayrım yapılmamalıdır (Ulusal Muamele İlkesi)
•
Ülkeler, tarifeleri indirmek ve çok taraflı ticaret müzakerelerinde ticarete ilişkin diğer engelleri
kaldırmak suretiyle yerel üretime yönelik korumacılığı azaltmalı ve mümkün olması halinde
kaldırmalıdırlar.
•
Ticarette şeffaflığın sağlanabilmesi için korumalar tarifeler yoluyla yapılmalıdır. GATT, tarife
dışı engellerin bazı istisnalar dışında tümüyle yasaklanmasını ve tarifelerin de giderek
azaltılmasını öngörmektedir.
196
ULUSLARARASI TEDARİK ZİNCİRİ
Günümüzde ekonomik hayatın küreselleşmesiyle birlikte artık ne firmalar, ne hükümetler ne de kar amacı
gütmeyen kurumlar olsun, hiçbir organizasyon tek başına olamaz. Bir organizasyon, bir ağ ilişkisi içinde
diğer organizasyonlara bağlıdır. Dış ticarette de malların tedarikçisinden son kullanıcısına kadar geçen
süreç, bir ağ organizasyonu içinde gerçekleşmektedir. Bu organizasyon ağı, karşımıza tedarik zinciri ve
uluslararası tedarik zinciri kavramlarını çıkarmaktadır. Tedarik zinciri kavramını açıklamadan önce
lojistik kavramının ne olduğunun ifade edilmesi önemlidir. Çünkü lojistik kavramı, tedarik zinciri
kavramına göre daha eski bir kavramdır.
Lojistik ve uluslararası lojistik alanı genişledikçe bu alanda çalışan yöneticiler, uzmanlık alanlarını
daha iyi açıklayabilmek için tanımları değiştirmişlerdir. Lojistik kavramı, kendisi ile ilişkilendirilen bütün
faaliyetler için kullanılırken, kavram 1980’lerin ortalarından sonra genişletilmiş ve 1990’larda ilave
faaliyetleri de içeren bir şekilde “tedarik zinciri yönetimi” olarak yeniden adlandırılmıştır. Bugün lojistik,
tedarik zinciri yönetimini oluşturan faaliyetlerin bir alt kümesini içeren birtakım faaliyetleri kapsayan bir
kavram olarak anlaşılmaktadır.
Lojistik kavramı, bu alandaki profesyoneller tarafından şu şekilde tanımlanmaktadır: “Tedarik
zincirinin bir parçası olan lojistik, müşterilerin ihtiyaçlarını karşılamak üzere başlangıç noktası ile tüketim
noktası arasında malların, hizmetlerin ve ilgili bilginin, etkin ve verimli bir şekilde ileriye ve geriye doğru
akışını ve depolanmasını planlayan, sağlayan ve kontrol eden süreçtir.” Bu tanımdan lojistik
yöneticilerinin kendi uzmanlık alanlarını, malların tedarikçiden müşteriye doğru hareketinin fiziksel
yönleriyle ilişkili olan faaliyetler üzerinde konumlandığını düşündükleri görülmektedir.
Uluslararası tedarik zinciri içerisinde uluslararası lojistiğin rolü, yurt içi lojistiğin rolüne benzer olup,
yurt dışını da içine alan lojistik faaliyetleri yansıtmaktadır. Uluslararası lojistik ile uğraşanlar, malların ve
ilgili evrakların bir ülkeden diğerine hareketi faaliyetleriyle ilgilenmektedirler. Bu faaliyetler, ihracat ve
ithalat faaliyetlerinin ve işlemlerinin temelini oluşturmaktadır. Dolayısıyla lojistiğin yukarıdaki tanımına
uluslararası çevrenin unsurlarını dâhil ettiğimizde, uluslararası lojistiği şu şekilde tanımlayabiliriz:
Uluslararası lojistik, bir başlangıç noktasından farklı bir ülkede bulunan bir tüketim noktasına malların,
hizmetlerin ve ilgili bilginin akışını ve depolanmasını planlayan, sağlayan ve kontrol eden bir süreçtir.
Tedarik zinciri kavramının lojistik kavramını içerdiğinin belirtilmesine rağmen, bu iki kavramının
ilişkisi hakkında literatürde farklı görüşler de vardır. Bu görüşlerden biri, iki kavramın aynı şey olduğunu;
diğeri lojistiğin daha geniş bir kavram olduğunu; bir başkası ise, ikisinin kesiştiğini ifade etmektedir.
Bununla birlikte 2004 yılında Lojistik Yönetim Konseyi (The Council of Logistics Management), ismini
Tedarik Zinciri Yönetimi Profesyonelleri Konseyi (The Council of Supply Chain Management
Professionals (CSCMP)) olarak değiştirerek, alanın daha da genişlediğinin algılandığını yansıtmışlar ve
tedarik zinciri kavramının tanımını ortaya koymuşlardır. Onlara göre tedarik zinciri yönetiminin tanımı şu
şekildedir: “Tedarik zinciri yönetimi, satınalma ve tedarik etme, geri dönüşüm ve bütün lojistik yönetim
faaliyetlerini içine alan tüm faaliyetlerin planlanması ve yönetimidir”. Tanımın aynı zamanda,
tedarikçiler, aracılar, üçüncü parti hizmet sağlayıcılar ve müşteriler gibi kanal ortakları ile olan
koordinasyonu ve işbirliğini içerdiği de belirtilmektedir. Buradan yola çıkarak tedarik zinciri kavramının,
lojistik kavramını da içeren daha geniş bir kavram olduğu ifade edilebilir.
Diğer bir tanım olarak tedarik zincirini, malzemelerin (hammaddenin) tedarik edilmesi, bu
hammaddenin yarı mamul ve mamullere dönüştürülmesi, bu mamullerin müşterilere dağıtım işlemlerinin
yerine getirildiği tesisler ve dağıtım seçeneklerinin oluşturduğu bir yapı olarak da tanımlayabiliriz.
Tedarik zincirinin, lojistik kavramını da içine alan daha geniş bir
kavram olduğuna dikkat edelim.
Bütün bu tanımlardan sonra, tedarik zincirinin temel özellikleri şu şekilde ifade edilebilir:
•
Tedarik zinciri, nihai kullanıcılar için mal ve hizmetler sağlayan bütün bir süreçtir.
•
Başlangıç hammadde tedariği olmak üzere malların ve hizmetlerin nihai kullanıcıya ulaştırılana
kadar, lojistik işlemlerinin gerçekleştirildiği bütün taraflar, tedarik zincirinin bir üyesi olarak
gösterilebilir.
•
Tedarik zinciri işlemlerinin kapsamı, tedarik, üretim ve dağıtımı içerir.
197
•
Yönetim, diğer organizasyonel (örgütsel) birimlerin işlemleri üzerindeki planlama ve kontrolü
kapsayacak şekilde organizasyon sınırlarını genişletmiştir.
•
Bütün üyeler için erişilebilir ortak bir bilgi sistemi, organizasyonlar arasındaki koordinasyonu
olası kılmıştır.
Yukarıdaki özellikleri dikkate alındığında; tedarik zinciri, bir organizasyonlar ağıdır. Bu ağ içinde
tedarikçiler ile müşteriler arasında mal ve bilgi akışı organize bir şekilde gelişmektedir. Bu durumu
gösteren bir tedarik zinciri ağı örneği Şekil 7.1’de gösterilmiştir. Şekildeki tedarik zinciri ağında yer alan
her bir düğüm bir tesisi ifade etmektedir. Düğümleri birbirine bağlayan oklar ise, nakliye bağlantılarını
göstermektedir. Örneğin burada dış ticarete giren firmanın (malların üretimini gerçekleştiren firma)
amacı; tedarik zincirinde ürünlerine değer ekleyerek, ürünlerini pazara doğru kalitede, doğru miktarda,
doğru zamanda ve doğru maliyetle rekabetçi bir fiyattan ulaştırmaktır.
Şekil 7.1’de gösterilen tedarik zinciri ağında dört tesis düzeyi bulunmaktadır. Şekildeki tedarik zinciri
ağının sol tarafında ilk noktada tedarikçiler bulunmaktadır. Şekilden de görüldüğü gibi, malzemeler
tedarikçilerden fabrikalara ulaştırılmaktadır. Sonraki aşamada fabrikalarda üretilen mallar dağıtım
merkezlerine ve son aşamada da dağıtım merkezlerinden pazara hareket ettirilmektedir. Örnekte malların
tedarik zincirinde ileri doğru akışı açıklanmıştır. Bu akış geriye doğru da olabilmektedir. Yeniden
kullanılabilir özellikteki malzemenin pazardan dağıtım merkezlerine geri dönüşüm amacıyla hareketi,
malzemenin geriye akışını ifade etmektedir.
Şekil 7.1: Tedarik Zinciri Ağı Örneği
Kaynak: Özdemir, 2011, s. 73.
Tedarik zinciri yönetiminin özelliği, onun doğası gereği küresel oluşudur. Çünkü günümüzde hemen
hemen her şirket ürettiği malların üretimi için gerekli malzemenin belirli bir oranını diğer ülke veya
ülkelerden tedarik etmektedir. Benzer şekilde firmalar ürettikleri malları, diğer ülkelerde yerleşik olan
müşterilere satmaktadırlar. Bu durum bize, tedarik zincirinin uluslararası ayağını göstermektedir.
Son yıllarda uluslararası ticaret hacmindeki büyüme ve buna bağlı olan faaliyetlerdeki gelişmeler,
birçok firmanın uluslararası faaliyetler içine girmesine ve tedarik zinciri ortakları ile çalışmalarına yol
açmıştır. Çünkü küreselleşen dünya, firmaların hayatta kalmaları ve büyümeleri için neredeyse bunu
zorunlu kılmıştır. Bu süreç içerisinde uluslararası tedarik zincirlerinde, malların sınır ötesi işlemleri ve
hareketi gerçekleşmektedir. Uluslararası tedarik zinciri yönetiminde firmalar; çeşitli sınır ötesi kuralları
ve düzenlemeleri, politikaları ve engelleri (tarifeler gibi), tedarik zinciri süreci içinde dikkate almalıdır.
Firmalar maliyet etkinliği, sistem verimliliği için bunları kontrol etmelidir.
Şekil 7.2’de tedarik zincirinin temel işleyişini ve zincir üzerinde yer alabilecek kurumları
görmekteyiz. Uluslararası bir tedarik zinciri söz konusu olduğunda bu yapıyı şu şekilde
198
örneklendirebiliriz. Şekil 7.2’den görüleceği üzere ilk aşamada, üretim için kullanılacak olan hammadde
tedarikçiden temin edilir. Tedarikçiden temin edilen hammadde üreticiye ulaşır. Şekilde tedarikçi ile
üretici arasındaki ilk kısımda, hammaddeyi işleyen veya yarı mamul haline dönüştüren farklı firmalar
(tedarikçiler) da bulunabilir. Buradaki ticaretin farklı ülkelerdeki firmalar tarafından yapıldığında
uluslararası bir tedarik zinciri söz konusu olur. Hammaddeyi veya yarı mamulü alan üretici bunu
fabrikasında nihai mal haline getirir. Üretilen nihai mallar, dünyanın başka bir yerindeki bir ülkede
tüketicilere sunulmak için fabrikadan yola çıkar. Bir sonraki aşamada çeşitli nakliye aracıları ile ilgili
ülkeye gelen ihraç malları, burada ihracatçının anlaşmaya vardığı distribütör tarafından dağıtım
merkezlerinde depolanır. Daha sonra bu mallar ihracat yapılan ülkedeki çeşitli perakendecilere gönderilir.
Perakendeciler ise ülkeye ithal edilen bu malları nihai tüketiciler (yani müşteriler) ile buluşturur.
Şekil 7.2’de gösterilen tedarik zincirinin akışı içerisinde bulunan; tedarikçiler, üreticiler, distribütörler,
perakendeciler ve müşteriler tedarik zincirinin unsurlarını oluşturur. Uluslararası tedarik zincirinde,
tedarik zincirini oluşturan bu unsurların en az ikisi farklı ülkelerde bulunmaktadırlar. Örneğin
hammaddeyi tedarik eden firmalar, nihai malı üreten firmalar ve nihai müşteriler farklı ülkelerde
bulunabilirler.
Şekil 7.2: Tedarik Zincirinde İşleyiş ve Temel Unsurlar
Hammaddenin veya malların bu unsurlar arasındaki geçişi,
çeşitli taşımacılık türleri ile
gerçekleştirilmektedir. Örneğin hammaddenin, tedarikçiden üreticiye doğru farklı ülkeler arasındaki
hareketi hava taşımacılığı ile yapılabilir. Bunun için de hava taşımacılık araçları kullanılır. Bunun
yanında yine üretilen nihai mal üreticiden distribütöre doğru hareket ederken deniz taşımacılığı
kullanılabilir. Malların distribütörden müşteriye hareketinde ise kara taşımacılığı da yapılabilir. Buradan
hareketle, tedarik zincirinin işleyişinde malların hareket ettirildiği dolayısıyla lojistik faaliyetlerin
gerçekleştirildiği unutulmamalıdır. Tedarik zincirinde firmalar lojistik işlemlerin tamamını kendileri
gerçekleştirebilecekleri gibi bu işlemlerin bazılarını bu alanda uzmanlaşmış firmalardan sağlamakta bu
hizmetler için dış kaynak kullanma yolunu tercih edebilmektedirler.
199
Özet
girişimci için bu konu oldukça önemlidir.
Girişimci mallarını ihraç edeceği ülkeyi
belirlerken;
ülkenin
nüfusunu,
yaşam
standartlarını, adet ve geleneklerini, gümrük
vergilerini ve dış ticarete ilişkin ülkedeki ilgili
düzenlemeleri dikkate almak ve bunlar hakkında
bilgi edinmek zorundadır. Girişimci mal ihraç
edeceği ülkenin genel yapısı hakkında bilgi
edindikten sonra, ülkedeki talep yapısı ile ilgili
olarak detaylı bilgiler edinmelidir. Burada
girişimci, çeşitli fiyat düzeylerinde talep
boyutunu; ekonomik, sosyal veya din gibi talebi
etkileyen diğer faktörleri ve karşılaşacağı rekabet
düzeyini önceden incelemelidir. Bunun yanında,
ülkedeki piyasada firmanın mallarını satacak
bayilerin, malların paketlenmesine veya sevkine
ilişkin belirli bir tercihleri varsa, bu gibi durumlar
da girişimci tarafından dikkate alınmalıdır.
Girişimci belirlediği piyasada veya piyasalarda
sipariş almak için: Reklam yapabilir, kişisel
ziyaretler yapılabilir, reklam mektupları ve
broşürler yollayabilir, yabancı firmaların alıcı
olarak ziyaretlerini sağlayabilir, pazarlamacılar
görevlendirebilir,
acenteler
veya
yabancı
temsilcileri tayin edebilir, yabancı şubeler
açabilir, aracılar görevlendirebilir.
Belirledikleri pazar veya pazarlarda faaliyetlerde
bulunmayı tercih eden girişimcilerin yurt
dışındaki bu pazarlara nasıl gireceklerini
belirlemeleri de oldukça önem arz etmektedir.
Girişimcilerin dış pazarlara girebilmeleri için
çeşitli seçenekleri vardır. Dolaylı ihracattan dış
pazarda üretime kadar çeşitli pazara giriş
seçenekleri mevcuttur.
Lojistik kavramı, bu alandaki profesyoneller
tarafından şu şekilde tanımlanmaktadır: “Tedarik
zincirinin bir parçası olan lojistik, müşterilerin
ihtiyaçlarını karşılamak üzere başlangıç noktası
ile tüketim noktası arasında malların, hizmetlerin
ve ilgili bilginin, etkin ve verimli bir şekilde
ileriye ve geriye doğru akışını ve depolanmasını
planlayan, sağlayan ve kontrol eden süreçtir.” Bu
tanımdan lojistik yöneticilerinin kendi uzmanlık
alanlarını, malların tedarikçiden müşteriye doğru
hareketinin fiziksel yönleriyle ilişkili olan
faaliyetler üzerinde konumlandığını düşündükleri
görülmektedir.
Tedarik
zinciri
yönetimi,
satınalma ve tedarik etme, geri dönüşüm ve bütün
lojistik yönetim faaliyetlerini içine alan tüm
faaliyetlerin planlanması ve yönetimidir”.
Tanımın aynı zamanda, tedarikçiler, aracılar,
üçüncü parti hizmet sağlayıcılar ve müşteriler
gibi kanal ortakları ile olan koordinasyonu ve
işbirliğini içerdiği de belirtilmektedir. Buradan
yola çıkarak tedarik zinciri kavramının, lojistik
kavramını da içeren daha geniş bir kavram
olduğu ifade edilebilir.
Dış ticaret veya diğer bir ifadeyle uluslararası
ticaret, farklı ülkelerin vatandaşları arasındaki
veya ülkelerin aralarındaki mal ve hizmetlerin
ticaretini ifade eder. Dış ticaret iki taraflı
olabileceği gibi çok taraflı da olabilir. Burada iki
taraflı olması, iki ülke veya ülke vatandaşları
arasındaki ticareti ifade etmektedir. Dış ticaretin
temelde iki biçimi söz konusudur. Eğer bir ülke
diğer bir ülkeye mal ve hizmetler satarsa, bu dış
ticaretin ihracat kısmını gösterir. İhracat, ülkeler
arasında olabileceği gibi, farklı ülkelerdeki
girişimciler arasında da yapılır. Dış ticaretin diğer
bir biçimi de, bir ülkenin veya ülke
vatandaşlarının, mal ve hizmetleri bir veya daha
fazla yabancı ülkeden almasını ifade eden
ithalattır. İhracat ve ithalat yanında, beşinci
ünitede de kısaca değindiğimiz, transit ticaret
(antrepo ticareti) olarak isimlendirilen, hem
ihracat hem de ithalat kavramlarını içeren,
üçüncü bir dış ticaret biçiminden daha söz
edebiliriz. Transit ticaret biçiminde, dış ticarete
konu olan mallar ilk olarak ülkeye ithal edilir.
Fakat ülkeye ithal edilen bu mallar ülke
içerisinde kullanılmaz. Malların ülkeye ithal
edilmesinin amacı, bu malları ülke içerisinde
kullanmadan, başka ülke veya ülkelere ihraç
etmektir. İşte transit ticaret bu durumu ifade
etmektedir.
Dış ticaretin sağladığı avantajları şu şekildedir:
Karşılıklı alış-veriş sayesinde ihtiyaç duyulan
mallar temin edilmiş olacaktır. Üretimde
uzmanlaşma ve verimlilik sağlanabilecektir.
Toplam dünya üretiminde artış sağlanabilecektir.
Yüksek yaşam standartlarına ulaşılabilecektir.
Doğal kaynakların ve insan kaynaklarının
optimum
kullanımı
sağlanmış
olacaktır.
Kaynakların hareket zorluğunu giderir. Ülkeler
arasındaki fiyatların dengelenmesini sağlar. Yeni
teknolojilerin ülkeye girişi sağlanır. Yeni fikirler
ortaya atılır. Toplumsal değişim gerçekleşir.
Dış ticaretin zorlukları da şu şekildedir: Malların
serbest dolaşımındaki engeller, monopolistik
rekabetin varlığı. farklı ölçek ekonomilerinin
varlığı, ülke dillerinin farklı olması, kültürel
farklılıklar olması, bağımsız para sistemlerinin
varlığı, risklere daha fazla maruz kalma, mal ve
hizmet bedelinin ödenmesinin uzun sürmesi.
