T. B. M. M. B : 23 Konu ile ilgili ihmaller yallnız çayda mı olmuştur? Dünyadaki fındığın yüzde 70'ini üreten ülkemizde radyasyonla il-' gili olarak bu alanda da aynı oyunlar oy­ nanmış, vatandaş ekonomik yönden mağ­ dur edildiği gibi, sağlığıyla da oynanmuşıtır. 1986 mahsulü fındık piyasada 750 800 liradan satılırken, Ordu, Giresun', Trabzon fındığında radyasyon dlduğu or­ taya çıkmış., (ki, bu ralkam' 1 700 •• 2 000 bakerel arası olmuştur) bunun üzerine Fiskobiriiik yetkililerince,. fındığın Ünye' nin batısına geçmesi yasaklanmış ve vatandaşııri mağdur olmaması açısından, fın­ dıklarının alınacağı beyan edilmiştir. Oy­ sa, bir miktar fındık Fiskobirlik tarafın­ dan alındıktan sonra geri kalıanı alınma­ mıştır. Bu arada ortaya konıulan göster­ melik tedbirlere rağmen, rüşvet ve gizli yolarla, fındık Samsun bölıgesine getiri­ lerek 400 - 5O0 lira gibi cüzî bir fiyatla satılmış, vatandaş da ayrıca ekonomik yönden mağdur edilmiştir. Bu mahsul ne olmuştur? Türıkiye'de fındığın imha edildiğine dair ne basında, ne kamuoyunda hiçbir belirtiye rastlan­ mamıştır halen. Bu fındığın büyük bir malıktan depolardaki radyasyonsuz fındık İla karıştırılarak, AET'nin kabul ettiği 6Ö0 bekerelin altına düşürülüp yurt dışı­ na ihraç edilmiş, radyasyon oranı yüksek olan fındığın bir miktarı da - herhalde bu vebalden kurtulmak maksadıyla- Rus­ ya'ya ihraç edilmiş, geri kaftan radyasyon­ lu fındıklar ise yurt içinde çikolata sa­ nayiinde kullanılmış veya paketleme ya­ pılarak iç piyasaya sürü'müştür. Halen de, piyasada bu radyasyonlu fındığın ma­ mulleri (çikolata sanayiinde ve paketler­ de kullanılanlar) bulunmaktadır, kul'lamılımaktadıır. Bunun sonucunda halk sağlığı yönünden ortaya çıkacak mahzurların he­ sabını kim verecektir, merakla beklemekitieyiz. — 517 17 . İ • 1988 0: 1 Olay yallnız çay ve fındığın radyas­ yonla kirlenmesi değildir; etimiz, sütü­ müz, balığımız, suyumuz, dolayısıyla tüm' gıda mıaddelerimiz kirlenmiş, bunlarla il­ gili, 'gerçek anlamda hiçbir tedbir alınma­ mıştır. Bütün bu gelişmeler, görüldüğü gibi, Hükümetin, vatandaşın sağlığına verdiği önemi açıkça ortaya koymakta­ dır. Radyasyonun halk sağlığına verdiği zararlar nelerdir, kısaca bunlara da de­ ğinerek sözlerimi tamamlamak isterim. Radyasyonun insanllara etkisinin ne olacağı, ne gibi zararlara yol açacağı ön­ celikle kestirilememektedir; ancak, rad­ yasyonun meydana getirdiği çeşitli izotop­ lar vücudun dokularında yoğunlaşmakta ve olaydan yıllarca sonra ortaya kanser vakıaları çıkabilmektedir. însıan vücudun­ da radyoaktiviteden zarar gören bölümle­ rin başında troit bezleri, akciğer, meme, karaciğer, böbrek gelmektedir. Radyasyo­ na karşı en hassas yapı ise kemik dokusudur. Ayrıca beyinde de şiddetli sendromılara sebep olmaktadır. Bütün bunla­ rın ötesinde, ani ölümlere neden olduğu da bir gerçektir. İBu arada, radyasyona yoğun olarak maruz kalan bilhassa Kanademiz Bölge­ sinde kanser türü hastailıklarm arttığı da göz'erumektedir. Bütün Avrupa'da tüm sağlık bakanlıkları radyasyon ölçümlerine girişmiş, gerek tarım' ürünleri, gerekse hayvansalı gıdalar incdlenmı'ş ve ölçülmüş­ tür; gerektiğinde imhası! cihetine gidilmiş­ tir; ülkelerine giren çıkan kişilere bile radyasyon taraması yapmışlardır. Bu da, bizim, onlara göre, insan sadığına ne de­ rece önem verdiğimizin en büyük kanıtım dır. Biraz önce, Sayın Bakan, «Türkiye'de o tarihten bu yana ölçümlerin devam ettiğiniı» söylediler; amıa bu ölçümlerLe ilgi-