Diğer
ülkelerdeki
alıcıların
girişimci
durumundaki ihracatçıya herhangi bir engel
olmadan ulaşarak sipariş vermeleri oldukça
düşük bir olasılıktır. Genellikle bu süreç ters
yönlü işler ve genellikle ihracatçı (yani satıcı),
kendi müşterilerini bulma yoluna gider. Bunun
için ihracatçının yapması gereken şeyler vardır.
İlk olarak ihracatçı, mallarına ilişkin yabancı
piyasanın neresi olacağını belirlemelidir. Ürettiği
mallar hangi ülkede talep görür ve buna bağlı
olarak hangi ülkeden sipariş alabilir? İhracatçı bir
200
Kendimizi Sınayalım
1. Dış ticarete ilişkin olarak aşağıdakilerden
hangisi söylenemez?
6. Aşağıdakilerden hangisi dış ticarete yardımcı
olan aracılar arasında sayılamaz?
a. İki ülke arasındaki ticarettir
a. Bankalar
b. İki ülke vatandaşları arasındaki ticarettir
b. Acenteler
c. Dış ticaret mallar üzerine yapılır
c. Dış ticaret şirketleri
d. Dış ticaret tek taraflı yapılır
d. Distribütörler
e. Dış ticaret hizmetler üzerine yapılır
e. Satış temsilcileri
2. Bir ülkenin diğer bir ülkeye mal ve hizmetler
satmasına ne ad verilir?
a. Antrepo
7. İhracatçının herhangi bir aracı kullanmadan
yabancı pazarlara tamamen kendi başına
girmesine ne ad verilir?
b. İhracat
a. Dolaylı ihracat
c. İthalat
b. Konsinye ihracat
d. Alış-veriş
c. Doğrudan ihracat
e. Ekonomik büyüme
d. Transit ihracat
3. Aşağıdakilerden hangisi ülkeler arasındaki
ticaretin gelişmesinde etkili olan faktörlerden biri
değildir?
e. Resmi ihracat
8. Müşterilerin
nihai
tüketiciler
olduğu
elektronik ticaret türü aşağıdakilerden hangisidir?
a. Ülke nüfusundaki artış
a. B2C
b. Firmaların ölçek ekonomisinden yararlanmak
istemeleri
b. B2B
c. Bilgi ve iletişim teknolojisindeki gelişmeler
c. B2A
d. Yeni gelişen piyasalardaki artan talep
d. A2B
e. Dış ticaret engellerinin arttırılması
e. A2A
4. Aşağıdaki ülkelerden hangisi Dünya mal
ihracatında önemli bir paya sahip ülkelrden biri
değildir?
9. Aşağıdakilerden hangisi Dünya
Örgütü’nün amaçlarından biri değildir?
Ticaret
a. Hayat standardını yükseltmek
a. Amerika Birleşik devletleri
b. İstihdamı artırmak
b. Çin
c. Almanya
c. Ticareti geliştirmek
d. Japonya
d. Gümrük tarifelerinin indirilmesini sağlamak
e. Arjantin
e. Enflasyonu düşürmek
5. Aşağıdakilerden
hangisi
ihracatın
girişimcilere
sağladığı
avantajlardan
biri
değildir?
10. Aşağıdakilerden hangisi bir tedarik zincirinin
unsurlarından biri değildir?
a. Perakendeci
a. İşlerini büyütmelerini sağlar
b. Müşteri
b. Dış ticaret açığının büyümesini sağlar
c. Vergi dairesi
c. İç piyasaya olan bağımlılıkları azalır
d. Üretici
d. Sahip oldukları teknolojinin gelişmesini sağlar
e. Tedarikçi
e. Düzenli para akışı sağlar
201
Kendimizi Sınayalım Yanıt
Anahtarı
kolayca üstesinden gelinemeyenler, insan yapımı
(yapay) engellerdir. Bu engellere örnek olarak,
tarifeler ve gümrük engelleri gösterilebilir. Bu
engeller, hükümetler tarafından getirilmiş
engellerdir ve ülkeler arasındaki ticaretin serbest
akışını kısıtlamak veya yasaklamak için ortaya
çıkarılmış engellerdir.
1. d Yanıtınız yanlış ise “Dış Ticaretin Kapsamı”
başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz.
2. b Yanıtınız yanlış ise “Dış Ticaretin Kapsamı”
başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz.
Sıra Sizde 3
3. e Yanıtınız yanlış ise “Dış Ticaretin
Büyümesi” başlıklı konuyu yeniden gözden
geçiriniz.
İthalat acentelerinin ithalatçılara
faydalar şu şekilde ifade edilebilir:
4. e Yanıtınız yanlış ise “Dış Ticaretin
Büyümesi” başlıklı konuyu yeniden gözden
geçiriniz.
sağladığı
•
Malların
yabancı
ülkelerden
ithal
edilmesindeki
karmaşık
sorunların
üstesinden
gelinmesinde
ithalatçıya
yardımcı olurlar.
•
Yabancı ülkelerdeki acenteleri vasıtasıyla,
ithalatçının siparişi çerçevesinde doğru
kalitedeki ve standarttaki malların sevk
edilmesini temin eder.
•
8. a Yanıtınız yanlış ise “Elektronik Ticaret
Türleri” başlıklı konuyu yeniden gözden
geçiriniz.
Yabancı satıcılardan alınan mallar ile ilgili
olaral ithalatçıların yaşadıkları sorunların ve
yaptıkları şikâyetlerin çözümlenmesine
yardımcı olurlar.
•
9. e Yanıtınız yanlış ise “Dış Ticaretin
Organizasyonunda Dünya Ticaret Örgütünün
Rolü” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz.
Yabancı piyasalardaki zevklerdeki ve
modadaki herhangi bir değişime ilişkin
olarak ithalatçıları bilgilendirir.
•
İthalatçılat için, yabancı satıcılardan
malların ithalatına ilişkin uygun koşulların
ve vadelerin elde edilmesine yardımcı
olurlar.
5. b Yanıtınız yanlış ise “Dış Ticaretin Sağladığı
Avantajlar” başlıklı konuyu yeniden gözden
geçiriniz.
6. a Yanıtınız yanlış ise “Dış Ticarette Aracı
Türleri” başlıklı konuyu yeniden gözden
geçiriniz.
7. c Yanıtınız yanlış ise “Doğrudan İhracat”
başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz.
10. c
Yanıtınız yanlış ise “Uluslararası
Tedarik Zinciri” başlıklı konuyu yeniden gözden
geçiriniz.
Sıra Sizde 4
İnternet dış pazarlara açılacak olan girişimcilere,
firmalarının faaliyetlerini ayrıntılı olarak tanıtma
ve müşterilerinden doğrudan geri bildirim alma
imkânı verir. Bunun yanında, potansiyel ticari
ortaklarla daha kolay ve daha ucuz temas
kurmayı sağlar. Girişimci internette kendi sitesini
oluşturarak, bu yolla mallarını veya sunduğu
hizmeti, dünyanın diğer ucunda olsa bile
potansyel müşterilerine kolayca tanıtır. Ayrıca,
internet dış ticaret yoluyla mallarını dış pazarlara
satacak girişimciler için, farklı ülkeler,
uluslararası pazarlar, ürünler, üretim yöntemleri,
yeni icatlar, istatistiki bilgi vb. konularda bilgi
alınabilecek bir kaynak niteliğindedir. İnternet,
firmaların tanıtım ve potansiyel müşterilerle ilişki
kurabilmesinin yanı sıra, en yaygın biçimi ile
firmalara,
on-line
pazarlama/internet
mağazacılığı gibi elektronik ticaret yöntemleriyle
de küresel bir pazarda, 7 gün 24 saat pazarlama
ve doğrudan satış olanaklarını sunmaktadır.
Sıra Sizde Yanıt Anahtarı
Sıra Sizde 1
Dünya’daki birçok ülke gibi Türkiye’de bazı
malları hem üretmekte hem de ithal etmektedir.
Bu malların ithalatının nedeni olarak, yurt içi
üretimin yetmemesi ya da yurt içindeki üretimin
ithal edilenlere gore oldukça yüksek maliyetli
olmaları gösterilebilir. Bu mallara örnek olarak;
hububat, çay, meyve, et, meşrubat gibi günlük
olarak kullandığımız birçok şeyi gösterebiliriz.
Sıra Sizde 2
Ülkeler arasında malların serbest dolaşımını
kısıtlayan engeller iki tip olabilir: Doğal engeller
ve insan yapımı (yapay) engeller. Uzun mesafeler
ve yüksek nakliye maliyetleri gibi doğal
engellerin kolayca üstesinden gelinebilir. Fakat
202
Yararlanılan ve Başvurulabilecek
Kaynaklar
Benli, A. O. (2006). İhracatta Dağıtım
Kanallarının Seçimi ve Kurulması, İGEME,
Ankara.
http://www.wto.org
David, P. ve Stewart, R. (2010). International
Logistics: The Management of International
Trade Opearations, Third Edition, Mason:
Cencage Learning.
http://www.ekonomi.gov.tr/upload/31D15C21ACE2-38A88594002FA85B6F1A/1.CokTarafliTicaretSistemi
.pdf (28.03.2012)
İGEME (2009). 100 Soruda Dış Ticaret,
Ankara.
http://www.mfa.gov.tr/dunya-ticaret-orgutu__dto_.tr.mfa (28.03.2012)
Gündüz, M. (2009). e-Ticaret ve Yenilikçi
Yaklaşımlar, İçinde: İGEME, Yurt Dışına ETicaret (B2C e-İhracat), Ankara.
Elektronik Ticaret, http://www.ibp.gov.tr
http://www.ibp.gov.tr
Karluk, R. (2009); Uluslararası Ekonomi: Teori
ve Politika, Geliştirilmiş 9.Baskı, İstanbul: Beta
Basım Yayım.
Kemer, O. B. (2005). Dış Ticaret Teknikleri:
Teori, Uygulama, İstanbul: Aktüel Yayınları.
Koban, E. ve Keser, H. Y. (2008). Dış Ticarette
Lojistik, 2. Baskı, Bursa: Ekin Yayınevi.
Kumar, A. A. (2008). Small Business and
Entrepreneurship, New Delhi: International
Publishing House.
Kumawat, H. S. (2009). Modern Entrepreneur
and Entrepreneurship (Theory, Process and
Practice), Jaipur: Sunrise Publishers.
Larsen, T. S. ve Diğerleri (2007). Managing The
Global Supply Chain, Third Edition, Denmark:
Copenhagen Business School Press.
Mangan J., Lalwani C., Butcher T. (2008).
Global
Logistics
and
Supply
Chain
Management, Chichester: John Wiley and Sons.
Özdemir, A. (2011). Lojistik ve Tedarik Zinciri
Yönetimi, İçinde: Editör Fikret Er, Lojistik
İlkeleri, Eskişehir: T.C. Anadolu Üniversitesi
yayını, No: 2151, Açıköğretim Fakültesi yayını,
No: 1179.
Sople, V. V. (2012). Supply Chain
Management: Text and Cases, New Delhi:
Pearson Education.
World Trade Organization, Annual Report
2011.
World Trade Organization, International Trade
Statistics 2011
203
8
Amaçlarımız
Bu üniteyi tamamladıktan sonra;
İş planı kavramını ve önemini açıklayabilecek,
Fizibilite raporu kavramını ve hazırlanış amacını açıklayabilecek,
Yatırım projelerinin değerleme yöntemlerini öğrenecek ve değerleme yapma sürecini
açıklayabilecek,
bilgi ve becerilere sahip olabilirsiniz.
Anahtar Kavramlar
Girişimci
Yönetim Planı
İş Planı
Geri Ödeme Süresi
Fizibilite Etüdü
Net bugünkü değer
Yatırım Kararı
İç karlılık
İçindekiler
Giriş
İş Planı Kavramı ve Önemi
İş Planının Hazırlanması
Fizibilite Raporu Kavramı ve Amaçları
Fizibilite Raporlarının Değerlendirilmesi
Dinamik Yöntemler
Proje Tekliflerinin Finansmanı
204
İş Planı, Fizibilite Raporu ve
Değerleme Yöntemleri
GİRİŞ
Sanayi toplumundan bilgi toplumuna geçiş ile önem kazanan girişimcilik, kişinin düşünsel emeğini
ekonomik değere dönüştürmesi olarak ifade edilmektedir. Günümüzde her gün yüzlerce işletme
kurulmakta ne yazık ki bir çoğu da bir kaç sene içerisinde kapanmaktadır. Başarısızlıkla sonuçlanarak
kapanan işletmeler, yitirilen kaynakları ifade etmektedir.
Çağımız insanı zaman darlığı çekmekte bu neden ile de bir çok yeni ihtiyaçları ortaya çıkmaktadır. İş
fikri olarak başarılı bulunan fikirler, işletme kurulup iş fikri hayata geçirildiğinde başarısızlıkla
sonuçlanmaktadır. Peki bunun nedeni nedir ? Çevremizde gördüğümüz yeni açılan bir işyerleri birkaç
sene içerisinde el değiştirmekte o dükkanlar kapanıp yerlerine yeni işyerleri açılmaktadır. Oysa organize
sanayi bölgelerindeki fabrikalara baktığımızda bir çoğunun nesiller boyu ayakta kaldığını görmekteyiz.
Hatta kimi işyerlerinin tabela ve kataloglarında kuruluş tarihlerini gördüğümüzde "nasıl olur ?" demekten
kendimizi alamayız. Peki bunun nedeni nedir ? Bir çok kişi neden olarak büyük işletmelerin finansal
olanaklarını görür. Ancak bir üretim faktörü olarak sermaye küçük işletmeler için ne kadar "kıt" ise
büyük işletmeler için de o kadar kıttır.
İşletmeler ister büyük isterse küçük olsun mutlak surette planlamaya gereksinin duyarlar. İşletmenin
yeni kurulan bir işletme olması ya da işletmenin kuruluşunun çok eski tarihlere dayanması bu durumu
değiştirmez. Nasıl bir birey olarak günümüzü, haftamızı, tatilimizi, harcamalarımızı planlıyorsak ve/veya
planlama ihtiyacı hissediyorsak bu durum işletmeler için de benzer şekildedir.
Günümüzde globalleşme ile haberleşme kanallarının (cep telefonları, internet vb), lojistik imkanların
artması işletmelerin karşısına dünyanın dörtbir yanından rakiplerin çıkmasına neden olmaktadır. Artan
rekabet koşulları karşısında işletmelerin varlıklarını sürdürebilmesi verimliliklerini yitirmemelerine
bağlıdır. Mevcut rekabetçi ve dinamik iş hayatında verimliliğini kaybetmemenin sırrı ise işletmenin
mevcut ya da gelecekte ortaya çıkma olasılığı olan her konuda bugünden alacağı kararlardadır. Bu
kararlar yatırım projesi, pazarlama, üretim, yönetim, organizasyon, finansman, araştırma geliştirme vb.
konuları kapsamaktadır. İşletme bu konularda planlamasını yaptı ise bunu iş yaşantısına da uygulayacak
ve başarıya ulaşacaktır. İşletmenin bu başarısı işletmenin çevresi (kredi kurumları, iş yaptığı diğer
işletmeler vb.) tarafından da izlenecek ve değerlendirilecektir.
İŞ PLANI KAVRAMI VE ÖNEMİ
İş planı, girişimcinin kurulu veya kurmayı düşündüğü iş ve işletmesi ile ilgili düşüncelerinin,
hedeflerinin, planlarının yer aldığı bir dökümandır. Bu döküman, girişimciye iş kurma ve işletme
sürecinde işletmenin hedefleri ve vizyonuna ulaşmasını sağlamada yol gösterici bir rehber özelliği taşır. İş
planı büyük ya da küçük bütün işletmeler tarafından kullanılabilir.
Bir iş planı; girişimcinin özelliklerini ve hedeflerini, işletmenin geçmiş ve mevcut dönem
özelliklerini, gelecekten beklentilerini, işletme yapısı ve ortaklarını, ulaşmak istediği müşteri kitlesi ve
hedeflediği piyasaların özelliklerini, hedef müşteriye ulaşmak için uygulayacağı satış ve pazarlama
çalışmalarını, üretmeyi planladığı yeni ürün/hizmetleri üretim için iş süreçlerini, işletmenin idari süreç ve
örgütlenmesini, işletmenin tahmini üretim ve satış planlarını, işletmenin finansal hareketlerini, finansal
karlılığını karşı karşıya olduğu risk ve fırsatları gösteren bir çalışmadır. Özetle iş planı, yeni kurulan veya
kurulması düşünülen işletmenin başarılı olabilmesi, ekonomik anlamda varlığını südürebilmesi için ne
yapması gerektiğini ve yapması gerekenleri nasıl yapacağını gösteren bir rehber çalışmadır.
205
İş planlarını neden girişimci hazırlamalıdır ?
İş planı girişimcinin kendisi tarafından hazırlanmakla birlikte iş planı hazırlama çalışmaları sırasında
girişimci ihtiyaç duyduğu, kendi bilgi ve tecrübesinin yetersiz kaldığını düşündüğü alanlarda konuların
uzmanlarından da destek almalıdır. İş planları varolan ya da yeni kurulan işletmelerin yol haritalarıdır. İş
fikrinin başarılı bir biçimde gerçekleştirilebilmesi herşeyden önce üzerinde emek harcanmış detaylı iş
planı ile mümkündür. Bu nedenle de iş planlarının hazırlanmasında tüm detaylara önem verilmeli, eksik
ve hatalı bilgi ve/veya veriden kaçınılmalıdır. İş planlarının yatırımcılar, kredi kuruluşları gibi işletmeyle
ilgilenen işletmenin çevresi olarak isimlendirilen bir çok kişi ve kuruluş için büyük önemi vardır.
Hayalcilikten uzak gerçekçi varsayımlar üzerine kurgulanan iyi hazırlanmış iş planları işletmenin gelir ve
giderleri ile çeşitli faaliyetlerine ilişkin bir çok bilgiyi içerir. Bu bilgi ve varsayımların birbirleri ile tutarlı
olması son derece önemlidir. Bu nedenle iş planını hazırlayacak girişimcinin; pazar araştırması, üretim,
insan kaynakları, finans, muhasebe, planlama, yönetim, organizasyon, istatistik ve yasal konular hakkında
en azından "iyi derecede" bilgi sahibi olması gerekir.
Rüştü BOZKURT, İşleyen Kurumlar Yaratmak, İstanbul, 2005.
İş Planının Hazırlanmasındaki Amaçlar
İş planları girişimcinin iş fikrinin başarıya ulaşmasında yardımcı olan bir araçtır. İş planları farklı amaçlar
için hazırlanıyor gibi görülse de özünde iş fikrinin başarıya ulaştırılması vardır. İçerik olarak bakıldığında
iş planları; planlama, yönetim ve iletişim aracı olarak değerlendirilebilir. Kuruluş aşamasında sermaye
sağlama, stratejik ortaklara ulaşma, işletmenin karlılığının belirlenerek işletmeyi yatırım için cazip kılmak
için iş planı hazırlanabilir.
Yönetim boyutunda ise işletmenin büyümesi ve büyüme süresince izlenecek yollar, işletme
faaliyetleri sırasında toplanacak bilgiler, işletmenin karşılaşması muhtemel riskler ve bu riskler karşısında
alacağı önlemleri gösteren iş planı, elde edilen uygulama sonuçları ile kazanılan bilgi ve deneyimlerin
sonuçlarını da içerecek şekilde hazırlanır ise güncelliğini yitirmeden kılavuzluk fonksiyonunu yerine
getirir.
İş planı işletme için çok boyutlu bir planlama aracı olduğu için gelecekte işletmenin karşılaşabileceği
problemleri önceden tahminleyerek, geçmiş deneyim ve veriler ile gelecekte karşılaşılabilecek
problemlerin nasıl aşılacağı konusunda işletme sahiplerine ve/veya işletme ile ilgilenen gruplara yol
gösterir.
İş Planının Yararları
İş planları hakkında genel yanılgı iş planlarının hazırlanmasındaki temel amacın finansal kaynak bulmak
olduğunun sanılmasıdır. Elbette finansal kaynak bulma konusunda girişimci ve/veya girişimcilere fayda
sağlayacak olan iş planlarının yararını sadece finansal kaynak bulma ile sınırlamak oldukça hatalı bir
düşünce olacaktır.
Küçük ve orta büyüklükte işletme açacak bir çok girişimci çoğu zaman yeni bir işyeri sahibi olmanın
verdiği heyecan içerisinde akılcı davranmak yerine duyguları ile hareket etmektedir. Bir iş fikrinin
başarıya ulaşabilmesi için o iş fikrinin iyi bir iş fikri olması tek başına yeterli değildir. İş fikrinin iş
hayatına başarı ile aktarılması gerekmektedir. Bunun için kurulacak işletme ile ilgili tüm süreçlerin ve bu
süreçleri oluşturan unsurların analiz edilmesi, stratejik yönetim planlarının hazırlanması gerekmektedir.
Stratejik planların oluşturulması ve geliştirilmesi için öncelikle işletmenin mevcut durumunun analiz
edilmesi gerekir. İşletmenin kaynakları, fırsatları, tehditleri, güçlü ve zayıf yönleri sağlıklı veriler ile
analiz edilmeli ortaya çıkan sonuçlardan işletmenin amaçları doğrultusunda projeler geliştirilmelidir. Bu
projelere işletmenin paydaşlarından alınabilecek destekler netleştirilir ise başarılı bir planlama çalışması
yapılmış olur.
206
İş fikrine sahip olup, işyerini açacak girişimci analiz ve planlama çalışmalarını yapma konusunda
yeterli bilgi birikimine sahip olmalıdır. Girişimci yeterli bilgi birikimine sahip olmadığını düşünerek
danışman ya da uzmanlardan yardım alır ise bu durum girişimcinin ilgili konularla ilgilenmeyeceği ya da
bu konularda düşüncelerini paylaşmayacağı anlamı taşımamalıdır. Girişimci işletmenin tüm
yapılanmasından, işletmede yapılan tüm faaliyetlerden sorumludur ve danışmanlar kullanması girişimciyi
bu sorumluluktan kurtarmaz.
İş planlarının girişimcinin de içinde yer aldığı bir ekip çalışması ile yapılması, girişimcinin kurmayı
düşündüğü işletmeyi farklı bir gözle daha objektif görmesini sağlayacaktır. İş planları hazırlanırken
cevaplanması gereken sorular girişimcinin belki de daha önce hiç düşünmediği yeni stratejileri
geliştirmesine olanak sağlar. Diğer yandan girişimcinin daha önceden geliştirdiği stratejilerin ve
varsayımların rekabetçi pazarlarda farklı ekonomik ve finansal koşullarda nasıl değişiklik göstereceği,
kurulacak işletmenin farklı ekonomik ve finansal koşullara nasıl tepki vereceği iş planları ile
belirlenmektedir. İşletmenin verileri analiz edilerek doğru bir planlama yapılması işletme faaliyetlerinin
de denetlenmesine imkan sağlar. Hedef konulmadan denetimden bahsedilemez. Hedeflerin iş planında
yazılı ve somut bir şekilde yer alması iş planlarını işletmeyi hedeflediği başarıya götürecek en büyük
kaynak haline getirmektedir. Doğru bir şekilde hazırlanmış iş planları, işletme sahip ve/veya sahipleri için
ne kadar önemli ise işletme ile ilgilenen yatırımcı grupları ve kredi kurumları için de bir o kadar
önemlidir.
İşletme ile ilgilenen gruplar için iş planı işletmenin vizyonunu görme açısından önem taşımaktadır. İş
planı yardımıyla işletme ile ilgilenen gruplar; işletmenin bütünü ile ilgili fikir sahibi olacak, girişimcinin
planlama ve yönetim yeteneği konusunda değerlendirme yapabilecek, pazarın potansiyelini, işletmenin
pazar payını nasıl elde edeceğini ve nasıl koruyacağını öğrenecek, işletmenin sermaye yapısı ve
ihtiyaçlarını tespit edebilecek, öz sermaye karlılığını hesaplayabilecektir. İş planı sayesinde kurulacak
işletmenin hangi riskleri ne ölçüde alacağı, hangi olası senaryoda ne tür riskler ile karşı karşıya kalacağı
da belirlenmiş olur.
www.tobb.org.tr/TOBBGencGirisimcilerKurulu
İş Planınındaki Öngörüler
En basit ifadesi ile iş planı tanıtıcı bir dökümandır. Bu döküman, kurulmuş ya da kurulacak olan
işletmenin planlarını ortaya koyar. Bu planların nasıl gerçekleştirileceğini gösterir ve dökümanı
inceleyenlerin değerlendirme yapabilmeleri için ihtiyaç duyacakları bilgileri içerir.
İş planında işletmenin tanımlanması yapıldıktan sonra kısa, öz ve doğru bir projeksiyon yapılır. İş
planında işletmenin güçlü yanları vurgulanmalı ancak bununla birlikte sorunlar ve bu sorunların nasıl
aşılacağı konularına da yer verilmelidir. Hazırlanan iş planı işletmenin gelecekte paydaşlarına ne gibi
fırsatlar sunacağını gerçekçi ve objektif bir şekilde göstermelidir.
İş planı yönetim aracı olarak kullanıldığında, yönetimin işletmenin büyümesini yapılandırılmış bir
biçimde planlamasına ve gerekebilecek değişiklikleri öngörmesine yardımcı olabilmelidir. İş planının
hazırlanması, işletmenin gelecekteki performansını değerlendirmeye de yarayacak olan referans
noktalarının oluşturulmasına da yardımcı olacak somut değerler içermelidir. İş planı hazırlamak, aynı
zamanda işletmenin planlarını gerçekleştirebilmesi için gerekli olan kaynakları ortaya çıkarır. Bu
kaynaklar sadece finansal değil aynı zamanda yönetim, nitelikli işgücü, ürün geliştirme, üretim kapasitesi
ve pazarlama konularını içerir. İş planından sözü edilen yararların sağlanabilmesi, iş planlarının içinde
gerçekçi öngörülerin bulunmasını gerekli kılar. Başka bir ifade ile iş planının başarısı gerçekçi öngörülere
bağlıdır.
Finansal öngörüler, çoğu iş planının temelini oluşturur ve genellikle bu planların hazırlık aşamasında
başlangıç noktasıdır. Öngörüler, kar ve nakit bağlamında hedefleri ifade eder. Öngörüleri hazırlamak için
gelecekte işletme ile ilgili bugünden doğrulanamayan ne gibi değişiklikler olacağı konusunda bazı
varsayımlarda bulunulması gerekmektedir. Aynı zamanda bulunulacak öngörüler için işletmenin net bir
başlangıç noktasına ihtiyacı vardır. Bu başlangıç noktasının belirlenebilmesi için de bilanço, gelir tablosu
ve nakit akım tablosunun hazırlanması gerekir. Öngörülerin varsayımları sağlam temellere dayanmaz ve
finansal tablolar ile desteklenmez ise iş planının kabul edilebilirliğinden söz edilemez.
207
İş planında bir yıllık öngörülerin yanı sıra beş ve on yıllık öngörülerin olması da istenir. İşletmenin
paydaşları tarafından böyle bir öngörünün istenmesindeki neden; işletmenin hedeflerine ilişkin uzun
vadeli planlarını finansal bir çerçeveye oturtularak anlamaya çalışmak. Hedeflenen büyümenin yönetimin
kapasitesi dahilinde olup olmadığına ilişkin görüş elde etmek. Satış ya da brüt kar öngörülerine ulaşmanın
ya da bunları geçmenin etkileri konusunda bazı yargılara varmak. Yatırım için gerekli finansmanın
sağlandığından emin olmak. Yönetimden örgütlenmeye, üretimden pazarlamaya kadar tüm süreçlerin
dikkate alındığından emin olmaktır.
İş planındaki finansal öngörülerin temelinde satış tahminleri vardır. İşletme geçmiş yıllardaki
verilerine dayanarak veya faaliyet göstereceği endüstrinin tarihsel verilerinden yararlanarak en gerçekçi
en doğru satış tahminini yapmak zorundadır. Satış tahmini ne kadar doğru ve güvenilir olur ise satış
tahminine dayandırılacak olan üretim düzeyi, üretim masrafları ve genel giderler rakamları da o kadar
sağlıklı olur.
Satış ve üretim öngörüleri, işletmenin proforma (tahmini) gelir tablosuna gelir ve gider olarak
yansıtılır. Bununla birlikte iş planlarındaki enflasyonun etkisini de azaltmak için iş planı T ve döviz
(yabancı para) cinsinden de hazırlanabilir. İş planını hazırlayan girişimci iyi niyetli bir şekilde tüm
çabasına rağmen olası gelişmelerin tümünü öngöremez. Bu neden ile hazırlanan iş planında beklenmedik
durumlar için bir miktar rezerv fon ayırmak iş planını değerlendiren paydaşlar açısından güven verici
olur.
İŞ PLANININ HAZIRLANMASI
Tek tip bir iş planı bulunmamakla birlikte iyi hazırlanan bir iş planında bulunması gereken bölümler;
giriş, işletmenin tanıtımı ve geçmişi, pazarlama planı, üretim planı, yönetim ve organizasyon planı,
araştırma ve geliştirme planı, riskler bölümü, finansal plan, aktivite planı ile eklerden oluşur. Güncel iş
planı örneklerine çeşitli elektronik ortamlardan ulaşmak mümkündür.
www.kosgeb.gov.tr
Giriş
İş planı işletme içi kullanımında, uygulanabilirlik ve geçerlilik açısından değerlemeye tabi tutulabilir.
Ancak iş planları genellikle işletmenin dışarıya karşı tanıtımında kullanılmaktadır. Bu nedenle işletme
herhangi bir finans kurumuna, risk şirketine, potansiyel ortaklara, üniversitelere, kamu kuruluşlarına iş
planını sunduğu zaman, ilgili kuruluş ya da kişi iş fikrinin yanı sıra iş planını da değerlendirmekte ve
buna göre işletme ile ilgili kararını vermektedir. İş planının giriş bölümü bir çok kişi için gereksiz gibi
düşünülse de gerçekte iş planını değerlendiren kişi ve kuruluşlar için son derece önemlidir. Giriş kısmının
etkileyiciliği, kullanılan ifadelerin sade ancak güçlü ifadeler olması kısacası giriş kısmının kalitesi aynı
zamanda iş planının da kalitesi olarak algılanır.
Giriş kısmında, işletme ve girişimcinin adı ve iletişim bilgileri, işletmenin tanımı, faaliyet gösterilecek
endüstrinin özellikleri, finansal ihtiyaçlar ile finansal ve hukuki yapıdan bahsedilmesinde yarar vardır.
Ancak bu anlatımlar iş planının ilerleyen bölümlerinde anlatılacağı için detay boyutunda olmamalı özet
şeklinde düşünülmelidir.
İşletmenin Tanıtımı ve Geçmişi
İş planının işletmenin tanıtımı ve geçmişinin anlatıldığı bu bölümde eğer işletme daha önceden kurulmuş
ve faaliyet gösteriyor ise kuruluş yılı, faaliyet konusu, ortaklığın hukuki yapısı, ortakların kimler oduğu
ve payları, işletmenin geçmiş yıllardaki ciroları, misyon ve vizyonu ile sahip olunan özel lisans, belge ve
varsa ödüllerden bahsedilir. Şayet işletme yeni kuruluyorsa; kurucu ortakların kimler olduğu, ortakların
geçmiş iş deneyimleri, ortaklık payları, iş fikrinin seçilme nedeni, işletmenin hukuki statüsü ve bu hukuki
statünün seçim nedeni, işletmenin kısa, orta ve uzun vadeli hedefleri ile belirlenmiş olan vizyon ve
misyonun neler olduğu ayrıntılı ve somut veriler ile açıklanmalıdır.
208
Pazarlama Planı
İş planının iş hayatındaki başarısının anahtarı olarak nitelendirilebilecek pazarlama planı bölümü,
kurulacak işletmenin üreteceği mal veya hizmetin içinde yer alacağı pazarın yapısını, işleyişini,
işletmenin söz konusu pazarda yer alması durumunda işletmenin ürettiği mal veya hizmete pazarın olası
tepkisini önceden belirlemek amacıyla gerekli veri ve bilgileri toplayarak, işletmenin ürünlerini bu
pazarda beklediği fiyat ile satıp satamayacağının araştırıldığı bölümdür. İyi bir pazarlama planı daha
etkin hareket edebilmek için kağıt üzerine dökülmüş yoğun sistematik düşüncelerdir.
Pazarlama planı bölümünde, pazarın büyüklüğünü ve bu pazarda hedeflenen pazar payının ne
olduğunun somut veriler ile ortaya konulması şarttır. Pazarını doğru tanımlayamayan iş planının
inandırıcılığı ve başarı şansı yoktur. Pazarın büyüklüğü ve hedeflenen pazar payı açıklandıktan sonra sıra
pazar profiline gelecektir. Bu kısımda işletmenin ürettiği mal ve hizmeti talep edecek olan olası
müşterilerin özellikleri belirlenmeye çalışılır. Örneğin 65 yaş üzeri kişiler, 0-5 yaş arası çocuklar, inşaat
firmaları, üniversite öğrencileri gibi. İşletme pazar profilini ne kadar iyi çıkarabilir ise müşterilerinin
beklentilerini, onların ihtiyaçlarını ve tepkilerini de o derece iyi belirlemiş olur. Böylece müşterilerinin
beklenti ve tepkilerine uygun mal ve hizmet üretme şansına da sahip olacaktır. Diğer taraftan işletme
tanımadığı pazarda çoğu zaman tek olmayacaktır. Rakip işletmeler de aynı pazara kendi mal ve
hizmetlerini sunacaklardır. Bu neden ile işletmenin pazardaki rakiplerini de araştırması gerekmektedir.
İşletme rakiplerinin kendisine göre üstün ve zayıf yönlerini tek tek belirlemeli, kendisinin olduğu kadar
rakiplerinin de pazardan aldıkları payların ne olduğunu araştırmalıdır.
İşletme aylar ve yıllar itibariyle mal ve hizmet satış adet ve tutarlarını da bu bölümde tahmin etmeli ve
tahminlere bir tablo halinde iş planında yer vermelidir. İşletmenin faaliyet göstereceği pazardaki fırsatlar,
tehditler ve gelişmelere ilişkin değerlendirmeler de pazar planı kısmında yer alacaktır. Ayrıca pazarda
beklenmedik bir durum ile karşılaşılacak olur ise işletmenin ne gibi tedbirler alacağına ilişkin bilgiler de
bu bölümde açıklanacaktır.
İşletmenin pazarda sunacağı mal veya hizmetin ne olduğu, hangi özellikleri taşıdığı, fiyatının nasıl
belirlendiğine ilişkin ayrıntıların da pazarlama planı kısmında yer alması gerekir.
İşletmenin yer seçimindeki parametrelerinin neler olduğu, mal veya hizmetlerini, bu mal veya
hizmetleri talep eden müşterilerine ulaştırmada kullanacağı dağıtım kanalı ile bu mal veya hizmetleri
nasıl tanıtacağına ilişkin tanıtım planı da pazarlama planı kısmında bulunacaktır.
Yukarıdaki açıklamalardan da anlaşıldığı gibi iş planının pazarlama planı kısmında bir çok
araştırmanın yapılması gerekmektedir. Bu araştırmalar ne kadar iyi yapılır ise işletmenin faaliyete
geçmesi ile gerçekleşecek satış rakamları o derece doğru tahmin edilebilir. Satış rakamları işletmenin
gelirlerini oluşturmakla birlikte işletmenin üretim miktarını ve finansman ihtiyacının da belirlenmesine
etki etmektedir.
Pazarlama planı neden önemlidir?
Üretim Planı
İş planının üretim planı bölümünde üretim veya hizmet sürecinin aşamaları, iş akış şeması, üretim hizmet
sunum teknikleri, standart ve spesifikasyonlar, hukuki gereksinimler yer almalıdır.
Üretim ve hizmet sürecinin aşamalarında; işletmenin üretmeyi düşündüğü mal ve hizmete ilişkin süreç
üretim kararının alınmasından, üretilen mal veya hizmetin müşteriye satılmasına kadar hatta satış sonrası
destek, eğitim ve garantiyi de kapsayacak şekilde adım adım anlatılmalıdır. Bu sürecin anlatılması
sırasında sürecin gerçekleştirilmesi için gerekli olan bileşenler (personel, hammadde, enerji vb.) ve
bunların sağlanacağı kaynaklar da açıklanmalıdır.
Üretim ve hizmet sürecinin aşamaları anlatıldıktan sonra sözel olarak anlatılan bu bölümün şematilize
edilerek anlatıldığı iş akış şeması bölümüne gelinir. Bu bölümde şematilize edilen süreç iş planını
değerlendirenler için sürecin kontrol noktalarının belirlenmesine olanak verdiği için önem taşır. İşletmede
üretilen her bir mal ya da hizmet grubu için iş akış şeması hazırlanmalıdır.
Üretim hizmet sunum teknikleri, standartlar ve spesifikasyonlar kısmında üretilen mal ve hizmet için
varsa gerekli standart ve spesifikasyonlardan bahsetmek gereklidir. Örneğin gıda güvenliği, ambalaj,
ürünün belli bir sıcaklık derecesinde üretilmesi, saklanması, taşınması vb.
209
Üretim planının son kısmında üretim için gerekili olan hukuki gereksinimlerden bahsedilir. Bu hukuki
gereksinimler üretimin yasal olarak yasalara uygun yapıldığının da göstergesidir. Örneğin açma
ruhsatları, ilgili bakanlıklardan alınan üretim izinleri vb.
Ruth King, Küçük İşletmeler İçin Büyük Fikirler, Pegasus Yayınları,
İstanbul, 2007.
Yönetim ve Organizasyon Planı
İş planının önemli bölümlerinden birisi de yönetim ve organizasyon planı bölümüdür. İşletmeler
ekonomik güçleri doğrultusunda belirli standart makina ve teçhizata sahip olabilirler ancak bu makina ve
teçhizatları aynı olan işletmelerin başarısının da aynı olacağı anlamına gelmez. İşletmeler arasındaki farkı
yaratan iş gücüdür. İş gücünün kalitesi, tecrübesi ve etkinliği belki de işletmelerin ellerindeki en büyük
silahtır. İyi bir yönetim ile başarılar elde eden işletmenin yönetim ve işgücündeki değişikler sonucunda
nasıl başarısız bir duruma düştüğü konusunda çok sayıda örnek vardır. O halde işgücünün yönetim ve
organizasyonuna ilişkin planlama, işletmenin mevcut ve gelecekteki başarısı için şarttır.
İş planının bu bölümünde işletmede görev alacak tüm çalışanlar için görev, yetki ve sorumluluklar tek
tek çıkartılmalıdır. Her bir pozisyon için o pozisyonda görev yapan personelin yokluğunda yerine vekalet
edeceklerin kimler olduğu, her bir çalışanın kime bağlı olduğu ve ünvanının ne olduğu belirlenmelidir.
Daha sonra görev tanımları belirlenmiş olan işler için işe alınacak personellerde aranacak nitelikler ve bu
personele ödenecek ücretler de belirlenmelidir. Eğer işletme yeni kurulacak bir işletme değil ise bu
bölümde işletme çalışanlarının öz geçmişlerine de yer verilmelidir. Bu bölümde son olarak işletmenin
organizasyon şemasına yer verilmelidir. Organizasyon şeması hazırlanırken hazırlanan organizasyon
şeması ile görev tanımlarında bahsedilen pozisyonların uyumlu olmasına da dikkat edilmelidir.
Araştırma ve Geliştirme Planı
Araştırma geliştirme faaliyetleri işletmelerin gelecekteki varlıklarını sürdürebilmeleri açısından önem
taşır. Genellikle küçük ve yeni kurulan işletmelerde ihmal edilen bir bölüm olarak karşımıza çıkan
araştırma geliştirme faaliyetleri, işletmenin mevcut mal ve hizmet üretiminin kalitesinin artırılması,
maliyetlerinin düşürülmesi, pazarın talebine uygun yeni mal ve hizmetlerin üretilmesi gibi konularda
oldukça büyük rol oynar. Bu konulardaki olumlu gelişmeler işletmelerin gelecekteki başarısının
belirlenmesindeki etkendir. Ancak araştırma geliştirme faaliyetleri için ayrılacak fonun da bilinmesi
gerekir. İşletmeler bu konuda dışarıdan teknik destek, danışmanlık gibi bir takım hizmetler de alabilir.
Bu neden ile araştırma geliştirme planı bölümünde öncelikle, araştırma geliştirme çalışmalarının
tanımlanması ardından da bu çalışmalar için bir bütçe oluşturulması gerekir.
Riskler Bölümü
İş hayatı bir çok risk ile doludur ve girişimci de kabul edilebilir riskleri üstlenen kişidir. İş hayatı oldukça
dinamiktir. Bu dinamik yapı içerisinde rekabet, globalleşme, teknoloji, haberleşme ve lojistik hizmetlerin
gelişmesiyle artmıştır. Artan rekabet işletmelerin risklerini de arttırmıştır. Girişimci artan bu risklerin
tümünü üstlenen kişi değil sadece, kabul edilebilir riskleri üstlenen kişidir. O halde yapılması gereken
işletmenin karşılaşabileceği riskleri önceden tahmin etmek ve bu riskler ile karşılaşıldığında vakit
kaybetmeden hızlı bir şekilde önlemler almak, olaylara müdahale etmek gerekir. Bu tür olası risklerin
neler olduğunu belirlemek ve hangilerine ne gibi müdahaleler yapılacağına karar vermek işletmeye zaman
kazandırır ki bu zaman rekabetçi pazarlarda işletmenin rakipleri karşısında da öne geçmesi anlamına
gelir. İş planında yer verilecek olan riskler bölümünde, işletmenin makro ve mikro düzeyde işletmenin
içinden ve/veya çevresinden kaynaklanan riskler tanımlanarak bu riskler karşısında işletmenin alacağı
tedbirler anlatılmalıdır. İş planını değerlendirenler raporda yer alan bilgilere bakarak, işletmenin hangi
düzeyde risk alabildiğini, riskler ile mücade gücünü ve vizyonunu öğrenebilir.
Finansal Plan
İş planı denildiğinde bir çok kişi için ilk akla gelen kısım finansal plan kısmıdır. Oysa finansal plan kısmı
iş planının diğer bölümlerinin bir sonucu olarak karşımıza çıkar. İş planının diğer bölümlerinde
bahsedilen unsurlar finansal plan içerisinde sistematik bir şekilde somutlaştırılır, rakamlara dökülür ve
analiz edilerek bir sonuca varılır.
210
İş planının finansal plan bölümünde, işletme için gerekli sabit varlık yatırımları, makina ve
teçhizatların listesi çıkartılarak bunların toplam tutarları belirlenir. İşletmenin tahmini olarak gider
kalemlerinin neler olduğu belirlenir. Belirlenen gider kalemleri listelenerek bu giderlerin değişken ve
sabit gider olarak değerlendirilecek kısımları hesaplanır. İşletmenin yıllık giderlerinden yararlanılarak
belirli bir oranda çalışma (işletme) sermayesi ihtiyacı belirlenir. Diğer yandan gider kalemlerinin beş ya
da on yıllık projeksiyonları bir tabloda verilebilir.
İşletmenin iş planında yapılacak finansal planların temelini oluşturan satışlardır. İşletmenin satışlarına
ilişkin aylık bazda yıllık ve beş ya da on yıllık projeksiyonun, adet ve tutar bazında hazırlanarak finansal
plan içerisine tablolar olarak konulması gerekir. Giderler için çıkartılmış on yıllık projeksiyon ile satışlar
için hazırlanmış on yıllık projeksiyon birleştirilerek, işletmenin on yıllık süreçteki gelir gider farkını
gösteren bir tablonun da finansal plan içinde yer alması yararlıdır.
İşletmenin başabaş (kara geçiş) noktası finansal plan kısmında hesaplanmalıdır. İşletmenin ürettiği
ve/veya sattığı her ürün için de ayrı ayrı başabaş noktası hesaplaması yapılarak elde edilen sonuçlar bir
tablo halinde iş planında gösterilmelidir.
İşletme tarafından finansal plan içerisinde hazırlanması gereken tablolardan bir diğeri de on yıllık
dönemi kapsayan nakit akım tablosudur. Bu tablo işletmenin hangi yıllarda nakit açısından nasıl bir yıl
geçireceğini gösterir. Bu tablonun aylar itibari ile hazırlanmış yıllık tablosunun da hazırlanmasında yarar
vardır. Bu tablo işletmenin kısa dönem içindeki nakit hareketlerini göstererek işletmenin hangi aylarda
nakit fazlasının olacağını hangi aylarda nakit ihtiyacı duyacağını gösterir.
Son olarak finansal plan kısmında işletmenin ihtiyaç duyacağı toplam sermaye miktarı belirlenerek
ihtiyaç duyulan bu sermayenin hangi kaynaklardan nasıl karşalandığını gösteren bir tablonun
hazırlanması gerekir. İş planının finansal plan kısmında bahsedilen tablolardan yararlanılarak işletmenin
proforma bilanço ve gelir tablosu ile kar dağıtım tablosu hazırlanabilir. Finansal plan kısmında ayrıca
işletmenin ağırlıklı ortalama sermaye maliyetinin de hesaplanmasında yarar vardır. İş planında yapılan
hesaplamalarda ve hazırlanan tablolarda kullanılan varsayımlar, gerçekçi olmalıdır. Gerçekçi olmayan
varsayımlara dayandırılarak hazırlanan finansal tabloların geçerliliğinden ve inandırıcılığından
bahsedilemez. Bu bölümde hazırlanacak tabloların birbiri ile tutarlılığı da son derece önemlidir. Tablolar
arasında tutarsızlıkların olması iş planını değerlendirecek kişi ve kurumlar açısından iş planının
geçerliliğini yitirmesi anlamına gelecektir. Başka bir ifade ile bu bölümde yapılacak bir hata tüm iş
planının kabul edilebilirliğini ortadan kaldıracaktır.
Aktivite Planı
İş planının aktivite planı bölümünde işletmede planlanan ve sürdürülmekte olan aktivitelerin neler olduğu
ve bu aktivitelerin zamanlamasının ne olduğuna ilişkin bilgiler bir tablo şeklinde yer alır. Planda yer alan
aktivitelerden oluşan sütunun yanına günlük, haftalık ya da aylık bir zaman çizelgesi yerleştiriler ve ilgili
aktivitenin ne zaman başlayacağı ve ne kadar süre devam edeceği bu tabloda işaretlenir. Böylece iş
planını değerlendirenler tek bir tablo üzerinde işletme aktivitelerini, bunların zamanlamasını, ne kadar
süreceğini ve ne zaman bitirileceğine ilişkin bilgileri kolaylıkla görebilir. Aktivite planları işletme
faaliyetlerinin takibi için de kullanılabilecek hazırlanması kolay ve kullanılması etkinlik sağlayan bir
araçtır. İşletme yönetimi takip etmek istediği faaliyetleri aktivite planı içine alarak belirli aralıklar ile
faaliyetin kontrolünü ve zamanında tamamlanmasını sağlayabilir.
Ekler
İş planının ilgili bölümlerinde bahsedilmiş ancak o bölümlerde yer verilmesinin iş planını
değerlendirenlerin dikkatini dağıtacağı düşünülmüş, ayrıntılı bilgilerin, tabloların, öz geçmişlerin, resmi
belgelerin, şekillerin, proje çizimlerinin yer aldığı kısım iş planının ekler kısmıdır. Ekler isteğe bağlı bir
bölüm olduğundan istenir ise iş planına hiç ilave edilmeyebilir. Ancak iş planının etkinliği arttırılmak
isteniyor ise planda bahsedilen bilgilerin doğrulunu destekleyici belgelerin, tabloların ve görsel
malzemelerin ekler kısmında kullanılmasında yarar vardır.
211
FİZİBİLİTE RAPORU KAVRAMI VE AMAÇLARI
İşletmelerin amaçlarını gerçekleştirme ve varlıklarını devam ettirmede temel faktör olan yatırımların,
planlı bir yaklaşım benimsenmiş olsun ya da olmasın, beklenen sonuçları yaratabilmeleri için bilimsel
gelişmelerin ışığında daha öneri ya da proje aşamasında iken akılcı bir çerçevede hazırlanmaları ve
değerlendirilmeleri sınırlı kaynakların optimal kullanımı ve dağılımı için temel bir koşul olacağı açıktır.
Bu nedenle bir yatırım projesinin hazırlanma ve değerlendirilmesi çalışmalarında izlenecek yaklaşımın,
hem pek çok faaliyeti içerecek yatırım projesinin kendi içindeki bütünlüğünü hem de yatırım önerisinin
gelecekte içinde yer alacağı sektör ile ilişkisinin ve son olarak da ülke ekonomisinin işleyişini dikkate
alacak biçimde geniş ve bütüncül olması gerekir. Bir yatırım önerisinin başarısı her şeyden önce onu
çevreleyen ve işleyişine etki eden sosyo-ekonomik koşullarla etkileşimini uyum içinde düzenlemesine
bağlıdır.
Proje, bir konu etrafında düşüncelerin yoğunlaştırılması, sorunun çözüme kavuşturulması için tüm
ayrıntıların düşünülmesi ve uygulanacak yöntemlerin sistematik olarak belirlenmesi ve ortaya konulması
çabasıdır. Proje bir konu etrafında ayrıntılı ve sistematik düşünce olgusu olduğu kadar, mevcut bilgi ve ek
araştırmalar ile bir senteze ulaşma davranışıdır. Birçok kişi bir işi gerçekleştirirken yazılı olmasa da
kafasında bir proje yapar ve bu projeye göre hareket eder. Proje yapılması, karmaşık, uzunca bir zaman
dilimine yayılan, bir çok aşaması olan ve büyük harcamaları gerektiren işlerde kaynakların etkin
kullanılması için zorunludur.
Yatırım projesi, belirli bir üretim işini en az maliyetle gerçekleştirmek ve en yüksek ekonomik ve
teknik etkinliğe ulaşmak için, hangi malın hangi kapasitede ve nerede üretileceğinin, bilgi ve verilerin
sistematik kullanılması ile kararlaştırılması ve uygulamaya konulması davranışıdır. Yatırım projeleri, kıt
kaynaklarla en çok getiri veya fayda sağlamak amacıyla ilgili konuya ait tekil planlardır. Bu ifadeden
anlaşacağı gibi, akılcı biçimde yürütülen her ekonomik faaliyet bir proje kapsamında yer alır. Bu noktada
fizibilite (raporu) etüdünün tanımı, yatırım projeleri için kesin yatırım kararı alınmadan önce yapılması
düşünülen yatırımlarla ilgili olarak ekonomik, teknik ve finansal araştırmaların yapılarak söz konusu
yatırımın karlı olup olmadığını ortaya koyan çalışmalara fizibilite (raporu) etüdü denir şeklinde
yapılabilir.
Neden fizibilite raporları hazırlanır ?
Bir yatırım projesinin hazırlanması ve değerlendirilme çalışması ya da yaygın olarak bilinen diğer adı
ile "fizibilite etüdü" genel olarak üç temel amaç ile hazırlanır. Bu amaçlardan birincisi, makro ve mikro
bazda yatırım kararını verecek olanlar optimal kaynak kullanımı sağlamak amacı ile bir yatırım projesini
hazırlama ve değerlendirme çalışmasına ihtiyaç duyarlar. Bu açıdan fizibilite etüdü doğru yatırım alanının
kapısını açan ve yol gösteren bir rehberdir. İkinci olarak, hükümetler özel sektör yatırımlarını teşvik
etmek ve desteklemek amacı ile işletmelere yatırım teşvikleri ve krediler verirler. Ancak hükümetlerin
uzmanları, verilen bu teşvik ve kredilerin doğru yatırımlara aktarıldığından emin olmak ve zamanı
geldiğinde verilen kredileri geri ödeyebilecek niteliğe sahip yatırım önerileri olduğuna inanmak için talep
sahiplerinden yatırım önerilerine ilişkin bir fizibilite etüdü isterler. Son olarak, yatırımda bulunacak
işletmeler arzuladıkları yatırımlarını gerçekleştirmek için eğer bir finansman kuruluşundan dış finansman
(kredi) talebinde bulunuyorlarsa, akılcı finansman kuruluşları yatırım önerisinin talep edilen borcu ve
faizini zamanı geldiğinde ödeyebilecek nitelikte olduğunu önceden görmek ve emin olmak için bir
fizibilite etüdü (raporu) isterler.
www.kalkinma.com.tr/fizibilite-etudu.aspx
212
Fizibilite Raporu (Yatırım Projesi) Hazırlama Süreci
Projeler, genel bir planın parçalarıdır. Plan ve projeler arasında organik bir bağlantı mevcuttur. Plan,
çeşitli alan ve konuları ilgilendiren çok sayıda projenin ekonomik olarak değerlendirilmesi ve belirli amaç
doğrultusunda koordine edilmesinden oluşur. İşletmeler belirli amaçlarına ancak bir dizi yatırım
projelerini uygulayarak ulaşabilirler. Proje hazırlanması gelişme hedefinin son aşamasıdır. Planlama
çalışması uygulanacak projelerin başarı şanslarını önceden nesnel ölçülere göre değerlendirip aralarında
bir öncelik sıralaması yapmak durumundadır. Bu sıralamada kullanılacak nesnel kriterlere yatırım
ölçütleri adı verilir.
Planlama ile proje arasındaki ilişkiler ortaya konulurken iki önemli noktaya dikkat etmek gerekir.
Bunlar; Planda, ekonominin ve/veya işletmenin belirli bir zaman sürecindeki tüm faaliyetlerine ve
amaçlarına bütünleşik olarak bakılır. Projede ise söz konusu ekonomik faaliyetleri yürütecek, bu
faaliyetlerden sorumlu olacak ve bu faaliyetlere katkıda bulunacak birimler ölçütünde değerlendirmeler
söz konusudur. Planlama bir çeşit projeksiyon işlemidir. Başka bir ifade ile geleceği tahmin etme
işlemidir. Bunun için geçmişin verilerinden faydalanılır. Proje çalışmalarında ise geçmişin verileri
toplanır, değerlendirilir ve işletme planları ile uyumlu bir çalışma ortaya çıkarılır.
Yatırım projelerinin süreci incelendiğinde üç temel aşamadan söz etmek gerekir. Bunlar; proje fikri,
bir ya da bir kaç projenin hazırlanması ve yatırım kararının alınması. İşletme için öncelikle ortaya çıkan
ihtiyaca uygun proje fikrinin ortaya konulması gerekir. Proje fikri aşaması; bir mal veya hizmetin
üretilmesi ile ilgili çeşitli alternatiflerin geliştirilmesi, her alternatif ile ilgili gelirlerin ve harcamaların
hesaplanması ve mevcut alternatiflerin incelenerek daha önceden belirlenmiş bazı ölçütlere göre bir ön
elemenin yapılmasından oluşur. Mevcut proje fikirleri ön elemeye tabi tutulduktan sonra kalan proje fiki
ya da fikirleri için bir veya bir kaç projenin hazırlanması aşamasına geçilir. Bu aşamada; eldeki
alternatiflerin ekonomik, mali ve teknik açılardan değerlendirilmesi ve mümkün olan en iyilerin
belirlenmesi ile ölçülemeyen faktörlerin değerlendirilmesi yapılır. Sürecin son aşamasında ise işletme
yönetimi yatırım kararı alır.
Fizibilite Raporu içeriği
Fizibilite raporları genel ilke olarak ne kullanılmayan detayların olduğu gerektiğinden uzun ne de ihtiyaç
duyulan bilgilerin bulunmadığı gerekenden kısa hazırlanmalıdır. Bir fizibilite raporu sunuş ve özet
tablosundan sonra şu ana bölümlerden oluşur:
1.
Projenin tanımı
2.
Projenin yapılacağı ülkenin genel tanımı
3.
Yatırımın niteliğinin açıklanması
4.
Projelerin inceleme ve irdeleme raporu
5.
İş programı
6.
Firma profili
7.
Finansal analiz
8.
Sonuç
9.
Ekler
Projenin tanımı bölümü: Geliştirilen projenin kimler tarafından nerede yapılacağını ve içeriğinin
neleri kapsadığı hakkında bilgilerin verildiği bölümdür. Bu bölümde projenin yapılacağı yer, büyüklüğü,
yatırımın kimler tarafından yapılacağı, nasıl finanse edileceği alınması gereken izin ve belgelerin neler
olduğu konularında özet bilgiler verildikten sonra projenin yapılacağı ülke, şehir ve bölgeden de kısaca
bahsedilir.
Projenin yapılacağı ülkenin genel tanıtım bölümü: Projenin yapılacağı ülkenin yeri, jeo-politik
önemi, yüzölçümü, etnik ve dinsel yapısı, iklim yapısı, önemli kentleri ve başkenti hakkında genel
213
bilgilere ek olarak ülkenin siyasi geçmişi, yönetim şekli ve mevcut hükümet yapısı, siyasi sistem, partiler,
politik risk, üye olduğu önemli uluslararası kuruluşlar ve üyelik süreçlerinden bahsedilir. Bu bölümde
ayrıca ülkenin ekonomik yapısı başlığı altında ülkenin; para birimi, gayrisafi milli hasılası, iş gücü, bütçe
yapısı, endüstriyel üretimi, dış ticareti, doğal kaynakları, sanayisinin gelişmişliği, finansal kurum ve
kuruluşları, ülkede uluslararası düzeyde özel sektör uygulamaları için alınmış olan teşvik ve tedbirlerin
neler olduğu, ülkede yabancı kuruluşların yapmış olduğu ekonomik aktivitelerin neler olduğu hakkında
bilgi verilir. Son olarak bu bölümde projenin yapılacağı şehrin özellikle alt ve üst yapısı hakkında genel
bilgi verilerek, proje tedarikçilerinin kimler olabileceği hakkında araştırma bulgularından bahsedilmeli,
ayrıca kentin ekonomik ve sosyo-kültürel yapısı hakkında bilgi verilmelidir.
Yatırımın niteliğinin açıklanması bölümü: Bu bölümde proje finansmanının nasıl sağlandığı
ve/veya sağlanacağı, yatırımı yapacak işletmenin faaliyet gösterdiği alan veya alanlar, proje
uygulamasının nasıl yapılacağı, bu uygulama neticesinde yönetim ve işletme yapısında yapılması
düşünülen değişiklikler ile karşılaşılması muhtemel mali ve yönetsel problemlerin nasıl çözüleceği
hakkında bilgiler yer alır.
Projelerin inceleme ve irdeleme raporu bölümü: Projenin inceleme ve irdeleme raporu bölümü
projenin inşaat ve mimari açıdan teknik olarak irdelendiği bir bölümdür. Bu bölümde alt başlıklar olarak
mimari projenin genel olarak değerlendirilmesi, kullanım alanlarının metrekare listesi ve çizelgesi, metraj
ve keşifler, statik ve betonarme projeler, mekanik tesisat projeleri detaylı olarak yer alır. Mimari projenin
genel olarak değerlendirilmesinin yapıldığı bölümde; Mimari projenin uygulanacağı ülkenin ve şehrin
standartlarına uygunluğu hakkında bilgi verildikten sonra projenin mimari tasarımında çevredeki
yapıların konumları göz önünde bulunduruldu mu ? sorusu yanıtlanır. Daha sonra projenin
fonksiyonelliği ve teknolojiyi kullanım şekli anlatılarak, mimari projenin şehre katkısı ve neden böyle bir
projeye ihtiyaç duyulduğu ayrıntılı bir şekilde belirtilmelidir.
Mimari projeler bölümünde yer verilecek kullanım alanları metrekare listesi ve çizelgesi; proje çok
katlı ise her kat için ayrı ayrı olmak üzere katlarda bulunan ofislerin, asansörlerin, merdivenlerin, yangın
merdivenlerinin, yük asansörlerinin, wc, mutfak, arşiv odaları, toplantı ve yönetici odalarının ve diğer
özel kullanım alanlı bölümlerin adet ve metre kare büyüklükleri hakkında bilgi verilerek bu bilgiler bir
çizelge halinde projeye eklenir.
Mimari projeler bölümünde yer alan diğer bir bölüm de metraj ve keşiflerdir. Bu bölümde inşaat
imalatları ile ilgili seçilen mimari malzemelerin cinsinin, niteliğinin, kalitesinin, projede öngörülen
teknolojik malzeme kullanımının ve seçiminin yapı sınıfı ile uyumluluğu, malzeme seçimlerinin ulusal ve
uluslararası kriterlere uygun olup olmadığı ile proje metrajlarının inşaat alanı ile tutarlılığı kontrol
edilerek raporlanır.
Mimari projeler bölümü içerisinde son bölümde tesisat ve kurulacak teknik sistemler hakkında bilgi
verilir. Bu kısmın mekanik tesisat projeleri alt başlığında iklim şartları, yapıda uygulanacak; kullanma
suyu tesisatı, yangın suyu tesisatı, pis su ve yangın suyu tesisatı, radyatör ile ısıtma sistemi, ısıtma soğutma tesisatı, kanallı havalandırma tesisatı, egzost havalandırma tesisatı, otomatik kontrol tesisatı ile
ilgili teknik bilgiler verilir. Elektrik tesisatı projeleri kısmında; enerji temini ve güç tahminleri, yedek
enerji temini, aydınlatma tesisatı konularında açıklamalar yapılır. Ayrıca telefon tesisatı, yangın ihbar ve
alarm tesisatı, data sistemi, müzik yayın tesisatı ve yıldırımdan korunmak için yapılan topraklama tesisatı
ili ilgili bilgilere de mimari projeler bölümünde yer verilir.
İş programı bölümü: Fizibilite raporunun iş programı bölümünde proje için hazırlanan iş planları ile
birlikte bu iş planlarının ana unsurları irdelenir. Bu kapsamda, inşaatın başlamasından bitimine kadar
geçecek sürenin öngörülmesi ve bu süre içerisinde gerçekleştirilecek inşaat aşamaları tek tek belirtilir.
Firma profili bölümü: Fizibilite raporu hazırlanan yatırımın inşaat işlerini gerçekleştirecek olan
firma ve/veya firmaların tanıtılması ve her birinin o güne kadar gerçekleştirilmesinde görev aldıkları
proje ve yatırımların listesine firma profili bölümünde yer verilir.
birlikte bu iş planlarının ana unsurları irdelenir. Bu kapsamda, inşaatın başlamasından bitimine kadar
geçecek sürenin öngörülmesi ve bu süre içerisinde gerçekleştirilecek inşaat aşamaları tek tek belirtilir.
Finansal analiz bölümü: Hazırlanan fizibilite raporunun belki de en önemli bölümlerinden birisi
finansal analiz kısmıdır. Finansal analiz bölümü; yatırım tahmini, yatırımın finansmanı, amortismanlar,
yıllık işletme giderleri, gelir tahminleri, kar payı ödemeleri, kar ve zarar tahminleri, yatırımın nakit
akışları ile ekonomik değerlendirme kısımlarından oluşur.
214
Finansal analiz bölümünün yatırım tahmini kısmında, yatırım tutarının başka bir ifade ile proje
maliyetinin tahmin edilmesi çalışması yer alır. Bir yatırımın maliyeti sabit sermaye yatırımı adı verilen
tesisin kurulması için ihtiyaç duyulan kaynaklar ile kurulan tesisin çalıştırılması için ihtiyaç duyulan
işletme sermayesinden oluşmaktadır. Bir yatırımın finansman ihtiyacının hesaplanabilmesi için aşağıdaki
tablonun eksiksiz biçimde doldurulması gerekir.
Tablo 8.1: Yatırım Tutarı Tablosu
HARCAMA TÜRÜ
T
DÖVİZ
1. Etüd ve proje hazırlama giderleri
2. Patent, know-how vb. giderler
3. Arazi bedeli
4. Arazinin düzenlenmesi ve hazırlık yapıları
5. İnşaat işleri toplamı
a. Ana fabrika bina ve tesisleri
b. Yardımcı işletme bina ve tesisleri
c. Ambarlar
d. İdare binaları
e. Sosyal bina ve tesisler
f. Lojmanlar
g. İnşaat makinaları bedeli (kiralanmış ise kira bedeli)
h. Diğer inşaat işleri
6. Ulaştırma yatırımları
1- İç yollar
2- Bağlantı yolları
3- İskele ve istasyonlar
7. Ana fabrika makina ve donatımı
a. Yurtiçinden alınacak makina ve tesisler (kuruluş yerindeki maliyet bedelleriyle)
b. İthal edilecek makina ve tesisler
1- FOB değer
2- Sigorta ve dış navlun
3- Yurtiçi taşıma
c. Montaj
8. Yardımcı işletmeler makina ve donatım
a. Su
b. Elektrik
c. Yakıt
d. Buhar
e. Diğer tesisler (atıkların atılması vb.)
9. Taşıt araçları
10. İşletmeye alma giderleri
11. Genel giderler (vergi, resim, harç vb.)
12. Beklenmeyen giderler
13. Yatırım dönemi faizleri
SABİT YATIRIM TUTARI
__________________________
14. İŞLETME SERMAYESİ
a. Hammadde stokları
b. Mamul madde stokları
c. Yedek parça ve yardımcı madde stokları
d. Nakit ihtiyacı
GENEL YATIRIM TUTARI
__________________________
215
Yatırımın finansmanı kısmında, yatırım tutarının ne kadarının öz kaynaklar ile ne kadarının kredi ile
gerçekleştirileceği açıklanır. Yatırım için ön görülen finansman kaynaklarının tahmini maliyetleri
belirlendikten sonra yatırım için ağırlıklı ortalama sermaye maliyeti belirlenir. Eğer yatırımın
finansmanında yabancı sermaye kullanımı öngörüldü ise yatırım finansmanı kısmında yabancı sermaye
için faiz ve anapara geri ödeme tablosuna da yer verilir.
Proje için uygulanacak amortisman oranı, finansal analiz bölümünün amortismanlar kısmında
bulunur.
Finansal analiz bölümünün, yıllık işletme giderleri kısmında yer alacak işletme giderleri; proje ile
ilgili bakım, onarım, ısıtma, temizlik, mekanik kısımlarının işletilmesi giderleri, işletmenin personel
giderleri vb'den oluşur. Genellikle finansman giderleri hariç toplam yatırım maliyetinin belli bir oranı
işletmenin yıllık işletme gideri olarak öngörülür.
Finansal analiz bölümünde yer verilecek önemli bölümlerden birisi de gelir tahminleridir. İşletmenin
(projenin) asıl gelir unsuru satışlardır. Ancak projenin satış gelirleri dışında sağlayacağı gelirler varsa
bunların da gelir tahminleri kısmında belirtilmesi gerekir.
Finansal analiz bölümünde ortaklara ödenecek tahmini kar payları, kar payı ödemeleri kısmında,
projenin işletilmesiyle ortaya çıkacak tahmini kar ve zarar tahminleri, kar ve zarar tahminleri kısmında
yer alır. Bu açıklamalardan sonra yatırımın nakit akışı tablo olarak verilir.
Finansal analiz bölümünün son kısmında ekonomik değerlendirme yapılır. Ekonomik değerlendirme
kısmında projenin, geri dönüş oranı, geri dönüş süresi, iç verim oranı, net bugünkü değeri vb.
değerlendirme yöntemleri ile yapılmış hesaplamalar bulunur.
Sonuç bölümü: Fizibilite raporunun sonuç kısmında raporun özeti dışında genel olarak projenin
kabul edilebilirliği hakkında karar da bulunur.
Ekler bölümü: Fizibilite raporunda verilmesinde fayda olduğu düşünülen bilgi, tablo, çizelge vb.
ekler bölümünde yer alır.
FİZİBİLİTE RAPORLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ
Gerek iş planları gerekse fizibilite raporları tamamlandıktan sonra hazırlanan çalışmaların finansal açıdan
değerlendirilmesi gerekir. Çünkü işletmelerin finansal kaynakları ne kadar geniş olursa olsun bütün
yatırım projelerini gerçekleştirmesi mümkün değildir. Bu nedenle işletmeler sınırlı kaynakların kullanımı
bakımından birbiri ile rekabet halinde bulunan yatırım teklifleri arasında bir seçim yapmak bunları önem
derecesine göre sıralamak ve bazı yatırımlardan da vazgeçmek zorundadır. İşletmeler kaynakların
alternatif kullanış alanları arasında bir seçim yapabilmek ve kaynakları amaca uygun en iyi sonuçlar
verebilecek yatırımlara tahsis edebilmek için projelerini değerlendirip karara varmak durumundadırlar.
Yatırım kararının verilmesinden önce yatırım tekliflerinin önceliklerine göre sıralanması gerekir, bu
sıralama yapılırken kullanılacak objektif bir kriterin olması şarttır. Bu kriter aynı zamanda, doğru bir
karara varılabilmesi için gerekli bilgileri tek bir rakamda toplayabilmeli, yatırımın geri ödeme süresini
belirleyebilmeli, hesaplaması kolay ve hızlı yapılabilir olmalıdır.
Belirli bir sistematik içerisinde hazırlanan fizibilite raporları ve iş planlarında öngörülen nakit
akımlarının finansal karlılık açısından değerlendirilmesi gerekir. Alternatif yatırım önerilerini
karşılaştırmada kullanılan yöntemleri çeşitli şekillerde sınıflandırmak mümkündür. En çok kabul gören
sınıflandırma biçimi, yöntemlerin paranın zaman değerini dikkate alıp almamasına göre yapılan
sınıflandırmadır. Bu sınıflandırmaya göre değerleme yöntemleri statik ve dinamik yöntemler olarak ikiye
ayrılabilir.
Kullanılan değerlemeye yöntemlerine göre yatırım tekliflerinin öncelikleri değişmekte midir ?
sorusuna cevap olabilmesi için aşağıda yatırım tutarları ve yıllar itibariyle gelirleri bulunan yatırım
tekliflerini ilgili yöntemler açıklanırken değerlendirilecektir.
216
Tablo 8.2: Yatırım Teklifleri
Yatırım
Tutarı
1. Yıl
2. Yıl
3. Yıl
4. Yıl
5. Yıl
6. Yıl
7. Yıl
8. Yıl
P1
40.000
10.000
10.000
10.000
10.000
10.000
10.000
10.000
10.000
P2
40.000
20.000
20.000
4.000
4.000
4.000
2.000
2.000
2.000
P3
80.000
16.000
16.000
16.000
16.000
16.000
16.000
16.000
16.000
P4
80.000
80.000
4.000
4.000
4.000
0
0
0
0
9. Yıl
10. Yıl
10.000 10.000
2.000
2.000
16.000 16.000
0
0
STATİK YÖNTEMLER
Paranın zaman değerini dikkate almayan yöntemlerin sayısı oldukça fazladır. Geri ödeme süresi yöntemi,
ortalama yıllık net karın girişimin yatırım tutarına oranı yöntemi, yıllık ortalama karın girişimin ortalama
yatırım tutarına oranı yöntemi, masrafa oranla gelir yöntemi, masraf karşılaştırma yöntemi, kontrol
suretiyle sıralama yöntemi statik yöntemlere örnek verilebilir.
Statik yöntemler arasında uygulamada en çok kullanılanları; geri ödeme süresi yöntemi, ortalama
yıllık net karın girişimin yatırım tutarına oranı yöntemi, yıllık ortalama karın girişimin ortalama yatırım
tutarına oranı yöntemidir.
Geri ödeme süresi yöntemi: Geri ödeme süresi yöntemi, yatırım tekliflerinin değerlendirilmesinde
çok sık kullanılan bir yöntemdir. Geri ödeme süresi, bir yatırımın vergiden sonraki yıllık gelirleri ile
amortismanlar toplamının, kaç dönem sonra o yatırım için katlanılan fon çıkışına eşit olacağını gösteren
süre şeklinde tanımlanabilir. Bu yöntem kendini hızla amorti eden, başka bir ifade ile geri ödeme süresi
en kısa olan yatırıma öncelik vermektedir.
Yatırım tekliflerinin değerlendirilmesinde geri ödeme süresi yöntemi, hesaplama tekniği bakımından
kolay olduğu için yaygın bir şekilde kullanılmaktadır. Özellikle likidite güçlüğü ile karşı karşıya bulunan
işletmelerde ve gelirin elde edilmesinde risk oranı yüksek olan yatırım alternatiflerinin
değerlendirilmesinde bu yöntem büyük ölçüde uygulama alanı bulmaktadır.
Bu yöntem yatırım teklifinin karlılığını ölçmez. Karlılık başlangıç yatırım tutarı geri geldikten sonraki
gelirlerin büyüklüğüne bağlıdır. Fakat geri ödeme süresi yönteminde, geri ödeme süresinden sonraki
gelirler dikkate alınmaz. Başka bir ifade ile geri ödeme süresi yöntemi yatırımın ekonomik ömrünü ve
ekonomik ömrü sonundaki değeri (hurda değeri) dikkate almamaktadır.
Geri ödeme süresi yöntemi aşağıdaki konulardan dolayı eleştiri almaktadır.
•
Geri ödeme süresi yöntemi, likiditeye gereğinden fazla önem vermektedir.
•
Yatırımın riski sınırlı ölçülerde görülebilmektedir. Geri ödeme süresi kısa olan proje, işletme
belirsizlikten daha önce kurtulduğu için daha az riskli kabul edilir.
•
Geri ödeme süresi yöntemi, geri ödeme süresinden sonra yatırımın gelirini hesaba
katmamaktadır. Eğer yatırımın geri ödeme süresinden sonra az yada çok gelir getirme özelliği
taşıyorsa, bu gelirler değerleme dışı kalmaktadır.
•
Geri ödeme süresi statik bir yöntemdir dolayısıyla paranın zaman değerini dikkate almaz. Bu
yöntemde bugün elde edilecek gelir ile gelecekte elde edilecek gelir arasında bir farklılık yok
kabul edilmektedir.
Daha önce verilen yatırım teklifleri geri ödeme süresi yöntemi ile değerlendirilir ise aşağıdaki
sonuçlar elde edilir.
217
Elde edilen sonuçlara göre P 4 yatırımı diğer yatırım tekliflerine göre daha kısa sürede geri ödemeyi
gerçekleştirdiği için tercih edilecektir. Örnekteki dört proje geri ödeme süresi yöntemine göre sıralanır
ise; P4, P2, P1 ve P3 sıralaması oluşacaktır.
Ortalama yıllık net karın yatırım tutarına oranı yöntemi: Ortalama yıllık net karın yatırım tutarına
oranı yönteminde projenin sağlayacağı ortalama net nakit girişleri projenin maliyetine oranlanır.
TOrtalama yıllık net karın yatırım tutarına oranı yöntemi kolay hesaplanabilen bir yöntemdir. Ancak
hesaplama sırasında net kar belirlenirken, amortismanlar işletmenin yıllık karından indirilmelidir.
Bununla birlikte vergiler yıllık kardan indirilmez. Başka bir ifade ile hesaplamada kullanılan kar rakamı
amortismanlar düşüldükten sonra vergi öncesi kardır. Bu oranın hesaplanmasında yaşanan başka bir
sıkıntı da faiz ödemelerinden kaynaklanmaktadır. Bu konuda iki görüş bulunmaktadır. Bu görüşlerden
birincisi net kar hesaplanırken faiz giderleri kar rakamından düşülür. Bununla birlikte yatırımda yabancı
sermaye kullanıldığı düşünülerek yatırım tutarından kullanılan yabancı sermaye miktarı da düşülür ve
hesaplanan net kar ve yatırım tutarının kalan kısmı üzerinden hesaplama yapılır. İkinci görüş ise net kar
rakamının hesaplanmasında faiz giderlerinin kar rakamından düşülmemesini savunur. Faiz giderleri kar
rakamından düşülmediği için oranın paydasında bulunan yatırım tutarı rakamında da bir değişiklik
yapılmaz. Ortalama yıllık net karın yatırım tutarına oranı statik bir yöntem olup paranın zaman değerini
dikkate almamaktadır. Ancak işletmenin yatırımı için almış olduğu kredinin vade ve ödeme koşullarına
göre faiz tutarları değişiklik gösterecektir. Faiz giderlerinin ortalama net kardan düşülerek yapılacak
hesaplama, yatırım tekliflerinin anlamlı bir şekilde karşılaştırılmasına izin vermemektedir.
Örneğimizdeki proje tekliflerini yönteme göre değerlendirecek olursak aşağıdaki sonuçları elde
ederiz.
Elde edilen sonuçlara göre ortalama getirisi en yüksek proje olan P4 projesi seçilecek projedir.
Projeleri öncelik sırasına dizmek gerekirse projeler; P4, P1,P3 ve P2 şeklinde sıralanacaktır.
Ortalama net karın yatırım tutarına oranı yöntemi, diğer statik yöntemler gibi paranın zaman değerini
dikkate almamakta, yatırım harcamaları ve yıllık karları birbirinden farklı projeler arasında hatalı tercihler
yapılmasına neden olmakta, farklı amortisman hesaplama yöntemleri kullanıldığında yıllık karların
hesaplanmasında farklılıklara neden olmakta ve son olarak zaman içinde ortaya çıkan proje için yapılacak
harcamalar dikkate alınamadığı için ciddi şekilde eleştirilmektedir.
218
Ortalama yıllık karın ortalama yatırım tutarına oranı yöntemi: Ortalama yıllık karın ortalama
yatırım tutarına oranı yöntemi, ortalama yıllık karın ortalama yatırım tutarına bölünmesi ile bulunur.
Projeler arasında seçim yapılmak istenildiğinde yatırım karlılığı en yüksek olan proje ilk tercih edilecek
proje olur. Ortalama yıllık karın ortalama yatırım tutarına oranı aşağıdaki eşitlik yardımıyla bulunur.
Eşitlikte;
K : Yıllık kar
n : Projenin faydalı ömrü
H : Projenin hurda değeri
S : İşletme sermayesidir.
F: Sabit sermaye
Ortalama yıllık karın ortalama yatırım tutarına oranı yöntemi statik bir yöntem olmasından dolayı
paranın zaman değerini dikkate almamaktadır. Yine bir önceki yöntemde olduğu gibi farklı amortisman
yöntemlerinin kullanılması durumunda ortalama yıllık karın yatırım tutarına oranı yöntemi yanıltıcı
sonuçlar verebilmektedir. Hesaplamaya katılan hurda değerin de gelecekte ne olacağının objektif değerler
ile belirlenmesi de yöntemdeki başka bir sorundur.
Statik ve dinamik yöntemler arasındaki farklılık nedir?
DİNAMİK YÖNTEMLER
Dinamik yöntemler ya da diğer adıyla iskonto edilmiş nakit akışları yöntemleri, statik yöntemlerin en
büyük sakıncası olan paranın zaman değerini dikkate almamasından kaynaklanan sıkıntıyı ortadan
kaldırarak farklı büyüklükte ve birbirinden farklı ekonomik ömürlere sahip yatırım projelerinin
değerlendirilmesine imkan vermektedir. En yaygın şekilde kullanılan dinamik yöntemler; net bugünkü
değer yöntemi, iç karlılık oranı yöntemi ve karlılık endeksi yöntemidir..
Net bugünkü değer yöntemi: Bir yatırım teklifinin bugünkü değeri, projeye ait nakit girişlerinin
belirli bir iskonto oranı ile iskontoya tabi tutularak bulunan bugünkü değerinden nakit çıkışlarının
bugünkü değerinin düşülmesiyle hesaplanır. Projenin kabulü için çıkan sonucun pozitif olması gerekir.
Negatif çıkan yatırım projelerinden vazgeçilir. Yatırımın bugünkü değeri için sözü edilenler aşağıdaki
eşitlik ile gösterilebilir.
Eşitlikte;
NBD: Net bugünkü değer
: Projeye ait nakit girişlerini
i : İskonto oranını
C : Projenin nakit çıkışlarını
t : Zamanı ifade etmektedir.
Projenin net bugünkü değeri sıfırdan büyük olduğu zaman proje kabul aksi halde reddedilir. Projenin
net bugünkü değeri ne ölçüde büyükse işletmenin faaliyetlerinden elde edeceği katma değeri o ölçüde
artar. Bu durum eğer işletme halka açıksa hisse senetleri pazarına da yansır ve işletmenin hisse
senetlerinin değerini yükselir. Bu durum işletmenin pazar değerinin yükselmesi anlamına gelir dolayısıyla
işletme ortaklarının varlıkları da artmış olur.
Net bugünkü değer yöntemi ile yatırım teklifleri değerlendirilirken dikkat edilmesi gereken önemli
kriterler de mevcuttur. Bu kriterlerin başında işletmenin yatırım harcamalarını ve nakit girişlerini
indirgemede kullanılan iskonto oranı gelir. İskonto oranının düşük ya da yüksek belirlenmesi yatırım
219
tekliflerinin kabul ya da reddini etkilemekte, yatırım teklifleri arasındaki sıralamayı değiştirmektedir.
Yüksek iskonto oranı belirlenmesi durumunda, ekonomik ömürlerinin ilk yıllarında diğer yatırım
tekliflerine oranla daha yüksek nakit girişi sağlayan projeler öne çıkarken, iskonto oranının düşük
belirlenmesi durumunda nakit girişlerinin zaman içindeki dağılımı yerine nakit girişlerinin mutlak tutarı
önem kazanmaktadır. Bu nedenle net bugünkü değer yönteminde iskonto oranı belirlenirken; benzer
yatırımlardaki karlılık oranı, yatırımın taşıdığı risk, işletmenin ortalama sermaye maliyeti, işletmenin
ortalama karlılık oranı, yatırmcının beklediği getiri oranı, yatırımdan beklenen minimum verim,
sermayenin alternatif maliyeti (fırsat maliyeti), işletmenin temettü (karpayı) politikası, sermaye
piyasasının gelişmişlik düzeyi, işletmenin dış kaynak ihtiyacı ile işletmenin sahip olduğu ticari itibarın
dikkate alınması gerekir.
Net bugünkü değer yönteminde (NBD) dikkat edilmesi gereken baka bir kriter de yatırımın ekonomik
ömrü sonundaki hurda değerinin olup olmadığıdır. Bir çok yatırımın ekonomik ömrü sonunda az ya da
çok bir hurda değeri (kalıntı değeri) vardır. Bu değer var ise bu değerin net bugünkü değer hesabına
katılması gerekir. Yatırımdan kalan hurdalar satıldığında işletmeye gelir sağlayacağı için bu değerin
yatırımın getirisi olarak düşünülmesi gerekir. Yatırımın hurda değeri (H) yukarıda verilen eşitliğe ilave
edilir ise eşitlik aşağıdaki gibi olacaktır.
Net bugünkü değer (NBD) yönteminde iskonto oranı genellikle işletmenin ağırlıklı ortalama sermaye
maliyetinden daha yüksek bir değer olarak belirlenir.
İskonto oranının ağırlıklı ortalama sermaye maliyetinden büyük
olmasının istenmesinin nedeni nedir ?
Net bugünkü değer yönteminin de diğer değerleme yöntemleri gibi bir takım üstünlükleri ve
sakıncaları vardır. Net bugünkü değer yönteminin diğer değerleme yöntemlerine göre üstünlükleri şu
şekilde sayılabilir.
•
Net bugünkü değer yöntemi dinamik bir yöntemdir. Diğer bir ifade ile paranın zaman değerini
dikkate alır.
•
Net bugünkü değer yönteminde yatırım teklifinin taşıdığı risk iskonto oranı farklılaştırılarak
kolaylıkla hesaplamalara katılabilir.
•
Nakit giriş ve çıkışlarının hesaplanmasında kullanılan iskonto oranı, yatırım teklifinin finansman
imkanları ve finansman maliyetleri göz önüne alınarak belirlenebildiği için, net bugünkü değer
yönteminde yatırımın finansmanı konusu maliyet yönüyle hesaba katılmaktadır.
•
Net bugünkü değer yönteminin üstünlükleri yanında bir takım sakıncaları da bulunmaktadır. Bu
sakıncalar şu şekilde sıralanabilir:
•
Net bugünkü değer yönteminde, iskonto oranı önceden belirlenmekte ve değişmeyeceği kabul
edilmektedir. Ekonomik ömürleri uzun olan yatırım tekliflerinin ekonomik ömürleri boyunca
sabit bir iskonto oranı ile değerlendirilmesi çok doğru değildir. Her ne kadar ortalama bir iskonto
oranı ya da farklı yıllarda farklı iskonto oranları kullanılarak yöntemin bu sakıncası ortadan
kaldırılmaya çalışılsa da uzun ekonomik ömürlerde gelecekteki iskonto oranının belirlenmesinde
tutarlılığı sağlamanın güçlüğü nedeni ile yöntemin güvenilirliğine gölge düşmektedir.
•
Farklı büyüklükteki yatırım projelerinin karşılaştırılmasında net bugünkü değer yöntemi uygun
bir yöntem olarak gözükmemektedir.
•
Net bugünkü değerin sıfır çıkması durumunda yatırım teklifi için harcanacak nakitler ile yatırım
teklifinden elde edilecek nakitler birbirine eşit olmaktadır. Bu durumda iskonto oranı ortalama
sermaye maliyetini içerdiği için yatırım teklifinin kabul edilmesi düşünülmektedir.
220
Daha önce yatırım tutarları ve nakit girişleri verilen dört proje teklifi için % 20 iskonto oranı ile net
bugünkü değer yöntemine göre bir değerlendirme yapılacak olur ise nasıl bir sonuç elde edileceğini
inceleyelim.
P1 teklifi için :
veriler eşitlikte yerine
konulabileceği gibi bugünkü değer tablosundan da yararlanılabilir. %20 iskonto oranına ilişkin bugünkü
değer tablosundaki değerler aşağıda verilmiştir.
20%
1 yıl
2 yıl
3 yıl
4 yıl
5 yıl
6 yıl
7 yıl
8 yıl
9 yıl
10 yıl
0,833
0,694
0,579
0,482
0,402
0,335
0,279
0,233
0,194
0,162
P1 teklifi için nakit girişlerinin bugünkü değeri : 10.000 (0,833) + 10.000 (0,694) + 10.000 (0,579) +
10.000 (0,482) + 10.000 (0,402) + 10.000 (0,335) + 10.000 (0,279) + 10.000 (0,233) + 10.000 (0,194) +
10.000 (0,162) = T41.933
P1 teklifi için nakit çıkışlarının bugünkü değeri : T40.000
P 1 teklifinin net bugünkü değerini bulmak için, nakit girişlerinin bugünkü değerinden nakit
çıkışlarının bugünkü değeri çıkarılır ise;
NBD = 41.933 - 40.000
P 1 NBD = T1.933 bulunur. Bulunan değer pozitif olduğu için P1 projesi kabul edilecektir. Başka bir
ifade ile P 1 projesi %20 karlılık oranını sağlayabilmektedir. Bu nedenle proje kabul edilecektir. P1 proje
teklifi için yapılan işlemler diğer projeler için de yapılır ise aşağıdaki sonuçlar elde edilecektir.
P 2 teklifi için nakit girişlerinin bugünkü değeri : 20.000 (0,833) + 20.000 (0,694) + 4.000 (0,579) +
4.000 (0,482) + 4.000 (0,402) + 2.000 (0,335) + 2.000 (0,279) + 2.000 (0,233) + 2.000 (0,194) + 2.000
(0,162) = T38.805
P 2 teklifi için nakit çıkışlarının bugünkü değeri : T40.000
P 2 teklifinin net bugünkü değerini bulmak için, nakit girişlerinin bugünkü değerinden nakit
çıkışlarının bugünkü değeri çıkarılır ise;
NBD = 38.805 - 40.000
P 2 NBD = T- 1.195 bulunur. Bulunan değer negatif olduğu için P 2 projesi kabul edilmeyecektir.
Başka bir ifade ile P 2 projesi %20 karlılık oranını sağlayamamaktadır. Bu nedenle proje reddedilecektir.
P 3 teklifi için nakit girişlerinin bugünkü değeri : 16.000 (0,833) + 16.000 (0,694) + 16.000 (0,579) +
16.000 (0,482) + 16.000 (0,402) + 16.000(0,335) + 16.000 (0,279) + 16.000 (0,233) + 16.000 (0,194) +
16.000 (0,162) = T67.093
P 3 teklifi için nakit çıkışlarının bugünkü değeri : T80.000
P 3 teklifinin net bugünkü değerini bulmak için, nakit girişlerinin bugünkü değerinden nakit
çıkışlarının bugünkü değeri çıkarılır ise;
NBD = 67.093 - 80.000
P 3 NBD = T- 12.907 bulunur. Bulunan değer negatif olduğu için P 3 projesi kabul edilmeyecektir.
Başka bir ifade ile P 3 projesi %20 karlılık oranını sağlayamamaktadır. Bu nedenle proje reddedilecektir.
P 4 teklifi için nakit girişlerinin bugünkü değeri : 80.000 (0,833) + 4.000 (0,694) + 4.000 (0,579) +
4.000 (0,482) = T73.687
P 4 teklifi için nakit çıkışlarının bugünkü değeri : T80.000
P 4 teklifinin net bugünkü değerini bulmak için, nakit girişlerinin bugünkü değerinden nakit
çıkışlarının bugünkü değeri çıkarılır ise;
221
NBD = 73.687 - 80.000
P 4 NBD = T- 6.313 bulunur. Bulunan değer negatif olduğu için P 4 projesi kabul edilmeyecektir.
Başka bir ifade ile P 4 projesi %20 karlılık oranını sağlayamamaktadır. Bu nedenle proje reddedilecektir.
Net bugünkü değer yöntemine göre örneğimizdeki dört proje teklifinden sadece P 1 projesi kabul
edilmiş, diğer proje teklifleri reddedilmiştir. Çünkü P 1 projesi dışındaki projeler işletmenin istediği,
beklentisi olan en az % 20 'lik getiriyi işletmeye sağlayamamaktadır.
P 4 projesindeki yatırımın 4. yıl sonunda T20.000 hurda değeri olsa, P
4 proje teklifi kabul edilebilir mi ?
İç karlılık oranı yöntemi: İskonto edilmiş nakit akımları yöntemi olarak da adlandırılan iç karlılık
oranı yöntemi yatırımcıların yöntemi olarak da ifade edilmektedir. Net bugünkü değer yöntemine çok
benzeyen iç karlılık yönteminde, projenin nakit giriş ve çıkışlarından yararlanılarak projenin iç karlılık
oranı hesaplanmaya çalışılır. İç verim oranı da denilen bu oran projenin nakit giriş ve çıkışlarının
bugünkü değerlerini birbirine eşitleyen orandır. Net bugünkü değer yönteminde değerlemeyi yapanlar
tarafından belirlenen iskonto oranı, iç karlılık oranı yönteminde her bir proje için, projenin kendi iskonto
(verim) oranının hesaplanması şeklinde bulunmaktadır. İç karlılık oranı yönteminde her bir proje için
kendisine özgü bulunan iç karlılık oranları birbirleri ile ve/veya işletmenin ağırlıklı ortalama sermaye
maliyeti ile karşılaştırılarak projenin kabul ya da reddine karar verilir.
İç karlılık yöntemi eşitlik yardımı ile gösterilmek istenir ise aşağıdaki eşitlikten yararlanılır.
Eşitlikte F, projenin sağladığı nakit girişlerini, H, projenin hurda değerini, C ise projenin gerektirdiği
nakit çıkışlarını göstermektedir. Eşitlikte ki ( i ) ise iç karlılık oranını göstermektedir.
İç karlılık oranı yöntemi, net bugünkü değer yöntemi gibi bugünkü değer kavramlarını
kullanmaktadır. Ancak proje teklifinin değerlendirilmesinde iskonto oranının rastgele seçimine izin
vermemektedir. İç karlılık oranı yöntemi projenin nakit giriş ve çıkışlarını birbirine eşitleyen iskonto
oranının bulunmasını istemektedir. Bahsedilen iskonto oranının bulunması ancak deneme yanılma
yöntemi ile mümkün olabilmektedir. Bu noktada enterpolasyon kavramından da bahsetmekte yarar vardır.
İstatistiksel bir yöntem olan enterpolasyon; gruplandırılmış bir serinin bilinen değerlerine dayanarak,
bilinmeyen değerlerin hesaplanmasıdır şeklinde tanımlanır.
Verileri daha önce verilmiş olan projelerden P 1 ve P 4 projelerinin iç karlılık oranları hesaplanmak
istenir ise yapılacak hesaplama şu şekilde olacaktır.
Nakit
Akımı
20%
Şimdiki
Değer
24%
Şimdiki
Değer
0 -40.000
1
10.000
2
10.000
3
10.000
4
10.000
5
10.000
6
10.000
7
10.000
8
10.000
9
10.000
10 10.000
1
0,833
0,694
0,579
0,482
0,402
0,335
0,279
0,233
0,194
0,162
-40000
8333
6940
5790
4820
4020
3350
2790
2330
1940
1620
1
0,806
0,65
0,524
0,423
0,341
0,275
0,222
0,179
0,144
0,116
-40000
8060
6500
5240
4230
3410
2750
2220
1790
1440
1160
Yıl
Toplam
1933
222
-3200
İç karlılık Oranı =
1,50
P 1 projesinin iç karlılık oranı = % 20 + % 1,5 = % 21,50
Yıl
Nakit
Akımı
10%
Şimdiki
Değer
14%
Şimdiki
Değer
0
80.000
1
-80000
1
-80000
1
80.000
0,909
72720
0,877
70160
2
4.000
0,826
3304
0,769
3076
3
4.000
0,751
3004
0,675
2700
4
4.000
0,683
2732
0,592
2368
Toplam
İç karlılık Oranı =
1760
-1696
2,08
P 4 projesinin iç karlılık oranı = % 10 + % 2,03 = % 12,03
Örneklerimizden P1 projesinin iç karlılık oranı %21,5 P4 projesinin iç karlılık oranı ise %12,03
olduğundan, işletme tarafından P1 projesi seçilecek olan projedir. İç karlılık oranı yöntemi teklif edilen
yatırımların hangisinin kabul edilip hangisinin kabul edilmeyeceğini veya projelerin iç karlılık oranlarına
göre sıralanmasında kullanılır. İç karlılık oranı yöntemi, geçmiş verilere uygulayarak işletmenin
başarısının endüstri ortalamasına göre karşılaştırmalı olarak saptanmasını sağlar. Yatırım yapıldıktan
sonra da bir projenin sonuçlarını ölçmek için bu yöntemden yararlanılır. Bir makinenin yenilenip
yenilenmemesi konusunda karar verirken kullanılabilen iç karlılık oranı yöntemi, birleşme ve satın alma
kararlarında, bazı işlerin işletme tarafından yapılması ya da dışarıya yaptırılması ile ilgili kararlarda da
kullanılabilir.
İç karlılık oranı üç nedenden dolayı proje tekliflerinin değerlendirilmesinde önem taşır. Bunlardan ilki
iç karlılık oranı projenin beklenen getiri oranıdır. İkincisi, eğer projenin iç karlılık oranı sermaye
maliyetinden yüksek ise proje kendi sermaye maliyetini karşıladıktan sonra işletmeye belirli bir gelir
sağlamış olacaktır. Son olarak da projenin getiri oranı sermaye maliyetinden daha küçük ise projenin
kabul edilmesi işletmeyi belirli bir kayba uğratacak, işletmenin varlıkları azalacaktır. Başka bir ifade ile iç
karlılık oranın başabaş özelliği proje taleplerinin değerlendirilmesinde bu yöntemi farklı, faydalı ve
önemli kılmaktadır.
İç karlılık oranı yönteminin üstünlüklerinin yanında eleştiri aldığı sakıncalı özellikleri de
bulunmaktadır. İç karlılık oranı yönteminin sakıncaları şunlardır:
•
Yatırımın tesis süresinin ve ekonomik ömrünün uzun olduğu ve yatırımın ekonomik ömrü
boyunca nakit akışlarının dalgalanma gösterdiği durumlarda, iç karlılık oranının hesaplanması
zorlaşmaktadır.
•
Almaşık veya alternatif yatırım projelerinin değerlendirilmesinde, iç karlılık oranı yönteminin
kullanılması, hatalı yatırım projelerinin seçimine neden olabilmektedir.
•
Nakit girişleri ekonomik ömür boyunca dalgalanma göstererek zaman zaman pozitif zaman
zaman negatif değerler alan projelerinde birden fazla iç karlılık oranı hesaplanabilmekte bu da
hatalara neden olmaktadır. Bu durum nakit akımlarının negatif olduğu dönemdeki negatif nakit
akımının, o döneme en yakın pozitif nakit akımının olduğu döneme yansıtılarak ortadan
kaldırılmasıyla giderilmeye çalışılmaktadır.
Karlılık endeksi yöntemi: Paranın zaman değerini dikkate alan değerleme yöntemleriden biri olan
karlılık endeksi yöntemi fayda maliyet oranı olarak da isimlendirilmektedir. Karlılık endeksi yöntemi;
projenin nakit girişlerinin bugünkü değerinin, nakit çıkışlarının bugünkü değerine bölünmesi ile
hesaplanır. Proje teklifinin kabul edilme şartı işlem sonucunun birden büyük olmasıdır. Bu durum eşitlik
eşitlik yardımıyla gösterilirse aşağıdaki eşitliğe ulaşılır.
223
Eşitlikte; KE, karlılık endeksini,
nakit girişlerinin bugünkü değerini, C nakit çıkışlarını
göstermektedir. Nakit çıkışları birden fazla dönemi kapsar ise nakit çıkışlarının da nakit girişleri gibi
bugünkü değeri bulunmalıdır.
Karlılık endeksi, net bugünkü değer yönteminin değiştirilmiş bir şeklidir. Yatırım tutarı farklı
büyüklükteki projelere uygulanabilen karlılık endeksinin bu özelliği, karlılık endeksi yöntemini net
bugünkü değer yöntemine göre üstün kılmaktadır.
Nakit akımları normal ve bağımsız yatırım projelerinin değerlendirilmesinde karlılık endeksi ve net
bugünkü değer yöntemi birbiri ile benzer sonuçlar verir. Ancak karlılık endeksi yöntemi kullanılarak,
birinin kabul edilmesi ile diğerinin reddedileceği almaşık yatırım projeleri arasında seçim yaparken,
özellikle, almaşık yatırım projelerinin ilk yatırım tutarları arasında büyük farklılıklar varsa, çeşitli
sorunlar ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle, ilk yatırım harcamaları farklı olan almaşık yatırım projelerinin
değerlendirilmesinde, sermaye kısıtlaması yoksa, net bugünkü değer yöntemi kullanılmalıdır. Eğer
sermaye kısıtlaması varsa, karlılık endeksi yönteminin kullanılması daha doğru olacaktır.
Yıllık eşdeğer gider yöntemi: Yıllık eşdeğer gider yöntemi de paranın zaman değerini dikkate alan
dinamik yöntemlerden birisidir. Ancak bu yöntemi diğer dinamik yöntemlerden farklı kılan, bu yöntemde
projelerin elde ettikleri gelir incelenmemesi, projelerin giderleri açısından değerlemeye tabi tutulmasıdır.
Yıllık eşdeğer gider yönteminde projelerin yıllık eşdeğer giderleri hesaplanarak, eşdeğer gideri en düşük
olan proje teklifinin seçimi yapılmaktadır.
Yatırım projesinin yıllık gideri, işletme giderleri ile yatırım tutarının bir yıla düşen payının toplamına
eşittir. Yıllık eşdeğer gider yönteminde önemli olan yatırım tutarının her yıla karşılık gelen gider payının
bulunmasıdır. Yatırım tutarının her yıla karşılık gelen gider payının bulunması için aşağıdaki eşitlikten
yararlanılır.
Eşitlikte;
GP: Yatırım tutarının bir yıla düşen payı
C : Yatırım tutarı
i : İskonto oranını göstermektedir.
Yıllık eşdeğer gider yöntemi özellikle, kısıtlı işletme sermayesi olup yatırım projesinin işletme
giderlerini karşılama konusunda endişe duyan işletmelerin seçtikleri gider odaklı bir yöntemdir.
Örneğin, T80.000 yatırım tutarlı bir projenin olduğunu varsayalım. Yatırımın ömrü 15 yıl olsun.
Yıllık işletme giderleri T12.000 ve iskonto oranı %10 olduğunda, işletmenin yıllık işletme giderleri
toplamı ne olacaktır ?
Sorudaki veriler, eşitlikte yerine konulur ise;
olarak bulunur.
İşletmenin yıllık işletme giderleri ise;
12.000 + 10.512 = T22.512 olacaktır.
224
Proje tekliflerini değerlendirerek hangi projenin gerçekleştirileceğine karar vermek gerekmektedir. Bu
amaçla geliştirilmiş farklı değerleme yöntemleri bulunmaktadır. Bu değerleme yöntemlerinin her birinin
farklı üstünlükleri ve farklı sakıncaları bulunmaktadır. İşletmeler açısından telafisi güç belki de imkansız
olan büyük tutarlı sabit varlık yatırımlarına ilişkin projelerde yatırımcılar, sermaye maliyetlerine, iş
kolunun özelliklerine ve sermayenin bağlı kalış süresine uygun değerleme yöntemini seçmelidir.
PROJE TEKLİFLERİNİN FİNANSMANI
İş planları ve yatırım proje teklifleri değerlendirilip projelerin kabulü yönünde görüş hakim olduktan
sonra projelerin belirli bir sistematik içinde (iş planları ve fizibilite etüdlerine uygun) gerçekleştirilmeleri
aşamasına gelinir.
Yatırım projeleri ve iş planlarında yer alan finansman bölümünde projenin kim ya da kimler
tarafından nasıl finanse edileceği ayrıntıları ile açıklanmıştır. Ancak bu bölüm de proje finansmanına
kaynak bulunmasında dikkat edilmesi gereken ana ilkelerden ve finansman alternatiflerinden kısaca
bahsedilecektir. Çünkü bir iş fikri ya da yatırım projesi ne kadar doğru düşünülmüş olsa da finansman
kısmında yapılacak hatalar iş fikrinin gerçekleştirilmesi bir yana işletmenin genel olarak iş yaşantısında
başarısız olmasına başka bir ifade ile iflasına kadar gidebilen olumsuzluklar doğurabilir.
İş fikirleri ya da yatırım projeleri uzun vadeli yatırımlardır. Bu neden ile yatırımların finansman
kaynaklarının da uzun vadeli finansman alternatifleri arasından seçilmesi gerekir. Bununla birlikte,
yatırımların tamamlanma süreleri ile finansman kaynaklarının geri ödeme dönemlerinin başlama tarihi
arasında da zaman açısından uyumun sağlanması gerekir. Proje tekliflerinin kısa vadeli finansman
kaynakları ile finansmanı finansman kaynaklarının geri ödeme zamanı geldiğinde projenin henüz
tamamlanmamış olması durumu ile karşı karşıya kalınması nedeni ile işletmeyi finansal açıdan sıkıntıya
sokacaktır. Diğer yandan işletmelerin proje finansmanında kullanacakları kaynakların maliyeti de son
derece önemlidir. Seçilen finansman kaynakları işletmeleri uzun vadeli finansal yükümlülükler altına
sokacaktır. Bu yükümlülüklerin maliyeti işletmenin ortalama sermaye maliyetine etki edecek bu ise
projelerin karlılığı konusunda bir sarmal oluşturacaktır. Bu nedenle işletme yönetimleri proje finasmanını
sağlama konusunda en uygun en düşük maliyetli finansman alternatiflerini bulmak için çaba içinde
olmalıdırlar. Düşük maliyetli finansman kaynakları işletmenin ağırlıklı ortalama sermaye maliyetinin de
düşmesi anlamına gelmektedir.
İşletmelerin projelerin finansmanında kullanabilecekleri orta ve uzun vadeli başlıca finansman
alternatifleri şu şekilde sıralanabilir:
•
Öz kaynaklar (hisse senetleri, dağıtılmayan karlar, amortisman fonları vb.)
•
Orta vadeli banka kredileri
•
Orta vadeli yatırım malları kredileri
•
Forfaiting
•
Leasing
•
Tahvil çıkarma
•
Rotatif krediler
Öz kaynaklar; öz kaynaklar, proje finansmanında öncelikli kullanılması önerilen bir finansman
kaynağıdır. İşletme dışından gruplar için proje finansmanında kullanılan özkaynağın, işletme sahip ya da
sahiplerinin projenin başarısına olan inançlarının da bir göstergesi olduğu şeklindeki algılanması söz
konusudur. Finansman tekniği açısından projeye dışarıdan destek verecek kredi kurumları için de emniyet
ölçüsü öz kaynaklardır.
Orta vadeli banka kredileri; bankaların proje finansmanına yönelik olarak geliştirdikleri çok sayıda
kredi mevcuttur. Bu krediler genellikle yatırım dönemi ödemesiz olarak geliştirilmiştir. Yatırım projeleri
genellikle yüksek tutarlı olduğu için bu tür kredilerde yatırım projeleri ya da iş planları bankalar
tarafından istenen raporlardır. Bir çok orta vadeli banka kredisinde işletmenin ve projenin riskine karşılık
özel teminatlar da istenilmektedir.
225
Orta vadeli yatırım malları kredileri; Projelerde kullanılması ön görülen yatırım mallarının
satıcılarından sağlanan orta ve uzun vadeli ödeme kolaylıkları bu kapsamda değerlendirilir. Tutarsal
değerleri yüksek olan yatırım mallarını satan işletmeler, bu malların satışı sırasında bu tür olanaklar
sağlayabilmektedir.
Forfaiting; özellikle yurtdışından ithal edilen yatırım mallarında alacağın bir banka tarafından güvence
altına alınması ile vadeli alacak haklarının, ihracatçıya rücu edilmeksizin iskonto edilerek satılmasıdır. Bu
teknikte forfaiting şirketi banka kefaleti ile yatırım mallarının kredili satışına olanak sağlamakta, ortaya
çıkan orta ve uzun vadeli alacağı satıcı firmadan satın alarak işlemin gerçekleşmesine yardımcı
olmaktadır. Uygulamada forfaiting kadar uzun olmayan alacaklar için forfaitinge çok benzeyen factoring
uygulamalarının proje finansmanında kullanıldığı görülmektedir.
Leasing; Kiralama olarak da bilinen leasing uygulamaları da proje finansmanında özellikle de projeye
konu yatırım mallarının finansmanında sıkça kullanılmaktadır. Projeye konu yatırım malı leasig şirketi
kanalı ile peşin satın alınmakta ve leasing şirketine taksitler şeklinde ödeme yapılmaktadır. Ödemeler
bittiğinde ise anlaşmanın özelliğine göre söz konusu yatırım malının sahipliği işletmeye geçmektedir.
Tahvil çıkarma; İşletmeler banka teminatı ile ya da banka teminatı olmaksızın sadece kendileri uzun
vadeli borçlanma senetleri (tahvil) çıkararak finansal pazardan kaynak sağlayabilirler. Sağlanan bu
kaynaklar ile de proje finansmanı gerçekleştirilebilir. İşletmelerin tahvil çıkarma yolu ile projenin
finansmanını sağlaması dolaylı yoldan sağlanan bir finansman şeklidir. Çünkü tahvili satın alarak
işletmeye finansman sağlamış olan finansörler projeye değil işletmeye borç vermiş durumdadır.
Rotatif krediler; bu krediler işletmelere tanınmış limitler içinde işletmelerin bankadan sürekli
kullanabildikleri kredileri ifade etmektedir. Kullanıldıkça azalan ödeme yapıldıkça kullanılabilecek
kısmın arttığı bu krediler temelde projelerin finansmanında kullanılmak için değildir. Ancak beklenmeyen
giderlerin çıkması durumunda projenin hayata geçirilmesinde gecikme yaşanmaması için bu kaynağın da
kullanılması mümkün olabilir. Ancak bu tür rotatf krediler zaman içinde ödeme yapılmasını da gerektirir.
Eğer işletme rotatif kredisini zaman zaman tamamen kapatamıyor ise finansman ihtiyacı kronik hale
gelmiş ise bu durumda rotatif krediden çıkarak, orta ve uzun vadeli bir krediye geçmesi işletmeye
önerilir.
226
Özet
Sanayi toplumundan bilgi toplumuna geçiş ile
önem kazanan girişimcilik, kişinin düşünsel
emeğini ekonomik değere dönüştürmesi olarak
ifade edilmektedir. Başarılı bir düşünsel emeğin
ekonomik değere dönüştürülmesi aynı başarı ile
yapılmaz ise sonu hüsranla biten bir macera
olmaktan öteye gitmez. Bu neden ile girişimciler
iş fikirlerini başarılı bir şekilde ekonomik hayata
geçirebilmek için iş planı adı verilen dökümanı
hazırlamak zorundadır.
Bir yatırım projesinin hazırlanması ve
değerlendirilme çalışması ya da yaygın olarak
bilinen diğer adı ile "fizibilite etüdü" genel olarak
üç temel amaç ile hazırlanır. Bu amaçlardan ilki
yatırım yapacak yatırımcıların, yapacakları
yatırımı değerlendirmek istemeleri, ikincisi
devlet teşvik ve yardımlarından yararlanmış ya da
yararlanmak isteyen işletmelerin doğru işletme ve
projeler olduğundan emin olunmak istenmesi ve
son olarak da kredi talebinde bulunulmuş ise
kredi kurumlarının talep edilen kredinin
gerekliliği ve geri ödenme şansının ne olduğunu
bilmek istemeleridir.
İş planları girişimcinin iş fikrinin başarıya
ulaşmasında yardımcı olan bir araçtır. İş planları
farklı amaçlar için hazırlanıyor gibi görülse de
özünde iş fikrinin başarıya ulaştırılması vardır.
Bu amaçla bakıldığında iş planı; planlama,
yönetim ve iletişim aracıdır. Kuruluş aşamasında
sermaye sağlama, stratejik ortaklara ulaşma,
işletmenin karlılığını belirleme ve bu yol ile
işletmeye yatırımı cazip kılmak, iş planının
amaçlarını oluşturur.
Fizibilite raporu için standart bir format
bulunmamakla birlikte, içeriği değerlendiricileri
tatmin edecek şekilde yeterli bilgi ve veri ile
doldurulmuş fizibilite raporu; sunuş ve özet
kısmından sonra; projenin tanımı, projenin
yapılacağı ülkenin genel tanımı, yatırımın
niteliğinin açıklanması, projelerin incelenme ve
irdelenme raporu, iş programı, firma profili,
finansal analiz, sonuç ve ekler kısımlarından
oluşur.
Tanıtıcı bir döküman olan iş planı, kurulmuş ya
da kurulacak olan işletmenin planlarını ortaya
koyar. Bu planların nasıl gerçekleştirileceğini
gösterir. İş planında işletmenin tanımlanmasından
sonra kısa, öz ve doğru bir projeksiyon yapılır. İş
planında geleceğe ilişkin yapılması gerekli
projeksiyonlar en azından; pazar ve pazarlama,
üretim, kapasite, yönetim, organizasyon ve
finansal konuları içerecek şekilde yapılmalıdır.
Yatırım projeleri hazırlandıktan sonra sıra
hazırlanan
raporların
finansal
açıdan
değerlendirilmesine gelir. Bu değerlendirmeler
sonucunda işletme projenin yapılmasına ya da
yapılmamasına karar verecektir. Bu noktada
verilecek yanlış kararlar işletmeleri zarara
uğratabileceği gibi rekabet avantajı elde
edebileceği fırsatlardan da mahrum kalmasına
neden olacaktır.
İş planlarının tek bir formatı olmamakla birlikte,
doğru hazırlanmış iş planları ne gereksiz bilgi ne
de ihtiyaç duyulandan az bilgi içerir. Bir iş
planında bulunması gereken bölümler; giriş,
işletmenin tanıtımı ve geçmişi, pazarlama planı,
üretim planı, yönetim ve organizasyon planı,
araştırma ve geliştirme planı , riskler bölümü,
finansal plan, aktivite planı ve ekler şeklinde
sıralanabilir.
Yatırım
projeleri
(fizibilite
raporları)
değerlendirilirken
kullanılan
değerleme
yöntemleri paranın zaman değerini dikkate alıp
almamalarına göre, statik ve dinamik yöntemler
olarak ikiye ayrılabilir. Paranın zaman değerini
dikkate almayan yöntemler statik yöntemler
olup,geri ödeme süresi yöntemi, ortalama yıllık
net karın yatırım tutarına oranı yöntemi, ortalama
yıllık karın ortalama yatırım tutarına oranı
yöntemi en çok kullanılan yöntemlerdir. Diğer
taraftan paranın zaman değerini dikkate alan daha
doğru sonuçlar verdiğine inanılan dinamik
yöntemlerden en fazla kullanılanları; net bugünkü
değer yöntemi, iç karlılık oranı yöntemi ve
karlılık endeksi yöntemidir. Proje tekliflerinin
finansmanında ise orta ve uzun vadeli finansman
alternatiflerinin kullanılır.
İşletmeler iş planlarının yanı sıra varlıklarını
devam ettirebilmek ve işletme amaçlarını
gerçekleştirebilmek
için
yatırım
yapmak
istediklerinde hazırladıkları bir başka rapor da
(yatırım projeleri) fizibilite raporlarıdır. Yatırım
projesi, belirli bir üretim işini en az maliyetle
gerçekleştirmek ve en yüksek ekonomik ve
teknik etkinliğe ulaşmak için, hangi malın hangi
kapasitede ve nerede üretileceğinin, bilgi ve
verilerin
sistematik
kullanılması
ile
kararlaştırılması ve uygulamaya konulması
davranışıdır.
227
Kendimizi Sınayalım
5. Gruplandırılmış bir serinin bilinen değerlerine
dayanarak, bilinmeyen değerlerinin hesaplanmasına ne ad verilir?
1. Aşağıdakilerden hangisi iş planında bölüm
olarak yer almaz ?
a. Giriş
a. Enflasyon
b. Üretim planı
b. Enterpolasyon
c. Finansal plan
c. Stagfilasyon
d. Pazarlama planı
d. Resesyon
e. Sonuç
e. Projeksiyon
2. Aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır?
a. İş planı bir planlama aracıdır.
6. Paranın zaman değerini dikkate almayan
değerlemeye yöntemlerine ne ad verilir ?
b. İş planı yazılı olmak zorundadır
a. Statik yöntemler
c. İş planı işletmenin vizyonunu da gösterir
b. Dinamik yöntemler
d. İş planı sadece işletmenin finansal kaynaklarını
planlamada kullanılır.
c. Rasyonel yöntemler
e. İş planı girişimcinin iş fikrinden yatırım
aşamasına geçmesinde kullanılan bir araçtır.
e. Enflasyonist yöntemler
d. Rassal yöntemler
7. Aşağıdakilerden hangisi statik değerleme
yöntemleri arasında yer almaz ?
3. Yatırım projeleri için kesin yatırım kararı
alınmadan önce yapılması düşünülen yatırımlarla
ilgili olarak ekonomik, teknik ve finansal
araştırmaların yapılarak sözkonusu yatırımın karlı
olup olmadığını ortaya koyan çalışmalara ne ad
verilir?
a. Geri ödeme süresi yöntemi
b. Net bugünkü değer yöntemi
c. Masraf karşılaştırma yöntemi
a. Verimlilik Etüdü
d. Masrafa oranla gelir yöntemi
b. Fizibilite Etüdü
e. Ortalama yıllık gelirin yatırım tutarına oranı
c. Finansman Etüdü
8. İş planında işletmenin hukuki statüsünün ve
bu statünün seçilme nedeninin anlatıldığı bölüm
aşağıdakilerden hangisidir ?
d. Pazarlama Etüdü
e. Rasyonelleştirme Çalışması
a. Giriş
4. Proje tekliflerini öncelik sıralaması yapmak
için kullanılan nesnel kriterlere ne ad verilir ?
b. İşletmenin tanıtımı ve geçmişi
a. Oransal ölçütler
c. Yönetim ve organizasyon planı
b. Teknik ölçütler
d. Pazarlama planı
c. Karlılık ölçütleri
e. Üretim planı
d. Etkinlik ölçütleri
e. Yatırım ölçütleri
228
9. NBD yönteminde iskonto oranı belirlenirken
aşağıdakilerden hangisine dikkate alınmaz ?
Kendimizi Sınayalım Yanıt
Anahtarı
a. Ortalama sermaye maliyeti
1. e Yanıtınız
yanlış
ise
“İş
planının
hazırlanması” başlıklı konuyu yeniden gözden
geçiriniz.
b. Yatırımın taşıdığı risk
c. Yatırımın büyüklüğü
2. d Yanıtınız yanlış ise “İş planı kavramı ve
önemi ile iş planının yararları” başlıklı konuları
yeniden gözden geçiriniz.
d. İşletmenin ortalama karlılığı
e. Benzer yatırımlardaki karlılık oranı
3. b Yanıtınız yanlış ise “Fizibilite etüdü kavramı
ve amaçları” başlıklı konuyu yeniden gözden
geçiriniz.
10. Aşağıdakilerden hangisi orta ve uzun vadeli
finansman kaynakları arasında yer almaz ?
a. Factoring
4. e Yanıtınız yanlış ise “Proje hazırlama ve
karar alma süreci” başlıklı konuyu yeniden
gözden geçiriniz.
b. Forfaiting
c. Leasing
5. b Yanıtınız yanlış ise “Kiralama işleminin
tarafları ve işleyişi” başlıklı konuyu yeniden
gözden geçiriniz.
d. Özkaynak
e. Tahvil
6. a Yanıtınız yanlış ise “Statik yöntemler”
başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz.
7. b Yanıtınız yanlış ise “Statik yöntemler”
başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz.
8. b Yanıtınız yanlış ise “İşletmenin tanıtımı ve
geçmişi” başlıklı konuyu yeniden gözden
geçiriniz.
9. c Yanıtınız yanlış ise “Net bugünkü değer”
başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz.
10. a
Yanıtınız yanlış ise “Proje tekliflerinin
finansmanı” başlıklı konuyu yeniden gözden
geçiriniz.
229
Sıra Sizde Yanıt Anahtarı
zamanı geldiğinde ödeyebilecek nitelikte
olduğunu önceden görmek ve emin olmak için bir
fizibilite etüdü (raporu) isterler.
Sıra Sizde 1
İş planlarını girişimcinin kendisi hazırlamalıdır.
Elbette eksik olduğunu düşündüğü alanlarda
uzman kişi ve/veya kuruluşlardan bilgi ve yardım
alabilir. Hatta almalıdır. Ancak iş planı
girişimcinin yol haritasıdır. Bu yol haritasının
şekillendirilmesinde girişimcinin düşünce ve
yaklaşımları da son derece önemlidir. İş
planlarının tüm sorumluluğu danışmanlar olsa da
girişimcidedir.
Sıra Sizde 4
Yatırım tekliflerinin ekonomik anlamda karlılık
açısından
değerlendirilmesinde
kullanılan
yöntemler çeşitli şekillerde sınıflandırmaktadır..
En çok kabul gören sınıflandırma biçimi,
yöntemlerin paranın zaman değerini dikkate alıp
almamasına göre yapılan sınıflandırmadır. Bu
sınıflandırmaya göre değerleme yöntemleri statik
ve dinamik yöntemler olarak ikiye ayrılabilir.
Statik yöntemler paranın zaman değerini dikkate
almamaktadır. Başka bir ifade ile gelecekte (5
veya 10 sene sonra) elde edilecek nakit girişi ile
bugün elde edilecek nakit girişleri arasında bir
ayırım gözetmemektedir. Dinamik yöntemler ise
paranın zaman değerini dikkate alarak yatırım
tekliflerini değerlemektedir.
Sıra Sizde 2
Herşeyden önce pazarlama planı işletmenin
gelecekteki satış tutarının doğru belirlenmesine
yönelik bir çalışmadır. Satışlar işletmenin
gelirleri demektir. İşletmeler elde ettikleri gelirler
sayesinde sorumlu oldukları giderleri ödeyebilir,
harcamaları yapabilirler. Satış rakamları aynı
zamanda işletmenin üretim miktarı ve finansman
ihtiyacının belirlenmesinde de doğrudan etkilidir.
Bu nedenle işletmelerin var olabilmeleri en
azından varlıklarını devam ettirebilmeleri
herşeyden önce doğru satış rakamlarının
belirlenmesi ile mümkündür.
Sıra Sizde 5
İşletmelerin temel amaçlarından en önemlisi kar
elde etmektir. İşletme sahipleri ve/veya ortakları
işletmeye
verdikleri
finansal
destekler
karşılığında belli bir vadeye sahip olmasa da bir
beklenti içindedir. İşletmeler bu beklentileri
işletme sahibi veya ortaklara yaptıkları kar payı
(dividant) ödemeleri ile karşılamaya çalışır. Diğer
yandan işletmede kullanılan yabancı kaynakların
da paranın zaman değeri (faiz) nedeni ile bir
maliyeti vardır. Kısaca işletme bilançosunda
bilançonun pasif tarafında yer alan ve işletme
varlıklarının
finansmanını
oluşturan
tüm
kalemlerin işletme için bir maliyeti vardır.
İşletmenin finansal kaynaklarının ağırlıklı
ortalaması alınarak bulunan sermaye maliyeti,
projelerin değerlendirilmesinde de anahtar bir
kavramdır. Eğer proje teklifi sözü edilen sermaye
maliyetinin altında bir getiriye sahip ise bu proje
teklifi rededilir. Aksi halde proje teklifinin
getirisi sermaye maliyetinin üzerinde ise kabul
edilir. Çünkü sermaye maliyetinin altında getiri
sağlayan projeler başta işletmenin sermayesi
olmak üzere işletmenin kaynaklarını boşa
kullanılması anlamına gelmektedir. Bu durum
işletmeye ilave yük demektir. Başka bir ifade ile
boşa kullanılan işletme kaynakları işletmeye
konulan sermayenin verimliliğini de düşürecektir.
Bu neden ile işletmeler ağırlıklı ortalama sermaye
maliyetlerinin altında getiri sağlayan projeleri
kabul etmezler.
Sıra Sizde 3
Bir yatırım projesinin hazırlanması ve
değerlendirilme çalışması ya da yaygın olarak
bilinen diğer adı ile "fizibilite etüdü" genel olarak
üç temel amaç ile hazırlanır. Bu amaçlardan
birincisi, makro ve mikro bazda yatırım kararını
verecek olanlar optimal kaynak kullanımı
sağlamak amacı ile bir yatırım projesini
hazırlama ve değerlendirme çalışmasına ihtiyaç
duyarlar. Bu açıdan fizibilite etüdü doğru yatırım
alanının kapısını açan ve yol gösteren bir
rehberdir. İkinci olarak, hükümetler özel sektör
yatırımlarını teşvik etmek ve desteklemek amacı
ile işletmelere yatırım teşvikleri ve krediler
verirler. Ancak hükümetlerin uzmanları, verilen
bu teşvik ve kredilerin doğru yatırımlara
aktarıldığından emin olmak ve zamanı geldiğinde
verilen kredileri geri ödeyebilecek niteliğe sahip
yatırım önerileri olduğuna inanmak için talep
sahiplerinden yatırım önerilerine ilişkin bir
fizibilite etüdü isterler. Son olarak, yatırımda
bulunacak işletmeler arzuladıkları yatırımlarını
gerçekleştirmek için eğer bir finansman
kuruluşundan dış finansman (kredi) talebinde
bulunuyorlarsa, akılcı finansman kuruluşları
yatırım önerisinin talep edilen borcu ve faizini
230
Yararlanılan ve Başvurulabilecek
Kaynaklar
Sıra Sizde 6
4. yıl sonunda T20.000'lik hurdanın %20 iskonto
faktörü ile bugünkü değeri T9.640 olacaktır.
(20.000 x 0,482 = T9.640) P 4 projesinin nakit
girişlerinin toplamı 73.687 + 9.640 = T83.327
olacaktır. Projenin nakit çıkışları T80.000
olduğundan P 4 projesinin NBD = 83.327 80.000 = T3.327 olacaktır. Sonuç pozitif çıktığı
için P 4 proje teklifi sözü edilen şartlarda kabul
edilecektir.
Tutar, H. ve Kçük O. (2003). Girişimcilik ve
Küçük İşletme Yönetim, Ankara, Seçkin
Yayıncılık.
King, R. Çev: Özdemir K. (2007). Küçük
İşletmeler İçin Büyük Fikirler, İstanbul,
Pegasus Yayınları.
Çelebi, E. (1992). Yatırım Harcamaları
Hesapları Etüt ve Analizleri İle Yatırımların
Verimliliğini Artırabilme Olanakları, İstanbul,
Marmara Üniversitesi Teknik Eğitim Fakültesi.
Akgüç, Ö. (1984). Kredi Taleplerinin
Değerlendirilmesi, Ankara, Türkiye İş Bankası
Kültür Yayınları.
Suiçmez, H. (1990). Türkiye Kalkınma ve
Yatırım Bankacılığında Proje Değerlendirme
ve Verimlilik, Ankara, Milli Prodüktivite
Merkezi Yayınları.
Büker, S. - Aşıkoğlu R. ve Sevil G. (1997).
Finansal Yönetim, Eskişehir.
Akgüç, Ö. (1998). Finansal Yönetim, İstanbul,
Muhasebe Estitüsü Eğitim ve Araştırma
Yayınları No:65
Şahin, H. (1998). Yatırım Projeleri Analizi,
Bursa, Ezgi Kitabevi Yayınları.
Okka, O. (2009). Finansal Yönetim, Ankara,
Nobel Yayınları.
231
Sözlük
A
İ
Arbitraj: Kısa dönemli fonların piyasalarda
meydana gelen fiyat farklılıklarından yarar
sağlamak amacıyla yapılan alım satım
işlemidir.
İflas: Bir tacirin borçlarını ödeyememesinin
alacaklı ya da alacaklıların talebi üzerine
mahkemece karar ve ilan edilmesidir.
İnovasyon:Yenilik.
İstihdam: İş verme, iş gücünün ekonomik
faaliyet alanlarında çalıştırılması. Tam
istihdam,
işsizliğin
asgari
düzeye
düşürülmesini ifade eder. Eksik istihdam ise
iş gücünün bir bölümünün işsiz olduğu
durumdur.
B
Bütçe: Gelecekteki belirli bir dönemde
gerçekleşmesi düşünülen gelir ve giderlerin
karşılıklı listesini içeren cetveldir.
Büyüme: İş gücü, doğal kaynaklar ve
donanımda, kişi başına bir yıldan geçen yıla
oranla daha yüksek bir gelir sağlayacak
şekilde kaydedilen artış.
K
Kapitalizm: Sermayedarlık. Üretim araçları
sahipliğinin özel kişilere ait olduğu
ekonomik sistemdir. Bireylere, ekonomik
hayatın başlıca unsuru gözüyle bakar.
1400′lü yıllarda Avrupa’da kök salmaya
başlamış, 19. yüzyılda başlayan Sanayi
Devrimi ile şekillenmiştir. 1873 ve 1929
yılları arasında bir dizi ekonomik panik,
çöküntü ve gerileme yaşanmışsa da bu yıllar
modern refah devletinin doğduğu dönem
olmuştur. Kapitalizmde ithalat, kotalara ve
yüksek gümrük vergilerine bağımlı olabilir.
Bütün mal ve faktör piyasaları kamu
tarafından kontrol altında bulunabilir
Kâr: Toplam hasılattan toplam maliyetin
düşmesi ile elde edilen değerdir.
Kayıt Dışı Ekonomi: Devletten gizlenen, kayda
geçirilmeyen/geçirilemeyen ve bu sebeple
denetlenemeyen
faaliyetler
olarak
tanımlanabilir. Enformel ekonomi, illegal
ekonomi, gayri resmi ekonomi, gizli
ekonomi diye de adlandırılır. Genel olarak
kayıt dışı ekonominin, mal ve hizmet
üretimine
konu
olmasına
karşılık
ekonominin geleneksel ölçüm yöntemleriyle
bütünüyle tespit edilemeyen ve GSMH
hesaplamalarına
yansımayan
alanları
kapsadığı kabul edilmektedir.
E
Enflasyon: Günlük deyimde “genel fiyat
seviyesindeki yükselme eğilimi” olarak
bilinmesine karşın, ekonomide eğilimin
nasıl hesaplanacağı tartışılmaktadır. Devlet
İstatistik Enstitüsü’nün her ay açıkladığı
Toptan Eşya Fiyat Endeksi (TEFE) artış
oranı enflasyon rakamı olarak belirleniyor.
Enflasyon, talep, maliyet, ılımlı ve hiper
olarak dörde ayrılabilir.
G
Gayri Safi Milli Hasıla (GSMH): Bir ulusal
ekonomide belirli bir dönem içinde
(genellikle bir takvim yılında), üretilen mal
ve hizmet değerlerinin toplamıdır.
Gelir Dağılımı: Bir ülkedeki toplam gelirin
bireylere ya da değişik sınıf ve tabakalara
dağılımı; bir ekonomide belirli bir dönemde
yaratılan gelirin kişiler, gruplar ve üretim
faktörü sahipleri arasında paylaşımı. Gelirin
tüketici birimleri, aileler ya da kişiler
arasında bölüşümüne kişisel gelir bölüşümü,
üretim faktörlerine göre bölüşümüne de
fonksiyonel gelir bölüşümü denir.
Girişimci: Müteşebbis; gerekli sermayeyi ve
üretim girdilerini sağlayarak bir işletme
oluşturan kimse; üretim faktörlerini veya
alıcıyla satıcıyı bir araya getiren kişi; piyasa
koşullar içinde sermayeye en yüksek geliri
sağlayacak mal ve hizmetlerin üretimini
öngören ve bu amaçla sermayeyi üretim
sürecine sokan kişi.
L
Liberalizm: Ekonomik alanda serbest rekabet ve
devletin ekonomiye müdahalesinin asgariye
indirilmesi ilkeleridir. Ferdin kendi kendine
yön verebileceği prensibi üzerine kurulu bir
serbestlik sistemi. Amaçları; fertleri
hürriyete kavuşturmak, temel hak ve
hürriyetleri korumak, ferdi ve toplumsal
inisiyatifi artırmak ve topluma canlılık
kazandırmaktır.
233
M
R
Makroekonomi: Ekonomik olayları küresel
olarak ele alan ve çözümleyen ekonomidir.
Makro büyüklükler, toplam üretim, toplam
istihdam, toplam işsizlik, genel fiyat
düzeyinin değişme oranı, ekonominin
büyüme hızı gibi büyüklüklerdir. İngiliz
ekonomisti Keynes'in ileri sürdüğü, "Birey
için doğru olan, toplum için doğru
olmayabilir. Toplum için doğru olan da
birey için doğru olmayabilir" anlayışından
yola çıkılarak ortaya atılan mikro ekonomi
karşıtıdır.
Mikroekonomi: Ekonomik olayları bireysel
açıdan ele alan ve çözümleyen ekonomidir.
Özellikle tüketicilerin ve firmaların davranış
biçimlerini
inceleme
konusu
yapar.
Rekabet: Herhangi bir etkinlik alanında ayrı ayrı
kişi ya da gruplar arasında sürdürülen yarış,
firmalar arasında pazar payı, kar, ciro gibi
kriterler üzerinden öne geçmek için verilen
mücadele.
Risk: Ticarette zarar etme tehlikesi, risk,
kazanma ihtimalinin yanında kaybetme
tehlikesinin de bulunduğu durum, riziko;
herhangi bir teşebbüs konusunda sonucun
kötü olabileceği düşüncesine fazla yer
vermeden işe başlama ve yürütmeye çalışma
kavramı.
S
Serbest
Piyasa
Ekonomisi:
Ekonomik
faaliyetlerin tam rekabet şartları içinde
serbestçe yapılabildiği, ekonomik sorunların
çözümünün
devletin
ekonomiye
müdahalesiyle değil fiyat mekanizması
aracılığı ile gerçekleştirildiği ekonomi. Arz
ve
talebin
temel
belirleyici olarak kabul edildiği bu tür
ekonomilerde fiyat mekanizmasının iyi
işlemesi zorunludur.
Sermaye: Anamal, anapara, kapital eş
anlamlılarıdır. Bir teşebbüsün kuruluşunu ve
faaliyete geçmesini sağlamak amacıyla öz
kaynak olarak konulan ya da taahhüt edilen
para veya mal şeklindeki kıymettir.
Mübadele yoluyla gelir sağlamaya tahsis
edilen servet; klasik ekonomide gelir elde
edebilmek için işletilebilecek her türlü mal
ve para; Marksist kuramda artık değer
yaratmak için kullanılan üretim araçları ve
para.
N
Neo-Klasik İktisat Okulu: 1870′li yıllardan
özellikle 1920 yılının sonlarına kadar geçen
dönem içinde klasik değer teorisinde köklü
değişmeler yapmakla birlikte klasik
görüşleri ve liberal ideolojiyi sürdüren
iktisatçılar
tarafından
savunulması.
O
OECD: -Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma
Teşkilatı- (Organisation for Economic
Cooporation and Development): 1960
yılının aralık ayında imzalanan bir
konvansiyonla
1961'in
eylül
ayında
faaliyete geçmiştir. Merkezi Paris'tedir.
P
Para: Mal ve hizmetlerin değişim aracı.
Ekonomide
madeni,
banknot
para
birimlerinin yanı sıra vadesiz mevduatlar ve
kredi kartları da para unsurları içinde sayılır.
Değişim aracı, değer ölçütü ve saklama
işlevi
vardır.
Vadeli
mevduat,
devlet tahvili gibi değişim araçları da para
benzeri olarak değerlendirilir.
Piyasa Ekonomisi: Birbirinden bağımsız hareket
eden, çok sayıda tüketici ve üreticiden
meydana gelen, fiyat mekanizmasına dayalı
mübadele ekonomisidir. Hangi mal ve
hizmetin üretileceğine tüketici karar verir.
Tüketici tercihlerinin açıklanmasında piyasa
göstergesi fiyatlardır.
V
Vergi İadesi: Vergi sorumlusunun çifte
vergilendirilmesini telafi etmek veya
ihracatı, üretimi, herhangi bir ekonomik
faaliyeti teşvik etmek amacıyla bazı vergi
konularında önceden alınan verginin bir
kısmının veya tamamının mükellefe geri
verilmesidir.
Y
Yerel Yönetimler: Kendi özel gelirlerine ek
olarak genel bütçeden yardım alan, özel
bütçeli kuruluşlar. Başlıcaları belediyeler ve
il özel idareleridir.
234
Download